25
i ANALİTİK HİPNOTERAPİ Amerikan Klinik Hipnoz Derneği Uluslararası Konferansı 22-27 Haziran, 1997 San Diego, Kaliforniya Hipnoz Derneği üyeleri için basılmış eğitim materyalidir. EGO DURUMLARI UYGULAMALARI

ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

  • Upload
    lelien

  • View
    227

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

i

ANALİTİK HİPNOTERAPİ

Amerikan Klinik Hipnoz Derneği Uluslararası Konferansı22-27 Haziran, 1997

San Diego, Kaliforniya

Hipnoz Derneği üyeleri için basılmış eğitim materyalidir.

EGO DURUMLARI UYGULAMALARI

Page 2: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 234

Analitik HipnoterapiEgo Durumları Uygulamaları

ISBN 978-605-9137-78-2Copyright© Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci Baskı: Kasım 2017

Editör: Betül SEZGİN

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.Osmangazi Mahallesi Mehmet Deniz Kopuz Caddesi No: 20/1

Esenyurt - İstanbul

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285 Bayramoğlu - Darıca / KOCAELİ

Tel: 0262 653 66 99

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

iii

SunuşHipnoz Derneği olarak Türkiye’de hipnoz ve hipnoterapi gibi de-

ğerli uygulamaların yaygınlaşması için çaba harcamaktayız. Hipnoz, insanlık tarihi kadar eski bir uygulama olmasına rağmen günümüz tıp uygulamalarında yerini alabilmesi için çetin dönemlerden geçmiştir. Mesmer ile başlayan modern tıp uygulamalarında kimi zaman sihirli ve büyüleyici bir tedavi yöntemi olmuş kimi zaman da şarlatanlık ola-rak kabul edilip dışlanmıştır. Ancak özellikle İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında yapılan çalışmalar, günümüz dünyasında nörobiyoloji bi-liminin gelişmesi ve nöro-görüntüleme alanındaki yöntemlerin geliş-mesi ile birlikte yapılan literatür çalışmaları ile hipnoz, tıp ve psikoloji alanında hak ettiği değeri elde etmeye başlamıştır.

Hipnoz Derneği olarak amacımız, hipnoz ve hipnoterapi alanında-ki gelişmeleri ve yayınları takip etmek, imkanlarımız doğrultusunda yayımlanmış eserleri dilimize tercüme ederek ülkemize kazandırmak-tır. Bu bağlamda ulusal ve uluslar arası alanda yapılan uygulamaları takip ederek üyelerimiz ve hipnoz dostları ile paylaşmaktan kıvanç duyuyoruz.

1997 yılında Amerikan Klinik Hipnoz Derneği tarafından düzen-lenmiş olan Uluslar arası Hipnoz Konferansında yapılan atölye çalış-malarına ait ses kayıtlarını bu amaç doğrultusunda çevirdik. Pratiğe yönelik uygulamalar yönünden zenginleştirici olduğunu düşündüğü-müz metinleri keyifle okuyup uygulayacağınızı umuyoruz. Sizlerden gelen geri bildirimler doğrultusunda kaset çevirileri çalışmalarına de-vam edeceğiz. Kasetlerin tercümesini yapan mütercimlere ve kasetle-rin tercümesi konusunda bize destek veren derneğimizin kurucusu Uz. Dr. Tahir Özakkaş’ a teşekkürlerimizi sunarız.

Uz. Dr. Betül SEZGİNHipnoz Derneği Başkanı

Page 4: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

iv

Page 5: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

1Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

1997 Amerikan Klinik Hipnoz Derneği Uluslararası Konferansına hoş geldiniz. Bu toplantı Kaliforniya’daki güzel San Diego şehrinde 22 Haziran ile 27 Haziran tarihleri arasında yapılmıştır.

Page 6: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’
Page 7: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

3Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

- İlaç tedavisinde hipnozu denemek isteyip istemediğimi sordular. Hipnozla ilgili bir şeyler okumuştum ama yine de bazı şüphelerim var-dı. Buna rağmen “Tabii isterim; kulağa ilginç geliyor” dedim. “Hip-nozu kim yapacak?” diye sordum. Bunu teklif eden kişi “Ben yapaca-ğım” dedi. “A, siz mi yapacaksınız?” dedim. Bunun üzerine denemeye karar verdim. “Ne zaman yapacaksınız?” dedim. Yapmak için bir za-man belirlememiz gerekiyordu. Biz de akşam ofis kapandıktan sonra yapmaya karar verdik. Bir araştırma yaptım ve kitaplardan konuyla ilgili bilgi edindim. O günlerde, 1957’nin İngiltere’sinde, buradaki gibi eğitim programları yoktu. Dolayısıyla, konuyla ilgili çeşitli kitap-lar okuyarak bilgi edindim. O zamanlar bu konu hakkındaki kitaplar-dan biri Lewis Robert Wolberg’in kitabıydı. Bende bu kitabı edindim. Wolberg’in Medikal Hipnoz (Medical Hypnosis) adındaki kitabını biliyor musunuz? Ben o kitabın dediği her şeyi yaptım. “Gözlerini kapat, vs.” her şeyi yaptım… Benden yapmamı istediği ve kitapta yer alan her şeyi uyguladım. Onu bana Tanrı yolladı. (Gülüşmeler). Ken-dimi kaptırmıştım. Birlikte çalıştığım bayan çok iyi bir iş çıkardı. Baş ağrılarını ve depresyonu yok etti. Daha sonradan bana ne kadar iyiye gittiğini de yazdı. Ne yaptığımı bilmiyorum. Ne olduğunu hatırlamı-yorum. Sadece bu sorunların yok olacağını söylediğimi hatırlıyorum. O, sizin “Yatın, uyuyun” dediğiniz insanlardan biriydi. Ona “Siz… Bu problemlerin başladığı zamana dönün” dediğimi hatırlıyorum. O da

Analitik Hipnoterapi

Edgar A. Barnett

Page 8: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

4 Edgar A. Barnett

sandalyeden düştü. Ben de “ne oluyor?” dedim. O da bana “Aşağıya doğru iniyorum. Üç… İki yıl geriye gittim ve aşağıya doğru iniyo-rum” dedi. “Düşeceğim” dedi. Başka bir zaman ona nerede olduğunu sordum. O da “Biliyorsun, ne zaman olduğunu” dedi. Ben de “Hayır” dedim. Benim onun annesi olduğumu sanıyordu. Suçiçeğinden ya da onun gibi bir şeyden dolayı yataktaydı. Bu kişi aynen bu şekilde geç-mişe gitti. Ardından bir sonraki hasta içeri girdi. Aynı şeyi denedik. “Yatın, uyuyun” dedik. (Gülüşmeler). Böylece bir fark olduğunu fark ettim ve farkları öğrenmeye başladım. Hipnozu öğrenmeye başladım. Hipnozla ne yapabileceğimizi ve ne yapamayacağımızı öğrenmeye başladım.

Daha sonra 1966 yılında Kanada’ya geldim. Kanadalılarla hipnoz hakkında sevmedikleri şeyleri konuştum. Birkaç yıldır o konuda bir şey yapmamıştım. Kanadalıların da bu konuda başka yerlerdeki in-sanlar ile aynı olduklarını fark ettim. Aynı problemleri yaşıyorlardı. Hipnozu baş ağrıları ve diğer her türlü şey için kullanıyorlardı. Fakat bu işi yaparken hipnoza diğer insanlara benzer tepki vermeyen insan-lar olduğunu fark etmeye başladım ve bunun da sebeplerini araştırdım. David B .Cheek’in kitabını okumam da iyi oldu. Kitabın adı Klinik Hipnoterapi (Clinic Hypnotherapy). O kitabı tavsiye ediyorum. Daha sonra da David Cheek ile tanıştım. Ondan açığa çıkarma ile ilgili şey-ler öğrendim. Doğuma kadar geri gidebileceğimizi ve oradaki bazı küçük şeyleri bile açığa çıkarabileceğimizi keşfettim. Yıllar içinde bu bilgiler birikim yaptı. 1970’lerin sonunda bizim yaptığımız işle ve keşfettiğimiz şeylerle ilgili bir materyal kirliliği olduğunu fark etme-ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’. Bu kitap üzerinde yaklaşık bir yıl çalıştık. Bir yılın sonunda meslek-taşım “Ben bunu yapamıyorum” dedi. “Burada çok fazla iş var”. O işi bıraktı ve tüm proje dağıldı. Fakat bir sabah zihninizin kilidini açın ve özgür olun” düşüncesiyle uyandım. Bu düşüncenin ardından bir

Page 9: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

5Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

kitap gelecekti ve birkaç yıllık bir çalışmadan sonra 1979’da bu ki-tap “Zihninizin Kilidini Açın ve Özgür Olun (Unlock your mind and be free” geldi. Bu kitapta insanların yıllar boyunca yaşadıkları dene-yimlerinden dolayı düşünce biçimlerinin ve inanç sistemlerinin içine kilitlendikleri ve bu durumun onların işlev görmelerini engelleyen yere hapsettiği ve semptomlar geliştirmelerine sebep olduğu anlatıl-maktadır. Zihninizin Kilidini Açın ve Özgür Olun. Bu işi başarıyla tamamladıktan sonra bu işin bir devamı olarak rastlantı eseri doğum deneyimini de yaşadım ve yaşadığımın olumsuz bir doğum deneyimi olduğunu fark ettim. Bu deneyimden sonra yazmak için özgür kaldım. Birkaç yıl sonra başardığım şeydi bu… İki yıl kendinizi ailenizi gö-remeyecek kadar bir çalışmaya verip, kendinizi yazmaya kilitleniyor-sunuz. Her neyse; “Analitik Hipnoterapi” kitabı 1981 yılında doğdu. Elbette ki o zamandan beri bir sürü atölye çalışması, makale çalışması ve sunum yaptım. Bu çalışmalar sonucunda vardığım sonucu şöyle anlatabilirim: İlk etapta düşündüğüm gibi bilinçaltı, bilinçdışı çalışan tek bir birim halinde değildir. Bilinçdışı farklı birimlerden oluşan, ego durumlarının bir yığınıdır. Bu düşünceye inanmış olmam önemli bir değişimdir. Dolayısıyla, bizim yaptığımız şey için her ne kadar Analitik Hipnoterapi hâlâ iyi bir başlık gibi görünse de, ego durumu hipnoterapisi daha da uygun bir başlık gibi görünmektedir. Ben kendi hakkımda size bilgi verdim; Siz de bana kendi hakkınızda bilgi verin. Buraya gelin.

- Ben Güney Afrikalıyım. Adım Warren Foster.

- Güney Afrika’dan Warren Foster. Evet.

- Ben bir psikiyatristim. Psikiyatrist oldum çünkü meslektaşlarım benim çok iyi bir psikiyatrist olacağımı düşünüyorlardı. Tüm hayatım boyunca da psikiyatrinin içinde oldum.

- Psikiyatri, peki ya hipnoz?… Hipnoterapi sizin dünyanıza nasıl girdi?

Page 10: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

6 Edgar A. Barnett

- Bu, yaklaşık yedi yıl önce başlayan bir şey. Bir hastaya bakıyor-dum, hasta yaşlı bir insandı ve yalnızca biyolojik tedavi görüyordu… Genellikle insanların antidepresanlar gibi şeyler kullandıklarını görü-yordum. İnsanlar ilaçlarına çok bağımlıydılar, çünkü ilaçlar onların yola devam etmesini sağlıyordu. Fakat siz hastalarınızı duymak isti-yorsunuz; onların başka bir şeyin bağımlısı olmalarını istemiyorsunuz.

- Daha önce hiç ilaçlarla tedavi olmuş birine rastladınız mı?

- Semptomlara bakarsanız, semptomlar…

- Eğer ilaç tedavisini durdurursanız semptomlar geri döner. Evet. İlaç tedavisiyle düzelmeyi başlatabilirsiniz.

- Ve siz; Lynnett…

- Evet, Lynn.

- Kısaca Lynn. Buyur Lynn.

- Ben Avustralya’lı bir psikologum. İlk olarak psikanaliz uygu-lamaları ile meşgul oldum. Daha sonra bir çeşit analitik hipnoterapi yapmaya da başladım.

- Avustralya’da kiminle çalıştınız?

- Başka bir psikologla…

- Evet, klinik hipnoz alanında…

- Adı neydi?

- Graham Wicks olabilir mi?

- Evet oydu; Graham konuşmacı, eğitmendi.

- Graham ve ben çok benzer düşüncedeyiz. 1981’de orada Adela-ide’daydım ve bu konuda bir atölye çalışması yaptık. Buradaki arka-daşım… Adı…

- Katrina.

Page 11: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

7Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

- Katrina, evet. Adınızı zihnime yerleştirmeye çalışıyorum. Katri-na… Daha önce tanışmıştık.

- Ben bir psikologum. Kısmen öğretim üyesiyim, araştırma iznin-deyim ve yüz yıllık bir evde yaşıyorum. Dolayısıyla bunun hipnozla herhangi bir ilgisi yok. Fakat bunun ortaya çıkarmayla çok yakından ilgisi var. Florida’da birkaç yıl boyunca özel bir muayenehanem vardı. Orada etkileşimsel analiz eğitimi verdim. Ayrıca Watkins ego duru-munun tarama direnci eğitimi de vardı. Bu durum kişi için çok zor bir durumdu. Fakat bir terapist olarak olgunlaştıkça çoklu ego durum-ları fikrinin tümünün çok çok daha mantıklı olduğunu fark etmeye başladım. Eğitimimin çoğunluğu Amerikan Hipnoz Derneği ve eski çevrede geçti.

- Teşekkür ederiz. Ve siz; Andrew. Merhaba Andy. Andrew ya da Andy?

- İkisi de olur.

- Bize kendinizden bahsedin.

- Avustralyalı’yım.

- Siz de Adelaide’dansınız.

- Ben iletişim sektöründeyim. Uçuş iletişimi… Avustralya’da böy-le bir şey için giriş bileti olabilecek tek şey psikoloji ve hipnozdu. Önceleri olmasa da sonradan daha muhafazakâr bir hipnotik tekniğe geri döndüm. Daha sonra Graham Wicks aracılığıyla sizin çalışmala-rınızla tanıştım ve çalışmalarınızı faydalı buldum, fakat özellikle de Bradshaw’un işlevsiz aile fikriyle ilişkili olarak…

- Hayır

- Çocuk-ebeveyn çatışmasıyla ilişkili olarak faydalı buldum. Bu konunun üzerinde durmak güzel bir hipnotik girişimdi. Ben de bunu farklı şekillerde başarıyla uyguladım, bazı zamanlarda ise başarısız oldum. Onu şimdi de sürdürüyorum.

Page 12: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

8 Edgar A. Barnett

- Tamam, güzel. Klinik psikolojide değil mi?

- Evet.

- Manu…

- Ben Manu. Aslen Ganalı’yım. 1971’de İskoçya’da Dundee şeh-rinde diş hekimliği okumak için Gana’dan ayrıldım. 1977’de mezun olduğumda niyetim bir yıl çalışmak, hazır olmak ve ülkeme dönmekti. Fakat bu süreç yirmi yıl sürdü. Eve ne zaman döneceğimi bilmiyorum. Fakat daha sonra on yıl önce hipnozla ilgilenmeye başladım ve bu konuda kurslara katıldım. Bu kursların başlangıç ve orta seviyelerine katıldım. Bu bilgilerimi diş hekimliğinde kullandım. 1991 yılında ise klinik hipnoz dalında Sheffield Üniversitesinden diploma almak için işimden bir yıl izin aldım. Orada 15 doktor, 5 diş hekimi ve sanırım 5 de psikolog vardı. Biz bir üniversitede hipnoz dalında fiilen ders ve-ren ilk gruptuk. Daha sonra hipnoza ve diş hekimliğine geri döndüm. Fakat daha sonra bana gelen herkes için hipnoz kullandım. Hipnoz işe yaradığında ise bu onlar için bir onaylanma anlamı taşıdı. Sonra-sında da geri döndüler ve ben farklı şeyler yaptım. Biz İngiltere’de yetiştik ve orada eğer diş hekimiyseniz diş hekimliğinde kalmanız gerekir. Ben bu fikre tam olarak katılmadım çünkü bu konuda her-hangi bir yasal kısıtlama yoktu. İngiltere’de hipnoterapi eğitim okulu vardı. Bu okullar sıradan insanlara iki haftalık bir eğitim veriyordu ve bu eğitimin sonunda hipnoterapist olduğunuzu gösteren bir levha asıyordunuz. Ben de ‘Tanrım; ben ortalama insandan çok daha iyisini yapabilirim’ diye düşündüm. 3 yıl önce yine bir yıl izin aldım ve Shef-field Üniversitesinde Medikal Hipnoz mastırı yaptım. Yine biz hipnoz dalında mastır yapan ilk gruptuk. Bende şöyle bir güçlü duygu var: Yıllar geçtikçe muhtemelen hipnozu tam zamanlı yapabilmek için diş hekimliğini bırakacağım.

- Güzel.

- Shirley…

Page 13: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

9Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

- Shirley, evet. Ben Shirley Green. Aslen Ohio, ABD’denim. Şimdi ise Perth, Avustralya’dayım.

- Evet.

- Batı Avustralya’daki bir eğitim programındayım. Graham Wicks ile çalışıyorum. Benim kendi uygulamam var. Hipnozu zamanımın yaklaşık yüzde 70-75’inde kullanıyorum. Ayrıca ego durumuyla çok ilgileniyorum çünkü ego durumların çeşitli derecelerinin çoklu kişilik türü bir duruma kadar farklılaştığını keşfettim.

- Öyleyse sizin bugün söyleyecekleriniz bu şekildeydi. Tamam. Şimdi de benim buraya yazdıklarıma bakalım. Analitik Hipnotera-pinin tarihiyle ilgili olarak şunu söyleyebiliriz; bir anlamda bu konu oldukça uzun bir zaman önceye dayanmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki Mesmer hipnozun babasıdır; gerçi o hipnozu bu anlamda kullanma-mıştır. Fakat o, hastalığın büyük olasılıkla manyetik alandaki bozuk-luktan kaynaklandığına inanıyordu. Bu konu oldukça ilginçtir; mag-netoterapi hakkında herhangi bir şey bilen var mı? Bu konu Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde oldukça önemli hale gelmektedir. İnsanlar mıknatıs satıyorlar ve görüyoruz ki insanlar onunla daha iyi uyuyorlar, ağrıları da geçiyor gibi görünüyor, baş ağrıları geçiyor ve depresyonları yok oluyor. Bunlar yalnızca mıknatıslarla oluyor, başka bir şeyle değil. Belki Mesmer’in elinde bir şey vardı, fakat o elbette ki mıknatıslar hakkındaki fikirlerini kullanarak, hastalıklar ve duygusal rahatsızlıklar için bir rahatlama sağlayabiliyordu. Onun düşündüğü şey, kendisinin bir mıknatıs olduğu ve yalnızca eliyle yaptığı paslarla insanları mıknatıslama ve mıknatıslıklarını giderme gücüne sahip ol-duğuydu. Daha sonra kendisi çok para kazandı ve çok başarılı oldu. Fakat insanların hipnozu analitik bir şekilde kullanmaları daha yakın zamanda gerçekleşmiştir. Örneğin 1880-1882 yıllarında Breuer’in otomatik yazan ve bilinçsiz bilgi akışı üreten bir hastası vardı. Breuer o bilgiyi anlamlandırmaya çalıştı. Fakat biz burada o hastanın çoklu kişilik bozukluğu hastası olduğunu fark etmedik çünkü o zamanlar

Page 14: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

10 Edgar A. Barnett

böyle bir şeyin farkına varılamıyordu. Freud, Breuer’in yöntemini kullandı. O, bu yönteme Katartik Yöntem adını verdi. Bir anlamda bu yöntem bizim bugün yaptığımız şeye çok benzemektedir. Breuer ile yaptığı çalışmalarda ve teorisinde, histerinin semptomunun, travmatik deneyimlerle ilgili duyguların bastırılmasından kaynaklandığını söy-ledi. Daha önce de konuştuğumuz gibi hâlâ mevcut olan benzerlikleri göreceksiniz. Aslında değişen bir şey yok. Yani dün aşağı inip kitapla-ra baktım. Orada çok kitap var; yüzlerce kitap var. Bana öyle geldi ki bu kitapların her biri aynı şeyi farklı yollarla söylüyor. Bundan sonra da aynı şeyi farklı yollarla söyleyen birçok kitap daha yazılabilir. Bu, aynı şeye yaklaşma şeklimizdir. Dün sanırım 150 farklı psikoterapi çeşidi olduğunu duydum. Bunların hepsi farklı mıdır? Ne kadar ay-nıdırlar? Aralarındaki benzerlik nedir? Bu alanda ilerledikçe belki de hemen hemen aynı şeyi kullandığımızı fakat bir yandan da oldukça hızlı ve çabuk hareket etmemize olanak veren teknikler kullandığımızı görebilirsiniz. Dalberth ve Ganei’den bahsederek devam edeceğim. Freud’dan da bahsedeceğim. Kendisi takipçilerine hipnoz kullanma-maları tavsiyesinde bulunmuştur çünkü hipnozun direnci engellediği-ni hissetmiştir. 1914-1918 yılları arasındaki savaşta birçok travmatik nevroz vakası vardı ki o zaman daha İkinci Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşı meydana gelmemişti. Bu savaş nevrozları hipnoz uygulamala-rına yanıt veriyor gibi görünüyordu. Bu travmatik nevrozlara sahip in-sanların birçoğunun aslında savaşa gitmeden önce de duygusal travma geçmişine sahip oldukları yapılan çeşitli araştırmalarla gösterildi. Bu sorunlar geçmişten geliyordu ve bu sorunlarla o zaman ilgilenilmesi gerekmişti.

Jack ve Helen Watkins burada, bu atölye çalışmasındalar. Jack Wat-kins, İkinci Dünya Savaşın’dan hemen sonra bir kitap yazdı, kendisi uzun zamandır bu konuların içinde. Kitaplarında anlattıkları Dünya savaşında görülen nevrozlara benziyor. Kendisi ayrıca ortaya çıkarma teknikleri üzerinde çalıştı. Problemi yaratan şeyi ortaya çıkarmak için çalıştı. Hipnozun nasıl kullanılacağından biraz bahsetmekle beraber

Page 15: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

11Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

daha çok psikanalizden bahsetti. Watkins, engellemelerle karşılaşın-caya dek haftalar ve aylar boyunca psikanaliz üzerinde çalıştı. Daha sonra bir süre hipnoz kullandı ve sonra tekrar psikanalize geri döndü. Sanırım Walberg de böyle bir şey yaptı. Karşılaştığı tepkiler onun ba-şarısının önemli bir kısmıdır. Erickson, 1941’de histerik depresyonu olan ve başarıyla tedavi edilen bir hastanın stresli tedavisini anlatmış-tır. Erickson bu tedaviyi yalnızca hastanın çocukluğun bu sorunla ilgili kritik dönemine hipnozla dönerek gerçekleştirmiştir.

Elman, bir hekim değildi, devletin hipnoz uzmanıydı. Babası da devletin hipnoz uzmanıydı. Yaptığı işte çok iyiydi. Daha küçük yaş-lardayken insanların hipnoza nasıl sokulacağını öğrenmişti. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki birçok hekime, diş hekimine ve psikologa bu konuda eğitim verdi. Aynı dönemde Erickson’da Amerika Birleşik Devletleri’ni turluyordu. İkisi de farklı yerlerde kamp kuruyorlardı; Erickson kampı ve Elman kampı. Elman, Erickson’un insanları hip-noz yapmak için aldığını söylüyordu. Bu olay bu şekilde devam etti. Bu konu hakkında bir şeyler okumak ilginç oluyor. Elman’ın tekniği insanların hipnoza girmelerini sağlamak ve daha sonra da onun de-yimiyle onların hayatlarındaki kritik alanların tam yerini saptamaktı. Bu kritik alanlar bir problemin ortaya çıktığı ve sorunlu bir şekilde düşünmeye iten alanlardı.

Size daha önce bahsettiğim Cheek’in kitabı 1968’de basılmıştı ve orada açığa çıkarmanın bir yolu olarak ideomotor sorgulama yönte-mini anlatmıştı. Bir de Richard Bendler ve Johnn Grinder’ın NLP’si var. Bu iki kişi bana göre dili kullanmanın dâhileridir. Erickson’un çalışmalarını incelemişler ve keşfettiklerini ve onun çalışmalarından anladıklarını yazmışlardır. Erickson’un çalışmalarından yararlanarak geniş olarak açıkladıkları temel kavram, her birimizin değişim için çeşitli kaynaklara sahip olduğumuz ve bunları da her an kullanabildi-ğimizdir. Erickson’dan aldıkları diğer bir fikir de sahip olduğumuz her bir davranışın olumlu bir bağlamı olduğudur. Dün… Önceki gün orta

Page 16: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

12 Edgar A. Barnett

seviyedeki grupla beraberdim. Sürekli savundukları fikir, Erickson’un semptomun çözümün kendisi olduğunu söylediğiydi. Sanırım bugün bu konunun üzerinde çalıştıkça anlayacağımız şey bu olacak. Semp-tom bizi çözüme doğru yönlendirecek. Bu yüzden bu önemli.

Evet, öyleyse Analitik Hipnoterapi nedir? Burada size Anali-tik Hipnoterapinin , duygusal problemlerin kökenlerini, ortaya çıkış noktalarını belirlemek ve onlarla başa çıkmak için hipnozun kulla-nılması olduğunu söyledim. Analitik hipnoterapinin hipnoz uygula-malarındaki keşfedici işlevi, geçmişte yaşanan kritik deneyimlere doğru gerilemeye bağlıdır. Kritik deneyimlerin oluşturduğu anılara bu şekilde gerilemenin sebebi, bu anıların kriz zamanlarında yeniden ortaya çıkmalarıdır. Bu anılar, çoğunlukla terapiden önce bilinçdışı bir boyutta olabilirler, yinede hipnoz uygulamadan önceki bilinçli farkındalığının da tamamen dışında olmayabilirler. Öyleyse Anali-tik Hipnoterapide bulduğumuz şey, problemlerin kaynağı olduğunu hissettiğimiz ve bilinçli olarak bilinebilen fakat bilinçli olarak anla-şılmayan deneyimleri aradığımızdır. Hipnoz tek başına bu boyutları keşfetmekte yetersiz kalmaktadır ve bunlar anlaşılmamaktadır. Hip-noanaliz, hastayı bu deneyimleri tespit etmek için, onları incelemek için ve bu deneyimlerin ortaya çıkardığı problemlere yeni çözümler üretmek için teşvik eder. Analitik hipnoterapideki yaklaşımımız tüm semptomların olumlu, koruyucu bir amacının olmasıdır. Bu, teorinin ifade ettiği ana unsurdur ve bunu burada birçok defa tekrarlayacağız. Teori, tüm semptomların ilk başta olumlu bir amaca hizmet ettiğinin altını çizmektedir. Tekrar söylüyorum ki Analitik Hipnoterapi ile ilgili çalışmalar, uğraşılan konunun bilinçli bir farkındalığı olmadan, bilinç-dışı seviyede yürütülmüştür. Dünkü çalışmada orta seviyedeki grupta bir bayan vardı. Bu bayan, sigarayı bırakmak için yakın zamanda Ka-zilnek ile çalıştığını söyledi. Kazilnek ismini biliyorsunuz. Ve sigara-yı bıraktı. Fakat o zamandan beride çok daha fazla yemeye başladı. İstediği şey ise yemesini frenlemekti. Ne kadar başarılı olduğumuzu

Page 17: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

13Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

bilmiyorum fakat keşfettiğimiz şey onun hayatında bir kaç dönemin olduğuydu. Onun büyük bir üzüntü ve suçluluk hissetmesine sebep olan 2 yaş ve 7 yaş döneminde yaşamış olduğu travmatik deneyimleri vardı. O deneyimlerin ne olduğunu hiçbir zaman öğrenemedik. Fakat o bayan, söz konusu deneyimleri gözden geçirebiliyordu. Bu kadar rahatsız hissetmesine sebep olan ve fazla yemesini sanki ihtiyacıymış haline getiren üzüntü ve suçluluk duygularını terk etmek için bizim anlattığımız teknikleri uygulayabiliyordu. Onunla tekrar buluşmamız ve onun ne kadar ilerleme kaydettiğini ve ekstra olarak hangi yardı-mı alması gerektiğini görmek için biraz pratik yapmamız gerekecek. Terapistin de hastanın da bilinçli bir farkındalığı olmadan da birçok iş yapılabilir. Bu, işe yaradığı sürece iyi bir şeydir. Önem verdiğimiz nokta da budur aslında, değil mi -? Analitik Hipnoterapiyle ilgili bir başka nokta da onun, direkt telkinlerin başarısız olduğu durumlarda da başarılı olmasıdır. Bunun nedeni de direkt telkinlerin hipnoz yapıl-dığı sürece ve genellikle geçici olarak etkili olmasıdır. Çünkü direkt telkin nedene etki etmez. Telkin, bir süre için çok etkili olabilir. Ba-zen insanlara sigarayı bırakmasını telkin edersiniz. Onlar da sigarayı bırakırlar. Fakat uzun bir süre sonra stresli bir durum olduğunda tekrar sigaraya dönerler çünkü krizlerle başa çıkmak konusunda başka türlü düşünmeyi öğrenememişlerdir.

Sanırım bunlar benim Analitik Hipnoterapinin kullanılma nedenle-riyle ilgili söylemek istediklerimin bir özeti oldu. Şimdi, hipnoterapi-nin altında yatan teoriyle devam etmek istiyorum. Öncelikle, anlattık-larımızı grafik şeklinde gösterelim. Sanırım yaptığımız şey hipnoz… Eğer bu bilinçdışı… Bu bilinçli zihinse… Bu da dış dünya… O zaman telkinler normal olarak bilinçli zihin tarafından süzülür; Dünya bilinçli zihin ile görülür. Bilinçli zihin ise bilinç dışı zihne giden bilgiyi süzer. Fakat hipnozda bilincin kayması durumu mevcuttur. Transa giriş gibi -durumlar bilincin kaymasına sebep olur ve telkinler bir fikir şeklinde direkt olarak bilinçdışı zihne gidebilir. Bu telkinler daha sonra bellek-le, bir güdü bir his haline dönüşerek iletişim kurabilir.

Page 18: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

14 Edgar A. Barnett

Şimdi bazı şeyleri resmetmek için… Lütfen rahat bir şekilde otu-run ve arkanıza yaslanın. Barran? Barran… Barran… Ellerinizi lüt-fen dizlerinizin üzerine koyun. Tamam. Elleriniz için rahat yer ayırın. Koltuğunuzu biraz geriye alın. Sizden gözlerinizi kapatmanızı iste-yeceğim. Ayrıca sizden ellerinizin hangisinin daha çok hafiflediğine dikkat etmenizi istiyorum. Yalnızca birisi… Lynn, sizin de aynı şeyi yapmanızı rica ediyorum. Lütfen ellerinizi dizlerinizin üzerine koyun. Lütfen hangi elinizin hafiflediğine dikkat edin. Hangi elinizin daha sıcak olacağına dikkat edin lütfen. Barran, hangi elinizin daha çok ha-fiflediğini fark ettiğinizde gözlerinizi açabilirsiniz. Bunu yapınca da bana haber verin lütfen. Lynn, siz de hangi elinizin daha sıcak oldu-ğunu anladığınızda lütfen gözlerinizi açın. Katrina, siz de gözlerinizi kapatın lütfen. Hangi elinizi daha çok uyuşmuş hissettiğinize dikkat edin lütfen. Hangi elinizin gerçekten uyuşmuş halde olduğuna dikkat edin lütfen. Burada bulunan bizler de hanginizde ne olduğuna karar verebildiğini görmek için sabırlı bir şekilde bekleyeceğiz. Siz dikkat ettiniz mi? Eliniz hafifliyor. Elinizin daha uyuşuk olduğuna dikkat ettiniz. Hangi elinizin daha uyuşmuş olduğuna dikkat ettiniz. Siz de hangi elinizin daha hafif hale geldiğine dikkat ettiniz Barran. Hangisi daha hafif? Bazen o kadar hafiflerler ki Barran dizinizden havalanıp uçacağını sanırsınız. Gerçekten hafifledi. Hangi elinizin uyuştuğunu hissettiniz? Bu mu bu mu? Hangi elinizin ısındığını hissettiniz? Bu mu bu mu? Hangisinin daha hafif olduğunu fark ettiniz mi?

- Ağırlaştı.

- Ağırlaştı. Hangisi ağırlaştı?

- Sol elim.

- Sol elin ağırlaştı. Anladım. Hangisinin ağırlaştığını fark etme-dim… Burada yaptığımız şey bilinçli zihni biraz kaydırmak oldu çün-kü onlardan dikkat etmelerini istedik. Dikkat ettiğiniz zaman herhangi bir bilinçli eleştirel unsur kullanmazsınız. Bu doğru mu? Dikkat etti-

Page 19: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

15Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

ğiniz zaman… Ne olduğuna bakıyor ve bekliyorsunuz, böylece de bi-linçli zihninizi kaydırıyorsunuz. Buradaki düşünce ‘Hangisinin hafif olacağına dikkat ediyorum’ düşüncesiydi. Elbette ki ‘hafif’ kelimesi-nin uçmakla ilgili güçlü bir çağrışımı var, değil mi? Dolayısıyla bir uçma düşüncesine ve uçma hissine gitmeniz gerekti. Havaya kalkma olayında olan şey… Elin havaya kalkması olayında olan şey bir motor tepkisidir ve elin havaya kalktığını görürsünüz. Sıcaklık konusunda şunlar söylenebilir: Sıcaklık tamamen idiyo-duyumsaldır, yani sıcak-lık anısı ve düşüncesi oradadır. Lynn de sıcaklığı hissedebildi. İlginç-tir; bir keresinde bunu bir grupta yapmıştım ve gruptakilerden biri de bir psikologdu. O küçük yapışkanlardan vardı. Hani elinize yapışı-yor. Daha önce gördünüz mü? Ve renk değiştiriyorlar. Sıcaklık artınca kırmızıya döndü. Katrina, sizin eliniz hâlâ uyuşuk mu?.Hâlâ uyuşuk mu?. Onun yaptığı şey… O uyuşukluğu biliyor. O, uyuşukluk düşün-cesini ve hissini kullandı. Şimdi onu tekrar hissetmek için söyleyebi-lirsiniz ve o hissi geri alabilirsiniz çünkü hissetmek sizin için normal,

Evet… Bu yalnızca, hipnozda anılara nasıl ulaştığımızı göstermek içindi. Bu gerçekten de ‘Bu bir anıya ulaşmak için geriye gitmeliyiz’ sorusudur. Geriye gitmek ise her zaman zor değildir. Bir zamanlar ge-riye gitmek çok zor bir şey olarak görülüyordu. Çok zor bir şeydi. İnsanların geriye doğru saymalarını sağlamalıydınız. Şimdi ise normal şartlarda geçmiş zamana gitme uygulamasının çok basit ve kolay bir şey olduğunu fark ediyoruz. Uzun zamandır görmediğiniz birini görü-yorsunuz, bakıyorsunuz ve “Bu Mary mi acaba? Belki…” diyorsunuz. Öyleyse ne oluyor? Mary’ye benzeyen tüm insanların resimlerini ha-tırlayıp geriye doğru gitmeniz gerekiyor ve onun yüzü sizin zihninizde kayıtlı resimlerden biriyle eşleşiyorsa… “Merhaba Mary, seni uzun zamandır görmedim”. Ya da birinin yüzünü görüyorsunuz ve isimlerin alfabetik sırayla yazıldığı bir kataloga sahip değilsiniz. Örneğin ben yüzler görüyorum fakat isimler o yüzlerin çok yakınında asılı değiller. Sizde de aynı problem mi var? Her neyse… Olay bu… Tüm söylemek

Page 20: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

16 Edgar A. Barnett

istediğim şey zamanda geriye doğru gitmenin zor bir şey olmadığıdır. Geriye doğru gitmek çok zor olan bir şey değildir. Hipnoza ilk girdi-ğimizde geriye doğru gitmenin sadece çok akıllı insanların yapabile-ceği bir şey olduğunu düşünmüştük. Fakat aslında geçmiş her zaman oradadır. Sanırım bunun üzerinde durdum. Bence bu daha güzel bir resimdir. Evet… Evet, bu aynı şey; sadece daha güzel bir resim, hep-si bu. Evet öyle. Bu, kitapla birlikte geliyor. Kitaba sahip olanlarınız biliyor. Şekil 4’te…

Hipnoz olayına geçmeden önce, bence bizim bu anda yaptığımız şey hakkındaki düşüncelerin temelini oluşturan teori hakkında konu-şalım. Bir çocuk doğduğu zaman… Bence hepimiz hissetme yetene-ğiyle doğuyoruz. İnsanlar, yaşamı devam ettirme yeteneğiyle doğarlar. Bu işin bir bölümüdür. Hissetme yeteneğimiz olmasaydı nasıl olurdu? Hissetme duyusu olmayan insanların hayatlarına bakarsak bir yerle-ri yanar, kemikleri kırılır fark etmezler bile ve onlar genellikle genç yaşta ölürler, çünkü yaralar kalıcı olur. Dolayısıyla hissetme yetene-ği yaşamı devam ettirmek için vazgeçilmez bir unsurdur. Bebeklerin canı acıyla, açlıkla, rahatsızlıkla acıtıldığında ağlayabilirler. Bu aşa-mada kendimize sormalıyız: insanlar semptomları nasıl ediniyorlar? Bebek annesine feryat edebilir ve anne de o acıyı dindirebilir. Eğer acı büyükse o zaman ağlama da olur. Anne de bebeğe koşar ve acı neyse onu dindirir. Eğer çocuk biraz büyükse bazen tehlikeyi kendisinin ön-leyebileceğinin farkına varır ve bunu da, kendisini güçlü hissettirecek kadar öfkeli bir hale dönüştürerek yapar. Böylece tehlikenin kayna-ğına saldırabilir ve onu yok edebilir. Ben buna duyguların işlevlerini yerine getirmek adını veriyorum. Bu… Duyguların işlevlerini yerine getirmek burada… Onu buraya koyalım. Bu çok iyi bir sunum de-ğil. Anlattığım bu konu kitabın içinde mevcut. Arka plandan dolayı biraz karmaşık olmuş. Şekil 5… Evet… Duyguların işlevini yerine getirmek… Bizim burada yaptığımız şey bu… Oradaki resmi görü-yorsunuz. Burada söylemeye çalıştığım şey çocuğun acıyı, korkuyu

Page 21: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

17Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

ve öfkeyi hissetme yeteneğinin olduğudur. Ben bunları ana duygular olarak görüyorum: acı, korku ve öfke. Verdiğimiz her türlü tepkinin içinde bunların bir karışımının olduğunu da görüyorum. Fakat acı… Acıyı hissetme yeteneği merkezde yer alır. Bununla beraber acı şid-detliyse… Yüksek ses korku yaratır. Kanıt… Tüm bunlar acı veren uyarıcılardan dolayı olur. Çocuk annesini ağlayarak yardıma çağırır. Anne yardıma gelir. Bu ağlama şiddetli bir ağlamadır. Eğer ağlama şiddetliyse anne koşarak gider. Eğer çocuk daha büyük tehlikeyi en-gelleyebilecek güce sahipse ağlama bu sefer öfkeye dönüşür. Dola-yısıyla bizim tehlikeyi sağ atlatma yolumuz budur. Ben olayı böyle görüyorum. Bu normal yoldur. Bu, duyguların bizi korumak için işlev gördüğü normal yoldur. Bunun normal yol olduğunu söyledikten son-ra sorumu soruyorum: Anne… Burada anne derken yalnızca gerçek anneyi kastetmiyorum. Babaanne, anneanne, dede, baba, ağabey, dayı, amca veya diğer tüm aile fertlerini kastediyorum. Bu güvenlik kayna-ğı olarak saydıklarım aslında tehlike kaynağı olduğunda ne olur? Bu soru bence yanıtlandığında, çözmemiz gereken sorunların çözümünü bulmuş olacağız. Ne olur? Böyle bir durumda çocuğun savunmaları çkömüştür. Size, kitapta da olduğunu tahmin ettiğim bir asetat gös-tereceğim. Gördüğünüz gibi… Bir sonraki hangisi; Bu mu? Sanırım bir sonraki asetat bu… Bu mu? Evet. Bunu şu şekilde koyalım. İşte böyle. Burada söylediğim şey… Anne tehlike kaynağı olduğunda ne olur? Belli ki çocuk anneye doğru koşamaz. Annesine ağlamaz. Ço-cuğu ağlamaktan ve annesine gitmekten alıkoyacak bir şey olması gerekir. Transaksiyonel kavramındaki çocuğun yaşamının, kendisin-den ayrı olarak anne veya anne figürü üzerine biçimlenmiş başlangıç yılları vardır ve ben buna ebeveyn ego durumu adını veriyorum. Bu kısım, annenin veya ebeveynlerin içselleştirilmiş bir kopyasıdır. Bu kısım; “Dikkatli ol! Anneyi rahatsız etme. Eğer onu rahatsız edersen seni mahveder. Eğer bunu yaparsan senin canını acıtır. Her durumda annene ihtiyacın var, o yüzden sessiz ol” der. Bunu yapan mekaniz-ma suçluluk duygusudur. Suçluluk duygusu, ebeveynlerde onaylan-

Page 22: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

18 Edgar A. Barnett

mama yarattığımızı hissettiğimiz zaman yaşadığımız korkudur. Bence suçluluk duygusu budur. Suçluluk duygusu, ebeveyn ego durumunun kullandığı mekanizmadır. Benim burada söylediğim şeyler yalandır; biliyorsunuz değil mi? Fakat işe yarıyor. Bence işe yaradığını söyle-diğim şeyler hariç hiçbir şeye inanmak zorunda değilsiniz. Sizin için de işe yarıyorsa ona da inanabilirsiniz. Her bir insanın içinde neler olduğunu tam olarak bilmiyoruz fakat bu konuda kuram geliştiriyo-ruz. Tüm bunlar kuramlardır. Kuramlar bizim neler yaptığımızı anla-mamıza yardımcı olur. Belki de bazı insanlar başka şekilde düşünür. Ben olayı şu açıdan görüyorum: daha önce bahsettiğimiz ebeveyn ego durumu, anneden, insanlardan ve anne figürlerinden ve onların bizden beklentilerinden öğrenilen ve acı, korku ve öfke ifadesini bloke etmek için gerekli olan suçluluk duygusu mekanizmasını sağlayan kişiliğin bir parçasıdır. Burada ne demek istediğimi anladınız mı? Bu bir tür blokajdır. Bu durum, ebeveyn ve çocuk arasında içsel bir savaş alanı yaratır. Ebeveyn ego durumu… Çocuğun bir kısmı anneyi yansıtmak için gelişmiştir. Yaşamın bu erken aşamasında, çocuğun kendini ay-rıştıran nasıl işlev görmesi gerektiği konusunda farklı fikirler içeren bir kısımı vardır. ‘Acını ifade etme sakın’, ‘Korkunu ifade etme’, ‘Öfkeni ifade etme’. Bu okların burada bloke olduğunu görüyoruz. Bununla beraber o acı, o incinme ve o öfke bir şekilde içselleştirile-bilir. Acı, hüzün olarak içselleştirilebilir. Korku, kronik kaygı olarak içselleştirilebilir. Öfke, depresyon olarak içselleştirilebilir. Çok büyük miktardaki duygusal enerji, alışkanlık bozuklukları, bağımlılık olarak ifade edilebilir. Acı da, obsesif kompulsif bozukluk, fobiler, tehlikeyi belirten hastalıklar olarak ifade edilebilir. Aynı şey öfke için de geçer-lidir. Öfke de düşmanca davranışlar, migren, sırt ağrısı gibi psikoso-matik hastalıklar olarak ifade edilebilir.

- Kendisine ve başkalarına farklı şekilde davranma tehlikesi olabilir.

- Kendisine ve başkalarına, evet… Kendisine karşı düşmanca dav-ranışlar göstermek… İntihara meyilli davranışlar gibi mi?

Page 23: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

19Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

- Evet.

- Evet, bunu yapabilir. Eğer dışarıdan ifade edilecekse her türlü yolu düşünebilirsiniz. Anne tehlike kaynağı olduğunda nasıl hissetti-ğimi göstermenin bir yolu olarak…

Burası birinci yüzün sonudur. Lütfen kaseti çevirin.

- Öfke ve Korku yaşamı devam ettirmek için ana unsurlardır ve bu unsurlar, birey kendisini düşmanca bir ortamda hissettiği zaman gü-venliğini sağlaması için gereklidir. Kritik deneyimler; savunmaların çöktüğü ve uygun koruyucu önlemlerin olmadığı, duyguların bastırıl-mış olduğu yaşam deneyimleridir. Belki de bastırma mekanizmasının kullanıldığı bir veya daha fazla benzer deneyimin yaşanmasıdır. Me-kanizma budur. Bu suçluluk duygusu mekanizması bastırma mekaniz-masıdır. Bu, olayı benim görme biçimimdir.

- Yalnızca anneden mi bahsediyorsunuz?

- Hayır, hayır… Anne figürleri…

- Çok teşekkürler…

- Babalar, üvey babalar gibi; aslında çocuğu koruması gerekirken çocuğu taciz eden her türlü insan… Çocuk da içsel olarak kendisinin bir kısmını o insanlara göre nasıl ayarlayacağını öğrenir. Buraya dik-kat edin. Onaylanmama… Bu insanlar seni istemiyor bunu biliyorsun ama bu duyguyu ifade etmemelisin. Anne burada genel bir terimdir. Umarım bunu kabul edersiniz. Anneler bunu üzerlerine alınmasınlar; sizinle bir sorunumuz yok. Biz kimseyi suçlamıyoruz. Suçlamak bir zaman kaybıdır. Suçlamak, sebepleri aramaktır ve ayrıca burada bi-zim yaptığımız iş, olanı anlamaktır. Bu yüzden bir suçlama olduğu düşünülmesin.

- Ayrıca suçluluk duygusu…

- Bir soru sorabilir miyim?

Page 24: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

20 Edgar A. Barnett

- Tabii ki; soru sormak istediğinizde lütfen sorun.

- Çok fazla farkında olduğum şeylerden biri de bağımlı olduğun-dan ayrışmadır. Bir insan nesnenden uzaklaşınca çoğunlukla öfkele-nir. Canı acıtılmış gibi… Çünkü artık o nesneyi kullanamazlar bu yüzden de nesneye karşı düşmanca davranışlar içine girerler. Bunun uyumlu olduğu şey…

- Evet, aslında genellikle öfke baştan beri vardır aslında, fakat ger-çekten de bastırılmıştır. Sizin söylediğiniz şey bu insanların şimdi…

- Şimdi öfkeyi ifade ediyorlar.

- Hm

- Şeyin yerine…

- Acının yerine…

- Acının yerine, evet… Öfkenin nasıl ifade edileceği konusunda ben de o aşamadan geçtim fakat bir kere öfke yok oldu mu kendinizi iyi hissediyorsunuz.

- Bu olay tersten de işliyor. Canları acıtıldığında öfkeyi başlatan davranışa geri dönüyorlar ve sonra da kendiliklerine doğru düşmanca davranışlarına geri dönüyorlar. Daha sonra da kendilerine zarar veren bağımlılıklarına geri dönüyorlar.

- Evet. Dolayısıyla sizin söylediğiniz şey bu insanların bastırılmış duygularına hiçbir çözüm bulamamış olmalarıdır. Tamam. Benim bu-rada söylediğim şey suçluluk duygusunun, anne, baba, arkadaşlar vs. gibi normalde insanın yanlarında kendini güvende hissedeceği kişiler-le olan ilişkisinden doğan utanç, mahcubiyet, onaylanmama korkusu, terk edilme korkusu ve zarar verilme korkusu olduğudur. Görüyorsu-nuz hepsi de burada. Bu suçluluk duygusunun çoğu bilinçdışı olabilir. Fakat yine de davranışlar üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Suçluluk duygusu bastırma duygusu için bir mekanizma sağlar. Suçluluk duy-

Page 25: ANALİTİK HİPNOTERAPİ - psikoterapi.com · ye başladım. Bunun üzerine, bir meslektaşımla birlikte bu konuda bir kitap yazmaya karar verdim. Kitabın adı “Analitik Hipnoterapi’’idi’’

21Analitik Hipnoterapi; Ego Durumları Uygulamaları

gusu normal duyguların koruyucu bir şekilde çalışmasına engel olur çünkü o duyguyu ifade etmenin tehlikesi, duygunun ifade edilmesinin sağlayacağı faydadan daha büyüktür. Bunlar aynı zamanda bakıcılarla kurulan ilişkinin korunması içindir: Şöyle ki gerçek ebeveynle veya ebeveynin yerine geçen kişiyle olabilecek tehlike yaratan çatışmaları önlerler. Bunların yaptığı şey budur; bu duygular aynı zamanda koru-yucudur.. Bunu burada biraz daha basit bir şekilde anlatacağım. Sanı-rım bu… Burada biraz daha basit… Yine… Buna nasıl odaklıyoruz?

Terapi sırasında bilinçdışı suçluluk duygusu ve onun bastırdığı ger-çek duygu, çatışmaya neden olan bir semptomun içine gizlenebilir. Bu da muhtemelen şu anda konumuzun dışındadır. Mevcut ve ilgili ihti-yaçlara dikkati çekmek yoluyla yapılan terapi, semptomlardan sorum-lu eski suçluluk duygusunu ve eski bastırılmış duyguları serbest bı-rakma doğrultusunda yürütülür. Bu da, anlayış geliştirilmesi ve aklın uygulanması yoluyla yetişkinin eski bilinçdışı çatışmasını çözebilir.

Dolayısıyla çocuk ve ebeveyn hakkında konuşmuş olduk. Şimdi de yetişkin hakkında konuşmamız gerekiyor. Burada imdadımıza ye-tişen kişinin yetişkin kimliğidir. Burada darmadağın oldum. Burada, sanırım Kitap 2’de olan bir bölüm var. Bizim şu ana kadar konuştukla-rımızı özetliyor. Oedio Sendromu; evet doğru. Orada yaptığım şey… Kendimi bununla iki dakikada tedavi edeyim. (Gülüşmeler) yaşanan acıların bastırılması depresyonun sebebi olabilir. Bastırılmış duygular madde bağımlılığı isteği ve alışkanlığını ortaya çıkarır. Baskı yapıldı-ğında korku, kaygı yaratır. Ayrıca saplantıları, fobileri, kaygı durumla-rını, cinsel birleşme korkusu ve belki korku ile ilgiili başka şeyleri de açığa çıkarır. Öfke, bastırıldığında intihara eğilimli depresyona neden olur. Ayrıca kronik ağrıyı ve cilt hastalığı olan apseyi açığa çıkarır. Apse, ebeveyn-çocuk çatışması ile bloke edilen bu duyguların herhan-gi biri tarafından açığa çıkarılabilir. Benim fikrime göre birçok kronik ağrı öfkeyi bloke etmek için mevcuttur. Gördüğümüz istismar edilmiş tüm insanlar öfkeli insanlardır. Bu günlerde istismar edilmiş insanla-