Upload
others
View
14
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Ali Koç Elegeçmez- şiirler -
Yayın Tarihi:
11.04.2017
Yayınlayan:
Antoloji.Com Kültür ve Sanat
Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerineaittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyetiyasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Budoküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veyatemsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılmasıkopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu vetaraf değildir.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ali Koç Elegeçmez
1921 ya da 1922 yılında, Drama’nın RADİBOŞ köyünde imamlık yapan ve“yedi köyün imamı “ olarak anılan babaları Molla Hasan'ın, Yunankomitacıları tarafından camiden alındıktan sonra, (evde, çocuklarınıngözlerinin önünde) dövülerek öldürülüşünü izleyen ve 1924 yılı mübadelesiile 'Elveda Rumeli' diyerek akrabalarının koruması altında TürkiyeCumhuriyeti’nin sıcacık kollarına sığınan 3, 5 ve 9 yaşlarında üç kızçocuğundan, Havva ve Emine’nin arasındaki “RÜKİYE” den doğma; Ardı arkası kesilmeyen savaşlarda, kırıma uğraya uğraya, erkek sayısıazalan sülalesinin nüfusunu arttırmak için, “Allah hepsinin rızkını verir'diyerek, eşi Rükiye Hanımdan 11 çocuk isteyen “Mısırlıoğlu” lakaplı İSA’danolma.. Türk ve Müslüman çocuğu…. Emekli öğretmen.. Atatürk’ü çok sever..* 0’nu; tarihten ders alarak, olayların içinde yoğrularak, tarihin imbiğindendamlayarak, Türk Milleti adına,Türk Ulusu ile birlikte emperyalizme başkaldırmış, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, Allah’ın bu yüce milletebağışladığı dahi bir önder olarak kabul eder.* İlköğrenimini Keşan’da tamamladı.. Edirne Öğretmen Okulu’nu üçüncülükle, dördüncü olarakgirdiği Bursa Eğitim Enstitüsü.FK.B. Bölümünü 1.likle bitirdi..* Malatya-Akçadağ Öğretmen Okuluna atandı..* 0 dönemin siyasi çalkantılarından nasibini aldı ve istek dışı iki atamayaşadı..* Her zaman barış ve hoşgörüden yana oldu..İnsanları sever,birlik-beraberliğin önemini bilir ve insanların hata yapabileceklerini kabulettiğinden, bağışlayıcı bir gönle sahiptir...* ”Alma mazlumun ahını,çıkar aheste aheste” sözünde ifadesini bulan ilahiadalete inanır ve bunun gerçekleştiğine tanık olmuştur..* İlkokul, 0rtaokul, Düz lise, Öğretmen lisesi, Eğitim Enstitüsüve Trakya Üniversitesi Eğitim Yüksek Okulu’ndaki öğretimgörevliliği dahil olmak üzere 25 yıl T.C. Devletine hizmet etti..* Çalıştığı süre içinde; 1 -Fiziksel Bilimlere Giriş-I,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
2-Fiziksel Bilimlere Giriş-II, 3- Modern Kimya 4- Ölçme ve Değerlendirme 5-PSSC Fiziği olmak üzere beş tane meslek içi eğitim kursuna ve bu alanlarlailgili Elazığ'da yapılan bir seminere katıldı..Ayrıca arıcılık belgesi ve İngilizce kurs belgesi aldı….* Fotoğraf sanatına hayrandır, tab etme makinesi vardır ve siyah-beyaztab işini bilir.*.. Ali Ceylan Dershanesi-Keşan ve İpsala Şubeleri, Modem Dershanesi, ÖzelFinal Dergisi Dershanesi Keşan Şubesi,Fen Bilimleri Dershanesi ve BaşarıDershanesi olmak üzere toplam 16 yıl özel dershane öğretmenliği var...* İlk kızı endüstri mühendisi, ikinci kızı gıda mühendisidir.... Eşi emekli öğretmendir.. ….*…… 1990’lı yıllarda, tek katlı kesme taşlı ya da küçük büyük taşlarla örülmüşçamur harçlı evlerle donanmış Keşan’ın eski dar sokaklarında adları yazılıolan ama kim olduklarını kimsenin bilmediğini saptadığı bazı tarihişahşiyetleri,” Keşan Suyu İçen Ünlüler “adıyla yayınladı..Bu çalışmasında:(Ekim 1993 yılında) :1-Hersekzade Ahmet Paşa 2-Evliya Çelebi 3- Hekimbaşı Abdülhak Molla4-Keçecizade İzzet Molla 5-Şeyh Süleyman Zati 6-Müftü Raşit Efendi 7-NihatBey 8- Hekimbaşı Behçet Mustafa Efendi 9-Silahtar (Damat)(Şehit) Ali Paşa10-Keşanlı derviş babalar (Garip baba, Amel baba, Alemdar baba, Rüstembaba, Mercan baba..) 11-Orhan Veli Kanık12-Safiye Erol 13-Orhan Hançerlioğlu 14-Haldun Taner15-Süleyman Paşa, Hacı İlbey, Gazi Evrenos Bey ve 16- Binbaşı MehmetBey'i tanıttı..ı.. Yarım bıraktığı bu çalışmasının ardından:.* 'Fotoğraflarla Keşan Camileri Tarihi' ve 'Fotoğraflarla Keşan Okulları'nınTarihi'ni, Ardından: 1-Sarıkız Söylencesi (Keşan Öyküsü) 2-Ruhun gazabı (Keşan Öyküsü) 3-Tıptıpla Mızmız (Manzum masal) 4-Sümüklü Böcek öykülerini yayınladı.* '' Kırmızı Fare'' adlı derginin düzenlediği yarışmaya katıldığı öykülerlebaşarılı olamayınca öykü yazmayı bıraktı..* Bir gün, antoloji com’la tanışacağını bilemediğinden, gençlik şiirlerinibiriktirmedi..* Keşan’da ilk yerel radyo olan “Gürel Efem”in kurulmasıüzerine yazdığı şiir, radyoda okunan, ilk olgunluk yaşı şiiridir.- Ardından “Anne, Sevgi Demektir” şiirini yayınladı...* Çevreyi Koruma Bilincine katkı sağlamak amacıyla yerel gazetelerdemakaleler yazdı..* Zamanın Milli Eğitim Bakanı sayın Avni Akyol ile ÇevreBakanı sayın Ali Talip Özdemir ’in ortaklaşa düzenlenledik-leri “Çevre Konularını Ders Programlarına Aktarma “ konulu yarışmadayazdığı kitapçıkla, Edirne ilinde sayın Hikmet Bulut ile birlikte birinciliğipaylaştı. Adı geçen bakanlardan ve Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler'den “Çevre Beratı”ve teşekkür belgeleri aldı..* Keşan'ın bir önceki Belediye Başkanı merhum Mehmet Gemici ve RotaryKulübü tarafından, kültürel çalışmalara yaptığı hizmet nedeniyle, ayrı ayrıplaketle ödüllendirildi....* 1994 yılı nisan ayında, Keşan’da ilk kez, Eski Keşan fotoğ-raflarını içeren fotoğraf sergisi açarak, tarihi ve kültürel değer-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
lere sahip çıkılması konusunda Keşanlılara ışık tutmaya çalış-tı.... Bu tür çalışmalara ara vererek şiire yöneldi...* Ümraniye Belediye Başkanlığı’nca düzenlenen “İstanbul! ” konulu şiiryarışmasıyla, “antoloji com’a” üye olarak, bilgisa-ar kullanmayı öğrendi!* Ümraniye Belediye Başkanlığı’nın düzenlediği bu tür etkinlikliklerin TürkKültürüne sahip çıkma ve katkı sağlama anlamında çok yararlı bir hizmetolduğu düşüncesinde….* Çevresindeki insanlara; bakıp ta geçtiği ezip te biçtiği silip te geçtiği yakıp ta geçtiği omuz atıp geçtiği hatta, görmeden geçtiği.. Yani önemsenmediğini düşündüğü maddi ve manevikültürel değerleri hatırlatmak, tanıtmak, göstermek amacıyla, duygularını“şiir diliyle ”yazmaya çaliştı… çalışıyor......* Borçlu olduğunu düşündüğü Türk Ulusu'na, atalarına ve gelecek kuşaklaraolan borcunu, karınca kararınca, ancak böyle ödeyebileceğine inanıyor......* Herkese; aile, vatan ve insanlık sevgilerini içeren, bencillik -ten uzak veŞeb-i Arus’u amaçlayan bir yaşam diliyor......* Bu tür etkinlikler için alın teri döken, bütün dürüst emekçile-rin- sanatçıların, sanatseverlerin önünde saygıyla eğiliyor...……………..***……Rumuz: - MISIRLIOĞLU-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
'Kınalı Kuzular'
Balkanlar'daKafkaslar'daSarıkamış’taSüveyş’teYemen'deGaliçya’daÇanakkale’deDağlarda..tepelerde..çöllerde..İnönü'deSakarya'daKocatepe’de..
Vatan içinBağımsızlık için;Özgürlük için;
Baba ocağını bırakıpLeyla'sından ayrılıp“bir gül bahçesine girercesine”cepheye koşanlarım..
Aliler’im…Mehmetler’imYiğitlerim!Arslanlarım!Canlarım!Ciğerlerim!“Kınalı Kuzular'ım!Bilmem layık olabildik mi size?
Özgürsek bugünVarsa cumhuriyetim,hürriyetimzürriyetim….sizin sayenizde..Hakkınızı helal edin bize..…..Kartallarım!Şahinlerim!Canlarım, ciğerlerim!Her biri ayrı bir destan yazanKahraman Mehmet’lerim!Sizler“Kınalı Kuzular”ı mızsınız.bütün milletin yüreğinde
Sizler ilham oldunuzKuvayi Milli AskerlerineMustafa Kemal önderliğinde..Çanakkale’de....Ve Ali’m!Yiğit Ali’m!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şehit Ali’m!Kınalım!yazdığı mektubu da okuduk ananınacılı yüreğimizlesen sonsuzluk uykusundayken siperlerde:
Diyordu ki mektubunda anan:“Komutan!üç şeye kına yakarlar bizim memlekettebirincisi; kurbanlık koyunaAllah’a kurban olsun diyeikincisi;gelinlik kızakocasına kurban olsun diyeüçüncüsü;peygamber ocağına giden Mehmet’evatana kurban olsun diye “
Demiş ki yinevatan sevgisi dolu analık yüreğiyle:“Komutanlarını dinle,gerektiği gündevatana kurban olasın diye yetiştirdim ben seni………………………bu güzel memlekete.”Kurbanım Ali!Yiğit Ali!
Yıldız bakışlısevgi nakışlıpınar akışlıgök mavisi gönüllü Ali!
En modern makineli tüfeklerle'Çanakkale içinde vursalar da “ sizi..Biliriz ki,Çanakkale, sizin sayenizde geçilmedi.Nurlar içinde yatın emi!……..Sana gelince anam!Garip anam!Oğluyla birlikte cepheye koşan,nice acılarıyaralı yüreğinde taşıyan,emperyalizme karşı verilen savaşların altınanamusuylaemeğiylealınteriyleyetiştirdiği aslanlarlaimzasını atancefakar, vefakar anam!Sana da can kurban!….&…..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
12.12.2006Not: Salı günü akşamları TRT-I- kanallarında yayınlanan Yönetmenliğini sayın TUNÇDAVUT’un,yapımcılığını daSayın AHMET YENİLMEZ’in yaptığı “KINALI KUZULAR” dizisinin ilk iki bölümününetkisiyle yazılmıştır..Film yapımında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor, böyle bir filmi Türk Ulusu’naarmağan bıraktıkları içinemeği geçen herkesi alınlarından öpüyorum..Saygılarımla..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
'Kınalı Kuzular..'-II-
Yıl 1912,bilenler bilir…*Osmanlı,Balkan Savaşı’ndaBulgarlar’a yenilince,millet tedirgindir..*Daha dün kurulan devlete mağlup olmuşlarve emperyal devletlertoprak ilhakı konusundayine sözlerinde durmamışlardır…*Ortalık toz dumankanayan vatandır!Ağzının suyu akmaktadır malum devletlerinOnlara göre;dermanı tükenmiştir Osmanlı Devleti’nin!Vekandırıp Enver Paşa’yı 1914’te,sokar Osmanlı’yı “Büyük Harb”e.......................................'Alamanya',.....................................kendisiyle birlikteMehmetçiküç kıtada SAVUNUR vatanı,destanlar yazar yine..
Balkanlar..Filistin..Yemen.Kafkasya..Sarıkamış..ve Çanakkale’de..*1915’ yılınınen buhranlı günlerinde,içerden ve dışardan saldırırken düşman
İstanbulMektebi Sultani’de,bir grup tıbbiye öğrencisi,üç ay varken mezuniyetlerineyani hekim olacaklarken üç ay sonra.....…………..…..…….oynaya güleyakalarında hekimlik rozetlerive kollarında Leyla’ları ile birliktemutlu mutlu yaşayacaklarken..gönüllü yazılırlar askere
arkalarından gelir diğerleri de.15-16 yaşlarındabaharda zıp zıp zıplayanbirer ” kınalı kuzu “ gibidir her biri..yürekleri inanç dolu,.....................................diri mi diri*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şimdi Gelibolu Yarımadası’ndaen ön cephede onlar vardırve takıp süngülerinin ucuna Azrail’i(!)Arıburnu’na doğruhepsi birden haykırmaktadır:
“İstediğin kadar kudurİster makineli tüfekleriİstersen toplarını doldur,Orada dur!Dur! ..Dur!Burası benim yurdumdur!*Bakarlar ki kaçmayacak düşman..............................uzaktan atışlarlaMermiler de azalmıştır namlulardaFırlarlar siperlerdentereddütsüz bir şahlanışla
İnanç ve iman şimşekleri çakarken…..….......………her birinin gözündeBirer kınalı keklik gibi dökülürler yerlere
Makineli tüfeklerin yaylım ateşindeKızıl güller açılır göğüslerinde!
Vatan aşkıdır akan yüreklerindenToprak kan gölüne döner....kan! .
Ağlamaktadır Mektebi Sultani'deboş kalan sıralarAğlamaktadır vatan!*Tarihe göre bu harb,Mehmetçik’in yeniden şahlanışıErgenekon’dan çıkışı hatırlatışıDağ gibi çelikten gemileriimanlı göğüslerle yakışıTürkler’e karşı başlatılan soykırım girişiminisoylu bir şekilde yıkışı,
yedi düvele karşı“Çanakkale Geçilmez! ” diye haykırışıdır.*Ve Çanakkale Muharebeleri’nde,İstanbul Mekteb-i Sultani’dengönüllü gelen“Kınalı Kuzular”ın şahlanışı“Çanakkale Geçilmez! ” dedirtecek kadar.................................................muazzamdır...*****…12.12.2006
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
"Kırık Kanatlar"...
“Kırık Kanatlar”, 1977- 1980 yılları arasında Edirne Belediye Başkanlığı göre-vinde bulunmuş olan sayın Güngör Mazlum’un ikinci romanının adı.*Romanı yeni okudum....Çevremdeki insanların ve hatta Edirne’de yaşayan,aşina olduğum bir çok kişinin bu romanı okumamış olduğunu öğrenmem, onu geç okumuş olmamın ruhumda oluşturduğu mahçubiyet duygusunuazalttı..Değerlendirmelerime göre yazılması gereken romanlardan biriydi...Ve sayınGüngör Mazlum bu boşluğu doldurmuştu...Aynı yıllarda Edirne’de görev yapmış emekli bir öğretmen olarak bütün yü-reğimle kutluyorum kendilerini.. Anlatım harika! ...Sıkılmadan romanın sonuna geldiğinizi görüyor, bitmesiniistemiyorsunuz...Temmuz sıcağında içilen bir bardak soğuk su gibi....Hatta bu romanın konusunu, izlediğim bir çok filmin senaryosundan dahaetkileyici buldum dersem, inanın abartmış olmam.Filmi yapılabilecek nitelikte bir roman.“Schindler’in Listesi”, “Sis ve Gece”, “1942 YAZI”, “Nüremberg Duruşması”,“Sobidordan kaçış” ve ”Yaşam Savaşı” filmleri gibi, II. Dünya Savaşı yılların-da, Yahudilerin maruz kaldığı zulmü anlatan filmlerin senaryoları kadar etki-ledi beni “KırıkKanatlar” romanının konusu...Edirne Yahudileri ile ilgili olması ve Atatürk Cumhuriyeti’nde, o yıllarda gerçek-leşen olaylarla ilinti kurulması romanın çekiciliğini arttırıyor.....Zaten romanınayırt edici özelliklerinden biri de bu...Örneğin; II.Dünya Savaşı yıllarında Edirne’de, insanların açlıktan öldüğünü,ölü cesetlerinin çöp arabalarıyla taşındığını, Hitler 0rduları’nın Yunanistan’ıişgal ettiği yılda, hali vakti yerinde olanların trenle-at arabalarıyla Edirne’yiterk ettiklerini, ekmeğin, itiş-kakışlar arasında, fırınlardan karne ile alındığını,ayrık otu kökünden ve süpürge tohumunda ekmek yapıldığını, Edirne Müf-tüsü’nün at ve eşek eti yemenin dinen sakıncası olmadığı hakkında fetvaverdiğini ve altı ay içinde Edirne’deki eşek kalmadığını “kırık kanatlar” roma-nından öğreniyorsunuz..Yazar, romandaki Yahudilerin çektiği acıları da okuyucuya çok iyi hissettire-biliyor.Sonuna geldiğinizde, romanın bittiğine üzülüyorsunuz...Rüştü’nün Estel’ekavuşup kavuşmayacağının merakıyla yanıp-tutuşuyprsunuz....*Bu roman sayesinde, Stalin’in 1944 yılında Kırım Tatarları’na uyguladığı sür-günün, Balkan Savaşı’nda ve 93 Harbi’nde, Balkanları terketmek zorundakalan müslümanların yaşadığı zorunlu tehcir acılarını da duyumsamış ol-dum..Parça parça bildiğimiz bazı tarihi olayların AYNI TARİHLERDE gerçekleşmiş ol-duğunu insan bu romanda daha iyi özümsüyor..Örneğin; Atatürk’ün Millet Mektepleri’ni açması ile Harf Devrimi’nin hayatageçirilmeye başlandığı tarihin 1928 yılı olduğunu;Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulup-kapatılması, Kubilayın şehit edildiğiMenemen Olayı’nın, Atatürk’ün Edirne’ye üç kez gelmesi ve üçüncü gelişinde“YAŞA, VAR OL, ULU ÖNDER! ...” çığlıklarıyla karşılanması olaylarının 1930yılında gerçekleştiğini daha iyi özümsüyoruz bu roman sayesinde.*Ayrıca, II.Dünya Savaşı yıllarında, komşumuz Yunanistan’la aynı sıkıntılarıyaşadığımızı, Türkiye’nin Yunanistan’a önemli miktarda gıda yardımı yaptı-ğını, o günlerde yaşanan olumlu ilişkilerle Yunanistan’la kardeş iki ülke ol-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
duğumuzu daha iyi anlıyor ve insanlık tarihinde daima mucizeler yaşan-dığını, batan STRUMA GEMİSİ olayında hissediyorsunuz 1942 yılında, içinde 780 musevinin bulunduğu STRUMA adlı geminin,Karadeniz açıklarında ani bir infilakla batması ve 18 yaşındaki Yahudi genciDAVİT hariç,herkesin öldüğü olayda, tüm dünyanın geminin batmış oldu-ğunu kurtulan Davit’le öğrenmiş olması, üstü örtülmeye çalışılan olaylarıner veya geç bir gün ortaya çıkacağının mucizevi bir göstergesi gibi geldibana..Bu güzel ve yararlı eseri için saygı ve selamlarımı sunuyorum sayın GüngörMazlum’a...***mayıs.2016-Keşan30.mayıs.2016 pazartesi günüMEDYA GAZETESİ'nin 5.sayfasında yayımlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Mevsimler ve Gün!
Günün rengi bir başka bugünmavisi bile değişik gökyüzününmart gelmeden çiçekleri açmış……………sevda kokulu bademlerin
Kuşlar nerede?Dallar boşÖtmüyor gu-guk’lu saatleri…….………elektrik tellerininBaksana,dostum Behçet bile süzgün!
Dünya mı değişiyorben mi başkayım bugün?
Güneş mutsuz!Dudakları kupkuru gökyüzünün!
Her şey yerli yerinde oysaEvler..kiremitler..yollar..tepeler aynı
Derdi nedir,anlamadım gitti şu günlerin!
Gönlüm mü düştü gönlüne mevsimlerinmevsimler mi düştü gönlüme,emin değilim!
Hadi gül, gün!Hadi gül!
yoksasesi kesilecek,gönlümdeki eski türkülerin!……………&&&………28.02.2007.Çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Özlediğim Dünya Düzeni!
Öyle bir dünya düzeni kurulmalı kitemeli sevgiye dayanmalı
kültürü…bilgiyi.. bilinci refasans alaninsani bir nüfus planlaması yapılmalı
Tam eşitlik olamaz elbetama adil paylaşım sağlanmalı
Yalnız kendimizi insanbaşkalarını maymun saymamalı…..Sonra da,paylaşmaya yanaşmayanlaratasma takmalı! !………...&Dünyanın herhangi bir yanındaaçlıktan sürünen, ölen insan..........................................kalmamalıHayvanlardan farkımız olmalı
İnsanlar,mutluluğuobezite bedenlerde değilpaylaşmada aramalı.………...&Dünyada var olmanın lutfu anlaşılmalıinsanlar korkusuz yaşamalı..sevmenin sevilmenin tadına varılmalı..……….&&&…….03.01.2007.Saat..01.20Not: Bu şiir,değerli şair Ayten Karakaş'ın tanıtım sayfasındaki resimleri görür görmezyazılmıştır..Benim için ilk andaki duygular şiirdir....Yapılan eleştiriler doğrultusunda şirideki'asmalı' sözcüğünün yerinetasma taktık..bunu hoş görün lütfen..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Sus Şairim...!
Eşin varişin vartenceren fokurdarüstelik,sevdalısın
yanında çocuklarınoturup ta deniz kıyısınaAyvalık’ta,Di-Ya Restaurant’ta;gitarlar arasındageçmişe, geleceğe göbek atmaktasın!sonra gidip aşiyanına........................mutu mutlu yatmaktasın
vay dostum vayy,desene hali arapsın!
üstüne üstlükşiir de yazarsın
Şairim,bu durumda senyaşadığını anlayamazsın!
Sus şairim sus! !bizim gibibetonlar arasındayaşamaya mahkum olmuşfukaralar duymasın!………&&&……….07.01.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Şiirlerdir Aynalarımız!
Eyy aynacııı!Haberim acı!İndir pencerelerin pancurlarınıkapat dükkanının kapılarını
İnsanlar sevmiyor artıkarkası gümüş yaldızlı aynaları!..……….&…..Baksana,şairlerbir damla suda bile gösterir oldular......................................... endamımızı…………&……..Kapat kapıları aynacıİndir pancurlarınıSen becerikli adamsınbaşka yerden de çıkarırsınekmek paranıArkası gümüş yaldızlı aynalarınınhükmü kalmadıŞiirlerdir artık gönlümüzün aynaları!.......……..&&&………..06.01.2007.cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Ankara Anıları
Söylesem inanmazsın Ankara!Söylesem inanmazsın!Dostlar sandı ki, seni anmayıncaAnkara'yı görmedi bu fukara!………….&Ahh Ankara!“Seni görmek ister her bahtı kara”ben de gördüm güzel yüzünü elbette,…………………………ara araben de geçtim yollarından………………otobüs kervanlarıyla.doğu kokulu bir otobüsün içindekısrak üstündeki Türkmen beyleri gibinasıl heyecanla girerdim otogara?
Hem de haziran sıcağının ortalarındahem de eylülün başlarındahem de, en erken saatlerinde şubat ayınınAnkaralılar daha çekmemişken iplerini pancurlarınınyani kuşlar son demindeyken uykularının
ilk ben teneffüs etmez miydim kirli havasını……………………...........……...kış aylarınınve dönüp dolaşıp saatlerceKızılay..Sıhhıye..Mülkiyeliler binası civarındaTek tek taşlarını saymaz mıydım bulvarlarının.……………..&Kim çıkardı Gima’ nın en üst katınaKim bakardı oradan bütün gençliğiyle sanaÖnümde dumanı tüten bir tabak kuru fasulyebir tabak yoğurt,bir porsiyon kabak tatlısıyla…………..&…….Ahhh Ankara!Garson Recep’e de selam söyleoralardaysa hala0 hatırlatsın sanaaz mı tur atardım TBMM. koridorlarında……………&Az mı yürürdüm Beşevler’denyorgun adamlarla Tandoğan Meydanı’naoradan otogara …ver elini Yozgat Saat KulesiHacı Bektaş Veli Türbesi…………….&Gönlüm gibi Kızılırmak…Gönlüm gibi gül bahçeleriAvonos’lu Mehmet ustanıntarih kokulu çömlekleri…………….&Ver elini Beydağlarıkayası ağaçları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keban BarajıHazar GölüDicle, Fırat ……..Diyarbakır kalesiDarülzafaran Süryani kilisesi..ve Savur Lisesi….Midyat! ....Yalla!Öyle ya!Biz seninle sırt üstü yatmadık bu hayattamemleket hizmeti yaptık….……………yurdun dört bir yanındacumhuriyet aşkıyla.…………….&Ahh Ankara, güzel Ankara!Gölbaşı’nı bile görmedim mi seninbakir bir köy delikanlısı gibiyken………………........……daha tepelerinNasıl dasinema salonlarına benzerdi terminalinbirlikte izlemez miydik terminal lokantasının....................................................videolarındaFerdi Tayfur’un,Orhan Gencebay’ın filmlerini,zamanı doldurmak için.……………&………Ve onbeş yirmi dakikada bir,tavşan kanı çay sunmaz mıydı bize kahvecilerinve sonra,ÖSS sınavından çıkmış bir öğrenci gibiatmaz mıydım kendimi Ulus’aeski meclis binasına..Gençlik Parkı’na..Ahh Ankara, ahhh!Nasıl da candan bakardım“Ankara’nın taşına “..!…………..&………..Dur Ankara!Anlatacaklarım var daha:Sandın ki,Anıtkabir’den sözetmeyeceğimSandın ki Rasattepe’yi söylemeyeceğimSandın ki Aslanlı Yol’u….Devlet adamları mezarlığını gezmeyeceğim..Olur mu Ankara!Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni görmedenVe Atatürk Orman Çiftliği’nde,……..............bir bardak demli çay içmedenVe Atatürk’ütraktör üzerinde hayal etmeden,...........................................................geçmekyakışır mı bir cumhuriyet çocuğuna
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
helal olur mu yediği ekmek ona!………….&ve Samanpazarı’nı görmezse bir adamve de Cebeci’yinasıl duyumsar Ankara’nın eski günlerinive nasıl koklayabilirYavuz Bülent Bakiler’in“Cebeci İstasyonu ve sen..” şiirini…………&Bu kadar yeter banadostları bıktırmayalım daha fazlabenim için Çankaya’yı da sen anlatıver!Bakarsın,Ankara’yı benden daha çok görenler..…………………………......laf eder!Bu fakir,eski günler hatırınasana selam eder..…………&…………12.01.2007.Cuma.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Antalya'da Güz Sabahları!
Sevgili şairGülseren Onay,güneşinimelteminive mavisini anlatırekim ayındakiAntalya Sabahları'nın……...&.......Gerçekten de,kaçamak bir aşk kokusu vardırgüz mevsimi meltemlerindeManavgat kokulu sabahların...………&Ben,içine iyot kokusu karışmışkiviye benzeyen meyvasınave kavunlu sütüne vuruldum.Antalya'nın.……Şimdi Antalya'yı andıkçaher güz mevsiminde,hala tadı damağıma gelirve kokusu burnumaKaraoğlan Parkı’na giden yolda yediğimnefis meyvanın
ve o küçük büfede içtiğimDüden Şelalesi serinliğindeki..........................................sütlü kavunun
Artık mümkün mübir kavun görüncekokusunu duymamak,
Antalya'daki güz sabahlarının………..&&&…………05.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Bu Köpükler Kimin?
Yook yok, bilemediniz!Bu köpükler benim değil,Bu köpükler,çocukluğumun toz pembe anılarıdır
Ama,ne Zafer İlkokulu’nun yanındaki.........akasya ağacının altında,Karpuzcu Ahmet Aga’nıntesterenin tersiyle açtığı şişelerden fışkıran............................................Gamsız Gazozu
Ne anamın,mis kokuluardıç ağacından yapılmış............................yayığında köpüren........................................yayık ayranıNe deSaroz Denizi’nin beyaz dişli.................................dalgalarıdır
Bu köpükler,1950’lı -1955 li yıllarda;sokak fenerleriyle aydınlananEski Gelibolu Yolu'nda
Rasim Kahya Hanı’nda konaklayançift örgüçlü develerin,
Şimdiki lise bahçesinde yaptıklarıgüreşlerde
Kocaman dudaklarından toprağa savrulanyorgunluk salyalarıdır.....…………***……………..28.01.2007.Pazar/Keşan-Zerlanis-Rusion-Topkeşen-Ceşepkeşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Ergene'nin Hali!
“Akan su pis tutmaz “ demiş atalarNe var ki şu zaman bunu yalanlarErgene’yi bir gör feleğin şaşarKokusundan hasta oldu canım topraklar!…………..&Suyunda canlı hariç ne ararsan varAnılarda kaldı eski sazanlarAhh plansız teknoloji, ahh şu insanlar!Zehirin yüz çeşidi, kapkara sular
Kutuplarda eriyen buz dağı gibiErgene’min bu hali yürek paralar.…………&&&………..17.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Sevdamın Derdindeyim! .
Aklın, emeğin ve kaderinbileşkesinde düştüm buraya..
Sevdam olacakmışnerden bilirdim!
'Pılını pırtını topla! ” deselerasla dayanamaz,........................inan ölürdüm!
Alnıma vururken suyunun şavkıAnlardım, bu vuran güneşin aşkı!Bir günde üç kere mavinin raksıBu raksı görmezsem, yine ölürdüm!
Dedim ya, bir günde üç kere şiraz;havaicamgöbeğibazan turkuaz..
En güzeli, gök mavisi;bakarken naz nazGönlümü, suyunda yüzer görürdüm!
Kayıklar açılırdı her akşam ufkaMartılar süzülürdü gönlüm boyuncaGüneş batıdan göğe vuruncaSudaki renklerde yine ölürdüm!
Bazı gün aniden kızar'dı deniz;Sularda oluşurdu mor-mavi bir yüzTraverten köpüklü ak dalgalarıyla,Beyaz atlı süvariler gelir derdiniz.
Kumu kum değildi gümüşi bir hazGüneş’ine söz yok, anlattım birazTarih mi dediniz, Conkbayır yeterÜstünde binlerce şehidim gezer! ..
Saros denince şöyle dur biraz.
Boşuna mı bu aşkım Saros’a bilmem.Sevdamı anlatmak derdindeyim ben!
Bilirim elbet te dünya hayatı;Bukalemun maviliğinde bir düştür zaten!…….***………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Son Ay..!
Hani uyanırsınız da birden, sabah sabahUykunuzu tam almamış gibisinizdir...........................................................dahaFakat işe de gitmeniz gerekmektedirHayat sizi beklemektedir!
Güneş yırtmıştır yüzünü semanıngökyüzü aralıkperde aralıkaylardan aralıkortalık aydınlıktır.
Görürsünüz aralıktankuşlar zıplar tek tük,..................................dallardavarsa tabi oralarda!
Sonra soğuk bir gün ışığı vurur camave koca bir yılın bütün yorgunluğu...............................hala bacaklarınızda
dedik ya,kalkıp işe gitmek vardır hesaptafakat kalkmak istemez canınız ayağa.
Bakarsınız perde hala aralıkgözleriniz aralıkceset gibisinizdir bu aralık.
Aralığın suçu yoktur amasiz, yine de kızarsınız aralığa
Şimdi yataktan kalkmak,ağır ağır giyinmekve yola koyulmak vardır daha
offf..offf!oyle zor gelir ki aralıkta adama
Yırtılır dilinizin perdesibir sitem savurursunuz aralığaBakarsınız pencerenizden alık alık“allah kahretsin! dersiniz, “lan”daha emekli bile olamadık
Yine de çıkarsınız yola o aralık..lık..lık..
Çekilmiyor canım böyle günlerçekilmiyor şu aralık!……..26.12.2006.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Uyan! ...Uyan!
Bilinc'e katılan bilgilerin nitelik ve niceliğidirinsanları birbirinden farklı kılan,gerisi yavan…………&…………Der ki büyük üstat Ahmet Haşim:I.Dünya Harbi’nden sonraFransızlar,Paris Sokakları’nda,Seine Nehri kıyılarında,Bulvarlarda …siyah renkli giysilerle gezerlermişsabah akşam.
Savaşta yaralananlara,ölülerine,yıkımlara saygıdan..
Bilirsiniz,Çanakkale Savaşları’ndan sonraÖlüm Kuyu’ndaki (Morto Koyu) ölüleri içinilk anıtı ta onlar dikmişti...............................Gelibolu Yarımadası'naFransa için ölenlere saygıdan,
Şu milli şuura bak,uyan! ..uyan! ..uyan!…….&&&………31.12.2006.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Aşk Hali!
Bir bakışpir yakış.gözden kalbe akışgözlerde faltaşı açılıştitremesiz bakışgamzelerde gül açışbülbül olup şakıyış
her an onu arayışyalnızken dalgın bakışonunla mutlu akışkuş gibi kanatlanışhiç bir şeyi umursamayış
kendi kendine gülümsemeonu görünce titremekalp motorundataşikardi!birbirini görme ahvalisonra mecnun halidoktor, bu mudur aşk hali!.......&&02.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Buzullar Arasından!
Buz tutmuştu her yeri bedeninin;yanak..dudakkafa kol gövde bacak..buzlar sarkıyordu beyninin saçaklarından……….…..………………bıçak bıçak..eskimo desem değilpenguen hiç değil!……..bir çift göz bakıyor buzullar arasındanbir çift göz;denizden mavigüneşten sıcak
eritiyor gönlümüsağnak sağnak!
biraz daha baksamhiçbir şey kalmayacak!
en ufak bir üşüme yok gözlerindedemek ki, magmalar kaynıyor gönlündeneredeyse demiri parçalayacak..
ben böyle göze, gözböyle bakışa, bakış derim
bizimkiler göz değilsadece mercek kardeşim..…..&&&22.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Et ve Ot!
Güçlü hayvanlaretle beslenenler içinden çıkar.
Fil istisna olsa da15 fil ağırlığındaki mavi balinabu tezimizi doğrular.…….&………Otla beslenenler uysaldırEtle beslenenler canavar.……..&&Otla beslenen toplumlaretle besleninceye kadariç çatışmalarla uyutulmaya mahkumlar!
Bunu gösteriyor yaşananlar.…….&&&………….22.12.2006.Cuma-Gece.2200.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Hayat ve Ben!
Mutualist bir yaşama içindeyim hayatlaAsalak olmadım sırtında aslaO verdikçe bana beniBen de sundum ona.................................ürettiklerimi
Katarak içineacılarımıumutlarımıhüsranlarımısevgilerimi
taktım saçlarınabir demet krizantem gibi.................................şiirlerimi
Ben hayatı sevdimHayat ta beni.
Sanırım son sözüm şöyle olacak:Yaşamak güzel şeydi..
........*......29.11.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Hep Aşkını Anlat Bana!
Hep aşkını anlat banaBosna...Irak…FilistinAzerbaycan….PKK..Misyonerlik..Emperyalizm….ağzına alma!
Hep aşkını anlat banaÖyle bir anlat ki başım dönsün amaFark etmez, uyduruk olsa da!
Çoluk çoluk öldürülürmüşBoşveeer!Hepimiz ölmeyecek miyizBu dünyada!
Aldırma! !
LimanlarımızıRum gemilerine açmayı da unutma!Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’neuygulanan ambargoya da gözlerini kapa!
Sakın aldırma!..Savaş mı gördü ki senin dedelerin!İşgale mi uğradı vatanın!Kurtuluş savaşı mı verdi ataların!Kaldı mı artık böyle bir dünya!
Var mı şimdiçocukların üstüne bomba atanlar!Ya toprağına göz koyanlar!Ekümeniklik arayanlar..Sakın aldırma!…Kapat gözlerini,Hep aşkını anlat banaÖyle bir anlat kibaşım dönsün ama!..AnlatAnlatAnlat bana!
Uyut beni, kurtlar aşkına!Papa Aşkına! !.....Uyut beniAllah Aşkına! !
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Leylek!
Sen kuş değil,…….…………bol çiçekli baharsın!………..*.........Selimiye Camii’ni yapan ustalarınçekiç seslerine benzeyen……………………”tak tak” larınla..……….çoban çeşmesine kavalsın!………..*...........Yuvadaki o asil duruşun var yaİnsanı, eşiyle kavgaya sokarsın.……….*.............Uçuşun mutluluk verir bize,…………………uç leylek uç!Sen, özlenen baharsın!………..*........23.12..2006.Saat.19.00
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Ölülerin Şairi!
Hiç aşık olmadım,aşk nedir bilmem.
Yar bakışı nasıldıryar sözü nasıltarif edemem.
Ne yar kokusu kokladımNe kuş gibi titredim;aşk ateşi alırkenyarin bedeninden.
Ayrılık türküleri deuzaktır benden
Nasıl şair oldun derseniz,sırdır,söyleyemem!
Bir ipucu vereyimaynı yolun yolcusuyuz madem.
Dostlar,ben yaşarken ölenlerin şairiyim,görülmem!
Aşk ateşi çıkar mı hiçyaşayan bir ölüden!
...........**20.11.2006-Keşan.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Sonuncu Mevsim!
Bir mevsimlik ömrümdeNe mevsimler yaşadım..Sen sonuncu mevsimsinGözlerinden anladım!………..*…………09.112.2006.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Suçlu Aranıyor!
Birileriservet sayılabilecek paralarısu gibi harcıyor………&Birileri,birilerinin üç dört günlük...................harcamasınıotuz güne yayıyor.………&Birileribankaları boşaltıyor..devletin borçları artıyor..……….&Birilerikahve ve meyhane köşelerindeiş aramak zorunda kalıyor………..&Birilerikaldırım kenarlarında el açıyor.Birileri onları yakalıyor..………..&Birileri evden kaçıyorBirileri köprü altlarında yaşıyor..………..&Suçlularladoktorlar aranıyor..…&22.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Şimdiki Gözler!
Geçmişte tutsak kaldıo güzelim sevgiler
Gönülün aynasıydıeskiden bütün gözler
Paradan başka şeyebakmıyor şimdi gençler...Ne gönlün hükmü varmışne de sevginin meğer!
Gençler gönle baksalar,biter mi evlilikler!
Düşer mi sokaklara çocuklar,.……………….......birer birer.................&............
11.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Yaşamak!
Yaşamak, adım atmaktırAdım atmadan da yaşanır elbetAma bu, yerinde saymaktır.………...&…….Yaşamak, konuşmaktır.Konuşmadan da yaşanır elbetAma bu,açamamış çiçek olarak kalmaktır..………...&………..Yaşamak, saygı duymaktır.Saygı duymadan da yaşanır elbetAma bu, çirkinliğe davetiye çıkartmaktır..................&.Yaşamak, paylaşmaktır.Paylaşmadan da yaşanır elbetAma bu, ormanda ağaç olmaktır.................&...........Yaşamak, üreterek yaşamaktırÜretmeden de yaşanır elbetAma bu, ot gibi kurumaktır.................&Yaşamak, vatanı düşenerek çalışmaktırVatanı düşünmeden de yaşanır elbetAma bu, bindiğin geminin su almasına....................................yardımcı olmaktır..................&Yaşamak, yaradana inanmaktırİnanmadan da yaşanır elbetAma bu, gönül gözü kapalı yaşamaktır..................&...............Yaşamak, sevgiyi çoğaltmaktır.Sevmeden de yaşanır elbetAma bu, hiç yaşamamaktır.………..&&&………11.01.2007-Perşembe..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Yıldızlar mı yukarda biz mi?
Bir torba bilye düşünce elimizdennasıl dağılırsa yereöylece dağılmıştır uzaya.............................gök cisimleri debir denge içinde.“ol! “ emriyle.
ne yıldızlar yukarıdadırne de biz aşağıdayız.
Dünya üzerinden bakmak için................................gökcisimlerinebaşımızı kaldırmak zorundayız.
Bu yüzden,kendimizi aşağıda sanırız.….……&Yıldızların üstünde de olsak...................bakmak için dünyayabaşımızı kaldırmak zorundayız..…..……&Yukarıda değildir yukarda sandığımız…..……&Geniş açıdan bakamamakya da bilgide eksik olmaktandıraldanmışlığımız!….&&&……06.01.2007……..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Yiğidi Öldürmek!
'Yiğidi öldür amahakkını ver ' diyorlar.
Öldürmeden verselerolmuyor mu birader?.............12.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.Ana!
Sen gittin gideliyaşım, yaşına vardı anaNasıl dayanmışsın bu dünyaya?Ellerini uzatsana!………..&………15.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.Nerdesin Antoloji Com..!
Nerdesin be güzelim çıldırttın bugün beniBu sihirli ekranda tüm gün aradım seniHani sandım, hatam var, sıpıtıp attın beni!Nerdesin şiir bahçem, bugün özledim seni..
Saatlerdim ararım ekrana çıkmıyorsunİnsan bir haber verir, nerdesin, n’apıyorsun!Böyle aniden gitme bir daha ne olursunNasıl söylesem bilmem, çok ayıp ediyorsun.!
Öyle bağlanmışım ki, bu gün fark ettim inanSensiz vakit geçmiyor, şiirsiz bir dakikamGittim uzman kişiye, dedim ”ben mecnun oldum! ”“Ekranda görünmüyor aşkım antoloji com.! ”
Bereket o söyledi derdimin çaresini“Çıkacak biraz sabret, çıkacak elbet “dedi.“Güncelleme oluyor, budur bunun nedeni.”“Com.”lar da hasta olur...göreceksin bahçeni.! ”.
“Aman! ” dedim “hekimim yeter ki öyle olsun..Her derdin çaresini lokman hekimler bulsunSen yeter ki güncellen, yüzün tertemiz olsunAma bir gün yeniden süsleneceksen böyleÖnceden bir haber ver, aşkıma saygın olsun..! .”………….***………………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0, Yar mı?
Bu dünya’ya gelip te gitmeyen biri var mı?Gönülleri kırarak yaşamak ömre kậ r mı?…………..*Gününü gün edene “yaşamak, bu! ” diyorlarGeleceği düşünüp yaşayan hilekar mı?………….*Diyorlar ki; 'düşene acıma, bir de sen vur! '“Düşene el uzatın! ” diyenler tevbekar mı?………….*Çiçek çiçek dolaşan insan diri kalırmışÖmrünü bir tek aşka adayan ihtiyar mı?………….*İlk aşkın dikenine katlanmayıp gidenlerSonraki aşklarında acaba bahtiyar mı?………….*Her şeyini verdiğin insan sırtın dönerseOnun için dövünmek, düşün; akla sığar mı?………….*Hangi şahin acımış yaralı güvercineGönül gözü kapalı insan seni duyar mı?………….*Fırtınalar içinde seni yalnız koyanaSen, “ göz ağrım! ” diyorsun; hey sevdalım, 0,yậ r mı!..........................***.07.06.2010............................*...............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
12 Yaşım!
Yıl 1962..alabruz traşlıkumral saçlı başım
Çelik çomaklı sokaklardanCumhuriyet Meydanı'ndaki ağaçlarailk şaşkın bakışım
Bican Ali’nin Bina (Ziraat Bankası)Zati Bey’in evAli Şah Bey ÇeşmesiveŞapçı Döviz Bürosu'nun duvarındakiRıza'nın Sineması'na aitsinema afişlerine kapılışım
Yanaklarımdamahçubiyetin renklerive başımdalacivert kokartlı şapkaylaokul müdürümüzve Türkçe Dersi ÖğretmenimizHamit Fethi Gözler’e ilk selam çakışım.
Bir Çarşamba günü,Eski Gelibolu Caddesi'nden geçerek"Keşan Ortaokul Gençleriyiz Biz"..........................................marşıylaYeni Sinema'ya..............................ilk varışım.
Siyah beyaz günlerdeki12 yaşım
Bahar Gazozu....Gamsız Gazozu..Deve Güreşleri...Panayırlar..Dallıklar....Üzüm bağlarıBabamın son yılları..
Canım Keşanım!…….***……......2008..ant.com..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
15'in Mehmetleri!
Komutanın emrinetereddütsüz uyarakEsas duruşta "Emret,komutanım! ” derdiniz*Gemilerden gülleleryağarken üstünüzeGöğsünüzü vatanasiper edenlerdiniz*Kiminiz Yahya ÇavuşKiminiz bir onbaşıKiminiz yarbay, albayKiminiz neferdiniz*Sizin için bu vatanyar'dan da üstün idiVatan için can verenaslan Mehmetler'diniz*18 mart 15 tehaykırdınız Boğaz'da"Çanakkale geçilmez! "anla bunu ey dünya!*Gördü de anlamadıAnlamadı o dünyaGeçmek için buradanİstanbul sularına*Gemilerle geldilerEge'nin Suları'naŞafak vakti indilerArıburnu Koyu'na*Buradan saldırdılarbir ANZAK kılığındaEn modern silahlarlasüngüyle, bombalarla*Tarih 25 nisandıve düşman amansızdıGözleri kin doluyduSanki hepsi kansızdıErtuğrul Koyu'ndaysasaldıran Fransız'dı*Ama Mehmet buradayurdu savunmaktaydıHer yaştan insanıylavatan hep ayaktaydı*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir cehennem yaşandıyaz'ın tüm aylarındaConkbayır..Kemalyeri..Kanlısırt Çayırı'nda
Nisan..mayıs..haziranağustos sıcağındaMağlup oldu düşmanlarAnafarta Boyu'nda*Ey BalkanlarTrakyaAnadolu Mehmed'i!Sizlere helal olsunAnanızın ak sütü*Allah, Allah! sesiyletitretirken kalpleriKuşku yok, hakettinizvaad edilen cenneti*Mustafa Kemal iletarihe yön verdiniz"...Süngü tak! " diyen emreuyan Mehmetlerdiniz*Ne kadar minnet duysakne kadar şükretsek azBu vatanı bizlereSiz armağan ettiniz*Hatamız oluyorsaN’olur affedin biziNolur bizi affedin15’in Mehmetleri!
.....***....18.Mart.2016.perşembeÇanakkale Deniz Zaferimizin101.yıldönümü KUTLU Olsun!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
19 Mayıs 1919'un Anlamı Nedir?
30 Ekim 1918 tarihliMondros Ateş Kes Antlaşması’na...................dayanarakAnadolu ve Trakya’yıişgal eden; İngiliz, Fransız, İtalyan, YunanTrakya ve Anadolu’nun İşgali’ndebaşarılı olsaydı eğerve kazansaydı son hamledesavaşı, Yunan*Bugün sen,yaşadıkların bu topraklarda olmayacaktıney genç insan!*Stalin’in18 mayıs 1944 yılındaKırım Tatarları’na yaptığı gibive 93 Harbi'nde ve Balkan Savaşı yıllarındaterk ettiği gibi Balkan Toprakları'nıbüyük ananla büyük babanve şu an, öz vatanınıterketmek zorunda kaldığı gibionbinlerce Suriyeli müslüman
Orta Asya’ya zorunlu tehcir edilecektiAnadolu’da yaşayan milyonlarca...............Türk-Kürt Müslüman;Tabii sağ kalan!19 Mayısın anlamı budur işte, genç adam!*Mustafa Kemal'e gelince;0smanlı Devleti'ni"Büyük Harb"e sokupSavaş sonundaMondros Ateş KesAntlaşmasını imzalayarakDüşmanayurdumuzu işgal etme imkanı tanıyan0 değildi genç insan*0,Üç kıta'da kanat çırparkenyedi düvel tarafından vurulanZümrüdü Anka Kuşu'nuküllerinden diriltiplaik-demokratik-sosyalbir hukuk devleti olanTürkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurandahi komutanUlu ÖnderDev Adam! ..........................*...........
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
19 Mayıs!
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='D:\006.jpg'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'...............................*****...................................Sen 1919,Mayısın 19'uAtatürk'ün Samsun'ailk dev adım atışı*Bağımsızlık aşkıylaalev alev yanışıKurtuluşun yolunumillete anlatışı
Yeniden dirilişeilk aşıyı yapışı*Bu yüzden sen kutsalsınMayısın 19' u!Kuvay-i milliyeninHavza'da canlanışı! .*Tarihin yaprakları titredi bu kalkışaYıldızlar hayran oldu bu müthiş şahlanışa
Kimi cılız insanlar"manda! ""himaye! " dedi.Milletin nabzı ise"Ya istiklal ya ölüm! "*Dünya uluslarınıniçinde olmak için.Bu ölümlü dünyadaonurlu kalmak için*Hür yaşamış milletinevladı olmak içinGöğsünü gere gerehep hür yaşamak için*En büyük ilk adımsınMayısın 19'u;Atatürk'ün Samsun'ailk dev adım atışı!*Bu yönde karar verdikongrelerde bu millet.Canını verecektirvatan için nihayet*Bu onurlu kararın
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
mühürüdür bu tarih'Ya istiklal ya ölüm! 'demek için bu tarih.*Bu tarihi kalplereAtatürk'le kazdık biz.Bütün ulus el elekanımızla yazdık biz*Şahlandık; genç-ihtiyarnişanlı-evli-bekar..Bağımsızlık aşkıylaeridi dağlar-taşlar*Kağnılarla taşıdımermileri analar Biz de yaban gülleribu yüzden ana kokar!*Edirne'den Antep'eEge'den Kars'a kadarŞahlandı efe..dadaşŞahlandı tüm kardaşlar*İnönü'de 'dur! ' dedikkudurmuş ordulara!Kan bürümüş gözlerisöndürdük Sakarya'da*Kocatepe üstündenkatarak önümüzeDöküverdik onlarıAkdeniz'de sulara.*Bütün dünya tanıktırbunları hep yaşadık.'Yedi düvele karşı 'kadın-erkek savaştık.*Nam için, şöhret içinCan almak için değilHür doğmak..hür yaşamak..Vatan için savaştık.*Ve tüm dünya, Türklüğüsaysın diye uğraştık.Dağda..bayırda..kırda..çarıklarla dolaştık.*Kanımız yağmur olduCanları tohum yaptık!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Vatanın tüm sathınıkanımızla ıslattık!*Dağları yol yaparakbu günlere ulaştık.Lozan'da bu zaferiDünyaya onaylattık*Bu yüzden kutsal bizeatamızın toprağıŞehidin kabesidirbizde vatan toprağı!*Bu tarih yaşayacakinsanlık var oldukçaŞerefli olacağızOnu hep korudukça!*****(Bütün gençlere armağanımdır..)....................*****............18.05.2006.....Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
1912 de Edirne ve Kırklareli'nin İşgali
1912 yılında Edirne;0smanlı Devleti’ninBalkanlar’daki en güzelkentlerinden biriydi
Selanik, İzmir iseEdirne de Bursa gibiydi*Ama düveli muazzama adındakikurnaz kurt0smanlı adındaki kuzuyu yemeğe niyetliydiBu yüzden Rumeli’deki azınlıklarıBaşkaldırmaları için kışkırtıp duruyordu*Kışkırtılanların biri de BulgarlardıVe EdirneBulgaristan’a daha yakın olduğu haldeBulgarlarbaskın için Kırklareli’yi seçmişlerdi!*3.ordu komutanıSadrazamGazi Ahmet Muhtar Paşa’nın oğluBahriye Nazırı Mahmut Muhtar PaşaYILDIZ DAĞLARI’nın heybetine aldanıpAlman Generalleri’nin“ISTIRANCALAR GEÇİLEMEZ” sözüne kanıpgerekli önlemi almamıştı.*Böylece,0rdusunu,Istrancalar’dan geçirmeyi başaranBulgar komutanı..........General DimitriyevKırklareli’yibeş günde teslim aldıArdındanLüleburgaz, Çorlu, Tekirdağ...gittiBulgar AskerleriÇatalca’ya kadar ilerledi*Bu sıradaEdirne’de durum daha başkaydıKale komutanı İsmail PaşaKale içinde düzen ve asayişi sağlarkenŞükrü PaşaEdirne’yi kuşatanBulgar Ordusuna karşı kurulan tabyalardadestanlar yazmaktaydıVe Edirne’detuzla şekerkaraborsada satılmaktaydı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne’nin tozlu Sokakları’ndataş kaldırımlarındaaçlıktan ölen insanlara rastlanmaktaydıAsker tayınları ufalmaktaTayınlarakuş yemi ve süpürge tohumu…………karıştırılmaktaydıAçlık çekenlere,Açlıktan kemikleri çıkmış atlarkesilip verilmekteydiİşte bu günlerdeİttihat ve Terakkinin ileri gelenleriEdirne-İstanbul-Selanik arasındamayına çarpmış gemi gibi dolaşmaktaydı!
Edirne elden gitmek üzereykenEnver Bey, Talat Bey ve arkadaşlarıBabıalide isyan çıkartıpEdirne’yi kurtarma planları yapmaktaydı*Edirne’yi Savunan Komutan Şükrü Paşa,Bu duruma ancak beş ay dayandıEdirne’m işte bu günlerdeutancından ağladı*Bir yıl sonraEdirne geri alındıMuratlı, Çorlu,Tekirdağİpsala,Keşan,Uzunköprükurtarıldı*Enver Paşa“Edirne Fatihi” sanını kazandıAma bu sıradaGirit ve Selanik’inBir tek kurşun atılmadan elden çıkmasınaKimse gıgını çıkarmadı..*Bir yıl sonra daBÜYÜK HARB başladı0smanlı Devleti üç kıtada…………….düşmanla savaştı..Milyonlarca vatan evladıYemen’de, Sarıkamış’ta..Çanakkale’de, Galiçya’daEge’de, Trakya’dave yurdun her yerindevatan toprakları için şehit oldu.Milyonlarca canMilyonlarca kilometrekare toprak…………………………yitirildi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Misaki Milli adıyla sınırları çizilen780 bin kilometre karelikvatan topraklarını korumak içinİşgal kuvvetlerine karşıMustafa Kemal önderliğindeMilli Mücadele Savaşı verildi.Bu keziki yıldan bu yanaYunan işgali altında inleyen Edirne1922 yılında bir dahaişgalden kurtarıldı*1923 yılında Cumhuriyet kurulduVe cumhuriyetin yaşı,yaklaşık bir asrı bulduAma kurtlar ulumaktanEtnik milliyetçiliği kışkırtmaktanbıkmadı.Çünkü 0smanlının torunları olan kuzularAnadolu’yu vatan yapmışlardı*Yukarda yaşananlarHenüz yaşlı bir insan ömrü kadaryaşı olanCumhuriyetimizi korumak içinHepimize ders olmalıydı…0ldu mu…?Zaman gösterecek..***NOT:Ülkemizde yaşananlar bana, bu dizelerde anlatılan günleri anımsattı…hayırdır hayır olsun..! diyelim…ve 24 kasım Öğretmenler Günü’ndebütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlayalım..Not:Sayın Güngör Mazlum’un Suskun Güvercin Romanı’ndan yararlanılmıştır..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
1915 Soykırım Gerçeği!
Yıl 1915:Dünya, I.Cihan Harbi’nde0smanlı,Almanların oyununa gelerek savaşa katılmışİngiliz ve Fransız donanmaları20 asrın en modern,en öldürücü silahlarıylaÇanakkale Boğazı’na dayanmışTürk ulusu;türküyle, kürdüyleyahudisi, ermenisilazı, çerkezi..arnavut, pomak ve boşnağıylaineklerle,öküzlerle, mandalarlaatlarla, katırlarla, kağnılarlaçoluk çocuğuylayani varıyla yokuylayok OLMAMANINmücadelesi içine girmiş
Emperyalizme geçit vermemeksoykırıma uğramamak içinevlerinin kapılarına kilit vurmuşÇoluk çocuk cepheye koşmuşÇünkü, ülkelerinin her yanı kuşatma altında..Aynı günlerdeÇarlık Rusya’sıErmeni ordusu oluşturarakbazı doğu illerimizi işgale kalkmışFransızlar,Ermeni çetelerini örgütleyip, kışkırtmışTürk Köyleri'nde katliam başlatmışKadın erkekgenç yaşlı demedenkatledilmiş müslümanlar..0smanlı DevletiMusul-Kerkük petrollerini çıkarmanın değil,sınırlarını korumanınvatanını kurtarmanınbirlik ve bütünlüğünü korumanın derdindeEn az iki milyon Türkgazi ve şehit olmuşbu yıllarda*“Çanakkale içinde vurdular beniÖlmeden mezara koydular beniGençliğim eyvah! ”“Bura Yemen’dirGülü çemendirGiden gelmiyor
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Acep nedendir “*"Onbeşliler geliyorKızların gözü yaşlı"..".....................türkülerizevk için yakılmamış...........Bazı esir kamplarındaesir Türk askerleriasit kuyularına atılarakgözleri kör edilmiş
Çanakkale’de olduğu gibi,Kafkaska’da,Yemen’deGaliçya’da..Kilikya'daBalkanlardaVe ülke içindeVatanını,birliğini- dirliğini korumanınuğraşısı içinde olan 0smanlı Devleti
Kendini içerden vuran Ermenilere karşınefsi müdafaa gereğinceTEHCİR KARARI almışve uygulamış....Fol yok yumurta yokkenSen kalk, doksan yıl sonraBir “Küreselleşme” hikayesi uydurBüyük Ortadoğu planını hayata geçirmeve Türkiye’miAtatürk Türkiyesi olmaktan çıkarma adına“Türkler Ermenilere soykırım yaptı” kararları aldırve tüm hıristiyan dünyasınıbunun için ayaklandır..Bunun adı-Ey kuzu!Sen ne dersen de, biz seni yiyeceğiz! demekBuna;Haçlı seferlerineve medeniyetler çatışmasına........................hazırlık yapmak, denirBuna'İddia' denemezBunun adına “emperyalist düşünce“denirBunun adı,Türkiye’ye karşı uygulanan............... “soğuk savaş! ” tır
Biz "Yurtta sulh cihanda sulh" diyenve bununla övünen
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Türkiye Cumhuriyeti'nin çocukları olarakbu suçlamayı haketmedik................................arkadaş!
Bu suçlamayı kabul etmekhem tarihi gerçeklerehem de atalarımıza karşı yapılacaken büyük haksızlıktıren büyük saygısızlıktır.Sizce de öyle değil miKızılderililer,OborcinlerZenciler,HintlilerCezayirliler..ve bütün şehitler0rtadoğulularve bil cümle sömürülen dünyayeni bir felakete doğrusürükleniyor gibi değil mi dünya?*Gözümüz açıkgönlümüz ferahyürekler kenetli olmalıTıpkı 1915 te olduğu gibigücümüz; birlik ve beraberliğimizyardımcımız yüce Allah!........27.04.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
23 Nisan
23 Nisan günü, günlerin en güzeliMillet, geleceğine koydu iradesiniÖnünde; güneş gibi parlayan önder vardı;Tarihin girdapları O'nun için stajdı!
O, ulus'un derdini yüreğininde duyardıSamsu'nda..Erzurum'da...Sivas'ta parıldardıŞimdi de "Ankara'da toplanın! "' deyiverdi."Egemenlik milletin olsun"' diye seslendi.
Milletin vekilleri koşarak gitti O'naTarihi bir sezgiyle inandılar yolunaDedi:"....şartı yok bunun,.....................................egemenlik sizindir.Kendi kaderinize kendiniz karar verin!İnsafı yok düşmanın, dizginleri koparmışPadişah gafletlerde, ihanete bulaşmış!
Vatanı kurtaralım işgalin pençesindenDinsin artık akan kan, düşmanın süngüsünden"
Böyle varıldı inan, İnönü'de zafereBöyle döküldü düşman Sakarya'da nehire
Sakarya onun için hep böyle şanlı akarKocatepe bu yüzden bayrağım gibi kokarBöyle kutsal bir tarih elbette milletindir.Milletin gözbebeği çocuklarım içindir.
Kutlasın çocuklarım bu millet bayramınıİçsin, tüm çocuklarla kardeşlik ayranını!Çeksinler hep birlikte barış halaylarını
Kutlu olsun çocuklar Ata'nın armağanı!Kutlu olsun, Ulusal Egemenlik Bayramı!
Yaşa sen! Nisan, mayıs, ağustoslu günlerim!Yaşa sen demokrasi, milli egemenliğim!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
24-25 Nisan
Bu gün 24 nisan;Sayın Obama dahil olmak üzeretüm hıristiyan dünyası
Türklerin, Ermenileresoykırım yaptığı suçlamalarını dile getiriyor,hala..
Heykeller dikiliyorparlemento kararları bile alınıyorbu doğrultuda..0ysa yarın25 nisanda,şafak vakti;
İngiliz ve Fransız donanmalarıAvustralyalıve Yenizelendalı askerlerle birlikte
En modernyani en öldürücü silahlarlakınalı kuzularımıza...........soykırım uygulamak üzeresaldırıya geçeceklerArıburnu’nda!
Hurraaaa!Hurraaa!
-Karşınızda Türkler var, vurun abalıya!Bir tek Türk kalmamacasına
makineli tüfeklerlesüngülerleel bombalarıylazehirli gaz bombalarıyla
Yarın sabah şafak vakti..Gelibolu’da....0ysa,henüz kuşlar bile uykuda..Yıl 1915.te;Arıburnu’ndaBombatepe'deAlçıtepeKanlısırt'taConbayırı'ndaSeddülbahir'deVe Anafartalarda..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Kınalı kuzular,soykırıma uğramamak için direneceklerhayatlarının baharında;nisan ayında..mayıstahazirandaağustosta..Yarın sabahşafakta..
250 bin fatiha..
Sarıkamış'taErzurum'daSüveyş kanalındaYemen'deGaliçya'da.İnönü'deSakarya'daDumlupınar'daşehit edilen milyonlarıhesaba katmadık daha.“TürklerErmenilere soykırım uyguladı” diyorlar hala..
Amerika Kıtası'nın laleleri bizonlar gibi!Kızılderililerin denesli tükenmek üzereyken
veHavaililerleKenyalılarınkendi dillerini unuttukları bir zamanda.
Bu iddialar,fazlasıylaçağdaş(!) bir suçlamaolmuyor mu acaba?........***........25.nisan.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
24 Kasım Öğretmenleri
Seni yalnız bilgiyi veren insan sanırlarSanırım pek çok yerde seni böyle tanırlar.Oysa sen, gönülleri sulayan bahçevansın!Ben yarının umudu, sen umut yaratansın.
Annemle babam kadar güvendiğim insansınSen bir bilim adamı, eşsiz bir sanatkarsın.Yunus'sun! Mevlana'sın! Atatürk'ten mirassınUlusu çağdaşlığa taşıyan bir ırmaksın!
Her güzel davranışım senin izini taşır.Al bizi öğretmenim, al bizi çağlar aşırŞefkatli sözlerinle gönlümü kabart, taşırSev bizi öğretmenim, gönlümden sevgi taşır.
Işıl ışıl bakayım insanlara gönüldenAlayım nasibimi yaşamdan ve bilimden.Bana hep ezberletme incelet ve araştırGözlem-deney yapayım, aklımı olgunlaştır.
Sev bizi öğretmenim kimseyi kayırmadanSaygı göster hep bize kimseyi ayırmadan.Say bizi öğretmenim saygıya özlemim varBöyle yaratmış Rab'bim, buna ihtiyacım var.
Bilirim sen böylesin, bu yüzden parlar gözünYaşamın her deminde doğrudur özün, sözünMillet sen! Atatürk sen! Mazi sen, ati sensin!Ay yıldızlı bayrağı göklere yükseltensin.
Her gönül çiçeğinde senin alın terin var.Bu yüzden her güzel şey biraz öğretmen kokarYurdumun her yanında senden kalan bir iz varSevginin olduğu yerde sen varsın öğretmenim!
Millet seni hep böyle...hep böyle görmek isterYetişen çocuklarla alnından öpmek isterGel el ele verelim ışığımız çoğalsınTürkiyem, terimizle yıldızlara ulaşsın!
Baraj sen, fabrika sen, tarlada ürün sensinKuşların uçtuğu yerde Mehmetçik'le sen varsınHer gün tahta başında toz yağarken başınaKarlı dağa benzeyen ak saçlı bir mimarsın!
Seni ben anlatamam seni ustalar yazsınBir kalem yetmez ama binlerce kalem yazsınDiksinler heykelini en güzel meydanlaraHeykeli dikilecek az bulunur mimarsın!......................*****.................28.04.2006-ant.com'a kayıt tarihi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
25 Nisan!
Bu sabahşafak vaktigüneş yükselirken ufukta
Anzaklar,ölülerini andı Arıburnu’nda;
“Anzak Koyu”nda..
Ben de seni andım Mehmet’imBen de seni andım, odamda....Sordum onlara,ne işiniz vardı topraklarımda?
Neden şehit ettiniz dedelerimi,.....................................................neden?Henüz buğdayları biçilmemiş tarlalarımda.
Eyyİngiliz,Fransız,Avusturalyalı,Yeni Zelandalı,Hintli,İrlandalı,Senegalli,Habeşli,Kanadalı..dostlar!…….Burası benim yurdumdur, benim!Telli duvaklı gelinimBindallı giysilerimSarı öküzümAlın teri kokan ekinlerimKefenimdir, kefenim!..Top, tüfek yüklü donanmalarınızlave ölüm kokan vahşi bakışlarınızlane işiniz vardı Arıburnu'nda?
Centilmenlik neresinde bu harbin?
Centilmenlik dediğin,kendini yok etmeye gelen düşmanısırtında taşıyan ruhundadır Mehmet’in..
Bir çoğunuzun kemiklerihala görünürken ağaçların altında,Küçük Anafartalar’da
Busabah
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
şafak vakti,seni andım Mehmet’im!
Seni andım Arıburnu'nda,Conkbayırı'nda...………..***………..
25.Nisan..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
6-7-8-9-10..Ağustos…Anafartalar Muharebeleri
Elbet tarihçiler daha iyi bilirBizim bildiğimizonların yazdıklarındanöğrendiklerimiz..6-7-8-9 ağustos günleriConk Bayırı, KocaçimenVe Kanlısırt Tepesi’niaşamayan itilaf kuvvetleriyeniden saldırınca Mehmetçik’e
10 ağustos günü gerçekleşmişÇanakkale Anafartalar Köyü civarındaİtilaf kuvvetleriyleMehmetçik arasındagöğüs göğüse cereyan edentarihin en kanlı muharebelerinden biri
Adı:I.ANAFARTALAR MUHAREBELERİ
Mustafa Kemal Paşabu muharebeler sıralarında söylemişherkese dudak ısırtan o müthiş sözleri:“Ben size savaşmayı değilÖlmeyi emrediyorum..Türk Askeri..!
Dünyanın en modern silahlarıyla donatılmışdüşman gemilerivetam donanımlı askerlere karşıböyle kazanılmış18 Mart Deniz MuharebeleriI.AnafartalarVe II.Anafartalar Muhabereleri’ni kapsayanÇANAKKALE MUHABELERİ
Atalarınla ve kendinlene kadar övünsen azdır Türk Genci..………….***……………....06..ağustos.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
65 Yaşında İstanbul'da Yaşamak
İstanbul'da;Belediye OtobüsleriMetrobüslerTramvaylarÜsküdar VapuruKadıköy vapuruBeşiktaş..Taksim..Beyoğlu....bedava*Yeni Cami'yiSüleymaniye'yiKılıçali Paşa Camii'niGalata Kulesi'niSultanahmet'iAyasofya'yıBeyazıt Camii'niTopkapı Sarayı'nıDolmabahçe'yiAyakta kalmayı başarmış yıkık duvarlı surlarıVapurların etrafında kant çırpan martılarıBir vapur gezisinde, hisarları*Üsküdar Sahili'nden Kızkulesi'niKadıköy 'denHaydarpaşa Garı'nı seyretmekveBüyük Saray Parkı'ndaGüvercinlere yem atmak bedavaYalnızca su ve balık-ekmek parayla*Kısaca insanyaşı 65'i buluncaİstanbul'da,Hala "Bedava yaşıyor, bedava"....*17.Ekim.2016-Keşan Öğretmen Evi*NOT:65 yaş ve üzerindekilere bedava ulaşım hizmeti sağlayan belediyelereçok teşekkür ediyorum...Onlar sayesinde memleketimizdeki bazı kültürel değerlerigörüyoruz....Gözlerimiz açık gitmeyecek..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Abdül Şavur Amcamız....Keşan'dan İnsan Manzaraları
0smanlı-Rus Harbi’nden 19 sene sonrahicri takvime göre 1313miladi takvime göre 1897 yılındaYunanistan'ın Drama VilayetiKayalar Kasabası, İnelli Köyü'nde doğmuşve her çeşit rüzgarı göğüslemesini bilmişeski bir çınar
Çocukluğunu;Osmanlı Devleti’ninBirinci Dünya Savaşı’na katıldığı yıllardaManastır topraklarındaGençliğini de hem 0smanlıhem de Cumhuriyet zamanında geçirmişbir bahtiyar
1924 yılındamübadele göçmeni olarak Elazığ İli'ne yerleşenve beş yıl sonrayani 1929 yılındayani Atatürk Cumhuriyeti'nin altıncı yılındaKayalılar'ın yoğun olarak bulunduğu Keşan'akanat çırpan bir göçmen kuşu
Hayatını sebze yetiştiriciliğive çeltikçilikte geçirmişmal-mülk edinmiş epey zaman
Keşan içindeşimdiki Pazar yerine uzanan geniş bir alandaiçinde bol miktarda kabak yetişenbir sebze tarlası vardı aklımda kalan
Bu dünyadan ayrıldıktan sonraailesi, 0’nun adınaAmel Baba Mezarı’nın yanındaiçinde Müftü Raşit Efendi'nin mezarı da bulunanTepe Mezarlığı'nın karşısındaki arsadabir ilköğretim okulu yaptırdı o zaman
Akıllı, tutumlu, çalışkan adamdıToplumdan aldığını topluma vermeanlayışındaydıGenç yaşında yitirdiği evladı Nazif’inacısını da yaşadı
Kısaca Nazif ile İsmail’inNaciye, Lütfiye ve Necibe’nin babalarıve Keşan eşrafındanKeşan Gençlik Spor’un en önemli futbolcularındanRaşir Gürer’in kaynbabası idi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İnsandıadam gibi adamdı vesselam
1986 yılında89 yaşında iken ayrıldı bu dünyadan
Vefatının 29 yılındaMekanın cennet olsuntoplumdan aldığını topluma verenAbdülşavur Amca’m!……….*……..14.Aralık.2015 keşan..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Açılan Eller!
Aylardan ya eylüldüsanırım.............ya da kasım
İki küçük bebeklekanguruya benzerdi
bol ışıklıbir dükkan vitrininin önünde
bir çöp bidonu gibibulvara çöken kadın...Dedi ki yürüyen zatyanındaki adama:
-Bir yudum ekmek içinaçılan ellere bak!
Ucunda parmak iziortasında çizgiler
Aşk falına baktığıno şahane ezgiler!
Olacak iş midir buel açsın bir kul, kula
Yakışır mı,“dünyanın halifesi”….….……………insana!…Kabul etmek mümkün mübu halde insanları
Rab’bim bize sormaz mıel açan bu canları?……..“İnsan şerefli varlık”“İnsan, burda halife”
Olmazsa adil düzenbeşer, olur biçare..…Bir insan,onurunu düşürür mü bu hale!
Rab’be açılan eller,açılsın böyle ele!….Bir dev anası gibiaçarak gözlerini
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu sözlere karşılıkdedi ki siyah kadın! ;
-Yavrum için sermişimonurumu yerlere!
Yoksa şerefimizidüşürmeyiz dillere!
Elbet, bende de vardıraz ya da çok kabahat
Bir iş mi verdiniz deçalışmadı bu zevat!
İster miyiz çiğnensinyerlerde onurumuz
Bizler maymun değilizbizler de onurluyuz...Bak!Benim de ellerimaçılıyor göklere
Bir yudum ekmek içinşükrederim Rab’bime....Olacak iş midir hiç,ruhumuzu ezelim
Bir yudum ekmek içinbeşeri öldürelim!……Yiğitsen sen de el açbir de seni görelim!
Ya da bir düzen kur kiinsanlık öğrenelim.
Açılan bu elleribir daha görmeyelim.….Dilenen ben değilimdilenen imkansızlık!
Dilenen ana kalbibelki de tüm insanlık!……….<>………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Açlık
Açlık:Açlık çekmeyenlerin dakikalarca
açlık çekenlerin'seyalnızca bir 'ahhh! ' ile anlattığı
Çekenlerin değilçektirenlerin utanması gerekenfizyolojik bir duygu
Açlıktan ölenlerin bulunmadığıbir dünyada yaşayanlara ne mutlu...............***...........20.11.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Affet İstanbul!
Sana veda edemedimGözyaşımı silemedimBir tek buse veremedimAffet İstanbul!
Boğaz’ında yüzemedimEteğinde gezemedimEserlerin süzemedim..Bende esen meltemlerin;Hasret, İstanbul!
Vapur sesi dinlemedimMartılara binemedim!Köprülerin gezemedimGönlümdeki resimlerin;Kasvet,....................... İstanbul!
SultanahmetDolmabahçeBilmem diye hiç yerinmeTümü gönül penceremdeSeyret, İstanbul!
Geri dönüp bakamadımSana mendil sallamadımGüzel şiir yazamadımÇünkü sende yaşamadımŞükret İstanbul!
Acep bir gün gelir miyimEndamını görür müyümGözlerinde ölür müyümKısmet, İstanbul!
Dünya hanmış sense hancıHasretinden çektim sancıOnüç milyon garip yolcuBir tanesi olamadım..
Sabret, İstanbul!...Belki, İstanbul!...…………<>……………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ağabeyim!
Yaşı onyediLise görmediBaba, övmediKardeş dövmedi
Azmi yay gibiYağız tay gibi
Endamı fidanKaşları keman!Bakışı ceylanKütükte İhsan!
Doğum 1 nisan.
Yarım kalan tahsiliKanayan yaramBabamın tahtınaGeçerken “agam! ”
Bahtı, çok karamYüreği tamamYelesiz aslan.Çilekeş “agam! ”
Gecesi gündüzBeş kardeş öksüz.Hepsi gövdesizKol kanat “agam”
Dört yüksek tahsilVerimli mahsul!
Pınarı anamBahçesi tamamYüreği yanıkBahçevan “ agam! ”
Evlendi “agam”Yengem de yamanArkadan çocukÜç tane boncuk
Üçü de geçtilerO şavklı yoldan!
Yedi genç insanSıcak bir mekanKubbesi tamamTemeli sağlam
Bir baba gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Büyüttü “agam! ”
Han hamam nanaySermaye, pazar..Kuşlardan önceKalkardı agam..
Adamdı agamYoruldu adam
Şimdi dağ gibiBaşı kar gibiDerdi var gibiYürüyor “agam! ”
Bu cennet bahçebahçeden öte..İçinde Kevser.....................şiiri bite..
Şairler arıŞiirdir balı..!
Tümü şahittirÖptüm agamı!
........*****.......10/08/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ağaç Dikin Çocuklar!
Duydunuz mu çocuklarBahar gelmiş bağlaraBademler çiçek açmışKuşlar konmuş dallara………<>……..Karlar çoktan erimişGüneş doğmuş dağlaraKuzular meleyerekGirermiş ağıllara............<>.......Erikler dantel örmüşİnce ince dallaraYüzlerde güller açmışBir hal olmuş hal’lara!………<>……Kaldırın başınızıBir bakın ağaçlaraGördünüz mü çocuklarBahar konmuş dallara………<>……..Hadi girin kolkolaNeşe katın yollaraAğaç dikin çocuklarHayat verin ruhlara..……..<>……Size uygun davranışAğaç dikmek kırlaraÖrnek olun çocuklarSiz, başka çocuklara..….....<>……..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ağaçlar Giyinirken Gel
“Gel” diye yazmadım mektupta sanaİstedim sen kendin gelesin banaEğer ki diyorsan başka baharaGönülsüz bir aşkı istemem ammaGeleceksen baharda geliver bana….…………*….Sensizlik acısı yetti canımaİsterim, rengini sen ver kanımaBestekar değilim, değilim ammaEğer ki gönülden gelirsen banaBeklenen besteyi yaparım sana………..........*Çağrıma kulak ver, duyarsız kalmaBu gönlü boş yere umuda salmaKırılmış bir kalpte aşk solmaz sanmaBahar ya da hazan fark etmez ammaAğaçlar giyinirken geliver bana……….……*Aşkımı şarap diye mahzene koymaAşk şarabı yaman olur diyene uymaKırılmış kalpte de aşk olur ammaNe gözde ışık olur ne sözde manaGeleceksen baharda geliver bana………....…..*……..Aşkımızı sunmak için akasyalaraAşk kokusu katmak için ıhlamurlaraÖrnek olmak için tüm yıldızlaraAğaçlar giyinirken geliver bana……………***…………….01.07.2008.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ağaçsız Beldeler
Modern harebelere benziyor bazı kentlerGördüğümüz binalar makyajlı birer dilber!İçinde huzur var mı, sevgi var mı; meçhullerNuh Tufanı ardından kalan beldeler gibiNe ağaç, ne de yeşil, görmüyor artık gözler...Madem ki bir tek ağaç dikmiycektin biraderBetona mı hasrettin, demir mi yer bebelerNe gerek vardı bunca; kum, çimento, tuğlayaSüslü bir ayı gibi girseydin mağaraya..08.nisan.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ah İstanbul, İstanbul!
Kısmet olmadı sende uzun süre yaşamak.Hiç olmazsa bir kaç gün karşılıklı bakışmakEski yeni ne varsa geçmişten bize kalanYavru bir ceylan gibi şaşırarak yaşamak.
Bilmem anımsar mısın tanıştığımız günüSurların arkasında göstermiştin yüzünüAksaray...Çemberlitaş..Sirkeci..EminönüNasıl da anlamadan çalmıştın gözlerimi!
Topkapı Sarayı'ndan sana bakınca o günÜç kıtada geziye çıkıvermişti gönlüm.Camekanın ardında gördüğüm gümüş güğümGönül pınarlarımda hala dolar İstanbul!
Dolmabahçe Sarayı hala öyle mağrur mu?Atatürk'ün bakışı camlarında durur mu?Uçuşur mu İstanbul martı kanatlarında?Kız Kulesi uyur mu yine akşamlarında?
Adalardan gelir mi yine vapur sesleri ?Bulutları okşar mı cami minareleri?Yine mahşer gibi mi o güzel caddelerin?Kaş tane yavru yaptı yem verdiğim güvercin?
Ah İstanbul, İstanbul! Neden bıraktın beni?Madem az görüşmüştük, niçin bağladın beni?
İnan ki, yeterince solusaydım havanı0 eski İstanbul'u bulutlara asardımRiyasız sevgileri surlarına takarakŞiirden kubbe kubbe Sultanahmet yapardım
Eğer kısmet olsaydı sende uzun yaşamakEn güzel şiirleri senin için yazardımYeditepe üstünden sana kanat açarakMartılarla birlikte ne türküler yakardım
Yakalardım seni ben eski saraylarındaTopkapı, Dolmabahçe...Çırağan ve Yıldız'daÇeyrek ekmek içinde tüten balık tadındaMaviye bana bana yerdim seni İstanbul!
Eğer nasip olsaydı sende uzun yaşamakRenkli güvercinlerin kanadında uçardımGalata Köprüsü'nde, oltaların ucundaAh İstanbul! Diyerek, eteğinden tutardım!
Uzanırdım, asırlık çınarların altınaBeyazıt...Sultanahmet. ve Gülhane Parkı'na0turup Sirkeci'de bir tren vagonunaŞapkamı çıkarırdım Haliç'in rüzgarı'na
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İsterdim, her tan vakti sana yüksekten bakmakRumeli Kavağı'nda yeşil bir kavak olmakBedenimle, ruhumla içmek bütün kiriniSeni tertemiz yapıp yine sana bırakmak
Sonra serip gönlümü hisarlar arasınaHarcına sevgi katıp, sana bir köprü yapmakBağlayıp kıtaları İstanbul sevgisiyleEşsiz güzelliğine, mavi sevgiler katmak.
Ah İstanbul, İstanbul! Neden bıraktın beniMadem az görüşmüştük, niçin bağladın beni!
Diyorlar ki:'...taşına, Acem mülkü feda'"mış.Gece gündüz, üstünde, cennetin aksi varmışKöprü altında çocuk, yatakta yatan hastaDenizde balık bile İstanbul'u yaşarmış
0ltaların ucunda hep oynar dururmuşsunDünyanın en önemli yerinde kurulmuşsunCennet bağları gibi yaslanıp tepelereTüm dertli gönüllere sen deva olurmuşsun.
Seni gören bir gönül artık sensiz olmazmışGönül İstanbul kokar, gözler mavi bakarmışRuhlara huzur veren nisan yağmuru gibiGönül bahçelerine hep İstanbul yağarmış!
Türk'ün eşsiz kültürü seni baştan yaratmışTaşına toprağına yüreğini bırakmışKöşe bucak her yere akıtmış ta teriniBu gök kubbe altında seni İstanbul yapmış
Demek ki, senin için boşa yanmamış gönlümAh İstanbul, diyerek geçti gitti şu ömrüm.Tek taraflı bir aşkın koruyla yanmaktayımAh İstanbul! Diyerek, hep seni anmaktayım.
Yeter artık İstanbul, dayanamayacağım.Gönlümü yakan seni, Saros'a atacağımLodos'un kulağına fısıldadım aşkımıNisan yağmurlarıyla hep sana yağacağım!..........................&&&..................
22.04.2006-Keşan.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ahh be Baba!
Ahh be baba!Kusura bakma amabir sitemim var sana!
Neden senin dehanların hamamların olmadı ha!
İnsan,şöyle kıyıdan köşedenbirkaç evbirkaç arsakapmaz mı ya!
Ah baba ahh!Şimdi ben,çocuklarımı okutmak içinve karınlarını doyurmak içinböyle uğraşır mıydım daha!
Çalışmaya evet,çalışmaya tamam da
Yok mu şu para meselesiYaniparanınzorunlu gereksinmelere bile ancak yetmesive bir kuludiğer bir kula muhtaç etmesi,insanı öldürüyor baba!
Ah baba, ahh!Neden,suyunu sürekli akıtan bir çeşmebırakmadın ki bize!
Hiç çalışmadanefendi diye geçinirdim şimdi köşemde
Alırdım başımıgiderdim bir tatil köyüne
Balıklama dalardım masvi suların içineTarihi yerleri görürdüm
Ve herbiri içinbir de güzel şiir döktürürdüm.
Bunca tahsilbunca emekten sonrabu kadarcık hakkım yok mu ha!
Ah baba ahhhh!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Daha bebekkenbabasız kalmanınve sonra beni deerken yaşta babasız bırakmanın.................................sırası mıydı ya!…Sakın kızma!Yeminin olsun şükrüm var Allah’aBilirim,..........beterin de beteri vardır da!
Ama,bu yaştaalıp gönlümü de yanımaşöyle uzanmak Fırat- Dicle kıyılarınaKeban barajına..Hazar Gölünehakkım değil mi yaa!
Sonra ver elini Palandökenver elini Nemrut DağıAğrı…SüphanErciyes…ToroslarKüre Dağı..Kaçkar..KartalkayaIstrancalar..Uludağ......
Ver elini YeşilırmakKızılırmak..Sakarya..Ürgüp..Göreme..Avanos..AntalyaGöller yöresi........Ya Allah!
Baksana baba,onların sırasını bile bilmiyorum daha!
Adam gibi tatil yapmakbenim de hakkım değil miydi ha!
İyi ki şu askerlik var baba,yoksa hiç bir yeri göremedenterkedeceğiz şu dünyayı vallah..
Yabancı diyarlarda gözüm varsagözüm çıksın baba
Onların ki onların olsunyeter ki bu vatan benim olsun baba!
Ahhh be baba!Dünyaya gelme olanağım olsa bir dahabu sitemi yapar mıydım sana!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
………Ahh baba ahhh!Kızmadın değil mi bana?Sözlerim şakaydı, şaka!
Sen,hukukun üstünlüğüne dayalılaik, demokratiksosyal bir hukuk devleti bıraktın ya,o yeter bana!
...........…….***….........…09.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ahlat Ağacı!
Sen,kalın kabuklu dallarındapaslı ampüller gibi sallanan çaputların yanındamutlu çocukluğumun asılı olduğu………………………ahlat ağacı!
Sarıkız Deresi’nde kilim yıkarkenkara kaşlıve belik saçlı ablalar,
soğuk suları,avuç avuç…….başlarının üstünden atarlardı
Bilmem neden,dikenli dallarına….renk renk çaputlar bağlarlardı!
VeSarıkız Deresi’nde,……………..güzel günler adınasalkım söğütler gibi ıslanırlardı..
Işıl ışıldı bakışlarıve buz gibi sulara………………..ne güzel değerdibellerine kadar uzun,………….belik belik örülü saçları.
Bazan de gölgeneküçük küçük taşlarla örülüoyuncak evler yaparlardı.
Ev isterlermişzengin koca isterlermiş gönülden,öyle söylerdi ninem.
Tamam da,anlamadığım bir şey vardı ahlat ağacıneden sen…den?
Oysa,kendi elleriyle yapmıştek katlı,can gibi tatlı,kırmızı kiremitlisıcacık evimizi dedemle ninem
Vekupkuru bir bohçayla kaçmış“samanlık seyran olur” diyerekbabama annem.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şimdi,“İnsanoğlununkafası, yüreği ve kolu” yla üretilmişçelik pençeli makinelerle yapılan,renk renk beton binalar yükselir eteğinde..
Kalmadı,............suyunda kilim yıkayansaçları belik belik ablalar
Kurudu Sarıkız Derebetonlaştı tarlalar..
Şimdikiler bilmez ahlat ağacı,çarıklı dövenli günlerde…....... yemyeşil dallarının..............gölgesi düşerdi suya
şimdi sen düşüyorsun.........koskocaman gövdenle..................................... toprağa.
Eğer bir günkorktuğum gelirse başa,
denizi göremiyorlar diye komşular,bir balta inerse beline!
Ya dabir şişe çamaşır suyu dökerlerse köküne,o zaman yanarım!
Dallarıpıtrak pıtrak ahlatlarla yüklü ahlat ağacım.
Kurumuş dallarınaen modern makinelerin tezgahından çıkmışrengarenk çaputlarıo zaman bağlarım!
Sen ağlamaben ağlarım!…….***…..30/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ahlat Ağacım..-2-
DNA’sını Allah’tanGıdasını topraktanSuyunu buluttan alanAhlat ağacım!
Sen,otuz yıldırbahçemi süsleyen,bakir doğanın bir nişanesiydin
Korktuğum başıma geldi!Bu haziran ayındaküçücük ahlatlar taşıyan bütün dallarınkansere yakalanmış bir insan gibibirdenbire kuruyuverdi.
-0lur böyle şeyler, dediler-İklim değişikliğindendir, dediler
Gönlüme serin sular serptiler!
Ama içimdeki kuşkuyu silemediler
Ne ettilerse ettilersenigözlerimin önünde,kül olan ormanlarım gibi katlettiler..
Artık senkendi kendine yıkılıncaya kadar..
kuru dallarına ağıtlar yakanserçelerle birliktesana baktıkça üzüleceğim.
ve seninahlatlarla dolubol dikenliyemyeşil dallarını özleyeceğim...…….***..…..30 Haziran.2008…Yayla Tatil Köyü-Saros
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ahmet Kayalı Öğretmen...Keşan'dan İnsan manzaraları
93 Harbi olarak bilinen0smanlı-Rus Harbi'nde“Kocadede” olarak anılan dedeleriBulgaristan’ın Kayabaş Köyü’ndenBara Köyü’ne göç edince1935 yılındaRaif'ten olur Hatice'den doğar*1951 yılında,ailece Türkiye’ye göç ederler19.Ocak.1951 günütrenle Edirne-Karaağaç'a varırlar *Kahramanmaraş’a verileceklerken1936 yılında Bulgaristan’danTürkiye’ye göç etmiş olanbir tanıdıklarının yardımıylaİpsala’nın İbriktepe Köyü’neiskan edilirlerBalabancık ve Sultanköy’everilenler de vardırİbriktepe’ye yerleşir yerleşmezkendilerine ev ve arazi verilir1951 kasımında tarlalar ekilir,1952 yazında buğdaylar biçilirharman dövülür, buğdaylar öğütülür*Göç etmezden önceBulgaristan’ın Kurusöğüt Köyü’ndelise okumuş olan ağabeyi Mehmet’e,İbriktepe İlkokulu BaşöğretmeniKeşanlı Nuri Balçık’ın rehberliği ileEdirne Erkek Öğretmen Okulu’ndason sınıfı okuma hakkıAynı köyde ortaokulu okumuş olankendisine deKepirtepe Köy Enstütüsü’negirme hakkı verilir...Yıl 1951 dir*16 yaşında okula giren Ahmet Kayalıortaokul mezunu olduğundanhazırlık sınıfı okumadanKepirtepe’yi altı yılda bitirirBeş sınıflı ilkokul mezunu olanlar isebir yıl fazla okurlar*1954 yılındaköy enstitülerin statüsü değişir1957 yılındabirlikte mezun olduklarıRecai Zambak, Nazmi Sevgive İpsalalı Latif Üner öğretmenlerin
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
diplomalarında“Kepirtepe Öğretmen Okulu” yazar..*Denizli'de, İpsala-Karaağaç'ta çalışırİbriktepe’de 23 yıl müdürlük yapar29 yıl sonunda emekli olur*Ek iş olarak yaptığı arıcılıktanverimli geçen bir yılın sonundakazandığı parayla1984 yılındaKeşan Devlet Hastanesi karşısındaev sahibi olur*Üç kız iki torun sahibi olansayın Ahmet Kayalı Öğretmensevdiğim-saydığım büyüklerden olupÖğretmen Evi’ndegazete okuyup-bulmaca çözmeye bayılır.*06.mayıs.2016.-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Akçakoca'da Güneş..!
Güneş,Akçakoca'da yakmaz,yanar..!
Alevleri,........her akşam,................bulutlara.........................sulara..............................gönüle akar..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Akşam Vakti Suzan..!
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='http://D:/slayt1.jpg'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'Bugün 1 temmuz,Saroz'da yaz.Gönlümde ayaz!
Karşımda,koyu mavi bir transatlantik gibi...............................................yarımada
Güneş,kıpkızıl bakışlarını bırakıp ta sularason adımını atmak üzerekarşı tepelerin ardına
Bir balıkçı motoru selam veriyorkıyılaraBir diğeri sığınmakta limana
Gözlerim dalıyor sana!
Üstümde mavi semaKarşımda mavi denizOrtasında ay
Son turunu atar gibi.............................martılar
Sahili okşayan suyun sesinde sesinTenimi okşayan meltemlerde nefesin
Gönlüm maviGözlerim maviHer taraf masmavi
Her taraf gözlerin Suzan!
Ahh, bu akşam vaktiyanımda bir de sen olsan!..................***............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Akvaryumda Balıklar!
Akvaryumda balıklarBirbirini gıdıklarBir el, uzanır suyaİstediğini ayıklar.
El, suya yem atıncaBalıklar mutlu yaşar.Eğer yem azalırsaSuda bir kavga başlar.
Nerden bilsin balıklarBu yemi bir el atar.Onların bütün derdiYemek..içmek......o kadar!
Balıkların huzuruYem'in miktarı kadarYem ne kadar az iseKavga o kadar artar.
Bu yüzden hep açıktırBalıkların gözleri!Yemden başka şey görmezAlıkların gözleri..
Bir başka gürültü deSen-ben derdinden çıkar.Ben güzelim-sen çirkin...Ben Lüfer'im..sen Kefal..
Birbirini yer dururKafasız keratalarSelam bile vermeyiUnuturlar alıklar..
Balık insan değil kiÜretip paylaşsınlar!Bu ölümlü dünyadaKardeşçe yaşasınlar.
Örneğin YugoslavyaBöyle ufalandılar.Ben! Ben! Ben! Ben! diyerekParçalandı alıklar.
Akvaryumda balıklarBirbirini gıdıklarUzanır suya bir elİstediğni ayıklar
Dünya akvaryumuna
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir örnektir alıklar.
(24.Mayıs.2006)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ali'nin Aşkı ve Ayça
Ali’nin Aşkı denir yaşadığımız aşkaLeyla ve Mecnun aşkıaşk mıdır yanımızda?..Ben çöllerde gezmedimDağları da delmedimSen kalbime nakşoldunYüreğim paramparça..Gözlerimde görülmezsenin aşkın aramaAyrılık ateşindengözlerim paramparça...Belki her aşk büyüktürfakat bizimki başkaBu çağda rastlanılmazyaşadığımız aşka..Kalbim artık “sen “atarDamarımda “sen” gezerHücrelerin “sen..sen...sen..”Artık ben senim Ayça..Ali’nin Aşkı derleryaşadığımız aşka!Leyla ve Mecnun AşkıAşk mıdır yanımızda?....*...Fi tarihinde yazıldıkayıt tarihi.14.Şubat.2016..Sevgililer Gününüz daim olsun
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ali Gürsoy.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Tüfekçi Kahvehanesi’nde tanıştık on’laİpsala-Sarıcaali Köyü’nden imişII.Dünya Savaşı başladığı yılBu köyde dünyaya “merhaba! demiş..
Ve dünya'ya seksen altı seneden beriBıkmadan alın teri dökmekte imiş
İsmet Gültekin öğretmeninden1951 de beş yıllık diplomayı alıvermiş…………*…..İbrahim Maden’in dünüşü imiş0ğlunun yanında misafir imiş
Köydeki bir insan ne yapar dostumÇiftçilikle -çeltikçilikle ömür geçirmiş..
Çeltiğe, çok ilaç atan oğluna“Nikahsız karı olmazOtsuz da çeltik olmazÇok ilaç atma der imiş.. “…….*…..03.08.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Almanya Fedaral Meclisi ve Ermeni İddiaları...
Türkiyem’debir daha yaşanılmasını arzu etmediğimizsağ-sol çatışması yaşadıkBu çatışmanın içinde her çeşit pislik vardıArkasından diplomatlarımızınbirer birer katledilmesi olayı geldiYurt içinde de çok değerli diplomatlarbirer birer öldürüldüler*Bundan sonraTÜRK-MÜSLÜMAN geçinen biri tarafındanPAPA’ya suikast olayı yaşandıBu kişi ile Papa arasındaiçeriği açıklanmayan fısıldaşmalar oldu*Tüm dünyada MÜSLÜMAN İMAJIve MÜSLÜMANLIK lekelenmeye başladıSovyet Rusya’nın dağılmasıyla birlikte yaşananİKİZ KULELER OLAYIDünyanın gözündeister istemezyine MÜSLÜMANLARIN karalanmasıyla..........................sonuçlandı*Sonra “ARAP BAHARI ” adı altındaOrtadoğu’daki Müslüman ülkelerihizaya sokma müdahaleleri olduIrak, Suriye, Mısır katliamları yaşandıve hala yaşanmakta*Türkiyem’in bu çatışmalarasokulmak istenmesi oyunları sahneye kondu*Tüm bunlar yaşanırkenİsrail’in burnu bile kanamadıAkla gelmeyen bir şey oldu;ORTODOKS ve KATOLİK kiliseleri barıştıAma Müslüman geçinenler çatıştı*Türkiyem’dePKK..vs.. terörü başladıÇok daha önceden hazırlandıkları anlaşılanyepyeni örgütler türedi*Uzaydanbu terör örgütlerine yağmur gibi silah yağdı!*Rusya Suriye'ye indi..*Bütün bunlar yeterli değildiÇünkü asıl hedef, tünelin ucundaydı*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
1915 li yıllarınBÜYÜK SAVAŞ yılları olduğu gerçeği örtbas edilerekve dört bir yandan saldırıya uğrayanın0smanlı Ülkesi olduğu unutturulmaya çalışılarak
Ve dünyanın en güçlü donanmalarınıngetirdikleri asker ve silahlarlaÇanakkale’de, Müslüman ve Hıristiyan yüzbinlerce masum gencinölümüne sebep oldukları hatırlanmayarak
Bazı Avrupa ülkelerinin parlementolarında“TÜRKLER ERMENİLERE SOYKIRIM YAPTI”kararlarını alınmaya başlandı*Musevi vatandaşlarasadece YAHUDİ oldukları içinDünyadaeşi- emsali görülmemiş bir vahşeti yaşatanAlmanya’nın şimdiki Federal MeclisiBu günlerde;“Türkler Ermenilere Soykırım yaptı” kararınıçıkartmaya çalıyorBana göre bunun arkasındanne gelebilir, biliyor musunuz?“MÜSLÜMAN TÜRKLER BARBARDIR!ÖYLEYSE, YAHUDİLER GİBİ YOK EDİLMELİDİRLER! ! ! “
Tünelin sonunda bu tehlikeli oyun gözükmüyor mu?*31.Mayıs.2016..salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Almanya Meclisi ve Ermeni Soykırımı İddiası
Binlerce değil, milyonlarca Yahudi’yiçaldıkları, çırptıkları, küfrettikleriyol kestikleri, katliam yaptıkları,ve adam öldürdükleri için değilSADECE YAHUDİ OLDUKLARI İÇİNtutuklayan, sürgün eden,açlığa-yokluğa mahkum edengaz odalarına gönderendaha başka işkencelere tabii tutanfırınlara atan,yağlarından sabun yapancesetlerini kepçelerle taşıyıptoplu mezarlara gömenAlman Yöneticilerinin silinmez utancınıÖRTBAS ETMEKve dünya kamu oyununu şaşırtarakbu utanca Türk Ulusu’nu da ortak etmek için
Birinci Dünya Savaşı yıllarındaOsmanlı Devleti ile aynı safta savaştığınıhatta Osmanlı Ordularına başkomutanlık yapankomutanın ALMAN olduğunuYahudilere uyguladıkları soykırım gibiUNUTAN*Dört bir yandan saldırıya uğradığıbir savaştaSadecekendini savunma amacına yönelik“TEHCİR“ uygulamasına“SOYKIRIM“ demeye çalışanALMAN FEDERAL MECLİSİ’NİAlmanları sevenbir Türk Vatandaşı olarak KINIYOR,aklı selime davet ediyorAlman Kamuoyu'nunoyuna gelmemesini diliyorum***29.mayıs.2016.pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Altıntaş Köyü
Bir köy görürsen karşı kıyıdaKazanlar kaynıyor Kurban Suyu’ndaEdirne Yolu’nda, dere boyundaSöylediğim türkü o köye dair……………..*……..Adı “Altıntaş”, anlamı hülyamTepede yemyeşil küçük bir ormanOrtasında bir köprü, deresi olanBir türkü söylerim o köye dair..…………...*….Kapılar hanımeli, asma örtülüBahçeler karaçalı, çitle örülüSaksıları begonya, reyhan dürülüBayırları binbir renkli çiçek bürülüSöylediğim türkü o köye dair...…………..*….Çiiftçiler çift sürer ekim zamanıHarmanda ayırırlar buğday-samanıDüğünlerde çalarlar ince kemanıSöylediğim türkü bunlara dair....Ten esmer, eller nasır, gönüllerde yaşOff anam! Ne zor şey toprakla uğraşGünde iki öğün pişsin diye aşTarlada çalışır kız oğlan, kardaş
Söylediğim türkü bu köye dairLozan’dan sonraki günlere dair…………….*Kuzu sesi eksik olmaz ağıllarından“0ohaa! ” sesi yankılanır çayırlarındanMor sümbüller selam verir bayırlarındanBir türkü söylerim o köye dair...……………*..Çakallar söyleşir gecelerindeAç kurtlar köye iner zemherilerdeDomuzlar mısır bozar yaz günlerindeSöylediğim türkü o köye dair.…………….*…..Radyolar lambalı, haberler: "ajans"Yıl 1940-45; yeniden savaşBu bir “istiklal” değil, emperyal savaşBabalar “ihtiyat”ta, iş zor arkadaşAnalar sürüyor tarlayı kardaşSöylediğim türkü o güne dair……………*Öküzler boş durur, analar yastaKimi harman yerinde, kimisi hastaÇocuklar sabah akşam aş’la uğraştaSöylediğm türkü bunlara dair.……………*Kaşıkları tahtadan, kapları kalay
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Peşkirin çevresinde olurlar halayBir tasa, bir anda on kaşık dalarDiz çöküp oturmak sanma ki kolaySöylediğim türkü o köye dair..…………..*Yalaklı çeşmenin kurnası yamukKavalın sesindeki ezgiler yanıkÇobanın sırtındaki kebesi yamukBir türkü söylerim o köye dair..…………..*….Bir kadın görürsen toplamış iğdeKemirip duruyor ocak dibindeAnlattığı masalın bittiği yerdeTorunlar uyuyor dizi dibinde…………….*Büyük kızı oturmuş sedir üstüneKalbini almış ta minik elineDolunay düşerken perdelerineBelli ki oya örer ak mendiline
Cırcırlar vuruyor gönül telineSöylediğim türkü o köye dair…………….*…….Samanlık saman dolu, anbarlar buğdayDoldurmak kolay mı, ahhh dile kolayÖküzler, dövenler, mandalar...vay vay!Söylediğim türkü o güne dair. …………..*……Akşam kekik kaynatır Hatice nineTorunlar içsin diye çay niyetineŞekersiz höşmerim pasta yerineSöylediğim türkü o köye dair……………..*Mehmet oğlu İsa’nın dükkanı çamurToprağı yoktur ki yoğursun hamurMüşteri gelsin diye kahvede beklerÇünkü yetimler de kuru ekmek yerSöylediğim türkü o köye dair……………*Yıl 1940'lar; yokluk, kıtlık varYetim bir çocuk için aş böyle çıkar
Kahvenin, karşılıklı üç odası darÜç kapı da boyasız ve de gıcırdarBirinde traş yapar, birinde kahveÜçüncü odasında şırlan yağ satar....Söylediğim türkü o köye dair.……………*………..Horozlar öterken, günün doğduğuKuzular melerken, kuşluk olduğuSığırlar dönerken, günün solduğu
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kaçamağın, bulamacın biftek olduğuBir türkü söylerim; o köye dair..……………..*Eşekten düştüğüm dere boyundaDalları pıtrak pıtrak bir güvem var yaİnanmazsan ona sor, kabulüm vallahSöylediğim türkü o köye dair…………….*Dedim ya köprünün tahtası kırıkDeresi akarken incelir sık sıkYolları toz-toprak, kıvrık mı kıvrıkSöylediğim türkü o köye dair..……………*….Bayırlar yaban gülü; sarı, beyaz, alZiyarete gidince derlerse; kal, kal!İkramı günülden, sohbetleri balSöylediğim türkü o köye dair.…………….*Görürsen bir köy var, gittiğin yoldaNe tezek var ne ahlat, yol boylarındaGençleri akın akın kent yollarındaSöylediğim türkü o köye dair..…………..*15.02.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anam! ....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Tıpkı sizin analarınız gibibenim de anam vardı
Bağrına sürekli taş basardı!
Beş yavrusunu;hepsi bebekten toprağa göndermiş…………………... yaralı bir ceylandı!
Geride daha altı yavrusu vardı
Aklına estikçe, bana,babası Molla Hasan’ınDrama’daki evlerindeYunan Komitaları tarafındannasıl öldürüldüğünü anlatırdı
Anam, kanı dışarı akmayan................................bir ceylandı!*Anamın kocası vardıAnamın kocası babamdıBabam, köy köypazar pazar gezen bir kahramandı!Çünkü yuvadaki kuşlara…………....ekmek parası lazımdı*Babam benim gözümde aslandı!Saçı azdı..Kelini örten köylü şapka takardıve alın terinisağ elininyana eğilmiş işaret parmağı ile silipyere atardı
Anamın da babamın da0kumaları-yazmaları yoktu..İkisi de kadere teslim olmuşvahşi bir hayvan içgüdüsüyle yaşarlardı*Babam gece-gündüz çalışırdıEvimizi bile kendi yapmıştıAnam’sa evin işlerini yapardıFedakardı*Sofradaekmeğini yer gibi yapardıYarısını çocuklarının önüne atardıÇünkü bağrında taş vardı!
Cefakardı*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Misafir karşılardıKomşuları ağırlardıPeçkada börek-çörek yapardı*Başında,kenarlarına pullu oya dikilmişbeyaz bir yemenisırtında kocaman çiçekli bir entarive kahverengi pardesü vardı
Bu köylü kılıklı kadın, anamdı*Yamandı..komşularımız arasındaRükiye Hanım diye çağrılırdı
Hikmeti nedir bilemem1971 yılında Keşan’dayılın anası seçilenlerin bir tanesi de anamdı
0ysa siyaset bilmezdi.Varsıl değildiDayısı yoktuAmcası yoktu
Ablası ve kız kardeşi vardı ama yoksuldu
Sadece, ağabeyi komşumuzduAma bize uğramazdıLakabı “Rıza Efendi “ idi..
Yıllar sonra nedenini öğrendim kieskilerin anlayışına göreerkeklerevlenen “bacılarının” evlerine pek varmazdı..
0ysa yetim anamıevleninceye kadar büyüten adambu adamdı..*Ve yine öğrendim kianamın geniş bir soyu sopu vardı
Ama yolların bozukelektriğin çok çok yetersizmotorlu ulaşım araçlarının olmadığıyokluk yıllarındakimsenin kimseyi arayıp soracak hali yoktu*Garip anam,her işimize koşardı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir taneydi!Ama benim içinkesilmiş bir narıniçindeki kırmızı taneler kadar çoktu……*…….02.kasım.2015…Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anılar da Solar!
Kokusu değişmez sandım dünyanınSonu öyle değilmiş meğer rüyanınSonbahar renkli yapraklar gibiBenizi sarardı hatıraların…………..Silgisi zamanmış yaşananlarınGeriye dönmüyor çarkı zamanınNe sesin kaldı yậ r, ne bakışlarınSoluk bir resme döndü hatıraların…………..Avuçlarım buz gibi, yok yakışlarınGördüğün; hülyana son bakışlarımNe elimde ellerin, dudakta tadınYapraksız dallara döndü yıllarım
Arkası dumanlı ufkun önündeKurumayı bekleyen ağaçtır halım……….***……….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anlaşılmaz Serüven!
Ne meçhul bir macera bu!GörüyorsunHissediyorsunDüşünüyorsun…Yine de bilinmezlikler içinde yüzüyorsun
Yıllandıkça..Pörsüyorsun!
Sonra,elinde olmadan çıktığın bu yolculuğaçaresiz, veda ediyorsun.Topraktan gelmişsinToprağa dönüyorsun
Ruhun için,mekansız, zamansız yaşamdan söz ediliyorGeldiğin yerle gideceğin yer aynı diyorlarÇözemiyorsun!
Geldiğin yerde yaşayabileceğineihtimal vermiyorsun!
Sudan çıkmış balık misaliDebelene debelene ölüyorsun....Ve sen,buna, “yaşamak” diyorsun.………….*………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anne Sevgi Demektir
Senin alın terin var gönlümün toprağındaŞefkatle yoğurduğun ruhumun hamurundaSöylediğin her sözde, bakışında, sabrındaVarlığımı hissettim sıcacık kucağında.
Emek emek sen ördün içimdeki sevgiyiHer tavrında gördüğüm...................saygıda canlandım benOnun için derim ki, anne; "sevgi'"demektir.Gönlümdeki sevgiler senin emeklerindir
Seni çok seviyorum kanım gibisin anneKanımdan da yakınsın canım gibisin anne!
Ninniler arasında çözdüğüm ilk gerçeksinPaylaştığım ilk sevgi, ilk emek, ilk yüreksin.Belki de çocukların gördüğü tek meleksinSen nasıl sevilmezsin, kanım gibisin anne!Kanımdan da yakınsın canım gibisin anne!*Ne güzel yoğurmuşsun ruhumun hamurunuKatmamışsın içine hayatın çamurunuArasam da bulamam eğrilik tohumunuEğer bana sorarsan şu anki durumumuDerim ki, sevgin ile korurum onurumu*Deseler ki "yap bize sevginin tanımını'"Bin tane sözcük yazsam"Canım annem! '' yazardım.Bin kez dünyaya gelsemSeni seçerdim anne!
Şimdi gönül bahçemde sevgi çiçeği açarBakışlarım...sözlerim her zaman sevgi kokarArtık gönlüm bir umman görünmez kollarım varDağ, taş, ova....ne demek evreni kucaklarım!
Seni çok seviyorum kanım gibisin anneKanımdan da yakınsın canım gibisin anne!...........................***....................10.mayıs.2006-antolojiye kayıt tarihi07.mayıs.2016 da okunmasını sağlamak amacıyla yeniden kaydedildi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anne Yüreği!
Yıldız'ım,Güzel kızım!
Bu mektubu görünceşaşıracakPaketi açınca dakızacaksın,biliyorum!
'Anne,ben sana;kurabiye...börek...çörek..istemem,gönderme,demedim mi! '
diyeceksin..
'Annem beni ciddiye almıyor 'diye düşüneceksin!
Sakın kızma yavrum!
Bunun ne anlama geldiğinianne olunca bileceksin!
Paketin içindekilerbörek ve kurabiye değil...
Anne yüreğidir!
Sabret,bir gün öğreneceksin!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anne, Sevgi Demektir
Senin alın terin var gönlümün toprağındaŞefkatle yoğurduğun ruhumun hamurundaSöylediğin her sözde, bakışında, sabrındaVarlığımı hissettim sıcacık kucağında.
Emek emek sen ördün içimdeki sevgiyiHer tavrında gördüğüm...................saygıda canlandım benOnun için derim ki, anne; "sevgi'"demektir.İçimdeki sevgiler senin emeklerindir
Seni çok seviyorum kanım gibisin anneKanımdan da yakınsın canım gibisin anne!
Ninniler arasında çözdüğüm ilk gerçeksinPaylaştığım ilk sevgi, ilk emek, ilk yüreksin.Belki de çocukların gördüğü tek meleksinSen nasıl sevilmezsin, kanım gibisin anneKanımdan da yakınsın canım gibisin anne*Ne güzel yoğurmuşsun gönlümün hamurunuKatmamışsın içine hayatın çamurunuArasam da bulamam eğrilik tohumunuEğer bana sorarsan şu anki durumumuDerim ki, sevgin ile korurum onurumu*Deseler ki: "yap bize sevginin tanımını'"Bin tane sözcük yazsam"Canım annem! '' yazardım.Bin kez dünyaya gelsemSeni seçerdim anne!
Şimdi gönül bahçemde sevgi çiçeği açarBakışlarım...sözlerim her zaman sevgi kokarArtık gönlüm bir umman görünmez kollarım varDağ, taş, ova....ne demek evreni kucaklarım!
Seni çok seviyorum kanım gibisin anneKanımdan da yakınsın canım gibisin anne!...........................***....................10.mayıs.2006-Keşan07.mayıs.2016 da şekil düzenlemesi yapıldı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Anneme Müjde!
Hani bizi yuvada bırakıp ta giderken"Sizlere güvenim tam! " dedin ya anneciğimBuğulu gözlerinle söylediğin bu sözünAnlamının yaşarken çözdüm ben anneciğim.*Kolay olmadı bize sensiz uçmak yuvadanYürümek bol dikenli bol çamurlu yollardanRuhumuza ektiğin sevgi denen iksirleBütün engelleri biz, aştık be anneciğim*Unutmak mümkün değil sıcacık sözleriniIşığı hiçbir zaman sönmeyen gözleriniMekanında rahat ol, huzur içinde uyuBugün sana oğlundan müjde var anneciğim!*Sevgiyle yoğurduğun gönül bahçelerimeEktiğin tüm tohumlar yeşerdi anneciğimYaşanılan ne varsa güzelliklerden yanaSonsuz veren gül gibi açıyor anneciğim.*Yer vermedim gönlümde arsız ayrık otunaAsalak mantarların küf kokan suratınaRiya..gıybet..ve yalan...iftira çamurunaKapattım kapıları..kapattım anneciğim!*Emeğinle tav'lanan gönlümün toprağınaSevginin çiçekleri düşüyor anneciğim!Herbiri binbir dallı gönül ağaçlarımaBembeyaz güvercinler konuyor anneciğim!*Gözlerimde görmeyi umduğun geleceğim!İlk bakış!İlk tebessüm!'Yavrum! ' diyen dilllerin.
Saçlarımı okşayan gül kokulu ellerinve yaptığım işleri destekleyen sözlerin
Sabrındaki asaletŞefkatin...Merhametin! ..
Senle geçen huzurlu, doyumsuz saatlerim..Gönül kitabemdedir;........................silinmez anneciğim!*Gösterdiğin hoşgörüAlmadan veren elinGözlerinden içtiğimO yaşama sevincin.
Yaşanılan ne varsa
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güzelliklerden yanaSonsuz veren gül gibiAçıyor anneciğim!..................***.................09.05.2008-KEŞAN
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Annemin Ardından!
Hani bizi yuvada bırakıp ta giderken"Sizlere güvenim tam! " dedin ya anneciğimBuğulu gözlerinle söylediğin bu sözünAnlamının yaşarken çözdüm ben anneciğim..*Kolay olmadı bize sensiz uçmak yuvadanYürümek bol dikenli bol çamurlu yollardanRuhumuza ektiğin sevgi denen iksirleBütün engelleri biz, aştık be anneciğim*Unutmak mümkün değil sıcacık sözleriniIşığı hiçbir zaman sönmeyen gözleriniMekanında rahat ol, huzur içinde uyuBugün sana oğlundan müjde var anneciğim!*Sevgiyle yoğurduğun gönül bahçelerimeEktiğin tüm tohumlar yeşerdi anneciğimYaşanılan ne varsa güzelliklerden yanaSonsuz veren gül gibi açıyor anneciğim.*Emeğinle tav'lanan gönlümün toprağınaSevginin çiçekleri düşüyor anneciğimHerbiri binbir dallı gönül ağaçlarımaBembeyaz güvercinler konuyor anneciğim!*Gözlerimde görmeyi umduğun geleceğim!İlk bakış! .. İlk tebessüm!'Yavrum! ' diyen dilllerin.*Saçlarımı okşayan gül kokulu ellerinve yaptığım işleri destekleyen sözlerinSabrındaki asalet, şefkatin...merhametin! ..Senle geçen huzurlu, doyumsuz saatlerim..Gönül kitabemdedir;..................silinmez anneciğim!*Gösterdiğin hoşgörü, almadan veren elinGözlerinden içtiğim o yaşama sevincin.Yaşanılan ne varsa güzelliklerden yanaSonsuz veren gül gibi açıyor anneciğim!..................***.................07.Mayıs.2016.Keşan09.mayıs.2016 tarihinde Keşan-Medya Gazetesi'nin son sayfasında yayınlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Arabacı Sezai Özdemir.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Keşan Devlet Hastanesi’nde............................. karşılaştıklarımdanAhmet Kaya Turanve Salih Öztürk’ün öğretmenlik yaptığıEnez Vakıf Köyü Eşrafı’ndan...Balkanlardan gelenkırık kanatlı göçmen kuşuÇandırlı Ahmet ileEnez-Vakıf Köylü Servet’ten olma1935 doğumlu bir adam
Dedeleri 93 Harbi Muacırları’ndan.....Suriye göçmenlerini kabul etmeyenşimdiki Avrupa Devletleri gibiAbdürahim Köyü’nün Köylüleri dekabul etmeyince 93 Harbi Muacırleri’niBoş bulduklarıVakıf Köyü Arazileri’ne yerleşenlerden..Ömrünükanat, tekerlek, dingil, aris,başlık, boyunduruk parçaları dahil olmak üzereöküz ve at arabaları yaparak geçiren
Köyde kurulan“ Köy Hizmetleri Kurumu’nda çalıştığı süre içindeKöy Hizmetleri’nin verdiği parayı beğenmeyip“Ben bu kadar parayı iki günde kazanırım “ diyerekKöy Hizmetlerindeki işini bırakanve Keşan’ın meşhur marangozlarındanArabacı Hüseyin gibiVakıflı “Arabacı Sezai “ diye tanınmayı başarançalışkan bir adam......Keşan'ı ilk olarak1944 yılındaburnu sürekli olarak kanadığı içinKeşan’ın meşhur doktorlarındanTayip Bey’ebabasıyla birlikte geldikleri zamangördüğünü söyleyenve“0 zamanlarnufusu az olan bir ilçeydiköy gibiydi Keşan” diye anlatan
Vakıf Köy Hacıları’ndanve benim hastane arkadaşlarımdan...Sağlık ve uzun ömür dilerim
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
GörünüşüEdirne Velileri'ndenHasan Sezai Hazretleri'ne benzeyenVakıf KöylüArabacı Sezai Özdemir Agam!.............*...07.0cak.2016...Perşembe/Keşan Devlet Hastanesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ardıç Kuşları
Hangimiz benzemedik kiardıç kuşuna
Kimimizdeğerlerimizi terkettikkimimiz babamızdan kalan evleri
Hatır için bile saklamadık,ardıç ağacından yapılmış.………………………dübekleri
Şükür kibülbüller dile getiriyor şimdio eski türküleri
Bırakıp asırlık ardıç ağaçlarınıdoldurduk şehirleri
ya da kupkuru beton binalarla süsledikardıç ağaçlarının yaşadığı köyleri
Şaşkın şaşkın bakınıyor çocuklarımızağaçsız bulvarlara
ve tüyleri solgun kanatlarla konuyorlarışıklı kaldırımlara
Oysa bizler atardık eskidenardıç tohumlarını toprağa..Yine çoğalmaktayız elbetyine çoğalmaktayız şimdi
Ama,kimbilir hangi dallarda tünüyorkimi ardıç kuşları,meçhul!
Çevrelerindeyaşlı ardıç ağaçları yok ki!.........*****...........29:ekim.2008.çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Asmalı Kahve
Bizim mahalledeki bazı kahvelerBastonuna yaslanmış bir ihtiyardırKahvelerönü'ndeki asmalı kahveBunların içinde en bahtiyardır
Asmanın dallarında ötüşen kuşlarKiremitli damında kış mevsimi karMasalarda oturan nurlu yaşlılarVe içinde Rumeli kokusu vardır..
Elleri nasırlı nurlu yaşlılarÜzümdür, buğdaydır, kırmızı nardırDüşünce tartısında tarttıkları şeyYaptıkları sevaplar ve günahlardır.
Her biri Balkanlardan, bağlardanBindallılı ak duvaklı dağlardanSaçağından buzlar sarkan damlardanZorla kopartılmış kahramanlardır..
Şimdi bu asırlık ak çınarlarınGözlerinde kıpraşan hatıralardır:Ya çocukken oynanan eski bir oyunYa da perde ardından bakınan yardır
Artık attıkları her bir adımdaAldıkları her nefes onlara kardırKilitsiz hafıza sandıklarındaRomanlar yazılacak anılar vardır..
“Çanakkale içinde vurdular beni”Türküsünü söylerlerdi her biri“Allı turnam bizim ele varırsan”Selam söyle, özlem söyle der gibi..
“Acı günler deler geçer “derlerdi.“Güzel günler çabuk geçer” derlerdi“Hayat ne ki, gelir geçer “ derlerdi..Meltem gibi esti geçti her biri.Rüya gibi sessiz geçti her biri *09.06.2008*****Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat EserleriYasasına göre suçtur... Ekleme tarihi: 24.temmuz.2015..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşık Ol, Aşık!
Evren bahçemiz değil mi bizimYıldızlar, çiçeklerimizBizler bahçevan
Ve en güzel meyvesi değil miyiz evrenin,En güzel yaratılan
Bir evren sayılmaz mıEvrendeki her insanGözlerde şebnem olmuşsevgiler ışıldarken..Öyleyse ne diye aşık olmuyorsun arkadaşYıldız toplamak içinve yıldız koklamak içingöz semalarından..Hadi aşık ol, aşıkAşk bahçesi solmadan!
Ama kimsenin onuruyla oynamadan..Aldatmadan..kırmadan....23.mayıs.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşık Olmak İster misiniz?
Aşk..aşk…aşk!……………..diye diye,başımın etini yediniz
Aşk, hastalık değil............mutluluktur dediniz.
Emin misiniz?
Kulakları sağır, gözleri kör,ciğerleri verem,insanı Aslı ile Kerem eden;kara sevdalara sürükleyenKim?
Mecnun’u çöllereYusuf’la Züleyha’yı dillere düşüren
Ferhat’a, dağları deldirtenŞirin’in ateşini, ölümle söndürtenMevlana’yı divane gibi döndürten
Nice padişahı- kralı savaşlara götüren
Truva’yı kan gölüne benzeten
Şaire,.................ömrünü şiirle geçirtenAşk değil mi?
Aşk, zararsız bir hastalık öyle mi?
Arı’ya, yaşam boyu bal yaptırtan!
Tahir ile Zühre’ye...............................saz çaldırtan..Ölümlere vardırtan..
Aşk değil mi?
Siz ne istediğinizden emin misiniz?Hala aşık olmaya niyetli misiniz?
Yataklara düşmeyebu kadar istekli misiniz?..Deli misiniz! !……..o……………………..o………….20.02.2008….çarşamba.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşk Acısı Çeken Saffet’e
Yakana yapışmışsa aşk denen illetYapacak çok şey yok, derim ki sabretDünya'yı toz-pembe yapan musibetSekiz kollu ahtapota benziyor Saffet..Kendini su gibi sunarsan, elbetAyrılık başına gelir nihayetAhtapot su ile yaşar, tamam daAhtapot aynı suya bıkıyor Saffet..Bir kumar oynayayım diyorsan, bilmemSözüm yok, su senin, istersen affetUnutma ki ahtapot sekiz kolludurBaşka suya kayarsa üzülme Saffet…..21.mayıs.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşk Mevsimi!
Aşk, hayatın ruhudur!Bitkilerle hayvanlaraşkı baharda bulur! .
Köpek köpeğe ulurTomurcuk dala vururDaldaki kuş kudurur!
Bahar budur! .………&Ayrıcalık tanımış bize YaradanYoksa aşkıtek mevsime nasıl sığdırır,üç mevsim aşksız.......................nasıl yaşardı insan!……….&..23.12.2006.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşk Nedir -3-
Aşk:Kemendini,kendi ellerinle boynuna geçirdiğin…......……………………..tutsaklık
Dünyayısırtında taşıyacağını sandırantuhaflık
Ve yine,kemendikendi ellerinle boynuna geçirmek içinasla vazgeçemediğin alışkanlıktır...............***.......20.11.2008.prş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşk ve Sevgi-2-
Sevgi: Newton'un renk çarkıAşk:: Bu çarkın, dönen beyaz kanatlarıdır!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşk ve Sevgi! -1-
Aşk sevgidirSevgi emek!VermeyinceÇoğalmıyor mübarek!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşkın Rengini Söyle!
Bana aşkın rengini söyleAma sakın kirletme!Öyle bir renk söyle kiiçinde kokun bulunsun.
Kırmızı dudaklarınTuruncu gamzelerinMor asaletinLacivert hasretin olsun.
Bakışlarını içeyim mavideYeşilde sıcaklığını..Sarıda,içime gün doğsun.
Vuslatın rengisaçının rengi olsun.
Bana aşkın rengini söyle;içinde hem benhem sen bulunsun.
Gelinliğin, aşkın renginde olsun.....*****..........
21.11.2006…...***……
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşkın Tanımı
Dengeyi sağlamak için;bir yarım, diğer yarısınıyaniademler havvalar'ıhavvalar da ademler'i ararken
Elde olmadan yaşananve“İşte, aradığın bu! “dedirten………………….en güzel duygu
Bulana ne mutlu!………….*..……….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aşksız Yaşanır mı?
Yaşanır elbet gülüm, aşksız yaşanırToprak nasıl yaşarsa dört mevsim susuzve insan, gece gündüz uykusuz!
Aşksız yaşayan insan mecnuna benzerKarnı toktur amma gönlü doyumsuz.
Yaşanır elbet gülüm aşksız yaşanırÇocuk nasıl yaşarsa evde oyunsuz
Çalı çırpı almaya gidip dönmeyenEşini bekleyen kuş kadar huysuz.
Yaşanır elbet gülüm, aşksız yaşanırSevgisiz gönüle gelmez bu ağır
Görürsen dünyanın yedi renginiAşksız da yaşanır, olmaz pek kahır!
Ama aşka “tü” deyip hiç kötülemeHer aşkın önünde saygıyla eğil.
Aşk sevgi içerir; sevgi, aşk değilSevgisiz kalplere, aşk umar değil
Eğil de kulak ver aşk olan kalbeSevgiye adanmıştır, kalp onun değil!……….***……………26.11.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
At Gitsin Şu Sigarayı
Sen gidince,kimseler fark etmeyecek gittiğini
Eksikliğin hissedilmeyecek yani
Ve sengöremeyeceksin bir dahakaldırım taşlarıyla döşeli..............................bu caddelerdeçocuklarının..dostlarının yürüdüğünü
Değişmeyecek sokakların diliSevindireceksin seni sevmeyenleri!
Oysabirkaç yıl daha fazla yaşamak varkenerken veda etmek yaşamabu sokaklara………………….akıllı işi mi?
Dostlarına merhaba demekbirine içini dökmekbirinin derdini dinlemekve oturmak için parklarda.
Yaşamak istemez misinbirkaç yıl daha fazla?
”Boş ver “ mi diyorsun?…………………Yapma!
Hiç olmazsa,düşmana inat olsun diye yaşamak,..………..zevk vermez mi insana!
Sevgilin yok diyeİşler tıkırında girmiyor diyeSenin değil diye bu apartmanbu kadar bıkılır mı yaşamdan?
Sevdiğin olmasınapartmanın olmasınDiyojen, fıçı içinde yaşadıHatırla!
Bir düşünsene!Sen gidincekuşlar ötmeye devam edecekçiçekler açacak dallardasular şakıyacak havuzlarda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kediler kuşları kovalayacak...................................damlardaaşıklaryanyana gezecek kaldırımlarda
dostların,otururken parklardaseni hatırlamayacak
Ailen bilebir süre sonraseni unutacak
Kaldı kihatırlasalar ne olacak!
Yaşam, nefes alanlar için vardırama sen, nefes almıyorsundur artık!
Onlar kahkaha atarkenakşamları TV karşısındaSen olmayacaksın orada
Denizde dalgalar olacakDenizde kahkahalarKumlara sere serpe yatanlarHavada rüzgarRüzgarda dalgalanan saçlarYağan karYemyeşil yapraklı bahar
Sen olmayacaksın yine,..…………böyle yaşarken onlar..
Dostun,dert anlatmaya ararken biriniaklına sen gelmeyeceksin, iyi mi?
Çünkü defterden kaydın silindi.
Düşün,kararlı oliradeli ol,………………..iradeli!
Biraz daha var olmak içinyaşamaya değmez mi
Tek başına da olsaaynı bulvarda yürümekKuşları dinlemekBirine selam vermek
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir bardak çaylabir simit yemek için
0ohh be,nefes almak ne güzel şey!………………………….demek için
AT SİGARAYI!
Derdini başka biçimde üfle
Bırak kusur kalsın dumanı,
0nun dumanında Leyla’yı...................ya da Mecnunu.....................................görme!
Sigarayı bırakmış bir adamı öldürme!
...............***...................04.06.2008.çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Avrupa’da Ortaçağ mı Zortladı
Avrupa’da, 0rtaçağ mı zortladı?Uygarlığın vicdanı mı mortladıYoksa Hitler, Mussolini hortlayıpBeyinleri yeniden mi kodladı?*“Cadı Avı” deyip çıktın yollara“Çarmıhları kurun” dedin kullaraKorsan gibi el koyup çocuklaraBeygirlerle, köpeklerle, panzerleSpartaküs arıyorsun her yanda
Müminleri bağlayarak putunaOdunları yığıyorsun altınaİnsan hakkı, demokrasi…adınaKardeşliği yakıyorsun Avrupa*Kadın-erkek hep dışladın sınırda“Müslümansan almam “dedin yurdumaVahşi hayvan diye bakıp onlaraVicdanına duvar ördün Avrupa
Böyle yazmak istemezdim ben ammaBu sözleri sen söylettin bu canaDiyorum ki yüreğimle ben sana:Srebrenitsa vahşetinden bu yanaAyağına kurşun sıktın Avrupa
Köy göründü, kılavuza gerek yokDemokrasi, medeniyet.. sende yokFarklı dinden olanlara saygı yokİnsanlığa sahip çıkmak; ..o da yok!Uygarlığı hançerledin Avrupa ***15.mart.2017-çarşamba
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ayhan Işık ve Clark Gable
Ne zaman bir Ayhan Işık filmi izlesemClark Gable’nin bıyıkları gelir aklıma1958 yılında.....Hasan Ağabey'in çalıştırdığıZafer Sineması'ndaDinçman İş Hanı yanındaki o taş binada..Rüzgar Gibi Geçti filmindeki o güleç yüzlü adamNe kadar çok benziyordu Ayhan Işık’a..……..*………05.10.2015-salı-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ayı 0ynatıcıları
Çocukluğumuzdaayı oynatıcıları vardı
Burunlarına zincir geçirdikleri ayılarısokak sokak dolaştırırlardı*Ve uygun bir yerde durarakellerindeki def ya da dareleri çalarakburunları zincirli ayıları oynatırlardı.*Seyirciler,can derdindeki ayınınacıyla oynamasına bakar,"pişmiş kelle" gibi sırıtırlardı*Bilmiyorumbu manzaraya bakıp tayüreği sızlamayan insan var mıydı?*0 zamanlar,ayıların da bizim gibi canı olduğu,zinciri çektikçecanlarının acıdığını düşünülmezdi
Çünkü onlar hayvandıHayvanların canı acımazdı!Her türlü işkenceye layıktılar! !*Belgelerle sabittir kigeçmiş yıllardaTürkler için de böyle düşünenAvrupalılar vardı*Bu yüzdenbu ruhu taşıyanve üç tane bıldırcınlakarınlarını doyurabilecek avcılarBir çuval bıldırcınve bir düzine ördekle………dönerlerdi evlerine*Sonra daballandıra ballandıra anlatırlardıişledikleri bu cinayetleri,…………….….kahvedekilere*Hayvanları katlettikçedoğal dengelerinve besin zincirinin bozulacağını
Kimi hayvanların nesillerinin…………..yok olabileceğini
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kimse düşünmezdi bile*Hayvanlaröldürülmeliydiler!Çünkü onlar bizden değildiler!*Şimdi, duygu yoksunu olanlarkendi ideolojilerinive kendi çıkarlarını…………yaşama geçirmek içinruhlarına zincir geçirerekmankutlaştırdıklarıinsana benzeyen bazı maymunlarımasum insanların arasına gönderip,zinciri çekiyorlar!Buuuuuuuum! ! ! !*İnsan vicdanı taşımayanİnsan görünümlüDinsiz-imansız-Allahsız……………ayı oynatıcılarıHala varlarve halagizlendikleri gümelerde.....zinciri çekeceklerimaymunları arıyorlar..*….18.aralık-2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ayıranlar Utansın
Esen çamurlu yele, geçen yıllara karşınAntik anıt misali kalbimde yaşar aşkınTutunduğu ağaçta solan sarmaşık gibiHicranla bitmesine duyan şaşkın bu aşkın.
Elimi uzatamam çünkü bana yasaksınAnılarda aramam korkarım yakacaksınHicran yarası için aranan ilaç kadarGökteki yıldız kadar artık bana uzaksın
Zamana kızmak habes, bırak yolunda aksınMenzile varamayan ne ilk, ne de son aşksınTıplı bir Leyla Mecnun, Kerem’le Aslı gibiİkimiz de masumduk ayıranlar utansın
Sanma ki unutuldun içimdeki zambaksınÖlene dek gönlümde sürekli açacaksınNe kokun yok olacak, ne masum bakışlarınKalbimi, eteğine sürdüğüm ilk mihrapsın
İstedim ki bilesin bize yasak bu aşkınGörünmez aleviyle içimde yanacaksınYükselt gönül bendini sevdan mahşere kalsınBeni orda ararsan mutlaka bulacaksın........………***………..27.11.2008.prşb.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aynadaki Ben!
Bu sabah yine baktım aynadaki aksimeBana sanki ben değil, başka biri bakıyor.Yüzündeki enkazı gizlemek ister gibiGözlerinin üstüne bir de gözlük takıyor.
Bir çift ceylan yüreği bakıyor gözlerimeİçinden yarım asrın yorgunluğu akıyorÇehresi aynı gibi gelse de yine banaO eski fotoğraflar herşeyi anlatıyor.......................................30/Haziran/2006-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aziz Özdilek...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Her taşında....her sokağında93 Harbi Hatıraları'nı taşıyanve bağrında bir kaç tane "baba türbesi" ile tekke bulunduran
Bulgaristan'ın- Şumnu SancağıEski Cuma KazasıKızana Köyü'nde1943 yılındaBilal'den oldu, Fatma'dan doğdu..
Bu Balkan Kuşu1951 yılındaanlaşmalı göç gereğiailece,İpsala-Pazardere Köyü'ne kondu!
Pazardere İlkokulu'nda:"Daha dün annemizin kollarında yaşarken,Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken"türküsünü söyleye söyleye beş yıl
"Alnımızda bilgilerden bir çelenkNura doğru can atan Türk genciyizYeryüzünde yoktur olmaz, Türk'e denkKorku bilmez soyumuzCandan açtık cehle karşı bir savaşEy bu yolda and içen genç arkadaşÖğren-öğret halka hakkı, gürle coşDurma durma koş! " marşını söyleye söyleye dealtı yılKepirtepe Öğretmen Okulunda okudu..Sudi Baybars öğretmenini unutmadı
1965 yılında atandığı53 öğrencili, tek öğretmenlive birleştirilmiş sınıflıBaşkentimiz Ankara'nınNallıhan Kazası Yukarı Kavaklı Köyü'nde1965-1967 yılları arasında görev yaptıYollar bozuktu ve köyde elektrik yoktu
Beşinci sınıftan mezun olan öğrencisi içinher veli'nin,öğretmenebir tavuk hediye ettiği zamanlardı
Daha önce Aşağı Kavak Köyü Öğretmeni'neverilen tavuklarartık "Aziz Hoca"nındıÇünkü bundan böyleYukarı Kavak Köyü'nün de
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.....................................öğretmeni vardı
Yukarı Kavak Köyü HalkıMezuniyet Töreni sonrasındahep bir ağızdan"Ortasya'dan çıktık yolaKilim dokuya dokuya" türküsünü söyleye söyleyeAkpınar Yaylası'na ulaşırlardı
Aziz öğretmen için de böyle yapıldı
Çobanlara,her bağdaş kuruştakocaman bir somun ekmeği yedirtenpırıl pırıl ve şırıl şırıl akan"Ahpınar Deresi" nin başındaPilav kazanının içindepirinçle birlikte haşlananAziz Öğretmen'in dokuz tavuğugüle-oynayaçekilen halaylar eşliğinde tüketildi...Aziz öğretmen buradan askere gittiManisa Er Eğitim Tugay'ndaAliler Okulu'nda bir yıl askerlik yaptı
1968 yılındaSakarya'nın Saraçlı Köyü'ne atandıYolların durumu hep aynıydı
Yine beş sınıflı40 öğrencili birleştirilmiş sınıflıbir okulda çalıştı..Bir yıl sonrakendi köyü olanİpsala-Pazardere Köyü'ne...........................................verildiKendi köyü'nün çocuklarnahizmet etmenin mutluluğunu yaşadı......1869-1973 yıllarını geçirdiği bu köyden sonraİpsala-Sarıcaali Köyü İlkokulu'namüdür olarak atandı
1980 deİpsala İlköğretim müdürü İzzet Gültenin'inmüdür yardımcısı olduBurada mutemetlik te yaptı
ve 1985 yılındaKeşan öğretmen Evi'ne Müdür geldi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan öğretmen Evi'nin ilk müdürüydü8 yıl bu görevde kaldıÖğretmen Evi'ne çeki düzen verdi
Bu arada Eskişehir Anadolu ÜniversitesiEğitim Yüksek Okulu'ndaÖn Lisans eğitimini de tamamladı1993 yılında da emekliye ayrıldı....Değerli üç kız, bir delikanlı babasıve bir kaç torun sahibi olanAziz Özdilek Öğretmen'inbu satırları yazdığım sıradaki72 yıllık dünya macerasıkısaca buydu........*......13.Aralık.pazar..Keşan Öğretmen Evi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aziz Sancar-Savur ve Nobel Ödülü
Sayın Aziz SancarMardin ili Savur İlçesi Halkı’ndan …Kanserli Hücrelerin DNA'ları üzerinde............................... yaptığı çalışmalarlaNobel Ödülü alan bir bilim adamımız..
Bu haber i duyunca kabardı koltuklarımızÇok sevindik kuşkusuz....Kişisel olaraksevincimi arttıran bir başka neden1976-1978 yılları arasında0’nun doğduğu Savur Kasabası’ndave 0’nun okuduğu orta okuldaFen Bilgisi Öğretmeni olarak görev yapmışgezdiği yollarda gezmişSavur'un o yüksek tepesine çıkmışkavak ağaçlarının gölgesinde serinlemişöğrencilerimi veSavur Halkı’nı çok sevmiş olmamdan kaynaklandı….Bunun kanıtı2008 yılındaantoloji.com.a kaydettiğim“Mardin-Savur Hatırası “ isimli şiirimdir….Savur’da öğretmenlik yapmışyüzlerce yıllıkkocaman kesme taşlardan yapılmışevlerine hayran kalmışMardin-Midyat Yolu üzerindeotobüs -minübüs beklemiş,
Kahvehanelerinde çay içmişgaz lambası ışığında ders çalışmışSavur Köylüleri’nin yaptığıo nefis yoğurdu kaşıklamışve Dayrül Zaferan Kilisesi’ni ziyaret etmişbir öğretmen olaraksayın Aziz Sancar’ı, 0’nu yetiştirenlerive bütün Savurlular'ı gönülden kutluyorum..………….*……..09.Ekim.2015-Cuma-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babam Benim! ......çocuklara şiirler
Babam,benim can yoldaşımKahramanımArkadaşım!
Gölgesinde dinlendiğimSırtında’yken eğlendiğimHer şeyini beğendiğimTartışmasız güvendiğim
Ter kokulu çam ağacımKahramanımArkadaşımBabam benim, can yoldaşım
Ben bir bütün meyve isemBir yarımım “anam” benimTartışmasız bilirim ki:Diğer yarım “babam” benim
Babam, bana can verenimGüç verenim, şevk verenimÇalışmayı öğretenimDert ortağım, arkadaşım*Bize ekmek sunmak içinGüçlü kanat takmak içinHer an mutlu yapmak içinGece-gündüz çalışanımFedakarım, can yoldaşım*Hem övüncem-hem sevincemDar günlerde; ilk güvencemDurun bakın ne diyecem:Babam, benim arkadaşımKahramanım, can yoldaşım!
….***….29.Aralık.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babam Derdi ki Mutluluktan Yana!
Babam derdi kimutluluktan yana:
“Oğlum,üç tip insan yaşar şu dünyada:
'Yaşayanlar,Yaşayanları seyredenlerseyredenleri dinleyenler'
Sen sen olyaşayanlardan ol, daima!
Yaşamakmutluluk verir insana! '……&Ve eklerdi babam sonra da;-Oğlum,yaşamak içinşu üç şeye gerek vardır bu dünyada:
Birincisi;varlığına şükret!
Bil ki,sen olmazsanhiçbir şeyin anlamı yok!…&……İkincisi;Yaradan'a şükret!
Düşün ki,senetsiz sepetsiz geldin bu dünyayahakkınmış gibi gururlanmave her şeyi arzulama!……..&Üçüncüsü;Mücadele et, ter dök!Ama bunu yaparkenilk iki koşulu unutma!……..&….Bir de şunu da yaparsan fazladan,mutluluk seninledir her zaman,Sabret!
Sabır belalardan korur insanıve hiçbir zaman kurumazgönül bahçendekimutluluk fidanı!........&......16.12.2006…
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babam Derdi ki Sevmekten Yana
Babam derdi ki, sevmekten yana:“Oğlum,üç tip insan yaşar şu dünyada:
sevenler,sevilmeyi bekleyenler,bekleyenleri dinleyenler.……….&Sen sen olbirincilerden ol, daima.…….&Sevmek en kutsal bir eylemdir;üretmekten-paylaşmaktan yana
Sev oğlum, sevsevmek yaşama anlam katar
Seeeeev!................Sevebildiğin kadar! "……&……16.12.2006...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babam!
Benim de babam vardıRahmetli babam!
Millet Mektepleri'ndebir tek gün bile okuyamamışdökük saçlı,buğday tenli bir adam.
13 yaşında yitirdim onutadına doyamadan.
Esnaftı,bütün esnaflar gibiişi gücü, çalışmaktı sabah akşam.
Üstü teneke kaplıiçi raflıbir at arabası vardı.
Kapısında"karınca duası "
kaportasında"Mısırlıoğlu İsa" yazardı..
Harmanda almak üzereköylere,veresiyebasma satardı.
İnsanlara kimlik verilirken!köyde bulunmadığından'Elegeçmez' soyadını almışve ömür boyuona sadık kalmıştı..
1911 (1327) yılındaDrama-Çatak'ta doğmuşBalkanSavaşları sırasındayetim kalmışDaha sonra anasını da kaybetmiş
1924 yılındaUzunköprü mübadele treniyleAtatürk Cumhuriyeti'ne,Hayriye Halası'nın kollarında ulaşmış
Okumayı-yazmayı,bir kızılcık ağacının gölgesindeçobanlık yaparken öğrenmişveNasreddin Hoca anlayışını
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
......................kendine mal etmiş
................................şakacı adamdı.
Pazardan gelir gelmez....................................bağ'a koşardı.
Karapınar Köprüsü'nde...................kamyon devrildiği günkaburgalarından sakatlanmıştı.
Ölümü bundandı.
Çilekeş babam;beş yavrusunu bebekken,
kendi babasını dakendi bebekken yitirmişacılı adamdı..
Amacı,diğer altı yavrusu içinhayatını harcamaktı......***Bütün çocuklar gibiben de sevdim babamıBen de övündüm babamla
Anaç bir kuş gibikendi elleriyle yapmıştıyuvamızı
Öyle beton meton değil,irili ufaklı taşlardan
harcı da;samanlı,Adem Peygamber çamurundan.
Yıllar yıkılırken üstüstebüyüdü evimiz..büyüdü babam!
Oldu altı odalı bir han!
Eski Mektep Sokak'a8 numaradan bakardı!
Bahçe duvarıeski kilise bahçesine sarkardı.ve içindeİrem bağlarının yeşili vardı.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çoook sıcaktı!
Sonra....komşularımız;'mirasa ortak olacak ' sandığımızcan komşularımız!ne mübarek insanlardı.
Mutluluktan gökte gezerdik!yeryüzünde yüzerdik!
Sokaklarda uçan.............kanatsız kelebeklerdik!
Kardeş kavgasını............. hayal bile edemezdik.
Altı karındaş0'nun yolundan bu günlere geldik!
Ey Rab!
Ey 54 yıllık hayat! !
ve eyy.............kötü alışkanlıklara...........................gözlerini kapatıp,geceyi gündüze katıp,.alınterini...........yağmur niyetineelinin tersiyle.............................toprağa fırlatıpaşımızı sağlayan babam!
nurlar içinde yat!.......*....15.Haziran.2006/keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babama Mektup!
Evlendim baba oldum, çocuklarım yetiştiSana olan hasretim sandım çoktan küllendiNe zaman karşılaşsam çözümsüz bir sorunlaSöndüğünü sandığım özlemim alevlendi ..*..Gözlerim fıldır fıldır gezindi hep yollarda0lmaz ya belki olur, ha işte bu sokakta!Karşıma bir kez olsun çıkmanı çok bekledimKabuslu her geceme ne dualar ekledim. ..*..Bir gece gir rüyama, göster bana yüzünüİstersen hiç konuşma, duymayayım sözünüAma arzum görmektir o gülen gözleriniSana ihtiyacım var, kazanmaya gücümüYoksa ben geleceğim duymaya tek sözünü! … ….*****……..Eski bir tarih...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Babamın Destanı
Babamın destanı sıradan!
Çünkü babam,hanı hamamı olmayanveI.Dünya Savaşı öykülerinibaşkalarından dinlemiş yalnız bir adam.
Zira,daha bebekkenBalkan Savaşı yıllarında almışebeveynlerinin canını......................................yüce Yaradan.
Bu nedenlesürekliter akardı babamın sırtından
Bir çift öküzle,ne kadar ulaşabilirse“iskan hakkı “olarak verilentoprağın ciğerlerine bir insan
o kadar kazanabilen bir adam.
Ve öc almak istercesinatalarının çektiği acılardan
anama,on bir çocuk doğurtanbuğday tenli bir kahraman!..13 yaşımda kaybettim 0'nu,tam tanıyamadan...Pazarcılığa başladığındaelleri Nazilli basması kokardı
Ama, saçımı okşamazdı
Oysa saçlarım vardı!
Emindim,okşasaydı;saçlarım,yatmayan tarafa bile yatardı!
Ama bilirdim,Nazili basması elde nasır yapardı!
Bu yüzden babam,saçımı elleriyle değil
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yüreğiyle okşardı!…..Sakin adamdışakacı adamdıevi yansa asırı yanmazdı!
Kendine güveni tamdı..Yıkılanın yerineyenisini yapardı
Gereksiz konuşmazdı,susardıYeri geldi mitaşı gediğine koyardı!..Henüz 12 yaşımdayken,sabah ezanından önce uyandırarak beni
sandık yüklü eski bir kamyonun tepesindeyeşil bir brandanın altındapazar pazar gezdirmeye başladı..…………………körpecik bedenimi
Ver elini UzunköprüVer elini Enez..Malkara Pazarı...………………………..iyi mi?
İşte bu günlerde tanıdım babamı..Bir gün dedi ki bana:-Bizim gibiler için hayat,mayın tarlası gibidir evlat!
İnsanı, sırtından vuran sevda gibihoyrat mı hoyrat!
Çocuklar için canını dişine taksan da,heyhaat!
Bir de bakarsınelinden alıvermiş onları hayat.
Bizim gibiler için babalıkzor zanaat evlat,zor zanaat!
Bu yüzdenaltı kezölüp ölüp dirildiğini söylerdi babam.
Canından kopan altı gonca gül gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
düşünce toprağa kollarındanbir kız, beş oğlan!..Böyle günlerden birinde gördüm babamı;yaprakları rüzgarda hışırdayan………………………yaşlı bir çınar gibialtıncı kez nasıl sallanır bir adam.
Yaşamaz dedim babam için,yaşadı.
Sanırım benim yüzümdendir!İnatçı bir sarmaşık gibihayata yeniden başladı...Biraz da bencildi babam!Sevgisini göstermezdi.Ama hissederdim,severdi.
Çünkü dövmezdi.
Koşumu, BalkanlardanEğeri, eski kaftanlardan
Ve kemikleriNil nehri kıyılarından kalma atıyla
Ve dingiliardıç ağacından yapılma arabasıylaköy köy dolaşıp
kazalinapazen, divitinseten, ketendiril, mermerşahipatiska, feracelikçiftlik sattıran..türünden bezler satardı.
Parasını,genellikle harmanda toplardı.
Ve evlatlarınaşıralık üzüm yapmak içinbağ toprağını kazma işinihaftanın yedinci gününe saklardı..
Bir deişleri ters gidincebenden gözlerini saklardı.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Oysa benimonlara bakmaya ihtiyacım vardı.
Dedim ya,babambencil adamdı!
Öleceğini bile anlatmazdı!
OysaUzunköprü Pazarı’ndan gelirkendevrilen kamyonun altında o vardı.
Ben ilk onda gördüm;kırılınca gönül direnci,nasıl sönerbir babamın gözlerindeki…………………..yaşama sevinci
Ve ilk o zamanlar düşündüm:Benden çok mu sevmiştiard arda toprağa düşenen küçük kardeşlerim, İsmail ve Saadet’i....Anladım kisaçımı okşamayan babamınsevgi doluydu yüreği...Akşamlarıeğri bir baston gibi gelirdi eveve esmer bir postaki gibi serilirdi yere
-Hadi oğlum, çık bakalım üstüme!
Çıkardım.Acımazdım!
Sarıkız Deresi’ndeçamaşır yıkayan kadınlar gibibabamın baldırlarınabelineinsafsızca basardım!
Omuzlarını ovarkenveeve getirdiği bağ üzümlerini avuçlarkensaçımı okşamayan nasırlı ellerindedev gibi yüreğinin sesini duyardım!..Neden çiğnetirdi kendini babam,sormazdım.Susardım.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ama0’na göstermedenyuvadan düşmüş yavru kuş gibisessiz sessiz ağlardım.
Saçımı okşamazdı babam,yanardım!
Ama ben, yine deneden okşamaz,........………………….anlardım!………..***……..13.11.2008..perş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bağlarına Yol yapıldı Çocukluğumun
Eski Mektep Sokak’taçelik çomak oynayan
Bekçiler Sokak’taköpek kovalayan
Bademlik’ten çağlaBağ asmalarındanüzüm toplayan
Dallıklarda ip atlayanPanayırlarda hop hop hoplayan
Beyaz perdelerdensevda toplayan
Kahveler Önü Çeşmesi’nde……………………..sıra bekleyenÇukur Çeşme’yesevda ekleyen çocukluğum
Bana yalan söyledin!
Bitmez! Dedin, “Bağlarımın üzümü”Çok küçüktüm, doğru bildim sözünü
“Kadın parmak”“Şıra üzüm”“Yapıncak! ”.....duvarlardan söylüyorlar sözünü……….*……..Diğerleri;…..……….sormadım ki bileyim
“Kokulu”yu gören varsa,..……….. aman çabuk söyleyin!
Şaraplığı, meyhanedenPekmezliği, marketlerden öğreninBağlarına yol yapıldı çocukluğumun.………..*…….Duyar mısın Kuyu Sokak!Bağ Çeşmesi fokurdar!
Telaşlanma,Suyu bitti belki ondan uyuklar!
Kasap Çeşme….Memi Çeşme,...….……….hala koyun sayıklar!Bağlarına yol yapıldı…...………………çocukluğumun
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…………*…….“Evrenos Bey Sokak “ der ki:…………………… nerde sığırlar?Garip anam,……..yastağaçta…………….bulgurdan taş ayıklar
Karluk Sokak, Eski Hamam,Koşu Yolu, yayıklar“Garip Baba….Alemdar..."…………………..belleğimi gıdıklarBağlarına zaman yağdı çocukluğumun…………..*……….Sulu kavun artık eski bir anıYapıncak’sa,Bir sokağın tanımı
Karadut’um..ak börülcem…………………türkülerin kadınıBahçesine kıran geldi..……....….………çocukluğumun!…………..*……..
Anladın ya ”Bekçi Sokak”,...……….kurudu hep çeşmelerim
Adı varsa belleklerde,………....hiç olmazsa şükür derim
Sülüklüsü …Yalaklı’sı…Cin Ali’si.… Acı’lısı..
Sağda solda unutuldu,kimse bilmez ah neyleyim!…..……*……..Göçmen kuşlar insan olduKalebayır çam'la dolduSarıkız’a bir semt kondu“Sığır Yolu” bina doldu
Yol boyuna demir direkDireklere ampül konduÇevresine nice okulOkullara gençler doldu
Bütün bunlar güzel ammaBenim sokak “serçe “ olduBağlarına yol olurken çocukluğumun…..……*……..Hanım yapmaz oldu zerde“Sinemacı Rıza” nerde?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bekir VarnaBecerenler..Siyah-beyaz renkli günlerBinbir çeşit o filmler
Kaşif AgaIşık....Borsa….Unutuldu çocukluğum!………*…Eve girdi camlı kutuSinemalar yuttu hapıSokaklarda yoktur adı
“Zafer Okul! ”..”Yazlık Emek! ”Hani benim çocukluğum?………….*……Mutlu musunKale bayır!Sivritepe..Yeşilçayır..
Geçmişimi bana ayırOndan sonra beni çağır!Bağlarına yol olurken çocukluğumun..……….*……….Hersek Cami yerindedirTaş hamamı serincedirSinemalar şiirdedir.İzzet Molla, Eski hamamEvlerdeki tahta tavan”Sığır yolu”..yaşlı çobanOn çocuklu garip anamBalkanlardan gelen babamSarı öküz…yayık ayran...Hepsi, hepsi gönlümdedir..Bağlarına ev dolarken çocukluğumun………..…*………….Kime niyet kime kısmet!Ahmet derken………………..yaptı Mehmet!Bir fakülte…...……………bir çok mektep“Baba Bağı” oldu bir semtModernleşti çocukluğum!……….….*……….Yol boyları kahve dolduBağ asması çardak olduBelleğine bina konduBağlarına ışık geldi çocukluğumun.......Leyleklerim oldu insan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Turnaların, adı destanSivri tepeKaragöletkucaklaştı artık, inan
Eteğinden yol geçinceRenklenecek burda Keşan
Çıkıp tepe üzerineSeslenecek cazgır Hasan!-Balkanlara, İstanbul’ahadi kaldı tek bir bilet!
Büyüyecek yeşil KeşanKaybolacak çocukluğum....Ocakbaşı!Döven taşıMeci’deki yar bakışıMendilimde gül nakışıSarıkız’da su akışıUçurtmamın salınışıDavul zurna çalınışıOrda mısın çocukluğum!…Eski günler artık maziToz ve rüzgar birer gaziYeldeğirmen oldu tarihAkıp giden zaman, asrî
İnat etme çocukluğum!..Çarık- döven müzelerdeÇelik çomak şiirlerdeManilerim türkülerdeGel gör bari, çocukluğum..Duyar mısın Eski HamamHersekzade Ahmet Paşa’mMüftü Raşit …sen de uyan!
Saroz Körfez, cennet mekanÇağ atladı bizim KeşanBağlarına yol yapıldı çocukluğumun!…………***…….……….Şubat.2008……………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bahar'da Meriç!
Baharın kollarından bakarken güzel MeriçYıkar saçını suda, güneşin ışınları!Görkemli bir tarihin kokusunu solurkenHatırlatır şu Meriç bir masal diyarını...........Rengarenk çiçeklerle süslenirken kıyılarKuş sesleri içinde kıvrılıp gider sularEskiyen zamanların sislerinde raksederBu yeşil kıyılarda öksüz kalmış anılar!..Ne zaman çöreklensem bu yeşil kıyılaraEl sallar bana doğru,.........................dört yandan nice hünkar!
Bazan Fatih..Beyazıt...Murat Hüdavendigar.....
'Beğendim mi ey şair, Edirne'yi? 'der gibiGülen çehreleriye karşıma otururlar!
Selam verir 'Aliço'..Selam verir Adalı...Suların yanağını cimdiklerken.....................................................balıklar!
Başı semaya değen dört beyaz lale sunarBulutların altından gönlüme, koca Mimar!...Çayımı yudumlarken Emirgan Bahçesi'ndeKöprüden geçip durur süslü püslü faytonlarve Lozan Caddesi'nden ilerlerken, maziye'Hoş geldin! '' der gibidir söğütlerle martılar....Ne varsa Edirne'de, geçmişten bize kalan;0 dev kervansaraylar, külliyeler, hamamlarve sonra Şükrü Paşa.................................ve bütün kahramanlarMeriç'in aynasında yeniden canlanırlar!...Tenimi bahar okşarGönlümü akan sularRuhuma huzur verirMeriç'teki baharlar........Ben köprüden geçerken......................................titremese bu sularİçimde,...........kabarmasa yazılmamış destanlarTam oniki kemerle......................belik belik örmese,altından geçen suyu
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.................................köprüdeki ayaklar
İnan ki diyeceğim; akmıyor burda Meriç!
Bir buse almak için bel veren söğütlereNazlıbir dilber gibi, bakmıyor burda Meriç!
Bayılırım baharda şu efsunlu Meriç'eHele kuru kumlara biraz su serilinceBir lalezar içinde beyaz laleler açarBu sularda martılar bir araya gelince!
Kimi yüzünü yıkarKimisi ayaktadır.Kimi pike yapmanın hazzını tatmaktadırKimi de bulutlardan kopmuş ta uçar gelir
Köpüklü ayranımı yudumlar buradaMartı çığlıklarında Meriç'e bahar gelir!...................***............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bahar Bahar!
Önce çiçekler açtı….Sonra yapraklar!
Gündüz seranadına başladıdallarda kuşlar
Bağlandı yaprakların plasantasına...................göbek bağlarıyla çiçekler,.....................damar damar!
Ve,uzattılar başlarını çiçeklerin kucağındantomurcuklar
Yaşama “Merhaba! ”dedi Doğa,bahar bahar!………..11.nisan.2011
..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bahara Merhaba!
Erken kalkar geç yatarımbahar aylarında*Uyanır uyanmazçıkarım balkona*Horoz sesleri gelir kulağımaüüü...ürü..üüüüü!Merhaba sabah!*Kumru sesleri duyarım sonraguu..guuuk..guuk!Cevap ver bana Leylaa!guu..guuk...guuuk!*Zıplaya zıplaya kargalar gezer................çatılarda...yollardatıp...tıp...tıp...Kediler bakınır duvarlardaKuşlar oynaşır dallarda*Kendimi atarım yolaBakarım;ağaçlar giyinmiş yeşil entarileriniBahçelerçiçekli dantellerle süslemiş eteklerini
Dallarda irili ufaklı erikler
Uyan yaar!Merhaba bahar!......*.....15.mayıs.2016-Pazar-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bakkal Zeki Denktaş...Keşan'dan İnsan manzaraları
Merhum Zeki Denktaş;Kahvelerönü Çeşmesi’ndenkovalarla, tenekelerlebakraçlarla su taşındığıve sığırlarla atlarınbu çeşmenin yalaklarındanıslıklarla su içtiği zamanlardakiMahallemin bakkallarından*1960 lı yıllardaMuhtar Veli Duygulu zamanındabir yanında berber Rıfat Ayaroğlubir yanında kahveci İsmail Ağbibir yanında fırıncı Ali RızaArkasında Bozacı Hasan Aktaşve karşısındameyhaneci Halil’in Evi (Kaleli) ileiçinde langırt masası bulunanAkif Çetin Aga’nın kahvesi........ bulunurdu o zaman0nun yanında daHasırcı Kemaller falan *Zeki AğabeyUfak-tefek, tüy gibi bir adamdıÇocukluk günlerimden.......................aklımda kalanAy sonunda ödemek üzerealışverişlerimizi0’ndan yapardık her zaman*Zeki Ağabey diye hitap ettiğimizbu efendi adamçalışkan ve kibar bir insandı vesselam*Nevin, Naciye, Meral ve Hülyaadlarında dört kızı vardı o zaman*YaşlılığındaCumhuriyet Caddesi üzerindeKarlıdağ Kıraathanesi’nin....................karşısındatek katlı evinin yola bakanpenceresi önünde otururdu.................her zamanEpey oldu ayrılalı bu dünyadan*0 zamanki müşterilerindenseyyar manifaturacıMısırlıoğlu İsa Elegeçmez'in oğluben Ali Koç Öğretmen’densana gönül dolusu selam
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
mekanın cennet olsun........Zeki Denktaş Amcam!....................***...........2016-KEŞAN
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bakmak..Görmek..Sevmek..
Görmek içinBakmak gerek
Bakmak yetmezGörmek gerek....Görmek içinYürek gerek
Yürek yetmezSevmek gerek
Sevmeyi deBilmek gerek
Sevmek içinVermek gerek
….***…15.07.2015.çarşamba-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Başrol Oyuncuları!
Yaşam tuluat oyunu;bizler oyuncu
Herkes oynarken yazıyordünya sahnesinde,oynadığı oyununun senaryosunu
Hiç başrolde oynamadım demeyin banainkar etmiş olursunuz oyunculuğunuzu
Bu sahnedeherkes başrol oyuncusuherkes figüran
Haydi seçin oyuncularınızıOynamaya başlayın oyununuzu heman
İstediğiniz perdedeoyuncu değiştirmek te serbest
Bu kadar özgürlükoyunun kuralında var zaten
sonra, bir düşününkim oynayabilirsizin kadar sahicisizin kadar doğalsizin kadar acılısizin kadar komikumutlarla dolusenaryosunu kendinizin yazdığı............................bu tuluat oyununu
Baksanıza perdeler hep açık!Yıldızlar..güneş...yerli yerinde
Sizin içinyepyeni bir yıl başladı yine
0ynamaya başlayın oyununuzuseçtiğiniz oyuncularla birlikte
bence hep gülümseyinsevinsevilinpaylaşınselam verinyaşayın gönlünüzce
Görmüyor musunuzbaşrolde siz varsınız yine!.............***...........
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Batı Hayranlığımız! !
'Ne aşklarımız normal......................ne davranışlarımız '
Puslu havaya döndü....................canım bakışlarımız
Gözlerimiz ya şahin.....................ya da kartal bakışıYazılarda..sözlerde......................hep hata arıyoruz. *En güzel kavramları...................mal edip kendimizeBaşkasını suçladık.....................bizden değildir diye
Ben! ..Ben.! .Ben! ..Ben!.........................................diyerek...................olduk bir megalomanSen.! ..Sen.! ..Sen! Sen!.........................................diyerek...................kırdık nice dost insan
Önce aşkı yitirdik.........................sevgilerle birlikteŞefkati...merhameti........................rafa koyduk sessizce
İçkiye meze yaptık,.......................dostluğu..muhabbetiTütüne tutsak ettik,............................ eşssiz irademizi
Liyakat.... ve sadakat...........................tedavülden kaldırdık
'Eğer bizden ' değilse.........................insan bile saymadık
Ne varsa bize kalan........................o ortak değerlerdenHepsini birer birer...........................bu cennette yitirdik
Hoca Nasreddin gibi..............................uzakta arıyoruzBizi bir tuhaf yaptı........................bu garip hallarımız
Paçamızdan akıyor............... A.B..........................................D....hayranlığımız.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bazı Şiirler!
Sanki “Boğaz Harbi” dirkelimeler uçmakta!
Saklambaç oynar gibi..…………sağa sola kaçmakta!
Ya da silah zoruyla……………..yanyana oturmakta!
Kafakolgövdebacakdört bir yana dağılmış
havada kuşlar değil….....………anlamları uçmakta!
Her birini topla bölsonra çıkar, sonra çarpuygun gördüğün yere……….yavaş ya da sert bırak
Belki şiir, o zaman…..……….şiir gibi olacak
Bu yeni şiirlerde..…………dizeler,..……………..harp’ten kaçak!
Anlamını kavramak..……sözlükle mümkün ancak!
Ya da şiir yanında……..……….şair de bulunacak.................o…………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beceriksiz Aşık!
“Köpek havlar Kedi miyavlar..”Kuş cıgıldarAğaç çiçek açar….…………”vakti gelince”
Beceriksiz aşık…………..şiir yazar,
…………..…….sevince!………..&……….
06.01.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bedri Alpaslan.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
“Saat dokuzu beş geceAtam Dolmabahçe’degözlerini kapadıbütün dünya ağladı..Müze müzeye bakarAtam içinde yatarAtam’ın ÇocuklarıAtam’a çelenk takar…Doktor doktor kalksanaLambaları yaksana..Atam elden gidiyorÇaresine baksana.........dizelerinde anlatılanCumhuriyetimizin kurucusuMustafa Kemal Atatürk’ün öldüğü1938 yılındaBatman-Kozluk ‘taFerit’ten olduŞaziye Hanım’dan doğdu..…..Ergani-Dicle Öğretmen Okulu’ndan sonra1956-1959 yıllarındaAnkara Gazi Eğitim EnstitüsüResim Öğretmenliği Bölümünde okudu1959 yılındaİlk olarak atandığıAfyon-Bolvadin lisesi’nde göreve başladı1961 yılından itibaren iki yıl süreyletankçı yedek subay olarakEdirne’de askerlik yaptı1963 yılındaKeşan Atatürk Ortaokulu’na atandıHamit Fethi Gözler ve İlhan Doğan’ınokul müdürlüğü yaptığı zamanlardaİlhan ÖzalpAyten Gökalp, Afife AybekNezir Balkan, Zehara NilMehmet Çetin..İsmail Keskinve daha sonraRamazan Bilgi, Talat Aygur,Hasan Ataklı, Nevzat AtağAdnan Baki Sonçağ …..gibi öğretmenlerle çalıştı.
1963-1964 ve 1965 yıllarındaresim dersi öğretmenimdi..Picasso..Van Gogh..Rembrandt,Salvador Dali..Leonardo da Vinci..Cezanne..gibi ressamların adlarınıve
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
resim yapma tekniklerini ilk 0’ndan.......................duydukKeşan’dayağlı boya ile resim nasıl yapılırilk 0’ndan öğrendikYıllar sonra bu okuldanemekli olduğunu öğrendim*Keşan’da çalışırkenmaaşının üçte birini sürekli olarakbabasına gönderdive kız kardeşini okutaraköğretmen olmasını sağladı*1967 yılındaKeşan Eşrafı’ndanSadık Bayraktar’ın kızıHatice ve Sıdıka’nın ablalarıMünire Bayraktar Öğretmen’le evlendi….İki oğlundan birininMoskova’dainşaat şirketi bulunmaktave unutulmaz mimarı özelliklere sahipyepyeni binalar dikmekle meşgulDiğer oğlu İstanbul’daaiie hekimi olarak çalışmakta..Disiplinli bir yaşamı olanBedri Alpaslan Öğretmen"Ben yasa-yönetmelik ve genelgelerindışında hareket etmemOnlara harfiyen uyarve uyulmasını isterimBeliki de bu yüzden fazla sevilmem" diyenEdirne Gözlem Dershanesi'ndeyedi yıl müdürlükveUzunköprü Doruk Dershanesi'ninkuruculuğunu yapan yöneticilerden*Yaşamı boyunca kitap okumaktan................vazgeçmeyenlerdenSigara içenlerin........neden sigara içtikleriniÖmür boyu anlayamadığını söyler“Ben çocuklarısigara içmemeleri konusundaanne ve babalarını uyarmaları isterimHatta onları kışkırtırım! ” diye anlatır.."Sabahları, oldukça erken kalkarım
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
çayımı ya da sütümü kaynatırkenhala, en az 60 kere yere eğilip kalkmave çömelme hareketleri yaparımUzun yürüyüşleri aksatmamİnanır mısın,yemeğimi asla kısmamher şeyi yerimancak doyuncaya kadar değilaz yemeye kesinlikle dikkat ederim..Bu gün 77 yaşında sağlıklı bir adamsambunu bu anlattıklarıma borçluyumOkumayı asla bırakmadım..Ancak geceleri kitap okurkenartık uykum gelmeye başladıBu yüzden sabah kalktığımdabeş-on sayfa okumaya çalışırım.."….diye anlatan örnek bir eğitmenBedri Alpaslan;Keşan’ın tanınan bilinensaygı duyulan öğretmenlerindenAynı zamanda giyimine kuşamınaözen gösteren bir centilmenYaşamına sağlıklı biçimde devam.........................edenlerdenÖğrencileri olarak, kendisineuzun ve sağlıklı.........bir ömür dileriz gerçekten…………..*………27.Kasım.2015..Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Belkoop Evleri...........Şiirlerle Keşan
Hancılar hanlarda yolcu beklerkenParmaklar, tırnakla pire ezerkenDemirciler örslerde demir döverkenHenüz doğmamıştın Belkoop Evleri*Öküzler yollara tezek saçarkenKeşanlılar sinemalı günler yaşarkenArabalar tekere demir takarkenGörünürde yok idin Belkoop Evleri*Sapsarı buğdayları orak biçerkenİnsanlar testiyle suyun içerkenKalaycılar bakır kaba kalay çekerken0 zaman da yok idin Belkoop evleri*Sarıkız, yerinde uyurken sessizDeresi kurudu bir gün çaresizHer eve su geldi, değil sebepsizArdından televizyon,taksi ve telsiz
0 zamanlar canlandın Belkoop Evleri*Bilesin, harcındadır döktüğüm terlerBağrında yeşerirken bağlar bahçelerÜstüne bin katlı bina dikselerTümü belleğimde Belkoop Evleri.*Karışmasın diye mazim yellereZamanın masurunu sardım geriyeGidiverdim altmışa ve ellilereBak bakalım ne varmış, Belkoop Evleri*Umutla çarparken sinende yürekToprağı kazardı bel ile kürekCiğerine düşünce yağmurla-tezekBereketin artardı Belkoop Evleri.*Döven’ler, sövenler, “ohaa! ” çekenlerPatates ekenler, buğday biçenlerAlnının terini yere serpenlerBağ asmalarından salkım kesenlerHepsi sende idi Belkoop Evleri*Sığırtmaçlar çıkınca Değirmenkır’aSığırlar toplanırdı dört bir yanınaAnlattığım köy değil, Depo yanınaEteklerin böyleydi Belkoop Evleri.*Sarıkız’dan bakraçla su taşıyanlarAtlarını tayıyla ota salanlarBadem dallarından çağla çalanlarTümü sende idi Belkoop Evleri.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Siğilli'li Cemil’den ödü kopanlarÇaldıkları çağlayla dört nal kaçanlarKoyun sürüsüne kaval çalanlarBunlar da sende idi Belkoop Evleri*Kale Bayır bakarken Kaletepe’denKokular yayılırdı Sivri Tepe’denYumurta Tepe’den, diğerlerindenLeylekler geçerdi Belkoop Evleri*Top oynardık hastane arkalarındaBir tane ev yoktu topraklarındaCırcırlar öterken dört bir yanındaYalnızlık eserdi rüzgarlarında*Şimdi etrafında okullar, yollarYol boyunda gök gözlü yeşil çınarlarSanırsın her biri hep burdaydılarHepsi sonradan Belkoop Evleri.*Bunları derim ki şımarmayasınNe diye asfaltlanmış yolda kayasınSen kökleri derinde sağlam kayasınAtiye uzanan yeni mayasınDaima geliş-dur Belkoop Evleri*Geçmişi anlattım ki şaşırmayasınAynı şeyi ne diye hep yaşayasınBırak gencin seni iyi tanısın0nlar umudumuz Belkoop Evleri!………*****.15.07.2010.ant.com.03.şubat.2017.keşan-MEDYA Gazetesi'nde yayımlamdı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beni Sen Öldürdün!
Ölüm:Bazanbiten sevgidirbiten aşkbiten umut!
Beni sen öldürdüngözlerini kaçırıncasözlerini şaşırınca
-Aşk bitti,beni unut!..…….*……….09.07.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Berber Rıfat.....Öykü
....Geçmişten ders alındığı sürece, çocuklarımız; ne kesmeyen usturalarla,ne çocukların saçlarını yolarcasına traş eden dişleri körelmiş saç traşmakineleri ile, ne de bunları kullanan o eski berberlerle karşılaşacaklardır.......İşte bu öykü, bir daha geri gelmesi arzu edilmeyen o günlerden kalmaantika eşya niteliğindeki bir anıya aittir ..*......................BERBER RIFAT.......
...Cumhuriyetin ilk yıllarında, tüm zanaatlar gibi berberlik zanaatını icraedenlerin de sayısı azdı.....Bu nedenle berberler yürüyemeyecek kadar hasta olan erkeklerin evle-rine ve berberi olmayan köylere, haftada, onbeş günde, hatta ayda birgiderek, traşı gelenleri traş ederlerdi.......Yaptıkları traş karşılığında da ya birkaç yumurta ya bir çanak un ya dabir bakraç buğday alırlar; topladıkları malzemeyi kasaba tüccarlarına sata-rak paraya dönüştürürlerdi........Aynı yöntem, bir atın çektiği tahta arabalarıyla köy köy gezen çerçilerve köy bakkalları için de geçerli idi.....İşte bu yöntemi kullanan berberlerin; içinde, ikiye kesilmiş banyosabunu, bu sabunu köpürtmeye yarayan traş fırçası, sakal traşı yapmak-ta kullandıkları ustura, ustura bileme kayışı ve traştan sonra, traş ettiklerikişiye yüzlerini göstermek için kullandıkları küçük bir ayna bulunan, siyahya da kahverengi deriden yapılmış, eski doktorların taşıdıkları çantalarabenzeyen, babadan kalma eskimiş bir çantaları olurdu.....Berber Rıfat böyle berberlerden biriydi...Ancak bıçak ve traş makinesibileyicisi kasabaya seyrek geldiğinden, traş makinesinin dişlileri genellikleiyi kesmezdi...Bu durum çocuklar da karabasan korkusu oluştururdu.......Traş makinesinin iyi kesmeyen kör dişlileriyle traş olmak, çocuklar için iş-kenceden farksızdı....Çocuklar, traş olurlarken çektikleri acıyı fark edemeyen berber Rıfat’a,bu yüzden Kör Rıfat lakabını takmışlardı.....Berber Rıfat bunu bilmezdi...Bilse idi, belki de hem kendisi için hem deçocuklar için daha iyi sonuçlar doğuracak gelişmeler olabilirdi..Ancak çocuk-lar ne 0’na ne de kendi babalarına bir şey söyleyememişlerdi.......0 zamanlar büyüklerden şikayetçi olmak görülmüş,-işitilmiş davranış biçim-lerinden değildi...Çocuklarını okula yazdıran veliler, öğretmenlere:-Hocam eti senin kemiği benim” diyerek ayrılırlardı okullardan...ve her han-gi bir nedenle okul yönetimi tarafından çağrılmadıkça, çocukları mezunoluncaya kadar da okula adımlarını atmazlardı........Ana-babaların bu yaklaşımı berberler için de geçerliydi....Ne olur ne ol-maz’dı...belli mi olurdu? Bakarsın berber Rıfat, belki bir gün çocuklarındanbirini, yanına çırak olarak alırdı....İşte bu nedenle berber Rıfat’la çocukların babaları arasında var olan,o günkü ekonomik ilişkilerinin doğurduğu toplumsal değer yargılarından
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kaynaklanan imzalanmamış dokunulmazlık antlaşması, çocukları berberRıfat’tan ürker hale getiriyor; Berber Rıfat’ın, traş esnasında, dişlileri iyikesmeyen traş makinesiyle kendilerine daha fazla acı çektirmesinden kor-kuyorlardı........Berber Rıfat, kahvenin bir köşesinde, iki taş üstüne yerleştirilmiş ko-caman bir kalas üzerine oturttuğu çocukların, yıkanmamış koyunlarınkeçeleşmiş yünlerine benzeyen saçlarının dibine sokuşturduğu traşmakinesinin dişlilerini, çocukların kafasında öyle bir gezdirirdi ki,çocuklar; “ 0ff, anam! “ çığlığını atar atmaz, kafalarına yukardan aşağıdoğru inen ve çaaat! diye şaklayan bir çamar patlatır; “Kıpırdamaulen kerata, şimdi bitçek! ” diyerek te uyarırdı...........Tokadı yiyen çocuklar, çivili bir tahta üzerine otururcasına yüzleriniburuştura buruştura, kıvrana kıvrana ve poposuna çivi batmış bir insantavrıyla yerinden sıçraya sıçraya, traşın zulmüne katlanırlar, kafalarındaşaklayan son tokatla yerlerinden fırlayarak, nadasa bırakılmış tarlayabenzeyen traşlı kafalarıyla koşarak uzaklaşırlardı.......*.......Yaşanan buna benzer durumların ardından çocuklar, berberin köyegeldiği bir başka zaman, berberle karşılaşmamak için, babalarına: “Bubaa, davarların iki tanesi kayıp, onları aramaya gidecem! ” gibi baha-neler uydurmak zorunda kalırlardı....İşte bu bahane ile traş olmak istemeyen küçük Ali, babasının itekle-mesi ile berberin önündeki kalas üstüne oturmuş, bilenmemiş traş maki-nesinin çizip kestiği kafa derisinin acısına katlanarak, sıfır numara iletraş edilmiş kafaya kavuşmanın gururuna erişmişti.....Küçük Çakır Ali, babasını mutlu eden traşlı kafasıyla gezerken, birdenhastalanıverdi.. Kör traş makinesinin kafa derisinde oluşturduğu kesikleryüzünden kangren oldu.. Teşhis ve tedavide gecikince de dünyayı erkenterk eden çocuk kanatlı melekler arasına katılıverdi....................SON...................................Berber Kör Rıfat ile yaşanmış başka bir bir olaydan, bu günlere kaldığı rivayet edilen ve deyim olarak kullanılan bir diğer kısa öyküde şudur:...Bir gün, karşısında ve arkasında şimdiki gibi ayna bulunmayan ber-ber sandalyesinde oturan köyün orta yaşlılarından Sarı Süleyman:-Rıfat Usta, benim saçlarda ak vaa mı be ya? Bakıver hele! deyince...Berber Rıfat, şöyle yanıt verir önündeki tahta sandalyede oturanSarı Süleyman’a.-Az sonra saçların önüne düşecek, o zaman görürsün Süleyman Aga!.......................*..........................03.şubat.2016-Çarşamba/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Berber Ziver Demir...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1933 Enez doğumlu bir ademAtaları Rumeli’ kökenlimübadele göçmeni bir ailedenBaba Selanik, ana Serez'den*“Atatürk öldüğünde çocuktumAma öldüğünü hatırlarım" diyerekdevam edenlerden;“29 sene berberlik yaptım;Yaklaşık 15 yılını Enez’deçok azını Keşan'da14 yılını da SağmalcılarDevlet Hastanesi’ndeKadrolu berber olarak tamamladım.*AskerliğimiErzurum’da ve Genel Kurmay’dayaptım4 kız bir oğlan büyüttüm..Hepsini evlendirdim*Şimdi terziler Sitesi’nin köşesindeAyakkabı boyacılığı yapıyorum*“Neden dersenİhtiyaçtan değil, zevktenİşleyen demir pas tutmaz hocam!İş yapan sohber de eder.Hem iş hem sohbet insanı dinç tutarİşin küçüğü büyüğü,ayıbı olmaz.Çöpçülük yap,Süpürgecilik yapAma hırsızlık, arsızlık, namussuzluk……………………….. yapma!Böyle şeyleri Allah göstermesin!Hayat felesefem bu olduÇok şükür karnım doyduGönlüm zaten tok”*“Neler gördüm nelerSoyadım Demir iseAdım da ZiverGöz açıp kapayıncaya kadarÇabuk gelip- geçti senelerKalanlara uzun ömürler”……*…..Eylül.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bestekar Avni Anıl
Ömrümün baharında tanıdım sizi!Ne güzel şarkılar besteledinizOnları, bizlerin çorak gönlüneBirer çiğ tanesi gibi serpiştirdiniz.…..Gerçi bilmesek te mey’in renginiİstanbul meyhanelerini siz gezdirdinizSiz bizim, şarkı seven gönüllerimizeBir mihrap gibi yerleşmiştiniz
Duyduk ki bizleri terk etmişsinizOlsun ne çıkar, siz ölmedinizTürk sanat müziğinin yapraklarınaYapraklar ekleyip öyle gittiniz..
Sizin gibiler asla ölmezler üstatTürk sanat müziğinde bir güneştinizTürk halkı güneşlerin kadrini bilirBu milletin vefalı kalbindesiniz..…………..***……..15.06.2008.Pazar..saat: 1930..Avni Anıl’ın vefat haberi üzerine
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beş Dille Sevmek
Seni beş dilden seviyorum sevgilibeş ayrı dilden
Birincisi Türkçe;Seni seviyorum sevgili
İkincisi;Je t’aime
üçüncüsü;İch Liebe dich
dördüncüsü,I love you sevgilimI love you!
ve beşincisi;Ti amo...Seni beş dilden sevmekaşkların en güzeli!
Seni beş dille seviyorum sevgili.......*.....13.şubat.2016..cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beş Köşeden Selimiye
Sana beş köşeden baktım SelimiyeEdirne’nin beş ayrı köşesindenAnıtlaşmış bir ruhu görmek için derinden
Birincideiki minarenin göründüğü Edirne girişinden
İkincideEdirne'nin ilk cami Eski Cami önünden
ÜçüncüdeMuradiye Cami’nin Bahçesi’nden
Dördüncüde; II.Bayezit Cami’inin yanındaki setlerden
Beşincide de Tunca Köprüsü’nün dibinden,Meriç Köprüsü’ne giderken
Arasta’nın içindeki merdivenlerden çıkıpyanına gelmeyi bıraktım bir başka güne
Kısacası,cesaret edemedim altıncısındaseninle yüzyüze gelmeye
Büyülenmeyeyim diye!..Şahanenin üstündeydin Selimiye!Şahanenin üzerinde!….15.Nisan.2015-Keşan………o………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beşiktaş'ta Bir Gün
Dün,Beşiktaş’taYıldız Sarayı’ndaydım!
Köle pazarında,göçmen kızlarınsatıldığı günleri konuştumPertevniyal Sultan’la!
SonraAbdülaziz’i gördüm bahçede
Kanter içindeydi bedenibir şeyler söyledi deanlamadım!Bilmece gibiydi sözleri
veAdülhamid’e rastladımüç sarayda birden!
Boğaz’a bakıyorduo uzağı gören gözleriylen
Besbelli,İstanbul’abırakacağı eserleri düşünüyordubu cennet köşelerden
Dünya, döner gibi kendi çevresindedöndüm geriye
yürüdümyokuş aşağıağır ağır
yürümek zor..buraları bayır
0turdum vapur iskelesi karşısındakibir çay bahçesine
Beşiktaş'ı içtimçığlık atan vapurların şerefine
Kızkulesi’niÜsküdar’ı ….içime çeke çeke
Sonrabırakıp karşı kıyıları kendi halineyürüdüm yeniden..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yürüdüm
geçer gibicennet kokulu efsunlu bahçelerden
geçiverdimbulutları süpürenağaçların dibinden
dolanınca,padişah mührünü taşıyandev gibi bir duvarın çevresindenDolmabahçe Sarayı ile kucaklaştımaniden..Mustafa Kemal'i gördüm buradaMasmavi ufka bakarken,pencerelerden!..Geriye döndüm yine...yöneldim geçtiğim bulvarlara
Cahit düştü aklımaGün düşer gibi çınar yapraklarına
Cahit Sıtkı şair adambelli mi olurbakarsın tur atarBarbaros Bulvarı’nda!
Ya dabir köşeden türküler yakarşair gözüyledenizi dudağından öpen martılara
Belkigüvercinlere yem verirdenize bakan yüksekçe bir balkonda
Belki detavla oynar dostlarıylayaşlı bir çınarın altında
ya daoturup bir çay bahçesineköpüklü sulardan ilham kaparÇınlayan vapur seslerindeBeşiktaş'ı saçlarından yakalar!
Akşama dek adımladım yolları
Baktım ki
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ne Cahit var ortalıktane çilingir sofrasıne de yar
Yalnız,tarih kokan bulvarlardaşiir gibi bir Beşiktaşşiir gibi bir İstanbul var....…..*…Işıklı martılar gibigençler gezinir yollardabir telaş var hallarındakitaplar …kanatlarında
Ver elini MaslakdedimVer eliniBahçeköySarıyerÇırağan........Yalılar
Her birindebir garip bakış
Her birindeunutulmuş hatıralar
Bir yanım şanlı tarihbir yanım deniz kokar
denizde vapurvapurda dalgadalgalarda martılar
Haykırdımdolu dizgin Boğaz’a doğruhaykırdım!
-Beşiktaş’ta denizdenizde İstanbul vaar!....…...*Sordum sonra kendime,sordum!
Neden kimse söylemezBeşiktaş'ta uçtuğunu İstanbul'un!
Oysa,binmiş martı kanatlarına İstanbuluçar da uçar!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beşiktaş’ta martılarmartı kanatlarındaİstanbul var!.. …Atladım kollarına Boğaz’ıngeçerken köprülerin altındangörmek için ön yüzünüköşklerin, sarayların..Selam verdimmenekşe gözlü kıyılarakıyılara yaslanmışköşklere, saraylara..Ortaköy Camii'nebarınakta titreşen kayıklarahisarlara...merhaba!
İlerledim dalgaların üstündeİstanbul'u koklaya koklaya!
Bir ara,Kanlıca yönündenYahya Kemal seslendi''dalgın sulara! ''
-Sana Boğaz’dan bakan gönül senle doludurSenle dolu o gönül artık İstanbullu’dur.
Gönlüm düşüverdi Boğaz’a,bayıldım!
ÇıktımRumeli Hisarı’naOrhan Veli’nin şiirleriyle ayıldım!…..28.04.2009.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beyazın Katili!
Beyazın katili ' siyah' diyorlarDiyorlar da yanılıyorlar.
Siyah olmasafarkedilebilir miydi yıldızlar?
Ve böyle güzel görünür müydüsiyahın yanağında dolunay.
Siyah, boşlukSiyah, yoklukSiyah, beyaza tuval
Beyaz, bu tuval üstündealnı pakyüzü ak, yar!
Lapa lapa kar!
Siyah ve beyaz,saklambaç oynayan iki hokkabaz!
Yedi renkli bir aşuredirmaddenin yüzünde beyaz!
Onu kirleten sadece biziz, biz!Beyazın katilleri yalnızca bizleriz!
…….***………02.01.2007'Alnı ak yüz pak ' ifadeleri Saniye Sarsılmaz Hanımefendinin yorumundan sonraeklenmiştir.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bigalı Köyü'ndeki Atatürk Evi
Geniş tahta kapıdan girince içeriyeGördüğüm taş döşeli o küçük bahçe; dardı
Şimşirlerle bezeli gül kokan bu bahçedeİnsana huzur veren kutsi bir hava vardı.Dut ağacı altında dinlenen eski kuyuBir zafer türküsünün şevkiyle bakmaktaydı.
Kırık tahta çıkrığı bakarken tepesinden"Atatürk'ü ben gördüm! " der gibi hali vardı.
Yüz yılın dahisini ağırlayan yaşlı evGeniş tahta kapının hemen sol yanındaydı.Duvarlar düzgün taştan içi de tahtadandı.Kuşlarla..yıldızlarla..çamlarla konuşurduGüvem erik..ahlatlar..onun eski dostuydu
Tahta basamaklarla çıkılırdı üst kataTavan ve zemin tahta, trabzanlar tahtaydı.Gıcırdardı yürürken tahtadan döşemelerBu sesle çekilirdi ancak zifir geceler.
Ve küçük tahta hole üç kapı açılıydıKuyuya bakan oda tam da karşınızdaydı.
Bu odada yatmıştı sarışın genç komutan.Bu odada dinlendi gök bakışlı kahramanTahtadan musandraya asarken giysisiniDüşünmekteydi mutlak düşmanın hançerini!*Yola bakan odada toplandılar o geceMehtabın gözlerine bakarken üç pencereGaz lambası alevi titrerken duvarlardaBir dev oturmaktaydı şimdi tahta masada!
Kalemini kaldırıp baktı oturanlaraDedi ki:-Vatanın bağrına düşman dayadı hançeriniBoğaz'ı geçmek ister itilaf kuvvetleriToplarıyla yakıyor-yıkıyor tepeleriÖlüm kusmakta her an donanma gemileri!
O an, mavi gözleri lambadaki ışıktanVe gökteki yıldızdan daha parlak yanarakOturduğu masadan Boğaz'ı görür gibiAydınlattı odayı inançla parlayarak!
"Çanakkale Geçilmez! Parolamız bu! " dedi.Sanki şimşekler çaktı söylerken sözlerini.
-Ölümden kurtuluş yok! Ölüm mukadderattır!"Her can bir gün ölümü mutlaka tadacaktır"
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ya bir sedir üstünde ya saban peşindeVakit-saat gelince ölüm yaşanacaktır.Ama en güzel ölüm vatan için ölmektirŞehitlik makamının şerefine ermektir.
İçtiğimiz bu suyu ya düşmanlar içecekYa bu kuyu suyuyla torunlar büyüyecekÖlmek sayılmaz bize vatan için can vermekBu kutsal topraklara tek düşman girmeyecek!
Bigalı, köy olalı duymadı böyle hitapNe böyle aslan gördü ne böyle bir hakikat!Söz verdi erkan-ı harbAnd içtiler o gece"Çanakkale geçilmez! "Yazacağız tarihe!
İşte böyle yazıldı buradaki destanlarVe böyle şehit oldu o adsız kahramanlar.Arıburnu...Conkbayır...Kemalyeri üstündeİşte bu yiğitlerin silinmez kanları var.*Eceabat Yolu'ndaki en mutlu tarihi evBigalı Köyü'ndeki mütavazi bu evdir.Bir mesih bekler gibi ay'a baktığı geceAğırladığı misafir.......Yarbay Mustafa Kemal'dir.........03.05.2006-Bigalı Köyü(Şiirdeki konuşmalar sağduyu ürünüdür! '
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bingbank ve Aşk!
Aşk ile patladıbir noktada toplanmış kainat;OluşumdeğişimhareketVe aşk!Büyük patlama ile başladı dünyada hayat!
Gece-gündüz..İyi-kötü …Sevgi- nefret..Işık -karanlık..
Bu aşkla yaratıldı kainatBu aşkla yaratıldı insan;Bir yüzü aşağının aşağısıDiğer yüzü, en şerefli mahlukat
Bunun için gönderildi peygamberler, insanaVe sorumluluk verildi 0'na:“Şerefli insan ol, evlat! ..Kötü yanını at”…Çalış…yat…kalk.....Bir an için gözlerini kapat0nbeş milyar yıl geriye gitGözünü aç-kapat!Büyük patlama oldu, bak!Her şey değişiyorHer şey oluşuyorSaat çalışmaya başladıTik-tak..tik-tak..tik-tak..
Enerji dönüşüyor maddeyeMadde dönüşüyor enerjiyeEnerji enerjiyeMadde maddeye…Yani ölüm hayataHayat, ölüme inat!
Saat çalışıyor;tiktak..tiktak..tiktak..
Zaman değişimin gölgesi!Değişim olmasazaman da olmayacakTüm gök cisimleri dönüyorDönmeyenler, patlamanın şiddetiyle ilerliyor
Tik..tak..tik..tak..Değişim..hareket..mahlukat..Yaşasın aşk!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Kıyamete kadar…. çat..pat..çat..pat..
Son perdede her zaman“Elveda hayat! ”“Merhaba hayat! ”…05.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Atım Vardı!
'Olur mu böyle olur muKardeş kardeşi vurur mu! 'marşının
Belediye hoparlörlerindençalındığı yıllardı.
Bir atım vardı.Rengi siyahtı.
Milli Mücadele'ninonurlu sıkıntılarıüstünden akardı!
Hastane arkasında otlardı.....Toz pembe dünyamamasmavi hülyalar katardı!
Önündenkaplumbağalar geçerkenkuyruğunu sallardı.
Ve doyurdu mu karnınıBağlar Çeşmesi'ndenÇukur Çeşme'ye kadarRüzgar gibi koşardı.
Baldıranlı bayırlarHendekli kırlarYemyeşil çayırlar vardı.
Çobanlar,kepelerinin içinde yatardı.Veçoban köpeklerisıpa kadardı.
Buğday başaklarıkabak tarlalarınınüstünden bakardı!
Badem ağaçlarından çağlaBağ asmalarındanrenk renk üzümler sarkardı.
Çolak korucu,düdüğünübaykuş gibi çalardı!
Tavşanlar,Sarıkız'dan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kalebayırı'na doğrukaçardı.
Sivri Tepe'nin başıbulutlara çarpardı!
İnsan,buralaratek başına gelmeyekorkardı.
Zümrütü Anka Kuşu'nunsimli kanatlarında'Dönülmez akşamın ufuklarında'kalançocukluğum gibi,hepsi geçmişte kaldı.
Bir atım vardıiçimdesilinmez hatıralar bıraktı..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Dinozor Sorusu..!
Günümüzdenyaklaşık altmış milyon sene önceyok olnuş nesilleriTam olarak bilinmiyor nedeni
Kimi etçilmiş kimi otçulHem etçil hem de otçulmuş kimileri..Bulundukça fosillerianlaşıldı nasıldı fizyonomilerianatomilericinsleriçeşitleri....şaşırttılar hepimizi.Ve ardı ardına çekilmeye başlandıDinozor filmleriDünyada gişe rekorları kırıyor şimdi,her biri
Bu olay “aklını kullanmanın”araştırma yapmanınVe “düşünmenin” önemini gösteren............................... örneklerden biri
Sorum şu şimdidinozorların yaşadığı çağlarda,kaç insan yaşardı dünyada?…10.haziran.2015-keşanCevabımız şiirin öyküsünde yazılı..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Eski Ev!
Apartmanlar arasından bakınan o evBir eski fotoğrafı andırmaktaydıBaktım da buz tutmuş ak saçaklarıÇarıklı günleri haykırmaktaydı!
Bildiğim o eski evler gibiydi;Kiremitler kırıktı, kapısı dardıÇamur harçlı, taş örme duvarlarındaIslıkla söylenmiş türküler vardı!
Büyükçe bahçesi, yola bakardıAğaçların dalları çatal çataldı.Tahtaları çürümüş çardak altında..Taşları dökülmüş döveni, kardı.
Gözlerime ilk çarpan boş saksılardı.Kasımpatlar çoktan kurumuşlardı.Çatının altındaki kiriş ucundanPaslanmaya yüz tutmuş bir nal sarkardı.
Bahçenin ucundaki o iri çınarBir zaman tünelini andırmaktaydı.Elleri nasırlı bir yaşlı gibiKocaman gövdesi sallanmaktaydı.
En canlı duransa küçücük nardı.İncecik dalları karlı bahardıKömürlük kapısında asılı yanbolKendi hazanını yaşamaktaydı!
Duvara dayalı üç tane tekerBir yaba, bir baston, kırık ibriklerVe duvar üstündeki yırtık çizmelerSanki sahibini aramaktaydı..
Bacanın dibinde üşüyen susakSavrulan dumanla kararmaktaydı.Eşiğin üstündeki küçük deliktenBir yemek kokusu yayılmaktaydı.
Camları kapatan soluk perdelerKim bilir ne hisler saklamaktaydıPencerenin önündeki bir mum çiçeğiGelen geçene göz kırpmaktaydı!
Dışardan duyulan bir güzel ninni'Ingaa! ' sesine karışmaktaydıBelli ki bu evin bir köşesindeMini mini bir bebek uyumaktaydı.
Karlara gömülmüş bu yaşlı evinSaçağından buzlar uzanmaktaydı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Baktığım her yerden gönlüme doğruBir ılık rüzgar savrulmaktaydı!
Ah, gönül ocağımı tutuşturan ev!Ah, bahçeyi kuşatan alçak duvarlar!Tıpkı sizin gibi sıkışıp kaldıApartmanlar altında ne hatıralar!..................*.24.06.2006-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Fetüs'ten Anne ve Babasına Mektup!
Anneciğim!Ben, rahiminde taşıdığınve henüz yüzümü görmediğin yavrunum!..Dünyaya gelmeden öncehem sana hem de babama seslenmekistedim!.Siz, henüz beni görmedinizSesimi duymadınız amaBen sizlerin sesini duyuyorum anneciğim! .
Birbirinize bağırdığınız zaman, ürküyorumDünyaya gelmeye korkuyorumAlçak sesle konuştuğunuzdabirbirinize güzel sözler sözlediğinizde,seviniyorum, huzurlu oluyorum.Ben,dünyaya gülerek gelmek istiyorum anneciğim!..Anneciğim, babacığım!Bilmenizi isterim kiyüzünüzü görüp,sizleri tanımaya başladığım andan itibarensizlerin çocuğu olmakla övüneceğimSizleri çok seveceğimSizlere tapacağım!Çünkü ben, sizlerin ortak ürününüzümve tıpkı sizin gibi, insanım anneciğim!..Ama sizden beklediklerim var benim:.Çocukluk haklarıma saygı duymayacaksanızlütfen beni doğurmayın!....Çünkü ben sizin oyuncağınız,kendi duygularınızı tatmin edeceğiniz………………………..bir varlık değildünyayı ve insanları sevenbir insan olmak istiyorum, anneciğim! .Ve tıpkı sizin gibi,dünyanın güzelliklerinikendi ruhumla solumak istiyorum.....Biliniz ki, doğduğum andan itibarenilginize, sevginizegülümsemenize..tatlı sözünüze muhtacım..Beni oyuncak bir bebek gibibir köşede bırakacakağlamalarıma kulak kabartmayacaksanız,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
beni doğurmayın!..Bilin ki ya karnım acıkmıştırya bir yerim ağrımaktadırya da bir yerim kaşınmaktadır benim
Bunu önemsemeyeceksenizlütfen beni doğurmayın...Anneciğim, babacığım!Bebeğim diyeanlamam diyebeni umursamaz davranmayın.İnanın,benimle konuşur, bana tatlı sözler söylersenizBebekken bile sizi anlar, mutlu olurum...Ve sonra, ben çocuk oluncaçelik çomak oynamaktoprakta yuvarlanmaksokakta gezmek, koşmak isterim anneciğim.Üstüm başım kirlenir diyebeni oynatmayacaksanızLütfen beni doğurmayın!
Ben oyunla büyürüm anneciğimOyunla öğrenirOyunla normalleşirOyunla sosyalleşirim.Ben, oynarsan güzelleşirim anneciğim!
Bana bu fırsatını tanıyamayacaksanızHatta bana masal anlatmayacaksanızlütfen beni doğurmayın!..Çok şey istedim değil mi sizden!Eğer bu isteklerim sizi sıktıysayani ben konuşurkenbeni hoşgörüyle dinlemeyeceksenizya da dinlerken sabır gösteremeyecekya da yüzünüzü buruşturacaksanızlütfen beni doğurmayın!..Çünkü beni hasta eden ilk mikropsizlerin yüzündekibıkkınlık ifadesidir, anneciğim! ...Yanlış söylüyorsamki doğaldır anneciğimÇünkü ben çocuğunuz olarakher şeyi yeni yeni öğreneceğim
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğrularıbeni suçlamadan,beni kırmadan,kırmamaya çalışarak söyleyinÇünkü ben çiçek gibiyim“Sevgiyle büyürsaygıyla kişilik kazanırım”anneciğim!…….Beyaz bir kağıdatek bir çizgi çizmiş bile olsam“ ne güzel olmuş” diye beni teşvik edin..Ben size güvenirim.Ben sizin olumlu sözlerinizden güç alırımBen size inanırım anneciğim!
Sizin beni beğenmenizi isterim.Benim için en güzel ödülsizden duyacağım bir aferindir....“Aferin” demeseniz bileBeni eleştirmeyin,sabredin...Beni olduğum gibi kabul edin
Başarısızlıklarımlaeksiklerimle birlikte beni severseniz
evet, eğer beni böyle severseniz:o zaman ben de sizleri çok severim anneciğim..
Beni, ilgilerim yönünde destekleyinİlgilerim, yetilerim yönünde teşvik edinDoktor mühendis olamayabilirimAma,bana böyle davranırsanızben, insan olurum anneciğim!..Bir de paylaşmayı öğretin bana,yardımlaşmayıinsanları sevmeyi öğretin bana anneciğimörneğin, aldığım bir avuç çekirdeğiarkadaşlarımın sevincini, üzüntüsünü……………….paylaşmayı öğretin bana...Ama, önce sizler paylaşın kiben de nasıl paylaşıldığını göreyim.Sizler birbirinizi dinleyin kiBen de sizleri dinleyeyimSizler birbirinizi sevin kiBen de sizlerive bütün insanları sevebileyim anneciğim!….
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yani bana akıldan çokörnek olacak davranışlar sergileyinBen sözden çokdavranışlarınızla öğrenirim..Bana sizler örnek olun ki.Ben de övüneceğiz bir çocuk olayım..Lütfen bana hep doğruları söyleyinÇocuğum diye yalan söylemeyinYalanınızı yakalarsam……………….yıkılırım anneciğim!…………………Ben sizin ortak ürününüzümBen, hem ben’im hem de siz’im!Size tapmak isterim!Bir çocuk için, tapılacak varlıklar;yalan söylemezler anneciğim.…Bir de benibaşka çocuklarla kıyaslamayın..Arkadaşlarımın yanında beni horlamayın,yaptıklarımı küçük görmeyinBeni olduğum gibi kabul edinYaptıklarımla övün beniÇünkü ben, sizin ürününüzüm anneciğim...Başarısız olursamne beni ne de kendinizi küçük görmeyin..Beni sevin anneciğim!
İşte ben, o zaman,hem “ben”hem de insan olurum anneciğim...Yaşayacağım bütün başarı ve başarısızlıklarabütün dert, ve sevinçlerime rağmen“Dünyaya bir daha gelirsemyine sizin çocuğunuz olarak gelmek isterim”sözünü söyletin bana lütfen!
Sizleri çok seven ve kollarınıza atılmayı dört gözle bekleyen yavrunuz!…………..*……….26.07.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Mübadele Çocuğunun Yaşam Mücadelesi'nin Öyküsü
Çanakkale içinde vurdular beniÖlmeden mezara koydular beni”türküsü yakılmazdan üç yıl kadar önceYani 1912 yıllarında,Çatak Köyü Halkı’ndan Mısırlıoğlu Mehmet0smanlı neferi olarak gittiği askerlikten Dönmeyince geriyeAnası Azime’nin kollarındayetim kalmış Mehmetoğlu İsa..Alınyazısında,yetimlikten sonra öksüzlük te yazdığındanBir süre sonra,İsa’nın Anası Azime de ölüvermişsalgın hastalıktan!
Bu yüzden, kömür gözlü İsa,Oluvermiş, koyun otlatan bir çoban..Kızılcık sopasını vurarak çarıklarınaKoyun otlatırken Arda Boyları'ndaYanık yanık türküler söylermişİnce söğüt dalından yaptığı kavalıyla..Tütün yaprakları labadaMısır koçanları daÖküz boynuzu gibi kocaman olurmuş o zamanve sabahın erken saatlerindetütün yaprağı toplanırmış tarlalardan
Bu nedenle omuzuna astığı tüfekletütün ve mısır tarlalarında bekçilik te yaparmışbu çalışkan kızan
"Arda Ovası'nın bereketi boldurBir ekişte anbarı doldurHalı gibi yayılır tütün yaprağıBoynuz gibi olur mısır başağı..”
Türküsünü mırıldanırken koyunların ardındanAzık torbasını da kekikle doldururmuş zaman zaman..Böyle günlerin birindeMübadele haberi gelince Ankara’dan“Yaşasın Mustafa Kemal! ” diye haykırarakKavalını, çarığınıı, kebesini atıvermiş sırtından..Ey bre kara oğlan! Trakya ‘da da olsan1924 lü yıllardaViraneye dönmüş Anadolu’mdaBir çift öküz ve karasabanlaNe yapabilir ki öksüz ve yetim kalmış bir oğlan?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
“Kaldı ki onlar da bende yoktu “derdi babam
12 yaşlarındaHayriye Halası’nın kanatları altındaKonunca Altıntaş Köyü’neEniştesiKaraca Köylü Mahmut’la birlikteYerleşmişler eski bir eve…Çocukmuşiskan hakkı yokmuşAltında kır renkli bir atYaz-kış köyleri de gezermiş isaEkmek parası,Aslanın barsaklarındaymış zira..1934 yılında çıkınca soyadı kanunuBir meraktır almış insanlarıSoyadımız ne olacak acaba?
Samanlar samanlığa doldurulurkenKöye gelen nüfus memurları bulamayınca 0’nu“Yazın soyadına Elegeçmez” demiş bir nüktedan
Alınyazısıdır, silinmez!Mısırlıoğlu İsa olarak çıktığı köye“Elegeçmez” olarak dönüvermiş babam….Aynı yıl askere gitmiş benim KaraoğlanAtatürk sağ o zamanVe askerde öğrenmiş okuma-yazmayıbir onbaşıdanVe orda görmüş berberlik nasıl yapar bir insan
Böylece kafasında oluşmuş bir sürü planAltıntaş’a döner dönmez kışlasından1936 yılında kaçırıvermiş anamıRıza Soysal Dayımın kanatlarından!..Hayriye Ablası’nın evinde oturmuşlargeçici bir zamanSonradan Bafra’ya göç edinceKaraca Köylü Mahmut’la HalamEvde yalnız oturmuşlar anamla- babam…Yılmamış Karaoğlan.Planını uygulamaya başlamış o anAltıntaş Köyü’nde;Damı sazdanDuvarları topraktanÇevresi karaçalı dikeniyle çevriliüç odalı evi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
dikivermiş okulun karşısına bir yandan
Odanın birini bakkalDiğerini kahveKahvenin bir köşesinde deBerberlik yamaya başlamış babamYani bir çatı altında üç dükkan! !
Dükkan dediğimİçinde bir kutu büsküviBir çuval şekerBir teneke gazBir kutu mum..falan..Zaman, zor zaman!Ama gönüllerdeki umut; … buram buram!..Altıntaş Köyü’nün çocuklarıyumurta ya da buğday getiripbüsküvi, lokum, şeker, yağ, gazalırlarmış bakkaldan…1941 dekiİhtiyat askerliğine kadar böyle dönmüş devran…İsa Elegeçmez’inİlk kızı Fethiye üç yaşlarında o zamanBindirip at arabasına karısını ve kızınıAlıp yanına da birkaç hasırlaPamuklu yatağınıIslığında Balkan TürküleriKeşan’a kanat açmış karaoğlan
Sık sık göç etmekAlınyazısıynış o zaman!…Birkaç yıl önce Keşan’a evlenmiş olanEmine Teyzem’in yanına bırakıvermişKarısıyla kızını babam..Anam, kızı Fethiye ile birlikteKayalı Camii’nin karşı sokağındaAli Peynirci'nin Evi'nin yan tarafındaDedelerin Evi”nin karşısındaMübadele ile Yunanistan’a göçenMadam’ın iki katlı Evi’nde kalmışlarİhtiyat askerliği süresi kadar bir zaman…Babam ve bacanağı Emin Aksuİhtiyat askerliğnde
Teyzem de üçAnamda tek kızan..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaşamışlar birlikte iki yıl kadar bir zaman
Yokluk –kıtlık günleriDünya Savaş Cehennemi....Bu yıllardadört bir yana yük taşırmışKeşan’ın Develeri…..BakırcılarKalaycılarDemircilerArabacılarSaraçlarNalbantlarFırıncılarTahinhanelerCırcır makinesi sahipleri…Döküp dururlarmış tezgahlarına alınterlerini….Köylüler dekarasabanın ardındanBoyunduruklu öküzlerleharman döverlermişçift sürerlermiş yılın dört mevsimi
Öküz arabaları ile dolarmış değirmenlerin önleriAma bu yıllarda yıkılıncaKeşan’daki beşli yeldeğirmenlerive çifte yeldeğirmenleridizelli değirmenler öğütür olmuş ekinleri..1940 lı yıllarda izin vermiş İnönüAçılmaya başlamış Köy Enstitüleri;…Köy Enstitüsü deyip geçme!“Sürer -eker biçeriz güvenip ötesineMilletin her kazancı milletin kesesineToplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesineToprakla savaş için ziraat cephesine..Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüzBiz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz..”…..Türküsünü söylerlermiş her biri…Dünya’da devam ederken savaş cehennemiUygulamaya konmuşEzanı Türkçe okuma denemeleri..Ve İnönü’nünbizleri “babasız bırakmamak için”aldığı savaş önlemleri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve bu nedenleekmeğin, yağın-tuzun, unun....Vesikayla verildiği zamanlar…Yani yokluk –kıtlık günleri …Ve Mehmet Akif…Ve Yahya Kemal,Yaşar KemalAhmet HaşimTevfik FikretNazım HikmetNecip Fazıl..Faruk NafizOrhan Veli..Yaşar NabiHalide Edip…Ziya GökalpAhmet Hamdi..Falih RıfkıYakup Kadri…..Behçet Kemal ÇağlarCenap şahabettinSabahattin Ali..Bu yılların şairleri....edipleri..Ama,Millet Mektebi’ne bir gün bile gitmemiş olanMısırlıoğlu Mehmet oğlu İsaBilmezmiş hiçbirini…Lambalı radyosu bile olmayan garibanınTek düşündüğü şey,“Ben askerde ikenne yiyip içecek benim hanımla kızan? ”…Yardım etmiş YaradanEtrafta; ısırgan otu, labada, ebe gümecikuzu kulağı, kekik, köfte otu, dere otuçokmuş o zaman....Evlerde çeşme, elektrik yokmuşSu kıtlığı çokmuşinsanlar kuyulardan çekermiş suyudolunay aydınlatırmış yolları..Geçmeyen ne ki,delip geçmiş zaman..İhtiyat askerliği dönüşüsıvamış kolları babamAlmak için lambalı radyosunuelektriğini ve suyunuYeniden göç etmiş Altıntaş Köyü’ne karaoğlan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Açmış dükkanın kapılarınıBöyleceİstiflemiş kutulara;onparalarıyüzparalarıkırk paraları….Ve yıl 1946 yı gösterirken takvimlerDünya’da barış rüzgarları esermiş dört bir yandanYeniden kanat açmış Keşan’a babamDermiş:“Kök salmak ve zengin olmaktır hülyam”…Başlamış seyyar manifaturacılığaRasim Ergene’ninve İstanbul'da tüccarlık yapanRasim Ergene'nin amcasıSüleyman Sırrı'nın yardımıylaÇırağı ise, dokuz-on yaşlarındaki ablamÜstü çadırla kapalı at arabasıylaVer elini Malkara, Uzunköprü, Keşan
Yolda türkü söylermiş çocuk ablam:“Hoppala paşam/Malkara Keşan
Peki başlarını sokacakları dam?Bu kez kardeş çocukları oldukları0dacı Hasan'ın eşi Hatice HalamYer vermiş onlara kendi yuvalarındanOnların yanında kalmışlar geçici bir zaman.....Yıl 1950İkinci evini yine kendi elleriyle yapmış babamBu kez moloz taşlardanYardımcısıHavva Öğretmen’in babasıihtiyat askerliği arkadaşı YUSUF KATIKSIZ Amca’m..Kısacasıalınyazısını yaşadıkça öğrenmiş babam!1950 yılı yılbaşı gecesi beni armağan etmiş0’na Yaradan....Ablamla birliktepazar-pazarköy köy gezermiş babamAlıç, Karapınar, Karacali, Maksutlu..falan..Uzunköprü, Malkara, KeşanVeresiye basma satarmış durmadan
Küçük toprak ibriğiyle babasına su taşıyan ablamıtanır olmuşlar kasabanın basmacıları...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
panayırcıları..Karısına gelince babamın;Kocasına yardımcı yetiştirmek içinVe kaybettiklerini telafi etmek içinVe de kocasına saygıdan
1936 dan 1960 a kadarBeşi cennetealtısı Türkiye Cumhuriyeti’ne armağanonbir kızan doğurmuş 0’na,Radiboşlu Molla Hasan’ın kızı Rükiye Anam…Keşan da vermiş hakkını, gelince zaman1971 de yılın annesi seçildi anam....Ne yazık kiçok uzun süre dayanamadı yaşamın zorluklarınakırık kanatlı bir mübadele kuşu olarak yaşayanyetim ve öksüz babam.Nihayet,elleriyle ördüğüEski Mektep Sokak8 numaralı dam'ından
1964 yılındakatıldı ilahi mübadele'ye....gün 5 nisan..Şimdi, Tepe Mezarlık’taki kabriyıldızları seyreder her akşam!...Mehmet, Fethi, İrfan, İsmail ve Saadetcennette kanat çırparkenBabalarının bıraktıkları yerdenyaşamayı becerdilergeride kalan altı kızan;Fethiye, Alikoç, Firdevs,,Feride,Çetin ve ihsan.....İlahi mübadeleye kadarmücadeleye devam!……*****……..15.Mayıs.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir rüya bir yorum!
Hiçbir bağlantım yokturama Eskişehir’deyim!Niçin Eskişehir’deyim, bilmiyorum..Çünkü rüyadayım.….Ablam içerden seslendiğindeKeşan’daki eski evimizin bahçesindeydim
“-Aliii, gel! Nur yağıyor evimize!Alii gel, gel! Nur yağıyor evimize!Gitmedim! .Niye nur yağsın ki evimize?..Ablam yetmişinde bir kadınyanlış düşünüyor yine!Acele etmedim bu yüzdensonradan giriverdim içeriye..Şaşakaldım salona girinceNur yağıyordu salonun içine!Nur yağıyordu evimize!
Ellerimle tutmaya, okşamaya çalıştım onlarıTutulmadılarEllerimi acıtmadılar…Pırıl pırıldı odaIşıl ışıl nur yağıyordu evimizeAyak üstü, içimden dua ettim Rabbim'e
-Allah’ım ne olur rüya olmasıngerçek olsun bu olay! diyeÇimdikledim kendimiacıdı sanki, “gerçek! ”dedim.Sevindim!…Anam belirdi bir anda yanımdaAnam gelmişti evimize!-Hoş geldin anam!Hoş geldin evimize!Sarıldım anacığımaöptüm, öptüm..Ayrılalı yirmi beş yıl oldu neredeyse.-Annem sen mi geldin?- Evet! Dedi, belli belirsizce.-Evet, ben geldim!Dudaklarıyla demedi ama,ben duydum yine de“Evet! ” dedi anam bize!..Sırtında kendi ördüğü hırkasıyla-Kardeşlerin nasıl? Diye soruverdi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ağzıyla demedi, ama ben duydum yine de?-Nasılsınız? diye sordu anam bizeUzun uzun anlatmak istemedim-İyiyiz anacığım, iyiyiz! dedim sadece…….İçimden çabucak dua ettim Allah’ aÜç kulhuvallahibirkaç Elham..Aklıma ne geldiyse..N’olur Allah’ım bu rüya değil, gerçek olsun, diyeSarıldım anama, sarıldım, özlemle...-Neden bana doğru bakmıyorsun? dedim.Bir şey demedi anam,vardı bir hikmeti herhalde!Varmadım üstüne!Ben de bakmadım anamın gözlerine…...Kalabalık bir insan topluluğu içindeyimAz sonra, teyzemin kızı geldi buraya-İnanmazsını ama nur yağdı! dedim “evimize”Annem geldi evimize..Cevap vermedi teyze kızı..Baktı sadece..Anlamadığım bir kargaşabol insan vardı çevremizde..Eskişehirde’y mişim!Neden Eskişehir’deyim,düşünemedim nedense....Sonra düz, geniş şose bir yolda yürüyorum..Arkadan bir araba çarptı ayağımın birineAldı götürdü topuğumun biriniAldırmadım! .Yaşıyorum ya, yeter!Yürüdüm sendeleye sendeleye
Bir mahalledeyim şimdi de.Bir sokaktan gençler çıktı önümeDediler ki:-Sen bizim arabamızın tekerini patlattın,parasını öde! ..Dedim ki:-Siz çarptınız arkadan bana!Çoğalmaya başladılar etrafımdaÇoğaldılar..çoğaldılar..Niyetleri kötüGeri geri çekiliyorumGeliyorlar üstüme üstümeVazgeçmeye niyetleri yok gibi...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yanımdaki binanın camından seslendi biri:-Korkma! Para verme! Para verme!..Dedim ki onlara:-Ben öğretmenim!Yalan söylemem! Gençleri de severim.Sizin bu yaptığınız zor geliyor bana!Arkadaşınız çarptı bana!……Gençlerbirer birer geriye çekildiler hep birlikte..Haberiniz olsun öğretmenlerSanırım itibarımız var ötede!..Girdim, bana seslenilen binayaBaktım tertemiz koltuklardapırıl pırıl resmi elbiseler içindegenç subaylar oturuyor yanyanaGeldik göz gözeSelam verdimSelamımı aldılar birlikteBaktılar ışıl ışıl gözlerle0turdum yanlarındaki koltuğa..……Az sonra, bir kır yolundayım..ağacın üzerinde bir gençbülbülleri çağırıyor ıslık sesiyleama ne ıslıkhayran oldum bu sesedurdum dinledim..orda olsaydınız da dinletseydim size!….Bir kuş yuvası var gencin sırtındaincecik dallardan bir yuvagenç yuvayı bağlamış sırtınabülbülünü çağırıyor yuvanın içineyuvada kuş tüyleri çarpıyor gözüme..Yanık ıslıklar yüreğimi dağlıyor nedense!selam verdim bu genceselam aldı, yürüyoruz sessizce..Uyandım!Aklıma ilk gelenÇanakkale şehidiöğretmen Etem oldu nedense....Öğretmen Etem nereli bilmiyorumama ben Eskişehirdey mişim,kim götürdüyse!….Bu genç,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Arıburnu’ndaanasına yazdığı son mektubundabülbül seslerinden söz eden Öğretmen Ethemolmalıydı bence....-Ey öğretmenler, sanatseverleröğretmen Ethem’in selamı var hepinize.…Yoldayız,bir şeyler anlatmaya çalışıyor banaDedim:Ben buralı değilim! Bir iş işin geldim, sadece..………..Bir şeyler yediğim park sahibiyle karşılaştım.bir yerde-Yemeklerin parasını ödemedin! dedi bana-Ay Allah! yeminim olsun.telaştan unuttum, dedim...-Hemen geliyorum vermeyeAma yine gidemedimRüya bu!Olaylar engel oluyor ne hikmetse.
Bir başka yerdeyim şimdi de-Ey park sahibi!Ne yediğimi hatırlamıyorum ama, borcum borç!Yediklerimin parasını ödeyeceğim oraya gelince!..Yine anamın evindeyimAnamın gözlerine bakıyorum..Yan yan bakıyor anamİçimde bir burkuntuBelki de suçluluk duygusuÇünkü anam, âmâ gitmişti öteye!Yeşil yelekli anamözür dilerim, hata bizdeyse! ..…….Rüyamda nur yağdı evimize
Bence bu gece,şehitler anamı getirdiler evimizeTeşekkür ederim şehitlerTeşekkür ederim hepinize!…………………….*…….16.03.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Sevebilsem!
Bir sevsem,Bir sevebilsem!Öyle bir şiir yazacağım ki sana
Leyla ve Mecnunşapka çıkaracak aşkımıza!
Fark etmeyeceksin açtığını çiçeklerinAşkın çiçeği açarken bakışlarımda
Şaşıracak bütün şairler,dünyayı taşırken sırtımda!
Belki bencillik olacak amma
Bir avucumda sen olacaksınAşkım, diğer avucumda
Gerisine aldırma!………….*………..
19.05.2008.pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim Hikayesi
....Fatih Sultan Mehmet’in torunu,Edirne-TuncaNehri kıyısındaki -Unesco tarafından Dünya MirasıGeçici listesine alınan- II.Bayezıt Külliyesi’ni yaptı-ran II.Bayezıt’ın oğlu olan ve sertliği ile meşhur 0s-manlı Devleti’nin dokuzuncu padişahı Yavuz SultanSelim’in, sırtında çıkan bir çıban yüzünden öldüğünüyazar tarih kitapları..…İşte bu çıban yüzünden ölüm döşeğinde, son anlarınıyaşadığı anlaşılan padişaha, yanından ayrılmayan, padi-şahın can yoldaşı, Çelebi Hasan Can,teselli vermek vepadişahı ölüme hazırlamak için:-Hünkarım, anlaşılan artık Allah ile beraber olma vaktiyaklaşmıştır..Allah’a dua etme zamanıdır, der demez,Yavuz Sultan Selim, can havliyle fırlar yerinden:-Bre Hasan! Sen bugüne kadar kiminle beraber olduğu-muzu sanıyordun? Der....İşte onaltı yüzyılın ilk çeyreğinde, sanırım Çaldıran Mu-harebesi öncesinde, bu padişah ile Şah İsmail’in arasıçok gergindir...Böyle günlerden birinde, Şah İsmail, YavuzSultan Selim’e bir sandık mücevher gönderir..Yavuz Sul-tan Selim’in önünde açılır sandık…..mücevherler sandık-tan alındıkça, dışarıya pis bir b..k kokusu yayılır..Mücev-herler azaldıkça, çevreye yayılan b..k da kokusu da artar..Şaşkınlık ve korku içinde sorar Yavuz’a vezirler:- Bu elçilere ne yapalım hünkarım?-Bir şey yapmayın! ..Siz de Şah İsmail’e bir sandık dolusumücevher gönderin! Diye emreder Yavuz.....Mücevher dolu sandığı alan elçiler, Şah İsmail’in huzu-runa varırlar..sandık açılır…mücevherler sandık içindenalındıkça çevreye mis gibi bir gül kokusu yayılır..mücev-herler alındıkça yayılan gül kokusu çoğalır....…Bu olay üzerine bir mesaj yollar Yavuz Sultan Selim’ e,Şah İsmail..-Bunu anlamı nedir ey Selim? Biz sana b..k kokulu sandıkgönderdik, sen bize gül kokulu sandık gönderiyorsun …Korktun mu, söyle! ? …..Bu mesaj üzerine Yavuz Sultan Selim de şu mesajı gönde-rir Şah İsmail’e:-Herkes karşısındakine yediğinden ikram eder!..Sonunda bu iki büyük Türk liderinin orduları Çaldıran'dabirbirlerini yerler! .....Atalarımız ne demiş:“Ne verirsen elinde, o gelir seninle”ve " Ne ekersen onu biçersin"...Şimdi soralım kendi kendimize:...Birbirimize ve dünyaya güzel sözler söyleme, yumuşakdemeçler verme zamanı gelmedi mi hala?***27.Kasım.2016..01.aralık.2016 tarihinde Keşan-Medya Gazetesi'nde yayımlanmıştırNot: Yazıda geçen öykü Google'den okunmuştur
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Uzaylı'ya SMS
Uzaylı dostum,SMS’ni aldım ve çok memnun oldumBen ayrıldıktan sonraOralarda ne var ne yok diyorsun
Anlatayım sevgili dostum:..İnanmayacaksın amaAğaçlar yeşilÇimenler yeşilGökyüzü yer yer masmavi hala …..*…..Değişmedi değil,Bazı şeyler değişti elbetÖrneğin; Banka kuyrukları bedavaHastanelerde muayene olmak sıraylaSu, parayla..Hani o insanların içine girip çıktığısaatte 100-140 km hızla giderkenarkalarından duman çıkarandört tekerlekli şeyler var yaOnlara araba diyoruz burada..Bacalarından duman çıkaranlara dafabrikaUzaydan gördüğün mavi okyanusları dakirlettik onların atıklarıyla…Bir de 0Bam! ..Bum! sesleri nedir? diyorsunSorma!…Onlar en büyük utancımızBu yüzden gelmediğinizi biliyorum Dünya’ya!…Gittiğin günden beriGönülleri boyamaya çalışıyoruzMavi ‘yle beyaza…Maalesef başaramadık hala…22.mayıs.2015-Keşan.........***.........Mavi: Tertemiz gökyüzününBeyaz: Saflığın, kirlenmemiş gönüllerin, barışın, sevginin, paylaşmada kaynaşmanınrengi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Yağmur Damlasına Vuruldum!
Hazandı..Yoruldum!
Haziranda duruldum!
Tıp! dedi.Başıma düştü.
Bir yağmur damlasıylavuruldum!
Yaprak oldu dalımdasu oldu göllerimde.ışık oldu gözlerimdebereket oldu ekmeğimdesöz oldu sözlerimdebeynimde rüzgar…
Melteminde savruldum!
Ben oldum!
Ayıldım!
Açıldı sırlar kapısı
Göründü hazine!
Nur oldum!
Bir yağmur damlasına vuruldum..
Küresel ısınmayla soğudum!İklim değişikliği ile kurudum!Kanat taktım, kuş oldum!
Yürekte sevgi oldum.
Nehir oldum,..……………….gönüle doldum!
“Elçiye zeval olmaz! ”Zeval oldum!Dünyadan kovuldum!Ruh oldum!
Bir yağmur damlasıyla vuruldum!
Br yağmur damlasına vuruldum
0'na doldum!..................***...........
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Yaz Gecesinin Anatomisi..
Aniden uyandımGeceye dayandım!Saat 4oo....
Saatin 'tik..tak'.ları,saniyelere rendeliyor zamanı..tik..tak..tik..tak..tik..tak..
Bağırmıyor zaman!
Ölüm sessizliğinde bir gece..gecenin koynunda binbir bilmece!
Dolunay gülümsüyor gözlerime sessizce,....................................dalların arasından.Ve ruhum............hala kurtulamadı.................beline çöken yalnızlığından!
Yaprakların fısıltısı geliyor...........................................dallardan.Denizin aşk sesini duyuyorum uzaktan.şarrrlll…şarrrrrıııııllll..şarrrrrrlll..!
Vay be!karanlığın bile sesi varmış,...........dikkat edince farkediyor insan!
Göz kırpıyor yıldızlar sahile,Göz kırpıyor, denize aldırmadan!
Saatin çarkları..................eritiyor geceyi................................. akıyor zaman..!
Yavaşça sahile yaklaşsam,..........................usulca sokulsamDeniz,......çeker miydi ellerini kumlardan!Sanmam!
Bir baykuş öttü karşı bacadanKuku...mavvv….kuku..kuku..mav..
Yavaş olun!.....................der gibiydi uzaktan.
Bir cırcır serenata başladı şimdi decıııırrrr….cııırrrr..cıııııır...cııırrr..
Un ufak oluyor zaman!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sen düştün bu anda aklıma...,.................sen düştün anlamadan!
“Bitmiyor ayrılık.....dinmiyor gözyaşı….”............şarkısıyla.................döküldün dudaklarımdan!Ay Allah!nerden geldi aklıma şimdi bu ayrılık şarkısı..Eskiyen yılların eskimeyen hatırası...
Yıl 1983...Bodrum’da bir öğlen sonrası..Birahaneler Sokağında bir mekan.Dışarıda masa....masada bira bardaklarıBardaklarda bira mayası!İyi giyimli birkaç adam
Tanıdık bir müzik yayılıyor plaktanhicraaan..! ....hiiicraaan yarası..”
Ve masada bir gönül ağrısı!Sanat Güneşi'miz Zeki Müren..!
Trakya Üniversitesi’nden..........bir grup öğrencimle birlikte,ışıksız kalmaktan,ama yanmaktan da korkan........................birer ürkek kuş gibiYaklaşıveriyoruz masaya yan taraftan
Aynı nezaket.. aynı endam........Paslanmayan bir zaman parçası,.............bir elmas gibi düşüverdisiyah beyaz iki film karesi üstüne;Bodrum’da,birahaneler sokağındabir birahanenin bahçesindeZeki Müren'le yaşanan bu an.........Pattttt! .O da ne!Şimdi de bir erik düştü ocağından!
Vay canına!ne kadar da çok ses çıkarırmış..........................altı üstü bir erik,...........................düşerken dalından.Kopardı beni anılarımdan!
Zamanın semayı.............. maviye boyandığı bir an..Gökyüzü,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
açık mavi bir gül gibi bakıyor gözlerime..............................dolunayın arkasından..
Acaba dedim,acaba dedim o an;bizler de,şiir sessizliğinde bir ses çıkarır mıyız,Zamanın saniyelere bölünmediği diyara uçmak için,bu erik gibi düşerken....................................hayat ağacından!tik..tak..tik..tak..bölünmeye devam ediyor zaman..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Yudum Mey Gibi..
Kadehte sunulmuş bir ömür buldumBir içtim, kadehin dibini buldumArdımdan “bu berduş! “ diyenler olduDoğrudur, çünkü ben çok sarhoş oldum!……………...*Küllerin içine gömülmüş kordumGördüğüm düşleri hep hayra yordumBen aşkı bu meyin içinde buldumBir yudum mey gibi bitti şu ömrüm………………*Zamana direnmedim, kadere uydumBir kadeh mey ile dünyaya doydumBu sarhoştur dediler, diyeni duydumBir yudum mey gibi bitti seneler.........................*Meyhane kapısını son kere vurdumDedim ki; hey hancı, saati kurdum!Dünyaya bir daha gelirsem eğerBu meyi içeceğim hep yudum yudum
Bu ömrü içeceğim hep yudum yudum!……………….*12.07.2010........................*****...................................İlk kıta şöyle de olabilir:................*................Kadehte sunulmuş bir meydi ömrümBir içtim kadehin dibini gördümÇabuk bittiyse de ben onu ördümBir yudum su gibi geçti yıllarım..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bizden Sonra Keşan!
Bizden sonra Keşan'a yine karlar yağacakBabalar, çocuğuna kardan adam yapacakKimi, camın ardından, yağan kara bakarakYarın ki umuduna geçmişi anlatacak*Kiminin ak düşecek sırmalı saçlarınaSonbahar düşer gibi ağaç yapraklarına.Gönüle huzur veren minik kuşlar konacakHastane Yolu'ndaki çınar ağaçlarına*Son cemre de düşünce Sarıkız'ın kaşınaGençler yine gelecek şu Şehitlik Parkı'naVatan için can veren kahraman MehmetlerinDualar edecekler, o asil ruhlarına*Kimi ağaç altında, kimi havuz başındaKimi de yola bakan camların arkasında0turarak tertemiz çiçekli masalaraSohbetin lezzetini katacaklar çaylara*Yani bahar gelecek Keşan Sokakları’naYeşil yaşmak takacak ağaçlar başlarınaSerçeler,Bağ Yolu’nda boy veren bademlerinTürküler yakacaklar çiçekli dallarına*Ve haziran ve temmuz..gelince Korudağ’aİnsanlar koşacaklar Saros’un kollarınaSaros’a gidemeyen binlerce Keşanlı daPeşkiri serecekler Gemici’nin Parkı’na.*Kimileri bu parkı cennete benzetecekKuğulara bakarak ona dua edecekTahta oturaklarda birkaç bardak çay içipSöğüt gölgelerinin sefasını sürecek. *Minübüsler gün boyu umutlarla dolacakBir genç, belki yerini bir yaşlıya sunacakYine güneş doğacak bizden sonra Keşan’aKararan tüm akşamlar umutla ışıyacak*Kimisi kahvelerde pişpirik oynayacakKimisi spor ile sanatla uğraşacakKimi Değirmentepe, kimi "Yenimacır'daKimi de Çamlıbel'de köfteye saldıracak
Kimi de uzun uzun kavakların altındaDaha güzel günlere kadehler kaldıracak*Yaşlıların yerini elbet gençler alacakKeşan'ın her yerinde onlar kanat çırpacakKimi ailesiyle, kimi de sevdiğiyle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan Caddeleri'nde kol kola dolaşacak..*Fakülte tarafında uçurtmalar uçacakÖğrenciler elele oyunlar oynayacakYedi renkli maytaplar patlarken gökyüzündeKardeşçe yaşamanın huzuru duyulacak.*Kale’nin zirvesinde sallanacak albayrakHalay çeken tepeler insanlarla dolacakSivritepe yanından geçen otobüslereSevda yüklü gönüller mendiller sallayacak*Her gönül, peteğinde has balını örecekBitmez sanılan ömür anlamadan bitecekŞahin bakışlı gönlün bütün hücrelerineİsyansız bir sükutun ağırlığı çökecek*Keşan’ıma her gelen bir gün mutlak gidecekKimi ocak sönerken kimi ocak tütecekVe bir gün, bizim için okunan salah sesiYüksek minarelerden semaya yükselecek.*Biz musalla taşında beklerken öyle sessizSevenler mahsun mahsun bakınacak, çaresizGezdiğimiz sokaklar, kaldırımlar ve parklarKollarını gençlere açacak artık bizsiz*Yasa bu; bizden sonra yaşam devam edecekKeşan, bir manken gibi dört mevsim giyinecekKor’un düştüğü yerden çıkan hıçkırıklara“Hayat budur bi tanem, yola devam! ” denecek.........................***.........................0cak.2006-keşan-ant.coma kayır tarihi08.aralık.2016 tarihindekeşan-medya gazetesi'nde yayımlandı.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bizim Çarşılar
Ne rüzgar uçurdu, ne sel götürdüBizim çarşıları zaman süpürdüKalmadı çoğundan bir küçük anıAdlarını andıkça gönlüm köpürdü *“Kunduracılar Çarşısı” deri yüzdürttüNice büyükbaş hayvanı erken öldürttüÇarıklar, çizmeler, gıslavet… derkenBütün tabakhanecilerin yüzün güldürttü *Düdük öttürürdü bekçiler yoldaMillet rahat etsin diye “Yağ Pazarı”ndaŞimdi ne Derici Ali.. …Mısırlı İsaNe de şırlanyağından eser var burda *Değişmeyen ne var ki fani dünyadaGönül ister, geride hoşça bir sedaAyakkabı dikerken Gülmez MustafaDerdi ki: “Ahh oğlum ansa arada! ” *Az ilerde parlardı aynalı çarşı!Adı “Abacılar ”…………………..çeşmeye karşıGörünüştegenç gibi dururdu ammaOldukça eskiydi çarşının yaşı *Yok oldu abalar, kaput bezleriLofçalı, Banguoğlu, Çuhacı…Sabri..Büyük tahta tezgahlı o dükkanlardanDomina sesleri gelmiyor şimdi *“Demirci Çarşısı “ysa demirden diyarBu sokak bana hep efsane kokarÇekiç, örs ve demirden çıkarken buharDemire ruh verirdi örste ustalar. *Alınteri bilmeyen buradan toplarKörüklerin karşısında damlayan onlarTırnaklar, toprağı yolmasın diyeKazma, kürek yapardı burda ustalar *“Arabacılar Çarşısı “ysa yapraksız baharTaksiler, traktörler ….sanki otogarKalmadı belleklerde rahvan giden tayDemir çember tekerli o arabalarVe “Çömlek Pazarı”ndan bir tek yadigar *Boynundaki torbadan yem yiyen taylarDevelerin, tımara durduğu hanlarAramaya gerek yok, her biri hayalGeçmişim buradan pek mahzun bakar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*PTT önündeki parkeli bulvarBorsa Sokağı’yla buraya çıkarGönlüm işte tam burda bir heykel arar
Mermerin üstünde; ÇÖMLEK,TESTİ, NALSırt sırta bağdaş kurmuş, bizlere bakar!……………***……………….
01.08.2008.Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bocuk Geceleri -(Anı)
Türk geleneği midiryoksa Balkanlarda,hıristiyanlarla birlikte yaşayanmüslümanların
hıristiyanlardan aldığıbir ortaçağ geleneği midir,…..……………………bilemem!..Anlaşılan odur ki;0smanlı Devleti'nin son yıllarındauğradığı yıkımlarının acısınıdoğduğu toprakları ve evini terketmekle yaşamışve bu yüzden iyimserliğini yitirmiş olan ninem..Miladi takvime göreocak ayının en soğuk günlerinden birinde
“Bu gece,dışardaki su donarsa; hıristiyanlarınSu donmazsa,müslümanların işi yolunda gidecek” derdi,........................................................her demSokaklardaki zemheri soğuyuhayvanlara bile kök söktürürken!
0 gece kabak tatlısı yenirakıtma yapılırbilmeceler, maniler söylenirmasallar anlatılırgülüp eğlenilirdi
Bu gecekabak tatlısından yemeyenin evinebocuk gelirdi!
Bocuk;kabak tatlısı sevmeyenbeyaz çarşaflı uğursuz biriydi
Evine bocuk gelmesini istemeyenlerBu gecede kabak tatlısından yemeliydi
Bu yüzden,hısım akrabanınve konu komşunun toplandığıbu eğlenceli sohbet gecesineBOCUK GECESİ denirdi...Ama elbette asıl amaçbirlik ve beraberliği pekiştirmekti.……..***…..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu gecenin özelliğini daha iyi anlamak içinzaman makineme binelimve çocukluğuma aito günlere bir gidelim.…0 zamanlarsadece doğuda değilKeşan’da da yollar bozuktu...Toz, toprak, çamur, karsazla örtülü kerpiç evlerve çarıklı adamlar …………………………çoktuapartman..TV…bilgisayar yoktu
Yapraktan çokşapkalar uçuşurdu yollarda!
Ve babalar,ekmek parası içinkuşluk vaktinden çok önce koyulurdu yollara
Ne elektrik direkleri vardıNe de kentten köye uzanan asfalt yollar
Gökyüzünde turnalar uçar“telgrafın tellerine kuşlar konar”dı
Bir acaip konuşurdu……………………telgraf direkleriNice gönülleri sevindirirnice gönülleri üzerditelgraf telleriyle sılaya ulaşansevda haberleri
Leylekler yuva yapardı evlerin damlarındaBu yüzden ağzımızdan düşmezdi
“leylek leylek havada” türküsü,……….…………………oyunlarımızda..Uzaklardançakal, kurt sesleri duyulurdu,………..…………….kar yağdığındaKapılar,üst pervazlarına kadar karla dolardı…….….………………….zemheri ayındaMeşe odunu getirmeye gidip te gelmeyen“donmuş insanlar' bulunurduKorudağ 0rmanı’nda..Buzdan yapılmış kılıçlar sarkardı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
saçaklarda..
Yani93 harbinde Balkanları terk edipgöç yollarına düşenatalarım kadar yoksulduk çocukluğumuzda
“Tuna nehri akmam diyor” türküsü vardıhep dudaklarımızda....Ve ellerimiz,soğuktan morarsa da aldırmazdıklastik ayakkabılarımızın insafına sığınmışayaklarımızlabuz tutmuş sokaklarda düşe kalka kayardık.*Dolunay,floresan bir ampül gibi parlardı gökyüzündeGaz lambaları isli bir alevle yanardı evimizde…Bekçi düdükleri çınlardı karanlık sokaklardanbir varmış bir yokmuş sesleri gelirdiocak başlarından..Diyelim ki komşunuza gitmektesinizduvarlara tutuna tutunadolunaysız bir akşam
Aniden bir köpek kalkıverse bir köşedenYa da bir kuş, kanat çırpsa ürkerek tüneğinden
Sanırdınız ki,bütün şeytanları inivermiş semanın,gökyüzünden
Ne kadar çok çocukaltını pisletirdi bu yüzden
İşte böyle gecelerde dökülürdükkaranlık sokaklarabir tat almak için zemheri gecelerinden
Kahkaha sesleri duyulurdubocuk gecesi yapan evlerden
Bazen mısır kaynatırdıBazan de cin mısırı patlatırdı annem
Üstü asma yapraklarıyla kaplımısır unundan yapılmış “Çıplak “ böreğini isene güzel pişirirdi ninem..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hele o şekerli beyaz şamka kabağınaunutulmaz bir tat verirdi annem
Bu gecelerdekabak tatlısına naz yapılmazdı.
Naz yapana;-Hadi ye! Yoksa evine bocuk gelir,evinizin beti bereketi kalmaz ha!....................................diye kızarlardı....Laf aramızdakabak tatlısındanve akıtma’dan çokkabak böreğinden hoşlanırdım ben.
Bir dekavrulmuş karpuz- kavun çekirdeklerini yerkençıkan,çıtır çıtır seslerini dinlemekten.
Bir desokağımızdan geçen bozacıların“Bozaaa! Bozaaa! seslerini işitmekten..Zemherilerde,konu komşu bir arada olmakgüç kuvvet verirdi bizevecin, peri masalları dinlemekkorkulu bir tat katardı gecelerimize...Hiç unutmam,çocukluğumda karanlığın sesi çoktu!
Çünkü her karanlık köşeden,ürken bir hayvanın kıpırtısı duyulurdu.
Bu yüzden masalların cin’i, perisi,öcüsü, cadısı boldu.Bizim öcümüzün adı…………genellikle BOCUK olurdu.Herkes bir bocuk masalı uydururdu...GECELERİ,bakınca odamın duvarlarınayatağımın içinden
Titrek gaz lambası ışığındaaskılarda asılı duran elbiselerbeyaz gömlekli birer bocuk gibi görünürdü….………………………….gözüme bazen..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çekince yorganı üstümezor nefes alırdım, şüphedenBelki beni yer diye, “gülyabani”ye benzettiğim o müphem!
Hey gidi zemherideiçime korku salan öcülü gecelerim!
Hey gidi böyle gecelerdedomuz ve acıklı Balkan Savaşı öyküleri anlatanBalkan kokulu büyüklerim!..Ampüller geldi de karanlık sokaklarakayboldu öcüler, cadılar, bocuklar………………….zemheri gecelerinden
Diyorlar ki şimdi insan severler,..................................................hep birdenBocuklar mekan değiştirdiler, muhterem!
Uğursuzluk bocukta değil;tembelliktebatıl inançlardave yardımlaşmadan kaçmaktadır
Bereket;bilimsel akılla örülmüşinançlı çalışmadadır.
Artık bocuklar,kabak tatlısı yesen de yemesen deaydınlatılmış gecelerde yoklar
0nlar,masum bebelerin üzerine düşenbombaların içine saklandılar!……….****…….
Ocak.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
BODY bgColor=#59A3FEcentercenterBir Gül!
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='http://img88.imageshack.us/img88/2726/gll4yo.jpg'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'Her günbir duble rakıbir paket sigaraiçeceğime
Her günbir gül alırımbir sevdiğime,deneyin bir kere!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
BODY bgColor=#59A3FEcentercenterYoldaki Gül!
<BODY bgColor=#59A3FE><center><imgsrc='http://www.sitem.gen.tr/wp-content/kirmizi_gul_resimleri_01.jpg'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'Hazandı.Duvardan yola sarkan,kan rengindebir gül vardı!
Gül,yola bakan yürek içinvaha’ydı!
Bir genç geldi,gülü dalından aldı.
Dal sustu!Yol sustu!Gül sustu!
Güle bakan yürek sustu!
Gözleri karardı yüreğin bir an.Sevdiğine sundu gülü genç adam
Kız güldüOğlan güldü.Yürek üzüldü.
Çözemedi yürek,hangisi güzeldi!
….*****….31-10-.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Boyacı Çocuk!
Taka taktak..tak..
Boyacı çocuk.....................sandığa vurur.
Emeği......vurduğu boyada kurur
Hayatı fırçalar.............fırçalar durur!
Üzülürüm..üzülürüm......................elimde değil..
taka taktak..tak..taka.. tak.. tak!
Boyacı çocuk..................hayata vurur
Vurduğu boya..................içimde kurur
Fırçası.............gerçeğin................yüzüne vurur
Yüreklerimiz,çocuk yüreği renginde...............................bizim
kırmızıturuncusarıyeşilmavilacivertmor..
Siyahı renk bilmeyiz.............biz öğretmeniz!
Onların yüreklerine benzer.......................yüreklerimiz.
Çocuğun karnı...................boyayla doyar!Boyacı çocuk,.................hayatı.....................siyaha boyar!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
............o............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu Memleket Benim!
En güzel deniz Ege DeniziEn güzel körfez Saros KörfeziEn mutlu gönül benim!
Suya düşmüş maviyi.......................ilk orda gördümSaros, ilk göz ağrımdır benim
En güzel dağlar KorudağlarıEn güzel çamlar.benimİlk orda dinledim kuş sesleriniilk orda dinlendim
Korudağları dünya cennetim benim!
Cızbız yaptım mangallarındaİp atladım....top oynadım topraklarındaYaslanıp çamlarına Dokuzdere'ninKozalak topladım ağaç altında
Olta attım Kocadere Suyu'naÇamların altında çimlere yattım.Kulağıma takıp küpe çiçekleriniYumurta Tepe'de sırt üstü yattımveekşi Kuzu Kulakları'nın tadına baktım
0turdum bir gün Sivri Tepe'yeuzaktan İstanbul Yolu'na baktım
Çoban köpeklerinden........korktuğum günler de olduBelki daha önce size anlattım
Tuttum, el ele vermiş tepelerin elindenBaşaklara...ayçiçeklere şaştım
Üzüm topladım bağ asmalarındanBadem ağaçlarından çağla
Ve.çok sohbet ettim Bademlik'tealçaktan uçan kuşlarla
Sonra, Saros'u gördüm bir günKeşan Kalesi'nden bakınca
Bu yüzden benimdir bu tepelerbu kırlar....bayırlar...çiçek açmış ağaçlarBağlar Çeşmesi...benim!
Doğduğum günden beri görürüm onlarıEn mutlu insan benim!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yemeni takar bayırlarımBindallı giyer kırlarımOrdadır en sade güzellikler,..................en bakir anılarımBir gün yok olurlar mı diye korkarım
Gelincikten gelin yapardımSarmaşıktan çelenk takardımPapatyadan fal bakardım.
Sultan çiçeğine.....Deve Dikenine...Hatmi Çiçeği'ne...... ebe gümecine........................................hayrandım.Onlara memleketim kadar..........................güzel bakardım
Sonra sokaklarımbenzemez hiç bir sokağa;"istop " oynadım........................top oynadım...
Kaydırak bile kaydırdımEski Mektep Sokak'ta kızlarla,.....................................aldırmadım!
Mors oyununda ütüldümUzun eşekte güldüm.............o sokaklarda üşüdüm.....................o sokaklarda düştüm..Neden şimdi böyle mahsun dururlar,...........................................üzüldüm!
Hep gülsün sokaklarımÇağla koksun kırlarımÜzüm yapsın bağlarımCennet olsun dağlarım
Türkülerde söylensin.................................Keşan'ım!1994-Keşan....11.06.2006.ant.kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu ne hovardalık kardeşim?
Evren, 14,5 milyar yılDünya,4,5 milyar yıl yaşındaymış bu gün
Bizler de,son iki yüz bin yılında var olmuşuzbu değişimin
Evrimle mi olmuşuzbirdenbire mihala çözemedik kardeşim
Sanki yaratılan her şey bizim içinhava,su,toprak…besinlerve bütün nimetleri evrenin*Tamam danimetleri sınırlı olduğuna göre……………….bu gezegenin
Neden bu tüketim çılgınlığıNeden bu umursamazlık kardeşim?
Nedenölçüsüzce kirletip duruyoruz dünyayı *Ey insanoğlu!İntihar etmek midir niyetin?
Bu son uyarımdır, bunu bil! !
İyi düşün, çabuk karar verÇünkü dönüşü olmayabilir bu gidişin..….*…31.ocak.2017..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu Yüzden
Gençliğimi gurbette harcadım geldimGurbetin kokusunu bilmem bu yüzden.Yalnızlığı yaşadım, hasretlik çektimDağların derdini bilmem bu yüzden...…..…….*………….Ay değil, yıllarca çocuk okuttumHer türlü çiçeği sevmem bu yüzdenBir ömür onlarla koklaşıp durdumGönlümün çocukluğu biraz bu yüzden!..…………*…Çamurlu rüzgarlarda ıslandım geldimÇamurun adını, sevmem bu yüzden“Altın çamurlansa altın kalırmış”Altının değerini bilmem bu yüzden.….……….*…İftiranın hasına uğradım geldimİnsanlara güvenim gitti bu yüzdenKin tutmadım kimseye yeminim olsunGülmeyi unutmadım işte bu yüzden..…………*…..Dostlarıma inandım, güvendim geldim“Eski dostlar ”şarkısını sevdim bu yüzden.0nların yerine dost koyamadımDostların kızması bana bu yüzden...……….*……..Şiir gibi yaşadım, acılı şiirAcılı şiirleri sevmem bu yüzden“Taze midir bayat mı beyaz yumurta”Yapmasam da anlarım, işte bu yüzden!………..***……....
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buğday harmanı Destanı-4-..'İbrahim ve döven taşı'
Harman yeri tozlu olur İbrahimSaman kaçar gözlerine, kaşınaHarman yeri zorlu olur ibrahimGüneş çarpar, bakmaz gözün yaşına………….*…….Bir susağı ikiye böl İbrahimTut sapından boşalt suyu saçınaBoş konuşma “susak” derler İbrahimHarman yeri çok ders verir insana.…………..*….22.01.2009Döven taşı keskin olur İbrahimBıçak olur buğdayların sapınaSürter isen bir taşını taşınaAteş çıkar, yangın olur İbrahim.…………..*………….Döven taşı çakmak taşı, bilirsinDöveninde tamam ise, iyisinTer dökmezsen sen tembelin birisinDöven taşı çok iş görür İbrahim.……......*.....Buğdayları başaklardan ayıranSaplarını saman saman doğrayan0 çağlarda, biçer döver sayılanDöventaşı değil midir İbrahim..Benzemez o, ne domino taşınaŞakur şukur öten okey taşınaTerin yoksa, hiç göz dikme aşımaHarman yeri çok yoruyor İbrahim!..Teker ile çağ kapatıp çağ açanÖküzlere boyunduruğu takanDövenlere döven taşını çakanİnsanoğlu değil midir İbrahim?...........*****........21.01.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buğday Harmanı Destanı
-1-0nlar,toprağın çocuklarıydılar.
tarlada toprakevde, hamur yoğururdular
Çatlak çatlaktı nasırlı elleriAncak yağmur yağınca düzelirdigüneşten yanmış esmer tenleri
Buğdaydan ekmek yapmak içinve ekmeği fırına atmak içinezbere bildikleri sekiz dua kadar değerlisekiz nesne vardı kutsal bildikleri
Güneş, hava, su, topraköküz, döven ve başaktı,….……………………......ilk YEDİSİ
Başağı,buğdaya ve samana çevirirkendermanı tükenen öküzüneçam kokulu dövenlerin üstünde.……………“deh haa! ” diye seslenenVe bu sekiz nesneyi verenebir yılın üçyüz altmış beş günü şükreden……………………ALINTERİYDİ,……...........................................sekizincisiBütün bunların semeresibuğday ve samandı.
Bu yüzden adları:Mısırlıoğlu İsaLigar AhmetGırbolu ŞakirUlus RecepRıza EfendiCürk Aliİmam MemetKara HasanMolla Ali MustafaKarolu HasanKumit Hüseyinİsmoğlu KadirGucuk NazifKel AliKamburun SaliŞakir Hocaya daAbdullah'dı!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hepsi birbirinden yamandıHer biri birer kahramandı
Haziran, temmuz ve ağustos ayındaharmanda yatar harmanda kalkarlardı
Buğdaylar ayrılınca sapla samanındanmuzaffer bir komutan edasıylagöç ederlerdi harmandan
Buydu,kavurucu yaz sıcağındabuğday harmanlarından elde edilen
Buydu mis kokulu buğday ekmeğinin cilvesive yere düşen her ekmek kırıntısınınüç kere öpülüpbaş üstüne götürülmesinin....................................................esprisi
Saman dediğim nesneysebuğday saplarının kuru küspesi
Çakmak taşlı dövenlerinkündeye getirdiği,kıymık olmuş buğday saplarıntüy gibi hafif hali
Yani bir nevi kuru ot;Vitamini yokproteini yokselülozu çok
İlginçtir;girdi mi işkembesine ineğinşekere çeviriyor onu metabolizmaenerji veriyor Sarıkız’a Rab’bim.………….*….Ey,bizi kahve köşelerinden izleyiphazıra konmaya çalışanve bu hayata isyan eden hımbıl İbrahimÖküzlersaf samanı sevmiyor, kardeşim!
Samanı kepekle karıştırıpbiraz suyla harmanlamak gerekbuna PAPARA diyor bizim milletHatta biraz mısır yaprağı da vermek gerek
0 zaman bir şeye benziyor nimet
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0 zaman yiyebiliyor ancak, samanı inekO zaman sütle doluyor memeleriVe ancak o zaman sağabiliyor bakırcığaFethiye ablamla Rükiye anam,.....................................................SÜTLERİHaydi, meltem sözlü Rükiye anambırak şimdi boş muhabbetleridoldur güğümleri
bağla Sarıkızı ahıramayala sütü yoğurdayap, bir yayık ayrantopla ayran üstündeki tereyağını
Koydomates ve biberlerle birlikte bir çıkın’a
yanına iki somunkepekli buğday ekmeği koymayı da..…………………………….unutma!..Doldur testiyi suylaiki baş ta kuru soğan
Haydi kocanın yanına yaylan.
Başlasın,buğdayı başaktan çıkaran harman
Öküzleri birlikte koşun dövenebinin şimdi dövenin üstüne
Deehhaa!
Başlayın türküye;inlesin bayır, dağ, ova
“Harman yeri yaş yeri “Oy Sanem, uğraş yeri! ...-Dehhhaaa!
Dönün, güneşin altında dönün!Mevlevi pirleri kıskansın sizi!..Güneş dikilince tepenizeçekilin bir ağacın gölgesine,açın peşkirinizi
koklayın,topraktan fışkıran ağustos sıcağı gibidumanı tüten ekmeğinizi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Vurun yumruğunuzu soğanın tepesineyumulun ilk önce cücüğüne
“allı turnam bizim ele varırsanşeker söyle, kaymak söyle, bal söyle”..Karnınız doydu, işe devamYoksa otuz günde zor biter bu harman
Ekmek bekliyor evde:Mehmet, Fethiye, Fethi, İhsan,İsmail, Firdevs, Feride, Saadet,Ali,Çetin ve İrfan
Hepsi bir futbol takımı ederBu kadar can, insanın iflahını keser!
Yeter Mısırlıoğlu İsa, yeter!Bu harman,bir tek öküzle bu kadar orandayı zor besler…………***…………………….19.01.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buğday Harmanı Destanı..-5-....(Son Dua!)
Ey İbrahim, diyorsun ki:“Son duayı unuttun! ”
Çok haklısın,o yıllardaben, dövende çocuktum!
Mor dingili arabayımarangozda unuttum!
Harman yeri kuru kalsınSarı saplar saman olsunFırın ekmek dolsun diyeGökte kuru buluttum!
Yağmur veren bulutlarıGökyüzünde ben tuttum!
Yağmur yağsa çamur olurBuğday, saman harab olurBütün emek heba olurArabasız ekmek mi olur İbrahim?
İnek saman bulsun diyeKiler buğday dolsun diyeEvin ekmek koksun diyeTekerleri ziftleyerekbir gölgede kuruttum....Arabayı yaptırdım daGeliverdim İbrahim...Yaba ile samanlarıÇuval ile buğdaylarıHarmandaki orandayıArabaya ben koydum
Samanlığı saman ileAmbarları buğday ileGönülleri türkü ileBen doldurdum İbrahim..Gacur gucur ede ede“Ohaa! dehaa! “çeke çekeYola saman döke dökedingiline oturdum.
0 samanlı yolları benYıldızlara ad koydumSon duayı hatırladım'Araba'ydı İbrahim!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şimdi harman tamamlandıKilerleri doldurdumEkmeğin destanınaÜç tane nokta koydum.……….*…….Türkiyem’i sevenlereBize ekmek derenlereCephelerde gidenlereGazi, şehit verenlere
Harmandaki erenlereAlınteri dökenlereBayrağımı bilenlereBirlik için ölenlereBir de selam yolladım...........*****....22.01.2009.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buğday Harmanı Destanı...(Çiftçiler) ...-2-
Ve siz;Medreseli İmam RızaÇakır HüseyinSoysal HasanYankafalı Hüseyin AgaDramalı Katrancı Hasan AğaSarıçan ÖmerArıtaşı KadirMolla AliKatip ArifRaşit KahyaAziz MemetKutmak HüseyinUzun SalihKuru MemetTenekeci KadirMeram AliÇolak ŞabanÇakır AbdülVe bütün çiftçiler..………………………..merhaba!
Sizler de başlayın harmanaHadi,çekin hep birlikte yürekten bir bismillah!
Yardımcınız olsunrahman ve rahim olan yüce Mevla!
Güneşin mührünü teninde taşıyan,ve yenile yenile güreşe doymayan pehlivan gibisamanla sarmaş dolaş olan buğday taneleri.dökülsün toprağa
Karışsın leyleklerin mutluluk sesineşapkalarınızın altından sarkan mendillerinizlekarınları çökük öküzlere haykırdığınız;…………...………....…“deh haaa! “ sesleri..…………Essin,temmuz- ağustos yelleri
ayrılsın samanındanyorgunluğunu üstünden atmışsafran gözlü buğday taneleri
Bitirin işleriToplayın düvenleri!
Hazırlayın toklularıtoplanın, Kurban Suyu' nun çevresindeher yağmur duasında olduğu gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
haydi, haydi..!............*****....19.01.2009..pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buğday Harmanı Destanı...(Kadın) ...-3-
Harmanla ev arasında;
rüzgarda sallananbuğday başağı gibi yürüyen
ve kucağındaki bebesiylekanguru gibi görünen
Mübarek elleriyle teknede hamur yoğuranher yıl bir çocuk doğuran
Tarlada, toprağın ciğerini kaşıyanHarman yerine ekmek taşıyan
Ve dübekte ayran dövmekte hünerliVe öküzleri tımar etmekle görevli..................................................sultan!Bacım, kardaşım,hısım-akrabam!
Yuvasının sadık kuşumeltem sözlü şahmeran!
Rükiye anamFethiye ablamEmine teyzemHatice halam!
Bu günlere nasıl gelinirdi;harman yerindeki kutsal kavganve bütün yorgunluğunuza karşıngülen gözleriniz,şefkatli sözleriniz olmasa
Pamuk gibi elleriniz nasırlarla dolmasa
Sütten ak,güneş yanığı alınlarınızharman yerinde solmasa,.................................................balam!....................……….****…………..19.01.2009.pzt.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bulutlar
“Dünya Ana'nın memeleridir bulutlar”Emzirip-dururlar dünya ananın çocuklarınıYeterki buharlaşsın okyanuslardan sularGüneş batıdan doğuncaya kadar!...........................*..............29.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bulutlar ve kitaplar!
Eve geldim,kitaplığım yok!-Hanım, kitaplarım nerede?-Kanatlanıp uçtular!- Ya yuvaları?Onlar da peşlerine takıldılar!Hepsi mi?-Hepsi!-Birkaçı olsun kalmadı mı?-Hayır!-Benden bu kadar çok mu bıkmışlar?-Evet! .-Başka?Bugüne kadarki bakışmalarımızlasevişmelerimizle avunsun!
Bu köşede tozlandık, paslandıkSuratımıza bakan yok!Artık 0’nun bilgisayarı varonunla oyalansın! dediler-! ! !-Kanatlanıp uçtular! :..Aynaya koştumSaçlarımda kış!Gözlerimde tan!Aklımda tufan!Gönlümde hazan!Unutkanlık, tozu dumana katmış gelirDemek ki yaşlılık böyledir!
-0lacak iş mi hanım?Onlar benim canlarım, ciğerlerimdiler!
-Booş ver, artık onları unut!Farzet ki öldüler!..Gökyüzüne baktım:Her biri bir buluta oturmuşlar,mutlular!
Kuru bir toprak gibiçatladım!
Bulutlar neden birbirine benzemez,ve neden toprağa canhayata hayat verirO an anladım!
Dostlar,bundan böylebeni ararsanız,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bilin ki bulutlardayım!………&……..02.09.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Buz Meyveli Ağaçlar...... sevgilime mektup
Keşan bir masal diyarı gibiydi bugünHastane CaddesiŞehitlik ParkıÖğretmen Evive Keşan'ın bütün caddeleriBuz meyveli ağaçlarla süslüydü sevgilimGörmeni ne kadar çok isterdim..Ağaçlargeceden giymişlerdiincekayganve saydambuzdan geceliklerini
Ve dallardal uçlarında kadarbinlerce buzdan meyveyle doluyduincecik çubuklar gibi....Kimi dallar eğilmişti yerlereKırılanlar bile oluyordu ha bireSaat 10’a doğrugüneşin ışınları vurunca üzerlerine...Saydam,gümüş rengi bir geceliğin üstünegelinlik giymiş bir dilber gibibütün çıplaklığı ile gülümsüyorlardı...................................gelip-geçene...Her zaman gerçekleşmiyor böyle bir mucizeSanırım ağaçların buz festivali vardı dün geceBugün pazartesi diye!.....*.......04.0cak.2016-pazartesi/ Keşan-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bülbüller su-sar-sa! ..-1-
Bülbülü su sarsa bülbül ne yapar?açar kanadını bir dala kaçar
Bir bülbül susar sa, bu iş te kolayYuvasını bir suyun yanına kurar
Ya bülbül susarsa, işte bu olay.Aşk gülü, o zaman sende hata var!……….*……05.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bülbüller Susarsa! .. 2
Bülbülün bülbülle olması normalBülbülün kargayla olması olayBir bülbül susarsa bunda bir iş varYa karga olmuştur ya mutsuzdur, yar!....................&.................05.01.2007.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bülbüller Susarsa! ....3.
Bülbüller susarsa güller ne yapsınGül dalı, dikeni ne diye yapsınGül, aşkın çiçeği; dikene katlanEy bülbül ötmezsen gül niye açsın!……….&Susma bülbül susma güller kuruyorGülsüz bahçelerde aşklar olmuyorVarsın, gül dikeni canını yaksınAcısız aşklara aşk denmez bülbül!……….&Bulutlara sukut oldu feryadımEy bülbül ötmezsen ne olur halımGülsüz bir dünya mı benim vebalımGülsüz bir dünyayı neyleyim bülbül!………..&&&……05.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Büyükevren'li Recep Uymaz...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Keşan Devlet Hastanesi’nde tanıştığımvatandaşlardan
Babası Hakkı Yörük adınaDört Yıllık "Sağlık Meslek Yüksek Okulu" adıylaKeşan'da kocaman bir fakülte binası yaptıransayın Ahmet Yörük'ünve babası Hakkı Yörük'ünve dedesi Aziz Yörük'ün doğum yeri olanmerkezindeuluslararası ihracat yapanbir Kil Fabrikası bulunanEnez’in Büyük Evren Köyü'ndenHacı İsmail oğlu Hüseyin’den olmaveKeşan-Yayla Köyü’nden Fahriye’den doğmaçakır gözlü bir pehlivan!..Zamanındaçevresinde dikbaşlılığı ile tanındığındansoyadı kanununda “Uymaz “ soyadını alanlardan...1951 doğumluRecep Uymaz;Büyün Evren Halkı’ndan...Hanımı hastanede yatıyordu tanıştığımızda,soğuk algınlığından..Dedeleri,asırlık evlerini-barklarını bıraktıkları93 Harbi Muhacırları’ndanAmazamane çocuklarının çoğu gibiBalkanların neresinden geldiğiniunutanlardan..Dedesi0smanlı zamanında 4-5 yıl askerlik yapmışhacca gitmişbu nedenle“Hacı İsmail “ lakabıyla anılan bir müslümanve1959 yılında başladığıBüyükevren Köyü İlkokulu’ndaKeşanlı Neşat Bıçakçı Öğretmen’debeş yıl okuyanlardan..Ömür boyubuğday ve ayçiçeği üreticiliği yaparaksoframızdaki ekmeğimizi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
tava ve tencerelerimizdeki yağımızı...................................sağlayanardanRecep Uymazsoyadının tam aksiuyumlu, sakin bir adam
Keşan'aişi olduğu zamanve marangozluk yapan oğlunuziyarete geldiği zaman uğrayanlardan
Tanıştığımıza çok memnun oldumhastane arkadaşımBüyük Evren'li Recep pehlivan! !.....**07.0cak.2016..Perşembe/ Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cahil Anam!
"Hiç okula gitmedim, cahilim! “derdinBize anaç kuş gibi kol kanat gerdinGökkuşağı renkleriydi mutluluk renginBu yüzden karanlığı sevmedim anne………..*………Şu güneş üstüne bir kez doğmadıBir kerecik olsun gözün solmadıAnne senin ızdırabın hiç mi olmadıAğzından tek bir sitem duymadım anne……......*……..Her sabah mutfakta ilk seni gördümEmeğin kokusunda ruhumu ördümAnlattığın düşleri de ne zaman gördünUyku nasıl bir şeydir bildin mi anne?……....*……….İnsan bir kez olsun hiç naz yapmaz mı“Yeter be, bıktım! ' diye hiç sızlanmaz mıAnneler gece gündüz hiç yorulmaz mıBir kadın çocuğuna kızmaz mı anne?………*………Altı evlat yitirdin, yine de güldün.Peygamber sabrını kimden öğrendinBu yüzden mi bizlere “sabredin! “ derdinSöyle sen insan mıydın, melek mi anne?………*………Sevmek için demek ki tahsil gerekmezSevgi; tarlalarda, bağda yetişmez.Almadığı bir şeyi insan veremez.Ocakta görmeli, değil mi anne?….……*………Peki sen bizlere nasıl güvendin?Malını mülkünü ölmeden verdinHani sen ”ben tahsil görmedim” derdin.Verdiğin bu güven biter mi anne?………*…….“İnsanlık vermiyorsa, tahsile vermem.Otur dizim dibinde ocaktan öğren.Saygılı ol..! Dürüst ol! .. Başka şey bilmem! ”Bunları sen nereden öğrendin anne?………*………….“İşinize karışmam, bahtını yaşa.Kötü yol ve yoldaşa asla bulaşmaDertlere isyan etme, gelirse başaİlk önce Rab’binize sığının “derdin............*.....Yetmiş sene kolay mı, kutlarım anneÖzledim, gir rüyama göreyim anneUzat ellerini bir de öpeyimSana karşı mahçubum affet be anne!……...*………Demek insan sevince ölmüyor anneDemek insan verdikçe büyüyor anne
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Demek insan sevdikçe gülüyor anneYine senden öğrendim, nur ol be anne!............*...........11/09/2006...-kEŞAN
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Canım Keşan!
Babam,Balkan Savaşı’ndaAnam,Mondros Ateş Kes Antlaşması sırasında
Ben de,II.Dünya Savaşı’nın bitiminden5 yıl sonraYani 1950 yılınınilk şafağındagelmişim dünyaya...Tüm dünya gülerkenben ağlamışım!
Bu yüzden olacak,dostlarımdan(!)“İlginç adam! ” ünvanını almışım!...Hayatta kalabilenoniki çocuktanaltısı içinde olduğuma göreoldukça da sağlam mışım!...Fatih Sultan Mehmet bile yaşamamışyaşadığım hayatı!...Bir elimde kredi kartıBir elimde telefonEvimde renkli televizyonAltımdaelden düşmedört tekerlekli bir araba...Çift camlı yazlık ve kışlık evimve otuz yıllık öğretmenim
Uzaya çıktığını görmüşüm insanlığınMasaya yatırıldığını genlerin
Yanihayatın en güzel zamanında yaşamışımŞaşırmamışım!...Ne Allah’ı unutmuşumne ailemine seni!
Hele senicanım gibi sevmişimSevgili Keşan!...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çayımda suyunAşımda sebzelerinKanımda oksijenin…
Anlayacağın,hücrelerimi seninle yenilemişimSeninle ağlamış,Seninle gülmüşüm...Elini öptüğüm anamSırtımı dayadığım babam gibisinNe başkası seni benden çok sevebilirNe de ben başkasından!...Sen benim aşım..Ağrısız başımDünyada mekanımAhiret yolunda Han’ımsın!...İlk aşkım!Mavi bakışlım!Yeşil nakışlım!Gurbette gözyaşımsın!...Tarih dokulumiyot kokulumkara dutumbeyaz dutumkomşularım
Rumeli türkülerim..Çocuklarımsın!...Sende “merhaba! ” dedim dünyayaSende,Elveda!Canımsın!<<<<<o>>>>>18.0cak.2003..Medya-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cemalettin Karacan...Keşan’dan İnsan Manzaraları
Seksen sekiz yaşında bir aslan!Kahvelerde oyun oynamamışSigara ve alkol kullanmamışÖmrünü kırda-bayırda geçirmişBöylece bedeniniseksen sekiz sene korumayı başarmışHala dinç, hala sağlıklı bir insan...Askere gidenlerin geri dönmediği,Dönenlerin debebekken bıraktıkları evlatlarınınkocaman bir çocuk olduklarını..........gördükleri zamanlardaYani yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde0smanlı’daseferberlik ilan edildiği yıllardaAntalya’danBüyük Evren Köyü’ne askerlik için gelenve burada evlenip, burada kalanve Cumhuriyetin ilan edildiği tarihten...........................beş yıl sonra1928 yılındaAhmet’ten olma Nefize’den doğmabir adam..1948 yılında gittiği;Vatan Şairi Namık Kemal’inve Süleyman Paşa’nınmezarlarının bulunduğu Gelibolu-Bolayır’da29 ay askerlik yapanVe askerlik dönüşündealtmış dört yıldan beriberaber yaşadıklarıGülçavuşlu Eğitmen Sali Karakaş’ın kızıMukadder Karakaş’la yuva kurupÖmür boyu “hanımköy” lü olarak yaşayanCemalettin Karacan20 yıl başkalarına50 yıl da kendine çobanlık yapıpYetiştirdiği küçük baş hayvanları........................canbazlara satarakEkmek parasını çıkarmış bir kahraman...Kısaca, ömrünü çobanlıkla geçirenyetiştiridiği üç erkek evladını da evlendiripikisini İstanbul’daüçüncüsünü de Gülçavuş’ta......................ev-bark sahibi yapanve Sultaniçe’ye uzanan.....................Gülçavuş Yolu’ndaKendi ve eşi adına bir de çeşme yaptıranCemalettin Karacan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
en candan “maşallah”ı haketmişokuma-yazma bilmeyen bir çoban! ! !Arada sıradaKeşan’da oturan öz yeğeni Sali Karacan’ıziyaret eder zaman zaman..Uzun ömürler dilerim Cemalettim Amcam.....*10.Nisan.2016..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cennet Ördekleri ve Avcılar.
“Zaruri ve hayati olmadıkçasavaş bir cinayettir”*“Haksız yere bir insanı öldürmektüm insanlığı öldürmekle eştir “.**Yani; ancak,kendimizi savunmak için…………..öldürmeye hak verilebilir.
Zevk için, çıkar için hayvan öldürmek,bilseniz, bana ne büyük eziyettir..
Bugün TV yi izlerken yaşadım“Yaban” kanalında böyle bir işkenceyi.…………&…………Bir grup Amerikalı avcıYenizelenda’da ördek avındaydılar.
Altın sarısı otlaryemyeşil bayırlar üstündepusuya yatmıştılar..
Zümrüt mavisi gözleriyle bakarken,beyaz beyaz bulutlar arasından.....................“cennet ördekleri” ne,..............................................gökyüzü
ne kadar da mutluydulargökkuşağı renkli cennet ördekleri
ve hayat;her türlü kötülükten habersiz, rahatonların çivit mavisi kanatlarında..……………………..uçuşmaktaydı..Çünkü onlar dünyadaydı...
Kimi erkekti, kimi dişibirbirine kavuşmuşbirer Leyla ve mecnun gibiydi hepsi
-Öldür! diye haykırdı pusudaki avcını biri-Öldür!-Hepsini öldür!
Tüylerini şapkana takarak memleketine götür!Çorbası da çok güzel olur bu “cennet ördekleri”ninVe nesli sadece burada bulunur bu meretlerin-Öldür!
Baktım ki;pusuya yatıp katliam yapmakkorkak işi.....alçak işi.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaşamsal olmadıkça öldürmez er kişi
-Sanki doğa,..........................babanın çiftliğisen de onun eşeği!………………Git işine Amerikalı!……………………….diyemedi hiç biri..Çünkü anlayamadılar gerçeğionlar uçuyorlardı sadece.Sadece yaşıyorlardı kendilerince.
Ateşten birer bumerang gibiydi mermilerbiri sağından geçiyordu diğeri solundanve mutlaka öldürsün diyebir yay çizerek dönüyordu rotasından,vuruyordu ördeği tam kafasından
Saddam’ın idam sehpasındaki.......................................üvey kardeşi gibikafasız düşüyordu vurulan ördek…………………gökyüzündeki tahtından!Köpekler koşuyordu yardıma sonra, çaresiz!
Haykırıyordu Amerikalı avcı-Daha öldür!Hepsini öldür!Bizi güldür!Bunun adına spor denir................&..............Bence daha insancıldı eski kovboylarhiç olmazsa onlar,ağaçların dallarına, yapraklarınaya da diktikleri şişelere atıyorlardı mermilerive ancak düelloda öldürülüyorlardı birbirlerinişimdikiler zevk için…
-Öldür! Öldür!Bizi güldür!………………&&………..15.01.2007.Pazartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
centercenter.Türkiye'm! .
<BODY bgColor=#59A3FE><center><imgsrc='http://www.buldun.com/uploads/hareketliresimler_bayrak-4.gif'><imgsrc='http://www.buldun.com/uploads/hareketliresimler_bayrak-2.jpg'><imgsrc='http://www.buldun.com/uploads/hareketliresimler_bayrak-4.gif'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'
Türkiye’m;kardeşliğinTürkiye’m;özgürlüğün ülkesi
Türkiye’m;Yunus diyen dillerinMevla’na diyen gönüllerinHacı Bektaş Veli'lerinAhmet Yesevi'lerinPir Sultan Abdal'larınDedem Korkut'larınTürkülerin..şarkıların..destanların
Emperyalizme karşı kenetlenmişellerin,Kaynaşmış yüreklerinMustafa Kemal’lerin ülkesi..
Türkiye’m cennetler diyarı
Bazan,“daha iyi olsun”,“daha güzel olsun” diye,kantarın topuzunu kaçırıyorelbet te yiğitleri!
Bu yüzdenanlayamadığı oluyor meleklerin birbirini,yaşadıkları güzel günlerin değerini..
Yine deTürkiye’mde komik yasalar çıkmazparlementodanBilim adamlarını,tarihçileri bile kapsayan“Fransa için şöyle konuşun,böyle konuşmayın” gibi
Çünkü Türk insanı bilir,Türk insanı çarpıtmaz gerçekleri..
Anlaşılıyor ki,Türkiye’mde Avrupa’dan daha çoktur
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
fikir özgürlüğüBilir Türk yiğitleri, anasının ak sütü gibiTürk Milletinin soykırımcı bir ulus olmadığınıBilir tanır, asıl soykırımcı ülkeleri..
Asla soyunmaz Nobel maymunluğunaTürk genci..
Ulusal bütünlük içinde söylenmişfarklı görüşler için,Bir şiir için…Kırmazsak gereğinden çok birbirimizi,Hoş görürsek farlılıklarımızı,Cesaretlendirmezsek soykırımcı,sinsi düşmanlarıDüşermedeniyet canavarlarınınyüzlerindeki maskeler,düşerN’olur,bağışlayalım birbirimiziKenetleyelim gönüllerimiziYoksa çok ararız bu günlerimizi.12.10.2006..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
centercenter30 Ağustos'a Doğru
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='D:\ata.jpg'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'
Top yoktu..tüfek yoktu..para -pul...mintanyoktu!
Işık, okul, yol, köprüTürklük bilinci yoktu
Umutsuzluk diz boyugaflet.. ihanetçoktu
Padişah ve çevresisapkınlık yolundaydı (*)
Bazı yazarlar bile'iş bitti' diyorlardı.
Gördükleri rüyada'manda ' istiyorlardı..!
'Bu millet bu düşmanı yenemez'diyorlardı
Ama, yok'u var edenmilletine inananmilletine güvenenBir dikiş iğnesininkadir -kıymetin bilen
'Gözleri çakmak çakmak',mavi semadan parlakBaşında siyah kalpak..Mustafa Kemal vardı.. ***Bu ''sarışın kurt ' için, **himaye, olamazdı.
Bağımsızlık,Türklüğündamarındaki kandı!
Türk'ler asla bağımlı,tutsak yaşayamazdı..
Bunun için parola:'Ya İstiklal ya ölüm..! '
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bağımlı olacaksakhep birlikte ölelim'diyorlardı...
Bandırma Vapuru'ndabu inançla 0 vardı.Vemayıs 19'da Samsun'a ayak bastı...
Havza'dan Erzurum'a..Sivas'a kanatlandı!
Ulusun kararı:'Misak-i Milli içindevatan bir bütündür..parçalanamaz! ' dı.
Büyük Harp'ten yeni çıkmış,yenik çıkmış,yüzbinlerce evladını bu topraklar içinşehit vermiş milleti,Çanakkale ruhuyla,kurtuluşa hazırladı..
İnönü'de.. Sakarya'da düşmanı yendi.ve 26 ağustos sabahı,şafak vakti
Baktı Kocatepe'den ufka doğrubaktı...baktı!
Zafer müjdeler gibisemada hilal,yıldızla kucaklaştı.
Türk vatanı Türk'ün kalacaktı..
'Bıraksalar,İnce uzun bacakları üzerinde yaylanarakve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarakKocatepe'denAfyon Ovası'na atlayacaktı! '**
30 Ağustos günü..Türk vatanı Türk'ün kaldı..
Haykırdı dahi komutantarihi emrini..'Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir..İleri! '
Kuvay-i Milli Orduları,9 eylülde
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İzmir'eişte böyle girdi..'İzmir'in dağlarında çiçekler açtı'Gözler sevinç gözyaşlarına garkoldu..İzmir, hasretle beklediğisevgiliye kavuştu...
Türk vatanı Türklerin oldu..Anadolu'da yeniden güneş doğdu..!Adı Türkiye Cumhuriyeti oldu..
Atatürk oldu..!Çağdaşlığa yol oldu..!Mazluma örnek oldu..'Ne mutlu Türküm...'diyenTürk oldu..30 Ağustosbağımsızlık bayramımız olduTürk Ulusu var oldu!Şehitlerin yoluyolumuz oldu...Türk olmakşerefimiz-şanımız oldu..Atatürk Cumhuriyeti..;ışığımız....yolumuz....okulumuz..geleceğimiz...birliğimiz-dirliğimiz oldu..
Bu vatan böyle kurtuldu...........***......* İnanmayanlar, lütfen Turgut Özakman'ın ''Şu Çılgın Türkler'' kitabını okusunlar..** Nazım Hikmet'in dizeleridir..
28/Ağustos/2006..Saroz
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cesediyle Yürüyenler
Cennete benzeyen bu meçhul yerdeCesediyle birlikte yaşıyor insan
Bazenmasmavi gökyüzü altında sakinbazen toz dumanDeve katarı gibitek sıra halinde, muntazam
Biz ölünce debaşkaları geliyor arkamızdan..Bunun için mi yaratıldık Allah Aşkına!sıralar halindeYürüyelim diye birbirimizin arkasından
Ne kadar değerli olursan olalımYaşarken bir eser, bir iz bırakamazsakNe farkımız kalır meşe odunundan?
Öyle değil mi..........cesediyle birlikte yaşayan insan?Yalnızca ceset olarak mı yaşayacan?…..*……06.0cak.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Charles Perrault'a Teşekkür
Çizmeli KediKül Kedisi SındirellaUyuyan GüzelKırmızı Başlıklı KızMavi Sakalve diğerleri
388 yıldan beriyeni doğmuşçasınayaşıyorlar iyi mi*
İşte bunlarölümsüz eser bırakanların ölmediğinin delili
Hem bu masallarhem de bu masalların pirisonsuza dek yaşayacak gibi
Öyleyse388..doğum yılın kutlu olsunCharles Perrault Ağbi!.....Bazen annemizinBazan babamızınBazen abla ya da ağabeyimizin ağzındanBazen kendi merağımızdan
Hangi çocuğun gecelerini süslememiştirbu masallar
Hangi çocuğun dudaklarınabirer tebessümgöz bebeklerine ışıl ışıl ışıldayanbirkaç yıldızya dayeni billurlarmış bir kaç çiğ tanesikondurmamışlardır.....Google anımsatmasaydıhatırlamayacaktık bile....İnsanoğlu“uyuyan güzel “ gibidir işteBir prens gelipgözlerimizden öpünceye dekuykusundan uyanmaz!..Teşekkürler anımsattığın için sevgili GoogleVe teşekkürlersevgili Charles Perrault!Bütün Dünya Çocukları adına.........*.......
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
12.ocak.2016.....Bilgisayarımın başında
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cimri...!
Doğa'nın,bedendeki yansıması gibisinSende her güzelliği görebiliyorumAma her güzel şeyde seni göremiyorum,cimri...!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cumhuriyet'im!
29 EkimlerDoğum günümüz bizimTutsaklıktan kurtulupUlus olduk biz bu bügün
Yaşamanın tadınaİlk kez bu gün vardık biz.Türküm! deme hazzınıİlk bugün yaşadık biz
Bu yüzden sana aşkımEy laik cumhuriyet!Bitti kulluk kölelikNe güzel şey hürriyet!
Ümmeti millet yapanFeyzi de senden aldıkÇağdaşlık yarışınaBu bilinçle katıldık.
Ne halife ne sultanO yoldan artık geçmemNe derlerse desinlerSenden asla vazgeçmem!
Seni çok geç bulduk bizBu yüzden geri kaldıkSenin sonsuz nurunlaUykulardan uyandık
Açıldı beynim, ufkumYarışta ben de varım!Bu yoldan geri dönmekEn büyük milli ar'ım!
Bilimdir tek mürşidimUlusça bahtiyarım!
Ne aşılmaz yollarıSeninle dümdüz yaptıkKaranlık geceleriNurunla aydınlattık
Sevgiyle kucakladıkDünya uluslarınıOnbeş milyon genç idikSeksen milyona vardık.
Yurdumun her yanınaFabrika..okul açtıkÜçyüz yıllık açığıSeksen yılda kapattık.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sende bulduk yaşamınEn güzel renkleriniOkumanın zevkiniÜretme lezzetini
Birliği..kardeşliği..Yurttaşlık bilincini..Baba ocağı gibiSıcaksın Cumhuriyet!
Senin nimetlerinleUlaştık bu günlere.Bütün sorunlarımızSeninle geldi dize
Ana oldun! ..yar oldun!Barış oldun sen bizeSuyumsun, ekmeğimsinMilletsin Cumhuriyet!
Uzun yoldan gelirimAslımı inkar etmemAma seni, inan kiHiç bir şeye değişmem.
Ne halife, ne sultanMilleti köle etmemNe derlerse desinlerSenden asla vazgeçmem!
Millet bile dinininSende buldu özünü.Millet iradesini..Hukuk üstünlüğünü.
Bu yüzden mutluluklaSöylüyorum sözümü
Vatan-bayrak-AtatürkDamarlarda akan kanGereken her zemindeCanımız senin vatan!
Senden asla vazgeçmemEy laik Cumhuriyet!Ata'mdan gençliğimeSen kutsal bir emanet
Kaldırdık yükseklereBilim meşalesiniKaranlığı yararak
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gidiyoruz ileri!
Zamanın her demindeRehber olacak bizeSeni böyle yaşatanAtatürk İlkeleri!.......*....27.04.2006/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cumhuriyet Mesajım
Gaflate, delalete, ihanete, pısırıklığa, teslimiyetçiliğe ve yurdumuzu işgal edenemperyalist güçlere karşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ulusça verilen TÜRKULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI sonunda,Türkiye Büyük Millet Meclisince kuruluşu ilan edilip hayata geçirilen;LaikDemokratik,Sosyalbir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 83. yıl dönümünü kutlar;Cumhuriyetimizi koruma, kollama, yüceltme ve geliştirme azmimizi daha büyükinançla koruduğumuzu belirtmek isterim..
Şanlı Çanakkale Muharebeleri ve Milli Kurtuluş Savaşı sırasında, canlarını bu vatana,bizler için hediye eden bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi Mehmet Akif’ Ersoy’unmısraları ile anmayı onur bilirim..
“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsınGömelim gel seni tarihe desem sığmazsın! ”……......Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti’ni savunanlaraNe mutlu bu cennet vatanda yaşayanlara..Ne mutlu bu vatanın taşının, toprağının, suyunun, insanının, kardeşliğin dostluğun,dertleri ve sevinçleri birlikte paylaşmanın kıymetini bilenlere..
Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlara'Ne mutlu Türk'üm diyene! '*****29.Ekim.2006..Pazar.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cumhuriyet Ve Öğretmen
"23 NisanUlusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun! "*****Cumhuriyet öncesi okul sayısı azdıİnsanlar bilgisizdi,sultanlar ilgisizdiOkur-yazar oranı yaklaşık yüzde beştiBilgiye susamıştı yurdumun çocuklarıIşık, yol, su, okul’du temel ihtiyaçları*Yol yoktu, ışık yoktu, TV yoktu köylerdeTelefon, bilgisayar...hak getire, her yerdeBir kaç ot dolu yastık, birkaç hasır yerlerdeNe metal ne de kağıt, para yoktu ceplerde*0rtaasya motifli kilimler sedirlerdeDeve, katır, at, eşek, öküz vardı her yerdeMerkepler kavun-karpuz taşırdı heybelerdeBeş bin yıl önce değil, 920' lerdeMeclis'in Ankara'da açıldığı günlerde*Tarlaları beygirler ve öküzler sürerdiKarasaban ve döven “fen..fen! ” diye inlerdiGüneşte çalışmaktan çatlıyordu dudaklarMakineye hasretti kurumuş tüm topraklar*Su yoktu, makine yok; küçücüktü başaklarAyaklarda çarıklar, aba’dan pantolonlarCin, peri ve öcüydü masalda kahramanlarHep karın tokluğuna çalışıyordu canlar *Gaz lambası fitili titrek titrek yanardıOcaktaki odunlar cızırtıyla parlardıEvlerdeki genç kızlar çetik-çorap örerkenİnsanlar erken yatar horozlarla kalkardı*İş gücü artsın diye doğururdu kadınlar14-15 yaşında evleniyordu kızlarYine de harman sonu dolmuyordu ambarlarKuru soğan, ekmeği buldu mu orandalarGünde bir tek öğüne şükrederdi insanlar *Gündüzleri uyuyup, gece gezinen ruhlarMezarlıklar içinde dans eden yaratıklar(!)Uğursuz sayılırdı gece öten baykuşlarHurafeler içinde ezikti müslümanlar*Gurbet zehirli oktu, geçmiyordu zamanlarHep vuslat türküleri söylüyordu ozanlarHicranın acısını biraz azaltmak içinOkur-yazar arardı, mektup yazdıracaklarÇünkü yazma bilmezdi analar ve babalar *
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tüm insanlar muhtaçtı elbette telefonaAncak postanelerde rastlanırdı onlaraNe otobüs ne taksi, uğramazdı yollaraAcil haberler için yazılacak bir cümleTelgraf telleriyle taşınırdı sılaya*Kaşlar çatık çatıkçı, sinirler gergin bir yaySavaşlardan bıkmıştı insanlar, yollar, dağlarKarasaban peşinde yorgun düşen babalar Ve oğlunu cephede gönderen tüm analar“Artık yeter! ” dediler, tarla sürsün evlatlar*Bunlarda yalan varsa çıksın söylesin biriElbet geri alırız bütün söylenenleriAma kimse görmezden gelmesin gerçekleriBalkanlar, 0rtadoğu giderken elimizden0 şanlı 0smanlı’nın böyleydi son günleri*Toprak nasıl beklerse bulutlardan yağmuruİnsanlar öylesine beklerdi okumayıBilgiye hasret idi vatanın çocuklarıOkur-yazar olmadan nasıl doğru düşünürNasıl çabuk kurardık en güzel yarınları*Aydınlık yarınlara ulaşmak için erkenÖrümcek ağlarını sökmeliydik yerindenEgemenlik milletin olsun diye gerçektenCehaletle savaşı başlattı başöğretmenGeçip tahta başına öğretti üşenmeden *Bu kutsal uğraşıda en öndeydi öğretmen;Yüksünmeden çalıştı, "of! " demedi hiçbir demEn yeni bilgilerle örerken yarınlarıÜlkemin her yerinde bal yaptı dinlenmeden*Yurdun çocuklarına adadı tüm ömrünüGözleri çukurlaştı, sevgi sundu yüreğiLambasında gaz bitti, evinde yiyeceğiSönmedi umut umut ışıldayan gözleri *Hiçbir zaman konmadı devlet kuşu başınaTebeşir tozu gibi aklar yağdı saçınaBir kez olsun demedi, “neler geldi başıma! ”Ömrünü feda etti yurdun kalkınmasına*Dikilecek bir heykel arıyorsan düşünmeNe fazla geçmişe git, ne bekle geleceğiDik, kentin meydanına bir öğretmen heykeliBilinsin, öğretmenler kurarlar geleceği......*..*..*..22.nisan.2016 tarihinde MEDYA Gazetesi'nin7.sayfasında yayınlandı-05366838477
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cumhuriyetim!
Bütün diktatörlerinen korkulu rüyasıMilletimin bin yıllıkçağdaşlaşma hülyası
Karanlığı, yokluğuyok eden güçlü kuvvetAtatürk'ten armağanen büyük velinimet
Ulusal irademsinÇoğulcu cumhuriyet!Elbet yaşayacaksınKuşkusuz ilelebet!
Sen milli egemenlikSen ulusça kardeşlikİnönü'msün, Sakarya'mDumlupınar, Hürriyet!
Sen laiklik...halkçılıkvatan-namus-zürriyet!
Bayrağım....istiklalimBirliksin Cumhuriyet!
Açıldık dolu dizginufuklara seninleEngelleri aşacakkılavuzum gönlümde
Çıkmak için mutlakauygarlığın üstüneAradığım ışıksın..Bilimsin Cumhuriyet!
Havza'da....Amasya'da..İçimde hep sen vardın!Erzurum'da,Sivas'tasenin aşkınla yandım
Güzel Anadolu'mdabeklediğim nizamdınSen, kanımla yazdığımLozan'sın Cumhuriyet!
Seninle yaptı Ata'mMilli inkılaplarıSenle söktü beynimden0 sefil aymazlığı
Senle aştık kuş uçmaz
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kervan geçmez dağlarıSen ulusal onurumErdemsin Cumhuriyet!
Senden önce kul idimseninle yurttaş oldumFırsat eşitliğinielbette sende buldum.
Okul oldun, yol oldunköprü oldun sen bize0 çarıklı günlerisenle getirdik dize
Seninle yaşıyoruzbütün ulus kardeşçeAKILSIN, uygarlıksınbarışsın Cumhuriyet!
Bilim, kültür, hoşgörübirliktelik....desem sen!Ayağı yere basançağdaşlığım, yine sen!
Suyuma baraj olduntoprağıma bereketSonsuzluğa uzananyolumsun Cumhuriyet!
Biz seninle var oldukbiz seninle geliştik.Eğitimde birliğeyine senle eriştik.
Şu gencecik yaşındapek çok işe giriştikYüzümüzü güldürenbu günlere eriştik
Irk ve mezhep ayrımıgözetmeden yetiştikGözlerimde ışıyansevgisin Cumhuriyet!
Sana göz diken çokturelbette ki bilirim.Herkes şunu bilsin kiSenin için ölürüm.
Bir Mehmet şehit olsabin Mehmet'le gelirim.Fıtratıma yazılmış
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
andımsın Cumhuriyet!..........***........13.02.2008.ant.com.a kayt tarihi30./10.2007.Medya-Keşan.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çağdaş Keşan!
Dört yanı tarih kokanCoğrafi bir bölgedeKökleri çok derindeDev bir çınar gibisin!
Nihayetsiz bir yoldaSürekli yol alacakTürk kokan!Kültür kokan!Sevgi kokan beldesin.!
Bir yanın Ege kokarBir yanın Yunanistan!Bir yanın ÇanakkaleHer taşı destan destan!
Tekirdağ.. Namık Kemal!İstanbul... Sultanahmet!İstanbul....Dolmabahçe!İstanbul... ne ararsan!
Edirne'm Meriç kokarEdirne'm Mimar Sinan!
Aliler, nehir gibiSularken seni candan.Okullar..fabrikalar..Dökülür dallarından!
Dört yolun keşiştiğiEski kervan yolundanBakarsın bu yerlereBir kartal yuvasından!
Yıkılmış eski hanlarSökük dişli bir kal'an!Sokak duvarlarındaBir kaç eski dev adam!
Bir de Hersekli Ahmet PaşaSolur hala havanıÇekenler Diyarı'ndanSana kalan armağan!
Mermer bir kitap gibiO tarihi şadırvan!Çınarın gölgesindeSanki bir eski adam!
Oturmuş ta geçmişiAnlatır gibi dururSarıkız'ın suları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Akarken kurnasından!
Yanında savaş görmüşTarih kokan bir hamam!Bizlere selam sunarSultanlar zamanından!
Bazan 93 harbiBazan Balkan SavaşıBazan da milletiminKurtuluş yıllarından.
Bilmem nasıl söylesemBilmem nasıl anlatsam!Baştanbaşa tarihsinBaştanbaşa bir destan!
Şimdi sen,dört bir yandaAli'yle anılırsın!
Dillere destan olmuşAliler Diyarı'sın!
Bedeninde yaşayanBütün değerlerinleSaroz'un kıyısı'ndaBir 'kültür gerdanısın! '......Korudağ OrmanlarıTaç olur saçlarına!Saroz'u da takmışsınO mavi bakışına! ...
Kanatlanmak istersinUygarlığın üstüne!Sapsarı AyçiçeğinPeynirin..kaşerinle........Atatürk İlkeleriRehber oldu yolunaBir de bilimi kattınBol ışıklı yoluna!
Çağdaşlık denizindeDemir almış gidersin.Bu sonsuz yolculuktaGüzel günler istersin.
Şimdi senin hızınaHız katmak için KeşanYürümekte Aliler
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Atatürk'ün Yolu'ndan
Çağdaşlığın üstüneTaşıyacaklar seniTürkiye'mle birlikteHep ileri..ileri!*24.05.2006.ant.com.kayıt trh(Medya ve Önder gazetelerinde de yayımlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çanakkale Kahramanları!
Eşref-i mahlukatın o çirkin- kirli yüzüYıl 1915'te düştü yine Boğaz'a!Anadolu Türkü'nü toptan yok etmek içinSaldırdı hayvan gibi düşman, Gelibolu'ya!
Yok etmek istediği sanki insan değildiHalı kadar toprağa düştü binlerce mermiDoğduğu topraklarda yeniden doğmak içinGöğsünü kalkan yaptı Türkiyem'in Mehmet'i
Binlerce mermi düştü bir günde topraklaraBir günde, bin destan yazıldı bu sırtlara!0rtalama bir güne bin tane şehit düştü0nbeşliler, onbeşte toprağa böyle düştü!
Kimi Yahya Çavuş'tu, kimi Seyit OnbaşıÇoğunun düşmemişti gözüne sevda yaşıKimini oğlu bekler, kimini sevdalısıBiçilecek buğdaylar beklerdi kimini de..
Göz kırpmadan verdiler canlarını vatanaYazdıkları mektubu atamadan gittilerHayatın baharına veda ederken erkenBizlere bu vatanı bırakan yiğittiler.
Conkbayır...Bombatepe...Kanlısırt.. demedilerHer tepenin önünde dev gibi dikildiler.Bu vatana adanmış kınalı keklik gibi'Öl! ' emriyle tarihe yeni bir yön verdiler.
Her biri aslan idi! Her biri melektiler!Kanatsız gelmişlerdi, kanatsız yükseldiler!...........*16.mart.201624.Nisan.2004ve 27.nisan.2016 tarihlerinde Keşan-Medya Gazetesi'nde yayınlanmıştır
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çanakkale Kahramanları..makale
...“Dünyanın hiçbir tarafında ve ordusunda yüreği seninkinden dahatemiz ve daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir...Her zaferinen büyük payı senindir....Hayatını, imanınla, itaatinle, hiçbir korkunun yıldırmadığı demirgibi pak kalbinle, düşmanı alt eden büyük gayretin için, minnetve şükranımı söylemeyi nefsime en aziz borç bilirim...” M.K.Atatürk*...93 Harbi’nde Tuna Boyları’nı terk etmek zorunda kalan 0smanlı0rduları, 1911-1912v yıllarında gerçekleşen Balkan Savaşları’ndada eski gücünü ortaya koyamayınca, emperyal devletlerin iştahınıiyice kabartan “hasta adam” görüntüsünü oluşturmuştu.....Türkler artık tarih sahnesinden silinmeliydiler!...Bu savaştan iki yıl sonra 1914 yılında başlayan birinci DünyaSavaşı’na bir oldu bitti ile katılmak zorunda kalan Osmanlı İmpa-ratorluğu, Türk Milleti’ni tarih sahnesinden silmek isteyen emper-yal güçlere,aradıkları fırsatı vermiş oldu..*...Tarihin en büyük savaşı başlamıştı....Sayın Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabında yazdığıgibi,”yaşı ne olursa olsun, kilosu 45’i geçen her genç cepheyesürülecekti..".*...Sayın Muhittin Nalbantoğlu’nun belirttiğine göre de, 0smanlı Ordu-ları kendinden kat kat üstün olan Haçlı Orduları’na karşı üç kıtada ve ondört cephede savaşmak kalmış ve iki milyon dokuz yüz bin kişiyisilah altına alarak; 9 ordu, 63 tümen kurmuştu..*...Galiçya, Suriye, Irak, Kanal (Zeytindağ) , Kafkasya ve Çanakkale-Cepheleri...bunların başlıcaları idi..Bu korkunç savaşa; silah, cepha-ne, yiyecek-giyecek, insan mı dayanırdı?*...Çanakkale Cephesi en önemli cephelerden biriydi..ÇanakkaleBoğazı aşılırsa İstanbul’a ulaşılacak, tarihin akışı değişecekti.....Böylece 0smanlı İmparatorluğu ve dolayısıyla Türkler için, sonunbaşlangıcı başlamış olacak, emperyal ordularının komutanları Ça-nakkale ve İstanbul Boğazları’nın zümrüt yeşil sularına bakarak,martı çığlıkları arasında viskilerini yudumlayabileceklerdi*...Ancak, tarih boyunca cepheden cepheye at koşturmuş olan TürkUlusu’nun çocukları bu niyetin bilincindeydiler..Savaşmaktan yorul-muşlardı ama, bu savaşın bir vatan savunması v bir ölüm-kalım sava-şı olduğunu hissediyorlardı.....Bu savaşa katılanların tümü, ger dönme, analarını-babalarını,yav-rularını kucaklama şanslarının çok zayıf olduğunu da biliyorlardı.....Türkler için, Müslümanlar için cennete yolculuk başlamıştı....Bu yüzden Türk Anaları, çocuklarını, başlarını kınalıyarak gönde-riyorlardı cephelere.....Yaşanacak sıkıntıları hayal etmek bile mümkün değildi..Sadecegidiş vardı...Dönüş, zayıf bir olasılıktı..Mushaflarını varsa sevdikle-rinin bir siyah-beyaz fotoğrafını ya da çiçek işlemeli mendilleriniyanlarına almışlar, helalleşmişler, sevdiklerini Allah’a emanet et-mişlerdi.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...0nlar Rükiyeler’in, Mümineler’in, Emineler’in, Ayşeler’in, Fat-malar’ın çocuklarıydılar.....Kimi muvazzaf asker, kimi rençber, kimi dülger, kimi tıbbiyeliidiler..*...”Türk’ün ateşle en büyük imtihanı”na; Türk Milleti’nin giydiril-mek istenen ve emperyal devletler tarafından biçilip dikilen, tari-hin en büyük ölüm gömleğini parçalamaya gidiyorlardı..........Mehmetçik bunun bilincindeydi..Ne olursa olsun düşmanageçit verilmemeliydi......Çanakkale’nin geçilmez olduğu gösterilmeliydi.....“Ben ezelden beridir hür yaşadım,,hür yaşarım.....Hangi çılgın bana zincir vuracakmış,şaşarım.” diyorlardı*”Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvarBenim iman dolu göğsüm gibi serhaddim varUlusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğarMedeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”...diye haykırıyorlardı.*-...Bu inanç ve imanla; açlığa, susuzluğa,sıcağa,soğuğa,zulmeve yok oluşa, yani emperyalizme direndiler..Ölümsüzlük bahçe-lerine gömüldüler.*..”Bura Yemen’dir/Gülü çemendir /Giden gelmiyor/ Acep nedendir? ”....”Çanakkale içinde vurdular beni /Ölmeden mezara koydular beni”..gibi türkülerbu muharebeler sırasında yakıldı..*...18 Mart 1915 te başlayan ve Gelibolu Yarımadası üstüne, metre-kareye binlerce güllenin düştüğü deniz muharebeleri, Nusrat MayınGemisi Komutanları’nın Çanakkale Boğazı’na dizdirdikleri mayınlar,Seyit Onbaşı’nın ve bütün adsız kahramanların isabetli top atışlarısonunda zaferle sonuçlandı...*...25 Nisan 1915 tarihinde de,Arıburnu’nda,Seddülbahir’de,Ertuğrul Koyu’nda ve Ölüm Koyu’nda(Morta Koyu) başlayanKara Muharebelerinde ise,yeni yeni çiçeklenmeye başlayanConkbayırı’nın yeşil çimenleri üzerinde kamçısını havaya kal-dıran Mustafa Kemal Paşa, bu bilinçle tarihi emrini verdi:..”Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum....mermin bit-tiyse süngü tak! ....Hücuum! ”*...Sevgileri solduran, çiçekleri yolduran,bülbülleri susturan, za-manın en modern silahlarından çıkan mermilere, güllelere gö-ğüs gerdiler...Bedenlerini, paramparça olmuş bir halde kefen-siz bir halde doğdukları topraklara verdiler........Vatan için, bizler için, ay yıldızlı bayrak için; Anafartalar’da,Kanlısırt’ta,Tekçam Tepesi’nde, Conkbayırı’nda, Kemalyeri'n-de, Bomba Tepe’de...öldüler..! tarihe gömüldüler! ..Ölümsüz-lük Bahçeleri’nde yeniden dirildiler..*...Milli Kurtuluş Savaşı’na...Atatürk Cumhuriyeti’ne ilham oldular.....0nlar yüzlerini görmediğimiz dedelerimiz, babalarımız, amca-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
la amcalarımız,dayılarımız, komşularımızdılar......Urumeli’de veAnadolu’nun bağrında yaşamış, göçmenlik ızdırabı çekmiş,93 Harbi’nde,Balkan Savaşları’nda; ...karda-kışta, tipide, açkurtların, çakalların, domuzların cirit attığı yollarda göçe zorlan-mış ve bu yolları kağnılarla, öküz arabalarıyla, katırlarla, yalına-yak-başları kabak.. geçerek, yarınlarını hazırlamış yüzbinlerinçocuklarıydılar......0nların asil ruhları ve kocaman yürekleri önünde saygıylaeğiliyorum...Ruhları şad olsun! ..*“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı / Düşün, altındabinlerce kefensiz yatanıSen şehit oğlusun, incitme yazıktır, atanı /Verme, dünyalarıalsan da bu cennet vatanı”.........................................Mehmet Akif Ersoy.....*NOT:Bu makale, 16.Mart.2006 tarihli Keşan-MEDYA Gazete-si’nde yayımlanmıştır
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çanakkale Öğretmen Lokali'nde!
Öğretmen Lokali'ndebir akşam yemeğindeyim...Ailemle birlikteyim.
İstanbul Boğazı'ndan uzunİstanbul Boğazı'ndan genişİstanbul Boğazı kadar güzelbir boğaz dibindeyim!
Köprüsü yok,şehidi çok bir yerdeyim..Bu gece,...............Çanakkale'deyim!
Güneşi uğurluyor martılarAynalı Çarşı gibi pırıl pırılBoğaz'da mavi sular
Ve kıpır kıpır oynuyor.................................barınaktaboynu bükük kayıklar
Bir kaç balıkçı kısmetini arıyor sulardaBir kayıkçı,..........................kayığını boyuyor kıyıda
Yanında balık kokuları..Yırtılmış ağlar..
Alçalıp yükseliyor martılar.
Bir gelip bir gidiyor vapurlar.
İniyor arabalarBiniyor arabalarKoşuşuyor insanlar..
Ve her kalkışta;düüt!haykırıyor vapurlar!
Bir kaç palmiye denize bakıyorKur yapıyor balıklara vapurlar
Düttt! KarideslerDüüt! KalamarlarDüüt! Ton balıkları..düüt!
Beni çağırıyorsahildeki oturaklar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tepelerde tek tek ışıklar yanıyorÇanakkale geceye hazırlanıyor.....Birazdan sular sönecekYıldızlar görünecekEceabat gülecekKilitbahir süslenecek!
Kıyılar, boydan boya................................."Gel! ''........................................diyecek........Ey gidi Truva!Ey gidi Behramkale!Ey gidi Çanakkale, ey!
Meltemleriçam..zeytin...iyot.. kokanMasmavi deniziyle, Ata'mıKöpüren dalgalarıylaMehmetçik'i hatırlatan.
Marmara'dan Ege'ye..beyaz salyalı atlar gibi yol alan
Ve kartal yuvasına benzeyen limanıylaVe her saat başı kalkan vapurlarıylaAsya'yı Avrupa'ya bağlayanŞehitler Diyarı'm ey!
Bu gece seninleyimBu gece bambaşka alemdeyimBu gece Çanakkale'deyim!
Önümden ışıklı binalar gibigemiler geçiyorKordon Boyu'nda insanlar geziniyor;
Liseliler...Üniversiteliler..Tost yiyenler...dondurma yiyenler..Çay içenler..
Ve saat kulesi yanında turistler;Anzaklar..Fransızlar..İngilizler..
Çevreyi mis gibi kokutuyorkokereççiler.....Sık sık meltemler uğruyor masamızaŞehitleri ortak ediyoruz aşımıza! !Bazan da Mustafa Kemal geliyor yanımıza!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ve destan destan tepeler;Arıburnu..Conbayır..Kanlısırt..Kemalyeri...Ve " bu topraklar içintoprağa düşmüş asker "
Mehmet Çavuş'lar..Seyit Onbaşı'lar..Yüzbaşılar...Binbaşılar..Ve bütün Mehmet'ler!
Topları..tüfekleri ve yumruklarıyla..Yırtılmış çarıkları ve eskimiş palaskalarıylaİman dolu yürekleri ve bütün inançlarıyla..bütün gece bizimle beraberdiler!..Ve işte Kilitbahir!nurlu bir gemi gibi gülerSanki,az ilerdeki Seyit Onbaşı'ya....................."merhaba! " der..
Tam karşımda da Eceabatgönlümü abad eder!
Anladım,Çanakkale'de martılar,her akşam neden Kordon'da öter!...............<>...................(2003-Çanakkale..)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çanakkale Yolu'nda!
Bir haziran sabahı bindim anka kuşumaGönlümü seriverdim Çanakkale Yolu'naKaf Dağı'nın ardına uçar gibi yol aldımAvrupa Kıtası'ndan Asya'ya kanatlandım!
Korudağ'dan geçerken içtim çam kokusunuAdilhan'ın yanında Saros'un dokusunuKoruköy Çeşmesi'nden su içtim doya doyaSaros'un mavisini gönlümde duya duya
Bolayır'ın içinde biraz tarih topladım!Burdaki yiğitlere bir kaç dua yolladımAçıldım dolu dizgin Şehitler Diyarı'naGözlerimi bıraktım Saros'un koylarına
Baktım ki yol boyunca diz çökmüş papatyalarSarı bir dantel gibi denize sarkmaktalarSaçları zümrüt yeşil karakucak gür çamlarBirbirinin üstünden boynunu uzatmışlar.
Süzülen kuğu gibi geçişirken vapurlarYemyeşil gözleriyle onlara bakmaktalarBir anda çocuk oldum, hayat doldu içimeDoyamadım Boğaz'ın mavi-yeşil rengine
Atatürk'ün evine selam verip te geçtim.Dönüşte geleceğim diye haber ilettimHayalimde canlandı Conkbayır...Kocaçimenİstedim ki bir anda orda olayım hemen
Bayıldım kıyılara oturmuş yazlıklaraUzatmışlar elini Boğaz'ın sularınaBoğaz'ın mavi suyu böyle miydi hep bilmemBeyaz bir martı olup uçmak geldi içimden
Durdurdum Toros'umu Marmara eteğindeBoyadım ellerimi mavinin göbeğindeBir kaç tane taş atıp izledim halkalarıGönlümü alıverdi denizin dalgaları
Gönlüm söz dinlemiyor, dalgalarla ilerler'Kilitbahir önünde feribottayım, gel! " derBir yarış pisti gibi uzayıp giden yoldan.Geçtim normal bir hızla Eceabat Bulvarı'ndan.
Sol yanım mavi deniz, sağ yanıp KilitkaleKarşımda destan destan o güzel ÇanakkaleYüzyıllar öncesinden bir selam verir gibi'Dur yolcu! ' dizeleri bir tepenin üstünde
Birdenbire köpürdü denizin dalgalarıBeynimde şekillendi bir devrin anıları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Boğaz'a dizilince düşman donanmalarıNasıl da eritmiştik o demirden dağları!
Sonra mart! .. sonra nisan!15'in tüm ayları..Cennetten bir bahçeyeçevirdik buraları!
Conkbayır...Mustafa Kemal57.piyade alayı.Yahya Çavuş! ..Seyit'ler...Ve tüm kahraman Mehmetler..Canlandılar gözümde, herbiri birer birer
Seni anlamak için bir kere görmek yeterSenin için boşuna can vermemiş MehmetlerDüşüncelerim gibi akarken ak köpüklerArkamda kalıverdi destanlaşmış tepeler
Vapur gider su gider, vapurda ben giderimBoğaz'ın sularında dillenir türkülerim.Meltemlerinde tüter iki kıta kokusuDağlarda-bayırlarda yeşilin en koyusu
Marmara'dan Ege'ye akarken mavi denizBir tarih nasıl kokar ah, bir görmeliydiniz!Cennetten bir bahçeydi Boğaz ve ÇanakkaleBöyle kutsal bir diyar verilir mi ellere?
Her zerre toprağına gülleler yağsa yineBu millet kurban olur sana ey Çanakkale!O kadar haklıymış ki sana canını verenBir değil bin can olsa verir seni her gören!.......*Nisan.2006-ÇanakkaleNot:30.nisan.2016.cumartesi günüKeşan-Medya Gazetesi'nde yayınlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çarıklı Milyonerler!
Günler günler ah günler, pamuk helvalı günler!Renkli bir rüya gibi geçiyordu ömürler!Kimimiz milyonerdik, kimimiz trilyonerDüşmezdi dudaklardan...................'mersi'ler..'danke schön' ler
Bir cepte bir marlbora, diğerinde bir camelDükkan panolarında 'restoran' lar.. 'cafe'lerSanki karar vermiştik Türk dilini atmayaBebelerden başladık 'el dili ' okutmaya
Türk adını bıraktık yabancı adlar taktıkTakmayana vallahi 'görgüsüz ' diye baktık.Onları değil amma kendimizi aldattıkGlobal aşkımızla aşıkları ağlattık.!
Bir tuhaf aşk idi ki Mecnun'u mahçup eder.Çoğumuz olmuş idik gönüllü bir misyoner!Alt etmişti inanın Mevlevi dervişleriAvrupa diye diye olmuş idik derbeder.
Benzemiştik bol renkli birer tavus kuşunaYa da ardı dışarda tüysüz deve kuşunaKalmamış görünürdü arada gelir farkıHer birimiz olmuştuk çarıklı bir milyoner.
Ceplerdeki paramız olmuştu 'elma şeker'Ne karın doyururdu ne de dertleri çözerDüşmüştük pek çok şeyde en sonuncu sırayaDökülmüştü yakadan o güzelim düğmeler.
Beş halkalı bayraktan çoktu sıfırlarımız'Küreselleşme ' derken, azaldı kıymatımızAtıldık dolu dizgin el malı tüketmeyeMidemizden bağlandık yaban ekonomiye
Sonunda oluverdik altmış milyon milyonerDört yanı sarıverdi her ülkeden misyonerAvrupa hayaliyle geçirdik te günleriYine de olamadık Avrupalı birader! !
Medeniyet başka şey, el avuç açmak başkaKıbrıs'ı vererek mi varacağız bu aşka!Bu şekilde girersek A.B denen bu çarkaDişliler arasında oluruz paramparça..
'Dimyatın pirinciyle....bulguru..' biz biliriz'Karga-tilki ' masalı çocukluk tecrübemizUygarlık kültürünü biz yaymışız dünyayaBundan sonra sanırım daha da dikkatliyiz..
Sızlarken yüreğimiz, sızlarken birer birer
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Atatürk'lü günlerin özlemi bende tüter'Onuncu Yıl Marşı' yla serinlerken şu gönlümKendi kendine yeten Türkiye'mi hep özler..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çeltikli Emin Gündüz...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Çeltikli Emin Amca1931 Çeltik Köyü doğumlu bir adamEşi, aynı köydenaynı yaştaki Ayşe SultanBabaları,17.yüzyıldaKonya’dan Rumeli’ye yerleştirilenve1924 mübadelesi ile deDrama’nın 0livan Köyü’nden kalkıpAtlarla, eşeklerle, katırlarla,alabildikleri kadar yükü alıp.................yola öyle çıkanlardanAtaları,“Bük Kasabası” yakınındaki 0livan’datütüncülükle uğraştıklarındantütün ve hayvan yetiştiriciliğineen uygun yer olarak gördükleriÇeltik Köyü’nü seçmişler o zaman....Değiş-tokuş ettikleriRumlardan kalma arazilerive evleri paylaşmışlar ilk zamanGel zaman- git zamanEmin Amca’nın üç evladındanArkadaşım oldu Öğretmen Salim Gündüz olanBu topraklarane zaman geldiklerini unutmasınlar diye de"Gündüz" soyadını almışlar anlaşılan..Keşan'daki yel değirmenleri yerineÇeltik Köyü'ndeNecati'nin Değirmeni'yle birlikteMecidiye Kıyıları'ndan Beyköy'e kadarBabadere'nin Suyu'yla çalışanyedi-sekiz tane su değirmen varmış o zamanBir yanı ovaya,diğer yanı ormana dayalı köylerindetütüncülük, buğday ve ayçiçeği üreticiliği yanındakeçi-koyun ve büyükbaş hayvan yetiştirmeişiyle de uğraşmışlar epey zamanRumlar zamanında iseköyde çeltik yetiştirildiğindenköyün adı Çeltik Köyü kalmış vesselam..1960 lı yıllara kadaryürüyerek,dehleyerek, otlata otlatacumartesi pazarına ve panayırlaragetirdikleri hayvanları satmış Emin Amcam...Bu yılarda çevre köylerden topladıkları hayvanlarıİstanbul’a sevkedip para kazananKeşanlı cambazlar da varmış o zaman
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sultan Çiftliği onların mola yeri olmuşuzun bir zaman...Ve yıllar üst üste yıkılıp dururkenBu çiftlik yeriKöylüm sayın CAHİT ALTUNAY’ınbelediye başkanlığını yaptığıSULTANGAZİ İLÇESİ oluvermiş şu an..1970 lere gelindiğindebüyük kentlerdeyüksek yüksek binalar çoğalmayahayvan postları insanların sırtlarından bakmayanüfus geometrik dizi ile artmayainsanlartüketim çılgınlığının sarmalına......................yakalanmayave Türkiye sanayleşmeye başlayıncakişi başına düşen toprak miktarı azalmayatoprağa hükmeden insanlar şaşırmayagençler gittikleri yerlerden dönmeyenvefasız göçmen kuşlarına benzemeye başlamışlar..İstanbul-Bursa -Çorlu-Keşan....derken1960 lı yıllarda120 hanesinden çocuk sesleri gelenÇeltik Köyü'nünŞimdiancak 40 hanesinin dumanı tüter olmuş“Gurabahane-i laklakan” a benzeyenkırmızı kiremitlialçak damlı evlerin bacalarından...Emin Gündüz Amca şimdi,85 yaşının merdivenlerinde yürürkenbüyük ve küçük baş hayvanlarınıgetirip sattığı yerde yeni yapılanKeşan İş Merkezi'ni görkeminipenceresinin camından seyrediyor....................................her akşam“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerdenEteklerinde güneş renkli bir yığın yaprakVe bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak”mısraları dökülürken dudaklarından..Bizler de 0na ve 0’nun gibileresağlıklı-uzun ömürler dileyelim o zaman......*.....05.Salı-2016..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çevreci Türküsü......
Haydi, başını kaldırYeşile iyice bakGüneş, hava, su, toprakyeşil için oyuncak!
Varlığından bu yanaörer durur onlarıHem oksijen üretirhem besin depoları.
Yeşili nasıl sevmemonu nasıl korumamYeşili korumazsambilirim ben de olmam.
Beslenme zinciriylebağlanmış canlarımızAyrı gibi dursa daaynıdır yollarımız.
Yeşili çok sevmeliÇoğaltmalı her yerdeYeşil hayat demektir.Varlığımız yeşilde.
''Kıyamet günü olsa..''hep ağaç dikmeliyiz.,Dünyayı mavi gözlehep yeşil görmeliyiz.
''Görmeyen gözler bile..''Yeşil yeşil bakmalıBu mavi akvaryumuyeşille donatmalı.
Çünkü yeşil; oksijenYeşil, besin kaynağıYeşil, denizde balıkYeşil, hayat ırmağı!
Doğan her çocuk içinbir ağaç dikmeliyiz.Yeşille hayat bulduk.Yeşille gülmeliyiz.
Yeşille hayat buldukyeşille ölmeliyiz!..........**.......(07/1994-Önder)(Dünya Çevre Günü Kutlu OLsun! '
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çınarlı Bulvar.....İki.....Şiirlerle Keşan
Ergene Caddesi’ndeki çınarlı bulvarSenin de benim gibi derdin var mıdır?Çınarların yaprağını yere döktürenHastalık mı, haksızlık mı, yoksa yar mıdır?*Çınarları besleyen suyun adınıÇağlanın- üzümün eski tadınıSenin için uğraşan bir evladınıUnutup anmamak sence kar mıdır?*Ali İhsan Çuhacı’yı unutma Bulvar0'dur sende çınarlara su veren pınarBulutlara yükseldikçe genç genç fidanlarO’nunla gurur duyar tüm Keşanlılar
Bu yüzden mutludur dallarda kuşlarVe çınar gölgesinde soluklananlar *Bu dünyada enderdir böyle insanlar;Aldığını topluma veren, vefakarTaş üstüne taş koyan böyle cefakarAtasını unutmayan böyle fedakarİhsan Çuhacı gibi coşkun bir pınar
Çocuklar bilim ile yeşersin diyeTemeline okul yaptı bu büyük çınar*Ey gönlümü mest eden çınarlı bulvarGeçmişten söz etmek sence ar mıdırÇınarsız günlerden aklında kalanBademler mi, bağlar mı, çobanlar mıdır!.....................*22.07.2010*
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çınarlı Bulvar...Bir...Şiirlerle Keşan
Ergene Caddesi’ndeki çınarlı bulvarSevginin gücünü gönüle katarCaddeye ruh veren taze çınarlarMaşukun kolundaki yar gibi bakar*Çınarların vakarı bundan mı bilmemYaprakları hışırdar gelip geçerkenOysa onlar daha güneş bilmezkenBenim de var idi burda bir bahçem*Bağdan üzüm toplardık bağ bozumundaŞıra-pekmez yapardık kara kazandaÇamura bulanırdık hazanda, kışta“Kazma-kürek yakardık" mart aylarında*Bağımızın yanından dere akardıBadem-incir...dalları yere sarkardıÇınarlı bulvardaki çınarlar gibiBazı ağaç dalları göğe uzardı*Ey gönlümü mest eden çınarlı bulvar!Senin de bağrında pınar var mıdır?Yaşadığın yerlere, seni bağlayanMazi mi, ati mi, çınarlar mıdır?……………*10.07.2010*
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çırçır Böceğim!
“Cırcır Böceği” de diyorlar sanaBen’se adını “çırçır “ bilirdim.Meltemler mi yanlış söylediben mi yanlış öğrendim!
Darılma, ben sana cırcır da derim..Gücenirsen,yalnızlığımı nasıl gideririm!
Genç değilim ki diskoya gideyimSevgilim de yok, kumların üstünde öleyimŞair de değilim, yıldızları seveyim!
Zaten dolunaya küsümYakomozlara hasret gözlerimTek, seninle muhabbetim.
Sen çalarsın, ben dinlerim.Sakın kızma, üzülürüm.………*……..Sıcak yaz gecelerindekimseye böylesine bağlanmadı yüreğim..
Sen, vur mızrabını sazının tellerineGötür beni o çocukluk günlerimeBineyim dövenime“de haaa! ” diye haykırayım sarı öküzümeBuğdayı samanından ayırayım.
Sürüp parmaklarımı şakaklarımaalın terimi,adam gibi toprağa savurayım.ve bir dikişte testiyi, başımatestinin dibini bulayım………..*……Vur cırcır böceğim, vur!Karanlığın böğrüne böğrüne vurGötür beni saman kokulu köy gecelerine
Yak, yavuklumun dantel perteli odasındakigaz lambasını yine
Gündüzleri deturnaları getir gökyüzüne………*..Seni herkes anlayamaz çırçır böceğimSeni herkes anlayamazbilirim!Sen,ayın şavkındatürkünü söylerken her geceSaklanıp dikenli bir çitin ardına
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hiç ışık sıkmışlar mı Zeynep’in gözlerine
Sevdalarını bırakmışlar mı mecilerde.........................mısır koçanlarınaHalk türküleri oynamışlar mı bayramlardadolunayın altındaköy meydanında
“Al meyveyi koparmışlar mı dalından “....................çoban çeşmesinin başında………..*………Darılma çırçır böceğim, darılma!Sen, çal sazını yineBen sana 'cırcır böceğim' de derim.
Yeter ki her yaz akşamıSaroz'da seni dinleyeyim.
Adını yanlış söyledim diyebu kadar üzülmek niyeÜzülme cırcır böceğim, üzülme!
Benkır kokulubol güneşlibol çiçekli mevsimlere aşığım.
Vur mızrabını teline, sazınınçek dizginlerini frensiz zamanındurdur devinimini güneşin ayın!
Al götür benikirlenmemiş günlerine yaşamın.............Cırcır böceğim, canım!………...***………..17.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çiçeklenin!
Bayanlarınerkeklereevlilik teklif etme haklarının olduğu (!).............................bu ayın sonundaYani şubatın yirmidokuzu’ndaTrakya ÜniversitesiTıp Fakültesi Hastanesi.......Balkan Yerleşkesi’ndeÇok değerli hekimlerin ellerinde“Suyu Arayan Adam “ gibiyim
Bazan kanat çırpan güvercinlerle birlikte........................................havada!Bazan Delta Park’taTÜSEM Alışveriş Merkezi’ndeyemyeşil çimenlerin üzerinde...............dinlenmekteyim
Haksızlıklara, hırsızlıklara, hukuksuzluğakayıtsızlığa ve entrikalara karşıiçimden türküler söylemekteyimveiki badem ağacınınçiçeklenmiş dalları arasındanhayatı gözlemekteyim!.....Görüyorum;hastaneye girip- çıkanlarımumut okunuyor bakışlarındaGençler;çay içiyortavla oynuyorkonuşuyor..gülüyorlar..................kendi baharlarındaAh şu gençler, ah!Özeniyorum onlaraÇiçekli badem ağaçları kadar güzel her birivehiçbiri düşünmüyor henüz ölümüçünkü başkalarını yaşatmak bütün dertleri
Bu yüzden umut ve azim dolu yürekleri....Öyleyse;karamsar düşünmemeye“kendimize dönüpkendimize inanıpkendimizde olanı arayacağımıza”ve onları bulup çiçek çiçek açacağımızave çiçeklerimizi kurutmak için eseninsafsız rüzgarlara inatZümrüdü Anka Kuşları gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
küllerimizden doğupkendi baharımızdaçiçeklenmeye devam edeceğimize.........................karar vermeli
Çiçeklenmeli dostlar, çiçeklenmeli!......02.Mart.2016..Hastaneden çıktığımız gün-EdirneNot:Tırnak içindekisöz, Şevket Süreyya Aydemir’in belittiğine göreEpiktotes’e aittir
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocuk Gibi Yaşamak
Çaputtan yapılmışbir top peşinde..........................evi unutmak.
bir küçük oyuncakla.....................dünyayı avuçlamak!
bir kedi miyavlamasında.............en büyük şaşkınlığı yaşamak..!
saatlerce koşturmak.............bir çemberin ardındanya da.........hiç kalkamamak..................bilgisayar başından.
dakmen..körebe..kılıç....................uzun eşek oynamak
ve......Ayşe'ningül pembe gamzesinde......................ilk aşkı yakalamak..!
aşkını...........duvarlarda.................bir kalpte onaylamak..!
çocukluk bu işte;.......top gibi.................kuş gibi..............................yuvarlanarak...................................kanatlanarak...........................................çamurlanarak.............bulut bulut....................................yaşamak..! .
hiç bir şeyi....................takmamak kafayaher şeyi unutmak............................yeni baştan başlamak..!
sadece yaşamak..!...................sadece yaşamak..!
zor şey be..............çocuk gibi yaşamak..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocuk Olmak!
Ben çocuk oldum mu?0ldum!
Çok çocuk oldum!Gül çocuk oldum!Paşa çocuk oldum!
Daracık sokaklaraTaşlı yollara doldum.
Mutluluk buldum.
Bazan çelik çomakBazan körebe oldum!
Çember çevirdimUçurtma uçurdumTop oynadım
Kuş oldumduvarlara kondum
Dut oldumErik oldum
yere düştüm“uff! “ oldum!
Dama’da akılBeştaş’ta, taş
Kılıç oyunundaarkadaş
At oyunundaMalkoçoğlu
Evicik oyunundaAna, baba oldum.
Yollara doldum!
Oyunların içinesevgiyi koydum!
Yaşamın renkleriniorda buldum.
Düşene el uzattımKüsene zeytin dalı
Anladımki oyunlar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
dünyanın gerçek halı
Mızıkçılık yapanakızdım,atmadım tokat.
Kızlarla oynamayısevdim, dostlara inat!
Sevgiyi, taa çocukkentattırdı bana hayat.
Sol yanımda taşırımSevmeyenlere inat!….……***……
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocuk, Dede ve Su Birikintisi
Zaman zaman,küçük adamlarınbüyük gölgelerinin oluştuğu diyarda
Yedi katlı bir apartmanıngölgesi altında
Saçı başı ağarmış,üstü başı pak bir dede gördümyaşı altmış civarında
Ama en aziki altmışı devirmişbir eda vardı duruşunda..Gençliğiniapartmanlar arasında yitiren dede
çocukluğunu yaşasın diye,torununu bırakıvermiştibir tenekelikbu su birikintisinin kıyısına
Belki deküçükken,oynadığı dereler gelmişti aklına
Torun ayaklarıyla vurunca suyaSular sıçrıyordu çocuğunkısa beyaz çoraplı ayaklarına
Çocuk vuruyordu suya
Sular sıçrıyorduçocuğun yeni giydiği mintanına
Aldırmıyordu büyükbaba
Çocuk yavaş yavaş bulanıyorduçamur deryasına
Haykırdı balkondan büyük anacanhıraş çığlıklarla
-İhsaan! Duru’nun üstü kirleniyor, baksana!Duru’yu oradan alsana!
Duymuyordu büyükbabaDuymak istemiyordu aslında
Belli ki kendi çocukluğunu görüyordusıçrayan sularda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve torununun sevinç çığlıklarında
Çünkütorununun tebessümü vardıdedenin dudaklarında
Bakıyordu torununa büyük babamutlulukla...filozofça..
Çocuk vuruyordu suyaÇocuk vuruyordu suya
Çocuğunve dedenin mutluluğu sıçrıyorduçocuğun üstüne başına
Baktım kibir aralanet okuyor gözleriyle büyükbabadereleri, gölleri..bulutları kurutanve bu gökdelenleri diken uygarlığa.………….***………. Not: Bu dizeleri yazmama sayın Necip Zeybek’in “Kendini Bulanlar Sokağı”adlı şiiriesin kaynağı olmuştur.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocuklar Bir Çiçektir...İlköğretim Haftası İçin
Çocuklar bir çiçektirYaprakları olmayanSevgiyle sulandıkçaHiç bir zaman solmayan*Gönüllerde yaşayanVazolara konmayanSaygıyla büyüdükçeGözleri ışıldayan*Ali, Ayşe, EmineKemal ya da Süleyman0nları eğittikçeGurur duyuyor insan*Hoş geldiniz çocuklarHoş geldiniz yuvayaBakın sizi bekliyorTebeşir, tahta, sıra*Açınız çantalarıÇıkarın defterleriHem okuyun, hem yazınYok edin cehaleti…..***..Ali Koç Elegeçmez01.Aralık.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğum ve Toprak
Çocuktum,delinince lastik ayakkabılarımtoprağı okşardı parmaklarım!
Büyüdüm;Kelaynak Kuşları’nın……ayaklarına benzedi ayaklarım!
Renklendi ayakkabılarımBetonları öpüyor tabanlarım..!
Toprağa hasret parmaklarım,parmaklarıma hasret kaldı toprağım..!
Betonlar altında acı çekiyor toprak!Çığlığını duyuyorum,..........................yüreğim kan ağlayarak!
Çocukların ayaklarına ne çok özlemiştir,.………………......….......................kimbilir!Özlemiştir...muhakkak!
Ahhh, bıraksalar!apartmanları yerlerinden sökeceğim.....................................................birer birergereksiz bütün fabrikalarla beraber..
Fırlatacağım uzaya,.................................trik trak!Füzelerin içine...........…bütün silahları da doldurarak..!...............***.........
10/08/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğuma Dönmek
Ahh,Hilmi Amca’nın pandispanyaları kadar lezzetlibeyaz kurabiyeleri kadar tatlı çocukluğum!
Sana dönmek olanaklı olsa,gün boyu.................…..çelik çomak oynardım.ve her saklambaç oyununda,…...….….........…yalnızca Leyla’yı arardım
Anam su almaya gönderince beniyarım kalan oyunların tadını...……......testimin kulbuna bağlardım!
Belki o zaman,çeşmelerde sıra bekleyen kadınlarınneden kavga ettiklerini daha iyi anlardım..
Akşamlarıgaz lambası aydınlığındamübadele günlerini anlatsın diye banaBabamın...........……… nasırlı ellerini okşardım.
Vegurk tavuğa benzeyen beş çocuklu anamıbiraz dinlendirmek için0dunları,………...peçka ateşine...…………………………ben koyardım!…Kıskanmazdım başkasının uçurtmasınıKendi uçurtmamı kendim yapardım
Amaüç tekerlekli bisikletine…..…………bindirmedi diye de beniKartopunu,....…….Ömer’in tam kafasına atardım.
Kızmazdım her şeye…….………………..şimdiki gibiHer günü coşkuyla yaşardım
Çocukluk aşkıma baktığı içinMümin'in gözlüklerini kırardım!
Aldım mı elime demir çemberiSığır Yolu’na kadar dinlenmeden koşardım
TV ve bilgisayar olmadığındanerken yatar, horozlarla birlikte kalkardım..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Düşünmezdim biter mi diye çağlalarBakardım üzüm vermiş mi diye asmalarCevizlik Deresi’ne giderken Tahsin’le,......….…………………………her pazarDutluk’tan, sepet sepet dut toplardım..
Dört yapraklı yonca arardım…...…………………Yumurta Tepe’deKayalı Dere’de ayaklarımı yıkardım..
veÇolak Korucu’yu atlatmak için,Sivritepe’den Kahveler önüne kadar.............arkama bakmadan kaçardım.
Top koştururdum Çukur Çeşme Sokak’taYıkık duvarlar üstünde...………………….kılıç-kalkan oynardımKargaları ağaca bağlayan..…………….………..İsmet Ağbi’yigönlümün çarmığına asardım!
Yeniden dönmek mümkün olsaydıtabakhane’li…tahinhane’lisinemalı günlere
Çocukluğumu,..……yeleğimin saat cebine takardım!
Saçlarıma ak düştüğü günlerde,...…………….çıkarıp çıkarıp ağlardım
Ne Hüseyin’e özenirdimne Çetin’e..
Yağlı çamurdan, bilyegöndöndü sopasından, beygirayçiçeği kafasından araba yapardım
Onlar bayır aşağı inerkenBen, bayır yukarı çıkardım!....…..………***….……………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğumdaki Ağaçlar
Çocukluğumda,İbrahim Çallı’nın resimlerine benzerdi..………………………….….düşlerimPembe-beyaz çiçeklerle süslüydü……………………………resimlerimŞimdi ter kokulu bir düşteyim!
Nerede benimpembe çiçekli dallarım
şeftali ağaçlarım
Yeşil gözlü,………….ekşi-tatlı çağlalarım
Baldırı çürük ahlatlarım
Kan çiçekli narım!
Ya,“Atçe hanım” teyzenin bahçesindekimor sümbüllü sarmaşık!
Nuriye Hanım teyze,akasyaların beyaz çiçeklerindenkoparsana azıcık!
Bir avuç kır kokulu çağla verir misin……………………......Rahime Abla!
Bizim bahçedekibardacık eriğinden de birazcık
Biraz elma…biraz üzüm..
Gel bakalım kınalı yapraklı cevizim
Kızlarla birlikte elimize kına yapalım,…………ama kimse görmesin,...................................................ölürüm!İncirim…..gülüm!
Cıgıl cıgıl kuş seslerim…….Artık büyüdüm!
Ama neden,….....şimdi renksiz düşler görürüm?
Çiçekli dallarım nerede?
Neden,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...beton binalar büyümüş her birinin yerinde?
Neden bitmiyor bu acılı düş?Bu nasıl iş!
Nasıl resim yapacağım şimdi benNerede kuş sesi dinleyeceğim!
Anneciğim!Yetişin!
Ben, başka bir dünyaya düşmüşüm!
.......***.......10/08/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğumdaki Bozacılar!
1955'li yıllarda;Boza, dükkanda satılmazdı.Ve insanlargeç vakte kadar oturmazdı.
Karardı mıydı gökyüzü,Oldu muydu akşam;Yaniyemekten biraz sonra,tanıdık bir ses duyulurdukaranlık-dar sokaklardan.
'Taze bozaaa! ..tazee bozaaa! '
Anlardık,yine çocukları sevindirmeye çıkmış;Ramadan ağbi,Nihat agaveBozacı Fettah..!*01.05.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğumun Dünyası....Keşandan İnsan man...
Acaba bizküçükkenbaşka bir dünyada mı yaşadık?
Ne cep telefonlarımız vardıNe de ateri oynardık
Büyüklerimizden masallar dinlerdikocak başında
Geceye erken veda ederdikisli gaz lambalarının loş ışığında
Demir çemberler çevirirdiktozlu yollarda
Çaputtan top koştururdukdaracık alanlarda
Kerkenezleri sayardıkkapı önlerinden
Karanlığa dalardıkdakmen, kılıç oynarken..0 zamanlar apartman yoktuKandil ve gaz lambaları çoktuİrili ufaklı taşlardan yapılırdı evler
Vetozlu topraklıydıküçük küçük taşların bulunduğu…………………….dar caddeler
Minik minik taşlar yapışırdıyaramaz dizlerimize
Öğretmenler, cetvelle vururlardıkörpecik ellerimize
Sığırlar, yollara tezek atardı
Öküz kirpiklerindenince buzlar sarkardı
Su taşırdıkbakraçlarla çeşmelerden
Yemeği tahta kaşıklarla yerdikkalaylı tencerelerden
Ve ekmeğe
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
şırlanyağı sürerdi annem
Üstüne, toz şekerbiraz da toz biber
Afiyetle yer, bayram ederdik
Sonra da Yaradan’a şükrederdik..
Her sabah, ablamla birlikteineği katarak önümüzeSarıkız civarındaSu deposunun yanındaSığırtmaca teslim ederdik
Dikilip Kayalı Çeşmesi’nin başınasaatlerce sıra beklerdik
Yarasaları sayardıkalaca karanlıkta
Yıldızlara bakardık, hayranlıklailk göz ağrımıza bakarcasına
Gündüzleri de:uzun eşek, körebe, istopbeş taş, dama… oynardık
Karanlığı çocukluğumuza katardık
Biz küçükkenhayattan gülücükler çalardık
Sanırımçocukluğumuzdabizlerbambaşka bir dünyada yaşadık..............25.06.2009…………..*…………..Bu şiir biraz değişiklikle 14.nisan.2004 tarihinde Keşan-Medya Gazetesi’nde yayınlandı.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğumun Hastane Arkası
Çocukluk günlerimin bu bölgesindeBaşaklar kız gibi sallanırlardıBabamın alnında biriken terdeYakomozlu suların renkleri vardı...Tavşanlar kaçışır, çakallar ulurTilkinin kuyruğu çalıya vururKablumbağa yılanın yanında dururHer yerde doğanın renkleri vardı....Köşede gördüğün incirle çınarDerenin koynunda el-yüz yıkardıÜzüm Bağları’nın üzümlerindeYapıncak üzümünün damgası vardı....*Keşan Kalesi’yle küçük tepelerRüzgara “es! ” diye haykırırlardı0nların arasında birkaç ayazmaÇobanlara, kebesini çıkartırlardı....Ağaçlardan çağla alan küçük çocuklarKorucunun önünden dört nal kaçardıDeğirmen Kırı’ndaki sığır yolundaSığırlar sığırtmaca sığınırlardı......*...Şimdi ne ayazma, ne bağ çeşmesiKesildi çiftçinin, çobanın sesiKimsenin aklına gelmeyen olduBurada yeni bir Keşan kuruldu! ........*....17.Şubat.2016..Keşanİlkokul Öğretmenim Mehmet Özcan vefat etti
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocukluğumun İlk Resmi!
Çocukluğumda,gökyüzünde kartallar uçardı
ne zaman kıra gitsek,“Seni kartallara vereceğiz” diye…….....….. …beni korkuturlardı
Kır dediğim de, ne ki;Şarıl şarıl akan Sarı Kız DeresiKavalsız çoban çeşmesi
Elimi parçalayan ayrık otları.Börülce bahçeleriTenceremizde pişen tombul baklalarSaman kokulu harman yeriDövene koşulan bir çift alaca öküz
ve çimenlerinkulaklarına taktığı küpe çiçekleribirkaç ahlatpenbe beyaz çiçekli badem ağaçlarıkuzu kulağı..birkaç demet sarı susam
veDeğirmen Kırı’ndanFerhat Ağa Değirmeni’ne doğrusapsarı başakları okşayarak yayılanKara Kadir’inya da Yahmen Amca’nın………………….“deh.. haaa! “ sesi..bunlardır,beynimdeki eski Keşan’ınilk siyah beyaz resmi!
29/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çocuksun!
Aslındavarsın da,yoksun!
Havada bulutÇiçekte sukutSudaki aşkŞiirimde kokuYitirilmiş umutsun..
Bir hayalbir hülyaya kızar mı!
Çocuksun!
25.10.2005
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çorapsız Hasan
Azimli adamdı…İçkiye fazlasıyla müptala’ydı..Hangi taşı kaldırsan,altında 0 vardı!
Lokantacı Sabri’ninişkembe çorbasının tadını beğenmez!İçine, bir duble rakı doldurur…… … ….....çorbayı öyle içerdiOnu tanıdığımdapazar yerinde çorap satardı..
Ancak, çoraplar küçük geldiğinden mi!yoksa,bir tabak daha içmek istediğinden mi,……………….…………..….bilinmez.Ayağında çorabı olmazdı
Ve her sabahlokantacı Sabri’nin dükkanına.…………..….ilk önce o dalardıVasiyeti varmış,….………………….... baktım:Öldüğünde,………….ayağında çorabı vardı..keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dağlar
Dünya Ana’nınen doyumsuz çocuğudur DAĞLARDünya’nın memelerine hep yakın dururlarDoymak bilmezler emdikçe sütünü bulutlarınEmdikçe gözleri parlar, emdikçe canlanırlar
Kimi kar’dan kürkünü giyer sırtınaKimi yuva olur kartallaraVe dört mevsim sevgili bekler gibibakar dururlar ufuklara...Rüzgarlar okşar tenleriniOkşar, başlarını bulutlarYine dekızgın bir arslan gibi kükrer kimisi;ağızlarından lav çıkartırlar…Kar, yağmur, ısı ve rüzgara birliktetoprağı onlar yaparlar
Beslendikçe dünya ananın memelerindenToprağa dönüşerek hayat fışkırtırlar bedenlerinden
Yağmurlar yıkar bedenleriniRüzgarlar okşar tenleriniRüzgarda kanatlanan kısrağa benzerlerOkşanmak ister gibi her biri
0nlar karşılar ilkin dört mevsimiYiğitlere andırır görkemiBir tazeninin ince tüyleri gibiOtlanır baharda tepeleri..etekleri..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dalgalar ve Çocuk!
Bugün Saros'da denizbir başka haz veriyor
Dalgalar;.......dalga gibi azgın..........dalga gibi köpüklü............dalga gibi beyaz geliyor
Dalgalar;duygusuz bir yasanın buyruğunda.!.............kızgın metal üstünden kayan..................................yağ hızıyla ilerliyor.
Nasılsa sıkışıp kalmış.......................dalgalar arasına.................................küçük bir çocuk
Bronz tenli; ...............granitten yapılmış..................iki kaya gibi........................küçücük elleri,...........................dalgaları dövüyor!
Çocuk;.......bir masal kahramanı gibi...........İnançlı.............................dingin..Ve.........çabası içinde,..................dalgalar üstünde........................kalabilmenin
Kızgın kumlarla kaplı sahilateşten duvar!
Sahile varır varmaz sönüyor;....................kudurmuş...............................azgın.....................ağzı salyalı dalgalar
Dalgalar bazan..........ağzı köpüklü................mavi eğerli atlar gibi........................dört nal geliyor!
Sert bir su şırıltısı naralarında!
Katmadan tozu dumanaKeskin bir yosun kokusuyla........................sahilde eriyor
Bronz tenli...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
............granit elli..
..............küçük çocuk,
..................dalgaları dövüyor!
Bu anda;yani.........umutsuz bir bekleyişin.............güldürdüğü zamanda;Ahşap........ıslak bir kayık,.........................çocuğa eriyor.
Çocuk,..............ba.......................tı..........................yoor! çı........................kı.............................yoor!
Havada çırpınan küçük elleri....................çaresiz........................Dalgaları dövüyor!
Çocuk,...............yavaş yavaştü..........ke...............ni.......................yor!
Kayık.......... ta................ki.......................lerinkenetlenmiş elleri yükseliyor
Çocuk,.............gü..lüm..sü..yor
Damarlarına kan yürüyor!
Çocuk,.............gülü....yorÇocuk............yürü....yor!
Çocuk gülüyorÇocuk yürüyor........Ah çocuuk!Hayatı senden öğrenmek varmış
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Böyle havalarda,bu azgın dalgalarladövüşmek varmış!2006-Saros/Yayla
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Davetkar Dudak!
Ağaçlardan sarkıyorçiçekli “beyaz duvak”
Saçları ondüleli,görünmüyor dal budak
Mis gibi kokularısürmüş te bedenine
Gel! diyen bakışlarlaaçıyor bize kucak.
Sen beni anlamadınkaçtın yine çabucak
Çünkü bu yazdıklarımLeyla aşkından uzak
0ysa bunlar olmadanaşk mı olur güzelim
Doğaya bir baksanaaşka davetkar, dudak!..…….*…….08.05.2008.Perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Demirciler Çarşısı
Demiri daldırdığın sudan çıkan buhardaErgenekon Dağı’na düşen alınterin varÇekiç,örs ve demirden yaptığın her kazmadaGeleceğe yol alan altın uçlu okun var*Sen, demirden dağları ok gibi delen yürekBilirsin ki toprağın yüzünü çizmek gerekTırmık, çapa, kerpeten, çekiç, kazma ve kürekBunları sen yaparsın kömür gözlü Hidayet*Örsleri “tak..tak..” diye çınlatırken ustalarGönlümde Altay yeli estirir bu çarşılarAteşi körükleyen Hidayet'in gözleriİki parça kor gibi, taa gönlümde parıldar*Kendim bildim bileli burdadır bu dükkanlarDükkanların içinde değişen tek şarkılar!Yalnız bir dükkan vardır, ateşlerin içindeSanki demir dağları eritmek ister gibiUstaları, gün boyu örslerine vururlar.
Silerler terlerini ellerinin tersiyleKazmasın diye rençber, toprağı elleriyleVururlar örste duran demire yüreğiyleKazma..kürek yaparlar, beyaz gönülleriyle.*Üzengiye basarak ata binilen yaştaDemiri, çekiciyle terbiye eden ustaSen ki Orta Asyada dağlara yaslanıp taO demirden dağları eritip delmedin mi?*Üstüne abanınca beklenmeyen iklimler0 kara talihini ateşle delmedin mi?Yaptığın kazmalarla çiftçiyi güldürürkenGüneşe giden yolu dağlara sermedin mi?
Çiçeklerden yansıyan güneşin renkleriniHalına, kilimine....tezgahta dermedin mi?*Öyleyse gül ey usta! Gönlünü hep tut serin!Aklını kullan yeter, kutsaldır alın terinElindeyken bu çekiç, bu demir ve de örsünBil ki olamaz kimse, her çağda senden üstün!………***..07.04.2008.ant.com
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Deniz Kirliliği
Günlerden 21 hazirankuzey yarım kürede en uzun günse
ama gönlünüzdemimozolar küsmüş
yakamozlar sönmüş
martı sesleri kesilmiş
sevginin nefesi tükenmişse
Bilin ki denizler kirlenmiştir!
Siz bilirsiniz!……….***…….21.haziran.2008.cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Deniz Sahilleri
Yaz geldiKekik-çam-iyot kokusukarıştı yine birbirine,deli gibi
Hadi gel! diyor, deniz meltemleri..Kumlar sıcak mı sıcakgönüller kıpır kıpır
Cıvıl cıvıl insan kaynıyordeniz sahilleri
Bu yaz çok aşk şiir düşecekyaldızlı kumlara, belli..............*.......30.06.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dershaneler..
Anayasa Mahkemesi kararını verdi“Dershaneler kapatılmayacak”Gerçek bir Hukuk Devleti’ndeOlması gereken sonuç buydu..Tebrikler…Hak, adalet yerini buldu..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ninhükümetlerindenAkılcı, çağdaş, eşitlikçi, adilİnsani…demokratikbir devrim bekliyoruz şimdi
Dershanelere ihtiyaç duyulmayanÇağdaş Bir Eğitim Sistemi..
Eşitlik-Adalet-İnsanlık ve Hukuk bu..
Bastır parayı al diplomayıyok öyle yağma!
Atatürkçülük, çağdaşlık, müslümanlık buHerkesEğitimdefırsat eşitliğine-demokratikliğesaygılı olmalıBuna evet diyebilen yiğit sayısıkaç kişi acaba?……….*…..14.07.2015.-Salı-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dil..dil...dil..!
Dil, kültürdür.Birbirinden etkilenirZamanla değişebilir.
Öyle bir duruma gelebilir ki dil,İki kuşak sonrasıiki kuşak öncesiyle anlaşamayabilir..
Hatta dil,yeni devlet bile kurabilir!
Yeni devlettekiler,yeni millet olduğunu sanabilir.
Oysaher biriönceki ağacın filizleridir..
Canlıdır dil;değişebilirgelişebilirküçülebilirbüyüyebilir..
Dedik ya,her dilönceki ağaçların..................döllenmiş filizleridir!
Kazın toprağıinin, köküne dilinAltından,Adem'le Havva çıkabilir!……….***………..16.01.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dimitri Mendeleyev
Sevgili Dimitri MendeleyevBilirsin benbilim insanlarına aşık biriyim..SizleriYaradan’ın lütfuyla0’nundoğa ve evrendeki ayetlerini bulankişiler olarak görürüm....Bu yüzden benbilim peygamberi diyorum sizlere,sakın yanlış anlama!...Sen de bunlardan birisin işteTam kırk yıl senin bulduklarını ve yaptıklarınıanlattım sınıflarda..0nun için beyin hücrelerimoksijen gazının yaktığı hidrojen gibialev alev yanıyor Mendeleyev’im.... 182.doğum yılın imişBir daha kutlamak nasip olur mu bilmiyorumAma şimdi182. doğum yılını kutluyorum
ve insanlık adına yaptığınbütün çalışmaların ve buluşların içinsana teşekkür ediyorum..Son söz olarak şunu söyleyebilrim:..Suriye’de,Putin’inbayır bucak Türkmenlerine yaptıklarını gördünperiyodik cetvelde sakın yer vereyim deme 0’na.Darılırım ha!........*.......08.şubat.2016..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Din ve Bilim..!
Din;Yaradan’ın, Kur’an'daki ayetleriniBilim;Yaradan’ın kainatta ve dünya’daki ayetlerini içerir..İlki,Peygamberler aracılığı ile sunulmuş insanlaraİkincisini de insanlar kendileri elde ediyorlaronlara verilen akılla
Bunun için verilmiş insana merak duygusuVe “İlim Çinde bile olsa al ” buyruğu..“Direksiz gökyüzünü sizin için korunaklı bir tavan yaptım ““Yeryüzüne bağlısınız....Kurtulmak için büyük bir güç gerekli”“Ben bütün mahlukatı sudan yarattım”“Genişletip duruyoruz evreni”"ve bir gün kağıt gibi düreceğiz 0'nu"Meallerindeki ayetler, birer şifre değil mi?..Lokman suresinin bir ayetinde“Kainattaki ve dünyadakiGizli ve açık bütün nimetleriSizin için yarattım “ diyor yüce yaradan..Gayet açık değil mi..?
AÇIK NİMETLER BELLİ;Hava,su,toprakÖküz-inek-eşek..Arpa-buğday-dut-incirLimon, portakal,Elma,armut……, kel Mahmut! !Çoğaltmak mümkün....YA GİZLİ NEMETLER;Onlar hangileri peki?İşte onlara ulaşmak akıl işiAraştırma, inceleme,deneme, gözleme işi
Araştırmadan, incelemeden, alın teri dökmedenDenemeden, laboatuvarlarda sabahlamadanAraştırma yapacak beyinleri teşvik etmedenOnlara gerekli ortamı hazırlamadankorumadanNasıl bulacağızAspirini, oponu, gripini….Telefonu, televizyonuUçak ve arabayı..Ve daha bilimediğimiz binlerce nimeti
Bu yüzden bilimsel bilgi için,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yani araştırma-inceleme-deneme-sabırlı çalışma gerekli..Buldukça gizli nimetlerikimse bizeTörelerden,dindenuzaklaşın demiyor ki..Bilimdeki amaçKarasabana, öküze, öküz arabasına….bağımlı kalmayıntraktör, biçerdöverotobüs, kamyon, uçak …yapınKendi madenlerinizi kendiniz çıkarınVe paylaşın..doğal zenginliklerinizi akıllı kullanınyaptığınız binalar yıkılmasın üzerinizeaç yaşamasın insanlar şu koca yeryüzünde
Amaç “daha rahat yaşayın “Allah’ı daha güzel anınBirbirine daha çok yardım yapın..Bilimin anlamı bu!Dinle ilişkisi de bu! ..Ne din karşıdır bilimeNe de bilim dine..Günümüzde bizlerin de tanık olduğu acılarıyaşamamak için..ve Ziya Paşa'nın dediğiDiyarı küfrü gezdim / Beldeler kaşaneler gördümDolaştım mülk-i İslamı/ Bütün viraneler gördüm”Rezaletinden kurtulmak için..
ille de bilim...ille de bilim.....Bilimsel bilgilerinbilim adamları tarafından bulunmuşAllah’ın ayetleri olduğunu unutmayalım
Yoksa, yüce Allah;“Aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır” vallah!……..10.Haziran.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dirilişe Ölmek! ....(Yarışma Şiiri)
“Ol! “emriyle başladı………………insanlık maceramız!Mevla’ya ulaşmada,………………şeb-i arus davamız!
Yepyeni bir surette……………...var olmak için elbetRuhu arındırmada……………..…nefisle savaşımız!
“0l! ” emrinden bu yana……………yıldızlar yanıp söndü..
“Ol! ” emrinden bu yana,………………….yıldızlar…………………döndü! …döndü!Yaradılan ne varsa,…………”0l! ” emrinden bu yanaDönüp dolaşım her şey…………….yeniden asla döndü.
Gün geldi, mavi sema,……………Yer’de insanı gördü!Kimi şeytana uydu,…………....kimi şeytana sövdü.
Kimi de “kız”dır diye,……………cananı kuma gömdü!
Cüzzi kader, ağını……………..yanlış yapana ördü!
Gerçeği bilmeyenler.....………………diğerini öldürdüTaa Kabil’den bu yana,…………….serüven böyle sürdü.
Sonra vakit gelince, buluttaki su gibiHer biri yağmur olup,..………………yine toprağa döndü!..Evrendeki dönüşüm.….…………..oldu bizlere rehber!
“Herkes 0’na dönecek! ”....…………Haber verdi peygamber.…..*……..Her doğan,……………fıtratından,….……………doğduğu yeri sever!Batıdan batan güneş,.….……………yine doğudan güler!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Beden toprak olsa da,...……………..ruhlar cenneti ister!Çünkü Rab’bin yasası değişmez...…..…..………..…….külli kader!
Bunu anlayan pirler,……………….inci gibi söz söyler:
İşlediğin günahlar,….....…….……aldığın ah’lar varsa
Gönlünde yatan aslan,…………..görüntünden başkaysa!Kusurların üstünü.….….………örtüyle sarmadınsa!
Nefsinin dizginini.....……...……elinde tutmadınsa
Tevazuda..….gönlünü toprağa koymadınsa!
Hoşgörülü olmada..……....….…denize dolmadınsa!
Şevkat ve merhamette....………...güneşe doğmadınsa!
Sevgideyağmur yüklü bir bulut olmadınsa!
Ama,…….şavkı görüp te…......……….gerçeği kavradınsa
“Bir gönüle girmenin “.………………hazzını yaşadınsa
Rab’bi her an anmanın,.………….. ”şükrü”nü anladınsa
Tertemiz dönmek için……………tevbe et, ihlas yeter!
İnsanı, insan diye sevdiğin an.……….…….………….iş biter!“0lduğun gibi görün,.……….…göründüğün gibi ol! ”Kiruhuna,Rahman’ın…………rahmeti dolsun bol bol!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…“Yaradan’dan ötürü,………………insanı sevmemek”……………… ………………şer!Çünkü yüce Mevla’mız,……………...seven gönüller ister.…Sekiz asır Mevlana,..….………….işte bunları söyler
Sekiz yüz yıldır Rumi,…..…………….açmış ta kollarını“Yüz kez tevbeni bozsan…”…………….umutsuz olma beşer!
Yaradan’dan ötürü,...………..seven kalpte gül biter!Tevbe et! .....………Bağış dile!..………..…..Ruhunu arıt ta gel!
İnsanı seviyorsanBarışı istiyorsanŞeb-i arus diyorsan
Bizle gel!Bizle gel!…………......der.…………***..…………Ali Koç Elegeçmez
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
DNA ve Biz
Canlı-cansız bütün maddeleratom ya da atom kümeleri olanmoleküllerden oluşmuşlardır..
Molekülleri oluşturan atomların çoğutoprakta bulunduğundanve insan toprakta yetişen besinlerle besleneceğindeninsanın balçık toprağından yaratıldığı anlaşılmaktadırinsan ve diğer canlı organizmalarınınÇözümlenen mimari projesi budur.Diğer bir deyişleİnsanı oluşturan bütün atomlartoprağın yapısında mevcuttur..insan bunları, sebze-meyve ve hayvansal besinlerlebünyesine alır..İDNA nın yapısında bulunanAsit-organik baz ve fosfatAnlattığımız moleküllere benzeyenmolekül yapılı maddelerdirBu üç madde birleşerek nükleotitleri oluşturur
Sekiz çeşit nükleotit bulunuyorBu nükleotitlerG-S-A-T-G-S-A-U harfleriyle ifade ediiliyorlar
Nükleotitler de,bütün özelliklerimizi belirleyengenleri oluşturuyorlar..
İşte DNA lar bu genlerdenyanigenleri oluşturan sekiz çeşit nükleotititen yapılmış..
Bu nükleotitler öyle bir dizilmişler kiinsan denen şerefli mahlukat ortaya çıkmıştırne müthiş tesadüf değil mi? ? ? ?…Aynı nükleotirler diğer canlıların DNA larında da varama onlar farklı canlılarBunun nedeni nükleotitlerin farklı olması değilgenlerin dizilişlerinin farklı olmasıymış meğerMimarın ustalığına bakınne müthiş yaratmış canlıyı..İnsanı insan yapan kromozom sayısıHer vücut hücresinde 46 taneBu nedenle, her hücreden bir insan oluşabilir...Buna klonlama denir…Türkçede 29 harf var..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu 29 harften nasıl kırk-elli bin farklı kelime oluşturulmuşsaSekiz tane nükleotititen deBinlerce gen oluşturulmuşKafamızda binlerce saç teli olmasınıSaçımızın renginin sarı olmasını sağlayan genlerbu işi nasıl beceriyor?Bu genlere bu özelliği kazandıran kim.?Bu genleri yapan mimar-mühendis nerede? ? ?..Moli balığındaki kromozom sayısı da 46.Ama biri balık diğeri insanBunun farklılığı yaratan ne?..Bunun yanıtını biliyoruz bugün,Bu iki canlıyı farklı kılan nedenGenlerin farklı olması değilFarklı dizilişiymişTıpkı aynı kelimelerden farklı cümlelerin kurulması gibiBöyle diyor bilim…..Sorumuz şu:Kim yaptı SEKİZ HARFLİ bu canlı alfabeyiBu harflerden kaç tane farklı gen oluşturuldu500 kromozoma sahip eğrelti otuneden insan kadar gelişmiş değil?
Bütün bunların cevabıVe buradan hareketle,biyoloji biliminde yapılacak yeni buluşlar içinAraştırma-inceleme-deney gerekliBu iş ile uğraşan bilim insanları yetiştirilmeli..
“Hiç düşünmez misiniz? ”“Ne kadar az düşünüyorsunuz? “Ayetlerininmanası burada gizli…
Yoksa üretilmiş malı alıp kullanmaklaGelişmiş bir toplum olunamıyor görülüyor kiTeknolojik olarak gelişmiş uluslar arasında görülen değerürettiği kadar oluyor ulusların
Yeterli bilimsel çalışmayı yapamayanteknoloji üretemeyen toplumlar
Dünya’nın en kaliteli genlerine sahipbireylerden oluşmuş olsalar bile.karasabanı kullanmaya mahkum olurlar..Üretenler uzayda bitki yetiştirirlerbilim üretemeyenler iseAy’a gitmediler” diye çocuklarını avutmaya çalışırlarVe dünyada bile yaya yürümek zorunda kalırlar..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cep telefonu…Araba….Bilgisayar yapamazlar…..
“Ne gerek var ki yapmayaBiz size ucuza satarız yaaa” masalıyla avutulurlar..iyi masal dinlemelerUyu çocuğum uyuyat..kalk..uyu...sonra horozlar gibi kavga et kardeş kardeşeninni yavrum ninniii!eee...eee...ee!............14.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
DNA VE Dünya
DNA canlının şifresiO canlının nasıl bir canlı olacağını belirliyorTıpkı bir binanın projesi..Projeyi mimar çiziyorUstalar inşa ediyor
İnsanı insanEşeği eşekBuğdayı buğday yapanBu DNA ların mimarı kim?..Tarlaya tohum atar gibiDNA larihÜcrelerİn İçine koyupDünya’ya serpen kim?..Kim koyduOt’un –pırasanın-soğanınarpanın-buğdayıneşeğin-sıpanınkavunun-karpuzunmuzun-ananasınYani milyonlarca canlınınDNA sını dünyaya, kim..?
Cevap versin buna din ve bilim…………II……………….DNA her hücrede bulunuyorBir canlının tüm hücrelerindeki DNA aynıBu nedenle her hücreden o canlı oluşabilirKlonlama denen olay bu..Ama konumuz bu değilAnlatmak istediğim şu:Farklı canlılarınhücrelerindeki DNA lar farklıBu yüzden her canlının hücresindenO canlı oluşuyor
Tüm canlılar hücrelerden yapılmışTek hücreli canlılar da varAmip, öğlenaBakteriSu yosunu..gibi..Çok hücrelilerFındık-fıstıkBadem-Ceviz..Elma-armut-kel Mahmut!İnsan-MaymunArı-Bit-pire-deve.vs…vs…
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
tarlaya tohum serper gibiilk fideyi büyüten kimilk eşek nasıl oldu dünyada?Bu canlıların DNA sını yapan kim?………………………III………..Dünyaya atan kim?Bir embriyonun tüm hücreleri aynıSonra bu embriyo hücrelerinin farklılaşması içinDNA lara emir verdirtenKiminden böbrekKiminden kalpKiminden barsakKiminden dalak yaptırtan kim?..Adını söylemeye gerek var mı?Bunun için akıl gözlüğü mügönül gözlüğü mü gerekli acaba?
Düşünelim bakalım biraz daha! ! !.....09.06.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğa'nın Dengesi!
Ohhh çok şükür, çok şükür!Dengeleri bozulmamış doğanınMerhameti eksilmemiş Yaradan’ın!
Bunca kirliliğe karşın,yine de kar yağdı civanım!
Ölen öldü, kalan kaldı.
Belediyeler,sokaktakilerikapalı spor salonlarına aldı..
Dediler ki:Kuşlar gibi donmayın!Yiyin, için...ısının..
Gördünüz mü,eskisi gibi devam ediyor yaşam!
Yaşasın! !………..<>.....………18.02.2008.Pazartesi..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğa'nın Düğünü
Son cemre düşer düşmez toprağaKışlık gömleğini sırtından çıkarır doğaSessiz sedasız su yürür damarlaraKediler-köpekler dökülür sokaklara
Sümerbank basmasından yapılmışçiçekli entarilerini giyinir ağaçlarPolenler uçuşur görünmez kanatlarıyla
Ve konduğu her çiçektenbir nida yayılır etrafa:“Merhaba çiçeğim (sevgilim),………………………… merhaba!”Yağmur damlalarıkonfeti niyetine düşer dallara
Tellallık yapmaya başlar guguklarCümbüş çalar kuşlar
Çoban Çeşmesi’nden su taşıyanZeynep’imin saçları gibihafif rüzgarda titreşir;sümbüller..çiğdemler…erguvanlar
Halay çeker dağlar-bayırlarBirbirlerine sevda türküleri söylerpapatyalar
Podyuma çıkmak için sıradadırbademler..erikler,şeftaliler …elmalar…
Doyum olmaztürkü söyleyen serçe kuşlarınaİnsan hayran olurzurna çalan martılara……………………..saksağanlara
Vurur kemanının teline“işt!..işt! “ kuşuKuzular meleşirKargalar nara atar !veDavulcu Yaşar gibi karşılar bizikollarını yollara doğru uzatmışçiçekli dallar-Koşuun!..Koşuuuun! Doğa’nın Düğünü başladı dostlar! *……..Mart.2017-Keşan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğa'nın Metamorfozu!
Günlerin yüzü solgun!Bulutlar yorgun! Üretrası,tutamıyor suyunu bulutların
Ağaçlar kel!Yapraklar, tek tük dallardaKuşlar kont durumda
Kanserli bir kadına benziyor doğa.
Ama bu kanser değil, pupa hali doğa’nın
Metamorfoz bitecekgünün yüzü gülecekbulutların irisi maviye dönüşecek
Ağaçlar ağaca benzeyecek
Kanatlanacak doğa!
Yemyeşil saçlarıve mis gibi çiçek kokularıyla,......... baharda..………….<o>………..Ali Koç ElegeçmezHAZAN..2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğduğum Mahalle
Mahallem sıradan bir yer değildiRumeli kokardı toprağı-taşı93 Harbi..Balkan SavaşıBirinci Dünya ve de İstiklal
Bunları görmüştü eski yaşlısıHer evden çıkmıştı şehit naaşı*Bu yüzden insanının yüreği dardıBakkalı, kahvesi, berberi vardıZeki Denktaş caddenin tam kıyısındaHasan Bozkurt köşede, yağ-tuz satardı..*Veresiye yazmak için her ikisi deSarı saman yapraklı defter tutardıMuhterem Ağabey pantolon dikerHaşim Aga fırında ekmek yapardı..*Dülgerlik yapardı kimi babalarKimisi çıraktı, kimi tezgahtarSebzecilik, şapkacılık..yapan da vardıÇalışmayan insana pek rastlanmazdı..*Besim Şen, Akif Çetin, Hüseyin AgaUpraklar, Bozkurtlar ve de KarlıdağKolkola girince Çeşme Başı’ndaSerçiler de katldı bu karnavala
Bu yüzden pek fazla düşünmediler“Kahvelerönü “ dediler bu dar alana*Her sabah radyoyu açtıklarındanMüzeyyen Senar’ı çaldıklarından“Sanat Güneşi”ni de andıklarındanHayata tevekkülle baktıklarından*ve dibek kahvesi yaptıklarındanDomino oyunu da oynattıklarındanBoş kalmazdı tahtadan iskemleleleriDüğün Evi gibiydi Kahvelerönü*Mahalleli, düğünleri evde yapardıSalih Uyan davul-cümbüş çalardıBazan Nail’i de saza katardıAguş Gümüş, klarneti öttürürSami Uçar 0’na nispet yapardı*Önceden Kemancı Tahir de vardıYaşlı Arşe, kemanında kayardıErgin 0zan o’na eşlik ederkenFevzi Çalgı klarneti döktürürYaşar Aga zurna ile oynardı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Mahallemde üç kıta kokusu vardı0rta Asya, Anadolu, Balkan kokardıHer ezan sesinde camiye koşanAnılarla dopdolu yaşlılar vardı..*Çam kokusu gelirdi çok uzaklardanDeveler yük taşırken Korudağı’ndanSırtlarında şaklayan kırbaç sesiyleCılız atlar geçerdi sokaklarından*Ezan sesi duyardık çeşme yanındanGün doğmadan pazara giderken babamÇukur Çeşme bakarken çukur sokaktanİnekler su içerdi yalaklarından*Pazarcılar pazara erken kalkardıHer sokak başında fener yanardıSabahçı kahveleri erken açılırÖğrenciler okul için yola saçılırÇoluk-çocuk gün boyu çalışırlardı..*Davul-zurna çalınırdı bayramlarındaÇocuklar gezinirdi sokaklarındaIslak sazlar dövülürdü havlularındaHasırlar dokunurdu tezgahlarında..*Çömlekçiler sık sık fırın yakardıGökyüzünü kara duman kaplardıFırında; ibrik-testi-çömlek yapılırÇömlekçiler Pazarı’nda satılırlardı.*“Neleer vaar, neleeer…! “ Derdi Niyazi Amca“Dondurma kaymaaaak! ” ….Şakir KarlıdağVe horoz şekerleri, susamlı helva“Sütlü mısııır! ...Taze mısııır”..Nazmi KarlıdağKarpuz-kavun satılırdı yol boylarında*Su başında toplanan guguklar gibiGöçmen kuşla dolardı Kahvelerönü!Bakraçla su taşırken evin küçüğüEvde inek sağardı evin büyüğü.*Boyacılar sandıklara “ta-tak..” vururduSüpürgeci Demir Aga yolda dururduTüfek gibi çatılırdı saz demetleriÇalışmak, mahallemde büyük onurdu..*İnsafsızca kar yağardı ev damlarınaKapılar örtülürdü kar yığınıylaKömür yok, odun az, gaz olmayıncaYataktan çıkılmazdı tam gün boyunca.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Harmanı dövenler olurdu kırdaİnekler otlanırdı “Dirmen Kırı” ndaKalburcu Bayırı’nda, Sarıkız’ındaİnsanlar gezinirdi bahar ayında*Siyah-beyaz afişlerle donanmış olanTahta pano dururdu çeşme başındaAnons yapar geçerdi atlı araba“Bu akşam şenlik var yine Rıza’daBir bilete üç film sinemamızda” *Doğduğum mahalle alemdi alemMemleket gibiydi benim mahallem!……………*……………… 15.temmuz.2015/Keşan-Zerlanis-Rusion-Topkeşan-Celepkeşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğduğumuz Yer
Öyle bir sevgili ki doğduğumuz yerNereye gitsek hep bizimledirNe iş unutturabilir onuNe yar, ne nehir...Yüz kere aşık olsak, yüz yer dolaşsakUnutmak olanaksız, elimizde değilDönüp dolaşıp gireriz koynunaBazan özledikçe bazan yılda birO ilk aşkımızdır, unutulmazKoyun koyuna büyüdüğümüz; köy, ilçe, şehir...22.Mart.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğum Gecem!
Anneler günüBabalar günüKadınlar günüSağlık günüÖğretmenler günüSevgililer günüDoğum günüGünü..günü..günü..…………….derkenBakmış ki annem
doğum yapmak için,koca bir yılınkalmamış boş günü!
1950 yılınıno karlı yılbaşı gecesiani bir kararla doğuruvermiş beni! ..………*…..Yani,II.dünya savaşının bitiminden beş yıl sonra,Drama’nın Çatak Köy’ündenMısırlıoğulları’ndan Mehmet oğlu İsaotururken Keşan’da,………………………peçka başında
Molla Hasan’ın kızı Rükiye anam dagerekliymişim gibi dünyaya!Lütfiye Nine’nin yardımıyla“hoş geldin “ deyivermiş bana,………*………….Sanki, o an belli olmuş kaderim!dünyaya gelir gelmezavaz vaz bağırmışımtüm dünya gülerkenben ağlamışım!
Bu yüzden olacak,ömür boyugüllerin dikenlerine takılan yapağılarımıtoplamakla uğraşmışım...………***………….31.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dokuma Tezgahı Kurduran Öğretmen........Öykü
İkinci Dünya Savaşı başlangıcındaeğitime başlayanve köye öğretmen yetiştirmeyi amaçlayanKöy Enstitüleri’ndeerkeklerle birlikte okuyan kız öğrenciler de vardı..
Onlar da erkek öğrenciler gibi konuşuryazar, çizer, resim yapar, saz çalardı!Hatta nöbet tutarekmek keseryemekhanelerde masaları temizlerlerdi
Tarım derslerinde;münazaraya katılır gibiya da "Paydos" piyesinde rol alır gibiya da her geceyemekten sonraki okuma saatindeokuduğu kitabın özetini çıkarır gibiokulun uygulama tarlalarındaekin biçme, ot kesme işlerine katılırlardı..…..Bıunlardan biri olan Zehra Öğretmenhepsinden çokdokumacılık işine hayrandı..
Bu işi iyi öğrendive atandığı köyde hemen hemen her evdedokuma tezgahı kurdurdu
Ama bir süre sonra tayin istemek zorunda kaldıÇünkü,köyün bağlı olduğu kasaba esnafıZehra Öğretmen yüzündenköye dokuma eşyası satamadığındanşikayetçi oldu
Zehra Öğretmen başka köye gittiAyrıldığı köyün insanların çoğu ırgat oldu
Gün geldi bu insanların ülkesiSümerbank ve Merinos Kumaşlarına da hasret kaldılarve bir gün bu köyün kahvehane duvarınaVictor Hügo'nun şu sözünü astılar:
"Her kasabadaışık yaymaya çalışan bir öğretmenve o ışığı söndürmeye çalışan birkaç papaz vardır."………………*…………..10.Aralı.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dondurmacı Şakir!
Bir Şakir amcamız vardı,Arkadaşımın babasıydı.1924 muhacırlarındandı.
Rahmetlinin,nezle görmemiş bir sesi vardı!
Tombuldu..Orta boyluydu..
Dondurma arabası hep öndeO arkadaydı.
Bir bağırdı mıydı çarşıdan,Bir bağırdı mıydı;
Sesini duymayan kalmazdı.Yerini bulmak içinzahmete katlanılmazdı..
Öğleyin,dondurma arabasınaşemsiye takardı.
Dondurma arabası öndeO arkadaydı..
"Dondurma kaaymaaak!dondurma kaymaaak! "
Ey bre rahmetli nur içinde yat!......."'Mini mini hanımlaraSevdalı beylereparasını vermeden tattırmamVişneli- kaymaklı dondurmam! "...........................2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dön Babam Dön!
Küresel mavi bir gemideyim!BulutlarlaDenizlerleAğaçlarlaHayvanlarla bezeli..bir renk tayfının içindeaynı yörüngede gezinmekteyim..Çeşit çeşit çiçekler açıyor çevremdeÇeşit çeşit hayvanlar ötüyorSular akıyor şırıl şırıYağmurlar yağıyor şakır şakırVe kar…
Altmış yıldır dönüyorum,vakar!Ve sevdiklerim varÇocuk, genç, evli, bekar..Altmış tur atmışım güneşin çevresindealtmış tane dört mevsim yaşamışımaltmış tane oniki ay..Bilmiyorum daha kaç turum var
Hep başladığım yere geliyorumDön babam dön!Dönüyorum
Yıldızlar göz kırpıp duruyorlar derindeuçsuz bucaksız kapkaranlık bir bahçe duruyor önümde
Kim koydu ki beni bu gemiye?İpin ucuna bağlanmış taşa benziyorum,Gemiye çakılmışım, dönüyorum0 bahçeye gidemiyorum..Ne suç işledim ki geçmişte?Neden dönmeye mahkum edilmişim,böylesine!
Üstelik,'geldiğin yere gitmek te var' diyorlar..Nereden geldim ki ben?
Gemim, sihirli gemim!Geldiğin rotayı mı izleyeceksin yine?ve affa uğramış olacak mıyız o yerdeBilmiyorum!Dönüyorum!.Dönüyorum...................
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…………..********……….10.06.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Döndüğümüz Dört Köşe
Doğumdan ölünceye kadar dört köşe dönerizDönülen köşelerden birincisi, dünyaya gelmektir kibu köşeyi dönüp dönmemek elimizde değildir*Döndüğümüz sonuncu köşe ise, ölümdür kibunu dönmemek te elimizde değildir*Ama ikinci ve üçüncü köşeleri dönmekoldukça elimizdedir*Bunlardan ikincisi, iş seçerken dönülen köşeÜçüncüsü de, evlenirken dönülen köşedir*Bu ikisini seçerken çok dikkat edinizÇünkü ömür boyuo köşeleri döndüğünüzdekarşılaştıklarınızla yaşayacaksınızYanlış dönerseniz enseyi karartırsınız!..............*............13.mayıs.2016.cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dört Mevsimde Ağaçlar!
Yemyeşil giysisini çıkarınca ağaçlarBir veda busesini bekler gibidir dallarHicranın kızıl rengi düşerken gözlerineSon rujunu sürerler dudağına yapraklar.……*Çığlıksız bir sevinci yaşar bu mevsim dallarKimbilir, yere düşen bu kaçıncı sonbahar!Giymek için beklerken beyaz gelinliğiniBir düğünün telaşı içindedir ağaçlar!…….**Ve gelince “zemheri”, lapa lapa kar yağarBembeyaz giysisini giyiverir ağaçlarYaramaz bir çocuğa benzeyen deli rüzgarUçururken dalların beyaz gelinliğiniNekahat döneminden kalkan bir hasta gibiÖrtünme derdindedir fistansız kalan dallar!…..***Özlemle bekler sonra, karlı dallar, baharı..Her birinin rahminde doğumun sancılarıÇiçekli takkesini takmış bebekler gibiUzatırken dallardan tomurcuklar başını
Serçelerin sunduğu senfoni eşliğindeAğaçlar takınırlar analık baş tacını!……….****.Yaz denen mor mevsim de konunca ağaçlaraMeyvalar öbek öbek tünerler tüm dallaraNeslini sürdürmenin huzuruyla bakarlarKendini yavaş yavaş soyacak sonbahara!…………….***…………07.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dünya Afrika Günü Kutlu Olsun
Kağıt ve kalemi elime aldığımda26 mayıs’a geçmeye az bir zaman kalmıştıUmarım, tüm insanlığındünyanın “beşten büyük “olduğunu anlamasınave “büyük beşlerin”insanlığın temel sorunlarınıinsanca çözme girişimlerine katılmayaaz bir zaman kalmıştır..*Umarım,silahlanmaya harcanan paralar;insanlığı bilinçlendirmeyeçevre kirliliğini önlemek içinbaşta nüfus planlaması olmak üzereaç insanlara iş sahaları açmayaaçlık–susuzluk-barınma gibitemel ihtiyaçları gidermede yaşanansorunları çözmeyeDoğal kaynakları adam gibi kullanıpinsanca paylaşmaya harcanır*Hiç kuşku yoktur kiböyle bir dünyadaha çok cennete benzeyecek,insanlar dünya gezegenindekikısa yaşamlarını, insana yakışır şekildedaha mutlu geçireceklerdir*Birbirimizi,çalışıp paylaşarak sevmek amacıyla25 MayısDünya Afrika Günü Kutlu Olsun!....*..25.mayıs.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dünya Şairleri'ne!
Ey gönül bülbülleriDünya'nın bütün şairleri!
Dillerimizi anlayamasak tauzatın gözlerinizi!
Durdurun…..Newton’un Çarkı’nı!Görelimgönüllerimizin rengini!
Anlayalım;kimin gözü mavikimin karakimin ak!
Şairler, gönlün aynasıdırbizler anlarız birbirimizi ancak
Gördüklerimiz ortakYaşadıklarımız ortakvebenim dinime göre insandünyadaki.……….en şerefli mahlukatSorgulamak hak!
Kapatırsak gözlerimizigerçeklere,vahşeteadaletsizliğeaçlığa
insan olur;toprak içine saklanan solucandandaha batak!Hatta,bataklıktaki karabatak!
Uzatın gözlerinizi!
Tutmasa da uyak,çevirilerimizde anlarız birbirimizi
Çünkü_aşk ortak,sevgi ortak,müzik ortak,barış ortakölüm ortak!
Yok edelim nefreti, benciliği
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayat ortak!
Haydi kalk!Bütün dinlerde;haksızlık yasak!hırsızlık yasak!cinayet yasak!bencillik yasak!hukuksuzluk yasak!
Paylaşmak hak!
Öyleyse,neden bunca tuzak!
İnsanlar açlıktan ölürkençocuklar katledilirkenyaşanan aşk,eşkiyalıktır ancak!
Bunca nükleer füze ve atom bombası........................................kime atılacak?.....….. …***…………..
21.Mart.2008.Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Düşünen ve Yazan İnsanlarız
Bizler düşünen ve yazan insanlarızdüşüncelerimize ve yazdıklarımızaket vuruluncaset konunca......bozuluruz!
evde de böyleyizdir bizçenelerini kapatmasını bilmeyenve bizleri dinlemeyenhanımlarımızakocalarımıza...kızarız!
doğru ya da yanlışbizler düşünen ve yazan insanlarız ….…..10.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Düşünmek-Şükretmek-İstemek-2-
Beni sinirlendirençok şey olsa da bu dünyada,
Gözlerimi açar açmaz şükrederim.
Çünkü nefes almayıArkasından bir bardak su içmeyiBalkondan kuş sesi dinlemeyiAdam gibi sohbet etmeyi......................................çok severim..
Bu yüzden şükrederim.
Bana,hatalarımı düzeltme şansı verilmiştir................................diye düşünürürm.
Yanlış yoldan dönerimGüzel düşünürürm.
Gözlerimi açar açmaz şükrederim..
Bazan içimdenBazan sesli
Geceye merhaba!Güne, günaydın derim
Gülümserim.
İsterim!
Keşke her zaman istesem!Yeter ki yürekten olsunverecek,bilirim.
İhmal ederim.
Diyor ki yaradan::
Ne az düşünüyorsunuz.!Ne az!
Düşünün!
“Size şah damarınızdan daha yakınım! ”İsteyin,veririm!
Verir,bilirim!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gözlerimi açar açmaz şükrederim.!Çünkü nefes almayı çok severim.
Doğayı dinlemeyiYıldızları seyretmeyi
üretmeyihiç bir şey üretemesem bilebir çocuğun saçını okşamayıbirini sevindirmeyiAdam gibi sohbet etmeyiBir de sizi
Ahh!Bir de sizi çok severim.
Aman kötü düşünmeyin,Üzülürüm!
Güzel düşünün.…………..***………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne'de Bir Eski Mezarlık!
Sanki gelip geçenden bir dua alsın diyeBu küçük mezarlığı koymuşlar yol dibineSonra bir kaç laleyi oyup mermer üstüneBenzetmişler burayı bir lale bahçesine!
İşte Remzi Efendi bu bahçede oturur!Büyük mermer sarığı kabir taşında durur.Bahar-yaz-kış demeden bakar durur mehtabaYıldızların altında sanki ilahi okur.
Kimse bilmez ne vardır kabrinin ötesindeSırat'a giden yolun bu kapı girişindeAileden hiç kimse görünmez çevresindeHafız Remzi Efendi yalnız gibi bahçede
Ne zaman baksam ona dünya penceresindenEski yazılar sarkar mermer tabut üstündenFarkındalar mı bilmem önünden gelip geçenGül yüzlü öğrenciler ve telaşlı Edirne'm!
Ya da Çamlık Parkı'nda tost yiyen gençliğimleÇamların gölgesinde fokurdayan nargilem! !Oysa gelip geçene ''merhaba! ' deyip dururAli Remzi Efendi kabrinin ötesinden!
Bazan bir rüzgar eser mermer kitabelerden!Bize 'ahh! ' çektirerek unutulmuş günlerdenVe düşer kaldırıma bir Edirne türküsü'Tosyavizade Dr. Rıfat Efendi'nin......................................kemençe tellerinden!
Mermerden tabutuyla bir başka muhterem zatAltı direkli taşın altından sessiz bakarBu adsız kahramanın adı yok taşta ammaMezarından belli ki önemli biri yatar..
Sanki nöbet beklerler gece-gündüz buradaDüz laleli taşlarla bir kaç kavuklu mezar.Başlarının üstünde derviş sarığı gibiKalın çam dallarından sarkarken kozalaklar.
Ne onlar bilirlerdi ne de bunları yazanPelin'ini beklerken Fen Lİsesi yanındaKim derdi ki arkadaş bir Molla Kasım gibiBu muhterem zatlar da yazılacak kağıda............................&Edirne- (Bu mezarlık (2004 yılında Trakya Ünv. tarafından restore edilmiş ve içindeyatanların adları mermer üstüne yazılmıştır.)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne'de Karga Sesleri!
Dün,Edirne'de..................hava sıcaktı.
gençler...............beşte bir oyununa................................... başlamışlardı.
bir yudum su gibi düşmüştü.............................................babalar;duvar diplerine......................söğüt gölgelerine..............................çay bahçelerine! .. ***Babalar............az kalsın buharlaşacaklardı!
çınarve......söğüt dallarından...........karga sesleri düşüyordu...........................................üzerlerine!
gak! ...gak! ...gak!
kargalar.......... acıyor gibiydi hallerine!
çok sesten güzel geldi.......................karga sesleri......................................onlara
'Babalar Günü'nüz kutlu olsun! '...........................diyordu kargalar,.................................. babalara!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne'yi Gezmek
Edirne bir payitaht; duymuşsundur, bilirsinAma 0’nu görmeden ruhuna inemezsinDokunman gerek 0’na; söyleşmen karşılıklı“Edirne’yi gezmeden, bilinmez! ” diyen haklıO’nun diyecekleri mekanlarında saklı….Örneğin; camileri, hanları, hamamlarıAdı Rüstem Paşa'dan gelen kervansarayıŞehir merkezindeki meşhur Deveci HanıUnutulmuş adlarla anılan sokakları
Esvapları eskimiş çeşme kurnalarınıHasan Sezai Hazretin Dergahı'nıve Feyzullah Paşa'nın mermerden mezarınıYerinde görmezseniz, Edirne anlaşılmazBu tarihi mekanlar damarında dolaşmaz!…….Beli bükük evlerden yola bakan cumbalarGezdiğimiz yerlerde gözden kaçan hamamlar;Sokullu,Tahtakale, Mezit Bey ve de Saray..ve Tunca kıyısında kurnasız Gazi Mihal
"Sizlere miras kaldık, gel-gör! ”diyerek bakarEdirne’yi ilk gören kendini düş’te sanar!….Mutlak gez Edirne’yi boş gününde, yavaşçaElbette ki gezmeye camilerinden başlaİlk önce Selimiye; zerafetin timsaliTaştan laleye benzer dört ince minaresi
Girişteki binalar örtse de cüssesiniEdirne’ye gelmeden görünür çift lalesi!..Kadı Bedrettin Cami, Ayşekadın, DefderdarSitti Şah Sultan Cami, Saruca Paşa, LariKadirhane Sokak'ta Selçuk Hatun CamiiLari Cami'ne yakın Süle Çelebi CamiGöğe tevhidi yazar hepsinin minaresi
Tunca Etekleri'nde Şahmelek, Gazi MihalMezitbey ve Yıldırım, Hıdır Ağa CamiiDar-ül Hadis Camiyle Beylerbeyi CamiiEdirne içindedir bunların her birisi
Kubbe tek, minare tek..huzur veren bahçesiHemen hemen böyledir tümünün seceresi…Ama Eski Cami’nin başkadır cazibesiDokuz göğü anlatan dokuz güzel kubbesi***Öyle güzel bakar ki, eritir kalbiniziEdirne’nin en eski bu birinci camisiİki minaresiyle daim alkışlar sizi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…..O’nun ilginç geçmişi fetret devrine uzarİri kesme taşlarla örülen dört taş duvarDuvarları süsleyen o harika yazılarÜç Çelebi kardeşten kalmışsa da yadigarKapısının üstünde Çelebi Mehmet yazar….Selimiye Cami’yle arasında asfalt varLeyla ve Mecnun gibi gün boyu bakışırlarBiri yazılarıyla, diğeri endamıylaBirbiriyle yıllardır sessizce yarışırlar..….Güvercinler uçuşur birinden diğerineSanki mesaj taşırlar bu iki sevgiliyeSinan, duvarlarına bir sürü yuva yapmışGüvercinler, mektubu bunlara koysun diye!…...Kabe’den bir taş varmış duvarların birindeVaaz vermiş burada Hacı Bektaş Veli deRivayete edilir ki:”Bir gün, gördüğü düş’teNamaz kılmakta imiş Hz.Muhammed deDemiş ki efendimiz:: ” Camiye iyi bakınBu cami ulu cami, cemaatsiz kalmasın”...Gökyüzüne bakarak gezindiğin bir gündeBakınırken Sinan’ın Heykeli’nin önünde0lur karıştırırsan, Ulu Cami nerede?Sorarsan gösterirler: “Eski Camii bu! ” diyeGörkemini görünce şaşırmayasın diye!….Yazısı meşhur olan taş örmeli cami’inÖnünde abdest alır beş vakit bir çok müminAltı yüzyıl ayakta dururken öyle eminBedesten’in üstüne sabah gölgesi düşerCaminin köşesinde yükselen minarenin
Üç sultanla anılan bu selatin camiinKimbilir ne mutludur mimarı Alaaddin…Eskinin deyimiyle “dar-ün nasr” olan kentteBu cami sonsuza dek yaşayacak elbetteBizlere atalardan emanet kalan mabetGökyüzüne haykırır:”Burdayım ilelebet! ”…Sonra Üç Şerefe’li; Murat II yapısıİnsanı mest ediyor işlemeli kapısıII.Mustafa’dan armağan kalmış bizeYangın Kulesi ile bakışan burmalısı....Muradiye Semti’nde, çık Murat Camii’neUnutma, Fatih bile gelirmiş bu cami’yeSarayiçi rüzgarı dolarken ciğerine
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bahçesinden bakıver Söğütlük’ün yönüne
Şaşırma, sereserpe yatıyorsa Edirne!Buradan kuşbakışı eşsizdir Selimiye….Edirne’yi gezerek ancak böyle tanırsınKendini burda değil Osmanlı’da sanırsınSonra dersin: “Ummazdım, minareler ne ulu!Galiba yanlış geldim, burası İstanbul mu? ”…Edirne’yi gezmeden Edirne tam bilinmezBir kere gördün mü de, yüreğinden silinmezMimarlar dantel gibi örmüşler Edirne’yiBu yüzden görmelisin mutlaka külliyeyi….Öyleyse git Tunca’ya, selam ver Beyazıt’a!Bol kubbeli anıtı gör köprünün yanındaSöğütlerin kökünü okşarken Tunca NehriBeşyüz yıllık bir gurur şaha kalksın ruhunda
Hastaları su ile, müzikle iyi edenŞifahane'yi de gez, darrüşifa kısmında …Eşi yok külliye’nin Avrupa’da, Dünya’daCamisi, medresesi, imareti… hep burdaDua et; sultanına, yapana, mimarınaBu dua gidiversin merhumların ruhunaBöylece hakkını ver Fatih'in bu oğluna…Burdaki anıt cami, bir camii-SelatinKülliye'nin içinde o da kendinden eminSonra içini gezin derim ben bu mabedinTek kubbeli bir yapı olan eşsiz camiinMimarını sorarsan, derler: “Mimar Hayreddin ”;..Sınırlar yok olurmuş gönüller bir oluncaTunca Nehri durulmuş Hayreddin’i buluncaBir söz demek gerekse Hayreddin’i duyunca;Neretva’nın beline hilal kemer takılırMostar’ın toprağında bir Hayreddin olunca …Bir de burdan bakıver dar-ül karar’a doğruGördün mü nasıl uzar, göğe, dört kuğu boynu!….Demem şu ki sevdiğim, burda yok karlı dağlarTürkülerde kalmıştır Edirne’deki bağlarKöprülerin altından akarken simli sularEdirne’yi; Meriç’te-Tunca’da gören anlarKöprüler ve külliye, bizi onlara bağlar
Edirne Meriç gibi, tarih akmaz hep çağlarEdirne’yi bir gören bir de görmeyen ağlar!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…Sonra ünlü çarşılar… çarşılar da çarşılar!Zaman tüneli gibi tarih kokan mekanlar;Arasta ve Bedesten, Çilingirler, Saraçlar..Buralarda gezinir her yaştan meraklılar….Badem ezme, süpürge, sabun satan çarşılar..0ya oya işlenmiş minareli havlularDevaimisk şekeri ve bilumum helvalarÇarşıları süsleyen hatıralık eşyalar… İstediğin kapıdan gir Kapalı Çarşı’yaBu zaman tünelini seyrederek yavaşçaMutlu olsun çarşının mimarı Sinan UstaMutlu olsun sadrazam Hersekli Ali Paşa..Bitmedi, gezeceğiz az daha, azar azarMezarları görmezsek merhumlar bize kızarBizden önce yaşayan Edirneli’ydi onlarMezar taşları lale, mezarlar da lalezarLalenin soğanıdır işlemeli sarıklar!
Her taşın üzerinde bir fatiha yazsa daGenlerinde kimbilir ne ilginç şeyler yazar..Mezar taşı da neymiş? Deme sakın, kırarsın!0 taştan sarıkları gün olur da ararsınBunlar birer taş deği, Sümer Tableti gibiOkudukça-çözdükçe, lale gibi açarsın! …Uzanıver şimdi de Sarayiçi’ne doğruAdalet Kasr’ı nda dur, seyret Tunca suyunuCihan pehlivanları sarıversin ruhunu;Koca Yusuf, Aliço, Kurtdereli, AdalıYapsınlar sana burda bir Kırkpınar oyunu…Karaağaç’a da uğra; sev yaşlı çınarlarıGördün mü,nasıl mahsun eski tren raylarıÇünkü artık müzedir, yolcu bekleyen gar’ıBüyük Lozan Anıtı, Karaağaç SokaklarıTimurtaş Camii’nin o alçak duvarları
Derler ki: “Bizi gören geçmişi iyi anlar”Edirne’yi bir gören bir de görmeyen ağlar!…Dön şimdi Saraçlar’a, oturaklarda dinlenSakın ayrılma ama, tava ciğer yemedenBir yer daha vardır ki, gitmedin mi hiç olmazBalkan Savaş Müzesi; ….görmeden anlaşılmazGörmezsen, dar-ül mülk’ü gördüm deme, sayılmaz!... 09.nisan.2015-Keşan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne'yi Üç Yıllığına Yeniden Yaşamak
Yaradan,üç yıllığına yeniden dünyaya getirse beni1960 lı yıllarda... Edirne’de olmak isterdim*Örneğin; 1965 yılı eylül ayındaKaleiçi Semti'ndekiEdirne Erkek Öğretmen Okulu'ndaOkul Müdürümüz sayın Necati Erinç'inbayrak töreninden yaptığı konuşmayı dinlerdim:"Çocuklarım! (Çocuyem!)ArtıkEdirne Erkek Öğretmen Okulu Ailesi'ninbir üyesive "öğretmenlik" denen kutsal bir mesleğin.......................adaylarısınızAtacağınız her adımdan sorumlusunuzSizler Atatürk Cumhuriyeti'nin ÖğretmenleriolacaksınızTürk Bayrağı'nın dalgalandığı her yerdegörev yapacaksınızUnutmayın, sizler öğretmen olacaksınız!Mutlaka sahip olunuz elinize, belinize, dilinizeKurallara uymayanın veririm bavulu eline! .."Ürperirdim!*Sonra 1967 yılındaokulumun konferans salonundaOrd.Prof.Dr.Süheyl Ünver Hoca’nınverdiği konferansa giderdim*Yeniden uyumak isterdimçift ranzalı 40 kişilik koğuşlardaVe uyanır uyanmaz dayatağımı üzeltirdim ama*Her gün derslerden sonrainerek bodrum kattaki yemekhaneyeöğle yemeğinden kalanekmek parçalarını yudumlardım...................tuza bana bana*ve akşam üzerleriokul sahasında yapılan futbol, voleybolve basket maçlarını izlerdim heyecanla*Öğlen aralarında dagurbet türküleri söylerdimKocaman bir kampananın asılı olduğudut ağacının altında*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Alıcı gözle bakardımTayyip Yılmaz Öğretmenim’inyağlı boya tablolarınaMesela;Bulgarlar'ın Edirne Kuşatması'ndaSarayiçi'nde,ağaç kabuklarıyla beslenenesirleri gösteren yağlı boya tablosundagiderdim Balkan Savaşı yıllarınavemandolinle İstiklal Marşı’nı çalardımİmdat Alvaşı Hocam’a*Necati Seçkin öğretmenim’in“Simitçi” türküsü ile "Arı vızıldar".."türkülerini öğretmeyi de unutmazdımstaj yaptığım okulların bütün çocuklarına*İlerleyen günlerdeHer cumartesi günü bayrak töreninden sonrabirbirine benzeyen tarih kokulu sokaklardatek ve çift katlı evlerindökük sıvalı duvarlarına baka bakagiderken Kapalı Çarşı’yaselam verirdimSEÇKİN KIZ-ERKEK ÖĞRENCİ YURDU’naİSTİKLAL İLKOKULU’na..*Kısa süreliğine de olsa uğrayıpPolis Karakolu’nun önündeki parkabir bardak tavşan kanı içerdimturfandan kalma bir Yahudi kızınınıhlamur çiçeği renkli gözlerine baka baka!*Kimbilir, belki Bayram Aga’danbelki de Albert’ten kalmamis gibi ekmek kokan o fırın var ya!İşte tam o fırının önünde başlardım...................geçmişi yaşamaya!Balkan Savaşı.. I.Dünya....İstiklal..ve II.Dünya Savaşı Yılları’ndagaz lambası ışığı ile aydınlanantahta pancurlu evlerin odalarındaayrık otu ve süpürge tohumuyla..............karın doyuran çocuklarınağlama seslerini duyumsardım.............yürürken Balıkpazarı’naSonra dalıpYemeniciler Sokağı'naTamburacılar Camii'ninahşap görünümünü izlerdim meraklave
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şehir Kulübü’nün arkasındaki sokakta“MERHABA! ” derdim Şehit Asım İlkokulu’naKapalı Spor Salonu’na; İsmet Yıkılmaz, Nevzat Yanar, Bünyamin,Yunus Dinçer, Buhanettin ve Galip Tarhan’ınyaptığı minder güreşlerini izlerdim burada*Güreşler bitince,Balık Pazarı’na bakan kapıdangirerdim Ali Paşa Çarşısı’naYürürdüm çarşının bir ucundan öteki ucunaSonra çıkıp Burmalı Camii’ye bakan kapıdanSelam verirdim “Erdoğan’ın Parkı”nave dönerek sağ tarafabol kekikli bir Edirne Köftesi yerdimAsırlık ıhlamur ağacının altında*Bir başka hafta sonu,PAÇARIZ Konfeksiyon’dansatın alarak zurzaklı lacivert bir şapkaZogo Pastanesi’nde “kazandibi”,Roma Pastanesi’nde boza-dondurmaÇınar ve Merkez Lokantaları’nda dakuru fasulyeli plav yerdimya da bol sarımsaklı ıspanak,bir bardak tuzlu ayranla*Kısaca, güzel Edirnem!Üç yıllığınayeniden dünyaya getirse beni Yaradan,Meliha Güldiken Öğretmeniminderslerde okuduğu" NUTUK"u dinledikten sonraSaraçlar Caddesi’ndenZindanaltı’na doğru yürürdüm ağır adımlarlave tektekçi meyhanelerinin önündehaykırırdım bütün saflığımla:“Edirne’nin ardı da bağlarMeriç akar Mora’dan gelen, sular çağlar..”*Dalardım“Trakya Erkek Öğrenci Yurdu” nun karşısındaki19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutladığımız25 Kasım Şehir Stadı’nın arkasındaki sokaklaraGüldiken Kız Öğrenci Yurdu’nun önündeCilveli bir Edirne Türküsü patlatırdım kızlara*Devam ederdim Edirne’yi okşamaya!Bahçelerinde rengarenk güllertuği-şah laleleri, beyaz-mor zambaklarve saksılarında begonyalar bulunankırmızı kiremitli çatılarındaki
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yıkık-dökük bacalarındanbirer soba borusu uzanan evlerinkilitsiz tahta kapılarının önünden geçerekyürürdüm Ayşekadın Camii’nin.......................arka sokaklarınaSelam verirdim, dişleri dökülmüşEkmekçizade Kervansarayı’ndaki dükkanlarave kırk yıllık kahve tadındaki insanlaraveAyşekadın Camii ‘nin Çeşmeleri’ndenabdest alan Müslümanlara*Belki aklına gelmez amaCami bahçelerindemermer laleler gibi yükselenve her biri birer kitabeye benzeyenmezar taşları önünde dua ederdim.arayanı-soranı kalmamış merhumlara*Setlerde koşu yaptığımız bir başka günGazimihal Köprüsü'nün üzerindentaş atardım Tunca'yave geçerek Gazmihal Camii ileŞah Melek Camii'nin dibindenDikilirdim II.Beyazıt Külliyesi’nin yanına*Gökyüzü’ne iki çift laleya da kuğu boynu gibi uzananSelimiye Camii’ni seyrederdim hayranlıklaSonra dönerek geriyeKaraağaç’a kadar yürürdümTunca'ya baka baka*Gelince Meriç Köprüsü’nün ortasınaGüneşin batışını izlerdim...........martı çığlıkları arasındaKuş sesi dinlemek için degirerdim Söğütlük Ormanı’na*Mezun olacağımız 1968 yılındauygulama günlerindegiyerek okulumun verdiği elbiseyiİstiklal, İnönü, Şehit Asım, Kurtuluş,Yusuf Hoca,Şükrü Paşaya daCumhuriyet İlkokulu'na giderdim, gururla*İki aylık köy stajımı da;Taşlı Müsellem, İskender, KayapaBüyükdöllük, Musabeyli, AvarızTayakadın, Yolüstü(İğnesi) , YenikadınDomurcalı, Demirhanlı, Karakasım,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hıdır Ağa, Geçkinli,Su akacağı, MusulcaHacıumur, Sinan Köy, Geçkinli.... ya daBudakdoğanca Köyleri’ndenbirinde yapmak isterdim, aynı duygularla*"Orda bir köy var uzakta" türküsünü söyleyerekgideceğiz ya uzak diyarlaraOralarda gözlerimiz açık gitmesin diyeöteki dünyaya!Bir başka hafta sonunda,Eğitim Şefimizsayın Cevat Dursunoğlun'un denetimindeErhan Kısa'nın seçtiği bir grup arkadaşlaKız Öğretmen Okulu'na giderdimkızlarla tanışıp konuşmaya
Kızlar erkek görsün, bizler de kız!Kız denen şey,konuşma mesafesinden nasıl bir şey acaba? !*Bir başka zamanVahit Girgin'in boks maçınıizlemek isterdimonyedi-onsekz yaşlarının heyecanıylaSonraKıyık' taki eski camileri gezerdim:Müradiye'yi, Saruca Paşa'yı, Selçuk Hatun'ubeş yüz yıllık şaşkınlıkla*Hiç olmazsa üç yılda bir keretarihe tanıklık yapmak içinve çorbaya bir dirhem tuz katmak içingeçerek Fatih Köprüsü’nden Sarayiçi’ne
Kırkpınar Yağlı Pehlivan Güreşlerini........................izlerdimve seyyar köfteci Yıldırımlı Muhterem'denbol soğanlı bir Kırkpınar Köftesi yerdim.*1967 yılı yaz çalışmasında daBursa-Karacaali İzcilik Kampı’ndaGürol Durmaz'la birlikte...................denize girerdim*Ey güzel Edirne'm!Üç yılığınayeniden dünyaya getirse beni Yaradan1968 yılında, yine sende olmak isterdim!
“Panter Üzeyir” beklerken kalemizisol açığımız "SARI KENAN"ın attığıson dakikada golüyle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne Lisesi’ni yenipşampiyon olduğumuz maçı izlerdimVeKervan Oteli’nin önündenZorlutuna Kız Öğrenci Yurdu’nunönüne kadar giderdimSonra geçip karşı bulvaraDefterdar Mustafa Paşa Cami yanındançark ederek geriyeKız Öğretmen Okulu’nu tavaf ederdim!*Görmesin diye de “SELİM BABA”bakarak Sittişah Sultan Camii tarafınabaşımı omuzlarımın arasına gömerek ilerlerdim*Selimiye’yi, Eski Cami’yive Rüstem Paşa Kervansarayı’nıKurtuluş İlkokulu’nun önünden seyrederdimYönelip Çilingirler Çarşısı’naErgene 0tobüsleri’ylememleketime (Keşan’a) selam söylerdim*Bazan da,atmak için,yaz aylarınınbedenime verdiği uyuşukluğukiremit renkli ekoseli peştamalıTahtakale Hamamı’nda, Sokullu ‘daya da Mezitbey Hamamı’nda giyerdim*Tarih kokulu Edirne’m!Yeniden dünyaya gönderse beni YaradanNecati Erinç, Tayyip Yılmaz, Selim Atsız,Faruk Canatan, Cevat Dursunoğlu, Rami AyanMeliha Güldiken, Dursun Çelikkol, Saim Erdemli,Hasan Fıçıcı, Sadık Bideci, Nevin Birsen Altuğ.,Fikri Olgun, İbrahim Hoca, İsmail Bey,Bican TuncaBeden Eğitimi Öğretmenleri Mustafa Bey ve Ali Bey'de...Kısaca,aynı öğretmenlerde okumak isterdim. *25 Kasım Edirne’nin Kurtuluş Bayramı’ndaŞeyhbedrettin Camii önünden Kaleiçi’ne kadarokulumun bando takımıyla birliktezil çalarak “öğretmen okulu marşı”nı söylerdim*Sonraa.....evet, sonra;o günlerden kalsın diye bir hatıraKışlık ve yazlık; AYVAZOĞLU, SERHAT, MAARİFve INCİ SİNEMALARI’ndasiyah-beyaz bir Yeşilçam filmi izlerdim*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
TARİH DOKULU, SÖĞÜT KOKULU EDİRNE’MSENDE, GENÇLİĞİMİ YENİDEN YAŞAMAK İSTERDİM!......**....2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne Muradiye Camii!
Öykümüzün tarihi; 1426Gerisini şimdilik edelim hasır altı!…İstanbul hayaliyle yaşarken Sultan MuratRüyasında demiş ki Mevlana;…………………..”Bir mescit yap! ” ………-1--İçinde mevleviler dönsünler, gece gündüzDesinler tüm küffara “işte bu, felsefemiz! ”
Atlayıp kır atına dolaşmış sultanımız"Tam burda olsun! " demiş................................mevlevi dergahımızAma, kavga edince dergahtaki erenlerBir camiye çevirmiş dergahı, Murat'ımız....
Bir başka söylenti de;..............................Sultan, çıkmış tepeyeBakmış ki rüya gibi bu tepeden EdirneTunca -Meriç akarken söğütlerin altındanII.Sultan Murat kükremiş kır atından…….Buyurmuş;“Baksanıza, ne mahzun akar MeriçDemek ki külliyesiz, minaresiz toprak,.. hiç.! ..”Yaradan, nehirlerle bezemiş bu beldeyiMutlaka kültür kenti yapmalı Edirne’yi.
Sularda titreşmeli, caminin kubbeleriBurda bırakmalıyız en güzel hediyeyiDonatmalı her yeri büyük külliyelerleSemayı süslemeli cami minareleri
Çağırtıp, adı meçhul mimarını katınaBuyurmuş kılıç gibi, mimarın suratına! :
-İsterem bir cami yap, benzesin şu tahtıma!Yakışsın Osmanlı'nın ve ceddimim şanınaDers alsın oğlum Mehmet görünce çinileriYaptırsın buralara en iyi camileri!
Kaftanını okşarken Sarayiçi yelleriBeklemiş hep sabırla bitsin diye camii.Mihrabını süsletmiş masmavi çinilerleŞadırvan da koydurmuş avlusuna bir tane
Tüylerini yıkarken burada güvercinlerDuvarları süslemiş çiçek çiçek çinilerMest olmuş çinilere, camiyi yapan ellerKoşmuşlar görmek için bu camiyi şairler
Elbette Sultan Murat, bu iş bitti dememiş'Darülhadis' denilen camii de bitirtmiş
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saray avlusu gibi gül kokan bu camiyeÜç tane şerefeli camiyi de ekletmiş
Kapısı meşhur olan bu sonuncu camiyleEdirne, tarih kokan dar-ül nasr'a benzemişGönüller birbirine aşkla bağlansın diyeMimar'a, on kemerli bir de köprü diktirtmiş.
Arda,Tunca ve Meriç sularken Edirne’yi“Ver! “ demişler toprağa, en güzel laleleriBu millet hak ediyor bu güzel beldeleriSultan Murat, kutsal kent yapacak Edirne’yi!
Gerçekten, nehirlerin kehaneti yol bulmuşEdirne Rumeli'de doksan yıl başkent olmuş..Yaklaşık yüz yıl sonra, görünce bu beldeyiLalelerle süslemiş Sinan, Selimiye’yi….Arda,Tunca ve Meriç bu yüzden kıvrık akarAkarken camilere boynun çevirip bakarKiminin eteğini ıslatarak aksa daOnlara yükseklerden iki cami göz kırpar
Biri sultan Murat’tan çinili MuradiyeBir de Mimar Sinan’dan, şahane Selimiye!
Mutludur altı asır bu camiyle EdirneMutludur Edirne’ye bakarken Muradiye!…. …………..o………2004-keşan-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne Selamı!
Andımda Cumhuriyet, gönlümde gururKalmadı içimde kanayan bir urEdirne kokulu bir selam aldımGözümün önünde Edirne’m durur.....................*.'Nerelisin? '' kardeşim, selamın tarih!Başkent gibi kokuyorsun, Bursa misali
Meriç’ten miTunca’dan mı………………..koptun da geldinBiraz da Arda koktu,.……………………selamın hani!
Melteminde kanat sesi,………………….....renkleri maviRitmi Balkan havası,………………………akordu kavi
Kaf Dağı’nı aşmış gibi,.….….…………… Anka timsaliİçinde hasret vardı,…….……………..özünde sevgi
Sen Balkan Turnası, ey telli telli!Tunca suyu içtiğin sözünden belli
Hadi uzat ellerini, ver yüreğiniMelteminden anladım,.......………………….sen Edirne’li! .……………..*..Bildim değil mi gözleri nemliBalkan kokulu serhat güzeli! (Yiğidi)Meriç’i, Tunca’yı okşayıp gelenDilinden düşmeyen “üc bej” den belli..…Dört nehrin suladığı toprağım gibiSözünün tınısında, sen bir Rumeli!………….*…...................******...................Gönlün Fatih KöprüsüGözün Hasbahçe!Diyorsun; 'selamım alıp ta geçme'Taze mi bayat mı diyerek seçmeCevabını beklerim hey leyli leyli! ''.............*Yanıt verdim:-Hele sen, Tunca'yı geç teSebillerin suyundan bir yudum iç teBalkan Şehitleri’ne uğrayıp geç teAliço’ya, Adalı’ya bir peşrev çek te0 zaman görüşürüz ey telli telli!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...........Laleleri canlansın ak yüreğindeMinareler yükselsin gözbebeğindeGüller, terk eyleyip gülizarlarıHer biri çiçek açsın gamzelerinde…………….*……Ekledim; oy balam, dört yanda onur!Meriç'in suları gönlümde buhurKara tren yavaş ol, Karaağaç’ta durSetler'in kıyısında birazcık otur.
Baksana, kaldırmış ak elleriniSelimiye, bizlere el sallar durur!
Semaya yazmak için senin adınıMinareler göklerde tur atıyor, tur!
İstanbul, Anadolu..……………………..sen de biraz dur!Görsene, Edirnem karşımda durur!Dört ince minareyi dikmiş te SinanDört beyaz lale gibi, nur saçıyor, nur.
Rumeli boylarından bir selam aldımBugün nabzım yine, Edirne’m vurur.…………….*…………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Edirne Söğütleri!
Barut kokusu tatmış erkan-ı harb'e benzerEdirne'nin güngörmüş asırlık söğütleriMalul gaziler gibi bakarlarken gururlaBir sur gibi yükselir asırlık gövdeleri
Kimi Tunca boyund, kimi Sarayiçi'ndeKimi güzel Meriç'in yemyeşil koynundadır.Kimi de geçmişini anlatmak ister gibiEdirne'nin içine dağılmış durumdadır.
Eski kitaplar gibi beklerler köşelerdeMeraklı bakışların özlemiyle yanarak.Üst üste sıralanmış yaş halkalarınaKazınmış anıları anlatmayı umarak
Dilsiz tarihe benzer Edirne SöğütleriBakarsan dile gelir bakmazsan konuşmazlarBu yeşil anıtları yalnız ağaç sananlarOnların lisanından pek bir şey anlamazlar.
Şükrü Paşa yaslandı onların gövdesineBelki kılıç salladı birinin gölgesindeGüllelerin altında sallanırken EdirneŞehit oldu Mehmetler bir kaç söğüt dibinde
Sonra Saray içinde.. kavrulurken kahrındanYediler kabuğunu tutsaklık zincirinde
İki Balkan Savaşı, İki Dünya Savaşı918 de acıyı gördü bunlarDüşman çizmeleriyle kirlenirken EdirneKuvay-i Milli gibi eleleydi hep onlar!
Samsun'dan doğan güneş aydınlattı onlarıKuşattı dört bir yanı yeşil söğüt dallarıTürküler söyler gibi şimdi oynaşıp dururKuş sesleri içinde yeşeren yaprakları..
İnönü Zaferleri filizleri çöğalttıSakarya...Dumlupınar, özsuyuna su kattıYapraklar, kurtuluşun rüzgarıyla canlandıLozan'ın havasıyla dallandı-budaklandı
Atatürk'le bi tanem, Atatürk'le boy atıBu yüzden 'Ata' kokar bizde söğüt dalları!
Görünür üstlerinden Edirne'nin bağlarıKapalı çarşıları..okulları..parkları..Selimiye..Binevler..çiçekli bulvarlarıDillere destan olan, büyük pehlivanları..
Yeşil denizler gibi sallanırken söğütler
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Halay çeker gibidir yemyeşil yaprakları.Şimdi genç genç söğütler gezerken............................................caddelerdeUzaya çıkacağız! der gibidir halları.
Onlarla temizlenir, onlarla güzelleşirŞu güzel Edirne'min tarihi mekanları.
İyi bak, anı yüklü bu yaşlı söğütlereBakmazsan konuşmazlar,.................................vakurdurlar bi tanemOlur da anlamazsan onların dillerinden.Lozan Caddesi'ndeki söğütlere sor bazan
Bazan da yanındaki karaağaç'a sor gülüm!Altından geçer iken güneşli baharlardaNeden böyle yanyana ve kolkola yaşarlarHer yanı tarih kokan bu serhat boylarında...............*****..........
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ekim Ayında Kargalar!
Nereden gelirekim ayının bu sihirli havası,……………………….bilmem!
İçime bir kasvet çökeliryaşamak bu kadar güzelken
Çığlık çığlığa kargalar geçerbaşımın üstündenyapraklar yere düşerken
Ekim ayında mıdırkargaların düğünü
Her biri,cirit atar gibi neşelitenefüse çıkmış öğrenciler kadar şen
Görmediğim,bilmediğim bir tat mı vardır yükseklerde,çözemem
Gönlümde eski rüzgarlar eseryerde üşürken ten
Ekim ayını,kargalarla birlikte mi teneffüs etsem!……..***…........25.10.2008.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ekstra Hizmetler Konusunda
Sayın ant.com.yetkilisi,Sizlere ulaşamadığımdan buraya yazmak zorunda kaldım..Umarım soruma yanıtalabilirimEXTRA İŞLEMLERDEN YARARLANMAK; ÖRNEĞİN, ŞİİRLERİMİ E-KİTAP HALİNEGETİREBİLMEK İÇİN GEREKLİ OLAN 40..Tl...tutarındaki abonelik ücretini GarantiBankası'nın 404 no:lu ACIBADEM ŞUBESİNDEKi 6296099 nolu Yenimedya ElektronikYayıncılık Hesabına, 23.kasım.2016 tarihinde, aynı bankanın Keşan Şubesibankamatiğinden yatırdım..Bu hesaba yatırma nedenim 1016 nolu Koşuyolu Şubesindeki 6298211 numaralıhesabına banka görevlilerinin ulaşamamış olmasıdır..Ekstra hizmetlerinizden ne zaman yararlanacağımın bildirilmesini saygı ile arzederim..24.kasım.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Elegeçmez Bir Daha!
Gençliğin kanadınataktığın o gönlünle
Sağa sola bakmadanuçtuğun yıllar var ya
Dizginini koparmışmenzilsiz atlar gibi
Nefsinin rüzgarındadört nala koşardın ya
Bol keseden harcayanbir mirasyedi idin!
Sağlığın kıymetinibilmeden yaşadın ya
Yaşadın da ne olduYaşamın oldu mundar!
Ne gençlik elde kaldıNe sağlık, ne de ilk yar
Anladın mı sevdiğimboşa geçti dört mevsim
Şimdi elinde kalaniçi boş hatıralar…0ysa hayat, derya’ndıgençliğin zümrüd anka
Kanadına güç verensağlıktı, lebi derya
Kaf Dağı’nı arayanzümrüdü anka gibi
Öğrendin ki sevdiğimnefse uçmak, boş heva
Zamanın peteğindebal yapmaktı tüm dava
Kaf Dağı’nın ardıydıyaşadığın bu dünya.…Sanma ki yine verirbunları sana Mevla
Vermez gülüm, vermiyor
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
lutuf yalnız bir defa.
Ne gençlik ele geçerne fırsatlar bir daha
İyi düşün, kıymet bilpeteği doldur balla
Yaşam, sana verilmişbinbir renkli bir rüya
Eğer nasip olur dagörürsen son mevsimi
Yine de şükret dostumfırsat var arınmaya
.........II.........Nurla dolu bu deryabu yıldızlarbu sema
Çiçek açmış ağaçlartelli duvaklı doğa
Akıp giden bu zamangönlünü yakan sevda
Bir ömür hasretinetutsak olduğun dava
Başrolünde sen olanyaşam denen macera
Görüp te göreceğinen değerli rüyandır
Kıymetini bil dostumgeri gelmez bir daha..Hani sana en güzelaşkı tattıran Leyla
Hani nerde, gecenigündüze katan Yahya
Değerini bilmezsenüzülürsün sevdiğim
Ruhun inciniverir,keşkeyle biter rüya.…
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şen şakrak öten kuşlaryaşadığın dostluklar
Gönlünü yakan hicranşu gördüğün yüce dağ
Seni bana sevdirensevgi yüklü bu dünya
Gelmeyecek sevdiğimGelmeyecek bir daha…Hani güneş, tan vaktikaranlığa dalınca
Yeniden doğsun diyesabahı beklersin ya
Kaçırdığın fırsatlarkarşına çıksın diye
Umutlar şebnem şebnemyüreğine damlar ya
Damlar ama, senet yokbelki doğmaz bir daha
Kıymetini bil dostumbütün bunlar bir defa..
Ne hayat ele geçerne elden kaçan sevda
Ertelenen gülmelergeri gelmez bir daha.....Bu yüzden kin besleyipsevgiden yoksun kalma
Bir gönül ocağındayanan ateş bırakma
Söndür odu öyle gitbir tek beddua alma
Geride kırık kalplersolgun gözler bırakma
“Sabrın sonu selamet”sabırdan asla şaşma
Al buseni yaşamdan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ver buseni yaşama
Elegeçmez bu hayatElegeçmez bir daha..Beni de kırma sakınTaş bile atsan hatta
Elegeçmez, dünyayagelmeyecek bir daha………***………02.10.2008.perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Elimizdekiyle Yetinmek....
Diyojen gibi,yalnızca tahta bir fıçınız olsa örtünecekya da su içmek için sadece avuçlarınız....Çatılmasın kaşlarınız..
Doymuşsa karınlarınızÇirkin gelmesin size içine çökmüş avurtlarınız
Bu,mücadele etmekten vazgeçmek anlamına gelmemeliammainsanı mutlu etmeninmutlu yaşamanın bir yolu sayılmalı..Eldekiyle yetinmek...şükretmesini bilmek...............................................sanat olmalı..Az ile mutlu olabilmek sanat olmasaÇoban Yıldızınasıl parlayabilir bir çobanın gözlerindeve nasıl şarkı söyler bir Hint Fakiriçivilerin üzerinde.......................................düşünsenize?Şükretmekmutluluğun bir ilacıdır, kabul edinceSık sık şükretmeyi unutmamalı bence.......*............28.0cak.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Emeklilerin Ölümü!
“Acaba bir gün gülecek miyim” şarkısınıunuttu beyinlerimizçünkü artık biz ölümü bekleyen emeklileriz
her gün aynı güzergahta gidip gelentoplama kampındaki tutsaklar gibiyiz
alınca acılı telefon mesajlarıınısızlıyor yüreklerimiz“Şimdi sıra kimde? ” sorusuyla geçiyor günlerimiz
doğarken kabullenmiş olsak ta ölümüyaklaştığını duyumsadıkça ürkeriz
ve musalla taşında“son saltanatını “ yaşatırken merhumaen ağır yükünü taşıyan ayaklar gibititrer yüreklerimiz..pis yedili…batak…pişti..briçya da namaz, niyaz …duaölümü unuttursa da azıcık bizeecelimizi geciktirmez bu didinmelerimiz
verilmiş bir sözümüz olmasa da Yaradan’aderiz ki; yasa bu, kaderimiz
erişemediklerimize İsyan etmez artık gönlümüzavcının avucunda çırpınan bir kuş gibi çaresiziz
şen-şakrak gülücükler yoktur bakışlarımızdayollarda boynu bükük gezinen misafirleriz
şükrederiz yine de halimizebu günlere erişemeyenleri düşünürüz
çünkü yollarda görünmez olmuşlardırselam verdiğimiz o tandık yüzlerimiz
dudaklarımızdan sarkarken buruk gülücüklerartık gözlerimiz değildir iri iri
gönül perdemizde oynar dururyaşananların tekrarlayan sahneleri
ve göz çukurlarımızdan bakınanveda etmeye hazırlanan bir insanın...................................buğulu gözleri......*01.temmuz.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Emperyalizm Keneye Benzer!
Emperyalizmkan emmeyi severBu yüzden keneye benzerHem emer, hem öldürürEmdiği kanın kan gurubuönemli değildirTürk-Kürt-alevi-sünni fark etmez
0 kan grubunu değilkanı sever
Bu yüzden her silahlı teröristona hizmet eder
Emperyalizmtilkiden kurnazdırkeneden beter!
Çeşitli bahanelerlekandırır gençleribirbirine düşürür insanlarıakıtır kanı
Çünkü emperyalizminen çok sevdiği kanterörist canavarların döktüğümasum insan kanı;kadın kanıçocuk kanı..Çünkü 0insanlığın en çirkinen kalleş canavarı....*...15.Mart-2016-pazartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Emrullah Çınar......Keşan'dan İnsan Manzaraları
Ne iş varsa şu Emrullah’larda var!Tanıdığım bütün Emrullah’lar bir işe yararBu şiirde sözünü ettiğim Emrullah taKeşan’ın ilk inşaat ustalarındanYani Atatürk zamanına aitbir yadigar
Sayın Emrullah Çınar’ın babaları;Bulgaristan ‘dan göç edipBüyük Camii Mahallesi’ne yerleşen93 Harbi Muhacirleri’nden insanlar….Ama 0,Keşan’a897 yılında “merhaba! ” diyen…………………………….....bir çınar
1995 yılında/ 98 yaşındaayrılınca bu dünya’danardından ağlayıp durdularyarım kalan inşaatlar!..Sayılarını elbet kendileri bilirKardeşli Seyit Ahmet’le birlikteKim bilir kaç inşaat yaptılar....Ustalar….ustalar….ustalar..Kentlere elbise giydiren zanaatkarlarGörünmeyen kahramanlar
Onlar olmasa şu insanlarçoluk çocuğu ile birliktebaşlarını nereye sokarlar?..İşte bunlardan biriydi Emrullah Çınar90 yaşındadört katlı inşaatın tepesine çıkaryamuk çivileri toplaronları keseriyle düzeltir
ve işçilerine:“İsraf haramdır çocuklarBunları da kullanın “ diye azarlar
Eski insanlarEmrullah Çınar Amca gibiHem tutumlu hem de çalışkandılar……..*….28.ağustos.2015/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
En Eski Aşıklar
Eğer okuması yazması olsaymışbir hücrelilerin
önlerinde saygıyla eğilecekmişizalglerin yazdığı aşk öykülerinin
çünkü,ne bakteri, ne virüs..ne de Adem’le Havva..
en eski aşıkları “algler”miş,…….…….dünya gezegeninin!…………***……..15.12.2008.pzt.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
En Karlı Günlerde
Ne zaman yoğun kar yağsaDoğanın bir parçası…....olduğumu duyumsarım
Ne araba gürültüsü vardır çevremdeNe mahşeri kalabalıklarSadece ekmek arayan kuşlarKuyruğunu sallayan çomarVecamın ardında yağan kar
Zemheri günlerdekiçocukluğum gelir aklıma;Kızak kaydığım zamanlarKömür gözlü kardan adamlarLastik ayakkabıyla gezen DündarveÇukur Çeşme'dentestiyle su taşıyan yar
Bunları düşünmek........huzur verir bana
0cakta kaynayan aşımAğrısız başımBir yanımda sevdiklerimBir yanımda çay..
Kış mevsimindebana dokunmayın dostlar…*…..09.ocak.2016-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
En Susuz Günlerde!
Diyelim ki,atmosfer iyice kirlendi.Güneşin gözlerine gri bir perde indi..Artık, gökyüzüne çıkamıyor sular
Ya da“Bulutların memesi “sütle doluama salmıyor bulutlar...............memelerindeki yağmuru!………&Toprak yarıldı yarılacakGözler patladı patlayacakGöller kurudu kuruyacakBarajlar yarı boş yarı dolu....Bulutlar vermiyor yağmuru………..&Kurnalar,hüzzam makamındanşarkılar söylüyor..............................gün boyu
“tıısss! ...tııısss! ..houuuss! ...tıısss!………..&İnsanlar kırılıyor susuzluktanGözlerin feri kaçtı korkudan..Kuru bir başak gibi bebelerin boyunları
Aşkın labirentlerinde gezinensevda kokulu gözler,.................................birer ölüm çukuru!………..&Bitti güzel sözlerEriyor tokluğa doymayan aç gözler!Bitiyor düşler..Bitiyor ekmek!
Gri bulut memelerivermiyor yağmuru!………..&Mazide kaldı börek..çörek..“coca cola “içsinler diyor'Marie Antionette! '! !………&.Göründü tünelin ucu!Bağırışıyor insanlar
-Su dolu dünyadasusuzluk çekiyoruz;suuu!suuuuuu!
Ama bulutlar vermiyor yağmuru.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
……….&haykırıyor biçare insanlar-Yöneticiler uyuyor mu?
-Suçlu biz değiliz!...........der gibi asil insan ruhları!………&Şimdidüşünülmeyen günleri yaşıyor insanlıkTopraklar kurududaklar çatlak
Kara bir delik gibiölümü bekliyor.......................bebelerin göz çukurları……….&Petrol kavgası bitti....İnsanlar su yüzünden birbirine girdi.Dönmüyor fabrikaların çarkları
Bir yudum suyun derdinde insanoğlu..Başaklar vermiyor buğdayı…Ekmek fırınlarının kapıları kapalı…………&&.&Artık en ateist gönüllerde bileAllah umudu!
Yer gök inliyor insan sesiyle:“Ver Allah’ım ver kara gözlü yağmuru! ”…………………………..…...&&&…….25.12.2006.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
En uzun gün
'Bugün21 haziran ' dediler..
'Kuzey yarımkürede..............................en uzun gün..'
-Vay bee!.Demek ki dolunay,...........................onun için.........................................selamını..............................................geç getirdi................................................................bugün!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Enerji Tasarrufu ve Akıllı Çocuk......Çocuklar için
Akıllı olan çocukSuyu boşa akıtmazDamlayan su gördü müKurnayı açık tutmaz*Gereksiz yanan ampülGörünce, dayanamazHemen gider;Düğmeyi,kapatır o arkadaş..*Sonra sabah oldu muAçar hemen perdeyiGüneşten elde ederBedava enerji*06.aralık.2016-Salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Erik Ağacındaki Bahar!
Cemreler düşmeye başlayıncahavayasuyatoprağa..İlk,erik ağacı örmeye başlar çiçekli dantelinigörünmez tığıylaincecik dallarına..Çiçekleri benzerse delapa lapa yağan karaHiçbiri kar tanesi değildir0nlar birer muamma!...Bu muamma ile çığlık atar erik ağaçları"bahar geldiii! " diye dört bir yana
Sonra ister istemez şu soru takılır..........................insanın aklınaİlk önce erik ağaçları örüyor diye........................çiçekli danteliniDiğer ağaçlar kızıyorlar mıdır acabaerik ağaçlarına?.......*24.Şubat.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Erikli Tatil Köyü..!
Olur da bir günbir koy görürsünüz...............................bir körfezde;
kayıklar uzanmış geniş kumsalına,..........................................katar katar
her birinin dümeni ufka bakar
mavi deniz,............alevsiz korların.........................fosforlu ateşiyle...................................yanar da yanar!sıra serviler gibi...........................insanlar otururBelediye Çay Bahçesi'ndeİşçimen Motel'deErikli Motel'deya da evlerinin balkonlarında
çay içer,...............bira içer,........................okey oynar........................................tavla atar..kimi yüzer....kimi batar
kimi sımsıcak kumlarda,.........şemsiye altından denize akar..
kimi, maviyi toplar sulardan!kimi, sırtüstü yatar
kahkalar düşer sulara,..........................mutluluk yağar!
Gelibolu Yarımadası'na doğru...............aheste aheste......................kanat çırpar martılar
gece gündüz;...............yollar,....................bahçeler.........................insanla dolup.taşar
kiminin elinde kumpirkiminin mısır koçanıkiminin 'Deniz Dondurması '................................yalar da yalar
popüler müzikler yayılır tavernalardan
sahil, festival kokar.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bahçeler iremdirağaçlar bahar
yakamozlu gözler,.............. sevgi yüklü..................çocuk gönlüyle ışıldarBilin ki,.......Erikli'nin aksi vurmuştur oraya
Kahrolun.....................gelecek yaza kadar!
....................***..................
Ağustos...2006/ Erikli-Keşan.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eriklili Ramadan Tüfek.....Keşan'dan İ..M...
85 yaşında bir muhteremDoğup büyüdüğü köyün adınınnereden geldiğini bilmeyenlerdenÇünkü 0,1938-1941 yılları arasındaeğitmen Mehmet Ağar’daüç yıl okur da o yüzden*Ancak,okudukları alfabe kitabınınsayfalarının birindeAtatürk ve İsmet İnönü’nünkarşılıklı duran resimleri ileaklında kalan şiiri unutmazhiçbir zaman:
“Atatürk ve İnönüYurdun temel taşıdırAtatürk ve İnönüBize can yoldaşıdır
Şanlı ismet İnönü0nun arkadaşıdırAtatürk’ün eşidirDünyanın güneşidir”*Dinleyeni oursaanlatmayı sürdürür Ramadan Amca:“Atatürk öldükten sonra, İsmet İnönü,1925 yılında çıkan kanun gereği50,100, 500 ve 1000 lira gibikağıt paralar üzerinekendi resmini bastırdıEzan Türkçe okunurdu..İnönü bizi II.Dünya Savaşı’na sokmadıEzan, Demokrat Parti iktidarındayeniden Arapça okunmaya başlandıTürkiye 1950 den sonra gelişme gösterdiAmerikaTürkiye’ye çok sayıda REO verdiama onları kullanacak adam...................yoktu ki bizdeAsker elbiselerimiz yamalı idiaskeriyede yama işini yapan terziler vardıyeni elbiseler, ancak bayramda verilirbayram sonu geri alınırdı....Sabah yarım, öğlen birakşam yarım tayın verilirdiUn çorbası ve mercimek çorbası çıkardıMercimek’in taşları tam ayıklanmazdıKaşıkla vurdun mu tak tak diye öterdi”**
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yıllar;çamurlu yollarla, okulsuz, susuz,asfaltsız köy ve kasabalarlabirbirinin üstüne yıkılırken
Saros Denizi Kıyıları’ndakeçi-koyun-sığır gütmekuru toprağı sürme, ekme, biçmeharman dövme gibi işleriyapacak adama ihtiyaç olduğundanköy enstitüsüne gönderilmez.................küçük RamazanZamanı gelince evlenirçoluk-çocuğa karışır1960 yılında Keşan’a yerleşir1967-1968 yıllarındaeski Yağ Pazarı Sokak’taşimdiki Ülkü Ocakları Binası’nınbulunduğu yerdeki karakoldaiki yıl gece bekçisi olarak çalışırBuradan Mal Müdürlüğüneişçi olarak geçer0radan da vergi dairesine...*1989 yılında emekli olurYörük Mahallesi’ndebir dönem muhtarlık yaparve Kore Savaşı’nın devam ettiği1951-1953 yılları arasındaİstanbul-Çatalca’da yaptığıiki yıllık askerlik süresindekomutanlarına verdiği tekmil’ihala hazır ol vaziyetine geçerek verir:“1.Ordu, 2.kolordu33.tümen, 1.korgun taburu5. Bölük erlerindenMehmet oğlu Ramadan TüfekEdirne-KeşanEmret Komutanım! ”*1931 yılındaKeşan-Erikli Köyü’ndeMehmet’ten olmaAyşe’den doğmaüç evlat, beş torun sahibiRamadan Tüfek AmcaKeşan'dan İnsan Manzaraları'nakatıldığınız içinçok teşekkürler size! .......*...06.mayıs.2016..Keşan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eski Mezar Taşları
Üç şerefeli Cami’nin arka kıısmındaPeykler Medresesi'nin tam karşısındaMazi kokusu saçan eski mezarlık vardır...Mezarlıkta boy vermiş taştan mezar taşlarıBahar lalesi gibi her daim ayaktadır
Baktım ki, bilmiyoruz birbirimizin diliniDualarla bakıştık "öküz-tren" örneğiÇünkü bana her bir taş Sümer Tableti gibiNe onlar anlar beni, ne ben dediklerini...Her birinin üstünde Arapça'dan yazılarNe derler, ne söylerler asla anlaşılmazlarYazınız bir kenara bunların manasınıOkuyanlar anlasın bu taşlarda ne yazar............29.Nisan-2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eski Sokaklar
Yine geçtim koştuğum dar sokaklardanGül pembe dudaklı mor zamanlardanKomşular neyse de, evler yok olmuşİki damla yaş aktı yanaklarımdan……………..*……..Binalar yaşlanmış, duvarlar yıkıkMor çiçekli akasya'm hayata bıkıkSokakların adı da değişmiş yazıkNecmi Ağbi, Karadayı....baktım yok artık
Anacığım hiç olmazsa sen çık azıcık!…………….*……..Dut ağacım kurumuş, evler perişanÖmer, Tahsin, Hüseyin... nerdesiniz can?“Elma dersem çıkın, armut'ta saklan! "
Dinledim, ses çıkmadı yuvalarındanSilindir geçmiş gibi sokaklarımdan..……………*Baktım bahçede yok Lütfiye nineSokakların çamuru hep aynı yineEy Bekçiler Sokak, bari sen söyleNereye gittiler can yoldaşlarım?.....................*Bizim kapı önünde soluklandım azSaçaktan buzlar sarkar, titredim birazBaktım da babacığım pazardan gelirGözlerinin içinde gümüşi bir haz……………..*….Eski Mektep Sokak, n'oldu taşın?Kilise bahçesi mi aldı kuşlarım?Bak hala kurumadı çocuk yaşlarımSöyle bana nerede arkadaşlarım?..……………*Cevizim, bademim, iğde ağacımPeki size ne oldu, ses verin canım!Ben, başka sokağa mı geldim kardaşımNerden esti bu rüzgar, dönüyor başım!.……………*Dedim ki: öyle şaşkın bakmayın banaNe Bağdat valisi, ne de veliyim.Çaputtan top koşturan, uçurtma yapanRükiye’nin kuzusu “Paşa Ali” yim...……….….*……."Ne ararsın hemşehrim? " Dedi bir adamSevindim, boş değil mahallem aman!Laf olsun kabilinden, sordum da beniDedi ki:-0 geçmedi bu sokaklardan!……………..*……Anladım: “yaşam” denen komedi budurAz ya da çok yaşa, yol aynı yoldur
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öğüdüm: Ömrünü bal ile doldurEğer ki yazarsan hatıra olurYazmazsan rüyadır yaşadıkların……………*……….23.02.2009.pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eski Zaman Aşkı!
Seni düşünüyorumbir kış günübuğulu camlar ardından
Titreyen bedenimninni oluyor düşüncelerime
Seni düşünüyorumhavada uçuşankar taneciklerinde.
Tüm duygularımıonlara anlatıyorum....
Bir güneşlik ömürleri olduğunubile bile
Kış rüzgarı iletsin istiyorumsana olan aşkımıburalardan oralara!
Beni benden kıskanırkenrüzgara emanetin nedendiye sorma
Kıskançlık var ammaneye yararaşkımı anlatamadıktan sonra
Hayal dünyam...gerçek yaşantım...öyle doluyum ki senle
Yeni bir dünya arıyorumseninle yaşamak içinhayalde!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eskiyen Günler!
Gözlerim eskidi yine de seçer.Bakarım bakarım dostum mu geçer!Gezdiği yollarda görünmez olduYorgun mu hasta mı, artık az geçer!
Gözlerim az görür yine de seçer.Güzel güzel insanlar selamsız geçer.Sanki dünyanın seyri değiştiAşina yüzleri az görür oldum!
Hayatım yapraksız ağaca döndü!Gönlüme renk katan dostlarım öldü.Komşular azaldı.. mahallem duman!Tanıdık yüzlere özlemim tüter!
Nerde o endam, o eski sözlerYollarda, buhulu gözlerim gezer!Gönlümde artık umutlar değil,Geçmişte küllenen günlerim biter!
Gözlerim dumanlı yine de seçer.Bakarım bakarım şeşi beş geçer.Sanki saatin akrebi topalGeceler gündüze karışmış geçer.
O renkli günlerim sapsarı olduTanıdık yüzleri yitirip soldu!Gezdiğim her yerde bildiğim yüzlerBirer hayalet gibi dolaşır oldu.
Uçar gibi gittiğim yollar uzadı!Giderim giderim bitmek bilmiyor!Dermanı azaldı ayaklarımınGözlerim gidiyor kendi gitmiyor!
Yaşamıma tad veren komşular nerde?Zehra teyze...Ziynet abla...hani ne oldu?Yıkılan duvarların bastonu değilOnları onaran eller kayboldu!
Çehreler değişti, yollar değişti.Sanırım bizlerin defteri doldu!Çocukluğum-gençliğim yollara düşmüşYollarda gördüğüm tek onlar oldu!*24.05.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Evlenin...!
'Her koşulda evleniniz 'diyor, Sokrates'Her koşulda evleniniz..''Ya mutlu olursunuz ya da filozof..'
.Farkında mısınız,'şair ' demiyor Sokrates.filozof diyor, filozof..
.Çünkü,
.içinde aşk yok..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Evrenin En Sarhoşları!
Evren’in en sarhoş varlıklarıyıldızlar ve gezegenlerdir muhakkaköylesine içmişler kiilahi aşk şarabından
Durmadan dönmektelerbaşları ağrımadan !…..*…..11.07.2015-Cuma-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ey Tekirdağ
mavi bakışyeşil saç,tarih kokulu bir ten
meltemlerle alırsınparfümünü denizden
martılar sahilindeçığlık çığlık öterkenvapurlar kuğu gibisüzülürler geçerken
bu ne güzellik böylebir rüya kentisin sen
TekirdağEy Tekirdağbeni şair yaptın sen..........***.....17.kasım.2015..keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ey Aynaya Bakan!
Ey aynaya bakan!Gördün mü aynadaki aksiniSen misin ordaki!Emin misin!
Bak, bak!İyi bak!
Hadi çıkar yüzündeki maskeyiÖyle gör cemalini
Beğendin mi maskesiz halini?
Görebiliyor musun içindeki seni!
Ya çek içine.....................aynadaki ilk aksiniYa da çıkar dışarı....................................içindekini
Sayarım bakyaptıklarını teker teker
O zaman,sen benden önce haykırırsın:
Aynalar yalan söyler!..……***……..
01.11.2006.Çarşamba
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Eylülde Meriç
Eylülün kucağında akarken güzel MeriçYıkar yüzünü suda güneşin ışınlarıGörkemli bir tarihin kokusunu koklarkenHatırlatır şu Meriç bir masal diyarını....Cennet bahçelerinin rengiyle çevrilidirKuş sesleri içinde yol alan gri sularEskiyen zamanların sislerinde raksederBu yeşil kıyılarda öksüz kalmış anılar....Tarihin süzgecinden geçmiş gibi durudurGüneşin bakışında tuvale çalan sularBu cennetten beldenin haşmetiyle parıldarTitreyen bu sularda minik minik aynalar...Düşerken bu tuvale söğütler ve martılarKıskanır Selimiye, kıskanır kervansaray!Işıktan fırçasıyla güneş çizer resminiMeriç’in sularında yeni bir bahar doğar...Tenimi eylül okşar gönlümü akan sularRuhuma huzur verir Meriçteki sabahlar......*....Mimar Sinan kokulu beşyüz yıllık taş köprüAltından geçen suyu belik belik örmeseBütün köprülerimde olan kemerler gibiTam oniki kemerle onikiye bölmese....Söğütlerin kökünü okşayan gri sularDüşen yaprakları da birlikte götürmeseİnan ki diyeceğim; ”Burada akmaz MeriçBir buse vermek için eğilmiş söğütlereNazlı bir dilber gibi yan gözle bakmaz Meriç....Bayılırım eylülde bizim nazlı Meriç’eHele kuru kumlara biraz su serilinceBir lale bahçesinde beyaz laleler açarBu sularda martılar bir araya gelince.....Kimi yüzünü yıkar kimi de ayaktadırKimi pike yapmanın hazzını tatmaktadırKimi de bulutlardan kopmuş ta uçar gelirKöpüklü ayranımı yudumlarken buradaMart çığlıklarında Meriç’ bahar gelir!.....*.....27.Eylül.2003 Keşan-Medta Gazetesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ezan Sesi, Ay'dan Duyulmuş mudur?
Edirne’ninYunan İşgali’nden94.cü Kurtuluş Yıldönümü olan25.kasım.2016 tarihindeYANİ BU GÜNTV.nunTV.EM kanalında yayımlanan“HERŞEYİ KONUŞALIM “Programı’ndaAy’a inen astronatlardan birininAy’da ezan sesi duyup duymadığı tartışıldı*Emekli bir Fen Bilimleri Öğretmeni olarakBu konuda bilim ne diyoronu açıklamak gereğini duydum:*Bugünkü deney ve gözleme dayalıPozitif FİZİK-KİMYA-BİYOLOJİ Bilimlerinin……………. verilerine göreİnsanoğlunun bir kaynaktan çıkan sesiduyabilmesi içinSesin frekansının 20-20.000 Hertz................arasında olmasıVe sesin oluştuğu ortamdaatomik ya da moleküler yapılımadde bulunması gerekmektedir.*Örneğin güneşte her an meydana gelenhidrojen bombası patlaması niteliğindekigüneş patlamalarının oluşturduğu sesdünyadan duyulmamaktadır..Öyleyse bu sesin frekansı 20-20000sınırlarını dışındadırYa da güneşle dünya arasındaki boşluktamadde yokturAynı durum Ay için de geçerlidir.*Ay’da ve uzayda sesi iletecek bu maddeninolmadığı söylendiğindenAy’da, ezan sesi gibi bir ses duyulamaz..Çünkü SES, madde olmayan boşluk ortamındayayılamaz..*Diyelim ki uzaydaDünyamızıı çevreleyen atmosferimiz gibi,bizim tespit edemediğimizVe SIR diyebileceğimiz bir madde var*Ay,Dünya’mız gibi uzay içinde bulunduğundanAy’da bulunan bir insankendi sesini ya dabaşka bir ses kaynağından
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
çıkan sesi duyabilir*Ama dünyada olup uzaya yayılano kadar şiddetli sesler var kiBunların ay'dan duyulmayıpYalnızca ezan sesinin duyulmasıBilmsel gerçeğe uymamaktadır..*Dediğim gibiUzay, SIR diyebileceğimHenüz tespit edemediğimizatomik ya da moleküler yapılıbir madde ile dolu iseBu maddi ortamda ses yayılsa bileBu ses,dünyada okunan ezan sesi değilEzan sesine benzeyenvarlığı ya da yokluğunu henüz bilmediğimizUzayı dolduran madde ortamındakiAtoma benzer yapıdaki taneciklerinbirbiriyle çarpışma-titreşim sesi olabileceği…………………..düşünülebilir*Başka bir deyişle;Duyulduğu iddia edilen sesler;uzayı kaplayan atom ya da moleküllerinçarpışma sesleri olabilir.*Unutulmamalıdır kiBenim söylediğim sadece…………..bir varsayımdir
Zira uzayın sır denenbir madde ile dolu olup olmadığıkanıtlanmış değildir.*Öyleyse ay’da ezan sesi duydumİfadesi şimdilikbildiğimiz bilimsel gerçeklerle…………….uyuşmamaktadır..….*..*…*..25.kasım.2016.Alikoç elegeçmezEmekli fen bil.öğretmeni
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fatih Terim
11 tayfanve yedeklerinle birlikteMikail Meleği'nin şişirdiği yelkenlerinleengin ufuklara açılmışken geminve“Yürü ya kulum! “demişken sana Rab’bim
Yürü, ey Fatih Terim..Yürü!
Bu lütuf hem sanahem de Türk Milleti'nedir……..……………………….bilesin.
Türk Ulusu bütün inancıylaBütün insanıyla arkandadır,Yürü!Sen işini bilirsin.…………..***…..21.06.2008 cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Feride Çuhacı...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1924 yılındakimübadele göçmenlerindendi
1910 yılındaBalkanlar’da doğdu Keşan’da ikamet etti
1987 yılına kadarÇukur Çeşme Sokak’taİsmail Talih’in (Sarı İsmail’in) ileCelil Ağalar’ın Evleri’nin arasındakiÇukur Çeşmeye bakanve bahçesindekidut ağacının altında kuyusu bulunanRum’dan kalmaiki katlı gösterişli taş bir evde yaşadı
Bahçeyi çevreleyen alçak taş duvarıÇukur Çeşme Bayırı'na bakardı
Mustafa, Hamdi, İhsan, Nurhan, İrfan adlarındabeş tane aslan yavrusu doğurdu
Manifatura ve mandıra işiyle uğraşanMehmet Çuhacı’nın eşiydi.İyilik meleğiydi
Kazım Banguoğlu'nun eşi olanFatma Banguoğlu'nun kızıydı
Çukur Çeşme'nin bitişiğindeki evde oturanTerzi Nuri Diker'in de ablasıydı
Konuşkanhoş sohbet bir anaydı
Keşan’amübadele göçmeni olarak gelenlerdendi
Rükiye Anam’dan bir yıl sonra1987 yılındadünya hayatına veda ederekÇukur Çeşme Sokak’taki evinden ayrıldıilahi hicrete katıldı
Şu an ebedi alemdeeşi ve çocuklarıyla birlikte yaşamakta
Bundan böyleher 04.Aralık. günüonların adına okul yaptırandoktor oğulları İhsan Çuhacı’nınölüm yıldönümünde
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve kendi ölüm yıldönümlerindesaygı ile anılacaklar
Toplumdan aldıklarını topluma verdikleri için.......................................adları kaldı yadigar
Dileğim şudur ki;inşallah,bütün iyi insanların gittikleri yerde yaşarlar
……..*……03.kasım.2015...Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fethiye Yıldırım...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Emperyalizmi teoride değilpratikte yenenbüyük komutanbüyük devrimcibüyük önderCumhuriyetimizin kurucusuMustafa Kemal Atatürk’ün öldüğü1938 yılındaAltıntaş Köyü’nde;Mısırlıoğlu İsa’dan olmaRadiboş Köyü İmamı Molla Hasan’ın kızıRükiye’den doğma bir melek!..*Evlerinin karşısında ilkokul olduğu haldeokula gitmediÇünkü babası da anası daokul yüzü görmedi“Okula gidip te ne olacaktı? ”Bu anlayışın ürünüydü
0 yılardageçmişin bir geleneği olarakkızlar okula pek gönderilmezdi,...Babasına ve annesine yardım ettiEvin içini-dışını, avluyu süpürdüBabasınıntoprak damlı, tek odalıbakkal dükkandan aldığılokumlu büsküvileripasta niyetine yedi...II.Dünya Savaşı bitimindebir at arabasına doldurduğubasmaları satmak üzerePazartesi günleriMalkara pazarına giden babasınaibrikle su almak içinMalkara’ya gitti....Bir çerçi kızı gibiydiKöyündeki tarlalardan başka tarlalarbaşka kırlar gördü..Malkara Panayırı’ndave Keşan-Ziraat Bankası yerindeve Keşan Lisesi yerinde kurulanzincirli salıncaklarıdönen motorsikletleriatlı karıncalarıçadır tiyatrolarını tanıdı..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köydeyken Fethi ve İhsan kardeşleriniayaklarında sallayan FethiyeKeşan’da daMehmet, İsmail ve Saadet’e ninniler söylediayaklarında salladısağ kalan diğer kardeşlerine demasallar anlattı“İstemezsen Anlatmam! ” masalıyla“Yusufçuk” masalı ünlüydü...*...Miniminnacık bir abla olarakkırbeş günlükaltı aylıkbir yaşındabirbuçuk yaşındaiki yaşında olan kardeşleri;Fethi, Mehmet, Rıdvan, İsmail ve Saadet’inkanatsız birer melek gibikollarından kanatlanmalarınınacılarını ailesiyle birlikte yaşadı...*..Babasınınharcını çamurdanve iskeletini moloz taşlardan yaptığıeski Kilise arsası’yla sırt sırta bulunanEski Mektep Sokak’taki8 numaralı evinbir bölümünde baktığı ineğinin sütünükonu-komşuya sattı...*...Çukur Çeşme’denKayalı Çeşmesi’ndenve Taflan Sokak’takimahalle çeşmesindentestiyle, kovayla su taşıdı....Ali, Firdevs, Feride ve Çetin kardeşlerinemasallar anlattı...1950 li yılardaYeni Sinema, Işık Sinemasıve Rıza’nın Aile Sineması’ndaZeki MürenAbdurahman PalayGülistan GuzeyEşref KolçakAyhan IşıkFatma Girik filmleri izledi....1955-1956 yılındaÇukur Çeşme karşısındaHilmi Konuların Evleri’nin yanındaki
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
iki katlı binada açılanDikiş-Nakış Kursu’na gitti..Dikiş makinesini kullanmasını öğrendi..1958 yılındaterzi Remzi Yıldırım’la evlendi..Ev işlerini yaptıÇocuklarını ve torunlarını sevgiyle büyüttüDikiş diktiKuzu besledi...*Bir oğlu harita mühendisidiğer oğlu vergi memuru olduKızı Nurcan’ıeşiyle birlikte Alamanya’yaBir torununu Çin’e ihtisasa gönderdiBir torununu dabir Alman genciyle evlendirdi....Kim olursa olsunmisafirine ikramda bulunmaktanasla yüksünmediayağına üşenmedi......*Hep gülümsedi...*..Ömrünün çoğunu tükettiğiFabrika Sokak’taki komşularınasevgi ve saygı tohumlarını ekerek yaşadı...*..Beş vakit namazını hemen hemen..................hiç aksatmadı
ABLAMDI!...*....*.....*15.Mart.2016..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fevzi Şeftali....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Yolunuz,Keşan-İpsala yolu üzerindekiYenice Çiftlik Köyü’ne düşer de
buğday başakları arasındabazan kolkola girmişbazen elele tutuşmuşbiri 1930diğeri 1933 doğumlubirbirine Leyla ve Mecnun gibi sevdalıher ikisi de seksen yaşlarını aşmış............................ iki genç görürseniz
Biliniz ki onlarSafiye Yengem’in Dayısı Fevzi Şeftali Amca ileyengesi Emine Şeftali Hanım Teyze'dir…..Yugoslavya’nın Verana Kasabası’nda-Türkçeleştirilmiş adıyla -Destan’dan olma Gül’den doğma olanFevzi Şeftali Amca (Şebotiç Hıvzo)…..*Dört yaşlarında1934 yılındababaları Destan ile birlikte Keşan’a gelipYenice Çiftlik Köyü’ndekiHasan Bey Çiftliği’ne iskan edilirler..Kendilerine kişi başına on dönüm toprak verirler…*Fevzi Şeftali Amcaburada,İpsala-Keşan Yolu’ndan geçen deve katarlarını izleye izleyedevelerin boynundan sarkan çan seslerini dinleye dinleyeve Balkan Türküleri söyleye söyleye büyür
Öküz arabasıyla ya da yürüye yürüyeKeşan'a geldiği çok olur.
Sonraki yıllarda posta arabasınızor yürüyen kamyonlarıve burunsuz otobüsleri görür
Askere gitmezden iki yıl önce;1948 yılındaLeyla’sıyaniilk göz ağrısı Emine ile evlenipbugüne kadarher yılı bir balayı lezzetinde geçen67 yıllık beraberliklerindeüç oğlan ve dört kız evladındanonaltı tane torun
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve on iki tane de torunlarının torunlarını görür.….1950 yılında gittiği askerliğiİstanbul-Hadımköy ve Taksim’depiyade askeri olarak bitirir
Abdülhamit zamanından başlayıpAtatürk zamanına uzanan zaman dilimi içinde0smanlı Devleti'ne onbeş yıl askerlik yapmış olanbabası "Saray Busna'lı Destan"ın oğlu olarakaltmış beş sene önce öğrendiğiasker ve askerlik tarifini kendi adı gibi ezbere bilir……*Asker ve Askerlik nedir sorusuna şöyle yanıt verir.“Askerlik; Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyeti’nikorumak için, harb sanatını öğrenme ve yapmamükellefiyetine askerlik,...Böyle bir mükellefiyet (sorumluluk) altına girenresmi kıyafet taşıyan er’den mareşal’a kadar olanşahıslara da asker denir”……….*...Tanımda hata ve eksiklik varsa, bu kusur Fevzi Amca’nın değil,hatır-gönül tanımayan ve hafızayı bile silen zaman’ın marifetidir.……*Fevzi Şeftali Amca, bütün Bosna-Hersek Müslümanları gibiyamandırÇalışkandır..Eşi, Emine Şeftali Hanım Teyze’den söz etmezsemFevzi Amca eksik kalır…Örneğin; Emine Teyzeotuz yıl boyuncaYenice Çiftlik Köyü’nde yatiştirdiği hayvanlardanelde ettiği peynir ve tereyağlarıKeşan ve İpsala Pazarları’nda satıpev ekonomisine katkı sağlayan bir anadır
Ancak Emine Şeftali Ana bununla yetinmezAltmış yaşındaYenice Çiftlik Köyü’ndeöğretmen Mustafa Keskin’in açtığı Yetiştirme 0kulu’ndaokuma-yazma öğrenir…Keşan-Zafer İlkokulu’ndan İlkokul Diplomasıve arkasından da65 yaşında ehliyet alırÖzel arabalarını dört yıl kendisi kullanırBu arada peynir ve yağ satmayı sürdürür ….İşte Türkiye Cumhuriyeti DevletiFevzi Şeftali gibidevletine-ulusuna bağlı,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Atatürk'ü eşleri kadar çok sevençalışkan ve dirayetli erkeklerle
ve Emine Şeftali (Çiçek) gibi mücadelecive eşlerine saygılı kadınlarla bu günlere gelmiştir…..*30 Eylül.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fıstıki Yeşil..!
Bir sürü işim vardı, yerini şiir aldı.Gözlerim gece-gündüz bilgisayara daldıNe belimden hayır var, ne de gözlerimde fer..'Her boyayı boyadım fıstıki yeşil kaldı! '
Valla, hanım bir aydır sesime hasret kaldıTıpkı bir arı gibi hep tepeme dadandı.Bir elim onu kovar bir elim tuşa basar'Her boyayı boyadım fıstıki yeşil kaldı! '
Ne gözümde uyku var, ne evde huzur kaldı.Evin, dört bir yanını müsvette kağıt aldı.Hanım çekip gidince gözüm kapıda kaldı'Her boyayı boyadım fıstıki yeşil kaldı! '
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fıtnat Ürek....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Öğretmenlerin öğretmeni olur daAnnenlerin annesi olmaz mı?Olur! ..İşte Fıtnat Ürek Anne, bunlardan biridir0,Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 1919 yılındaSelanik-Kayalar Köyü’nde01.07.1919 tarihindeKamile Anne’denGürbüz bir kız çocuğu olarak doğarBabası aynı köyden Selanikli Hasan’dır....Fıtnat Anne, aynı zamandaLozan Antlaşması gereğince1924 yılında gerçekleştirilen....................mübadeleye katılıpçocukluk anılarını,oyun oynadığı sokakları-bahçeleri............................geride bırakıpaile büyükleriyle birlikteSamsun’a gitmek üzere gemiyle yola çıkanancakgeminin arıza yapması yüzündenGelibolu’ya indirilenbeş yaşındakırık kanatlı yavru bir göçmen kuşudur..Keşan Caddeleri’ninsokak fenerleriyle aydınlatıldığı1935-1955 li yıllar arasındaki.........ilk gece bekçilerinden1917 doğumlu KANİ ÜREK’le evlenirve bir günaltı kız evladının yanında2010-2014 yılları arasındaKeşan Belediye Başkanlığıgörevinde bulunmuş olansayın Mustafa Ürek’i doğururMutluluğuna diyecek yoktur...Bu yazıyı yazdığımdadoksan yedi (97) yaşına basanve hala kendi işini kendi yapan Fıtnat AnaHiç kuşkusuzbu ömrüyle takdire layık bir kadınveKayalı Mahallesi’ndeİşlekler’in evlerine komşu olan evdedokuz evlat doğurupyedisininmürvetini görebilme mutluluğuna erişenve
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan’dasu kıtlığının yaşandığı...........1970 yılı öncesi dönemdeSarıkız Deresi’ndenKahvelerönü Çeşmesi’ndenve mahalle kuyularındankova ve tenekelerle taşıdığı su ileorandasının yemeğini ve temizliğini yapıpkocaman tencerede yaptığı tarhanalarlayumurtalı kesiklerleakıtmalarla,Kayalı Böreği ileveHaşim Aga’nın Fırını’nda pişirttiğipenevit dolusu ekmeklerlesabah-akşamçocuklarının karnını doyuruponları büyütüp bu günlere getireneli öpülesi annelerdendir....Şimdi, haklı olarakevinin baş köşesindegörmüş geçirmiş bir aşiret reisiya da bir Nene Hatun gibi otururkeneşinin 1934 yılında aldığıüreyen-çoğalan anlamına gelen"Ürek" soyadının hakkını vererekaltı kız biri erkek olmak üzereyedi evlada ve 41 toruna sahip olmanınmutluluğunu yaşayan Fıtnat AnneÖmrünün bu son demlerinde”Maziye bir bakıverNeler neler bıraktık” türküsünü..........................mırıldanarakkendisini her akşam üstü ziyaret edenvefalı oğlu Mustafa Ürek’indiğer çocuklarının ve torunlarınınyolunu gözleyerek vakit geçirmektedir...Bedenini bu günlere kadar taşıyabildiği içinFıtnat Anne’yi tebrik eder, ellerinden öperSağlığının-mutluluğunun çok olmasın ı dilerim.......*....07..Nisan.2016..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fukaranın Tekirdağ'ı
Seni çok geç tanıdımBu yüzden yazamadımİçinden geçtim ammaYanına varamadım……..,Ne köfte ne de balıkBir tabak alamadım
Biraz indirim yapsanBiz de tatsak Tekirdağ….*…..İnan ekonomimeHiç hakim olamadımÜç beş kuruş arttırıpSahilde duramadım....Namık Kemal sendeymiş19.Fırka sendeÖmrüm bitmek üzereTadına varamadım
Rüstem Paşa tepedenEl sallarmış sahileMartılar seslenirmişHerkese "gel! gel! " diye
Orta ve Eski CamiUyarak bu seslereAğaçların üstündenBakarlarmış denize
Böyle duydum bilememDoğru mu derler amaTuristik yerleriniBen hala göremedim
Andığın camileriİçine giremedimMihraba selam veripBir şükür edemedim
Bizler fakir-fukaradalarız hep hayaleToplanıp bir arayagelemeyiz sahile
Namık Kemal, Bedestengirmez rüyama bileAma bir kere gelsek,etmiycez hiç gaile
Bir yolunu bulsak da
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Seni görsek Tekirdağ!……*……17.kasım.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Galileo!
Rivayet odur ki,Aslında, dünya dönmezmiş!Bu,Galile'nin uydurmasıymış!
Ve durum,Engizisyon mahkemesindeFii tarihinde kanıtlanmış....mış!
'Evvel zaman içinde....'Dinin bile hurafelerleyorumlandığı devirlerdeAvrupa'da yargıçlar varmış.
Galile'ye durmadanbaskı yaparlarmış.
Derlermiş ki:-Sözünden dön!dünya dönmüyor de! diye..
-Tamam! demiş Galile de.sözümden dönerim de.,
Bu siyasi düşünce değil kifikir değiştireyim!Bu gerçek!Bu bilim!Bendünyayı nasıl durdurabilirim!
Ama,madem öyle istiyorsunuzöyle söyleyeceğim!
Henüz,kelleyi,giyotine teslim etmeyeniyetim yok benim!
İnsanlaİın gözünebir yalan şalı daben gereceğim!
Dünya dönmüyor diyeceğim!........Ve aynen böyle söylemiş Galileo!
Sonra, ne mi olmuş!Mahkemeden çıkarken Galileo!kaldırıp başınıbakmış...bakmış ta göğe;
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
-Vallahi, demiş sayın yargıçlar:Biz istesek te,istemesek tedünya dönüyor yine!
Böyle demiş te sanki iyi mi etmiş Galile! !Ne olduysa ondan sonra olmuş!
İnsanlar,Bilim konusunda ikiye bölünmüş.
Bilime inananlar,
Çıkarları için,bilime masal deyip,Bilimsiz yaşayamayanlar..
Yani;Onur kırıcı istekler karşısında bileA.B'nin kuyruğundan ayrılmayanlar!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gecenin koynunda Saros'un Gözleri!
Görünmez fırçasını gökten çekince zaman"Tan " adlı busesini göğe kondurur hicranKörfeze yayılırken vedanın gri sesiTüm Saros’da azalır tabiatın nefesi!.......................<o>................Cırcır kemanlarına düşer böylece akşamBoynu bükük bakınır ayçiçekler uzaktanAnlaşılan o dur ki, fırçasını silmekteDeğişimin sırtında yol alan ahir zaman!......................<o>....................Görürüz ki mavi gök artık erimektedirKörfezin gözlerine bir perde inmektedirZamanın paletinde boya tükenmiş gibi“Sema “denen mavi gül, siyaha dönmektedir.......................<o>....................Artık ne serçe sesi, ne de alkım renkleriSemanın her yerinde yalnız yıldız gözleriBir mesaj verir gibi titreşirken her biriSanırsın göz kırpıyor semanın melekleri..........................o........Ne hikmetse, bazı gün Ay da görünmektedirSemanın podyumunda sessiz yürümektedirSonsuzluğun içinden gülümserken her biriSanki evvel zamandan haberler vermektedir......................<o>......................Körfezin gözlerinde dinlenen kimi gönülBu örtünün içinde kasvete girmektedirBu yüzden çok uzakta balıkçı fenerleriBöyle gönüller için geceyi delmektedir!......................<o>.....................Kimine, bu ışınlar ateş böcekleridirYa da keşif yolunda Piri’nin erleridirGecenin örtüsünü yırtmak için her geceDonanma neferleri ufka üflemektedir.!......................<o>..................Yeşil-mavi zümrüte benzeyen cennet SarosHer tan sonu gönlüme böyle görünmektedirMaviye bir gecelik hasretinde Saros’unKömür renkli gözleri gece de gülmektedir..................<<<<o<<<<..............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Geçmişini Bil...Atanı Tanı
Geçmişini öğrenenÖnünü iyi görürDaima ileriyeDaima şavka yürür“Geçmişini öğrenenŞüphe etmez kanındanHele bu Türk genciyseGüç alır atasından*Güç alır, kuvvet alırAtasının şanındanAsla tuzağa düşmezGeçmişini tanıyan*Yaydan çıkan ok gibiFırlar da yuvasındanHedefe kilitlenirDönmez asla yolundan
Yürür büyük inançlaMaziyi unutmadanSekiz kollu ahtapotTutsa bile kolundan*Bu yüzden maziniziÖğreniniz çocuklar (öğrenin arkadaşlar)Çünkü tuzağa düşmezAtasını tanıyan
***Aralık..2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gel Güzelim..!
Ayva sarı, Saroz mavi güzelimGel Saroz'a belik belik gezelimErikli'yi...İbrice'yi görelim.Gel güzelim sevdalara yüzelim..!
İşin yoksa gel burada gülelim.Gümüş renkli kumlarında ölelim..!Yanan suya aşk türküsü derelimGel güzelim yarınlara yüzelim.
Saroz mavi, Saroz yeşil güzelim.Gergefine burdan çiçek derelim.Ayçiçeği, buğday, başak görelimGel güzelim aydınlığa yüzelim.
Sanki İrem, sanki cennet burasıMavi bakar iki yaka arasıFosforludur gecelerin karasıGel güzelim hülyalara yüzelim..
Yarımada burda gönül yarası..!Gece başka gündüz başka oyasıÖvüncemdir, onurumdur boyasıŞehit kokar dağı taşı güzelim.
Destan destan kahramanlık, anısıBağımsızlık mahyasıdır burası.İşin yoksa gel geceyi ezelim!Gel güzelim,.............Mehmet Mehmet gezelim..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Geldi 23 Nisan!
-Çocuk adlı bir büyüğün ağzından- Geldi 23 Nisan........*........Müjdeler arkadaşlarBugün 23 nisan!
“Ulusal Egemenlik”Adlı, sihirli bayram!
Yarının büyükleriÇocuklara adanan
Cumhuriyeti kuranAtatürk’ten armağan..
Ne kadar sevinsek az,Mutlu oluyor insan...“Türk; övün, çalış, güven! ”Diyerek, vermiş atam!
İnsan gurur duyuyorOnun oğlu (kızı) olmaktan
Sevinin arkadaşlarBugün bayram var,………………….bayram!
Çalışın, dürüst olunYılmayın zorluklardan
Türkiyem’e yol açın0’nun çizdiği yoldan
Birer Atatürk olun,Bilimi taçlandıran!
Ulusal çıkarlarıHer şeyden üstün tutan
Hayallerle gerçeğiBirbirinden ayıran
Birliği, kardeşliğiVe barışı savunan.
Bizler küçük değiliz;Her birimiz dev adam!
Yarınki dünya bizimÇıkarmayın akıldan.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgi, saygı isteyin,Siz bütün insanlardan.
Hadi çocuklar gelinDünyanın her yanından
İçelim bardak bardakKardeşlik ayranından
Bencilliği, nefretiSilelim dünyamızdan
Dünyayı sevgi ileDonatalım sil baştan..Sevinin arkadaşlarBu gün 23 nisan!….16.Nisan.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gelecek Satıyoruz!
Satıyorumsaaat..............................tım!
Gelecek alıyoruz.............gelecek satıyoruz!
Kafası çok çalışanlarıbir de............çok ders çalışanları
hemen hemen,istedikleri fakültelere..............................satıyoruz.!
Biz bu işi parayla yapıyoruz
Geriye kalanbir milyon yüzbin kişiyi
umutlarıylaumutsuzluklarıylaveana-babalarıylabaşbaşa bırakıyoruz..
Elimizden gelen bu kadar
çalışmıyor keratalar! !
(Babalar gününüz kutlu olsun,babalık görevini yapan babalar!)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gelibolu Sırtları..!
Toprak diye baktığın bu sırtlar var yaSağnak sağnak kan aktı yamaçlarındaAğacın, çiçeğin, buğdayın, otun..Destanlar yazılı yapraklarında!
Her biri bir mahya burda tepelerDört mevsim nur yağar şakaklarına'Çanakkale Geçilmez! ' diye haykırırBoğaza bakan ufuklarına!
Hisartepe üstündeki nurlu abideGelip geçen gemilere destan anlatırGerekirse eğer Mehmetçik'ime0 şanlı destanları yine yazdırır.
Bir değil, beş değil, yüz on beş değilYüzbinlerce şehidi gömdü bu sırtlarYalnızca su değil, dolu, kar değilTop tüfek, barut kan gördü bu sırtlar.
Topsuz tüfeksiz, mermisiz erlerTaşla savaşan Çavuş Mehmet'lerÖlmeden mezara gömülen gençlerKefensiz şehitler gördü bu sırtlar.
Kabatepe önünde şehit Mehmet'iŞamandra ipini keserken gördüŞaşıran düşmanı Arıburnu'ndaYalçın kayalıklara çarparken gördü.
Bir başka Mehmet'i Conkbayırı'ndaBombaları havada tutarken gördü'Ya Allah! ' diyerek mancınık gibiYeniden düşmana atarken gördü
Gemilerden bomba yağdı başınaÇatırdarken süngüler vatan aşkına'Ölümlerin ötesine ölmeye koşan! 'Mehmetçik'i uçarken gördü bu sırtlar!
Siperden sipere türkü çağıranSavaşta bile nazik davrananTepelerde çakmak çakmak parlayanİmanlı göğüsler gördü bu sırtlar.
Beş hafta... on hafta..bir yılda değilBinlerce şehidi bir günde gördü.'Medeniyet! ' denilen o 'canavarın'Dişlerini tırnak tırnak sökerken gördü!
Askerin önünde cepheye koşanVurulup göğsünden dev gibi yatan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yere düşerken deprem yaratanTeğmen, üsteğmen..albaylar gördü
57.alay neferleriniMevzilerden ok gibi fırlarken gördüAshab-ı Keyf pirleri gibiTümünü kollarında yatarken gördü.
Öğretmen Ethem'i, Yahya Çavuş'uEdremitli onbaşı Seyit Mehmet'iÜlkemin her yanından nice Mehmet'i,Alay alay düşmana 'dur! ' derken gördü.
Her güç anımızda imdada koşanDestanlar yaratıp destanlar yazan.Düşman evladını da bağrına basanAnafartalar kahramanı dahi komutanMustafa Kemal'i gördü bu sırtlar.
Bir gün yolun buralara düşerseBu destan yerlerini görmeden geçmeGül dalına konan bülbüller gibiKabirlerin başına yavaşça otur
Bizim için ölen bu yiğitlereBir selam da benden söyle ne olur!
.............***........
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Geliyorum İstanbul!
Artık sana şiir yazmayacağım İstanbul!
geliyorum, bekle..!
Martılara,......vapur düdüklerine,...............salepçilere........................tarih saçaklı kıyılara.................................. selam söyle!ŞiirmişMasalmışRüyaymışDestanmış........................booş veer!.Sen varsın yeter,..............sen beni bekle!
Haber ver;......Galata köprüsü.................Kız Kulesi............................Haliç................................Eminönü..........................................Ortaköy........................................hazırlansın!Geliyorum İstanbul,................................hülyamsın!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gemici Cennet Parkı
Hazanya dabahar aylarındaysanveGemici Cennet Parkı’ndaysan
Serçeler görürsün çam ağaçlarında,..........……..cilveleşmekten perişan
Yaşamın dinginliği sinmiş gibi içinehuzur fışkırır...........................havuzun sularından
Öyle mistik bir hava kiruhunu kuşatır dört bir yandan
Reçine kokularıve rengarenk çiçekler arasındalale devrini yaşar insan
Bakarsın,bir annebebeğini gezdirir arabada
Aileleryemeklerini yer tahta masalarda
Gugug’lar öter söğüt dallarında
Çocuklar,toz pembedünyalarını yaşar………………...kuğu bakışlarında
Gençler gezinir çiçekli yollarda
Karagölet haykırır çamlar arasından'Ben de buradayım, ben de burada! .. '
Hele festival zamanıysaaylardan ağustos'sa
En mutlu mekanındadır zaman!
Kısaca,Gemici Cennet Parkı’ndaysanhazanya da bahar aylarındaysan
yar’dan değil amma,kendinden geçer insan!..………*………
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gidecektin Gittin!
Sert esti rüzgar,gittin!
Gidecektingitmeliydin,
tamam!
Kusur aramam.
Amagözlerini bırakmışsın burada
saçlarınıkokunuellerini!
Sil deseydin,silerdim gönlümden her birini
Hala saçların kıpraşıyor..…….……………. dallardaKokun savruluyor....…….…………….bahardaGözlerin yollardaEllerin, kırlarda!
Sesin bütün şarkılarda,tüm hatıralarda
Hepsi öksüz, yetim..….......................bu diyarlarda
Ne yaparsın onlarsız,…………………yazık değil mi!
Bir insana böyle acı çektirilir mi,günah değil mi?.………***……….30.05.2008.cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Giden Gelmiyor...!
I.Dünya Savaşı yıllarındaBağdat’a giden“Çukur Tekke Şeyhi’nin torunu......................SelahattinKafkas Cephesi’ne gidendeğerli yazarŞevket Süreyya Aydemir’in ağabeyiyüzbaşı....Aydemir
Yemen Cephesi’ndekiKayseri Kalesiramazan (iftar) topçusunun iki oğlu
Sarıkamış-Allahi Ekber Dağları’ndadonarak şehit olan...........doksan bin MehmetçikveMunzur Dağları’nın karla örtülüyalçın kayalıklarındaRus askerleriyle çarpışanYüzbaşı Osman Bey ilegedikli başçavuş Talip Bey
Arıburnu-Conkbayırı’nda57.Alay neferlerinden........öğretmen EthemBinbaşı Hüseyin Avni Beyve diğer mehmetçikler;Maraşlı ÖkkeşMalatyalı AbuzerAntepli RecaiAdanalı İsmailMersinli CemilDiyarbekirli SaitMardinli ŞehmusEdirneli AliYorgo ve Şindaris..Drama’nın Çatak Köyü’ndenBabam Mısırlıoğlu İsa’nın babasıMısırlıoğlu Mehmet...
ve sadece Çanakkale Cephesi’ndekiikiyüz elli bin Mehmetçikaynı siperlerdegeri dönmeyi düşünmedendüşmana karşı çarpıştılar
Bu günlerden sonra verilenİstiklal Savaşı'nda;Manisa^daİzmir'de
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Maraş'taAntep'te..İnönü'deSakarya'daDumlupınar'dave güzel yurdumun dört bir yanındavatanın ve milletin bağımsızlığınıbirlik ve bütünlüğünü sağlamakyeni bir devlet kurmak içinbinlerceHasan..Hüseyin..Ali..Seyyit..Ramazan..yaşanacak günlerini, aylarını, yıllarınıyaşamadanvesevgililerine verilecek mektuplarınıveremedencanlarını bu vatana feda ettilerHepsi de çok gençtilerGittikleri yerlerde tariheve kalplerimize gömüldüler!
İşte milli şairimiz Mehmet Akif Ersoydoksan beş sene önceonların eşsiz kahramanlıklarındanesinlenerek yapılanMilli Kurtuluş Savaşı'ndacanını ve kanını veren Mehmetçikler içinyani bütün Türk Ulusu için:"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancakSönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak0 benim milletimin yıldızıdır parlayacak0 benimdir o benim milletimindir ancak.. "kıtasıyla başlayan İSTİKLAL MARŞINI yazdıBaşka bir marş ta istemiyoruz doğrusu..Kabulünün 95.yılı kutlu olsun!
....*...*....*...12.Mart.2016.cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gizemli Akşamlar
Ne genç, yaşlılık ister; ne sağlam, hastalığıNe de yar arzu eder yarinden ayrılmayı
Ama başa gelince çekilir, elbet kaderTozpembe geçen günler aniden küle döner
Gönülde bahar biter, gözlerdeki fer sönerGül açan gönüllerde artık dikenler biter
Su gibi akar iken akmaz olur zamanlarRuhlara çöküverir o kasvetli akşamlar..Hele gülünce ölüm, hele “gel! ” derse makberVe en çok sevdiklerin senle değilse eğer
Yaşattığın umutlar silinir birer birerZor geçer olur yıllar, zor geçer saniyeler
Dizginsiz atlar gibi şahlanır da anılarGönüle yağmur değil,gece gündüz yağar kar
Veda hutbesi olur artık size zamanlarBir türlü geçmez olur bol yıldızlı akşamlar..Eğer ki istiyorsak aydınlık olsun makberBizim için sönmesin yıldızlar, hep beraber
Gelse de gelmese de bize dostlardan haberCömert ol, iyilik yap, ya da bırak bir eser
Senin için de aksın terk ettiğin zamanlarÜstüne çökelince o gizemli akşamlar..Eğer ki becerirsen yaşarken ölmeyi sen!Nefis adlı şeytanı yenmeyi de bilirsen
Yani hayırla şerre tevekkül gösterirsenİşte o an, yaradan sende tecelli eder
Dilinde bülbül öter, gözlerinden nur tüterGönül ayrılık değil, vuslat türküsü söyler
İster genç, ister yaşlı, istersen hasta ol senZaman durmuş ne çıkar, yaşıyorsun artık sen
Senin için de titrer gökteki tüm yıldızlarGüneş doğar gönlünde, kalbe düşer dolunay
Senin sevdanla inler yine bütün şarkılarÜzerine çökünce o sır dolu akşamlar.…..………..***……….02.01.2008..cuma
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gong Sesi!
Bu sabah,………….seher vaktiyine duydum o sesi!
Güneşin,semadakio müthiş bestesini!..Cüssesinden çok öncegong’unun sesi geldiHayat veren bu seslesema deliniverdi!
Işıktan fırçasıylaboyayıp tuvaliniYıldızların önünemavi bir örtü gerdi!
Yıldızlar silinirkenuzayın bahçesindenKoşuverdi yerinekaranlığın içinden
Şaşmaz bir intizamlaşavkı vurdu semaya0 kapkara gökyüzübüründü mutluluğa
Sonra bir ezan sesisükutu, hazza boğdu!Ardından kuş sesleriuçtu semaya doğru
Bu semavi ortamdagönlüme huzur dolduÖlü sandığım geceüç sesle hayat buldu!
Biri gönle işleyenmasmavi gong sesiydi!Birişükre çağıranezan’ın bestesiydi
Bir de yeşille gülenkuşlarla güzelleşenBenle anlam kazananhayatın nefesiydi!
Yaşam,……….masmavi güldübu seher bana erken
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çevremde kuşlar öttüben semaya bakarken
Mavi gök, bu fecrdebana pek hoş göründü!Kimi gönül gülerkenkimine hayat söndü!
Bilirim!bu gong sesiyine göğü delecek!
Bir çok gönül gülerkenkimine gün sönecek!
Acaba, gülen güneşDünya’nın kubbesineyarın,mavi örtüyükimler için serecek?………..o……….18.mart.2008.Salı..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gökdelenler ve İnsanoğlu!
Bir türlü anlayamam,gökdelenlersüt içmedikleri haldeneden başlarını uzatırlardünyanın memelerine! ?*Boyları kısa olsaydı ne farkederdiNasıl olsa yağmurlardüşecekti üzerlerineNe gerek vardı bunca emeğe,bunca çirkinliğe*Ne kuş sesleriNe horoz ötüşleriNe de yare türküler yakacağımtelgraf telleri bulunur......................bahçelerindeBilirim;en az bir köy yaşar............her birinin içindeAmaarılar..kuşlar..dereler..çiçeklerböğürtlenler nerede?Hani nerdeyalaklı çeşmelerden su içen koyunlarımonları sulayan Çoban Kazımve damlarda........yuva yapan leylekler...Ey gidi gökdelenler!Sizinleyemyeşil geçmişimi yok ettiler birer birer*İnsanoğlu bu hüner senin,eserinle övün!Eskiden dünya belirlerdi senin geleceğinidoğal dengeleriyle
Şimdi sen belirliyorsundünyanın ve kendinin geleceğini;betonlaşan ruhunvekimyasallara bulaştırdığın kirli ellerinle*Yine de unutma,hem dünyanınhem kendi geleceğinhala senin ellerinde!........***.....30.nisan.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönlünüzdeki kar taneleri
Biliyorum!Öldükten sonraaklınıza gelmeyeceğim
Gelsem de…dillenmeyeceğim!
Yemin ettim,yine sizi seveceğim!
Her kış mevsimisavrulan saçlarınızda tüneyeceğim
Yürüdüğünüz kaldırımlarabulvarlarabeyaz badem çiçekleri gibi döküleceğim...Serin bir öpücük gibi eriyeceğimtitreyen dudaklarınızda..Huzur kokan bir türkü olacağımanılarınıza..
Beyaz bir dantel gibi sarılacağımçınar dallarınaçam ağaçlarına..Anlayamacaksınızkirpiklerinize takılanın ben olduğunu
dudaklarınızabir sevgi çiçeği gibi konduğumu......Kuruyan gönül yapraklarınızdaçiğ tanesi olarak doğduğumu…Karar verdim,ben ölmeyeceğim!
Hep sizin türkünüzü söyleyeceğim
Bulutlardan,binbir çiçeklikar taneleri olarak döküleceğim!..Gönlünüzü,yüreklerinizi serinleteceğim...Yavrularınızkardan adam yapacak benden
Ben,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
umutlarınızalapa lapa yağarken............31.03.2009..salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönül
Gönül,Alaaddin’in Sihirli lambası değildir
İyi şeyler sunmak istiyorsan
İçini,iyi ve güzel duygularla doldurmak gerekir......................***............02.08.2008.cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönül Aynamdaki Eski Görüntüler!
Her günü savaşla geçenbir dünyayı yaşarken beşer
Açlıktan, yokluktan, mikroptan daölmekteydi insanlar, üçer beşer..
Ki, o zamanlar“Yedi düvele” karşı koymuşkahramanların çocuklarıydı……………….......…babalarımız
Çarık'tı ayakkabılarımızAba'dandı pantolonlarımızKısaca,yıkık döküktü her yanımız..
Çaresiz,kendi elleriyle yapmışlardıoturduğumuzsaman harçlı................çamurdan evleri,........…analarımız...bacılarımız..
Balkanlar’daTrablusgarp'taAllahüekber Dağları’ndaKafkasya’daSüveyş Kanalı’ndaGaliçya’daÇanakkaledeFilistin’deYemen’de .. ….İnönü’deSakarya’daDumlupınar’da…..
Vatan içinBağımsızlık içinBİZİM İÇİNdünyayı terk edince......…genç yaşta atalarımız
Yetimlerin canı sıkılmasınYıkımlar çabuk onarılsınVe evlere bülbül şenliği dolsun diye
ve başaklarbuğdaydan daha kolay ayrılsın
ve Türkiye Cumhuriyetive Türk Ulusu;
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yücelsinyükselsingönençli olsun............................emeliyle
beşer onar çocuk doğurmuştu analarımız.. …. ………o…………….İşte bu yıllarda geldik dünyaya, çoğumuz..
Elimizde değildiağ’ları toplamamak sulardan!
Belki bu yüzden ağladık,gelirken.....................o meçhul diyardan!
Önce elimizden tuttular bizimSonra,.............düşe kalka yürüdük...........……….…………yollardaKorkmadık, dizlerimiz kanarken…………………….sokaklarda....
0 zaman inançlarımız...........................……yoktu dahaçocuktuk..ergendik..gençtik.umutlarla doluyduk
Gelince hasat mevsimi!Dört bir yandansiyaset yağmuruna tutulduk.
0lgunlaşmamış başaklar gibiydik,.........…………………………henüzÇıkmamıştı daha............delikanlılık tüylerimiztoz pembe bir dünya içindeydik,...... …….…………………..hepimizBirdennefret suyu karıştırdılar ruhumuza,............salıverdiler çayıra!
Oysa gülmekti,çalışmaktıve adam gibi yaşamaktı..........………………..niyetimiz.
Eğlenmek varkensöyleşmek varkendertleşmek varken
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve adam gibi sevişmek varkenve zaten“büyük balık küçük balığı yutarken”
benzedik............İspanyol Boğası’na!
Elbet te bilirlerdi:sevgi; bilgi isterdi.sevgi; emek isterdisevgi; sabır isterdi
ayrılık’sa;nefret..kin!
Ve böyle olmasıişine geliyordu…………………..birilerininBu kesin!
Çünkü nefretayrık otu gibi çabuk yayılırdı ruhlara
bu yüzden ektilernifak tohumlarını aramızaalkış tuttular farklılıklaraDüşürdüler bizi tuzağa
Bir de baktık ki,............kavgalıyız............mahalle arkadaşlarımızla.. ………….o……..
Sonra'yutun! ' dediler birbirinizi
“Yutun! …yutun! ”
Ardındankılçık kaçmış gibi boğazınıza..................................yutkunun!Zira...........kurtlar,böyle çıkaracak bundan sonra......................... buğdaydan un!
Elbet suçu yoktu bunda kuzuların!Yaşam böyle getirdiBelki oyun!Her birimiz istemeden olmuştuk.............................. birer koyun!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sonra dövdürdülertutulan kısrağa harmanıkarıştırdılar birbirine sapla samanı!
Ama nesi güzelneresi insanlığa uygun!
Çaldılar elimizden aşkı, sevdayıkaçırdık fırsatı
Unuttuk insan gibi gülüp.................insan gibi yaşamayı
Şimdi aşk şiirleri yazın diyorlar bizeGüldürmeyin insanı!
Vakit geldi, tamam!Çekin ağları yaşamdanYeniden çıkıyoruz yola!Geldiğimiz o meçhul diyaraVİRAA!
Bu kez “Heyamola! ” yok amaRuhumuza çöreklenmiş acılarla EL FATİHA!………………..o…………………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönül Ekosistemim!
Bakışların gönlümde sera etkisi yaptıGönlümün sıcaklığı bir kaç derece arttıGönül kutuplarımda bekleyen buz dağlarıBakışınla eriyip taşkınlara yol açtı!
Gönül ekosistemin ne güzel dengedeydiGönül bahçelerimde bülbüller ötmedeydiÖyle bir baktın ki ahh, bozdun dengelerimiNasıl ayakta kalsın şimdi aşk piramidi
O çapkın bakışların inan içimi yaktıGönül atmosferimde sevda gazları arttıYansıttığın ısının tümü içimde kaldıCayır cayır kavruldum, Nalan ciğerim yandı.
Akciğer ormanlarım oksijen vermedeydiSadece büyük balık küçüğü yemedeydiO tatlı bakışınla bozdun dengelerimi'F-Cl-C' gibisin, tebrik ederim seni!
İstemem, ne sularım ne toprağım azalsınİstemem, bakma artık gönlümde buzlar kalsınYalnızca büyük balık küçük balığı kapsınBırak Nalan ne olur, gönlüm dengede kalsın!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönül Kuşlarım!
Şairler,benim zümrüdü anka kuşlarım!Binip, gönül renkli şiirden kanatlarınagönül yolculuğuna onlarla çıkarım.
Dört bir yanına giderim dünyanın;öksüz diyarlarınsevdanınuzayın..yıldızlarınhatta zamanın
GeçenlerdeAndırın'lı ozanSayın Mehmet Sarı'nın yanında,Hint Okyanusu kıyılarındaydım!
Gamlı bakışlı bir Siyamlı'nın siyahi gözlerinde;bahtsız köpükler gibi sallanan felaketzadelerinsaçlarını okşadım, engin sularda.!
Yarın nerede olurum bilmemZümrüdü Anka Kuşları'mınışıklı kanatlarıdır ruhuma yön veren!
Örneğin dün,varoşlarındaydım İstanbul’un;gizemli bir yüz gibi sırıtanyemyeşil ciğerlerini soludumBelgrat ormanlarının..
Gün olurÇamlıca tepesinden Boğaz'a bakarımGün olurSultanahmet Camii'nin eşsiz güzelliğine
Bazan de tur atarım aşkın mabetlerinde
Gönlümün yandığı da olursevda alevleriyle tutuşan mevsimlerde
Uçarım da uçarım!
Hüsranlar yağar gönlüme bazenBazen dolu..karHimalaya'lardan geçer gibi donarım..
Hele mor güvercin kanatlarındauçmak var ya,denizi..tarihi..aşkı..en çok onlarla koklarım.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Uçun gönül kuşlarım, uçun!
Sizinle uçmaken büyük mutluluğum,
Sevda yüklübilmediğim diyarlarakanatlanın..
......*.......06.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönüllerde Üsküdar Neşesi
Rüya gibi bir diyardayımÜsküdar Meydanı’ndaIII.Ahmet Çeşmesi’nin yanındayımEllerimi yıkıyorum kurnalarından
Kıızıl rengiyle güneş batıyorKızkulesi’nin arka taraflarından*Tribünlere benzetilmiş sahil boyundaİstanbul’u içiyor tüm oturanlarCennetten düşmüş bir bahçe gibiSüleymaniye’nin boy verdiği...........................karşı kıyılar*Baktım da,Denize olta atan balıkçıların0ltasında oynayan bir Üsküdar varKuşkonmaz Cami'nin duvarlarındave kızaran balık kokularındaÜsküdar, Üsküdar, yine Üsküdar!*Ne zaman gezinsem sahil boyundaGönlüme Üsküdar neşesi dolar0tururum sahil boyunda saatlerce yar
Martılar öter çığlık çığlığaÜs..kü..daar...Üs...kü...daar!Üs...kü...daar!
KarşımdaDolmabahçe....Orta köy...Boğaz Köprüsü...yalılar...
Bir elimde balık-ekmekBir elimde çay
Gözümde ÜsküdarGönlümde ÜsküdarDilimde Üsküdar..
Güneşin batışında hep Üsküdar var!..*21.Ekim.2016-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gugukçuk Kuşu!
Bakarken çiçek açmış...................................vişne dalınabir gugukçuk konuverdi.............................cam pervazınacama 'tık! tık! ' vuruşu.................................yetti canıma!demek ki acıkmıştı,.................................vay anasına!
Dedim ki, yoksa sen............................o guguk musunçocukken baktığım........................öksüz kuş musunbaşını oynattı............................'evet! ' der gibibelki de demiştir.....................'sen çocuk musun! '
Esti yine beynimde.............................o eski yelleruçurdu gönlümü bir dut dalınaverdiğim yemleri yutarken........................................tek.. tekgözündeki manayı anladım ama!
Beyaz bir kumru kuşu............................kondu camımaürkek ürkek bakıyordu doyarken,.............................................banaBen dünyadan gitsem de...............................yine gel!...............................................dedim.yine gel ey gugukçuk....................................kon hep................................................canıma!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gugukçuk Nazmi!
Atadan urgancıydı..Modern yaşama yabancıydı!
Kendisi gibi yıllanmış bir handadededen kalma tahta tezgahındakendir liflerini,bıkmadan usanmadanözenle örerdi.
-Fatih Sultan Mehmet bileHaliçte’ki gemileridedelerimin yaptığı bu halatlarla çekmiş..
Ben bu işin piriyim.Elli yıldır bu işin eriyimama iki yakambir türlü bir araya gelmedi...zamanın ipliği çürük,zamanın uçkurunu bağlamak için…….…………bu işi yaparım ” derdi.
Günleri,karın tokluğunaurgan yapmakla geçerdi..
Üç günde bir bardak çay içerdi..buna rağmen haline şükrederdi..temiz gezerdi..
Ördüğü urganlarıElif’in saçlarını okşar gibi severdi.
Bir dekuşları çok severdi..kuşlar da onu.
Bu yüzden“çarşı kuşları “,…..…………..ağaçlardan çokonun dükkanının önünde gezerdi
Hatta,bir gugukçuk kuşununomuzuna konduğunu söylerdi..
Son yıllarda çevre kirliliğinikafaya fazlaca taktı..urgan yapmayı azalttı.Önüne gelene çevre kirliliğini anlattı
“Dünyayı kirlettik anam..!havalar çok ısındı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
gugukçuklar ötmüyorgugukçuklar ötmüyor”…………..diye söylenmeye başladı..Veküçük bir çocuk gibi.………………yanaklarını şişirerekve“gu..guk..çuk…gu..guk..çuk..” diye öterek..………………gezmeye başlayınca,iş anlaşıldı..!
“Gugukçuk Nazmi” yibu şekilde yolda görenlergözlerine inanamadı..!
Ama hiç kimseGugukçuk Nazmi’ninbir türlü bir araya gelmeyen iki yakasınıgörmedi..!Sadece;'çevre kirliliğini kafaya fazla taktı..onu iklim değişikliği böyle yaptı.'…………………... ……………dediler…
24.10.2006.Salı.Keşan.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gurur Sokağı.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Her günsatıcılar geçer sokağımdan;karpuz-kavunsoğan-sarımsakdomates-bamya-biber satıcıları"kozalaaak! Çuvalı altı lira" bağırışları..“Beş dakkada overlook”"istavriit...sardalyaa...hamsiii.""kuzu bunlar kuzuuu! " haykırışlarıhalı yıkayıcıları...plasrik bidonlarla su getirensu taşıyıcıları
Bunlara eşlik edercesine zıplar dururkomşumun vişne ağaçları üzerindeki serçe kuşlarıDaha önceleri görülmeyen martılarçöp bidonları üstünde çığlık çığlığadır sabahlarıve“guguk-guk”diye öterelektrik direği tepesindeki kumru kuşları
Nasıl anlatayım bilmem kiMemleketime benzer sokağımsokağımda sergilenir"Memleketimden İnsan Manzaraları"Bu sokakta yaşarız.................komşularımızla beraberSağ yanımda AltıntaşlılarSol yanımdaöğretmeni, doktoru, ebesi, hemşiresimüdürü, müfettişi, mühendisi, toptancısıeczacısı, bankacısı, inşaatçısı, genci- emeklisiyleapartman sakinlerive karşımda Büyük Doğanca KöylüleriyleSulucalı hemşehriler
Her sabahpat pat motoruyla çalışan traktörünüçalıştırmazdan önce komşum Ahmet Ağabey
Bir-iki Hint Fakiri geçer kapımın önündensokak kedileriyle beraber
Amakedilerden önce kendileri girer çöp bidonlarınayanında küçücük çocuklarıveiki tekerlekli-çivisiz tahta tazgahlarıylaürkek bakışlı, yırtık elbiselielleri kirden nasırlaşmış fakirler....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yığarlar üst üste karton kutularıplastik şişeleriyağ tenekeleriniişlerine yarayan her şeyi.....Uyanmasınlar diyeapartman sakinleriçok sessiz hareket ederler...Burası Gurur SokağıEski bademliğin ve üzüm bağlarınınbaşladığı yer
Sarı Kız Suyu'yla ısınan Gurbet Hamamıbu sokağın başında müşteri bekler
Şehirliler gibi yaşar buradaki köylülerve tıpkıfakirler gibi ölür bu sokaktaki zenginler...Her günsabah yıldızı olurum onlaraKimse karışmaz bakışlarımaGönülden izlerim onları
0nlar benim insanlığımdırinsanlığımın aynaları...Ben insanlığımızı görürüm onlardaÇöp bidonları başında da onları...................*..............27.0cak.2016..çarşamba
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gülümseyin...
Bir geyiğin gülümsediğini düşününya da bir eşeğinbir at’ınhatta bir tavuğun..kurtun..çakalınve bütün hayvanların gülümsediğini hayal edin.......Siz de gülümsediniz değil mi?..Gülümsemek bulaşıcı bir hastalıktırHemen bulaşıverir çevrenizdekilere
En güzel yaratıkgülümseyen bir insandırBu nedenle gülümseyin işteHem de gönlünüzce...............*............31.0cak.2016...pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gülünecek Halimiz..!
Bir kovboy şapkasıylaKumsalda yürüyorum.Bitmemiş taş limanınTersine gidiyorum.
At kuyruğu uzatmışBir adam görüyorum.Adam limana doğru,Ben ona yürüyorum.
Değince gözlerimizAniden birbirine'Guten morgen ' diyerekTebessüm ediyorum.
Türkçe selam vererekYürüyor yine adam.Sapsarı bir kurdelaSarkıyor saçlarından.
Başımda hasır şapkaBen yine yürüyorum.Adam bana gülüyorBen ona gülüyorum..!.........***........Ağustos..2006/Yayla...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gündüzün koynunda Saros'un Gözleri!
Zıtların birliğinde dört nala akan zaman0 sanal varlığıyla belirince ufuktanSaros’u bir cennete benzetmek ister gibiSihirli fırçasını çıkarır fıtratından!.......................<o>Her seher vakti güneş, geçer aynı yerineDöker bütün nurunu semanın üzerineSeher denen bu anda, sema benzerken güleCennetin aksi düşer körfezin tuvaline!......................<o>Yıldızlarla süslenmiş simsiyah bir geceyi“Sema” adlı mavi gül, ayırırken uzaydanBu gülün yaprakları altındaki körfeziYedi renkli zümrüte benzetir artık zaman.....................<o>Bu anda, yarımada çıkar suyun üstüneBin renkli bindallıyı giyinir üzerineYemyeşil rimelini sürünce kirpiğineAşkın mavisi düşer denizin gözlerine.....................<o>Ufukta dansa başlar deniz, mavi gök ileEtekleri savrulur upuzun kum sahileGüneşin ateşiyle yanarken engin denizVuslat huzuru siner semanın gözlerine.....................<o>Sonra kumlar tutuşur sahilin her yerindeHuzur yelleri eser ağaç gölgelerindeYunus’un yanan gönlü düşmüş gibi gönlüneIşınlar raksa başlar suyun zerrelerinde.....................<o>Körfezin kollarında canlanan bu gonca gülKörfezi benzetirken bir irem bahçesineZamansız mekanların dinginliği çökelirSaros denen “bu cennet bu cehennem” üstüne!......................<o>O eşsiz lisanıyla tabiat gelir dileGüller işte bu anda aşık olur bülbüleEn katı gönül bile bu güzellik önündeOğul oğul asılır Sarozsun gözlerine!......................<o>Yamaçlardan el sallar artık ahlat, meşe,çamYemyeşil yaşmağını çıkarmadan başındanGergeflere işlenen rengarenk çiçeklerinKokuları yayılır körfeze sabah akşam.......................<o>İnmez iyot kokusu meltemlerin sırtındanGören Mecnun’a benzer, Saros’un endamındanHele buse almışsa güneşinden, kumundanGönlünün çapasını alamaz sularından.....................<o>Hüdhüdler keşfe çıkar masalsı renkleriyle!Sanki pulsuz mektuplar taşırlar dilleriyle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çok uzak diyarlardan haber getirmiş gibiÖtüp ötüp dururlar denizin üzerinde.....................<o>Su dibinde gezinir deniz minareleriHuzur turuna çıkar minik balık timleriKumdan ati örerken çocukların elleri!Güneşten hayat çalar Saros’un dilberleri!.....................<o>Ve güneş bırakınca semaya son buseyiUtangaç renkler kaplar semanın gözleriniDallardaki kuşların veda şarkılarındaGül kurusu al bürür göğün mavi tenini.....................<o>Körfezin bedenine bu anda çöker sancıGündüz güzelliğinin gönülde kalır tadıAnlarız ki çaresiz, uyarak “ol! ” emrineDeğişim, vurmaktadır terkisine kırbacı!...................<<<o>>>.........….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Günlümdeki Yayla Geceleri!
Yayla'da bir başkadır bildiğimiz gecelerSamanyolu düşer de sanki denizde yüzer.Ayın şavkı vururken gece renkli sularaPlanktonlar içinde hülyalarım dans eder!
Meltemler fiske vurur dalların uçlarınaYapraklar vokal yapar denizin şarkısınaCırcır böceklerinin kitin telli sazınaAşk ile yanan gönlün sevda şarkısı düşer!
Yorgunluğu asarken gecenin çarmığınaPul pul yanan sularda dertlerim uçar giderVe beton binaların sıcak balkonlarındaÇatal-bıçak sesinde kahkahalar raks eder!
Göz kırparken yıldızlar gökada ormanındaBir şeyler malum olur o anda dolunay'a!Sörf yapan gönülleri görmek için sanırımNurdan şelale gibi akıp durur sulara!
Sahili okşar gibi ruhumu okşar sular!Gökyüzünde yıldızlar, kumlarda hatıralar..Uzatsam ellerimi tutacağım sanırımŞu koca gönlüm gibi süzülürken gökte ay!
İlkönce üveyikler çekilirler uykuyaKaranlıklar üşüşür meşe ağaçlarınaOltalarda oynaşan küçük balıklar gibiGönlüm takılıp kalır sudaki aynalara!
Bazan da uzaklardan seranat sesi gelir!Sanki bu baykuş değil, İspanyol dilberidirAteş böceği gibi yanıp sönen sulardaTutuşan mehtap değil gecenin gözleridir!
İşte böyle anlarda demir alır kayıklarBir sefer coşkusuyla körfeze açılırlarKoca Piri Reis'ten bir haber gelmiş gibiYakamozlu sularda mehtabı kucaklarlar!
Ben sahilde olsam da gönlüm hep onlarladır.Banzan balık ağında, bazan oltalardadır!Kah tutuşan sularda, kah yıldızlı semada..Yayla Geceleri'nde kuş gibi uçmaktadır!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Günümüzde Deniz Kızları!
Günümüzde deniz kızları,......................... denizden çıktılar!
Şimdi onlar;sadeliğin kaybolduğuev kiralarının ateş pahası olduğusu deltalarının bilegökdelenlerle dolduğumetropollerin rimellerinde yaşar oldular.
Bu yüzden dolaşır dururbir kısmını peşindekocaman kocaman balinalar!
Büyük kentlerin göğündeartık yıldızlar değil,deniz kızları kayar!
Aç gözünü bak!yüksek kaldırımların kuytuluklarındabir sürü deniz yıldızı göreceksin!
İşte onlar,neonlu lambaların ışığında vurgun yemişdeniz kızlarının ışıklı kanatlarıdırlar.…Geçim sıkıntılarıylaumutsuzluklarlahayal kırıklıklarıylasersemleyen bazı deniz kızları
vahşi dalgalarave bu dalgalar içinde hayat bulanbeyaz balinalara…………..ancak bu kadar dayanırlar…Bu gerçeği göstermiyor mu yaşananlar!……..***.….11.01.2007……………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gürer Efem Radyosu
Renkli ekran önünde tuşlarla maç yaparkenBeklenen mesih gibi geliverdin aniden.…*…Beklenmeyen bir anda şaşırttın usumuzuAramıza hoş geldin Gürer Efem radyosu…*..Çoluk-çocuk tümümüz inan ki çok mutluyuzSana bakıp oynuyor ilçe ilçe komşumuz.…*..Evimiz, işyerimiz şimdi daha da mutluKeşan’ın nabzı oldun Gürer Efem radyosu…*..Deseler ki bizlere sevgi dolu bir sesle“Doğar doğmaz konuşan güzel bir bebek söyle”..*…Bir sevgi dalgasıyla irkilen gönüllerleBirlikte haykırırız: “Gürer Efem Radyosu! ”..*…Vur davulcu davula senin de sesin geldiKemancı sen de korkma! Telinin sesi geldi!…*..Bütün çalgılarıma yeni bir nefes geldiOynayın Keşanlılar ilinin sesi geldi!Gürer Efem RadyosuKeşan’ın sesi geldi!…*…İnan ki gönlümüz hoş, geldiğin günden beriAçıldı gözlerimiz bakıyor hep ileri…*…Çal, Keşan radyosu, çal!Daha gür çıksın sesinRuhumuza işlesin o güzel tatlı sesin.….*..Şimdi, doğan çocuklar seninle büyüyecekBir ana sesi gibi hep seni dinleyecek.….*….Haberin, türkülerin sürekli güzel olsunYataktaki hastalar derdine şifa bulsun.…*…Çal, Gürer radyosu, çal!Daha gür çıksın sesinRuhumuza işlesin o güzel sıcak sesin.………………..*****………………11.01.1993.pazartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güveler ve sanatçılar
Derler ki:Bizim duyamadığımızyüksek frekanslı sesleriduyacak kadar duyarlı olmasaymış………………..güvelerin antenleri
çoktan tükenirmişasalak yaşamaya mahkum olanbu böceklerin,…………………………. nesilleri
Gaflete dalıp tasakınkapatayım demeyin gözlerinizi
sessiz sedasız çalıverirler,kıyısından köşesindengöz nurunuzualınterinizi,emeğinizi
Takarlarkanatlarına,ceplerinevitray niyetine………………….eserlerinizi
Sonra da gülerler bıyık altından,göstererek şaşkın gözlerinizi
Bu yüzden güzel görünür,……..………….bilmeyene….……....…………güve gözleri!
“Işığı alnında hissedenler” değil,….………...güveler lanetlenmeli!.....................*............ant.com.kayıt tarihi: 23.11.2008.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güvercinler uçuyor!
Güvercinler uçuyor güneşe doğruPulsuz mektuplar var gagalarındaGüzel günler göreceğiz, besbelliiMasmavi günler adına
Kanat çırpıyor güvercinler güneşe doğruMuştular boncuk boncuk bakışlarındaUçuyorlar..inançla…yorulmaksızınAy yıldızlı bayrağımın altında
Yağmur çiseliyor hafiftenBereket yağıyor toprağımaBoşuna mı yanıyor deniz feneriDaha güzel günler göreceğiz, yakındaAtatürk Çiçekleri’nin…….........................taç yapraklarında!
03/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güzel Düşün Öyle Sev! ....1-
Güzel düşünöyle sev!
Önce inansonra sev.
Sonra isteyine sev.
Yine düşünöyle sev.
sev..sev...sev..
Her zamanher saniyeher an.......................durma sev..
Yüzünde güller açacak...................................inan!
Gözlerinin ışığıSözlerinin sıcağıAna baba ocağıYar kucağı
Yazdığın kitaplarBestelediğin şarkılarŞiirlerin…
Güzel kokacak o zaman!
Bu kokuya SEVGİ denir,bilir misin!
Evreni yaratanYıldızlarla donatanGöze şebnem konduranGönlü aşkla dolduran;İsteyene, bulduran
Güneşi doğduranYağmuru yağdıranAğaçlara çiçek açtıranKuşlara şarkı söyletenBize şiir yazdıran 0!…….Ne duruyorsun!Sevmeye başla o zaman.
Anlayabildin mi beni?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Okşayabildim mi yüreğini?
İyi misin!
Seni çok seviyorum,...……...…………..bilir misin!………….***…………07.06.2008.cumartesi-keşan-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güzel şiir okuyunca!
Ne zaman,yeniliğin..........güzellikle harmanlandığı…………………..bir şiir okusambeynimde;küllenen yaraların kaşıntısı belirir
gamzelerimde;……….gül yapraklarının hışırtısı
gözlerimde;...…………gökkuşağının pırıltısı
gönlümde;……çağlayanların şarıltısı göverir
Ne zaman güzel bir şiir okusam'yaşadığım gelir aklıma! 'şairlik yanım delirir!
parmaklarım şiir yazmaya erinir!…………o…………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Güzel Tekirdağ
Adını almışsın Tekir Dağı’ndanTekir Dağ’ın sümbül kokan ………………………… bayırlarındanÜzüm bağlarındanKiraz dalındanCennet gibi güzelsin yeşil Tekirdağ…Bindallı giyinmiş bayırlarınlaHalı gibi yemyeşil çayırlarınlaHuzur veren masmavi bakışlarınlaZeynep’ime benzersin güzel Tekirdağ…Çığlık atan martıların, taze balığınLimanında kıpraşan ahşap kayığınKuğu gibi süzülen o vapurlarınBeni sana bağlıyor güzel Tekirdağ …..*…İnsanlar volta atar sahil boyundaKimi seni seyreder sandalyalardaYarım ekmek içinde balık tadındaGüneşlenmek ne hoştur kumsallarında
Masal kenti gibisin güzel Tekirdağ ….*….Bana gurur veriyor senin tarihinRüstem Paşa… BedestenEski Camii’inAradan bakınan 0rta Cami’inNe güzel görünür güzel Tekirdağ ….*….Heykelin çok değil bilirim ammaNamık Kemal, Atatürk, kemancı BahaKırkpınar’da en uzun şampiyon olanHüseyin Pehlivan sende Tekirdağ ….*….Bolayır’da olsa da 0’nun mezarıEvindedir bilcümle hatıralarıGurur kaynağımız, vatan ozanıNamık Kemal Müzesi sende Tekirdağ
…*….Çanakkale Savaşı’nda, bağrından kopan19.Fırka'da askerlik yapanMustafa Kemal’lle destanlar yazanConkbayır Sırtlar’ında kefensiz yatan 57.Alay^sın yiğit Tekirdağ! '…………….*****………………15.kasım.2015/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hacı Hasan'ın Öyküsü.
.........Keşan'dan İnsan Manzaraları...........
..Hacı Hasan,hacı olma arzusu ile yandığındanve dilinden düşürmediği bu arzu iletanındığından
hacca gitmeden“hacı” ünvanını alanlardandı...Keşan’ın bir köyünde çobandı.
Dolunaylı gecelerdendaha ışıklı bir gece görmemişaskerlikten başka yolculuk etmemişdeveden daha lüks bir araca binmemişti.
ve elli yıllık yaşamındaKeşan'aençok üç kez gelmişti....Balkan Savaşları’nınI.Dünya Savaşı’nınKurtuluş Savaşı’nınVe ihtiyat askerliğininsıkıntılarını yaşayanlardandı.
“Soyum sopum sürmeli” diyerekve “Allah, hepsinin rızkını verir “duasını da ederekve“savaşlardaki kıyımlardan öcümü alıyorum”sözünü de söyleyerekyarım düzine çocuk yapanlardandı.
Rum’dan kalmayıkık döküktaş örmeli eski bir evde yaşardı.
Çocukları dahanımıyla birliktesağda solda işe koşardı.
Gel zaman git zamanHacı Hasan’ın evinicinler basmaya başladı!
AmaHacı Hasan’ın yakınmalarınakimse inanmadı.
Günlerden bir gün
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
eve,çocuklarından önce geldi
Kapı, han kapısı gibi açıktı
Baca’nın içi kazılmışHacı Hasan’ın eski çarıklarıtoprak altında kalmıştı..
Yoğurt bakırcıkları dayerinde yoktu.
Ve çukurun yanındaboş bir toprak küp durmaktaydı..
Önce şaşırdısonra alıştı…İşin iç yüzünü kavradı
-Bre insafsız cin! Dedi.Bilirsin,ömür boyu sığırtmaçlık yaparımhiç olmazsabir tek altın bıraksaydın.……….*****….23.06.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hakkı Kavaklı...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1990'lı yıllardaBelediye Başkanı Mehmet Gemici zamanındaKeşan Belediye Başkan Vekilliği yapmış olanİlköğretim Müfettişi Kazım Ay’ın eşleri olan...………………………..Fehime HanımMatematik öğretmeniHalil Çelik’in eşleri öğretmen Feriha Hanımve eşraftan sayın Tevfik KavaklıTekkeli Hasan oğlu Hakkı Kavaklı’nınçocuklarıdırlar..Dedelerinin dedelerinin dedeleriKonya Karaman’dan,önce Biga’yaoradan da Keşan’a göç etmişeski Keşanlıdırlar….Şiirimizin konusu olan sayın Hakkı KavaklıBalkan Savaşı sırasındayani 1912 yılındaKeşan’da;Büyük Cami Mahallesi’ndeeski Hükümet Konağı’nın yanındakieski jandarma karakol binasının yerindekialtı kahvehane ve üstü ev olan binadayanibabası"Tekkeli Hasan"ın evinde doğdu……Soyadı Kanunu'ndan iki yıl önce1932 yılında askere gittiAskerlik dönüşüŞimdiki Vakıflar Bankası’nın yerindeBabasıyla birliktemanifatura dükkanı çalıştırdıUygun zamanlarda daKeşan Gençlik Spor Takımı’nda top koştururdu…1950 ye kadarbabası Tekkeli Hasan ile birliktemanifatura dükkanında dururken1950 yılından itibaren100.Yıl pasajı’nın bulunduğu yerde kurulanbezazlar çarşısındaüzeri beyaz Amerikan Bezi’yle örtülütahta barakasındakocaman basma sergisi de.....................................açmaya başladı
Nazilli ve Sümerbank Basmalarıdiril…kazalina...poplin..ketenpazen..divitin…patiska… topları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0'nun tezgahındafabrikadan çıkmışçasına düzenli dururdu…..Sonradaneski askerlik şubesi olarak kullanılmış olanSaatçıoğlu’nun fotoğrafçı dükkanının yanındakiiki katlı eve taşındı..Bu evin alt katını1954 ve 1955 li lyıllarda lokanta olarak çalıştırdıLokantanın az ilerisindeki eski postaneden dedostlarına mektup atardı
Şimdi merhum olan Hakkı Kavaklıaynı zamandaKeşan’ın eski belediye başkanlarındansayın Rasim Ergene’nin bacanağı idi ….Maalesef1955 yılında43 yaşında iken vefat ettiŞimdi,o günün Keşanını bilen Keşanlılarla birlikteTepe Mezarlık’ta yan yana yatar…Öteki alemdeKeşan’da yaşadıkları günlerikonuşurlar mı bilinmez ammaTepe Mezarlığın yanından her geçişimizdebizim gönlümüz onları arar………..*………28.Aralık.2015..pazartesi-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Halep’teki İnsanlık!
İnsanlık,Halep’te öldü!*Yuh olsunkocaman şehirlerihallaç pamuğu gibi savuranlara*Yuh olsunkadınlara… çocuklaravahşi hayvanlar gibi…………………..davrananlara*Mültecilere kapılarını kapayanlara*Yuh olsun İnsan hakları diye bağıranlara*Yuhh olsun savaşı savunanlara!…..*..Yaşasınbirliği, beraberliği, kardeşliğisavunanlara
13.aralık-2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Haliç'te Ölmek ve Dirilmek
Eminönü’nde indimYeni Cami’yiSüleymaniye’yiBeyazıt Camii’niRüstem Paşa Camii’niFethiye Camii'niGalata Kulesi’niKılıç Ali Paşa Cami'nive köprüleri gördüm.
Hayranlıktan öldüm!*İnsanlarla çarpışa çarpışave ızgarada kızaranbalık kokularını koklaya koklaya......................vapura bindimMerhaba! dedimçevremde uçuşan martılara*Güverteden el salladımHaliç’i öpen vapurlarave Haliç'e selam çakan bütün camilere;Yeni Cami’yeSüleymaniye’yeKılıçali Paşa Camii'neGalata Kulesi ‘neEyüp Camii’neYavuz Sultan Selim Camii’neFethiye Camii’neŞehzade Mehmet'eSokullu Camii’ne...........................“merhaba! ”*AçıldımHaliç’in Koynu’ndan Boğaz’a
Sultanahmet Camii’niAyasofya’yıTopkapı Sarayı’nıve Surları gördüm Sarayburnu'nda
Dirildim!*Anladım, cennette idim!
Sevindim!***09.ekim.2016-Eminönü
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hamal İlyas..(Keşan'dan İnsan Man.)
Merhum İlyasKeşan Pazarı’nda hamaldı.
Sağlam yapılıiri-yarı adamdı.
Kimsenin kaldıramadığıyüklerin altına yatardı
Buna rağmengöbeği
ve kenevir ipinden örmesemeri vardı.
Yükün ağırlığındanbacaklarının titrediği zamanlarda“dünyayı da koyun..lan! ” diye bağırırdı.…Deve güreşlerinin,panayırlarındallık eğlencelerininKeşan Spor’la Aydoğan Spor maçlarınınVe siyah-beyaz filmlerinve film müziklerininKeşanlıları mest ettiği günlerde..80 kiloluk basma dolu hararlarıve kalın urganlarla bağlıtahta sandıklarıonbeş yirmi metre ilerde bekleyenkamyonun üstüne atardı.
Harar başına 15 kuruş alırdı.Yamandı.
Yılda bir kere zam yapardı.
Beş çocuğuna semeri gibi bakardı
Anlayışlı hamaldı!………..***..22.06.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hamamcı Hüseyin Özdemir...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Hamamcı Hüseyin ÖzdemirYukarı Zaferiye Mahallesiİşçan Caddes’indeGurbet Hamamı’nın sahibialtmış dört yaşlarında bir müslümandır..Gençliğinde sık sık gittiğive 1990 yılına kadar,Asım Öztarak Ağabey’in çalıştırdığıHersekzade Ahmet Paşa Camii bitişiğindekieski hamam sularının az akması üzerine“Bir gün param olursa and olsun hamam yaptıracağım “yeminine sadık kalarakAlmanya”damatbaa makinesi yapıp-satan fabrikadan kazandığı paralarlaüç yılda bu hamamı yaptıranVe anasının:“Oğıum, bu hamamı gurbet ellerde kazandığın para ile yaptırdın,adı gurbet hamamı olsun! " önerisine uyarakEcnebi parası ile yaptırdığı hamamaGURBET HAMAMI adını koyan çalışkan bir adamdır..….1951 Şükrü Köy doğumluduryaniyerli Türk Köyü olan Şükrü Köy Halkı’ndandır..23 yaşına kadar Şükrü Köy’dekarasabanla tarla sürençarıklarla hayvan güdençakmak taşlı dövenlerle buğdayı samanından ayıranve peşkir üzerindeyuvarlak taştan el değirmeninigüçlü bilekleri ile döndürerekmısır ve buğday tanelerini una çeviren bu gençverdiği sözü yerine getirmek için1973 yılında Almanya’ya gidipkarı-koca çalışıpgurbetin çilelerini çeke çeke"Gurbet elde neler geldi başıma"ve“Bayram gelmiş neyimeanam anam garibem” türkülerinisöyleye söyleye para biriktirenSonundayad ellerin tokadını yemekten bıkıp usanan1993 yılındakarısını ve evladlarını oralarda bırakıp dönenyaralı bir gurbetçiHüseyin Özdemiroğlu Hüseyin Özdemirtükürdüğünü yutmayansözünün eri bir pehlivandır! …..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dedesi aynı köyden“ Kadir Aga “ namıyla anılan bir kahramandırYunan İşgali zamanındadüşmana kurşun sıkanlardandır….Demem şu ki dostlarımveKeşan’daki bütün hamamcılar,kirlerinizden arınasınız diye sizleri bekliyorkurnalarındanSarıkız Çayı’nın Suları’nı akıtan Gurbet Hamamve hamam sahibi Hüseyin Pehlivan!
Şimdiden saatler olsun vesselam!….*…27.Aralık.2015…..Gurbet Hamam
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hangi Aşk Üstün?
Mecnun dedi:....................aşk........................ benimki!Kerem dedi:....................yook,..........................benimki!Ferhat dedi:...................ben neyim ki!POLEN dedi:................dinleyin az,. ................gözünüzü açın birazBir mevsimde.................lodos-poyraz............................. dinlemeden....................................uçan benim.Hem Leyla'ya...............hem Aslı'ya......................hem Şirin'e...............................koşan benim.!
Bir tek yudum su istememovadağtaş....................hiç dinlemem.
sıcak-soğuk.....................bekleyemem,...................çiçeğime varırım ben.
Ben çiçeğe kavuşmasam................yumurtayla buluşmasambir tomurcuk oluşmasam..............dalda, meyva durur muydu.
Orda kiraz............. sütte beyaz......................asmada yaz......................................olur muydu!
Bir an için hepsi durdu!..............dağlar taşlar hep kudurdu!İşte o an..................aşk konuştu:
Tümünüzde aşk olmasa,.....................gönlünüze o konmasa;
mıknatısta...............zıt kutuplar,.......................birbirini bulur muydu.Volkanik dağ efesi,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
........................Iguana olur muydu!
Seher vakti...............güneş gonga,................... hep.aşk ile vurur muydu!
bir bebeğin çığlığında;....................aşk,...........................hayatı......................................bulur muydu!Buluş için,................tüm alimler,.......................yunus yunus......................................ağlar mıydı!Bir pervane.....................ışık için,......................... çıtırçıtır............................... yanar mıydı!Mehmetçik'im..................verilmezi,.......................vatanına adar mıydıHer ölümlü,...............yaradana,........................-kaçınılmaz -................................... varır mıydı!Bal arısı,............çiçek çiçek......................polenleri toplar mıydıVe bu şiir...........böyle coşup.......................ırmak gibi........................................akar mıydıŞİmdi lütfen siz söyleyin,............................kimin aşkı...................................... daha üstün?
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hangi Mezheptensin Arkadaş?
-Hangi dine mensupsun arkadaş?-Anlamadım! ?-Yani dinin ne?-Elhamdülillah Müslüman (İslam)-Peki mezhebin..?-Hazreti Muhammed’in mezhebinden-Peygamberlerin peygamberi, en son peygamberHazreti Muhammed’in mezhebi yok ki arkadaş!-0 zaman senin neden mezhebin var? Sen neden mezhepcilikyapıyorsun müslüman?Mezhepçilik adına ayrıştıryor, parçalıyor, kızıyor, kırıyorhatta öldürüyor-öldürtüyorsunSeninki nasıl Müslümanlık arkadaş?.........*.04.Şubat.2016..Mekke
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hasan Soysal......Keşan'! dan İnsan Manzaraları
Kırık kanatlı iki mübadele kuşunun oğlu olanve doğduğu köydebabasının köyünden ötürüKadıköylü Hasan lakabıyla anılanHasan Soysal
1925 yılındaAltıntaş Köyü’ndeKadıköy’lü Hasan’dan olduNuriye’den doğdu*1935-1945 li yılları arasındamısır ve bostan tarlalarınıhaftada bir teneke buğday karşılığındadomuzlara karşı bekleyenömrünün geri kalan kısmını daçiftçilikle, dülgerlikleÜyür Bakkaliyesi’ndeveGamsız Gazozhanesi’nde çıraklıklaveKeşan-Malkara Pazarları’ndaköylü şapkası satarak geçiren
ve sayın Hilmi Konu’dan aldığı bağışlaAltıntaş Köyü’ne ilk köy suyunu getiren adam*Aynı zamandaYeni Cami Minaresi’nin yapımında çalışanve Kayalı Camiii’nin minaresindezaman zaman ezan okuyupbeş vakit namazını kılan ustalardan*Ömür boyu kanatlanmaya çalışankırık kanatlı bu göçmen kuşu’nunşimdi,mühendis ve öğretim görevlisi bir kızıavukat bir oğluFransa’da terzilik yapan bir başka oğluKeşan Belediye Meclis Üyeliği ilemeslek odası başkanlığı yapan;terzilik ve konfeksiyon işiyle uğraşan........ Nurettim adındaki oğlu
Fransa'da çocuk doktoru olan bir torunuEkonomist, doktor bir kaç torunuçok değerli damatları ve gelinleri var*DemekkiRıza Soysal Dayım'ın kızı Ziynet Ablam’la evliEniştem Hasan Soysalverimli meyveler veren
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kökü sağlam bir çınar….*Şu an 90 yaşındaBEKÇİLER SOKAK'taki2 numaralı evi’nin en geniş odasındakendisiniterk etmeye çalışan hafızasıyla;geçmişte yaşanan savaşlarınkırdığı kırık kanatlarıylauçmaya çalıştığı köydeki günlerinde yaşar!*ve her ziyaretine gelip-gidenealtmış sene öncesinde olduğu gibizıpkın bir köy delikanlısı ruhu taşıyankanatları kırık bir kartal nazarıyla bakar ………***………07.09.2015Alikoç ElegeçmezKeşan/Zerlanis/Rusion/Topkeşan/Celepkeşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Haseki Sokak ve Hersekzade Ahmet Paşa
Haseki Sokak;Keşan’da,İstiklal Caddesi üzerindekibir sokağın adıdır……“Yeni Cami”ye yakındır..Sokağın ilerisinde,aynı adla anılan bir de çeşmesi vardır..
Haseki sözcüğü, “has’saki” anlamına geldiğindenYani, padişahların hizmetinde eskimiş olanlaraverilen bir unvan olduğundanBu sokak’a bu ad,II.Sultan Bayezit’e dört kezYavuz Sultan Selim’e bir kez sadrazamlık veKaptan-ı Derya’lık yapmış olanHersekli Ahmet Paşa’ya izafeten verilmiş olmalıdır…Çünkü onaltıncı yüzyıla kadarRus Köy yani sulak yer anlamıyla anılanVe Geibolu Sancağı’na bağlı bir kasaba olan KeşanHersekzade Ahmet Paşa’nın has’sı durumundadır
Bu yılarda Keşan Ovası sular altında kalmaktaOluşan göl üzerinde kayıklarla su sınırındakiköylere mal taşınmaktadır....Ancaak, Söylentilere göreHersekli Ahmet Paşa’nın SarayıŞimdiki “Saray Avluları” mevkiinde bulunduğundanBu adın niçin İstiklal Caddesine verildiği meçhuldür!Gerçi,Hersekzade Ahmet Paşa Camii, bu sokağa yakındırAmaCihan Padişahı’nın koca sadrazamı Hersekli Ahmet PaşaKoca sarayı dururkenSaraydan uzakta olan bu sokakta mı kalmıştır?Bu ad, neden bu sokağa verilmiştir?Bu soruların cevabı şimdilik bulunmamaktadır…Haseki Çeşme diye anılan yalaklı çeşmesi deBu sokağın az ilerisindeMermerden elbisesiyle yerinde durmaktadır.
Bildiğiniz gibi Hersekli Ahmet Paşa,Kendisine bir çok köyün bağlı olduğu, tarihe karışmış vakfiyesi’yle anılmaktaVe Keşan’da yaptırdığı500 yaşındaki camisiyle ayaktadır!
Benim gibiler için, bir de bu sokakta;
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kara kaşlarıSert bakışlarıuzun cübbesi ve kocaman kavuğu ile yaşamaktadır…………*………..Mayıs-2015._Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hatıralar!
Yaşamak istemeyiz geçmişte asla, ammaYıllandıkça taht kurar beyinde hatıralarGezdiğin sokaklarda, oturduğun parklardaPeşimizi bırakmaz eskiden yaşananlar…………………….Her biri fırsat kollar çıkmak için, derindenBilinçaltı denilen kilitsiz defterindenGörmesin gözün bir iz, duymasın bir ses kulakKozadaki kurt gibi debreşirler yerinden ……..................Kimi, eski bir çeyiz sandığını tırmalarKimisi, çiçek açmış dallardan bakınırlarKimi de suya giden ceylan gözlü Zeynep’inYoluna bıraktığın pulsuz mektup olurlar...…………...……………Kimi, göze takılan utangaç bakıştırlarKimi, aşkla örülen mendilde nakıştırlarKimi de gönle dolan sevda yüklü gözlerinGönülde bıraktığı platonik aşktırlar……......................Kimisi, onun için gençliğini gömdüğünKimisi, onun için birkaç kere öldüğünKimisi, gelmeyince dizlerini dövdüğünGönlünde kuruttuğun dikenli bir daldırlar!……......................Gözden ırak olsa da bize bütün anılarAslında hiç bir zaman gönülden ayrılmazlarUmulmayan bir anda beyinde canlanıncaKalbe giren ok gibi canını acıtırlar......…........……….Kimi sessiz filmdir oynar gönül perdendeKimi hala oturur tahta iskemlelerdeKimi bir akşam üstü gönül meltemlerindeTitreşen perdelerden yollara bakınırlar.……….....……..…..Kimi, bir sinemanın koltuğunda uyuklarKimisi bıraktığın yerlerde buluşurlarKimi bir akşam üstü tam köşeyi dönerkenYarin avuçlarından uçan buse olurlar. …………..…………Yerinde duramazlar sen dursan da yerindeUnuttuğun bir sokak çeker seni kendineOturtup yıkık dökük bir duvarın dibineDudağının üstüne bir türkü kondururlar….......……...………Bazan çocuk olurlar bir kapının önünde..Çelik çomak oynarlar alıp seni içineSon kalan yaprakların biraz geç solsun diyeKozadaki kurt gibi beyninde kıpraşırlar..........…....…….......Kimi bir yaz gecesi yıldızların altındaKuru kumlar üstünde sessiz sessiz dururlar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevdiğinle yan yana yürüdüğün yollarda…Gönlünü bir şarkının ritmine uydururlar.......……...……Kimi, küçük bir çocuk elindeki uçurtmaKimi, kitap içinde kurumuş yapraktırlarTüyleri dalda kalan kanatlanan kuş gibiRuhunu alaraktan geçmişe uçururlar........……..……Kimi sivri bir oktur ömür boyu kanatırKimi geçmeyen yara, kaşıdıkça ağlatırKimi gönle saplanmış paslı bir hançer gibiAcıyı sonsuza dek hep içinde yaşatır..…....………...……….Yaşamak istemeyiz mazide asla, ammaGeçmişe tünel olur bazan buzlu saçaklarUmmadığın bir yerde maziye kement atarBuz üstünde kaydığın tahtadan kaydıraklar........……..…….Bazan eski bir cami, tek kolu kalmış duvarBazan yıkık bir hamam, bazan yaşlı bir çınar.Ruhunu bedenine oturtmak ister gibiBulunduğu yerlerden gözlerini kırparlar......……..……Kimi ağaç üstüne çizdiğin bir kalp olurKimi adın yazılı taş örmeli duvarlarTül perdenin ardından el sallayan yar gibiGamzelerin üstüne gülücük kondururlar…..................…Kimi yaşam yolunda taptığın arkadaştırKimi vaktinden önce yitirdiğin dostluklarKimi de ünlem yüklü grileşmiş yıllardanYüreğini üşüten bir damla yaş olurlar!..............................
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hava.......dünya'nın görünmeyen çocuğu
İçindeoksijeni gazını barındıranDünya Ana’nın görünmeyen çocuğudurhava
Yapısındasu buharı-bakteri-virüs-toz-toprak olsa da%21 oksijen%78 azotVe %0.04 karbondioksitgazlarından oluşmuş bir çorba
Ne yere yapışır, ne kaçar uzayaSantimetre kareye yaptığı bir kg’lık basınçlazor anlaşılan bir muamma!
Bir düşünün;bulutlar nasıl dolaşırlardı dünyayınasıl taşırlardı sütlerini dört bir yanahavadan oluşan rüzgar olmasa..?
ve bütün hücrelerimizdebesinlerdeki enerji nasıl çıkardı açığakarıışımında oksijen bulunmasa …İşte dünya yaşamının gizemi burada:
Etimiz ve kemiklerimiz; su ve toprakHava da, ruh ikizimiz olabilir ancak! !...................30.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Havada Tuhaf Bir Sessizlik Var!
Havadatuhaf bir sessizlik var..!
Gökyüzü mavidallar çiçekli,gönüller hayata kenetlideniz, süt liman.ama kuş sesi gelmiyor dallardan...
Oysaböyle havalardave...…böyle dallardacıvıl cıvıldı bu kuşlar..
Ne derseniz deyin, inanmam,Bu işte……........….bir acaiplik var!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayat'a İtiraf!
Bitmesini istemediğimen kutsal değersin
İster bencillik de bunaistersen aşk!
Seni seviyorum hayat!Hem de bazı insanlara inat! …….*………13.06.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayat Ey!
İstemeden geliverdibedenime giriverdigözlerimde gülüverdibana,canı böyle verdigeldiğinde ne güzeldi
hayat hey!hayat hey!
çisil çisil yağıverdiemeğimle hep göverdibol bereket veriverdio ne güzel gül reçeldi!
hayat hey!hayat hey!
bazan ateş oluverdiyüreğimi yakıverdisonra yine gülüverdipınar gibi akıverdi
hayat hey!hayat hey!
ben az verdimo çok verditürkü olup deyiverdikurda-kuşa eriverdi
hayat hey!hayat hey!
şiir gibi yazıverdirüya gibi geçiverdisabun gibi oluverdiellerimden kayıverdibir gün nokta koyuverdi
hayat hey!hayat hey!
yaradandan bir nüveydio ne büyük hediyeydikıymetini bilen bildibittiğinde hüzün verdi
şükür hey!şükür hey!
08/06/2006
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayat Kaptıkaçtı Oyunu!
Hayata kırgınım,neyim varsa aldı saçtı!
Ben “Pişpirik! ” oynamak istedim0, ille de “kaptıkaçtı”….
Kabul etmez olaydım!Kaptı... kaçtı!
Neyim varsa aldı, saçtı!
Anladım kihayat,“kaptıkaçtı…” savaşı!
En son, canımı alacakmış
Oysa niyetim,dünyada kalmaktı!………..*………17.05.2008.cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayat..!
Tanrı,........sunmuş hayatı.......................bize kavanoz gibi
doldur!..............demiş.........................içine.......................doğru bildiğin şeyi
Ama şunu iyi bil......................içeceksin burada
Kavanozun içine...................doldurduğun her şeyi!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hayatın Öyküsü!
Varlığın imbiğindendamladı hayat!
Bir” gül” açtı, ezelde;aşk kokulu hakikat!
Bing bank!……..Başladıtik tak!
0luştu madde;Oluştu kainat…tik tak!tik tak!tik tak!..Suda hücreKarada bitkiKarada hayvanat
tik tak!tik tak!
vebalçıklı çamurdan yaratıldıAdem denen ilkat!
İnsan denen mükemmeliyat!..Üretti, tükettiSavaştı, barıştıSömürdü, paylaştıSaydı sevdi!Yattı kalktı....Aşk yaptı! ..
Neslini,gülün yaprakları içine bıraktı!
Secde etti Yaradan'a,ayağa kalktı!
Baktı,devam ediyortik tak!
Akıyorezelden ezele doğru!
yedi renkli düş gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
varlığın imbiğinden damlayan.................ilk ve son hakikat;
................................hayat!
…...........<>...........31.aralık.2007.....
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hazanın Tadı!
Yağmur çiseliyorYapraklar sarıAğaçlar çekmişler beyaz bayrağı
“Ömrümüzün son demi…”………….demezler ammaYollardadantel dantel solgun yaprağı
Neşesiz ötüyor.... ……………serçe kuşlarıGüllerin...nergisin…...……....…kalmamış halı
Bahardan, yazdanvazgeçmem ammaBir başka oluyor…………….. hazanın tadı
Güneşin duruşu,....……………bakışı gamlıIşığı azalmış…...………..bitmiş mecalı
Evdeki insanı………bilemem ammaSokaktaki insanlar...……………sanki vebalı
Yollar, çamur deryası…… ……sema dumanlıBahçelere alkım olmuş.........................kasımpatlarıSaçımı savururken...…………....hazan rüzgarıPek insafsız düşüyor…...…......…..su damlaları
Doğa’nın yüzünde………….sis’ten fondetenBu işve, bu naz ………….kimedir bilmem!
Hazan mı, bahar mı“Seç! ” dense,...………………..seçmem
Bahar gençliğimdirHazan, şimdiki ben!……….***…………Hazan..2007...Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hepimiz Kardeş Değil miyiz?
Taa Adem’le Havva’danGelir kardeşliğimizYa dinler yalan söylerYa da bizler kalleşiz*Aynı anadan doğanİnsan kavga eder miKavgadan daha beterİnsan, insanı yer mi?*Farklı renkFarklı inançFarklı dindeyiz diye
Nedir bu kin, bu nefretBunca cinayet niye?Yamyam mıyız kardeşimBu savaşlar ne diye?*Yaşamak en doğal hakYaşamak Rab’bin lutfuBu hakkı benden alanSenden alanlar suçlu*Farkılı dinFarklı inançOlsa da hep kardeşizAdem ile Havva’danGelmişiz demez miyiz*Neden farklıyız diyeFarkları hoş görmeyizNeden din farklı diyeÖlüyor gençlerimiz?..*Ve bilmem ki ne diyeBu günü kutluyoruzFilistin…Irak..SuriyeLübnan..…..Hayal mi görüyoruz?…………….*……10.aralık.2016-cumartesiİnsan Hakları Günü
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hepimiz Türk'üz!
“23 günde 10 yangın! ”
Alamanya’daTürklerin oturduğu binalara...........kundaklama olayları devam ediyor hala
Hitler’in ruhu hortladı galiba!
Diğer mesele de şu;'Sözde Ermeni soykırımı 'iddiaları......................................karşısındasus pus olaninsan hakları savunucularımızve başı dönmüş AB hayranlarımız
Bu olaylar üzerineAlamanya aydınlarından;
“Hepimiz Türk’üz” diyebir ses duyuyorlar mı acaba?
Desenize, nerde onlarda o kafa! !………….o………..26..02.2008…..Salı..saat 19.oo
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hercai Menekşe
Bizim mahalledehercai menekşe yetişmez!
Kıskanç kızdır Nermin,…………….buna izin vermez!İster ki,yalnız o boyasınmor rimeliyle……………………..kirpiklerini
Yalnız o kokutsunlila renkli çiçekli hırkasıylaparkları, bahçeleri
0 döndürsün herkesin başınıadımlarken caddeleri
0 gülümsesin ilk kezdöndüğü köşelerden,gün vurmuş kaldırımlara,bir süs çiçeği gibi
Anlayacağınızyürüyen bahar gibidir Nermin
Merdivenden çıkarken bülbülyolda, ebruli bir gül!
“Biraz kapan! ” derim, aldırmazTakılırım! ..darılmaz
Galatasaray forması gibi .…………………..bir endamSaçlar sarıDudakları, …..……….kiraz suyuyla boyalı
Kadife gibi tenYüzünde gül kurusu fondeten
Bakışı yürektenGülüşü felekten!
Gözleri, ıhlamur çiçeğinden
Farkı yoktursere serpe açmış hercai bir menekşeden.
Geçtiği yerde bırakıriğde, zambak kokusunu
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Düşünmezyanından geçerkenbozar mıyım diyeFahri Amca’nınruhunun dokusunu
Gizlemez yaptıklarını kimseden
İstersen anlatırkırdığı fındıklarıtaa yürekten!
Hem de gülerekten.
Gurur duyar,taç yapraklarını göstermekten!
Cin gibi kızdır,............................cin!
Mahallemizinhercai menekşesi Nermin!………………***……………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Heybeli Motorbisikletli Adam
Motorsikletin üzerinde oturan adammotorsikletin iki yanından sarkankıl ya da yünden yapılmışiçi, pazara getirdiği sebzelerle dolu
iki gözlüüzerinekilim ya da halı motif işlenmiş heybesiyleyanımda duruverdi bir an..Bastım kahkahayı elimde olmadanGüldüm, güldüm, güldümŞaşırır gibi oldu adam..Bendeki kahkahaonun dudaklarına tebessüm olarak.............................yapışıverdi o an..Konuştu adam-Görmüyon mu arkadaş?Heybe aynı heybe deeşek farklı
Kültürümü koruyarakgelişmemizin göstergesi sayılmaz mı?......*.......06.Şubat.cumartesi/2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Heyy Mahlukat!
Otlar..ağaçlar.. çiçekler..böcekler..kelebekler..
bütün hayvanatve bütün nebatat!
Kendinize benzeyen canlıları………………..nasıl yaparsınız? .Boyasız, paletsiz,kuru dallardarengarenk çiçekler açtırırsulu kuru meyvalar yaparsınız
Çınar, dallarını bulutlara salarKestane ağacı,yavrularını dikenli kürklere sarar
Fındık fıstık,meyvelerini kalın kabuklara koyar
Kelebek, kurtçuğunu kozada saklar.Arılar, kraliçeye özenle bakar
Yani hayat;akar....akar...akar!
Söyleyin bakalım,sizler sanatkar mısınız?
Ressamşair ya da mimar mısınız?…….&Susun, susun anladım!Siz, Yaradan’ın fırçasını kullanmaktasınız!……..&28.12.2006.
Not: Kurban Bayramınızı kutlar,yeni yılda sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu günler dilerim.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hıdrellez Türküsü!
Pencereyi açık tutHıdır-İlyas gelecek!Kırlara-bayırlaraHayatı getirecek!
Menekşeler..çiğdemler..Şebboylar sevinecek!Kuşlar, yeşil dallardaŞarkılar söyleyecek!
Zambak koku verecekHatmiler serpilecek.Berrak göl sularındaNilüferler gülecek!
Sarıkız..Sivritepe..Yemyeşil görünecek.Üstünde, bağdaş kurupTürküler söylenecek.
Kalebayır OrmanıKuşlarla şenlenecekYeşil buğday saplarıBaşağa dönüşecek.
Çok uzak diyarlardanGöçmen kuşlar gelecek.Evlerin damlarındaLeylekler görülecek.
Pencereni açık tutHızır-İlyas gelecek!Evinin mutfağınaBereket getirecek!
Cıvıl cıvıl genç kızlarGelinlikler giyecek.Aslan gibi damatlarYollarda gezinecek.
Kalbini de açık tutOraya da inecek!İnsanların kalbineSevgiler indirecek!
Umutlar yeşerecekYürekler dillenecek!Çimlerin üzerindeHalaylar çekilecek.
Keseni de, korkmadanBiraz çokça aç bu gün!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hıdır-İlyas örneğiVerici olsun gönlün.
Horlama garipleriBoş çevirme kapındanBelki geçmektesindirHızır'ın sınavından!
Sonra yiyecekleriPişiresin akşamdan;Patatesi haşlamaYumurtayı rafadan
Dolmayı iyi doldurSarmayı tam sarmalaSoğanı..sarmısağı..Yoğurdu da unutma..
Yap şöyle,bol kesikliBir ıspanak böreğiBir hafta istemesinCanın akşam yemeği!
Haydi atla sulardanHıdır-İlyas aşkına!Cemreler çoktan düştüSarıkız'ın saçına!
Cennet Parkı bir cennet!Kocadere bir rüya!Hıdır-İlyas her seneGelir bu mekanlara!
Sen de katıl, sen de gelHıdrellez bayramına!Ateş atla! ..İp atla! ..Mutluluk sun yarına..*02.05.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hicran Ateşi
Bir ince hastalıktır hicran acısı, inceVe asla iyileşmez vuslata ermeyinceAyrılık çeken gönül sayıklar da deliceYıldızlara anlatır özlemini her gece….Sevda gönülde Fırat, hicran’sa çılgın DicleGözlerden sevgi taşar ikisi birleşinceAyrılık çeken gönül, hasretinden, her geceYıldızlara haykırır sevdasını delice...Bir ince hastalıktır hicran acısı, ince.Sızısı asla geçmez ayrılık bitmeyinceGeçer, belki geçer de ancak ömür bitinceAma böyle geçmeye elbet çare denirse…Gönlünde güller açsa, güllerde bülbül ötseAnılar, gece gündüz seni teselli etseÜstelik melekler de sana muştuyla gelseAyrılığın ateşi dönüşür ancak köze…Bu acıyı dindiren tek ilaç vardır benceNe dağları eritmek, ne de yürümek çöldeAlevleri yükselir aylar yıllar geçtikçeHicran ateşi söner sevenler birleşince.……………***………….
24.11.2008.pzts
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Horoz Şekerleri - (Keş..İn.Man..dan.)
Üü...ürü...üüüü...Üü..ürü...üüüü...Horoz şekerleriiii..Horoz şekerleriii.........***Horoz şekerleri,.......Mehmet Kızanlıklı'nın..............................ürünüydü
Bulgaristan'lıydı.Kızanlık'ta.....küçük bir pastanesi vardı.
950 yılındaMisak-i Milli Yurdu'na.....................................geldi.Yani.........muhacirdi.
Keşan'da,................1957 yılındahoroz şekerlerini....................ilk O yaptı..
Betonlar Altı'ndaHayvan Pazarı'ndaPanayırlarda;Memleket Tiyatrosu önündeDönen motosikletlerin...........................çevresindeZincirli salıncakların.................................altındaPamuk helvacıların uzağındave.....çocukların,............ayçiçeği kafalarından..................araba tekerleği yaptığı...............................taşlı sokaklarda'üü...ürü...üüüü......horoz şekerleriii '.............................diye....................şarkılar söyleyerek............................horoz şekeri sattı.. **...............Kızanlıklı Mehmet...................mucit adamdı.ekmeğinin içine..............katık ta katmak içinyani......evlatlarını.............daha iyi doyurmak içintoprak altına
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...............buzhane de yaptı.
Doğa'dan topladığı............................karlı buzlarısamanlar arasında sakladı....................dondurma yapıp sattı..
Ekmeğiyle birlikte...............katık parasını da........................................çıkarttı..Keşan yollarını............'Horoz şekerleriiii '.............................sesinin yanında'Dondurma kaymaaak '............................sesiyle de çınlattı..
Kızanlıklı gitti...........'.ü...ürü..üüü '............................sesleri bitti..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hoş Geldin Bahar!
Hoş geldin bahar!
Fabrika Sokak'tabir badem ağacına konmuşsun,gördüm!
Öteki ağaçlar bomboştu,üzüldüm!
Korkma, kon!
Eskiden konduğun Bağlar Çeşmesi'neSarıkız Dere'ye...Sivri Tepe'ye..Kalburcu Bayırı'na... Kale Bayırı'naKorudağı'na..ve bütün kırlara.. kon!
Ve mutlakadoğduğum mahalleye de uğra!
Çukur Çeşme Sokakta'ki dut ağaçlarınabenden selam söyle!
Bekçiler Sokağı'ndaki badem ağaçlarınaEski Mektep Sokağı'ndaki.............................. akasya ağaçlarınave bizim bahçedeki.......................iğde ağacına da kon!
Toprağıma yeşil getirçiçek getir,böcek getir!
Hayat seninle güzel!Seninle var!
Sen olmasan dünya neye yarar!Hoş geldin bahar!***27.04.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hoş Geldiniz Çocuklar...
Hoş geldiniz çocuklarBu yıl bayramınız var!
Sınıftaki sıralarÇeşit çeşit oyunlarBol resimli kitaplarSizleri bekliyorlar*Öğretmeni dinleyin0kumayı öğreninŞarkı-türkü söyleyinNeşelenin çocuklar*Defterleri getirinYaprakları çevirinCahilliği devirinÇok çalışın çocuklar*Sınıflarda koşmayınSıraları bozmayınSinirlenip kızmayınHep hoş görün çocuklar*Tembellik verir zarar“İki elin sesi var”"Birlikten kuvvet doğar"
Etmek isterseniz karÇok çalışın çocuklar.....*29.kasım.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hoşçakal Edirne'm!
Sende gençliğimden yıllar bıraktımTunca'da...Söğütlük'te..nice anılarBendeki ayrılığın hüznünü taşırMeriç kenarındaki tahta masalar!
Bir kaç damla yaş bıraktım Meriç suyunaDostlarımla oturdum sabaha kadarSeni yudum yudum içtim Edirne'mUnutmak mümkün mü mahşere kadar!
Her mevsim çimlenen tohumlar gibiGönlümün bahçesine ektim ben seni!Senden ayrıyım diye üzülme sakınDört mevsim yaşarım yine ben seni!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İbrahim Karagöz Öğretmen...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1950 den sonra Köy Enstitüleri’ninöğretmen okulları’na dönüştürülmesiyle birlikteZiraat Marşı’ndan vazgeçipÖğretmen Marşı’nısöyleye söyleye mezun olanlardan..Tıpkı 0smanlı’da doğup cumhuriyette yaşayanbazı babalarımız ve dedelerimiz gibihem Köy Enstitülühem de öğretmen okullu bir aslan!
İbrahim Karagöz...İpsala’dan......II.Dünya Savaşı biter bitmez1946 senesindeİplala Kozköy’deSalim’den olduNazmiye’den doğdu
Şimdi Keşan’a bağlı olan Kozköy1950 yılına kadar İpsala’ya bağlıydı.......Baba Salimcumhuriyet ilan edilir edilmezMeriç Nahiyesi’nin karşısındakiSOFLU Vilayeti’nin Koyunyeri Köyü’ndenbir çift öküzün çektiği öküz arabasıylaİpsala’ya göç etti..Sonraİpsala Sarıcaali Köyü^ndenNazmiye ile evlendi.....1946 da İbrahim dünyaya geldi....ilkokulu Kozköy’de bitiren İbrahim1958 de girdiğiKepirtepe Öğretmen Okulu’ndan“Bir ana tanırım Kepirdir adıÇelikten- tunçtandır göğsü kanadıEn ıssız köylerde anılr adıCan verdi bakımsız cılız toprağa "...”ve“Alnımızdan bilgilerden bir çelenkNura doğru can atan Türk genciyizCandan açtık cehle karşı bir savaşEy bu yolda and içen genç arkadaş..”marşlarını söyleye söyleye............ 1964 yılında mezun oldu.....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu okula, bir köylü çocuğu olarak gelenİbrahimaltı yıl sonra“İbrahim Öğretmen” olarak mezun olduHatay’ın Erzin ilçesi Kuyuluk Köyü’ndebeş sınıflı birleştirilmiş sınıflı okulda............................... iki yıl öğretmenlikManisa’da dört ay askerlikveYpzgat-Akdağ Madeni-İzibüyük Köyü’ndeiki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra..Enez’in Çeribaşı Köyü İlkokulu’nda daSami Deniz ve Hüseyin Deniz öğretmenlerle birlikteyaklaşık otuz yıl müdür olarak görev yaptıBu süre içindeimece yöntemi ileokulun yanına ek bir binakol duvarıve köy içinden geçen dere üzerinehala kullanılmakta olankocaman bir köprü yaptırdı.....1996 lı yıllardaTaşımalı Eğitim Sistemi’ne geçilmesiyle birlikteatandığı Enez’in Büyükevren Köyü’ndeiki yıl sonra emekli oldu....Biri kızıdiğeri erkek iki evladı olanİbrahim Karagöz Öğretmenbu tarihten sonra yerleştiği Keşan’daÖğretmen Evi’ndemeslekdaşlarıyla“Batak” oynayarak vakit geçirmekteve arada sırada:“Maziye bir bakıverNeler neler bıraktık” türküsünü mırıldanmaktadır...................*..............01.Ocak.2016..Keşan Emekli Öğ.Evi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İbrice Limanı
İbrice limanı şirin bir diyarSarıöz Körfezi’nden Ege’ye bakarMecidiye -Erikli sahil arasıMasmavi sularıyla göreni yakar……….*………İskeleden, sevdalı kayıklar kalkarKalkarken turkuaz eteği oynarSağa sola kaçarken boy boy balıklarAğları sulara atasın gelir.………*Oturdun mu limanda balık yemeğeGözlerin mıh olur maviliğineTertemiz suyunda, şu İbrice’ninBalığı bırakıp yatasın gelir.………..*Üç yanı örülü meşe ve çamlaYüreğin işi yok burada gamlaLacivert boyalı yanağı var yaDalgıç olup, bir buse alasın gelir...................*.........Onu gören gönüller olmaz alargaMaviye bakarak çekerler aryaYatların içinden bakarken suyaCennette taht kuran huriler gibiBir ömür burada kalasın gelir..…………****.…......22.04.2008..ant.com.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İhsan Elegeçmez.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
II.Dünya Savaşı’nın bitimindeBarışın kokusunu alır almazdünyaya gelen akıllılardanBu yüzden “ 46 lı” diye anılanlardan
1924 mübadelesi ile geldikleriAltıntaş Köyü’nde;Çatak Köyü’ndenMısırlıoğlu Mehmet oğlu İsa ileRadiboş Köyü İmamıMolla Hasan'ın kızı Rükiye’den olma1 nisan 1946 tarihinde doğma..…Doğumundan bir yıl sonraana-baba ve Fethiye Ablasıyla birlikte............................Keşan’a göç edipZafer İlkokulu’ndaMustafa Esengül Öğretmen’dendiploma alıncaya kadarCantürk'ün"Buzlu Sokaklar" ve "Şeftali Hırsızları" gibimacera öykülerini harmanlayan
Fransızca dersinden bir yıl bekledikten sonra16 yaşındaAtatürk Ortaokulu’ndan mezun olanlardan…0kuma alışkanlığını pekiştiren okul müdürüHamit Fethi Gözler vemüdür baş yardımcısı Nezir Balkan sayesindedaha ortaokul yıllarındaNorte Damın KamburuGazap ÜzümleriSuç ve CezaKaramazof KardeşlerKan KonuşmazBir Devin DüşüşüDorian Grayın PortresiDartanyanKolsuz KahramanAlkatraz Kuşçusu gibi romanlarıÇetin Altan-İlhami Soysal gibiyazarların makalelerini okuyanveÇetin OrhunTahsin YağcıAli SönmezMustafa Keçeci ile birlikteokulun voleybol takımında oynayan
Nurettin Kaya ÖğretmeninHalk Evi Başkanlığı yaptığı zamanlarda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kışlık Emek Sineması'ndaNedret Dik, Hüseyin AtaklıCemile Sümürtaş ve Ahmet Akalın gibiKeşanlı Gençler'in sergilediği"Buzlar Çözülmeden""Kargalar Okulu"ve "Göç" piyeslerinde rol alan bir adam....Hokey oynarken çok konuşurmuşşakayı severmişdilencilere para vermezmişaceleciymişgururluymuş..mış….mış…..mış..geç bunları babam! .…İhsan Aga’m,12 yaşından beri babasının yanındaKeşan-Malkara-Uzunköprü-Gelibolu Pazarlarındabasma sandıklarını ve ararları doldurup- boşaltanve yetim kaldığı onyedi yaşından beri debu işi tek başına yapanyün- orlon satanparfümericilik yapan65 yaşında konfeksiyon işinden emekli olan..25 yaşında evlenen70 yaşına kadar anasına bakandört kardeşineve üç evladına yüksek tahsil yaptırandört kardeş ve üç evladını evlendirenadam gibi adam….Ben böyle adama “ağabey” derim,...............................vesselam..…..*Çok teşekkürlerfedakar, cefakar, sabırlı agam..Biz razıyız,Yüce Yaradan da razı olsun............................yaptıklarından……*08.10.2015..Perşembe/Keşan**NOT:Bana, 66 yıldır beraber yaşadığım ağabeyimi anlatan ve 0'nunla ilgili aslı astarı olmayan bir şeyler söyleyen birinin, "Bazı insanlar başkalarınınkusurunu görmek için gözleri keskin kartala, kendi kusur*larını görmemek için'se başını kuma sokmuş deve kuşuna benzerler".vecizesinde dilegetirilen kötü niyet kokan bu ilkel tavrıüzerine yazılmıştır..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İklim Değişikliğinin Matematiksel Hesabı!
Bu yazıyı ister düz yazıister şiir niyetine okuyun,ama isterim ki bir kere okuyun.amaç, doğruyu bulalım.................&................Bir aile, bir kış mevsimindeortalama 2,5 ton kömür yakar.
Dünyanın kuzey yarımküresinde yaşayanyaklaşık üç buçuk milyar insanyani, yaklaşık BİR MİLYAR AİLE’ninyaktığı toplam kömür miktarı2,5 MİLYAR TON kömür yapar.…………&Bir ev yaklaşık 2,5 ton kömürü tüketerekatmosferden 6,4 ton oksijen gazını harcarken8,8 TON karbondioksit gazını da atmosfere salar.
BunuBİR MİLYAR AİLE için hesaplarsakBir kış sezonunda6,4 MİLYAR TON oksijen tüketilmekte8,8 MİLYAR TON karbondioksit gazıatmosfere gönderiliyor demektir.………….&Atmosferdeki karbondioksit gazı miktarınınonbinde dört oranında olması gerekmektedir.Neden?Çünkü bizi bu dengeler içinde yaratmış Yaradan.………….&Oysa karbondioksit gazı gün geçtikçe çoğalmaktaOksijen gazı ise azalmakta!
Gerçi, bahar gelecekağaçlar atmosferde biriken karbondioksitioksijene çevirecektir amma,
Nüfus geometrik bir hızla çoğalmaktaMalthus böyle haykırmakta!
İnsanlara toprak..ev..mobilya..vs.gerekmekteAğaçlar kesilmekte..ormanlar yakılmaktaçayırlar çoraklaştırılmakta.yeşilin çoğalmasına fırsat verilmemekteKısaca,atmosferdeki karbondioksit gazını çoğuoksijene dönüştürülememekte
Böylece insan eliyle atmosfere;karbondioksitten..kükürt dioksitten vs den oluşanbir manto giydirilmekte
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dünya bu yüzden ısınmaktaİklimler değişmekte;bunun sonuncunda daBuz dağları erimekte..Hayvan ve bitki nesilleri tükenmekteRab’bin yarattığı doğal dengeler bozulmakta.Felaketlerdağların üzerinde düşmeyi bekleyen çığ gibiinsanlığın üzerine düşmeyi beklemekte
Eğer bu bozulma kırılma noktasını aşarsaBu kimyasal reaksiyon geriye döndürelemeyecek
En iyisini elbet Yüce Yaradan bilirama kimse cennete gitmeyi hayal etmesin!Bu dengeleri korumaya çaba harcamayan herkeshem bu dünyadahem de öteki dünyada da hesap verecek..
Dünya,bunları görmeyengörmek istemeyen yöneticileri terk etmeli
Dünya felakete sürükleniyor..Göller kuruyor /dereler duruyorİçme suları azalıyorozon tabakası inceliyorTsunamiler..tufanlar oluyor........Ciddiye almadınız mı bu hesabı?Alın alın,elinize birer kağıt kalem de alın,hesaplayıniçilen sigaralarlafabrikalarlaotomobillerle tüketilen oksijenive onların atmosfere verdiği karbondioksitikarbonmonoksiti katmadık daha hesabaGülün..eğlenin..ve hesapsızca tüketinyakın....yıkın..bunu marifet sayınsakın düşünmeyinne olacak diye yarın..
tahsilin..bilgininbilimin bile içine ettik,birazcık uyanın!.............&&Diyecek ki hepimize yüce Yaradan,yarın!"Belki ' yarından da yakın! "Size teslim ettiğim dünyayı ne hale getirdiniz?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Haydi bakalım toparlanınSiz kıyameti beklemedenSonunu getirdiniz insanlığınBayramınız mübarek ola!Dolarlarınızı saklayın öteki tarafaToplu yolculuk başladıHaydi appaa!Attaa! ..attaa!……….&&&………05.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlahi Tehcir ve Hayat! ....1.....
İlahi tehcirdir doğmak ve ölmekİlk durak dünyadır, son durak ahret
Bu yüzden her doğan ölüme doğarÖlüm geri dönüştür, doğum da hicret
Mevlana ‘nın sözündeki ilahi hikmet“Ölüm düğün günümüz “olmalı, evet!
Her gönül, dünyada dolan bir petekÖyle bir bal yap ki şaşırsın felek
Sevgiyle doldur bütün gözleriMisk-i amber kokutsun mahşeri, petek.......09.haziran.2015..keşanmilletvekili seçimlerinin ikinci günü
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlahi Tehcir ve Hayat...II...
“Doğ! ” dedi yaradan doğduk ta geldik“Öl! “ dediği günde de “ölceğiz” elbet
Biletsiz yaptığımız bu seyahatteHiçbir şeyi dert etme, mutlaka sabret
Dedim ya ilk tehcir, bu gezegeneİkinci tehcir’se gelinen yere
Bu hicrette ömür geçer alışverişleAlacak kalmışsa hesap mahşerde
Sanma hesap sorulmaz o gün ahretteMutlaka sorulur hiç merak etme
Sorunca melekler bize ötede“Ne kadar kalmıştın mavi küre’de? ”
Yüz yıl yaşasak da yaparız hep nazDeriz ki belki de “ Bir saatten az”
Çünkü “Baldan tatlıdır bedava sirke”İstemeden verilen hayat ta böyle
Bin yıl kalmış olsak şu yeryüzü’ndeYine de doymayız yaşanan ömre
Ey insan gönlüne şükrü de ekleGeriye dönüşü mutlaka bekle
0lur da, düşersen onulmaz derdeHatta derdinden sürünsen yerde
Yine de sabreyle, acele etmeVardır hikmeti, sen emri bekle..........09.haziran-2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlham Verir Tekirdağ
gördüğüm pek çok yerden tartışmasız güzelsinsen ruhlara Tekirdağilham veren bir yersin…mavi deniz gözlerinyeşil de saçlarındırüzümün şişelerdeiksirli şarabındır…tarihin yüreğimeçelenk olur, taşırımkirazın kulağımaküpe diye takarım….İştahımı arttırıroynaşan balıklarınbana mutluluk verirhaykıran martıların
ruhlara esin olurkültürel varlıklarıninsanı şair edero mavi bakışların……*…….18.kasım.2015..Çekenler Diyarı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlk Kazık!
Ahhh,ilk kazığı toprağa çakan atamne işler açtın başımıza!
Kaç bin yıldır uğraşıp dururuzçıkartamadık hala!
Mahkum ettin bizleribeş on liraya
Yiğidi dayıyaDayıyı ayıya!
…..***.
22.11.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlkdördünde Ay!
Sağ yanı bana,sol yanı boşluğa bakangözleri kan çanağı bir ay!
Kızıl saçlarını salmış sulara..Yanıyor sular!
Çevremde bira kokulu kahkahalarÇevremde okey taşlarının sesiBir boşvermişlik haleti ruhiyesi
Taşlara yosun olmuş gönüller!Gözler kör!Kulaklar sağır!
“bağır! ”“bağır! ”“bağır! '.....
Hayır bağırma! !
Sen,suyun altından bakançakıl taşlarının üstünde yanan sulardangözlerini ayırma
Duyilk dördünün nefesini!Duy çakıl taşlarının sesini!
Böyle bir ayBöyle sularşairler için var!
Bak,nasıl haykırıyorilkdördünde ay!
Nasıl haykırıyor ışıklı sular!..-Bu gece denizdeyangın vaaar!.........xxx..........20.08.2007..yayla
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İlköğretim Haftası
Kaldırımlar gülüyor!Sınıflar kahkahada!Okullar çiçek çiçekUmutla kaynamada!
İşte açıldı yineBilginin kapılarıÜlkemin en verimliEn güzel yapıları.
Gitti kara bulutlarSemalarda güneş var!Yurdumun her yanındaCehaletle savaş var.
Annelerle babalarGururla bakıyorlar.Atatürk çocuklarıOkula akıyorlar!
Emaneti devralanBirer nefer her biriSilip süpüreceklerÜlkemden cehaleti!
Kalmayacak tüm yurttaOkumayan, yazmayan.Cehalet zinciriniSökeceğiz bu yurttan!
Başöğretmen AtatürkBu yolda önderimiz.Gönlümüz inanç doluBilimdir rehberimiz.
İlköğretim bilgininEn sağlam temel taşı.Atamızdan armağanTuttu bu çağdaş aşı!
Okuyup öğrenelimÇalışalım birlikteGüzel CumhuriyetiYükseltelim el ele.
Eylül.1995.-Önder-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İnsafsız Sonbahar!
Zaman mı durdu nedir, geçmez oldu akşamlarGün doğmuyor gönlümde, göz kırpmıyor yıldızlarNe gençlik elde kaldı, ne gençliği alan yarSon mevsimde anladım, beni benden çalan var!…..Mevsimler mi uzadı, neden gelmiyor baharYedi renkli gönlümün dört bir yanı tarumarOysa benim bildiğin, kışın yağar saça karZaman bile sarardı, tat vermiyor şarkılarRuhuma fena çöktü şu insafsız sonbahar..Buz tuttu saçaklarım, buz tuttu tüm duygularGündüzler bile naçar geceme sığındılarGeçmeyen yıllar değil, geçmeyen dakikalarGönlüme fena çöktü sonbaharda akşamlar….Ne dostlardan bir selam, ne de yardan haber varGönlüme yağmur değil, kar yağıyor artık karNe mevsimi ne yılı, geçmeyen dakikalarGönlüme yaman çöktü şu insafsız sonbahar………….*……Gözüme hoş gelse de ak düşmüş siyah saçlarRuhumu üşütüyor acımasız bu rüzgarBir veda busesidir artık bana akşamlarBeynimde raksa kalktı nemlenmiş hatıralar…...........*..Makberde miyim nedir, gözümden gitti nurlarÜstüme kim kapadı kapıyı böyle dostlar?Bu bir mahşer anı mı, yüreğimde korku varGönlüme fena çöktü şu insafsız sonbahar.…………..***….14.11.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İnsan Bir Avuç Gübre!
İnsanın rehabilitasyon merkezi bu dünyaAllah;ruhunu temizlesinaklansınpaklansın….yaniyasaklara-harama el uzatmasınbirbirini öldürmesinfarklılıkları hoş görsünbirbirine yardım etsinbirbirini farklılıklarıyla sevsinbirbiriyle anlaşsın, kaynaşsınselam versin, selam alsınyaradan'a ve yaratıldığına şükretsin
arınsın...gelsin diyegöndermiş insanı Dünya’ya
“Ete kemiğe büründümYunus diye göründüm” bu demek
Rehabilite olan cenneteolamayan, cehenneme gidecekDinimize göre bu böyle
Buna inanmayanlara göreinsanın ne demek olduğunuIrak ve Suriye’de yaşananlarda görüyoruz;
insan bir avuç gübre!…..*……….,28.Haziran..2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul'a Sitem! !
Yıllar yılı, İstanbul, senden haber beklerim!Basamaklar azaldı, elimde ak mendilim!Saroz Kıyıları'nda oturmuşum çaresizHazret Süleyman gibi martıları gözlerim!
Haydarpaşa Garı'ndan kalkmaz mı trenlerin!Nerde Bağdat Yolu'nda söylenen türkülerin!Hani nerde Necip'ler! Tükendi mi şairin!Söyle bana İstanbul yanlış mı dediklerim!
Yıkıldı mı İstanbul hisarların duvarıNerde hisar üstünden İstanbul'un hallarıSuları mı kurudu Marmara'nın İstanbulSes vermiyor Boğaz'ın köpüklü dalgaları!
Ey Mustafa Kemal'in ışıklı martıları!İstanbul'un, İstanbul soluyan evlatları!Gezdiğin bahçelere bir çiçek te sen ekleSeninle gurur duysun İstanbul Sokakları
Ey Üsküdar anladım, yağmurun bitmiş, tamam!Bir çeşmen de yok mudur eski zamandan kalanİstanbul'un üstüne zaman vuruyor; dan! dan!Kadıköylü şairim gel artık sen de uyan!
Hani nerde Yahyalar, Orhanlar, Cahitler'inSöyle bana İstanbul, haksız mı bu sitemimDenizdeki fenerler çoktan yandılar, çoktanMillet şair bekliyor Boğaz Kıyıları'ndan
Ey İstanbul, inan ki bu yerleri görmedim.Onların övgüsünü türkülerde dinledim.Bu ela gözlerimi ben Haliç'e sözledimSakın kızma İstanbul, ben Haliç'e özledim!*Ant.Com'a kayıt tarihi:01.mayıs.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul'da Binalar ve İnsanlar
İstanbul’da binalar gördüm:üst üste,sarmaş dolaş..yedi tepe, dağ gibi
Pek çoğunda ağaç yoklahit mezarlar gibi
Geceleri, her biritürbe gibi bakıyor
Gündüzleri,içindenyola insan akıyor
İnsanlara baktım daumut; yanardağ gibi
Sağa sola yağarlarlapa lapa kar gibi
Kimi hemen eriyortavadaki yağ gibi
Kimi buzdan bir kayaçPalandöken Dağ gibi
Kimi, hasata hazırşıralık bağa dönmüş
Kimisi gaz kaçıranbalon gibi pörsümüş
Kimisi korunaksızkabuksuz nara benzer
Kimisi seyyah olmuşgün boyu gezer gezer
Sordum da, hiçbirinindönmeye yok niyeti
Pek çoğu, varoşlardayaşayan beyaz zenci!
Kalplerini yaksa daşu memleket özlemi
Her birinin gönlündehep, İstanbul var gibi...Kiminin bir tek ah’ı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bin ah gibi yakıyor
Kimi, vaha arayanmecnun gibi bakıyor
Kimisi dane dane dökülüyorçarklardan
Kimisimedet umarneonlu akşamlardan..Kimisi yuva araryedi tepe üstünde
Kiminin Sultanahmetyükselir gözlerinde
Kimi güvercin olmuşYenicami önünde
Kimininbir tas çorba tütüyorgözlerinde
Kimisi de Boğaz’abaşka yerden bakıyor
Gönlünde ya Çırağanya da Yıldız yatıyor
Kiminin’segemiler geziyor yüreğinde
KimininDolmabahçe tütüyorsözlerinde
Kimisi kulak verirezanların sesine
Kimisi şiir yazardenizin gözlerine
Kimi, köprü üstündenolta atar sulara
Kimi de Sirkeci’debakar mor vagonlara
Kimi denizde vapur,Gün boyu siren çalar!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kimi denizde martısulardan buse çalar.Her biri başka ildenkimisi başka dilden
Alamazlar kendiniBoğaz’ın gözlerinden
Kimisi duymamıştırAşiyan’ın adını
Kimisi tatmamıştırBeşiktaş’ın tadını
Ne Cahit bilir kimiNe 0rhan..Ne Külebi
Ne Çamlıca üstündenbakan Yahya Kemal’i
Pek çoğu ortadirekPek çoğu da öğrenci
“Kimi bir ev kedisiKimi de bir ciğerci...”.
Her birinin umuduekmek kadar kocaman
Her birinin gönlündeyatar mutlak bir aslan!
Pek çoğu,iki eşliacı çeken bir duldur!
İlk yâr, memleketleriikinci İstanbul’dur
Umut verir onlarabu şehrin nimetleri
Mum gibi bitseler deyakarlar vitrinleri!
İstanbul, onlar içintaşı altın diyardır
Bir susamlı simitle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
pek çoğu bahtiyardır!
Sonunda bilirler kiçoğu burda yolcudur
Sorarsan, umutlarıyine de İstanbul’dur
Yollarda koştururulargörünen hayal gibi
Bağdat Yolu’na düşmüşbirer karınca gibi
Baktım da gözlerineşu İstanbul, yâr gibi
Her birinin gönlündeTek, İstanbul var gibi……..***…21.04.2009..pztsi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul'da yatan şair ve edipler
Hayat güzelHayat çirkin
Hayat iyiHayat kötü
Hayat kolayHayat zor
Hayat kısaHayat uzun
Hayat merhametliHayat gaddar:
Bakmaz gözünün yaşına,koparır insanı sevdiklerindenakaarakaar..akar!
Baktım da İstanbul’unher yanı mezar..mezar
Nice taşın üstündedev gibi isimler var..Örneğin Aşiyan’da:Orhan Veli..Attila İlhanTevfik FikretYahya Kemal..
Özdemir AsafEdip CanseverAhmet Hamdi Tanpınar
“Dönülmez akşamın içindeyiz” der gibiMünir Nurettin ustaonlara beste yapar!….KARACAAHMET’TE:NedimNefiVe Baki
0 eski İstanbul'ugönlümde yaşattılar
ve sonra0ktay RıfatReşat Nuri..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Fazıl Hüsnü Dağlarca….
Bakırköy’de:Cenap Şehabettin
EYÜP’te;Necip FazılAhmet Haşim
Ümit Yaşar Sanat Galerisi’nde!Ümit Yaşar Oğuzcan
EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİ’NDE:Nihat Sami BanarlıPeyami SafaMuallim NaciMehmet Akif Ersoy
KÜÇÜKYALI-Altıntepe’de:Bedri Rahmi Eyüpoğlu
ZİNCİRLİKUYU’DA:Faruk Nafiz ÇamlıbelYusuf Ziya OrtaçAbdülhak Hamit TarhanAsım BezirciÖmer SeyfettinKemal SunalSadri AlışıkBehçet Kemal Çağlar
ÜSKÜDAR-Nakkaştepe’de0rhan Şaik Gökyay.ZEYTİNBURNU Mezarlığı’nda:Sadettin KaynakAbdüllak Şinasi HisarHamdullah Suphi TanrıöverHalide Edip Adıvar
kısa keselim,yoksa şiir uzar
Sait faikÖmer SeyfettinRecaizade EkremNurullah Ataç
Ve daha nice sultanşehzade ve hükümdar
“Ahh İstanbul! ” diyerek
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
burada yatmaktalar
Mimarların mimarıkoca Mimar Sinan da
Süleymaniye Cami’indenrüzgarlara el sallar!...Ben onlardan öğrendim,İstanbul’da neler var!
Mavi duvak altındanİstanbul nasıl bakar!
Ve neden,her köşesi rüya gibi bu kentin
Her taşının üstündevuslatsız aşklar yaşar!
Boğaz’daki vapurlarNiçin çığlık atarlar
Neden deryayı öperdudağından, martılar
Galata el sallarkenHaliç’in üzerinden
Niye hep uçmak isterSalacak’ta kayıklar
Niçin hep tarih kokarsokakları bu şehrin
Niye hep sevda tüterekmek yüklü kıyılar..0 ulu minarelerinsan için değil mi?
Peki şu Sultanahmetneden Boğaz'a bakar!
Kubbeler, birbirineniçin böyle yaslanır
Sorsam, bana söyler mişu Beykoz’lu ihtiyar
Yedi tepe üstündenİstanbul’a bakınca
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Niçin ateş değil deKar yağıyor gönle, kar!..Ne diye güvercinlerkanat açar gönüle
Her göreni İstanbulne diye böyle yakar!
Ayağını dayayıpOrtaköy Camii’ne
Gönlüm gibi o köprüniçin semaya uzar!..Kervanı hiç bitmez miKapalı çarşıların
Yolcusu tükenmez miHaydarpaşa Garı’nın..
Neden kokusu başkaşu Gülhane Parkı’nın
Neden gençleri çokturBeyazıt Meydanı’nın..Eyy, bütün endamıylagönül çalan saraylar
Eyy, kalbimi yerindenkıpırdatan cumbalar
Dört yanı cennet gibiaşk kokulu bu şehrin
Neden her bir köşesiböylesine efsunkâr?
Sus! Söyleme, bilirim!Benim üstatlarım var.
Her biri İstanbul’unyüreğinde yatarlar
Ben onlardan öğrendimİstanbul niçin vakâr!…Bu yüzden huzurluyum,böylesine bahtiyar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul bir kent değilgökten düşmüş bir diyar!
Bu İstanbul,insanıbillahi şair yapar!...........*...............14.07.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul'u bir gören...
Ey İstanbul, Boğaz'ın,miski amber yoludur!
Her yanın, esin verengüzelikle doludur
Unutulan değerlerİstanbulun “bul”udur
Her köşende cennettenbirer parça bulunur
Seni bir kez göreningönlü senle doludur
Seni gören bir gönülbaşka diyar istemez
Senle dolu o gönülartık İstanbullu’dur.………*……..21.04.2009.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul'um merhaba!
Yedi tepe destaneBakışları mestaneAdı binbir efsaneİstanbul’um, merhaba!..Merhaba tarih sözlümMavi gözlümKültür duvaklımTurkuvaz yanaklımGüvercin kanatlım
Kültür dokulumİyot kokulumSinan nakışlımCennet bakışlım........…merhaba!..Bilir misin, biz seni can gibi seviyoruzHatta can şöyle dursun, yâr gibi seviyoruz
Yârdan bile geçeriz, eğer ki gerekirseBiz seni Mehmetçik gönlüyle seviyoruz...Deniz sende oynaşır en güzel renkleriyleTarih sende rakseder mazinin haşmetiyle
Zaman bile sinende bağdaş kurup otururCemalini seyreder ebedin hasretiyle!..Hakkımdır seni sevmek canandan bile fazlaÖz ana sevgisinden ne eksik ne de fazla
Ruhların cennetlerden beklediği o hazlaRuhlara şifa veren İstanbul'umsun benim!..Sende gördüm mavinin gün boyu güldüğünüVapurların yüzerken kuğuya döndüğünü
Lacivert sularında oynaşırken balıklarMartıların “is-tan-bul! ” diyerek öldüğünü!…Direksiz semalara benziyor kubbelerinSenin adını yazar göğe minarelerin
Yedi gözlü mabetsin, güzelliğinden eminAdı binbir efsane İstanbul'umsun benim...Sen,cennetin aksini gönle yansıtan şehir!Bulutlara uzanan köprülerin olmasaYeni Cami önüne güvercinler konmasaTenini okşamasa Marmara’nın sularıSaçımı savurmasa Haliç’in rüzgarları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Boğaz’a yaslanırken ihtiyar hisarlarınSuları okşamasa köşklerin, saraylarınDenizi dudağından öperken martılarınÇığlığı duyulmasa Boğaz’da vapurların.Salacak limanında sallanmasa kayıklarKanlıca’da denize eğilmese ağaçlarUçmasa Galata’dan Üsküdar’a Hazerfan
Bir tarih haykırmasaYıldız’dan Çırağan’dan
Atatürk bakınırkenDolmabahçe camındanTopkapı, koklamasa seni Sarayburnu’ndan
Ne farkın kalır seninbir Paris’ten Newyork’tan
Seni İstanbul yapanneon lambalar değil
Seni İstanbul yapanceddim kokan tenindir:!
Sinan diye haykırano eşsiz camilerin
Cami avlularındauçan güvercinlerin
“Şahit ol” dercesinegökyüzüne uzanan
Şahadet parmak gibiince minarelerindir...Haydarpaşa limanıOrtaköy ve Aşiyan
Cağaloğlu YokuşuGülhana Parkı..falan
Sahaflar Çarşısı'ndakitap satan o adam
Galata Köprüsü'ndebalık tutan Süleyman
SultanahmetBeyazıt....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Taksim denilen meydan
Ve nihayet her gönleFirdevs’i anımsatan
Boğaz’dan mavi maviBakınan gözlerindir!
Seni İstanbul yapankalabalıklar değil
Seni İstanbul yapandedemin yüreğidir!
Seni İstanbul yapanAtatürk yüreğidir.………*…..20.07.2009.pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul Benim Bu Gece!
Şaşırdım İstanbul’u görünce!Aldım süpürgeyi elimeSüpürdüm tepeleri iyiceAğaç diktim her yerine
Sonra fırçayı saldım denizeBoyadım İstanbul’u gönlümce
İstanbul benim,Ben İstanbul’um bu gece!…………&&………..12.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İstanbul Boğazı'ndaki Cennet!
İstanbul-Eminönü'nden denize açılan ölürÇünkü insan, Boğaz'da cenneti görür!Asla dönmek istemez geldiği yereBoğaz'a demir atar gönül!*"İstanbul! " diye haykıran vapur düdükleriMahşeri insan kalabalıklığıIzgarada kızaran balık kokularıSinan Sinan bakınan SüleymaniyeGüvercin kanatlarında kanatlanan Yeni CamiKılıçali Paşa CamiiNuri Osmaniye..Rüstempaşa... Beyazıt....Eyüp..Galata KulesiAltı minareli SultanahmetAyasofya...Topkapı SurlarıUmuda ağ atan balıkçı motorları*Köprüler...Köprülerin altından geçenvapurlar...gemilerKıyıları süsleyen yalılar....köşkler...saraylarKız KulesiMolla Çelebi CamiiDollmabahçe Camii.(Bezmialem valişde Sultan Camii)Sinanpaşa CamiiOrtaköy Camii..(Büyük Mecidiye Camii)Emirgan Camii..(Hamid-i Evvel Camii)Rumeli HisarıMor çiçekli erguvan ağaçlarıve denizi maviye boyayan martı çığlıkları.......Serinletir insan gönlünü koca bir ömür..*İstanbul'da ölen cennette ölür!***18.Ekim.2016-İstanbul
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İş işten geçince
Sen “bir bulut olsan”Ben de bir ağaç..Suya hasret çocuk gibibaksam gözlerineyalvarsamyalvarsamyalvarsam!..Yağmasan! ..kurusamkurusamkurusam!
Köklerimi çalıya salsam!….Son anda boşalsanYalnız bana yağsan
yağsanyağsanyağsan!..Sen olsan,dallarını yeşertir misin?..Yoksa,her yanı suya gargolmuşama kökleri çürümüş bir ağaç gibidevrilir misin?
Söyle!İş işten geçince meyve verir misin?….…..***………01.04.2009.çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İşt-şt! ..Kuşu Gibi
Tutunca ellerini ellerimIşıldardı gözlerin
Yanına yaklaşıncaİşt! ..işt! .. kuşlarına benzerdinİşt! ..işt! ...işt!
Gülerdim!…Ne şekerdin!........*.......04.05.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İtiraf!
Bir ahu bakışın rengine kandımGönlümü gönlünün içinden aldımYepyeni bir aşkın düşüne daldımSensiz de yaşarım sandım, aldandım……..Şimdi yolun sonunda, bakışım dalgınİçi boş bir şişeden kalmadı farkımBen, bulunmaz bir aşkı mahveden şaşkınSensiz de yaşarım sandım, aldandım.…..Bir haber salmadın, dünyada mısınİçinde ben olan rüyada mısınDört mevsim biz kokan o bulvarlardaYoksa sen de ben gibi hülyada mısın..İtiraf ediyorum ben yanlış yaptımSensiz geçen her güne bin ah! bıraktımBu aşkı sen değil ben kendim yaktımSensiz de yaşarım sandım aldandım……………*………03.09.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İyi Düşün!
Son yolculuğa çıkmadan önceiyi düşün!İyi düşün kardeşimiyi düşün!Bir daha dönüşü olmayacakbu gidişin
Küpünü nelerle doldurduysanonlarla yaşayacaksın:Gıybet, kıskançlık, hırsızlık, tuzak, riya, iftira
ya da dürüstlük, paylaşmak, kardeşlik ve sevgi
Tercih, SENİN İŞİN!..........10.04.2011
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İzmir'in Kurtuluş Günü..
1922 yılındabütün dünyadaeşi benzeri görülmemiş bir doğumunsancıları yaşanıyordu Anadolu’da!
Kirlenmişti..Trakya..Ege..İzmir..Aydın..Antep..Maraş..Mardin..Antalya!
Ve tüm Anadolu,............düşman çizmeleri altında
Sadecegaflettekiler..sadece dalalettekiler..ve bir de ihanettekiler huzurluydu..!
Kan ağlıyordu.Türk Yurdu..!
Yanıyordu Anadolu..!
Analar...bacılar.. çocuklar.........................................kahroluyordu..
Vatan,düşmanın dipçiğinden..düşmanın süngüsünden..düşmanın zulmündenmutlaka kurtarılmalıydı..
Asırlardır bağımsız yaşamış Türk ulusuimkansızlıklardan nasıl imkanlar yaratırgöstermeliydi...................................dosta düşmana..
Böyle düşünüyordu Mustafa Kemal.............................................kalpağı başında;Amasya'da.....Erzurum'da.. Sivas'taVe Ankara’da..…….Savundular vatanı'Ya istiklal ya ölüm! ' diyerekİnönü’de... Eskişehir’de....Sakarya’da....
Perişan ettilerkendilerinden kat kat üstün Yunan ordularını.Afyon Ovası'nda...30 Ağustos'ta..
Düşman yenildi..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Trikopis esir..
Bütün dünya şaşırdıBu nasıl iştir.!
Kaçıyordu düşmanSer sefil..
Haykırdı Mustafa Kemal..“Ordular, ilk hedefiz Akdenizdir..İleri..”………9 Eylül'deMarşlar söyleyerekGirdi İzmir’e...................................Kuvay-i Milli....
Hükümet konağı’nda yüzbaşı ŞerefKışla’da Zeki DoğanKadife Kale’de Asteğmen Besim,(*).................................boyları dev kadar!çektilerayyıldızlı bayrağı göndereinmemek üzere mahşere kadar..
Güldü İzmir BoğazıGüldü Karşıyaka…Konak...Kordonboyu..Saat Kulesi.........................güldü..
Hasan Tahsin,attığı ilk mermininnereye girdiğini ilk o zaman gördü!
İzmir’in Dağları’ndaki,Kalpaklı şahinlerinağız dolusu güldüğü gün,...... yıl önceişte bu gündü.!
.*********09/Eylül/2006Not:*: Çılgın Türkler'den alınmıştır..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadıköy'de Bir Gün
Yavaşlayınca Kadıköy VapuruSakinleşti martılarSakinleşti deniz;Köpükler azaldı suda“Hoş geldin! “dedi..........Haydarpaşa Tren Garı“Hoş geldin! ” dedi GATA*Yaklaştı Kadıköy İskelesine vapurYaklaştı yavaşçaİşteo zaman ayak bastım Kadıköy’e,............................ilk defa*İskele yanında durdumBuradaki güzelliklere vuruldum.
BaktımDalgalar nasıl uysallaştıysa sudaKediler de dost olmuş burada.........................martılarla*Sağ yanımdaçift minareli camive Haydarpaşa Gar Binası
Önünde bir selfi çektimbu "körler ülkesi"nde......... "Kadıköy hatırası"*İlerledim Kadıköy’ü soluya soluyaBalıkçı Muharrem’denbir porsiyon balık-ekmek aldımporsiyonu sekiz liraya*Balık yemediğimden değilİçimde kalmasın diyeKadıköy’de balık yememenin acısı
Bir de resim çektirdim sahil boyundaBalıkçı Muharrem’le birlikte..............."Kadıköy hatırası"*Sonra o kayalara rastladım Moda’daSahil boyunca dizilmiş dev gibi kayalaraÜzerlerinde aşk yazıları...çeşitli adlar
Gördüm ki;Süleymaniye’yİ, Yeni Cami’yiSultanahmet’i, Ayasofya’yı..Galata Kulesi’ni...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Daha çok,bu kayaların üzerinde seyrediyordu insanlar
Çünkü,en güzelonların üzerinden görünmekteydiAvrupa Yakası
Bir selfi daha çektimkayaların üzerinden................"Kadıköy Hatırası"*Buradan doyamadım Boğaz'ı seyretmeyeDiğer yerlerini gezmek.....................kaldı başka bir güne
**22.ekim.2016-Cumartesi/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadıköy'deki Begonvil
Büyükada’da öğrendiğim adınıKadıköy-Moda'daSahil Boyu'ndakiDev gibi kayaların üstüne yazdım..Şaşırdı Haydarpaşa Garı!Şaşırdı SultanahmetSüleymaniyeGalata KulesiAyasfyaTopkapı Sarayı*Kanat açtı martılar çığlık çığlığaBe...gon...vil.....yaa!Be..gon..vil......yaa!Be...gon...vil.....yaa!....***.... 10.Ekim.2016-Kadıköy-Moda
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadın-2-
Evlad’a…………..cennetErkeğegünah kokan kadın!
Aşk,………senin gerçek adın!
Elbette kicennet,“ayakları altındadır………….hakiki anaların”
Soru işaretleriveünlemlerledolu olsa da aklın
Yaradan seni hür yarattıHür ol!Onurlu ol!Adil ol!Sevmekten korkma kadın!
Analık’sa senin en doğal hakkın!Şerefini ayaklar altına..……………….düşürme sakın!
Sen,eşsiz güzellikte yaratılmış,dünya mekanındaki YARIM!
Hem günahımsın, hem sevabım!
Senle yaratıldığıma bahtiyarım..................<>…………….08.02.2008.cumartesi.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadın-I-
“Demiryolu Serserileri”………………….adlı yapıtındadiyor ki Jack London:
“Dişisine kötülük yapan tek türinsandır”
Şaşırmayın!
'Işığı, alnında ilk hisseden 'bu adamdaki gözleme bakın!ve yabana atmayın!
Belki bir gün gerekli olur diye deaklınızın bir köşesinde.....……………………..saklayın!…………<>………..08.02.2008..cumartesi..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadın ve Şair
Kadın-erkek, insanızdır...............................özündeAma kadın, bir çiçektir............................gözümdeİyi çiçek, duygu saçar..............................sözündeŞair adam, bunu bekler.............................kadından................*..............Bir kadını güzel yapan..............................duygusuSevgi varsa, baş döndürür.................................kokusuBöyle kadın başka olur................................doğrusuŞair adam bunu bekler..............................kadından......................*....................Duygu çeker beni dişi çiçeğeBelki o an, benzesem de böceğeErkek adam konar böyle çiçeğeŞair adam duygu bekler kadından.........................*...............................
29.aralık..2007-ant.kayıt.tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kainat Aynası’ndaki İnsan
Önce suda gördü cemalini insansonra aynada..
Beğendi kendinii insanbeğendi cemalinigümüş sırlı o camda..Sonragörmek için beyninin içindekileriçıktı Ay’a
Beğendi kafatasının içini de insanBeğendi beyninin içindekileri Ay’da.Şimdi ruhunu görmek içingitmek istiyor çok daha uzaklara
Dünyaya göbek bağıyla bağlıyken
kendini görebilecek mi acabakainat aynası’nda………….*…….19.Pazar.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kalabalıklar Arasında..Aşk!
Ben ıssız bir adadaçaresizlikler içinde yaşanan aşkı değil,
kalabalıklar içinde;gözleri gözlerimdegözlerinde gözlerim
elleri ellerimdeellerinde ellerim
gönlü gönlümdegönlünde gönlüm olan
çevremizi,bakışlarımızda uçuşanhavai fişeklerinin.........................ışığıyla aydınlatanaşkı isterim..
aşkımıza saygı isterim.
Özenmeli birlikteliğimize insanlarimrenmeli................ıssız adada aşk yaşayanlar..
böyle isterim.
Bilmeliyim;terk edilmeyeceğim,
Bilmeli,terk etmeyeceğim.
bir hiç uğrunayitirmeyeceğim gözlerini………….…………..gözlerimden
yitirmeyecekgözlerimi gözlerinden,
Bu ten bize aitbu gözler bizim
bendedir gönlüyıldız bakışlı sevdiğimin
benimle atarbenimle bakar gözleriO'nunla bakar gözlerim!
hayalinde..düşlerinde ben varım
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
düşlerimde 0!
dürüstlüğüne hayranımdürüstlüğüme hayrandır ceylanım!
mertliğine..fedakarlığına..………………..fedadır canım..kaybetmeyi anmamalıyım..kaybetmeyi anmamalı.
gel aşkım!el elekol koladiz dizegöz gözesöz söze
istersen,çocuklarımızla birlikte
kalabalıklar arasındaaşkımızı yaşayalım..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kanlıca'yla Emirgan
Kanlıca’yla EmirganYarimle bana benzer
Ele ele tutuşmadanKonuşurlar karşıdan*Köşkleri selam çakarYalıları el sallar
Kestaneler göz kırparÇamların arasından*Hele çiçek takıncaGöğsüne ıhlamurlar
Dilsiz aşıklar gibiBakışırlar karşıdan.
Asırlık özlemlerinçarmığında perişan
Platonik aşk yaşarKanlıca'yla Emirgan..*Bir yanı mavi denizBir yanı yeşil orman
Açıver düğmesiniSinesine bi yaslan
Göreceksin, buradaYalnız balıklar değil
İskeleler, teknelerDoğa ve tarih üryan*İster tarihe dayanİster maviye yaslan
Yeşil mabetler gibiKanlıca’yla Emirgan*Orhan Veli çıkmasayollara, Kanlıca’dan
İstanbul’a bakmasaRumeli Hisarı’ndan
Belki hala yoksundukEmirgan’da çay içip
Aşiyan’da uyuyan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir Attila İlhan’dan*Yahya Kemal binmeseVapura Kanlıca’dan
Bakmasa “dalgın suya”bir yaşlının yanından
Nasıl bir tat alırdıkKanlıca’da yaşanan
Yaşlının anlattığıo eski hazanlardan*Dedi, seksenlik Remziteknesinde, dün akşam:
- Her tan vakti buradagüneş konarken suya
Balıklar onlar içingelirlerdi oltaya
Ve yıldızlar ölmesinMehtap solmasın diye
Dalgalar pek ahesteVururlardı kıyıya
Bu bakir mekanlardaOnlar çay yudumlarken
Hem Kanlıca mutluyduHem de yeşil Emirgan*Ölümsüz olur, burdaİstanbul’u yaşayan
Ruhlara ruh katıyorKanlca'yla Emirgan*Baktım da,Kanlıcalı ihtiyarın gözüne
İçinde hem Yahya varHem Attila, hem Orhan
Ama benim kulağımAğıt sesleri duydu
Rumeli Hisarı’ndanKanlıca Yolları’ndan!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Bu üç gönül bülbülüÖtmez diye Boğaz’dan
Aşk sesi gelmiyorduArtık dalgın sulardan
Yeşil saç, mavi gözlerVe eşsiz endamıyla
Ne Kanlıca mutluyduNe de yeşil Emirgan....……..***…....02.07.2009.prş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kar Bestesi
Beş milyar yıllık bir ustalığın simgesidir buBunun sesi olmaz deme, kar güftesidir bu!Lapa lapa yağar da değmezler birbirineSu buharından olma kar bestesidir buYarin sesi nerde deme, yar sesidir bu!*10.ocak.2017-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kar Yağıyor Gönlüme!
Yıl 2016şubatın başıYürüyorum,Cumhuriyet Caddesi'nde rüzgara karşıSol yanımda bir meydan savaşı;0muzlarına atarak......................kar örgülü şalıÇocuklarla birlikte kartopu oynuyorZafer ilkokulu Bahçesi’ndeki.................. ıhlamur ağaçları!..Eski hatıralar uçuşuyor dört bir yanımdaKanımı ısıtan bir türkü dolaşıyor.........................damarlarımda“Pencereden kar geliyorAney, gurbet bana zor geliyorSevdiğimi eller almışO da bana ar geliyor.”*Hedefim Değirmen KırıAmacım;görebilmek eski tanıdıklarıİstikamet Kale BayırıSağ yanımda,üzerindeCHF -1929 yazan Tatlı Çeşmeyanında Abdül Şavur Amca'nın.........................Bahçeli EviSonra; Çorlar, Ferruh TümerBurhan Yalçın ÖğretmenYeal Büsküvi fabrikası sahibiYakup ErsoyCumhuriyet 0teli sahibiFereli Emin Efendi..onların karşısındaotobüsçü Akif HarmanlıMavi Köşe'nin Evi,GökalplerKayalar, eski muhtar Veli Duygulu'nunyerinde oturanİplikçi Mustafa Dinçer'in Evlerive onların önünde;futbol maçlarının,deve güreşlerininpanayırların ve19 mayısların kutlandığı............lisenin şimdiki yeriÇocukluk günlerimi anımsatıyor bana...................................her biriÇünkü ben yüreğimle yaşadım o günleriAz ilerde de........Karlıdağ KıraathanesiBitişiğindeHasırcı Ali’nin.........soğuk demir atelyesi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yüreğimi titretiyor...........örsteki çekicin sesiÜç Ahmet'le bir Abidinoturuyorlar camın dibindeNe Halit, Ne Ayrangöz, ne Çetinne Behçet, ne Mustafa, ne Seyfetinne Akif, ne Yunus, ne de diğerlerihiçbiri görünmüyor kahve önünde0 ne?Zeki Denktaş’ınbakkal dükkanı da yok yerindeFaruk,babası Bozacı Hasan Aktaş'ınişini yürütüyoryeni imalathanesi'ndeTamam dapenevitle ekmek götürdüğümüz fırınKahveci Akif Aga,terzi İbrahin Yüksel AmcaMümin Çelen, Hasırcı Kemal AğabeyBerber Rıfat, Cevdet, Şevki TemelliNazmi Ağabey,Cami minaresini yaptıran Hilmi Konueski muhtar Besim Şen,Süleyman İşlekMuhterem Kınık, Zekeriya Şen..Salih ve Ali BüyükerenFevzi Tümer, Kadir BanguoğluAli Peynirci, Mahmut Efendi (Yıldırır)Ahmet Öngel,Yusuf Katıksız0dacı Hasan, Çorapçı NezirŞapkacı Hasan SoysalTerzi Emin DinlersözKemancı Tahir, Davulcu Ali YaşarHasırcı Karabıçak-Elfide AblaDondurmacı Şakir AgaMısırcı Nazmi KarlıdağKokucu Niyazi, Çekirdekçi isaSinemacı Rıza....veUpraklar'la Bozkurtlar'ınKahvehaneleri arasındakiiki yalaklı Kahvelerönü ÇeşmesiÇeşme üzerinde sıra bekleyen.....................boş tenekelerve sabah-akşambu çeşmeden aldıkları suyutezek kokulu yollardabakraçlarla evlerine taşıyanvesırtlarında şaklayan kamçının acısıyladört nala koşan atların çektiğiatlı arabaların altında ezilmemek için
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kendilerini aceyle yolun kenarına atanşalvarlı mahalle kızları.. nerede?*Ey gidi günler ey!Bu ne hızlı bir değişim böyle!Yeni bir mahalle kurulmuş gibibizim mahallenin yerinde*Rüzgar vururken yüzümeAnılarım kadar çok................ve onlar kadar çeşitliiri kar taneleri yapışıyor kirpiklerime
Dostlar, kar yağıyor gönlüme!.....*.......05.Şubat.Cuma-2016/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karanfil Simit Sarayı Sahibi Necati Karavil...Keşan'dan İnsan Manzaraları
“Hergün sabah erkendenHenüz gün görünmedenBir küçük simitçi"Taze gevrek, gevrek! " der..Bir gün seslendim 0’naSimit getirdi banaSimitçi simitçiHalin dokundu bana
Simitçi, simitçiAcıdım sana
Ela gözlü bir yavruSaçları da pek sarıpek te sarı
Belki de yetimdirAcep annesi var mı?Belki de yetimdirAnnesi var mı? ”....Bu güzel okul şarkısının sözlerinive bestesini yapanEdirne Erkek Öğretmen OkuluMüzik Dersi Öğretmenimsayın Necati Seçkin’in simitçisiBizimKaranfil Simit Sarayı sahibiNecati Karavil midir?Bimiyorum amma0,Keşan’ın en az yarım asırlık simitçilerinden biridir.......*..1946 Uzunköprü doğumlu çalışkan bir adamdırBabası“Can Mustafa” sanıyla anılanveLozan Antlaşması gereğince gerçekleştirilenmübadele göçüyleBulgaristan’dan gelen göçmen kuşlardan olupEşi Şükriye sultandır!.....1925 yılında Edirne’ye gelenburada bir-iki yıl kaldıktan sonraUzunköprü’ye göç eden Can Mustafa
Kurtuluş Savaşımızın Önderi veCumhuriyetimizin kurucusuMustafa Kemal Atatürk'ünFilleriyle birlikte Alp Dağları'nı aşıpRoma üzerine yürüyen
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kartaca'nın büyük komutanı Hannibal'ınGebze'de bulunan mezarının yapılması içinemir verdiği 1934 yılındaKaravil soyadını alır..
Ancak insanlarKARAVİL kelimesinin anlamını bilmediklerindenCan Mustafa’yı Karanfil olarak anarlarve belleklerde Karanfil adı kalır.....Can Mustafa’nın babasının adı da Mahmut’tur....ve 0 dagöç etmezden evveldaha Bulgariya’da ikenfırıncılıkla uğraşan bir adamdır....Anlaşılacağı üzere bu meslekaileden miras olarakkuşaktan kuşağa aktarılarakNecati Karavill’e kadar uzanmaktadır......Karavil Soyu'nun bazı üyeleriBaşkent Ankara'nın UlusÇankaya ve Kızılay Semtleri'ndeaynı adla, aynı işi sürdürdükleri içinNecati Karavil’in çocuklarıSuat ve Fuatsimit fırınlarının kapısı üstüne“Dededen toruna, asırlık tecrübe,karanfil kardeşler “ ibaresini yazdırır
İçinde susamlı simitlerin piştiğifırın kapağı üstünde dekocaman bir “Bismillahirrahmanirrahim”yazısı bulunmaktadır.....Necati Karavil1953 yılındaebeveynleriyle birlikteUzunköprü’den Keşan’a göç eder0rta Cami Mahallesi’ne yerleşirler
Aynı yıl Çomoğlu Çeşmesi bitişiğindekiİnönü İlkokulu’na gider...Başöğretmeni Atıf Erkanöğretmeni Yaşar Değirmenci'dirSezai Karaatlıİsmet Hanım ve Merzuka Hanım isebelleğinde iz bırakanokulun diğer öğretmenleridir
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Baba Mustafa Karavil,işte bu yıllardaİstiklal Caddesi üzerindeYeni Cami karşısındason yıllarda yapılanBARIŞ PARKI’nın yanındaki fırını kiralayıpsimit-pohça vs. üretimine başlar
Cumartesi pazarlarındapanayırlardaZati Bey Dallığı'ndaKeşan Lisesi yerindeki futbol maçlarındave deve güreşlerindesattıkları simitlerin parasıyla1958 yılındaZati Yörüker’den aldığı arsa üzerindeşimdiki evlerini ve fırınlarını yaparlar....0 zamanlar buraları mezarlıktırBuradan bakıldığındaşimdiki Atatürk Heykeli’nin bulunduğuTekel Binası’nın önüne kadar apaçık bir alandırhiç bina yoktur...RüzgarKeşan’ın beline dolanmış topraktan bir kuşak gibiKeşan’ın etrafını çevreleyen tepelerdenKeşan’ın merkezine doğru büyük bir hızla esmektedirBu yüzden Keşan’ın tozu-toprağı meşhurdur.Ve Eski Keşan’da bu nedenleyeldeğirmeni çoktur........Necati Karavil1966 yılında eşi Sevim ile evlenir0’nu, baba ocağına bırakıp askere giderGaziantep Kilis Yolu üzerindeki47.Piyade Alayı’ndapiyade eri olarak askerliğini tamamlar........Kırık kanatlı bir mübadele kuşu olanMahmut Karavil'in oğlu Necati Karavilaltın yumurtlayan tavuk gibibabalarından kendilerine miras kalansimit üreticiliği mesleği ilebu günlere gelmişkızını kocaya vermişMurat adındaki oğlu belediyede çalışmaktaDiğer oğulları Suat ve FuatRasim Ergene Caddesi üzerindeYörük Cami yanındaki1 nolu BEYAZ Sokak’ta
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
kendisi ile birliktesimit üreticiliği işini sürdürmektedir...Kısaca;Ağızlarının tadı kaçanlarakarnı acıkanlarasusamın tadını özleyenlerecanına can katmak veBir bardak çay ilebir simit bitirmek isteyenlere
Dededen toruna uzananasırlık deneyimleri ileKaranfil Kardeşler hizmete hazırdır......ve"Bol susamlı taze gevrek bir lira! ..." ibaresizamanın mührü gibifırının içindeki bir köşede asılı durmaktadır.....,19.0cak.2016..Karanfil Kardeşler Fırını
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karanlığın Hükmü!
Kanatları,sonsuzluk kadar büyük olsa da karanlığın
Bir tek mum ışığıbir ateşböceğibir dost eli …..bir kalem....hatta bir sıcak bakış..
döker tüylerini..kırar dişlerini..yırtar derisini karanlığın
parçalaratar!Açar yüzünü aydınlığın, açar!hüküm budur, yar!
En katil karanlıkların ömrü bilebir mum gülünceye kadar...!
Bilirim,varlıkta ışıkvarlıkta, karanlık hep var..
Bu yüzden karanlık, ışıklaölüm sancısı yaşar....
ve yaşam,karanlıkla aydınlığın savaşından doğar!
böyle oluştu hayatböyle de akacaktırkıyamete kadar!
Çoğalttıkça ışığı,yaktıkça sanatın ampüllerini…..…………………sabah akşamyaşam,taptaze dallardaçiçekli bir bahar gibi.......….……………….filizlenecektirDaha ışıklı günlereelbet böyle erişilecektir.
ve gönüller,karanlığı yırtan ışınların aydınlığındadaha bir sevgiyle sevişecektir! .
Güneşler vurmasın gonguna bir kezgöz kırpmasın yıldızlar gecelerin koynunda,mavi güller açar karanlığın çarmıhında!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ne kötülüğün hükmü kalır,ne baykuşların sesi …
Işık, karanlığı tırmalar, yarar..parçalar..siler… atar!
Bir tek göz kırpışı yıldızlarınbir kere gülüşü, ayınçeker ipini gecelerin!
Işıksızlıktır çoğaltan karanlığıve ışığını yakmayanların gücü kadar çoğalırküf kokulu karanlıkların hükümranlığı
Demem şu ki yar,karanlıkların ömrü bir ışık çıkana kadar! ...
Gün doğmayacaksa karanlılığın bağrından,Yazmayacaksak ışıklı günlerin baharını...şiire ne gerek var!
Unutma yar;karanlığın hükmü, aydınlık çıkıncaya kadar!......................*****.................28/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karanlıkta Görenler
Yarasalar üzülmezçünkü onlar hep görür
Eşyayı bilmelerigörmek değil de nedir?
Belki rengi bilmezlerMavi sema görmezler
Eşyayı bilen içinSiyah, renk değil midir?
Baş aşağı dururlarBaş aşağı uyurlar
Yaradan’ın hikmetiBöylece doğururlar
Basit görme bu tavrıSadece düşün, düşün!
Karanlık bir dünyadaSen uçabilir misin?
Bizi yaşatan ışıkYarasayı öldürür
Bizi felç eden siyahYarasayı güldürür
Bu gönül, aydınlıktagörmeyen gözler bilir
Asıl mesele görmekIşık, mesele değil
Kim demiş yarasanınÖmrü, acı bir ömür
Karanlıkta görenlerAydınlıklarda ölür!……….*………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karda Yakılan Ateş ve Şair
Kaldırım kenarında,bir teneke içinde ateş yakmış adam0dun parçalarıçatır çatır yanmakta
Alevlertenekenin ağzına kadar uzanmaktaSağa –solaİrili-ufaklı kıvılcımlar sıçramakta*Her kar tanesi,ateşe değer değmezkaybolmakta
Adamalevlere uzatmış elleriniısınmaya çalışmakta
Ama alevler,adamdan çokyağan karı yakmakta!
Kar,zemheri kışındaki kar gibi yağmakta
Adam,İçinde zemheri kışı hüküm sürerkenyazdığı şiirlerle ısınmaya çalışanbir şair gibi aldanmakta
0dun yanmaktaAlevler saçılmaktaAlevlerin üzerinelapa lapa kar yağmaktaAdam ısınmakta! ..…*10.ocak.2017-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karettalar ve Deniz
Hayat,ibretlik güzellikler sunuyor insanlaraÖrneğin; anne Karetta Karettabinlerce kilometrelik yolu kat ediponlarca yumurta yumurtluyor……………………..sıcak kumlarabir..iki..beş..on..elli..altmış...seksen…yüz…
Bitkin….yorgunağzı-burnu kum içindeanne kablumbağanın*Ama,bu yorgun, bu bitkin anailahi görevini yerini getirmeninhuzurunu yaşıyor o anda.İki ay sonra,dolunayın altındaMağma’nın çatlatması gibi yer kabuğunubirer ikişer çatlamaya başlar yumurtalar
Bu çatlaklardan “merhaba! ” derdünya alemine;korunaksız,mini minnacık kaplumbağalar
Ve istisnasız,dünyaya gelmeden çok önceleridünyanın halini biliyor gibidir yavrular
Çünküyumurtadan çıkma zamanıonları bekleyendüşmanlarının olduğunun farkındalar;
Gerçekten de etrafı çepeçevre kuşatmıştırçeşitli deniz kuşları..martılar..tilkiler..çakallar! *Yavru karetta karettalarNerden aldılarsa haberiVe nereden biliyorlarsa,kaçmadıkları zamanbaşlarına gelecekleri
Ve nereden biliyorlarsanereye gideceklerini!
Doğar doğmaz, can havliyledenize yöneliyor her biri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ölümden kaçıp,yaşamaya koşuyor minik bedenleriBu arada sürekli onları izliyorAzrail’in Pençeleri!
Ve ancakdenizin dalgalarıyla buluşuncageçiyor titremeleri
Dalgalar vuruyor sahileKarettalar koşuyorlar denizedalgalar uzatıyor kollarını KarettalaraKarettalar koşuyorlar dalgalaraDalgalar Karettalara..Karettalar dalgalara..*Deniz, tıpkı bir süt ana ;sarıyor karettaları kollarıylaAlıveriyor onları koynuna
Şaşkınlık ve hayranlık uyandıranmuazzam bir manzara!
Hayat,her an…….her yerdeders alınacak örnekler sunuyor insanlara
Dünya hayatında hepimiz,neslimizi korumak adınabirer karetta karetta mı olmalıyız acaba?*28.şubat.2017-salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kargaların Aşkı
'Kargalarsevimsiz, çirkin hayvanlardır 'diyorlar
Şaşarım!
Mutlaka güzel bir yanı vardırher yaradılanın
Sizulu orta aşk yaptığını gördünüz mü hiç,iki karganın…………***……27.10.2008.pts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kasımpatları
Otuz yıl kadar oldu; bir köy halkı kadar insan, bu apartmana taşınalı
Bulutlara doğru uzanan 24 daireli küçük bir köy! Her yanı beton kaplamalı
Yaşadığımı sandım beton lahitlerden oluşmuş bu köyde, oturdum oturalı!
Baktım ki yaşadığım; TV kanallarında başkalarının hayatı! .
Baktım ki, bırakmışız hal hatır sormayı karşılıklı yardımlaşmayı
Mümkün olmamış seyretmek yaz akşamlarında, dolunayı
Gündüz; papatyaları kırlangıçları… doğayı
Ne horoz sesi duymuşum seherde Ne tavuklar eşelemiş toprağı
Kuş bakmak yasak, Sebze yetiştirmek yasak…. Bahçe sulamak yasak! Yasak oğlu yasak!
0turduğum, ev değil yasaklar diyarı!
Hayvansızlık, neyse de! Asla kabullenemedim çiçeksiz yaşamayı
Serdim balkonuma saksıları Serptim içine tohumları Bekledim baharı!
Son anda yakaladım kuyruğundan çiçeklerin taç yapraklarında, hayatı!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Artık hazan mevsiminde bile bahar gelir köyüme Açınca saksılarımda ebem kuşağı gibi kasımpatları! ...............***......……………. 13.Aralık.2007..Keşan-MEDYA
Yerel gazetede yayınlanmıştır..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kayıp Cennet Enez!
Adalar Denizi’nin kuzey sahillerindeSaros denen körfezin başladığı o yerde
Kumsal, deniz ve tarih vererekten el eleEnez’i benzetmişler Atlantis ülkesine!..*.Sema ile denizin öpüştüğü bu kentteBalıkçılar gün boyu ağ atarlar denize
Martılar çığlık atar, balıkçıllar konuşurRüzgarlar şarkı söyler bu efsunlu beldede.*…Deniz, güneş, kum, tarih; eğer ilk tercihinseHiç düşünme atla gel, “kayıp cennet” Enez’e
Toprağa indirilen her kazmanın sesindeAntik meltemler eser toprağın ciğerinde..*Ayranı, beş bin yılık çanaklara doldur içSimli bir kumaş gibi parıldayan sahilde
Yollar asfalttır ancak, dikkatli olun benceUçurumu yoktur da, bayır çok önünüzde
Lozanlı günleri de “unutma! ” DercesineMeriç burdan dökülür Adalar Denizi’ne (Ege)*Dört bin metre kumsalı uzanırken ahesteEnez'imi benzetir Fildişi Sahili’ne
Denizi mavi yapmış, denizi yapan kim’se! !Tuzu da eksik koymuş, tuzu kim eklediyse! !*Balığı tıknefestir, biraz da aptal benceSabah akşam kayıklar hep birinci viteste*Kale’si güvenlidir, çünkü kuşlar, el enseGALA’da yuva yapar tamamı ne hikmetse!*Kapıdaki o figür ilginizi çekerseBiliniz ki aittir, Traklı bir askere*Dışarıdaki dev çapa:-Cenovadan! diyorlar-Yok, kadırga!-Baştarda! ......………………..birbirini yiyorlar!Oysa bana sorsalar, söylerdim nedir aslı!Yukarda söylediğim sohbete giriş faslı*Belki İskender’dendir, belki bir Pers çapasıBelki de, görününce Yunus Bey donanması
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kadırgalar önünde pupa yelken yol alanTas- tarağı unutan bir haçlı hatırası*Dalyanları sorarsan, otur da gönül eyleAt oltayı sulara, taze YILAN BALIK ye*Sonra çıkıp kaleye bak gönülden denizeSıkı dur, çarpılma haa! Bu maviyi görünce*Akşamın puslu rengi sinerken gökyüzüneBatıda, kor’dan bir top göz kırpar gözünüze
0 anda bakarsanız güneşin gözlerineSöylemedi demeyin, aşk girer gönlünüze..*Bir de geçmişe dalmak eğer ki hobinizseOnbin yıllık tarihin yüzersiniz içinde*Şehitler Diyarı’ysa, sol yandan bakar sizeMehmet’im orda bindi düşmanın ensesine*Kanlısırt ….Anafarta..…..………………her biri bin efsaneAşığım, Conkbayırda “.. öl! “diyen şanlı sese………………*Karar çıksa; ölüm yok!…………………Taht kurardım Enez’e!Her çağ için yüz kere ağ atardım denize
Meşe, çam kokusunu çekerek ciğerimeYolculuğa çıkardım Adalar Denizi’ne!*Ege’deki bu cennet ömüre ömür katarEnez'e aşık olan bir başka aşktan korkar!.…………….***……..……04.03.2009-ant.com.a kayıt tarihi15.aralık.2016.tarihinde Keşan-Medya Gazetesi'nde yayımlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kelebeğin Doğumu...Çevre Koruma Bilinci Kazandıran ÖYKÜ
..Saros Körfezi’nin yeni yerleşim yerlerinden Yayla Tatil Köyü’ndeydiler..Temmuz Ayı’nın 9. günü idi.....Özcan Bey’in büyük kızı Seray'ın 6. yaş gününü kutluyorlardı.. Doğum Partisi’nin sonlarına doğru, Mustafa Öğretmen masadaki kahve fincanlarını göstere-rek:-Fincanlar çini işleme mi? “diye sordu..-Yok canım! Romen turistlerden almıştım...0nlarda, çinicilik zanatının gelişmiş olduğunu sanmıyorum dedi Özcan Öğretmen.-Doğru, dedi Mustafa Öğretmen...”Biliyor musun? Kütahya’da her yıl, Uluslar-ası Kütahya Çini Festivali düzenlenir.-Öyle mi? Bilmiyordum!-Evet öyle..Bilirsin, çinicilik zanatının ve sanatının Türk Mimarisi’nde kullanılışıUygurlar’a kadar uzanır..Sonra Gazneliler, Karahanlılar, Selçuklular ve 0smanlı-lar kullanmışlar bu zanatı....Çiniciliğin en üstün gelişimini Anadolu Türk mimarisinde görürüz..Edirne’de ça-lıştın sen...Selimiye ve Muradiye camilerindeki çini işlemeleri görmüşsün-dür? ..-Evet! Bursa’daki Muradiye Camii’nin duvar çinilerini de gördüm..Gerçek-ten tümü çok güzel....Beğenmemek mümkün değil! ..ve değerlerimizi herkesingörmesi gerekli.-Topkapı Sarayı’ndakileri de gördün mü?-Hayır, görmedim!-Aa..ah! Süleymaniye Camii’nin havluya bakan pencereleri altındaki çinileri,Üsküdar Ayazma Camiindekileri,hele hele Rüstem Paşa Camiindeki çeşit çeşit,renk renk lale motiflerini görmeni isterdim.....Gül, nar, sümbül ve lale gibi çini işlemeli çiçekler,bu tarihi yapılarda gerçekbir çiçek bahçesindeymiş gibi dururlar.....Çok güzel anlatıyorsun..ne yazık ki gidip göremedim buraları..0ysa bir toplumkültürel yapıtlarını,sanat yapıtlarını korumalı..İnsanlar gelip görmeli buraları.....Görmediğim için kendimi suçlu hissettim şu an..*-0lsun! Bundan sonra gidip görürsün..Hadi gel bir tur atalım..Çocuklar buradakalsın... Ali’nin Çay Bahçesi’nde de birer akşam çayı içeriz.-0lur!...Hanımları ve çocukları bırakarak çıktılar...Ağaçlarla donanmış evlerin sıralandı-ğısahil yolunda Ali’nin Çay Bahçesi’ne doğru yola koyuldular.....Güneş, dünyanın ve bulutların hareketinden ötürü, yakıcılığını yitirmek üzereolduğu bir konuma gelmişti.....Ali’nin Çay bahçesi’ne üç yüz metre kadar bir mesafe kalmıştı..Birdenbire iri iri yağmur damlaları düşmeye başladı üzerlerine.....Henüz onbeş-yirmi metre gitmişlerdi ki yağmur bastıverdi bütün şiddetiyle..-Allah Allah! dedi Mustafa Öğretmen..”Bu mevsimde bu yağmur? ”-Özcan Öğretmen, dış duvarları kireçle sıvanmış evin yol tarafındaki duvarınıbaştan başa kaplamış olan Japon Sarmaşıkları’nı göstererek,:-Daha fazla yürümeyelim, çok ıslanırız..Gel şunların altına girelim, dedi...Japon Sarmaşıkları’nın iri yaprakları arasına sığınıverdiler-Mevsimler değişiyor sanırım, dedi Özcan Öğretmen..Düşünsene arkadaşım,nisan, mayıs, haziran ayları yağmursuz geçti..Temmuz ayında yağmur...hem de sicimgibi...2...Karşılarında duran ayçiçeği tarlalarını göstererek:-Ayçiçeklere bak! Boyları bodur,kafaları küçücük kalmış..Ahh şu bizim insanları-mız ahh! Bazılarını şu meşe ağacına bağlayıp yine başka bir meşe odunuyla döv-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
mek geliyor içimden! ..0 kadar söylenmesine karşın hala anızları yakanlar var......Topraklarımız iyice çoraklaşsın diye yapılıyor sanki bunlar.....İnsanların sayısı artmış, buna bağlı olarak hem evsel, hem de araba yakıt tüke-timi artmış...Hem atmosferi kirletiyoruz hem de toprağı...Elbette temmuz ayındayağmur yağacak kardeşim! ..İntihar değil de nedir bu yaptığımız?....Haklısın, çevre kirliliği sarmış tüm dünyayı..kirlenmeyen ne deniz kaldı, ne at-mosfer, ne toprak....Anızların yakılması da cabası!....Doğru! Toprağın yapısı değişiyor...canlısı da ölüyor cansızı da! Adeta kanseroluyor toprak...her yıl yeniden tahlil yaptırmak, ona göre gübre atmak gerek..Bunları yapmak ta zor....ne olacak halimiz kim bilir?-Elbette..Anızları yakmakla tarım topraklarının gücünü azaltmış, hatta öldür-müş oluyoruz...Oysa bir santimetre kalınlığında bir toprak sathının oluşması içinyüzlerce hatta binlerce yılın geçmesi gerekiyormuş...toprak deyip geçme! Kolayoluşmuyor toprak...toprak sağlık gibidir.. Kıymetini bilemezsek o değil, bizler yokolacağız.-Doğru diyorsun! ...Göreceksin bak! Yanan anızlardan sıçrayan alevler yüzündenyüzlerce dönüm ormanın cayır cayır yandığını yine gazetelerden okuyacak, tele-vizyonlardan dinleyeceğiz maalesef! -Çok yazık,çok yazık! İnan Mustafa Arkada-şım,ne zaman bir orman yangını haberi duysam, evim yanmışçasına üzülüyorum!Bu denli ihmal,sorumsuzluk olmaz ki kardeşim! ..Ben bu olaya yangın demiyorum, resmen gizli cinayet bu! Bindiğimiz dalı kesmek bu!.......Bir ağaç kaç yılda yetişiyor? Her bir ağaç,yüce Yaradan’ın bize armağan ettiğibirer oksijen fabrikası....0ksijensiz yaşayamayız ki?...Tam bu sırada, Özcan Öğretmenin başından aşağıya doğru ne olduğunu anla-yamadığı bir şey düşüverdi aniden.....Kurumuş bir yaprak sandı önce...Ana dikkat edemedi iyice..Mustafa Öğret-men söze girdi:-Dikkat ediyor musun? Dünya nüfusu da hızla artıyor..Bu insanların tümü atmos-ferdeki oksijeni kullanıyorlar...odun-kömür; arabalarda benzin-mazot yakıyorlar....Ormanları yok edersek, tükettiğimiz oksijeni nereden sağlayacağız? Öyle değilmi?-Elbette öyle, dedi Özcan Öğretmen...”Elbette öyle! ”-10 litre benzin yakan bir araba bir insanın kırk günlük oksijenini tüketiyormuş,biliyor musun?-İnanılacak gibi değil! Hesaplanmış değil mi bu rakamlar..?-Elbette hesaplanmış..palavra değil! Bu kadarla bitmiyor olay! ..Yanan yakıtlardançıkan gazlar atmosferi de kirletiyorlarmış..Örneğin karbondioksit gazı birikmesi se-ra etkisi oluşturarak dünyanın ortalama sıcaklığını artırabilecekmiş! Kutuplardakibuz dağları eriyecek, mevsimler değişebilecekmiş!-Temmuz ayında bu yağmuru gör de, gel şimdi mevsimlerin değişmeye başladı-ğını düşünme!...Vallahi, insan ister istemez düşünüyor elbette...Elini Japon Sarmaşığı’nın yaprakların arasından dışarı doğru uzattı MustafaÖğretmen...yağmur şiddetini yitirmiş, çiseleme şekline dönüşmüştü.-Azalmış! ” dedi.. “Gel, hızla koşalım! ! Fazla ıslanmayız! ”... Yaprakların arasından çıkıp hızlı adımlarla Ali’nin Çay Bahçesi’ne doğru koşmayabaşladılar..*3-...Koşarken, pantolonun paçasına yapışmış, yarasa büyüklüğünde iri bir yaprakdikkatini çekti Özcan Öğretmen’in...Altına sığındıkları Japon Sarnaşığı yaprakla-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
rın-dan biri sandı.. Durakladı....eğildi....parmakları ile vurdu yaprağa hafifçe..Düş-medi yaprak..Ama kımıldar gibi de geldi 0na..Durdu..Dikkatle baktı..”Aaaa! diyefısıldadı elinde olmayarak.....Çünkü bu yaprak değil, yapak renginde kocaman yeşil bir kelebekti.....Ama uçmuyordu...Belki de uçamıyordu..karnı dikkati çekecek kadar şişkindi..Bir yarasa büyüklüğünde idi..*...Sağ elinin parmaklarıyla tuttu kanatlarından..kaçma girişimde bulunmadı kele-bek...uyuşmuş gibiydi....Mustafa Öğretmen şaşkın şaşkın bakıyordı 0’na..Yürüdü-ler...Ali’nin Çay Bahçesi’ne geldiklerinde en öndeki masada oturanların yanına o-turdular..Özcan Öğretmen masadakilere dönerek: “Konuğumla birlikte geldim! ”dedi..*....Özcan Öğretmenin parmaklarıyla tuttuğu ve kanatları duvar sarmaşıklarınınilk çıkan oymalı yapraklarına benzeyen kelebeğe şaşkın şaşkın bakmaya başladımasada oturanlar..Bir anlam verememişlerdi Özcan Öğretmen’in bu tavrına-0nu bir kavanoza koy, öğrencilerine gösterirsin! dedi biri....-Evet,dedi Özcan Öğretmen....Ama önce bütün gün bahçede uç uç böceği ve kelebek kovalayan kızlarıma göstermek istiyorum..dedi..ve sözü biter bitmez de naylon bir poşet istedi çaycıdan..Çaycı, içi görünen saydam poşeti getirdi..İçine koydu kelebeği Özcan Öğretmen......Yaklaşık onbeş dakika kadar sonra, poşet içindeki kelebek kıvranmaya ve ka-nat-larını çırpmaya başladı birden...Özcan Öğretmen ince bir çubukla bir iki delikaçtı poşetin birkaç yerinden...Kelebeğin kıvranan bedeninin arka ucundan orta boy mercimek tanesi büyüklüğünde, yeşil renkte yuvarlak bir cisimcik çıkıverdianiden....Korkudan pisletti! ,dedi, espriyi seven Zati Öğretmen.... İlk gözlenen bir olayın şaşkınlığı içindeki bakışlar önünde, kelebek bir tane daha çıkardı mercimek büyüklüğündeki yuvarlak yeşil cisimden.......yeşil cisimcikler görülebiliyordu saydam poşetin üzerinden.*...30-40 saniye aralıklarla bir tane daha..bir tane daha....bir tane daha..düştü po-şetin içine yeşil mercimeklerden....şaşkındı herkes bu olayı izleyen......Yumurtalar yapışkan galiba? dedi Zati Öğretmen..Baksanıza birbirlerine yapışı-yorlar gibi.....”Renkleri de yeşil” dedi fabrikatör Faik Bey..”yeşil yapraklar arasında kamufleolsun diye yeşil yapmış Yaradan..”..—Bunların da bilmediğimiz ne düşmanı vardır kim bilir? dedi Mustafa Öğret-men...Yoksa ortalık kelebekten geçilmezdi be!...Mustafa Öğretmene bu yargıyı yaptıran olgu, torba içinde biriken yumurtlarınsayısı olmuştu.....Düşünce merkezlerinin askılıklarına takılı kalmış soru işaretleri ile eğildi gözlerpoşetin üzerine...Hep birlikte saydılar poşette biriken yumurtaları....Yirmi dakikadayirmi bir tane yeşil yumurtacık birikmişti naylon poşetin içinde..*Tam bu sırada kelebeğin çırpınmaları kesiliverdi birden....Yan yatıverdi kelebek..İki duyargalı küçük bir dinazor kafasına benzeyen başının iki yanında, önden bakıl-dığında çatık, yandan bakıldığında sevimli ve meraklı iki bebek gözü duran gözleriaçıktı.. Bu durumuyla onu bir ipek böceğine de benzetebilirdiniz..*”Öldürdün kelebeği Özcan Hoca! Günaha girdin! ”..diye haykırdı biri..*4--Yok! ” dedi Özcan Öğretmen “Öldüğünü sanmıyorum..Poşetin birkaç yerine ha-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
va deliği açmıştım. Havasızlıktan ölmüş olamaz..Yumurtlamak ta onlar için doğalbir olay..Bu kadar kısa bir zamanda bu kadar yumurtayı sen yumurtlasaydım,sanırım sen debayılırdın...Durun bakalım hele....Nolacak, bekleyelim! ..Gerçekten de kelebek on dakika kadar sonra ayılıverdi birden........*...Özcan Öğretmen izin isteyerek hepsinden..”Kalkalım Mustafa Arkadaş! Kızları-ma göstermem gerek bu olayı.”dedi.....kalktılar.....Hızlı adımlarla Özcan Öğretme-nin barakaya kadar geldiler..İyi akşamlar dileyerek evine yöneldi Mustafa Öğret-men..*..Kızları ve anneleri Kıymet Hanım masada oturuyorlardı...Bahçe kapısından girer gir-mez Özcan Öğretmen’in elindeki poşeti fark eden büyük kızı Seray, soruverdikarşıdan:-Baba o ne?-Geliyorum kızım, göstereceğim dedi Özcan Öğretmen....İki küçük kız ve anneleri Kıymet Hanım meraklanmışlardı bu sözlerden..Ayağa kalktılar..babasına doğru koşarak, babasının bacaklarına sarılıverdi dört yaşındaki küçük kızları Pelin:-Baba o ne? Baba o ne?-Kelebek-Kelebek mi? ? ? Bakayım, bakayım!-Dur kızım, yukarda bakarız!-Babacığım azıcık bakabilir miyim?-Dur be kızım, geldim işte! ..Masaya oturalım..Orada bakacağız.Haykırdı büyük kız Seray:-Olmaz diyor baban, duymuyor musun? Masada gösterecek işte!-Kızlarının yanına çıktı Özcan Öğretmen..hemen gösterip elindekini, çabucak açık-ladı olayı...Büyük kızı Seray, küçük kızı Pelin, anne baba oturdular masa etrafına...Naylon poşeti, masa üstüne bırakıverdi, Özcan Öğretmen....İzlemeye başladılarhep birlikte...Bu arada, Özcan Öğretmen mercimek tanelerinin çoğaldığını farketti ama bir şey demedi..Demek ki doğum yolda devam etmişti.....Kelebek çırpınmalara devam ediyordu..ve çırpındıkça vücudunun arka ucun-dan yeşil mercimek taneleri çıkıyordu...Yumurtlama zaman aralıkları biraz uza-mış gibiydi ama bu kez ikişer üçer tane birden çıktığı oluyordu yumurtaların.....Ali’nin çay bahçesi’nde ortalama dakika da bir çıkan yumurtalar şimdi birazdaha uzun sürede çıkmaya başlamışlardı..Çıkan yumurtlar yine poşet içindeyuvarlanıyor ve mıknatıs çekmişçesine öteki mercimek tanelerine yapışıyor-du..Çocuklar ve olayı ilk gören Kıymet Anne şaşkındı..Tümünün dudaklarındaşaşkınlıkla karışık bir tebessüm vardı o an*Doğuruyor galiba dedi Özcan bey’in büyük kızı..-Kelebekler doğurmaz yumurtlar kızım,dedi Özcan Öğretmen...Bunlar yumur-ta..Ancak bu kelebeğin yumurtlama krizleri, memeli hayvanların doğum sancı-larına öy-le sine çok benziyor ki “Kelebek Doğuruyor demek yanlış sayılmaz”dedi Özcan Bey..Gülüştüler hep birden..-Baba kaç tane yumurtluyo bunlar?-Bilmiyorum kızım,ded Özcan Öğretmen-Ama sen öğretmen değil misin?-Öğretmenim de, öğretmenler de her şeyi bilmezler kızım..bekleyelim kaç ta-ne yumurtlayacağını sayarak öğreneceğiz..*5-.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Doğum masası etrafındaki hekim ve hasta bakıcılar gibi tüm gözler kelebeğindoğumu(!) üzerinde yoğunlaşmıştı....Doğum Partisi’nden arta kalmış olan ma-sadaki çerezlere bakan yoktu..Kelebek, ayağına kocaman taş düşmüş bir insan gibi kıvranıyor, kanatlarını sü-rekli çırpıyor, bir yandan da iki ayağını el gibi kullanarak teker teker yumurtala-rın çıkmasına yardım ediyordu..Poşetin içine düşen her yumurta, poşet içindeyuvarlanarak diğer yumurtaların yanına gidip onlara yapışıyordu...Poşetin içinedüşen yumurtalardan, adeta minik bir tesbih oluşmaya başlamıştı.. Bu tesbik33’ lük mü,yoksa 99’luk bir tesbih mi olacak, bunu zaman gösterecekti?....Bir süre sonra yumurtaları saydılar; tam kırk yumurta vardı poşetin içinde..”İnanılacak gibi değil “dedi Özcan Öğretmen-Bence de, dedi Kıymet Anne.Gözlem yapmaya devam ettiler..uzun bir sessizlikten sonra, kanatlarını titre-terek pııır...pıııır..pıır..pııır..pıır..pır...pııır..seslerini çıkara çıkara, çırpınışlarını sü-rdürdü yine..Çırpınışlar on-onbeş dakika kadar sürüyor, sonra birden duruyor..kelebek yan yatıyor.sanki dinlenmeye çekiliyor...on dakika kadar dinleniyor..Sonra yine çırpınışlarını sürdürüyordu.. -Başlangıcı le birlikte üç saatlik bir zaman geçmiş.. saat 22’00 olmuştu..ve po-şetin içinde tam 89 yumurta duruyordu...Özcan ve Kıymet öğretmen böyle birsonucu beklemiyorlardı..kelebeklerin bu kadar çok sayıda yumurtladıklarınıduymamışlardı.. şaşırmışlardı....Gözlerine inanamıyorlardı....Acaba 99 olurmuydu? *-Salalım, dedi Özcan Öğretmen...karnı küçüldü...uçmak istiyor gibi..-Salalım! dedi eşi Kıymet Öğretmen deSeray ilke Pelin de: “Salalım baba! ” dediler..Seray.”Yumurtalar ne olacak? diye sordu..-Onları otların arasına bırakırım kızım” dedi, babası..Sonra kelebeği i ncitmemeye çalışarak, daha büyük olan öndeki iki kanadından iki parmağıyla tutuverdi Özcan Öğretmen..ve masanın üzerine yavaşça bırakı-verdi kelebeği.... hafifçe sallandı önce kelebek..Sonra “sizi aldattım! ” der gibi hızla havalandı..Tavanda asılı duran, yanan ampü-lün çevresinde yarım tur attı...geriye döndü, deniz yönünde, elektrik direğinintepesinde ışıldayıp duran ampüle doğru karanlık içinde uçtu gitti.......Özcan Öğretmen’e öyle geldi ki mutluydu..Hiç beklenilmeyen bir anda, yaprak-lar arasındaki doğumhaneden, bir adamın pantolon paçasına düşmüş, Ali’nin Ye-ri’nde doğuma başlamış ve o adamın evinde, kızları Seray ve Pelin ile anneleri Kıymet Hanım’ın meraklı bakışları arasında doğumunu tamamlamayı başarmış,her canlı gibi yaşamının nerede noktalanacağını bilemeden özgürlüğüne doğruuçmuştu..Gerisi Allah Kerim değil miydi? ....*..Özcan Öğretmen ertesi gün, Mustafa Öğretmenle Ali’nin yeri’nde karşılaştı..Mustafa Öğretmen 0’na; dün gece kendisinden ayrıldıktan sonra, saat 23.00 sı-ralarında evlerindeki ampülün çevresinde dolaşan ve dünkü kelebeğe benzeyen- bir kelebek gördüklerini, ona sprey sıktığını, yere düşünce de bunun dünkü lo-husa kelebeğe tıpa tıp benzeyen yeşil bir kelebek olduğunu söyledi..*6-...Üzülmüş...hemen yıkamış onu..iyileştirmeye çalışmış..Ancak birkaç yeşil yu-murta yumurtladıktan sonra ölmüş yeşil kelebek.....Bunları şaşkınlıkla dinleyen Özcan Öğretmen, yeşil kelebeğin çektiği doğum
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
sancısınabenzer bir acı duyumsadı yüreğinde...Yanıtını hiçbir zaman çözemeyeceği birkaç soru takılıp kaldı yine beyninin as-kılıklarında! .....Ama dün gece, kelebeğin yumurtalarını nemli yeşillikler arasına bırakmış ol-manın sevincini de yaşadı gönlünde.....Bu davranışının, doğal dengeler üzerinde, bir su damlasının sağlayabileceğikatkı kadar katkı sağlayabileceğini bilse bile...............*...Öyküde geçen olay ve olayda adı geçen kişiler tamamen gerçek olan bu öykü25.temmuz.1992 tarihinde de kaleme alınarak, aynı yıl ya da bir yıl sonra KırmızıFare Çocuk Dergisi’nin açtığı öykü yarışmasına katılmıştır.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kelebek
Ne zaman seni görsem;
masumnazikkırılgan..
çocukluğum gelir aklıma
Elimde beyaz balonsokaklarda koşarım!
Ağaçlarda,duvarlarda ben varım
Yaşamın binbir rengi kanatlarımdadüşe kalka uçarım
Düşünmem ölümü bir an biletek, ölüme düşmanım!
Ve, yalnız savaşlardanbir de yılanlardan korkarım!……..***……09.01.2000.Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kemal Sunal
Tatlı Dillim-Yalancı Yarim-Canım Kardeşim-Oh 0sun-Güllü Geliyor Güllü-SALAKO-SalakMilyoner-Mavi Boncuk-Köyden İndim Şehire-Hasret-Şaşkın Damat-HANZO-HABABAMSINIFI SINIFTA KALDI-Hababam Sınıfı-SAHTE KABADAYI-Meraklı Köfteci-HababamSınıfı Uyanıyor-Kapıcılar Kralı-TOSUN PAŞA-SÜT KARDEŞLER-Şaban Oğlu Şaban-SakarŞakir-Hababam Sınıfı Tatilde-Güllüşah ile İbo-ÇÖPÇÜLER KRALI-Yedi YürekliŞaban-Köşeyi Dönen Adam-İyi Aile Çocuğu-İNEK ŞABAN-Avanak Abdi-Yüz NumaralıAdam-KİBAR FEYZO-Umudumuz Şaban-ŞARK BÜLBÜLÜ-Korkusuz Korkak-DokunmayınŞabanıma-Gol Kralı-Gerzek Şaban-Bekçiler Kralı-Devlet Kuşu-ZÜBÜK-Üç Kağıtçı-KanlıNigar-DAVARO-Talih Kuşu-Doktor Civanım-Yedi Bela Hüsnü-TOKATÇI-Kılıbik-En BüyükŞaban-Çarıklı Milyoner-ŞABANİYE-Postacı-Orta Direk Şaban-Atla Gel Şaban-Şendul Şaban-Şaban Papucu Yarım-SosyeteŞaban-KERİZ-Katma Değer Şaban-Gurbetçi Şaban-Yoksul-TARZAN RIFKI-Garip-DELİDELİ KÜPELİ-Davacı-Yakışıklı-Kiracı-Japon İşi-UyanıkGazeteciler-Öğretmen-İnatçı-DÜTTÜRÜ DÜNYA-Bıçkın-Polizei-Zehir Afiye-GülenAdam-KOLTUK BELASI-Boynu Bükük Küheylan-Abuk Sabuk BirFillm-Varyemez-PROPOGANDA-BALALAYKA..…Oynadığın filmlerdi…..Ben oynadığın filmlerin adlarını yazmaya yoruldumSen, bu filmlerde oynarken yorulmadınTürk Ulusu’nun, yedinci sanat dalındaki gururu oldun
Gelecek kuşaklarla bizim aramızdaÇocuklarımla benim aramdaBarış köprüsü kurdun..Sen, Türkiye’nin Charli Chaplin’iBelki deyalnız ülkemizin değil Dünya sesli-komedi filmlerininen büyük starısın..Vefatının onbeşinci yılındaHala seni izlerken yorgunluğumu unutuyorumNur içinde yat Kemal Sunal..Mekanın cennet olsun!Sonsuza kadar anılacaksın..Senaristlerinden, rejisörlerindenFilm yapımcılarından, kameremanlardanProdüktörlerden…Bütün oyuncu arkadaşlarındanVeSanatının olmazsa olmazları olanBütün seyircilerindenSana gönül dolusu selam..…..*…..03.temmuz.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kemankaş Kardeşler....Keşan'dan İnsan Manzaraları
“Kime niyet kime kısmet”İlyas Kemankaş öğretmenden...........................söz edecekkenKardeşiRecep Ağabey’le oldu sohbet...*...Recep Ağabey’in anlattığına göreKemankaş kardeşlerin anneleriFere'li mübadele göçmeniMünevver Hanım*İşte sayın Recep Kemankaşbu annenin Emine ve Hamideadlarında iki kızve üç erkek evladından ortancasıAtatürk’ün öldüğü yıl“yaz ortasına üç gün varken “.......................doğanlardanYani temmuz ayının sonundadünya yaşamına kavuşanlardan*Ama babası İlyas'ın HüseyinÇanakkale'de askerde olduğundanNüfus Kütüğü'ne iki yıl geç...........................yazılanlardanBaba Selanikli İlyas Hüseyin'inkalın kara kaşlarıhilal şeklinde olduğundan1934 yılındaki soyadı kanununa göreKemankaş soyadını alanSelanik göçmeni bir müslüman...Recep Ağabeyçocukluğunda, köyde ne yapılırsaÇamlıca'da onları yapan bir adam;çobanlık..çiftçilik..harman dövmekoyun gütme... falanHatta dediğine göreBeş kardeş olmalarının nedeniII.Dünya Savaşı yıllarındahükümete yol parası vermemekmiş............................vesselamÇünkü hükümet"yol parası" diye bir vergi çıkarmış...................... o zamanYa 6 lira yol parası verecenya da sekiz gün yol yapımında...................çalışacanAma beş çocuğun olursabunlardan muaf tutulacan*Baba Hüseyin Kemankaş ta
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
çocuklarını beşe tamamlamış...........göz açıp kapamadan!Böyle anlattı yetmiş sekizlikRecep Kemankaş Aga'm*Bir araKepirtepe Köy Enstitüsü’nübitirmeden ayrılankardeşi Hilmi Kemankaş’la birlikteKeşan’da zücaciyecilikbeyaz eşya ticareti de yapmışlar...................epey bir zaman1934 doğumluAğabeyi İlyas Kemankaş iseKepirtepe Köy Enstitüsü’nü...................bitirdikten sonraMecidiye, Paşayiğit, Çamlıca,İpsala derkenSon olarakRaşit Efendi İlkokulu’nunmüdürü olarak mesleğininoktalayan bir eğitici-yönetmen!....*.Emekli olduktan sonraKardeşler İş Hanı’ndave Yayla Tatil Köyü’ndebir ara büfe işleterekyaşam mücadelesine devam edenİlyas Öğretmen;konuşkanhoş sohbet bir öğretmen olaraksessiz sedasız gelip-geçti aramızdanRecep Ağabey ilesayın Hilmi Kemankaş'a gelince0nlar;Keşan Caddeleri'nde yürüyüş yaparakve sohbethanelerdegazete bulmacalarını çözerekve“Kimler geldi kimler geçti? ”................şarkısını mırıldanarakYaşam mücadelelerini.....sürdürmekteler halen..............*................10.03.2016..Keşan..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan'da Ay'a Seyahat Günleri
Yıl 1969Günlerden 20 temmuzNeil Armstrog, Maykıl Collins ve Edvin AldrinApollo 11 uzay aracıylaAy'a inecek bugün....Bu gün Ay'dainsanlık adına atılacak birkaç adımlainsanlık tarihinde yaşanacaken büyük teknolojik devrim..Bu yılardaTürkiye’desiyah-beyaz filmler oynatılmakta sinemalardaRenkliye geçiş başlamadı dahaApola 11dört günden beri yoluna devam ediyoruzayın zifiri karanlığında..Keşan’da Belen Hotel’in vitrinindeVe daha bir-iki yerdeki televizyonlarAy'a inişi verecekler anında....Develeryaklaşık onbeş-yirmi yıl oldu görülmeyeliKunduracılar Caddesi'ndekiArap Hasan'ın fırınında
Son yıllarını yaşıyor gibi öküz arabaları datraktörler, minübüslergörülmeye başlladı yollarda..Ama köylerde yaşayan milyonlarca köylüen az kırk bin köy öğretmenikırk bin köy korucusuve kırk bin imam...izleyemeyecek,insanlık adına gerçeğe dönüştürülen bu hülyayı!
Çünkü köylerde henüz yok televizyon olayı
Zaman, akşam üzeriYukarı Zaferiye MahallesiEski Mektep Sokak’taki evimdeyimBursa'nın ufak tefek taşları gibievimin önü1969 yılının 20 temmuz günü
“Anne ben de ay'a inişi izlemeye gidiyorum”, dedimKonuşmayı pek sevmeyen ninem patladı! :"Hadiii deli olma! ..otur oturduğun yerde!Ay nurdur….çıkılabilir mi hiç Ay’a?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0tur bakalım sofraya! ..."
Gönüller öylesine bağlanmış ki sinemalarafazla talep yok gibiydi bu mucizevi seyahatainsanlar sinemaya gitme hazırlığındaTV nun bulunduğu vitrin önü boş gibiydi adeta
Ama yine debu olaydan sonra yaygınlaştı siyah-beyaz TV larKeşan’da..
Görüntüler henüz tam net değil bu yıllardaKafesli antenler modaAz sağa….biraz daha….az sola....tamaaam!Sesleri çatılarda..
TV arkasındaki anten deliğineÇukulata kağıdı sıkıştıranlarÇatal-kaşık koyanlarHatta, tencere kapağı bağlayanlar..,Her evin çatısında komik manzaralarTıpkı vizontele filmi oynuyor sokaklardaÖzellikle hafta sonlarındaHemen hemen herkes çatılarda
1980 lere doğru renkli yayın yapan videolarçıktı piyasayaOrhan Gencebay veFerdi Tayfur filmleriZeki MürenVe Bülent Ersoy müziklerivideo ekranlarında..Arkasından geldi renkli TV lar..Birer birer kapattı kapılarını sinemalar..Sinemaların canına okuduTV denen bu sihirli kutular..Apolla 11 iniverdi ay’adünya'da beşyüzbin insanşaşkınlıkla izledi bu olayı anındaalkışlar yayıldı kaldıırmlara
İlk ayak basan Neil Armstrog oldu ay'a“Benim için küçükİnsanlık için büyük bir adım” diye haykırdı semayaBu ses yayıldı evrene dalga dalga..Ama inanmayanlar vardı dahaGerçekten ay'a indiler mi acaba?Soruları uçuşuyordu ortalıkta..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…..Üç astromot cevap verdi hep bir ağızdan:"Ay’ın dünyaya bakan yüzünden................................dünya'ya merhaba! ! "….20.temmuz.2015.-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan'da Zaman!
Zaman,sende bir başka tat verir damağımaGüneş aynı olsa da bir başka doğar banaGökyüzünün mavisi, ağaçların yeşiliÇam kokulu Korudağ cennetten bahçe bana.*Bir kaç küçük ot bile çayırdır gözlerimdeHavan, suyun, ekmeğin dermandır dizlerimdeSende dünyaya geldim, sende açtım gözümüTanrı'dan en değerli armağansın sen bana..*Luvi..Trak..Pers..Kuman..Makedon...Rus....Bulgar...YunanSenin tüm kalelerin bunları gördü Keşan*Zamanın kervanında sende çok şey değiştiHanları-hamamları yıkarak geldi geçtiKüçük bir kasabadan kocaman kente döndünÖnce atı,..deveyi..otobüs..taksi..gördün.
Artık geçmişte kaldı yıkık dökük günlerinEn güzel giysilerle donattık seni KeşanŞimdi damarlarında dolaşan bu taze kanBizlere büyük önder Atatürk'ten armağan.*Saros'un gözlerinde en güzel mavi dururKumunun sıcaklığı bedenimi kavururKırlarını süsleyen rengarenk çiçeklerinBir dost gülüşü gibi her an gönlüme vurur.*Sürekli güne bakan ayçiçeğe benzerim.Yad elde görmez olur sana hasret gözlerimTürkülerinle geçer uzaklarda günlerimGurbet elde, gezdiğim yollarını özlerim.*Sende saatler değil yıllar da çabuk geçer.Azaldı yollarında tanıdığım çehrelerSende zaman bir başka pencereden esiyorGördüğüm rüyalardan daha hızlı geçiyor.*Sanki senin bağrında birkaç ömür yaşadıkKandilden gaz lambası ve ampüle atladık.Herkeste bir daire, herkeste bir arabaFarkına varamadan bir ara çağ atladık.*Bir kuşakta zıpladık yerden yüksek masayaLambalı radyolardan geçtik bilgisayaraSusalar asfalt oldu Kalebayırı ormanKalburcu Bayırı'ndan bir başka şimdi Keşan.*Türkmen Sokak..Evrenos Bey..Karlık Sokak..ve Hamamİspat Cami...Tahta Cami..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hersekli’nin ŞadırvanFerhat Ağa.. Zincirli Han...Ali Ağa ve Hasan Han (Gagaburun)
Cumhuriyet Oteli'yle,Rasim Kahya Çanlı Han..Tayyip Bey Değirmeni ve de Ali YaramanAhh dile gelseler de anlatsalar bir akşam
Topkeşan, Celepkeşan ve de Mihnet-i Keşan!Sende yaşananları bilmem nasıl anlatsam!Sende esen rüzgarlar rüya değil bir destanSiyah-beyaz günleri yaşarken KeşanlılarÖküzlerle gelirdi Keşan'a köylü amcam*Dövenler ayırırdı buğdayı başağındanVe yeldeğirmenleri un yapardı tahıldanCumartesi Pazarı…dallıklar...panayırlarDört bir yandan gelenle şenlenirdi her zaman*Ali Şah Bey Çeşmesi ince ince akardıÇomoğlu...Kasap Çeşme..ara yola bakardıŞeyh Zati Sokakta’ki hapishane önündeBaşgardiyan Avkıran, bıyığını burardı
Sabah ve ezan vakti yollar sığır kaynardıSokaklar çiçek değil taze tezek kokardıHaseki Sokakta’ki Haseki Çeşmesi’ninKurnasından su değil sanki tarih akardı
Mahalle sığırtmacı sığırları toplardıÇömlekçiler topraktan testi çömlek yapardıRüstem Paşa Sokak’ta,Sarmaşıklı Çeşme’ninBorusundan akan su mahalleyi sulardı
Sonra, Koşu Yolu'nda o Mahkeme ÇeşmesiŞadırvan Camii’ne hayran hayran bakardıAma yağmur mevsimi ovayı sular basarSıtma-sarılık- verem....insanları kırardı
Keşan toptancıları, tüketim mallarınıKöydeki bakkallara kayıklarla taşırdı0smanlı’dan hatıra bu günler yaşanırkenEvler-oteller-hanlar bit ve pire kaynardı*Evrenos Bey Sokak’a yakın bir hamam vardıEski Hamama çıkan yollar eski ve dardıÜç yolun tam ağzında duran Acı Çeşme’ninGenişçe yalağında hep sülükler oynardı*Keşan’ı dört yandan kucaklayan babalarGarip Baba..Amel Baba..Rüstem Baba..Alemdar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hacı İlbey yanında kılıç sallamıştılarBunların alperen olduğunu unutanlarTürbelere her gece birer mum yakardılar*Kurduğu yuvasında anaç kuştu kadınlarHiç itiraz etmeden çocuk doğururdularBir yandan ev süpürür, bir yandan yemek yaparBir yandan çeşmelerden eve su taşırdılar*Şimdi bayram günleri yolları dolduranlarDemirciler Çarşısı …hasır ören komşularKahveler Önü'ndeki çeşmeden su alanlarCümbüş..davul..darbuka..keman,.zurna çalanlar“Kalaycı..” türküsünde “ mastika” oynayanlar
Rumeli’den zorunlu göç eden muhacırlarAtını, Çukur Çeşme suyunda sulayanlar“Neler vaar! ." nidasıyla yollarda dolaşanlar"Dondurma kaymaak.! " diye Keşan'ı çınlatanlarAraba ustaları ve bütün marangozlar
"Horoz şekeer! ”..pamuk helvaa! ..……………………taze çıtır helvalarSinema önlerinde “sütlü mısır” satanlarBir bilete üç film-dört film oynatanlarZemheri geceleri "..bozaa! .."yla ısıtanlar
Maçlarda, panayırda,Keşan Pazarları’ndaBuz dolu fıçılarda Bahar Gazoz satanlarGamsız Gazozları’nı testereyle açanlarDört mevsimin her günü, hep seni yaşadılar*Abadan pantolonlar dikerken Hilmi Amca'mAtlara nal çakardı Keşanlı Nalbant HasanHanların kapısında bekleyen develerleKimbilir ne masalsı günler yaşadın Keşan?*Duyar mısın,.............hanların bulunduğu sokaktanDevelerin çan sesi geliyor uzaklardanİzzet Molla saz dinler yaslanmış ta duvaraRumeli türküleri yayılır o sokaktan..*500 yıldır ayakta Hersekli Ahmet PaşaNe şifalı suyun var yaşatmaktasın halaHanların yıkılsa da kokusu hala dururVeli'nin kullandığı o çorba kaşığında*Hekimbaşı Abdülhak Molla da oralardaŞakacı üslubuyla hala o dar sokaktaOrhan Hançerlioğlu sıtmayla savaş yaparKeşan'ın eşrafıyla Keşan'ın Ovası'nda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Ve üstat Haldun Taner, en güzel yerimizde'Keşanlı Ali' ile her yıl sahnelerimizdeHer oyunun sonunda çekilip bir köşeyeHaldun Taner Parkı'nda çay içer Aliler'le.!*Hatırlarsın, bir zaman...............mahsun mahsun bakardınSağlam bir yerin yoktu, sargılarla yaşardın!0smanlı-Rus Harbi’ndeRus işgali yaşayıpBalkan Savaşları’ndaGülle yarası aldın
Gönderirken cepheyeYüzlerce evladınıBÜYÜK HARP’te kimbilir,Kaç cephede savaştın
Sonra İSTİKLAL HARBİKolay mıydı sanırsınKağnıyla, çarıklarlaSavaşmak, arkadaşım
0 eski resimlerdeGördüğün manzaralarBu günlerden kalmadırBenim güzel kardaşım!
Örnek; İsmail Ağa (Şapçılı)Ve de Ali YaramanMüftü Raşit efendiDaha pek çok kahramanİstiklal tarihime verirlerken şeref-şanGurur kaynağım olur Safiye Erol ablam!*Sonra İsmail Saraç, Zati Bey, GücüyenerAhmet Göksoy, Tayyip Bey, Yazır ve ErgenelerKeşan'ın temeline sağlam taşlar koyarakGemici'nin gittiği diyara göç ettiler*Zamanın sillesini yese de şimdi evlerSende hala can taşır o eski mahallelerMemi Çeşme, Cinali ve sülüklü çeşmelerBastonuyla yaşayan malul gazi gibiler
Ne Sarıkız Deresi, ne yalaklı çeşmelerNe öksüz çocuk gibi bakınan eski evlerGül yüzlü insanların bakındığı bahçelerKıran vurmuş bağ gibi kurudu birer birer
Yollarında gezinen yepyeni çehrelerle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bambaşka şekle döndü bağlarla bademlikler*Sepetimde yok artık dutluğunun dutlarıKokulu üzümlerin, Drama MasallarıBülbül de ötmez oldu bademlerin dalındaKerkenezler uçmuyor artık semalarında*Hemen öyle karamsar olma yeşil Keşan'ımBak.! Leylekler uçuyor çeltik tarlalarındaYalnız, "vııraak! " sesleri biraz azaldı gibiBaharı müjdeleyen leyleğin kursağında*Allı-morlu turnalar yine geçer göğündenYalnız türkü dökülmez turnaların dilindenBelki de telefonlar düşmeyince ellerden'Selam! ' getirmez oldu turnalar gurbet elden.*Dallık yerin değişti zamanın fermanındaSavrulan saçlar farklı lodusun harmanındaYine yemek yeniyor çamlarının altındaAma orda bakışan gözlerin değişiyor..!*Her tarafın temizken Cevizlik Dere'n kirliNeden çamurlu akar böyle Keşan DeresiKüçükken yüzdük diye sitemin mi var KeşanTasalanma, temizler onu da sende zaman..!........................*****..................09.ocak.2003..Keşan/Önder Gazetesinde yayımlandı19.ocak.2017 tarihinde şiir üzerinde değişiklik yapıldı*
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşanlı Aziz Nesin!
...Keşanımız her renkten, her meslekten başarılı insanlar yetiştirme-ye devam ediyor....“Dünya boş değil! ..” denir ya, bu gerçekleşiyor işte....Bir Aziz Nesin’imiz eksikti, 0 da var artık.! Şaka değil, gerçek!...Keşanlı Aziz Nesin’imiz, emekli öğretmen sayın Necmi Duygulu *.. Kayalı göçmeni ve Yukarı Zaferiye Mahallesi eski muhtarlarındanmerhum Veli Duygulu’nun oğlu olan sayın Necmi Duygulu, öykü veroman yazarı......Zamanın göstergesi 1960' ı gösterirken, şu an yıkılmış olan MedyaGazetesi'nin karşısında bulunan Safiye Erol Kız Meslek Lisesi'ninyerindeki köşede Altıntaşlı Emin Yavuz'un Bakkal Dükkanı ile, pazaryerine inen yolun sol tarafında uzun bir bacası olan elektrik fabrikası,onun karşısındaki köşede de, Halit Sayın'ın babası Hulki Sayın'ınbakkal dükkanı vardı.......Emekli öğretmen Gürol Durmazların ve Becerenlerin evleri de bubakkal dükkanının karşısında idi...0 günlerde buralarda çok az yer-leşim yeri bulunmaktaydı*...Ana -baba ile üç kız ve üç erkek kardeşten oluşan Duygulu Ailesi'ninevleri ise, şu an sayın iplikçi Mustafa Dinçer'in oturduğu, Safiye Erol KızMeslek Lisesi'nin yan tarafındaki betonarne binanın yerindeki, tek katlıkağgir ev idi..*..Sayın Necmi Duygulu, merhum Yaşar Göksoy öğretmenin başöğret-menlik yaptığı zamanlardaki Zafer İlkokulu öğrencilerindendi...Yani dev-re arkadaşlarımızdan... Aynı zamanda Erkek Öğretmen Okulu mezunlarından...*..“0kul yıllarında başladığım yazma eyleminin hızını, çocuklarımınbana armağan ettiği bilgisayara kavuştuktan sonra arttırdım veşu an basılı dört, basılmaya hazır yirmi kitabım daha var "”diyorNecmi Duygulu Öğretmen.Yanlış yazmadım, siz de yanlış okumadınız; söylediğine görebasıma hazır daha yirmi çalışması varmış sayın Veli Duygulu’nun*Kitapçılarda mevcut olan basılı yapıtları şunlar:1-Kiremitte Mantar (öykü)2-Şekibe Hanım’ın Günlüğü(Roman)3-Sevdamız (Roman)4-Görülmemiş Puroce (Roman)*...Ben, şimdilik sonuncu kitabını okudum..ve bayıldım! Sayın NecmiDuygulu’nun hayal gücü zenginliği çok iyi..Okuyucuyu sıkmadanokunacak, akıcı bir anlatım yeteneğine sahip....Konusu yırtma-yapıştırma, başkasından alıp kendine mal etmefalan değil...tamamen özgün...Necmi Duygulu’ya ait bir roman..En kısa zamanda okumanızı öneririm sizlere de....Keşan’dan bir Aziz Nesin’in çıktığının müjdesini veriyorum....Ellerine, beynine, emeğine sağlık sayın Necmi Duygulu....Bal yapmaya devam.*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çarşamba-keşan28.nisan.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kırağılaşmış!
Geceler ağlasın, günler ağlasınDolunay gözüne bulut bağlasınDökülsün yıldızlar boşa yanmasınSaçlarımda yıllar kırağılaşmış!
Kadehler dolsa da artık boşunaZaman çökmüş dostlar benim başımaÇiçekler renk koymasın taç yaprağınaAynaya baktım da gönlüm kırlaşmış!
Mevsimler boş yere çekmesin çileSöyleyin bülbüller konmasın güleAşıklar alsınlar sazını eleGönlümün kalemi kırağılaşmış!
26/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kırık Kanatlı MÜBADELE KUŞLARI.....Birinci Bölüm
…Bu öykünün her türlü telif hakkı şairin kendisine ve /ve ya temsilcisineaittir…Şiirlerde ve öykülerde geçen olayların izin alınmadan kopyalan-ması ve kullanılması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suç-tur… …………………..*……………..Öyle bir sevgili ki doğduğumuz yerNereye gitsek hep bizimledirNe iş unutturabilir onu, ne yar,ne nehirYüz kere aşık olsak, yüz yer dolaşsakUnutmak olanaksız, elimizde değilDönüp dolaşıp gireriz koynunaBazen özledikçe bazen yılda bir0 ilk aşkımızdır; unutulmazKoyun koyuna büyüdüğümüz; köy,ilçe,şehir..(A.K.E.).......
…………….ÖNSÖZ……………...................................-I-... “Akılda kalmaz, satırda kalır” diyerek, yazdığım ve tamamen gerçekolan bu öyküde, yukarıdaki dizelerde dile getirilen,doğduğum yerdekiyaşantıılarımla ilgili anılarımı sunu yorum sizlere…..Hemen belirtme-liyim ki bu anılar, kendi yaşantılarımın belleğimde bıraktığı izlerle veyakın çevremden dinlediklerimle sınırlıdır....……*…..21. asırda; telekominikasyon,uzay ya da bilgi çağı gibi adlarla ad-landırılmaya çalışılan bu çağda, anılarla uğraşmanın ne gereği var? ”diyenlere de Nasreddin Hocamızın şu fıkrasıyla yanıt vereceğim........Eşeğe ters binen Hoca’ya sormuşlar…....."Hocam, eşeğe neden ters biniyorsun? "Nasreddin Hoca’nın cevabı ilginç:....."Nereden geldiğimi göreyim diye", demiş..……..*......Son yıllarda, doğduğum ve çocukluğumu geçirdiğim mahalllemedoğru yaptığım gezide, doğup büyüdüğüm “baba ocağı’m” ile birlikte,bir çok can komşularımızın evlerinin yerinde olmadıklarını gördüm....Savaştan çıkmış mağlul gaziler gibi yerinde duranların ise, kapısız-ba-casız, penceresiz birer virane halinde olduklarını belirledim.……….*.....Testi ile su taşıdığım çeşmeler kurumuşlardı....Hatta bazılarının ye-rinde yeller esiyordu… Demek ki evrensel değişim rüzgarı, doğup büyü-düğüm sokaklarda da hükmünü sürdürmüş diye düşündüm......Üzerlerinde oturduğum kocaman duvarlar, çaputtan top koşturdu-ğum taşlı sokaklar, kapı önlerinde beştaş, dama, saklambaş, körebe,çelik-çomak, dakmen, kılıç, sporcu oynadığım çocukluk günlerim yokoldu ha! …Yok olmamalı idiler…...Olamazlardı! ….…..Attığım her adımda Ömer'in, Tahsin'in, Nurettin'in, İbrahim’in, Mus-tafa’nın, Hüseyin’in, Abidin’in, Halit’in, Çetin’in, Fethiye Ablamın, İhsanAğabeyim’in, Firdevs-Feride ve Çetin kardeşlerimin, Ziynet Ablamın,Emine Teyzem'in ve evlatları; Adnan, Türkan, Şükran, Neriman veHatice'nin ve çok değerli komşu kızlarımız Sıdıka, Aynur ve Ayşe’nin,Lütfiye Nine'nin, Zehra ve Nazmiye Teyze'nin sesleri geliyordu kulak-larıma!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
……….*....Evler, sokaklar, insanlar değişmişlerdi ama, anılarımız yaşamalı idiler.. Atatürk Cumhuriyeti’nin ilk kuşakları olan ebeveynlerimiz ve onlarınçocukları olan bizlerin alınterleri, acıları, sevinçleri, kahkahaları vardıbu sokaklarda....Yok olamazlardı! ...Bunun için yazdım..…Bunları yazarken, kuşkusuz içinde doğup-büyüdüğüm en yakın çev-rem olan aile ocağımdan hareket ettim..……….*.....Hayata sıfırdan başlayan kanatları kırık mübadele göçmeni iki çocu-ğun, kurdukları yuvada, yaşama dört elle tutunma mücadelerindenyola çıkarak, bir nebze de olsa diğer mübadele göçmenlerinin yaşantı-larını da değinerek, o günkü yaşamın rengini ve kokusunu duyumsat-mak istedim...Televizyonlu, bilgisayarlı cep telefonlu bir dünyaya gözlerini açan çocuk-larımızın; dedelerinin, ninelerinin, anne ve babalarının yaşadıkları günleride bilmelerini ve hayal etmelerini arzu ettim........Çünkü kağnı ile, öküz arabaları ile yola çıkıp bindirildikleri tren ya davapurlarla yerleştirildikleri yerlerde yeniden kök salmak, çoğalabilmek, kanatlanabilmek, kendilerini buralara uçuran Atatürk Cumhuriyeti’ningelişmesine-yükselmesine katkıda bulunmak ve bu günleri oluşturmakiçin çok alınteri dökmüşler, nice sıkıntılara katlanmışlardı..........Bunlar yazılmalı ve bilinmeliydi….Bu duygularla yazdım..……………..*.........Yunus Emre’nin sözlerini özelleştirerek diyebilirim ki.........İlim ilim bilmekti..........İlim kendin bilmekti.........Biz kendimizi bilmezsek.........Bu nice okumaktı..…… Dününü bilmeyen yarınını sağlıklı öremezdi...O halde onların torunla-rı olan yeni kuşakların geçmişlerini bilmeleri gerekiyordu....Bu düşünceile yazdım...........Umarım yararlı bir çalışma olmuştur.................*...................... …………………ESKİ MEKTEP SOKAK...Eski Mektep Sokak, bu anlamlı adını, Cumhuriyet öncesinde Rum Ço-cukları'nın dini eğitim aldıkları, iri kesme taşlardan yapılı, üç-dört katlıapartman yüksekliğinde görkemli bir binadan alır.........Binanın iç merdivenleri, yürürken insanı rahatsız etmeyecek ve kişiyezenginlik duygusu duyumsatacak tonda "gıcıır..gıcıır.." sesler çıkarantahta basamaklardan yapılmıştır..Binanın yola bakan tüm pencerelerin-de demir parmaklık bulunur.......Bu binanın önünden geçen sokağa, Eski Mektep Sokak denir..………….*....1930 lu yıllarda Ahmet, Cevat ve İsmet Kaya kardeşlerin babaları olanŞükrü Kaya Ailesi’nin, 1960 lı yıllarda da Hayrettin Gürsel ve eşleri İkbalHanım Teyze, Hayrettin Gürsel Amca'nın anneliği Havva Hanım Teyze veçocukları Vedat, Erdoğan, Erdinç ve Hatice’nin birlikte yaşadıkları veHayrettin Amca'nın kardeşi Necmi Gürsel ile komşuluk yaptıkları binadırbu bina.........*...Yeniden ev yapma, aslında hazine arama bahanesiyle 1970 li yıllardayıkılan ve hala yeri boş duran bu güzel taş binanın bir tarafı Hilmi Konu-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
lar ile Hilmi Banguoğulları'nın, diğer tarafı ise “Mustafendiler’in BahçeliEvi'"ne bakar.......Binanın önünden geçen doğuya doğru uzanan bu sokak Mustafendi-ler'in (Mustafa Gökalpler'in) evlerinin önün de çatallanır.......Çatallardan biri Kayalı Mahallesi Camii'ne (kahvelerönü'ne) , diğeriBekçiler Sokak’ına uzanır.......Bekçiler Sokak’a doğru uzanan Eski Mektep Sokak üzerindeki 8 nu-maralı ev, babamın ihtiyat askerliği arkadaşı Yusuf Katıksız Amca ilebirlikte yaptıkları tek katlı, samanlı çamur harçlı, kiremit kaplı “baba oca-ğı”mdır.......Ben 1950 yılının yılbaşı gecesi, evimizin kırmızı kiremitli alçak damınalapa lapa kar yağarken bu evde doğmuşum...................................*....Yılbaşı gecesinin ertesi günü, Rasim Ergene'nin Eski Gelibolu Cadde-si’n deki manifatura dükkanına giden babam: "Allah bana akşam koçgibi bir oğlan hediye etti! " diyerek paylaşmış sevincini dükkandakilerle...ve az ilerdeki "Şakir Ağa'nın Sali "lakabıyla anılan kahveciden o gününmeşhur dibek kahvesinden getirtip hep birlikte içmişler......…. Babamın teşhisi doğru olmuş olmalı ki, çocukluk ve gençlik yaşamımboyunca çevremdeki insanlardan büyük sempati gördüğümü söyleyebi-lirim.....….Öğlen yemeğine doğru babam, aynı cadde üzerindeki Sali Büyüke-renler'in lokanta dükkanına giderek, bir tabak nohutlu pilavla, bir tabakyoğurtlu ıspanak ziyafeti çeker kendine.............*.........Diğer sokaklarda olduğu gibi bu sokakta da, bizim ev hariç diğer ev-lerin tümü Rumlar’dan kalmadır....Arka yan duvarı “kilise bahçesi”ne dayalı ve Eski Mektep Sokak'ınabakan yaklaşık on-on beş metre uzunluğunda bahçe duvarı bulunan, evi-mizin tahta kapısından dışarıya doğru adımınızı attığınızda Eski MektepSokak'ına çıkmış olursunuz……….*....Sokağın sağ tarafı, sekiz-on metre ilerde Bekçiler Sokak’la kucakla-şır…. Mübadele göçmeni olan ve pazvantlık mesleğinden emekli Mu-rat Vardar Amcalar’ın, mübadeleden kalma taş evleri, hem bize hemde Bekçiler Sokak'ına doğru gülümser...…..Bu evin, içinde badem ağaçları bulunan geniş bahçesini, çepeçevre, insan boyundan yüksek taş bir duvar çevreler…... Duvarının içinde kalan taş evin geniş bahçesinde Murat Vardar Amcaİle oğlu Nazmi Vardar ve kızı Zehra Dinlersöz Teyzeler otururlar...Mu-rat Amca'nın eşi Lütfiye Nine de hemen her gün, Bekçiler Sokak'ına ba-kan demir parmaklıklı küçük camın arkasındaki divanda oturup, yoldangeçenleri gözlemler……Pek çok Rum evinde olduğu gibi, bu evin bahçesinde de kuyu bulunur……..*....Murat Amcalar'ın Evi'ni çevreleyen devasa duvarın karşısında ÖzcanKurt'lar, güney tarafında dülgerlikle geçinen Nebi Uysal ve Ferhat Uysal kardeşler yaşarlar…….Ergin ve Yaşar Ferhat Amca'nın, Mustafa, Bayram, Ahmet ve Ayşe,Nebi Amca'nın çocuklarıdır…Ergin ve Yaşar ilerleyen yıllarda inşaatteknikeri, Ahmet; rahatsızlık geçirerek, engelli yaşamaya mahkumolmuş, Ayşe mutlu bir yuva kurarak mükemmel çocuklar yetiştirmiş,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
arkadaşım Bayram da dondurma imalatçılığı işiyle hayata tutunmayaçalışmıştır....……*…….... Murat Amcalar'ın Evi'nin batı yanında da, 1948 -1950 yıllarının MilliEğitim Bakanı ve aynı zamanda eski Edirne Senatörlerinden HasanTahsin Banguoğlu’nun köyü olan Radiboş Köyü imamı Molla Hasan’ınoğlu Rıza Soysal Dayım'la, çocukları Ziynet ile Kıymet ablamlar veağabeyleri Selahattin Soysal Dayılarım ikamet ederler...…….*.....Rıza Dayım'ı her gün bu sokakta, ayaklarından çıkarmadığı mestle-riyle Kayalı Camii’ne gidip gelirken görmek mümkündür.......Ziynet Ablamlar, görüntüsünü hala koruyan bu evi, 1956 yılında, bu -evin bahçesinde ördüğü hasırları satarak geçinen ve Yaşariye adındakızları olan Güllü Abla'dan satın alarak restore etmişlerdir.....……0 zamanlar bütün odalarının iç duvarlarının mavi-mor renkli çivitleboyalı olduğu bu evin karşısında Musa Dalgakıran Amca’nın Evi bulunur..………………….Bizim evle sırt sırta vermiş olan Musa Amca’nın Rumlardan kalma tek katlı taş evinde, çocukları Mustafa, Hamdi ve Fatma Dalgakıranlar,onların yanında da Mustafa ve Fehmi Ağabey'in babaları 0smanağalarömür tüketirler.....0smanağalar'ın sol karşısında, bir gecede bir yün çorap örmesiyle isimyapmış olan çorapçı Fatma Ablamız ve bayır aşağı doğru tam karşıda daİsmet Yıkılmaz öğretmenin dayısı Cambaz İsa Amcalar'ın evleri yer alır...………..*.....Bu evlerin önünden geçen sokakta oturan Çorapçı Fatma Abla'nınoğlu Terzi Ali Gökşin Ağabey ile Ayşe Hala'nın kızı Şaziye Abla, yıllarsonra, platonik çocukluk arkadaşlıklarını evlilikle sonuçlandırarak hemkendilerini hem de mahalleliyi mutlu etmişlerdir.............*.....Cambaz İsa Amcalar'ın karşısında da Besime Ablalar, Atike Ablalar,Şiptar Aliler, Yunus Batular, bakla-kabak gibi sebze yetiştiriciliği ileuğraşan Aziz Aga'lar(Çelenler) , devamında da Bozacı Hasan -Ramadan Aktaşlar,postacı Mehmet Gaytancıoğlu ve Nazif-Ömer Sarıçanlar otururlar.................*…..Bana öyle gelir ki bu mahalledeki evlerin tümü canlıdırlar! ...….Çünkü anlayana canlı gibi bakınır, canlı gibi konuşurlar adeta! .......Benim gözümde bu evlerin demir parmaklıklı pencereleri, gelip ge-çene bir şeyler anlatmak isteyen ve kirpikleri arasından bakınan birergöze benzerler........Bu yüzden binaların gelişigüzel yıkılmasına göz yummak bir canlıyıöldürmek gibi gelir bana...Örneğin; Cambaz İsa Amcaların evlerininbatısına doğru ilerlersek, İsa Amca'nın evinin hemen yanında, geçiminiat arabası taşımacılığı ile sağlayan Bayram Onur Amca'nın, Keşan Ova-sı'ndaki rençberleri izleyen evi ile, 0'nun evinin karşısında BayramAmca'nın kayın babaları burunsuz İsmail Aga lakaplı İsmail Sarp'larınevleri, bana, kısık göz kapaklarının ardından yola bakınan "hüt hüt" kuşları gibi görünür.....….*.İsmail Amca'nın büyük oğlu Hüseyin Sarp Ağabey de damatları terziAli Ağabey gibi terzilikle geçinir.....ve "İsmail Amca'nın Eşi'ne bütünmahalle halkı "Ayşe Hala" der..Ama neden böyle dendiğini de kimse
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bilmez..………..*.....Az daha ileride, Keşan Ovası'nı izlemekten bıkmayan asırlık çınarağacının gölgesinde sebzecilikle uğraşan ve iki yüz metre ilerdeki AcıÇeşme'den kovalarla su taşıyan Firdevs Ablalar’ın, Acı Çeşme’ninkarşısındaki bayırdaki Akif Erdimler’in yüksek duvarlı Evi,, MercanlıHüseyin Çelik Ağabeyler’in tek katlı evleri ile, arka tarafı kilise bahçe-sine bitişik eczacı Mehmet Ağabeyler'in yol boyundaki görkemli taşevleri, yoldan geçenlere "işt..işt" diye seslenir! ....………….*.....Yolun devamında, Dülger Fehim Yıkılmaz Amca'nın tek katlı, alçaktavanlı, bahçeli taş evi, eczacı Mehmet Ağabey'in görkemli taşeviyle birlikte, kilise bahçesinin dibinde nöbet bekleyen iki bekçi gibiönünden geçenlere gülümser! ..…………….*.....Fehim Yıkılmaz Amca bu evde, çocukları Feyzullah, Osman, İsmet,Gülsavaş ve Gülsevinç'le birlikte oturur........Bu evlerin önünden geçen sokak Taflan Sokak diye bilinir...Bu ad,0smanlı'dan kalmadır...Çünkü o tarihlerde bu sokaktaki bazı evlerinbahçesinde bol miktarda taflan bitkisi bulunmaktadır ve bir 0smanlıPaşası olan Bahrioğlu İzzet Paşa'nın soyundan olduğunu söyleyenve Keşan Ziraat Bankası'nın emektar şoförlerinden Mehmet SadıkGeneal Ağabeylerle Ahmet Us ’lar bu sokakta otururlar.………………*.....Bu yoldan geriye dönüp, doğru yolunuza devam edersenizCambaz İsa Amca’ nın yaptırdığı kuyuya, geriye dönmeden dosdoğruGiderseniz, bir-iki kilometre sonra Çukur Çeşme Sokak'a varırsınız...***...............Eğer, Eski Mektep Binası’na bizim evden ulaşmak isterseniz, evimi-zin kapısından yola doğru adımınızı atarak Eski Mektep Sokak'a “mer-haba” demeniz, sonra da yirmi metre kadar yürüyüp Karadayılar’ınve " Lofçalı” lakabıyla anılan Trigrat göçmeni Ahmet Uğuraçlar’ın evle-rinin önünden geçip, sol köşede Yenimuhacir Köyü'nün ilk eğitmenle-rinden Mustafa Gökalpler'in iri kesme taşlardan yapılı evini sollamanız gerekir.........*....Önünde, mızrağa benzeyen baş parmak kalınlığındaki demir çubuk-lardan oluşmuş çiti, demir parmaklıklarla çevrili pencereleri, arka bah-çesinde demir çıkrıklı su kuyusu bulunan ve kapı önündeki 20 metrekare kadar bir alanda; her bahar mevsiminde beyaz çiçekler açan akas-ya ağacı ile, dallarını mor çiçekli salkımlarla süsleyen kapı üstü bitkisi,Mustafa Gökalp Amcalar'ın Evi'ne ayrı bir güzellik katar..…Bu sokağı, 2010 senesinde antoloji.com’a kaydettiğim bir şiirimdeşöyle anlatmıştım....……..Mor Salkımlı Sokak……………..Ne zaman doğduğum sokağa girsemAnılarım us durmaz, sanki delirirBu viran sokağın diğer ucundaİlk önce o yüksek bina belirir……………*Şimdi tarih olan bu taş binada
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mübadele göçmeni çocuklar okurAnamın, taptaze anılarında…………….*Çocuklar, burada yarını dokur
“Eski mektep” denen bu dar sokaktaLozan’ı yaşamış canlar otururNazmiye, Nuriye...Raime ablaHer biri, var gibi karşımda durur…………….*Geriye dönüşlü taş bir tüneldenGeçer gibi geçince mektep dibindenBurnuma bir bahar kokusu gelir“Hatçe Hanım Teyze” nin Evi" önünden...Kapının önünde birkaç akasyaBu ışıksız sokağa canlılık verirEn yaşlı olanın genç dallarındaİri - mor çiçekli salkımlar erir ……………*..Akasyalı evin taş duvarındanYan yola, çıkrıklı bir kuyu bakarKalbimi yerinden sökecek aşkıGönlüm, bu yaşlı sokakta arar…………….*Koşarım ceylan gibi evime doğruKarşımda, taş örmeli uzun bir duvarBahçenin açık duran dar kapısındanAvluyu süpüren “anacım” bakar.……………*Artık bana yaban bu sokaklardaNe demir korkuluklar, ne de komşularSadece, yıllanmış hatıralardanMor-beyaz çiçekli salkımlar sarkar ……………*11.07.2010…………….......İşte bu sokağa adını veren “Eski Mektep Binası”, Mustafa Gökalp-lerin evini geçtikten sonra sağ tarafta, bulutlara doğru yükselir…….Bu binanın tam karşısında Karahisarlı Mehmet Kaya'lar ın kilisebahçesine dayalı geniş bahçeli evi yer alır...........*....Eski Mektep Binası,1924 yılında gerçekleşen mübadele öncesi,Türk-lerle Rumların birlikte yaşadığı günlerde Rum Çocukları ’nın okuduğu o-kuldur….Mübadeleden sonra mübadeleye katılmayıp Keşan’da kalanbazı Rum ailelerin çocukları da bu okula devam etmişler ancak kısa süresonra onların da Keşan’ı terk etmeleriyle bina, ev olarak kullanılmayabaşlanmış..…........*....Eğer, Eski Mektep Sokak’ına Çukur Çeşme tarafından girecek olur-sanız, Eski Mektep Binası’na ulaşmanız için, Çukur Çeşme karşısındakiköşede bulunan Keşan eşrafından İsmail Talih'in oğlu Erdoğan Talih'-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
in oturduğu yine Rumlardan kalma görkemli taş evini, ona bitişik; biratın değirmen taşını döndürmesiyle tahin elde edilen tahinhane’yive sola dönen yolun sol köşesinde Radiboş’lu Kazım Banguoğlu'nunbüyük oğlu, 1930 ların ünlü terzilerinden Hilmi Banguoğlu'nun ikikatlı evini ve yine bu evin karşısındak mübadele göçmenlerinden Ka-valalı Hilmi Konular'ın görkemli taş evini geçmeniz gerekir....……….*....Sayın Hilmi Banguoğlu bu eve, 1952-1953 lü yıllarda, kiracı olarak oturdukları ve büyük oğulları Koray Banguoğlu'nun doğduğu ÖmerYörükler’in Evi’nden gelmişlerdir.......İBu evin, Eski Mektep Sokak'a bakan penceresinden, karşılarında ki evin penceresinden kendisine doğru bakınan Lofçalı Hüseyin Uğu-rac'ı seyreden Koray banguoğlu, bundan böyle, Taflan Sokak ve Sakar-ya Sokak'tan geçenlerle, Çukur Çeşme Sokak'taki Çukur Çeşme'den,testi, teneke ve ovalarla su alan mahalleyi seyredecektir..……*......Eğer bu sokaktan geçecek olursanız,Hilmi Banguoğlu Amca’nın Ço-cukları Koray, Turay ve Nuray ile Hilmi Konu Amca 'nın çocukları Azmi,Ayten, Hakkı, Hüseyin ağabeyleri ve Mustafa'yı, işlerinin çokluğu nede-niyle kapı önlerinde göremeseniz bile, Koray-Turay ve Nuray’ıın anne-leri Refiye Hanım Teyze ile Hüseyin Konular’ın anneleri Aşure HanımTeyze’yi, evlerinin taş döşeli avlusunda bir şeylerle uğraşırken mutla-Ka görürsünüz.. ……….*...Bu köşeden, karşı tarafa uzanan sokak Taflan Sokak, sağ tarafa doğ-ru uzayan sokak ise Sakarya Sokak olarak bilinir...Sakarya Sokak'tayine mübadele göçmenlerinden manifatura ve mandıracılık işleriyle uğ-raşan Altıntaşlı İsa Yıldırıcılar, Rasim Kahya Hanı'nın varisleri Ali-Hüsnü-Batmanlar, hasır toptancılığı ile uğraşan Hasırcı Kemal-Niyazi Ağabey-ler (Hasırcı Fethiye Ablalar) , Keşan'ın namlı hocalarından NalbantHasanlar ve Mahmut Köy'lü Ahmet Kahya'lar otururlar...………*.....Daha da ilerde, Kunduracılar Caddesi’ndeki kundura dükkanına gi-dip gelirken, arada-sırada gördüğüm İsmail Sönmez Ağabeyler ika-met ederler...………………*.......Çocukluğum, işte bu evlerin çevrelediği sokaklarda geçti..Çünküben ve kardeşlerim Firdevs, Feride, Çetin, İsmail, Saadet ile İhsanAğabeyim ile 0'nun çocukları Alpay, Sanem ve Okay, öykümün başın-dan beri anlattığım Eski Mektep Sokak'ın Bekçiler Sokak'la birleştiğien son ev olan 8 numaralı bu evde yaşadılar..............Ben her gün, başımı uzatır uzatmaz, bu evin tahta kapısından çıkıpEski Mektep Sokak'ına “merhaba! ” dedim...….Bazan, Eski Mektep Binası'nın duvarlarının örüldüğü kirli çimen ye-şili rengindeki kocaman kesme taşların eklem yerlerinde oluşan piritebenzeyen maddeleri kopararak, bu taşları okşayarak ve üzerlerinekalp resimleri çizerek, Çukur Çeşme Bayırı'nı tırmanıp, Altıntaşlı HamitYavuzlar'ın (Kuzmanlar'ın) Evleri 'nin altından ve Mahmut Kemaller'inEvlerinin tam karşısında, üzerinde "C.H.F. 1929" yazan Tatlı Çeşme'-nin önünden geçerek, bazan da Kahveler Önü'ndeki yolu izleyerek CumhuriyetCaddesi’ne bakan kaldırım üzerindeki Zafer İlkokulu'na
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
gittim............* ….Dakmen, kılıç, körebe, beştaş, dama, istop, köşe kapmaca, sporcu,uzun eşek, tombala, mendil kaplama, sporcu, mors, aşık, çelik-çomak gibi çocuk oyunlarını hep bu sokaklarda oynadım……………*…...Zati Bey'e ait olan Eski Tekel Binası'nın yanındaki kocaman taş bina-da zahirecilik yapan Hüseyin Karadayı’nın eşi Nuriye Ablam’ın oğluÖmer Yörük’ün tekerlekli bisikletine bu sokaklarda bindim...….*….Attığım kartopu ile Ömer'in sol gözünü bu sokakta morarttım.....….Kil çamurundan yaptığımız toprak bilyelerle, ilk meşe oyununu busokaklarda oynadım...…. Kağıttan ve çaputtan yaptığımız toplara ilk bu sokaklarda tekme at-tım…....Arnavut Türklerinden Hasan ve Ramadan Aktaş Agabeyler'in güğü-münden dökülen ve kendilerinin ürettiği leziz Keşan Bozası’nı, ışıksızzemheri gecelerinde bu sokaklarda aldım.........Bu sokaktaki evimizde, gaz lambası ışığında ders çalıştım..…..İlk, bu sokaklarda düştüm, ilk bu sokaklarda güldüm, ilk bu sokaklar-da ağladım..……………*………….....Babamı ve henüz bir yaşını doldurmamış İsmail ve Saadet kardeşle-rimi kaybetmenin acısını ilk bu sokaklarda tattım.........Bu sokaklardan okula gittim…..Bu sokaklardan öğretmen oldum...................*...……………….*….1924 yılında, mübadele denen, karşılıklı antlaşmaya dayalı zorunlugöçle, Rıza Dayım'ın koruması altında Altıntaş Köyü’ne gitmeyip Ke-şan'a gelen beş yaşlarında yetim bir mübadele çocuğu olan annem,babaları aynı olan ağabeyi Rıza Dayım'larla birlikte Taflan Sokakla Sa-karya Sokak'ın birleştiği köşede, bulutlara doğru uzanan yüksek taş bi-nada yaşama tutunmaya çalışmışlar ilkin...………*…1955-1956 yılında, bu binada açılan dikiş-nakış okulu’nda, dikiş-nakış, yapmayı öğrenmiş olan Fethiye Ablam, bu bina ile ilgili olarak şunları söyler:...."Un ticareti ile uğraşan İsmail Talih’in Evi’nin arka kısmında; Eski Mektep Sokak, Taflan Sokak ve Sakarya Sokak'ın birleştiği üçyol ağzında, tam köşede bulunan taş binada, Keşan’ın dikiş-nakış oku- lu açılmıştı......Müdiresi Nazmiye Hanım’dı….Daha önce okula gitmedi-ğimden, bu okula koşarak gittim….…Bina'nın yanında Kavalalı Hilmi Konu ile karşısında Hilmi Banguo-ğulları’nın evleri vardı..…………….*.…..1955-1956’li yıllar da bu okula başladığımda 17 yaşlarında genç birKız idim..Üzerimde siyah önlük, boynumda oya işlemeli beyaz bir yakavardı…..Kapının üzerindeki okul tabelası Çukur Çeşme'ye doğru bakardı....Dikiş-nakış işlerini bu okulda öğrendim….Sonra babam, sanırım HilmiKonulardan bana ANKER marka bir dikiş makinesi aldı..".....Zafer İlkokulu’na başladığım 1957 yılında, binanın giriş kapısı üzerin-deki tabelanın hala yerinde durduğunu anımsarım...……..*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
......Bu binanın benim için başka bir anlamı olduğunu yukarda belirttiğimgibi sonraki yıllarda öğrendim...1924 mübadelesi ile 5 yaşlarındaki anne-mi, koruması altına alan Rıza Dayım’a, bu bina konut olarak verilmişti…......Annem, iki katlı olduğunu söylediği bu binanın bahçesindeki elmaağaçlarından yere dökülen elmaları topladığını ve ikinci katın pencere-sinden aşağıda oynayan çocuklara attığını anlatırdı…0 günün koşulların-da Keşan’da tutunamayan medrese eğitimli Rıza Soysal Dayım, bu evibırakarak çiftçilikle uğraşmak üzere Altıntaş’ın Köyü’nün yolunu tut-muştu....Çünkü, mübadele göçmeni olarak gelen insanların, çoğununçalışabilecekleri iş sahası azdı……..Hilmi Banguoğlu gibi terzilik zanaatını sanata dönüş-türmüş insansayısı parmakla gösterecek kadar azdı...Bu yüzden sayın Hilmi Bangu-oğlu, çok sayıdaki Keşanlı gence terzilik öğretmişti.....Ancak Ali RızaDayı'm gibi medrese tahsili görmüş, geldikleri yerlerde “efendi “olarakanılan insanlar, birinin yanında çırak olarak çalışmayı içlerine sindireme-mişler, köye giderek kara toprakla didişmeye karar vermişlerdi ……………..*....I.Dünya Savaşı ve hemen bunun arkasından yapılan Kurtuluş Savaşı’n-dan yeni çıkılmıştı.. Her taraf darmadağınıktı…Yokluk-kıtlık çoktu...Anla-tılacak gibi değildi...Keşan'ın alt yapısı yoktu....Bu yüzden mok taşımakbile bir meslekti....Evlerin mokunu bakraçlara asılı tenekelerle taşıyanlarvardı... Zanaat bilmeyen mübadele göçmenleri ancak tarımla uğraşabilir-lerdi.. Bu nedenle diğerleri de, köye yerleşmeyi tercih etmişlerdi...... ……..*….......1955 li yıllarda, bir gün, ablam dikiş-nakış okulundan gelir gelmezFirdevs kardeşimle beni giydirip, ellerimizden tutarak, bizi Akasya So-kak Bayırı’ndaki başka bir taş binaya götürdü.....Burası öğretmen Türkan ve Şükran Öngeller’in Evi idi..Yola doğru uza-nan beş ya da altı taş basamağı çıktıktan sonra, kocaman bir tahta kapıyıtıklattı ablam..Kapıyı Asiye Teyze açtı..………*....Tabanı geniş kayalarla döşeli holü geçerek çok geniş olan arka bah-çeye çıktık…Burada, bizi Ahmet Amca karşıladı…Fethiye ablam, benve benden iki yaş küçük kardeşim Firdevs, evin yüksek taş duvarı dibi-ne dizildik…..Ahmet Öngel Amca, fotoğraf makinesine bağlı siyah birörtü ye başını gömdü....Bir şeyler söyledi…”Dikkat! ...Tamam…” dedi.. Çıkıp gittik..........*..........Babamın yaşadığı zamanlarda yaşamış, Keşan’ın hırçın rüzgarlarındabeşli yeldeğirmenlerinin, çifte yeldeğirmenlerinin kanatlarının nasıl dön-düğünü ve o günlerin panayırlarını görmüş olan Ahmet Öngel Amca'nınçektiği ilk fotoğraf bu değildi bu kuşkusuz….Ama benim çektirdiğim ilkfotoğraftı....….....Sonradan Batman Ailesi'nin mülkiyetine geçen ve yanından geçenle-rin farkında olmadığı ama bulutların altından birbirlerine baka baka EskiMektep Binası'yla yıllarca platonik aşk yaşamış olan ve dikiş-nakış okulubinasının yerinde şimdi beton bir bina yükselmekte........................*…..Kısaca bu sokaklarda ben de yaşadım…..Şimdi, bu sokaklarda oturan-ların aklına gelmeyecek anılarım oldu... Ayağımdaki kısa pantolonlabu sokaklardan geçerek evimize su taşıdım...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
………..*...Zeki Müren gibi güzel sesim olduğunu sanarak, evimizi çevreleyen10-15 metre uzunluğundaki taş duvar üzerine oturup, ilk çocukluk şa-rkıları mı ve türkülerimi bu sokakta söyledim.....Örneğin;”Raftan aldım makası /Açtım gömlek yakası/ Bizim evden görünür /Sevdiğimin odası” türküsü ile “Mandaları karaman kaybolursan ara-mam/ Ben bir köylü kızıyım Keşanlı’ya yaramam..”......”Amcam kızınıvermezse muallim/ Turşu kursun fincana muallim”,......" A be ana niyeverdin beni kalaycıya /Kap kalaylamıyor/ yama yapıyor vayv ay! "türkü-leri, bu türkülerden aklımda kalanlardan bazılarıdır…..* …. Çukur Çeşme Sokak’ında Hayrettin ve Alaattin'in anneleri Nebiye Abla'-yı evinin önünü süpürürken ve babaları Arabacı Kadir Gezerler Amca'ylakomşumuz Bayram Aga'yı bu çeşmenin yalaklarında atlarını sularlarkenizledim.....……Bu sokakları adımlayarak, Çukur Çeşme Sokak'ın beş yüz metre ileri-sinde, Sabri Küçükyıldırımlar'ın Evleri'nin karşısındaki fırıncı Ziya Ağa bey'den ekmek aldım...…..Batı ucunda Gelibolu'ya doğru uzanan Anafartalar Caddesi üzerindekifırıncı Hilmi İşbaşar Amca'nın fırınına, ablamla birlikte, penevitle ekmekgötürüp-getirdim..........1958 yılında Fethiye ablamı, 1971 yılında de İhsan Ağabeyimi ve dahasonra Firdevs ve Feride kardeşlerimi yeni yuvalarına, işte bu sokaklardanyolladım.....…...Firdevs, Feride, Çetin kardeşlerim ve ben, bu sokaktaki evimizde okur-ken yüksek okul ya da üniversite tahsili yaptık...…...Babam Mısırlıoğlu İsa’yı 05.nisan 1964 pazartesi günü, bu sokaktakievimizden Tepe Mezarlığı'na uğurladım...…..Hatta, gözlerimi bu sokaktaki evimizde dünyaya açtım..…..Kısaca, neyin ilki varsa, hepsini bu sokaklarda yaşadım...………………………..***……….....1950-1960 arasındaki zaman dilimine göre anlattığım Eski MektepSokak’ın görüntüsü şimdi tamamen değişmiş durumda........Yalnızca Ahmet Uğuraçlar’n evi, eski görünümünü korumakta...Bunların dışında, bizim evle, arka bitişik komşumuz Mustafa Dalgakı-ranlar’ın, Osman Ağalar’ın (Özkayalar'ın) ve 1950-1953 li yıllarda Refi-ha Hanım Teyzeler’in (Banguoğlu) de bir süre oturduğu ve oğullarıKoray'ıın doğduğu ev olan yan komşumuz Ömer Yörükler’in çok genişbahçeligörkemli taş evlerinin yerinde yeller esmekte...........Mustafa Gökalp Amacalar'ın evleri ise tarih olmak üzere..…..Eski Mektep Binası'nın karşısında oturan Karahisarlı Mehmet KayaAğabeyler'in bahçesine yepyeni bir köşk dikilmiş….Ayakta kalan bir çokevin için de oturanları bana, ben onlara yabancı.....……………*...Bir zamanlar, bu duygularımı dile getiren şu şiiri kaydetmişim anto-loji.com'a, ESKİ SOKAKLAR adıyla.......***..... Yine geçtim koştuğum dar sokaklardanGül pembe dudaklı mor zamanlardanKomşular neyse de, evler yok olmuşİki damla yaş aktı yanaklarımdan……………..*……..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Binalar yaşlanmış, duvarlar yıkıkMor çiçekli akasya'm hayata bıkıkSokakların adı da değişmiş yazıkNecmi Ağbi, Karadayı....baktım yok artık
Anacığım hiç olmazsa sen çık azıcık!…………….*……..Dut ağacım kurumuş, evler perişanÖmer, Tahsin, Hüseyin... nerdesiniz caan?“Elma dersem çıkın, armut'ta saklan! "
Dinledim, ses çıkmadı yuvalarındanSilindir geçmiş gibi sokaklarımdan..……………*Baktım bahçede yok Lütfiye nineSokakların çamuru hep aynı yineEy Bekçiler Sokak, bari sen söyleNereye gittiler can yoldaşlarım?.....................*Bizim kapı önünde soluklandım azSaçaktan buzlar sarkar, titredim birazBaktım da babacığım pazardan gelirGözlerinin içinde gümüşi bir haz……………..*….Eski Mektep Sokak, n'oldu taşın?Kilise bahçesi mi aldı kuşlarım?Bak hala kurumadı çocuk yaşlarım Söyle bana nerede arkadaşlarım?..……………*Cevizim, bademim, iğde ağacımPeki size ne oldu, ses verin canım!Ben, başka sokağa mı geldim kardaşımNerden esti bu rüzgar, dönüyor başım!.……………*Dedim ki: öyle şaşkın bakmayın banaNe Bağdat valisi, ne de veliyim.Çaputtan top koşturan, uçurtma yapanRükiye’nin kuzusu “Paşa Ali” yim...……….….*……."Ne ararsın hemşehrim? " Dedi bir adamSevindim, boş değil mahallem aman!Laf olsun kabilinden, sordum da beniDedi ki:-0 geçmedi bu sokaklardan!……………..*……Anladım: “yaşam” denen komedi budurAz ya da çok yaşa, yol aynı yoldurÖğüdüm: Ömrünü bal ile doldurEğer ki yazarsan hatıra olurYazmazsan rüyadır yaşadıkların……………*……….23.02.2009.pzts.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
……………*....Aynen bu şiirimde dediğim gibi, baktım da, yok olan bu evlerin sahip-lerini serçeye benzetmiş olmalılar ki, evimizin önün den geçen sokağı-mın adını “Serçe Sokak” koymuşlar bile..Bekçiler Sokak ta Zirve So-kak oluvermiş........Bekçiler Sokak’la bizim evin bulunduğu yer Keşan’ın en yüksek yeriy-di.. Evlerin kiremitleri ile Keşan Ovası’nı buradan izleyebilirdiniz......Murat Vardar Amca, bu Sokaklarda bekçilik yaptı...Postacı MehmetGaytancıoğlu Ağabey, asker mektuplarını Zirve Sokak'ına değil, Bekçi-ler Sokak'ına getirdi...Yani yaşama yeniden tutunabilmek, kök salabil-mek, üreyip çoğalabilmek ve Atatürk Cumhuriyeti'nin gelişmesine-yükselmesine katkıda bulunabilmek için, buraya kondurulan kırık ka-natlı mübadele kuşları bu sokakların tozlu yolları, minik taşları ve ev-lerin taş duvarları üzerine ne hatıralar bırakmışlar nice alınteri akıtmış-lardı....Anılarımın hala cirit atığı bu sokak’a ister Serçe Kuşu, ister Züm-rüd-i Anka Kuşu, ister Ebabil Kuşu, kısaca hangi kuşun adı konursakonsun, buralara yolum düştükçe ve ömrüm oldukça, bahçesindekidut ağacın altında da çocuklarına yemek hazırlayan Raime Ablama,mor salkımlı akasya ağacının altında oturan matematik öğretmeni ve Atatürk Ortaoku’lu’ndan öğetmenim Ayten Hanım'ın anneleriHatice Hanım Teyze’ye, evlerinin taş döşeli ayat’ının Eski Mektep So-kak'ına bakan pencerenin arkasındaki divanda oturan Bükem ve Emi-ne Abla'ya ve Ömer'in anneleri çok hanımefendi insan Nuriye Ha-nım Teyze’ye "kolay gelsin komşu teyze! " diyerek geçeceğim..………………….*......ve yaşlı bir kızılcık ağacının dalından yapılmış bastonuyla kapımı-Zın önünden geçerek ablası Lütfiye Nibe'yi cuma ziyaretine giderken,küçük bir çocuğun bile başını okşayıp hatırını sorabilen Lütfiye Nine'-nin kardeşi Mehmet Çuhacı Amca'nın sokağa bıraktığı baston izleriniarayacağım.........Ziynet Ablamların Evleri'nin bir bölümde kiracı olarak kalan EmineTeyzem'in eşi Emin Aksu Eniştem'e: Enişte, teyzemden öğrendiğimegöre, Garip Baba Sokak, Hapishane Sokak, Tatlı Çeşme Sokak, ÇukurÇeşme Bayırı, Cumartesi Pazarı'nın köşesindeki Ev, Emine Şilitler’in(Özyılmaz) evlerinin karşısındaki Madam'ın Evi olmak üzere, bu,değiştirdiğiniz yedinci ev imiş......Bunun nedeni nedir?...Mübadele sonrasında size ev vermediler mi enişte? diye sorarak,bu olayın nedenini öğreneceğim..………..*.....Soğuk kış geceleriyle uzun yaz gecelerinde, kuzenlerim Tahsin, Nu-rettin ve Halime Soysal ’ın babaları ve Rıza Soysal Dayım'ın kızı Ziynet- Ablamın eşi Hasan Soysal Eniştem’den,duyulmamış öcülü-perili masal-ları dinleyeceğim! ….…Her yıl, ağabeyi Selahatin Soysal’ı ve ablası Ziynet Soysal'ı ziyaretegelen, Bursa-Yediselviler Mahalle Muhtarı Paşayiğit'li Hüseyin GürEniştem'in değerli eşleri, ablaların ablası Kıymet Ablam'n ellerinden,çocukları Mustafa ve Ferah'ın da yanaklarından öpmeye gideceğim..…………...*....Arka bitişik komşumuz Mustafa Dalgakıran'ın babası Musa Amca'nın,mola sırasındaki çatılmış asker tüfekleri gibi bahçeye dizdiği susam sap-larını neden böyle dizdiğini ve oğlu Mustafa Dalgakıran’ın evlendiği gün,evinin kapısından gerdeğe girerken, arkadaşları tarafından sırtının ne-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
den yumrukladığını düşüneceğim...............***...................Bekçiler Sokak'ının doğu tarafındaki ucunda, eniştem Hasan Ergin-ler’in evlerinin karşısında oturan Rafet Ergin’in ’babası Hüseyin ErginAmca’ya, belediye çöpçülerinin neden şapka taktıklarının soracağım.….Akasya Sokak Bayırı' nın en tepesinde Çorapçı Nezir Ağbi'nın evindenbaşlayıp Kahvelerönü'ne uzanan Akasya Sokak sakinlerinden “MacırSaliler” lakabıyla anılan Kadriye Abla'yı, eşi Kamil Abacı’yı ve KadriyeAbla’nın kız kardeşi Bahriye Abla'yı selamlarken, karşı komşuları öğret-men Havva Katıksız, kardeşi Ast subay Ali Katıksız, Nesrin ve NerminAblalar'ın birlikte oturdukları tek katlı taş evlerinin bahçesindekisaksılardaki ve saksı olarak kullandıkları gaz tenekelerindeki çiçeklerikoklayacağım....……………*….ve babaları Yusuf Katıksız Amca’ya,: ” Babamla birlikte yaptığınız İhtiyat Askerliği nasıl geçti? ..Sarkız Çayı’nın aktığı yerdeki SarıkızÇeşmesi’ni ne zaman yaptın? ….Keşan Halkı buraya neden Sarıkızdiyor Yusuf Amca? ....Diyeceğim……….*..Yusuf Amca’nın kardeşi ve komşusu, Kaymakam Ahmet lakaplı AhmetKatıksız Amca’ya, neden bu lakapla anıldığını ve bütün komşuların Ah-met Amca’nın eşine neden ” küçük gelin ”, eski terzilerden küçük oğluHasan Katıksız Ağabey’e de neden “Pomak Hasan” dediklerini sora-cağım..ve Hasan Katıksız Ağabey'in 1960 lı yıllarda, kova içinde sattığısütlü mısırları yetiştirdikleri mısır tarlasına gideceğim.. ………….*.....ve II.Dünya Savaşı yıllarında Akasya Sokak'taki komşularına, Rumlar-'dan kalma taş evlerinin geniş holündeki duvar üzerinde ve gittiği köyle-rdeki kahvelerin bir duvarına gerdiği beyaz çarşaf üzerinde İngiliz ko-medyeni Charli Chaplin ve ABD' li komedyenler Lorel-Hardy'nin filmle-rini oynatarak Türk İnsanı'nın, yedinci sanat ürünü olan sessiz filmlerletanışmasını sağlayan ve de onların vesikalık fotoğrafları çekerek gelece-ğe siyah-beyaz belgeler bırakan ve 1955 yılında, Akasya Sokak'taki evle-rinin arka bahçesinde evlerinin yüksek duvarı önünde çektiği fotoğra-fımızı bizlere, 1930 lu yıllarda çektiği beşli yel değirmenleri fotoğrafınıda Keşanlılar'a armağan bırakan merhum Ahmet Öngel Amca'yı, kızlarıdeğerli öğretmenler Türkan ve Şükran Hanımları minnetle anacağım....……….*…Hasırcı Elfide Ablayı, Kemancı Tahir'i, baba tarafından kardeş çocuk-larını olduğumuz Hatice Halam'ın çocukları Mustafa ve Hamit Ergin’i,Nebiye, Necmiye ve Azime ablaları, hasırcılık ve hamallıkla geçinenHüseyin-İsmail-Demir Denkçi kardeşleri, köylülerim terzi İbrahim veAhmet Arıtaşı kardeşleri, Altıntaşlı, Nazif Aga’yı, oğlu Ömer Sarıçan’ı,Rafet’i Yunus’u, Ahmet -Mehmet-Ayşe Uysal kardeşleri, Ayrangöz'ü,Özcan ve Suat Ağabeyleri, kızıyla erkeğiyle bütün çocukluk arkadaş-larımı; Sıdıka, Aynur, Ayten ve Murat Gürsel kardeşleri ve elinde taşı-dığı dolu kese kağıdı ve üzerinde siyah kaputuyla, Karadayı ve Lofça-lılar'ın evlerinin arasındaki bayırdan evimize doğru yürüyen yorgun ba-bamı,; gün aşırı annesi Lütfiye Nine’yi ziyarete giden Nazmiye Abla’yıve şırlan yağına buladığı, üzerine toz biber serpilmiş ekmek dilimle-rini çocuklara vermek için kapıda bekleyen ve; “Aliii, oyunun bitinceÇukur Çeşme’den bir testi su al! .. Kahvelerönü Çeşmesi'ne gidersen Mehmet Dayı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
'ndan da yarım şişe şırlanyağıalmayı unutma! ” diye ses-lenen Rükiye Annemi hatırlayacağım........*......ve öldükten sonra dahi, Rabbim izin verdiği sürece gelip bu sokak-arı ziyaret edeceğim.....Kahvelerönü Çeşmesi’nden su içip, Çukur Çeşme’deatlarını-ineklerini sulayan mahalle sakinlerinin torunlarınınneler yaptıklarını izleyeceğim....…Ruhları nura gark, mekanları cennet olsun…
……………………………..* ……………….ÇUKUR ÇEŞME SOKAK.....Bu sokak ta, adını, bu sokakta bulunan yalaklı çeşmesinden alır…..…Çukur Çeşme Sokak, rakım olarak, doğu yönündeki Cumhuriyet Cad-desi ile batısındaki Eski Mektep Sokak'ının daha aşağısında kaldığı içinbu ismi almış olmalıdır.......Terzi Nuri Ağabeyler'in (Diker) Evleri'nin Liseye doğru olan daracıkyan sokağında Faik Özcanlar, Emin Aksu'lar, Ali Ağalar (Azime Abla-ar) , baş katipler ve Fereli Emin Efendiler otururlar.......Çukur Çeşme Sokak’a bu adı veren iki yalaklı ve iki kurnalı çeşme,1980’li yıllara kadar hizmet görmekte idi..…………..*.....Terzi Nuri olarak anılan mahalle sakininin, mübadeleden kalma; de-mir kapılı, demir pancurlu kesme taş örmeli iki katlı evinin hemen yanın-da bulunan bu taş çeşmenin çocuk bileği kalınlığındaki metal borusun-dan yaz-kış buz gibi su akardı….Ancak kış mevsiminde çoğalan su mik-tarı yaz mevsiminde azalır, bu durum yazın mahallede su sıkıntısı yaşan-masına yol açardı......Mahalleli arasında bu çeşmenin suyunun Sarıkızkaynağından geldiği söylenirdi....…………………*.....Terzi Nuri Ağabeyler'in Evi'nde, belleğimde kaldığı kadarıyla Şaziye, Melahat, Asibe ve Nurhan kardeşler otururlardı...…………..*....Bu yıllarda evlerde çeşme yoktu....Yoğun bir su sıkıntısı yaşanıyordu.....Evlerinde su kuyusu olanlar, günün belli saatlerinde, zaman zamankapılarını komşulara açsalar da bu durum su sıkıntısını gidermeye ye-terli olmuyordu…Örneğin; Çukur Çeşme Sokak’ını kuzey ucunda yan yana evleri bulunanArife Hanım Teyzeler’in, Aşure Hanım Teyzeler’in ve komşumuz HaticeHanım Teyzeler’in evlerinin bahçesi’nde su kuyusu vardı..…... Ama bu durum kuyu sahipler için de sıkıntılı bir durumdu…İsteristemez “acaba kuyudaki su azalır mı? ..Biz de su sıkıntısı yaşar mıyız? ”endişesini taşırlar..………*…..Bu nedenlerle çeşmelerin önü boş teneke, boş kova ve testiden geçil-mezdi.....Bu yüzden günün erken saatlerinde, 1960 lı yıllara kadar Aba-cılar Caddesi’nde dükkanın olan manifaturacı İsmail Gökalp'in eşi Fethi'-ye Abla'yı,, yan komşuları lokantacı Erol Irmak Ağabey'in anneleri EmişAbla’yı ve yine, caminin tam önünde ki binada oturan Nadide Abla'yıbu çeşmeden su alırken görürdünüz.......En azından 1970 yılına kadar bu böyleydi..………………………*….Yalnızca onları değil, günün değişik saatlerinde Çukur Çeşme Sokak,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Lale Sokak, Taflan Sokak, Sakarya Sokak, Eski Mektep Sokak, BekçilerSokak ve hatta Akasya Sokak’ta oturan mahalle sakinlerinden herhan-gi birini,ellerinde testi ya da kovarla ya da tahta bakraçlara asılmış tene-kelerle bu çeşmenin başında görmek mümkündü..………..*....1960 lı yıllara doğru Bekçiler Sokak’la Taflan Sokak’ın birleştiği yerde, İsmet Yıkılmaz öğretmenin dayısı olan Canbaz İsa Amcaların evlerininkarşısındaki dut ağacının altında yapılan tek kurnalı mahalle çeşmesi ileKahvelerönü’ne yapılan,Upraklar Kahvehanesi’nin bitişiğindeki Kahveler-önü Çeşmesi hizmete girmemiş olsa idi,Y ukarı Zaferiye Mahallesi Halkı’-nın tamamını bu çeşmenin başında görmek mümkün olabilecekti...……*....Sabahın erken saatlerinde testilerini, kovalarını, tenekelerini, bakır kap-larını alan genç-yaşlı,kadın erkek, evlerinin içme suyu gereksinimini karşı-lamak için bu çeşmenin başında sıraya girerlerdi….Çeşmenin etrafı boşteneke ve kovalarla dolu olurdu..........Varlıklı ailelere ücret karşılığında, bakracına astığı tenekelerle sutaşıyan ve mahallede“sucu” lakabıyla anılan sucu Zehrabla’yı, sucuAtçeabla’yı, sucu Ayşe’yi ve sucu Naile Abla’yı da hemen hemen gününher saatinde, bakracına taktığı tenekerle birlikte bu çeşmenin başındagörürdünüz..…...Çeşme başında oluşan izdiham nedeniyle, bir testi içme suyu alabil-mek için çeşmeye gelen çocukların, tenekelerin tamamının dolmasınıbeklemesi gerekirdi.…Bu da bir kaç saat süren bekleme süresi demekti....….Bu durum zaman zaman bazı annelerin çeşmeye kadar gelmelerineVe “Alt tarafı bir testi su alacak bu çocuk! Bu masumu burada saatlerdir bekletmeye utanmıyor musunuz? ....Ayıp be! ”...... şeklinde bağır-malarına yol açardı.......Yaygın olmasa da,evlere çeşme alınmaya başlanıldığı 1965 li yıllarakadar, çeşme başlarından çevreye dalga dalga yayılan: -Dur mari, açıkgözlük yapma, sıra benim! -Nerden senin kız? ...Ben daha sabah ezanında koydum kapları bu-raya! ...sıra bende ayol! -0ff çekilin kenara be! ..Zaten amuzum ağrıyo! ..Alt tarafı bi testi dol–Durcam kız! ... Bağırışları, zılgıt gibi çevreye yayılır, yolun iki yakası bo-yunca sıralanmış evlerin kesme taş örmeli duvarlarından yankılanırdı........Kuşkusuz bu tür tartışmalara diğer sokaklardaki çeşme başlarında- da rastlanırdı…Çünkü bu yıllarda Keşan’da yeterli sayıda içme suyukaynağı yoktu..Var olan çeşmeler ise, Cumhuriyet kurulduktan sonrahızla artan nüfusun su gereksinmesini karşılayamıyordu..…………………..*......Şimdi ne zaman çocukluğumun geçtiği bu sokaktan geçsem; üzerinemermer manto giydirilmiş, kurnasına kilit vurularak susturulmuş, bu yüz-den yalakları kurumuş olan Çukur Çeşme’den çevreye yayılan kadın hay-kırışlarını ve at kişnemelerini duyar gibi olurum! ….……Çukur Çeşme’nin tam karşısında, görkemli taş evlerine giren yakışıklıErdoğan Talih Ağabey’i düşünürüm.......Kış mevsiminde Çukur Çeşme’nin Yalakları’ndan su içerken bıyıklarıbuz tutmuş mahalle ineklerine gülümseyerek bakarım! !……………*….Ve elindeki toprak ibriği ile boz renkli ineğinin arkasından Erdoğan TalihAğabeyler’in evinin yanındaki alçak taş duvarlı- tahta kapılı evine doğru iki
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
büklüm yürüyen yaşlı Ayşe Teyze’yi ve hemen O’nun evinin yanında,bir metre yüksekliğinde bahçe duvarı bulunan, iki katlı, kesme taş örgülü,görkemli evlerinin bahçesindeki kocaman dut ağacının altındaki kuyudansu çeken Feride Çuhacı Teyze'yi görür gibi olurum..………………..*.. …0nların yanında da, kapılarının önünde genellikle bir kamyon, dahasonralarıda traktör gibi tarım araçları bulunduran Celil Ağaları; kızları Se-vim ve Dr Naime Sürekçileri, daha ilerde eniştem Remzi Yıldırımın amcasıSabri Küçükyıldırım’ı, eşi Sabriye Abla’yı, çocukları Mustafa Ağabey’i, kız-ları; Sabiha, Gülten ve Meliha Ablaları düşünürüm.......Onların Evlerinin arka sokağından ana yola inip, Kunduracılar Çarşı -s'ındaki kundura dükkanına giden İsmail Sönmez Amca'yı gözlerim..………*..…Çukur Çeşme’ nin yanındaki evlerde oturan Alaattin ve Hayrettin’inbabaları Ahmet Amca’yı, akşam üzerleri evine dönmezden önce bu çeş-menin yalaklarında at arabası çeken gri atını sularken izlerim..……..*....Ve 1958 yılında, Drama-Radiboş Köyü İmamı dedem Molla Hasan’ın torunu, yani büyük oğlu Salih Soysal’ın oğlu Mehmet Soysal Dayım’ın, bu çeşmenin bitişiğindeki, Terzi Nuri Ağabey’in evlerinin altında bakkaldükkanını çalıştırdığı günleri anımsarım….............Çukur Çeşme Sokak’ından yukarıya doğru, Mahmut Efendi’nin(Yıldırır) , bitişik komşuları Ali Peynirci’nin ve karşılarındaki Kadir Bangu-oğlu’nun Rumlar’dan kalma kesme taş örgülü iki katlı taş evlerine doğru ilerledikçe, bu cadde üzerinde yanyana sıralanmış evlerden, örneğin: Dedeağaç Göçmeni Çamlıca Tarım-Kredi Koopetarifi Müdürü MustafaTezcan Amca'nın kızları Kadriye ve Fatma Ablaları kapılarının önündekikuyudan su çekerken, oğlu Abidin Tezcan'ı, mahalle arkadaşları HalitGökalp, Hüseyin Gökalp, Mümin ve Çetin Yüksel'le bilikte bu sokaktatop oynarken; Sucu Ayşe Abla'y, Halil özden’in akrabası Halil İbrahimAğabeyler’e ve Halit Gökalpler’in bitişiğindeki ara sokakta oturan avu-kat Fahir Giritlioğlu’nun Evi’ne teneke ile su taşırken, kapıları genellik-le kapalı duran Cinay Ailesinden birini öğlen yemeği için eve gelirken, Hüseyin Gökalpler’in Evleri’nin karşısında oturan ve Fahir Giritlioğluile birlikte çalışan Avukat Lütfü İrem’i evinden çıkarken ve resimöğretmeni olan mahalle arkadaşım Hüseyin Gökalp ’in babaları İsmailGökalp'in eşi Fethiye Abla'yı ve yan komşuları Emiş Abla’yı kapılarınınönüne çömelmiş kalaylcıya, kaplarını kalaylatırken ve yine karşı komşu-ları Nadide Ablayı, kapılarının önünden geçen halaççı'ya, çırçır makinesidediğimiz hallaç makinesiyle yatak ve yorganlarının pamuklarını kabar-tırırken uçuşan pamuk parçacıklarını izlerim...………*...İsmail Gökalp Amcaların evlerinin bitişiğinde, Eski Mektep Sokak’ınauzanan köşede, mahallemizin ramazan davulcusu Davulcu Yaşar Aga'yıramazan davulunu çalarken, onların karşısında demircilikle uğraşan veTürkan- Şukran Öngeller’in evlerine bitişik -geniş bahçeli evde ikameteden ve tarım araç gereçleri imalatı ve satışı ile uğraşan Roman komşu-larımız Altın ağalar ’ın da kapılarının önlerini süpürdüğü günleri düşü-nürüm...................................***.......................
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Çukur Çeşme Sokak ve çevresinde yaşayan bu insanların hemen he-men tamamı mübadele göçmeniydiler…1924 mübadelesi ile buraya yer-leştirilmiş Rumeli Göçmeni olan Müslümanlardandılar..Kimisi bir vapurabindirilip Geliboılu üzerinden kimi de tren yolculuğu sununda Uzunköprüüzerinden gelip buralara yerleştirilmişlerdi….……Çünkü bu yer değiştirme ne onların ne de buradan giden Rumlar’ınbeklediği bir şey değildi..…Ama gerek buradaki Rumlar’ın gerekse Bal-kanlarda’ki müslümanların bir arada yaşamaları olanağı kalmamıştı….…..Çünkü Balkan Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında her iki tarafta da çokacılar yaşanmıştı….,…. Örneğin; 1920 li yıllardaki Yunan işgali sırasında Anadolu’daki Rumlarİşgal kuvvetleriyle iş birliği yapmışlar, onlara yardım etmişlerdi...Bu unu-tulamazdı….Bu nedenle mübadele zorunluydu…..…Lozan Antlaşması işte bunu gerçekleştirmişti…..……..*Bu tarihi olayı da “Mübadele Gerekli miydi? ” şiirimde şöyle anlatmışım:…………..*………….Mübadele Gerekli miydi?….*…….Evet, gerekliydi!30.0cak. 1923 tarihinde protokole bağlanan24 temmuz 1923 tarihinde deİsviçre’nın Lozan kentinde imzalananLozan Antlaşması gereğinceİngiliz-Fransız ve İtalyanlar’ın gözetiminde
İstanbul, Gökçeada ve Bozcada Rumlarıdışındaki 0rtodoks Hıristiyanlarla,Yunanistan’da-Batı Trakya dışındaki Müslümanların, antlaşmaya dayalı;karşılıklı olarakzorunlu yer değiştirme olayının adıdır mübadele..mübadeleyeAnadolu’daki Ortodoks Türkler de katılmışlardı..Elbette mübadeleye katılanların hiçbirine sorulmadıyer değiştirmek ister misiniz? diye..Ama yaşanan acı olayların doğurduğu zorunlulukmübadeleyi getirdi elbette
Çünkü;Birinci Dünya Savaşı’nı sonunda imzalananMondros Ateş kes Antlaşması bahane edilerekİngilizler İstanbul’uYunanlılar İzmir’i ve Doğu Trakyayıİtalyan ve Fransızlar da Anadolu’yu işgal edince….İşgal ordularına karşı verilenUlusal Kurtuluş Savaşı süresince, yerli Rumlarişgal kuvvetlerine yardımda bulunmuşlarmüslüman halka çok kötü muamele etmişler;
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bazı müslüman Türkleri evlerde ve camilerde yakmışlarkadınların-kızların ırzına geçmişlerbinlerce Müslümanı babasız-dedesiz-amcasız-dayısızve sakat bırakmışlar evleri, camileri, köprüleri yakıp-yıkmışlardı
“YunanlılarınAnadolu’da;27 şehir, 1400 köyVe 98 bin ev yaktığı sabit olunmuştu..”
Anadolu, ateşler içindeydi
Cumhuriyetin ilk yıllarında çevrilenYeşilçam filmlerindeİstanbul ve köy görüntülerindeBu durumu görmek mümkündür.. …Her mahallede birkaç yetim ve öksüzeve malül insana rastlanılmaktaydı..Balkanlarda da komitacıların zulmü devam ediyordu
Savaş sonrasında,bu iki halkın, yaşananları unutupbir arada barış içinde yaşamaları artık olanaksızdı..…Kaldı ki,"Yunan Başbakanı VenizelosLozan antlaşmasından önceki yıllardamübadele fikrini ilk ortaya atanlardandı.."…..Kurtuluş Savaşı öncesindeherkes kartlarını açık oynamışbirbirine rest çekmişsavaş etmişve kumar bitmişti..
Mübadele kaçınılmazdı..
Mübadele sonrasında geridesadece kesme taşlardan yapılı Rum Evlerive bazı Rum Kiliseleri kalmamıştı..
Müslümanlar dayüzlerce yıl yaşadıkları vevatan yaptıkları Balkanlardaki verimli topraklarınıtarlalarınıbağlarını-bahçelerinitek ve çift katlı tahta evlerinisu değirmenlerinikoyunlarını-keçilerinimallarını-mülklerini
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
hanlarını-hamamlarınıcamilerini-dergahlarını-köprülerinihatta paralarınıkomşularını ve çocukluk anılarınıbırakmak zorunda kalmışlardı....Hatta mübadele edenlerin bir çoğubir gün geri döneriz umuduyla göç etmişlerdi
Ama mübadele ettirenlerin niyeti bu değildi.
Mübadeleden hemen sonraİki tarafta da,yaşanılan yerlerin çoğuzamanla yok edlmişlerdi
Örneğin Balkanlar’daYüzlerce han, hamam, cami-dergahyeryüzünden silinmişlerdi
Eski Milli Eğitim Bakanları’ndanEdirne Senatörlüğü de yapmış olanHasan Tahsin Banguoğlu’nunve aynı zamandadedem Molla Hasanın köyü olanDrama Kazası’nın Radiboş Köyü,Camisiyle, çeşmeleriyleVe binlerce mezarıyla birliktebugün yerinde yoktur mesela….Sonuç;mübadele,adı geçen ülkelerinkarşılıklı antlaşmaları sonucu gerçekleştirilenzorunlu bir tehcir olayı idi..Anlattığım nedenlerden ötürü gerekliydi..
Ermeni tehciri de buna benzer.Aradaki farkErmeni tehcirindekarşılıklı antlaşma olmamıştır
Olmamıştır çünkü;Ermeniler, Osmanlı vatandaşı idilerBirinci Dünya Savaşı sırasındaÇarlık Rusya'sı 0rduları'ylaFransızlarla birlik olmuşlarOsmanlı Devleti’ne karşıköy basma, yakıp-yıkma-katliam yapmaeylemine gerişmişlerdi…Hem devletin dirliğini-birliğini korumak
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
hem onlarınhem de Müslüman ahalinincan güvenliğini sağlamak için,Osmanlı yöneticilerinin almak zorunda kaldıklarızorunlu bir karardı tehcir..
Çünkü Birinci Dünya Savaşı devam ediyorÇanakkale’yi,Sarıkamış’ı yaşamış bir devletİsyancılara lokum dağıtamazdı!…Amaç içerde huzuru sağlamakmal ve can kaybını önlemekti..Ermenilerin gönderildikleri yerlerOsmanlı toprakları idi..
Savaş sonunda Osmanlı Devleti bu toprakları kaybedinceülke dışına sürülmüş gibi oldular..
unutmayalım ki,bu savaşı kazanmış olsaydı işgal kuvvetleri,ve de Yunan
Bugün Anadolu v e Trakya’da kalmayacaktıTürk-Kürt tek bir Müslüman
93 Harbi’nde veBalkan Savaşı yıllarında olduğu gibiAtaların, kendi kendini zorunlu göçe tabi tutacaktı
Yani bugün sen olmayacaktıney genç adam!ey genç bayan!……*Kyn:Sayın Adil Hacıömeroğlu’nun araştırmasından yararlanılmıştır……….*……….*Ve anamla-babamın, şiir diliyle anlattığım göç öyküleri de şöyle:Bir Mübadele Çocuğu’nun Yaşam Öyküsü……..*…“Çanakkale içinde vurdular beniÖlmeden mezara koydular beni”türküsü yakılmazdan üç yıl kadar önceYani 1912 yıllarında,Çatak Köyü Halkı’ndan Mısırlıoğlu Mehmet0smanlı neferi olarak gittiği askerlikten Dönmeyince geriyeAnası Azime’nin kollarında yetim kalmışMısırlıoğlu Mehmetoğlu İsa..Alınyazısında,yetimlikten sonra öksüzlük te yazdığından
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir süre sonra, İsa’nın Anası Azime de ölüvermişsalgın hastalıktan!
Bu yüzden, kömür gözlü İsa,Oluvermiş, koyun otlatan bir çoban..Kızılcık sopasını vurarak çarıklarınaKoyun otlatırken Vardar Ovası’ndaSöğüt dallarından yaptığı kavalını daYanık yanık çalarmış bu esmer oğlan..Tütün yaprakları labadaMısır koçanları daÖküz boynuzu gibi kocaman olurmuş o zaman
Bu nedenle omuzuna astığı tüfekletütün ve mısır tarlalarında bekçilik te yaparmışbu çalışkan kızan
“Arda Ovası’nın bereketi boldurBir ekişte anbarı doldurHalı gibi yayılır tütün yaprağıBoynuz gibi olur mısır başağı..”
Türküsünü mırıldanırken koyunların ardındanAzık torbasını da kekikle doldururmuş zaman zaman..Böyle günlerin birindeMübadele haberi gelince Ankara’dan“Yaşasın Mustafa Kemal! ” diye haykırarakKavalını, çarığınıı, kebesini atıvermiş sırtından..Ey bre kara oğlan! Trakya ‘da da olsan1924 lü yıllardaViraneye dönmüş Anadolu’mdaBir tek öküz ve karasabanlaNe yapabilir ki öksüz ve yetim kalmış bir oğlan?“Kaldı ki onlar da bende yoktu “derdi babam
12 yaşlarındaHayriye halası’nın kanatları altındaKonunca Altıntaş Köyü’neEniştesiKaraca Köylü Mahmut’la birlikteYerleşmişler eski bir eve…Çocukmuş;Neden bilinmezTarlada çalışmazmışYaz-kış köyleri gezermiş isaEkmek parası,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aslanın barsaklarındaymış zira..1934 yılında çıkınca soyadı kanunuBir meraktır almış insanlarıSoyadımız ne olacak acaba?
Samanlar samanlığa doldurulurkenKöye gelen nüfus memurlarıbulamayınca 0’nu“Yazın soyadına Elegeçmez” demiş bir nüktedan
Alınyazısıdır, silinmezMısırlıoğlu İsa olarak çıktığı köye“Elegeçmez” olarak dönüvermiş babam
Mısırlıoğlu isaOluvermiş Elegeçmez İsa….Aynı yıl askere gitmiş benim KaraoğlanAtatürk sağ o zamanVe askerde öğrenmiş okuma-yazmayıbir onbaşıdanVe orda görmüş berberlik nasıl yapar bir insan
Böylece kafasında oluşmuş bir sürü planAltıntaş’a döner dönmez kışlasından1936 yılında kaçırıvermiş anamıRıza Soysal Dayımın kanatlarından!..Hayriye Ablası’nın evinde oturmuşlargeçici bir zamanSonradan Bafra’ya göç edinceKaraca Köylü Mahmut’la HalamEvde yalnız oturmuşlar anamla- babam…Yılmamış Karaoğlan.Planını uygulamaya başlamış o an..Altıntaş Köyü’nde;Damı sazdanDuvarları topraktanÇevresi karaçalı dikeniyle çevriliüç odalı evidikivermiş okulun karşısına bir yandan
Odanın birini bakkalDiğerini kahveKahvenin bir köşesinde deBerberlik yamaya başlamış babamYani bir çatı altında üç dükkan! !
Dükkan dediğim
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İçinde bir kutu büsküviBir çuval şekerBir teneke gazBir kutu mum..falan..Zaman, zor zaman!Ama gönüllerdeki umut; … buram buram!..Altıntaş Köyü’nün çocuklarıbüsküvi, lokum, şeker, yağ, gazalırlarmış bakkaldan…1941 dekiİhtiyat askerliğine kadar böyle dönmüş devran…İsa Elegeçmez’inİlk kızı Fethiye üç yaşlarında o zamanBindirip at arabasına karısını ve kızınıAlıp yanına da birkaç hasırlaPamuklu yatağınıDudağında Balkan TürküleriKeşan’a kanat açmış Karaoğlan
Sık sık göç etmekAlın yazısıynış o zaman!…Birkaç yıl önce Keşan’a evlenmiş olan Emine Teyzem’in yanına bırakıvermişKarısıyla kızını babam..Anam, kızı Fethiye ile birlikteKayalı Camii’nin karşı sokağındaAli Peynirciler’in yan tarafındaki“Dedelerin Evi”nin karşısındaMübadele ile Yunanistan’a göçenMadam’ın iki katlı Evi’nde kalmışlarİhtiyat askerliği süresi kadar bir zaman…Babam ve bacanağı Emin Aksuİhtiyat askerliğnde
Teyzem de, üçAnamda tek kızan..Yaşamışlar birlikte iki yıl kadar bir zamanNasıl yaşamışlarsa o zaman
Yokluk –kıtlık günleriDünya Savaş Cehennemi....Bu yıllardaKeşan’da dört bir yana yük taşırmışKeşan’ın Develeri…..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
BakırcılarKalaycılarDemircilerArabacılarTahincilerFırıncılarCırcır makinesi sahipleri…Döküp dururlarmış tezgahlarına alınterlerini….Köylüler dekarasabanın ardındanBoyunduruklu öküzlerleharman döverlermişçift sürerlermiş yılın dört mevsimi
Öküz arabaları ile dolarmış değirmenlerin önleriAma bu yıllarda yıkılıncaKeşan’daki beşli yeldeğirmenleriBu yüzden az sayıdakidizelli değirmenler öğütür olmuş ekinler..1940 lı yıllarda izin vermiş İnönüAçılmaya başlamış Köy Enstitüleri;…Köy Enstitüsü deyip geçme!“Sürer -eker biçeriz güvenip ötesineMilletin her kazancı milletin kesesineToplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesineToprakla savaş için ziraat cephesine..Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüzBiz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz..”…..Türküsünü söylerlermiş her biri…Dünya’da devam ederken savaş cehennemiUygulamaya konmuşEzanı Türkçe okuma denemeleri..Ve İnönü’nünbizleri “babasız bırakmamak için”aldığı savaş önlemlerive bu nedenleekmeğin, yağın-tuzun, unun....Vesikayla verildiği zamanlar…Yani yokluk –kıtlık günleri …Ve Mehmet Akif…Ve Yahya Kemal,Ahmet HaşimTevfik FikretNazım HikmetNecip Fazıl..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Faruk NafizOrhan Veli..Halide Edip…Ziya GökalpAhmet Hamdi..Falih RıfkıYakup Kadri…..Behçet Kemal ÇağlarCenap şahabettin..Bu yılların şairleri....edipleri..Ama,Millet Mektebi’ne bir gün bile gitmemiş olanMısırlıoğlu Mehmet oğlu İsaBilmezmiş hiçbirini…Lambalı radyosu bile olmayan garibanınTek düşündüğü şey,“Ben askerde ikenne yiyip içecek benim hanımla kızan? ”…Yardım etmiş YaradanEtraftaısırgan otu, labada, ebe gümecikuzu kulağı, kekik, köfte otu, dere otuçokmuş o zaman....İhtiyat askerliği dönüşüsıvamış kolları babamAlmak için lambalı radyosunuYeniden göç etmiş Altıntaş Köyü’ne karaoğlanAçmış dükkanın kapılarınıBöyleceİstiflemiş kutulara; onparalarıyüzparalarıkırtıklı paraları….Ve yıl 1946 yı gösterirken takvimlerDünya’da barış rüzgarları esermiş dört bir yandanYeniden kanat açmış Keşan’a babamDermiş:“Kök salmak ve zengin olmak hülyam”…Başlamış seyyar manifaturacılığaRasim Ergene’nin yardımıylaÇırağı ise, dokuz-on yaşlarındaki ablamÜstü çadırla kapalı at arabasıylaVer elini Malkara, Uzunköprü, Keşan
Yolda türkü söylermiş çocuk ablam:“Hoppala paşam/Malkara Keşan”
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yıl 1950İkinci evini yine kendi elleriyle yapmış babamBu kez moloz taşlardanÇok parası yok ki yapsın Keşan Taşı’ndanYardımcısıHavva Öğretmen’in babası ihtiyat askerliği arkadaşı Musa Katıksız Amca’m..Kısacasıalınyazısını yaşadıkça öğrenmiş babam!1950 yılı yılbaşı gecesi beni armağan etmiş 0’na Yaradan....Ablamla birliktepazar-pazarköy köy gezermiş babamAlıç, Karapınar, Karacali, Maksutlu..falan..Uzunköprü, Malkara, KeşanVeresiye basma satarmış durmadan..…Kocasına yardımcı yetiştirmek içinVe kaybettiklerini telafi etmek içinVe de kocasına saygıdan1936 dan 1960 a kadarBeşi cennetealtısı Türkiye Cumhuriyeti’ne armağanonbir kızan doğurmuş 0’na,Radiboş’lu Molla Hasan’ın kızı Rükiye Anam…Keşan da vermiş hakkını, gelince zaman1971 de yılın annesi seçildi anam....Ne yazık kikanatları kırık bir mübadele kuşu olarak yaşayanyetim ve öksüz Mısırlıoğlu İsa1964 yılına kadar direnebildiyaşamın zorluklarına.İlahi mübadele’ye de25 nisan günü katıldıEski Mektep Sokak8 numaralı evinden, Keşan’danŞimdi, Tepe Mezarlık’taki kabriyıldızları seyreder her akşam!……*****……................ *Anam Rukiye Soysal (Elegeçmez’in) göç öyküsü de şöyle:……………….*…………. Anamın Göç Türküsü……*…….Bir türkü söylerim eskiye dair.Anamın-babamın köyüne dair
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yetimin-öksüzün çok bol olduğuMecili, imeceli günlere dair.…Anayurt’ta kan gövdeyi götürdüğündeOsmanlı’nın yurt yaptığı Rum illerindeTek katlı, çift katlı tahta evlerdeHer günü gergin geçen pak gönüllerdeÇekilen acıların resmine dair!……..*…Söylediğim türkü candan-gönüldenEzgisi; halk türküsü ezgilerindenAnamdan dinlediğim göç türkülerindenDamları kiremitli tahta evlerdeKuşluk vakti yenilen bol yemeklerden…Gaz lambası ışığında, ocak başındaKızların ördüğü işlemelerdenPeşkir üstünde yenen yemektenSandıklarda saklanan çeyizliklerdenDövenle sürülen harman yerindeSineklenince kaçan boz öküzlerden..Maziye gömülen tozlu yollardaSöylediğim her dize atiye yelken!Gelecek bilinmez geçmiş bilmedenBu yüzden söylerim bu türküyü ben!...………..*………….Ocaklarda meşeler yanar görürsenKandil ışığında dantel örersenMezarlarda öcüler hayal edersenBilesin ki bu türkü o güne dair.………….*Türkümün ilk faslı bitmeden önceBirlikte gidelim yakın geçmişeAnamdan babamdan dinlediğimceSöylediğim türkü LOZAN'a dair…………..*Doksanüç Harbi'nden otuzüç yıl sonraOniki’de başlayınca Balkan Savaşı Müslümanlar göç etmiş Balkan'dan bacıÇünkü kaybedilmiş Balkan Savaşı…Bu ikinci göcün verdiği acıYitirilen toprakların verdiği sancıÇok büyükmüş kardaşım, çok büyük acı..Selanik Edirne kardaş o zamanSelanik bir günde kopmuş kardaştanKardaş acısı, geçmiyor yaşl'anÖlenler çok olmuş; kahırdan, yas'tan…Yola düşmüş yüzbinler; yüzbinler, bacıı!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kağnılar, arabalar,.... yürekte sancıİki yılda geçer mi böyle bir acı
Dinmeden gözlerde bu göçün yaşı..14’ te başlamış Dünya Savaşı…Çanakkale, SarıkamışGaliçya, Yemen…Üç kıtada dağ olmuş şehit naaşıYokluklar, kıtlıklar ve hastalıklarAnadolu cehennem; toprağı-taşıGiden dönmemiş evine bacı.."Çanakkale içinde vurdular beniÖlmeden mezara koydular beni..""Bura Yemen'dir gülü çemendirGiden gelmiyor acep nedendir"".Türküleri, olmuş gönül ilacı.....Ne sen sor arkadaş, ne ben söyliyemTuna olmuş, Meriç olmuş gözlerin yaşı.
Her yerde kalleşlikHer yerde düzenArkadan vururlarmış sırtını dönsen.
Anlarsın değil mi tek cümle etsemMehmet’in düşmanı kovduğu yerden.Bir türkü söylerim köyüme dair.…………..*....18 'de yenilince koca Osmanlıİşgal etmiş yurdumu kurdu çakalıÇoluk çocuk, dul yetim ne yapsın bacıBu haksız işgalin MONDROS’muş adı…………..*..19' da başlatmışık kutsal savaşıBu; dünyada var olmanın bir başka tadı“ya istiklal ya ölüm” kararın adı.Söylediğim türkü onlara dair.………….*…….Bu yüzden topraklar kalmış çok çorakYeniden sönüvermiş sayısız ocakBir sorun çözülmeden yenisi gelmiş“Giden gelmemiş“, zaman bir tuhaf!……………..*Bir ışık parlamış bir gün Samsun'danSelanik'in suyundan genç bir komutanGüneş olup doğuvermiş Samsun Ufku’ndanİnönü'den, Sakarya'dan, Dumlupınar’ dan…Ne yiğitler yok olmuş, bir bilsen balamBir avuç can kalmış, bir avuç canan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Her taraf yangın yeri, her taraf dumanSakat, öksüz, dul, yetim kaynarmış her yan.
Bu güneş sayesinde kurtulmuş vatanBu güneş Atatürk'müş, Atatürk balam!
Böyle anlatırdı annemle babamKarasu Çayı’nda güneş batarken!Varsa eğer ayıracak birazcık zamanAnlatmaya başladım, buyrun o zaman.……………..*…..“Mübadele olacak! “; deyince LOZAN:Karasu’da okunmuş o gün son ezanRadiboş Köyü’nde kaynayan kazanYağ tutmaya başlayan köpüklü ayran..Salih Dayı'm, Rıza Dayı'm ve Mürvet HalamKardeşleri Emine, Havva ve anamDavarları otlatan kebeli çoban12’ den beri yetim yaşayan babamÇatak'ta, çelik-çomak oynarkenTutmuş kulağından Hayriye Halam “Yürü demiş, göç basladı ey kara oğlan”..Selanik-Drama ve Kayalı’’danSağından, solundan ve ortasındanÇoluk-çocuk, dul-yetim; binlerce insanÖküzlerle, kağnılarla çıkmışlar yola.Arabanın önünde Hatice ninemAsılarak öküzlerin koşumlarınaDeehaa! çeker dururmuş, Kocaoğlan'a"Yürü Kocaoğlan, çok yol var daha! "…Trenle varmışlar Köprü yanınaUzunköprü’nün meşhur…………………………….Tren Garına İnmişler trenin vagonlarındanKoyulmuşlar Drama’dan Keşan Yolu' naYetkililer yer göstermiş burda onlara..Atamdan dinledim, buymuş maceraSöylediğim türkü bunlara dair1924 yılında gerçekleştirilen“Mübedele” denilen bu göçe dair…………..*"Konuşmanın değerini dilsizler bilirTokluğun kıymetini, açlığı çekenArının kıymetini ondan bal yiyen"Vatanın değerini onu kaybedenBu yüzden söylerim bu türküyü……………*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
….Mübadeleciler mutlu ve umutluydular ama yine de doğdukları evle-rinden,gezdikleri sokaklardan, ekip-biçtikleri verimli topraklardan ay-rılmanın burukluğu vardı yüreklerinde….Bu nedenle lambalı radyolar-dan dinledikleri Rumeli Türküleri onların doğdukları yerlere olan özlem-lerini biraz olsun gidermekteydi…..…Şimdi Bulgaristan sınırları içinde bulunan Çatak Köyü’nde onbir yaş-larına kadar yaşamış olan öksüz ve yetim babamı, 1950-1960 yıllarıarasında her sabah, lambalı radyomuzdan kavalla çalınan Balkan Tür-küleri’ni dinlerken gördüğümde anlamıştım..........Savaşa gidip gelmeyenler Allah nezdinde şehit sayılırlarsa eğer, ba-bam da şehit çocuğu sayılırdı....Çünkü 1911-1912 Balkan Savaşı yılların-da askere gidip geriye dönmeyen Mısırlıoğlu Mehmet’ın oğluydu....………*....Babası O’nu, annesinin sıcacık kollarında bırakarak askere gitmiş birdaha da eri dönmemişti….Bu olaydan bir iki yıl sonra da annesini de sal-gın hastalık sonucu kaybeden babam, hem yetim hem öksüz bir çocukolarak onbir yaşlarında mübadele kervanına katılmış ve Hayriye Abla-ısının yanında Altıntaş Köyü’ne yerleştirilmişlerdi...…....Onun için,yaşama tutunma mücadelesinin çok zorlu geçeceği o za-mandan belliydi......Hemen hemen tüm mübadele insanının buna ben-zer sıkıntıları vardı….Çok acı çekmişler, çok acılı olaylara tanıklık etmiş-lerdi..…..Çünkü onlar 1777-1778 Osmanlı-Rus Harbi olarak anılan 93 Harbi’-nin acılarını, yokluklarını, ızdıraplarını yaşamış insanların çocuklarıy-dılar.....Ocak 1931 tarihinde, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediğigibi; ”Bunlar….tarihin yazdığı savaşlarda en geride kalanlar, yani düş-manla dövüşenler, çekilen ordunun cihat hatlarını saptamak için ken-dilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedirbilmeyenlerdiler".………………*......Kısaca, Keşan’a iki okul armağan etmiş olan Dr.İhsan Çuhacı’nınebeveynleri Feride Hanım Teyze ile eşi Mehmet Çuhacı Amcalar, Hü-seyin Düzler, Hayrettin ve Necmi Gürseller, Celil Ağalar, Hilmi Konular,Sabri Küçük Yıldırımlar, İsa Yıldırıcılar, Emiş Ablalar, İsmail Gökalpler,Abidin Tezcanlar, Kazım Banguoğulları, Hilmi ve Kadir Banguoğulları,İsmail Talihler, Mustafa Kireççiler, Cumhuriyet Caddesi'ne uzananlale Sokak'ta oturan Musa Dalgakıranlar, Eryaman- Erdoğan Bülteler(Ünzile Ablalar) , Halit Gökalpler, Terzi İbrahim Yükseller, ÖğretmenMustafa Ergin’in Ablası Hatice Halam'ın kızı Necmiye Ablam'ın eşiMehmet Enişteler, Mahmut Yıldırırlar, Ali Peynirciler, Kaniye Abla-lar, Emine Şilitler, Belediye Çavuşu Arif Ayaroğlu, şoför İbrahim Av-gerler, Kadim Avger, Sebzecilikle uğraşan şimdiki öğretmenler Remzive Beylül Işıktan’ın babaları Palabıyık Hüseyin Aga, Tekelden aldıkları rakı ve şarap şişelerini küfelerle dükkan ve lokantalara taşıyan Hamalİsmail ve Hüseyin Denkçi Kardeşler, daha önce adlarını andığım hasırcı-lıkla uğraşan Kemancı Tahirler, Kemancı Erginler, Elfide Ablalar, Yaşa-riyeler, Ulviyeler ve Arıtaşları, Arı-taşlar’ın bitiştiğindeki arka bahçe-deki evde oturup at yetiştiriciliği ve celepçilik işiyle uğraşan Ali FuatAkyol Ağabey, Anafartalar Caddesi'nde Kahvecilik yapan ağabeyi Be-sim Akyol ve Cumhuriyet Caddesi’ne uzanan yol üzerindeki HasanBozkurtlar, Tümerler, Upraklar,Serçiler, Muhtar Besim Şenler, Kınık-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
lar, Raim Mut-ular, Terzi İbrahim Yükseller, Meyhaneci Haliller, TerziHamit Akıncılar, Kahveci Akif-Hüdai Fedai Çetinler, Bakkal Zeki Denk-taşlar, İlyas Utaşlar, Ali Çoroğulları, Karahisarlı Mehmet Kaya, HasırcıKemal ve Hasırcı Niyaziler, Tatlı Çeşme’ye doğru uzanan bayırdaki, kilimdokumacılığı ile uğraşan Altıntaşlı Hamit Yavuzlar (Kuzmanlar) , TatlıÇeşme karşısında oturan Mahmut Kemaller, Kayalı Mahallesi’ne uzananCumhuriyet Caddesi çevresinde ve bu sokağı çevreleyen yakın sokaklardaoturan mahalle sakinleriydiler.…..………*....Bu saydıklarımın çoğu da “Kayalı Mahallesi Göçmenleri “olarakadlandırılan, aslında Yunanistan ’ın Kayalı Köyü’nden geldikleri içinbu adla anılan mübadele göçmenleri de Yukarı Zaferiye Mahallesi-’nin sakinleriydiler.....Çukur Çeşme Sokak’ının doğu ve güneydoğu kısmındaki sokaklar-daki Rum evlerine yerleştirilmişlerdi......Keşan'ın yerlilerinden olan ve Şapçıların Arçelik Bayiii yerinde ben-zin istasyonları bulunan Mahmut Kemaller, Tatlı Çeşme karşısındaki betonarme evlerini1960 yılından sonra buraya yapmışlardı....Bundan önce burada, yıkık duvarlıRumlar’dan kalma tek katlı taşörmeli evde, " Karolu Hasan" lakaplı Remzi Eniştem'in babaları Hasan Yıldırımlaroturmaktaydılar...….*........Hasan Yıldırım Amca, buralara yeni konmuş bir göçmen kuşu ola-rak Eski Gelibolu Caddesi'ndeki Aşçı Sali'nin lokantasına çırak olarakçalışırken eşi ZehraTeyze de bu evde, kilim dokuma tezgahında kilimdokurdu....Akşamları da,karşı sokakta oturan akrabaları isa Yıldırıcılar'ınevlerine giderler, duvar içine oyulmuş kocaman ocakta yanan meşe o-dunlarıyla ısınan geniş odada oturup sohbet ederlerdi....….Şimdi Bel-Koop- Evleri’nin bulunduğu çok geniş arazi üzerinde buğ-day ve sebze ekiciliği ile uğraşanları olduğu gibi, hayvancılıkla uğraşan-ları da çoktu...Örneğin; Yaşar Sulukavak küçükbaş hayvan yetiştiriciliğiile uğraşır, benim kuşaktan Kerami Bozkurtlar’ın babaları, Hacı Harha-tırlar, Abuzer Karataş Amcalar, Nejat Sulukavak Ağabeyler ve hemenbütün Kayalı Mahallesi Halkı sebzecilikle uğraşır, patates eker, DevletHastanesi arkasında, öküzlerle-atlarla harman döverlerdi...……Harman işi diğer mahallelerin dışında da olurdu...…… İşlekler sülalesinin bir kısmı, Çoroğulları, Raim Mutlu, Akif Çetin-ler kamyonla mal taşırlardı...Ziraatçılıkla uğraşan Tokmaklar sülalensinbir kısmı da kendi kamyonlarıyla pazarlama işine atıldılar......Bu araziler aynı zamanda bağlık ve bademlikti……Şimdi oturduğumArıüçler Apartmanın yeri, 1960 yılı öncesinde babamın üzüm, kabak,badem yetiştirdiği 2,5 dönümlük bağımızdı….Yetiştirdiğimiz üzümleriat ve öküz arabasıyla eve taşır, pekmez ve hardaliye yapardı babam........Asri mezarlık yakınlarında da bir dönümlük bağımız vardı…. Ancakbizler Keşan dışında ekmeğimizi kazanma ve kazandığımız ekmeği kap-tırmama mücadelesi verirken, burada yapılan kadastro çalışmaları so-nunda, bir dönümlük bu arsamız bir başkasının üzerine "attta! " ol-muştu..……………..*.....1955 yılları idi….5 yaşlarındaydım...Bir gün hardaliye fıçısının tahtakurnasını çıkarır çıkamaz, hardaliye bütün şiddetiyle aniden fışkırmayabaşladı.. Öylesine ürkmüştüm ki, kurnayı kapatamadan kaçtım..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....Babamın bir yıllık emeği, bizim de şıramız yok oluverdi…Bu olay üze-rine, ne annemin ne de babamın bana tek bir söz söylememiş olmala-rının şaşkınlığını hala yaşarım....0kul yüzü görmemiş bu iki göçmen ku-şun, bu olgun davranışlarının nedeni, acaba eğitim anlayışlarından mıkaynak-lanmıştı? .. Yoksa evlat acısı çekmiş olan acılı yüreklerinin sus-kunluğu mu idi, hala çözebilmiş değilim..………*......Mahalle halkından daha değişik işlerle uğraşanlar da vardı....Örne-ğin; Süleyman Ağa celepcilik yaparken oğlu Fevzi Tümer Amca EskiGelibolu Caddesi’nde manifaturacılık, Mümin Bozkurt Amca Kışlık Yeni Sinema yanındaTekel Bayiliği, Demir Bozkurt Ağabey Zımba'nın bitişi-ğinde ve Rasim Ergene'nin bezaz dükkanının karşısındaki dükkanda bezazlık, Aşçı SaliAğabey ve Büyükerenler lokantacılık, “Haşim Aga”,Kuyu Sokak bitiminde fırıncılık yapardı...…Babam Mısırlıoğlu isa da seyyar manifaturacı idi..,...Muhterem Kınık aynı mahallede terzilik yaparken, Kerami Kınık sa-bun işi ile uğraşırdı.... Öğretmen Behçet Şen’in babası Zekeriya Şen Amca, Gölemenler’lebirlikte şeker-lokum imalathanesinde çalışırdı.. Orman Dairesi memur-luğundan emekli olduktan sonrada boş vakitlerinde Karlıdağ Kıraatha-si'nde Nejat Sulukavak Ağabey'le bilardo oynayarak geçirirdi….Eşi Hatice Teyze’nin ise çok güzel sesi vardı..Kına gecelerinde ve ka-dın toplantılarında türkü söylemeden durmazdı...Öğretmen olan oğlu, arkadaşım Behçet Şen de, ses bakımından annesi-ne çekmişti......Ben onlara heba olmuş değerler gözüyle bakmışımdır..…………*.....Bir de Nusret Şaşmaz Ağabeyimiz vardı...Kepirtepe Köy Enstitülü çı-kışlı bir öğretmen ve Cumhuriyet aşığı bir insandı…Uzun yıllar doğu ille-rinde hizmet yapmış, okumasını çok seven biriydi...her gün bir dostunundükkanına uğrar, günün bütün gazetelerini okurdu..Emeklilik yıllarında bana, II.Dünya Savaşı sırasında, Orhan Veli’yi Keşan’da bir lokantadagördüğünü anlatır, hatta onun hiç duymadığım bir şiirini okurdu……..*…..Her dost meclisinde Nusret Öğretmen’e şiir okuturlardı…Onu tanı-mayanlar bile 0’nu, Ahmet Muhip Dranas’ın “Fariye Abla” sı ve Arif Ni-hat Asya’nın “Bayrak” şiiriyle tanır olmuştu...……….*.....Bir de berber Şevki Temelli Ağabey vardı…Kahvelerönü’ndeki dük-kanını daha sonraki yıllarda Köy Garajı’nın bulunduğu yere taşımış vedört- beş evladını berberlik mesleği ile nasıl okutulabileceğini göstere-rek mahalleliye örnek olmuştu..…..*.Öğretmen Hasan Avkıran'ın babası İbrahim Avkıran, 111960 öncesiyıllarda, şimdiki Köy Garajı’ndaki Tayip Bey’in Un Değirmeni’nin yakın-daki Erkekler Hapishanesi'nde gardiyandı...0'nu ne zaman görsem,o gün-lerde dilimden düşmeyen: "Hapishane Çeşmesi yandan akıyor yandan /Gurbetlik kolay değil/ Ayrılık var bir yandan....."."..türküsünü anımsa-rdım........Bir de 1943 senesinde bu hapishanede bir ay tutsak kalan Rıza Da-yım'ın oğlu Fadıl Dayım'ı... …………..*..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Altıntaşlı Ömer Sarıçan Ağabey de aynıydı…..Köy Garajında yaptığıbakkallık işiyle, iki evladını Hilmi ve İhsan’ı öğretmen yapmış üçüncüsünede kendi işini devretmişti...…….*..Bu insanların tümü efendi, alçak gönüllü, ekmeklerini aslanın ağzın-dan çıkarmaya çalışan çalışkan, başkasının malında-canında-namusundagözü olmayan kırık kanatlı birer göçmen kuşuydular…...ve hep birlikte şu türküyü söylüyordular..…….*“0rta’sya’dan çıktık yolaKilim dokuya dokuya….”Şarkılarla türkülerleYayıldık üç kıtaya….*Yerleştiğimiz topraklardaŞimdi bir koruzSabah akşam durmadanKilim dokuruzDokurken de köyümüzdenTürkü okuruz
Türkümüzle-kilimimizle lLavlanırız biz..….*Dokuduğumuz kilim gerçek yaşamdanDokuma tezgahımız güzel Keşan’danMotifimiz sevginin taç yapraklarındanİpliği yaşanmış yaşantılardanAcı çekmiş gönüllerin kanlı yaşından…Kilimimiz dokununca bitçek türkü’müz..Çalışmak-yücelmek bizim ülkümüz..……..…...Akasya Sokak sonunda oturan Mehmet Gaytancıoğlu Ağabeyekmeğini postacılık yaparak, Ramadan-Ramazan ve Nihat Aktaş kar-deşler de ürettikleri boza, peynir helvası, pasta, çörek ve dondurmagibi pastahane ürünlerinden çıkarırlardı… ……………..*……..…..Hatice Halam’ın eşi Hasan Ergin Eniştem de hükümet binasındamübaşir olarak çalıştığından “0dacı Hasan” lakabıyla anılırdı….KızlarıNebiye, Necmiye ve Nevriye Ablalar,mahallede nam salmış terzilerdi……….*….Nevriye Abla 1985 yılındaki Çernobil Kazası sonrasında Keşan’ayağan dallık yağmurunda ıslanınca bir yıl içinde kanser olup, gençyaşta yaşama veda etmişti….Erkek kardeşleri Hamit Ergin İstanbulve Keşan'da Gamsızlar’ın gazoz imalathanelerinde çalışmış sonra dasoğuk demircilik işine atılmıştı…......Kısaca mübadele göçmenleri arı gibi çalışmaktaydılar………….*……Kayalı Göçmenleri’nden Muhterem Sal, Zekeriya Şen Amca ilebirlikte Gölemenler’iin şeker imalathanaesinde şeker-helva -lokum üreterek, Ramadan Aktaş Ağabeyler limonata, boza, yufka imal edip
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
satarak, Rıza Soysal Dayım’ın torunları olan Nurettin ve Tahsin Soy-sal kardeşler altı-yedi yaşlarından itibaren, cumartesi pazarında, pa-nayırlarda, Çift Şerefeli Çarşı Cami yanındaki Hayvan Pazarı’nda tes-tiyle su, sinama salonlarında ve düğünlerde; ciklet, mandalina, kura-biye satarak, bir terzinin yanında çırak olarak çalışarak; ağabeyim İh-san Elegeçmez; onbir-oniki yaşlarından başlayarak, sabahın üçünde –dördünde kamyon kasalarına yüklenmiş basma dolu sandıkları üzerin-de ve sandıkları örten kalın brandaların altında Uzunköprü-Malkara-Gerlibolu –İpsala-Evreşe-Keşan pazarlarına giderek, çocuk yaşlarındaekmek mücadelesine başlamışlardı……Kepirtepe Köy Enstitütüsü’nü, Edirne Kız v Erkek Öğretmen0kulla-rını, Ziraat ya da askeri yatılı okullarını kazanan az sayıdaki genç bu türmücadelelerin dışında kalırdı...Ancak onlar bile boş zamanlarında aile-lerinin ekmek kazanma mücadelesine katılırlardı……. Örneğin okul bittikten sonra, yaz günleri köyde oturup ta tarlada,bağda, bahçede çalışmayan, harman dövmeyen, dövene binmeyen,saman savurmayan, ayağkların açarık geçirip te derde-tepede hayvangütmeyen köy çocuğu olmazdı..….Bu şekilde çalışan yavru göçmen kuşu çoktu..….Romen komşularımızdan Demir Uyan süpürge yapıp satar,, oğluRecep, terzi Remzi Yıldırırm’ın yanında çırak olaral çaılışır, kimi Romençocukları balık tezgahlarında balık satar, kimi ayakkabı boyası sandığınatıklatarak, kimi hamallık yaparak, kimi araba ile yük taşıyarak, ekmekparalarını çıkarmaya çalışırlardı..……..*…Ayrıca özel yetenekleriyle da yaşama bir şeyler katanlar oluyordu..…Örneğin Tahsin Soysal, çok güzel uçurtma yapardı.. BALON dediğimizkuyruğıu olmayan uçurtmaları biz ilk kez onda görmüştük...yapar vesatardı…..Kısaca elli-altmış sene önce oturmak yoktu.. herkes çalışmakzorundaydı….ve yüksünmeden, “off..pufff! “ demeden çalşıyorlardı..…..Çünkü onların tamamı Balkanlarda yaşanan faciaları, ızdırapları azya da çok yaşamış insanların çocuklarıydılar..……………..*.....Bu nedenle, Mustafa Kemal önderliğinde yürütülen ve gerçekleştiri-len İstiklal Savaşı sonunda Anadolu’da kurulan Türkiye CumhuriyetiDevleti’nin ışıklı kollarına 24 temmuz 1923 tarihin de gerçekleştirilen Lozan Antlaşması gereğince koşarak gelmişlerdi…............*…..Atatürk’e güveniyorlardı, inanıyorlardı…Bu güne kadar Osmanlı Dev-leti’nin vatandaşı olarak yaşamışlardı…Bundan böyle de Atatürk Cumhu-riyeti’nin onurlu birer üyesi olarak yaşayacaklardı….Bu yüzden geldik-leri ve yerleştirildikleri yerlerde çok çalıştılar.......Hele, II.Dünya Savaşı’nın yokluk ve kıtlığını da yaşayınca, savaş biti-minde, kışı atlatıp baharda kovandan çıkan bal arılarına benzediler........Bu topraklarda kök salmak, cumhuriyeti yüceltmek için geceyi gün-düze kattılar….Her türlü fedakarlığa, sıkıntıya katlandılar..Birbirlerinekızdıkları, birbirlerini kırdıkları da oldu...Ama birbirlerine kin tutmadılar …...Affetmesini bildiler...Çünkü hepsi iyi niyetliydiler..Doğru ya da yanlış,attıkları adımların tek bir amacı vardı::..Daha güzel günleri oluşturmakve böyle günlerde yaşamak..…………………*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.....1945 yılında II.Dünya Savaşı bitmiş, dünya rahat bir nefes almıştı..Ancak tüm Dünya’da yokluk, kıtlık, sıkıntı vardı…Parasızlık,ilaçsızlık, tek-nolojik yetersizlik, bozuk yollar, ışıksızlık, susuzluk yaygındı......Dünya’nın çok yeri harabe halindeydi..Salgın hastalıklar da,batıl inanç-lar da yaygındı.. Sıtma, tifo, tifüs ortalığı kırıp geçiriyordu......….Gece ıslık öttürmenin,aynaya bakmanın,tırnak kesmenin uygun olma-dığı hatta şeytanların başımıza üşüşeceği söylenir; yerleri süpüren kişininsüpürgesi birinin ayağına değerse, süpürgeye üç kere tükürmesi gerek-tiği anlatılırdı…......Mahalleden bir çocuğun metruk bir duvar dibine çiş yaptığı için çar-pıldığı sonra dualarla iyileştiği rivayet edilirdi........7 yaşlarımda iken ayaklarımın üstünde oluşan temra yaralarındankurtulmak için annem beni Rıza Dayım’ın eşi Hatice Yenge’ye götürür-dü…0 da dolunay çıkınca gelmemiz gerektiğini söylerdi….Dolunay zama-nı gittiğimizde de temra yaraları üzerine kül basar, dualar okurdu..……………………….*.....Ayrıca 1957 yıllarında geceleri ev gezisine gittiğimiz Hasan SoysalEniştem’in anlattığı tüm masallar cinli-perili, cadılı, gülyabanili olur; misafirlik bittikten sonra yıldızların loş ışığında eve dönerken, bir ağa-cındalından birdenbire uçan kuşun çıkardığı sesten ya da loş bir köşe-de uyuklayan bir köpeğin ani hareketinden altımızı ıslattığımız olurdu.......0damızda uyumaya yattığımızda, askıda asılı duran eşyaları masalcanavarlarına benzetir, yorganı kafamıza çeker, soluksuz uyumaya çalı-şırdık..... Böyle gecelerde beni en mutlu eden olay, gece ayazında, bazen Ha-san Ağabey'in, bazen de Ramadan ya da Nihat Ağabey’in damağımdada ekşimsi bir tat oluşmasını sağlayan “taze bozaaa! ...taze bozaaa”sesini duymak olurdu… Bir tas boza da aldık mı, keyfimize diyecek ol-mazdı..….….İlerleyen zaman içinde, onları 2006 yılında antoloji.com’dakayıtlı olan şu şiirimle şöyle anmışım..…………….*……………………….*…………Çocukluğumdaki Bozacılar…………*……..1955'li yıllarda;Boza, dükkanda satılmazdı.Ve insanlargeç vakte kadar oturmazdı.Karardı mıydı gökyüzü,Oldu muydu akşam;Yaniyemekten biraz sonra,tanıdık bir ses duyulurdukaranlık-dar sokaklardan.'Taze bozaaa! ..tazee bozaaa! 'Anlardık,yine çocukları sevindirmeye çıkmış;Ramadan Ağbi,Nihat Aga ve Bozacı Fettah..!………………*………….
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…..KEŞAN SİNEMACILARI………….*……………….Kayalı Mahallesi’nin en popüler ismi ise kuşkusuz, namazında,niya-zında bir insan olan Atman Abla’nın eşi Rıza Tutulmaz idi..…….*....Rıza Ağabey sadece mahallede değil tüm Keşan’da “SinemacıRıza “ Adıyla ün yapmıştı...Keşan’da ilk özel taksi sahibi olan 0'ydu..……*….Siyah renkli taksi’nin üzeri açıktı….bazan, tahta pano üzerine yapış-tırdığı sinema afişini yanına alır, üstü açık taksisi ile Keşan Sokakları’nı dolaşırdı..…Bazan da ücret karşılığı kiraladığı bir -iki Romen vatandaşa davul-zurna çaldıra çaldıra, üzerinde film afişi bulunan panoyu Keşan So-kakları’nda gezdirerek, o hafta oynatacağı filmin reklamını yapardı..……*….Aynı tür reklamları Yeni Sinema da yapardı….Yeni Sinema sahipleriayaklarına iki-üç metrelik tahta bacaklar geçiren panayır cambazla-rını sokak sokak gezdirerek oynayacak filmin reklamını yaparlardı……Yeni Sinema’da bu iş için, aynı zamanda Keşan Gençlik takımındatop koşturan ve Kara Cevat lakabıyla tanınan Cevat Işıklar görev-liydi,..…..Cevat Ağabey aynı zamanda sinema sahibi Bekir Varnalı’nın akra-basıydı..…….*…. Cem Sultan,,İstanbul’un Fethi, Yavuz Sultan Selim ve YeniçeriHasan, Kanun Namına, Fosforlu Cevriye, Polyanna…filmlerini, Keşanlısinema severler bu sinemada izlemişlerdi..…..Cevat Işıklar Ağabeyin söylediğine göre 1950 li yıllarda baş rolünde Raj Kapoor’un oynadığı ve gerek konusu ve gerekse müziği ile akıllar-dan çıkmayan ve bir Hint Filmi olan AVARE filmi, Keşan’da hasılat re-koru kırmş, biletler önceden satılmış, bir hafta kapalı gişe oynamıştı.. …………..*….Işık Sinemsı sahibi Hulki Beceren sinemasını Kaşif Ürek’e devredip0’nun sinemasının 1858 yılında yanmasının ardından köy garajındakifaaliyetine de son veren Işık Sineması’nın yerini doldurmak için sayınBekir Varnalı, Gölemenler’in şeker-lokum imalathanesi’nin yan tarafın-da çalıştırdığı Yazlık Yeni Sineması’nı 1960 lı yıllarda şimdiki Köy Garajı-’na taşıdı..….Burada sırt sırta vermişl iki sinamanın hopörlerinden çıkan Türk Sa-nat Müsikisi ezgileri az da olsa birbirine karşıyor ama filmdeki konuş-malarda bu durum görülmüyordu..Bu nedenle iki sinema da buradakifaaliyetine devam etti..,…Rıza’nın Sineması, şimdiki benzin istasyonunun bulunduğu yere doğruyerine doğru uzuyor ve sinema perdesi sırtını Atatürk Ortaokulu’nadönmüş bulunuyordu..…Yazlık Yeni Sinema Perdesinin sırtı ise Rıza’nın Sinemaya doğruydu yüzü de Fevzi Çakmak Caddesi’ne bakıyordu…Yani Fevzi ÇaknmakCaddesi üzerindeki otelde kalan insanlar Yeni Sinema Perdesi üzerinde oynayan filmi izlyebilirlerdi……..Ben, senaryosunun Necati Cumalı’nın romanından uyarlanarak yazıl-dığı, yapımcılığını ısayın Metin Erksan’ın yaptığı, başrollerini ise Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş’ın paylaştığıı “Susuz Yaz” filmini, 1864
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yılında bu sinemanın tahta iskemleleri üzerinde ve bizlere göz kırpan yıl-dızların altında çekirdekçi Sali Aga’dan aldığım kabak çekirdeklerini çıtır-datırken seyrettim………*Rıza Tutulmaz’a gelince 0, enerjik adamdı...neşeliydi…gezmeyi tozmayıseverdi…sanatçı ruhu taşırdı..….Üzeri açık taksisi ile adli görevlileri keşfe götürdüğü olurdu.. ………….*...II.Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’dan Keşan’a gelip film gösterimin-de bulunan Kemal Bey adındaki bir muhteremin yanından ayrılmamış,böylece sinema işini öğrenerek, II.Dünya Savaşı yılarından itibaren sine-macılık yapmaya başlamış, Yeşilçam’dan getirttiği sessiz filmlerden başla-yarak, Eski Gelibolu Caddesi'ndeki Keşan Halk Evi Binası’nda, Keşanlılar’aparalı filmler oynatarak, sinemacılığı bir iş kolu haline dönüştürmeye ça-lışmıştı.......Daha sonra ki yıllarda kurduğu çok sayıdaki sinema ile, sinemalarına “Rıza’nın Sineması” dedirtmeyi başarmıştı.………..*……1930 lu yılların yapımı olan Ateşten Gömlek Filmini keşanı Sinama-severler 0’nun Halk Evi Sineması’nda izlemişlrdi..Sonra o zaman park ol-mayan şimdiki Belediye Parkı’nda hizmete açtığı Park Sineması’ndabuna benzer filmler oynatmıştı.. Sonra, şimdiki Köy Garajı’nda YazlıkAile Sineması’nı hizmete soktu Rıza Ağabey..…Bu sinema 1965li yıl-lara kadar Keşanlı sinemaseverler hizmet etti….……*…Böylece Rıza Ağabey, Keşan’ın akılda kalan ilk sinemacıları arasına gir-meyi başarmıştı…....Kayalı Mahallesigöçmenlerinden olduğuiçin de,sinemalarına, kendi mahallesinin insanlarının rağbeti çoktu.................*….II.Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında hükümet binanın karşın-da, şimdiki Atatürk Parkı’nın içinde bulunan kapalı taş binada daKışlık Park Sineması’nı faaliyete geçirerek Keşanlılara film ziyafetiçekmekteydi…..……Yazlık sineması ise Köy garajı’nın olduğu boşlukta idi ve sinemaperdesi Atatürk Ortaokulu tarafındaydı..…….*….Keşanlı Sinemaseverler; Muhterem Nur’un ilk filmi olan BOŞ BEŞİKfilmini, Zeynep’in İntikamı’nı,Ya İstiklal ya Ölüm/Fato, Söyleyin Ana-ma Ağlamasın, Ankara Ekspresi, Vurun Kahpeye, Toros Çocuğu, KanlıTaşlar, Altı Ölü Var /İpsala Cinayeti, Sazlı Damın Kahpesi, Cengiz Ha-nın Hazineleri, Şimal Yıldızı, Baytekin, Tahir ile Zühre, Mezarımı Ta-ştan Oyun gibi yüzlerce Yeşilçam yapımı filminide Rıza’nın sinemala-rında izlediler….Hüseyin Peyda’yı, Muhterem Nur’u, Cahide Sonku’yu,Muzaffer Nebioğlu’nui Settar Körmükçü’yü, Neyyire Nehir’i, …0’nun si-nemalarında tanıdlar..…………*,….Yine bu yıllarda, Keşan Eşrafı’ndan sayın Hayri Çomerler’in benzinistasyonu yanında -şimdiki Yapı ve Kredi Bankası’nın yanı- şimdi AliZontulların Türkcell Bayii yerinde, o zamanlar Sabri Çakareller’e aitolan binada Saatçıoğlu Ailesine ait ZAFER SİNEMASI açılmış ve 1960lı yıllara kadar faaliyetini sürdürmüştü………………..*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
….Ben bu sinemayı 1957 li yıllarda, sinema girişindeki duvara düz-gün şekilde monte edilmiş panolar üzerinde gördüğüm “Rüzgar GibiGeçti” filminin afişleriyle anımsarım.………………*…..Sinemacı Rıza bu yılarda, sinema işleticiliğindeki ısrarını sürdür-müş ve şimdiki Ak Bank Binası’nın yerinde Kışlık AİLE SİNEMASI nıaçarak İnönü Caddesi’nin bayram yerine benzemesine katkı sağla-mıştı………Çünkü 1957 ve 1958 yıllarında Akban’ın yerindeki Rıza Tutumaz’ın-Kışlık Aile Sineması, Çomerler’in yerindeki Saatçıoğulları’na ait KışlıkZafer Sineması, bu sinemanın yanındaki sokakta Kaşif Ürek’e ait KışlıkIşık Sineması ile İnönü Caddesi bayram yerine dönmüştü..……..*…..Sinemaların hopörlerinden yayılan Türk sanat müziği ezgileri ve oynayan filmlerdeki konuşma sesleri, İnönü Caddesi’ni KeşanPanayırları’na benzetiyordu..…………………….*.… 1955 li yıllarda, şimdiki Atatürk Parkı içinde, belediyeye bakanköşede Mehmet Çiçekler adındaki bir Keşanlı da Yazlık Sinema çalıştı-rarak Keşan gecelerinin şenlenmesine katkı sağlamıştı……………………….*….Böylece 1950 li yılların Keşan’ında Rıza’nın Aile Sineması,Saatçıoğulları’nın Zafer Sineması, Mehmet Çiçeklerin Yazlık Sineması,Kazım Karabekir Caddesi’ndeki Kışlık YENİ SİNEMA ve yazlık Yeni Si-nema ile Keşan, çevresinin kültür merkezi olmuştu.. …………*..Şimdi merhum olan Eski Gelibolu Caddesi Kahvecilerinden NusretAkyol Ağabey’in anlattığına göre, “Sinemacı Rıza” para canlısı değildi.……..*....Rıza’nın Sineması’nın bulunduğu yerlerde altı-yedi yaşlarından berikahvecilik yaptığından, o günleri çok iyi anımsadığını söyleyen NusretAkyol Ağabey,: “ Rıza Ağbi, Zımba’nın yeri olarak ta bilinen eski Halk Evi Binası’nda oynattığı Yeşilçam filmlerinde, sinema başladıktan son-ra, sinema önünde bekleyen ve parası olmayan çocukları sinemaya parasız aldığını bilirim” diye anlatmıştı……….*..”1950 li yıllarda Gölemenler’in Şeker İmalathanesi’nin yan tarafında-ki arsada, Tatar Bekir lakabıyla tanına sayın Bekir Varnalı Yazlık YeniSinema açmıştı....İstanbul’un Fethi, Barbaros Hayrettin Paşa, Bir MilletUyanıyor, Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Ağası, ”..giibi filmleri bu sine –mada izledim” demiştir.….Ben de 1960 lı yıllarda, yabancı yapım uçan halılı, sinbatlı birkaç ma-sal filmini, Tamer Yiğit’in Efe filmini, Polyanna’yı, Fosforlu Cevriye’yi,Eşref Kolçak ve Ayhan Işık’ın bir-iki avantür filmini Kışlık Yeni Sinemadaizledim..….….1961 yılına kadar öğretmenler okul öğrencilerini bu sinemaya getirir-lerdi…..1961 yılından sonra yeni Sinema’nın yerini Kışlık Emek Sinemasıaldı..………….*…..Şu an 68 yaşlarındaki İhsan ağabeyim de bu sinema ile ilgili olarak:"Çok iyi anımsıyorum….Toprak zemini, kocaman beyaz perdesi vardı..Bu sinemada bir korsan filmi izlemiştim " der..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
……………………* …..II.Dünya Savaşı Yılları Keşan Halkı’nın ve hatta köylülerin yedincisanat ürünü olan filmlerle tanıştığı yıllardı..….Mübadele Kuşları, yerli kuşlarla birlikte Atatürk Cumhuriyeti’ningelişmesine-yücelmesine katkı sağlamak ve daha güzel günlerde yaşamak için hem çalışıyor hem de eğleniyorlardı….……………*…..Bu yıllarda. mübadele kuşlarından Ahmet Öngel Amca da, köyler-de gösterdiği filmlerle bu sanatsal eğitime katkı sağlamaktaydı.…….*..Savaş yıllarının yokluklarını, acılarını, sıkıntılarını yaşamış, bu yüzden okuma-yazma öğrenememiş, ebeveynsiz kaldığı için yeterince eğitile-memiş insanların duygusal zekalarının ve estetik duygularının gelişme-sinde kuşkusuz sinema filmlerinin büyük katkısı olmuş ve katkıyı sağla-yan ilk sinemacı da Sinemacı Rıza’ydı diyebiliriz..……………..*
....İnsanların duygusal zekaları ile estetik duygularının gelişmesinekatkı sağlama olayını şöyle bir örnekle anlatmak isterim:....Günlerden bir gün, Rıza’nın Sineması’nda izlediği filmde, maşukunaşıkına: -Hayatım ne güzel gözlerin var! ..Gözlerinde sevgiyi, şevkati, muhabbeti ve aşkımızın alevlerini görüyorum.. giibi sözleri dinleyenadam, köye varır varmaz, eşine sorar: -Hanımmm, gözlerimin içine bak! Orada ne görüyon? Cevap verir film kültürü almamış olan karısı: -Çapaaaak!...Sinemacı Rıza’nın hemen arkasından başkaları da girer sıraya bu hiz-met yarışında...Bu bir toplumsal hizmet yarışıdır ama aynı zamandazevkli ve para getirici bir iştir de..……………*****…………….........Rıza Ağbi’nin ve Bekir Varnalı’nın Kışlık ve Yazlık YENİ SİNEMASI ‘nın ardında piyasaya yeni bir sinemacı daha çıkar...Bu sanatsever kişi,93 Harbi göçmenlerinden sayın HULKİ BECEREN’dir....…..0 zamanlar, 0rduevi’ne ait olmayan şimdiki 0rduevi Parkı’nın olduğuyerde Işık Sineması film gösterimine başlar..Sinemaya rağbet büyükolur.. Rahmetli olmazdan önce sayın Hulki Beceren Amca, yanında kar-deşi ve eşleri bulunduğu halde, evlerinde yaptığım bir ohbette, şimdiki0rduevi ParkI’nın olduğu yerde oynattıkları filmlerle büyük ilgi gördük-lerini anlatmış ve sinemacı Rıza’nın kendinden daha önce sinemacılığabaşladığını söylemiştir.............* ….Hulki Beceren Amca 1952 li yıllarda şimdki Öğretmen Evi Binası’-nın arkasında da film gösteriminde bulunmuş ve buradaki makinistli-ğini Sabri Geneal yapmış..………….Sayın Hulki Beceren, Kışlık Işık Sineması’nı Zincirli Bakkaliyesi’nin bu-lunduğu yerde iişletmeye başlamazdan önce şimdiki Köy garajı’nın bu-lunduğu yerde, eskiden Orman Oteli şimdi Balkan Pastanesi’nin olduğubinanın yanındaki taş binada işletir….…..Babası Büyükdoğanca Köyü kökenli,kendisi ise Karaağaç Mahallesidoğumlu olan emekli öğretmen sayın ŞABAN YAVUZ’un bu sinema ileilgili anısı şöyle:
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
………***“…Sekiz yaşlarında idim.. yani 1951-1952 yılları idi…Bu sinemaya gittim..Zemini, Taşçı Ali Ağabey’den satın alınan ve 0’nun, Karanlık Dere’dekikayalıklardan kopardığı kalıp taşlarla döşeli sinema zemini üzerindebirbiriden bağımsız tahta iskemlelerden birinin üzerine oturdum..…..Film başladı…. Beyaz perdedeki kara tren üstüme üstüme gelmeyebaşladı….Tren yaklaştıkça ben geriye yaslanıyorum…...tren yaklaştıkçageriye yaslanıyorıum….derken, arkamda oturan kişinin üzerine iskem-leyle birlikte sırt üstü düşüverdim……Ayrıca bu sinemada Charlie Chaplin’in, ayakkabılarını ısırarak yemeğeçalıştığı bir film de izledim….Sinemanın önünde kocaman akasya ağaçlarıvardı…..ve film afişlerinin yapışık olduğu tahta pano, bu akasya ağacınıngövdesine yaslanarak, flmin tanıtımı ve reklamı yapılırdı..……….*……….Film afişleri ayrıca, şimdiki Astsubay 0rduevi -ki ozaman subayorduevi idi- binasının duvarlarına da asılırdı..ve ben, 1962-1963 lü yılardaAtatürk Ortaokulu’na gidip-gelirken bu afişlere bakardım..…………*….Hulki Beceren Ağabey’in Kışlık Işık Sineması yukarda sözünü ettiğimKöy Garajı’nda iken, Rıza Tutulmaz’ın Yazlık Park Sineması da şimdikiKöy Garajı’nın,Taşkınlar’ın Mağazası’nın bakan köşesinde, (s onradan buradan kaldırılan) çeşmenin yanında faaliyetini sürdürmekte idi……..Yani sinemanın önünde bir çeşme vardı….Bu çeşme sonraki yıllardaAtatürk Ortaokulu’nun çevre-kol duvarı dibine taşındı..……….*……….* ……..*1952-1953 yılında Bekir Varnalı’nın Yazlık Yeni Sineması Göle-menler’in şeker-lokum imalathanesi’nin yan tarafında -Edirne Hanı’nıntam karşısındaki arsada faaliyetini sürdürürken, kışlık sineması da KazımKarabekir Caddesi üzerindeki, şehir kulübü’nün karşısındaki aynı yerin-de hizmet vermekte idi..-..….Rıza’nın Kışlık Sineması Halk Evi Binası’nın yerinde, sonra AtatürkParkı’nda, Mehmet Çiçekler’in yazlık Sineması Atatürk Parkı’nın Bele-diye Binası’na bakan köşesinde, Rıza’nın yazlık Sineması şimdiki KöyGarajı’nda idi…………..*….. Bu yılarda, ömrü bir yaz sezonu süren, şimdiki belediyenin olduğuyerde Millet Sineması adıyla yazlık sinema da açılmıştı..…..Buraya park eden öküz arabası sahipleri, arabaların üzerinden vesinemayı çevreleyen bezlerin bir aralığından sinema perdesine baka-rak, bedava film izlemeye çalışırlardı..…………* ….Sayın Hulki Beceren Ağabey bana, 1952 li yıllarda, şimdiki Köy Gara-jı’nın köy garajının bulunduğu bu alanlarda Işık Sineması’yla birlikteüç-dört sinemanın birlikte faaliyet gösterdiği bir yıl yaşandığını söyle-miştir......................*
….Nihayet Hulki Amca 1953 lü yılında yerini bulur… Köy garajı’ndakiKışlık Işık Sineması’nı şimdiki Zincirli Bakkaliyesi’nin olduğu binayataşır….2015 yılında 77 yaşında olan Fethiye Ablamın Kışlık Işık Sine-ması ile anıları şöyle:
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
………………*“…..1955 li yıllarda 17 yaşında genç bir kızdım….Babamın basma ser-gisine giderken, şimdiki Orduevi Parkı’nda çalınan plaktan çevreye ya-yılan Hamiyet Yüceses şarkılarını duyardım uzaktan...…….Bazan bir yanıma beş yaşlarındaki seni ve diğer yanıma 3 yaşında-ki Firdevs kardeşimi alarak bu sinemaya gelirdim….Işık Sineması, herhafta bayanlar matinesi yapardı…..bu sinemada Zeki Müren’in “Bek-lenen Şarkı” ve “Son Beste” filmlerini, Ayhan Işık’ın Şimal Yıldızı’nıve o zamanlar beyaz perdede yeni parlamaya başlayan yıldızlarındanFatma Girirk’in bir-iki filmini i izlediğimi anımsarım.......Mahallemizin diğer kızları da bu sinemaya giderlerdi.....”……………*…..6-7 yaşlarımda iken, Rükiye annemle birlikte sinemanın iki yüzmetre ilerisindeki babamın basma sergisine giderken, bu sinemada gösterime giren maskeli ya da kamçılı süvari ZORRO’nun, sinema kapısı üzerinde duvara yapıştırılmış film afişlerini çok iyi hatırla-rım..………..*Fethiye Ablam der ki: “1950 li yıllarda Kışlık Yeni Sinema da bayan ma-tinesi yapardı…Bu sinemaya da gittiğim olurdu..”…………......Işık Sineması’nın bu sinemadaki makinisti ise Kaşif Aga namıylaanılan Kaşif Ürek’ti…….….Hulki Amca Işık Sineması’nı 1957 yılında Kaşif Ürek’e devreder…..…Sayın Kaşif Ürek, sinemasını, buradan Keşan Belediyesi’nin arka-sındaki Hankolar’ın Mağazasının yerine taşır.....Ancak 1958 yılında makine dairesinde çıkan bir yangınla faaliyetineson vermek zorunda kalır......İpsala’ya taşınır…....Sinema işletİcliğinebir süre burada devam eder….............*… 1959 ya da 1960 yılından sonra Işık Sineması’nın yerinde hizmetegiren ve çalıştırıcılığını Mehmet -Feride Çuhacı Amca’nın oğullarındanbiri olan Nurhan Çuhacı’nın yaptığı KIŞLIK EMEK SİNEMASI sahneyeçıkar.....Sayın Nurhan Çuhacı Kışlık Emek Sineması’na yazlığını da ekler..…Her iki sinemaya getirdiği vizyona en son giren filmlerle Keşanlı Sine-maseverleri Yeşilçam Filmleri’nin müptelası yapar..Keşan’da Yeşilçamaktörlerini tanımayan kimse kalmaz.....…Emek Sineması’nın sinema piyasasına hakim olmasıyla 1965 li yıllar-dan sonra Sinemacı Rıza sinemasını İpsala’ya taşır ……..Böylece” Tatar Bekir” namıyla anılan sayın Bekir Varnalaı’nın YeniSineması, Hulki Beceren’in Işık Sineması, Nurhan Çuhacı’nın Yazlık veKışlık EMEK SİNEMALARI, sinemacı Rıza’nın arkasından yürüyen sine-malar ve sahipleri de Keşanlıları yedinci sanat ürünleriyle tanıştırankültür elçileri olarak Keşan Tarihi’ne silinmez harflerle kazınırlar.……….* ……Bu gelişmelerin ardından onları izleyen başka sinemacılar da olur.......Bu güne kadar anılmamış olsalar da bundan sonra anılacakları kesin-dir...Vefatlarından önce kendileriyle yaptığım sohbetlerden edindiğim bilgiye göre onları ve onların sinema çalıştırdığı o günleri 2007 yılındayayımladığım Keşan Sinemaları adlı şiirimde şöyle anlatmışım-........................*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…..KEŞAN SİNEMACILARI….........……….*……………….Kayalı Mahallesi’nin en popüler ismi ise kuşkusuz, namazında,niya-zında bir insan olan Atman Abla’nın eşi Rıza Tutulmaz idi..…….*....Rıza Ağabey sadece mahallede değil tüm Keşan’da “SinemacıRıza “ Adıyla ün yapmıştı...Keşan’da ilk özel taksi sahibi olan 0'ydu..……*….Taksi’nin üzeri açıktı….bazan, tahta pano üzerine yapıştırdığı sine-ma afişini yanına alır, üstü açık taksisi ile Keşan Sokakları’nı dolaşırdı..…Bazan da ücret karşılığı kiraladığı bir -iki Romen vatandaşa davul-zurna çaldıra çaldıra, üzerinde film afişi bulunan panoyu Keşan So-kakları’nda gezdirerek, o hafta oynatacağı filmin reklamını yapardı..……*….Aynı tür reklamları Yeni Sinema da yapardı….Yeni Sinema sahipleriayaklarına iki-üç metrelik tahta bacaklar geçiren panayır cambazla-rını sokak sokak gezdirerek oynayacak filmin reklamını yaparlardı……Yeni Sinema’da bu iş için, aynı zamanda Keşan Gençlik takımındatop koşturan ve Kara Cevat lakabıyla tanınan Cevat Işıklar görev-liydi,..…..Cevat Ağabey aynı zamanda sinema sahibi Bekir Varnalı’nın akra-basıydı..…….*…. Cem Sultan,,İstanbul’un Fethi, Yavuz Sultan Selim ve YeniçeriHasan, Kanun Namına, Fosforlu Cevriye, Polyanna…filmlerini, Keşanlısinema severler bu sinemada izlemişlerdi..…..Cevat Işıklar Ağabeyin söylediğine göre 1950 li yıllarda baş rolünde Raj Kapoor’un oynadığı ve gerek konusu ve gerekse müziği ile akıllar-dan çıkmayan ve bir Hint Filmi olan AVARE filmi, Keşan’da hasılat re-koru kırmş, biletler önceden satılmış, bir hafta kapalı gişe oynamıştı.. …………..*….Işık Sinemsı sahibi Hulki Beceren sinemasını Kaşif Ürek’e devredip0’nun sinemasının 1858 yılında yanmasının ardından köy garajındakifaaliyetine de son veren Işık Sineması’nın yerini doldurmak için sayınBekir Varnalı, Gölemenler’in şeker-lokum imalathanesi’nin yan tarafın-da çalıştırdığı Yazlık Yeni Sineması’nı 1960 lı yıllarda şimdiki Köy Garajı-’na taşıdı..….Burada sırt sırta vermişl iki sinamanın hopörlerinden çıkan Türk Sa-nat Müsikisi ezgileri az da olsa birbirine karşıyor ama filmdeki konuş-malarda bu durum görülmüyordu..Bu nedenle iki sinema da buradakifaaliyetine devam etti..,…Rıza’nın Sineması, şimdiki benzin istasyonunun bulunduğu yere doğruyerine doğru uzuyor ve sinema perdesi sırtını Atatürk Ortaokulu’nadönmüş bulunuyordu..…Yazlık Yeni Sinema Perdesinin sırtı ise Rıza’nın Sinemaya doğruydu yüzü de Fevzi Çakmak Caddesi’ne bakıyordu…Yani Fevzi ÇaknmakCaddesi üzerindeki otelde kalan insanlar Yeni Sinema Perdesi üzerinde oynayan filmi izlyebilirlerdi……..Ben, senaryosunun Necati Cumalı’nın romanından uyarlanarak yazıl-dığı, yapımcılığını ısayın Metin Erksan’ın yaptığı, başrollerini ise Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş’ın paylaştığıı “Susuz Yaz” filmini, 1864yılında bu sinemanın tahta iskemleleri üzerinde ve bizlere göz kırpan yıl-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
dızların altında çekirdekçi Sali Aga’dan aldığım kabak çekirdeklerini çıtır-datırken seyrettim………*Rıza Tutulmaz’a gelince 0, enerjik adamdı...neşeliydi…gezmeyi tozmayıseverdi…sanatçı ruhu taşırdı..….Üzeri açık taksisi ile adli görevlileri keşfe götürdüğü olurdu.. ………….*...II.Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’dan Keşan’a gelip film gösterimin-de bulunan Kemal Bey adındaki bir muhteremin yanından ayrılmamış,böylece sinema işini öğrenerek, II.Dünya Savaşı yılarından itibaren sine-macılık yapmaya başlamış, Yeşilçam’dan getirttiği sessiz filmlerden başla-yarak, Eski Gelibolu Caddesi'ndeki Keşan Halk Evi Binası’nda, Keşanlılar’aparalı filmler oynatarak, sinemacılığı bir iş kolu haline dönüştürmeye ça-lışmıştı.......Daha sonra ki yıllarda kurduğu çok sayıdaki sinema ile, sinemalarına “Rıza’nın Sineması” dedirtmeyi başarmıştı.………..*……1930 lu yılların yapımı olan Ateşten Gömlek Filmini keşanı Sinama-severler 0’nun Halk Evi Sineması’nda izlemişlrdi..Sonra o zaman park ol-mayan şimdiki Belediye Parkı’nda hizmete açtığı Park Sineması’ndabuna benzer filmler oynatmıştı.. Sonra, şimdiki Köy Garajı’nda YazlıkAile Sineması’nı hizmete soktu Rıza Ağabey..…Bu sinema 1965li yıl-lara kadar Keşanlı sinemaseverler hizmet etti….……*…Böylece Rıza Ağabey, Keşan’ın akılda kalan ilk sinemacıları arasına gir-meyi başarmıştı…....Kayalı Mahallesigöçmenlerinden olduğuiçin de,sinemalarına, kendi mahallesinin insanlarının rağbeti çoktu.................*….II.Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında hükümet binanın karşın-da, şimdiki Atatürk Parkı’nın içinde bulunan kapalı taş binada daKışlık Park Sineması’nı faaliyete geçirerek Keşanlılara film ziyafetiçekmekteydi…..……Yazlık sineması ise Köy garajı’nın olduğu boşlukta idi ve sinemaperdesi Atatürk Ortaokulu tarafındaydı..…….*….Keşanlı Sinemaseverler; Muhterem Nur’un ilk filmi olan BOŞ BEŞİKfilmini, Zeynep’in İntikamı’nı,Ya İstiklal ya Ölüm/Fato, Söyleyin Ana-ma Ağlamasın, Ankara Ekspresi, Vurun Kahpeye, Toros Çocuğu, KanlıTaşlar, Altı Ölü Var /İpsala Cinayeti, Sazlı Damın Kahpesi, Cengiz Ha-nın Hazineleri, Şimal Yıldızı, Baytekin, Tahir ile Zühre, Mezarımı Ta-ştan Oyun gibi yüzlerce Yeşilçam yapımı filminide Rıza’nın sinemala-rında izlediler….Hüseyin Peyda’yı, Muhterem Nur’u, Cahide Sonku’yu,Muzaffer Nebioğlu’nui Settar Körmükçü’yü, Neyyire Nehir’i, …0’nun si-nemalarında tanıdlar..…………*,….Yine bu yıllarda, Keşan Eşrafı’ndan sayın Hayri Çomerler’in benzinistasyonu yanında -şimdiki Yapı ve Kredi Bankası’nın yanı- şimdi AliZontulların Türkcell Bayii yerinde, o zamanlar Sabri Çakareller’e aitolan binada Saatçıoğlu Ailesine ait ZAFER SİNEMASI açılmış ve 1960lı yıllara kadar faaliyetini sürdürmüştü………………..*….Ben bu sinemayı 1957 li yıllarda, sinema girişindeki duvara düz-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
gün şekilde monte edilmiş panolar üzerinde gördüğüm “Rüzgar GibiGeçti” filminin afişleriyle anımsarım.………………*…..Sinemacı Rıza bu yıllarda, sinema işleticiliğindeki ısrarını sürdür-müş ve şimdiki Ak Bank Binası’nın yerinde Kışlık AİLE SİNEMASI nıaçarak İnönü Caddesi’nin bayram yerine benzemesine katkı sağla-mıştı………Çünkü 1957 ve 1958 yıllarında Akban’ın yerindeki Rıza Tutumaz’ın-Kışlık Aile Sineması, Çomerler’in yerindeki Saatçıoğulları’na ait KışlıkZafer Sineması, bu sinemanın yanındaki sokakta Kaşif Ürek’e ait KışlıkIşık Sineması ile İnönü Caddesi bayram yerine dönmüştü..……..*…..Sinemaların hopörlerinden yayılan Türk sanat müziği ezgileri ve oynayan filmlerdeki konuşma sesleri, İnönü Caddesi’ni KeşanPanayırları’na benzetiyordu..…………………….*.… 1955 li yıllarda, şimdiki Atatürk Parkı içinde, belediyeye bakanköşede Mehmet Çiçekler adındaki bir Keşanlı da Yazlık Sinema çalıştı-rarak Keşan gecelerinin şenlenmesine katkı sağlamıştı……………………….*….Böylece 1950 li yılların Keşan’ında Rıza’nın Aile Sineması,Saatçıoğulları’nın Zafer Sineması, Mehmet Çiçeklerin Yazlık Sineması,Kazım Karabekir Caddesi’ndeki Kışlık YENİ SİNEMA ve yazlık Yeni Si-nema ile Keşan, çevresinin kültür merkezi olmuştu.. …………*..Şimdi merhum olan Eski Gelibolu Caddesi Kahvecilerinden NusretAkyol Ağabey’in anlattığına göre, “Sinemacı Rıza” para canlısı değildi.……..*....Rıza’nın Sineması’nın bulunduğu yerlerde altı-yedi yaşlarından berikahvecilik yaptığından, o günleri çok iyi anımsadığını söyleyen NusretAkyol Ağabey,: “ Rıza Ağbi, Zımba’nın yeri olarak ta bilinen eski Halk Evi Binası’nda oynattığı Yeşilçam filmlerinde, sinema başladıktan son-ra, sinema önünde bekleyen ve parası olmayan çocukları sinemaya parasız aldığını bilirim” diye anlatmıştı……….*..”1950 li yıllarda Gölemenler’in Şeker İmalathanesi’nin yan tarafında-ki arsada, Tatar Bekir lakabıyla tanına sayın Bekir Varnalı Yazlık YeniSinema açmıştı....İstanbul’un Fethi, Barbaros Hayrettin Paşa, Bir MilletUyanıyor, Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Ağası, ”..giibi filmleri bu sine –mada izledim” demiştir.….Ben de 1960 lı yıllarda, yabancı yapım uçan halılı, sinbatlı birkaç ma-sal filmini, Tamer Yiğit’in Efe filmini, Polyanna’yı, Fosforlu Cevriye’yi,Eşref Kolçak ve Ayhan Işık’ın bir-iki avantür filmini Kışlık Yeni Sinemadaizledim..….….1961 yılına kadar öğretmenler okul öğrencilerini bu sinemaya getirir-lerdi…..1961 yılından sonra yeni Sinema’nın yerini Kışlık Emek Sinemasıaldı..………….*…..Şu an 68 yaşlarındaki İhsan ağabeyim de bu sinema ile ilgili olarak:"Çok iyi anımsıyorum….Toprak zemini, kocaman beyaz perdesi vardı..Bu sinemada bir korsan filmi izlemiştim " der..……………………*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…..II.Dünya Savaşı Yılları Keşan Halkı’nın ve hatta köylülerin yedincisanat ürünü olan filmlerle tanıştığı yıllardı..….Mübadele Kuşları, yerli kuşlarla birlikte Atatürk Cumhuriyeti’ningelişmesine-yücelmesine katkı sağlamak ve daha güzel günlerde yaşamak için hem çalışıyor hem de eğleniyorlardı….……………*…..Bu yıllarda. mübadele kuşlarından Ahmet Öngel Amca da, köyler-de gösterdiği filmlerle bu sanatsal eğitime katkı sağlamaktaydı.…….*..Savaş yıllarının yokluklarını, acılarını, sıkıntılarını yaşamış, bu yüzden okuma-yazma öğrenememiş, ebeveynsiz kaldığı için yeterince eğitile-memiş insanların duygusal zekalarının ve estetik duygularının gelişme-sinde kuşkusuz sinema filmlerinin büyük katkısı olmuş ve katkıyı sağla-yan ilk sinemacı da Sinemacı Rıza’ydı diyebiliriz..……………..*……………….*....İnsanların duygusal zekaları ile estetik duygularının gelişmesinekatkı sağlama olayını şöyle bir örnekle anlatmak isterim:....Günlerden bir gün, Rıza’nın Sineması’nda izlediği filmde, maşukunaşıkına: -Hayatım ne güzel gözlerin var! ..Gözlerinde sevgiyi, şevkati, muhabbeti ve aşkımızın alevlerini görüyorum.. giibi sözleri dinleyenadam, köye varır varmaz, eşine sorar: -Hanımmm, gözlerimin içine bak! Orada ne görüyon? Cevap verir film kültürü almamış olan karısı: -Çapaaaak!...Sinemacı Rıza’nın hemen arkasından başkaları da girer sıraya bu hiz-met yarışında...Bu bir toplumsal hizmet yarışıdır ama aynı zamandazevkli ve para getirici bir iştir de..……………*****…………….........Rıza Ağbi’nin ve Bekir Varnalı’nın Kışlık ve Yazlık YENİ SİNEMASI ‘nın ardında piyasaya yeni bir sinemacı daha çıkar...Bu sanatsever kişi,93 Harbi göçmenlerinden sayın HULKİ BECEREN’dir....…..0 zamanlar, 0rduevi’ne ait olmayan şimdiki 0rduevi Parkı’nın olduğuyerde Işık Sineması film gösterimine başlar..Sinemaya rağbet büyükolur.. Rahmetli olmazdan önce sayın Hulki Beceren Amca, yanında kar-deşi ve eşleri bulunduğu halde, evlerinde yaptığım bir ohbette, şimdiki0rduevi ParkI’nın olduğu yerde oynattıkları filmlerle büyük ilgi gördük-lerini anlatmış ve sinemacı Rıza’nın kendinden daha önce sinemacılığabaşladığını söylemiştir.............* ….Hulki Beceren Amca 1952 li yıllarda şimdki Öğretmen Evi Binası’-nın arkasında da film gösteriminde bulunmuş ve buradaki makinistli-ğini Sabri Geneal yapmış..………….Sayın Hulki Beceren, Kışlık Işık Sineması’nı Zincirli Bakkaliyesi’nin bu-lunduğu yerde iişletmeye başlamazdan önce şimdiki Köy garajı’nın bu-lunduğu yerde, eskiden Orman Oteli şimdi Balkan Pastanesi’nin olduğubinanın yanındaki taş binada işletir….…..Babası Büyükdoğanca Köyü kökenli,kendisi ise Karaağaç Mahallesidoğumlu olan emekli öğretmen sayın ŞABAN YAVUZ’un bu sinema ileilgili anısı şöyle:………***
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
“…Sekiz yaşlarında idim.. yani 1951-1952 yılları idi…Bu sinemaya gittim..Zemini, Taşçı Ali Ağabey’den satın alınan ve 0’nun, Karanlık Dere’dekikayalıklardan kopardığı kalıp taşlarla döşeli sinema zemini üzerindebirbiriden bağımsız tahta iskemlelerden birinin üzerine oturdum..…..Film başladı…. Beyaz perdedeki kara tren üstüme üstüme gelmeyebaşladı….Tren yaklaştıkça ben geriye yaslanıyorum…...tren yaklaştıkçageriye yaslanıyorıum….derken, arkamda oturan kişinin üzerine iskem-leyle birlikte sırt üstü düşüverdim……Ayrıca bu sinemada Charlie Chaplin’in, ayakkabılarını ısırarak yemeğeçalıştığı bir film de izledim….Sinemanın önünde kocaman akasya ağaçlarıvardı…..ve film afişlerinin yapışık olduğu tahta pano, bu akasya ağacınıngövdesine yaslanarak, flmin tanıtımı ve reklamı yapılırdı..……….*……….Film afişleri ayrıca, şimdiki Astsubay 0rduevi -ki ozaman subayorduevi idi- binasının duvarlarına da asılırdı..ve ben, 1962-1963 lü yılardaAtatürk Ortaokulu’na gidip-gelirken bu afişlere bakardım..…………*….Hulki Beceren Ağabey’in Kışlık Işık Sineması yukarda sözünü ettiğimKöy Garajı’nda iken, Rıza Tutulmaz’ın Yazlık Park Sineması da şimdikiKöy Garajı’nın,Taşkınlar’ın Mağazası’nın bakan köşesinde, (s onradan buradan kaldırılan) çeşmenin yanında faaliyetini sürdürmekte idi……..Yani sinemanın önünde bir çeşme vardı….Bu çeşme sonraki yıllardaAtatürk Ortaokulu’nun çevre-kol duvarı dibine taşındı..……….*……….* ……..*1952-1953 yılında Bekir Varnalı’nın Yazlık Yeni Sineması Göle-menler’in şeker-lokum imalathanesi’nin yan tarafında -Edirne Hanı’nıntam karşısındaki arsada faaliyetini sürdürürken, kışlık sineması da KazımKarabekir Caddesi üzerindeki, şehir kulübü’nün karşısındaki aynı yerin-de hizmet vermekte idi..-..….Rıza’nın Kışlık Sineması Halk Evi Binası’nın yerinde, sonra AtatürkParkı’nda, Mehmet Çiçekler’in yazlık Sineması Atatürk Parkı’nın Bele-diye Binası’na bakan köşesinde, Rıza’nın yazlık Sineması şimdiki KöyGarajı’nda idi…………..*….. Bu yılarda, ömrü bir yaz sezonu süren, şimdiki belediyenin olduğuyerde Millet Sineması adıyla yazlık sinema da açılmıştı..…..Buraya park eden öküz arabası sahipleri, arabaların üzerinden vesinemayı çevreleyen bezlerin bir aralığından sinema perdesine baka-rak, bedava film izlemeye çalışırlardı..…………* ….Sayın Hulki Beceren Ağabey bana, 1952 li yıllarda, şimdiki Köy Gara-jı’nın köy garajının bulunduğu bu alanlarda Işık Sineması’yla birlikteüç-dört sinemanın birlikte faaliyet gösterdiği bir yıl yaşandığını söyle-miştir......................*
….Nihayet Hulki Amca 1953 lü yılında yerini bulur… Köy garajı’ndakiKışlık Işık Sineması’nı şimdiki Zincirli Bakkaliyesi’nin olduğu binayataşır….2015 yılında 77 yaşında olan Fethiye Ablamın Kışlık Işık Sine-ması ile anıları şöyle:………………*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
“…..1955 li yıllarda 17 yaşında genç bir kızdım….Babamın basma ser-gisine giderken, şimdiki Orduevi Parkı’nda çalınan plaktan çevreye ya-yılan Hamiyet Yüceses şarkılarını duyardım uzaktan...…….Bazan bir yanıma beş yaşlarındaki seni ve diğer yanıma 3 yaşında-ki Firdevs kardeşimi alarak bu sinemaya gelirdim….Işık Sineması, herhafta bayanlar matinesi yapardı…..bu sinemada Zeki Müren’in “Bek-lenen Şarkı” ve “Son Beste” filmlerini, Ayhan Işık’ın Şimal Yıldızı’nıve o zamanlar beyaz perdede yeni parlamaya başlayan yıldızlarındanFatma Girirk’in bir-iki filmini i izlediğimi anımsarım.......Mahallemizin diğer kızları da bu sinemaya giderlerdi.....”……………*…..6-7 yaşlarımda iken, Rükiye annemle birlikte sinemanın iki yüzmetre ilerisindeki babamın basma sergisine giderken, bu sinemada gösterime giren maskeli ya da kamçılı süvari ZORRO’nun, sinema kapısı üzerinde duvara yapıştırılmış film afişlerini çok iyi hatırla-rım..………..*Fethiye Ablam der ki: “1950 li yıllarda Kışlık Yeni Sinema da bayan ma-tinesi yapardı…Bu sinemaya da gittiğim olurdu..”…………......Işık Sineması’nın bu sinemadaki makinisti ise Kaşif Aga namıylaanılan Kaşif Ürek’ti…….….Hulki Amca Işık Sineması’nı 1957 yılında Kaşif Ürek’e devreder…..…Sayın Kaşif Ürek, sinemasını, buradan Keşan Belediyesi’nin arka-sındaki Hankolar’ın Mağazasının yerine taşır.....Ancak 1958 yılında makine dairesinde çıkan bir yangınla faaliyetineson vermek zorunda kalır......İpsala’ya taşınır…....Sinema işletİcliğinebir süre burada devam eder….............*… 1959 ya da 1960 yılından sonra Işık Sineması’nın yerinde hizmetegiren ve çalıştırıcılığını Mehmet -Feride Çuhacı Amca’nın oğullarındanbiri olan Nurhan Çuhacı’nın yaptığı KIŞLIK EMEK SİNEMASI sahneyeçıkar.....Sayın Nurhan Çuhacı Kışlık Emek Sineması’na yazlığını da ekler..…Her iki sinemaya getirdiği vizyona en son giren filmlerle Keşanlı Sine-maseverleri Yeşilçam Filmleri’nin müptelası yapar..Keşan’da Yeşilçamaktörlerini tanımayan kimse kalmaz.....…Emek Sineması’nın sinema piyasasına hakim olmasıyla 1965 li yıllar-dan sonra Sinemacı Rıza sinemasını İpsala’ya taşır ……..Böylece” Tatar Bekir” namıyla anılan sayın Bekir Varnalaı’nın YeniSineması, Hulki Beceren’in Işık Sineması, Nurhan Çuhacı’nın Yazlık veKışlık EMEK SİNEMALARI, sinemacı Rıza’nın arkasından yürüyen sine-malar ve sahipleri de Keşanlıları yedinci sanat ürünleriyle tanıştırankültür elçileri olarak Keşan Tarihi’ne silinmez harflerle kazınırlar.……….* ……Bu gelişmelerin ardından onları izleyen başka sinemacılar da olur.......Bu güne kadar anılmamış olsalar da bundan sonra anılacakları kesin-dir...Vefatlarından önce kendileriyle yaptığım sohbetlerden edindiğim bilgiye göre onları ve onların sinema çalıştırdığı o günleri 2007 yılındayayımladığım Keşan Sinemaları adlı şiirimde şöyle anlatmışım..............*KEŞAN SİNEMALARI
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.............*..Şiirimin konusu Keşan SinemalarıSiyah-beyaz günlerin renkli hatıraları40-5-60-70 ve de 80 yıllarıKöyde karasabanla sürerlermiş toprağı-Harmanda dövenlerle döverlermiş buğdayıSamanı samanlığa atmak için yabayıKışın ısıtsın diye o kalınca abayıKöyden kente gitmeye öküzlü arabayıEvlerde gaz lambası kullanırmış köylüler..Saraçlar takarlarmış beygirlere yularıNalbantlar çakarlarmış mıhı düşmüş nallarıKalaycılar sokakta kalaylarmış kaplarıTestiler yapmak için tuğla renkli toprağıYoğurup dururlarmış çömlekçiler bayağı...Kısaca özetledim o zamanki hallarıAnadolu gibiymiş Keşan'ın bu yılları...Cumartesi günleri gelirlermiş pazaraHarman sonunda ise Keşan Panayırı'naNazilli, pazen. bürgü.... almak için kızlaraHorozlar öter ötmez çıkarlarmış yollara...Gözlerden kaybolunca bir gün deve katarıYollara düşer olmuş öküz arabalarıKarışınca bunlara Keşan'ın SığırlarıEtraf tezek kokarmış bilhassa yaz ayları...Hemen hemen böyleymiş 40..ve.60 yıllarıKöylülerle dolarmış Keşan'ın Taş Hanları..Üzerine afişler yapışmış panolarlaMüşteri beklerlermiş Keşan Sinemaları....Güzel Cumhuriyet'in 16 yılındaViraneye benzeyen mavi-yeşil yurdumdaSarılmamışken henüz savaşların yarasıBaşlayacak gibiymiş yeni dünya savaşı....Çünkü "Büyük Harb" sonu yine gerginmiş dünyaYapılan Antlaşmayı beğenmezmiş AlmanyaBu yüzden zombileşmiş şoven yüklü duygularSürsün diye Dünya'da sanki yeni yıkımlar.......Ülkeler barış diye haykırırken her yandaSıcak savaş kokusu sinivermiş dünyayaAdolf Hitler üstün ırk yaratmak amacıylaTanklarıyla saldırmış Avrupa'ya- Rusya'ya....Yine patlayıvermiş dünya'nın cehennemi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dört bir yanı kavurmuş savaşın sıcak yeliKıtlık-yokluık içinde kıvranan insanımınUmutları barışmış ve sinema filmleri.......Sessiz film oynarmış Halk Evi Bima'sındaSavaşın stresinden uzaklaşmakmış davaİşte böyle tanımış Laurel Hardy'yi KeşanVe de Charlie Chaplin'i Sinemacı Rıza'yla.....Ahmet Öngel Amca da aynı işi yaparmışSeyyar makinesiyle köyleri dolaşırmışKahvenin duvarına gerdiği bir çarşaftaAlt yazılı ve sessiz filmler oynatırmış.....Vatandaşı oturtup bir duvarın dibineKöylü şapkalarını düzelterek eliyleFotoğraflar çekermiş bir yandan Ahmet Amca0 günlerden bu güne kalsın diye hediye...45' lerin sonunda açmış barış güllleriDört bir yanda esse de soğuk savaş yelleriTüm dünyada ötermiş barışın bülbülleriKeşanlı, arı gibi çalışırken her yerdeBizim Sinemacılar çalarmış gönülleri....Karışıkmış dünyanın boylamı ve enlemiBu sefer de başlamış soğuk savaş günleriBir yandan Varşova'nın öte yandan Nato'nunUzansa da her yere görünmeyen elleriSiyah-beyaz filmler belirlermiş gündemi!......Keşan'ı fethederken Yeşilçam FilmleriGökte yıldız gökte ay kıskanırmış bizleri...Keşanlılar çok sevmiş bu müthiş gelişmeyiFilmler cezbedermiş çocuklarla gençleriÇarşamba, cumartesi ve de pazar günleriAile'de, Yeni'de, Işık'ta ve Emek'teTahta iskemlelerde kaparlarmış yerleri
Borsa- Orduevi'nde western filmi izlerkenZafer'de ve Millet'te az geçmiş saatleri.....Barbaros Hayrettin'i, İstanbul'un Fethi'ni"Sazlı damın kahpesi Aysel" gibi filmleriHepimiz Kardeşiz de; Hülya, Cüneyt, Tamer'ive filmde rol alan bilumum aktörleri
Turan Seyfioğlu'nu ve Cahide Sonku'yuAdını duyar duymaz tanırlarmış her biri......Keşan Sokakları'nda gezermiş arabalar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Üstünde afiş olan kapı gibi tahtalarMegafondan haykıran cazgırın kalın sesiTanıtırmış her hafta gelecek filmleri.....Sonra ben de tanıdım "Sinemacı Rıza"yıSiyah arabasıyla gezen sinemacıyı0 vurmuştu Keşan'a ilk sanatsal damgayı0ynattığı filmler öğretmişti bizlereKırık Plak Filminde sessizce ağlamayı!...Şimdiki Köy Garajı, Çocuk Parkı karşısıEsnaf ve Sanatkarlar Binası'nın orasıve Akbank'ın yerinde vardı sinemalarıPark ve Aile idi sinemanın adları.....Ardından "Yeni" geldi, sonra da "Kışlık Işık".Başladı Keşanım'da bir rekabet furyasıHer biri o günlerin birer sanat yuvasıZaferin'se az oldu bu sanatsal sefası;İnönü Caddesi'ne açılan kapısıyla"Rüzgar Gibi Geçti" de var bende hatırası.......Yeni'de Godzilla'yı, Polyanna'yı, Tarzan'ıRıza 'da Bayteki'ni, Simbat'ı, Daryanyan'ıIşıkta da Zorro'yu mümkün mü unutması...Sonra Nurhan Ağbi'nin o Emek SinemasıKeşan'ın altmışlardan en güzel hatırasıTahta koltuklu balkon ve genişçe salonuYaşatırken bizlere siyah-beyaz günleriNe komikti Cilalı İbo'nun Filmleri......*.Yazlık Emek'i sorma, 0'na gitmemek olmazAyşecik'le Ömercik Filmlerine doyulmazEdiz'i Şoray ile izleyen gönül solmazBu filmler olmazsa sinema asla dolmaz......*Kışın kışlıklar dolar yazın da yazlıklarıYetmişe dek böyleydi Keşan SinemalarıSütlü mısır, çekirdek, Bahar-Gamsız gazozu0nlarla serinlerdi sıcak yaz akşamları.....Ardından Borsa geldi; hem kışlık hem de yazlık60-70 arası, görmeyene çok yazıkSonra da "Orduevi", ne temiz sinemaydı;Yabancı filmleri inanın harikaydı.....*..Öğrenin diye yazdım siyah-beyaz günleriBeynimden silinmiyor o günlerin izleriSizler bilmeseniz de Dümbüllü İsmail'iBenim gönül perdemde oynuyor filmleri.......*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sinemalar açıktı haftanın yedi günüEkonomi normaldi; gitmek mümkündü tabiiHele cumartesiler ve de pazar günleriMahşer gibi olurdu sinema gişeleriÇünkü asker dolardı sinemanın önleri......*Emek'te Nazmi Ağbi kapıda bilet keserYeni de "Kara cevat" 0 da gişede bekler"Gong! " sesini duyunca geçer herkes yerine"Haydii haydi başlıyooor, siyah-beyaz fllmler! "..........*Böylece cumartesi ve pazar geceleriBoşaltırdı Keşanlı tek katlı loş evleriİnsanlarla kaynarken İstiklal ve İnönüBeyoğlu'na benzerdi Keşan'ın Caddeleri........*..Bak işte doldu yine tahtadan iskemlelerKulaklar "gong! " sesinde, gözle perdeyi gözlerSali Aga kes artık camekana vurmayıAz sonra başlayacak siyah-beyaz filmler...........*Kimi gazoz patlatır kimileri bakınırYıldızların altında yar bakışı aranırSevdalı gönül bekler beş dakka aralarıBöyle sevda kokardı Keşan Sinemaları........"Kışlık Yeni " önünde konuşurdu çocuklar"Gördün mü Ayhan Işık ne güzel yumruık atar""Hadi be Eşref Kolçak Ayhın Işık'ı sollarBaksana bir yumrukta üç kişiyi yuvarlar"Ne hikmetse gönlümden gitmiyor sinemalar.......*Gökyüzünde dolunay, gönüllerde umutlarGökte yıldız kayarken perdede onlar oynarVe yedinci sanatla tanışırken KeşanlıEn az çocuklar kadar neşeli, mutluydular.......*"Aman gece gitmeyin öğretmenler çok kızarZurzaklı şapkalıya disiplin cezası varYalnız çarşamba günü öğrenciye izin var.."Ahhh, ıslık sesleriye çınlayan matinalar!....*Hemen hemen böyleydi sinemalı zamanlarKöylerden römorklarla gelirlerdi insanlarSesler kesildi ama yankısı hala sürer"Bu günkü suarede Belgin Doruk Filmi var".......*...Umulmayan bir anda geldi gönül yarasıCihan Savaşı denen kıyametin sonrasıDünya'da başlamıştı göğe çıkma yarışıÖnce Yuri Gagarin yürümüştü uzaydaABD ‘li üç yiğit ayak basmıştı Ay'a
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
....*..Siyah-beyaz TV den bakmıştık bu olayaBu depremle yıldırım düşmüştü sinemaya!....TV ler renklenince 80 lerin başındaVirüs eksik olmadı sinemanı kanındaİflah olmaz bir derdin acılı kollarındaKapandı sinemalar bu depremin sonunda.........*....Şimdi yok olsalar da her biri birer birerGönül kapım açıktır bekleriz efendiler!Bir bilete üç film, buyrun hanımlar beylerBaşlıyor sinemamda siyah-beyaz filmler..……….......*
DEVAMI İKİNCİ BÖLÜMDE
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kışlık Sinemaların Anatomisi
İster cumartesi ve pazar günleri .......................................isterse gece matine ya da suarelerde hızlı adımlarla yaklaştıkça sinema gişelerine Davul-zurna ekibi karşılar gibi bizi Hopörlerden yayılan Türk Sanat Müziği ile …….……..……...........karşılardılar sizi Önce duvarlara yapıştırılmış film afişlerine bakardınız Sonra, gişeden bir bilet alırdınız ve kapıdaki görevliye bileti kestirip sinema salonuna dalardınız
Çok sayıda göz olurdu üzerinizde Ama hiçbirine aldırmazdınız Ve hemen, çöreklenip bir tahta iskemleye gong sesine kadar postaki sayardınız!
Eğer film başladıktan sonra gelmişseniz, filme, görevlinin el feneri yardımıyla sizi oturttuğu yerden bakardınız
Gözünüz alışınca loşluğa çekirdek ya da mısır çıtlatmayı ve cam şişeden gazoz yudumlamayı unutmazdınız
Ve duyunca üç kez “gonggg! " sesini taze bir gül gibi açılırdı perdeyi örten sahne üzerindeki sinemanın güvez entarisi
Çıkıverirdi ortaya, üzerinde yıldızların raksettiği ………...........sinemanın beyaz perdesi Sönüverirdi ışıklar Kararırdı ortalık Dökülürdü perdeye makinist odasından içinde, toz zerrelerinin raks ettiği yoğun bir ışık huzmesi
“Parçalar” izlerdiniz gelecek filmlerden Sonra, izleyeceğimiz filmin ve oyuncuların adları Senarist….prodüktör...ses mühendisi….rejisör Yapımcı film şirketinin adı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Örneğin; 20 th Centry Foks Metro-Goldwyn-Mayer Paramound Pictures Columbıa.. Unıversal Pictures... Kemal film......Lale film.... Erman Film...Acar Film..Ülkü Film.. ve dahası
Başlardı film.. esas oğlan.. esas kız
Haydi hayırlısı.. ……*****………2005/keşan-zerlanis-rusion-topkeşan-celep keşanTel:05366838477.............................******Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat EserleriYasasına göre suçtur..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kızkulesi Sahili'nde Çay İçmek
Bahar ve yaz akşamlarıKızkulesi Sahili’ ndeŞemsiyelerin altındakimasalarda otururum*Önümde mavi denizDenizde KızkulesiKızkulesi’nin arkasındaAvrupa Yakası
Avrupa Yakası'ndaYeni CamiSüleymaniyeGalata Kulesi
Avrupa Yakası'ndaSultanahmetAyasofyaToıpkapı Sarayı
Ak köpüklü mavi sularda………..balıkçı oltalarıKulağımda martı çığlıkları*Defileye çıkmış gemiler geçerönümdenSarayburnuellerini yıkar sularda*Bağrımı okşarBoğaz’ın rüzgarlarıBurnumda kızarmış balık kokularıBardağımda Üsküdar*Kız kulesi SahilindeÇay içerim, çay!
*** 14.kasım.2016/pazartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Korucu Köy’lü Adil Erbay....Keşan’dan İnsan Manzaraları
1928 yılındaMehmet Ali’den olma,Hatice’den doğmaseksen sekiz yaşında bir Müslüman...Atatürk’e hayran...Ataları, 1924 yılındaBalkanlardan göç edipeskiden rum köyü olanİpsala İlçesi’ninKorucu Köyü’ne yerleştirilen...............mübadelecilerden....Tüm ülkedeokuma-yazma oranınınyüzde beşler civarında olduğuşimdiki yolların olmadığıotobüs ve taksilerin bulunmadığızamanmış o zaman..Köyde,atalarımız 0smanlılar'dan kalanbir 0ksfort İlkokulu da (!) bulunmadığındanokula gidememiş Adil Amcam..Bütün köylüler gibiçiftçilikle uğraşmışAltmışbeş yaşlarına kadar bir zaman..Karasabanla tarla sürmetarlaya elleriyle tohum serpmeöküzle harman dövmekabak-bostan yetiştirmepancarı çapalama, keçi-koyun gütmeağılda ve ahırda biriken gübreleriöküz arabasıyla tarlaya atma.. falanBu şartlardaüç hayırlı evlet yetiştiripevlendirmeyi başarmış vesselam..Şu an seksen sekiz yaşındahala bir genç gibi sağlam23 yıldan beri oturduğu Özgün Yapı’dahasta eşine bakarak yaşayanvefakar bir adam..Ömür boyu ağzınaiçki ve sigara koymamış Adil Amcam..Gerek bu özelliği ilegerek bedenini 88 yılasağlıklı olarak ulaştırdığı için
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gerekse1931 doğumluve Büyükdoğanca’lı eşi Emine’yegösterdiği vefa nedeniyle0’na uzun ömürler diliyoruz ona buradanÖteki alemde decenneti, 0’na mekan yapsın yüce yaradan!.......***..09.nisan.cumartesi-2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köy Enstitülü Öğretmenler.
-Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 76, kapatılışlarının 62.yılı anısına-.........*...1308 BAYAN15943 ERKEKTİLERÜlkemin kırk bin taneKöyü’nden gelmiştiler*21 Köy EnstitüsüneSınavla girmiştilerOkulları bitinceKöye dönecektiler*Çünkü onlar iş içinKöy için yetiştilerSilahları kalemdiVe beyaz tebeşirler*0dun da keserdilerKerpiç te dökerdilerHele genç fidanlarıNe güzel dikerdiler*0nlar başakta buğdayKöy Yolu’nda mühendisKöprülerin direğiBahçede çiçektiler*Okulları kovandıSınıfları peteklerYaptıkları ballar’saKöydeki öğrenciler*Yurdun dört bir yanınaGöz kırpmadan gittilerKöylülere her yöndenRehberlik te ettiler*Okumayı,ibadet yapar gibi sevdilerGittikleri her köyeBilimi götürdüler*Yalnız tüketim değilÜretim de derdilerÇünkü karanlıklarıAydınlatan erdiler*Işıktan korkmazlardıKendileri ışıktıBu yüzden hep ışığa,Güneşe yöneldiler *
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karanlıkları delenAteş Böceği gibi14 yılda ülkeyiGündüze çevirdiler *Karanlıklarda değil,Işıklarda öldülerOnlar öğretmen değilSevgi meleğiydiler*Gözleri ışıl ışılYürekleri pampaktıBıraksalar, yurdumaKanat takacaklardı......*....17.Nisan.2016-Keşan1971-1975 Malatya-Akçadağ Öğretmen OkuluFen Bilimleri Öğretmeni-05366838477
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köy Yolları - I -
İşte ısırgan otu,İşte deve dikeniİşte beyaz papatyaYol boyunca akasya
İşte çiçek bozuğu tozlu topraklı yollarRengarenk çiçeklerle süslü yeşil bayırlar
İşte, yeşil pürçekli beyaz sultan çiçeğiNinemin tülbentinde oya oya çiçeği
İşte yedi yalaklı yaşlı çoban çeşmesiBenimle dalga geçen bir kuşun “işt! işt! ” sesi
Nilüferden şalını yüzüne çekmiş göllerKarlı dağ başlarında bembeyaz kardelenler
Hatmiler..yaban gülü..orkideler...lalelerÇiçekleri öperek uçuşan kelebekler
Kelaynak..karabatak..yeşil başlı ördeklerAdını bilmediğim çeşit çeşit böcekler
İşte çakıllı dere, akıyor yine öyleSöğütlerin dalını okşuyor güle güle
İşte tayyare böcek...işte uç uç böceğiİşte dörtnala kaçan minik bir yer köpeği
İşte atmaca, şahin…mor dağların kekliğiİşte küçük bıldırcın..sülün..yaban ördeği.
İşte dalbastı kiraz, dere boyu; kamış..saz.Taşları okşayarak akan pınardaki naz
İşte, karetta gözlü gözü yaşlı hünnap'mİşte burcak tarlası..mor zakkum..karaçalı'm
Dışbudak..yaşlı ardıç; salkım söğüt dallarıNe de güzel içilir dübekteki ayranı
Kızılcık ağaçları...bodur üzüm bağlarıİşte Urfa biberi...Antep’in fıstıkları
Çiçek açmış bademler.. şeftali ağaçlarıDantellerle örtülü büyük vişne dalları
Küçük küçük taşlarla örülü çamur damlarİşte tezek kokulu, sazla kaplı ağıllar
İşte tütün tarlası, fındık yüklü ağaçlarBir çamın gölgesinde serinleyen koyunlar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yuvadan bakan leylek, allı telli turnalar“Çayda çıra yaktıran” buz gibi ayazmalar
İşte mavi gökyüzü, işte dumanlı dağlarİşte uçsuz bucaksız altın renkli başaklar
İşte pancar tarlası, çapa yapan kadınlarRenkli yılan yastığı, üç yapraklı yoncalar
Taze ekmek tadında mis kokan akasyalarMeşelerin üstünden bakınan palamutlar
İşte zambak yapraklı pürçekli sarı mısırİşte katır dikeni..hatmiler..sarmaşıklar
Bazan yeşil ormanlar, dağınık saçlı çamlarBazen pamuk tarlası, bulut bulut kozalar
Bazan kuru topraklar bazen sulu çayırlarGönlümü yardan çalan kokulu ıhlamurlar
Sevdama fal baktığım sihirli papatyalarİşte güneş bakışlı ayçiçekli tarlalar
Mis kokulu kekikler, gelincik tarlalarıÜç yapraklı yoncalar.. kekik...kuzu kulağı
Yeşil kumaş üstüne örmüş doğa oyayıBir cennete benzetmiş, kırları bayırları
Ayşe’m burdan öğrenmiş yazma’daki oyayıBindallı kumaş gibi şu bizim köy yolları
Kilimimde, halımda..motif motif yeşerirÇiçeklerin, kuşların tatlı hatıraları
22.10.2006..pazar………***…………..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köy Yolları -II-
Ben, tozlu köy yolunda büyümüş sarmaşığımOtlara..çiçeklere..bayırlara aşığım
Saçları darmadağın ince dallarda, kuşlarSularda, söğüt dalı görmeye alışığım..
Bu yüzden bunalınca kentlerin kıskacındaBirden yeşeriverir gönlümün duvarları
Ağaçlara tırmanan yeşil sarmaşık gibiGönlümde uzar gider çiçekli köy yolları
İşte böyle anlarda ben köyüme uçarımBüyüdüğüm yollara açılır kanatlarım
Uçarken kirlenmemiş güzellikler üstündeBulutlara karışır yalnızlığı çarmıhın.
Hangi kentte yaşasam gönlüm yollarda kalırBir böğürtlen dalına, bir çalıya takılır
Kocaman ahlatlara asılır da gözlerimBir çoban çeşmesinin boynuna tasmalanır!
İstemem başka nimet giderken köy yolundaBütün türküler orda, billur sevdalar orda
Yollar bozuk olsa da çiçekli köy yolundaSaflığın, sadeliğin çiçeği açar orda
Üretim..alınteri..birlik..imece..ordaToprağı yar edinen insanlar yaşar orda
Bir peşkirin üstünde yoğurt ekmek yemeninUnutulmaz lezzeti yaşanır köy yolunda
Orda benim gönlümün beklediği şarkılarOrda bana haz veren en içten davranışlar
Domates, bamya, biber,kavun, karpuz.. lahanaBağlarda renk renk üzüm, kara gözlü öküzüm
Meleyen minik kuzum, ak koyun kara koyunGönlümü benden çalan kokulu ıhlamurum
Cırcırlı gecelerin kitin telli sazındaGönlüme çapkın çapkın göz kırpan yıldızlarım
Derede “vırrak “sesi, kırlarda renk renk kuşlar“Taka tak tak ” sesinde, anlatılmaz anılar
Bana hicran tadını tattıran muşmulalar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mor renkli güvemlerle belveren ince dallar
İşte öküz üstünde gezinen minik kuşlarSineklenen öküzün yardımına koşmuşlar
İşte çarpık bacaklı koca kulaklı tavşanYine bayır yukarı koşuyor akşam akşam
Kentteki rüzgarların içinde savrulurkenGönlümde köy yolları tüttü yine bu akşam!
Bir çoban çeşmesinde kebeli bir çobanınYanık kaval sesini duydum yine odamdan!
Yanında Aşık Veysel ya da Aşık MahsuniKöy yolunun havası içimde buram buram.
Kilima’mdan eserken dünyanın yapay yeliMeşelerin altında canlandı eski hülyam
Çöktüm hemen odamda bol çiçekli kilimeKilimdeki motiften türkü düştü dilime
Türküm de kilim gibi köy yolunu anlatırTelli turnalar gibi köyüme özlem taşır.
Yaşadığım bu kentte ne zaman yeşil görsemNe zaman bir çınarın gölgesinde dinlensem
Göl’e hasret ruhumu sersem havuz başınaGeceler gerse beni yalnızlık çarmıhına
Ya da gözüm takılsa çiçekli bir saksıyaBetonların zulmüne inat, kanatlarım! …
Aslı’nın gözlerinde dinlenen Kerem gibi…Köy yolunun üstünde bir gülde konaklarım! ...
23.10.2006. Keşan-...Bayramınız kutlu ve mutlu olsun.!......................*****.....................
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köyümün Türküsü...-.Mübadele Günleri
Bir türkü söylerim köyüme dairÇarıklı, dövenli günlere dairKarasu Çayı’ndaki göçmen kuşlarınMeriç Boyları’na göçüne dair...….………*…….Söylediğim türkü candan, yürektenŞikayetim yoktur asla felektenEzilsem, büzülsem, geçsem elektenTürkümü söylemekten vazgeçemem ben...…*Bildiğim bu yerin toprağı taşlıKim demiş taş altın, killi kıraçlıYolları toz toprak, tezekle kaplıBu köye bir göç var, gönüller yaslıSöylediğim türkü bunlara dair…….*…Yıl 1924, Anadolu nârFerman etmiş Atatürk: “mübadele var! "Göç yolu insan dolu; arabalar darTurna kuşu, turna kuşu, senden ne habar?Bizim burda, her kanatta birkaç yetim varSöylediğim türkü bu göçe dair…………….*…..Cumhuriyet kurulmuş, yürekler gülşenBir yaz günü, gönülde şafak sökerkenRadiboş, Kayalı, Çatak... Belen’denÇoluk çocuk, dul, yetim açarak yelkenKonmuşlar buraya kuşlar kadar şen…………….*Dizi dizi araba, sonra da trenKeşan’a gelince vermişler sirenKarasu'ya benzer dere görünceKöprünün etrafında yapmışlar fren.
Peşkirler üstünde tarhana yerkenAnalar çocuklara süt kaynatırkenBurası iyi mi kötü mü derkenSalmışlar sığırları çayıra erkenIsınıvermişler buraya birden...Söylediğim türkü bunlara dairMübadele denilen bir göçe dair..…………..*........Bırakıp geride bağ bahçeleriDoğdukları çift katlı tahta evleriTarlayı, sığırı ve keçileriKarasu boyundaki değirmenleri
Gözleri buğulu çocuklar gibiDemişler: "Elveda yeşil Rumeli!...Viraneye dönmüş bu topraklarda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zaman; ah, vah! çekmek zamanı değilLa havle! çekerek yaşananlaraYeniden başlamalı yeni hayata..Boyunduruğu takıp öküz boynunaSırayla geçerek saban ardınaçoluk-çocukgenç-yaşlıkadın-kız-kızanAlınterimizi dökmeliyiz kuru toprağa..Toprağı gergef gibi işlemeliyizYepyeni türküler söylemeliyizZümrüdi Anka Kuşları gibiKülümüzden yeniden dirilmeliyiz! "..Böyle yerleşmişler atalar burdaAltıntaş olmuş köyün adı da! !...............*.......
15.02.2009...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Köyümün Türküsü...-SON TÜRKÜ
Bir türkü söylerim köyüme dairMecili günleri gönlüme yârdır.0rtasında bir köprü, altında dereÜstünde yıldızlı geceler vardır.……………*Bir türkü söylerim köyüm üstüneİmeceli günleri ekmekte baldır.Yağmursuz günlerde Kurban Suyu’ndaKaynayan kazanlar, dualar vardır……………*………….Samanlıkta samanlar, kilerde buğdaySıcacık ekmeği kemirmek kolayToplanmayı bekleyen kavun ve karpuzİşt! işt! diye bağıran kuşları vardır.……………*..Dolunay altında bir küçük ağılCırcırlar öterken kulak ver, bayılTelgrafın tellerine kuşlar konuncaGurbetten gelecek mektuplar vardır.…………..*……..Bahçede milattan kalan bir kovanKovanda bal yapan arılar vardır.Aklımdan çıkmayan üç tattan biriPetekten yediğim o sarı baldır…………..*…….Diğeri, gergefte işlenmiş mendilAsırlar geçse de unutmaz gönülMendilin üstüne aşkla işlenmişAçmayı bekleyen gonca gül vardır.…………..*…Üçüncüsü bu türkü; ömrüme ömürİçinde, köyümden çiçekler vardır.Karasu Çayı’ndaki göçmen kuşlarınMeriç Boyları’na göçleri vardır.…………..*……16.02.2009.pazartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kurtlu Elma
Hastayım…Hasta yatağımda kıvranmaktayım
Zaman zamanateşler içinde sayıklamaktayım*Sayıklıyorum:Diyelim ki bir elma aldınız elinizePırıl pırıl parıldayan bir elmaHiçbir olumsuz düşüncegelmiyor aklınıza*Isırıyorsunuz elmayıAğzınızın suları aka aka
Alllah! Allah! iri bir kurtkıvıra kıvıra sırıtıyor sana*Diyor ki elmadaki kurt:-Şaşırma! Çiçeklerin açtığıgünlük-güneşlik mevsimlerde……………….girdim ben buraya…*01.ocak2017
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kut Zaferi'nin Yüzüncü yılı
93 Harbi Yenilgisi de bizim0sman Paşa’nınUnutulmaz Plevne Savunması da*Balkan Harbi yenilgisi de bizimŞükrü Paşa'nınŞanlı Edirne Savunması daSarıkamış faciası da bizimI.Dünya Savaşı yenilgisi de*İçinde binlerce destan barındıranÇanakkale Zaferi de bizimİnönü ve Sakarya Zaferleri de*30 ağustos Zaferi de bizimAtatürk Cumhuriyeti de*1915 yılı sonunda başlayanve1916 yılı nisanında sonuçlananKut Muharebesi sonunda kazandığımızBir de Kut'ül Amare Zaferimiz........................varmış bizim*Bu muharebedeon bin şehit vererekveİngilizlere yirmi beş bin kayıp verdirerekBeş İngiliz generali ile0nüç bin İngiliz askerini esir almışEnver Paşa’nın amcasıveMustafa Kemal'in sınıf arkadaşıHalil Paşa komutasındaki...................Mehmetçik’im*Bugüne dek kısa geçmişler, bilemedimNedenini nerden bileyim!*0smanlı Devleti'nin1854-1874 yılları arasındaAvrupa ülkeleriyle yaptığıyirmiye yakın ekonomik antlaşma sonunda*iflas ettiğini ilan ettikten ÜÇ YIL sonra93 Harbi'ne girdiğini deKut Zaferi gibi geç öğrendim*Ama şu kesinMehmetçiğin kazandığı bütün zaferler gibiKut'ül Amare Zaferi'yle de övünürüm*Çünkü Mısır, Libya, Irak, Suriye
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Filistin..Musul ve Kerkük'ün kaybı gibiKut'ül Amare Zaferi de bizim
Kut Zaferinin 100.yılı kutlu olsun azizim!.....*.....29.Nisan.2016-Kut Zaferi’nin 100.yılı kutlu olsun
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kültür Düşmanları
Moğollar’ınişgall ettikleri yerlerdekütüphaneleri yakan-yıkanörneğin Bağdat Kütüphanesiniyerle bir edenbarbar insanlar olduğu anlatılırtarih kitaplarında..Aynı barbarlığıSamanoğulları Askerleri deBuhara Kütüphanelerini yakarakgöstermişler tarih sahnesinde..Hıristiyanlar daİskenderiye Kütüphaneleriniyok etmişlerdi çok eski tarihlerde…Sonra,hatırlarsınızçok yakın geçmişteAmerikan askerlerininIrak İşgali sırasındayakılıp yıkıldıdünyanın en zengin müzesi veen büyük kütüphanesi de…Oysa bilgiinsanlığın en değerli hazinesidirBilgiye sahip olan tarihin akışını değiştirir..Şimdi aynı işiİŞID Askerleri yapıyormuşMısır’da-Irak’ta-Suriye’de
Türbeleri, camileri, kütütphanelerimüzeleriçok değerleri heykelleri kırıyor parçalıyorkimi antik eserleri degelir elde etmek için satıyorlarmışbir yerlere….Ortak noktaya bakınKimler işbirliği işinde olabilirKimler kültür ve insanlık düşmanıOrtadoğu neden ateşler içindelütfen anlayın!................*.......03.temmuz.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Küresel Kirliliğin Göstergesi
Eğerevlerin balkonları, bahçelerileylek, ördekkurt, köpekhoroz, tavşanat, eşekkartal, şahin gibihayvan heykelleriyledonatılmaya başlanmışsa
bilin kidünya kirleniyor demektir.…………*……..1.Temmuz.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Lens!
'Göz ruhun aynasıdır! '........................diyordun...................................anam!
'..olduğun gibi görün..'.....................ona da tamam
..tamam da
...................ne bileyim
........................ey güzel anam!
..ruhuna
..................lens takmış
.........................o zalim adam!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Lodos ve Semadirek
Lodos’un gözleri hep yaşlı olurDalgalar vurunca kayalıklaraMartılar uzaktan görünmez olurBulutlar düşünce tuzlu sulara
Bu yüzden semaya direk o adaBarış tanrısı gibi yatar sulardaKavgaya başlarsa gök ile denizSisten bir tül çeker aralarına
Deniz kızar, köpürür, çarpar adayaŞamar sesi duyulur kayalıklardanSemadirek çığlık atar:“güüürl! ..şuuar! ...” diyerekBir acaip rüzgar eser mor dalgalardan
Mavi gök inmek ister sanki semadanSemadirek izin vermez ona buradanLodos denen rüzgar eser bu çatışmadanVazgeçemem Saros’daki bu manzaradan
Lodos deyip geçme, o aşka benzerEsti miydi akıl gider bütün başlardanHiddeti birkaç gün sürerse heleDört nala yağmur gelir onun ardından
......*....09.Nisan.2016-cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Lozan Antlaşması'nın 92.Yıldönümü
24 Ocak 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan kentinde imzalanan Lozan Antlaşması’nın 92.Yıldönümü kutlu olsun…Lozan Antlaşması’nı başarısız bir antlaşma olarak yorumlayan ya da böyle düşünenlere,google'den, sayın Murat Bardakçı’nın “Lozan Antlaşması’nın Gizli Maddeleri “makalesini okunmalarını öneriyorum…………*……………24.07.2015…Cuma-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Lozan Zafer değil midir?
.. 93 Harbi ve Balkan Savaşı’nın ardından, BÜYÜK HARB OLARAK bili-nen Birinci Dünya Savaşı’nı yenilgiyle sonlandırarak, üç kıtada milyonlar-ca kilometrekarelik vatan toprağını kaybeden Osmanlı Devleti yetkilileri-nin, 1918 yılında itilaf kuvvetleriyle Mondros Ateş kes Antlaşmasını imzala-dığını hepimiz biliriz.....Bütün yurtta, Osmanlı Ordularının silahlarını bırakması gerektiğini öngö-ren bu antlaşmayı imzalayanların Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ‘nünolmadığını da biliriz...ya da bilmemiz gerekir.*...Hatta bu sonucu asla kabullenemeyip,içine sindiremeyen bir 0smanlı Subayıolan Mustafa Kemal Paşa’nın:“Asırlarca bağımsız yaşamış Türk Milleti, asla esir yaşayamaz, onun içinya istiklal ya ölüm! “diyerek 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a gittiğini debiliriz...Ama bazı ayrıntıları unutmuş olabiliriz..**...Örneğin bir yıl önce İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilmiş, MustafaKemal Paşa, milli kuvvetleri örgütleyerek milli bir ordu kurma girişimlerinebaşlamıştır....Havza, Amasya, Erzurum ve Sivas temaslarının ardından YunanlılarlaI.ve II.İnönü Savaşları ile, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı yapı-lır..Bu sırada Trakya, Ege ve Anadolu’nun bir çok ili işgal altındadır...Yani Türkleresir alınmışlardır....İşte Mustafa Kemal Paşa bu esarete, bu işgale karşı koyan en büyük “ÇılgınTürk”tür..**...Sarı saçlı, mavi gözlü,çakmak bakışlı gönlü vatan-millet sevgisi ile dopdolu olanbu çılgın kurt(!) ,düşmana son darbeyi vurarak, yurdu düşman çizmesinin altındaçiğnenmekten kurtarmak için de 26 ağustos başlatıp 30 ağustosta sonlandırdığıBaşkomutanlık Meydan Savaşı’nda, Yunan Ordusunu perişan eder.... 09 eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer...Savaşın başkomutanı MustafaKemal Paşa’nın: ”0rdular ilk hedefiniz Akdenizdir! ..İleri! ” sözü, bizlere bu mey-dan savaşından kalan bir armağandır.**...1922 yılında Kütahya’ya bağlı Dumlupınar yakınında gerçekleşen ve Türk Ordu-sunun zaferiyle sonuçlanan bu meydan savaşının ardından 24 temmuz 1923tarihinde İsviçre’nin LOZAN kentinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İtilaf Devletleri arasında Lozan Antlaşması imzalanır.**..Şurası unutulmamalıdır ki, Lozan görüşmelerinin yapıldığı ve antlaşmanın imza-landığı sırada, İstanbul hala İngiliz işgali altındadır...*...İşte bu şartlar altında yapılan görüşmelerde, İtilaf Devletleri, Birinci Dünya Sava-şının galibi olarak kendilerini haklı ve güçlü görmekte, bir çok isteğinyanı sıra,Türk yetkilerden savaş tazminatı talep etmektedir..*...Bu sırada millet, işgalci kuvvetlerin yangın yerine çevirdiği Türk Yurdu’nda,parasız, babasız, kocasız, oğulsuz, kısaca erkeksiz kalan evlerde, kendileriniöküzlerin yerine koyarak toprak sürmeye, elde edeceği bir avuçbuğdayla sağ kalan çoluk-çocuğunun karnını doyurmaya çalış-maktadır.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...Yokluklar, sıkıntılar, salgın hastalıklar, sakatlıklar, malul gaziler,ölümler, ihanetler diz boyudur..,.Millet perişan durumdadır....Öylesine perişanlık vardır ki, cumhuriyetin ikinci ve üçüncüçeyreğinin çocukları olan bizler bile, çocukluğumuzda, yaz aylarınıyalın ayak geçirmekzorunda kalırdık...Çaput dediğimiz bez parçalarından yaptığımıztoplarla oynardık...Çoğumuzun, lkokulu bitirinceye kadar bir tek boya kalemi ya dadolmakalem alacak paramız olmazdı..*..Evlerimizdeki yemekleri yerdeki hasır üzerine serilen peşkirlerüzerinde beş-altı nüfus, aynı kaptan, tahta kaşıklarla yerdik..masada oturarak yemek yemek kültürümüz yoktu...Çünkü masa yaptıracak ya da masa alacak parası olmazdıbabalarımızın.....Masadan vazgeçtik, babalarımızın ayakkabı alacak parası olmazdı...Evler, hanlar,hamamlar, oteller fare, bit, pire,, tahta-kurusu kaynardı...Cumhuriyet bu şartlar içinde kurulmuştu..*...Bu koşullar altında, Türk Ulusu ile birlikte yedi düvele karşı Ulusal Kurtu-luş Savaşı veren Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, son kırkbeşyıldır sürekliharb halinde olan, doğru dürüst okul, yol,ışık yüzü görememiş, milyonlarca ev-ladını cephelerde yitirmiş Türk İnsanı’na biraz nefes aldırmak için,yeni bir dev-let kurmaya karar verir......Ancak bu devlet şekli, Mustafa Kemal Paşa’ya göre; “tebaasına” altıyüz yıldırdoğru dürüst yol-su-okul –ışık getirememiş padişahlık sistemindenbaşka bir dev-let biçimi, örneğin; Türk İnsanının karakterine çok uygun olan "Cumhuriyet" ol-malıdır*...Ayrıca bu devlet şekli, birlik ve bütünlüğü sağlamak için, farklı-duyuş-düşünüş, kanaat ve inançlara saygıyı gerektiren laik devlet olmalıdır.....Çünkü laiklik demokrasiyi içermektedir...Laiklik, dinimizin özüne de uygundur....Birlik ve bütünlüğü böyle bir devlet sağlayabilir...Yeterki eğitim-öğ-retim birliği (tevhidi tedrisat) yurdun her köşesinde gereği gibi uygulansın..)**...Çünkü Mustafa Kemal Paşa'nın ifadesi ile: “Türk Ulusu, Birlik ve Beraberlikiçinde her türlü güçlüğün üstünden gelmesini bilmiştir”.....Sonra, yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti mutlaka sosyal bir hukuk devletiolmalıdır..,...Maddi ve manevi değerlerimizin toplamı olan kültürümüzü ancakböyle birdevletle, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarabiliriz...İnançbudur....İşte Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Lozan’da, itilaf devlet-lerine kabulettirdikleri devlet şekli budur.....LOZAN ANTLAŞMASI, itilaf devletlerinin, bu devletin, yani laik-demokratik-sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kabul edildiğiantlaşmadır......Bu antlaşma ile Türk Ulusu, Dünya Ulusları Ailesi’nin içindeki şe-refli yerini alarak, “yeni doğan bir güneş gibi” parlamış ve yanlışlıklar yapılmazsa
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
sonsuza dek parlamaya devam edecektir......LOZAN ANTLAŞMASI, işte bu devletin “tapu senedidir”.......Bu sonuç, zafer değil de hezimet midir?**...Yitirilen 12 adaya gelince, elbette burnumuzun dibindeki bütünadaları almak, milyonlarca kilometrelik vatan toprağını yitirmekistemezdik ama, o koşullarda ancak bu yapılabilirdi......Eğer daha fazlası yapılabilir diyorsanız, buyurun, son birkaç yıldasessiz sedasız kaybettiğimiz irili- ufaklı adalara da sahip çıkınız....Ama lütfen “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamaya” çok, ama çoközen gösteriniz...........02.ekim.2016...............***...........Ali Koç Elegeçmez
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Maddi Kültür Değerlerimiz
Öyle eserlerimiz var kisağda solda
Henüzne Kuntakinteler kurtulabilmişdemir prangalarındanne de Fransız İhtilali olmuşonların yapıldığı zamanda
kimi bir çeşmedirkimi hamamkimi bir camikimi külliye...kimi bir dam
Yaptıranı ya şehzadedirya sultanya da sade bir insan
Kimbilir,ıslıkla ne türküler söylemiştir………..…….taşlarını örerken ustamne buzlar sarkmıştır saçaklarından
Nice sevdalı gözler yapışmıştır pancurlarınanice mendiller sallanmıştır cumbalarından
Kiminde kuşlara yuva,kimindefakire,kumbaralık bile bırakmış yapan
Allah bilir,soğuk sular akarken kurnalarındanne abdestler alınmış, ne dualar edilmiştirbize kalsın diye o mermer şadırvan...Taş yığını görme onları,kulak ver seslerine,dinle!
Sahip çık, koruCiğerlerine dokun!
Her taşında çekiç sesive harcındayürek dolusu bir sevda türküsü duyacaksınbizi geçmişe ve geleceğe bağlayan!...............***........Aralık.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Madem ki Ölümlüyüz!
Madem ki ölümlüyüzTopraktan geldik toprağa gideceğizHaykır bütün içtenliği ile yüreğininHiç olmazsa,çiçek kokularıyla birlikte yaşasın sesin..............*..............29/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mahkum!
Güneş doğacak,doğmaya mahkum!
Yine sabah olacak,olmaya mahkum!
Bebe ağlayacak,konuşmaya mahkum!
Aç,bağıracak,yüreği mahkum!..........Ben sana mahkumum!Ben sana mahkum!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mahşerden Önceki Mahşer Yeri!
Mahşerden önceki mahşerdeyim!Dertlilerindertlerine çare aradığı bir yerdeyiminsanlar,İpteki tesbih taneleri gibi dizilmişlerpoliklinikler önünde
Her biri dertlerine çare arama derdinde...Dev gibi insanlar bilirim yaşadığım yerdeBurnundan kıl aldırmayan dev gibi insanlarBaktım da bu yerdeo insanların bile.............................başları yerde..*..24.mart.2016-perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mandıracı Mustafa Aksal....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Türkmen Köyü’nün yerlilerinden olansayın Mustafa AksalII.Abdülhamit Vakfına aitarazilerin bulunduğuve göçebe değilyerleşik yaşayan yörüklerin köyüanlamına gelen Türkmen Köyü ‘nde1936 yılında“Mustafendi’nin Memet”ya da “ Hanımın Memet” lakabıyla anılanMehmet Selim’den olupMelek Hanım’dan doğanbir Türk-Müslümandır..Keşan’da, İstiklal Caddesi’ndeBarış Parkı’nın yakınındaHersekzade Ahmet Paşa Camii’negiden bir sokak0nun köyünün adını taşımaktadır..Sayın Mustafa Aksalazmin, sabrın ve çalışkanlığınsembolü bir adamdır1956 yılında,kendisinden dört yaş küçükSaadet Hanım’la...........................yuva kurarBu satırları yazdığımdaseksen yaşına basmanın.........mutluluğunu da yaşar...*.....Atalarının yarısı Yunanistandiğer yarısı Bulgaristan’dan göç eden........Müslüman Türklerinden’dirGöç etmezden önceBalkanlar’daki kargaşalık zamanlarındaDedesinin,Milos Adası’nda esir ikenvefat ettiğini öğrenerek büyür...Kendisi de babası gibiailenin tek evladı olan............sayın Mustafa Aksalİlkokulu Türkmen Köyü’nde okur“Hacı olamayacak adamıdeve üstünde yılan ısırır “ örneğiAksilikler yakasını bırakmazsayın Mustafa Aksal’ın..İlkokuldan sonra gittiğiİstanbul-Sanat Okulu’nuikinci sınıftan terkeder
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..0, okumak değilen kısa yoldan hayata atılmak isterBu nedenle 1951 yılında geriye dönerYılmaz Kardeşler Tamirhanesi’ndeçırak olarak çalışırBuradan da ayrılırve geriye dönmemek üzereköyüne varırKöyde çiftçilik yapar, yumurtacılık yapartavukçuluk yapar, çeltikçilik yaparHatta tavukçuluk yaptığı dönemlerdelakabı “Tavukçu Mustafa”ya çıkar..Şansı yardım etmez1960 yılında iflas eder, batarAma ne demişler:“Koruk, sabırla helvaya döner”0, bu atasözünde dile getirildiği gibisabrın, azmin ve yılmadan çalışmanınzaferi peşinde koşar...1963 yılındababasıyla mandıra kurarlar;Dokuz kilo sütle işe başlarlarAllah’tan ümitlerini kesmezlerMorallerini bozmazlarAzmin ve sabrın insanıdır Mustafa Aksal..Zaman akar...akar..akar..Sayın Mustafa Aksal sütleri toplarMandırasını Keşan ve çevresindeAksal Peynirleri, Aksal KaşerleriAksal Yoğurtlarıve Aksal Süt Ürünleri’yle ün yapanbir mandıra haline getirirGünde yirmi tonsüt işleme kapasitesine ulaşır2011 yılı genel seçimlerindeEdirne Ak Parti 3. sıramilletvekili adayısayın Fatma Aksal’ın da babasıdır....Ruhunun temizliği ve dürüstlüğüyüzüne yansımış olan sayın Mustafa Aksal’aKendisinden sonra gelecek olanlarabu sabır ve mücadele gücüyle.............örnek olduğundan ötürüSağlıklı, başarılı uzun bir ömürve ailece mutluluklar diliyorÇok yaşayın sayın Mustafa Aksal Ağabey diyorum.........*....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
manifaturacı Erdoğan Arabacı...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Hüseyin ve Ayşe’nin oğlu1944 Gümülcine doğumluAynı yıl ailece Keşan’a gelenlerden....Gümülcine’den getirdiği mesleğiniKeşan’da devam ettirerekKunduracılar Caddesi’ninsayılı kunduracılarındanmerhum Rüstem Bayraktarİsmail Sönmezve Eyüp Ergene’ye saya yaparakekmek parasını sayacılıktan çıkaranmerhum Hüseyin Arabacı’nın oğlu olansayın Erdoğan ArabacıBabasına yardım ederek..........okumaya çalışır bir zamanİlk önce1951 yılındaBaşöğretmeni Atıf Bey olanİnönü İlkokulu’nda okula başlar...Bir yıl sonrabu okul karşısındaki Çomoğlu İlkokulu’ndabeşinci sınıfı da Kurtuluş ilkokulu’ndamerhum Nurettin Kaya’da okuyarak,..........................mezun olur....Hamit Fethi Gözler... Nezir Balkan.Suat Atayman....Remziye Günçalve dışardan gelen Nedim Sezer..gibi öğretmenlerden ders alır..Ancak o zamanlar tek dersten bilesınıfta kalmalarhatta okuldan atılmalar vardır0 da okulu bitiremeden ayrılır..
Bu yıllardaHükümet Konağı karşısındakişimdiki Atatürk Parkı’ndamerhum Hulki Beceren ile Kaşif Ürek’inbirlikte çalıştırdıkları yazlık sinemadayine merhum Hulki Beceren’in Köy Garajı’ndakiKışlık Işık Sineması’ndaYeşilçam yapımı yerli filmler izler.....Hulki Becerenler’inKışlık Sineması Köy Garajı’ndaFevzi Çakmak Caddesi’ne bakan taraftadırBu yıllarda “sinemacı Rıza TutulmazKöy Garajı’ndaTatar Bekir (Bekir Varnalı) da deGölemenlerin şeker-lokum İmalathanesi’ninyan tarafındaki boşlukta
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yazlık Yeni Sinema’yı çalıştırmaktadır....Şimdiki Volkan Turizm Bürosu’nun yerindeo zamanlar güzel bir çeşme vardırBu çeşme 1960 larda Atatürk Parkı’nın köşesinedaha sonra da Ali Şah Çeşmesi adıylaAli Şah Bey Bayırı’nın başına taşınırve Şapçı Apartmanıyla birlikte tarihe karışır....Esnaflık, Erdoğan Arabacı’nın ruhunda vardır1958 yılındaŞimdiki Ülkü Ocakları Derneği altındakiSabri Küçük Yıldırım’ın çalıştırdığımanifatura dükkanına kalfa girer..1964 yılına kadarSabri Küçükyıldırım'ın yanında....................... bezazlık yapar..Sabri AmcaBelediye Başkanı merhum..........Hüseyin Yazır zamanındasatışa çıkarılan dükkanı.................on yedibin liraya satın alır..Onun yanındaki köşe dükkanı daM.Ali Vural, 23.000 liraya satın alarakbakkal dükkanı olarak çalıştırır....Sabri Amca’nın dükkanın bitişiğindekiEski Gelibolu Caddesi’ne bakan dükkan daRecep Güneri ile Kemal Güneri’ye nasip olur....Sabri Küçükyıldırım'ın yanındatatlı diliyle müşteri çekmesini becerenve çektiği müşteriyi dükkana bağlayansayın Erdoğan Arabacı1968 yılından itibaren deSabri Amca'nın oğluMuıstafa Küçükyıldırım'labu günlerde yapımı bitmek üzere olanpazar yeri kompleksinin yerindeortak manifatura sergisi çalıştırır...*..Şimdi emekli olup, yaşamından memnundurbiri kız diğeri kız iki değerli evladıve torunlarıylabir deDr. Tayip Bey’in yazıhanesinin yerindegazete bulmacalarını çözerek......................................vakit doldurur.......*.....Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mardin-Savur Hatırası!
Buyrun dostlarım, buyrun!Şiir soframı kurdum!Ben, bugünkü menüyeMardin köftesi koydum!…………*…Bana düştü tasasıEkranımdır masasıBugünkü tabldotumBir Mardin Hatırası!……..***……..Yıllardan,.. yetmiş altıDumanlı bir mart günüBir düş görüyor gibiGörüverdim Mardin’i.…………*………İnince otobüstenŞaşırıp kaldım birdenMardin’i müze sandımEndamına bakarken!..……….*….. …Bir dağın yamacındaYüzlerce kartal vardı!Baktım ki bu kartallarKesme taş binalardı.………..*………Tarihi bir tüneldeYürür gibiydim o anDedim ki ben nerdeyim?Oy başım, aman aman!…………*…….Atlayıp minübüseDevam ettim bayıraBen niree, Savur niree!Dedim: “Mevlam kayıra! ”………...*…..Döndüm Savur Yolu’naGördüğüm yalnız umutEtrafım sıra dağlarBaşımda mavi bulut……….*….Gece yıldız, gece ayGündüz, yollarda sukutEtrafım dağ çevriliYar dedim:” beni unut! ”………….*……..Bir baktım ki çevremdeeser kavak yelleriAltlarından akıyorDicle’nin dereleri…………*…….“Mardin kapı şen olur “okşarken tepeleri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
“Ehlen sehlen” diyerekUnuttum geçenleri.…………*…….Alıştım ben çabucakSavur’un insanınaAlıştım o zamankiSavur’lu çocuklara..……....*………Işık az, gece ayaz!TV, siyah beyazdıVe TV, o yıllardaçok az kişide vardı..…….….*….Yollar zifir karanlıkGece, bana ayazdı!Tipi, boran yok ammaKimseler aramazdı.……..…*….Anamı özler gibiÖzlerdim ekranlarıYarimi özler gibiÖzlerdim bulvarları..……….*……Kavakların altındanAkıp giderken zamanAnlamadan tükendiİki yıllık maceram..……..…*……..Hoş tuttu SavurlularÜzmediler gönlümüBaşlarının üstündeUğurladılar beni………..*…….Dümdüz bir yol uzardıMidyat Savur arasıKiliseyle camilerKardeş kardeş yaşardı.....………*……Midyat’ın evleriniGörünce afalladım! .İstanbul mu, Bağdat mıBir an yönü şaşırdım!………*…….Gümüşten bir kelebekAldım yare hediyeAma ona vermedimGönlümde uçsun diye!……….*………Öğrencileri sevdimSanki kardeş yarısıHepsi gönlümde yaşarBir Savur hatırası..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…….....*…..Her ay başı ininceBen Mardin pazarınaÇatal, kaşık alırdımEvde, yaşlı anama…….…*……..Kullandığım tabaklarOrdan bana hediyeMutfağın dolabındanBakarlar Mardin diye! .……….*…..Bir gün de gidiverdimSüryani dergahına!Deyrülzefaran denen0 tarihi mekana…..…….*……Gezdirdi manastırıRahip efendi bize0 kesme taş duvarlarHala yaşar gönlümde…..……*……..Çocuklar gördüm ordaSarışın, beyaz, çilliDin dersi alırlarmışİnanç; Süryani dini…..……*…….Bir gün bir köye gittimDoktorun cipi ileHaziran ayı idi..Durduk duvar dibinde…..……*…..Çay ikram etti bizeBuradaki köylülerYağmurdan yapılan çayUnutulmaz dediler!.………*……..İçtiğim leziz çayınTadı hala dilimdeDumanı da tütüyorNusaybin Kiliminde!….…….*…….Sonra başka bir köydeMuhtar seçimi vardıMuhtarın eş, lohusave kadıncık hastaydı.….…….*…...Sabah; bir de duyduk kiKadın, varmış Mevla’yaEyvah! dedik:Uğursuz saymaz bizi inşallah!…..……*.Muhtar, güngörmüş adam
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Rahatlattı bizleri:“Üzülmeyin kardaşlarBu takdiri ilahi! '
Bekar yaşanmaz elbet“yeni alırık! ” dedi...………..*………Başka yerde bir papaz,Anlattı bir hikayeKıssadan hisse imişİsa’dan kalmış bize:……….*…..“Kuyuya düşen bir gençbağırmış “kurtar! ” diyeGelen geçen duymamış,İsa Peygamber bile...……….*……..Dönüşte, aynı seseyaklaşmış Hz İsa:Bakmış ki el uzatıp,Bağırır genç bir Musa..……….*……..Uzatıp ellerinigence,……….peygamber İsaDemiş ki:hımbıl hımbıl…….oturmasana Musa!..……….*…Elini uzatmadanoturursan köşendeElbet sana uzatmazellerini hiç kimse..………*….Bir yardım istiyorsansen de elini uzatKi sorunun çözülsün,anladın mı ey evlat! ...………*…….Ekledi: “Biz yaşarızgördüğün gibi işteBir iş mi kuracak genç,Elden tutarız böyle.”………..*……….Evet dostlar bu kadarMardin yemeği bitti..Sıra geldi tatlı’ya0 da, az önce pişti!……….*……Tatlı; savur gençleriSevgi dolu kalpleri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kayalardan fışkıranÇiçektir yürekleri.……….*……..Kadir kıymet bilirlerAtatürk’ü severlerEğer, adam adamsaGöklere yükseltirler!………*……Onlar öğrencilerimSavur’un çiçekleriBilmem şimdi neredeDökerler alınteri……….*Onlar benim umudumBenim can çocuklarımTürkümüzü duydum muOnları hatırlarım.....………*……..Evet evet bu kadarBu günkü menü tamam.Bir başka şiirimdeBuluşuruz vesselam!..………*.Bu, Mardin köftesiydiMalzemesi hep ordanKarıştırıp, karmasıPişirmesi bu kuldan..……….*…………Suyu, Dicle boyundanKoku, Mardin Dağı’ndanİçine katmadık hiçDiyarbekir Sur’undan………..*..Ne Harran Ovası’ndanNe de Hazar Suyu’ndanBir başka menümüzdeOnlar olur “sanıram! ”………..*…..Ben şiire aşığımŞiirce yazdım sizeAmaç hoşça bir sedaBırakmak gönlünüze!..…….***…….
06.Mayıs.2008.Salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mars'taki Anka Kuşu!
Gökkuşağını ayaklarına dolayanve üstünde
masal renkli çiçeklerin açtığıKaf Dağları,
Merih gezegeninde olmasın sakın!
Baksanıza,USA damgalı Anka Kuşueski yuvasına iner gibi
ve bildik bir şarkıyı söyler gibi
vebizlere“gel, gel! “........................der gibi
Mars gezegenininkuzey kutbundakiyeşil vadiyeşıppadak iniverdi.
Tozlu rüzgarların sesini dinlemekve gezegeninhangi nedenle kuruduğunuanlamak için deantenlerini yukarı kaldırıverdi! ...Eric Von Daniken’inkulakları çınlasın
Duyduysa haberi,“geldiğimiz yere geri dönüyoruz “diyecektir, elbette ki!..Bence,gerçeğe doğrubiraz daha fazla açılıyor....…………….dünyanın kapısı!ve“arzı terk etmek içinbüyük bir güç gerekir “ diyenayetin manası
artık görülecek madolyanınyazısı turası!
insanlık için okunacak,marstaki heykelin markası!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Haydi hayırlısı!………….*……….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mars'taki Türk!
Eğer,Mars’a insan gönderilirseben öldükten sonra
ve anlaşılırsainsanın yaşayabileceği oralarda
Mezarıma fısıldayın,duyacağım!
Emin olun,Mars’a giden ilk Türkben olacağım!
Zeugma'daki Mars heykeliniMars'ın en yüksek tepesine koyacağım.
Bir eline zeytin dalıdiğer eline, terazi tutuşturacağım!........……..<o>.………..23.12.2007…......
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Masal Diyarı Saros!
Tertemiz suyundan mı, huyundan mı bilinmezKış mevsimi, yüzüne allık sürer Saros’umDenizi hiddetlenir, köpüklenir sularıKişneyen taylar gibi şaha kalkar Saros’um!*Hele bahar…hele yaz.. gelince bahçesineKekik, iyot kokusu karışır meltemineZamansız mekanların dinginliği çökelirSabah-akşam, Saros’un turkuaz gözlerine.Toprak, deniz ve sema yaslanır birbirineDağlar, taşlar dört mevsim boyanır renklerineBurda bütün varlıklar hepsi dengi dengineCennetten bir bahçeye benzer benim Saros’um
Renkler cümbüş yaparlar suyun zerrelerindeGökyüzü halay çeker,ufukta deniz ileYarımada süzülür denizin üzerindeBırakınca kendimi mavilikler içineYaşam kokusu siner bütün hücrelerime
Kırlangıçlar uçuşur ebabil niyetineMartılar kanat açar Anka Kuşu yerineBindallıyı giyince bayırlar, üzerineDenizin rengi benzer Ayşem'in gözlerine
Üstümde mavi sema, önümde mavi denizHer yanım mavi-yeşil güneşli bir Akdeniz!
Anlarım ki burası ardıdır Kaf Dağı’nın!Duyduğum kahkahalar, melekleri semanınBu yüzden anlayamam geçtiğini zamanınTekrarını isterim gördüğüm bu rüyanın!Masal diyarı gibi benim Mavi Saros'um
Bakarım, tam karşımda dev gibi yarımadaKem gözlere “DUR! ” diyen Mehmetçik’im orada
Limanlarda ışıldar gemici fenerleriÖnümden gelip geçer balıkçı tekneleriDalgalanıp durmakta mendirekler üstündeAyyıldızlı bayrağın bağımsızlık renkleri
Uyanık olduğumu işte o an anlarımSaros’da olduğuma o zaman inanırım!…….…***…..........26.01.2008.ant.com.a kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mavinin Şairi Kim?
Sevda sordu:Ey şair, mavinin şairi kim?Masmavi sevdaları en güzel anlatan kim?Semanın mavi rengi karışırken gönüleDenizleri kim boyar bizim için maviye?
Dedim ki:…….karanlığa el sallarken yıldızlarMasmavi umutlarla çalkalanırken sularAğlarını sulara atan balıkçı gibiGözlerini açınca yuvadaki martılar……………..&…Yani fecr anında gonga vurunca güneşSemayı mavi güle benzeten ressam kimseHer tan vakti bülbülün konduğu gibi güleHer seherde denizi kim boyarsa maviye…………….&…………….Semaya, gül kurusu buseler kondurarakArdında kara gözlü bir dünya bırakarakAşk kokan mendilini isteyen aşık gibiZeval vakti, maviyi kim alırsa geriye.…………….&…………….Gönül dertten arınsın, gözler sevgiyle baksınMavinin peteğinde herkes balını yapsınVar olmanın hazzına gönül maviyle varsınŞairin kaleminden mavi mürekkep aksın……………….&……………..Yani herkes dünyada sevgiyi tatsın, diyeKim boyarsa semayı, denizleri maviyeİşte odur mavinin en hakiki şairiGerisi bu şairin kopyasıdır sevgili!…………….&&……….26.01.2007.Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Maviyi Gördüm Saros'da!
Maviyi gördüm Saros’daMaviyi gördüümm!
Artık ölsem de gam yemem!*Ben o an öldüm!……….0……27.02.2008..Çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mayınlı Arazi!
Petrol fışkıran yasaklı bölge gibisinne zaman elimi uzatsamdur! diyorsun.
Yoksa sen,Suriye sınırındayabancılara verilmesi düşünülenmayınlı arazi misin!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mayısta Uyanmak
saat beşte,beş buçukta,altıda..
semanınyanaklarınınmaviye boyandığı anlarda
yaniyıldızlarnöbeti devrederkengüneşin avuçlarına
sizbalkon gibiyüksekçe bir yerindeysenizmayıs sabahlarının
uyanışını izlemeyedoyamazsınız doğanın.
ilk önceezan sesiyle................................sema delinir!
uzaklarda gelen hav! hav! sesleriyavaş yavaş kesilir
belli belirsiz mavilikler belirir........................................ufuktagüneş,aşkla yananMevlana edasıyla gelir
Kızdırmaz bu anda................................sizi,ağaçlara dökülengaak! gaak! ... sesleri
kumru kuşlarınınsiren sesiylesallanır elektrik telleri
kuşlar orkestrası başlar.….....………sabah senfonisineilahi aşkın o doyumsuz.....................çok sesli bestesiyle
cik cik cik cik..guguuk guuk!guguuk!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
gaak…gaaak!
şair kuşlar şiir okurcıgıl da cıgılcıgıl da cıgıl
arada,çapkın kuşlarınişt! ..işt! sesleri duyulur
az bildiğiniz......bir kesitindesinizdir zamanın
dersiniz ki:-aaa!ne güzel rengi varmış saksağanların
dallarda alem başkadamlarda bambaşkadır
bacalardan kanatlanan............................sığırcık kuşlarıkedilerin pençelerinden..............….kurtulmanın telaşındadır
sevda çığlıklarıyla gözlerini açar doğa
güneşyavaş yavaş nurunu salar dünyaya
-merhaba dünya!merhaba!………..hayran olursunuz bu manzaraya
beşte..altıda..
bir izleyin!
içinizdesadece bir tek hüznü kalacaktır ömrün,
mayıs sabahlarındadoğanın uyanışını bir daha görememenin.
……….***….........
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mecnun'un Aşkı! ..(....Bir Ramazan Ayı Öyküsü)
Mecnun,Leyla’sını ararken çölde,………………………….Leyla gibi
Geçiverirkum yığının gölgesinde namaz kılanbir bedevinin önünden,deli gibi
Namaz biter bitmez yakalar Mecnun’u bedevi
-Kör müsün adam!Namaz kılan bir insanın önünden geçilir mi?Görmedin mi beni?
Cevap verir Mecnun, mecnun gibi
-Leyla’nın aşkıyla yanan gönlümnasıl görsün ki seni!
Senin aşkın Mevla aşkıysasen, nasıl görebildin beni.?…………***………….19.09.2008..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mecnun'un Gözüyle!
Zaman, silindir gibi geçerken üstümüzdenYıllar, bir sarkıt gibi sarkacak tenimizdenSararan mevsimleri toplarken bahçemizdenBen sana hep Mecnun’un gözüyle bakacağım.………….Gezmek, koşmak arzusu taşsa da gönlümüzdenGerçekler 'dur! ' diyecek titreyen dizimizdenÖlüm soğuk eliyle tutarken ensemizdenHatıralar çığ gibi düşecek beynimizden..............Sen okyanus ben ırmak, dönmek yok sözümüzdenBen sana hep Mecnun’un gözüyle akacağım..……….Özeti okunacak yılların gözümüzdenZaman silemeyecek saygıyı özümüzdenÇıkarsız bir sevgiyle tutarken elimizdenBen sana bir bülbülün gözüyle bakacağım..…………Seveceğim seni hep yine eskisi gibiBelki de diyeceksin “Ben yaşlandım değil mi? ”Ey gerçeğin çarkında çırpınan hazan gülüO an öğreneceksin seven gönlün gücünü……….Diyeceğim ki sana:...............................'Gönlümün mor sümbülü,Koklamadım bir yerde senden başka bir gülüBen seni Kerem ya da Ferhat gibi sevmişimSendeki güzelliği ben gözüyle görmeli..”…..05.12.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet Çuhacı..(Keşan'dan İnsan manzaraları)
Atatürk zamanının insanlarındandı.1924, Bulgaristan muhacirlarındandı.
Bütün Keşanlılar gibiII.Dünya Savaşı’nınve ihtiyat askerliği’nin sıkıntılarınıyaşayanlardandı.
Yolların,içine gaz yağı doldurulmuşsokak fenerleriyle aydınlatıldığıve bekçi düdüklerinincırcır böceklerini şaşırttığı
zemheri gecelerinde,bozacıların“Bozaa! Bozaa! ” diye bağırdığı
nalbantların,en verimli yıllarını yaşadığı
develerin odun taşıdığı
hanların,deve ve öküz arabalarını ağırladığı
evlerde; koyun, kuzuve büyükbaş hayvan bakıldığı
ve bu yüzdentozlu topraklı yollarıntaze tezeklere bulandığı
rüzgarların,yeldeğirmenlerinden başkainsanların da başını döndürdüğü
dalıık eğlencelerininpanayırlarınve siyah beyaz filmlerinherkesi güldürdüğü
çamur harçlı tek katlı evlerindamlarınınkırmızı kiremitlerle örüldüğü
konu komşununkardeş gibi görüldüğü
köylü şapkalarınınçağdaşlığı simgelediği
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
mide gurultularını,harman yerinde dönenöküz başlı dövenlerin dindirdiği
alışveriş borçlarınınharmandan harmana ödendiği
ve çeşme yalaklarından su içen sığırlarınağız çevresindeki tüylerinin buz tuttuğu yıllarda
Çukur Çeşme Sokak’taMahmut Kemal’inevinin arka tarafında
Celil Ağalar’ın yanındageniş bahçelikesme taş örmelitaş basamaklıbüyük bir evi vardı..
Dut ağacının dalları,bahçedeki taş kuyununçıkrığını okşardı
Eşi, Feride Hanım teyzeelinde süpürgesiyledökülen dutları toplardı
Mehmet Amcaiki katlı bu evde,evliyalar kadar bahtiyardı...Zamana gem vurulmazve insanhep aynı yolda aynı hızla yol almaz
Mehmet Çuhacı Amca dayaşlandıelinde bastonuylahal hatır ziyaretlerine başladı.
Cuma günlerievinden çıkarakiki aşık gibi yan yana duranve içinden buz gibi Sarıkız suyu akan
ve yalakları;arabalara koşulmuş atları sulayanÇukur Çeşme’nin kurnalarına bakarak
Lütfi ağabey’inköşedeki taş evinden sağa saparak
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kara bir at’ındeğirmen taşını döndürmesiyle çalışantahinhane’nin kapısından içeri bir göz atarak
Kavalalı Hilmi KonuVe Hilmi Banguoğlu’nun evleriningölgesinde yorgunluk atarak
çınar ağaçlarından yüksekkesme taş örmeli Eski Mektep’indibinden sola dönerekve Necmi Gürsel’e selam vererek
Manifaturacı Mustafa Gökalp’inKaradayı’nınLofçalı Ahmet’inve nihayet bizim evin önündenbastonuyla yürüyerek
bazan,anneanneme de “nasılsın! ” diyerekve kumral saçlı başıma elini sürerekablası, Lütfiye Nine’ye uğrardı.
Abacılar Caddesi’ndeki manifatura dükkanıİstiklal Caddesi’ne bakardı.
MustafaHamdiNurhanİrfanve İhsanadlarında beş değerli evladıbir de “kaymakam” lakaplıve şimdi profösör olan“kaymakam Hilmi”si vardı...Doktor olanıbirkaç yıl önceonlar adına bir okul yaptırdı.
Mehmet Çuhacı Amcave Feride Hanım teyzeo günden beriKeşanlıların gönlünde,evlatlarıyla birliktebu dünyadan göç ettikten sonra dayaşamaya başladı.
Mekanı cennet olsunBabacan adamdı.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İyilik severdi..Ahh o günler, ahhh!Rüya gibi günlerdi.………***………24.06.2009..çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet İmamoğlu! ..Keşan'dan İnsan Manzaraları
Mehmet İmamoğlu;Ne bir cami hocasıNe de Yaşar Kemal’in” İnce Memet” romanındakikahramanlarından biri..0, soyadını babasının mesleğinden alanVeII.Dünya Savaşı’nın ardındanFırlayarak kovanından
Babasıyla birlikteKeşan,Uzunköprü, Malkara pazarlarındasebze satan bir kızan!..1943 te Gümilcine’de doğmuş1948 de ailesiyle birlikteKeşan’ın-Yayla Köyü’ne yerleşmiş1956 yılına kadar da,Yayla Köyü Ahlatlığı’nda keçi ve koyun gütmüşBuradaki çok yalaklı Çoban Çeşmesi’ndeDavarını sulamış1956 da da Keşan’a göç etmiş bir müslüman!
“Kaval çalmasını öğrenemedim “der, hiçbir zaman...Öyleyse yola devam!1961 yılında, terzi Yaşar Mutlu’yakırk liraya diktirdiği takım elbiseyleEdirne Erkek Öğretmen Okulu’nu kazanmış..Ve bu elbiseyle 25 yıl öğretmenlik yapmışBir adam..İlk maçınıKeşan ‘ın eski manifaturacılarındanve aynı zamanda Keşan Spor’un önemli futbolcularındanCevat Kaya’dan aldığıbez ayakkabıyla oynamışKeşan Spor’lu bir sporman!…1962 yazında,Uzunköprü Pazarı’ndasattığı sebzeleri erken bitirince
Ani bir kararla,Bir kamyonun kasasına yüklenmiş mandalar arasındaEdirne’ye gitmişBurmalı Cami’nin önünde inmişGece Bekçileri’nin yardımıylaEdirne Hali’ni bulmuşBuradan aldığıMeriç’ Suyu’yla sulanmış
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karaağaç Semti ürünü dört çuval taze fasulyeve bir kamyon kasası dolusu dolmalık biberleKeşan’a dönmüş
Onları “Aşıklar Çeşmesi”nin yanındaki boşluktaBir günde bitirmiş bir kahraman! …Keşan’da sevilen, hoş sohbet bir aga’m!
Esnaf, futbolcu, öğretmen, baba..Ununu eleyip eleğini asmamıştır dahaBaşka alanlarda devam etmektedirÖğretmenlik yapmaya
ÖrneğinEmekli Öğretmenler Lokali’nin camındanHastane Caddesi’ne bakarakVe eski günleri hatırlayarakDostlarına ” pis yedili” öğretmektedir hala!.........05.05.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet Parim Öğretmen....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Tohumu,İpsala-Sultan Köyü’ndeüstü sazlarla kaplı bir köy evinde atılanve“Alnımızda bilgilerden bir çelenkNura doğru can atan Türk genciyiz"...“Türküz, AtatürkçüyüzÖzgürüz yerden göğeBesbelli bu topraklarDenizler, dağlar bizim....Yeniden kuracağız dağı taşı ovayıÇağdaş uygarlık diye çarpan bu yürek bizim”marşlarını söyleye söyleye
Enstitü'den Öğretnen 0kulu'na dönüştürülenKepirtepe Öğretmen Okulu'nun Atelyeleri’nde …………………………………..tavlanan ve şu anbulunduğu her yerdemis kokulu meyveler veren74 yaşındaköy öğretmenliğinden emekli olmuş bir adamAma emekliliğipişpirik oynamak için kullanmayanlardan….*Emekli olduktan sonraaçtığı marangoz atelyesinde çalışır-durursabah-akşam..Marangozlukla ilgili geliştirdiği iki buluşlaBiri Alamanya’dandiğeri Rusya’dan olmak üzereiki patent alan enteresan bir insan ….*Ve son olarak,hiçbir kablo..pil-akü-petrol ürünü, güneş enerjisi...gibienerji kaynağı kullanmadanMaddelerin yaydığı e.m.d.dan yararlanarakDİYOT bir lambayı yakmayı başardığını söyleyenbir Eınstein!…Bu adamçok kişinin göremediğini görebilenCahit Arf’tan randevu alarak görüşen keşfedilmemiş bir mucit..Son icadımı geliştirdikten sonraUçan Daire yapacağım diyen....……………………..bir süperman....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehmet Parimalçak gönüllü bir köy öğretmeni..Hergün aramızda dolaşan görünmez adam!......................*.........Temmuz.2015-Keşan Devlet Hastanesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehtapta İki Kedi
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='http://www.add-kesan.com/kesanfoto_sergi/kesan1001.html'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'Mehtaplı bir geceninromantik bir vaktinde,iki kedi;birbirine aşık iki şair gibioturup bir baca üstünebırakmışlar kendilerinidolunayın sihirli gözlerine!
Banyodan yeni çıkmışlarcasınatertemiz tüyleri
Sarı renkli kedininkuyruğunu okşuyor diğeri..
Dolunay da dolunay gibi;bir şair gönlü kadarkocaman gözleri
Sarı kedidudağını uzatmış mavi tüylü kediye,şiirler okuyor sevdiğine!
Aşk kokusu yayılıyor bacadanYıldızlar göz kırpıyor uzaktan
Dolunayın gözleri ışıl ışılbu sevdadan
Şimdi gel demehtabın altında tutuşanbu iki yüreği görme
Şair ol da,böyle sevdalara özenme!............07.11.2006Not:Şiir; değerli şair Müsade Özdemir’in “Bebeğim “ adlı şiirindeki, resmini gördüğünüziki kedi üzerine yazılmıştır..<br<P><BR><EMBED src='http://filelodge.bolt.com/files/room44/1250219/12ENSTRUMANTEL.mp3'autostart='true' loop='true'</P><br><table border='0' cellpadding='0' cellspacing='0' wi>
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mehtaptaki Kediler
Mehtaplı bir geceninromantik bir vaktinde,
iki kedi;birbirine aşık iki şair gibioturup bir baca üstünebırakmışlar kendilerinidolunayın sihirli gözlerine!
Banyodan yeni çıkmışlarcasınatertemiz tüyleri
Sarı renkli kedininkuyruğunu okşuyor diğeri..
Dolunay da dolunay gibi;bir şair gönlü kadarkocaman gözleri
Sarı kedidudağını uzatmış mavi tüylü kediye,şiirler okuyor sevdiğine!
Aşk kokusu yayılıyor bacadanYıldızlar göz kırpıyor uzaktan
Dolunayın gözleri ışıl ışılbu sevdadan
Şimdi gel demehtabın altında tutuşanbu iki yüreği görme
Şair ol da,böyle sevdalara özenme!............07.11.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Memet..!
Oldu Memet..!Doğdu Memet
Yedi Memetİçti Memet..........Yaşadı Memet..Öldü Memet.
Birşey anlamadı memleket...!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Merhaba Öğretmenim!
Merhaba öğretmenim! Merhabalar ben geldim!Sensiz geçen günlerde yollarını gözledim.Öğretmenim ben seni ana-baba belledim0kumayı, yazmayı, öğrenmeyi özledim. …..*……Hadi tut elimizden sınıflara girelimBilgisizlik zehrini beynimizden silelimAtatürk’ü, yurdumu sevmeyi öğrenelim.Hadi gel öğretmenim birlikte yürüyelim......*……..İrfan dolu gönlünle aydınlat gönlümüzüEn doğru bilgilerle örüver beynimiziİncelet ve araştırt, geliştir hepimizi'Fikri hür, irfanı hür' birer birey yap bizi..….*Siliver öğretmenim bizden bilgisizliğiYoksa o sinsi düşman bırakmaz peşimiziCehalet büyük düşman; yok eder sevgimiziKör eder öğretmenim, kör eder gözümüzüAnlamadan ayırır kenetli elimizi.......* “Günaydın! ”deyişinle canlansın ruhlarımızGülüşünle renklensin tatlı rüyalarımızTebeşirin tozları yapışsın elimizeBeynimiz aydınlansın verdiğin bilgilerle.......*Bazan da şarkı söylet; güldür, eğlendir biziYurdumu, Atatürk’ü anlat, uyandır biziSaygı dolu bir ortam içinde eğit biziSev bizi öğretmenim, sevgiyle eğit bizi..…*Hadi gel hep birlikte sınıflara girelimYurdumu yüceltmenin yolunu öğrenelim.“Türk; övün, çalış, güven “ diyerek övünelim.Hadi gel öğretmenim yarınları örelim.…………***……..14.09.2008..pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Meriç 'te Şinasi ve Ben!
Yıl 1980Meriç kıyısında Şinasi ve ben!
Mavi bakışlarlakurşun renkli sulara dalarakve geçmişten geleceğe kayarakyanyana oturmaktayız.
Bekarız..Gençlik denen rüzgarın içinde savrulmaktayız!
Tüm sorunları çözmeye nazırve dünyayısırtlarımızda taşımaya hazırinançlı iki komutan gibikonuşmaktayız.
Ve hemen hemen her akşamMeriç'in gözlerine bakarak!Meriç gibi dolu dizgin akarak
Ve yorgunluğu atmak içinVe dertlerden kurtulmak içinköpüklü ayranımızı yudumlamaktayız
Dumanlı dağlar gibi başımızGörünce tanıdık yüzleriçözülüyor çatık kaşlarımız
Karşımızda Meriç Köprüsü;baştan başa taştan
Ve kimbilir kaç kez haykırmışıktırortak türkümüzü"Sen çıkardın beni baştan! "
Bazı akşamlarSinan'ı da alırdık aramızaKokusunu katardık Meriç'in kokusuna
Derdim ki, ortak ağızdan;Tahmin eder miydin bu günleriey koca Sinan!
Şinasi.. sen ve benBeşyüz yıl sonra birlikte olacağız!
Ve bu yaldızlı sulara bakıptürküler okuyacağız.
Ve şerefine içeceğiz Meriç'inve eserlerinin..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sen içmezsin elbetAma biz içeceğiz..
Ve Meriç'le birlikteMeriç'in türküsünü söyleyeceğiz.
'-"Edirne'nin ardı da bağlar.."........Ürkütürdük kuşları...
Ve kuş sesleri içindeseyrettiğimiz olurdusöğütlerin altından,
Lozan kokuluBu mehtaplı suları!............03.05.2006.ant.com.kayıt.tr
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Meriç Köprüsü'ndeki Güneş!
Meriç suyu içenlervefalı olur
Su içtiği çeşmeyimutlaka bulur.
Dört kıtadan güneşiizlemiş olsa
Gözlerinde,Meriç’in güneşi durur.
Edirne'yi görenlervefalı olur
Gölgesinde yattığıağacı bulur
Beş kıtadatürküler dinlemiş olsa
DudağınaEdirne türküsü vurur.
……………***………02.06.2008.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Meriç Köprüsü
Meriç Köprüsü kalpteki aşktırMeriç’in başına takılmış taçtır12 kemerli bir mihrap gibiMeriç’in üstüne dikilmiş tak’tır! .
Meriç Köprüsü Meriç’e yaydırMeriç’in suyunda parlayan aydır.Salına salına akan Meriç’iSevdalı gözlerle izleyen yardır!
Meriç’te bin aşkın öyküsü vardır………Mahmut'la Abdülmecit etmiş armağanFaytonlar geçerler üstünden, rahvanPayitaht günleri mazi olsa daÜstünden geçerken budur anılan
0n iki göz gibidir taş kemerleriMeriç geçer içinden gözleri griGeçerken salınan bir dilber gibiİncelir, incelir, incelir beli0n iki belik olur saçının teli
Sonra yeniden birleşip akarGönlümde yepyeni türküler yakarMeriç’in suları gönülde yar’dır.Her taşta ecdadın kokusu vardır.
Yenisey Irmağı’nınTuna Boyu’nunÜç kıtada at koşturanyiğit soyumun
kopuzuncuranınpüsküllü sazıntamburabağlamadivan sazının
Gönüllerde yaşayan ozanlarının;Yunus EmrePir SultanKaracaoğlan’ın…..Rüzgarla yarışan yağız atınınAl atın, kır atın her toynağınınÇifte su verilmiş çelik nalınınSerhadde kalkan olan o imanınınMeriç’in suyunda renkleri vardır!
Meriç’in Köprüsü gönüle yar’dır.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Meriç Köprüsü’nde bir tarih vardır.
Meriç'te bir çay, bir bardak ayranSultanlarla birlikte içilir, inanUzaktan bakarken Selim’le SinanBir düşte zanneder kendini insan
Öpmek için Meriç’i yanaklarındanSöğütler bel verir, kuşlar perişanMartılar çığlık atar mutluluğundanBir gören bin kere oluyor hayran
Meriç’in gözleri gönüle yar’dırMeriç’te ölümsüzlük kokusu vardır.……Lozan Caddesi’ne geçerken burdanSöğütlerden oluşan takın altındanHer karış toprağı kanla sulananBu ecdat toprağını bize bırakan
İstiklal uğruna destanlar yazanÖlümsüz kahramanlar gönülde yar'dırSularda parlayan hatıralarlaMeriç'te bin destan kokusu vardır.
İnönü,Sakarya, Kocatepe’denKanatlı atlarla dört nala gelenKaraağaç semtini bizlere verenSamsunda başlayıp Lozan’da biten
İsmet İnönü’yle, nihayetlenenBaşından sonuna Atatürk tütenİstiklal uğruna, namus uğrunaŞehit olan yiğitler gönülde yar'dır.
Meriç’te istiklal ateşi daldırHer söğüt yaprağında kokusu vardır..................***.......15.06.2008.pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mısır Mecileri
Toprağın ciğerlerine karasabanla inildiğiTenceredeki yemeğin alınteriyle pişirildiğiKöyden kente, öküz arabalarıylaayda yılda bir gelinebildiği
Elektriğin olmadığıAnbarların tam dolmadığıAma umutların solmadığı
Cumhuriyet ışığının her köyegökuşağı gibi doğduğu..Buğdayın,yuvarlak değirmen taşlarında, elleya da yel değirmenleriyle, una çevrildiği
Yanibuğday tanelerini başaktanmısır tanelerini koçandan ayırmanınçok zor olduğu yıllarda..Nasırlı ellerle güzelleşen,darelerle şenlenentürkülerle, bimecelerle zenginleşenmanilerle manidarlaşan imecelerin;
bol yıldızlı gecelerdekitoprak kokulu kızının adıdır MECİ..!...Kız kardeşlerimin anamabenim babamaBabamın anamaanamın babama yardım ettiği gibi
Köylerde,hısım akrabakonu komşu arasında yaşananbir yardımlaşma ve dayanışma geleneği..O zamanlar kıtlık- yokluk yıllarıasırlık ihmallerin izlerini üstünde taşıyortozlu topraklı köy yolları
Taneleri başaktan ayırma makineleri yoktraktör yok
Kısaca,köylünün traktörü, öküzkamyonu, öküz arabasıbiçer döveri, orakmandaları,daha ağır işlerde kullanılan birer tank!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çoluk çocuk, tüm ev halkı……………………….çalışırken tarladaLeylekler, kartallarla kavga ederdi havada..Hasatı tarladan kaldırmak uzun zaman alırdıBu iş için mutlaka daha fazla insana gerek vardıToprak kuru, dudaklar kuru, umutlar duruyduMeciler ve imeceler,Türk Köylüsü'nün gururuydu….Kızlı erkekli köy gençleritoplanınca meci evinin bahçesindemısır kobaklarından oluşmuşkocaman mısır höyüğün çevresinde
İki mısır kobağını sürterek birbirineikişer üçer düşürürlerdi……………sarı gözlü mısır taneleriniönlerinde serili peşkirin üzerine
Sevdalılar kobak atardı birbirine
Fazla kurumuş başaklar…………parmakların derisini soyardıBeklenilmeyen bir anda,danaler arasından başını uzatan bir kurtçukdavetlileri kahkahaya boğardı
Kaynamış mısır sunulurdu tabak tabakZerdeler yenirdiŞerbetler, ayranlar içilirdi................................... bardak bardak
Maniler söylenirtürküler okunurdu bir yandan,….....………………….oynak oynak.
Göz göze değipGönül gönülü sevince
Atılırdı:onbeşindeonaltısında...onsekizinde yapılacak evliliklerin temeli
Çünkü;harmanatarlayaimeceyemeciyeaskere ….insan gerekti
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ayıptı daha fazla bekar gezmek köydeEvde kaldın demekti yaşın yirmiyi geçtiyse..Yıldızlar, özenerek bakardımecilerde toplanan insanlaraCırcırlar eşlik ederdi kitin telli sazlarıylatürkü söyleyip, dare çalan kızlara..
Tadı,bir ömür gönüllerinde taht kurardı…..…….…….……………… gençlerintürkülerlemanilerleatışmalarlave bakışmalarla geçenmeci denen yardımlaşma gecelerinin..……….***……..0cak.2003
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mibadele Kuşları-Ailemin Göç Öyküsü-iki
Bir türkü söylerim eskiye dairMübadele denen bir göçe dair.Yetimin-öksüzün çok bol olduğuAnamın-babamın köyüne dair..Rumeli'de düştüm onulmaz derdeLokman Hekim gelse olamaz çareGönlüm yaralıdır; hep pare pareEsme deli rüzgar, esme ne olur!Yaramı deşme, yarim zordadırEdirne'yi kurtarmaya giden yoldadır
Türküleri söylenirken Rumeli’ndeKuşatma altındaymış güzel Edirne……..*Doksanüç Harbi'nden otuzdört yıl sonraOniki''de başlayınca Balkan SavaşıMüslümanlar göç etmiş Balkan'dan bacıÇünkü kaybedilmiş Balkan Savaşı…Bu ikinci göcün yaptığı sancı93 Harbi'nden büyükmüş hacı!Yitirilen toprakların verdiği acıÇok büyükmüş kardaşım, çok büyük acı...Selanik Edirne kardaş o zamanSelanik bu sırada kopmuş kardaştanKardaş acısı, geçmiyor yaşl'anÖlenler çok olmuş; kahırdan, yas'tan…Yola düşmüş onbinler; yüzbinler, bacıKağnılar, arabalar,.... yürekte sancıİki yılda geçer mi böyle bir acı
Dinmeden gözlerde bu göçün yaşı..14’ te başlamış Dünya Savaşı…Çanakkale, SarıkamışGaliçya, Yemen…Üç kıtada dağ olmuş şehit naaşıYokluklar, kıtlıklar ve hastalıklarAnadolu cehennem; toprağı-taşıGeriye dönmemiş evin baş tacı!.."Çanakkale içinde vurdular beniÖlmeden mezara koydular beni..""Bura Yemen'dir gülü çemendirGiden gelmiyor acep nedendir"".Türküleri, olmuş gönül ilacı.....Ne sen sor arkadaş, ne ben söyliyemTuna olmuş, Meriç olmuş gözlerin yaşı.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Her yerde kalleşlikHer yerde düzenArkadan vururlarmış sırtını dönsen.
Anlarsın değil mi tek cümle etsemMehmet’in düşmanı kovduğu yerden.Bir türkü söylerim bir göçe dair.…………..*....18 'de yenilince koca Osmanlıİşgal etmiş yurdumu kurdu çakalıÇoluk çocuk, dul yetim ne yapsın bacıBu korkunç işgalin MONDROS’muş adı…………..*..19' da başlatmışık kutsal savaşıBu; dünyada var olmanın bir başka tadı“ya istiklal ya ölüm” kararın adı.Söylediğim türkü onlara dair.………….*…….Bu yüzden topraklar kalmış çok çorakYeniden sönüvermiş sayısız ocakBir sorun çözülmeden yenisi gelmiş“Giden gelmemiş“, zaman bir tuhaf!……………..*Bir ışık parlamış bir gün Samsun'danSelanik'in suyundan genç bir komutanGüneş olup doğuvermiş Samsun Ufku’ndanİnönü'den, Sakarya'dan, Dumlupınar’ dan…Ne yiğitler yok olmuş, bir bilsen balamBir avuç can kalmış, bir avuç cananHer taraf yangın yeri, her taraf dumanSakat, öksüz, dul, yetim kaynarmış her yan.
Bu güneş sayesinde kurtulmuş vatanBu güneş Atatürk'müş, Atatürk balam!
Böyle anlatırdı annemle babamKarasu Çayı’nda güneş batarken!Varsa eğer ayıracak birazcık zamanAnlatmaya başladım, buyrun o zaman……………..*…..30 Ocak 1923 günü“Mübadele olacak! “; deyince LOZAN:Radiboş Köyü’nde kaynayan kazanYağ tutmaya başlayan köpüklü ayranSularda gezinen aynalı sazanSevinçten buz gibi olmuşlar bir an!..Mezarlarında yatan sayısız insanEvde, çocuklarının gözü önündeKomitaların katlettiği İmam Molla Hasan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Adları unutulmuş nice müslümanKalkar gibi olmuşlar mezarlarından!....Dedem Molla Hasan'ın su değirmeniÖğütmeyi bırakmış ekinleriniKuzular ağılda yerken yeminiSusmuşlar alınca göç haberini..Salih Dayı'm, Rıza Dayı'm, Hatice NinemKardeşleri Emine, Havva ve anamHer biri yetim olan beş tane kızanBirbirine şaşkın şaşkın bakmışlar bir an
Kırlarda kekikler koklayan çoban;Abadan kebesini atmış sırtındanAnalar, belerken bebeleriniRadiboş’ta okunmuş o gün son ezanOcaklarda son kez kaynamış kazan."12"de yetim kalan küçücük babamÇatak'ta, çelik-çomak oynarken o anTutuvermiş kulağından Hayriye Halam“Yürü demiş, göç basladı ey kara oğlan! ”..Bir anda benzemişler göçmen kuşlaraAynı türkü yapışmış tüm dudaklara"Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarınaEy ufuklar.........yolculuk var yarına! "...Göç emri çıkınca ne yapsın fakir!Üç yatak- üç yorgan, birkaç ta hasırÜçer-beşer yatılacak, yatakta zahirBir-iki kap-kacak, gerisi kusur!
"Binin kızanım binin, araba hazırGideceğimiz yerde var mıdır huzur?Öğlen vakti gelmeden çek hadi Mansur! "Bunları söyleyen Hatçe Ninem'den..Evler.. tarlalar.. davarlar...paraKarasu Boyu’nda bir çok hatıraNeleri var neleri yok, bırakıp ordaSonra gelip tümünü alacaklar ya! !Uçmuşlar Cumhuriyetin ak kollarınaYeni bir yaşam için demişler: "haydaa! "….Arabanın önünde Hatice ninemAsılarak öküzlerin koşumlarınaDeehaa! çeker dururmuş, Kocaoğlan'a"Yürü Kocaoğlan, çok yol var daha! "……Selanik, Drama, Kavala, Belen
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karacaova, Kayalı ve de Fere'denÇoluk-çocuk, dul-yetim; beşyüzbin insanKiminde katır var, kimisi yayanÖküzlerle, kağnılarla çıkmışlar yola..Bazıları ulaşmış vapurlarınaBizimkiler varmışlar tren garınaBinmişler trenin vagonlarınaKoyulmuşlar Drama’dan Keşan Yolu' naYetkililer yer göstermiş burda onlaraAltıntaş demişler köyün adına..Atamdan dinledim ki, buymuş maceraSöylediğim türkü bunlara dair1924 yılında gerçekleştirilenMübadele Kuşları'nın göçüne dair
………..*****………….. 14.Şubat.2009-Keşan-.Mayıs.2015 te yeniden yazılmış halidir
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mihrabımdı gözlerin..!
Pişman değilim elbet senle geçen günlereOlsam, hiç değer miydi ellerim ellerineSen benim mihrabımdın bakarken gözlerineGecemde gündüzümde sen vardın hep sevgili.
Belki taç yapamadım yüreğimi kalbineNe de bir çelenk oldum üzerinde kalbininAma senin ruhunda sarmaşık olmak içinSevgimi mihrabında sunmadım mı sevgilim.!
Ne taç yaptım kalbimi kalbine takmak içinNe de bir çelenk oldum üzerinde kalbininAma güneş her seher gonguna vurur gibiHer sabah mihrabında doğmadım mı sevgilim.
Duymadın mı bir çılgın ters yüz etmiş günleriGece gündüz yollarda seni kokluyor, seniBağlarlarken gurbete onu bir mahkum gibiHep seni arıyordu bu çılgının gözleri.
Senin için günleri çorba yaptı bu deli.!Ne satürn..ne venüs..ne ay gördü gözleriSeninle yaktı inan o çekilmez günleriMihrabının önünde görmedin mi hiç beni..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mor Salkımlı Sokak
Ne zaman doğduğum sokağa girsemAnılarım us durmaz, sanki delirirBu viran sokağın diğer ucundaİlk önce o yüksek bina belirir……………*Şimdi tarih olan bu taş binadaMübadele göçmeni çocuklar okurAnamın, taptaze anılarındaÇocuklar, burada yarını dokur!…………….*“Eski mektep” denen bu dar sokaktaLozan’ı yaşamış canlar otururNazmiye, Nuriye..Raime ablaHer biri, var gibi karşımda durur…………….*Geriye dönüşlü taş bir tüneldenGeçer gibi geçince mektep dibindenBurnuma bir bahar kokusu gelir“Hatçe Hanım Teyze” nin Evi" önünden.……..…….*.Kapının önünde birkaç akasyaBu ışıksız sokağa canlılık verirEn yaşlı olanın genç dallarındaİri - mor çiçekli salkımlar erir ……………*..Akasyalı evin taş duvarındanYan yola, çıkrıklı bir kuyu bakarKalbimi yerinden sökecek aşkıGönlüm, bu yaşlı sokakta arar…………….*Koşarım ceylan gibi evime doğruKarşımda, taş örmeli uzun bir duvarBahçenin açık duran dar kapısındanAvluyu süpüren “anacım” bakar.……………*Artık bana yaban bu sokaklardaNe demir korkuluklar, ne de komşularSadece, yıllanmış hatıralardanMor-beyaz çiçekli salkımlar sarkar ……………*11.07.2010……………*
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mostar Köprüsü!
Mimar Sinan kokulu bir eski çınar,Neretva'nın üstüne bir köprü kurmuşKanuni'nin emriyle Mimar HayrettinKöprünün harcına ruhumu koymuş!
Kültür ırmağımdan bir şanlı yaprakBu köprüye taştan bir kemer oymuşNeretva sularına her tanrı günüBu hilal kemerin aksi vururmuş
Dört buçuk asırdır Mostar KöprüsüMostar'ı süsleyen motifim olmuşBağrını açmış ta suyun üstündeBosna'ya doğru selama durmuş
Kültür gergefimde dokunan köprüBulutların altında ne güzel durmuşNeretva'yı kucaklayan hilal kemeriCeddimin mührünü taşına vurmuş
Avrupa'nın ortasında Mostar KöprüsüKuşlarla, bulutlarla kan kardeş olmuşKöprünün altından çağlayan sularKöprüye mimarın adını sormuş!
'Hayrettin! ' demiş, Mostar Köprüsü'Sana bu tacı Hayrettin ördü! 'Söylenti odur ki, o günden sonraKöprüye aşık olmuş Neretva Nehri!
Neretva üstündeki Mostar KöprüsüNeretva'nın en güzel yerine konmuşDizlerinin büküldüğü o çirkin gündeNeretva'nın suları sararıp solmuş
Birleşince yürekler sevgiyle bir günNeretva'nın gözlerinde bir ışık doğmuşBulutların altından bakınan köprümYüreğimi dünyaya yeniden sunmuş
Bembeyaz güvercin kanatlarındaKururken şu anda masum kanlarıBarışa-sevgiye çağrılar yaparNeretva Nehri'nin taklacınları
Bir 'Barış Türküsü'dür Mostar KöprüsüSevgi dolu kalplere özlemle bakarEl ele onarılan taştan kemeriDört asırlık türkümü yeniden yakar!
Soykırıma, savaşlara 'dur! ' dercesineBalkan Türküleri söylercesine
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Barış dolu günlere 'Gel! ' dercesineSevgiye-kardeşliğe hep selam çakar..................*****.........25.nisan.2006-Ant.kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mumyalanmış Sevdalar
Bırak artık geçmişi, vapur kaçtı meleğimÇare yok, ömür bitti, gel gerçeği görelimSevda bahçelerini kazarak gönlümüzleAşkımızı, en kutsal bir yerine gömelim.….………….*………….Unutalım geçmişi hatırlamamak üzreÇünkü böyle bir sevda yakışmaz artık bizeSen yuvana dönüver, ben de geldiğim yereO rezil rüzgarlara lanetler ede ede.…….………..*………Bilelim ki meleğim biz böyle de mutluyuzYağmuru hasret yüklü bir yolun yolcusuyuz.Bu ayrılık suç değil, biz kader mahkumuyuzBelki de ahirette yeniden buluşuruz.……….…….*…………..İzin verirse Rabbim açarız kilitleriAçarız gömdüğümüz mumyalı ümitleriBurda ya da orada ne fark eder sevdiğimYeniden yeşertiriz ölümsüz ümitleri.……………*….Gel şimdi mazi olan o günlere içelimGel, umut şarabıyla kendimizden geçelimGel, ömrün son deminde kol kola girmiş gibiTek yürek olmuş gibi aşkımıza içelim.....…………*………..
12.05.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mustafa'nın Mustafa Kemal Atatürk Oluşu!
"0ndokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde0smanlı Avrupası’nın liman şehrive en büyük vilayet merkezi olanSelanik Vilayeti’nde"Ahmet Subaşı Mahallesi’ninirili ufaklı taşlarla döşeli sokaklarından birindeZihneti Bostan arsası üzerindeüç katlı, çift daireli, pembe boyalı tahta evinikinci katındameşe odunlarının yakıldığı ocaklı odadadoğum sancıları çekiyordu“Tek Adam”ı dünyaya getirecek olan................................Zübeyde Ana....*..Zübeyde Ana, anaydı,çünkü;doğurmayı beklediği bu evladından evvelerken ölümlerinin acısını yaşamışFatma, Ömer ve Ahmet adlarındaüç evlat daha getirmişti dünyaya....Aralarında yirmi yaş fark olmasına karşınsadık bir köle gibi bağlıydı kocasınaçünküTürk töresiyle yetişmişti aile ocağında..ve Selanik Yenikapı Mahallesi Halkı’ndanKırmızı Hafız Ahmet’in oğluZübeyde Hanım’ın eşi Ali Rıza Efendidoğacak çocuğunun cinsiyetini merak ediyorduavluyu çevreleyen taş duvarın yanında...*....Çok sürmedimüjdeyi verdiler Ali Rıza Efendi’yeGözleri mavi semaya,saçları safran sarısınave yüzü ışıklı ufuklara benzeyensarı saçlı, şimşek bakışlı, mavi gözlü, pembe yüzlübir oğul vermişti ona yüce Allah!Uçtu sevincinden Ali Rıza Efendi, uçtu!Adını Mustafa koydularNe hoştu!......................II............Büyüdü Mustafasonra yetim kaldı MustafaDayısı Hüseyin Ağa’nı çalıştığıLangaza’da Rapla Çiftliği’ndekız kardeşi makbule ile birlikteBostan ve bakla tarlasında............karga kovaladıÇocuklarla oynadıKoştu! ...koştu...koştu..Koştu çünkü çocuktu...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Okudu MustafaSarıklı hoca yetiştirenmahalle mektebindeKaymak Hafız Hoca’nınhakaretine dayanamadığındanbu okuldan ayrıldı sonra1891 yılındaŞemsi Efendi İlkokulu’nu bitirdi sonra...Ardından sivil ortaokul olanmülkiye rüştiyesine başladıAma bu okulu da bıraktı MustafaAskeri Rüştiye’ye girdi sonraMatematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi“Kemal “ ismini hediye etti 0’na0 da sınıfının “çavuşu” olarakMustafa Kemal oluverdi, gururlaArtıkçocukluk günlerinin sonuna yaklaşıyordu Mustafa...Manastır Yatılı Askeri İdadisi’ni (lise)kazandı 1895 yılındaÜç yıllık bu okulu bitirir bitirmezİstanbul Harb Okulu’na başladı Mustafave Teğmen Mustafa Kemal olarak mezun oldu1902 yılında*Annesi Zübeyde Hanım gurur duydu oğluyla.....................III................İstanbul Harb Akademisi’ndeKurmaylık eğitimine başladı ardından daBir yıl sonra üsteğmen3 yıllık kurmay akademisini bitirince deKurmay yüzbaşı Mustafa Kemal olarakmezun oldu 1905 yılında..Ama Padişah Abdülhamit zamanındahürriyetçi fikirleri savunduğundanŞam’a yaptılar atamasını bu yıllardaVatan ve Hürriyet Cephesi’ni kurdu oradaYöneticileriyle hiç bir zaman anlaşamadığıİttihat ve terakki cemiyetine katıldı sonra da..1907 yılında Selanikte’ki 3. 0rdu emrine verildive önyüzbaşı (Kolağası) oldu burada1908 yılındaittihat ve terakki cemiyeti’ninönderliğinde yapılanGenç Türkler ihtilaliylepadişah tahttan indirilipII.Meşrutiyet ilan edildi 0smanlı’da
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..31 Mart Ayaklanmasını bastırmak üzereHareket 0rdusu’ndakurmay ön yüzbaşı olarak görev aldı1909 yılında..1911’ de Libya’nın Trablus kentindeŞark Gönüllüleri komutanlığı yaptı sonraDerne -Tobruk Savaşı’na katıldı buradaKurmay Binbaşı oldu sonra da..Büyük toprak kayıplarınınve büyük göçlerin yaşandığı1912-1913 yıllarındakiBalkan Savaşı sonundaEnver Paşa ile birlikteEdirne’yi geri aldı 1913 yılında..Sofya’da Askeri Ateşe (elçi) ikenKURMAY YARBAYLIĞA terfi etti1913 yılında...0smanlı Devleti1914 yılındabir olup-bitti ileBirinci Dünya Savaşı’na katılıncaTEKİRDAĞ’da 19.tümenive buna bağlı 57 alayı kurdu1915 yılındaveBigalı Köyü’nde kurmay YARBAY iken"Mermin bittiyse süngü tak, hücum! ” emriyledüşmanı durdurdu Arıburnu’nda-Conkbayırı’nda..Kurmay ALBAYLIK rütbesi aldı buradave filmlere konu olanAnafartalar Zaferi’nden sonra daGenerallik rütbesi verildi Mustafa Kemal Paşa’ya.................1916 yılındaEdirne’de 16 Kolordu Komutanı idi.........................Mustafa Kemal PaşaTuğgeneralliğe yükseldi bu sırada1917 de 7.Ordu Komutanı oldutümgeneralliğe yükseltildi burada daSonraYıldırım 0rduları Grup Komutanı oldu..................Mustafa Kemal Paşa..................IV...............Yıl 1918 idiBüyük Savaş bitmiş,0smanlı Devleti yenilmiştiBu yüzdençeşitli bahanelerle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Türk Yurdu işgal edilmeye başlanıncaSamsun’a çıkarak 1919 yılındaDüşman işgalinden kurtarmak için vatanınıKurtuluş Savaşı’nı başlattı Mustafa Kemal Paşa..Havza’dan,Amasya’dan genelgeler yayınladıAma iki karpuz bir koltuğa sığmazdıbiri hatta ikisi birden düşüp kırılabilirdiBu yüzden ordudan ayrıldı Mustafa Kemal PaşaVatanı sevenlerle kongreler düzenlediErzurum’da.....Sivas’tave Ankara’da TBMM ni açtı 1920 yılında..1921 de başkomutan yapıldı TBMM kararıylaKuvay-i milliyeden oluşturduğu orduyladüşmanla savaştıİnönü’de, Sakarya’da..*ve 22 gün 22 gece sürenSakarya Meydan Muharebesi sonundaBAŞKOMUTAN oldu TBMM kararıyla....Sonra 1922 yılının yaz sıcağındaAfyon Karahisar Vilayeti’ninDumlupınar mevkiinde Yunanlılarla yapılanmeydan savaşındaYunan Ordusu’na son darbeyi indirince30 ağustos'taişgale son vermiş oldu böyleceMustafa Kemal Paşa....0 yıllardaki İngiltere BaşbakanıDavıt Loyt George ‘ye göreYüzyılın en dahi önderi oydu0 da Türklere nasip olmuştu
Mareşal Fevzi Çakmak’la birlikteCumhuriyet’in ikinci mareşali oldu*Düşmanı yurdumuzdan kovduCumhuriyeti kurdu
0 Türk Ulusu’nun oğluyduBu yüzden ailesi olan Türk Ulusukendisini esarettenve yok olmaktan kurtaran bu oğlunabir ad daha koyduBöylece 0 daMustafa Kemal Atatürk oldu!...Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti DevletiDemokratik-laik-Sosyal bir hukuk devleti oldu
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu yapısıyla çok kısa bir süredeokuma-yazma oranını tersine çevirdiBilimi rehber edindiİnkılaplar,zihinlerin zor kabul edebileceği bir hızla.............................birbirini takip ettiCumhuriyet kısa zamandavatandaşlaraokul oldu, yol oldu, ışık oldu, baraj oldufabrika, köprü, hava alanı, hastaneumut olduMakineye hasret toprağa makine oldu....İçerde tezgahlanan kardeş kavgalarıve terör olayları hariçII:Dünya Savaşı'nda olduğu gibiYaklaşık doksan beş yıldırçocuklar babasız büyümediAskere gittikleri yerlerdenevlerine dönmemezlik etmediler..Bu düzeni bozmak isteyenlere karşıbütün mehmetçiklerin göğsüÇanakkale'de olduğu gibicumhuriyete kalkan oldu...Çünkü cumhuriyetin parolası:"Yurtta barış dünyada barış" tı...........*.....01.Nisan.2016 Cuma.....*......*......*Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mustafa Akıncı.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Kendi ifadesine görededelerinin dedeleri...........Tuna Boyu’ndan gelerekKarahisar’a yerleşen................Türk akıncılarından....Babası iseİki evlilik yapanve birinden üçdiğer eşinden dokuz çocuk sahibi olanAhmet oğlu HasanAnnesi de Kamile Sultan!..II.Dünya Savaşı'nın tam ortasında1943 yılındaKarahisar Köyü'nde dünyaya gelir............................ onlardan....Balkanlara yerleştirilen.........Türklerden olduklarındanYahya Kemal! 'in"Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendikBin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendikAk tolgalı beylerbeyi haykırdı, ilerle!Bir yaz günü geçtik Tunda'dan kafilerle"şiirinde dile getirileno günlerin anısınaAKINCI soyadını alanlardan......Baba Hasanne hikmetse45 yaşında vefat eder anlamadan..39 yaşındadokuz kızanla dul kalan Kamile Sultanölünceye dek evlenmez anlıycan!veiki çift öküzbiraz koyunbiraz bağ-bahçe-tarla...falananaç bir ana olur çocuklarına vesselamMustafa Ağabey henüz 16 yaşındadır o zaman....Köy hali;Bu aile dağılır artık diyenlere inatbirlik olurlar ana-kız-kızanve Mustafa Akıncı“Hüseyin Ateş "öğretmende okurkenilkokulu üçüncü sınıftan terk ettimo zamandan beri çalışırımKardeşlerimŞaver-Nigar ve Güler’i öğretmen yaptım
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
diğer ikisine de üniversite okuttum" der,...................................her zaman...Yıllar yılları kovalarama bitmek tükenmek bilmez zaman!Mustafa Akıncı da bıkmaz-usanmaz çalışmaktanne iş bulursa yapar her zaman..Karasabanla tarla sürmeöküz-döven-koyun-kaval- ahıl-ağır- davar-sığır...............bağ-bahçe-tarla-çarık-koruk üzüm-güvem erik-meşe-gürgen-bostan........................................................derken..20 yaşında Tunceli Hozat’a askere gider bir zamanoradan ver elini Malatyave24 ay sonra Keşan..*Yıl 1966;köydeilk traktörü o alır o zamandaha sonraları ilk batosu..falan..1969 yılındaKeşan’da zahirecilik denemelerigübre bayiliğiYayla Yolu’nda, Kılıç Köy’den sonra sağda;benzin istasyonu işletmeciliğiderken1970 ile 1989 yılları arasındatam yirmi seneKarlı Köy Muhtarlığı da yaparkenyaş 73 ü buluverir anlamadan..*..“Okuttuğum ve baş göz ettiğimİki çocuk bir kız babası olaraksülalede en az onbeş tane üniversiteliyedi-sekiz tane öğretmen varCumhuriyeti kuranlardan Allah razı olsun! der....................................her zaman.........*....11.Şubat.2016..CumaKeşan-Çamlıca doğumlu1978-1979 yılıEdirne CHP milletvekiliSüleyman Sabri Öznal bugün81 yaşında iken vefat etti
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mustafa Kemal Olmalı İnsan
Sen,inanılmaz işler başardın atam!
Sevr’i yırtmak bilebaştan başa bir destan.
“Ya istiklal ya ölüm! ”…………………….demek için
“0rdular ilk hedefiniz Akdenizdir, ileri! '.....……………….emrini vermek için
“Türk Ulusu,ulusal birlik ve beraberlik içindeher güçlüğü yenmesini bilmiştir “………………..gerçeğini görmek için
Mustafa Kemal olmalı bir insan...Sen,büyük önderbüyük komutan.Biliriz ki;Milli Mücadele’deölümsüzlük katına erişen..........………………….her canToprağı yıkayan her damla kan
Vatan içinTürklük içinBağımsızlık içindi Atam.
Ölümsüz olmak içinvatansever olmalı bir insan..Sen;Türk Ulusu'nu yok olmaktanVatanı parçalanmaktanAklımızı, paslanmaktan kurtardın
Cumhuriyeti kurdunTürklüğü yücelttinAydınlığı getirdin
Ya hain ya da korkak olmalıseni anlamayan.
Cumhuriyeti yaşatmak içinMustafa Kemal olmalı…………………….....her insan...............***...........
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Muzaffer Akgün
Tük Halk Musikisi'nin kıyamete dek unutulmayacak olan sesi,Muzaffer Akgün Hanımefendi Ablamız;
“Kışlalar Doldu BugünDoldu boşaldı bugünGel kardaş barışalımAyrılık oldu bugün.." …Geceler yarim oldu anam anam garibemKan damlar yüreğime anam anam garibem..”gibi türkülerin eşsiz yorumlarını bizlere miras olarak bırakarak01.08.2015 günüVefat etti….
Başımız sağ, mekanı cennet olsun..…..*….05.08.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mübadele Gerekli miydi?
Evet, gerekliydi!
30.0cak. 1923 tarihinde protokole bağlanan24 temmuz 1923 tarihinde deİsviçre’nın Lozan kentinde imzalananLozan Antlaşması gereğinceİngiliz-Fransız ve İtalyanlar’ın gözetiminde
İstanbul, Gökçeada ve Bozcada Rumlarıdışındaki 0rtodoks Hıristiyanlarla,Yunanistan’da-Batı Trakya dışındaki Müslümanların,antlaşmaya dayalı;karşılıklı olarakzorunlu yer değiştirme olayının adıdır mübadele..mübadeleyeAnadolu’daki Ortodoks Türkler de katılmışlarhıristiyan diye..Yer değiştirmek ister misiniz? sorusu sorulmadımübadeleye katılanların hiçbirine..Çünkü yaşanan acı olayların doğurduğu zorunlulukgetirdi mübadeleyi elbette
Birinci Dünya Savaşı’nı sonunda imzalananMondros Ateş kes Antlaşması bahane edilerekİngilizler İstanbul’uYunanlılar İzmir’i ve Doğu Trakyayıİtalyan ve Fransızlar da Anadolu’yu işgal edince….İşgal ordularına karşı verilenUlusal Kurtuluş Savaşı süresince, yerli Rumlarişgal kuvvetlerine yardımda bulunmuşlarmüslüman halka çok kötü muamele etmişler;bazı müslüman Türkleri evlerde ve camilerde yakmışlarkadınların-kızların ırzına geçmişlerbinlerce Müslümanı babasız-dedesiz-amcasız-dayısızve sakat bırakmışlar evleri, camileri, köprüleri yakıp-yıkmışlardı
“YunanlılarınAnadolu’da;27 şehir, 1400 köyVe 98 bin ev yaktığı sabit olunmuştu..”
Anadolu, ateşler içindeydi
Cumhuriyetin ilk yılarında çevrilenYeşilçam filmlerindeİstanbul ve köy görüntülerindeBu durumu görmek mümkündür.. …
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Her mahallede birkaç yetim ve öksüzeve malül insana rastlanılmaktaydı..Balkanlarda da komitacıların zulmü devam ediyordu
Savaş sonrasında,bu iki halkın, yaşananları unutupbir arada barış içinde yaşamaları artık olanaksızdı..…Kaldı ki,Yunan Başbakanı VenizelosLozan antlaşmasından önceki yıllardamübadele fikrini ilk ortaya atanlardandı..…..Kurtuluş Savaşı öncesindeherkes kartlarını açık oynamışbirbirine rest çekmişsavaş etmişve kumar bitmişti..
Mübadele kaçınılmazdı..
Mübadele sonrasında geridesadece kesme taşlardan yapılı Rum Evlerive bazı Rum Kiliseleri kalmamıştı..
Müslümanlar dayüzlerce yıl yaşayarakvatan yaptıkları Balkanlardaki verimli topraklarınıtarlalarınıbağlarını-bahçelerinitek ve çift katlı tahta evlerinisu değirmenlerinikoyunlarını-keçilerinimallarını-mülklerinihanlarını-hamamlarınıcamilerini-dergahlarını-köprülerinihatta paralarınıkomşularını ve çocukluk anılarınıbırakmak zorunda kalmışlardı....Hatta mübadele edenlerin bir çoğubir gün geri döneriz umuduyla göç etmişlerdi
Ama mübadele ettirenlerin niyeti bu değildi.
Mübadelen hemen sonraİki tarafta da,yaşanılan yerler in çoğuzamanla yok edlmişlerdi
Örneğin Balkanlar’daYüzlerce han, hamam, cami-dergah
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yeryüzünden silinmişlerdi
Eski Milli Eğitim Bakanları’ndanEdirne Senatörlüğü de yapmış olanHasan Tahsin Banguoğlu’nunve aynı zamandadedem Molla Hasanın köyü olanDrama Kazası’nın Radiboş Köyü,Camisiyle, çeşmeleriyleVe binlerce mezarıyla birliktebugün yerinde yoktur mesela….Sonuç;mübadele,adı geçen ülkelerinkarşılıklı antlaşmaları sonucu gerçekleştirilenzorunlu bir tehcir olayı idi..Anlattığım nedenlerden ötürü gerekliydi..
Ermeni tehciri de buna benzer.Aradaki farkErmeni tehcirindekarşılıklı antlaşma olmamıştır
Olmamıştır çünkü;Ermeniler, Osmanlı vatandaşı idilerBirinci Dünya Savaşı sırasındaÇarlık Rusyası 0rdularıylaFransızlarla birlik olmuşlarOsmanlı Devleti’ne karşıköy basma, yakıp-yıkma-katliam yapmaeylemine gerişmişlerdi…Hem devletin dirliğini-birliğini korumak hem onların hem de Müslüman ahalinincan güvenliğini sağlamak için,Osmanlı yöneticilerinin almak zorunda kaldıklarızorunlu bir karardı tehcir..
Çünkü Birinci Dünya Savaşı devam ediyorÇanakkale’yi,Sarıkamış’ı yaşamış bir devletİsyancılara lokum dağıtamazdı!…Amaç içerde huzuru sağlamakmal ve can kaybını önlemekti..Ermenilerin gönderildikleri yerlerOsmanlı toprakları idi..
Savaş sonunda Osmanlı Devleti bu toprakları kaybedinceülke dışına sürülmüş gibi oldular..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
unutmayalım ki,bu savaşıı kazanmış olsaydı işgal kuvvetlerive de Yunan
Bugün Anadolu v e Trakya’da kalmayacaktıTürk-Kürt tek bir Müslüman
93 Harbi’nde veBalkan Savaşı yıllarında olduğu gibiAtaların, kendi kendini zorunlu göçe tabi tutacaktı
ve adın;Hans, Coni,Darius, Hasanus, Ömerus, ya da Alius olacaktı
Yani bugün sen olmayacaktıney genç adam, genç bayan!.......*****....................02.temmuz.2015-Keşan……*Kyn:Sayın Adil Hacıömeroğlu’nun araştırmasından yararlanılmıştır
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mübadele Kuşları......Bir
"Orta'sya'dan çıktık yolaKilim dokuya dokuya.."....Göçmen Kuşları gibiAyrılıp bir çok kolaManilerle-türkülerleYayıldık üç kıtaya....Bu yüzden gece-gündüz kilim dokurumKilimimi dokurken türkü okurumTürkümü okumazsam közsüz bir korumTürkümle-kilimimle lav'lanırırm ben!..Dokuduğum kilim gerçek yaşamdanDokuma tezgahım’sa ilçem Keşan'danMotifi, sevginin taç yapraklarındanİpliği, yaşanmış yaşantılardan;...0raklarla biçilen sarı başaktanGiyitler diktiğimiz yerli kumaştanYazma takmış Zeynep'imin kara saçındanAcı çekmiş gönüllerin kanlı yaşından..Bildiğim; anamın anlatışındanAnlatırken, ceylan gibi o bakışındanYokluktan, kıtlıktan ve cehalettenKollarında can veren altı kardaştan..Bildiğimin azı var türkülerimdeAsla masal yoktur dediklerimdeBu güne dek yazmadık sulh vardır diyeAma ben de insanım, hemi de Türk'ümKilimim dokununca bitecek türküm!....Söylediğim türkü eskiye dairMübadele denen bir göçe dairYetimin-öksüzün çok bol olduğuAnamın-babamın köyüne dair..Anayurt’ta kan gövdeyi götürdüğündeOsmanlı’nın yurt yaptığı Rum illerindeHer günü gergin geçen pak gönüllerdeYaşanan acıların resmine dair!…………..*…Söylediğim türkü yirmidört'lerdenAnamdan dinlediğim göç öykülerindenEzgisi; o günlerde yaş dökenlerdenKomitaların yaptığı eziyetlerden
Damları kiremitli tahta evlerdeSöylenen Rumeli Türküleri'nden…
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gaz lambası ışığında, ocak başındaKızların ördüğü işlemelerdenÜzerinde çiçekler-kuşlar bulunanSandıklarda saklanan çeyizliklerden..Çarıklarla giyilen yünlü çoraptanBayırları süsleyen papatyalardanVarını yoğunu bırakıp, naçar"Elveda Rumeli! .. " diyen insandan.....Göçtükleri bu cennet, bu cehennemde!Kök salmaya çalıştıkları kepir yerlerdeYoksulluk, hastalık ve cehalettenYitirilen minicik bebeciklerden...Unutulmuş, acılı -eski günlerdenSöylediğim her dize atiye yelkenGelecek bilinmez geçmiş bilmedenBu yüzden söylerim bu türküyü ben!...………..*………….Ocaklarda meşeler yanar görürsenKandil ışığında dantel örersen"At martini... türküsünü candan söylersenBilesin ki o türkü o güne dair.………….*Türkümü icraya geçmeden önceBirlikte gidelim yakın geçmişeAnamdan babamdan dinlediğimceSöylediğim türkü LOZAN'a dair......................***.....................06.mayıs.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mübadelede Son kez!
Keşan’ınYunan İşgali’nden kurtuluşu’ndan……………………………İki yılAtatürk Cumhuriyeti’nin….kuruluşundan bir yıl sonraYani 1924 yılındaRumeli’deKarasu Irmağı’nındoğu tarafındakimüslüman köylerinde yaşayanlarson kez baktılaravlularında asma çardakları olantahta cumbalı evlerine
Babalar son kez baktıBuğday-mısır -çavdar öğüttüklerideğirmenlereVe bizimkiler son kez baktılaravlularının etrafını çevirdikleridikenli çitlereBahçedekikuyu çıkrığına bağlı kovason kez boşalttı suyunu testilere*Kadınlar son kez baktılarSaksılardaki çiçeklereBahçedeki güllereVeGençler, son kez gülümsedileryavukluları ile söyleştikleriyalaklı çeşmelere*Geride kalan komşularaucuz fiatlarla sattıkları şişekler,………………..toklularonlar için son kez meledilervenadasa bıraktıkları topraklarekilmeyi beklemekteydiler*0nlar içinson kez öttü horozlarson kez okundu ezanVe ölülerine son dualarını ettilermezarlarının başındangöz yaşlarıyla ayrılırlarken*Hiç kuşkusuz, çocuklarciğerleri delen bu ayrılığın acısınıo an anlayamadılarGirip atalarının kanatları altınausulca düştüler yola
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Kimilerininkatır sırtındaydı denkleriKimilerinin eşekKimilerinin kağnıKiminin deöküz arabaları çekiyordu yükünü
Genç-yaşlıçoluk-çocuk, kız-kızanhepsi yolardaydılarve çoğu yayaydılar*Geçerlerken Drama Köprüsü’ndenağlamaklıydılarKimi ArdaKimi KarasuKimi Tuna Boyu Türkülerinimırıldanmaktaydılar*Tren istasyonuna geldiklerindeKırık kanatlı kuşlar gibi mahsundularBuğday çuvallarını istifler gibiİstiflendiler tezek kokulu vagonlara
Gıcırdayarak kapandı kapılarUzun uzun öttürdü düdüğünü trenkara dumanlar çıkararakhareket etti birdençuf…çuf..çuuf...çuuf!düüüt!*Gönülleri,yanlarına aldıklarıkara kazanlar kadarkararmış olan yolcularBilinmeze doğru yol alırlarkenElveda bütün yaşanmışlıklar!Elveda Rumeli! ..diye haykırdılar
ve sonra,şehir içindeki ucuna1908 yılında dikilenve üzerindehürriyet, eşitlik, adalet ve kardeşlikyazılı olanHürriyet Anıtı'nın bulunduğudünyanın en uzuntaş köprüsüne bir km uzaklıktakitren istasyonu’na yaklaşır yaklaşmazdüdüğünü son kez öttürdü tren0nlar da
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
son kez haykırdılar hep birdenMerhaba Uzunköprü (Ergene) !Merhaba Türkiye Cumhuriyeti!Ver elini gelecek! Dediler0nlar,Lozan mübadilleriydiler…………..***……….Keşan'ın Yunan İşgali'nden Kurtuluşu'nun 94.yılı kutlu olsun
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Müftü Raşit Efendi...Keşan'dan İnsan Manzaraları
0smanlı-Rus Harbi’nden on yıl önce doğmuşMilli Mücadele günlerindencumhuriyetin kuruluşuna kadarKuvayi Milliye bağlıRumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ‘ninbir üyesi olarak çalışmış“İnsanlığı ve insafı elden bırakmadan savaşınız”tavsiyesinde bulunmuşYunan Askerleri’ninKeşan’ı ter k ettiği günlere kadarbu cemiyette kalmışCumhuriyet’in ilan edildiği günleri yaşamışbunu alkışlarla karşılamışve bu yılarda Keşan’da müftülük yapmışcumhuriyet kutlamalarını daaltı yıl yaşamış bir vatanseverVefat tarihi 1929cumhuriyetin altıncı yılına tekabül eder..Kuruluş tarihi 1866 olan Keşan Belediyesi’ninilk belediye başkanı olarak kabul edilen ve şu an Keşan’daki bir okula adı verilen bir kahramanMüftü Raşit EfendiKeşan Eşrafı’ndan…..*…..Tepe Mezarlık'tayola bakan türbesinde yatmakta şuan…..*19..kasım.2015..keşan’ın 93.Kurtuluş Günü Kutlu Olsun
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mühürsüz Müdür...Anı Şiir
Neil Armsrong’un,Ay'a ayak basmasındanbir yıl önceyani1968 yılının temmuz ayı içinde18 yaşında bir genç,DOĞANDERE KÖYÜ’ndeöğretmenlik yapmak üzeretahta bavuluylave dalgalarda sallananküçük bir balıkçı motoruylayola çıkarGelibolu’dan Lapseki’ye*Şaşırır köy muhtarıgenç öğretmeni görünce*Çünkü söylentiye göre,damadını beklerkenbu genç atanmıştır köye
Nerden bilsin ki o yaşta...........................Ali öğretmen.siyaset dolabının nasıl döndüğünü-Koca bir köye18 yaşında öğretmen,hem de müdür,olacak iş mi? der muhtar.
Böyle şey olur mu?
-Olur, der Ali öğretmen,……………………olur!Ben kura çektim oldu!Cumhuriyet öğretmeni böyle olur.*Alır süpürgeyi koyulur işeSınıfın duvarına yapıştırmak üzereyağlı boyalarladört güzel cennet resmi yapardört metrelik patiskanın üzerineve gerince duvarayağlı boya resmini;güneş doğar sınıfayeşerir yapraklarçiçek açar ağaçlarmeyveyle dolar dallar*Sonra eser rüzgarSararır yapraklaryağmur yağar!Sonra tipi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
lap lapa kar …*düşüverir sınıfın içinedört cemre gibidört mevsimin her biri.*Şaşırır çocuklar resmi görünce.Güler çocuklar,Ali öğretmeni sevince.
Paralarını velilerden toplamak üzereders kitaplarını da alırkendi parasıyla Ali öğretmenBir de mühür ısmarlarÇanakkale’nin Biga İlçesi’neKayıtlar tamamlanır....Okullar başlar.Ali öğretmen sevinçlidir...Çocuklar sevinçli.
Yalnız, minikler biraz tedirgindir..
0 zaman da şimdiki gibiyeni açılan okullarınaçılış töreni içinValiyle birlikteMilli Eğitim müdürü'nün
İlköğretim Müdürüve TRT ekibiyle birlikte.köye gitmeleri adettendir...Çünkü tören sunumuradyoda yayınlanmaktadır...
Şaşırır Ali öğretmen.bu ekibi görünceTörende konuşur Ali ÖğretmenNe konuşur,…………….şimdi unutur!Heyecanlıdır..Amabirleştiririlmiş beş şubeli sınıftaderslerini verirken mutludur.
İki buçuk ay kadar sonrabir haber gelir köyeSınavı kazanmıştır Ali öğretmen.İdealleri,yeşermesini beklediği..……… umutları vardır.Ve gönülsüz,bırakarak çocuklarını,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
dört mevsim resminive emeğini …düşer yola..
Ne kitap paralarını toplarNe de mührünü alabilir Biga’dan..
İki buçuk aylıkmühürsüz müdürlük hebaya gider..ŞimdiAli öğretmeninsevgiyle hatırladığıdört anısı daha vardırbu köyden aklında kalan:İlk gün,adını sorunsa ağlayan küçük Hasaniki günde birmuhtarın yolladığı bağ üzümleriniokula getiren Bekçi Süleyman
her akşam,kızıl renginiköyün ufkuna bırakan tanve de,yaz boyunca üstünde üzüm yediğimve bir daha kendisine nasip olmayanmühürsüz müdürlük makamı olanboyasız, eski tahta MASAM! .………….*………….05.04.06.2008.prş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Müsade Özdemir ve Mankurtlara Çıra
Müsaade Özdemirantolji com şairlerindenBirkaç yıl önceAntoloji sayfalarında tanışmıştık kendileriyleKısa zamanda iki şiir kitabı yayımladısevgili Müsaade Özdemir
Hem de okunmaya değer cinstenAkıcıYaratıcıArı bir dil….Şırıl şırıl akan berrak bir nehir…….Şimdi deüçüncü kitabı olan denemeleriyleçıktı karşımıza…Kitabın Adı: Mankurtlara Çıra..Olur ya,Denemelerindeki tüm fikirlere katılmasanız daMutlaka okuyun derimMüsaade Özdemir’in denemelerini
İçinizdeki çakıl taşlarının üzerindeki tortularınpırıl pırıl akan bir nehirde temizlenediğinive serinlediğinizi duyumsayacaksınız....MANKURTLARA ÇIRAOkunması gereken bir çalışmaMüsaade Özdemir’indenemelerini okuyun mutlaka………***…….30.temmuz.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Müzik ve Hayat
“Hayat müziktir”Müzik te hayat
Müziksiz bir hayatkatıksız ekmek gibi bayattır,bayat!……..0…..08.06.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nazım'ın Vatan Hainliği..!
Cebimde bir dolarım dahi yoktur amaMeraklı insanımdır vesselamTakılırım ekonomi haberlerine bazanBorsa düştü düşecekAltının garamı yüz lirayayı geçtiHam petrolün varili şuBrent petrolün buDolar yükseliyorDolar karşısında değer kazandı euroPariteCarite..Falan..
Bir kabile diğer bir kabileyi partçalarkenAfrika’daki aç insanlaraşu kadar yardım toplantı dün akşamve0rtadoğu’dapetrol kuyularından fışkıran silahlarpatlarken! !
Nazım gelir aklıma o an
Derim ki kendi kendime
Ey koca Nazım!orada boyun eğdin mikaptalizmin acımasız egemenliğine
Kaptırdın mı paçanı sen detüketim ekonomisinin dişlilerine
Yoksadevam ediyor musun hala......................vatan hainliğine...! !……..0…………09.06.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ne Diye Gelirsin Ölüm!
Derler ki ;tabutumuzun arkasından yürüyenlerinayak seslerini de
Bzim için ağlayanların hıçkırık seslerini deduyabileceğiz!
Amadokunamayacağızsevdiklerimizin gözyaşlarına
Susun! Diyemeyeceğiz, canlarımıza
Doyumsuz güzellikleribırakıp gideceğiz
Atlarımızı,meçhul bir sonsuzluğa süreceğiz!
Vaziyet elim!
Elimizi,dilimizigözümüzü bağlayarakne diye gelirsin ölüm?..Öldükten sonrabizleri çıldırtmak mı, niyetin!…………..***…………..19.07.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ne zaman öldük?
İlk ağladığın anı hatırlar mısın?Ya da ilk güldüğün anı…..İnanmam!
Ruhuna sor bir kere!
Öldüğün günü de öyleDirilince mahşerde
Ne kadar uzun bir zaman geçerse geçsinmakberde
“Bir kuşluk vakti kadar önceydi”………………………….........diyeceksin
“Bir kuşluk vakti kadar önce.. “
Yaşamıştık,dünya adını verdiğimiz gezegende
Sonrası mı,….……………………...meçhul!
Ben bilemem!
Dileğim;bütün iyilerlebütün dürüstlerlebütün paylaşmayı sevenlerle birlikte
buluşmak cennette………..***……….08.11.2008.cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Necati Görür...Fabrikatör....Keşan'dan İnsan Manzaraları
İpsala-İbriktepe doğumlu bir iş adamı....Hüseyin Gülerce, Hasan Ülgen, Kadir Altay,Kadir Arabacı, Gürol Durmaz, Ferit Çeliktürk,Mustafa Mavuna, Mustafa Onaran, ŞabanFiliz, İsmail Baş, İsmail Erdem, HikmetGüldal, Ayşe Yılmaz, Habibe Mandacı,Ali Ukuş, Hilmi Balaban, Şenol Çıtak, KadirSezer,Hüseyin Gökalp, Metin Çetin, HüseyinÇetintaş, Hilmi Sarıçan, Coşkun Tezelli (Kıbrıs Şehidi) , Ömer Yörük, Behlül Işıktan, MehmetToptani,Necip Beyazıt.....v.s..vs... ile birlikteKeşan Atatürk Ortaokulu’ndaki....................devre arkadaşlarımdan......*....1935 yılında,o zamanlar Romanya toprağı olanSilistre’den ailece yola çıkıpKöstence Limanı’ndan bindikleri gemiyleNamık Kemal’in doğduğu kent olan................................Tekirdağ’a getirilenoradan da İpsala-İbriktepe’ye yerleştirilenTahir Görür’den olmaHatice Anne’den doğmagenç yaşta fabrikatör olmuşbaşarılı iş adamlarımızdan.....Baba Tahir GörürKonya’da taht kuran Karamanoğulları’ndanOsmanlıcayı okuyup-yazanmedrese mezunu bir Türk-müslüman
Bu yüzdenİbriktepe’ye gelir gelmezun değirmeni sahibi Uzunköprü’lü Latif Aga’yakatip oluverir epey bir zamanve sayın Tahir Görürkısa zamanda kendini sevdirerek1950 yılındatapusunu üzerine aldığı un değirmenini1964 yılındaHAS UN fabrikasına çevirmeyi başarır vesselam.....Sayın Necati Görür,babası Tahir Görür’ünun değirmeninin tapusunu aldığı1950 yılının karlı bir kış gecesindedünyaya geliverir anlamadan!...İlkokulu,doğum yeri olan İbriktepe’deSarıcaali Köyü Halkı’ndan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İsmet Gültekin Öğretmen’de bitirir...1962 yılında, köy garajının yanındakiKeşan Atatürk 0rtaokulu’nun pansiyonunkaydolurBurada üç yıl yatılı kalarakokul müdürü Hamit Fethi Gözlermüdür başyardımcısı Nezir BalkanBedri Alpaslan, Remziye Günçal, İsmet ŞentürklerAyten Gökalp, İlhan Özalp, Zehra Nil, Mehmet ÇetinSezai Karaatlı, İsmail Keskin, Avk.Candan Tüzüner...ve son seneyeni okul müdürü İlhan Doğan..gibiöğretmenlerden eğitim-öğretim alarakve merhum Sacit Akın Öğretmen'in öğrettiği:"Atatürk'üm önderimnabzımda atıyorsunSulh sever bir dünyanınkalbinde yatıyorsunYurda -cumhuriyetekimse el uzatamazBu inancı içimdenhiç bir kuvvet atamazSeni çok seviyorumbağlıyım devrimlereHergün Türk'üm! diyorumGöğsümü gere gere"....marşını okuyarak.....1965 yılında girdiğiKabataş Erkek Lisesi’nden de1968 yılında mezun olur...Aynı yıl girdiğiİstanbul Üniversitesi Fen FakültesiJeoloji Mühendisliği Bölümü'nün altıncı yılındaAnkara Nalllhan’da diploma tezi hazırlayansayın Necati GörürKendisine yapılanasistanlık teklifini kabul etmezve1975 yılındajeoloji yüksek mühendisi olarak...................................okulu bitirir...Kütahya-Emet Etibank Borax İşletmelerindeBilecik-Söğüt’te mermercilik üzerindeve Gökçeada’da kamp stajlarını yaparakuzmanlaşırPetrolcülük üzerinde de çalışır.....1976 yılında evlenir1977 yılında askere gider
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...1979 yılındaKeşan girişindeki dört yol mevkiinde bulunanve baş işçiliğini Keşanlı inşaat ustasıAli Çınar’ın yaptığı un fabrikasının.................................... başına geçerHem kaliteli un üretme işinihem deA’dan Z’ye fabrika kurmayıve fabrika yönetmeyi öğrenir..1989 yılındakardeşler arasındaki mal bölüşümü sonundaİbriktepe Un Fabrikası 0’nun payına düşer...2004 yılındaTürkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nunkurucu üyesi olur2006-2008 yılları arasında dayönetim kurulu başkanlığı yapar...Tahir Ağa’nın Oğulları’ndan bir olansayın Necati GörürBir kız ve bir oğlan sahibi olarakŞimdi dekendi işlerini yürütmek amacıylaevlatlarına rehberlik etmektedir
Bu başarılı iş adamınaduamız.;uzun-sağlıklı-mutlu bir ömürdür................*.11.şubat.2016.Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Necmi Duygulu...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Keşan’ın yerlilerindenDedeleri Kayalı göçmenlerinden1960’ lı yıllardaÖzkaya Ekmek Fırını karşısındaşimdiki Kız meslek Lisesi’ninbulunduğu tepeciktetek katlı bir evde oturdular.....................epey bir zamanAltı kardeşin üçüncüsü olansayın Necmi Duygulu1962 yılında;merhum Yaşar Göksoy ‘unBaş Öğretmen olduğuKeşan Zafer İlkokulu’ndanbirlikte mezun olduğumuzsınıf arkadaşlarımdan*Şimdiki Keşan Lisesi’ninbulunduğu alanda top koşturmuşdeve güreşi izlemişzincirli salıncaklara binmişDönen motorsikleri görmüşSinemacı Rıza’nın Aile Sineması’ndaBekir Varnalı’nınKışlık ve Yazlık Yeni Sinemaları’ndaNurhan Çuhacı’nınYazlık ve Kışlık Emek Sinemaları’ndaçok sayıda siyah-beyaz film izlemişAhmet Kaya, Cevat Kaya, Nesip Çakıcı,Lütfü Savaşal, Gürel Savaşal, Nurhan Çuhacı,Kazım Yelmen, Raşit Gürer, Evren Bulut,Kadir Yıldırım, İsmail Ergene, Sadık Uğuraç,İsmet Kaya,Cevat Işıklar, Mahmut Bozkurt,Mehmet İmamoğlu, Kara İsmail,Sami Avger, Kadim Avger, Saatçı YunusAli Sönmez..... gibiKeşanlı futbolcuların oynadıklarıKeşan Spor maçlarını............... seyretmiş bir Keşanlı*Babası merhum Veli Duyguluemekçi adamYukarı Zaferiye Mahallesi Muhtarlığı yapıpBelediye Başkanlığı'na aday da oldubir zamanSayın Necmi DuyguluBastil Hapishanesi’ne benzettiğimizKaleiçi Semti’ndekiEdirne Erkek Öğretmen Okulu’ndan1969 yılında genç bir öğretmen olarakmezun oldu, aklımda kalanAfyonkarahisar..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Keşan-Adilhan...derkenTürk Milli Eğitimi’ne28 yıl hizmet etme şerefine eriştiğini söylerher zaman*İlhamını daGelibolu’nunMarmara ve Saros kıyılarındanalmış anlaşılan*İnsan, köylerde 28 yıl öğretmenlik yapar dayazmaz mı hiç?Yazar elbet, yazar!Ama yazmanın da bir koşulu var;Bol bol okuyacanAtılgan ve iyi bir gözlemci olacanSayın Veli Duyguluişte bunları kişiliğinde bütünleştirmiş......................... bir adamYüzlerce kitap okumuş bunca zaman*Yazdığı öykü ve şiiri denemeleriniçeşitli gazetelerde yayımlayan sayın Duygulu“Kiremitte Mantar (öykü) ”“Şekibe Hanım’ın Günlüğü(roman) ”“Sevdamız (roman) ” vedördüncü kitabı“Görülmemiş Puroce” adlı yapıtları ileüretken yazarlar arasınakatılmış durumda şu anİzinsiz alma=çalma,kesme -yapıştırma değiltamamen özgün konuları olan“Basılmayı bekleyenen az on kadar kitabım daha var” diyorzaman zaman*Dedim ya sayın Veli Duyguluhoş sohbet, enerjik bir adam“Edirne Erkek Öğretmen Okulu’ndanböyle yazarlar çıkar”dedirtecek yazarlarımızdan“Teşbihte hata olmaz”;okuduğum son kitabındaAziz Nesin kokusu geldi ruhuma.....................vesselamGelin birlikte kutlayalımokul arkadaşım, meslekdaşımve hemşehrim Sayın Veli Duygulu’yu.......................................o zaman23.Nisan.2016-Keşan-05366838477
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nereye Kadar?
Düşünüyorum da;Ay’daMerkür’deVenüs’teMars’taJüpiter’deSatürn’deUranüs’teNeptün’dePluton’da hayat olsa
yani her birinde yemyeşil ormanlarberrak sularmasmavi denizleroksijen, azot ve karbondioksitten oluşanbir atmosfer bulunsa
başka bir kente gider gibigidebilmek mümkün olsa bunlara;
bütün pisliklerinizi atın denizlerederelere…..göllere..tüttürün sigaralarınızı keyiflearabalarla gidin mahalle bakkalına bile
bütün odaların ampüllerini yakıntuvaletlerdeki ampülleri bile açık bırakınçeşmeleri unutmayınboş yere birkaç damla su akacakmış aldırmayın
çoğalın beşer-onarkesin ağaçları hektar hektartek bir ağaç kalmayıncaya kadaryakın.....yıkın..
sonra,orman alanlarındaaçtığınız arazilere yeni evler yapın;ama dikkat edin;böyük böyük olsun evlerinizsaray bahçelerine benzesin bahçeleriniz
İhtiyacınızı karşılayacak kadar olursakonu-komşuya karşı…………………………ayıp olur, unutmayın!
“komşunuz açken siz mutlaka tok yatın”ve yere düşene bir tekme de siz atınaçlık sorununa çözümler arayacağınızasilahlanma yarışını hızlandırırn
“Ayranı yok içmeye/ Atla gider s…..” sözünü çöpe atın...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
çocuklarınızın iki eline birer telefon alınata sözü....baba sözü.....kulak asmayınçağ atlatın çocuklarınıza.....torunlarınızaçağ atlayın! !beş yaşındaki çocuklarınıza bile bilgisayar alınve nasıl vakit geçirdiklerine hiç bakmayın…DİYECEĞİM AMA....!Dünya'dan başka yerde yaşam yokTorunlarınıza acıyorum, inanın ……….............05.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Neslihan'a Son Mektup
Gecenin sinesine yaslanıp boynu bükükKuru kumlar üstünde otururken dün akşamHasretin oltasında çırpınan aşkımızıYakamozlu sularda aradım be Neslihan...……….*Uzattım ellerini elinden tutmak içinKaybolan yıllarımı geriye almak içinO kumral saçlarını son kez koklamak içinGözlerimi denize salıp durdum Neslihan...………*Baktım ki ne kalbin var, ne de sıcak ellerinIşıltılı sularda görünmüyor gözlerinSahilin kollarında inleyen sular gibiÖzlem yüklü gönlümü okşamıyor sözlerin.………*Hasretin kabarırken gönlümde höyük höyükAnladım ki bu sevda artık çekilmez bir yükSusuzluktan kavrulan bir çöl çiçeği gibiiDolunayın altında yanıp durdum Neslihan..………*Bilirsin yaman olur ayrılığın enkazıMeltemi avutur da yakar geçer poyrazıYeniden görmek için gözlerindeki nazıGönlümün bahçesine dalıverdim Neslihan.………*İçeri girer girmez kilitsiz bir kapıdanBir anda çıkıverdin yılların enkazındanBir teselli şarkısı sunar gibi sazlardanSevda kokusu yaydın unutulmaz yazlardan….……*..Gerçi seni geriye vermese de anılarYine de çekip aldım hicranın çarmıhındanEllerinden tutarak aldım da kollarımaMimozolar kokladım bukleli saçlarından….……*Ellerin soldurduğu küstüm çiçeği gibiMahsun mahsun bakarken eskiyen zamanlardanAşkımızı mey diye içtim de bütün geceGecenin tuvaline çizdim seni sil baştan.…….....*………….Endamın nakşolunca semanın bürgüsüneSaflığın renklerini sürüverdim gözüneAşkımı şebnem yaptım gözünün bebeğineGamzene güller taktım, saçlarına fesleğen..……..*…….Hasretin renklerini sürdüm dudaklarınaKoklayıp durdum seni, öptüm öptüm Neslihan………***…………….Saros-Yayla Sahili
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Neşat Koç Öğretmen
Hayat ne kısaymış meğer!Eski dostum Neşat KoçDünya denenzorunlu ikametgahından yola çıkmış bugün..Oysa kırk yıl öncebana dün gibi gelen günlerdeAkçadağ Öğretmen Okulu’ndaki lojmandakabuğuyla ısırıp pişmiş yumurtayıyudumlarken bardaklardaki rakıyı
“Malatya Malatya bulunmaz eşin”“Bıktım artık bekarlıktankim ne bulmuş sultanlıktan”..şarkılarını söylerdik birlikte.Ertesi gün devoleybol sahasında atardık kanımızdaki etil alkolü
Son yılarda konuşamamıştıkhatırlayamama hastalığına yakalanmıştı adaşımilk meslekdaşımdost arkadaşımNeşat’ımKoç’um!..Ötede zaman yok diyorlar, üzülmePek uzak olmayan bir günde buluşacağız yineRakısız türküler söyleyeceğiz birlikte
Ben gelinceye dek nur içinde yatBiizim için de çok kalmadı zorunlu tehcireSevgili Neşatbekle !….08.haziran.2015-keşanEşi Nedime Hanım'a ve çocuklarına baş sağlığı diliyorum..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nigar Küçükkarakaş..Keşan'dan İnsan Manzaraları
1924 mübadelesi ileFilibe’den göç etmişBu yüzdenÇamlıca’nın90 yıllık gelişimin ve değişimine....................tanıklık etmişKeşan’ın eski panayırlarınıDevelerle yük taşındığı zamanlarıÖküzlerle harman dövdükleri günleriMandala arabalarıylaKeşan’a gelindiği günleri görmüş*Rus-Bolşevik İhtilali yılındaFilibe'de doğmuşŞu an 99 yaşındaannelerin annesi bir anne *Çanakkale Zaferi'den bir yıl sonrayani1916 yılında dünyaya gelerek1924 mübadelesi ileDrama'dan göç edenHüseyin ile yuva kurmuş*Sabri, Recep, Recai, Fevziİsmail, Saniye, Hamdiyeve Fatma’yı dünyaya getirmeninmutluluklarını yaşamış*Kocasına iyi bir eşçocuklarına iyi bir annekomşularına iyi bir komşu olmuş*0ğulları Recep, Recaive eşi Hüseyin’in ölüm acılarını dayaşamış bir kadın..Öğretmen Rafet Kavaklı’nın halasıÖğretmen Sebahattin Küçükkarakaş’ınamcalarının anası..*Yaklaşık 90 yıldır Çamlıca’daçam kokularını içine çekerek yaşamaktave galiba yolun sonuna geldik diyerekHer gün evlatlarıyla vedalaşmakta..Bu dünyadasekiz hayırlı evlat doğurup büyüttüğün içinve dünyanın bütün zorluklarınaacılarına direnerek99 sene yaşamayı başardığın içinellerinden öpüyorve daha nice sağlıklı günler yaşamanı diliyoruz
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nigar Küçükkarakaş Ana**20.nisan.2016Nigar Anne bu şiir yazıldıktan bir hafta sonra; 27.Nisan.2016.çarşamba günü günüvefat etmiştir..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nisan Ayında Doğa!
Mart geçtinisan geldi.kavuştuk ilkbahara
Her şey tamam, güzel deneden bu ilginç hava!
Bir tuhaf haller olmuşyeşeren yapraklara
'İyi ki doğdun...' şarkısı........................geliyor kulaklara
Kumrular,çok erkenden tüneyip pervazlara
-Kalkın, kalkın! diyorlarkuşlar kondu dallara
Bademler çiçeklendiErik dalında, oya!
Yemyeşil kanadıylakozadan çıktı doğa
Sema; şalı buluttanmavi gözlü süt ana
“Sütünü sal! “ der gibibakıyor toprak, ona
Gündüzün, boynu uzunGecenin, kolu kısa
Yıldızlar göz kırpıyorher akşam gülen ay'a
Dedim ya arkadaşlartekin değil bu hava
Papatyalar, çiğdemlerdantel olmuş kırlara
Güller bilegülerek bakıyor insanlara
Tabiat, ara sıra el sallarken yağmura
Kuşlar da konuşuyorşu NİSAN aylarında!………..***…….
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Nuri Bilge Ceylan
61.Can Film Festivali’nde'üç maymun' filmiyleen iyi yönetmen ödülünü alansayın Nuri Bilge Ceylandemiş ki:
“Bu ödülü,yalnız ve güzel ülkeme ithaf ediyorum”
He he hey begöğü mavigönlü mavibileği kavi
üç yanı mavi denizlerledağları karlarlaovaları çiçeklerle kaplı
Ağrı dudaklıToros kanatlıFırat, Dicle yanaklıKızılırmak duvaklıYeşilırmak topraklıanlı şanlı destanlıPalandöken nakışlıErciyes bakışlı
telli duvaklı memleketimhe he hey!
Allahüekber Dağları'ndakarların içinden başını uzatan.………………kardelenler kadar akAnadolu’da açan türkülerim kadar..................................................berrakÇanakkale'deİnönü'deSakarya'daDumlupınar'dadüşmana 'dur! ' diyenMehmet'im gibi çakmak çakmakveKaz Dağları kadar parlak bir söz:
“yalnız ve güzel ülkem adınaalıyorum bu ödülü”…
Şu işe bak!
Demek kiayağını yere basanlar daalabiliyormuş
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
uluslar arası bir ödülü
kabuğunu beğenmeyenlere inat!
İşte böyle olmalısanatçı yüreği
Nur olbüyük yönetmensayın Nuri Bilge Ceylan!
Hep böyle sür gitbu milletin kalbinde yat!..……..*……….26.05.2008.pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Okul Çiçek Bahçesi....ilköğretim için
Okul, çiçek bahçesiÇocuklar da çiçektirÖğretmenler bahçevanToprağı da emektir*Çocuğu sevmek demekOna emek vermektirÇocuğa emek vermekOnu sevmek demektir*Çocuklar bir çiçektirÇiçeğe su gerektirÇocuğa verilen suSevgi-saygı-emektir*Çiçeğe güneş gerekGüneş, saygı demektirÇocuğa saygı duymakOnu candan sevmektir*Çocuklar umudumuzUmut, her şey demektirUmudu eğiteneDeğer vermek gerektir*Öyleyse öğretmeniSevelim arkadaşlarBir ana-baba gibiSayalım arkadaşlar***08.aralık.2016
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Okumaya Gir!
Dur kazıkçı dur!Şiirlerime gireceksen,kazık çakmaya değil,okumaya girBurası psikiyatri kliniği değil..........*26.04.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ol! emrinde bing bang gerçeği
Uzayıngüneşinağacınkuşun...
ve hayatın anlamınıçözemeyen insan,
nasıl çözsün kiyıldızların göz kırpışındaki sırrı
Bu yüzdenhaber göndermiş bize YaradanCebrail’in nefesiyle…
Anlayalım diye mesajı..“Kendi ellerimizle yarattık biz,ve her an genişletip duruyoruz kainatı..”..Akıllı insan!Yine de anlayamadı asırlardır,nedir bunun manası?..Artık açıldı perdeGöründü gerçeğin yüzü
Düştü aklın ufuklarınaışıklı bir meteor gibi
Bilim adamlarının son sözü:
-On dört milyar yıl öncebüyük patlama ile oluştu evren
vejet hızıyla genişleyip duruyor“Kağıt gibi dürülmek için” yeniden.……….***…..15.10.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Olacak iş değil!
Yaşlanıyorum galiba!
Ne darbe söylentileri içindeyimne de koltuk peşindeyim
29 temmuz'ta,akşam vaktibol kumlu bir sahil şeridindeyim
İlk dördünde kırıtırken aykoyu mavi suyun üstündegöç antrenmanı yapıyor kırlangıçlar
Bir serçeninteyemmümündesağa sola saçılıyor kumlar
Kuğulara benziyorsuda yüzen kayıklar
Mor bakışlı Yarımadasere serpe karşımda
7.Uluslararasıkültür ve turizm festivalibaşladı Keşan'da
Ama bu yazgönlümde yok meyil..Yayla'da olayım dabu denli canım sıkılsın,olacak iş değil!......*....
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Onbeşliler!
Dünyaya sen gösterdin nasıl korunur vatan!İmanlı göğüslerle; çelikten daha sağlamAşılmaz bir duvarı nasıl örermiş insan!Bu cennet vatan için nasıl verilirmiş can!
Dünyaya sen gösterdin şehit olmak ne demek!Yar'e candan bir buse verir gibi can vermek!Canını versen bile hiç ölmemek ne demek!'Ölümlerden öteye ölmeye koşan Mehmet! '...Dünyaya sen öğrettin, Mehmet demek ne demek!Komutanın emrine nasıl uyar bir Mehmet!Kıpkızıl akşamların o ölüm sağnağında'Ölümlerden öteye nasıl uçar bir Mehmet! '...Yıl 1915' ti...Bademler açmaktaydı...Zaman Boğaz'da durmuş, Mehmet'e bakmaktaydı!Vatan için Mehmet'e onur veren o ölümEmperyal gemilerden o yıl sırıtmaktaydı...Kırkında..otuzunda..onbeşinde gençtiler.Emperyal orduları kovmaya gelmiştiler.Kimi muvazzaf asker, kimi gönüllü bir erBir öğretmen...öğrenci...ya da bir rençberdiler.Düşmanı durdurmaya birlikte and içtiler!...Zamanı deler gibi düştü gökten mermilerSanki kıyamet idi, ölüm kustu gemiler!Kırlarda bahar söndü! İnsanlık burda öldü!Boğaz'ın sularına pis salyalar döküldü!..Kudurmuş kurtlar gibi saldırdılar bir anda0 gümüşi sahili kirlettiler kanlarlaBu bir savaş değildi, vallahi bir soykırım.Yılar mı Mehmetçik'im, haykırdı: 'Hücum! Hücüm! '...'Allah, Allah! ' sesiyle inledi yerler gökler!Boğaz'da matem vardı, ölüm kusarken günler!Hangi düşman dayanır imanlı göğüslereMehmetçik'in önünde dümdüz oldu tepeler!...Bir kere sarsılmadan atıldılar ileriDüşmanın üzerine göz kırpmadan gittiler.Şaşırdı kaldı düşman! ..Açıldı gözbebekler!Dere-tepeyi aşıp, uçarken Mehmetçik'ler!..Bu ne harb idi ya Rab! Bu nasıl bir harb idi!Çarığı- çapasıyla Mehmet şahlanmaktaydı!Vatana, ekmeğine göz diken düşmanınıDenize dökmek için kanatsız uçmaktaydı!...
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ceplerinde ya mektup, ya da bir mendil vardı.Burada mağlup olmak onlar için bir ar'dı!Ya şehit olacağız, ya gazi demiştilerAlay alay gelmişler bir avuç dönmüştüler!..İmanlı göğüslerle tarihe yön verdilerİşte bu Mehmetlere 'onbeşliler' dediler!
Vatan nasıl korunur gösterdin be Mehmet'im!Mertliğini sunarken bir gül gibi dünyaya!Yarım kalan işleri bırakıp torunlaraEbedi bir yaşama kanatlandın Mehmet'im!.......*............25.04.2006-Keşan29.nisan.2016.tarihinde Keşan-Medya Gazetesi'nde yayınlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Onikiden Vurmak!
“Tuvaletlerin temizliğibir ülkenin uygarlık ölçülerinden biridir” derdiEdirne Erkek Öğretmen Okulu MüdürürümüzVe çok değerli öğretmenimizmerhum Necati Erinç..Bu söz beynime çivi gibi çakıldışüphesiz..Bu yüzden çok kızarımtuvaletleri pis bırakanlaradefi -hacet edip tebıraktığını yıkamayanlaraüstelik su varken bunu yapanlara..Kardeşim körlük olur dabu kadar da olmaz kisu varken bir tuvalet pis bırakılmaz ki…Otuz yılKırk yılElli yıl atış yaptığın bir deliği,bir insannasıl onikiden vurmaz ki? !……*………03.temmuz.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Onu Veremem!
ŞarkılardaTürkülerdeÇiçeklerdeArılarda 0!
GüneşimdeDenizimdeMehtabımdaBulutlarda …Şiirimde 0!
Gözlerinde buldum onuGülüşünde tuttum..Sözlerinde yuttum..
Gönlüme koydum!
Tek mutluluğumDayanağım …Ruhum 0!
Sımsıcak bir şeyIlık ılık..Kanımla birlikte.............dolaşır hücrelerimde
Onunla yaşarım0nunla taşırım......şu koca dünyayı ellerimde! ..
Gülünü al!Sözünü al!Ömrümü al..!
Çek git, tamam..!Tek 0'nu isteme benden
Ölsen deÖlsem de
O'nu veremem!
Bi tanem!
05/10/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ordan Anlarım!
Ne zaman beni görsen, gözlerin parlarGamzende güller açar, yanağında narKendini alamazsın bana bakmaktanBeni sevdiğini ordan anlarım!…………….Saçlarını okşarsın, dağılmış gibiDudakların kızarır bir kiraz gibiKonuşurken sesin titrer, ayaz var gibiBeni sevdiğini ordan anlarım!…………….Gözlerimi alamam göz bebeğindenHayalin eksik olmaz gecelerimdenAdını hecelerim, sabah akşam benSeni sevdiğimi ordan anlarım.……………***……………21.06.2010-YAYLA
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Orhan Veli Gibi!
Çoğu zaman,Orhan Veli’yebenzetirim kendimi!
Aslındafarkımız çok tabii.
Örneğin, 0çukura düşerek öldü,
ben düşmem ki!
Düşürürseniz başka,düşerim tabii
İkincisi,içki içmem.
zorla içirirseniziçerim elbet,o başka tabii!
Üçüncüsü de kadın meselesi..Onun kadarçok sevgilim olmadı.........................hiç bir zaman
Bu yüzdenyazamadım güzel aşk şiirleri0 şanslıymış tabii!
Amaaçukura düşerken de şansı yardım etseydi.
benzer yanımızdaha çok olacaktı elbette ki!
02/09/2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öğretmen Fikret Onok...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1948 doğumlu1969 yılındaArifiye Köy Enstitüsü’nü mezunu
Ebeveynleri1928 yılında gönüllü olarakBulgaristan’dan gelenlerden
Ataları;Türk adıyla kurulan ilk Türk Devleti olanGöktürk Devleti'ni kuranve onok adıyla anılanOğuz Boyu'ndan geldikleribilindiğinden"0nok " soyadı verilenlerden
Eşi Malkara Yayla Göne’denİlk atandığı yerKütahya EmetÇalıştığı köyde ilk uçurtmayı yapıpgökyüzünde uçurtuncaçocukların gönlündetaht kuran bir öğretmen oluverir............sayın Fikret Onok
Bir günipi kopan uçurtmasıkomşu köyün ağılı üstüne konunca da
Köylüler tarafındanuçurtma denen bu acaip yaratığın(!)tüfeklerle parçalanma macerasınatanık olan bir masal kahramanı!..Şimdi Saros Körfezi’ninYayla Tatil Köyü’ndeÇağrı Sitesi’nde oturarakveDanişment Sahili’nin kumlarındabazen torunlarını da yanına alaraksıcak kumlar üzerindenberrak-mavi sulara dalarak serinleyenbazan dakardeşim Çetin Elegeçmez’le birliktebu sulara olta atarakbalık tutma zevkini yaşayan………………………...bir emektar…….Fikret Onokiki kızını evlendirmekle“ununu eleyip eleğini duvara asmış”emekli bir öğretmen
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Yürüyüşler yaparakve Platin Kıraathanesi’ndegazete bulmacalarını çözerekömür tüketenlerden..……..*……02.kasım.2015..keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öğretmen Mustafa Özyılmaz....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Cumhuriyetimizin II.Cumhurbaşkanıve İnönü Savaşları’nın muzaffer komutanısayın İsmet İnönüII.Dünya Savaşı yıllarındaTürk İnsanını babasız bırakmamak içinTürkiye’yi savaşa sokmama politikası izlerken*Müslüman Anadolu ve Trakya insanıdoğal olarakII.Dünya Savaşı yıllarının sıkıntılarınıyokluk ve kıtlık olarak yaşamaktadırİşte bu günlerdeÇorum Vilayeti’nin Ortaköy Halkı’ndanİsmail ve SeherAtatürk Cumhuriyeti’nin gelişmesinekarınca kararınca katkıda bulunsun düşüncesiyledünyaya bir çocuk daha getirmeye karar verirler.*Mustafa Özyılmaz öğretmenbu karar sonundaErik ağacı çiçeklerinin yeşil eriklereBadem ağacı çiçeklerinin deçağlaya dönüşmeye başladığı1945 yılının mayıs ayının 1’indeÇorum-Ortaköy’deSeher'den seher vakti dünyaya gelir*İlkokulu kendi köyünde okur1959 yılında, Hasanoğlan -Atatürk İlk Öğretmen Okulu’nu kazanırOkul Müdürü, KEMAL ÜSTÜN’dür.Kemal Üstün’den sonrasayın Nazım Esen müdür olurHimmet Şahin, Osman Müzeyyen Saygı gibiöğretmenlerde altı yıl okuyup mezun olur*Tek öğretmenli - birleştirilmiş sınıflıBitlis-Keklikdüzü (magrabiyan) Köyü’ne atanırHer taraf sütlimandırSıcakta-soğukta, karda-kıştamaaş almak için türküler söylenerek....................Bitlis’e gidildiğive gerekirse Simek Nahiyesi’nde........................bir gece kalınıpyeniden Keklikdüzü Köyü’ne....................dönüldüğü zamanlardırBarış içinde yaşamakgüzelden de öte bir şeydirCennette yaşamaktır!Isparta’da gördüğü3,5 aylık er öğretmen eğitiminin ardındanUzunköprü’nün Elmalı Köyü’ne atanır
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Altı yıl kaldığı bu köyde“Dedelerin Kızı” lakaplı Keşanlı öğretmen Emine Şilit'le evlenir1974 yılındaİpsala İlçesi’nin Koyunyerişimdiki adıylaALİÇO PEHLİVAN KÖYÜ’ne gelir12 öğretmenli bu köyde sekiz yıl çalışır*12 Eylül 1980 ihtilalinde alınıp götürülür13 ay tutuklu kalırSURUŞTURMA KONUSU;Dünyaya geldikten üç ay sonra6 ağustos ve 9 ağustos tarihlerindeHiroşima ve Nagazaki’yeatom bombalarının neden atıldığı ile ilgili değilUçurtma üzerine orak-çekiç resmi..................yapıp yapmadığı ile ilgilidir! !Yıllarca “Uçurtmacı Öğretmen” olarak anılırKeşanlı dostlarının veyakın çevresinin ” ENİŞTE “ diye hitap ettiğisayın Mustafa Özyılmaz Öğretmen1987 yılına kadar Cumhuriyet İlkokulu’nda1993 yılına kadar daAnafartalar İlköğretim Okulu’nda görev yapar1993 yılında,oğlu Özgür’ün Tıp tahsili için Kayseriye gidenMustafa Öğretmen, buradan emekli olur..*Okul bitiminde, yeniden” hanımköylü “ olan sayın Mustafa ÖzyıılmazRıza Dinçer Öğretmen’den sonra2,5 yılKeşan-Atatürk Düşünce Derneği başkanlığıgörevinde bulunur.Emekliliğini Öğretmen Evi'nde"sorti" ve "batak" oynayarak geçiren....................sayın ÖzyılmazHer ne kadarsorti ve batak ustası geçinse desırtını yerden kaldıramamaktadır!*Şu an kızı Özge Özyılmazİstanbul Şehir ÜniversitesiRadyo-Televizyon BölümündeÖğretim Görevlisi olarak hizmet vermektedir.*Mustafa Özyılmaz’ın değerli eşlerimerhum Emine Özyılmaz arkadaşımızınnurlar içinde yatması için dua ederkenGeride kalanlara sağlık ve uzun ömür diliyorBizim yaşımızda olanlar için de
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
"Ömrümüzün son demi, son baharıdır artıkMaziye bir bakıver neler neler bıraktık.." diyorum*15.mayıs.2016 pazar-Keşan Dallığı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öğretmenim Sevmeyi Öğret Bize
Merhaba öğretmenim, merhabalar ben geldim! Annemin kucağından indim de sana geldim. Bana sonsuz haz veren oyunları bırakıp İlminden, irfanından yararlanmaya geldim! ….*…. Bayrağımı, vatanı, Atatürk’ü bilmeye Yurdumu yüceltmenin yolunu öğrenmeye İnsanları gönülden, taa gönülden sevmeye Bilim kokan yuvanda insan olmaya geldim! ….*…… Hani size derler ya: “Yarının mimarısın Sevgi dolu kalbinle çocuğa ruh katarsın “ İnan ki öğretmenim hoşgörü de görürsem Zümrüd-ü Anka gibi güçlenir kanatlarım ….*…….. Birlikte iş yaparken rehberlik te edersen Ürettiğim işlere güzel sözler söylersen Bir de bana okulda adımla seslenirsen Kanatlarım açılır, uçarım öğretmenim! …..*…….. Bize sevmeyi öğret, bizi sevginle yoğur “Fikri hür, irfanı hür” aydınlık nesiller kur Bilim meşalesiyle çıkalım semalara Atatürk’ün mührünü vuralım yıldızlara …….*…….. İnsanların gönlüne yazalım ”sevin” diye Sevin! Sevin! yazalım, yedi kat arşa bile Sayfalarda kalırsa “kin” diye bir kelime 0 sayfayı silelim, yazalım “sevin! ” diye ……*…… Bize sevgiyi anlat! Sevmeyi öğret bize Sevgi paylaşmak mıdır, bencilik midir söyle Yoksa kin ve nefreti yeşertmek mi her yerde Öğretmenim ne olur sevmeyi öğret bize …..*…….. Ekmeği bölüşerek yaşamak zor mu sizce Zor mudur paylaşarak üretmek, söyle bize Nedir bu kin, bu kuşku, bu öfke, bu bencillik Hapishane neden çok, ne olur öğret bize! ……*…….. Herkese yetmiyor mu bu dünya nimetleri Neden acımasızca kirlettik biz çevreyi Neden ozon inceldi, buzullar kan ağlıyor Neden bunca silah var, ne olur anlat bize. ……*…… Silahtan daha mı zor yetişiyor ürünler Bombadan daha mı zor yapılıyor ekmekler Hele yardımlaşarak yaşamak zor mu sizce Ne olur öğretmenim bunları öğret bize. …… …….* Paylaşmayı öğret ki yürekler sevgi dolsun Paylaşmayı öğret ki gönüller huzur bulsun
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Paylaşmayı öğret ki, her gönle güneş doğsun Paylaşmayı öğret ki, geceler sabah olsun ….*….. Hani sevgi, verdikçe dallanan bir filizdi Hani sevdikçe hem biz, hem sevgiler büyürdü Hani sevdikçe insan, insanlık yücelirdi Sevgisiz bilgileri neyleyim öğretmenim. ….*….. Barışla yaşamanın yolu yok mudur sizce Farklı dil, din, inançlar dost olmaz mı sevince Savaşsız bir dünyayı kurmanın yolu yok mu Ne olur öğretmenin bunları öğret bize .…..*….. Sevgi, yalnız duygu mu, eylemi yok mu bunun Mayası bozuk muydu o balçıklı çamurun! ! Hani, aklı çok idi eşrefi mahlukatın Severek sevilerek yaşamak zor mu sizce Ne olur öğretmenim sevmeyi öğret bize! ……***…… 11.Temmuz.2008.cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öğretmenlerimiz-İlköğretim İçin-
Okul bizim yuvamızEğitimdir gıdamızÖğretmenler anamız,Babamızdır arkadaş!..Bize bilgiler verenOkumayı sevdirenPaylaşmayı öğretenÖğretmendir arkadaş..Dertlerimle dertlenenSevincimle sevinenBaşarımla övünenÖnce O'dur arkadaş!..Öğretmeni sevelimO'na değer verelimEllerinden öpelimMelektir O, arkadaş!...30.O1.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ölmeden Yaşamak
Hasat zamanı mı geldi nedir?Her gün gidiyor birileriNeden kızgınsın böyle ya Rab!Bir bir topluyorsun emeklileri..İşte yine mesaj geldi dostlardanYine uğurlama varmış musalla taşından“Son saltanatını” yaşatmak için bir dostaBir süreliğine ayrılacağız yuvadan..Zor şeymiş ölümü beklemek meğerZor şeymiş öleceğini bile bile nefes almakBaşka bir yolu yok muydu bunun ya Rabörneğin ölmemekya da öleceğini bilmeden yaşamak!
Aslını sorarsanız, işin sırrını bilirim deYaşamanın güzelliğini anlatmak istedim sadeceÖlümsüz yaşamak var biliyorumVar ama, elbette cennette
Şakamı bağışla ey Rab’bimÖlümlü kulunuz nihayette..Bizi böyle yarattığın içinŞükürler olsun elbette…..*….….*…01.haziran.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ölümü Düşünme!
İkide birölümü düşünme gönül,düşünme!
Sen kozanı ör sadecegönlünce
İçinden bir melek çıksınsen ölünce!…………&&……..11.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ölürken Gülmek!
Doğmak; biz istemeden tanımak bu dünyayıÖlmek; aynı duyguyla terketmek Adana’yı! !..Ölümlerde nüanslar elbette ki bulunurÖrneğin, bazı zatlar yola çabuk koyulurAma ikisinde de, mutlak gözyaşı olurDoğmak ile ölmenin ortak noktası budur! !………………*………...Doğumda; doğan ağlar, ölümdeyse kalanlarYani dünyada yaşam, ağlamaktır kardaşlar.Bir ölüyü gülerken gören var mıdır bilmemÖlüler hiçbir zaman gülmezler arkadaşlar........................*……..Demek ki bu yaşamda sürekli gözyaşı varHavası mı suyu mu, bize veriyor zarar! !İşte tam da burada küçük bir yanlışlık var! !Yanlışı düzeltmemek ölene olmuyor kar........................*………..Bence artık bu işe el atmalı, vakit darMevlana’nın suyundan içmekte çok yarar var.Hiç olmazsa ölmeyi, düğün günü yapalımÖlmek, yeniden doğmak değil mi arkadaşlar!……………..*…………Riya, kin ve gıybetin kuyusunu kazalımBütün farklılıklara hoşgörüyle bakalımKalpleri, var olmanın şükrü ile yıkarkenBizi; kurta, kaplana, çakallara benzetenBencillik duygusunun kökünü kazıyalım……………..*………Bebeleri, dünyaya sevgiyle doğurtalım!Severek, hoşgörüyle, saygıyla yaşatalımÖyle mutlu olsun ki dünyayı terkedenlerHer ölenin gününü, doğum günü yapalım.…………….*……….Hadi gelin şairce bu denklemi çözelim!Mevlana’nın yolundan birer birer geçelimSevgi, saygı, hoşgörü, paylaşma beşiğindeYalnız yaşarken değil, ölürken de gülelim!....…………***……………...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ömrümüz..!
“Geriye dönüş yok, geçer ömrümüzSevgiden kaçan bilin ki kalpsizErteleme sevgiyi daha sonrayaKelebekten çok değil bizim ömrümüz.”....................................................şarkısı,çalınırken balkonda
Görünmez elinikaldırdı kondüktör havaya
Vatman,çaldı dönüş sirenini…Düüüüüüüüttttt!
-Vakit geldi ha!-Geldi!.-Ama,çocuklarla........doğru dürüstsohbet bile edememiştik daha.!
Ne onlar anlamıştı bizine biz anlatabilmiştik.......................onlara kendimizi!Sonra,dostlarla buluşacak,..............dedikodu yapacak,alın teri çalacak,............................gönül kıracaktık!Ve çıkarıp beyaz bayrağı gönlümüzdendargın olduklarımızla barışacaktık, güya..!
-0, artık kaldı başka bahara!
-'Ömrümüz ' şarkısı da bitmemişti ama.!-Bitmeyen sadece şarkı mı ki?
-Vakit geldi haaa!-Geldi!Ne geriye dönüş varne de,ah vah çekmenin yararı şimdi.Herkes koydu,……......…ruhunun çuvalını vagona.!Doldurdu içine ne doldurduysaGümrükte dökülecek....……çuvalın içindekiler ortaya
-Ya, yasak mallar varsa çuvalda;………………..haram..riya..iftira!-Geçiş yok!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
-Yok mudur bu işin bir yolu?Rüşvet falan!
-Çuvalın içinde onlar, adam!Seni gümrük kapısına bile sokmayacaklar........................................................anlaşılan.-Vay beee!...........Demek dönüş tramvayındayız haaa!-Yaaaaa!
Şükret ki sen, uzun yaşayanlardansın.Fırsat tanınanlardansın!
-Çok geç anladık... çoook!Üzgünüz..!
Bir kelebek ömrü kadar..................kısaymış meğer ömrümüz!...............<>............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ömrün Günbatımında!
İlkin fark edemedik, nasıl doğardı günDünya toz pembe idi, öğleyin!Bir de baktık,gün batımına gelivermişik ömrün!
Gün batımında gelir şimdi bizeyaşanan her mevsim,............................ her hafta,..........................................her gün
Menzili göründü ömrümüzün! .......*........Artık bir hazan gülüdürdudaklarımızda açan her tebessüm
Med-ceziri yaşarken gönlümRodin’in heykeline benziyor siluetim
Gölgemiz oldu ölüm!
Çöreklendi içimizeboynu bükük bir nida!İtiraf etmekten kaçındığımız,........................kocaman bir “elveda! ”
Bütün sevdiklerimizden ayrılmak...................................gerçeği var ya!Dinleyememek kuş seslerini...Yürüyememekbu sokaklarda bir daha
Kabullenmek istemeyiz asla!Memede bebek oluruz yaşama!
Bu yüzdenana sütü gibi haz verir;.....................doğan güneş...................................açan çiçek..........................hatta bulutlu gün…Gün batımındaki her insana.
Ama boşuna!
Taşta yosun olsak tasolan bir yaprağızdır..................hayat ırmağında!
Çıkmak üzereyizdir yaşam tünelinden!
Duyan olmaz,tutan olmaz elimizden.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çaresiz, çörekleniriz anılara!
Batsın istemeyiz güneşBitsin istemeyizmevsimler,aylar,haftalar.gün..
Günbatımındayken ömrün!.........……<*>………………… Aralık...2007-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ötsün Bülbüller
Yaşadığım yerlerdeöten keklikler
0kşadıkça,elime sinen kekikler
Haz ile seyrettiğimbütün çiçekler
İçimde uyuyanseni tetikler…..Kokunu taşıyoresen meltemler
Gözlerine benziyoryıldızlı gökler
Papatyalar, sümbüllerve gelincikler
İçimde uyuyanseni tetikler……..Bülbülün ötüşüsesine benzer
Masmavi gökyüzüözlenen günler
Çevremde raksedenbütün gölgeler
Gönlümde uyuyanseni tetikler..Dudakların çilektigülüşün mehtap
Bana lütfettiğinher gülüş sevap
Hele selam verişinsoruma cevap
Dallardaki kirazlarseni tetikler..
Uçuşan kelebeklersaçların gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tutmak isterim dekaçar her biri
Bahçemdeki bülbüllerinötmez hiçbiri
Gönlümün kapısındangirip içeri..Hadi gel, n’olurötsün bülbüller…02.temmuz.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Para ve Zaman
Cepte para varsagünler, çabuk geçer
Cepte para yoksa,deler geçer*Bu yüzdenfakirlerin yüreğiçorapları gibi delik deşiktir***17.aralık.2016-cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Pelikan!
...............&................
Kaldırıp başını mavi semayaYaradan’a şükreder gibi yaparsın
İçtiğin her yudum suyun adına,
ey pelikan,gökyüzüne ne anlamlı bakarsın!
...............&&&
22.121.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Peri Kızı mı?
Aaaa bak,baştan anlaşalım!kavga etmeden önce barışalım..peri kızı meri kızı istememkalmadı hayallerle uğraşacak zamanım.Bana insan lazIMPeriler, periler diyarında kalsın
Bana çamurdan yaratılmışmeleklerin secde ettiğiinsan gibi güleninsan gibi üzüleninsan gibi sevensevgili lazım.…………&&&………..11.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Peşkir!
Sevgiyle olmuşsevgiyle yoğrulmuşum.
Yaşamaya mahkum doğmuşum
Elimde olmadanmasaya oturmuşum!
Kurallara uymuşum.
Üstelik yaşamaya dairbir de türkü tutturmuşum.
Oynamamak olmazdı elbetoynamışım!
Sevdadan yana'pis yedili' ye vurulmuşum
Ama, ne kadar oynasamkaybettim hayatta!
Bilseydimbaştan “peşkir” çekerdim!
Çünkü sevdadan yana,bir şey kalmadıelde avuçta!………..*……………18.05.2008...pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Piri Reis'in Gemileri!
Ne zaman ufka baksam şu Enez kalesi’ndenGözlerim zıpkın gibi fırlar hemen yerindenDemir atar o ufuk çizgisinin üstüneBirini bekler gibi Adalar Denizi’nden.……………….,*Uzun sürmez, az sonra beklediklerim gelirUfkun ötelerinde karartılar belirirBunlar çelik bilekli leventleri taşıyanKoca Piri Reis’in yorgun gemileridir!………………...*Kimbilir bu gemiler ne koylar görmüşlerdirKaç korsan gemisini sulara gömmüşlerdir.Siyah -beyaz kanatlı dalgalar arasındaKimbilir kaç yüz kere ölümden dönmüşlerdir……………..*Tayfalar ne dualar etmişlerdir Allah'aGörünsün diye artık ufuklarda bir kara0 ufuk çizgisine bakarak, kara karaKimbilir ne beddua ettiler bahtlarına……………….*Belki de rüzgarlardan yelkenleri devrildiŞiddetli dalgalardan gemileri delindiMavi sema altında martılar görününceForsalar, leventlerle hep birlikte sevindi………………*Şimdi ufkun üstünde beliren bu gölgelerBana doğru geldikçe yavaş yavaş büyürlerKanatları yelkenden bir masal kuşu gibiKöpüklü dalgalarla sanki alay ederler……………..*Yaklaştıkça ırayan çizginin ötesindeBirbirini sırtlayan dalgaların üstündeRüzgara kucak açmış beyaz yelkenleriyleKadırgalar, mavnalar, kalyonlar belirirler……………..*……Lav fışkıran dağları andırırken her biriYıldızların altında ne mahsun görünürlerBir türbe kapısında titreyen mumlar gibiBaştardanın ucunda ışıldarken üç fener…..….……….*…….İşte püskürdü biri, mavi sular inilerDonanma, geldiğini böyle mi belli eder?Yemyeşil gözetleme direğinin üstündeKıyıları tararken uzun siyah dürbünler……………..*Ahh, gönlümde yol alan tarih olmuş gemiler;Kadırgalar, mavnalar, baştardalar, gökelerGeldikleri yerlerden bin selam taşır gibiSuları yara yara bana doğru gelirler…………….*…Şu anda Semadirek önlerine geldilerBirkaç sandal indirdi mavi suya leventler
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Cânı kucaklamaya hazır bir cânan gibiÇift limanlı Enez’in bağrına yöneldiler.…………….*Yelkenlerin üstünde uçuşurken martılar Suya demir atmadı öndeki baştardalarBelli, “alarga” çekmiş büyük kaptanı deryaEnez'e uğramadan yol alıyor kalyonlar…………….*Yelkenleri okşarken imbat kokulu yellerGelibolu'ya doğru birlikte ilerlerlerAcelesi var gibi koca Piri Reis’in.Bakarım da forsalar hızlı kürek çekerler ….…………*..Acaba bu seferden kaç gaziyle döndülerKaç leventi bu ıssız maviliğe gömdülerGörenin iştahını kabartan haşmetiyleSandıklarda parlarken görkemli hazineler…………….*…Ama benim gönlümde en değerli hazineNe çılgın dalgaları aşıp gelen gemilerNe, baştarda ucunda yanıp sönen üç fenerNe de ambar dolusu değerli hediyeler…………….*Bu büyük amiralin kamarasını görenİçinde, gittikleri kıyıları gösterenKoca Piri Reis’in gece gündüz çizdiğiHarita taslakları bulunan siyah defter!...………….*………Bu kaleden bakınca niye böyleyim, bilmem.Eski rüzgarlar eser gönlümde istemeden0 uzak diyarları keşfe çıkan ben miyimYoksa bu taş kaleye ilk çıkan levent miyim! ?………………*Sonra alıp gönlümü bu ufuk çizgisindenSola doğru bakarım bulunduğum kaledenBir kadırga görürüm denizin ortasındaMarmara’yla Ege’yi ayırmış birbirinden!……………*Bu kadırga bambaşka gördüğüm gemilerdenYelkenleri ne atlas; ne halat, ibrişimdenDemir atmışçasına hiç gitmiyor yerinden!Mehmet’in ondan memnun,.……………….......0 memnun Mehmet’imden……………*Şehitler Abidesi, gözetleme direğiGemi mürettebatı, yüce Türk Milleti’ndenAl renkli tepelerin boyası Mehmet’imden“Kınalı Kuzular’ım” bakıyor her birinden
Gözlerim tepelerin üstünde gezinirkenUfuktaki manzara silinir gözlerimdenAnafarta, Conkbayır, Kanlısırt… üzerinde
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İki yüz elli üç bin destan okurum birden!.…….…..…*Yıl 1915’tir; mevsimler taze baharSaros açıklarında bekliyor demir dağlarBakıyor tepelere en hain bakışlarlaCan almaya susamış çelikten canavarlar!…………….*Bu emperyal gemiler ne ister bizden, bilmemDağlar, bayırlar, kırlar henüz çiçek açmışkenConkbayır, Kocaçimen …bir anda bir cehennemDeccallar mı geldiler dünyanın her yerindenMetreye, beş bin mermi yağıyor gemilerden……………*.Vatan için, canını vermeyi bilen MehmetVatan nasıl korunur, gösteriyor hep birdenMavi sema altında mermiler raks ediyorDemir dağlar eriyor bu sularda yeniden!……………*Derim ki şimdi görev; unutmamak yâdınıEn yükseğe dikmeli, kan renkli bayrağımıKazıyıp tam Boğaz’a Mehmetçik’in adını;“Çanakkale geçilmez! “....Geçilemez! .....yazmalı.…………….*Ey gidi yarımada! .....Ey gidi kadırgalar!Bir yanda siz varsınız, bir yandan Meriç akarDünyanın yakutları paramparça olmuş taToz zerresi halinde bu sularda parıldar.………………*.Benim için şu Enez, ne efsunlu bir diyarBir yanı tarih kokar, bir yanda deniz- kum varYaşanmış yaşanacak ne varsa bu dünyadaSanki hepsi birlikte buraya toplanmışlar…………………*****…………16.03.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Raif Kaplan...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Bir çok okumuşu cebinden çıkaracak kültürdeve olgunluktaKarda-kıştabayramda-seyranda ve panayırlardave Keşan’ın Cumartesi Pazarı’nda33 yıl tuhafiyecilik yapmışesnaftan bir "agam"..1924 yılındaYunanistan’ınfındığı ve kestanesi bol olanİstranen Köyü’nden havalandırılıpKeşan’ın Karlıköyü’ne kondurulan
ve iskan hakkı olarakherkese 47 dönüm toprak verilirkeno günlerdebir kız çocuğu dünyaya geldiği için15 dönüm toprak ta fazladan alanMübadele göçmeniİbrahim’den olmaFatma'dan doğma1933 damgalı bir adam....İkinci Dünya Savaşı başladığı1939 yılındaKarlıköy’de açılan Karlıköy ilkokulu’ndaeğitmen Hazım Başkır'da okuyupüç yılda okulu bitirenokulun ikinci mezunlarından..
Köyde,ezanın Türkçe okunduğunu duyanlardan..Kepirtepe Köy Enstitüsü'nü kazanabilecekve daha üç yıl okuyupöğretmen olabilecekken
Anası göndermediği içinöğretmen olamayanlardan....0 zamanlar Kepirtepe Köy Enstitüsü’ne gidipöğretmen olan,Köylüsü ve Keşan Ortaokulu’ndaBeden Eğitimi Dersi Öğretmenimİsmail Keskin’in arkadaşlarından.…Tarihe bir not ta seninle düştükZafer İlkokulu ÖğretmenlerindenNusret Öğretmen'in Babasısevgili Raif Kaplan Amca'm..…*….
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
14.07.2015-salı/keşan-zerlanis-rusion-topkeşan-celepkeşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ramazan Bayramı Kutlaması
Tüm şairlerin ve şiir sevenlerinmübarek Ramazan Bayramı’nı kutlar;sağlık, mutluluk, başarı dolu günler;hoşgörülü ve sevgi dolu gönüller dilerim................***.........01.10.2008.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Rasim Ergene.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
1916-1976 yılları arasında60 yıl yaşamışKeşan’ın sevilen-sayılanalçak gönüllü, dürüstefendi insanlarından..
Keşan eşrafından
1871 yılında doğup101 yıl yaşayanve deri tabaklama işiyle uğraşanAli Ergene'nin soyundan..Cumhuriyet kurulduğundan bu yanamanifatura, sarrafiye vemandıra işiyle uğraşanlardan….*İsmail, Sami ve Fatmayetiştirdiği en değerli meyvalarından!
Rivayet edilir ki;1973-1976 yıları arasındaKeşan’ın onuncu belediye başkanı olarakgörev yaptığı sıradaKeşan’a su getirmeye çalışırkenEceabat’ta,deniz kenarında ölü bulunan ……….……….belediye başkanlarından…….*…..Bir okulavePazaryeri’nden “Yeni Keşan’a “ uzanan caddeyeverilen adıylaGönüllerde yaşayacak her zaman…..1958 yılındaEski Mektep Sokak8 numaralı fukara evimizde yapılansünnet düğünüme geldiği günü unutamam!…………*………10.kasım.2015…Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Rasim Yormaz Öğretmen......Keşan'dan İnsan Manzaraları
Rasim Yormaz, öğretmendirÖğretmen Evi’ninve Şehir Kulübü’nün müdavimlerindendir….,Efendi adamdırCentilmendir…..1950 yılındakiBulgaristan Göçmenleri’ndendirBulgaristan-Haskova-Karamanlar Köyü’ndendir
1936 yılındaKaramanlar Köyü’ndeŞaban’dan olmaGülnar’dan doğmadır..…14 yaşındaEdirne-Havsa-Azatlı Köyü nufusunakaydedilenlerdendir.….1951-1952 yılındaKepirtepe Köy Enstitüsü’nü kazanırAltı yıl okur1958 de mezun olur
Kıbrış Barış Harekatı’nın yapıldığı yılyani 1974 yılındaZafer İlkokulu’na müdür olarak atanır
Hikayesi şöyledir:Rasim Yormaz Öğretmenİlk görev yeri olanve sekiz yıl görev yaptığı Enez-Hasköy’debirleştirilmiş bir sınıfta ders verirve öğrencilerine:“Daha dün annemizin kollarında yaşarkenÇiçekli bahçemizin yollarında gezerkenŞimdi okullu olduk, sınıfları doldurdukneşeliyiz hepimiz,yaşasın okulumuz”…………………….türküsünü söyletirkenaniden sınıfa giren Edirne Vali’si,öğrencilereböbreklerin yerini ve görevini soruncaAldığı doğru yanıtlar üzerineSayın ValiRasim Yormaz Öğretmene takdirname gönderir
Bir başka zamanKepirtepe Köy EnstitüsüMeslek Dersleri Öğretmeni Selçuk Koral da0’nu teftişe gelir
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0ndan da alır bir takdir….Birkaç yılAkhoca Köyü’nde de öğretmenlik yapar
İşte bu takdirlerKeşan İlköğretim MüdürüYaşar Göksoy’un da önerisiyle0’nunKeşan Zafer İlkokulu’namüdür olmasına vesiledir
Bu yıllarda Kurtuluş İlkokulu’ndaNurettin KayaCumhuriyet İlkokulu’ndaMestan ÇeliktuğZafer İlkokulu'nda daHüseyin Aksoy müdürdür
Rasim Yormaz Öğretmen1974 yılında atandığı Zafer İlkokulu’nda14 yıl müdürlük yapar..
Öğretmenler Evi’ndeŞehir Kulübü’nden arkadaşlar edinir..çevrede sevilir..……Emekli olurmaaş katsayısını arttırmak içinTrakya ÜniversitesiEğitim Yüksek Okulu’nda ön lisans eğitimini bitirirve ikinci baharını yaşamak içinMecidiye Köyü’nde dört yıl daha çalışır
ve 1976 yılındaSaros Körfezi’ndekiYayla Köyü’nün Sahil Boyu’ndan aldığıve sonradan parselleyip sattığıparsellerden biri0’nun sağladığı kolaylık sayesinde benim olur.
Kendisine teşekkürüm çoktur…..Bana “gerçekten sevilecek bir insan gösterin “ derseniz
Derim ki; birincisi 0’dur.……….*……..06.Aralık.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Recai Zambak Öğretmen...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın.......................açılıp kapandığıMenemen Olayı’nın yaşandığıve Atatürk’ünEdirne’ye üçüncü geliş tarihi olan1930 yılından yedi yılSoyadı kanunundan üç.yıl sonraEdirne’nin AVARIZ Köyü’nde doğdu.Babası İpsalalı HüseyinAnnesi; onbiri kız, bir tanesi erkek olanoniki çocuklu bir ailenin büyük kızıAvarız’lı FATMA idiKüçük Recai Zambak1944 yılında başladığı ilkokulubeş yılda bitirdi....1950 yılında;Kepirtepe Köy Enstitüsü’nünilk öğrencilerindenÖnder Gazetesi sahibi ve yazarısayın Feyzullah Aktan’ın değerli eşlerimerhum Ümmü Aktan’ın sınıf arkadaşıve bu günlerde 91. yaşını kutlayanteyzesi Sadiye Özyüksel’inmezun olduğu okula,Kepirtepe Köy Enstitüsü’ne girdiSalih Tosun, Zihni Akman,Nazmi Sevgi, Ahmet Kayalı....sınıf arkadaşlarıydı....1953 yılında,okulun bazı kurallarına uymadığındanbir kaç arkadaşıyla birlikteÇanakkale Öğretmen Okulu’na nakledildi.1957 yılında mezun oldu.Keşan İzzetiye Köyü’ne atandı12 yıl bu köyde çalıştı.Kazım Ay, Fehime Ay, Nazmi Sevgi..mesai arkadaşlarıydı1960 yılında,ihtilalin yasası gereğinceokul müdürlüğünden başka...............köye muhtar da olduAynı yıl Astsubay Orduevi’neyapılanbalo’lu (danslı) bir düğünle“Köfteci Ülkü”nün ablası olanATİYE Öğretmen’le evlendiAtiye Öğretmen, Ayten Gökalp,Gülsen Tanyolaç,Türkan Öngel,Yükel Parlaksu, Nazmi Başar..Öğretmen Evi binası'nda açılanortaokulda okumuşlardı.ve bu bayanlarKeşan'ın ilk bayan............öğretmenleriydiler
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Recai Öğretmen, öğrencileri ile......................hazırladığı“ŞEHİT FATMA” isimli tiyatro.......................oyununuaskerler için düzenlenen“moral gecesi “nde sahneye........................koydu...1972 yılında Kurtuluş İlkokulu’na.............................atandı12 yıl da bu okulda çalıştı.0kul çift tedrisattı...Boş zaman çoktu..“Hayatta başarılı olmak içinüç şey gereklidir:1-Cesaret 2- Güven 3- Çalışmak..”diyen öğretmeninintavsiyesine uyarak atılımda bulunduBoş zamanlarında Büyükdoğan’cave Mercan Ovası’ndapancar ekmeye başladı..Keşan’ın ilk pancar ekicileri arasına................................katıldıBu işten iyi para kazanmaya başladı1965 yılında ilkANADOLU otomobili 0 aldı0 zamanın Keşanı’ndayetmiş kadar öğretmen vardı.1960 yılından itibaren, her yazMehmet Özcan, Vahit Özcan,Talat Algur ile birlikteErikli sahillerinde çadır kurarakdenizciliğe başladı12 yıl sonraRasim Yormaz öğretmeninokul müdürü olduğuZafer İlkokulu’na atandıİlköğretim Müdürüsınıf arkadaşı Salih Tosun’du.Takvimler 1984’ü gösterirkenmesleğinin yirmi altıncı yılındaemekli olduHayrettin Öğünçün dünüşü idi*Emekliliğinde kısmi felç geçirdiBir gün evinde, cam kenarında.....................otururkensakat-yavru bir köpeğinbüyük bir mücadele sonundadüştüğü çukurdan çıktığını gördüO andan itibaren yürümeye.........................azmetti2016 yılının 31 mayıs salı günü
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
başında gri bir şapka ileÖğretmen Evi Bahçesi’ne..............yürüyerek geldiBir köy enstitülü öğretmenburada da örnek olmuştuBaşındaki şapka ise,şapkasını alınca sinirlenenve kendisine“Fakiri döveceğine şapkasını al ”diye sitem edenbirkaç yıl önce İzmir’de,beklenmedik bir kaza sonucu.....................vefat edenAYŞE ÖĞRETMENİN eşi,sınıf arkadaşı ve meslekdaşıöğretmen NAZMİ SEVGİ’nin................şapkasıydı......*......31.mayıs.2016-Salı-Öğretmen
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Remzi!
Mor bulutlar inmiş başın üstüne'Bulutlar ağlayacak! ' diyorsun,..................................................belli!Gözlerin takılmış çınar dalınaDüşerken üstüne kızıl tan rengi
Oturmuşsun mis kokan çam gölgesineŞehitlik Parkı'ndasın gözlerin nemli'Ey garson bir çay ver, demlice olsunBu akşam Eylül'ün son kızıl rengi! '
Kuş sesi dinliyorsun kel çınarlardanZaman çökmüş gönlüne bilirim Remzi!Yaprak değil, yıllar düştü dalından'Vur! ' diyorsun davula değil mi Remzi!
Hastane Caddesi'ne bakıyor gözünKim bilir ne özlemler içinde gönlünOğlun mu işsizdir, kızın mı dertliİstersen söyleme anladım Remzi!
Gençler geçer önünden, pembe kanatlıGözlerin onlarda, kirpiğin nemliFal bakar gibisin çamın altındanGelecekten ne haber, gördün mü Remzi!
Çal kemancı görmesin dertleri gözümHayatın gerçeği sözümde benim.Siyah beyaz fotoğraf lezzetindedirYazdığım şiirin kokusu benim!
23.Eylül.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ruhun Gazabı!
Yunan işgali zamanında, yol kenarlarında bulunan fenerler, geceleri, karanlıklar içindeparıldayan yıldızlar gibi görünürlerdi. Karanlık bastığı zaman, Yunan zaptiyelerinin denetimindeki caddelerde gezinen gecebekçileri, ellerindeki ucu kancalı uzun sopalarla bu fenerleri aşağı indirir, ceplerindençıkardıkları kemer halkalarına benzeyen yuvarlak demirlere, diğer ellerindeki döventaşlarını sürterler; döven taşlarının yanında bulunan kavları ateşleyerek, fenerleriniçindeki idare lambalarını yakmaya çalışırlardı. Fenerlerin içindeki idare lambalarının fitillerinden çıkan titrek ışınların, kırmızıkiremitli- tek katlı binaların üzerine düşürdüğü cisim gölgeleri, zifiri karanlık içinde yatırruhları gibi oynaşıp dururdu. Hanların yanından geçen yolun bitimindeki dört yol ağzında, sağ kavşakta bulunanGarip Baba Türbesi de, arada sırada içinde yakılan mum ve idare lambaları ile, camdanyapılmış bu gece fenerlerine benzerdi. Türbenin küçük ve sürekli açık duran çerçevesiz penceresinden yola sızan ışınlar,0'nu daha da gizemli gösterirdi. 0 zamanlar, toplumun her kesimine yayılarak kökleşmiş batıl inançlarla,beyinlere yerleşmiş kulaktan dolma bilgiler, kişileri üfleye püfleye çözümler aramayaiter; bazan Ay'ın evlerinden bazan da Atçe Nine'nin göğüslere taktığı muskalarındanmedet umulurdu. Ancak, zaman zaman başgösteren ve ortalığı kasıp kavuran salgın hastalıklarınönlenmesinde kullanılan bu yöntemlerin hiç biri yeterli olmazdı. Gencecik insanlar, zamanından önce dalından düşen meyveler gibi ölüp giderlerdi. Verem, tifo, tifüs, sıtma, zatürre...çoluk,çocuk, genç-yaşlı dinlemez; ortalığı kasıpkavururdu Bu tür toplumsal felaketlerin ardından: " Bir kıran geldi ki sormayın! Kırdı geçirdiortalığı! ..." denerek, yaşanan olayların korkunçluğu anlatılır, ölenler için ağıtlaryakılırdı. Çözümsüzlüğün daha da arttırdığı soyunu sürdürme güdüsü, hiç kimseye doğumönlemi aldırtmazdı.. 0 yıllarda sık sık yaşanan savaşlar, bu güdüyü daha da pekiştirir, feraceli-bürgülükadınlar, durmadan çocuk üretirlerdi. Yaşanan acıların, çekilen sıkıntıların, yoklukların ve bilgisizliklerin görünmezcenderesinde sıkışıp kalan insanlar, zamanla bu tür sorunların çözümü için yatırruhlarından medet ummaya başladılar. Yatır türbelerine içi su dolu ibrikler bıraktılar, havlular astılar, türbelerde mum, çırave idare lambası yaktılar........** Adı, sonradan bulunduğu mahalleye verilmiş olan Garip Baba, işte böyle bir yatırdı! Kimdi? Neyin nesiydi? Bilen yoktu! "Adı gibi garip biri olmalı! Yaradan'ın sevdiği kullarından biri olmalı! "denilerek,ruhunun ayrıcalıklı olduğuna inanılır oldu. 0'nun türbesine de mumlar, çıralar yakıldı...İbrikler bırakıldı.........***. Keşan'ın işgal yıllarında ve hatta Cumhuriyet'in ilk yıllarında; bazan mahallenintenha bir kahve kösesinde bazan de bir komşu evinin peçkalı odasında toplananinsanların, birbirlerinden en çok dinledikleri konulardan biri Garip Baba Rivayetleriolmaya başladı. Hele soğuk kış gecelerinde, kızıl-mavi alevler çıkararak yanan meşe odunlarınıncızırtıları arasında, ocak karşısında oturan yaşlıların anlattıklarını ağzı açık dinlerdikahvede oturanlar.. Kimi, Garip Baba Türbesi'ne bırakılan ibrikteki suyun azaldığını, havlunun ıslak
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bulunduğunu görenler olduğunu söyler; kimi de, bazı geceler Garip Baba'nın,mezarından çıkıp gökkuşağı üzerinden atladığını sonra da gelip yattığını anlatırdı. O'nun abdest aldığını görünce çarpılıp düşen ve on beş gün hasta yattıktan sonraölen adam söylencesi ise, ruhların kerametinden az da olsa kuşku duyanların bile içinekorku salardı. Karanlık gecelerin ürpertici loşluğunda Topla Kazım hariç hiç kimse 'Gecelerigökkuşağı olur mu? Ruhlar görünür mü? Garip Baba'nın Ruhu neye benzermiş? '' gibisoruları sormaya cesaret edemezdi.......**** Yine böyle gecelerden biriydi. İçindeki şırlanyağına batırılmış idare lambası fitilinden çıkan ve ocakta yanan meşeodunlarının alevi ile aydınlanan kahvede oturan mahalle sakinleri Kambur Recep'idinliyorlardı. Mahallede ''akıllı, bilge kişi' olarak tanınan Kambur Recep Aga: -Ben de gördüm! İnanın ben de gördüm! Salı gecesi, elinde tuttuğu fenerleCin Ali Çeşmesi'nin yanından geçerek, İpsala Ovası'na doğru uzaklaştı, gitti!deyince, bekarlığında göğsüne attığı jiletlerle kabadayılığını gösteren ve bütünmahalleyi titreten Topal kazım bile irkiliverdi. Recep Aga'nın anlattıklarına karşı çıkmadı.......*** Geçimini pazarcılıkla sağlardı Topal Kazım..Miş'li ve mış'lı geçmiş zamanlarlaanlatılan bu söylentilere kuşku ile bakar; " Pekii, Garip Baba'nın Ruhu neden herkesegörünmüyor? .Neden elinde fenerle dolaşıyor? Ruhlar da abdest alırlar mı? " sorularıylaoturanların hışmını üzerine çekerdi. Ama şimdi, Kambur Recep Aga bile: ''Ben de gördüm! İnanın ben de gördüm! ..''diyordu..Koca Recep Aga yalan söylemez ya! Hayal de görmemiştir.diye düşündü.. Yüzünün sarardığını gizlemek için sırtını ocağa döndü..0 an, altında gıcırdayaniskemlenin sesi bile ürküttü 0'nu. Konuşurken dökülmüş dişlerinin aralıklarından sık sık çıkardığı, sigaradan sararmışdilini göstere göstere ''Bundan sonra tevbekarım! '' dedi. -Vallahi tevbe ediyorum! ..Yarin ilk işim Garip Baba Türbesi'ne çıra yakmak olacak! Kambur Recep, çıplak başının arka kısmındaki kara saçları ile aynı renkteki uzunsakalını sıvazlayarak taşı gediğine koydu! . -Eyi edersin, eyi edersin! Allah'ın hikmetinden sual sorulur mu hiç! Ah şöyletevbeye gel! ..Sonra senin günahlarının affı için çıra az gelir Kazıım! İdare lambasıyakman lazım! -Onu da yakarım Recep Aga, onu da yakarım...Ama inanın, bundan böyletevbekarım! ..Hepiniz şahidim olun..Tevbe estafurullah! Tevbe estafurullah! Tevbeestafurullah! Topal Kazım, üç kere tevbe ettikten sonra, günahlarından arındığına inanmış birinsan tavrıyla ve eskimiş yamalı elbiselerinin daha da zayıf gösterdiği traşsız yüzüyle,oturanlara doğru bakarak mırıldandı. -Bu gece sal gecesi! Fazla geç kalmayayım! Garip Baba Türbesi'nin yanındangeçecem.Ne olur ne olmaz! Bana müsade! Hepinize Allah rahatlık versin! Topal Kazım, sözünü bitirir bitirmez yerinden kalktı..Doğum sırasında, ebeliğiniyapan komşusu Lütfiye Nine'nin hatası nedeniyle sakat kalan ayağını sürükleyesürükleye giderken, kendisine, haykırır gibi seslenen Kambur Recep'in kalın sesiniduydu. -Hayrola Kazım! Daha tez bre! Tavuklar gibi bu saatte mi tüneyecen? Topal Kazım, Yunan zaptiyelerinden ''dur! '' ihtarı alan bir insan gibi sendeledi.. Sıska bedeninin üzerinde, kurumuş kocaman bir Hindistan Cevizi gibiduran başını, Kambur Recep'e çevirdi.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
-Recep Aga, biraz sonra Yunan zaptiyeleri zaten gelirler..yarın da pazaragidecem.Erken kalkacam! ..Gitmem gerek! Sonra da, sinek kovalar gibi kolunu havada sallayarak; -Hadi bana eyvallah! diyerek, kapıya doğru yürüdü. Bedenine çarpan gecenin serinliğinde dışarı çıktı...Çook uzaklarda parıldayansoluk fener ışınlarının ulaşamadığı karanlık ve dar sokaklardan dualar okuyarak geçti. Bütün cisimler, zaman zaman ortaya çıkan ayın, donuk ışınlarının etkisiyle ancakgörülebiliyorlardı. Ne olduğu belirsiz karanlık bir gölge gibi duran türbenin yanından geçerken otarafa bakamadı.. Recep Aga'nın anlattıkları, beyninin düşünce merkezine yerleşmiş bir kurt gibirahatsız ediyordu 0'nu.. "Bakarsam ne göreceğim belli olmaz! " düşüncesini beyninden söküp atamadı... Evin yolu her zamankinden uzun geldi Topal Kazım'a.. Sonunda evine ulaştı. Bahçenin tahta kapısını.iterek açtı.Karanlık bahçede tekparçalı taştan yapılmış gibi duran kuyu bileziğinin tahta kapağı üzerine tünemiş olankara kedinin fosforlu gözlerinden ürktü. Evinin kapı koluna hızla yapıştı..Paldır küldür içeri girdi. Ev, az daha uzak olsa idi, heyecandan titreyen ve güçsüz kalan ayakları kendisinitaşıyamayacak gibi geldi 0'na.. Küçük salonun sol yanındaki odaya doğru açık kapıdan başını uzattı...0cakkarşısında, gri -beyaz kareli peşkir üzerine kurulmuş bakır sininin çevresinde oturanhanımını ve küçük Memet'ini gördü. Kızı Ayşe, köşedeki yastığa başını dayamış uyukluyordu. Gülümsedi...Bütün gücü yerine gelmişti.. Kendisini görünce, oynadığı küçücük iplik yumağını bırakıp sevinçle kıpırdanmayabaşlayan Memet'i kucağına aldı..Kumral saçlarını okşadı. Zeynep Hatun, beyine, un çorbası ısıtmak üzere yerinden kalktığında: -Koyma! Yemeycem! dedi.İştahım yok, yatacam! Küçük Memet'i.yerine bıraktı..Ceketini musandranın kapısındaki iri düğmeyeastı..Sedire uzandı..''En kısa zamanda bu mahalleden taşınmalıyım..En doğrusu bu! ''düşüncesi içinde uyuyuverdi. Sabaha karşı Zeynep Hatun, kocası Topal Kazım'ı uyandırdı. -Hadi kalk! ..Kazım, uyan! Geç kalacan! Kalktı..Elini yüzünü yıkadı..Birden, Recep Aga'nın anlattıkları geldi aklına..ürperiverdi.. ''Ay Allah! Nerden geldi aklıma şimdi bu düşünceler! "diyerek, sitem etti kendine. Paltosunu giyerken karısına seslendi.: -Zeynep! dedi..Korkunç korkunç rüyalar gördüm bu gece, haberin olsun! Pazardangelir gelmez, Garip Baba Türbesi'nde idare lambası yakacam. Sen kızanlara mukayyet ol! Ben gidiyom. Kocasına iyi bir eş, çocuklarına da anlayışlı-sevecen bir ana olmayı, toplumsalterbiyesi gereği en büyük şeref kabul etmiş olan Zeynep Hatun,bir veda havasını duyumsatan bu sözler karşısında şaşaladı.. -Ne diyon sen, Kazıım! Hayırdır inşallah! Meraklanma heç! Gözünü de arkayakoma! Hadi eyi işler! Yolun, kısmetin açık ola! deyiverdi. Topal kazım besmele çekerek çıktı kapıdan..Yerlere, rast gele dağılmış irili ufaklıtaşlara basa basa yıkık bahçe duvarının kapısını açtı.. Dışarı baktı.. Her zamanki gibi karanlıktı.. Bir at arabasının güçlükle geçebileceği genişlikteki dar sokakta seke sekeyürümeye başladı.. Bulutlarla kapanmış Ay'ın alaca karanlığında bir bilmece gibi duran Garip Baba
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Türbesi takıldı gözüne..Birdenbire ürperiverdi. "Ya şimdi karşıma çıkarsa! " düşüncesi beynine takılıp kaldı yine..Elinde olmayanve bir türlü hakim olamadığı heyecan fırtınasına yakalandı. Adımlarını sıklaştırdı..Türbenin arka tarafındaki bahçede, elinde tuttuğu yananmumla bahçeye çıkmış olan komşusu Necmi'yi farkedemedi. Bakkal Necmi'nin, sönmesin diye eliyle kapatmaya çalıştığı mum alevinin, evlerinduvarları üzerine düşürdüğü hareketli gölgeler, o anda 0'na, Garip Baba'nın gezintiyeçıkmış ruhu gibi geldi. Kalbi güp güp atmaya, nefes alıp verişi daha da hızlanmaya başladı..Kalbi dışarıfırlayacak sandı..Boğazının kuruduğunu duyumsadı. Bacaklarının periyodik titremeleri daha da çoğaldı....Dua etmeyi düşündü,hangisinden başlayacağını anımsayamadı.. Kollarının ve bacaklarının gücü tükenmiş gibiydi.. Karanlık sokakta koşmak istedi, koşamadı. Dizlerinin bağı çözülmüştü adeta! .Ayakları, 0'nu taşıyamayacak haldeydi. Eliyle, komşu evlerin duvarlarına tutuna tutuna bir sarhoş gibi, güçlükle yürümeyeçalıştı. 0 an, kımıldayan dalların, dayandığı duvarlar üzerinde oynaşan hareketligölgelerini, üzerine atlamaya hazırlanan Garip Baba'nın Ruhu sandı. 0 zaman kadar farkına varamadığı yaprak hışırtılarını da ruhun fısıltısına benzetti. Karabasanın ağırlığından kurtulmak için ayak baş parmağını güçlükle oynatmakisteyen uykulu bir insan gibi, tüm gücüyle atak yaptı..Fakat ayağı taşa takılıverdi. Dibinden kesilmiş koca bir kavak ağacı gibi yere düşerken, başını çarptığı taşduvardan çıkan '' toook! '' sesi, karanlık sokak içinde dalga dalga yayıldı. Sabahleyin, Topal Kazım'ın duvar dibindeki soğumuş cesedi başında toplananmahalle sakinleri, çeşitli yorumlarda bulundular. -Yunan zaptiyelerinin işidir bu, baksanıza başında dibçik izi var! -Yok be komşu! Gecenin zifiri karanlığında Yunan zaptiyeleri bu sokağa girebilirmi hiç! Sonra, dururp dururken neden adam öldürsünler ki? -İşgal kuvveti bu komşuuu! Ne yapacağı belli mi olur? -Vallah, bana sorarsanız, Topal Kazım, topallığının kurbanı oldu! .Görünmezkazaya kurban gitti.Ya ayağı kaydı ya da taşa takılıp düştü. - Saçmalama Nuri! Düşme işine benziyor mu bu? Bence, Garip Baba'nın Ruhununişi bu iş! Topal Kazım'ın, Garip Baba'nın Türbesi'nde mum ya da idare lambası yaktığınıgören var mı? Görmediniz! İşte bu yüzden Garip Baba'nın Ruhu, Topal Kazım'ı çarptı!Allah taksiratını affeylesin! İnsanlar, en çok Kambur Recep'in yaptığı yorumun etkisinde kaldılar.''Doğru be! Topal Kazım, Garip Baba Türbesi'nde mum yakmadı ki! Bu yüzden ruhun gazabı acı oldu! '' söylentileri kulaktan kulağa yayıldı.. 0 günden sonra, sağa sola rastgele saçılmış irili ufaklı taşlarla örtülü dört yolağzındaki Garip Baba Türbesi, her gece, içinde yakılan idare lambaları ve mumlarla,aydınlık bir gece feneri gibi parıldayıp durdu. Cumhuriyet kurulduktan sonraki yıllarda, idare lambalarının yerinidaha çok mumlar almaya başladı... Daha da sonraları ise, türbenin bulunduğu dört yol ağzına dikilen elektrikdireğinde yanan ampül, Garip Baba Türbesi ile türbenin bulunduğu karanlık sokağı ışılışıl aydınlatmaya başladı. Mahallede oturanlar, Garip Baba'nın Ruhu'nun huzura erdiğini, artık eskisi gibigeceleri gezintiye çıkmadığını anlatıp durdular birbirlerine! .................**********.................. SON
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Rüyada Gördüğüm Masal Kenti
Geçenlerde bir rüya gördümgüzel bir rüya*Rüyamda,lacivert suları olanbir boğazdaymışım güya*Gördüğüm Boğaz,Marmara Denizi ile Karadenizibirbirine bağlarmışVe denizin yüzey sularıKaradeniz’den Marmara’yadip suları daMarmara’dan Karadeniz’e doğru akarmış*Mevsim baharmışBoğaz’ın iki yakasındaMor çiçekli erguvan ağaçları varmışAk kanatlı martılar..........sulara balıklama dalarBalıkçılar dasabah-akşam............martı çığlıkları arasındabu sulara ağ atarmış*Bu kentin;“Ada sahillerinde bekliyorum”“Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum”gibi şarkılarıVe“Sana dün tepeden baktım.....”“Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyadaSende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatanSade bir semtini sevmek bile bir ömre değer”*“..............dinliyorum gözlerim kapalıBaşıma da konuyor, konuyor aman martı kuşları”*“Bir sengine yek pare acem mülkü fedamış”*“Gidelim servi revanım yürü sadabade”*“Gülcemal üstüne türküler söylenir Aklıma bir sepet kınalı yapıncak gelir”*“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’ndaNe sen bunun farkındasın ne de polis farkında”*“Yedi tepe üzerinde zaman bir gergef işlerYedi renk,yedi sesten sayısız belirişlerGüleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar”..................................diyen şairleri varmış
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Ve bu kentin ünlü yazarları, müzisyenleriyöneticileri, devlet adamlarısadrazamları, vezirleri, padişahlarıbu kentin mezarlıklarında yatarmış*Bu ülkenin, bilinenin ötesindeyaklaşık sekiz bin yılı bulançok ama çok uzun bir geçmişi varmışUzmanların söylediğine göre“Bu kent tarih öncesinden “kalmaymış*Bu şehir bir çok kez yıkılmışyeniden kurulmuşmuş*ÖrneğinDoğu Roma İmparatorluğu'nayaklaşık bin yıl başkentlik yapan bu kent1453 yılında0smanlı Devleti PadişahlarındanFatih Sultan Mehmet tarafından fethedilince469 yıl da0smanlı Devleti'nin başkenti (payitahtı) olmuş*Kentin güzelliğibu kentin başına hep bela olmuş1918 yılındaİngilizlerin işgaline uğramış1923 yılındaMustafa Kemal tarafından kurtarılarakyeniden Türklerin egemenlğine girmiş*Yani bu şehirdeyaklaşık bin yıl, krallardört yüz altmış dokuz yıl dapadişahlar hüküm sürmüş*Ve bunların her biriBoğaz’ın iki yakası üzerineyalılar, köşkler,hamlar, hamamlar,çeşmelercamiler, saraylar yaptırmış
İki yaka üzerinde0smanlı Padişahlarının yaptırdığıAnadolu Hisarı ile Rumeli Hisarıgelip-geçen vapurlara, gemilereve birbirlerine gece-gündüz el sallarmış*Boğaz’ınHaliç diye bir de sevgilisi varmışBu sevgili Haliç adında bir koy’muş
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu koy öyle güzel, öylesine güzelmiş kimavi ve lacivert sularımavi bir göz gibi göreni yakar
Ak kanatlı martılarbu mavilikler üzerindesürekli kanat çırparmış*Çook eskiden insanlarbu koya “Altınboynuz” derlermişÇünkü güneşbu sularıyer yer altın rengine boyarmış*Haliç’in bulunduğu topraklarınyedi göğüslü güzel gibiyedi tepesi varmış
Padişahlarbu yedi tepe üzerinecamiler, külliyeler kondururlarmış*Bu camilerin bazıları;Sultanahmet CamiiNuriosmaniye CamiiSüleymaniye ve Beyazıt Camii,Fatih CamiYavuz Sultan Selim ve Kariye CamiiMihrimah Sultan CamiiKocamustafapaşa (Haseki).......Camileri adıyla anılırmış*Sonra çoğalmış bu camilerçoğalmış, çoğalmış................yüzlerce cami olmuş*Ve zamanlaHaliç Kıyısı’nda yeni bir iş sektörü oluşmuşBuradaki şen balıkçılarvapurlara binenlerevapurlardan inenlereızgarada pişirdikleri balıklarısatmaya başlamışlar
Bu yüzden Haliç’le dost olmuşmartılarla, balıkçılar*0 günden beri Haliç iskelesi’ndenNe balıkçılar eksik olurmuşNe martılar, ne de yolcular*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Boğaz, Haliç’in elini bırakmazmışve Haliç’ten çıkan vapurlarmutlaka Boğaz’a uğrarlarmış
Vapurlar düdüklerini öttürerek açılınca Boğaz’aBizans’tan kalan surlarSultanahmetTopkapı Sarayıve Ayasofya...sahilde gezinenlerevapurlarla-gemilerleönünden gelip-geçenleresevgiyle bakarmış*Gel zaman git zaman21. asra gelindiğindeülkeyi yönetenlerköprüler yaptırmışlar Boğaz’aİki kıtayı denizin üzerindenbirbirine bağlayanGidişli-gelişli, çook büyük köprüler
Birincisinin Boğaz Köprüsüİkincisinin Fatih Sultan MehmetÜçüncüsün de Yavuz Sultan Selim Köprüsüdemişler adlarına*Köprülerin üzerindenkamyonlar, otobüsler, taksilerAltlarından dakeskin düdükler öttürerekvapurlar, gemiler ve transatlantikler geçermiş*0nlar geçerlerken,büyük gemilerin korkusundanyalılar-köşkler titrermiş*Ülkeyi yönetenler21.yüzyılın ilk yarısındaAsya’dan Avrupa’yaAvrupa’dan Asya’yadaha çabuk geçsin diye insanlardenizin altından geçenMarmaray adındabir de tüp geçit yaptırmışlar Boğaz’a
Bu tüp geçitle daha da güzelleşmişDüşmanı kıskandıracakdostu sevindirecek hale gelmiş.......................bu rüya kenti*Ve
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
adalar varmışBoğaz’ın güney çıkışındaki Marmara Denizi’nde
Her biri, Marmara Denizi’nin kızları sayılanKınalı Ada, Burgaz Ada, Heybeli AdaSivri Ada, Yassı Ada, Büyük Ada..adındaBirbirinden güzel,suya sırt üstü yatmış deniz kızı gibiyeşil saçlı, mavi bakışlı,..................diri göğüslü adalar*Adalardan buseler alarakyollarına devam edermiş vapurlarBu manzarayıçılgın ötüşlerle alkışlarmış martılar*Çook eski zamanlardan kalmaFetihlere karşı yapılmışsurlar varmış bu kentteve bu kentte yaşayan insanların ibadethaneleri;camiler, dergahlar, kiliseler, havralar...*Ve Haliç’le Boğazın iç kısımlarındagezilip görülecek daha pek çokçeşmeler, elmaslar, pırlantalar!*Kısaca,buydu geçenlerde gördüğüm rüya
RüyamdaEvliya Çelebi'ye sordumBu kentin adı nedir? diye
İstanbul dedi Evliya!...........*.........26.Ekim.2016-Çarşamba
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saçak Altı Kurudur Misafirin Yoludur......Rumeli Öyküsü
....Günümüzden yıllar ve yıllar önce bir Rumeli Köyü’nde ya da herhangi bir kasabanın kenar mahallelerinden birinde, dolunay'ın bulut-ların arkasına saklandığı bir gece, beş nüfuslu bir orta direk evinin gazyağı lambasıyla aydınlanan oturma odasında, ev sahibi İsa Amca, aynıtencereye çalınan kaşıklarla kısa sürede tükenmiş olan tarhana çorba-sının ardından, buğday unundan yapılmış ve içinde kavurma parçalarıbulunan bulamaç tepsisini, peşkirin üzerindeki sofraya yerleştirdiktensonra, yarı şaka yarı ciddi:.... -Buyurun misafirler, davranın bizimkiler! ..diye sesleniverir.......Gülüşmeler arasında, pötikareli gri renkli peşkirin çevresinde bağ-daş kurup oturmuş olanların ikinci "Bismillah! " fısıltıları arasında, tahtakaşıkların tokadıyla titreyip duran bulamaç, tarhana çorbası gibi bir çırpıdasofradan kayboluverir... Bulamacın arkasından herkese ikram edilen içine zerdeçal karıştırıl-mış kase içindeki zerdeler de bitirildikten sonra, sofranın en yaşlısı olanYusuf Amca’nın yüksek sesle yaptığı sofra duasıyla birlikte birer birersofradan kalkılır..... Divanlara, yerlere oturulur, çekirdekler çıtlatılır..kaynamış mısırlaryenir..masallar, öyküler anlatılır....şakalar yapılır......gece ilerler......Vakit epey geç olur.....Dışardaki yağmurun sesi oturdukları yerdenüşütür hepsini......Erken yatıp erken kalkmaya alışmış olan oda sakinlerinin tamamı-nın uykusu gelmeye başlar….......Ama misafirler, ocakta yanan meşe odunlarının ısıttığı odayı bırakıp ta gitmek istemez gibi görünmektedirler....Yine de görmüş geçirmiş Hatice Nine:....-Herif, hadi kalk, vakit geç oldu, yavaş yavaş gidelim! Herkesin uyku-su geldi! ......deyiverir....Yusuf Aga yerinden kalkar, kapıya doğru yönelir, başını kapıdan dışarıuzatır.......-Ufff, maaşallah, amma döktürüyo be! ..Dur hele hanım, acele etme! ...Hem yağar hem eser, bakarsın ev sahibi kaz keser, der.....Gülüşmeler arasında yerinden kalkan ev sahibi İsa Efendi de kapı-dan dışarıya başını uzatarak, sağanak halinde yağan yağmura bakar veiçeriye doğru seslenir:....-SAÇAK ALTI KURUDUR, MİSAFİRiN YOLUDUR!.....Kahkahalar arasında kalkışılır, konuklar evlerine giderler.................*.............. 11.0cak.2016....Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sağlık Fareleri'ne!
Ah şu sağlık sektörü,…..…………….kanser gibi birader!Tam düzeldi denirken bakarsın neşter beklerYine sızmış sektöre insan cinsi fareler!Alınan malzemeyi satıyormuş bu beyler.
Bugünkü fareler’se, sağlık karneleriyle“Hapları, bu devlete yutturan “ efendiler!
Hasta – sağlam,………………bunalmış…………………zaten, zor sabah ederÇoluk çocuk herkesin stresten başı dönerGeçim derdi, iş derdi gözlerin feri sönerŞimdi de siz çıktınız,…………………ahh sizi sömürgenler!
İnsanın umudunu yine kırktınız beylerSizlere ne demeli bilmem ki biraderler!
Siz fare değilsiniz,……………………fare bazan muteberSizde ruh varsa eğer, fare ruhundan beter!
…………..<o>……………..15.02.2008. -18.02.2008 tarihli yazılı basın haberleri üzerine..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sahte Aşk!
-Artık ayrılmalıyız, diyorsun-Neden peki?
-Aşkımızın büyüklüğünden sevgili,.aşkımızın büyüklüğünden tabii!
.Bilirsin,"Bağdat'ın kendisinden güzeldir.Bağdat'a sahip olma isteği! "
-Anladım kiseni uzaktan sevmek....................aşkların en güzeli!
Biz........birbirimizi................ebedi sevmeliyiz sevgilim,.............................................................ebedi..!...12.06.2006-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Salih'in Cinleri......ÖYKÜ
....Ergenlik çağındaki Salih, elindeki çoban sopasını, üzeri çimen-le kaplı küçük bir toprak yığınının üzerine dayayarak, gölgesindeoturduğu asırlık meşe ağacının gövdesine yaslandı…Sırtındaki siyah kaputu ve kulaklarını örtecek şekilde başına do-ladığı beyaz peştamalıyla, masallar-da anlatılan öcülere ya da bos-tan tarlasına dikilmiş bir korkuluğa benziyordu....Gün boyu güttüğükoyunlar 0’nu yorgun düşürmüştü….....Az kestirip uyanmak niyetindeydi.. Ancak düşündüğü gibi olmadı......Uyandığında, yüzelli koyunluk sürüden bir tane bile yoktuetrafında.....Sağına-soluna, önüne-ardına bakındı...Gözlerine kısa-rak uzaklara baktı.…elini kaşının üzerine koyup tekrar tekrar baktı.koyunlar yoktu...bir teki bile görünmüyordu....Telaşlandı..babasından duyacağı azarlar canlandı beyninde......titreyiverdi birden......"İnşallah ekilitarlanın birine girmemişlerdir" diye geçirdiiçinden.Aceleyle çömeldi…yere doğru eğildi..kulağını toprağadayadı….topraktan gelen kıpırtı seslerini işitti...seslerin geldiği tarafa doğru yürüdü… hava kararmıştı. bir şey görünmüyordu.............................* …Yeniden kulağını dayadı toprağa....sesler daha net duyulma-ya başlamıştı...az daha yürüdü…yeniden dayadı kulağını toprağa....Sesler çok yakından geliyordu.. kıtır-kıtır-çıtır-çıtır-çapur-çupursesleri koyunların bir şeyler yediğini gösteriyordu....Telaşı birazdaha arttı....Buralarda domates ve bostan tarlaları bulunuyordu...Ekili tarlalara girip, zarar vermiş olabilirlerdi...bu olasılık 0'nu ra-hatsız ediyordu......derken, sürüyü gördü....Sürü, Yakup Aga’nındomates tarlasındaydı..Yüzelli koyun, tazecik domateslere yumu-larak kendilerinden geçmişlerdi...........*….”heyyyt! .....hoşşyt! ...ppüüffft! ...oyyyt! .. “diye bağıra bağırakoştu...yakaladığı koyunları itmeye,çekmeye, hatta onlara vurma-ya başladı....Koyunlar yedikleri domateslerden ve domates fide-lerinden ayrılmıyorlardı......Kurt gelse ayrılmayacak gibiydiler…sanki toprağa çakılmışlardı…Salih, koyunları çekiyor-ittiriyor, fakat onları domates fidelerinin di-binden koparamıyordu...Koyunları teker teker sürüyerek bir arayatoplamasına olanak yoktu....şaşırmıştı...ne yapacaktı?...........*.....Koyunlar, kurttan ve kartallardan korkarlardı......Kurtlar çok akıllı hayvanlardı.. bir koyun sürüsüne saldırdılarmı, birkaç kurt, köpekleri arkalarına takarak sürüden uzaklaştırır,diğer kurtlar da köpeksiz kalan sürüye dalarlar, intikam alırcası-na en az beş-on, hatta yirmi-otuz koyunu boğup bırakırlardı..ba-zen de ürküp şaşıran bir grup koyun, tıpkı bir angut gibi, önlerinedüşen bir kurt'un arkasına takılıp giderlerdi.......Sürüdeki kayıp,çobanın ustalığı ile ters orantılı olurdu.....Salih, yaşayarak, yaşayanlardan dinleyerek, koyunlar da içgü-düsel olarak bunu öğrenmişlerdi...........*.....Babası, kebe yerine siyah kaputunu vermişti Salih'e...Bu kaput,Salih'in beynimde bir şimşek çakmasına yol açtı..Acele siyah kapu-tunu sıyırdı sırtından...arkasından da, sinekler ısırmasın diye başınadoladığı beyaz peştamalı çıkardı başından.. Kaputunun ucuna bağ-
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ladığı beyaz peştamalı atıverdi havaya....Beyaz peştamallı kaput,beyaz kafalı bir kurt ya da kanatları açık bir kartalgibi koyunların üzerine düşerken, koyun sürüsü fırlayıverdi yerinden............*....Aynı oyunu tekrarlamaya başladı Salih…Koyunlar zıplaya zıpla-ya tarladan çıkmaya başladılar…Toparladı sonunda koyunları Sa-lih ama zarar oldukça çok olmalıydı...”Bakalım nasıl hesap verece-ğim? ” diye düşündü o an....”Bubam zararı öder! “ diyerek rahatlattıkendini......Kaputunu ve peştamalını yeniden kuşandı..”ohaa’! ...ppüffşt! ..”diye diye ilerledi...Salih sürüye hakim olmuştu ama, olan da olmuş-tu.......Koyunların ortasında durarak, ay ışığında ilerleye ilerleye köymezarlığının yanına geldiler....Mezarlık köye fazla uzak değildi ama, karanlık iyice bastırmıştı.......Mezarlık yanından geçerlerken, Salih bir yandan “oyyyyt! ...ppüfft! ..ppüfft! ..oyyyt! “ diyerek sürüye yön vermeye çalışıyor, bir yandanda ıslık çalıyordu.............*.....Mezarlığın karşı yakasında, koyun sürüsünü bir anızın üstünde din-lendirmekte olan Remzi, duydu gürültüleri…ürktü birden...başını kal-dırdı uzandığı ağacın dibinden…gerek mezar taşlarından gerek çalı-lıklardan ve gerekse arazinin engebeli oluşundan ötürü göremedi.... Salih'in sürüsü bulunduğu yerden.…Islık gibi sesler de duymayabaşladı Remzi.... “......”işt! işt! kuşlarının sesine benzemiyordu bu sesler...kukumav kuşu-nun ötüşü de değildi...Büyüklerinden dinldiği masalların etkisiyle,”Eyvah! üç harfililerin baskınına uğradım galiba! ”diye düşündüRemzi....Çünkü çocukluğundan beri gerek kendi evlerinde gerekkomşularının evindeki ocak başı sohbetlerinde, bilgisizliğe ya dayanlış bilgilenmeye dayalı çok cin-peri -öcü masalı dinlemişti.......Doğduğunda bir melek kadar saf ve temiz olan beyni, zamanlasöylentiye dayalı bu tür kavramlarla kirlenmişti.…Bu yüzden aklınacinden ve öcüden başka bir şey gelemezdi..başka türlü düşünmesizordu.............*.....1970 lı yıllara dek köylerde elektrik yoktu...Köy yolları ve sokak-ları, ışınları titreşen yıldızlarla ve zaman zaman bulutların ardındankendini gösteren ayın ışığı ile aydınlanır; ağaç gölgeleri, evlerin du-varlarında hayali birer canavar gibi oynaşırlardı…..bu nedenlehayal ürünü olan, uydurma öcü-cin-peri masalları çok anlatılırdı köy-de.........Bir ağacın, bir çitin yanından geçerken, ağacın dalları arasınatünemiş bir kuşun aniden havalanışının çıkardığı sesler, ya da birduvar dibinde çöreklenmiş bir kedi ya da köpeğin yerinden fırlamasesi, doğayı yeni yeni tanımaya başlayan yeni yetmelerin ödünü,bokuna karıştırmaya, altlarını ıslatmaya yeterdi………*....“Otlar arasında cinler kıpırdamıştı…”,”Cinler kavga ediyordu”…”Cinler mezarlıklarda yaşarlardı..”, “Cinler düğün yapıyorlardı…”,... “Cinler, yaktıkları bir ateşin etrafında dans ediyorlardı.... vs…vs..….muhabbetleri, çocukların beyinlerini örümceklendirmeye, yürek-lerine ömür boyu silemeyecekleri asılsız korkuların yerleşmesine
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
neden oluyordu.....Ama kimse bunun farkında değildi....Beyni bubilgilerle dolu olan Remzi, koyunları bırakıp kaçmaya başladı..koştu, koştu, koştu......Çalılıkları, hendekleri atlaya atlaya koştu........Köye girdiğinde bile hızını kesemedi…bahçeyi çeviren dikenliçalılardan yapılmış çitin açık duran kapısından avluya ok gibi dalı-verdi......Güneşin altında koyunları otlatırken, gün boyu bu kadar terle-memişti.....“anaaa! ” diye haykırdı avluya girer girmez....”anaa,öcüler bastı beni! .. koyunları bırakıp geldim....pİşşt.. pişt! diyeseslendiler bana.. Ben de kaçtım anaa! .” Diye haykırdı avluda….zangır zangır titriyordu Remzi.........Remzi'nin anası, başını uzattı açık duran evin kapısından......-Dua okusaydın ya kızanım! diye seslendi Remzi’ye…..-.Okudum ana! ” dedi Remzi: ”çok okudum...hem kaçtım hemokudum”…....-Eyi etmişsin oğulldedi Remzi’nın anası…"şimdi euzü besmeleçek, kırk bir kere Felak ve Nas surelerini oku, bir de ihlas suresinioku kızanım! ....Okudukça da yüzüne de sür! ” dedi.....-."Dua nasıl başlardı ana? " diye sordu Remzi titreyerek............Uzaktan euzu besmele çekerek duayı okudu anası:....“Euzu billahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahnirrahim......"Kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım...Rahman veRahim olan Allah'ın adıyle......Kul e'uzu birabbinnasi. Melikinnasi, ilahinnas..Minsarrilves vasilhannas.. Ellezi yuvesvisu fisudurinnasi Minelcinneti vennas......."Manasını da söyledi arkasından: ”...Allah'ı andığında insanların kalbine vesvese veren, pusuya çeki-len cin ve insan şeytanının şerrinden insanların mutlak sahip vehakimine, insanların ilahna sığınırım...........*......Dolunayın gülen yüzünün aydınlığında ağılın duvarı dibine çöktüRemzi...dudaklarını kıpırdatarak ve ellerini başının üstünden aşağıdoğru kaydırarak, Arapça-Türkçe karışık okumaya başladı dualarıhızlıca..………………****…….....Bu olaydan sonra dünya, güneşin çevresinde kırk kez döndü….Remzi ve Salih, bu süre içinde üniversitede okumayı başarmış-lar, önemli mevkilere gelmişler, “Bey” sıfatıyla anılır olmuşlardı......Emekliliklerinde arada sırada doğdukları köye gelirler, Keşan’da gezerler, eski dostlarıyla sohbet ederlerdi…..........*.....Bir gün Öğretmen Evi Bahçesi’nde, ıhlamur ağacının altında soh-bet ederlerken konu cin-peri hatıralarına gelip dayandı...Planlanmışbir konuşma değildi bu…Ama uzun köy sohbetlerinde, konu mutla-ka bir yolunu bulur cinlere-perilere dayanırdı.....Kulaktan duymabilgilerin etkisindeki Remzi, aradan kırk yıla yakın bir süre geçmişolma- sına karşın: “Sorma Salih! ” dedi....."Sen, ben cinlerden kork-mam diyorsun ama, ben hala korkarım arkadaş.....bu yaşta bile tekbaşıma mezarlığın yanından geçemem....nedenini soracak olursan,çocukken köyde yaşadığım bir olay neden oldu buna….......Bir gece cinler benievime kadar kovaladılar" deyince...........Salih Bey;......-Allah Allah, anlatsana şu olayı! dedi Remzi’ye
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.......Anlattı Remzi Bey de:
.......Bıyık altından gülümsedi Salih Bey
.......Bu gülüşü farketti Remzi Bey
......-Neden güldün? diye sordu Salih Bey’e...
.....-Çünkü o gece, sana o ıslıkları çalan ve seni kovalayan 0 cinbendim Remzi’cığım! ! dedi Salih Bey.. Ardından da gülerekanlattı olup biteni.........Mork odasından çıkarılır çıkarılmaz buzları çözülen bir ceset gibibakakaldı Remzi Bey...”Vay anasına be! ” diye fısıldayabildi sade-ce... sonra sesini yükseltti biraz::....-Ömür boyu asılsız bir düşüncenin cenderesinde yaşamışım demek ki....Seni tebrikederim köylüm! .….Çok erken söyledin! " …………………***………………2015/Keşan-Zeranis-Rusion-Topkeşan-Celepkeşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Salih Tosun Öğretmen....keşan'dan İnsan Manzaraları
Değerli ressam ve şairBedri Rahmi Eyüpoğlu’nunSİTEM şiirindeki:“Önde zeytin ağaçları arkasında yarSene 1946 /Mevsim sonbahar...Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyimDalları neyleyimYar yoluna dökülmedik dilleri neyleyimYar yar.../Seni kara saplı bıçak gibi......................sineme sapladılar”dizelerinde dile getirilen senedenon yıl önceyani 1936 yılındaKeşan’ın Çamlıca Köyü’ndeçam kokuları arasında................dünyaya gözlerini açanve Saros Körfezi’niniyot kokulu rüzgarlarıyla cebelleşenve sanırım bu yüzdenKeşan Caddeleri’ndehala ceylan gibi zıplayarak........... gezen bir sportmen.*Babası Abidin Tosun, Drama ‘danAnnesi Ayşe Hanım ise Fere’den gelmemübadele göçmeni iki göçmen kuşu!.*Salih Tosun Öğretmen,Annesini kaybettiği üç yaşından itibarenöksüz büyüyenÇamlıca İlkokulu’ndan sonra1951 yılındaZafer İlkokulu’nda yapılan sınavı kazananAma babasının:“0ğlum davarları kim güdecektarlayı, harmanı kim sürecek..”..........uyarılarına direnerekbabasını ikna etmeyi başaranvemahkemede mübaşir olarak çalışanHatice Halam’ın eşiDerebeyi Hasanya da“0dacı Hasan “ lakaplı Hasan Ergin’i........................kefil yapıpgirdiği Kepirtepe Köy Enstitüsü’ndeyedi yıl okuduktan sonra1958 yılındaKepirtepe Öğretmen Okulu adıylamezun olanlardan.*İlk atandığı yer
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Enez Yenice İlkokulu Öğretmenliği1970 yılındaKeşan Halk Eğitim MüdürlüğüBu arada bir çok okuldamüzik dersi öğretmenliği*1973 yılındaKeşan Kurtuluş İlkokulu Müdürlüğü1976 yılında,Yaşar Göksoy Öğretmen’den sonraZafer İlkokulu’nunCumhuriyet Caddesi üzerindekikapı girişinin sağ tarafındaki odayımakam odası olarak kullandığıKeşan Maarif Müdürlüğü (memurluğu).*1982 yılında dayeni adıyla “Keşan İlköğretim Müdürlüğü”görevlerinde bulunanve 1984 yılında emekli olananlayışlı ve çalışkan bir bürokrat*Emeklilik sırasında yaptığı araştırmave derleme çalışmaları sonundaKeşan ve yöresine aitderlediği altı türküyü TRT'ye sunanve şimdilik “Kalaycılar” türküsününpatentini alan araştırmacı bir insanAyrıca1970 yılındaKeşan’ın ilk konut kooperatifi olan72 kişilik“Yuvam Evleri”nin kuruculuğunu yaparakkısa zamanda bitirmeyi başaranvehala bu kooperatifteki evinde oturanSalih Tosun Öğretmen;komplekssiz, alçak gönüllüKeşan’da tanınan, sayılan, sevilen.........bir yönetici-öğretmen*Keşan-Medya Gazetesi'nin kurucusudeğerli gazetecisayın Yılmaz Özkaya ile evli olan...........................büyük kızı AyşeEnez-Tredaş Şefi görevinde bulunanoğlu Özcan Tosunve Keşan’ın çeşitli yerel gazetelerinde“Neşe’nin Kalemi’nden” köşesindearaştırma, fıkra ve makale yazıları yazanNeşe Tosun adındaki küçük kızıve torunlarıyla birlikte
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ömrünü tamamlamaya çalışanamahayata havlu atmayıpyaşamla mücadelesin sürdürenve her yılAtatürkçü Düşünce Derneği’nin..................düzenlediğişarkı türkü gecelerinde...mutlaka bir türkü okuyarak;Soner VelioğluMetin ÇetinSami Denizve Behçet Şen gibi öğretmenlerle birlikteprograma katkı sağlayanyani sesinin zekatını verenlerden*1982 yılına kadarher cumartesi günüZafer ilkokulu’ndakiMaarif Müdürlüğü Makamı’nda oturarakköyden gelen öğretmenlerleevrak alışverişini tamamlayanSalih Tosun Öğretmen,Memlekete 34 yıl dört ayhizmet vermiş başarılı bir yönetici..*“Zamandan demir almaya..”daha çok vakit var dediği........................seksen yaşında,torunlarını severekçocuklarının başarılarıyla övünerekve tavla oynayarak vakit geçirenlerden............*.............29.0cak.2016-Cuma./Keşan Öğretmen Evi Kıraat 0dası
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sanatçı Kimdir?
Sanatçı,sağdan soldan çırptıklarınınaltına adını koyupbenimdir diye satan değil“Alnında ışığı ilk hisseden insandır..”…07.haziran.2015-keşan....Not:Tırnak içindeki tanım Mustafa Kemal Atatürk’e aittir..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saraç Ramazan Tezcan.....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Keşan’ınEdirne’deki Saraçlar Caddesi gibibir caddesi olmasa dayeteri kadar saraç'ı vardır
ÇünküCumhuriyetin ilk yıllarındaKeşan İlçesi'nde debir zamanların Edirne’si gibiçok at ve öküz arabası bulunmaktadır..İşte Ramazan Ağabeybu ihtiyaçtan ötürü1940 lı yıllardan itibarensaraçlık mesleğine atılanTürkoğlu Türk bir müslümandır....1940 yıllardaYağ Pazarı Sokak'ındaeski karakol binasının altındakesilmiş hayvan derilerini toplayanve bu nedenle"Derici Ali Efendi" namıyla anılanAli Ergene’nin yanında çırak olarak çalışanFuat Tezcan'ın da ağabeyidir..Ramazan Tezcan Amcaişte bu sokaktaki bir barakadasaraçlığa başlayanlardandır...ve1962 lı yılındaİnönü Caddesi’ndemerhum Hüseyin Yazır tarafındanve genellikle terziler için yapılan dükkanlardankiraladığıterzi Hamit Akınıcılar'ın Dükkanı'ndan sonra
satın aldığı terzi İbrahim Tunç'unterzi dükkanının yanındaki dükkanda..............................saraçlığı sürdürürve atlar için hayvan koşumueyerbaşlıkhamut-paldumkoçançeki kayışıkamçıdizginköstek gibi at malzemeleri üretip-satanüretken bir esnaftır....
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0rta Cami MahallesiEski Hamam Sokak sakinlerindenDeveci Ali lakaplı baba ile Selime'den olmaçalışkan bir adamdır
ve o zamanlarelindeki toprak ibrikledükkanının önünde abdestini alanbir müslümandır
Mübadele Göçü’nün yaşandığıHicri 1340, miladi 1924 yılındaKumdereli Kırmızı Ahmet'ten olmaBoztepe’li Emine’den doğmaFatma Hanım'la evleniverir...Eşi Fatma Hanım da 0'naAllah'ın izniyle1960 yılındaHastane Caddesi’ndeKeşan Lisesi’nin karşısındaAKBAŞ namıyla anılan bir Keşanlıdansatın aldığı eski bir evin yerinde yaptırdığıkuş yuvasındaAli ve Ahmet 'ten sonraSelime ve Servet 'i hediye eder....*....1975 yılında vefat eden..............Ramazan Tezcan Amca’nınİnönü Caddesi’ndeki dükkanındaşimdi, çocukları Ali ve Ahmetkonfeksiyon işiyle uğraşmaktadır
Tezcan ailesinin tüm aile bireyleridini ibadetlerini yerine getirenMüslümanlardır....Askerliğini süvari eri olarak yapanRamazan AmcaTepe Mezarlıkta yatmaktadır
ve bütün merhumların ruhunabirer fatiha okunması gerektiğine inananlardandır....31.Aralık.2015.Keşan..Tezcan Konfeksiyon
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saraçlar Caddesi'ndeki Ihlamur Ağacı!
Saraçlar Caddesi’ndeki yaşlı ıhlamurEski bir kitap gibi köşeden bakarBen yanından geçerken yaşlı ıhlamurBir şeyler der gibi gönlüme akar!...................*.............Selam verir dallarıyla her geçişimdeSorarım: Ey ıhlamur derdini söyle!Ne ararsın çevrende dört gözle böyle?Yok olan eski çehreleri miBaşında yeller esen gençliğini mi?..................*................Derim ki: Ihlamur ak düşmüş saçınBir asrı geçti mi şimdiki yaşınAnlat bize geçmişi ey ıhlamurumFiliz ver kökünden, kalksa da naşın.................*............Ihlamur! Susmasın, konuşsun dilinSöyle bana nasıldı eski günlerinGeçmişten bir şey mi anlatır bizePulsuz mektuplar gibi düşen tüylerin?
Kuşatma altındayken güzel Edirne’mSen yine burada nöbette miydin?......................*.............Camilere çarpan top mermilerininAçlıktan can veren bebelerininve süpürge tohumuyla beslenenlerinKahrından mı buruştu böyle bedenin
Söyle bana nasıldı savaş günlerin?......Şükrü Paşa su içti mi senin gölgendeYürür müydü kılıcıyla bu caddelerde“Uçmağa” varılan o siperlerdeMehmet’i gördün mü susarken böyle?..................*................Saraçlar Caddesi’ndeki yaşlı ıhlamurAli Paşa Çarşısı nasıldı, nasıldı söyle!Ortakapı’dan mı geçiliyorduGülleler yağarken Kaleiçi’ne?...................*..................Pancurlar açık mıydı tahta evlerdeGaz yağı olur muydu fenerlerindeMehmetçikler uçarken tabyalarındanAnalar rahat mıydı loş evlerinde?...................*..............Külliyeler nasıldı, çarşılar nasılBedesten dolar mıydı insanla böyle?Mutlu muydu Yıldırım…ve Ayşekadınİşgal altındayken güzel Edirne?
Dost muydu karağaçlar aksöğütlerle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kılıcın çaresiz kaldığı yerdeEzan sesi var mıydı camilerindeMehmet'im, can verirken siperlerinde?....................*..............İnerken üstüne zulmün kepengiGençlerin gezer miydi köprülerindeKaraağaç 'tan geçerken düdüklü trenTürküler söyler miydi yolcular yine?...................*..............Sarayiçi nasıldı, Karaağaç nasılFaytonlar gün boyu gezerler miydiLale bahçelerinde açan lalelerSelimiye’deki lalelere benzerler miydi?.....................*...............Başlayınca “Büyük Harb”.....................................tüm yeryüzündeOsmanlı da, ondört te harbe girinceTarifsiz kederler yaşadın elbetSeferberlik haberi sana gelince.......................*.........O yüzden mi dökmüştün yapraklarınıHer evden askere bir genç gidinceAh ıhlamur, kim bilir ne üzülmüştünOsmanlı, havluyu yere serince?…………......*.........İkinci işgali de hatırlar mısın?Bir kaç soru sorsam cevaplar mısın?Yunan işgali'ne de tanık oldun mu?Mondros'ta, üstüne çökünce dumanSaçını başını yine yoldun mu?…….............*.Gördün mü Samsun’dan doğan güneşiVar mıydı dünyada 0’nun bir eşiAmasya, Erzurum, Sivas’tan gelenZafer türkülerini sen de duydun mu?….................*..........Haberin oldu mu şanlı Lozan’danİnönü’den..Sakarya’dan..Dumlupınar’dan..Atatürk’ü görünce taa uzaklardanHazırol’a geçtin mi, sen onu söyle!....................*.........Gaziye..yetime..yaşlıya..genceGönlünü açtın mı malul görünceBir ana şefkatiyle kol kanat geripYer verdin mi her zaman serin gölgende?.....................*..........Cepheye koşan yiğit Mehmet’eÖlümsüzlük katındaki şehit Mehmet’eİhlas ile çalışan yurtseverlereSelam verdin mi ıhlamur,..................................bunları söyle!.....................*............
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Seni kim dikti buraya, söyle!Nur olsun o eller,.................................yücelsin böyle.....................*...............Eski bir kitap gibi dururken öyleGelip geçenlere...............................bak işte böyle!...........Bak işte böyle! ...............................***............-2000-....
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saraçlar Caddesi'ndeki Rüya!
Camilerle bezeli kutsal bir şehir varmışUstalık eserini Sinan bu kentte yapmış
Meriç, Arda ve Tunca bu beldede birleşirSöğütlerin altından kıvrım kıvrım akarmış
Mimarlar, kültürümü suya nakşetmek içinBu nehirler üstüne taş köprüler yaparmış
Kervanlar dinlenirmiş kervansaraylarındaSeyyahlar yıkanırmış sıcak hamamlarında
Murat, Fatih, Bayezit, Kanuni... zamanındaGüreş tutuşulurmuş saray havlularında
Osmanlı'ya doksan yıl başkentlik yapan şehrinTunca'ya dek uzanan bir de caddesi varmış
Balkan Harbi, Büyük Harb ve İstiklal Harbi'niBu cadde hiç unutmaz, sürekli anımsarnış
Çünkü burda her sokak Balkan Harbi kokarmış
Ali Paşa Çarşısı bu caddeye yaslanırSaraçlar, koşumları bu caddede satarmış
"Gün olmuş devran dönmüş" değişimler yaşanmışSinemalar kapanmış, fakülteler açılmış
Boş duran araziler yerleşime açılmışYapılan binalarla nüfus beşe katlanmış
Değişmeyen şey ise; Meriç hala taşarmışBu işe Meriç'ten çok Selimiye şaşarmış
İkibinli yıllarda trafiğe kapananBu caddeye gelenler Sadabad'ı yaşarmış
Ne araba sesleri, ne hayvan pisliklleriSaraçlar, mahya gibi ışıl ışıl parlarmış
Yaprakla bezenince caddedeki söğütlerİnsanlar bulvarlarda lale gibi açarmış
Kimi bankta oturur, kimileri tur atarKimi de masalarda çaya sohbet katarmış
Kanat açıp dururmuş rengarenk güvercinlerBu caddeyi gözlermiş burmalı minareler
Balık Pazar esnafı tezgahını sularkenRumeli türküleri söylermiş eski evler
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bedesten'e uzanan taş döşeli sokaktaAyak sesi dinlerken gün boyu Çilingirler
Tunca eteğindeki şifahaneler gibiRuha huzur verirmiş bol sulu fıskiyeler
Tahtakale, karşıdan muhabbetle bakarmışÖnünden geçen yolda tanıdık yüz ararmış
Ancak cadde aynı da, gezinenler başkaymışBu yüzden hamam bile saçlarını tararmış!
Postane önünde de esermiş aynı havaNe telgraf çeken varmış ne Kıyıklı Mualla
Müsellimli Mustafa ciğer satarken burdaEdirne, Saraçlar'da bir rüyayı yaşarmış!...18.Mart.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sarıldım Ben Sevdama
Kaçırmıştım treniBinsem de son vagona!Yanında biri vardıVaramadım yanına.
Ayrılık acısınıO zaman yaşadım ben.Herkes bahar yaşarkenHazanı yaşadım ben!
Sakladım ben sevdamıGönlümün limanınaEstikçe deli rüzgarKol kanat gerdim ona!
Besledim yıldızlarlaSu verdim dolunaylaBüyüdü sevdam benimSığmıyor limanıma!
Açtım yelkenlerimiÇıktım açık sularaEssin isterse rüzgarSarıldım ben sevdama!
Biliyorum düşsün senBiliyorum hülyasınAma olsun ne çıkarGönlümde dolunaysın!
Sakın suçlu aramaSuçlu elbet te benim!Belki de asıl suçluKader di be sevgilim!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sarıöz Körfezi
Adını almışsın bir "sarıöz" denBelki ayçiçeğinden, belki başaktanBir selam var desem Sarı Saltuk'tanKöpüren dalgalarla şaha kalkarsın!*Katmer katmer gonca bir gül denizinRumeli türküleri; meltemin, sesinTraverten köpüklü ak dalgalarınlaKazibem’i oynayan Kezban gibisin!*Korudağ Ormanları tacındır seninFiruzi gökyüzü yüzünde tülünGüneş gözlerindir, sıcak kum teninİstiridye içinde huri gibisin!*Uzun sahil kumları, gelin tellerinŞırıl şırıl türkü söyler mavi dillerinSahildeki izleri siler ellerinYeşil duvak altında gelin gibisin*Gökçetepe, Danişment, Erikli, YaylaGönülleri mesken tutan tatil köylerinGerdanında inci gibi sıralanırlarMeşe, çam, iyot kokan bu beldelerin*Asırlardır nevruz yaşar burda köylerimBoyası güneştendir bütün renklerinGüneşin, gökyüzün…kum sahillerinİnsana huzur verir yeşil Saros’um.*Kendini temizlerken ılık sularınÖzenir bu haline başka koylarımEge’ye açaraktan mavi kollarınRUMİ gibi:“gel! gel! ”dersin, mavi Saros’um!*Güneyli'den Enez’e.....………………güzellik sende.Sazlıdere, Gülçavuş...Gala; sinendeMeriç’e dek uzandığın Sultaniçe’nleBalkanlar’ın Bodrum’usun cennet Saros’um!*Adilhan, Gökçetepe..elbette başkaİbrice limanı’nda dalgıçlar gelir aşkaSarmaş dolaş akisler raksederken sulardaİhtiyar çamlar bile burada gelir aşka*Sende iyot kokusu karışır çamlarınaAhlatların kokusu vurur meşe dalınaYarımada yüzerken sihirli sularındaGönülde taht kurarsın,………benim güzel Saros’um!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Erikli’de kayıklar dururken dizi diziBalıklar “gel, tut! ” diye çağırır sanki biziMecidiye kumları, almış başını giderEnez Sahilleri'nde yakalar yine sizi*Enez deyip te geçme; kayıklar katar katarBalıkçılar gün boyu ağları suya atarÇok eski zamanlardan kalan büyük çapalarGeçmişi ayağından tutarak bize bağlar!*Hele Enez Kalesi dört bin yıllık bir kartalEge'nin sularına tepeden kanat açarEdirnem'in Meriç'i Ege'yle buluşurkenMeriç Deltası'ndaki masal kokulu kuşlarGala'da, balıklarla birlikte güreş tutar!*Persler'den kalan köprü sanki yaşlı bir çınarDalyanların suyuna ne de mahsunca bakarSema ile denizin vuslatını seyretmek;Kale'nin burçlarından ah Saros ne efsunkar!*Her yanın polen kokar; çiğdemler, akasyalarBayrağıma benziyor gelincikli tarlalarZeynep’in saçlarını andıran başaklarlaBindallı giyer gibi sende bütün kıyılar.*Balkan Yarımadası’na yaslanırken bir kolunMarmara’ya dayanır bol koylu diğer kolunTraklar'dan Türklere ne canlar yaktı suyun"Hadi gel, hadi gelin, açtım sizlere koynum! "Diyerek, kucak açmak senin çok eski huyun!*Aç öyleyse koynunu, soyun Saros’um, soyun!Görsünler nasıl parlar körfez boyunca kumunMavi gök, yanağına allık sürdüğü andaMendirekler altında balık yemeğe buyrun!*****Saros sizi bekliyor bütün insanlar, duyun!Tarih, deniz, doğanın güneşinde kavrulunYarımada üstünde yatanlara uğrayınSavaş nasıl cehennem, gelin onlardan duyun*Fransız gençlerine, Anzak'a, İngiliz'eNerede olduğunu bilmeyen Hintliler'eRumelili Hasan’a, Antepli Süleyman’aHakkari’li Kasım’a, kara Şehmus’a sorun.
Kendini yok etmeye gelen düşmanlarınaMehmet nasıl davranmış, gelin onlardan duyun!*Ben derim ki burası, cennet kokulu bahar
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Destan yazan Mehmet’im, insanlığa gül atar!Beş yüz bin can yan yana;………………yan yana dizilmiş teÇanakkale Geçilmez! Diyerek gönül yakar!*****El sallar Bolayır’dan bizlere Namık Kemal!Kır atıyla şahlanır Süleyman Paşa, vay vay!
El sallar Piri Reis, tarihi bilen gözeTan vakti dizilirken, tam ufuk çizgisine;Kadırgalar…mavnalarBaştardalar…sandallar..
Haykırır Kemal Paşa:-Merhaba hepinize!*Adilhan’dan sapınca körfeze doğru, şöyle,Geçersin çam kokulu tak altından, sessizceOrhan Veli, Kavak'tan bakarken gözünüzeBir yanın mavi deniz, bir yanın kuş sesleriBöyle bir güzelliğe gönül doyar mı sizce?*Ağaçların altından ne zaman sana baksamCennet te böyle midir diye sorarım bazan.Sularında raks eden ışınların tayfınaGönlümün renkleri de katılır zaman zaman..*Her sabah kuşluk vakti kumlarına yaslansamGümüşi kaftanına sere serpe uzansamSana, harman kokulu hikayeler anlatıpDesem ki: tarih kokar sende su,..…………….....…sende zaman!*Desem ki;duymuş muydun top sesini burdanMart 1915’ te gökten gülle yağarkenYarımada üstünde cennete giden yoluMehmet’im kazma, kürek;..……...…iman ile kazarken*Sonra tepelerinden yükselirken dumanlarSen sandın ki yanıyor burda bütün imanlarSenin burdan gördüğün o uçuşan kartallarDestan yazan Mehmet’in kanadıydı Saros’um!**Tepelerin üstünde boşa yazmadık destanTaşına toprağına aşığız biz her zamanŞimdi senin koynunda dinlenmek için birazSarar mısın bizleri kollarına her akşam!*Yıldızlar, göz kırparken yakamozlu sularaHuzur yüklü gönüller dökülürler yollara
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Karanlığın içinden saz çalarken cırcırlarMeltemler türkü söyler ağaç yapraklarına!*Şaşırma!Bu düş değil; doğa, kum, tarih burdaKabuğunun içinden çıktı artık, Saros daGönüller mest olacak irem kokularıylaOnun için buyurun Saros’un kollarına!…................***.................13.mayıs.2002.pazartesi-Önder.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros'da Yayla Geceleri..-2-
Yayla'da, bayılırımmehtaplı akşamlara
Karpuz fenerleriylegezinen çocuklara
Zil takmış dilber gibiraks ederken akşamlar
Gönlümü tutuşturanalevsiz yanan suya.
Liman yoktur Yayla'dauğramaz hiç gemiler.
Ne hicranlı gönül varne de buğulu gözler.
Özlemin bakışlarıyapışmış gibi suya
Anlamam,................neden yanardenizde bunca fener!
Nerde sihirli asanerde deniz kızları
Kim koyar bu sularabu yanan yıldızları!
Her mehtaplı gecedeişte böyle olurum
Yakamozlu sularındansına garg olurum.
Karışırken geceyesuların hışırtısı
Bu hülyalı sularıniçinde kaybolurum
Sonra................ilerler geceİlerler yakamozlar
Geceler türkü söylergökte güler dolunay!
Biten bir rüya gibisilinirken karanlık
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Deniz masmavi bakaryerindedir hala ay
Ey hülyalı gönlümdedansa kalkan akşamlar!
Ey mehtabın koynundatitreten karanlıklar
Ey gökyüzü!Dolunay!Alevsiz yanan sular!
Bu tutuşan sularaağ atan balıkçılar!
Sizinle aşka gelirkapkara tuzlu sular.
Sizinle............bir başkadırYayla'daki akşamlar............26.,06.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros'daki Asırlık Meşe'nin Öyküsü!
Sema'da bir huzur, güneşte neşeAyçiçekler yüzünü dönmüş güneşeAhlatların dalları doymuş yemişeÇoban çeşmesi'nden doluyor şişe..
Bakarken kendimden geçmişçesineDedi ki altında durduğum meşe:
-Ey oğul, iyi bak burda güneşeDenizin gözlernde renkler cümbüşteKıyıları kuşatmış yeşil elbiseIşınlar, sularla girmiş güreşe
Kıyamet kopunca bir zaman gökteKörfezin içine hep bunlar dolduDünyayı cennete benzeten semaKendini suların içinde buldu
Böylece Saros'un yeşil koynundaTek renkli bir ebem kuşağı gibiGözleri masmavi bir güzel doğduBu güzel körfezin gelini oldu!
Başına; meşe, çam, ahlatlar kondu.Ağaçlar gelinin duvağı olduSaçına takmak için en güzel tacıGelincikler..kekikler kırlara doldu
Sahili dolduran kum taneleriGüneşte kavrulup gümüşi oldu.Ve gelin, huriye benzesin diyeBu kumlar, gelinin telleri oldu.
Sonra göğe yükseldi bu toprak anaOldu, kocaman bir yarımadaEge'nin suyunu seyretmek içinSırtını dayadı ta Marmara'ya.
Devirler değişti devirler doğduBurası Türkler'in vatanı oldu.İşte bu yüzden Boğaz Harbi'ndeYarımada Mehmetçik cenneti oldu.
Arıburnu..Conkbayır..böylece doğduKoyları, tepeleri anıtla doldu.Sema'da gördüğün bu güzel maviMustafa Kemal'in gözleri oldu!
- Anladım! dedim, yaşlı meşeyeVatan ve can borcumuz var Mehmetçik'imizeBu vatanı cennete benzetmek içinDört elle sarılmalıyız her işimize.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
İnan ki, dediklerin bana yol olduGöğsüm kabardı, gözlerim dolduBir gün de anlat bana Mehmetçik'imiYurduma göz diken azgın düşmanıBoğaz'ın sularına nasıl doldurdu?
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros'dan Gelibolu'ya Bakarken!
Ne zamanSaros'dan baksam Gelibolu'yaGelincik gelincik tepeler görürüm.Düşünürüm Çanakkale Savaşları'nıMehmetçik'imle övünürüm!
Ne zaman Saros'dan baksam; güneşe, aya..Mart ayında, nisanda, mayısta, ağustosta..Kanlısırt'ta.. Kocaçimen'de.. Bombatepe'de...Uçan şahinler görürüm!
Ve öğretmen Ethem'in armut ağacında, gamlı bülbülleri dinlerim!
Binerim martıların kanatlarınaGülle gibi ağır günlere giderimKumkale'de..Anafartalar'da.. Arıburnu'nda...Siperlerde gülleler eritirim!
Yahya Çavuş olurum Seddülbahir'deBir avuç askerle üç alay düşmana direnirim..Mustafa Kemal'le birlikte, Conkbayırı'nda;Bir ölür bin dirilirim!
Ne zaman Gelibolu'ya baksam Saros Kıyıları'ndan;Mecidiye'den..Erikli'den..Yayla'dan...Tek tek koylarında gezerim Gelibolu'nun!
Kirte'de,Sığındere'de...Alçıtepe'deDüşmanla göğüs göğüse cenk ederim!
Bir bakarım Mecidiye Tabyası'ndayım!Edremitli onbaşı, Seyit Mehmet'in yanındayım!Kaldırıp kaldırıp dev gülleleriBouvet'i..Agemomnon'u vurmaktayım!
Ne zaman Saros'dan baksam Gelibolu'yaKanlısırt'ta Tekçam Tepesi'ndeyim!Oturmuşum tek çamın altınaMemleket türküleri söylemekteyim!
İşte böyle! Her yaz ben,Gümüş yaldızlı bu sahillerden bakarken Gelibolu'yaO destan günlerinde gezerim!
Ve ikiyüz ellibin şehidin kabirlerini okşarken bronz tenli ellerim
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
"Dünya" denen bu bahçedeTek tek çamların orman olduğu savaşsız günleri özlerKatmer katmer gonca bir gül gibimavi denize bakançılgın gözlerim!**NOT: Bu şiir 18.Mart.1995 tarihinde Keşan-MEDYA Gazetesi'nde yayımlanmış olup,Çanakkale'de düzenlenen bir sempozyum'da Konya-Selçuk Üniversitesi EdebiyatFakültesi-Tarih Bölümü Öğretim üyelerinden sayın Yard.Dç.Dr. Mustafa Arıkantarafından söz edildiğini öğrendim......Ayrıca sayın Arıkan, bu konuyla ilgili olarak yaptığı ve internet ortamında halenyayında olan araştırma çalışmasında, Öğretmen Ethem'in mektubunda geçen "ahlatağacı" ifadesi yerine bu şiirimde "armut ağacı ifadeni kullanmış olmamıeleştirmiştir.....Bu haklı eleştiriye yol açan değişikliğin nedeni şurdan kaynaklanmıştır.....Bu şiir Çanakkale üzerine yapılan araştırma yazılarının az olduğu birdönemde,Çanakkale Savaşları'nın önemine ve şehit öğretmen Ethem'e dikkat çekmekamacıyla yazılmıştır..Öğretmen Ethem'in mektubunu çok önceleriokumuştum....Okuduğum belge elimde yoktu.....Aklımda kalan "ahlat ağacı" ifadesinin doğru olup olmadığının çelişkisine düştüm vegaranti olsun diye, ahlat ağacının biyolojik akrabası olan "armut ağacı" ifadesinikullandım...Nedeni budur......Değerli okuyucu ve araştırmacılara saygı ileduyururum..Ali Koç Elegeçmez
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros'um!
Gönlümün mavisini, denizinden çaldığımBir günlük endamından birkaç ömür aldığımTertemiz sularına gece-gündüz daldığımRuhuma huzur veren körfezimsin...............................................Saros'um!Geçmişime dalarım eşsiz maviliğindeHer gün Mehmet şahlanır yarımada üstündeHaziranda, temmuzda ve incir mevsimindeSeninle mutlanırım benim cennet Saros’um! .*Hazanda ayva'n sarı, nar kırmızı… neyleyim!Yaz’ını herkes bilir, suyunda serinlerimEbem kuşağı renkli kırlarında gezerkenÜrünün en hasını sunar senin ellerin*Hiçbir yer vermez bana senden aldığım tadıYarımada, suyunda şahlanan deniz atı!Anafarta aslanı Mustafa Kemal adıSeninle hep aklımda, benim mavi Saros’um!*Ey gidi deli gönlüm, yine maviye daldın!Mazideki günleri, mavi sudan çıkardınSanki başka mavi yok, yine Saros’a daldınSuçun yok,sen bu aşkı bu körfezde kazandın!.....................<>..............10.01.2008-Ant.kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros Körfezi'nde Yayla Geceleri -I-
Yayla'da bir başkadırBidiğiniz geceler.Samanyolu düşer deSanki denizde yüzer.
Ayın şavkı vururkenGece renkli sularaPlanktonlar içindeHülyaların dans eder..!
Meltemler fiske vururDalların uçlarınaYapraklar vokal yaparDenizin şarkısına
Cırcır böceklerininKitin telli sazınaAşk ile yanan gönlünSevda şarkısı düşer..!
Yorgunluğu asarkenGecenin çarmığınaPul pul yanan sulardaDertlerin uçar gider.
Ve beton binalarınSıcak balkonlarındaÇatal-bıçak sesindeKahkahalar raks eder..!
Göz kırparken yıldızlarGökada ormanındaBir şeyler malum olurŞu bizim dolunaya..!
Sörf yapan gönülleriGörmek için sanırım.Nurdan şelale gibiAkıp durur sulara..!
Sahili okşar gibiRuhları okşar sular.Gökyüzünde yıldızlarKumlarda hatıralar
Uzatsan elleriniTutacağım sanırsınŞu koca gönlüm gibiSüzülürken gökte ay.
Ve......sonra
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
................üveyiklerÇekilirken uykuyaKaranlıklar üşüşürMeşe ağaçlarına..!
Oltalarda oynaşanMinik balıklar gibiGönlüm takılıp kalırSudaki aynalara..!
Bazan da uzaklardanSerenat sesi gelir.Sanki bu baykuş değilİspanyol dilberidir..!
Ateş böceği gibiYanıp sönen sulardaTutuşan mehtap değilGecenin gözleridir..!
İşte bu gecelerdeDemir alır kayıklarBir keşif coşkusuylaKörfeze açılırlar
Koca Piri Reis'tenBir haber gelmiş gibiYakamozlu sulardaMehtabı kucaklarlar..!
Biz sahilde olsak taGönlümüz onlarladır.Bazan balık ağındaBazan oltalardadır.
Kah parlayan sulardaKah yıldızlı semadaYayla Geceleri'ndeKuş gibi uçmaktadır..!
...........***........02/10/2003-Medya
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros Körfezi
Deniz,sadece Saros'da yüzer;
Sırtında bindallısıyüzünde sıcak güneşeteğinde kumuyla!
0 tertemiz,masmavipırıl pırıl suyuyla
ve1915'e tanık olanAnafartalar ruhuyla!**21.12.2006.Perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros Türküsü!
Bizim Saros, körfezlerin geliniKumdan örer sahil, gelin teliniMavi giyer suyu yılın her günüTepelerden Saros cennet görünü*Bayırları meşe ve çam örülüBuğday biter, ayçiçekler görünüBurda olur leyleklerin düğünüBülbüllerin kabesidir Saros’um*Mavi sema, açar açmaz böğrünüSuya serper açık mavi renginiMeltemleri uzatırken ömrümüSıcak kumlar yakar durur tenimi*Toprakları bol bol verir ürünüBahçeleri kavun-karpuz örülüBamya, biber…taa uzaktan görünüBizim Saros sanki cennet ürünü.*Ayçiçekler güne döner yönünüGelincikler bayrak bayrak görünüİster doldur ister boşalt gönlünüSeçeceksen burdan "seççen" gülünü*Yeşil kırlar renk renk çiçek dürümüYarımada, suda yüzer görünüMeşe ve çam, yeşil yazma bürünüGüneş, aşktan, her gün gökte sürünü*Aşkın rengi suya vurur mührünüGarip gönül burda bulur kendiniUzatmadan söyliyeyim sözümü;Bizim Saros sanki Türkmen gelini*İşte Saros aynen böyle görünüSöylemesem nerden bilcen bu yeri!Binbir renkli çiçeklerin içindeMışıl mışıl uyuyan bu güzeli
İyot kokan mavi renkli gözleriMartılara buse verir her günü*Başı duman, yüzü sisle örtülüSemadirek, arasıra görünüGökle deniz, halay çeker her günüBizim Saros Rab’bin özel dürümü*Limanları kayıklarla örülüMendirekler gece-gündüz görünüKahkahalar, kuş sesleri ve denizTamir eder insanların gönlünü
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Ben neyleyim Saros’suz bir ömürüKaldır ya Rab Saros’dan şu ölümü!………**………….2008-Saros Körfezi-Yayla
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saros Üstüne!
Ayı'nın sevdiği....................kırk türküdenkırkında da ahlat varmış
Farkında mısın Saros;gönlüm,şiirlerimin çoğunda………firuze gözlerini anlatmış!…..……….o…………….14.02.2008...Perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sayın İbrahim Arıkan'ın Ahte Vefa'sı..
Öksüzyetimya da özürlü bir çocuğasahip çıkan öğretmenler bulunur
Çünkügerçek öğretmen davranışı budur
Amakendine yardım elini uzatan öğretmeniniunutmayan vefalı insan az bulunur.
Bu tür davranışlaryüksek karakterli insanların sembolüdür.
Sayın İbrahim Arıkan’ınöğretmenine karşı gösterdiği davranışahte vefa duygusunun ölümsüz madolyonudur.
Bu onurlu, seçkin eğitimciyesonsuz saygılarımız sunulur.……………*****………24.11.2008.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sayın Obama'ya Teşekkür
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı sayın Obama’yaAmerika’daki Müslümanlar,İslam Dini ve IŞİD örgütü hakkında yapmış olduğudoğru tespit ve konuşmalarından ötürübir Türk vatandaşı olarak çok teşekkür ediyorum.......*.....03.02.2016...gece-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Selam!
Ne insanlar geldi geçti önümdenKimi melek, kimi insan türündenKimi var ki geçilmiyor kibrindenHasta mıdır sağlam mıdır bilinmez.…..……….**………“Selam vercem” vallahi de gönüldenBakıyorum baş kalkmıyor yerindenAnlamadım ne düşünür içindenBana değil, Yaradan’a hürmedenKirpik bile oynamıyor gözünden…………….**……İnsan vardır “hep..Rab bana” türündenBir tek damla koklatmıyor gönlündenSelam vermek, “kar değil” kabilindenRobot gibi geçer gider dibimden….………..**…….Günahını pek te almak istememNe bileyim ne hesaplar içindenBenim şüphem olmasa da kendimdenBir bumerank olur bana selamım….………..**……….Adam onu insan sanır, halindenBir dinleyin, ballar akar dilinden.Kıl’dan geçtik, günah vermez kendindenTek dürüst 0, başkaları; pis ademSağa sola çelme takar, derinden..……….**…………Kiminin de gıdası hep çıkar üzerindenVarsa sende bir nimet fırlıyor deliğindenKarşılıksız su bile vermez iken kendindenİstediğin vermezsen cüzamlısın artık senSaygı, sevgi muhabbeti; hep çıkar dümeninden…………**…….Ama bir cemre var ki,düşer özel bir yerdenSon felaket yağmuru yağar gibi göklerdenUmulmayan zamanda, umulmayan bir yerdenBöylesine bir tank gibi çarpıverir aniden………….**…….Çok olaya tanığım anlattığın bu yöndenSığındığı tek liman, bilirim “çıkar” ikenKendini adam sanan nice insanlar gördümHoş seda bırakmadan gittiler bu alemden…………..**………..İsterim ki buralardan o diyara gitmedenHiç olmazsa biri gelse, gidilen o meçhuldenOlmaz ya farzı mahal gerçekleşse, hayalenSelam verse,hiç olmazsa bir kerecik göz ilen…………**……….Diyeceğim; hoş geldiniz o diyardan muhterem!Hesap yok mu oralarda, bir selamsız geçendenÖksüz, yetim ve mazlumu bir kere görmeyendenBu dünyada gece-gündüz, kin nefretle gezenden
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0 diyarda nasıl idin, memnun muydun halinden?..…..……***…………06.06.2008.cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Selimiye Camii'ndeki Ters Laleler
Selimiye dendi miÖlü insan dirilir!Ve caminin içindeTek lale var bilinir…Camiye gelen herkesO ters laleyi arar“Müezzin bey, ters lalenerede? diye sorar..İnatçı ihtiyarı (!)Simgeleyen lale deMüezzzin mahfilindenSessizce yere bakar..Bana göre camideBir tek lale bulunmazÇok dikkatli bakmazsakGerçeğe ulaşılmaz…Bence Sinan’ın DevriTıpkı bir Lale DevriBir çok Edirneli’ninGül kokmakta bahçesi...Güllerin arasındaElbette lale de varO günün bahçeleriÇok renkli bir lalezar…Bu laleler içindenBazıları ters açarBu yüzden gören gözeGüzel görüntü saçar...Edirne’nin en eskiKöylerinde birindeÖrneğin Dombay Köy’deBu laleler bilinir..Padişah tuğ’u gibiTers açan lalelereBu gün bile bu köydeTuğ Şahi lale denir….Tıpkı padişah tuğ’uBir sapta birkaç lale0 kırmızı rengiyleBaş aşağı eğilir....Selimiye'nin yeriEski bir saray yeri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Niçin olmasın burdaBir ters lale bahçesi....İkiyüz yıl sonralarGelse de lale devriYerden fışkırır gibiGelmedi lale devri….Bunun öncesi vardıBir hazırlık devresiFetret Devri’nden beriVar Lale bahçeleri…Sonra lale harfleriAllah-hilal harfleriKoca Mevlana bileAnlatmış hep laleyi...Türklerde çok kutsaldıEski zamandan beriLale aynı zamandaÜstün güç'ün sembolü..Mezarların taşınaUzun yıllardan beriYa bir hilal çizerlerYa da bir lale resmi
Böyle örnek istersenİşte Sitti Şah....CamiMezartaşı üstündenGülümser bir tanesi..Sinan gibi bir adamKeski vurmaz boş yereNeden bunca ters laleKoysun Selimiye’ye?..Bence Edirne'mizdeBir çok lalezar vardıMis kokan bahçelerdeTers laleler açardı…Koca Sinan, devrininÖzelliğini saptadıCaminin çok yerineTers laleler sakladı!
Bir kaç örnek vereyimYeri gelmişken size;
Cami girişindeki
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Mermer işlemelerde
Dış iki pencereninMermer süslemelerinde
Oniki şerefeninTaş işçiliğinde
Cami müzesindekiKapının üzerinde
Ters laleler bulunurSelimiye Camii’nde..
Bir de bu gözle bakınSelimiye Camii’ne…Bu laleler anlatırLale bahçeleri'ni
Mahfildeki lale'yseTuğ Şahi lalesini…...(Padişah tuğu'una benzeyen lale anlamında)
…..o……….13.04.201-KeşanTuğ-i Şah-i: Selçuklular tarafından kullanılan, at kılından yapıldığı için aşağı doğrusarkık duran, sonradan Osmanlı vezir, beylerbeyi, serasker gibi devlet ilerigelenlerinin ve Osmanlı Padişahlarının da kullandığı ve Padişaha ait dokuz tuğa verilenisim….....Tuğ-i şah-i, cihan imparatorluğu'nun sembolü olarak kullanılırmış..........Edirne'nin Dombay ve Doyran Köylüleri, köyde yetiştirdikleri ters lalelere bu günbile "tuğ şahi lalesi" diyorlar..…..Sanırım bu isim, Padişah Sarayıı'nın Lalezar'ındayetiştirilen lalelere, Padişah tuğ'u'na benzediği için halk tarafından verilen bir isimdir......ve bence koca Sinan Selimiye Camii'nin müezzin mahfili'ndeki ters laleyi bir sembololarak kullanmıştır......Padişah mührü olan ve üzerinde padişah adı yazılı olan " tuğra" kelimesi de buradangelmekte imiş......Kyn: Tuğ ve Tuğ-i Şah-i bilgileriiçin yararlandığım kaynak,Vikipedi ve Google'de sayınAhmet Akyol'un sayfası oldu
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Selimiye Çay Bahçesi'nde
Olur da bir günbir yaz mevsimindeeğer rastlarsanız bir şiirimde:dört ince söğüt gibinurdan dört minare,her gece yıldızlara doğru uzar!..Meriç'ten..Tunca'dan...Arda'dan........kopup gelen martılar............ışıklı bir top gibikubbelerin üstünde uçar
Önümdeki havuzun suları.................yıldızlara göz kırparvetam yirmi iki fıskiye,..... yirmi iki lale gibi.......... gün boyu..................fışkırarak açar!Biliniz ki dostlar,.....Selimiye Çay Bahçesi'ndeyim.....................martılar gidinceye kadar................*****...........26.06.2006..Edirne
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Selimiye ve Martılar!
Martılaryalnız.denizde bulunurve kuşlar,............geceleri uyur sanırdım
Dün yanıldığımı anladım,..........................Edirne'yi görünce
Selimiye,...........lale bahçesini aydınlatan......................................ışıklı bir avizeMartılar,..............Selimiye'yi...........................tavaf eden........................................birer..................................pervane böceğiydi..................................................dün gece!
Takıp........ışıktan kanatlarını..............................minik bedenlerine,birer nur topu gibi.........................uçuşuyorlardı..................................Selimiye üstünde
Kuşları..........uykusuz bırakacak kadar.................................güzeldi Selimiye
güzeldi gece!
İnanamadım gözlerime!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Selimiye ve Sinan!
Edirne’nin en hakim, yüksekçe mevkiine“Kavak Meydanı ” denen eski saray yerineBir hüma kuşu gibi kondurup seni SinanBaşın kubbeden yapmış, gövdeni kesme taştan*Hüdhüd'ü elçi tutan Hazret Süleyman gibiSenin kanatlarında uçmak istiyor insan*Olmaz denen şey olmuş, ruh vermiş taşa Sinan!Dört minaren, hep iki görünür uzaklardanKanat çırpmaya hazır bir masal kuşu gibiYaklaşınca dört olur kanatların her zaman.*Bulutlar arasında uçan Ebabil misin?Küllerinden dirilen Zümrüd-ü Anka mısın?Sebe Melikesi’yle aynı diyardan mısın?Yoksa cennetten düşmüş kutsal muamma mısın?*Neden iki değil de dört tanedir kanadın?Söyle ey Selimiye insan yapısı mısın?..*..Aldanır elbetteki seni yalnız taş sanan0 mermer sütunların avludaki şadırvanDört tane minarenle gövden hep kesme taştanAma Sinan yaparsa, taş ta canlanır canan!*Sırça bir saray gibi görünürsün karşıdan0 çini işlemeler, vitraylı camlar.. falanSeni cennet köşküne benzetmiş koca SinanAma yeterli değil sana bakmak uzaktanSenle arş-ı ala’ya çıkmak istiyor insan..*Selim tuğra basmasa bir sutünun dibineMüminler her secdede yükselmese göklereVe şadırvan vermese suyu güvercinlereBırakıp bu dünyanın dertlerini bizlereÇırpıp kanatlarını sanki göğe uçacan...*Hangi masalda geçer senin adın, de hele?Her gün pervane olur güvercinler çevrendeDört ince kanat gibi incecik dört minareHer birinde ters lale motifli üç şerefe*.Ne efsunkar yapısın, bu ne güzellik böyle!Uçmak mı istiyorsun? Niyetin nedir söyle!Öyleyse aç kanadın, aç güzel Selimiye!Bizlere cennet kuşu oluver Selimiye!*Yedi göğün üstünde dolaşan hüma (Umay) gibiÇırpıver o incecik dört tane kanadınıAl bizi mihrabına, uçur arş’ı ala’yaCennetin kapısına bırak ey Selimiye!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
**25.Mart.2016-Keşan*Not:Selimiye Camii’nin ibadete açılışının (14.mart.1575)441. yılında, 41 kere maşallah demek istedim! ..............................*.............................
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sema ve Dünya!
Yağışlarla uzatır kollarını dünyaya, semaDöker yağmur damlalarınıSerper kar tanelerini dünyanın saçlarına'konfeti ' niyetine, lapa lapa..........&Diz çöküpel öpüpbeyaz gelinliğinigiyince doğa
Açar kollarınıağaç ağaççiçek çiçekböcek böcek...
Kucaklaşır sevda'yla!
Çocuklar cıvıldaşır.Güneş saçını yıkar suda!
Deniz semaya bakarsemanın masmavi gözleriyle,........………………..…..Leyla Leyla!..............……..<>......……Not: Konfeti: Düğünlerde gelinle damadın üzerine atılan,genellikle kağıttan yapılmış süslü pullar...21.12.2006.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Semadaki Tavan
Milyarlarca galaksimilyarlarca kere milyar erglik enerji...karadelik..elektron..proton..nötron...kuark....nötrino...bilumum maddeve bilumum antimadde ötesindengelen ses,he he ey! !..“Yerle göğü birbirinden ayırdık”ve“Göğü, sizin için korunaklı bir tavan yaptık”
“Yağmuru bulutlardannasıl indirdiğimizi görmüyor musunuz? ”
He he ey bekör gözlerimİdraksız aklım
he he hey!
Birbirini yiye yiyeinsanlaştığını sanan
ve bu noktada“biz tanrıyız” sanrısına kapılan insanımhe he ey!
Bütün körlüğüne rağmenbilmektesin ki,ele avuca sığmayan
ve yerçekimine karşınyere yapışmayankorunaklı bir tavan var üzerinde
Bunun içinkorkusuzca uyuyorsun döşeğinde
ve hala pireler uçuşuyorobezite göbeğinde
Yani sen;babandan miras kalmış gibigüvendesinSamanyolu galaksisinin ucundaboşlukta dönüp duran
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bu “dünya” evinde
Hayvanların yaşama alanlarını tüketiyorsuntohumların genlerini kirletiyorsunatmosfere;karbondioksitkükürt dioksitazotoksit karışımıbir manto giydiriyorsun
Okyanuslarıntoprağın ciğerlerineasit yağmurlarını indiriyorsun
Yaşanan acaiplikleribalinaların toplu ölümlerini görmüyor musun?
İklimlerin kafası karışık !bulutların memesi cılız!
ve buz dağlarıkızgın tavaya değmiş yağ gibi eriyorcıııız! ….cııız! …cıız!
Şimdi,onarsın diye kendiniozon tabakası.
ve göversin diye yenidenGediz ovasıKızılırmak..Sakarya deltası
Dinozorlar gibi yok olmasın diyeÇin Panda’sı,Kutup ayısıAnadolu Pars’ı! !
Ve yine eskisi gibibol bol versin diyealtın renkli başaklarınıçiftçinin tarlası..
Suyu çekilmiş göldeki balık gibiçırpınmaktasın evinde
Ama halaoturduğun yeri pislemektesinyok ettiğin ormanlarınlatopunlatüfeğinle..nükleer enerjinle
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
ve hesapsız tüketiminle
Okyanuslara,denizlereatmosfere saldığınbinbir çeşit atıklane yaptığını sanmaktasın?
Bu yaşam,ürettiğin kirlilikleböyle sürer mi sanırsın?
Eğer parçalarsandünyadaki yaşam ağını
Yani aşarsanfizikkimyabiyoloji yasalarının kırılma noktasını
başının üstüne çöküverecek;ölüm kusan okyanuslar,direksiz ve mesnetsiz ayakta duranyağmur yüklü bulutlar
ve“atmosfer” dediğinbu Allah harikası..…….Yook,“Nasılsa öleceğiz! ”diyorsanİtirazım yok,öl!Tamam da,bu acelen neden?……....……………İntihar budalası!…………..***………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sen Yokken!
Ne yıldızları seyretmek istiyor canımNe de dolunayı, bu geceSensizlik, ruhumda bir cendere
Samanyolu saman gibi tuzsuzGece uykusuz!Meltemler sus pus.
Cırcırlar okşuyorruhumun kabuğunu yalnızOnlar da huzursuz.
BüyükayıKüçükayı……………….duygusuz!Gülümsemiyor mor yıldız
Karanlığı delmiyor balıkçı fenerleri
Ampül ışıkları kadar karanlık bir geceYakamozlu sular çirkin bir bilmeceSensizliğin rengi çöktü içime
Offff,........yanımda sen yoksun Hatice!.................*..................
22.11.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Seni Yılın Annesi Seçtim!
Anam,duyar mısın duymaz mısın..................................bilemem.
Bugün 'anneler günü'..........istedim haber verem!
Bilirim;“Böyle şeylerden anlamam,bak işine deli oğlan! ”……………………… diyeceksin.Olsun,evlatlık duygusu işte,söylemeden edemem.
Ölçtüm biçtimseniyılın annesi seçtim..
Başucuna,sevdiğin çiçeklerden ektim,
Koklayıp koklamadığınırüyamda söyler misin!..........………….**…….....11.05.2008.pazar..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sensizlik Kalyonu!
Parmaklarımın ucundakisensizliğin kalyonunda divaneyim..
Bir ses ver geleyim.
Ya da;bağırçağırisyan et………………..bileyim.
Bu uçurum geçit vermez, diyeyim!
Görmez misin,sensizliğin kalyonunda köleyim!……………..o……….
Not: Aşıklara Ayrılık Şiirleri’den...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Serkan Çağrı
Eğer,taa çocukkenZafer İlkokulu'nda Bahçesi'ndekiıhlamur ağaçlarının gölgesindeve İsmet Yıkılmaz öğretmenin dersindeklarnetinizle çalarsanız Keşan Türküleri'ni
ve sonra alarak yanınıza gönlünüzüköpeğiniz ve keçinizi
Çıkarsanızkekik kokuluyuvarlak- sivri tepelerine Keşan’ın
vebeyaz- pembe çiçeklibadem ağaçlarına bakarak gönülden
Saros Körfezi'ne doğruüflerseniz klarnetinize yürekten
Bir “Serkan Çağrı” olursunuz!Amerika ve Avrupa’daklarnetiyle konserler veren
ve TRT Int ekranlarında'Dünyanın Türküsü' programını yöneten
Sonra“Fareli Köyün Kavalcısı” gibisürüklersiniz konser meydanına......................................bütün Keşanlıları
Keşan 6. Kültür ve Turizm Festivali’ndebir ağustos akşamı,................................................peşinizden.
…………***………..01.08.2008..gece.23.30..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sesleniş!
İçime gömmüştüm seni;yüreğimeciğerimesözümegözüme…bütün hücrelerime!.Hayli zamandırsesin yokgözün yoktadın yokkokun yok..
Ne zaman aynaya baksamGördüğüm kendi yüzüm
Hani, gözler kalbin aynasıydı
Nerdesin iki gözüm?………..*……………14.0cak.2011
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevda Suları
Zaman’da bereket kalmadı gibiSapsarı geçiyor nedense yıllarSevdanın suları kirlendi gibiİçinde az yüzer oldu aşıklar!……….*Eskiden sıcaktı sevda sularıYüreği yakardı suyun buharıGönüle geçince aşkın yularıMecnuna benzerdi eski aşıklar!……….*Bir ömür bitmezdi aşkın lavlarıBir başka eserdi sevda rüzgarıKanadı yakarken aşkın mihrabıYeniden doğardı hergün aşıklar.……….*Leylalar, mecnunlar artık bir masalKalmadı yüreği delen bakışlarZaman mı değişti gönül mü kirliGöz kırpan yıldıza döndü aşıklar! .……….*15.06.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevdam Yanıyor..!
Sabah sabah oturdum kumun üstüneVuruverdim mızrabı gönül telimeKudurdu sazımın telleri amanAksin düştü ey yarim kumun üstüne!
Salıverdim gönlümü sema üstüneBulutlardan gönlüm düştü deniz üstüneIşınlar raksediyor sularda amanBayıldım gönlümün yedi rengine!
Sonra sevdam çıktı suyun üstüneTutuştu sevdam, yanıyor aman!Getirin Ayşem'i kumun üstüneSöndürsün sevdamı, Saros yanıyor!........................*.............19.07.2006-Keşan/Yayla Tatil Köyü
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgi Duvağı!
Sevgi,en çok yakışanduvaktır gönlümüze
Çocuk sevgi yumağı;Saflık vardır özünde
Saflık, sevgi demektirakar, gönülden gönle
Çiğ olup billurlaşırgözlerin bebeğinde
sevgi sevgiyi beslerfilizlenir gönülde
iksir oluraşk oluraşk olmayan gönüle
En güzel göz rengidiriris’in üzerinde..……….*……..09.05.2008.Cuma
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgi ve nefret
Nefretin ayrıştırıcı gücüsevginin birleştirici gücünden üstündür...Çünkü nefret, ayrık otuna benzer; çabuk kök salar, çabuk ürer..Sevginin çoğalması için'se bilgi ve emek gerekir..Gönüllerde kök salması zaman alır...Ama insanı mutluluğa götüren ve karın doyuran güç, sevgidir...Nefret, zamanla sirkeye dönüşür! .Zararı önce kendi küpüne, sonra da bütüntopluma olur...Gönüllerinizde nefretin kök salmasına izin vermeyin.....02.08.2009
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgi!
Sevgi büyür sen sevdikçeSevdikçe sen büyürsünÖyle sonsuz bir sürgün kiVerdikçe filizlenir!
Hem alan çok sevinirHem de sevgiyi verenPaylaştıkça çoğalır gönülde....................'sonsuz veren! '
Bencilliktir sevginin köklerini çürüten.
Canlıların gözünde parlayan ışıktır O!Yapraklarda yeşildir, çiçekte kokudur O!
Sevgidir, çocuk gibi insanı mutlu eden
Sevgidir, hem evreni hem bizleri var eden!
İnsan olabilir mi 'aç komşuyu görmeyen. 'Paylaşmaktır...emektir...vermektir 'sevgi ' denen..
Vereceğin nedir ki:dostça uzanmış bir elbir tebessümbir selam..........Derdi de sevinci depaylaşmaktır vesselam!............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgide Buluşanlar.
“Sev beni seveyim seni” diyenler................................ kaynaşamadı..
“Sevdim seni sev beni” diyenler....................................buluşamadı..
Birlikte uzattık ellerimizi birbirimize..............................................diyenler,……..………….........................…mutlu..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgili Yeğenim.
Sevgili yeğenim,biliyorsun ki dünİstanbul'dayeni taşındığın evindeydim.
ve sen,altın sarısı saçlarıncam göbeği gözleringülen yüzünle
oğlun Arda’nıno masum,o masmavi gözlerindeydin.
Bize ne kadar güzel güldün!
Nasıl oynaştık birbirimizle,nasıl cilveleştik..gördün!
Tıpkı senin bebekliğin
Geldiğini hissettim,teşekkür ederim.
Oğlunu her zamansenin için,seni sever gibi seveceğim.
Sen genç bir avukattın, elbette ki bilirsinEn hakiki yargıçtan hüküm çıkmış, neyleyim.Madem 0 karar verdi, boynumuz kıldan ince“Mekanın cennet olsun”.. duamızdır, yeğenim.
Lime lime olduk biz bu ayrılık derdindenSeni pek çok sevmiştik, ölmeyecek gibi hem.Ama yazgı böyleymiş boşa olur ne desem'Her can bir gün ölümü mutlaka tadacaktır'
Bizler de geleceğiz, rahat uyu orda sen.…………***……….12.06.2008.prş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgilim Tekirdağ
Yeşil saçlımMavi gözlümYapıncak yanaklımKiraz dudaklım
Namık Kemal kokulumMustafa Kemal dokulumTekirdağ’ımSevgilim!
Eski CamiOrta CamiRüstem Paşa...Bedesten..Söyle bana Tekirdağ'ımSana başka ne diyem?..Sahilinde gezinmekKayıkları seyretmekMartı sesi dinlemekUnutulmaz sevgilim!
Bir dilim balık-ekmekSana bakarak yemekBir de demli çay içmekNe güzeldir sevgilim
Kumbağ'da suya girmekKumlarına serilmekKuş sesleri dinlemekMutluluktur sevgilim
Yalnız insanlar değil,Beldeler de sevilirSen sevdiğim ilk şehirTekirdağ'sın sevgilim
Seni görmeden gidenDemesin yaşadım benSensiz gönül cehennemSen cennetsin sevgilim (Tekirdağ!)
......*...................14.kasım.2015/keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgiliye Şiir
Seni seviyorum
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sevgimin Kaynağı
insanları seviyorsamhayvanları seviyorsambitkileri seviyorsammemleketimi seviyorsamyaşamayı seviyorsam...ve seni seviyorsam,..................................adam gibidoğuştan değil,sonradan kazanıldı her biri..
birazında anamın yüreğibirazında eğitimin yeribirazında kendimin alınteribirazında da;türkülerinveTürk sanat musikisi ile örülmüşTürk filmlerinin payı var,....................................ey sevgili! .…………<>……….……Aralık..2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Seviyorum diyebilmek
Çocukluğumdam beriçiçeklere bakıyorum....ağaçlaradağlarabulutlaraçocuklara bakıyorum
dört mevsimdedünyaya bakıyorum
ve sonra,sana bakıyorum sevdiğim,sana bakıyorum
şaşırıyorum!
“Seni seviyoruz! ” diye haykırıyor……………………………..herbiri!
Marifet görmek değil elbet,……………. duyabilmek o sesi
ve cevap verebilmekhangi dilden olursa olsunyaşam biçimimizle,yapıtlarımızla
-Ben de sizi!Ben de sizi!Ben de sizi! ..
Ben de seviyorum sevgililerim,ben de seviyorum hepinizi……..*……22.02.2009.Pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sıçan Deliği!
Sokağımızın üstüneçökmeye başlayıncagecenin feracesi
seslenirdi analarımızbahçeden
-Oyun oynanmaz zeval vakti;
babanız geleceksu alınacakbakkala gidilecekhaydi eve!
gönül istemese deoyunlarımızanoktalı virgül koyar gibibağırırdık hep birlikte:
“Evli evineköylü köyüneevi olmayanlarsıçan deliğine”…Şimdi,ne zamanİstanbul’a yolum düşse
Afrika karıncalarınınkoni biçimindeki yuvalarına benzeyen
veyedi tepeyi mesken tutanağaçsız, çiçeksiz, kanalizasyonsuzbeton lahitleri gördükçe
bu çocukluk şarkımız..............................akılıma gelir
ve beynimde.........................bir şüphe belirir
Bunca insanbizim çağrımıza uyupta mı………………………buraya gelir!….………..***…………..08.06.2008.Pazar
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sincaplı Kestane!
Bizim okul Bursa'daBursa da okuldaydı!Çünkü okul yanındaKüçük bir orman vardı
Orman kestaneliktiYolları, ince- dardıÇevresi boydan boyaÇalılık ve duvardı.
Kestane ağaçlarıÇok ilginç ağaçlardı.Yalnız kestane değilSincap ta yaparlardı!
Uludağ'la yarışanKalın kalın dallarıNe zaman ordan geçsemSincaplarla kaynardı
Yani şu bizim BursaMasal gibi diyardıGönlümü orman yapanİşte bu ağaçlardı!
Kışın buraya gelmekElbet akla zarardıBu sincaplı ormanıBaharda görmek vardı
Gönlüm beni aradaBuraya götürürdü.Sincapları izlerdimBeni güldürürlerdi.
Ağaçların dibineKestane saklarlardı.Belli ki zor günlereHazırlık yaparlardı.
Ne şirin, ne de çevikNe tatlı hayvanlardıBursa, Uludağ değilSanki Bursa onlardı!
Eğer yalanım varsaDalda sincap olayım!Bursa'nın kışlarındaYine orda olayım..
Ne yazık ki çoktandırKestane yemez oldum.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çünkü ben tezgahlardaSincap göremez oldum!
Acaba bu yüzden miHiç rüya görmez oldum!Arada gördüysem de,Bursa'yı görmez oldum.
Ey Bursa'nın,Sincaplı kestane ağaçları!Sincaplar yok olduysaBen sana Bursa demem!
"Ufak-tefek taşların"Olsa da söyleyemem.......
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sizin İçin
Biliyorum,ben öldükten sonragezdiğim caddelerde gezeceksiniz
seyredeceksiniz sevdiğim manzaralarıve göz kırpan yıldızlara baktığınız anlar olacaktemmuz ve ağustos akşamları
deli gibi seveceksiniz yaşamayıgönül dolusu haykıracaksınız hayata;merhaba kutup yıldızımerhaba çoban yıldızı..merhaba büyük ayı!
ve sonraıslatırken yaz yağmurları.................................çiçekli dallarııhlamur kokularını içinize çekeceksiniz............................haziran sabahları..gün gelecek terleyeceksinizgün gelecek üşüyeceksinizgün gelecek üzüleceksinizgün gelecek sabredeceksiniz
ve gün gelecek içinizi titretecek;doğduğunuz sokaktaki çocuk çığlıklarıeski bir binanın yıkık duvarlarısuyu akmayan çeşme kurnalarıya da mazinin eskimiş fotoğrafları
ve hala beni hatırlatmayacaksa sizeadları sokak duvarlarında kalmışeski zaman insanları
unuttunuz demektir beni deunuttuğunuz gibi çiftçi Süleyman Aga'yı
Ama bizsizin için üretmeye devam edeceğizkuruyuncaya dek.............gönlümüzdeki umut yaprakları.....19.06.2015-keşan*Ramazan'ın ikinci ve dokuzuncu cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ölümün üçüncügünü..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Son Çağrımdır, Duy!
Geçmişe takılıp kalma ne olurBu sana yaptığım son çağrıyı duySeverken ayrılmak aptallık olurHatayı affeden sevgiyi bulur..Her zaman yaşanmaz böyle bir sevdaBirleşmek var iken ne diye vedaHadi gel! diyen çağrıma uy daBu çift kumru kuşu kazansın dünya..Maziyi bir anda silme ne olurİnsan affedince her şey hallolurGönlümün kuruyan dudaklarınaBir damla çiğ gibi kon ve orda dur….Gönlüm sana susamış sırça bir badeHadi gel, sevginle dolsun bu kadehZemheride düşen cemre ol, kalbeNefretin bu aşka vurmasın darbe…Bilirsin sevdin mi her şey hallolurSevgide bir veren daha çok bulurYaptığım çağrıya nolursun uySana hasret bu gönlü sevginle doldurHep seni içmek için gönlümü doldur......................24.mayıs.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sonbahar ve Umut
Nükleer bir savaştan çıkmış gibi ağaçlarSapsarı renkleriyle uçuşuyor yapraklarSanki bu son mevsimdir, hüzün çökmüş dallaraAnonim türküleri söylüyor minik kuşlar…………..*……..Semada bir başka hal, gönlümde başka rüzgarHıçkırık tutmuş gibi öksürüyor bulutlarSevdiğini yitiren aşık gönül örneğiHicranın renklerine bürünüyor sokaklar…………Oysa beyhude hüzün, beyhude bu acılarBizler adam oldukça biter mi hiç yağmurlarBiz “hoş geldin! ”demeden, “hoş bulduk! ” dercesineBir anda sırılsıklam olacak kaldırımlar.…….……*…….Çünkü insan gönlünde bitmez yeşil yapraklarÜstümüze su değil, yağsa bile dolu, karDökülse tüm yapraklar, hatta kurusa dallarAcıya sabretmeden gelir mi gönle bahar…Güneş gülecek elbet, çiçeklenecek dallarBoşuna doğmaz umut gönüle her sonbahar.……………….***…………..02.12.2008.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sözler ve gözler
Gönül kanatlarımın tüyleri dökülürkenNisan yağmuru gibi geliverdin anidenÇiçekli baharları hatırlattı sözlerinGönlümü benden aldı bal köpüğü gözlerin!
Bülbül mü öter dedim, yoksa bir düşte miyimGözlerim açık iken rüya mı görmekteyimYüreğimi üşüten bütün buzlar eridiOradaki güneşi sen doğurdun meleğim
Yaşamıma renk veren iksir oldu sözlerinAklımı çalıverdi bal köpüğü gözlerin.Şimdi gönül göğümde kanat çırpan o turnaBenden başkası değil, sen uçurdun sevdiğim!……………***………...
14.05.2009..çrş.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sözüm Açık!
“Ben güzele güzel “ derimGüzel benim olmasa daÇamur atmam güneşe benGüneş bana doğmasa da………*…….Ahtapotun kolu sekizHaksızlılığın yolu dokuz!Hiçbirine suskun kalmamGelip beni bulmasa da………*…….Benim kalbim çürük değilDelik kazan sağlam değilBen yağmura kötü dememBenim kazan dolmasa da………*..Bizim burdayıl dört mevsimAç gönlünü Rab’be ersinSev insanı o da sevsinSevmeyene insan demem.………*…..Hatıralar höyük höyükSözünü aç çıksın gömütİster büyük ister küçükAnlatmazsan dost ne bilsin.……….*Susuz hayat olmaz elbetHerkes bilir su; bereketYaşadığım kuraklığaNasıl derim bulut sebep!………*Düşmanların gözü açıkAl önlemi verme açıkMafsalından tuttu muyduDeme sonra “bu bir kaçık”………*Haksız yere can alanıUtanmazı, cambazlarıEmeğimi çalanlarıSevmiyorum, sözüm açık..………*..Çarpı koydum diyenleriKendin kasap görenleriAna avrat sövenleriSevmiyorum, onlar kaçık..……….*..Kısrak diye koşanlarıKendin kovboy sananlarıSağa sola çatanlarıSevmiyorun gayet açık.……….*Beni insan bilenleri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Düşküne “gel” diyenleriBirbirini sevenleriKomşusunu görenleriSeviyorum sözüm açık..…………*…Seviyorum Yunus gibi“Gel! “diyorum Rumi gibiYağmur gibi, rüzgar gibiEsiyorum gayet açık..………….*…………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Suç mudur bi tanem..!
Suç mudur bi tanem;her akşam Saros'da,
'müspet bilimin' ışığında
bing bang öncesi renksizliğindekisuları izlemek!
Güneşsemaya vuruncaya dek!Gelibolu Yarımadası'nınbir tek tepesini görememek..
Öte yanda,Venüs'ün hemen sağında,
ilkdördün halindeki ayınve sonra dolunayınyaktığı sularda seni düşünmek!
Uzay renklii suları,hafif rüzgarda dalgalananmatemli bir bayrağa benzetmek
Ve senden uzakta'etrafını saran kalabalıklığın doğurduğuyalnızlığını' hissetmek..!
Suç mudur bi tanem;
simsiyah ufka uzananzifir renkli suların üstündekiışıklı yolda'sensizlik imkansız 'şarkısını söylemek!
Ve seni,yakamozlu sularda titreşenoltaların ucunda yeşertmek! ....................o.............04.08.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sumer Tanrısı Enki'nin Yaptığı!
Ne zaman,tercüme edilmişbir Sümer Tableti okusam!Sihirli bir ayna belirir karşımda!0 aynada ben,en azbeş bin yıl önceki geçmişimi görürüm0rtaasya’da ve Mezopotamya’da....0rtasya’da “kurgan” dediğim yereSumerlerin “kur” dediklerini görürüm0rtaasya’da TENGİR dediğim tanrıSümerce’de DİNDİR oluverir zamanla...ve bakarımTepegöz HikayesiniBüyük Tufan’ıErgenekon’uYeni Günü (newruz’u)Hıdrellez’i..farklı ama benzer biçimlerde anlatıyor oğlunaSumerli bir ana...Sonra,bir yerleşim yerindekilden yapılmış bir tandırın başındaDede Lagaş,Su ve bilgelik tanrısı Enki’yiAşk tanrısı İnanna’yıyer altı tanrısı Ereşkigal’ıÇoban tanrısı Dumuzi’yiKahraman tanrı Ninurta’yıDoğum tanrısı Nintu’yuhava tanrısı Enlil’i öğretiyor torunlarına..KİŞ KÖYÜ’ne giderim sonraGörürüm;ardıç ağacından yapılmış bir yayıktaayran döver Sumerli bir ablaYaklaşarak yanınaüstünde çer-çöpler bulunan kil çanaktantezek kokulu taze ayran içerim..........................doya doya....Yaz ayına “tomus” dedikleri bir zamandaYere serdiği post üzerindeyuvarlak değirmen taşının küçük deliğineavuç avuç koyduğu buğdayıdeğirmen taşını eliyle döndürereköğütme çalışır ASMANA Ana..Baba Uğus,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Altaylar’dakiÜç Sumer Dağı’nın eteklerindengetirttiği otlardan ilaç yapıyorhasta yatağında yatan küçük oğluna..Saçları belik belik örülü şalvarlı kız, BAĞAkalkıp onun yanından, geliyor yanıma..Kilden yapılmışturkuaz renkli bir boncuk asmış boynuna..Bir diğerisüt sağıyor boz renkli bir öküzünkızarmış memelerinden,........................bahçedeki ağıldaBöööooo! diye bağırıyor.............uzun boynuzlu bir boğaerkekler çalışmakta sağda-soldave,Motifindezümrüdü anka kuşu desenleri bulunanküçük bir kilimsaf ipekten yapılı değerli bir eşya gibiasılı duruyor evin kerpiç duvarında...Başka bir genç kadınapaçık, ortalıktasüt verirken memelerinden oğlunaBir başka kadınbeline doladığı şalvarıylaellerini kaldırıp havayaMevlevi dervişi gibi döne döneHava Tanrısı ENLİL’e güvenipdua ediyoronun gibi döndüğünü düşündüğüAşk tanrıçası İnanna’ya..Hava tanrısı Enlil’nin oğluveİnanna’nın kocası çoban tanrısı Dumuzibön bön bakıyor bu manzaraya...Türkmenlerin gök tanrısı ÜLGENhiç karışmıyor bu olaya!...*Günümüzden beş-altı bin yıl önceSumerliler’in Bilgelik ve su tanrısı.........................kıskanç ENKİ..................dayanır mı bunaayrılık tohumlarını ekiveriyorbu güzel insanların arasına..işte böyle başlıypr kavga
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..Bozarak dillerini bu insanlarınzorluk çıkarıyor birbirlerini anlamalarınaayırıyor onları fırkalarason veriyor mutluluğa...Çok ilerleyen bir zamandabir güngüneşin tam tepede olduğu bir zamandasaçları darmadağınık bir kadınkocaman bir meşe ağacı altındaBüyük Tufan efsanesini anlatıyor torunlarına...*..ve M.S.2000 yıl sonrainsan yüreği taşıyanlarbaşlarını kaldırıp bulutlarahaykırıyorlar hep bir ağızdan semaya:
- Ahh kıskançlık tanrısı ENKİ, ahh!Demek hala yaşıyorsun ha! !.....*.......*.....*.....*.......*.....* 07.Nisan.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sümüklü Böcek....Çocuk Masalı
Nemli bir sonbahar günüydü..Karından Bacaklı salyangoz ailesi, sığındığı taşın altındaeğleniyor; anne salyangoz, sarmal desenli kalın kabuğunun altından çıkardığı silindirbiçimli gövdesini kıvıra kıvıra dans ediyordu.. Oyununu bitirdikten sonra çocuklarına seslendi.-Haydi hazırlanın! Babanızla birlikte gezmeye gidiyoruz! Yavru salyangozlar sevinçle bağırıştılar.-Yaşasın! Yaşasın! Bu kocaman taşın altında canımız sıkılmıştı zaten…0tların arasındagezip oynarız.-Ama, bir koşulum var! Dedi, anne salyangoz.-İkiniz de mantolarınızı giyeceksiniz. Abla salyangoz söze girdi:-Elbette anneciğim, elbette! Yağışlı sonbahar günlerinde mantosuz gezilir mi hiç! Senöyle istiyorsan öyle olsun.. Küçük salyangoz ise ablası gibi düşünmüyordu. Masal anlatmadığı için annesine, oyunu bırakıp ödevlerini yapmaya gittiği için deablasına kızmıştı. Toprak divanın üzerinde oturmuş, kızgın kızgın onlara bakıyor; somurtup duruyordu. Bu yüzden annesinin isteğine şiddetle karşı çıktı.- Hayııır, ben mantomu giymeyeceğim! Mantosuz gezineceğim! Anne salyangoz, küçük salyangozun bu tavrına kızmadı ama yine de uyardı onu..-Küçük Kabuk, dedi.Sonbahar ayındayız.Bu taşın altında bile üşüyoruz...Belli mi olur!Bakarsın, hava birdenbire değişir, yağmur yağar, ıslanırsın….Hasta olursun...Mantonugiysen iyi olur! -Hayıır! Giymeyeceğim işte! Giymek istemiyorum.Yağmur yağsa bile ıslanmamben..Çabucak kaçarım! Diye haykırdı, Küçük kabuk. Anne salyangoz daha fazla ısrar etmedi-Madem öyle istiyorsun, mantosuz git..Ama hasta olursan karışmam bak! İlk önce Küçük Kabuk çıktı taşın altından.Sonra diğerleri. Başlarına bağlı iki küçük sapın üzerindeki gözleriyle çevreyi gözleye gözleye yolakoyuldular. Geçtikleri yerde gümüş renkli yapışkan izler bırakarak ilerlediler. Kuru otlara sürtüne sürtüne bir su birikintisinin yanından geçtiler.. Daha ilerde dev gibi bir kaplumbağa gördüler.. Küçük salyangoz heyecanla sordu:-Babacığım bu ne?-Kaplumbağa, diye yanıt verdi baba salyangoz....-Ne kadar da kocaman’ diyerek şaşkınlığını belirtti Küçük Kabuk.-Evet, kablumbağalar kocaman olur! dedi baba salyangoz.-Bizim akrabamız mı? diye sordu küçük salyangoz-Hayır! dedi, baba salyangoz.-Ama bizim gibi mantosunu sırtında taşıyor, diye sordu yine küçük salyangoz. Anne salyangoz atıldı: -Öyle ama akrabamız değil...0'nun kabuğunun bizim kabuğumuzdan iki farklı özelliğivar.. -Nedir? Diye sordu abla salyangoz. -Sen karışma! diye haykırdı Küçük salyangoz. -Kaplumbağaların evine “bağa”denir ve onlar, kabuklarını hiçbir zaman terketmezler..Bu yüzden de hiç üşümezler dedi, anne salyangoz.. -Baksana akıllım! Diyerek araya girdi yine abla salyangoz. -İyi baksana! Gözleri, bizim gibi uzayıp kısalabilen duyargalarının üzerinde mi? Kafası ne kadar iri..Dört tane de ayağı var..Kabuğunun deseni bile değişik.. -Aaa, doğru doğru! Dikkat etmemiştim! Diye cevap verdi Küçük kabuk.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu şekilde konuşa konuşa gezdiler bir süre. Nemli otlar arasında buldukları çürük bir domates parçasını, dişli dilleriile kemirdiler..Çiçekleri kokladılar.Koştular..Saklambaç oynadılar! Anne ve baba salyangoz, en büyük yapıtları olan bu iki küçük yaramazı zevkleizlediler. Sonbahar ayı bu,güven olur mu? Güneşine bile “eşek donduran güneşi” demişler.. Öğleden sonra hava birdenbire değişiverdi.Gökyüzünü kara kara bulutlar kapladı. -Eyvahh yağmur geliyor, ılanacağız! Ç:abuk kaçalım! Diye haykırdı baba salyangoz. Anne salyangoz: -Kaçamayız,dedi.Yolumuz çok uzun..En iyisi şu kalın yaprakların altına gizlenelim. Fakat yaprağın altına girmeye fırsat bulamadan yağmur dökülüverdi bulutlardan. Bardaktan boşanırcasına yağdı, yağdı.. Anne salyangoz, baba salyangoz ve abla salyangoz ıslanmadılar…Çünkü yuvarlakkabuklarının içine girip gizlendiler..yavru salyangoz ise sırılsıklam oldu.. Yağmur dindikten sonra daha da çok üşümeye başladı..Eve gidinceye kadar tirtirtitreyip durdu.. İki gün hasta yattı..Üçüncü gün okula gittiğinde hala hapşırıyordu.. Sınıfta o kadar çok hapşırdı ki, burnundan akan sümüklerini silmekte zorlukçekti…Yanına mendil almayı unuttuğu için de arkadaşlarından utandı. Onun bu durumunu gören bazı arkadaşları küçük salyangozla alay etmeye, hepbirlikte tempo tutup şarkı söylemeye başladılar. -Sümüklü böcek! Sümüklü böceeek! Senin adın sümüklü böcek! Öğretmen bayan Yumuşakça, küçük salyangozun arkadaşlarına kızdı. -Arkadaşınıza bu şekilde davranmanız yanlış! Dedi.Herkes hasta olabilir.. Sonra da küçük salyangozu dinlenmek üzere evine gönderdi. Küçük salyangoz, arkadaşlarının bu tavrına çok üzüldü..Çok utandı..Evevarıncaya kadar yolda hep ağladı.. Anne salyangoz kapı önünde onu gördü..Küçük salyangozu, iki gözü iki çeşmegörünce şaşırdı: - Ne oldu Küçük Kabuk? Neden ağlıyorsun? Diye sordu. Küçük Kabuk başından geçenleri hıçkıra hıçkıra anlattı annesine. Anne Kalın Kabuk: -Üzülme, olur böyle şeyler! Diyerek, teselli etti küçük salyangozu. Ama baba salyangoz anne salyangoz gibi düşünmüyordu..Sığındığı taşın altından,başını uzatarak bağırdı: -Büyük sözü dinlemeyenin hali böyle, adı da ya sümüklü böcek ya da yaramazsalyangoz olur.. Küçük salyangoz kızararak başını önüne eğdi..Duyargalarını küçülttü..Küçükkabuğunun içine çekildi.. O günden sonra inatçılığı bıraktı..söz dinleyen, çok cici bir salyangoz oldu...................*...........09.mart.1993 Keşan-Önder
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sürdürülebilir Kalkınma!
“Sürdürülebilir kalkınma”hızla artan dünya nüfusuna bağlı olarakazalan doğal kaynaklarınhızla kirlenen doğanın:toprağınsuyunhavanınormanlarınyeşil alanlarınsu havzalarınındenizleringöllerinnehirlerinırmaklarınhayvanlarınvarlığını ve sağlığını koruyarakkalkınmayı amaçlıyordu..…………&çünkü susuz yaşanmazdıçünkü havasız hiç olmazdıçünkü “sadık yarimiz toprak “ kutsaldı,satılamazdıve dünyanın her yerinde bulunmazdı bunları korumak lazımdı..………….&……..Uzun vadede de olsa gelişme;kemerleri sıkarakaşırı tüketimi kısarakyerli üretimiçevreyi kirletmeden arttırarakadam gibi yaşayarak sağlanacaktı
millete bu anlatılacak.buna göre planlama yapılacaktı..
yangından mal kaçırır gibi“sat kurtul” ile yol alınamazdı.Bu yolun sonu çıkmazdı.
Amaç;GüneşSurüzgarorganik atıkve Jeotermal enerji kaynaklarındanyararlanma yollarını geliştirmek olmalıydı...
Amaç;verimli tarım alanları üzerindeyapılaşmaya göz yumarak değil..toprakları satarak değildünyayı ve Türkiye’mi kirleterek değil
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
koruyarak yaşamaktı..……………&………Böyle söylemişlerdidünyadaki bütün bilim adamlarıyirmi yıl kadar önceyüzelliye yakın devlet başkanları ile birlikteveRio de Jenerio’da toplanarakbu yönde karar almışlardı.
Bu ididünyanınve ulusal doğanın korunması için çözüm,….…………………….en yakın gelecekte..……………..&Fakat, parasının logosuhekim logosuna benzeyenmalum dost müttefik ülke (!)atmosfere salınankarbondioksit miktarını azaltmak için“Fabrikaları çarklarının hızını……azaltma yönüne gitmem” deyinceve bunların üstüne:“Benim yanımda olmayan düşmanımdır”sözünü ekleyincedünya daha da hızlı kirlenmeye başladı…………………………………...bence..
Bu mu uygulanıyor şimdi ülkemde de?Bakıyorumhabire yerleşime açılıyor verimli tarım alanlarıöldürülüyor Türk Köylüsü’nün toprağı;pancarı, pamuğu..tütünü..fındığı..tohumculuğu
bunları söylemezsek olur mu?Telekom satıldıTüpraş satıldı…Sümerbank satıldı……..Bankalar satılıyorDicle ve Fırat’a göz konuyorKıbrıs'la kumar oynanıyorYolsuzluklar ahlaksızlıklar.......................................artıyor.………….&Heyyyyvatanseverler!Atatürkçülermilliyetçilermüslümanlaryani bütün Türk Milletigöller kuruyornehirler duruyor
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
erozyon oluyoryağmur yağmıyorişsizlik çoğalıyorihracat ithalatı karşılamıyordış borçlar artıyor…………&Düşünmek zamanı gelmedi mi?Neler oluyooorrrr?………&.&…………..14.01.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sürmeli!
“ Hadi yavrum sürmeliGöğsü çapraz düğmeli”
Sigara içenleriKahvelerden sürmeli.……*.Gerçekleri görmeliNefisleri yenmeli
İçen, müptela olsaDoğruyu söylemeli……..*Sigara sinsi düşmanCepte taşınan şeytan
Ciğer, kol, gövde, bacakDağılıyor be insan!…..….*Ey yüreği düğmeliDili katran dövmeli
İnsanlar kabul ettiBu yasaklar sürmeli
Yasak çiğneyenleriTopluluktan, sürmeli!….*.Ben sigara içerimHem de “yaban” cinsinden
Yasak kalksın! diyeninAnlayamam sözünden…….*“Hadi yavrum sürmeligöğsü çapraz düğmeli'
Sigara yasaklarıSürmeli de sürmeli!..….***……..03.07.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şair değilim Şiir yazarım
Şair değilim, şiir yazarım!Yazdığımın çoğunu kendim bozarımYazmazsam kudurur, belki azarımBeni benden duymak suç mudur dostlar……..………*………Okumuşum-yazmışım, beynim düşünürFikrimi zikretmezsem cinler üşüşürDüşünmem yazarken, el ne düşünürDizelerim aynamdır, bir bakın dostlar….…………*……………..Sesim güzel değilse söylemeyim miYaptığım besteyi dinlemeyim miGüzel değil diyerek erineyim mi“Göle yoğurt çalmak” suç mudur dostlar.……………*………….“Hayali cihan eder “demez mi şairTadı güzel olmasa da yazarız şiirGönlünüz buruşursa, sileriz zahirFukaraya bir umut çok mudur dostlar……………*Ustalar, bizlere çok darılmasınSözümüz ortaya, hiç alınmasın“Pireye kızıp ta yorgan yakmasın “Gönül bu özenir, dener be dostlar……………*………Gönle gece çökmüş, gönül ne yapsınKaranlıkta yaşamaya mahkum mu kalsınAşk ateşi sönük diye körük mü yaksınKüllenen aşk oduna üfleriz dostlar.………….***…….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şair Dostlara!
O kadar güzelveo kadar çoksunuz ki
duyduğum,.........o irem bahçesi.......................herhalde budur,.............................................diyorum.
Ama hanginize ulaşayım,...................o kadar zamanım yok ki..!
ancak, şiir gibi gibi.................esintilerimi yazabiliyorum.
üzülüyorum..
Bir de,inanmazsınız belki,iki aydır bu bahçedeyimbilgisayar kullanmakta da acemiyim.
üstüne üstlük.......................bir de.............................ihtiyar bir şairim!
bazı inceliklerin ayırdına.................................yeni yeni varıyorum.Bu yüzden hatalarım olmuştur..............................bazı şair kardeşlerime
kısaca..........affola!
hoş görmenizi diliyorum..
yine de üzülüyorum.
sizlerle ilgili....düşüncemi belirtmek istiyorum:
duvarlarını yıkmış...................baraj suyu gibisiniztümünüzü kutluyorum!
inanın,..............sizleri çok seviyorum..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şair Özay Sağlam'a!
Çekmişsin sandalı barınağaasmışsın eleği çardağayanında biraşiir renkli anılar.
Karşında mavi deniztunç renginde bir beniz.
Üstünde martılar uçar
....bazan
..........dalgalar vurur sandala
.............................sen dalgalara
.......................................oltalar suya
yaşamak vira!
Gözlerin takılır suya........................sevdaya.............................umutlaravebarınak sevdasında sakal.......her gece ay;bazan gönül büyüklüğünde,.........................bazan dolunay.yalnız sana doğar..!
Haberin olsunyakamozlar içindengözlerim sana bakar..!
bazanmemleket türküleribazanTürk sanat müziğinden şarkılar.
gel keyfim gel..!
Hayat bu yaa!
Haydi heyamola
haydişiirler ola..şair Özay..!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şair... Havlu Atmamalı!
Şair,karanlığa havlu atmamalıbir ateş yakmalı
Nasıl,ıslıklarla delerdikçocukluğumuzda karanlığı!
Şairçocukluğunu hatırlamalı.
Şairışığım az diye korkmamalıAteş böceğine bakmalı
Nerdene zamanbaki kalmış ki karanlıklar
Şairşiir yakmalı
Şiiri kalmadıysakalemini atmalı!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şairler de Sevebilirler mi?
Sence,şairler de sevebilirler mi sevdiceğim
Şairler dekalplerinde aşkın ateşini görebilirler mi?
Her hangi bir mekanda,Beklemediği bir andaDikenler içinde boy atmış bir gül görünce,...........................................................meselaGökkuşağı renkleriyle titreyebilirler mi?
Şairler de kolkola girebilirler mi sevdiceğimŞairler de birbirlerine sarılabilirler mi?
Bir ağaç, ökseotunu besler gibi özsuyuylaSevgilerini karşılıksız verebilirler mi?
Şairler de ihaneti bilirler mi sevdiceğimŞairler de vicdansız olabilirler mi?
Rüzgarlı bir mevsimde,aldanıp sırnaşık bir sarmaşığasevdiklerini terk edebilirler mi?
Şairler de üzülebilirler mi sevdiceğimŞairler de üzülmeyi bilirler mi?
Sararınca yaprakları;çaresiz..sessiz..Gözyaşlarını içlerine akıtabilirler mi?..Şairler de yalnızlığa alışabilirler mi sevdiceğimŞairler de yalnız yaşayabilirler mi?
Yıldızlar gibi birbirine baka bakaAma, kalabalıklar içinde yalnız
Bir dağ gibi mesela
Kar yağarken saçlarına,tek başlarına
tek başlarına sevdiceğimtek başlarına,
yapa yalnız ölebilirler mi?..……….***..……..19.02.2009.prşb.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şairlerin İçindeki Kuş!
Bin ötüşlü bir kuş yaşarher insanın içinde
0 ötüşü yansıtmaktırbudurbütün mesele
Şairlik denen sanatburda yatıyor işte
Kolay mıdır zor mudurbir şey diyemem amma
Bir çuval sözün özüŞairlik... budur işte!.....*.....16.Mart.2016-Salı-Edirne.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şakadan Ölmek!
Dakmen..Kılıç..Körebe..oyunlarında kaldıEn güzel günlerim.
Kaç kere öldümbilseniz!Kaç adam öldürdümşakacıktan.
Bıkmadımölüp ölüp dirilmekten!
Bundan güzel ne var kiyaşamda!
Düş..kalk..tartış..barış..sev...sevil..öl..öldür!kalk, diril!
Başla oyuna yeniden.
Sözcük oyunlarını severimşairlerin,Bu yüzden!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şarkılarla Gelen Aşk!
.Oturdular!-Şarkıları sever misin? dedi adam.-Çok severim! dedi bayan.
-Ya siz? diye sordu bayan-Ben de! dedi adam.-Ne gibi? dedi bayan
-"Gülünce gözlerinin içi gülüyor Kendimi senden alamıyorum. Bilmem bakışların neler söylüyor Cesaretim yok ki soramıyorum " dedi adam
-Bu, hayatımın şarkısı olacak! dedi bayan.
-Peki, sizin şarkınız? dedi adam.
-"İçimde kim vardır bir bilebilsen Sen seni bulursun kalbime girsen " dedi bayan.
Bir şimşek çaktı o an!Göz gözü görmez olduortalık toz-dumanaman...aman!Şimşekler çaktı kirpikler arasındanİki kalbe birden yıldırım düştü o an!.........*.......25.Nisan.2016. yeniden düzenleme tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şeb-i Arus İçin Yaşamak! ...(Yarışma şiiri)
Her doğum bir ölümle,Her ölüm bir doğumla gelince,....……………………hep şaşıldı.Asırlarca bu işin gizi anlaşılmadı.
Kabil’den başlayarak……………öldürdü hep insanlarBilmedencehennemlik oldular katar katar!
Ve nice peygambere..…………..vahiy gelince 0’ndanAynı sonuç çıkınca..…………..bilimsel uğraşlardanEvrenZamanve insan….....……....….gerçeğine varıldıBu mavi gezegende yaşayan insan içinVar olmanın gayesi böylece anlaşıldı.………………..**………….“Bing bankla yaratıldı! ” dendi;.…..………………………kainat,…..……………..………………zaman.Bingbank ile başladı………………….değişim adlı hicran!“0l! ” emriyle…………….evreni..……………...…yoktan var eder gibiAdem’i de yarattı Mevla’m,.………………….”süzme çamurdan “…………..….**……………Yaratılan her şeyin değişmemesi yalan
Her ölüm.......bir doğumun sancısıdır her zaman
“0l! ” emrinden bu yana...….………………..değişimdir aslolan.En son değişim ise kıyamettir,vesselam!……………..**………..Böyle dedi nebiler, peygamberler, arifler:“Dünyada sınav için yaratıldın ey insan! ”
Ve bir gün,………....rüya gibi sonlanınca şu zaman!“Hadi kalkın! ” denecek,....…………………...gördüğünüz rüyadan.
Bu yüzden “arın! ” diyor bize yüce YaradanSenin asıl varlığın ruhundur, hadi uyan!Beden toprak olacak, ruhunu arındır Can!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sefahata özenme, yararlı işlerle yan!Gönül yap, insanı sev........…….…………Yaradan’ı her an, an!Ve şükrün hikmetiyle sabah akşam,…........…………………………hep yıkan!Kir atma!Çelme takma!Kula kem gözle bakma!Şehvetin dizginini...…….......……..sakın serbest bırakma!
Unutma, ölümlüsün!Mal için, takla atma!
Yalan yokHaksızlık yokDoğru yoldan hiç sapma!
Şan, şöhret, para, mal, mülk..Bunlara asla tapma!
Sayısız insan vardırgerçi bunlara tapan
Elbisesi de şıktır,'içinde yoktur adam! '
Ruhu arındırmaktır....….……….bu yaşamda aranan
Arınmayanı bekler..………….cehennem adlı kazan!Orda yandıktan sonra...…………imbikten damlayacan!Ve “yepyeni bir surette…………….yeniden var olacan.”
Ölmenin doğmak denen anlamı………………………….gelir burdan.“Şeb-i arus” manası………………öldükten sonra doğman!Arın!Seni, dünyaya ak-pak koydu Yaradan.!Tertemiz çıkmalısın...……………….dünya adlı bu handan!Döndürülmek namümkün…....……………....0’na hiç arınmadan!………….….**………..Değiş ey insanoğlu,…….....………….…arındın mı iş biter!Kirliliğe tevbe et!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.………....………Tevbe et, ihlas yeter!Arın gel!Arın da gel!Vatanı savun da gel!
Bağırma! Çağır da gel!Küs durma, barış ta gel!
Gönül kırma, yap ta gel!Kin besleme, sil de gel!
Tıpkı bir ırmak gibi,………..…..…Yaradan’a ak ta gel!
Gönlünün aynasına……………..…ara sıra bak ta gel!
Gıybet etme ey insan,……………….....dilerini tut ta gel!
Kul hakkıyla gelme de………….....istersen hırkayla gel!
İyilik yap herkese,………....deme henüz çok erken.!
Kör olma, aç gözünü……....”tok yatma komşun açken”
Bil ki ölmek, ruh için………..…….kavuşmaktır Allah’a
“Ölüm, doğum günümüz olsun” diyor..………..…………….…….Mevlana.
Dönerken bir el yerde…...……..………bir eli de Mevla’da!
İşte bunları söyler..……… …..……sekiz asır Mevlana.
Arınmak olasıdır,………….. “yüz kez tevbeni bozsan“Çünkü çok affedici,.………… ………seni beni Yaradan……*.*……..….Diyor ki hep Kur’an’da,…………..Rahman ve Rahim Allah!Elbette bağışlarım,..……….…….olmazsa kalpte riya!...….*.*.......…“İster kafir,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
putperest ….mecusi olsan, hatta “
Tevbe et, ihlas yeter!“Gel! ...Gel! ” diyor, Mevlana.……*.*…
Sen de gel Can!Sen de gel!Yolu bulmuş Mevlana!……*****………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şeftali Bursa!
Şeftali ağaçları çok güzel çiçek açar.Çiçeklerin renginde gençliğin özlemi var!Pembe kağıt üstüne yazılmış mektup gibiŞeftali çiçekleri mutlu günler muştular.
Üç cemrenin ardından gelen yeşil baharıBursa'da,ağaçlardanşeftaliler karşılar!
Tıpkı tarihim gibi her yerdedir kökleriBu yüzden Bursa kokar,.......................................şeftali bahçeleri!
Şeftaliler açınca renkleri yola taşar!Bursa toz-pembe olurGönüller pembe bakar!Anlatmak ister gibi Bursa'nın kokusunuŞeftali çiçekleri caddelerde tur atar!
NeHacivat-KaragözNe UludağNe parklar
Bursa'da köşe-bucakYazın şeftali kokar!
Hava şeftali eser!Kızlar şeftali bakar!Bahçelerde şeftaliŞeftali, Bursa kokar!
Seyyar satıcılarınmeyve tezgahlarındanBursa sokaklarınaen çok şeftali bakar.
İşte bizim okuldaböyle bir bahçe vardı;
Şeftaliler,dallardanBursa Bursa sarkardı!
Şeftalinin kokusu bir türlü dalda durmazOkulun ta içine, sınıflara akardı.
İlk kez bu bahçelerde şeftaliyi sevmiştim.Temmuzda, ağustosta..................................ne şeftali yemiştim.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bu yüzden yazlarına;...............................'şeftali ' dedim,.................................................... Bursa!
Gönül dalımda açan,................................şeftali güzeli Bursa!
Şimdi nerede görsem;dallarında gül pembe.............................Bursa yüklü ağaçlar,
Salkım söğütler gibi...........................yere doğru sarkarlar
Bana şeftali satan..............O şeftali bakışlı..................Bursa kokan güzeli......................gözlerim hemen arar
Ona şeftali kokan...........................sevgiler sunuyorum.Anılar bahçesine..............................şeftali dikiyorum!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şehitler Körfezi! ..(Saroz Körfezi)
Ben Ege'nin en temiz, en yeşil körfeziyimDoğa'nın tarih ile kaynaştığı yerdeyim!İstiridye içinde mavi bir inci gibiTrakya'dan Ege'ye bakar mavi gözlerim!
Ben, Dünya'da suyunu temizleyen tek yerim!Bu yüzden okşar gibi eser benim meltemim.Soykırımcı güçlerin demir pençeleriniMehmet'in, sularıma döktüğü yerlerdeyim.
Ege'den Marmara'yı ayıran yarımadaKanla-canla yazılmış kutsal tarih defterimHer sayfası destandır, her sayfası Mehmet'im!Arıburnu..Conkbayır..Kanlısırt..Kemalyeri..Yüzbinlerce şehitle süslenmiş bahçelerim!
1915' te yoktu hiç ören yerimOysa şlmdi, Ege'de bir dünya cennetiyim!Güneyli'den Enez'e uzanan bir tak gibiBoynumu aydınlatır yeni tatil köylerim!
Erikli..Yayla...Enez..en büyük incilerim!Gelin telleri gibi ışıldar sahillerim!Mavi gül rengindedir ılık sularım benim.Beni görmediyseniz, mutlaka görün derim
İyot kokularıyla boy verir kekiklerim.Gün boyu beste yapar dallarda serçelerim!Renk cümbüşü içinde parlarken mavi sularGönül mekan şaşırır, der ki ben cennetteyim!
Her gün sahili okşar tertemiz mavi elim!Cennet gökleri gibi açık mavidir göğüm.Nuruyla can verirken tüm körfeze güneşimBinlerce güneş gibi açar ayçiçeklerim.
Yaşmağım meşe, çamdır, suyum da temiz benim.Kilimime-halıma motiftir çiçeklerim.Cennet bağına kokar koylarım, tepelerim.
1915'te değiştirdim adımıBen artık Saroz değil,Şehitler Körfezi'yim!.......<>........
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şehremini'de Sabah
Güneş, sıcak yüzünü gösterince surlaraÇöpçüler, Şehremini’de düşüverir yollaraBir paket sigarayı susuz tüketen RecepTüfek ateşler gibi öksürür kaldırıma...Bakkal Cihan görünür çok hızlı adımlarlaArdından dört nal gelir işkembeci SüreyyaSaçak altından giden bir karaltı gördük müAnlarız işe gider paçacı Rüstem Baba
0nların sesinden mi ürküyorlar bilememMartılar çığlık atar Şehremin’de her sabah...Çocuklar uykudadır, kalkmamışlardır dahaBu yüzden kuşlar konar parktaki kaydırağaKurnasız eski çeşme akmaz diye sanırımBir tek güvercin gelmez Küçük Saray Parkı’na..Martılar uçuşurken gökte çığlık çığlığaGüvercinler üşüşür Büyük Saray Parkı’naİşte bu güvercinler renk katmak için sankiHuma Kuşları gibi “günaydın! ” der sabaha..Yarının umutları çıkarlar artık yolaMarketler başlamıştır bakkallarla yarışaŞehremin Esnafı’na huzur dağıtmak içinHavuzun fıskıyesi başlar su fışkırtmaya....“Taze simiit! ” nidası duyulur dört bir yandanBazan Mevlana kapı, bazan Sivrikapı’danEğer mevsim kış ise, bu seslere karışır“Sıcak saaleep” sesleri Topkapı tarafından..Bu anda Tatar Bekir açar kahveyi sessizÇektiği “bismillah”tan yan komşusu habersizSiler silmez mutfağı “pastaneci “ Muhammet“Süt vardır! “ levhasını cama asar, çaresiz!....Sonra büfeler açar kapıyı kaldırımaTost, bilet, su ve duman satmak için al’anaBir mahşer telaşesi başlar yine erkendenHer sokaktan insanlar katılır İstanbul’a....Önce yaşı sekseni bulanlar düşer yolaŞükrederek elbette erdik diye sabahaBüyük Saray Parkı’nda oturarak banklaraBir ömrün hesabı verir gibi bakarlarHavuz fıskiyesinden fışkıran berrak suya..Elindeki yemleri kuşlara saçan dostumBir dokun, bir sor hele yandaki ihtiyaraBak nasıl sıçrayacak mazinin havuzundan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gönlünü ıslatacak binbir çeşit hatıra...*..İçime huzur verir onları görmek burda0nlarla gönül gönle başlamak hep sabahaMartısı, güvercini, çöpçüsü, esnafıylaŞehremini’de hayat böyle başlar her sabah.......Ve akar, akar zaman Şehremin’de her zamanSonra ezan sesleri duyulur dört bir yandan;Örümceksiz Cami’denFatih’ten...İskender’den
ve de Merkez Efendi..(Has Odabaşı) Behruz Ağa Camii’nden
ardından Melek Hatun...İbrahim Çavuş... derken
aynı davet duyulurCafer Ağa Cami’yleAhmet Paşa Camii’nden...*.......*İster Topkapı’dan girister Mevlana Kapıya da Sivri Kapı’dan girsen de olur........................................canan!
İstanbul’un kokusu siner her bir hücreneBöyle başlar ve akar Şehremini’de zaman!......*... 15.Şubat.2016..Şehremini
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şerif Çetiner Öğretmen...Keşan'dan İnsan manzaraları
03.Şubat.1932 yılındaKeşan-Mecidiye Köyü’ndeAhmet’ten olduSafiye’den doğdu..Ailesi93 Harbi’ndeBalkanlar'ı terk edipMecidiye Köyü’ne yerleşenmuhacirlerdendi….ÇocukluğundaKöy meralarında çook koyun otlattıdavar güttüharman sürdüdövene bindiderelerde yüzdüMecidiye Köyü İlkokulu’nda üç yıl“Küçük asker küçük askerNapıyorsun bize gösterPalaskamı takıyorumBen askere gidiyorum” türküsünüsöyleye söyleye okuma-yazmave dört işlemi öğrendi…1945 yılındaKepirtepe Köy Enstitüsü’ne girdi.. Akranları Ali Gülenve Salih Öztürk’le aynı sırada oturdusıranın sol tarafındaydıçünkü solaktı..
Bu okulda tam yedi yılüç katlı ranzalara seriliiçi ot dolu yatak ve yastıklardatek battaniye altında yattıTahta kurularının ısırıklarına katlandı….Eğitim Seferberliği vardıHasan Ali Yücel veİsmail hakkı Tonguç böyle planlamışlardı
Türkiye kalkınmalıköy çocukları okumalıydıelektriksiz-susuz-yolsuz köylerdeköylüyü cehalete mahkum edencehalet zinciri mutlaka kırılmalıydı
Bu yüzden bütün arkadaşları gibi 0 dabir hafta ziraat işibir hafta zanaat işi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bir hafta nöbetbir hafta ders yaptıÖrneğin;öğretmenlerinin gözetimindebüz kesti,kerpiç döktü, orakla ekin biçtiharman dövdü, arı kovanlarına baktıinek sağdı, inek güttüKısacaKepirtepe Köy Enstitüsü’nün temellerinealın terini kattıfutbol, basketbol, voleybol…her çeşit sporu yaptı
Tatillerde Keşan’a geldiğinde40 km uzaktaki köyüneyürüyerek giderdiçünkü araba yoktu..1945 yılındabir gün, sinemacı Rıza’nın taksisi ile………………….Uzunköprü’ye vardıYoksa okula geç kalacakbelki de okuldan atılacaktı.Bu taksi Keşan’ın ilk ve tek taksisi idi
Yaşadıklarını rüya sandı…..Eğitim Şefi Kemal Üstünve eşi Zehra Hanım’dan dersler aldı
Ama okul koridorlarıve her yer pırıl pırıl berraktıtemizdi…….paktı....…1952 yılında Yayla Köyü’neoradan Çamlıca’ya atandı....1960 tayedeksubay öğretmen olarakKütahya’da“Aliler Okulu”nda askerlik yaptı…Yeniden Çamlıca’ya atandı5 yıl sonraKeşan Cumhuriyet İlkokulu’na geldiTÖS Boykotu’na katıldıSıkıntı çekti…Ceza aldı..Oradan çocukların eğitimi içinEdirne Acıumur Köyü’ne verildi4 yıl çalıştıEdirne-Yıldırım Semti’ndekiHacıilbey İlkokulu’na geldi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
….
12 eylül 1980 Askeri Darbesi'ndenbir yıl önce emekli olduKeşan Emekli Öğretmenler Lokali’nekaydolduGeleceğe kucak dolusu selam bıraktı………08.aralık.Salı.2015….Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şiir Bahçesindeki Sarmaşık!
Beş aydır aranızdayımşair değilim.şiire aşığım.Şiir bahçesinde bir sarmaşığım!
Bir eleştirmenin dediği gibi“Yumurta yapmasını bilmem amayumurta taze mi bayat mı..”.……………………biraz anlarım..
“Bu dünyadan gider oldukkalanlara selam olsun “ demek,.
“35 yıllık bir fenci bileşiir yazdığına görebiz haydi haydi yazarız “diyecek,bazı edebiyatçılarımızı kızıştırmak, istedim..
Bu şekilde kızdırmakhuyumdur benim!
Bu yüzdençok öğretmençok mühendisçok doktor yetiştirdim..!Şair öğrencilerim bile var benim..
Sizin gibi insanım!
Şiir gibi bir şeyler yazmak
Becerebilirsem,bu şiir bahçesindebir küçük çiçek olup açmakPapatya...gül..sümbül..çiğdem..deve dikeni...ya da üç yapraklı yoncaların yanındabelki dördüncü bir yaprak olmak.................................................istedimPeteklerinde;sevgiumutgüzellik üreten.
Barış ve sevgi dolugönüllerinizden öperim............*..........07.10.2006
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şiir Nasıl Olmalı?
Şiir:bele uzananbelik belik saç gibi
Kara gözler üstündehilal olmuş kaş gibi
Gözlerin bebeğindebillurlaşmış aşk gibi
Ana gibi, yar gibipetekteki bal gibi
Baharda çiçek açanbinbir renkli dal gibi
Kabukları çatlamışçıtırı çıtır nar gibi
Ağustos sıcağındayağan, lapa kar gibi
Doğaya hayat verenyemyeşil bahar gibi
Vişne- kirazda değilyanaktaki al gibi
Gönülleri titretensıcacık bir 'kal! ' gibi
Rakkasenin boynundauçuşan bir şal gibi
Güzel günler vaadedenışıklı şafak gibi
Rüzgarda dalgalanangönderde bayrak gibi
Ruha dinginlik verenumut gibi olmalı
........II......Şiir:Okuyan gönlemutlaka bir yol bulmalı
Sararan gönüllereşebnem şebnem dolmalı
Çocuk bakışı gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
riyasız haykırmalı
Kuşla, rüzgarla değilzamanla yarışmalı
Kanadına alarakülkeler aşırtmalı
Bir yel estirmeli kiokuyanın gönlünde
Temmuzun sıcağındayorgana sarılmalı
Ya da güneş doğmalıgönül kutuplarında
Titreyen tüm gönüllergöyneğini atmalı
Çırılçıplak olmalıtıpkı bir deniz gibi
Şaşırtmalı insanıgökteki yıldız gibi
Dikensiz dal olmalıbir bindallı üstünde
Gönüle “gir “ demeli“Gel! ” diye haykırmalı
Girdiği her gönülenektarlar damlatmalı
Aşk mihrabı olmalıaşk için yanan gönle
0nu okuyan insansevda ile yanmalı
Şiirin manasınıokuyan anlamalı
Önünde bağdaş kurupel falı bakmamalı
Gölgesinde diz çöküppeşkirini açmalı
Şiirin şairineşair havlu atmalı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Öyle tat vermeli kibal olmalı, acısı
Ömür boyu sürmeliyürekteki sancısı
Yani, şiir dediğinhayat gibi kokmalı
Gönül barajlarınıyıkıp, sözden taşmalı
İnsanı bir kez değildört mevsim ağlatmalı!
Şiir, insana özgüduyguyu anlatmalı.
Şiirin şairineinsan aşkla bakmalı
Öyle bir esmeli kiokuyanın gönlünde
Şiirin şairineinsan aşık olmalı.............***...........20.09.2008.cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şiiri Bozmak! ..(Fıkra sever misiniz?)
Öğretmen sormuş-Babanın işi?-direktör-senin ki:-fabrikatör-senin ki:-armatör-senin ki-prodüktör-senin ki:-rejisörsenin ki:-operatör-senin ki:-profesörsenin ki:-işçi-otur yerine çocukbozdun şiiri!
…***………10.05.2008.cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şiiri Cımbız Yaptım!
Dikenli bahçelerde geçirdim gençliğimiİsteyerek gitmedim, hayat götürdü beniRuhumu acıtan şey,o güllerin dikeni!Şiiri cımbız yaptım topluyorum hepsini!
Dedim ki kaderimdir çekeceğim, hep sabret!Beni asıl inciten; çıkar..iftira..gıybet!İsterse delip geçsin, 'kader' derim nihayet!Acı veren her şeyi atıyorum gönlümdenŞiiri cımbız yaptım çekiyorum kökünden!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şükran Uğur....Keşan'dan İnsan Manzaraları
Mübadele GöçmeniEmin Aksu ile Emine Soysal’ın kızıTürkan Karagöz’ün,kendisinden dört yaş küçük kardeşiEmine teyzemin altı evladından biri*İkinci Dünya Savaşı’ndaAlmanların Yunanistan’ı işgal ettiğiKimi ailelerin önlem olarakİstanbul, Bursa, Balıkesir, Eskişehir gibikentlere göç ettiğiYaşı tutan babalarınihtiyat askerliğine alındığı zamandaAlmanya,,Romanay, UkraynaPolonya, Fransa ve İtalya’daYahudilerin zulüm gördüğü yılların1941’inde, Keşan’daGarip Baba Sokak’taÇeşmenin karşısındaki evde doğdu..*1948 yılında Zafer İlkokulu’nun120 numaralı öğrencisi oldu..Başöğretmen Sabri Bey’di..”Halil Hoca” ve Mukadder Hanım’da okudu..Bahriye Arıtaşı, Çetin Çırpan, Neriman,Şişman Cemal, Paşo’nun oğluSınıf arkadaşlarıydı..*1953 yılında mezun oldu.1956 yılında,şimdikiÖğretmen Evi Binası’nda açılanDİKİŞ-NAKIŞ okulu’ndaAyşe ve Fatma öğretmenlerden dersiki yıl sonunda da diploma aldıSaçlarını ondele yapmayı severdi*Ablası Türkan’la birlikteözellikle panayırcı kızlara diktiklerikısa boylu, askılı, dekolte kıyafetlerdenoldukça iyi para kazanırlardıAmasinemaya ve parka gitmelerinebabası ile ağabeyi Adnanizin vermezdi.Evleneceği zaman bileaskerdeki ağabeyinden izin alındı*1958 yılındaÜzerinde CHF -1929 yazanTatlı Çeşme karşısındakibahçeli evde nişanlandı
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*Fabrika Sokak’taHasan Yıldrım’ın Evi’nin karşısındakirada oturdukları evden gelin çıktıTerzi Arif uğur’la evlendi*Sarmaşık Çeşme karşısındaAnafartalar İlkokulu Sokak’tave Terziler Sitesi’nde oturdu*Üçü erkek, dört evlat sahibidir.Bülent, Selçuk, Hakan ve Belgin’in...............anneleridirDört torunundan biri doktordurCumhuriyeti kuranlara...............şükredenlerdendir...*20.mayıs.2016-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şükreden Guguk Kuşu!
Üç aylar'ın ikinci günüTarih / 25 haziran
Birdenbire dökülüverdi yağmurbunaltıcı sıcağın ardından
İnsana huzur verensu sesi yayılıyor çevreye ….…ağaç yapraklarından
Kalın elektrik telindebir gugukçuğun nefesi
Canlı değil,sanki granitten yapılmış gövdesi
Tüyleri yapışmış bedenineYağmur çiseliyor üzerine
Gagasını dikmiş yukarıyakurşuni bir heykel gibisabit bakışlarla bakıyor semayaşükreder gibi Allah'a
Seslendim:-Hey gugukçuk, ne var orada?
Öylece durdudurdu..durdu..
Yanınasaçları sırılsıklam olmuşbir garga kondusüslendi dakikalarca
Başını salladı sağa solatüylerinden sular saçıldı havaya
Umurunda değil gibisıcak havayağan yağmurbu dünya
Dedi ki eşim:-Demek ki kuşların durumu da..................................bizim gibiİçlerinde hem dinlisi varhem dinsizi!……..*……….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tabiat Bize Küser! ......
Ormanı korumazsakKoruyup kollamazsak.Yeşili çoğaltmazsakTabiat bize küser.
Çocuğu anlar gibitoprağı anlamazsak.Tahliller yaptırmadanyapay gübre atarsak.
Çok küçük canlılarıanızlarla yakarsakÜlkemiz çoraklaşırTabiat bize küser.
Hayvanları katlederYeşili çoğaltmazsak.Erozyon olayınıpek ciddiye almazsak.
Beslenme zincirininhalkasını kırarsakDoğal Denge bozulur.Tabiat bize küser!
Doğayı kirletmeyenenerji üretmezsek.Doğal zenginlikleritutumlu tüketmezsek
Masmavi denizlerinkıymetini bilmezsekPişmanlık fayda vermezTabiat bize küser!
Evde, işte..her yerdeekonomik olmazsakÜretmeyi unuturtutumlu yaşamazsak
Tekerrür etsin diyetarihi anlamazsak!Tarihi eserlerikoruyup kollamazsak
'Hazıra dağ dayanmaz! 'Tabiat bize küser!
Nüfus planlamasınaeğer dikkat etmezsekDoğan her çocuk içinbirkaç ağaç dikmezsek
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Sıvı-gaz...atıklarıfiltlelerle süzmezsekHava..su..dağ kirlenirTabiat bize küser!
Dünya Çevre Günü'nünruhunu anlamazsakHer günü bu gün gibiyürekten yaşamazsak
Buz erir...Ozon delinirToprak kirlenir.Tabiat bize küser! ...
İnsanları yürüyen,tüten baca yaparsak!Aşırı tüketimidurmadan pompalarsak
Yunus gibi gönüldenseverek yaşamazsakMavi siyaha dönerTabiat bize küser.
Bu yüzden dediklerimkulağa küpe olsun..Ailede..okulda...konuşulan ilk konu
'Türkiye'ni temiz tut Yeşili koru! '.. olsun!....*......05/06/ 1995...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tabldot mu Alakart mı? ...Sabri Ayçiçek
...Yazımın başlığı sayın Sabri Ayçiçek’in ikinci kitabının adı..Son kitabı demiyorumçünkü,sayın Sabri Ayçiçek, kitabının sonuna eklediği “sözün sonu”nda, bunun sonkitabı olmadığını ima ediyor.....Ve diyor ki; “Son söz dersek, kendimizi bitirmiş oluruz...Ama sözün sonu, başka sözlerin de başlangıcıdır..Bundan sonra da diyecekleriniz olmalı diye bu nitelemeyiyaptım..”...Sayın Ayçiçek, kitap yazmasının gerekçesini de, sırasıyla Karacaoğlan,Sokrat veTevfik Fikret’in şu dizeleriyle açıklıyor...örneğin;“Ehlidir, hüsnünü muhalif etmeMekteb-i irfandan bir kadem gitmeSana dört sözüm var sakın unutmaBir öğren, bir öğret, bir okut, bir yaz”...Karacaoğlan..“Başkalarına verilecek en güzel hediye, yaşamdan elde ettiğimiz birikimlerionlar aktarmaktır”..Sokrates“İnsanlığı ihya için gönüllü vereceksinHak bildiğin yola yalnız gideceksin”..Tevfik Fikret......Sonra ekliyor sayın Ayçiçek: Bu kitap hayatımın hikayesidir.Ama salt anı değil,anıların içine yorum da katılmasıdır..ve biraz da rüyalarımdır........Kendi yaşamımda bolca yediğim tabldot yemeklerinden sonra, gerçeğin alakart-larda saklı olduğunu öğrenme sürecinin adıdır...Elli yaşlarının ortasında olan ben,dokuz yıl yatılı okumuş, onüç yıl ranzada yatmış bir kişi olarak kendi içsel yolculuğu-mu anlatmaya çalıştım bu kitapta........Doğru yaşlarda yanlış yerlerde durduk; doğruyu bulduk ama yaş yanlışladı..” nite-lemesinin paylaşımıdır belki de.....Daha önce “doğarken ağladık bari yaşarken gülelim” adlı bir derleme kitabı yazansayın Ayçiçek, emekli bir ilköğretim müfettişi...Kırlareli-İnece doğumlu........Edirne Erkek Öğretmen Okulu 1967-1968 dönemi mezunlarından..Devre arkada-şımız yani.....Yazdığı bu kitap için.”0torirer toplumlar tabldottan,açık toplumlar alakarttan yana-dırlar.......Ama açık toplumda tabldot yemek isteyenlere de yer vardır......Ben de açık toplumdan yana olduğum için alakart yemek istiyorum..Hem “mut-fağı” zenginleştirecek,bir düşünce yaratalım,hem de yemekleri kendimiz seçelim..”diyor....ve soruyor Ayçiçek:”Siz hangisine karar verdiniz? ”..Fazla söze gerek yok sanıyorum..Sayın Ayçiçek, alakartındaki yemeklerin “geneladını” bizlere zaten sunuyor..bana da tadından söz etmek kalıyor....0kurken büyük zevk aldığımı söyleyebilirim..”Su gibi” okunuyor..Nuh Tufanı’n-dan önce(!) ve sonra; yurdumuzun dört bir yanından toplanarak, uygun ateşte pi-şirilmiş ve insana huzur veren anılardan oluşmuş bir alakarta benziyor..Ama birbi-rinin içinde yok olmamış pişirdiği yiyecekler! ..Her birinde ayrı bir tad, ayrı bir gü-zellik var....Istranca Etekleri’nden, Meriç Kıyıları’ndan,Boğaziçi Yamaçları’ndan, kalpaklılar’ınbağımsızlık ateşini yaktığı Kütahya dolaylarından, İzmir’in Dağları’ndan, Zonguldak’-ın kara toprağından,Bozok Yaylası’nın Çamları’ndan, Fırat ve Dicle’nin suladığı diya-rlardan ruhunda iz bırakan ve yorumuyla daha da renklenen anı çiçeklerinin miskokuları okşuyor ruhumuzu..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
...
...Ayçiçek’in Anıları, yurdumun dört bir yanından toplanıp derlenmiş bir demetçiçek kokusu gibi...Yalnız çiçek değil memleketim kokuyorlar.....”Alın sizlere yaşadıklarımızın kokusu” der gibi sayın Ayçiçek bu kitabında.....Bu beğenimde, bu diyarlarda bir süre bulunmuş olmamın, aynı çiçekleri koklayıpaynı havayı solumamın, çiğ köfteleri, sapsarı kayısıları kaynağında yememin, BozokYaylası’nın tertemiz havasını teneffüs etmemin, Bahadın’da oluşturulan küçük çam ormanına birkaç tane çam fidanı dikmemin, Diyarbakır Surları’nı okşamamın, Mardin’i Unesko’dan çok çok önceleri “Açık Müze Kent” ilan edişimin(!) , Nusaybin SokaklarI’n-da gezmemin,Savur Kasabasının gür kavakları altında oturmamın ve Midyat’ın gümüş işlemelerine hayran olmamın etkisi olmuş mudur? Bilemiyorum..Ama ben büyüktad aldım bu alakarttan.....Okuduğu kitapları kapatıp raflara doldurmayan, içindeki yararlı bilgileri derleyip-toplayıp, anılarıyla zenginleştiren Yıldız Dağları’nın bu atak çocuğu, değerli ilköğretimmüfettişi sayın Ayçiçek’i kutluyorum.....Yeni sözlerini de merakla bekliyorum........*.........13.Şubat.2016..Cumartesi...Edinme Adresi:Ege kent2.Yıldız blok.No:7, Daire:15 Ulukent-İzmir
08.Şubat.2006/Medya-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tamam mı Arkadaşlar? -İlköğretim Şiiri-
Arkadaşlar merhaba!Yine geldik yuvayaAtatürk'ün yolundaBirlikte yol almaya..Bu yolda koşmak içinKuralları bilmeliÖğretmen ne diyorsaSessizce dinlemeli..Öğretmen söz vermedenSöze başlamamalıDersleri gürültüsüzYapmalı arkadaşlar...Sınıfta koşmamalıÇok fazla coşmamalıDüzeni bozmamalıTamam mı arkadaşlar?..Sırayı çizmemeliDuvarda gezmemeli!Kimseyi üzmemeliOldu mu arkadaşlar?..Ödevleri yapmayıOkuyup çalışmayıPlanlı yaşamayıSevmeli arkadaşlar!..Böyle olursak eğerBüyükler mutlu olurBiz de mutlu oluruzBilelim arkadaşlar!..Hepimiz hepimiziSevelim arkadaşlar!..29.O1.2015
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tarihin Izgarası'nda Keşan
Yerel ve ulusal Basın’dan öğrendiğimize görebu günlerdeTürkiye’dehava kirliliğinin en fazla olduğu yerleşim yeriEdirne’nin Keşan İlçesi imiş…Soba ve kalorifer kazanlarınısabah saat altıdan sonragündüz 19.00 a kadar ateşlemek yasakmış
Yani gündüz ısınmak suç!"Bayran gelmiş neyimeAnam anam garibem" türküsünüsöylemek serbest
Sınırlanan saatler içindesoba ve kazan ateşlemenin cezasıhane başına 500 Türk lirası
Tamam emirlere saygılıyız daEvler buz gibi olmaya başladı, buzzzz!Hastalarçoluk-çocukbebeler üşüyor be ya!…Tarihin ocağı sıcakTarihin ızgarasına bir dokunalım dedikN’olacak?Cızzzz!Hanım, şapkayı geçirip kafayapaltoyu atmış sırtınamutfakta dolaşıp durmakta
Derya içinde olupderyadan habersiz yaşamak var ya,işte bu!Para varkömür varsoba varpeçka varkazan varama ateşlemek yasakdonuyoruız be kızanımçoluk-çocuk ne zaman ısınacak?
…….*……29.Aralık..2015..Keşan/saat 10.30..yorgan altı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tatar Mehmet...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Keşan'daki Tat-Bak PastanesiTatar Şerif'in torunuNazif Özcan'a aittir.*Nazif ÖzcanTatar Mehmet'in oğludur.*Tatar Mehmet;“93 Harbi “olarak bilinenOsmanlı-Rus Harbi’nin bitimindenyaklaşık on yedi yıl sonraMustafa Kemal Atatürk’ünSelanik Askeri Rüştiyesi’ni bitiripManastır Askeri İdadisi’ne girdiği1311 (1895) yılındaBulgaristan'da doğarBabasının adı Şerif'tir*Doğup büyüdükleri yerleri terkedenkonu-komşuve hısım-akrabalarının ardındanatalarının refakatindeyola çıktıkları öküz arabalarıyla birliktebir yaşında ikenönce Uzunköprü'nün KaraağaçDaha sonraBALABAN KÖYÜ’ne yerleşirler*Tatar Mehmet1934 yılına kadar“Tatar Şerif'in oğlu Tatar Mehmet”lakabıyla anılır1934 yılında ÖZCAN soyadını alır*Bu yıllarda geçim zordur..Kıtlık ve yokluk vardırEkmek, öküzlerin gücünekarasabanların keskinliğinetarlada çalışan insanların sayısına bağlıdırKILIÇ KÖY'e sığırtmaç olur..Burada evlenir*Yaradan onaİki erkek bir kız evlat hediye ederBüyük oğlu NAZİF ÖZCANoğlu FAHRETTİN ‘le birlikte1973 yılındaYEAL BÜSKÜVİ FABRİKASI sırasındaşimdiki Deniz Pastanesi’nin yerindeTAT-BAK Pastanesi’ni açar*1988 yılına kadar burada kalır
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
*1980 li yıllara kadar,yaz aylarındaŞehitlik Parkı yerinde kurulanAbidin Köşeli ’ye aitYAZLIK FİTAŞ SİNEMASI’naHancı Market’in yerindekiYAZLIK YENİ SİNEMASI’nave Terziler Sitesine inen sokaktakiNurhan Çuhacı’nınYAZLIK EMEK SİNEMASI’na gidenKeşanlılarapeynir helvası, dondurmakavrulmuş kabakve gündöndü çekirdeği satar.*Ancak onlar için.............şanssız bir dönemdirÇünkü,Apollo 11’in Ay’a ayak bastığı1969 yılından itibarenönce siyah-beyazsonra renkli televizyonlarinsanları evlerine bağlamayaYaz aylarında bileyollarda gezinen insan sayısıazalmaya başlamıştır
Buna bağlı olarak alışverişlerbeklenildiği gibi olmazHer sokakta,çatılardan “Biraz sağaa...şimdi sola! ...olduuu, tamam! ””...sesleri duyulur.*Sinemalar kapılarınıkapamaya hazırlanırlarSayın Nazif Özcan veoğlu Fahrettin Özcan1988 yılından sonra,İşyerlerini Aşağı Zaferiye Mahallesi’ndekiCunhuriyet Ortaokulu’nun................karşısına taşırlarFAHRETTİN ÖZCAN aynı zamandamahallenin muhtarı olur..*Halen hem pastacılık hem demuhtarlık görevine devam edenFahrettin ÖzcanCıumhuriyeti kuranlara...........................şükreder durur............*......
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tek Başına Gezinme!
'Kartallar yalnız uçarkargalarsa sürüyle'..
Üzülme!
'İki elden ses çıkar 'Bir elden;Sukut...Keder..
Düşünme!
Karakartallar gibiyetiyorsan kendine;
Uç bulutlar üstünde
Üşüme!
O olmasakim söylerdikardelenin gözlerini ezbere
Kim söylerdiufukların ötesini bizlere
'Kartallar yalnız uçarkargalarsa sürüyle'
Üzülme!
Yine de sen sen olTek başına gezinme!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ'a Aşığım
kıyı boyu uzanmışo asil duruşunauzun ağaçlarınamasmavi bakışına
insanının huyunaüzümünün suyunaNapolyon Kirazı’naaşığım ben Tekirdağ……denizine bakaraksahilinde gezmeyemartı çığlıklarındabalık-ekmek yemeye
kıpraşan kayıklarlagüzel düşler görmeyeBalıkçı Ömer gibiaşığım ben Tekirdağ
masalarda oturupsıcak bir çay içmeyeçayımı yudumlarkendenizi seyretmeye …Kumbağ’da gezinmeyekumunda serilmeyemavi suda yüzmeyeaşığım ben Tekirdağ
martıların sesinedenizin mavisinekayıkları sallayandalgaların sesine
geminin geçişinevapurun ötüşüneŞarköy’ün üzümüneaşığım benTekirdağ……..tarih kokan tenineiyotlu parfümüneNamık Kemal Evi’neMustafa Kemal’ine
evlerine, camineaşığım ben Tekirdağ...........***......24. kasım.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ'a Mecburum
Marmara kıyısındasereserpe uzanmışbir deniz kızı gibidururken öyle emin
bulutları okşayanince minareleriniyot kokan teninlegönlümü çaldı mavi’n
mavi içinde mavinmest etti beni halin0 vakur duruşunlaTekirdağ, ne güzeldin
sahildeki yeşililnsüzülen gemilerintarihi eserlerinNamık Kemall Heykeli'n
ağaçların içindenduyulan kuş seslerintazecik sebzelerinVe kiraz festivailn...
Bütün bunlarla inanTekirdağ, şahaneydin
Kumbağ’daki denizinsıcak kumlu sahilinhele o meltemlerinanlatılmaz sevdiğim
seni gördüm görelisana kaydı şu gönlümartık sana gelmeyemecburum ben Tekirdağ…….*…21.kasım.2015..cumartesi/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ'da Kısa Bir Gezi
13 kasım. 2015Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtuluşu’nun93. yıldönümüAma ben bir gün önceden gördüm Tekirdağ'da,....................................Tekirdağ'ın güzellikleriniSahil boyundamartı çığlıkları arasındaseyrettim denizin gözlerini
Baktımher tarafta ay yıldızlı Türk Bayraklarıve Atatürk posterleri
Demekki Tekirdağ;Atatürk’üyleNamık Kemal’iyleSüleyman Paşası’ylaKırkpınar başpehlivanlığınıen uzun süre elinde bulundurmuş olanHüseyin Alkaya isimli BaşpehlivanıylaBedesten önündekibronzdan yapılmışkeman çalan adam heykeliyleTürk Kadınlar BirliğiZübeyde Hanım Aile Çay Bahçesi ile
Kısaca,geçmişi ve geleceğiyleBüyük Şehir Belediyesi’ne bağlıSüleyman Paşa Belediyesi’nce yönetilenmodern bir sahil kenti olma yolundaönemli adımlar atmış...*Gezi planıma, ilk önce aldım camileriVe sahildeki balıkçı kayıklarınavapurlaraçay bahçelerinin çekiciliğinekızaran balık kokularınamartı çığlıklarınadenizin mavisinevapurların gövdesineağaçların yeşilineTekirdağ Köftesi’ne aldırmadanzaman makinesiyle gezinenbir seyyah gibidaldım camilerin içine
ve geçmişe her dalışımdacamilerde emeği geçenlere birkaç dua bıraktım..*İlkönceRüstem Paşa Cami ile tanıştım! '
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Rüstem Paşa, büyük sadrazamÇok han-hamam ve kervansaray sahibi olmuş............................................................bir adamRivayet edilir kidevlete bile borç vermiş bir zaman*Çıktım merdivenlerden ağır adımlarlaZaten yaşım ilerlemişistesem de koşamam ya
Sağ yanımda 16 yüzyıldan kalma bir külliyeAma camisinden başkadoğru-dürüst kalmamış sağlam bir şey geriye*Örneğinkülliyenin kocaman hamamı artık manavÇünkü Tekirdağlıların kocaman denizi var!*Ayrıca, külliyenin içindenostaljik kafeler, küçük küçük çayhanelerloş ışıklı barlarve yüksek yüksek ağaçlarla süslüo güzel çay bahçesi bana bakar
Rüstem Paşa Camii'ne yapışık bu bahçeninasırlık ağaçları altında çay içmekinanın ömrünüze ömür katar*Ben de gereğini yaptımBuralarda taze demlenen çayların tadına baktım*Sonra Rüstem Paşa Camii’nin bahçesine girdim……………….…….…albenisi gönül yakar0rtasında bol çeşmeli bir de şadırvanı varçeşmelerde abdest alanlar..Kapısı, Mimar Sinan Caddesi’ne bakarEdirne Eski Cami’de olduğu gibidış duvarlar üzerinden Osmanlıca yazılar.................................................. sarkar
Ağaçların altındaki kanepelerde......................................insanlar oturmaktave musalla taşında bir tabut buluınmaktaTabutun başında da bir gençSınırda nöbet tutan asker gibi durmakta*Adını sordum maktülün;“Nail İlhan… Ömrü bu kadarmış! “dedilerEmekli bir işçiymiş meğer …Dua etmeye değer..Yürüdüm…*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Orta Cami’ye geldimkapası kapalıydı0narımdaydı..mükemmel bir makyajı vardıOysaÖğretmen Evi’nde asılı olan1940 tarihli o eski fotoğraftadenizde ayaklarını yıkayan 0rta Camii………………………. ne kadar doğaldı*Bu yüzden Eski Cami’ye gittim; yakındıZahire Nazırı Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştarihin göstergesinde 1830 yazmaktaydı*Bir an duraksadımÇünkü karşımdaRüstem Paşa Bedesteni vardı
Bir soru takıldı aklıma;Edirne Eski Cami karşısındakibedesten ileRüstem Paşa Kervansarayı'nınacaba bunlarla akrabalığı var mıydı?….*..Bedesten’indar koridorlarına vardımSaat tamircisi, ayakkabı tamircisiçorbacılar....balıkçı tezgahıdaha başka küçük küçük dükkanlar..bal satanlar…sarraflar.…..sırlanmışlardıBen kuru fasulyeli pirinç plavıve kabak tatlısına daldım
Boşlukta kayan bir zaman makinesi gibibirkaç yüzyıl geriye yuvarlandım
Onlardan Osmanlı Kokusu aldım!
Dedim ki;Bu gün iyi ki Tekirdağ’ı dolaştım!…….***………. 12.kasım.2015..Tekirdağ
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ'ın Yakın Tarihi...Akrostiş Şiir
Türk'e ait tarihi Orhan Bey'e dayanırEski Cami; Rus,Bulgar, Yunan’dan yaralıdırK urtuluş’la birlikte yeniden kanatlanırİnan ki arkadaşım; tarih böyle anlatır*Rüstem Paşa burada camisiyle anılırDerdi derya olsa da Tekirdağ hep canlıdırAtatürk, Namık Kemal, Yahya Kemal’i tanırGönlünde hep Conkbayır, Bigalı Köyü vardır…..20.kasım.2015..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ Limanı Ve Gülcemal
Tekirdağ Limanı'ndaNe zaman bir gemi görsemAklıma Gülcemal Gemisi gelir*Ve gözlerimin önünde1923 -1924 yıllarındaGüvertesinde ve ambarlarında;acılı-buruk yürekleraç midelerbuğulu gözlersoru dolu bakışlarumut dolu gönüllerle yüklükırık kanatlı mübadele kuşlarını taşıyanVeEge'nin mavi sularındainleye inleye yol alanMübadele Gemisi GÜLCEMAL belirir.*GeliboluBandırma ve Mudanya Limanları'ndayükünün bir kısmını boşalttıktan sonrageride kalan mübadilleriTekirdağ Limanı'na bırakandeniz kuşu Gülcemal*Bu yüzden banaRüstem Paşa CamiiEski Camii..Orta Camiive tahta pancurlu evlerGülcemal! diye seslenir gibi gelir*Gülcemal'i bağrına basarMustafa Kemal'in kurduğu57 Alay karargahıve Namık Kemal*Gülcemal diye köpürür mavi sularGülcemal diye eser rüzgarVemartıların çığlığında hala Gülcemal!Gül..ce...mal!Gül...ce..mal!*Bir başka sefergönlümdebir başka limana kanat açar Gülcemal
Bir bakarım Sirkeci Limanı'ndadırBir bakarım İzmir Limanı'ndaÇeşme'deYa da Samsun Limanındadır Gülcemal!*
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Çanakkale cephesindedüşman kurşunuyla vurulan arkadaşınısırtında taşıyan Mehmetçik gibiDalgalarla boğuşa boğuşaMartılarla söyleşe söyleşeGönülleri yaralıkanatları kırık mübadele kuşlarını.............taşır-durur Gülcemal
Tetyis...Sakarya....Sulh..Ümit.....Bahr-ı Ceditya da Arslan Vapuru'yla beraber
***08.Ekim.2016Ant.kayıt tarihi:08.Kasım.2016*Bedensel ölümünün 78.yılındaMustafa Kemal Atatürk'ü en derin saygı ile anıyorum
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ Martıları
Tekirdağ'da martılar çığlık atarlarçığlık atmak için kanat açarlargörmesinler bir balık akını sudamartılar o anda kanatlanırlartıpkı bir mermi gibi dalarlar suya
maaar…tıı..laaaarmaaar..tıı…laaaarbeyaaz maaar...tılaar
balıkçılar kızartırken balıklarınıpişmiş balık yerlermiş gibi kanatlanırlarkanat açar, çığlık atar, havalanırlar..ciyaaaakciyaaak….caaak…
maaar..tıııı...laaar!
Tekirdağ’da martılarçığlık atarlar........*.......17.kasım.salı/ Çekenler Diyarı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ ve 19.Fırka
Ne zaman seni görsemne zaman adın geçse Tekirdağ
"Vatanın bağrına düşmandayamış hançeriniYok mudur kurtaracakbahtı kara maderini"" diye haykıranNamık Kemal gelir aklımave"Vatanın bağrına düşmandayasın hançeriniBulunur kurtaracakbahtı kara maderini" diye cevap verenMustafa Kemalve1915 yılında...senin bağrında....Yarbay Mustafa Kemal'in kurduğuve yüreklerinde"Ey vatan gözyaşların dinsinyetiştik çünkü biz" inancını taşıyan19. fırka'nın kahraman Mehmetçikleri
ve Conkbayırı'nda destanlar yazan19. fırkaya bağlısancağı elinden düşürmeyen 57 alay........Namık KemalYarbay Mustafa Kemal19.Fırka57 alayBigalı KöyüConkbayırı57 Alay'ın komutanıBinbaşı Hüseyin Avni Bey ve sen Tekirdağ
Ne kadar çok yakışıyorsunuz birbirinizeGurur duyuyorum sizinle..Onur duyuyorum Tekirdağ……*……13.kasım.Tekirdağ'ın Düşman İşgali'nden Kurtuluşunun 93. yıl dönümüKutlu Olsun13.kasım..2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağ.......akrostiş şiir
Tekir Dağ’dan aldığın güzel adınıElma, armut, üzüm, kiraz, sızma yağınıKaradeniz, Marmara Kıyıları’nıİlmek ilmek işlemişsin yeşil Tekirdağ…..Ruhlara ilham veren yapıtlarınıDenizdeki martıların çığlıklarınıAtatürk’le, Namık Kemal anılarınıGönlünde yaşatırsın mavi Tekirdağ…………*………16.kasım.2015-keşanAkrostiş Şiir Denemesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tekirdağlıyım Ben de..!
Yarım günlük gezidenbende kalan hatıraAşağıda yazdığımsatırlardır Tekirdağ…….Bedesten önündekikeman çalan heykeliKırkpınar pehilivanıKırcalı Hüseyin’i
Mimar Sinan eseri0 “Eski Cami”iniYanında Rüstem Paşave Orta Camii’ni
Uzun ağaçlarınımasmavi gözleriniBabamın ocağınabenzeyen evlerini
İnanır mısın bilmemçok beğendim Tekirdağ …..*….Baktım datarih kokançok şey varmış sinendeEvliya Çelebi degezermiş sahilinde
0 dar sokaklarınıgörünce anladım kiGezilip-görülecekçok yer var daha sende
Yusuf Ağa CamiiHasan Efendi sendeSohteoğlu Cami’yleBirlikteler sinende …….Ben isterim desem deinan istemesem deYeni, hep eski ilekaynaşmışlar sinende………Namık Kemal sendeymişZübeyde Hanım sende19.Fırka ileMustafa Kemal sende….Yahya Kemal; ….. unutmamSen, ” unuttun” desen de
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şişedeki şarabınSimsiyah üzümünleKara gözlü Ayşem'ebenziyorsun sen bende…..0 mavi bakışlarınyemyeşil çayırlarınÇiğdem-papatya kokançiçekli bayırların
Sahili mis kokutantaptaze balıklarınMaviler arasındahaykıran martıların
Güzel olan ne varsatoplanmışlar hep sendeKirazın kulağımaküpe olur sayende
Hani olmaz denen şeygerçekleşmiş sinende0nlara baka bakageçmişe gittim ben de
Zaman tüneli gibibir kentsin artık bende
Endamın karşısındaefsunlandım inan kiBundan sonra vallahiTekirdağ’lıyım ben de
……….*****………19.kasım.2015-KeşanKeşan’ın Kurtuluşu’nun 93.yıldönümü
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Terminaller!
Ey bizi bir kuş gibi uçuran viraneler!Seyyah olma hazzını gönle tattıran yerlerHicranın, gözyaşının, vuslatın harmanındaGönül kervanlarına “gel! ”diyen terminaller..*.Gönül kanatsız uçar senin bahçelerindeDuygu yüklü rüzgarlar senin sinende eserEl öpen, yüzü gülen, kucaklaşan insanınDuygu rüzgarlarıyla titrer sende gönüller*Uzun yolculukların rampasının sen bizimSenden uzaklaşırken bir başka olur içimHele sana gelirken o kavuşma sevincimİlk seninle azalır ey güzel terminalim*0tobüs kanadına sende biner-inerizSende bekler otolar, uçmamışlarsa henüz0turup ta onların sıcak koltuklarınaKaf Dağı’nın ardına hep onlarla gideriz.*0tobüsler kalkmazsa eğer tam saatindeErimiş kurşun gibi his çöker içimizeDeriz ki: "Hadi kaptan! Geç artık mahalline!Yolcu yolunda gerek, veda et terminale! "*Hoş duygular çiseler sende insan gönlüneKimine vuslat yağar, kimine ayrılıklarEl sallayan, ağlayan, tokalaşan insanınGönül yağmurlarıyla ıslanır sende gözler*0tobüs kervanları beklerken peronlardaGönüller bulut bulut gezinirler bağrındaKimi yaş olup akar, kimi de el kol sallarEvrensel bir dil ile konuşur gönül burda.*.Bu fani dünya gibi terminal de bir handırHatta handan da öte, onlar kervansaraydırGönül kervanlarının uğradığı bu handaBu duyguyu tatmadım diyen varsa yalandır..*Her insan belleğinde ordan bir anı vardırBirkaç damla gözyaşı ya da gülen göz vardırSallanılan ellerden dökülen duygulardaYa kavuşma özlemi ya da bir hicran vardır*Her ana evladına sarılmıştır bir kereBabalar Mehmet’ini göndermiştir askereUmut yüklü gönüller çıkarken gurbet eleGurbetin yakan koru düşmüştür gönüllere.*Yavrumuzu beklerken coşmuştur yüreğimizGönle ateş düşmüştür gelmezse sevdiğimiz
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Hele görmüşsek 0’nu otobüsün camındanCamlara yapışmıştır buğulu gözlerimiz.*.Bu dünya hayatında herkes yaşar bu anıBir okula...askere..yollarken evladınıSonra gurbet ellerde yanan hicranlı gönleTerminaller han gibi açarlar kollarını.*..Ey gönlümü özlemle dolduran terminaller!Ceylan gözlü yavrumu elimden alan yerlerSeyahatin hazzını...ayrılığı...vuslatıSevdiğimle birlikte bana yaşatan yerler.*.Yol aldıkça uzayan gurbetin yollarınıZümrüd-ü Anka gibi kısaltırken otolarGittiğimiz yerlerde mevsimler yakalarızDağlarla, denizlerle, tarih ile beraber*Ve uzaktan görünce onun duvarlarınıBir anda erir gider hicranın acılarıBiliriz ki az sonra orda savrulacaktırSılaya kavuşmanın mutluluk rüzgarları.*Şimdi nerede görsem bir terminal binasıBilirim ki içinde gezer gönül kervanıSevinci ve hasreti taşıyan gönüllerleYine ıslanmaktadır terminal duvarları.*...Ne zaman uğurlasam sevdiğimi buradanGönlüm de yola çıkar bu kervansarayındanGiden yalnız o olmaz gidilecek diyaraBenim gönlüm de gider otobüsün ardından.*.Su dökerim onlara bazan gönül kovamdanEl sallarken gidene bulunduğum perondan
Derim ki haykırarakterminal (otogar) kapısından;Yine gelin ey kaptan!Bize selam getirin gittiğiniz diyardan.......................***......Fi tarihinde yazıldı*02.aralık.2016.cuma günüKeşan-Medya Gazetesi'nde yayımlandı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Terör Eylemlerinin Arkası
Türk Ulusu,adları ister İŞİD, ister ÇİŞİD olsunHer ne olursa olsunterör eylemlerini yapanların arkasındaHz Muhammet’i peygambermüslümanlığı ilahi dinTürkleri insan olarakkabul etmek istemeyenTürkiye Cumhuriyeti Devleti'ninbaşarılı yükselişini hazmedemeyenyani,kardeşin kardeşi,babanın oğlunuoğul’un babayı katlettiğikrallık-çarlık -padişahlıkve imparatorluk dönemlerindeyaşananların etkisiyleTürkleri ve müslümanlarıaffedilmez düşman olarakkabul etmiş olanTürk ve Müslüman düşmanlarınınolduğunu düşünüyoruz..*Bu eylemlermüslüman eylemleri değildir..olamaz….*Çünkü Müslümanlıktafırkalara-gruplara ayrılmakfarklı inanç ve görüşleridüşman kabul etmek……..…….yasaklanmıştır..*Bizim için “turnusol kağıdı” budur*Bu nedenlebu eylemlerin arkasında,bizleri yok etmek isteyenemperyal düşünceliacımasız insanların oluşturduğubir ittifak vardır, diyoruzve bu ittifakın kimlerden oluştuğunu biliyoruz*Anneler GünüBabalar Günüİnsan Hakları GünüBarış GünüÖğretmenler GünüSevgililer GünüÇocuklar Günü ……gibi
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dünyanın paylaştığıBütün güzel günler adınaBütün ortak değerler adına*Emperyalist güçlerin,bu tür adi eylemleridesteklemelerine son vermeleriniivedi olarak bekliyoruz….*….02.0cak.2017
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Teröre Lanet Olsun!
Terörü, atalarımın bir kaç sözüyleve bütün kalbimle lanetliyorum:"Besle kargayı oysun gözünü"“Gülme komşuna gelir başına”Beslediğin akrepbir gün sokar sana da.....*.....22.mart.2016.:keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Terzi Sunay Demirci...Keşan'dan İnsan Manzaraları
Sunay Demirci,Çocuk Oyuncakları Müzesi de kuranŞair Sunay Akın’laisim benzerliğinden başkabir ilişkisi olmayanKeşan’ın Çobançeşme Köyü’ne komşuMalkara Yılanlı Köyü doğumluHakkı ile Cemile’den olmagenç bir adam....1924 mübadelesi ileSelanik’ten gelen karabacaklardan..Malatya, Sivas ve Yozgat’taKarabacak adlı köylerinve bu adı taşıyan çok sayıdaki kişininvarlığından habersiz yaşayıpAtalarının ifadesiyleCumhuriyetin ilk yıllarındakara koyunların yününden yaptıklarıaba pantolonlarıve kara yün çoraplarıağustos sıcağında bile giydiklerindenuzaktan görünen kara paçalarıya da kara abaları nedeniylekarabacak diye adlandırılan insanlardan....Rasim Ergene Caddesi üzerindeYörüker Camii karşısındaAltay Ekmek Fırını’nın yanındaki dükkandaSUNAY TERZİLİK adıylaotuz yıldır terzilik yapıpsökük-yırtıkpantolon-ceket dikerekekmeğini çıkaranve Demirci soyadını taşımasına rağmendemircilikle ilişkileri olmadığını söyleyen.....................dürüst çalışkan bir insan"İğne ile kazdık kuyuBir yıl değil ömür boyuAhilerden parolayıSabır denen o meyveyiAlıp koyduk gönlümüze..İğne-makas elimizeEdep-ahlak işimizeHoş muhabbet dilimizeBöyle kurduk biz yuvayı..Sen çalışma uyu uyuSonra n'olur işin sonuBiz biliriz doğru yolu
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Şükrederiz halimize"şiirini destur edinerek çalışan Sunay DemirciYılanlı Köyü eşrafından..0na hayırlı işleruzun ve sağlıklı bir ömür diliyoruz vesselam....04.mart.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tesadüfen!
Doğmam tesadüfmüşBüyümem de...Bu günlere gelmem deöyle!
Öyle söylediler geçende
Erkek-dişi dengesi biletesadüfen kurulurmuş evrende!
Çözemedim,doğru mu ne! ?
Gerçi,tesadüfen iş buldum
Tesadüfen çalıştımbir ömür boyu, karın tokluğunaVeçalışırken,tesadüfen iftiraya uğradım
ve tesadüfensabun koydularayaklarımın altına!
Çalışmak;babadan kalanen kutsal mirasımdı,tesadüfen!
Tesadüfen evlendimTesadüfen çocuklarım olduTesadüfen üzüldüm..güldüm!
Yani bentesadüflerin ürünüyüm!
Bir gün de...tesadüfen öleceğim galiba!**28.05.2015-ant.kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Test Çocukları
Öğretmen, yılların öğretmeniDeyim yerinde ise;mesleğinin duayeni
ve hala heyecanlıdırgenç bir öğretmen gibi
İlk işi;öğrencileri derse motive etmeksevgiye- saygıya dayalıbir gönül köprüsü oluşturmaktır...………………………öncelikle,
Bir sabahsevgi dolu gözlerlebakarak öğrencilerine
Seslenirverir,gönülden gelen bir sesle
-Günaydın çocuklar!Bugün nasılsınız?-! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Merakla beklerkengelmesi olası cevabı
Haykırır bir öğrenci acı acı:
-Öğretmenim “vakit nakit” değil mi?
Zaman kaybetmeyelim,bize yeni test getirdin mi?…………..***……..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tevekkül!
......Aptalın biri,
......hayvanat bahçesinde
......aslanların önüne
......atıvermiş kendini..
.......Tanrıya olan inancını sınamak istemiş, adamım
.......Çünkü Tanrı inancı o denli çokmuş ki
........Tanrının 0'nu koruyacağına inanırmış zavallım!
.......Ama bir türlü farkedememiş
.......yanlış inanca saplandığını,
...... Tanrı'yı doğru anlayamadığını.
.......Bu yüzden unutmuş,
.......Allah'ın,
.......aslanı;
......'önüne insan bile çıksa, ye! diye yarattığını.
......"eşeği sağlam kazığa bağlamadan
...........................bana emanet etmeyin '"
.......diye haykırdığını
.......sonra ne mi olmuş?
..................... adamı morga kaldırmışlar. tabii
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tıptıp ile Zıpzıp......(Manzum Masal)
Tıptıp'la Zıpzıp adlıİki küçük kuş varmışBu küçük yaramazlarBirlikte oynarlarmış.………*……..Zıpzıp sürekli gülerKahkahalar atarmışHer gördüğü varlıktaBir güzellik ararmış………..*Bulduğu güzelliklerGözlerinde ışıldarYalnız gözleri değilYüzü de parıldarmış……….*Bir karga ötüverse“Ne güzel öttü! ” dermşSolmuş bir çiçek görseBakmaya doyamazmış!………..*Her şeye iyi bakarSuratını asmazmışIvır zıvır şeylereKafasını takmazmış………..*Gelelim biz Tıptıp’aZıpzıp gibi değilmişHer şeye kötü bakarİçini karartırmış……..….*Pişmiş aşa su katarGüleni ağlatırmışAsık, somurtuk yüzüHergün sirke satarmış!……….*En güzel çiçeklere“Ne çirkin şeyler! ” dermişGülen birini görseKıskançlıktan ağlarmış………..*Her şeyde kusur bulurKimseyi beğenmezmişBu asık yüzlü kuşlaYalnız Zıpzıp oynarmış……….*Sıcak güzel bir gündeZıpzıp’la gezerlerken“Artık dönelim! ” demiş“Gezmek için pek erken………..*Zaten gördüklerimizBakmaya bile değmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaşam hep böylr iseYaşamaya hiç gelmez! “…………*Daha sözü bitmedenYamulmuş kanatlarıSomurtkan küçük kuşanBükülmüş dudakları…………*Patlamış balon gibiPörsüyen kanatlarıMinicik gövdesindeTersine dönüvermiş…………*Tıptıp şaşkın gözlerleZıpzıp’a bakakalmışIslanan gözleriyleYalvarmaya başlamış…………*“Aman Zıpzıp yardım et!Bir çözüm düşünelimBaşıma gelen derdeBir umar üretelim”…………*Demişler ki; “SevenlerDağları bile delerSevgide birleşenlerDüşküne yardım eder”…….*Zıpzıp ta 0’nu alıpBir hekime götürmüşKapıya “tık tık “ vurupİçeri girivermiş!………*Tıptıp, iri gagalıŞişman kuşu görünceYamulmuş gagasıyla“Cıık! ” diye ötüvermiş
Anlaşılan odur kiHekimi beğenmemiş.……….*Hekim bunu anlamışFakat bir şey dememiş0nlara soru sorupDikkatlice dinlemiş………..*Kafasını kaldırıpTıptıp’a bakıvermiş“Çaresini bilirimYeter ki dinle! ” demiş………….*Tıptıp bu, dinler mi hiç!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dudak bükük somurtmuşKüçük kuru bir dalınKıyısına oturmuş………..*Hekim demiş:-Çaresi,Ne Hint’tedir ne Çin’deBunun çaresi sensinİlaç senin içinde!……….*-Baktığın varlıklardaGüzellik görmelisinDünyaya gelmek bileMutluluk; bilmelisin!…………*Mızmız kuş yine kızmışBu güzel nasihateYumulmuş gagasıylaFısıldamış hekime……….*-Hadi ordan doktor beyBu nasıl ilaç böyle!Koca hekim olmuşsunMerhemi bunun nerde?………….*Sözleri biter bitmezDaha da çok yamulmuşKorkulu bakışlarlaÖylece kalakalmış!………..*Zıpzıp’la kuş doktoruKahkahayı basmışlarTıptıp’ın bu huyunaİkisi de şaşmışlar………….*Tıptıp o an utanmışHatasını anlamışBuğulu gözleriyleDoktoruna yalvarmış……….*“Tamam doktor bey! ” demiş“Dediğini yapacam.Bundan sonra her şeyeGüzel gözle bakacam.………….*Sanırım ki anladımHer yerde güzellik varİyi gözle bakmazsakYaşam bize gelir dar!…………..*Ne başkası çok kötüNe de ben çok iyiyim
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yeter ki güzel gözleBakmasını bilelim………….*Bundan sonra bakışımDaha başka olacakGördüğüm her varlıktaBir güzellik bulacak.”…………*Hekim kuş gülümsemiş“Tamam, anlaştık! ” demiş“Merhemi şimdi buldunDerdine çare oldun.
Aynaya bak istersenYine güzel kuş oldun.”…………*Tıptıp büyük sevinçleKoltuğundan fırlamışKüçük kanatlarıyla0ynamaya başlamış………..*Zıpzıp’la kuş doktoruElele tutuşmuşlarMızmız’ın sevinciniBirlikte paylaşmışlar…………*İşte o gün bu gündürKuşlar surat asmazlarOlayları büyütüpKötü gözle bakmazlar
Güzellik arar dururMutluluktan kaçmazlar.……..*****…………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tilya!
Sesin bahar yeliydi bakışların'sa hülyaBülbüller susuyordu sanki sen konuşuncaHele o bakışların, baygın bakışın var yaAklımı başımdan alıyordun sen Tilya………..*………En güzel besteleri yapsam sana boşunaSen artık bana değil, ele aitsin TilyaÇevremde yedi renkten binbir çiçek var ammaHiç biri senin gibi bakmıyorlar be Tilya................*..........Ne zaman şebnem gibi konsan gönül dalımaEllerin ellerime değmiyor inan Tilyaİyi misin hasta mı bir haber gönder banaDüşlerimde gözlerin neden gülmüyor Tilya?....………*Ferhat Şirin Aşkı'ndan geçen bunca yıl sonraHicran ateşi hala gönlü yakıyor TilyaSırattan ince midir sevda denen bu köprüSevenler çoğu zaman geçemiyorlar Tilya...………..*"Her gönlün beğendiği bir göz rengi var" derdinBenim rengim, ıhlamur çiçeği rengi Tilya"Her gönül kilidinin şifresi de var" derdinBenimkinin şifresi senin gözlerin Tilya………….***……….12.07.2008.cumartesi-Tlf:05367144273Not:25.Nisan.2016 günü yeniden düzenlenmiştir
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Titan’da Hayat ve İnsanlık!
Belinde,sürekli olaraktoz ve buz parçalarından oluşmuşhulahop çevirenve Güneş Sistemi’nin en yakışıklıaltıncı gezegeni olan Satürn Gezegeni’ninen büyük uydusu olan Titan’ın………………………...atmosferi varmış
Metan gazından oluşan bu atmosferdenTitan’ın bedeni üzerinemetan yağmurları yağarmış*Metan yağmurlarının oluşturduğukocaman göllermetan sıvısının aktığı nehirlerTitan’a,Dünya’ya benzeyen bir güzellik katarmış*Bu gölün sularındaNe eski ayakkabılaraNe araba lastiklerineNe naylon poşetlere…..rastlanırmış*Söz gelişi, Titan’a yerleşsek,ve Titan’ın göllerindesamanyolu şarkısını söyleyerekmehtaplı turlar düzenlesekve her gün insan hakları nutukları çekerekTitan’ın doğal kaynaklarını sömürsek*Dünyadaki açlığı yok etmeden
Herkese yetecek olan nimetleriinsanca paylaşmadan
“Büyük balıkların küçük balıkları yediği”orman kanunlarını uygulamaktan vazgeçmeden
Yenilenebilir enerji kaynaklarını çoğaltmayaçalışmadan
insani ve vicdanı yollarlanüfus planlamasını gerçekleştirmeden
“Hep bana, Rab bana” demekten……………………………….vazgeçmeden
Silah üretimine son vermeden,İnsanlar arasında var olan çelişkileri körükleyerekYa da yeni çelişkiler oluşturarakOnarı birbirlerine kırdırmaktan -kırmaktan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
vazgeçmeden
Yanikafalarımızın içindekileri değiştirmeden
Gittiğimiz gezegenlere huzur değilolsa olsahastalıklı düşünceler taşırız biz..*Çünkü yaptığımız bütün filmlerde,uzaylıların vahşi yaratıklar olduğunu düşünüponlara soykırım uygulayan senaryoları yazanyaratıklarız bizleriz..
Öyleyse hadi bakalım,takının yüzünüzesahte ”insanlık” gülücüklerinizitıpkı vahşi birer maymun gibi sırıtarakve bütün insanlığı uyuttuğunuzu sanaraktertemiz yeni dünyalara doğru.……………………bay bay…! ! !...........................................Vay vay! ! ....* 01.mart.2017-çarşamba
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tomurcuk Derdinde Olmak!
Diyor ki zat:-Kazık mı çakacağız dünyayaNasılsa öleceğiz bir günEvlenmesem de olur!
Bir bakıma doğrudur!
Nasip etmemişse Yaradanelbette akan sular durur!
Amakeyfi olarak evlenmemeninyaradılış yasalarıyla açıklanacakmantıkla bir yanı yoktur
Bakın çevrenize;bitkilerden böceklereböceklerden bir hücrelilere kadartüm canlılar çoğalmak için kudurur..Bu yüzden diyoruz ki üstadın gözüyle,gençlere:
“Tomurcuk derdinde olmayan ağaçodundur.”**..........................10.kasım.2008.pzt.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Tunca Nehri!
Olur ya, insanız;içiniz kavrulur,........yüreğiniz kanar!
Ruhunuz, huzura ersin diyeve sadabat kokularını..........içine çeksin diyeHer köşesinden tarih fışkıranhanları, hamamlarıve kervansaraylarıylasizi geçmişe uçuran
Mavinin yeşille güreş yaptığıMartıların çığlık çığlığa kanatlandığıMasal gibi bir diyar özlemiyle..............................yanar!Gönlünüz eski bir lale bahçesindeninatçı dört beyaz lale gibi....göğe doğru uzanan....................dört ince minare, birbiriyle fısıldaşan söğüt yapraklarırenkli güvercin kanatlarışarkı besteleyen martılarve setlere yaslanarakve söğütleri okşayarakvakur vakur akan sulardagölgeleri titreşen………..sevdalı gönüller arar!Derim ki;gelin Edirne’ye bu bahar!
Yürüyün, toprak setlerin üzerindeFatih'in oğlu II.Bayezıt'ın yaptırdığıiçinde darüşşifave tıp medresesinin bulunduğu…....II.Bayezıt külliyesine kadar.Görün bakın; tek katlı evlerinkırmızı kiremitli damlarıKülliyenin kesme taş duvarlarıve binbir anıyla yüklü kubbelerinkurşun kaplamalarıve padişahların kayıklacuma namazına geldiğisetler üzerindekiçift minareli II.Bayezit Camisize nasıl…..…..mavi gözlerle bakar!İşteBulgaristan’dan doğan Tunca Nehri,Beyazıt Köprüsü’nün dibindeak saçlı söğütleri ayağından öpmek içinve insanlara huzur vermek için,
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
..……..tam burada şaha kalkar!………*****……01.02.2008..Edirne12.aralık.2016 tarihinde bir kaç dize ilave edilmiştir
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Turna Sesleri
Yine erken kalktım bu sabahGüneş, dünyayıgönlünce aydınlatmamıştı daha
Gördüm kisonbahar düşmüş yaprağaAdımımı attım sokağaYürüdüm ağır adımlarla
0 an anladım, insanbu yaştaneden daha çok şükrediyor Allah'a..Çevremde yoğun bir sis perdesiYüzümde yarimin nefesiBaşımın üstünde turna sesi
Dilimde bir kaç turna türküsü
"Havada turna sesi var canımYarimin finor fesi var...Salınıp gezmeye çok hevesi var canım..".."Turna, başın göğe diker uçarkenTurnam yare selam söyle geçerken..".."Allı turnam bizim ile varırsan..."
Allah Allah!
Dedimki kendi kendimeinsan bu turna seslerini duymalı mutlakaHiç olmazsa ömründe bir defa..........*..05.kasım.2015-Hastane Caddesi/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Türk Yıldızları
Türk Yıldızları geliyorsaatte 900km hızla
Gönülleri fetheden şanımızDillere destan olan imanımızla
Güneşli semalar kadar ışıklıAnamızın sütü kadar ak alnımızla
Türk Yıldızları geliyorAtatürk diye atan nabzımızla..Türk Yıldızları geliyorşehitlerimizlekanlarımızlaay yıldızlı bayrağımızla
Üç kıtada destanlaşmışhatıralarımız
Sevgi ve barış yüklü........................duygularımızla
YükseliyorlarYükseliyoruz..Yükseleceğiz!
Kenetlenmiş ellerimizkorkusuz yüreklerimizaydınlık beyinlerimizerkeklerimiz, kadınlarımızla,……………………son hızla!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Türkülerle Keşan
Ne zaman düşünsem seni, Keşan'ımGönlümde uçuşur eski günlerinAlır çocukluğuma götürür beniDilimden düşmeyen o türkülerin.
Bakarım, her yanın anıyla yüklüEn küçük rüzgarda açılır üstüBazan yeldeğirmeni,.............................bazan bir türküBir anda geçmişime uçurur beni
İlk arkadaşlarım gelir aklıma;Nurettin, Tahsin, Kadir... MustafaArdından, sevecen-can komşularımlaKaradutun tadı vurur damaklarıma
Kanatlarıma takılır tatlı anılarBen kaçarım Yörük Ömer kovalarAttığım taş kafasını yaralarYarasından pekmez akar........................................yaş akarEski Mektep Sokağında...................kaçar kaçar ağlarım
Oynarım bol çocuklu sokaklarındaÇamur harçlı taş duvarlı avlularındaGüler yüzlü teyzeler okşar başımıMasallar dinlerim akşamlarında
Bazan tırmanırım Sivri Tepe'ye''Yüksek yüksek tepelerde''...............................çiçek toplarım.Gökyüzünde dizi dizi turnalarTurnalarla, dört bir yana selam yollarım
Ne zaman düşünsem seni Keşan'ımBaşımda gezinir bir eski rüzgarDutluğundan renk renk dutlar toplarım''Dut fidanı boyunca..vay,vay! .''
Çıkarım bir kızılcık dalı üstüneKızılcıklar çarpıverir ela gözüme"Yare selam söyleyin turnalar " derimKızılcıklar dökülürken dere dibine
Gezinirim çok tozlu dar yollarındaAnnem düşer ardıma; hep peşim sıra''Drama Köprüsü dardır geçilmez ''Türküsü gelir kulaklarıma
Ellerimi yıkarım Çukur Çeşme'denİçme suyu alırım Tatlı Çeşme'den
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kahveler Önü'nden, Pazar Yeri'ndenAvuç avuç gülücükler toplarım!
Uzanırım Şadırvan'a eski susadanKoklarım, tarih kokar hep buram buramİçimi doldururum senin kokundanKalburcu Bayırı'ndan..Korudağı'ndan.
Cevizlik Deresi'nde kulaç atarımErikli'nin kumlarında hep yan yatarımAğaçsız, gölgesiz, sıcak kumlardaBir mevsimlik güneşi.................bir tek günde toplarım!
Düğünlere giderim hemen her pazarDavullarla zurnalar bizi karşılarPeşrev çeker zurnasıyla müzisyen Yaşar"A be ana niye verdin kalaycıya...vay? "Çoluk çocuk, genç-yaşlı oyuna kalkar*Ya kına geceleri, bir başka baharKarşılama oynarlar kadınlar kızlar"Bahçelerde Börülce " türküsü'nde, yarYerinde duramaz genç kaynanalar..
Gün olur, babamı izlerim canlaYürek katar, samanlı çamur harcına''Alişimin kaşları..'' türküsü vururUmutla ördüğü taş duvarına
Yanında,............komşusu ''Katıksız ''amcaİhtiyat askerliğinden arkadaşlar yaTaşları kaldırıp, usulca verirYüreğini verir gibi arkadaşına.
Ve sonraMahmut Köylü Kasım Bey AmcaÇektikleri çileler az değil, çokçaBakarım birlikte koyun güderler35'li yıllarda, mor bayırlarda
Kimbilir, bilemem, belli mi olurHangisinin yüreği daha çok vururEvde bekleyenleri vardır mutlakaBelki biri Şirin'dir, diğeri Leyla
Koyunlar beslenirken geniş meradaİki akran otururlar ağaç altındaSırtlarında kebeler ellerde sopaİşt! işt! kuşları ince dallarda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Emek kokan bir peşkir açılır ordaBir ekmek, üç soğan, biraz da sevdaÇocukluk anıları lokmalarındaBir Balkan Türküsü var dudaklarındaİnsanı mest eden böyle bir anda
Kimbilir ne candan söylemişlerdirMübadele kokulu bu iki çoban"KAZİBEM " türküsünü o an yürektenİnce erik dalından yaptıkları kavalla!*Derim ki, kuşkusuz bitmedi türkü'mSöylenmeyi beklerler ey gonca gülüm!Gönül höyüğümden uzaklaş ölümGüneşe hasret, var daha türkü'm! ***22/0cak.2003-Önderdeğişiklik yapıldı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Uç Pisi Pisi!
Canım kediŞirin kediŞakacı kedi!Kanat çıkarmanın..…………..sırası mıydı şimdi?
Canı kuş eti isteyen her kedi……………… kanat çıkarırsaNe olur bu dünyanın hali!..Zaten başımızda bir sürü dert var;Küresel ısınmaBuz dağlarının erimesi.AİDSKuş gribiOzon delinmesiFırtınaKasırgaTsunamiişsizlikpahalılıkkuraklıkdeprem...
Bir de sen!İş açma başımızadurup dururken
Daha dün, Burma’ da kırkbin kayıp,yirmibinden fazla ölü vermedik mikasırgadan
Nüfus planlamasına katkıda bulunankenelerin kökünü kazıyabildik mi!
Aç mıydın çıplak mıydın, a canım!
Düşünsene bir:Afrika’daki yerliler0rtadoğudaki göçmenlerÇöp bidonlarından ayrılmayan kediler
Her birikanat takıp uçmaya başlarsa…………….Amerika Kıtası’na doğrune olur Amerika'nın hali!
Senin şarkının sözlerini de değiştirmekzorunda kalacağız sonra,................................öyle değil mi!Uç pisi pisi uçKendimize getir bizi!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…………***…….06.05.2008..salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Uçan Balık
Kanatlı kedi'den sonraşimdi deuçan balık!
“Uç pisi pisi” şarkısınabirkaç dize daha ekleyeceğiz…………………….demektir.
Yandık! .
“Uç kanatlı balıkUç kanatlı balık! ..”
Biz çok balık kaçırdık!
…….*…………21.05.2008.çrş.günü fox Tv kanalının özel haberine göre kanatlı bir balığın denizüstünde uçan 45 sanıyelik görüntüsünün yayınlanması üzerine..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Uludağ'a Selam!
Üç yıl az zaman mıdır, gece gündüz bakıştık!Üç yıl, üç ömür gibi karşıdan cilve yaptık!Sen buluttan şapkanı sürekli taktın durdun!Ben senin bu haline, endamına vuruldum!
Yapayalnız yaşayan bir dervişe benzerdin.Bulutların üstünden sanki bizi gözlerdin!'Ben Atatürk, İnönü, Mudanya'yı bilirim.'Ben milli mücadele.. yeşil Bursa'yım 'derdin!
Bazan gri şapkanı çıkarırdın aniden.Saçların görünürdü granit madeninden!Perçemin bir başka renk, volfram madeniydi!Karların azalınca makyajın da giderdi!
Sanki yaşın fırlardı kar duvaklı tülünden!Bana nutuk atardın bulutların üstünden!Ömrümün üç yılında karşımda hep dikildinMagmaların içinden bana bakan tek sendin.
Seni bırakmam artık saçından yakaladım!Senden ayrıyım ama, içimdedir rüzgarın!Sınıfımdan tam üç yıl baktım sana UludağSana şiirler yazdım okudun mu acaba!
93 Harbi'nden mi böyle bulutlu başınBalkan Savaşları mı aklandırdı saçlarınKurtuluş günleri mi üzdü seni UludağAtatürk'ler var iken boştu senin telaşın!
Osman Bey, Orhan Gazi bak nasıl rahat uyur.Muradiye..Yıldırım..nasıl gururla durur.Yeşil Cami rengini sanki teninden almışHer yanı mavi-yeşil çinilerle donanmış.
Kükürtlü kaplıcalar.. Ulucami..BedestenKültür Park...Emirsultan..daha daha ne desemHer yanı tarih kokan evlerin mi var desem.İpekliler..havlular..Merinos kumaşların..
Ne söylesem boş sanki, görmeyen masal sanır!Oysa bunlar ayakta, sende yaşamaktadır.Başındaki dumanı kaldır artık Uludağ!Eteklerine bir bak, böylemiydi bu Bursa!
Şimdi sende her çeşit teknoloji, bilim varTrik-trak çalışır sinende makinalar.Sen herkese gösterdin sanayi nasıl olurSanayileşme olurken yeşil nasıl korunur.
Biz senle bakışırken bir tek fakülten yoktu..Fakülte sayısını Bursalılar unuttu!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Aldırma sen, arada esen çamurlu yele!Sen sadece kent değil, üretimin adısın!
Kültür..yeşil..sanayi..Sen dünya markasısın.
Bütün bunlar; Atatürk.. Cumhuriyet eseriÇağdaşlaşma azminin, birliğin şahaseri.........Ey kaşları granit, kar bakışlı Uludağ!Üç yeşil yıl adına benden selam var sana!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Umuda sarılı sarmaşık
Sanmayın ben avare bir kaçık
mavi denizleribol yıldızlı semayıve doğayıyorgan niyetine gönlüne saran bir âşık
yıldızdan yıldıza atlayanve kainat ötesine uzananumuda sarılı ela gözlü bir sarmaşık
çalışmakta buldum huzuruiçinde biraz tuz, biraz ekmek karışık
çiğ köfte gibi yoğurup,şiirlerime sarmaladım yaşamı
lahmacun niyetinesundum ortaya birazını
ben, çalışmaya alışıksevmeyi seven bir âşık
düşünen adamRodin’in heykeliyle barışıkumuda sarılı ela gözlü bir sarmaşık...………….*……..24.02.2009.salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Umudun Sesi..!
Hayat;kimine kereste zımparasıkimine aşk salatasıkimine torna-tesfiyekimine tost makinesi
kimine kuş tüyü yatakkimine yat kalk..!
güp.. pa.. dagüp..pa..dagüp..pa..dapat..pat..!
Kalbim,hayatın içindedört nala koşan bir at..!
güp..pa..dagüp..pa..dagüp..pa..dapat..pat
pat..pat.;ne tekleyen kalbimin ssine gazoz şişesine de...........su motorunun sesi
dizginleri elimde....................güzelliğe doğru koşan........................çelikleşmiş umutlarımın.......................................................nal sesi..!güp..pa..dagüp..pa..dagüp..pa..dapat..pat..!
pat...pat;hayatın nefesi..!aşkın sesi..!başarma müjdesi..!
Bu ses yoksaneye yararsevdiğinin busesi..!
güp..pa..da..güp..pa..da..güp.............
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Umut Güzel şey!
Derler ya:“Umut fakirin ekmeği,ye Memet ye! ”
Gerçekten de öyle
Yolda üç genç gördüm dün gece,üçü birlikte yürüyor
Üçü birden,hem anlatıyor hem gülüyor
İçlerinden biriaraba markalarını bile biliyorPark etmiş arabaları göstererek,……………...….düşlerini söylüyor-Ahh, ah! diyorBöyle bir arabam olsun istemem!Bedava verseler binmem!
Şunun, zaten modası geçtiŞu ise artık kötürüm!
Bunun masrafı çokBu ise su gibi benzin yakıyor
Bu yok mu bu, cancağzımı yakıyor!Aldım mı bundan alacağımYaslandım mı koltuğamahallenin tam orta yerinde……………….volta atacağım!..Diğeri daha mantıklı biri-Ben, hayal bile etmem,bilirim nasılsa olmayacak!
Üçüncüsü patlıyor!-Be Şaban! “İşçisin sen işçi kal” cinsinden adamsınne sayıklayıp durarsın!
Anladım ki,kaderleri şimdiden belli!
Ekonomik düzenhiçbirininaraba sahibi olmasına elverişli değil ki!
Yine de:umut ne güzel şey, dedimhem konuşturuyor,hem de güldürüyor garibi..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
………..*****………..30.11.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Umutlar Tükenince..
Veren yok isteyen çok neredeyse tükendim“Hep bana ver” diyorlar en çok buna gücendim.
Gönül kasnaklarıma sardım umutlarımıÇekip çekip dikerim sağlam kalan yanımı
Artık geride kalan kül renginde bir adamSönmüş ocak gibiyim; bittim bittim vesselam
Ver en son umudunu, onu da ver ey gönlümAhirette nasılsa cascavlak tartılacan!……………***………….13.04.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Umuttaki Sevda
Niyetim açmak yine perdesini umudunBakarsın yitirilmiş yıllara kavuşurumEğer kısmette varsa, ben perdenin ardındaBelki de aradığım mutluluğu bulurum…………….*…….Niyetim açmak artık perdesini umudunHiç olmazsa gönlümde öten kuşlar bulurum.Hele sevda bağında Leyla’ma kavuşursamBaşka bir şey istemem, en mutlu ben olurum..……………*……….Yeşertince sevgiyi gönül budaklarındaSevgiler şebnem olur budak yapraklarındaAşkın gülü açarken pembe yanaklarındaYarimin dudağında bir kelebek olurum.……………***…………22.05.2008.perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Unutmadım Bir Tanem!
Ummadığım bir anda çıkıverdin karşıma“Beklediğin gül benim! dedin bakışlarınlaKalbime işlediğin sevgi nakışlarınlaSeni hiç unutmadım, unutmadım nar tanem!…Artık beni düşünme, benden sana fayda yokİnan ki çok pişmanım, çok pişmanın hem de çokSakın deme bir tanem: ” Bu sözlere karnım tok! ”Benim ki, göç yolunda bir itiraf, sadece.................*26.04.2015..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Uzun Uzun Kavaklar ve Şairin Adı
Altı yüz yıllık 0smanlı Devleti'nin de katıldığı1914 yılında başlayan I.Dünya Savaşı’nın ertesinde0smanlı Devleti Toprakları işgal edliir..Bu işgale karşı Mustafa Kemal tarafındanbaşlatılan “milli mücadele” sonundaTürkiye Cumhuriyeti Devleti kurulur..…*…Türkiye Cumhuriyeti Devletii’ninkuruluşunun 15.yılındaevet yanlış okumadınız, 15. yılındayani şimdiki AKP Hükümeti’ninyaklaşık iktidarda kaldığıbir zaman dilimi kadar süre sonundaMustafa Kemal ölür..Mustafa Kemal kurduğu devletineonbeş yıl cumhurbaşkanlığı yapmıştır
Türkiye Cumhuriyet Devletidaha yeni kurulmuş sayılır..Çünkü 15 yıl bir devlet hayatı için çok kısa bir süredir..Yapılacak çok iş vardır....Bu duygularlaşair ruhlu biri çıkarbir şiir yazar“Saat dokuzu beş geçeAtam Dolma Bahçe’deGözlerini kapadıBütün dünya ağladı..Müze müzeye bakarAtam için de yatarAtamın çocuklarıAtama çelenk takar...…Doktor doktor kalksanaLambaları yaksanaAtam elden gidiyorÇaresine baksana..”…….Uzun uzun kavaklarDökülüyor yapraklarBen Atama doymadımDoysun kara topraklar….”der..…….*…… Bilenler bilir…Şairler, yazdıkları şiirlerde sevilen kişi ya da yer içinonları yüceltici, abartılı ifadeler kullanılabilirler. Bu şiir sanatının bir özelliğidir.. Bunlardan habersiz eli kalem tutan bazı kardeşlerimizşiirdeki ruhu yerden yere vurmaya çalışmakta. Konuya “İşte Kemalist İdeoloji..” yaklaşımı ile bakmaktadır..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bunu araştırma motorlarında, bu şiirin altında yazılan ifadelerde gördüm.. 0nlara ve öyle düşünenlere derim ki; Değerli kardeşim! Sana, düşüncelerini yazma ortamı hazırlayan, kısa zamanda okuma-yazma öğrenesin diyeve rahle başındaemme-basma tulumba gibi başını sallaya sallayaArapça-0smanlıca ezberlemeyesin diye
Arapça’yı, sana “Allah’ın Dili” diye yutturmaya çalışanlarınelinden kurtarmak için, Harf ve Dil Devrimi yapansaat dokuzu beş geçe dünyaya gözlerini kapayan bu adamdır..…..Şair, Lambaları yakması için doktoru “saat dokuzu beş geçe” çağırmıyorşiirde..Saat dokuzu beş geçe öldüğünü ifade ediyor“Doktor doktor kalsana atam elden “ gidiyor diye haykırıyor“Saat dokuzu beş gece/ Atam Dolma Bahçe’de gözlerini kapadı” diyor Lambaları yakmayı istemesi daha önceki bir saati işaret ediyor..………. Ama bir olaya önyargı ile yaklaşınca okunan şiirin ne anlatmak istediği yeterince anlaşılamıyor elbette.. Bu düşüncelerimi aktarmamdaki diğer bir amaç ta şu: Cumhuriyetiimin 27 yılında yani 1960 lı yılından gerilere doğrugidildiğinde, ilkokullarda ezbere okuduğumuz bu şiirin yazarını internettebulamadım, inanır mısınız? İnternette araştırdım, şiirin altında şiir gönderenlerin adları yazmakta..Ama şairin adı yok.. ……Geldiğimiz noktaya bakın..Başkasının onurunu, şerefini, namusunu, malını çala çala geldiğimiznoktaya bakınŞairin adı yok şiirin altında..Hani emeğe saygı..Üretene, sanata saygı nerede? "Başkalarının kusurlarını görmek içingözleri keskin kartala benzeyen" aydın duyarlılığı nerede? Bu şiir bir “ayet” değil kardeşim.. bir yazanı var bunun... Araştırmamotorlarından rica ediyorum....lütfen acil olarak bu şiirin şairinin adınıbulup şirin altına yazınız…Yazınız ki, şairin ruhu rahat uyusun… Yarın birileri çıkıp “bu şiir benimdir” diyerek, şiirin altına imza atmasın..ve sürür psikoloji ile bunu bazıllarına yutturmaya kalkmasınSaygı ile.....*....16.kasım.2015..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Üsküdar Yolu'nda
Üsküdar’a gider iken martılar gördümMartıların çığlığında Üsküdar vardıUzaktan görününce Boğaz KöprüsüGönlümde uçuşan mutluluklardı*Arkamda, cenneti andıran yakaYakanın gerdanında bir çok pırlantaSüleymaniye..Sultanahmet ve de GalataSurları beline kemer yaparak“Yine Gel! ” der gibi bakınmaktaydı*Yaklaştıkça Üsküdar İskelesineManzara bir düş’ü andırmaktaydıSahili dolduran ÜsküdarlılarHer biri ruhumu çağırmaktaydı*Mihrimah Cami'nden, Şemsi Paşa'danValide-i Cedit''ten, Aziz Mahmut'tanAyazma Camii'nden... diğerlerindenNefis bir ezan sesi duyulmaktaydı*0 eşsiz Kız Kulesi, o uzun fenerKollarını açmış tüm minarelerVe ıslak kurnalı eski çeşmeler“Üsküdar! “ diyerek haykırmaktaydı*Kızaran rengiyle batarken güneşKızkulesi’ne ne güzel yakışmaktaydıSahilde balık tutan balıkçılarınOltasında Üsküdar oynamaktaydı*Banklarda dinlenen bir-iki yaşlıEdirneli, Antepli ya da MaraşlıKızkulesi önündeki o masalardaÜsküdar’ı içmek için oturmaktaydı*Üsküdar’ı soluyan bütün yüzlerdeBoğazı seyreden ak gönüllerde15 Temmuz Köprüsü’ne bakan gözlerde Üsküdar’da yaşamanın huzuru vardı*Balık-ekmek yiyerek gezen gençlerinBalıkları kızartan Kara Memet’inKızkulesi’ne bakan mutlu gözlerinBebeğinde Üsküdar ışımaktaydı.
***20.Ekim.2016..Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Vardarlı Murat!
Murat amca pazvanttı.İri yarı, babayiğit adamdı
Atatürk'ün,türkülerini sevdiği diyardandı.
Elleriyle ördüğü,güzel günler gördüğüyüksek taş duvarlıbahçeli bir evi vardı.
Badem ağaçlarının dallarıbulutlara uzardı..
Çocukların böceklerle karıştırıldığısavaşta;yaniHiroşima ve Nagazaki'ye.atom bombası atıldığı yıllarda
ve sokaklarınsokak fenerleriyle aydınlatıldığı
ve ekmeğinvesikayla satıldığı zamanlarda..
Dudağında Vardar türküleriyüreğinde Atatürk'ün alevi,belinde altı patlarve elinde düdükle,
eski yel değirmenlerinin yanından geçerekKahveler Önü'ne doğru yürüyerekve 'Bekçiler Sokak' ına yönelerek
"Ey gidi günler hey,ne zorlu günler gördük!Hayatı,şu nasırlı ellerimizle ördük!Evimizi, barkımızı terkederekburalara geldik " diyerek
Ve yıldızlara baka bakadaha güzel günler düşleyerekBekçilik yaparmışkaranlık-dar sokaklarda..
Bir gün üç bilye vermişti banaKalbimin köşesindebir taht ayırdım ona!
Nur içinde yat Murat Amca!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
.....02.mayıs.2006-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Vatan-Bayrak-Mehmetçik!
Ay yıldızlı bayrağım;özgürlüğüm,bağımsızlığımşerefim,şan’ım!
Mehmetçik;vatan için,bizler için can veren;…….kan kardaşım,………can yoldaşım.....................komşum,.......................evladım..
Vatan;onurumnamusumcanım!
Ben Mehmetsiz kalırsamMehmet olur doğarım
Ya vatansız kalırsamYa bayraksız kalırsam
Ya ben.............sensiz kalırsam;Çanakkale,SarıkamışİnönüSakaryaDumlupınar!…...…………….Ne yaparım!……Aymazlığı bırakın!Açın gözlerinizi
Şahlanın!Şahlanın!Şahlanın!….…………o……………
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Vicdan Terazisi..(Vecize)
Kefesinde,hak-hukuk bulunmayan terazinin göstergesi,cüzdanı
Kefesinde,hak-hukuk bulunan terazinin göstergesi,vicdanı gösterir..
Birincisi,menfaatin ve acımasızlığınİkincisi, adaletin eliyle tartı yapar................***.......
11.04.2009.cts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Victor Hugo-Öğretmen-Papaz
Okuyacağınız dizeler benim şiirim değilVictor Hugo'n unşiir gibi bir sözüdür"Her kasabadaışık saçan bir öğretmenve o ışığı söndürmeye çalışanbir papaz vardır".........*............Victor Hugo
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yakup Ersoy...Keşan'dan İnsan manzaraları
1877 -1952 yılları arasında75 sene yaşamışŞimdiki Şehitlik Parkı yerindeun değirmeni çalıştırmış"Fabrikatör Ali Ağa" namıyla anılanAli Ersoy'un oğlu...II.Meşrutiyet doğumlu
İstiklal Marşımızın yazarımilli şairimizMehmet Akif Ersoy'laaynı soyadı taşımaktan onur duyan
Ayşe Saraçoğlu’nun babasıMehmet Ali Saraçoğlu'nın kayınpederiAli, Salih, Melih veGülay Saraçoğlu’nun dedeleriKeşan’ın ilk fabrikatörlerinden
1950-1971 yıllarındaİnönü Caddesi’ndeYEAL BÜSKÜVİ FABRİKASI sahibi,……….eşraftan muhterem bir insan
Atatürk'ün cumhuriyeti ilan ettiği günlerigören-bilen eski Keşanlılardan
1960 larda,ben çocukkenkese kağıdı ileçok büsküvi almıştım fabrikasından
Bu yıllardasebze ve meyveyiyoksullar sepetlezenginler fileyle taşırdı pazardan…*1940 li yıllardaEski Gelibolu Caddesi’ndeCumhuriyet Oteli’ni işletmiş olanFereli Emin Efendi’ninEvi’nin yanından geçen Gül Sokak'ındaCumhuriyet Caddesi'nin sağ yanındaşimdiki Lise'nin karşısında
Rum’dan kalmakesme taş örgülü güzel bir evde otururdu…………………………………vesselam……Atatürk’ün 1925 yılında yaptığışapka devrimineve 1934 yılındaki kılık-kıyafet devrimine
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
…………………………….ilk uyanlardan
0 zamanın gençlerindenbenzin istasyonu sahibimerhum Behlül Çomer’le birlikteSu Deposu yanındaDeğirmen Kırı’ndaki yeldeğirmenlerinigören-bilenonların yanında fotoğraf çektiren
1910 doğumluBerber Ahmet Parlaksu’yun dükkanında………………..........sinek kaydı traş olupKömür ütüsüylekılıç gibi ütülenmiş pantolon giyipSoğukta beyaz-gri pardesüve sürekli fotr şapkayla gezen.................................muhterem bir adam
Maalesef ömrü kısaymış;63 yaşındamis gibiYEAL BÜSKÜVİ kokusu bırakarak………………………….ayrıldı aramızdan……..…..*…………….10.kasım.2015.salı/Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yalancılığın Tedavisi
Yalancılık bulaşıcı bir hastalıktırTedavisi vardır ama zordurÖrneğin;yalancının, yalan söylediğigönlünü kırmadan kendisine söylenebilirSöylediklerinin inandırıcı olmadığı söylenerekuyarılabilirYalancı, toplumdan tehcir edilebilir
Yalancılık çok rahatsız edici bir davranıştırÇünkü yalan söyleyen………dinleyeni de yalanına ortak eder
Dinleyenuçan kuşun kanadı kırılmaz diyeYüze vurmak günahtır diyeKavga olmasın diye susabilir
Oysa yalancı inananı yanlış yolahatta uçuruma sürükleyebilirBu, koca bir toplum da olabilir
Susmakla yalancıya cesaret verilmiş..İyi niyetle de olsayalancının yalanına ortak olunmuş olunur
Bu yüzden yalancılık bulaşıcı bir hastalık sayılabilirVe mutlaka önlem alınması gerekirYa karantinaYa tehcir
Başka mı? …B enden bu kadarBaşka çözüm yolu öneren varsa lütfen söylesin..…13.06.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaralı Ceylan!
Hiç ceylan görmedim ömrümde..Yaralı bir ceylan var yüreğimde!Gönül yarlarımın içinde yatar!
öyle güzel..öyle masumöyle tatlıbir bakışı var!
ara ara göz kırpar!
Yaralarını sararım yüreğimde....zaman,kanlı bez gibi kokar!
' avcı vurmuş ceylanımı 'türküsü dilimde
gözlerine bakarım...gözlerime bakar!
yaralı ceylan niyetinegözlerime bakan var! ..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yarım Kalan Bardaklar
Ne zemheri soğuğuNe poyrazNe kar….ne tipi
Hiçbiri...Ama hiçbiri
Bir sohbet masasında yarım bırakılmışİki çay bardağı kadartitretmez beni…26.mayı s.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yarim Saros..!
Söylenmemiş sözümü sana demek isterimSaçları çam yeşili, gözleri mavi yarim.Eteğin uçuşurken sıcak kumlar üstündeNe de güzel bakarsın iyot kokulu yarim
İstiridye içinde inci gibi denizinEge'nin sularıyla yıkanıyor bedeninKörfezi baştan başa kaplayan kumlarınlaGün geçtikçe artıyor gönüllerde kıymetin.
Dünyanın her yerinden duyuldu artık sesin..Sen sanki körfez değil, bir irem bahçesisinŞehitler Diyarı'nı okşarken eteklerinYıldızlı sema gibi ışıldıyor gözlerin..
Ayçiçek tarlaları taç olur saçlarınaBaşaklar karanfildir taktığın kulağınaKumlar gelin telleri masmavi duvağınaDört cennetten birinde melek misin ey yarim.!
Yaban gülü.. böğürtlen.. güvem erikler sendeCırcırlar ne hoş öter bol çiçekli bahçendeGelincik tarlaları bayrağımdır sinendeHani derim ben seni biraz olsun övem deNe eminsin kendinden aldırmazsın ey yarim.!
Renkler cümbüş ederler suyun zerrelerindeKuşlar şarkılar söyler sabah-akşam deminde.Demesen de bilirim düğün var her günündeTanrıdan duacıyım bozulmasın bu halinAdn mısın, Naim misin, Me'va mısın ey yarim..!
Son yıllarda biz seni sanki baştan yarattıkGüneyli'den Enez'e..yepyeni yollar yaptıkGerdanına dizilmiş sedef inciler gibiSaçının tellerine ışıklı köyler taktık!
Benzettik seni inan Havai Adası'naRenkli tavernalarla Bodrum'un havasınaÇevre ile uyumlu kalkınma davasınaEge'nin kollarında biz seni cennet yaptık!
Bu yüzden seni gören bakınır mavi maviSana aşık semanın gözleri de havaiBu huzurlu duruşun uyuyan melek haliHiç bir körfezde yoktur sendeki sevda hali
Kekik, meşe, çam kokar üstündeki entariHele mavi bakışın "Gel! " diyen dilber haliMecidiye, Erikli, Danişment....Yayla...................................................derkenEn güzel beldelerle süsledik seni hani..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Saçına hazan düşse, sakın kızma gül gayri..!*09/12/2005-Medya-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaşlılar ve Çocuklar
İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşıyor beylerBu yüzden yaşlılara kızmayın efendiler
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yaşlılara Saygı...
Bugünün yaşlılarıDün birer çocuktularOnlar da bizim gibiOynayıp coşmuştular
Okul bahçelerindeKuş gibi uçmuştular*Anladınız değil miYaşlılar çocuktularGün oldu yoruldularArtık koşmaz oldular
Hayatın kanunu buŞimdi yaşlı oldular*Bu gün her biri yorgunHer biri çocuk gibiYaşlıları kızmayınHoşgörün arkadaşlar*Çünkü onlar dünya’daArtık misafirdirlerMisafire kızılmazDeğil mi arkadaşlar?*Otobüste, trende..Onlara yer verelimYaya geçitlerindeKarşıya geçirelim*Hele hastanelerdeMutlak sıra verelim0nları üzmeyelimSözünü dinleyelim
Biz de yaşlanacağızBunu idrak edelim………*18-24 mart "Yaşlılar Haftası" Kutlu 0lsun
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yavuz Sultan Selim Köprüsü!
Yapımına 1913 yılında başlanandört gidiş ve dört geliş otoyoluve iki demiryoluyladünyanın en geniş asma köprüsüolma özelliğini bünyesinde barındıranYAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜbugün son tabliyesinin yerleştirilmesiyleAsya ve Avrupa Kıtaları’nı..................birbirine bağladı....Üzerinden geçmek nasip olur mu bilemiyorumAma benbu vatan hizmeti içinemeği geçen herkesi kutluyorumGönülleri de birbirine sevgi,sağduyu ve hoşgörüyle bağlar inşallah!0 da biraz bizlerin elinde değil mi Allah Aşkına?..Yavuz Sulan Selim'in şu harika dizlerini de yazmalıköprü girişine hatta:Sanma şahım/ herkesi sen sadıkane / yar olurHerkesi sen/ dost mu sandın / belki ol / ağyar olurSadıkane/ belki ol bu alemde/ dildar olurYar olur/ ağyar olur/ dildar olur/ serdar olur.."Y.S.S.
.....*....06.Mart.2016..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla'da Gün! ..(Saros Körfezi)
Sabah akşam kuşlar öter Yayla'daKırlangıçlar kanat çırpar havadaGözüm suda gönlüm bir hoş hallardaYayla değil sanki başka yerdeyim.
İyot kokar melteminin havasıKekik, meşe, çam ve ahlat darasıElimdeki bir böğürtlen yarasıYayla değil, yeşil cennetlerdeyim.
Ufka iner her gün göğün alasıDeniz ile izdivaçtır davasıYarımada sanki nikah masasıYayla değil, mavi cennetlerdeyim.
Asırlardır yinelenir bu nikahBurdaki deniz değilMasmavi kara sevda..!
Suda sevda!Gökte sevda!Güneşte aynı sevda!
Burası Yayla değil..................sanki cenneti ala!
Her gün karşımda durur..............................Şehit YarımadasıBaşında mavi bulutRengi kurşun yarası
Bu,......körfeze vurulmuş.........................Mehmetçik'in tuğrasıBurası Saros değil,.....................sanki Firdevslerdeyim!
13/12/2005.Medya-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Limanı'ndaki Adam..!
Her gün seni anmaya gelirdim bu limanaAşkımı anlatırdım yanan mavi sulara“Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini”Demişsin, herkes bulsun artık kendi dengini..…………***………Saldım bende gönlümü hülyaların içine;Ya bir güzel, ya bir yat, ya da martı peşine.Fırlattım anıları oltalarla sularaRuhsuz bir adam bakar şimdi bu taş limana!…………..***…….Kalbimi taş yerine koydum duvar üstüneGözlerimi bıraktım maviliğin içine…Eğer bir gün çıkarsan karşıma 'Geldim! ' diyeBil ki ölü bir adam bakacak gözlerine!…………..***………….Ne zaman ki limanın fenerleri yanacakUykusuz-yorgun yatlar, limanda uyuyacakMendirek ışıkları karanlığı yararkenSudaki renk tayfını dolunay kıskanacak……………***…………….Liman yolu bir kordon, üstü sahne olacakHer sene bu limanda festival kutlanacakBalık oltalarında oynaşan balıklarlaSaroz’un balıkları dillerde dolaşacak…………….***…………..Sığınırken limana balıkçı tekneleriAşk çığlığı atacak martıların dilleriSevda yüklü gençlerle dolup taşacak limanO zaman dirilecek limandaki bu adam.……………***…………..31.08.2006.ant.kayıt tarihi..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Limanı
Bugün yine mor bindallısını giydi yarımadaYer yer granit teni görünüyor kumsaldanBeyaz renkli tekneler kokluyor koylarınıBalık yüklü tekneler geçiyor yanlarından
Birkaç kişi açılmış denizeŞamandra gibi görünüyor başları kıyıdanMavisi pul pul yanan,……çarşaf gibi bu deniz var yaİnsanın gönlünü çalıyor uzaktan!
“Vardar” ya da “Doğa Çay Bahçesi “.........................................farketmezHep aynı güzellik görünüyor buradanÖvgü dolu sözler düşüyor kumlara“Yayla’yı bir başka yaratmış yaradan! ”
Yüzenler,...........gökyüzünde uçar gibi mutluKahkahaları sıçrıyor sulardan!
Mis gibi deniz kokusu geliyor burnumaGülücükler konuyor ruhuma anlamadan!
Sonra,Keops Piramidi'nin taşlarından yapılanve 'Büyük Harp'ten kalmış gibi bakınanyırtık esvaplı,....................davetkar bakışlı liman
'Gel! ' der gibidir gün boyu, gel!'Baksana balıklar sıçrıyor sularımdan'
Ahhh,Gelibolu'ya yüzecekmiş gibikollarını masmavi sulara uzatan liman!Sensin artık bu sahile damgasını vuran.......Kumlara,sulara, güneşe, maviye..................................baktım da,.......................... gördüm istikbalini!Çok değil,en fazla bir iki yıl sonraBelki de......ilk güneşlerini açınca..........................ayçiçek tarlalarıYanacak mendireklerin ucunda………………....gemici fenerlerive her gece sığınırken koynuna............................... sevdalı yatlaralın teri kokan balıkçı tekneleri
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Duyulacak dört bir yandanyaramaz çocuklar gibi bağrışanObezite martıların çığlık sesleri....................***..........…….30/Temmuz/ 2006-Yayla
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Sahili! ....Saros Körfezi...
Saroz, Ege'de gözüm; Yayla, gözümde inci!Sahiline dökülmüş gökyüzünün bilinci!Simli her kum tanesi parlarken yıldız gibiSamanyolu'na benzer Yayla'nın kum sahili.
Bronz heykel gibidir sahildeki insanlar.Kumlarına yatarlar, kumdan evler yaparlar.Balıkçı tekneleri kısmete ağ atarakMartılarla birlikte suda nasip ararlar.
Evlerin bahçeleri süslüdür çiçeklerle;Sümbül, zambak, gül, lale, papatya..menekşeyleDallarda ötüp duran saka ve bülbülüyleAşiyan diyarıdır Yayla'nın kum sahili.
'Yayla Köyü' dendi mi hemen geçme, dur biraz!Gönlündeki tortuyu kumlarına dök biraz.Tertemiz sularında bir kaç kulaç atarakHer çeşit yorgunluğu sularına saç biraz!
Yayla'nın kum sahili uyuyan bir melektir!Kumu okşayan deniz, ürkek bir kelebektir!Şırıl şırıl ninniyle uyuduğu gecedenAynı şırıltılarla uyanan bir bebektir!
Açar açmaz gözünü, güneş sahile akar!Mavi deniz usulca kumun yüzünü yıkar!Babalar çocuklarla denize olta atar.Yayla'nın kum sahili her sabah huzur kokar.
Kimi de uykusunu mavi sularda açarKurbağalama, kelebek...sırt üstü suya yatar..Yeni uyanan deniz, şaşkın gözlerle bakar!Bir kaç martı gülerek havada pike atar
Semaya bakan sular platonik aşktadırKavuşmak özlemiyle sanki tutuşmaktadır..Çok uzakta beliren minik minik dalgalarBeyaz yunuslar gibi sahile akmaktadır...
Birbirinin üstünden kaya kaya ilerlerYeleleri masmavi beyaz salyalı taylar!Sahile varır varmaz kumlarda erir giderTayların ağzındaki bol köpüklü salyalar..
Uzaktaki tepeler sık sık renk değiştirir.Yayla'ya nispet diye sanki süslenmektedir.Buluttan şapka yapıp, bazan allık sürmekteYayla'nın sahiline her gün özenmektedir!
Uzanır iki yana sahilin bol kumlarıDanişment, Erikli'de..Vakıf'tadır kolları!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Taş limana girince balıkçı kayıklarıCanınıza can katar Yayla'nın balıkları!
Dört bir yana dökülür yorgunluklar, elemler!Tarlada mantar gibi kumsalda şemsiyeler.Yakamozlu suların sihirli parıltısıİnsanların gözünün bebeğinde yüzerler!
Evlerde, bahçelerde insanlar hep mutludur.Martılar bile burda, yarından umutludur!Güneşin tayfı vurur onun ılık suyunaYayla'nın Sahili'nde mavi renk en mutludur!
İnsanlar mavi bakar! Çiçekler mavi kokar!Martılar mavi gökte, masmavi kanat açar!Gece gündüz duyulur sahilin her yanındanDalga sesleri gibi o mavi kahkahalar!
Kemanesi denizdir, kumları keman teliKemanın tellerini okşar denizin eli!'Kasap'ı fısıldarken kumun simli telleriDökülür sahiline tüm Keşan türküleri!
Yayla'nın sahiline her gelen iz bırakır.Kumsaldaki bu izler mavi suya karışır.Alır götürür onu hışırtılı dalgalarBambaşka sahillere sizden selam bırakır!
Yayla'nın sahilinde deniz hep 'çarşaf gibi 'Yüzmeye doyamazsın buruşur diye teni!Onda yüzen her insan olur onun bir ben'i!Yayla'nın denizinde yüzmeye doyamazsın!
Çoluk çocuk, genç yaşlı, gezerler sahilindeNe arasan bulunur Yayla'nın rençberindeGüneşin bakışları her an insan teninde,Yanmaya doyamazsın Yayla'nın Sahili'nde!
O kadar sıcaktır ki sahilin simli kumuÇıplak ayaklarınla kumlara basamazsın.Pırıl pırıl, tertemiz gök mavisi suyunaGökten düşmüş sanarak bakmaya doyamazsın!
Eğer dayanamazsan güneşin kucağınaBir meşe gölgesinde otur gönül dalıma!Gönlünün sıcağını bırak meltemlerime'Gönlümü Yayla yaptım ' Yayla Sahilleri'ne!
(Keşan-Önder-31 Aralık 2003)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Tatil Köyü'nde.....
Bu yaz yine kendimi Yayla Köyü’ne attımMeşelerin altından mavi sulara baktımBir küçük palamutu tepelere fırlatıpSaros’u baştan başa meşelerle donattım! !………Asırlık meşelerin gölgesinde yan yattımGökyüzünü üstüme mavi bir yorgan yaptımVe çarıklı..dövenli.. ak günlere uzananZaman tünellerinde tek başıma dolaştım.……….Acıkmış martı gibi daldım mavi denizeFazla uzatmayayım gelirim belki göze!Sudaki sema için gerek var mıdır sözeAvuç avuç toplayıp gökyüzüne fırlattım!……….Bir kavun bir karpuza “yeni bir lira “ saydım.Ben kendimi, köydeki bizim bostanda sandım.Her sabah sütçümüzden, sütü kapımdan aldımTatil nasıl yapılır ben Yayla’da anladım.………….Gündüz, ayak izimi bıraktım sıcak kumaErikli..Vakıf..Enez…çıktım motorla tura0’nu, bazan bağlayıp kocaman oltalaraOndaki güzelliği balıklara anlattım.………….İyot, doğa ve güneş, tarih ile kaynaştımKekik kokan kırlarda kuşlar ile oynaştımMehmetçik’le anılan kutsal yarımadayaHer gün gönül dolusu minnetimi bıraktım…………Ayçiçek tarlasında gündöndülere şaştımMısır tarlalarında sütlü başaklar açtımBöğürtlen toplar iken ellerimi kanattım.İçimdeki çocuğu ben Yayla’da yaşattım!…………Günyüzüne çıkmamış çiçeklerle tanıştımAhlat ağaçlarında ahlatlarla oynaştımÇoban çeşmelerinin buz gibi sularıylaGönlümün kovanında Yayla Balı’nı yaptım………….Kumlarında uzandım, kızgın güneşte yandımYakamozlu sulara gözümü olta yaptımGönlümün çapasını mavi sulara salıpGönül yelkenlerimi bu sularda kapattım.………………***………….24.06.2010..ant.com.kayıt trh..
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Tatil Köyü (Saros Körfezi)
Yaşamın yorgunluğu içimizde korHerkesin istediği serince bir koy0, 'Antalya' diyordu, ben diyordum 'Bor! 'Seni gördüm, tüm dünyam değişti Yayla!
Hayatın depreminde yorgundu gönlümBir yaprak dökümü yaşardı ömrümMeşeler arasından seni gördüğüm günYaşama yeniden döndüm ben Yayla!
Düşlerimde ararken Saroz'da buldum seniBir vurgundu gönlümde suyunun rengiSımsıcacık kumların...güneşin demiYağ üstüne bal sürdü turkuaz Yayla!
Sende kavun karpuz; seçe seçe al.Domates..bamya..biber..ağzımızda balTaze balın..meyvelerin..peynirin..sütünHastayı yatağından kaldırır Yayla.
Tereyağın..ev ekmeğin cana can katar.Koynundaki balıklar kana kan katarSende geçen her günüm bir ömre değerGökten yere düşmüş beldesin Yayla!
Sahildeki şifalı kum pek çok yerde yok.Kirlenmeyen denizin akıllara şokPansiyonun..otelin..elbette ki çokSende tatil yapmak bir başka Yayla!
Ayçiçek tarlaları taçtır başınaBaşakları takmışsın sarı saçınaAhlatlar yayılmış yamaçlarınaSarı saçlı..mavi gözlü dilbersin Yayla! ***Güneş saçlarını yıkarken sendeMinik su damlaları sıçrayıp dururBu simli suları seyrederken benKarşımda mavi gözlü Zeynep oturur!
Mavi atlas içinde insan başlarıTemiz bir tendeki ben gibi dururYüzenlerin yaydığı küçük dalgalarSahilin kollarına sevgili olur!
Sörfçüler rengarenk kelebek gibiMavi sularında yelken açarlarBazan düşüp düşüp ılık sularaYeniden uçmak için kanat çırparlar!
Çocuk sesleri ve gür kahkahalarMavi bir mutluluğu çevreye yayar!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Silinir beyinlerden kirli tortularGüller isyan eder, yüzlerde açar!
Yapraklar vals yapar meltemlerindeCırcır böcekleri senfoni çalarBu doğal konserin güzelliğindeGönüller tatlı bir hayale dalar.
Yakamozlar raks eder ay ışığındaBalıklar sanki bir karnaval yaşar'Rastgele! ' sesleri kayarken sudaBalıkçılar bambaşka hülyaya dalar.
Baykuşların sesi de bir hoştur sendeSerenat yaparlar gecelerindeGökyüzünün bol yıldızlı o ahengindeYıldızlara uçulur seninle Yayla!
Güller arasından seni gözlerimBalıklarla, sularında yüzerim.Martılarla gökyüzünde gezerim.Limanında masmavidir gözlerim!
Saroz'un en taze incisi sensin!Tüm tatil köylerinden daha güzelsinEn temiz tatil köyü inan ki sensinİyot kokan...........................solmayan mavi gülümsün!Dalgalı havalarda mor sümbülümsün!
Kumunla..denizinle başkasın YaylaGönlümün körfezinde sen varsın Yayla!
-1995-Keşan-
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yayla Yolları! .......
Aradığın mutluluk Yayla Yolu'nda her anSize el sallar durur,yol boyunca meşe-çamSapsarı halıların üstünden geçer gibiAyçiçekler, başaklar içinde erir zaman!
Siğilli'nin yanından selam verip geçersin.Kılıç Köy esnafından taze satır et yersin.Yol boyunca pazardan ne istersen seçersin.Karahisar Köyü'nün köprüsünde giderken'Leylek leylek havada! ' türküsünü söylersin.
Orhaniye Köyü'nde çeşmeden su içersinİstersen az kulak ver; kaval sesi dinlersinBarağı'da yavaş ol, tam içinden geçersin.Şabanmera Köyü'nde fırın ekmeği yersinÇamların, meşelerin gölgesinde gidersin.
Geçersin çam yeşili dev bir takın altındanYayla Köyü yoluna girerken anlamadan.Birden tüter karşında meşelerin ardındanMavi yaşam iksiri, körfezde buram buram.
Bakarsın, nöbet bekler karşıda yarımadaUfukta halay çeker deniz, mavi semaylaKörfezi baştanbaşa dolduran mavi denizMasmavi bir gül gibi bakar size sevdayla!
0kşar gibi ruhunu cennetin melekleri!Okşar sizi uzaktan, ince kum taneleriHele suya çökmüşse semanın etekleriBeyaz bir tül ardından seyredersin renkleri.
Sarar seni bu anda mutlu bir hülya haliÇalar bakışlarını suyun mavi gözleriIşıldarken sahilde tonlarca gelin teliGökten mi düştü dersin mavi gözlü bu peri!
Sahilinde gezerken martı gibi uçarsınİyotlu meltemlere kollarını açarsınKuş sesiyle uyanır, cırcırlarla yatarsınYıldızların altında hülyalara dalarsın.
Saroz'un iksirini ruhuna kattın artıkYayla'nın kucağından asla ayrılamazsın!*(Keşan-Medya -12 aralık 2005)
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yazın Çocuklarım Yazın! '
Yazın çocuklarım, yazın!Öykü yazınRoman yazınAnı yazınŞiir yazın….Yeryüzünesevgi, barış, kardeşlik kokuları saçın…“Yeteri kadar güzel çiçek var “ diyedüşünmeyin sakın’Yazın!..Büyüklerin……….güzel kokulara ihtiyacı var
Siz kokmazsanız…………dünya, insana dar gelir, dar!Yazın çocuklarım.,Dünyanın çocuk kokularına ihtiyacı var………….*15.07.2010
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yeldeğirmenleri...-1-
Öyle insanlar bilirimher biribirer yel değirmeni..!
ne enflasyonne deflasyonne işsizlikne pahalılıketkilemiyor hiçbiriniher rüzgarda dönüyor pervaneleri
rüzgarlarda ters dönensadecefukara Ahmetler’inMehmetler’in cepleri!
Bir de yazarları....çizerleri……dönüyor..dönüyor..dönüyor yeldeğirmenleri..…………&&&………..25.01.2007.Perşembe
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yeldeğirmenlerimin Öyküsü-II-
<BODY bgColor=#59A3FE><center><img src='http://rapidshare.com/files/146107234/nn.bmp'><center><font face='Comic Sans MS' color='#400000'1935'li yıllardasertçe esince çağdaşlık rüzgarları
kırılıvermişmemleketimde;beşli yeldeğirmenlerininçifte yeldeğirmenlerininve tekli yeldeğirmenlerinin………….……..sihirli kanatları!
Bundan sonra,dizelli değirmenler öğütmeye başlamışçakmak taşlıöküz başlı dövenlerin,safran sarısı başaklardan ayırdığı;buğdayıçavdarımısırıyulafı
Aylak kalınca Keşan’ın rüzgarları!Savurmaya başlamışinsanların gözüne gözüne,………………..tozu toprağıve tek katlıçamur harçlıve cumhuriyet kanatlı evlerin…………………………..çatılarınıve Nazilli basmasından yapılmış…………………………….eteklerive Sümerbank kumaşından dikilmiş…………………köylü şapkalarınıBöylecemeşhur olmuş Keşan’ın rüzgarları. …………&…………..Ancaak,dönmeye devam edince zamanın kanatları,tanık oldum ki ben de1970’li yıllardan sonrayükseliverdi her birinin yerindetuğla duvarlı modern un fabrikaları….günün apartmanları
ve şimdiunutmamak için eski rüzgarlarılogumuzu“yeldeğirmenleri “yapıverdimemleketimin insanları
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Olur da,Uzak Asya’dan Balkanlar’a uzananİpek Yolu’ndaİpsala-İstanbulEdirne-Çanakkale dört yol ağzında
görürseniz ki bir gün,kolkola girmiş tepeler üzerindeelektrik enerjisi üretenyüzlerce rüzgar gülü,birer semazen gibi döner.
ve insanlarımın gözlerindeSaroz’un mavi rüzgarları eser.
Bilin kio rüzgarlarda ben de varım!
Ve değirmenlerin kanatlarını döndürenrüzgarlar kadar bahtiyarım.…………..&&&…………..13.02.2007
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yeni Keşan
.....Geçtiğimiz Pazar günü Keşan Devlet Hastanesi’nin arkasına doğru bir yürüyüşyaptım…İyi ki yapmışım….Keşanımız’ın farklı köşelerinde olduğu gibi buralarda dagerçekleştirilen olumlu değişmeleri görmemiş olacaktım........Örneğin; Çanakkale Savaşı yıllarında "sahra hastanes"i olarak kullanılan,1963 lüyıllarda "sağlık merkezi" olarak hizmet veren, yirmi yıl kadar önce Anadolu SağlıkLisesi'ne dönüştürülen, daha sonra da Dr.Rıfat Osman Anadolu Sağlık Meslek Lisesiadını alan Keşan Devlet Hastanesi'nin şimdiki adının, Dr.Rıfat 0sman Meslek TeknikAnadolu Sağlık lisesi olduğunu öğrenemeyecektim......Yazımın konusu Dr. Rıfat Osman olmamakla birlikte, 0’nunla ilgili, benim için ilginçolan bir anımı sizlerle paylaşmak isterim..Antoloji com.da kayıtlı olan “Edirne’de BirEski Mezarlık” adlı şiirimde geçen üç isimden biri de Tosyavizade Dr.Osman Rıfat’tı......2003 yılında, eski Edirne Terminali’nin ilerisindeki Edirne Lisesi Binası'n-da faaliyetine başlayan Edirne Fen Lisesi’nde, bir buçuk yıl kadar eğitim gören kızımıziyarete gittiğimde, Fen Lisesi Binası’nın giriş kapısının yanında bulunan, etrafı alçakduvarla çevrili mezarlık başında durur, dalları birbirine karışmış çam ağaçları arasındamahsun mahsun duran taştan yapılı, kavuklu ya da sarıklı mezarlarıincelerdim...Mezarlar seçkin ya da varlıklı kişilere ait mezarlargörünümündeydiler…..Ama mezarlık pek bakımlı sayılmazdı…..Bu mezarlıktakimezarlardan etkilenmiştim.......Burada yatanlardan, okuyabildiğim bir-iki ismi not etmiş, bu mezarlığı bir şiirleanlatma duygusuna kapılmıştım…Oysa şair değildim…Ama şiir yazma dürtüsü vardıiçimde…Şiir yazma denemelerine yeni başladığım yıllardı.......Şiirimi yazmış fakat yayımlama cesaretini gösterememiştim.....Trakya Üniversitesi, 2004 yılında, bu mezarlığını bakımını yapmaya başlayınca, buşiirimi antoloji com.da yayımladım…Hala yayımdadır....Şiirde adı geçen ve sahipsizlermezarlığı olarak düşündüğüm bu mezarlıkta yatan birkaç isimden biri, yukarıdabelirttiğim gibi Dr.Rıfat Osman'dı..........Sonradan internetten öğrendiğime göre, meğer bu muhterem zat, Edirne MerkezAskeri Hastanesi'nde başhekimlik yapmış, Edirne Belediye Hastanesi'nde ilk radyolojikıliniğini kurmuş, Manastır ve Selanik Hastaneleri'nde de aynı görevi ifa etmiş çokdeğerli ve çok yönlü bir aydınmış... Günümüzde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bölümü Ana Bilim Dalı'na0'nun adı verilmiştir.... Ayrıca Eski Cami önündeki çeşme ve Kaleiçi'ndeki bir çok evinmimarlığını yapan bir mimar, mühendis ve Edirne ile ilgili değerli araştırmları olanmuhterem bir kişiymiş Tosyavizade Rıfat 0sman Bey...........Edirne’de bir çok eski mezar taşı görmüş olmama rağmen, o mezarları görürgörmez, sanki “bizleri anlat! ” dercesine bana bakıyorlarmış duygusuna kapılmıştım..….Şiiri onun için yazmıştım…Bu şiir benim için bu açıdan çok önemlidir.......Geleyim asıl konu’ma......... Keşan Devlet hastanesi arkasına çıkar çıkmaz, çocukluğumda buralarla ilgili anılarıolan bir Keşanlı olarak hem şaşırdım, hem de mutlu oldum…......Buradaki gelişmelerle ilgili emeği geçenleri elbette kutluyorum.......İnanamayacaksınız ama; Toki, Belkop,, Atakent, Zirve ve CumhuriyetMahallesi’nin diğer yerlerindeki evlerde oturanlar için doğal olan bu değişiklikler,yaşamını benim gibi hastane-dershane ve öğretmenevi üçgeni arasında geçiren biriiçin oldukça şaşırtıcıydı.........Çocukluğumda bize çok uzak ve yüksek gelen, Erciyes ya da Beydağlı’na çıkargibi çıktığımız Yumurta Tepe ve Sivri Tepe Etekleri evlerle dolmuştu…..Burada tek katlıevler, siteler, bir cami ve bir okul olduğunu görünce gerçekten şaşırdım...Önümüzdekiyıllarda bu tepelerin, ayaklar altında ezilip eriyeceğini, İstanbul Karayolu ilebirleşeceğini görür gibi oldum.........Hastane arkasındaki yoldan Cumhuriyet Mahallesi’ne çıkarken, buralarda
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bırakılan yeşil alanlara, yapılan ve yapılmakta olan parklara, geniş yollara hayrankaldım…....... “Abbas Dede” nin, Keşan’ı kuşbakışı seyrettiğimiz dinlendirici ve huzur verici“yeri”nde eşimle birlikte tostumuzu yeyip, çayımızı yudumlarken yeşil sahada maçyapan gençleri de seyrettim..........Bırakılan geniş yolları, eğitimle ilgili oluşumları; örneğin; mütavize ama şıkgörünümlü Eğitim ve Kültür Hizmetleri Yardım Derneği Binası’nın yanından geçerekgittiğimiz Toki Fatih Sultan Mehmet İlkokulu Binası’nın mimarisini çok beğendim..Mimarını kutlarım…........Fakülte Binası’na uzaktan baktım..........Feride ve Mehmet Çuhacı Meslek-Teknik Okulu’nu, Özel Nevzat Kahramanİlkokulu’nu, Özel Gazi Eğitim Okulu’nu, Hancı Gross Market’i, ilginç mimari yapılıcamiyi, Tuğçe Market’i, Moon Cafe’yi, yeni yapılmakta olan Eureo Park AVM binasını,DR.Rıfat Osman Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi ‘ni ve adları aklımda kalmayan diğerçay bahçelerini de görünce, bu alanda yepyeni bir Keşan’ın inşa edilmiş olduğunatanık oldum.. Otuz yıl gibi kısa bir zaman diliminde, yepyeni bir Keşan... Buralarıngeçmişini bilen biri olarak, şaşırmamak mümkün değildi...........Zirve Konutları’nın yakınındaki Adliye Binası bitmiş görünüyordu...Ama KeşanÇöplüğü henüz buradaydı...Kısa zamanda buradan kaldırılacağı belliydi…Yoksa,yer yerşantiye görüntüleri olsa da Yeni Keşan böyle olamazdı...........Çocukluğum geldi aklıma bir an…Buralarda, bizim ve bazı tanıdıklarımın üzümbağları vardı.. Bağımızdan elde ettiğimiz üzümlerle pekmez ve hardaliye yapardıbabam…Kocaman beyaz Şamka Kabakları'nı da İhsan Ağabeyi’mle birlikte, şimdikiEngelliler Parkı’nda kurulan cumartesi pazarına getirip satardık….Bağ içinde badem,vişne türünden ağaçlarımız da bulunurdu…Babamdan kalan son badem ağacı da geçensene yıkıldı..yerine bina yapıldı............İki buçuk dönümlük üzüm bağımızın bir bölümünde, şimdi oturduğum ArıüçlerApartmanı bulunuyor. Diğer bağ yerlerinde de başka siteler ve bağımsız evler inşaedildi...........1961 senesi idi….Onbir yaşlarında iidim..mevsim bahar, günlerdenpazardı….çağlaların olgunlaştığı aylardan biriydi....Birkaç arkadaşla buralaragelmiştik...Uzaktan çoban köpeklerinin havlama sesleri ve korucu düdüklerinin sesigeliyordu...........Badem ağaçları arasından otlara, böğürtlenlere, dikenlere, taşlara, kırçiçeklerine basa basa ilerledik…Buğday başakları henüz olgunlaşmamış-tılar... 0tlar arasından, yer yer kuşlar fırlayıp uçuşuyor, kablumbağalar hışırtılı seslerleilerliyordu...Yaz mevsiminde buralarda her çeşit yılan, kertenkele, tavşan, gelincik gibihayvanlara da rastlanıyordu..........Sivri Tepe’ye ve Yumurta Tepe’ye çıktık…Tepenin eteğinden ince bir dereakıyor, uzaktan iri çoban köpeklerinin havlama sesleri geliyordu…. Hatta bir kısmınıgörüyorduk...........O zamanlar, Devler Hastanesi’ne kadar olan binlerce dönümlük bu araziüzerinde bir tek ev yoktu….İn-cin top oynuyordu! ...........Kuzu Kulağı bitkisini ilk o zaman gördüm….Hafif ekşimsi bir bitkiydi....”Yeniyor”dediler, yedim.. Sonra, küpe çiçeklerinden toplayıp, kulaklarımıza taktık…........Birden, “Korucu geliyooor! ” diye haykırdı içimizden biri…herkes bir anda dağılıpkoşmaya başladı..........Ben de koşmaya başladım…Çevremde kimse yoktu…0tları, ısırganları, devedikenlerini,, ebe gümeci bitkilerini, hendekleri, taşları, milyonlarca yıl yaşındakikayaları atlayarak koşuyordum. ”Çolak Korucu yakalarsa ağaca bağlar, kırbacıyladöver! …İnsanı atıyla kovalar” demişlerdi… yakalanmamalıydım!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
........Devlet Hastanesi arkasından, Haşim Amca’nın fırınının yanındaki daracıksokaktan ve Hasan Bozkurt Amca’nın Bakkal Dükkanı’nın yanından geçerek, KayalıMahallesi’ndeki Kahveler Önü Çeşmesi’ne kadar koştum…..Oradan da Eski MektepSokak’taki 8 numaralı evimize..........Bir daha mı, tevbe ettim! …........Bundan sonra, babamla birlikte buralarda gördüğüm kuzu otlatan çobanları,Bağlar Çeşmesi diye andığımız eski çeşmeleri, çakmak taşlı dövenlerle harman dövenöküzleri ve başları mendille sarılı amcaları göremeyeceğimi biliyorum…Ekim yapılantoprakların yerleşime açılması iyi mi kötü mü oldu, bilemiyorum...Ama, Atatürk’ün:“Medeniyet öyle bir ıışıktır ki, ona bigane kalanları yok eder! ” dediğini biliyorum..........Bu nedenle Keşan, doğru yolda ilerliyor gibi geliyor bana ….Keşan’ın yenigüzelliklerinin tadını çıkarmak için dünyaya yeniden mi gelsek? Diyorum! ...Sevgiylekalın… 14.nisan.2015……
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yerli Film Aşkı!
-Bana ne verebilirsin? dedin-Sevgimi, dedim.-Yetmez, dedin-Ben fakir bir insanım sevgilimSeni görünce parıldayan gözlerimSenle kanatlanan gönlüm varSevgim ömür boyu ikimize de yeterSeni ömür boyu seveceğim,yemin ederim!
Dinlemedin.
Hata benim!Seni ben perişan ettim!Fakirliğin gözü kör olsunAffet sevgilim!………***……16.06.2008.pzts.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yerli Malı Yurdun Malı
Cumhuriyetin ilk yıllarındaçok yoksuldukKalkınma hamlesi yapmalıydık;kalkınmalıydık..Bu nedenle“Yerli malı yurdun malıHer Türk onu kullanmalı”Sloganları ile büyütüldükTutumluyduk..Sonra; “yorulmanıza gerek yok!yardım yapalımsizden işlenmemiş madde alalımsize yapılmışını verelim” dedileruyutulduk!
Kabul etti kimi yöneticilerKapattık uçak fabrikalarınıSümerbank’ıEtibank’ı…
Denize attıkYerli otomobilin anahtarlarını!Onun için şimdi mutlu yaşarız böyle!
Cep telefonlarıBilgisayarHer çocuğumuzun elinde
Emeklilerin hali perişanKimileri soruyor
“Nee! Emekliler hala yaşıyor mu lan? ”Binlerce işsiz ortalıktaOtuz yaşına gelmiş gençlerhala anasının-babasının eline bakmakta
TopraklarımızıFabrikalarımızı satarakalıyoruz teknoloji ürünleriniüretmedenekran karşısında geçiriyoruz günlerimizi
sanki eskiden dikdörtgendi dünyaşimdi diyoruz:"Küreselleşti dünya! "
Ohhh, ye-iç-yat!Ne güzelmiş böyle yaşamak!“Vur patlasınÇal oynasın!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Bir daha mı geleceğiz dünyaya?
Demem şu ki sevgilimYunanistan’ı kurtarırlar amaBizim halimiz ne olacak acaba?.....*04.temmuz.2015-cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yeter ki Suçlu Ara!
Suçlusun!
Seni,yaptığın dışkı’nın üzeriniarka ayaklarınla örterken…….…..…………….yakaladım!
Demek ki,İnsanlara kötü örnek olan..................................senmişsin!
Foseptik çukurlar açmamızınbu yolladenizleri kirletmemizin
hava kirliliğinintoprak kirliliğininsu kirliliğininmüsebbibi hep sen!
Hain kedi!Sen neymişsin sen! !.…..…….***………….
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yıldızlar ve Aşk
Yıldızları yok etbulunduğun yerden uzayın sonuna kadar ………………………………. geceyi yaşarsın
ateşsiz bir cehennemzifiri bir karanlıktasın
Demek ki geceyi çekilir kılan,.....................................yıldızlardır..
Demek kiyıldızsız bir evrenin çekiciliği yok
Demeki yıldızsız bir evrenen büyük cehennem
Ama bir sorun var!
Yıldızlaryaklaşırsan yakar, parçalar…..0lsun be arkadaş!Yakarsa yaksın,güzelliklerhatta hayat onun sayesinde var!………………......diyebiliyorsanyaklaş!
Çünkü aşk,bir yıldıza yaklaşmaktırve yaklaşırken yanmayı göze almaktır …….*……..28.kasım.2015..cumartesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yılın Babası!
Bu yılbabalar günündekızına, böbreğinituruncu bir gül niyetine..........................veren babaSeni tebrik ederim! .Yazmaya geciktimÖzür dilerim!
Kızının yüzünü güldürdüğün içinO'nu yenidenyaşama döndürdüğün için
Seni yılın babası seçtim!
Gazeteye vermedim...............kimseye söylemedim!Ama seni,bu şiir bahçesine.............beyaz bir gül niyetine............................................ektimBir daha tebrik ederim.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yılmaz Dalkıran...Keşan'dan İnsan Manzaraları
1959 yılında, Keşan’da0sman’dan oldu, Fıtnat’dan doğduİlkokulu Anafartalar ilköğretim OkuluOrtaokuluKöy garajı’ndakiAtatürk Ortaokulu’nda okuduBaşka okul okumadıBüyük Sanayi Sitesi’ndekioto tamirciliği işinden emekli olduEşi,Yenimuhacır Köyü’ndenEdirne Kız Öğretmen Lisesi mezunuMeliha HanımMeliha Hanım daha öğrenciykenöğretmenlik hakları ellerinden alındığı içinbir çok arkadaşı gibi öğretmen olamadı *Yılmaz Dalkıran’ın babası olansayın 0sman Dalkıran ise;soyadı kanunu gereğinceMustafa Kemal’e “Atatürk”kendisine de DALKIRAN soyadınınve Türk Kadını’namilletvekili seçme ve seçilme hakkının..............................verildiğiAnkara Radyosu’nun yayına başladığıTürkiye-Romanya-Yunanistan veYugoslavya arasındaBALKAN PAKTI’nın imzalandığıve TRAKYA OLAYLARI’nın yaşandığı1934 yılında,Enez-Yazır Köy’de doğdu*Annesi Fıtnat HanımIŞIKLAR,eski adıyla ARNAVUT KÖYÜ eşrafındandı*Dedeleri Mustafa Dalkıran;DEDEAĞAÇ’tan gelipEnez- ÇANDIR KÖYÜ’ne yerleşipbu köyde evlenenlerdendi*BüyükanneleriNazife Nine’nin anlattığına göreDede Mustafa,Katıldığı Çanakkale Savaşları’ndacesetlerin üstüne basa basadüşmana hücum edenÇanakkale Gazileri’nden*Çanakkale Cephesi’nden sonrabaşka cepheye giderken
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
yolda söyledikleri marşlar sırasındakarınları sırtlarına yapışırmış,...............................açlıktan*Öylesine kıtlık çekmişler kio zamanki erkan-ı harb askeribir buğday tanesinin verdiği enerjiyi bilehesaplamak zorunda kalmışlar vesselam*Bir buğday tanesi, insana dört adımBir arpa tanesi ise iki adım yol aldırır....................derlermiş o zaman*İki kız sahibi olan sayın Yılmaz Dalkıran’ınbir kızı evli, diğeri okumakta şu an*Kendileri de Keşan’da oturmakta olupboş vakitleriniPlatin Kırahathanesi’ndeokey oynayarakve gazete bulmacalarını çözerek................geçirmekte halen...........*..........23.Mayıs.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yol Dardı, Şair Oldunuz!
Siz de insandınızSizin de toz pembe hülyalarınız vardıEğiliminiz aşkaydı
Ve bunaen azLeyla ile Mecnun kadar……………….hakkınız vardı.
Ama zaman başkaMevsim başkaydı
Yol dardı!Önünüzdeki geçitler yardı
Ve bu zamanda“Mikail! ” görevliinsanlar vardı!
Hava karardıDört bir yanınızıtufanlar sardı
Yağmur, çamur, kariftira..ne ararsan vardı.
Hattaçevrenizdeki güllerin dikeniel pençe çekeni vardı
Yolunuz tıkandıYüreğiniz yara aldı
Savruldunuz!
Yalnız kaldınız
Yükselseniz de,çamurluydu artık kanatlarınız
Puslandı bakışlarınız
Hiç kimse diyemedi;“haklısınız”
0ysa, masumdunuz.ve sadece aşkı aramıştınız.
Ancak,dar olanına girmiştinizavuç çizginizin!
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Dünyanız karardı.
Artık,elde avuçta ne kaldıysa kardı
Aşkınız şarkılarda kaldı!
Siz de şair oldunuz!
Nasibiniz bu kadardı!………***………..…31.Ağustos.2008.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yumurta -Tomurcuk-Çocuk
Yumurtadanbir kafa çıkmış öter…“cuk..cuk..cuk! ..”
Bitki için yumurta,daldaki bir tomurcuk!..Yapanı kim bilinmezÖteriz cıvık cıvık.Yumurta ve tomurcukYumurta ve tomurcuk..
Anan da böyle olduSen de, ey güzel çocuk..…Allah'ın hikmeti buAnlasana ey çocuk! .……..***…….31.temmuz.2015-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yunus Dinçer Öğretmen....Keşan'dan İnsan Manzaraları
1945 Malkara-Izgar doğumluAhmet’ten olma Rüküş’ten doğma bir adam"Bizim köyün insanlarıKaramanoğlu soyundanmış" diyor..............................Yunus Hoca'mIzgarlılar“Cimri, hastalıklı, çok zayıf, kurnaz”anlamların gelen Izgar’ın“kurnaz” anlamını kullanmışlar anlaşılanÇünkü Yunus Öğretmen akıllı kurnazlardan...Eğer atalarımız ızgar kelimesinin“çok zayıf” anlamını kullanmışlarsagerçekten topraklarımız çoraktı"Çiftçilik-hayvancılık derkenyavaş yavaş geliştikOkulumuz-camimiz-çeşmemiz, yolumuz olduışığımız geldi vesselam"İşteYunus Dinçer ‘in çocukluğu bu köydekaz-tavuk-koyun-keçi çobanlığıve çiftçilik yaparak geçer uzun zamanve bir gün1954 yılındabir grup köylüsüyle birlikteköye gelen bir kamyona binerekTekirdağ’a gider bu atak kızan..0 gün Tekirdağ’a Celal Bayar ileAdnan Menderes geleceklermişVe o zamanlar Tekirdağ Sahilininhenüz toprakla doldurulmadığı bir zamanBu yüzden o günkü manzarasahilde kum kadar insan..Bir senaryo hazırlamış toplananlarUzun nutukların ardındanboş bir tabutu omuzlayarakİnönü’nün tabutu diye denize atmışlaro zamanYunus Öğretmen"İşte budur" diyor, "o günden aklımda kalan"..Yunus Öğretmen'inbir başka anısı da yine bu yıllardanÖküz arabasıyla Keşan’a geldikleri bir günşimdikiTicaret ve Sanayi Odası Binası’nın bulunduğuve hayvan pazarının kurulduğu yerdeki...........................arabacı ustalarındaarabalarının tekerlerinidingilini ya da kırık kanatlarını yaptırıp
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
geceleri araba içinde yatarlarmışüzerine çektikleri ÇERGE’nin altında vesselamÇerge, keçi kılından yapılan bir kilimmişÜç-dört çergeden bir çadır olurmuş o zamanve otelde ya da hanlarda kalacak paralarıyokmuş anlaşılanve şimdiki belediye binasının olduğu yerdeyazlık sinema varmış o zamanÇocuk YunusGeceleri,sinemayı çevreleyen çadır aralarındançaktırmadanbedava film bakarmış uzaktan..İlk üç yılı Izgar’dabir eğitmende okuyan küçük Yunus1957 yılndan sonra4 ve 5. sınıfları Keşan-Zafer İlkokulu’ndatamamlamışArdından ver elini Keşan Atatürk Ortaokulu;Hamit fethi Gözler, Nezir Balkan,Remziye Günçal, Afife AybekSuat Atayman.. falanBekir Varnalı'nın (Tatar Bekir)KIşlık Yeni Sineması ileve Rıza Tutulmaz'ın (Sinemacı Rıza)Kışlık Aile Sineması'naokulca giderlermiş o zamanArdından1963 yılında Kaleiiçi semtindekiEdirne Erkek Öğretmen Okulu;Necati Erinç, Sadık Bideci, Faruk Canatan,ve Cevat Dursunoğlu’ndan almış alacağını............................Yunus Dinçer HocamCumartesi Günleri öğleden sonraAyvazoğlu, Serhat ya da Maarifsinemasına giderlermiş zaman zamanOkul bitince dezorunlu hizmet gereği, ver eliniBingöl-Yorgançayır İlkokulu öğretmenliğiİdeal bir köy öğretmeni olarak, kuş misaliburaya uçmuş Yunus Hocamİşte bu köyde bir kış gününün akşam üzeriyanına gelen bir grup öğrenci-Öğretmenim, arkadaşlarİnönü’nün Heykeli’ni yıkacaklar!Gelin engel olun, yıkmasınlar! ” deyinceHem şaşırmış, hem de meraklanmış.....................................Yunus Hoca’mÇünkü böyle bir heykel yokmuşYorgançayır Köyü’nde o zaman..
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
0kula gitmişler hep birliktebir de ne görsün Yunus Öğretmeninönü’ye çok benzeyenkardan bir İnönü heykeliniokulun bahçesine dikivermiş öğrenciler...................................... o akşamArdından:“çeliğe su verelim mi hocam? ” diyesormuş çocuklar“verin! ” demiş, Yunus Hoca’mÇocuklar bir kova suyuyavaşça boca etmişler kardan adamın üzerineve buz tutmuş İnönü heykeli kısa süredeböylece çeliğe su verilmiş, şakadan!ArdındanErzurum-Hınıs-Şahverdi Köyü’ne atanmış..........................Yunus Öğretmen2 yıl sonra daEnez’in Küçükevren Köyü Öğretmenli’ğineDaha sonra daİstanbul Eğitim Ens.Pedagoji Bölümü tahsiliArdından ilköğretim müfettişi olarakSinop ve Edirne görevi1977 seçimlerinde CHP milletvekili aday adaylığısonra görevden alınmalar-geri dönmeler falan1881 de Tekirdağ’a istek dışı tayin1985 ten sonra Keşan Lisesi’nde....................................eğitim uzmanlığı1994 yılındakurduğu hindi çiftliğinde hindi yetiştiriciliği1996 yılında emeklilikve emeklilik sonrasındaKeşan Emekli Öğretmenler lokali’nde“batak” ve “pis yedili” öğreticiliği! !..Aziz Nesin’in “Böyle gelmiş böyle gitmez “sözüne çok inanmış olmalı ki Yunus ÖğretmenBir iyimserlik simgesi olan tebessümü...........hiç eksik olmaz dudaklarından.....*...04.Nisan.2016.Keşan Emk.Öğ..Bahçesi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yurdumun Çiçekleri!
Uygarlıklar beşiği cennet yurdumdaHer renkten, en güzel çiçekler açarKimi Yunus Emre, kimi MevlanaKimi Pir Sultan’dır; hep sevgi kokar. …*…Kimi bilim adamı, kimi yönetmenKimi sınırlarda nöbet bekleyenKimi hakim, kimi savcı, kimi öğretmenKimi Mimar Sinan’dır; baş tacım onlar. ..*…Kimi ozan, kimi yazar, kimi bestekarKimi arı; kovan kovan bal yaparKimi ”cumhuriyete kol kanat açar”Ellerim, dillerim, gözlerim onlar. …*….Kimileri, tarlada tohum ekendirKimileri örslerde demir dövendirKimileri, fabrikada çark döndürendirTümü de vatan için canın verendirAşımda, toprağımda bereket onlar. …*….Yurdumda çiçekler dört mevsim açarDört mevsim dört yana kokular saçarYalnızca baharın koynunda değilTipili günlerde de hep güzel kokar. …..*….Yurdumun çiçekleri saymakla bitmezOnları saymaya kağıtlar yetmezKendileri gitse de kokusu gitmezYediveren gül bahçesi çiçeği onlar. ……*…..Yurdumda çiçekler “kin..” için değil“Ne olursan ol, gel! ” diyerek açarBu yüzden yurdumda bütün çiçeklerDünyaya hoşgörü kokusu saçar. ……..*…..Kimi Zübeyde Ana, kimi EmineKimi Halide Edip, kimi HaticeKimi Kara Fatma’dır, kimi RukiyeYurdumda çiçekler hep ana kokar! …….*…Kimi çiçeklerim dev gibi açarKokuları ülkemin dışına taşarKimi İnönü’dür, Lozan’da açar.Yurdumunh çiçekleri…………“misak-i milli” kokar! ……..*….En büyük çiçeğim Atatürk, benimÖzsuyu ulustur, ulu önderinKurduğu laik cumhuriyetleBağımsızlık, birlik, çağdaşlık kokar ….*….
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yurdumun çiçekleri toprakta bitmezLaik cumhuriyetin koynunda açarBu yüzden benzemez hiçbir çiçeğeYurdumda çiçekler Atatürk kokar! ….*….Yurdumun çiçekleri iki renklidirHer yaprak ay yıldız, al beneklidirBu vatan bu yüzden bereketlidirYurdumda her insan çiçektir benim. ..*….Yurdumdaki çiçeklerin hakkı ödenmezKökleri derindedir, nesli tükenmezŞehit kanlarıyla sulanan yerdeBayrak bayrak açar çiçeklerimiz! ….*….Üç kıtada adı var çiçekleriminBarıştaki adıdır, Mehmetçik’lerinHavası özgürlük, toprağı vatanGerekli ışığı alır Ata’dan
Yönünü bilime çevirip açarYurdumun çiçekleri Atatürk kokar! ….*….
2000...
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yürüyorum!
Yürüyorumhayatı gül gibi koklayarakYürüyorumiçimden şiirler okuyarak
Yürüyorumtaşların üstünden atlayarakYürüyorumgönlümü yollara bırakarak!
Yürüyorumyüzümde pembe güller açarakKüçücük bir çocuğunbaşını okşayarak.
Yürüyorummarketten bir gazete alarakYürüyorumher şeye çocuk gibi şaşarak!
Yürüyorumağaçta yaprakları sayarakYürüyorumsemanın mavisine bakarak.
Yürüyorumhayatın lütfuna şaşırarakYapılan hatalarabir tekme savurarak!
Ne güzelmiş Allah'ımyürüyerek yaşamak!Ne güzelmiş hayatışiir gibi yaşamak!
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Yüzdeki Çizgiler
Sanma bazı duygular hep gizli kalırKalmıyor dostum hep dışa vururYaşarken mutlaka düşünmüşsündürYüzdeki çizgiler ne diye olur?
Yaptığın yanına kar kalır sanmaYaşananlar ruha da nakşolur dururBakırcının yaptığı darbeler gibiHer darbede yüzüne bir nokta konur
Noktalar birleşir bir çizgi olurYüzdeki çizgiler böyle oluşur…Ağacın halkaları gibi dizilirGözaltına-alnına sanki çizilirYaptığını aynada göresin diyeYüzüne attığın imzan gibidir...Kimi kıyamdadır kimi secdedeKimi eğilmiştir rukü etmedeKimi kara-kucak paça çekmedeMühründür onlar, sakın es geçme
Aynada bakıver çizgilerineRuhunun dünyaya bakan yerineKırpmadan baktıysan gözbebeğineGüzel yaşamışsın, doğru yoldasınBırak o çizgiler orda oynasın ……….*………03.08.2015-pazartesi/keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zafer Ayı'nda Saros!
Kim demiş sular hissiz! Sular bizden hisliymiş!Sevr'i hatırlar gibi kudurdu bugün deniz!Demek ki dünkü sükut hiç te tekin değilmişKurtuluş günlerini yaşıyor sanki deniz!
'Balıksırtı' yol gibi kabardı birden sularSalyalı atlarıyla şaha kalktı dalgalar0 kapkara günleri yeniden yaşar gibiYarımada üstüne çöküverdi bulutlar.
Görünmüyor Yayla'dan şimdi yalçın kayalarHatta dev Yarımada, Semadirek, bayırlarKocatepe üstünden akan Mehmetçik gibiŞehitler Körfezi'nde, dört nala mor dalgalar!
Bilirim, üç gün sonra sakinleşecek denizÇünkü 30 Ağustos bağımsızlık günümüzYanacak yine sular güneşin nuru ileBakacak Atatürk'ün masmavi gözleriyle! .......***.......
27/Ağustos/2006-Yayla
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zaman'a....
Beni gıdım gıdım bitiren kurtEn büyük düşmanım!Bir türlü kündeye getiremediğimyenilmeyen başpehlivanım..Saatle ölçüyor onu eşimSaatin üstünde kalpaklı bir resimO akar ben yaşarımYaşarken ömür törpümen değerli arkadaşımsaniyelerdakikalarsaatlerhaftalaraylaryıllarım
Ben ölmeden terk etmeyecekmiş beniBöyle olmalı sevdiği, insanın
Beni eriten düşmanımBinbang’tan bu yana yol arkadaşımcan yoldaşımkardeşim..eşim..her şeyim!……..2015…keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zaman-Evren-Mevlana!
Zaman,sanal bir yeldir...................evrenin bahçesinde!Eser, bütün hışmıyla......................galaksi denizinde!
Oturmuş ta, var gibi.........................değişimin üstüne!
Varlığı, yontar durur..................bing bang çiçeklerinde!...''Ol! ' emrinden bu yana..........................yıldızlar yanıp-söner.
'Ol! '' emrinden bu yana..........................herbiri döner...döner.
Yaratılan ne varsa............'Ol! '' emrinden bu yana
Dönüp dolaşıp her şey........................yeniden asla döner!
Rab'bin yasası budur; değişmez;....................................'küllü kader! '
Beden, toprak olsa da...................tüm ruhlar cennet ister.....İşlediğin günahlar,.......................aldığın ah'lar varsa
Gönlünde yatan aslan...............görüntünden başkaysa
Kusurları örtmede.......................bir, gece olmadınsa
Hiddetin dizginini.....................gönlünde tutmadınsa
Tevazuda, toprağa...................bir kopya koymadınsa
Cömertlikte, mazluma.......................su gibi dolmadınsa
Hoşgörülü olmada.......................denize konmadınsa!
Şefkat ve merhamette......................güneşe doğmadınsa
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Ama, ışığı görüp.........................gerçeği kavradınsa
Tertemiz dönmek için........................tevbe et, ihlas yeter
İşte cüzzi irade,...................burda devreye girer
Amaç temiz olmaktır,...................Yaradan bunu ister!
"Olduğun gibi görün,...................ya göründüğün gibi ol! "İnsanı, insan diye.................sevdiysen bu iş biter!
Sekiz yüz yıldır Rumi,..........................işte bunları söylerGece-gündüz Mevlana................bunun için hep döner
Sekiz yüz yıldır Hazret,.........................açmış ta kollarını
Umutsuzluk yok bizde'Yüz kez tevbeni bozsanbizle gel!bizle gel!bizle gel! "...der..
..................<>..................
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zaman Makineleri
Geçmişte yaşamayı arzu edenlerBir zaman makinesi yapmayı düşlerHatta, yapılmış bu tür filmlereBeklenenden daha çok rağbet ederler*Kimi der:“Mümkün mü gitmek geçmişeZaman nehir gibidir, akmaz geriyeBas gaza ilerle, boş ver geriyeEskiyi düşünme, hep ileriye”*0ysa tek yüzlü madalyon olmazGeçmişi silmekle çok yol alınmazGeçmiş, bizim için yol rehberidirDers alırsak, insana zararı olmaz*Bunun için gerçeği bilmek gerekirHayal ile gerçek ayrı şeylerdirYaşanan yaşanmıştır, geri dönülmezBir zaman makinesi icat edilmez*Ama, yine de çareler bitmezGeçmişe asla gidilmez denmezBedensel olmasa da düşünsel bazdaGeçmişe gitmenin yolu tükenmez*Geçmişten kalan bütün değerlerBizleri geçmişe götürür beylerAma bu elbette bedensel değilDüşünsel bir bazda yaşama geçerZaman makinesidir eski eserler*İcat mış, micat mış,…………….. bunlara boş verGörülmesi gereken eski devirlerDört bir yanımızda yel gibi eser*Çoğunun önünden geçeriz her günHer biri dışlanmış yaşlıya benzer0murgalar eğridir, kemikler kırıkHer biri ayakta durmaya bıkıkKiminin çatısı, duvarı yıkık*Kimi dayanacak bir baston beklerKiminin dökülür duvar taşlarıKiminin bakımsız bir dilber gibiKalmamıştır yüzünde kara kaşlarıKimi bir camidirKimisi bir hanKimisi; kurnası kalmamış hamamKimi bir köprüdür; tahtadan-taştanKimisi çeşmedir; kurumuş çoktan
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Kimi de kilisedir;………………….….farklı inançtan*Gir içine incele, sokul koynunaSoru sor..sohbet et...…………………bak gözlerineGör nasıl uçacaksın…………………..çok eskilere*Aç beynini,kanatlan geçmişe doğruİcat için uğraşma,, bunları koruÇünkü zaman makinesidir…………………….eski eserlerÖnümüzü görmek için herkese yeter!………….*…………..10.aralık.2016-cumartesi-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zaman ve Ruh Eğitimi...DENEME
Bu alemde madde, değişimle birlikte varMadde, olacak ta değişmeyecekböyle bir gerçeklik yok..Madde varsa değişim varDeğişim varsa zaman da varZaman dediğimiz şeymaddedeki değişim Öyleyse zamanmaddenin eni-boyu-yüksekliği gibibir boyut..En-boy ve yüksekliğini çarparaknasıl,maddenin boşlukta kapladığı yeri ölçüyorsak
Zamanı ölçerek tedeğişimin hızını ölçmekteyiz....Bu yüzdenzamanı,maddenin dördüncü boyutu olarak tarif etmekyanlış olmaz
Bir yazımda“Einstein yanılıyor “ demiştim bir zamanlarMeğer benmişim yanılan
Çünkü bu anlamda zaman, maddedeki değişimi anlaşılır kılanmaddenin dördüncü boyutu olarakkabul edilebilir vesselam... Kıyametten sonraki alemdene madde var ne de zamanBöyle diyor Yaradan
Yani “mekansız-zamansız” bir alemöteki alem
ve maddeyiyoktan var ettiğini söylüyor yüce YaradanOnun içinöteki alemde ne madde var ne zaman...Öyleyse madde de yalanzaman da yalanSen de yalansız ey insan!
Ne üzülüp duruyorsun o zaman?
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
“Maddesel olmayanyepyeni bir surette” yaratılacağına inanıyorsanruhun eğitimine önem ver o zaman...........*..........03.0cak.2016-Keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zamana Ayak Uydurmak
“Cumhuriyet fazilettir” dediler,inandık
İnancımızaömür boyu sadık kaldık..Farkedemedik yükseltildiğini çıtanın!Gerdan kırıp bel kıvıramadık
Parayıdayıyıyağdanlıkları..…………bir türlü aşamadık
Fazilet yapışıp kaldı ruhumuzaacıyaderdeyoksulluğatasaya..hakka hukuka!….………………çakılıp kaldık
Çıtayı yüksek tutmuşlar,atlayamadık
Ne küreselleşmeden öncene de küreselleşmeden sonrazamana ayak uyduramadık.
Affet bizi,ey erdemli insanlar rejimi..…………….cumhuriyetim,…………………………..affet!Biz seni anlayamadık!………*****………….27.12.2008
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zamana Değildir İsyanımız!
Zaman,değişimin bağrında var sanılan hülyamvarmış gibi, onun üstüne kurulsa da yaşamzaman değil, değişimdir yaşanan.
“Zaman, dördüncü boyuttur” diyen..................................Einstein’dir aldanan.Açık yazdım, anlasın diye insan.……………&İster değsinisterse değmesin evrenin sırtına sihirli asabaştan yazılmış hükmü değişimin nasılsaher şey değişmektedir ve değişecektir mutlaka.
Ölümün, giz sanılan gerçeği de burada.…………..&Zaman değil, değişimdir ilk ve son yasa.
Zaman'sa,'ol! '' emrinde'bing bang” la başlayanve akreple yelkovanının yokluğundakum saatli rüyam!
Zaman yok, değişimdir aslolan……………&……Zaman,değişimindüşüncede ve matematikteayrılmasıdır parçalara
Değişimin hızı ve şiddetievrenin her yerinde farklıdır amma
Değişim,..............yazıldığı yöne doğrukıyamete kadar akacaktır mutlaka
Ve zamana yolculuk,.................ölümsüzlük otu gibihayallerde kalacaktır daima…………..&Değişim;dizgini, Yaradan'ın katında bir at!Doğbüyüyatkalksevsevilgülağla
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
bağırçağıryaşlanöl!.......Engellenemez, köprü-ü sırat!
Zamana değil kızgınlığımız;zaman hülyam!zaman rüyam!………….&İsyanımız,gerçekleştirebileceğimiz olumlu değişimleregeç kalışımızdır her zaman!……………&&…….09.01.2007.Salı
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zamana Sesleniş!
Heyy, zaman!Sen,değişimle birlikte akarkenben seni seyrettim!
Benliğimde, varlığını hissettim.
Ben gidince,anılarımı alıp kanatlarınayeşil, mavi renklibol çiçekli,şarkılı, türkülü mekanlaratemiz yürekli insanlar diyarına taşır mısın?
ve sonra buluşuphayata başladığımız yerdeBana gördüklerini anlatır mısın?12.01.2011
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zamanın Demi!
Sanıyorum,zamanın en güzel demindeyiz.Bilinmeze açılan kapının önündeyizÇevirdikçe yavaşça bilim anahtarınıGerçeğe giden yolda gerçeğin dibindeyiz.
'Ol! ' emriyle başlayan serüven yaşıyoruz.Değişen bu evrene şaşarak bakıyoruz.Uzay okyanusunda kapısız bir kafesteBaşımız hiç dönmeden dönerek yaşıyoruz.
Değişimle başlayan zamanın içindeyiz.Bu gizemli boyutun en güzel yerindeyizÇevirdikçe yavaşça bilim anahtarınıHem evreni çözmekteHem biz çözülmekteyiz!
Falı-falcıyı bırak,kafanı bilime açBütün ".gizli nimetler.." böyle bulunur ancak.Müspet bilim aşkıyla tutuşup kavrulalımBilimsiz yaşamayı yaşamak saymayalım
İnsan için var olan evrenin kapısınıİnsanı yücelterek insan için açalım
Sevelim...sevilelim..Ekmeği bölüşelim!Çirkinliği yok edip sevgiyi yeşertelim"Dünyanın Halifesi "..insanı yüceltelim...*Sen de ıslan ne olur bilim yağmurlarındanNasibini al da gel Rab'bin Damlaları'ndanBilinmeze açılan kapı aralığındanYolculuğa çıkalım birlikte sırıl sıklam!***30.mayıs.2006 ant.com.a kayıt tarihi
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zemheride Bir Gece
Ne kadar gamlı olsa da gönülŞenleniverir sevdiğini görünceRuh halim böyle oldu bu geceGözlerim gözlerine değince!.................*....Nerede yıkamış yüzünü yıldızlar, bilmemHiçbirinin çapak yok gözlerindeGüzel bir ruh nasıl yansırsa yüzeÖylesine çekiciydi gökyüzüBeyaz-pembe fondeteni içinde..................*Tenimde zemherinin soğuk elleriYürüdüm yollarda, yürüdüm sessizceYüzümü okşar gibi yarin nefesiLapa lapa kar yağarken üstümüze
İnsan,nasıl aşık olmaz bu dünyaya, nasıl'Cennette miyim? ' sorusu……………...doğmaz mı hiç içinize
Öyleyse neden kin besleriz, nedenNeden kasvet yaşatırız birbirimize
Yükleyiverdim dertlerimi kar taneciklerineBasa basa kardaki ayak izlerine
Yürüdüm nurlu bir yüze bakar gibiZemheride, sevgiyi yağdırmak için gönlünüze!.…....……..*****……….04.01.2008..pazar.
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zeytinyağlı Işid
Güler misinAğlar mısın..?1950 sonrasındaMarshal Yardımı’nı kabul eden ülkemdeEvlerde VİTAYatılı okullarda süt tozuveAmerikan Peyniri kullanılmaya başlayıncaDünya’nın en faydalı yiyeceği olan zeytinive zeytinyağını gözden düşürmekveTürk insanını aba-çuha-çuval giymekten kurtarıpmedeni insan kılığına sokanSümerbank ve Nazilli Basma Fabrikaları’nın ürettiğibasmayı kötüleyiphalkın gözünden düşürüpfabrikaları kapattırmak İÇİNTürkü bile bestelettirdiler içimizden birilerine:
“Zeytinyağlı yiyemem amanBasma da fistan giyemem aman..”.İşe bak!bu milleteZeytinyağını kötü içecek diye yutturupSanatkarına türkü bile besteleten akılakla gelmedik ölüm çeşitlerini sahneye koyanIŞİD’İmüslüman örgüt”diye yutturmaya kalkmaz mı?Elbette kalkar!Pek yakıındasarı saçlımavi gözlü insanlarıKürt diye karşımıza çıkarırlarsa sakın şaşırmayın haa!Böyle söylüyor uzman gazeteci Ömer ÖzkayaSizler ne dersiniz bilememBenim kafaya bayağı yattı da.…..*…..21.07.2015-keşan
Ali Koç Elegeçmez
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Zümrüdü Anka Kuşları! -(Çocuklar İçin) -
Eskiler,Zümrüd-ü Anka Kuşu nedirve Kaf Dağı nerededir,bilmezlerdi çocuklar.!
Nereden bilsinler ki,doğru dürüstne yazarları vardıne çizerlerine de şairleri..
0lsa olsabir kaç tane hüdhüd kuşu
onların da........birkaç kil tabletten ibaretti............................bütün söyledikleri
Ancak,........Kaf Dağı'nın eteklerine kadar...................uçurabiliyorlardı bizleri
Şimdi anladık ki çocuklar;yazarlarçizerlerveşairlerdir.................zümrüdü anka kuşları
gagaları da.......................kalemlerive kitaplar;...........bizlere...........şaşırtıcı güzellikler sunan................................Kaf Dağları!
Binin çocuklar.......anka kuşlarının kanatlarına,............................................binin!İnin çocuklar.......anka kuşunun kanatlarından,................................................inin!Başka anka kuşlarının kanatlarına.................................................binin
Kaf Dağı'nın ardındaki.............................güzellikleri görün!
Görün çocuklar, görün!
Sizler de..........içinizde birer anka kuşu örün.
www.Antoloji.Com - kültür ve sanat
Gezdirin ışıklı kanatlarınızda................................başka çocukları,.............................................gezdirin.Dünyayı........gökkuşağı renklerinden.........daha güzel renklerle süsleyin
Çevrenizi güzelleştirin çocuklar,......................................güzelleştirin
Dünyayı, Kaf Dağı'nın ardına çevirin.!
Ali Koç Elegeçmez