60
Burası Küçükarmutlu! Burası Küçükarmutlu! Siz Bizi, Biz Sizi, Ölüm Oruçlarından, Yıkım Saldırılarından İyi Tanırız!.. Değil Çadırlarımızı, Bedenlerimizi Yaksanız Armutlu’yu Teslim Alamayacaksınız! AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez Saldırdı! AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez Saldırdı! Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı! Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı! Adalet Mücadelemizi Durduramayacak Adalet Mücadelemizi Durduramayacak İrademizi Kıramayacaksınız! İrademizi Kıramayacaksınız! www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 504 17 Ocak 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Burası Küçükarmutlu! Burası Küçükarmutlu! Siz Bizi, Biz Sizi, Ölüm Oruçlarından,

Yıkım Saldırılarından İyi Tanırız!..Değil Çadırlarımızı, Bedenlerimizi Yaksanız

Armutlu’yu Teslim Alamayacaksınız!

AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez Saldırdı!AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez Saldırdı!Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı! Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı!

Adalet Mücadelemizi DurduramayacakAdalet Mücadelemizi Durduramayacakİrademizi Kıramayacaksınız!İrademizi Kıramayacaksınız!

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 50417 Ocak 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Page 2: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

“Gecekondu mücadele-si denilince ilk akla gelenyerdir Küçükarmutlu...

Yıkımlar, saldırılar,direniş...

Bu üç kelime Kü-çükarmutlu gerçeğini bel-ki özetleyebilir. Ama asla yeterli değildir.

Küçükarmutlu arazi mafyasına, devletin kolluk güçlerine,çeşitli saldırı araçlarına karşı kendisini savunurken diğer yan-dan da halkın kendi örgütlülükleriyle yaşamı örgütlediği birdeneyimdir.

Dayanışma ve kolektivizmle bir mahallenin en başından ya-ratılabileceğinin örneğidir.

Yaratılan sadece binalar, duvarlar, yollar değildir.Yaratılan aynı zamanda adalet anlayışıdır. Halkın değerlerine göre yaşamı örgütlemektir. Devrimci ku-

rallarla halkın değerlerinin birleşmesi; ete kemiğe bürünme-sidir.

Küçükarmutlu; Devletin saldırması için hedef göstermeyigörev bilen burjuva medya-ya göre "kurtarılmış bölge";Polise göre her biri "terö-rist";

Oligarşiye göre; Boğaz’ınen güzel manzaralı toprakla-rına el koymuş; asla oralarıhak etmeyen “baldırıçıplak”takımıdır.

Sola göre ise; Armutlu

öteden beri devrimcilerin yoğunolarak çalıştığı, devrimcilerinçalışma yaptığı diğer mahalle-lerden çok da farkı olmayan birmahalledir.

Armutlu’yu "sıradanlaştı-ran" bir bakıştır.

Elbette ki bu değerlendirmelerin hiçbirisi Armutlu gerçe-ğini ifade etmez.

Armutlu halktır. Örgütlü bir halktır.Kendi haklarına sahip çıkması gerektiğini bilen bir halk-

tır.Yıkımlara karşı mücadelede Türkiye’de ilktir. Öyle ki 1980-

1990’lı yıllarda gecekondusunu savunmanın meşruluğunu, diren-menin meşruluğunu öğreten bir örnek olmuştur.

Diğer emekçi kesimler için de bir modeldir. Küçükarmut-lu sadece ekonomik-demokratik mücadele örnekleri yaratma-mıştır.

2000-2007 Ölüm Orucu eyleminde, düşmanın oyunlarınıboşa çıkaran misyonunu oynamış; direnişle anılan adını bir kez

daha büyütmüştür. Küçükarmutlu devletin hem

korkusu, hem de acizliğidir.Korkusudur; çünkü Ar-

mutlunun ilkokullarını dahikarakol yapmaya kalkmış, 6yaşındaki Sevcan’ın polispanzeri altında ezilmesine ne-den olmuştur.” (Armutlu-Boran Yayınları)

Küçükarmutlu bir mevzidir.Devletin fiili, ekonomik, siyasi, ideolojik

saldırılarına karşı, yıllardır devam eden birsavaş vardır orada...

Her mevzi savaşında olduğu gibikayıplar da kazanımlarda devam edecek.

Ancak hiçbir zaman Armutlu’nundirenişle özdeşleşen anlamı değişmeyecek!

“Küçükarmutlu devrimci hareketin yarattığı özgünlüklerden birisidir.Armutlu’nun direnişlerine uzlaşmazlığını ve sonuç alma niteliğini veren; oradaki yaşamı örgütleyen;

kuralları belirleyen; halkı birleştiren bir ideoloji var. Bunun içindir ki Armutlu, onu var eden ideolojinin kendisi kadar özgündür”

Küçükarmutlu, Devletin Hem Korkusu Hem de Acizliğidir!Çadırlarımızı Yakması, Gözaltına Alıp Tutuklaması Bundandır!

Page 3: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

39 Halkın Mühendis Mimarları:Emperyalizmin

bilimsel namusu yoktur!

40 Açlığa ancak açlar son verebilir!

41 Hayatın Öğrettikleri:Yeni insanlara gitmeliyiz!

42 Kamu Emekçileri Cephesi:Yüz binleri harekete geçirebilendünden, yöneticilerinikıpırdatamayan bugüne: KESK

44 Sağlık Bakanı, halkın sağlığınıdüzeltmek yerine, ülkemizi sağlıkturizm merkezi yapmaya çalışıyor!

46 Direnişimizi büyüterekyolumuza devam ediyoruz!

48 Direnişi tüm madenocaklarına yayalım!

50 Direniş geleneğimizAvrupa’da da büyüyor! -3-

53 Avrupa’daki Biz:

Enternasyonalist olmak

55 Avrupa’da Yürüyüş: Grup Yorum,türkülerini Rosa Luxemburg içinsöyledi

56 Yitirdiklerimiz...

58 Kulağımıza Küpe Olsun...

İİ ç i n d e k i l e r23 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:

Kurtuluş Avrupa’da değil,

devrimdedir!

26 Anadolu Cephesi: Biz varsak

örgüt vardır, umut vardır

27 10 Soruda:Biz kimiz, ne istiyoruz?

30 Sanatçıyız Biz: Faşizmin korku

düzenine boyun eğmeyin!

31 Bu Halk Bu Vatan Bizim:Yoksul halka cennet,emperyalistlere cehennem

yapmak bu vatanı...

33 Gençlik Federasyonu’ndan:Faşizmin saldırılarını daha fazlaörgütlenerek boşa çıkaracağız!

34 Liseliyiz Biz: Öğrenci

Meclisleri’nin kuruluşununasıl gerçekleştirdik?

36 Röportaj: “Öğrenci Meclisleri;

okullardaki sorunları birlikteçözmeyi ifade ediyor”

38 Halk Meclisleri: Çocukları

fuhuşa sürükleyen; düzeninsömürü, yağma ve yozlaştırmapolitikalarıdır!

6 Cephe’nin 1 yılı: Ekim-Aralık

9 Biz Diyoruz ki:Sonuç almak Cephe tarzıdır!

10 Dilek Doğan için adalet istiyoruz!

12 Halkın Hukuk Bürosu:Savaşın da bir ahlakı vardır;ama AKP’nin ahlakı yoktur!

14 Savaş ve Biz:Savaşçı doğal olmalıdır...

15 Baharda yine Ankara yollarında

olacağız!

16 Sorunlar / Çözümler:Gittiğimiz evlerde yaşadığımızsorunlar ve çözümler

17 Ülkemizde Gençlik:Bombalarınızı sinemize

davet ediyoruz!

19 Sol’un Köşe Taşları: MLKP’de

silahlı mücadele stratejik yada taktik değil, taklittir!

4 Kararlılık ve irade savaşını kazananbiz olduk! Yine biz kazanacağız!

Adalet MücadelemiziDurduramayacak, İrademizi

Kıramayacaksınız!

Berkin İçin Adaletİstiyoruz Adalet İçin

Açlık GrevindeyizBerkin için adalet istiyoruz

çünkü adalet olmadan açlık bit-mez…

Berkin vurulduktan sonraneredeyse bin defa söyledik…Berkin’in katillerine bir ceza isti-yoruz… Avukat olarak dilekçe-den, talepten, olağan yasa yolla-rından umudumuzu çoktan kes-tik… Bizim umudumuz tarihin ogüçlü belleğindedir… Bizim umu-dumuz kendi mücadele azmimiz-dedir… Bu sefer ısrarımızı açlığı-mızla destekliyoruz;

Berkin’in vurulduğu yerdeaçlık grevi yapıyoruz...

Halkın Hukuk Bürosu

Bin kez yıksanız dabin kez kuracağız çadırımızı!

İrade savaşındanbiz galip çıkacağız!

Page 4: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

AKP’nin katil polisi Armutlu'da"Dilek Doğan Adalet Çadırı"na gün-lerdir saldırıyor.

Yedi gün içinde 21 kez saldırdı.Saldırılar ve direniş hala sürüyor.

Armutlu halkını temsilen karakolagiden heyeti “Çadırı kaldırmazsanızyıkarız; hem Temel Haklar Derneği'nihem de Gençlik Federasyonu'nu bom-balarız” diye tehdit ettiler.

Çadıra TOMA'lar, akreplerle saldırıpgece yarısı hırsız gibi çadırın eşyalarınıve malzemelerini çaldılar. Armutlu so-kaklarında halkın üzerine ateş açtılar.Atılan gazlar, halkın üzerine yağdırılankurşunlar... Faşist AKP tüm gücüylesaldırıyor.

Bütün saldırının hedefi tek bir ça-dırdır. Elbette sorun birkaç metre brandave tahta değildir. Sorun o çadırın ifadeettikleridir. Çadır "adalet"in sembo-lüdür orada... Dilek Doğan'ın tüm Tür-kiye ve dünya halklarının gözü önündekatledildiği gerçeğinin branda ve tah-talarla anlatımıdır.

Faşizmin tüm karanlığıyla halkınüzerine çökmeye çalıştığı bir dönemde,gerçekler işte o çadırla haykırıyor:Dilek Doğan'ın Katillerini Biliyoruz!

Dilek Doğan İçin Adalet İstiyoruz!

Bunun için AKP faşizmi AdaletÇadırı'nı bir irade savaşına dönüştürdü.Dilek'in katilinin peşinde olduğumuziçin... O katilin yakasına yapışacağımızıherkese ilan ettiğimiz için... Katillerinevlerimizin içine kadar gelip çocukla-rımızı katletmelerine seyirci kalmadı-ğımız için... Tüm ülkemiz halklarınaDilek'in katilinin yüzüne tükürme çağ-rısı yaptığımız için...

AKP "Yüksel Moğultay" gibi "ucu-be" bir katilinden dahi vazgeçmek is-temiyor. Çünkü bir katilin cezalandı-

rılması demek başka katillerin de ce-zalandırmaları demektir. Katiller kendikendilerine ceza veremezler. Düzenkendini var eden; ayakları üzerindedurmasını sağlayan sistemi yok etmez.Bu sınıf mücadelesinin doğasına ay-kırıdır.

O halde irade savaşı devam ede-cektir. Savaşı AKP ilan etmiştir; savaşıoligarşi ilan etmiştir; savaşı 300 yılönce haklarımızı gaspeden "MösyöBurjuvazi" ilan etmiştir.

Savaş ilanı kabulümüzdür.Her savaşın mutlaka bir kazananı

ve bir de kaybedeni vardır. İradesigüçlü olan, karşı tarafın iradesini za-yıflatan savaşı kazanır.

Bizim irademiz güçlüdür. İrademizi oluşturan siyasal karar-

lılığın kökeninde sağlam ideolojimiz,kendine güvenimiz ve meşruluğumuzaduyduğumuz inanç vardır.

Bu irade Kızıldere'de doğmuştur.Ölebilir ama teslim olmaz. Yenilebilirama uzlaşmaz. Adalet çadırı bugünün"adalet mücadelesi"nin sembolüdür.Çadır sadece Dilek'in hesabı için değil,Ankara'da parçalanarak ölen 103 in-sanımız için, Kürdistan'da anasınınkarnında kurşunlanan bebeklerimiziçin, beyinleri asfalta akıtılan Berkiniçin, Hasan Ferit içindir. Çadır adaletisteyen tüm halkımızın kırılmaya ça-lışılan iradesidir.

Bunun için vazgeçmeyeceğiz.

İrademiz İnancımızdır,İddiamızdır!

Hiçbir irade devrimci iradeden üstündeğildir. Sabır, ısrar, kararlılık, feda-karlık ve bedel ödemeyi gerektirir.Tam 7 yıl (25 mevsim) yani tam 2280gün süren Büyük Direniş de çok büyükirade savaşıydı. Bu savaşta düzeninkullanmadığı güç, kullanmadığı yöntem

KKararlılık ve İrade Savaşını KazananHep Biz Olduk! Yine Biz Kazanacağız!

Adalet Mücadelemizi Durduramayacakİrademizi Kıramayacaksınız!

�AKP Faşizmi, Dilek'in

Katilinin Peşinde Olduğumuzİçin... O Katilin YakasınaYapışacağımızı Herkese İlanEttiğimiz İçin... Adalet ÇadırınıBir İrade Savaşına Dönüştürdü.

�Adalet Çadırı Bugünün

Adalet MücadelesininSembolüdür.

�Çadır Sadece Dilek'in

Hesabı İçin Değil, Ankara'daParçalanarak Ölen 103İnsanımız İçin,

�Kürdistan'da Anasının

Karnında KurşunlananBebeklerimiz İçin,

�Beyinleri Asfalta Akıtılan

Berkin İçin, Hasan Ferit İçindir. Çadır, Adalet İsteyen Tüm

Halkımızın Kırılmaya Çalışılanİradesidir. Bunun İçinVazgeçmeyeceğiz.

� İrade Savaşı Meşruluğa

İnançtır; Kendi İlkelerimizi veKurallarımızı, KendiKararlarımızı Savunmak, Onlarİçin Direnmektir.

AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez Saldırdı!Saldırı Kamyonlarla, Otobüslerle Kurulan Halkın Barikatlarıyla Karşılandı!

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ4

Page 5: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

kalmamıştır. Ve bu noktada da iradeçatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşmanölüm orucunda kimsenin ölmesineizin vermeme adına, zorla müdahaleişkencesine başvurmuş, bunun kar-şısında ise savaşçılar, her şeye veherkese rağmen ölebilmek için yön-temler geliştirmişler, olağanüstü birirade sergilemişlerdir.

Görüldüğü gibi bazen de İRADESAVAŞI ÖLEBİLMEKTİR.

16 Eylül 2003'te TAYAD'lılar,Abdi İpekçi Parkı'nda bir oturma ey-lemine başladılar. Polis saldırdı, Abdiİpekçi'deki oturma eylemi bir iradesavaşına dönüştü. Ve kısa süreli bireylem olarak başlayan bu direniş2007 yılında direnişin zaferine kadardevam etti. Abdi İpekçi Direnişi 3yıl, yani tam 1230 gün sürdü.

İRADE SAVAŞININ GEREĞİ,DİRENMEKTİR. DİRENMEKÜRETİR, BÜYÜTÜR, KENDİİÇİNDE YENİ GELENEKLERYARATIR.

Taksim Meydanı üzerinde sürenirade savaşına bakalım. Taksim'dekiısrarımızı anlamayanlar, Taksim'insınıflar mücadelesindeki önemini deanlayamamışlardı. Yaşanan burjuvaziile proletarya arasındaki irade sava-şıydı. Görev, burjuvaziye geri adımattırmak ve gasp ettiği işçi sınıfınaait mevziyi tekrar kazanmaktı. Vehakların dövüşe dövüşe kazanılabi-leceği gerçeğini herkes görmüştür.

İRADE SAVAŞI MEŞRULUĞAİNANÇTIR; KENDİ İLKELERİ-MİZİ VE KURALLARIMIZI,KENDİ KARARLARIMIZI SA-VUNMAK, ONLAR İÇİN DİREN-MEKTİR.

Moral Üstünlük Her Zaman Bizimdir!

Haklılık bilincimizin bizim içinyarattığı en önemli sonuç, moral üs-tünlüğümüzdür. Haklılık bilinci ta-şıyanlar uzun ve zorlu mücadelelersonucunda mutlaka kazanacaklarınıbilirler. Bu inanç moral üstünlüksağlar. Biz bu üstünlüğümüzün bi-lincindeyiz. "Haklıyız Kazanacağız"sloganı bu üstünlüğün belki de ensomut ve en halklaşmış halidir.

En büyük darbeleri yediğimiz dö-nemler, aslında en çok umut oldu-ğumuz dönemlerdir. Bu çelişki de-ğildir. Yaşanan, ateş altında yürüyenbir ordunun disiplinini bozmadan,görevlerini unutmamasıdır. Kayıplara,tutsaklıklara rağmen halkın daha bü-yük güven duymaya başlamasınınardında yatan budur. Düşmanın "bi-tirdik, yok ettik" propagandaları dev-rimci hareketin moral üstünlüğü kar-şısında her zaman etkisizleşmiştir.

Clausewitz "en şiddetli ateş al-tında alışık olduğu düzeni koruyan,hiçbir zaman yersiz korkulara, ku-runtulara kapılmayan, gerçek tehli-kelere de göğüs germesini bilen, za-ferlerinden gurur duyan, yenilgininumut kırıcı etkileri altında bile di-siplinini, komutanlarına saygı ve gü-venini kaybetmeyen... bütün görev-lerini, bütün erdemlerini bir an içinolsun aklından çıkarmayan bir ordu.İşte böyle bir ordu gerçekten savaşruhunu içine sindirmiş bir ordudur"diyor.

Biz kuşatmalarda savaşa sürdürmegüvenine sahibiz. Tarihimizi inşaeden temel taşlar, zaten ateş altındadisiplinini ve düzenini bozmamaküzerine kurulmuştur. Cepheliler ku-şatmalarda savaşı sürdürme güveniyleşekillenmişlerdir.

Peki ya düşmanımız?Dilek Doğan'ın katilleri; ana kar-

nındaki bebeğe kurşun sıkanlar;Berkin'in beynine giren gaz kap-

sülünü ateşleyen eller; Hasan Ferit'ikatledip sonra da delileri karartmakiçin gömleğini kaybedenler; bir ordumisali gelip tek bir kadına, Günay'a15 kurşun sıkanlar....

Ya onları şekillendiren hangi de-ğerlerdir? Katillerin asla "moral üs-tünlükleri" olamaz. Katliamın, hak-sızlığın, katilliğin, işkencenin, hak-lılığı olamayacağı için moral değerleride olamaz. Çürümenin haklılığı ola-maz. Çürüyen güçlü olamaz. Bizimderneklerimiz, mahallerimiz, tek tekinsanlarımızı kuşatmalarda koruyanen önemli güç, moral değerleri ol-muştur.

Coşku... Dayanışma... Disiplin...Dayanıklılık... İrade... Özgüven...Sahiplenmek... Kararlılığın gücü...

Başarma iddiası... Cepheli bunlarasahip olduğu sürece güçlüdür.

Kuşatmalardaki Cepheli tavrı mo-ral bir güçtür. Eylem anlayışımızmoral bir güçtür. Adalet anlayışımızve pratiğimiz moral bir güçtür.

Moral ÜstünlüğümüzAdalet Mücadelemizde Büyüyor...

İstiyoruz... Hem de çok istiyoruzDilek'in katillerinden hesap sormayı...Tıpkı Berkin'in, Hasan Ferit'in, Gü-nay'ın katillerinden hesap sormakistediğimiz gibi...

Adalet tutkumuz büyüyor. Çünkühalk ve vatan sevgimiz, bize, halkı-mızın adalete ne kadar susadığınıgösteriyor. Adalet özlemimiz büyüyor.Çünkü bu mücadeleye sevgimiz, düş-mana kinimizle olduğu kadar eme-ğimizle de bağlıyız. Adalet mücade-lesini, ülkemiz topraklarında biz bü-yütüyoruz.

Her kampanya, her çadır, her birbildiri, her bir duvar yazısı... vb.mücadelemizi ve emeğimizi büyüt-tüğü kadar hesap sorma isteğimizide büyütüyor.

"Her Cepheli’nin yüreği adaletözlemiyle şekillenmiştir." Bu soyutbir söz değildir. Anlatılmak istenenkültürel ve tarihsel birikimin yarattığıinsan tipidir. Cepheliler’in idelojikşekillenmesinin yarattığı bir sonuçtur.Biz Cepheliler adalet özlemini yüz-yıllardır yüreğinde ve beyninde ta-şımış bir halkın çocukları; bu özlemeideolojik bir şekil vermiş; emeğinikatmış bir halk hareketiyiz. Bununiçin değerlerimiz ve gücümüz bü-yüktür.

Düşmanlarımız ise, bizimle gire-cekleri her türlü irade savaşında bu-nun için yenilmeye mahkumdur.

Faşist AKP'nin polisi çadırlarımızasaldırabilir; bizleri gözaltına alıp iş-kencelerden geçirebilir. Tutuklayabilir,kurşunlayabilir. Ama asla, boyun eğ-diremez. Asla bizi, meşru haklarımızıtalep etmekten vazgeçiremez.

Asla adalet mücadelemizi dur-duramaz. Tarihin akışı bizimledir.Halkımızın özlemleri, talepleri bi-zimledir.

Bu savaşı da kazanacağız.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

55ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 6: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

EKİM1 Ekim: Nurtepe Haklar Derneği’ne

çeteler saldırdı. Dernekte kimsenin ol-madığı sırada camlara 6, havaya 3 elateş edildi.

2 Ekim: Halkın Hukuk Bürosu’nun1994 yılında polisler tarafından katle-dilen Devrimci Avukat Fuat Erdoğananısına düzenlediği 4. Uluslararası Hu-kuk Sempozyumu 2-5 Ekim tarihleriarasında Ankara’da yapıldı.

4 Ekim: Bahçelievler Halk Cephe-si, Hasan Ferit Gedik için fotoğraf ser-gisi açıp mahkemeye çağrı yaptı.

5 Ekim: Cephe Milisleri Gazi Ma-hallesi girişine bomba süslü pankart astı.

*Cephe milisleri Gazi Nalbur böl-gesinde TOMA’larla gelen polisle ça-tıştı.

5 Ekim: Hasan Ferit mahkemesi gö-rüldü.

7 Ekim: Şişli belediye işçileri tiyatrogösterimi yaptı.

*Ankara’da İdilcan Kültür Merke-zi’ne operasyon oldu.

8 Ekim: Dersim Haklar Derne-ği’ne baskın yapıldı. Kapıları kırarakderneği basan katil sürüsü, dernekte bu-lunan Tuncer Gümüş’ü işkenceyle göz-altına aldı.

9 Ekim: Okmeydanı’nda, CepheMilisleri kumar oynatılan bir mekanıkoruyan çetecileri cezalandırdı

*Ankara’da 9 Ekim sabah saatle-rinde 10 devrimci daha gözaltına alın-dı.

10 Ekim: Cephe Milisleri Ankara’dakatledilenler için korsan eylem düzen-lediler.

*Ankara da gerçekleştirilen katlia-mın ardından Halk Cepheliler bulun-dukları tüm alanlarda katliamı protes-to eylemleri düzenledi.

*Gazi halkı, 10 Ekim saat19.00’da Halk Meclisi tutsakları için ya-pacağı yürüyüşü katliama karşı biröfke seline dönüştürdü.

*Şişli Cevahir AVM’nin önündebir araya gelen Halk Cepheliler, An-kara’daki katliamda bedenleri yerlerdeparamparça olan insanlarımız gibi yereyatarak eyleme başladılar.

*Okmeydanı’nda ise 10 Ekim’de,“Birlikte Güçlüyüz” konserini iptaleden Kamu Emekçileri Cepheli Me-murların ve Halk Cepheliler’in katlia-ma karşı yaptıkları yürüyüşe polis sal-dırdı.

11 Ekim: Armutlu’da, Halk Cep-heliler sokak sokak sesli çağrılarla ten-cere tava eyleminin duyurusunu yaptı-lar. Aynı günün akşamı 20.00 - 20.30 sa-atleri arasında tencere tava eylemi ger-çekleştirildi.

*Bursa Halk Cephesi “Suruç veAnkara Katliamı’nın Sorumlusu AKPİktidarıdır. Hesabını Soracağız!” şiarıaltında Ankara’daki katliama karşı tep-kisini dile getirdi.

Cephe Milisleri İkitelli’de Anka-ra’da katledilenler için korsan eylem dü-zenledi.

*Esenyurt’ta Cephe Milisleri: İstanbul,Esenyurt Balık yolunda bomba süslüpankart astı.

*Liseli Dev-Genç Milisleri: 11Ekim’de Hacıhüsrev Mahallesi ve Ok-meydanı Şark Kahvesi’nde Ankara Kat-liamı’nın hesabını sormak için “Katli-amların Hesabını Soracağız - DHKC/ Li-seli-Dev Genç” pankartı astı.

*Ankara’da yaşanan katliamın he-sabını sormak için Mersin YenişehirAKP İlçe Binası Dev - Genç milisleritarafından bombalandı.

*Hatay Cephe Milisleri: Hatay Ar-mutlu Mahallesi’nde 10 Ekim’de An-kara’da yaşanan katliamın akşamı Cep-he Milisleri korsan eylem düzenledi.

*Kırıklar Hapishanesi’nde çift ke-lepçe uygulamasına direndiği için Öz-

gür Tutsak Erdal Berk’in kolu jandar-malar tarafından kırıldı.

*TAYAD’lılar Ankara Katliamı’nıprotesto etmek için eylem yaptı. Halkasesli konuşmalarla katliamı gerçekleş-tirenin ABD emperyalizminin uşağıAKP iktidarı olduğunu haykırdılar.

13 Ekim: İçişleri Bakanlığı’nın ta-limatıyla, Avusturya Anadolu Fede-rasyonu’na yönelik polis operasyonuyapıldı.

16 Ekim: Okmeydanı’nda, AnadoluKahvesi girişine mobese takmak isteyenkatil polisler; kirpi ve akrep denilen,özel harekâtçıların da içerisinde bulun-duğu araçlarla mahalleyi abluka altına al-mak istediler. Ancak Cepheliler, katil po-lislere Okmeydanı’nın sahipsiz olmadı-ğını ve baskı uygulamalarına tepkisiz kal-mayacaklarını bir kez daha gösterdiler. Arasokaklardan çıkan iki Cepheli; U-6 kir-pi tipi polis aracını molotoflarla yakaraktahrip etti ve sloganlarla güvenli bir şe-kilde geri çekildi.

18 Ekim: İzmir Valisi’nin ve poli-sin tüm engelleme çalışmalarına rağmenKınık’ta Grup Yorum konseri düzen-lendi.

*Armutlu’da DİLEK DOĞAN ev-lerini basan polise “ayağına galoş giy”dediği için polis tarafından vuruldu. Birhafta süren yaşam mücadelesini 25Ekim de yitirerek ölümsüzleşti Ar-mutlunun direngen kızı.

*Edirne F Tipi Hapishanesi’ndekiÖzgür Tutsaklar, halk düşmanı katil Ala-attin Çakıcı’yı döverek cezalandırdı.

19 Ekim: Cephe Milisleri Okmey-danı Halil Rıfat Paşa bölgesinde zırh-lı bir polis aracını taradı.

*Büyük Direniş’in başladığı gün Ce-beci Mezarlığı’nda şehitler anıldı.

20 Ekim: Evin Timtik direnişini aç-lık grevine dönüştürerek sürdürmeyebaşladı.

21 Ekim: Dev-Genç’liler AKP’ninkatil polislerinin katletmeye çalıştığıDilek Doğan’a destek olmak için, 21

2015EKİM-ARALIK

Cephe’nin

1 yılı

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ6

Page 7: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Ekim’de, kaldığı Okmeydanı Hastanesiönünde bir basın açıklaması yapmak is-tedi. “Katliamcı AKP Dilek Doğan’ıVurdu! Hesap Soracağız! Dev-Genç”yazılı pankartlarını açarak halka açıkla-ma yapmaya başlayan Dev-Genç’lilere,AKP’nin katil polisleri kalkanları, cop-ları, plastik mermileri ve biber gazlarıy-la saldırdı. Saldırı ve eylem sırasında Dev-Genç’liler slogan atarak polise direndi-ler. 40 kişinin katıldığı ve plastik mer-minin kullanıldığı eylemde AKP’nin ka-til polisi Dilek Doğan’ın babasına ve abi-sine coplarla saldırdı.

21 Ekim: Yunanistan Devletininfaşist Türkiye Devletiyle işbirliği sonucuTürkiyeli Halk Cepheli devrimcilerekarşı sürdürdüğü saldırılar protestoedildi.

22 Ekim: Gazi Mahallesi’nde “Se-çim Çare Değil, Halk Meclisleri’nde Ör-gütlenelim” kampanyası kapsamında 22Ekim’de kahve konuşması yapıldı.

*Cepheliler, Yenimahalle 1. So-kak’ta bulunan AKP seçim bürosuna yö-nelik eylem yaptı..

24 Ekim: Okmeydanı Halk Mecli-si yöre faaliyetlerinin üçüncüsü olanDersimliler Günü’nde halkla buluştu.

25 Ekim: Halkın Mühendis Mi-marları Enerji Komitesi, 25 Ekim’deOkmeydanı Sibel Yalçın Parkı’nda,rüzgar türbini çalışmalarının anlatıldı-ğı bir kahvaltı düzenledi.

* Armutlu’nun yiğit kızı Dilek Do-ğan binlerce kişi tarafından son yolcu-luğuna uğurlandı.

*Gülsuyu Cephe Milisleri, 26Ekim’de uzun namlulu silahlarla, mo-lotoflarla Gülsuyu-Gülensu’da DilekDoğan’ın şehitliğini selamladı.

*Hasan Ferit Gedik UyuşturucuyaKarşı Savaş ve Kurtuluş Merkezi’ndeHalk Meclisleri tarafından dört saatlik“Seçim Çare Değil, Halk Meclislerin-de Örgütlenelim” başlıklı panel ger-çekleştirildi.

27 Ekim: İzmir Doğançay’da Cep-he Milisleri Dilek Doğan’ı selamlamak

amacıyla korsan eylem düzenledi. *Cephe Milisleri Okmeydanı Ör-

nektepe bölgesinde bir ekip aracınıyaylım ateşine tuttu.

28 Ekim: Cephe Milisleri ÇeşmeDurağı bölgesinde bulunan AKP seçimkoordinasyon merkezine silahlı eylemdüzenledi.

31 Ekim: Bağcılar Demirkapı Ma-hallesi’nde AKP’nin seçim irtibat bürosuCephe Milisleri tarafından molotof-landı.

31 Ekim: Armutlu’da halk düşman-ları mahallede terör estirmeye devamediyor, Cephe Milisleri de bunun hesabınısormaya devam ediyor. Armutlu CepheMilisleri: “Katil polisler mahallemizdendefolup gidene kadar, mahallemizde do-laşan her polis aracını hedef alıp cezala-rını vereceğiz. Halk düşmanları 29 ve 31Ekim günleri mahallemizde zırhlı araç-larıyla dolaşırken, araçları molotoflarla tah-rip edildi. 31 Ekim Cumartesi günü saat20.30 sıralarında U2 adlı zırhlı polis ara-cının içindeki bir halk düşmanı, atılan mo-lotofla birlikte alev aldı ve aracından ken-dini dışarı zor attı. Aynı gün milislerimizüç defa geçişleri sırasında molotoflarla ak-repleri vurup güvenli bir şekilde geri çe-kildiler” açıklaması yaptı.

KASIM1 Kasım: BERKAN ABATAY 589

SPOR MERKEZİ halkımızı sağlıklıbir yaşam için spor yapmaya çağırdı.

2 Kasım CEPHELİLER DİLEKDOĞAN’ın hesabını sordu. Pekçokmahallede korsan gösteri, pankart ve ya-zılama eylemi yapıldı.

3 Kasım: Gazi Mahallesi’nde Cep-heliler, katil polisleri taşlarla, ajitasyonve sloganlarla mahalleden kovdu.

4 Kasım : Armutlu’da, Halk Cephesiimzalı, “Dilek İçin Adalet İstiyoruz! Ala-cağız” yazılı pankart ile yapılan ADA-LET YÜRÜYÜŞÜNÜN ardından ya-pılan basın açıklamasında Armutlu’da,Dilek DOĞAN ve Günay ÖZARS-LAN’ın katillerinin bulunması için

Adalet Çadırının kurulduğu ve 5 kişi-nin açlık grevine başladığı duyuruldu.

5 Kasım: Armutlu şehitleri anıldı.6 Kasım: Dev-Genç’in YÖK boy

kotu Halk Cepheliler’in bulunduğu heralana yansıdı. Okullar boykot edilirkenbir çok yerde mahallelerde esnaflarkepenk kapatarak boykot eylemini des-teklediler. Trakya’dan Akdeniz’e, İçAnadolu’dan Ege’ye, Güneydoğu Ana-dolu’ya Dev-Genç’liler boykottaydıAntep de müdür odasını işgal edeneden Halk Cepheliler tutuklandı.

* Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ileSavaş ve Kurtuluş Merkezi katil polisinmerkeze saldırısıyla ilgili açıklama yap-tı. Açıklamada: “AKP’nin katil polisleri,Gazi Mahallesi’nde yapılan 6 KasımYÖK eylemlerini bahane ederek, HasanFerit Gedik Uyuşturucu ile Savaş veKurtuluş Merkezi’ne saldırmıştır. Teda-vi merkezinde tedavi gören hastalarla bir-likte halkımız da desteğe geldi. Polisin sal-dırısına karşı barikatlar kuruldu. AKP’ninkatil polisleri tedavi merkezimizin cam-larına gaz fişekleri atarak kırmıştır. Ta-belamızda kurşun delikleri açılmıştır vetedavi merkezine ait olan, hastalar için kul-lanılan karavanımızın camları kırılmış, cid-di hasar oluşmuş, kullanılmaz hale geti-rilmiştir. Devlet kendi elleriyle uyuştur-duğu gençlerin ayılmasına tahammüledemiyor. AKP’nin işkenceci polislerinesesleniyoruz: Ne yaparsanız yapın, bizleriteslim alamazsınız, buna gücünüz yetmez”denildi.

7 Kasım: TÜYAP Kitap Fuarı’ndaBoran Yayınları standı açıldı.

*Uyuşturucuya karşı mücadeledeşehit düşen Birol Karasu için anma ye-meği verildi.

*Gazi Halk Meclisi 7 Kasım’da gö-nüllü diş hekimleri ile ücretsiz ağız vediş sağlığı taraması yaptı.

8 Kasım: Sanat Meclisi Sempoz-yumu Okmeydanı Sibel Yalçın Par-kı’nda yapıldı.

* Alibeyköy’de Halk Cepheliler,AKP’nin faşist baskılarına ve katli-

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

77ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 8: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

amlarına karşı adalet yürüyüşü yaptılar.AKP’nin polisi Adalet Yürüyüşü’ne sal-dırdı. Kızıl Maskeli Cepheliler polisekarşılık verdi.

12 Kasım: Isparta’da Halk Cep-heliler’in evlerine ve Halkın Kültür veSanat Merkezi’ne polis baskını oldu.

13 Kasım: Çanakkale’de evine ya-pılan operasyonda, gözaltına alınanGrup Yorum üyesi Helin Bölek’in an-nesi olan Aygül Bilgi İşlek, kızını sa-hiplendiği için yargılanıyor.

* Gazi Mahallesi girişine CepheMilisleri “Silvan’ın Hesabını SoracağızCEPHE” yazılı bomba süslü pankartastı. 14 Kasım da Alman emperyaliz-minin tüm engelleme çabalarına rağmenGrup Yorum konseri gerçekleştirildi.

15 Kasım: Sarıgazi’de Halk Cephe-si Büyük Adalet Yürüyüşünü gerçekleş-tirdi.

*Köln Sanat Atölyesi, Oberhausenkonserinin sabahında basıldı, arandı, ta-lan edildi.

*TAYAD’lı Aileler, OkmeydanıDevran Düğün Salonu’nda “30. YılaMerhaba Yemeği” düzenledi.

18 Kasım: Elazığ Fevzi ÇakmakMahallesi’nde bulunan Pir Sultan Ab-dal Kültür Derneği ve evlere düzenle-nen operasyonda gözaltılar yaşandı.

19 Kasım: Okmeydanı‘nda A-101market önünde bekleyen bir akrep ara-cı Cepheliler tarafından molotoflar ileyakıldı.

22 Kasım: İzmir Kınık Grup Yorumkonseri düzenlendi.

* Gazi Mahallesi’nde büyük Halk

Meclisi toplantısı yapıldı.* Okmeydanı Cephe Milisleri, halkı

uyuşturucu ile zehirleyen iki torbacıyı dizkapaklarından vurarak cezalandırdı*Oya Baydak ve DİH direnişler ör-

gütleyip zaferler kazandığı işçilerle bir içfaaliyet düzenledi.

27 Kasım: Bağcılar’dan Kartal’aAdalet İçin Adım Adım Yürüdük! FA-ŞİST AKP POLİSİNİN HİÇBİR SAL-DIRISI YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ DUR-DURAMADI!

*Adalet Yürüyüşü öncesi BağcılarKaranfiller Kültür Merkezi’ne polis sal-dırdı

28 Kasım: Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezidayanışma gecesi yaptı.

*Hatay’da 28-29 Kasım’da KamuEmekçilerinin örgütlenme sorunlarınınve çözüm yöntemlerinin konuşulduğu“Kamu Emekçileri Akdeniz Bölge Ku-rultayı” yapıldı.

* Özgür Tutsaklara hapishanedeişkence yapan gardiyan, tokatlanarakcezalandırıldı.

29 Kasım: DİH Hukuk Komisyonu,Kuruçeşme Kültür Derneği’nde hakgasplarına, işçi katliamlarına, mobbingeve yaşanan tüm adaletsizliklere karşı“Hukuk ve Dayanışma Paneli” yaptı.

*İkitelli’de 3. Yozlaşmaya Karşı Bi-rol Karasu Halk Şenliği, İkitelli Caddesiüzerinde bulunan Doğanay Düğün Sa-lonu’nda düzenlendi.

*Halkın Mühendis Mimarları(HMM) 29 Kasım’da İzmir’in Çiğli-Güzeltepe Mahallesi’nde halk bahçesi

çalışmaları yaptı.

ARALIK1 Aralık: DİH’liler “19 Aralık’ın 15.

Yılında AKP Faşizmi Katletmeye De-vam Ediyor!” ve “Katliamlara, Ada-letsizliğe Teslim Olmayacağız” yazılı“Halk Cephesi” imzalı; ayrıca 19 Ara-lık Katliamı’na ve Ankara Katliamı’ylailgili fotoğrafların da bulunduğu 25 afi-şi Şişli / Bomonti’nin sokaklarına astı.

2 Aralık: Devrimci Gençlik SanatOkulu Gazi Mahallesi’ndeydi!

4 Aralık: Karanfiller Kültür Mer-kezi bir kez daha AKP’nin polisleri ta-rafından saldırıya uğradı. İçeride bu-lunan 3 kişiyi gazla boğarak katletme-ye çalıştılar.

5 Aralık: LİSELİ DEV-GENÇ KU-RULTAYI YAPILDI!

*Kamu Emekçileri Cephesi’nin dü-zenlediği ”Örgütlenmenin ÖnündekiEngeller ve İş Güvencemiz” paneliİzmir’in Tire ilçesi Belediye Kültür Sa-lonu’nda gerçekleştirildi.

6 Aralık: Grup Yorum, DevrimciGençlik Sanat Okulu koro çalışmalarıbaşladı.

8 Aralık :Armutlu’da evler dolaşı-larak Kurtuluş dergisi ve Boran ya-yıncılığın son çıkardığı kitaplardanolan “Düzen Çürütür Devrim Yaşatır”kitabının tanıtımı yapıldı.

*Armutlu direniş çadırında 2. ekipaçlık grevine başladı.

12 Aralık: Eskişehir Grup YorumHalk Korosu Tepebaşı Belediyesi 23Nisan Çocuk Sanat ve Kültür Merke-zi’nde çalışmalarına başladı.

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

88

Page 9: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

� Biz diyoruz ki; sonuç almak; ideolojik, politik netliktir. Siyasikararlılık ve tutarlılıktır. Cürettir, devrimci iradedir.

� Biz diyoruz ki; Kızıldere’den bu yana bunlarla savaşıyoruz.Biz zafere inanıyoruz! Vazgeçmeyiz. Karşımıza çıkan tüm engelleriyok etmek için ısrarlı bir mücadele sürdürüyoruz. Yenilebiliriz,sonuç alamayabiliriz. Ama uzlaşmayız.

� Biz diyoruz ki; Cepheli baskınlarda, gözaltılarda, tutuklamalar-da, düşman “sizi bitirdik!” dediğinde, “Biz halkız, halkı, milyonlarıbitiremezsiniz” diyerek düşmana meydan okuyandır.

� Biz diyoruz ki; Cepheli, iktidar ve devrim iddiasıyla hareketedendir. İktidarı istiyoruz. İstemek cürettir. Bu cürete sahibiz.Cüretimizi tarihsel haklılığımızdan ve Marksist-Leninist ideolojiyeinancımızdan alıyoruz.

� Biz diyoruz ki; bedel ödemeyi göze aldığımız için sonuç alıyo-ruz. Bedeli göze almayanlar faşizmin icazeti dışına çıkamazlar.

� Biz diyoruz ki; biz verdiğimiz her sözü yerine getiririz, başla-dığımız işi bitiririz. Tek de kalsak sonuna kadar direniriz.

� Biz diyoruz ki; Cepheli düşmana karşı inançla savaşır. Cephelibu zorlu mücadelede her düştüğünde yeniden ayağa kalkmasını bilir.

� Biz diyoruz ki; asıl yenilgi uzlaşmaktır. Sadece vazgeçmeyen-ler kazanır.

� Biz diyoruz ki; bu halkın evladıyız. Halka güveniyoruz. Bununiçin kendi dışımızdaki güçlere bel bağlamıyoruz. Sovyetler’de,Küba'da, Çin'de, Vietnam'da, Kore'de, Anadolu'daki kurtuluş savaş-larında her türlü olanaksızlığa rağmen savaşarak zaferi kazanan hal-kın gücünü biliyoruz.

� Biz diyoruz ki; Cephelinin yüreği silahıdır, inancıdır. İnançlıolmak; davasına bağlı olmaktır, ideolojik netliktir, yiğit olmaktır,uzlaşmamaktır, militanlıktır, düzenin bütün politikalarına karşı dev-rimi, sosyalizmi ölmek pahasına savunmaktır.

SONUÇ ALMAK CEPHE TARZIDIR!Biz Diyoruz ki;�

Page 10: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Küçükarmutlu Adalet Çadırı Açlık Grevi Günlüğü

3. Ekip 2. GünÇadırımızı akşam yıkan katiller, gece

boyunca cemevini taciz etmişler.Amed’den destek için arayan arkadaş-larımızla konuştuk, Gazi Mahallesi’ndenTAYAD’lı iki anamız arayıp moral ver-diler.

Henüz çadırımız olmadığı için açlıkgrevine Armutlu Özgürlükler Derne-ği’nde devam ediyoruz.

Saat 15.00’da mahalledeki arkadaş-larımızla toplantı yaptık. Akşam çadırı-mızı kurmak için iş bölümü yaptık. İki ar-kadaş esnafa çağrıya çıktı, iki arkadaş dakahvelere duyuruya çıktı. Saat 19.00’daçadırımızı tekrar kuracağımızı söyle-miştik. Onlar yıkacak; biz daha büyü-ğünü, daha güzelini kuracağız. 46 yıllıktarihin geleneğinden geliyoruz.

Saat 19.00’da henüz halk gelmemiş-ken, katil polisler bizleri hedef gözeterekayaklarımıza, kafamıza gaz kapsülleri veplastik mermileriyle saldırdılar. Armut-lu’daki Cepheliler; taşıyla, molotofuylamahallesini savundu. Dilek, Armutlu’nunnamusuydu. Bizler tek kalsak da sonuna,sonuncumuza kadar direneceğiz. Di-lek’e sözümüz var, çadırımızı kuracağız…

Bugün 3. GünümüzToplamda Direnişimizin 67. Günü

Saat 17.00’da çadırı tekrar kurmakiçin duyuru yaptık. Saat 14.40’da Dev-Genç’liler bizi ziyarete geldi. Derneğimizönünde arkadaşlarımıza halaya durduk.“Eee üstünlük bizde tabi”.

Çadır direnişimiz irade savaşına dön-dü. Bu çadırı ne pahasına olursa olsun ku-racağız “Dilek için adalet istemek suç de-ğildir”. Saat 15.00’da Evin Timtik aradı.Sesini duyunca çok mutlu olduk “Dün-yanın neresinde olursak olalım, haklı olankazanacak. Haklı olan, meşru olan bizimdirenişimiz, bizim kavgamızdır.”

15.45’te Dilek’imizin teyzesi bizi zi-

yarete geldi. Saat 17.00’da çadırımızı tek-rar kurmak için mahalledeki arkadaşlar-la toplandık. Hep birlikte el birliğiyle ça-dırımızı kurmaya başladık. Katil polislersaldırmaya başladı. Mahallede olan Cep-heliler polisle çatışmaya başladı. Direnişteolan arkadaşları, cemevine gazdan etki-lenmesinler diye getirdiler. Biz diyoruzki ne pahasına olursa olsun biz bu çadı-rı kuracağız.

AKP Faşizminin Saldırılarına,Tehditlerine KarşıArmutlu Halkının Yanındayız!

Okmeydanı Halk Meclisi’nin 12Ocak’ta Armutlu’daki adalet çadırınayönelik polis saldırısı ve tehditler üzeri-ne yaptığı açıklamada şöyle denildi:“Saldırıların ve tehditlerin sebebi orta-dadır; devrimcilerin öncülüğünde bir ör-gütlülüğe tahammül edemiyorlar. Gün-lerdir polis tarafından saldırıya uğra-yarak yıkılan Dilek Doğan’a adalet ça-dırı 10 Ocak Pazar günü Armutlu halkıtarafından hep birlikte yeniden kuruldu.Polis tehditlerini sürdürerek yenidensaldırı ve başka kurumlara da yıkım teh-didinde bulundu.

Emir yüksek yerdenmiş. Lakin katilpolis çadırı yıkacaklarına dair tehditle-rini savurdu; TOMA’larla, akreplerleyine saldırdı. Emin olduğumuz bir nok-ta var. Dilek Doğan’a adalet talebiyleaçılan açlık grevi çadırı, AKP’nin kira-lık katilleri tarafından 1000 kez saldırı-ya uğrayıp yıkılsa da 1001. kez Armut-lu halkının iradesi ile yine yeniden ku-rulacaktır.

Okmeydanı halkı, muhatapları kilo-metrelerce uzakta da olsa bu tehditlerepabuç bırakmayacaktır. Efendisi Ame-rika’dan izin almadan tuvalete bile gi-demeyen işbirlikçi iktidar sahipleri şunuçok iyi bilmelidir; ne en son ileri tekno-loji ile kuşanmış yüzbinlerce polis ve as-keri gücünüz, ne de son model zırhlıla-rınız, halkın örgütlü gücüyle birleşmişdevrimci şiddetin önünde engel teşkil ede-mez, nitekim yenilmeye mahkumdur.”

Katletmekle, Tutuklamakla Bitmeyiz!

Dilek’e Adalet İçin AçlığımızıBüyütmeye Devam Edeceğiz!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ11 0

Page 11: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Dilek Doğan İçin Adalet İstiyoruz!

Yaklaşık 3 aydır adalet için açık olanaçlık grevi çadırımıza AKP’nin katil kö-pekleri 27 Aralık’tan beri her gün sal-dırmaktadır. Dilek Doğan’ın katili Yük-sel Moğultay halen dışarıda, hala in-sanları katletmektedir. Dilek Doğan’ı vu-ran polis tutuklansın diye 2 ay 15 gün-dür açlık grevi yapılıyor.

AKP halka saldırmakta sınır tanı-mıyor. Armutlu halkından görüşmek içinkarakola giden heyeti bile tehdit etmiş“evlerinizi, cemevini, derneği bomba ko-yar yıkarız “ diyerek tehdit savurmuş-tur. Sarıyer Kaymakamlığı ile görüşmekiçin, CHP meclis üyeleri ve Armutlu hal-kından oluşan heyete kaymakam, “O ça-dırı oraya kurdurtmayacağız ve çok kötüşeyler olacak Armutlu’da’’ diyerek he-yeti ve Armutlu’yu tehdit etmiştir.

Soruyoruz kaymakama Dilek’i vu-ran polis nerede? Neden halen daha dı-şarıda katliam yapıyor? Buna verecekcevabı yok kaymakamın; çünkü Dilek’inkatili saklama-koruma ile görevlendi-rilmiş. 2 aydır mahallede kurulu duru-yordu şimdi Armutlu’ya saldırmak içinçadırı bahane ederek burada yeni Di-lekler’i katletmeye çalışıyor. Katil AKPve İstanbul eEmniyeti açıkça Armut-lu’yu, Armutlu halkını tehdit ediyor. Oçadırın orada durması, mahalleye gir-melerine engel oluyor. Baskın yapamı-yorlar, ev yıkamıyorlar. Dilekler’i kat-ledemiyorlar, ondan bu kadar pervasızsaldırıyorlar. Burada irade savaşı var vesiz bunu çok iyi biliyorsunuz ki o savaşıbiz kazanacağız!

Armutlu Halk Cephesi13 Ocak 2016

Kamu Emekçileri Cephesi Kamu Emekçileri Cephesi, “Köle Değil Emekçiyiz İş Güvencemizi İs-

tiyoruz” kampanyasını yaptığı bir eylemle duyurdu. 9 Ocak Cumartesi günüGazi Şair Abay Lisesi önünde basın açıklaması yapan KEC’liler, “EMEK-ÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ” sloganı attılar.

Kamu Emekçileri Kurultaya Çağrı Çalışmalarını Sürdürüyor

ANKARA9 Ocak Cumartesi günü Tüm Bel-Sen Genel Merkezi’nde yapılacak olan

“Birleşelim, Örgütlenelim, İş Güvencemize Sahip Çıkalım” panelinin du-yurusunu yapmak için Ankara’da KEC’liler tarafından Kızılay ve Sıhhi-ye bölgesine 2 ozalit ve 100 adet panel çağrı afişi asıldı.

İSTANBULGazi Mahallesi’nde afişlemeler ve Şehit Teğmen, Zübeyde Hanım, İs-

tiklal İlköğretim ve Şair Abay Lisesi’nde davetiye broşürleri dağıtıldı.Gebze kamu emekçileri, Marmara bölge kurultayı öncesi Tatlıkuyu köp-

rüsü, Cuma Pazarı ve Yunus Emre Parkı’nda toplam 50 afiş astı.

Kamu Emekçileri Cephesi: Baskılar Bizi Yıldıramaz!

Düzce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde mimar olarak görev ya-pan, aynı zamanda KESK Yapı Yol-Sen il temsilcisi olan kamu emekçisiarkadaşımız Alev Şahin üzerindeki baskılar devam etmektedir.

Keyfi uygulamalarına boyun eğmediği için Alev Şahin’e husumet bes-leyen ve Mayıs 2015’te hakaret ederek idare ile birlikte mobbing ve bas-kı uygulamaya başlayan şube müdürü ve diğer yandan il müdürü de boşdurmayarak Alev Şahin’in sendikal faaliyetleri ile kamuoyunda kendi-leri hakkında asılsız iddialarda bulunduğunu belirterek Çevre ve Şehir-cilik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu’ndan müfettiş talep etmekte-dir. Şahin, şube müdürü vekilinden il müdürü vekiline kadar idarenin tümkademesindekiler tarafından hiyerarşik silsile yoluyla adaletsiz ve hukuksuzbir biçimde baskı, soruşturma, cezalandırma, yıldırma ve sindirme po-litikalarına maruz bırakılmaktadır.

Bildikleri ve yapabilecekleri bunlardan ibarettir. Oysa bilmedikleri şey;devrimci- demokrat kamu emekçilerinin her ne koşulda olursa olsun emek-leri ve hakları için mücadele edeceğidir. Seyit Rıza’nın dediği gibi; “Bensizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim. Bu bana dert olsun. Ama bende sizin önünüzde diz çökmedim. Bu da size dert olsun.”

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

1 1ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 12: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

HalkınHukuk

Bürosu

Ölüye saygı, insanlık tarihinin eneski zamanlarından beri halklarınyaşamında önemli bir yere sahiptir.Bu saygı her halkın kültüründe deği-şik biçimlerde yaşam bulmuştur.Öyle ki, bu saygı zamanla savaş kül-türünde bile kendine yer bulmuş,“savaş ahlakı” olarak kabul edilenolgunun en önemli parçası haline gel-miştir. Yüzyıllardır “savaş ahlakı”nınen önemli öğelerinden biri ölüye say-gıdır. Ama bugün ülkemizde,Kürdistan topraklarında yaşanan ger-çekler AKP’nin insanlık tarihinin buen eski ve evrensel değerinden bileyoksun olduğunu göstermektedir.

Dünyadaki birçok halk gibi,Anadolu halkları da ölülerine büyükanlam atfeder, saygı ve sadakat ileyaklaşır, onları gelenek ve inançları-na göre doğru buldukları, layık gör-dükleri şekilde gömer ya da göm-mek isterler. Anadolu halklarınınkültüründe “ölüyü yerde bırakmak”,“ölüyü mezarsız bırakmak’ ayıp veutanç sebebi sayılır. Ölüsünü yerdebırakanlar, ölülerine karşı songörevlerini yerine getiremeyenlertoplumda kabul görmezler. Çünküölüler ve mezarları halkların toprağasaldıkları kökleri gibidir; soyları,sopları, tarih bilincidir.

Ölüye saygı bütün dünya halkla-rının kültüründe öylesine yerleşmiş-tir ki, tarih boyu savaşan tüm güçlerarasında, belki kısa bir süre sonrabiri diğerini yok edecek düşmanlar

arasında bile, “ölüye saygı”insan olmanın bir gereği, enönemli ahlaki değer olarakkabul edilir.

Tarihte bunun sayısızörneği vardır. Çağlar açıp çağ-lar kapatan büyük savaşlarda,amansız mücadelelerde dahi,1. ve 2. emperyalist paylaşımsavaşlarında bile cephedekidüşman güçler belirli aralık-larla savaşa ara verir, savaşalanındaki ölü ve yaralılarınoradan çıkarılması için geçiciateşkes yaparlardı.

Bu durum, 19. yüzyılda emper-yalizm tarafından ortaya atılan veemperyalist devletler arasındakisömürü savaşlarının kurala bağlan-masını ve savaşların “insanileştiril-mesini” öngören “uluslararası savaşhukuku”nda da önemli bir yeresahiptir. Yalnızca uluslararasıhukukta değil dinde ve din temellihukukta da savaş ahlakı ve bu ahla-kın bir parçası olarak ölüye saygıönemli bir yere sahiptir.

Örneğin İslam savaş hukukunda,savaşçı olmayanın öldürülmesi,ölene işkence edilmesi, uzuvlarınınkesilip teşhir edilmesi yasaktır. Yineölünün mezarsız bırakılması günaholduğu gibi ölümden sonra kısa birsüre içinde ölenin gömülmesi dedini bir zorunluluktur.

Kısaca; tarihsel gelişim içindesavaş hukuku ve savaş ahlakı kav-

ramları ortaya çıkmış ve yerleş-miştir. Evet, savaşın da bir ahla-kı vardır. Ama tarih boyu buahlaka sahip olmayan, ahlaksız-lıkta sınır tanımayan güçlerin deolduğu bir gerçektir. Tıpkıbugün AKP faşizminin yaptığıgibi savaşta hiçbir yasa, hiçbirkural, insana ait hiçbir değertanımayan, insanın doğasındaolmasa bile tarihsel ve toplumsalgelişim süreci içinde ortaya

çıkan dini, ahlaki ve toplumsaldeğerleri yok sayan egemenler detarih boyu hep var olmuştur.

İnsanlık tarihinin en eski dönem-lerinden beri egemenler, kendilerinebaşkaldırıp isyan edenleri sadecebiyolojik olarak öldürmekle yetin-memiştir. Öldürdükleri bedenlerinmanevi bir anlam ve moral bir değe-re dönüşmesini engellemek içinonları sembolik ve politik olarak daöldürmek amacıyla her türlü yol veyönteme başvurmuşlardır.

Örneğin köleci Roma devletinekafa tutan, “güneş batmayan impa-ratorluğu” titreten köle Spartaküsişkencelerle katledilip çarmıhagerilmiş ve günlerce diğer kölelereteşhir edilmiştir. Küba devrimininkomutanı Che’yi Bolivya’da katle-den emperyalist haydutlar, cesedinibir köy evinde teşhir etmiş, dahasonra da kaybetmişlerdir.

Anadolu topraklarında da Babaİshak gibi, Börklüce Mustafa gibi,Hallacı Mansur gibi, ŞeyhBedreddin, Pir Sultan ve diğerlerigibi, zalimlere baş kaldıran, onlarıtitreten birçok halk kahramanı deği-şik biçimlerde katledilip ibret-i alemolsun diye halka teşhir edilmiştir.

Elbette burada asıl saldırınıngeride kalanlara, katlettiklerininmücadele arkadaşlarına, yoldaşları-na, halka yönelik olduğunu söyle-mek yanlış olmaz. Çünkü ölenin

Ölüler ve Mezarları Halkların Toprağa SaldıklarıKöklerİ Gİbİdİr; Soyları, Sopları, Tarİh Bİlİncİdİr!

SAVAŞIN DA BİR AHLAKI VARDIR AMAAKP’NİN AHLAKI YOKTUR!

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ1 2

Page 13: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

bedenine yönelik her saldırı, çoğuzaman, öleni aşağılayarak, küçükdüşürerek o bedende somutlanandeğerlerin yok edilmesini amaçlar.Gözdağı ve tehditle, ölenin, kalanla-rın belleklerinde yarattığı manevideğerler, ideallerine ve mücadelesi-ne duyulan yakınlık, saygı, bağlılık,vefa ve ölenin mücadelesini sürdür-me ve hesap sorma isteği yok edil-mek istenir.

Yani saldırının asıl hedefi ölenincansız bedeni değil onun geridebıraktıklarıdır, halkın kendisidir.Böylece asıl olarak düşmana yanihalka gözdağı verilmek istenmekte-dir.

Egemenler öldürdükleri düşman-larını mezarsız bırakma, gelenekleregöre gömülmelerine engel olma yada ölü bedenlere ve mezarlara zararverme gibi yollarla onların ölübedenlerinde veya mezarlarındasomutlanan değerlere bugün de sal-dırmaya devam ediyorlar. Ülkemiz-de de bu konuda her gün yeni örnek-lerle, ölülerimize yönelik yeni saldı-rılarla karşılaşıyoruz.

Halk Düşmanı,Din Tüccarı AKP, Ölülere Bileİşkence Yapıyor!

Son olarak geçtiğimiz yaz ayla-rından beri sokağa çıkma yasakları

ve kuşatmalar eşliğinde katliamlarınyaşandığı, Kürt halkına yönelik açık-ça savaş politikalarının uygulandığıKürdistan’da ölülere yönelik ahlak-sızca saldırılar AKP’nin bu konudakigerçek yüzünü göstermektedir.

Şırnak’ta katledilen HacıLokman Birlik’in cesedinin zırhlıaracın arkasında sürüklenmesi,Muş’ta katledilen kadın gerillanıncesedinin çırılçıplak soyularak teş-hir edilmesi ve son olarak günlercesüren kuşatmalarda Cizre’de,Sur’da, Lice’de, Silopi’de,Dargeçit’te... çocuk, genç, yaşlı,kadın, erkek kontrgerilla tarafındankatledilen insanların cesetleriningünlerce vuruldukları yerde bırakıl-ması, ailelerin cesetleri almalarınabile izin verilmemesi AKP’ninahlaksızlığının, ahlaki ya da dinihiçbir değerinin olmadığının açıkgöstergesidir.

Örneğin Silopi’de devlet güçle-rince katledilen 57 yaşındaki Taybetİnan’ın cesedi polisin saldırılarındandolayı vurulduğu sokaktan ancak 7gün sonra alınabildi. Yani Taybetİnan’ın cesedi 7 gün boyunca katle-dildiği sokaktan alınamadı.

İşte AKP’nin Müslümanlığı bukadardır. Din sömürücüsü, din istis-marcısı AKP’nin gerçek yüzü budur.AKP faşizmi ne dinle, ne ahlakla, nede hukukla kendini bağlı hissetmek-sizin her türlü alçaklığı, her türlü

ahlaksızlığı yaparak yönetmeyeçalışmaktadır. Başka yolu da yokturzaten. Faşizmin içine düştüğü kriz okadar derin, korkuları o kadar büyük-tür ki, bu korkunun yanında “ahiretkorkusu”nun lafı bile edilmez...

Sonuç olarak; savaşın da hukukuve ahlakı vardır; ama AKP’nin ahla-kı yoktur. AKP de kendisindenönceki tüm zalimler gibi ölülerimiz-den, onların yarattıkları veya cansızbedenlerinde somutlanan değerle-rinden korkmakta, onu yok etmekistemekte, bunun için en aşağılıkyöntemleri kullanmaktadır.

Ama şunu da bilmelidir ki, bugü-ne kadar başarılı olamadı egemen-ler, öldürdükleri kahramanları hal-kın belleğinden silemediler. Amayine de bu politikadan hiç vazgeç-mediler, vazgeçmeyecekler. Bizedüşen ise, mezar hakkımızı ne paha-sına olursa olsun savunmak, ölüleri-mize daha çok sahip çıkmak, ölüle-rimizi ve onların kanlarını yerdebırakmamak.

Daha önemlisi, onların idealleri-ni, yarattıkları ve temsil ettiklerideğerleri sahiplenmek ve büyütmek.Yani daha çok örgütlenmek, dahaçok savaşmak, savaştırmak. Ölüleri-mize yapılan bu zulme son verme-nin de halkların kurtuluşunun da tekyolu budur.

Sevgili Ayşe Öğretmenimiz,Senin adresini bilmiyoruz, telefon numaranı da, ama bi-

liyoruz ki yazdığımız mektup senin eline ulaşacak. Çün-kü mutlaka ya siz ya da çevrenizden biri bizi takip ediyordur.Biz Bursa’dan İstanbul’a, Antep’e; İzmir’den Mersin’eTürkiye’nin dört bir yanında örgütlenmiş Çağdaş Hukuk-çular Derneği üyeleriyiz. Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Tere-keme… Çeşitli milliyetlerden, Alevi, Sünni, Hıristiyan yada dinsiz çeşitli inançlardan avukatlarız. Biz bu çeşitlili-ğimiz ve zenginliğimiz ile ezilen halklardan yana, emek-ten yana duruşumuz ile ortak bir mücadele içindeyiz.

Sevgili Ayşe Öğretmen; bir televizyon programına ka-tılmışsın. Katılmış ve yüreğinin yangınını paylaşmak is-temişsin.

Bu ülkede, düşünce beyan eden aydınlar, aka-demisyenler de vatan haini ilan ediliyorlar. Biz on-ların da avukatlığını yapmaya talibiz.

Bu ülkede topraklarını yağmalattırmak iste-meyen Havva analar var. İktidar onlara da şovmen di-yor. Sanatçılara davalar açılıyor, gazeteciler tutuklanı-yor. Hepsini herkesi vatan haini ilan etmiş durumdalar.

... İşte bu yüzden Ayşe öğretmenim, senin avukatlı-ğını yapmaya talibiz. Sana soruşturma açacaklarsa ülkenindört tarafından koşup geleceğiz. Gelirken Soma işçile-rinin, Torunlar inşaat işçilerinin, Yırca’nın zeytincileri-nin, HES’ler ile toprakları yağmalanmış köylülerin, Et-hem’in, Berkin’in, Zafer’in selamlarını da getireceğiz.

İşte böyle öğretmenim,Yanında yakınında durup, dost omuzlarını sana da-

yamış tüm dostlara da mahsus selam ederiz.

Ayşe Öğretmene Açık Mektubumuzdur

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, 13 Ocak 2016

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

1 3ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 14: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Tiflis'te bir rasathanede katip ola-rak çalışıyordu. Bir yandan işçilereve çocuklara ders veriyor, bir yandanda bildirilerin hazırlanması, çoğal-tılması, dağıtımını düzenliyordu.Tiflis'te bu hareketlilikten, sosyalistfaaliyetlerden haberdar olan Okhrana(çarlık polis teşkilatı) tüm çabalarınakarşın bir ipucu bulamadı. 1901 yı-lında 1 Mayıs gösteri hazırlıkları ya-pıldığına dair istihbarat alan Okhranageniş bir arama tarama yapar.Rasathanedeki sakin katibin ne işyaptığını o zaman farkederler. Fakatkatibi ele geçiremezler.

1 Mayıs gösterisi beş yüz kişininkatıldığı Marks ve Engels'in resim-lerinin taşındığı, kızıl bayraklarındalgalandığı bir programla gerçekleşir.Bu ilk 1 Mayıs kutlaması bir sonrakiyılların kitlesel çatışmalı ayaklan-malarına ön hazırlık olur. Rasathanekatibi artık düzenli yaşamdan ayrıl-mak zorundadır. On beş yıl boyuncatam yirmi değişik isim kullanarakyeraltında faaliyetlerini sürdürür.

Rasathane katibi, SSCB devrimi-nin önderlerinden Stalin'dir. Stalin,1917 Ekim devrimine kadar mitingler,grevler, örgütlenme çalışmaları, mat-baa başında bir bildirinin yazımındandağıtımına, işçilerle fabrikada grevhazırlıklarına kadar her türlü faaliyetiçinde geçirir yeraltı yaşamını...

Kuşkusuz Stalin de tüm yeraltıyaşamı boyunca gizliliği, kurallı ol-ması ve doğallığıyla sağlamıştır.

Bir savaşın başarısı savaşçınınbaşarısına bağlıdır. Savaşçı, savaşınkurallarına göre donanmış aynı za-manda halkın içinde yaşamaktadır.Bu olağanüstü yaşamın kurallarınıdoğal davranışlarla yerine getirir.Halkın bir parçası olması halindedaha uzun süre görevini sürdürebilir.Dünya devrim örnekleri ve mücade-lemiz içerisinde ders çıkarabileceği-miz yüzlerce örneğimiz vardır.

Savaşçının peşinde katiller, iş-kenceciler, muhbirler vardır; tutuk-lanma, gözaltı, kaybedilme vb. ileetrafı sarılmıştır. Fakat savaşçı fa-şizmin kurallarından daha güçlüdür.Bulunduğu yere, konuma göre dav-ranır, dikkat çekmez. Halkın içindeerimesini bilir. Sokakta gezerken tipdeğişikliği yapmaya dikkat eder,abartıdan kaçınır. Kimsenin alnında“bu savaşçı, bu devrimci” yazmaz.Abartı ve taklit halk tarafından farkedilir.

Olası bir tehlike anında soğukkanlıolmak, doğallığı bozmadan davra-nabilmek savaşı içselleştirmekle oran-tılıdır. "Onlar her şey için yürekli-dirler, kendi düşüncelerinden başkaefendileri yok onların. Bu düşünce,yaşam isteğinden daha güçlü onlar-da." Bu tanım savaşçıyı anlatan enözlü ifadelerden birisidir.

"Bir akşamüstü Alman kampı ya-kınlarında bilgi toplama sırasındaşoförün karısı dikenli tellere takılıpdizini yaralamış. Çok kanayan ya-ranın üstüne mendilini sarmış ve enyakın istasyona varmış. Trende ya-nında oturan Alman askeri kıpkırmızımendili görüp yerine yanında bulunanpansumanı koymak istemiş zorla. Obacağımı sararken ensesini görü-yordum.

Bir bıçak saplamak için bulunmazzamandı. Ona zarar verecek bir şeyleryapmalıydım. Böylece onun cep fe-nerini çaldım. Bakın işte işaret ver-meye yarıyor, diyordu şoförün karısı."(Gölgeler Ordusu, syf.124)

İşte savaşçı da düşmanı en yakı-nındayken bile kendini korumak değil,ona "zarar verme" isteği duymalı; buruh halinde olmalıdır. Onu hedefinegötürecek olan da doğal halidir.

Savaşçı halktır. Halkın örgütlühalidir. Halkın doğallığını taşımalıdır.

Eğer tipini değiştiriyorsa; bu daiçinden geldiği sınıfın özelliklerine

uygun olmalı, onunla bütünleşmelidir.Bir Fransız direnişçisi çok rahat kam-bur olabiliyor. Onun bu halini görenAlmanlar ona araçta yer verirler, yolaçarlar. Oysa kamburunun içinde ta-şıdığı devrimin ihtiyaçlarıdır. "Benöyle yapamam, asla onu giyemem"gibi olmazlar, kendi gücümüze setçekmek olur. Savaşçı savaşın doğalhali içinde davranarak başarıya ula-şır.

Diğer bir konu da;Halk savaşı stratejisini hayata ge-

çirmek uzere örgutlenen Marksist-Leninist parti, her anlamda savaşörgutu olmak zorundadır.

Askeri örgutlenmelerinden enkuçuk demokratik mevzisine kadarher tur kurumlaşması, her an duşmansaldırısı altındadır.

Tam da bu nedenle, silahlı savaşıngizlilik kurallarına uygun; partininlegal-illegal tum örgutlenmelerindegerilla kulturune göre şekillenen ça-lışma tarzı hayata geçmelidir. Aksiniyapmak, duşmanın saldırılarını bellidönemlere özgu olarak ele almak,savaş gerçeğini kavramamak demek-tir.

Gevşeklik, programsızlık, kendi-liğindencilik, statukoculuk vb. alış-kanlıkların belirlediği yaşam ve ça-lışma tarzı legal kulture aittir ve birsavaş örgutu bu özelliklere asla sahipolamaz.

Silahlı savaşı surdurmenin koşuluaskeri ustunluk, kitlesellik ya da tek-nik olanaklar değildir. Silahlı savaşısurdurmek, her şeyden önce "ideolojikve kulturel" şekillenme gerektirir.

"İdeolojik ve kulturel şekillenme”,surekli olarak savaş hattında olduğunuunutmamak demektir.

Emperyalizme bağımlı, yenisömurge bir ulkede mucadele etmekdemek, her zaman "ilkeler ve ku-rallarla" surdurulen bir devrimcilikanlamına gelir.

Savaşçı Halktır. Halkın Örgütlü Halidir. Halkın Doğallığını Taşımalıdır.

SAVAŞÇI DOĞAL OLMALIDIR!SAVAŞÇI DOĞAL OLMALIDIR!

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve

Biz

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ1 4

Page 15: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Ankara Adalet Yürüyüşüne Katılan Bir Direnişçinin Anlatımından Notlar:

Ben yürüyüşe hafta-sonu dahil olacaktım. Yanibaşladıktan 2 gün sonrakatıldım. Cumartesi günüotobüs ile sabahtan BursaGemlik'e geçtik. Yürü-yüşteki arkadaşlar katıla-cağımı duyunca sevindiler. Benimkatılmış olmamdan dolayı değil, “biridaha geldi, yükümüz daha da hafif-lemiş olacak” dediler. Bazen bir işörgütlerken veya sıkıştığımızda, yada gözaltında, düşmanın saldırısı kar-şısında, yanımızda örgütlü bir insanındaha olduğunu bilmesinin vereceğirahatlama duygusunun nasıl bir şeyolduğunu iyi biliyorum.

Arkadaşlarımın anlatmak istediğitam olarak böyle bir şeydi.

Üst üste 2 kere gözaltına alınma-larından kaynaklı tabi ki fiziken pekiyi durumda değillerdi. Ancak moralolarak gayet iyiydiler. Hatta inceldiğiyerden kopsun diyorlar; birçok şeyi,tutsaklarımızı düşünerek “kaybedecekneyimiz var, irade savaşını biz ka-zanmalıyız!” diyorlardı.

2 sloganımız vardı. Birincisi 'Di-kine Dikine Yürüyeceğiz', ikincisi'Yeşil Vadi Şu Tepenin Ardında'.

Bu söylemler, sohbetlerimiz mo-ralimizi hep yüksek tutmamızı sağ-ladı.

Ablamız sürekli neden yürüdü-ğümüzden ve katledilen insanlardanbahsediyordu. Yani eylemimizin ama-cı bir an olsun çıkmadı aklımızdan.

Ancak düşmanın aralıksız saldırısıve tacizinden kaynaklı sürekli bir iradesavaşı veriyorduk. Bu nedenle yürü-yüşün kitle çalışması ayağını eksikbıraktık. Gittiğimiz yerlerde halk ilediyaloglarımız; çevremizdeki insanlarlave açıklamalar esnasında yanımızagelen birkaç kişiyle, dinlendiğimizyerlerde yürüyüşümüzü anlattımız az

sayıda kişiyle sınırlı kaldı. Ankara'daki oturma eylemimizde

bunu kırdık. Gelen, tanıştığımız, soh-bet ettiğimiz çok insan oldu. Ki yü-rüyüşün en verimli geçen kısmı An-kara idi. Çok soğuk bir havada, birde 103 kişinin öldüğü, patlamanınolduğu yerde böyle bir eylem yaptı-ğımız için çoğu kişinin desteğinialdık.

İstanbul'da hemen hemen her ey-lemimize saldırı oluyor. Bu nedenleyürümüş olmamız, hatta pankartımızıaçıp eylem yapabilmiş olmak biziayrı bir şekilde motive etti.

Düşman çok korkuyordu. İlin em-niyet müdürü bile bizi adım adımtakip ediyordu. Bursa'da da bunuaçıkça ifade ettiler. Saldırmak içinellerinde bahane kalmadığı sırada“Açıklama saatinize kadar sizin burdadolaşmanıza izin veremeyiz, nerdene yapacağınızı nerden bilelim” de-diler. Bu korkularında ve kazanımı-mızda Kartal AKP işgalinin etkiliolduğunu düşünüyorum.

Ekibimizde yaşları büyük olma-sına rağmen kararlı bir şekilde yü-rüyüşe devam eden arkadaşlarımızherkeste hayranlık uyandırdı. Özel-likle Mehmet amca ve kolu kırılmışolmasına rağmen devam eden Mes-rure abla.

Ankara bizi çok iyi karşıladı.Özellikle TAYAD'lılar her şeyi ça-bucak organize ettiler. Hem gar önüiçin, hem de sonrası için.

Arkadaşlarla konuştuğumuzda şöylebir öneride bulunalım demiştik. Böyle

bir yürüyüşü tek-rarlamalıyız. An-cak kısıtlı bir süreolmamalı ve havadaha iyi olmalı.Gerçekten deadım adım yürü-yeceğimiz... Geç-tiğimiz yollardakiköylerde, gittiği-miz yerlerde prog-ramladığımız, he-defli kitle çalış-

maları örgütleyeceğimiz bir yürüyüşolmalı bu kez. Her şeyimiz 3-5 yedekliolmalı. Tüm görsellerimiz, materyal-lerimizle yürümeliyiz.

Düşman ne kadar saldırırsa sal-dırsın, her seferinde tekrar devamedeceğiz. Günlük programlar çıka-racağımız, hem yürüyüş ekibinin eği-timi, hem de gittiğimiz, geçtiğimizyerlerin özgünlüğüne uygun, mahalle,köy, her neyse ona dair programımızolmalı. Yani böyle, aslında daha daayrıntılandırabileceğimiz, örgütledi-ğimiz bir yürüyüş önerisinde de bu-lunacaktık.

Böyle bir süreçte; yani saldırıların,tutuklamaların, katliamların böylesineyoğun yaşandığı bu süreçte böylebir eylem yapabilmiş olmak gerçektenbizim için çok önemli. Ki bunu daancak biz yaparız.

Yürüyüş boyunca yaşadığımızduygular bizim birbirimize kenet-lenmemizi sağladı. Ancak buna halkıkatamamış olmak, halka duyurama-mış olmak çok büyük bir eksikliğimizoldu. Aileleri bekliyorduk ki; yürü-yüşümüzün en önemli ayağını oluş-turacak olan şeylerden biri de onlardı.ancak onlar yoktular. Katledilenlerinaileleri mutlaka olmalıydı. İşçilerin,Ankara'da katledilenlerin ailelerindenen azından birkaçının olması dahafarklı bir anlam kazandırırdı. Biryandan onlar için de umut vericiolabilirdi.

Bu yürüyüşten çıkardığımız ders-lerle eksiklerimizi tamamlayarak ba-harda tekrar yürüyeceğiz!

Düşman Ne Kadar Saldırırsa Saldırsın, Vazgeçmeyeceğiz! Her Seferinde Tekrar Devam Edeceğiz!

BAHARDA YİNE ANKARA YOLLARINDA OLACAĞIZ!

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

1 5ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 16: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

GİTTİĞİMİZ EVLERDE YAŞADIĞIMIZ SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER

Dergi dağıtımı yaparken içeriye çağrıldığımız veya yardımiçin gidip de (tamir, taşınma vb.) iş bitiminde oturup sohbetettiğimiz ya da polisle çatışma sırasında bir süreliğine dinlenmekiçin kaldığımız evlerde davranışlarımız nasıl olmalıdır?

Ev sahiplerine rahatsızlık veriyor muyuz?Eğer bu tür sorunumuz varsa hızla bu sorunları çözmeliyiz.

Halkımızı kendi savaşına katmanın yolu bu sorunların çözü-münden geçiyor. Halkımızı kendi savaşının bir parçası halinegetirmek için misafir olduğumuz evlerde şehitlerimizden,önder kadro ve yoldaşlarımızdan öğrendiklerimizi geliştirerekhayata geçirmeliyiz. Halkımızı kendi savaşına katmanın yolubu sorunları hızla çözmekten geçiyor.

İşte o sorunlardan bazıları ve çözümleri:

Sorun: Gittiğimiz evlerde, eve giriş çıkışsaatlerine uyulmaması...

Çözüm: Evini bize açan halkımız, eve geliş saatlerine çokdikkat eder. Akşam 19.00-20.00 gibi halkımız evinde yemeğeoturur. Evlere gidişlerde yemek saatlerinden biraz önce gidilmesien uygun olanıdır. Tekrar tekrar sofra kurulmamış olur ve aileyledaha fazla zaman geçirmiş oluruz. O saatte gidemiyorsak da evegirişimiz saat 22.00’yi geçmemelidir. Zira aileler sabah oldukçaerken saatlerde işe gidiyor, erkenden yatmak isteyebiliyor. Benzerşekilde evden; erkek devrimci ise, evin erkeği, kadınsa evinkadını ile evden çıkmalıdır. Aksi durumda çevrede dedikodu do-ğurabilir, azami dikkat edilmelidir.

Halkımız evin giriş çıkış saatlerine dikkat eden devrimcileridaha çok sever, sayar.

Sorun: Evde, oturuşa kalkışadikkat etmeme...

Çözüm: Bunun çözümü de halk gibi, Cepheli gibi devrimtarihine layık bir davranış içerisinde olmaktır. Oturuşumuzüslubumuz bize yakışan şekilde olmalıdır. Ev işlerine yardımcıolmalıyız. Yemek hazırlanırken oradaysak yardım etmeli,sofrayı birlikte kaldırmalı ve bulaşığı birlikte yıkamalıyız.Bu arada evin hanımı ile de sohbet etme imkanı buluruz.

Sorun: Kullanım alanlarınıntemiz tutulması...

Çözüm: Halkımız bizim her hareketimize dikkat eder, öncelikleyatağımızı kalkınca hemen toplamalıyız. Banyoyu kullanıyorsaktemiz tutmalıyız. Her banyo sonrası varsa bizden kalan dağınıklıkya da kir bunları temizlemeliyiz. Eşyaları temiz kullanmalıyız,kullandığımız her eşyayı tekrar aldığımız yere koymalıyız. Kendievimizdeki gibi rahat olsak da bunu istismara dönüştürmemekgerekir. TV’yi açacaksak, mutfağa ya da banyoya gideceksek,balkona çıkacaksak ya da uyuyacaksak ev sahiplerinden izin al-malıyız.

ELİF’E...tamamlanmamış destanın

bir halkasıydı O.

kara gözleri Fidan,

alev saçları Fidan,

fedası Fidan'dı O'nun.

Fidan çaktığında çakmağını,

kıvılcımları yükseldi dört bir yana

biri Elif'in saçlarına savruldu.

önce küçücük bir kıvılcımdı

o koca alev alev olmazdan önce.

karanlığı aydınlatan alevin kıvılcımıydı.

bekledi sabırla

bekledi inatla

bekledi her yeni acıda

her yeni canda, her yeni öfkede

biraz daha büyüdü kıvılcım.

aleve dönüşmenin hayalini

yaşayarak büyüdü.

o koca alev alev olmazdan önce

sadece küçücük bir kıvılcımdı...

kıvılcım karanlığı aydınlatmaya

yeminliydi.

karanlığı aydınlatmadan

sönmek yoktu.

bazen küçük bazen büyük,

ama hep yandı.

sonunda kıvılcım,

alev oldu Elif'in saçlarında.

O saçlarını savurdukça,

düşman kaçacak delik aradı.

O saçlarını savurdukça

düşmanın gözü görmez oldu.

O saçlarını savurdukça nazlı nazlı,

yeryüzüne adalet geldi...

11.09.2015

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ1 6

Page 17: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Gazi: Gazi Ticaret Lisesi’nde 7Ocak’ta Liseli Dev-Genç’liler “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek Berkinİçin Adalet İstiyoruz” kampanyasıkapsamında okulda 5 okul çevresine3 yazılama yaptı.

Gülsuyu: Maltepe Ticaret Meslek Li-sesi’nde Liseli Dev-Genç’liler “Pa-rasız Eğitim Sınavsız Gelecek İsti-yoruz” deyip okul duvarlarına, sıra-larına taleplerini yazdılar.

Antep: Antep’te Liseli Dev-Genç’li-ler Berkin Elvan’ın doğum günü 5Ocak’ta Umudun ismini Düztepe du-varlarına nakşetti. Yapılan çalışmadaLiseli Dev-Genç’liler 2 adet “Kür-distan Faşizme Mezar Olacak”, 3 adet“Doğum Günün Kutlu Olsun BerkinElvan”, 5 adet “Liseli Dev-Genç”, 3adet “Yaşasın Dev Genç Yaşasın

Dev-Genç’liler”, 2 adet “YaşasınDev-Genç”, 1 adet “Berkin ElvanÖlümsüzdür” sloganları halkın mat-baası olan duvarlara nakşedildi.

Kadıköy: Haydarpaşa Teknik veEndüstri Meslek Lisesinde LiseliDev-Genç’liler 13 Ocak’ta “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruz”yazılamaları yapıp sınıf kapılarınapullamalar yapıştırdı.

Dersim: Berkin İçin GeldikDilek İçin de Geleceğiz!

Dersim merkezde 10 Ocak’ta Cep-heliler Berkin ve Dilek için adalet ta-lebiyle duvarlara yazılama yaptı.“Berkin Elvan 17 Yaşında / Cephe”,“Dev-Genç” ve “Berkin İçin GeldikDilek İçin de Geleceğiz” yazılamalarıyapıldı.

Malatya’da LiselilerBerkin’in Doğum GününüKutladılar

Malatya’da 5 Ocak günü liselilerBerkin Elvanın doğum günü kutladı.

5 Ocak günü Malatya Anadolu Li-sesi önünde 17 adet dilek feneri uçu-ruldu. Eylemin ardından okul önündeöğrenci meclisleriyle ilgili bildiri da-ğıtımı yapılarak eylem sonlandırıldı.

Antalya’da Dev-Genç’lilerBerkin Elvan İçin Video Yaptı

Dev-Gençliler 5 Ocak günü Ber-kin Elvan’ın doğum gününde Akde-niz Üniversitesi ve Metin ÇivilerAnadolu Lisesi’nde çekilen kısa birervideo hazırladılar.

“Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek Berkin İçin Adalet İstiyoruz”

“Pankartları mı zı Bin Kere deÇalsanı z, Bizleri Bin Kere deKatletseniz, MücadelemiziAsla Engelleyemezsiniz!”

Bugün Dersim’de Ali Baba Mahallesi’nde “DİLEKDOĞAN’IN HESABI SORULACAK /DEV-GENÇ”imzalı bir pankart asıldı. Pankart asıldıktan 10 dakikasonra AKP’nin işkenceci, namussuz ve katil polisleripankartı çaldılar. Bir pankarttan o kadar korktular kiakrepleriyle, sivil araçlarıyla gelerek pankartın asıldığıyeri çevrelediler. Dersim Liseli Dev-Genç tarafındanyapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

“Buradan bir kez daha söylüyoruz, Tunceli İlEmniyet Müdürlüğü’nde görev yapan AKP’nin hırsızve katil polisleri; pankartlarımızı bin kere de çalsanız,bizi bin kere de tutuklasanız, bizi bin kere de katletse-niz halkımıza yapılanların hesabını sizden de sizikoruyanlardan da misliyle soracağız!”

Sorunlarımızın Çözümü İçin ÖğrenciMeclislerinde Birleşelim

Ankara’da Liseli Dev-Genç’liler 12 Ocak’ta Ulus Ti-caret Meslek Lisesi, TuzluçayırAnadolu Lisesi’nde ÖğrenciMeclisleri’nde birleşelim konu-lu bildiri dağıtıldı. Okul bahçe-sine duraklara kuşlamalar ya-pıldı. Ayrıca okulun kantininde,bahçesinde “Sorunlarımız İçinÖğrenci Meclislerinde Birleşe-lim” şeklinde ajitasyon çekildi.2 saat süren çalışmada 200 bil-

diri öğrencilere ulaştırıldı.

Okmeydanı İTO Lisesi ÖğrencileriyleFilm Gösterimi Yapıldı

Pazartesi günü Okmeydanı İTO Lisesi öğrencileriylesaat 17.00’da İdil Halk Sinemasında Koro filmi izlendi.15kişinin katıldığı film gösterimi 18.30’da bitirildi.

Ülkemizde Gençlik

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

11 7ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 18: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Armutlu’da 7 Ocak’ta 2 HalkCepheliye serseriler bıçak çekip, bı-çakladı. Açıklama yapan ArmutluHalk Cephesi; “Armutlu direniş-lerle bedellerle kuruldu, yine be-deller ödenerek korunuyor. Dev-rimcilerin kanını dökenler Armut-lu’da elini kolunu sallaya, sallayadolaşamayacak.‘’Devrimci kanı

dökmek şerefsizliktir. Ben de dev-rimci kanı döktüm şerefsizim’’diye halka açıklama yapan bu ki-şiler; ‘’Bir daha devrimcilere değil,herhangi bir insana dahi el kaldır-mayacağım’’ diyerek, halkımızaaçıklama yaparak özür diledi.Dev-rimci kanı dökenler dövülerek ce-zalandırıldı.

Bakırköy: Liseli Dev-Genç’liler 11 Ocak’taBakırköy’de 25 dergiyi halka ulaştırdı.

Beşiktaş: 11 Ocak’ta Beşiktaş’ta 35 Yürüyüş dergisihalka ulaştırıldı.

Dağevleri: Dev-Genç’liler 9 Ocak’ta Dağevleri’ndeYürüyüş dergisi dağıtımı ve mahalle duvarlarına“Tutsak Öğrencilere Özgürlük/ Dev-Genç” yazılamala-rı yapıldı. Toplam 43 Yürüyüş Dergisi ve 200 adet 500.sayı bildirisi mahalle halkına ulaştırıldı.

Kadıköy: Dev-Genç’liler 6 Ocak’ta Kadıköy’de der-ginin dağıtımı ve tanıtımını yaptılar. Bir sohbette isehalktan bir kadın ‘Ben hiçbir partiye güvenmiyorum,ben sadece Gazi Mahallesi’ndeki Cepheliler’e güveniyo-rum, çözüm mecliste değil, sokakta’ dedi. Yapılan çalış-manın sonunda toplam 50 Yürüyüş dergisi ulaştırıldı.

Çayırbaşı: Dev-Genç’liler 7 Ocak’ta Çayırbaşı’ndayaptıkları dergi dağıtımında esnaflara, Armutlu’dakiaçlık grevi çadırına yapılan saldırılar anlatıldı. Toplam20 dergi halka ulaştırıldı.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde 7Ocak’ta Dev-Genç’liler “Tutsak Öğrenciler SerbestBırakılsın” yazan 10 tane afişi yemekhane ve kantineastılar. Öğrencilere 5 Dev-Genç dergisi ve 3 Yürüyüşdergisi ulaştırıldı.

İzmir: Dev-Genç’liler 10 Ocak’ta İzmir’inKuruçeşme Mahallesi’nde dergi dağıtımı yaptı. 3 Dev-Genç’linin katıldığı dergi dağıtımında Dilek Doğan veKürdistan’da katledilen çocuklar üzerine sohbet edildi,40 dergi halka ulaştırıldı.

Eskişehir: Dev-Genç’liler 10 Ocak’ta Yürüyüş der-gisinin 502. sayısının dağıtımını yaptı. Dergi dağıtımısırasında dergi hakkında konuşuldu ve halkın sorunlarıdinlendi. Bir saat süren dergi dağıtımında 12 dergi halkaulaştırıldı.

Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde Dergi Dağıtımı7 Ocak günü Dev-Genç’liler Akdeniz Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi kantininde Yürüyüş dergisi dağıttı. 2Dev-Genç’linin katıldığı ve 45 dakika süren çalışmada10 Yürüyüş dergisi, 1 adet Tavır dergisi dağıtıldı.

Yürüyüşümüz Dev-Genç’lilerle Sürüyor!

Esnaflarımıza SporMerkezimizi Tanıttık

8 Ocak Cuma günü saat 12.30 sıralarındaBerkan Abatay Spor Merkezi’nin bulundu-ğu Beyazıt Sokak üzerindeki esnaflara bil-diri dağıtarak spor merkezi anlatıldı. Top-lamda 100 adet bildiri dağıtılan çalışma 1,5saat sürdü.

Devrimci Kanı Dökenlerden Hesap Sorduk Soracağız!

� Bombalarınızı Sinemize Davet Ediyoruz!

İzmir Dev-Genç’liler 13 Ocak’ta yaptıkları açık-lamada Armutlu’daki Gençlik Federasyonu’na yöne-lik yapılacak herhangi bir saldırıya karşı barikat ola-caklarını ifade etti. Açıklamada: “Biz de Armutlu’dakiGençlik Federasyonu’na yönelik herhangi bir saldırı-da İzmir Dev-Genç’liler olarak orada, barikat başındaolacağız” denildi.

� Liseliler Ateş Başı Sohbette Buluştular

Sarıgazide Liseli Dev-Genç’liler 09.01.2016 tarihinde(Bugün) buluşup ateş başı sohbet yaptılar. Sohbette ada-let nedir konusunu konuşan liseliler şarkılar türküler eş-liğinde ateş başı sohbete devam ettiler.

� Kütahya’da Dilek Doğan için AfişKütahya’da DEV-GENÇ’liler 8 Ocak günü Armutlu’da

evinde katledilen Dilek Doğan için afiş astılar. Toplamda 25afiş asıldı.

Kürdistan’da sokağa çıkma yasağı bahanesiyle katledilenKürt halkı ve batıda katledilen devrimciler için Kütahya Dev-Gençliler pankart astı. Pankartta “KÜRT HALKINI VEDEVRİMCİLERİ KATLİAMLARLA TESLİM ALAMAZ-SINIZ KÜTAHYA DEV-GENÇ” yazılıydı.

7 Aralık günü Kütahya’nın farklı yerlerine “Berkin İçinAdalet İsteyen Tutsak DEV-GENÇ’liler Serbest BırakılsınDEV-GENÇ” yazılı afişleri astılar. Toplamda 9 afiş asıldı.

� Polis Terörünü Birliğimizle Yenebiliriz1 Mayıs Mahallesinde 13 Ocak’ta Liseli Dev-Genç’liler

“Polis terörü” konulu Şükrü Sarıtaş Parkında Ateş Başı soh-bet yapıp polis saldırısına karşı nöbet tuttular.

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ11 8

Page 19: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Bu köşede soldaki omurgasızlıküzerine çok yazdık. Bugün soldakiomurgasızlığa özel bir vurgu yapmakgerekirse tüm yanlarıyla en karak-teristik olanı Atılım’ dır.

Atılım gazetesinin 11 Aralık2015 tarihli 202. sayısında yayım-lanan “Tek yol devrim!” yazısıAtılımcılar’ın omurgasızlığını ortayakoyan bir örnektir.

Bugün Kürt milliyetçi hareketinkuyruğunda, ne denirse onu yapan,bağımsız hiçbir politikası olmayansöz konusu Atılım, “Tek yol devrim!”yazısında 22 Kasım’da yapılan Ar-jantin ve 6 Aralık’ta yapılan Vene-zuela seçimlerini değerlendirmiş.

2000’li yıllardaki oligarşinin FTipi Hapishane saldırıları karşısındadirenemeyen MLKP; ESP ile Kürtmilliyetçi hareketin yedeğinde koşaradım düzene giderken, Arjantin veVenezuela seçimlerinden yeni “ders-ler” çıkartmış ve “Tek yol devrim”demişler.

Emperyalizmin “Arap Baharı”adı altında yürüttüğü BOP (BüyükOrtadoğu Projesi) kapsamındakisaldırılarına emperyalistlerin ağzıyla“Arap Devrimi” diyen, Suriye’deAmerika’nın “Kara gücü” yani“piyade”liğini yaparak Rojava veKobanê’de “devrim” yaptığını id-dia eden Atılımcılar’ın “Tek yoldevrim” tespitinden nasıl bir dev-rimden bahsettiği tartışmalıdır.

Atılım’ın “Tek yol devrim”başlıklı yazısında Arjantin ve Ve-nezuela’daki seçim sonuçları şöyledeğerlendiriliyor: “Venezuela deneyi göstermiştir

ki, ekonominin mali oligarşinin hâ-kimiyetinde olduğu bir ülkede, buhâkimiyetin temellerine dokunmadandevlet yönetimini halkçı temelde yü-rütmenin bir sınırı var. Bu ikisi barışiçinde bir arada yaşayamaz. Biri di-ğerini alt etmelidir.”

Günaydın... Aklınız başınıza yeni

mi geldi di-yeceğiz; fa-kat hiç san-mıyoruz.

Ç ü n k üdün “devrim” deyip övgüler dizdikleri“Venezuela’da olanlar devrim de-ğilmiş. Büyük umutlar bağlamıştık,yanıldık” demiyorlar. İçinde bulun-dukları sefaletin özeleştirisini vermekyerine Amerika’yı yeniden keşfetmişgibi üst perdeden “Tek yol devrim”diye “akıl verme”ye devam ediyor-lar.

Atılımcılar Venezuela ve Arjantin“deneyleri”nden neler de öğren-mişler(!)

Günaydın diyoruz; çünkü Atılım-cılar sınıflar mücadelesi tarihine bak-salar, “öğrendik” dediklerini Lenintam 99 yıl önce söylemiş. Şöyle diyorLenin: "Hiç kuşku yok ki, bu ‘karı-şıklık’ uzun zaman süremez. Birdevlette iki iktidar olamaz. İkisindenbiri yok olacaktır, ve daha şimdidenRus burjuvazisi, tüm gücüyle, heryoldan ve her yerde, işçi ve askervekilleri sovyetlerini ortadan kaldırıpgüçten düşürmeye, yok etmeye veburjuvazinin tek başına iktidarınıgüvence altına almaya çalışıyor."(Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi,Syf:37)

Bizim Atılımcılar tarihe bakmı-yorlar, Marksizm-Leninizm’e bak-mıyorlar; Arjantin ve Venezuela se-çim sonuçları ile Amerika’yı yenidenkeşfediyorlar.

Marksizm-Leninizm Bir Dogma Değil, Eylem Kılavuzudur! Oportünizm İdeolojik Gıdasını Marksizm-Leninizm’den Değil, Burjuvaziden almaktadır!

Oportünizm, Marksizm-Leni-

nizm’i dillerinden düşürmez. Hattalafa gelince en keskin Marksist-Leninist-Komünist onlardır. Ancaksöyledikleri ile yaptıkları arasındaKaf dağı kadar fark vardır.

Lenin 115 yıl önce emperyaliz-min özelliklerini tanımlarken “tümdünya pazarlarının tekelci kapitalistbirlikler tarafından paylaşılmasınıntamamlanmasıdır” diyor.

Marksist-Leninist-Komünist Atı-lımcılar ise emperyalizmi burjuva-zinin diliyle “küreselleşme zinci-ri”yle tanımlıyor.

Atılım’da, Lenin’in emperyalizmtanımının yerini burjuva ideolog-larının “küreselleşmesi” alıyor.

Oportünizm Şabloncudur, Taklitçidir, Kendi Omuzlarının Üstünde Başkasının Başını Taşır!

Oportünizmin bir uçtan diğerinesavrulmasının nedeni, kendi ülkekoşullarına göre bağımsız ideoloji-sinin olmamasıdır.

Ayakları ülke topraklarına bas-maz. Oligarşinin onyıllardır sür-dürdüğü “kökü dışarıda” dema-gojisine zemin sağlayan da reformist,revizyonist, oportünist sol’un buköksüzlükleridir. İdeolojik ve ör-gütsel bağımsızlıklarının olmama-sıdır.

Ülkemiz solunda ideolojik veörgütsel bağımsızlığa sahip olun-mayışın en yaygın biçimleri ve ne-denleri şöyle sıralanabilir:

- Şablonculuk, - Taklitçilik,- Enternasyonalizmin yanlış kav-

ranışı ve uygulanışı, - Düzen içi eğilimler taşımak,

TAM YOL DÜZENE GİDENLER, “TEK YOL DEVRİM” DİYEMEZ

MLKP’de Silahlı Mücadele Stratejik ya da Taktik Değil,

TAKLİTTİR!

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

1 9ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 20: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

- Kendineve ideolojisine güvensizlik...

- “Kürt halkı ile dayanışma”adı altında, Kürt milliyetçi hareketinkuyruğunda koşar adım düzene git-mek...

Sol, ideolojik ve örgütsel bağım-sızlığını yitirmiştir.

1960’lar Türkiyesi’nde sola ege-men olan anlayışa göre enternasyo-nalizm, SBKP’cilikti. SSCB’nin çıkarve politikaları esas alınacak, örgütselyapı, SBKP’nin Türkiye sorumlula-rının şemsiyesi altında kurulup yö-netilecekti. Bu enternasyonalistlik,hiç kuşku yok ki, Marksist-Leninistdeğildi.

THKP-C, daha partileşme süre-cinden itibaren bu tür ilişkilerin uza-ğında olmuştur. Yönümüzü, politi-kalarımızı diğer ülkelerin komünistpartileri değil, Marksist-Leninist il-keler ve Türkiye devriminin çıkarlarıbelirlemiştir.

O günden bugüne de bağımsızlı-ğımızı ortadan kaldırabilecek hiçbiruluslararası ilişkiye girilmemiş, şuveya bu sosyalist ülkenin desteğinialmak için faydacılık yapılmamıştır.

İdeolojik bağımsızlığın kaybe-dilmesinin bir diğer biçimi ise, şab-lonculukta ifadesini buluyordu.

Devrim, başka ülkelerde nasıl ol-muşsa, bizde de öyle olacaktı. Reviz-yonizmin üstesinden gelmek, Türkiyedevriminin yolunu çizmek ancak,"Marksizm-Leninizm’i bir dogma değilbir eylem klavuzu olarak" kavrayarak,Marksist-Leninist ilkeler ışığında ha-reket edilerek başarılabilirdi.

Bunun anlamı ise strateji, taktikve politikaları, kendi ülke gerçeğinedayanarak belirlemektir.

Her türden şablonculuğu, taklit-çiliği reddetmektir. THKP-C bu çiz-gide yürüyerek 50 yıllık revizyonistgeleneği ve karşısına dikilmeye ça-lışılan oportünist barikatları parça-lamış, ülkemizde Marksist-Leninistçizginin temsilcisi ve uygulayıcısıolmuştur.

İdeolojisi, stratejisi belirsiz veyasöylemde belli ama bu ideolojiyegüvensiz olanlar, sürekli başkalarınabakıp, taklit etmeye çalışırlar. Kendiideolojilerine güvensizlik, başkala-rının yaptıklarına yerli-yersiz özen-tiler doğurur. Bakar kitle nerede,onun yaptığını yapmaya çalışır.

Oportünizm, reformist ÖDP gibiolmak ister bir yandan; ama bir yan-dan da Cephe gibi olmak...

Burjuvazinin, kücük-burjuvazininçeşitli kesimleriyle reformistler gibiilişkilere sahip olmak ister, onu birşey sanır. Tabii bunları yaparken,kendi söylemlerinin, teorik görüş-lerinin de baskılanması altındadır.

Velhasıl bu çok yönlü etkiler al-tında bir o yana, bir bu yana savrulurdurur. İdeolojik güvenin, ideolojiksağlamlığın olmadığı bir yerde, başkagüçlere bel bağlamak, kendine gü-vensizlik, bir çizgi tutturamama vesağa sola sapmalar kacınılmazdır.

Türkiye solunun tarihi bu yanıylabir uçtan diğer uca savrulan sağ vesol sapmalar tarihidir.

Esen her rüzgardan etkilenirler.Çünkü onları kendi ayakları üstündetutacak bir kökleri, temelleri yok-tur.

Rüzgardan, fırtınadan, depremdenve her türlü dış etkenlerden etkilen-meyecek sağlam bir binayı yapabil-mek için birincisi; sağlam bir zemingerekir. İkincisi; bu zemin üstüneatılmış sağlam bir temel gerekir.Üçüncüsü; binanın tüm yükünüomuzlayıp temele iletecek sağlamkolonlar gerekir.

Reformizm, oportünizm bunlarınhepsinden yoksundur.

Ayaklarını bastıkları zemin ülketoprakları değildir. Ülke toprakla-rından yani Anadolu'dan bahsetmek

onlara göre "milliyetçilik-ulusalcı-lık"tır.

Omuzlarının üstünde taşıdıklarıbaş kendilerine ait değildir. Dolayı-sıyla ne kendilerine ait bir düşüncelerine de pratikleri vardır.

Kendi Ayakları Üzerinde Duramayanın Desteği Çekildiğinde Yıkılır!

Çeşitli vesilelerle vurguladığımızgibi, diğer ülke devrimlerinin dene-yimlerinden, mücadele ve örgütlenmeyöntemlerinden yararlanmayı, on-lardan öğrenmeyi, dersler çıkarmayıreddetmiyoruz.

Bu, dünya halklarının mücade-lesinin zenginliğine sırt çevirmektir.Ancak bizim ülkemizin koşulları ta-mamen farklıdır. Anadolu toprakla-rında Marksist-Leninist olmak, bufarkı gözönüne alarak, bu farklılığaözgü strateji, taktik, politika ve ör-gütlenme yöntemleri geliştirilerekmümkündür.

Bunu başarabilmenin yolu, Mark-sizmi bir eylem kılavuzu olarak kav-ramaktan geçer. Marksizm-Leni-nizm’i bir eylem kılavuzu olarakele almayıp şablon olarak ele alanlar,şablon aldıkları düşünceleri de sa-vunamazlar, rüzgar nereden eserseo tarafa eğilirler. En Marksist-Leninistgeçinenleri bile düzen içi rüzgarlarkarşısında Marksizm-Leninizm’inen temel tezlerini unutuverirler.

Yunanistan’da düzen içi “sol”partilerin ittifakından oluşan SYRIZAseçimleri kazanır; bizim reformistler,oportünistler, Kürt milliyetçileri“umut” dolar.

Örneğin ESP’li Ziya Ulusoy, 31Ocak 2015 tarihli Yeni Özgür Poli-tika’daki Yunanistan seçimleri üzerineyaptığı değerlendirmede “Güney Av-rupa boyunca çok etkili olacak. Av-rupa’nın orta ve kuzeyine doğrufaşist harekete doğru yoksul kitle-lerin gitmesini, faşist hareketi dur-durup, tekrar halk kitlelerinin yö-nünü sola doğru çevireceğine” inan-dığını söylemektedir. (Ziya Ulusoy,31 Ocak 2015 tarihli Yeni ÖzgürPolitika)

ESP’li Ziya Ulusoy Yunanistanseçimlerinden öylesine bir “umut”

İdeolojik güvenin, ideolojik sağ-lamlığın olmadığı bir yerde başkagüçlere bel bağlamak, kendine gü-vensizlik, bir çizgi tutturamamave sağa sola sapmalar kaçınılmaz-dır.

Türkiye solunun tarihi bu ya-nıyla bir uçtan diğer uca savrulansağ ve sol sapmalar tarihidir.

Esen her rüzgardan etkilenirler.Çünkü onları kendi ayakları üs-tünde tutacak bir kökleri, temelleriyoktur.

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ2 0

Page 21: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

doluyor ki, bütün Avrupa ölçeğindedeğerlendirmeler yapıyor.

Hızını alamıyor ULUSOY;- “Yunan halkları seçimde zafer

kazandı, darısı halklarımızın başı-na!” diyor.

- SYRIZA’nın başarısını; “sınıfmücadelesinin bir uğrağı” olarakgörürken bu başarının aynı zamanda“Türkiye sol hareketi için bir ders”olduğunu söylüyor.

- SYRIZA’ya benzer özelliklertaşıyan HDP’nin daha geniş kitlelerinözlemlerini kendisinde toplamasınaesin kaynağı olacağını “Avrupa işçisınıfı ve ezilenlerinin mücadelesiniuyandırma, kışkırtma ve gelişme-sine” etkide bulunacağını söylüyor.

Eleştirilerimiz ESP’ye olduğuiçin örneklerimizi ESP’li Ziya Ulu-soy’dan aktardık. Bu tür değerlen-dirmeler hatta çok daha abartılısıreformist-oportünist bütün solun yap-tığı abartılı değerlendirmelerdir.

Esasında bu tür değerlendirmelere“abartı” ya da “yanılgı” demekmevcut durumu açıklamıyor. Bununadı; ideolojik çürüme ve düzenesavruluş, M-L’den kopuştur.

Bu kesimler aynı değerlendirme-leri, hatta daha fazlasını 2000’liyıllar boyunca Venezuela başta olmaküzere Bolivya, Brezilya, Arjantingibi Latin Amerika ülkelerindeki re-formist partiler iktidara geldiği zamanyaptılar. Onlara göre Venezuela’daChavez DEVRİM yapmış, bütünLatin Amerika’da devrim rüzgarlarıesmektedir.

Oportünizm, reformizm kendidışlarındaki güçlere o kadar çok belbağlarlar ki; emperyalist Fransa’nınSosyalist Partisi’nden Mitterand’ın,François Hollande’nin seçim kazan-masını üzerine bile “zafer”, “Fran-sa’da Avrupa solu yeniden doğdu”,“Yeni bir çağın başlangıcı” gibideğerlendirmeler yapabilmişlerdir.

İdeolojik Bağımsızlığı Olmayanlar Hiçbir Deneyimden Ders Çıkartamaz

Atılım, Venezuela’da Maduro’nunseçimleri kaybetmesiyle iktidarın el

değiştirmesinden yani “devriminsona ermesinden” çıkarttığı derslerişöyle yazıyor: “Venezuela deneyigöstermiştir ki, ekonominin mali oli-garşinin hâkimiyetinde olduğu birülkede, bu hâkimiyetin temellerinedokunmadan devlet yönetimini halkçıtemelde yürütmenin bir sınırı var.Bu ikisi barış içinde bir arada ya-şayamaz. Biri diğerini alt etmelidir.Emperyalist küreselleşme zincirinindışına çıkmayan, mali oligarşininegemenliğini yıkmaya yönelmeyen,halkı bu doğrultuda bilinçlendirerek,örgütleyip sevk etmeyen Venezue-la’daki halkçı yönetimin mali oligarşitarafından geriye püskürtülmesi ka-çınılmazdı” diyor.

Birincisi, Venezuela neyin de-neyidir? Atılım her zamanki opor-tünistliğini yapıyor; bunu bile açıkçaifade etmiyor.

2000’li yıllar boyunca “DevrimOluyor” diye göklere çıkartıyordu-nuz. Ne oldu o zamanki devrimleri-nize?

İkincisi; Atılımcılar “kapitalizmsınırları içinde kalarak halkçı ön-lemler almanın ve onları sürdür-menin bir sınırı var” dese de özündebu “sınır”a gelene kadar ML devrimanlayışını değil, Chavez’in düzeniçi reformizmini onaylamaktadır.

Üçüncüsü; Ne Venezuela’da, neArjantin’de, ne Bolivya’da, ne deBrezilya’da iktidara gelen partilerin“mali oligarşinin egemenliğini yık-mak” gibi bir hedefleri de, iddialarıda olmamıştır.

Dördüncüsü; Atılım, Venezuela“deneyi”nden hiçbir ders çıkartma-mıştır. Kısmi bilinen doğruları ifadeetmekle birlikte özünde düzeniçilikbeyinlerini teslim almıştır.

“Elbette Venezuela’da olduğugibi halkçı geçiş süreçleri ilkeselolarak reddedilemez” diyen Atılım’ınreddetmediği bu düzeniçiliktir.

Latin Amerika’da olanlar, halkınemperyalist sömürüye karşı tepkisininyükseldiği bir dönemde ML devrimcibir partinin öncülüğünden yoksunreformist partilerin sistemin ve kon-jonktürün izin verdiği ölçüde uygu-ladığı halkçı politikalardır.

Reformizmin, oportünizmin iddia

ettiği gibi ne Venezuela’da ne debaşka bir Latin Amerika ülkesindedevrim olmamıştır. Esen herhangi birdevrim rüzgarı da yoktur. Kapitalistsistem içinde Marksist-Leninist an-lamda bir mücadelenin gelişmesiniengellemek için pekala uygulanabi-lecek halkçı, sosyal politikalardır.

Devrim öncelikle mevcut iktidarınzorla ele geçirilmesidir. Hükümetolmak, iktidarı almak değildir.

Atılım için “devrim”in tanımınıbir kez daha yapıyoruz.

Atılım’ın Venezuela’dan doğrudersleri çıkartması için öncelikledevrimin ne olup ne olmadığını öğ-renmesi zorunludur.“Devrim; mevcut egemen sınıf-

ların iktidarının aşağıdan yukarıyahalk hareketiyle zora dayalı olarakele geçirilmesi ve ele geçirilen buiktidar vasıtasıyla da yukarıdanaşağıya yeni bir toplumsal üretimilişkisinin, yani sosyalist üretim iliş-kilerinin örgütlenmesidir.”

Atılım’ın Tek Yol Devrim’i, Kürt Milliyetçi Harekete Kuyrukçuluğunun Yeni Süreçteki Maskesidir!

“Tek Yol Devrim”miş... Nasıl bir devrim bu? Venezuela’daki gibi mi? Ne oldu? Dün Latin Amerika’da

“devrim rüzgarları” estiriyordunuz?Şimdi “Venezuela deneyimindenöğrenmek”ten bahsediyorsunuz.

“Sınırlar”dan bahsediyorsunuz. Ne öğrendiniz Venezuela’dan?Elbette emperyalizmin hakim ol-

duğu oligarşinin düzeninde reformistpolitikalarında bir sınırı vardır.

O sınırlar içinde asla devrimcipolitikalara yer yoktur.

Bunları öğrenmek için Venezue-lalara, Arjantinlere kadar gitmenizegerek yok; parlamentodaki kendidurumunuza bakmanız yeterlidir.

7 Haziran seçimlerinden sonra80 milletvekili ile oligarşinin parla-mentosuna girmeye de “devrim”demiştiniz.

“Mali oligarşinin egemenliğiniyıkmak” gibi cümleleri kurmadan

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

2 1ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 22: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

önce oligarşinin parlamen-tosunda “kriz yaratan değil,kriz çözen bir parti olaca-ğız” diye burjuvazinin kri-zini çözmeye soyunan sizdeğil miydiniz?

Ne kadar “kriz çözücü”olduğunuzu kanıtlamak içinTÜSİAD, MÜSİAD,TOBB başkanları ile gülü-cükler saçarak tokalaşan,pozlar veren siz değil miy-diniz?

Emperyalistlerin elçi-leri ile kahvaltılı toplantılar dü-zenleyenler siz değil miydiniz?

Emperyalist elçilerin kahvaltısofralarından “Tek Yol Devrim”enasıl geldiniz?

Bu sefer kastettiğiniz devrimnasıl bir devrimdir?

Emperyalistlerin “Arap Baha-rı”, sizin “Arap devrimi” dedi-ğiniz türden bir devrim mi?

Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da, Su-riye’de devrim olduğunu iddia et-miştiniz. Devrim oluyor dediğinizyerlere bakın bugün ne durumdalar...

Atılımcılar’ın “Tek Yol Dev-rim”i nasıl bir devrimdir? Bunuaçıklamak zorundalar.

Kobane’deki, Rojava’daki gibibir “devrim”den mi söz ediyorlar?

Kobane’de kimin egemenliğiyıkılarak devrim yapılmıştır?

Atılımcıların “Tek Yol Devrim”ide Kobane’deki gibi emperyalist-

lerin kara gücü olunarak mı yapı-lacak?

Değil ise Atılımcılar, “Tek YolDevrim”lerinin nasıl bir devrimolduğunu açıklamalıdır.

Ya da “Venezueladeneyimi”nden öğrendikleri ilebir de “Kobane devrimi”ni de-ğerlendirmelidir.

Kobane devrimi nasıl bir dev-rimdir?

Ne oldu Atılımcılara? Kafalarınataş mı düştü? Koşar adım düzenegiderken “tek yol devrim” diyor-lar?

Hayır! Ne kafalarına taşdüşmüştür, ne de “Venezuela de-neyi”nden öğrenmişlerdir.

Atılımcıların “tek yol devrim”iKürt milliyetçilerine kuyrukçulu-ğunun yeni maskesidir.

Kürt milliyetçi hareket yarınoligarşi ile tekrar uzlaşma masasınaoturur; Atılımcılar bu kez de “tekyol barış” demeye başlar.

Kürt milliyetçi hareket ateşkeseson verir, MLKP silahlı eylem yap-maya kalkışır...

Kürt milliyetçi hareketin poli-tikası ne olursa MLKP’nin “yenistratejisi” o olur.

MLKP’de silahlı mücadele stra-tejik ya da taktik değil, TAKLİT-TİR! Kürt milliyetçi hareketin po-litikalarına endekslenmiştir. Partiprogramında da, parti tüzüğündede silahlı mücadeleye ilişkin tekbir satır yer verilmemiştir...

MLKP’nin kendine ait birdevrim stratejisi yoktur... Kürtsorununu Kürt milliyetçi hareketehavale etmiş, Türkiye devriminiise çoktan terk edip oligarşinin

parlamentosuna bel bağla-mıştır.

Kuyrukçuluk, taklitçiliköyle bir boyuta gelmiştir ki;bir gün “tek yol barış” der-ken, başka bir gün “tek yoldevrim” diyebilmektedir. Bupolitikaları belirleyenMLKP’nin strateji ve taktik-leri değil, Kürt milliyetçi ha-reketin politikalarıdır. “Tekyol devrim”, söylemleri de,“tek yol barış” söylemleri deKürt milliyetçi harekete kuy-

rukçuluklarının maskesidir. Atılımcıların omurgasızlığına

bir örnek daha verip yazımızı bi-tirmek istiyoruz. A. Öcalan'ın yenitutuklandığı dönemde Sınıf Pusulasıadlı yayın organlarında şu tespitleriyapmışlardı:

- "İmralı, Devrim ve Teslimi-yet"(Sınıf Pusulası, Sayı 4)

- "Başkanlık Konseyi Nereye"(Sınıf Pusulası, Sayı 5)

- "A. Öcalan ve UKKTH'nınİnkarı" (Sınıf Pusulası, Sayı 7)

Sonuç olarak; 1- Sonuç olarak ideolojik ba-

ğımsızlığı olmayanların hiçbir ba-ğımsız politikası olamaz. Rüzgarnereden eserse oraya savrulur. Onuniçin dün devrim dedikleri Venezue-la’nın reformist politikalarından bu-gün “dersler” çıkartmaya kalkışır.

2- Atılımcılar’ın “Venezueladeneyimi”nden çıkarttıkları hiçbirders de yoktur. Çünkü çıkartacakları“dersleri” hayata geçirecek ba-ğımsız bir ideolojileri ve iradeleriyoktur. Kürt milliyetçi hareketinpolitikalarına ters düşen bir politi-kayı hayata geçiremezler.

3- Atılımcıların ideolojisine yönveren; ML devrim anlayışı değil,düzendir. Bugün “tek yol devrim”demeleri; geçmişteki yanlışlarınınözeleştirisi değil, kuyrukçuluğunyeni maskesidir.

4- Kürt milliyetçi hareket yarınoligarşiyle uzlaşma masasına tekraroturur, Atılımcılar “Tek Yol Barış”demeye başlar. TÜSİAD, MÜSİADve TOBB başkanlarıyla gülücüklersaçarak tokalaşıp el sıkışırlar.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ,TÜSİAD Başkanı Cansen Symes ile tokalaşırken

Kürt milliyetçi hareket yarınoligarşi ile tekrar uzlaşma ma-sasına oturur; Atılımcılar bukezde “TEK YOL BARIŞ” de-meye başlar...

Kürt milliyetçi hareket ataş-kese son verir, MLKP silahlı ey-lem yapmaya kalkışır...

Kürt milliyetçi hareketin po-litikası ne olursa MLKP’nin“yeni stratejisi” o olur...

MLKP’de silahlı mücadelestratejik ya da taktik değil, TAK-LİTTİR!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ2 2

Page 23: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

AKP Kürdistan'da çok açık birkatliam yapıyor ve bunu meşrulaş-tırmak için de elinden geleni yapıyor.Katliamdaki pervasızlığı o derecedirki; ne insani değerler, ne savaş ku-ralları, ne de gelenek ve değerleritanıyor. Sivil halktan insanlar hergün katlediliyor ve cenazeleri so-kaklarda bekletiliyor. Günlerce, yağankurşun yağmuru altında halk kendicenazelerini dahi alamıyor. Bir şekildekaldırılıp morga götürülen cenazelerorada bekletilip sahiplerine verilmiyorveya günler sonra devlet, kendisi ai-lelerden ayrı olarak gömüyor.

Yani artık iş, katliamcılığın daötesine geçmiş, halkın tüm değerleriayaklar altına alınmakta, katledilme-sinin yanı sıra ölülerine ağıt yakma-larına dahi izin verilmeyerek en aşa-ğılık işkencelere maruz bırakılmak-tadırlar. Kürt halkına Dersim Kat-liamı’nda ve diğer birçok katliamdayaşadıklarının benzeri ve daha faz-lasını yaşatmak için elinden geleniardına koymuyor AKP faşizmi. “Çök-türme planı” devreye sokulmuş veuygulanıyor. Temmuz ayından buyana Kürdistan'da gerçekleştirilenkatliam saldırılarında sivil halktanölenlerin sayısı, DBP Eş BaşkanıKamuran Yüksek'in en son yaptığıaçıklamaya göre 215 kişidir. Ve busayı her geçen gün daha da artmak-tadır.

AKP bir yandan katlediyor amaöte yandan ise katliamı Kürt milli-yetçilerinin üzerine atıyor. Cenaze-lerini sokakta bıraktırmak için hertürlü alçaklığı yapıyor, buna karşılıkyine de suçu belediyelerin üzerineatarak, belediye cenazeleri kaldır-mıyor, diyebiliyor. Bu kadar rahat

yalan söyleyebiliyor, ailelere habervermiyor ya da haber verip katılım-larını sınırlıyor. Bu kadar pervasız-lar.

AKP Faşizmi Katliam veAlçaklıkta Sınır Tanımıyor!

Yaşanan saldırılara ilişkin en çar-pıcı olan gelişme, Taybet İnan’ın kat-ledilmesi ve cesedinin günlerce so-kakta bekletilmesi, sonra morga kal-dırılması ve orada uzun süre bekle-tildikten sonra devlet tarafından ai-lesine teslim edilmeden, götürülüpgömülmesidir. Taybet İnan, 57 yaşında11 çocuk annesi bir kadındır. 19Aralık 2015 günü komşusundan dö-nerken, panzerden açılan ateş sonucuhayatını kaybetmişti. Ona yardım et-mek isteyen akrabası Yusuf İnan daevinin bahçesinde vuruldu ve ertesigün hayatını kaybetti. Taybet İnan’ıncenazesi günlerce sokakta kaldı veoğlu defalarca 112 ve 155 hatlarındanpolis ve sağlık ekipleriyle görüşerekcenazeyi almaya çalıştı. Taybet İnan’ınoğlu Mehmet İnan, annesinin cena-zesini sokaktan almak için neler ya-şadıklarını şöyle anlatıyor:

“Savcı ve güvenlik güçleri ileyaptığımız görüşmede beyaz bayrakile sokağa çıkıp cenazeyi alabilece-ğimizi söylediler. Biz cenazeyi almakiçin dışarı� çıktığımızda beyaz bay-rağa bile ateş ediyorlardı. Eğer bizdevlet yetkililerinin dediğini yapmışolsaydık şimdi sokak ortasında birdeğil birçok cenazemiz olacaktı”

“Annem komşularımızdan dönerkensokak ortasında vuruldu ve hayatınıkaybetti. Yusuf amcam annemin yar-dımına koşarken evimizin avlusundavuruldu ve 20 saat boyunca ambulansın

gelmesini yaralı bir şekilde bekledidaha sonra kan kaybından yaşamınıyitirdi” (22.12.2015 - Evrensel)

Yedi günün sonunda eşinin cena-zesini sokaktan almak isteyen Halitİnan da açılan ateş sonucu yaralandı.Cenaze ancak 25 Aralık 2015’te so-kaktan alındı, Silopi Devlet Hasta-nesi’ne götürüldü. Saldırı ve çektirilenişkence bununla da bitmedi. Bu şe-kilde katledilip cenazeleri bekletilensadece Taybet İnan da değildi. Başkainsanlar da vardı ve bekletiliyorlardı.En son bekleyen cenazelerden birkısmı ailelerine haber verilmedengömüldü. Konuya ilişkin gazetelerdegeçen haber şöyle:

“Cizre ve Silopi ilçelerinde farklıtarihlerde katledildikten sonra cena-zeleri Şırnak Devlet Hastanesi’ne kal-dırılan Doğan İşçi (18), Ferdi Kalkan(20), Hacı Özdal (23) ve AbdulmecitYanık (27) ile cenazesi 7 gün boyuncayerde kalan Taybet İnan (57) ile kaynıYusuf İnan’ın (40) cenazeleri ailelerindefin ruhsatı olmasına rağmen kaçı-rıldı. Adli Tıp Kanunu Yönetmeliği’ndeyapılan değişiklik gerekçe gösterilerekCizre Kaymakamlığı tarafından aile-lerin rızası ve bilgisi dışında el konulancenazeler korsan bir şekilde defnedildi.

Cenazesi 7 gün sokakta 13 günmorgda bekletilen 11 çocuk annesiTaybet İnan ile eşinin kardeşi Yusufİnan da korsan bir şekilde öncekigece Yenişehir Mahallesi Mezarlı-ğı’nda toprağa verildi. Annesinincenazesine gidemediğini belirtenMehmet İnan, “Kendi yanlarına al-dıkları imam ile 8 kişiden fazla kim-senin gelmesine izin vermeyeceklerinisöylediler. Dünyada böyle bir vahşetgörülmemiştir. Bütün dünya bu vahşetve barbarlığa kör ve sağır adeta.Cenazelerimizin bu şekilde defnedil-mesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz”(12.01.2016 - Özgür Politika)

Tüm bu gelişmeler Kürdistan’dason dönem yaşanan gerçekleri tümçıplaklığıyla ortaya koyarken,AKP’nin halka düşmanlıkta ve kat-liamcılıkta ve ahlaksızlıkta sınır ta-nımadığını da ortaya koymaktadır.AKP, halkı katletmekle sınırlı kal-mayıp, cenazelerine bile işkence yap-makta, bunu bile işkenceye dönüş-

AKP Kürdistan'da Katlediyor,Kürt Milliyetçileri Avrupa'ya,

Diyanete Bel Bağlıyor!Kurtuluş Avrupa’da Değil, DEVRİMDEDİR!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

2 3ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 24: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

türecek her türlü yolu ve yöntemiuygulamaktadır. Mezarlara saldıranAKP, halkın cesetlerine de saldırıpişkence edecek kadar pervasızdır.

Bu yaşananlar; AKP’nin ve yöne-ticilerinin faşist karakterini tüm çıp-laklığıyla ortaya seren bir gerçektir.

AKP’nin halka düşmanlıkta sınırtanımayan bir iktidar olduğu gerçeğiniortaya koymaktadır.

AKP’nin halk için hiçbir şey yap-mayacağı, halka kan ve zulümdenbaşka bir şey getirmeyeceği gerçeğinigöstermektedir.

AKP’nin ne Kürt sorununu çöz-mek, ne de demokrasi vb. anlayışıolmadığını, faşizmin tek düşüncesininhalkın mücadelesini ezmek olduğunugözler önüne seren gelişmelerdir.

AKP iktidarının, emperyalizmingenel krizinin yükünü de omuzlayarakçok derin bir kriz içinde debelenmesinedeniyle, elinde halka saldırmaktanve katletmekten başka bir politikasıolmadığı ve olmayacağı gerçeğiniortaya koymaktadır.

Ve bu yaşananlar, AKP’nin halkakarşı açtığı ve adına “çöktürme planı’dediği politikanın hayata geçirilme-sidir. Bu plan faşizmin planıdır.

Faşizme Karşı Mücadele Avrupa Eliyle Olur mu?

AKP’nin niteliği ortadadır vehalkı katlederek, ezerek, zulmederekteslim almak istemektedir. Faşizmingenel karakterine uygun bir politikaizlemektedir. Bu nedenle AKP ilemücadele de buna uygun olmak zo-rundadır. Faşizm dünyanın her yerindehalkın doğrudan katıldığı ve örgüt-lenip savaştığı bir mücadele ile ge-riletilmiş ve yok edilebilmiştir.

Hitler hayranlığıyla iktidarını yü-rüten AKP’nin, karşısındaki mücadelede; Hitler’e karşı halkların mücadelesigibi olmak zorundadır.

Bilinir, Hitler başta Sovyet halkıolmak üzere, işgal ettiği ülkelerdekitüm dünya halklarının örgütlenip sa-vaşmasıyla yenilebilmiştir. 20 milyonSovyet yurttaşının ölümü pahasınayürütülen bu savaşta, Stalin önderli-ğindeki Bolşevikler, Sovyet halklarınıçocuklarına varıncaya kadar örgüt-leyip savaştırarak kazanmıştır.

Bugün Kürdistan’a baktığımızda;halk içinde en örgütlü güç olarakbilinen PKK’nin, halkı örgütleme vesavaştırmayı önüne koymadığı ve bunauygun bir çaba içine girmediğini gö-rüyoruz. Tersine, PKK öteden berihalka güvensiz anlayışına uygun olarakhareket etmekte ve halkı olabildiğincesavaşın dışında tutmaya çalışmaktadır.Bu kazılan hendeklerin örgütlenme-sinden, yerel düzeydeki çatışmalarınörgütlenmesine kadar görülen bir özel-liktir. Halkı savaştırmayan, savaşa kat-mayan, dahası savaş dışında tutmagayreti içinde olan PKK; savaşı bü-yütme ve geliştirme bakış açısıyla dahareket etmemektedir.

Kürt milliyetçi hareket anlayışınauygun olarak, Kürt halkı katledilirkenuzlaşma sürecine yeniden dönülme-sinin teorisini yapma ve bu doğrultudaadımlar atma çabasının ötesine geç-memekte, geçememektedir.

KCK, en son üst perdeden sa-vurduğu tehditlerini de bir kenarabırakarak sadece, Öcalan’a yöneliktecriti gündemine almakla yetinipgenel olarak sessizliğe gömülürken,HDP umudunu Avrupa’ya, diyaneteve AKP’nin insafına bağlamış görü-nüyor. HDP milletvekili Sırrı SüreyyaÖnder, CNN Türk televizyonundakatıldığı bir programda, cenazelerinkaldırılabilmesi için Diyanet İşleriBaşkanı Mehmet Görmez'e çağrı ya-parak şunları söylüyor: "Sayın Gör-mez, cenazelerin defni ile ilgili fıkhiusulleri hatırlatın, namazın kılınma-masının yöneticilere yükleyeceği ve-bali hatırlatın."

Ne İslamiyetle ne insanlıkla ilgisivardır faşizmin. Ama Önder, faşizmedini kuralların hatırlatılmasıyla sonuçalmaya çalışarak, aslında çaresizliğiniaçığa vuruyor. Direnmeyenlerin, di-renişi ve savaşı önüne koyamayan-ların ruh hali içinde hareket ediyor.

Öte yandan ise bölgedeki Kürtmilliyetçi çevreden avukatlar ve HDPmilletvekillerinin Avrupa Parlamen-tosu ve AİHM nezdinde yaptıklarıgirişimleri görüyoruz.

Şırnak Barosu'na bağlı Cizre veSilopi ilçelerinde yaşayan 43 avukatadına Savaş Danış, İdris Danış, AliBayram, Gürgün Kadınhan ve Fırat

Soysal, dün AİHM'e sokağa çıkmayasaklarına ilişkin tedbir talepli baş-vuru yaptılar. Bunun öncesinde deAnayasa Mahkemesi’ne aynı içeriktebaşvuru yaptıkları ama sonuç ala-madıklarını dile getirerek yaptılarbu başvuruyu. Ve elbette AKP’nintüm suçlarının ortağı ve AKP’ninhamisi olan AİHM bu başvuruyureddetti. Hem de Türkiye oligarşisinisavunan şöyle bir kararla:

“AİHM, her ne kadar bölgedekidurum çok ağır olsa da hükümetingerekli adımları atacağına inanıyor.AİHM eldeki verilerle tedbir kararıveremeyeceğini ancak şartlar değiş-tiğinde tekrar başvuru yapılabilece-ğini kaydediyor.”

Kürdistan Kan GölüykenÇok Güvendikleri AİHM,Operasyonlara TedbirKararı Aldırmak İçin“Yeterli Delil Yok’ Dedi!

HDP Grup Başkanvekilleri İdrisBaluken ve Çağlar Demirel ise AvrupaParlamentosu’na gönderdikleri mek-tupta şunları söylüyorlar:

“Kürt sorununun barışçıl yollarlaçözümü için askeri ve siyasi operas-yonların bir an önce sonlanması vemüzakere masasına dönerek üçüncübir tarafın gözetiminde Sayın Öcalanile eşit ve özgür koşullarda doğrudanmüzakerelerin başlatılması aciliyetarz etmektedir. Türkiye’de ve bölgegenelinde istikrarın sürdürülebilirolabilmesi için uluslararası siyasiaktörlerin ve kamuoyunun Türki-ye’deki gelişmeler karşısında özgür-lük, barış ve demokrasi eksenindebir tutum belirlemesinin acil bir ih-tiyaç olduğunu belirtmek isteriz.”

Bu tür girişimlerin içeriği ayrıbir tartışma konusudur. Bu tartışmayıbir kenara bırakırsak, genel olarakbu tür girişimler ile elbette teşhiretme yoluna gidilebilir. Bizim tar-tıştığımız bunların dışında başka birseçeneğin gündemlerinde olmamasıve savaşmak istemiyoruz diye diyehalkın yalnız bırakılmasıdır.

O çok güvendikleri Avrupa İnsanHakları Mahkemesi(AİHM), Şırnak’ınCizre ilçesindeki sokağa çıkma yasa-

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ22 4

Page 25: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

ğının kaldırılması ve operasyonlarındurdurulması için tedbir konması yö-nündeki başvuruyu reddetti. Ortalıkkan gölüne çevrilmişken, yüzlerce ya-ralı, ölü varken, insanlara cenazelerinigömme hakkı bile verilmezken AİHM,“Şu aşamada başvurucular açısındantedbir verilmesi için yeterli veri olma-dığına” karar verdi. Kürt milliyetçileribu karardan ne kadar pay çıkardılarbilemeyiz ama bu açıkça AKP faşiz-minin Kürdistan’daki katliamını des-teklemektir. AKP iktidarına devam et,yanındayız demektir. Ayrıca Kürdis-tan’a operasyon yapılacağından da,Avrupa emperyalistlerinin önceden ha-beri olduğu da çok bilinen bir gerçektir.Ancak düzene dönme, uzlaşmaya, mü-zakereye öylesine bir kilitlenme sözkonusu ki, “Savaş istemiyoruz” söy-lemine öylesine sarılmışlar ki; Kürtmilliyetçileri bu çıplak gerçeği görselerbile görmezden, bilmezden geliyor.

KCK yöneticileri uzun süredir al-tını çize çize “savaşmak istemiyoruz”

diyorlar. Savaştan bu denli kaçanlarınhalkı ve savaşanları güçlendirebil-meleri mümkün değildir.

Sonuç Olarak;1- AKP faşizmi, 2014 yılındaki

“çöktürme planı” çerçevesinde, Kür-distan’da halka karşı pervasızca kat-liamlar yapıyor. Faşizm cenazelerinidahi çürüterek, halka ceza veriyor.Cenazelerini kaldırmalarına dahi izinvermiyor.

2- Faşizm halka karşı saldırıdır,katliamdır, her türlü ahlaksızlığın,işkenceciliğin yapılmasıdır. Faşizmhalka düşmanlığın en üst noktasıdırve insani hiçbir değeri yoktur.

3- Dünya halkları faşizmi dahaönce de defalarca yenmişlerdir. Birçok ülkede tek tek faşist iktidarlaryenilgiye uğratılmıştır. En bilinenve dünya halklarına saldıran Naziler,halkların savaşıyla alt edilip tarihsahnesinden silinmişlerdir. Faşizminsavaşmadan yenildiğinin hiçbir örneği

yoktur tarih sayfalarında.4- Kürt milliyetçileri faşizme karşı

savaşı yükseltmek ve halkın savaşınıörgütlemek yerine, halkı savaştanuzak tutmak için ellerinden geleniyapıyorlar. Dahası halkın savaşmadinamiklerini yok edecek çağrı veaçıklamalarıyla da, savaşmak isteyenhalkı moralsizleştirmektedirler. Kürtmilliyetçileri için “müzakere”denbaşka bir seçenek bulunmamaktadır.Faşizm bu dilden anlamaz.

5- Faşizmin anladığı tek dil, sa-vaştır. Tüm Türkiye ve Kürdistanhalklarını faşizme karşı savaşmayaçağırıyoruz. Uzlaşmayacağız, teslimolmayacağız!.. Hendekleri kapatma-yacak, daha da yaygınlaştıracağız.Faşizmi hendeklere gömecek, dahaçok silahlanıp savaşarak halklarınkurtuluşuna, devrime yürüyeceğiz.Kürt, Türk ve tüm halklarımızı busavaşa davet ediyoruz. Savaşımızemperyalizme ve oligarşiye karşıdır.Zaferi er veya geç biz kazanacağız!..

AKP; katil sürüsüyle tam42 gündür Suriçi’nde sal-dırıyor. Yalnızca 7 saatlikbir arayla süren sokağa çık-ma yasağı ile orada yaşayanhalka zulmediliyor. Halkınbüyük kısmı göç etmiş olsada halen evlerinde kalan,yaşamak için direnenler var.20 gün önce katledilen İsaOran, Ramazan Öğüt veMesut Siviktek ve 4 gün önce katledilen Rozerin Avcı’nıncenazeleri bekletiliyor. Aileler cenazeleri alabilmek içinbedenleriyle direniyorlar. Açlık grevi direnişiyle 13gündür eylem yapan aileler adalet istiyor ve çocuklarınıncenazelerini almak istiyorlar.

12 Ocak Salı günü 17.30 da sokağa çıkma yasağının 2saatlik kaldırıldığını ve oluşturulan heyetle gençlerin aile-lerinin Suriçi’ne girip cenazeleri alacakları haberi üzerine,Halk Cepheliler de destek olmaya gittiler. Gazi Caddesi’nevardıklarında yoğun top ve mermi sesleriyle karşılaştılar.2 saatlik ara boyunca ölen polis ve askerlerin cenazelerininalındığını, bekletilen gençlerin cenazelerinin verilmediğiniöğrenen Halk Cepheliler, orada bulunan şehitlerden birinin

akrabasıyla birlikte açlık gre-vinin yapıldığı DiyarbakırİHD’ye gittiler. DağkapıMeydanı adeta bariyerlerlekuşatılmış haldeydi.

Ve yasak kalkmış olma-sına rağmen, halktan içeriyegirebilen çok değildi. O sıradabir ekip otosundan yapılananons katillerin ne denli piş-kin olduklarını gösteriyordu.

Şöyle sesleniyordu cenazesini alamayan meydanda bekleyenailelere ve orada bulunan halka polis: “Geri çekilin yoksakafanıza şarapnel parçası gelebilir”. Adeta alay ediyordukatiller. 42 gündür katleden küfürler savuran kendileriydioysaki, 2 saat boyunca içeriye giren halka “çıkışınız olma-yacak” şeklinde sözler de söylüyorlardı.

Şehit ailelerinin açlık grevi direnişini sürdürdükleriDiyarbakır İHD’ye gidildiğinde, yanlarında olduğumuzubelirttik. Ailelerin bulunduğu binaya kadar gelen kurşunseslerinin arasında oğulları, kızları için direniyorduaileler. Bir ihtiyaçlarının olup olmadığı sorularak ziya-retimiz sonlandırıldı.

HALK CEPHESİ

HALK CEPHESİ: “AKP Ölülerimizden Dahi Korkmaya Devam Ediyor! Amed’de Cenazelerini Almak İçin Açlık Grevi Yapan Ailelerin Yanındaydık!”

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

22 5ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 26: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

"Tek insan nedir ki?" demeyin. Engin Çeber, tek başına tarihi bu-

güne taşımıştır. 32 yıl önce yazılan ta-rihe sahip çıkmış, düşmanın dayatma-larına, “benden öncekiler direndi” di-yerek cevap vermiştir.

Bir İnsan NelerYaratabilir?..

1 Aralık 1989'da İstanbul Üniver-sitesi Basın Yayın Yüksek Okulu sivilfaşistler tarafından basılır. Kantine af-işlerini asmak isteyen faşistlere karşı,orada bulunan bir DEV-GENÇ'li tavıralır ve başlattığı kavga ile faşistlerinokulda etkinlik kurma çalışmalarınınönüne daha baştan set oluşturulmasınısağlar. Okul o gün faşist saldırıları vesivil faşist-idare işbirliğini protesto et-mek için işgal edilir. İşte tek başınaolduğu halde "1 Aralık Direnişi"nibaşlatan tavrı almakta, bir an bile te-reddüt etmeyen bu cesur, kararlı veatılgan DEV-GENÇ'li Hamiyet Yıl-dız'dır.

Bir Cepheli, “ben varsam örgütvar, ben varsam büyük ailem var”diye düşünmelidir.

Dersim Halk Cephesi'nden NeslihanAlbayrak, 11 ayda 19 kez gözaltına alın-dı... Neslihan tek başına da olsa AKPönünde oturma eylemi yaparak katillerdenhesap sordu. Korkuları bundandır. Tekbir insanımızın dahi ne kadar önemliolduğunu biliyorlar çünkü.

Tek bir insanımız için milyon do-larlar istiyorlar. Tek bir Cepheliyi yoketmek için tüm güçlerini seferber edi-yorlar.

Emperyalizm, insanlarımızı afişeediyor.

Dergi sattığı için insanlarımızı göz-altına alıyor.

Tek bir insanımız umudu yaşat-mak ve büyütmek için yeterlidir.Tek başına da olsak devrimi örgütlemek

için dinamiklerimiz ne olmalıdır?1- Örgüt bilinciyle hareket etme-

liyiz. Örgüt bilinci, "Ben varsam örgütvar" demektir. Biz olabilmektir. Büyükailemizin bir parçası olduğunu unut-madan, bulunduğu her alanı bir devrimokuluna dönüştürebilmektir. Yaptığı-

mız hangi türden bir iş olursa olsunyaptığımız işi örgüt ruhu ile yapmalıyız.Bu ruh hali, insan ne iş yapıyor olursaolsun yoldaşlarını, milyonları yanı ba-şında hissetmektir. Küçük iş büyük işfark etmez. Bu bir ruh halidir. Birsokakta dergi satarken, masa başındayazı yazarken, kapı kapı bir kampanyaörgütlerken, bir parkta çadır kurarken,bir eyleme giderken her işi devrim içinyaptığımızı hissetmeliyiz.

2- İktidar iddiasına sahip olmalıyız.Halkımızın yaşadığı tüm sorunlarınkaynağı bu düzendir. O zaman çözümde bu düzeni yıkmak ve yerine sömü-rünün olmadığı, ezilenlerin iktidar ol-duğu bir düzeni kurmaktır. Yaptığımızher işte iktidar iddiasını taşırsak eğer,tek başına da olsak "olmaz" diye birşey yoktur. Hayat, mücadelenin önünebinlerce engel, sorun çıkarır. Meseleiktidar iddiasında ısrardır.

3- Ben yapabilirim duygusuna sahipolmalıyız. Çünkü tarihsel ve siyasalolarak haklı olan biziz. Yapabilmeninyolu bilmekten geçer. Bu yüzden eği-timimizi sürekli hale getirmeliyiz. Bil-giyi nasıl öğreneceğiz? Tarihimize, şe-hitlerimize, tecrübelerimize, halka dö-neceğiz yüzümüzü. Gücümüzü onlar-dan alacağız.

4- Vatan ve halk sevgisi ile sınıfkinini bir an olsun yüreğimizden, bey-nimizden çıkartmamalıyız.

Bizler, vatan ve halk sevgisi iledonanmadıkça, düşmana karşı kinimizibüyütmedikçe, devrimciliğimizi de bü-yütemeyiz. Daha ileri adımlar atmak,daha çok yük taşımak, daha çok şeyyapabilmek, öncü ve örnek olmak,devrimciliğimizi halk ve vatan sevgisitemeline oturtmaktan geçmektedir. Busevgiyi, halka ve vatana bağlılığı dev-rimciliğimizin temeli haline getirdiği-mizde, bu aynı zamanda bizim tümyaşamımızı yeniden şekillendirmemizi

sağlayacaktır.Yazımızı, şehidimiz Faruk Bayrak-

çı'nın yarattığı bir örnekle bitiriyoruz:Lise duvarında bir pankart... İmzasıyine o ‘80 öncesinin imzası... LiseliDEV-GENÇ... Egemenlerin korkulurüyası bu imza... 8 yıl sonra, duvarlarıkatkat boyayarak silmeye çalıştıklarıbu imzayla yine karşılaştılar... BakırköyLisesi'nin geçmişi vardı... Burası Tur-gutlar’ın emek verdiği, can bedelifaşist işgali kırdığı okuldu... Okul ida-resi şaşkın... 12 Eylül'ün yetiştirdiğiöğrenci kitlesi ise ilgisiz... Çok önem-senmiyor, tekil bir olay denilip geçiliyorüzerinden...

Ama öyle değil, bir iki hafta geç-meden yine aynı imzayla bir daha şaş-kına dönüyor okul idaresi... Yine LiseliDev-Genç... Öğrencilerdeki ilgisizlikdağılıyor yavaş yavaş... Şaşkın ve me-rakla bekliyorlar gelişmeleri... İlkindepek önemsemez görünen idare, ikin-cisinde bu işin peşine düşüyor, derkenardından üçüncü pankart geliyor...

Başa çıkamıyorlar ve polise başvuruyorlar...

Okul girişlerinde aramalar, ders or-tasında aramalar, şüphelenilenleri mü-dür odasında sorguya çekmeler... Bu-lamıyorlar bu Liseli Dev-Genç'in pan-kartçısını...

Bir irade savaşına dönüşüyor pan-kart.

Birçok kişi aynı şeyin bir daha ol-mayacağını düşünüyor. Ama düşünül-düğü gibi olmuyor, hemen her haftaaynı gün bir pankart sallanıyor Bakır-köy Lisesi'nin duvarlarında.

Tek kişi... tek kişi neler başarabiliristerse... Başarıyor Faruk... Kısa birsüre sonra okul içinde pekçok liseliyletanışıyor, başlangıçtaki ilgisizlik, za-manla merak ve şaşkınlığa, sonrasındaise sempatiye dönüşüyor... Liseli Dev-Genç gözlerde büyütülüyor... Öyle kipolisin tüm gözdağına, tehdidine, ida-renin baskısına, bütün arama taramalara,yoğun önlemlere rağmen, hemen herhafta, aynı gün asılan pankart gücünifadesi oluyor gençliğin gözünde...

Bu güç, iradenin ve ısrarın gücü...

BBİZ VARSAK ÖRGÜT VARDIR BİZ VARSAK UMUT VARDIR

AANNAA DDOO LLUU CCEEPPHHEESS İİ

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ2 6

Page 27: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

1-) Nasıl Bir Ülkede Yaşıyoruz?

Ülkemiz emperyalizme bağımlı,yeni-sömürge bir ülkedir. Ülkemiz-de kapitalizm kendi iç dinamiğiyle ge-lişmemiştir. Emperyalizm tarafındanyukarıdan aşağıya doğru kapitalist üre-tim ilişkileri şekillendirilmiştir. Ül-kemiz, siyasi, askeri, kültürel, eko-nomik olarak emperyalizme bağım-lıdır ve emperyalizmin işbirlikçisi oli-garşi tarafından faşizmle yönetil-mektedir.

Ülkemizde açlık, yoksulluk, işsizlik,sömürü her geçen gün artar. Yeraltı-yer-üstü zenginliklerimiz emperyalistlerepeşkeş çekilir. Bu sömürü ilişkilerini ko-rumak için en küçük bir hak alma tale-bine, eylemine dahi saldırıldığı, devle-tin halkı katlettiği, her gün parlemen-tosunda faşist yasaların çıkarıldığı, hal-ka karşı savaşın yükseldiği bir ülkedeyaşıyoruz.

Bu düzen üretim araçlarının biravuç azınlığın, yani bir avuç serma-yedarın özel mülkiyetinde olduğu bunedenle tüm halkların sömürüldüğübir düzendir. Bu düzen ülkemizi vedünya halklarını bir yanda hergün zen-ginliğine zenginlik katanlar, diğeryandan hergün biraz daha yoksullaşanyoksullar olarak ikiye ayırmıştır. Ka-pitalizmin yarattığı bu kar ve sömü-rü üzerine kurulu düzenin, emperya-lizme bağımlılık ilişkilerinin devam-lılığını sağlamak, yani soframızdakiekmeği her geçen gün biraz dahafazla çalabilmek için ülkemiz fa-şizmle yönetilir.

2-) Bu Düzen NasılAyakta Duruyor?

Bu düzen halka düşmandır. Ama

yine de halka dayanarakayakta durmaktadır. Dü-zen ideolojik propagandaaraçlarıyla halkı kandır-maya çalışır. Bütün ideo-lojik propaganda araçlarıdevletin ve tekelci burju-vazinin elindedir. Radyo,

TV, basın, okullar, tiyat-rolar, sinemalar, kitaplar vedaha günlük yaşamın içi-ne sokulmuş binlerce

araçla halkın bilincine düze-nin propagandası işlenir. Bunlar ara-cılığıyla gerçekleri halktan gizleyen,yalana, demagojiye ve gözdağına da-yalı propagandayla her gün her saathalkın beyni teslim alınmaya çalışılır.Sömürü ve zulüm kanıksatılır, yaşa-mın doğal bir parçası haline getirilir.

Örneğin “böyle gelmiş böyle gi-der” anlayışını kitlelerde hakim kılar.“Devlet büyüktür, devlete karşı ge-linmez” anlayışını baskıyla, zulümle,işkencelerle, hapishanelerle yerleşti-rir. Örgütsüz kişilerin gözün-de devlet yıkılmaz devasabir güç haline getirilir. Düzenburjuvazinin yoz kültürünühalkı yozlaştırmak için kul-lanır. “Sadece kendini dü-şün, köşeyi dön, bunun içinher türlü ahlaksızlığı yap”yada “şansına güven, piyan-goya, lotoya umut bağla”der.

Ahlaki düşkünlüğün, so-rumsuz yaşantının, uyuştu-rucu düşkünlüğünün, dünya-yı boş veren ve sadece “ya-şamaya” bakan bir anlayışınpropagandasını yapar.

3-) Biz NeyiDeğiştireceğiz?

Sömürücü sınıfları temsileden bu devleti yıkacağız veyerine halkı temsil eden yenibir devlet kuracağız. Kurdu-ğumuz bu devlet aracılığıylada sömürüye ve zulme sonverip sosyalizme ve komü-nizme giden yeni bir toplumkuracağız. İşte devrimin temelkonusu budur.

Sömürüye, talana ve ada-

letsizliğe son vereceğiz. Emperyaliz-me karşı bağımsızlığımızı; faşizmekarşı demokrasiyi, kapitalizme karşıda sosyalizmi kazanacağız.

Böylece halkımız ekmeğe, adale-te doyacak. Herkesin eşit, adil ve eme-ğinin karşılığını aldığı yeni bir düzenkuracağız.

4-) Biz Kimiz? Hedefimiz, Taleplerimiz Nelerdir?

Biz vatanın bağımsızlığını, halkı-mızın özgürlüğü için yola çıkmış 46yıllık bir tarihi olan Marksist-Leninistbir halk hareketiyiz.

46 yıllık tarihimiz boyunca eylemanlayışımızla, kültürümüzle halkazarar vermeyen, düşmana yönelikeylemlerle halkın adaleti olan, başla-dığımız direnişleri bedeli ne olursa ol-sun zafere kadar götüren bir hareke-tiz.

Dünyadaki ve ülkemizdeki düze-

Halkın taleplerinekulaklarını tıkayan,haklarımızı gasp eden,haklı-meşru direnişleri bilesilah gücüyle bastırançocuklarımızı sokakortasında katleden ve buzulmünü faşist yasalarlahayata geçiren, doğamızıtahrip eden,zenginliklerimiziemperyalistlere peşkeşçeken egemenlerin hükümsürdüğü bir ülkedeyaşıyoruz.

Yine milyonlarca yoksulve aç yaşayan insanınolduğu ülkemizde, hergeçen gün asalakmilyonerlerin sayısınınarttığı, zenginlerin zevk vesefa içinde yaşadıkları birdüzene karşı savaşıyoruz.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den,ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

SORUDA10Biz Kimiz

Ne İstiyoruz?

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

2 7ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

BilgiBilgigüçtürgüçtür

Page 28: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

ni değiştirmek istiyoruz. Özel mül-kiyetin olmadığı, zulmün ve sömü-rünün olmadığı, halkımızın özgürolduğu bir düzen için mücadele edi-yoruz.

Bunu sağlayacak olan sosyalizmeulaşmak istiyoruz. Sosyalizm; her-kesin yeteneğine göre, herkesin eme-ği kadar ilkesiyle hareket eden bir dü-zendir.

Sosyalizm komünizme geçiş içinzorunlu bir ara aşamadır. Komünizmise; herkesin yeteneğine göre, herke-se ihtiyacı kadar ilkesinin geçerli ol-duğu, bütün dünya halklarının mutluve refah içinde yaşadığı, insanın hertürlü maddi ve manevi ihtiyacını kar-şılayabildiği bir düzendir.

Hedefimiz anti-emperyalist, anti-oligarşik devrimdir.

Devrimci Halk İktidarı aracılı-ğıyla sosyalizme ve komünizme gidenyolu inşa edeceğiz.

Taleplerimiz, açlığın, yoksullu-ğun, sömürünün, işsizliğin olmadığıbir ülkede yaşamaktır. Özel mülki-yetin olmadığı, üretim araçlarınınbir avuç işbirlikçi tekelci burjuvazi-ye değil, tüm halka ait olması, halkınçıkarlarına hizmet etmesidir. Elbettebu taleplerimiz kendiliğinden ger-çekleşmeyecektir. Örgütlü, iradi birmüdahaleyle gerçekleştirmek içinmücadele yürütüyoruz, bedel ödü-yoruz.

5-) Anti-Emperyalist,Anti-Oligarşik SavaşÜlkemizde Neden BirZorunluluktur?

Emperyalizme bağımlılık ve oli-garşik bir yapı tarafından yönetilmekbugün ülkemizin somut koşullarının birsonucudur. Bağımlılık zincirleri par-çalanmadan sömürü ve zulüm bit-mez. Oligarşik yapı parçalanmadan ül-kemize demokrasi gelmez, halkımızıntalepleri yerine getirilemez.

Ülkemiz 1945'lerden beri emper-yalizmin yeni sömürgesidir; yani va-tan toprağımız emperyalizmin gizli iş-gali altındadır. Emperyalizm, işbir-likçisi oligarşiyle tüm politikalarınıhayata geçirmektedir. Yani, ordu vepolisi tamamen iç savaşa göre şekil-

lendirerek; emperyalizme uşaklıkta sı-nıf tanımayan iktidarlarla, her geçengün daha da azdırılan sömürüyleonar yüzer iş cinayetleriyle bizleri kat-lederek yönetiyorlar.

İşbirlikçi tekelci burjuvazi veonun sözcüsü AKP iktidarıyla em-peryalizm ülkemizi yönetmektedir.Bundan dolayı anti-emperyalist, anti-oligarşik bir savaş günümüz koşul-larında bir zorunluluk ve halkların tekkurtuluş yoludur. Emperyalizm, ül-kemiz topraklarından söküp atmadan,oligarşiyi ezip yok etmeden ne açlı-ğa, yoksulluğa, sömürüye son vere-biliriz, ne de halkın iktidarını kurupnihai zaferi kazanabiliriz.

6-) Oligarşiyle YönetilenÜlkemizin Kaderini Bedel

ÖdemedenDeğiştirebilir miyiz?

Bedel ödemeden, oligarşik dikta-törlükle yönetilen ülkemizin değilkaderini değiştirmek, en küçük birhakkımızı dahi alamaz, en sıradan ta-lebimizi bile dile getirip savunamayız.

Fabrikadaki bir grevden meydan-lara çıkılmasına boykotlardan iş-gallere, miting alanlarından yürü-yüşlere kadar her şey bedellerödenerek kazanıldı. Devrimcilerinkendi özgüçlerine ve meşrulukla-rına duydukları güvenle bedellerödeyerek mücadeleyi geliştirdi-ler.

Oligarşinin tarihi katliamlarladolu bir tarihtir. Halkı teslim almak,sindirmek için; sömürüye, emper-yalizme yaptıkları uşaklığa karşı çı-kılmaması için her türlü yöntemebaşvurdu oligarşi. İsyanların kan-la bastırılmasından ilhaklara, iş-galler, toplu katliamlar, sürgünler,Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, 19-22Aralık katliamları halkları korkut-ma, sindirme, teslim alma taleple-ri kanla bastırma politikasıydı.Biz tarihimiz boyunca oligarşininpolitikalarını bedeller pahasına daolsa boşa çıkardık, her koşulda mü-cadeleyi yükselttik. Kimi zamanoligarşiyi geri adımlar atmak zo-runda bıraktık. Çünkü meşru vehaklı olan halktır. Halkın örgütlü

gücü devrimcilerdir. Açlık, yoksulluk, sömürü, işsizlik,

adaletsizlik milyonların kaderi değil,emperyalizmin işbirlikçisi oligarşinindayatmalarıdır. Bağımsızlık, demok-rasi ve sosyalizm mücadelesiyle tümbedelleri göze alarak halkın iktidarıylaülkemizin kaderini değiştireceğiz.

7-) GünümüzdeMarksist-LeninistOlmanın Karşılığı Nedir?

Günümüzde Marksist-Leninist ol-manın karşılığı, dünyanın Türki-ye'sinde devrim mücadelesini bü-yütmektir. Bu yanıyla dünyada, ül-kemizde Marksist-Leninist tek örgü-tüz. Çünkü, can-kan pahasına devrimve sosyalizm için savaşıyoruz. M-Lolmanın karşılığı hiçbir koşulda, em-peryalizmle, oligarşilerle uzlaşma-maktır. Düşmanı, ülkenin koşullarını,halkların gerçeğini iyi tahlil edip be-lirlenen stratejiyle M-L ideolojisiyleiktidarı almaktır.

Emperyalistlere ve işbirlikçilerinekarşı uzlaşmaz, kararlılıkla, inanç vecüretle tarihsel haklılıkla bir savaş yü-

Hem emperyalizme hemde işbirlikçisi oligarşiyekarşı yürüttüğümüz busavaş günümüzkoşullarında birzorunluluktur. Çünkü tekkurtuluş yolumuz silahlımücadeleyi daha dayükseltmektir.

Marksist-Leninistolmanın sorumluluğu"savaşı halklaştırmak, halkısavaştırmaktır". Bunun için,oportünistlerin-reformistlerin ve Kürtmilliyetçilerinin silahlımücadeleyi terk ettiği,düzeniçileştiği birTürkiye'de mücadeleyiyürütüyoruz.

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ2 8

Page 29: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

rütüp halkların iktidar mücadelesinibüyütmektir

Marksist-Leninist olmanın karşı-lığı, emperyalistlerin dünyanın her-hangi bir yerinde yaptıkları işgal,katliamlara sessiz kalmayıp halklarıntepkisini örgütleyip dayanışmasını,anti-emperyalist mücadeleyi büyüt-mektir. Bedeli ne olursa olsun sava-şı yükseltmek ve bir adım dahi geri at-mamaktır.

8-) Nasıl Bir Düzene Karşı Savaşıyoruz?

Emperyalizmin yenisömürgesi,faşizmle yönetilen bir düzene karşı sa-vaşıyoruz.

Halkın taleplerine kulaklarını tı-kayan, haklarımızı gasp eden, haklı-meşru direnişleri bile silah gücüylebastıran çocuklarımızı sokak ortasındakatleden ve bu zulmünü faşist yasa-larla hayata geçiren, doğamızı tahripeden, zenginliklerimizi emperyalist-lere peşkeş çeken egemenlerin hüküm

sürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Yinemilyonlarca yoksul ve aç yaşayan in-sanın olduğu ülkemizde, her geçengün asalak milyonerlerin sayısının art-tığı, zenginlerin zevk ve sefa içindeyaşadıkları bir düzene karşı savaşı-yoruz.

Halkın yiyecek, giyecek, ilaç pa-rası vb. zorunlu giderlerinden kesilenparalar bir avuç sömürücünün veemperyalistlerin kasalarına akıyor.Halk gününü gün edenlerin, aç göz-lü çıkarcıların faturasını ödüyor. Hal-kın emeği gaspediliyor. Bu vahşi sö-mürünün sonuçları; sefalet, işsizlik,doktorsuzluk, hastalık, ölümler... kı-sacası yaşarken bile hergün ölmektir.İşte biz bunu yaratan düzene karşı sa-vaşıyoruz.

9-) Kurtuluşu DevrimdeOlan Milyonlarca HalkıNasıl Örgütleyeceğiz?

Halkı kendi öz örgütlülüğü olanhalk komitelerinde, halk meclislerinde

birleştirerek örgütlemeliyiz. Çünküdevrim kitlelerin eseridir. Ezilenmilyonlarca insanı düzenin etki-sinden kurtarmak, devrimin asliunsuru haline getirmek için örgüt-lemeliyiz. Örgütlü halk yenilmez.

Çıkarları devrimde olan tümezilenleri birleştirmeli, onları ken-di talepleri için mücadele etmeyesevkedecek araçları yaratmalıyız.Hak ve özgürlük mücadelesi verenkitleler bu mücadele sürecinde po-litikleşerek sorunlarının gerçek çö-zümünün devrimde; Devrimci Halkİktidarı’nda olduğunu görecektir.

10-) Devrimci Halkİktidarı'nı NasılKuracağız?

Bu düzenin değişmesi halkındüzene olan tepkisinin ve sınıf bi-lincinin gelişmesiyle mümkündür.Yani halkın bu düzene olan mem-nuniyetsizliğini örgütlemek içindüzenin gerçek yüzünün görülme-sini sağlamak gerekiyor. Bunu sağ-layacak olan silahlı mücadeledir.

Oligarşiye ve onun kurumlarınayönelik yapılan eylemlerle işbirlikçioligarşinin sanıldığı kadar "güçlü"

olmadığını "devletin yenilmezliği"demagojisini görecek; halkın kendigücünün farkına varacaktır. Sunidenge dediğimiz halkın politik pa-sifliğinin kırılmasıyla kitleler artanoranda devrimci savaşa katılacaktır.Halk savaşıyla bu düzeni yıkacağız veDevrimci Halk İktidarını kuracağız.

11-) Devrimci Halkİktidarı İçin Nasıl BirSavaş Veriyoruz?

Devrimci Halk İktidarı hedefi-mize Politikleşmiş Askeri Savaş Stra-tejisiyle (PASS) ulaşacağız. PASS bi-zim gibi yeni-sömürge ülkelerde dev-rimin stratejisidir.

Uzun süreli bir gerilla savaşı zo-runluluktur. Gerilla savaşı, küçük birgücü düşman karşısında yenilmezbir güç haline getirir. Gerilla savaşıdüşmanın güçsüz yanlarına vurmak,kendi güçlü yanlarını büyütmektir.

Bu savaşta bizim güçlü yanları-mız; ideolojimizin sağlam ve güçlü ol-ması, inancımız, haklılığımız, karar-lılığımız, halkın çıkarlarını savun-mamız, devrimci durumun varlığıdır.

Düşmanın güçsüz yanları iseinançsız insanlarla bu savaşı sürdür-mesi, devletin halkın taleplerini kar-şılayacak durumda olmaması, halkabaskı ve terörden başka verecek bir şe-yinin olmamasıdır.

Bu durum bizim küçük insiyatif-li gruplan halinde uzun süreli bir sa-vaş vermemizi ve bu savaş içinde hal-kı örgütleyerek, halkın savaşa katıl-masını olanaklı kılar. İşte politikamaçlar için gerilla savaşı temelindeyürütülen bu uzun süreli savaşaHALK SAVAŞI denir.

Hem emperyalizme hem de işbir-likçisi oligarşiye karşı yürüttüğümüzbu savaş günümüz koşullarında bir zo-runluluktur. Çünkü tek kurtuluş yo-lumuz silahlı mücadeleyi daha da yük-seltmektir. Marksist-Leninist olmanınsorumluluğu "savaşı halklaştırmak,halkı savaştırmaktır".

Bunun için, oportünistlerin-refor-mistlerin ve Kürt milliyetçilerininsilahlı mücadeleyi terk ettiği, düze-niçileştiği bir Türkiye'de mücadeleyiyürütüyoruz.

Oligarşinin tarihikatliamlarla dolubir tarihtir.Halk teslim almak, sindirmekiçin; sömürüye, emperyalizmeyaptıkları uşaklığa karşıçıkılmaması için her türlüyönteme başvurdu oligarşi.Toplu katliamlar, sürgünler,Maraş, Çorum, Sivas, Gazi,19-22 Aralık katliamlarıhalkları korkutma, sindirme,teslim alma, talepleri kanlabastırma politikasıydı.

Biz tarihimiz boyuncaoligarşinin politikalarınıbedeller pahasına da olsaboşa çıkardık; her koşuldamücadeleyi yükselttik. Kimizaman oligarşiyi geri adımlaratmak zorunda bıraktık.

Çünkü meşru ve haklı olanhalktır. Halkın örgütlü gücüdevrimcilerdir.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

2 9ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 30: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Beyazıt Öztürk, 20 yıla yakındır televizyonlarda"show programları" denilen müzik ve dedikodu ağırlıklıburjuvazinin yoz kültürüne hizmet eden bir programyapıyor. Yaptığı programlarda siyasete hiç girmez. Çokönemli bir konu olursa eğer, o da halkın baskısı sonucubir kaç kelime eder. Berkin Elvan'ın katledilmesindekikonuşması gibi. Ama öz itibariyle siyasete bulaşmamakile övünmüştür hep Beyazıt Öztürk.

Onlara göre eğlence demek anı yaşamaktır, neye nedengüldüğünü de bilmemektir. Oysa halkımızın kültüründeeğlencenin içinde siyaset de vardır. Beyazıt Öztürk aynızamanda tiyatro, skeçlerde yapar; ama halkın düşünmesisağlayan değil; boş, içeriksiz skeçlerdir.

Beyaz, televizyon kanallarında siyaset ile uzaktan ya-kından ilgisi olmayan bir kişiydi. Bu yüzden de AKPfaşizmi işine son vermemişti. Ama artık onu da hizayagetirmeye çalışıyor. Yani sıra Beyazıt Öztürk'e dahi gelmiştir.

Beyazıt Öztürk, programına bağlanan Ayşe Çelik adındabir izleyicinin sözlerini kesmedi.

Ne söylemişti Ayşe Çelik; “Burada yaşananlar ekran-larda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. İnsan olarakbiraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artıkbize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin.”Beyaz da bu sözler karşısında doğal ve olması gereken birtavır gösterdi. "Çocuklar ölmesin sözüne kilitlendim ben"diyor kendisini savunmalarında. Olması gereken de budur...Politik olmaya da gerek yoktur bu çağrıyı duymak için.Yüreğinde insana ait az çok değer taşıyan herkes, busözleri dinler; bu sözlere hak da verir.

Bu konuşmaya izin verdiği için Beyaz'a; "teröreyardım yataklık yapmak" nedeniyle soruşturma açıldı,vatan hainliğiyle suçlanmaya başlandı.

Peki bu saldırılar karşısında Beyaz ne yaptı? Tam daAKP faşizminin hedeflediğini yaparak geri adım attı,yani korktu!

Beyaz, AKP Faşizmine, Baskılarına DevamEtme Cesaretini Vermiştir!

Beyaz, söylediği sözlerden sonra televizyon prog-ramlarına çıktı, özürler diledi, "ben yanlış anlaşıldım"dedi. "Çocuklar ölmesin kelimesi beni etkiledi" dedi.“İnsanlar ölürken siz eğleniyorsunuz biraz duyarlıolun” diyen bir sesin neresi yanlış olabilir? Beyaz, geriadım atarak belki de varolan kimi halk değerlerini kendikendisine çiğnemiş oldu. Savunmalarında sürekli; "benpolis çocuğuyum beni vatan haini ilan eder durumagelmeleri zoruma gidiyor" diyordu.

Bu Ülkede Vatan Haini İlan Edilmek BuKadar Kolaydır İşte!

AKP faşizmi kendisini desteklemeyen herkesi terörist

ve vatan haini ilanediyor. AKP yanlısıolmayan kişiler vekurumlar, birgünkendilerinin de bun-dan nasibini alma-yacaklarmış gibi ya-şıyorlar ve düşünü-yorlar. Eğer faşizminbaskısı Beyaz'a ka-dar geldiyse faşiz-min baskısı, kafanızıçıkarın o kumun içe-risinden. Sıra birgünmutlaka size de ge-lecek. Şunu artıkanlamalı aydınlar vebasın emekçileri;korktukça faşizminbaskıları azalmıyoraksine artarak devam ediyor. Çünkü faşizm sindirdikçedaha da cüretli saldırıyor. Boyun eğdirdikçe daha fazlakan ve gözyaşı döküyor.

Faşizm Halktan Korkuyor ve Bu KorkuyuBaskı ve Zulmünü Artırarak Yok EtmeyeÇalışıyor!

AKP faşizmi en ufak bir farklı sese dahi tahammüledemiyor. Çünkü iktidarını kaybetmekten çok korkuyor.Halka gerçekleri anlatan tek kelimeyi dahi yasaklıyor.Çünkü halkın doğruları öğrenmesinden ve bunun sonucundaayaklanmasından korkuyor. Sınıf kinine bürünmüş birhalk ile karşı karşıya kalmaktan korkuyor.

Bu azgınca saldırılarının altında, kendi korkusu yat-maktadır. O korkusundan her yere salyalarıyla saldırıyor.Aydınlar, sanatçılar bunun bilincine varmalı. AKP'ninyaratmak istediği korkunun karşısına örgütlenerek çı-kılmalıdır. Korkunun panzehiri cesarettir. Cesareti ya-ratacak olan da haklılığımızdır, inancımızdır. İnancımızıyaratacak olan da bilgi ve gerçeklerdir.

Gerçek olan AKP faşizminin baskıları, işkenceleriysebir diğer gerçek de insanın beş bin yıllık tarihi boyuncahaklı ve ileri olanın her zaman kazandığıdır.

Gerçek olan bilimsel sosyalizmin doğruluğu ve tek yololduğudur. Bu gerçeğe inanın. Gerçek, halkın mücadelesinintarihsel olarak haklılığıdır. Hiçbir zulüm ilelebet süremezama buna karşı örgütlenmek ve başkaldırmak gerekir.Korkuyu değil cüreti büyütelim. Geri adım atmayın cesaretlidavranın. Geri adım attıkça, size insan olduğunuz gerçeğinidahi unutturacaklardır.

Faşizm “Beyninizi ve Yüreğinizi Söküp Atın !” DiyorBU KORKU DÜZENİNE BOYUN EĞMEYİN!

AKP faşizmi, en ufak bir farklısese dahi tahammül edemiyor.Çünkü iktidarını kaybetmekten çokkorkuyor.

Halka gerçekleri anlatan tekkelimeyi dahi yasaklıyor.

Çünkü halkın doğruları öğren-mesinden ve bunun sonucundaayaklanmasından korkuyor.

AKP'nin yaratmak istediğikorkunun karşısına örgütlenerekçıkılmalıdır. Korkunun panzehiricesarettir. “Cesaret”i yaratacakolan da haklılığımızdır, inancımız-dır. İnancımızı yaratacak olandabilgi ve gerçeklerdir.

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ3 0

Page 31: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

“ABD Askeri Bahçeye İndi”“ABD İstanbul Başkonsolos-

luğu'nda bir terör saldısı için ola-ğanüstü güvenlik tedbirleri alındı.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nabağlı Denizaşırı Güvenlik DanışmaKonseyi (OSAC), 5 Aralık'ta va-tandaşlarını uyararak İstinye'dekibaşkonsolosluk binasından uzakdurmalarını tavsiye etti. Konso-losluk Çarşamba günü tüm hiz-metlerini durdurdu, çalışan per-sonel sayısı en aza indirildi. Poliskonsolosluğa çıkan tüm yollarıdemir bariyerlerle kapattı.

TOMA, zırhlı araçlar ve özelharekat polislerinin yanı sıra baş-larında çelik miğferiyle Amerikalıgüvenlikçiler de nöbetteydi." (Hür-riyet, 10 Aralık Perşembe 2015)

Haberin devamında bir dolugüvenlik önleminden bahsediliyor.Amerika'nın bu korkusu boşunadeğil. Halkımız demiş ya; "Çiğ

süt içmedim ki karnım ağrısın"Amerika çiğ süt değil, milyonlarcahalkın kanını içti. O yüzden çokkarnı ağrıyacak. Daha çok güvenlikönlemleri alacak. 51 yaşında Ha-tice'den, 15 yaşındaki gençlerimizekadar anti-emperyalist savaşı bü-yütecek, daha çok halkın çocuğuvar bu ülkede.

Yunanlılar, Kurtuluş Savaşı'ndaEge'den ayrılırken "Size ovala-rından bal, dağlarından yağ dam-layan bir memleket bırakıyoruz"demişler. Peki ovalarından bal,dağlarından yağ damlayan bumemlekette çocuklarımız nedenaçlıktan ölür?

"Çöpten ekmek toplamak" diyebir kelime grubu girmiştir dilimize!İnsan niye çöpten ekmek toplasın?Açlıktan yoksulluktan... Bu kadaryoksullaştırılmıştır halkımız. Birdilim lokmaya muhtaç hale geti-rilmiştir. Bütün yoksulluğumuzun,

açlığımızın sorumlusu bizi ilik-lerimize kadar sömüren em-peryalizm ve onun ülkemizdekiişbirlikçileridir. Anadolu halklarıKurtuluş Savaşı’nda onurlu birtarih yarattı. Emperyalizme kar-şı verilen savaşla bağımsızlı-ğımızı kazandık. Ondan sonrakiyıllarda özellikle 1950'li yıllardaMenderes hükümetinin Ame-rika'yla geliştirdiği ilişkilerdeoligarşi tamamen emperyaliz-min iktidarlığını yapar hale gel-miştir.

Ülkemizin tarihi emperya-lizme yapılan askeri, ekonomik,siyasal anlaşmalarla doludur.Emperyalizmin talan ve yön-lendirmesi AKP iktidarı döne-minde en üst boyuta ulaşmıştır.Vatanımızın 35 milyon metre-karesi tamamen Amerika veNATO'nun denetimi altında.Tüm yeraltı ve yerüstü kay-naklarımız sömürülüyor; top-rağımız, havamız, suyumuz kir-

letiliyor.Örneğin Trakya bölgesini dü-

şünelim. Tarımın temel geçim kay-nağı olduğu verimli bir bölge. Er-gene Nehri bu bölgenin yaşamkaynağı. Trakya da şimdi emper-yalistlerin ve onların işbirlikçile-rinin fabrika kurduğu bir bölge.Hiçbir arıtma tesisi yapılmadantüm zehrini Ergene'ye bırakan butesisler yüzünden Ergene artık ha-yat değil, zehir kaynağı!

Ergene'nin kapkara suyunu gö-rünce öfke duymalıyız hayat kay-naklarımızı kirletenlere... Adana-daki İncirlik Üssü’nden kalkanuçaklar hemen yanıbaşımızdakiIrak, Afganistan halklarını bom-balıyor. Emperyalistler, sömürüve zulüm düzenlerinin yenilmezolduğunu hiçbir alternatif olma-dığını söylüyorlar. Emperyalizmülkeleri işgal ediyor, iç savaş çı-karıyor, talan ediyor. Son 50 yıldaOrtadoğu, Kafkasya, Orta Asya,Orta ve Kuzey Afrika'daki çatış-malarda 60 milyon civarında insanöldü.

Yani insanlık dışı uygulamalarıaçlığın, yoksulluğun sorumlusuşairin dediği gibi "dağ başındaağlayan bebeğin gözyaşının" so-rumlusu Amerika ve emperya-lizmdir. 7 yıl tecrite ve F tipi hüc-relere karşı bir direniş örgütledik.Düşüncelerimizi teslim almaya,umudu yok etmeye dönük bir sal-dırı olan tecrit ve F tipi hücrelerAvrupa emperyalizminin eseridir.7 yıl direndik, biliyorduk ki tecritekarşı direnmek emperyalizme karşıdirenmektir.

Amerika diyor ki; "7 yıl diren-diler, 7 yıl direniş mi olur?" Değil7 yıl, 70 yıl sürse de biz direne-cektik. Dünyada silahlı mücadeleveren başka örgütler de var. Amaemperyalizm için en tehlikeli olanıbiziz. Biz, Markisist-Leninist birhareketiz. Bizim devrimimizin ilk

YOKSUL HALKA CENNET, EMPERYALİSTLERE CEHENNEM

YAPMAK BU VATANI...

Örgütlemek emek, ısrarve süreklilik isteyen bir sü-reçtir. Emeğimizi vermektenkaçmayacağız.

Alnımızın teri karışacak oişe. Halkı ve vatanını sevmekhalkın sorunlarına vakıf ol-maktır.

Sorunları çözmesini öğren-mektir. Halkın doktoru, öğ-retmeni, annesi, babası, dertortağı, çocuğu her şeyi olma-lıyız.

Derin bir sevgiyle yaklaş-madığımızda uzaklaşırız halk-tan, sorunlarına yabancılaşırız.

Halkın sorunlarına yaban-cılaşan bir devrimci kendisine,devrimciliğine yabancılaşır.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

3 1ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 32: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

aşaması anti-emperyalist savaşolacak. Anadolu halkları bir kur-tuluş savaşı daha yazdıracak dünyahalkları tarihine.

Nasıl ki 7 yıl süren direnişimizdünya halklarına umut olduysaanti-emperyalist, anti-oligarşikdevrimimiz de umut olacak. Birhareket, bir direniş anti-emperyalistbir hatta ilerlemiyorsa halklarakurtuluş umudu olamaz.

AKP iktidarı vatan, millet ke-limelerini dilinden hiç düşürmez.Ama büyük bir riyakarlıkla vata-nımızın her yerini emperyalistlerinhizmetine açtı. 2011 yılında Ma-latya-Kürecik’e yapılan radar üssüAKP 'nin emperyalizme tam des-teği ile yapıldı. O zaman bu üssekarşı sadece Halk Cepheliler ey-lemler düzenledi. Kürecik'e kadargidip üssün olduğu yere kızıl bay-raklarını dikip Bağımsız Türkiyesloganı atılmışlardı karlar altın-da.

Cepheliler tepeden tırnağa bü-yük bir vatan sevgisiyle donan-mışlardır. Her Cephelinin yüreğivatanımızı onlara dar edeceğimizgünün heyecanıyla atar.

Biz ki ustasıyızVatan sevmeninumut, saklımızda ölümsüz bayrakkırmızı-kırmızıdalga dalgadır(Ahmet Arif, Yurdum Benim

Şahdamarım)Vatanı sevmemizdeki ustalığı-

mızla en güvenlikli konsoloslukbinalarına girdi Alişan. Vatanı-mızdan kilometrelerce uzaktakiAmerika en pis, en kanlı planlarınıbizim ülkemizdeki karargahlarındayapıyor. Şanlı Alişan bu eylemiylehalkların Amerika'ya yani emper-yalizme karşı öfkesinin bir simgesioldu. Suriye'de emperyalizmin si-lahlarıyla "özgürlük savaşı" ver-diklerini söyleyenler bir kez dahadönüp bakmalıdır Alişan'ın feda-sına. Emperyalizmin silahı halklarademokrasi, özgürlük değil, kanve gözyaşı getirir. Vatanını sevmek,halkların baş düşmanına tüm dün-yayı dar etmektir.

Che demiş ki "gerçek devrim-ciyi harekete geçirenin büyük biraşk olduğunu söyleyebilirim."

Bizim için bu aşk, halk ve va-tan sevgisidir. Emperyalistlereduyduğumuz kindir. AKP iktida-rından sattığı sularımızın, peşkeşçektiği topraklarımızın hesabınısorma cüretidir. Bizim için bu aşkbağımsız, sosyalist bir ülke kurmadüşüdür. Anadolu halkları emper-yalizme ve faşizme karşı savaştaçok büyük kahramanlar çıkarmıştır.

Antep'te Şahin Bey, Karayılan,Gördesli Makbule, Sütçü İmam,Mahir Çayan, Alişan Şanlı... kah-ramanlar çıkaran bir halk yenilmez.Yenilmezliğimiz bağımsızlık is-teğimizdir aynı zamanda. Anadoluhalkları misafirperverdir. Gelenkonuk yabancı bile olsa "kimsinnereden geldin" demez. "Aç mısın,tok musun?" diye bile sormaz.Hemen önüne bir sofra çıkarır."Kalacak yerin var mı, konuğumuzol" der. Ama gelen vatanına, top-rağına göz dikense dişiyle, tırna-ğıyla, baltasıyla dikilir karşısına.Halkların işgalci ve sömürücülerekarşı bu öfkesi 51 yaşında elindekleşle, merminin bittiği yerde taşla,somut, örgütlü güce dönüşmüştür.

Devrimci faaliyet yürütürkenhemen hemen halkın her kesimiyletanışıyoruz. Açlık, yoksulluk, iş-sizlik, sigortasız çalıştırma, paralıeğitim, paralı sağlık, yıkım kor-kusu, umutsuzluk, geleceksizlik...adeta mengene gibi sıkıyor halkı-mızın boğazını. Halka kaynamayantenceresinin, çamurlu yollarının,rantsal dönüşümün nedeninin iş-birlikçi iktidarlar ve emperyalistlerolduğunu anlatmalıyız. Halkı sev-mek, aynı zamanda halkı örgütle-mektir.

Örgütlemek emek, ısrar ve sü-reklilik isteyen bir süreçtir. Eme-ğimizi vermekten kaçmayacağız.Alnımızın teri karışacak o işe.Halkı ve vatanını sevmek halkınsorunlarına vakıf olmaktır. Sorun-ları çözmesini öğrenmektir. Halkındoktoru, öğretmeni, annesi, babası,dert ortağı, çocuğu, her şeyi ol-malıyız.

Derin bir sevgiyle yaklaşma-dığımızda uzaklaşırız halktan, so-runlarına yabancılaşırız. Halkınsorunlarına yabancılaşan bir dev-rimci kendisine, devrimciliğineyabancılaşır.

Bazen pratiğin içinde boğulu-ruz, geç saatlere kadar kovalarızbir işi, bir randevuyu. Sonra ka-lacağımız eve gideriz ki aile uyu-mamış, bizi beklemiş. Yemek ocak-ta ısıtılmış. Sıcak bir gülümse-meyle karşılar aile bizi... O saatteyorgun geldiğimizi bilir, banyoihtiyaçlarımız bile yatağın kena-rında hazırdır. Halkımızın o inceliğiçekip alır bizi boğulduğumuz yer-den...

Yeni tanıştığımız bir ilişkimizkırk yıllık dostuymuş gibi bizeanlatır en özel sorunlarını. Çözümister bizden. Çünkü bizde umutbulmuştur, geleceği görmüştür.Hesapsız kitapsız kendimizi ortayakoyduğumuzu görmüştür. Halkı-mızın büyük küçük tüm sorunla-rına aynı dikkatle aynı özenle yak-laşmalıyız. Tarihsel tecrübeleri-mizle yaklaştığımızda çözülme-yecek sorun yoktur. Gerçeğin bil-gisine sadece devrimciler ulaşabilir.Materyalizmle gerçeği görür, di-yalektikle gerçeği değiştiririz.

Gerçek, emperyalizmin ve onunbir avuç işbirlikçisinin halkımızınkanını kene gibi emmesidir.

Gerçek, AKP nin katil ve hırsızoluşudur.

Bunu değiştirecek olan örgütlübir halkın savaşıdır. O halkı ör-gütleyecek olan biziz. Halk sev-gisiyle, vatan sevgisiyle donanmışbir devrimci tek tek damlalardanokyanuslar yaratır.

«Kim bu cennet vatanın uğ-runa olmaz ki feda.»

Yiğitlik, sen cehennem olsanda bile

Fedayı kabul etmektir,Cennet yapabilmek için seni.Yoksul ve namuslu halka.Bu'dur ol hikâyet,Ol kara sevda.(Ahmet Arif)

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ33 2

Page 33: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Ülkemizde Gençlik

Saldırılar karşısında güçlü olmanın yolu örgütlen-mektir. Örgütlü bir güç yenilmezdir. Faşizm saldırsa da genç-lik içinde kök salmış geniş bir örgütlenme eksikleri hızlı-ca kapatır ve saldırıları boşa çıkartır. Faşizmin dağıttığı ör-gütlülükler kısa sürede toparlanır, boşalan yerler dolduru-lur. Böyle bir örgütlenmenin olduğu yerde faşizm tekrar tek-rar saldırsa da istediği sonuçlara ulaşamaz. Her örgütleneninsan faşizme karşı bir cevap olur. Biz de bulunduğumuzalan ve birimde bunu yapacağız.

Örgütlenmenin gerekliliği ve zorunluluğu açık.Herkes bunu kabul ediyor. Mesele bunu hayata geçirmek-te yaşadığımız sorunlar, örgütlenmek konusunda düştüğü-müz hatalardır. Kendi kafamızdaki ve bulunduğumuz alan-da bu konudaki sorunları çözmeden, "olmazlarımızı" yoketmeden sağlıklı bir örgütlenme yaratamayız.

Öncelikle şunu aklımızdan çıkarmayacağız; Üniver-siteli ve liseli gençliğin tek umudu ve alternatifi biziz. Biz-den başka gençliği faşizme karşı örgütleyebilecek bir güç yok-tur. Biz örgütlemezsek gençliği düzen örgütleyecektir. Biz ör-gütlenmezsek faşizmin yaptığı katliamların hesabı sorulma-yacak demektir. Berkin, Dilek ve Kürdistan'da katledilen sa-yısız insan adaletsiz kalacak demektir.

Bu yüzden ilk önce yapabileceğimize inanacağız. Ya-pabileceğine inanmak yapmaktan daha önemlidir!

Biz şunu biliyoruz; bir insan tek başına olsa da çokşey yapabilir.

Ne zaman? İstediği zaman. Bir şeyi deli gibi isteyen insandandaha güçlü bir şey yoktur. Mesele bu isteğin ortaya çıkması,çıkartılmasıdır. Bunun yolu yapacağımız işe inanmaktan ge-çiyor...

Kendimize inanacağız. Örgütleyebileceğimize inanacağız.Örgütümüze, halkımıza ve bunların temeli olan ideolojimizeinanacağız, güveneceğiz.

İdeolojimiz bize diyor ki; sorun varsa çözüm de var-dır. Biz çözümlerin devrimden yana olmasını istiyoruz. Ozaman sorunu düzen değil, biz çözeceğiz.

"Olmuyor, yapılamaz" diye düşünmeyeceğiz. İnsanyok diye düşünmeyeceğiz. Tecrübesiz olabiliriz, yetmezlik-lerimiz olabilir. Birçok hata da yapmış olabiliriz. Bunların hep-si doğaldır. Mücadelenin gerçeği, bizim gerçekliğimizdir bun-lar. Yanlışlarla, hatalarla büyüyor, öğreniyoruz. Biz bu ger-çeklikte olmazları, yapılamazları değil, yaşadıklarımızdan ders-ler çıkararak, öğrenerek önümüzdeki işi nasıl olur hale geti-rebileceğimizi görmeliyiz.

Devrimcilik değiştirebilmekse, nasıl değiştirebile-ceğimizi bulmaya çalışacağız. Devrimcilik faşizme karşısavaşmaksa nasıl savaşacağımızı öğreneceğiz. Dayı’mızın

dediği gibi devrimcinin görevi örgütlemektir. Örgütlenmesiniöğreneceğiz. Faşizmin saldırılarına duyduğumuz kin ile ör-gütleneceğiz. Ve onun saldırılarına en güzel cevabın dahafazla örgütlenmek olduğunu aklımıza getireceğiz. Her git-tiğimiz yeni insanda, çözdüğümüz sorunda faşizme vurmanınhazzını yaşamalıyız.

Bir devrimci olarak yapılamayacak iş yoktur, "yönte-mini bulamıyoruzdur" diye düşünmeliyiz. Bir yolu bulunur. “Ol-maz, yapılmaz” diye bir şey tanımayanlar ise ikinci, üçüncü,gerekirse bininci kez denerler. Sorunu çözene, işi yapana, yanisonuç alana kadar denerler. Bu çalışma tarzı, bizim çalışma tar-zımızdır. Dev-Genç’li böyle düşünür ve yapar.

Yapabiliriz. Yapmalıyız.Şimdiye kadar kimseden yapılamayacak, akıldışı bir şey

istenmemiştir. İmkansız bir şey istenmemiştir. Zorunlu vemümkün olan istenmiştir. Biz de bunu istiyoruz. Faşizminsaldırıları karşısında direnmek için, onun saldırılarını boşaçıkartmak için örgütlenmeliyiz diyoruz.

Üniversite gençliğini örgütlemek zorunlu ve mümkündürbugün. Faşizmin baskısını, zorunu artırdığı, siyasi olarak yö-netememe krizlerinin tavan yaptığı bir yerde, dinamik ve atıl-gan bir gençlik potansiyelinin bulunduğu bir yerde gençliği ör-gütlemek ZORUNLU VE MÜMKÜNDÜR. Başarmak zo-runda olduğumuz gerçeğini kabul edip buna göre adımlar at-malıyız.

Emek harcayacağız. Emekçi olacağız. Zorunlu vemümkün olan şey bizim emeğimiz ile gerçekleşecek. Herşey emek gerektiriyor. Emeğimize güveneceğiz. Biz emekverdiğimiz her şeyden sonuç aldık. Faşizmin saldırılarını daemeğimizle boşa düşüreceğiz.

Emeğimizi örgütlemek için seferber edeceğiz. Kampan-yalarımızı en iyi şekilde örgütlemek için emek harcayacağız.Kendiliğinden gelecek bir zafer yoktur. Hiçbir sorun kendili-ğinden çözülmez. Hiçbir iş kendiliğinden bitmez veya olur halegelmez. Her iş bir emeğin sonucudur. Her sorun kafa yorma-nın, düşünmenin, yoğunlaşmanın sonucu çözülür. Her insanemek verdikçe değişir dönüşür. Bu gerçeği unutmamak gere-kiyor.

Sonuç olarak;1-Faşizmin sadırıları karşısında cevabımız daha fazla ör-

gütlenmek olmalıdır.2-Kendimize inanacağız. Olmaz diye değil, nasıl olur diye

düşüneceğiz.3-Savaşmasını ve örgütlenmesini öğrenmeli ve öğret-

meliyiz.4-Gençliği örgütleyebilir, savaşabilir, savaştırabiliriz.

Gençlik Federasyonu’ndan

Faşizmin Saldırılarını Daha Fazla Örgütlenerek Boşa Çıkaracağız! KENDİMİZE İNANACAĞIZ! “OLMAZ!” DİYE DEĞİL,

“NASIL OLUR?” DİYE DÜŞÜNECEĞİZ!

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

3 3ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 34: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Liselerde öğrenci meclislerini ör-gütlemeye başladık. Okullarda yaşadı-ğımız birçok sorun var. Bunların çö-zümünün öğrenci meclislerinde oldu-ğunu biliyoruz. Öğrenciler, öğrencimeclisleriyle söz ve karar hakkına sa-hip olacaklar.

Önce öğrenci meclislerinin ne ol-duğunu, nasıl bir mücadele aracı ola-cağını iyi kavramalıydık. Bunun içineğitim çalışmaları yaptık.

Daha sonra da en geniş kesimin ka-tılacağı toplantılar örgütledik. Toplan-tı saatini özenle belirledik. Sabahçıla-rın okul saatinden sonra rahatlıkla ge-lebilecekleri, akşam lisesi öğrencileri-nin üç ders erken çıkarak yetişebile-cekleri, diğer çalışma yaptığımız oku-lun ise tam çıkış saatine uyacak bir za-man belirledik.

Toplantıyı Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezi’ndeyapalım diye düşündük. Bunun nedeniise iki okulun arasında öğrencilerin ra-hatlıkla gelebilecekleri bir yer olmasıydı.

Hedef sayı belirledik. Bu sayıya uy-gun bir katılım sağlamaya çalıştık. Yo-ğun bir kitle çalışması hayata geçirdik.Kendimize hedef olarak iddialı bir sayıbelirledik. Yapamayız diye bakmadık.Deneyimlerimize güvendik. Geçmişteyaptığımız eylemlere, boykotlara veokullarda yaptığımız kitle çalışmasına,kısacası emeğimize güvendik.

Çalışmalarımızın 1. Günü: Dahaönceden de tanıdığımız öğrencilerleiletişime geçip öğrenci meclislerini an-lattık ve sorunlarımızı çözümlerini ko-nuşacağımız bir toplantı düzenleyece-ğimizi söyledik. ''Öğrenci Meclislerinikuruyoruz bu yüzden 18 Aralık saat16.00’da boykota çıkıyoruz'' şeklindeçağrılar yaptık. Tanıdığımız liselilerin ar-kadaşlarıyla da, tanıştık onlara da aynışekilde anlatmaya başladık. Sonra okuliçinde küçük bir toplantı yaptık ve okulçıkışında konuştuğumuz öğrencileretoplantı yapacağımızı söyledik. Okul çı-

kışına kadar, okulda 18 Aralık’la ilgi-li çağrı yazılamaları yaptık, öğrencilerlesohbet ettik. Okul çıkışında eğitim ça-lışması ve toplantı aldık. Çalışmada kıs-sadan hisseler okuduk. Bunlar imkan-sız diye bir şeyin olmadığı, emek veinançla kendimize güvenle her şeyi ba-şarabileceğimizi anlatan kıssadan his-selerdi. Meclislerin işlevini, günü-müzdeki önemini somut örneklerle ko-nuştuk. Toplantımızda belirlediğimiz he-defler ve program doğrultusunda anakomitenin programını oluşturduk. Vekomitedeki diğer öğrencilerin her bi-rinden de yeni komiteler oluşturduk. Bukomiteler bildiri komitesi, kuşlamakomitesi, yazılama komitesi, anket ko-mitesi, sınıf konuşma komitesi idi.

Çalışmalarımızın 2. Günü: Ko-mite olarak çıkardığımız programı uy-guladık. Hemen bildiri, kuş ve anket çı-karamadık. Çalışmamızı sınıf konuş-maları ve öğrencilerle birebir sohbetederek yaptık.

Çalışmalarımızın 3. Günü: Anketöğrencilerle sohbet etmemiz, okulun so-runlarını öğrenmemiz için iyi bir araçoldu. Toplamda 70 anket yaptık.

Çalışmalarımızın 4. Günü: Yazı-lama, sınıf konuşması ve anketler yapı-yorduk. Günlük programımızı sabit uy-guluyorduk, bunu yapan okulun öğren-cilerinden oluşturduğumuz komiteydi.

Çalışmalarımızın 5. Günü: Bugün50 bildiriyi öğrencilere çağrı yaparakverdik. Anket ve sınıf konuşmaları, tah-ta yazılamaları yaptık.

Çalışmalarımızın 6. Günü: Çı-kardığımız programa göre çalışmaları-mızı sürdürüyorduk. Öğrencilerle soh-bet ettik, sesli çağrılar, sınıf konuşma-ları ve anket yapmaya devam ettik.

Çalışmalarımızın 7. Günü: Bugünbir hafta oldu. Öğrencilerin büyük birçoğunluğu toplantımızı ve öğrencimeclislerini duydu. Toplantı tarihini,saatini hemen hemen bütün öğrencilerbiliyordu.

Öğrenci Meclislerinin Kuruluşunu Nasıl Gerçekleştirdik?

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ3 4

Page 35: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

BİR HAFTA BOYUNCA, KOMİTEMİZLE HEROKUL ÇIKIŞI TOPLANTI YAPTIK. KİM NE YAP-TI, BUNUN RAPORUNU ALDIK. KOMİTEYEYENİ ÖĞRENCİLERİ DE KATTIK.

İkinci hafta, daha öğrenci meclisleri ilan edilmeden öğ-renciler sorunlarının çözülmesi için ana komiteye gelmeyebaşladılar. Okul idaresi tarafından telefonlarına el konu-lan iki öğrencinin telefonları geri alındı. Okuldan atılmaklatehdit edilen öğrenciye yapılan tehditler engellendi.

18 Aralık günü, okul idaresinin bütün engellemeleri-ne rağmen okul öğrencileriyle beraber yürüyüşe geçtik.Öğrenci kitlesiyle Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Sa-vaş ve Kurtuluş Merkezi’ne geçtik. Sonra okula geri dön-dük. Okul öğrencileri tarafıdan sınıf defterleri arasında bu-lunan yoklama fişleri yırtıldı ve okulun ses sistemi ele ge-çirilerek Öğrenci Meclisi toplantısına çağrı yapıldı. Marş-

larımız çalındı, slogan atıldı. Ve belirlenen saatte boykotgerçekleştirildi.

Toplantıda iki okul öğrencisiyle birlikte toplam dört kişikonuşma yaptı. Okulun sorunları ve nasıl çözebiliriz bun-lar konuşuldu. Öğrenci meclislerinin işleyişi, sorunlara na-sıl çözüm olacağı anlatıldı. Okulda yapılan anketler okun-du.

Toplantı sonunda 6 kişiden oluşan yürütme komitesiyleöğrenci meclisleri ilan edildi.

Sonuç olarak; 1-Öğrenci meclislerini oluşturmak için önce geniş ka-

tılımlı bir toplantı örgütlemeliyiz.2-Bu toplantıya katılım için yaygın ve birebir kitle ça-

lışması yapmalıyız.3-Komite çalışması hayata geçirmeli, herkesi komi-

telerde örgütleyerek, eylemlerimizi örgütlemeliyiz.

İzmir’de Berkin İçin BasınAçıklaması Yapıldı!

5 Ocak 2016 tarihinde Dev-Genç’liler, Bornova Metro çıkışındabasın açıklaması yaptılar ve dilek fe-neri uçurdular. Yapılan açıklamada;“14 yaşında bir çocuk Okmeyda-nı’nda polisler tarafından beyni so-kağa akıtılarak öldürüldü. Tam 934gündür Berkin’in katilleri açıklan-madı. Bu katillerin açıklanması içineylemler yapan onlarca öğrenci tu-tuklandı. Berkin’in hesabını sorma-ya devam edeceğiz. Berkin’i unut-mayacağız. Unutturmayacağız” de-nildi. Sonrasında “Berkin ElvanÖlümsüzdür, 15’inde Bir Fidan Ber-kin Elvan” sloganları atıldı. 7 kişininkatıldığı eylemi halk ilgiyle izledi vesloganlara eşlik etti. Dilek fenerininuçurulmasının ardından eylem son-landırıldı.

İZMİR LİSELİ DEV-GENÇ***

Tekirdağ’da Dilek Doğan İçin Pankart:DİLEK DOĞAN’IN HESABINI SORACAĞIZ!Tekirdağ’da 07.01.2016 tarihinde Dev-Genç’liler ta-

rafından “DİLEK DOĞAN’IN HESABINI SORACAĞIZ-DEV-GENÇ” yazılı pankart Değirmenaltı Mahallesi’ndebulunan üst geçide asıldı.

Dilek Doğan bir gece yarısı evine yapılan baskındaYÜKSEL MOĞULTAY katilinin açtığı ateş sonucu kat-ledildi. Katili bellidir. Ama faşist AKP katilleri yargılamadığıgibi koruyor. Bizler Dilek Doğan’ın hesabını soracağız. Hal-ka karşı işlenen hiçbir katliam cezasız kalmayacaktır.

***

Dersim’de NeslihanAlbayrak İçin BildiriDağıtıldı!

Dersim merkezde bulunan Na-mık Kemal Lisesi önünde, 4 Ocakgünü AKP’nin polisleri tarafındankeyfi bir şekilde 16 yaşında 19 kezgözaltına alınan Neslihan için bil-diri dağıtımı yapıldı. Bildiri da-ğıtımı sırasında liselilerle sohbetedildi.

Ayrıca 6 Ocak günü de kafe-lerde bulunan gençlere bildiri da-ğıtımı yapıldı.

DERSİM LİSELİ DEV-GENÇ***

Okmeydanı Liseli Dev-Genç Açıklama:

Halkımız, Liseliler!AKP’nin katil polisleri Dilek için

Adalet sloganıyla açtığımız açlık grevi çadırına günlerdiracımasızca saldırıyor. Katiller her saldırı karşısında da di-renişle karşılaşıyor. Halkımız, liseliler; biz Liseli Dev-Genç’liler olarak diyoruz ki, Dilek Doğan sizin kızınız veyaablanız, kız kardeşiniz olabilirdi. Dilek Doğan’a Adaletiçin açtığımız açlık grevi çadırını sahiplenmeye çağırıyo-ruz. Gelin ve bu saldırıları beraber yenelim ve Dilek’in he-sabının sorulacağını o katil itlere gösterelim.

17 Şubat günü Çağlayan Adliyesi’nde Dilek Doğan’ınMahkemesi var! Tüm Halkımızı ve Liselileri Dilek Do-ğan’ın mahkemesine bekliyoruz.

Yaşasın Açlık Grevi Direnişimiz!Dilek İçin Adalet İstiyoruz!Yaşasın Halkın Adaleti!Yaşasın Liseli Dev-Gençliler!OKMEYDANI LİSELİ DEV-GENÇ

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

3 5ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 36: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Lise Öğrencileriyle Öğrenci Mecl-isleri Kurma Çalışmaları ÜzerineYaptığımız Röportajları Yayınlıyo-ruz:

YÜRÜYÜŞ: Merhaba, sizi tanı-yabilir miyiz?

��Merhaba ben Fikret, LiseliDev-Genç’liyim. Gazi Ticaret Li-sesi’nde Öğrenci Meclisi çalışanıyım.17 yaşındayım, yoksul bir aileninçocuğuyum Armutlu’da oturuyorum.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclislerisizin için ne ifade ediyor?

�Sorunlarımızın çözümü Öğ-renci Meclisleri. Okullarda birçoksorun yaşıyoruz. Parasız eğitimbizim hakkımız, okullarımız elimiz-den çalınıyor. Birçok hakkımız gaspediliyor. Bu da yetmezmiş gibi oku-duğumuz okullara önem verilmiyor.Okullar kirli, kantinler çok pahalı.İdare baskısı, okul kıyafetleri bir-çok sorunumuz var. Bu sorunlarınçözümünün Öğrenci Meclislerindeolduğunu düşünüyorum. ÖğrenciMeclisleri benim için bunları ifadeediyor.

YÜRÜYÜŞ: Neden ÖğrenciMeclisi çalışmalarına katıldı-nız?

�Dediğim gibi okullarda yaşa-dığımız sorunların çözümü ÖğrenciMeclislerinde. Din, dil, ırk farkıgütmeden tüm öğrencilerin sorunla-rını çözmek için var. ÖğrenciMeclisleri, aynı zamanda gücümüz,tek umudumuz. Bu yüzden katıl-dım.

YÜRÜYÜŞ: Son olarak eklemekistediğiniz bir şey var mı?

�Son olarak diyorum kiÖğrenci Meclisleri tüm okullarda

kurulmalı. Çünkü öğrenci gençliğintek umudu Öğrenci Meclisleri.Bütün sorunlarımızı çözebiliriz.Sadece okullarımızda değil, yaşanı-lan her olaya söyleyecek sözümüzolabilir. Bu düzen değişmeli, biziokullarda düşünmeyen insanlar ola-rak yetiştirmeye çalışıyorlar. Bizibu bataklıktan çıkaracak olanÖğrenci Meclisleridir.

���

YÜRÜYÜŞ: Merhaba, sizi tanı-yabilir miyiz?

�Merhaba, adım Eray,Sivaslı’yım 15 yaşındayım. Gazimahallesi’nde oturuyorum. GaziTicaret Lisesi 9. sınıf öğrenciyim.Dev-Genç’liyim.

YÜRÜYÜŞ: Okulda yaşadığınızsorunlar nelerdir?

�Okulda kantin fiyatlarıyla ilgilisorun yaşıyoruz, teneffüs saatlerininkısa olmasıyla ilgili sorun yaşıyoruz,idare baskısı çok var ve bize okuldazorla ceket giydiriyorlar.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclislerisizin için ne ifade ediyor?

�Öğrenci Meclislerinde sorun-ları çözüyoruz. Okulda çalışmayapıyoruz, arkadaşlarımızı örgütle-yip Öğrenci Meclislerine getirece-ğiz.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclisitoplantı çalışmaları nasıl geçti?

�Çalışmalar çok iyi geçti. Tümarkadaşlarımızı örgütleyip çalışma-mızı gerçekleştirdik.

YÜRÜYÜŞ: Neden ÖğrenciMeclislerine katıldınız?

�Çünkü okulda yaşadığımızsorunları Öğrenci Meclislerinde

hallediyoruz.

YÜRÜYÜŞ: Merhaba, sizi tanı-yabilir miyiz?

�Adım Güney. Doğma büyümeSivaslıyım, Gazi Mahallesi’ndeoturuyorum. 17 yaşındayım. GaziTicaret Lisesi’nde oturuyorum.Solcuyum.

YÜRÜYÜŞ: Okulda yaşadığınızsorunlar nelerdir?

�Siyaset, din ayrımı, küçümse-me, kantin fiyatları, okul masrafla-rı...

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclislerisizin için ne ifade ediyor?

�Öğrenci Meclisleri halkısavunuyor ve okuldaki sorunlarıçözmeye yardımcı oluyor.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclisitoplantı çalışmaları nasıl geçti?

�Biz elimizden geleni yaptıkama katılım çok az oldu.

YÜRÜYÜŞ: Neden ÖğrenciMeclislerine katıldınız?

�Çünkü doğru bir şey öğrenci-lerin buna ihtiyacı var.

���

YÜRÜYÜŞ: Merhaba, sizi tanı-

“Öğrenci Meclisleri; Okullarımızda Yaşadığımız Sorunları Öğrencilerle Birlikte Çözmeyi İfade Ediyor!

Birlik Olup Güçlü Olmayı İfade Ediyor!”

Röportaj

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ3 6

Page 37: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

yabilir miyiz? ��Merhaba, ben Berdan, Liseli

Dev-Gençli’yim, Okmeydanı’ndaoturuyorum. Alibeyköy Lisesi’ndeokuyorum. 16 yaşındayım, Fener-bahçeliyim.

YÜRÜYÜŞ: Okulda yaşadığınızsorunlar nelerdir?

�İdare baskısı, not tehditleri,faşist saldırılar ve bunlar gibi birçoksorunumuz var.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclislerisizin için ne ifade ediyor?

�Okullarda yaşadığımız sorun-ları öğrencilerle birlikte çözmeyiifade ediyor. Birlik olup, güçlüolmayı ifade ediyor.

Kendi irademizi göstermeyi ifa-de ediyor.

YÜRÜYÜŞ: Öğrenci Meclisitoplantısı çalışmalarına neden

katıldınız? �Katıldım çünkü, okullarda

yaşadığımız sorunların ÖğrenciMeclisleriyle çözüleceğine inanıyo-rum.

YÜRÜYÜŞ: Son olarak ekle-mek istediğiniz bir şey var mı?

�Bütün Liselilere ÖğrenciMeclislerinde örgütlenelim diyo-rum.

Bağcılar Öğrenci MeclisiÇalışmalarına Devam Ediyor...

07.01.2016 tarihinde Liseli Dev-Genç’liler BağcılarYunus Emre Lisesi’nde 8 tane “BERKİN ELVANÖLÜMSÜZDÜR! LİSELİ DEV-GENÇ-PARASIZEĞİTİM İSTİYORUZ! MİKROP YUVASI DEĞİLTEMİZ OKUL İSTİYORUZ! Öğrenci Meclisleri”imzalı yazılamalar yapıldı. Yazılamalar öğrencilerinilgisini çekti. Bir öğrenciyle Öğrenci Meclisleri hakkın-da sohbet edildi. Yine birçok öğrenciyle okulun sorun-larıyla ilgili sohbet edildi. Sohbette öğrenciler, okulları-nın çok kirli olduğundan söz etti. Öğrencilerle sözlüanket yapıldı.

LİSELİ DEV-GENÇ

���

Yanarak Ölen Liseli Ufuk Özcan’ınKatili AKP’nin Eğitim Sistemidir!

Meslek Liseleri can almaya devam ediyor. FilliBoya’da staj yaparken elektrik akımına kapılıp hayatınıkaybeden liseli Oğuzhan Çalışkan’dan sonra SanayiSitesi’nde staj yapan Ufuk arkadaşımız soğuk havanedeniyle ısınmak için sobayı tinerle yakmaya çalışır-ken, yanarak hayatını kaybetti.

Hayrabolu Endüstri Meslek Lisesi 12/A sınıfı MetalBölümü öğrencisi 17 yaşındaki Ufuk Özcan, staj gördü-ğü iş yerinde 6 Ocak Çarşamba, sabah 9.00 sularındaısınmak için sobayı tutuşturmak istedi. Elindeki birbidon tinerle sobaya yaklaşırken, sobadaki ateşten tine-re sıçrayan kıvılcım sonucu yandı ve kaldırıldığı hasta-nede hayatını kaybetti.

Devlet, meslek liselerine ucuz iş gücü kaynağı ola-rak bakmaya devam edip stajlarda sömürmeye, cangüvenliği önlemlerini almamaya devam ediyor.Liselerde ölümler artıyor. Kendi ağızlarıyla belirtiyor-lar; “MESLEK LİSESİ DEVLET MESELESİ”

Evet, Doğru! Meslek liseleri geleceğin proleter sını-fını üretiyor. Bu liseler daha küçükken sömürülmeyi, busistemde canının 3 kuruş olduğunu liselilerin beyninekazımaktadır.

���

Ufuk’un Katili, Berkin’in de KatiliOlan AKP Faşizmidir!

Katillerimize sesleniyoruz; Liseli Dev-Genç’lilerintarihine bir bakın işgaller, hesap sormalar, protestolarladoludur. Siz YÖK’ü öğrencilerden korkup yaratmadı-nız mı? Daha çok korkacaksınız.

Size dünyayı liseliler dar edecek! Kaçacak delikarayacaksınız. Oğuzhanlar’ın, Ufuklar’ın, Berkinler’inHesabını Soracağız. Küçük yaşımızda küçücük beden-lerimizle kocaman bedeller ödüyoruz, kocaman bedel-ler de ödeteceğiz.

Kartal Liseli Dev-Genç

���

Okmeydanı İTO Lisesi ve Halil RıfatPaşa Lisesi Öğrenci Meclisi Çalışmaları

Bu hafta ikincisi gerçekleştirilen Öğrenci Meclisitoplantısında okul sorunları hakkında konuşuldu.“Öğrenci Meclisi nedir, işlevi ne olacak?” ayrıntısıylakonuşuldu, tartışıldı.

Okullarda yaşanan sorunların tek çözümü öğrenci-lerin bir araya gelip birlik olmasından geçer bunu bili-yoruz. Öğrenci Meclisleri dışında bir alternatif yokbunu da biliyoruz. Bu yüzden Öğrenci Meclisini kur-mak için okullarda geniş toplantı yapma ve okul içindefilm izleme günü kararı alındı. Bir dahaki toplantı tari-hi belirlendi ve bir buçuk saat süren toplantı bitirildi.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

3 7ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 38: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Kapitalizmin ahlakı yoktur. Bunedenle karları için her türlü ahlak-sızlığı mübah görürler. 10 yaşındakiçocuklarımızı fuhuşa sürükleyecekkadar ahlaksız, alçak bir sistemdirbu kapitalist yoz düzen.

Dünyanın her yerinde, çocuklarfuhuşa sürükleniyor. Uyuşturucu müp-telası haline getiriliyorlar. BirleşmişMilletler (BM) gibi emperyalist ku-ruluşların verdiği istatistiklere görebile yüzbinlerce çocuk katledilmiş.Fuhuş-uyuşturucuya sürüklenmiş mil-yonlarca çocuk okuma-yazma bilmezhalde bırakılmış ve ucuz iş gücü olarakçalıştırılmaktadır. Emperyalistler bugerçeği gizlemiyor. Ve çocuklara ilişkinaçıklanan bu rakamlar her geçen günartıyor. Çünkü emperyalistlerin ve iş-birlikçilerinin saldırı-sömürü politikasıdaha da katmerleşerek sürüyor.

AKP İktidarında Uyuşturucudan Sonra Fuhuş Yaşı da 10-11’e Düştü!

AKP ikdidarı halkın düşmanı ol-duğu gibi çocuklarımıza da düşman-dır. Düşman olduğu için çocuklarımızısokak ortasında katlediyor, tutukluyor.katil polisler çocuklarımızı katlettiğiiçin, Tayyip Erdoğan tarafından “po-lisimiz bir kahramanlık destanı yazdı“denilerek kutlanıyor.

Düşman, çocuklarımızı katledip,işkence yapan polisleri, mahkeme-lerde tek tek aklıyor. Cizre’de olduğugibi soruşturma bile açtırmıyorlar.“Dünya çocuk günü “dolayısıylaçocuklara ilişkin bir çok konuda araş-tırmalar yayınlandı. Bu sefer çalıştı-rılan, katledilen, okutulmayan, sakat,bırakılan çocuklar yerine, 10 yaşındakiçocukların fuhuşa zorlandığını yazdıgazeteler.

Bu durum çürümüş, asalaklaşmışdüzenin kar uğruna; halka, halkındeğerlerine saldırısının boyutunu daortaya koyuyor.

“Ensesten, dayaktan, baskıdankaçıp İstanbul’a geliyorlar. Çoğu 14-

18 yaş arasında ama aralarında 10-11 yaşında olan da var. Bu küçük kızçocukları, kentin arka sokaklarındabedenlerini parayla, yemekle, barı-nacak bir yerle, uyuşturucuyla takasediyorlar. Sayıları yüzlerle ifade edi-liyor. Ama sürekli hareket halindeoldukları için tam sayı bilinmiyor. (5Ekim 2015 Cumhuriyet)

Halk düşmanı AKP iktidarındauyuşturucu, çeteleşmenin yanısırafuhuş 4 kat, fuhuş suçları yüzde220 oranında arttı.

Çocuk istismarı 8 yılda 3 katartı.

Seks kölelerinin sayısı son onyılda 3 kat artarak 300 bini buldu.(Yürüyüş, Sayı 481, 9.9.2015)

Halk düşmanı AKP iktidarı dö-neminde cinsel saldırı ve çocuk is-tismarı her yıl katlanarak büyüdü.

“Bu suçlardan 2002 yılında 16bin 43 sanık hakkında dava açılmış-ken, bu sayı 2007 yılı sonu itibarıyla19 bin 162’ye ve 2010 yılı sonu iti-barıyla, 35 bin 160’a ulaşarak, 8yılda yaklaşık yüzde 15’lik bir artışgösterdiği” (Yürüyüş 3 Mart 2013)

Yüzde 15’lik artış 2015’te yüzde220’ye yükseliyor. Her geçen günartan sömürü, yağma, talan politika-larıyla birlikte, uyuşturucu ve fuhuşda artarak katlanıyor. Bu rakamlardüzenin ahlakının, emperyalizmintopraklarımızda yarattığı sömürününsonucu ve göstergesidir.

Fuhuş Devlet EliyleYaygınlaştırılıyor!

Mahkemelerinden, polis karakol-larına, Adli Tıp’tan “Bilir-kişilere “hepsi de bu düzenin bekası adına fu-huşu savunan, meşrulaştıran uygu-lamaları hayata geçiriyorlar.

“Turizm “denilerek aleni fuhuşyapılıyor ve ufacık çocuklara ahlak-sızca, alçakca fuhuş yaptırılıyor.

“Çocuklar bazı otellere kimliksizalınıyor. Fuhuş yaptırdıklarına şahitoldum. Zengin adamlarla, babalararasında acenteler aracılık yapıyor.Bazı acenteler yurtdışından gelen

şeyhlere, zenginlere tüm hizmetlerivermek adı altında ihtiyaçlarını gi-deriyorlar. Bakirelik yaşı eskiden 18ile 20 yaş arasında iken şimdi 8-9yaşlarına düştü. Yazın daha fazla ol-maktadır. (20 temmuz 2015 Cum-huriyet)

- Sadece 2014’te mağdur çocuksayısı 11 yaş altı 110 bin 95

-Resmi rakamlara göre 1 mil-yon çocuk ucuz iş gücü olarak sö-mürülüyor.

-Her yıl Adli Tıp kurumuna 650bin çocuk istismar vakası gönde-riliyor.

-Her yıl 91 bin kız çocuğu anneoluyor.

-Tüm evliliklerin üçte birini 18yaş altı kız çocukları oluşturuyor.

-Çocukların cinsel istismarlarınadair suç ve kararların 2014 verile-rine göre 24 bin 825 mahkeme ka-rarı var. Bunların 13 bin 968’imahkumiyetle sonuçlanmış.

-2014 yılında 4 bin 463 çocukve 13 bin 287 yetişkin çocuğa karşıcinsel istismar suçu işlenmiş. “

(5 Ekim 2015 Cumhuriyet)Bu suçu işleyen dünya halkllarının

baş düşmanı emperyalizm ve onunişbirlikçisi oligarşidir. Fuhuşu yaratan,vahşi sömürü ve yozlaştırma politi-kalarıdır. Bir baba, turizm acentesinekızını niye pazarlasın? İnsanlara ah-lakını yitirten yoksulluk ve yozlaş-madır.

Hayır kabul etmeyeceğiz. Hiçbir dayatmalarını, işgal ve sö-

mürülerini kabul etmediğimiz gibibizleri ayakta tutan en önemli de-ğerlerimizi yozlaştırmalarını da kabuletmeyeceğiz.

Bunun için de çocuklarımızı bubataklıktan kurtarmak için örgütle-yeceğiz. Örgütleyip mücadeleyi bü-yüteceğiz.

Okulda, mahallede, fabrikalar-da... kısacası her alanda HALKMECLİSLERİNDE örgütlenerekgeleceğimiz olan çocuklarımızınzehirlenmesine, çürütülmesine izinvermeyelim!

Çocukları Fuhuşa Sürükleyen Emperyalizmve İşbirlikçi Oligarşinin Sömürü, Yağma

Yozlaştırma Politikalarıdır!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ3 8

Page 39: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

11 Aralık 2015 tarihli Cumhuri-yet Bilim ve Teknoloji’de okuduğu-muz habere göre; dünya halklarınınkatili olan ABD emperyalizmi ülke-sinde “Head Start” projesi ile yerelörgütlerle çalışma başlatmış; açlı-ğın, yoksulluğun beyinde yarattığıtahribatı yok etmeyi, “çocukluktaseçici dikkat, stres yönetimi ve çocukyetiştirme” gibi konularda becerigeliştirmeye yönelik çalışmalar yap-mayı amaçlıyormuş. ABD’deki dün-yaca “ünlü” üniversitelerin de katıldı-ğı bu projelerde laboratuvar ortamın-da yoksulların beyni incelenip, yarat-tıkları hasarı tamir etmeye çalışacak-larmış.

Biz sizi iyi biliriz! Dünyadaki açlı-ğın, yoksulluğun, sefaletin sorumlula-rı, açlığın beyinde yarattığı tahribatlamücadele edecekmiş! Emperyalistlerişte bu kadar alçak, ikiyüzlü ve sahte-kardır. Halkların zekasıyla alay edipsuçlarını gizlemek için her türlüdüzenbazlığı yapıyorlar. Devlet eliyledestekledikleri bu projelere sözdebilim adamı kisveli profesörlerleinandırıcılık katmaya çalışıyorlar.Fakat hiçbir şey gerçeklerden güçlüdeğildir.

ABD emperyalizminin elini attığıher işte sömürü, talan, katliam vardır.Yaptıkları tüm pislikleri gizlemeningayreti vardır. Emperyalizm yoksul-luğa, açlığa çözüm bulamaz, yalnızcanedeni olur. Kendi ülkelerinde yarat-tıkları tablo bile bunu açıkça ortayakoyuyor:

“- Doğum risklerini aşan ve ilkayı geçiren bebeklerin bir bölümüdoğrudan ve esas olarak yetersizbeslenmeden kaynaklanan neden-lerle ikinci ay ve ikinci yıldönümleriarasında ölmektedir.

- Bazı küçük çocuklarda ilk altı ayile bir buçuk yıl arasındaki proteineksikliği nedeniyle kalıcı ve geri çev-rilmez beyin hasarı oluşmaktadır.

- Yoksul ailelerin çocuklarınınyüzde 30 ile 70’i arasında protein vedemir eksikliğinden kaynaklananbesin anemisi vardır

- Doktorlar, doğrudan yetersizbeslenmenin nedeni ya da işaretiolabilecek prematüre ölümlere,bebek ölümlerine ikincil enfeksiyon-lara dayanıksızlıkları gördüklerinisöylemişlerdir.” (Kan Tadı – HalukGerger)

Dünyada kolayca tedavi edile-bilen hastalıklardan ve açlıktanher geçen saniyede bir insan ölü-yor.

Her yıl 18 milyon açlıktan, 70milyon ise açlığa bağlı nedenler-den dolayı ölüyor.

Resmi rakamlara göre ülke-mizde 55 milyondan fazla yoksul,10 milyondan fazla aç var.

Dünyadaki açlığı ortadan kaldır-mak için gereken tutar, 50 milyardolar. Bu tutar, emperyalist tekeller-den birinin bir yıllık karı bile değil-dir. Yarattıkları açlığın, yoksulluğunnedenleri tartışılsın istemiyorlar.Çünkü suçlular ve korkuyorlar.Çözüm bulamayacaklar. Çünküemperyalizmin varlığı açlığın sebe-bidir.

MIT’den (Massachusetts Instituteof Technology) John Gabrieli ileortaklaşa çalışmayı yürüten California

Üniversitesi’nde Silvia Bunge, şimdi-lerde daha çok doğrudan 5 yaşına dekuzanan evreye odaklanılması yüzün-den, daha sonraki evrelerde yapılacakyardımlardan yarar sağlayabilecekçocukların gözden kaçırılabileceğinidüşünüyor ve “Sonradan sistemideğiştirmenin olanaksız olduğu gibibir durum söz konusu değil.

Yalnızca bu kemikleşmiş yapınınkırılması, yaş ilerledikçe beyin esnek-liğinin yeniden sağlanması, çok ciddibir çalışmayı gerektiriyor.” diyor(Cumhuriyet, Bilim ve Teknoloji).Yapacakları çalışmaya kendileri bileinanmıyor. Kaldı ki ciddi olsunlar!Yoksulların çocuklarının normal doğ-ması mümkün değildir; daha ana kar-nında açlığı yaşıyoruz!“Bilim, insan-lara nesnel yasaların bilgisini verir kiinsanlar pratikte eylemlerini gerçek-leştirmek için bu bilgiye muhtaçtır-lar.” (Felsefe Sözlüğü, O.Hançerlioğlu) Gerçeği açıklamak,bilimsel namus gerektirir. Önce yok-sulluğun nedenini açıklamalılar...Emperyalizmin bilimsel namusu yok-tur. Onlar, açlığın ve yoksulluğunnedenlerini tartıştırmamanın peşinde-ler.

Bilimin yoksulluğa çözümü,“Head Start” gibi projeler değildir.Bu projeler; suçluları, yani emperya-lizmi ve işbirlikçilerini gizlemek için-dir. Onlar yenilmeden açlık ve yok-sulluk bitmez. Yenilmeleri için yok-sulların örgütlenmesi gereklidir.

Bilimin yoksulluğa çözümü,düzene karşı kurulan ve kurulacakolan alternatiflerimizdir. Beslenme,barınma, giyecek, yakacak gibi pekçok sorun vardır. Bu sorunlarınköklü çözümü, düzen içinde müm-kün değildir. Ancak sosyalist dene-yimler ve bugünün alternatifleriyleyarını kurabiliriz. Yoksulları, mil-yonları örgütlemek; bizim bilimimi-zin önceliğidir. Bizi aç, susuz bıra-kabilirler. Beynimizin, vücudumu-zun gelişimini engelleyebilirler.Ama bizi durduramazlar.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

33 9ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Emperyalizmin Bilimsel Namusu Yoktur!

AÇLIK ve İKİYÜZLÜLÜK

Page 40: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ44 0

Halkımızın yaşadığı açlık ve yok-sulluk; AKP'nin kurdurduğu, besleyipbüyüttüğü bir sendika olan Memur-Sen’in açıkladığı istatistiklerde bilegizlenemeyecek kadar boyutlu birnoktaya ulaşmıştır. Hele ki bir degerçek anlamda yoksulluğu açığa çı-karacak komiteler kurulsa; araştırmaiçin fabrikalar, gecekondu mahallelerigezilse, halk sağlığı araştırmaları ya-pılsa, halkımızın yaşadığı evler in-celense, fabrikalardaki sömürü mer-cek altına alınsa, çocuklarımızın vegençlerimizin yetersiz beslenmedenkaynaklı büyüme sorunları ortayaçıkarılsa, gerçeğin bu verilen rakam-ların çok üstünde olduğunu görürdük.

Memur Sen’in Ocak ayında açık-ladığı istatistiklere göre; 4 kişilik birailenin açlık sınırı 1.450.02 TL, yok-sulluk sınırı ise 3.966.071 TL.

Memur-Sen’in, emekçilerin açlıkve yoksulluğu ile ilişkisi; sadece ista-tistik yayınlamaktan öteye geçmez.Memur-Sen’in sendika adını kullan-mayı gerektirecek, hak edecek hiçbir eylemi, duruşu olmamıştır bugünekadar. Tam tersine, toplu sözleşmelerdöneminde yetkili konfederasyonolarak masaya oturan oydu. Hükü-metin karşısında kamu emekçilerininhaklarını savunacak tek kelime et-medi. AKP ne dediyse razı oldu.

Ancak, açlık ve yoksulluk öyleboyutlu bir hale gelmiştir ki, iktidarındümen suyunda giden Memur-Senbile bu gerçeği gizleyemez hale gel-miştir. Yoksulluk sınırının büyük tar-tışmalarla belirlenen asgari ücretzammından çok daha yüksek, yok-sulluk sınırının ise asgari ücretin 3katı olduğunu açıklamak zorundakalmıştır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi sizyine de Memur-Sen’in verdikleri ra-

kamların gerçeğin çok altında oldu-ğunu düşünün.

Çünkü mızrak çuvala sığmıyorartık. Son 2-3 ay içinde gelen zamlarabir bakalım. Rusya ile yaşanan krizyüzünden; Rusya'nın meyve-sebzeithalatını yasaklamasına rağmen fi-yatlar düşeceğine yükseldi. 30 Ka-sım’dan sonra Türkiye'de meyve,sebze fiyatlarına yüzde 40 zam geldi.

Yeni yılla birlikte tam bir zamyağmuru yaşadık. İstanbul'da köprüve otoyol geçişlerine yüzde 16 zamyapıldı.

Cep telefonlarından ilk satıştaalınan vergi tutarı 120 liradan 160liraya çıktı.

Enerji Piyasaları Düzenleme Ku-rumu (EPDK) elektrik fiyatlarınıyüzde 6,8 oranında arttırdı. Zam 1Ocak tarihinden itibaren geçerli oldu.Yine yeni yılla birlikte Motorlu TaşıtVergisi'ne (MTV) yüzde 5.58 zamyapıldı. En düşük MTV 66 TL, enyüksek ise 22 bin 716 TL oldu.

Müze ve ören yerleri de gelenzamlardan nasibini aldı. 4 Ocak'tanitibaren geçerli olan zamlar yüzde40 ile yüzde 100 arasında değişiyor.Kendi ülkemizde kendi kültür var-lıklarımızı gezip göremiyorduk. Sonzamlarla artık yanına da yaklaşama-yacağız.

Çocuklarımızın hep daha az oyun-cağı oldu. Ya da kendi oyuncaklarınıyaptılar. Şimdi hiç alamayacağız.Çünkü TÜİK verilerine göre oyun-cağa bir yılda yüzde 23 zam geldi.İthal oyuncaklara yapılan zam oranıyüzde 40'ı buldu. Ankara'da suyayüzde 10.11 zam yapıldı. 2016 yılındaçeşitli vergi, harç ve cezalara yüzde5.58 oranında zam geldi. TÜİK'inverilerine göre enflasyon oranındayıl içinde yeni zamlar gelecek.

Kırmızı eti sofralarımız ayda yıldabir görüyor. Bazen hiç görmüyor.Tarım ve hayvancılık ülkesi olma-mıza, üretimde sıkıntı olmamasına,hatta ve hatta 2015 yılında kırmızıet üretimi iki kat artmasına rağmenkırmızı ete ortalama yüzde 25 zamgeldi. İstanbul gibi illerde gelen zamoranı çok daha yüksek.

Bazı yerlerde kırmızı et zam gelmeoranında altınla yarışıyor neredeyse.Bir yıl önce gıda fiyatlarını kontroletmek için kurulan Gıda İzleme Ko-mitesi ise adına bağdaşır biçimdesadece izliyor olanları, hiçbir işlemyapmıyor.

Asgari ücrete yapılacak zam içinaylarca önceden; patronları, patronsendikaları ve AKP'si elbirliğiyle kı-yameti koparmışlardı. Asgari ücretezam yapmadan temel gıda, vergi,eğitim ve diğer alanlara yaptıklarızamlarla verdiklerinden çok dahafazlasını aldılar.

Türkiye Devrimci İşçi SendikalarıKonfederasyonu Araştırma Enstitüsü(DİSK-AR), 1,300 liraya yükselenasgari ücret ile dört kişilik bir aileningünde 15 lira ile karnını doyurmakzorunda olduğuna dikkat çekti. Bunagöre asgari ücretle geçinen aileninüç öğün için kişi başına ayırabileceğitutar 3.75 lira, öğün başına ise 1.25lira harcayabilir. Sözün özü, bir simitile bir bardak çay bile içemez artık.

Açlığı yaratan, özel mülkiyetinsömürü düzeni ve kapitalizmin plansızüretim karmaşasıdır.

Açlığı ancak açlar yeryüzündensiler. Yoksulluğu ancak yoksullar bi-tirir. Tabii örgütlü bir mücadale vesosyalizmin ışığında kurulacak halkiktidarıyla!

Asgari Ücretle Geçinen Bir Ailede, Üç Öğün İçin, Kişi Başına 3 Lira 75 KuruşÖğün Başına 1 Lira 25 Kuruş Düşüyor. Yani Bir Simit ile Bir Bardak Çay Bile İçemez!

AÇLIĞA ANCAK AÇLAR, YOKSULLUĞA ANCAK YOKSULLAR SON VEREBİLİR!

Page 41: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Statükoların güçlü olduğu kamu emekçileri alanı pekbildiğim bir alan değildi. Merkezi politikalarımızı haya-ta geçirmekte zorlanıyor, birçok konuda arkadaşları iknaedemiyorduk. Hep kendilerini dayatıyorlardı. Korkular-la, kaygılarla döşeliydi yolları, bundan ötürü de adım at-maya cesaretleri yoktu.

Bir yandan onlarla tartışıyor, bir yandan da işlerimiziörgütlemeye çalışıyordum. Kendi içimizde de sürekli yeniinsana gitmeyi, işyerlerine gidip insanlarla tanışıp ilgi-lenmeyi konuşuyorduk. Arkadaşları kaybetmeme, onla-rı da dahil etme, pratiğe katma düşüncesiyle birçok şeyihayata geçirmekte zorlanıyorduk.

Sonra Gönüllü Eğitim Topluluğunu oluşturup halkı-mızın çocuklarına ücretsiz kurslar düzenlemeyi progra-ma koyduk. Önce Galatasaray Üniversitesi’nde okuyan ta-nıdığımız bir arkadaş bu çalışmaya yardımcı olabileceğinisöyledi ve onunla birlikte iki öğretmen arkadaşla daha Kı-raç Cemevi’nde ücretsiz dersler vermeye başladık. Bir yılboyunca düzenli dersler işlendi.

Sonraki yıl Kıraç'taki derslere bizim memur arkadaş-ları da kattık. Bir dönem düzenli gitti, sonra devam etmedi,amacına ulaşmadı. Çünkü arkadaşlarımız kendilerinikatmamışlardı. Biz de denetlememeye, tamamen onlarabırakmaya başlamıştık. 45 öğrencinin katıldığı bu çalış-ma yarım kaldı.

Biz pes etmedik, Gönüllü Eğitim Topluluğunu haya-ta geçirme iddiasından vazgeçmedik. İstanbul’daki ça-lışmayı gören Eskişehir, Aydın, Gebze'de de bu çalışma

hayat buldu. İstanbulda da Kıraç'ta başlayan kurslar Sa-rıyer ve Gazi Mahallesi’nde de örgütlenmeye başladı.

Bu yıl İstanbul'da sadece Gazi Mahallesi’nde 15 öğ-retmenin, 150 öğrencinin katılımıyla sürüyor. Ama bu yılderslere katılan öğretmen arkadaşların birçoğu yeni... He-yecanlarıyla, sahiplenmeleriyle, öğretirken öğrenme ça-balarıyla hem velilere kendilerini sevdirdiler hem de öğ-rencilere. Sadece ders verme değil, öğrencileri tanıma, on-ları doğru yönlendirme, velileriyle ilgilenme yönünden dedaha deneyimli bir çalışma yürüyordu artık.

Tanışma kah valtısı düzenlemiştik. Hepsi sabahtan ge-lip kahvaltı sofrasını hazırlamış ve heyecanla bekliyorlardı.İşte bu ruh hali, bu gönüllülük hali işlere de ilişkilere deyansıyordu. Sonra akşam yemeğinde biraraya gelindi, çe-şitli etkinlikler yapıldı ve Armutlu'da katledilen Dilek Do-ğan için açılan çadıra söylediğimiz bir arkadaş da katıl-dı, onunla birlikte Armutlu’da kapı çalışması yapıp insanlarıçadıra davet etmiştik.

Neden yeni insanlara gitmemiz gerektiğini çok somutolarak yaşamış, görmüştüm. Bazen sadece birkaç ilişki et-rafında dönüyor ve onlarla sınırlıyoruz kendimizi. Oysaki halk derya deniz... Oysaki mücadeleye katabileceği-miz binlerce insanımız var etrafımızda. Herkesi müca-delenin bir parçası yapabiliriz. Herkes bir yerinden tuta-bilir. Ama biz kitle çalışması yaparsak yeni insanlara ula-şırsak herkesi bir yerde konumlandırabiliriz. Aksi durumdaeskilerin bize dayattıkları etrafında sonuç almadan, akıpgiden hayatın hızına yetişemeden sürüklenip dururuz...

Hayatın Öğrettikleri

ÇÇalışmalarımız Birkaç İlişki Etrafında Dönüyor Ve Onlarla Sınırlıyoruz Kendimizi. Oysa Halk Derya Deniz... Oysa

Mücadeleye Katabileceğimiz Binlerce İnsanımız Var Etrafımızda...

Yeni İnsanlara Gitmeliyiz!

31 Ocak Perşembe günü Okmeydanı Altınsaray Dü-ğün Salonunda bir araya gelen Halk Cepheliler yeni kav-ga yılını kutladı.

Program öncesinde salona gidilerek pankartlar asıldı, alandüzenlemesi yapıldı. 19.00’da program başlatıldı. İlk ola-

rak tüm devrim şehitleri nezdinde saygı duruşuna duruldu.2 Dev-Genç’li Hasan Hüseyin Korkmazgil’in Nehirler

Aka Aka şiirini okudular. Daha sonra Hasan Ferit GedikUyuşturucuyla Savaş ve Kurtuluş Merkezi’nin folklor eki-bi sahneye çıkarak Siirt yöresinin oyununu sergilediler. Dev-Genç’lilerin hazırladığı skeçlerle devam edildi programa.Skecin ardından kısa bir yemek arası verildi. Hep beraberyenen yemeğin ardından tekrar programa devam edildi. Ha-san Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaş ve Kurtuluş Merke-zi’nin tiyatro ekibi ve İdil Halk Tiyatro ekibi de oynadık-ları skeçlerle kitleyi bol kahkahaya boğdular.

Tiyatrodan sonra Halkın Sesi TV’nin hazırladığıCephe’nin 1 yılı adlı kurgu izletildi. Daha sonra da HalkCephesi temsilcisi yeni kavga yılının mesajını okudu…

Gecenin sonunda Grup Yorum sahneye çıkarak tür-külerle ve halaylarla yılbaşı etkinliği sonlandırıldı. Yak-laşık olarak 500 kişi katıldı

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

4 1ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Halk Cephesi Yeni Yıl Kutlaması : 2015 Bizimdi, 2016 da Bizim Olacak!Anadolu İhtilalini Zafere Taşıyacak Tek Güç Cephedir!

Page 42: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

KESK’in kurulmasının üzerinden20 yıl geçti. Uzun ve koskoca yirmiyıl...

Bir sendikanın, doğru politika veperspektife sahip, kiminle yanyanayürüyüp kimi karşısına alacağı ko-nusunda net, mücadelede kararlı, uz-laşmak yerine hedefe ulaşmak isteyen,meşruluğu yasallığa tercih eden, üye-lerini karar mekanizmalarına katanve aldığı kararları hayata geçiren birsendikanın çok büyük yollar kate-debileceği bir süre geride kaldı.

Bu sürede KESK bir arpa boyuilerlemediği gibi başlangıç noktasınında çok gerisine düştü. Yaşamın di-yalektiğidir. İlerlemeyen geriler.

Kendi payımıza hayal kırıklığınauğramış değiliz. Zira KESK’in hangiyanlış ve hatalar üzerine, nasıl aceleyegetirilerek kurulduğunu biliyorduk.Bunları KÇSKK (Kamu ÇalışanlarıSendikaları Konfederasyonlaşma Ku-rulu) zamanında yapılan tartışmalardadefalarca dile getirdik, önerilerimizisunduk.

Kamu Çalışanları Sendikaları An-kara Bölgesi Şubeler Kurultayı’nasunduğumuz tebliğden bir alıntı: “Ya-salcılık, fiili mücadeleden uzaklaşma,sıradanlaşmış basın açıklamaları,mitingler, aynı tip eylemlerde ısrar-cılık, kamu çalışanlarının sorunlarınındışındaki ülke sorunlarına pek sıcakbakmama, sınıf bilincinin işlememesigibi bir çok hatalar, başta bizzatsendika yönetimlerinde var olan ha-talardır.

KÇSP, düzenli çalışma, toplantıve program oluşturmada ciddi ek-sikliklerle karşı karşıyadır. Öncedenalınmış kararların sık sık değiştiril-mesi, tabanın nabzını tutmayan ey-lemlerin kararlaştırılması, şubelerleolan iletişim bozuklukları vs. Bueksik ve hatalar devam ettiği sürece,kurulacak olan konfederasyon gittikçe

daha da hantallaşacak,sararacak, fiili müca-dele anlayışı yitirilecek,belki kitlesel ama enufak bir darbede sar-sılacak kadar kof biryapı olacaktır...”

Uzun bir alıntı yap-tık. Fakat bugünü dahanet görebilmek ve ogünkü tespitlerimizindoğruluğunu göstere-bilmek için gerekliydi. O zaman sağve sol sapma birçok görüş konfede-rasyonlaşmaya karşı çıktı. Karşı çıkışnedenlerinin doğruluğu kanıtlanantek biz varız. Bizim 20 yıl önce söy-lediğimizi, bugün bu tabloyu yara-tanlar söylüyor. Tabii kendilerinimuaf tutarak.

Bugün kendisini can çekişir halegetiren uru KESK doğarken bünye-sinde taşıyordu. Kuruluşunda ve son-rasında KESK’e hakim siyasi anla-yışlar o uru kesip atmak yerine, bes-leyip büyüttüler. Sonuç ortada...

Yüzbinleri sokağa, eyleme döke-bilen, bir milyon emekçiye iş bırak-tıran, polis barikatlarını aşarak alanlarıdolduran, sendikaları ilk kuranlarKESK’lilerdir. KESK’lilerin içindede devrimci memurlardır. Sendikalarkendiliğinden doğan bir ihtiyaçla ku-rulmadı. Hayatta hiçbir şey kendili-ğinden değildir. Döneminin siyasigelişmelerini doğru okuyabilen iradibir kararla ve devrimci mücadeledekamu emekçilerinin bedel ödemeyigöze alan mücadeleleriyle kuruldu.İlk önce mevcut dernekler içinde ça-lışmalar yapıldı, yeni dernekler ku-ruldu. Kamu emekçilerinin sınıfsalçelişkileri bilince çıkartıldı ve ey-lemler örgütlendi.

26 Temmuz 1990’da Kam-Sen(Kamu Emekçileri Sendikası) kurul-

du. 1980 sonrası ilk kurulan sendi-kadır Kam-Sen. Kam-Sen 1990 kamuemekçilerinin eylemlerinin somutkazanımlarıyla doğdu. Kam-Sen’inkuruluşunda reformist ve oportünistleryer almadılar. Onlara göre henüz“sendika kurmak için erkendi, emek-çiler hazır değildi.” Bize göreysetam zamanıydı. Hazır olmayan emek-çiler değil, onlara önderlik etme id-diasında olanlardı. O yüzden oyala-namazdık.

Sendika kurmak için çağrıda bu-lunduğumuzda ayak sürüyenler, Kam-Sen kurulduktan sonra gazete ilan-larıyla sendika kurma çalışmalarınabaşladılar. Çabalarından sonuç ala-mayınca çözümü gazete ilanını ye-nilemekte buldular. Onlar gazete ilan-larıyla uğraşırken sağlık işkolundaSağlık-Sen’i, belediye işkolundaBem-Sen’i 1990 yılının sonbaharındakurduk. Bu işkollarında sendika var-ken reformistler, oportünistler ayrısendikalar kurdular. Aradan yıllargeçince geçmişin unutulmasındanmedet umarak; ilk sendikaları ken-dilerinin kurduğunu iddia edip, biziayrı sendikalar kurarak sendikalarıbölmekle suçlamaya kalktılar. Unu-tulan bir şey yok. Her şey hafızalardave belgelerde saklı duruyor.

Peki ya bugün?

KESK 2015 yılında, üye sayısıbakımından 3. konfederasyon olarak

KESK, Bugün Kendisini Can Çekişir Hale Getiren Uru Doğarken Bünyesinde Taşıyordu Kuruluşunda ve Sonrasında KESK’e Hakim Siyasi Anlayışlar O Uru

Kesip Atmak Yerine, Besleyip Büyüttüler. Sonuç Ortada...

Yüzbinleri Harekete Geçirebilen Dünden, Yöneticilerini Kıpırdatamayan Bugüne: KESK

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ44 2

Page 43: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

toplu sözleşmelere katıldı. Gerici Me-mur-Sen’in 836.505, faşist TürkKamu-Sen’in 445.729, KESK’in 236bin 203 üyesi var. KESK 11 işkolundanhiçbirinde yetkili değil. 8 Şubat 1995tarihli açıklamada 500 bin üyeye sahipolduğu açıklanmıştı. Bir örgütlülükbaşlangıçta ne kadar geniş kesimleribirleştirirse birleştirsin, ancak karar-lılığa ve uzlaşmazlığa sahipse ege-menleri geriletebilir, yoksa giderekgüçsüzleşir, kitleselliği aşınır. KESK'inyaşadığı tam da budur.

Varolan tabloyu yaratanlar kendisorumluluklarına değinmeden, eser-lerini eleştirme sırasına girdi. Geçti-ğimiz günlerde Birgün gazetesindeKESK’le ilgili 4 bölümlük bir röportajdizisi yayınlandı. O röportajlardanbirinde KESK’in ilk Genel BaşkanıSiyami Erdem kendisine sorulan 90’lıyıllarla 2000’li yıllar sonrasındakimücadele arasındaki farkları şöyleanlatmış: 90’lı yılların kitlesel ey-lemlerinde ana bakış açısı “haklaryasalardan önce gelir” şiarıdır. Fii-li-meşru eylemler sendikal hareketinbirbirini tamamlayan halkalarını oluş-turur. 2000’li yıllardan sonra bu bakışaçılarından uzaklaşılmıştır. “Muhalifbir sendikal hareket de bu noktadanuzaklaşırsa mücadeleyi götüremez,giderek iğdiş hale gelir ve bürokra-tikleşir.”

Burada tarih hatırlatmasına ihtiyaçvar. Ki Siyami Erdem gibiler aradangeçen zamanın yarattığı unutkanlık-ların arkasına sığınıp istedikleri ta-riflere girişemesinler. Muhalif sen-dikal hareket olmanın önemindenbahseden ve kendi döneminin böyleolduğunu söyleyen Siyami Erdem’ehatırlatırız:

KÇSKK kendi talepleri doğrul-tusunda 18 Mart'ta Ankara'ya yürüyüş,30-31 Mart'ta iş bırakma eylemlerikararı aldı. 12 Mart 1995’te Gazikatliamı yaşandı. Kontgerilla İstan-bul’da Gazi ve 1 Mayıs Mahallele-ri’nde 22 kişiyi katletti. KÇSKKGazi katilamı nedeniyle sağduyuaçıklamaları yaparak ve yurtseverlikbahanesine sığınarak mitingi iptaletti. Dönemin Başbakanı Tansu ÇillerKÇSKK yöneticilerine kararları ne-

deniyle teşekkür etti. Ardından 11-12 Kasım 1995’te yapılan Kamu Ça-lışanları Konfederasyonlaşma Ku-rultayı’na MHP, İP davet edildi. İşteSiyami Erdem ve siyasetinin muhalifsendikal hareket anlayışı.

Siyami Erdem KESK’teki enönemli kırılma noktalarından birini4688 sayılı Kamu Sendikaları Yasa-sına karşı yeterli karşı koyuş örgüt-lenememesinde ve 12 Eylül referan-dumunda alınan tavırda görüyor.

Peki ya 4-5 Mart 1998’deKESK’in tavrı. Hiç bahsetmiyor.Yine toplu sözleşme ve grev hakkınıyasaklayan, kamu emekçilerinin süreçiçinde açtığı mücadelenin yollarınayasayla bent çeken sendika kanununakarşı onbinler ölümü göze alarak Kı-zılay’ı işgal etmişti. Kitle çok diren-gendi. Polisin bütün saldırıları püs-kürtülmüştü. Çareyi biber ve gazbombalarında bulmuşlardı. Yüzbinlerde Ankara’ya gelmeye hazırdı. Kendikorkuları, faşizmle çatışmayı gözealamamaları yüzünden kitleyi illerinegönderdiler. O bir kırılma noktasıdeğil miydi?

Hem de öyle bir kırılma noktasıydıki üye olmayanları bile metrelerceuzağa fırlattı. O zaman Siyami ErdemKESK Genel Başkanıydı. Olanlardan,yaşananlardan doğrudan sorumluydu.Röportajında eleştirisini yaptığı bütünkonulardan da kendi siyasi anlayışısorumludur. Yönetimlerde ağırlıklıolarak onlar vardı.

Röportaj yapılan başka bir kişiKESK Eş Genel Başkanı ŞaziyeKöse. Şaziye Köse şöyle diyor: “Baş-langıçta nispeten güvenceli bir alanınyüksek dinamizmine yaslanan sen-dikal hareketimiz, kendisini işçi ha-reketinin krizinden bağışık saydı;hatta bu krizin bir çaresi ve panzehriolarak gördü.(...) Geçmişte sorunumuzbir yanılsamaya kapılma ve öngörüyoksunluğu iken, bugün sorunumuz;göz göre göre ilerleyen ve daralanbir sermaye ablukasını dağıtacaketkili ve sonuç alıcı bir mücadelehattı geliştirmek yerine, durumu kur-tarmaya çalışan, adı konmamış venerede duracağı kestirilemez bir geriçekilme tavrı içinde olmamızdır.”

Şaziye Köse diyor ki; biz devletmemurluğunun bize tanıdığı haklarasırtımızı dayayıp, işçi sınıfının, gen-çliğin, halkın yaşadığı sorunlarla il-gilenmedik. Hatta onlara yukardanbaktık. Geçmişte hayale kapılmışız.Bugün uyandık fakat gidişi durdu-ramıyoruz.

Yine yanılıyorsunuz, yine yanılı-yorsunuz. Geçmişte sendikalar “nis-peten güvenceli bir alanın yüksek di-namizmi”ne yaslanılarak kurulmadı.Eğer öyle olsaydı devlet memuru ol-manın en ayrıcalıklı ve güvenceli ol-duğu zamanlarda kurulurlardı. Tamtersi cüretle alınan siyasi bir kararlave devrimci kamu emekçilerinin büyükemekleri, çabaları, cesaretleri, müca-deleleri sonucu kuruldular. İlk sen-dikaları biz kurduk. Devrimciler kur-dular. Anlaşılan o ki Şaziye Köse osüreci yaşamadığı gibi okumamış da...

Ve devrimci kamu emekçileri dünde bugün de öğrenci gençliğin, işçisınıfının, halkın mücadelesinin, ya-şamının içinde oldular. Olmaya de-vam edecekler. Geçmişte hem sen-dikalarını hem öğrenci gençlikle bir-likte 6 Kasım boykotlarını örgütle-diler. Gecekondu yıkımlarında halkınyanında oldular. İşçi grevlerinde, di-renişlerindeydiler. Sırtını işçi sınıfına,öğrenci gençliğe, halka dönen re-vizyonistler, reformistlerdi. Kısacasizlerdiniz. Yıkılan sosyalist rejimlerlebirlikte yeni dünyalar keşfetmiş, otur-duğumuz mahalleleri ayırmıştınız.

20 yıl önce kurultayda sunduğu-muz tebliğde tüm açıklığıyla gidilecekyeri tarif etmişiz. Buraya gelineceğibilinemez, kestirilemez değildi. Ayrıcahiçbir şey bilinemez değildir. Bili-nemezlik idealizmin safsatasıdır. Ma-teryalistlere göre her şey bilinebilir.Eğer bilmiyorsak bilgimiz, deneyi-mimiz ve elimizdeki veriler yeterlideğildir. Bu durumda da araştırır,inceler, başkalarının deneyimlerindenyararlanırız. Ki siz o bahanenin ar-kasına da saklanamazsınız. Çünkü;bakış açısı ve politikalardaki çarpık-lıklar düzeltilmediği takdirde geli-necek yeri size daha yolun başındasöylemiştik.

-DEVAM EDECEK-

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

44 3ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 44: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzi-noğlu 2 Ocak 2016 tarihinde bazıgazeteleri ziyaret ederek bakanlığınıngelecek planları hakkında bilgi ver-miş. O planlar ve hayaller halkımızınsağlık verilerini, sağlık hizmetlerineulaşma koşullarını düzeltmeyi içer-miyor elbette. Tam tersine pazar malıhaline dönüşen sağlık hizmetlerinin,başka ülkelere pazarlanmasını oluş-turuyor.

O ziyarette Müezzinoğlu: “Şuanda sağlık turizminde 500 bin ra-kamını yakaladık. Ve 3 milyar dolarelde edildi. Ama hedefimiz 2018’te 1milyon kişi ve 8-9 milyar dolar”diyor. Geçen sene çeşitli nedenlerlesağlık hizmetlerinden yararlanmaküzere ülkemize gelen kişilerden eldeedilen gelir, iştahlarını fazlasıyla ka-bartmış.

AKP iktidara geldiği tarihten iti-baren sağlığın özelleştirilmesi ve ti-carileştirilmesi için çok ciddi adımlarattı. Gerekli koşulları; ideolojik, po-litik, hukuki, fiziki her yönüyle ha-zırladı ve uygulamaya koydu. Fizikikoşulları nasıl hazırladıklarını bakankendisi anlatıyor: “Şu anda biz kamuolarak 40 bin, kamu özel işbirliğiyle30 bin hastane yatak inşa ediyoruz.En az 3 yıl sonra bu 70 bin bitecek.Bu yıl ihalesini yapacaklarımızlabirlikte 4 yıl sonra 90 bin hastaneyatak inşaatı tamamlanacak. 90 binyatak kapasitesi 2017, en geç 2018yılı içerisinde hizmete girecek. 40bini de geçtiğimiz 10 yılda yapmışız.Yani 130 bin hastane yatak kapasitesi.Son dönemde hastanelerin bütünfiziki yapılarını, ileri bina teknolojive ileri tıbbi donanımla yapan dün-yanın tek ülkesiyiz.”

Yanlış anlaşılmasın, AKP yenihastaneleri halkımızın yararlanmasıiçin inşa etmiyor. Hastanelerin yatak

kapasitesini halkımızın yararlanmasıiçin artırmıyor. Amaç başka! AmaçTürkiye’yi Ortadoğu ve dünyanınsağlık turizmi merkezi haline getir-mek. Şehirlerin 40-50 km. dışına de-vasa büyüklükte hastaneler inşa edi-liyor. O hastanelere halkın nasıl ge-lip-gideceği AKP’nin umurunda değil.Hele günlerce süren tahliller, filmlervb. düşünüldüğünde... Kendi halkımızhastenelerden randevu alamıyormuş;aylarca beklemek zorunda kalıyor-muş, tedavi olamıyormuş kimin umu-runda. Onlar gözünü para getirecekmüşteri-hastalara dikmiş.

Bakan Müezzinoğlu, “5 yıldızlıotel’ diyorlar yaptığımız hastanelere;Türkiye bu dönüşümü yakaladı. Tür-kiye yakın coğrafyasındaki 1,5 milyarnüfuslu bir bölgenin sağlık turizmimerkezi olur.” diyor. Türkiye SeyahatAcenteleri Birliği (TÜRSAB) hazır-ladığı raporda hedeflerini çok dahaileri tutmuş: “Hedef sağlık turizmin-den elde edilen geliri 2023 yılında20-25 milyar dolar seviyesine çıkar-mak” (TÜRSAB 2014 Sağlık TurizmiRaporu)

Sağlık alanıyla ilgili zerre kadarbilgisi olmayan bir kurum uzun uza-dıya rapor hazırlatıyor. Hedefler be-lirliyor. Elde edilecek kar büyükolunca, diğer bir deyişle tenceredekibal çok olunca tepsiye üşüşen sineklerde çok oluyormuş demek. Sağlık iş-kolu dünyada finans sektöründensonra gelen en karlı alanlardan biri.

“Yeterli kar olunca sermayeyebir cesaret gelir. Güvenli bir yüzde10 kar ile her yerde çalışmaya razıdır;kesin yüzde 20 iştahını kabartır:yüzde 50 küstahlaştırır; yüzde 100bütün insani yasaları ayaklar altınaaldırır; yüzde 300 kar ile sahibiniastırma olasılığı bile olsa, işleme-yeceği cinayet, atılmayacağı tehlike

yoktur.” (Marks, Kapital, C.I, s. 788).Sağlık alanındaki kar, her türlü

sermaye grubuna her türlü cinayetiişletecek oranlarda. O yüzden TÜR-SAB ayrıntılı bir rapor hazırlatmışve sağlık turizminde dünyanın ilkbeşine girmeyi orta vadeli hedef ola-rak belirlemiş.

Sağlık turizminden yararlanmakiçin en çok gelinen ülkeler: Rusya,Almanya, İngiltere, Libya, Irak. Pekiülkemizde sağlık hizmetleri çok ka-liteli olduğu için mi bu kadar rağbetvar?

Hayır! Birincisi sağlık hizmetle-rinde kalite; hastanelerin “beş yıldızlıotel gibi” olmasıyla, “büyüklüğüyle”vb. ölçülmez. En temel kriter hastanınsağlığına kavuşturulmasıdır. Biliminve doğanın sınırları yüzünden sağlı-ğına kavuşturulamadığı durumlardada yaşamını en yüksek kalitede sür-dürmesini ve sosyal yaşama uyumunusağlamaktır.

Sağlık hizmetlerinde verimlilikve kaliteyi binayla, yıldızla, yerle,duvarla ölçmek pazarda domateslerinüzerine kırmızı şemsiye açıp, sağ-lamları öne çürükleri arkaya dizenpazarcının satış taktiğine benzer.

İkincisi ise ülkemize gelen kişi-lerin büyük çoğunluğu, (saç ektirme,estetik operasyonlar gibi kişisel ter-cihleriyle gelenlerin dışındakiler)kendi isteklerinin dışında sigortalarıtarafından gönderiliyor. Sigorta şir-ketleri, hangi ülkede hangi işlemucuzsa kendilerine bağlı sigortalılarıo ülkeye gönderiyor.

Örneğin: İngiltere’de bir göz ame-liyatı 22.000$ olsun. Aynı ameliyatTürkiye’de 7.000$. Geliş-gidiş uçakmasrafı ve diğer masraflar eklendi-ğinde toplam maliyet 10.000$. Budurumda sigorta şirketi 12.000$ kardademektir. Ve hastayı Türkiye’ye gön-

Kişi Başına Düşen Doktor, Hemşire Sayısında Avrupa Sonuncusuyuz

Türkiye’de Bebek Ölüm Oranı AB’den 9 Kat FazlaDünya Sağlıklı Ülke Araştırmasında 44. Sıradayız

Sağlık Bakanlığı, Halkın Sağlığını Düzeltmek Yerine Ülkemizi Sağlık Turizm Merkezi Yapmaya Çalışıyor!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ44 4

Page 45: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

deriyor. Hastanın itiraz etme hakkıyok. Eğer ameliyatını, tedavisinikendi ülkesinde olmak isterse aradakifarkı cebinden ödemek zorunda.

Maalesef durum bu. Çamaşır ma-kinesi ya da tatil programı satışındanbahsetmiyoruz. Bir insanın yaşamın-dan, bütün bir ömrünü etkileyecekbir ameliyattan, tedaviden bahsedi-yoruz. Fakat burjuvazi için ikisininarasında fark yok! Yaşanan bu kadaraçık, bu kadar çıplak bir gerçek...

Türkiye’nin son yıllarda sağlık tu-rizminde hızla yükselmesinin nedeniucuzluğu. Diğer ülkelerden yüzde 50-60 oranında daha ucuz. “Türkiye,diğer ülkelere kıyasla tıbbi operasyonmaliyetlerinde yüzde 60'a yakın tasarrufsağlıyor. Örneğin, kalp by-pass'ı ol-manın Türkiye'de faturası 8 bin 500ile 21 bin dolar arasındayken İspan-ya'da 39 bin ile 43 bin dolar arasında.Almanya'da omurga füzyon ameliyatıolmak 29 bin dolar iken, Türkiye'de 7bin dolara bu ameliyatı olmak mümkün.Kalça protezi ABD'de 10 bin ile 23bin dolar arasında bir fatura çıkarırken,Türkiye'de neredeyse yarı fiyatına buoperasyonu olmak mümkün.” (TÜR-SAB 2014 Sağlık Raporu)

Dünyanın sağlık turizmi merkeziolmaya hazırlanan Türkiye’nin kendisağlık verileri ne durumda? Tek keli-meyle kötü. Kişi başına düşen polissayısında dünyada ikinci sıradayız. Fa-kat kişi başına düşen doktor ve hemşiresayısında Avrupa’da sonuncuyuz.

OECD tarafından yayımlananrapora göre AB ülkelerinde binkişi başına 3,4 hekim; 9,1 hemşiredüşerken; Türkiye’de bin kişi ba-şına 1,7 doktor, 1,8 hemşire düştü.Kaldı ki sağlık personelinin dağı-lımında büyük bir eşitsizlik ve ada-letsizlik var. Kürdistan’da birçokhastanede uzman doktor bulun-muyor. Anadolu’da küçük şehirlerhele ilçeler, köyler içler acısı du-rumda.

Bir ülkenin sağlık verileri kişibaşına düşen sağlık personeli; bebek,anne, çocuk ölüm oranları, ortalamayaşam süresi vb. kriterlerle ölçülür.Sağlık personelinde Avrupa’da so-nuncu olduğumuzu gördük. Ya di-ğerleri? Oralarda durumumuz çokdaha kötü. Türkiye’de bebek ölümoranı AB ortalamasından 9 kat fazla.

Yatak başına düşen nüfus oranıda AB ortalamasının yaklaşık 4 katı.

Müezzinoğlu’nun yaptık dediği has-tanelerde paralı yabancı hastalar ya-tıyor. Bizim hastalarımız kuyruklarda,evde telefon başında randevu alabil-mek için helak oluyor. Hekimlerinyarısı üç büyük ilde görev yapıyor.773 sağlık ocağında doktor, 8 bin384 sağlık evinde ebe yok.

Yaşam süresi, hayat kalitesi, sigarave alkol tüketimi ile spor yapmaalışkanlıklarının değerlendirildiği ‘ensağlıklı ülke’ araştırmasında Singapur,İtalya ve Avustralya ilk üçe yerleşti.Türkiye, 145 ülke arasında 44’üncüsırada yer aldı.

Dünya Sağlık Örgütü verilerinegöre Türkiye, doğuştan beklenen ya-şam süresi, erkeklerde 74,4 ve ka-dınlarda 76 yıl ile dünya sıralamasında66. sırada. Avrupa’da Romanya veBulgaristan ile birlikte sonda.

Halkımız canıyla uğraşırkenAKP’nin sağlık bakanı ve bezirganlarıinsanların yaşamları üzerinden parakazanmanın derdinde. Tek değerinkar elde etmek olduğu emperyalistsistemde insan, sadece para kazan-manın aracıdır. Yaşamın değeri vekutsallığı, burjuvazinin kendi yaşamısöz konusu olduğunda geçerlidir.

Yürüyüş dergisi İstanbul’un, Ana-dolu’nun yoksul emekçi mahalleleri,okulları ve işyerlerinde halka ulaş-maya, umut taşımaya devam ediyor.

İSTANBULGazi Mahallesi’nde 10 Ocak’ta

Yürüyüş dergisi dağıtımı yapıldı. Nal-bur, Düz, Sondurak, Baraj olmak üzerefarklı bölgelerde aynı anda yapılandergi dağıtımında 700’ün üzerindedergi dağıtıldı. Dergi dağıtımına 30’unüzerinde dergi okuru katıldı. NalburBölgesi’nde dernek önünde toplananYürüyüş dergisi okurları; önlüklerinigiyerek sloganlarla, davulla, sesli çağ-rılarla ana cadde boyunca dergi dağı-tımına başladılar. 6 sokakta yapılanve iki saat süren dergi dağıtımında250 dergi halka ulaştırıldı. İki gündetoplamda 700’ün üzerinde dergi Gazihalkına ulaştırılmış oldu.

Esenyurt’ta 3 Ocak’ta dergi dağı-tımcılarından 9 kişi bir araya gelerekYeşilkent Mahallesi’ne derginin 502.sayısının dağıtımına çıktı. Dağıtımda44 dergi halka ulaştırıldı.

ANADOLUDersim’de 9 Ocak günü Ali Baba

ve Ovacık Mahallesi’nde Yürüyüşdergisinin 502. sayısı dağıtıldı. Dağı-tıma henüz yeni başlanmışken AKP’ninonursuz, namussuz ve ahlaksız polisleriakrep adındaki bir polis aracıyla tacizdebulundu. Bütün tacizlerine ve engel-lemelerine rağmen halkımıza dergimiziulaştırdık.

Dergi dağıtımı yapılırken 11 ayiçerisinde 19 defa gözaltına alınanNeslihan Albayrak’la ilgili bildirilerdağıtıldı. Bildiri dağıtımı yapılırken“Neslihan devrimcilik yaptığı için,Dev-Genç’li olduğu için defalarca kez

gözaltına alındı ve işkence gördü. Po-lisler tarafından katledilmekle tehditedildi. Neslihan’ı tehdit edenler; DilekDoğanlar’ı, Günay Özarslanlar’ı kat-ledenlerdir.” denildi. Toplam 25 Yü-rüyüş dergisi ve 50 bildiri dağıtıldı.

Amed’de 5 Ocak günü umudunsesi Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.Konuşulan herkes çözümün barış söy-lemleriyle değil, savaşı büyütmekleolacağı anlatıldı. Dergi dağıtımınayeni tanışılan bir liseli ile birlikte 3kişi katıldı, 35 dergi dağıtıldı.

Antep’te Yürüyüş dergisi dağı-tımcıları 6 ve 8 Ocak tarihlerindeDüztepe Mahallesi’nde Yürüyüş der-gisinin 502. sayısını Düztepe esnafla-rına ulaştırdı. Yapılan kapı çalışma-sında toplam 74 adet Yürüyüş dergi-sini halka ulaştırdılar.

Dağıttığımız Her Bir Dergi; Düşmanın Kalelerine Attığımız Bir Kurşun,Halkın Yüreğine İşlediğimiz İnanç ve Umuttur

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

44 5ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 46: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Şişli Belediyesi İşçi Meclisi’ndenDirenen İmbat Maden İşçilerineve Oya Baydak’a DestekAçıklaması

Şişli Belediyesi İşçi Meclisi,08.01.2016 tarihinde İstanbul’daDİSK önünde işten atılan ve direnenSoma İmbat maden işçilerine veDİSK Genel-İş işçisi Oya Baydak’adestek amaçlı bir basın açıklamasıdüzenledi.

Yapılan açıklamaya Oya Baydakve DİH’li işçiler de katıldılar. Açık-lamada şöyle denildi: “İmbat Ma-dencilik’te işten atılan işçi kardeşle-rimiz; yalnız değilsini,z birlikte ka-zanacağız! İşyerlerimiz, yaşadığımızyerler farklı olabilir ama emeğimizve alınterimiz ortak bizim. Gücümüzühaklılığımızdan alıyoruz. Ve bu ne-denledir ki imbat maden işçileri yalnızdeğiller. Biz Şişli Belediyesi işçileriolarak İmbat Maden işçilerinin ya-nındayız, birlikteyiz. Biz birlik olursakdünyayı yerinden oynatırız! Biz işçiler;biz üretenler; emeğimizden ve alın-terimizden aldığımız güçle direniyoruz,birlikteyiz ve kazanacağız!”

Direnen İmbat İşçileri için GaziMahallesi’nde Destek Eylemi

Gazi Halk Meclisi İşçi Komisyonu

ve Devrimci İşçiHareketi, 9 OcakCumartesi saat15.30’da GaziHalk Meclisiönünde, direnenİmbat işçileriiçin basın açık-laması yaptı. Ya-pılan açıklamada“İmbat İşçileriYalnız Değildir,Zafer DirenenEmekçinin Ola-cak, İşçiyiz Hak-lıyız Kazanaca-ğız, İmbat Maden İşçileri Onurumuz-dur” sloganları atıldı ve alkışlarla açık-lama bitirildi. Açıklamaya yaklaşık 30kişi katıldı.

Halk Cephesi Heyetindenİmbat Maden İşçilerine Destek Ziyareti

Türkiye’nin her bölgesinde hemenhemen bütün sektörlerde yaşanan işçiçıkarmalar, hak gasplarına bir yeniside Soma havzasında yer alan İmbatMadencilik’e ait maden ocağında ek-lendi. İmbat Madencilik’te çalışan 40maden işçisi 2 hafta önce işten atılmıştı.İşten atılan işçilerden Kınık Maden

İşçileri Dayanışma Derneği üyesi 4işçi işten atılmalarını kabul etmeyerekmaden ocağında direnişe başlamıştı.Direniş başladıktan sonra İmbat Ma-dencilik’in şikayeti üzerine işçilergözaltına alınmış bir süre sonra daserbest bırakılmışlardı. Direnişe baş-ladıklarından beri vazgeçmeleri yö-nünde yapılan tüm baskılara, gözaltınaalınmalarına rağmen direnişten vaz-geçmeyen maden işçilerine destekiçin direniş çadırını ziyaret eden HalkCephesi heyeti direniş çadırı önündevardiya değişimi sırasında yaptıklarıaçıklamayla direnen işçilere destek-lerini ifade ettiler. “Maden İşçisi Onu-rumuzdur”, “İşçiyiz Haklıyız Kaza-nacağız”, “Direne Direne Kazanaca-ğız” sloganları atıldı.

Direnişimizi Büyüterek Yolumuza Devam EdiyoruzMadenciyiz Haklıyız Kazanacağız!

Biz İmbat Madencilik’te çalışanmaden işçileriyiz. 18 Aralık’ta hiçbiraçıklama yapmadan kış günü kapıyakonulduk. İşten çıkarıldığımız ilk günsöylemiştik; hiçbir açıklama yapmadankeyfi bir şekilde işten çıkartmalarıkabul etmeyecek, işe geri alınasıyakadar direneceğiz. Bize “artık bu şirketlehiç bağınız kalmadı, şirket alanını terkedin, yoksa jandarma zorla çıkaracak”demiştiniz. Biz bu tehditinize boyuneğmedik, gözaltına aldırdınız. Biz göz-altından çıkıp yine geldik, yine gözaltınaaldırdınız.21 Aralık’ta madenin önünetekrar geldik ve o günden beri direni-yoruz. 21 gün oldu. 9 Ocak’ta madenönündeki direnişimizin 20. günündeİmbat Madencilik’in Alsancak’taki bü-

rosu önüne geldik. Hem maden önünde,hem de Alsancak’ta olacağız. Bir basınaçıklaması yaparak oturma eylemimizibaşlatacaktık; fakat daha açıklama dahiyapmadan, sahilde otururken polis ta-rafından saldırıya uğradık ve arkada-şımız Serkan Arslan ile direnişimizidesteklemek için yanımızda olan GrupYorum üyesi Ali Aracı ve Halk CepheliKadir Baylan, Turgut Onur, UmutYalım gözaltına alındı. Gözaltına alın-mayan arkadaşımız Volkan Çetin veHalkın Mühendis Mimarları’ndan ar-kadaşımız Çiğdem Şenyiğit oturmaeylemine başladı. Şimdi de Alsancak’taİmbat Madencilik önündeyiz ve işimizegeri dönesiye kadar hem madeninönünde, hem de Alsancak’ta direnişi-

mizi sürdüreceğiz. Dün gecegündüz polis bizi taciz etti. Madenönünde yaşadığımız şeylerin benzer-lerini yaşadık. Gece ateş yaktık, polislergelip ateşimize su dökerek söndürdü,biz tekrar yaktık. Biz mücadelemizibüyüterek sürdüreceğiz.

Bugün iki yerden talebimizi dilegetiriyoruz, yarın başka yerlerden dilegetireceğiz. Bugün hem maden önünde,hem Alsancak’tayız, yarın işçi düşmanıArif Kurtel’in, maden müdürleri GökalpBüyükyıldız ve Yavuz Burgut’un ol-duğu her yerde olacağız.Direne Direne Kazanacağız!İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!Zafer Direnen Emekçinin Olacak!

Direnen İmbat Maden İşçileri

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ44 6

Page 47: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Halk Cephesi Uluslararası İliş-kiler Komitesi 6 Ocak’ta Venezuelaseçimleri ile ilgili bir açıklamayaptı. Devrimin seçimlerle gelme-yeceğinin vurgulandığı açıklamada,gerçek bir hesaplaşma sonucundaburjuvazi alaşağı edilmedikçe halk-ların kurtuluşunun gerçekleşme-yeceği ifade edildi. Açıklamadaşunlara değinildi:

“Venezuela’da gerçekleşen se-çimler sonucunda Venezuela BirleşikSosyalist Partisi iktidarı kaybetti.

167 milletvekili barındıranUlusal Meclis’te PSUV’nin yaniChavez’in partisinin milletvekilisayısı 99’dan 44’e düştü. Bir kezdaha “Barış İçinde Bir Arada Ya-şama” teorisi çöktü! Bir kez dahaparlamenterizm yoluyla sosyalizmeulaşma çabası iflas etti! VenezuelaBirleşik Sosyalist Partisi, halkçı,ilerici bir partidir, anti-emperyalistnitelik taşımaktadır. Ancak refor-misttir, emperyalizmle barış içindebir arada yaşanabileceği politi-kasını benimsemiştir.

Chavez, sermayeye ait “çalış-mayan” fabrikaları ve Venezuelaburjuvazisine ait bazı kuruluşlarınkamulaştırılacağını söylese de özelmülkiyetin tasfiyesini savunmadığınısöylemiştir. İktidarda olduğu sondönemde de kapitalist üretim iliş-kilerinin sonlandırılması için biradım atmamıştır. Chavez’in Vene-zuela’sı üretimin %86’sının özelsektöre yani burjuvaziye ait olduğubir ülkedir. Devrim, kapitalizminözel mülkiyet ilişkilerinin tasfiyesidir.Venezuela’da böyle bir şey yaşan-mamıştır. Askeri bir darbeyle yada parlamenter yoldan böyle birsonucun ortaya çıkması da mümkündeğildir. Bu gerçeklik bir kez dahayaşam tarafından doğrulanmıştır.

Tüm bu gerçeğe rağmen Cha-vez’in halkçı ve anti-emperyalistpolitikaları ABD’yi rahatsız etmiştir.Chavez döneminde yaşanan dar-

belerde de, Chavez’den sonra Ma-duro döneminde örgütlenen kontr-gerilla çetelerinin tek bir hedefivardı: Venezuela’daki halkçı ikitidarıortadan kaldırmak. CondelezzaRice, Chavez yönetiminde Vene-zuela’nın “Latin Amerika ve de-mokrasi açısından büyük tehdit ol-duğunu” söylüyordu. Chavez’e karşı“birleşik bir cephenin” kurulmasıçağrısı yapıyordu. ABD Venezue-la’daki iktidar gibi halkçı bir ikti-darın bile yaşamasını dünya halk-larına örnek olmasını istemiyordu.ABD, 2010 yılında Chavez karşıtıgruplara 40 milyon dolar gönder-di.

Maduro işte böyle geçmişi dev-raldı. Maduro döneminde de ABDve Latin Amerika’nın İsrail’i Ko-lombiya, VBSP’ne karşı faaliyet-lerine devam etti. Eli silahlı çeteler2014 yılında sokaklara indi veVBSP iktidarına karşı saldırı baş-lattı. Sokak saldırılarında kontr-gerilla gruplar tarafından, iktidarıdestekleyen ilericiler, demokratlarkatledildi. Bu eylemler, 2015 yı-lında Kolombiya devleti tarafındanörgütlenen para-militer çetelerinsaldırılarına dönüştü. Yüzlerce si-lahlı kişi Venezuela-Kolombiya sı-nırında konuşlanıp, halkçı iktidarakarşı silahlı eylemler gerçekleş-tirmeye başladı. Tarih bize Vene-zuela Birleşik Sosyalist Partisi’ninseçim yenilgisiyle gösterdi ki; dev-rim ve proleterya diktatörlüğününhalkların kurtuluşunun tek yoludur.İktidarını, sömürüsünü büyük birşiddetle koruyan burjuvazi hiçbirzaman iktidarından kendiliğindenvazgeçmeyecektir. Gerçek bir he-saplaşma sonucunda burjuvazialaşağı edilmedikçe halkların kur-tuluşu gerçekleşmeyecektir. Dünyahalklarının kurtuluşu üretim araç-larını burjuvazinin elinden alacakolan çetin bir devrim mücadele-sinden geçmektedir!”

Devrimci İşçi Hareketi Direnen Şişecamİşçilerini Ziyaret Ederek Dayanışma

İçinde Olduklarını Belirtti

DİRENEN ŞİŞECAM İŞÇİSİYALNIZ DEĞİLDİR!

KAHROLSUN PATRON SENDİKACILARI!

Devrimci İşçi Hareketi tarafından; 7 Ocak’taBeykoz’da Kristal-İş Sendikası Genel Merkezbinası önünde otobüs içinde konaklayan, direnenve açlık grevi yapan Şişecam işçileri ziyaret edil-di.

Mersin’de Şişecam fabrikasında çalışan 16 işçi,işveren tarafından üretimin küçültülmesi gerekçegösterilerek işten atılmışlardı. Kristal-İş Sendikası’naüye olan işçiler, işten atılmaları ile birlikte fabrikanınönünde direnişe geçtiler. Ancak sendika işçileri sa-hiplenmek yerine işçilerin direnişlerinin doğru ol-madığını söyleyerek direnmemelerini belirtti. AncakŞişecam işçileri direnişlerine devam ederek Kristal-İş Sendikası’nın İstanbul’daki genel merkezinegeldiler. Sorunlarının çözümü ve işe geri alınmalarıiçin sendikadan yardım istediler. Kristal-İş Sendikasıyetkilileri ise direnen işçilere saldırarak işçileri yakapaça sendika binasının dışına attı. İşçilere sahip çık-mayarak patron sendikacısı işçi düşmanı olduklarınıortaya koymuşlardır.

Ha Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikası, haDİSK ve DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası... Tarihyazmıştır. Direnen kazanır sonunda. Kaybedenlerpatronlaşmış, işbirlikçi sendikacılar olacaktır.

Kuruçeşme Devrimci İşçi HareketiDirenen Şişecam İşçilerini Ziyaret Etti

Kuruçeşme DİH, 7 Ocak 2016 günü Kristal-İşSendikası önünde direnişte olan Şişecam işçileriniziyaret ettiler. Sendika ve patronun işbirliğiyle iştenatılan 12 işçi, 31 Aralık’ta sendikacıların polisleişbirliği sonucunda, sendika binalarından karda, kıştasokağa atıldılar.18 gündür açlık grevi yapan işçiler,Paşabahçe halkının destekleriyle kiraladıkları biryarım otobüste kalıyorlar. Kuruçeşmeli devrimciişçiler de Şişecam işçilerine destek olduklarını gös-terdiler.

Kahvaltımızı TartışmalarımızlaZenginleştiriyoruz

Kuruçeşme’de devrimci işçiler her Pazar olduğugibi 10 Ocak’ta da bir araya gelerek kahvaltıyaptı. DİH’li işçiler Kuruçeşme Kültür Derneği’ndekahvaltı yaptıktan sonra umudun ve işçilerin sesiYürüyüş dergisinden “10 Soruda Komite” konusuüzerine sohbet etti. 2 saat süren kahvaltı ve sohbetbitirildikten sonra bildiri dağıtımına çıktılar.

Reformizmin Barış İçinde Devrimi Kurma Hayali Bir Kez Daha Suya Düştü!

Sosyalizm İçin Halklar, Emperyalizme veBurjuvaziye Karşı Savaşmak Zorundadır!

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

44 7ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 48: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

SOMA İmbat Maden İşçi-leri direnişinden anlatımlar...

Direnişimiz sürüyor; iki haftasınıdevirdi. Tüm saldırılara rağmen di-reniş sürüyor. Her direnişin başlan-gıcında olduğu gibi sorunlar zorluklaryok mu? Var. Kanımızı, canımızıemen maden tekeli saldırıyor.AKP’nin polisleri saldırıyor. Amadireniş sürüyor.

Direnişimizin sürdüğü her bir günbizim zaferimizdir. Bu civarda böylebir direniş hiç olmamış. Direniş adınabir şey yaşanmamış. Ve bizim dire-nişimiz bir ilk olarak sürüyor. Tekbir talep var: İşe geri dönmek...

Kömür madeninin olduğu bölge,işten atılan işçilerin dedelerindenkalma topraklarıdır. O çepni çocuk-larını kendi topraklarında kış günüaçlığa mahkum ediyorlar. Sınıf ger-çeğinin, sınıf çelişkisinin en açık ya-şandığı yerdir şimdi direniş mevzisi.

Direnen beş işçi var. Bunlardandördü Kınık Maden İşçileri ile Yar-dımlaşma ve Dayanışma Derne-ği’nden.

Diğeri de DİSK Dev Maden-Senüyesidir. Adları; Aydın, Volkan, Ser-kan, Öncü ve Gökhan’dır. Gökhanadlı arkadaşımız direnişin teknik iş-lerine bakacak.

Volkan, Öncü ve Gökhan iştendaha sonra atıldı. Onlarda direnişiçinde yer aldılar. Ki zaten şirket yö-netimi onları işten atmadan önce gö-rüşmeye çağırdı. Bu görüşmede de-mişler ki: “Sizi işten çıkartmadık.Neden direnişe destek veriyorsunuz?Bu tavrınızı sürdürürseniz sizi deişten çıkarırız. İşçiler bu tehditeboyun eğmeyince disiplin kurulunasevk edilmişler ve işten çıkartılmışlar.Elimizde bir disiplin kurulu kararıvar. Buna imza atanlar arasında Türk-İş temsilcisi de var. Fakat kimin ne

karar verdiğine ilişkin karar bölümükapatılmış.

İşçilere disiplin kararının foto-kopisi verilmiş. Avukatımız bu kararahukuki açıdan da itiraz edecek. Bu-nunla birlikte ve esas olarak karardaimzası olan Türk-İş de teşhir edile-cek. Sendikaların kimden yana olu-duğu iyice açığa çıksın böylece.

Yılbaşı Gecesi Madenİşçileri ile Birlikteyiz

Yılbaşı günü Kınık’a gittik. Direnişçadırında yeni yıla birlikte girdik.Kar yağışı, tipi vardı. Saat gece birekadar direniş çadırında kaldılar. GrupYorum şarkıları söyledik, halaylarçektik.

Tütün Serasından Direniş Çadırı...

Direniş yerine ilk etapta küçükbir yazlık çadır kurulmuştu. Ancakbu çadır soğuğa karşı dayanıksız. Buyüzden çadırı değiştirdik. Tütün serasıdenilen bir tür çadır kurduk. Hemdaha geniş, hem daha sıcak oluyor.Bunu bize direnişçilerden bir arkadaşınakrabası olan bir köylü esnaf önerdi.Sera demirleri bir köylüden alındı.Üstündeki branda bir pazarcı esna-fından alındı. Bunları taşımak yinebir pazarcı esnafına düştü. Ve hızlatamamladık. İçeriye soba kuruldu.Yeme içme malzemeleri kömür to-zundan kurtulmuş oldu böylece.

Direnişe Destek Verenler Tehdit Ediliyor! DirenişÇadırının TepesindeMOBESE... TehditlereBoyun Eğmiyoruz!

Şirketin, daha doğrusu ocak saha-sının hemen yanında bizim direnişçadırımız. Gelen geçen kamyonlar,

işçi servisleri herkes görüp selam ve-riyor. Kimileri ise ürkekçe selam ve-riyor. Çünkü şirket herkesi tehditetmiş. Yanlarına giderseniz işten çı-kışınızı veririz demişler. Hatta dire-nişçi arkadaşların akrabası olan iş-çiler bile tehdit edilmişler. Ve dahasıdireniş çadırımızın tepesine şirketmobese kamera taktırdı. Açıklamayukarıdaki kamyon garajı için olduğuyönünde ama ilgisi yok, çadırı denet-lemek için yaptıkları açıkça ortada.

Direnişimiz Maden Tekellerini Korkutuyor!

İt gibi korkuyorlar. Öyle ki ça-dırdan ayrılıp odun vb. toplamayagidildiğinde, tuvalet ihtiyacı içinbiraz uzaklaşıldığında bile hemenardımızdan büyük Amerikan tipli cipkamyonetlerle ağır ağır geliyorlar.Ocağın içinde şirket yöneticileri içinahşap bir villa var. Onu görmek içinbir işçi arkadaşla ocağın dikenli tel-lerinin çevresinde bir tur attık. Veaynı filmlerdeki gibi peşimizden ağırağır araçla geldi özel güvenlikçiler.Güvenlik arttırılmış ve sürekli turatıyorlar.

Direniş çadırının olduğu yere özelaraç olmadan doğru düzgün ulaşıla-mıyor. Ama yoldan araçla gelişi en-gellerlerse dağlardan yürüyerek zorda

SOMA MADEN OCAKLARINDA BİR İLK: İŞTEN ATILAN İMBAT MADEN İŞÇİLERİ DİRENİYOR!TÜM MADEN İŞÇİLERİ; BU DİRENİŞ SİZİN DİRENİŞİNİZ!

DİRENİŞİ TÜM OCAKLARA YAYALIM!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ4 8

Page 49: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

olsa gelmek mümkündür.

Direniş mevzisini daha öncedüşündüğümüz İzmir Alsancak’takişirketin genel merkezi önünde ta-şımayı tartıştık.

Üç Cephede SürenDireniş, Üç Cephede de Zafer Kazanacak!

İmbat Maden İşçileri üç cephededireniyorlar. İlki patron cephesidir.İşten atıldılar ve direnişe geçtiler.Bu açıdan şimdilik sorun yok.

İkinci cephe tabiat koşullarıdır.Direniş çadırının olduğu yer, baştasoğuk olmak üzere zorlu bir yerdir.Çadırı sağlamlaştırdık. İhtiyaçlartemelinde alışveriş yaptık ve direnişbüyük bir coşkuyla devam ediyor.

Üçüncü cephe direnişçilerin aileçevreleridir. Bu açıdan sorun var.Direnişin önemini henüz anlaya-madılar. Biz ısrarla anlatacağız.

Yeni Bir Cephe: İzmir Alsancak İMBAT Genel Merkez Önü!Direniş Sürüyor!

Direniş sürüyor. 9 Ocak Cu-martesi günü direnişimiz İzmir Al-sancak mevzisinde kuruldu. Henüzbasın açıklaması olmadan polisinsaldırgan tavrına boyun eğilmeyincesaldırılar ve gözaltılar başladı.

Biri maden işçisi toplam 5DİH’li gözaltına alındı. Gözaltılararağmen iki maden işçisi yapılanaçıklama ile eyleme başladı.

İzmir mevzisi için işçilerdenVolkan ve Serkan geldi. Çadır henüzkurulmadı. Çadırı bugün ya da yarınkurulmaya başlayacak.

Polisin saldıracağı açık. ZiraAlsancak’ta böyle bir mevzi iste-mezler. Ankara Katliamı’ndan sonrataziye çadırı bile kurdurmadılar.Ki bir madenci yakınının söylediğişu: “Siz oraya çadır kurun, ben debu ülkede devrim olacağına inana-yım.” Sol dahil genel ruh hali bu.

Cumartesi gününden itibaren iş-çiler durmaya başladılar. Yere pan-kart serdiler. Önlüklerini giyip orada

durmaya başladılar. Birisi gündüzdiğeri gece durmaya başladı. DİH’teniki kişi refakat ediyor.

Polis Saldırılarına, Yağmura, İliklere İşleyen Soğuğa Rağmen Direniş Sürüyor!

Alsancak’ta en zorlu günler ilküç gün oldu. Gece soğuk oluyor, ay-rıca iliklere işleyen yağmur... Yağ-mura, soğuğa ve gözaltılara rağmendireniyoruz, moralimiz çok yüksek.

Direnişçi arkadaşlarımızdan Ser-kan’ın dişi iltihaplandı. Gece hasta-neye götürdük. Zorlandı ama yinede direnişini sürdürüyor.

Direnişin İzmir ayağını kendi öz-gücümüzle örüyoruz.

Polisler sivil ve çevik olarak di-reniş mevzisinin çevresinde bekliyor.İlk gece yakılan ateşe müdahale edipsöndürmek istediler. Yakarsanızgözaltı yaparız diye tehdit ettiler.

Tekrar yaktık ve dokunamadılar.İkinci gün arkadaşlar yere serili dö-vizlerden birisini ağaca asınca “in-dirin yoksa gözaltı yaparız” diyeyine tehditler savurdular. Saldırdılarve gözaltına alındık. Bırakıldıktanbir süre sonra tekrar direniş mevzi-sindeyiz.

Gözaltına Alınanlar Yalnız Bırakılmadı!

Pazar gecesi Kınık’tan bir grupmadenci arabaya atlayıp direniş yerinegeldi. Gelenlerin içlerinde direnişi-mize karşı çıkan akrabalarımız davar. Gözaltı haberini duyunca gel-mişler. Direnişimize güç oldular. Di-renişimiz Kınık Maden Ocağı önündeve İzmir Alsancak’ta İMBAT GenelMerkezi önünde sürüyor.

Alsancak İmbat Madencilik önün-de çadır açmak isterken gözaltınaalınan Öncü Çetin ve Çiğdem Şen-yiğit 12 Ocak saat 19.00 civarındaserbest bırakıldı. Öncü Çetin’in ko-lunda aldığı darp sonucu şişlik oluş-muştur. Her gün polis saldırısınınyaşandığı Alsancak’taki direnişte, 7.gün itibariyle toplam 14 gözaltı oldu.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

4 9ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 50: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

-ÜÇÜNCÜ BÖLÜM-

KORSANLAR, İŞGALLER: Yeni Eylem Biçimleri

1981'de Türkiye'de idam cezalarıgündemdeydi. Amerikancı Cunta hızlıbir şekilde yargılamalar yaparak, idamcezalarını uygulamak ve halk üzerindeyaratılan terörü katmerleştirerek, direnişikökünden yoketmek istiyordu.

Avrupa'daki çalışmalar ve örgüt-lenmelerin hedefinde idamları durdurmaçalışmaları vardı. Devrimci Sol'unKöln'deki kendini zincirleme eylemi,Avrupa'da ilk defa yasal eylemlere,korsan eylemlerin uygulanmasını daberaberinde getirdi.

İdamlara karşı kampanyalar şek-linde, aynı gün aynı içerikle Almanya,Hollanda, Fransa, Avusturya ve dahasonra yeni örgütlenilen Belçika ve İs-viçre'de de bu eylemler yürütülmeyebaşlandı.

Konsolosluklar ve elçilikler önündemaskeli korsan gösteriler, pankart asmaeylemleri ile kalabalık merkezlerdekendini zincire vurma şeklindeki ey-lemler bulunulan ülkelerin basınlarındaküçük de olsa haberlerin yayınlanmasınısağlıyordu.

Köln Konsolosluk baskınına destekolarak yapılan işgal eylemleri Avrupa'dasolun bildiri dağıtımı ve yasal yürü-yüşler türündeki eylemlere, yeni eylemve protesto biçimi olarak işgaller deeklendi.

1981'de Türkiye'de başlayan Dev-rimci Sol-1 davası Nihat Erim ve Mah-mut Dikler cezalandırmaları ile yargı-lanan tutsakların bir an önce idam edil-melerini hedefleniyordu. DevrimciSol'un cunta öncesi yaptığı siyasi hedefien yüksek eylem olan Nihat Erim’incezalandırması ve cunta sonrası İstanbulEmniyet Müdürü Mahmut Dikler'incezalandırılmaları eylemlerini birleş-tirip, yargılananların idam edilmesi ileasıl hedeflenen; silahlı mücadeleyi im-

haydı. İdam sehpaları bunun için ku-rulmuştu ve boynuna ilmeğin geçiri-leceği ilk tutsaklar da Devrimci Sol-1davasında yargılananlar olacaktı. Planbuydu. Çünkü Devrimci Sol tasfiyeedildiğinde, onun sesi kısıldığında artıkönlerinde tek bir engel kalmayacaktı.

Türkiye devrimci mücadele tari-hinde ilk ve tek olan uçak kaçırma ey-lemi, basında 'Kuş uçmuyordu, uçaknasıl uçtu?' diye haberlerde yer almıştı.Ülkede bir yıl kesintisiz süren DevrimciSol'un cuntaya karşı eylemliliği, ope-rasyonlar sonucu düşük bir seviyeyedüşmüştü. Cuntaya karşı savaş kararıalıp uygulayan tek örgüt olmasındandolayı tüm oklar Devrimci Sol'a yö-nelmişti. Artık hedef Devrimci Sol'unimhasıydı. Devrimci Sol imha edilirse,Türkiye'de devrimci mücadele de,silahlı mücadele de tasfiye edilmiş ola-caktı. Cunta sonrası Türkiye'de artıkDevrimci Sol'cu olmakla, devrimci ol-mak aynı şeydi. Çünkü onun dışındadirenen devrimci örgüt yoktu.

Özellikle Gölcük Donanma Komu-tanlığı’nda toplu olarak cuntanın tümşeflerine yönelik eylem, başarısız olsada, çok ciddi bir tehdit olduğumuzugösteriyor. Cuntanın politikalarında dadikkate alınmak zorunda olunan birgüçtük.

Avrupa'daki tüm sürecimizi de as-lında bu ruh hali belirliyordu. Bizim,farklı olmaya ihtiyacımız yoktu çünkübiz zaten farklıydık. Örgütlenmemizde, propoganda dilimiz de, eylemleri-mizde farklıydı.

İdamlara karşı konsolosluklar ön-lerinde maskeli korsan gösteriler, mas-keli işgal eylemleri en yaygın eylembiçimleriydi. Ve her eylem mutlakaTürkiye'de bir yerlere iletiliyor ve ül-kede yapılacak idamların hesabınınAvrupa'da da sorulacağı mesajı yerinibuluyordu.

Avrupa'da bulunan bütün TurizmMüşavirlikleri, THY merkez bürolarıistisnasız defalarca işgal edilmiş, camları

kırılarak pankartlar asılmış, yazılamalaryapılmış ve birçoğu da yakılmıştır.

Seksenli yıllar Avrupa'da Ermeniulusalcılarının, 1915 Ermeni Soykırı-mının hesabını sorma talepleriyle baş-lattığı siyasi temsilciliklere yönelik si-lahlı eylemleri, bütün Türkiye temsil-ciliklerinin özel güvenliğe alınmasınıda beraberinde getiriyordu. Dışımızdakisol bundan dolayı resmi temsilciliklereyönelik korsan eylemleri pek tercihetmiyordu. Yapmak zorunda kalmala-rında da eylemleri sulandırıyorlardı.

İdamlara karşı faaliyetlerimize, dı-şımızdaki solu da katmaya çalışıyorduk.O dönemler Avrupa'da kitle bakımındanbirçok yapıdan daha azdık. Çünkübütün sol örgütler taraftar ve hatta halkilişkilerine kadar herkesi Avrupa'ya yı-ğıyor ve bunu da maddi çıkarlar teme-linde yapıyordu. Bu tür mültecilik yı-ğılmaları onları geçici olarak belirlieylemlerde daha kitlesel gibi gösteri-yordu.

Ama sonuçta bir misyonla yüklüy-dük. Ülkedeki yoldaşlarımızın idamınıdurdurmak istiyorduk. Onun için solörgütlerle ortak eylem birlikleri de ör-gütleniyordu.

Erdal Eren'le başlayan idamlar,Mustafa Özenç'lerle devam etmişti.Cunta öncesi ülkedeki en kitlesel yapılarolan Halkın Kurtuluşu ve DevrimciYol'dan idamlar, artık bu örgütlerinhiçbir tehlike arzetmediği anlamına dageliyordu. İdamlar adeta her idam edi-lenin örgütüyle ilgili başka bir anlamtaşıyordu. Tamamen bitiremedikleriörgütlerden kimseyi idam etmiyorlardı.Tüm örgütlerden yapılan idamlara rağ-men Türkiye'de Devrimci Sol ve PKKdavalarından tek bir kişiyi idam ede-memişlerdir.

1981'den itibaren yıllarca yürütülenidamları engelleme eylemlerimizdehep bu motivasyon vardı. Bir misyonlayüklüydük. Ve düzenli aralıklarla idam-ların engellenmesi talepli eylemlerimizsürüyordu.

112 Eylül: Bir Yanda Mültecileşme, Bir Yanda Devrimci Tavır

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ5 0

Avrupa'da da Hareketimizi Kuşatma Çabalarına Karşı Geliştirilen Geleneklerden Öğrenmek Ve Bunları Bir Adım Daha İleri Taşımak Zorundayız.

Direniş Geleneğimiz Avrupa'da da Büyüyor!

Page 51: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

1983'te Almanya-Köln ve Hollan-da-Utrecht'teki Dom kiliseleri işgalive kulelerine 20-30 metrelik pankartlarasılarak binlerce kuşlamalar yapılması,Fransa'da bombalı pankartların asılmasıidamların durdurulmasını sürekli gün-demde tutan eylemlerdendi. Bu ey-lemlilikler o dönem henüz Avrupa'dasolun da varolduğu dönemlerdi. Özel-likle Köln Konsolosluğu eylemi, radikalsolu da etkiliyordu. Bizim eylemlerimizonları da harekete geçirmiş ve daya-nışma olarak Almanya'nın Türkiye'yeverdiği Leopar tanklarının üretildiğifabrikaya yönelik bombalı eylem deyapmışlardı.

Devrimci Sol-1 davası tutsaklarıyıllarca idam ipi boyunlarında yaşadı.İdamları engelleyen etkenlerden birtanesi de mutlaka o süreçte Avrupa'dayapılan eylemliliklerimizdi. Bunu bil-mek ve pratikte idamların engellenmeside bize aynı zamanda muzaffer birduygu veriyordu.

Avrupa'daki sürecimizde idamlarayönelik eylemliliklerin engelleyici birrol oynadığını bilmek bizi ayakta tutanönemli bir etmendi.

Aynı süreçte, dışımızdaki soluniçinde bulunduğu durum ise içler acısıdurumdaydı. Bir kaçma duygusuylasığındıkları Avrupa, artık onların ken-dilerini tasfiye ettikleri bir yer duru-mundaydı. Temiz duygularla onlarınsaflarına gelmiş olan insanlar da, mül-tecileşmenin yol açtığı yozlaşma ba-tağında debelenip duruyordu.

Avrupa'daki Enternasyonalist Eylemlerimiz

Seksenli yıllar, bizim ülkemiz dı-şında da emperyalizmin tüm dünyadasaldırılarının da sürekli olduğu yıllardı.Her ne kadar bugünkü kadar pervasızdavranamasalar da tüm dünyayı kanabuluyorlardı.

İsrail'in Filistin'e yönelik her sal-dırısı, Latin Amerika'daki gerilla ha-reketlerine karşı ABD'li 'danışmanlar'kisvesi altında yürütülen Ölüm Man-gaları ve Kontra eylemleri, faşist iş-birlikçi rejimlerin katliamları, ülkelerinişgalleri devam ediyordu.

İngiltere'nin Falkland Adası işgaline

karşılık ABD de Grenada adasını işgaletmişti. İngiliz temsilciliklerine yönelikde aynı gün tüm Avrupa'da eylemleryapılmıştı. Grenada işgali olduğundada ABD'nin hemen hemen Batı Avru-pa'daki tüm ülkelerinde bulunan PAN-AM hava yolu acentelarına yönelikişgal eylemleri yapıldı.

Filistin'de, El Salvador ve Şili baştaolmak üzere Latin Amerikalı gerillahareketlerine yönelik her katliamınertesi günü ABD elçilikleri önü doğaleylem yeri haline gelmişti. Ve her eylempolislerin sert müdahalesi ve taşlı di-renişlere sahne oluyordu. Batı Avru-pa'daki Devrimci Sol'cular bu eylemlerinhemen tümünde yer almış, bir çoğununörgütlenmesinde roller oynamıştır.

Irak'ta Kürt halkına yönelik HalepçeKatliamı’na karşı ilk tepki verenlerinbaşında da Devrimci Solcular olmuşve birçok Batı Avrupa ülkesindeki IrakHavayolları büroları işgal edilmiştir.

Birinci Körfez Savaşı sırasında ül-kemizde olduğu gibi, Avrupa'da daoluşturulan geniş platformların orga-nizasyonlarında yer alarak emperyalistsaldırganlıklara karşı önemli bir en-ternasyonalist görev yerine getirilmiştir.Bu platformlarda genel olarak Türkiyesolunu bizler temsil ettik ve bir yandanda Türkiyeli diğer grupların da bu ey-lemlerde blok olarak yer alabilmesiiçin eylem birlikleri organize ettik.

Avrupa Hapishanelerindeki Direnişlerimiz...

1982'den bugüne kadar Avrupa'dakesintisiz olarak sürekli tutsaklarımızolmuştur. 34 yıldır Avrupa Hapisha-neleri’nde tutsağımızın olmadığı birsüreç hiç olmamıştır.

Avrupa'daki işgal eylemleri ve işgaledilen yerlerdeki rehin alma ve iş dur-durmalar sonucunda hemen her eylemgözaltılarla bitiyordu. Avrupa süreci-mizin başından itibaren, gözaltılardaaçlık grevi yapmak, ülkemizden aldı-ğımız bir gelenek haline gelmişti.

Hapishaneler ve tutsaklıklarla ilgilikonular Avrupa'nın şekillenmesindeönemli bir rol oynamıştır. Çünkü ülkedesavaşın boyutu ne kadar düşerse düşsün,hapishaneler her zaman büyük bir ilgiodağı olmuştur. Çünkü hapishaneler,

bizim en dinamik güçlerimizin tutul-duğu yerlerdi.

Avrupa Hapishaneleri’nde de çeşitligerekçelerle ve asıl olarak dayanışmatemelinde Açlık Grevleri (AG) yapıl-mıştı. Ancak süreç içinde Avrupa'dakitutsaklarımıza yönelik uygulanmayabaşlanılan keyfi yargılamalar ve tecrituygulamaları yeni direnişleri de bera-berinde getirdi. 1998-1999'dan itibarentecrit uygulamalarına karşı AG, SüresizAG türünde eylemler hayata geçirildi.

Avrupa'daki ilk uzun süreli direnişAlmanya'da İlhan Yelkuvan'ın yürüttüğü63 günlük direniş olmuştur. Direnişbaşarıyla yürümüş, dışarıdaki daya-nışma ve destek eylemleriyle, 63 günsonra zafere ulaşmıştır.

1999 Eylül'ünde Belçika'da yapılantutuklamalar sonrası devrimci hareketekarşı bir dava açıldı. Tutuklananlarınyanı sıra Önderliğimizi de hedefleyensuçlamalarla, davayı kendi sınırlarınıaşan bir saldırı haline getirmeye çalış-tılar. Tutuklananlar arasındakilerdenbirinin de Fehriye olduğu ortaya çıkınca,Türkiye devletinin müdahaleleriyle bir-likte, dava üst boyutta bir siyasi davaşekline büründü.

1999'daki tutuklamalar sonrası Ka-sım ayından itibaren tutuklulara yöneliktecrit uygulaması başlatıldı. Tecritlebirlikte süresiz bir açlık grevi başlatıldıve 37 gün sonra tecritin kalkmasıylabitirildi.

Davaya yönelik sahiplenme eylem-lerinin artık haftalık olarak Belçika'yatüm Avrupa'dan toplanıp katılımlarlayürütülmesi, altı aylık bir süre sonra-sında tahliyeleri gündeme getirdi.

Tutuklu yargılanan herkese tahliyekararı çıkmasına rağmen, Fehriye'ninhiçbir yasal statüsünün olmamasındankaynaklı olarak tahliyesi engellenmişti.Bu sefer eylemler de Fehriye'nin tah-liyesini sağlama temelinde yürütülmeyebaşlandı.

Fehriye de bu dönemde 45 gün sü-ren bir AG direnişi başlattı. Dışarıdada yirmi kişiyle başlatılan dayanışmaAG'si de değişik bir AG olmuştur. Dı-şarıdaki AG'ciler oturup bekleme yerinehareketli bir direniş oldu. Bütün günönlüklerle bildiri dağıtımları ve geceleriafişlemeye çıkarak yürütüldü. Toplamda220 bin bildirinin dağıtıldığı, yirmi

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

55 1ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 52: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

açlık grevcinin direniş sürecinde yaptıkları faaliyetlerdendolayı hepsi ortalama dört-beş kere gözaltına alındı.

Bu direniş 2000 yılının ortasında, yasal hiçbir statüsüolmamasına rağmen Fehriye'nin tahliyesini getirdi. Ta-mamen içeride ve dışarıda yürütülen direniş sonucundabir zafer yaşanmış ve tahliye ettirilmişti. Bir kez daha'yasalar uygun değil' gerekçesi yerle bir edilerek, direnerek,mücadele ederek hakların kazanılabileceği görüldü.

Belçika'daki dava yedi yıl sürdü. Avrupa'daki en önemlisiyasi davalardan biri oldu. Birçok hukukçunun tezlerindeve kitaplarında kullandıkları ve hukuk fakültesi derslerinetaşınan örnek bir dava oldu. Davadaki kazanımlar, 'FehriyeYasası' diye tabir edilen yasa da uygulamaya konularak,benzeri davalar için Belçika'da örnek oldu.

Yedi yıl boyunca dava üç kere bozulup yenidenbaşladı. 2006'daki duruşmalarda ceza verilmesindendolayı yeniden tutuklu yargılama süreci başlamıştı. Bir-buçuk yıl süren yeni yargılama süreci de tecritle başladı.Bu tecrit uygulamasına yönelik açılan dört davada datecrite karşı kazanım sağlandı ama Adalet Bakanlığı,Hapishaneler Genel Müdürlüğü ve hapishane müdürünündayatmasıyla, mahkeme kararları tanınmamıştı. Bununüzerine 54 gün süren bir süresiz açlık grevi başlatıldı.

Davanın yeniden tutuklu başlatılması sürecinde Feh-riye'yi ellerinden kaçırdıklarından dolayı istihbarat ör-gütünün müdürü görevden alınmış, İçişleri ve AdaletBakanları da istifayla yüzyüze gelmişlerdi. Adalet Bakanıda bundan dolayı sınıf kinine, bir de kişiselleştirdiği birkin ekleyerek kendi mahkemelerinin kararlarını bile uy-gulatmadı.

O süreçte henüz Belçika'da İnfaz Hakimlikleri yoktu.Ve hapishane içinde tutsaklara yönelik tecrit uygulama-larının müdürün keyfiyetine bağlı olduğu bir uygulamavardı. İnfaz Hakimlikleri ise normalinde 2010 yılındayasalaşacaktı.

Açlık grevi direnişi ve dışarıda yapılan destek ey-lemlerinin yaygınlaşması sonucu, Adalet Bakanı da geriadım atmaya zorlandı. Hatta 'Direniş var diye geri adımattı dedirtmeyeceğim' diye konuşuyordu. Direniştendolayı tecriti kaldırmayacağız, diyerek olayı kişiselleş-tirdiğini de kabul ediyordu. Ve sonuçta tüm yasayı de-ğiştirerek üç yıl sonra uygulamaya geçecek olan ve hiçbirön hazırlığı olmayan İnfaz Hakimliklerini hayata geçirerek,sadece bize yönelik değil, tüm Belçika'da müdür kararıylatecritte tutulan herkes normal uygulamaya geçti.

Türkiye devletinin iade taleplerinin reddedilmesininyanısıra, hareketimizin Önderliğine yönelik suçlamalardanve davanın terör örgütü ve suç örgütü kapsamlarındanberaat edilmesi, Fehriye Yasası ve İnfaz Hakimlikleri’ninkurulması gibi başarılarla dava bitmiştir.

Dava sürecindeki direnişler, sahiplenme ve destekeylemleri ile enternasyonal dayanışmanın oluşturulmasıbaşarıyı da beraberinde getirmiştir. Bu yönüyle deözellikle Avrupa'daki tüm insanlarımıza da bir gururkaynağı olmuştur.

DEVAM EDECEK

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ55 2

Halkın Sorunlarını Halk Meclisleri Çözer

Her Ne Olursa Olsun, Halkın Malına, Canına YönelenSaldırılara Karşı Duracağız!Okmeydanı Halk Meclisi Yer Sorununu Çözerek Örgüt-lenmenin Önündeki Bir Engeli Daha Aştı.

Okmeydanı, Sibel Yalçın Parkı’nda düzenli olarak yapılanHalk Meclisi toplantısına 5 Ocak Salı günü devam edildi. İlkele alınan, çözüme kavuşturulan konu, yer sorunu idi. HalkMeclisi tarafından iki hafta önce kiralanan yerin varolan altyapı eksikliklerinin ancak bir kısmının giderilebildiği dilegetirildi.

İkinci bir gündem ise son günlerde mahallemizde yaşananotobüs ve halka ait araçların yakılması oldu. Mahalle halkınınçoğunlukla işine gidip gelmek için kullandığı, Şark Kahvesigüzergahlı otobüs seferlerinin İETT tarafından güvenlik endişesibahanesiyle iptal edildiği belirtildi. Bu zaten geçim sıkıntısıçeken halkımızın evlerine ulaşması için ya ikinci bir vesayetepara vermesi ya da kilometrelerce yürümesi anlamına gel-mekteydi. Bu duruma bir son verilmesinin meclisimiz içinacil bir görev olduğunun altı çizildi.

Mahalle Halkının Dolandırılmasına İzin Vermeyeceğiz...

Üçüncü gündemde ise kumar makineleri vardı. Halk Mec-lisinin süreklileştirdiği denetimler sayesinde sigara ve paramakinalerini kaldırmak zorunda kalan işyerlerinin bazılarınınbu makineleri yeniden faaliyete geçirdiği konuşuldu. Buişyerleri sahipleri ile yeniden konuşulması kararı alındı.

� Kafanızı Çevirdiğiniz Her YerdeUmudun Adını Göreceksiniz!

İSTANBUL-Esenyurt: Yeşilkent Mahallesi’nde 7 Ocak’taduvarlara “Biz Halkız Sayılmayız Parmak İle TükenmeyizTutuklama İle - Halk Cephesi” sloganı 3 farklı yere yazıldı.

� Ankara TAYAD 30.Yıl GecesiÇalışması

TAYAD 30. Yıl gecesi komite toplantıları devam ediyor.8 Ocak günü Ankara’ da toplanan TAYAD’lı aileler 30. Yılgecesinde yapacakları etkinliklerin değerlendirmesini yaptı.11 kişinin katıldığı değerlendirme toplantısında Ankara’da30. Yıl için yapılacak çalışmaların taslağı çıkartıldı.

Tiyatro ve koro için Ankara’da TAYAD’lı ailelerin yanındayer almak isteyen tüm halkımızı TAYAD çalışmalarımızabekliyoruz. Koro ve “Ankara TAYAD Özlem DurakcanElin Altı” tiyatro ekibinde yer almak isteyen çalışma arka-daşlarımızı ve tüm ailelerimizi bekliyoruz.

� Amed’de Pazar Kahvaltısı3 Ocak Pazar günü Amed Özgürlükler Derneği’nde

kahvaltı yapıldı.Yapılan kahvaltıya 8 kişi katıldı. Mahalleninçocuklarının katılımıyla sobanın başında 18 kişi, hep birliktedireniş marşları söyleyerek kahvaltı sonlandırıldı.

Page 53: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

-BİRİNCİ BÖLÜM-Enternasyonalist olmak devrimci

olmaktır. Sadece devrimciler, hiçbirçıkar beklemeden kendilerini dünyahalkları için feda edebilir.

Enternasyonalist olmak devrimcipolitikadır. Sadece devrimci örgütler,hiçbir karşılık beklemeden dünyahalklarının özgürlüğü için, dünyanınher yerinde yükselttikleri bağımsızlıksloganlarına destek olurlar.

Toplumların uluslaşma süreciylebirlikte, işçi sınıfının mücadelesi detarihi değiştirme misyonunu üstlendi.

Ulusların varlığıyla birlikte ulus-lararası dayanışma da oluşmaya başladı.İşçi sınıfına kadar, toplumlar tarihindehiçbir sınıf, başka ülkelerdeki sınıf-daşlarıyla dayanışma olgusunu aklınabile getirmemiştir. Çünkü işçi sınıfı,toplumlar tarihindeki en ileri sınıftır.

İnsanlık tarihinde toplumların deği-şimi hiçbir zaman işçi sınıfının öncü-lüğünde olduğu kadar hızlı olmamıştır.Bunun nedeni de, işçi sınıfının şimdiyekadar hiçbir ezilen sınıfın sahip olma-dığı bilimsel bir ideolojiye ve herdüzeyde örgütlülüğe sahip olmasıdır.Ulusal düzeyde, hayatın tüm alanla-rında örgütlenmeler derneklerden,sendika ve devrimci partiye kadarörgütlenmiş ve kapitalizmin mezarkazıcılığını yerine getirmiştir.

İşçi sınıfının, düzene karşı örgüt-lenmeleri uluslararası düzeyde de hayatageçmiştir. Enternasyonal adı altındakiörgütlenmelerden 1. Enternasyonalanarşistlerin, 2. Enternasyonal sosyal-demokrat reformistlerin etkisindeyken,Sovyet devrimiyle birlikte 3.Enternasyonal'in kurulması bununörnekleridir. Birinci ve İkinciEnternasyonallerde de dönemsel olarakkomünistlerin etkileri olmuştur. Dünyadevriminin ustalarından Engels 1.Enternasyonal'in içinde de yeralırken,aynı zamanda Uluslararası EmekçilerBirliği'nin de önderlerindendi.Uluslararası Emekçiler Birliği tüm batıAvrupa ülkelerinde örgütlenmiş ve işçi

sınıfının tüm Avrupa'daki ayaklanma-larının başarıyla yürütülmesinde önemliroller üstlenmiştir.

Enternasyonalist çalışma, devrimdalgasının tüm dünyaya hızla yayıl-masında belirleyici güç olmuştur. Builk enternasyonalist çalışmanın siyasiöncülüğünü bizzat Marks yaparken,askeri ve örgütsel önderliğini deEngels yürütmüştür.

Sovyet Devrimi ile birlikte enter-nasyonalist çalışma, kurumlaşarakçok ileri boyutlara ulaşmış ve tümdünyada devrim ateşlerinin yayılma-sını sağlamıştır. 3. Enternasyonal,Komüntern yani KomünistEnternasyonal olarak olarak örgüt-lenmişti. Komünist Enternasyonalindiğer Enternasyonallerden en önemlifarkı, tüm dünyada proletarya dikta-törlüğünü hedefleyen bir iktidar müca-delesi verilmesi perspektifiydi.

Komünist partilerin olduğu ülkelerdedevrim mücadelesini geliştirmeye çalı-şırken; olmayan ülkelerde de KomünistPartilerinin örgütlenmesi için çalışmalaryürütülmüştür. Bunun için tüm dünya-daki halk hareketleri ve devrimci yapı-lanmalara yönelik hem ideolojik, hemde lojistik destekler sunmuştur.

Komüntern'e altmış ülke üyeydi.Yani altmış ülkede devrimci müca-delenin örgütlenmesine, bu ülkelerinbirbirleriyle enternasyonalist daya-nışma ve destekte bulunmasını ola-naklı hale getirmiştir.

Komünist Enternasyonalcilerinsayesinde tüm dünyada örgütlenengençlik, işçi örgütlenmeleri ve avukat,doktor vs. gibi meslek örgütlenmeleride kurularak, tüm dünyada kapita-lizmin ve emperyalizmin politikalarınakarşı mücadele edilmiştir.

Bunlara ek olarak emperyalist sal-dırganlığa karşı oluşturulan VarşovaPaktı ile dünyadaki dengeleri belir-leyici askeri bir örgütlenme de ger-çekleştirilmişti.

Dünya o zamanlar, günümüzdekigibi savunmasız değildi. Aklına esen

emperyalistin günümüzde olduğu gibiülkeleri bombalaması, işgal etmesi,talan etmesi, petrol kaynaklarınaelkoyması o kadar kolay değildi.Hatta, tüm dünyadaki devrimcilereyönelik imha politikaları, işkencelero kadar kolay uygulanamıyordu.

Bugün emperyalizm tarafındansürekli kırpılan hak ve özgürlükler,enternasyonalizmin güçlü olduğudönemlerde daha yaygındı. O dönem-lerde emperyalizm, düşünülebileceken büyük vahşetleri hayata geçirirdi.

İşte Birinci ve İkinci EmperyalistPaylaşım Savaşlarında, halkları milyonmilyon katlettikleri ortadadır. Onlarıtek frenleyen ise enternasyonalistdevrimci faaliyet ve direnişlerdi.

Bu mücadelenin bizzat başındaolanlar da isimlerini devrimin ustaları,önderleri olarak kabul ettiren Marks,Engels, Lenin, Stalin'di. Yani onlarısavunmak da onların savaşlarına ortakolmak, onların savaşlarını üstlenmek-tir. ML devrimci olmanın bir kıstasıda enternasyonalist olmaktır.

Enternasyonalizm;Kan ve Emekle Yoğrulmuş Bir Devrimci Değerdir

Bir devrimcinin enternasyonalistlikalevi sönmüşse, kendisini milli sınırlarıniçine hapseder. Enternasyonalizmi sade-ce kendi çıkarları çerçevesinde kulla-nanlar da enternasyonalist dayanışmanınyarattığı etki ve dinamizmden herzaman yoksun olmuşlardır. Devrimiddiaları ile yola çıkıp, enternasyonalizmisadece kendisine destek yapılmasınıanlayanlar, elbette ki enternasyonalizmide yozlaştıracaklardır. Kendi küçükgrup çıkarları için dünya devrimci hare-ketinin kan ve emekle yarattığı budeğeri kolayca çarçur edebilirler.

Stalin sonrası Sovyetlerdeki refor-mist politikalar da, en çok enternasyo-nalizme darbeler indirmiştir. Komünternve Enternasyonal yozlaştırılmış, sos-

ENTERNASYONALİZM; KAN VE EMEKLE YOĞRULMUŞ BİR DEVRİMCİ DEĞERDİR

ENTERNASYONALİST OLMAK

AVRUPA’dakiBİZ

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

55 3ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 54: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

yalizmin yarattığı uluslararası örgüt-lenmeler kendi ülke çıkarları için kul-lanılmaya çalışılarak çürütülmüştür.

Devrimin düzene, sosyalizminkapitalizme, enternasyonalizminemperyalizme darbe vurması yerine;dar sınırlar içinde, yürütülen sektermücadeleler tüm dünya çapında dev-rimci hareketlerin yükselişini dur-durmuş, emperyalizmin kendi buna-lımından, çıkmasına hizmet etmiştir.

Sovyetlerde revizyonizmin iktidarolması, en çok enternasyonalizme darbevurmuştur. Elbette ki her ülke devrimcisiasıl olarak kendi ülkesinin devrimindensorumludur. Ama tüm dünyadaki dev-rimci savaşı etkileyen, başka ülkelerdekigelişmelere de müdahale etmek zorun-dadır. Onun için revizyonizme, refor-mizme ve oportünizme karşı mücadeleetmek her devrimci kişi ve hareketinvazgeçilmez bir hakkıdır.

ML devrimcilerin kendi ülkelerin-deki diktatörlüklükleri yıkmaları anti-emperyalist bir mücadele yürütmeyebağlıdır. Nasıl ki emperyalizm tekellerinçıkarları için tüm dünyada, hayatınher alanına yönelik örgütleniyorsa;biz de hayatın her alanındaki örgüt-lenmelerimizi enternasyonalist birruhla yaygınlaştırmak göreviyle karşıkarşıyayız. Bundan dolayı; eğer mahal-lemizdeki en küçük bir soruna yönelikçözüm arıyorsak, işçi-memur-gençlikve herhangi bir meslek alanında örgüt-leniyorsak, bu örgütlenmelerimizi

zaferle taçlandırmanın yolu da, ulusaltemeldeki mücadelelerimizi dünyaölçeğinde ele almakla yükümlüyüz.Başka türlü, emperyalizmin yarattığıhiçbir soruna çözüm bulamayız.

Enternasyonalist olmak ve ulus-lararası dayanışma devrimci savaşınruhudur. Bu ruha sahip olmadan, buruhu örgütlü bir güç haline getirmedenkendi devrimimizi zafere götüremeyiz.Enternasyonalizmi kendi çıkarları içinkullanan revizyonizm, reformizm veoportünizm; sadece kendi ülkelerininyeniden kapitalist restorasyona tabiolmasına yol açmadılar. Aynı zamandabu anlayıştaki örgütler de devrimcimücadele ve örgütlerini de yenilgiyemahkum etmişlerdir. Sovyetlerin yıkıl-ması ve tüm dünyadaki devrimci hare-ketlerin yenilgisi, iktidarın eşiğindendönen gerilla savaşları... enternasyo-nalizm ruhunun yokolmasının doğalbir sonucuydu.

Sorunu Doğru Tespit Ediyorsak, Çözümü de Buluruz

Bugün, dünya devrimci hareketininöncülüğü, enternasyonalizmi örgütle-yen, Üçüncü Enternasyonali yenidenörgütleyecek olan güce ait olacaktır.Dünya devrimci hareketinin öncülüğüancak bu şekilde, maddi bir güç halinedönüşecektir.

Biz bugün dünya devrimci hare-ketinin ideolojik öncüsüyüz.

Öncülüğümüzün pratik önderliğedönüşebilmesi de her alandaki örgüt-lenmelerimizi enternasyonalist birruhla ele almamıza bağlıdır.

Emperyalizmin başarısı olarakgörünen, aslında onun başarısı değil;sosyalistlerin ve devrimcilerin başa-rısızlıklarıdır. Reformizmin, oportü-nizmin başarısızlıklarıdır. Çözüm dedevrimci mücadelenin gelişmesidir.

Komünist Enternasyonal hiç yoktanyaratılmıştı. Devrimci mücadeleler,sıfırdan başlanarak zafere ulaşmıştı.Bugün ise önümüzde en azından buörnekler durmaktadır. Bu hedeflerinyeniden hayata geçmesi için muazzambir deneyim ve birikime sahibiz. Herkayıp ve başarısızlık, ders çıkartıldığımüddetçe; doğruyu yapma ve güç-süzlüğümüzü aşmanın en kestirmeyoludur. Komünist Enternasyonalinbaşarılı yanları, onların yürüttüğü dev-rimci politikalar sayesinde olmuştu.Stalin sonrası yürütülen revizyonistpolitikalar ise, sadece hakimiyet sağ-lama ve emperyalizmle barış içindebirarada yaşama perspektifine enter-nasyonalizmin feda edilmesi üzerinekurulmuştu. Başarısızlıkları da, yenil-gileri de bu olmuştur. Sosyalist ülkelerinyıkılmaları, dünya halkları açısındanşüphesiz bir kayıptı. Ancak, sorununçözümü devrimci politikanın kendiniispatlamasıdır.

-DEVAM EDECEK-

Amerika başta olmak üzere emperyalizmin ve onunülkelerimizdeki yerli işbirlikçilerine karşı ANTİ EMPER-YALİST CEPHE’Yİ BÜYÜTELİM!

Dünya halklarının kardeşliğini, vatana ve halklarınaduydukları sevgiyi; emperyalizmden döktüğü her damlakanımızın, akıttıkları her damla gözyaşımızın, çaldıkları,sömürdükleri alınterimizin, talan edilen, yağmalananher karış vatan toprağının, HESABINI SORMAK İÇİNANTİ-EMPERYALİST CEPHE'DE ÖRGÜTLENİ-YORUZ.

BUGÜN HER CEPHELİYE DÜŞEN GÖREV BUCEPHEYİ BÜYÜTMEK, BULUNDUKLARI HERYERE TAŞIMAKTIR!

ANTİ EMPERYALİST CEPHE www.anti-imperialistfront.org

Anti Emperyalist Cephe'yi oluşturan örgütler ve tem-silciler:

Ulusal Kurtuluş Konseyi - Bangladeş Arab Loutfi - MısırBolivarcı Kıta Hareketi - Latin Amerika June Kelly - İrlandaDiarmuid Mac Dubhghlais - İrlandaGnokhobaye Diouf - Senegalİrlanda Tutsakları Destekleme Grubu (Cinaed

Decanntun)Halk Cephesi - TürkiyeCumhuriyetçi Sinn Fein Uluslararası DepartmanıGianfranco Costaletti (İtalya)K*VOX - Yunanistan (Anarşistler)

ORTAK DÜŞMAN EMPERYALİZME KARŞI; CEPHE’Yİ BÜYÜTELİM!

Yürüyüş

17 Ocak2016

Sayı: 504

DEĞİL ÇADIRIMIZI, BEDENLERİMİZİ YAKSANIZ55 4

Page 55: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Av ru pa’da

Alman Komünist Partisi’nin önder-lerinden Rosa Luxemburg her yıl oldu-ğu gibi bu yılda onbinlerce kişi tarafın-dan Berlin’de anıldı.

Her yılın ikinci pazar günü yapılan yü-rüyüş ve anmaya Halk Cepheliler ellerindepankartıyla katılırken Antifa grubu ELİF,ŞAFAK ve BAHTİYAR’ın resimleriolan “SİZLERİ ÇOK SEVİYORUZ”pankartıyla katıldı. Bu yılki yürüyüşte

DEV-GENÇde yerini aldı. Saat 10.00`dabaşlayıp yaklaşık iki saat sü-ren yürüyüşün ardından,ROSA LUXEMBURG adınayaptırılan anıt mezarın önü-ne gelindi. Burada polisinbir Halk Cepheliyi gözaltınaalmak istemesi Halk Cephe-liler tarafından boşa çıkartıl-dı ve Halk Cepheli kişi ser-best bırakıldı. Anıt mezarınönünde çekilen halaylarla sü-ren yürüyüş sonlandırıldı.Daha sonra Fransa’da 12Aralık 2015 günü onursuzaramaya karşı süresiz açlıkgrevine başlayan “Erdoğan

Çakır’ın taleplerinin kabul edilmesi,yürüyüşe katılanlarda yarattığı coşku ilebirlikte yemek ve “ZAFER” tatlısı ye-nildi.

21 yıldır Almanya’nın başkenti Ber-lin’de düzenlenen Rosa LuxemburgKonferansı’na Grup Yorum katıldı.Konferansı günlük Junge Welt gazete-sinin çağrısı ile 30’a yakın kurumun des-teklediği devasa bir toplantıya, bu sene

2600 kişi katıldı. Emperyalizmin Grup Yorum’a getir-

diği Schengen Vize uygulamasını protestoetmek için, Junge Welt hemen Grup Yo-rumu konferansa davet ederek sınırsız da-yanışmada olduklarını bildirdiler.

Junge Welt Genel Müdürü kısa bir ko-nuşma yaparak, Almanya devletinin yineGrup Yorum’a vize vermediğini ve bukonferansa Türkiye’den Grup Yorum’dankimsenin gelemediğini belirtti. “GrupYorum asla susturulamaz ve Grup Yorumyarın Almanya’da yaşayan öğrencileriy-le birlikte bizim konferansımızda sahnealacaklar. Bunu Türkiye devleti iyi bili-yor, bunu Almanya devleti de öğrenecek.Grup Yorum kişilerden oluşmuyor, GrupYorum düşüncelerden oluşuyor ve yarınsahneye çıkan öğrencileri de Grup Yo-rum’dur” dedi.

Grup Yorum'un 25 tane albümü sa-tıldı. Grup Yorum'un konserine 900kişi katıldı, bunlardan 100 kişi Türki-yeliydi.

Saat 20.30`da herkesin Enternasyo-nal Marşı’nı hep birlikte söylemesiylekonferans sona erdi.

GRUP YORUM TÜRKÜLERİNİROSA LUXEMBURG

İÇİN SÖYLEDİ

DEVRİM KİTLELERİNESERİ OLACAK,

HALKIMIZI POLİTİKLEŞTİRELİM!

Her pazar olduğu gibi LondraAnadolu Kültür Merkezi'nde sabahkahvaltısıyla başlayan halk toplan-tısının gündemleri, Türkiye'de ku-rulmaya çalışılan bakım evi ve Er-doğan Çakır’ın zaferiydi.

Toplantıda, bakım evi için İn-giltere'den, ihtiyaç olan araç ve ge-reçleri temin etmekten, çalışanları-na destek olmak ve bizzat gidip ordagönüllü olarak çalışmak isteyen deçıktı.

25 kişinin katıldığı toplantı “Öğ-retmenimiz ve Biz Diyoruz Ki” kö-şesi okunarak toplantı sona erdi.

Sonuç Almak İçin SüreklilikHaftalık Yürüyüş Dergisi stantları sürekli her haf-

ta aksamadan devam ediyor. Bu hafta açılan stand-da 7 Yürüyüş dergisi, 5 Bizim Gençlik, 3 İngilizce HalkCephesi broşürü, Edmonton’da halklara ulaştırıldı.

DİRENDİK, BEDEL ÖDEDİK, KAZANDIK!

Özgür tutsak Erdoğan Çakır, 27 Kasım 2015 günüonursuz arama saldırısı ve işkenceye karşı süresiz aç-lık grevine başlamıştı.

Direnişinin 42. günü (7 Ocak 2016 tarihinde) saat17.00 sularında hapishane idaresi tarafından 2 yazı su-nuldu. Bunlardan birincisinde, Erdoğan Çakır’a onur-suz üst araması yapılmayacağı ve kapalı ziyaret yapa-bileceği bildiriliyordu. Sonuç olarak hapishane idare-si Erdoğan Çakır'ın taleplerini kabul etmiştir, haklılığımızkarşısında boyun eğenler onlar olmuştur.

Yaşasın Direniş, Yaşasın Zafer!

KÜRT HALKI YALNIZ DEĞİLDİR8 Ocak Cuma günü AFA ve

ADHF’nın örgütlülüğünde Tür-kiye ve Kürdistan’da devam edenkatliamalara karşı protesto eyle-mi düzenlendi. ATİGF ve bazıAvusturyalı anti-faşist, anti-em-peryalist güçlerin de destekledi-ği eylem saat 15.00’da başladı.

Eylemde Türkiye’nin ViyanaKonsolosluğu’na karşı Türkçeolarak “Kürdistan Faşizme Me-zar Olacak” altında da Almanca“Bağımsız Kürdistan için” yazı-lı 10 metre uzunlukta bir pankartaçıldı. Türkiye solu da eyleme ka-tıldı. 1 saat süren eylemde “Her-nepeş” isimli Kürtçe marş dadinletildi. Eylem sloganlar eşli-ğinde sonlandırıldı.

17 Ocak2016

Yürüyüş

Sayı: 504

5 5ARMUTLU’YU TESLİM ALAMAYACAKSINIZ!

Page 56: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

25 Ocak - 31 Ocak

Metin Erkan ÖZKANÖrgutlu, devrimci bir memurdu. Mucadelesini

Kamu Emekçileri Cephesi içerisinde yuruttu.Bunun bedelini de ödedi. En son 19 Şubat2013 tarihinde devletin örgutlu memurlara sal-dırısında gözaltına alındı, tutuklandı. 1 yılıaşkın bir sure tutuklandıktan sonra serbest bı-rakıldı. Bu esnada da mucadelesinden vazgeç-

medi, hem tutsaklık koşullarında, hem de çıktıktan sonramucadelesine devam etti.

Metin Erkan Özkan'ı, yakalandığı kanser hastalığı sonucu,21 Ocak 2015’te kaybettik. Metin Özkan kamu emekçilerininsıra neferiydi.

Karadeniz Recai Dinçel Kır SilahlıPropaganda Birliği komutan ve savaş-çılarından 7 gerilla, 30 Ocak 1996’daSivas’ın Hafik İlçesi’nin Yukarı AsarcıkKöyü yakınlarında oligarşinin askerigüçleri tarafından kuşatıldıklarında di-renerek şehit düştüler.

Cömert ÖZEN, 1966 Tokat Almus Durudere Köyüdoğumluydu. İstanbul’da Ümraniye, Küçükarmutlu gibi çeşitli gecekondubölgelerinde görevler aldı. 1991 yılının ortalarında Tokat-Sivasbölgesinde gerillanın yapılanmasında görevlendirildi. Şehit düştüğündebirlik komutanıydı.

Mete Nezihi ALTINAY, 1959 Mersin doğumludur. DevrimciSol’un oluşumundan itibaren hareketin saflarındaydı. Cunta yıllarındatutsaktı. 86-91 yılları arasında devrimci hareketin yeniden örgüt-lenmesinde büyük emeği vardır. Şehit düştüğünde birliğin komutanyardımcılığı görevini yürütüyordu.

Ali Duran EROĞLU, Tokat Artova Garkın Köyü, 1975 do-ğumluydu. Tokat Ticaret Lisesi’nde bir taraftar olarak mücadeledeyer aldı. Sivas Katliamı’na karşı eylemlerin örgütlenmesinde canlabaşla çalıştı. 1994’te gerillaya katıldı.

Tevfik DURDEMİR, Antalyalı’ydı. Uludağ Üniversitesi öğ-rencisiyken, 1986-87 gençlik hareketinin öncü öğrencilerindenbiriydi. 1991’de illegal alana geçti. Bu dönemde tutsak düştü. BucaHapishanesi’nde gerçekleştirilen özgürlük eyleminin ardından ge-rillaya katıldı.

Mustafa AKTAŞ, 1989-90’da Ankara DEV-GENÇ içerisindebulundu. 1991’de emperyalist savaşa karşı mücadelede tutuklandı.Tahliyesinden sonra 1992 yılında gerillaya katıldı.

İmran AYHAN, 1966 Ağrı Tutak doğumluydu. Azeri milliye-tindendi. İlkokul öğretmeni olarak mücadele içinde yer aldı, dahasonra gerillaya katıldı.

Muharrem ÖZDEMİR, Tokat Vavru Köyü 1971 doğumluydu.Tokat Ziraat Meslek Yüksek Okulu öğrencisiyken mücadelede yeraldı. 1994 başlarında gerillaya katıldı.

Cömert Özen

Mete Nezihi Altınay

Muharrem Özdemir

Ali Duran Eroğlu Tevfik Durdemir Mustafa Aktaş İmran Ayhan

İTÜöğrenci-siydi.Cephe-lilerinsafların-da anti-faşist

mücadeleye katıldı. 27Ocak 1976’da faşistlertarafından okul giri-şinde pusuya düşürü-lerek katledildi.

28 Nisan 1966Malatya doğumludur.1980’lerin ikinci ya-rısında Elazığ FıratÜniversitesi öğrenci-siyken mücadeleyekatıldı. Önce Dev-

Genç’li, sonra Devrimci MemurHareketi’nin emekçilerinden oldu.Gözaltılar, tutsaklıklar yaşadı. Ya-kalandığı hastalığın tedavisi içinbulunduğu Fransa’da 27 Ocak2003’te aramızdan ayrıldı.

Turgay Koç

Metin Erkan Özkan

Mehmet Tepe: İstanbul Kuştepe Lisesi’nde mücadeleye başladı.

Genç, militan bir Dev-Genç’liydi. Bu lisedeki faşistişgalin kırılmasında önemli rol oynadı. Faşistler ta-rafindan İstanbul Mecidiyeköy’de Ocak 1978’dekatledildi.

Besat AyyıldızMehmet Topaloğlu, Bülent Dil

28 Ocak 1998 Adana’da kal-dıkları eve düzenlenen operas-yonda ölüm mangaları tarafındankatledildiler.

Besat, 1966 Boğazlıyan-Yoz-gat doğumluydu. Lise yıllarında Devrimci Sol’latanıştı. 1988-’89’da Ankara Dil Tarih’te DEV-GENÇ örgütlenmesinde yer aldı. Daha sonraİç Anadolu Bölgesi’nde çeşitli sorumluluklarüstlendi. Gözaltı ve tutsaklıklar yaşadı. 1997’denitibaren kırsal alana geçti, son olarak AkdenizBölgesi Kır Silahlı Propaganda Birliği savaşçı-sıydı. 1976 Kayseri Pınarbaşı doğumlu Bülent,

yurtdışında İngiltere’de mücadeleye katıldı, 1997’de gerillaolarak Akdeniz dağlarına çıktı. 1972 Adana doğumlu Mehmet,adli tutuklu olarak girdiği hapishaneden devrimci olarak çıktı.Kurtuluş Gazetesi’nin Adana bürosunda çalışıyordu.

"... En büyük hedeflerimize ulaşmanın, en büyük zaferlerimizikazanmanın yolunun en küçük, en basit, en sıradan denilen işleri

yapmakla, oturtmakla başladığını ve aslında tamamlandığınıöğrendik. Savaşın bu yanında savaşçının kişiliğindeki ısrar vekararlılığı öğrendik. İrade savaşının zorluğu gerçeğinden bir

dayanıklılığın her alanda gerekli olduğunu öğrendik..." Besat Ayyıldız

Besat Ayyıldız

Bülent Dil

Mehmet Topaloğlu

Özer Elmas

Mehmet Tepe

Page 57: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

"Gerillaya ilk katıldığım günlerdi. Köye ilk defa iniyordum.Bu yüzden çok heyecanlıyım. Köylülerle, nasıl ilişki kurulur,nasıl konuşulur, neler, nasıl anlatılır hepsini pratikte öğrene-cektim.

Zorlu bir yürüyüşten sonra köye ulaştık. Gerillaların gel-diğini haber alan köylüler bir evde toplanmışlardı. Deneyimliolan yoldaşlarımız, en başta da komutanımız köylülerle koyubir sohbete başladılar. Ben kenarda durmuş onların konuş-malarını izliyordum. O kadar yalın ve halkça konuşuyor, so-runları anlatıyorlardı ki, "Kırda kala kala nasıl da gerilemişler,politikliklerini yitirmişler diye düşündüm". Ama çok geçmedende yanıldığımı anladım. Komutanımız, kontrgerillanın köylereolan baskı ve saldırılarını, muhbir ağı oluşturma çalışmalarını,muhbirlere, işbirlikçilerine karşı alacağımız tavrı onlarınanlayacağı bir dille anlatıyordu. Köylüler dikkat kesilmişonu dinliyorlardı. Vermek istediğimiz mesaj verilmiş, uyarmakistediğimiz kişiler uyarılmıştı.

Köyden dönüşte, kafamda geçen düşünceleri komutanımızlapaylaştım. Benim düşüncelerime güldü "halktan uzaklığımızın,aydınca bakış açımızın sonucu böyle düşünüyoruz. Halkımızıtanımayı da, doğaya uyumlu olmayı da öğreneceksin" dedi.

Gerçekten de kır yaşamına ayak uydurmakta da, köylülerleilk ilişki kurmakta da çok zorlandım. Uzun yürüyüşlerde yü-rüyemez olduğumda, halkla ilişki kuramayıp umutsuzluğakapıldığımda yanımda hep Cömert Komutanımız ve yoldaş-larımız vardı. Destek oluyor, güç veriyor, öğretiyorlardı".

Yukarıdaki uzun alıntıda bir yoldaşımız KomutanımızCömert Özen'i anlatıyor.

Halktan biridir Cömert, yoksul bir ailenin çocuğudur. Al-mus'un Uludere köyündendir. Ailesi daha küçük yaşlarda İs-tanbul'a göç etmiştir. Cömert çocuk yaşta ayrıldığı toprağından,halkından hiç kopmamıştır. Okul tatillerinde, bayramlardaköyüne gider, kırlarda dolaşır, köylülerle sohbet eder, köylükadınlara kaval çalar, türküler söyletir. Yöre halkının kültürünü,geleneklerini yaşatıp geliştirebilmiştir. Bu özelliğiyle devrimci

çalışma yürüttüğü her bölgede, her alanda halkın güvenini,sevgisini kazanmıştır.

Balıkesir Turizm Otelcilik Yüksek Okulu’nun son sınıfındasaflarımıza katılan Cömert, 1989 yılında Ümder'de çalışmayabaşladı. Büyükle büyük, küçükle küçük olurdu.

Mahallede aileler sokağa bile bırakmadıkları genç kızlarınıCömert'le çalışmaya gönderirlerdi. Gençlerle kurduğu ilişki abi,kardeş, öğretmen, öğrenci ve yoldaş ilişkisiydi. Cömert'ingençlerde ve ailelerinde yarattığı sonsuz bir güven ilişkisiydibu.

Cömert, Ümder'den sonra 1 Mayıs Mahallesi’nde, Küçü-karmutlu'da görevlendirildi. Her yeni alanda büyük bir istekle,coşkuyla çalıştı. Gecekondu mahallelerinde girmediği ev, il-gilenmediği ilişki yok denecek kadar azdı.

Bu alanlarda çalışırken genellikle tek başınaydı. Tekbaşına birçok sorunun üstesinden gelebilen, örgütlenmelerimiziyaratıp geliştiren O, her alanda, her türlü görevi omuzlamayahazır bir kadroydu. 1991 yılı ortalarında hareket tarafındanTokat-Sivas kırsalında gerillanın yapılanması ve lojistiksağlama çalışmalarında görevlendirildi. Bu yeni görevindede hiç zorlanmadı. Kır şahanlarımızı, besleyip, barındıracakolan ilişkileri yaratmasını bildi.

1991 yılına gelindiğinde dağlarda, halkın adaletini, geleceğinitemsil eden bir Halk Kurtuluş Savaşçısıydı artık. Kır gerillamızınTokat-Sivas Bölgesi’nde gelişip yaygınlaşmasından sorumlubir komutandı. İlk olmak birçok zorluklar yüklüyordu, düşmanınanti-propagandasını etkisiz kılmak, gerillalar ve halkımızı hiçkopmamacasına bütünleştirmek emek ve sabır istiyordu. Cömertyoldaşımız bu zorlukları aşarken, çok rahattı. Halkını, çalıştığıbölgeyi çok iyi bilmesi işini kolaylaştırıyordu. Gecekondu böl-gesinde nasıl çalıştıysa, gerillada da öyleydi.

Halkın sorunlarını dinliyor. Kaval çalarak onlarla birliktetürküler söylüyor, tarla, yol inşaat işlerinde onlara yardımcıoluyordu. Kısaca onlardan biri olmasını "başarıyordu.

O, Tokat-Sivas halkının bağrına bastığı, kişiliğinde geril-layla, Parti - Cephe'mizle kendinden saydığı, sevgiyle bağ-landığı bir halk önderiydi.

Onu ve 6 yoldaşımızı katleden düşman Tokat-Sivas dağ-larında kök salan mücadelemizi engelleyebileceğini düşündü.Ama ne halklarımızda oluşan sahiplenme ve bağlılığı, ne degerilla örgütlenmemizin gelişimini engelleyemedi.

Bir yoldaşı Cömert Özen’i anlatıyor:

Bir Halk Önderi, Bir Komutan

Anıları Mirasımız

Mustafa Suphi ve Yoldaşları- Mustafa Suphi- Ethem Nejat- Aşçıoğlu Bahaeddin- Kazım Hulusi- Kıralioğlu Maksut- Hilmioğlu (İsmail) Hakkı- Ahmetoğlu Hayrettin- Hakkı bin Ahmet Ali- Emin Şefik- Süleyman Tevfik- Manisalı Kazım bin Ali- Maria (M. Suphi’nin eşi)- Hatipoğlu Mehmet- Hacı Mustafaoğlu Mehmet- Cemil Nazmi bin İbrahim

Ülkemizdeki sosyalizm mücadelesininilk önderlerinden Mustafa Suphi ve yol-daşları, 28 Ocak 1921’de Ankara hükü-metinin düzenlediği bir komplo sunucukatledildiler. Suphi’nin mücadelesi 1908’deOsmanlı baskısına karşı başladı. 1912'deSinop'a sürgün edildi. Sinop'tan Rusya'yageçen Suphi, Sovyet Devrimi’ne katıldı.Artık bir komünisttir. 1918'de OsmanlıTutsakları Sosyalist Örgütleri Kurultayı'nıtopladı. Doğu Halkları Komünist ÖrgütleriMerkez Bürosu'nda, Komintern’de gö-revler aldı. 1920’de Ankara, İstanbul veBakü’de ayrı gruplar halinde bulunankomünistleri birleştirerek Türkiye Ko-münist Partisi’nin kuruluşunu ilan etti.Suphi ve 14 yoldaşı, 1921'de Anadolu'ya

gitme kararı aldılar.Mustafa Kemal deTKP Merkez Komite-si’ne bir davet mektu-bu göndermişti. AmaTKP’ye davet mektu-bu yazan M. Kemal,adamlarına Suphiler’inAnkara’ya gelişininönlenmesi talimatınıda yollamıştı. Suphi ve yoldaşları 28Ocak 1921’de Trabzon’da elleri kelep-çelenip bir tekneye bindirildiler. Onlarınarkasından hareket eden Kemalist iktidarıngörevlendirdiği bir ajan-katil olan YahyaKaptan ve adamları tarafından deniz or-tasında süngülenerek katledildiler.

Mustafa Suphi

Page 58: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

Kıssadan Hisse

Şiir

TOZ KONDURMA GÜLÜMÜZEBehey, dörtlüler beşlilerGelin gelin duruşalım Kaplan postu giyişlilerGelin gelin duruşalım

Gelip şunda gitmek olmazÇok söyleyip ötmek olmazKahvede tav atmak olmazGelin gelin duruşalım

Hey anasına küsenlerKurulu yayı yasanlar...Gelin gelin duruşalım

Köroğlu der ilimizeToz kondurma gülümüzeYazık sizin telinizeGelin gelin duruşalım

KÖROĞLU

SABIRSIZ KOMUTANÜlkesi düşman askerlerinin işgaline uğrama tehlikesiyle karşı kar-

şıya olan bir komutan, ordusunu toplayıp büyük bir ovada düşman or-dusunun karşısına çıkar. Komutan, düşman askerlerini yenebilecek birorduya sahiptir. Düşman askerlerinin nereden saldıracağını bileme-mektedir.

Bu yüzden oldukça endişelidir. Sabırsızlığıyla tanınan komutan,bir plan yapmadan, endişeleriyle hareket eder. Merkezde bulunan as-kerlerin bir kısmını, düşman sağ cepheden saldırabilir endişesiyle ova-nın sağ tarafına doğru gönderir. Halbuki düşman askerlerinin sağ tara-fında bulunan kuvvetler en zayıf kuvvetlerdir.

Ya sol cepheden saldırırlarsa endişesiyle de merkezdeki kuvvetle-rin bir kısmını da ovanın sol tarafına sevk eder.

Halbuki düşman askerlerinin önemli bölümü merkezdedir ve soltarafta düşmanın hiçbir askeri yoktur. Bu durumu fark eden düşmanaskerlerinin komutanı, karşılarındaki ordunun merkezinin zayıf kaldı-ğını görünce ordularına merkeze saldırı emri verir.

Gereksiz yere ordusunu sağa ve sola gönderen sabırsız komutanıyener ve ülkesini işgal eder.

Başarıya ulaşmak, bilgiye dayanan bir planlamaya, yerinde kullanı-lacak atılganlığa ve gerektiğinde sabretmeye bağlıdır.

Yoksa zaferle çıkılacak savaşlarda yenilgiye uğramak kaçınılmazolur.

Atasözü

"Işığını akşamdan önce yakansabaha çırasında yağ bulamaz."

Özlü söz

Bir rejim, halkın adalete inanmazbir hale geldiği noktaya gelince o re-jim mahkum olmuştur.

Montesquieu

Karikatür

Bol tirajlı bir gazete tekzip yayınlar:"Ülkemizdetüm politikacıların satılık olduğu doğru değildir.Çünkü bazıları çoktan satılmıştır."

Fıkra

Page 59: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

ÖÖğretmenimizğretmenimiz- Devrim mücadelesinde, düşmanı tanımayan her devrimci gaflet uyku-

sundan başını kaldıramaz. Her an tuzaklarla karşı karşıyadır. Burjuvazibu savaşta taraftır. Ve bizim için yüzyıllardır yönetme deneyimine sahipbir düşmandır. Aynı zamanda burjuvazi, iktidarını koruma hırsıyla, güçlübir sınıf bilincine de sahiptir. O halde biz de düşmanımızı iyi tanıyacağız.

- Ne için savaştığımız, kime karşı savaştığımız, kafamızda net olacak.Çürüyen emperyalizmi, burjuvazinin gerici ve asalak bir sınıf olduğu-nu bileceğiz. Bunca zulmüne, katliamlarına, işgallere, yarattığı onca aç-lığa ve yoksulluğa rağmen, nasıl iktidarda kaldığını öğreneceğiz.

-Faşizm, dizginlenmemiş bir şovenizm ve yağma savaşı olduğunu bi-leceğiz.

-Düşmanı fiziki olarak tanımak, savaşımızın vazgeçilmez yasaların-dan biridir.

-Devrimcileri yok etme hayaliyle yaşayan, tüm yaşam umudunu dev-rimcilerin yok olmasına bağlayan bir düşmanla savaşıyoruz.

-KENDİNİ TANI, DÜŞMANI TANI, YENİLMEZ OL!Haklıyız kazanacağız. Çünkü, halkın iktidarı, halkın yönetimi için sa-

vaşıyoruz. Halkımızın örgütlü gücüyle birleşmiş devrimci şiddetimizyenilmedi-yenilmeyecek.

-Güçlü görünenler değil, haklı olanlar kazanacaktır! -Şiddet, ancak şiddetle etkisiz kılınabilir, savaş ilanına karşı savaş-

maktan başka bir yol yoktur. Savaşmak ve kazanmak zorundayız. Fa-şizmin tüm demagojileri haklı ve doğru bir mücadele çizgisiyle boşa çı-karılacaktır...

-Savaşı kazanabilmenin yolu daha başından kazanacağına olaninançtan geçer. İnanan insan, güçlü insandır ve inanan insan, inandık-ları uğruna canını feda edebilir.

-Bu savaşta kazanmak istiyoruz. O zaman düşmanımızı tanıyacağız.Düşmanımızı tanımak demek; onun nerede, ne yapacağını bilmek de-mektir. Düzene egemen olan onlar olsa dahi biz onların ördükleri ağlar-daki delikleri bulmalıyız ve o deliklerden girerek onları vurmalıyız.

- Ancak koşulları yenenler savaşabilir. Onun için akıllı ve cüretli ol-malıyız. Akıllı ve cüretli olmadan bu savaşı kazanamayız... Akıllı ve cü-retli olmak, doğru düşünme ile ideolojik netliğin birleşmesinden ortayaçıkar. Onun için bu iki silahımızı çok iyi bileceğiz ve birleştireceğiz.

Page 60: AKP Faşizmi, Armutlu Adalet Çadırına, 7 Günde 20 Kez ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/504.pdf · çatışmalarının en görkemli örnekle-rinden biri ortaya çıkmıştır. Düşman

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rgyu

ruyu

s.b

iz@g

mail.c

om

Halk Düşmanı, Din Tüccarı AKP, Halk Düşmanı, Din Tüccarı AKP, Ölülere Bile işkence Yapıyor!Ölülere Bile işkence Yapıyor!

Kürt Halkına Ölülerini Gömdürmüyor!Kürt Halkına Ölülerini Gömdürmüyor!Cenazeler Günlerdir Kar Altında,Cenazeler Günlerdir Kar Altında,

Sokaklarda Bekletiliyor!Sokaklarda Bekletiliyor!