16
AKIL EVİ DANIŞMANLIK ücretsiz dijital dergisidir NİSAN 2015 Sayı:2 akıl evi akıl evi Star Trek evreninde yumruğun analitik çözümlemesi CENK EDEN Analitik düşünme becerisi nasıl geliştirilir? SALİH TURHANLAR Dünyanın en iyi bankacılık akademisi MERVE UÇUN Analitik düşünme yetisi EDA BİLGEN YOGA LÜTFÜ BOZKURT

Akılevi Nisan 2015

  • Upload
    akilevi

  • View
    225

  • Download
    1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Analitik Düşünme ve Doğru Karar Alma Temalı

Citation preview

Page 1: Akılevi Nisan 2015

AKIL EVİ DANIŞMANLIK ücretsiz dijital dergisidir

NİSAN 2015 Sayı:2

akıl eviakıl eviStar Trek evreninde yumruğun analitik çözümlemesi CENK EDEN

Analitik düşünme becerisi nasıl geliştirilir?SALİH TURHANLAR

Dünyanın en iyi bankacılık akademisiMERVE UÇUN

Analitik düşünme yetisiEDA BİLGEN

YOGA LÜTFÜ BOZKURT

Page 2: Akılevi Nisan 2015
Page 3: Akılevi Nisan 2015

3

Editör’den

İnsanoğlu beklide en büyük üstünlüğü olan düşünme becerisi ile hayat boyu sayısız “karar”lar alır. Bu kararlar da doğrudan bizi, ailemizi, yakınlarımızı, iş dün-yamızı, ülkemizi hatta belki dünyayı etkiler. Bu kararların pek çoğunu da ‘’he-men’’ veririz. Yani hiç düşünmeden. Oysa karar vermeden önce bizi yönlendirecek

değerler;analitik düşünme, tecrübe, bilgi, cesaret ve riskleri görebilen sağduyudur.Analitik düşünme; konuyu bütünden parçaya yöntemiyle parçalara ayırdıktan sonra,

her parçanın ana konu ve diğer alt konularla olan bağlantılarını ortaya koyup irdelemek, sonuçları aynı şekilde bir araya toplayıp düşünebilmektir.

Analitik düşünen insan, parça ile bütün arasındaki ilişkiyi çözmüş, konunun özüne inmiş insandır.

Aldığımız her karar, bir sonraki kararı etkileyecektir. İşte bu yüzden çok taraflı dü-şünmek gerekir.

Aldığımız her kararın muhtemel sonuçları olacaktır. Aklın yolu, bu sonuçlara göre artı ve eksi tüm dinamikleri, etkileşimleri hesaba katmaktır. Her türlü olasılık önceden düşünülmelidir.

Peki, böyle bir yetkinlik kişiye ne gibi avantajlar sağlar? Analitik düşünme kişiye, ve-rimliliğini arttırmak, iş geliştirmek, proje yönetmek, ekip kurmak ve yönetebilmek gibi iş hayatımızdaki hassas görevleri üstlenebilme gücünü, rahatlığını verir.

Analitik düşünme alışkanlığı, zihinde duygusal önyargıları ortadan kaldıracak bir dü-şünce yapısı oluşturur. Analitik düşünerek önyargılarınızı yıkabilir, daha önce farkına varmadığınız kısa yollara ulaşabilirsiniz. Önemli olan karar vermek ve ilerlemektir.

Ünlü filozof Nietzsche’nin dediği gibi;Bir girişimde bulunacaksanız kararsızlık kapılarını kapatın. Saygıyla;

Hayriye Karaoğlu Turhanlar

Page 4: Akılevi Nisan 2015

Analitik Düşünme BecerileriŞüphelenmelisiniz! Çünkü bunu yapmadığınızda inandığınız ger-çeklik, hesapladığınız rakamlar, televizyonda gördükleriniz,yaşadığınız hayatlar, kafanızı sallayarak dinlediğiniz kişinin söy-ledikleri, gerçek olmayabilirler veya gerçeği aktarmayabilirler.

4

Nasıl Geliştirilir?Galileo, Orta Çağda düşünmenin

temelleriyle ilgili önemli bir adım atmıştı: “Sayılabilir olanı saymak, ölçülebilir olanı ölçmek, sayılama-

yanı sayılır, ölçülemeyeni ölçülür hale getirmek gerekir” dedi özetle, yani düşünmek için önce gerekli bazı verilere ulaşmalısınız, düşünceleri-nizi ancak onların üzerine oturtabilirseniz sağ-lıklı bir sonuç alabilirsiniz demiş oldu.

Galileo, böylece hem dönemin bilim dünya-sına yüzyıllardır hakim olan Aristo akımından, hem de Kutsal Kitap anlayışından şüphe duy-mayı önererek Orta Çağ’daki bilim anlayışında devrim yaratmıştı.

“Şüphe duyamayacağım bir şey bulana ka-dar her şeyden şüphe duyacağım.” Diyen Descartes Septiklerin ortak noktası olan şüphe duyma yetkinliği anlamında çıtayı biraz daha yükseltmiştir. Her şeyden şüphe duyarak bir işi, bir ilişkiyi bir hayatı sürdüre-

bilir miyiz peki? Burada şüphe duymakla ya-şamı kendinize zehir edecek düzeyde, sizi ze-hirleyen, hareketsiz bırakan korkulu bir koma durumunu tavsiye etmiyorum elbette. Olaylara farklı açılardan bakmaya izin veren, temel ve doğru bilim/akıl yolunu unutmadan problemi anlamaya çalışan bir modeli salık veriyorum.

Şüphelenmelisiniz! Çünkü bunu yapmadı-ğınızda inandığınız gerçeklik, hesapladığınız rakamlar, televizyonda gördükleriniz, yaşadı-ğınız hayatlar, kafanızı sallayarak dinlediğiniz kişinin söyledikleri, gerçek olmayabilirler veya gerçeği aktarmayabilirler.

Bu durum biraz yalnızlık ve çaresizlik hissi yaratsa da şundan emin olun: Her zaman, her şeyi yapabilirsiniz türünden mesnetsiz iyimser-liğin kol gezdiği bir dönemde akli-bilimsel dü-şünme size rasyonel, tutarlı bir yaşam vizyonu ve mantıklı hedefler sağlayabilir, yaşam boyu destek alacağınız en sadık yardımcılarınızdan

biri de olabilir. Analitik düşünme eğitiminde kullanılan faydalı uygulamalardan biri şudur:

• Varsayımı fark edin!: Bir sorgulama sürecinde başa çıkılması en zor aşamanın bu-rası olması ilginçtir ama nedeni açık: İnsan beyni mükemmel bir makine olmasına rağ-men, kendini ve kendi süreçlerini tarafsız ola-rak gözden geçirebilmesi çok zordu. Bu ancak; aktif olarak beynin kendi durumunun farkında olması koşulunda söz konusu olmaktadır.

İlgilendiğiniz konuda bir sorun olmadığını düşünüyorsanız, beyniniz o konuda her şeyin yolunda old uğunu size göstermek için gere-ken verileri düşünme sürecinin içine mükem-mel bir şekilde yerleştirecektir, yani tehlike/risk konusunda size söylenenleri ciddiye alma-manızı sağlayacaktır. (Dileyenler bu konuda harika örnekler olan; People Express vakasını, Challenger Uzay Mekiği’nin düşme sürecini, Swiss Air’in trajik hikayesini vb. bir çok olayı inceleyebilirler)

Salih TURHANLAR

Galileo ile başladığımız düşünme ve şüphelenme yolculu-ğumuzu Descartes’le bitirecek olursak önerim şu: Duygu-lar iyidir, sağ beyin harikadır, kişisel gelişimi sürdürmek şahanedir bunlardan geri durmamalıyız ancak; yaşarken, çalışırken, karar alırken, seçim yaparken aklımız ve sez-gilerimiz arasında bir denge noktası bulmalı, akıl üstüne

düşeni yaptıktan sonra işi sezgilere bırakmalı.

Page 5: Akılevi Nisan 2015

5

Analitik Düşünme BecerileriNasıl Geliştirilir?

biri de olabilir. Analitik düşünme eğitiminde kullanılan faydalı uygulamalardan biri şudur:

• Varsayımı fark edin!: Bir sorgulama sürecinde başa çıkılması en zor aşamanın bu-rası olması ilginçtir ama nedeni açık: İnsan beyni mükemmel bir makine olmasına rağ-men, kendini ve kendi süreçlerini tarafsız ola-rak gözden geçirebilmesi çok zordu. Bu ancak; aktif olarak beynin kendi durumunun farkında olması koşulunda söz konusu olmaktadır.

İlgilendiğiniz konuda bir sorun olmadığını düşünüyorsanız, beyniniz o konuda her şeyin yolunda old uğunu size göstermek için gere-ken verileri düşünme sürecinin içine mükem-mel bir şekilde yerleştirecektir, yani tehlike/risk konusunda size söylenenleri ciddiye alma-manızı sağlayacaktır. (Dileyenler bu konuda harika örnekler olan; People Express vakasını, Challenger Uzay Mekiği’nin düşme sürecini, Swiss Air’in trajik hikayesini vb. bir çok olayı inceleyebilirler)

• “Ya ... (şöyle/böyle/burada/bu ger-çeklikte vb.) olsaydı, “Acaba ... (şu kadar lira/şu ile çalışan/şu büyüklükte vb.) olurdu?” şek-linde düşünme alışkanlığı geliştirin!: Aktif ola-rak düşünme sürecinin başladığı evre burasıdır. Bu tabloyu incelemeye sondan başlasaydım ne olurdu? Çelik yerine, alüminyum kullansaydık ne olurdu? Çağrı merkezlerine çalışan almak yerine, çağrı merkezini çalışanların evlerine taşısaydık nasıl olurdu? Bu ulaştığımız sonuç-ların doğru olduğunu söyleyen kimdir, yanlış olsaydılar ne olurdu?

Galileo ile başladığımız düşünme ve şüphe-lenme yolculuğumuzu Descartes’le bitirecek olursak önerim şu: Duygular iyidir, sağ beyin harikadır, kişisel gelişimi sürdürmek şahanedir bunlardan geri durmamalıyız ancak; yaşarken, çalışırken, karar alırken, seçim yaparken aklı-mız ve sezgilerimiz arasında bir denge noktası bulmalı, akıl üstüne düşeni yaptıktan sonra işi sezgilere bırakmalı.

Analitik düşünme geçmişteki hatalarınızı düzeltmeyebilir ama aynı hatalar üzerine bir gelecek inşa etmememize yardımcı olabilir.

Bir toplantıda başarılı bir şirketimizin yöne-tim kurulu başkanından duyduğum bir ifadeyi paylaşayım: Yolunda gitmeyen bir proje konu-sunda ne düşündüklerine ilişkin ile bir soruma: “-Hocam bu projeye vazgeçemeyecek kadar çok yatırım yaptık biz” dedi. Sonuç nedir diye merak ediyor olabilirsiniz? Proje ardında daha büyük hasar ve zarar bırakarak sonlandı ve ilgi-li yöneticimiz artık o koltukta oturmuyor.

Bir dahaki sefere bir yatırım kararının arka-sına gizlenmiş, küçülme riskini görmekte zor-landığınızda, sıkıldığınız filmden çıkmamak için direndiğinizde, açık büfenin önünde seçe-neklerin hepsinin tadına bakmak veya hemen oracıkta diyete başlamak arasında çelişki yaşa-dığınızda analitik düşünme yetkinliği imdadı-nıza yetişebilir.

Page 6: Akılevi Nisan 2015

Yirminci yüzyıl, büyük bir birikimin

değer- lendirildiği bir yüzyıldı. Yalnız- ca buluşlar, keşifler ve icatlar alanındaki büyük pat-lamayla kalmadı aynı zamanda sosyal bilimlerin de en üst düzeye yükseldiği bir yüzyıl oldu. Yirminci yüzyıla katkısı olan birçok düşünür, fen

bilimcisi, sosyal bilimci, asker ve siyasetçi var.

Ama bunların içinde üçünün yeri gerçekten çok başka: Charles Darwin, Karl Marks ve Sigmund Freud.

Darwin’in yazdıkları o za-mana kadar bilinmeyen ya da üzerinde tartışılmayan şeyler değildi. Ama en kapsamlı ve ayrıntılı biçimde o formüle

ettiği için bu alternatif yaklaşıma adını ver-me onuru ona layık görüldü. İnsanın en bilinen felsefi tartışması nereden geldiği ve nasıl geldiği sorusudur. Yani varlık sorunu (ontoloji.) Bunun iki yanıtı var: Ya-ratılış yani dinsel inanç ve evrim. Darwin, evri-mi formüle etti. Evrim de iki farklı yönden ele alınabiliyor: Biyolojik

evrim ve sosyal evrim. Bizi bu aşamada asıl olarak sosyal evrim yani ilkel insanın nasıl olup da bugünkü modern insan aşamasına geldiği konusu ilgilendiriyor.

Marks, değeri neyin yarattığı sorusuyla yola çıkıp bütün bir sosyal bilimler alanıyla ilgili yeni ve farklı düşünceler üretti. Felsefi düşünceyi alt üst eden

görüşler öne sürdü. Emeğin tek yaratıcı olduğunu, ötekilerin hepsinin emekten türediğini anlattı. Marks’a göre emek dışındaki bütün üretim faktörleri ya emeğin kristalize olmuş halidir ya da emeğin sömürülmesi sonucu ortaya çıkar. Kapitalizm bir sınıflar kavgası sistemidir. O nedenle emeğin sahiple-rinin yani işçilerin örgütlenmesi ve bu sömürüye son vermesi gerekir. Marks’a göre bu sömürü ancak sınıfsız toplum aşaması olan komünizme ulaşıldığında ortadan kalkacaktır.

Freud, psikolojiye farklı bir bakış açısı getirdi. İnsanın yaşamını, düşüncele-rini, ruhsal yapısını etkileyen unsurları analiz etti. Tabu ola-rak kabul edilen seksin insanın düşünce yapısını, davranışlarını etkileyen en önemli dürtü olduğunu ortaya koydu. O zamana kadar metafizik anlamlar yüklenen rüyaların aslında bastırılmış düşüncelerin uykuda serbest kalmasının sonuçları olduğunu ortaya koydu. Has-talarına yeni bir yöntem olan psikanalizi uyguladı. Ruhsal travmaların psika-nalizle çözümlenmesiyle hastalıkların çoğunun tedavi edilebileceğini gösterdi.

Yirmibirinci yüzyıl farklı bir yüzyıl olacak. Bunun izlerini şimdiden göre-biliyoruz. Geçmiş yüzyıllarda devrim olarak kabul edilebilecek buluşlar şim-dilerde haftada birkaç kez ortaya çıkar oldu. Bu gelişimin sosyal altyapısını anlayabilmek, yorumlayabilmek ya da en azından izleyebilmek için yirminci yüzyılın sosyal birikimini doğru analiz etmek gerekiyor.

YİRMİNCİ YÜZYILIN

Mahfi EĞİLMEZ

6

Analitik Birikimini AnlamakYirminci yüzyıla katkısı olan

birçok düşünür, fen bilimcisi, sosyal bilimci, asker ve siya-

setçi var. Ama bunların içinde üçünün yeri gerçekten çok

başka: Charles Darwin, Karl Marks ve Sigmund Freud.

Page 7: Akılevi Nisan 2015

7

2007 yılında “En iyi Bankacılık Akademisi “ olma vizyonuyla; kuruma yeni katılan çalışanla-rı hızla denizci yapmak, De-

nizBank kurum kültürünü yaymak ve çalışan bağlılığına hizmet etmek, içimizden yeni kaptanlar yetiştirmek misyonlarıyla kurulan Deniz Akade-mi, DenizBank Finansal Hizmetler Grubu’ndaki tüm çalışanların eğitim ve gelişiminden sorumludur.

Bu sorumlulukla eğitim planlama-ları arasında “Analitik Düşünme ve Doğru Karar Alma” başlığı önemli bir

yere sahiptir. Problemin kaynağı ana-liz edebilip analitik ve yaratıcı çözüm-ler üreterek doğru karara ulaşma, hem sosyal hayatımızda hem de iş hayatın-da bize hız kazandırırken, alacağımız verimi de arttıran bir yetidir. Kurum-sal hayata baktığımızda, yaşanan yo-ğun rekabet ve fazla sayıda sorumlu-luk alanı içinde bu yetenek daha fazla önem kazanmış ve olmazsa olmaz bir olgu haline gelmiştir.

Deniz Akademi olarak bizler de Analitik Düşünme ve Doğru Karar Alma eğitimlerimiz ile, DenizBank’ın

ana prensiplerinden “ortak akıl” çatı-sı altında çalışanlarımızı analiz etmeye, soru sormaya, ve sağlıklı neden-sonuç ilişkileri kurmaya yönlendiriyoruz. Çalışanlarımızdan beklentimiz, olay-lara geniş yelpazeden bakmaları ve bu sayede doğru ve etkin planlamalar yapmalarıdır. Öğrenip geliştirilebilen bu yeteneğin görevimiz ve ünvanları-mızdan bağımsız olarak iş yapış şekil-lerimize dahil olması ve en etkin şekil-de kullanımı kurumsal hayatta bizleri başarıya götürecek etkenlerden biri olacaktır.

En İyi Bankacılık Akademisi

Merve UÇUN

DenizBank, finansal hizmet sektörünün bankacılık yönetimi alanında dünya çapında en saygın kurumlarından ABD merkezli Bank Administration Institute (BAI) ve ABD Bankalar Birliği (ABA) tarafından inovasyon alanında verilen 2014 yılı BAI Bankacılık İnovasyonu Ödülleri’nde “Dünyanın En İnovatif Bankası” seçildi.

Page 8: Akılevi Nisan 2015

İnsanoğlunu mağaradan çıkartıp yıldızlara götüren güç:

ANALİTİK DÜŞÜNME YETİSİHerhangi bir konuda düşünme becerisi sayesinde herhangi bir durumu, olayı ya da nesneyi genel bir tanımdan ele alarak onu özelden genele birbirinden uzak benzerliklerini algılayabilmeye, ayrıştırma, bir bütün oluşturacak şekilde yorum yapabilmek sayesinde uygarlık başlamış ve bugünlere gelmiştir.

İnsanı insan yapan en önemli olgu düşüne-bilmektir. Düşünen insan karar alabilir ve

problem çözebilir. Düşün-me sonucu ortaya çıkan ka-rar alma ve problem çözme yetenekleri insanı karşılaş-tığı farklı unsurları kendi hayatına yön vermek üzere değerlendirip kullanabil-me özgürlüğü kazandırır. Farklı alanlardaki unsurla-rı görüp değerlendirme ve karar alma yeteneği o kadar önemlidir ki derslere konu olmuş, makalelerde yer bulmuştur.

Herhangi bir konuda düşünme bece-risi sayesinde bir durumu, olayı ya da nesneyi genel bir tanımdan ele alarak, onu özelden genele, birbirinden uzak benzerliklerini algılayabilmeye, ayrış-tırmaya ya da bir bütün oluşturacak şekilde yorum yapabilme sayesinde uy-garlık başlamış ve bugünlere gelmiştir. Çünkü bu beceri sayesinde insan, önü-ne çıkan engelleri geçer ve değerlen-

dirme yapabilir. İnsanoğlu dünya üzerinde en zayıf türlerden biri olmasına rağ-men, bugün uzay yolculuk-ları yapabilecek teknolojiye erişmesini de analitik, ya-ratıcı ve uygulamalı olmak üzere üç düşünce türünü kullanabilmesine borçlu-dur.

Bu çok yönlü oluşum, ki-şilerdeki farklı zeka işlevle-rinden dolayı her insanda kendisini gösteriş şekli de

farklıdır. Bu yüzden bilgiye dayalı ka-rar verme sürecini içermesinden dolayı diğerlerinden daha somut ve bizi daha kesin sonuçlara götüren düşünme şek-lidir analitik düşünme, fikirlerin par-çalara ayrılarak bu parçalar arasındaki bağların dikkatlice ele alınması düşün-cenin temelini oluştuyor ve bu temelde izlenecek belirli mantıki süreçler bizi sonuca yaklaştırıyor. İlk adımda mese-lenin iyi ve doğru anlaşılması geliyor ki, bu da problemin araştırma aşamasında doğru bilgilerin toplanabilmesine hiz-met ediyor. Alternatif çözüm yollarının

tespiti de oldukça önemli, bir sonraki adımda mümkün çözümlerin bir tasarı çalışması gerçekleştiriliyor, sonuç ola-rak da en iyi ve en az riskli çözüm seçi-lip nihai olarak bu çözüm uygulamaya konuyor.

Analiz yapmadan bir senteze varmak pek de mümkün değil, çünkü bu şekil-de bütünü oluşturan parçalar görünse de resmin tamamı yani bütün tam ola-rak görülemeyecektir.

Yapılan işlerdeki başarı düşüncele-rimizin doğruluğu ve doğru düşünme becerilerimizle ilgilidir. Sosyal hayatta da uyumlu bireyler olarak yaşayabil-mek için gerekli yetenek ve tutumların kazanılması yine bu becerilerin geliş-tirilmesi ile mümkün olacaktır. Çünkü ancak bu şekilde çevremizdeki insanla-rın pozisyonlarını doğru tanımlayabilir, olaylar karşısında farklı bakış açıları geliştirebiliriz. Unutmamak gerekir ki, sahip olduğumuz her bilgi ve beceri gibi düşünce becerilerini de geliştir-mek mümkün.

Kaynak : Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 27, 2010, ss. 67-82

Eda BİLGEN

8

Page 9: Akılevi Nisan 2015

9

Akıllı telefonlar modern yaşa-mın bir parçası… Akıllı tele-fonlar sayesinde bir yandan bilgiye ulaşmak, onu edinmek

ve paylaşmak daha kolayken diğer yandan da bu bilgileri görüntülediğimiz ekranlar (diğer şeyler arasında) uykumuzu ve sosyal medya kirliliği ile akıl sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Konuyla ilgili yapılan son çalış-malar ise, karar almada sezgilerini ön planda tutan kişiler için bu durumun gittikçe daha da kötüleştiğini söylüyor.

Kritik (sezgisel) düşünce şekli, kişi-lerin karar alırken sezgilerini ve duy-gularını ön planda tutarak bunlara göre karar alması anlamına geliyor. Waterloo Üniversi-tesi araştırmacılarının söylediğine göre; bu dü-şünce şeklini benimsemiş kişi-ler, yeni bir bilgiye erişmede ya da var olan bilgilerine yeniden ulaşma konusunda, akıllı telefonlarının arama motorlarını daha çok kullanma eğilimindeler.

Diğer taraftan, analitik düşünürler ise sezgilerini daha az ancak mantıklarını daha çok kullanırlar. Waterloo Üniversitesi araş-

tırmacılarından Nathanial Barr, basında yer alan bir açıklamasında yüzyıllardır yapı-lan araştırmaların insanların problemlerini çözmede daha az çaba sarfetme isteğinde olduğunu ve bu da akıllı telefonların insan-larca geliştirilmiş büyük çaplı bir zihin gibi algılanmasına neden olduğunu söylüyor.

Bu kapsamda Barr ve birlikte çalıştığı ekibi, üç farklı çalışmayla, 660 katılımcı ara-sında sözel ve sayısal beceriler ile kritik ve

analitik düşünce şekillerini karşılaştırır. Buna göre katılımcılar arasında

bilişsel becerileri daha çok kullanan ve analitik dü-

şünceyi önemseyenler akıllı telefonlarının arama motorlarını daha az kullanıyor-lar. Kritik düşünce şeklini benimse-yenler akıllı tele-

fonlarını kendi ge-lişmiş zihinleri gibi

kullanarak günlük ya-şamlarında bilgiye ulaş-

mada birincil olarak tercih ediyorlar.

Çalışmayı yürüten araştırmacılardan Gordon Pennycook bulguların akıllı tele-fonların yoğun kullanımı ile zekanın daha az kullanımı arasındaki bağı desteklediğini fakat akıllı telefonların zeka geriliği oluştu-rup oluşturmadığının halen araştırma ko-nusu olduğunu söylüyor. Akllı telefonlarını

sadece sosyal medyaya erişim ve eğlence aracı olarak kullananların sayısı ise çalışma sonuçlarını etkilemiyor.

Barr ayrıca; “Bizim akıllı telefonlara ve aynı işlevi gördüğümüz diğer cihazlara gü-venimiz artacak gibi görünüyor” derken “Bu teknolojiler, onlarsız bir yaşamı düşü-nemeyeceğimiz şekilde böylesine hayatımı-zı etkisi altına almadan, akıllı telefonların insan psikolojisi ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu ve onu nasıl etkilediğini anlamak oldukça önemli. Biz çoktan bu noktaya gel-dik bile” şeklinde sürdürüyor sözlerini.

Kritik düşünce de sahip olunması önemli yetilerden biri ve eğer bazı alanlarda gerekli olmasaydı, zaman içerisinde bu gücü inşa etmek de bu kadar zor olmayacaktı. Fakat telaşlanmayın : Bu yetiyi kazanmak muh-temelen okulda edindiğiniz dersler ve ders kitapları olmadan da mümkün.

Örneğin, bir müze gezisi kritik düşünce-yi geliştirici bir aktivite olarak gösterilebilir. Başka bir çalışma ise, kültür ve sanat sergi-lerinin insana bir dizi fikir kazandırdığını ve böylece kişinin içinde bulunduğu duruma değişik açılardan bakabildiğini söyler. Buna ilaveten başka bir araştırma ise Sudoku ve çengel bulmacaların ve strateji oyunlarının da kritik düşünmeyi artırdığını gösterir.

Kaynak: Barr N. Cebinizdeki Beyin : Akıllı Tele-fonların yardımcı düşünür olarak kullanıldığının kanıtı. İnsan Davranışlarında Bilgisayarın yeri ve işlevi, 2015.

Akıllı telefonlar sayesinde bir yandan bilgiye ulaşmak kolaylaşırken, uy-kumuz ve akıl sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Konuyla ilgili yapılan son ça-lışmalar, karar almada sezgilerini ön planda tutan kişiler için bu durumun gittikçe daha da kötüleştiğine dikkat çekiyor...

analitik düşünmeyi köreltebilir

Uzmanlar analitik düşünce

yeteneğini geri kazan-mak için bazı tavsiylerde

bulunuyor. Buna göre, kültür ve sanat sergilerinin kişinin içinde bulunduğu duruma

değişik açılardan bakabildiğini söylüyor. Ayrıca bazı araştırma-

lar sudoku, çengel bulmaca-ların ve strateji oyunlarının

da analitik düşünme yeteneğini artırdığını

gösteriyor.

AKILLI TELEFONLAR

Çeviri: Eda BİLGEN

Page 10: Akılevi Nisan 2015

Leonard Nimoy geçtiğimiz Şubat ayında (yıldız tarihiyle, 27 Şubat 2015) hayata veda etti. Star Trek evreninin -serinin hayranlarının

büyük bir kısmına göre- gerçek kahramanı ve analitik düşüncenin ekrandaki en tutarlı örneklerinden biri olan Mr. Spock’ı can-landıran Nimoy, üzerine -hakkıyla- yapışan Spock karakteri ile ilk hesaplaşmasında her ne kadar ‘I am not Spock!’ (1975) demiş olsa da, (çünkü Nimoy, Spock olmadan önce de, olduktan sonra da bir aktördü, bir fotoğraf sanatçısıydı, bir müzisyendi vs.) zaman içinde “Spock beni dönüştürdü; o soğukkan-lı, rasyonel, kontrol-lü yarı Vulkan’lıya evirdi.” noktasına gelmiş ve ikinci otobiyografisin-de ‘I am Spock!’ (1995) demekte bir beis görme-mişti. Sonuçta, o, -kendisinin de haklı olarak isyan ettiği üzere- daima Mr. Spock olacak se-venleri için.

Benzer bir durumu, bir başka analitik düşünce üstadını, uzun yıllar boyunca muhteşem bir perfor-mansla canlandıran Jeremy Brett de yaşa-mıştı, ekranın en iyi Sherlock Holmes’ü olarak. Ama o bundan hiç şikayetçi olma-mıştı. Tersine, en iyi Holmes olmanın yo-lunun, ‘Holmes gibi olmaktan’, hatta belki de ‘Holmes olmaktan’ geçtiğine inanmıştı. Jeremy Brett olarak 20. Yüzyıla doğmuş olan bu usta oyuncu, 19. yüzyılın Sherlock Holmes’u olarak ayrıldı bu dünyadan.

Şaşırtıcı mı? Değil; zaten, ‘zaman yolcu-luğu’ da, sadece -şimdilik- analitik olarak yaklaşabildiğimiz kavramlardan biri değil mi? Şaşırtıcı olan kariyerinin ve ekran dı-şındaki hayatının uzunca bir bölümünü

‘Holmes gibi’, ‘Mr. Spock gibi’ geçirmek. Peki, bu gerçekten mümkün mü? Mr. Spock ya da Sherlock Holmes ‘gibi’ olmak, bir başka deyişle analitik düşünceyi hayatı yaşama şekline tahvil edebilecek kadar iç-selleştirmek mümkün mü? Bir sonraki, ya da gerçek soru, kuşkusuz, “Diyelim müm-kün, peki bu matah bir şey mi?”

Reductio ad absurdum (olmayana ergi) metodu ile aramak yerinde olabilir bu soru-nun yanıtını. Zira, Spock’ın Kaptan Kirk’ü, Holmes’ün Doktor Watson’ı, her iki ana

karakterin söz konusu evrenlerdeki or-takları, Spock’ın ve Holmes’ün ek-

sik yarılarını temsil ederler: insan-lıklarını. Apaçık bir şekilde ve

hatta bazen rencide edici tarz-da. “Çünkü biz insanlar, zor durumdakilere yardım ede-riz Spock.” (Kirk) veya “O kederli dula bunu sorduğu-na inanamıyorum Holmes; ne kadar üzgün olduğunu

görmedin mi?” (Watson) gibi sayısız örnekle.

İnsan olanın, empatik ola-nın (Kirk ve Watson), rasyonel ve

duygusuz, insan olmayanı (Spock ve Holmes) -tüm saygısına ve hayranlığına rağmen- yargıladığı ve ortama ‘insanlık’ enjekte ettiği olmazsa olmaz anlar. Her iki serinin tüm bölümlerinde karşımıza çıkan ‘düzeltme sahneleri’.

Analitik düşüncenin, ya da daha dürüst bir ifadeyle ‘soğuk ve mesafeli analitik dü-şüncenin’, insanlık için asla ‘tek yol’ olama-yacağını savunan bir leitmotiv. Sanki üstü kapalı bir ‘akıl yürütmek iyidir; fakat aşırıya kaçmadan, işin tadını kaçırmadan, insanlık-tan çıkmadan.’ uyarısı.

Ama her daim üstü kapalı olmak zo-runda olan bir uyarı; zira içten içe biliriz ki, ne Watson Holmes olmadan o kadar

davayı çözebilirdi, ne de Kirk Spock’sız USS Enterprise’ı bilinen ev-renden bilinmeyen ev-renlere uçurabilirdi. O zaman yeni soru: “Ta-dında analitik olmak, ne demek?” Muhteme-len Holmes ve Spock “Emin değilim. Elimiz-de bu soruyu yanıtla-yabilmemize yetecek kadar bilgi yok.” Deyip geçiverirlerdi. Çünkü bu soru, onlar için etimolojik bir olanaksızlığı işaret ediyor; bir yere kadar analitik olup, sonra olmamak! Rasyonaliteyi abartmadan makul bir noktada soluklanmak ve durumu insani bir veçheye büründürerek sonuçlan-dırmak. Son tahlilde, insanlığın sıcaklığını, analitik yaklaşımın serinliğiyle karmak, ve eğer gerekiyorsa ona tercih etmek. ‘Doğru-nun’ tanımını, hem düşünce hem de duygu eksenlerine göre sürekli kalibre etmek.

Analitik-empatik bir kokteyl. Şizofrenik bir farkındalık. İhtiyacımız olan bu türde bir olumlu ‘akıl karışıklığı’ belki de. İn-sanın, ‘düz doğruyu bükecek’ ya da belki sadece ‘bükmek istemeyi akıl edebilecek’ kadar çok-boyutlu düşünebilmesi. İnsanlı-ğını, her fırsatta kendisine -ve başkalarına hatırlatması.

Kirk’ten amacını aşmış bir alıntıyla nok-talarsak, “Bazen en ikna edici argüman, iyi savrulmuş bir yumruktur.”

10

EVRENiNDE YUMRUĞUN ANALiTiK ÇÖZÜMLEMESi

Cenk EDEN

Page 11: Akılevi Nisan 2015

11

EVRENiNDE YUMRUĞUN ANALiTiK ÇÖZÜMLEMESi

Analitik-empatik bir kokteyl. Şi-zofrenik bir farkındalık. İhti-yacımız olan bu türde bir olumlu ‘akıl karışıklığı’ belki de. İn-sanın, ‘düz doğruyu bükecek’ ya da belki sadece ‘bükmek istemeyi akıl edebilecek’ kadar çok-boyutlu dü-şünebilmesi. İnsanlığını, her fır-satta kendisine -ve başkalarına hatırlatması.

Page 12: Akılevi Nisan 2015

12

ÖLÜMCÜL GÜZELLİKHedy LamarrAnalitik düşünmeyi yaşam tarzı haline getiren isim belki de Hedy Lamarr’dır. Dünya onu filmlerde canlandırdığı vamp kadın rolleriyle tanısa da Lamarr, savaşta yaptığı buluşla, GSM, GPS ve Wi-Fi teknolo-jilerinin temelini atan mucitlerinden biri oldu.

Hollywood’un gelmiş geçmiş en güzel yıldızlarından Lamarr’ın geliştirme sebebi nefret ettiği Naziler tara-fından hedefi değiştirilemeyecek

torpidolar üretmektir. Çünkü o dönemde tek bir radyo frekansı aracılığıyla kontrol edilen torpidolar, frekansı tespit eden Nazi donan-ması tarafından etkisiz hale getirilmekteydi.

SİLAH TÜCCARIYLA EVLİLİKLamarr’ın fikirleri ilk başta anlaşılmasa da

daha sonra farklı amaçlar için kullanılmaya başlar. Sonunda Lamarr’ın ortaya koyduğu fi-kirler sayesinde Wi-Fi, GSM ve GPS teknoloji-leri günlük yaşamda kullanılır hale geldi. Dün-ya, 1913 doğumlu Hedry Lamar’ın ismini 1932 yapımı Ecstasy isimli Çek filmiyle duydu. Çıp-lak görüntüsüyle beyazperdeye gelen Lamarr büyük bir sansasyon yarattı. Filmin getirdiği ünün ardından silah tüccarı Friedrich Mandl ile evlenir. Mandl, Lamarr’ın filmlerde oyna-masını yasaklar ama karısının kendi mesleği üzerinde yoğunlaşmasına ses çıkarmaz. Bili-me olan ilgisi sayesinde Lamarr kısa sürede, silah teknolojisinin inceliklerini öğrenir.

Fakat Lamarr’ın evliliği uzun sürmez, Eşi-nin baskısı ve nefret ettiği nazilere olan yakın-lığı nedeniyle, 1937’de mücevherlerini bir çan-taya doldurur, eşine uyku ilacı verip hizmetçi kılığında Londra’ya kaçar. Londra’da bir süre kalan Lamarr daha sonra Los Angeles’a taşını-rak Hollywood’da şansını dener. Burada tanış-tığı yapımcı Louis Burt Mayer, ona yıldızlığa uzanan yolun kapılarını açar. 1940’tan 1958’e

kadar Clark Gable, James Stewart ve Spencer Tracy gibi oyuncularla 20’nin üzerinde filmde rol alan Lamarr, dünyanın en güzel kadını ola-rak lanse edilir.

İKİNCİ BİR HAYATI DAHA VARDITüm bu şöhrete rağmen Lamarr’ın ikinci

bir hayatı daha vardır. Setlerden arda kalan za-manlarda, filmlerinde canlandırdığı vamp ka-dın karakterlerine taban tabana zıt bir projeyle uğraşır. Müzisyen komşusu George Antheil ile ortaklaşa yürüttüğü projenin hedefi, nefret ettiği Naziler tarafından hedefi değiştirileme-yecek torpidolar üretmektir. Çünkü o dönem-de tek bir radyo frekansı aracılığıyla kontrol edilen torpidolar, frekansı tespit eden düşman donanması tarafından etkisiz hale getirilebil-mektedir.

Gizli proje, 1942’de sonuçlanır: Otomatik pi-yanoların çalışma prensibinden etkilenen ikili, ‘frekans atlamalı yayılı spektrum’ teknoloji-sini geliştirir. Bu teknoloji, torpidoyu yön-lendiren telsize ait frekansların sürekli de-ğişmesini sağlamaktadır. Böylece projeyi sunacakları ABD donanması, Lamarr’ın nefret ettiği Nazileri kolaylıkla vurabile-cektir. Frekans değişimi sayesinde tele-fon hatlarının düşman tarafından din-lenemez hale gelmesi de mümkün kılınmıştır.

Page 13: Akılevi Nisan 2015

13

ÖLÜMCÜL GÜZELLİKHedy Lamarr

Hedy Lamarr’ın yaptığı buluş, bugün kul-landığımız Wi-Fi, GSM ve GPS teknoloji-lerinin temelini oluşturdu.

Page 14: Akılevi Nisan 2015

BASINDA BİZ

Yoga, her şeyden önce bir nefis disiplini. Ancak yogada üç te-mel madde var. Nefes fiziksel çalışma ve meditasyon.

Fiziksel zihinsel ve ruhsal bedeni aynı anda geliştirilmesi ve bir bütünlük sağ-lanarak dengeye kavuşturulması ilkesi-ne dayanır. Zihnin, duyu organlarından tamamen çekilip içe odaklanması hali de diyebiliriz.

“Zekanın içsel faaliyeti” olarak yogayı tanımlayanlar da vardır. Yani, tüm du-yuların temel yönlendirici kuvveti olan zekanın sürekli olarak içi görüşü, zihnin duyu organlarından tamamen çekilip içe odaklanması .

Yoganın beden için faydası çok fazladır. Örneğin “doğru ne-fes” almayı öğreni-riz. Stresi azaltmak ve daha enerjik

olabilmek yogayla mümkün. Bedendeki tüm ana kaslarını kuvvetlendiren yoga metabolizmaya denge getiriyor. Doğru nefes teknikleri ile de bir çok hastalığın oluşması engelleniyor.

Bugün yoga dersine gelenlerin büyük kısmının maddi sorunlarını halletmiş in-sanlar olduğuna dikkat çeken Bozkurt; “Bize okullarda kişisel gelişimle ilgili hiçbir şey öğretmiyorlar. ‘Oğlum mü-hendis ol’ deniyor ama, ‘kendini geliştir, gerçekleştir’ denmiyor.

Belli bir geçim genişliğinden sonra in-san kaçınılmaz bir biçimde kendi ruhsal serüveniyle ilgilenmeye başlıyor. ‘Evim, arabam, maddi olarak tüm isteklerim gerçekleşti ama, hala eksik ve yanlış bir şeyler var’ sorusuyla arayışa yöneliyorlar ve ‘Dışarıda bana atfedilen şeyleri elde ettiğim halde hala neden hoşnutsuzluk duyuyorum’ diyorlar. Bu da onları arayı-şa itiyor.”

Lütfü Bozkurt, yoga öğrenmek iste-yenlerin öncelikle, hoşnutsuzluk duy-gusunun bedene ve zihne bir yansıması olan gerginliği gidermek için derslere geldiklerini anlatıyor. Bozkurt’a göre, derslere katılanlar, içsel süreçteki soru-larının ve kişisel gelişimde atması gere-ken adımların farkına varıyor.

Yoga Eğitmeni Lütfü Bozkurt; yoganın en önemli amacının zihinsel konsantrasyonu geliştirmek olduğunu söylüyor

YOGA

Yoganın beden için

faydası çok fazla-dır. Örneğin “DOĞRU NEFES” almayı öğre-niriz. Stresi azaltmak ve daha enerjik ola-

bilmek yogayla mümkün.

Lütfü BOZKURT

14

Page 15: Akılevi Nisan 2015

Yolcular her dakika değişir, ama yol o hep aynı...

ARTIK BİR TIK ÖTEDEYİZİnternet siparişlerinizi facebook ve yolyayinlari.com adresinden verebilirsiniz.

https://www.facebook.com/Yolyayinlari

https://twitter.com/yolyayin

http://www.yolyayinlari.com

Page 16: Akılevi Nisan 2015

Amacımız ürünlerimiz aracılığıyla ülkemiz şirketlerinin, ve çalışanlarının “Gayri Safi Milli Bilgi ve Yaratıcılık Oranı”nı artırmak, ülkemize, şirketlerimize, insanlarımıza değer katmaktır.

Akıl Evi, binlerce saati aşkın deneyimi ile eğitim ve danışmanlık alanında gereksiniminiz olan hizmetleri yenilikçi, çağdaş yaklaşımlarla hizmetinize sunmaktadır.

Eğitim, gelişim faaliyetlerinin etkilerini varsayımlara dayalı ve tahmini olarak değil, hızlı, etkili sonuçlar şeklinde görebilmenizi önemsiyoruz.

Akıl Evi çatısı altında sizin için hayal etmeyi, merak etmeyi ve çalışmayı sürdüreceğiz...

Adres: Koşuyolu Cd. As Çamlık Sitesi No:79 B2 Blok Daire:4 Koşuyolu-Kadıköy/İSTANBULTel: +90 (216) 418-90-26 / Faks: +90 (216) 347-63-07E-mail: [email protected]