314

AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi
Page 2: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

AHMETÜMİTSULTANI

ÖLDÜRMEK“GünAkşamlıdırDevletlûm!”

EverestYayınları

Page 3: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

AHMETÜMİTAhmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında, Moskova’da Sosyal BilimlerAkademisi’ndesiyaseteğitimigördü,tikkitabı1989’dayayımlananSokağınZulasıadlışiirkitabıdır.Bukitap2011’degözdengeçirilerekEverestYayınlarıtarafındanyenidenyayımlandı.1992’deilköykükitabıÇıplakAyaklıydıGeceyayımlandı.Bunu1994’teBirSesBölerGeceyi,1999’daAgatha’nınAnahtarı,2002’deŞeytanAyrıntıdaGizlidiradlıpolisiyeöykükitapları izledi.1995’tehemçocuklarahemdebüyüklereyönelikMasalMasalİçinde ve 2008’deyayımlananOlmayanÜlke ile farklı bir tarz denedi.1996’dayazdığıilkromanSisveGece,polisiyeedebiyattabirbaşyapıtolarakdeğerlendirildi.Buromanınardından1998’deKarKokusu,2000’dePatasana,2002’deKuklayayımlandı.Bukitapları,Ninatta’nınBileziği,İnsanRuhununHaritası,AşkKöpekliktir,BeyoğluRapsodisi,Kavim,Bab-ıEsrar,İstanbulHatırasıveSultanıÖldürmekadlıkitaplarıizledi.AhmetÜmit’inİsmailGülgeç’lebirliktehazırladığıBaşkomserNevzatÇiçekçininÖlümüveBaşkomserNevzatTapınakFahişeleriveAptülika(AbdülkadirElçioğlu)ilebirliktehazırladığıBaşkomserNevzatDavulcuDavut’uKimÖldürdüadlıçizgiromanlarıEverestYayınlarıtarafındanyayımlanmıştır.

Page 4: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

§YayınNo1074

SULTANIÖLDÜRMEK:GünAkşamlıdırDevletlûm!©2012,AhmetÜmitSertifikaNo:10905TürkçeEdebiyat374Yazan:AhmetÜmit

ISBN:978605141013-5Kapaktasarım:UtkuLomluYazarfotoğrafı:VolkanDoğarMizanpaj:M.AtahanSıralar

1.Basım:Nisan2012(100.000adet)2.Basım:Nisan2012(50.000adet)

Tel:(212)5133420-21Fax:(212)5123376www.ahmetumit.com

[email protected]

www.twitter.com/everestkitapwww.twitter.com/baskomsernevzat

www.facebook.com/ahmetumitfanclubBaskıveCilt:MelisaMatbaacılık

MatbaaSertifikaNo:12088Tel:(0212)6749723Fax:(0212)6749729

Everest,AlfaYayınları’nıntescillimarkasıdır.BukitabıntümyayınhaklarıEverestYayınları’naaittir.

EVERESTYAYINLARITicarethaneSokakNo:53Cağaloğlu/İSTANBUL

Page 5: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Kitabımınyazılmasürecindeönemlikatkılardabulunansevgilidostum,ustamSelimİleri’ye;polisiyeromanâşığı,değerlieleştirmenErolÜyepazarcı’ya;herzamanolduğugibiyineönemlibilgileriylebeniaydınlatanadli tıpuzmanıDr.M.SüalpBengidal’a;otağ-ıhümayunkonusundabenibilgilendirenProf.Dr.NurhanAtasoy’a; psikojenik füg hastalığı konusunda önemli bilgiler veren nörologDoç.Dr.BetülYalçmer’e;arkeologDr.MeltemDoğanAlparslan’a;SultanII.BayezidKülliyesiEdirneSağlıkMüzesiMüdürü Enver Şengül’e; Dr. Seher Üstün’e; önemli yardımlarıyla beni destekleyen sevgili dostlarımBekir Okan ile Mahmut Tanyol’a; Hakan Ateş’e; Zülfü Oğur’a; Adnan Sel’e; Yusuf Çopur’a;romanlarımın ilk okurları, ilk eleştirmenleri olan sevgili arkadaşlarım Figen Bitirim, Kemal Koçak,PerihanYücel,ErdinçÇekiç,OralEsenvekızımGülÜmitGürak’a;GürkanGürak’a;eşimVildanÜmit’esonsuzteşekkürlerimisunarım.Budeğerliinsanlarınkatkısıolmasaydıburomandaolmazdı.“Yirmibirseneöncebeniterkedenkadın”Hiri,sizicinayetişlemeklesuçladığındadelillerbulur,tanıklargösterir,bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalıcı ısınız, ama sizi itham eden kişi, bizzat kendinizseniz, neyaparsınız?Okarlıöğledensonra,Bahariye’dekievimde,sabırsızlıkla(.alantelefonlabaşlamıştıbutuhafserüven.

“MerhabaMüştak,”diyensesindahailkhecesiniduyduğumdatanımıştımonu;Nüzhet’ti.Yirmibirseneöncebeni terk edenkadın.Beni terk ederkenbıraktığı ovedamektubunu saymazsak,yıllardır tek satıryazmayan,birkezolsuntelefonumunnumarasınıçevirmeyen,kapımıçalmayan,birkuruselamıbileçokgörenbüyükaşkım,kalbiminvehayatımınsultanı...Sankibunlarhiçyaşanmamışgibi,şimdi,"MerhabaMüştak,”diyordutelefonunötekiucundan.Üstelikneşeiçindeyüzenbirsesle;nebirmahcubiyet,nebirsıkıntı,nedebirpişmanlık...

Yine de onun pişkinliğinden çok kendime şaşırdığımı itiraf etmeliyim.Hayır, bunca zamandan sonrasesiniduyarduymaz,hementanıyışımadeğil,busonderecenormaldi;çünküayrıldığımızdanberi, tıpkıinceuzunyüzü,irimavigözleri,alaycıbirkıvrımlabiçimlenendudaklarıgibi,oherzamanotoriter,hafifboğuk sesi de hiçbir zaman hafızamdan silinmemişti. Tuhaf olan, yıllardır bir gün olsun aklımdançıkaramadığım,çıkarmaknekelime,uzaklardakivarlığını,hayatınanlamı,vazgeçilmezbirideal,kusursuzbirtanrıçaimgesihalinegetirdiğim,anılarınıkutsalbirayingibihergünhatırlayarakhepcanlıtuttuğumkadın,hiçbeklemediğimbirandabeniarayınca,zerreceetkilenmemişolmamdı.Oysasonyirmibiryıldabitmek tükenmekbilmezgünleriminçoğunubuânıhayalederekgeçirmiştim.Otuzbeşinciyaşgünümdehediyeettiği,ogündenberideduvardanindirmediğim,NakkaşSinan’ınçizdiğiFatihSultanMehmed’ingüllüportresininaltındakibu tarçın rengikoltuğakendimibırakıpgözlerimi telefonadikerek, saatlerceChicago’danbeniaramasınıbeklemiştim.Hattakimigünler,birazdauykusuzlukve içkininyardımıyla,telefonunmüjdeli bir haber verir gibi çaldığını, ahizeyi kaldırdığımda, onun kederle iyice boğuklaşansesiniduyduğumu,“YanılmışımMüştak,buradaaradığımıbulamadım.Gelbenial,”dediğinisanmıştım.Amatuhaftır,yıllardırhayalinikurduğumorüyagerçekleşince,neheyecan,nemutluluk,nedebirsevinçuyanmıştıiçimde.Sankidahadüngördüğüm,sıradanbirarkadaşımlakonuşuyorgibiydim.

"MerhabaNüzhet.”

Benimruhsuz,renksiz,ahenksizsesiminaksine,Nüzhetcoşkuylaatılmıştı.

“Nasılyahu?Nasıltanıdınsesimioncayıldansonra?”

“Bazışeylerhiçbirzamanunutulmaz,”demekgeçtiaklımdan,hayır,onuönemsediğimibilmemeliydi.“Çünküsesinhiçdeğişmemiş,”dedimyapaybirtavırla.“Hâlâgenç.”

Kendisineduyduğumbağlılıktanokadaremindiki,sözlerimdekisahteliğifarkedemedi.Neredeyseşuhbirkahkahakoyverditelefonunötekiucundan.

Page 6: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Gençmi?İlahiMüştak,altmışımageldim.Gençlikmikaldı!”AmerikanaksanmınmetalikleştirdiğibirTürkçeylekonuşuyorduamagençlikmikaldı,derkenflörthavasınagirmiştibile.Nedensecanımısıktıbuhali,zalimolmayakararverdim.

“Haklısın yaşlandık ama sesin, bedenden daha geç bozulduğunu söylerler. Tenleri kırış kırış olmuşinsanlarınbilesesleridahageçyıpranırmış...”

Attığım ok hedefini bulmuştu, anında sönüverdi neşesi. "Neyse, neyse... Sen nasılsın bakalım?Başarılarınıokudum.”

Dalgamıgeçiyordubukadınbenimle?Başarılarım!Benim İmkanlarımyoktuki.Başarılı olanoydu.SadeceTürkiye’dedeftiI,dünyanınheryerinde,OsmanlıKlasikÇağıdeninceaklagelenilkisimlerdenbiriydi. Amerika’dan Çin’e tüm önemli üniversiteler onu davet etmek için birbirleriyle yarılıyorlardı.Yaptığıkonuşmaları,verdiğitezleriokuyordum,gerçektenilginçti.Osmanlıtarihinebambaşkabiryorumgetirmeyeçalışıyordu...

"(İçtirdiği yorumlar gerçeğe uygun değil,” diye itiraz inliyordu her ikimizin de sevgili hocası, TahirHakkıBentli."Ilulı’nıngözlüğüylebakıyorolaylara.KızChicago’yagittiktensonraoryantalistmioldu,nedir?”

Nüzhet’i eleştirmesi hoşuma gitmesine rağmen, Tahir II . Ulu'ya bu konuda katılmıyordum. Hertarihçinin bir göıil yıl olurdu. Bazılarımız olaylara Batı’nın gözlükleriyle bakıl iken, bazılarımız daDoğu’nunkiyle bakabilirdik. Tüm Ilımlardan arınmış objektif bir bakış belki mümkündü, ama yine defarklıdisiplinlerinetkisindentümüylekurtulmakimkansızdı.Tarih,zamanınetkisiyleeprimiş,kesinliğiniyitirmiş, çoğu zaman hakkında yazılı bir vesika bile olmayan vakalara ve önemli şahsiyetlere dairyaptığımız tartışmalardım, yorumlardan başka neydi ki? “Tarih, tarihçilerin yazdıklarıdır” görüşünetümüylekatılmasamdabubilim,değişikImkışuçılarıtaşıyan,tabantabanazıtdüşüncelerönesürebildim,yerigeldiğindebirbirlerinidarkafalılıkla,cahillikle,şovenolmaklasuçlamaktanbileçekinmeyenkişilertarafından yazılmıyor muydu? Hayır, Nüzhet’e bu yüzden kızmıyordum kİ onun oryantalist olduğu datartışılırdı-. Aslında kızmam gerçekten biri varsa o da Tahir Hakkı’ydı. Çünkü, sevgilime ChicagoÜniversitesi’ndekibursusağlayanoydu.Tamam,Uloyerekdeğil,bizimkinindinmekbilmeyenısrarlarıyla.TabiiçoksonraanlatacaktıTahirHakkıbuısrarlarıbana...Mendengizlidefalarcayalvarmışprofesöre.Neyse, çabaları sonuç vermişti işte. Değerli hocamız, şimdi onu oryantalini olmakla suçlasa da artıkaramızdaki en başarılı akademisyen Nüzhet’ti. Evet, saklayacak değilim, bu başarısını da beni terkederek, kendine yeni bir yol çizmesine borçluydu. Bendenize gelince, sahibi tarafından kurulmasıunutulmuş, antika bir saat gibi olduğum yerde kalmıştım. Evet, akademik kariyerime devam etmiştim;tezler hazırlamış, yayınlar çıkarmış, kitaplar yazmıştım. Evet, ben de çok önemli olmasa da birkaçyabancıüniversitedendavetalmıştım,akademikkariyerimiilerletmiş,sonundaprofesörolmuştum.Evet,hayatdevametmişti, sevgililerimolmuştu,hattabiriyleneredeyse evlenmeaşamasınakadargelmiştim,ama bunların hepsi suretti. Aslında, Nüzhet’in beni bırakıp gittiği günde, gittiği yerde, gittiği andakalakalmıştım.Mutsuz,umutsuz,hınçdolu...

Evet,hınçdolu;saklayacakdeğilim,onaduyduğumtutkuyu,sevgidençoknefretlebeslemiştimyirmibiryıldır. Yirmi bir yıl mı dedim, hayır yirmi bir yıl, sekiz ay, üç gün... Yıllar onu düşünerek geçmişti.Sadece güzel anılar değil, bana yaptığı haksızlıklar, ihanetler, hakir görmeler... Çoğunlukla ızdırap,çoğunluklakahırdoluhatıralar...Bazenonudüşünürkenkinden,öfkeden,hiddettenkaskatıkesilirdim.Hepmasamınüzerindeduran,sapındaFatihSultanMehmed’intuğrasıişlenmişşugümüştenmektupaçacağını,onunincecikbedeninedefalarcasaplarkenbulurdumkendimi...Sonrabudizginsiznefrettenutanır,derhaluzaklaştırırdımbudüşüncelerikafamdan.Dahadoğrusuuzaklaştırmayaçalışırdım.Vefasızsevgilimeait

Page 7: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

nekadargörüntü,ses,koku,iz,nekadaranıvarsa,hepsinihafızamdansilmekister,onutanıdığımgüne,üniversitede ilk karşılaştığımız o dersliğe, beni tarih okumaya yönelten lisedeki öğretmenime belalarokurdum.Sonra öğretmenime de, kendime de, üniversiteye de haksızlık ettiğimi fark ederek sakinleşir,yapmamgerekeninkızmakdeğil,sadeceNüzhet’inhayaletinihayatımdançıkarmakolduğunuanlardım.Okadar da zor olmasa gerekti. Fakat gösterdiğim her çaba hüsranla sonuçlanır, unuttum dediğim anılareskisinden daha güçlü uyanır, bastırdım dediğim hisler eskisinden daha beter kabarmaya başlardıyüreğimde.Neyazıkki,onunçokderinlerenakşolmuşvarlığımbirtürlüsöküpatamazdımiçimden.

İştebusebepten,telefondakisesiniduyuncaenküçükbirheyecanbilehissetmeyişimçokşaşırtıcıydı.Belkidefarkınavarmadanunutmuştumonu,belkioncayıldır,içimdeaşkdiyetaşıdığımbusarhoşlukbiryanılsamaydı,belkideodelicetutku,meslekibirkıskançlıktısadece.Önüneçıkanilkfırsatta,benihiçumursamadan yurtdışma gitmeyi tercih eden sevgilimin bu mantıklı girişiminin başarıya ulaşmasınaduyduğumbüyüköfkeydi...TelefonunöbürucundaNüzhetbeklerken,aklımabunlargelincebirdenpaniğekapılır gibi oldum. Henüz kendimin bile tahlil etmekte zorlandığı bu durumun beni terk eden kadıntarafından sezilmesini istemiyordum. Anlayamadığım hislerimi, henüz olgunlaşmamış düşüncelerimibastırıp, “Hayır,” diyerek engin gönüllü eski arkadaş rolüne bürünmeyi seçtim. “Hayır, başarılı olansensin Nüzhet. Sen dünyanın alkışladığı bir bilim insanısın.” Dünyanın alkışladığı benzetmesi birazabartılı kaçmıştı ama sesim inandırıcılığını koruyordu. “Ben akademik kariyerimi sürdürmeye çalıştımsadece...”

“Şuhuyunhiçdeğişmemiş,”dediciddileşerek.“Kendinehaksızlıketmeyihâlâbırakmamışsın.Fatih’in‘KardeşKatliFermanı’hakkındayazdığınteziokudum.Bencekusursuzbirçalışma...”

Neyalansöyleyeyimhoşumagittisözleri,yinedelakırdınınnereyevaracağınıbilemediğimdenalttanaldım.

“O kadar önemli olduğunu düşünmüyorum. Bir tez hazırlamam gerekiyordu, ben de yazdım işte.”Konuyudeğiştirmekistedim.“Sahineredenarıyorsun?Chicago’danmı?”

“NeChicago’suayol,Şişli’deyimŞişli’de!”İşteşimdişaşırmıştım.

“İstanbul’amıgeldiniz?Nezaman?”

“Öncedüzelteyimtatlım,İstanbul’agelmedik,geldim.Yanitekbaşıma...”

“Eşin?”

Sorar sormaz yaptığım yanlışı fark ettim, evlendiğini nereden biliyordum, uzaktan da olsa onunlaalakadarolduğumubellietmiştimişte.Amaumursamadı,onunhayatıylailgilenmemisonderecenormalbirdurumolarakkabulediyordu.

“Jerrymi?Oişbitticanım...Ayrıldık...”Sesiduygusallaşmamıştıbile.“Yürümedi.Yürütemedik...”

Nedense, yüzünü bile görmediğim Jerry’e karşı bir yakınlık hissettim; terk edilmişlerin birbirineduyduğuhazinempati.

“Üzüldüm.”

Her zamanki dobralığıyla yanıtladı. “Üzülme canım. Yanlış bir evlilikti zaten. Kültür farkıönemliymiş...Onca yıl birlikte yaşadık, adamcağız rakı içmeyi bile öğrenemedi.Neyse...Ya sen? Senevlenmedinmi?”

Page 8: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Telefonu açtığımdan beri ilk kez bir şey kıpırdadı içimde; ölü bir denizde nereden çıktığıkestirilemeyenbirdalga...Amabuuğursuzkıpırtılarınbenielegeçirmesineizinveremezdim.

“Evlenmedim...”diyekestiripattım.“Tercihetmedim...”Odauzatmadı.

“Belkidedoğruolanıyapmışsın...Evlilikbizimgibiinsanlaragöredeğil...”Sesititriyormuydu,yoksabanamıöylegeldi.“Neyse...Buakşamneyapıyorsun?”

Hoppala,neredençıktışimdibu?Neyani,hemenbugecebuluşalımmıdemekistiyordu?Öncekindendaha büyük bir dalga kıpırdandı içimde... Derinlerde bir yerlerde ince bir sızı... Ama teslim olmayaniyetimyoktu.

“Nedensordun?”diyeoyaladım.Hemençıkardıbaklayıağzından.

“Banagelsene...Seninlekonuşmakistiyorum.Çokönemlibirkonu...”

İşteNüzhet buydu.Önemli olan sadece onun istekleriydi, onun hissettikleriydi... Sen yıllarca arama,sorma,sonrabirgünaklınaesincetelefonuçevir,buakşambanagelsene,de.Cüretkârlığınbukadarınadapesdoğrusu!Anındareddetmemgerekirdi.Herçağırdığındapeşindenkoşan,uysalbirköpekolmadığımıanlamalıydı artık. Benim de bir gururum, bir onurum, bir kişiliğim vardı. Artık dilediği gibidavranamayacağınıonagöstermeninzamanıgelmişti...Gelmiştinekelime,çoktangeçmiştibile.Geçmiştideonagerekencevabıbirtürlüveremiyordumişte.Zatenpekdeişlekolmayanbutembeldilim,Nüzhetsöz konusu olunca tümüyle etkisiz hale geliyordu. Sadece dilimmi, ya zavallı aklım?Bu beklenmedikdavettenolmadıkmanalarçıkararak,sahteumutlarıbirbirineeklemeyebaşlamıştıbile.

Tamdaevliliküzerinekonuşurken,benievineçağırıyorolması,neanlamageliyorduşimdi?Nedemekistiyordubukadın?Yenidenbaşlayabileceğimizimiimaediyordu?Belkideyaptıklarıiçinbendenözürdileyecekti. Bütün o yaşadıklarından sonra, gerçek sevginin ikimizin arasındaki olduğunu söyleyecek,kendisinebirşansdahavermemiçinyalvaracaktı...Olabilirmiydi?Aslındabusafiyanedüşüncelereaslainanmamam gerekirdi. Üstelik anbean yükselen heyecanıma rağmen... “Saçmalama, yıllar önce, senibırakıpgidenkadındeğilmibu?Nasılgüvenebilirsinona?Nesöylersesöylesinhemenreddetmelisin,”diyen sağduyumun oluşturduğu barikat hâlâ sapasağlam direnmeyi sürdürüyordu. Ama bir tek hayırsözcüğübilebanayetecekken,ihtiyacımolanokelimebirtürlüçıkmıyorduağzımdan.

“Hem şu senin çok sevdiğin lazanyadan da yaparım.” Kararsızlığım, onu daha da ısrarcı kılmıştı.“Yanınadaenfesbirşarapaçarız,eskigünlerdekigibi...”

Eski günlerdeki gibi... Öğle sonları Şevki Paşa Konağı’ndaki güneşli odamda sevişmelerimizihatırladım, ürpererek. Dudaklarındaki nane tadı olduğu gibi ağzımı kapladı, ılık nefesi, yumuşakfısıldayışları...Sesi daha şimdidenometalik tınıdankurtulmuş, tatlılaşmış, neredeysehoşbirmırıltıyadönüşmüştü. Yok, artık gizlisi saklısı kalmamıştı, açıkça flörte başlamıştı benimle. Vemantığımın tümdirenişine rağmen, pek de karşılıksız kalmıyordu bu davranışı. Sağduyum karşı çıkmayı sürdürse deruhumda ardı ardına sökün eden dalgalar, irademi çoktan ona doğru sürüklemeye başlamıştı bile. Eesultanemredincekulunitaatetmemesidüşünülebilirmi?

“Aynı evdemisin?” dedim tamam hemen geliyorum, dememek için. Sanki böyle oyalanıyormuş gibigörünmek, o parmağını şıklatınca, hemen ona koştuğum gerçeğini değiştirecekti. Hayır, şu gururmeselesini artık bir kenara koymalıydım. insan kendinden kaçamazdı. Ne yapayım, ben böyle biradamdımişte.Sesiniilkduyduğumdaheyecanduymamam,yaşadığımşokunbaşkabirbelirtisiolsagerek.Gerçek ortadaydı; söz konusuNüzhet’se kararsız, iradesiz, savunmasız, zavallı birmahluka dönüşmem

Page 9: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kaçınılmazdı. O zaman daha fazla direnerek kendime işkence etmenin ne lüzumu vardı? Tuhaf, böyledüşününce biraz rahatladım. Tabii, işte ben buydum. Kendimi affetmeliydim, kendimi anlamalıydım,kendimlebarışıkolmalıydım.Sesimehiçbiryapaylıkkatmadansorumuyineledim.“HanişuHanımefendiSokak’takibinadeğilmi?”

“Evet, Sahtiyan Apartmanı... Aslında pek huzurum yok burada... Sezgin satmak istiyor apartmanı.”Sislerarasındankıvırcıksaçlıbiroğlanınsevimliyüzübelirdi.

“Şumavigözlüçocukmu?”

“Evet,amaartıkotatlıçocukyok...ParagözherifinbiriolmuşSezgin...”Bıkkın,usançiçindeçıkıyordusesi.“Hergüntartışıyoruz...Anlayacağındurumfena.Neyse,gelincekonuşuruz...Bak,geçkalma...Birdesürprizimvarsana.”

“Tamam, geç kalmam...”Bu son cümleyi söyledimmi, söylemedimmi?Bilmiyorum, sürpriz sözünüduyduktan sonra, kafatasımın içinde o tanıdık basıncı hissettiğimden aceleyle telefonu kapattığımıhatırlıyorumsadece.Çünkübeyniminderinliklerindeyankılananogizemliuğultunun,hızlabirsarsıntıyadönüşeceğini,ardındansonhücresinekadarbütünbedenimielegeçirerekbenliğimi,boşbircevizkabuğugibi o tuhaf karanlığın dipsiz uçurumuna savuracağını gayet iyi biliyordum. “Üzerindeki giysiler gibizamanıçoktangeçmişbiradam”Sankibiriseslenmişgibiuyandım...Kendimegeldiğimdehâlâkaranlığıniçindeydim.Kulaklarımdaobildikuğultu,bedenimdeotanıdıkrahatlama...Zihnim,irademingörünmeyenağırlığından kurtulmuş, o derin huzurla bir kez daha sarhoş olmuştum... Başıboş bir rüzgâr gibidolaşıyordum sınırları silinmiş bir labirentin içinde... Etrafa bakacak oldum, başım döndü.Düşmemekiçintutunacakbiryerarandım,sağelimahşapbirtırabzanatutundu.Karınışığısızıyordubiryerlerden.Eskibirapartmanıniçindeydim;geniş,mermerbirmerdiveninbasamaklarında...

Yenidenetrafıseçmeyeçalıştım;tanıdıkgeliyorduamaçıkaramıyordum.Biryerlerdeelektrikdüğmesiolmalı.Bulmakta zorlanmadım, yarı yarıya açılmış demir kapının sağ tarafındaydı.Hâlâ hafifçe dönenbaşımaaldırmadan,basamaklarıinerek,duvardakidüğmeyedokundum.Tavandakifersizlambanınsarıyaçalankırmızıışığı,binanınuzunzamandırboyasızkalmışkirliduvarlarını,ahşapasansörünüaydınlatıncatanıdım;SahtiyanApartmanı’nındaydım.Nüzhet’indedesitarafındanyaptırılan,belkidebusemtineneskibinasında.

Üçüncükezdiraynışeyoluyorduişte.Bilincimiyitirdiktenbirkaçsaatsonrabiryerlerdebuluyordumkendimi.Eminolduğumtekşey,bulunduğumyerlerin,unutmakrizi

nekapılmamanedenolankişilerleilgiliolmasıydı.Okayıpzamansırasındanelerolduğuisetamamıylameçhuldü.Ne bir görüntü, ne bir ses, ne bir koku...O zaman süresinde, neler yaptığıma dair hiçbir izbulunmuyorduhafızamda.

Aynıapartmandaoturduğumuz,hemteyzekızım,hemdeiyibirpsikiyatrolanŞaziye,“Senihipnotizeederek olan biteni anlayabiliriz,” dese de derinliklerinde neler gizlendiğini bilmediğim bilinçaltımınaçığa çıkmasındankorkarak, bumetodukesinlikle reddetmiştim.Hemokadar sık dagelmiyorduki butuhafolaybaşıma.

Tik krizi Nüzhet beni terk ettikten bir ay sonra yaşamıştım, yani yirmi bir küsur yıl önce...Üniversitedekiodamdaotururken,ouğultuyuhissetmiş,yaklaşıkikisaatsonradaFatihSultanMehmed’intürbesinde, sandukanın başucunda otururken bulmuştum kendimi. Nüzhet’ten kurtuluşun Fatih’eyoğunlaşmaktangeçtiğineinanmışolmalıyım.Aşktankurtulmakistiyorsanzihniniişlemeşguletprensibi...İkinci kriz, bu olaydan on yıl sonra, annemin ölümünün beşinci gününde gelmişti. Gecenin bir yarısı

Page 10: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

HaydarpaşaGarLokantası’ndaaçmıştımgözlerimi.Yanımdarimelleriakmış,yaşlıbir fahişe...Oksijensarısı saçlarını okşuyordum.Kadının yüzünde dünyayı umursamayan bir ifade.Onu, ne zaman, nerede,nasılbulduğumkonusundahiçbir fikrimyoktu.Hatırladığımsongörüntü,annemingençlik fotoğraflarınabaktığımdı. Annem, üzerinde karpuz kollu, çiçekli bir elbiseyle, konağımızın bahçesindeki gümrahmanolyaağacınınaltındagülümsemiştikameraya.Anneminışıldayan,gençyüzünebakarkennekadardaNüzhet’ebenziyordiyedüşünmüştüm,ondansonrasımeçhuldü.

“Psikojenikfüg,”demiştiŞaziye...“Geçiciunutkanlıktürlerindenbiri.Aşırıüzücüolaylarnedeniylebuunutmanöbetleriniyaşıyorolabilirsin.”

Muhtemelen haklıydı, iki olayda da çok sevdiğim iki insanı kaybetmiştim. Sevgilim beni terk edip,binlercekilometreuzağagitmişti,annemise,şairindediğigibi,dönülmezakşamınufkundakaybolmuştu...Kaldırabileceğimdendahaağırolaylardıbunlar.Tamamdabugünkühafızakaybınanediyeceğizozaman?Nüzhet’indönüşüüzücübirolaymı?Değilamaşokedici.Demekkiolaylarınüzüntüyaratmasınınyadamutlulukvermesininbirönemiyoktu,sevinçyadaacı,hanginedenleolursaolsunbenliğiminaltüstoluşuyolaçıyordubuhafızakaybına.

Demirkapınınaralığındansızanrüzgârıniçimeişleyensoğuğutoparladıdüşüncelerimi.TelefondasözverdiğimgibiNüzhet’igörmeyegelmişolmalıydım.Aslındahiçdegaripbiryanıyoktubudurumun;tabiievdennasılçıktığımı,Bahariye’denKadıköyü’nenasılindiğimi,vapuranezamanbindiğimi,Karaköy’denŞişli’ye nasıl geldiğimi de bir lıatırlayabilsem... Neyse olan olmuştu işte... Kolumdaki baba yudigân,camı sararmışNacar saatimebaktım:19:42’ydi.Yemekzamanı...Aklımbaşımdaykenplanlasaydımdaaşağıyukarıbusaatiseçerdim,Nüzhet’inevinegelmekiçin.

Görüntümnasıldıacaba?Birdenpanikledim.Hemenbakışlarımıüzerimeçevirdim.Kirlidumanrengipaltomun altına, lacivert ceketimi, onun içine de solgun mavi gömleğimi giymiş, tabii vişneçürüğükravatımı takmayı da unutmamış, bacaklarıma ise siyah pantolonumu geçirmiştim. Mevsimlik, siyahmakosenayakkabılarım,bukarlıhavaiçinbirazuygunsuzkaçsadaidareederdi,tamrahatlayacaktımki,elim sakalıma uzandı. Daha bu sabah tıraş olmama rağmen çenemdeki kılların sert keskinliğiniparmaklarımınucundahissettim.Kyvah,bukötüydüişte.Nüzhetkendisiniönemsemediğimidüşünecekti.Durumunvahametini anlamak için,karşımdaderinbir saygıylabenibekleyenahşapasansöreyürüdüm.Eğerhafızambeniyanıltmıyorsabuantikataşıyıcınıniçindebüyükçebiraynaolmalıydı.Evet,sırlarıyeryer dökülse de hâlâ kendisine bakanların dış görünüşünü gerçeğe yakın olarak yansıtmayı sürdüren okıdemliaynakarşıladıasansörüniçindebeni.Garipbirifadevardıyüzümde;solgunamaferahbirışıklaaydınlanıyordu bal rengi gözlerim, sakallarımın ince gölgesi, bir derviş kalenderliği katıyordu butasasızlığa.Hiçdeukalacaolmayanbirboşvermişlik,birumursamazlık...

İştebuhisnekadarolumsuzlukvarsahepsiniönemsizkılıyor,bütünvarlığımıgüvenledolduruyordu.

Ogüvenlebastım,kapınınyanındaüstüstesıralanan,beşsiyahdüğmeninalttanüçüncüsüne.Saralıbirinsangibi derinden titredi asansör; eyvah, galibayürümekzorundakalacağımdiyekaygılanıyordumki,silkinerekusulcayükselmeyebaşladı.Emektarasansörünhareketetmesiylebirliktetatsızbirsesduyulduapartmanın boşluğunda... Yılların yalnızlığım, yılların unutulmuşluğunu çağrıştıran, çelik bir kablonun,demir bir makaraya sarılmasının çıkardığı o mekanik tıkırtı. Bu sevimli ahşap kutuyu yukarıya çekendüzeneğinartıkzorçalıştığım,tükenmeküzereolduğunukendimeşrebincedilegetirenometalikses.Amatuhaftır,belkideinsaniduygularaenuzakolmasıgerekenbutatsızgıcırtı,Nüzhet’leyaşadığımızateşlibiranıyıuyandırdızihnimde.

Haziranayıolmalıydı,sokaktakigençıhlamurağacınınkokusuasansörüniçinekadargeliyordu.Yukarı

Page 11: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çıkmıyorduk, aşağı iniyorduk, yemek sonrasıydı. Nüzhet’in annesi Semiha Hanım’m davetiydi. Yıllarsonra ilk resmi yemek. Tanışmak için değil, zaten hakkımda yeterince bilgi sahibiydi.Ama dul kadın,bunca zamandır biricik kızıyla ilgilenen adama, bu kadar yeter, artık işi ciddiye almalısın demekistiyordu.Banakalsa,hemenyarınevlenirdimNüzhet’le,amadelidolusevgiliminakimagelecekensonşeydibirininkarısıolmak.Belkidedahaozamanlardankuruyordubenibırakıpgitmeyi.Neyse, işteoyemekten sonra -ki gayet saygın geçen bir geceydi ve Allah kahretsin, ben her zamanki gibi çokterbiyeliydim, her zamanki gibi haddinden fazla kibar asansöre bindiğimizde, Nüzhet, birden üzerimeatlayıp,“Hadiöpbeni,”demişti.

Böyle bir davranışı hiç beklemediğimden, şaşkınlıkla geriye çekilmiştim.Amakaçacak yer yoktu, ozamanlar henüz sırları dökülmemiş olan şu aynaya sırtımı dayamıştım. Hayır, beni utandırmak içinyapmıyordu-kiolurolmazyerlerdebueskikafalısevgilisiniutandırmaktandaacayipzevkalırdı.Gözlerivahşibirışıklakeskinleşmişti,yüzügerilmiş,burundelikleriiştahlaaçılıpkapanmayabaşlamıştı.Aptalaptal bakındığımı görünce, “Hadi şapşal öp beni,” diye tekrarlamıştı vücudunu iyice bana yaslayarak.“Asansörazsonraduracak.”

İşsadeceöpmeylekalsayapardımdaNüzhet’inhayâsızcabakanmavigözleri,asansörüsaranıhlamurkokusu, arkasının geleceğini söylüyordu. Kararsızlığım sürünce, hızla kendine çekti beni. Karşı bilekoyamadım.EğergirişkatındaNüzhet’inabisiSuat,asansörübekliyorolmasaydı,muhtemelenbuküçükkabinikiinsanınayaküzerinasılseviştiğinibütündetaylarıylaöğrenecekti...AsansörünaçılankapısındankıpkırmızıbirsuratveçekingenbakışlarlaindiğimigörenSuat,tamolaraknelerdöndüğünüanlamasadadurumuçakmış,kumralkaşlarınıçatarak,azarlamıştıkızkardeşini.

“Geçoldu.Nereyegidiyorsunbusaatte?”UmurundabileolmamıştıNüzhet’in.

“Geliyorum,”demiştisadece.“Müştak’ıdolmuşabindiripdöneceğim.”

Sanki erkek olan oydu, korunması, gece sokağa çıktığında yalnız bırakılmaması gereken genç kız daben...

Yanaklarımınalevalevyanmayabaşladığınıhissettim,oysadışarıdakaryağıyordu, asansör soğuktu,ayaklarımdaincecikmakosenlervardı.YaNüzhetbenibuhaldegörürse?Kıpkırmızıolmuşbuyüz;kirlisakallarımın örtemediği, solgun tenime yayılan bumahcup pembelik.Altmış yaşını geride bırakmıştımamahâlâbuutançhissindenkurtulamamıştım.NasıldaalayederdiNüzhetbuhalimle.

“Şukocagövdeniniçindesankibirçocuksaklı...Artıkbirazbüyüyahu...”Suratımasılıncada...“Şaka,şaka...”diyegönlümüalmayakalkışırdı.“AmasendepekhanımevladısınMüştakçım...”diyesokulurduyanıma.“Bizgenciz...Birazedepsizliğinkimenezararıvar?”

Sadece bugün değil, o zaman da haklı olduğunu bilirdim. Üstelik bütün o mahcubiyetime karşınyaptıklarıhoşumadagiderdi.Hoşumagitmeyibırakın,aklımıbaşımdanalırdı.Nüzhet’tenayrılıp,evimegeldiğimdebilesaatlerceotuhafheyecandankendimikurtaramazdım.Belkidebununiçinâşıkolmuştumona;gizlidengizliye içimdengeçenleri, o rahatçayapabildiği için.Üstelikkışkırtıcıbir şekilde.Adetameydanokuyarak... İşin ilginci, yaşamaktanbukadar zevk alan, gününhiçbir anını kaçırmak istemeyenNüzhet’inbukadarbaşarılıbirakademisyenolmasıydı.AlmanLisesi’ndealdığıdisiplinebağlardıbunu.Eğlencezamanıeğlence,işzamanıiş.

“ÖnemliolanyoğunlaşmakMüştakçım,yaptığınherneiseonayoğunlaşmak.”

Birgünbanayoğunlaşmaktanvazgeçmiştiişte.Başkakonularilgisiniçekti,okyanusunötekitarafındaki

Page 12: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

konular... Yenidünya, yeni bir üniversite, yeni bir sevgili... Jerry’di sonradan kocası olacak yenisevgilisininadı.Bizimkindenonyaş,bendenonikiyaşdahagenç.Benceçirkinbiradam.Jerry’ihakirgördüğümüsanmayın,bendepekyakışıklısa

yılmam.DemekkiyakışıklıerkeklerpekilgisiniçekmiyorduNüzhet’in.FakatJerry’leortakbiryanımızvardı,ikimizdeortaboybirayıyıkıskandıracakkadaririydik.

SanattarihçisiymişJerry,fotoğrafındahavalıbirduruşsergilemişti.Koyukahvedericeketininiçinde,sarıbirgömlek,boynundakırmızıbirfular.Sankikınalıymışizlenimiverenkoyukızılsaçlar,açıkrenkgözlerinde küstah bir ifade, iri burnunun bitimindeki kocaman ağzında yılışık bir gülümseme... Hayır,kıskandığım için böyle olumsuz bir tablo çizmiyorum; Jerry’nin Londra’da yayımlanan bir sanatdergisindekifotoğrafıaynenböyleydi.AmaNüzhetsevmiştionuişte.Tıpkıbenisevdiğigibi...Belkidahafazla...Belkideğilkesinlikledahafazla,yoksaonunlaniyeevlensin?Benimleevliliğinlafınıbileetmedi.Annesibukonuyuaçmıştırona.Buasansörde,üzerimeatladığıogecekiyemeğinamacıdabuyduzaten.Fakat Nüzhet ne o gece, ne de daha sonra bu konudan söz etmişti. Niye etsin ki, onunla asansördeöpüşmektenbile çekinenbir adamlaniye evlenmek istesin.Ogece, bu asansördebenimyerimde Jerryolsaydı,Nüzhet’inoherzamantazenanetadındakiküçücükdudaklarını,kocamanağzınıniçinehoyratçaalarak... Sevgilisinin kendisinden on yaş daha büyük olmasına aldırmadan, belki de bundan bilhassahoşlandığı için, Nüzhet’i şu aynaya dayayarak, hem de aşağıda asansörün kapısında kale ağası gibibekleyenSuatAbi’yi,kızkardeşinesözgeçiremeyenSuatAbi’ninçatılmışkaşlarınıdaumursamayarak...Belkideasansörüikikatınarasındadurdurarak...OkocamandiliniNüzhet’inküçük...

Sarsılmaya başladığımı hissettim; gelmiş miydik, asansör duruyor muydu? Hayır, asansör filandurmuyordu, sorun bendeydi.Gerginlikten, kıskançlıktan, kendimi aşağılamaktan bütün vücudum zangırzangırtitriyordu.Krizyenidenmibaşlıyordu?Derinderinnefesalmayaçalıştım.Nefesalmayaçalışırkenbakışlarımyenidensırlarıdökülmüşaynayakaydı.

Aynadaki Müştak aynı adamdı; yorgun, yaşlı, bıkkın, ama yüzünde önemli bir değişiklik vardı;gözlerindeki huzur kaybolmuştu. Artık başka bir ifade belirmişti; çıldırmış bir adamın kinle, nefretle,öfkeyle keskinleşen bakışları. Hayır, bu suratla Nüzhet’in karşısına çıkamazdım. Sanki kendimigörmezsemruhhalimdeğişecekmişgibibakışlarımıaynadankaçırdım.HâlâzihnimetutunmayaçabalayanJerry’den de, onunNüzhet’e yapacaklarından da, onunla aramızdaki farklardan da kurtulmaya çalıştım.Ama daha adamın görüntüsünü aklımın saydam perdesinden silemeden, asansör tıpkı yükselmeyebaşlamadanöncekigibisarsılarakdurdu...

Birangirişkatındüğmesinebasıp,aşağıyainmekgeçtiaklımdan.Aşağıyainmek,hızlabuapartmandankaçmak. Kimseye görünmeden, tek söz etmeden, sanki Nüzhet’le hiç konuşmamış, onun davetini kabuletmemiş gibi... Aslında bu, karakterime çok uygun bir davranış olurdu. Belki de artık, herkesteuyandırdığım bu uyumlu, tutarlı, zararsız insan görüntüsünü bozmak istediğimden yapamadım, irademihiçesayan tutkumdan,mantıklıkararlarımaaldırmayanalışkanlıklarımdan,şuçökmüşhalimdenokadarbıkmıştım ki, bir yerde kendime dur demek gerektiğini hissettim. Evet, ne olacaksa olmalıydı. ArtıkNüzhet’le de, ona olan hislerimle de yüzleşmeliydim.Gereksiz nezaket, sahte saygınlık çoktanmiadınıdoldurmuştu, artık çıplak gerçeklerle karşılaşma zamanıydı... Öyle miydi? Öyleymiş; hayret, yaptığımtelkinlerişeyaramıştı;sanki,bedenimisarsangerginlik,makosenayakkabılarımıntabanındansızarak,buantikaasansörünartıkiyicekararmışkahverengikontrplakzeminindekaybolmuştu.Evet,şimdiçokdahaiyiydim. İşte o iyileşmeye başlayan ruh halimle çıktım eski anıları taşımaktan bitap düşmüş ahşapasansörden.

Asansörden çıkar çıkmaz, yanlış sorulmuş bir sorunun yanlış cevabı gibi aralık duran, hardal rengi

Page 13: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ahşapkapıyıgördüm.Kapınınaçıkolmasınahayretetmedimde,daireninasansörebukadaryakınolmasıaklımıkarıştırdı.Sankikapıdahauzaktabiryerdeolmalıydı.İlkşaşkınlığımıatlatınca,nihayetyanyarıyaaçık kapı zihnimi meşgul etmeye başladı. Nüzhet dışarı mı çıkmıştı? Nereye? Belki bakkala ya daköşedekişarküteriye...Neydiadamınadı?Tuhafbirisimdi.Evet,NailDilli...İstanbul’unenlezzetlidillikaşarlı sandviçlerini o yapardı. Bayılırdı Nüzhet bu sandviçlere... Ailenin Büyükada’daki yazlığataşındığı o sıcak yaz günlerinde, yani bu daire sadece ikimize kaldığı zamanlarda, onunla buluşmayagelirken “Dilli’yeuğrada şudillilerden al,” derdi gülerek.Tabii yanındada tekel birası...Evet, tekelbirasınabayılırdıNüzhet...Babasındankalmabiralışkanlıkmış.ZiraatBankasımüdürlerinden,rahmetliFehimBeypekdüşkünmüşdevletkummumuzeliyleyapılanbubiraya...TabiiöncesindeKulüprakısı...Tekelbirasıişincilası...

Birden fark ettim; ellerim bomboştu.Yıllar sonra sevdiğim kadını görmeye geliyordum, ama ne birbuketçiçek,nebirşişeşarap.Bırakınhayatınızınenönemliinsanım,herhangibirisiziyemeğedavetetseyine eli boş gidilmezdi.Dönüp bir şeyler almak geçti içimden. Fakat yaNüzhet’le karşılaşırsamnasılaçıklardımbudurumu?Kusurabakma,senbeniterkedincepsikojenikfügdiyebirhastalığayakalandım,sonbirkaç saat içinde neler yaptığımı hatırlayamıyorum, telefonla konuşmamızın ardındanyine o krizeyakalanmışım, kendime geldiğimde apartmanının içindeydim, o yüzden de sana bir kutu çikolata olsungetiremedimmidiyecektim?Belkibirgündurumumuaçıklamakzorundakalacaktımamayıllarsonradahailk karşılaşmamızda, hem de sokağın ortasında ya da apartmanın merdivenlerinde olmamalıydı bu. Oyüzden böyle bomboş ellerle de olsa eve girmeyi seçtim. Yine de girmeden önce zile dokunmayıunutmadımtabii.Keskinkeskinçınladızil,amaiçeridensesverenkimseçıkmadı.Birkezdahabastım,bukezbirazdahauzuntuttumparmağımıbeyazbutonunüzerinde.Hayır,galibagerçektendedışarıçıkmıştıNüzhet ya da yeğeni Sezgin’in dairesine geçmişti. İyi de ben ne yapacaktım şimdi bu kapının önünde?Kısa bir duraksamanın ardından hardal rengi ahşabı parmağımın ucuyla itiverdim.Gıcırdayarak küçüksofayaaçıldıkapı.Sofanınkimbilirkaçyılönceboyanmışbeyaz renkduvarları artık iyicekirlenmiş,neredeyse gri bir hal almıştı. Sağ yandaki portmantoda, çağla yeşili bir kadın mantosu sarkıyordu,yanındakiaskıdakalınca,koyukahverengibiratkı.Nüzhet’insevdiğirenkler...Eskisevgilimineşyalarımgörünce, birden yüzü beliriverdi gözlerimin önünde. Artık uyanıkken de düş görmeye başladım diyekendimehaksızlıkedecektimki,karşımdakiyüzünsanrıolmadığım,oturmaodasınınardınakadaraçılmışkapısından, Nüzhet’in ısrarla bana baktığını fark ettim. Kalbimin, aklımın ruhumun sultanı olan kadınöyleceoturmuşbeni süzüyordu.Önce irkildim,ardındangülümsemeyeçalıştım.Âşıkolduğunuz insanlayıllarsonrakarşılaşmak...Neredenbakarsanızbakınzorbirdurumdu.Nüzhetdeaynıhaldeolmalıydı,nediyeceğinibilemedenyüzümebakıpduruyordu.Aramızdakiuçurumuiyicederinleştirenbusessizliğedahafazladayanamadım.

“İçeridemiydin?”Cılız,titrekçıkmıştısesim.Aldırmadım,konuşmamısürdürereksofayagirdim.“Ziliçaldım,cevapgelmeyince...”

Neyanıtverdi,nedekıpırdadı.Sehpanınarkasındaki, şampanya rengiberjerkoltukta,başımhafifçegeriyeatmışbirhalde,benisüzmeyisürdürdü.Avizedenyayılansarıışıkyeterliolmadığıiçintamolarakseçemiyordum ama sanki en küçük hareketimi bile kaçırmak istemiyormuşçasma gözlerini bir an olsunyüzümden ayırmıyordu. Sessizliği, beni heyecanlandırmıştı. “Kapıyı açık bırakmışsın,” diyerek birkaçadımdahaattım.

“Dışarıçıktığınısandım.”

Suskunluğunu koruyordu. Karşısındaki ben değilmişim gibi gözlerini iri iri açarak kim olduğumuanlamaya çalışıyordu. Bu kadarı da tuhaftı doğrusu. Gerçi, yirmi bir yıl önce lerk edip gittiği adam

Page 14: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

değildimartık.Saçlarımbeyazlamış,omuzlarımçökmüş,kiloalmıştım.FakatodayirmibiryılöncekiNüzhetdeğildi.Aramızdakimesafeye,içerisininloşışığınarağmenbunuanlayabiliyordum.Yaşlanmıştı,hemdeçok,belkibendenbilefazla.Sevincebenzerbirşeykıpırdundıiçimde,oysaüzülmemgerekirdi.Amaşuişebakınki,onunyaşlanması,çirkinleşmesigizlibirsevinçuyandırmıştıiçimde.Çokalçakçaydı.Utandım.Nüzhethalimianlarsadahaçokutanacaktım.Oyüzdenkonuşmayı sürdürerek,oturmaodasınaaçılanyarısıbuzlucamlakaplı,beyazkapıduniçerigirdim.

“İyimisin?Nedenbukadarsessizsin?”

“Heyecanlandım,yıllar sonra senigörünce insanbir tuhafoluyor,”demesinibekledim.Hayır, nebirses,nebirkıpırtı.işteozamanfarkettimboynununsolyanındakiparlaklığı.Pencereninönündekisokaklambasının ışığı yansıyordu üzerine. Neydi bu? İkinci adımımda görüş açım değişti, ışığı yunsıtanparlaklığın ne olduğunu anladım: Sapma Fatih’in tuğrası işlenmiş gümüşten mektup açacağı. Doktorateziniverdiğimizyıl,bir taneNüzhet’e,bir tanedekendimealdığınımetaldenaraç.YirmibiryılönceNüzhet’inbeniterkettiğigünvedahasonradefalarcaincecikbedeninesaplamayıdüşündüğümsivrialet.Asansörde yenmeyi başardığım zangırtı yeniden ele geçirdi bütün vücudumu. Başımın dönmeyebaşladığınıhissettim,ağzımsolukborumakadarkürumuştu.Nefesalmaktazorlanıyordum,kusacakgibioldum, kusmadım. Şimdi yere yığılacağım diye düşündüm, yığılmadım. Dikildiğim noktada öyleceduruyordum. Düşünmekten, aklıma gelen ihtimalin gerçek olmasından korkuyordum. Nüzhet ise sankiaklıma gelen ihtimalin gerçek çıkmasını istiyormuş gibi, akları çoğalanmavi gözlerini yüzüme dikmiş,öylecebenisüzüyordu.

Oradanekadarkaldığımınfarkındadeğilim;ciğerlerimanibir refleksleçalışmışolmalı,derinderinsolumayabaşlamıştım.Kaçıncınefestekendimegeldimbilmiyorum.Amakendimegelincedebirkaçadımötedekisehpanınarkasındakikoltukta,başıhafifçegeriyekaykılmışolarakduraneskisevgiliminyanmagidemedim. Loş ışığa alışan gözlerimi kısarak, detayları seçmeye cesaret edebildim sadece. Evet,ayrıntılar korkunçtu, üzerinde bir sürahiyle yarı yarıya su dolu bir bardağın bulunduğu sehpanıngerisindekikoltuktaoturanNüzhet’inboynundasoltaraftansaplanmışbirmektupaçacağıvardı.

Yinedekanıgörünceyekadarneylekarşılaştığımdaneminolamadım.Nüzhet’insol tarafındakiduvarkıpkırmızıydı.Onunince,uzunboynundanfışkırankan,duvarlabirlikteSemihaHanımileFehimBey’inevlilikfotoğrafınıdakendirengineboyamıştı.DuvarlaNüzhetarasındakiahşapzemindenasibinialmıştıbu kırmızılıktan. Sonra fışkırma yavaşlamış, ama kan bir süre daha akmaya devam etmişti. Nüzhet’inboynundanaşağısüzülüpbeyazbluzununsolyanınıkırmızıyaboyayarak,parmaklarınınkucağınadeğdiğiyerde küçük, koyu bir leke oluşturmuştu, işte o zaman anladım gerçeği: Nüzhet ölmüştü. Biri, onuacımasızca bıçaklamıştı. Ama kim? Aniden sırtıma bir darbe inmiş gibi sarsıldım. Belli belirsiz bir“Ah!”sözcüğüdöküldüdudaklarımdan;neeksik,nefazla,sadecebir“Ah!”“Mezarımamenekşelerekin”Kanıçekilmişdudaklarımdan“Ah!”sözcüğüçıkmadanönceNüzhet’iöldürdüğümüdüşünmüşolmalıyım.Yoksa sonra mı? Bilemiyorum ama bakışlarım aynı anda ellerime kaymıştı; Nüzhet’in kucağındaunutulmuş, kıpırtısız ellerinin aksine rüzgâra tutulmuş, iki iri yaprak gibi çaresizce titriyorlardı.Umurumda değildi titremeleri, ellerimi hızla yüzüme yaklaştırdım; bir leke, kırmızı bir benek, kandamlası...Ohatırlamadığımmeşumbirkaçsaatiniçindegerçekleştirdiğimkorkunçolayınbirdelili...

Işıkyetersizdi,Nüzhet’inbabaannesindenyadigâr,ortaboy,ikikristalavizedensadecebiriyanıyordu,onun da beş lambasından ikisi. Öteki avizeyi canlandırmak için duvardaki elektrik düğmesineyönelecektimki,oandaaklımagelenbir ihtimalkanımıdondurdu.Yakatilbendeğilsem?YaNüzhet’iöldürenkişieviniçindeyse?Gözlerimhızlaodayıtaradı,kimseyoktu.Alacakaranlıkkoridoraçevirdimbakışlarımı, sakin görünüyordu. Kulak kesilip dinledim. Ne bir ses, ne bir kıpırtı... Hayır, kendimi

Page 15: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kandırmanınâlemiyoktu;onu,benöldürmüştüm.Sonradakapıyıaralıkbırakıpçıkmışolmalıydımevden.Birden,kapınınhâlâaralıkolduğunuhatırladım.Panikiçindekapıyayöneldim,kapattım.

Başımı çevirince, Nüzhet’in gözleriyle karşılaştım yine. Duraksadım. Nüzhet! Yıllardır dinmekbilmeyen bir özlemle beklediğim kadın. Yıllardır her geçen gün artan bir tutkuyla sevdiğim umutsuzaşkım...Nasılyani?Yıllardırbeklediğimsevgilimi,benmi...Kendiellerimlemi...Sadeceellerimideğil,artıkbütünbedenimikaplayanosarsıntı...Yanmayabaşlayangözlerim,sıkışanyüreğim,büklümbüklümboğazımadüğümlenenoacı...Kendimibıraksam...

Hayır, şimdi olmaz. Derhal kaçırdım bakışlarımı, hızlı adımlarla odaya döndüm, tepemden sarkankristallericanlandıracakdüğmeyedokundum.Yüksektavandansarkanikinciavizenindeyanmasıylaodagündüzgibioldu.Nüzhet’inkıpırtısızbedenindenuzakdurmayaözengöstererek,avizeninaltınageldim.Sanki cansız nesnelermiş gibi ellerimi incelemeye başladım. Burnumun ucuna kadar sokmuş olmamarağmengörüntünetdeğildi,detaylarıseçemiyordum.Sononbeşyıldırceketiminsağiçcebindetaşıdığımyakın gözlüğümü taktım. Şimdi ellerim, kaçacak yeri olmayan iki zanlı gibi çırılçıplak ortadaydılar.Avuçlarımı, ellerimin üstünü, parmaklarımı, etle tırnağın buluştuğu yerleri,milimmilim, santim santimtaradım.Nebirleke,nekırmızıbirbenek,nedekandamlası...

Rahat bir soluk almam gerekirdi ama çılgınlar gibi mesai yapan zihnim, yeni bir ihtimal sürüverdiortaya.Yaellerimiyıkadıysam!Olabilirmiydi?Nedenolmasın?Krizanlarımdaöyleabuksabuk, tuhafdavranışlarda bulunmuyordum ki. Mesela uygun olmayacak giysilerle sokağa çıkmamıştım hiç, bugünolduğugibiincebirayakkabıgiymeyanlışınıyapıyordumenfazla.Yanisonderecemakuldavranıyordum,hafızamın bozuk bir video kamera gibi sese, görüntüye kayıtsız kaldığı o meçhul anlarda. EğerbilinçaltımdaNüzhet’iöldürmeyekararvermişsem

-ki bırakın bilinçaltımdan geçmesini, bunu sık sık düşünmüş, hatta öfkeden delirdiğim anlarda kendikendime sesli olarak da dile getirmiştimoyunu da kuralına göre oynamış olabilirdim. Yani mektupaçacağını sevgilimin boynuna saplarken elime bulaşan kanı yıkamış olmam büyük ihtimaldi. Banyo...Evet,korkunçeylemimindelillerinibanyodabulabilirdim.

Kendisuçumukanıtlamak için,birkaçkezbenimdeyıkandığımogenişbanyoyayönelecekkendonupkaldım.Perdeler!Odanınperdeleri ardınakadaraçıktı.Pencerenincamıylaaramdauçlarıdantelli,bejrengitüllervardısadece.Yakomşulardanbiribenigördüyse!Hızlapencereleredoğruatıldım.Öncesağtaraftakinin, sonraNüzhet’in koltuğununhemen ardındaki pencerenin kahverengi kadife perdelerini sıkısıkıya örttüm. Örterken de sokak lambasının ışığıyla aydınlanan karşı binanın pencerelerini dikkatleinceledim.Şükür,pencereleryakaranlıkyadainsansızdı.DerinbirnefesalıpodayadönerkenbakışlarımbirkezdahaNüzhet’etakıldı.Başınınarkasındatopladığısaçları,yıllaröncekigibikumraldı,belkibirazdaha koyu. Boyuyordu elbette, bu yaşa kadar beyazlanmadan kalması düşünülemezdi. Eskiden öylecebırakırdı, boyasız saçlarını omuzlarına. Omuzlarına bıraktığı açık kumral saçlarıyla yıllar öncesininsevgilisi geldi gözlerimin önüne. Makyaja ihtiyaç duymayacak kadar sağlıklı, güzel, insanı kendisinehayranbırakanbiryüz.Canlı,neşedoluNüzhet;gülümsemesiyleherkeseyaşamasevinciaşılayangençkadın.

Otuzlarında olmalı... Üniversitenin girişi mi, kütüphanenin önü mü, Topkapı Sarayı’ndaki saadetbahçesimi?Sanırımbirbaharikindisi...Arkadakiağacındallarınıçiçeklerbasmış...Erguvanmı,kirazmı,akasyamı?Hangiağaç,hangirenk,hangikoku,hatırlamıyorum.Nüzhet’inyüzündehafifbirendişe,sağelinibanauzatmış.

“HadiMüştaksallanma,sinemayageçkalacağız.”

Page 16: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Böylebiranyaşandımı?Hafızamyenibiroyunmuoynuyordubana?

Başımıusulca sallayarakgörüntüleri sildim, sesleri kovdum.Böylebir anıyaşanmışsabile, şu andahatırlamamam gerekiyordu. Şu anda, aklımın her türlü duygusallıktan, her türlü takıntıdan, her türlüvicdani ağırlıktan kurtulması gerekiyordu. “Mantık, zihinsel faaliyetlerimizi koordine eden en büyükmelekedir.” Rahmetli babamın sık sık kullandığı veciz NÖzlerinden biri. “Mantığın bittiği yerde kaoskaçınılmazdır.” Elbette babamın, bilmem hangi aforizmalar kitabından yürüttüğü bu tespite yürektenkatılıyordumamagelsenbunugözlerimeanlat.Bakın, şimdideNüzhet’insaçlarınınaraNindaki leylakrengitokayatakılıpkalmıştı.Leylakmı,hayırbirazdahakoyu,menekşemoru...Mormenekşe...Nüzhet’invazgeçilmezmenekşe tutkusu. “Öldüğümdemezarımın üzerinemenekşeler ekin...” demişti. “Renk renkmenekşeler.”

Hayır, öyle duygusal biri değildi. Melodramdan hoşlanmaz, arabesk muhabbetlerden nefret ederdi.Sahiden mezarının üzerinde menekşeler istiyordu. Üstelik bunu söylerken hiç kederli de değildi, sonderecedoğalbirtavırlasöylemiştibuisteğini.Ozamansaçmagelmişti.Tazebirmezar,toprağınüzerindemenekşeler,altındaNüzhet...Hayır!Öldüğüneinanmadığımdandeğil,onunölümüneinanmanınnasılbirşey olduğunu bilmediğimden.Nüzhet ve ölüm asla bir arada düşünülemezdi.Yeryüzünde, hayatı ondandahaçoksevenbirinitanımamıştım.Bunubildiğimiçin“Mezarımamenekşelerekin,”dediğindeenküçükbir elem kırıntısı bile düşmemişti içime. Ne elem, ne bir burukluk... Ama şimdi, hiçbir zamanölmeyeceğini düşündüğümkadının cesedinin ardında böyle durmuş, onun olmadığı bir dünyada hayatınnasılolacağınıanlamayaçalışıyordum.Yanağımdabirsıcaklıkhissettim.Nemlisıcaklıkderiminüzerindeincebirsızıbırakarak,dudağımakadarulaştı.Gözyaşımıntuzubellibelirsizağzımayayılmayabaşlarken,hayır, diyerek toparlandım bir kez daha, hayır daha değil. Derhal kopardım bakışlarımı, Nüzhet’inmenekşemorubir tokayla arkadan toplanmış, boyalı, kumral saçlarından.Hızlı adımlarlagenişoturmaodasınıgeçerek,kristalavizelerdenyayılanışığınloşlaştırdığıküçükkoridoradaldım.

Koridorunhemengirişindeydibanyo,yatakodasınınçaprazında.Yatakodası...Kaçgecegeçirmiştimbupekdebüyükolmayanbüyülüodada...Büyülüodanınkapısıaralık... İçeridenyansıyangümüştenbirışık...Beniiçerimiçağırıyordu?Henüzdeğil,önceyarattığımvahşetinizlerinibulmalıydım.Zemindekigümüşten aydınlığa basarak banyoya yöneldim. Daha banyonun elektrik düğmesine dokunmadan, dahakarpuz lambaortalığı ışıtmadan, belli belirsiz bir koku çarptı burnuma.Yinemenekşe...YineNüzhet...Onun buğday rengi teniyle buluştuğunda, bu da nedir diye hayranlıklamırıldanmanıza yol açan rayiha.Nüzhet’in parfümündeki, şampuanındaki, sabunundaki, deodorantındaki o büyüleyici esans. Terkedildiktensonra,artıkbenimdevazgeçilmezleriminarasınagirenonaifkoku...Nezamaniçimeçeksembanayaşamasevinciaşılayanrenkliesinti.Amaşimdi,bukokuilkkezkorkunçbirboşluğuhissettiriyordubana.Yoksunluğu, çaresizliği,hiçliği.Sizeyaşadığınızı farkettireno sarsıcı tutkudan,her şeye rağmenruhunuzu yücelten o lezzetlimutsuzluktan, imkânsızı ümit etmenizi sağlayan o gözü kara duygudan çokfarklı,bambaşkabirşeydibu.Sultanıolmadanyaşamayıbilmeyenkulunbüyükaçmazı...Kupkuru,hiçbirhülyası, hiçbir düşü, hiçbir beklentisi olmayan, amansız bir yokluk. Öfkeyle de, kinle de, delice birtutkuyladaolsahayatınızaanlamverenomucizevikişininbirdenyokoluşu.Oartıkyok.Dinmekbilmezbirhasretlebeklediğin,sonsuzbirdüşkünlüklebağlandığın,ölümünenefretettiğin,bütünmutsuzluklarınnedeni saydığın, bütün kötülükleri ona yüklediğin, ama bir tek güzel hatırasıyla bile bütün habisduygulardankurtularakonuaffettiğinkadın,artıkyok.içeridekicansız,kıpırtısız,bomboşgözlerlebakankişiodeğil.Işığıkararmışyüzonundeğil,gülümsemesiniyitirmişdudaklaronundeğil,bukışgecesindendahasoğukbedenonundeğil.Nüzhetartıkyok!

Öncekinden daha sert bir darbe hissettim sırtımda. Boğazı ından yukarıya doğru kıvrılan yine aynıdüğüm.Artık kendimi tutamadım... Önce sessizce, sonra sarsılarak ağlamaya huşludım. Sırtımı duvara

Page 17: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yaslayıpbirçocukgibihıçkırarakdakikalarcagözyaşıdöktüm.Nüzhet’iyitirdiğimiçinmi,yoksayıllardırsürdürdüğüm bir düşü kendi ellerimle sona mİ irdiğim için mi? Bilmiyordum, sadece ağlıyordum.“Gözyuşlurıruhunilacıdır.”Dahaönceolsanekadarağdalı,nekudursaçmabirlafderdim,oysaağlamakiyi geliyordu. Ne unlarım, ne de korkularım sona erse de kendimi rahatlamış hİNNodiyordum. Evet,ağlamakgüzeldi.AmasonsuzakadarH(1 içmezdi.Hâlâdikilmekteolduğumbanyokapısınınönün(lı>,gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek toparlanmaya çalıştım. Bir kâbus gibi üzerime çöken bu insafsızduygulardankurtulmakiçinumutlabastımelektrikdüğmesine.

Hatırladığımkarpuzlambayoktu,tavandansarkanbirttİTİpulaydınlatıyordu,çıplak,ıssızbanyoyu.Nebirçamaşırmakinesi,nebirahşapdolap.Vardıysadaçoktanhükmünüdoldurduğuiçinatılmışdışarı.Yerdelaledesenlitaşkarolar,hantulbirkayıkgibisoltaraftaboyluboyuncauzananbirküvet,duvardapostmodern bir heykeli anımsatan, gösterişh I% bir lavabo. Ellerimi burada temizlemiş olmalıydım.YandaHullunanpemberenklihavluyatakıldıgözlerim.Ellerimikuruladıysamnemliolmalıydı.Havluyadokundum,hafifbir ısluklıkbulaştıparmaklarıma.Yoksacinayeti işlediğiminknnıtınıbulmuşmuydum?Nasılyani,nemlibirhavlubenikutllmiyapacaktı?Yabunem,Nüzhet’inıslakellerininmari

fetiyse?Öyleya,o,buevdeyaşıyordu.Pembehavluyumilimmilimincelemeyebaşladım.Hayır,nebirkan izi, ne şüphe uyandıracak bir leke... Havluyu yerine asarken lavabonun ortasındaki kızıla çalanturuncu lekeyi farkettim...Havludaki ıslaklıkdeğil ama lavabonunmermerindekikırmızı leke, cinayetibenimişlediğimikanıtlardı.DemekNüzhet’inellerimebulaşankanınıburadayıkamıştım.Neyapacaktımbenşimdi?Düşünecekvakityoktu,öncelikle lavaboyabulaşankan lekeleriniyoketmeliydim.Aceleyleyaklaştım, elimi miadını çoktan doldurmuş musluğa uzattım. İşte o anda anladım yanıldığımı. Zayıfgözlerimyinekötübiroyunoynamıştıbana.Kansandığımleke,artıkbakırıyeşiledönüşmüşmusluktandüşendamlacıklarınoluşturduğubirpasdereciğiydi.Neredeysesaniyedebirdüşendamlacıklar,incecik,turuncu bir yol gibi mermer zeminin ortasındaki süzgece kadar uzanıyordu. Ne yalan söyleyeyim,rahatlamıştımamayinedeeminolmamgerekiyordu.

Yakıngözlüklerimiyenidenburnumunucunayerleştiripparlaklığınıtümüyleyitirmiş,incedemirleriyeryereriyipkopmuşsüzgeceeğildim.Pasa,rutubetebenzerbirkokuçarptıburnuma,aldırmadım;çürümüşkocamanbirhamamböceğiniandıran,yosuntutmuş,kaygan,siyahmetallerinkenarına,köşesinebulaşmışkan izlerini bulmaya çalıştım.Hiç acele etmeden,milimetrik parçaları bile gözden kaçırmamaya özengöstererek, dakikalarca sürdürdüm araştırmamı.Hayır, bırakın kan lekesini, kırmızı renkli bir zerrecikbileyoktu.Sadeceeflatunrengiminicikbirsabunparçası...

Eflatun rengi parçanın koptuğu sabun, lavabonun sol tarafında duruyordu. Elime alıp yakındaninceledim; hayır, onun üzerinde de aradığım lekeyi bulamadım. Burnuma yaklaştırdım, menekşekokuyordu.Sabunuyerinebırakıpkendiellerimikokladım,aynıkoku.Korkuylayutkundum;ellerimibusabunlamıyıkamıştım?Amabundaneminolmamimkânsızdı,evdençıkmadanöncedeellerimiyıkamışolabilirdimpekâlâ.Tahminedileceğiüzere,evimdekisabunlarınhepsidemenekşekokuluydu.“Negüzelolurdu,hiçdoğmamışolmak”Çaresizlikiçindeçıktımbanyodan.Niyetim,önceliklekoridorunsonundakiçalışma odasına göz atmaktı ama yatak odasından süzülen gümüşten ışık, sırlarla dolu bir dünyayaçağırıyorgibiydibeni.Işığınçağrısınauyuparalıkkapıdaniçerisüzüldüm.EnazNüzhet’ingözlerindekimavilik kadar soğuk bir parlaklığın içine düştüm. Işık, karşıdaki binanın çatısına birikmiş karlardanyansıyor olmalıydı. O ürkütücü aydınlığın altında, bu anılarla yüklü odanın ortasında ne yapacağımıbilemeden öylece durdum. Neydi beni durduran? IK'lki korku, hayır bir tür çekingenlik, belki saygı...Nüzhet’e,onunmahremyaşamınaduyduğumsaygı...Obenikendihayatınındışınaçıkarmıştı.Hemdehiçacımadan, hem de hiç şuns tanımadan, hiç fırsat vermeden. Yaşıyor olsaydı, yine şans tanımayacaktımuhtemelen...Buodayagirmembelkideİliçmümkünolmayacaktı.Belkidebuodayarahatçagirmekiçin

Page 18: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

öldürmüştümonu...Kokusunuözgürceiçimeçekmek,eşyalarınagönlümcedokunmakiçin.Saçmalamayabaşladımyine,oysabiranönceolanıbitenianlamakzorundaydım.

Önceşutuhafaydınlıktankurtulmalıydım.TıpkıoturmaodasındaolduğugibiardınakadaraçıkduranperdelerisıkıNikıyakapattım.Amakarıngümüştenparlaklığı,eprimişkadifelerinarasındansüzülerekodayıaydınlatmayısürdürdü.Kurdeğilamaaydınlıkbaşkabiranıyıuyandırdıyorgunzihnimde.Kocamanbirdolunaydanyansıyandahaparlakbirışık...Tatlıbirpoyrazlaserinlemişrüyagibibirgece.Havadainsana huzur veren bir koku... Sokaktaki ıhlamur ağacının kokusu...Aralık pencereden süzülen rüzgâr...Yataktabirbirinekarışmışbedenlerimiz.Nüzhetşefkatlesarılmıştıbana.

“Uyuyalım,sadeceuyuyalım.Bakalımsevişmeden,nekadartahammüledebileceğizbirbirimize?”

Saatlerce tahammül etmiştik... Tahammül ne kelime, büyük bir mutlulukla, en tasasız, en rahatuykularımdanbiriniuyumuştumogece.“Aşk,sadecedokunmakdeğildir.”Yanımdahafifhafifsolukalanbu beden, sanki bir başkası değil, benim parçamdı; benim başımdı, göğsümdü, sırtımdı, ellerimdi,bacaklarımdı,soluğumdu,tenimdi.Gördüğürüyabenimrüyamdı.Onunhuzuriçindeyüzengözleribenimgözkapaklarımınaltındaydı.Sanırım,Nüzhetiçindeaynıydıdurum.

“Mışılmışıluyumuşum,”demiştisabahkalktığımızda.“Sendeinsanahuzurverenbirşeyvar.”

Amademekkihuzuryetmiyordu.Heyecandalazımdıyahutbendeesermiktardabilebulunmayanrenklibirkişilik.Renklikişilikmidedim,aslındatamolarakneanlamageldiğinibilebilmiyorum.

“Sengrisin,”demiştiyıllarsonraflörtettiğimgençbirkadın.“Renklersenikorkutuyor.”

Sonra da kalkıp gitmişti masadan. Bir daha ne aramış, ne sormuştu. Nüzhet sıkıcı bulmazdı beni...Bulmazmıydı?Ozaman,nedenbeniterketti?

Duvardakielektrikdüğmesinedokundum.Yananışık,aşinaolduğumodayıaydınlattı.Neyapacağımı,neredenbaşlayacağımıbilemeden,kararsızcabirkaçadımattım,yineaynımenekşekokusu...Genzimdeyine aynı yanma, boğazımda aynı düğüm ama eskisi kadar şiddetli değil. Üstelik koku da sankifarklılaşmıştı;yıprananahşapla,çürüyenduvarla,eskiyenanılarla,yaşlananbedenlekarışmış,başkabirrayihayadönüşmüştü.

En çok yatağın bulunduğu bölgede hissediliyordu. Başka nerede hissedilecek? Yatağa yaklaşırkendağınıklıkdikkatimiçekti.OysadünyanınendüzenliinsanıydıNüzhet.Belkideonunlatekortaknoktamızbuydu; ikimiz de dağınıklıktan nefret ederdik. Hem yaşadığımız yerlerin, hem kafamızın dağınıkolmasından. Etrafı toplamak kolaydı da, kafayı toplamak... Nüzhet’in aklını hep düzenli tuttuğundan,sistematikdüşünmektenhiçbirzamanvazgeçmediğindenadımgibiemindim.Başarısınıdabuözelliğineborçluyduzaten.Fakataklınıdüzenli,düşüncelerinisistematiktutayımderken,günlükalışkanlıklarınıterketmişti anlaşılan. Bana gelince, Nüzhet’in gitmesiyle, ne sistematik düşünme kalmıştı, ne metodikdavranış.Tamaksi olmuş, kafamkarıştıkça, gündelik hayatımda temizlik, düzenlilik bir saplantı halinegelmişti.Bizimteyzekızınınbiledikkatindenkaçmamıştıbuhalim.

“Hiçevlenmeyenkadınlargibisin,”demiştiŞaziye.

Aslında cinsel sorunları olan kadınlar gibi demek istediğini biliyordum... Onunla yatak odasımeselelerimikonuşmayahiçniyetimyoktu.Derhalkaçırmıştımbakışlarımı,onuninceleyen,sorgulayan,çözümleyen ve muhtemelen bütün bunları yardım etmek için yapan iri kara gözlerinden. Bu kez deNüzhet’in dağınık yatağından kaçırdım bakışlarımı. Komodinin üzerindeki iki kitap çekmişti ilgimi.

Page 19: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Yatmadanöncebukitaplarımıokuyordu?Yaklaştım,üstteki,kalın,dericiltliolanınıaldım.Kapağındazarifbirçizimvardı,hemen tanıdım;FatihSultanMehmed’in tuğrası...FranzBabinger’inkitabıydıbu.Sırtında

MehmedderErobererundseineZeityazıyordu.FatihSultanMehmedveZamanı.Büyükhükümdarüzerinehazırlanmışenkapsamlıaraştırmalardanbiri.Babinger’inkitabınıkaldırınca,alttakisolukrenklikapak da çıkmıştı ortaya.YeniDergi, 1970 Nisan sayısı... Hatırlıyordum, sanat dergisiydi. Nüzhet’inilkgençlik günlerinden, şiir yazdığı dönemden kalmış olmalıydı. Edebiyata, özellikle de şiire çokmeraklıydı.Banaromanokumatutkusunuaşılayandaoydu.

“Sadeceokumakyetmez,yazmalısın,”derdigözleriminiçinebakarak.“Güçlübirkaleminvar.”

GüçlükalemimolduğunudaAlmanya’dageçirdiği1982baharındaonayazdığımmektuplardananlamış.Aslında ben hiçbir zaman edebi metinler yazmadım. Nüzhet’e yazdıklarım içimden gelenlerdi. Nehissettiysem onları dökmüştüm kaleme. Kişisel duygularımdı, bana ait olanlar... Belki de Nüzhet’intavsiyesineuyup,yazmalıydım...Neyseyapmadımişte.Nüzhetyazdı;güzelşiirleridevardı,neyazıkkisürdürmedi, tarihçilik daha ağır bastı. Bilim, şiiri öldürür. Öldürür mü? Bilmiyorum. Bu lafı kiminsöylediğini de bilmiyorum. Bildiğim Nüzhet’in bir süre sonra şiiri bıraktığı. Tıpkı Herodotos gibi...Hepimizin piri bu büyük tarihçi, Homeros’a özenmişti önceleri. Belki de ozanın o muhteşem eserini,İlyada’sı

nı kıskanmıştı. Ama sonra araştırmacılık, nakledicilik ağır basmış, kendini tümüyle tarihe vermişti.NüzhetdebeniterkettiğiyetmezmişgibiHerodotos’aözenipsanatı,şiiridebırakarak...Bırakmasaydı,akademik kariyerini her şeyden önemli görmeseydi hâlâ şiir yazmayı sürdürseydi, belki beni... Hayır,bunuartıkdüşünmekistemiyordum.Bakışlarımyenidendergiyekaydı.Nedenilgisiniçekmiştikibudergiyıllarsonra?Yayımlananbirşiiri,birmakalesimivardı?Aradığımsorununyanıtını,sayfalarınınarasınakonulmuş bir kâğıt parçası gösterecekti. Kâğıdın konulduğu sayfayı çevirdim. “Sigmund Freud’un Birİncelemesi: Dostoyevski ve Baba Katilliği” yazıyordu. Derginin eksen konusu. Yeniden bakınca farkettim,başlıkkapaktadayer alıyordu.Yenibir tezüzerinemi çalışıyorduNüzhet?Yoksakütüphanesinikarıştırırkenöylesinemiilgisiniçekmiştibumetin?Makaleninbulunduğusayfayıaçtımyeniden,amabukezarayakonulmuşolankâğıdınüzerindekisözcüklerdikkatimiçekti.Nüzhet’inogüzelelyazısıylaaltaltayazılmışüçİngilizcesözcük:Patricide,Filicide,Fratricide...Babakatilliği,oğulkatilliğivekardeşkatilliği... Niye yazmıştı ki bu sözcükleri Nüzhet? Freud’un makalesiyle bir bağlantısı mı vardı busözlerin?Çalmayabaşlayantelefonunziliylekesildidüşüncelerim.Evintelefonuçalıyordu...Dinledim...Hayır, cep telefonunun ziliydi ama benimki değil, oturma odasından geliyordu, Nüzhet’inki olmalıydı.Israrla çalmayı sürdürüyordu. Sanki arayan kişi evde olduğumu biliyormuş gibi, büyük bir paniğekapıldım.Neyapacaktımşimdi?Birazdahaşuursuzdavransamsaklanacakyeraramayabaşlayacaktım.Allahtan arayan kişi ısrarını sürdürmedi, beşinci çalışından sonra sustu telefon. Sessizlik bu kadarmıhuzurverirmiş insana!Bir anoturmaodasınagidip, kimin aradığınabakmakgeçti içimden.Hayır, kimaramışolursaolsun,bu işenekadarazbulaşırsamokadar iyiydi.Amaheranbaşkabiri arayabilirdi,daha da beteri biri, mesela yeğeni Sezgin gelebilirdi. Gelsin, kapıyı açmam olur biterdi. Ya anahtarıvarsa? Nüzhet Amerika’dayken daireye o bakıyor olmalıydı, İşte o zaman katil olduğum resmentescillenirdi.

“NüzhetHalam’ıöldürdüktensonra,cinayetigizlemekiçinparmakizlerinisilerken...”

Birdendankettikafama,evinheryeriparmakizlerimledoluydu.

Polis benim eve girdiğimi nereden bilecekti ki? Bilmesine gerek yoktu, tahmin etmesi yeterdi.

Page 20: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nüzhet’inensontelefondakimlerlekonuştuğunuöğrendiktensonra,terkedilmişvebuterkedilmeyiöylekolaykolaykabuletmemiş,Amerika’yayüzlercekarşılıksızmektupyazmış,takıntılı,eskisevgiliolarak,buölmekteolanapartmanın,buuğursuzdairesindehemenparmakizlerimbulunacaktı.Okahrolasıpanikduygusu yeniden ele geçirdi benliğimi. Elimle birlikte titremeye başlayan dergiyi, derhal komodininüzerine bıraktım. Cebimdenmendilimi çıkartıp kitapla derginin dokunduğum yüzeylerini özene bezenesildim.Işıkdüğmesienkolayıydı,yaperdeler...Parmakizikadifekumaşınüzerindekalırmı? işişansabırakamazdım, az önce kapattığım perdelerin, dokunmuş olabileceğim yerlerini de elimden geldiğincesildim. Döndüm, önce yatak odasının kapısını, ardından banyonunkini temizledim. Banyoya girdim,nereleredokunmuştum?Allahkahretsin,hatırlayamıyordum.Tamam,ışıkdüğmesi...Sonra,evetlavabo...İyi de lavabonun nereleri? Musluktan başlayarak, lavaboyu da bir güzel silmeye başladım, süzgeciniskeletini bile temizledim. Ya sabun? Bu yumuşak zeminin üzerindeki izler silmekle kaybolur muydu?Hayır,buriskigözealamazdım.Leylakrengisabunuolduğugibicebimeattım.Işığımendilimlekapatarakçıktım.

Oturma odası, tıpkı Nüzhet’in cansız bedeni gibi öylece duruyordu. Hiçbir zaman aklımdançıkaramadığımo kadını da, cansız bedenini de şimdilik unutmalıydım.Nasıl unutacaksam.Nasılı filanyoktu,unutmalıydım.Nüzhetdeğildimeselao,herhangibiriydi.Tanımadığımbiri.Benimöldürmediğimbiri.Öldürseydimbirkanıtolurdu,değilmi?Yoktuişte.Evet,şimdisakinolmalıydım.Parmakizlerim...Evet,başkanereleredokunduğumuhatırlamalıydım.Ensontemasettiklerimlebaşladım,önceperdeler...Perdeleri bitirince, sehpadaki sürahi, bardak. Hayır, onlara ilişmedim ama ikinci avizeyi yakmıştım.Sonra hardal rengi daire kapısı... Önce itmiş, içeri girmiş, sonra arkadan kapatmıştım.Demek ki hemiçerisi, hem dışarısı. Nüzhet’in çağla yeşilimantosunun altında kalan düğmeye basarak sofanın ışığınıyaktım.Elbetteparmakizlerimigörmeminimkânıyoktu,yinedehiçbir izbırakmadığımdaneminolmakistiyordum. İşim bitince yeniden ışığı kapattım -tabii yakarken yaptığım gibi parmağımı mendilimlesararak.Evet,tamolarakendişele

rimden kurtulamasam da, hâlâ ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi bilemesem de artık bu evdenayrılabilirdim. Ayrılabilir miydim? Kapıyı açmadan önce, son bir kez Nüzhet’e baktım. Hep aynıydı.Sehpanın gerisindeki koltuğunda hiç kıpırdamadan... O aynıydı ama ben değişmiştim.Heyecanlanmadığımıfarkettim,korkmadığımı...Nedenkorkacaktımki?Buodadakorkulacakbirivarsa,odabucinayelinbelkidetekzanlısıolanbendim.Belkideilkkez,sakincebaktımNüzhet’e.İkiavizeninışığı da yeterli gelmiyordu. Yeniden ona yaklaştım. Gözlerini iri iri açmış, sanki neden yaklaşıyorsundercesinebakıyordu.Yoksabuiriiriaçılmışgözler,maviliğiniçindehayrettendonupkalmışoburukluk,büyükbirşaşkınlığındeğil,birdüşkırıklığınınbelirtisimiydi?Eskisevgilisi,elindekimektupaçacağınıacımasızca boynuna saplarken kapıldığı derin hayal kırıklığı mıydı gözlerinde donup kalan? Durdum;aniden kazandığım sakinliğimmermer zemine çarpan cam bir sürahi gibi paramparça olmak üzereydi.Omuzlarımın çöktüğünü, boynumun kendiliğinden büküldüğünü hissettim, ellerim birden önümedüşüvermişti.Azöncekendinikurtarmagüdüsüyleataklaşanbenliğim,usulcaçöküyordu.Hemenkaçırdımbakışlarımı sevgilimin cesedinden. Adımlarım geri geri gidiyordu. Gitmek, kaçmak, uzaklaşmak, buöğleden sonra Nüzhet’ten gelen telefonun öncesine dönmek istiyordum. İlk kez gün ışığının yakıcıparlaklığını görüp, anne rahmini özleyen bir çocuk gibi. Ne güzel olurdu, hiç doğmamış olmak...Tehlikelerdenuzakta,güvenli,meraklıgözlerden, insanı teşhiredenışıklarınmenzilinindışında...Ötekiinsanlarınsevgisine,şefkatine,merhametine ihtiyaçduymadan...Aslındahâlâgeçdeğildi,aradangeçenaltmışküsuryıla,ötekiinsanlarınsevgisine,şefkatine,merhametineihtiyaçduymuşolmamaveçoğunluklahayalkırıklığınauğramamarağmenhâlâbuişebirsonverebilirdim.Pekdeironikolurdu,yirmibiryıldırgörmediği sevgilisini mektup açacağıyla boğazladıktan sonra aynı kesiciyle kendini de... Çok hazingöründü birden gazetedeki fotoğrafımız... Sehpanın arkasındaki şampanya rengi berjer koltuktaNüzhet,

Page 21: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yerde ben, kalbimin üzerinde, sapında Fatih’in tuğrası bulunan gümüşten mektup açacağı. Hayır,düşündüğüm son bu değildi. Evimde, belki yatağımda öldükten günler sonra yayılan koku nedeniylekomşular tarafından bulunmak bile daha iyiydi bundan. Hayır, kaçış da çözüm değildi. Ne yaparsamyapayım, bu kuşku beni takip edecekti. Tek kurtuluş yolu yüzleşmekti. Gerçek ne ise onunla göz gözegelmek.Başkalarınaitirafetmesembile,neyaptığımıbilmeliydim,İyidenasıl?

“Neyaptığınıhatırlamanbirmucizeolur,”demiştiŞaziye.

TeyzekızımınısrarlabakangözleriniunutupyenidenNüzhet’eyaklaştım.Belkicansızbedenibirşeylersöylerdibana.Amayaklaşıncagaripbirduyguyakapıldım.Yaklaşıncadeğildeonabaktıkça,öncebanatuhaf gelen ama düşündükçe son derece doğal olan bir hakikatle karşılaştım. Bu yaşlanmaya başlamışbeden, budonukmavi gözler, beni yirmibir yıl önce terk edenkadına ait değildi.Başkadünyalardan,başkahayatlardançıkıpgelmişbiriduruyordukarşımda.Gözlerinin rengiaynıydı, saçlarıboyanmışvedahakoyukumralolmasınarağmenonunsaçlarıydı,fakatbirzamanlarmavilikleriiçindekaybolduğumogözler,hiçböyleyabancıgibibakmamıştıbana.Buifadeyitanımıyordum.Tanıdığım,boynunaacımasızcasaplanmış mektup açacağıydı. Mektup açacağı... Tamam da, hangisiydi acaba? Benimki mi, yoksaNüzhet’ehediyeettiğimmi?Hangisiolacak,elbettebenimkiydi.MektupaçacağınıtaAmerika’danburayataşıyacakhaliyoktuyakadının.Belkidehiçgötürmemişti,hepburadaydı...Hayır,kendimikandırmanınâlemiyoktu,cinayetsilahınıbengetirmişolmalıydım.Oysanebukeskinaletialmayıdüşündüğümü,nedecebimekoyduğumuhatırlıyorum.Şaziyekaragözleriniyüzümedikmiş,fısıltıhalindeaçıklıyor.

“Krizanları...Psikojenikfüg...”

İşin kötüsü, yoksa iyisi mi demeliyim, bırakın taammüden cinayeti, Nüzhet’i öldürmeyi aklımdangeçirdiğimibilesanmıyorum.Yineteyzekızımıntatlısesi...

“Bilinçaltımızelegeçirirbenliğimizi...”

Gözlerindegiderekderinleşenbirkuşku.DemekŞaziyedekatilolduğumudüşünüyordu.Başıhafifçegeriyekaykılmış,gözlerininaklarıanbeanbüyüyenbumavigözlükadındahiçyardımetmiyordukibana.Aksine,sankidurumumudahadazorlaştırmakistercesinesustukçasusuyorduoturduğukoltukta.Amaonukendihalinebırakmayahiçniyetimyoktu,iyiceyaklaştımsolgunlaşanyüzüne.Buevinengüzelgünlerineşa

hitliketmişavizelerinkristallerindenyansıyanışıktabilegüçlükleparıldayangözlerinebaktım;buzdanmaviliklerin içine gelişigüzel serpilmiş yeşil lekelerin altında, birkaç saat önce yaşananları, kendiölümününsırlarınıaçıklayacakbirkanıtaramayısürdürdüm.Neyapsamnafile!Nemavigözler,nemavigözlerdekimenevişiniyitirmişyeşillerbir tek iz,bir tek ipucu,enküçükbirdelilbilesunuyordubana.Yeni bir umutsuzluk dalgasına kapılmak üzereyken birden fark ettim: Asıl mesaj bu sükûnetti. Aklımıbaşımdanalanosuskunbakışlar,kaskatıkalmışbuhareketsizbeden,yıllarsonrageldiğimbusessizev,“Senbulmalısın,”diyordukendiUsanınca,“nehaltyediysensenbulmalısın.”Hepsibu;onlarınsöylemekistediğibuyduişte.Vermekistediklerigizemlimesajbuydu.“Nehaltyediysembenbulmalıydım.”

Derhalinandım,budonukgözlerin,bukatılaşmayabaşlayanbedenin,bumeşumevinkendilisanlarıncafısıldadığı gizli bildirime. Zaten inanmasaydım, çekip çıkaramazdım omektup açacağını büyük aşkım,kalbiminve ruhumunbiricik sultanıNüzhet’i andıranbu zavallı kadının, yer yer kırışmış amahâlâ birkuğununki gibi ince uzun boynundan. “Nüzhet’i öldürdüğümü kanıtlayacak tek tanık” Kar iyi geldi;karanlık gökyüzünden, bu güngörmüş sokağın üzerine serpilen beyaz zerrecikler, sanki çaresizliğimianlamışdabenitesellietmekistercesine,minikkelebeklergibiusulcayüzümekonuyorlardı.

Page 22: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“ İnsanm doğadan başka sığınacak yeri yoktur,” diyen Tahir Hakkı’yı hatırladım. “Sonundabaşladığımızyeregeridöneriz.Sonundadöneceğimizyerleirtibatıkoparmamaktayararvar.”

Hocamızınyanşaka,yarıciddibirtavırlasöylediğiöğüdüneuydum;buzgibihavayıderinderiniçimeçektim. Başım döner gibi oldu. Aldırmadım, kristalleşmeye başlayan kaim beyaz örtüye bata çıkaSahtiyan Apartmam’ndan uzaklaşmaya çalıştım. Çalıştım diyorum, daha birkaç adım sonra mevsimlikmakosenlerimin içindeki parmaklarımın buza kestiğini hissettim. Duraksayacak halim yoktu. Ne ayakbileklerime kadar yükselen kara, ne soğuğun parmaklarımı uyuşturmasına aldırdım. Daha hızlı, dahabüyükadımlaratmayıdeneyerek,ilerlemeyisürdürdüm.Ellerimsızlamayabaşlamıştı,paltomunceplerinesoktum. Sağ elim soğuk bir nesneye değdi. SapmaFatih’in tuğrası işlenmişmektup açacağı...Az önceNüzhet’inboynundançıkardığımcinayetsilahı.Bukarlıkışgecesindendahasoğuk,kanlıbiralet.Sankikanbulaşacakmışgibisağelimihızlauzaklaştırdımbumetalnesneden.Oysamektupaçacağını,ustabirkatil gibi banyoda bir güzel yıkamıştım. Yine de bu alete dokunmak tüylerini diken diken ediyorduinsanın... Bir an önce kurtulmalıydım bu lanetli eşyadan... Sadece mektup açacağından mı? Ötekicebimdeki menekşe kokulu sabundan, ölmek üzere olan şu Sahtiyan Apartmanından, eskidenpencerelerindenkırmızısardunyalarsarkanbirbirindengüzelapartmanların,gelinlikkızlargibiyanyanasıralandığı, şimdi, benim gibimiadını çoktan doldurmuş, karın ıssızlığıyla iyicemahzunlaşan bu yaşlısokaktan...Derhalbirtaksibulmalıydım...TaksiylehemenKaraköyiskelesine...Oradanvapuraatlayıp...Mektup açacağını denizin karanlık sularına... İyi de neden dizlerim kesilir gibi oldu? Neden soluksoluğayım?Caddeyeulaşmakiçinnefesimyetmeyeceksanki...Sakinolmalıydım.BaşımıçeviripSahtiyanApartmam’mnazöncesıkısıkıyaörttüğümkapısınabaktım,epi topuonmetrekadaruzaklaşabilmiştim.Bir kez daha derin derin içime çektim keskin havayı. Gücümü toplayıp yeniden karlara bata çıka...Nefesimkesildi kesilecek...Ayak parmaklarımdondu donacak...Ne kadar yürüdümbilmiyorum, nedensonrakirpikleriminucunakonanbeyazzerreciklerealdırmadansokağınucunabaktım.İşteoandagördümköşedendönensarılekeyi.Limonrengindenbirazdahakoyu...Uçuşankartaneciklerininarasındasarıhiçdegüzelgörünmüyordu.Beyaza,kırmızıyakışır.Sandımkandamlamışkarınüstünemiydiotürkü?Bluzunüzerindeki kan gibi...Neler saçmalıyordum ben böyle?Neyse ki gözlerim, aklımdan dahamantıklıydı;cinayettenestetikgörüntülerderlemeyeçalışanzihnimeboşveripağırağıryaklaşansarılekeyiizlemeyisürdürdü. Sarı leke yaklaştı, yaklaştıkça büyüdü, büyüdükçe taksiye dönüşerek birkaç metre önümdedurdu.Allah’ınbirlütfümu?Şeytanındemekbelkidahadoğru.Artıkherkiminse,benimdurumumdahiçfarketmezdi.Taksiyedönüşmüşönümdeduransarı lekeyedoğruatıldım.Açılankapıdan,yakasıkürklüderimantolu,başındakiberedenkumralsaçlarınınucugörünen,uzunboylugençbirkadınindi.Kumralsaçları...Azönceapartmandabıraktığımortayaşınüzerindekikadıngibikoyudeğil,yıllaröncekiNüzhetgibiaçıkkumral.

“Birşeymidediniz?”

Açık kumral saçlı, uzun boylu kadın taksinin kapısının önünde durmuş merakla yüzüme bakıyordu.“Hayır,taksiyebinecektimde...”

Telaşımıbirazkababulmuşolankadın,tamambuyurungeçindercesineçekildiaracınkapısından.

“Teşekkürederim.”Kadınınboşalttığıarkakoltuğaatacaktımkikendimi,hop,birazyavaşoldergibidikdikbakan,ClarkGablebıyıklışoförün,nemrutsuratıylakarşılaştımbukez.

“Nereyebeyefendi?”

“Karaköy...”diyemırıldandım,birayağımtaksininiçinde,ötekikaldırımdakarlarınarasında.“Vapuriskelesinegideceğim.”Hafifçehavalanmışsağkaşıdüzgünleşti,bakışlarıyumuşadı,

Page 23: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

direksiyondançektiğieliniusulcasalladı.“Tamam,gel...”

Fikrini değiştirmesinden korkarak, koltuğa attım kendimi. Aceleyle arabaya yerleşmemi anlayışlaizleyenşoför,azönceçemkirenkendisideğilmişgibidostçaaçıkladı.

“Bendeoradanevegeçerimartık.”

Kapıyıkapatırken,kendisinidinlediğimdeneminolaraktamamladısözlerini.

“Birkaçsaatekalmazdonyapar...Bugeceekmekyokbize.”

Karlıgecelerintaksicilerimağduretmesi,şuandadertedeceğimensonmeseleydiamasessizkalmakdakabalıkolurdu.

“Eh kış, tabii çileli mevsim,” diye geçiştirmek istedim. Vay senmisin cevap veren, hemen başladımuhabbete:

“Allah,fakirfukaranınyardımcısıolsun.Kömürü,odunuolmayanneyapacakşimdi?”

Eyvah,şulafazanşoförlerdenbirineyakalanmıştımgaliba,uzattıkçauzatacaktı.Dahadabeteri,çenesidüşüp,kimolduğumu,bugeceburadaneişimolduğunusormasıydı.Birden,rastlantısonucukarşılaştığımbuadamın,Nüzhet’iöldürdüğümükanıtlayacaktektanıkolabileceğinianladım.“Evet,hâkimbey,Şişli’deHanımefendi Sokak’tan almıştım. Tamam, biraz sıkılgan biriydi ama hiç de katile benzemiyordu...”Bakışlarımı,hâlâbenisüzenşoförünaynadakikaranlıkgözlerindenkaçırıpıssızsokağaçevirdim.Anladımınedir, tek lafetmeden,arabayıhareketettirdi.Ardıardınaöncamakonankar tanelerini temizlemekiçinçırpmansileceklerlezincirgeçirilmişlastiklerinkaragömülürkençıkardığısesle

rin eşliğinde sokak boyunca ilerlerken, ben de bu öğleden sonra yaşananları yeniden düşünmeyebaşladım.

Hafızamın kaydetmediği şu karanlık birkaç saat dışında ne olup bittiyse hepsini bütün gerçekliğiylegözleriminönündecanlandırabiliyordum.Öğledensonrao telefongelmişti.Benneyapıyordum?Yemekyiyordum. Kadife Kadın’m yaptığı kapuska, yanında turşu... Hayır, yemeği çoktan yemiştim. Ütüyapıyordum...KadifeKadın’mdüzgünütüleyemediğigömleklerimiyeniden...

“Temizlik,düzenlilik, tertiplilik,cinsel sorunlarıolanerkeklerdebir saplantıhalinialır,”mıdemiştiŞaziye?

Yok,erkeklerdeğil,sekssorunuolankadınlardemişti.Hemütüyüçokönceyapmıştım,belkikapuskayımideye indirmeden önce. Evet, telefon geldiğinde yemeğimi yemiş, ütüyü çoktan bitirmiştim,masamdaoturuyordum.Kitapokuyordum.Tolstoy’unKroyçerSonat’mı...AsılismiKreutzerSonatolmalı,belkiRusçadaöylesöyleniyordur,belkideçevirininazizliğineuğramıştırkimbilir...ÇünküBeethoven’inaynıisimli bestesinden esinlenmiş Tolstoy. Karısını öldüren Pozdnişev’in acıklı hikâyesi... Erkek kadınilişkilerinintaşıdığıgerilim...İçimizdekişiddetinnasılaçığaçıktığı...Okadargüzelaktarıyorduki...Bircinayet ancak bu kadar gerçekçi resmedilir. Nasıl öldürmüştü Pozdnişev sadakatsiz karısını?Bıçaklayarak...Tuhafşey,romanınobölümünüeksiksizhatırlıyordum.

“Keskin, eğri bir Şam kaması...Kamayı bütün kuvvetimle sol böğrüne...Korsesinin direnci... Sonrakamayumuşakbirmaddeyedalıverdi...”

Romandayazılanlarıdüşünürkensağelimpaltomundışındancebimdekimektupaçacağınadokundu.Hiç

Page 24: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

de eğri, keskin Şam kamasına benzemiyordu.Muhtemelen o kadar keskin de değildir. BelkiNüzhet’inkorsesiolsasaplanmazdıbile.Amaboynunurahatlıkladelmişti.

“Sonrakamayumuşakbirmaddeyedalıverdi.”

BendeböylemidüşünmüştümmektupaçacağıNüzhet’inboynunadalarken?Birdakika,birdakika,onubenimöldürdüğümbellibiledeğil.Ozamanniyealdımbumektupaçacağını,busabunparçasını?Niyepolisleretelefonedipolanlarıanlatmadım?Herşeygüngibiortada.BelkiaklımbaşımdaolsayapmazdımamakontrolsüzkalanbenliğimNüzhet’iöldürmüştüişte.Yıllardıriçimdebirikenöfkenin,nefretin,kininbirsonucuolarak.Acımasızbirşekilde...Hemdebirbenzerinionahediyeettiğimmektupaçacağıyla.Nekadarironik...Neironisi,düpedüzcanavarlık!Nüzhetneyapmışolursaolsunölümühaketmiyordu...

“Kasımpaşa’dangidelim,”diyenincebıyıklışoförüntizsesiyleirkildim.Sağelininişaretparmağıylaaltlarındanbuharlar çıkararakönümüzde sıralanan, stop lambaları parıldayan araçları gösterdi. “Trafiktıkanmışdiyorum,açılmasınıbeklersek...”

Yoluuzatmakniyetindemiydi,yoksagerçektenmecburkaldığıiçinmigüzergâhıdeğiştirmekistiyordu,emin olamadım.Olsamda fark etmezdi.Onunla tartışacak halim yoktu; düşünmek, yaşadıklarımı bütündetaylarınakadaryenidengüzdengeçirmek,istemedeniçinedüştüğümbugizemiçözmek,biranöncebubeladankurtulmakistiyordum.

“Tabii,” dedim yüzümü mümkün olduğu kadar gölgede Ilıtmaya çalışarak, “iyi olur, trafiğetakılmayalım...”

Taksinindireksiyonunusağakırarakyanyolagirerken,"TabiiKasımpaşayolundadatrafikyoksa,”diyehomurdandı.“Herkesbizimgibidüşündüyseyandık.”

Yok,buadamçenesinikapalıtutamayacaktı.

“Kısmet,”dedimyatıştırıcıbirsesle.“Neyapalım,artıkbahtımızaneçıkarsa.”

Amagirdiğimizsokaktadaardıardınayığılmıştıaraçlar.

Konuşmakiçinfırsatkollayansürücüpatladı:“Allahbelasınıversin...Demedimmisize...”“Sıkmayıncanınızı,nasılolsaaçılır...”

Keşke demeseymişim, başını çevirerek, sağ omuzunun üstünden geriye baktı. Ters ters konuşacaksandım.Yok,gözlerindeöfkeyoktu,aksinetakdiredergibibirhalivardı.

“Vallabravo,nasılböyle sakinolabiliyorsunuz?”Evet, sesidehayranlıkdoluydu. “Keşke sizingibiolabilsem...”

Gerçekleri bilsen, yerinde olmak isteyeceğin en son kişi ben olurdum diye geçirdim içimden ama“Başkaçaremivar,”dedimönümüzdekiarabalarıgöstererek.“Kızsak,öfkelensek,İnipherkesebağırıpçağırsakyolaçılacakmı?Arabamızuçamayacağınagöresabırlıolmaklazım.”

Anlayışlabaşınısallayarakönünedöndü.

“Haklısınız beyefendi, sabırlı olmak lazım. Lazım da bu İstanbul trafiğinde olmuyor işte... Yol yok,altyapı yok, düzen yok.Hepsinden önemlisi insanlarda saygı yok...Altına araba çeken kendini bir şeysanıyor...Halbuki,affedersinizbildiğinizhıyar...”

Page 25: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Tam düşündüğüm gibi işte açılmıştı çenesi. Biraz susar mısınız, başım ağrıyor filan desem, anındaterslerdibeni, belkide “Hadidışarı!”diye arabasındankovmayakalkardı.Böylecehemsokaktakalır,hem de adamın hafızasında hiç silinmeyecek bir anı bırakırdım. Mahkemede de anlatırdı artık.“Söylediğimgibihâkimbey,hiçkonuşmuyordu.Manyakgibiydi.Yüzünügörmememiçindeiyicegölgeyeçekilmişti.Katilolduğunubilsem...”

Kendihalinebıraktım...Bıraktımkonuşsun.Buonunişalışkanlığıydı.Belkirahatlamametodu...Belkiarabada yolcu yokken bile konuşuyordu, kendi kendine. Çılgınlık? Sanmıyorum, aksine, bu çılgını bolşehirde çıldırmamak için alman bir önlemdi belki de.Bıraktımkonuşsun...O konuşurken ben, yenidendüşünmeye, o karanlık saatlerde neler olduğunu anlamaya, kaçırdığım detayları hatırlamaya, bir ipucubulmayaçalıştım...Suçsuzluğumuispatlayacakbirdelil...Amabuince,çınlayanses...

“Beyefendi,sizitenzihederimamaherçeşitinsanvartrafikte...”

Evet, o ses, onu dinlemememi imkânsız kılacak şekilde yüksek tondan anlatıyordu. “Aklınıza bilegelmeyecek tipler... Daha dün, yol vermeyen şoförün üzerine baltayla yürüdü biri... Valla gözleriminönünde... Hem de şehrin göbeğinde... Allahtan biz araya girdik de... Düşünebiliyor musunuz adam,arabasındabaltataşıyor...”

Baltadeğil,Şamkaması...ŞamkamasıylaöldürmüştüPozdnişevkarısını...Yolvermediği içindeğil,bir müzisyenle birlikte Beethoven’inKreutzer Sonat’ını icra ettikleri için... Beethoven bu eseri için,“Kadınlaerkekarasındakibirlikteliğindoruğu,”demiş.BizimPozdnişevdekarısını,birerkekmüzisyenledoruğaulaştığıiçinöldürmüştü...Şamkamasıyla...

“Pompalıtüfektaşıyanlardavar...”

Tolstoy’unromanındankoptum,bakışlarımaraçlarınyavaşçailerlemeyebaşladığıkarlısokağatakıldıyeniden...Yolunaçılmasıbilekesmedibizimşoförünkonuşmasını.

“Valladiyorumbeyefendi...Bizimduraktanbirarkadaşgörmüş.Geçenyazmanyağınbiri...Arabanıncamındançıkarmış...ArabadaPorsche...Şualtıçekerlerden...TEM’deseyrederken...Kendisinigeçencipe...HanişudörtçekerAudi’lerden...”

Gündüz değil, akşam üzeri... Telefondan sonra, o karanlık saatlerin ilk dakikalarında giyinmişolmalıyım; çünkü telefon geldiğinde pijamalar vardı üzerimde. Lacivert çubukları olan, gece mavisipijamalar...Üç yılda bir değiştiririm.Ama hep aynı renk, aynı desen...Gecemavisi üzerinde lacivertçubuklar olan pijamalarımı çıkarıp... Solgunmavi gömleğimi giyip, vişneçürüğü kravatımı takıp, siyahpantolonumubacaklarımageçiripüzerinelacivertceketimi...Mevsimlik,siyahmakosenayakkabılarıdaunutma...VeelbettesapındaFatih’intuğrasıolanmektupaçacağı.Tamamonudacebimekoydum,çıktımevden. Ya sonra... Sonrası malum... Şişli, Hanımefendi Sokak, Sahtiyan Apartmanı... Yıllardırgörmediğim sevgilimin yüzü... Beni çileden çıkaran sözleri, belki bu kadar çok değişmiş olması,yaşlanması,çirkinleşmesi,mavigözlerinindonukdonukbakması,yaşadığımbüyükhayalkırıklığı...Evethayalkırıklığı...Belkideyıllarcaiçimdebirikenkinden,öfkeden,hınçtandeğil,sadecebuhayalkırıklığıyüzündenöldürmüşümdürNüzhet’i...

“Bir keresinde öldürüyorlardı beni...” Yine şoförün tiz sesi. “Polisler diyorum beyefendi... Trafikpolisleri değil, korumalar. Yeşilköy’den Zeytinburnu’na gidiyordum... Sahil yolunda... Güya yolageçilmez işareti koymuşlar, ne bileyim görmedim... Baktım karşımda bir herif, elinde de otomatik birtüfek, yolun ortasına dikilmiş. Tüfeği üzerime çevirmiş, dur diyor. Bastım frene... Biraz geç kalsam,maazallahtüfektenekadarmermivarsa...Meğerseİranlıbirbakangelmiş...Herifonunkorumasıymış...

Page 26: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Bendeyateröristyaeşkıyadiyedüşünüyorum.Yanılmışım...”

Yayanılıyorsam...Yadüşündüğümgibiolmadıysa...Nebileyim,meselameçhulosaatlerdeevdengeççıktıysam.Yadasokaklardavakitgeçirdiysem.Karlı sokaklarda,ayağımdamakosenayakkabılarlamı?Belki bir kahveye, pastaneye oturmuşumdur, belki bir kitapçıda vakit öldürmüşümdür. Nüzhet’e erkengitmemekiçinmi?Yokcanım,bilincimokadaryerindeolsaevdenerkençıkmamamgerekirdi.Belkideçıkmamışımdır. Evden ne zaman ayrıldığımı bilmiyorum ki... Belki de kendime geldiğimde, SahtiyanApartmanı’na ilk kez giriyorumdur. Aklımın başımda olmadığı o karanlık anlarda olan bitenihatırlamıyorum...

“Hatırlamaz olur muyum beyefendi. On dokuz senedir bu direksiyonun başındayım. Bu koltuğa ilkoturduğumgünüsor,saniyesaniyeanlatayımsana.Meselaişebaşladığımınilkhaftasıydı.BirkızaldımBeşiktaş’tan.Kızdiyorumya,sizbirperianlayın,biriçimsu...Yücerabbimboşzamanındayaratmış.Kızgüzel, güzel olmasına ama müşteri bizim namusumuzdur. Allah sizi inandırsın, bir kez bile dönüpbakmadım. Lâkin bir ara kızın burnunu çektiğini duydum. Ne yalan söyleyeyim merak ettim. Dikizaynasındanbirgözattım.Kızca-,ğızağlıyor.Baktığımıgörünce,‘Özürdilerim,’dediutanarak.‘Gidecekyerimyokda.’Okadarmasumbakıyordukiyüzüme.‘Üzülmeyin,bizegideriz,’dedim.Yanlışanlamayınbeyefendi, hermüşteriye böyle demem.Dünyalar güzeli de olsa demem. Lâkin bu kızın hali bana çokdokundu.Götürdümeve...Ozamanlarbekârıztabii...Bekârızdediysekyanlışanlamayın,birteyzemvar,doğru onun dizinin dibine. Öğrendik, kızcağızın annesi ölmüş. Baba yeni bir Kadın getirmiş eve. Butazeciği de kapıya koymuşlar. Bir daha bırakmadım zavallıcığı. Evimin kadını yaptım. İki de oğlandoğurdubana...Ellerindenöperler...Birilisede,ötekiilkokulayenibaşladı.Diyorumyabeyefendiciğimbizimhayatımızroman...”

Ne tuhaf, aynı anda Nüzhet’le ben iki Rus romancıyla meşgulmüşüz. İki büyük yazarla. Tolstoy veDostoyevski... Sahi neden Dostoyevski’yle ilgilenmiş olabilir? Neden olacak, onun romanlarınabayılırdı...AmaokuduğuDostoyevski’ninbirromanıdeğil,Freud’unbubüyükedebiyatçıüzerinekalemealdığı psikolojik bir inceleme:Ve sayfanın arasındaki kâğıt parçasında üç sözcük: Patricide, Filicide,Fratricide...Romaİmparatorluğu’nuntahtsavaşlarındasıklıklayaşanankanlıcinayetzinciri...İktidariçingerekirse babayı, oğulu ve kardeşi öldürmek... Sadece Roma İmparatorluğu’nda mı, Osmanlı için degeçerli değil mi bu vahşet? Bazı tarihçiler bunu vahşetten bile saymıyor. Daha fazla kan dökülmesiniengellemekiçindahaazkandökmek,ahlakiveinsanibir tutummuş.Patricide,Filicide,Fratricide...İlksözcük Patricide, yani baba katilliği... Niye ilgisini çekmiş bu sözcük Nüzhet’in? Fehim Bey eceliyleölmemiş miydi? Bildiğim kadarıyla bir kalp krizi sonunda yitirmişti hayatını. Kilolu bir adammış,istisnasızherakşamiçtiğiKulüpRakısı,hergüntükettiğiikipaketYeniHarmansigarasıdacabası.Hayır,babakatilliğiyle ilgilenmesininFehimBey’inölümüylebir ilgisiolmamalı...YaFatihSultanMehmed?Babinger’inFatih’leilgilikitabınınaltındaduruyorduFreud’unmakalesininyeraldığıdergi.Dursun,neçıkar?Nüzhetbirbirindenkopukkonularlailgilenmezdi.Unutma,bilimselaraştırma,metodolojiüzerindeyükselir.Neyani,Fatih’leDostoyevskiarasındabirbağmıvar?Dostoyevskiarasındadeğil,hatırlasanaFreud’unmakalesi baba katilliği hakkında...Nüzhet’in not aldığı üç sözcüğün ilki dePatricide...Nasılyani, Fatih’in, babası II. Murad’ı öldürdüğünü mü düşünüyordu Nüzhet? Neden olmasın? Bu tezidillendiren tarihçiler yokmu?Güya gençMehmed’in padişahlık için daha fazla beklemeye tahammülükalmamış da, babasını zehirleyerek... II. Murad’m ani ölümü de kuşkuları artırarak... Hadi canım, otarihçilericiddiyealırsak.YaNüzhetaldıysa?Almaz.Odönemibirlikteçalışmıştık.Edirne’dekisarayınkalıntılarınınbulunduğuyerebirliktegitmiştik.TuncaNehri’ninsarmaladığıadayıdabirliktegezmiştik.

II.Muradsondönemlerindeoadayaçekilmiş.Yorgunmuş,dinlenmek istiyormuş,uçbeyleriylesürengerginliklerin, saray entrikalarının, kanlı savaşların bedensel ve zihinsel ağırlığından kurtulmak için

Page 27: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

içkiye sığınmış... “Saki getür yine dünkü şerabımı / Söylet dile getür yine çengü rebabımı.” Lezzetli,Osmanlısarayyemeklerininbedendeyaptığıtahribatıdahesabakatarsak...TıpkıFehimBeygibianibirinmeyle...

“O da oldu beyefendi... Neler gördü bu taksi. Bir gün, sizin gibi kibar bir beyefendiyi aldımTeşvikiye’den.Adamarabada kalp krizi geçirmesinmi?Neyaparsın, derhal kırdımdireksiyonu acile.Hastaneyegeldikamabizialmıyorlar.Kimsinnesin,kayıtkuyut...Yahuadamölüyordiyorum,dinleyenyok. Çıldırmışım, daldım hastabakıcılara... Tabii anında yakaladı polisler bizi. Güya adama iyilikedecektik, ikigecenezarettekaldık...Polislereanlatıyorum,anlatıyorumanlamıyorlar.Tanımadığımbiradamaiyilikediyorsamaltındabaşkabirnedenvarmış?Neyapayım,sonundabendeadamüveybabamdiyeyalansöyledim.Babamdandahaçokseverimfilandiyebirdehikâyeyazdımayaküzeri...”Fatih’inbabasınınölümüyleilgilibaşkabirhikâyedahavar.Evet,tezdeğil,bunahikâyedemekdahadoğru.KimivakanüvisegöreFatih’inbabasınınölümükaçınılmazbirkaderdi.BurivayetegöreII.Muradsonderecedindarbiradamdı.Öyleiçkiylefilanarasıdayoktu.Ölümüneilginçbirolaynedenolmuştu.Birgünhemyakın dostu, hem de silah arkadaşı olan Saruca Paşa’yla, İshak Paşa yanında olduğu halde TuncaAdası’nın köprüsünde yürürken bir dervişle karşılaşmış. Derviş hüngür hüngür ağlıyormuş. Bu Allahadamınınhalineüzülenpadişah,“Niyeağlıyorsun?”diyesormuş.

Derviş önce derdini söylemek istememiş ama padişah üsteleyince, “Sizin için ağlıyorum hünkârım,”demişiçgeçirerek.

Muradşaşırmış.

“Niyebenimiçinağlarsın?”diyesormuş.Dervişyinecevapvermekistememiş,lâkiniyicemeraklananpadişahınısrarıüzerineaçıklamakzorundakalmış:

“Rüyamdagördümhünkârım,yakındaHakk’ayürüyeceksiniz.”

Bunu duyanMurad dehşete kapılmış.Çünkü bu sözleri söyleyen derviş, alelade bir din adamı değilŞeyhBuhari’ninmüridiymiş.ŞeyhBuhariiseotuzyılönceMurad’m,güçlürakibidüzmecelakaplıamcasıMustafa’yıyeneceğinibilenulukişiymiş.DervişinkehanetinikaçınılmazbirkaderolarakgörenMuradruhsal bir çöküntüye uğramış, çok geçmeden de ağır bir hastalığa yakalanarak, henüz kırk yediyaşındaykenölmüş.

II.Murad’mölümüyleilgiliyazılanlar,söylenenlerbunlardı.BubilgileriyıllarönceNüzhet’lebirlikteokumuş,bunlaradayanarakmakaleleryazmış,tezlerhazırlamıştık.BildiğimkadarıylaFatih’inbabakatiliolduğunu kanıtlayacak yeni bir vesika da bulunmamıştı. Yani eski sevgilimin, Fatih’in babasınıöldürdüğüne inanması için hiçbir neden yoktu. Babinger’in Fatih’i anlatan kitabıyla Freud’unincelemesininbiraradabulunmasıbirrastlantıydı.Babinger’inkitabınıiseAmerika’dangetirmişolmalı.Geceuyumadanönceikikitabıda...

“Yok, ben kitap okumam beyefendi... Gazete... O da durakta müşteri beklerken... Daha çok sporgazeteleri...BabadanBeşiktaşlıyızbiz...İstanbul’dakihiçbirmaçıkaçırmam.Deplasmanzoroluyortabii.Kitapmı?Bizimçocuklarokuyor...Benmi?Benartıkhayatkitabınıokuyorumbeyefendi...Hermüşteriayrı bir hikâye... Siz pek konuşkan değilsiniz ama bu taksiye binen herkesin dili çözülür... Yanlışanlamayın herkesin diyorum, kadın, erkek, affedersiniz travesti kim olursa olsun, başlar anlatmaya...Psikolog koltuğu gibidir sizin oturduğunuz yer. Eh ben de dilim döndüğünce anlatırım tecrübelerimi...Tecrübededimde...”

Şoförün sesini, cep telefonumun zili kesti... Ceketimin cebinde titreyen bu küçük cihaz, geveze yol

Page 28: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

arkadaşımısusturmaklakalmadı,benidegerçekliğeyenidendöndürdü.Kimarıyorduacaba?Yasenievdearadımbulamadımdiyecekbiriyse?..Yanicinayet saatindeevdeolmadığımıkanıtlayacakbiri.Al sanabir tanık daha. “Evet hâkim bey, önce evini aramıştım. Defalarca çaldırdım açan olmadı. Sonra ceptelefonundan ulaştım... Bana alışverişe çıktım, dedi. Gerçeği gazetelerden öğrenince...” Telefonu hiçaçmasam.Dikizaynasındanmeraklabenisüzenşoförerağmenmi?Hayır,kaçışyoktu;telefonuçıkardım.EkranındaTahirHoca’nınadınıgörüncenedense içimebir sevinçdalgasıyayıldı.Busaygınprofesörümahkeme kürsüsünde aleyhime tanıklık yaparken canlandıramadım. Yine de bu karlı kış akşamındahocanınbeniaramasıtuhaftı.Açtım.

“Alo,buyrunhocam?”

TahirHakkı’nınseksenküsuryaşmarağmendinçolansesiçınladıkulaklarımda.

“Alo.Müştak.Merhabaevladım...Neredesin?”

Nediyecektimşimdi?Evdeyimdesem,kulağınıardınakadaraçmış,nesöyleyeceğimidinleyenmeraklısürücüyükuşkulandıracaktım.Mahkemeninbirnumaralıtanığıolurdukesin.Baksanaherifondokuzseneönceyaşananlarıbiledüngibihatırlıyor.

“Şeyhocam,”diyegeveledim.“Şeydeyimişte...”Hocanınoünlüsabırsızlığıyetiştiimdadıma.

“Neyse, neyse... Nüzhet’e söyle ben bu akşam gelemiyorum...” Ne! Nereden biliyordu Nüzhet’lebuluşacağımızı?

“Nüzhetmidedinizhocam?”“Evet,bugeceonagidecektikya.”Gidecekmiydik?DemekTahirHocadadavetliymişyemeğe.Birdenhatırladım.SanabirdesürprizimvurdemiştiNüzhet.Meğersürprizbizimihtiyarmış.

“Bu akşamki yemeğe,” diye açıklamayı sürdürdü hoca. “Hava fena bozdu. Bu havada taksi bulmakmucize... Tek başıma Teşvikiye’den Şişli’ye kadar çıkamam şimdi. Nüzhet’i de defalarca çaldırdım,cevapvermiyor.Seniarayayımdedim.Birzahmetsöylermisin,bengelemiyorum.”

Eyvah,şimdibatmıştımişte.Mahkememizinbirnumaralıtanığıadısanıbelliolmayanşuşofördeğil,ünlü tarih profesörü Tahir Hakkı Bentli olacaktı. “Müştak iyi bir çocuktu aslında. Benim ilkasistanlarımdan.Çokbaşarılıbirtarihçiolabilirdi.KeşkeNüzhet’lehiçtanışmasaydı.”Hayır,bunaizinveremezdim.Busahneaslayaşanmamalıydı.Sözcükleradetakendiliğindendöküldüdudaklarımdan.

“İyidehocam,bendegitmiyorumkiyemeğe.Nüzhetdahabirkaçsaatöncearadıbeni.Böyledavetmiolur?Hemsizingeleceğinizidesöylemedi...”

“Söylemedimi?”

“Söylemedi.Sizinolacağınızıbilsemgelirdim.Zatenbaşkaişlerimdevardı.Kabuletmedim.”

“Etmedinmi?” dedi olan bitenden haberi olmayan yaşlı adam. “Halbuki, öğleden sonra aradığında,‘Hocamsizebirmüjdemvar,Müştakdageliyoryemeğe,’demişti.”

Nediyeceğimibilemediğimdensuskunkaldım.

“Ne işler çeviriyor yine bu kız?” diye gürledi Tahir Hoca. “Önce beni davet etti, son anda seningeleceğinisöyledi,şimdidetelefonlarınıaçmıyor.”

Page 29: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Belkieksikbirşeylervardır,bakkalakadargitmiştir.”SıkılmayabaşlamıştıTahirHoca.

“VallahiçumurumdeğilMüştak.Zatenabuksabukişlerinpeşinde...Neyse...Birazdanararherhalde...Ozamansöylerimgelemeyeceğimi.Hadisanaiyiakşamlar...”

“İyiakşamlarhocam,”diyerekkapattımtelefonu.İyibaşlamayanakşamgiderekdahadakötüleşiyordu.Ne yapacaktım şimdi ben? Artık Tahir Hoca da olaya karışmış, Nüzhet’in beni yemeğe davet ettiğitescillenmişti.Öğledensonrakitelefonkonuşmasınıinkâredemezdim.

“Etmene gerek yok ki,” dedi o tiz sesiyle meraklı şoför. Başını yine omuzunun üzerinden banaçevirmişti. Sinsi bir suç ortağı gibi fısıltıyla konuşuyordu. “Tahir Hoca’ya söylediğinin aynısınısöyleyeceksin.Evet,Nüzhetyemeğedavetetti,amakabuletmedim.Hepsibu.Kanıtlayabilirlersetersinikanıtlasınlar.”

“Ne?”diyehaykırdımoturduğumkoltukta.

Sertçefrenebastışoför,lastiklerindekizincirlerinçıkardığışangırtıhakikidünyayadöndürdübeni.

“Neoldu?”diyebukezgerçektenbanabaktı.“İyimisinizbeyefendi?”

“İyiyim,iyiyim...”

Bakışları,elimdedurantelefonakaydı.“Kötübirhabermi?”

Evet, battım, birkaç saat önce işlediğim cinayet adım adım açığa çıkıyor. Ve elimden oturupbeklemektenbaşkabir şeygelmiyordemek isterdim.Belkideadambanaoengin tecrübesiylebu iştennasılsıyrılacağımısöylerdi.Bunlarıdüşündüğümegöredeliriyorolmalıydım.Delirdiğimihiçdeğilsebuçenesi düşük sürücünün öğrenmemesi için, “Bir arkadaşın annesi...” diye uydurdum. “Bu gece sizlereömür...”

Acımıpaylaşanbirifadebelirdiyüzünde,samimigörünüyordu.

“Allahrahmeteylesin...Yaşlımıydı?”“Yaşlıydı.Seksenlerindefilan...”“Takdiriilahi,Allahgençlereömürversin.”

Direksiyonadöndü,aracıhareketettirirken,sankihiçbirşeyolmamışgibiyenidenanlatmayabaşladı.“Bir keresinde Taksim’den yaşlı bir kadın binmişti...” “Her milletin onur duyması gereken millikahramanları vardır” m Vapura ucu ucuna yetiştim. Eğer geveze şoförün akima uyarak, Azapkapı’mngirişinde Mercedes’e çarpan kamyonetin tıkadığı yolun açılmasını bekleseydim, 21:00 vapurunukaçırmam işten bile değildi. Islanmış ayaklarımın biraz daha üşümesine aldırmadan, SokulluMehmedPaşa Camiisi’nin önünde inip bir zamanlar ünlü Galata Surları’nın bulunduğu, şimdiyse dünyanın enkurnazticareterbabınınmekântuttuğuPerşembePazarı’nı,kesifkaryağışıaltındaboydanboyageçerekKaraköy Rıhtımı’na ulaştığımda iskelenin kapıları kapanmak üzereydi. Atik davranıp elimi kolumusallayarak, kapıyı kapatmak üzere olan koca burunlu görevlinin dikkatini çekmeseydim yine de vapurukaçırabilirdim.

Vapur tenhaydı. Karlı havayı gören tedbirli İstanbullular erkenden çekilmişlerdi evlerine. Giriştekigeniş salonda, pencere kenarında kaloriferin yanındaki boş sıraya çöktüm. Islak ayakkabılarımı cayırcayıryanankaloriferedayayarak,kartanelerininsuyadokunurdokunmazkayboluşunuizlemeyebaşladım.Ama bir süre sonra usulca dalgalanan deniz kayboldu. SahtiyanApartmanı’ndan çıkan kendi siluetimigördüm. Korkmuş, çaresiz, bir an önce kaçmak derdinde. Kimse beni görmesin... Nüzhet’in yanında

Page 30: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

olduğumukimsebilmesin...Mümkünseonadairnevarsahepsisilinsin.Neyazıkkibumümkündeğildi.Tahir Hakkı bu akşam yemeğe davetli olduğumu biliyordu. Tamam, gitmeyeceğimi söyleyerek, ilksaldırıyı savuşturmuştum. O da önemsememişti zaten. Nüzhet’in öldürüldüğünü öğrendikten sonra daönemsemeyecek miydi bakalım? Aramızdaki ilişkiyi biliyordu tabii. Nüzhet’e duyduğum o hastalıklıtutkununbenicinayetişlemeyeyöneltebileceğinidekolaycatahminedebilirdi.Yokcanım,neredenetsin?Benbile cinayet işleyebileceğime inanmazken.Öylemi?Ozamanneden evdeki izleri sildim,delillerikararttım,cinayetaletiniyanımaaldım?

Rehavet çökmeye başladı üzerime... Açlık... Kan şekerim mi düşüyordu? Yaşadığım heyecanınyorgunluğumu?Hiçbirideğil,dışarıdakibuzgibihavadansonravapurunogaripkokulusıcakhavası...Ama kendimi koyvermemem gerektiğini çok iyi biliyordum. Dikkatimi toplayarak salondaki yolcularıizlemeyekoyuldum.Onyedikişiydik.Hemenönümdeağızlarınıheraçtıklarındaburamburambirakokanüç akşamcı oturuyordu. Eğer kar izin verirse bu hafta sonu oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisiüzerine neredeyse ağız dalaşma varacak ateşli bir tartışma yürütüyorlardı. Yanlarındaki orta koltuk,okuldan mı, kurstan mı, geldikleri belli olmayan, dışarıda yeterince ıslandıkları yetmezmiş gibiavuçlarında hızla erimekte olan kar toplarıyla hâlâ birbirlerini tehdit eden, kızlı oğlanlı beş ergendenoluşanşamatacıbirgruptarafındanişgaledilmişti.Salonunötekitarafında,gürültücüçocuklarıanlayışlaizleyen bir beybabayla, bir hanımanne vardı. Onların arkasında, üzerindeki kaim giysilere rağmenoturuşuyla, endamıyla, dünyayı umursamaz haliyle güzel İstanbul’umuzun, güzel kadınlarından birisessizce pencereden dışarıya bakıyordu. Kadının çaprazında, takkelerindeki karı silkeledikten sonrayenidenbaşlarınageçirmiş,uzun,siyahpaltolutarikatehliüçsakallızat...Onlarıntamkarşısındaisebuüç Nukallı zatı kınayan gözlerle süzen bankadamı, devlet dairesindemi çalıştıklarını kestiremediğimgençtenikimemur...

Salondakimsebenimle ilgilenirmişgibi görünmüyordu.Sessizcedışarı süzülüp cebimdeki şukeskinuçlu cinayet illetiyle üzerinde parmak izlerimi taşıyan menekşe kokulu Nubunu denize atarken dedikkatlerini çekmezsemmesele hallolmuş demekti. Ama henüz değil, soğuktan daha yeni kurtulmuşkenhemen dışarı çıkmak sorun yaratabilirdi. Beklemeliydim, insanların rahatlamalarını, öteki yolcularıunutup durumlarını kanıksamalarını beklemeliydim.... Vapurumuz iskeleden ayrılıp dalgalan giderekbüyüyendenizinüzerindekayarkenbendepenceredendışarıyı izlemeyebaşladım.Sağ tarafımda tarihiyarımadanın,gemilerlekaplanmışkıyılarıuzanıyordu.Belkidebizimkininkızkardeşiolanzarifbirşehirhatları vapuru, Eminönü İskelesi’ne bağlanmış, narin bedenini savurmaya çalışan dalgalara direnerek,karşı kıyıya götüreceği yolcularını bekliyordu. Az ilerisinde bir feribot bugünkü mesaisini bitirmiş,denizin artan uğultusu izin verirse derin bir uykuya dalacaktı. Ondan epeyce uzakta, Sarayburnuyakınlarında kocaman bir yolcu gemisi demirlemişti... Bordasında “Freedom” yazıyordu. Özgürlük!Atlamak şimdi bu gemiye, bu karlı geceden, bu kanlı lanetten, bu korkudan, bu suçluluk duygusundankurtulmak... Mümkün mü? Daha ilk limanda takarlar kelepçeyi bileklerime... Hem kaçmak, dertleri,sorunları, kaygıları yanında taşımaktan başka nedir ki?Yine de cazip geliyor insana... Beni özgürlüğegötüremeyecek geminin devasa, ak gövdesinin sonlandığı yerde kara belirdi. Yoğun bir ışık kümesi...Arkada bütün görkemiyle İstanbul’un birinci tepesi... Rüzgârın önünde savrulan ağaçların arasındanseçilen surlar, kubbeler, kuleler, çatılar... Nerdeyse dört yüz yıla yakın Osmanlı Hanedanlığı’na evsahipliğiyapmışTopkapıSarayı...GerçekadıylaSeray-ıCedid-iÂmire...Herkapısını,heravlusunu,herköşkünü, her odasını, hamamını, mutfağını, ahırını, fırınını avucumun içi gibi bildiğim, Osmanlıtarihçilerininvazgeçilmezmekânı...Vebenimiçinikikezanlamlıolankutsalbirmekân...

Nüzhet’e duygularımı ilk kez Bâb-üs-saade’nin yani Mutluluk Kapısı’mn önünde söylemiştim.Söylemiştim dediğime kanarak, hislerini açıklayan kişinin ben olduğumu sanmayın. Nerdeee? Elbettesevgisini dile getiren önce Nüzhet olmuştu, gözlerimin içine bakan da, elimi tutan da... Ben ise

Page 31: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

mutluluktan şapşallaşıp cülus törenlerininyapıldığıkapınınönündekimermer sütunlarınbirinindibindeöylecekalıvermiştim.Öylecekalıvermekbilekabuledilebilirdi,amacüretkârsevgilim,arsızbirkedigibibanasırnaşırken,meraklıgözlerlebizisüzenortayaşlıikiAlmanturistigöstererek,“Biziizliyorlar,”diyeişintadınıkaçırmayıbilebaşarmıştım...

Çok vaktimiz geçmişti bu sarayın loş odalarında... Vesikalarda, okunacak el yazması kitaplarda,minyatürlerde, resimlerde, giysilerde, silahlarda, mücevherlerde tarihin izini 4R sürmüştük birlikte.Güzel, rüya gibi günler... Evet, Saray-ı Hümayun... Fatih’in Kostantiniyye’deki evi, Devlet i aliyye-iOsmaniyye’yiyönettiğikal’a, enönemlikararlarınıverdiğimekân...Engüvenli sığmak...NeyazıyorduBâb-ıHümayun’dakikitabede?

“Allah’ın inayeti ve izniyle iki kıtanınSultanı ve iki denizin hakanı, budünyadave ahretteAllah’ıngölgesi,ikiufuktaAllah’ıngözdesi,yervesuküresininhükümdarı,KostantinniyeKalesi’ninfatihi,SultanMehmedHanoğluSultanMuradHanoğluSultanMehmedHan,Allahmülkünüebedikılsınvemakamınıfeleğinenparlakyıldızlarınınüzerineçıkarsın...”

Yıldızlarınüzerindebirmakam...Budilek,ünlüyazarStefanZweig’inekadaresinledibilinmezamaYıldızınParladığıAnlar adlı kitabındaTolstoy veDostoyevski’nin yanmaFatih’i de eklemekten geridurmadı... Fatih’le ilgilenen Almanca konuşan bir başka büyük adam... Almanca konuşan adamlar...Bununla kalsa iyi, sanırım Zweig da Freud gibi Yahudi kökenliydi... Yahudi... Almanca konuşanYahudiler...

Ne olmayacak bağlantılar kuruyordum? Freud’un, bizim büyük hakanla ilgilenmesi, sadece benimpimpiriklizihnimdeuyanan,gerçekleşmesinerdeyseimkânsızbirihtimaldi,lİukonudanebirkayıtvardı,nedebirmakale...Freud’un"BabaKatilliği”incelemesinekonuolanDostoyevski’yleHubinger’intarihiaraştırmasınınbaşkahramanıolanFatih,birbirinehiçbenzemeyenikişahsiyetti.Amabizimünlü tarihçibirortaknoktabulmuştu:Babakatilliği...Yok,dahaneler?Hayır,nekadarcüretkârolursaolsunNüzhetbile bunu söylemeye cesaret edemez. Niye edemesin? Kariyerini bunun üzerine kurmadımı? Tabularıkırmak, dokunulması tehlikeli konuları ele almak, mahrem alanlara sızmak... Tamam da, her ne kadaraklını başarıyla bozmuş olsa da Nüzhet bile, Futih’in baba katilliğini kanıtlamaya çalışmanın, dahabaşındanyenilgiyemahkûmbirgirişimolduğunuçok iyibilir.Kabul, ama insanzihni tuhafbir şekildeçalışır. Kimi zaman hırs o kadar büyür ki, akıl tutulur, istekler gerçek sanılır, işte bu sebepten eskisevgilim,güzelliğikadarünlüolanzekâsınarağmenböylebirişegirişmektesakıncagörmemişolabilir...Olabilirmi?Ya yanılıyorsam?Ya öldürdüğüm kadın böyle düşünmüyorsa?O kadının şimdi kırış kırışolmuşoeskipürüzsüzteni...Opürüzsüztenigibidüşünceleridedeğişmişse?“Cançıkmadanhuyçıkmaz,”derdirahmetliannem.“Aileterbiyesi,çevre,eğitimbiryerekadar.Özündeinsanhepaynıinsandır.”

Tamam, diyelimbu akşam canım aldığımkadın, hep aynı insandı, ama bu, onunFatih’in baba katiliolduğunusavlayanbirtezleilgilendiğinigöstermezki.HaklısındergibihafifçebaşınıönedoğrusallıyorTahirHakkı.

“Genelleme,çoğunluklayanlışbirmetodtur.”

Nüzhet de en az benim kadar iyi bilirOsmanlı tarihini...Öküzün altında buzağı aramaya gerek yok.Tamam,bazı şehzadelerbabalarınabaşkaldırdılar, savaşaçtılaramabenimFatihbunuyapmadı.Fatihneredenbenimolduşimdi...Benimdeğil,bizimyani...

“Başarıyaaç,suçlulukduygusuylakıvrananbuezikmilletinelindenbunudaalmayakalkışmayın.”

Bu sözlerdebanadeğil, yinehepimizinhocasıTahirHakkı’ya ait.Şubenim,KardeşKatliFermanı

Page 32: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

üzerineyaptığımçalışmaüzerinehocamızınyaptığıyorum.

“Her milletin onur duyması gereken milli kahramanları vardır. Onları zavallı insanların elindenalmamalıyız.”

Oysahiçbirpadişahımızı,hiçkimseninelindenalmakgibibirniyetimyoktu.Uzunsüredirtekbirkonuüzerinde bile çalışma yapmamam rahatsızlık yarattığından ve bu durum üniversite koridorlarındakonuşulur olduğundan, artık bir tez hazırlamam gerektiğini düşünerek, en sevdiğim dönem olan Fatihdevrini,böylesibirtarihikararnamedenyolaçıkarakanlatmayıseçmiştim.AmaNüzhet,anlaşıldığıüzerebanahiçbenzemiyordu,ayrıldığımızdanbuyanaonlarcatezhazırlayıponlarcamakalekalemealdığıgibimillideğerlerimizedeenküçükbirsaygıduymuyordu.OsebeptenFatihvebabakatilliği...

Yine geldik aynı yere. Hayır efendim, Nüzhet bunu yapmaz... Çünkü Fatih babasını öldürmeye hiçkalkışmadı. Bunu yapmasına da gerek yoktu... Çünkü babası II. Murad savaşlardan yorulmuş,entrikalardan bıkmış, üstelik genç yaşta bir suikasta kurban giden çok sevdiği oğlu Alaeddin Ali’ninacısıylaperişanolmuştu.Busebeple“Birmüddetdahihükümettenelçekübküşe-yiinzivadapürhuzurveasude-halolmak”istedi.

Yani II. Murad kendi elleriyle teslim etmişti uğrunda nice kelleler kesilen tahtı oğluna... Başka neyapabilirdi denilebilir. O kadar evladın arasından yüce Allah sadece II. Mehmed’in yaşamasına izinvermişti. II. Mehmed, yani ileride Fatih olacak çocuk... II. Murad, babasının adını vermiş olmasınarağmen,nedendirbilinmez,birtürlüII.Murad’mgözdeşehzadeleriarasınagiremeyenbirçocuk...

“Allah çoluğunuza çocuğunuza zeval vermesin...” diyen bir sesle kesildi, bu kenti fetheden adamın,babasıylailişkilerininzihnimdeuyandırdığıyankılar.

“Allahtuttuğunuzualtınetsin.”

Sarıldığı pılı pırtı içinden gözleri kara kara parlayan genç bir kadın, sağ avucunu açmış, önümdedikiliyordu.Ne zaman girmişti bu kadın içeri?Güya bir güzel kontrol etmiştim salonu, güya gözlerimkapılardaydı...Belki dekoltukların birineuzanmışuyuyorduyadagemigörevlilerininkendisini dışarıutmasındankorktuğuiçinoralardabiryeresaklanmıştı.Yüzümdekişaşkınifadeyigörüncesözlerininetkiliolmadığınıdüşünerekduasınıçeşitlendirdi.

“Allahişinizirastgetirsin...”

İşimizinrastgelmesi...Buiyibirdilektiişte...Ceketiminsolcebindeunutulmuşbirkaçbozukluğu,gençdilencininavucunakoydum...Sararmışdişlerinigösterereksırıttı.

“Allahsizikazadan,beladankorusun...”

Şu ana kadar korumamıştı, bundan sonra koruyacağı da çok şüpheliydi. Ama duacımın dilekleriningerçekleşmesini çok isterdim doğrusu. Fakat sadakasını cebine atan kadın da beni çoktan unutmuşgörünüyordu. Gözü, ön sıradaki üç sarhoşa yanaşmayı kesmemiş olacak ki, yan taraftaki beybabaylahanımanneye yöneldi. Birden, yandaki şamatacı gençler dahil, salondaki herkesin dilenci kadınlailgilendiğini fark i'ttim. İşte aradığım fırsat. Cinayet delillerinden kurtulmak için dışarı çıkmanın tamsırası. Dilenci yeni hedeflerinin bulunduğu sıraya yaklaşırken ben de usulca kalktım sıcak kaloriferinyanından.

Tam tahmin ettiğim gibi kimsenin umurunda değildim, önümdeki sırada oturan üç akşamcı pis pis

Page 33: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

dilenci kadını süzerek, onun adi bir sahtekâr olduğundan bahsediyorlardı. Yanlarından geçerkeniçlerinden kalın sesli olanının, “Ne diyorsun ya, bu karı üçümüzü birden satın alır,” dediğini duydum.“Cukkasağlamdıroğlumbunlarda.”

Kadında ne kadar para vardır, hiçbir fikrim yoktu, ama bütün dikkatleri üzerine topladığı için onateşekkürlerederek, sıcaksalondandışarıdakikarlıgeceyesüzülüverdim.“Padişaholanoğlumötekilericellada teslimedecek”Sertbir rüzgârkarşıladıbeni...Denizinüzerindedahada soğumuştugece, içimürperdi, aldırmadım, gözlerimi kısarak etrafta birileri var mı, anlamaya çalıştım. Şanslıydım...Kimsecikler görünmüyordu. Dilencinin duası tutmuşmuydu ne?Yolcuların indiği bölümdeki zincirlereyaklaştım.Sağelimdahaşimdidenpaltomuncebinegirmiş,mektupaçacağınıkavramıştı.Parmaklarım,gümüşzemineişlenmişFatih’intuğrasınıninceoyuklarındageziniyordu.

“Amandikkatabicim!”

Geriye dönünce, gemi çalışanlarından iri yarı biriyle karşılaştım. Ağzında sigarası, eliyle yüzünükoruyarak,rüzgârınsavurduğukartanecikleriylebaşaçıkmayauğraşıyordu.

“Ayağınkayar,denizedüşersinmaazallah,görenmörendeolmaz...Sigaraiçeceksenböylegel.Burasıkuytu...”

Sakinbiradamgibigülümsedim.“Yasakdeğilmi?”

Boşvergibilerdenelinisalladı.“Kimgörecekbuhavada?”

“Yok,bensigaraiçinçıkmadım...Tuvaletegidecektimde...”“Tamam...Düzdevametozaman...Amangözünüseveyim,

kenardan uzak dur.Geçen lodosta bir kadın düştü, zor kurtardık valla...” “Sağ ol,” diyerek tuvaleteilerledim. Küçük koridora girer girmez, yoğun bir sidik kokusu çarptı burnuma. Ve anında sıkışmışolduğumu hissettim. Pavlov’un köpeği meselesi değil, anca saattir suda kalan makosen ayakkabılarınmarifeti.Demek heyecandan kendimi tutuyordum.Tuvaletin ardına kadar açık kapısından içeri daldım.Soğuk hükmünü sürdürse de rüzgârın insanı sersemleten basıncı kesilmişti kulaklarımdan. Bomboştutuvalet,rezervuarınbaşınageçtim,fermuarıindirdim.Amayapamadım.Kendimisıktım,bekledim,hayır,tekdamladüşmüyordu.Gerginliktenmi?Rahatçanefesaldımverdim,tuvaletinpiskokusugenzimedoldu.Aldırmadım,bekledim, bekledim, bekledim, sonunda suyürüdü.Uzunuzun işedim.Bittiğinde tatlı tatlıürperdim.Elimiyıkamakiçinlavaboyayöneldim.Buzgibisu.Vazgeçtim.Şaziyebuhalimigörsetemizliktakıntımınkalıcıbirtutkuolmadığınıanlar,belkide“ÇokiyiMüştak,demekkidurumunokadardaciddideğilmiş,”diyeumutlanırdı.Aslındadurumumokadardaciddiydi.Eğerbudefacebimdekidelillerdenkurtulamazsam...iyidedışarıdakidondurucuhavayarağmensigarasındanvazgeçmeyengemigörevlisiniatlatıp...Yok, sahidendilencininduası tutmuşolmalıydı.Kapıda sigaramüptelası gemigörevlisinin iribedenigörünüverdi.Niyegelmiştişimdibuadam?

“Soğukçişinigetiriyorinsanın,”diyerekteklifsizceaçıkladıniyetini.“Üşütüncedefenaoluyorha...”

Karlıhavanınerkeküremeorganıüzerindekietkilerinitartışacakdurumdadeğildim.

“iyi akşamlar,” diyerek aceleyle attım kendimi dışarı. Olabildiğince çabuk adımlarla rüzgâra karşıyürüyerek vapurun kenarına geldim. Daha tuvaletten çıkar çıkmaz kavradığım mektup açacağını hızlacebimdençıkarıphop,sonundadenizinkaranlıksularınagönderdim,ardındanmenekşekokulusabunu...Rüzgârın uğultusundan, suya düştüklerinde çıkardıkları sesleri bile duyamadım ama delillerin bir anda

Page 34: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kaybolduğunugözlerimlegörmemutluluğunaerişmiştimya.Üzerimdennasılbiryükkalktı,nasılbüyükbirrahatlıkhissettimanlatamam.

“Cinayetaletibileortalıktayokkenbeninasılkatilolmaklusuçlayabilirsinizhâkimbey?”Amaaçıktadaha fazla duramazdım, görevli şimdi yetişirdi arkamdan... Salonun kapısına yöneldim. Yenidenmedeniyetin sıcak salonuna girdiğimde, dilenci kadının mucizevi bir şekilde ortalıktan yok olduğunugördüm... Mesaisini tamamlamış, eski köşesine büzülüp yeni yolcular gelene kadar uykuya çekilmişolmalıydı.Benimiçinbirmahzuruyoktu,istediğikadaruyuyabilirdi.

Huzur içinde, az önce oturduğum pencere kenarına çöktüm yeniden. Bakışlarımı çalkalanan denizediktim.Dönedöneakansularıniçindedibedoğrusüzülengümüşmektupaçacağıylasevgiliminkokusunutaşıyan sabunu, gözlerimin önüne getirmeye çalıştım, beceremedim. Başımı kaldırınca, TopkapıSarayı’nın uzaklaşan ışıklarıyla karşılaştım. Edirne’de doğan şehzadenin Kostantiniyye’de yaptırdığısaray... Edirne’de doğan çocuk, yaklaşık yirmi bir yıl sonra bir mucizeyi gerçekleştirecek, bir şehrinkaderinitümüyledeğiştirecekti.Şehirlebirliktekendikaderinide...Hepsiyirmibiryıliçindeolmuştu...Yirmibiryıl...Nüzhet’inbeni terkettiği süre... İşte sadeceozamandilimindeFatih,babasındanmiraskalan devleti bir dünya imparatorluğuna dönüştürmüştü. Nüzhet’in de hakkını yemeyelim şimdi;İstanbul’da asistanken, izlediği muhteşem stratejiyle dünyanın en tanınmış tarih profesörlerinden birioluvermişti. Her ikisinin de kaderi bir şehirden ötekine değişmişti... Edirne’den Kostantiniyye’ye,İstanbul’dan Chicago’ya... Ama Chicago’da da durmayacaktı Nüzhet, tıpkı Kostantiniyye’de durmayanFatihgibi...Yeniprojesiyleyinebüyükbirbaşarıyaimzaatacaktı:FatihveBabaKatilliği...

Aslında bütün duygusal ağırlıklardan, bütün kıskançlıklardan kurtularak sormalıydım bu soruyukendime:HaklıolabilirmiydiNüzhet?GeleceğinFatih’i,II.Mehmed,gerçektendebabasınıöldürmüşyadaöldürtmüşolabilirmiydi?

SultanMehmedHanoğluSultanMuradHanoğluSultanMehmedHan,Edirne’dekimütevazısaraydadünyaya geldiğinde, barış zamanıydı... İki yıldır derin bir huzur hüküm sürüyordu; bereketli başaklar,soyluatlarıngüçlünallarıaltındaezilmemiş,şehirlertalanedilmemiş,kılıçlarkanaboyanmamıştı.İşteosakingünlerinbirindedünyayagelmişti, ömrünü savaşmeydanlarındageçirecekolanŞehzadeMehmedÇelebi...Döneminyazarları,Mehmeddoğmadanüçgünönce,gökyüzündeüçaymgöründüğünüsöylerler.Üçyıldız,üçtuğgibiakıpgitmişSamanyoluboyunca...Oyılüçkezhasatvermiştopraklar,koyunlarüçkez kuzulamış, ineklerin yavruları hep dişi olmuş, atlarınki erkek... Öyle mi olmuş? Kim bilir... AmaFatih’innezamandoğduğunubiliyoruz.30Mart1432’debirPazarsabahı...Ama,bugünTuncaNehri’ninkenarında,yıkıntılarındaşarapçılarınkafabulduğu,acınacakhaldeolansaraydadeğil,şimdikiSelimiyeCamii’ne çok da uzak olmayan Kavak Meydam’nda, artık yıkıntıları bile bulunmayan, I. Murad’ınyaptırdığıeskisaraydadünyayageldiII.Murad’müçüncüoğluMehmed.

SultanMurad,küçükoğlunukucağınaaldığındanelerhissetmiştiacaba?“SanaşükürlerolsunAllahım,soyumuzu bereketli kıldın,” diyerek mutlu mu olmuştu? “Üç oğlumdan hangisi padişah olacak?” diyemerakamıkapılmıştı?Derinderin içgeçirerek,“Padişaholanoğlum,ötekilericellada teslimedecek,”diye üzülmüş müydü? Yoksa bu acımasız iktidar oyununa rıza gösterip, “Bu ölümler devlet töresidir,nizam-ıâlemiçingereklidir,”diyerek,olacaklarıenbaşındankabulmuetmişti?Bilmiyoruz,amabizzatkendisinin günlerce kuşattığı halde alamadığı Kostantinyye’yi kucağındaki bu el kadar bebeğinfethedeceğiniherhaldeaklınınucundanbilegeçirmemişti.

Gerçi bazı yazarlar şu hikâyeyi naklederek bu görüşe karşı çıkarlar:Bir gün, Tanrı erlerindenHacıBayramVeli,Edirne’yegeldiğinde,Muradonusarayakabuletmiş.

Page 35: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Ey mana âleminin sultanı, şu Kostantiniyye’yi almak bize nasip olsun diyorum, hayır dualarınıesirgemesendemuradımızaersek,”deyince,buHakadamıdacevaben,

“Şüpheyokki her şeyAllah’ın rızasıyla olur.LâkinKostantiniyye’yi sen alamayacaksın.Obellidir.Benim bu ihtiyar gözlerim de göremeyecek ama o zaferi şu beşikteki şehzadeyle bizim Akşemseddintadacaktır,”dediğirivayetolunur.

Adı üzerinde rivayet olduğundan, muhtemelen bu anlatılan hikâye hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.Böyle olmasına rağmen yüzlerce yıldır anlatılagelmektedir. Çünkü biz zavallı insanlar, bu tehlikesi,belası,zalimi,haramisiboldünyadagüvenlibirhayatsürmekisteriz.Başımızagelecekleribilmesekde,hatta bilmek istemesek de Allah’ın bize talihli bir baht bağışlamasını isteriz. İşte bu talihli bahtihtimalininvarlığındaneminolmakiçindebutürsöylentilerebüyükbirsaflıklainanırız.“Padişahınyücetahtı yerine, Allah’ın verdiği hayırlı baht evladır,” diye kendimizi kandırırız... Ama çoğu zamanyetindiğimizohayırlıbahtdasizegülümsemez.Hayatınızıadadığınızkadınbirgünsiziterkediverirki,yirmibiryılyüzünügöstermemecesine...Yirmibiryılsonragördüğünüzisekendisideğil,onuncesedidir.

AmaSultanMuradHan,üçüncüşehzadesiMehmed’idoğumundanhemensonrakucağınaalıpistediğikadar yüzüne bakabilmişti. Bebesini seven sultanı izleyen anne HümaHatun, doğum acılarını gölgedebırakanbüyükbirgururhissetmişolmalı...Padişahabir şehzadevermek...Bir cariyeolmasına rağmenoğlançocukdoğurmak...Cariyemi?Alsanaakılyoranbirmeseledaha...

KimilerinegöreFatih’inanacığı,IsfendiyarBey’inkızıAlimeHümaHatun’durvedeözbeözTürkkanıtaşımaktadır... Kimilerine göre ise bir kölenin kızıdır. Bir vakfiyede “Hatun binti Abdullah” diyebahsedilmektedir.Meali“Abdullah’ınkızı”dır.Abdullahisegenellikledindeğiştirenkölelereverilenbiraddır.Bütünbu tartışmalar,kadıncağızınadınınnerdeysehiçbirbelgede,bırakınbelgeyi,mezar taşındabileyazılıolmamasındankaynaklanmaktadır.Neyapalımolmasın,demekkikadınınadıodevirlerdedeyokmuşdiyerekgeçiştirilecekbirhaldeğildirbu.İşiniçindeçokdahamühimbirmeselevardır.Kadınınadınınmezartaşındabulunmaması,Fatih’inbiricikannesininönemsenmeyecekçevredengelenbirhatunkişiyadabüyükhükümdarınşanlıotoritesinigölgeleyecekbircariyeolmasınıaklagetirmektedir.TahirHakkı,kırlaşmışseyreksakallarını,uzunparmaklarıylaçekiştirerek,“Bumeseleyikurcalamamaktayararvar,”derdisıkıntıyla.“Osmanlıİmparatorluğubirırkındevletideğildir.Karıştırmayın,kaşımayın...”

Nekurcaladım,nekaşıdım,nekarıştırdım...KardeşKatliFermanıüzerinekalemoynatmakyetmişti,birdeuluhakanınannesininnesebiüzerineyenibirtartışmayaratamazdım.Annesininnesebi...YoksaMuradbu yüzdenmi şehzadeMehmed’e uzaktı?.. EğerHümaHatun’un bir cariye olduğu doğruysa her zamangözbebeğiolmuşAlaeddinAli’ninbirTürkmenbeyininkızıHaticeHatun’dandoğmuşolması...BumuyduMurad’mMehmed’ekarşısoğukhislerbeslemesineyolaçan?BirdeşuKaramanBeyiİbrahim’ekarşıdüzenlenenseferdeAlaeddinAli’ningösterdiğikahramanlıklarvar...Cesareti,zekâsı,dövüşyeteneğiylesadece babasının değil, savaş meydanında kılıç sallayan bütün babayiğitlerin hayranlığını kazanmış.KaramanBeyi’nin yenilgiye uğratılmasına büyükkatkısı olduğundanbahsediyordu vicdanı olan herkes.Buyiğitliği,belkidahafazlasınıMehmeddegösterebilirdi,amahenüzonbiryaşındaydı.Yinedesultanbabası,“HadiŞehzadempusatkuşan,atbin,”deseydi,gözünükırpmadan,hattabüyükbiristekleyerinegetirirdi bu buyruğu ama kimse onu savaşa çağırmamıştı... Peki, ağabeyi Alaeddin Ali’nin en sevilençocuk olması acaba nasıl etkilemişti onu? Büyük bir kıskançlığa mı kapılmıştı? O kapılmadıysa bileetrafındaki lalalar,paşalar,fitnekazanınıkaynatıp,“Sizehaksızlıkediyorlar,aslındabilginiz,görgünüz,zekânızvecesaretinizleDevlet-i.aliyye’ninbaşınageçmeksizeyaraşır...”diyeyönlendirmemişlermiydigençşehzadeyi?

Yalanmı?Muradzamanındaikihizipvardısarayda...ÇandarlıHalilgibiTürksoyundangelengüçlü

Page 36: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bir sadrazamla Zağanos Paşa ve Şahabeddin Paşa gibi kapıkulları arasındaki acımasız kavga... Henüzergenbileolmayanbirçocuğun,benimdiyendevletadamlarınınbiletaşıyamayacağıkadarağırolanbuyükükaldırmasıçokzordu.Buzorluk,Mehmed’ideuzaklaştırıyormuydusultanbabasından?Belki,amailk uzaklaştırma babasından gelecekti. Edirne Sarayı’mn hareminde geçen birkaç yıldan sonra küçükMehmedAmasya’yagönderilecekti.Hiçbir kötüniyet yoktubunda.Töreböyleydi.Şehzadelerin eğitimiçingittiklerikentlerdenbiriydiAmasya.

Bu masal şehrinin sancakbeyi büyük ağabeyi Ahmed Çelebi’ydi. Masal şehri derken abarttığımzannedilmesin, Ferhad ile Şirin arasındaki o dillere destan sevda öyküsü orada yaşanmıştı. HattaNüzhet’le bu kente ilk gidişimizde, Ferhad’m şehre su getirip Şirin’i almak için yalçın dağın bağrınavurduğukazmaizlerinedokunmuştukbirlikte...“Sendebenimiçindağlarıdelermiydin?”diyesormuştugençsevgilim.Tabiiromantizmdenzerrecenasibinialmamışbuhödükde,“YapmaNüzhet,artıkbuişleriçinçokgelişmişmakinelervar,”demişti.Sankidağlandelmekneymiş,seniniçinvol

kanlarınüzerinikapatır,depremleriönler,dünyayıdahayaşanırbiryerhalinegetiririmdesekıyametkopacak.Sonradaoturup,yirmibiryılbekledikişte...BelkiFerhadbilebeklemezdi...Yirmibiryılsonradasevdiğimizkadını,karlıbirİstanbulakşamında,birmektupaçacağıyla...

Neyse, Amasya diyordum... Bu güzel şehirde yaşayan bir çocuk... Şehzade Mehmed... Mehmed’inAmasya’daki ikameti, ağabeyi Ahmed’in 1437’deki ani ölümüyle birlikte nitelik değiştirmişti. Evet,ağabeyAhmedyiğitiken,tazeykenbirgün,hiçbeklenmedikbiranda...Hayır,enbüyükşehzadeninölümnedenihâlâbilinmiyor.Muhtemelendermansızbirhastalık...Öyledeolsabirçoktarihçibuölümüzerinederinkomploteorileriüretmektengeridurmadı.Ki,Ahmed’inortadankalkmasınınII.Mehmed’inyolunuaçtığıdabirgerçekti.Amahâlâ tahtın tekvarisi değildi.Önündeheybetli birdağgibidikilen ağabeyiAlaeddinAli aynı günlerdeManisa sancakbeyliğini yürütmekteydi. Ta ki, II.Murad’m iki şehzadesineyaptıracağısünnetdüğününekadar.EdirneSarayı’ndayapılanbusünnetdüğünündensonraikişehzadeningörev yerleri değiştirilmiş, Alaeddin Ali, Amasya’ya, Mehmed ise Manisa’ya gönderilmişti. Budeğişikliğin nedeni de bilinmiyor. Belki de büyük şehzade Alaeddin Ali’yi korumak için alman birönlemdi. Eğer öyleyse bu önlem hiçbir işe yaramamıştı. Çünkü büyük ağabey Ahmed’in vefatındanyaklaşıkyediyılsonraŞehzadeAlaeddinAlibirsaraysuikastınakurbangidecekti.Artıktahtaçıkacaktekçocukkalmıştı:MehmedÇelebi...Üstelikvuslatiçinçokdabeklemeyecekti.Savaşlardanyorgundüşmüş,saray entrikalarından bıkmış, en sevdiği oğlunun ölüm acısını tatmış II. Murad, Veziriazam ÇandarlıHalil’in karşı koymasına aldırmadan kendi eliyle teslim edecekti iktidarı oğluna. Hırslı, gözü pekşehzadenin istediği tam da buydu. Ama Amasya’da, Manisa’da devrin ulemasından aldığı eğitime,terbiyeyerağmenneyazıkkiMehmedÇelebihenüz12yaşındabirçocuktu.

Tecrübesiz bir padişahın Osmanlı tahtına oturduğunu duyan düşmanları bu durumdan yararlanmakistediler.

“Ne durursun? İşbu Osmanoğlu deli oldu, tahtını bir oğlana verdi. Kendisi çalgıcı kadınlarlabahçelerde yiyip içip yürür.Vilayetten el çekti. Şimdi fırsat bizimdir.”Macar-Sırp ittifakından oluşanHaçlı ordusu hiç vakit kaybetmeden hazırlıklara başlamıştı. Yaptıkları barış anlaşmasının üzerindensadece aylar geçmişkenEdirne üzerine sefere çıktılar.Bu can sıkıcı olay,Osmanlı’nın 7. Padişahı II.Mehmed’in henüz kurulmamış otoritesini altüst edecekti. Zaten yeni padişahın tahta çıkmasını içinesindirememiş olan Sadrazam Çandarlı derhal Murad’ı payitahta, yani Edirne’ye davet etti. Murad neyapsın, durum vahimdi. Çağrıya uydu. Oysa genç padişahın kendine güveni tamdı. “Babamı rahatsızetmeyin,bendahibaşaçıkabilirimEngürüskeferesiyle,”diyordu.LâkinÇandarlıonudinlemedi,Muraddaeskivezirinikıramadı.Atbinip,kılıçkuşanıp,ordununbaşınageçti.AynıyılınsonbaharındaHaçlıları

Page 37: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Varna’da bozguna uğrattı. Çok büyük bir zaferdi. Osmanlı’nın Avrupa’daki varlığını tescilleyen buönemlibaşarı,neyazıkkigençpadişahınitibarınıdayerlebiretmişti.HernekadarII.Muradzaferdensonra tahtageçmesedeartıkoğluII.Mehmed’inotoritesindensözetmekmümkündeğildi.Zavallıçocukpadişahınbuilksaltanatıancakikiyılsürecekti.Çandarlı’nıntürlüentrikalarına,ısrarlarınadayanamayanII. Murad ikinci kez tahta oturacak, hiçbir suçu, hiçbir hatası, hiçbir günahı olmamasına rağmen II.Mehmed,sankiyenilmişgibiyenidenManisa’nınyolunututacaktı.

"BuÇandarlıdenenherif,fenaoyunettibize.”

Bu olay nasıl bir etki bırakmıştı hırslı, öfkeli, gözünü buduktan sakınmayan genç şehzade üzerinde?İyice uzaklaşmışmıydı padişah babasından?Bu uzaklık, insanı katil yaparmıydı?Katil...Ama babasıölmeden tahta çıkması artık mümkün değildi. Ve babası vakitlice ölmezse yeni doğan kardeyl küçükAhmed...Nasıl da hızla büyüyor çocuklar.Üstelik bir Türk beyinin kızından olma soylu şehzade...YaÇandarlı denen o deyyus, “Küçük şehzadeniz taht için daha münasiptir devletlüm,” diyerek babasınınaklınıçelerse?Ohaldebabasınıaklıylabirlikte,nizam-ıâlemiçinortadankaldırmakfarzolduğundan...Buyrun,yinegeldikcinayete...YinegeldikNüzhet’inbüyükprojesine!

“Profesör Dr. Nüzhet Özgen bu benzersiz çalışmasıyla yine uluslararası bilim camiasının yüksektakdirlerinitoplayarak,tarihebakışaçımızdayepyenibirçığır...”Hayırbeyler,çığırmığıryokortalıkta.Fatihbabasınıöldürmedi.II.Muradçekildiğiadada,zehirlişarabıdeğil,ecelşerbetiniiçerek...Bukadınkendi hayallerini gerçek diye yutturuyor sizlere. Hayır, Fatih’in Dostoyevski ile hiçbir ilişkisi yoktur.Herhangi bir eserini okuma imkânı da olmadığına göre, yazarın, babasını öldürme fikrinden deesinlenmesimümkündeğildir.ZatenpanslavistolanDostoyevskidekesinlikleFatih’tenhiçhoşlanmazdı.ZatenNüzhetHanım’m bu çalışması da büyük hükümdarın baba katili olduğunu kanıtlayamadan yarıdakalmıştır...Evet,buprojeartıkhükümsüzdür...Çünkübuproje,sahibininbaşınıyemiştir...Evet,tarihtekicinayeti konu alan bu tez, başka bir cinayetin işlenmesine neden olmuştur. Evet, bendeniz MüştakSerhazin,yirmibiryılöncebeni terkedensevgilimi...Aklımınveruhumunbiriciksultanınıbirmektupaçacağıyla...“Deliolanlarbirdahadelirmez”Evedönerkenzihnimdekifırtınabütünsertliğiylesürmesinerağmensokaktakardurmuştu.İnanılmazşey,dahabirsaatöncekesifbirbulutgibikentinüzeriniörtenobeyaz zerreciklerden eser yoktu. Hayır, birdenbire kesilmemişti; Kadıköyü’nde vapurdan inerkenseyrekleşerek duracağının belirtilerini göstermiş, attığım her adımda biraz daha azalmış, bir zamanlargenişbahçelikonaklarınyeraldığı, şimdibitişiknizamapartmanlarınyanyana sıralandığı sokağımızınağzmageldiğimdeisekaranlıktauçuşanbirtekbeyaztanecikbilekalmamıştı.Karazalmayabaşlayınca,bizimgeveze şoförün söylediği gibi kurubir ayaz çıkmıştı.Dokurıduğuher yeri kasıpkavuran; karlarıışıltılı pırlantalara, yerdeki su birikintilerini parlak buzlara dönüştüren sert bir rüzgâr.Başka bir taksişoförünü daha muhtemel tanık haline getirmekten korktuğumdan, yüzümü yakan bu rüzgâra, ıslakayaklarımıkeçeleştirenamansızsoğuğaaldırmadaniskeledenevekadaryürümüştüm.

Apartmanın kapısına gelince, girişteki akasya ağacının karlarla kaplı dallarının arasından gökyüzünebaktım;karanlığınderinliklerindebirkaçyıldızinatlaparıldıyordu.Rüzgârbirazdahahızlanırsabellikibulutlar silinecek, öteki yıldızlardagizlendikleri yerlerdenortaya çıkıpgökyüzünübillurdanbir yarımkürehalinegetireceklerdi.Amabenimbuenfesgecenintadınıçıkaracakhalimyoktu.Evimegirmek,bukristalgeceden,busoğuğakesmişkaranlıktan,binaları,ağaçlan,arabaları,çöpbidonlarıkarlaörtülmüşbu sokaktankurtulmak, öğleden sonrageleno telefonlabaşlayıp, giderekdahakorkunçbir hal alanbukâbustan bir an önce uyanmak istiyordum. Kâbusumu, soğuk geceyle birlikte dışarıda bırakmayı ümitederekdaldımapartmandaniçeri.

Çoğu benim gibi yaşını başını almış, meraklı komşularıma görünmemek için merdivenleri hızla

Page 38: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

tırmanara t, ikinci kattaki dairemin çelik kapısını aceleyle açıp kendimi güvenli duvarların arkasınaattığımda,evimintatlısıcaklığıanındasardıbütünbedenimi.

“İnsanın evi gibi yok,” derdiTahirHoca.Özellikle de bizde ya daNüzhetler’de geç saatlere kadarçalıştığımızgecelerde.

“Hocamgitmeseniz,buradakalsanız,”dediğimizde,

“Yok,yokgideceğim,buradauyuyamam,”diyereksevgiylebaşınısallardı.“BerrinHanımbekler,hembenderahatedememzaten.”

Sahidendedünyanınenhuzurluyeriinsanınkendieviydi.Amadışarıdayaşadığınızgerilimdoluanlarıyanınızdagetirmediyseniz.Vicdanazabınız acımasızbirkenegibi teninizeyapışıpkalmadıysa...Hayır,evimdedehuzurbulamayacaktım.Okadın,buradadarahatbırakmayacaktıbeni.YıllarönceAmerika’yagidensevgilimdenbahsetmiyorum.Ozatenherzamanbuevdeydi.Beniterketmişolmasınarağmenhiçbirzaman hayatımdan çıkmamıştı.Nüzhet’ten değil ötekinden bahsediyorum; bu akşam birdenbire karşımaçıkan,oyaşlanmayayüztutmuşkadından...MavigözleribirparçaNüzhet’iandırsadayirmibiryılöncekisevgilime hiç benzemeyen, belki de sırf bu yüzden o kırış kırış boynunamektup açacağını acımasızcasapladığım zavallıdan. O sebepten olacak, sofada, karın ıslaklığıyla ağırlaşmış paltomu çıkartırkenöylece kalakaldım. Sanki içerideki odada, karşıdaki koltukta o kadın oturmuş beni bekliyordu...Mavigözlerindederinbirşaşkınlık,bluzunda,yerde,duvarlardagitgidekoyulaşankan lekeleri...Hayır,artıkbuna bir son vermeliydim. Bütün o görüntüleri kovdum kafamdan, bütün vicdan azaplarını sildimruhumdan. Artık bedenimle, donmak üzere olan parmaklarımla ilgilenebilirdim. Hâlâ elimde duranpaltomu portmantoya astım, eğilip makosenleri çıkardım nerdeyse donmak üzere olan ayaklarımdan.Çoraplarımın ikisi de aşık kemiğime kadar ıslanmıştı; hızla kurtuldum onlardan da. Kadife kumaşıeprimiş, tabanıyeryererimiş terliğiminkuruzemini ilaçgibigeldiüşümüşayaklarıma.Amarahatlığıntadını çıkaracak vakit yoktu. Suları zemine damlamasın diye çoraplarımı avuçlarımın arasına alarakaceleylebanyoyayöneldim.

Salondanhızlageçerken, belki deyıllardır ilkkez, dairemhakkındadüşünmeyebaşladım,düşünmekdeğil de kıyaslamak... Evet, kullanılmamaktan eskimiş, yaşanmamaktan tuhaflaşmış, ne yana baksanızsevgisizliğin hissedildiği SahtiyanApartmanındaki o daireyle kıyasladım evimi.Gurura benzer bir hisuyandıiçimde.Neredeoyalnızlığınhükümsürdüğü,heryanıörümcekağlarıgibikederlekaplıodaire,nerede yıllardır bekâr yaşamama rağmen düzenli, tertipli, tertemiz, sımsıcak şu yuvam... Yuvam mı?Çoraplardansızansularınneredeyseavucumdantaşmaküzereolmasınaaldırmadanhayalkırıklığıiçindeyavaşladım. İyi de bir evin yuva olabilmesi için orada bir aile olması gerekmez mi? Evlilikten sözetmiyorumsadece,birbiriniseven,biriolmadanötekidemutsuzolacağındanaynıçatıaltındayaşamayıseçmiş insanlardan bahsediyorum. Sadece bir eş de değil, müşfik bir anne, ona baktığında köklerinihissedebileceğin, onun bedeninde kendini görebileceğin bir baba, belki daha da iyisi şefkatgösterebileceğin bir evlat, onun, seni hayata bağlayacak bitmek bilmeyen sorunları... Böyle insanlarolmadan, düzenli tertipli de olsa, her tarafı bal dök yala, tertemiz de olsa birmekâna yuva denebilirmiydi?Bu haliyle benim evimin de bırakın yuva olmasını,Nüzhet’in yıllar önce, benimle birlikte terkettiği, ölmekte olan dairesinden hiçbir farkı yoktu. Geniş oturma odasında orta yaşlı bir kadın cesedibulunmasa da benim evim de, tıpkı o terk edilmiş daire gibi yaslı, kederli, tıpkı sahibi gibi acınacakhaldeydi.Vebuevdecansızbirkadınbedeniolmasadaokadınıngençhayaletiaslındayıllardırbenimlebirlikteydi.Belkidegüzelanılarzannettiğimgörüntüler, fısıltılar,kokular,geçmişteyaşananlardeğil,ohayaletinbutertipli,butemiz,budüzenlievdekiderinmutsuzluğukırmakiçinbıraktığıişaretlerdenbaşkabirşeydeğildi.

Page 39: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Banyoda o işaretlerin en belirgini karşıladı beni... Fayanslara, mermerlere, aynaya, havluya kadarsinmişoamansızmenekşekokusu...SonundabizimsabırlıKadifeKadın’ıbileisyanettirenkoku.“Güzelde, fazlası insanın içini bayıyorMüştakBey.Çamaşır yumuşatıcısı, yer temizleyicisi, sabun, şampuan,krem...Yergökmenekşe...İçimizdışımızmenekşe...Yapmayın,birazdabaşkakokularkullansak.”

Başka kokular kullanmadık.Çünkühayatımın en güzel anılarını....Anılarımı dedim, hayır o kadınınmuhteşem hayaleti demek istiyordum... Gölgesi bu evin her yanında dolaşan o hayaleti ürkütmek,kaçırmak,yitirmekistemiyordum.Onudayitirirsem...

Avuçlarımın arasından süzülen damlalar dağıttı düşüncelerimi. Kaygıyla bakışlarımı yere çevirdim:Düşenkirlidamlalarbeyazfayanslarınüzerindesolgunlekelerbırakıyordu.Aceleylelavaboyayöneldim,avucumdaki çorapları mermer zemine bıraktım. Dolabın yan çekmecesinden menekşe kokulu yeni birkalıpHacıŞakirsabunuçıkarttım.Sankiyıkamazsamdünyanınsonugelecekmişgibicanımsabunu,büyükbir maharetle ıslak çoraplarıma sürmeye başladım. Kirli damlalar, gri bir renk alarak lavabonun sertzeminine düştüler.Musluğun vanasını sıcak suya çevirdim, çoraplarımı çitilemeye başladım.Gri sularaçıldı, saydamlaştı, berrak bir hal aldı. Rahatladım, temizlenen çoraplarımı özenle sıktım, kaloriferinüzerineyanyanadüzgünceastım.

Ellerimiyıkamakiçinyenidenlavaboyadönerkenbakışlarım,KadifeKadın’mkazarakırdığıiçingeçenseneyenilediğimaynayatakıldı...Sıcaksudanyükselerekcamınsaydamyüzeyinikaplayanincebuğununarkasından,kollarınıgöğsündekavuşturmuşbiradam,kınayangözlerlebanabakıyordu.

“NeyapıyorsunMüştak?”

Karşımdababamvarmışgibielimayağımbirbirinedolandı.“Çoraplarınıyıkamak,sorunlarınıçözecekmisanıyorsun?”Nediyordubuadam?Nedenbahsediyordu?

“Ne yapıyorsun?” diye öncekinden daha yüksek sesle yineledi. Bal rengi gözlerinde öfke yalımlarıbelirmişti.

Titremeyebaşladım.

“Titreme,”dediotoriterbirsesle.“Korkununfaydasıyok.Artıkçokgeç.Birkadınöldürdün.Sevdiğinkadını...Nüzhet’i...”

Hayır,benonuöldürmeyiistemedimdiyecekoldum.

“Hiçinkârakalkışma,”diyekestiripattı.“Evet,yaptın.Hayatınıadadığınkadını,biricikaşkını,aklınınve ruhunun sul tanını acımasızca öldürdün. Bence yanlış da yapmadın. Ama gerçeği artık kabul et.‘AslındaNüzhetdeğildi,onunyaşlıhaliydi,benimâşıkolduğumkadın...’diyekendinikandırma.Seninâşıkolduğunkadınıngençliğifilankalmamıştı.Tıpkıseningençliğininkalmadığıgibi.Şuhalinebirbak.Altmışküsuryaşındasın, amadaha şimdiden ihtiyarbir adamgibi duruyorsun.TahirHocabile sendendaha genç görünüyor. Görünmese de ruhu genç adamın... Sen yaşlandın. Nüzhet de yaşlanmıştı. Osaplantılıakim,onunartıksenisevmediğigerçeğininasılkabuletmediyseyaşlanmışolduğugerçeğinidekabuletmedi.Onutamdabuyüzdenöldürdün...İşteolanbu,artıkyüzleşmezamanı...”

Aynadakiadamınbal rengigözlerindekikeskin ışıkbüyüdübütünyüzünükapladı.Sankimucizevibirşekildegençleşmeyebaşlamıştı.

“işte böyle,” dedi kendinden emin bir tavırla, “işte böyle bak bana, daha cesur, daha cüretkâr.

Page 40: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Yaptıklarınınsorumluluğunualmazamanıngeldidegeçiyor.Hatırlamıyoroluşungerçeklerideğiştirmez.Ocinayetbirgerçek...Okadınısenöldürdün.AmanAllahımbununasılyaptımdiyepaniklemeninfaydasıyok.Anneyebağlıçocuklukmu,bastırılmışkişilikmi,titizliktakıntısımı,çorapyıkamakmı,artıkbunlarasığınmaksanayararsağlamaz.Şimdigüçlüolmazamanı,oturup,sakinsakindüşünmeliyiz.”

Düşük omuzlarım toparlanmasa da çenemdeki titreme geçmiş, rahat nefes almaya başlamıştım. Ogüvenle musluğa uzandım, vanayı soğuğa çevirdim. Avuçlarıma cömertçe doldurduğum suyu yüzümeçarptım.Bütünbedenimürperdi.Titredim.Ürpertibenden,aynadakiadamageçti,tıpkıbenimgibihafifçesarsıldığınıgördüm.Onukendibedenimdehissettim,doğrudanruhumuniçinde.KocaYunus’un,“Birbenvardırbende,bendeniçerü,”dediğişey,buadamolmasadaaynadakiosuretbenimbirparçamdı.

Yüzümden, ellerimden süzülen suların yere damladığını fark ettim.Sadece fayanslar ıslanmasın diyedeğil, aynı zamanda o tuhaf ürpertiden kurtulmak için duvarda asılı havluya uzandım. Yumuşacıktı,menekşe kokuyordu, yüzüme bastırdım. Pamuklu kumaş tenimdeki ıslaklığı emerken, ne beni terk edensevgilim, ne de bugün öldürdüğüm onun yaşlı hali canlandı gözlerimin önünde. Galiba aklım başımageliyordu.Ziloandaçalmayabaşladı.Telefonundeğilkapınınzili.İrkildim.Üstelikhiçdurmaksızın,ardıardına... Evin içinde değil kafatasımın içinde acımasızca yankılanarak, hiç durmadan, ısrarla... Başımdöndü,gözlerimkarardı.Kapıdakikişininumurundadeğildi,benimbaşımındönmesi,aklımınkarışması.Ardıardınabasıyorduzile.Sankievdeolduğumubilirgibi.Panikledim.Neyapacaktımbenşimdi?YaNüzhet’in abisi Suat’sa? Nasıl anlatacaktım, bu dairede, bu cesetle ne haltlar karıştırdığımı? Suat’ınçatılmışkumralkaşları...ZatenasansördeöpüşürkendeyakalamıştıbiziNüzhet’le...Dahaderinbirbaşdönmesi... Düşmemek için lavaboya tutundum. Zil, kafatasımın içinde çınlamayı sürdürüyordu. Başımıkaldırınca üzerindeki buğu çoktan uçup gitmiş aynada, az önce yalnızlığa terk ettiğim adamın güvenle,hatta bir parça zalimce bakan gözlerini gördüm. Düştüğüm durumdan zevk alıyor gibiydi. Neredeyseöfkelenecektim ama arkadaki bej rengi küvet perdesi uyandırdı beni... Kendime geldim... BurasıNüzhet’in değil, benim evimdi. Kendi banyomdaydım. Çalan benim dairemin ziliydi. Deliriyordumgaliba...

“Zatendeliolanlarbirdahadelirmez,”dediaynadakiadamdudaklarındamüstehzibirgülümsemeyle.

Onunlauğraşacakhalimyoktu.Zilhâlâçalıyordu.Aceleyleçıktımbanyodan...

Kapıyı açınca Şaziye’ninlacivert, kemik çerçeveli gözlüklerinin arkasındaki endişeli kara gözleriylekarşılaştım.

“Nerdesinayoldakikalardır?”

Bütün o suçluluk azabını, kaygılarımı, korkularımı, aklımı ele geçiren deliliğimin bütün kanıtlarımyüzümdensilmeyeçalışarak,sahtebirsamimiyetlegülümsedim.

“Banyodaydımduymamışım,kusurabakmaŞaziye.”

Elindeki kâseyi de şimdi fark ediyordum. Teyze kızım, bütün gizleme çabalarıma rağmenhareketlerimde bir tuhaflık olduğunu anlamıştı. Kuşkulu gözlerle beni süzerken konuyu dağıtmak için,elindekikâseyigösterereksordum:

“Bune?”

Camkâsede,şehrikaplayankargibibembeyaz,karebiçimindekesilmişbirtatlıhafifçetitriyordu.

Page 41: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Sumuhallebisi,”diyekendisorumukendimyanıtladım.

BuevdeanneannemdensonraengüzelsumuhallebisiniŞaziyeyapardı.Buevdemi,dedim.Evet,birzamanlarhepimiz,buapartmanınyerindebulunandedemeaitogörkemlikonaktayaşardık.ŞevkiPaşaKonağı...Orasıbizimevimizdi.Orasıdiyorumçünkü,dörtköşebirkutuyuandıranbubeton,çelik,plastikyığınından oluşmuş apartmanla bizim konağımızın uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu. Belki dehayatımızda yaptığımız en büyük yanlışlardan biri, dede yadigârı canım konağı, her davranışındansahtekârlık akano sinsimüteahhitevermekti.Haklı nedenlerimizdeyokdeğildi.Eskiyenkonaklabaşaçıkmak giderek zorlaşıyordu. Satıla satıla iyice azalan gayrimenkullerimizin getirdiği kira, eskikocasındanzırnıknafakakoparamayıp,kendikazandıklarıylayetinmekzorundakalanŞaziye’ninçokdaiyiolmayankazancı,benimüniversitedenaldığımmaaş,konağıayaktatutmakiçinyeterlideğildi.Veneyalan söyleyeyim, bizim konağın yerine sekiz katlı bir apartman diken eli çabuk müteahhitin hemŞaziye’ye,hemdebanaverdiğiikişergenişdairemalidurumumuzuepeycerahatlatmıştı.

“Sen iyimisinMüştak?”Sumuhallebisininparlakbeyaz zeminindeyaptığımzamanyolculuğu,detayokumaustasıŞaziye’ninsesiyledağılıverdi.“Tuhafbirhalinvar.”

Lacivert çerçeveli gözlüklerinin ardında, benim için endişelenen gözleri bir an bile yüzümdenayrılmamıştı.

“Nasıltuhafbirhalimvar?”dedimbakışlarımıkaçırarak.“Yokcanım,görüyorsunişteiyiyim.”

Boşlukta gezinen bakışlarım, kaçacak yer olmadığı için Şaziye’nin anlamaya uğraşan mantıklıgözleriylebuluştuyeniden.Oandamünasebetsizbiranıdüşüverdihafızama.Bahçedekikocamanmanolyaağacı...AltındaŞaziye ileben...Sekizyaşındaolmalıyız, belkidahaküçük.Çinili havuzdayapraklar...ManolyaağacınıngölgesindeŞaziye’yiöpmüştüm.Sonraçokutanmıştım.Annemdedurumuçakmışmıydıne?“Şaziyeseninkardeşin...Kardeşlerbirbirini...”

Böylebiruyarıgeldimi,yoksaherfırsattakendinisuçlamayıenbüyükzevkedinenbenliğiminbaşkabirmazoşist eğlencesimiydi bu?Bilmiyorum ama şimdi yerinde alt kattaki kiracımınmutfağı bulunanmanolyaağacınınkoyugölgesindeŞaziye’nindudaklarınaacemibiröpücükkondurduğumu,onundakarşıkoymadığınıçokiyihatırlıyorum.Şaziyedehatırlıyormuyduacaba?“Niyegülüyorsun?”dediteyzekızımhiçdekızgınolmayanbirsesle.“Akimanegeldi?”

Yüzüm utançtan kıpkırmızı olmuştu herhalde. Ne cevap verecektim ben şimdi? “Hiç,” desem, aslakabul etmez, ama “senin ilk öptüğüm kız olduğunu hatırladım, aslına bakarsan daha sonra, ergenlikçağımda birkaç kez de rüyamda...” Tabii bunları da söyleyemezdim.Rahmetli anneannemiz yardımımayetişti.

“Şu sizin su muhallebisi tartışmanızı hatırladım. Anneannemle diyorum... Üşenmeyip ikiniz demuhallebiyapmıştınızya...”

Nihayet kara gözlerindeki kaygı kayboldu, çocuksu bir gülümseyiş yayıldı botoksla kalınlaştırılmış,gözebatmayanbirrujlacanlandırılmışdudaklarına...

“Yılbaşı gecesi... Neredeyse kırk yıl önce...” Hayranlıktan öte şaşkın bir tavırlamırıldandı. “NasılhatırladınbeMüştak?”

Öyle ya, geçici hafıza kaybı olan birinin bu kadar eski bir olayı hatırlaması sıra dışı bir durumdu.Hayalkırıklığımıfarketmişti.

Page 42: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yaniolayıbizzatyaşayanbiriolarakbenbile...”diyetoparlamayaçalışıyorduki,bakışlarıayaklarımakaydı.“Müştak,ayağındaçorapyok.Üşümüyormusun?”

Söyledimya,Şaziye’denhiçbirşeykaçmazdiye.

“Yok,yokiyiyimşimdi.Senkapıyıçalarkenbendeıslakçoraplarımıçıkarıyordum.Sokaktanazöncegeldimde...Kardabirazyürümekiyigelirdiyedüşündüm.Ayakkabılarsualmış.”

“Şimdianlaşıldı.Bendenereyegittibuadamdeyipduruyordum.Bugeceikikereindimdairene...Buüçüncüsü...Eğerbuseferdebulamasaydımbendekiyedekanahtarınlakapıyıaçıpgirecektimiçeri.”

Hâlâelindetuttuğumuhallebikâsesineuzandım.“Özürdilerim.Yorulmuşsun,hiçzahmetetmeseydin.”

Kâseyi bana verdi, eğer kafamı yeniden karıştıracak o sözleri söylemeseydi, teşekkür ederek teyzekızını uğurlayacak, sonra daireme çekilip, büyük sorunumla başbaşa kalarak, kendi kendimi yemeyisürdürecektim.

“Sadecesumuhallebisigetirmekiçinçalmadımkapını...

Öğledensonrabeniaramışsın.”Öğledensonramı?Benkimseyiaramadımki...Yoksa...Geçicihafızakaybıyaşadığımzamanmı?

“Dörtgibifalan...”

Belki de bilinçaltım Nüzhet’i öldürmeye karar verdiğinde, Şaziye engel olsun diye çevirmiştimnumarasını... O anlarda tümüyle kaybetmiyordum kendimi demek. Ama teyze kızma ulaşamamışımanlaşılan.

“Hastalarımvardı,telefonunsesinikısmıştım.Evedönerkengördümaradığını...Öylesıksıkaramazsınbeni.Şuapartmandabirlikteoturuyoruz,ancakbirkaçkezçalmışsındırkapımı...Neyse,merakettimişte.Birşeymioldu?”

Neler olmadı ki; hafıza kaybı yaşadığım o karanlık anlarda birini öldürdüm. O karanlık anlarıyaşamamanedenolanbirini,Nüzhet’i.Dahadoğrusuonunyirmibiryılsonrakihalini.

“Müştak!Müştakiyimisin?”İrkilerek,toparlandım...

“İyiyim,iyiyim...Hiçbirşeyimyok.Soğuktan,sıcağagirinceinsanböyleoluyor...Birazsersemledim...Seniaradığımınfarkındadeğilim.Yanlışlıklaadınınyazılıolduğutuşabasmışolmalıyım.”

Ama daha ağzımdan bu sözler dökülürken yaptığım mühim yakışın farkına vardım: Şaziye, yarınNüzhet’inöldürüldüğünüöğrenincearadakibağlantıyıhemenkuracaktı.Kuracakmıydı?Şaziyemeşgulbirkadındı,bukonuylamıuğraşacak?Amaomeşgulkadının,evindekisiyamkedisindensonrayeryüzündedertedindiği tekvarlıkbendim.Sonramıdedim,hadihaksızlıketmeyelim,belkiKleopatraadındakiopisicikten daha çok umursuyordu teyze oğlunu. Hayır, Şaziye, içinde benim de olduğum bu konuyuatlamazdı.Atlamazdıdabenonanediyecektim?

“Yeni bir hafıza kaybı yaşamadındeğilmi?” İşte, doğrudangirdi konuya.Yokyok, henüzhiçbir şeyanlamadı, sadece kuşkulanıyor ama anlayacak. Ne yapayım yani, olanı biteni anlatayım mı şimdi?“Şaziyecimaslındabendeseninlekonuşmakistiyordum.Biliyormusun,buöğledensonrabenbircinayetişledim.”Doğrupolisegider.Gidermi?Şaziye’ninbakışlarınınardındayatandüşüncenintamolarakne

Page 43: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

olduğunuanlamayaçalıştım.Boşunaçaba;sadecederinbirendişeokuyabildimüzümkarasıgözlerinde.Belki de polise gitmezdi. Belki de manolya ağacının altındaki o ilk öpücük... Belki de Nüzhet’ibeklediğimgibiodabeni...Saçmalama,aşkdaneredençıktı?Oseninkardeşin...Eğerpolisegitmezsebusenikorumak...

“Müştaknedensorumacevapvermiyorsun?Öğledensonrasıradışıbirşeyolmadıdeğilmi?”

Düşünmeyifilankestim,bütündikkatimi,olanlarıçözümlemeyeçalışansevgilipsikiyatrımaverdim.

“Hayır.”Bakışlarımıcesurcayüzünediktim.Kendimdenemin tekrarladım.“Hayır,dedimyaolmadı.Yanlışlıklaaramışımseni.”

İnanmadı,kesinlikleinanmadıamanedenseısrardaetmedi.“İyiozaman.”Amasesindeki,buiştebirbityeniğivarya,

vurgusuaçıkçabellioluyordu.“Hadiiçerigir,üşüyeceksinbuçorapsızayaklarla.”

Çorapsızayaklarla...Şefkatideeldenbırakmıyordu.“ÇokmüşfikbirkızbuŞaziye,keşkeonungibibirkızımolsaydı,”derdiannem.Müşfikteyzekızımı,böylekapıdangöndermeyikendimeyediremedim.Artıkne düşündüğünü anlamak istediğimden filan değil; karlar altındaki bu şehirde, bu duyarsız dünyada, buanlamınıçoktanyitirmişhayattabenimiçinkaygılanantekkadınınŞaziyeolduğunubildiğimiçin.

“İçerigelseydin,”dedimsevimliolmayaçalışarak.“Çayyapardımsana...”

Gözlerinden alıngan bir ışık geçti; sokaktaki karın ölgün şavkıması gibi yüreğime işleyen soğuk birışık...

“Sana ne demiştim Müştak. İçinden gelmeyen şeyleri yapma... Dakikalardır kapının önündedikiliyorum,içerigel,demedin.Nezaketolsundiyekimseyievineçağırma.Çağırdığınkişiyede,kendinedebukötülüğüyapma.”“Fatih’inKardeşKatliFermanı”m.Şaziyekesinliklehaklıydı;kendimekötülükyapmak hususunda uzmandım. Aptallığımdan değil, sanırım zevk aldığımdan. Başka bir açıklamabulamıyorum, insan kendisine bu zulmüniye yapar?Demekki hoşumagidiyor.Ötekilere zarar vermekbahsine gelince, çok istesem bile başaramadığım bir iştir. Tabii bu akşam Sahtiyan Apartmanı’ndaolanlarısaymazsak,işteyinegeldikaynınoktaya...Şaziye’ningetirdiğisumuhallebisihâlâelimdehafifçetitriyorkenyenidenmerhabaNüzhet...Merhabakâbus...Merhabalanetlerzinciri...

Başkanasılolacaktı?Cinayetişlemek,azönceteyzekızınayaptığıngibikalpkırmayabenzemez.Böylebiryanlıştanözürdileyerekkurtulamazsın.Bir insanöldürüldü.Birzamanlardeligibiâşıkolduğunbirkadın. Bir zamanlarmı?Daha bu öğleden sonra, sadece telefonla araması bile seni unutma krizlerinesokacak kadar sarsan bir kadın. Aklının ve ruhunun sultanı... Ama o kadın Nüzhet değildi ki... Yinebaşladık...

Sadecebusaplantıdandeğil,artıkkendimdendekurtulmakiçinhızlaayrıldımsofadan.Uçuşananılara,artık gerçek bir hayalete dönüşen Nüzhet’in fısıltılarına aldırmadan mutfağa geçip su muhallebisinibuzdolabınakoydum.Dolaptanyayılanbellibelirsizyemekkokusuiçimikaldırdı,yinebaşımdönergibioldu. Belki açlıktan... Öğleden bu yana ağzıma lokma girmemişti, fakat bir şey yiyebileceğimi desanmıyordum.

“Hiçdeğilsebirbardaksüt içseydin,”diyemırıldandıbir ses.Kim?Annem?Nüzhet?Şaziye?Hızlageriyedöndüm.Kadife

Page 44: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Kadın’m özenle toparladığı düzenli mutfağımda benden başka kimse yoktu. Buzdolabının kapağınıkapattım, yatak odasına geçtim, ayaklarıma kalınca yün çoraplar giydim. Bir türlü geçmek bilmeyensistitimbirtutarsa...Camparçacıklarıişergibi...Emniyetinsoğuksorguodalarında,belkidayak,işkencesırasında...

“Nedenitirafetmiyorsun?Teyzekızındasöyledi,senöldürmüşsünişte...”

Bunlarıdüşünmek istemiyordum,amageldebunuçığrındançıkmışaklımaanlat.Kontrolden tümüylekurtulanzihnimardıardınatuhaffikirleryumurtlayıpduruyordu.Belkidedurumokadarümitsizdeğildi...Belkidebucinayetikendimdeolmadığımanlardaişlediğimiçinceza-imüeyyidesi...

“Teyzemin oğlu olduğu için söylemiyorumhâkimbey,Müştak geçici hafıza kaybı yaşamış.Hasta neyaptığınınbilincindeolmadığından...”

Doğru, aklım başımdayken oturup, sakin sakin düşünüp, tasarlayarak birini öldürmedim ki ben. Neyaptığımınfarkındadeğildim...Hâkimdeinanırdıbuna!Şaziyeakrabamolduğuiçintanıklığıgeçerlibilesayılmaz...YaNüzhet’i benöldürmediysem?Yadenize attığımo cinayet aleti,Nüzhet’e hediye ettiğimmektupaçacağıysa?TaAmerikalardanburayagetirdiyseyadanebileyim,omektupaçacağıhepevindeduruyorduysa?Öyleysebenimkiçalışmaodamdadır...Oumutlakoşturdum.Işığıyakıpmasamayöneldim.Hayır, yoktu... Yoktu işte... Kendimi boş yere kandırıyordum, Nüzhet’i ben öldürmüştüm. Her zamanşurada,gözümünönündeduranolanetolasıcamektupaçacağıyla...Yinebaşımdönergibioldu.Masanınkenarına tutundum.Derin derin soluk aldım... Gerçeği kabul etmeliydim, onu ben öldürmüştüm... Amaaklımbaşımdadeğilken,ruhumyineokaranlıksaatlerinesiriolmuşken...

Peki,ozamannedüşünüyordum,neyapıyordum?Nedüşündüğümdeğil, amaneyaptığımbelli.Beniterk eden kadının canını almakla meşguldüm. Onu demiyorum, daha öncesinden bahsediyorum, aklımbaşımdayken...Nüzhet’intelefonuçalmadanöncekihuzurluanlarımda...Nehuzurama...Hayatınanlamınıbirbaşkasınınhasretindebulanmünzevininsessizbekleyişi...Neyi,niçin,neamaçla?Hiçbellideğil...Tamam,osessizbekleyişdönemindediyelim...Şuradaoturmuş,kitapokuyordum.

Koltuğumayerleşerek,masamınüzerindekilerebirkezdahabaktım.Bilgisayarım,önündeşeffaf, inceplastikle örtülü klavyem... Titizliğimi bilen Kadife Kadın, odanın bütün tozunu çeken tuşları temiztutmanınyolunuböylebulmuştu.Klavyenin sağındaVarlıkYaymları’ndançıkmış,küçük,eskibirkitap:Tolstoy’un Kroyçer Sonat’ı. Telefon gelince, sayfaları açık olarak yüzükoyun masanın üzerinebırakmışım. Kriz geldikten sonra bir daha kitaba dönmemişim anlaşılan. Kitaba uzandım, kaldığımsayfayabaktım.Yakıngözlüklerimitakıpsararmışkâğıdınüzerindenkoyulekelerhalindeakansözcükleriokumayabaşladım.

“Ozamankamayıbırakmadan sol elimleboynuna sarıldım, sırtüstü iterekboğmayabaşladım.Boynuöyleserttiki!İkieliyleellerimeyapışarakboynunukurtarmayaçalışıyordu.Bendebunubekliyormuşumgibikamayıvarkuvvetimlesolböğrüne,kaburgalarınınaltınasaplayıverdim...”

Tam da Pozdnişev’in karısını öldürdüğü anı okuyormuşum Nüzhet’in telefonu geldiğinde... Al işte,cinayetiişlediğiminbirkanıtıdaha.Bilinçaltımdabusahnekalmışolmalı.Aklımdakalansahneyidehiçvakit geçirmeden SahtiyanApartmanı’na giderek... Birden fark ettim. Bu kitap da bir kanıt olabilirdi.Polisler buraya geldiğinde... Polisler niye gelsinler ki? Niye olacak, maktulle konuşan son kişi benolduğum için. Bir dakika Nüzhet’le son konuşan ben değildim ki... Hatırlasana, Tahir Hoca ne dedi?Nüzhetonuöğledensonraaramış,“Sizebirmüjdemvar,Müştakdageliyor,”demiş.Yaniölümündenöncesonkonuştuğukişibendeğilim.EnazındanbendensonraTahirHoca’yatelefonettiğinibiliyorum.Ama

Page 45: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yinedepolislerbenimlegörüşmekisteyeceklerdir.Görüşmekmi,sorgulamadeseneşuna.

“Maktul,siziyemeğedavetetmiş.Nedengitmediniz?”

Sankibenisorgulayacakpolisodadaymışgibitelaşlandım,aceleyleKroyçerSonat'ıalıpsağduvarımıolduğugibikaplayancevizkütüphaneninüçüncürafındasıralananTolstoy’unenbilinenromanlarındanSavaşveBarış’la,AnnaKarenina’nınarasınayerleştirdim.Bunuözellikleyaptığımısöylemeliyim.Buküçük,başyapıt,hacimliromanlarınarasındakaybolduğundan,artıkfarkedilmesineredeyseimkânsızdı.Masamadöndüm,soltaraftakikitapkümesininenbaşındabulunan,öğrencileredersverirkentekrartekrarbaktığım Halil İnalcık’m muhteşem kitabı Osmanlı imparatorluğu Klasik Çağı’nın üstünde çaprazolarakdurannotdefterimielimealıpyenidenkoltuğaçöktüm.Sayfalarıkarıştırdım.Dahaönceyazdığımgörüşmeler,notlar,alışverişlisteleri...Sonsayfayıbuldum;nebirnot,nebirçizik...Birteksiyahnoktabile yoktu. Hayır, hâlâ o karanlık saatleri aydınlatacak hiçbir bilgiye sahip değildim. O halde hafızakaydımm bozulduğu zamanın öncesini ve sonrasını saptamakla işe koyulabilirdim. Bilgisayarın sağyanındakikalemliktenbirkurşunkalemçekipnotdefteriminüzerineyazmayabaşladım.

“SaatüçgibiNüzhet’tengelentelefonla...”

Birden yaptığım hatayı anladım. Hayır, düşünürken yazma alışkanlığını bu olayda kullanamazdım.Elimdeki malzeme, tarihsel bir konu değil, ciddi bir suçtu. Malzeme mi? Nüzhet bir malzemeye midönüştü şimdi? Bir cinayet soruşturmasının malzemesi... Evet, onu mektup açacağıyla öldürerek bircinayet soruşturmasının malzemesi haline ben getirmiştim... Vicdanımın sızlaması için artık çok geç.Timsah gözyaşları dökmenin hiç lüzumuyok.Evet, elindekimalzemebir tarihçinin konusu olmayabilirama polisler de gerçeğe ulaşmak için bilimsel metodlar kullanmak zorunda değiller mi? Neydi o suçbilimininadı...Kriminoloji...Yok,osuçunsosyolojik,psikolojiknedenleriniaraştırır.Bizimolayımızdasuçun sosyolojik nedeni yok... Ama psikolojik nedenler say say bitmez. Saygın bir tarih profesörüolmasına rağmen, ailesinden aldığı görgü ve terbiyenin, günümüz dinamik toplumunun değer yargılarıkarşısında tutunamaması neticesinde sosyal hayatla uyum sağlayamayan Müştak Serhazin, buuyumsuzluğunnedenivesonucuolarak,saplantılıbiraşklabağlandığıNüzhetÖzgen’i...

Hayır,hayırbunlarbellizaten.Benötekisuçbilimindensözediyorum.Hani,uygulamadakullanılan...Neydi yahu? Tamam Kriminalistik... Gerçek faillerin bulunması, olayın nasıl meydana geldiğininçözümlenmesi... Gerçek failin kim olduğu belli de, cinayetin nasıl işlendiği bir muamma. Öyle derdibeybabam, “Bu filmin muamması kolay çözülüyor.” Bayılırdı polisiye filmlere, romanlara... “Polisiyeromanlarmatematik problemleri gibidir evladım.Rakamların yerini insanlar almıştır, işlemlerin yeriniolaylar.”

Keşke şimdi sağ olsaydı. Hemen bir çözüm bulurdu. Bulur muydu? Babamın, benim sorunlarımlailgilendiğinihiçhatırlamıyorum.Eğersağolsaydı,eğerbendeolanıbitenionaanlatacakcesaretesahipolsaydım,önceyüzümeokkalıbirtokataşkeder,ardındanşueskimodatelefonunsiyahahizesinikaldırır,“Alo cinayet masası mı? Memur bey bir ihbarda bulunmak istiyorum...” diyerek gereken cezanın enağırını almam için elinden geleni yapardı. Ona göre hata cezasız kalmamalıydı. “Toplumda bireylergörevlerinilayıkıylayerinegetirmezlersedoğacakkarışıklıkbütünmilletinmahvınanedenolarak...”Enazındanbizimailebireyleriböylebirvebalinaltındakalmamalıydı.Nebüyükutanç...

Neyse,birdeölmüşbabamıkarıştırmayalımbumeseleye. “Orayagirersekhiççıkamayız,”dememişmiydiŞaziye.“Hayatımızınheraşamasınıçözümlemeyekalkmakmantıklıbirçabadeğildir...”

Evet,öyleanlaşılıyorki,bumuammayıbenimçözmemgerekiyor.Birtarihçinincinayetçözümlemesi...

Page 46: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nasıl olacak bu iş? Hiçbir fikrim yok. Ama eğer şimdi kendi kendime çözümleyemezsem, emniyettetepeme asılmış yüz voltluk ampulün ışığında, soğuk nezarette hem de sistit acısıyla kıvranıp, sık sıktuvaletegitmekzorundakalarak...

Sahi,cinayetçözmekletarihibirolayıaydınlatmakarasındanasılbirfarkolabilir?Farkıbilmiyorumama sanırım ikisi de soru sorarak başlar işe. II. Murad neden tahtını, çocuk denecek yaştaki oğlunabırakmak istiyordu? Çünkü yorulmuştu, çünkü kalender, engin gönüllü bir adamdı, daha yirmi biryaşındayken Konstantinopolis’i fethedecek olan oğlu II. Mehmed kadar gözü yükseklerde değildi. Oyüzden... Sadece o yüzden değil... Saraydaki hizipleşmelerden, entrikalardan, kavgalardan bıkmıştı.SadrazamÇandarlıHalil’in ekibiyleŞahabeddinPaşagibi devşirmevezirlerin arasındaki çatışmalar...AyrıcaengözdeoğluAlaeddinAliÇelebi’ninöldürülmesinideunutmayalım.Güzel,TahirHocabuyanıtıyeterlibulabilir.Pekibizimvakamızıçözümleyecekcinayetmasasıamirihangisoruyusorardı?

“Şumeşhurunutmakrizinizbaşlamadanhemenönceneyapıyordunuz?”

Mantıklı; evet, bu soruyla başlamak en doğrusu. Tamam cevaplıyorum, Nüzhet’le telefonlakonuşuyordum. Onun yemek davetini kabul etmiştim. Ama kabul etmeme rağmen hâlâ bu davetidüşünüyordum.

“Biryemekdavetininneyinidüşünüyordunuz?”

Onca yıldır arayıp sormayan eski sevgilimin birden beni telefonla aramasını, aradığı günün akşamıdavetetmesini,buaceleciliğin,buoldubittininaltındakinedeni,niçini...

“Buldunuzmubari?”

O an bulduğumu sanmıştım.Ne yalan söyleyeyim, o an büyük bir umuda kapılmıştım.Demek yıllarsonraNüzhetbenisevdiğinianlamıştı.Demekyıllarsonrageçkalmışsaadetimiz...Amaöyledeğilmiş...

“Öyleolmadığınıneredenbiliyorsunuz?”

Çünkü Tahir Hoca’yı da davet etmiş yemeğe. Daha doğrusu asıl konuk hocaymış, ben sonradaneklenmişim listeye. Utanç verici ama gerçek. Ben aptal da eski sevgilim dayanamadı, bana döndüzannediyordum.Oysabudavetin,lazanyanm,şarabınamacıeskimesutgünlerimizedönmekdeğilmiş.

“Neymişpeki?”

Bilmiyorum,belkiTahirHoca’yaşiringörünmek...Belkiyenibirdüşüncesivardı.Dünyayı sarsacaközgün bir çalışma. Psikolojiyle tarihin buluşması. Bir psiko-tarih projesi... Bir padişahın... Hayır, buyeterince oryantalist olmadı. Bir Osmanlı Sultanının Psikolojik Profili... Neden olmasın? Freud,Dostoyevski’denyolaçıkarak,BabaKatilliğiüzerinebirtezyazmamışmı?

“Yanimaktul,FatihSultanMehmedveBabaKatilliğiüzerinebirtezmiyazacaktı?”

Tam olarak baba katilliği meselesinde ısrar edeceğini sanmıyorum. Her ne kadar II. Muradvasiyetinde... Öldüğü zaman cenazesini, Bursa’da yatmakta olan, en sevdiği oğlu Alaeddin Ali’ninkabrininyanmakoymalarınısöylediktensonra,“Bendensonraevladımdan,soyumdansopumdanherkimölecekolursabenimyanımakoymayalar,katımage

tirmeyeler...” diyerek bir anlamda o sırada yaşayan tek oğlu hakkındaki hislerini dile getirmişse deböylebir vesikadanyola çıkarak,babası tarafından sevilmeyenbir çocukolan II.Mehmed’inpadişahı

Page 47: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

öldürtmek istediği ya da bu isteğini gerçekleştirdiğini söylemek abartılı olur. Baba tarafındansevilmemeninnekorkunçbirhisolduğunuçokiyibilenbiriolarak,gidereköfkeyedönüşenbuüzüntününinsanacinayet işleteceknoktayavarmasınınçokzorolduğunurahatlıklasöyleyebilirim.ZatenNüzhet’indebutürdensöylentilere itibarettiğinisanmam,odaTahirHocagibi tezlerinihakikivesikalarüzerinekurar. Hayır, onun, Fatih’in baba katili olduğunu kanıtlamaya filan niyeti yoktu, belki de yeryüzününgelmiş geçmiş en sıra dışı hükümdarlarından biri olan büyük padişahın psikolojik profilini çıkarmayıamaçlıyordu. Bu sarsıcı projeyi yaşama geçirmek için dünya bilim çevrelerinde hâlâ etkili olan TahirHoca’mn desteğini almak istiyordu. “Peki Nüzhet, Tahir Hoca’ya bu projesinden bahsetmiş mi?”Bilmiyorum,hocahiçaçmadıokonuyu.Gerçi anlatacakortamdayoktuya.Telefondakonuştuk...Amabahsettiyserahatlıklaöğrenebilirim...

“Tabiiböylebirprojevarsa?”

Olmalı...Nüzhethiçbirşeyinedensizyapmaz.Elbettebunuçoksonraanladım.Fakatartıkbiliyorum.Belki benimle ilişkiye girmesinin bile bir nedeni vardı. O sıralarmuhteşem belleğim nedeniyle TahirHoca’nın en gözde asistanı bendim. Belki de Nüzhet benimle ilişkiye girerek hocaya yakın olmakistiyordu.Bak,bunudahaöncehiçdüşünmemiştim...

“Sizi terk ettiği için maktulü kötülüyor olmayasınız?” Evet, böyle konuşmamam lazım, gerçek birsorguda olsaydım, kendimi ele vermiş olacaktım. Tamam, şöyle anlatmalıyım: Nüzhet çok akıllı birkadındı.EğerböylebirprojeüzerineçalışıyorsaTahirHakkı’yıyanmaalmakisteyecektir.Yemeğedebuamaçladavetetmiştir.

“Amaç Tahir Hoca’yı kafalamaksa sizi niye çağırdı?” İşte bundan tam olarak emin değilim. Belkibenim de fikirlerimden yararlanmak istiyordu. Bendeniz de uzun yıllar Fatih Sultan Mehmed üzerineçalıştım. Eskiden bu alanda uzman bile sayılırdım; bilgiler çok değişmediğine göre belki hâlâ dasayılabilirim.Eğergözüyükseklerdekieskisevgilim,Fatihüzerineyoğunlaşacaksabenimyardımımadaihtiyaçduymuşolabilir.

“Telefon konuşmanızda bundan bahsetmedi ama...” Bahsetmedi, imada bile bulunmadı... Sadece,“Fatih’inKardeş

Katli Fermanı” üzerine hazırladığım tez... Bir dakika, bir dakika... Evet, işte bu... “Kardeş KatliFermanı...”Nediyorduorada?“Veherkimseyeevladımdansaltanatmüyesserola,karındaşlarınnizam-ıâlemiçinkatletmekmünasiptir;ekserulematecvizetmiştir,anınlaamilolalar.”

Tabiiya...Memleketindüzeniiçin,devletinbekasıiçinkardeşimöldürmendesakıncayokturdiyenbirhakan.Kolaykolaydilegetirilemeyecekgörüşleriyazılıolarakkâğıdadökmektehiçbirsakıncagörmeyenbir padişah... Aslında kendisinden çok önce, atası Yıldırım Bayezid, ismine yakışır bir hızla KosovaSavaşı henüz sona ermişken, babalarının cesedi bile henüz soğumamışken kardeşi Yakup Çelebi’yiöldürtmemişmiydi?BizzatFatih’indedesi I.Mehmed,yenidendüzenisağlamak içinkardeşlerinekarşıkanlıbirsavaşyürütmekzorundakalmamışmıydı?BabasıMuraddadevletbölünmesindiyeözkardeşiMustafaÇelebi’yi bir saray entrikasıyla ele geçirip, cellada teslim etmemişmiydi? Şu haldeDevlet ialiyye’yitehlikeyeatmakyerine,kardeşkatlinimübahsaymakevlaolmazmıydı?Fatih’infermanımalumuilan etmekte, zaten var olan bir uygulamayı gerekçelendirmedeydi. Üstelik daha önceki padişahlar,örneğin,YıldırımBayezid,kardeşiYakupÇelebi’yihallettirdiktensonra,sankibunukendisindenhabersizvezirleriyapmışgibigörünerek,politikbirtavıralmayıtercihetmişti,oysaFatihSultanMehmedkişiliğigereği...Evet,iştedüğümnoktasıbu;Fatih’inkişiliği...

Page 48: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

İyi de bu bilgiler, bu yorumlar yeni değil ki, birazcıkOsmanlI tarihi okuyanlar bunları bilir.Nüzhetburadanneçıkaracaktı?Anladığımkadarıylaelindekimalzemeyibambaşkabirbakışlabelkideçarpıkbiraçıdanyorumlayacaktı.Dahaneolsun?Çağınmodasıbudeğilmi?Farklıolmak...Aynıkaynaklara,aynıvesikalarabakarak,bambaşkabirtarihanlatısıyazmak.Yaniboşiş.Hiçdedeğil.Postmodernçağ...Postkolonyaldönem...Tarihintarihi,anlatınınanlatısı,yorumunyorumu...Konumuz,olmuşolanlarmıdır,bizim olmuş olduklarını düşündüklerimiz mi? Tarih, geçmişteki gerçek midir? Geçmişteki gerçeğiyorumlayan bilim insanlarının yazdıkları mı? Hangisi? Bu tartışma bile tarihin konusuyken, eskisevgilimin yeni projesine nasıl boş iş diyebiliriz?Üstelik yıllar boyunca tartıştığımız konulara birbiriardınakapılar açarken:Tarihikrallarmıyapar,yoksakitlelermi?Tarih rastlantılarlamıoluşur,yoksayasallıklarlamı?Buikinetamelikonuyu,FatihSultanMehmed’inkişiliğinideeksenalaraktartışmak...BravoNüzhet’eçokakıllıca...

Evet, artık eminim,Nüzhet’in üzerinde çalıştığı konu: “KardeşKatli Fermanı”nı yayınlamış sultanınpsikolojikprofili...Buferman,tarihinenönemlifigürlerindenbirininkarmaşıkkişiliğiniaçığaçıkarmakiçinçokiyibiranahtarolabilir.Freud,“DostoyevskiveBabaKatilliği”niincelediyse,NüzhetdeFatihvekardeşkatilliğiniinceleyebilir.Evet,fratricide,yanikardeşkatilliği...ÜstelikFatih’in,babasıII.Murad’ıöldürtmesi bir söylentiyse de küçük kardeşi Ahmed Çelebi’yi boğdurttuğu dönemin tarih kitaplarındaaçıkçanakledilenbirhakikattir.Hattabebeğiboğankişininadıbilebellidir;EvrenosoğluAliBey.Amatarihçi duygusal olmamalı. Bütün bu ölümler, sosyoekonomik, politik, askeri ve uluslararası alandakigelişmelerinzaruribirneticesiolarak...

Tamam işte eksik halka da bulundu. Yıllardır arayıp sormayan eski sevgilimin neden birden ortayaçıktığı, çıkar çıkmazda beni nedenyemeğedavet ettiği anlaşıldı.Ben aptal âşık da neler ummuştum...Kocasından da boşanmış... Evet, belki de onu bu yüzden öldürdüm. Sahtiyan Apartmam’na girdikten,Nüzhet beni dairesine buyur ettikten, belki bana çay ikram ettikten...Çaymı?Çay varsa bardak ya dafincan da vardır. Eyvah, parmak izi...Mutfağı kontrol etmedim ya orada delil bıraktıysam... Hafızamıkaybettiğimokaranlıksaatlerdeneyaptığımıhatırlamıyorumki?Yaçalışmaodasınadagirdiysem,orayadahiçbakmadım...Yokcanım,mutfağa, çalışmaodasınaniyegireyim?Yıllar sonrageldiğimbir evdeöyle elimi kolumu sallayarak rahatça dolaşamam ki ben... Yok, yok, evhama kapılmanın anlamı yok...Belkideçaybileiçmemişimdir.“Hayır,teşekkürederim,böyleiyiyim,”demişimdir.Oncayıldansonrailk kez karşılaşıyoruz, bir tutukluk, bir heyecan olmalı... Ama Nüzhet’te aynı heyecan yoktur. O benisevmeyi çoktan bırakmıştı. Sadece bilgilerinden yararlanılacak bir akademisyendim onun için. Herzamankiacele

ciliğiyle,muhtemelenbüyükbircoşkuylayeniprojesinianlatmayabaşlamıştır.Yüzümdebelirenderinşaşkınlığı,hayalkırıklığınıdayanlışanlamışolmalı.Belki“Seniniçiniyiolur.Buprojedeadıngeçerseuluslararasıbilimçevresisenindefarkınavarır,”demişbileolabilir.Hayır,benikandırmakiçindeğil,büyükbirsamimiyetlebunusöylemiştir.İştetamonoktadaçıldırmışımdır...Bütünbirhayatımıadadığımkadının bana rüşvet verir gibi projede senin de adın geçsin deyince sehpanın üzerinde duran... Hayıryanımdagetirdiğimiçinceketimincebindeduranmektupaçacağınıkaptığımgibi...

Çalmayabaşlayanzil...Şaziyemi?Hayır,kapıdeğil,bu,eskimodatelefonumunzili...İlkçaldığındanbuyanabaşımagelenleridüşününce,belkidehiçaçmamamdahaiyiolurduamayapamazdımtabii.BelkideNüzhet’incesedinibulmuşlardı.Kaçamazdım;yaşanacaklarahazırlıklıolmalıydım.Titreyenellerimlekaldırdımsiyahahizeyi...

“Alo?”

“AloMüştak!”

Page 49: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

TahirHakkı’nınsesiniduyuncakanımçekilirgibioldu.“Efendimhocam,buyrun...”

“Neoldu,Nüzhet’tenbirhaberaldınmı?Telefonunuçaldırıyorumçaldırıyorum,açmıyor.Kızınbaşmabirişgelmesin?”

Gürsesikaygılıydı.Evet,iştebaşlıyorduk.Öncehocamerakedecek,ardındanbaşkaları,derkenpoliscesedibulacak...Kaçınılmazolanıkurgulamanınbiryararıyoktu,iyimserioynamakeniyisiydi.

“Yokcanımnegelecekbaşına...” diyeyatıştırmaya çalıştımhocayı. “Öğleden sonrakonuştuğumuzdaçokiyigeliyordusesi...Telefonubozulmuş,şarjıbitmişolmasın...Nebileyimbelkidezilinsesinikapalıunutmuştur.”

“ İyi de beni yemeğe bekliyordu, gelmediğimi görünce aramazmı?”Onca yaşma rağmen pırıl pırılzekâsıylakusursuzmantıkyürütüyordu.“Hadiceptelefonubozuldu,evtelefonunanedemeli.Odacevapvermiyor.YokMüştak, bu işte bir iş var...Kız hasta filan olmasın... İki ay önce görüştüğümüzde kalpkapakçıklarında bir sorun olduğundan bahsediyordu. Kocasından da ayrılmış, Allah göstermesin kalpkrizifilan...”

“Sizdehepkötüşeylerdüşünüyorsunuz.”Sesimepeyceyüksekçıkmıştı.Birtonkıstım.“Belkidesizeulaşamıyorduk..Nebileyim,telefonnumaranızıkaybetmiştir.Hemba

şmabirişgelecekolsa,aynıapartmandayeğenivar.Ondanyardımister.”

Hayır,hocateskinolacakgibideğildi.

“Tabii o kadar mecali varsa... Sen bilmiyorsun bu kalp krizi denen musibeti... İnsanın parmağınıkıpırdatmayabiletakatikalmıyor...”

Değmekatilleretaşçıkartacaksoğukkanlılıklakaygısızadamrolünüsürdürdüm.

“Bence boşuna endişeleniyorsunuz hocam... Bakın görürsünüz, yarın sabah arar sizi... Belki de bugece...”

Sözlerimhiçetkilemedionu.

“Sendeuzaktasın,”diyerekağzındakibaklayıçıkardınihayet.Bayılırdı, etrafındakileri işekoşmaya.“Keşkebuyakadaotursaydın...”

Asladoğrudansöylemez;kibarlıkmı,kurnazlıkmı?Gitmeni istiyorumama...TahirHakkıhiçkusurabakmasın,bugeceyenidenoapartmanagidemezdim,öldürdüğümkadınıncesedinebakamazdımbirdaha.Hayır,bugecebenievimdenkimseçıkaramazdı.

“Keşke,”diyeonudesteklergöründüm.“Keşke,amabutaraftaöylebirtipivarki,muhtemelenvapurseferleri bile iptal olmuştur. Fakat diyorum size, boşuna kaygılanıyorsunuz...” Benden umudu kesince,yenibirçözümdüşündüğündenolacakbirsüresessizkaldı.

“Peki, bizim Çetin’i arayayım o zaman... İnşallah yakalarım. Bu akşam Taksim’de bir seminerekatılacaktı. Atatürk Kütüphanesi’nde... Eve dönmediyse söyleyeyim de toplantıdan sonra Nüzhet’euğrasın...Gerçi, o dahiç hoşlanmazyaNüzhet’ten...GeçengünFatih hakkında fenamünakaşa ettiler...Neyse,benimricamıkırmaz...Belkibuvesileyledebarışmışolurlar...”

Hocanın son dönem asistanlığını yapmış ukala gençlerden biriydi Çetin. Nüzhet’ten neden

Page 50: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

hoşlanmadığınıanlamadımamademekkitanışıyorlardı.Budaeskisevgiliminsıksıkİstanbul’ageldiğinigösteriyordu. Defalarca bu şehre geldiği, hatta hocanın yeni asistanı Çetin’le tartışacak zaman bilebulduğuhalde,benibirkezolsunaramamıştı.Taki işidüşenekadar... İşi...Evet,belkihocabiliyorduronunneyinpeşindeolduğunu.

“Sahihocam,Nüzhetniyedavet etmişti bizibuakşam?”Kısabir suskunluğunardındancevapgeldi,tabiibunacevapdenebilirse...

“Seninlekonuşmadımı?”

Ağzımıyoklamakistiyordu,becerikliOsmanlısadrazamlarıkadartemkinliolanbuihtiyartarihçi.

“Hayır,sadeceyemeğeçağırdı.”

Yinesuskunluk,öncekindenbirazdahauzun...“Okadaryakınolduğunuzhaldeanlatmadımı?”

Okadaryakın?GalibahâlâNüzhet’legörüştüğümüzannediyordu.Bozuntuyavermedim.

“Vallahiçbirşeyanlatmadı...Konuneydi?”Kestiripattı.

“Bilmem,demekkiözelbirşeyyokmuş...Sadeceyemeğeçağırmışbizi.”

Başkabiraçıklamayok.Amabubileyeterliydi.Yanılmamıştım,Nüzhetbirprojeninpeşindeydi,TahirHocadaekibiniçindeolmalıydı.Enazındanprojeninneolduğunubiliyordu.Bellikinetamelibirişti,osebeptenpaylaşmakistemiyordu.

“Herhalde öyledir,” dedim meraklı görünmemek için. “Artık ben davet ederim sizleri hava birazaçınca...”

“İnşallahNüzhetiyidirde...”

“iyidiriyidir,meraketmeyinhocam.”

Telefonukapatırkeniçimdebirrahatlıkhissettim.Hanibirsırrıtaşımaktanyorulurdabirineanlatıncahuzura benzer bir hisse kapılırsın ya, işte öyle bir şey... Evet sonunda ceset bulunacak, soruşturmaaçılacak,polisbenimlekonuşacaktı,bendebugüntıpkıŞaziye’ye,TahirHoca’yasöylediğimgibionlaradayalansöyleyecektim.İşleryolundagiderse,yanicinayetişlediğimapartmanda,kendimibilmediğimokaranlıkanlarda,mutfağayadaçalışmaodasınagirerekbirizbırakmadıysambuolaykapanacaktı...Amakarşı duvardaki gümüş çerçevenin içinden, beni izleyen annemin gözlerindeki endişe, olayların hiç desandığımgibigelişmeyeceğinisöylüyordu.“Rüyalar, insanınbilinçaltınıaçığaçıkarır”“Sandığınızgibideğil,şehzadenizaslındakırılganbirçocuktu.”

Saçları dökülmüş, bağa gözlüklü, ak sakallı adam maun bir masanın gerisinde oturmuş, sağ elininparmakları arasındaki purodanyayılankötükokununodayı zehirlemesine aldırmadan, sonderecegüzelbirTürkçeylemeramınıanlatmayaçalışıyordu.

“Sizindebildiğinizgibidahaçocukyaştabirçokihanetlekarşılaşmıştı.Saraydaacımasızcabirbirinedüşmanlık güden paşaların ayak oyunlarından söz ediyorum. Bir tür derin devlet... Derin devlet herdevirde, her coğrafyada vardır...” Bakışları, kitaplarla dolu odanın kahverengi ahşap kapısına kaydı,birilerinin bizi duymasından çekiniyormuş gibi sesini alçalttı. “Bir düşünün, zihniniz sadece annenizielinizden alan babayla mücadele etmekle kalmayacak, devleti sizinle paylaşmak istemeyen güçlü bir

Page 51: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

padişahladarekabetedeceksiniz.”

Yüzü bir yerlerden tanıdık geliyordu adamın ama çıkaramıyordum. Tuhaf, ama daha da tuhafı, birmuayenehaneyiundıranbuodada,benimneişimvardı?Yoksayinemigeçiciumnezi?Yinemiokaranlıksaatler?

“Bizerkekçocuklar,istisnasızhepimizbabamızınyerindeolmakisteriz...”

Aynı fikirde olmadığımı, babama hiçbir zaman hayranlık duymadığımı söylemek istedim ama şıkgiyimliadamsözle

rinindoğruluğundanokadaremindiki,benimgörüşlerimiduymaktanhoşlanacağınısanmıyordum.

“Ne dersek diyelim sonuçta, hepimiz babamıza hayranlık duyarız. İşin ilginci aynı nedenle onu yoketmekisteriz;babanınyerinegeçmekiçin.İştebilinçaltmdakikarmaşadaburadabaşlar.Buisteğimizdendolayısuçlulukduyarız.Dahasıkorkarız...Babagibiolmak,anneyesahipolmakdemektir.Anneyesahipolmak... Düşünsenize, ne korkunç bir şey. İşte bu suçluluk azabı beraberinde iğdiş edilmek korkusunugetirir,yanihiçbirzamanbabaolamamak.”

Adam nörolog ya da psikiyatr olmalıydı. Psikiyatr mı? Öyleyse Şaziye göndermiştir beni buraya?Muhtemeleneniyimeslektaşlarındanbiriolduğuiçin...Yoksaherkesegüvenmezöyle...

“Aslında, hayatta en çok güvenmemiz gereken babamıza karşı hissettiğimiz duygular bambaşkadır;korku ve hayranlık, nefret ve sevgi... Sizin şehzadenizde de en yalın haliyle görülebiliyor bu durum.Çünkü babayla paylaştığı sadece anne değil, koca bir iktidar. Devasa bir ülke... Gelecekte dünyayahükmedecekbirimparatorluk...”

Nedenbahsediyordubu?YoksaOsmanlIlardanmı? “Onunlabirliktebaşlıyordeğilmi imparatorluk?DahadoğrusuonunKonstantinopolis’ifethetmesiyle...”

Hoppalaşimdidetarihegirdik.Kimdibuadam?

“TabiikiFatihSultanMehmed.Moğolların'şerrindenAnadolu’yasığınmışolanküçükbirTürkbeyliği,gümrahbirağaçgibigelişiyor,büyüyor,busıradışıhükümdardönemindebir imparatorluğadönüşüyor.Sadece bir buçuk asırda gerçekleşen bir mucize. Yoksa ilk padişah Osman Bey’in gördüğü rüyanıngerçekleşmesimidemeliyiz?”Birdengözlerinikuşkuylayüzümedikti.“Sahidenöylebirrüyavarmı?”

Beni hazırlıksız yakalamıştı... Ne diyeceğimi bilemedim. “Şey... Farklı görüşler var. Kimine göreOsman’ın rüyası gerçek, kimine göre devletin kuruluşuna mistik bir hava katmak için yaratılmış birefsane...”

Purosundanderinbirnefesçekti,ağzındanyayılandumanlarhalkahalkayükselirken,“Benceefsanelergerekli,” dedi başını usulca sallayarak. “Roma İmparatorluğu’nu da Romus ve Romulus kardeşlerinkurduğu rivayet edilir.Güya onları bir dişi kurt emzirmiş, bir ağaçkakan yiyecek taşımış...Rüyalar daefsaneler kadar önemli... Rüyalar, insanın bilinçaltını açığa çıkarır. Bastırdığımız duyguları... Sadececinsellikleilgilimeselelerideğil,dilegetirmektençekindiğimizbütünarzularımızı,bütünisteklerimizi...Belkide ilkpadişahınızOsmanBey...”Başınıusulcaeğerekgözlüklerininüzerindenbaktı. “Onuböyleçağırıyorlardıdeğilmi?”

Yanıtlamak istemiyordum. Nedenini bilmiyordum ama bu karşımdaki ihtiyarın sorgular gibi, üstelikbenim uzmanlık alanım hakkında, her konuyu biliyor edasıyla konuşması canımı sıkıyordu. Ama sanki

Page 52: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

hipnotizeolmuşçasına,bugizemliadamınsorularınayanıtvermedendeduramıyordum:“OsmanBeydederlerdi,tabiigaziolmadanönce...”“OsmanGaziBeydiyelimozaman.Evet,ilkpadişahınızmuhteşembiröngörüyesahipti.HalkıortaAsyasteplerindengelmişti.Geçmişteçekilenacılarıçok iyibiliyordu.Yenigeldikleritopraklarıiyitahlilediyor,DoğuRoma’nınyıkılmayayüztuttuğunugörüyordu.Veyepyenibir imparatorlukhayalediyordu.Vebuhayaliningerçekleşmesinigönülden istiyordu.Amaosıralarbudüşünceleri herkesin önünde dile getirmesi çok sakıncalıydı. Çünkü henüz o kadar güçlü değildi.Amaolacaktı.GüngelecekdünyaOsman’ınkurduğudevletedanışmadan tekbirkararalamayacaktı...KüçükAsya’da Osmanlılar, Avrupa’da Habsburglar... Erblande’yi ele geçiren Rudolf... Osman’ın HabsburgHanedam’ndaki çağdaşı... Bu iki aileyi anlamadan, dönemin tarihini anlayamazmışız, öyle mi MüştakBey?”

Dalga mı geçiyordu, yoksa gerçekten de öğrenmek mi istiyordu, emin olamıyordum. Açık renkgözlerindekipırıltıbanapeksamimigelmesedeonuonaylamaktangeriduramadım.

“Öyle...Buikiaileyüzyıllarcarakipolarakyaşadılar.OsmanlI’yıkavramakiçinHabsburglarmtarihinibilmek gerekir. Tabii Habsburgları anlamak için de OsmanlIları... Kaderin cilvesi mi diyelim, tarihinmantığımı, akıbetleri de aynı olmuştu... 1.DünyaSavaşı’nın sonunda iki hanedanlık da trajik biçimdeçekildiuygarlıksahnesinden.”

Tarihdenilenbüyükgösterininmantığınasaygıduyuyormuşgibiusulcabaşınısalladı.

“Ama şehzadenizinbu akıbetten haberi yok,” dedi purosunu kül tablasınabırakırken. "O da bütünerkek çocuklar gibi babasına karşı çözümleyemediği duygular içinde. Belki de kafasındaki tek yalıngerçek,enbelirginamaç,padişaholmak.Yanibabanınelindeolangüçlüoyuncağınsahibiolmak.Ötekierkekçocuklardagörülenomasumaneanneyipaylaşmaisteğindendahakarmaşıkbirdurum...”

Çarpıkbirgülüşbelirdidudaklarında.

“Siz de bu görüşe katılır mısınız bilmem ama iktidar, kadından daha tehlikelidir. Tabii ki gençşehzadenizderisklerinfarkında...Babasınınyerindegözüolmasındadabirsuçuyok.Çünküzatenöyleyetiştiriliyor;padişaholmakiçin...”SankigençMehmed’inyerindeymişgibisıkıntıylaiçgeçirdi.“Amaonunkorkusuhepimizdenderin...Sadeceiğdişedilmekorkusudeğil,Devlet-ialiyye’ninbaşınageçmek...Ama oraya geçmeden önce şu iğdiş edilme meselesini ele almamız lazım. Daha doğrusu sünnetmeselesini...Erkekçocuklarınsünnetedilmesi,sadecedinibirhüküm,sağlıkiçinzorunlubiroperasyondeğil, aynı zamanda bir tür anneden vazgeçiş ayinidir.Öyle tuhaf tuhaf bakmayın yüzüme...Hakiki birayin... Görkemli bir ritüel.. II. Murad’m oğullarına yaptırdığı şu sünnet düğününü hatırlasanıza... II.MehmedileabisiAlaeddinAliiçinEdirne’deyapılantören...MehmedÇelebidahayediyaşında...Düğünvesünnet...Nebüyükçelişki...Düşünsenizeorganınızınbirkısmını...”

Kocaadam,yeniyetmebiroğlançocuğugibiçapkıncagülümsedi.“Beno işihatırlamıyorumbile...”Rahatçaarkasınayaslandı.“Biz

Yahudiler bu operasyonu mümkün olduğunca erken yaparız. Çocuk doğduktan sonra sekiz güniçerisinde...Mümkünsebirsinagogda...”

Adam Yahudi miymiş? Sanki etnik kökeni, dini üzerine kafa yorduğumu fark etmiş gibi birdenciddileşti.Utanarakgeriçekildimoturduğumiskemleninüzerinde.

“Korkmayın,buradaher türlüdüşünceyekapılabilirsiniz,”dediyenidenpurosunauzanırken. “Yahudikarşıtlığıdadahil.Gençkençokkarşılaştımbuilkelliklerle...”

Page 53: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Kimbusinirbozucuadamdiyegeçirdimaklımdan,sorumayanıtbulamadanmırıldandı.

“Şaşırtıcı olan, daha sonra da beni Yahudi karşıtlarıyla işbirliği yapmakla suçlamaları...” Purosunududaklarınınarasınayerleştirdinihayet,yinederinbirnefesçekti.Gümüştendumanlar,odanınhavasınıiyiceağırlaştırırken,sankirahatlamışgibiyenidenosamimiifadeyigeçirdiyüzüne.

“Yasiz?Meraketmeyinsadeceanlamakiçinsoruyorum.Evet,siznezamansünnetolmuştunuz?”

Nemünasebetsizbirsoruydububöyle?Öfkelenmeyebaşlamıştım.Sanane,demekgeçiyorduiçimdenamadiyemiyordumişte.Şaziyegeldiaklıma...Beniburayayönlendirdiyse,birtürtedaviseansıiçindeyimdemekti.Adamakabadavranıpdurumumuolduğundandahakötühalegetirmeyegerekyoktu.Aferin,herzamankigibiuyaımluolMüştak...Üstelikbelkidebusorularçokgerekliydi...

“Gerekli,”diyerekpuroyututtuğuelinihafifçeyanayatırdı.“İnanınbana

çokgerekli.”

Yasabırçekip,yasabırçektiğimibellietmemekiçinenunlayışlıgülümsememitakındım.

“Neyazıkkibendeoldukçageçsünnetoldum.II.Mehmedgibiyediyaşında...”

“İlginç bir benzerlik,” dedi purosundan derin bir nefes çekerek. Mavi mi, yeşil mi olduğunuanlayamadığım gözleri, kazı alanındaki antik kalıntılara bakan bir arkeoloğun merakıyla yüzümdegezinmeyi sürdürüyordu. “Gerçekten ilginç... Peki hatırlıyor musunuz, anneniz ağlamış mıydı? Sünnetolduğunuzgündiyorum...”

Kaşlarımkendiliğindençatıldı.Sesimiyükseltenaniöfkeyesözgeçiremiyordumartık.

“Hatırlamıyorum...Niye?”

Sertçıkışımbileyıldırmadıonu,gözlerigelişmişbirperiskopgibiyüzümdekiherbirkıpırtıyı,herbirmimiğisaptamayaçalışıyordu.

“Sadecesordum...Neysebizyinekonumuzadönelim,tarihe...Ben,sizinFatihSultanMehmed’i,bizimPrensHamlet’ebenzetiyorum...”

Prens Hamlet... Shakespeare’in ünlü kahramanı... Kral babası, amcası tarafından öldürülen bahtsızDanimarkalI...PrensHamletveFatihSultanMehmed...Alsanaikialakasızkarakterdaha...

“Durundurunhemenkırıştırmayınalnınızı.Fatihdediysemsiz

şehzadeMehmedanlayın...Yanihenüzpadişaholmamış...”“Mehmed-iSani...”diyedüzelttim.“YaniII.Mehmed... Ama ŞehzadeMehmed ile Prens Hamlet arasında çok fark var... Öncelikle II. Mehmed’inbabasıöldürülmedi...”

Babası öldürülmedi... Adam purosundan çektiği dumanı, keyifle yüzüme doğru üflerken bende jetondüştü....Karşımda oturan gizemli kişinin kimolduğunu anladım:Bu, SigmundFreud’du.Vay be, bizimŞaziye’yebakın,psikanalizinbabasınayollamıştıbeni.Amabendekiönyargıyanedemeli?Yetmişküsuryılönceölmüşbirininkanlıcanlıkarşımdaoturmasınaşaşırmıyordumda,buBatılıbilimadamınıntarihiolaylarıçarpıtmakisteyeceğinidüşünerek,bildiklerimisavunmakgereğihissediyordum.

“II. Murad’ı kardeşi öldürmedi, padişah eceliyle öldü...” “Eminim öyledir, tarihçi olan sizsiniz...

Page 54: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Muradöldürülmedidiyorsanızöldürülmemiştir.Hemdeözkardeşitarafından...Neydiocelladaverilençocuğun adı... Mustafa... Eğer Mustafa sağ bırakılsaydı... Biraz daha güçlenince... Belki de PrensHamlet’in amcası gibi, Fatih’in babasını...” Purosunu kül tablasının kenarına bıraktı. “Bizimhanedanlarımızda olduğu gibi sizin saraylarınızda da görülmedik işler değil bunlar. Hükümdar adayıbirdenfazlaysakardeşkanıakmasıkaçınılmazdır.”

Evet, tahmin ettiğim gibi Fatih’in kardeş katli fermanından vuracaktı... Ardından ne katilliğimizkalacaktı,nedebarbarlığımız...

“Kardeşkatliçokdahaönceyaşanmıştır...”diyerekkestimlafını...Söylediklerimcanınısıkmışolmalıki, yeniden tütünün yardımına sığınmak istedi; daha demin bıraktığı purosuna uzanırken sürdürdümsözlerimi.

“SizdeçokiyibilirsinizkiKabil,kardeşiHabil’iöldürdüğündeneOsmanlıimparatorluğuvardı,nedeFatihSultanMehmed...”

Purosunu dudaklarına yerleştirmeden önce, “Haklısınız,” dedi hiç acele etmeden. “Ama unutmayınoradadabiriktidarvar.Henüzortalıktadevletyokkenbile...Ailenintekerkekçocuğuolmak,malamülkeve dikkatinizi çekerim dişilere sahip olmak... Bir gelenek de diyebiliriz buna. Kadim çağlardan beriiktidarın her zaman tek sahibi olmuştur.” Alaycı bir tavırla gülümsedi. “Söylenen lafları hatırlayalım:Devletokadariffetlibirgelindirki,ikikişininbirdenkarısıolamaz...Birdağıntekkartalıolur...Dünyayıkurtaracak kişi, ister kral olsun, ister peygamber, her zaman yalnız bir kahramandır.” Şık ceketininyakasınadökülenküllerisilkerkenbirsürekonuşmasınaaraverdi.

“Kahramanher zamanyalnızbir adamolmakzorundadır.Neyse,bizPrensHamlet’edönelim...Kralolan amca hem ülkeye, hem de anneye sahip olmuş... Hamlet deliliğin sınırlarında... Hem anne, hemkrallık... Finalde çıldırır zaten...Biliyorsunuz, bu çılgınlık da onun sonuolur.Tabii ülkenin de... Sizinzeki padişahınız çok daha önceden farkına varmış olmalı bu acımasız gerçeğin, belki Manisa’daşehzadeyken... Belki de çok daha önce, Edirne’de küçücük bir çocukken... Henüz Molla Gürani’ylekarşılaşmadan...Dahaokumayı,yazmayıfilanönemsemediğizamanlarda...Saraykoridorlarındadolaşanfısıltılardanöğrendiğikadarıyla...”

Şaşılacak şey! Bizim Şaziye’nin ustası, Fatih’le ilgili ne kadar çok şey biliyordu böyle! Birdenyanıldığımı anladım. Ah aptal kafam, kendimi ne kadar önemsiyordum. Hayır, Freud, benimleilgilenmiyordu...Benonunhastası değildim, o da tıpkıNüzhet gibiFatih’in peşindeydi...TıpkıNüzhetgibi benden yararlanmak istiyordu. Öyle ya “Dostoyevski ve Baba Katilliği”nden sonra Fatih SultanMehmedve...

Page 55: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Evet,ozamanlarbudikbaşlı,buözgürruhluçocuğun,gelecekteortaçağınenönemlifigürlerindenbiriolacağını kimse bilmiyor. Kendisi de bilmiyor. Bildiği, her geçen gün içinde büyüyen korku. PrensHamlet’in babasında olmayan korku. Çünkü Kral Hamlet, kardeşi tarafından zehirleneceğinin farkındadeğil, o nedenle rahat... O nedenle kaygısızca sarayın bahçesinde uykuya dalabiliyor, sinsi kardeşi deböylece zehri, rahatlıkla kulağından içeriye... Ama ŞehzadeMehmed kanlı gelenekten haberdar. AtasıOsman’ın öz amcası Dündar Bey’i öldürttüğünü biliyor.” Gözlerinde, canımı sıkan o tuhaf pırıltıbelirmiştiyine.“Dündar,BizansTekfuru’ylaiyigeçinmekistiyordudeğilmi?”

Sessizliğimikendisinionayladığımasaydı.

“Böylece OsmanlIlarda ilk akraba kanının döküldüğünü görüyoruz. Ne yazık ki, bu son olmuyor;hanedan üyeleri akrabalarının canını almaya devam ediyor. Henüz Fatih olmayan genç şehzade haklıolarakdehşetedüşüyor:YaAlaeddinAlideonakıyarsa...Tahtadanatınıhiçdüşünmedenarmağanverenağabeyi mi? Üstelik başlarında herkesin sevdiği adaletli, vicdan sahibi babası varken... Ama bir günbabasıölecek...”

Ünlüpsikanalistinsözleriartıktahammüledilmezhalegelmişti.

“Nereye varmak istiyorsunuz anlamıyorum,” diyerek düpedüz çıkıştım. “ŞehzadeMehmed, iktidarınıgarantialtınaalmakiçinağabeyiAlaeddinAli’yivebabasıMurad’ıöldürttüdemekistiyorsanız...”

Nezaketinihiçbozmadı.

“Hayır, hayır,” dedi ellerini boşlukta sallayarak. “Bunu da nereden çıkardınız. Zaten konu ŞehzadeMehmeddeğilki...Onunlailgilenmiyorum...”

“Amababakatilliği...”

“Ha o makale mi? Dostoyevski üzerine bir inceleme... Görkemli padişahınız için aynı incelemeyiyapmakbirazzor;hattaimkânsız...Kabulediyorum,sondereceilginçbirkişiliğivaramapsikanalizdetarih gibidir. Yorum yapabilmek için, bilgi ve belgeye ihtiyaç duyar. Ne yazık ki, sizin kartal burunlupadişahınız hakkında fazlaca malzeme yok. Oysa zavallı Dostoyevski, kişiliğini ilmik ilmik parçalarabölmemize imkân verecek kadar çok metin bıraktı bize... Romanları şöyle dursun, her yazısı ayrı birpsikanalizkonusu...”

“OzamannedenFatih’tensözedipduruyorsunuz?”

Sorumuyanıtlamadanönce,önedoğrueğilerek,artıkiyiceküçülmüşpurosunukültablasındaezdi.

“Siziniçin...”

Bakışlarıcesaretleyüzümedikilmişti.“Benimiçinmi?”

Artıkgözlerindeenküçükbirışıltıbileyoktu.

“Evet,siziniçin...Sizianlamakiçin...NedenbukadarçokFatih’leilgilisiniz?Bupadişahbilinçaltmızınedenbukadarçokmeşgulediyor?Butakıntıneredengeliyor?Butakıntınınhastalığınızlabir ilgisimivar?”

Yetmişküsuryılöncesindengelenbutuhafpsikanalistinyüzündeöyleanlamsız,öylebomboşbirifadevardıki,haliylekaygılanmayabaşladım.

Page 56: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Hastalığım... Yani psikojenik füg mü?” Kuru kuru öksürdü... “Psikojenik füg... Başlangıçtan sözediyorsunuz,ilkteşhisimizden...Oteşhisartıkgeçmiştekaldı...Dahaciddibirmeselemizvar...”

Meselemiz...Birdeböylekapalıkonuşmazlarmı?Budelidoktorunaduyduğumöfkegiderekartıyordu.Az önce kül tablasında ezdiği puro daha pis kokmaya başlamıştı. Benim meselem neden seniilgilendiriyordemekgeçti içimden...Senönceşuiğrençkokulupuronubırak,yoksadamakkanserindenöleceksin diye kaçınılmaz akıbetini söylemek istedim ama çocukluğumdan beri nezaketimi bozmamıengelleyenoşeyneise,yinebağladıdilimi.

“Neymiş bu mesele?” diye sormakla yetindim sadece. “Paranoyak şizofreni...” O kadar sakindi ki,sankinezleolmuşsunuz,dergibikonuşuyordu.“Paranoyakşizofreni.Aslındapsikojenikfüg,yanigeçiciunutkanlıkla paranoyak şizofreninin bir alakası yoktur. Ama sizde her iki hastalık birden nüksetmiş...Hastalarımla hep açık konuşurum.Psikoterapide bu çok yararlıdır.Evet, ne yazık ki siz bir paranoyakşizofrensinizMüştakBey...”

Sanki kötü bir iş yapmışım gibi savunmaya geçtim hemen. “Hayır, yanılıyorsunuz, ben paranoyakşizofrenfilandeğilim.

Benhatalarımdandolayıbaşkalarınıdeğil,önceliklekendimisuçlarım...Oysaparanoyakşizofrenler...”

Küçükbirkahkahaattı.

“Demek psikoloji de biliyorsunuz.” Duraksadı. “O zaman Nüzhet’i neden öldürdünüz? Mademkendinizisuçluyordunuz,zavallınıncanınıniçinaldınız?”

Artıksonderececiddibirtavırla,adetasuçlargibikonuşuyordu.

“Üstelikonuncanınıalmaklahayattakitekamacınızıdaöldürdünüz.Siziyaşamabağlayanteknedeni,ohastalıklı tutkunuzu, onulmaz aşkınızı da yok ettiniz. Böylece sadece Nüzhet’i değil, yaşamınızın tekanlamınıdaortadankaldırdınız.”

“Yalan!”diyebağırdım.“Yalan,onubenöldürmedim.Benbulduğumdaçoktanölmüştü!”

Sükûnetinihiçbozmadı.

“Onubirbaşkasınınöldürdüğünümüdüşünüyorsunuz?”Evetdiyemedim,ah şudürüstlükduygusu, ahbabamınhücrelerimekadar sinmiş sözleri: “Yaptığı hatanınbedelini ödemeyen insanlar, toplumumuzunfelaketesürüklenmesininbaşmüsebbibidirler.”

“Tamam,”dediçılgınhekim,sessizkaldığımıgörünce...“Haklıolabilirsiniz...Belkideonusizdeğil,şuaynadagördüğünüzadamöldürdü...Hanişusaldırganadam.”

Hakkımda her şeyi biliyor olması beni dehşete düşürmüştü. İçimdeki öfkenin büyüdüğünü, bütünbenliğimi ele geçirdiğini hissediyordum. Artık ne babamın otoriter sözleri, ne annemin şefkatliyumuşaklığı, hepsi paramparça oluyordu. Yumruklarımın kendiliğinden sıkıldığını fark ettim, gözlerim,masanın ucunda, hemen önümde duran ahşap kalemliğe kaydı. Sapında Fatih’in tuğrasının bulunduğugümüştenmektupaçacağı,Nüzhet’inboynunasapladığımcinayetaleti,nebekliyorsundaha,benikapıp,şuaklını cinsellikle bozmuş, ukala ihtiyarın da icabına baksana dercesine parıldıyordu. Onun çağrısınauyarak elimi kalemliğe uzattım, ama ünlü psikiyatrım yaşından beklenmeyen bir çeviklikle kalemliğiönüneçekti.

Page 57: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Cık,cık...YapmayınHerrMüştak,herkesiöldüremezsiniz...”Sonramasanınsağtarafındakialtınrengiçanıalıpsallamayabaşladı.Çmçın,çınçın...Sankibusesibekliyormuşgibianındaaçıldıkapı.İriyarıikihastabakıcınıniçerigirmesinibeklerken,TahirHakkı’nıngayriresmiikiasistanıÇetin’leEroldaldılarodaya...Onlarıgördüğümesevinerek,açıklamayaçalıştım.

“Benmasumumçocuklar,inanmayınbuadama,benmasumum...”

“TamamMüştakHocam...Sakinolun,”diyeteskinetmeyeçalıştıErol...Düştüğümdurumaüzülmüşgibibir hali vardı. Zaten hep sevmişimdir bu çocuğu... Öteki, Çetin, yani şu Nüzhet’le tartışmış olan,düşmancabirtavırlahareketlerimikolluyordu.

“Bunu doktora anlatırsınız,” diye hakkımda verilen hükmü hiç tereddüt etmeden yerine getireceğinibellietti.“Şimdibizimlegeleceksiniz.”

Bu insan görünümlü yamyamdan yardım gelmeyeceğini anlayınca yine öteki, saygılı delikanlıyadöndüm:

“YapmayınErol, aklını pipisiyle bozmuş bu adamın eline bırakmayın beni...Bunun niyeti kötü, beniakıl hastanesine kapatmak istiyor.” Saygılı delikanlı da inanmadı sözlerime ama hiç değilse, kabadavranmıyordu.

“SiziniçiniyiolacakMüştakHocam.Meraketmeyinbizdeyanınızdabulunacağız...”'

“Olmaz!”diyerekkapıyadoğruatıldım.

İkigençadamadetahavadayakaladılarbeni...

“Bırakın...Bırakın...”diyehaykırdım...“Terbiyesizler...SiziTahirHakkı’yaşikâyetedeceğim!”

Erolbiryandankollarımıbastırırken,biryandanmahcubiyetiçindesöyleniyordu...

“SakinolunMüştakHoca...SakinolunMüştakBey...”

Sesigiderekdeğişiyor,inceliyorbirkadınsesinedönüşüyordu...

“MüştakBey...MüştakBey...”

Gözlerimi açınca odanın dekoru da değişmeye başladı. Sigmund Freud’un bir kâbus evini andıranmuayenehanesi,benimcansıkıcıyatakodamadönüşüyordu.Yatakodamınaralanankapısındanuzanmışbirkadınbaşı.BizimKadifeKadın’mendişeliyüzü....

“MüştakBey,kusurabakmayınuyandırdımama...Kapıdaikiadamvar...Polisolduklarınısöylüyorlar...Sizinle görüşmek istiyorlarmış...” “Hayatı ciddiye almayanları, hayat da ciddiye almaz” Gecenin biryarısı aldığım uyku haplarınınmarifetiyle sızıp kaldığım yatakta, adeta can havliyle doğruldum.Nelerolduğunu kavrayamasam da, hatta gördüğüm rüyanın etkisi zihnimde sürüyor olsa da Kadife Kadın’msöyledikleridüşmanınsavaşmeydanınayaklaştığınıhaberverenbirgözcününzamansızhaykırışıgibibirandauyandırmıştıbeni.

“Polisolduklarınısöylüyorlar...”

Halbukipolisolduğunusöyleyenadamlarıneryadageçkapımıçalacağınıbiliyordum.Karındurması,güneşinışıması,Nüzhet’incesedininbulunmasıgibikaçınılmazbirolaydıbu.Güyahazırlanmıştım,güya

Page 58: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ne olursa olsun soğukkanlılığımı koruyacak, işlediğim cinayetten bihabermiş gibi davranacaktım. Amahazırlanmakbaşkaydı,yapmakbaşka...

Çünkü,polisolduğunusöyleyenadamlar,hiçkapımıçalmamıştı...Çünkü,annesinden,KadifeKadın’ayadigârkalanbuiyiaileçocuğu,bugünekadarhiçkimseyiöldürmemişti.Herkesinkendihalindeefendibir adamdır diye düşündüğü bu sinsimahluk, daha önce hayatta en çok sevdiği kişiyi boğazlamamıştı.Çünkü, kendi mesleğini bile yapmaktan aciz, bu beceriksiz şahsiyetin, daha önce hiç kanlı sırlarıolmamıştı...

YüzümdekikorkuyugördüğüiçinKadifeKadın’ındagözlerindederinbirendişe...NeleroluyorMüştakBey?CesaretCiAedipbunubilesoramadıkadıncağız.Bendeaçıklamayaçalışmadımzaten.

“Nasıl?Polismi?”

Şaşırmış adam numarası. Bundan sonra her sıkıştığımda başvuracağım riyakârlıklardan biri. Kendipaçasınıkurtarmakiçinpeynirekmekyergibiyalansöyleyecekbirkatilin,sıradansahtekârlığı...

“AllahAllahneistiyorlarmışsabahsabah!”

Ellerimle sakin sakin gözlerimi ovuşturdum... Memleketin namuslu vatandaşlarına da uykuuyutmuyorlarcanım...Safkadınınkahverengigözlerindekiendişekaybolmaküzere...

“Belki de şu hırsızlıkmeselesidirMüştakBey...Geçen haftamahalleye dadanan haramiler var ya...Hanibizimkapıyıdazorlamışlardı...”

Zavallınınkafasındakienbüyüksuçhırsızlık...Çünküonusıksıkhırsızlıklasuçlardıteyzem...

“Vallabenalmadımhanımcım...Çocuklarımınölüsünügöreyim...”

Ne zaman söylemişti bunu...Yıllar önce anneanneminyakut gerdanlığı çalındığında...Dahagencecikbirkızdı...Benüniversitedeasistandım...Nüzhet’leaşkımızınenateşlizamanlan...Anneannemiçinçokönemliydi bu takı, ona ninesinden kalmış... Çok severdi ninesini, o yüzden teyzeme de onun adınıvermişti: Şaheste... Teyzemin aksine çok iyi bir insanmış Şaheste Hanım, anlata anlata bitiremezdianneannem.Düğününde takmış bu gerdanlığı boynuna...Altın bir gerdanlığın yedi ucunda, yedi kırmızıyakut.Küpelerindedeaynıkırmızıtaşlaramadahaküçükleri...İsmibilevardı:Çeşm-iLal...Suskungöz...Ya da sevgilinin ağlamaktan kan çanağına dönüşmüş gözleri... Her neyse işte... Kadife Kadın’msöyledikleri doğru çıkmıştı sonra, alzheimer olan anneannemin ilaçlarını sakladığı küçük çekmecedebulunmuştu Çeşm-i Lal... Sonra o gerdanlığı ben, Nüzhet’e vermiştim, küpeleriyle birlikte. Birinesevdiğimi söylemek benim için çok zordu, ama kolayca hediye verebiliyordum... Babamın hislerinigizleyen ketum suratı, annemin sular seller gibi cömertliği... Allahtan, Şaheste Teyzem’in iftiracılığınıalmamışım...Nasıldakendindeneminsuçlamıştıkadıncağızı...

“Çıkarbakalım,şualdığıngerdanlığı...”ZavallıKadife,demekogündenbuyanaenbüyükkorkusuyduhırsızlıklasuçlanmak...Birininmalınıalmak...Oysaogörkemlikonağıntekerkekevladı,Bahariye’dekibeylerin en kibarı Müştak Bey, dün gece acımasızca birinin canım almıştı... Birinin mi? Hayır, birzamanlarKadifeKadın’mbile,“TühtühAllahnazardansaklasın,birbirinizepekyakışıyorsunuz,”dediği,dahaozamandanköşküngeliniolmuşNüzhet’in...Hemdeelimdekittıektupaçacağınıvahşice...Hemdeeski sevgilisinin kuğu gibi ince uzun boynuna saplayarak.. Hem de kimseye görünmeden, kimseyesezdirmeden...Kimseyemi?Ozamanpolisolduklarınısöyleyenadamlarınkapımdaneişivar?Yoksaotelaş,opanikiçindebirizmibıraktım?Hayır,parmakizlerimibulmalarıimkânsızdı,silmiştimderginin

Page 59: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

içini,kapağını...Özenebezene,sadecedergininkapağınımı,kitabıda,perdeleride,elektrikdüğmelerinide... Neredeyse bütün bir evi... Mutfakla çalışma odası hariç... Niye temizlemedim ki oraları. Çünkütelefonçalmıştı,çünküpaniklemiştim...Neyse,neyse,anlayacaktımnasılolsa,sakinolmalıydım...

Aklımdan geçen bu düşüncelerden habersiz hâlâ kapıda bekliyordu Kadife Kadın... Daha ne kadardurdurabilirdimkionu?Dahanekadargeciktirebilirimkibuyüzleşmeyi?Dahanekadarbekleyebilirdikapıdapolisolduğunusöyleyenadamlar?

“TamamKadife,”dedim,olanbitendenhaberiolmayankadıncağıza.“Beyleri içerial,bendehemengeliyorum.”

KadifeKadın’madımlarınınyankılarıkoridordaçoktankaybolmuşolmasına,pijamalarımıçıkarıpdüngiydiğim pantolonumu, üstelik ütüsü var mı yok mu aldırmadan, hızla bacaklarıma geçirmeme, hattagömleğimi giyip düğmelerini iliklemeye başlamama rağmen bir ses kulaklarımda inatla çınlamayısürdürüyordu.

“Sahi,onlarıkandırabileceğinimisanıyorsun?”

Hayır, bu Kadife Kadın değildi. Başımı kaldırdım, dün akşam banyonun aynasında karşılaştığımadamdı;şimdidegardırobunkapağındakiaynadanbanabakıyordu.

“Polis olduğunu söyleyen adamları sokakta, üniversitede, sorgu odasında hep seni beklerkenbulacaksın,onlarıkandırabileceğinimizannediyorsun?”İlgilenmezgörünerek,giyinmeyisürdürdürdüm.

“Yüzümebak!”diyeuyardısertçe.“Görmezdengelerekbuiştenyakanısıyıramazsın...

Sesiazarlamayadönüşmüştü.

“Kendinikandırma...Senbuişibeceremezsin.Zayıfolduğunuikimizdebiliyoruz...Karakterinzayıf...Kişiliğindesorunvar...”

Adamkonuştukçasesibabamınkinebenziyordu.Galibaterlemeyedebaşlamıştı...

“Budüşükkarakterinle,devletekarşımıgeleceksin?Devletinmemurlarınıaldatmayamıçalışacaksın?Ben milli emlakta çalışırken ne sahtekârlar gördüm. Hepsi cebinden çıkartırdı seni. Ama kodesiboyladılarsonunda...Aklınıbaşınatopla,derhalsuçunuitirafet.Bumemlekettepolistenkaçılmaz.”

Birangerçektendebabamkonuşuyorsandım.Biran,ohepkonuştuğundaolduğugibikendimi,yetersiz,beceriksiz,çaresizhissettim.Birangerçektendeitirafetmeyiistedim...

“Evetmemurbey,katilbenim.Dünyacatanınmış,ülkemizinazsayıdayetiştirdiğideğerliinsanlardan,tarihprofesörüNüzhetÖzgen’ibenöldürdüm...Aklımbaşımdadeğildiamayaptım...Mektupaçacağıyla...MektupaçacağınıdüngeceTopkapıSarayı’nınaçıklarındadenizinkaranlıksularınaatarak...”

Aynadakiadamgülmeyebaşladı...Kahkahalarlagülüyordu,katılırcasma...Açıkçaalayediyorduherifbenimle...Hayır,buadambabamdeğildi...Babamaslaalayetmezdi;yaşamakciddibirişti,laubaliliğinlüzumuyok...

“Hayatıciddiyealmayanları,hayatdaciddiyealmaz.”

Babamhaklıydı,beniciddiyealmayanbuadamıciddiyealmamagerekyoktu.Güçsüzlüğünü,başkasınınhatalarınıyüzlerinevurarakgidermeyeçalışanzavallıbirsurettio.Bendendahabeterbirucube...

Page 60: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Hayır,”dedimaynadakisahtekâra.“Teslimolmayacağım...Tekkelimebileitiraftabulunmayacağım...Güçleriyetiyorsa,onlaritirafettirsinler...”

Umutsuzcabaşınısalladı.

“Zavallı Müştak... Yanlış yapıyorsun... Onları kızdıracaksın... Çok kötü olacak...” Birden sesiniyükseltti.“Gerizekâlı,görmüyormusun,canınaokuyacaklar...”CL1Açıkçahakaretevardırmıştıişiamaneyaparsayapsın artıkbabamabenzeyemiyordu.Yüksek sesle konuşan zavallı bir adamdı işte...Bunuyüzüne haykırmak, belki de hakaret etmek, aşağılamak, hatta suratının ortasına bir yumruk indirmekistedim.Fakatbunlarıyapmayacakkadaraklımbaşımdaydı.Bengüçlübiradamdım.Polislerindikkatiniçekmeye hiç niyetim yoktu. Seninle sonra görüşürüz, diyerek sakince sırtımı aynaya döndüm... İşteolmuştu; zayıf olduğumu iddia eden o takıntılı herif artık yoktu. Anneannemle iki kızının yan yanaçektirdiği gümüş çerçeve içindeki sararmış fotoğrafa bakarak, gömleğimin düğmelerini iliklemeyekoyuldumyeniden.

“Müştakyalansöylemeyihiçbeceremez.”

Hayır,aynadakiadamdeğildikonuşan.Kimdiöyleyse?Anneannemmi,teyzemmi,annemmi?Hangisisöylemiştibunu?Üçündenbiriolduğundanemindimamakim?

“Dürüstçocukdaondan.”

Bu,annemdiişte...Onunherzamanyumuşak,herzamanuysal,herzamanşefkatdolusesi...Amayanlışduymuştum,dürüstkelimesinikullanmamıştı.

“Terbiyeliçocukdaondan.”

Teyzemburunkıvırmıştı.Çokbelirginolarakgörmüştümbunu.Anneanneminkulağınaeğilerek,“Salakdaondan,”diyefısıldamıştı.

Benim gibi annem de işitmişti kız kardeşinin sözlerini ama duymazlıktan gelmişti. İlginç olan, çoksevdiği koltuğunda, iki kızının arasında oturmuş boş gözlerle bahçedeki havuza bakan anneannemintepkisiydi...

“Şensinsalak,”demiştiöfkeyle...“Birkocayıbileelindetutamadın.”

Arsızcagülmüştüteyzem...

“Amabu aptal da sevgilisini tutamadı...Ne güzel bir kızdıNüzhet... Sonunda senin gerzek torununubırakıpAmerikalarakaçtıişte...Akıllıkız...”

Hayır,böylebirkonuşmaolmamıştı,olamazdı;çünküozamanlarNüzhet’itanımıyordum...Ozamanlarsadece Şaziye... Anneannemin boş gözlerle süzdüğü havuzun kenarında Şaziye’yi dudaklarındanöptüğümde... Fotoğraftaki üç kadının gözlerinde aynı suçlayan ifade, ağızlarında aynı ayıplayan cümle:QQ“Amaoseninkardeşin...”

Hızla döndüm... Aynadaki adam pis pis sırıtıyordu hâlâ... Hayır, onu dinlemeyecektim... Yalansöylemeyi herkes gibi ben de pekâlâ becerebilirdim. Hayır, ben ne dürüst, ne de terbiyeli birçocuktum.Benrezil,alçağındikâlâsıbiradamdım.Örnekinsanbabamınbütünikazlarınarağmenvazifesiniyapmamaksalâhiyetinesahipbiryurttaş,bilimiumursamayanbirtarihprofesörü,cinayetişleyecek kadar kötü biriydim. Üstelik küçükken de kardeşim sayılacak bir kızı dudaklarından

Page 61: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

öpmüştüm....Varmıydıdahaötesi?“Dökülen,yere,belatığıilekanındır”

m Alelacele yüzümü yıkayıp, çalışma odama geçtiğimde polis olduklarını söyleyen adamları, benibeklerbuldum.Kırsaçlı,ortaboyluolanı, teklifsizcekoltuğumayerleşmiş;düngecemasamınüzerindeunuttuğum Babinger’in Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı kitabının Türkçe nüshasının sayfalarınımeraklakarıştırıyordu.Gençten,uzunboyluolanıisekütüphaneminönündeayaktadikiliyordu;eyvah,tamda Tolstoyları sıraladığım rafın önünde... Sağ elinin işaret parmağını Savaş ve Barış’m son cildininüstünekoymuş,neredeysearadakiKroyçerSonat’ıçekip“EvetMüştakBey,düncinayettenöncebukitabıokuyormuşsunuz,” diyecek gibiydi. Birden kaygımın ne kadar yersiz olduğunu fark ettim. Sakladığımkitabı görse ne olacaktı? Hem o kitabı okuduğumu nereden bilecekti? Hadi bildi diyelim, Tolstoy’unhikâyesindeki cinayetin beni Nüzhet’i öldürmeye azmettirdiğini nasıl anlayacaktı? Yine de çalışmaodamda bulunmaları, canımı sıkıyordu. Ah Kadife Kadın, ah, niye almıştı ki onları buraya? Salondakonuşmakdahaiyiolmazmıydı?Yoksabenmisöylemiştim,onlarıburayaalmasını?Neyseolanolmuştu.

“Günaydın.”

İçerigirdiğimifarkedenkırsaçlıpolisgülümseyerekayağakalktıamakitabıelindetutuyorduhâlâ.

“Kusura bakmayın masanıza oturdum.” Elindeki kitabı gösterdi. “Fatih, en çok merak ettiğimpadişahlardanbiri...Babinger’inkitabınıgörüncedayanamadım.Dahabirkaçayöncebitirmiştim...”

ElbetteinanmadımsevimlipolisinFatihmerakına...Nüzhet’inyatakodasındadaaynıkitabıbulduklarıiçinağzımıyokluyordu.

“Günaydın,” diyerek öncelikle ne kadar terbiyeli biri olduğumu gösterdim. “Tarih seviyorsunuzdemek.”

Usulcakitabımasayabıraktı.

“Çokseverim...Tarihçilerebüyüksaygımvardır.Annem tarihöğretmeniydi...”Sesini alçalttı. “Sizingibiuzmandeğil...Lisede...”

“Ricaederim,öyletarihöğretmenlerivardırki,bizimprofesörlerdençokdahadeğerliinsanlardır...”

Sözlerimhoşunagitmişti,içtenbirgülümsemebelirdiduduklarmda.Birkaçadımatarakeliniuzattı.

“Ben Nevzat... Başkomiser Nevzat... Arkadaşımız da Ali...” “Komiser Ali,” diye tamamladı sertbakışlıgençadam.“Nekadarçokkitabınızvarmış...Başkomiseriminevindekilerdenbilefazla.”

Başkomiseriningülümseyişininbirbenzerinikondurdumkendidudaklarıma.

“Severmisinizkitapları?”

Ali’ningençyüzündemahcupbirifadebelirdi...

“Severimaslındada,”dediamirinekaçamakbirbakışalarak...“Pekvakitolmuyor.”Tolstoy’unSavaşveBarış’mıgösterdi.“Buyazarındeğil,amaDostoyevski’ninbirkitabınıokumuştum”İsminiçıkaramadı.“Sizvermiştinizyabaşkomiserim...Neydiya?Hanibiröğrencivar,hukukmuneokuyor.Tefecibirkadınıbaltayladoğruyordu...Paraiçin...Sonravicdanazabınadayanamayıpteslimoluyordu...”

Nevzatgülmeyebaşladı.

Page 62: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“AllahiyiliğiniversinAli...Nasılunutursun?SuçveCeza,

Dostoyevski’ninbaşyapıtı.”

İştegelmiştikyineDostoyevski’ye...SadeceDostoyevskimi?Babinger’inFatih’ideburadaydı, tıpkıNüzhet’in yatak odasında olduğu gibi.... Hiç kuşku yok, Freud da sökün ederdi birazdan... Üstümealınmadımamatartışmayakatılmamakdaolmazdı.

“Müthişbirroman...Raskolnikovdailginçbirkahraman...”EsmeryüzüışıdıAli’nin.“Evet,evetişteoadam...Amakahramandeğilbence,zayıfkarakterlibiri...”

“Vicdanlıdesek...”

Yardımcısınınsözlerinidüzeltenortayaşlıpolis,gözleriniyüzümedikmişti.Vicdanlıolanlarişlediklericinayetlerienkısazamandaitirafederlermidemekistiyordu?Alidebaşkomiserigibibakışlarınıbanaçevirmiş, pürdikkat izliyordu. Sanırım itiraf etmem için beni yönlendirmeye çalışıyorlardı. HaniAmerikanfilmlerindeiyipolis-kötüpolisolurya,buikisikarşımageçmişdahagelişkin,dahakarmaşıkbir oyun sahneliyorlardı.Amaokadar kolaydeğildi,MüştakSerhazin’le kedinin fareyleoynadığı gibioynayamayacaklarınıanlayacaklardı.

“Vicdanlı demek bence de daha doğru,” diye güya destekledim Başkomiser Nevzat’ı. “Biriniöldürdükten sonra insan, yaşamını nasıl sürdürebilir ki? Hiçbir şey olmamış gibi...” İkisi de sessizkalınca,sormamgerekenidilegetirdim.“Sizenasılyardımcıolabilirim?Yoksaşuhırsızlıkmeselesimi?”Kurtpolisingözlerindenbellibelirsizbirışıkgeçti.

“Nehırsızlığı?”

“Mahallemize bir hırsız çetesi dadandı... Kapısını yoklamadıkları ev kalmadı...” Duraksamış gibiyaptım.“Amasizbumeseleyleilgilideğilsinizgaliba?”

“Değiliz,”dedidahayaşlıolanı.“Bizcinayetmasasmdanız...”

Tamkarşımdaduruyordu,yaptığımherhareketigörebilecekbirkonumda.YardımcısıAli iseyandanbeni süzüyordu; tabii başkomiserinin kaçırdıklarını o görecek. Tecrübeli iki avcı gibi etrafı çevirmiş,üzerime çullanmak için yanlış yapmamı bekliyorlardı. Bir an elim ayağım boşanacak sandım. Banyoaynasındakiadamınmarazi sesiçınladıkulaklarımda:“Zayıfolduğunu ikimizdebiliyoruz...Karakterinzayıf...” Galiba haklıydı, ben bu işten kurtulamayacaktım. Nerdeyse vazgeçecektim ki, “Hayır,” dediiçimdekikahraman,yoksaşeytanmıdemeliyim.“Onlarakimolduğunugöster.”

İsterruhumunderinliklerindegizlenenvenadirenortayaçıkanokahramandangelsin,isterdüngeceyekadar aramın çokda iyi olduğunu söyleyemeyeceğim şeytandan, hoşumagitti bukötücül yönlendirme...“Cinayetmasasımı?”dedimgözlerimiiriiriaçarak.Sesimdekişaşkınlıkdaenazyüzümdekihayretkadarbaşarılıydı.“Birşeymioldu?”

Tecrübelipolis,azöncekalktığıkoltuğumugösterdi.“Buyurun,oturunisterseniz.”

Şahane! Demek, inanmaya başlamışlardı. Verecekleri felaket haberinin beni sarsacağındankorkuyorlardı.

“Yoo,niyeoturayımki...”Anlamakistermişgibiyüzlerinebaktım...“Neleroluyor?”

Page 63: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Nüzhet...NüzhetÖzgen’itanıyormusunuz?”

Duyarsız,duygusuz,senihiçönemsemiyorumdiyenbirInvırlasormuştugençpolis...

Kaşlarımıçattım.

“Tabiitanıyorum...”Veonlarsormadanakıllarınıkemiren

.sorununcevabınıdaverdim.“Dahadüntelefonlakonuştuk.Zatenbugündebuluşacaktık...”

Bugün de buluşacaktık, nereden çıkmıştı şimdi? Ah salak Müştak, ah! Kendimi rolüme bu kadarkaptırmamalıydım.Niçinbuluşacaktınızderlersenediyecektim?

“Nekonuşmuştunuzdün?”

Oh!Neysekiatladılar...Amahayır,busoruyuyanıtlamamalıydım.Okadarçokkaygılanmışolmalıydımki,kendiendişemidilegetirmeliydim.

“Niyesordunuz?Neolduki?”

Uyanıkpolisüzerimediktiğibakışlarınıgeriçekti,amamidecebiranlığına,açıklamasınıyaparkenyinebeniincelemeyebaşlamıştıbile.Nasıltepkivereceğimianlamayaçalışıyordu.

“ÜzgünümMüştakBey...NeyazıkkiNüzhetHanımöldü...”

Başımıusulcageriyeattım,gözlerimikırpıştırdım,altçenemihafifçesarkıttım.

"Öldümü?Nasılyani?”

"Boynunasaplanansivribircisimle...”Sankiyeşilbirınuntogiyipsokağaöyleçıkmıştı,dergibisakinbirtavırlaunlatıyorduAli.“Psikopatınteki,kadınıboynundanbıçaklamış...Tekdarbe...”

Küçüklüğümdeanneanneminanlattığıbirmasalvardı.Şehzademiz,yedibaşlı devin, enbüyükbaşınıkesmek için boynuna kılıcını sapladığında, dev dile gelirdi. “Çok acı çekiyorum, bir daha sapla dakolaycaöleyim.”

Amabirdahasaplarsadevin iyileşeceğinibilenşehzademizkılıcınabirdahadokunmazdı.Demekkibendeşehzadeyiörnekalarak...SadecebirkezsaplamıştımmektupaçacağınıNüzhet’inboynuna.Belkideikincikezsaplasam,Nüzhetiyileşecek...

“Kadıncağızsesinibileçıkaramamış...Anındacanvermişoturduğukoltukta,yerebiledüşmeden.Katilçokdaustaymışdoğrusu,öylesaplamışkibıçağı,boynundakigerdanlıkbileolduğuyerdekalmış...”

Gerdanlık mı? Gerdanlık yoktu ki Nüzhet’in boynunda. Emin miydim, gerçekten de yok muydu?Nüzhet’inboynundakiışık...Sokaklambasınınyansımasıydı.Mektupaçacağınaçarpansokaklambasınınyansıması...Hayır,gerdanlık filanyoktu,kesinlikleyoktu...Ozamanbenden sonragelenbirisi...Birisimi?

Nevzattutmasayeredüşecektim;öyleanibirbaşdönmesi,anibirsarsıntı...

“AmanMüştakBey,dikkat!”

Rengim iyice atmış olmalı; o ruhsuz, duyarsız genç polis bile umursamazlığını bırakıp, yetişmişti

Page 64: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yardımıma.

“Tamamtuttumbaşkomiserim...”

“Şöylekoltuğataşıyalım...”

İkipolisinkollarındabirkatil...KoltuğaçökerkenKadifeKadın’mküçükçığlığı...

“AmanAllahım,MüştakBey!Neoldusize?”

Nezamangirdibukadıniçeri?Birsürebaygınmıkaldımyoksa?

Baygınkenkonuştummu?

Nevzat’ınsakin,kendindeneminsesi.“Suyetiştirin...Suiyigelir.”

Yavaşyavaşaydınlanandünya;belirginleşenyüzler,eşyalar,kitaplar,fotoğraflar...Düşmantarafındanelegeçirilmişsığmağım;çalışmaodam...Düşmanmı?HiçdedüşmanabenzemiyorbuNevzat...SankikırkyıllıkdostmuşuzgibinedegüzelNevzatdiyordumdevletinpolisine...Amahaksızlıkdaetmeyeyim,adamdahâlâçırpmıyordubenimiçin...

“PencereAli,şupencereyibirazaralasana.”

Açılanpenceredeniçerisüzülengünışığı,kapalıodanınağırhavasını tazeleyenbuzgibibirrüzgâr...Derinderinçektimiçime.r“DüzenlinefesalınMüştakHocam,düzenli...”

MüştakHocammı?Düzenlinefesalırken,bukırsaçlıbaşkomiserdebenisevdigalibadiyegeçirdimaklımdan...Sonrabununnekadar tehlikelibirkanıolduğunufarkettim.“Katilingüveneceğiensonkişipolistir.”Yinemibabam,yinemionunünlüpolisiyeromanları?“Amapolisgenellikleaptalcadavranır.Suçlularınkorkmasıgerekenkişiaslındaözeldedektiflerdir...Özeldedektifler...”Benisorgulayankişilerözel dedektif olmadığına göre... Hayır, başı polisle gerçek anlamda hiçbir zaman belaya girmeyenbabamın hezeyanları bunlar. Sakın inanma, polisler asla aptal değildir... Ukala polisiye romanyazarlarınınkendidedektifleriniönemsetmekiçinyaygınlaştırmayaçalıştıkları,uymacaakıllıbabamındakolaycakandığıbirsafsataydıbu.Polisleristerse,bütünfailimeçhulcinayetleri...

“DahaiyisinizyaMüştakHocam...Yüzünüzebirazrenkgeldi.”

Bualdatıcısözleriaklımıkarıştırmakiçinsöylüyorlardı.Polisleristersebenimgibibütünkatilleri...

“Şusudanbiryudum...”

Kadife yine karşımda.Uzattığı bardaktan bir yudum içtim.Boş kuyuya düşen taş gibi, saatlerdir teklokmagirmeyenmidemdetatsızbirağırlıkoluşturdudamlalar...Oandaanladımbaşdönmesininnedenini;açlık...Amadünöğledenberiyemekyemediğimiaçıklayamayacağımiçin“İyiyim,”dedimgülümsemeyeçabalayarak. “Ben iyiyim... Teşekkür ('derim...” Kadife’ye döndüm. Bir an önce bu kadını odadanuzaklaştırmam gerekiyordu.Nüzhet’in öldüğünü öğrenirse hikâyemizi bütün teferruatıyla sayar dökerdi:“Ahpolisabi,bilmezsinizAksaray’ınenbüyükyangınıydıbunlarınaşkı...”Bunameydanvermemekiçinazarlargibiotoriterbirseslesöylendim:

“Beylerebirşeyikrametmemişiz...”Kadifeezildi,yerindibinegeçti.

“SoracaktımdaMüştakBey,sizfenalaşınca...”“Yok,beniyiyim.”Polisleredöndüm.“Neiçersiniz?”

Page 65: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

KibaradamdıNevzat.

“Zahmetolmasın.”

“Zahmet olacak bir şey yok...” diye üsteledim. “Hem ben de sizinle birlikte içerim. Birer Türkkahvesinenedersiniz?”“Pekiozaman,benimkisadeolsun...”BaşkomiserigibiçekingendeğildiAli.

“Ben neskafe alayım. Sütlü olursa şahane olur. Bol şekerli...” “Tamam, hemen yaparım,” diyetoparlandıKadifeKadın.

Çıkmayahazırlanıyorduki...“BenimTürkkahvesidebolşekerliolsun,”diyeuyardım.Herzamansadeiçenadam,neoldudabolşekerlikahveistiyorbakışıbelirdigözlerinde,açlıktanbitapdüşmüşbedenimitoplamam lazımdiyecek halim yoktu.Neyse ki, anlayışlı bir kadın olanKadife yüzümdeki soru sormaifadesinigörünce,sessizceçıktıodadan.Bendeusulcatoparlandımkoltukta...

“Pekinezamanolmuşbuolay?Nüzhetdiyorum...”“Akşam,19:00’la20:00arası...”

Kütüphanenin sağında duran odadaki tek iskemleyi çekip karşıma yerleşti Nevzat... “Sizkonuştuğunuzdasaatkaçtı?”Hatırlamayaçalışırgibiyaptım.

“Hıım...Üçyadadörtolmalı...Üçbuçukdiyelim...”

“Üçbuçuk,”diyeyineledisankiçokönemliymişgibi.“NüzhetHanımmısiziaradı,yoksa...”

“Oaradı...”

Elbettenekonuştuğumuzuçokiyibiliyordu.TahirHocakonuyuanlatmışolmalıydıonlara...Amayalansöyleyipsöylemediğimianlamakiçinbilmiyormuşgibidavranıyordu.“Niyearamış?”

“Yemeğedavetetmekiçin...TahirHoca’yıdaçağırmış.”Nevzat’ınyüzükarıştı.

“TahirHakkıBentli’denmisözediyorsunuz?Şuünlüprofesör?”

Nasıl yani? Hocayla henüz konuşmamışlar mıydı? İlk bana mı gelmişlerdi yani? Eyvah, o zamanellerindebenimleilgilibirdelilvardı.

“Maktuluncep telefonundakiötekinumaraolabilirbaşkomiserim,”diyemeseleyeaçıklıkgetirdiAli.Giderekbugençpolisidesevmeyebaşlamıştım...“Aradık,cevapvermiyorduya...Hanibirkadınınadınakayıtlıolantelefon.”

BerrinHanım,hocanınrahmetlikarısı...Nuriçindeyatsın,dünyaiyisibirkadındı.Hocarahatçalışsındiye bütün kırtasiye işlerini o üstlenmişti. Telefon onun üzerine, fatu ralar onun üzerine, banka hesapnumaralarıonunüzerine...Tabiibunlarıdapolisleresöylemedim.

“Birdakika,birdakika...”diyerekyakındaöğrenecekleribilgileriaktarmayabaşladım.“Düngecehocabeni aradı. Sanırım 20:30 gibi, belki daha önce. Nüzhet’e ulaşamıyormuş... Telefonu cevap vermiyor,dedi.Bendesesinikısmıştırfilan,dedim.Nasılbilebilirdimki...”

ÖnemlibirnoktayıyakalamışgibiışıldadıNevzat’ınkahverengigözleri.

“NiçinarıyormuşNüzhetHanım’ı?”“Yemeğegelemeyeceğinisöylemekiçin...”Alidedikildiğiyerdenkatıldıkonuşmaya.“Sizidüngeceiçinmidavetetmişti?”

Page 66: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Evet,TahirHoca’ylaikimiziçağırmış...Hocadabenimgideceğimidüşündüğüiçin...”

Yenidenbaşkomisergirdiaraya.“Sizdemigitmediniz?”

“Gitmedimdeğilgidemedim.Nüzhetsonandaaradı...Saatüçbuçuktaaranıp,akşamyemeğinedavetedilirseniz...Birdeokorkunçhavada...Gelemeyeceğimisöyledim.”

“Mutfaktakihazırlığınneiçinolduğuanlaşılıyor,”dediAlisırtınıyasladığıkütüphanedenuzaklaşarak.“KeşkegitseymişsinizMüştakHocam...”

Evet,birMüştakHocamdaha...Ali’yledesenlibenlioldukanlamınamıgeliyordubu?Bilmiyordumamagençpolisnüktelikonuşmasınısürdürüyordu.

“NüzhetHanım, acayip sofrakuracakmış size...Hazırmezeler, şarap,meyveler, tatlı filan...Tambirşölen...”

“Amayarıdakalmış...”diyekestiNevzat.“Evegelenbiri...”Kimobiri,benmiyim?Yoksasonradangerdanlığıbırakankişimi?Gerdanlığıbırakankişi...Başkabirimivar?

“Cesedikimbulmuş?”

Kendiliğindendökülmüştüsözcüklerağzımdan.Yadırgayacaklarınısandım,yadırgamadılar.

“Sezgin...NüzhetHanım’m yeğeni... Saat 21:00 gibi eve gelmiş...Halasına imzalatması gereken birevrakvarmış.Altkatainincekapınınaralıkolduğunugörmüş...”

Aralıkmı?Hayır,benkapıyısıkısıkıkapatmıştım...Eminimbundan...Eminmiyim?Otelaş içinde...Nüzhet’i öldürülmüş halde bulmak... Üstelik bu işi kendimin yaptığını düşünmek... O sıradayaptıklarımdannasıleminolabilirim?BelkigerçektendeNüzhet’inboynundabirgerdanlıkvardı,belkiçıkarkenkapıyıdakapatmadım...

“Evet, kapı aralıkmış... Sezgin Bey zili çalmış, ses gelmeyince içeri girmiş ve halasının cesedinibulmuş.”Nevzat’ıngözlerigeldiyineyüzümdedurdu.“SahisiztanırmısınızbuSezgin’i?”

Küçüklüğünübilirim.Çoktatlıbirçocuktu.Nüzhet’esöylemesemdekeşkebizimdeböylebiroğlumuzolsadiyegeçirirdim içimden...Nüzhet de çok severdiSezgin’i amagaliba eskiden...Dün telefondanedemişti!

“Halasıbirazşikâyetçiydi,”diyebaşladımanlatmaya.“Sezginoturduklarıapartmanısatmakistiyormuş.Çokparagözbiriolmuşdiyedertyanıyordu.”

Sözlerimikisinideheyecanlandırmıştı,Alidahaatikdavrandı.

“BaşkamirasçısıvarmıydıNüzhetHanım’m?”

Eski sevgilimin kişisel tarihine girersem laf dönüp dolaşıp bana gelecekti, ama kuşkuları Sezgin’inüzerineçekmekdeişimegeliyordu.

“Sanırım,okadaryakınbaşkaakrabasıyoktu...”“YanişimdiapartmanSezgin’emikalacak?”

“Sadeceapartmandeğil,”dedimsesimegizemlibirtonkatarak.“Beyoğlu’ndakihanda...”

Hayır, içimde nadiren ortaya çıkan o kahraman değil, düpedüz şeytan konuşuyordu artık. Kendi

Page 67: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

işlediğimcinayetimasumbirinsanınüzerineyıkmaktahiçbirsakıncagörmüyordum.

“İlginçmiş,” dedi Nevzat ayakta dikilen yardımcısına bakarak. “Sezgin bunlardan hiç bahsetmedibize...”

Fırsatıkaçırmakistemedim.“Sizceomuyaptıbuişi?”

TongayadüşecekbiradamdeğildiNevzat.

“Bilmiyoruz Müştak Bey... Ama yakında ortaya çıkar. Biz dün geceye dönelim. Nüzhet Hanım’mmutfağına...Ali’nindesöylediğigibimutfaktabirkaçkişiyeyetecekkadaryiyecekvardı.TahirHakkı’ylasizden başka misafir davetli miydi?” Yalan söylememi gerektirmeyen bir soru, rahatça cevapladım.“Sanırımbaşkakimseyoktu,NüzhetsadeceTahirHoca’danbahsetti.”

“Üçünüzün tanışıklığı eskiye dayanıyor olmalı...” diye başka bir sayfa açtı genç komiser. “Yakınmıydınız?”

Yakın mıydık? O benim hayatımın anlamıydı, yaşamımın sultanıydı, aldığım her nefes, gözümü herkırpışım, kalbimin her çarpışı onun içindi... Bunları söylemedim tabii. Soruyu Nüzhet olarak değil,üçümüzolarakalgılamışgibiyaptım.

“Yakındıktabii.TahirHoca’ylaçokeskidentanışırız.Fakülteyibitirinceakademidekalmamısağlayandaoydu.‘Sendefilhafızasıvar,’demişti,‘sendeniyitarihçiolur...’Artıkohafızakalmadıtabii.”

“YaNüzhetHanım?”

BaşımıçevirinceAli’nininatçıbakışlarıylakarşılaştım.“Onezamangirdihayatınıza?”

Ohepvardı.Nezamantanıştığımızıbile tamolarakhatırlayamıyorum.Nüzhetvehayat...Aslındabuikisiniayırmamimkânsız.OnunlatanışmadanöncebileNüzhet’invarlığındanhaberdarmışımgibigeliyorbana.Evet,sanırımyaşadığımsüreceohepvardı.

“Nüzhethepvardı.Amahoca,benimgibionudaasistanolarakyanmaalıncabirazdahayakınolduktabii...Çokiyibiruraştırmacıydı,çokdaiyibirarkadaş...Çokyardımıdokunmuşturbana...Tabiibenimde ona...Ama asıl teşekkürüTahirHoca’ya borçluyuz.Neyse, sonraNüzhet yurtdışına gilt i.Başarılı,değerlibirbiliminsanıoldu.Hepimizingururkaynağı...”

tçimikaplayankederbukezyapmacıkdeğildiamaAli’yihiçetkilemedi.

"İştebendebunaşaşırıyorum,”dedielleriniceketinincebindençıkartarak.“NüzhetHanımgibiönemlibirtarihçiyi,birbiliminsanınıkimöldürmekister?”

Tabii ki ben... Söylediğiniz gibi önemli bir tarihçi olması... Ha, bir nedeni daha var, hayatımımahvetmesi...Bendeonumahvettimişte.Kariyerininenparlakdöneminde...

“Kariyeriyleilgiliolduğunusanmıyorum...”sözleridöküldüdudaklarımdan...Nedenböylesöylediğimibilmiyordum, galiba artık aklım dilime söz geçiremiyordu. Galiba vicdan azabına dayanamayanRaskolnikov gibi sonunda ben de itiraf edecektim yaptığım canavarlığı, iki polisin şaşkınlıkla banabaktığınıfarkedincetoparlamayaçalıştım,“önemlibirtarihçidedinizyaosebepten...Yanimeslekibirkıskançlıkolduğunudüşünmüyorum.Bütüntarihçilerhayranlıkduyardıona.”

“Hayranlık,”diyeyinelediNevzat.“Hayranlığınolduğuyerdekıskançlıkdavardır.Pekçokcinayetin

Page 68: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

altındakıskançlıkyatar.NüzhetHanım’ıböyledelicekıskananmeslektaşlarındanbiri...”

Sanırımkibarlığından,onukıskanırmıydınızdiyesormakyerineböyledolambaçlıkonuşmayıseçmişti.

“Haklısınız... Bizim meslekte de kıskançlık çok olur ama bunun için birbirini öldüren profesörlergörmedim.”

“Yaniçekiştiği,görüşlerininuyuşmadığıbiriyoktudiyorsunuz.”Bakmayınböylesöylediğineaslaiknaolmamıştı. Sağ elinin kaim parmakları, bir günlük sakalın gölgelediği çenesinde gezinirken iddiasınıbaşkasözcüklerledilegetirmeyeçalıştı.“Annemdenbildiğimkadarıylatarih,yorumunönemliolduğubirbilimdalı...Vesikalarönemsizdemiyorumamatarihçilerçokfarklıdeğerlendirmeleryapabiliyorlar.Yanibirtarihçininakdediğine,ötekikaradiyebiliyor.Üstelikbazıkonularçokdanazikolabiliyor.”

“Nazikmi?”

Uzmankarşısındakonuşmanıngüçlüğünüyaşayanbiramatörgibisıkıntılıydı.

“Şunudemekistiyorum.Bizimiçinneredeysekutsalsayılacakbazıpadişahlarvar.”

“MeselaFatihSultanMehmed,”diyeağızlarındakibaklayıçıkardıAli.“Milletçegururkaynağımızdırbüyük hakan.” “Evet, diyelim ki Fatih Sultan Mehmed...” diye genç meslektaşını destekledi Nevzat.“Yanlış biliyorsak lütfen düzeltin. Nüzhet Hanım’m ilginç bir tarihçi olduğunu öğrendik... Alışıldıkgörüşleriçürütmeyi,sarsıcı,hattainsanlarıöfkelendirecekyorumlaryapmayıseviyormuş,öyledeğilmi?”

“Tam olarak öyle Nevzat Bey... Bu kadar kısa sürede, bu kadar doğru bir kanaate varmış olmanızilginç.”

Rahatladı,iskemlesineyaslandı.

“NüzhetHanım’myatakodasında...”MasanınüzerindeduranBabinger’inkitabınıgösterdi.“Bukitabıbulduk.”

Hiçşaşırmamışgibiellerimiusulcaaçarak,başımıhafifçeyanayatırdım.r“Normal...NüzhetdebenimgibiKlasikOsmanlıDönemikonusundauzmandı.FatihSultanMehmedodöneminenparlakhükümdarı.Bukitapdabirazoryantalistbirbakışaçısıtaşımasınarağmen,Fatihhakkındayazılmışeniyimetinlerdenbiri.”

“Tamam,burayakadarnormal.” İskemlesinde,yenidenönedoğrueğildiNevzat.“Bukitabınyanındabirdedergivardı.”

İnanılmaz şey, bu polis benim durduğum noktada durmuştu. Acaba tam da benim gibi mi akılyürütüyordu?Anlayacaktım, sabırlıolmalı, aptalıoynamayı sürdürmeliydim.Sahtebirmerakla, sorumudillendirdim.

“Tarihdergisimi?”

“Hayır...Bizimilgimiziçekendebuoldu.Tarihdergisideğil,biredebiyatdergisi...”

Nevarbundadergibibaktım.

“Odanormal.Nüzhetedebiyataçokmeraklıydı.”

Page 69: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Ama güncel bir dergi değil, otuz yıl önce yayımlanmış bir dergi... Sanki özel olarak araştırılmış,içindekibirmakaleiçinbulunmuşbirdergi.Dahadailginci,bumakaleninkonusu...”“Fatih’lemiilgili?”diye hedef saptırmaya çalıştım. “Biliyorsunuz Fatih şairdi. Avni mahlasıyla şiirler yazardı.” İyiceabartarakAvni’denikidizeokumayakadarvardırdımişi.“Dökülenyerebelatığı ilekanındır/Herdemağızagelenmihnetilecanındır.”

Hiçbirşeyanlamamışlardı;akıllarıFatih’inşiirindedeğil,dergidekimakaledeydi.

“Çokgüzelmiş,”dedikibarbaşkomiserimiz,konuyudağıtmamaaldırmadan.“ÇokbeğendikamaNüzhetHanım’mokuduğumakaleDostoyevski’yleilgiliydi.”

Güyayinedoğalkarşıladım.

“Dostoyevski...Olabilir,Nüzhet,Dostoyevski’nineserlerinebayılırdı.ÖzellikledeBudala’ya...”

RahatlığımNevzat’ıncanınısıkmışolmalıydı.“Amayazıbabakatilliğiyleilgiliydi.”

Konudanbihaberolduğumugöstermekiçinhemenatıldım.

“Karamazov Kardeşler... Biliyorsunuz o roman baba katilliğini anlatır...” “Hayır.” Nevzatciddiyetle başını salladı. “Bu makale Dostoyevski üzerine kaleme alınmıştı. Sadece KaramazovKardeşlerdeğil,bütünromanlarıvekişiliğiyleDostoyevski...YazıyıkalemealankişiiseFreud...”

Artıkşaşırmazamanımgelmişti.

“İyidebununNüzhet’inöldürülmesiyleneilgisivar?”

Nevzatbirsüredurdu,uygunsözcükleribulmakistergibidüşündü.

“Şöyleakılyürütmekçokmusaçmaolur?DostoyevskiveBabaKatilliği...FatihveBabaKatilliği...”

Şaşkınlığımıderinleştirmemgerekiyordu,yaptım.

“Tamamdaböylebirparalelliğineyedayanarakkurabiliyorsunuz?”

“Makalenin bulunduğu sayfanın arasında bir kâğıt vardı. Üzerinde, Patricide, Filicide, Fratricideyazıyordu.Babakatilliği,oğulkatilliğivekardeşkatilliğianlamınageliyormuşbusözcükler...”

Başımı öne doğru sallayarak onayladım. Nevzat eliyle masanın üzerindeki Babinger’in kitabınıgösterdi.

“Ayrıcabuaraştırmanınbazısayfalarınadaayraçlarkonulmuştu.”

İşte şimdi gerçekten de hayrete düşmüştüm, çünkü ayraç filan görmemiştim... Belki de kitabıkarıştırmadığımiçin...YadaosıradaNüzhet’intelefonuçalmayabaşladığıiçin...Hayır,opanikiçindenasılkigerdanlığıfarketmemişsem,kapıyıkapatmayıdüşündüğümhaldeaçıkbırakmışsamayraçlarıdaöylegörmemiştimişte.

“Evet,NüzhetHanımbazısayfalarıayraçlarlaişaretlemişti.OsayfalardaFatih’inbabasıII.Murad’lailişkileri anlatılıyordu. Fatih’in doğumu, ağabeyleriAhmed ileAlaeddinAli... Aslında padişah olmakiçin en küçük bir şansının dahi bulunmaması. Ama tuhaf bir rastlantıyla, iki ağabeyinin de ölümüyleşansının dönmesi. Ki, babasının gözde oğlu Alaeddin Ali’nin bir suikasta kurban gitmesi de oldukça

Page 70: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

manidar...”

İnanılmazşey,bubaşkomisersankiaklımdangeçenleriokuyor,okumakladakalmıyordoğrudanbananaklediyordu.

“Yanılıyorsunuz,” diye kestim sözünü. “Düşüncelerinizin nereye varacağını anladım. Amayanılıyorsunuz...II.Mehmedbabasınıöldürmedi.BüyükAhmed’le,AlaeddinAli’ninölümüyledehiçbiralakasıyoktur.KardeşlerininölümleriniII.Mehmed’leilişkilendirmekçokkötübirkomploteorisiolur...”Hemen teslimolmadı tarihmeraklısı polis. “Ben de o dönemhakkında biraz okudum. II.Murad devriepeyce karışık. Sarayda iki grup çekişiyor. Çandarlı takımı ile Saruca Paşa takımı... Türk soyluyöneticilerledevşirmeler...Tamdabunoktadadevşirmeler,birTürkprensesindenolmaAlaeddinAli’yiöldürterek,yerineannesinindevşirmeolduğusöylenengençşehzadeyigetirmekistemişolamazlarmı?”

“Hayır.”Tepkimokadar sertti ki, benbile şaştım sesiminbukadar yüksek çıkmasına... “NeSarucaPaşa, ne de Zağanos buna cesaret edebilirdi... Bakın Nevzat Bey, sarayda iki hizibin olduğu doğru.Bunlarıngüçsahibiolduklarıdabirgerçek.Amanekadargüçlüolurlarsaolsunlar,hiçbiriII.Murad’mgözbebeğiAlaeddinAli’yiöldürmeyecesaretedemezdi.HadipadişahıgeçtimamakarşılarındaOsmanlıDevleti’niçözüpbağlayanÇandarlıHalilgibidişlibirrakipvarkenbunuaslayapamazlardı.”

inatlahatırlattıpolisşefi.

“Amabiriyapmış...Zavallıyıkendisarayındaacımasızcaboğdurmuş...”

Onaylamakzorundakaldım.

“Doğru,boğdurdu...KaraHızırPaşa...”

"Evet,KaraHızırPaşa...”diyerekbaşınısalladı.“Katilibiliyoruzamayaptıranlarhâlâmeçhul...Birpaşageliyor,padişaholmasınamuhakkakgözüylebakılanbirşehzadeyiöldürüyor,homdesoyunusopunukurutmakistercesine,ikiküçükoğluylabirlikte...”

Artık kanıksamıştım bu başkomiserin tarihle haşır neşir olmasını. Sanki karşımda bir meslektaşımvarmışçasına,onuciddiyealarakgörüşümüdilegetirdim...

“BucinayettendayıKaracaBey’isorumlututanlardavardır.”

“Eminimvardır,”diye ağzımdanaldı lafı. “DayıKaracaBeyazmettirmişolsabile, cinayetinnedenibellideğil...Aradanbeşyüzküsuryılgeçmişhâlâbellideğil...”

“Ozamanbucinayettenkimyararsağlıyoronabakmakgerekir.”EpeydirsesisoluğuçıkmayanAlidekatılmıştıtartışınuya.“Cinayetiişleyenkişiler,olayyerindekanıtbırakmazlursa,onlarıgörentanıkfilandabulamazsakbuiştekiminçıkarıvardırdiyedüşünürüz.Genelliklekatiloşahısçıkar...”Yardımcısınınmantığını Nevzat devam ettirdi. “Bu olaylardan çıkarı olan tek kişi var. ŞehzadeMehmed... Daha dailginci, II. Mehmed padişah olduktan sonra değil ama Konstantinopolis’i aldıktan hemen sonra ilk işolarak, devşirme paşaların rakibi, SadrazamÇandarlı Halil’i ölüme yolluyor... Yani kanlı oyunun sonperdesidevşirmevezirlerinzaferiylesonuçlanıyor.”

“Bu kadar basit değil,” diye çıkıştım. Evet, düpedüz çıkıştım çünkü ukalalık ediyorlardı. “ÇandarlıHalil’leFatih’inkavgasıçokeskileredayanır.Oldukçakarmaşıkbirmesele...”

BıyıkaltındangülüyorduNevzat.

Page 71: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yanibütünbuişlerdedevşirmepaşalarınhiçmirolüyoktu?”

Gitgidedahasinirbozucuolmayabaşlamıştıbutartışma.“Elbettevardı,amabununüzerinebirkomploteorisikuramazsınızNevzatBey...Hemdiyelimki,sizinsöylediğinizgibioldu.Olanlardandevşirmelersorumluydu. Ama bu, Fatih Sultan Mehmed’in, Avrupa’nın en korktuğu padişah olması gerçeğinideğiştirmez...FatihSultanMehmedöldürüldüğünde...”

“Öldürüldüğündemi?”Şaşkınlıklabakıyorduikipolisyüzüme.“Fatihöldürüldümü?”

Nelersaçmalıyordumbenböyle!

“Şeyy,öylemidedim,dilimsürçtü...YaniFatihöldüğündeRoma’daüçgünbayramilanedildi.YaniII.Mehmed’inpadişaholmasınıHıristiyanlarınmarifetiymişgibigöstermekabesleiştigalolur.”

“Ben öyle bir şey demedim ki,” diye geri adım attı Nevzat. “Sadece komplo olabilir, dedim.Venediklilerin ya da Cenevizlilerin hazırladığı entrikadan değil, devşirme vezirlerin düzenlemişolabileceği sinsi bir plandan bahsettim... Unutmayın, devşirme vezirler de Osmanlı devletinin saygınyöneticileriydiler.”

Evet, işte tarihçi olmayan birinin bilimsellikten yoksun, kaba bakış açısı. Yine de nezaketi eldenbırakmamayaözengösterdim.

“Ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum. Ama tarih İ olayları bir cinayeti çözer gibi analizedemezsiniz.Tarihsonderecekarmaşıkbiriştir...”

Burukgülümsedibaşkomiser.

“Toplucinayetlerinçözülmesi,elbettebir tekcinayetinçözülmesindendahakarmaşıktır...”Bukadarıdafazlaydıama...

“Anlamıyorsunuz,”diyesöylendim.“Böylebiriddiadabulunmakiçinvesikagerekir.”

Sankibulaflarısöylememibekliyormuşgibitaşıgediğinekoydutecrübelipolis...

“BelkideNüzhetHanımovesikalarıarıyordu...Belkidebulmuştu...Bulduğuiçinde...”

Neyani,Nüzhet’i,Fatih’ibabakatilliğiylesuçladığıiçinmiöldürmüştüm.Kafamyineallakbulakoldu:Midemdenboğazımadoğruyükselenbirbulantı...Buannesitarihçimineolan,çokbilmişbaşkomiserde,bucakalıgençpolisdecanımısıkmayabaşlamıştı.

“Saçmalık,”diyebağırdım.“Kusurabakmayınamasöylediklerinizçokanlamsız...”

“Öfkelendiniz.” Sakince ellerini göğsünde kavuşturmuştu Nevzat... “Bana kızmayın, tarih konusundahükümverecekonsonkişibenim.ÜstelikFatihSultanMehmed’edeenazsizinkadarsaygıduyuyorum.Haklıydınız,çokkötübirkomploteorisikurdum.Söyledikleriminhepsibiroyundu.”

Sustu,sözlerinikavramamiçinbirsürebekledi...

“Evet, hepsi bir oyundu. Çünkü bir şey anlatmaya çalışıyordum: Nüzhet Hanım’m, tıpkı sizin gibidüşünenbirmeslektaşınızınköröfkesinekurbangitmişolabileceğini.”“Sırlarıçözmeyeçalışanadamınsırrı olur mu?” Üniversiteye vardığımda vakit öğleyi çoktan geçmişti ama kıdemli asansörümüz yinebozukolduğu için, fakülteninhergeçengün tırmanmasıbirazdahazorgelen,dikmerdivenlerinioflaya

Page 72: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

puflaya çıkarken Nevzat’ın söylediklerini düşünüyordum hâlâ. Cinayet masası şefinin, beni fena haldefakabastırıpaslındasizdekatilolabilirsiniz,demeyegetirdiğiozekâoyunundansonrakarmaşıkduygulariçindeydim.İkipoliskahveleriniyudumlarkendegüyaönemsizmişgibigörünenNüzhetHanım’latarihebakışaçınızdatezatlıklarvarmıydı?Hiçtartışırmıydınız?gibiyemsorularlabeniavlamayaçalışırlarkendealttanaltaaklımhepaynımeseleylemeşguldü.Sahidendeonu,hazırladığınızannettiğimFatihdüşmanışu tez için öldürmüş olabilir miydim? Hiç sanmıyorum. Nüzhet’i kesinlikle kendi bencil nedenlerimyüzündenboğazlamışolmalıyım.Amabüyükbirsalaklıkyapmış,Nevzat’labukonudatartışmayagirmiş,durduk yere kuşkuları üzerime çekmiştim. Ah, aptal kafa ah! Sırf bu gereksiz tepkim yüzündenyakalanabilirdim. Asıl, Nüzhet’le ilişkimizi öğrendiklerinde kopacaktı kıyamet. Hiç beklemedentakacaklardıkelepçeyibileklerime...

“Sizi eleveren,maktulle ilişkinizolduMüştakBey...Büyükaşkınızıbizdensaklamayacaktmız.”Yokcanım,bununlabenitutuklayamazlar.Ortalıktanebirtanıkvar,nebirkanıt,nedecinayetaleti...Üstelikherkes Nüzhet’le ilişkimizin yıllar önce bittiğini biliyor. Bundan bahsetmemiş olmam çok da önemliolmasa gerek. Geriye, tarih merakı olan bir başkomiserin akıllara zarar tezi kalıyor. Üstelikdoğruluğundankendisibileemindeğil.Kimeanlatsakahkahalarlagüler...

Bilmem kaçıncı katın merdivenlerinin ortasına gelmiştim. Fakat soluğum kesilmiş, nefes nefesekalmıştım.Babamlakayıtiçinüniversiteyegirdiğimizdenasıldakeçigibitırmanıyordumbubasamaklarıbirerikişer...Hiçöyleolmamıştı,ozamandaetibuduyerindebirgençirisiolduğumdankanteriçindekalmıştım.Vebabamınotoritersesikulaklarımdayankılanmıştı.

“Yüksel,yükselkiyerinbuyerdeğildir/Dünyayagelişhünerdeğildir.”

Yükseldik işte, öğrenci girdiğimiz üniversiteye profesör olduk.Dahası varmı?Var!Nüzhet olmak...Sadece bu üniversiteye değil, dünyanın bütün üniversitelerine profesör olmak... Dünyanın bütününiversitelerinin dik merdivenlerini dağ keçileri gibi tırım tırım tırmanmak... Ve o yıldızlı zirvedemuhteşemyalnızlığı tatmak...Vezirveyeulaşmak içinpekçokşeyigözealmak...Ölmekveöldürmek...Yokcanım,okadardadeğil.Nüzhetkimiöldürdüki?O,kimsenincanınıalmadı,yaptıysadaenazındanbizbilmiyoruzamadüngece,onuhayatınınamacıolarakgörenkişitarafındanhunharcaöldürüldü.ÇünküFatihSultanMehmed’eiftiraatıyordu.Yinegeldikaynıyere.Yineavarakasnak...Hayırefendim,hayırNüzhet Hanım, Fatih, babasını öldürmedi. Fatih değil, II. Mehmed... Neyse işte, genç şehzade bu işiyapmadı...Öylediyorumamabirarabenimdeaklımçelinmedimi?Bendeonungibidüşünmedimmi?Kulaklarımıza komplo gibi gelen bu sözlerin gerçek olabileceği üzerine kafa yormadımmı? “Batı’mnülkemizüzerindekikomplolarınıbozalım!”

Birgençlikörgütününduvaraastığıafişigörüncetoparlandım.Nefesimdüzelmişti,artıkgözümeMısırpiramitlerinin basamakları gibi gelen merdivenleri yeniden tırmanmaya koyuldum. “Yüksel, yüksel kiyerin bu yer değildir...”Hâlâ yükseliyordum ama tırabzanları tutarak ilerleyebiliyordum uncak... Evet,OsmanlI’daPatricide...FatihveBabaKatilliği...Yüzyılıntarihprojesi...YazanProfesörDoktorNüzhetÖzgen...BuçağaçantezinizlebuyıltarihalanındakiNobelödülünü,İsveçKraliyetAkademisiadınasizetakdimetmekten...Dur,dur...TarihalanındaNobelödülüverilmiyorgaliba....HemdahaNüzhet’inböylebirtezininolupolmadığıbilekesindeğil...Bencekesin.Nüzhet’inbirhazırlıkiçindeolduğumuhakkak.Biricik sevgilim, öyle eskimiş, üzerinde defalarca çalışılmış, açıkçası bayatlamış konularla ilgilihazırlıklar yapmaz.Çarpıcı bir konu bulmuştur. Çarpıcı. Bir sultanın öldürülmesinden daha çarpıcı neolabilir?Hangisultanın?

“Cinayetin işlendiği evde bulduğumuz kaynaklar, II.Murad’ı gösteriyor.”Baksana, sıradan bir polisbilebununfarkınavardı.Yaniböylebirtezçalışmasımevcut.Ozamanbaşımgerçektenbeladademektir.

Page 73: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Aynadakisaldırganadamınsesiniduyargibioldumüniversiteninyüksek

tavanlarında...

“Ozamanmı?DalgamıgeçiyorsunMüştak,dahaşimdidenburnunakadarbokabatmışdurumdasın...Farkında değilmisin?Senbirini öldürdün.Nüzhet’i...Eski sevgilin olmasının hiçbir kıymeti harbiyesiyok. O bütün dünyanın ciddiye aldığı bir tarihçi. Bu dava da bütün dünyanın ciddiye aldığı bir davaolacak...Tanık,delil,suçaletiolmamasısenikurtaramayacak.Obaşkomiserigörmedinmi?Senüçüncüsayfadakicinayethaberlerinibileokumayakorkarkenoadamkanlıkatilleriyakalamaklameşguldü.Dahaiçeriilkgirdiğinde,dahaseninoezik,suçluhaliniilkfarkettiğindeanlamıştırkatilolduğunu.Polisaslayakanıbırakmayacak.Kendiniyıpratma,gitteslimol.”

“Hayır!” diye bağırdım dünden beri ikide bir zihnime sızan, aklımı karıştırmaya çalışan adama.“Hayır!”Muhtemelensağelimideboşluktasallamışolmalıyım.Sanırımbunedenle,“Efendimhocam,”dedi yanımdan, kız arkadaşıyla geçmekte olan sarışın bir erkek öğrenci. “Bir şey mi dediniz?” Yeşilgözlerindeçekingenbirmerak.

“Yok,yokevladımsanademedim...”Delizannetmesindiyeuydurdum.“Seslidüşünüyordum.”

Terbiyesini hiç bozmadan, tatlı tatlı gülümsedi çocuk, sonra da elini kız arkadaşının omuzuna atıpmerdivenlerdeninmeyisürdürdü.TıpkıyıllaröncebenimNüzhet’eyaptığımgibi...Kendinikandırma,senhiçbir zaman bu çocuk kadar cesur olamadın... Nerde sevgilinin omuzuna kolunu atıp herkesin gözüönünde merdivenlerden inmek... Sahi ben bu delikanlıyı tanıyor muydum? Gerçi yüzünü pekçıkaramamıştım ama inşallah öğrencilerimden biri değildi. Fil lakabı neyse de bir de çatlak unvanıkazanmasaydıkbari.Çocuğunuyarısınınbiryararıolmuştu,odamınbulunduğukoridorayaklaştığımıfarkettim.“Yüksel,yükselkiyerinbuyerdeğildir...”Galibayükselmeninsonunagelmiştik.Şubeşbasamağıda çıkınca, yükselerek eriştiğim profesörlük makamının, yani çalışma odamın bulunduğu koridoraulaşacaktım.Eniyisibasamaklarıtırmanırkenböylesikonularıhiçdüşünmemekti.Amamümkünmüydü?İnsandüşünmedendurabilirmiydi?Düşüncedeğil,önemliolaniradeydi.

“Çelikgibiiradesiolanbirulusu,kimsetarihtensilipatamaz.”

Babamın mı, yoksa Tahir Hakkı’nın mı sözleri? Eskiden olsa şıp diye hatırlardım... Neyse, bunuhatırlamasamda<>lur.Önemliolan,kendimitoplamam,abuksabukdüşüncelerekapılmamamdı.Yoksakarşılaştığım her insan kendisiyle sohbet ettiğimi sanacaktı; şu sarışın öğrenci gibi, bugün karşıyageçerkenvapurdayanımdaoturanşişmankadıngibi...Böylegidersefenapaparayiyecektimbirisinden.Belki de Şaziye ile konuşup yatıştırıcı birkaç hap... Tabii konuş da şıp diye anlasın gerçeği...Nerdenanlayacakmışcanım?Hiçmeraketme,haberlerdeNüzhet’inöldüğünüduyarduymaz...

“Müştakdüngece,seniarayıpdabulamadığımsaatlerdenoyapıyordun?”

Yürüyüşe çıkmıştım yalanma da tutunamazdım artık... Belki de gerçekten anlatmalıydım ona. Çünküartık olayları doğrudeğerlendirebildiğimden emindeğildim.Baksana,Nüzhet’in boynundaki gerdanlığıbilefarketmemişim.Birdeşuaralıkkapımeselesivar...Pekiyayanılmıyorsam,yabendensonraiçerigerçektendebirigirdiyse...Anahtarıolanbiri...BengelmedençokönceNüzhet’iöldüren,boynundakigerdanlığı alan ama sonra aklına ne geldiyse yeniden cinayet mahalline dönerek, gerdanlığı halasınınboynuna... Halusının mı? Sezgin mi yapmıştır bu işi? Başkomiser Nevzat bile ciddiye almadı mı buihtimali? Tek vâris Sezgin. Bütün mal mülk ona kalacak. Parasal açıdan zor durumdaysa, ne bileyimmeselaborcuvarsa...Mafyayaçeksenetdeimzalamıştır...Hırslıyabunesil,birkoyupbeşalacaklar...Alamayınca da apartmanı satmak istedi. Nüzhet de olmaz deyince... Mektup açacağını kapıp... Niye

Page 74: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

olmasın?Okumuyormuyuzbutürolaylarıgazetelerinüçüncüsayfalarında?Benöleceğime,halamölsündiyerek...Yokcanım,okadarkolaymıinsanöldürmek?Amabenöldürdüm...Öldürdümmü?

Oandagördüm,koridordanşimşekgibiçıkankaraltıyı,öylesertbiromuzyerleştirdiki sağyanıma,yirmiyıllıkçantambiryanasavruldu,benbiryana.Üstelikdönüpbakmadıbile.

“Dikkatetsenize!”

Tıpkı bana çarptığı gibi aynı hızla kayboldu sola dönen koridorun loş karanlığında... Sesime katgörevlilerindenRamizyetişti...

“MüştakHocam,neoldusize?”

“Kendinibilmezinbiri...”dedimdoğrulurken.“Çarpıpkaçtı...Kaybolduşukoridorda...Tabakhaneyemalzememiyetiştiriyornedir?”

Duvarındibinedüşmüşolanderiçantamıkapıpgetirdiemektargörevli.

“Saygıfilankalmadıhocam!Buyeninesilberbat.”

Öğrencilerden birimiydi emin değildim amaüniversitemizin demirbaşlarındanRamiz öyle olduğunudüşünüyordu. Geçenlerde kavga eden iki siyasi grubun arasında kalmış, az kalsın canından olacakmışzavallı.

“Eskidenbaşkalarınabulaşmazlardı.Nedavalarıvarsabirbirleriylegörürlerdi.Şimdikimvarsaonasaldırıyorlar.Ellerindenahbukadardönerbıçakları...”

Gözü o kadar korkmuştu ki, en küçük bir olayda öğrencileri suçluyordu artık. Oysa bu olayınöğrencilerleilgisiolduğunusanmıyordum.Altıüstükazaydı,acelesiolankababirininyolaçtığıbasitbirkaza.

Toparlanıpkalktım,çantamıalmakiçinelimiuzattım.“TaşısaydımMüştakHocam,”diyekibarlıkettiRamiz...

“Sarsıldınızbiraz.”

“Sağol...Çantamokadarağırdeğil.”

Bazı ders notları, hâlâ ne için taşıdığımı bilmediğim bazı dosyalar, Kadife Kadın’m mide asidimiyatıştırması için ha zırladığı bir sandviç... Çantamı yüklenip, hafiften ağrımaya başlayan sağ ayağımısürükleyerek, on beş metre kadar ilerideki odama yürürken, Ramiz az önce bana çarpan hödüğünkaybolduğukoridorayönelmiştibile.Hâlâonuyakalayabileceğinimiumuyordunedir?Ben isehafiftensancıyan ayağımdan korkuyordum, başıma iş açacak diye. Neyse ki korktuğum gibi olmadı, ayağımınağrısıbirkaçadımsonratümüylegeçiverdi.Şanslıydım,düşerkenduvarayaslanmıştım,yoksamaazallahbiryeriminkırılması iştenbiledeğildi.Şaziyegenetikolarakkemiklerimizinçokdasağlamolmadığınısöylerdururdu.

“Dvitaminideihtivaedenkalsiyumalmalı,sıksıkdagüneşeçıkmalıyız.”

Muhtemelenhaklıydı,zavallıanneanneminölümüdebukalçakırığıyüzündenolmuştuya...Şaziye’ninöğüdüne uymakta yarar var diye düşünürken fark ettim kapının aralık olduğunu. Çalışma odamınkapısındanbahsediyorum.Oçirkin,kahverengiahşaptan...Evet,tıpkıNüzhet’inhardalrengiahşapkapısı

Page 75: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gibi yarı yarıya aralıktı... Yoksa benim odamda da bir ceset... Allah korusun, neler düşünüyorum benböyle...YoksabizimRamizodayıtemizliyorduda,düştüğümügörünce...Öyleolsabenimlebirlikteodamakadargelirdi.Heyecanlandıysa...Gerçikoşturupgitti...Şusıralaronundaaklıkendisinepekyardeğilya,benimkigibi...

Odamdaneleryaşandığınımeraketmemerağmen,adımlarımıhızlandıramıyordum.Amaneolabilirdiki?Busabahunutmakrizineyakalanmadığımagörebirinidahakatletmeihtimalimyoktu.Bellikitemizlikgörevlilerinden biri, işini bitirdikten sonra kapıyı açık unutmuştu. Tıpkı benimNüzhet’in evinde işimibitirdiktensonrayaptığımgibi.Yinedeodamınönünegelinceyekadarotuhafmerakınaklımıkemirmesiniengelleyemedim.

Kapıyıusulcaiterektemkinliadımlarlaiçerigirdim.Şükür,sandalyemdebenibekleyenbircesetyoktu.Neredeyserahatbirnefesalmaküzereydimki,masamınüzerinedağılmışkâğıtlarıfarkettim.Hayır,işteben bunu yapmazdım. Masamı asla böyle dağınık bırakarak odamdan çıkmazdım, öfkelenerek odanınortasınayürüdüm.Sadecemasamınüzerimi,bütünçekmecelerboşaltılmış,bütündosyalarkarıştırılmıştı.Hiçkuşkuyayeryok,birileriodamdabir şeyleraramıştı.Amakim?Korkuylaürperdim.Azöncebanaçarpanadam...Demekkiacelesiyoktu,yüzünügörmememiçinöyleyangındanmalkaçırırgibi...Yüzünügöstermekistemediğinegöretanıdıkbirimi?BelkiRamizdeişiniçindeydi.Polisleronaparavermiştir.

“Şu Müştak Hoca’nın odasını bir yokla bakalım Nüzhet’i öldürdüğüne dair bir kanıt bulabilecekmiyiz?”

Yokcanım,polisleraramakistesebuişikendileriyaparlardı.HemRamizoncayıllıkhukukumuzuhiçesayarak...Bakışlarımmasamınüzerindesayfalarıaçıkbırakılmışdosyayakaydı.Budane?Yıllarsonra,özenebezenehazırladığımsonaraştırmam...Nüzhet’in telefonda, “Bencekusursuzbir çalışma,”dediğiFatih’in“KardeşKatliFermanı”hakkmdakitezim.Fratricide...Yinesultan,yineölüm...Neyinpeşindebuadamlar?Bendenneistiyorlar?Hâlâelimdedurançantamı,iskemleninüzerinebırakarak,sayfalarıaçıkdosyayayaklaştım,birkaçyılönceyazdığımmetniokumayabaşladım.

“FatihSultanMehmed’in,Kanunname-iÂl-iOsman’ınhükümlerindenbiriolarakyeralankardeşkatliüzerinesözlerininiçeriğinidoğrukavramakiçinbucoğrafyadayaşamışöncekiimparatorluklarınhanedanilişkilerine bakmak bir zorunluluktur.GerekHititlerde, gerekseRoma İmparatorluğu’nda zaman zamankızışantahtkavgalarınınkardeşkanınındökülmesinenedenolduğuaşikârdır....”

Evet,butezdeaşikârdızaten,dergilerdeyayımlandı,konferanslardasunuldu.Gizlisi,saklısıyoktuki.İsteselerdi,severekbirnüshasınıverirdim.Zatenbilgisayarımda...Oandafarkettimbilgisayarımınmaviekranını.Açıkbirdosyadakiyazılar,karüzerindeki siyah lekelergibigözkırpıyordubana.Şaziyehepsöylerdi,bilgisayarınabirşifrekoy,kimsegirmesindiye...Amabunuyapmamiçinbirnedenyoktuki,bensırlarıolan-enazındandüngeceyekadarbirideğildimki,benbirbilimadamıydım,birtarihçi...Sırlarıçözmeyeçalışanadamınsırrıolurmu?

Ekranayaklaştım,şöyleyazıyordu:

“1448yılınınOcakayında,Gülbaharadındakölebirkız,sonradanFatihdiyeanılacakII.Mehmed’ebiroğlandoğurdu.Çocuğa,TimurordularınayenilmesinerağmenonurunuyeredüşürmeyenbüyükhakanBayezid’inadıverildi:II.Bayezid.Buşehzade,Fatih’inölümündensonratahtageçecekti.”Hoppala,II.Bayezid de nereden çıkmıştı şimdi? Nereden çıkacak? Fatih Sultan Mehmed bağlantısı... Yoksa banagözdağımıvermekistiyorlardı?

“Nüzhet’isapındaFatih’intuğrasınınbulunduğubirmektupaçacağıylaöldürdüğünübiliyoruz.”

Page 76: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ama bunu bilmeleri imkânsızdı. Çünkü mektup açacağını dün gece Marmara’nın derin sularınagömmüştüm.Birdakika,birdakika...YaNüzhet’iöldürdüktensonra,yanihâlâkendimdedeğilkenevdenayrıldığımda,şimdiodamıaltüstedenbuinsanlar,daireyegiripcesedibuldularsa...Kuşkusuz,Nüzhet’inboynunasaplanmışmektupaçacağınıdagörmüşlerdir.Birdenodamınkapısınınhâlâaçıkolduğunufarketlim. Tıpkı Nüzhet’in evinde olduğu gibi panik içinde kapıya yöneldim, ama kapatmadan önceduraksadım. Odamın talan edilmesini, özel hayatıma yapılan bu tecavüzü üniversite idaresinebildirmeyecekmiydim?Birsoruşturmaaçılmasınıislemeyecekmiydim?

“Elbettebildirmeyeceksinaptal,”dediaynadakiadamıngerginsesi.“Senartıksırlarıolanbiradamsın.Seniömürboyuhapsegötüreceksırlarıolanbiradam.Susvekapınıkapat.”

Ne diyebilirdim ki, doğru söylüyordu, hemen kapattım kapımı. Döndüm, masanın üzerine saçılankâğıtları toplamaya, dosyaları yeniden dolaplara yerleştirmeye başladım. Ama aklım hâlâ II.Bayezid’deydi. II. Murad’dan, Fatih’in en büyük şehzadesine nasıl gelmiştik? Neyin peşindeydi buadamlar?“Adamlardeğil!”diyekükrediaynadakidelibozuk.“Adam.”iyidekim?

“Yahusensahidenalıklaştın.Kimolacak,tabiiSezgin.”Sezgin...Tamam,mantıklı.Diyelimkibunlarıyapanoaçgözlüyeğen.Amabenigördüysedoğrudanpolisegiderdi,nedenbeklesin?Dahadaönemlisinedenodamıtalanetmeyekalksın?Böylebirzahmetegirmesinegerekyoktuki?

“Hiçbircinayetgöründüğükadarbasitdeğildir.”

Aynadakiadamdeğil,hafızamayapışıpkalmışolanbabamkonuşuyordu.

“Dedektifingörevi,obasitmişgibigörünennedeninardındakiçetrefilhakikatibulmaktır.Osebeptenbütün detayları, ama istisnasız bütün detayları etüt etmek zorundadır.” Zihnimi kemirip duran aynadakipsikopatla polisiye müptelası babamı derhal kovdum zihnimin saydam toprağından. Hâlâ bir yerlerdevarlığını koruduğuna inandığım sağduyuya sığınmak istedim. Çantamı kaldırıp iskemleye yerleştim,bilgisayarımıntuşlarınadokunarakmantıklıbirişyapmayabaşladım.Odamagirenlerbilgisayarımdaensonneleriaramışlardı?Dokunduğumtuş,isteklerimiekrandasıralamayabaşladı.İlkaramaFatihSultanMehmed, ikinci arama Sadrazam Çandarlı Halil, üçüncü arama Şahabeddin Paşa, dördüncü aramaZağanosPaşa,beşinciaramaII.Bayezid,altıncıaramaCemSultan,yedinciarama...Yok...Yedinciaramayok.Hepsibukadar.Evet,merakedilenkişiFatihSultanMehmed,bumuhakkak...AmanedenII.Muradyok?Eğer odamı talan edenmeçhul kişiler,Nüzhet’in “Fatih veBabaKatilliği” teziyle ilgili belgelerbulmak istiyorlarsa neden öldürüldüğü düşünülen maktulü araştırmamışlar? Tuhaf... Gerçekten tuhaftı.Bilgisayarımınbaşındankalktım,dosyalarıyerineyerleştirdim,açıkdurançekmecelerikapattım.Odameskihalinedönmüştüamakafamıniçieskisindendahakarmaşıktı.Vemantığımhâlâmakulbiraçıklamanınpeşinde koşuyordu. Belki de sadece bir hırsızlık vakasıydı bu. Mahallemde yaşanan türden. İyi de,bordrosu, maaşı belli olan bir profesörün odasında çalınmaya değer ne bulunabilirdi ki? Öyle de,herkesin gözünde ben, sıradan bir akademisyen değil, Serhazinzadelerden Müştak’tım... Bir zamanlarsaraya safran taşıyan köklü bir ailenin en son erkek evladı. Sat sat bitmeyecek köşklerin, hanların ikivârisindenbiri...Kötüniyetliinsanlarıniştahınıkabartabilecekbirşahsiyet...

“Biliyormusun,MüştakHocaailesininmücevherleriniüniversitedekiodasındasaklıyormuş.”

İnanan çıkar mıydı buna? Bırak anneminmücevherlerinin olmasını, böyle değerli ziynet eşyalarınınüniversiteodalarındasaklanacağınakimkaniolurdu?MeselaRamiz...Üççocukokutuyor...Omaaşlabeşkişilik aileyi geçindirmesi mümkün mü? Ne yapıyorum ben böyle! Kadife Kadın’ı suçlayan teyzemebenzemeyebaşlamıştım...Negüzelpaylamıştıanneannem.

Page 77: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Ondandahafazlaparanınolması,onusuçlamahakkınısanavermez!”

Hayır, bu kadar kötü olamazdım. Hem işin içinde hırsızlar olsa bilgisayarda neden Fatih döneminiaraştırsınlar? Hırsızların marifeti değil. Bu, gün gibi aşikâr. Birileri kanlı bir entrika çeviriyor; benahmakdabubelanıntamortasınadüştüm.Nüzhet’inölümüylemi?Belki...Belkideğil,muhakkak...Amanasıl oldu bu? Sanırım Nüzhet’i öldürmem bir şekilde adamların işine yaradı. Tabii öldürdüysem...Öldürdüysem mi? Hani emindim bu cinayeti işlediğimden. Emindim ama Nevzat’ın söyledikleri deyabanaatılır türdendeğil.BengördüğümdeNüzhet’inboynundagerdanlık filanyoktu.Kapıyıdasıkıcakapatmıştım.Başkomiser bir gerdanlıktan bahsediyor, kapı da açıktı diyor.Tamamgeçici unutkanlığımvar,tamamşokauğramıştımamaneyaptığımıdabilmiyordeğildim.Başkabirisidahaolmalıodaireyegiren.Muhtemelenbugünodamıkarıştırankişi.Ozamanbuşahsınbeniyakındantanıdığınısöyleyebilirizbaşkomiserim... Başkomiserim mi? Ee cinayet çözüyoruz ya, haliyle Nevzat’a başvurmak lazım. Yabaşkomiserin yalan söylüyorsa? Ağzını yoklamak için olmayan bir gerdanlıktan, aralık bir kapıdanbahsediyorsa?Yaparmı?Niyeyapmasın,adam,acımasızbirkatilinpeşinde...

Aklımdanbunlargeçerkençalındıkapı...Tepedentırnağaürperdim.Yoksaodamıkarıştıranadammı?Yine mi? Gir, dememi beklemeden tokmak çevrildi. Ne yapacağım, ne edeceğim diye telaş içindeetrafıma bakınırken açılan kapıda, dün geceki Freud’lu kâbusumun kahramanlarından Erol’un yakışıklıyüzügöründü.

“Merhabahocam...”Heyecanlıbirseslekonuşuyordu.“Duydunuzmu?”

Nüzhet’tenbahsediyordutabii...“Duydum,duydum...Korkunçbirolay...”Teklifsizcemasamayaklaştı.

“Şokoldumhocamya.Kimneistedikadından?”Sesinegizemlibirhavaverdi.“Dahabirkaçgünöncebirlikteydik.Evinedavetetmiştibeni...”

Yoksabuoğlandamıgelecektidünakşam?“Nezamaniçindavetetmişti?”

Omuzunusilkti...

“Yanigenelolarakdiyorum...Birgünbanagelsenedemişti...iyikadındıaslında...TahirHocadaçoküzüldü, çok da kızdı. Konferansa girmeden önce bizi acayip haşladı... Özellikle de Çetin’i...” “NiyeÇetin’i?”

“Dün akşam telefonu kapalıymış, bir türlü ulaşamamış hoca... Bulsaymış Nüzhet Hamm’ayollayacakmış...‘İhtiyacımolduğuzamanortalıktagörünmezsinizzaten,’dedi.”Düngeceaklımatakılansoruyudilegetirdim.

“Çetin’leNüzhettartışmışlardeğilmi?”Kestanerengigözlerinikaçırdı.“Bilmiyorum,benimolaydanhaberimyok.”

Balgibibiliyordu;osebeptenkonuyudeğiştirdizaten.“Neysekikatilyakalanmış!”

iştebu,gerçekbirsürprizdibenimiçin.“Yakalanmışmı?Kimmiş?”

“Yeğeni.Yeğeniöldürmüşhocam.Öylediyorlarmış.Mirasakonmakiçin...Siztanırmıydınız?Adamıgözaltınaalmışlar.”

Sevinsemmi,üzülsemmibilemiyordum,hiçdeğilseeminolmakistedim.

Page 78: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Sezgin’imigözaltınaalmışlar?”

“EvetSezgin...TahirHoca’yaöylesöylemişler...”“Kimsöylemiş?”

“Polis...”

İştebuilginç.TahirHoca’ylagörüşmüşlerha!HalbukiNevzat,hocadanbihabergibiydi.Nelersordularacaba?Hakkımdakonuşmuşlardır.Yoksaouyanıkbaşkomiser,busabahTahirHakkıisminiduyuncaniyeheyecanlanmışgibidavransın.Niyeolacak,Sezginkadarşüphelendikleribirzanlıdahaolduğuiçin.Tabiiokişidebenim...BelkiNüzhet’le ilişkimibilebiliyorlardıda...Tabiiya,konuşmamızınbaşındanberioynamışlarbenimle...Hocayanesorduklarınıöğrenebilsem...

“EvinemigitmişlerTahirHakkı’nın?”

“Yok,telefonlakonuştular...Birsaatkadarönce.Bendeyanındaydım.Konferansiçinhocayıalmıştımevinden...Arabadaykenaradıpolis...”

Yanılmışım. Günahını aldık Nevzat’ın. Demek benimle görüştükten sonra hocayı aradılar. TabiiSezgin’idebenimverdiğimbilgilersonucundagözaltınaaldılar,iyideyalansöylemedimki.KatilSezgindemedim ki. Ne fark eder, senin işlediğin cinayet yüzünden suçsuz bir insan baskı altında. Birde,utanmadan Nevzat’ı suçluyorsun. “Yok, hocayı suçlamıyorlar. Zaten siz hocanın yemeğe nedengitmediğini anlatmışsınız. Sadece konuşmak istiyorlar. Sözleştiler, konferanstan sonra yüz yüzegörüşecekler.”

“Nekonferansı?HocanınFetihGezilerindenbirimi?”Hayranlıklagülümsedi.

“FetihGezisiyarın,TahirHakkı’daenerjibitermihocam?Konferansınkonusu,II.Mehmed’inikincikez tahta çıkışı.”Tamdaüzerindekafapatlattığımkonu.BelkideNüzhet’inölümünenedenolankonu.EğerII.Mehmed’ibabakatilliğiylesuçlayacaksaodönemiincelemekzorundaydı.Rastlantınınbukadarıdafazla.

“Nezamansaptanmıştıbukonferansınkonusu?”AradakibağlantıyıanlayamayanErolşaşırmıştı.

“Bilmem, dönem başında herhalde... Niye sordunuz?” “Hiiç,” diye geçiştirdim. Ben de konuyudeğiştirsemiyiolacaktı.“Polislerüniversiteyemigelecek?TahirHoca’ylakonuşmakiçin,diyorum.”

“Evet, evet okula gelecekler... Hoca, ‘Konferansım var, dinleyicileri yüzüstü bırakamam,’ deyincesoruşturmayıyürütenbaşkomiserde‘Sizyorulmayın,bizokulageliriz,’demiş.TahirBeydebuyüzdenyolladı ya beni size... ‘Müştak gelsin, konferanstan sonra konuşalım, polisler neler sordu, bana biranlatsın,’ dedi.” “ve şehzadem sendahi bir tazegülsün”TahirHoca’mnher konferansındaolduğugibiiçerisi tıklım tıklımdı; kış güneşinin karları eriterek İstanbul’un bakımsız yollarında aşılmaz gölcükleroluşturmasına aldırmadan, öğretim görevlileri, öğrenciler, hatta üniversite dışından tarih meraklılarıhıncahınç doldurmuşlardı salonu.O çok sevdiği balıksırtı ceketini giymişti hoca; her zamanki gibi ikidirhembirçekirdektiamamavigömleğininüzerindekikırmızısüveteribilesolgunyüzünürenklendirmeyeyetmemişti...Nüzhet’inölümüyüzünden...Dinleyicilerininilgisiniuyanıktutmakiçinyinedeazamigayretgösterdiğinisöylemeliyim.Neydioİngilizcedeyim?Showmustgoon...

Konuklarınayakkabılarındansüzülenkarsularınınbelirginbirıslaklıkoluşturduğu,duvarlakoltuklarınarasındakiküçükkoridordangeçerkenbeni farkedenöğrencilerimdenbirinin,büyükbirnezaketlebanabıraktığıkoltuğaoturduğumdaTahirHakkıkonuşmasınısürdürüyordu.

Page 79: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“II.Mehmed’intahtaçıkışserüveninihülasaedecekolursak...”

Âdetiydi,herkonferansta,konuyuanabaşlıklardanyolaçıkaraközetlerdi.

“Tekrar,hafızanındostudur.Tekrarlaki,unutkanlığıntekerrüretmesinMüştak.”

Hayır,busözlerhocayadeğil,babamaaitti.Amaikazetmedendeduramazdı.“Sakıntekrarileezberibirbirinekarıştırma.Ezberinsanıpapağanyapar,tekrarisedüşünceleriniaçıklarkensırtınıyaslayacağınbilgilerihafızandatutar.”

BabamınbuöğüdünühiçduymamasınarağmenTahirHakkıdatekrarınerdemineinanırdı.Şimdiyaptığıgibi,üsteliktahtayaçizdiğişemadakikişileri,tarihleribirerbirergöstererek.

“Fatih’inilktahtaçıkışımuhtemelen1444yılınınyazaylarındagerçekleşmişti.TahtıoğlunabırakanII.Murad,henüzkırkyaşındaydı,tahtaçıkanşehzadeisesadeceoniki...Aklaşusorugeliyor:Neden?”

Sankiherkesiimtihanedecekmişgibisalondakileritekteksüzdü.

“Nedenhenüzkırkyaşındabirpadişahtahtını,tacını,ikbalinionikiyaşındakitecrübesizbirşehzadeyebırakırdainzivayaçekilir?”

Salondakikalabalıkşöylebirdalgalandı.

“Haçlılarayenildiğiiçin,”dediönsıralardanortayaşlıbirhanım...“Tuna’yıaşanMacarlarveSırplarneredeysedevletinpayitahtıEdirne’yegireceklerdi.”

“EnsevdiğioğluAlaeddinAliöldürüldüğüiçin,”diyebağırdıyüzünügörmediğimbirerkek...“Sultanbuacıyıkaldıramadı.”

TahirHakkıbilgecegülümsedi.

“BirincisiMurad,istilacılarakarşıyenilmedihanımefendi.Sofya’yıgerialdı,düşmanıgüçlükledeolsaİzladiDerbendi’ndedurdurdu.Amabu savaşMacarlarlaSırplara,Osmanlı’yı yenebilecekleri inancınıaşıladı.Murad için daha beteri kendi uçbeyleri ve Rumeli savaşçılarıyla arasının bozulmasıydı. Yanidevletin içinde anlaşmazlık baş gösterdi.” Sanki görecekmiş gibi dinleyicilerin arasında birini aradı.“İkincikatkıdabulunanbeyefendineredeoturuyorgöremiyorum,amaonakatılıyorum;AlaeddinAli’ninölümü sultanı derinden sarstı. O sebepten, yaşayan tek şehzadesi II. Mehmed’i henüz on iki yaşındaolmasınaaldırmadantahtadavetetti.Amacıgeriçekilmek,devletinbekasıiçinpadişahlabeylerinarasınıdüzeltmekveşehzadesinehayırlıbirsaltanathazırlamaktı.BuyüzdentahtıbırakmadanBatılıdevletlerlebir barış anlaşması imzalamayı da ihmal etmedi...Oğlunun hazırlıksız yakalanmasını, beklenmeyen birsavaşla imtihan edilmesini istemiyordu. Genç şehzadenin, Çandarlı Halil gibi dirayetli bir devletadamınınyanındatecrübekazanmasınımuratediyordu.”

“Amatahtıgerialdı.”

Salondaki bütün başlar tok sesin sahibine döndü. Bu genç adamı çok iyi tanıyordum. Dün gecekiFreud’unFatihçözümlemesiyaptığıkâbusumunötekiaktörüÇetin’di,hocanınensuratsızyardımcısı.AmaTahirHakkı’yakarşısonderecesaygılıydı.Öncekiikidinleyicigibioturduğuyerdendeğil,ayağakalkmışkonuşuyordu.

“II.Murad,gençşehzadesinihayalkırıklığınauğrattığıgibikendikararıyladaçelişkiyedüştü.”

Page 80: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Tahir Hakkı’nın kalın kaşları çatıldı. Sorudan mı hoşlanmamıştı, yoksa Nüzhet nedeniyle Çetin’eduyduğu kızgınlık hâlâ sürüyor muydu, anlayamadım, işi ağırdan aldı, söze başlamadan önce masayayaklaştı,yarılanmışsubardağındanbiryudumiçti.

“Biraz vicdanlı ol Çetin,” dedi diliyle dudaklarını kurulayarak. Hocanın kalabalığın ortasında biröğrencisini böyle azarlaması görülmüş iş değildi. Genellikle havayı yumuşatır, yarı şaka yarı ciddiöğrencininyanlışınıanlatırdı.Sonderececiddibirmeseleolmalıydı.“Evet,vicdanıolmayanbirtarihçi,vicdanıolmayanbiryargıçtandahakötüdür.Söylediklerinegelince,haklısın,II.Muradkendiyleçelişkiyedüştü.Amatarihtekendisiyleçelişkiyedüşmeyenbirhükümdarvarmıdır,bilmiyorum.Kararlarmevcutşartlardeğerlendirilerekalınır,amaşartlardeğişinceneyapacaksınız?”

Tuhaf... Çetin, hocanın lafını kesebilecek cesareti gösterdi. “Tamam da hocam, II. Murad içkiye,eğlenceyedüşkünbirpadişahmış.Odevirdeyazılmışbireserdeşöyledenilmektedir:‘Hünkârımızıntahtavasıl oluşu sünbüle burcu zamanında vuku bulduğundan, padişahımız şadlıklara ve zevk-ü safa ‘ıyş utarablara be-gayet meşguldür.’ Yani sultanın bu yanını göz önüne alırsak biraz da iradi zayıflıkgösterdiğinisöyleyemezmiyiz?”

KesinbirşekildebaşımsalladıTahirHoca.

“Sadece baba Murad değil, Fatih Sultan Mehmed Han da işreti, eğlenmeyi seven bir hükümdardı.Veciz-ül-kelam’da,esSehavionuniçin,‘Zevkusafabakımındanbabasındangerikalmadı,’der.Hayır,birhükümdarı sadecehayat tarzınabakarakdeğerlendirmekbüyükyanlıştır.Heleonuyargılamayakalkmakbizim gibi tarihçilerin harcı değildir. Tarihçi yargılamaz, bildiklerini kaynak göstererek nakleder.Naklederken gayet tabii kendi yorumunu da katar. Ama yorum başkadır, yargılamak başka, mahkûmetmeksebambaşka...”Döndü,öfkedoluçakırgözlerinidoğrudanÇetin’edikerekkonuşmayabaşladı.

“BenceII.Muradzaafgöstermedi.Belkidetahtıbırakmakzorundakaldı.Amaşurasımuhakkak...O,padişahlığa,hükümdarlığagönülbağlamışmuhterisbirideğildi.Halböyleolunca,dünyayıhorgörerek,kolaycaterk-itahteyledi.”

Çetinyineitirazedeceksandım,etmedi.Nezamanoturduğunugörmedimamakoltuğunaçökmüştübile.Hocanın sesinin titremesinden dinleyiciler de ortalıkta bir gerginlik olduğunu fark etmiş olmalıydı ki,kocasalondaöksürüğünütutamayanbirkaçkişidışındakimseninçıtıçıkmıyordu.

“Üstelik,” diye sürdürdü hoca. “Murad, Çandarlı Halil’in biteviye tahta dön çağrılarına muhatapolmasınarağmenpayitahtadönmeyidüşünmedi.”

Yan sıralardan küçük bir elin titreyerek havaya kalktığını gördüm. Hoca da görmüştü... Bu yaşmarağmenmuhtemelengözleribendendahaiyiseçiyordu.

“EvetSibel,”dediçenesiylekızıişaretederek.Sesiiyicesertçıkmıştı.“Söyle,nediyorsun?”

incecik,dalgibibirkızayağakalktı.Kırmızırenkli,kalınkabanıniçindebilecılızgörünüyordu.Onuda tanıyordum, Çetin’in kız arkadaşıydı. Doğal olarak Osmanlı, bilhassa Fatih konusunda hassas olanöğretimüyelerindenbiriydi.Evet,hassas...Buülkehassasinsanlardangeçilmiyordu.Buhassasinsanlar,her türlü değerlerimizeyönelik saldınvehakaretten sık sık rahatsız olurlardı.Hepsinindemutlakabirkutsalı olurdu.Bu ülkede o kadar çok kutsal vardı ki, insanı insan yapan o sıradan değerlere pek yerkalmıyordu.Ozamandahuyathakikatinikaybediyordu.Amageldebunuanlat...

Benimle de birkaç kez tartışmıştı Sibel. Düşünün benim tfibi sinik bir adamla bile takışmayı göze

Page 81: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

alacak kadar heyecanlıydı. O zayıf bedenin içinde tutkuyla yanan bir ruh vardı sanki. Belki de gıptaedilmesigerekenbirkişilik,insanınhayattakendinibiridealeadamasıiyiydi.Amadoğruolan,buİdealinöteki insanlara zarar vermemesi değil miydi? Sanırım Sibel en doğrusunun kendi tutkusu olduğunainanıyordu. Bu inanç yüzüne de yansıyor; tartışırken yeşil gözleri alev alev yanmaya, yanaklarına birkızıllıkyayılmayabaşlıyordu.İşteoanlardapekdegüzelolmayankızımızınyüzünetuhafbirçekicilik,bircazibeyerleşiyor,insandasaygıya,hayranlığabenzerbirduyguuyanıyordı.Şimdideöyleheyecaniçindekonuşuyorduişte...Nedendirbilinmez,belkidahadatutkulu.

“Hocam, Çetin’e karşı çıktınız ama II.Murad tahtını oğluna bıraktıktan dört-beş ay sonra payitahtadönmedimi?”

Neleroluyordu?BuçocuklarınhepsiTahirHakkı’yatapardı.Birdediğiniikietmez,neredeysehocanıngündelik işlerini bile kendileri görürlerdi. “Biz bu ıvır zıvırı hallederiz. Siz araştırmalarınıza aravermeyinhocam.”Nedeğişmiştidearalarındaböyleuyuşmazlıkoluşmuştu?Nüzhetmeselesimi?Çetinsadecebirprofesörletartışmıştı,bundakızacaknevardı?Hayır,TahirHakkıgibihoşgörülübiradamınbu kadar çileden çıkması için daha esaslı nedenler olmalıydı.Mesela cinayet gibi...YaniNüzhet’i buçocuklarmıöldürdü?Hayır,canımonubenöldürdüm.GerçipolisSezgin’denşüpheleniyorama...Şimdibir de Fatih konusunda hassas genç tarihçilermi? Birden bir şimşek çaktı. Odama girenler de bunlarolmasın? Ama niye? Nüzhet’i öldürdülerse benden ne istiyorlar? O zayıf, güçlü bir rüzgâr üfleseuçacakmışgibiolannarinkız,birandahertürlükötülüğüyapmayamuktedirbircanavargibigörünmeyebaşladıgözüme.AmaTahirHakkıbenimgibidüşünmüyorolacakki,gençkızabakıpanladımdercesinesağeliniusulcasallayarakyerineoturttu.

“Sibel’in söyledikleri doğru,” diyerek yeniden tahtada yazılı olan 1444yılınınKasım ayını gösterdiama sanki son iki soruyla morali bozulmuş, o gençlere taş çıkartacak meşhur enerjisi sönmeye yüztutmuştu.

“Evet,”dediboğazınıtemizleyerek.“II.MuradkasımayındayenidenEdirne’yedönmüştü.Üstelikdahatemmuz ayında, devlet ricalinden kimseleri başına toplayıp, ‘Bakın beyler, paşalar, bu ana gelincepadişahınızbenidim,ba’del-yevmpadişahınızoğlumdur,zirabencümletaçvetahtımıveunvanımıbil-cümleoğlumaverdim,hâlâpadişahoğlumuhilesiz...’demişken...”

Tahtanın önünde hafifçe sarsıldığını gördüm; hoca yorulmuştu ama pes etmedi, hiçbir zaman ettiğinigörmedim zaten. “Ölüm,mesleğimizi elimizden alıncaya kadar tarihin tozlu sayfalarında yaptığımız bukeyifli seyahat sona ermeyecek.” Seyahat hâlâ sürüyordu ama artık daha fazla yol alamıyordu. Küçükadımlarlamasayayöneldi,iskemleyeçökerkenkonuşmasınısürdürdü.

“İktidarı oğluma verdim diyen bir hükümdar, neden kısa bir süre sonra payitahta geri döner? Tahttutkusu yüzündenmi?Yeniden padişah olma ihtirası nüksettiği içinmi?Yoksa yanıldığını anladığı içinmi?”

Yaşlıbirkartalgibimasasındankalabalığısüzdü.Cesaretedip,kimseyanıtveremedi.

“Konferansınbaşındadanaklettiğimgibi elbette hayır.Muradpayitahta geri döndü.Çünkü,Haçlılarbarış anlaşmasını tek taraflı yırtıp atmışlardı. Osmanlı devletinin başına çocuk denecek yaşta birşehzadenin geçtiğini öğrenir öğrenmez savaş hazırlıklarına başlamışlardı. Geçen senenin kışındabaşaramadıklarınıbusonbahardanihayetlendirmekkararmdaydılar.”

Duraksadı, sanki beş yüz küsur yıl önceki kararın ağırlığını omuzlarında hissetmiş gibi sırtıkamburlaşmıştı.

Page 82: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“İştebunoktadaMurad’ıeleştirebiliriz...İktidarınıçokgençbirşehzadeyebıraktığıiçin.Zatenodasonundahatasınıanlayacak,yanlışhesapManisa’dandönecekti.AmaMuradhiçbirzaman tahtadüşkünbiri olmadı. Hatta Haçlıların geldiği haberi kendisine ulaştığında, payitahta geri çağrıldığında bile,‘Beğinizvardır,varınuğraşın,’dedi.KiaslındaII.Mehmed,babasınınçağırılmasmıgereksizbuluyordu.Kendi başına düşmanı halledebileceğine inanıyordu. Şimdi burası çok önemli, az önce söyledim,anlaşılmamışgaliba.Muradtahtıalmayadeğil,savaşabaşkomutanlıkyapmayageliyordu.Kimsepadişahıtahtındanindirmeyecekti.”

Sibel’inincecikparmaklanyinebaşlarınarasındanhavayakalktı,ardındannarinbedenigöründü.

“Doğru söylüyorsunuzdahocam,VarnaSavaşı gibiOsmanlI’nınAvrupa’daki varlığını garanti altınaalanmuhteşembirzaferinardındangençpadişahınsaygınlığıkalmayacaktıki...”

Hocasonundapatladı.

“Affedersin ama kızım, II.Muradmüneccimmiydi ki bilsin VarnaMuharebesi’ni kazanacağını? Yakaybetseydi?Hıı, kaybetseydi ne olacaktı?Ben söyleyeyim, genç padişah bu hezimettenmuaf tutulmuşolacaktı, bütün yüküMurad omuzlarına almış olacaktı.” Israrla baktı, genç kızınmuhtemelen alev alevyanan gözlerine. “Öyle değil mi?” Yeniden dinleyicilere çevirdi bakışlarını. “Tarihi idrak etmek içinfarklıihtimallerigözönündebulundurmakzaruridir.”

Biransustu.Düşüncelerinitoparlıyorsandım,hayır,boş,anlamsızbirifadebelirdiyorgungözlerinde.Sanırımkafasıkarışmıştı.Omuhteşemhafızanın,okeskinzekânınböyleduraksamasıiçimedokundu.Nesöyleyeceğimi tam olarak bilemesem de ayağa kalktım. İri gövdemi hemen fark etti tabii. Donuk yüzücanlandı,muzipbirışıkbelirdiazöncekararsızlıkiçindebocalayangözlerinde.

“Müştak...SendemiMüştak?..YıkılozamanTahirHakkı...”Sezar’mkendisinibıçaklayanlararasındaüveyoğluBrütüs’ügördüğüandasöylediklerinenazireolanbusözler,gerginsalondabirkahkahatufanınayolaçtı.Bendegüldümhaliyle...

“Yokhocamestağfurullah...Benşeyy...”Kahkahalarizinvermiyordukikonuşayım...

“Ben sadece Murad’m savaşı kazandıktan sonra daha ne kadar Edirne Sarayı’nda kaldığınısoracaktım.”

“Banayardımetmeyeçalışıyor,”dediensevimlihaliylegözünükırparak.“YoksaçokiyibilirMurad’mVarnaSavaşı’nınakabindeManisa’yaçekildiğini...FilhafızasıvardırMüştak’m...Hepimizdendahaiyihatırlar okuduklarını...” Fil hafızalı öğrencinizin zihninde duygusal bir kaza oldu hocam, bırakın eskitarihtenelerolduğunu,dünakşamişlediğicinayetindetaylarınıbilehatırlayamıyorartık...Neyse,TahirHakkı’nınövgüdolu sözlerinden çok, eski neşesinekavuşması sevindirdi beni.Koltuğumayerleşirken,“İtiraz edenarkadaşlarındahaklarıvar,”dediyenidenbanabakarak. “Hatırlayacakolursak,Gazavât-ıSultanMurad’da,babasınınhaçlılarlasavaşmaküzereEdirne’yegeldiğiniöğrenenPadişahII.Mehmed’lekurnazSadrazamÇandarlıHalilarasındakitartışmaşöylenakledilir.”

Yakın gözlüklerini burnunun ucuna yerleştirerek, masanın üzerindeki kitaplardan birinin sayfalarınıkarıştırdı.

“Evet, işte burada...” Başını kaldırdı, gözlüklerinin üzerinden kalabalığa baktı. “Aynen okuyorum:‘ŞehzadeyinetahtaçıkıphükmeylediveemredipHalilPaşa’yıkatınadavetedipveHalilPaşa’yadedikim, babamdan rica edesin kim, babam oturup Edirne’yi Kostantiniyye keferesinden hıfzedip ve ben

Page 83: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ungurus üzerine varup gaza edem dedikte, Halil Paşa akil vezir idi ve eyitti kim şehzadem padişahhazretinebenbusözüdemeğekadirdeğilim.Elhamdülillahpadişahımızgeldi,şimdengerütedbiranındır;onicederseöyleolur,deyüpcevapverdi.Zirabudüşmanağırdüşmandırveşehzademsendahibirtazegülsün, hemen sana layık olan budur ki, padişahın fermanı üzere hareket edüp ve sözünden taşraçıkmayasın...’”

Başını, okuduğu sayfalardan kaldırdı. Bir an onu Çandarlı Halil olarak gördüm. Sağduyuyu, barışı,sürekliliği, istikrarı temsil edenbir adam.Ne tuhaf,oysadahaönceleriTahirHakkı’yıAkşemseddin’ebenzetirdim, Nüzhet ise onuMolla Gürani’yle eş tutardı.Molla Güranimeselesi dematraktır... Fatih,dikbaşlı, inatçı bir çocukmuş. “Ee baba sevgisi görmemiş ki çocuk,” derdiNüzhet...Neyse işte bizimküçük şehzade derslere de pek meyilli değilmiş, özellikle de Kuran okumaya uzak duruyormuş.Hocalarının şehzadesiyle başa çıkamadığını gören Sultan Murad, heybetli görünüşlü, kızıl sakallı biradam olanMolla Gürani’yi ona yollamış.Molla Gürani ilk derse girdiğinde beraberinde bir kızılcıksopasıgetirmiş.SopayıgörenŞehzadeMehmedsormuş:

“Budeğnekdeniçindir?”

MollaGüranikendindenemincevaplamış!“SiziniçindirŞehzadem...”

“Benimiçindirdeniçindir?”

“Eğerderslerealakagöstermezseniz,dövülmeniziçinpadişahbabanıztarafındanbanaverilmiştir.”

Şehzade,nebulafları,nedeyenihocayıhesabaalıpderslerisavsaklayınca,MollaGürani,Mehmed’ifenapataklamış.OndansonradaMehmedKuran’ıpekgüzelokumayabaşlamış.

Ama bunlar çok önceydi,MehmedManisa’da ya da Amasya’da henüz aklı havalarda bir çocukkenMurad’monutahtadavetederek,aradanbirkaçyılgeçsedehâlâçocukolanşehzadeninyüreğindeuyuyaniktidar ejderhasını henüz uyandırmamışken... “Tarihte hiçbir olay kendiliğinden olmaz,” diyen hocanınsesitartışmanınsürdüğünühatırlattıbana.“GençMehmed,kendiaçısındansonderecemantıklıbiristektebulunuyordu.EğerVarnaSavaşı’ndagalipgelirsehükümdarlığıdameşruiyetkazanacak,sarayiçindevedışında herkes ona biat edecekti. Fakat babasıMuradkazanırsa hükümdarlığı bütünüyle tartışmalı halegelecektiki,öyledeoldu.”

BudefabenimpeksevdiğimErol’uneligöründühavada,Sibel’inhemenyanındaoturuyordu...Hayret,Çetinnedenonlardanuzaktaduruyor?Yoksaaralarındabirşeymigeçmişti?Yokcanım,bunlarcanciğerkuzusarması,öyledenkgelmiştir.

“Evetevladım,”dediTahirHoca,ayağakalkangençtarihçiye,“Birşeymidiyecektin?”

Erol’un sesi, ne Çetin gibi soğuk, ne Sibel gibi tutkuluydu fakat o da arkadaşları gibi hocanınsöylediklerinekatılmıyordu.

“Ama hocam, II. Mehmed bunu kendi kendine düşünmedi değil mi? Ona akıl veren Şahabeddin veZağanospaşalarvardı.”

“Tamamen haklısın, saraydaki iki hizipten Çandarlı Halil, Murad’m tahta oturmasını istiyor,Şahabeddin Paşa tayfası ise genç padişahı destekliyorlardı....” Çetin’in oturduğu sıraya çevirdibakışlarını. “Demek istediğim buydu işte. Çandarlı’nın isteklerine rağmen Murad sonuna kadar tahtadönmemektedirendi.”

Page 84: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yinedesonunda teslimoldu,”dediÇetinoturduğuyerden,bukezkalkmayabilegerekduymamıştı.“VarnaZaferi’ninardındanayrıldığıEdirne’yeikiyılsonrapadişaholarakgeridöndü.Hemdebirsarayentrikasıyla...BuçuktepeVakası...”Hocaartıknedesin,ağırağırteslimbayrağınıçekmeyebaşladı.

“Öyle,ÇandarlıHalil’inyeniçerilerikışkırtmasıylabaşlayanbüyükayaklanma...YeniçerilerdoğrudanŞahabeddin Paşa’yı hedef almışlardı. Şahabeddin, ancak sultanın sarayına kaçarak canını kurtarabildi.AslındaVarnaZaferi’yledeğişengüçlerdengesi, iki yıl sonrakendini siyaset sahnesindegösteriyordu.Böylece Murad devletin bekası için ikinci kez tahta çıktı.” Hoca da oturduğu iskemlede geri döndü,tahtadayazanAğustos1446yazısınıgösterdi.

“OtarihlerdeÇandarlı,gençpadişahıavagöndermişti.II.MehmedEdirne’yegirdiğindetahttababasınıbuldu.Çirkin,çokyakışıksızbirdavranışamaböyleolmasaydıolaylardahakanlıbirhalalabilirdi...”

Meseletamdabenimkafamıyorduğumyeregeliyordu;babakatilliğininnedenleri.Elimibirkezdahakaldırdım,budefaTahirHakkı’yadestekvermekiçindeğil,gerçektensoracakbirsorumolduğuiçin...

“TahirHocam,Murad’mşumeşhurvasiyetnamesi...1446yılındayazılmışdeğilmi?Murad,Edirne’yegitmedenhemenöncesinde...Neden?Oğlununkendisiniöldürtmesindenmikorkuyordu?”

Çetin’in, Erol’un ve Sibel’in başlarını çevirip, ters ters bana bakmalarına aldırmadan sorumudetaylandırdım.

“DöneminvesikalarınabaktığımızdaosıralarkırkikiyaşındaolanMurad’mherhangibirsağlıksorunugörünmüyor.Yanılıyormuyum?”

Hoca oturduğu yerden başıyla onayladı beni. “YanılmıyorsunMüştak...Murad taht serüveninin nasılkanlı, acımasızbiroyunolduğunukendi tecrübeleriylebiliyordu.Devlet sözkonusuysababanın,oğlun,kardeşin hiçbir önemi yoktu. Saltanat için herkesin kanı akıtılabilirdi. O sebepten her türlü ihtimalehazırlıklıolmakistiyordu.”

ArtıkbiraçıkoturumadönüşenkonferansasonkatkıÇetin’dengeldi.

“AmaMurad’mkorktuğugibiolmadı.II.Mehmedkendisinedüzenlenenalçakçaentrikayarağmentahtıbabasınabırakarak,Manisa’yaçekilmeyikabuletti...”

GerginöğrencisinedehakverdiTahirHakkı amakuşkularını sözlerininarasınaustacayerleştirmeyiunutmadan.

“Öyle oldu ama koşullar öyle gerektirdiği içinmi, yoksa II.Mehmed, baba kanı dökmeyi vicdanınayediremediğiiçinmi,bunuhiçbirzamanbilemeyeceğiz...”

Çetin’in ya da arkadaşlarının itiraz edeceğini sandım, ama soru hiç beklemediğim birinden geldiBaşkomiserNevzat’tan...

“Pekihocam,sarayentrikasıylauzaklaştırılanbugençşehzadeninbeşyılsonratahtadönüşündebaşkabirsarayentrikasıroloynadımıacaba?”Birarkasıradaayaktadikiliyordu,yanındadaafiliyardımcısıKomiserAli.Ne zamangelmişti bunlar salona?TahirHakkı’yla tartışanöğrencilerin söylediklerini deişitmişlermiydiacaba?

Hiç tanımadığıadamlaraşöylebirgözattıktansonra,“II.Murad’mölümündenmibahsediyorsunuz?”diyesordugerginbirtavırla.“Obeklenmediktecelliden.”

Page 85: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Tecelli olduğundan emin miyiz?” dedi durduğu yerde usulca sallanan başkomiser. “Acaba sarayiçindekihiziplerinsavaşısonucuMuradöldürülmüşolamazmı?”

TahirHakkı’mnkalınkaşlarıbirkezdahaçatıldı.

“Kusurabakmayınamasiziçıkaramadım,hangiüniversitedeydiniz?”

BağışlanmayıdileyenbirgülümseyişbelirdiNevzat’ınyüzünde...

“Ben üniversiteden değilimTahirHakkıBey.Bu öğleden önce telefonla konuşmuştuk...BenNevzat,BaşkomiserNevzat...”

Hocanın renginin attığını gördüm, telaşlanmış gibiydi ama çok sürmedi, dudaklarına sakin birgülümsemeyerleştirdi.

“Ah,demekBaşkomiserNevzatsizdiniz?”dediönündekikitaplarınkapaklarınıkapatmayabaşlarken.“Tariheilginizolduğunubilmiyordum...”

“ilgidemekabartılıkaçar,sadeceokumayıseverim.”

Gözlüğününüzerinden,builginçkanunadamınakuşkulubirbakışattıTahirHoca.

“Yok, yok sorduğunuz sorudan, tarihle ciddi derecede alakalı olduğunuz anlaşılıyor. Evet,Murad’mzehirlenmiş olduğunu söyleyenler, hatta bu işi bizzat II. Mehmed’in yaptırdığını dile getirenler deolmuştur. Ama bu iddia, tıpkı Alaeddin Ali’nin ölümünün, II. Mehmed’e taht yolunu açmaya çalışankapıkullarınınyönlendirmesiyleolduğusavıkadarsaçmavemesnetsizdir.Mesnetsizdir;çünküÇandarlıHalil’in kaplan gibi devletin başında bulunduğu şartlarda, herhangi bir şahsınMurad’a zarar vermesidüşünülemez.”

“Neden?”

Nevzat’ın tek kelimelik sorusu, salonda tatsız homurtuların yükselmesine neden oldu. Ne yapmakistiyordubupolisböyle?Büyükhakanadiluzatmakhaddinemidüşmüştüonun?Öfkelisesleryükselirken,Nüzhet’idüşündüm.Acabaodabüyükhakanadiluzattığıiçin,şusuratsızÇetin,tutkuluSibel,hattabenimiyihuylusandığımEroltarafındanacımasızca...Pekiyaben?Bennearıyordumcinayetzamanı,cinayetmahallinde?

“Çünkü,” diyerek, salondaki gergin kalabalığın aksine büyük bir sabırla Nevzat’ın sorusunuyanıtlamayabaşlayanTahirHakkı’nınsesiyledöndümyeniden tartışmaya.“Çünküböylebirzehirlenmevakasının olduğunu gösteren ne bir vesika, ne bir kayıt var. Elinizde delil, şahit olmadan birinitutuklayabilir misiniz? ŞehzadeMehmed’i de katillikle suçlayacaksanız, elinizde delil ya da o zamanyaşamışşahıslardanbirininşahadetigerekir.Öyledeğilmi?”

Başkomiser söyleyecek söz bulamadı. Bulamazdı tabii, karşısındaki kişi sümsükMüştak değil, kocaTahirHakkı’ydı.AğzınınpayınıalanNevzat,sessizliğebürünürkenhocaaçıklamasınısürdürüyordu.

“Butürdengörüşler, ister iyiniyetleyapılsın, istermaksatlı,sadecetarihtekikaranlıkalanlarınilhamverdiğirivayetlerdenibarettir.Ayrıcaözelolarakben,ilerideFatiholacakŞehzadeMehmed’inbabasınıncanınakastettiğinihiçsanmıyorum.”

Sustu,sonkezsalonabaktı,kimsedensesçıkmayınca,şukelimelerlenoktaladıkonferansını.

Page 86: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Sonuç olarak bütün bu kaos, bütün bu tartışmalar, devlet için hayırlı bir olaya vesile oldu.BabasıMurad’mVarnaSavaşıgibiOsmanlı’nınAvrupa’dakivarlığınıtartışmasızolarakkabulettirenzaferindensonra oğul Mehmed’in çok daha önemli bir zafer kazanması zaruri olmuştu, işte bu ihtiyaç,Kostantiniyye’ninfethinidoğuracaktı...YaniOsmanlıdevletinin,bircihanimparatorluğunadönüşmesininyolunuaçacaktı.”“Buçocuktasinsibiryanvar”Konferanssonaerince,öylekolaycakürsüdeninemediTahirHakkı.Tarihmeraklısıkalabalık,uğultulariçindesalondanayrılırkenonkişilikheyecanlıbirgrup,hocanın iskemleden kalkmasına bile izin vermeden başına üşüştü. Her toplantıda karşılaşabileceğimiztiplerdi bunlar; kariyerleri için referansmektubu isteyenler, üniversitelerinde konuşma yapmasını talepedenler,hazırladıkları tez içinyardımdileyenler, internetsiteleri içinsöyleşi ricaedenler....Banagöresorunyoktu,amaNevzatileAli,insandanoluşanbuaşılmazduvarınönündeneyapacaklarınıbilemedenöylecekalıvermişlerdi.Üniversitedebulunduklarındanmı,saygınbirprofesörünkarşısındaolduklarındanmınedir,birçekingenlikçökmüştüüzerlerine.Sessizceyanlarınayaklaştım.

“Müdahaleetmelisiniz,yoksaepeycebeklemekzorundakalırsınız.”

Tatlı bir aşinalık belirdi ikisinin de yorgun yüzlerinde. “Merhaba Müştak Bey.” Belli belirsizgülümsemiştiNevzat.

“Siziyenidengörmeknegüzel.”

Bu iyiydi işte; demek ki, benden kuşkulanmıyorlardı. Demek ki, bu sabah bana oynadıkları küçükoyunda düştüğüm zor duruma rağmen hâlâ masum olduğumu düşünüyorlardı. Belki de onların önüneSezgin’iattığımiçinbanaminnetbileduyuyorlardı.Şahaneydi,böylegidersehiçitirazımolmazdı.Bendeonlarıgördüğümesevinmişgibigülümsedim.“Merhaba.Hocanınkonferanslarınıkaçırmamayaçalışırım.”TeklifsizceuzattığımelimisıktıNevzat.

“Sahi artık sıkılmıyormusunuz bunları duymaktan?Nede olsa bildiğiniz konular.Kimbilir kaç kezdinlemişsinizdir?”

Samimigörünüyordu,sanırımbenitongayadüşürmeyeçalıştığıyoktu.

“Hayır,”diyemerakınıgidermeyeçalıştım.“TahirHocabildiklerinitekrarlayanbireğitimcideğil.Herkonuşmasındafarklımalumatverir.Zatentarihindegeçmişinbahçesindedonupkalmış,müphemolaylararasında gezinmekle bir alakası yok. Tarihçiler, çoktan göçüp gitmiş hükümdarların hayatlarını otopsimasasınayatıranadlitıpçılarabenzemezler.Hernekadarmalzememizgeçmişteyaşanmışolaylarolsada,bulduğumuzheryenivesika,ulaştığımızheryenibilgi,bizehakikatinfarklıyönlerinigösterir.Dolayısıylabildiklerimizsüreklibirdeğişimiçindedir.”

Biraz da kendi uzmanlık alanımın sınırları içinde olduğumdan, hiç lüzumu yokken ardı ardınasıraladığımbuklişelaflarıilgiyledinleyenpolisşefininkaşlarıçatılırgibioldu.

“Yanitarihtekesinbirhakikattensözetmekmümkündeğil...”

“Sadece tarihte mi? Günümüzde de kesin bir hakikatten söz etmek mümkün mü? Mesela Nüzhet’inöldürülmesi?Gerçeknedir?Katilkim?Nüzhetgibibirbiliminsanınıniyeöldürürler?”Dahasözcüklerağzımdandökülürkenyaptığımyanlışı anlamıştımama artık çokgeçti.Dilimeyine sözgeçirememiştimişte.Neâlemivardışimdikonuyueskisevgilimegetirmenin?Neyseolanolmuştu,artıkduramazdım.

“YanişunudemekistiyorumNevzatBey,gerçekizafidir...”

Page 87: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Başkomiserin sözlerime inanmak gibi bir niyeti yoktu; sanki failimeçhul bir cinayet karşısındaymışgibidüşünceligözlerlesüzüyordubeni.

“Tarihiçinbelkiöyle,”dediciddiyetiniyitirmeden.“Amacinayette,katilhiçdeizafideğildir.Etiyle,kanıylagerçekbirşahıstır.İşlediğisuçdabellidir.Birinsanıncanınıalmıştır.Tarihinkavranışıylailgilibiryanlışı,sizyadabaşkabirmeslektaşınızdüzeltebilir.Oysaöleninsanıyenidenyaşamadöndürmeyişuanakadarkimsebaşaramadı.Bundansonrabaşarmasıdapekmümküngörünmüyor.”

Haklıydı,ancakhemenyelkenlerisuyaindirmeyiuygunbulmadım.

“Amaöyle cinayetler vardır ki, yasalar karşı çıksabile vicdanımız, ‘Oh iyi olmuş!’ demezmi? ‘Buadamölümüçoktanhaketmişti,’diyedüşünmezmiyiz?”

Page 88: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Düşünürüz... Hatta hoşumuza gider. Dünya bir pislikten kurtuldu diye seviniriz. Fakat yanlıştır.Cinayetiönlemekiçinyapılanmücadelekatilleyapılanmücadeledeğildir,suçlayapılanmücadeledir.Enbüyüksuçsainsanöldürmektir.Çünkühepsöylediğimgibiölümüntelafisiyoktur.”

“ŞimdisizMüştakHocam,”diyerekAlidemüdahilolduhukuklatarihinbirbirinekarıştığıbuayaküstüsohbete.“İnsanöldürmeyionaylıyormusunuz?Yanihaklınedenlerivarsadiyorum...”

BravoMüştak,yineneyapıpedipkuşkularıüzerineçekmeyibaşardın.Üstelikhiçgerekyokken.“Buçocukkonuşmazkonuşmaz,ağzınıaçıncadabirçuvalinciriberbateder.”HaksızmıydıŞahesteTeyzem?Buyurunişteayniylevaki...

“ElbettehayırAliKomiserim...İnsanöldürmekkim,benkim?”

Buzgibibirifadebelirdiyakışıklıpolisinyüzünde.“Cinayetişledinizdemedim,biriniöldürmeyihaklıbulurmusunuzdedim.”

Sesi azarlamanın bir önceki aşamasmdaydı. Bu deli fişek komiser hiç de Nevzat gibi kibar birinebenzemiyordu. Telaşa kapılmak üzereydim, derin bir nefes alıp paniklememek için bütün gücümütopladım, bu işi yaparken de büyük bir ilgiyle beni izleyen iki polise sezdirmemeye çalıştım.Başarılıolduğumuhiçsanmıyorumamadenemektenbaşkaçaremyoktu.

“Ben de onu diyorum zaten. Birini öldürmek kabul edilebilir bir fiil değildir... Yani...” Sanki benikurtarabilirmişgibiNevzat’adöndüm.“Başkomiserinizleaynıfikirdeyim...Ölümüntelafisiyoktur.”

Konuşuyordum ama telaşa kapılmıştım, şimdi üzerime gelecek, itiraf edinceye kadar yakamıbırakmayacaklardı.“Sorunuzilginçti...”

ŞaşkınlıklabaktımNevzat’a...“Efendim?..”

“Tahir Hakkı’ya sorduğunuz soru... II. Murad’m ikinci kez tahta geçmeyi kabul ettikten sonravasiyetnamesiniyazdırmameselesi...”

Hiçbeklemediğimbirandayardımımayetişmiştibaşkomiser.

“Evet, biraz kafa karıştıran bir konu...” diyerek, uzattığı dala sarıldım. “II.Murad, genç padişahtançekinmiş olmalı... Yoksa sağlığı yerindeyken niye vasiyetnamesini yazdırsın?” “Anlaşılan sizin dekafanızıkurcalamayabaşladıII.Murad’merkenölümü.”

İşteyinegelmiştikbabakatilliğine...Tereddüt,başımaişaçabilirdi...

“Ölümüdeğil,kaygıları...”diyedüzelttimderhal.“II.Murad’mtahtadönmeyeiknaolmasınınardındanvasiyetnamesini yazdırması böyle bir kam uyandırıyor insanda. Murad Han, padişah oğlundan mıçekiniyordu, yoksa saraydaki hizipleşmedenmi?Belki de ölümmukadderat, nasılsa gelecek, hazırlıklıolmalıyımdiyemidüşünüyordu?Biztarihçiler,olaylarıpekçokaçıdanyorumlamakzorundayız.Hakikateancakbumetodlaulaşabiliriz.YenidenII.Muradörneğinedönersek,sorduğumuzbusorular,taşıdığımızbubilimselkuşku,padişahı,gençşehzadesininöldürdüğünükanıtlamaz.Neyikanıtlar?Osmanlı’datahtıneldeğiştirmesininherzamansorunluolduğunu...Çoğuzamandabudeğişiminkanlagerçekleştiğini...AmaTahirHoca’nındaaltınıçizdiğigibiII.Murad’mölümüyle,oğluII.Mehmed’inhiçbirilgisiyoktur...istertakdiri ilahi deyin, ister tecelli... Katil arıyorsanız Azrail ile konuşmanız gerekir. Çünkü OsmanlI'nınaltıncıpadişahı,eceliyleölmüştür.”

Page 89: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

İnanmayangözlerlesüzdübeni.

“Bunlar gerçekdüşünceleriniz değilmiş gibi geliyor bana.”Karşı çıkmama izinvermedi. “Amaöyleolsun...”

Yok,Nevzat kolay kolay bırakmayacaktı yakaladığı bu önemli ipucunu.Eliyle salon kapısının önünekümelenmiş, muhtemelen bizim gibi, II. Murad’la oğlu II. Mehmed’in sessiz mücadelesini tartışmayısürdürenÇetin,ErolveSibelüçlüsünügösterdi.

“Şugençlerkim?”TahirHakkı’yla aralarındakigerilimiustabaşkomiserimizde farketmişti elbette.Çokuyanıkolmalıydım,hiçbirdetayıatlamayanbiradamvardıkarşımda.

“Araştırmagörevlileri,”dedimönemsemezgörünerek. “Eskidenasistandenirdi...Adlarıdeğişti amaşimdidehocanınişleriniyapıyorlar.”

Kuşkuyüklübirgölgegeçtigözlerinden.“Hocaemeklideğilmi?”

“Emekliamaomesleğineâşıkbirtarihçi...”Güldüm.“Şöyledemiştibirkeresinde.‘Bentariholmadantarihçiliğim bitmez.’ Evet, Tahir Hoca emekli oldu, fakat çalışmalarını bırakmadı. Bu çocuklar dagayriresmi asistanlık yapıyorlar ona.” Bakışlarını genç tarihçilerin üzerinden çekmeden meseleyikurcalamayısürdürdü.

“AmaTahirHakkı’ylapekanlaşamıyorlargaliba...”

Fırsatbirkezdahaayağımagelmişti.Buşansıdeğerlendirmezsemyazıkolurdu.“Buçocuktasinsibiryanvar,”derdibabam.“Göründüğükadarmasumdeğil.”Masummu?Birkatilnekadarmasumsabendeo kadar... Bu arada şu katil olma fikrine de epeyce ısınmıştım galiba... Ne kadar kolaycakullanabiliyordum kendim için katil sıfatını... Halbuki yanılıyor olabilirdim. Az önce cereyan edenolaylarbununpekâlâmümkünolabileceğinigösteriyordu.Benimdışımdabirtakımdolaplarçevriliyordubuüniversitede.Nüzhet’ekızan,Fatihkonusundahassasşugençler...Nasılyani,birprofesörü,uluhakanasaygısızlıkettidiyeöldürmüşolabilirlermiydi?Azöncekitartışmayıgözlerimlegördüm.Dahaöncehiçtanıkolmadığımbirtepki,biröfkevardı...

“Aslında ilk kez böyle oluyor,” diyerek şaşkınlığımı polislerle de paylaştım. “Bu çocuklar çoksaygılıdırhocayakarşı...”İlgiyledinlediklerinifarkedincegizliamacımıgerçekleştirecekzehirlisözlerimırıldanıverdim.“Konferansöncesibirtartışmayaşanmışaralarında...Hocahepsinebağırıpçağırmış.Oyüzden biraz gerginler... Rahmetli Nüzhet’le ilgili...” Rahmetli Nüzhet! Aradan bir gün bile geçmedenbüyükaşkım,hayatımınanlamıolankadın,rahmetliNüzhetmioldu?Yirmibiryılbekle,yirmibirsaatteunut.PekvefalıymışsınMüştak!RuhumukemirmeyebaşlayansuçlulukazabınıNevzat’ınsorusubastırdı.

“Maktulütanırlarmıydı?”Garipbirlakırdıduymuşgibiyadırgayanbirtavırtakındım.“TarihçiolupdaNüzhet’itanımayanmıvar?Amabellikiyüz

yüzedegörüşmüşler.Çetin’leNüzhet’intartıştığınısöylüyorlar.”

“Çetindediğinşuçamyarmasımı?”diyeatıldıateşlikomiser.“Birazgerginbirarkadaşgaliba.”

Nerdeysebakışlarıyladövecektibizimgençtarihçiyi.SankiilkkezfarkediyormuşgibibendebaktımÇetin’e.

“Gerginmi?”Oyunumusürdürmemiçingençpolisekatılmamgerekiyordu.“HaklısınızAliBey,biraz

Page 90: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

öyle...”

Sözlerim anlamlı bir suskunluk yaratmıştı ama Nevzat’ın yüzünde beliren sıkıntı, konunundağılmasından rahatsız olduğunu gösteriyordu. Babam da nefret ederdi meselenin dallanıpbudaklanmasından.“Sadedegelevladımsadede...Buçocuk,hepböylelafıdallandırıpdurur.”

Çünkü vereceğiniz tepkilerden çekinir, diye payladım babamı. Ama şimdi bilhassa kenarındageziniyorum meselenin, bilhassa dolaştırıyorum lakırdıyı. Tabii Nevzat daha l'azla izin vermedi bukurnazlığıma.

“NedentartışmışlarNüzhetHanım’la?”

Bakışları, genç yardımcısı gibi Çetin’e takılıp kalmıştı. İşler tam istediğim gibi gidiyordu sanırımbaşkomiserindedüşünceleriniyönlendirmeyibaşarmıştımamaartıkgeriçekilmeliydim.

“Bilmiyorum,”dedimenmasumhalimitakınarak.“Benoradayoktum,hocayasorarsanızeminimanlatırsize.”

“Neyianlatacakmışım?”

Başımı çevirince Tahir Hakkı’nın asık suratıyla karşılaştım. Ne zaman kurtulmuştu o yapışkankalabalıktan,nezamanyanımızagelmişti,farkındabiledeğildim.

“Şeyy,hocam,Çetinlerleilgilikonuşuyordukda...”Yarıyarıyaağarmışkaimkaşlarıçatıldı.

“Neolmuşonlara?”

Neler çeviriyorsun Müştak, kızgınlığmdaydı sesi. Bir şey çevirdiğim yok, sizin Fatih fanatiğiöğrencilerinizin işlediği cinayetin, üzerime kalmasını önlemeye çalışıyorum, diyecek yürek bendeolmadığından,kıvırmayahazırlanıyordumki,Nevzatyetiştiyardımıma.

“NedensizekarşıbukadartepkililerTahirBey?”Duraksadıhepimizinhocası.Savunmanıneniyişeklisaldırıdır.“SenhiçbirzamansaldırmayıöğrenemeyeceksinMüştak.Hepböylepısırıkbirçocukolarakkalacaksın.”Kimdibunusöyleyen?Babammı,teyzemmi,annemmi?Hayırannemsöylemez.Amankimsöylersesöylesin,gerçekdeğilmiydi?Konağınaltındakisokaktakiçocuklardanhepsopayiyipgelmiyormuydum?Çokistememerağmenhattabuisteğimdesonderecehaklıolmamarağmen,benimlealayedenoserserilerdenbirininsuratınınortasınaşöyleokkalıbiryumrukyerleştirmeyiyadasağlambirOsmanlıtokadıaşketmeyihiçbecerememiştim.Bundansonrabecereceğimdeyoktu.Hepböylepısırıkbiriolarakkalacaktım.Neyseki,TahirHakkı’nınkarşısındayalnızbaşımadeğildim:YaşasınBaşkomiserNevzat...

“Tepkili olduklarını da nereden çıkartıyorsunuz?” Tahir Hoca’nın ses tonundaki yumuşamayı farketmemek mümkün değildi. “Biz hep böyleyiz Nevzat Bey... Öğretim üyesi arkadaşlarımın her zamanfikirlerime katılması gerekmiyor.Aksine farklı bakış açılarımız olmalı ki, düşüncelerimiz gelişebilsin,dahadaönemlisigeçmişteolanlarıdeğerlendirirkendeğişikgörüşleroluşturabilelim.”

Düpedüz yalan söylüyordu bizim tarih profesörü. Bilimin, demokratik bir uğraş olmadığını, bütünkontrolün hocaların elinde olması gerektiğini özellikle belirtmişti bana. “Bilim disiplini, metodik birçalışma kadar, o alandaki otoriteye saygı duymayı, onun yönlendirmesini kabul etmeyi de gerektirir.”Hayır,TahirHakkı’nınbirdespotolduğunuiddiaetmekinsafsızlıkolur,amabirlikteçalıştığıinsanlarıngörüşlerini öyle fazlaca dikkate aldığını da asla söyleyemem. Fakat işe bakın ki, şimdi polislerinkarşısınageçmiş,katılımdan,ortakçalışmadansözediyordu.Artıkkesinlikleinanıyordum,üçöğrencisini

Page 91: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

dekorumayaçalışıyordu.Demekkikorunmalarınıgerektirenbirdurumvardı.EnazNevzatkadarbendemerak etmeye başlamıştım, Çetin’leNüzhet arasında geçtiği söylenen tartışmayı. Ama hocanınmuğlakkelimelerininiknaetmediğibaşkomiserimizaklınıbaşkabirkonuyatakmıştı.

“BugünÇetin’learanızdabirtartışmageçmiş.Konferansöncesi...Açıkçaazarlamışsınızonları...”

TahirHakkısuçlayanbakışlarınıyüzümedikti.OçocuklarısenmisattınMüştak?Husöyle,içimizdekihain senmisin? Ezim ezim ezilmem gerekirdi. Hayır, savunmanın en iyi şekli görmezden gelmektir.Herkesdevekuşunusuçlaramabaşınıkumagömmekbazenmuhteşembirstratejidir.Annemdenbanakalanen iyi hayat tecrübesi. Saf saf baktığımı gören hocanın kafası karıştı. Yoksa polisler başkasından mıduymuştu?Anlayacaktıamaşimdibaşkomiserecevapyetiştirmesigerekiyordu.

“Tartıştık...”Boğazıgıcıklandı,ikikezöksürdü.“Evet,kızdımonlara.Bendenhabersizkonferansıiptaletmeyekalkmışlar.İznimalınmadanyapılanişlerdennefretederim.”

Yineyalan,yineöğrencilerikollamavekoruma...Neyisaklamayaçalışıyor?Niçin?Yoksaodamıişiniçinde?Nasılyani?TahirHakkıcinayetemibulaştı?Niyeolmasın?Belkideişioplanlamıştır.Muhteşembir beyin... Belki de cinayeti benim üzerime yıkma fikri de ona aittir. Daha neler? Tahir Hoca oçocuklarınhepsindendahaçokseverbeni...Nüzhet’tenbile...Nüzhet’tendahaçoksevdiğimuhakkakda,bucinayetbirsevgimeselesideğil,birmisyonmeselesiyse...Hatırlasananedemiştihoca:“Başarıyaaç,suçluluk duygusuyla kıvranan bu ezik milletin elinden bunu da almaya kalkışmayın.” Neyi almayakalkışmayalım? Geçmiş zaferleri, tarihin yetiştirdiği büyük insanları, ulusal gururu... Yani bunun içinNüzhet’i bir mektup açacağıyla... Öyle olsaydı Çetin’e niye kızsın? Kuşkusuz, görevini yerinegetiremediğiiçin...AhmakMüştakelinikolunusallayasallayacinayetmahallinegiripsonradasessizceoradanayrıldığı için...Üstelikcinayetaletinideyanmaalarak...BelkideNüzhet’inyanmdaykenpoliseihbar edip, beni yakalatacaklardı... Belki de asıl entrika buydu. Ama hiçbir konuda tam olarakgüvenilmeyecekolanbugençlerinihmalkârlığısonucu...

“Anlıyorum,” diyen Nevzat’ın sesi, cinayeti planladığından kuşkulandığım kötü niyetli tarihçiden, obildiğim müşfik profesöre döndürdü beni. Başkomiser etrafa bakınarak “Tahir Bey, daha rahatkonuşabileceğimizbir yer bulabilirmiyiz?”diye sorarkenhocayı izledim.Tecrübeli polisinkarşısındaendişesini gizlemeye çalışırken renkten renge giren bir suçlunun tedirginliği vardı üzerinde. Bu haledüşmeyihiçhaketmiyordu.Ozamananladım;hayır,TahirHakkıcinayetişinebulaşmışolamazdı.Kimnederse desin, onun gibi insanlardan katil çıkmazdı. Hakkında kötü düşünceler beslediğim için utançduydum.Birazdabusebepten,“Benimodamagidelimisterseniz,”diyerekarayagirdim.“Orasırahattır.”

Kibar ama buz gibi bir ifade belirdi Nevzat’ın yüzünde. “Kusura bakmayınMüştak Hocam, sadeceTahirBey’lekonuşmakistiyoruz.”

Yaniboşyerekurtuldumdiyeheveslenmeyinsizdehâlâzanlılarlistesindesiniz,demekistiyordu.TahirHakkı’nındabenimyardımımaihtiyacıyoktu.

“Zaten seninkatakadar çıkamam,”diyehomurdanarak, salonunkapısını gösterdi. “Giriştebir konukodasıvar,paltomu,atkımıorayabırakmıştım.Sanırım,oradakonuşabiliriz...”

İkipolisinarasındaçıkışayönelirken,“BiryereayrılmaMüştak,”diyetembihlediprofesörüm.“Sanasöyleyeceklerim var.” “Sen kim, insan öldürmek kim?” O kadar çaresizdim ki, bütün umudumu beniyakalamakla görevlendirilen polislere bağlamıştım. Üstelik katil oldukları bile belli olmayanmeslektaşlarımı -ki aralarında çok sevdiğim Tahir Hakkı da vardıtutuklamalarını umarak. Çaresizlikinsanı aşağılık bir mahluka dönüştürüyordu demek. Ben yakamı kurtarayım da... “Bencil, bencil bu

Page 92: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Müştak... Ne olurdu sanki suluboyanı, Şaziye’ye verseydin...” Ama Şaziye, tertipli kullanmıyor, bütünboyalarıbirbirinekarıştırıyor,temizlemesidebanadüşüyor,demedim...Çünküsuluboyamıteyzekızımavermek istemiyordum.Evet,bencildim,defterimi,kitabımı,kalemimi,bilhassada suluboyamıkimseylepaylaşmak istemiyordum. Tıpkı Nüzhet’i paylaşmak istemediğim gibi... “Bak kartonu yırtıp attı, sırfŞaziye kullanmasın diye... İçinde kötülük var bu çocuğun, kötülük...”Gerçekten de içimde kötülük varmıydı?YoksaNüzhet’ideartıkbaşkalarıylaolmasındiye...ŞimdidetarihigerekçelerüretipsuçuFatihkonusunda hassas meslektaşlarıma yıkmaya mı uğraşıyordum? Ne uğraşması canım? Baba katilliğibağlantısını benden önce Nevzat söylemedi mi? Hayır, kimseyi yönlendirmedim. Hem niyeyönlendireyim?Nüzhet’iöldürdüğümbilebellideğilki?

Aynadakiopsikopatbeliriverdibilgisayarımınekranında.“Niyekaçtınozamanolayyerinden?Evdekiparmakizlerini

niye sildin? Cinayet silahım niye denize attın?” Korkmuştum çünkü, paniklemiştim, doğrudüşünemiyordum.

“Hadi,hadibırakbumartavalları.Bizbizeyiz şuodada.Gerçeği itiraf etsene.Nüzhet’iöldürdüğünüdüşünüyordun.Aklınabaşkabirihtimalbilegelmemişti.”

Nasıl gelsin? Hatırlamadığım o karanlık saatlerde ne yaptığımı bilmiyorum ki? Ama şimdidüşünüyorumdabenkimseyiöldürmüşolamam.Benkarıncayıbileincitemem...

“Artık bunun önemi yok. Cinayeti işlememiş olsan bile masumiyetini kanıtlaman çok zor... Üstelikkendinbilebunainanmazken...”

Niye inanmayayım canım, ben kimseyi öldürmedim. Sadece şu psikojenik füg meselesini fazlacaabarttım.Buhastalığayakalananlarıncinayetişlediklerineredegörülmüş?

“Ama Freud, senin daha ciddi sorunların olduğunu söyledi. Paranoyak şizofren... Hatırladın mı,paranoyak şizofren... Yani aşırı ölçüde takıntılı... Kafayı taktığı kişiyi öldürünceye kadarrahatlayamayanlardan...”

Saçmalama,obirrüyaydı.KonuşandaFreuddeğil,benimbilinçaltımdı,belkideşendin.Çıldırmamıisteyensen.Benimsorunlu,benimçirkin,benimkötüyanım...

“Tabii, hemen beni suçla... Eskiden de öyle yapardın.Henüz çok gençken, ne genci, çocukken.Altıyaşmakadar altını ıslattın amahiçbir zaman cesaret gösterip, bu rezilliğini üstlenmedim.Sabahakarşıbeldenaşağınıbasanotatlısıcaklık,uykundasenigülümsetirkensorunyoktuamasabahlarıoıslak,opiskokuluyorganınaltındauyanıncahepbensuçlanırdım.KüçükBeyherzamanmisgibikokardı,herzamanpirüpaktı!Herkessenisuçladığında,ocadıteyzenseninlealayettiğinde,benimminicik,saydamgövdemisiperederdinkendine.‘Bendeğiloyaptı.’Zavallıanneciğinşaşkınsorardı.‘Odakimyavrum?’Hemengözyaşların akmayabaşlar,masumminicik ellerin boşluğugösterirdi. ‘O işte, o aynadaki çocuk.’Amayeterartık,kendihatalarınıüstlenmeyiöğren.Nasılolsakorkacakkimsedekalmadı.Babançoktanöldü,annenimutsuzetmekgibibirderdindeyok,epeyzamandırodakocasınınyanında...”

Annem hakkında dikkatli konuş... O beni severdi. “Korurdu desek... Sevmek başka, korumak başka.Belki de seni o koruma mahvetti. Bu kadar güvenlik içinde büyümek, hiçbir zaman gerçek hayatınzorluklarıylayüzleşmemek...Vermengerekentepkiyiverememek...”

Omeseledeannemdeğil,babamsuçlu...

Page 93: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Tamam,babanhıyarınbiriydi.Küçükbiradam.Devletsizvarolamayandangalaklardan,amasadecebaban olsaydı, böyle sümsük olmazdın. Çünkü adamın davranışları kışkırtıcıydı, çileden çıkartıyorduinsanı. Eğer annenin, boyun eğmeni teşvik edenmüşfik kelimeleri olmasa bir gün o herifi yakasındantuttuğumgibibaşınıküvetinmermerkenarına...”Hayır,hayır,babamınölümübirkazaydı.

“Kazayadabaşkabirşey,itirafet,ancakbabanınölümüylerahatbirnefesalabildin.Tabiisünepeliğinyinedegeçmedi.Dürüstol,buçekingenliğininnedenibabandeğildi.Ruhunuçepeçevresaranbuyılışıkmahcubiyetinin tek nedeni annendi. Onun, seni hep korunmaya muhtaç, küçük bir çocuk olarak görmemanyaklığı...Senibabandankorur,teyzendenkorur,sokaktakioacımasızpiçlerdenkorur.Evet,hiçdudakbükmeöyle,yumruklarınısıkıpoarkamahalledekifırlamalarınkarşısınaniyeçıkamadınzannediyorsun.Birkeresindebanauymuş,oitlerdenbirininkafasınataşıgeçirmiştindesonrakorkudannerdeysealtınaedecektin. Çünkü annen, ‘Ah Müştakçım bunu nasıl yaparsın? Senin gibi terbiyeli bir çocuk!’teraneleriyle,güyahizayasokmuştuseni.Banadayineaynalarınenderininegizlenmekkalmıştı.Oysanekadarçokihtiyacınvardıbana...”

Hayır,sanahiçihtiyacımyoktu...Senkabasın,öfkelisin,saldırgansın.Seningibiolamam.

“Keşke olsaydın.” Artık yüksek sesle konuşmuyordu. Bal rengi gözlerindeki öfke silinmişti. Sesiiçtendi,sankibanaacırmışgibibirhalivardı.“Keşkeolabilseydin...Olsaydın,bunlarbaşınagelmezdi.Nüzhet denen o bencil karıyı kolayca unuturdun, üstelik daha o seni terk etmeden... Belki de sen onusepetlerdin.Muhtemelenondandahaiyibir tarihçiolurdun.HattaTahirHakkı’danbile...Anlamıyorsundeğilmizavallıahmak.Ben,seninsavaşçıyanındım,direncindim,hayatakafatutantarafındım.Sanaacıverenlere,misliylecevapverecekolanintikamcındım...”

İntikamcımmı?Yoksaosenmiydin?SenmiöldürdünNüzhet’i?Hiçsinirlenmedi,nezamandırkafasınatakılanbirkonuyuöğrenmekistiyormuşgibisakincesordu:

“Niye hep beni suçluyorsun?” Kederli bir anlam yerleşti yüzüne. “Nüzhet’i öldürüp öldürmediğimibilmiyorum. Çünkü şu hastalık ister psikojenik füg olsun, ister paranoyak şizofreni beni de etkiliyor.Hiçbirşeyhatırlamıyorum.Amadoğrusunuistersen,okadımçokdahaönce,öylemektupaçacağıylafilandadeğil,çıplakellerimleboğmayıçokisterdim.”İşteaçıkçaitirafediyordu.Bukadarınadayanamadım,yanionusenöldürmüşolabilirsindiyeyüksekseslesöylendim.Osaklandığınkaranlıktançıkıp...

“Ne karanlığı evladım,” diyen Tahir Hakkı’nın sesiyle kayboldu bilgisayarımın ekranındaki yüzüöfkedenbıçakgibigerilmişadam.“Müştaknedenbahsediyorsunsen?”

Kapımın önünde duruyordu, hemen arkasında çok sevdiği iki öğrencisi... Yoksa suç ortakları mıdemeliyim?OifritsuratlıÇetin’leartıkiyiniyetindenhiçeminolamadığımErol.ŞuSibeladındakizayıfkız neredeydi acaba? Nerede olacak yeni bir entrikanın peşinde... Neyse ben kendi entrikamıçevirmeliydim.Hemengülümseyenmaskemitakındım.

“Sesli düşünüyordum galiba...” Ayağa kalkarak, masamın etrafındaki boş iskemleleri gösterdim.“Buyrunhocamgelin...Fikrinizideğiştirmenizesevindim.”

Daraimbirakordiyongibikırıştı.“Nefikri?”

“Yukarıçıkamamdedinizyapolislerinyanında...Sahionlarnerede?”

Sorarkenbilhassaarkasındakiikigencinyüzlerinebaktım.

Page 94: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Sıkıntıylagözlerinikaçırdılar.

“Gittiler.” Tahir Hoca gösterdiğim iskemleye çökmüştü. Yorgun görünüyordu. Konferansın verdiğiadrenalinvücudunu terkedince,buyaşta, çözülmesizor sorunlarlauğraşmakzorundakalanobıkkın,oyaşlıadamçıkıvermiştiortaya.“Fatih’inedenbukadarmerakediyorbunlar?”

Soluğu biraz hırıltılı mı çıkıyordu? Ah hocam, ah! Ne işiniz vardı sizin bu bağnaz çocuklarla?Bağnazlardansuratsızolanısağma,sırıtkanolanısolunageçmiş,ayaktadikiliyorlardı;Fatih’inarkasındaduranŞahabettinPaşa’ylaZağanosPaşagibi...Tekfark,II.Mehmed’in,ikivezirindendegençolmasıydı,hoca ise iki işbirlikçisindendeoldukçayaşlıydı.“HayretettimvallaMüştak, şubaşkomiser, II.Muradhakkında, Fatih hakkında sorular sordu. Nüzhet’in katiliyle uğraşacağına, aklını padişahların ölümüylebozmuş.Adampolis değil, sanki tarihçi...”Suçlayanbakışları yüzümdedurdu. “Bukadar bilgiyenasılulaştığıdaayrıbirmuamma.Birionuyönlendiriyormune?”

Biri?Yaniben...NeanlattındabuadamlarFatih’lecinayeturasmdabirbağarıyorlardemekistiyordu.Derhalanneminlaktiğinebaşvurdum,bilmezeyattım.

“Bilmem....Banada sordular.”Sanki düşünüyorgibi sustum. “Nüzhet’inöldürülmesinin,Fatih’le birilgisiolduğunusımıyorlargaliba?”

Rahatsızcakıpırdandıhocaiskemlesinde.

“Anlamadımki,açıkkonuşmuyorlar.ŞuSezgin’igözaltınaulmışlar.Hayırsızoğlanınbiriydi.Tanırsın,Nüzhet’inyeğeni...SennediyorsunMüştak,kimöldürmüşolabilirzavallıNüzhet’i?”

Kederlegölgeledimyüzümü,üzüntüylesoldurdumbakışlurımı.

“Bilmiyorumkihocam,Sezgin’leanlaşamadıklarınıbendeduydum.Mirasmeselesimine?Amaböylekörkörparmağımgözüne,Sezginyapmışolabilirmi?”

“SizrahmetliyiensonnezamangördünüzMüştakHocam?”

Nevzat’ınatladığısoruyudilegetiriyorduÇetin.EğerSezginbuiştenyakayısıyırırsasuçunasılyapardabusaftirikadamınüzerineyıkarızdiyemidüşünüyordu?Yıkmakmı?ZatenNüzhet’ibenöldürmedimmi?OzamankarşımdakiOsmanlıüçlüsünün,buişibukadarkurcalamasınınsebebine?Yok,öyleyadaböyle,hocavegençşürekasıbucinayetlebirşekildealakalıydı.

“Dün öğleden sonra konuştuk işte,” diye oldubittiye getirmeye çalıştım. “Yemeğe davet etti,gelemeyeceğimisöyledim.”

“Projesinianlattımısana?”

İşte sonundaTahirHakkı,çıkarmıştıbaklayıağzından.Gerçektendebirprojevardı.“FatihveBabaKatilliği...” Freud yanılmıyormuş demek? Ne Freud’u yahu, ben yanılmıyormuşum, tabii BaşkomiserNevzat’ındahakkınıyemeyelim...

“Neprojesi?”

Dördüncü perde, üçüncü sahne; salağı oynamayı sürdürenMüştak... Yüzümde gezinen altı göz, benituzağadüşürmeyeçalışanüçakıl,gizlemeyeçalıştıklarıbircinayet.

“Bendetamolarakbilmiyorum,”dediüçakıldanenzekisiolanTahirHoca.“Amasonikiyıldırsıkça

Page 95: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gelmeyebaşlamıştıTürkiye’ye...”

Türkiye’yesıkçagelmeyebaşlayanvefasızsevgilimancakikiyılsonrabeniaramayıakıledebilmiştidemek.Niye bu kadar bekledi?Çünkü umurunda değildim.Çünkü beni çoktan silmişti defterinden...Ozaman niye aradı, hem de iki yıl sonra...Ne ikisi tam yirmi bir yıl sonra...Ne değişmişti?Bana olanduygulandeğilherhalde...

“Türkiye’ye gelince seninle de görüşmüştür. Ne de olsa eski arkadaşsınız... Farklı bir hukukunuzvardı.”Gerildiğimianlayıncahınzırcasağgözünükırptı.“Meraketme,polise ilişkinizdensözetmedimtabii.Hiçgerekyok.Oişgüzarpolislerleboşyerebaşınıniyebelayasokalım?Buradabiraileyizdeğilmi?Kolkırılıryeniçinde...”

SonundasuçortaklarınabenidedahiledivermiştiTahirHakkı...

“Evethâkimbey,FatihSultanMehmedHan’ahakaretettiklerinidüşündükleri için,ünüsınırlarıaşan,konferansları bilim adamlarıyla dolup taşan, tarihin bilinmez sanılan sırlarını aydınlatan, ülkemizinparlayanyıldızı,ProfesörDoktorNüzhetÖzgen’ibilerek,isteyerek,tasarlayarakyanitaammüdenöldürenbudörtkişininarasındaenacımasızımaktulüneskisevgilisiMüştakSerhazinadlışahıstır...”

“Sahi,NüzhetsanaTürkiye’yenedenbukadarsıkgeldiğinianlattımı?”

KaygıdünyamdakimahkemehâkimininyerinigerçekhayattaTahirHocaalmış,benisorguluyorduişte.Birden kendimi inanılmaz derecede küçük düşmüş hissettim. Tahir Hoca, Nüzhet’e olan hislerimindeğişmediğinden haberdardı. Vefasızlığına, kadir kıymet bilmezliğine, acımasızlığına rağmen hâlâ onusevdiğimi,sevmeknekelime,onuniçinçıldırdığımıgayetiyibiliyordu.Bilmediği,onunMüştakSerhazindosyasını çoktan kapatmış olduğuydu. O yüzden yaşlı profesöre, Nüzhet’in beni hiç aramadığınısöyleyemedim.

“Anlatmadıhocam.Nüzhet’leçoksıkgörüşmüyordukzaten...”Zihnimiyoklarmışgibiyaptım.“Durun,durun,galibababakatilliğimeselesindenbahsetmişti.”“Patricidemi?”diyeatıldıTahirHakkı.“Kimmişobabasınıöldürenhükümdar?”

Ağzımı arıyordu, bütün konferans boyunca tartıştığımız konuyu nasıl bilmezdi? Göstereceği tepkiyiöğrenmekistediğimdenderhalaçıkladım.

“II.Mehmed...”

Hayret, sadece Tahir Hakkı’mn değil, iki sinsi öğrencisinin de yüzünde derin bir şaşkınlık belirdi.Sankibenimlealayedergibigözleriniiriiriaçaraksordusaygınhocamız.

“Nüzhet,Fatih’inII.Murad’ıöldürdüğünükanıtlayacakbirtezüzerindemiçalışıyordu?”

Yalan bir kez ağzımdan çıkmıştı, inandırıcı olması için yaratıcı detaylaramuhtaçtı. Ne demişti eskisevgilim,“Sendeyetenekvar,nedenyazmıyorsun?”BirazgeçdeolsayazmayabaşladımişteNüzhetcim.

“Galibaöylehocam...Freud’un,DostoyevskiveBabaKatilliğidiyebirmakalesivar...”

TahirHakkı’nınyüzünde,belkidehiçyaşlanmayantekuzuvolangözlerizekiceışıldadı.

“Evet,şubaşkomiserdebahsettibuincelemeden.Amabirulakakuramadım.”

İskemleme yaslandım; üçünü de avucuma almıştım. Ya da öyle zannediyordum, tıpkı sabahleyin

Page 96: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

polislerin karşısında olduğu gibi... Fakat eksik bir parça vardı; eğer Tahir Hakkı’yla küçük çetesiNüzhet’in çalışmasından bihaberse onu neden öldürmek istesinlerdi? Anlamak için yalanı sürdürmekgerekiyordu.

“Nüzhet’i bilirsiniz hocam, sansasyonel işler yapmayı sever, alakayı üzerine toplamak için her şeyiyapardı.”Yaşamımınanlamıolankadınabirazhaksızlıkettiğimibiliyordumamakarşımdakilerisınamayamecburdum.“Bence,babakatilliğimeselesindenyolaçıkarakbirFatihanaliziyapacaktı.Dahaöncehiçyapılmamışbiranaliz.Neoryantalist tarihçilergibiFatih’iher fırsattaeleştirenbirmetin,nedebizimromantik tarihçiler gibi her koşulda sultam göklere çıkaran bir çalışma... Babinger’in kitabı kadarkapsamlıbirinceleme.Üstelikbudefahükümdarınpsikolojikprofiliokurasunulacaktı.Takdiredersinizki, Fatih’in karmaşık kişiliği sadece tarihçilerin değil, herkesin ilgisini çekecektir. Sanırım ilhamı daFreud’unomakalesindenalmıştı.Babasınıöldürmeyidü

şünenbüyükbiryazarınyerine,babasınıöldürmeyitasarlamışbüyükbirhükümdarıkoyarak...”

Üçünün de yüzündeki şaşkınlık giderek derinleşiyordu. Çetin hâlâ beni güvensiz gözlerle süzmeyisürdürsedeyaşadığıhayretErol’unçenesiniaşağıyadüşürmüş,ağzıyarıyarıyaaçılmıştı.Yoksaonlardabenim gibi rol mü yapıyordu? Üçü birden? Aynı anda aynı tepkiyi vererek? Böyle bir duygusalsenkronizasyonmümkünmüydü?Eğeryapabiliyorlarsabuekiptengerçektendekorkulurdu.

“Hımm şimdi anlıyorum,” diyerek toparlandı Tahir Hoca. “Demek ki o sebepten II. Mehmed’inçocukluğuylailgileniyormuş.”

Hayır,işteşimdirolyapıyorduihtiyarkurt.Azöncekişaşkınlığıgerçekti,amausulcayüzüneyayılmayabaşlayanhuzur,gözlerindeki sevincebenzer ışıltı, artıkönemlibir sorundankurtulduğunugösteriyordu.Oysa çok tedirgin olması gerekirdi. Düşünsenize, eğer Nüzhet’i, Fatih’i katil göstermek istediği içinöldürdülersecinayetişlemenedenlerininöğrenilmesionlarırahatsızetmeliydi.NeTahirHakkı’nınnedeçömezlerinin öyle bir hali vardı. Bu, gerçekten de enteresandı. Neler oluyordu? Nüzhet’in böyle birprojesi yokmuydu?Kurduğum hayali, gerçekmi sanmıştım?Ama bizzat hocanın kendisi bir projedenbahsetmedimi?Böylebirprojeolmasabuüçlünedenodamakadargelsin?Çekmecelerimialtüstetsin,notlarımı didiklesin, bilgisayarımdaki dosyaları karıştırsın...Yani odamabunlarmı girdi?TahirHakkıdeğilelbetteamaşuikisi...BirkezdahaÇetin’indevasabedeninebaktım.Koridordadabanaçarpandabu nemrut suratlı oğlan mıydı? Neden olmasın? Gerçi yüzünü görememiştim ama. Daha doğrusugörmemem için rüzgârgibi akıpgitmişti koridorunkaranlığında...Şunlarıngözlerindeki kararlı ifadeyebak,tekbirnoktayasaplanıpkalmışlar,amaçlarınaulaşmakdışındahiçbirşeydüşünmeyenaskerlergibi.KomutanlarıdaanlışanlıTahirHakkı...Evet,hiçkuşkuyokbunlardağıtmıştıodamı.Tabiiya,binanınherköşesinibiliyorlardı...Anahtarlarımınneredeolduğunuda...Onlardanbaşkakimsegiremezdiiçeri...Pekinearıyorlardıodamda?Nebulmayıumuyorlardı?Eskisevgiliminprojesiyleilgilibelgeler,dokümanlar,yazılar... İyi de Nüzhet’in projesi neydi? “Anlaşılan Fatih’in baba katili olmasıyla ilgili bir vesikabulmayıamaçlıyorduNüzhet,”diyesürdürdüsözleriniTahirHoca.Gözleriniyarıyarıyakapatmış,bendendahaustabiryalancıolduğunukanıtlamayaçalışıyordu.“Şimdianlıyorum,II.Murad’mölümühakkındasorularsormasını...”BaşınıbukezÇetin’eçevirdi.“Seninletartışmasıdabuyüzdenmiş.”

Çirkinsuratlıtalebesi,hocanınkıvrakzekâsınaayakuyduramadığıiçinşaşaladı.

“Ne?Nasılhocam?”

“Nüzhet’letartışmıştınızya?”Açıkçaçıkışmayabaşlamıştıkurnazhocamız.Ah,bugerzekgençlerdençektiğineydibuadamın?“HaniFatih’inhümanizmiüzerine...”

Page 97: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

SonundakaimkafasınadankettiÇetin’in.

“Evet,hükümdarlarınöldürmesorumluluğuüzerinekonuşuyorduk.”

“Öldürmesorumluluğudeğil,”diyehatırlattıhocamız.“Öldürmehakkı...Halkınhuzuru,devletinbekasıiçin, nifak çıkaran, huzuru bozan kişilerin öldürülmesinin hem hukuki, hem demeşru olması... Üstelikcinayetler, daha çok insanın ölmesini engellemek için işleniyordu. Gerçi rahmetli Nüzhet her ikitanımlamayadakarşıçıkıyorduya.”Sankiüzülüyorınuşgibihafiftenbiriçgeçirdi.“HaklısınMüştak,ohepsesgetirecekişleryapmayıseçerdi.Çalışkandıçalışkanolmasına,zekiydiamaherbuluşuolayolsunisterdi,heryazdığımakalefırtınalarestirsin...Üstelikdefalarcaonuuyarmamarağmen...”

Uyarmanızarağmen!DemekNüzhet’itehditdeetmişlerdi.“Hiçvazgeçmedi,neyazıkkibilimahlakınıumursamazdı.

‘Bunlarbizimelimizi ayağımızıbağlıyorhocam,’derdiherkese,her şeyeboşvererek. ‘Önemliolanyenibirbakışaçısıgeliştirmek...’AslındaNüzhetiçinönemliolankendiadındanbahsedilmesiydi.Bilimde,ahlakdahepsiönemsizdi.”

“Sadece bilim ahlakı değil ki hocam.” Heyecanla konuşmaya başlayan Çetin’in ağzından fırlayantükürükdamlacıklarıbanakadargeldi.Öldürülmüşolmasınarağmen,belkideomektupaçacağınıbizzatkendielleriyleboynunasaplamışolmasınarağmenNüzhet’eduyduğukızgınlıkhâlâgeçmemişti.“Milletindeğerleri de hiç umurunda değildi. Fatih Sultan Mehmed hakkında söylediklerini duymadınız mı?”Hocamızonunkadaröfkelideğildiyadaartıkbunahoşmeseleninkapanmasını istiyordu.NasılsaaptalMüştak’m yaşananlardan bihaber olduğunu öğrenmişlerdi. Neydi şu argo ifade... Kerizi uyandırmanınâlemiyok!

“Neyse, neyse Nüzhet’e de haksızlık etmeyelim,” diyerek duacı papaz rolüne büründü Tahir Hakkı.Artıkölüyügömmeninzamanıgelmişti.“Odeğerlibirbiliminsanı,önemlibirtarihçiydi.Üstelikbenimde,Müştak’ındadostuydu.”Çıkarlarımızatersdüştüğündehiçdüşünmedencanınıalabileceğimizbirdostdiyegeçirdim içimden.Eski sevgiliminbir zamanlar bakmayadoyamadığımmavigözlerindeki sönmüşateşalevlendihafızamda,acıbirmenekşekokusubastıgenzimi...Yumruklarımınkendiliğindensıkıldığınıhissettim. Becerebilsem, elimden gelse, gücüm yetse, yüreğim yese önce babamdan çok sevdiğim şuhesaplı ihtiyarı,ardındaninsangörünümündekişu ikiacımasızgencikendiellerimleboğazlar,sonradahiçbirişeyaramayanbuirigövdemimerdivenlerinüzerindenboşluğa...Düş,düşkiyerinbuyerdeğildir,dünyadayükselmekhünerdeğildir...

“ÜzülmeMüştak!”Sessizliğimiyanlışanlayıncabirde tesellietmeyekalkmıştıanlayışlıhocam.“Bugerçeğikabuletmeliyiz.Nüzhetöldü.”

Evet,Nüzhetölmüştü,onuöldürmüştük.Belkibenaşkımakarşılıkalamadığımiçin,belkiTahirHakkı,şanlıhükümdarlarınahakaretettiğiiçin.Benöfkemeyenilerek,TahirHocadünyagörüşününesiriolarak...Ne için yapmış olursak olalım sonuç değişmiyordu: İkimiz de alçaktık, bumuhakkaktı ama alçaklığınıkatil olmayakadargötürenhangimizdi, iştemeçhul olanbuydu. “Medeniyet, yıkılmış imparatorluklarınüzerindeyükselir” ikindigüneşininhükmünüyitirmesiyledüngecedenkalımkarlaryenidenkatılaşmayabaşlamıştı. Roma imparatorla rının gururla geçtiği, Osmanlı padişahlarının halka göründükleri, her ikimedeniyetindesaraylarınauzananbuanayolda,yanigünümüzOrduCaddesi’ninpekdedüzgünolmayunkaldırımlarında yürürken kendimi, SadrazamÇandarlıHalil Paşa gibi hissediyordum.Tedirgin, gergin,kuşkulu.Acababuişinsonunereyevaracaktı?

HiçşüpheyokkiÇandarlıbaşınageleceklerisezinlemişti.Yediyıldır,hükümdarolmamasıiçinelinden

Page 98: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gelen her çabayı gösterdiği, her türlü entrikayı çevirerek saltanattan uzak lutmaya çalıştığı Şehzade II.Mehmed, ikinci kez tahta oturuyordu.Yaptığı her iş, Devlet-i aliyye-i Osmâniyye’nin bekası için olsabile,üstelikuyguladığısiyasetinsonucundaVarnaSavaşıgibibüyükzaferlereldeedilsedeartıkzamandeğişmişti. II.Murad’mölümüyle saraydaki güçler dengesi bozulmuş, ipler rakiplerinin eline geçmişti.Devir can düşmanı Şahabeddin Paşa’nın devriydi. Ölümlerden ölüm beğenmesi için her türlü nedenivardı.

Benimdevardı.Cinayetsaatinde,cinayetmahallindebulunmuştum.Sadecebununlakalsamiyi,gerçekbirkatilinyapmasıgerektiğigibibütündelillerideözenlekarartmıştım.Üstelikpolise,Nüzhet’inevinegitmedim diye de yalan söylemiştim. Tarih sever başkomiserimiz de şimdilik yutmuş ya da öylegörünmeyi tercih etmişti. Öte yandan Tahir Hakkı ve şürekası, nedenini bilmesem de başrollerindeNüzhet’lebenimolduğumkaranlıkbirsenaryoyusinsiceuygulamayakoymuşlardı.Enkötüsüisehâlâeskisevgilimi öldürüp öldürmediğimi bilemeyişimdi. Hakkında verilecek hükmü vakar içinde bekleyenÇandarlı Halil Paşa ise... Hakikaten öyle miydi? Vakar içinde hükümdarının vereceği kararı mıbekliyordu Çandarlı? Yoksa hâlâ üzerlerinde büyük etki sahibi olduğu yeniçerilere, devlet erkanınagüvenerek,belkiTürkkökenliolmasınınkendisinebir imtiyaz sağlayacağımdahi sanarakgençpadişahbanadokunamazdiyekendinegüvenmeyimi sürdürüyordu?Öyleya ailesi,OrhanGazidönemindenbuyana, neredeyse yüz elli yıldır, devlet erkânında ön sıralarda yer alıyorlardı. Yeniçerilik kurumu gibiOsmanlı’yı hakiki bir devlet konumuna yükseltecek asker İ ve sivil teşkilatları oluşturanların, idarekurallarını koyanların başında da dedesiKaraHalil Paşa geliyordu.Belki de bu yüzden, benden dahaumutluydu.Birzamanlarçocukdiyeküçümsediği,hükümdarlığınıhiçbirzamaniçinesindiremediğigençpadişahın,kendisiyleiyigeçinmekzorundaolduğunusanıyordu.Yadapadişahımızefendimizebağlılığımıkanıtlasam,belkidebenibağışlardiyeumuyordusafça.Yok,bunuyapmazdıişte.Kırktilkinindolaştığı,kırkının da kuyruklarının birbirine dokunmadığı sarığının altındaki kafasında en kadim bilgi, sakın safolma düsturuydu. Saf olan canlıların ne doğada, ne de toplumda yaşama hakkı vardı. Saf olan birveziriazamın ise Osmanlı sarayında en küçük bir şansı bile yoktu. Böyle düşünmesine rağmen “GençsultanımızMehmed binMuradHan olanları unutur yahutDevlet-i aliyye’nin kaderinde önemli bir roloynamışaileminhatırınavedeengintecrübelerimdenyararlanmakiçinöfkesinisoğutur,sadrazamolarakkalmama izin vermese dahi belki vezir olarak beni yanında alıkoyar,” diye akimdan geçirmiş miydiacaba?Kimbilir?Gerçibudikbaşlı,eleavucasığmaz,sıradışışehzadeyeyaptıklarınıhatırladıkçaincebir sakalın süslediği esmer yüzü iyice kararıyor, celladın pis nefesini ensesinde hissediyor olmalıydı.Bütünbedeniniürpertenbuamansızkorkuya rağmenyinedebirdevlet adamıolarakyapmasıgerekeniyapmıştı.Bahtınınyıldızı sönünce II.Murad,EdirneSarayı’nda sonnefesini verincederhalManisa’yaulakçıkartarak,ŞehzadeII.Mehmed’iEdirne’ye,tahtadavetetmişti.

Bendeyapmamgerekeniyapmalıyım.Tamamdayapmamgerekenne?Onubirbilebilsem.İştedirayetlibir devlet adamıyla beceriksiz bir tarih profesörünün arasındaki fark. Profesörün değil, katilin...Dahadoğrusukendisininkatilolduğundanşüphelenenbirzavallının.Dahadadoğrusuhayattabaşarılıolamamışbirşaşkının...Belkidebütünbuendişelerimboşunaydı?BelkideNüzhet’igerçektendeaçgözlüyeğeniSezginöldürmüştü.Adamifadevermeyibilereddediyormuş.Demekkisakladığıbirşeyvar.Zatenbizimülkemizdeöylekarmaşıkcinayetolmazki...Benparanoyakdakendimi suçlayıpduruyorum.Paranoyakdeğil,şizofren,hemparanoyak,hemşizofren...Amaanherneyse işte,herfırsattakendinisuçlamakiçinbirbahaneyaratanbenakılsızdaboşyerekorkuyakapılmışımdır.TıpkıÇandarlıHalilPaşagibi...

ÇandarlıHalilmi?Hayırcanım,onunkorkmasıiçinhakikinedenlerivardı.II.Murad’mvefathaberinialıncaArap atma atlayıp “Beni seven arkamdan gelsin,” diyerek, gece gündüz yol aldıktan sonra tahtaancakbabasınınölümününonüçüncügünündeçıkabilen II.Mehmed,SadrazamÇandarlı’yahiçdekötüdavranmamıştı.Çünküyenipadişahöfkesineyenilecekbiradamabenzemiyordu.Hayır,bunubirintikam

Page 99: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

meselesi olarak görmüyordu, bu bir devlet davasıydı. Gerçi şehzadelik döneminde de, ilk padişahlığısırasında da onu ciddiye almayan, ciddiye almak ne kelime, rezil rüsva etmek için elinden gelen herkötülüğü,hermelanetiyapanÇandarlı’danhazzettiği söylenemezdi.AmaII.Mehmed,ondokuzyaşındaolmasına rağmen hükümdar olmanın ne anlama geldiğini, sadece önemli alimlerden aldığı değerliderslerdendeğil, ihanetlerdendevşirdiğiacıhayat tecrübeleriyledeçok iyiöğrenmişti.Sarayentrikasıdenen sinsi oyunun "nemenem bir kahpelik” olduğunu, Edirne’den kovulur gibi apar toparManisa’yagönderilirken bizzat tecrübe etmişti. Fakat nefretin, sultanlığının önüne geçmesine izin veremezdi.Asılmesele Çandarlı’yla siyaseten anlaşamamasıydı. öfke geçiciydi, taht kalıcı. Öfke, altın tahtı, akılsızhükümdara mezar yapardı, doğru siyaset, akıllı padişahın adını, tarihin sayfalarına altın harflerleyazdırırdı. Genç padişah bunu biliyordu. Sadrazamı, kendisine yaptıkları yüzünden değil, ideallerininönündebirengelolduğuiçinhalletmesigerekiyordu.Fakattahtaçıktığıgündeğil,enuygunzamanda.Enuygun zaman, genç padişahın, büyük Fatih’e dönüştüğü zamandı. Konstantinopolis’in fethedildiği an...Başta Yeniçeriler olmak üzere, devlet erkânının, ulemanın, genç padişahın önünde diz çöktüğü an.Beklemekgerekti.

“Beklemeyibilmekenbüyükbilgeliktir.”

Kimsöylemiştibunu?EngingönüllüMollaGüranimi?GüzelahlaklıMollaHüsrevmi?TasavvufehliAkşemseddin mi? Belki üçü birden değişik zamanlarda, belki aynı sözlerle değil ama aynı manayagelecekşekilde...Gençhükümdardamübarekhocalarınınsözünürehbereyledi.ÇandarlıHalil’incanınıalmak içinenuygunanıbekledi.Osebepten, tahtaçıktığıgün,kendisindenuzakduranÇandarlıHalil’iötekivezirleri gibiyanınaçağırdı, “Niyeöylebizdenuzakdurursun lala?”diyerekeliniöpmesine izinverdi.Tecrübelisadrazamınınhayatınıikibuçukyıllığınadaolsabağışlamıştı.Oikibuçukyılbeklemesüresiiçindesadrazamhergün,hergeceölmüşölmüş,dirilmiş,tıpkıbenimgibi,nezamangelecekler,nezamanyakalayacaklar,diyerekkendikendiniyemişolmalıydı.YinedecanınıkurtarmakiçinŞahabeddinPaşaveötekikapıkullarıylamücadeleyieldenbırakmamıştı.Sanırımbenimyapmamgerekendebuydu;evet, mücadele etmem gerekiyordu. Eğer damarlarımdaki Serhazin kanı da yetmezse kendime örnekalacağımbir sadrazamvardıönümde...Bahtsızbir sadrazam,devletinbekasınıkorumak isterkenkendibaşımyitirenbirbaşvezir...

“Müştakzatenhepyenilenleriörnekalırkendine.”

Kimdibunu söyleyen?Kimolacak?Teyzemolacako cadalozŞaheste...Cadalozmu,nekadar ayıp!insan, annesininkardeşineöyledermi?Hemhaksızmıydıkadın?Nezamankazananların tarafındayeraldım ki? Seçtiğim takım hiçbir zaman şampiyon olamadı. Oy verdiğim parti asla iktidara gelemedi.Mesleğimdebileyitirilmişbirimparatorluğukonuseçtimkendime.İşteşimdisaçmaladım,sonsuzakadarsürmüş bir imparatorluk var mı? Hepsi sonunda yıkılacak... Medeniyet, yıkılmış imparatorluklarınüzerinde yükselir. Öyle de, benim kaybedenlerin yanında olma durumum da başlı başına bir vaka...MeselaNüzhet,benibıraktıktansonrayükselmeyebaşladı.Maazallahbenimleevlenseydi,şimdihalikimbilir niceydi... Öyle deme, eğer benimle kalsaydı belki de hâlâ yaşıyordu. Yaşıyor muydu? Şaka mıyapıyorsun,kadıncağızınölümübenimletemaskurduktanbirkaçsaatsonragerçekleşti.Hayır,uğursuzlukbende. Durup dururken elimi kana buladım. Kanamı buladım? Bir elin dokunuşuyla irkildim. BaşımıçevirinceSibel’in ince,uzunyüzüylekarşılaştım. iştecinayeti işleyenlerdenbiri:Acımasızçetenindişiüyesi. O kadar sağlıksız görünüyordu ki, soğuk hava bile kansız yüzüne renk verememişti. Vicdanazabmdandır... Ne de olsa bir kadın... Bütün bu soğuk görünümüne rağmen... Hayır, gözlerinde insanırahatsızedenotutkuluifadeyoktu,hattasevimliolduğubilesöylenebilirdi.

“Demindenberisesleniyorumardınızdanhocam,duymuyorsunuz...”

Page 100: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nedenseşaşkınlıklaetrafımabakındım.Üniversitekütüphanesininönündeduruyorduk.

“HayAllah,dalgınlıkişte...TahirHocamıyolladıseni?”Yeşilgözleridalgalandı...

“Hayır,siziçıkarkengördümde...Arkanızdangeldim.”

Yoksaitirafmıedecekti?Yoksabukanlıoyundanbıkmış,kendinikurtarmakistediğinimisöyleyecekti?Aslındabenbucinayetekarışmakistemiyordum...

“NüzhetHanım’masistanı...”

Nüzhetmi?Yanılmıyordum,butuhafkızgerçektendeölmüşsevgilimdenbahsediyordu.

“Evet,asistanı...Sizdetanıyormuşsunuzonu...Birlikteçalışmışsınız...Sanırımhâlâgörüşüyorsunuz...”

Hayır,itiraffilanyoktu.Yinebirdolapçeviriyordubunlar...Neistiyorlardıbenden?Nüzhethakkındaonların bildiği, benim bilmediğim şu tehlikeli mesele neydi? Anlamak için önce onun merakınıgidermeliydim.

“Kiminlebirlikteçalışmışım?Kiminlegörüşüyormuşum?”“Akın...AkınÇotakan...”

Bizim Akın’dan bahsediyordu. Evet, iki yıl önce birlikte çalışmıştık. Parlak bir çocuktu. SonraLondra’yagitmişti...OxfordÜniversitesi’ne...ModernTarihFakültesi’ndeburskazanmıştı...

“NeolmuşAkın’a?”

Cılızkollarınıçaresizceyanaaçtı.“Bendebilmiyorum...Gecedenberiarıyorum,ceptelefonuçalıyor,çalıyoramacevapvermiyor...NüzhetHanım’labirliktegelmişlerdifakülteye...”

Telaşlamırıldandım.“YoksaAkın’ıdamı?”

Sibel’inçekikyeşilgözleriiyicekısıldı.

“Hayır,hayıröyledemekistemiyorum.Akm’mbaşınakötübirişgeldiğinisanmıyorum.Niyegelsinki?Amaulaşamayıncabelkisizinhaberinizvardırdiye...”

GerçektendeNüzhet’lebirlikteçalıştığımızannediyorlardı.Zannediyorlarnedemek?Bütünkalpleriyleinanıyorlardıbuna.Öğrenmek istedikleri, şumeşumprojeninnekadarınıbildiğimdi.“Neredenhaberimolsun?”diyesöylendim.“İkiyıldırgörmedimAkın’ı.Seninonunlaişinne?”

“Akm’la eskiden tanışırız. Aynı sınıftaydık, bana burs işlerinde yardımcı oluyordu. LondraÜniversitesi, School Of Oriental and African Studies için... Prosedürü filan iyi biliyor.” Samimigörünüyordu,belkideoÇetindenenoğlandansıkılmış,kapağıLondra’yaatıpyenibirbaşlangıçyapmakistiyordu. Tıpkı benden kurtulup kendi yolunu çizen Nüzhet gibi... Çetin daha akıllı çıkmış, kızıkaybetmemek için bir cinayete bulaştırmıştı... Artık yerli yersiz kontrolden çıkan hayal dünyamı kendihalinebırakıpSibel’lekonuşmayısürdürdüm.

“PekiAkm’ınNüzhet’leneilgisivarmış?”

“Tam olarak bilmiyorum. Nüzhet Hanım’a yardımcı oluyorum, demişti. Londra’daki işi yarıdabırakmış. İki sömestr sonra dönmüş. Kötü bir aşk hikâyesi...” Anlayışlı bir gülümseme belirdi incedudaklarında.“BiliyorsunuzAkıngaydir...Hintlibirprofesöreâşıkolmuş,adamdaevliymiş.Kadında

Page 101: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Oxford’da...Bildiğinizmesele...”

Nereden bildiğim mesele oluyormuş? Ne abuk sabuk konuşan bu kızın sözleri, ne Akm’ınhomoseksüelliği, ne de yasak aşkı umurumdaydı. Eski asistanımın Nüzhet’le ilişkisi neydi, onumerakediyordum.

“Yani Akın, Nüzhet’in projesine yardım mı ediyormuş?” “Onun gibi bir şey... Ama hiç mutlugörünmüyordu.Çokzorbukadınlaçalışmakdiyordu.”

“Niye katlanıyormuş o zaman?” “Nüzhet Hoca, ona Chicago Üniversitesi’nde iyi bir pozisyonsağlayacakmış...”Şaşırdığımızannetmişolacakki,üstünebasarakyineledi.“Evet,aynenböylesöyledi.”

Beklediğimfırsatayağımagelmişti,kaçırmakolmazdı.“PekineüzerineçalışıyormuşNüzhet?”

Hemencevapvermedi,ince,uzunyüzügerildi.“Bilmiyormusunuz?”

işteoandaanladımgüyarastlantıolan,buöncedentasarlanmışkarşılaşmanınsebebini.TahirHakkıveikierkekmüridiNüzhet’inprojesihakkındanelerbildiğimiöğrenemeyincebuhırsküpükızısalmışlardıüzerime. Bu zamane cadısının Çetin’den ayrılacağı filan yoktu. Belki bizim fanatik Osmanlı üçlüsünücinayeteteşvikedendebizzatbukızdı.

“Hayır,hiçbirfikrimyok,”diyerekkestiripattım.“Nüzhetçokketumdu.Nekadaryakınıolursaolsun,zamanı gelmeden, kimseyle paylaşmazdı görüşlerini... Ama Akm anlatmıştır sana, madem o kadaryakındınız...”

İrkildi.Doğruizüzerindeydim,sonunakadargitmeliydim.“Öyledeğilmi,mutlakabahsetmiştirsana.NeymişNüzhet’in

projesi?”

Yeşilgözleri,köşeyekıstırılmışbirkedininbakışlarıgibivahşiceparıldamayabaşlamıştı.

“Bilmiyorum.”Meydanokurcasınabaşınıusulcageriattı.“Akmanlatmadı.”

Perdekapanmış,oyunbitmişti,artıkikimizdegerçekkimliklerimizebürünmüştük.

“Sendesormadın...”

“Sormadım.” Davranışlarındaki belli belirsiz çekingenlik, sesindeki saygı da kaybolmuştu. “Benimprojem değildi. Merak da etmiyordum.” Anlamlı bir ifade belirdi solgun yüzünde. “Üstüme vazifeolmayan işlere burnumu sokmam. Dediğim gibi Akm’la burs meselesini konuşuyordum. Zaten bir kezgörüştük.”Üstünevazifeolmayanişlerisevmezmiş;sonundaüstüörtülütehdidekadarvardırmıştıişi.İyidebenimkimseninetlisinesütlüsünekarışmakgibibirniyetimyoktukizaten.Hiçbulaşmakistemediğimbirmeseleniniçinezorlasürükleniyordum.TabiiNüzhet’ibenöldürmedimse...Bakışlarımsinirli

birtavırlaaltdudağınıkemirmekteolanSibel’etakıldı.Amabirdakika...TahirHakkıvefesattimibuolayın üzerine bu kadar geliyorsa masum olma ihtimalim gerçekten de yüksekti. tik kez bir rahatlamahissettim. Evet, Nüzhet’i ben öldürmemiş olabilirdim. Ama bunu kanıtlamam gerekiyordu. Önceliklebendengizlemeye çalıştıklarıNüzhet’in şuprojesininneolduğunuöğrenmeliydim. İyi denasıl?Akın...Evet,eskiasistanımbanayardımcıolabilirdi.

“NezamandırulaşamıyorumAkm’ademiştin?”

Page 102: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Tahminedileceğigibi sesimiyumuşatmıştım.Sevgili anneciğimdenmiraskalan,Allah içinbenimdeçok iyi becerdiğim geri çekilme taktiğini uygulamaya geçmiştim. İşe yaradımı bilmiyorum ama SibelHanımlütfedipcevapladı.

“Dünakşamdanberi...Sekizgibifilanaramıştımilk,belkibirazdahageç...”

Nüzhet’inöldürülmesindensonradiyegeçtiaklımdan...YoksacinayetiAkmmıişlemişti?Niyeyapsınkibunu?BaksanaNüzhetcamndanbezdirmişçocuğu...Hangimizi canındanbezdirmediki?Hayır,Akınkimseye şiddet uygulayamaz. Çok naif bir insandır. “Bu erkek bedeninin içinde bir kadın yaşıyorhocam...” Sanki kadınlar cinayet işleyemez de... Neyse... O başka bir tartışma konusu... Ya Nüzhet’iöldürenler, Akın’ı da ortadan kaldırdılarsa... Mesela bu karşımdaki kız.... Tabii başlarında sevgilihocamızınbulunduğuötekierkekler topluluğuyla...OzamannedengelipAkm’ıbana soruyordu?Hayır,onuhenüzöldürememişlerdi.TehlikeninfarkınavaranAkınkaçmıştı.Amapeşindeydiler.

“Belki duymamıştır, ne bileyim telefonunu bir yerde bırakmıştır...” diyerek gülümsemeye çalıştım.“Belki de...” Ne kadar inandırıcı oldu bilmiyorum ama çapkınca göz bile kırptım. “Belki de Hintliprofesörüunutturacakbirsevgilibulmuştur...”

Hiçyumuşamadızayıfkız.

“Bendeöyledüşündüm...AmaNüzhetHoca’nınölümünüduymamışolmasımümkünmü?Sabahtanberitelevizyonlarbangırbangırcinayetihaberveriyor...”

HaklıydıAkın’m,olayıöğrenmemişolmasıçokzordu.Yacinayetiduyduğuiçinsaklanıyorsa?Öyleysenasılbulacaktımonu?Yaodabeniarıyorsa?Arasabulurdu,telefonumu,evimi,herşeyimibiliyor...Tabiiarayacak fırsatı varsa... “Belki de haklısınız...” Hayret, gergin kızımız da yumuşamaya başlamıştı.“Sevgilisi olduğunu sanmıyorum ama belki evine kapanmış, çalışıyordur... Siz evini biliyorsunuzdur,adresiniversenizdebiryoklasam...”

SöyleyeyimdetıpkızavallıNüzhetgibionudaboğazlayındeğilmi?

“Ah keşke bilseydim...” diye kıvırdım, “iki yıl önce Beşiktaş’ta küçük bir dairede oturuyordu.Londra’ya giderken boşultmıştı... Döndükten sonra görüşmediğimiz için şimdi nerede oturduğunu hiçbilmiyorum.”

Yüzünüekşitti.

“HayAllah,nasılbulacağımbuçocuğuben?”

“Belkiosenibulur,”dedimyürümekiçintoparlanırken."Hepevdekapalıkalacakhaliyokya...”

Yeşilgözlerinisahtebirkederbürüdü.

“Umarım arar... Yoksa bursa başvuru gününü geçireceğim.” Eh, madem yalanlara geçmiştik ben demüşfik,babacanprofesöredönüşüverdimhemen.

“Kaçırmazsıninşallah...Hadihoşçakal...”Amaöylekolaykolaybırakmayacaktıyakamı.“Siziararsayadagörürseniz...”

İlkadımımıatarkentamamladımsözlerini...“Meraketme,derhalseniaramasınısöylerim.”

Islak kaldırımda hızla uzaklaşırken kaldığı yerden öylece beni izleyen Sibel’in çekik gözlerinin

Page 103: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ağırlığınıkaimpaltomunaltındanbilehissedebiyordum.“Şahanebiraşk,harcanmışbirhayatdemektir”AkaretlerYokuşu’nunortalarında, sağ tarafta yer alanBezm-iÂlemValideSultanÇeşmesi’ninönündeindimtaksiden.FatihSultanMehmed’tenüçyüzküsuryılsonrayaşayanSultanAbdülmecid,hayırseverannesi adına yaptırmıştı bu şanslı çeşmeyi. Şanslı diyorum çünkü sayısız tarihi çeşme, kadir kıymetbilmez yöneticilerin elinde yıkılıp giderken bu eser günümüze kadar gelebilmişti. Dönemin ünlüşairlerindenZiver’eyazdırılankitabedekisözleriokumakiçinyaklaştımamanemümkün,çökenakşam,görünmezkılmıştıkabartmayazıları...

“Karanlıkansızınbastırırkışınİstanbul’a,”derdirahmetlianneannem,“Uğursuzbirhabergibi.”

Çok sevdiği dedemin ölüm haberini böyle bir kış gecesinde aldığını yıllar sonra öğrenecektim.Karanlıkodasında,herzamankigibipencereninönündeotururken...

“Yakın,yakınbütünışıklarınıkonağın...”

Girdiğim sokakta ışığa gerek yoktu. Henüz lambalar yanmamış olmasına rağmen karlardan yayılanaydınlık, akşamın karanlığını seyreltiyor, bastığım yeri görmemi sağlıyordu.Bu küçük sokağın ucunda,görkemliçitlembikağacınınarkasındakibejrengiapartmandakalıyorduAkın.Üçyılönceakciğerkanserisonucukaybettiğiannesindenmiraskalmıştı,binanınikincikatındakiminikdaire.İlkozamangelmiştim,buraya.Tertipli,düzenli,eskieşyalarladolukutugibibirevdi.Cenazedenaltıaysonra,haziranortasıgibi evinde verdiği partiye davet etmişti asistanımbeni.Hangi akla hizmetse kabul etmiştim çağrısını.Ama daha kapıdan adımımı atar atmaz, anlamıştım yaptığım yanlışı. Hiç hazzetmediğim elektronik birmüzik... Vakit o kadar geç olmamasına rağmen sarhoş olduklarından mı, yoksa başka bir maddeçektiklerinden mi, uykudaymış gibi ortalıkta dolaşan kızlar, erkekler... Ortalıkta dolaşan dediğimebakmayın,koltuklarınüzerinde,genişdivandahattaayaküzeribirbirineyakınlaşmışçiftler...Davetlilerinbirkısmıyabancıydı;Amerikalılar,Almanlar, İspanyollar,uzunboylu,uzunparmaklı, sürmeligözlü ikiCezayirli erkek bile vardı. Yine de çoğunluk Türk’tü ama yabancılardan da bizimkilerden de kimseyitanımıyordum. Sahi, niye çağırmıştı bu çocuk beni hiç de tarzım olmayan bu partiye? Belki halimeucımıştır.Yalnızlığımabirsonvermekistemiştir.Amaneruholarak,nedekültürelolarakyakındımbuinsanlara. Yıllar öncesinin İstanbul’undan bu renkli geceye düşmüş, yıllar öncesinin antika bir adamı,numunelikbirtarihçi.Tuhafolandavettekilerinbenihiçyadırgamamasıydı.Okadarsıradışıinsanvardıki,bendeonlardanbiriolupçıkmıştımgaliba....Saçındakijölelerloşışıktabileparılparılparıldayan,üzerinesiyahbiratletledarbirkotpantolongiymişgençbiroğlan,ağzınakadardolubirbardakuzattıbana.Tabiihemenreddettim.Bilmediğimiçkileriaslaiçmezdim.

“Bunu içmezsen müziği duyamazsın moruk,” diye fısıldadı kulağıma. Moruk derken ihtiyar demekistemiyordu, sanırım ahbap anlamında kullanıyordu bu sözcüğü. Yine de irkildim. Sesi nemli, yapışyapıştı.Gelirken aldığım şarap, öksüz bir çocuk gibi öylece kalmıştı kucağımda.O anda gördümgençkızı; üzerinde beyaz bir büstiyerle sarı papatya desenleriyle süslü bir şort vardı, uzun saçları portakalrengindeydi.Kararlılıklabanayöneldi.Gülümseyerek,kollarınıaçtı.

“Merhabahocam,hoşgeldiniz.”

Sesiniduymasamhayattatanıyamazdım;Akm’dı.Karşımdabirucubevarmışgibihızlageriyeçekildim.Hayalkırıklığınauğramıştı.Takmakirpikleriniyicekoyulaştırdığıgözlerikederlendi.

“Niyeşaşırdınızhocam?”

Okadardoğal sormuştuki.Onunhomoseksüelolduğunubiliyordum.Kimsedensaklamamıştıki. “Buerkekbedenininiçindebirkadınvarhocam.”

Page 104: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Kolaymeseledeğil,bizimkigibigenelliklemuhafazakâr insanlarınbulunduğubir fakültede,herkesinmalumuolsada“Benerkeklerdenhoşlanıyorum,”demekkocamanbiryürekisterdi.Yerigeldiğindeaçıkfikirli olmakla övünenTahirHakkı bile “Söyle şuAkın’a, kız gibi kırıtmasın,” diye kaç kez uyarmıştıbeni.HalbukiAkın’ındavranışlarıhiçdekadıncadeğildi,enazındanogeceyisaymazsakdeğildi.Evet,ne sesine yapay bir hava verir, ne yürürken kırıtır, nasılsa öyle davranırdı. Ama doğru bildiğinisavunurken bir aslan gibi cesur kesilirdi. Bir keresinde bizzat Tahir Hoca’mn yüzüne “Osmanlısarayındakicinselliğibütünboyutlarıylaanlatmazsak tarihimizeksikkalır,”demişti.Garipolanı,bizimHoca’nın,buaçıksözlüöğretimelemanınacevapverememesiydi.Diyorumya,eğerAkmbukadarzeki,bukadarçalışkanolmasaydıbizimokuldaasla tutunamazdı.Yinedetutunamadıya...Homofobiherkesiesir almış bu ülkede... Herkes derken kendimi dışarıda tutmuyorum. Baksanıza, evine geldiğim birtalebembanasarılmak istediğinde,yanacakmışımgibigeriçekilmiştim.Tamam,belkibaşındaportakalrengi o kocaman peruk, yüzünde bu ağır makyaj, üzerinde papatya desenli şu şort olmasa böyleyapmazdımdiyebilirimamasavunmambiledavranışımınkabalığınımazurgösteremezdi.BendenböyledavranışbeklemeyenAkında takmakirpiklerinin ardındakigözlerinihayalkırıklığıylayüzümedikereksormuştu:

“Niyeşaşırdınızhocam?”

Benim cinsel tercihimi bilmiyor muydunuz, demek istiyordu. Sizden hiçbir şey gizlemedim. Yoksabendennefretmiediyordunuziçiniçin?Yoksabenimgibi,sizindeokocamanerkekbedeniniziniçindebir kadın mı yatıyor? Hayır, homoseksüel değildim; ne gizlisi, ne açığı... Bir keresinde Şaziye, benuyurkentırnaklarımaojesürmüştü.Nesuçumvardı,negünahım...Babamınküplerebindiğinihatırlıyorum.O sözcüğü de ilk o zaman duymuştum. “’Ne bu yahu, ibne mi yapacaksınız çocuğu?” İbne... Hayır,babamındeyişiyleibne,Akın’mtanımıylagayolmayacaktım.Çünküşuhantalgövdeminiçindebirkadındeğil,Nüzhet’insöylediğigibibirçocuksaklıydı.Yerigeldiğindeöldürmektençekinmeyenbirçocuk...Neyse Akın’ı o şekilde görünce sadece bir tereddüt yaşamıştım işte. Zaten toparlanmam da çoksürmemişti.“BirşeyyokAkın...”diyeelimdekişarabıonauzatmıştım.“Nekadarrenklibirtopluluk...”

Ama sözlerim gözlerindeki burukluğu giderememişti. O zaman anlamıştım aslında bana ne kadargüvendiğini.Veofakültedenekadarbüyükbiryalnızlıkçektiğini.Belkideİstanbul’ubırakıpgitmefikriilkozamandüşmüştüaklına.Hiçbelli etmemişti tabii. “Evet,”diyereketrafınabakınmıştı. “Aradabirdağıtıyoruz böyle... Ben de bu gece için böyle travesti gibi giyindim. Öyle değilim aslında... Buradagördüğünüz insanların hepsi de gay değil... Ama hepsinin üzerinde baskılar var. Bu gece baskılardan,sınırlardan,kısıtlamalardankurtulalım,gerçekkimliğimizedönelim,dedik...Kimolduğumuzuhatırlamapartisibuhocam...”Kimolduğumuzuhatırlamapartisi...Sahikimdikbiz?OrtaAsyasteplerindengelip,butopraklarınuygarlıklarkurmuşhalklarıylakarışarakyenibirimparatorlukkurmuşbirmilletinkendinikaybetmişçocukları...Kendinikaybetmiş...Şukaybettiğimizkendimizneydiacaba?Irkımızmı?Dinimizmi?Onurumuzmu?Aklımızmı?Hafızamızmı?Toplumsalpsikojenik füg...Bir toplumungeçiciolarakhafızakaybı...Geçiciolduğundanpekemindeğildimamabirhafızakaybımızolduğumuhakkaktı.Çünküher gelen hükümdar, her gelen iktidar, tarihi kendi çıkarma göre yeniden yazdırıyordu. Çıkarlara göreyazılantarihingerçeklerlehiçbir ilgisiyoktu.Aslındagerçeğihatırlamakiçintoplumolarak,Akmlar’mdüzenlediği böylesi toplantılara ihtiyacımız vardı: “Kimolduğumuzuhatırlamapartisi.”Elbette sadececinselkimliğimizleilgilibirtoplantıdeğil.Elbettebubireğlencepartisideolmayacaktı.Üsteliksadecetoplantı şeklinde de gerçekleşmeyebilirdi. Ama bize kim olduğumuzu hatırlatacak böylesi faaliyetlerşarttı. Dinsel ve ulusal bayramlarımızın yanına bir de kimlik bayramları eklemeliydik... Kim neyeinanacaksa inanmalıydı, kim hangi dili istiyorsa konuşmalıydı, kim hangi elbiseyi giymek istiyorsagiymeliydi,kimneyemekistiyorsayemeli,neiçmekistiyorsaiçmeliydi...Herkeskendisigibiolmalıydı...Kendisigibiolmakne

Page 105: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

demekse?

Hiçdeğilseböylepartilerdeolsun,kendisigibiolmayıbaşaranAkın,ogeceuzattığımşarapşişesinialıp,mutfağın yolunu tutmuştu. İşte o geceden sonra ilk kez geliyordumbu eve.Çokda geniş olmayanmerdivenleri tırmanarakikincikattakidaireninkapışmageldiğimdenefesnefesekalmıştım.“Şukalbinebirbaktır,”diyenŞaziye’ninsesiniduyargibioldumapartmanboşluğunda.Benimiçinkaygılananteyzekızınınuyaransesinikovarak,dokundumkapınınziline.Nebirhareket,nebir tıkırtı...Birdaha...Dahaısrarlı...Birdaha...Hayır,kimsekapıyıaçmayacaktı.Akınevdeyoktu,Sibelhaklımıydıyoksa?Çocuğunbaşınabirişmigelmişti?Sonbirkezdahabastımzile.Birsesduyargibioldum,hayır, içeridendeğil,arkadan.Başımıçevirince,aralanankapınınardındanyaşlıbirkadınınsolgunyüzügöründü.Bir şeylersöyledi, sesi o kadar cılızdı ki duyamadım. Yaklaşmak istedim, fark edince aralık kapıyı kapatmayakalktı.

“Lütfen...BenAkın’ınhocasıyım...Üniversiteden...DündenberihaberalamıyoruzAkm’dan...”

Aralıktansüzüyorduiriyarıgövdemi.İnansmmı,inanmasınmıbirtürlükararveremiyordu.

“Lütfenkapatmayın...”diyeüsteledimsesimiolabildiğinceyumuşatarak.“Kötübiramacımyok...BediaHanım öldüğünde de gelmiştim. Belki cenazede görüşmüş bile olabiliriz.” Aslında kadınıhatırlamıyordumamaAkıniçinkaygılandığınagöre,iyibirkomşuolmalıydı.

“Evet...”Balmumurengindekiderisininaltında,daralnınıaşağıyadoğru ikiyebölenmavibirdamarusulca kıpırdandı. “Siz şu profesörsünüz... FakültedeAkm’a arka çıkan adam.” Fil hafızası diye bunaderlerdi işte. Ben dün gece işlediğim cinayeti bile hatırlamazken yaşı en az seksen olan bu teyzecikkolaycaçıkarmıştıüçyılöncegördüğüadamı.

“Evet,evetsizoprofesörsünüz...Bediaminnetlebahsederdisizden...Adınızda...Muvaffak...”

“Müştak,”diyedüzelttim.“MüştakSerhazin...”

“Evet,Serhazin...O zamanda şaşırmıştım.Kusurabakmayın ama tuhaf bir soyisminizvarMuvaffakBey.”

Muvaffak...Takılmıştı.Müdahaleetmedim;bukadarkusurkadıkızındadaolurdu.AmahayattabanayakıştırılacaksonisimMuvaffakolmalıydı.Neyibaşarmıştımkişuncayıllıkömrümde?Mesutbirailemikurabilmiştim? Mükemmel bir kariyer mi yapmıştım? İyi dostlarım mı olmuştu? Şahane bir aşk mıyaşamıştım? Yok kendime haksızlık etmeyeyim, evet, şahane bir aşk yaşamıştım... Hangi insan evladıyirmibiryılbirkadınıbekler?Mesleğini,dostlarını,ailesini,gençliğini,heyecanlarını,umutlarınıaskıyaalıp...Hemdehiçbiraçıklamayapmadançekipgidenbirkadıniçin...Üstelikhiçbirumutışığıyokken...Evet,şahanebiraşkyaşamıştım.Çünküşahanebiraşk,harcanmışbirhayatdemektir...Çünkügerçekaşk,acımasız bir sarmaşık gibidir. Nasıl ki sarmaşıklar sarıldıkları kocaman ağaçlar dahil etraftaki bütünbitkileri boğar, öldürürse aşk da kendisinden başka hiçbir duygunun yaşamasına izin vermez. Aşktabaşarının,mutluluğunveahlakınyeriyoktur.Sadeceacıvegüzellik...Gitgide tümüyleacıyadönüşecekbirgüzellik.Osebeptenfinalgenellikletrajiktir...Bendebukuralauymuştumişte.Buşahaneaşkıkendidoğasınauygunmuhteşembirfinallemühürlemiştim:Kanla...Hayır,orasıhenüzbellideğil.Belkideeskisevgilimi ben değil, Tahir Hakkı ve genç çetesi... O sebepten burada değil miydim zaten. Onuöldürenlerin, eski asistanımı da ortadan kaldırıp kaldırmadıklarını anlamak için... Dur, dur o kadarhızlanma,dahaAkm’aneolduğunubilmiyoruz...

“VallaMuvaffakBey,”diyeaklmdakileriaktarmayısürdürüyorduyaşlıkadın.“RahmetliBedia’nınçok

Page 106: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

hayırduasınıaldınız...Akm’asahipçıkmışsınızüniversitede...”

Öyle yaptığımı hiç sanmıyordum. Gözleri yükseklerde araştırma görevlilerinin hiçbiri, benim gibiisteğitükenmiş,işeyaramazbirprofesörleçalışmakistemeyincebambaşkanedenlerledeolsabenimgibiistenmeyenler listesinde olan Akın’ı yanıma almak zorunda kalmıştım. Çünkü yapılması gereken bazıkırtasiyeişlerivardı.SonderecetitizbirçocukolanAkınbuişleriçinbiçilmişkaftandı.Olanbiteniştebuydu.Tamam,tamam,hadi,kendimedehaksızlıketmeyeyim,anlayışlıdadavranmıştımçocuğa...Onunhomoseksüelyadaheteroseksüelolmasıumurumdabiledeğildi.SanırımbirazdasevmiştimAkm’ı...

“Çok takdir ederdi sizi Bedia...” Kül rengi halkalarla kaplanmış kestane rengi gözleri nemlendi.“Zavallı, çok endişeliydi oğlu için...” Kapıyı iyice açmıştı artık. Hakkımdaki bütün kuşkuları silinmişolmalıydı. “Kim endişelenmez ki? Ah, biliyorsunuz Akın’m durumunu... Erkek desen erkek değil, kızdesenkızdeğil.Allahkimseninbaşınavermesin...Neyapacağınıbilemiyordukadıncağız.”Biranbaltayıtaşavurmuşolacağınıdüşünmüşolmalıki,yinekuşkubulutlarıylakap

landı gözleri. “Benim çocuğum olmamıştı. Hep üzülürdüm bunun için ama Akın’m halini görünce...SizcedekötübirşeydeğilmiMuvaffakBey...Yaniinsanyaerkektir,yadakadın...İkisininarasıbirşeyolurmu?”

Akm’ayakındavranıyordumya...Acababendeonlargibiolabilirmiydim?

“Olmaz,” diyerek kadım rahatlattıktan sonra sadede gelmek istedim. “Dünden beri Akın telefonunuaçmıyor.Yarımsaatöncearadım,yinecevapvermedi.Evdedeyokgaliba.Bugünonugördünüzmü?”

Endişelibirifadebelirdiyüzünde.

“Dünakşambüyükbirkavgaoldu.Çığlıklar,patırtıgürültü...”

Eyvah,Sibel’inkaygılarıhaklıydıgaliba?“Kimkavgaetti,Akınmı?”

“Bilmiyorumki...Seçemedim.Aslındabizimduvarlarçokince...Komşunuzöksürseduyarsınız...Amakulaklarımartıkiyiişitmiyor.Hepsiniduyamadımtabii...ÖnceTeomanBey’letartışıyorlarzannettim.”

“Teomankim?”

Hayretleriçindekalmıştı.“Tanımıyormusunuz?”

“Yok, tanımıyorum...” Şaşkınlığı geçmedi, açıklamak zorunda kaldım. “Kaç zamandır görmüyordumAkın’ı.ŞuTeomanüniversitedemiçalışıyormuş?”

Çocuklaraözgübirhevesleanlatmayabaşladı.

“Yok canım, çoktan bitirmiş üniversiteyi... Mimarlık yapıyor. Evleri mi ne dekore ediyormuş... İçmimar diyorlar ya... Beşiktaş’ta yazıhanesi varmış... Allah günah yazmasın, kimse hakkında kötükonuşmamamaTeomandaAkıngibiymiş...Yanişeyişte...”SankibirdenkarşımızdaAkmbelirecekmişgibi tedirginlik içinde karşı dairenin kapısına baktı. Ama kapının açılmak gibi bir niyeti olmadığımgörünce sesini biraz kısarakda olsa ballandırarak anlatmayadevametti. “Bunlar evlendi, tövbe tövbekarıkocahayatıyaşıyorlarsandım...ÜstkattakiAliyeHanım,yokkomşudedi,bununikisideaynıcins...Yani ikisi de kadın gibiymiş... Teoman ev arkadaşıymış... Daha doğrusu kiracısı... Akın, yurtdışmagidincegelmiştizatenbuTeoman...”

Page 107: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Anlattıkçakonuyudağıtıyordu.

“YanikavgaettiğikişiTeomandeğilmiydi?”Sözünükestiğimiçincanısıkılmışgibiduraksadı,eyvahartıkkonuşmayacakdiyegeçiriyordumki,yenidenbaşladısöze.

“Değildi...Teoman’lahiçkavgaetmezlerdiki.Bendebirkötülüğünügörmedim.Hattabanaşuketenperdelerdenhediyeetti.Haniyukarıdanaşağıyainiyor.Mutfakpencerelerimiçin...Evet,Akınaradabirkahvaltıya gelir bana... Bir defasında Teoman’ı da getirdi. Biraz kibirli görünüyordu ama...” Yinekaçırmıştıipinucunu,yinelafınıbölmekzorundakaldım.

“Pekidünakşambirkavgaolduğundaneminmisiniz?”Bukezhiçtereddütetmedi.

“Eminim, bağrış çağrış, içeride bir şeyler kırıldı. Hiç böyle patırtı gürültü yapmazlardı... BenceTeomandeğildiiçeridekiadam.Sesitanıdıkgelmiyordu.”

Meraklaatıldım.

“Nesöylediğiniduyabildinizmi?”

“Yokduyamadım,çokgürültüvardı...”

“Başkakimseyokmuydu?Yaniosesinsahibindenbaşka?”“Akınvardı...NesöylediğiniçıkaramasamdaAkm’msesinitanırım.”Heyecanlanmıştıyaşlıkadın,düngeceyiyenidenyaşamayabaşlamıştı.“Ötekiadamöfkeliydi.Öfkelendikçedahadaboğuklaşıyor,iyiceanlaşılmazoluyordusöyledikleri...”

“Sonraneoldu?”

“Sonra sesler kesildi. Kavga, gürültü bitti. Aniden... Birdenbire bir sessizlik... Tıpkı mezar gibi...”Sustu; yaklaşan ölümmü akima gelmişti ne? “Allah kimseye kabir azabı vermesin,” diye kovdu akimaüşüşenuğursuzdüşünceleri.“Evet,nediyordum...”

“Sessizlik...”

“Tabii,sessizlik...Çıtçıkmıyorduyantaraftan...Nekadarzamangeçtibilmiyorum.Uyumakiçinyatağagirmiştim ki...” Derisi kırış kırış olmuş eliyle karşı daireyi gösterdi. “Birden kapı kapandı. Çok sertdeğil... Hani evden çıktığını kimsenin duymasını istemezsin ya... Öyle dikkatlice... Ama kapı ağırdı...RahmetliRafetyaptırmıştıkapıyı...Rafet,benimeşim...Kaptandışehirhatlarıvapurunda...Dörtyılöncekaybettik...Bedia’nınkocasıNafizBeyçokdahaevvelgöçmüştüebediyete.İyiarkadaştık,komşudeğil,kardeştik, kardeş... Nerde öyle insanlar şimdi? Nafiz Bey’den sonra bizim Rafet yardım ederdiBedia’ya... Bu kapıları da Rafet yaptırmıştı. İkisi bir örnek... Çok sağlam bunlar demişti, kale kapısıgibi...Zamanlabirazşiştilertabii,ahşapnedeolsa...Neyaparsanyap,kapanırkengürültüçıkarıyorlar,işte dün gece de o sesi duydum. Onun üzerine kulak kesildim. Biri koridor boyunca yürüdü. Zorişitiliyorduayaksesleri...Dedimyaevdençıktığımkimseninbilmesiniistemiyordu.”

Fırsatıkaçırmışolduğumuzutahminetmemerağmensormadanedemedim.

“Merakedipbakmadınızmıpencereden?Hanievdençıkankimmişdiye...”

“Meraketmemmi?Amabakamadım.AhMuvaffakBey,sizbanagöregençsiniz...Yaşlılıktaikiadımatmaya bile üşeniyor insan. Bir metre yürüsem nefes nefese kalıyorum. Yatağım da pencereye uzak,gözümegeldikalkamadım.”

Page 108: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yasonra?Sonraevegirençıkanolmadımı?”

Kansızdudağıhafifçesarktı.Aralıkkalanağzındanbirbebeğinkigibiminicikkalmışdişlerigöründü.

“Olmadı... Ya da ben duymadım. Söyledim ya artık iyi işitemiyorum... Bazen sesleri birbirinekarıştırıyorum.”

Benimdekorktuğumbuydu;eksikyadayanlışbirşeylersöylemişolması.Israrlasordum:

“Dahasonra,meselabusabahkimsegiripçıkmadımı?AkınyadaTeomanyadabaşkabiri...”

İncetelliaksaçlarını,tıpkıNüzhetgibibaşınınarkasındatopladığıküçükbaşınıhafifçesalladı...

“Yok...BelkiAkınçıkmıştırdabenduymamışımdır.”

Ya çıkmadıysa, ya gerçekten de düşündüğüm gibiyse... Tahir Hakkı ve şürekası... Ya da hiç tahminetmediğimbaşkabiri,tıpkıNüzhet’iboğazladığıgibi,Akın’ıda...Eskiasistanımınboynunasaplanmışbirmektup açacağı... Sapında da Fatih Sultan Mehmed’in tuğrası... Hayır, işte bu mümkün değildi çünkücinayet aletini Marmara’nın karanlık sularına gömmüştüm. Neler saçmalıyordum ben böyle... Omuzbaşımdanfısıldadıbabam:“Sadedegel,sadede...”

“ŞuTeomanBeynezamangelir?”

Ferikaçmışgözleriniumutsuzcakırptı.

“Vakit akşam, artık gelmesi lazım... Tabii başka bir yere uğramayacaksa... Gençler eve kapanmayısevmiyor...”“Telefonuvarmısizde?”

Çelimsizkollarınıusulcayanaaçtı.

“Bendeyok,amaAhmetEfendi’devardır...Bodrumkattabulursunuzonu...Apartmanınkapıcısı...”

Birdenkendimibirpolisiyefilmindedektifigibihissettim.Farkınavarmadanbirinisorgulamıştım.“Buçocuktabirdedektifhavasıvar.”Elbettekimseböylebircümlekurmamıştı.Amababamınbendenböyleövgüylebahsetmesini isterdimdoğrusu...Etmezdiki... “YineyanlışyapıyorsunMüştak.Kadına sormangerekenilksoru,dünAkm’ınevegirdiğiniduyupduymadığıolmalıydı.Duyduysayalnızmıydıyoksabirivarmıydı,öncebunuöğrenmeliydin.”Aynenböylederdibabam.Birkezdahakendisininnekadarbilgili,düşüncelihattazekiolduğunu,benimseyaptığımhiçbirişidoğrudürüstbeceremediğimigöstererek.Amahaklıydı,derhalemriniyerinegetirdim.

“Pekidün,okavgadanönce,Akın’mevenezamangeldiğinihatırlıyormusunuz?”

Zatenkırışkırışolmuşaimbirazdahaburuştu.Hayır,diyeceğinizannetim,yüzüışıldadı.

“Şudizidenönce...Hanitaksidurağınıanlatanbirtelevizyondizisivarya...Taksicilerinbaşınagelengülünçolaylarıanlatıyor...işteodizibaşlamadanhemenöncegeldieve...Saatbeşgibi...”

“Farkedebildinizmi?Yalnızmıydı?”

“Galibabirivardıyanında...Evet,evetbiriylekonuşuyorduamakimdersenizbilmiyorum.”

Sesi iyicecılızlaşmıştı;yardımedemediği içinkendisini suçluyorgibiydi, içimedokunduhali.Elimiuzattım.“Teşekkürederim...Çokyardımcıoldunuz...”

Page 109: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Elibuzgibisoğuktu,bellibelirsizsıktıparmaklarımı.“Bendeçokmerakettimşimdi...Başınabirşeygelmemişolsabariçocuğun...”

“Meraketmeyin,”dedimgüvenlibirgülümsemeyle.“Birşeyöğrenirsemsizedebildiririm...”

İnanmıyormuş gibi baktı yüzüme, ama ben alt kata ininceye kadar da kapatmadı, ölmüş kocasındanyadigâr kalan o ağır, ahşap kapının kanadım. “Kanla kutsanmış bir aziz gibi” Teoman elindeki küçükanahtarı,kapıdakieskikilidiniçindeçevirirkenosinirbozucusükûnetinihâlâkoruyordu.Akın’maksineoldukçakiloluyduamasandığımdandahagençti;ancakotuzlarındafilan...İribaşını,elörmesi,lilarengibir bereyle örtmüştü, aynı renkte bir atkı, beyaz kürklü anorağının üzerinde kaim boynunu süslüyordu.Apartmankapısından içeriyeakşamınsoğuğuylakarışmışbaharlı,hoşbirkokuylagirmişti.Benibeklerhalde görünce modası geçmiş giysiler içindeki iri yarı bedenimi tepeden tırnağa şöyle bir süzmüş,“Müştak Bey olmalısınız,” demişti asabi bir tavırla. “Fotoğraflarınızı görmüştüm... Akın bahsetmiştisizden.” Hepsi bu. Oysa telefonda Nüzhet’in öldürüldüğünü, Akm’ın da tehlikede olabileceğinisöylemiştim. Böyle bir durumda, aynı daireyi paylaştığı arkadaşını merak etmezmiydi insan? Üstelikyaşlı kadın ikisinin iyi ahbap olduğunu ima etmişti. Belki de bürosunu ters bir vakitte kapattırmıştım,belki Akın’ın başına bir iş gelmesini mümkün görmüyor, pimpirikli bir profesörün anlamsız kaygılarıyüzünden akşamki planlarını değiştirmek zorunda kaldığından içerliyordu bana. Ablak yüzünü dönüptombul bedeniyle, önüm sıra adeta yuvarlanarakmerdivenlere yönelirken “Dün gece ben gelmemiştimeve,”diye söylendi sadece. “Akın’ınneyaptığınıdabilmiyorum.”Yanievarkadaşımındadısıdeğilimdemek istiyordu. O böyle kaygısız davranınca, kuşkuya düştüm. Yoksa abartıyor muydum? Akın’ıntelefonacevapvermemesi,Nüzhet’inölümününardındankimseyiaramaması,evindebirarkadaşıylaağızdalaşmagirmişolması,başınakötübirişgeldiğinikanıtlamazdıki.Belkitamdabutoramaniçmimarındüşündüğü gibi bir yerlerde hayatın tadını çıkarmakla meşguldü. Belki de yaşlı teyzenin duyduğu okapanankapınıngürültüsü,Akın’mevdençıktığınıhaberveriyordu.Sibeladındakiosinsikızın,aklımıkarıştırmasına izin vererek büyükbir hatamı yapmıştım? İstanbul’a ansızın çöken karanlık gibi birdenaklıma üşüşen başka bir ihtimal, tedirginlik içinde titrememe yol açtı. Ya Sibel ve arkadaşları beniizledilerse... Ya bütün bunlar Akın’ın evini tespit etmek amacıyla düzenlenmiş bir oyunsa?Aptal gibiSultan Ahmet Meydanı’ndan bir taksiye atlayıp Akaretler’e gelmiştim. Onlar da peşime düşerek...Olabilir miydi? Niye olmasın? Akın’ı bulmak istemiyorlar mıydı? Eğer öyle bir niyetleri olsaydı,üniversitedeki kayıtlardan çıkarırlardı. Hayır, bulamazlardı; Akm asker kaçağı olduğu için gerçekadresinivermemiştiokula...Çokdahasonrahomoseksüelolduğunukanıtlayanoiğrençfotoğrafıaskerlikşubesineteslimederekkurtulmuştubuyükümlülüğünden...

“Çok utanç vericiydi hocam... İlişki sırasında çekilmiş fotoğraf istiyorlar. Bildiğiniz rezillik... Amabaşkaçaremyoktu.Askerde,oaçerkekkalabalığıiçindeçokdahakötüsügelebilirdibaşıma.”

Evet,Akın’mokuldaadresiyoktu.Osebeptensorduyaçocuğunevinioyeşilgözlüşeytan...Şeytanmı?Hakikatenokadarkötübirimibukız?Yokyahu,asılşimdiabartıyorumgaliba...Bilmiyorum...Sahidenbilmiyorum. Kafam öyle karışık ki... Belki de abartmıyorum... Eğer öyleyse Akın’a gideceğimi nasıltahmin ettiler? Bu konuda en ufak bir imada bile bulunmadım. Ama epeyce kurcalamıştımmeseleyi...Hayır, asıl Sibel kurcalamıştı. Nüzhet’in projesini biliyormuydum, bilmiyormuydum?Mesele buydu.Sanırımartıkbilmediğimianlamışlardı.

Pek de konuşkan olmayan Teoman’la merdivenleri tırmanıp dairenin bulunduğu kata gelinceye,cebindenanahtarı çıkarıp,kilide sokuncayakadarbudüşüncelerleyedimdurdumkendimi.Anahtarı ilkçevirişinde, tık diye bir ses çıktı, kolayca açılmıştı kapı. Ağır kanlı iç mimar, içeri girmeden önce“Gördünüzmü,boşunavelveleyeverdinizortalığı,”dergibiomuzununüzerindentatsızbirbakışfırlattı

Page 110: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bana.Ama bu ısıran bakış bile kâfi gelmemiş olacak ki, “Akm evde olsaydı, zincirini takardı kapınınarkasına,”demeyideihmaletmedi.“Hergece...”Cımbızlabiçimverilmeyeçalışılmışinceciktüylerdenoluşankaşlarınıkaldırdı.“Evethergece,hiçüşenmedenkalkar,kapızincirlimi,değilmidiyebakar.”

Eksikmantıkyürütüyordu.

“ÖzürdilerimamaTeomanBey,”dedimolabildiğincekibarolmayaçalışarak.“Tamdabusebepten,kapıyıkilitlemişolmasıgerekmezmi?Bakmanahtarıtekçevirişinizdeaçıldıkilit.”

Peketkilenmedisözlerimden.

“Acelesivardır,bazençekipçıkıyordukapıyı.”Uzatmakistemedim.

“Umarımöyledir.SizezahmetverdiğimibiliyorumamainanınçokmerakettimAkm’ı...Hâlâdakaygıiçindeyim...Yaklaşıkyirmidörtsaattirhaberalamadık.Neredebuçocuk?”

Sanki konuşmamışım gibi, sanki orada yokmuşum gibi aynı sinirli tavırla anahtarı hızla anorağınıncebine attı.Yüzüme bakmaya bile tenezzül etmeden, sıkıntıyla iç geçirdikten sonra iki eliyle güçlü birşekildeittikapıyı.

“Eşekölüsügibideağır.Hangisalakyaptırmışsabukapıyı...”Hangisalak?Okadarçoksalakvardıkietrafında...Onuyazıhanesindençağırtanlar,komşudangelen seslerikavgazannedenbunaklar,bukapıyıböylelenduhagibiyaptıranlar...

Karşıdairedekiteyzeciğin,geldiğimiziişitip,kapıyaçıkmamasınaokadarsevindimki...Ölükocasınasalakdiyenbukabaherifiduymasıkimbilirnasılüzerdikadıncağızı?

Kapıyarıyarıyaaçılıncahuysuziçmimargeriçekildi,sağelinizarifamagerginbirşekildeöneuzattı.

“BuyrunMüştakBey,”dedigayetciddi,adetaazarlayanbirsestonuyla.“İşteaçtım...BuyurunarayınAkın’ı?”

Nasıl da küçümsüyor, nasıl da hakir görüyordu beni. Bir ara suçluluk duygusunu filan unutup şununsuratınınortasına...Yapamayacağımıbildiğimiçinderhalbastırdımiçimdenyükselenbuanlamsızisteği.“Teşekkürederim,siziyordumama...”

Artık dayanamadı, alev alev yanan gözlerini yüzüme dikerek, “Evet, aslında yordunuz... Daha daönemlisi bir randevumu kaçırmama neden oldunuz... Büyük bir otelin temsilcileriyle görüşecektim.Anlıyormusunuz,bütünotelindekorasyonunubizevereceklerdi...”

Birden sustu... Kulak kesildi. Yüzünde endişeye benzer bir ifade belirdi. Ne olmuştu şimdi buna?Koyun gibi iri gözlerini bana çevirdi. Az önceki afra tafrasından eser kalmamıştı, işaret parmağıylaiçerisinigösterdi.

“Duydunuzmu?”“Neyiduydummu?”

Kulağınıkapınınaralığınayaklaştırdı.“Dinleyin...Bakın...Bakınbiriinliyorgaliba.”

Haklıçıkmanıngururunuyaşayacakhaldedeğildim,dikkatleiçeriyidinlemeyebaşladım.

Ben de bir ses duyar gibi oldum. Ama inilti öyle cılızdı ki, emin olamadım. Belki de bu kendinibeğenmiş adamın kaprisleri olmasa, evet, biri inliyor derdim hemen. Fakat şerrinden korktuğum için

Page 111: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Eminolamadım,”dedimbakışlarımıkaçırarak.“Eniyisigiripbakalım.”

SözlerimTeoman’ıiyiceyıktı.“YaniAkın...Akın’ı...”

Kaimkafasınadanketmiştinihayetamayalvaranbirifadebelirdiürkekgözlerinde.

“Ben...Beniçerigirmesem....Yani...Benkangörmektenkorkarımda.”

Aslınabakarsanızbendepekmeraklıdeğildimkangörmeye,üstelikbirgünaraylaikiceset...Dur,dur,dahaAkm’ın öldüğü bile belli değil... Onca yaşananlardan sonra insan ister istemez karamsar oluyor.HalbukiinlediğinegöreAkınhâlâyaşıyordemekti.Amaböylekapıönündebirazdahabeklersek...Bukezbenittimbütüngücümlearalıkkapıyı;sahidendeeşekölüsükadarağırdı.

“Siz burada bekleyin,” dedim içeri adım atmadan önce. “Ben bakarım... Ama sakın bir yerlerekaybolmayın,sizeihtiyacımolabilir...”

“Tamam...Tamam...İstersenizpolisehabervereyim...”BaşkomiserNevzatmı?Dahadeğil,öncebenöğrenmeliydimnelerolduğunu...“Hayır,eminolalımdaöyle...Birdepolislerlebaşımızbelayagirmesindurdukyere...”

“Oldu,siznasılisterseniz...”

Ne kadar da inceymiş bizim kapris kraliçesinin sesi, ne kadar da titrek... Onu korkusuyla başbaşabırakıp aralık kapıdan içeri girmek üzereyken, karşı kapının açıldığını gördüm. Yaşlı kadının kaygılıbakışlarıylakarşılaşmamakiçindaldımAkın’mdairesine.

Geniş bir salon... Oysa bir sofa bekliyordum. Hayır, sofa Nüzhet’in evindeydi. Birkaç adım attım,ayağım yumuşak bir zemine dokundu, sanırım yerde kalın tüylü bir halı vardı. Işıklar kapalı olmasınarağmen bir yerlerden yayılan aydınlık, tam olarak seçilemese de geniş koltukların çevrelediği camsehpayı, pencere önündeki küçükmasayı, iskemleleri, duvarı yarı yarıya kaplayan kütüphaneyi görünürkılıyor,rahatçayürümemisağlıyordu,amabuyeterlideğildi.

“Işık... Düğmeler nerde?” diye seslendim kapıdaki Teoman’a... İç mimardan önce, bir inilti cevapverdi.Eskisindendahagüçlübirinilti.Evet,yanılmamıştık,kesinliklebirivardıiçeride.Seskoridordangeliyordu, oraya yönelirken, “Kapının yanında,” diyen Teoman’ın telaşlı açıklamasını duydum.“Düğmeler,telefonsehpasınındayandığıduvarda...”

Sırtımınhizasmdaydılar,dokundum.Eviniçipembebirışıklaaydınlanırkeniniltidahadagüçlüçıktı.

Yaralı, içeri girdiğimi anlamış olmalıydı. Derhal koridora yöneldim. Akın mıydı bu sesin sahibi?Başka kim olacak? işte o anda gördüm yerde yatan bedeni. Işıkları hâlâ yanan odanın kapısında, sağyanmayıkılmıştı.Başıveomuzlarıkoridorunüstündeydi,göremiyordumamabedeniningerikalanıodanıniçindeolmalıydı.Okadarhareketsizdiki,soniniltiyideçıkardıktansonraöldüdiyedüşündüm.Ürktüm,yaklaşamadım.Sankihalimianlamışdacesaretlendirmekistergibiinlediyine.

“Ihhh...”

Hemen yaklaşmak, yanındayım demek istedim, ama göreceğim manzaranın korkunçluğu beniürkütüyordu. Geçen her saniyenin önemini kavramama rağmen, yaralının yanına gidecek cesaretikendimdebulamadım.Biranbüyükbirboşlukbelirdiiçimde.Kapkaranlık,anlamsız,sınırsızbirboşluk...Budarkoridor,yerdeyataneskiasistanım,kapıdabekleyeniçmimar,hepsi,herşeyanlamsızgeldi.Bu

Page 112: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yarı aydınlık ev bütün eşyalarıyla hafakan gibi çöktü üzerime... Hepsini, her şeyi boş verip kaçmakistedim.TıpkıNüzhet’indairesindentüymekistediğimgibi...

“Tabii,sıkıyageldimisıvışırMüştak.”

Haklıydı teyzem, cesur biri değildim ama eski sevgilimin evinden sıvışamadığım gibi buradan dakaçamayacaktım. Sadece vicdanım izin vermediği için değil, şu anda çıkıp gitsem bile bu beladankurtulamayacağımıbildiğimden...NüzhetgibiAkın’mdahiçbirzamanpeşimibırakmayacağınıbildiğimiçin...Üstelikeskisevgilimibulduğumdaçoktanölmüştü,oysaeskiasistanımhâlâyaşıyordu.Veşuandabendenbaşkakimseonayardımedemezdi.Tedirginliğimibastırıpkoridorboyuncailerlemeyebaşladım.

“Ahhh...”

Güçlükle çıkıyordu sesi... Adımlarımı hızlandırdım. Birkaç adım sonra, yüzünü hâlâ tam olarakseçemesem de yerdeki kişinin Akın olduğundan emindim... O kuzguni, kıvırcık saçları nerede olsatanırdım.

“Akm...Akın!”diyeseslendim,“iyimisin?”

Gerektiğinden yüksek çıkmıştı sesim.Aslında, eski asistanıma değil kendime cesaret veriyordum.Okadardakorkunçdeğil,bakhâlâcanlı...Amasadeceiniltiçıkarabiliyordu.

“Ahhh...”

“TamamAkm,”diyeyaklaştım.“Tamamevladım,iyileşeceksin...”

Öncekeskinbirkokuçarptıburnuma...Pasgibiamadeğil,tanıdık,tuhafbirkoku...Yerdekikoyulaşmışsıvıyıgörünceyekadaranlayamadımneolduğunu.Başımkoyduğuyerkıpkırmızıydı.“Kanlakutsanmışbirazizgibi...”Neredeokumuştumbenbucümleyi?Dostoyevski’ninromanlarındamı?

“Hayır,”diyeitirazettiNüzhet.“Dostoyevskiböylekötücümlelerkurmaz.Amacinayetleribüyükbirzevkleanlatır.Sankioinsanlarıkendiöldürmüşgibi...Eebolmiktardakandaolurtabii...Raskolnikovelindekibaltayıyaşlıkadınınbaşınaindirdikçe...”

Eminim bu kadarı Dostoyevski’nin romanlarında bile yoktu. Nüzhet’in cesedinin bulunduğu odadabile...Bukadarkanyokmuydu?Belkikuruduğu için...Belkipaniklediğim içingörmemişimdir.Neyse,eskisevgilimeartıkhiçbirfaydamdokunmazdı,amaeskiasistanımıkurtarabilirdim.

KanlariçindekiAkın’ıkaygıylainceledim.Konuşmayaçalışıyordugûya,ağzınıheraçtığındaköpüklübirkırmızılıkyayılıyordududaklarınınarasındançıplakzemine...Çıplakolansadecezemindeğildi,eskiasistanımın üzerinde de hiç giysi yoktu. Dizleri karnına çekiliydi, üşüdüğü için mi, bir tür savunmarefleksiolarakmıbilinmez,ceninvaziyetialmayaçalışmıştı.

“Ana karnından çıkarken yaşanan zorluk, ceninin bir bebeğe dönüşmesi, stresle mücadele, yaşamınzorluklarınakarşıilkdireniş...”

DahafazlakonuşturmadımŞaziye’yiEvet,Akm’abakıyordum...Evetceninvaziyetialmayaçalışmıştı,ama onu da tam olarak başaramamıştı. Sağ eli kırık bir dal gibi bedeninin altında kalmıştı.Karnında,sırtında, bizim tombul içmimarın atkısının renginden daha koyu lekeler vardı.Ve yerdeki kan, odanıniçlerine, tayatağınucunakadaruzanıyordu.Yatağınetrafındakikırmızılıkkoyulaşmış,neredeysesiyahadönmüştü. Şiltenin altındaki ahşapmobilyada da kurumuş kan lekeleri göze çarpıyordu.Onu dövmeye

Page 113: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yataktabaşlamışolmalılardı.Belkideöldüdiyebırakmışlardı.AmasandıklarındandahagüçlüçıkmıştıAkm,narinbedenidayanmış,sonbirgayretkapıyaulaşmakistemişti.Hayattakalmakiçinelindengeleniyapmıştı çocuk. Peki ben ne yapacaktım şimdi? Yine bir çaresizlik dalgası... Yerde çırılçıplak yatanasistanımkadarzavallıhissettimkendimi.Başımdöndü,bedenimdenterboşandı.Yoksayinemiokriz?

Hayır,kendimibırakamazdım.Hayır,şimdideğil...Buçocuğunbanaihtiyacıvardı...

“Ahhh...”

Akm’ın iniltisi bir kez daha cesaretlendirdi beni diyemeyeceğim ama hiç değilse kendime getirdi.Derin bir nefes alıp, yanma çömelmek istedim. Beni görürse kendini daha iyi hissederdi. Boynunukıpırdatamadığıiçin,eviniçindedolaşanbuadamınkimolduğunuhâlâanlayamamıştı.Evet,benigörseiyi olacaktı; çömelirken ayağım bir nesneye çarptı. Çarptığım alet, küçük bir tıkırtı çıkartarak, yatakodasına doğru kaydı: Bu bir bıçaktı. Mektup açacağı değil, kara saplı bir bıçak. Mutfaktakullandıklarımızdan,basitbirekmekbıçağı.“Ahhh...”

Sonundagörmüştübeniamatanıyamamıştı,şokagirmişolmalıydı.Solelinikıpırdatmayaçalıştı,bunudabeceremedi.

“Ahhh...”

inledikçeağzındankansızmayadevamediyordu.Oandai'arkettim;yarasıağzmdaydı.Ağzınıniçindedilinin olması gereken yerde bir et peltesi kıpırdanıyor, aynı anda ağzı kanla doluyordu. İrkildim.Çocuğun dilini kesmişlerdi. Bakışlarım vücudunun altında kıpırtısız duran sağ koluna kaydı yeniden.Dilini kesmiş, kolunu kırmışlardı. Bütün bedenim korkuyla ürperdi. Bunlar nasıl insanlardı? Nasılyapabilmişlerdibunu?İçimdekiosaldırganhemenbaşınıuzattısaklandığımağaradan.

“Niyeşaşırdığınıanlamadım.Nüzhet’inboynunaomektupaçacağınısaplayanlar,buyumuşakoğlanıdabirgüzelbenzetmişlerişte.”

Amabudüpedüzişkence...

“Ne olacaktı, tatlı bir dokunuş mu? Ah Müştak, ah, bir türlü anlayamadın asıl önemli olanın güçolduğunu.Kimgüçlüyse,patronodur...İnsandenenmahlukuneniyianladığıdilşiddettir.”

Daha fazladayanamadımbudelinin ipe sapagelmez lakırdılarına.Hemenmağarasınayolladımonu,öylecanıherdilediğindeçıkmasındiyedekocamanbirkayaylakapattıminininağzını.

Başımı kaldırınca Fatih’le karşılaştım bu kez... Hayır, şaşırmadım. Sultanın kendisi değildi elbettegördüğüm;birreprodüksiyondu.VenedikliünlüressamBellini’ninyaptığısöylenen“II.MehmedveOğlu”adındaki yağlı boya çalışması. Fatih’in karşısındaki genç adamın Cem Sultan olduğu sanılmaktaydı.Nüzhet’iöldürenmektupaçağınmüzerindeFatih’intuğrası,Akın’msaldırıyauğradığıyerdeFatihileoğluCemSultan...Babalarveoğulları...Hayır,buDostoyevski’ninromanıdeğildi...Amaböylebireservardı;adınıhatırlamadığımbirbaşkaRusyazarınromanıydı.Yanişimdibuevdedeokitabımıbulacaktım?

“Ahmak,” diye bağırdı babam. “Asıl bağlantıyı kaçırıyorsun... Bu evde o romanı bulmanın hiçbirkıymetiharbiyesiyok.Asılmesele,ikiolayyerindedeFatih’lealakalıbulgularaulaşmışolman...”Yineyerdengöğekadarhaklıydıbabam.FatihSultanMehmedHan...İkifarklıolayyerindebüyükhükümdarlaalakalınesneler...Bubir rastlantımıydı?Yoksabuvahşeti yapanlarbirmesajmıvermek istiyorlardı?Kime?Kimeolacak?Bana...Beniburayakimyolladı,oşeytankız...Okızıbanayollayankim,oacımasız

Page 114: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çete...Evet,buvahşetigörmemiisteyenonlar...“Ahhh...”

Birtutamkandahasaçıldızemine,tahminlerimisonrayabırakmalıydım.

“Tamam, tamamAkıncım... Şimdi ambulans çağırıyorum.”Aceleyle cep telefonuma uzanırken, “Bençağırdımbile,”diyenbirsesleirkildim.“Geliyorlar.”

Başımıçevirince,biradımgerideayaktadikilenTeoman’ıgördüm;mahcupbirifadevardıgözlerinde,anlaşılan tombul iç mimar sonunda korkusunu yenmişti. “Bursa’ya gömülen son padişah” “Şu kadınınölümüylebirbağlantısıvarmıbusaldırının?”EtfalHastanesi’ninkoridorundakibanktayanımaoturmuştuTeoman; dizlerini birleştirmiş, atkısıyla anorağını bir bohça gibi kucağında katlamıştı. Beresini sinirlisinirliçekiştiripduruyordu.“Telefondasöylemiştinizya...NüzhetHanımöldürülmüş...

Akm’ıyaralayanlar,onunkatillerimi?”

Kendi tahminimi başka birinden duymak nedense telaşlundırdı beni. Emin olmadığımdan değil, busözlerin arkasında durmam gerektiğinden. İçmimara açıklamak neyse de polis sorduğunda ispatlamakbirazzorolabilirdi.Elimdehiçbirdelilyoktu.Sadeceöyleolduğunufarzediyordum.Amafaraziyelerimdoğru çıkmıştı. Akın’m başına kötü bir iş gelebileceğini düşünmüş, tam da aklıma gelen ihtimallekarşılaşmıştım. Daha da kötüsü olabilirdi. Nüzhet gibi Akın’ı da öldürebilirlerdi, eğer zamanındayetişmeseydim...TahirHakkıvegözünükanbürümüşüçtalebesi...

“EvetMüştakBey,” diye yineledi cevap alamayanTeoman. “SizceAkın’ı bu hale getirenlerNüzhetHanım’mkatillerimi?”

Sesi,henüzilkkarşılaştığımızkadarsevimsizolmasadayinetatsızlaşmayabaşlamıştı.Yaşadığışokunetkisindenkurtuluncaohuysuzhalinedönüyordugaliba?

“Aslında emin değilim,” dedim, eski asistanım, dudaklarında sımsıcak bir gülümsemeyle çıkıpgelecekmişgibi,so

ğukkoridorunaçıkkapısınabakarak.“GerçeğibizeancakAkınanlatabilir.”

Elbette kaçamak cevabımonu tatmin etmemişti.Beresini anorağınınüzerinebırakıp sağ eliyle armutbiçimindekiçıplakkafasınıntepesindebiryerlerikaşıdı.

“Amaikiolayındaaynıakşamolması...”Birden,sormasıgerekençokdahaönemlibirsoruolduğununfarkınavardı. “Sahi siznasıl anladınızAkm’mbaşınabir işgeldiğini?”Polisiyemeraklısıbabambileböyle on ikiden vuramazdı. “Tahmin...” Söyleyeceğim yalana inanması için, bir an sustum. “Tümüyletahmin...Nüzhet’inöldürüldüğünüöğreninceAkm’ıaradım.Olayhakkındabilgialmakistiyordum.Amatelefonu cevap vermedi. Tedirgin oldum... Yine de işi vardır diye rahatlattım kendimi. İki saat sonrayenidenaradım.Bir saat sonrabirdaha...Yarımsaat sonrabirdaha...Yok,ulaşılamıyordu.Korkmayabaşladımtabii...Aklımaevinegitmekgeldi.”

“Niyepolisehabervermediniz?”

Şüphe içinde yüzen gözlerini yüzüme dikmişti; aslında ne saklıyorsunuz demek istiyordu. Sizin buolaydakirolünüzne?Belkideakimdanbunlarınhiçbirigeçmiyordudakuruntuluolduğumiçinbanaöylegeliyordu.“Hainlerevhamlıolur.”Nealakasıvarcanım!Benhainfilandeğilim...Tamambazıkonularısaklamakzorundakalmıştım,fakatbukötüniyetliolduğumanlamınagelmez...Üstelikgelişmeler,Nüzhet’ibenim öldürmemiş olabileceğim ihtimalini de güçlendiriyor. Ama yaşadıklarımı tüm açıklığıyla

Page 115: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

BaşkomiserNevzat’aanlatacakdurumadagelmemiştimhenüz...Nepolise,nedehaklıolarakolanıbitenimerak eden bu iç mimara... O sebepten, “Ortalıkta fol yok yumurta yok,” dedim masum bir tavırlaomuzlarımıkaldırarak.“Eğerpolisegitseydim,ciddiyebilealmazlardıbeni...Hemsanırımbutürkayıpdavalarında belli bir süre geçmeden işlem yapmıyorlar. İki günmü ne?” İnandı... Beyaz ışığın altındaampulgibiparıldayanbaşınıönüneçevirdi,karagözlerinikahverengibotlarınadikti.Kederlenmişti.

“ÖlmesebariAkın...”

Sesiağlıyormuşgibiboğukçıktı.

“Niyeölsüncanım,”diyeadetaazarladım.Böyledurumlardasertçıkmanınyararıolduğunuokumuştumbiryerlerde.“Duydunuzdoktorunsöylediklerini...Hayati tehlikesiyokmuş...Dilinidikecekler,koludaalçıdakalacak,morluklardakısasüredegeçermişzaten...”

Canıyanmışgibiacıylaburuşturduyüzünü.

“Dilinidikecekler...Okasapsuratlıdoktorsöylediğindedetüylerimdikendikenolmuştu.Nekorkunçbirşey...”

Niyeysebirdenkendimiyatıştırıcıbirhastabakıcınınrolünüoynarkenbuldum.

“Farkındabileolmayacak.Tamambirazzorlukçekecekamahiçarazkalmayacak.”

“Yaiçkanama?”

Yok, iyimserlikten hiç nasibini almamıştı bu gamlı baykuş... “Kontrol altında ya...Kötü bir gelişmeolursaanındamüdahaleedecekler.”İnanmakistiyordu.

“EderlerdeğilmiMüştakBey?Öyleşeylerduyuyoruzkihastanelerhakkında...”

Sadece hastaneler hakkında mı? Tarihçiler hakkında da korkunç şeyler duyuyorduk, politikacılarhakkında da, askerler hakkında da, hatta mimarlar hakkında da... Bu ülkede hakkında kötü şeylerduymadığımız hiçbir meslek grubu, vatandaş kümesi, sosyal sınıf kalmamıştı ki. O halde yapmamızgerekenkatlanmaktı.Katlanmayımümkünkılanbirtekc'tkenvardı:İyimserlik.Birdefelsefesivardıbusaçmalığın:İyidüşünürseniyiolur.Yahu,ölmüşsevgilimbeniyidüşününcecanlanıyormu?Açinsanlarınkarnı mı doyuyor? Yeryüzündeki acılar sona mı eriyor? Ama inanıyor buna insanlur... Üstelik işe deyarıyor.Herkeskendinimutluhissediyor.

C)haldebenimkullanmamdadabirsakıncayoktu.

“Tek olumsuz laf duymadım bu hastane hakkında. Hem (jükretmeliyiz. Ya geç kalsaydık... Yabulmasaydık Akm’ı?” “Aman, aman aklıma bile getirmiyorum öylesini,” dedi beresini elinde sıkarak.“Tekdileğim,Akm’mbiranönce...”Sözlerinisürdüremedi.Boğazındakiâdemelmasmmhızlıhızlı inipçıktığını gördüm. Bir de ağlamaya başlıyor muydu şimdi... Demek ki, hakikaten seviyormuş evarkadaşını...Dayanamadım,uzanıpdokundumeline...Burnunuçekti,iriKözleribuğulanmıştı.

“Teşekkür ederim...Hakkınızdayanılmışım...Siz iyibir insansınız...”Asıl şimdiyanılıyordu, iyibirinsan olsam bütün bunlar başına gelmeden önce Akm’ı merak ederdim. Hiç değilse bir kez olsun, neyaptın evladımdiye arar sorardım.Zaten bu sorumluluğu gösterseydimAkmdaNüzhet’in ihtiraslarınakurban gitmezdi. Hayır, hiç de Teoman’ın sandığı gibi biri değildim. Akm’a yardım etmem tümüylerastlantıydı.Kendimikurtarmakiçinçabalarkenonunyaralıbedenineulaşmıştım.

Page 116: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Akm da iyi çocuktur...” Elimi usulca çektim. “Siz de çok iyi bir insansınız... Bakın hastaneköşelerinde...”

Yanağındansüzülentekdamlayaşıelinintersiylesildi.“Hiçönemiyok...Akmiçinherşeyiyaparım.Biliyormusunuz tam bir yıl kira almadı benden!Büroyu yeni açmıştım, işlerim kötüydü.Yok,Akın’ınhakkını hiç ödeyemem... Ingiltere’den dönünce de evden çıkarmadı beni... Birlikte kalırız, dedi...”Dalgmlaşmıştı,adetakendikendinekonuşuyorgibiydi.“BirkaçaysonraAmerika’yagitmeyiplanlıyordu.Chicago’yataşınacaktı.NüzhetHanımfakültedeişverecekmişona...AslındaSanFransisco’dayaşamakistiyordu. Gayler için bir cennetmiş orası... Türk arkadaşları da varmış. Koloni kurmuşlar... ‘SanFransisco’yla kıyaslandığında pekmatah bir yer değil Chicago,’ diyordu. ‘Ama şahane caz konserlerioluyormuş.’ Üşenmeyip, geçen yıl caz konserlerinde kimler çalmış, onları bile bulmuştu. BiliyorsunuzcazabayılırdıAkm...Birenstrümançalamadığıiçinçoküzülüyordu.”“Denedi...”

Sesimcılızçıkmıştı.“Efendim?..”

“Denedi diyorum... Trompet çalmayı denedi. Aylarca kursa gitti. Ama beceremedi... ‘Yeteneğimyokmuşhocam,’demişti.‘Israretmeninmanasıyok.’Ondansonradatrompetlerleilgilenmeyibıraktı.”

“Hayırbırakmadı...Evdeikitrompetivar.Dahaikigeceöncesaatlerceanlamsızseslerçıkarttıdurdu.Amabencebecerecek.Akmpekâlâbirsanatçıolabilirdi.Babasıolacakodespotherif,tarihokuyacaksındiye tutturmasaydı. Kendisi de kabzımal... Bari tarihle bir ilgisi olsa...” iri kafasını yeniden banadöndürdü.“Bunlarıduymuştunuzdeğilmi?”

Hayır, duymamıştım... Çünkü ne Akın, ne de kabzımal b'abası umurumdaydı. Çünkü berbat birhocaydım.Sadecekötübirhocamı,kötübirarkadaş,kötübir teyzeoğlu,yalnızcakendimeseleleriyleilgilenen kötü bir adam... “Anlatmıştı galiba,” diye geçiştirdim Teoman’ın sorusunu. “Hayal meyalhatırlıyorum.”

“Anlatmıştır...Kesinanlatmıştır,öylebirtravmayaratmışkiadamoğlununüzerinde...”Sessizcegüldü.“Komikolan,Akın’milkilişkiyegirdiğiadamındabirtarihöğretmeniolması...DüşünsenizeMüştakBey,oğlunuza şanlı ceddinizi öğretmesi için teslim ettiğiniz adam...”Birden sustu, ileri gittiğini anlamıştı...“Yaniözürdilerim,bütüntarihçilerikastetmiyorumtabii...Hertarihçiöğrencisiyleilişkiyegirecekdiyebirşeyyok...”Nevin’ihatırladım.Kısakızılsaçlı,irigözlü,iridudaklı,irigöğüslerielbisesindentaşan,insanıtuhafhayalleresürükleyenobalıketindekikız...“Yaşfarkıokadarönemlimihocam?”Hayır,elagözlerinde edepsiz bir ifadeyle hiç karşılaşmadım, ama utandığını da hiç sanmıyorum. Almanya’dangeleli iki yıl olmuştu, gerçekten de tarihe meraklı bir öğrenciydi. Benden hoşlandığını üçüncügörüşmemizde hissettirmeye başlamıştı.Kendisinden yaşlı, daha da önemlisi yaşama sevincini yitirmişbir adamda ne buluyordu anlamış değildim. Belki kaybeden insanlarda bulunan o sinsi çekiciliğekapılmıştı.Belkibeniadamedeceğinisanıyordu.Herneyseişte,hiççekinmiyordubanayakınolmaktan.Duyduğu ilgionun için sonderecenormaldi.BenseNevin’ihergördüğümde renkten rengegiriyordum.Fakatbuutangaçhalimonuaslaengellemiyordu.Açıkçakonuşmaktanbaşkaçaremkalmamıştı:“BenbutürşeylerleilgilenmiyorumNevin.”Sankiyirmibeşyıldahafazlayaşayanbendeğildimdeoydu.“Netürşeylerleilgilenmiyorsunuzhocam?”Hayır,alayetmiyordu,nedebeni

sıkıştırmakgibibirniyetivardı.

“imaettiğin şeylerneyseonlarla...” diyeüstünebasabasa açıkladım. “Benhayatımdanmemnunum...Yenibiriniistemiyorum.”

İsteseydim,şimdineNüzhetmeselesinebulaşmıştımnedebusoğukhastanekoridorundakitahtabankta

Page 117: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

oturuyordum. Belki evlenirdim bile onunla... Çocuğumuz bile olabilirdi. Nevin... Vazgeçemediğimsevgilimden sonra gülümsemesi bana yaşama sevincini veren ikinci kadın... Ama sevgilim olarakdüşünemiyordumonuişte.Yadadüşünmekistemiyordum,bastırıyordumduygularımı.YoksabirgecetıpkıteyzekızımŞaziyegibinedenrüyalarımagirsin...Oiridudaklarıveirimemeleriyle...Hayır,iyiyaptımondanuzakdurmakla...“Yinedebuçocuğunbirsağduyusuvar.”Tabiivar...Oişyürümezdi.Aramızdakiyaşfarkıdeğilsadece.Yaşantımız,hayatabakışaçımız,beklentilerimiz...“Bengamlıhazansensebahar,dinledevazgeç...”Hepsindenönemlisideokızbenimöğrencimdi.

“Gerçi Platon da Sokrates’in öğrencisiymiş...” Hâlâ hatasını tamir etmeye çalışıyordu Teoman.“Sokratesonahemtarihiöğretiyormuş,hemdeaşkı...”

“Felsefeyi...” diye düzelttim. “Sokrates tarihçi değil filozoftu.” Kıpkırmızı oldu iç mimarın ay gibiyuvarlakyüzü.

“Ah!Haklısınız,Sokratesfelsefeciydi.Şuolaykafamıöylekarıştırdıki...Neysedemekistediğim,birzamanlarbuilişkilernormalkarşılanıyormuş.”

Nedemektişimdibu?Asılıyormuydubana?Yokcanım...Dur,durbukoyungözlerdekidevrikbakışlarpekhayraalametdeğil...BelkiAkm’laaramızdabirilişkimivar,onuöğrenmeyeçalışıyordur.Yoo,öylededeğil...Sadecepatavatsızdı,öylesinekonuşuyorduişte...Öylesinekonuşupcanımısıkmamasıiçinsınırçekmemgerekiyordu.

“Sokrates’lePlaton’ungeliştirdiklerifelsefe,aralarındakiilişkidençokdahaönemlidir.Onlarıncinseltercihleribeniilgilendirmez.”

Amacımaulaşmışolacağımki,bir sürehiç sesini çıkarmadı.Amakaprisyapmadığızamanlardaçokuzunsessizkalamıyorduanlaşılan...

“Şuölenkadın...”diyerektekrargirdilafa.“NüzhetHanım...

Sizinyakınınızmışdeğilmi?”

Hayırdesem,Akınboşboğazlıkedipdilleredestanaşkımızıanlattıysabütünyalanımortayaçıkardı.

“Nüzheteskiarkadaşımdı...”diyerekgerçeğinbanazararvermeyenbölümünüaçıklamayakararverdim.“Birlikteçokzamangeçirdik.Allahrahmeteylesiniyibirkadındı.”

“Çokdaiyibirtarihçiymiş.”

“Öyleydi...” Ne kadar önemli bir fırsatı kaçırmak üzere olduğumu anladım; hemen lakırdının ucunaekledim.“Şey...TeomanBey,Akınneyleuğraştıklarındanbahsettimisize?YaniNüzhet’leyaptıklarışuçalışmadiyorum...”“Yoo,çokazkonuşurdukevde...Zatenpeksıkbirarayagülmezdik.”Çapkınbirifadegeçti geniş yüzünden. “Ben gece hayatını severim de... Sadece pazar sabahları, kahvaltıda uzun uzungörüşebiliyorduk. Ama o zaman da işten hiç bahsetmezdik. Ne yalan söyleyeyim ben tarihten fazlahazzetmem...”Duraksadı.“Amabirmezarmeselesivardıgaliba...”Tüylerimdikendikenoldu.

“Mezarmı?”

Sağelindekibereyiusulcasalladı.

“Mezar dediysem, anlayın işte türbe yani... Birinin türbesini açtırmak istiyorlardı. Vakıflar

Page 118: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Müdürlüğü’nünmüne,izinilazımmış...HattaAkmBursa’yagidecekti.”

Bursa mı? II. Murad’m türbesi oradaydı. Muradiye Külliyesi'nin avlusunda... Oraya da Nüzhet’legitmiştik.Asırlıkağaçlarıngölgelediği türbelerlekuşatılmışbir tepelik...Enfesbir sonbahargünüydü...Kızarmaya yüz tutmuş yapraklar, denizden gelen tatlı bir esinti, caminin şadırvanına konup kalktıngüvercinler... Nüzhet’in mavi gözlerinde mahmurlaşan mutluluk... Oysa hüzünlü bir havası vardıbahçenin... Bitmiş, sona ermiş debdebenin, dağılmış şölenin kadim ıssızlığı. Hayatın geçiciliğiniispatlayan,acımasızhakikatinmoralbozucuhükmü.Birdönemülkelerin,halkların,insanlarınkaderlerinitayin eden şahsiyetlerin toprağa, havaya, suya karışmış varlıkları. Evet, ömürlerinin önemli anlarınıezberebildiğimiz,yaşantılarınıaraştırmalarımıza,tezlerimizekonuyaptığımızinsanlarınçoktançürümüşbedenleri birkaç adımötemizdeydi. Sadece II.Muraddeğil, eğer ölmeseydi belki de hükümdar olacakgözde oğlu Alaeddin Ali... Aralarında ne geçerse geçsin Fatih, babasının vasiyetine saygı göstererek,dilekleriniyerinegetirmişti.

“OğlumAlaeddinAliyanındakikabrinkatmakoyalar.Üzerimebirçardivar türbeyapalar.Üstüaçıkola ki üzerime yağmur yağa. Soyumdan sopumdan her kim ölecek olursa benim yanımda koymayalar,katımagötürmeyeler.”

II.Murad’tan başkaOsmanlı hanedanından şehzadeler, önemli şahsiyetler de defnedilmişti buraya...Fatih’inannesiHümaHatun...VetabiiFatih’inoğulları,şehzadeMustafaileçilelibiryaşamıolanCemSultan... Ama OsmanlI’nın ilk başkenti Bursa’ya gömülen son padişah II. Murad olacaktı. Nüzhet’leAkm’mBursa’dailgilendikleritürbedeel

betteonunkiydi.Demekpadişahınmezarınıaçtıracak,artıkkemiklerikalmışcesedi inceleyeceklerdi.AmaTahirHakkı,Nüzhet’inprojesininbuolduğunainanmıyordu.Onuninanmamasıgerçeğideğiştirmezdiki. işteTeoman’ınsöylediklerideeskisevgiliminbukonuylailgilendiğinigösteriyordu.AhşuAkmbirkonuşabilse...Yazıklanmakyerine,elimdekifırsatıdeğerlendirmeliydim.

“Şumezarıniyeaçtırmakistiyorlarmış?YanibukonudanbahsettimiAkın?”

“Bahsetmez mi? Aradıkları kişi benim küçük kardeşimdi.” Nasıl yani? Ne alakası olabilirdi küçükkardeşininOsmanlI’nınaltıncıhükümdarıII.Murad’mölümüyle?

“BizimTekinadlitıpçıdır...”diyeanındagiderdimerakımı.“Onasormakistediler.”

“Neyisormakistediler?”

“Mezardakiadamınnasılöldüğünü?”“Mezardakiadamkimmiş?”

“İşteonubilmiyorum...Amatarihibirşahsiyetolmalı...”Eminolamadı.“Yoksadeğilmi?”

“Haklısınız, öyle olmalı,” diyerek yatıştırdım. “Tarihçiler günümüzde ölen birinin cesediyle niyeilgilensinler,tarihibirşahsiyetolmalı...Hiçisimgeçmedimi?MeselaII.MuradyadaFatihfilan...”

Safsafbaktıyüzüme.

“Sanmıyorum...Hatırladığımkadarıylaişinteknikkısmıylailgileniyorlardı.”

Sustu.Çenesiniaçmasıiçinkonuyueşelemekzorundakaldım.

“Teknikderken,cesedinnezamançürüdüğüylemiilgileniyorlardı?”

Page 119: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yok, yok,” dedi beni rahatlatarak. “Adamın eceliyle mi yoksa zehirlenerek mi öldüğünü anlamayaçalışıyorlardı.Neydionunadıya...Tekinsöylemişti...Hah toksikoloji...Toksikoloji...”“Zehirbilimi...Pekizehirlenmişmimezardakiadam?”“Bilmem...

Dedimyakonuylaçokilgilenmedim...”Kendimiyinededektifgibihissetmeyebaşlamıştım.Babarsınınaslan oğlu... Tarihçiliği halletti şimdi cinayet çözüyor. Abartma abartma, cinayet filan çözdüğüm yok,kendimikurtarmayaçalışıyorumokadar...“Kardeşiniz,mezardakicesedinkimeaitolduğunubilirmi?

YaniAkınsöylemişmiona?”

Yinezorlamakmecburiyetindekaldıaklını...

“Hiçsanmıyorum,çünküTekin’letelefonlakonuştular.Benimyanımda...EğerFatih’tenyadabaşkabirpadişahtansözetselerdiduyardım...”

“Neden söz ettiklerini tam olarak hatırlıyor musunuz?” Merakla kuşku arası bir anlam belirmiştiyüzünde.

“Niyesoruyorsunuzbunları?Akm’myaralanmasıylabirilgisimivar?”

Hadi,dedektifMüştak,enuyguncevabıbulbakalım.“Unutma,”diyeseslendisislianılarınardındakibabam. “En uygun cevap, en basit olandır. Kafa karıştırmayan, daha da önemlisi başka sorulara yolaçmayan.”

“Olabilir...” dedim derin düşüncelere kapılmış bir insanın dalgın maskesiyle yüzümü örterek. “Birirtibatkurmayaçalışıyorum.”

“Anlıyorum...Akın,‘Mezardakicesedinnasılöldüğünübelirleyebilirmiyiz?’diyesordu.Eceliylemi,yoksa zehirlenme sonucumu yaşamını kaybettiğini merak ediyordu. Tekin de cesedin durumuna bağlı,demiş...Yanisaçtelleri,tırnakfilankaldıysaanlayabilirlermiş.”

“Anlamışlarmıbari?”

Cevaplayacakkenbeceriksizbirhareketleberesiniyeredüşürdü...

“Allahkahretsin!”

Eğilipberesinialdı,yüzünüburuşturaraksilkeledi.Beklentidolubakışlarımıfarkedinceboşluktakalansommuhatırladı.

“Pardon...” Sanki bir suç aletiymiş gibi beresini iri avuçlarının arasına saklamıştı. “Evet, bildiğimkadarıyla o mezarı açmadılar... Çünkü bir daha Tekin’i aramadılar. Belki de vazgeçmişlerdir.” Eminolamadı,çaresizlikiçindeelleriniyanaaçtı.“BilmiyorumMüştakBey,sahidenbilmiyorum,buişinaslınıancakAkmsöyleyebilir size.”“Tutsakbir ruhtandaha fenaneolabilir?”EtfalHastanesi’ninbahçesineçıktığımdagörünmezbir kamçının sert darbesi gibi kar taneleri çarptı yüzüme;yenidenmibaşlıyordu?Şükür, arkası gelmedi. Ayazdan olmalı. Keşişlemeden esen rüzgâr, kar bulutlarının birikmesine izinvermeyerek, dün geceki gibi yıldızlarla dolu aydınlık bir gece armağan etmişti şehre. Keşişlemeninardındanbirdelodosestimi,yedeğindekiyağmurlabirliktekaldırımlardakeçelemişkarbirikintilerinideyıkayıp götürürdü. Ama şimdi, bu soğuk havaya hiçbir itirazım yoktu. Hastanenin sıkıntılı, ağıratmosferindensonrabutertemizkışgecesiilaçgibigelmişti.

Page 120: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

SandığımınaksinefedakârbiriçıkmıştıTeoman.“SizgidinMüştakBey,benkalırımhastanede...”Yinedeameliyatsonrasıdoktorugörmedenayrılmayıkendimeyedirememiştim.Buarada tutanakdüzenleyenpolislerinüstünkörüsorularınıcevaplamakzorundadakalmıştım.Nüzhetmeselesindenhiçbahsetmedim.Benimle sırdaşlık yapan Teoman da hiç girmedi o konuya. Hastanede konuyu geçiştirmiştim amaBaşkomiser Nevzat olayı öğrenince ne diyecektim? Aslında daha Akm’ı bulduğum anda aramamgerekiyordu onu. Yapabilirdim de... Numarasını kaydetmiştim cep telefonuma, ama aramadım, aklımagelmediğindendeğil,denetimiyitirmemekiçin.

“KontrolmanyağıbuMüştak!Hiçkimseyegüvenmez.”

Nasıl güveneyim, hayatta en çok sevdiğim insan, en büyük kazığı attı bana...Baba yerine koyduğumTahirHakkı,hapislerdeçürümemenedenolacakbirentrikaçeviriyorduarkamdan.Herkesfırsatçı,herkeskötülükpeşinde.Ama,şubaşkomisermakulbiradamabenziyor.Öylemi?Nekadartanıyorumkionu?Yahakkımdayanlışbirkanıyavarırdasuçluolduğumahükmederse?Kendimigarantialtınaalmadan,onlarlabu bilgileri paylaşamazdım. Peki, polis tutanağından öğrenirlerse ne olacak? Yok canım, nasıl alakakurabilirlerki?BiriçıkıpdaAkın,Nüzhet’inasistanıydıdemezse tabii.Demez.Söyleseydibuöğledensonra Tahir Hakkı söylerdi. Söylemediğini nereden biliyorum?Hiç sanmıyorum.Öyle olsaydı, anındaensemdebiterdiNevzat.Hayır,hocabumeseledepolisleişbirliğineyanaşmaz.Nedemişti,“Kolkırılıryeniçindekalır.”Yok,TahirHakkıkonuşmayacak,enazından,kendisinivebağnazlardankuruluçetesinigüvence altına almadan. Eninde sonunda Nevzat bunu öğrenecek. Sadece bunu mu? Nüzhet’inunutamadığım o eski sevgili olduğunu da anlayacak. Belki cinayet mahalline gittiğimi de... Evet, bukaçınılmaz.Bu,polistensakladığımkaçıncıbilgi?

“SandalsualmayabaşladıMüştak.Delikleritıkamazsanbatacak.”

Büyükada açıklarında bir sonbahar ikindisi. Deniz, ağaçlardaki yorgun yapraklar gibi sararmış.Hükmünü yitirmiş güneşin altında kiralık bir sandal... Elbette yanımda Nüzhet. Çingene palamudubaşlamış.Güyabalıktutacağız.Sandalsahidendelik,zemindeikiparmaksu.Lâkinneresidelikanlamakmümkün değil. Anlasam da onu nasıl tıkayacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Bir tek balık biletutamadan kıyıya ulaşmamızla sonuçlanan küçük bir heyecan fırtınası... Ama dün akşam içinesürüklendiğimbukanlımacerahiçdeöylekolaysonuçlanacağabenzemiyor.Evet,sandalfenahaldesualmakta,üstelikyenidelikleraçılıyor,kıyıdaepeyceuzakta...

Neyse ki, ameliyattan çıkan doktor güzel haberler vermişti. Dildeki kesik çok derin değilmiş,kaburgalardansadecebirikırılmış,kalçalardakibıçakdarbeleridebirhaftayakalmazkapanırmış.Belkidebirkehanetbu,birbaşlangıç,birmüjde...Nasılkibelalarardıardınadizildiysebelkiiyihaberlerdeböylebirbirininpeşisıragelmeyebaşlayacak.Akm,eskisevgiliminneyinpeşindeolduğunuaçıklayacak;böylecekatillerincinayetişlemelerininardındayatanmeçhulnedeniöğreneceğiz...İribedeniniSherlockHolmes’un giysileri içine sokuşturmuş babam köşebaşmdaki giyim mağazasının ışıklı vitrinindensesleniyor.

“Amandikkat,buçokönemliMüştak,çünkümaktulünnedenöldürüldüğünüanlarsankatillerinkimlerolduğunubulursun.”

Babama güvenmek, söylediklerinin her kelimesine kutsal bir kelammış gibi inanmak istiyorum.Amaçok gerekliymiş gibi hafızam, daha yirmi dört saat önce aynı semtin sokaklarında dolaşan suretimin,karlar içinde düşe kalka ilerleyişini getiriyor gözlerimin önüne. İlerleyişmi dedim, kaçmaya çalışmakdesene şuna. Panik içinde, bir an önce o kanlı apartmandan, o karlı sokaktan uzaklaşmak. Şimdi iseacelemyok.ÇünküAkın’asaldıranbendeğilim,amadün...Şişli’ninHanımefendiSokağı’ndakiSahtiyan

Page 121: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Apartmanı’nda,Nüzhet boynuna saplımektup açacağıyla ki, sapında Fatih SultanMehmed’in tuğrası...Fatih...Yinegeldikbizimuluhakana...

Yoksabunlarsadecebenimkafamdamı?Mantığımınorutubetli,karanlıkdinlenmesaatlerindeFatih’eduyduğumgizlihayranlıknedeniyleNüzhet’idekurbanhalinegetirenbirsenaryomuyazdım?Belkideonu,beni terkettiği içinöldürmeyibayağıbulduğumdan,dahaanlamlıbirnedeneihtiyaçduymuşumdur.TamamdaBaşkomiserNevzatniyeaynıkonununüzerindedurduozaman?

“Nüzhet Hanım, “BabaKatilliği” ile Fatih arasında bir bağ kurmuş olabilirmiMüştak Bey? Bütünmeslektaşlarınıkıskançlıktandeliyedöndürecekbirbağ?”

Onubilmiyordum,amaeğerNüzhet’ibenöldürdüysemAkm’akimsaldırdı?Tabiikisen...Herzaman,heryerdesen...Birsuçvarsa,elbettekabahatlisen...Kimbukonuşan?Teyzemmi?“Tabiikisuçlusun,eğerŞaziye’yiitmeseydin,vişnesuyudacanımibrişimdantellerinüzerinedökülmezdi.”

Korkuylabüyüyengözler,korkuylatitreyeneller,panikiçindeannesininbacaklarınınarasınasığınmayaçalışanbirçocuk...Annesininyüzündehayalkırıklığı...

“NedenittinŞaziye’yiMüştak?”

Bilmiyorumkineden ittim.Çocukolduğumiçinolabilirmi?Koştururken teyzekızımbirdenduruncaistemedençarpmışolabilirmiyim?Belkidesadecedokunmakistedim.

“Bakbirdekonuşuyor.Ahcanımibrişimdanteller...”Evet, ibrişimleörülmüştavuskuşununkanatlanvişnesuyuylalekelendiysedurumfena.Bilmemhangibüyükbüyükannedenmiraskalanbukırlentyüzlerio kadar önemlidir ki, küçük bir oğlanın koştururken küçükbir kıza çarpması sonucu oluşanmasumbirkazabileacımasızcacezalandırılmalıdır.

“YapmayınAllahaşkınaçocuğumahvediyorsunuz,cezaeğitmez,evcilleştirir!”

Hayır,neannem,nedeanneannemdibunusöyleyen,Nietzsche...Evet,bildiğinizşuposbıyıklıFredrichNietzsche. Onun da benim gibi ruhsal sorunları varmış galiba. Ruhsal sorunları değil, akıl sorunları.Sanki çok farklı da... Neyse, insan ruhuyla ilgilenenlerin akıl sorunlarıyla karşılaşması kaçınılmazdır.Freud, Zweig, Nietzsche... Al sana büyükAlman kültüründen büyük bir adam daha... Korkusuyla başaçıkmaya çalışırken aklını ziyan edenlerden...Korkumudedim?Evet, korku insanı, acayip birmahlukadönüştürebilir ama daha beteri ruhumuzu görünmez duvarları olan bir odaya hapsetmesi... Tutsak birruhtandahafenaneolabilir?Korkuylabüyüyengözler,korkuylatitreyeneller,korkuylayaralananbenlik,korkuyla yarılan bilinç... Korkuyla büyüyen bir çocuk... Sokaktan, hayattan ve insanlardan çekinen birçocuk...SerhazinlerinsontemsilcisiMüştakSerhazin.

“İştebuyüzdensuçlu ilanedildiniz.”Hayır,babamdeğil,sokak lambasınınaltındasiyahcübbelihiçtanımadığımbir adamkonuşuyor. “Korkakolmanız sebebiyle...Toplumdayaşamayahakkazanmak içinbelirli vasıflarınızın olması gerekir. Bunların başında cesaret gelir.Ama ne yazık ki bumeziyet sizdebulunmuyor. Korkaklar doğal suçlulardır. Hakikatle yüzleşmek yerine, onu görmezden gelirler. Sankiüzerlerinevazifeymişgibiolanıbiteniörtbasetmeyeçalışırlar.Meselasiz,korkakolmasaydınız,cinayetmahallindeki izleri silmez, delilleri karartmaz, en beteri demektup açacağını denize atmazdınız, bakınsabunu söylemiyorum bile. Hani şu menekşe kokan... Nüzhet Özgen’i öldürmemiş olsanız bile busebepten,korkakolduğunuziçinhapsegireceksiniz.”

Haklıydı, adım, kimliğini bilmediğim kara cübbeli adam.Benim de inkâr etmeye hiç niyetim yoktu;

Page 122: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

korkaklığım, herkesin bildiği bir hakikatti.Ama şu hapse girmemeselesini tartışabilirdim.Evet, bütüntabansızlığımarağmenbaşkabi

rininyerinehapsegirmeyehiçniyetimyoktu.Bütünmeseledebuyduzaten;kimdiobaşkabiri?

Sezgin... Ne kadar zorlarsam zorlayayım, tanıdığımda kıvırcık saçlı, boncuk gözlü bir çocuk olanSezgin’in büyümüş, cinayet işleyecek hale gelmiş görüntüsünü bir türlü canlandıramıyordum kafamda.Şimdi Sezgin, emniyetin soğuk nezarethanesinde ya da sorgu odasında yüz mumluk ampulün altında...NeleranlatıyoracabaNevzat’a?Bugününiversiteyegeldiğindeniyesormamıştımkibaşkomisere?TabiiNevzat da tafsilatlı bir rapor sunardı. Adam, Tahir Hoca’yla konuşurken bile yanında istemedi beni.Sanırımhâlâzanlılarlistesininüstsıralarındayeralıyordum.Sezginkatilolmadığınıispatlarsa...Ki,eğerNüzhet’in ölümü, Akın’ın darp edilmesiyle bağlantılıysa açgözlü yeğen rahatlıkla sıyırırdı kendini budavadan.Otemizeçıkıncada...Hayır,bendenönceTahirHakkıveçetesivarsırada...

Eğerbentarihçideğildepolisolsaydım,doğrudanonlarayönelirdim.Çünküelimdekibilgiler...Evet,iştemeseledebuydu.Benimelimdekibilgiler,onlardayoktu.

“Bakın başkomiserim eğer katil Sezgin değilsemuhtemelen bizimprofesör ve o üç çömezidir. Şanlıtarihimizelafgelmesini istemediklerinden...Aslındahiçkötüniyetlideğiller...TıpkıNamıkKemalgibiromantiktarihyazıcılığınısürdürmekiçin,geçmişimizebüyükbirsempatiylebakıp,yanlışları,kusurlarısaklayarak, milli kimliğimizin oluşumuna katkıda bulunmak amacıyla gerekirse gerçekleri görmezdengelerek,hattagerekirseNüzhet’ideortadankaldırarak...”

Emin miyim bundan? Bizim Tahir Hakkı... Nüzhet’le ikimizin sevgili hocası... Her zaman yardımcıolmuş,desteğinihiçbirzamanbizdenesirgememişadam...Oyapmamıştırki,çakallarınegüneduruyor?Athırsızı suratlıÇetin,yanmauymacaakıllıErol’ualıp işin lojistikkısmınıdaSibel adındakioyılanbakışlı kıza havale ederek... Bir çelişki yokmu?BeniAkın’a yönlendiren o yılan bakışlı dediğim kızdeğilmi? Eğer Sibel, benimle konuşmasaydı, aslaAkın’ı öğrenemezdim.Dolayısıyla evine gitmek deaklımın ucundan bile geçmezdi. Acaba kız, son andaAkın’a yardımmı etmek istemişti? Eski arkadaşolduklarını söylemiştiya...Belkivicdanı rahatsızolmuştur.Obuzgibibakışlarındamerhametinzerresiolmayankızmı?Bilemezsinki!İnsankarmaşıkbirmahluktur,iyininonniçindekötü,kötününiçindeiyi...Neruhumuzvarama...Mübarek,muharebealanıgibi...Heran,herdakika iyiylekötü,doğruylayanlış,şefkatlenefretcenketmekte...

Belkidebanagözdağıvermekistiyorlardı.Bunagerekyokki...TahirHakkı,beniçokiyitanır.Benimgibigölgesindençekinenbiradamınböylenetamelimeselelerdenuzakduracağınıçokiyibilir.Yagençfanatikleribilmiyorsa...Olayhocanınkontrolündençıktıysa...Konferanstakigerginliğihatırlasana...Nasıldakarşıçıkıyorlardıhocaya...

BelkideTahirHakkı’ylaaçıkçakonuşmalıydım.Hiçbirdetayıgizlemeden,neolupbittiyseanlatmalı,lütfensizdebanabildikleriniziaçıklayındemeliydim...Büyükrisk!Yadüşündüğümgibideğilse,yahocada bu işin içindeyse?Bu, kendi ipimi çekmek anlamına gelmezmi?Ama onunla konuşmam şart.Benizanlı durumuna düşürecek olayları atlayıp, sadece kuşkularımı dile getirerek, hatta, “Sanırım şubaşkomiser, sizi de zanlılar arasında görüyor,” diye korkutarak, o ketumdudaklarını açabilirdim.Evetyapmalıydım,hemdebir anönce...YoksaAkm’ınbaşınagelenleriöğrenecekolanNevzatbugünyarınyapışabilirdiyakama.

Cep telefonumu çıkarıp Tahir Hoca’nın ev numarasını tuşladım. Uzun uzun çaldı zil. Neredeydi buadam?Artıkvazgeçmeküzereydimki,“Alo!Buyrun?”diyenuykulusesiduyuldubizimihtiyarın.

Page 123: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Merhabahocam,benimMüştak...”

“HayAllah,senmiydin?”Sesiyorgungeliyordu.“Uyuyupkalmışımkoltukta.Berbatbirgündü.”

Verdiği konferansı kastetmiyordu; işten şikâyet ettiğini hiç duymamıştım. Nüzhet’in ölümü,soruşturmalarveelbettegizlediğisır,onuperişanetmişti.

“Çoközürdilerimhocam...Bilseydim...”

“Yok,yok,”dedisözümükeserek,“iyiolduaradığın,azkalsınboynumtutulacakmış...Bir tutuldumugünlercekalıyoröyle...Rahmetlibabamdaböyleydi.Damarsertliğimidirnedir?”

Bıraksamşikâyetetmeyisürdürecekti.

“Şeyhocam,”diyebirgirizgâhyaptım.“Siziböyleuygunsuzbirsaattearamamınsebebi...”

Söyleyeceğim sözü bulmakta güçlük çekiyordum,Allahtan,TahirHakkı bu halimi kibarlığıma verdi.“NeuygunsuzuMüştak?Saatdahadokuzbiledeğil...Hemsenaramazsankimarayacakevladım?Sendendahayakınkimvarşudünyadabana?”

Sahiöylemiydi?Okadaryakmmıhissediyordubeni?Ohaldebanazararvermezdi.Nezararıyahu!Adamcağız şu ana kadar iyilikten başka ne yapmıştı ki? Şu ana kadar, demek hâlâ temkinliyim.Hayır,haksızlık bu; hocahep sevmiştir beni.Nüzhet’le ilişkimizdebile hepbenim tarafımı tutmuştu.Yoksaosebeptenmi,banabuncakötülüğüdokunduğuiçinmiNüzhet’inöldürülmesine...

“Sahi, Nüzhet’in cenazesi ne zaman defnedilecekmiş?” diye dağıttı kötücül tahminlerimi. “İnşallahyarındeğildir,biliyorsungezivaryarın,FetihGezisi...”

Demek hiçbir etkinliğini iptal etmiyordu. Nüzhet’i hiç mi önemsemiyordu? Sonuçta bir öğrencisiyaşamını kaybetmişti, hem de bir zamanlar oldukça yakm olduğu bir öğrencisi... Su testisi su yolundakırılır...Yokcanım,böyledüşündüğünüsanmıyordum,belkiölümüdüşünmekistemiyordu.Amadahadaçokomuhteşemgörevbilinciyle,kendideyimiylevazifeşuuruylahareketediyordu.TıpkıbabamFehimBeygibi...“Vazifesinilayıkıylayerinegetireceknesillerinçelikleşmişşuuru,ulusalvarlığımızınyegâneteminatıdır.”Gerçektendeoldukçafarklıinsanlardıcumhuriyetinilkdönemlerindeyetişmişolanbunesil.

“Cenazeyekatılamazsamçoküzülürüm,”diyedoğruladıdüşüncelerimi...“Nüzhet’legörüşlerimizaynıolmasadabiliyorsunseverdimkızı...”

“Bilmezmiyim hocam, amamerak etmeyin, törenin yarın olacağını sanmam. Otopsi filan yapılmasılazım.”

Kısabirsessizliğinardından,“Otopsimi?”diyemırıldandı.“Cinayetolduğuiçinmiyapacaklar?”

İçimdekiamatördedektifhemencanlandı.“Etabii,gerçekölümnedeniniöğrenecekler.”

“Bellideğilmi?Şubaşkomiserinanlattığınagörebıçaklanmış...”

Azkalsın,evet,birmektupaçacağıyladiyecektim.SapındadaFatih’intuğrası...Üstelikbugünbirileriodama girip bilgisayarımda Fatih’in oğlu II. Bayezid’le ilgilimateryalleri de taramış. ÜstelikAkm’ınyaralı bedeninin düştüğü yerin hemen üzerinde Fatih ve Cem Sultan’ı konu alan bir tablo vardı.Saldırıların yaşandığı evlerde Fatih SultanMehmed ve ailesine göndermeler yapılmıştı. Siz bu işe nediyorsunuz?Tepkisinigörmek ilginçolurdu.Elbetteyapmadım,konuşulmasıkaçınılmazolanbukonuyu

Page 124: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

birkezdahaerteleyerek,“Evet,Nüzhetbıçaklanmış,”dedimüzüntüyle.“Boynundandiyorlar.”“Korkunç!insanlarnekadaracımasızMüştak.Paraiçinözhalanıboğazla...ZavallıNüzhet!Kızınbaşınagelenlerebaksana. Ta Amerikalardan kalk, ülkene gel, en yakının dediğin adam seni öldürsün...” Üzüntüdenkonuşamıyormuşgibisustubirsüre...“Birhabervarmı,itirafetmişmisuçunuSezgin?”

Keşkeetsehepimiziçinnekadarkolayolurduherşey,amadahaadamınsuçluolduğubilebellideğil.Artıkkonuyagelsemiyiolacaktı.

“Bilmiyorumhocam.Fakatbugünkorkunçbirşeydahaoldu.Akm’ıtanırsınız?”

“Akm?Kimdioyahu?”

Nüzhethakkındakonuşuyorduk,amaasistanınıtanımadığınıimaediyordu.Hayır,buihtiyaradamhiçdemasumdeğildi.

“AkınÇotakan...”

“Haşuşeyçocuk...Nüzhet’easistanlıkyapıyordudeğilmi?”“Nüzhet’inprojesineyardımediyormuş.”Projesisözcüğünün

üzerinebasabasakonuştum.“BirlikteChicago’yagideceklermiş...”

“Evet,duymuştumöylebirşeyler...Ee,neolmuşAkın’a?”Sesindekigerginlikfarkedilmeyecekgibideğildi.

“Dünakşamsaatlerindeodasaldırıyauğramış.”“Ne!Ölmüşmü?”

Hayretisahicigibiydi.

“Şükürkihayatta.İyileşecek...Amakötüdövmüşler...Konuşmasındiyedilinikesmişler...”

“Ah!”Sankikendicanıyanıyormuşgibiinlemişti.“Vahşet...

Kimyapmışpeki?”

“BellideğilamaNüzhet’esaldıranlarolabilir.”

“Aynıkişilermi?”Sustu.Uğursuzbir sessizlik... “Yokcanım,”dedibendencevapalamayınca. “Hiçsanmıyorum...Biliyorsunoçocuğuneğilimlerini...Muhtemelenarkadaşlıkyaptığısapıklardanbiri...”

Evet,anındabuluvermiştiiştekılıfı...

“Belki...”dedimtartışmakapısınıaçıkbırakmakiçin.“Amakafamçokkarışıkhocam...Konuşsakiyiolacak...”

“Nehakkında?”

Page 125: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Sesinasıldauzaklaştı,nasıldasoğudubirdenbire.“Buolaylarhakkında...Sizeanlatacaklarımvar.”“Anlatişte.”

Neredeyseazarlayacaktıbeni.Artıkumurumdadeğildi.“Telefondaolmaz...”

Korkularıdepreşmeyebaşlamıştı.“Çokmuönemlianlatacakların?”

“Önemliolabilir...Belkisizdebirfikirverirsinizbana...”Yinesessizlik...

“Tabii yardımcı olmaya çalışırım,” dedi sözlerimi kafasında ölçüp tarttıktan sonra. “Bilirsin, seninyerinbendeayrıdır.Lâkinbubircinayetdavası,bizimnealakamızolabilirkiböyleçetrefilişlerle?”

“Nüzhet’indeolmazdıamaonuöldürdüler...”

Bukadarmantıklıkonuşmamakendimdeşaştım,etkisidebeklediğimdendahabüyükoldu.

“BenikorkutuyorsunMüştak...Nedemekistiyorsunevladım?”

“Canınızısıktıysamözürdilerimhocam...Fakatkonuşmakzorundayız.İstersenizhemengeleyim...”

Sesitelaşiçindetitredi.

“Ne? Şimdi mi? Yok, hiç halim yok...” Hayret, kaçmayı seçmişti. Belki suç ortaklarıyla durumdeğerlendirmesiyapacaktı.Yoksakendimibüyükbir tehlikenin içinemiatmıştım?Bugecedebanamısaldıracaklardı? Paniklemek üzereydim ki, “Sabah insanlara İstanbul’un Fethi’ni anlatacağım,” diyehatırlatarak bir parça rahatlattı beni. “Bu gece erkenden uyumam lazım... Gel desem, sen bizim evinyolunubuluncayakadar,çoktansızmışolurum.Sabahbuluşalımmı?”

“Olurtabii,”dedimhayalkırıklığımıgizleyerek.“Siznasılisterseniz.”

“Tamam,yarınsabahHisar’moradakikafeyegel...Hanişuhepgittiğimizyer...Sabahsekizgibi...Gezidokuzdabaşlayacak.Otururkonuşuruz.”“Çokteşekkürederimhocam...Oradaolacağım.”“İyiozaman,hadi,hayırlıakşamlar...”

Hayırlıolacaktı,artıkkaçmak,çekinmek,korkmakyoktu.Gerçeğiortayaçıkartacak,Nüzhet’inkatillerini adalete teslim edecektim.Yoksa onlar yerinebeni tıkacaklardı hapse...Birdenkendimiçok daha iyi hissettim. Nerdeyse dudaklarıma neşeli bir ıslık yerleştirip iri cüsseme aldırmadan,karla kaplı kaldırımların üzerinden küçük bir çocuk gibi sekerek yürüyecektim, ama sanki çokgerekliymişçesineNüzhet’inmorgdayatancesedibelirdigözleriminönünde.Nüzhet’indeğilaslındao yaşlanmaya başlayan kadının giderek beyazlaşan teni. Dün gece beni delip geçen buz gibibakışları...İçimürperdi,titredim.Derhalsildimmavigözlerinsoğukparıltısınıhafızamdan,sertbirhareketle paltomun yakasını kaldırıp ellerimi ceplerime sokarak, hızlı adımlarla, beni Kadıköyüdolmuşlarınagötürecekanacaddeyeyöneldim.“Buçocuktabirmanyaklıkvar”

3§gKadıköyü.Öylederdianneannem,bizdeöylesöyleyegeldik.Çünkübutopraklar,Kostantiniyye’ninfethinin ardından, Fatih tarafından, kentin ilk kadısı olanHızırÇelebi’ye verilmişti.O sebepten bölgeKadıköyü olarak anılıyordu. Şimdilerde yanlış bir tabirle Kadıköy diyorlar. Ama bizim yemyeşilbahçelerle kaplı, herkesin birbirini tanıdığı Kadıköyü’müzle, onların, pıtrak gibi adımbaşı yüksekbinalarındikildiği,kimseninkimseyitanımadığı,devasaKadıköy’üdeaynısemtdeğilzaten.

Biz ve onlarmı dedim?Hayır, imtiyazsız sınıfsız kaynamış bir kitle olan Türkiye toplumunda nifak

Page 126: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çıkarmak gibi bir niyetim yok. Kimseyi küçümsediğim, kimseye kızdığım da yok, sosyoekonomikgelişmeninzaruribirneticesiolarak,sevgiliülkemiz,sevgilişehrimizgibi,sevgilisemtimizdeelimizinaltındankayıpgittiişte.ÜstelikdededenkalmaŞevkiPaşaRonağı’m,oparagözmüteahhiteteslimederekbendeburezilgidişatabizzatkatılmaktahiçbirbeisgörmedim.Kimseyisuçlamıyorum,hepimizsuçluyuzya da hepimiz çaresiz... Velhasıl elbirliğiyle canına okuduk bu canım semtin... Canım terimi de yinerahmetlianneannemeait....Amasemtimizdemezdi,muhitimiz...Canımmuhitimiz...

Bir insanınhayatındabir semtnekadaryer tutar,bilmem 'amaKadıköyüolmasabenyaşayamazdımherhalde.Durunhemen,Nüzhetolmadandayaşamazdın,zatentakıntılıbiradamsındemeyin.HernekadarŞevkiPaşa’nınodilleredes

tankonağınınyerindeyelleresiyorsadaKadıköyüoeskizamanlarınhavasını taşıyorhâlâ.Nekadarhaksız bir tanımlama yapmış Megara’dan gelip, Sarayburnu’na Byzantion’u kuran Yunanlı göçmenler:Körler Ülkesi... Hayır efendim, buraya ilk yerleşenler asla kör değildi, cennetten bir parça olan butopraklarıgörünceakıllarıbaşlarındangitmişti;osebepten,ayakaltmdakiSarayburnu’nadeğildekuytudabirmücevhergibisessizcedenizeuzananModaBurnu’na,yanibugüzelimkıyılarapostuserdiler.

iskelenin önünde dolmuştan indiğimde saat dokuzu çoktan geçmişti. Bu saatten sonra sofra kurmakgözümezorgeldiğinden,Kadıköyü’nüneneskilokantalarındanbiriolanYanyalıFehmi’yeuğradım.Şöylebirsebzeçorbası,ardındanzeytinyağlıpırasa...Kâbusgörürümkorkusuylaçoksevdiğimkabaktatlısınıbile görmezden gelerek hesabı ödeyip evime ulaştığımda ürkütücü bir sürpriz bekliyordu: Tıpkı dünakşamolduğugibikaranlığıniçindebirkadın.

Düşünün bir, sıcacık evinizdesiniz, kapınızı güvenle kapatmış, ayakkabılarınızı çıkartmış, sofadansalonunuza girmek üzeresiniz, ansızın birinin soluk alıp verdiğini hissediyorsunuz. Bir gölge, oradaolmaması gereken bir varlık... Nüzhet’in yıllardır bu evde yaşayan hayaleti mi? Hayır, bu bir hayaletdeğildi. Sokaktan vuran ışığın karanlık siluet haline getirdiği bir kadın, bütün gerçekliğiyle karşımdaduruyordu.Seslenmeyecesaretedemediğimden,telaşladuvardakiışığaatıldım.İnsanıniçineişleyenbuzgibimavigözlerdeğil,kuşkudolukaragözlerbelirdisarı ışığınaltında...Şaziyeoturuyordumasamda,hiç kıpırdamadan. TıpkıNüzhet gibi gözlerini bir an olsun yüzümden ayırmadan.O kısacık rahatlama,anındapaniğebıraktıyerini.Yoksaonudamı?Şaziye’yidemi?Gözlerimbirmektupaçacağıaradıteyzekızımın henüz Nüzhet’inki kadar kırışmamış boynunda. Şükür ki yoktu, sadece kehribar rengiboncuklardanoluşanbirkolye...

“DemekÇeşm-iLal’ionavermiştin?”Sadecedudaklarıoynuyordu;neyüzünde,nebedenindebaşkabirkıpırtı...“Bunahakkınyoktu!”

Neyehakkımyoktu?Nedenbahsediyordu?

Masanınüstündekigazeteyikaldırıpbanaçevirdi.“Nüzhet’inboynundakigerdanlık...AnneanneminçoksevdiğiÇeşm-iLal...Böylebiraileyadigârınınasılverirsin?”Gazetedekiresimdenöncehaberinbaşlığıçarptı gözüme: “DünyacaÜnlüTarih ProfesörüEvindeÖldürüldü.” Felaketi bilmeme rağmen gazetedeokumak yine de sarsıcıydı. Başlığın altında bir kadın fotoğrafı vardı. Şampanya rengi berjer koltukta,başınıhafifçegeriyeatmışbirkadın...Yüzübulanıklaştırılmıştı,amaelbetteNüzhet...Şaşılacakbirdurumyok.Asıltuhafolanboynundakigerdanlıktı;Çeşm-iLal...BenimNüzhet’ehediyeettiğimmücevher.Amadaha da şaşırtıcı olan Şaziye’nin tepkisiydi. Bu cinayeti benim işlemiş olabileceğimden şüphelenmesigerekirkenanneannesiningerdanlığınınedenNüzhet’everdiğimleilgileniyordu.Neilgilenmesi,düpedüzhesapsoruyordu.Tepkisinesevinmedimdersemyalanolur;demekkatilolabileceğimaklınınucundanbilegeçmiyordu.Şaziye’yikuşkulandırmanınhiçbirmanasıyoktu.

Page 127: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bildiğini sanıyordum,” diyerek elindeki gazeteyi aldım. “Anneannem, Çeşm-i Lal’i annemevermişti...”

Kafasıkarışırgibioldu.

“Öylebirşeyhatırlamıyorum.”

Yakıngözlüğümüburnumunucunayerleştirmedenönce,“İyidüşünŞaziyecim,”diyesakinceuyardım.“Anneanneminötekiziyneteşyalarınıteyzemalmıştı.Hepsini...SadeceÇeşm-iLalbizekalmıştı.”

Botoksmarifetiyledüzgünleştirilmişgenişalnınıboşyerekırıştırmayaçalıştı,hiçbirşeyhatırlamıyorduamaanneanneminmücevherlerinintamamını,şimdikendisikullandığındansözlerimindoğruolabileceğinidüşünmeye başlamıştı. O düşünürken ben de gözlüğümü takıp fotoğraftaki gerdanlığı incelemeyekoyuldum.

Gerdanlık meselesini, ilk kez Başkomiser Nevzat’tan duymuştum. Hatta boş yere günahını almıştımadamın,belkidegerdanlıkfilanyok,banatuzakkuruyordiye.Demekkivarmış...Hemdeöylesıradanbirgerdanlık değil, benim hediye ettiğim Çeşm-i Lal... Demek hâlâ saklıyordu Nüzhet... Üstelikbuluşacağımız gece boynuna takmıştı.Yoksa gerçekten de pişmanmı olmuştu?Onca yıl ayrı kaldıktansonra sahiden de bana mı dönmek istiyordu? Hayır, hayır, şimdi bunları düşünecek sıra değildi.Bakışlarım yeniden fotoğrafa kaydı. Küpeleri de kulağında mıydı acaba? Fotoğraftan anlaşılmıyordu.Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, dün gece Nüzhet’in kulaklarında küpeleri gördüğümühatırlayamıyordum.Otelaşiçindegörmemiştimdemekki.Kocamangerdanlığıgörmeyenbirininküpelerifark etmesi tuhaf olurdu zaten. Teyze kızımın haklı olduğu bir konu daha vardı: Çeşm-i Lal. Evet, odeğerli aile yadigârımızı Nüzhet’e hediye ettiğimden kimsenin haberi yoktu. Bir türlü cesaret edipaçıklayamamıştım. Zavallı anneciğim, ömrünün son günlerine kadar bir yerlerde unuttuğu aile yadigârıziyneteşyasınıarayıpdurmuştuevinçekmecelerinde.Teyzemgibihabisruhluolmadığı içindekimseyihırsızlıkla suçlayamamıştı. Suçlasa da biricik oğlunun bu işle ilgisi olduğu asla akima gelmezdi.“Dünyanın en dürüst çocuğudur Müştak.” Ama aşk denen şu mendebur duygu, insanda dürüstlükbırakmıyorki...OysahiçdemecburdeğildimÇeşm-iLal’iNüzhet’evermeye.Rastlantısonucugörmüştügerdanlığı...Konakta,sadeceikimizinolduğubirgece...Beğenmiştitabii,kimbeğenmez.Bencömertâşıkda “Al, senin olsun,” demiştim, sanki kendi malımmış gibi... Hakkını yemeyeyim almak istememiştiNüzhet...“Yok,buçokpahalıbirgerdanlık,hemmanevideğerivardır,”diyeitirazedecekolmuştu.Hayır,nazyapmıyordu,samimiydi.Gözütokbirinsandı.Amabenişgüzarlarprensi,bensalaklarşahınerdeysezorlavermiştimÇeşm-iLal’i,kıza...

“Kaybolduğunusanıyordum?”HatırlamayaçalışıyorduŞaziye.“Teyzemheryerdegerdanlığıarıyordu.Hattabirkaçkezbirliktearamıştık.”Siyahgözlerindekuşkuylakarışıkbirsuçlama...“AnneninhaberivarmıydıÇeşm-iLal’iNüzhet’everdiğinden?”

Yakıngözlüklerimiçıkartırkencevapladım.

“Tabiivardı.”Evet,yalancılarınpiriMüştakişbaşmdaydıyine.“Annemesormadanverirmiyim?”

“Bizeniyesöylemedin,Çeşm-iLal’iNüzhet’everdiğini?”Omuzsilktim.

“Banakalsa söylerdim, annemin ricasıydı bu.Teyzemin aşırı tepki vermesindenkorkuyordu.Çeşm-iLal’inmanevideğeriyüzünden...”

Gözlerindekisuçlamakaybolmaküzereydiamahâlâiknaolmuşdeğildi.

Page 128: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yaniogerdanlıkaramalar,dolaplarıçekmeceleriboşaltmalarfilan...”

Mahcup bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma, güya utanıyormuş gibi. “Hepsi benim fikrimdi.Annemdeneredeokadarferaset...

Teyzeminöfkesiniçekmemekiçinyaptık.”SanırımartıkinanmayabaşlamıştıŞaziye.

“Rahmetliannemdezorinsandıdoğrusu...Hepimizezindanetmiştiköşkü...”

Üzüldüğünüdüşünerekteselliyekalkıştım.

“Öyle söyleme, Şaheste Teyzem de zor günler yaşadı. Terk edilmek kolay mı? Hem de küçük birçocuklabirlikte...Üveybabaelindebüyümeyesindiyekimseyleevlenmedikadıncağız...”

Burukbirifadebelirdiyüzünde.

“iyi niyetin için teşekkürler Müştakçım ama eğer münasip bir koca bulsaydı, annemin beni hesabakatacağınıpeksanmıyorum.”

Babasını her zaman daha çok sevmişti Şaziye... Mithat Enişte, onları bırakıp gittiğinde bile çokkızmadı.Dahaçokannesinisuçlamıştı.Bıktırdıadamcağızı,kendielleriyleittiogençkadınadiye.

Teyzemden hazzettiğimi söyleyemeyeceğim, fakat defalarca talibi çıktığı halde, üstelik bunlarınarasındasonderecemünasipkısmetlerbulunmasınarağmensırfküçükkızıüzülecekdiyehiçdüşünmedenhepsinireddettiğinibizzatkulaklarımladuymuştum.

“Bencehaksızlıkediyorsun...Annen,seniaslaterketmezdi.Olaylarabirdeonungözüylebak.Oyaştabirkadıniçin,kocasıtarafındanterkedilmek...”

Karagözleribuğulanmış,altdudağıusulcatitremeyebaşlamıştı.Ağlayacakdiyedüşündüm,hayır,güçlüteyzekızımhementoparladıkendini.

“Peki,neymişbuolay?NiyeöldürmüşlerNüzhet’i?”

Nihayet asıl meseleye dönmüştük. Ne yalan söyleyeyim ben de sevinmiştim cinayet konusunageldiğimize.ÇünküŞaziye’yesoracaklarımvardı.

“Henüz belli değil,” diye yanıtladım. “Polis, yeğeninden şüpheleniyor. Belki Nüzhetlerin evindekarşılaşmışsmdıronunla?”

Usulcabaşınısalladı.

“Hayır,Nüzhetlerehiçgitmedim...”

“Neyse işte, Sezgin diye biri... Tek vârisi oymuş. Aralarında anlaşmazlık da varmış. Öyle diyorpolisler...”“Polislermi?”Endişelenmeyebaşlamıştı.“Senidemisorguyaçektiler?”

Anlaşılan Kadife Kadın’la karşılaşmamıştı, yoksa olanı biteni bütün teferruatıyla anlatırdı benimhamarattemizlikçim.

“Haberinyokmu?”dedimbütünmasumiyetimitakınarak.“Sabahburayageldiler.”

“Evemi?”Sessizliğim,endişesiniiyiceartırdı.“Yoksasendenmikuşkulanıyorlar?”

Page 129: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Evet,sonundabenimdekatilolabileceğimakimagelmişti.OysadahaNüzhet’inöldürüldüğünüöğreniröğrenmezbunudüşünmesigerekmezmiydi?Sanırımteyzeoğlununcinayetişleyebileceğiaklınınucundanbilegeçmemişti.Böyledüşünmeyedevametmesindeyararvardı.

“Hayır,”diyerekrahatlatmayaçalıştım.“Niyebendenkuşkulansınlar.Bilgimebaşvurdular.”

Sözlerimhiçbirişeyaramadı.“İlişkiniziöğrenmişlermi?”

“Etabiieskidentanışıklığımızıbiliyorlar...”

Hafifçeönedüşmüşgözlüklerinigeriyeittiktensonra,karşısındakiboşiskemleyigösterdi.

“OtursanaMüştak...Senayaktaykenkafamıtoparlayamıyorum.”

Eyvah,kafasınıtoparlamakistiyordu.Demekkiortalıktaçözülmesigerekenbirsorunvardı.Hiçitirazetmedeniskemleyeçöktüm.

“Dün...” Anlamak istercesine bakıyordu. “Dün akşam şu gezmeye çıktığın saatler... Hani evde senibulamamıştım.Kardayürüdümdemiştinya...Haniçoraplarınsuiçindekalmış...”

Enküçükbirdetayıbileatlamıyordu.Kuşku,omuhteşemzihniniçalıştırmayabaşlamıştıişte.

“Yürüyüşsırasındatuhafbirşeyolmadıdeğilmi?”SuratımaenazŞaziye’ninkikadarhayretyüklübirifadeyerleştirdim.

“Nasıltuhafbirşey?”

“Nüzhet’inölümüylebiralakanvarmı?”diyedoğrudansoramadığıiçinaçıklamaktagüçlükçekiyordu.Boynunuhafifçesağayatırdı,elleriniyanaaçtı.

“Yaniosıradabilincinyerindemiydi?Neleryaptığınıhatırlıyormusun?”İmaettiğişeyianlamazlıktangeldim.

“Tabii hatırlıyorum, evden çıktım, caddeye yöneldim. Sokak arasında gençler kartopu oynuyorlardı.Arkamdan birkaç kartopu da bana salladılar. Sonra Moda’ya gittim. İskeleye inen yokuşta yine kızlıerkekli gençler vardı. Yokuşu bir tür piste çevirmişler, poşetlerin üzerine oturarak iskeleye kadarkayıyorlardı.Birsüreonlarıizledim...”Birdenduraksadım,sankijetonyenidüşmüşgibi.“Şaziye,nedenanlattırıyorsun bunları bana? Yoksa...” Sesimi biraz daha boğuklaştırdım. “Yoksa Nüzhet’i benimöldürdüğümümüzannediyorsun?”“Saçmalama...Senbirkarıncayıbileincitemezsin.”

Böylesöylemesinerağmenkaragözlerinibiranbileüzerimdenayırmamıştı.

“Ama dün akşam tuhaf bir halin vardı... Gün içinde beni aradığını da düşününce...” Aklına gelenkorkunç senaryonun ağırlığından kurtulmak istercesine başını iki yana salladı. “Tamam açıkladın,bilmedenbasmışsıntuşlara...”Artıkbanabakmıyordu.“YaninebileyimMüştak...”Duraksadı.Masanınüzerindeki kollarını göğsünde kavuşturdu. “Dün de sormuştum ama bir kez daha sormak zorundayım.”Bakışlarıyineyüzümdegelipdurdu.“Dünyenibirkrizyaşamadındeğilmi?”

Biraz geç olsa da sonunda gerçeği tahmin etmişti Şaziye. Hep ederdi zaten. Ondan bir şeysaklayamayacağımı biliyordum ama sakladığımın ne olduğunu ben de bilmediğimden itirafta bulunmakyerineoyunusürdürmeyiseçtim.

Page 130: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Unutma krizi mi? Hayır, eğer öğleden sonraki yarım saatlik şekerlememi saymazsak dün neleryaptığımıçokiyihatırlıyorum.Uykumsırasındadanebirrüyagördüm,nedekâbus...”

“Kâbus!”Pekmanidarçıkmıştısesi.“Niyeöylesöyledin?”Aptal,senkim,yalanlarınıdetaylandırmakkim?Nedemiştidünyalarzekisibabam.“Gerektiğikadarkonuş.Ağzınıaçtıkçabatıyorsun.”

“Bilmem,” diye toparlamaya çalıştım. “Yani mışıl mışıl uyudum demek istemiştim.” Öfkelenmekolmazdı ama hayal kırıklığına uğramış gibi davranmam duruma uygun kaçardı. “Bir şey mi demekistiyorsun Şaziye?”Alınmış gibi bakıyordum. “Ne yani, yeni bir kriz geçirdim, o karanlık anlarda daNüzhet’i...” “Hayır, hayır!” Yine kesti sözümü, ama bu defa sesi daha müşfikti. “Sadece anlamayaçalışıyorum...Nüzhet’legörüşmüyordundeğilmi?”

“Görüşmüyordum...”Artıkbirazöfkelenebilirdim.“Nedenaçıkkonuşmuyorsun...”Masadaonadoğrueğildim.“NedenNüzhet’isenmiöldürdündiyesormuyorsun?”

Hiçduraksamadancevapladı.

“Nüzhet’iseninöldürmediğinibiliyorum.”

Nekadardakendindenemindi,benbilekuşkulariçindeyken...

“Psikojenik füg hastalarının, çevrelerindeki birini öldürmesi mantıklı değil,” diye sürdürdükonuşmasınıŞaziye.“Çünkübeyin,gerçekyaşamdakiolaylarlabaşaçıkamadığıiçinhafızanınkontağınıkapatır.Krizenedenolansorunlayüzleşmemekiçin...Öldürmekisekabuledilebilirbiryöntemolmasadakişininkarşılaştığısorunuçözmebiçimidir.Halbukiunutmak,sorunlardankaçıştır.Seninhastalığındaisesadecesorunlardandeğil,osorunuyaratanhayattankaçışsözkonusu.Oyüzden,krizanındasenincinayetişlemençokzayıfbirihtimal.”

İhtimal! Neden imkânsız demiyor. Mantıksız, fakat zayıf bir ihtimal dahi olsa mümkün. Neye göremantıksız, teoriye göre... Neye göre yapmış olabilirim, hayata göre... Çünkü hayat teoriden çok dahakarmaşık... Teori sadece bir harita, henüz sınırları çizilememiş beynimizin kaba bir dökümü... Yoksaruhumuzunmu demeliydim?Bir insanın ruhunda olup bitenleri tümüyle kim bilebilir ki?Keşke Şaziyebenimkini bilebilse. Keşke, aptallaşmaMüştak, sen cinayet işlemiş olamazsın, bumümkün değil, diyebeni terslese. Terslememişti işte; çünkü o da emin değildi. Ama beni rahatlatmak için, daha doğrusukendinibunainandırmakiçinlafıdolaştırıpduruyordu.

“O zaman neden sorup duruyorsun?”Beklediğimden daha sert çıkmıştı sesim... Beklediğimden dahayüksek... Yıllardır bu tonda konuşmamıştım onunla... Belki de hiçbir zaman. “Madem ki kimseyiöldüremem,nedenbirzanlıymışımgibibenisorguluyorsun?”

Şaziyeallakbullakoldu.

“Kusura bakma,” diye geveledi. “Niyetim seni suçlamak değildi. Yani, dedim ya, anlamayaçalışıyorum.”Ozekika

din,sankinediyeceğiniunutmuşgibiydi.“Nüzhet’inekadarsevdiğinibiliyorum.”Buzgibibirifadeylekendisine baktığımı fark edince... “Tamam, belki artık önemi yok. Belki hepsi geçmişte kaldı ama...”Sözünütamamlayamadı,bendenhiçbeklemediğibudavranışkafasınıiyicekarıştırmıştı.Sağeliyleusulcamasayavurdu.“Haklısın,budefasaçmaladım.”Hayret,biziminatçıteyzekızıteslimoluyordu.“Bukadarileri gitmeye hakkım yoktu.” Kara gözlerindeki ateş sönmüştü. “Ama kötü bir amacım olmadığını

Page 131: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

biliyorsun.Seniniçinkaygılanmıştım.Biranaptalbirfikrekapıldımişte.Affedersin,çoksaçmaydı.”

Tuhaf şey! Şaziye’nin karşımda böyle ezilip büzülmesi hoşuma gidiyordu.Oysa hiçbir kusuru yoktu.Söylediği gibi tek amacı bana yardımcı olmaktı. Üstelik son derecemantıklı fikir yürütüyordu.Dürüstolmayan,yalansöyleyen,onunhisleriyleoynayanbendim.“İnsananlaşılmazbirmahlukturMüştak.”ŞuandaTahirHakkı’nınkabapsikolojiktanımlarıylauğraşamazdım.Herzamanhaklıolan,herzamanbeniyönlendirmeyeçalışanteyzekızımadersinivermekiçinyanıptutuşuyordum.

“Kusura bakma ama gerçekten de saçmaydı.” diye onayladım. “Bugün berbat bir gün geçirdinherhalde...işlerinfilanyolundagitmemişolmalı...Onunhıncınıdabendençıkarmakistiyorsun.”

“Yok,yanlışanladın...”Konuşmasınaizinvermedim.

“Nasılyanlışanladım?Dahagörürgörmez,hırsızlıklasuçladınbeni...”

“Hırsızmı?”

“Evet.‘DemekÇeşm-iLal’ionavermiştin?’demedinmiithamedenbirtavırla.Sankibunuherkestensaklayarakyapmışımgibi...”

Kıpkırmızı oldu, elleri titremeye başlamıştı. j “Ya... Özür dilerim, bilmiyordum. Ben şeysanıyordum...” Şaziye karşımda ezildikçe içimdeki zalim büyüyor, galiba şu aynadaki manyak, hızlabenliğimi ele geçiriyordu. İnsan en çok sevdiklerine acı çektirir.Öylemi, yoksa benim gibi akıldanyoksundengesizlermiyaparbuişisadece?Benceherkesyapar,çünkütuhafbirhâkimiyethissi

veriyor insana.“Pekikaranlıktaoturupbeklemekdeneoluyor?Üstelikkendievimde...Sankibaskınverirgibi...”

Benden böyle bir çıkış beklemeyen Şaziye, hayretler içinde kalmıştı. Aslında, yeter artık Müştak,evininanahtarınıverenşendin.İstediğinzamangir,çıkdiyendeşendin...Şimdiniyeböylekonuşuyorsundiyeazarlayabilirdibeni.Amayapmadı.Çünküuysal teyzeoğlundanböylebirdavranışbeklemiyordu.Çünkü bu çıkışımı, aslında aramızdaki ilişki biçimine bir başkaldırı olarak yorumluyordu. Onun beniyönetmesinden,yönlendirmesinden,küçükbirçocukmuşumgibiakılvermesindensıkıldığımısanıyordu.Oysa hiç de öyle bir düşüncem yoktu.Annemden sonra birinin beni kollamasından, korumasından sonderece memnundum. Fakat anlayamadığım bir nedenle, hayatta beni dert edinen tek kadını üzmekistiyordum.“Burocuktabirmanyaklıkvar.”Hayır,sıksıkbunabenzersözlerlebeniaşağılayanteyzemdenintikamalmakiçinyüklenmiyordumkızma...Şaziye’yiüzmekiçimdengeliyordu.

“Haklısın,”dedibirkezdaha.“Evinedeizinsizgirmemeliydim.”

İnanılmaz şey, o kaya kadar sağlamkadın başını eğdi.Bu defa kesin ağlıyor diye düşünüyordumki,blucininincebindenikianahtarçıkarıp,masanınüzerinekoydu.

“Bunları da vereyim sana...” Pek mahzun bakıyordu. “Haklısın, benim dairemin anahtarları sendeyokken,seninkilerinbendedurmasıhiçyakışıkalmıyor.”

Oysa mahallede t . şka kızlar dururken teyze kızımı öp'.nenı de hiç yakışık almamıştı. İtiraz bileetmemişti zavallıcık... Birden karşımda renkten renge giren bu kadını, manolya ağacının gölgesindeöptüğümoküçükkızolarakgördüm.Nekadarmasum,nekadarkorunmasız...Amabendeöyle...Kısapantolonlu,çelimsizbiroğlan...Anneanneminbomboşbakışları,babamınotoritertavırları,anneminhepgülümseyenyüzü,teyzemindikenlidiliDünyadankopuk,yaşlıbirköşküniçindehayatıtanımayaçalışan

Page 132: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ikiçocuk...Birdennekadaracınacakhaldeolduğumuhatırladım.Birdenkendimdentiksinmeyebaşladım.Birdenbuoyunadahafazladevamedemeyeceğimianladım.

“YapmaŞaziye!”diye ağlamayabaşladım.Ellerimiyüzümekapatarak,hıçkırahıçkua... “Lütfenbanabunuyapma...”BelkideNüzhetdemekistiyordum...LütfenNüzhet,lütfenbunubanayapma...Lütfen,benibırakıpgitme...Lütfenbanaacıçektirme...Lütfengerigelme...Lütfenseniöldürmemeizinverme...Lütfenaklımıkarıştırma....Lütfen...

Ne kadar böyle kaldığımı bilmiyorum. Şaziye’nin, saçlarımda gezinen parmaklarının dokunuşuylakendimi toparladım. Sağ tarafımda dikiliyordu. İki eliyle başımı almış, sanki bir çocukmuşum gibigöğsüneyaslamıştı.Vanilyayıandıranbirkokuyayılıyorduaçıkkahverengibluzundan... İrigöğüslerininılıklığı vuruyordu yanağıma... Saçlarımı tarayan parmaklarının yumuşaklığı... Kendimi bir tuhafhissetmeyebaşladım.Bendeonasarıldım.Sağelimkalçasınınhemenüzerinegelmişti.İçimdebirşeyleruyanıyordukianneminsesiçınladıodanınortasında...

“Nekadarayıp,oseninkardeşin...”

Hemençektimelimikalçasından,başımıkurtardımkucağından...

“Özürdilerim.”

“Önemlideğil,”dedielleriylegözyaşlarımıkurulayarak.“Önemlideğil...”

Utançtanölmeküzereydim,nelersöylemiştimazöncebenbukıza...Okarşımdaezilirkenoiğrençegomşişindikçe şişinmişti. Oysa şu lanet olası dünyada hâlâ ondan başka kimsem yoktu. Evet, galiba bensahidendenormaldeğildim.ŞimdinasılbakacaktımŞaziye’ninyüzüne?..

Teyze kızım, sanki ne düşündüğümü anlamış gibi iki eliyle yüzümü tutup kendisine çevirdi. Islakkirpikleriminarasındaniyiseçemiyordumyüzünüamasesindekiogüvenvericisıcaklıkhissedilmeyecekgibideğildi.

“Asılözürdilemesigerekenbenim.Çokyüklendimsana...Çokgeldimüzerine...”

Artıkdahaiyigörebiliyordum;onundayanaklarııslanmıştı,gözleriyaşlıydı.

“Kusurabakma,Nüzhet’inseniniçinnekadarönemliolduğunuunutmuşum.”“HayatıkontroledemezsinMüştak”m. Şaziye’nin unutması normaldi, çünkü yıllardır Nüzhet’ten bahsetmemiştim ona. Nelerdenbahsediyordumpeki,birlikteolduğumuznadiranlarda?Günlükgailelerdenapartmanınsorunlarından,nebileyim, kiracılarımızın parayı yatırmayışlarından, Şaziye’nin mevsim geçişlerinde tutan migreninden,başımın yeni belası siyatiğimden ve elbette en sevdiğimiz konu olan hatıralarımızdan. Şevki PaşaKonağı’nda yaşadıklarımızdan... Akıp giden yıllar, nedense bir hoşgörü gözlüğü geçiriyordu insanıngözüne, daha bir anlayışla karşılıyorduk geçmişte yaşananları... En çok, o zaman duygusallaşıyordukhaliyle... En çok, o zaman yakın hissediyorduk kendimizi birbirimize. Ama hiç bu geceki kadar yakınolmamıştık. Üstelik ben pek de dürüst davranmamışken... Belki aynı durum Şaziye için de geçerliydi.Belki konuşmasının başlarında o da bencilce davranmıştı. ŞuÇeşm-iLalmeselesi...Yoksa kıskanıyormuydueskisevgilimi?Hepkıskanmışmıydı?GençŞaziye’nin,gençNüzhet’edavranışlarınıhatırlamayaçalıştım. Aklıma hiçbir olumsuzluk gelmedi. En az Nüzhet kadar kendine güvenirdi Şaziye... Nasılgüvenmesin? Bahariye’den Kalamış’a kadar Kadıköyü’nün bütün delikanlıları etrafında pervane... Negüzelbirkızdıgençken...Hâlâgüzel...Hayır,kıskanmasıiçinbirnedenyoktu.Kaybolduğunusandığıaileyadigârımücevheri,Nüzhet’inboynundagörüncesinirlenmişti,hopuibu. İyikidesinirlenmişti,birkez

Page 133: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

dahafarkınavarmıştıkbirbirimizin...Keşke,gitmedenönceolanıbitenianlatsaydımŞaziye’ye.Nüzhet’iöldürmüş olabilir miyim diye açıkça sorsaydım. Kuruntularım boşunaydı, asla polise ihbar etmezdi.Aksine bir çıkış yolu gösterirdi bana.Çıkış yolu? Sanmıyorum, Şaziye de emin değildi ki. “Üzgünüm,zayıf bir ihtimal amaNüzhet’i öldürmüş olabilirsinMüştak.”Tamolarak öyle demedi.Neyse işte, birihtimaldensözetmedimi?

Yeniden masanın başına geldiğimde hâlâ kendi kendime konuşuyordum. Evet, sanki karşımda birivarmışgibinormalbirsesle,hattabirazdahayüksekbir tonda...Bilinçyarılması...Paranoyakşizofrendemiştiadamcağızdainanmamıştım...Neilgisivarcanım?Zatenadamcağızdediğindezihnindenrüyanabir yansıma... Yetmiş küsur yıl önce yaşamını kaybeden Freud, seninle terapi yapmak için rüyalarınagirecek...İşihayaletlereinanmayavardırdıysakhiçumutkalmamışdemektir...Birazdahazorlarsam,lafıseçilmişbiri olduğumakadar getireceğim...Yok, dahaneler? iyi denedenmasanınbaşındaduruyorumböyle?Nerededuracaktın,dairekapısınınönündemi?Şaziye’yiuğurladıktansonra,meczupgibiöylecedikilecekmiydinorada?Hayırcanım,onudemekistemiyorum,biramaçladönmüştümmasaya...Şaziye’yiuğurlarkenaklımagelen...Tamam,hatırladım...Gazeloyebakacaktım,Nüzhet’infotoğrafına...Belkidüngecegözdenkaçırdığımbaşkabirdetay...

Şaziye’nin oturduğu iskemleye çöküp gazeteyi önüme çektim. Yakın gözlüklerimi taktıktan sonrafotoğrafı incelemeye koyuldum yeniden. Sandığımdan daha aydınlık çıkmıştı oturma odası... Polisler,ışıkları yakmış olmalılar ya da fotoğraf makinesinin flaşı... Belki baskının kalitesizliğindendir... Eskisevgilimin oturuşunda hiçbir değişiklik yok. Üzerinde bir sürahiyle yarı yarıya su dolu bardağınbulunduğu sehpa bile öylece kalmış... Nüzhet’in boynunun sol yanından, Çeşm-i Lal’in bir parmaküzerindeki yara yerinden akıp beyaz bluzunu koyulaştıran kanın, parmaklarının kucağına değdiği yerdeoluşturduğu leke bile seçilebiliyordu. Nüzhet’in gerisindeki kadife perdeler de kapattığım gibi öyleceduruyorlardı.CinayetmahallinihiçbozmamıştıBaşkomiserNevzat...İVki,bufotoğraf?Kimçekmiştibufotoğrafı?Muhtemeleneveilkgirenpolislerinhaberverdiğibirmuhabir...“YinedağıldıdikkatinMüştak.Kimçekerseçeksin,sanane?

Detaylarakonsantreol.”

Tamambabacığım, tamam,olalımdabufotoğraftabanayardımedecekhiçbirdetayyokki,demedenönce,yinebiraçıkvermemekiçinfotoğrafıtaradıgözlerim.Hayır,düngecedenfarklıolarakhiçbirşeygöremedim. Tabii Çeşm-i Lal’i saymazsak... Nasıl oldu da görmemiştim ben dün gece bu gerdanlığı?“Psikojenikfüghastalarıkrizinardındanetrafmdakilerialgılamaktazorlukçekebilir.”Öylemiydiacaba?Yadeğilse?YabendensonracinayetmahallinegelenbirileritaktıysagerdanlığıNüzhet’inboynuna?Peki,nasıl anlayacaktım bunu? Eğer mektup açacağını, boynundan çıkartıp Marmara’nın karanlık sularınaatmasaydım,üzerindekiparmak izlerinden... İyideoparmak izleribanadaaitolabilirdi.Amagerçeğianlardık hiç değilse...Ya omektup açacağı benimki değilse?Nasıl benimki değilse, düngece çalışmaodamabaktımyoktuişte...Baktımamaöylesine,üstünkörü.Çünkükatilolduğumdanemindim.Şimdideğilmiyim?Değilim tabii...Anlamıyormusun,eğermektupaçacağıevdeysemasumumdemektir.Heyecanlakalktım masadan... Ayaklarım kendiliğinden koridorun yolunu tuttu. Eğer dün gece Nüzhet’in evindekorkunç bir amaç için kullanmadıysam mektup açacağım çalışma odamda olmalıydı. Çünkü düzenliMüştakSerhazineşyavealetlerinaitolduklarıodalardabulunmasınaözengösterir.Yapmamgerekendüngecekigibipanikiçindedeğil,sakince,detaylıbiraramagerçekleştirmekti.

Eski konaktan bugüne kalmış ender eşyalardan olan küçük avize, umutlu bir haber verir gibiaydınlatıverdi çalışma odamın içini. Dün gece bakmış olmama rağmen emin olmak için, mektupaçacağının hep durduğu yere, masama yöneldim. Hayır, yoktu. Ahşap kalemliği olduğu gibi boşalttım.

Page 134: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

LiseyibitirdiğimseneanneminhediyeettiğiParkerdolmakalemim,mavi,siyahvekırmızıüçtükenmezkalem, metal bir ayraç, bir düzineye yakın ataç, erimiş iki silgi parçası ahşap zemine yayıldılar.Aralarındamektupaçacağıgörünmüyordu.Orayagirmesisonderecegüçolmasınarağmeninceplastikleörtülüklavyeminaltınabilebaktım;yoktu.MasanınsolköşesindeüstüstedurankitapyığınınentepesinebusabahkoyduğumBabinger’ineserinikarıştırdım,belkiaralarındaunutmuşumdurdiyealttakikitaplarınsayfalarını çevirdim, nafile... Çekmecelere eğildim, yerlerinden çıkardım, hepsini odanın ortasına tersçevirdim.Tarihlerinegöresıralanmışelektrik,su,doğalgazfaturaları,apartmanaidatmakbuzları,pelurkâğıtlar, geçen üç senenin ajandaları, sarı bir kalem açacağı, stampa, atmaya kıyamadığım yeşil birmürekkep şişesi, zımba, kim getirdiyse üç puro, yedek yakın gözlüğüm, fi tarihinden kalma bilgisayardisketleri,hattakocamanbirpertavsız...Babamkullanırdıbunu,iyigöremediğindenfilandeğil,şahingibigözleri vardı. Hayatı boyunca da gözlük kullanmadı zaten. Pertavsızı sırf zevk olsun diye almıştı.Okuduğu kitaplardan bilhassa sevdiği bölümleri bana gösterirken pertavsızı tutardı ilgili paragrafınüzerine...Demek çekmecemdeunutulupkalmıştı.Ama sapındaFatihSultanMehmed’in tuğrası bulunangümüşmektupaçacağıyoktu.

Eşyaları odanın ortasında öylece bırakarak, karşımda tavandan tabana kadar kitaplarla dolukütüphaneyesaldırdım.Aceleyleraflarıgözdengeçirmeye,kitaplarınarasındabirpotluk,birkabarıklıkaramaya koyuldum. Öyle ya, belki de okuduktan sonra raflara yerleştirdiğim bir kitabın arasındaunutmuşumdur. Bir ara ikinci raftaki Neşri’ninCihannüma’sının sayfalarının arasındaki boşluğu farkedipsonrabununkullanılmışbirkurutmakâğıdıolduğunuanlayarakhayalkırıklığınakapılmamarağmentektekbütünkitaplarıtaradım.Neyazıkkimasumiyetimikanıtlayacakolanetolasıcaaletibulamadım.Yayatak odamdaki kitapların arasında bıraktıysam... Hiç sanmıyordum. Bana gelen mektupların hepsiniçalışma odamda açmak gibi bir huyumvardı. “Düzen takıntısı var buMüştak’m.Her şey aynı şekildeyapılacak.”Fenamı işte,babamdankalanbiralışkanlıkla,bukarmaşık,kaotikdünyayıhizayasokmayaçalışıyordum kendimce. “Hayatı kontrol edemezsin Müştak.” Olsun ama hiç değilse kendimi kontroledebilir, gündelik yaşamımı düzene sokabilirdim. Evet, bana gelenmektuplar da bu prensibin dışındakalamazdı.Nezamanönemlibirmektupalsam,masamaoturur, gümüşmektupaçacağınınucuyla zarfınyapıştırılmış kenarını usulca... Sahi en son ne zaman önemli bir mektup gelmişti bana? Yirmi bir yılönce...Günübileaklımda,

13Eylül,Sahgünü...Güneşlibirsonbaharsabahıbenikaranlığaboğanbirmektup.OtarihtenüçgünönceŞişliPostanesi’ndenatılmışbirmektup...“KusurabakmaMüştakçım,builişkiyürümüyor.Kendimizorladım, çok denedim ama olmuyor. Daha önce söylemek isterdim bunu, yapamadım. O yüzdenChicago’ya giderek bir tür kaçışı seçiyorum. Lütfen beni affet...” Hepsi bu... Evet, Nüzhet’in vedamektubu...Dünöğledensonragelentelefonunusaymazsakbanasonseslenişi...Birdahanebirmektup,nebirhaber...Obanamektupyollamayıncabendemektupaçacağımıkaptığımgibi...Saçmalıyordum,hayır,kendimi suçlamayacaktım... Hem o günden sonra mektup almadım mı sanki? Mesela bir hafta önceİsrail’deki şu üniversiteden gelen mektup... Mektup açacağını zarfın ucundan usulca içeri sokarakaçmıştım.Demekkibir haftaönceburadaydı.Başkaneredeolacak?Dündenberi yoktu işte.Ozaman,gerçektendeNüzhet’ibenmi?Bukadarkolayteslimolmamalıydım.Belkideyatakodasınagötürmüştümmektupaçacağını...Beklemeninanlamıyoktu,yatakodasınageçtim.

Çarşafları menekşe kokan yatağımın başucunda, iki eser vardı; okumaktan her zaman zevk aldığımRisale-iGaribe adlı enfesmetinle,DoğanKuban’m İstanbul Bir Kent Tarihi adlı önemli çalışması.Telaşla ikisinin de sayfalarını karıştırdım. Sanki koca mektup açacağı gözümden kaçacakmış gibi ikikitabıdatersçeviripsilkeledimamaneyazıkkiiçimirahatlatacakogereççıkmadıortaya.Hayalkırıklığıiçinde yatağımın kenarına çöktüm. Sezgin’le Tahir Hoca ve şürekasını boş yere mi suçluyordum? Bucinayetigerçektendebenmiişlemiştim?Yokcanım,birmektupaçacağınıbulamadımdiyeniyebenkatil

Page 135: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

oluyormuşum? Psikojenik fügü de unutmayalım... Tamam da, hatırlamıyor oluşum, o saatlerde eskisevgilimi boğazlıyor olacağım anlamına gelmez ki. Belki de o saatlerde, sadece başıboş bir haldedolaşıyordumŞişli’ninsokaklarında...Karınaltındamı?Aynenöyle,karınaltında...Hiçbirşeyinfarkındadeğildimki...HemdiyelimkiNüzhet’ibenöldürdüm,pekiAkm’akimsaldırdıozaman?Öncetitreyen,sonra çalmaya başlayan cep telefonum kesti yine düşüncelerimi. Cebimden çıkarıp kimin aradığınabaktım.Tanımadığımbiriolmalıydı,numarasıbendekayıtlıdeğildi.

“Alo,buyrun?”

“İyiakşamlarhocam...”

Ses tamdık geliyordu ama çıkaramadım. “ İyi akşamlar..." “Tanımadınız galiba... Ben Çetin... TahirHoca’nınasistanı...”Neleroluyordu?Niyearıyordubugudubetoğlanbeni?

“AamerhabaÇetin...”diyerekelimdengeldiğincenormaldavranmayaçalıştım.“Hayrola,kötübirşeyyokya?”

“Yok,yok,azönceTahirHoca’ylakonuştuk.”

Tahmin ettiğim gibi, evine gelmemi istemeyen hoca, hemen suç ortaklarını arayıp fikir alışverişindebulunmuştu.

“Boğazkesen’egidecekmişsiniz...”

Tüylerimdikendikenolmuştu.Nüzhet’denmibahsediyordu?

Onunboğazınıomektupaçacağıyla....“Şufetihgezisidiyorum...”

Hayır, Boğazkesen derken Rumeli Hisarı’ndan bahsediyordu. Tahir Hakkı’nın sahadaki tarihanlatısından...“Sizdekatılacakmışsınız.Aracınızyokmuş,hocasizigetirmemiistedi...”

Nelerçeviriyorduyinebunlar?YoksabeniaraçlarınaalıpsinsiErol’laokorkunçbakışlıSibel’indeyardımıyla... TıpkıNüzhet gibi...Gündüz gözünemi?Yok, yok o kadar uzun boylu değil, buna cesaretedemezler. Akm’ı bulduğumu bildiklerinden konuyla ilgili ne düşündüğümü anlamaya çalışacaklar.Reddetmeliydim. Ama dur! Belki benim için bir fırsat olabilirdi bu. Eğer cinayeti onlar işlediysekaybedecekneyimvardıki,bildiklerim" atenTahirHakkı’yaçıtlatmıştım,kalanımdagörüştüğümüzdeanlatacaktım.Oysayarın,enazbirsaatsürecekoyolculuktaÇetin’ikonuşturupağzındanlafalabilirdim.BöyleceTahirHoca’yanekadaraçılabileceğimedekararvermişolurdum.Yinedehemenkabuletmekistemedim.

“TeşekkürederimÇetin,zahmetvermeyeyim,kendimgiderim.”

Onobranoğlan,birzarafettimsalikesilmişti.

“Olurmuhocam,nezahmeti?BendeKızıltoprak’taoturuvorum.Sabahokulagideceğim.Geçerkensizidebırakırım,arababoşzaten.”

Demekötekiikiçeteüyesideolmayacaktı.Bu,dahaiyiydiişte.

“Pekiozaman,mademısrarediyorsun.SabahyedideAltıyol’danalbeni,boğaheykelininönünden...”

“Yorulmasaydınız,evinizdenalsaydımhocam...”Tabiiya,adresimivereyimde...Sonrabudüşüncenin

Page 136: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

nekadarsaçmaolduğunuanlayıverdim.TahirHakkıdefalarcagelmiştievime.Olsun,yinedebuherifeadresimikendimvermeyecektim.

“Yok,yokokadardadeğil...Saatyedideboğanınoradaolurum.”

Üstelemedi;gerekirseadresimiTahirHoca’danalabileceğinibiliyordu.

“Tamamhocam,yarınsabahgörüşürüzozaman...”“İyigeceler...”

Telefon elimde öylece kalakaldım. Tuhaf düşünceler içindeydim. Az önce mektup açacağınıbulamadığım için kapıldığım karamsarlık sanki yok olmuştu. Evet, içimde umuda benzer bir duygukıpırdanıyordu.TahirHakkıveçömezlerininbukadarüzerimedüşmesibirrastlantıolamazdı.Kesinliklebuolaylarlabağlantılarıvardı.Ozamanmektupaçacağımbulamamamınhiçbirönemikalmıyordu.Belkibiryerleredüşmüştü.Kocaev...Kimbilirneredeunutulupkalmıştır.Herneyseişte...ÖteyandanTahirHakkıveçetesininbuişiniçindeolmasıtedirginediyordubeni...Netedirginidüpedüzkorkutuyordu.EğerNüzhet’i öldürecek, Akın’a saldıracak kadar gözleri dönmüşse beni de ortadan kaldırmaktançekinmezlerdi.Belkidebuişihiçeşelemememlazımdı.

“Artıkçokgeç.”

Başımıkaldırıncagardırobunaynasındanbenisüzenotuhafadamlakarşılaştımyine.Şusaldırgantip...

“Artık burnuna kadar boka batmış durumdasın. Yapman gereken bu heriflerle mücadele etmek.”Küçümseyen bir bakış fırlattı. “Tabii becerebilirsen... Belki de en iyisi, dün de söylediğim gibi itirafetmek.Evet,hemenşubaşkomiseriara,herşeyianlat...Belkiinanırsana...”

Üzerimdebukadarşüphevarkenmi?Anındakatildiyeiçeritıkarlarbeni.Birdahadakimseçıkaramazoradan...Gerçekkatillerdeellerinikollarınısallayasallayadolaşırlardışarıda...

“Ozamanmücadeleedeceksin...”Eliyleaynanınaltınıişaretetti.“Bakoçekmecedebabanıntabancasıvar...Hani bir keresinde seni atışa götürmüştü de silah patlayınca ödün kopmuştu ya, işte o tabanca...Hatırladınmı?”

Nelersaçmalıyorsunsen?Silahlaneişimolurbenim.Pispissırıttı.

“Kızmahemen...Yapamam,tabancadankorkarımdiyorsan,benyaparımseninyerine...”

istemiyorumyardımınıfilan...

“Tamam,amahazırlıksızyakalarlarsaeskisevgilingibisenide...”

Hayır,yapamazlar.Dahaöncedendesöyledim,TahirHakkı,beniöldürmelerineizinvermez.

Alaycıbirtavırlabaşınıönedoğruusulcasalladı.

“Tabii, sen adamın katil olduğunu kanıtlamaya uğraş. Sevgili hocanı seksen küsur yaşından sonrahapisleregöndermekiçinelindengeleniardınakoyma,sonradaondanmerhametbekle...”

Benkimseyekötülüketmekistemiyorumki,sadecekendimikurtarmayaçalışıyorum...

“Herkes kendini kurtarmaya çalışıyor. Kendini kurtarırsan başka biri yanacak... Daha doğrusu dörtkişi...Üstelik içlerindenbiri, hocaların hocası, saygın bir bilim adamı, öteki üçü ise geleceğin önemli

Page 137: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

tarihçileriolacakparlakgençler...Yoldangeçenbiriniçevirip sorsak, seningibiyararsız,mıymıntıbirtarihhocasınımı,yoksaülkemizbiliminekatkıdabulunacakbudörtkişiyimikurtarmalıyızdiye,elbetteseninaleyhinekararverir.”

Amaonlarkatil...

“Ben de onu diyorum. Gözlerini kırpmadan Nüzhet’i öldürdüler, o Akın denen oğlanı da öldü diyebıraktılar,sanamıacıyacaklar...Birkezöldürmeyebaşladınmı,arkasıgelir.”

Bilgiçbilgiçkonuşmasıcanımısıkmıştı.Sankibiriniöldürdündediyeçıkıştım.

“Belkideöldürmüşümdür...”Sustu.Gizemlibiranlambürüdügözlerini.“Öyledeğilmi?Dünöğledensonrakiokaranlıksaatlerdenelerolduğunuhâlâbilmiyoruz.”

Bukadarıdafazlaydı.“Neyapmayaçalışıyorsun?”diyebağırdım.

“Aptal,” diye aynı ses tonuyla karşılık verdi. “Hâlâ anlamıyorsun değil mi? Sana yardım etmeyeçalışıyorum.Şaziye’yi filanunut...Gençkızkenadamyerinebilekoymazdı seni...Sendahamasumbiröpücükyüzündenkendini suçlarkenonunBahariye’denKalamış’akadarvermediği adamkalmamıştı şuKadıköy’de... Evet, bu semtin adı daKadıköyü filan değil, Kadıköy’dür.Maçlarda açılan o pankarttayazdığı gibi ‘Kadıköy’den çıkış yoktur!’ anladın mı? Artık bırak geçmişte yaşamayı, bugüne gel...Kaçırmabakışlarını öyle.Yüzümebak...Evet, artık kaimkafanadank etsin... Şudünyadabendendahayakınkimseyoksana.Sadecebendeniyilikbekleyebilirsin...Sadecebenyardımedebilirimsana...Artıkakimda,sağduyunda,cesaretindebenim...”

Ya, ne demezsin, diyerek dudak büktüm.Az önce, silah başına diye, benimücadeleye çağırıyordun,şimdikatilolduğumuimaetmeyeçalışıyorsun.

Hiçistifinibozmadı.

“Neyapabilirim,elimdekibilgilerbukadar.Dahafazlasıolsaydı,dahakesinşeylersöylerdim.”Sankibaşkalarınınduymasınıistemiyormuşgibisesinikıstı.“Aklınıbaşınatopla...TahirHakkıdenenoihtiyardeccalinmüritleri,keskinbıçaklarınıboğazınadayadıklarındaihtiyacınolacak.Osilahıal...Herihtimalekarşıyanındabulunsun...”

Bakışlarım, tabancanın bulunduğu çekmeceye kaydı. Her ihtimale karşı yanıma alsa mıydım acaba?Birdenneyaptığımıfarkettim.Düşüncedebileolsasilahtaşımak...Kendimikorumakiçinbileolsabiriniöldürmeyeçalışmak...

Hayır,diyerekayağakalktım.Hayır,benimtabancaylatüfekleişimolmaz.

“Dur!Açıklamamaizinver.”

Yalvarırgibiydiamaartıkneyüzünügörmek,nede sesiniduymak istiyordum.Aklımıkarıştırmaktanbaşkabirişeyaramıyordu.Bakışlarımıkaçırıpsözleriniduymazdangelerekkapıyayöneldim.

“Demekyinekaçıyorsun...”diyeseslendiarkamdan.“Demekyineanneninöğüdüneuydun.Demekyinebaşınıkumagömeceksin...Amabendenkurtulamazsın...Hepyanındaolacağım.Sesimhepkulaklarındaçınlayacak... Görünmez varlığım adım adım hep seni takip edecek... Sen istemesen de hep destekolacağım sana... Benden asla kurtulamayacaksın...” “Yedi tepeli şehri, ancak yedinci padişahfethedebilir”“Kudretimizinsanaerişemeyeceğinimisandın?”

Page 138: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Hayır, aynadaki o saldırgan adam değildi konuşan. Daha etkileyici, daha buyurgan, kendinden sondereceeminbirses.“Yaptıklarındanbihaberolacağımızımıdüşündün?”Hayatımdahiçduymadığımamasahibinin kim olduğunu çok iyi bildiğim bir ses; iki gündür yaşadığım o tuhaf olayların merkezindekiadamın sesi. İki denizin ve iki karanın sultanı, Konstantinopolis’i fetheden, Osmanlı devletini birimparatorluğa dönüştüren genç hükümdarın sesi. Osman oğlu Orhan oğlu Murad oğlu Bayezid oğluMehmedoğluMuradoğlu,Mehmed’insesi.

Onun kim olduğunu bilmek beni hiç şaşırtmadı. Bir de şu tedirginlik olmasa... Evet, gergindim,endişeliydim. Ne endişesi korkudan nerdeyse ölmek üzereydim. Dizlerimin üzerine çökmüştüm, yerdeipektenbirAcemhalısıvardı.Halınınüzerindegüller,karanfiller,laleler,envaiçeşitçiçekler...Itırlıhoşbirkoku...Buhoşkokuvesessizlik,korkumudiritutuyordu.Gözleriminucundanikiyanımdakıpırtısızcadikileninsanlarınayaklarınıgörüyordum.Ayakkabıları,elbiseleri,duruşları,hiçbirşeyalışıldıkdeğildi.Bambaşkabirdünyâ,bambaşkabirâlem,bambaşkabirzaman.Gündüzvaktiolmasınarağmenışıkbilebirtuhafparıldıyordu;sankitanrısalbirgüç,güneşitülbirperdeyleörtmüşgibi...“Söylesenebreadam!Nedenkonuşmazsın?Yoksasenindemidilinikestiler?”

DilinimikestilerderkenbizimAkm’amıgöndermeyapıyordu,olanbitendenhaberimvarmıdemekistiyordu.Anlayamıyordumamasesartıksabırsız,neleryapabileceğinihissettirecekkadartehditkârdı...Başımı kaldırırsam saygısızlık edeceğimi düşündüğümden, “Ne konuşmamı emredersiniz kıymetlihünkârım?”diyekarşılıkvermeyidenedim.

“Yüzümebak,”diyepayladı.“Nasılbirulemasınsenböyle?”

Hissettiğimürkü,yoksasaygımıdemeliyimöylebüyüktükihemendoğrulamadım.

Birkahkahaçınladıodanınyüksekduvarlarında.

“Pekbirmahcupmuşbuyenizamanulemaları...BizimmübarekMollaGüranineşehzadedinlerdi,nehükümdar... ” Huzurda bulunanlar da güldüler, tabii edeplice... Gülüşmelerden cesaret alarak sonundakaldırdım başımı. Altın bir tahtta oturan, geniş yüzünü düzgün bir sakalın süslediği genç bir adamlakarşılaştım. Tıpatıp Bellini’nin portrelerindeki Sultan Mehmed Han. Bedenine rahatça oturan hâk İ,uzuncabirelbisegiymişti,onunüzerindedekürklümavibirkaftan...Başında,parlaktüylübirsorgucunrenklendirdiğibeyazbirsarık...Sarığınsaklayamadığıgenişalnınınbitiminde,gerginkaşlarınınaltındakikara gözleri eğlenceli bir merakla bakıyordu renkten renge giren yüzüme. Kartal burnunun gölgesindekalanüstdudağındakikaranfilbıyık,okonuştukçausulcakıpırdanıyordu.

“Allahinayetiniüzerindeneksiketmesin,MollaGürani,birkezdahieğilmemiştirtahtımızınönünde...MollaHüsrevde...Ulemadediğindeöyleolmalıdırzaten.İlim,herzamanhükümdardandahagüçlüdür.Daha uzun ömürlü... Bu toprakların tarihi, ilmin önemini kavrayamayan nice mağlup hükümdarlarınhikâyeleriyledoludur.”

Alimlereyaptığıbuncaövgüdencesaretalarakkendimigöstermezamanınıngeldiğinekararverdim.

“Elbettekudretlihükümdarım.Ulemayagösterdiğinizilgivealakabilinenkonudur.Onlarıokadarçokonurlandırdınız,onlaraokadarçokşerefbahşettinizki,birdüğünsofrasındasolyanınızaaldığınızMollaHüsrev’in, sağınızda oturan Molla Gürani’yi kıskanıp size küsmeye cesaret ettiği de bilinen birhakikattir.”İkimızrakgibiçatıldıgençpadişahınkaşları.

“Böyle ahmakça hikâyelere, ancak ahmaklar inanır.” Taht odası anında buza kesmişti. Kimseden çıtçıkmıyordu.Kendisözlerininyarattığısessizliğiyinekendisibozdu.“MübarekhocalarımMollaGürani

Page 139: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

de,MollaHüsrevdedünyamalınıhiçesaymışulukişilerdi.Sofradabanayakınoturmakşöyledursun,ısrarlarıma rağmen çoğu zaman uzak dururlardı ziyafet davetlerimden.” Tepeden tırnağa süzdü beni.“Seninalimliğin,ilmedeğildeböylerivayetleredayanıyorsaişinzorhoca.”

Bir çuval inciri berbat etmiştim. Az konuş Müştak... Çok düşün, az konuş... Hele dünyayı çözüpbağlayanbirpadişahınkarşısındaysan,..

“Ey, benim anlayışı sonsuz padişahım,” diyerek boynumu büktüm. “Karşınızda dili dolaşan bumünasebetsiz kulunuzu lütfen bağışlayın.Haklısınız, yaptığım benzetme yersizdi. Tabii biz yıllar sonraokuyoruzolanları,osebeptenhakikatleefsanebirbirinekarışabiliyorbazızaman...Yoksahocalarınızınnekadardeğerliinsanlarolduklarınıbilmezdeğilim.”Sözlerimonuetkilemedi.

“Hernehalise...”diyerekkestisözümü.“Gelelimmeseleye...Kimdir,bizebabakatilliğiiftirasınıatanokendinibilmez?”Demekhakkmdakisuçlamadandahaberdardı.Hükümdarınyanındadikilenikizülüflübaltacısankiüzerimeatılacakmışgibiterstersbakıyorduyüzüme.Kanımçekilirgibioldu,bütünbedenimtirtirtitremeyebaşlamıştı.Dağıttığımıtoplamaya,döktüğümüdoldurmayaçalıştım.

“Eysaadettiveşevketlipadişahımız,sizinparlakgönülaynanızdannesaklanabilir.Hiçşüpheyokkizaman içinde bazı bedbahtlar, kendi sinsi menfaatleri için, iyilik ve yücelik timsali olan siz uluhakanımızavesoyluailenizekaraçalmayayeltenmişlerdir.Amanemutluki,baştabukulunuzolmaküzereaklıbaşındahiçbirâdemoğlubuiftirayainanmamıştır.”Korkuylakarşısındatitrememerağmenbusözleriyanyanagetirebilmem,hoşunagitmişolmalıki,çatılmışkaşlarıhenüzaçılmasadabıyıklarınınköşesindebellibelirsizbirgülümsemekıpırdandı.

“Hoca,hoca,”dedibütüniyimserliğimituzlabuzedenuzlaşmazbirsesle.“Bizzatsendeğilmiydin,buiş nasıl olmuş diye kafa yoran?O kitapların sayfalarını karıştırırken seni görmedikmi sanırsın?” İşteşimdimahvolmuştum,derhalbirşeyleryapmalıydım.Anbuandı,yaşimdikendimisavunacaktımyadahiçbirzaman.

Şaziye’ninhepsöylediğigibianıyakalaMüştak...“Benimmerhametlipadişahım,”diyecekoldum.

“Yeter!”diyekükredi.Obeklediğimiz sıcakgülümsemegalibahiç ısıtmayacaktıbuodayı. “Yeterbeadam!Artıkciddibiralimgibidavran.Onurlubirhocagibivakarlıol.Dalkavuklukyapmayıbırakdaanlatbanaşuişinaslını.”

Titremekte olan bacaklarımı denetim altına almaya uğraşıp ama böyle yaptığım için daha çoktitremelerinenedenolarakbaşladımsöze...

“Ey,âleminsığmağıhünkârım,malumunuzolduğuüzreecnebibirdevletteikametetmekteolanbirhatunkişi,acayipfikirlerekapılarak,sizdevletlüpadişahımızın,rahmetliyücebabanızMuradHan’ı...”

İster istemezsustum.KocaFatih’e,babanızızehirlemeklesuçlanıyorsunuzdemek,bırakınbenimgibitavşanyüreklibirini,ZaloğluRüstemiçinbilekolaydeğildi.

“Evet,nesusarsınbremolla,gerisinidebakalım.”“Emredersiniz,anlayışınehirlerkadaruzun,sezgisidağlarkadarbüyükhükümdarım.İştebuecnebidiyarlardayaşayanhatunkişidirki,acepböylebirolayvukubulmuşmudurdiyebiraraştırmayakalkışarak...”

Sezgisidağlarkadarbüyükhükümdarbirvolkangibipatladı.

“Budensizavratbizi,atakatiligöstermeyemiuğraşıyorduyani?”

Page 140: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Eyvah,kaşlaryaygibigerildi,kartalburunbirhançergibisivrildi.

“Yokestağfurullah,zatenöyleolduğunugösterenbirdelilyadavesikaelimizdebulunmadığından...”

Tahtodasınısarsanotoksesyineböldüsözlerimi.

“Bu hatun, bir zamanlar sana avrattık yapan kişi midir?” Hadi bakalım cevapla Müştak... ZavallıÇandarlıHalil,şimdiçokiyianlıyordumadamcağızı.

“Eymelekhuylupadişahım,”diyeyutkundum.“Haklısınız,buyurduğunuzgibiolmaklabirlikte,benimohatunlabütünilişiğimvedealakamyirmibirseneöncekesilmişolup...”Dinlemedibile...

“Peki bu hatun neyin peşindedir? Bizi baba katili sayarak ne amaçlamaktadır?” Sesindeki öfkeninsönmeyeyüztuttuğunusezinlergibioldum,yoksabenianlamayamıçalışıyordu?Birazcesurdavranmaktafayda vardı. Ne demişti hocaların hocası Tahir Hakkı: “Fatih, kendisi gibi korkusuz, cüretkâr, atakinsanlarısever.”

“Eybağışlamasıbolhükümdarım,belkidebuhatununamacı, sizkudretlipadişahımızıdünyayadahadoğru tanıtmaktır ki, hani Kostantiniyye’nin fethiyle ilgili bir kitap yazmış olan kulunuz, İmrozluKritovulosgibi...”

“Öyledersindealimefendi,kulumuzKritovulosbizikatilgösterentekbirsatırbileyazmamıştır,oysabu hatun, biz Manisa’da kendi halimizde otururken bir anda baba katilliği yaftasını yapıştırmıştırüzerimize...”

Sesindealaycıbirahenk,yüzündeeğlencelibir ifade...Nezamanşakayapıyordu,nezamanciddiydianlamakzordu.

“Ey,benimnüktedenanlayanpadişahım,belkidebuhatunkişi,düşmanlarınızınyaymakistediğiböylebiriddiayıakıllardansilmekmaksadıyla...”

işteşimdigülümsüyordu.Çapkınbirgülümseme...Evet,yüzüaydınlanıyor,dahabirgençgörünüyordu,dahabirsevimli...Sağelibıyığınakaydı,dokunacakkenvazgeçti.

“Dur,durmolla...”dedipürneşeiçinde.“Allah’ınresulüadınadoğrusöyle,okadarçokmuseviyordunsen bu hatunu?” O eskidendi, hayır şimdi nefret ediyorum, demek istedim, ama ulu hakanın her antutuşmayahazırmizacındançekindiğimiçinyine

ortayolu seçtim. “Bilmiyorum, eybenimhaldenanlayanhükümdarım.Eğerüçgünönce sorsa idinizevetderdim.Şimdibilmiyorum.Lâkinbuhatunusevmişolayımyadaondannefretedeyim,hakdiliylekonuşmakgerekirseonunamacınınkötülükolmadığınıda

söyleyebilirimsize...”

Muzipbirifadeyedönüştügülümsemesi.

“Yüreğindekiateş,aklınıkarartıyorolmasınmolla?”Tehdityoktusözlerinde,hattabirparçaacımabilesezinliyordum.

“Ey âşıklar hamisi padişahım, eğer öyle olsaydı, kalbimi kendi ellerimle söker çıkartırdım göğüskafesimden...”Söylediğimsözlerokadarsahte,okadargerçekliktenuzaktıki,biranyalansöylediğimianlayacağınısanarakpanikleyecekoldumamasultanınbakışlarındakiyumuşamayıgörünce,doğruyolda

Page 141: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

olduğumuanladım.“Zatenbuhatunbeni terkeyleyipgittiğindenonumüdafaaetmekdeğil,yerindibinesokmamicapederdi.Lâkindürüstolmakgerekirsebuhatunkişinin,ecnebidiyarlarda,keferealimlerinyanındayaptığıtakdireşayançalışmalarıgörmezdengelmek,kadirkıymetbilmezlikolurduki,budasizinkulunuzolarakbanahiçyakışmazdı.Evet,şimdiyanlışbityolatevessületmişolsadahibuhatuntaOsmanGazi’den bu yana kahraman atalarınızın ve de şanlı ceddinizin başardığı zorlu işleri bir bir sayfalaradökerek,Osmanlıadınınveşanınınyerkürevesuküreüzerindeyayılmasınakatkıdabulunmuştur.Fakatbuhatun biraz erkek tabiatlı olduğundan, tarihin karanlıkta kalan, el sürülmemiş kısımlarını da aydınlığaçıkarmasevdasınakapılarak...”

Havayakalkansağelibirkılıçgibiböldüsözlerimi.

“Güzel konuştunmolla, amma velakin olmamış işleri olmuş gibi göstererek şöhret olmaya çalışmakharamzadeliktirvedeiftiradırki,herfırsattaayağımızıkaydırmayaçalışansabıksadrazamımız,Çandarlıİbrahim’inoğluHalildahiböylemesnetsizbiriddiadabulunmamıştır.Çünkühernekadarhainbiriolsadahi ahmakdeğildi.Padişahbabamızınhayatınınbizim içinnedenli önemliolduğunun farkındaydı.Vedahi sağlığında padişah babamızın kılma zarar gelse bizim dünyayı bu alçaklığı yapanların başınayıkacağımızıbilmekteydi.Yanibuşeytanfitnesifikir,kimdençıkarsaçıksın,tümüylekaraiftiradırvedeyalandır.Seninyüreğiniyakansevdaateşinehürmetenvedebizikatillikle suçlayankişininhalledilmişolduğunu da bildiğimizden, hem de senin bir alim olduğunu hesaba katarak ol hatun kişiyi gıyabındabağışlayıpvedeseninmasumiyetinekararvermişbulunuyoruz.”

Derinbirhuzurduydumiçimde,hayatıbağışlanmışbiridammahkûmununuçarısevinci...Omutluluklagaleyana geliverdim. “Ey, adaleti yerkürenin üzerinde güneş gibi parıldayan padişahım...” diye sözebaşlayacakoldumamaokılıçgibielyine

kalktıhavaya.

“Lâkinbumeseledesenindahikusurluolduğunbiryanvardır.Nedenderyalarötesindekibirhatununaklınauyup,bizimbabakatiliolacağımızadairkuşkularakapılırsın?Hadikapıldındiyelim,niçingelipbizesormazsın?”Bilsemsormazmıydım,diyegeçirdimaklımdan.Böylebirfırsatıhangitarihçikaçırmakister?Hem istesem bile siz anlatırmıydınız, diyemeyeceğimden, “Nerde bizde o cesaret, yardımseverpadişahım,”diyemırıldandım. “Sizinhuzurunuza çıkmakkim,bizkim?Eğeröylebir fırsat olsa idi...”“Şimdivar.”Derindenbiriçgeçirdi.“Artıkdünyahükümdarlığımızbitmiş,tahttakisüremizdolmuştur.AkköpüklüArap atların üzerinde sınırdan sınıra koşmak son bulmuş, savaş naraları, kılıç şakırtıları, topsesleriyle çınlayan, cengâverlerin kanıyla sulanan savaş alanları bize mühürlenmiştir. En zalimhükümdardandahazalimolanhayat, seninmüddetinburayakadar,demiştirbize.Artıkkonuşmaanıdır,hakkımızdasöylenenyalanları,yanlışlarıdüzeltmezamanıdır.”

Ulu hakanın sesinin cılızlaştığını hissettim, huzur-i hümayunun ışığı biraz daha kısılır gibi oldu,duvardaki çinilerin rengi soldu. Fatih söylediklerinin duyulması için yüksek tonda konuşmaya başladı.Aynıandagençalnınınkırışıklarladolduğunugördüm,sakalınazamansızyağankartaneciklerigibikırlardüştü, çevikbedenikalınlaştı, gençpadişahgözleriminönündeortayaşlıbir adamadönüştü.Hayrettenaçıkkalanağzımabakıpuyardı.

“Şaşırma molla, şaşırma. Biz ölüm eşiğini geçenler, ahiret gününü beklerken neyi düşünürsek onadönüşürüz. Dert etme bunları, nasıl olsa sen de göreceksin, sen de tadacaksın... Önemli olan şu an.Kulağınıaçbenidinle.İştekarşındabirhükümdar.İştesanacömertbirfırsat,sormerakettiklerini...Bendedürüstçeanlatayımbildiklerimi...”

Page 142: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Bir tarihçi için ne muhteşem bir an! Koca Fatih Sultan Mehmed karşımda durmuş, sen sor, bencevaplayayım diyordu. İyi de ne soracaktım ben ona? Aklımdan geçenleri dillendirmek yürek isterdi.Heleheleşubabakatilliğimeselesinedönecekhalimhiçyoktu,amaÇandarlı’yısorabilirdim.Hepimizinaklınıkarıştıranbumeseleyidoğrudansultanınağzındanduymak ilginçolurdu.Zatenkendisiçıtlatmadımıkonuyu?

“İzniniz olursa ey ilimin ve hakikatin dostu hükümdarım, eski başveziriniz Çandarlı Halil Paşa’yısormak isterimsize...OrhanGazi’denberiDevlet-ialiyye’yehizmetidokunmuşsoylubiraileninüyesiolanSadrazamınız,gerçektendesinsibirhainmiydi?”

Sanki iyi seçemiyormuş gibi gözlerini kısarak bakıyordu yüzüme... “Yakına gel hoca, yakma...Konuşurkensenidahaiyigöreyim.”

Dizleriminüzerindetahtayaklaşırkenelleriyleçevresindekilereişaretetti.

“Yalnızbırakın.”

Anındaboşaldıtahtodası.BirFatihSultanMehmed,birdeben...AyasofyaKütüphanesi’ndegördüğümbirminyatürühatırladım;ünlügökbilimciAliKuşçu,Fatih’ebireserini takdimediyordu.Minyatürdekibilimadamıgibihükümdarındizinindibinekadarsokuldum.

“Herolayınenazikiyüzüvardır,”diyeaçıkladıFatih.“Hayrıniçindeşer,şerriniçindehayır.Çandarlıailesi devlete yüz elli yıl hizmet etti dedin, doğrudur. Lâkin aynı ailenin üyeleri daha sonra sapıttılar.Şanlısoyumuzuoluşturankıymetliatalarımıncömertliğini,kadirbilirliğini,haktanırlığınıyunlışayordular.Tahtın bir sahibi varken, kendilerini devlelin sahibi sandılar. Atamız Yıldırım Bayezid’in Timur’ayenilmesininardındanbaşlayanokargaşada,okaranlıkgünlerdebizzatbuHalil’inözamcasıAliPaşadenen mel’un, kahra-, man dedem, şanlı hükümdar Mehmed Han’a karşı, o ayyaş I*;mir Süleyman’ıntarafınıtutarakbizimsoyumuzukurutmakistemiştir.”

İtirazetmekistediğimdendeğil,amayanlışanlamamakiçinsormakgereğiduydum.

“Cüretimimazurgörün,hakbilirpadişahım,amaHalil’inözbabasıİbrahimPaşaisekardeşininaksine,kahramandedenizMehmedÇelebi’yekatılaraksayısızyararlılıklargöstermemişmiydi?”

Usulcabaşınısalladı.

“Doğrudur, lâkin bu uyanık sülalenin kurnaz çocukları, gideni görmekte, geleni anlamakta bir kâhinkadarustadırlar.MusaÇelebi’yiterketmesininnedenikahramandedemizMehmedHan’aduyduğusaygıdeğil, hizmetinde olduğu şehzadenin bahtının kara olduğunu fark etmesindendir. Öteki şehzadede birgelecekgörmediğiiçindedemizemeyletmiştirki,busülaleninherzamankialışkanlığıdır.YinedesoylubabamMuradGaziHanönceAliPaşa’yasonradaonunoğluHalil’e sonsuzgüvenduymuş,onlarıherzamanyanındatutmuştur.Lâkinkurdunekadarterbiyeedersenet,aslaköpekkadarsadıkolmaz.Buvezirsülalesi,hükümdarlarıyönetme

yialışkanlıkhalinegetirdiklerinden,hemrahmetlibabamla,hemdebenimle,yanidoğrudanDevlet-ialiyye’nin kaderiyle oynamaya kalkışmışlardır. Melek huylu babam bunların türlü çeşit oyunlarından,hilelerindenbizarolupsonundatahtıbırakmayolunuseçmiş,yerinedebizilayıkgörmüştür,İşteovakit,yine Çandarlı Halil denen o mel’un adam ortaya atılmış, bizi dost düşman herkese rüsva etmek içinbaşımızagetirmedikişbırakmamıştırki,bunlarıniçindeenağırımagidenidenebabamınakimagirerekbizi tahttan azlettirmesi, neher türlü işini rüşvet ile görmesi, nedeKostantiniyyekuşatmasındagizlice

Page 143: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

tekfurahaberuçurarakmuradımızaermememiziçinelindengelengayretigöstermişolmasıdır.”Derindenbiriçgeçirdi.Öfkeylekısılangözlerikarşıya,tahtodasınınbiryazgününüresmedençinilerinekaydı.Odarenklendi, ışıklarıçoğaldı.Fatih’inalnındakiçizgilerinsilindiğini,sakallarındakiaklarınyokolduğunu,kocahükümdarıngencecikbirçocuğadönüştüğünügördüm.

“Bu mendebur adam, ilk cülusumuzun ardından bize öyle bir oyun oynamıştır ki,” diye yenidenkonuşmayabaşladığında12yaşındabirpadişahbelirmiştikarşımda.1444yılınınyazaylarındaEdirne’deçocuk bir hükümdar... “Bize öyle bir hakaret etmiştir ki, şu dünya yıkılıp yeniden kurulsa unutulur işdeğildir.”Çakmak çakmak yanmaya başlayan gözlerini yeniden bana çevirdi. “Edirne Sarayı’nda tahtaoturuşumuzun ilk aylarında bir acayip derviş türemişti. Bilinmedik, duyulmadık konulara girmekte, birbaşkazaviyedenbakmaktaydıbizimbildiğimizisandığımızmeselelere.

‘ İlimÇin’de de olsa gidip alınız,’ kelamı uyarınca, biz de bu dervişimakamımıza çağırdık.Geldi,boyuneğdi,dizçöktü.Cılızbirkavakağacıgibiincecikbirâdemamagözlerindegöreniyakanbirateş...işte bu âdemoğludur ki, tahtımızın önüne gelince, bizi görünce birmeczup gibi titreyip kendi etrafındausulca dönerek, ahenk içinde omübarek hadisi okumaya başladı: ‘Kostantiniyye elbet fetholunacaktır.Onufethedenkumandannegüzelkumandan,onufethedenasker,negüzelaskerdir.’

“Sonraolduğuyerdezınkdiyedurupşöylededi:

‘Şükürler olsun ki, sen bildirilensin, hamd olsun ki sen o söylenensin. Sen yedincisin... Osman’ınsoyundangelenyedincihükümdar...Yedi tepelişehriancakyedincipadişahfethedebilir.Çünküyedi,oldiyenin sırrıdır.Çünkü yedi, tekamülün şifresidir.Çünkü yedi, gelenin işaretidir.Hiç şüphe yok ki sengelensin.Yücepeygamberimizinmüjdelediğiokahramansensin...Fethinmübarekolsuneypadişah.’

“Huzurdabulunanvezirvüzeradeğişikanlamlarçıkardılarbusözlerden.SarucaPaşaileZağanosPaşa,‘Busözlerdebirmanavar,buadamıyabanaatmayalım,’diye,dikkatçektiler.

“Tahta çıkışımızı hiçbir zaman gözüne, gönlüne sindiremeyen Çandarlı Halil ise dudak büktüAcemdervişinhikmetine.Çünküosıralarbizi,padişahdeğilbirçocukolarakgörmekteydi.Lâkinkurnazadamyinedebellietmemiştiniyetini.Meğersebirhinlikdüşünür,hemzavallıdervişincanınakastetmeyi,hemde bizi rezil etmeyi tasarlarmış ki, biz o vakitler henüz hile nedir bilmeyen genç bir padişaholduğumuzdan ve de bu namerdin karanlık oyunlarından bihaber bulunduğumuzdan aklımıza kötü işlergelmemekteydi. Bunu dahi fırsat bilen Çandarlı derhal işe koyulup zavallı dervişi evine davet etmiş,ammadahaönceMüftüFahreddin’ikötü sözlerledoldurarakvedeonu,dervişgelmedenkendi evindegizlicebirperdeninardınaoturtaraksinsihilesinibaşlatmışbulunmaktaydı.Dervişevineayakbasıncada‘Sizingörüşlerinizeçoksaygıduyuyorum,lütfedipbirazdahaanlatırmısınız?’deyipzavallıAcem’icesaretlendirmişti. Perdenin arkasından kendince sapkın bulduğu sözleri duyan Müftü Fahreddin isesonundadayanamayıpsaklandığıyerdenAcem’inüzerineatlayarak,adamınboğazınasarılmakistediysedeneyeuğradığınışaşıranderviş,canınıkurtarmakiçinkendinisokağazoratmış,lâkindışarıdabekleyenmuhafızları görünce soluğu sarayımızda almıştı. Devlet-i aliyye’nin sarayı ki, mazlum insanlarınyuvasıdır. Bu söze bile hürmeti olmayan Halil, halkımdan insanları bizzat bana, devletin yedincipadişahına karşı kışkırtarak, kargaşa çıkarmış, güya benim bir sapkını sakladığımı ima eder olmuştu.Bizimdedevlet idaresindeyeteri kadar tecrübemizbulunmadığından,yaralı kuşmisali bize sığmanbuAllahadamınıistemeyerekdahiolsabugözüdönmüştaifeyeteslimetmekmecburiyetindekalmıştık.”

Karşımdakigençpadişahınsankiogünleriyenidenyaşıyormuşgibiyüzüsararıyor,çenesititriyordu.

“Bu kadar rezillik yetmezmiş gibi bu feci katliamın gözümüzün önünde vuku bulması için, zavallı

Page 144: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

dervişivealtımü

ridinisarayındibindeşenlendirdiklerikocamanateştecanlıcanlıyakmışlardıki,yakıtıinsanolanyediayrımeşaleylegözümüzükorkutalar.Vedeaynıandaodunları alevlendirmeyeçalışanMüftüFahreddinsakalındantutuşmuş,azkalsınkendiyarattığıcehennemdecanverecekolmuştu.İşteHalilmendeburu,omeydandasadeceAcemdervişinideğilaynızamandabizimitibarımızıdayakmıştıkitahttakivarlığımızasonvere.Vebiz,olanetlimeydanda,incecikbirservigibicayırcayıryananozavallıdervişigördüğümüzgün, bu Halil’in, iblisin hakiki hizmetkârı olduğunu anladık ki, peşi sıra gelen olaylar dahi budüşüncemizdenekadarhaklıolduğumuzugösterdi.Yinedehüdavendigârbabamınazizhatırasınavedebuvezirailesiningeçmişhizmetlerininvefasınabusinsialçağıbağışlayabilirdik.Lâkinbirkeresinde,onusarayımadavetettiğimdegösterdiğibasiretsizlikvedebirdevletadamıolarakdüştüğüdurum,onunenkısazamandasiyasetenhalledilmesigerektiğifikrimiiyiceperçinledi.”

Fatihkonuşurkenyinedeğiştiğinifarkettim,ilkgördüğümcivanpadişahadönüşmeyebaşlamıştı.Genç,hırslı,atik,dünyayıfethetmeyekararlıbirkumandan...

“Kuşatmayaaylarkala,ouykusuzgecelerdenbirindeHalil’iyanımaçağırtmıştımkiSarucaPaşa ileZağanos Paşa gün başı bu hainin rüşvet haberleriyle kulağımı doldurmaktaydılar. Gecenin bir yarısıdavetimi duyunca korkmuş. Kucağında altından bir tepsi, üstünde de çil çil tekfurun altınlarıyla girdiodamıza.‘Bunedirlala?’diyesordum.

Hiçutanmadan,pişkinpişkinsırıttı:

‘Hükümdarımızçağırıncaeliboşgitmemekâdettendir,’diyecevapladı.‘Hemdebualtınlarbanadeğil,sizeaittir.Şimdiyedekbendeemanetolarakdururlardı.’

“Düşünebiliyor musun, biz atamız Osman Gazi’nin rüyasını gerçekleştirme peşindeyiz, biz dünyayıfethe çıkmışız, adam üç beş altının derdinde. ‘Altınlar sende kalsın lala,’ dedim kızgınlığımı bellietmeyerek. ‘Eğer Kostantiniyye’yi almama yardım edersen sana çok daha fazlasını bağışlayacağım.’Elimle bozulmamış yatağımı gösterdim. ‘Bak, günlerdir başımı yastığa koymadım.Devletimizin bekasıiçin, düşmanlarımızın başını eğmek için bizim bu şehri mutlaka fethetmemiz lazımdır. Ve de Allah’ınizniyle edeceğiz. Ama senin desteğine ihtiyaç vardır.’ “Sevindi, canını ve de altınlarını kurtardığına.‘Emredersinizsultanım,benherzamanyanınızdayım,’diyeyinebenioyalamacihetinegitti, işteogecemutlakkararverdimbuHalil’indefterinidürmeye.”

Bir padişahın ölüsüyle katlettirdiği bir başvezir hakkında konuşmanın tuhaflığı şöyle dursun, adaletduygusumudersiniz,yoksatarihçisorumluluğumu,karşıçıkmaklüzumuhissettim.

“Hiçşüpheyokkihaklısınız,haklılarınbaştacıpadişahım,lâkinbildiklerimipaylaşmazsamvazifemiyerinegetirmemişolacağımdan,müsaadebuyurursanızÇandarlıHalil’in,rahmetlibabanız,mekânıcennetolsunMuradGazi’ninsiyasetinisürdürmekniyetindeolduğundankomşularıylasavaşçıdeğil,barışçıbirmünasebetyürütmekistediğinisöylemekisterim.”

“Bendahionusöylemekisterimişte,”diyeağzımdanaldılafı.“Yerküredevedesuküredebarışdiyebir şey yoktur. Nasıl ki her ülkenin bir tek hükümdarı varsa sonunda dünyanın da bir tek hükümdarıolacaktır. Tıpkı İskender gibi, Sezar gibi... Ve elbette ki her hükümdar, dünyanın efendisinin kendisiolacağına inanır.Kudretiolanbunuaçıkça ilaneder,kudretiolmayanniyetini sinsiceyüreğindebesler.Eğerbizonlarınüzerineyürümezsekonlarbizimüzerimizeyürür.Eğerbizhâkimiyetimiziilanetmezsekonlar ilan eder.. Eğer biz onların kal’asını fethetmezsek onlar bizim kal’amızı fetheder. Yaşananlarsözlerimizindayanağıdır,yaşanacaklariseşahidi.Şaşılacakişdeğil,kanundurbu;ilelebet,kadimdünya

Page 145: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kanunu.Veelbettekanlayazılmakzorundadır.Çünküâdemoğludenenbumahluk,iyiliktençokkötülüktenanlar. Ve de ne yazık ki, erdem doğuştan gelen bir vasıf değildir, insanları okutmak, yetiştirmek içinbinlercemolla,binlercemedresegerekirvedahibinlercekitapvedeonlarcayılgerekir.Vesizbuişleuğraşırkendüşmanlarınız,birgecedekökünüzükurutabilir.Osebeptenbarışbirhayaldirki,hüdavendigârbabamMuradHan,aslahayalcibirpadişahdeğildi.Yaptığıcenkleronunnasılbirhükümdarolduğunudostavededüşmanagöstermiştir.LâkinÇandarlı’nıntorunuHalilbaşkadır.Osebeptenbabamınadıylaonunadınınyanyanaanılmasıcaizdeğildir.VedekafirdostuHalilölümütabaşındanberihaketmiştir.”9*7 Fatih sözlerini bitirirken bir gürültü duyuldu taht odasında. Anlamak için etrafa bakındım, tahtınarkasındaki duvarda asılı altın işlemeli perdenin erimeyebaşladığını gördüm.Evet, gözleriminönündedeğerli kumaş bir kum gibi dökülüyordu. Sadece kumaş dökülse iyi ardındaki duvar da çözülüyordu,dizimindibindekiipekhalıda...

DurumufarketmesinerağmenFatih’inyüzündehiçbirşaşkınlıkbelirtisiyoktu.

“Galibaayrılıyoruz,”dedisakinbirsesle.“Evetzamanemollası,vakittamam,eğersonbirsorunvarsacevaplayayım,yoksahelalleşelim.”

Sonbirsoru...Sonbirsoru...Neolabilirdi?Telaşakapıldım.Panikanındaaklınızahiçbirşeygelmezya.Sankizihnim,zınkdiyeduruvermişti.Giderekgüçlenengürültüylebirlikte,çözülmedehızlanıyordu.FatihSultanMehmed’inoturduğutahtdaküçükküçükparçalaraayrılmaya,unufakolmayabaşladı.Dahatahtyokolmadansırahükümdarınaksarığına,parıltılısorgucunagelmişti.

BendensorugelmeyeceğinianlayanFatihbaşınısalladı.“Olmadımolla,senhakkınıyitirdin,ozamanbenbirsoru

soracağımsana.Öldüğümdenberiaklımıkurcalayanbirsoru.Söylebana,nikrishastalığındanölenbirinsan gördünmü sen?”Giderek yoğunlaşan o gürültü noktayı koydu hükümdarın sözlerine. Koca Fatihkarşımdaerirken,eteğinitutmakiçinuzattığımsağkolumundadağılmaya,tozolupdökülmeye

başladığınıgördüm.Dehşetiçindehaykırdım:Hayır...Hayır...

Gözümü açınca oturma odasındaki divanın üzerinde buldum kendimi. Üzerimdemenekşe kokulu birbattaniye, başımın sol tarafına düşmüş bir kitap: Reşad EkremKoçu’nunFatih SultanMehmed adlıeseri. Divanda doğrulurken o gürültüyü yeniden duydum. Biri yumruğuyla kapıya vuruyordu. Öylecekaldım.Neydişimdibu:Rüyamısürüyordu,yoksagerçektendekapınınönündebirimivardı?“Katillerinarasına böyle eli boş mu gideceksin?” Kapıyı açıp karşımda o musibet oğlanı görünceye kadaruyandığımdan emin olamamıştım.Kafam dumanlı, gözlerimmahmur, rüyayla uyanıklık arasında sıkışıpkalmıştım.Dizlerinekadaruzanankülrengipaltosu,boynunukaplayansiyahatkısıylaçirkinsuratıiyicekararmış olan araştırma görevlisi, “Günaydın hocam,” diye seslenince, ne uyku kaldı, ne rüya, dipdirisıçradımkapınıneşiğinde.

“Çetin!”

Yoksakorkularımgerçekmioluyordu?Yoksasırabanamıgelmişti!Telaşlaellerinebaktım,bıçakyadabaşkabirsilahvarmıdiye.Hayır,siyahderieldivenleriniçindekiirielleribomboştu.Paniklediğimianlayınca,açıklamayaçalıştı:

“Rahatsızediyorumamaonbeşdakikakadarbekledimgelmediniz...”

Nediyordubu,nereyegelmemiştim?

Page 146: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Altıyol’daboğaheykelininoradabuluşacaktıkyahocam...”

Doğru söylüyordu, uyuyup kalmışım demek.O gudubet suratına yansıyan sıkıntıyı bastırarak, sabırlaanlatmayısürdürdü.

“Zatencaddedebeklemekdebirsorun,azkalsıncezayiyecektim.Trafikpolisiniiknaedinceyekadaranamağladı.Ama sizinleöylekararlaştırdığımız içinbeklemekzorundaydım tabii.”Kinayeli sözlerinealdırmadım; ne sabahki randevuya gidemeyişim, ne onun kalabalık caddede yaşadığı park sorunuumurumdaydı.Canımınderdinedüşmüştüm.“Burayınasılbuldun?”diyesordumtelaşla.

Masumbirgülümsemebelirdiyüzünde.“Hatırlamıyormusunuz?İkiyılöncecenazedendönerkensizibenbırakmıştım.”

Neleruyduruyordubuçocuk?“Hangicenaze?”

“BerrinHamm’mcenazesi...”Gözlerindekiyadırgayanifadederinleşti,sankibenimiçinüzülüyormuşgibibirhalaldı.“TahirHoca’nınkarısıBerrinHanım...YanımızdaprehistoryabölümündenEnderHocadavardı.ÖnceonuAltunizade’yebırakmış,sonradasizi...”

“Tamam,tamam...Acayipsıcakbirgündüdeğilmi?”işteböylegaripbiradamdımben,asılmeseleyihatırlamazamadetaylarıtekteksayıpdökerdim.Filhafızasındanbalıkhafızasınageçiştearaduraklar...

“Evet öyleydi,” diye gülümsedi. “Arabanın klimasını sonuna kadar açmıştım ama o bile yetmiyorduiçeriyiserinletmeye...”Duraksadı.Uzunsuratıkuşkuylagerildi.

“Burayagelmekleyanlışbirişyapmadımdeğilmi?”Elbetteyapmıştı,onungibikatilzanlılarınındeğilevimegelmesi,sokağımdangeçmesinibileistemezdim.“Yokcanım,nesakıncaolacak,”diyerekomeşhursahtekârgülümsememitakındım.“Burayakadarzahmetetmeneüzüldüm.”

Sanırıminanmadı.

“Aslındasizirahatsızetmeyidüşünmüyordum.”Cesurcabakıyorduyüzüme.“Telefonettim,açmadınız.BununüzerineTahirHoca’yıaradım,gelmediğiniziöğrenincetedirginoldu.Sendenricaediyorum,lütfenMüştak’ıbuldiyeısraretti.”Hiçbirkötüniyetiolmayan,aksineiyilikyaptığıiçinbusıkıntılarakatlanmakzorundakalanbirigibikonuşuyorduki,ilkbakıştaöyleydi.Randevuyagitmeyenbendim,uyandırmakiçinevime kadar geldiğinde kibar olmayan bir tavırla karşılayan yine bendim. Ama bütün bunlar sadecegörünüşteydi.Ona inanmam için hiçbir neden yoktu.Çünkü karşımdakiler son derece zeki ve acımasızinsanlardı.Çevirdikleribukorkunçentrikanındişlileriarasındakalmakistemiyorsambendeenazonlarkadar akıllı ve soğukkanlı olmalıydım. Omuzumun üzerinden babamın fısıldadığını duydum: “Birmemlekettenamusluinsanlarenaznamussuzlarkadarcesurolmadıkçaomemleketiçinkurtuluşyoktur.”

Tanınmış bir devlet büyüğümüzün bu veciz sözlerinin yankısı silinmeden, Çetin’in sorusu çınladıkulaklarımda.

“Sahi,TahirHoca’yıkorkutannedir?Niyesiziniçinbukadarkaygılanıyor?”

Lafıhiçeğipbükmeden,doğrudankonuyagirmişti.Sanırımbirtürmeydanokumaydıbu.Düşüncelerimitoparlamamafırsatvermedenikincisoruyuyetiştirdi.

“BütünbunlarNüzhetHoca’nınöldürülmesiyleilgilideğilmi?”

Page 147: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Aslındaonukonuşturmakiçiniyibirfırsattıamaböylekapınınönündeolmazdı.Tartışmayabaşlarsakonuiçerialmakzorundakalırdım.Kesinliklebunuyapmayıistemiyordum.ÇünküzavallıNüzhetdeonlarıevinealmışve...

“Emin değilim,” dedim başımı sallayarak. “Bunları yolda konuşuruz.” İçerisini gösterdim. “KusurabakmaÇetin,davetederdimama,içeridehanımarkadaşımvar...Üsteliketrafçokdağınık...”

Hayret,nebiralınganlıkgösterdi,nedeenküçükbirısrardabulundu.“Tabiihocam,anlıyorum.Amabenimlegeleceksinizdeğilmi?”

Bir kez daha işkillendim, yanlış mı yapıyordum, yoksa vaz mı geçseydim? Hayır, olmazdı, yakışıkalmazdı.TahirHakkı’ylakonuşmakisteyenbendim,üstelikmeseleninacilolduğunusöylemiştim.Hernekadar, bizim kurnaz profesör yine bir numara çevirerek, devreye bu genç irisini sokmuşsa da bensözümdendönemezdim.Artıkolmazdı,sonunakadargitmekzorundaydım.ÜstelikhâlâÇetin’ikonuşturmaşansımvardı.

“Geleceğimama...”Elimlekirlisakalımısıvazladım.“Banabirazvakitver.”

Anlayışlabiradımgeriledi.

“Tamamhocamsorundeğil,aşağıda,arabadabeklerim.”Çetin,kapımınönünekarabirbulutgibiçökenvarlığını toplayıp giderken ben de kapıyı kapattım. Hızla banyoya yönelecektim ki, durdum. Kapıyıböylece bırakıp gidemezdim, maazallah bir omuzda ıçarlardı. Anahtarı ardı ardına iki kere çevirerekkilitledim,yetmedizinciridetaktım.Paranoyamı?Hayır,temkinlilik...Artıkbanyoyagidebilirdim.Belkidehayatımdakienhızlıtıraşıbusabaholdum.Annemindeyimiyleaklanmış,paklanmış,mislergibiolmuşbir halde yatak odama dönüp gardıropta sıra sıra ütülümavi gömleklerimden birini sırtıma geçirerek,kravatımıtakıyordumki,“Silahıalmayacakmısın?”diyeseslendiohabisadam.“Katillerinarasınaböyleeli boş mu gideceksin?” Duymazdan gelerek kravatımı bağlamayı sürdürdüm. “Yakında kafanı kumagömmenegerekkalmayacak.”Aynanınköşesindenusulcabaşınıuzatmıştı.Sözlerininetkisiniartırmakiçintanetanekonuşuyordu.“Çünkübütünbedeninitoprağagömecekler.”

Aldırmazgörünerekkravatımındüğümüyleilgilenmeyeçalıştım.

“Karacaahmet’e...Öncebabanı,sonraannenigömdüklerimezara...Onlardangeriyebirşeykalmamıştırzaten...Babanınüzerineannenigömerkensağköşeyeyığdığınbiravuçkemiğihatırlasana...”

Artık dayanamadım, yeter, kes artık diye bağırdım. Ne olursa olsun o tabancayı almayacağım. Benbilimadamıyım,canavardeğilim.Silahcanilerin,katillerinişidir.

Aynanıncamınısarsanbirkahkahaattı.

“Rahmetlibabanahaksızlıkediyorsun...Neyanibabankatilmiydi?”

Çarpıtmadiyeçıkıştım,babammeraklıolduğuiçinsilahtaşıyordu,birkerebileotabancayıinsanlarınüzerinedoğrultmadı.Herkesinbirsaplantısıolur,onunkidebuyduişte.Bizimailemizdenkatilçıkmaz.

“Öylemi?”Müstehzibirgülümsemeylebakıyordu,gözleriniyüzümdenayırmadanaynanıniçindenbanayaklaştı.Çok iyi tanıdığımelagözlerinin içindeki sarıbeneklerigörebiliyordum.“Bundaneminmiyiz?Hiçkimseyiöldürmedinizmi?”Eminimtabii,nebabam,nedebenbiriniöldürdük.Eğerkatilarıyorsanaşağıdakiarabanıniçinebakmalısın...

Page 148: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bendeonudiyorumya...”diyemırıldandıheyecanla.“Eğeroçirkinlikabidesioğlankatilsetabancayıalmanikimizindehayrınaolur.”

Yok,şuanakadarkimseyiöldürmediysembilebuaynadakisilahmanyağınınyüzündensonundaelimikanabulayacaktım.Yinekörvesağırıoynamayabaşladım;sankioodadayokmuşgibisakincepijamamınaltınıçıkartıp,pantolonumubacaklarımageçirdim.Amaruhumdakisapıkduracakgibideğildi.

“Senihiçanlamıyorum.Ozibidiyigörüncekorkudanödünbokunakarışıyor,amakendinikorumakiçinhiçbirönlemalmıyorsun.Şusilahıçantanakoymanın,kapıyıikikerekilitleyipüstünedezincirtakmaktannefarkıvar?”Fermuarımıçektim,kemerimibağladım.

“Yaarabayabindiğindebayıltıcıspreyleseniuyutursayadabaşınabirşeylevurup...Gözünüaçtığındaıssızbirormandaelleribağlanmışolarakbulursankendini.Tabiiozamanakadarboğazınıkesmemişse...”Çenesini sağ avucunun içine alarak, düşünceli bir tavır takındı. “Gerçi baygınken öldürmesi de tercihedilebilirbirşey.Çünkükonuşturmakistersehalinduman...‘SöylebakalımMüştakHoca,oNüzhetkarısıneleranlattısâna?Pekisenduyduklarınıbaşkalarınasöyledinmi?Konuşsanabeadam!’Gerçeğianlatsanbile inanmayacaktırsana...Hadibakalımgelsin işkencelerinenkorkuncu...”Hayır,onudinlemiyordum,dinlemeyecektim. Gardırobun kapağını açtım, görüntüsü kayboldu. Ceketimi askıdan aldım, kapağıyeniden kapatınca, “Hem arabada tek başına olduğunu nereden biliyorsun?” diyerek canımı sıkmayabaşladıyeniden.“Belkideyanındabirivar.”

Yanında kimse yok, tek başımayım dedi ya... İstemeden de olsa ağzımdan dökülmüştü sözcükler, bufırsatıkaçırmadı.

“Odünakşamdı...Busabah tekbaşmayımdemedi.”Pencereyigösterdi. “Eğilipbirbaksan şuradan...Nekaybedersin?”Aslındabunuyapmayahiçniyetimyoktuamayahaklıysa?Bir inatuğrunayaşamımıtehlikeyeatmayadeğermiydi?Bakışlarımınpencerekaydığınıgörünce,“Hadi,altıüstüikiudim...Başınıuzatdabirbakaşağıya...Belkidehayatınkurtulacak...”

Tamam, tamam diyerek ceketimi hırsla giydikten sonra cama yaklaştım. Pırıl pırıl bir güneş vardıdışarıda.Pencereyiaçınca,eriyenkarlardansüzülensularınçıkardığı şırıltıyıduydum.Çetin’inarabasıbinanın önünde duruyordu. Mavi bir Golf. Ama içerisini tam olarak seçemiyordum, sanki sürücükoltuğununyanındabirioturuyorgibiydi.YoksaÇetin’ingölgesimi?Anlamakiçinbaşımıuzattım,hayırgöremiyordum.Yenideniçeridöndüm.

Yok,kimseyokişte...“Niyekendinikandırıyorsun?İyicegöremedinki...”

Dahaneyapayım,bakdedinbaktımişte...Amaarabanıniçindekimseyigöremedim.

“Tamam,tamamanlıyorum...Ozamanişigarantiyealalım,hadiatşusilahıçantana.”

Bakışlarımdüngeceolduğugibiyine tabancanınbulunduğualtçekmeceyekaydı.Ahşapkabzalı, altıkurşunalan38kalibrelik,Coldmarkabirtabanca.Babamıniriavucundakaybolanbirsilah.Patladığındatopgibi sesçıkartıyordu.“Sankidahaönce toppatlattındahayatında...”Bilmiyorum,haklısınbelkideabartıyorum,çünkübabambeniatıştaliminegötürdüğünde14yaşındabileyoktum...

“Yalan söyleme tamı tamına 15 yaşındaydım Doğum gününün ertesinde gitmiştiniz atışa... Erkekolmanınşerefinebirödülvermekistiyorduadamcağızsana.Amaerkekliknerede,sennerede...”

Hop,hopdoğrukonuş...

Page 149: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Doğrukonuşuyorumzaten...Fatihonikiyaşındayken,VarnaSavaşı’ndaHaçlıordularınınkarşısındakılıçsallamakiçinyanıptutuşuyordu.Senbirtabancayıtaşımayabilekorkuyorsun.”

BirkereozamanlarhenüzFatihdeğil, sadeceMehmed’ti. İkincisikendisi savaşmayacaktı,vezirleri,kumandanları,bahadırlarıvardı.

“Amasavaşıkaybetseydi,kimsevezirleri,kumandanlarısuçlamayacaktı,mağlupolankendisiolacaktı.Hayır,önemliolanyürek.Sendehiçbulunmayan,Fatih’teisemangalkadarolanyürek...Adamsadeceoniki yaşında olmasına rağmen yaklaşan tehlikeyi görüyor, düşman ordularına kafa tutuyordu. Sen olsanannenineteğininaltınasaklanırdın...”

Boşuna uğraşma, beni kışkırtamazsm... O silahı almayacağım. Beni katil yapamayacaksın. Çünküçekmecede bir tabanca varsa mutlaka patlar. Sahi kim söylemişti bunu? Yine bir Rus yazar...Dostoyevski...

“Hayır,gerizekâlı,DostoyevskideğilÇehov.Cümledeçekmecedebirtabancavarsadeğil,‘Duvardaasılı bir tüfek varsa patlar,’ şeklindedir. Ne önemi var? Kim söylerse söylesin! Önemli olan silahınpatlaması değil, yere kimin düştüğü. Eğer yere düşen sen olmak istemiyorsan, al artık şu siktiğimintabancasınıçekmeceden...”“Bunları,gündeüçöğündöveceksinhocam”Arkakoltuğaoturmamadamakıllıtedirgin etmişti Çetin’i. Habire dikiz aynasından bakıp duruyordu. Gözlerinde karanlık sorular... Oysaapartmandançıktığımıgörüncebüyükbirnezaketlearabayıbanayaklaştırmış,gireceğimdeneminmişgibiyanındaki kapıyı açmıştı. Halbuki ben o sırada, başka biri var mı diye aracın içini kontrol etmeklemeşguldüm. Hayır, bizim manyak yanılmıştı, arabada Çetin’den başka kimse yoktu. Yine de temkinliolmakta yarar vardı. Çantamı iyice ağırlaştıran 38’lik tabancama rağmen, bu iri yarı gencin yanınaoturmakpekakıllıcaolmayacaktı.“Bayıltıcıspreyiyüzünesıktığıgibi...”Öyleolmasabilesevmediğimbiriyle yan yana oturmak pek de isteyeceğim bir durum değildi. O yüzden, açık kapıya doğru hafifçeeğilmiş,içerigirmemibekleyenÇetin’e,“Kusurabakma,öneoturamıyorum...Yoluyakındangörmekbenitedirginediyor,”diyerekarkayayönelmiştim.

Bozulsa bile buoldubittiye ses çıkaramayankatil zanlısı, sabırla arkakoltuğayerleşmemibeklemiş,ancakaracıhareketettirdiktensonrasormuştu.

“Herzamanmıöyleydi,yoksabugünlerdemiböyle?”

Merakmıediyordu,yoksakendisindenkuşkulanıpkuşkulanmadığımıanlamayamıçalışıyordu?

“Aslındaçocukluğumdanberikorkarım.Amayaşlandıkçadahadaarttı.Sinirsistemizayıflıyortabii...Eeşakadeğil,yaşaltmışıgeçti.Hergünbirmarazçıkıyorişte...”inandımıbilmiyorumamarahatlamışgöründü.

“Dahadurunhocam,TahirHakkı’mnyanındasizçokgençsiniz...Adamsekseniniaştı,amahâlâçakıgibi.Hergünetkinliktenetkinliğekoşturuyor.”

Her ne kadar elim çantamın ağzında, bir saldırı anında baba yadigârı tabancaya uzanacakmış gibiduruyorsadabugerginhalimifarkettirmemeliydim.Küçükbirkahkahakoyverdim.Galibaaşırıkaçmıştı,birsuskunlukoldu,cansıkıcıhavayıuzatmamakiçinhemengirdimlafa.

“Onlareskitoprak...Güçleri,takatlerihiçtükenmiyor...Sankibaşkalarınınenerjileriylebesleniyorlar.”

Dikizaynasındakigözleryüzümdesabittendi.Nedemekistiyordumşimdi?Derhaldüzelttim.

Page 150: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Evet, başkalarının enerjileri onlara güç veriyor. Özellikle de sizin gibi gençlerin... Sizin ilginiz,merakınız, heyecanınız onlara geçiyor. Öyle değilmi?Konferanslar, söyleşiler, geziler, Tahir Hoca’yıadetaşarjediyor.Güyaemeklioldu,amaçalışmayıhiçbirzamanbırakmayacak.”

Gülümseyerek, bakışlarını eriyen kar sularının ıslattığı yola çevirdi. Elbette bütün bu lakırdılar,eskilerin deyimiyle peşrev çekmekti, merkezinde Nüzhet’in bulunduğu zihin müsabakamız birazdanbaşlayacaktı. İlk adımın ondan gelmesini umarak, banaAkın’ı sormasını bekledim amaÇetin hiç oralıdeğildi.

“İkinciköprüdengitmemiz lazım,”diyerekbozdusessizliği. “Umarımçokkalabalıkdeğildir.”Arabacaddeye çıkarken sıkıntıyla ekledi. “Daha şimdiden geciktik. Saat sekize geliyor.Gerçi TahirHoca’yıarayıp gecikeceğimizi bildirdim ama...” Aslında hiçbir serzeniş yoktu sesinde, ama dünyauaki bütünsuçlarınsorumlusuolarakhemenüstümealındım.

“KusurabakmaÇetin...AkşamReşatEkremKoçu’nunFatihkitabınıokuyordum.Geziyehazırlıkolsundiye...Fenasardı.Vaktinnasılgeçtiğiniunutmuşum.”

“Hanımarkadaşınızlabirliktemiokuyordunuz?Biransöylediğimyalanıunuttum.

“Hanımarkadaşım?”

“Dedinizyahocam,misafirimvardiye...”

Evet,şimdikinayelikonuşuyordu işte.Galibabuçocuğunzekâsınıküçümsemekleyanlışyapıyordum,buarabadabiraptalvarsaodabendim.HadiboşboğazMüştak,cevapverbakalımşimdi.“HaFeriha...”Feriha da kimdi yahu? Hayatımın hiçbir döneminde bu isimde bir hanımla tanışmamıştım. Her neyse,yalanabaşladınişte.HaFerihahabaşkabirinefarkeder.“BizimFerihatarihtenpekhoşlanmaz.Onunilgisiçiçeklere...Evet,hiçbilmediğimizbitkiler...”Geçenlerdebirdergideokuduğummakaledekiçiçeğinadı aklıma geldi. “Mesela Lathyrus Karsianus çiçeği, dünyada sadece Kars’ta yetişiyormuş. BizimumurumuzdabileolmazamaFerihabirçiçekdeolsa,otdaolsahercanlınınönemliolduğunudüşünüyor.İsterinsanolsun,isterçiçekhiçbircanlının,başkabircanlıyıöldürmeyehakkıyokdiyor.”

Sessizcegüldü.

“Tarihten hoşlanmaması normal o zaman... Bırakın otu, börtü böceği yok etmesini, insanın birbiriniboğazlamadığıbirtarihyokki...”

Sohbetistediğimyeregeliyordu...

“Heleortalıktabirdetahtkavgasıvarsa...”diyetaşıgediğinekoydum.

Taht sözcüğünü duyar duymaz, sanki hevesi kaçmış gibi aniden susuverdi. Ama onu kendi halinebırakacakdeğildim.“SahiNüzhetnediyordubukonuda?”

Cevapyerineacıbirfrensesigeldi,hızlailerisavruldum.Elimikarşıkoymasam,suratımönkoltuğunsırtınayapışacaktı.

“Yuh!”diyebağırdıÇetinhemenönümüzdeduranlenduhagibibirkamyona...Omuzlarınınkasıldığını,siyah saçlarının, tehlike anında kendini korumaya çalışan bir kirpi gibi dikildiğini gördüm. “Eşşoğlueşeğebak,sinyalbilevermedi,tnipşununağzınıburnunu...”

Page 151: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Evet,iştebizimgençtarihçiningerçekyüzüortayaçıkıyordu.Sabahtanberikibargörünmeyeçalışan,oefendiçocukgitmiş,yerinegözüdönmüşbirsaldırgangelmişti.Yadakendidoğalhaliçıkıyorduortaya.

“Boş ver Çetin,” diyerek teskin etmeye çalıştım. “Hangi biriyle uğraşacaksın... Caddeler böyleşoförlerledolu...”

Hayır,sakinleşmedi,hattaiyicecelallendi.

“Gördünüz değil mi hocam? Nasıl da zart diye durdu pezevenk önümde. Biraz geç kalsam, altınagirecektik.”

Beklediğimdendahaserttepkiveriyordu,enikonuasabibiriymişbuÇetin.“Aldırma,şükürkazabelaolmadıişte...Hadi,sıkmacanını...Basgidelim.”

Olanbitendenhaberibileolmayankamyonşoförüaracınıhareketettirdi,bizdepeşi sırakımıldadıkamaÇetin’inöfkesigeçmedi.Beşonmetresonrayoluygunhalegelincekamyonusolladı,geçerkendeküfredergibisonunakadarbastıkornaya...

“Şimdianlamıştırhayvan...”

Sanırımanlamıştıhayvan,çünküodadibinekadarbastıkornaya...Bizimgençbilimadamı,birayıgibihomurdandı.“Ulan,şimdiseninananı...”

Eyvah,arabayıdurduracaktı.

“YapmaÇetin!”diyeomuzunadokundum.“Kavgamıedeceğizadamla...Ayıpyahu!”

Yanaynadanbirbakışattıkamyonunşoförüne;nefretdolu,kindolubirbakış...Oandaanladım:sonderececiddiydi;eğerbırakırsamgerçektendearaçtaninecek,adamasilletokatgirecekti.

“HadiÇetinhadi,geçkaldıkzaten...”Kızgınlıkladerinderinsoludu.

“Sizolmasaydınız,gösterirdimbenona.”

Belkidebenolmasaydımbukadargerilmeyecekti.Buluşmayerinegelmeyişim,onuevimesokmayışım,dahasıNüzhethakkındasorduğumsoru,aklınıbaşındanalmış,banasesiniçıkaramadığı içindekamyonsürücüsünepatlamıştı.

“Bunlarıninsanlıklahiçalakasıyokhocam...Araçlarıbüyükya,kimseyiumursamıyorlar.Kırmızıışıktageçerler,yanlışsollamayaparlar,kamyonlarınıüzerimizesürerler.Alçakbunlarya...”

Nekadardakolaykaybediyordukendinibuoğlan.Pekiböylesinirlerizayıfbiri, soğukkanlılıklabircinayet işleyebilir miydi? Önceden düşünerek, tasarlayarak... Belki o tasarlamamıştır, sadece darbeyivurmuştur. Hem Nüzhet’in planlanmış bir cinayete kurban gittiğinden de emin değiliz ki. Belki decinayetle sonuçlanacak olaylar silsilesi kendiliğinden gelişmiştir. Çetin, Nüzhet’e de böyle kızdıysa...Yanlarındadakimseyoksa...Oandasehpanınüzerindemektupaçacağıduruyorsa...Niyeolmasın?TahirHakkı’ya da sevgili öğrencisini korumak görevi düşmüştür. İyi de Çetin’in o evde işi ne? Belki o dayemeğe davetliydi.Nüzhet hoşlanmadığı bir araştırma görevlisini evine davet edecek.HoşlanmadığınıOAQbilmiyoruzki, sadece tartışmışlar.Herneyse işte,pek tanımadığıbirinidavetetmekyerinekendiasistanınıçağırmazmıydı?Belkideçağırmıştır...BelkideoyüzdenAkın’ı...SahiAkınhakkındatekbirsorubilesormadı.YoksaTahirHoca,eskiasistanımınyaralandığındanbahsetmedimiona?Zatenbildiği

Page 152: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

birkonudanniyebahsetsin...

“Bunları günde üç öğün döveceksin hocam...” İşte yine başlamıştı söylenmeye. “Levyeyi çekip,kemiklerinitekertekerkıracaksın...Bunlarancakdayaktananlar...”

Dillerini keseceksin demeyi unutmuştu, sonra öylece yatak odasında bırakacaksın, kan kaybındangebersinibne...Evet,hiçkuşkuyok,buÇetinrahatlıklabiriniöldürebilirdi.YanmadaErol’laosinsikızıalınca...AkıldaneleridebizimTahirHakkıolunca...

“Birkeresindeyineböyleoldu.”Yok,birtürlüsakinleşemeyecektibubokucinli.“YanımdaTahirHocadavar.BarbarosBulvarı’nda...Sarıbirminibüsyandankırdıüstüme...Evet,şudolmuşlardanbiri...Eğerdireksiyonuçevirmemişolsam,maazallah,TahirHoca’nınolduğukapıyabindirecek.Yadüşününhocam,Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli bilim adamı, bir hayvanın yüzünden ölüp gidecek... Yok, bu itlereacımayacaksın.Yasadananlamayanadamlarıyasayahavaleedemezsin...”

Tabii tarihten anlamayan kadınları da tarihe havale etmeyeceksin, mektup açacağını sapladığın gibiboynuna...Kafasındakisapıkdüşüncelerlebirlikte...

“Şeytandiyorki,şupompalıtüfeklervarya...Amaşöyleultıfişekalanlardan...Koyonlardanbirtanearabaya...Böyleleriçıktımıkarşına,hiçdüşünmedenbastetiğe...”

İrkildim. Beni anlatıyordu. Çetin’in söylediğini zaten yapmıştım. Pompalı tüfek değil elbette,tabancayla, fişek değil mermi ama söylediği gibi altı tane alıyor. Arabasında pompa11 tüfek taşıyantarihçiaraştırmagörevlisideğil, çantasında tabanca taşıyan tarihprofesörü...Biz tarihçilerin içindemivardı şiddet?Yokcanım,kendimi savunmak içinalmıştım tabancayıyanıma...Budeli iseyoldacanınısıkanları katletmek için istiyordu pompalı tüfeği...Öfkesini dindirmek için başkalarının kanını akıtmakistiyordu.

“Hiç sormayacaksın hocam... Gözlerinin yaşma bakmayacaksın... Çünkü zoru gördümü yalan söylerbunlar,yaltaklanır,eliniayağınıöpmeyeçalışır.”Artıkcansıkıcıolmayabaşlamıştı.Baktımsusmayacak,baktımişinucunualıpgidecek.

“Biraz abartmıyor musun?” diye söylendim. “Altı üstü bir kaza Çetincim. Üstelik çarpmadık bile...Belkikamyonunönündekibaşkabiraraçhatayaptı.Nebileyimbelkioyüzdendurdu.”

“Önündekimseyoktu,”diyecekolduamasesibirperdedüşmüştü.“Gördüm,önübomboştu.”

Sesinikısıncabendahabirgüvenlesürdürdümsözlerimi.

“Neyse işte,bukadaröfkelenmek iyideğil...Hemkavgaetsenneolacak?Dersalacaklarmıdersin?Üstelikbizbilimadamıyız,yakışırmısokakortasındasilletokat...Birigörecekolsaneder?”

İtiraz etmedi.Demekki sertlikten anlıyordubuhapishanekaçkını. “YakışmazÇetincim...HemAllahgöstermesin,yakavgaettiğin

adamınüzerindesilahfilanvarsa...”Küçümserbirtavırlaelinisalladı.

“Neredeonlardaoyürek...Polistenkorkar,silahfilantaşıyamazbuyavşaklar...”

Polis...Sırtımabuzgibibirürpertiyayıldı.Atlattığımız tehlikeyişimdi farkediyordum.Yabusalak,gerçektendeşoföresaldırsaydı,ardındanpolisgelipbiziyakapaçakarakolagötürseydi.Aramada,bizim

Page 153: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

tabancaçıksaydı...Suçüstünesuç...

“Eski sevgilisini bıçaklayarak öldüren Müştak Serhazin, tarihçi meslektaşları arasında bir katliamdüzenlemeküzereykensilahıylabirlikteelegeçirildi.”

Elimde babamın tabancasıyla gazetelerin ilk sayfasında James Bond gibi boy gösteren fotoğrafımıgörürgibioldum.Allahbelamıversin!Sankiniyealmıştımkibusilahıyanıma?UymacaakıllıMüştak!Niyeinanmıştımkiaynadakiomanyağınsözlerine?Hayır,birdekullanmayıbilsemşumereti...“Bendensananasihatoğlum,”demiştisevgiliannecim.“Sakınbusilahadokunma,kendinivurursunmaazallah.Eniyisi verelim birine gitsin...” Evet, en iyisi oydu. Ama her zamanki gibi salaklığıma gelmiş kimseyevermemiştimişte...Birfırsatbulupbiryerlereatsam...Dur,durpaniklemehemen...Hembabayadigârıatılırmıöyleçöpgibi?

“Belkiaşırıtepkiverdiğimidüşünüyorsunuz.”diyenÇetin’insesiböldüdüşüncelerimi.“Haklısınızda,insandaakılfikirbırakmıyorkibudavarlar...”Hatasınıanlamışmıydıne?“Kusurabakmayınyani,sizinyanınızdaolsunistemezdim.”Uzanıpyineomuzunadokundumamadahayumuşak,duhadostça...

“Önemlideğil,benseniniçinkorktum.Belayabulaştığınadeğmez.”“Biliyorumhocam,biliyorum,sağolun...”İlkkezsamimibirhava

oluşmuştu aramızda.Belki artıkAkın’ı sorardı.Hayır, yine o sıkıntılı sessizlik. Fenerbahçe köprülükavşağınagirerkenartıkdayanamayıpsordum.“SahideminnekonuşuyordukbizÇetin?”

Uykudanuyanırgibiirkildi.“Hm...”

Gerçektendeunutmuşmuydubukadarönemlibirmeseleyi,yoksanumaramıyapıyordu?

“Şu kamyon önümüze çıkmadan önce,” diye hatırlatmaya çalıştım ama nafile, boş gözlerle bakmayısürdürdüdikizaynasından.

“TahirHoca’yımıkonuşuyorduk?”

Yagerçektendebalıkhafızalıydıbuoğlanyadabendendahaiyioynuyordurolünü...

“Yok,yokTahirHakkıdeğil...”Sankişimdihatırlamışgibiheyecanlaaçıkladım.“Hahtamamtamam,Nüzhet’ikonuşuyorduk.Haniaranızdabirtartışmaçıkmıştıya...SahinelerımlatmıştıNüzhet?”

Suratınınasıldığınıgördüm,eyvahgeçiştirecektigaliba.Ilayır,yanılmıştım.

“Aslında tartışmayı Tahir Hoca başlatmıştı,” dedi direksiyonu tutan ellerini açıp kapayarak.“Oryantalist bakışı eleştirim sözler etti. İsim vermeden Nüzhet Hoca gibilerini suçluyordu ki, benceyerdengöğekadarhaklıydı.”

Yapmacıkbirhayretifadesiyerleştirdimyüzüme.“HalbukiTahirHakkıçokseverdionu...”

“Severdide,NüzhetHanımabuksabukkonuşuyorduhocum.

Yanındadaşueşcinselasistanı...”“Akınmı?”

“Evet, işte o... Amerika’dan burs alacakmış ya, ne söylerse onaylıyor. Nüzhet Hanım da abarttıkçaabartıyor. Yok efendim Türkiye’deki tarihçiler aymazmış, yok efendim sadece vesika toplayarak tarihyazılmazmış, yok efendim biz gerçeklerin üzerini örtmeye çalışırmışız.” Biliyordum, kaba bir üslubu

Page 154: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

vardı,benideterkedensevgilimin.Ukala,insanlaratepedenbakan...

“Çağdaştarihçilerimisuçluyordu?”Vitesdeğiştirirkencevapladı.

“Sadece bizleri değil hocam, Tursun Bey’den Neşri’ye, Bitlis İ’den Kemal Paşazade’ye kadar kimvarsa hepsini.Güya alayı resmi tarihçiymiş...Yaşadıkları döneminhükümdarlarına dair olumsuzya daeleştirel tek bir satır bulamazmışız yazdıklarında. Ama bizler de yanlış yapıyormuşuz. Osmanlı’yısavunmak adına hakikatlere ihanet ediyormuşuz. Evet, evet aynen öyle söyledi. Hakikatlere ihanetediyormuşuz.Çünkükendimizeotosansüruyguluyormuşuz.”

Nüzhet’in özellikle Chicago’ya gittikten sonra tarihe bakışının değiştiğini biliyordum. Neredeyseyazdığıhermakaledebuyenibakışaçısınınizlerinibulabilirdiniz.Ülkemizdekimeslektaşlarınınçoğununromantiktarihyazıcısıolduğunainanıyor,parçalananOsmanlıİmparatorluğu’nunyarattığıbüyükyıkımın,Türk tarihçilerde geçmişlerini koruma gibi bir refleks yarattığını vurguluyordu. Nüzhet’e göre butarihçiler ya sadece belge ve bilgi toplamakla yetinerek yoruma girmekten kaçmıyor ya da geçmişteyaşananhakikatianlatmakyerineulusalçıkarlarısavunacakkurgusalbirtarihyazıyorlardı.Onagörebirtarihçi ister Amerikalı, ister Fransız, ister Çinli, ister Japon ya da Türk olsun kendi ulusal ve dinselönyargılarındankurtularakobjektif bir bakış açısını benimseyebilmeliydi.Amamesele, artıkNüzhet’intarihebakışaçısıolmaktançıkmış,onunölümüneyolaçanbircinayetnedeninedönüşmüştü.

“Peki şu öldürme hakkı meselesine nereden geldiniz?” diye sorarak ben de cinayet konusunayaklaşmayıdenedim.

Oturduğukoltuktatedirginliklekıpırdandı.“Hangiöldürmehakkı?”

Sanırımkonuşmayınereyeçekmek istediğimianlamıştı.“Padişahınöldürmehakkı...”diyeaçıkladım.“Tahtiçin

rakiplerini yok etme konusu...” Emin olamamış gibi duraksadım. “Dün Tahir Hakkı bahsetti ya...Öldürme hakkı üzerine tartışmışsınız.” Derinden bir iç geçirdim. “Allah rahmet eylesin Nüzhet’in bukonudadaenteresanfikirlerivardı.Fatihhakkındadiyorum...”Dikizaynasındankaçamakbakışlaratarak,ne yapmak istediğimi anlamaya çabalıyordu hâlâ. “Size de tuhaf şeyler anlattı mı?” “Ne gibi tuhafşeyler?”

Sesibuzgibi soğuktu.Artıkuyanmıştı, artıkdaha temkinli olacaktı.Sanırımbuarabayabinmemdekigizliamacaulaşamayacaktım.ÇünküTahirHakkı,onugüzelceuyarmıştı.Çoküstelememekteyararvardıamageridedönemezdim.

“Nebileyimmeselababakatilliği...”“Kiminbabakatilliği?”

Aynısoğuk,aynıuzak,aynıkuşkucuses...

“Kimin olacak Fatih’in baba katilliği... Dün odamda konuşmuştuk ya... Hatta Tahir Hoca, Nüzhet’letartışmanınbuyüzdenolduğunusöylemişti.”

“Evet, II.Murad’möldürülmüşolabileceği tezi...”Çarpıtıyordu, bu tezden ilk kezbenbahsetmiştim.Demekki,hafızasıdaokadargüçlüdeğildi.Amayalanınısürdürmekonusundakararlıgörünüyordu.

“NüzhetHanımbirçokkonudasuçluyorduFatih’i.Romaİmparatorluğu’ndaolduğugibiOsmanlI’dadatahtadaylarıtıraşındaseçimyapmakyerineöldürmegeleneğininyaygınolduğunuanlatıyordu.BunaörnekolarakdaFatihSultanMehmed’inkardeşkatlifermanınıgösteriyordu...”

Page 155: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Galibaartıkyalansöylemiyordu.Nüzhetbugörüşüsavunabilirdi.

“TahirHakkı bu görüşe karşı çıktı.Nizam-ı âlem için, huzuru bozan kişilerin katledilmesinin doğruolduğunu söyledi. Ama kadın öyle bir çarpıtıyordu ki görüşlerimizi ben çıldırdım, bağırıp çağırdım.‘Kardeş Katli Fermanı’nın gerekli olduğunu savundum.” Bir anlığına dönüp bana baktı. “Siz deçalışmanızda... ‘KardeşKatli Fermam’ üzerine verdiğiniz tezde diyorum...Aşağı yukarı aynı görüşleridile getirmiştiniz...” Öyle mi yapmıştım. Hatırlamaya çalıştım: “II. Mehmed’in ikinci cülusunda tekkardeşi, sekiz aylık Ahmed’i siyaseten halletirmesinin nedeni, karşısında hâlâ ejderha gibi dikilenÇandarlıHalil’inbulunmasıdırkitahtsavaşınınhenüzsonaermişolmadığınıbilengençpadişahınbaşkada çaresi yoklu.”Evet, aynenbunları yazmıştım.Her zamançekingenbiri olduğumdan, konuşurkende,yazarken de hem İsa’yı hemMusa’yı ve elbette sevgili peygamberimizMuhammed’i ve de hepsindenönemlisionlara inananlarıvedesoylugeçmişinediluzatıldığındadünyayıateşevermektençekinmeyenulusal gururuna düşkün insanlarımızı gücendirmemek için lafı eveleyip gevelediğimden görüşlerim hertarafaçekilebilirdi.YaniÇetin’inkardeşkatlitezimhakkındasöylediklerihiçdegerçeğeuzakdeğildi.Oyüzdensesimiçıkarmadım.

AmadahailginciÇetin’inrahatlamışolmasıydı.Birkaçdakikaöncesıkıntıylakıvrılırkenneolmuştudabirdenbirehuzurakavuşmuştubuçocuk?Dündeaynıolaylakarşılaşmıştımaslında.Bukirpisaçlıoğlan,Tahir Hakkı ve Erol’la birlikte odama geldiklerinde, üçü de son derece gergindi. Nüzhet’in projesinimerak ediyorlardı, daha doğrusu o konuda benimneler bildiğimi...HattaTahirHakkı açıktan, onunneyapmak istediğini sormuştu.Benaptalda iplerinelimdeolduğunusanarak, II.Murad’moğlu tarafındanöldürülmesiniaraştırıyorgalibademiştim.İşteoandanitibarentedirginliklerikaybolmuş,tıpkışuÇetingibibirdenhuzurlaaydmlanıvermiştiyüzleri.GalibaNüzhet’inprojesiningerçektendebabakatilliğiylebirilgisiyoktu.Yanılmışmıydım?Freud’unBabaKatilliğimakalesi,bulduğumkâğıttayazan,Patricide,Filicide, Fratricide sözcükleri, Babinger’in kitabında II. Murad’la ilgili bölümlere ayraç konulmuşolmasınınhiçbiranlamıyokmuydu?Hayır,busonuncuyubengörmemiştimBaşkomiserNevzatanlatmıştı.Adamın yalan söyleyecek hali yoktu ya! Yalan söylemez ama o da benim gibi paranoyaya kapılmışolabilirdi.

Bakışlarım, beni oyalamak için hâlâ anlatmayı sürdüren Çetin’e kaydı. Peki bu sahtekâr araştırmagörevlisinindeğişentepkilerinenedemeli?Hadibuoğlan,gereksizheyecanlarakapılıyordiyelim,TahirHakkı’nındavranışlarındakitutarsızlıklarınasılaçıklayacaktık?Hayır,FatihvebabakatilliğiolmasabileNüzhet’inkesinliklebunlarırahatsızedenbirprojesivardı.Muhtemelendeosebeptenöldürüldü.İyideneydi o proje? Şu asabi oğlanın bildiği, benim bilmediğim şey neydi? Muhtemelen, bu cinayetin veAkm’myaralanmasınınnedeni işteobilmediğimkonuydu.Hayır,Sezginkatil filandeğildi.BaşkomiserNevzat yakında anlayacaktı bunu. Ama az sonra karşılaşacağım hepimizin hocası asla gerçeğisöylemeyecekti bana. Olayın tek iyi tarafı, gerçeği bilmediğimi onların bilmesiydi... “Padişahlık onunhamurunda vardı” âg Uyuşuk kış güneşinin turkuaza dönüştürdüğü denizin kıyısında, heybetle dikilenRumeli Hisarı’nın önüne geldiğimizde, saat dokuzu çoktan geçmişti. Tahmin ettiğimiz gibi vaktindeyetişememiştik.KimbilirnekadarkızmıştırTahirHakkı?“insanrandevusuiçinyolabirgünöncesindençıkmalı.”Buluşmalarınageçkaldığınıhiçhatırlamıyorum.Birzamanlarboğazınmenevişlisularınınhisarduvarıyla öpüştüğü, şimdi ise doldurulmuş denizin üzerinde yılan gibi kıvrılan asfalt yolun kenarındaindirdibeniÇetin.

“TahirHoca’yaselamsöyleyin,zamanımolsaydıbendegelirdimamadersimvar.”

Teşekkür ederek yolladım, kısa seyahatimiz boyunca ağzından işe yarar tek kelime bile alamadığım,öfkesi burnunda araştırma görevlisini. Bunu, benim beceriksizliğim ya da onun ketumluğuyla

Page 156: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

açıklayabilirdim,asıltuhafolanÇetin’inbanaAkınhakkındahiçbirsorusormamasıydı.Eskiasistanımınakıbetini öğrenmek için ağzımı yoklaması gerekmez miydi? Bırakın onun durumunu merak etmeyi,dairemin kapısında dile getirdiği, benim de yolda konuşuruz dediğim, “Bütün bunlar Nüzhet Hoca’nınöldürülmesiyle ilgili,değilmi?”sorusununcevabınıbileöğrenmek istemedi.Unutmuşmuydu?Olurmuöyleşey?Onuhapseyollayacakadamıkonuşturmafırsatıayağınagelmişkenbunutepermi?Tepertabii,amakatildeğilse...Çetinbucinayetebulaşmamışola

bilirmi?Aslındaelimdesomuttekbirdelilbileyok.YoksaNüzhet’i,mirasıntümünekonmakisteyenSezginmiöldürdü?Bukadarbasitmi?Nedenolmasın?ÜstelikBaşkomiserNevzat’tandasesçıkmıyor.BelkideSezginsuçunuitirafetmiştir.GüzeldeAkın’akimsaldırdıozaman?TahirHoca’nıniddiaettiğigibiilişkiyegirdiğibirilerimi?Nedenolmasın?Buülkedeahval-iadiyedenolaylardırbunlar.Fakatyayanılıyorsam, ya Tahir Hakkı ve çömezlerinin vermek istedikleri imaj buysa? İyi de ne kadargizleyebilirlerkibunu,Akmkendinegeldiğindebirbiranlatacakolanbiteni...Tabiikendinegelebilirse...Birdenolduğumyerdedurdum.Neyapmıştımben!Aklımdanbintürlüsaçmasapanihtimalgeçerkenasılyapmamgerekeni unutmuş, almamgereken tedbiri almamıştım.Akın’dan söz ediyorum.TahirHakkı’yaonun iyi olduğunu söyleyerek, ellerimle tehlikeye atmıştım çocuğu. Cep telefonumu çıkartıp Akın’mnumarasını tuşladım...Boşluktaardıardınaçınlayanziller...Eyvah,çocukgittidiyedüşünürken,uykulubirses,“Alo,”diyeaçtıtelefonu...“Alo...BuyrunAkınÇotakan’mtelefonu...”

Bizimvefalıiçmimar...“AloTeomanBey,günaydın...BenMüştak...”

“AhhMüştakHocamsizmisiniz?Günaydın...”“Kusurabakmayın,uyandırdımgaliba...”

“Yokcanımneuykusu?Dahasabahınköründedamladıhemşirelerodaya...Ardındandadoktorlar...”

Telaşlasordum.“Akmiyimiyani?”

“Gece çok ağrısı vardı... Yatakta kıvranıp durdu... Doktorlar ağrı kesici verdiler. Şimdi daha iyi...Toparlanması zaman alır diyorlar.”Kısa bir sessizlik oldu... “Şey...Bir ara gelseniz de ben evegidipüstümüdeğiştirsem...Arkadaşlardanbiriniçağırabilirdimamaolayduyulsunistemiyorum.”

Haklıydı,bumeseleninyayılmamasmdafaydavardı.“Öğledensonragelsemolurmu?”

“Olur,oluridareederim...”

Telefonukapattıktansonrakendikendimesöylenmedenedemedim.

Akın iyiymiş işte, kimse de ona saldırmamış. Vehme mi kapılıyordum acaba? Tahir Hakkı veşürekasının gerçekten de bu işle hiçbir ilgisi yokmuydu? İçimde gizli bir sevinç kıpırdandı. Umarımyoktur.Umarımhepsibiryanlışanlamadır.Rahatlamayabaşladığımıhissettim.İyideTahirHakkıveonunöğrencilerideğilse,katilkim?Kimolacak,Sezgintabii.Amahisarınkapısındangeçerken,içimdeuyanansevinçparladığıgibianidensönüverdi.Denizdenesenrüzgârınsürüklediğisoğukbirses,“Yadeğilse?”diyemırıldandı.“YaNüzhet’iyeğeniöldürmediyse?TahirHakkıdamasumçıktığınagöre...Şüphelerinüzerinde toplandığı tek zanlı sen kaldın.” Şüpheler niye benim üzerimde toplamyormuş canım?Polisinelindenetanıkvar,nedebirkanıt...HemSezgin’ihâlâbırakmadıklarınagöre...

“Beyefendi,beyefendi...”

Denizdenesen rüzgârıngetirdiğioses,artıkmırıltıolmaktançıkmış,düpedüzbağırıyorduarkamdan.Sankiouğursuzsesinsahibinigörebilirmişimgibidöndüm.Kimsecikleryoklu...

Page 157: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Beyefendi,birdakika...”

Kimdi bu yahu? Az önce geçtiğim kapının önünde, boyu bir buçuk metreden daha uzun olmayan,kahverengikabanınıniçindekaybolmuşesmerbiradamgördüm.

“Biletalmadınız,”diyeazarladı.“Biletalmanızlazım...”

HaklıolarakHisar’agirmemiçinyapmamgerekenisöylüyorduadamcağız.

“Kusurabakmayın,geziyegeçkalmıştımda...”Asıksuratıgevşedi.

“TahirHoca’nınekibindenmisiniz?”

Tahir Hakkı’yı da tanımayan yoktu. “Sahada çalışacaksın Müştakçım, sadece arşivlerin karanlıkkoridorlarında dolaşarak tarihçi olunmaz. Geçmişte yaşananları muhayyilende canlandırmadıkça, olanıbitenianlayamazsın.”Sonyirmibiryıldır,nemüzelerinyollarınıarşınladığımdan,nedesaraysaray,kalekale dolaştığımdan, oradaki memurlardan da, görevlilerden de hiç tanıdığım yoktu. Bu gidişle de hiçolmayacaktı,adamsende,kiminumurunda...

Kısaboylu,esmeradamagirişücretiniödediktensonragirdimiçeri.

Taş merdivenlerin daha ilk basamağında Tahir Hoca’nın sesi çalındı kulağıma... Önce nedenbahsettiğini anlayamadım ama birkaç adım sonra sözler netliğe kavuştu. “Tarihte hiçbir olay nedensizdeğildir. Elbette bu hisar da nedensiz yere yapılmadı. Kulle-i Cedide, Yenice Hisar, Boğazkesen venihayetRumeliHisarıolarakadlandırılanbumuhteşemkalebüyükbirhazırlığınilkadımıydı.”

Ben üç basamak çıkıncaya kadar sustu. Dinleyiciler, sözlerinin ağırlığını hissetsin istiyordu. Yeterikadarbeklediktensonrabaşladısöze.

“Büyükbirhazırlık...Neydibubüyükhazırlık?”

Henüzgöremediğimkalabalıktankakafonikbirsesyükseldi.“Fethin...İstanbul’unfethinin...”

“İstanbul’undeğil,Konstantinopolis’in...”diyedüzeltti yaşlı profesörneşeli bir sesle.Anlaşılangeçkalmış olmam keyfini kaçırmamıştı. Bu iyi haberdi işte. Tahir Hakkı, alaycı bir üslupla konuşmasınısürdürürkenbendemerdivenleridahahızlıtırmanmayabaşladım.

“YadaOsmanlIların lisanmca söylersekKostantiniyye’nin fethi... Şehrin İstanbul olmasınadaha çokvar.Dahaşehirfethedilmedibile...Dahahisarıyeniyaptırıyoruz.”

Neşeli gülüşmeler çınladı burçları hâlâ karlarla kaplı surların çevrelediği boşlukta. “Ama önceKostantiniyye’ninfethineredençıktı,onukonuşalımbiraz...”

Yenidensustu, işteoandagördümhocayı.Hisarınneredeyse tamortasısayılabilecek,yazlarıkonserverilen dairemsi açıklıkta ayakta duruyordu. Sırtında siyah, kalın paltosu vardı, boynunda siyah atkısı,başındaaynırenkkaşekumaştankasketi...OsmanlIlardanbahsetmesinerağmensenatodakonuşanRomalıbir konsüle benziyordu. Niye böyle düşündüğümü bilmiyorum, belki rahat tavırlarından, belki hitabetgücünden... Katılanların çoğunun kadınlardan oluştuğu otuzkırk kişilik grup, konser izleyicilerininoturmasıiçinyapılmışbetonbasamaklarınüzerindedikiliyorlardı;çünküyerlerıslaktı.Bazıbasamaklarınüzerindekirlikarkalıntılarıgözeçarpıyordu.Güneş,ÇandarlıHalil’inyaptırdığıburcuntepesineulaşmışolmasına rağmenhavahâlâ soğuktu.Paltolarına,mantolarına sıkı sıkı sarılmışolankatılımcıların çoğu

Page 158: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

siyah gözlüklerin ardına saklamışlardı gözlerini. Ama o karanlık camlar bile geziye katılmaktanduyduklarımemnuniyetigizleyemiyordu.Sırtını,ÇandarlıHalil’inkulesineverdiğiiçinTahirHocahenüzgüneş gözlüğüne ihtiyaç duymuyordu. “Dünkü konferansa katılanlar var mı aranızda?” Kalabalığınyarısındanfazlasıelinikaldırdı,tabiibende...AnlamakiçingözleriylekafilesinitarayanTahirHakkı’nınçakırgözleribanagelincedurdu.Biranbomboş,manasızcasüzdübeni,sonrademek teşrifedebildinizbeyefendidercesineağırağırbaşınısalladı.

“İkiaçıkçay,birpeynirliomlet,üçzeytin,birparçayağsızbeyazpeynir,ikidilimtahıllıekmekveartıkçokdakalmayanömrümünenkıymetlibirsaatlikzamanı...EvetMüştak,banabunlarıborçlusun...”

Muhtemelen suratım kıpkırmızı olmuştu, muhtemelen kalabalıktakiler ilgiyle bana bakıyorlardı. Yeryarılsadaiçinegirsemdurumu...içindebabamıntabancasınıtaşıdığımçantamaikielimlesımsıkısarılıp,aptalaptalsırıttım.ElbetteTahirHakkıişiburadabırakmayacaktı.

“Müştak çok değerli bir tarihçidir,” diyerek, beni izleyenlere döndü. “Bir zamanlar öğrencimdi, sonderecebaşarılıbiröğrenci...”

Niye övmeye başlamıştı ki beni şimdi. Sezar’mkatledilmesinin ardından yaptığı konuşmasına, “Benburaya Sezar’ı övmeye değil, gömmeye geldim,” diye başlayarak sonra büyük bir dil ustalığıyla ölühükümdarı göklere çıkartıp, katillerini rezil rüsva ederek, halkı ayaklandıran Marcus Antonius’uhatırladım. Yoksa Tahir Hakkı tam tersini yapıp, beni öven sözlerle başlayıp sonra rezil rüsva mıedecekti?Evet,Müştak başarılı bir öğrencimdi, ama sonra sapıttı; aşk, tarihmerakını yendi, bir kadınbununaklınıçeldidiyecekti,fakatyapmadı.“Sonraprofesörlüğeyükseldi,”diyebeniövmeyedevametti.“Şimdiiseenyakındostumoldu.Ancaksonzamanlardakötübirhuyedindi,randevularınageçkalıyor.Sabahleyin,buihtiyaradamıtambirsaatbekletti.”

“Çoközürdilerimhocam,”diyemırıldandım.“Nesöylesenizhaklısınız.”

“Bensöylemeyeceğim,”dedi,sahtebiruzlaşmazlıklabaşınıgeriatarak.“SizsöyleyeceksinizMüştakBey..,Evet,anlatınbakalımkonuklarımıza,bufetihmeselesineredençıktı?”Tereddütettiğimigörünce,alaycınezaketineboşverdi,eliylekabacaçağırdı.“Hadi,hadi,dikilmeorada,yanımagel,insanlarsenidahaiyigörsün.Buranınakustiğideşahane...”“Hocam,sizvarken...”

“HiçkıvırmayayeltenmeMüştak,otürlakırdılarlabenikandıramazsın.Derhalgelveborcunuöde...”

Çaresizuydumemrine.TahirHakkıdurumundangayethoşnut,sahneninortasındakollarınıkavuşturmuş,ensevimlihaliyleetraftakileremuzipgülücüklerdağıtıyordu.Birdenanladım,buadamdankatilolmazdı.TahirHakkınekimseyiöldürebilir,nedeböylebirolayadestekverebilirdi.Çokkötübirinsandımben.Korkunçbiriydim.Kendisineiyilikyapanlarhakkındahepfenalıkdüşünenbirhabis.Şaziye’yedeneleryapmıştımakşam.“Buçocuğuniçindefenalıkvar.”ŞahesteTeyzemhaklıydı,fesattımben,fitnefücurdum.Nelerdüşünmüştüm,teksuçubenioğlugibisevmekolanbuihtiyaradamhakkında...Çetelideri,cinayetorganizatörü,bağnazOsmanlıcı,karanlıktarihçi...Aklımdangeçenleribilmediğinden,çekingenliğimibileiyilikleyorumladı.“BirdeacayiputangaçtırbuMüştak...Şimdikarşınızdakonuşacakya,mahcubiyettenölürartık...”

Yanınagelince, samimibir tavırla elini uzattı.Kucağımdaki çantamı ayaklarımındibinekoyup, eliniminnetlekavradım,bağışlanmayıdilercesinesıktım.

“Dur yahu, biraz yavaş...” Şakacıktan elini havada salladı. “Uff, böyle güçlü adamlara elinizikaptırmamaktayararvar.”Kalabalıkküçükgülüşmelerlehafifçedalgalandı.

Page 159: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Evet,sizidinliyoruzMüştakBey...NeolmuştudaFatih,Kostantiniyye’yialmakistemişti?”

Derin bir nefes aldım, soğuk hava boğazımı yaktı. Ruh halimi gizlemek amacıyla konuşmama TahirHakkı’nınoçoksevdiğiiğnelemelerdenbiriylebaşlamakistedim.

“Özür dilerim ama küçük bir yanlışınızı düzeltmek zorundayım hocam. Az önce Fatih’inKostantiniyye’yifethindensözettiniz,oysaII.Mehmed’inKostantiniyye’yifethindenbahsediyoruz.Henüzşehir fethedilmedi ki Fatih diye biri olsun... Sizin de belirttiğiniz gibi daha hisarın yapımına yenibaşlıyoruz.”

Ukalalığımaküçükbirkahkahailecevapverdi.

“Doğrusözenedenir.Tamam,II.Mehmed’tenbaşlayalımohalde...Hisarınyapımınakalkıştığındakaçyaşındaydıhazret?”

Onunneşesibanadageçti.9en“Benimyaşımınüçtebirikadar.”“Yanibenimkinindörttebirioluyor.”

Orta yaşın üzerindeki üç hanım, bizim hocayı çapkın bakışlarla süzerek, abartılı bir hayranlıklasöylendiler.

“Aaaokadaryaşlımısınız?”“Hayattainanmam...”

“Hiçgöstermiyorsunuz...Çokdinçsiniz...”

GösterileniltifatlardanmemnunvemesutmuşgibigörünmesinerağmenbenimbildiğimTahirHakkıbutatlısözlereteslimolmazdı.Nitekimbueskiöğrencisiniyanıltmadı.

“Hepiniz çok naziksiniz hanımefendiler, zarafetiniz için teşekkür ederim, ama tarih belagatli laflarladeğil,hakikatianlatankelimelerleyazılır...”

Kadınlarınnediyeceğinibeklemedenbanadöndü,dahanesusuyorsun,kurtarsanabenişunlardandergibibaktı.

“Şeynediyordum...Tamam,II.Mehmedhisarıyapmayakararverdiğindenerdeyseyirmiyaşındaydı,”diyekonuyadöndüm.“Burasınınyapımınamartayındabaşlandığısöylenir.1452yılınınMart’mda...Yanigenç padişahımız tahta çıktıktan bir yıl sonra... Tabii tahta ikinci çıkışından söz ediyoruz. AmaKostantiniyye’nin fethi elbette çok daha önce belirginleşmişti kafasında. Aslına bakarsanız, sadece II.Mehmeddeğil,babası II.Murad,şehzadeMusaÇelebi,şukarşıdakiGüzelceHisarıyaptırandedesininbabasıYıldırımBayeziddeşehrikuşatmıştı.OnlardançokönceKonstantinopolis’esaldıranAcemleri,Arapları,Vikingleri,Hunları,Gotlarısaymıyorumbile.BütünbuhalklariçindeOsmanlIlardanönceşehresadeceLatinlergirebilmişti,1204yılında.”

“4.Haçlıseferi,”diyeonayladıTahirHakkı...Hâlâgöğsündekikollarınıçözmemişti.“GüyaKudüs’ükurtarmaya gidiyorlardı ama Konstantinopolis’in zenginlikleri kutsal amaçlarından daha cazip geldionlara...Elliküsuryılsürdüişgalleri...DeğilmiMüştak?Evet,1204’ten1261’ekadar...Şehrinuğradığıen büyük yıkım o zaman oldu. Kentlerin kraliçesinin en değerli ziynetlerini çaldılar. En kutsaltapınaklarını yağmaladılar. Ama sonunda yine BizanslIlar daha doğrusu Doğu Romalılar hâkim oldudünyanıngözünüdiktiğibuşehre.”Birkaçadımgeriyeçekilipkendisinidinlediğimifarkedince...“Yok,yok uzaklaşma öyle...Gel bakalım, kaçmak yok.” “Devam etseydiniz hocam... Şahane anlatıyordunuz.”Kesinbirifadeylebaşınısalladı,sonrasağeliylebenigöstererek,birkezdaha,amabukeziyiceabartılıbirtarzdatakdimettiküçükkalabalığa...

Page 160: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Evet,ProfesörMüştakSerhazin,fethinnedenlerinianlatıyorefendim...”

Buiştenkurtuluşyoktu.

“Pekidevamedeyimozaman...OsmanlılariçinKostantiniyye’ninalınmasıLatinlerdençokdahafarklıbiranlamtaşıyordu.Sadecekentinzenginliklerininelegeçirilmesideğildiamaçlanan,büyükbirengelinkaldırılmasıydı. Evet, Osmanlı devletinin, imparatorluğa dönüşmesinin önündeki en büyük engellerdenbiriydi Kostantiniyye. Özellikle de II. Mehmed zamanında neredeyse bütün bölge OsmanlI’nınhâkimiyetine girmişti. Kostantiniyye bu toprakların ortasında bir adacık gibi kalmıştı. Cihanşümul birdevletkurmakisteyenII.Mehmediçin,heranarkadanhançerlenebileceğibirdüşmanadası...OsmanlI’nınaşiltopuğu...Ancakbuadaelegeçirildiktensonradahabüyükseferlereçıkabilirdigençpadişah...”

Kalabalığınarasındannazikbirsesyükseldi.

“ÖzürdilerimMüştakBey...”Kırmızıbereli,ortayaşlıbirhanımdı,yüzündeölçülü,hafifbirmakyaj...“Lütfen bağışlayın sözünüzü kestim ama yeri gelmişken sorayım istedim.” Çerçevesiz gözlüklerininarkasından hayranlıkla bakan gözlerini Tahir Hakkı’ya çevirdi. “Dün, sizin konferansınızakatmanlardanım.II.Mehmed’inKonstantinopolis’ialmakiçinkişiselnedenleridevardemiştiniz.VarnaSavaşı’nıkazananbabasınıngölgesindekalmamak içinbuşehri fethetmekzorundaolduğunusöylediniz.Yoksa tahttan bile olabilirmiş. Çandarlı Halil ve adamlarının ona karşı olduğunu biliyoruz. Aklımıkurcalayankonuşu.EğerII.Mehmed’inböylebirkorkusuolmasaydı...MeselaII.Murad,benimyerimepadişaholanoğlumsavaşsındiyerek,Edirne’yegelmemişolsaydı,böyleceVarnaSavaşı’nıII.Mehmedkazansaydı, hattaÇandarlıHalil deonabiat etmiş olsaydı, yinede şehri fethetmek içinbukadar çabaharcarmıydı?”

BilmecegibibirifadebelirmiştiTahirHakkı’mnyüzünde.“GüzelsoruJaleHanım.”JaleHanımmı?Demek tanıyordubukadını?Azöncekendisine iltifatedenlere itibaretmemesine rağmenJaleHanım’aiçtenlikle gülümsemesi dedikkatimdenkaçmamıştı. Flört benzeri bir durummuvardı aralarında?Niyeolmasın,herkesikendingibimizannediyorsun?Hayatınısadecebirkadınınpeşindeharcayanbiçareâşık.

“Evet Müştak,” diyen hocanın sesiyle toparladım. “Ne diyorsun Jale Hanım’m sorusuna, sence neyapardıgençhükümdar?”

“Muhakkak çaba harcardı...” dedim kendimi aşağılamayı bırakarak. “OsmanlIlar mutlakaKonstantinopolis’i fethetmekzorundaydılar.”Topluluğabakarakaçıklamayaçalıştım.“Bukaçınılmazdı.Yanlış anlaşılmasın hocamın teorisine karşı değilim. Aslında iki sebebin de birbirine bağlı olduğunudüşünüyorum. Günümüzde nasıl ki hükümetlerin ayakta kalması için, ülke içindeki koşullar kadar, dışkonjonktüründeelverişliolmasıgerekiyorsa,geçmiştedeaynenböyleydi.Amatarihbiriciktir, liderlerde...FethiyaratankoşullarolmasaydıelbetteII.Mehmed,Fatih’edönüşemezdi,öteyandanaynıkoşullarolsabilegençpadişahınkişiliğindebirönderortayaçıkmasaydıKonstantinopolis’infethiertelenirdi.”

Birdiyeceğivarmıanlamakiçin,hocayabaktım.

“Bu sözlerin altına imzamı atarım,” diye destekledi. “Şöyle de söyleyebiliriz; tarihi, halk kitlelerinipeşlerinden sürükleyebilen liderler yapar ama asla kendi gönüllerincedeğil, tarihinbirmantığı vardır,zamanın bir ruhu... Ancak tarihin mantığını, zamanın ruhunu anlayabilenler başarıya ulaşabilirler... II.Mehmed bu tür liderlerden biriydi.” Sustu. Gözleri nemlenmiş gibiydi. Heyecandan mı, soğuktan mı?Dahaöncede tanıkolmuştumbuna,Fatih’eduyduğuhayranlıkokadarbüyüktüki, onunniteliklerindenbahsederkenelindeolmadanduygulanıyordu.Nemligözleribirankarlıburçlarınüzerindegezindi.“BelkiII.Mehmed’inkişiliğinibirazdahaanlatmakgerekiyor.”

Page 161: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

izinistergibiyinebanabaktı.“Tabiihocam,buyrun...”

Şefkatlekolumadokunduktansonrakalabalığadöndü.“Biliyorsunuzşehzadelerinkaderlerionlardahaçokküçükkençizilir.Buçocuklar istesede, istemesedepadişaholmaküzereyetiştirilirler.Kaçkardeşolurlarsaolsunlarböy

ledir. İçlerinden bazıları belki de hükümdarlığa hiç uygun kişiler değillerdir. Hatta bazıları tahtıistemezler ama kaderlerinden kaçma şansları yoktur. Fakat II. Mehmed hükümdar olarak yaratılmışbiriydi. Padişahlık onun hamurunda vardı. Dün de anlattığım gibi, daha 12 yaşındayken kendini, kocaOsmanlıülkesiniyönetmeyeadayolarakgörüyordu.Doğuştangelenbircüretkârlık,sınırsızbirözgüven...Elbette aldığı eğitim önemliydi, elbette ilk cülusu sırasında yaşadığı ihanetler onu daha da pişirmişti;gerektiğinde acımasız olmayı ve tutkularını gizlemeyi öğrenmişti, ikinci cülusunda, bu karmaşık tahtsatrancınınnasıl oynanacağını biliyordu.Zekiydi, hırslıydı, cesurdu, hepsindenönemlisi soğukkanlıydı.Aslavakitsizöfkeyekapılmaz,duygularınınaklınıelegeçirmesineizinvermezdi.Biriylehesaplaşacaksaenuygunzamanıbeklerdi.Odönemyaşanmışbirolayınakletmekteyararvar.

“KonstantinosPalaiologos’unelçilerihuzurunavarıp,Konstantinopolis’terehinolanOsmanlısoyununbirbaşkahanedanmensubu,ŞehzadeOrhaniçin,heryıltahsilettikleri

300 bin akçenin ödenmesinin geciktiğini, üstelik artık bumiktarın iki katma çıkartılması gerektiğini,aksi takdirde onu bırakacaklarını, bununla da yetinmeyip, taht üzerindeki hak mücadelesinidestekleyeceklerini söylediklerinde, hiç öfkelenmeden onları dinlemişti. ‘Tamam, Edirne’ye dönerdönmezbumeseleyielealırız,’diyerekelçilerinezaketlegerigöndermişti.ÇünküosıradaAnadolu’dakiilkseferindeydi.Karamanoğulları’nınbitmekbilmezayaklanmalarındanbiriyleuğraşıyordu.BumeseleyihallederekGelibolu’yageçergeçmezimparatorunhükmüaltındabulananRumköylerinibasarak,ahalisiniKonstantinopolis’e sürdü.Artık büyük amacını aşikâr etmekten çekinmiyordu.Bir sonraki adım ise buhisarınyapımıolacaktı.”

Anidenbanabaktı.

“Ee,hepbenkonuşuyorumMüştak,hanisenanlatacaktın?”Hemenitirazettim.

“Anlattımyahocam,fethinnedenleribukadarzaten...”Ellerinikaldırarakitirazetti.

“Okadarkolaykurtulamazsın.Şimdidehisarınyapımınıanlat...”

“Ama...”Birden hocanın beni haylaz bir lise talebesi yerine koyduğunu hissettim...Koca bir adamaçocukmuamelesiyapıyordu.Bozulmamgerekirdi,amahoşumagitti.

“AmasımamasıyokMüştak...”SanırımTahirHakkıdakendiniliselibiröğretmengibihissediyordu.Yadaöyleymişgibigörünüyordu.Gizliamacı,yarışaka,yarıciddibenimletakışarak,geziyekatılanlarıdiritutmaktı.II.Mehmed’inyaptırdığıtarihisuruniçindeKavukluylaPişekârıoynuyordukanlayacağınız.

“Öyle olsun hocam... Evet arkadaşlar, hisarın yapımı malumu ilam ediyordu. Konstantinopolis’inkuşatmasıyakındı.Hisar, şehirleKaradeniz’inbütünbağlantılarımkesecekti.Amaçbarizdi,kuşatılacakşehre, erzak, silah ve asker yardımını önlemek.” Usulca geriye dönerek surların arkasını işaret ettim.“KarşıyakayaAnadoluHisarı’nıyaptıranYıldırımBayezid’inseçimidekuşkusuzbir rastlantıdeğildi.Çünkü burası Boğaz’m en dar yeridir. Yüzlerce yıl önce Pers Kralı Darius’un da buradan Avrupa’yageçtiği söylenir.” Yeniden kalabalığa dönerek bu kez surların içini gösterdim. “Daha önce burada birkilisebulunuyormuş.St.MichaelKilisesi...Tabiiyıktırılmış.”Hisarıntaşlarıarasındaduransütunlardan

Page 162: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

birini gösterdim. “Bakın şu taşmuhtemelen o kiliseden kalan birmalzemedir. Evet, kilise yıktırılınca,bölgedeyaşayaninançlıRumlarkarşıçıkmışlar.Ölümünekavgalarolmuş.AmaOsmanlıokadargüçlüki,sonundaRumköylülerkaderlerinerazıolmaktanbaşkaçarebulamamışlar.İmparatorKonstantinosiseII.Mehmed’e elçiler yollamış, kalenin yapımının, aralarındaki antlaşmalara aykırı olduğunu bildirerek,inşaatındurdurulmasını istemiş.Gençpadişahsonderecesakinbir tavırlaonlaraşöylesöylemiş: ‘Benkendidevletiminmenfaatlerinikoruyorum.Butopraklarzatenbizimdir.EskidenberiAsya’danAvrupa’yaolanyolumuzdur.Bukonuyakarışmamalısınız.Eğergeçişhakkımızıengellemeyeçalışırsanızkılıcımızasarılırız.Sizhaddiniziaşmayın,bizdebarışıbozmayalım.’

Page 163: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Elçilerhüsran içindedönmüşlerKonstantinopolis’e...Gelenhaber tambirbozgunduygusuyaratmışşehirde...Yaklaşmaktaolanbüyük felaketdaha şimdidenkarabir bulutgibi çökmüş insanlarınüzerine.Umutsuzlukiçindekiliselerekoş

muşlar,şehrinkoruyucusuMeryemAna’yamumlaryakmış,İsaPeygamber’ekendilerinikorumasıiçinyalvarmışlar...

“Hisarın yapımı ise inanılmaz bir hızla sürüyormuş. Çizimini bizzat II.Mehmed’in yaptığı söylenenkaleninmimarıMuslihiddin adında bir dönmeymiş. Ama genç padişah yönetimi sadeceMuslihiddin’ebırakmayacak kadar önemsiyormuş bu yapım işini. Adeta bir seferberlik başlatmış. Beş bin civarındaişçininçalıştığıinşaatta,Halil,SarucaveZağanospaşalaraözelgörevlervermiş.‘Herbirinizbuhisarın,bir kulesini yaptırasız.’ Evet, az sonra gezeceğiniz bu üç kuleden şu arkamdakinin inşasını Çandarlıüstlenmiş. Yukarıda, sol taraftakini Zağanos, sağ taraftakini ise Saruca Paşa yaptırmıştır. Sanırımdikkatinizi çekmiştir, hisar üçgen biçiminde denize inmektedir. Gördüğünüz gibi bir tepenin eteklerinekurulanbuyapı,böylecesavunmadabüyükbirüstünlükkazandırmıştırOsmanlı’yaMartayındabaşlayanhisarınyapımıağustossonundaeksiksizolaraktamamlanmış.Kapıları,kuleleri,surları,burçları...”

“Burçlar dedin de aklıma Tursun Bey’in yazdığı beyit geldi,” diye yine lafa girdi Tahir Hakkı.“Hatırlıyormusundizeleri?”

Beniömürboyuhapsetıkabilecekbircinayetdavasındakörvesağırolanbelleğim,beşyüzküsuryılönce yazılmış bir dörtlüğün sözcüklerini de hatırlamamalıydı. Ama bu tutarlılık makul insanlardaaranmalıydı,benimgibiçatlaklardadeğil.Evet,anındahatırladımTursunBey’insözcüklerini.“CebeveşişveharbedenbezenübBiracebşekilbulduburc-ihisarSankisimurgbeççebirnicebinGösteriraşiyanedenminkâr.”GörkemlisurlarınarasındaTahirHakkı’nınalkışsesleri.“Birdeyaşlandımdiyordun,bakhafızan hâlâ fil gibi...” “Şeyy, bir ricamız olacak hocam.” Şahane gözleri olan başörtülü kız bozmuştusohbetimizi.“BuşiirinTürkçesinisöyleyebilirmisiniz?”

Hiçnazlanmadıbizimki,bayılırdışiirdenkonuşmaya...“Tabiikızım...”Hatırlamakiçinbirangözlerinikapattı...“Şöyleçevirebiliriz:Hisarburcu,kargı,ok,mızraklabezenipbiracayipşeklebüründükisankibinlerce Anka kuşu yuvadan gagalarını gösterirler. ” Geziye katılanlar, sanki Anka kuşlarınıgöreceklermiş gibi kalenin burçlarına baktılar. Çevirisinin yarattığı etkiyi memnuniyetle izleyen TahirHakkı anlatısını şöyle tamamladı: “Evet, Kulle-i Cedide, Yenice Hisar, Boğazkesen ya da RumeliHisarı....Adınanedenirsedensin, iştebumuhteşemhisarböyleceyerdenyükseldi.TursunBey’indilegetirdiği gibi, ok, yay, mızrak, gürz, topuz gibi cenk silahlarının yanı sıra, surlara irili ufaklı toplaryerleştirildi.Hisar tamamlanınca,gençpadişah,kal’anınbaşınaFiruzAğa’yıkoyupemrinededörtyüzseçkinaskerverdi.Evet,karşıdaAnadoluHisarı,buradaRumeliHisarı,artıkBoğazmühürlenmişti.İsteraskeriolsun,isterticari,artıktekbirgemibileOsmanlılarmizniolmadanbusuyolundangeçemezdi.II.MehmedartıkEdirne’yegönülrahatlığıiçindedönebilir,bahtınınkapısınıaçacakolanKostantiniyye’ninfethiiçinhazırlıklarabaşlayabilirdi.”“Nikrishastalığındanölenkimseyiduymadım”II.Mehmed’ifetihhazırlıklarınıtamamlamasıiçinEdirne’dekisarayınayollayanTahirHakkı,geziyekatılanlarıdakulelerigezmeleri için yarım saatliğine serbest bırakmıştı. Surlara tırmanmayı göze alamadığından mı, yoksabenimle konuşmak için zaman yaratmak istediğinden mi, kendisi de yanımda kalmayı seçmişti.Kalabalıktakilerinhadisizdebizimlegelin,ısrarlarınarağmenöylekeçigibikuletepelerindedolaşacakhalimolmadığından,olsabile, tıpkıTahirHakkıgibibufırsattan istifadeederek,sabahyapamadığımızkonuşmayı şimdi gerçekleştirmeyi umduğumdan bulunduğum mevkiyi terk etmedim. Karadeniz’denVenedik kadırgalarının geldiğini haber alıp gayretle silahlarının başına koşuşturan tüvana askerler gibibasamaklarayönelenkafileüyelerimizuzaklaşırken,bizimihtiyaradöndüm.“Tekrarözürdilerimhocam,”

Page 164: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

diyerekgirizgâhyapmayahazırlanıyordumki,“GelmedideğilmiÇetin?”diyehomurdandı.“Osebeptenmigeçkaldın?”

Azöncekiohoşsohbet tarihçigitmiş,aksibiradamgelmiştiyerine.Dahada tuhafolanıbenideğil,işbirlikçisisandığımoatsuratlıoğlanısuçluyorolmasıydı.Dünkükonferanstayaşanantartışmalarıdagözönüne alırsak, aralarında bir anlaşmazlık olduğu muhakkaktı. Ama hangi konuda? Belki Tahir Hakkıanlatacaktı.Fakatşimdi,Çetin’isavunmakzorundaydım,gözgöregöreyalansöyleyecekhalimyoktuya.

“Hayır hocam, çocuğun günahını almayalım, sabah erkenden gelmiş randevu yerine.Kabahat bende,vaktindegidemedim.”

tnanamıyormuşgibiydi...“Senhiçgeçkalmazsınki!”

“Kaldıkiştehocam...Akşamuyuyamadım,sabahakarşısızmışım.Kalkamadım.”

Yinekızmadı,aklıbaşkayerdeydi.“Nasılgeldinpekiburaya?”

“Çetingetirdi.Çocukgelipevdenaldıbeni...”Gerginbirifadebelirdiyüzünde.

“Evinineredenbiliyormuş?”

Hayır, o çirkin araştırmagörevlisine takmıştı.Oğlanıgünahımkadar sevmesemde içimdebir acımaduygusu oluştu. Çetin ağzıyla kuş tutsa Tahir Hoca’ya yaranamayacaktı. Peki, hocanın sesindeki buürküntüyenedemeli?Çetin’inevimibiliyorolmasınedenendişelendirmiştionu?Anlamakiçinsorusunuyanıtlamamgerekiyordu.

“Dahaöncegelmişevime...”“Öylemi?Nezaman?”

Eşinizincenazetörenindensonrademekistemedim.“ikiyılöncegaliba...”

Hayır,birtürlüsakinleşemiyordu.“Hatırlıyorsunyani...”

Hatırlıyorumdesemçokrahatlayacaktı,gözlerindenokunuyordubu.İyideneden?YoksaNüzhet’i,buöfkesini kontrol edemeyen oğlanla arkadaşlarının öldürdüğüne mi inanıyordu? Ama öyleyse katilolduğundanşüphelendiğibirininedenbanayollamıştı?Neyapmayaçalışıyordubuadam?Tavşanakaç,tazıya tut mu diyordu? Tahir Hakkı konusunda yine mi yanılmıştım? Yeter artık, çok çabuk fikirdeğiştiriyorum. Sadece fikir değiştirsem iyi, tüm ruhum altüst oluyordu. On dakika önce kanlı katilolduğunu düşündüğüm adamı, on dakika sonra iyilik meleği olarak görüyordum. “Gerçeği kavramadaçarpıklık.Görünenialgılamadabozukluk...İştepsikolojiksorunlarböylebaşlarMüştakçım.”Şaziye’ninsaptamasıelbetteherzamankigibiyerinde.Evet,bunlarınhepsibendevar.Algıdabozukluk,kavrayıştaçarpıklık,değerlendirmedeyanlışlık...“NeolduMüştak?iyimisinevladım?”

TahirHakkı’nınuyarısıylakurtuldumiçinedüştüğümderinçukurdan.

“İyiyimhocam,iyiyim...Hatırlamayaçalışıyordumsadece...Çetinhaklıolabilir,muhtemelendahaönceevimegelmiştir.Amatamolarakhatırlamıyorum.”

Tedirginlikiçindemırıldandı.“Demekhatırlamıyorsun?..”

Gözleriçaresizlikiçindebocalıyordu.

“Çokmuönemlihocam?”diyekarşıatağageçtim.“NiyemerakediyorsunuzÇetin’inevimibilmesinde

Page 165: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

nesakıncavarki?”

Gözlerinikaçırdı.

“Yok,birsakıncayok...”

Lakırdıburayakadargelmişkenartıkkaçmasınaizinveremezdim.

“Hemçocukniyeyalansöylesin?Geldimdiyorsagelmiştir,öyledeğilmi?”

Başınıhafifçesağayatırdı.

“Tabii...Yalansöylemesiiçinbirnedenyokda...”

Yüzümebakmadankonuşmuştu.ÇünküÇetin’inyalansöylemesiiçinbirdeğil,birkaçnedenolabilirdi;hemdeesaslınedenler.Nüzhet’iöldürmüşolmak...Akın’ıyaralamışolmak...Veikincicinayetiişlemekiçin yapılan sinsi bir hazırlık... Nüzhet’in ardından Müştak... Şanlı tarihlerine ihanet eden soysuztarihçileriboğazlayarak,milligeçmişimizeyapılanhakaretleri...İyidebenöylebirideğilimki...

“ŞuAkın...”diyeböldüzihniminçoğuzamankontrolümdışınaçıkanakışını.“Kimsaldırmışona?”

Galibakartlarıaçmanınzamanıgelmişti,sanırımartıkTahirHakkı’dabunuistiyordu.Amaherzamankigibi taşınaltınaöncebaşkalarınınelinikoymasınıbekliyordu.Öğrencilerihakkmdaki şüpheleri ilkbensöylemeliydim.Aslındadünakşamkonuşsaydık,bunuyapmaktahiçdetereddütetmezdim,fakatşimdi...Artıkemindeğildim.Bilmiyordum...Kafamkarışmıştı.Belkidesorunoçocuklaraduyduğumşüphedeğil,şukarşımdakiihtiyaraduyduğumgüvensizlikti.Evet,buiştebirterslikvardı.Sorunsadecebenimruhsalhezeyanlarımdadeğildi.Sevgilihocam,gözleriminönünde,azöncebambaşkabirkişiliğioynarkenşimdiçok farklı bir role bürünmüştü. Hangisi gerçekti? Çetin ve şürekasını mı savunuyordu, yoksalisanımünasiple öğrencilerini ihbar mı ediyordu? Anlamak zordu. O yüzden ben de Çetin’i açıkçasuçlamaktankaçındım.

“Akm’ı kimin ya da kimlerin darp ettiği belli değil. Konuşamadığı için saldırganın kim olduğunuanlatamadı.Amabirkaçgüniçindeaçıklayabilir.”

Sıkıntı basıyormuş gibi derinden bir iç geçirdi. Hiç kuşku yoktu, o da saldırıda Çetin’in parmağıolduğundankuşkulanıyordu.Eğertahminidoğruçıkarsakendibaşınındabelayagireceğindenkorkuyordu.Banaduyduğubuyakınlık,birdenbirekapıldığıbuendişe,buitirafımsıkonuşmalar,iştebuyüzdendi.

“Evet, hâkim bey, inanmazsanız, Profesör DoktorMüştak Serhazin’e sorun... Ben bu katillerin aslaişbirlikçisiolmadığımgibikaygılarımıonunladapaylaşmıştım.”

Eğer önceki suç ortakların batarsa, yeni işbirlikçiler edinmelisin. Tarih de gündelik politika gibiittifaklarsanatıdır.Mesele,ittifakkurduğungrupçökmeyebaşladığında,derhalonlarıterkederekyenibirgrupla işbirliğinegidebilmebecerisinigösterebilmektir.Böylesinekarmaşıkbirdavadayenivefaydalıbirittifak,ahmaklıkabidesiMüştak’tanbaşkakiminlekurulabilirdiki?

“Seninşüphelendiğinbirilerivarmı?”

Dedimya,suçlamayıillabanayaptıracak,hayır,budefaolmaz.Binleriniithamedeceksebunubizzatkendisidilegetirmekzorundaydı.

“Bilmiyorum ki hocam... Akşam telefonda da söyledim, siz katılmıyorsunuz ama bu işin Nüzhet’in

Page 166: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ölümüyle ilgisi olabilir...”Mavidamarları çıkmış eliyle, kırçıl sakallarını kaşıdı. “Nüzhet’inölümü...”Açık havada renkleri iyice açılan çakır gözleri kurnazca kısılmıştı. “Evet, dün de biraz konuştuk amaçocuklarınyanındarahatdeğilgibiydin.Çetin’leErol’dansözediyorum...Biliyorsuntariheromantikbiraçıdanbakıyorlar.

Fatihkonusundahassaslar...Belkioyüzdenyanlarındagörüşleriniaçıkçadilegetirmedin.”

Hâlâkenardageziyor,aklindakinidilegetirmektenustacakaçınıyordu.Kaçınsınbakalım,nereyekadarkaçınacaksa... “Akşam telefonda sizinle konuşmak istiyorum deyince de bu konuda bazı fikirlerinolduğunuanladım.”

Kurnazadam,şimdidekendisözlerimlebağlamayaçalışıyordubeni.

“EvetMüştak,nedüşünüyorsun?SencekimöldürdüNüzhet’i?”

Konuşacak kişi ben olunca lafı hiç dolandırmıyor doğrudan soruyordu. Beklediği yanıt açıktı:“Nüzhet’i,Çetin ve arkadaşları öldürdü.”Benbu açıklamayı yapınca hayretler içinde, “Olamaz!” diyehaykıracak, “o çocuklar böyle bir şey yapamaz,” diyecek, durup düşünecek güya sakinleşecek, güyaaklıselime gelip, “Seni böyle düşünmeye iten nedir?” diye soracaktı. Ben de mantık çerçevesindenedenleri sıralayacaktım. “Enteresan...” diyerek başını sallayacak, “enteresan... Senin kadar ilerigidemezdim ama benim de bazı kuşkularım var,” diyerek başlayacağı konuşmanın sonunda çocuklarınipiniçekecekti.Çünkükendinikurtarmakiçinbaşkaçaresiyoktu.

“NiyesusuyorsunMüştak?”

Niyesusacağım,çaresizliktensusuyordum.Tıpkıonungibibendeköşeyesıkışmışdurumdaydım.Dünakşamkimutlakasizinlekonuşmalıyım, ısrarındansonraelbettemakulvemantıklıbiraçıklamayapmakzorundaydım.

“Düşünüyordum hocam...” Gözlerimiz karşılaştı; ürkek, çekingen, bir parça mahcup da olsalarsinsiliklerindenzerrekaybetmeyenbakışlar.Birbirinesaygıduyan ikidostundeğil,birbirinialtetmeyeçalışanikirakibinbakışları.“Neyazıkki,bendeNüzhet’inkatillerişunlardiyecekhaldedeğilim.”

Soğuğunbilecanlandıramadığıyüzündeiyicetatsızbirifadebelirdi.

“Çünkü kafamda bazı sorular var hocam... Önce ben de sizin gibi düşünüyordum. Katil Sezginolmalıydı. Bizzat Nüzhet anlatmıştı aralarında anlaşmazlık olduğunu. Zaten Başkomiser Nevzat’a daSezginkonusunuaçanbendim.Keşkesandığımızgibiolsaydı,ozamanbuacıolaykapanmışolurdu.AmaAkın’ayapılan saldırıbumeseleyebakış açımıdeğiştirdi.Dün telefondada söylediğimgibiNüzhet’inölümüyle Akın’m saldırıya uğraması birbirine yakın saatlerde gerçekleşmiş. Belki de aynı zamanda...Akın anlattığında kesin saati öğreneceğiz. Neyse, sanki bu iki saldırı da organize olmuş bir gruptarafındanyapılmışgibi.SankiNüzhet’leAkınhedefseçilmişveaynıandayokedilmek istenmiş.EğerdüşündüğümgibiyseSezgin’inkatilolmaihtimaliortadankalkıyor.”

Heyecandanmı,telaştanmı,yoksadüpedüzpaniklediğindenmi,hemenarayagirdi.

“Pekiozamankim?Kimolabilirkatiller?”

Yok, o kadar kolay değil, bunu bana söylettiremeyeceksiniz. “Nüzhet ve Akm’la husumeti olaninsanlar,”dedimsakince.Babamınövgüyüklüfısıltısıkulaklarımdaçınladı:

Page 167: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“AferinMüştak,çokiyigidiyorsunoğlum,ancakAgathaChristie’ninefsanevidedektifiHerculePoirotbukadardoğru tahlilyapabilir, ancako,bukadar soğukkanlıolabilirdi.”Elbette aldanmadımbabamınyalandansırtsıvazlamalarına,kurnaz

hocamadöndüm.“Evet,ikisiylebirdençelişkisiolaninsanlar.”

“BulmacagibikonuşmaMüştak,”diyeazarladıTahirHakkı.“Kimoinsanlar?HemnedençelişkileriolsunkiNüzhetveAkm’la...”

Sabırsızlanmasıiyiyeişaretti.Sinirlerinibirazdahabozmaktayararvardı.

“Sizcekimhocam?NüzhetveAkın’mbirlikteyaptıklarıbirtekişvardı.”

Korkunçbirkehanetibildiriyormuşçasmadudaklarıadetakendiliğindenmırıldandı.

“Nüzhet’inprojesi...”Taşıgediğekoymuştum.

“Aynenöyle...Nüzhet’inAkın’labaşkabirortakyanıyok.”Gözlerindekiendişeyisilmekistergibi,“II.Murad’ın zehirlenmesi teorisi,” diye aceleyle söylendi. “Nüzhet’i bu projenin peşinde olduğu içinmiöldürdüler?”

Ahuyanıkihtiyar,ah,hâlâoynamayısürdürüyor,hâlâyanlışyönlendirmeyeçalışıyordubeni.

“Artıkondanemindeğilim,”dedimgülümseyerek.“BelkideNüzhetbaşkabirtezinpeşindeydi.”

Endişeyenidenelegeçirdiçakırgözlerini.“Nasılbirtez?”

“Bilmem,banaanlatmadı,amabelkisizbiliyorsunuzdur.Bukadarsıkgörüştüğünüzegöresizeçıtlatmışolmalı...”Hiçdüşünmedenkestiripattı.“Hayır,banadaanlatmadı.”

Kesinlikle yalan söylüyordu. Fatih Sultan Mehmed’e atfedilen bir deyimi hatırladım: “Yapmakistediğimi sakalımınbir teli dahi bilseydi, o teli hemenkoparır veyakardım.”Kocabir imparatorluğuyönetenpadişahınağzınınsıkıolmasıanlaşılabilirdiamabizimTahirHakkı’nınketumluğunanedemeli?

Kendisine inanmadığımıanladığındanmıdırnedir,“NiyeNüzhet’in II.Murad’mzehirlenmesiüzerineçalışmadığını düşünüyorsun?” diye sordu. “Evinde bulunan şu Freud’un, baba katilliği makalesi...Dostoyevski hakkındaydı değil mi? Biliyorsun Nüzhet bayılır edebiyatla tarihi alakalandırmaya...Hakikatlehiçbir irtibatıolmamasınarağmenII.Murad’mölümünübirzehirlenmegibigöstererek, tezinirahatlıkla bu komplo teorisinin üzerine kurabilir.” Zoraki bir gülümseme belirdi soğuktan rengi atmışdudaklarında. “Niye anlatıyorum ki, zaten sen söyledin bunları... Öyle değil mi? Sahi, niye fikirdeğiştirdinMüştak?”

Sizin yüzünüzden hocam, davranışlarınız o kadar kuşkulu ve tutarsız ki, II. Murad’m zehirlenmesimeselesini açtığımda heyecanlanmadınız bile. İnsan ister istemez, Nüzhet’in projesi bu değilmiş diyedüşünüyor...Elbettebunlarıonasöyleyemezdim.

“II.Murad’m ölümünü okudum yeniden... Zehirlenmeye hiç benzemiyor. Beyin kanaması ya da kalpkriziolmalı.”

Alaycıbirgülüşkoyverdi.

“Bakıyorumtarihtensonratababetemeraksarmışsın.”“Hâşâhocam,tarihibeceremedikbirdetıplamı

Page 168: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

uğraşacağız.

Ama yazılanları okuyunca böyle bir kanaate varıyor insan. Çünkü biliyorsunuz beslenmeleri etağırlıklı...Sarayyemekleriağır...Padişahlarınçoğudabuyüzdennikrishastasıya...”

Manidarbirbakışattı.

“İyidenikrishastalığındanölenkimseyiduymadımben...”

Bu lafı daha önce kim söylemişti?Hatırladım, dün gece rüyamda, FatihSultanMehmed...Ne büyükrastlantı!Aradanyirmidörtsaatgeçmedenaynıcümleyiduyuyordum.Niyerastlantıolsuncanım,babada,oğuldaaynıhastalıktanmuz

darip...ElbetterüyamdakikişiFatihdeğil,benimbilinçdışındakalmışolanhayaldünyamdı.

“Yasen?”diyeüstelediTahirHoca...“Ohastalıktanölenbirinibiliyormusun?”

“Tanımıyorum, ama mesele o değil... Nikris hastalığına yol açan beslenme türü, ana damarları datıkayabilir demek istiyorum. Kalp krizine ya da beyin kanamasına yol açabilecek damarları... ZatenfikrimideğiştirenteknedendeII.Murad’mölümşeklideğil.Dünbirilerifakültedekiodamagirmiş.Birşeyleraramışlar.”

Yineendişeylekarardıyüzü,yinekırçılsakallarıtitredi.“Eminmisin?Temizlikçileryanlışlıklayapmışolmasın?”“Hayır,temizlikçilerdeğil...Odamınaltınıüstünegetirmişlerdi.

Bilgisayarımdadaaraştırmayapmışlar...”

“Niye daha önce söylemedin? Polise haber verseydik...” Kaygıları sahici gibiydi ama elbette onainanmıyordum. “BuolayınNüzhet’inölümüyle ilgili olacağınıdüşünmemiştim.Akın’ayapılan saldırıyıöğrendiktensonraöyleolabileceğinianladım.Polisedeanlatacağımtabii...Neyse,odamagirenler,sankibirmakaleyada tezbulmak istemişler.Çekmecemdekidosyaları karıştırmışlar.Sanırımbulamadıklarıiçinbilgisayarımagirmişler.AradıklarıII.Mehmeddönemindeyaşamışaltıkişininadınıngeçtiğibirtez.İlki Fatih Sultan Mehmed, İkincisi sadrazam Çandarlı Halil, üçüncüsü Şahabeddin Paşa, dördüncüsüZağanosPaşa,beşincisiII.BayezidvealtıncıaramadaCemSultan...II.Muradyok...”Omuzsilkti...

“Bunun bir anlamı yok ki. Adamlar, bilgisayarında II. Murad’ı aramayınca Nüzhet’in bu meseleyleilgilenmediğikanıtlanmışmıoluyor?”

“Elbette olmuyor. Ama odama girenlerin, cinayeti işleyen kişiler olduğunu varsayarsak -ki aklımabaşka bir şey gelmiyorNüzhet’in tezine eksen aldığı II. Murad’ı merak etmiyorlar ama ailesini vevezirleriniaraştırıyorlar.Biraztuhafdeğilmi?”

Birkulpbulamadığıiçintekrarladı.“Tuhaf...”

Lakırdınınarkasınıdagetiremedi.Aklıkarışmışgibiydi.Gerçektendeolanlarla ilgisiyokmuydubuadamın?Hayır,bunainanamazdım.İlgisiolmasabilesakladığıönemlibirbilgivardı.Belkidekatillerieleverecekbirsır.Eğeröyleyseikigündüryaşadığımbukorkunçkâbususonaerdirmekonunelindeydi.Belkidebanaanlatmakistediğibuydu.Belkiodaelindekibilgilerindoğruluğundaneminolamadığındankimseyi suçlamak istemiyordu. O zaman yanlış yapıyordum, katillerin ismini ona açıklatayım derkenkonuşmaktan vazgeçirebilirdim. Belki de yolu ben açmalıydım. Kanaatimi dile getirmeli, Çetin vearkadaşlarının ismini ben zikretmeliydim. Evet, ne kaybederdim. Oysa kazanabileceğim koskoca bir

Page 169: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

masumiyetvardı.

“Aslındahocam...”diyesözebaşlamıştımki,“Şöylearanızdabirfotoğrafçektirebilirmiyim?”diyenbir ses engel oldu bana. İznimizi bile beklemeden ortamıza dalıveren tombulca hanım, az önce TahirHakkı’yagençolduğunusöyleyenüçkadındanencüretkârolanıydı.

“Ay,sizinlefotoğrafçektirebilmekiçinsadecebirkulegezebildim,”diyebeniaçıkçaiteledi.“Olsun,hiçüzülmedim,başkazamanyinegezerimoraları,amasizibirdahaneredebulacağım?”

Elinde fotoğraf makinesi, dudaklarında pısırık bir gülümsemeyle karşımıza konuşlanan ufak tefekadamaseslendi.

“HadiPeyami,çeksene,dahanebekliyorsun?”“Yinekaybedentarafdüşmüştübize”

mm “Hayvanlarla aramızdaki temel fark bizim psişemizin gelişkin olmasıdır. Düşüncelerimiz,duygularımız, sezgilerimiz, egomuz, yani bilinciyle, bilinç dışıyla bütün benliğimiz. Öteki canlılarınhiçbirinde ruh dünyası böylesi bir aşamaya ulaşamamıştır ama yine de insan sıklıkla hayvanlarmkinebenzertepkilergösterebilir.”

Rumeli Hisan’mn ortasında dikilmiş, Şaziye’den duyduğum bu teorinin, gözlerimin önündegerçekleşmesinişaşkınlıklaizliyordum.Fotoğrafçektirmekiçinsorgusuzsualsiz,TahirHakkı’ylaaramızadalanoheveslihanımı,kafilemizindiğerelemanlarıtakipetmiş,geziyekatılannekadarinsanvarsagençyaşlı, kadın erkek demeden poz verme yarışma girişmişlerdi. Girişsinler bir itirazım yoktu da bizimkonuşmakaynayıpgitmiştiarada.Hemdesonuçalmayaokadaryaklaşmışken.Dahasinirbozucuolanı,bu tuhafgösterinin içinebenidesürüklemişolmalarıydı.Birkenaraçekilmek içinnekadaruğraşırsamuğraşayım,bizimtatlıdilliprofesörleaynıkaredegörünmekisteyenherkes,nehikmetsekolumagiripbenide kadrajm içine sokuyordu. Daha ne istiyorsun, insanlar sana ilgi gösteriyorlar, tadını çıkar iştedenebilir. Lâkin beş yüz küsur yıl önce yapılmış bu hisarın içinde, aklımda çözülmemiş bir cinayet,çantamıniçindebabamınColdmarkatabancasıylaenazotuzkezkamerayagülümsemek,takdiredinizkihiçdehoşbirdurumdeğildi.Ancakbuhoşolmayandurumumutluluklakarşılayıpfotoğrafmakinelerininosoğukcamlarınasırıtmaktanbaşkadaelimdenbirşeygelmiyordu.Umudum,yarımkalankonuşmamızıotobüste tamamlamaktı. Aynı düşüncede olduğunu sandığım Tahir Hakkı da herhalde yanıma oturmayıtercih edecek, böylece çok isteyip de birbirimize anlatamadığımız gizli düşüncelerimizi, gezinin birsonrakietabınakadarpaylaşmafırsatınıbulabilecektik.Tabiibenimşusalaknezaketimolmasaydı...

Aslında o bitmek bilmez fotoğraf çekimleri nihayet sonlandığmda, işler yolunda görünüyordu.HattaotobüseyürürkenbirarakalabalıktansıyrılıpTahirHakkı’ya,“Birlikteoturalımhocam,”demefırsatınıbilebulmuş,onundakulağımaeğilerek,“İyiolur,”dediğiniduymuştum.

Otobüse ilk binen Tahir Hakkı olmuştu; herkes hocanın önüne geçmeyi saygısızlık olarakdüşündüğünden,kolaycamerdivenleritırmanmış,şoförünçaprazındakikoltuğarahatçaoturmuştu.Benimdeyapmamgereken,insanlarıbiraziteklemekpahasınadaolsaaceleederekhocanınyanmayerleşmektiki, kimsenin buna itiraz edeceğini sanmıyordum. Otobüsün yanına gelinceye kadar da hiçbir sorunçıkmamıştı zaten. Ama ön kapıya yönelirken, gümüş saçlı, yaşlıca bir adam, dirseğime dokunmuş,“Ağzınıza sağlık çok iyi anlattınız,” demişti güçlü bir sesle. Güneş gözlüklerinin gizlediği gözlerinigöremiyordum ama samimiyetle baktığını hissediyordum. Bizim hocanın yaşlarında olmalıydı. “TahirHakkıbukadariyianlatamazdı.”

“Yokcanım,olurmu?Bizondanöğrendikbunları...”Takdiredenbirgülümsemeyayıldıdudaklarına.

Page 170: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Engingönüllüsünüz,budaçokiyi...”Birdeneliniuzattı.“BenBahri.”

Sankitanışıyormuşuzgibiaşinabirifadebelirmiştiyüzünde.

Önemsememiştimtabii...

“Memnunoldum,”diyerekotobüseyönelmiştimki,arkamdaduranJaleHanım’ıfarkettim.Hiçgereğiyokkenomüzminkibarlığımnüksetmiştiyine.TahirHakkı’ylaflörtetmesidışındahiçbirözelliğiolmayanbuhanıma,“Lütfenbuyurun,”diyerekönümegeçmesineizinvermiştim.Üstelikarkamdaedebiylesırasınıbekleyen hanımefendinin, “OlmazMüştak Bey, siz buyurun,” diye ısrar etmesine rağmen. Sonunda neyapsın kadıncağız, daha fazla beklemeyerek otobüsün kapısından içeri girmişti işte. “Aferin çocuğum,Serhazinlerinsonşehzadesiolaraksanadaböylesiyaraşır,”diyenanneminsesi,otobüsünbasamaklarınıtırmananJaleHanım’m,bizimihtiyarınyanınaoturmasıylayitipgitmişti.TahirHakkı’nın,neyaptınsalakdiyen bakışlarıyla karşılaşmamak için ben de basamakları hızla tırmanarak, onların hemen arkasındakikoltuğahüsraniçindeçöküvermiştim.

Yakaladığı fırsatı iyi değerlendirmek niyetinde olan Jale I lanım, hiç vakit yitirmeden sohbetekoyulmuştubile.

“Ay,muhteşemanlatıyorsunuzTahirBey...Olaylargözümüzünönündebirerbirercanlanıyor.Sankiogünleriyaşıyoruz.”

Bizimihtiyarokadarheveslideğildi.

“TeşekkürederimJaleHanım,mübalağaediyorsunuz.”

Sesitatsızdı.Belliki,onundaaklıbenimgibikonuşacağımızmeseledeydiamakadınalütfensizarkayageçermisiniz, diyemiyordu işte. Niye desin, benim gibi bir ahmağın yanlış (kıvranışı yüzünden nedenkabalaşsın?

“Amaaklıma takılanbir konuvar.”TahirHakkı’nınhaletiruhiyesindenbihaberolanhanımefendi iseüsteledikçeüsteliyordu.“HisaryapıldıktansonraBoğaz’dangeçengemilerenooldu?”

Hemen cevaplayamadı; çünkü onun akima takılan konu, Boğazkesen Hisarı’nın marifetleri değil,Nüzhet’inboğazınıkesenkatillerinkimliğiydi.

“Efendim...”

“Bizimkiler diyorum, gemilerin geçişini nasıl engelledi?” Derin bir nefes aldı hocaların hocası.Kendinitoparlaması,

acilensevimlitarihanlatıcısırolünedönmesigerektiğinianlamıştı.Boğazınıtemizledi,kırçıltüylerinçevrelediğidudaklarınınkıyıcığmasahtebirgülüşyerleştirdi.

“EvetJaleHanımcım...Üzerinesayfalarcamaceraromanıyazılacakkadarenterasanbirkonudurbu.”

Havayagirmişgörünüyordu.

“Oyıl...Yani1452’ninSonbahar’mda,üçVenedikgemisiBoğaz’dangeçmekistemişti...”

“Amaolmazki,”diyenbiriitirazetti.

Page 171: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Başımı çevirince, az önce fotoğraf çektiren hanımın sitemkâr bakışlarıyla karşılaştım. “Lütfen TahirBey, biz duyamıyoruz... Kim bilir neler kaçırıyoruz şimdi?” Yanında sığıntı gibi oturan kocasına birdirsekattı.“ÖyledeğilmiPeyami?Birşeysöylesene...”

ZavallıPeyami’ninağzınıaçmasınabilefırsatkalmadanartıkalışmayabaşladığımoakortsuzseslerledolduotobüsüniçi.

“Ne?İstanbul’unfethimi?”“Bizdeduymakistiyoruz.”“Mikrofonlakonuşunlütfen...”

Sürücü koltuğunda sabırla gezi kafilesinin yerleşmesini bekleyen şoförümüz bile bu yoğun talepkarşısında daha fazla kayıtsız kalamayarak hantal gövdesinden beklenmeyen bir çeviklikle yerindenkalktı,aracıngöğsündekimikrofonuçıkartıp,nazikbirtavırla,otobüsününensaygınyolcusunauzattı.

“Bununlakonuşabilirsinizhocam,buyrun...”

UzatılanmikrofonukendindeneminbirtavırlaaldıTahirHakkı.Dahabirkaçdakikaönceendişeiçindekıvrananadamkaybolmuş,yerineanlatacaklarınahâkim,işinizevkleyapan,ohoşsohbettarihçigelmişti.Yadaöylegörünmeyeçalışıyordu.Öncemikrofonaüfledi;yaşlıakciğerlerindenyükselennefes,güçlübiruğultuyadönüşerekeflatunrenklikoltuklarınüzerindenhafifçesüzüldü.

“Duyuluyor değil mi? Tamam o zaman... Boğaz’dan izinsiz geçmeye çalışan gemilerin akıbetinianlatıyordum.Hisar’myapımıyazsonundatamamlandıdemiştik,mevzubahisolaylarınvukubulmasıisekışınbaşlarınarastlar.

“Evet, kasım ayında Venedik bandıralı iki gemi, hisarın önlerine geldi. Muhtemelen Kırım’danKonstantinopolis’e erzak getiriyorlardı. Onları gören hisar nöbetçileri, yelken indirmeleri için uyardı.Ama gemiler uyarıları dikkate almak niyetinde değillerdi. Hızla hisarın önünden sıvışırız diyedüşünüyorlardı.Buyruklarariayetedilmediğinigörenkalemuhafızları,derhalokyağmuruvetopateşinebaşladılar.Üzerlerineyüzlerceokunyağdığını,yanlarınagüllelerindüştüğünügörengemicileryaptıklarıhatayı anlamışlardı. Yelkenleri toplayıp teslim olmaya karar verdiler ancak, Boğaz’m akışı onlarıhızlandırdı. Bunun üzerine, kamçılar şakladı, kaptanlar forsalara haykırdı: ‘Haydi, asılın, küreklereasılın!’ “Forsalar can havliyle çekmeye başladılar kürekleri. Denizin akıntısına, tutsakların gücü deeklenince gemiler hızla İleri atıldı. Böylece Venedikliler, muhafızların gözleri önünde hisardanuzaklaşarak güvenli sulara ulaştılar. Kaledekilerin yaşadığı hüsranı tahmin etmek güç değil. Ancak ikihaftasonraaynıusûllekaçmayıdeneyenbirVenedikgemisininsonuluızinolacaktı.GemikaptanınınismiAntoninoErizzo’ydu.Oldukçatecrübeli,busularıavucununiçigibibilenbirdenizciydi.Odaötekiikigemi gibi şehre erzak getiriyordu.” Tahir Hakkı koltuğundan doğruldu, otobüsün ön camından turkuazrengisularıgösterdi.

“Bakınişteşurayaulaştıklarında...VenedikgemisimuhlemelenkarşıdakiAnadoluHisarı’nınhizasınageldiğinde,hisarnöbetçisiningürsesiyankılandısularınüzerinde:‘Yelkenleritopla!Yelkenleritopla!’

“Kendinegüvenisonsuzolan,belkidedahaöncekiikigemininsağsalimKonstantinopolis’eulaştığınıduyduğundan iyice cüretkarlaşan Antonino Erizzo ikazlara aldırmadı. Yelkenleri toplamak yerine,gemisinirüzgâragörekonumlandır(iı.RüzgârınveakıntınıngücüyleHisar’mönündenzarifçesüzülerek,hızla atış menzilinin dışına çıkmak niyetindeydi. Ama ne demişler, papaz her zaman pilav yemez.Kaptanınniyetinianlayanmuhafızlarınkomutanıhaykırdı.‘Ateş,ateş...Geçitvermeyinkefereye...”

“Yaylargerildi,toplarateşlendi.VebahtsızAntoninolirizzo’nunkadırgasıkocamanbirgülletarafındanvuruldu.Kadırga, kaşlagöz arasında, tümmürettebatı ve taşıdığı erzaklabirlikte suyundibini boyladı.

Page 172: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ölen öldü, denize atlayıp, canını kurtarmaya çalışan cevval gemiciler eksiksiz olarak ele geçirildi.VebaştaAntoninoErizzoolmaküzerebazıgemicilerBoğaz’ı izinsizgeçmeyekalkışacakdenizcileredersolsundiyeidamedildi.”

“Yargılamafilanyapılmadanmı?”

JaleHanım’dışaşkınlığınıdilegetiren.TahirHakkı’yıdinlerken,heyecandanküçükbirkızçocuğugibiserçeparmağınıntırnağınıçiğneyipdurmuştu.

“YargılamafilanyokJaleHanım...”diyekestiripattıTahirHoca.Kadınınsaflığıcanınısıkmışgibiydi.“Hakda,hukukdayok...Gücün,yasaolduğubirdönemdensözediyoruz.Kı

lıcm,devletlergibiinsanlarındakaderinibelirlediğibirdönemden...”

“Günümüzdedeöyledeğilmi?”

Gençbirhanımdışimdikonuşan.Başımıçevirincegüzelgözlü,başörtülübirkızlakarşılaştım.

“Amerika,demokrasigetireceğimdiyeIrak’agirdi,amabirmilyonkişininölümünenedenoldu.”

Gençkızıonaylayanöfkelimırıltılaryükseldiarkadan.Konu,beşyüzküsuryılöncesindengünümüzegelmeküzereydiki,gezimizinkomutanıelinikaldırdı.

“Günümüzün uluslararası politikasını değil, tarihi konuşuyoruz.” Sesi buz gibi soğuktu. “Evet, bizkonumuzadönelim.”

Mırıltılar,homurtularanındakesildi.“Şimdisizlerebirsorumvar.”

Sorusunusoramadı,çünkügözleriartıkhareketedelimmidercesinebakanşoförlekarşılaştı.Mikrofonuağzındanuzaklaştırdı.

“BirazmüsaadeetKadrievladım,azsonragideriz,”diyefısıldadı.Yenidenmikrofonadöndü.“Evet,VenedikliKaptanAntoninoErizzo’nunkadırgasınınbirtopgüllesiylebatırıldığınısöyledik.Otopuyapankişininadınıbilenvarmı?”

Kesifbirsessizlikçöktükoltuklarınüzerine...“Yokmu?”

Cılız,güvensizbirsesduyuldu:“Urbanmı?”

Heyecanla,sesingeldiğiyönebaktı.“Kim?”

Enarkasıradakibeşlikoltuğunortasında,dörtgençkızınarasınasıkışmış,kirlisakallıgençtikonuşanamaşimdisesidahagürçıkıyordu.

“Urban,topustasıMacarUrban.”

“Aferin,”diyesöylendihoca.“Gençarkadaşımakocamanbiralkış...”

Az önceki gergin sessizlik, birbirine coşkuyla çarpan avuçların şenlikli gürültüsüne bıraktı yerini.Delikanlınınyanındakikızlarküçükçığlıklaratarak,işisulandırmayabaşlayıncasükûnetisağlamagöreviyinehocayadüştü.

“Tamam, tamam... Evet, bu konuda farklı görüşler olmasına rağmen birçok tarihçi, Boğazkesen’in

Page 173: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

toplarını Macar Urban’m yaptığım söyler. Bildiğiniz gibi Urban, Konstantinopolis’in kuşatmasındaönemlibir roloynayacakolandevasa toplarınyapımcılarındanbiriydi.Belkide enönemlisi...TarihçiDukas’myazdığınagöre,UrbanönceKonstantinopolis’egitmişti.HattabizzatİmparatorXI.Konstantinosilegörüşmüştü.AmabuyorgunveyoksullaşmışkentinyöneticilerindeMacartopustasınınyüksekücretiniödeyecek para yoktu. O da II.Mehmed’in kapısını çaldı. Teknolojiye büyük ilgi duyan genç padişah,Macar ustayı âlâ-ıvâlâ ile karşıladı, ona cömertçe ihsanlarda bulundu. Sonra da Konstantinopolis’insurlarınıyıkmakiçinyapılmışolandevgüllelerigösterereksordu:‘Eydökümustası,banadürüstçesöyle,bugülleleriatacakbüyüklüktetoplardökebilirmisin?’

Urban da açık yüreklilikle cevap verdi: ‘Eğer dilerseniz, bu gülleleri atacak kadar büyük toplardökebilirim.Konstantinopolis’insurlarınınnasılolduğunubiliyorum.Yapacağımtoptanatılacakgülleler,Babil surlarını dahi yıkabilirler.Amamenzillerinin ne kadar olacağını hesaplayamıyorum.O sebeptensizegarantiveremem.’

“Padişahbirazdüşündüktensonra,‘Tamam,’dedionagüvenerek.‘Butopudök.Onunmenziliylebizzatbenalakadarolacağım.’

BöyleceMacardökümustasıUrban,işekoyulmuşoldu.”“Özürdilerimama,”diyerekyinearayagirdiJaleHanım. “Urban, Hristiyan değilmi?Konstantinopolis’tekiler deHristiyan... NedenMüslüman birpadişahayardımediyor?”

TahirHakkı’nınyüzündeacıbiranlambelirdi.

“AhJaleHanımcım,insanoğluöyleacayipbirmahlukturki,onunönceliksıralamasındaekmekle,dinsık sık yer değiştirir. Karnı açsa, onun için en kutsal mekân midesidir. Ancak bedeninin ihtiyaçlarınıgiderince,yanidünyalığınıkurtarınca,ötekidünyaakimagelir.Herkesiçinsöylemiyorumamagenelkaidebudur. İşte din en çok o zaman anlam kazanır. Sadece Urban Usta değil, Konstantinopolis’i kuşatanOsmanlIordusunun içindedebinlerceHristiyanvardı.Yağmave talandaneldeedecekleriganimet, İsaPeygamber’insevgisindendahaönemliydionlariçin...”

Sankiçokgerekliymişgibimüdahaleettim.“Amahocam,mezhepfarkınıdaunutmayalım.”Gözucuylaşöylebirbaktıbana.Gülümseyeceksandımyapmadı,unutsakneolacak,neönemivarkibunlarındiyenbir anlam belirdi yüzünde. Tahir Hakkı’mn sıkıldığını, hem de çok sıkıldığını işte o zaman anladım.Sanırımbutüretkinliklerdenartıkpekkeyifalmıyordu.Osevimlitarihçimaskesininarkasındayorulmuş,usanmış bir adam vardı. Yanılıyor muydum? Yoksa mesleği değil miydi bıktıran? Nüzhet’inöldürülmesiylebaşlayanşumeşumsüreçmibezdirmiştionu?Nedenineolursaolsun,tadıkaçmıştıbizimihtiyarın.Amanedensebuhalinigizlemek istiyor,oheveslibilimadamımaskesiniçıkartmayıbir türlügözealamıyordu.Belkideonuyaşamabağlayanbaşkabirnedenkalmadığıiçin.

“Müştak’mdahatırlattığıgibi,”diyerekyüzündebelirenosıkılganifadeyisildi.“Konstantinopolis’indüşmesindeKatoliklerleOrtodokslararasındakidinselçekişmedebizimkilerinlehinebirroloynamıştı.”

BakışlarıbirkezdahaKadriadındakişoförümüzekaydı;adamartıksürücükoltuğunaoturmuş,aracınıhareketettirmekiçindüpedüzsabırsızlanıyordu.

“Evet arkadaşlar...RumeliHisan’ndaki gezimiz bu kadar. Fazla bile kaldık. Şoförümüz yola çıkmakiçinbenimkoltuğumaoturmamıbekliyor.”

BusözleriTahirHakkı’nınanlatısınısonlandıracağmayoranyolculardanyineitirazlaryükseldi.

Page 174: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Hayır, hayır... Konuşmayı kesmeyeceğiz. II. Mehmed’in 1452’nin Ağustos sonundan 1453’ün 6Nisan’ma, yani kuşatmanın başladığı güne kadar geçirdiği yedi aylık sürede olanları yol boyuncaanlatacağız. Cağız diyorum, çünkü bendenizOsmanlı cenahında neler olduğunu sayıp dökerken sevgilidostumMüştakdaKonstantinopolis’infethini,kuşatılmışların,yanikentiniçindekimüdafileringözündenaktaracak.” İroniye bakın, yine kaybeden taraf düşmüştü bize. Bir anda elim ayağım buz gibi olmuştu.Düpedüzpaniklemiştim.Nasılanlatacaktımogünleribenşimdi?NiyeüzerimeyıkmıştıkibuzorişiTahirHakkı?Niye olacak, yenilmişlerin tarihini, ancak yenilmiş biri anlatacağı için. Bin yıllıkDoğuRomaİmparatorluğu’nun hazin sonunu, hayatı hep hüsranla geçmiş Müştak Serhazin’den daha şahane kimanlatabilirdi ki? “Anlaştık mı?” Koltuğuna oturmadan önce son kez soruyordu bizim yorgun profesör.“Tamammı?”

Elbettebanadeğil.NasılolsaMüştak’mreddetmegibibirlüksüyoktu.Oemreder,bizyapardık.Zatenkalabalıkdaöyleanlamadı.

“Tamam,”diyehaykırdıotobüstekiortakirade.“Tamam.

Anlaştık.”

“OzamansözüMüştak’averiyorum.”

Elindekimikrofonuuzatırkenyineobezginifadegelipoturmuştugözlerine.

“Haydi,kolaygelsinMüştakçım...”Sesibilekırıkdökükçıkıyorduartık.“Senkonuşurkenbendebirazdinleneyim.”30

“Latinkülahıyerine,Türksarığıgörmeyiyeğlerim”Buhikâye,herzamanhüzünlendirmiştirbeni.NezamanKonstantinopolis kuşatmasından söz açılsa yüreğime belli belirsiz bir keder çöker, kendimi birparçaburukhissederim.Bu ruhhali ilkkez,NicoloBarbaro’nunkuşatmagünlükleriniokuduğumdaelegeçirmiştibenliğimi.1453yılının6Nisan’mdan29Mayıs’makadargeçenomüthişkuşatmanın54gününübizzat yaşayan bu doktorun yazdıklarını okurken gözyaşlarımı tutamamıştım. “Duygusal bir yan var buçocukta.Düşmanlarıiçinbileüzülür.”Düşmanları...BenimdüşmanlarımmıydıDoğuRomalılar?Benimdeğilamaatalarımındüşmanıydı.Belkideosebepten,şehrisavunanlaraacımazayıflığıgösterdiğimiçinkendimden utanarak sonunu getirmeden kapatmıştım kitabın kapağını. Ama kitabın kapağını kapatmak,başlarına geleceklerin korkusuyla titreyen insanların acı dolu çığlıklarını, yalvarışlarını, yakarışlarınısilememiştikulaklarımdan.DoğuRomaİmparatorluğu’nunartıkçökmeküzereolduğunuçokiyibilmeme,Osmanlılarolmasadabaşkabir devletinKonstantinopolis!mutlaka elegeçireceğindenadımgibi eminolmamarağmenbuanlamsızkederdenkendimikurtaramamıştım.Anlamsızkederdiyorumçünküzulüm,oçağın mantığıydı. Osmanlılar, Haçlılar ya da Moğollar, gücü yeten yetene... Gelenekti; yenenler,yenilenlereher türlü fenalığı yapmahakkına sahipti.Üstelikbenyenenlerin torunuydum,üstelikbu çoksevdiğimşehirdeyaşamamıotarihizafereborçluydum.“TarihçininduygusalolmayahakkıyokturMüştak.Savaşları,onlarıyaratankoşullariçindedeğerlendirmekgerekir.”Tamamıyladoğrubirönermeamagelde bunu yüreğime anlat. İşte bu yüzden Tahir Hakkı, Könstantinopolis’in fethini, kuşatılmışların, yanikentiniçindekimüdafileringözündenaktarmamısöylediğindepaniklemiş,eyvahneyapacağımşimdidiyedüşünmüştüm. Fakat itiraf etmeliyim ki söze başlamak sandığım kadar güç olmadı. Yoksa ben de mideğişmeye başlamıştım? İki gündür başıma gelenler, zorluklara rahatça intibak etmemi mi sağlamıştı?Neyse, artık kendimle uğraşmayı bir kenara bırakmalı, sabırsızlıkla anlatacaklarımı bekleyen gezikafilesinimutlui'tmeyeçalışmalıydım.

“Tuhaf bir rastlantıdan söz ederekbaşlamak istiyorum,”dedimotobüsümüzdenizeparalel akanyola

Page 175: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

inerken. “Konslantinopolis, Roma İmparatorluğu’ndaki en şaşalı günlerine Konstantin adında birhükümdarlabaşlamıştı.GaiusFlaviusValeriusAureliusConstantinus...Evet,dahaöncesıradanbirşehirolanByzantion,bubüyükimparatorlabirliktebirbaşkentedönüşmüştü.VebinküsuryılsonrabaşkabirKonstantin’lekentinRomadönemisonaerecekti...KonstantinPaleologosDragases...YaniRoma’nınsonimparatoru...” “Yiğit bir insanmış değil mi? Dövüşerek can vermiş.” Hemen arkamdan geliyordu butanıdık ses. Başımı çevirince gördüm. Şu başörtülü kızdı. Otobüsün gölgesinde iyice irileşen gözlerimeraklabakıyordu.

“FatihSultanMehmedHan’ın,onunnaaşmasaygıgösterdiğiniokumuştumbiryerde.”

“O konuda farklı rivayetler var.” diye geçiştirdim. “Ama durun, daha Konstantin Dragases ölmedi.KonstantinopolishâlâDoğuRomalılarınhâkimiyetinde...Uygarlıkkronolojikolarakgelişmeyebiliramatarih kronolojik olarak ilerler. Yani olayları sırasına göre anlatmakta fayda var. Böylece kafamızkarışmaz.”

Hanım kızımız anlayışla başını salladı. Ben de konuşmama kaldığım yerden devam edecektim ki,fotoğrafçektirmefuryasınıbaşlatanhanımefendininsesiduyuldu.

“Ama hocam sizi göremiyoruz ki, ayakta anlatsanız...” Ve otobüsteki ayarsız koro, ısrarla onudestekledi.“Evet,evet,yüzünüzügörmekistiyoruz.”“Ayaktaanlatınlütfen...”

Böylesi etkinliklere katılmayı bu yüzden sevmiyordum, bir süre sonra ister istemez insanların esirioluyordunuz.Karşıdurursanız,anındakabayadaburnubüyükdiyenitelerlerdisizi,kabuledersenizdahadafena,çünküisteklerinsonugelmekbilmezdi.Çaresizceşoföreseslendim.

“Siziniçinbirsakıncasıolurmu?”Dikizaynasındansıkıntıylabaktı.

“Benimiçinmeseledeğildehocam,frenyapmakzorundakalırım,düşermüşersinizmaazzallah...”

“Sizdedikkatedincanım,”dediJaleHanım...Okibarkadındanhiçbeklenmeyecekbirtarzda,adetaazarlarcasmakonuşuyordu.“Otobüsüyavaşkullanırsınızolurbiter.”

Şoförünyüzükıpkırmızıoldu,amaanındayapıştırdıcevabı.“Yoldayızhanımefendi,tamambenyavaşsüreyimdekarşıdangelenhatayaparsaneolacak?”

Öfkelenmişti, üstelik konuştukça sesi daha da sertleşeceğe benziyordu, neyse ki Tahir Hakkı dahafazlasınaizinvermedi.

“Hadi Kadri, hadi, tamam evladım... Zaten bu yolda istesen de hız yapamazsın. Biraz temkinli git.Müştak’tasağlambasarzemine...”

Akimahiçyatmasadayaşlıprofesöreduyduğusaygıdanolsagerek,“Peki,”dedisıkıntısınıbastırarak.“Siznasılistersenizhocam.Amabakınsöylüyorum,birkazabelaolursabenmesuldeğilim.”

Oldu,oldudergibibaşınıusulcasallayanTahirHakkıbakışlarınıbanaçevirdi.

“DüşmezsindeğilmiMüştak?”

“Düşmem,düşmem...”Rahatlatmakiçinsürücüyedöndüm.“AnlayışınızateşekkürederimKadriBey.”

Tınmadıbile,nehalinizvarsagöründercesinevitesküçülterek,gerginbakışlarınıyoladikti.Kumralbıyıklarınıngizlediği incedudaklarınınseğirdiğinigördüm.Tatsızbirhavaesmeyebaşlamıştıotobüsün

Page 176: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

içinde.Sankitursorumlusubenmişimgibi,tarihmeraklısıgrubumuzuncanımdahafazlasıkmadanayağakalktım. “Hep sorumlu bir çocuk olmuş tur Müştak.” Ön camdan bana gülümseyen annemin saydambakışlarına sırtımı döndüm hemen. Bu kadar insanın karşısmdayken bir de hayaletlerle uğraşamazdımşimdi.

“Evet,”dedimolabildiğincecanlısesle.“Böyleiyimi?Herkesgörüyormu?”

Güçlübiralkışyükseldikoltuklarınarasından...“iyi--İyi-”

“Çokgüzel...”

“Şahanehocam...”

Şoförün bu alkışları kendisine gösterilen bir tepki olarak algılamaması için, “Tamam, tamamabartmayalım arkadaşlar...” diye yatıştırdım herkesi. Ama Aşiyan Mezarlığı’na çıkan sapakta trafiklambası kırmızı yanınca, sinirli sürücümüzün sanki inadına yapıyormuş gibi ani bir frenle hepimizisarsalamasım engelleyemedim yine de. Belki de isteyerek yapmamıştı, kim bilir. Gergin sürücümüzesoracak halim olmadığına göre, her halükârda kendimi güvenceye almamda yarar vardı. Sol elimleönümdeki koltuğa tutunurken sırtımı da çaprazdakine dayadım. “Evet, son Roma İmparatoru XI.Konstantin’denbahsediyorduk.Konstantin,vefatedenağabeyininyerinetahtaoturmuştu,fetihtenyaklaşıkdörtyılönce...Nedemişatalarımız,tahtındabahtındahayırlısıevladır.Konstantin’etahthiçdehayırlıgelmeyecekti.TahtaçıktıktansadeceüçyılsonrakarşısınadikilenII.Mehmed,onunkaderindebelirleyicibir rol oynayacaktı. Elbette o felaketlerle dolu dönemin ilk belirtisi az önce gezdiğimiz BoğazkesenHisarı’nınyapılmasıydı.Öncelerigençpadişahhakkındaönemlibiryanılgıyakapılarak,ŞehzadeOrhankonusunda OsmanlIlara diklenen imparator, aradan bir yıl bile geçmeden yaptığı hatayı fark ederek,karşısındaII.Murad’tançokfarklıbirhükümdarbulunduğunuanlayacaktı.Mehmedkararlıydı,cesurdu,ataktı,hepsindenönemlisibüyükideallerivardı.VebuideallerinönündekiilkbüyükengelKonstantin’inkentiydi. İmparator bu gerçeği anladığında korkuyla titremiş olmalı. Ama henüz o kadar da umutsuzdeğildi.Kentinsavunmasıiçinikiönemlidayanağıvardı.”

Sustum.Bütüngözlerüzerimetoplanmıştı.Şuarkasıradakikıvırcıksaçlıoğlanbileyanındakikızlarıunutmuş,ağzıyarıaçıkbeniizliyordu.Oysasononyıldırtakdirtoplayantekbirkonuşmabileyaptığımıhatırlamıyorum.Dahaönce,yaniNüzhetbeniterketmedenöncedefakülteninenpopülerhocasıolmasamda öğrencilerin, dersine girmekten zevk aldığı bir tarihçiydim. Hatta bu özelliğim nedeniyle bazımeslektaşlarımınkıskançlığınahedefbileolmuştum.Fakatbudediğimönceydi,çokönce...Sonrahayatınneşesisöndü.Sonraüniversiteninkeyfikaçtı.Sonratatsıztuzsuzbirherifoldumçıktım.Nekimseninbirşeyanlatmak istediği, nekimseninbir şeydinlemek istediğibir adam.Fakat şimdikoltuklarındanucuzoda spreyi kokulan yükselen bu otobüste, birbirinden çok farklı bu kadar insanın soluğunu tutmuş benidinlediğini görmek hakikaten şaşırtıcıydı.Yoksa eski günlerime gerimi dönüyordum?Neden olmasın?NasılolsaartıkNüzhetyoktu.Obitmekbilmeyenyürekacısı,odinmekbilmeyenamansızhasret,oalevalevyanannefret,hepsisonaermişti.Öylemi?Yorgangitmişkavgabitmişmiydi?Hiçsanmıyordum,negidenvardı,nedebiten.TahirHakkı’nınkanıçekilmişyüzüne,birendişekuyusunuandırangözlerinebirkezbakmanızbileyeterliydibunuanlamakiçin.Hayır,bendeğişmemiştim.Herkesinbildiği,kendinebileyararıolmayan,omıymıntıtarihçiydim.Marifetbendedeğil,konununcazibesindeydi.İnsanlaryaşadıklarışehrin tarihini merak ediyorlardı. Kentlerin kraliçesinin nasıl el değiştirdiğini öğrenmek istiyorlardı.Kendimianlamsızdüşüncelerinpençersindenkurtarıpsordum:“Neydioikidayanak?Konstantin’inumutbağladığıoiki

dirençnoktasınıbilenvarmı?”

Page 177: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Kısabirsessizlik...Kaçırılanbakışlar...Birazdahabeldesemilgidağılacak...

“ilkinibensöyleyeyim,surlar...Evet,şehriçepeçevresarantaştanbirgerdanlığıandırandevasasurlar.Özellikledealtıkilometrelikkarasurları...Haliç’ten,MarmaraDeniz’inekadaruzanan,beşinciyüzyılda,yani II. Mehmed’in şehri kuşatmasından yaklaşık bin yıl kadar önce yapılmış altı kilometrelik taştanduvar. Ki, dünyanın en güçlü orduları bile bu surların önünde çaresiz kalmış, cengâverlerinin ölübedenlerini kentin kapılarında bırakıp dönmüşlerdi ülkelerine. Birazdan o surların önüne gideceğiz,aradangeçenyüzlerceyılarağmengörkeminihâlâkoruyanotaştansetigördüğünüzdenedemekistediğimidaha iyi anlayacaksınız. Evet, Konstantin öncelikle bu taştan sete güveniyordu işte... Ama önemli birsorunu vardı.Yirmi bir kilometre uzunluğundaki surların her kapısına, her burcuna, her kulesine askerdikmek

/orundaydı.Oysaordusundaokadarsavaşçıyoktu.”

Yinesustum.Yaratacaklarıetkideneminolaraksorudolugözlerimiağırağırdinleyicileriminüzerindegezdirdim.“SizcekaçaskerivardıKonstantin’in?”

“Ellibinmi?”

Oturduğu koltukta dönmüş, tahminini onaylamamı bekliyordu Jale Hanım. Tahir Hakkı benden öncedavrandı“Eğeröyleolsaydı,bizimFatih’inişiçokzorolurdu.”

JaleHanım’mdudaklarıbüküldü.“Dahamıaz?”

“Çokdahaaz,”diyesöylendim.“Konstantinopolis’teyaşayanlarınsayısıancakelli-altmışbinkadardı.Şehrisavunanaskersayısıiseenabartılıhaliylesöylesekbileonbinkişiyigeçmezdiki,bunlarınancakbeşbiniKonstantinopolisliydi, öteki savaşçılardışarıdangelmişti.Halböyleolunca, surları savunmakiçin imparatorun başka cengâverlere ihtiyacı vardı.” “Sadece surları müdafaa için mi? Denizdekimuharebeyiunutma...”

İhtiyar kurt, aklını kemiren Nüzhet cinayetine, bedenini saran yılların yorgunluğuna rağmen rahatduramamış,oturduğuyerdenlafyetiştiriyordu.Yok,buadamdaheyecanaslaölmezdi.

“Haklısınız hocam...” diyerek yapmacık bir huşuyla hafifçe ona doğru eğildim. “Evet, şehrin biryarımadaüzerinekuruluolduğunuunutmamamızlazım.Üçtarafısularlaçevriliolduğundan,denizsavaşıdaönemkazanıyordu.NitekimOsmanlıdonanmasınıengellemekiçinKonstantin,Haliç’ingirişinezincirçektirecekti.Neyse, biz konumuza dönelim.Konstantin’in daha fazla savaşçıya ihtiyacı vardı.Ama buaskerleri temin edebileceği bir yer yoktu. Bir zamanlar dünyanın kaderini belirleyen Doğu Romaİmparatorluğu hükmünü tümüyle yitirmiş, ayakta kalmak için başka devletlerin himayesinemuhtaç halegelmişti.ÜlkesinidestekleyebilecekdevletlerinhepsininAvrupa’daolduğunubilenimparator,HristiyanAvrupa’yı hareketlendirmek için din kartını kullanmayı seçecekti. Oldukça mantıklı bir seçim. ÇünküMüslüman OsmanlIların, Hristiyanlarm kutsal kentlerinden biri olan Konstantinopolis’e saldırısı, İsaPeygamber ve onun dinine açık bir saldırı olarak yorumlanabilirdi. ÜstelikOsmanlı’nın bu gözü pekpadişahınınsaldırısıhiçdebukutsal şehirlesınırlıkalacakmışgibigörünmüyordu.Evet, imparator,busavlarla Hristiyan dünyasını ayağa kaldırabilirdi. Ama öncelikle Papa V Nikola’yı ikna etmesigerekiyordu. Papalığın öncülüğünde büyük bir dini cephe kurulmadan, yani bir Haçlı ordusuoluşturulmadan,hiçbirHristiyandevlet,yüreklerekorkusalanOsmanlılarlaçatışmayıgözealamazdı.İşteimparatorun şehri savunmadaki ikinci güvencesi Papa V Nikola’nın göndereceği bu yardımdı. Geleninançlı savaşçılarla, surları hem tahkim edecek, hem koruyacaktı, böylece yedi yüz küsur yıldırKonstantinopolis’ielegeçirmeyeçalışanMüslümanlarıbirkezdahahüsranauğratacaktı...”

Page 178: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Ama...”dedikoltuktakilerdenbirisi...AzönceilkfotoğrafıçektirenhanımıneşiPeyamiBey’di.“AmaBizanslIlar Ortodokstu, oysa Papa Katolik...” Aniden sustu, güvensiz gözlerle karısına baktı. Kadın,Peyami yine neler zırvalıyorsun, der gibi sıkıntıyla ofladı. Zavallı, sinik Peyami, son bir umutla banadöndü. “Öyle değil mi? Yanlış mı biliyorum yoksa?” “Doğru biliyorsunuz,” diyerek rahatlattımadamcağızı.Yaşasınpısırıklarındayanışması...Kocasınıdesteklediğimiçinbana ters tersbakankadınaaldırmadandinleyicilereseslendimyeniden.“Evet,PeyamiBey’indebelirttiğigibi,Konstantinopolis’teyaşayanlarOrtodoksHristiyanlardı,oysaRoma’dakilerKatolik... İmparatordabiliyordubunu.Amaneyapsın,suyadüşenyılanasarılırmisali,şehriveelbetteimparatorluğunukurtarmakiçinnelazımgelirseyapmaya çalışıyordu. Böylesi yaşamsal bir meselede, sanırım din çok da önemli bir sorun teşkiletmiyorduonun için. ‘HaKatolik,haOrtodoksne fark ederdiyedüşünüyordubelki, hepimizHristiyandeğil miyiz?’ Ancak Konstantinopolis’te yaşayanlar hiç de aynı fikirde değillerdi. O sebeptenKonstantin’in din ekseninde kurulu bu stratejisi, Konstantinopolis’in sokaklarında yine dinin etkisiylebozulacaktı. Fakat zavallı Konstantin henüz bunun farkında değildi. Edirne Sarayı’ndan gelen ürkütücühaberlerle kuşatma gününün yaklaştığını hissediyor, genç Mehmed’i durdurmak için telaş içindeçırpmıyordu.

“Dahafazlazamankaybetmeden,seçkinadamlarındanoluşanbirheyeti,papalıkmakamınagönderdi.Papa’mnhu

zuruna varan elçiler, felaketin yakın olduğunu eğer yardım edilmezse bin yıllık Hristiyan yurdununMüslümanlarınelinegeçeceğini,böyleceİsaEfendilerinindinininbütünyerküredetehlikeyedüşeceğini,gözyaşlarıiçindenaklettiler.PapaVNikolaetkilenmişti, iççekti,üzüldüamayardımiçinaceleetmedi.Birşartıvardı;KonstantinopolisPatrikliğineKatolikbirdinadamınıngetirilmesiveDoğuKilisesi’ninBatı Kilisesi’yle birlik oluşturması... Kiliseler arasında yüzlerce yıldır süren kadim anlaşmazlığı,Konstantinopolis’indüştüğüzordurumdanyararlanarak,kendimezhebinin lehineçözümlemek istiyordu.Kendi dinine açıkça küfür olmasına rağmen çaresiz imparator, Papa’nın bu isteğini bile kabul etti. İşioldubittiyegetirmek isteyenPapa, zamanyitirmedenhasadamlarındanKardinal İsidor’uyanma ikiyüzsavaşçıkatarakKonstantinopolis’egönderdi.

“Aralık ayının 12’sinde, İsidor’un da katılımıyla yapılan Ayasofya’daki ayinde iki dinin birleştiğiaçıklandı. Ama dindar Konstantinopolis halkı bu birleşmeye büyük tepki gösterdi. Halk sokaklaradöküldü.BirdahaAyasofya’yaayakbasmayacaklarınayeminlerederekbirleşmekararmakarşıçıktılar.Bukararıbenimsemeyenler sadecehalktankişilerdeğildi,ozamanınbaşbakanı sayılanGrandükLukasNotaras da herkesin içinde bağıra çağıra şu tarihi sözleri söyledi: ‘Konstantinopolis’te Latin külahıyerine,Türksarığıgörmeyiyeğlerim.’

“YineKonstantinopolis’inbaşkabirönemlikişisi,eskinindevletadamı,yenikeşişGennadius,bugünZeyrekCamii dediğimiz, o zamanların PantokratorKilisesi’ndeki hücresinin kapısına astığı bir yazıdaLatinlereduyduğunefretişöyledilegetiriyordu:‘Eyyurttaşlar,neyaptığınızıbilin.ÇünküTanrıbiliyor.Kendinizisadecegelmesimukadderolankötülüğemahkûmetmeklekalmıyor,aynızamandababalarınızınsize emanet ettiği imanınızı da yitiriyorsunuz. Tanrı’ya karşı yapılan saygısızlığa da razı oluyorsunuz.Yazık,yargıgünügeldiğindeyazıkolacaksizlöre...’

“Halk dehşet içindeydi. Boğazkesen Hisarı yapıldığında bile, kentin koruyucusu HazretiMeryem’inKonstantinopolis’in düşmesine izin vermeyeceğine inananlar, Katoliklerle yapılan birleşme sonrasındaumutlarınıtümüyleyitirmişlerdi.Papa’nıntemsilcisiİsidor’unkutsalAyasofya’yagirmesinindin

lerine en büyük hakaret olduğunu söyleyerek, artık Tanrı’mn gazabından onları kimseninkurtaramayacağınıdilegetiriyorlardı.Tanrı’nın,TürklerinhükümdarıgençMehmed’i,bugünahkârkavmi

Page 179: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

cezalandırmakiçingörevlendirdiğinisöyleyenlerbilevardı.”

“Peygamber efendimiz de öyle buyurmamış mıydı?” Bu bas bariton ses, otobüse binerken kendinitanıtan Bahri adındaki ihtiyar delikanlıdan geliyordu. İki sıra arkada, pencere kenarında oturuyordu.Gümüşrengisaçlarınıeliylegeriyedoğrutaradı.“Buşehrialankomutanıncennettekiyerihazırmış.”

Adamıkırmakistemedim.

“O hadis biraz farklı,” diyerek gülümsedim. “Hazreti Muhammed, bir cezalandırıcıdan söz etmez,başarılı bir komutandan bahseder. Ama haklısınız, Hazreti Muhammed de Kostantiniyye’ninMüslümanlarca fethedilmesini buyurmuştur. Ve şehri fethedecek komutanı kutlu kişi saymıştır. Hattafethetmeksözcüğünü,işgal,elegeçirmedeğildeaçmakanlamındayorumlayanalimlerbilebulunmuştur.‘Kostantiniyye’yi aç ve bir gül bahçesine çevir,’ diyenler de vardır. Lâkin kuşatmanın arifesindeKonstantinopolishalkınındemekistediğitamolarakbudeğildi.Onlardinlerininlekelendiğini,azizlerinehakaret edildiğini, bu sebeple de kutsal şehirlerinin, kafir saydıkları Müslümanların eline geçeceğinidüşünerek,acıiçindedövünüyorlardı.”

Yenidenötekiyolcularadöndüm.

“Şöylebirgözünüzünönünegetirin...Korkunçbirdurumolmalı.Ellerindeazizlerininikonaları,feryatedereksokaklardadolaşaninsanlar.Vetabiiardıardınayayılankehanetler...Evet,nezamankötüolaylaryaklaşsa,hemenfelakettellallarıortalığaçıkar,korkunçişaretlerdenbahsetmeyebaşlarlar.FetihöncesiKonstantinopolis’te de öyle olmuştu. Güneşin tutulacağını, bir daha ışığın hiç görünmeyeceğinianlatıyorlardı.Şehirdesıkçayaşanandepremlerbileyaklaşmaktaolanbüyükkıyametinhabercisiolarakdillendiriliyor, Ayasofya’daki mermer direklerin terlediğinden, azizlerin heykellerinin gözlerininyaşardığındansözediliyordu.‘Tanrıbiziterketti,’diyorlardıçaresizce...‘Tanrıbizizalimlerinvicdanınabıraktı.’Üstelik,Katoliklerlebirleşmedehiçbirişeyaramamıştı.Şehirhalkınınkendileriniistemediğinifark ettiğinden midir, yoksa genç padişahı küçümsediğinden mi bilinmez, papalık imparatora gerekliyardımda bulunmadı. Kuşatma başladıktan sonra bile umudunu koruyan Konstanlin, Hristiyankardeşlerinden asla ciddi bir yardım alamadı.” “Peki şu Cenovalı şövalye... Hani beş yüz kişilikaskeriyleyt»hrisavunangemici...Giustinianimiydineydiadı?”

Bizim sünepe Peyami’ydi soran yine. Anlaşılan epeyce bir malumat toplamıştı Konstantinopoliskuşatmasınadair.Amabenietkileyen,kahverengigözlerindeinatlaparıldamayabaşlayanışıktı.Sanırımsadecemerakındansormuyordu,buçıkışlardespoteşinekarşıbirbaşkaldırıanlamınadageliyordu.Zatenoturuşunudadeğiştirmişadetakaykılarakrahatçayayılmıştıkoltuğa.

“ÖyledeğilmiMüştakBey?BuGiustinianiveaskerlerininyiğitçesavaştığınıokumuştum.”

Büyükbirzevkleonayladımbuufaktefekadamı.“TamamıylahaklısınızPeyamiBey.GiovanniLongo,Giusliniani ailesinin oğluydu. Büyük bir komutan, zeki bir asker ve yiğit bir savaşçıydı.Maiyetindekikişilerinsayısıbiraztartışmalıdır,kimileribeşyüz,kimileriiseyediyüzsavaşçıdansözeder.Sayılarıneolursa olsun, kentin en çaresiz anında, böyle namlı bir askerin yardıma gelmesi imparatorumutluluğaboğmuştu.Öyle ki,Konstantin sevincindenGiustiniani’yimareşal rütbesiyle onurlandırarak, onaLimniadasını hediye etmişti. Giustiniani de kuşatmanın son gününe kadar, hem askeri maharetiyle, hemgösterdiği kahramanlıklarla kendisine yapılan övgüleri sonuna kadar hak ettiğini kanıtlamıştı.” “Fakathocam,GiustinianideKatolikdeğilmiydi?”ArtıkdahagüvenliçıkıyorduPeyami’ninsesi.Karısıdatersters bakmayı kesmiş, saygı duymasa da anlamak ister gibi sessizce dinliyordu kocasını. “Katolik birkomutan niye yardım etsin Ortodokslara?” “Bravo, yine güzel bir soru,” diyerek sinik kocayı

Page 180: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yüreklendirmeyisürdürdüm.Gevrekgevreksırıttığınıgörüncebendeneşelenerekaçıkladım.“BukonudafarklıgörüşlervarPeyamiBey.KimileriGiovanniLongo’nunparakarşılığısavunmayakatıldığınıiddiaediyor,kimileriHristiyandünyasındaşöhretyapmakiçinkılıçkuşandığındandemvuruyor,kimileriise

dünyanınyalnızbıraktığıbukenteacıdığıiçinimparatorunyardımınakoştuğunusöylüyor.Bilmekçokzor,belkihepsibirdendir.Amaşehirdekidirenişiçokgüçlendirdiğimuhakkak.Gelirgelmezişekoyuldu.Önce savunmacıları milletlerine göre gruplandırarak organize etti, sonra küçük topları, mancınıklarısurlarayerleştirdi.Surlarınzayıfyerlerinitamirekoyuldu.Şehregeldiğiilkgünden,songünekadarcanlabaşlaçalıştı.

Amasongün,yaniMayıs’ın29’undabuyaşlışehirgibionundadurumutümüyledeğişecekti.”

Tam Giustiniani’nin maceralarını anlatmaya koyuluyordum ki, Tahir Hoca’nın elinin havalandığınıgördüm.

“BukadaryeterMüştak,birazınıdasurlarınönünesakla.”Aslındaişimegeldibuöneri,çünküayaktadurmaktan sırtım ağrımaya başlamıştı.Konuşmamı sürdürmem için homurdananlara aldırmadan, “Evet,şimdilik bu kadar,” diyerek toparladım sözlerimi. “Kalanını Konstantinopolis surlarının önündeanlatacağım.”“Yalansızdolansız,kaçamaksızbirdövüş”“KonstantinopolislilerinenzayıfnoktasıLikosDeresicivarındakisurlardı,bizimkilerinisedeniz...”

Dolmabahçe Sarayı’nın önündeki açıklıkta, yeşille mavi arasında harelenen billur suların hemenönündekitaşsetinüzerindenkonuşuyorduTahirHakkı,irikışkartallarıgibigezinenkülrengibulutlarınarasından korkusuzca parıldayan güneş, tepeye yaklaştığı için gölgede kalan yüzü, olduğundan dahayorgungörünüyordu.

Aslında buraya gelmemize gerek yoktu; doğrudan kara surlarının önüne gitmemiz gerekirdi ki, dahaöncekigezilerdehiçDolmabahçe’yeuğramamıştık.Boğazkesen’densonraHaliç’egeçer,karasurlarınınbaşladığıAyvansaray’ainerdik.BazendeEğrikapıyadaEdirnekapıveyaTopkapı’mnoraya...Hünkârınotağıhümayunununkurulduğuyere...Çünkükuşatmanınenkanlısafhalarıokapılarınönündeyaşanmıştı.Her iki taraftan cengâverler en büyük kahramanlıklarım bu üç kapının önünde göstermişlerdi. VeKonstantinopolis’in kaderi burada belirlenmişti. Ama otobüsümüz Beşiktaş’a yaklaşınca Tahir Hakkı,gerginliğinihâlâkoruyanşoförümüzeDolmabahçe’yeyönelmesinisöylemişti.Neafra,netafra,enküçükbiritirazbileetmedensessizceuymuştuKadri,hocanınbuyruğuna.

Hiç gereği yokken güzergâhımıza, Dolmabahçe etabını koyan Tahir Hakkı, sanırım yarım kalankonuşmamızıtamam

lamak için fırsat yaratmak istiyordu.Yaşlanmak bilmeyen o canlı gözlerini ele geçiren bu donukluk,hareketlerindeki o belirgin yavaşlık, hiç şüphe yok ki, aklının hâlâ Nüzhet cinayetinde olduğunugösteriyordu. Belki de öğrencilerinin bu kanlı olaya bulaştığını bildiğinden, nasıl olur da bu pis iştenkendimi kurtarırım diye tasalanıyordu.Ama öncelikle benimneler düşündüğümü anlaması gerekiyordu,ardındanbucinayetlehiçbir ilişkisiolmadığınıanlatacaktı.Tabiiküçüktopluluğumuzunmeraklıüyeleriizin verirlerse... Nitekim Bezmi Âlem Valide Sultan Camii’yle Dolmabahçe Sarayı’nın arasındaki bugeniş açıklığa yanaşan otobüsümüzden inerken de bir araya gelme fırsatını bulamamıştık.Bu defa esiralmanTahirHakkıdeğilbendim.İkikezcesaretlendirmehatasınıgösterdiğimPeyamipeşimibırakmamış,imparatorun Haliç’e çektirdiği zincirin, günümüzde tam olarak nerelere denk düştüğünü öğrenmek içinadımadımbeni izlemiş,“GüzelBahçenereyedüşüyor?Şarapİskelesi’ninyerindeşimdinevar?”diyesoruüstünesoruyağdırmıştı.İstediğicevaplanalıncayakadardayakamdandüşmemişti.

Page 181: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ümitsizbiryüzlebeniizleyensabırsızhocamlabirkaçkezgözgözegelsekdekendinigöstermeisteğiuyananbusırnaşıkadamdanbirtürlükurtulamadığımiçinikimizindecanattığıkonuşmayıyineertelemekzorundakalmıştık.TahirHakkı, ışıltılı denizi arkasına alarak taştan setin üzerine çıktığında, bir önlemolarakPeyami’denve tombul karısındanuzakdurmaya çalıştım.Çünkügezi başkanımızmanlatacaklarıbittiğinde, çaymolası vereceğini, böylece 1453 yılının ilkbaharındaki Konstantinopolis kuşatmasındanİstanbul’unbusoğukgünlerine,zavallıNüzhet’inölümünedönebileceğimiziumuyordum.Ki,sanırımartıkikimiz de kibarlığı bir yana bırakıp kimsenin aramıza girmesine izin vermeyecektik. O sebepten olsagerekvakityitirmedenkonuşmasınabaşlamıştıTahirHoca.

“Evet,Osmanlılariçinkuşatmanınenzayıfnoktasıdenizdi,”diyevurguladı.“Belkidebununfarkındaolduğu için, genç padişah denizde savaşacak orduya özel bir önem vermiş, Kaptanıderya BaltaoğluSüleymanBeyyönetimindeGelibolu’daOsmanlıtarihindekienbüyükdonanmayıhazırlamıştı.Kimilerinegöreüçyüz,kimilerinegöreüçyüzelliparçagemidenoluşanbudonanma,1453yılıMartayısonundaÇanakkale Boğazı’ndan geçerek Konstantinopolis’e doğru yola çıktı. Komutanından forsasına tümmürettebatının neşeyle zafer şarkıları söylediği bu dev filoyu görenlerin hayretten ve hayranlıktan ağzıaçık kalıyordu. Osmanlı tebaasından olanların göğsü gururla kabarırken Doğu Romalılar üzüntüyledövünüyorlardı. Çünkü o güne dek bu büyüklükte bir donanmanın su üzerinde salmdığı vaki değildi.DolayısıylaneSultanMehmedHannedevezirivüzerabudonanmanınhüsranauğrayacağınıakıllarınınucundan bile geçirmiyorlardı, ilk günlerde uğramadı da... Muhtemelen Nisan ayının 12’sinde şehirsularına giren Baltaoğlu Süleyman, donanmasını şu önünde durduğum yerde, denizin üzerine yaydı.Kadırga, kayık, pergandi ve çektirmelerden oluşan gemiler o kadar çoktu ki, ahşap ve yelkenden sugörünmez olmuştu. Gemilerden yayılan davul sesleri, savaşçıların naraları, cenk şarkıları denizinüzerinden sekerek bütün kıyıları tek tek dolaşıyordu. Manzarayı surların üzerinden izleyenKonstantinopolisliler panik içinde istavroz çıkarıyor, Hazreti İsa’ya, Meryem Ana’ya kendilerinikurtarmaları için yalvarıyorlardı. Donanma nihai zafer için üzerine düşeni yapadursun, Baltaoğlu,gemilerinbirkısmınıyanınaalıpKonstantinopolis’tenuzaklaşıpPrinkipos’ahücumetti...”

Başınıçevirdi,biryerlerigörmeyeçalıştı.

“Yok, buradan gözükmüyormuş. Prinkipos, yani Büyükada’dan bahsediyorum. Prinkipos’u zorlu birmücadeleylealanBaltaoğlu...”

“Yahu Tahir, hani sırasıyla anlatacaktınız...”Hocanın lafını kesen, şu gümüş saçlı ihtiyardı. Üşümüşolduğundan kahverengi yün atkısıyla sıkı sıkıya sarmıştı boynunu. Grubun en arkasında yer almasınarağmen gür sesi pek de küçük sayılmayacakmeydanda yankılanıyordu. “Benim kafam karıştı arkadaş,şimdibubizimdonanmageldiğindekuşatmabaşlamışmıydı,yoksabaşlamamışmıydı?”

Bizim hoca sinirlenecek sandım, aksine neşelenir gibi oldu; yüzünde garip bir ifadeyle baktı gümüşsaçlıadama...

“MaşallahBahri, sesin sadrazam tellalı gibi gümbür gümbür de kulağın pek işitmiyor galiba...Yahuduymadınmı,12Nisandiyorum...Kuşatmanezamanbaşladı,6Nisan’da.Birgündeöncesivar.Demekki bizimkiler 5 Nisan’da gelmişler kara surlarının önüne. Yani donanma şu arkamdaki sulara demiratarkenşehirbirhaftaöncesindenkuşatılmıştı.Hattabombardımanbaşlamıştıbile.”

HiçalınmadıBahri.

“Nebileyimyahu,tarihçimiyim?Çağırdıngeldik,belkibirşeyöğrenirizdiye...”

Bizimki gülümsedi. “Efendim,BahriBey benim çocukluk arkadaşım olur.Bakmayın böyle aksi aksi

Page 182: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

konuştuğuna,aslındaçokiyibirinsandırkendileri...”

“Niye aksi oluyormuşum?” Hayır, Bahri de kızmamıştı tatlı tatlı birbirine takılıyordu iki kafadar.“Doğru dürüst anlatamıyorsun, biz sorunca da...” Kafiledekilerin kendisine baktığını görünce iyicecesaretlendi.“Öyledeğilmiarkadaşlar?Neredenbilelimkuşatmanınhangigünbaşladığını?”

“Aşkolsun,”diyerek JaleHanımdakatıldı tartışmaya. “Gelmedenbirkaç satır okusaydmızbilirdinizbeyefendi.”Kışsoğuğundandahasertbirhavaestisarayınönünde.Eyvah,bu işinsonukötügörünüyordiyekaygılanmayabaşlamıştımki,nabzagöreşerbetvermeustasıolansevgilihocam,“AslınabakarsanızBahri haklı,” diyerek ipleri eline aldıAma JaleHanım’a damavi boncukdağıtmayı unutmadı. “Tabii,geziye gelmeden konu hakkında okuma yapanlara bilhassa teşekkür ederim, fakat herkesten bunuisteyemeyiz.Müştak’mdasöylediğigibibutürgezilerdetarihsırasınagöregitmekteyararvar.Zatenöyledeyapıyorduk.AmaburasıDolmabahçe,eskiadıylaÇifteSütun,kuşatmaaçısındançokönemliolaylarasahneolduğuiçinyaşananlarıaynımekândaanlatmayı tercihettim.Olanıbitenigözünüzünönündedahaiyicanlandırmanıziçin...”

“Teşekkürederiz,”dediJaleHanımçekişmeyisürdürerek.“Bizhalimizdençokmemnunuz...”

Gümüş saçlı, afili ihtiyar, niyetini anlıyorum dercesine şöyle bir baktı kadına ama uzatmadı, gülüpgeçti.Zatenbizimhocadakuşatmagünlerinedönmüştübile.

“DediğimgibikaraordusununEdirne’den,Konstantinopolis’ehareketinisurlarınönündeaktaracağım,ama şu arkamdaki deniz, Kabataş’tan Ortaköy’e kadar Osmanlı gemi: leriyle kaplandığında,Konstantinopolis karadan ve denizden tümüyle kuşatılmış, biz eskilerin deyimiyle muhasara altınaalınmıştı. Şehirdekiler de kendi tedbirlerini almışlardı tabii. OsmanlIların şehre girmesini engellemekiçinsurlarınzayıfyerleritahkimedilmiş,kapılarınçoğuörülmüştü.Donanmanınsaldırısınıönlemekiçinde Haliç’in girişine o ünlü zincir çekilmişti. Zincir, hemen gerisindeki on savaş gemisi tarafındankorunuyordu. Haliç’te bulunan gemilerdeki mürettebatın hepsi korku içinde her an gerçekleşebilecekOsmanlısaldırısınıbekliyorlardı.Buarada,Baltaoğlu’nungemileriDolmabahçe’yeyanaşmadanbirgünöncebaşlayantopatışlarıfasılalarlasürüyor,Konstantinopolisgöklerinikaplayanbarutkokusu,surlarıniçindederinbiryeis,surlarındışındaisebüyükbirgüvenyaratıyordu.

“AslındaolaylarSultanMehmedHan’ınplanladığıgibigelişiyordu,taki,ouğursuz20Nisangününekadar.Ama daha önce yaşananları da anlatmam lazım. Şehirde, devasa surları korumak için yeterinceaskerin olmadığı malumatına sahip bulunan padişah, kara surlarında dövüşen savunmacıların gücünüdağıtmak için, donanmasının Haliç’e girmesinin elzem olduğuna inanıyordu. O sebepten Baltaoğlu’na,vakitgeçirmedenHaliç’esaldırıemrivermişti.

“Kaptanıderya derhal harekete geçti; gözü pek savaşçıların yer aldığı gemileriyle Haliç’e yaklaştı.OsmanlIlarıngeldiğinigörennöbetçilerzinciringerisindeyeralangemidekisavunmacılarıuyardı.Birdensakin denizin üzerinde bir kıyamet koptu. Toplar ateşlendi, oklar havada uçuşmaya başladı. Gemilerbordabordayageldi,savaşçılarbirbirlerininüzerineatladılar,gırtlakgırtlağa,kılıçkılıcakanlıbirdövüşbaşladı. Yalansız dolansız, kaçamaksız bir dövüştü bu. Taraflar savaş yeteneklerini ve cesaretlerinibirbirlerininüzerindedeniyorlardı.Kazananlarınödülühayattakalmakveonur,kaybedenlerinkiiseölümveutançtı.Kazanan tarafolmak içinkılıç çalıyorduher iki taraf.Savunmacılargemilerinin serenlerineçıkmışokvemızrakyağdırıyorlardıbizimleventlerinüzerine.Direklereastıklarısudoluağırfıçılarla,iplerle bağladıkları taşları boca ediyorlardı yukarıdan aşağıya. Boğazlaşma sürdükçe sürüyor, çatışmauzadıkça uzuyordu. Öyle bir an geldi ki, ne kuşatmacılar Haliç’e girebiliyor, ne savunmacılar,kuşatmacılarıpüskürtebiliyorlardı.Savaşındevamıhalindedahafazlaaskerininşehitdüşeceğinianlayan

Page 183: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Baltaoğlu kritik bir karar vermek zorunda kalarak, güçlerini geri çekti.” Sanki savaşı kaybedenkendisiymişgibicanısıkılmıştıTahirHakkı’nınçocuklukarkadaşıBahrideonuyalnızbırakmadı.

“Adamlarkaçyıllıkdenizcitabii.”Tuttuğutakımmağlupolanbirtaraftarınhayalkırıklığıvardıgüçlüsesinde.“Yenmişleriştebizimkileri...”

“Ama hemen pes etmedi azimli padişah,” diyerek arkadaşını teselliye çalıştı bizim profesör. “GençMehmedöylekolaykolaymoralibozulacakbirhükümdardeğildi.Surlarınkarşısındakızılbirpeygamberçiçeğigibiduranotağ-ıhümayunaçekildi.Güvendiğiadamlarınıdayanmaalarakyenilgininnedenlerinideğerlendirdi.Ortayaçıkansonuç,Haliç’tekidüşmangemilerinivurabilecekbirsilahaihtiyaçolduğuydu.Busilahkaradanhavayadoğruateşlenecekbirtoptu.Yeterinceyükselengülleyadataşaradakimesafeyirahatlıkla geçerekHaliç’e ulaşabilecekti.Çünkü aradakimesafedeGalata vardı.VeGalata’da yaşayanCenevizliler,bizimkilerledosttu.Onlarazararvermeden,Haliç’tekigemilerivurmanın tekyoluböylesibirtopuicatetmekti.Günümüzdekihavantopununilkelbirbiçimiolanbusilahla,yüzlercemetreötedendenizdekigemilerivurmakmümkünolacaktı.İlkdenemebaşarısızolsadaardındangelengirişimlersonuçverdi,Haliç’tekidüşmangemilerindenbiriisabetaldı.Etraftakidenizcilerinşaşkınbakışlarıaltındagemidenizindibiniboylarkenmürettebatınınbüyükbirbölümühayatınıkaybetti.Ötekidenizcilerderhaldemiralıp gemilerini top menzilinin dışına çektiler. Ama OsmanlIların yeni deniz saldırısına karşı tetiktedurmaktanhiçbirzamanvazgeçmediler.Neyazıkkiheranyapılmasıbeklenenbusaldırı,yaşanacakbirtalihsizliksonucubirazdahagecikecekti.”

Yenidenbaşınıgeriyeçevirdi.EliyleSalacak’laSarayburnuarasındabiryerlerigösterdi.

“Muharebeninenmoralbozucukısımlarındanbirioradagerçekleşti.”

Döndü,Bahri’yebakaraksöylendi.

“BuHaliç’eyapılanilkhücumdandahaberbatbiryenilgiydi.”

Üzgünbakışları, ilginçkafilemizinüzerindegezindi.Derinbir solukaldı, aldığınefes ciğerlerindekihızlı gezintinin ardından, ağzından buhar olarak yükseldi. “Papa nihayet dört gemi göndermeye kararvermişti. Güya otuz gemi de hazırlanıyordu. Ama bu otuz gemi hiçbir zaman Konstantinopolis’eulaşamayacaktı.Neyse,tepedentırnağasilahlanmış,eniyicengâverİeritaşıyanbudörtgemi20Nisan’da,yani kuşatmanın 14. gününde, güneş yükseldikten birkaç saat sonra şehre doğru hızla yaklaşıyordu.Surların gerisinde gemileri görenler sevinç çığlıkları atmaya başladılar. Gemilerin öncü kuvvetlerolduğunu,ardındanbüyükdonanmanınyardımageleceğinizannediyorlardı.

“O zamanların Altmkapısı, bugünün Yedikule’si açıklarında gemileri fark eden Osmanlı gözcüleri,hemen padişaha haber verdiler.Derhal atma atlayan genç hükümdar,Haliç’i dolaşıp,Galata surlarınınarkasından,Dolmabahçe’ye,yaniaşağıyukarıbulunduğumuzbölgeyegeldi.Ozamanlarburasıküçükbirkoydu.”

EliyleİnönüStadyumu’nugösterdi.

“Muhtemelendeniz şukarşıyakadaruzanıyordu.Adıüstünde, 17. yüzyıldadoldurulduğu içinburayaDolmabahçe denildi. Evet, padişah heyecan içinde atıyla doludizgin buraya geldi, KaptanıderyaBaltaoğlu’nuçağırdı.Sondereceaçıkkonuştu.‘Neolursaolsun,ogemilerHaliç’egirmeyecek.Gemileribatır ya da ele geçir.Kaptanlarını tutuklayıp huzuruma getir. Eğer aksi olursa, yani o gemilerHaliç’egirerseozaman,varsonunusendüşün!’

Page 184: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Baltaoğluderhaldonanmanınbaşınageçti.Enseçmesavaşçılarıdoldurduğuyüzelligemiyledenizeaçıldı.Gemilerokmenzilinegirergirmezbirkıyametkoptusularınüzerinde.Uçlarıalevalevyananoklaruçuştu,küçüktoplarateşlendi.Amaçgemileriyakmak,ahşap,demir,insan,karşılarındanevarsatopyekûnimha etmekti. Bizimkiler top ateşiyle düşman gemilerinin direklerini kırmaya çalışırken ötekileryükseklereçıkaraksirenlerdenveçanaklıklardanok,taşvemızrakyağdırıyorlardı.Gemilerinbirbirlerineyanaşmalarıyla birlikte korkunç bir vuruşma başladı. Ölümü göze almış OsmanlI denizcileri, rakipgemileriyakmaya,ellerindekikargı,baltaileküpeşteleriniparçalamayaveelbetteonlarıngüvertelerineçıkıp göğüs göğüse dövüşmeye çalışıyorlardı.Amagemileri savunanlar da seçme askerlerdi.Ömürleridenizlerde cenk ederek geçmişti. Osmanlı serdengeçtilerinin azimli saldırılarına büyük bir cesaret veyiğitliklekarşıkoyuyorlar

dı. Gemilerine çıkmaya çalışan korkusuz düşmanlarının ellerini kesiyor, topuzlarla, tokmaklarlakafalarınıparçalıyorlardı.Onlarcadenizcimizoradasularadüşerekcanverdi.

“SultanMehmed,buacımasızçatışmayı,kıyıdaatınınüzerindentakipediyordu.Denizdecansiperanekılıççalanleventlerininarasınakatılmamakiçinkendinizortutuyordu.Heyecaniçindeolanbaşkalarıdavardı;İmparatorKonstantinDragasesveşehirhalkı...Onlardasurlarınüzerineçıkmış,denizdekikorkunçboğazlaşmayıaynıendişe,aynıümitleizliyordu.

“Osmanlılarmkine göre oldukça yüksek olan Papalık gemileri bu avantajlarını da son derece iyikullanıyorlardı.SavaşınönsaflarındaelindekılıcıylabizzatsavaşanBaltaoğluağırkayıplarvermesinerağmen asla vazgeçmiyor, şehit düşen askerlerini yenileriyle takviye ediyor, saldırıya bir an bile aravermiyordu. Hayır, papalık gemileri o limana giremeyeceklerdi. Ancak karşı tarafın gemilerininyelkenlerinişişirenlodos,devdalgalaryaratarak,manevrakabiliyetimizikısıtlıyordu.Bukadarlakalsayine iyiydi, ama rüzgâr şiddetini giderek artırdı. Böylece çatışmanın kaderi de belirlenmiş oldu.Donanmamızın kısa süreliğine de olsa tereddüde düştüğünü gören Italyan denizciler lodosu arkalarınaalarak, Haliç’e yöneldiler. Gecenin karanlığından da yararlanarak limana yaklaştılar. Gerçekleşmesineredeyseimkânsızolanbuolayışaşkınlıkla izleyensavunmacılar,derhalzinciri indirerek,dörtgemiyiiçerialdılar.”

İnanılmaz şey!Bundanbeşyüzküsuryılöncecereyanedenbuküçükbozgunu sankikendisiyaşamışgibikederli çıkıyordubizimhocanın sesi.Meraklılara fetihgezisiyaptıranbir tarihçideğil,ordusununbaşındaKonstantinopolis’i almayagelengençpadişahgibi hissediyorolmalıydı kendini.SadeceTahirHakkımı?Bendedahilherkesderinbirsuskunluğabürünmüştü.Hepimizsukutuhayaliçindeydik.

Asfalt yolda itiş kakış ilerleyen arabaların ya da denizden geçenmotorların çıkardığı gürültüler deolmasahiçbirsesduyulmayacaktımeydanda.

Nasılkifutbolhiçbirzamansadeceyirmi ikioyuncununbirsahadatoppeşindekoşuşturmasıdeğilsetarihdehiçbirzamansadecegeçmişteyaşamışdevletlerinöyküsüdeğildi.Tarih,toprağınnasılsürüldüğü,ekmeğinnasılpişirildiği,evinnasıl inşaedildiği,annelerinbebeklerininaltınınasılbağladığı,eğitiminnasıl yapıldığı, bir erkeğin bir kadına aşkını nasıl söylediğiydi. Tarih, insanı insan yapan irili ufaklıolayların toplamıydı. Tarih korkaklıktı, cesaretti, ihanetti. Tarih düşünceydi, duyguydu, önseziydi,gururdu. Elbette bütün uluslar tarihlerindeki zaferlerle gurur duyarlardı, elbette yenilgilerden üzüntüyekapılırlardı ama geçmişleri bugünden daha parlak olan topluluklar, tarihlerindeki zaferlere daha fazlabağlılıkgösterirlerdi.Sadecebizimiçindeğil,bütünuluslariçingeçerliydibu.Doğalbirdurum,amabupsikoloji,tarihyazımınayansıyıncaciddimeselelerortayaçıkabilirdi.Meselabizimçağkapatıpçağaçandiye nitelendirdiğimiz bir fethi,Batılılar rahatlıkla saldırganlık olarak niteleyebiliyor, “Hayır efendim,Ortaçağ’ıkapatan,YeniÇağ’ıbaşlatanolay,Konstantinopolis’infethideğil,Amerikakıtasınınkeşfidir,”

Page 185: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

diyebiliyorlardı.Sanırım,birbilimdalıolaraktarihinenbüyükhandikabıdabuydu;objektifolamamak.Tarafgirliğin, hakikati boğması... İyi de doğru olan hangisiydi? Bizim tezimiz mi, onlarınki mi? Kimobjektif davranıyordu? Onlar mı, biz mi? İşin tuhafı birkaç yüzyıl sonra belki de ulus devletler sonaerecek, bugün gerekirse uğruna ölmekten, öldürmekten çekinmediğimiz tarihi hassasiyetlerin yerinibambaşkaduyarlılıklaralacaktı.Halböyleoluncatarihinbilimselbirdisiplinolmasındansözedilebilirmiydi?BirdenNüzhet’iözlediğimifarkettim.Hayır,bukezbirsevgiligibideğil,birbiliminsanıolarakonuözlüyordum.Çünküonunlaherşeyitartışabilirdiniz,sınırlarızorlar,resmidüşüncenin,resmiahlakın,resmi dinin ve statükonun çizdiği bütün kırmızı çizgilerin ötesine geçebilirdik.Donanmamızın uğradığıyenilgininverdiğikeder,Nüzhet’inyokluğuylakatlanarakderinbiracıyadönüşüyorduki,benimlebirliktebütünkafilemizinmutsuzluğunuortadankaldıracakgirişim,sadecetarihuzmanıdeğilaynızamandainsansarrafıolanhocalarınhocasıTahirHakkı’dangeldi.

“Ama her olumsuz olayın bir de iyi tarafı vardır. Hatta zamanın mantığı bazen bilhassa zorluklarçıkartır insana. Bir tür sınavdır bu. Halkların ve liderlerinin kendilerini göstermeleri için bizzat tarihtarafından konulmuş bir sınav.Yenilgilerden zaferlere ulaşabilecek yolu bulabilmeleri için bir sınav...Küllerindenyenidendoğmalarıiçinbirfırsat...Osebepten,herolumsuzluktamoralibozmamaklazım.”

Çocukdişlerinigöstererekgülümsedi.

“NedemiştiShakespeare, ‘Yeterki sonu iyibitsin.’ İştebumoralbozucuküçükyenilgideçokdahabüyük bir başarının yolunu açtı. Öyle ki, Konstantinopolis kuşatmasını anlatan herkes, bu mucizeviolaydansözetmekzorundakalacaktı.”Nedenbahsettiğinitahminetmemiziçinbirsüresorangözlerletektekhepimizisüzdü.

“Gemilerinkaradanyürütülmesiyahu.”

Birmüjdeverirgibisevinçlisesiçınçınötmüştümeydanda.“Dünkükonferansımdadabaşkabirolayvesilesiylebuetkidensözetmiştim.Hatırlayanvarmı?”

“II.Murad’mVarnaSavaşı’nıkazanması...”Elbettehocanınflörtleştiğihanımdıhatırlayan.

“Babası Varna’da Haçlıları yenilgiye uğratınca II. Mehmed’in padişahlığı tartışmalı hale gelmişti.Artıkgençpadişah,babasındançokdahamühimbirzaferkazanmakzorundaydı.”

“MüthişsinizJaleHanım...”

Bizim ihtiyar havaya girmişti bile; yüzündeki donukluk kaybolmuş, gözleri neşeyle parıldamayabaşlamıştı.Hep böyle olurdu zaten, ne zaman sözFatih’in zaferlerinden açılsa hoca kendini kaybeder,adetahuşuiçindeanlatırdıuluhakanınbaşarılarını...

“Evetarkadaşlar,insanlarınkaderiylesavaşlarınkaderleribirbirinebenzer...Başınızagelenberbatbirolay,belkidehayatınızınenbüyükfırsatınısunacaktırsize...Devletyönetimindevesavaşlardabufırsatıgören kişilerdir ki, büyük insanlar olarak tarihe geçeceklerdir, işte Fatih SultanMehmed de onlardanbiriydi.O sebepten denizde yaşanan bu yenilgiyi bertaraf etmek için derhal kolları sıvayarak yeni birtaktikgeliştirdi.”

“AmaTahirBey...”

Benim pısırık Peyami’ydi bu ateşli konuşmayı bölen. Sadece tombiş hanımı değil, herkesin ısırangözlerlekendisinebaktığınıgörüncezavallıiyiceküçüldü,fakatsorusunudilegetirmektendevazgeçmedi.

Page 186: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Cesur bir yan vardı bizim bu kırtıpilde... “Özür dilerim, konuşmanızı bölmek istemezdim ama tarihkitaplarındabiryazıokumuştum.Güyabuhezimetigörenpadişahçoksinirlenmiş,hattahiddetindenatınıdenizesürmüş.Doğrumu?”

Sözünün kesilmesine sinirlenmişti Tahir Hakkı, ama değme diplomatlara taş çıkartan birsoğukkanlılıkladuygularınıgülümsemesininardınagizlemeyibildi.

“Evet, elbette doğru...Mehmed çok öfkelenmişti.Atını denize sürmüş, çizmelerine kadar ıslanmıştı.Sonderece insanivedoğalbir tepki...Aylarcakafayorduğu,günlerceplanlaryaptığı,gecelerboyuncauykusuzkalarakenincedetayınakadartasarladığı,hepsindenönemlisihükümdarlığınınsınavaçekildiğibirkuşatmanınhiçhesaptaolmayannedenlerlesekteyeuğraması,gençpadişahıelbetteçiledençıkarmıştı.HattaBaltaoğluSüleyman’ıderhalhuzuraçağırmış,belkiidamettirmeyibiledüşünmüştü.Ancakyılgınlıknedirbilmeyenkaptanıderyanmçatışmadabirgözünükaybetmişolarakönündedizçökmesi,onudahasertkararlar almaktan vazgeçirmiş, sadece paşayı azletmekle yetinmişti. Hiddeti de çok sürmemiş, herdirayetlipadişahgibiöfkesininaklınıelegeçirmesineizinvermemişti.Yenilgiyeüzülecekzamandeğildi,derhal ikinci hamleye geçilmeliydi. Öyle de yaptı. Kimsenin aklına gelmeyen bir metodla gemilerikaradanyürüterekHaliç’e,düşmanınburnunundibinesoktu.”

Peyami’ninartıksesiçıkmıyordu,karısınıngölgesinesığınmışanlatılanlarıhayranlıkladinliyordu.

TahirHakkıkarşıdabiryerlerigösterdi.“Muhtemelengemilerbuyokuştançıkarıldı.”

Hepimizdönüpstadyumunyanındanaşağıinenhıncahınçaraçladoluyolabaktık.

“Hayır,hayır,ozamanlarbuyolyoktu,”diyeuyardıhoca.“Herhaldeorasıdenizdi.Belkideşuparkınolduğuyerdençekmişlerdirgemileri.Gerçibirazdikama...”

Konuşmaokadarheyecanvericiydiki,dayanamayıpbendefikrimisöyledim.

“Hocam biliyorsunuz bazı tarihçiler, gemilerin Tophane yokuşundan çıkarıldığını söylerler. BugünküAsmalımescit yakınlarından geçerek Kasımpaşa’ya indirildiğini iddia ederler.” Kendinden emin,gözlerinikıstı,başınıusulcageriattı.“Zannetmem.Tamam,bahsedilenhat,mesafeyikısaltıyor

amabirsakıncasıvardı.PekdegüvenilecekkişilerolmayanCenevizlilerbuhummalıçalışmayıanındafark eder ve derhal BizanslIlara haber uçururlardı. Çünkü bahsedilen güzergâh,GalataKulesi’nden, ozamankiadıylaİsaKulesi’ndenrahatlıklagörülebilirdi.Oysabukoy,Galata’yaepeyceuzaktı.OsebeptenMehmed’in gemilerinin karadaki muhteşem yolculuğunun buradan başlamış olması daha kuvvetli birihtimaldir. Tabii bir de gemilerin karadan yürütülmediğini söyleyenler var. Güya Tepebaşı ya daKasımpaşa civarında kurulan bir tersaneden indirilmiş gemiler...Amabugörüşü destekleyenbir bulguyokelimizde...

“Neyse,bizhikâyemizedönelim...Denizdekiyenilgininardındancevvalpadişahderhalhareketegeçti.Önce Kaptanıderya Baltaoğlu’nun yerine Hamza Bey’i atadı, sonra donanmada görevli önemli denizsubaylarınıtoplayarak,buradanKasımpaşa’yauzananbiryolyapmalarınıbuyurdu.Açılanyolunüzerinekalaslardöşenmesini,gemilerinHaliç’ekadarbukızaklarınüzerindengötürüleceğini,hiçbir itirazayerbırakmayacakaçıklıktadilegetirdi.Komutanlar,askerler,amelelerderhalişekoyuldular.Şevkle,azimlebaşlayançalışma,kısasüredeneticesiniverdi.Ozamanlarbağlıkvekorulukolanbölgedegenişçebiryolaçıldı. Durmak yoktu, hünkârın emriyle gemiler altlarına dayanaklar yerleştirilerek kızaklara çekildi.Askerler,amelelerbüyükbirhevesleiplereasılarak,gerektiğindehayvanlarıngücündendeyararlanarakgemileri, kalasların üzerinden yürütmeye başladılar. Gemilerin mürettebatı eksiksiz olarak görev

Page 187: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yerlerindeydi. Sanki denizdeymişçesine yelkenler açılmış, forsalar küreklerin başında yerlerinialmışlardı; komutanlar direklerin etrafında koşuşturarak emirler yağdırıyor ıslık çalarak, bağırarak,gerektiğindekırbaçlarınışaklatarakaskerleriniaşkagetiriyorlardı.”

Asıl aşka gelen Tahir Hakkı’ydı. Sanki toprağın üzerinde adım adım ilerleyen o gemilerinkaptanıderyası kendisiymiş gibi çenesini ileri uzatmış, gözlerini uzaklarda bir noktaya dikmiş, yüzüneçarpansoğukrüzgâraaldırmadan,olaylarıcoşkulubirdilletasviretmeyisürdürüyordu.

“Görülmeyedeğermanzaraydıdoğrusu.Onlarcagemideryaüzerindesüzülürgibi-elbettebirazdaha yavaşyokuşu tırmanıyorlar, açılan yelkenleri dolduran rüzgâr gemicilerin işinikolaylaştırıyordu. En büyük zorluk elbette ki yokuşu çıkarken yaşanıyordu ama tepeye ulaşangemileriçinkaradahareketetmekoldukçakolay,hattaeğlencelibirişti.Yağlıkalaslarınüzerindenkayan gemiler rahatlıkla adeta kendiliğinden, o zamanki adıyla Soğuk Su koyuna, yani bugünküKasımpaşa’ya indiler.Orta büyüklükte altmış yedi parça gemiden ibaret olan filonun bir geceniniçinde,onikisaatgibikısasüredeHaliç’eindirildiğisöylenir.22NisanPazargünü,günışığıdenizinüzerinedüşünce,Haliç’tesalmanOsmanlıgemilerinigörensavunmacılargözlerineinanamadılar,ikigünöncedörtpapalıkgemisinin,yüzlerceOsmanlıgemisininarasındansıyrılarakHaliç’egirmesiylebeliren kurtuluş umutları, Dolmabahçe’den Kasımpaşa’ya inen gemilerin uçarı rüzgârıyla silinipgitmiştibiranda.Belkidebedbahtlar,ilkkezosabahinandılarşehirlerininellerindengideceğine...”“Alşubıçağı,yetişkadınınardından,saplagırtlağına”

3E Nasıl ki, Konstantinopolislilerin umudu, Beyoğlu sırtlarından Kasımpaşa’ya inen gemilerinrüzgârıyla savrulup gittiyse bizim kafilenin neşesi de aynı olay nedeniyle anında yerine gelivermişti.Özellikledebizimihtiyar,sankigençlikaşısıolmuşgibibirdencanlanmıştı.NeNüzhet’inölümükalmıştıakimda,neöğrencilerininkatilolmaihtimali,nedekendisinincinayetlesuçlanacağıkorkusu...Kalmasın,hiçitirazımyoktu,hattaonuböylecoşkuiçinde,adetayirmiyaşgençleşmişgörmekbenimutluederdiamakendini tümüyle kuşatmanın büyüsüne kaptırıp yapmamız gereken şu önemli konuşmayı bir kez dahaertelemek zorunda kalırsak diye endişeleniyordum. Elbette tasalarım yersizdi. Kendini duygularınınakışına ancak benim gibi uymaca akıllılar kaptırırdı. Tahir Hakkı gibi adamlar, Fatih’in soyundangeliyorlardı. Ne kadar heyecanlanırlarsa heyecanlansınlar, asla dirayetlerini kaybetmezler, asılamaçlarındanaslaayrılmazlardı.

Nitekimsöyleyeceklerinitamamladıktansonra,kalabalığayarışakayarıciddişöyleseslenmişti.

“Şimdi on beş dakikamola veriyorum. Şu kafede çay, kahve içip biraz ısınabilirsiniz... Sizden tekricam,molasırasındaMüştak’labanailişmemeniz.Kusurabakmayınamaburadanefotoğrafçektireceğiz,nedemerakettiğinizsorularıcevaplayabileceğiz.Çünkükonuşmamızgerekenönemlibirmeselevar.”

BaştaPeyamiolmaküzere bizimle konuşmak için fırsat kollayanlar elbette çoküzüldüler buhabere.Kalabalıktanyayılanhomurtudan,üzülenlerinhiçdeazımsanmayacakkadarolduğuanlaşılıyordu.

“Hiç itirazetmeyin,”diyekestiripattıhocalarınhocasıbabacanbir tavırla.“Dahabirlikteyiz...Hemotobüste,hemdesurlarınönündebolbolkonuşacağız,bolboldakameralaragülümseyeceğiz.”

İştebukadar.Dedimya,kiminlenasılkonuşulacağınıçokiyibiliyordubizimprofesör.Üstelikkimseyikırmadan.Bizdenumudukesenmeraklıkafilemiz,ileridekikafeyeyönelirken,bendeonayaklaştım.

“Vallabravo,”dedimtaşsetinüzerindeninmesineyardımederken.“Meramınızıçokgüzelanlattınız.”

Çocuksubirneşeyleışıldadıçehresi.

Page 188: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“YahuneyapayımMüştak.Yoksanefesalmamızabileizinvermezbunlar...Gerçionlardahaklı...Neyapsınlar,fetihçokilgileriniçekiyor.”

Düşmemesiiçinelinituttum,elibuzgibiydi.“Üşümüşsünüz,sıcakbirşeyleriçmekistermisiniz?”Zayıfbiryanıaçığaçıkmışdabundanrahatsızlıkduyuyormuşgibihızlaçektielini.

“Yok, içmem...” Tedirginlikle etrafa bakındı. “Şöyle tenha bir köşeye çekilelim de şu meseleyikonuşalım...”

“İstersenizaracaçıkalım,orasıdahasıcaktır.”

KapısındaKadri’ninfosurfosursigaraiçtiğibeyazotobüsümüzekaydıbakışları.

“Boşver,orayagidersekbukezdeşofördenyakamızıkurtaranlayız.”Çenesiylesarayıgösterdi.“Gelşöyleyürüyelim,hemhareketedersekbirazısınırız.”

SırtımızıFatihSultanMehmed’inyaptırdığımütevazıTopkapıSarayı’mn siluetinedönerek,Osmanlıpadişahlarının hiç de parlak olmayan dönemlerinde, kendilerine mekân seçtiği gösterişli DolmabahçeSarayı’nadoğruadımlamayabaşladık.

“Evet, Çetin’den konuşuyorduk,” diyerek sol koluma girdi. “Sen niye şüpheleniyorsun buçocuklardan?”AslaÇetin’denkuşkulandığımısöylememiştim.Ahkurnazihtiyarah,hâlâfakabastırmayaçalışıyordubeni.Aslındabunuçokönemsememeliydim,hattahocanınbuküçükkurnazlıkları,konuyaiyibir girizgâh olabilirdi, üstelik dile getirmesem de böyle bir kuşku duyduğum gerçekti ama inatçılığımtuttu.

“Yanlışhatırlıyorsunuz,onlardankuşkulananbendeğildim,sizdiniz.”

Hayretleriçindekalmışgibiydi.“Nasıl!”

Hiçumursamadanyüzüneçarpmayısürdürdümgerçekleri.“Hattabana,oçocuklarıntariheromantikbiraçıdanbaktıklarını,Fatihkonusundahassasolduklarınıbilesöylediniz.”

Abartılıtepkisinealdırmayacağımıanlayıncasessizceçıktıkolumdan.

“Öylemidedim?”

“Evet,üstelikbunutamdaNüzhet’inölümünükonuşurkendilegetirdiniz.”

Benden böyle bir çıkış beklemiyordu. Her zamanki Müştaklığımı gösterecek, beni yönlendirmesinekibarca izin verecektim. Hayır efendim, yeryüzünde gerektiği yerde, gerektiği gibi konuşan tek kişi odeğildi elbette. Artık benim de bir kişiliğim olduğunu anlayacaktı. Artık beni istediği gibiyönlendirmesineizinvermeyecektim.Amaolmadı,yapamadım.Gözlerindekiyıkımıgörünceyumuşadım.Çaresizliğini yüreğimdehissettim.Annemin şefkatli sesi çalındı bir yerlerdenkulaklarıma. “HepyufkayüreklibirçocukolmuşturbizimMüştak.”Evet,düpedüzacımayabaşlamıştım,hâlâsamimiyetindeneminolamadığımbuadama.

“Böyledüşünmenizçoknormal,”diyeçevirdimlafı.

Cesaretlenirgibioldu,birazdahayüreklendirilmeyeihtiyacıvardı.

“Evet,aslındabendekuşkulanıyorumonlardan.BilhassadaÇetin’den...”

Page 189: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Umutlaışıldadıgözleri...

“Çetindeğilmi?”Önemlibirsırrıaçığavururmuşçasınaesrarengizbirtınıbelirmiştisesinde.“Benidekuşkulandıranozaten...Çokçabuköfkeleniyor.Şiddetemeyillibirçocuk...”

Böylesöyleyinceyineasabımbozuldu.“Ozamanniyekabulettinizüniversiteye?Çokiyihatırlıyorum,araştırmagörevlisiolmasıiçinsizdevreyegirdiniz.Kattabendenbiledestekistemiştiniz.”

Hiçsavunmayakalkışmadı.

“Ah,nebileyimaptalkafaişte...TanımıyordumkiÇetin’i...Rüknü’yübiliyorsun,onunöğrencisiymiş.TemizadamdırRüknü,okefiloluncabendeinandım.”

Çetin’insuçluolduğundanemingibiydi.İyicecanımsıkıldı.

Düngecedenberiaklımıkurcalayansoruyudilegetirdim.

“Pekihocam,katilolduğunudüşündüğünüzbirinsanıniyebanayolladınız?”

Kısılmış gözlerini anlayış beklercesine yüzüme dikti. “Katil olduğundan emin değildim ki. Sanayolladım,çünküondankuşkulandığınıbiliyordum.Düngecesenarayıpkonuşalımdeyince,konununÇetinolduğundan emin oldum. Aklıma seninle onu buluşturmak geldi. Kısa bir yolculuk boyunca da olsatepkilerini gözlemlemeni, onunla konuşmanı ve bir fikre sahip olmam umuyordum. O sebepten sanayolladım.”

Tamdaonungibicinfikirlibirinegöredavranış...“Eminolmakiçin...”

“Eminolmakiçin...”diyeyineledi.“Biliyorsun,seningörüşünbenimiçinönemlidir.”

Nerdeysebeni iknaetmeküzereydi,amaaklımıkurcalayanenönemlisoruyuhenüzsormadığımı farkettim.

“Neden Çetin’in katil olabileceğini düşünüyorsunuz?” “Çünkü...” Arkasını getirmekte zorlanıyordu.“ÇünküNüzlıet’iöldüreceğinisöylemişti.”

İştebu!Evet,demekkiyanılmamıştım,demekkikuşkularımdoğruydu,demekki...

“Amabu,onuöldürmüşolduğunukanıtlamaztabii...”

Sonsözleriniumursamadımbile.KamyonşoförünebağıranÇetin’innefretleparıldayangözlerizihnimikaplamıştı. Evet, bir katilin bakışlarıydı onlar...Hiç şüphe yoktu, bir caninin bakışları...Ben salak dasevdiğimkadınıöldürdümdiyekendikendimiyiyipdurmuştumikigündür.

“Belkideöfkeanındasöylenmişsözlerdi.”

GözlerimdekiifadedenÇetin’iyargılayıp,hapsegönderdiğimianlayanTahirHakkı,durumuhafifletmekiçinkonuşupduruyordu.“NezamansöylemiştiÇetinbusözleri?”diyeatıldım.“Nüzhet’lebuluşacağınızgecemi?”

“Hayır,hayırdahaönce...Şutartışmadansonra...”Öncebiralakakuramadım.

“Hangitartışma?”

Page 190: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Nüzhet’leyaptığımıztartışma...”

“Haa,şuNüzhet’inTürktarihçilerisuçladığıtartışma...”Şaşırmışgibigözlerinikırptı.

“Hayır,öylebirsuçlamahatırlamıyorum,Fatihüzerinekonuşuyorduk.Nüzhet’intarihçilerisuçladığınıkimsöyledisana?”

“Çetin...Arabadaanlattı.Nüzhetherkesiresmitarihçiolmaklaithametmiş.”

Kafasıallakbullakolmuştuhocanın...Evet,Çetinyalansöylemiştibana.Tartışmayanedenolangerçekkonuyusaklamakistiyordu.

“YanibuyüzdenmitartıştıkdediNüzhet’le?”

OandaTahirHakkı’nındaasılkonuyugizlemeyeçalıştığınısezinledim.

“Birdeşubabakatilliğimeselesivarmış?”

Güyabenidinliyorduamaaklıbaşkayerlerdeydi,samimiyetiniölçmenintamzamanıydı.

“Hani, II.Murad’möldürülmüş olabileceği tezi,” diyerek küçükoyunumabaşladım.Aslında bu fikriverenÇetin’di;arabadayaptığımızsohbette,birgünöncebendenduyduğubuteziNüzhet’insavunduğunusöyleyerek,tartıştıklarıkonununbuolduğuyalanınıyumurtlamıştı.Bakalımbizimihtiyarnediyecekti?“II.Mehmed’e atılan bir iftira... Güya kapıkulundan vezirler, II. Murad’m daha fazla tahtta kalmasınıistemediklerinden,gençşehzadenindeonayıylapadişahızehirletmişler.NüzhetbunusöyleyinceÇetindezıvanadançıkmış.”

Biranlığınabaşınıöneeğdi;galibanedüşündüğünüanlamamdankorkuyordu.Gözleriyenidenyüzümedeğdiğindebakışlarıkararmıştı.

“Evet,”dedibirkezdahakatildiyeşüphelendiğikişininyalanınıdestekleyerek.“Evet,Çetinzıvanadançıkmıştı. Benim evdeydik. Çalışma odamda... Nüzhet, Akın, Çetin bir de ben... Tartışmanın nasılbaşladığınıhatırlamıyorumbile...AmaNüzhetilerigitti.AçıkçaII.Mehmed’inbabakatiliolabileceğiniimaetti.”Hikâyesinidetaylandırırkennedenyalansöylüyordiyegeçirdimaklımdan.Masumbirinedengerçekleri çarpıtmak ihtiyacı hisseder ki? Yoksa bu kanlı cinayetin organizatörü karşımda dikilen busaygınprofesörmüydü?Yaptığıplansuyadüşünce,foyalarıortayaçıkmayabaşlayıncaöğrencimdediğitetikçilerini ihbar ederekyakasınımı sıyırmaya çalışıyordu?Dikkatle süzdümkaçyıllıkhocamı.O isedüşündüklerimdenhabersiz,beniiknaetmekiçinballandıraballandırayalansöylemeyisürdürüyordu.

“Fatih’in baba katilliği ile suçlandığını duyan Çetin çileden çıktı. Sesini yükseltti. Hakarete varansözlersarfetmeyebaşladı.Nüzhet’imilletinisatmakla,Batı’nınuşağıolmaklasuçladı.Akındayanamadı,‘Birazterbiyeliol,karşındabirprofesör,birkadınvar,’diyeuyarmayakalktı.Senmisinuyaran...Çetin,‘Sananeoluyor lan ibne!’diyebağırdı.Evet, ağzınıdabozdu.Akmayağakalktı,muhtemelenevi terketmekistiyorduamaÇetinyanlışanladıveçocuğunsuratınabirtokatindirdi.”

“Akın’avurduyani...”

“Evet,neyazıkkivurdu.Çocukkalktığıkoltuğadüştü...Nekadarutandığımı tahminedemezsin.AmaÇetinbirtürlüyatışmakbilmiyordu,nerdeyseyenidenAkm’ınüzerineatlayacaktı.Neysekiarayagirdimdedahakorkunçbirşeyolmadı.”

Page 191: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Nüzhetneyaptı?”

“Neyapsındehşet içindeydi.Bir telaş toparlandı. ‘Artıkbuevdekalamayız,’dedi.Özürlerdiledim,gitmemesiiçinyalvardım.Amadinlemedi,Akm’labirlikteayrıldıyanımızdan...”

Sözlerinisürdüremedi,titremeyebaşlamıştı.

“İyimisinizhocam?”diyesormakgereğiduydum.Elleriniusulcapaltosununcebinesoktu.

“İyiyim,iyiyim,üşüdümbirden...”

Sadecesoğuğunetkisideğildibu,bulaştığıbelanınboyutlarınışimdidahaiyikavrıyordu.Isınmakiçinayaklarınıusulcayervurdu.

“Çetin’inöfkesiNüzhet’leAkıngittiktensonradasürdü.‘Bukadınaçokyüzveriyorsunuzhocam,’diyebanabileçıkıştı.‘Bunlartarihçimi,Amerikanajanımıbellideğil.Bunlarinsanıkatilyapar.’Masamınüzerindeduran,mektupaçacağıolarakkullandığım,bizimProfesörNaser’inTahran’dangetirdiğihançerigösterdi. ‘Şeytan diyor al şu bıçağı, yetiş kadının ardından, sapla gırtlağına.’” “Ne!” diye söylendimkendimikaybederek.“Tamolaraköylemisöyledi.Saplakadınıngırtlağınamıdedi?”

Heyecanım ona da geçmişti, gözlerini birkaç kez kırptı. “Belki de sapla boynuna demiştir, aynıkelimeler olmayabilir ama bu manada bir şeyler söyledi. Dün o Başkomiser Nevzat, cinayetin nasılişlendiğinianlatıncaşokauğradım.”“Peki,nedenNevzat’asöylemediniz?”

Ellerinicebindençıkarıpyanaaçtı.

“Nasıl söyleyeyimMüştak, Çetin benim öğrencim... Üstelik suçlu olduğu kesin bile değil. Benimkisadecebirkuşku,seninkideöyle...Eminmiyizkatilolduğundan?”

Birkaçsaatönceemindeğildimamaşimdi...ÜstelikÇetin’inkatilolmasıbütünsorunlarımıçözüyordu.TabiiNüzhet’ikaybettiktensonrahayatımanasıldevamedebilirdimsorusuhariç...

“O sebepten, Çetin’i sana yolladım,” diye açıklamasını sürdürdü. “Çünkü bir karara varamıyordum.Belkisen...”Evet,benkararavardım,Çetinsuçludemekgeçti içimden.Eğerhocanınsamimiolduğunainanabilsembunusöylemektebiranbiletereddütetmezdim.Gelingörünkinelerdöndüğündenhâlâemindeğildim.

“Ben de bir karara varamadım...” dedim asıl düşüncemi gizleyerek. “Çetin’in tarihe bakışındakibağnazlığıbiliyorum.Evet,öfkeli,gerginhattaaçıkçasaldırganbirçocuk...Amaonucinayetlesuçlamakiçindahafazlasınaihtiyacımızvar.”Mahcupbirifadebelirdigözlerinde.

“Aslındabirşeydahavar.”

Nekadarçokşeysaklamıştıbenden.Meraklabaktığımıgörüncesıraladıgizlediklerini...

“Nüzhet’in öldürüldüğü akşam... Hatırlar mısın seninle de telefonda konuşmuştuk... Henüz olaydanhaberdar değildik. Ben kaygılanmaya başlamıştım. Gidip Nüzhet’e bakması için Çetin’i aramıştım.Taksim’debirseminerekatılacaktı.Ceptelefonukapalıydı.Oysaseminerçoktanbitmişolmalıydı.Acabaevinemigittidiyesabittelefondanaradımyinecevapvermedi.Akşamdefalarcaevtelefonundanaradım,yineaçılmadı.Ertesigünneredeolduğunusorunca,‘Evegittim,’dedi.Evdendearadımdeyince,‘Belkitelefonunsesinikısmışızdır,’dedi.Eminolmakzoramabanayalan söylüyorgibigeldi.”“Yanicinayet

Page 192: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

saatindeneredeolduğunugizlemeyemiçalışıyordu?”

“Olabilir,bilmiyorum...Olmayadabilir...DiyorumyaÇetin’isuçlamakiçinyeterlidelilyokelimizde,sadeceşüpheler...Budurumdaonupolisevermekacımasızlıkolur.”

Hayırefendim,Çetin’inöylekolaycaavucumuzuniçindenkayıpgitmesineizinveremezdim.

“YinedeolanlarıBaşkomiserNevzat’ınbilmesigerekir.”Endişeylekaplandıyüzü.

“Evet hocam, bu işten kurtuluş yok...” diye üstüne basa basa belirttim. “Olaya ait bütün bilgilerNevzat’ta. Belki de Çetin hakkında söyleyeceklerimiz eksik olan bir parçayı tamamlayacak, böylecefotoğrafınbütünüortayaçıkacak.KatilÇetindeğilsebile,bubilgilerbizigerçekfaileyaklaştıracak.”

“Bilmiyorum.” Yine kaçak oynamayı seçiyordu. “Bilmiyorum Müştak... Polisler acımasızdır. Hiçyoktanateşeatmayalımçocukları...”

“Çocukları...YaniÇetinbuişteyalnızdeğildiyorsunuz?”

İyicekarardıyüzü.Öğrencilerinisuçlamakağırınagidiyorolmalıydı.

“Öyledeğilmi?Tekbaşınabuişiyapmasıbirazzor.Tabiioyaptıysa...”

Hayır, artık rol yapmıyordu ama şu tartışma konusu hakkında niye yalan söylemişti? Çetin’in katilolabileceğiniaçıkçadilegetirdiğinegörekimikorumayaçalışıyordu?Yadaneyisaklıyordu?

“Yanlış düşünüyorsunuz hocam,” diyerek üzerine gittim. “Önünde sonundaNevzat bu işi çözer. Onaanlatmamız lazım. Eğer bu çocuklar katilse Akm’a da onlar saldırmış demektir. Onun ölmediğiniöğrenince yeniden deneyeceklerdir. Sadece Akm’la kalsa iyi, belki sıra bana gelecek, size bilesaldırabilirler...”

İştebuhiçakimagelmeyenbirihtimaldi.Belkideakimagelenamakendinekonduramadığıbirihtimal.Osebeptendarbeyemişgibisarsıldı.

“Banamı?”

Bufırsatıkaçıramazdım.

“Size...Farkındadeğilmisiniz?Söyledikleriniz sizibudavadaçokönemlibir tanıkhalinegetiriyor.Çetin,Nüzhet’iöl

düreceğinisizinyanınızdasöylemiş...Bunumahkemededetekrarlamakzorundakalacaksınız.”

Ürktü, tehlike altında bir tanık olmaktan mı, mahkemede bu sözleri tekrarlayacak olmaktan mı,bilmiyordumamakorkubirandaufacıkbiradamadönüştürmüştüTahirHakkı’yı.İradesi,benliğiçökmüş,dediklerimiharfiyenyerinegetirecekbiradama...Amagörünüşealdanmademişler.

“Hayır!”

Hiçbeklemediğimbir tepkiydi bu. ilk haykırışı yeterli gelmemişolmalı ki, “Hayır!” diye ikinci kezgürledi.“Çetinöylebirşeyyapmaz!”

Bubağırışbanadeğil,öğrencisiniihbaredenkendibenliğineydi.Belkidekorkaklığınayadacinayetortaklarınaihanetedenkendialçaklığına...TahirHakkı’yagüvenemediğimiçinhangiseçeneğeinanmam

Page 193: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gerektiğinekararveremiyordum.Bendehesaplıbirsakinliğesığındım.

“Nedenyapmasın?Nüzhet’iöldürdüysehapsegirmemekiçinpekâlâbenide,sizideortadankaldırmayıdüşünebilir.Habirkişi,haiki,nefarkeder...Nasılolsaelinikanabuladı.”Katibirtavırlabaşınısalladı.

“Hayır,Çetinbenisev„.”

Her insanın zayıf bir tarafı vardır, demek ki bizim hocanmki de buymuş, öğrenciler tarafındansevildiğine inanmak.Oysa beni sevenlerimdenkoruyun, düşmanlarımla nasıl olsa baş ederimdememişmiydibirdüşünür?

“Siziseviyorolabilirhocam,”diyeiknayolunagittim.“Amaçaresizkalırsa...”

İnatçıbirkeçigibiburnunuyukarıdikti.

“Hayır,bunukabuledemem,Çetinbanafenalıkyapmaz.

Üstelikçocuğunkatilolduğubilebellideğil.”

Olayburayakadargelmişkenartıkteslimolamazdım.

“Ya katilse... Hadi size kıyamadı diyelim. Ama daha şimdiden ikimiz de suç ortağı sayılırız.Gözümüzün yaşma bakmadan ikimizi birden atarlar içeri. Yok hocam, bunu Başkomiser Nevzat’tangizleyemeyiz. Bildiklerimizi anlatmamız lazım ” Önümüzdeki süslü saray saatinin arkasından babambaşınıuzatıp,“AferinMüştak,herzamandevletimizeböylesaygılıol,”diyecektiki,“SakınMüştak!”diyeçıkışan TahirHakkı,Milli Emlak’tanmütekaitAzizBey’in pabucunu anın da sarayın damına atıverdi.“Sakınbunukimseyeanlatma.Durdukyere,buçocuklarınistikballeriyleoynamayalım...”“Amahocam...”

Biranbileyanımdanayırmadığımçantamıtaşımaktanyorulmuşsağkolumudirseğimdentuttu.

“LütfenMüştak...Gel,şöyleyapalım,benÇetin’lebirkonuşayım...”

Kendi ölüm fermanını mı imzalamak ' tiyordu bu adam? “Asla bunu yapmayın!” diye uyardım.“Kendinizitehlikeyeatıyorsunuz.”

“Sözümükesme.NeyaptığımıbiliyorumMüştak.Çocukmuyumben?Açıkçasormayacağımamaonukonuşturacağım.Buakşameveçağırırım.”

Galibaağırağırçıldırıyordubizimhoca.“Evinizemiçağıracaksınız?Tekbaşınıza?”

“Evet, ne var bunda? Daha önce de defalarca geldi evime. Hatta bir anahtarım bile var onda.”Anlayışla süzdü beni. “Biliyorum benim için kaygılanıyorsun ama boşuna. Ne Çetin, ne Erol, ne deSibel...Okadarkötü çocuklardeğiller...Belkideyanılıyoruz,belkidehiçbir ilgileri yokturNüzhet’inölümüyle...Olsabile...”Kötüihtimallerikovmakistercesinebaşınısalladı.“Hayır,olmamıştıramaolsabile, bana bir kötülük yapmazlar. Düşünsene Müştak, onlar da senin gibilersen zarar verebilir misinbana?”

içindekitabancanıngüvenverenağırlığınıhissetmekiçinsağelimdekiçantamıtartıladım.

“TamamÇetin’le konuşun ama ben de yanınızda olayım.”Kararlılıkla bakan çakır gözlerini yüzümedikerektartışmamızasonvereceksözlerinisöyledi.

Page 194: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Gerekyok, hem senolursan rahat konuşamam...” “Osmanlı birTürkdevleti değilmiydi?”Haliç’indurgunsularınaparalelakandenizsurlarıylaBlahernaiSarayı’ndangelenkarasurlarınınbuluştuğuyerevardığımızda hâlâ tereddüt içindeydim: Tahir Hakkı için kaygılanmak mı, yoksa ondan şüphe miduymalıydım? Eğer Çetin ve şürekası katilse, bizim ihtiyar açıkça risk alıyor demekti. Ama benimtanıdığımTahirHakkıhiçdeöylesafbiradamdeğildi.Kendiçıkarınınneredeolduğunusondereceiyibilir,konuşmasına,davranışlarınaözengösterirdi.

“Biz tarihçiyiz Müştakçım, fincancı katırlarını ürkütmemekte fayda var. Yoksa kırılan züccaciyeninparasınıbizdenalırlar.”

Buncayıllıköğretimhayatındadatekbirkatırıbileürkütmeden,kırılantekbirfincaniçinbilefaturaödemedenbugünleregelebilmişti.Neredeysegençcumhuriyetimizleyaşıtolanbuadam,sıksıkdarbelerlesekteye uğrasa da hâlâ ağır aksak yürümeye çalışan demokrasi serüvenimiz boyunca hem darbeciaskerlerle, hem de onlardan sonra gelen sivil siyasetçilerle canciğer kuzu sarması olmuş, farklıkesimlerden insanların takdirini kazanmıştı. Hocayı çekemeyenler, bunu eyyam dümbelekliği olaraknitelemişlerse de benim gibi onu sevenler bu özelliğini her kesime gösterdiği mesafeli duruşabağlamışlardı. Bence utanması gereken bizim uzlaşmacı hocamızdan çok, bilim adamlarını bu halleredüşüren devlet olmalıydı. Elbette Tahir Hakkı’ya kızanların bile takdir ettiği vesikaya dayalı tarihçalışmalarıbu tartışmanındışındaydı.Osebepten,bütünbusiyasibadirelerdenustalıkla sıyrılmışolansevgilihocamın,üçyeniyetmetarihçinin,sonundaağızlarınayüzlerinebulaştıracaklarıkanlıoyunlarınayemolacağınıdüşünmekpekmantıklıdeğildi.Fakatyaşlanıyordu,eskizekâkıvraklığınıgösteremeyebilir,kendisibile farkınavarmadanaçıkvererek,o acımasızÇetin’in sonkurbanıolabilirdi.Öteyandan, şutartışmakonusunda,Nüzhet’inprojesihakkında,tıpkıÇetingibibanayalansöylemeyisürdürmesiaklımıkarıştırıyor, ona duyduğum şüpheyi derinleştiriyordu.Katil diye suçladığı o genç irisiyle aynı karanlıksırrıpaylaşıyorolmasıhiçdehayraalametdeğildi.

Yeryeryıkılmasına,erimiş tuğlalarınınarasındanotlar,hattaküçükağaçlar fışkırmasınarağmenhâlâinsanınüzerindebüyüleyicibiretkibırakangörkemlisurlarınönündetoplandığımızdaiştebuikidüşüncezihnimdesavaşmayısürdürüyordu.

TahirHoca’yla şumeşhur konuşmamızı tamamlamamıza rağmen geziyi bırakamamıştım. Peşleri sırasürüklenerek, deniz surlarıyla karadan gelen surların buluştuğu Ayvansaray’a kadar gelmiştim. Çünkükafiledekilerefetihhakkındaokadarmalumatverdiktensonraöyleansızınçekipgitmekkabalıkolacaktı,ayrıca itiraf etmek gerekirse Konstantinopolis savunması hakkında konuşurken eski günlere dönmüş,kendimiyenidentarihçigibihissetmeyebaşlamıştım.

“Letüftehanne’lKostaniyetteve’lenimelemrüzâlike’lemrve’lenimelceyşüzalike’lceyş.”

KafilebaşkammızmdudaklarındandökülenArapçakelimeler,burçlarıyeryerkarlarlakaplı surlarlaHaliç’inkülrengisularınınüzerindeyankılandı.Sürüsününhiçbirkoşuldadağılmayacağındaneminolanbirçobanıngüveniylebakıyordubizlere.

“NeanlamageliyorbuArapçasözcükler?”

Hiçummadığımbirinin,haniotobüsünenarkakoltuğundadörtgençkızınarasındaoturankirlisakallıdelikanlınınelikalktı.

“Kostantiniyyemutlaka fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel emir, onun ordusu ne güzelordudur...” Benim gibi Tahir Hoca da şaşkındı. “Valla bravo evladım,” diye mırıldandı. “Arapçayıneredenöğrendin?”

Page 195: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Soğukhavadanmı,mahcubiyettenmi,delikanlınınyanaklarıalalolmuştu.

“BenArap’ımefendim...”

Kafilemizküçükgülüşlerledalgalandı.

“AdımGeorge...Filistinliyim...HemArap’ım,hemHristiyan...”

Gülüşlersöndü,nedensekafilemizebirsuskunlukçöktü.

Filistinli George aldırmadı, yanında dikilen genç kızları gösterdi. “Arkadaşlarla BoğaziçiÜniversitesi’ndeTarihBölümü’nde

okuyoruz.TezkonumuzFatihSultanMehmed...Oyüzdenkatıldıkseziye...”

Konuştukçaaksamkendinibelliediyordu.ElbetteçocuğunneArap,nedeHristiyanolmasıetkilemiştitecrübeliprofesörü.Onunherulustanöğrencisiolmuştu.

“İyiyaptınız...”dedibıyıkaltındangülümseyerek.“Nasılbariyardımcıolabiliyormuyuzsizlere?”

“Çokyardımcıoluyorsunuzhocam.”

Kızların en uzunuydu konuşan. Boynundaki atkıyla aynı kırmızılıkta olan dudakları kıpırdadıkça sağyanağındaküçükbirgamzebeliriyordu.Birkaçadımötemdedurangençkızdan tanıdıkbirkokuçalındıburnuma; menekşe kokusu. Nüzhet! O bildik acı, genzime doğru yükselir gibi oldu. E ı gezilere ilkkatıldığımızda,Nüzhetbugençkızınyaşındaydı.İlişkimizbaşlamamıştıbile.TahirHakkıdahadoçentti.Ağırbirderiçantasıvardı.Siyahrenk...Evet,ağır,elbettebenimkigibitabancayoktuiçindeamayinedekurşungibiağırdı.Biliyorum,çünküokonuşurkenbentaşırdım.Vebugünkündendahaheyecanlıanlatırdıkuşatma sırasında yaşananım ı, çok daha coşkulu... Mesela daha fazla şiir okurdu. Çoğunlukla YahyaKemal’infetihüzerineyazdıklarını...“Sonsavletinlevurkiaçılsınbusûrlar/Fecr-ihücumiçindekitekb İr aşkına.” Zaten bu gezileri de büyük şairden esinlenerek yapmaya başlamıştı. Fetih gezileriniyaptıranilkkişiydiYahyaKemal.

“Anlatılanlarıokumuştuk,”diyengençkızınsesidağıttızihnimeüşüşenanıları.“Amatarihtekiolaylarıngeçtiklerimekânlardakonuşmakacayipbirdeneyim.”

Genç kızın benzetmesi hoşuna gitmişti hocanın. “Acayip bir deneyim ha...” Küçük bir kahkahakoyverdi.“Ozamanbuacayipdeneyimedevamedelim.”

İşteyenidensevimlitarihçirolünebürünmüştü.Akimdabukadarendişevarkenbununasılyapıyordiyekendime soracaktımki, aynı ferasetibenimdegösterdiğimi farkettim.Bendeenazonunkadar tasalı,onunkadargerginolmamarağmenkonuşurken,kafilemizdekilerehiçbirşeyhissettirmemiştim.

“Roller Müştakçım, roller sadece oyuncular için değildir. Modern toplumlarda hepimizin bir rolüvardır. İster benimseyelim ister benimsemeyelim, hepimiz dikte ettirilen rolü sonuna kadar oynamakzorundayız...Çoğu zamanmutluluğumuzuyitirmekpahasına da olsa o rolün dışına çıkamayız.Çıkarsakhemkendidüzenimizhemdetoplumundüzenibozulur.”

Hayır,babamdeğildizihnimdeuyananbukonuşmanınsahibi,sırtınıdenizevermiş,bakışlarınıeriyenkarlarlaıslanmışsurlaradikerekyenitiradınıatmayahazırlananTahirHakkı’ydı.

“Evetsevgiliarkadaşlar,yücepeygamberimiz,HazretiMuhammed’in,Konstantinopolishakkmdakibu

Page 196: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

hadisi hiç şüphe yok ki, bir benzeri daha yaratılmayan bu kentin, Müslümanlar tarafından alınmasınıistiyordu.Onun bu dileğinin yerine getirilmesi için şehrin defalarca kuşatıldığını da biliyoruz. Ancak,aralarındasahabelerindebulunduğuİslamaskerlerininşusurlarınönündeşehitdüştüğübukuşatmalardanhiçbirsonuçalınamamıştı.Sonuçalınacaksaldırıyıbaşlatacakokutluemirinçabalarınıkavramak için,gezimizin ilk etabında yaptığımız konuşmaya geri dönmemiz gerekiyor. Boğazkesen Hisarı’ndakisohbetimizinasılnoktalamıştık?”

Gözleriyineağırağırkalabalığınüzerindegezindi.Cevapalamayınca,hayalkırıklığınauğramışgibiyılgınbirseslesordu.

“Hatırlamıyorumdemeyinsakın...Uzunuzunkonuştukya...”Geziekibindenyinesesçıkmadı.

“Yapmayınarkadaşlar...HisaryapıldıktansonraII.Mehmednereyegitmişti?"

“Edirne’ye...” Jale Hanım’dı konuşan. “Payitahta dönmüştü.” Kadının sesindeki gurur sezilmeyecekgibideğildi.

“Evet, Edirne’ye dönmüştü. Niçin? Kuşatma hazırlıklarına başlamak için.” Çenesiyle beni gösterdi.“MüştakbizeKonstantinDragases’insavunmastratejisindeikidayanaktansözetmişti.”

DahasormadanbizimheveskârPeyamiatıldı.“Hristiyandevletlerinyardımıveişteşusurlar...”

“Bakınnegüzelhatırlıyorsunuz...”diyeyüreklendirdipısırıkkocayı.“Amaötekiarkadaşlardasanırımbirazçekingenlikvar.Gerekyok...Öğrenmenineniyimetodudinlemekdeğil,sormaktır.Dinlerkensadecehafızanızı çalıştırırsınız, sorarsanız mantık da devreye girer. Neyse, konumuza dönelim... Evet, DoğuRoma’nın son imparatorunun şehri savunurken ikidayanağıvardı.Osmanlıdevletini,bir imparatorluğadönüştürecekolanMehmeddeiştebuikidayanağıyıkmaküzerinekurdustratejisini.Hristiyandevletlerkuşatmaya karışmasın diye onlarla barış anlaşmaları imzaladı. Avrupa’dan gelebilecek saldırılarıböylece bertaraf ettikten sonra, Turahan Bey ve oğullarını Mora üzerine yolladı. Çünkü imparatorunkardeşleri olan Mora despotları Tomas ile Dimitriyos’un, Konstantinopolis’e yardımını engellemekgerekiyordu.” Derisi yer yer dökülmüş, rengi solmuş yaşlı, devasa bir yılan gibi hafifçe kıvrılarakEdirnekapı’yadoğrutırmanansurlarıgösterdi.

“Gençpadişahartıkbugeçilmezdenilenuzunduvarüzerinedüşünmeyebaşlayabilirdi.Kentifırdolayısarankilometrelerceuzunluktakibutaştansetinasılaşacaktı?Avrupa’nınengüçlüordusunasahipti,amatek başına bu savaş makinesi hiçbir işe yaramazdı. Savaşa, düğüne gider gibi neşeyle koşan cesuraskerlerivardıamaönemliolansurlarınönündecanvermekdeğil,kentiniçindeyenibirhayatkurmaktı.ÇünküonaKostantiniyye’yi fethetvebirgülbahçesineçevirdenilmişti.Velhasıl, sadeceaskergücüylesurların geçilemeyeceğini çok iyi biliyordu Mehmed. O sebepten dönemin en önemli topçularınıpayitahtınagetirtti.Bunlardanbirinikonuşmuştuk.”

Sorudolubakışları,George’unyüzündedurdu.

“Urban,”diyemırıldandıHristiyanasıllısevimliArap.“MacarUrban.”XOA.“Evet,Urbanamatektopustasıodeğildielbette.MühendisMuslihuddindesurlarıpatlatacakbüyüklüktekitoplarınyapımıiçinkolları sıvamıştı. Yine de Urban’ı küçümsemeyelim, çünkü Konstantinopolis’in surlarını yakındangördüğünden bu aşılmaz setin kalınlığını, uzunluğunu, zayıf yerlerinin nerelerde olduğunu çok iyibiliyordu. Çalışmalar, sert Edirne kışı boyunca hummalı bir şekilde sürdü.Mehmed uykuyu yitirmişti,gündüzlerifikrinde,gecelerizikrindehepKonstantinopolisvardı.Birkarasevdayadüşmüştüki,kentlerinkraliçesiolanşehirkapılarınıardınakadaraçarak,onukucaklamadanhuzurakavuşmasıimkânsızdı.”

Page 197: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Amabunazorunluydudeğilmi?”

Jale Hanım’dı araya giren, irkilir gibi oldu Tahir Hakkı. Kadına ters ters baktı. Niye yaptığınıanlayamamıştım.Sözününkesilmesimi canını sıkmıştı?Hayır, sinirleri bozulduğundan artık kontrolünüyitirmeyebaşlamıştıki,aslındaşuanakadarfazlabiledayanmıştı.

“Nasıl?”

Bunazikadamıntepkisineanlamveremeyenkadın,masumcagülümsemeyeçalıştı.

“SizsöyledinizyaTahirBey...Mehmed,VarnaSavaşı’ndandahabüyükbirzaferkazanmakzorundaydıdiye...YoksaÇandarlıHalil’learasındakikavgayıkaybedermiş.”

Hocanınherzamankiuzlaşmacılığıylakonuyugeçiştireceğinisandım.Yapmadı.

“Bukonuyukonuşmadıkmı?”diyeadetaçıkıştı.Ortalıkbuzakesti.Zavallıkadıncağız,nediyeceğinibilemedenöylecekalmıştı.İşoradakalsayineiyi,bizimki,kalabalığadöndü.“Bukonuyukonuşmadıkmıarkadaşlar?”Şimdidebanadikmiştigözlerini.“Müştak,senbusoruyucevaplamadınmı?”Nediyeceğimibile beklemeden, şaşkınlık içinde öylece duran JaleHanım’a çevirdi bakışlarını. “Hanımefendi, lütfenartık şu Varna Savaşı’nı geçelim...” Zavallı kadının çenesi titremeye başlamıştı. Aldırmadı bile aksiihtiyar. “Bakın, Hisar’da da anlatmaya çalışmıştım... Fatih Sultan Mehmed olağanüstü bir kişilikti.Osmanlı adı altında bir dünya imparatorluğu kurmayı hedefliyordu. Tıpkı Roma İmparatorluğu’nunbaşkentiniRoma şehrinden, buraya taşıyan I.Konstantin gibi...” Soğuk, nemli havayı ciğerlerine çekti.“Ama...” Bir öksürük nöbeti yarıda bıraktı cümlesini... Şanssızlık işte... Ara vermeden beş altı kezöksürdü. “Hay Allah... Gıcık yaptı...” Hocanın iki adım önünde duran Peyami’nin karısı elindeki suşişesiniyetiştirdi.

“Buyrun,biryudumiçiniyigelir.”

Suyu içtikten sonra da öksürüğü geçmedi hocanın.Amagülümsemeye çalıştı. “BüyükKonstantin’densöz ediyordum...” Üç kez daha öksürdükten sonra normale döndü nefesi. “Evet, sakın ola ki, onu,KonstantinDragases’le karıştırmayın ha!” Sesi yumuşamıştı, sanırım tepkisinin aşırı kaçtığını anlamış,yaptığı hatayı tamire kalkışıyordu. “Biliyorsunuz, Konstantin Dragases Doğu Roma’nın sonimparatoruydu. Yani bizim Mehmed’in bu surlarda yeneceği bahtsız hükümdar. Büyük Konstantin iseFatih’ten bin yüz küsur yıl önce yaşamış şanlı bir hükümdardı. Roma imparatorluğunu kendihükümdarlığındabirleştirip farklıhalklardan tekbirmilletyaratmayaçalışanadam. İşte II.Mehmeddebunuamaçlıyordu.Farklıdinlerden,farklıdillerden,farklıhalklardanoluşanbirtekOsmanlımilleti.Birdünyadevleti.Eskilerindeyimiylecihanşümulbirimparatorluk.”

Sustu... Anlatmaktan, anlaşılmamaktan bıkmış gibiydi. Belki de şu öksürük dalgası yormuştu onu.Vazgeçecek,artıkhiçkonuşmayacakdiyekaygılandım.Elbetteyapmadı.Nedeolsao,babamgibieskitopraktı.Aslayorulmaz,aslayarıdabırakmaz,aslaboyuneğmezdi.JaleHanım’abaktıyeniden,bukezbağışlanmasınıdileyenbirgülümsemevardıdudaklarında.

“OsebeptenJaleHanımcım...”Hanımcımlafınıoldukçatatlıbirtondasöylemişti.“ÇandarlıHalil’inengellemeleriolmasabilehattaöylebirsadrazamolmasabileII.Mehmedbuşehrialacaktı.ÇünküatasıOsmanGazi’ninrüyasındagördüğüobüyükimparatorluğukurmayıakimakoymuştu.”

Kadıncağız sevinsinmi, üzülsünmü ne yapacağını bilemiyordu. “Evet, evet tabii,” diyemırıldandı.“Yanibenkatkıolsundiyeşeyyapmıştım.”

Page 198: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Çokteşekkürederim,çokbüyükkatkınızoldu.Gerçekten...”Kinayeligözlerlesüzdükalabalıktakileri.“Özellikledearamızdakonuşmayaçekinenbukadarçok insanvarken.”Çekingen insanlarbukez iyiceürkekleştiler,bakışlarınıkaçırıpbirbirlerininarkasınagizlemeyeçalıştılaryüzlerini.Neysekiaklıbaşınagelmişolanbizimihtiyarçokgitmediüzerlerine.“Mehmed’inEdirne’dekihummalıfaaliyetlerindensözediyorduk... Padişah, kendi eliyle çizdiği devasa Konstantinopolis haritasının üzerine kapanmış, aylarsonra gerçekleştireceği kuşatmayı tasarlıyordu. Toplan yerleştireceği tepeleri, seyyar merdivenlerindayanacağısurları,siperlerinkazılacağıyerleriişaretliyordu.Çünkü,savaşlarıkazananasılgücünaskerve silah değil, zekâ ve bilgi olduğunun farkındaydı. Eğer bir savaşta, her türlü ihtimal göz önündebulundurularakhazırlanmışbirplanyoksahemçokdahafazlaaskerölür,hemdezaferiyieğitilmemişbirdoğan gibi uçup giderdi cenk meydanından, ama dirayetli bir hükümdarın akılcı hamlelerden oluşanstratejisihemölümleriönler,hemdezaferimutlakkılardı.Büyükİskender’inMakedonya’danHindistan’akadarsürenmuazzamyürüyüşü,Sezar’mdünyayızaptetmegirişimindençıkanortaksonuçbuydu.”

Yeniden havaya girmişti, artık zorlu kış mevsimini geçip ılıkbahar aylarına gelebilir, Mehmed’inordusunuEdirne’denkaldırıp şu surlarınönüne indirebilirdiamanegezer,bukezdebizimkininkadimarkadaşı,baritonsesliBahrigirdiaraya.

“İyideTahir,OsmanlıbirTürkdevletideğilmiydi?Konstantinmineyse,oRomalı imparatoruntekmilletdediğişeyinasılörnekalıyorbizimFatih?”

Yasabırdercesinebiriçgeçirdibizimki.

“Senintarihebukadarmeraklıolduğunubilsem,bütünderslerimeçağırırdımyahu,iyikibirgezimizegeldin,habirekurcalayıpduruyorsun.”

Kafilemiz yeni bir kahkaha dalgasıyla sarsıldı. Gümüş saçlı ihtiyar ise ne arkadaşının sözleriniumursadı,nedegülüşmeleri.

“Sensöyledinyasorundiye...Dinlemeksadecehafızamızıçalıştırırmış,sorarsakmantığımızdevreyegirermiş.Bizdesoruyoruzişte.”

Kıskısgülmeyebaşladı.

“Tamamdaniyegülüyorsun?”dediikielinibelineyaslamışarkadaşınalafyetiştirmeyeçalışanTahirHakkı;aslınabakarsanızmakaralarıkoyvermemekiçinodazortutuyordukendini.

“Nebileyimyahu,biranortamekteptesandımkendimi...

Böylemilletiazarlayıpduruyorsunya,şubizimtarihçigeldiaklıma...MehterMemduh...Hatırladınmı?Herifdoğrudürüstdersanlatmaz,heraklınageldikçepaylardıbizi...”

Alınmışgibiyapmacıktansuratınıastıçocuklukarkadaşı.“EeaşkolsunBahri,bizöylemiyapıyoruz!Duyandaelimizdedeğnek,medresetedrisatıuyguladığımızısanırşurada...”

“Estağfurullah Tahir Bey,” diye bizimkini destekledi Peyami’nin tombiş karısı. “Çok güzelanlatıyorsunuz.”

Yanlış anlaşılmanın verdiği telaşla elini kaldırdı Bahri. “Durun yahu, öyle demek istemedim. Yanigülüyordumya...Sendesorunca...”

Bukadarmavrayeterdi.

Page 199: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Tamam, tamam bak millet dondu soğuktan,” diye toparladı halden anlayan hocam. “Dahaanlatacaklarımvar.”AlınmışgibibaktıBahri.

“Sorumacevapvermeyecekmisin?”

Arkadaşındankurtuluşolmadığınıanlayanprofesörümüzçaresizteslimoldu.

“Tamam,şuTürklükmeselesi...ElbetteOsmanlıimparatorluğubirTürkdevletiydi.Amaimparatorluk,ırktan daha önemliydi.MeselaKaramanlar daTürk olmasına rağmen sık sıkOsmanlIlarla çatışırlardı.Keza Fatih’in Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’la yaptığı savaş da iki Türk devletinin çatışmasıydı.AyrıcaEdirne’denbusurlarınönünegelenordununiçindesadeceTürklerdendeğilherhalktanaskerlervardı.Ozamanlarhalklarırklarınagöredeğil,devletleregörebirleşiyorlardı...”

İşittikleri tamolarakkafasınayatmasadadahafazlakurcalamadıBahri.Arkadaşınınsustuğunugörenanlatıcımızdagönülrahatlığıiçindenyenidenkuşatmagünlerinedöndü.

“OrduEdirne’denayrılmadanöncepadişahbütünkomutanlarıbaşınatopladı,onlarışevkegetirecekbirsöylev verdi.Çünkü planlar, taktikler, stratejiler ne kadarmükemmel hazırlansa da onları uygulayacakkişiler olmadan hiçbir işe yaramazlardı. Kritovulos’un tafsilatıyla naklettiği bu konuşmanın aklımdakaldığıkadarınıaktaracağım.Şöylediyorduyirmibiryaşındakipadişah,OsmanlI’nın ilerigelenlerine:‘Ey benim kahraman komutanlarım, ey benim sadık devlet erkânım! Sahip olduğumuz bu şanlı devlet,sahipolduğumuzbugüzelmemleket,büyüksavaşlarvetehlikelerlekazanılmıştır.Bubereketlitopraklaratalarımızdan bizlere miras kalmıştır. İhtiyar olanlar o zorlu uğraşıları, o kanlı çatışmaları gördüler,yaşadılar.Gençlerimizatalarından,babalarındanduydular,işittiler.Atalarımızüzerlerinedüşenilayıkıylayaptılar.Şimdisırabizde.Şimdiönümüzdezorlubiruğraşvar.Kostantiniyye’ninfethi.Buşehrikuşatandenizehâkimiz.Buşehrikuşatankarayadahâkimiz.Buşehiradetaavucumuzuniçindedir.Bizedüşen,buşehri bir an önce ele geçirmek, bizim de atalarımızın kahramanlıklarına layık bir nesil olduğumuzuherkese göstermektir. Ya Kostantiniyye’yi alacağız ya da bu uğurda öleceğiz. Tartışacak bir şey yok,konuşacakbirşeyyok,vazgeçmekyok,geridönüşyok.

“Benkuşatmaboyuncasizlerinyanında,ordumunönsaflarındaolacağım.Hakedeni,hakettiğikadarödüllendirecek, hak edeni hak ettiği kadar armağanlara boğacak ve elbette hak edeni hak ettiği kadarcezalandıracağım. Öyle ki, tehlikelere göğüs gererek şan ve şeref kazanmak neymiş, herkesler bilsin,öğrensin.’

“Sadrazam, vezirler, kumandanlar, ulema bu tarihi söylevi can kulağıyla dinlediler. Genç padişahınazmini,cesaretini,dirayetinibirkezdahagördüler.Huzurdaelpençedivanduranherkesamaherkesonadestekverdi.”

Sustu;yaşlıyüzündemuzipbirifade,öylecebeklemeyebaşladı.Kimsedensesçıkmayınca,“Eemeraketmiyor musunuz?” diye patlattı soruyu. “Hani Çandarlı fethe karşıydı. Sadrazam, padişahın bu ateşlikonuşmasına kayıtsızmı kaldı?Hadi kaldı diyelim, akıllarda soru oluşturacak, en küçücükbir itirazdabilebulunmadımı?”

BakışlarıJaleHanım’müzerindedurdu.Artıkonuüzmekgibibirderdiolduğunuhiçsanmıyordumamakadıncağızisteristemeztoparlanmıştı.

“Yasizhanımefendi...Sizbukonuylaçokilgilisiniz.HiçmeraketmiyormusunuzOsmanlI’nıngelmişgeçmişenşanlıbaşvezirlerindenbiriolanÇandarlıHalil’intavrını?”

Page 200: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Şeyy,ediyorumtabiiediyorumda...”

“Hepimizediyoruzamaşerrindensoramıyoruzki...”Elbettebucüretigösterecektekkişivardı;dallarıüzerindekikarlarlaiyiceağırlaşankestaneağacınınirigövdesineyaslanmış,pişkinpişkinsırıtanBahri.GenişbirgülümsemeyayıldıTahirHakkı’nınyüzüne,arkadaşınınağzınınpayınıverecektiki,ondanönceJaleHanımatıldı.

“Hiç de değil, haksızlık ediyorsunuz Bahri Bey.”Hepimizin karşısında söylediği bu aşikâr yalanınısürdürmeden önce beğeniyle süzdü bizim ihtiyarı. “Tahir Bey son derece kibar bir insan. Ondançekinmemiziçinhiçbirnedenyok.”

Page 201: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Binlerceyılimparatorluklarlayönetilmişbutopraklardakiinsanlarıngüçkarşısındasaygıylakarışıkbirkorkuyakapılmaalışkanlığını hiçyadırgamamıştıBahri.Muhtemelenbambaşkabir ortamdakendisi deaynı tepkiyi verdiğinden olsa gerek, sadece manidar bir gülümseme belirmişti yüzünde. Hatta bizimihtiyarın, “Aldın mı cevabını,” diyerek kışkırtmasına rağmen sesini çıkarmadı. Açıkçası iyi de oldu,böylecekafileşefimiz,yenidensavaşöncesigünleredönmefırsatınıbuldu.

“O söylevin ardından, kudretli Çandarlı bile padişaha karşı çıkmayu cesaret edemedi. Ama elbetteKostantiniyye’nin kuşatılmasını doğru bulmuyordu. Sadece, sözünü söylemek için uygun zamanıkolluyordu.Buaradasadrazamhakkındakötürivayetlerdolaşıyordu.Çandarlı’nınKonstantin’denrüşvetaldığıdedikodularıalmışyürümüştü.Bilmiyoruz.Aldıysavebaliboynuna,amaasılönemlisisadrazamınII. Murad zamanından bu yana devletin sürdürdüğü barışçı politikanın doğruluğuna inanmasıydı. Osebepten,yenibirsavaşayolaçardiyeKostantiniyyekuşatmasınakarşıçıkıyordu.Neyseorayageleceğizzaten...

“Evet,kuşatmahazırlıklarıtamamlanınca,KaracaPaşakomutasındakionbinkişilikbirkuvvetEdirneile Konstantinopolis arasındaki Doğu Roma kalelerini teker teker ele geçirdi. Ardından şubat ayındatoplaryola çıkartıldı.Kolay iş sanmayın,beşyüzküsuryıl öncesinin teknolojisinden sözediyoruz.Nebugünküişmakinelerivar,nedeyollar.OdevasatoplarınKonstantinopolis’eulaştırılmasıbaşlıbaşınabir olaydı. Topların çekiminde yüzlerce manda kullanıldığı söylenir. Topların dengede tutulması vekaymamalarıiçinyanlarındayüzlerceaskerbekliyordu.Öndenelliinşaatustasıylaikiyüzamelegidiyor,yolun bozuk kısımlarını düzeltiyor, derelerin, nehirlerin olduğu yerlere köprüler yapıyorlardı. Haftalarboyuncasürenbuzahmetliyolculuk,KaracaPaşa’nınnezaretindesağsalimsurlarınönünegelinmesiyleson bulacaktı. mmr \ “SultanMehmed Han’ın Edirne’den ayrılması ise mart ayının ortalarına rastlar.Fırtınaöncesindekisessizliğinbozulmasınaçokazkalmıştı.Keşan’avaranpadişahınbirsüreÇanakkaleBoğazı’ndangeçerekkendisinekatılacakAnadoluordusunubeklediğisöylenir.”

Yinearaverdisözlerine...Herkesmeraklaonuizliyordu.“Müştakkenttekisavaşçısayısınıntaşçatlasaonbinkişiolduğunusöylemişti,belkibirazdahafazla.Kesinsayıdaneminolmakzor.Pekibizimordudakaçcengâvervardı?”

“300binmi?”

BukeztutturamamıştıheveskârPeyami...

“Yok daha neler... Böyle abartılı sayıları Batılı tarihçiler verirler ki, şehri savunanların şanına şankatılsındiye...”

“Ellibinmi?”

Güzelgözlü,türbanlıkızıntahminidebirazsönükkalmıştı.“Okadardaazdeğil...”

“Yüzellibin...”

JaleHanım’dı en yakın tahminde bulunan.Nedense, önünde sonunda bu kadınTahirHakkı’yı tavlardiyegeçtiaklımdan.Ozamanbugünküdiklenmelerininhesabınısoracaktıbizimhocaya.Çünkükadınlar,kendilerineyapılansaygısızlıklarıaslaunutmaz.

“Yüzaltmışbin,”diyedüzelttihoca.“ŞugördüğünüzsurlarınarkasındakuşatmayıbizzatyaşamışolanBarbaro’nunverdiği sayı, yüz altmış binkişiydi.Amabu sayı da abartılı bulunmaktadır.Gerçek askersayısınınseksenbinileyüzbincivarındaolduğutahminediliyor.Yinedeyanılmapayıvartabii.Elbette

Page 202: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bu sayıya, düzenli orduyamensupolmayan savaşçılar, tüccar ve zanaatkarlardan oluşan yalınayakbaşıkabaktaifesideeklenincesayıbirazdahaartar.”

Hücumemrinikendisiverecekmişgibibaşınıkaldırıp,yenidensurlarabaktı.

“Evet,sonunda5Nisangünü,muazzamordusuylaMehmedsurlarınönünegelmişbulunuyordu.”

Kalabalıktakiler, beyaz atı üzerinde, ordusunun önünde ilerleyen padişahı görecekmiş gibi surlarınönünebaktılar.

“Hayır,hayır,”diyetelaşlauyardıbizimprofesör.“Mehmedburayagelmedi.“Hünkârınkırmızıatlastanotağ-ıhümayununu,yaniçadırdanoluşanseyyarsarayınıkurduğuyerburasıdeğildi.Padişahon ikibinyeniçerisiveseçmeüçbinsipahisiyleAyosRomanosyaniTopkapı’mnkarşısındayeralanOtağtepe’yeyerleşmişti.” Surlara doğru kaçamak bir bakış attı, “içerideki bedbahtların durumunu bir düşünün.Buradan Yedikule’ye kadar olan yaklaşık yedi bin metrelik alan devasa bir ordunun askerleriyledolmuştu. Rahmetli Reşad Ekrem Koçu o manzarayı edebi bir dille nakleder: ‘Davul sesleri, savaşnaraları, askeri marşlarla şehre doğru adım adım yaklaşan tepeden tırnağa silahlı, misyonları ölmek,öldürmekolanadamlardanoluşanmahşeribirkalabalık.Zavallılarınkorkudandizlerininbağıçözülmüşolmalı.’ Genç padişah ise görkemli ordusunun yaptığı etkiden emin olarak, derhal vezirlerini,komutanlarımbaşınatopladı.”

Tahir Hakkı kendinden beklenmeyen bir çeviklikle ağır gövdesini Haliç’e çevirerek, suyun ötekiyakasınıgösterdi.

“KaymbabasıveveziriolanZağanosPaşa’ya,kuvvetleriyleşukarşısahillereyerleşmesini,biryandanHaliç’i kontrol altına alırken, bir yandan da Galata Cenevizlilerini gözaltında bulundurması göreviniverdi. Asıl amaç,Haliç surlarına saldırıyı organize etmesi,mümkün olduğu kadar fazla askeri burayaçekerek, kara surları yönündeki kuşatmayı zayıflatmasıydı. Hatırlarsanız, Dolmabahçe’de anlattığımızgemilerin karadan yürütülmesi Zağanos Paşa’nın gayretleri sayesinde başarıya ulaşmıştır. AyrıcapadişahınbuyruğuylaBalatcivarında,karşıkıyıdanbuyakayakadar,fıçılardanoluşanbirköprüyaptırdıki,üzerindebeşkişirahatlıklayürüyebilirveküçüktoplarlasurlarıgülleyağmurunatutulabilirdi.”

Duraksadı,eksikkalanbirşeyvardı,evet,hatırladı;usulcabaşınıönedoğrusalladı.

“Bu sularda yaşanan küçük çaplı bir gemi savaşı var, onu nakletmezsem konu eksik kalacak...Biliyorsunuz bizim gemilerimiz 22 Nisan’da Haliç’e inmişti. Elbette bu, savunmacılar için büyük birtehlike anlamına geliyordu. Her ne kadar gemilerimiz bir saldırı harekâtına girişmemişse de zamanıgeldiğinde en kararlı şekilde bu taarruzu yapacaklarına şüphe yoktu. O sebepten, savunmacılar Türkgemilerinebirbaskınvermekistediler.28Nisan’daşafaksökmedenbirkaçsaatönceikidüşmangemisisessizce harekete geçti. Onları koruyan dört gemi daha vardı. Aysız gecenin zifiri karanlığındabulunduğumuz taraftan, karşı kıyıdaki gemilere doğru yak laşmaya başladılar. Eğer gemilerimiziyakabilirlerseOsmanlIlarınHaliç’egirmesiylekaybettikleripsikolojiküstünlüğüyenidenkazanacaklardı.Zaferdenöylesineeminlerdiki,gemilerdenbirininkaptanıolanJacomaCocotemkinliliğieldenbırakaraktop menziline girmekte sakınca bile görmedi. Türk gemilerini yakan ilk kaptan olma şerefini tatmakistiyordu.Hızla bizimkilere yaklaşmaya başladı, ama işte ne olduysa o zaman oldu. JacomaCoco’nunhedef seçtiği Osmanlı gemisinin topları birden ateşe başladı. Hırslı kaptan daha ne olduğunu bileanlayamadan,ilkgülle,gemisininpupasınaisabetetti.Canalıcıdarbeyiisefustamnortasınainenikincigülleindirecekti.Kaptan,mürettebatıylabirliktedenizindibiniboyladı.Nelerolupbitiğinianlayamayanikinci düşman gemisi de ateşten nasibini almıştı ancak darbeler ölümcül değildi, mürettebat güllenin

Page 203: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

açtığıdeliğitıkamayıbaşardı,böylecekadırgayarıyarıyabatmasınarağmengeldiğiyeregeridönebildi.Güyaöndekiikikadırgayıkorumakiçingelengemiler,pabucunpahalıolduğunugörüncegerisingeriçarkettiler. Bu küçük çaplı deniz savaşı, bizimkilerin moral üstünlüğünü iyice artırırken, savunmacılarOsmanlıgemilerininhiçdeöylekolaylokmaolmadığınıöğrenmişoldular.”

Sözleri bitmiş olmasına rağmen kafiledekiler hâlâ Haliç’in durgun sularına bakıyorlardı. Sanırımherkeskendihayalindekisavaşsahnesinisonlandırmaktaydı.

“Evet, Haliç’in karşı tepelerinin Zağanos Paşa’nın sorumluluğuna bırakıldığını söylemiştik.” TahirHakkı yeniden surlara çevirmişti yüzünü. “Bu mıntıka ise...” Taş setin önündeki incecik bir kartabakasıylakaplıengebeliaraziyigösteriyordu.“RumeliBeylerbeyiolanKaracaPaşa’yadüşmüştü.Tamşu bulunduğumuz sahilden, yaniAyvansaray’dan Eğrikapı’ya kadar olan surlar onun emrine verilmişti.KaracaPaşaordusuylaşukarşıtepeyeyerleşti.

“Eğrikapı’dan Topkapı’ya kadar uzanan kısmı ise bizzat padişahın kendisi kontrol edecekti. Ki, enkanlı çatışmalar da bu bölümde gerçekleşecekti. Çandarlı Halil Paşa’yı her daim yanında istiyordu.Konstantinopolislilerleirtibatıolduğundankuşkulandığısadrazamıyalnızbırakmayıgözealamıyordu.

“Topkapı’dan Yedikule’ye kadar uzanan düzlük alan ise Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa ile ilerideFatih’inhayatındatrajikbirroloynayacakolanmeşhurMahmudPaşa’mnyetkisineayrılmıştı.

“Deniz tarafına gelince, Yedikule’den Haliç girişine kadar olan bölge Baltaoğlu Süleyman Bey’indonanmasıtarafındanzaptedilecekti.YapılankanlıdenizsavaşlarınıvebuacımasızcenklerdebaşarısızolanBaltoğlu’nunbaşınagelenleridetafsilatıylaDolmabahçe’deanlatmıştık.

Ortaçağın bu en görkemli kalesi, OsmanlIlar tarafından son kez kuşatılıyordu. Ama ilk topateşlenmedenönceMehmed,elçileriniKonstantin’egönderdi.Şehriteslimederlersekimsenincanınavemalına zarar gelmeyeceğini, imparatorun sağ ve salim olarak istediği yere gitmesine izin verileceğini,halkın ise hayatına eskisi gibi devam edebileceğini bildirdi. Ama imparator ve Konstantinopolislilerkorkak insanlar değillerdi, belki de hâlâ Papalıktan gelecek yardıma güveniyorlardı; şehirlerini teslimetmektenseölmeyiyeğleyeceklerinisöylediler.Bucevabıalangençpadişahınönünde,cenktenbaşkayolkalmamıştı.” “Tarihini bilmeyen, kendini bilmez” “Çadırların önünde, öbek öbek yakılmış ateşlerinbaş’nda toplanan askerlerin arasında geziyorduMehmed. Sınır boylarında kılıç sallamış, yaşını başınıalmışakıncılardanbıyıklarıyeniterlemişheveskârsavaşçılara,dervişlerinçağrısıylavuruşmayagelmişTanrı erlerinden padişahın buyruğuyla silah kuşanmış Sırp askerlerine kadar ülkenin en seçmebahadırları,akmakıngelmişlerdisurlarınönüne.Elbetteçoğununadınıbilebilmiyordugençhükümdar,ama çok iyi bildiği bir hakikat vardı; kendi hayatı ve devletin kaderi bu tanımadığı askerlerinellerindeydi. Bir buçuk asır önce Söğüt’te doğan umut, büyüyerek yerküreyi kaplayacak mıydı, yoksakaynağıcılızırmaklargibibuOrtaçağkalesiningörkemlisurlarınınönündekuruyupgidecekmiydi?İkincikez tahta çıkan Murad Han oğlu Mehmed tahtta kalacak mıydı, yoksa hayalleri ikinci defa kırılaraksaltanatıbirkezdahabaşkalarınamıbırakacaktı?AysızgeceninaltındakaranlıkbirheyulagibiyıkılıpüzerinegelenKostantiniyye’yebaktıMehmed.‘Eybütündünyanınarzuladığışehir,yabensenialacağım,yadasenbeni,’diyemırıldandı.”

Sırtımdabirürpertihissettim.Hayır,açıkhavadaetkisini iyicehissettirensertrüzgârdandeğil,TahirHakkınmetkileyicisözlerinden.Sadeceulusalgururdeğildibu, tariheyönvermişbiradamınkaderineşahit olmanın getirdiği o tuhaf hisli. Aynı zamanda bir halkın yok oluşuyla yüzleşmenin hüznü. Butoprakların en görkemli ve en trajik hikâyesi. Küçük kafilemiz şimdi, Topkapı ile Mevlanakapı’nınkarşısında, surların en iyi görülebildiği kültürparkın içindeydi.Sabahkigüneşinönünüdevasabulutlar

Page 204: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kaplamıştı.RüzgârdauçuşanseyrekkartaneciklerininzamanzamanyüzüneçarpmasınaaldırmayanTahirHoca,enfesbirhikâyeyedönüştürdüğükuşatmaserüveninikendiduygularınıdakatarakanlatıyordu.İtirafetmek gerekirse o günlerin ruhunu hissetmek için buradan daha iyi bir yer bulunamazdı. Surlarıngerisinde,Rumateşi,top,tataroku,mızrak,kılıç,baltaellerinegeçirdiklerinevarsa,onlarlaşehirlerinisavunmaya çalışan bir halk, surların bu yanında ise ne pahasına olursa olsunKostantiniyye’yi almayakararlıbiradamveonainanmışmuhteşemordusu.Herikitarafdaaynışeylereihtiyaçduyuyordu:İnançve umut, akıl ve güç, çelik ve ateş, cesaret ve fedakârlık. Kim kazancaksa zaferi ancak bunlarla eldeedecekti. Ve biraz da baht açıklığı. O sebepten surların her iki tarafında eller aynı Tanrı’ya kalkıyor,farklı dillerde aynı ilaha yakarıyorlardı. “Bizi muzaffer eyle yüce Allahım...” “Şehrimizi koru yüceTanrım...”Amayaratıcınınhangitarafıdesteklediğininbelliolmasınadahaellidörtgünvardı.

“6 Nisan gecesi ordugâhını gezen genç padişah, gördüklerinden memnun dönmüştü otağına,” diyesürdürdüsurlarabakarakbizimyaşlıprofesör.“Onbinlerceinsandanoluşanbumahşerikalabalıktatambir disiplin hâkimdi. Komutanlar kararlı, din adamları inançlı, askerler neşeli ve azimliydi. Öyle deolmasıgerekiyordu.”

“Özürdilerimhocam,belkisormakiçinbirazgeçkaldımama...”

Şuanakadarhiçfarketmediğimbirgençtikonuşan.Gökyüzükadargribirberevardıkafasında.Karagözlerininbiridiğerindendahaküçüktüvekonuşurkenbelirginşekildeseğiriyordu.

“Azöncesöylediğinizbirkonuyatakıldım.Konstantinopolis’infethinin,Mehmediçinbirölümkalımsorunu olduğunu söylediniz. Fakat tahta oturabilecek başka bir şehzade yokken, böyle bir tehlike nasılmümkünolabilir?”

TahirHakkıilgiylebaktıdelikanlıya.İlgisininnedeni,sorununcanınısıkmışolmasımı,yoksatakdirinikazanmışolmasımıydı,anlaşılmıyordu.

“Sen de tarih öğrencisi misin?” “Yok hocam.” Küçük gözündeki seğirme arttı. “Ben sadece tarihmeraklısıyım. Özellikle de Osmanlı tarihi... Rahmetli babam aşıladı bu merakı... Tarihini bilmeyen,kendini bilmez derdi. Kendini bilmek istiyorsan önce bu toprakların tarihini öğren. Çünkü kendinibilmeyensorumluluklarınıdabilmez.”Demekkibizimpederbeyyalnızdeğilmişbuülkede.Aslındaiyibir tarafıdavardıböylesiebeveynleresahipolmanın,sizesorumlulukbilinciaşılıyorlardı,keşkebirazdaözgüvenimizigeliştirselerdi.Umarımbabasıbenimkikadarotoriterdeğildidiyeumutederek,ilgiyleizlemeyebaşladımbugösterişsizçocuğu.

“Yanılıyorsam düzeltin ama Osmanlı’da taht kan bağı olan birine geçmez mi? Başka şehzadeolmadığınagöre...”“Başkaşehzadeolmadığınaeminmisin?”

Ogizemligülümsemebelirmiştiyinebizimhocanındudaklarında.

“Varmıydı?Mehmed’inbaşkakardeşiyoktuki...”Eleştirenbirbakışfırlattıbizimki.

“OsmanlışehzadesiolmasıiçinsadeceMehmed’inkardeşiolmasıgerekmiyor.”Delikanlınınboşboşbaktığını görünce açıkladı. “Doğru, Mehmed’in bütün kardeşleri öldü. Ama bir şehzade daha vardı.Mehmed’in babasının oğlu değildi ama Osmanlı şehzadesiydi. Hatta bu sabah bahsettik ondan...”“ŞehzadeOrhan,”diyeatıldıPeyami.“Konstantinopolis’teyaşayanOrhan.”

“EvetŞehzadeOrhan...OrhankimilerinegöreEmirSüleyman’ıntorunudur,yaniII.Mehmed’indedesi,I.Mehmed’inkardeşinin torunu,kimilerinegöreysebizzatFatih’inamcasıdır.Fakat inkâredilemeyecek

Page 205: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

olan hakikat,Orhan’ınOsmanlI soyundan geldiğidir.Dolayısıyla II.Mehmed’in yerine geçebilecek birşehzade mevcuttur. Yani genç padişah, bu surların önünde mağlubiyeti tadarsa iş orada kalmayabilir,Çandarlı’nınçabalarıylaMehmed’inyerineOrhantahtageçirilebilirdi.”

SankiII.MehmeddönemindeyaşıyorlarmışdaOrhan’ıntahtageçmesiyleülkefelaketesüreklenecekmişgibikalabalıktan itirazhomurtularıyükseldi.ÖylekimilletisakinleştirmekiçinsağeliniusulcahavayakaldırmakzorundakaldıTahirHakkı.

“Muhakkak böyle olurdu demek istemiyorum ama böyle bir ihtimal her zaman vardı. Yoksa kocaOsmanlıdevleti,DoğuRoma’yaŞehzadeOrhan’ıKonstantinopoü§.’te tutması içinnedenharaçödesin?Hem Çandarlı’nın amcası Sadrazam Ali Paşa’nın, taht kavgasında Fatih’in dedesine karşı bir başkaşehzadeyi, Emir Süleyman’ı desteklediğini de unutmayalım. Nasıl ki geçmişte yaşananlar bizimanlattıklarımızdan çok daha acımasızsa, siyaset de bizim sandığımızdan çok daha vahşi ve etiktenyoksundur.

“Genç padişah elbette bunu hepimizden daha iyi biliyordu. Yenmesi gereken iki düşman olduğununfarkındaydı; ilki Doğu Roma’nın son imparatoru XI. Konstantin, İkincisi ise divanında bulunan, kendisadrazamıÇandarlıHalilPaşa.Korkunçbirdurum.Herinsankaldıramaz.Amadahaöncedesöylediğimgibi hükümdarlık Mehmed’in hamurunda vardı. Ve daha çocuk yaştayken sinsi bir saray komplosuylatahtınaltındançekilmişolması,siyasetsanatınınnasılicraedilmesigerektiğiniçokiyiöğretmiştiona.”

Tarihmeraklısızayıfçocuğabaktı.“Tamammı?Şimdianladınmı,bizimgençMehmed’inkaygısındane kadar haklı olduğunu?” Delikanlı kendisine bir beden büyük gelen kabanıyla birlikte küçükkalabalığımızıniçindekaybolmadanönceminnetle

mırıldandı.

“Anladımhocam,çokteşekkürederim.”

Kar tanelerigiderekartmayabaşlamıştı.BakışlarınıgökyüzüneçevirdiTahirHakkı; siyahkasketininsiperliğiniaşanbeyazzerrecikler,kumralkirpiklerininüzerinedüştü.

“Havaazıtacakgibigörünüyor.Elimiziçabuktutsakiyiolacak.Sizdeüşümüşsünüzdür.”

“Gazanızmübarekolsun!”diyenbeyazatıüzerindekiMehmedHan’ı,savaşnaralarıylaselamlayanfetihaskerlerininkigibiheyecanyüklübiritirazyükseldibizimbarışçıkafilemizden.

“liayır,hayırbizböyleiyiyiz...”“Hiçüşümedik...”

“Sizid-'nliyoruz,anlatınlütfen...”

Başta Bahri olmak üzere bazı yaşlı gezginlerimizin hatta Jale Hanım’m bile solgun yüzleri öylesöylemiyorsadacoşkuluçoğunluğuneğilimibuyöndeydi.

“GörüyormusunMüştak, anlattıklarımız insanların içininasıl ısıtıyor.Birde tarih,geçmişindonmuşhaliderler...”Vallabi imihtiyarındahiçüşümüşgibibirhaliyoktu.Bellikiyüklendiğiadrenalinkan,soğuğuunutturmuştu.

“Mehmed ile devasa ordusu surların önüne geldiğinde hava bu kadar soğukolmasa da 1453yılındabaharın geç geldiğinden söz edilir. Günlerce yağan yağmurun çadırları sürüklediği, hayvanlara zararverdiği anlatılır. Neyse, bizimkiler, (5 Nisan sabahı topları, mancınıkları, surlara tırmanacakları

Page 206: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

merdivenleri,dikeceklerikuleleriçingerekenmalzemeleriyleHaliç’tenMarmara’yakadarsavaşdüzenialmışlardı. Ama henüz toplar ateşlenmemiş, kılıçlar kınından sıyrılmamış, yaylar gerilmemiş, yaniçatışmahenüzbaşlamamıştı.”

“Amahocam,şehirdekilerinkuşatmacılarabirbaskınverdiğindensözediyorbazıtarihçiler...”

Sözlerini tartarak konuşan bu kişi, Arap öğrenci George’tu. “Haklısın,” diye onayladı tarihprofesörümüz.“Kuşatma

başlarkenbaşıbozuk takımındanbir avuçmaceracı aşkagelip surlara saldırdı.Durumumüsait görensavunmacılar da kapıları açıp, onları püskürttüler ama bu olay kuşatmanın ciddiyetiylekarşılaştırıldığında sözü bile edilmeye değmez bir vakadır. Asıl cenk Nisan ayının ll’inde, yanimuhasaranın beşinci günü başlamıştı. Çünkü o gün, bu kuşatmanın kaderini belirleyecek olan toplarınyerleştirilmesi tamamlanmıştı. Blahema Sarayı’nı hatırlıyorsunuz... Haliç’ten ayrılırken kalıntılarınıgördüğümüz, imparatorun ikamet ettiği saray, işte o saraya karşı üç, Silivrikapı yönüne doğru üç,EdirnekapıyönüneikitopvesavunmanınenzayıfyerlerindenbiriolanRomanosKapısı’mnkarşısına...”Surların sol tarafında bir yerleri gösterdi. “Yani şu ilerideki Topkapı’nın karşısına ise dört dev topkonulmuştu. Bu topların attığı güllelerin ağırlığı beş yüz küsur kiloyu buluyordu. İşte bu görülmedikbüyüklükteki toplar Nisan’m ll’inde ateşe başladılar. Birkaç yüzyılda bir depremlerle sarsılan şehir,şimdi insaneliyleyapılmışsilahlarınşiddetiyle tir tir titriyordu.Şudurduğumuzyerinüzerinekesifbirbarut kokusu çökmüş olmalı. Toplardan yükselen dumanlardan oluşan bulutların savaşçılar üzerindekocaman gölgeler oluşturduklarını söylersek sanırım hiç de abartmış olmayız. Dönemin tarihçilerinin,ağızlarındanateşfışkıranejderhalarabenzettiğibudevasatoplar,28Mayıs’mgeceyarısmakadarsurlarıbombalamaya devam edecekti. Etmek zorundaydı. Mehmed’in stratejisi buydu; surlarda gedik açmak,askerlerini oradan şehre sokmak. Ama t>u sanıldığı kadar kolay bir iş değildi. Çünkü karşımızdasıradağlargibiyükselenbusurlaryalınkatdeğildir.Bakın,şimdibilegörebilirsiniz...”

Şapkalar,berelerlekaplıbaşlarderhalsurlaraçevrildi.“Gördünüzmü,surunönündebirhendekvar.Şimdi orada bostancılık yapıyorlar. Laf aramızda İstanbul’un en lezzetli sebzeleri burada yetişir. Omarullar, salatalıklar, naneler, kokusunu hâlâ koruyan domatesler... Neyse, işte o hendeğin sona erdiğiyerdeisebakındışsurlarbaşlıyor.Sonraaradabirboşluk,ardındaniçsurlar.YaniMehmed’inaskerleriyoğunateşaltındaöncebuhendeğigeçecek,dışsurlardakiaskerlerleboğuşacak,onlarıaltettiktensonraaradaki boşluğu aşarak içteki sura dayanacak... Büyük cesaret, sınırsız kahramanlık isteyen bir iş ki,ordumuzdakineferlerinbugörevibüyükbirfedakârlıklayaptığınıdostdüşmanherkesyazmıştır.MeselaNicoloBarbarogünlüklerindeşöyleanlatır:

‘Sultanınaskerlerisurlarındibinekadargeliyorlardı,hiçbiriölümdenkorkmuyor,vahşiarslanlargibidövüşüyorlardı. İçlerinden biri ölünce, arkadaşları surlara ne kadar yakın olduklarını umursamadanölülerinisırtlarınavurupgötürüyorlardı.Savaşçılarımız,ölüarkadaşınıtaşıyanaskerenişanalıyor,bazenhemölüyü,hemdeonutaşıyankişiyivuruyorlardı.FakatTürklerbaşkaaskerleryollayıp,cesetlerinialıpgötürüyorlardı.BirtekTürk’ünölüsünüsurdibindebırakmaktansaonkişininölmesinitercihediyorlardı.’Evet,surlarınönüböylesikahramanlıklarasahneoluyordu.Pekişehriniçindeneleryaşanıyordu?”

TahirHakkı’nınsorusuylabirlikteistisnasızkafiledekiherkesbanadöndü.

“Niye öyle suratın asıldı Müştak? 1453’te televizyon olmadığına göre, kuşatmayı tarafsız olarakaktarmakiçin,birsen,birbenanlatacağız.”

Aslındahiçşikâyetçideğildimdurumdanamaçokdahevesligörünmemekiçin,“İyidenedenbenhep

Page 207: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

yenilen tarafı anlatıyorum?” diye mızıklandım birazcık. “Belki şanlı OsmanlI ordusunda yaşananlarıanlatmakistiyorum?”İnanmayangözlerlebakıyorduyüzüme.

“istemiyorsun, istemiyorsun. Çünkü senin empati hissin benden daha güçlü.” Kafiledekilere döndü.“Müştak hep ye nilen taraf için üzülür. Düşmana bile merhamet gösterecek kadar yufka yürekli biradamdır.”

Durgunlaşır gibi olduhoca, ilgiylebakıyordukafiledekiler.Hiç tanımadığımız insanlarınhakkımızdaacayipdüşüncelerekapılmamasıiçin,“Oyüzdendesavunmacılarınhalipürmelalinibenanlatmalıyım,”diyerektamamladımsözlerini.“Pekihocam,siznasıluygungörürseniz.”

Davranışımrahatlatmıştıonu.

“Bakmayın böyle söylediğine,” diye canlandı. “Aslında dünden razı Konstantinopolis’te olan bitenianlatmaya.Ki1453yılınınbaharındaşehirdeyaşananlarıondandahaiyianlatabilecekçokazinsanvardırbutopraklarda.”

“Tamamhocam,tamamyeterkibeniövmeyebaşlamayın,anlatıyorum...”

CiddileştiTahirHakkı.

“ŞakabiryanaiyiolurMüştak...Bayağıyoruldum.”Sesiboğukçıkıyordu.

“Anladım,sizdinlenin.İstersenizbizimtarafıdabenanlatırım.”

Sahtebiröfkeyleparlayıverdi.

“Okadardauzunboyludeğil,şehrinasılaldığımızbölümünüaslasanakaptırmam.”

Artmaya başlayan kar yağışının altında birbirine sokulan küçük grubumuz yine gülüşlerle usulcadalgalandı.

“Otobüste,KonstantinDragases’inHristiyandevletlerdengelecekbirfilobeklediğindensözetmiştim,”diyebaşladım.“Şehirkuşatıldığındaböylebiryardımdanhenüzeseryoktu. imparatorvehalkderinbirkedere kapılmışlardı ama son güne kadar umutlarını koruduklarını söylemek yanlış olmaz. Papa’danyardımgelmeyeceğinianlayanKonstantinelindekigüçlerlekendisavunmastratejisiniuygulamayageçti.OsmanlIordususurlarınönündegörünmedenönce2Nisan’daşumeşhurzincirHaliç’ingirişineçekildi.Vederhalsurlarınönündekihendeklerkazılmayabaşlandı.Mehmed’inbabasıII.Murad’mkuşatmasındano güne, neredeyse otuz küsur yıldır şehir savaş görmediğinden bu çukurlar toprakla dolmuş, hendekleradeta düzleşmişti. Kumandan, şövalye, asker demeden kazma küreğe sarılan herkes toprağıderinleştirmeye başladı. Bu önemli iş tamamlanınca savaşçıların görev dağılımı yapıldı.” EllerinipaltosununceplerinesokmuşısınmayaçalışanTahirHakkı’yabaktım.

“Hocamız,Konstantinopolis’i kuşatanOsmanlı ordusunun yerleşme düzenleriniHaliç’ten başlayarakanlatmıştı, ben de surun arkasındaki savunmacıları öyle sıralayayım: Sakız Piskoposu Leonardo baştaolmak üzere önemli subaylar, Haliç’e yakın Ksyloporta’nın bulunduğu suru savunuyorlardı. YukarıdaBlahernai Sarayı’mn surları ise Venedik Balyosu Giralomo Minotto’nun kumandasına verilmişti.Gerçektenyiğitadamlardı,kuşatmasüresinceimparatorunkızılbayrağınısarayındamındanindirmediler.Eğrikapı dediğimiz Kaligaria Kapısı etrafındaki surlar ise Venedikli Theodore Karistos’la kuşatmaaltındaki şehirde savaş tünelleri açarakönemlibirmisyonüstlenenAlmanmühendis JohannesGrant’msorumluluğunabırakılmıştı.Edirnekapı’yakadar olanbölüm iseBoccoardi kardeşlerin emrindeydi.Üç

Page 208: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

soylukardeş,askerleriningiysilerindensilahlarınakadarherşeyikendilerialmışlardı.Konstantinopolisdirenişininhakikikahramanı,GiovanniGiustinianiiseenriskliolanbölgeyiseçmiş,askerleriylebirlikteTopkapı’damevzilenmişti.Çatışmanınensertsafhalarıdabukapılararasındaolacak,deyimyerindeyseşehrinkaderibusurlarınönündekanlayazılacaktı.”

MarmaraDenizi’nekadaruzanansurlarıgösterdim.

“Butaraf iseVenedikkolonisininenönemliadamıolanCatarinContarini ileAndronikKantakuzinostarafından savunulacaktı. Grandük Lukas Notoras ise merkezi bir yerde, il ':iyacı elana yardım etmeküzereyüzkişilikbiraskeribirliğihazırkuvvetolarakbekletiyordu.”

“YaŞehzadeOrhan?Onundaşehrisavunduğunusöylüyorlar.Bununaslıvarmı?”

Başörtülü kızımızdı soran. Soğuktan al al olmuş yanaklarının aksine güzel gözleri süzgün bakıyordu.Belli kiOsmanlı hanedanından birinin kendi soyundan olanlara karşı dövüşmesini içine sindirememiş,eminolmakistiyordu.

“Ne yazık ki doğru. Orhan da savunma kuvvetlerinin arasındaki yerini almıştı. Kendisine sadıkaskerlerle Samatya yakınlarındaki surların bir bölümünü koruyordu. Onun yanındaki surlar ise dinadamlarına, keşişlere bırakılmıştı. “Saydığım isimlerden anlaşılacağı gibi savunmada sadece DoğuRomalılardeğilöncelikleLatinlervediğeruluslardaninsanlardayeralıyorlardı.OsmanlıordusunundaçokuluslubirgüçolduğugerçeğindenyolaçıkarsakKonstantinopoliskuşatmasındafarklıuluslarınkarşıkarşıyageldiğinidesöyleyebiliriz,değilmiTahirHocam?”

PekkafasınayatmadıTahirHocamın.

“SöyleyebiliriztabiiamaasılkavgaTürklerle,DoğuRomalılararasındaydıdşmekdahadoğruolur.”

“Ama Osmanlı da çokuluslu bir devlet olduğuna göre...” diyerek beni destekledi George. “BukuşatmayıTürk,DoğuRomaçarpışmasıolarakdeğerlendirmeknekadaryerindeolur?”

“Daha da neler?” Hayır, bizim yorgun profesör değildi itiraz eden, yakışıklı arkadaşı Bahri’ydi.“İstanbul’uTürkleralmadımıyani?”

“YanlışanladınızBahriBey...”

“Hiçsanmıyorum.YokBizanslIlarkahramanmış,yokyiğitçedövüşmüşlermiş...Sankişehrinalınmasınaüzülmüşgibisiniz.Aynıdurumdasizolsaydınız,onlarsizeacırlarmıydı?”Galibabudefagerçektendesinirlenmişti. Durumun ciddiyetini anlayan George çıt çıkarmadan kız arkadaşlarının arasındakaybolurken, “Bakın şöyle anlatayım Bahri Bey,” diyerek milli duyguları kabaran adamı yatıştırmayakalkıştım.

“Yokefendimanlatmayın...Dinlediklerimbanayeter.Memleketineldengittiğiyetmezmişgibişimdidegeçmişzaferlerimizielimizdenalmakistiyorlar.Sizdebunaçanaktutuyorsunuz.”

Yorgunlukvesoğukhavanınetkisiyleasabıiyicebozulmuşolmalıydı.Dahadasöylenecektiki,“DurbeBahri,” diyen Tahir Hakkı’nın sesi bastırdı. “Kim, neye çanak tutuyor?” Başıyla beni gösterdi. “Busuçladığın adam, Osmanlı tarihi konusunda en başarılı tezleri yazan kişi. Milli tarihimizMüştak gibiadamlarınçalışmalarıylahayatbuluyor.”

Yalandaolsahoşumagittieskihocamınsöyledikleriamabukadaröfkelenmesiiyideğildi.

Page 209: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Önemlideğilhocam,”diyecekoldum.

“Hayırefendimönemli...Seninkimolduğunubilebilmiyor.”Dudaklarıtitremeyebaşlamıştı,bukadarbelanın arasında bir de bu dangalakla uğraşıyoruz diye geçiriyor olmalıydı aklından. Dangalak dasöylediğinepişmanolmuşgibiydi.

“YaTahirbirdinle,hementersliyorsuninsanı.”“Sendeterslenecekyerdegezmeozamanbirader.”

Eyvah, kalbini kıracak eski arkadaşının diye tasalanmayabaşlamıştım amahiç de öyle olmadı.Delideliyigörüncedeğneğinisaklarmışmisali,paparayıyiyenBahripamukgibioldu.

“Yahu,benöyledemekistemedim...”

Hayır,bizimöfkelitarihçisakinleşmiyordu.Belkideçocuklukarkadaşınadeğildetıpkıonungibimillihisleri yüzünden Nüzhet’i öldürdüklerini düşündüğü Çetin’e kızıyordu. Yoksa, sıkça kendisinin desavunduğu bu tezlerde öyle çok da öfkelenecek bir yan yoktu. Böyle uzlaşmaz böyle kırıcı olmasınınnedeni,geçmişteyaşananlardeğil,günümüzdeişlenenbircinayetti.

TahirHakkı’danyüzbulamayangümüşsaçlıihtiyarbanasırnaştı.

“Müştak Bey, siz anladınız beni. Kendi tarihimize sahip çıkmazsak, başkaları hiç çıkmaz demekistiyordum.”

Tahir Hoca soğukkanlılığını yitirince sakinleştiricilik görevi bana kalmıştı. Uçuşan kar tanelerininarasından, “Müştak her zaman uyumlu bir çocuk olmuştur,” diye fısıldayan annemin, münasebetsizhayaletine fazla itibar etmeden, “Tabii, tabii sizi anlıyorum Bahri Bey,” diyerek olgunluk gösterisinebaşladım.“Neolacakcanım!Medenicetartışıyoruzşurada...”Sinirliprofesörümün,kıvırtmaMüştakhiçdemedenicetartışmıyoruzdiyenbakışlarıylakarşılaşmamakiçinyenidensurlaradönereksözebaşladım.

“Konstantin elindeki kuvvetleri, kenti en iyi koruyacak biçimde karşımızdaki surlara dağıtmıştı. BumevzilerOsmanlıordularının tecrübelipaşalarınınveseçkinbirliklerinin sıralandığıyerlerinkarşısınadüşüyordu.İştebuyüzdenkanlıçatışmalarınenyoğunolarakyaşanacağıyerlerdeburasıolacaktı.Ki,buyiğitadamlar,yerigöğüsarsanbütünocehennemitopateşiboyuncada,askerlerimizinüçsaldırıgirişimisırasında da, surların önünde gırtlak gırtlağa yapılan dövüşlerde de yerlerini terk etmeden canla başlasavaştılar. BizimkilerKonstantinopolis’e girdikten sonra Fatih’in de haklarını teslim ettiği gibi, onlar,kendilerindenkatbekatüstünordumuzatamellidörtgünboyuncakarşıkoydular.”

“YaHaliç?Oralarıkimlersavunuyordu?”

BukadarsuskunlukçokgelmişolmalıydıPeyami’ye.Sankikuşatmahakkındabirkitapyazacakmışgibiıcığmacıcığınakadaröğrenmekistiyorduherşeyi.

“ÇoğunluklaLatinlersavunuyorduHaliç’i.Devzincirinyanındayirmialtıgemivardı.Bugemilerdensadece onu Romalılara aitti. On altı geminin çoğunun başında Latinler vardı. Gabrielle Trevisanokomutasındaki askerler Haliç surlarını koruyorlardı. Galata’da yaşayan Cenevizliler de destekveriyorlardıKonstantinopolislilere.Aslındaikilioynuyorlardı.GündüzleriOsmanlIlaramalzemesatıyor,geceleri ise şehrin surlarında Doğu Romalılarla omuz omuza bizimkilere karşı savaşıyorlardı.Günümüzdeolduğugibi,ozamanlardadasavaşönemlibirgeçimkaynağıydı.”

“Koyuncanderdinde,kasapmalderdinde,”diyesöylendiPeyami’nintombulhanımı.“Zavallıhalkkimbilir ne kadar korkmuştur? SahiMüştak Bey, o zavallı insanlar ne yaptılar? Şehir kuşatılınca kaçmak

Page 210: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

istemedilermi?”

Omuzlarımısilktim.

“Nereye kaçacaklar? Bin yıllık şehirlerini bırakıp gitmek kolay mı? Öte yandan hâlâ umutlarınıyitirmemişlerdi.

“Boğazkesen Hisarı’nın yapılmasıyla başlayan dehşet havası, ordumuzun ufukta görünmesiyledoruğa çıksa da, yaşlılar otuz küsur yıl önceki kuşatmayı hatırlatıp Türkler bu defa dabaşaramazlar, diye gençleri teskin etmeye çalışıyorlardı. Ancak surların önünde uzanan o uçsuzbucaksızinsanseliylekarşılaşanlar,kalabalıktanyükselennakkare,zurnasesleriniduyanlar,savaşnaralarıylairkilenler,geceçadırlarınönündeyakılanateşleringökyüzündekiyıldızlardandahafazlaolduğunu görenler, felaketin kaçınılmaz olduğunu anlayarak Tanrı’nın sonsuz gücüne sığmıyorlar,son bir umutla kentin koruyucusu kutsal bakireden, kurtuluşlarını muştulayacak ilahi bir işaretbekliyorlardı.”“Direneceğiz,yakazanırızyaölürüz”

m.Küçükkervanımızdakiherkesinkafasıkarışmışhattakimilerinincanısıkılmıştı.Anlattıklarımhiçdehoşdeğilditabij.Kimyenileninyerindeolmakisterki?Öncelerisurlarındışındakiotağıhümayunundauykusuz geceler geçiren genç padişah ve onun askerleriyle empati kuranlar, şimdi Konstantinopolis’iniçindekorkuylabekleşeninsanlarıdaanlamayabaşlamışlardı.Halbukisurdışındaellidörtgünboyuncayağmur,çamurdemedençekilenbuncazahmete,verilenoncaşehiderağmensonundahikâyemutlubitecek,bizimkilerşehrielegeçireceklerdi.Oncaçaba,oncaacı,dökülenoncakanboşagitmemişolacaktı.Oysabumeczuptarihçi,onlarabaşkabirhakikatigöstermiş,surunöteyakasmdakilerinhaliniaktarmıştı.Çokmu gerekliydi sanki bu? “Çok merhametli bir çocuktur bu bizimMüştak!” Merhameti batsın. Başımagelmedik iş kalmadı bu hastalıklı duygu yüzünden. Hayatımı bile tehlikeye attım. Hayır ben değil,Nüzhet... Üstelik hayatını tehlikeye atmakla kalmadı, kaybetti. Ama merhameti değil, hırsı yüzünden...ÇünkühiçdebaşkalarınıdüşenenbirideğildiNüzhet.Belkidehaklıydı.Başkalarıiçinüzülmek,ötekinemerhametduymak,onlarınacısınıpaylaşmayakalkmakhemseni,hemdeetrafmdakilerimutsuzediyordu.Baksanızaşu insanlarınhaline,negüzelhazırlamışlardıkendilerinizafere...Fakatsonrabenimgibibirtarihçimüsveddesiçıkıyor,ağzılarımntadınıkaçırıyordu.Evet,tarihçimüsveddesi...Çünkübizimişimizsavaş kurbanlarına üzülmek değil, yaşananları mümkünse hakikate en yakın şekilde aktarmaktı. Ancakmesleğinihiçbir zaman layıkıylayerinegetiremeyenlergereksizbirduygusallığakapılır,hakikatyerineezilenlerin çektiklerini dile getirirdi. Öyle mi? Bu kadar basit mi? Peki, insanı anlatmayan bir tarih,hakikatinasılyansıtabilirdi?İnsanyoksanehalkvardırnededevlet,dolayısıylanedetarih...Amaangelde işin içinden çık şimdi. Karmaşık meseleler, kadim tartışma konuları, hiçbir sonuca varmayacakönermeler.Üstelikbilinçliolarakdayapmamıştımkibunu.Benimdoğalhalimbuydu,böylegörüyordumtarihi...Çoğuzamanyenilenleringözünden...Sakatbirbakışaçısıbelki...

Asıltuhafı,TahirHakkı’nındabudurumaitirazetmeyişiydi.Başkabirzamanolsa,arkadaşıBahri’dençokdahaöncemüdahaleederdi sözlerime.Elbetteonunkadarsertbirüslupladeğil,dahaustaca,dahaetkileyici sözlerle. Savaşta taraflardan biriyle empati kurmanın sanatçılara has bir yaklaşım olduğunu,bilimselbir çalışmadabuyolunnaifkaçacağını,hemde lüzumsuzolduğunuanlatırdı.Haklıydı, sadeceyenenlere değil, yenilenlere duyduğunuz yakınlık da bizi objektif davranmaktan alıkoyabilir, ortayagerçeklerden uzak bir tarih algısı çıkabilirdi. Ama bunu bile önemsememişti bizim kılı kırk yaranprofesör.Çünküvicdanazabıduyuyordu,isteyerekyadaistemeyerekNüzhet’inölümünesebebiyetvermişolmaktankorkuyordu.BelkideşugeziyibiranöncebitirsekdegidipÇetin’lekonuşsamdiyegeçiriyorduakimdan. Sözlerim biter bitmez, “Kuşatma boyunca dört büyük yürüyüş düzenledi bizimkiler surlara,”diyerek cenk günlerine dönüverdi. “ İlk akın, Nisan ayının 18’inde gerçekleşti. Kuşatmanın on ikinci

Page 211: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gününde...Günlerdirsürentopateşisavunmacılaraepeycezararvermiş,onlarcaaskerinyaralanmasınaveölümüne neden olmuştu, daha da önemlisi geçit vermez dağlar gibi dikilen surları delik deşik etmişti.Ama savunmacılar da boş durmuyor, dişlerini tırnaklarına takmış, yıkılan duvarları, burçları tuğlalarlaörmeye, yapamıyorlarsa kum torbalarıyla takviye etmeye, o da olmasa ağaç gövdeleriyle, çalı çırpıylakapatmayaçalışıyorlardı.Gençpadişah,artıkvaktingeldiğine inanıyor,askerlerlesurlarayapılacakbuilkyürüyüşünhemkendigücünühemdedüşmanındirenciniortayakoyacağınıdüşünüyordu.“Saldırızifirikaranlıkta gerçekleştirildi. Sessizce hendeklere sokulan yeniçeriler surlara yeteri kadar yaklaştıklarınakanaat getirince ellerindeki meşaleleri yakıp, davul, zurna sesleri eşliğinde, tekbir getirerek düşmansiperlerine saldırdılar. Ucu kancalı ipleri, yıkılmış surların üzerine savurarak, seyyar merdivenleriniduvarların üzerine dayayarak düşman hatlarını aşmaya çalıştılar. Gerçekten cesurca bir çabaydı.Surdakilerbirazgeçdeolsasaldırınınfarkınavarmış,ok,mızrak,kılıç,ellerindenevarsacanhavliylekarşı koymaya başlamışlardı. Onların en önünde dövüşen kişi, kuşatma boyunca bizimkilerin başınıepeyceağrıtacakolanGiovanniGiustiniani’ydi.Çatışmadörtsaatkadarsürdü.Neyazıkkiocehennemsaatlerininsonundabizimkilerçekilmekzorundakaldılar.ŞüpheyokkiSultanMehmed,builksaldırıylakenti alacağınıdüşünmüyordu.Yinedegeri çekilmekcanını sıkmıştı,neyazıkki tatsızolaylarpeşpeşegelecek, ikigün sonra,yani ayın20’sindedahaönceanlattığımdenizyenilgisinideyaşayacaktık.Amayılmaknedirbilmeyengençsultan,boyuneğmeyecekve22Nisan’daHaliç’egirerekdüşmanınmoraliniyerlebiredecekti.”

Öğrencilerinindersidinleyipdinlemediklerinikontroledenbiröğretmengibidikkatlesüzdükalabalığı.“Neden bahsettiğimi anladınız mı?” Usulca uçuşan kar tanelerinin arasında bereler, şapkalarla örtülübaşlarsallandı.

“Anladıktabii...Gemilerinkaradanyürütülmesi...”MemnunvemesutgülümsediTahirHakkı.

“Peki,Haliç’teki gemi savaşı hangi gün olmuştu?Hani bize baskına gelen kadırgayı batırdığımız şuçatışma...”

“28 Nisan’da,” diye atıldı hocanın müstakbel hanım arkadaşı Jale Hanım. “Batırdığımız gemininkaptanıdaJacomaCoco’ydu.”

Heveslekonuşuyordu;azöncekiküçüktartışmaonuyenidencanlandırmışgibiydi;soğuğu,yorgunluğuunutmuş görünüyordu. “Evet, gemisiyle birlikte sulara gömülen kaptanın adı Jacoma Coco’ydu,” diyetekrarladıtecrübelirehberimiz.“İştebuolay,

Doğu Roma cephesinde gerilime yol açtı. Öyle değil miMüştak?” Ayaklarımı usulca yere vurarakısınmaya çalışırken yakalamıştı beni. “Evet, evet...” Anlatsana o zaman der gibi baktığını görünce,kendimeçekidüzenverereklaflarıardıardınasıralamayabaşladım.“TahirHocamızındaaktardığıgibiLatinler,anibirpusuylaHaliç’tekigemilerimiziyakmakistiyorlardı.Saatlercetartışarak,incedeninceyeyaptıklarıbuplanelbettebüyükbirgizliliktaşıyordu.Dahadoğrusuonlaröylezannediyordu.OsmanlI’nıncevvalpadişahıdahailktoplantıdanitibarenpusudanhaberdardı.Odönemdedeistihbaratçokönemliydivecasuslarıngetirdiğihaberlerkesekesealtındeğerindeydi.VeelbetteKonstantinopolis’tebizimkilerinçok sayıda casusu vardı. Saldırıdan haberdar olan Sultan Mehmed Han, duyduklarını kimseyesöylemeden,tambirgizlilikiçerisinde,gereklihazırlıklarıyaparakdüşmanı'beklemeyebaşladı.Çatışmabildiğiniz gibi Latin denizcilerin hüsranıyla noktalandı, işte bu yenilgi, Venediklilerin, Galata’dakiCenevizlileri,‘Türkleresizhaberverdiniz,’diyesuçlamasınayolaçtı.Çatışmadahadabüyüyecektiki,Konstantinarayagirerekkavgayıyatıştırdı.Amakuşatmaboyunca,gerekKonstantinopolislilerleLatinler,gerekseVenediklilerleCenevizlilersürtüşmeyihiçbirzamanbırakmadılar...”

Page 212: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“ İyi de ettiler,” diye lafı ağzımdan aldı ülkemizin en ünlü Osmanlı tarihçisi. “Keşke aralarındakianlaşmazlık daha da büyüseydi de direnişleri bir an önce kırılsaydı, ama olmadı. Surların dışındakimuazzam ordumuz, onları birleşmek zorunda bırakıyordu. Neyse işte, surlara ikinci yürüyüşümüz,Haliç’tekibuzaferimizinüzerindenongünkadar sonra,7Mayıs’tagerçekleşti.Artıkhavalar ısınmayabaşlamıştı, top ateşleri kesilince, genzi yakan barut kokularının yerini ilkbahar çiçeklerinden yayılanenfes rayihalar alıyor, bahar kendini iyice hissettiriyordu. İnsanlarda savaşmak hırsı değil, aşk urzusuuyandıran o ılık gecelerden birinde bizimkiler ikinci kez surlara atıldılar. Surlar derken özellikleEdirnekapı’yla Topkapı arasındaki bölgeden söz ediyorum. Savunmacıların hiç beklemediği bir anda,güneşbatmaküzereykenbaşlayanbuanisaldırıyaotuzbincivarındaaskerinkatıldığısöylenir.Askerlerkancalı ipler,merdivenler ve koçbaşlarıyla birlikte, ölümüne surlara doğru aktılar.Yağmur gibi yağanokların,güllelerin, taşların,Rumateşlerininaltındakalkanlarını siperyaparakkentegirmeyeuğraştılar.Saatlercesürenbuzor

lu çaba, bu kanlı kalkışma, bu cesaret gösterisi ne yazık ki yine sonuçsuz kaldı.Ama yılmak yoktu,ertesigün toplarımız eskisindendahagüçlüve aralıksızolarakpatlamayabaşladı, binyıllık surlar, taşgüllelerinağırdarbelerialtındagünlercesürecekzorlubirdayanıklılıksınavınatabitutulmuştu.

“Surlara üçüncü hücum, 12 Mayıs gecesi yapıldı. Mehmed bu kez farklı bir noktaya, Haliç’e inenbayırdaki surlara, yani Eğrikapı’nın bulunduğu bölgeye saldırı emri verdi. Yine sivri uçlu oklara,mızraklara, yakıcı kükürt alevine karşı insan bedeni, yine oluk oluk akan kan, yine göğüs kabartanyiğitlikleriamaneyazıkki,sonundayinegeriçekilme...

“Buarada,karadakiçatışmanınbüyükfedakârlıklarvekahramanlıklarlayaşandığıbaşkabircephesinidaha aktarmazsak kuşatmanın hikâyesi eksik kalır. Deniz ve kara yöjnünü zorlayan ordumuz, şehri elegeçirmekiçinhiçaklagelŞmeyenbaşkabiryoludahadenemişti.Lağımsavaşları...Yanijtünelaçaraksurlarınaltındanşehregirmemücadelesi.ZağanosPaşakomutasındakibirlikleremensupolanlağımcılarki, | bu bahadırlar Sırbistan’daki gümüş madenlerinden getirilmiş ustalardı. İlk tünel, Edirnekapıcivarında kazıldı. Ancak j toprak sert, üstelik yer yer kayalarla dolu olduğundanmevi ki değiştirildi,Eğrikapı’yainildi.AmaçBlahernaiSarayı’nıJkoruyansurlarınaltındangeçmekti.Neyazıkki,savunma|cılar16Mayıs’tatünelinfarkınavardılar.MühendisJohan'nesGrantkomutasındabirekipderhalkarşıtünelaçmaya

jbaşladı.KısabirsüresonraGrantveadamları,bizimkilerini

j

tünelinesızarakdestekvepayandalarıyaktılar.Lağımçök\ tü,onlarcaaskerimiz toprağınaltındacanverdi.Amaderhal S yenisi kazılmaya başlandı.Grant ise usta bir köstebek avcısı gibi tünelleri buluppatlatmayı sürdürüyordu. Bu amansız mücadelenin, kuşatmanın son günlerine kadar devam etti İ ğinisöylerler.”;“Birdeahşapbirkuledensözederler...”Menekşekokulukızdı

sözegiren.“Devasabiryapıymış.Altındatekerlekleri:varmış.Surlarakadaryaklaşmış.”j

“Doğrudur...Zekipadişah,adetahergünbirbaşkasürprizle

çıkıyordu savunmacıların karşısına. 18 Mayıs sabahı surların önünde bu görkemli kuleyi görenKonstantinopolislilerkorkuyla titremişlerdi.Çünkübumuhteşemyapı sadecebirgecede inşaedilmişti.Ahşapbiriskeleninüzerindeyükseliyordu.Çevresikatkatmandavedevederisiyleörtülüydü.Enüstündegenişbir terasvardı.Savaşçılarbuterasabirmerdivenleulaşıyorlardı.Eğerkulesurlarayaklaşırsabusavunmacıların sonu olabilirdi. 18Mayıs günü bizimkiler, savaşarak kuleyi surların yakınma sokmaya

Page 213: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çalıştılar.Biryandanönlerindekihendekleridüzleyerekkuleningeçebileceğiyoludöşüyorlar,biryandandaadımadımşehireyaklaşıyorlardı.

“Durumun vehametini anlayan surlardaki savaşçılar, OsmanlI cengâverlerine karşı koymak içincansiperanesavaşıyorlardı.Çabalarınınsonuçsuzolduğunusöylemekdegüç.Bizimkilerogündesurlaraulaşamadılar, umut ertesi güne kalmıştı. Ama o gece korkunç bir şey oldu; savunmacılar barut dolufıçılarla kulemizi ateşe vermeyi başardılar. O muazzam kule, içindeki askerlerle birlikte geceninkaranlığındacayırcayıryanmayabaşladı.Birkezdahahüsranauğramıştık.”

SonpaparayıyediktensonrasesisoluğuçıkmayanBahridahafazladayanamayıppatladı.

“YahuTahir, şimdiyinekızacaksınamaseniduyandahezimeteuğradığımızı sanır.Nebuyahu,hep.mağlubiyet,hepmağlubiyet.Nasılaldıköyleysebizbuşehri?”

TahirHakkı, sessizce süzdügümüşsaçlı ahbabını.Giderekuzayano suskunlukanında,artık sinirleriiyicegerilmişolanhocanın,arkadaşınıbukezçokfenahaşlayacağınıdüşünmeyebaşlamıştım.

“Merak etme Bahri,” diyerek beni bir kez daha yanılttı. “İstanbul’u sonunda alacağız. Azıcık dahadişinisıkıver.”

Bahri’ninkonuşmasınafırsatvermedenyenidenkalabalığadöndü.

“Nasılki,almanyenilgilerbugünbilebizimasabımızıbozuyorsaosıcakçatışmaanındaduygularçokdaha fazla keskinleşiyor, insanlar çok daha hassas oluyordu. Öyle ki askerler arasından çatlak seslerçıkmayabaşlamış,birtakımartniyetlikişiler,‘Buşehirbüyülü,Kostantiniyyefethedilemez,’söylentileriyaymaya başlamıştı. Tam yedi haftadır olduğu yerde çakılıp kalan, surlara defalarca kahramancasaldırdığıhaldehiçbirolumluneticealamayanordununbusöylentilerdenetkilenmediğinidüşünmeksaflıkolur.Olanbitendenanındahaberdarolan,kulağıdeliksultanyenibir taktikdenedi. İmparatorabirelçigöndererek,dahafazlakandökmeninanlamsızolduğunu,şehriteslimetmelerihalindehiçkimsenincanınave malına zarar gelmeyeceğini bildirdi. Ama imparatorun cevapı katiydi. ‘Konstantinopolis’i teslimetmeknebenim,nedebaşkabirininyetkisidahilindedir.Teslimedebileceğimizbirşeyvarsa,odabuşehreadadığımızcanımızdır.’

“O günlerde otağ-ı hümayunaMacaristan’dan yabancı bir konuk gelmişti; yeni kralları Vladislav’mtahta çıkışının haberini getiren Macar elçisi. Padişahın huzuruna varan bu adam, Sadrazam ÇandarlıHalil’le görüşerek, Konstantinopolis kuşatmasına son verilmesini istemiş, aksi takdirde şehirdekileridesteklemek zorunda kalacaklarını belirtmişti. Hakikati mi dile getiriyordu yoksa blöf mü yapıyordu,Osmanlı devlet ricali anlamaya çalışadursun, otuz kadırgadan oluşan bir Papalık donanmasının şehreyaklaştığı haberi ordu saflarında hızla yayılmaya başladı. Durum kritikti. Genç padişah derhal harpmeclisini topladı. Sadece vezirlerin değil, önemli komutanlarının ve din alimlerinin de katıldığı birtoplantıydı bu. Başından beri kuşatmaya karşı çıkan Çandarlı’nın sesi artık daha gür çıkıyordu. Hiççekinmeden ‘Derhal kuşatmayı kaldıralım. Yoksa arkadan Macarlar, denizden Papalık donanması veöndendeKonstantinopoliskuvvetleriarasındakalarak,ağırbirhezimeteuğrayabiliriz,’diyekonuştu.

“Gergin bir toplantıydı. OsmanlI’nın yedinci padişahı Mehmed’in ve Konstantinopolis’in kaderinibelirleyecek bir toplantı. Sadrazamın söylediklerimantıklıydı, elli gündür süren kuşatmada önemli birbaşarıeldeedilememişti,bundansonraedilebileceğideşüpheliydi.Mehmedgözlerinibirnoktayadikmişsessizce dinliyordu dört kuşaktır OsmanlI’yı yöneten Çandarlı ailesinin belki de en tecrübelisadrazamınınkonuşmasını.SözlerbirbirineeklendikçeyüzükireçgibibeyazlaşıyorbelkideSadrazam’mbundanyediyılöncekendisinikalleşçetahttanindirmesinidüşünüyordu.Altdudağınıağzınıniçinealmış,

Page 214: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bakışlarınıgizliyordu,çünküiçindekopanfırtınayıkimseninbilmesiniistemiyordu.

“Çandarlı Halil’in sözleri tükenince derin bir suskunluk çöktü harp meclisine. Yılgınlık, pişmanlıkyoksa vazgeçiş mi? İşte tam o belirsizlik anında söz aldı Zağanos Paşa. Savaş meydanında yorulmuşgövdesinidimdiktutmayaçalışıyor,bahargüneşininesmerleştirdiğitenindegözleri,keskinikibıçakgibialevalevyanıyordu.Sadrazamınbüyükbiryanılgı içindeolduğunudilegetirerekbaşladıkonuşmasına.Kuşatmayıkaldırmayıdüşünmeninutançvericiolduğunusöyledi.‘Kostantiniyyeağıryaralı,’dediinançdolubirsesle.‘Savunmacılarümitlerinikaybetmeküzere.Zafersadecebirkaçhamleuzakta.Macarlarınüzerimizeorduyollayacağıisekocamanbiryalan,Papalıkdonanmasınındenizdeolduğuboşbirsafsata.Düşmanlarımız asla birlik olamazlar. Çünkü onlar için din, bu şehirden daha önemli.’ Adetayalvarırcasına genç padişaha baktı. ‘Kostantiniyye oklanmış avmızdır devletlüm... Surların ardındayaralanmış öylece sizi bekler. Bu güzel ceylanı bırakıp giderseniz, sizin yaraladığınız mübarek avıbaşkalarıalır,yazıkolur.’

“Gençpadişahınbakışlarıtakıldığınoktadançözüldü.GözleritıpkıZağanosPaşa’mnkilergibiışılışılyanmaya başlamıştı.Ama söze girişmeden önce, hocasıAkşemseddin dile geldi. ‘Zağanos Paşa doğrusöyler. Allah bu şehri sana sunmuştur. Yaradanm sunduğu kısmeti geri çevirme. Ölen şehitlerimizingözleriseninüzerindedir.Onlarınahımalma.Zaferdensakınşüpheduyma.Atalarımızıntertemizhatırasıseninledir.Peygamberefendimizinhadisiseninle,kahramanaskerlerimizseninlebirliktedir,kaderseninlebirlikte. Bak, Kostantiniyye orada öylece durmaktadır ki, uzanıp almanı beklemekte. Daha nicebekleyeceksin,artıkuzanveşuşehrial.’“Sadrazamitirazedemiyorduartık.SultanMehmedHan,sankiÇandarlı Halil orada yokmuş gibi, hatta böyle bir adam hiç olmamış gibi harp meclisindeki savaşyoldaşlarınabaktı.Tek,tek,herkeseayrıayrıdeğerverdiğinihissettirereksöylevinebaşladı.‘Eybenimdirayetlipaşalarım,yiğitbeylerim,cesurağalarım,eybenimkahramansilaharkadaşlarım.Bizbuşehrinönüne geldiğimizde uçurum gibi hendekleri vardı, dağ gibi surları, iblis tuzağı gibi denizleri... Amahendekleridoldurdukovaeyledik,surlarıparçaladıkyoleyledik,denizizaptettikiblislerdentemizledik.Artık Kostantiniyye avucumuzdadır. Bir hamle daha... Azim, dürüstlük ve itaat... Cesaret, akıl vefedakârlık...Biliyorum,elligündürbunlarıeksiksiz

yaptınız. Biliyorum, kimse fedakârlığınıza söz edemez, kimse kahramanlığınızı görmezden gelemez.Amazafereazkaldı.Elligündürsürençabalarımız,şehrisavunanlarındirencinikırdı,umutlarınıtüketti,çokkötüdürümdalar.Birhamle...Sadecesonbirhamle.BirhamlesonraKentlerinKraliçesibizimdir.’İşteohamle28Mayıs’ı29Mayıs’abağlayangeceyapılacaktı.”

SustuTahirHakkı...Küçükkafilemizdençıtçıkmıyordu.Tuhafşey,sankianlatılanlarıkaçırmamakiçinyağan kar bile seyrekleşmiş, hafiflemişti. Beyaz zerrecikler yere değmeden eriyip gidiyordu boşlukta.Belagatlirehberimiz,şöylebirnefeslenip,osonhamleyegeçiyorduki,“Pekikimhaklıydı?”diyeengeloldu Bahri. Hayır, artık abartılmış milli hislerinin etkisiyle, anlatılan her olayın altında çapanoğluaramıyordu,merakı samimiydi. “Sahiden de şehir teslim olmaya hazırmıydı?Yoksa Fatih askerlerinemoralmivermeyeçalışıyordu?”

Sanki o savaş meclisindeki sorumlu paşalardan biriymiş gibi, sanki az sonra surlara saldıracakaskerlerinekomutaedecekmişgibibüyükbirciddiyetlebaşımsalladıTahirHakkı.

“Her ikisi de doğruydu. Şehir bitmiş tükenmişti ama surları koruyanlar henüz teslim olacak raddeyegelmemişlerdi. Yorgun, yılgın, hatta ümitsiz olmalarına rağmen hâlâ dövüşecek güçleri vardı. Hâlâ buşehir içinölmeyisürdürebilecekinancasahiptiler.”Duraksadı.“Amadurdur,böylegeçiştirmeyelim...”Yine muzip anlam yerleşti yüzüne. Kasketinin altında gölgelenen gözler yine bana çevrildi. “Evet,Profesör Serhazin, sanırımbu noktada söz size düşüyor.”Yine o savaşmuhabiri havasına bürünmüştü.

Page 215: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Buyrun sizi dinliyoruz, evet, 1453 senesinin29Mayıs’mabirkaçgünkalamanzara-i umumiyenasıldıKostantiniyye’de?”

Anlatının heyecanı kaçmasın diye hemen girdim söze. “Korkunçtu...” Tahir Hakkı’nın coşku yüklüsözlerindensonranetalihsizbirbenzetme.Amadurumubundandahaiyiözetleyecekbaşkabirkelimedebulunamazdı. “Korkunçtu. Aradan geçen elli gün boyunca bizimkilere engel olmalarına rağmensavunmacılarınmoralleribirtürlüdüzelmiyordu.Çünküşehiröylesinesıkıkuşatılmıştıkiinsanlarnefesalamıyordu.Hemuyurken,hemdeuyanıkkenbirkâbusuniçindeyaşıyorduherkes.Yiyeceksıkıntısıbaşgöstermişti. Ahali salgın hastalıktan korkuyordu. Ve Papalığın vaat ettiği gemiler bir türlü ufuktagörünmüyordu. Daha önce de söyle diğim gibi bütün bu felaketlere karşı, halkın Meryem Ana’yasığınmaktan başka çaresi kalmamıştı. Göklerden, kurtuluşu müjdeleyen bir işaret bekliyorlardı. Amaortayaçıkankehanetlerhiçdeumutvericideğildi.SankiHazreti tsavekutsalannesikoruyucuelleriniçekmişlerdikentinüzerinden.Ogünlerdeyaşananbirolay,ümitleriniyicekırılmasınayolaçtı.

“29Mayıs’tanbirkaçgünönceydi,dinadamlarırehberliğindebüyükçebirkalabalık,ellerindeşehrinkoruyucusuHazretiMeryem’in tasviri, dudaklarında dualar ve ilahilerleHaliç’tenMarmaraDenizi’nekadaruzananbiryürüyüştasarladılar.Amaçlarısurlaraparalelolarakyürümek,hemsavunmacılaramoralvermek, hemde azizleri yardıma çağırmaktı.Amadahayürüyüş yeni başlamıştı ki,HazretiMeryem’inresmibirdenyeredüştü.Tasvirikaldırmak istediler ama resimsankiyereçivilenmişgibiydi,nekadarçabalarlarsa çabalasınlar doğrultamıyorlardı. Uzun uğraşların ardından sonunda tasviri kaldırmayıbaşardılarfakatbudefadakorkunçbirtufanbaşladı.Sankigökdelinmişgibiydi;öküzgözübüyüklüğündedamlalardanoluşanbiryağmur,ardındanerikbüyüklüğündedolularyağmayabaşladıinsanlarıntepesine.Kısa sürede şehrin sokakları sel sularıyla doldu. Büyükler, çocuklarını tutmasalar, sular onları denizekadarsürükleyebilirdi.Kutsalyürüyüşböyleceyarıdakaldı.Halkbunubüyükbiruğursuzluksaydı.Kötükehanetler bununla da bitmedi.Ertesi günKonstantinopolis’i duvar gibi bir sis örttü. Saatler sonra siskalkarken Ayasofya’mn üzerinde sarı bir ışık görüldü. Işık kilisenin görkemli kubbesinden ağır ağırgökyüzüne çekiliyordu. Halk acı içinde dövünmeye başladı. Çünkü Hazreti tsa ışığın temsilcisiydi vegalibaonlarıterkediyordu.

“Bütünbubelirtilerşehredairkötüinançlarıyenidencanlandırdı.Birkehanetegöre;nasılkibuşehriimar eden imparatorun adıKonstantin ise, sonunugetirecek kişinin adı da tıpkı şu anki imparator gibiKonstantinolacaktı.Yoksaogüngelmişmiydi?Konstantin’lebaşlayanşehirKonstantin’lebitecekmiydi?

“Birbaşkakehanetisegökyüzündedolunayolduğusüreceşehrindüşmeyeceğiinancıydı.Çünküpagandönemde kentin koruyucusu Ay Tanrıçası Hekate’ydi. Ayın gümüşten ışıkları, surları aydınlattığımüddetçe,Konstantinopolisgü

vendedemekti.Amatamdaogünlerdesaatlersürenbiraytutulmasıyaşandı.Bütünbuişaretlerhiçdehayraalametdeğildi.Karamsarlık,Osmanlıordusundandahabeterbirmoralbozukluğuyaratmıştıhalkınüzerinde. İşteoandan itibaren insanlarAyasofya’yayöneldiler.Hatırlayacakolursak,Ayasofya’dayaniOrtodoksHristiyanlarmbuenbüyükmabedinde,Katoliklerlebirlikteayinyapıldığındanberihalkkiliseyikirlenmişsaydığından,orayaadımatmıyordu.Ancakelliküsurgünlükkuşatmainsanlarıokadarçaresiz,o kadar bedbaht hale düşürmüştü ki, mezhep ayrımını unutmuş, belki Tanrı bizden hâlâ rahmetiniesirgememiştirdiyerekorayasığınmışlardı.

“Sadece halk mı? Şehrin yöneticileri de yaklaşan felaketi sezinliyorlardı. Yapılan bir toplantıdaimparatorun ailesiyle birlikte şehri terk etmesi teklifi ortaya atıldı. Toplantıdaki herkes bu öneriyidestekledi. Ancak Konstantin hiç düşünmeden reddetti. ‘Konstantinopolis düştükten sonra onursuzcayaşamaktansa,ölübedeniminşehrintopraklarınakarışmasınıbüyükbirşerefsayarım,’dedikararlılıkla.

Page 216: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

‘Direneceğiz,yakazanırızyaölürüz.Her ikisidekorkakçayaşamaktan iyidir.’Toplantıdabulunanlarıngözyaşlarınıtutamadığısöylenir.”“Evet,birtarafiçinyıkım,ötekitarafiçinzafer,”diyerekyenidensözüaldı Tahir Hakkı. Mahzunlaşmış gibiydi. Onu ilk kez böyle görüyordum; benim gibi o da mıduygusallaşıyordu?YoksaNüzhet’inölümümüdeğiştirmiştionu?

“Birtürinsanlıkdurumu,”diyerekelleriniyanaaçtı.“Neyazıkkitarihkanlayazılıyor.Herzaman,heryerde...” Yüzündeki ifade değişti; gülümsemeye çalıştı. “Üşüdünüz mü? Şu arkada 1453 FetihMüzesivar... İsterseniz oraya gidelim. 29Mayıs gününü resmeden enfes bir panorama var, orada görünce, buanlattıklarımızıdahaiyianlayacaksınız.Şimdidengidebilir,sözlerimizioradatamamlayabiliriz.”

“YokTahirBey.” ilk itiraz JaleHamm’dangeldi. “Buradakonuşalım...Anlattıklarınızınhayalimizdecanlandırdığısahnedendahamuhteşembirresimolamaz.”

Beni en çok şaşırtan, bas baritonBahri oldu. “Hanımefendi doğru söylüyor,” dedi soğuktan akmayabaşlayanburnunuçekerek.“Olaylarbusurlarınönündeolmadımızaten?Buradakalalım.Donacakdeğilizya.”

Kimse karşı çıkmayınca hoca nihayet kuşatmanın son gününe gelebildi. “29Mayıs Salı gününün ilksaatleri... Konstantinopolis, ılık bahar gecesinin içinde kesin bir sessizliğe gömülmüştü. SurdakiCenevizli nöbetçi, yarısı yıkılmış bir burca yaslanmış, cırcır böceklerinin şarkısını dinliyordu.Birdenbaşkabirsesfarketti.İniltigibiçıkanbirses.Gitgidegüçlenenbirses.Kulakkesildinöbetçi.Tatlıbiresinti, Osmanlı hatlarından gelen sesi yaslandığı burca getirip çarptı. Arapça kelimeleri açıkça duydunöbetçi.‘Allahuekber...Allahuekber...’SesHaliçkıyılarındanbaşlayıpbütünsurboyuncadalgadalgayayılarakMarmaraDenizi’nekadarulaşıyordu.Nöbetçisilahbaşınademeyekalmadan,surları,köprüleri,kapıları,sarayları,kiliseleri,evlerivekorku içindekıvrananhalkıylabirliktebütünbirşehir,o tanıdıkgürlemeylesarsıldı.Mehmed’indevtoplarısurlarıdövmeyebaşlamıştı.Artıkcırcırböceklerisusmuştu.Osmanlıordugâhındazaferborularıötüyor,davullar,köslergümbürdüyordu.Surlarıniçindeiseölümcülbirtelaşvardı.Öncekiliselerinçanlarıduyuldu;küçücükşapellerden,devasamanastırlaradekşehirdenekadarHristiyantapmağıvarsaistisnasızhepsininçanlarıhiçsusmadançalıyor,sankiİsrafil’inborusugibiyaklaşankıyametihaberveriyordu.Umumihücumbaşlamıştı.

“DenizdenKaptanıderyaHamzaBey’in leventleri, Haliç’te Zağanos Paşa’nın bahadırları, BlahernaiSarayı’mn önünde Karaca Bey’in silahşorleri, Topkapı civarında İshak Paşa’mn gözü kara Anadoluaskerleri,yenilmezcengâverlerunvanıtaşıyanyeniçeriler,tümOsmanlıordusutekbirsavaşçıgibiayağakalkmışkavgayahazırlanıyordu.AmasaldırıözellikleEğrikapı,Edirnekapı ileTopkapıarasındakalanbölümlerde yoğunlaşacaktı. Çünkü buradaki surlar yıpranmıştı. Çünkü toplar bu surların karşısındaydı.Çünküikitarafındaennamlısavaşçılarıbubölgedetoplanmıştı.

“SultanMehmedHan zırhını giymiş, elinde kılıcı bizzat yönetiyordu saldırıyı.Önce başıbozuk tabiredilen toplama fedaileri sürdü surlara. Ellerinde merdivenler, envai çeşit kılıçlar, irili ufaklıkalkanlarıyla,farklıgiysiler içindekidövüşçüler,farklıdillerdesavaşnaralarıatarakhücumakalktı.KibunlarınarasındaTürklerkadarmaceradüşkünüSırplar,Almanlar,Macarlar,hattaDoğuRomalılarbilevardı.Kendini toplayansavunmacılar,derhalsaldırıyacevapverdiler.Küçüktoplarlaattıklarıgülleler,tatarokları,mancınıklafırlattıklarıtaşlar,surlardanbocaettiklerikızgınyağlar,Rumateşi,velhasıl,silahadınaellerindenevarsahepsiylekarşıdurdularbirselgibiakanOsmanlıserdengeçtilerine.Saldırıikisaat kadar sürdü. Adım başı bir arkadaşlarını şehit vermelerine aldırmadan, yılgınlık nedir bilmeden,dişlerini tırnaklarına takarak dövüşmeyi sürdüren bahadırların tüm kahramanlıklarına rağmen sonuçalınamadı.AmaMehmed böyle olacağını zaten biliyordu, yorulmuş, yaralanmış, ölüler vermiş,moralibozulmuş askerlerini derhal geri çekti. Saldırının sona erdiğini zanneden savunmacılar coşkuyla

Page 217: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

haykırdılar.Hazreti Isa’ya şükran dualarına başladılar. Fakat sevinçleri kursaklarında kalacaktı.ÇünküMehmed defalarca düşünerek oluşturduğu taktiğinin ikinci aşamasını uygulamaya geçmişti bile. Hazırvaziyette bekleyen, Anadolu askerlerinden oluşan ikinci gruba saldırı emrini verdi. Ki bu savaşçılar,öncekilerdençokdahadisiplinlivetopluhaldesavaşmayıiyibilentecrübelisilahşorlerdi.Dinlenmişvezinde olan bahadırlar, padişahlarının yönlendirmesiyle, ‘Allah Allah!’ nidaları eşliğinde, adeta ettenoluşandelibirırmakgibisurlaraçarptılar.

“İkisaattirkılıçsallamaktan,okatmaktan,mızraksavurmaktanyorulmuşolsalardasavunmacılarhâlâbüyük bir gayret ve fedakârlıkla surları korumaya çalışıyorlardı. İşte o sırada Urban’ın dev topundanfırlayanbirgülleEdirnekapı’ylaTopkapıarasındakisurdabüyükbirgedikaçtı.Bunufırsatbilenüçyüzkişilikbiraskeribirlik,derhalyıkılmışsurlaraatıldı.Hattaşehriniçinebilegirdiler.Ancaksavunmacılarvakit kaybetmeden toparlanarak, üç yüz askeri orada şehit ettiler. Fakat güçleri her geçen dakikatükeniyordu.OysaOsmanlIlarınelindedinlenmiş,savaşsanatınıçokiyibilenbinlercekişilikbiryeniçeriordusu vardı. Günün ilk ışıkları, kanlı boğazlaşmanın sürdüğü surlara düşerken padişah, Anadoluaskerlerinidegeriçekti.Surlarısavunanlarartıkümitetmektenkorktuklarıiçinbudurumasevinemedilerbile.Ki,yanılmadıklarınıazsonragöreceklerdi.

“Aklindakini adım adım uygulayan Sultan Mehmed Han, muazzam silahlarla donanmış, ölmek veöldürülmek için yetiştirilmiş yeniçerilerin önüne geçerek, kılıcıyla surları gösterdi: ‘Haydi yiğitlerim,haydi arslanlarım, şehirorda,bizibekliyor.Haydi, cengâverlerim,düşmanyorgunveyaralı.Moralleribozuk,herankaçmayahazırlar.Haydiartıkalalımşuşehri...İleri!’“Yeniçerilervesultanınhasaskerlerikalkanlarıyla üzerlerini örterek dev bir kaplumbağa gibi surlara yürüdüler. Aydınlanan gökyüzü atılanoklardan görülmüyordu. Ama padişahın bu tecrübeli savaşçıları fazla zayiat vermeden surların dibinekadargeldi.Oandanitibarengöğüsgöğüsesavaşyenidenbaşladı.Şehirdekikiliselerinçanlarıdeligibiçalmayı sürdürüyor, herkesi surlarda dövüşenlerin yardımına çağırıyordu. İtiraf etmek gerekirse dörtsaattiraralıksızkılıçsallayansavunmacılardaölümünedövüşerek,bizimkilereinatlakarşıkoyuyorlardı.Ama bu kadar güçlü bir ordunun karşısında daha fazla ayakta kalmalarımümkün değildi. İlk açığı hiçumulmadık biri, savunmacıların büyük kahramanı Giovanni Giustiniani verdi. Bu gönüllü komutan,RomanosKapısı’nı,yanişu ilerimizdekiTopkapı’yıkoruyordu.Topatışlarıaltındaparçalanansurlarınönüne yığılan OsmanlI şehitlerinin aziz naaşlarmm arasından burçlara yaklaşan bir yeniçeri,Giustiniani’yle karşı karşıya geldi. Arkadaşları, Giustiniani’nin yardımına yetişse de artık çok geçti.Bizim bahadır zarif bir hamleyle kılıcını Cenevizli şövalyeye saplamayı başardı. Ağır yaralananGiustinianiölümkorkusunakapılaraksurlarıterketmekistedi.DurumuöğrenenİmparatorKonstantin’ingitmemesi için yalvarmalarına rağmen Giustiniani, adamlarına kendisini gemisine götürmeleri emriniverdi.Giustiniani ve cengâverlerinin kaçışının etkisi büyük oldu. Savunmacılar arasında ani bir panikbaşladı.Surlardakiçatışmayıyakındanizleyenpadişahbuanıkaçırmadı;düşmanhatlarmdakibozulmayıgörünceyeniçerileredoğruhaykırdı.‘Düşmankaçıyor,hücumarslanlarım,hücum...Artıksurlarbizimdir.Şehirdüştü.İleri...’

“Şehirdüştü,buikisözcükkapalıkapılarıaçacakbüyülübiranahtargibisurlarınüzerindedolaşmayabaşladı.GüneşyükselirkenEğrikapıveEdirnekapısurlarınınüzerindedeyeniçerilergöründü.Çiftbaşlıkartaldan oluşan Bizans bayrakları yerlerini al yeşil Osmanlı sancağına bırakıyor, askerler yıkılansurlardan,açılankapılardan,gediklerdenolukolukşehreakarakpadişahlarınaFatihunvanınıgetirecekolansaldırıyınihayetlendirmekiçincanlabaşlavuruşuyorlardı.‘ŞehirDüştü!’çığlıklarıbaharrüzgârıylabirlikteKonstantinopolis’isaranbütünsurlarıdolaşıyor,busözcükleriduyansavunmacılarınsondirencide kırılıyordu. Bizimkiler sadece karadan değil, deniz surlarından da şehre girmeye başladılar. İlksaatlerdeki çatışmalar oldukça kanlı geçti. Elli dört gündür surların önünde öfkeyle bilenen, elli dörtgündürarkadaşlarınışehitverenaskerler,savunmacılaraacımasızcadavrandılar.Sokaklardanolukoluk

Page 218: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kanaktığısöylenir.ZavallıinsanlarkorkuiçerisindeAyasofyaKilisesi’nekaçıyorlardı;hemçaresizliktenhemdehâlâeskibirkehanetingerçekleşmesiumudunutaşıdıklarından.”

TahirHoca’nınheyecaniçindeyüzengözleribanaçevrildi,“İzinverirsenbukehanetidebenanlatayımMüştak... Şehirlerinin düştüğünü öğrenen Konstantinopolisliler telaş içinde Konstantin Sütunu’nu yanibugünküÇemberlitaş Sütunu’nu geçmeye çalışıyorlardı.Çünkü inançlarına göre, düşmanlarıKonstantinSütunu’na ulaştığında gökten bir melek inecek, onları kurtacak olan bir cengâvere, büyülü bir kılıçuzatarak, ‘Bu kılıcı al. Tanrı’nın inayetiyle halkını koru,’ diyecekti. O kutsal savaşçı dameleğin ilahibuyruğuyladüşmanınüzerineyürüyecek,Osmanlılardakorkupkaçmayabaşlayacaklardı.Amahiçdeöyleolmadı,askerlerimizKonstantinSütunu’nukolaycageçerekAyasofya’yaulaştılar.

“Durumun ümitsiz olduğunu gören İmparator Konstantin ise üzerindeki hükümdarlık armalarını atıp‘Şehirdüştü,bennasılhâlâyaşıyorum,’diyebağırarak,yalınkılıçyeniçerileresaldırdı.Cesurimparatorölüme atıldığını biliyordu.Hep söylediği gibi şerefsiz bir hayatı sürdürmektense, gerçek imparatorlarayakışanonurlubirsonuyeğlemişti.Pırılpırılbahargüneşigökyüzündeyükselirkenşehirartıkalınmıştı,kanlı çarpışmalar sadece birkaç kulenin üzerinde sürüyor, kiliselerdeki çanlar teker teker susuyor,Konstantinopolisevev,sokaksokakteslimoluyordu.”

Anlatılanlar o kadar etkiliydi ki çalman çanların çınlamasını duyar gibi oldum. Henüz bizimkilerineline geçmemiş bir kilisenin çan kulesinden yükselen metal bir çığlık. Cılız ama ısrarla çınlamayısürdürenbirçığlık.Sanırımsadecebendeğil,kafiledekiherkesaynısesiduyuyordu.ÇünküTahirHocasusmuş, çınlamanın kaynağını bulmak istercesine etrafa bakmıyordu. İyi de niye bana dönmüştü ki?“TelefonunçalıyorMüştak.”

“Ne?”

“Telefonundiyorum...Seninkideğilmiçalan?”Kesinliklehaklıydı,1453yılının29Mayıs’mdahâlâelegeçirilmemişbirkiliseninçankulesindendeğil,ceketimincebindesesiniaçıkunuttuğumtelefondangeliyorduçınlamasesi.Tamdasırası...OsmanlıordusuKonstantinopolis’egirerkenmünasebetsizinbiribeniarıyordu.Hepdebenimbaşımagelirböyleabuksabukolaylar!Nasılmahcupolduğumuanlatamam.

“Özürdilerim,”diyerekelimicebimeattım.Niyetimkonuşmakdeğil,telefonunsesinikapatmaktıamaekranda, Başkomiser Nevzat adını görünce yapamadım. “Cevap vermem lazım,” diyerek kafiledenuzaklaştım.Ardıardınaçalmayısürdürüyordutelefon.Niyebuısrar?Panikleyerekaçtım.

“Alo...Alo,buyrunNevzatBey?”

“Merhaba Müştak Hocam.” Sesinden bir sonuç çıkarmak mümkün değildi. “Rahatsız etmiyorumumarım.Derstemiydinizyoksa?”

Endişemyatışırgibioldu.

“Öylesayılıramaönemlideğil,buyrun,sizidinliyorum.”

“ŞuandaSahtiyanApartmam’ndayız...NüzhetHanım’mdairesinde...”

Hayır,hiçbirşeyinyatıştığıyoktu.Adımadımyaklaşıyorlardıbana.Yoksadairedeparmakizlerimimibulmuşlardı?

“Evet...” diye fısıldadım cılız bir sesle. “Sizin de buraya gelmeniz gerekiyor.”Sormamamgerekirdiamadayanamadım.“Niye?Neolduki?”

Page 219: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bir-ikimeselevar,konuşmamızlazım.”

Kestiripatmıştıpolisşefivebenimdavetineicabetetmektenbaşkaçaremyoktu.

“Tamam,”dedimkorkumubastırmayaçalışarak.“Tamam,birsaatekadaroradayım.”“İnsan,tuhafbirmahluk Müştak Bey” Teslim alınmış Konstantinopolis’in sokaklarında üst üste yığılmış cesetlerinarasından İmparator XI. Konstantin’in cansız bedeninin bulunup başının kesilerek Fatih’e sunuluşuyla,Şehzade Orhan’ın ölümle sonuçlanan serüvenini de dinledikten sonra geziden ayrılmak için TahirHakkı’dan izin istedim. “Fatih’in şehre girişini dinlemeyecekmisin?” diye sordu o alaycı nezaketiyle.“Hikâyeninenilginçkısmınıkaçırıyorsun.”

Kaçırdığımhiçbirşeyyoktu.Çünkümuzafferpadişahımızın,beyazatınınüzerindeşehirdekigörkemliyürüyüşünü, Ayasofya’da kıldığı namazı, ardından Çandarlı Halil Paşa’yı tutuklattırmasını, böylece debabasızamanındabaşlayansiyasibunalımasonvererek,Osmanlıdevletinibirimparatorluğayükselttiğiniçok iyi biliyordum. Hazırladığım bir tez bile vardı bu konuda. “Doğu Roma İmparatorluğu’nun Sonu,Osmanlı İmparatorluğu’nun Başlangıcı.” Hayır, yanlış hatırlıyordum, tez benim değil Nüzhet’indi. Bensadece yardımcı olmuştum ona. Hem konu hakkında hiçbir fikrim olmasa bile yine de gitmekzorundaydım. Yüzlerce yıl önceki o kuşatmada yaşamlarını yitiren binlerce insanın katledilmesindenkimsebenisorumlututamazdıama,cinayetekurbangidentarihçisevgiliminyaşamınıyitirmesiyüzündenhapsegirebilirdim.

“Teyzekızımauğramamlazım.Sizde tanırsınız,Şaziye’ye...”diyeaceleylecevapladımhocayı.“Birailemeselesi...”Şaziye’yeuğrayacağımderkenyalansöylemiyordum.ÇantamdakitabancaylaBaşkomiserNevzat’ın yanma gidecek kadar aptal değildim. Önce teyze kızma uğrayıp çantayı bırakacak, oradangeçecektimSahtiyanApartmam’na.

“Osmanbey’emigideceksin?”

Sesikuşkudoluydu.GözlerindekiendişeyüklükıpırtılarKonstantinopolis’ikuşatanOsmanlıgemilerigibi usulca kıpırdanıyordu.Yalanmı söylüyordum?Osmanbey’e değil de Şişli’ye,Nüzhet’in evinemiuğrayacaktımyoksa?Hemşuazöncegelentelefondaneyinnesiydi?

“Evet Osmanbey’e gideceğim, Şaziye’nin muayenehanesine,” diye onayladım sakin bir tavırla. “ŞubizimSirkeci’dekidükkânıkirayavereceğizde...” inandımıbilmiyorum,ama iknaolmuşgörünüyordu,isterseolmasın,nereyegideceğimi,neyapacağımıonaanlatmakzorundadeğildim.

“Mademailemeselesi,gitozaman.Şaziye’yedeçokselamsöyle...”

“Başüstüne, söylerim...” Kafilemize dönerek elimi kaldırdım. “Hoşça kaim arkadaşlar, size iyigeziler...”

Kıymetbileninsanlarmış,hiçüşenmedenhepsitektekvedalaştıbenimle.HelebasbaritonBahri,“Bizbu işin uzmanı değiliz Müştak Bey. Ama kötü bir niyetimiz yoktu, anlamak için soruyorduk öyle.Sürçülisaneyledikseaffola,”diyesaniyelerceavucundatuttuelimi.

Onlardan ayrılırken kederlendiğimi bile söyleyebilirim, yolcularını yarı yolda bırakmış birkervancıbaşı gibi mahzun hissediyordum kendimi. Elbette bu duygu uzun sürmedi. Gruptan ayrıldıktanbirkaç adım sonra, Başkomiser Nevzat’ın beni neden Nüzhet’in evine çağırmış olabileceği düşüncesi,olancaağırlığıylaçöktüzihnime.Böyleapartopararadığınagöremuhakkakyenibirbulguyaulaşmışlardı.Dairededelilfilanmıbırakmıştım?Nedelilicanım,mektupaçacağıylaomenekşekokulusabunudenize

Page 220: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

attım ya... Ya parmak izlerim? Mutfakla, çalışma odasını temizlememiştim. Saçma, evde parmak izibırakmışolsambile,polistekaydımyokki,neylekarşılaştıracaklar? iyiya işte,parmak izi almak içinçağırıyorlardır.Öyleolsaydıemniyeteçağırırlardı,Nüzhet’inevinedeğil.Belkianlayamadıklarıtarihselmetinlerbulmuşlardır.Ammayaptımha!Nevzattarihçideğilkipolis,neyapsınometinleri...YaFatihvebabakatilliğihakkındabelgelerbuldularsa...TahirHakkıyoköylebirşeydesedeNevzatpek inanmışgörünüyor bu teoriye...Mantıksız dadeğil, amaTahirHoca’mn,Çetin hakkında söyledikleri hepsindendahaönemli.GerçişüphelisıralamasındaÇetin’egelmedenönceSezginvar.Adamhâlâpoliste...Birazferahladım,evetkorkmamiçinhiçbirsebepyoktu.Taksiyeorahatlıklabindim.Karyağışıkesilmişolsadaberbatbirtrafikvardı.BirsaattezorvardımŞaziye’ninmuayenehanesine.Teyzekızıyoktu.Şahaneydi;çantamısekreterkızaemanetettiktensonra,SahtiyanApartmanı’nınyolunututtum.

İkigünöncekiokesifbeyazlıktaneseryoktuNüzhet’insokağında.Kareridiği içindahabirsevimsizgörünüyorduyaşlanmayayüztutmuşevler.NemlikaldırımlarboyuncailerleyerekSahtiyanApartmam’mnönünegeldim.Aydınlıkta dahabir yıpranmışgöründügözüme, bir zamanlar belki deŞişli’nin engüzelapartmanıolanbuyaşlıbina.Tuhafbirhisvardıiçimde;endişelenmiyordumhayır,kedergibi,belkidahada beter bir şey...Nüzhet... Evet,Nüzhet artık yoktu.Hayatımın anlamı olan kadın, binlerce kilometreuzaklıktaki bir ülkeye değil, yokluğa gitmişti. Karanlığa, boşluğa, sonsuzluğa... Eskiden ona duyduğumderinhasreti,birgünyenidengörüşebilmek,yenidenbaşlayabilmekumuduylabastırırdım.Artıkoumutyoktu,aptalcadaolsabenihayatabağlayanbütünomutlulukhayalleriniartıkkuramayacaktım.Nüzhet’inChicago’ya giderken bıraktığı vedamektubunda yazdığı gibi, bitmişti. Yirmi bir yıl önce okuduğumdainanmadığım,kabuletmediğimbutekkelimelikcümle,gerçekanlamınışimdikazanıyordu.Evet,bitmişti.Birkatil,benimarmağanımolanomektupaçacağıylasahteumutlarıma,yalanhayallerimesonvermişti.Belki de bir tür iyilik... Bir ömrü, bir aşka adamanın ne kadar muhteşem bir yanlış olduğu basit bircinayetle kanıtlanmıştı işte.Nüzhet ölmüş, aşk bitmişti.Öylemi? Sahiden de bitmişmiydi?Kurtulmuşmuydumoanlamlıilletten?İnsanruhununyarattığıogörkemlihastalık,böylekolaycageçermiydi?Eğeröyleyse, içimde büyüyen bu sancıya ne demeli, benliğimi ele geçirmeye çalışan bu karamsarlığa, buboşluğa, bu hiçlik duygusuna... Çünkü o aklımın ve ruhumun sultanıydı. Sultanı olmayan bir kul kendibaşınanasılyaşayabilirki?Bumümkünmü?Birazdahabeklersemiçeriyegiremeyeceğimdenkorkarakitekledimdemir kapıyı.Unutmakrizinin kararttığı saatlerin ardındankendimegeldiğimyerdeydim işte,amaiçerisiaydınlıktı.Birdenirkildim;asansörünönündebirivardı.Hiçdedüşmangibibirhaliyoktu,aksine gülümseyerek bakıyordu.“Müştak Bey...” Gözlerini kısmış, emin olmaya çalışıyordu. “Sizmisiniz?”

Çekingenleştiğimifarkedince,yorgunyüzündeaşinabirifadeyleeliniuzattı.

“Aşkolsun,tanımadınızmı?Sezgin...Nüzhet’inyeğeniSezgin.”

Sezgin mi? Yıllar önce tanıdığım o kıvırcık saçlı çocuğa hiç benzemeyen bu adam Sezgin miydi?Nüzhet’insözleriçınladıkulaklarımda.“Artıkotatlıçocukyok...Paragözherifinbiriolmuş...”Mantığımanında kırmızı alarma geçti.Ne yani, bırakmışlarmıydı bu paragöz herifi?Ama neden?Katil o değilmiydi?BuyüzdenmiçağırmıştıBaşkomiserNevzatbeni?‘Katil,maktülünyeğeniolmadığınagörebütünşüphelersizinüzerinizdetoplanıyor,’demekiçinmi?Hayır,bendenönceTahirHoca’nınasistanı,belkidesuçortağıÇetinvardı.

“Ne olduMüştakBey, niye kaldınız öyle?” diyen, kıvırcık saçları artık sadece şakaklarında kalmışadamınsesiylegeldimkendime.“ŞaşırdımSezgin!Nekadardeğişmişsiniz!Sokaktagörsemçıkaramazdımvalla.”

“Çokzamangeçti...Benitanıdığınızdaküçücükçocuktum.Onyaşındafilan...”Uykusuzluktançökmüş,

Page 221: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

morumsu çukurların içinde parıldayanmavi gözleri hülyalandı... “Ne güzel zamanlardı onlar... NüzhetHalam,siz...Nekadarsıkgelirdinizbize.”Sesiboğuklaştı,gözlerinemlenmişti.“SizveNüzhetHalam...Nelergeldibaşımıza...”

Birdenboynumasarıldı.Gövdesisarsılmayabaşlamıştı.Evet,düpedüzağlıyordu...Kocaadam,çaresizbirçocukgibikollarımayığılıpkalmıştı.Neyapacağımıbilemedim,sarılamıyordumbile.ZavallıSezginçokacıçekiyordu.Yok,buadamkatilolamazdı.Niyeolamazmışcanım?Okadarherzeyiyememerağmenbennasılmasumuoynuyorsam,odapekâlânumarayapıyorolabilirdi...Uyanıkolmalıydım,hemdeçok...AmaSezgin’eyalansöylüyorsundiyecekhalimdeyoktutabii...“Tamam,tamamSezgin.”Elimleusulcasırtınavurdum.“Kendinizihebaetmeyin...Hayatdevamediyor.”Aklımabaşkatesellisözlerigelmiyordu.Neyseki,çokuzatmadı.Burnunuçekerekkoptugövdemden.

“Ençokdabendenşüphelenmelerineüzülüyorum...Düşünebiliyormusunuz,benihalamınkatiliolmaklasuçladılar. Onu annem gibi severdim...” Bedeni yeniden sarsılmaya başladı. Birkaç damla yaş dahayuvarlandıNüzhet’inkileriandıranmavigözlerinden...Amaçabuk toparladıkendini.Lacivertkabanmmkoluylagözlerinikuruladı.“Adamınbiriihbaretmiş...”

Oadamdabenoluyordumtabii...Bilseneyapardıacaba?“Evet,bizitanıyanbiri...Belkimahalleden...Belki de şu anlaşamadığım müteahhittir. Güya Nüzhet Halam’la miras davası varmış aramızda, güyakavgalıymışız. Polisler de aptalca inanmışlar buna...” Yaptığı hatayı geç fark etmiş gibi birden sustu.Bakışlarını korkuyla yukarı çevirdi. Sesini kısarak tamamladı sözlerini. “Evet, inanmışlar o alçağa...Biliyormusunuz,bütüngeceyisorgudageçirdim.”

“İnanmıyorum,”dedimsankiçoksinirlenmişimgibi.“Neöğrenmekistiyorlarmışki?”

“Anlayamadım ki, polis kafası işe... Apartmanı neden satmak istiyormuşum? Çünkü eski, çimentosudökülüyor, demirleri paslandı, Allah göstermesin bir depremde başımıza yıkılır, dedim. Ama NüzhetHanım satmak istemiyormuş dediler. Ben de bunun yalan olduğunu söyledim. Halam apartmanısatmayalım demiyordu, yaza doğru satışa çıkaralım diyordu. Sonra cinayet saatinde nerede olduğumusordular. Arkadaşlarla lokalde olduğumu söyledim. ‘Kâğıt oynadık,’ dedim. İnanmadılar. Genç birkomiser var. Sağı solu belli olmuyor, külhanbeyi gibi bir şey. ‘Yalan söylüyorsun, cinayeti senişlemişsindir,’dedi.Allahtan,başkomisermakulbiradam.Lokaldebirliktekâğıtoynadığımarkadaşlarıbuldurdu, onlar sözlerimi doğrulayınca da beni serbest bıraktı.” Sanki binlerinin bizi dinlemesindençekiniyormuşçasına etrafına baktı. “Ama şehirden ayrılmamam gerekiyormuş. Yani hâlâ bendenşüpheleniyorlar. Sizden rica ediyorumMüştakBey...Benimkatil olamayacağımı anlatsanıza şunlara...”Korkmuştu, sağlıklı düşünemiyordu. Duraksadı. “Sahi, siz niçin geldiniz buraya?” “Şu sizin makulbaşkomiser çağırdı. Niye çağırdığını bilmiyorum. Belki tarihi bir metin filan vardır. Yani cinayetlealakalı...Belkionusoracaklardır.”

OlabilecekenmasumgerekçeylebaşımdansavmakistiyordumartıkSezgin’iamakurumuşdudaklarınıyalayaraksorduğusorudurdurdubeni.

“FatihSultanMehmed’lemiilgili?”

1453yılının29Mayıs’mdasurlarınönündebıraktığımBüyükHakan,Şişli’deSahtiyanApartmam’mngirişinde yeniden çıkmıştı karşıma.Ve aynı anda zihnimde çakan şimşek, öğrenmek istediğim pek çokbilgiyişukarşımdadikilenadamdanedinebileceğimihatırlattıbana.NedeolsasongünlerindeNüzhet’leenyakınolankişiSezgin’di.

“Fatihdeneredençıktı?”diyegüyasafçasordum.

Page 222: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bilmiyormuydunuz,NüzhetHalam,Fatihüzerinebiraraştırmayapıyordu.Rahmetlininçalışmaodasımüzeye dönmüştü. Her yerde padişahın resimleri, haritalar, kitaplar... Zaten bu araştırma yüzündenapartmanı satışa çıkarmıyordu ya. ‘Bu işi bitirmem lazım,’ diyordu. ‘Emlakçılarla, müteahhitlerleuğraşamamşimdi.’Amabenimdeparayaihtiyacımvardı.”

Fatih’leilgiliçalışmasınıniçeriğindendebahsetmişolabilirmiydiSezgin’e?Nedenolmasın?Cinayetdavalarındaenönemlidetayhiçbeklemediğinbiryerdençıkabilirdememişmiydibizimpolisiyecipeder.

“ŞuFatihmeselesi...Nüzhettamolarakneyiaraştırıyordu?”Gözlerinimasumcakırptı.

“Bilmiyorumki...Belkisorsamanlatırdı.Gerçianlatsaydı,anlarmıydım,odabellideğilya...”Akimabirşeygelirgibioldu.“Birmezardanbahsediyorlardı.”

Bukonuşmayıdahaöncedeyapmıştım.Teomanbahsetmiştimezarkonusundan,bizimAkm’ınvefalıevarkadaşı...

“Nasılbirmezar?”diyekurcaladım.“Türbemidemekistiyorsunuz?”

“Türbe,evettürbe...Yanişutarihişeylerdenişte...”Suratındaküçümsemeylegülümsemearasıbirifadebelirdi.“Şueşcinselçocuk...Halamınasistanı...”

“Akmmı?”

“Evet,işteo.Birilerinibulacakmışdatürbeyiaçtıracaklarmış.”Teoman’ınsöyledikleriyleuyuşuyordubu bilgi. Eski sevgilim, II. Murad’m ölümü hakkında önemli bir bulguya ulaşmış olmalıydı ya da enazındanbunuümitediyordu.Sanırımcinayetiçözecekolandüğüm,otürbedeydi.

“Niçinaçtıracaklarmıştürbeyi?”“Onubilmiyorum.”

“Pekitürbekiminmiş,söyledilermi?”

“Söylemediler.” Dalgın dalgın mırıldandı. “Söyledilerse de dikkat etmemişim. Bunlar sizinmevzularmızMüştakBeyliğimiziçekmediğiiçin...”

Hafızasınıtazelemekteyararvardı.

“II. Murad demiş olabilirler mi? Ya da Fatih’in babası?” “Fatih’in babası mı? Yok, duysam kesinhatırlardım.”Yanlışbirsözetmişimgibialmganlaşmıştı.“TamamtarihçideğilizamaFatihdeyince...Bizde sizin kadar severiz onu... Fatih’in babası diyecek, ben unutacağım... Olur mu öyle şey!” “Pekineredeymişbutürbe?Bursa’damı?”

Yorgunyüzüaydınlanıverdi.

“Bursa...Evet,Bursaolmalı...Üçayöncebenimarabamlaorayagittiler.Halamlaasistanı... İkigeceBursa’dakaldılar.”Demekyanılmamıştım,demekNüzhetII.Murad’mtürbesiniaçtırmanınpeşindeymiş.“Peki açmışlarmı türbeyi?” “Sormadım ki...Asistanı benim arabayı çarpmış.Önemli değil gerçi, sağçamurluk yamulmuş biraz ama insanın canı sıkılıyor işte...Mercedes, öyle ucuz bir araba değil ki. Oyüzdenbozulmuştum.Hattabirkaçgünküsgezdikhalamla...”“Bir

dahakonuaçılmadımı?”

Düngecedenberiuykusuzkalmanıngetirdiğisersemlikleyanlışanladı.

Page 223: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Halamanlattısonradan...HeykeldiyebiryervarmışBursa’da...Kaldırımaçarpmışarabayı...”

“Hayır,yanihalanBursa’daneyapmış,onusoruyorum.”Başınıusulcageriyeattı.

“Yok,okonudahiçkonuşmadık.”“PekiyenidengittilermiBursa’ya?”

“Benim arabayı istemediler bir daha... Gittilerse de haberim olmadı. Ama halam İstanbul dışınaçıkmadıhiç.”Mavigözleriheyecanlakıpırdanmayabaşlamıştı.“ÇokmuönemlioBursa’dakitürbe?”

“Belki... Nüzhet’in neden öldürüldüğünü anlamaya çalışıyoruz.” “Çalışıyorsunuz...” İlkkez kuşkuylabakıyordu.“Polislerlemi?”

Fena yakalamıştı beni, düşüncesini sonuna kadar sürdürürse onu Nevzat’a ihbar eden alçağın benolduğumuanlamasıiştenbiledeğildi.

“Elbette hayır,” dedim kaşlarımı çatarak. “Polislerle benim ne işim olur? Ama Nüzhet’in katilininyakalanmasıiçinherşeyiyaparım.”

Şüphebulutlarıdağıldı.

“Bendeyaparım.”Yumruklarınısıkaraksöylendi.“Ocanavarıbirelimegeçirsem.”Duraksadı.“Türbefilandediğinizegöre,katilsizincamiadanbiriolabilirmi?”

“Olabilir...ŞuFatihhakkındayaptığıaraştırma...Onutamolarakbilebilseydik...”

“Sizeanlatmadımı?”Yinekuşkuylagerilmiştiyüzü.Sözlerimdebirtutarsızlıkvardı,amaneolduğunuanlayamıyordu.“Görüşüyordunuzdeğilmihalamla?”

Biranlıktereddütbilemahvımayolaçabilirdi.“Görüşüyorduktabii...”

“Dışarıdabuluşuyordunuzozaman...Burayahiçgelmedinizçünkü.”

“Okuldagörüşüyorduk,”diyeaklımailkgelenyalanıuydurdum.“Banauğruyordu.”

“Keşkeburayagelseydiniz,sizinlekonuşmayıçokisterdim.

Gerçişuakrabanızolanhanımgeliyordu.”KimdenbahsediyordubuSezgin?“Hangihanım?”

“Şupsikiyatr...”

Başımdanaşağıyakaynarsulardökülürgibioldu...“Hangipsikiyatr?”

“Şukemikgözlükleriolankadın...Hanideripantolongiyiyor.”

Aklımageleningerçekçıkmasındankorkaraksordum:“Şaziyemi?”

“Evet,ŞaziyeHanım...İkikerekarşılaştık.”

Nüzhet’le mi görüşüyordu Şaziye? Neler çeviriyordu bu kız? Ne gizliyordu benden? Belki Çeşm-iLal’in Nüzhet’te olduğunu da biliyordu. Öyleyse neden dün akşam o gerdanlık yüzünden canımaokumuştu? “O da sizin gibi iyi bir insana benziyor... Ne yalan söyleyeyim, Şaziye Hanım’ı buradagörünce,acabahalamlayenidenbirarayamıgeleceksinizdiyedüşündüm.”

AldımŞaziye’ninçevirdiğientrikadaolmasınarağmen,sözleribenihüzünlendirdi.

Page 224: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Birarayagelmekmi?”diyeacıacıgülümsedim.“OişçoktanbittiSezgin...”

Sankiayrılmamızdankendisisorumluymuşgibibakışlarınıkaçırdı.

“Biliyorum Müştak Bey... Çok üzülmüştüm ayrıldığınızı duyunca... Ben hep evleneceksiniz diyedüşünüyordum. Amerika’ya gideceğini öğrendiğimde halama çok kızdım.” Herkes öyle düşünüyordu,zavallıannem,sinsiteyzem,güyahayattakitekdostumolanŞaziye,babamyerinekoyduğumTahirHakkı,hattabizimKadifeKadın...Fakültedebizitanıyanherkes...BirtekNüzhetöyledüşünmüyormuş.Çokgeçanladım...Belkiodaöyledüşündüğünübilmiyordu.Belkiodaçokgeçanladı.Oyüzden,öyleapartoparbırakıp kaçtı beni... Birden Nüzhet’e karşı artık daha anlayışlı davranmaya başladığımı fark ettim.Hoşumagittibudurum.

“Nüzhet’ekızmamalıydmız,”diyeSezgin’eakılbileverdim.“İnsanlarınduygulandeğişir.”

“Değişirde,bencehalamyanlışyaptı.GittioJerrydenenadamlaevlendi.Nasıldakababirinsan.Birkeresindeonunburnunukırmıştı.”

“Ne!”diyebağırdım.“Nüzhet’idövüyormuydu?”

“Herzamandeğiltabii...Amadövüyormuş.Bizdeolaydansonraöğrendik.Halambirİstanbuldönüşü,Jerry’ikendievinde,kendiyatağındabiröğrencisiyleyakalamış.Tabiiçıldırmış,atlamışadamınüzerine.Herif de karşımdaki kadın filan demeden yapıştırmış yumruğu. Ters yere gelmiş, burun üç yerindenkırılmış.Estetikameliyatfilanoldu,ciddibirdurumduyani...”

Sankikendiburnumkırılmışgibiacımıştıiçim.Jerrydenenohayvanlakarşılaşsamgözümükırpmadanöldürürdüm.Alaycı bir kahkaha çınladı kulaklarımda. “Sen kimseyi öldüremezsinMüştak.”Karanlıktagizlenenosaldırganadamuyanmış,benikışkırtmayaçalışıyorduyine.“Bıraköldürmeyi,birinefiskebilevuramazsın. Boş yere kendini gaza getirme. Hem niye kızıyorsun ki Jerry’e, adam senden daha iyitanıyormuşNüzhet’i.Baksanaburnukırıldıktansonrabileonuterketmemişkadın...”

Hemen defettim bu sinir bozucu adamı gölgeli toprağına, ama sözleri aklıma takılmıştı. Sezgin’esormadanduramadım.

“BurnukırıldıktansonradaJerry’leyaşamayadevamettimi?”

“Etti ya...Rahmetli babama çok dokunmuştu bu olay.Ameliyat olacağım öğrenince beniChicago’yayolladı. Kız kardeşi yalnız kalmasın diye.Ama gerek yokmuş, Jerry’le barışmışlar bile.Allah rahmeteylesinNüzhetHalambiraztuhafbirkadındı.‘NeyapayımSezgin,’demişti,‘seviyorumadamı.Hemilksaldıran bendim... Jerry kendini korurken oldu.’Öyle deyince ben de sesimi çıkarmadım tabii.Ama oherifle de bir araya gelmedim hiç. ‘Yemeğe çıkalım birlikte,’ dedi halam. İstemedim, çünkü oAmerikalı’nınhalamıyinedöveceğindenemindim,kizatenyaptı.Artık,okadarınadayanamadı,oyüzdenayrıldılar.Bana sorarsan adamıhâlâ seviyordu, insan, tuhaf birmahlukMüştakBey...Kendisinedeğerverendenkaçar,eziyetedenisever.”

Sanırımbanaacıyordu.Oilişkideterkedilentarafınbenolduğumuöğrenmişolmalıydı.Halasınıhepsevdiğimi, onu hiçbir zaman unutamayacağımı biliyordu. Belki bizzat Nüzhet anlatmıştır. Pişmanlıkduyarak, gözyaşları içinde... Hayır, hayır bu düşüncelere kaptırmamalıyım artık kendimi. Nüzhet benisevmiyordu.Bumuhakkaktı.Baksanao Jerry denen adamburnunukırmış, yine de ayrılmamış heriften.Belkidebenimyüzümden.Şaziye,abartılısevginindebir türşiddetolabileceğini, insanruhundayıkıcı

Page 225: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

travmalarayol açabileceğini söylemişti.Belki deNüzhet’egösterdiğimözen, onaher yerdeher zamandeğerliolduğunuhissettirmem,birtürduyarsızlığayolaçmıştı.Belkideaşağılanmak,küçümsenmek,hattaaldatılmak hoşuna gidiyordu. Akimdan neler geçtiğini kim bilebilir? Neyse, bu tür meselelere kafayormaktan,bilinmezleriçözmeyeçalışmaktanvazgeçmeliydimartık.Aklımıcinayeteyormalıydım.

DemekSezginmasumdu.Hayır,henüzmasumolduğunusöyleyemezdik,sadecegözaltında tutulmasınayetecekkadardelilyokmuş.Onedenle,şehriterketmedemişyaNevzat.Üs

telik, ardından gözyaşı dökmesine rağmen hiç de öyle onaylarmış gibi görünmüyordu halasınınyaşamını... Hatta içten içe öfkeleniyor gibiydi. Chicago’ya gittiğinde, Nüzhet’i döven o heriflekarşılaştığında gururu incinmiş olmalı.Amabunun için halasını öldürecek hali yoktu.Gururu incindiğiiçindeğil,apartmanısatmadığıiçin...

“Şimdineolacak?”diyeaklimdakinidilegetirdim.“Satacakmısınızbubinayı?”

Alınganbirifadebelirdiyüzünde.

“YapmayınMüştakBey...Dahahalamıtoprağabilevermedik.

Apartman kimin umurunda? O işleri düşünecek halde miyim ben?” Nasıl utandığımı anlatamam.“PatavatsızbiryanvarbuMüştak’ta.

Hepkibardıramaöylemünasebetsizbirlafederki...”Tamamteyzetamam,benkötüyümiştediyerekŞaziye’nincadalozannesinipayladıktansonra,“ÇoközürdilerimSezgin,”diyerektoparlamayaçalıştım.“Öyledemekistemedim.Kusurabakmayın,kafamallakbullak...”

Yumuşadı,uzanıpelimebiledokundu.

“Biliyorum,biliyorum...Sizçokiyibirinsansınız.”Güzelbiranıyıanımsamışgibiaydınlandıgözleri.“Biliyor musunuz rahmetli babaannem, size karmcaezmez Şevki derdi.” Hiç şaşırmadım, oldum olasıhoşlanmamıştıNüzhet’inannesibenden.“Bulabulabumıymıntıyımıbuldun?”demişyaNüzhet’e.

DurgunlaştığımıfarkedenSezgin,“Yanlışbirşeysöylemedimdeğilmi?”diyegönlümüalmayakalktı.“Yaniokarıncaezmezsözükötümanadadeğil...”

Alınmadımdiyecektimki, antikaasansörbüyükbirgürültüyledurduönümüzde. İkimizindebakışlarıasansöre çevrildi. Ahşap kapı açıldı. Polislerden biri mi? Hayır, güllü dallı eşarbının altından kınalısaçlarıgörünen,üzerindebejrengiucuzbirmantoylagençbirkadınçıktı.Elindepembebirkovaylamavibirfaraştutuyordu.Bizigörüncesıkıntıylasöylendi.

“TemizlikistemiyorlarSezginBey.Parmakiziminesilinirmiş...Oyakışıklıpolisfenatersledibeni.”

Temizlikçi kızın sözleri, genç yeğeni telaşlandırmış gibiydi. “Tamam, tamam Fazilet, sen evine gil.Polislerinişibitincetemizlersin...”

“iyi,”dediusulcabaşınıeğerek,“iyi,bengideyimozaman...”Amayanımızdangeçerkendurdu.“Bideopolisabi,şuyaşlıolanı,sizinleilgilisorularsordu.”

Sezgin’intelaşıarttısanki.“Nesorusuymuşonlar?”

“işte, rahmetli öldürüldüğü gece siz apartmana ne zaman gelmişsiniz, halanızla aranız nasılmış, hiçkavgaetmişmisinizgibilerden...”

Page 226: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Sezgin’insuratıasıldı,benimyanımdaanlatılacakkonumuydubunlarşimdi?Yinedebellietmemeyeçalıştı.

“Esöyleseydinyanelerolduğunu.”

Yeşilgözleri tedirginlik içindekıpırdadıkadının.“Söyledimzaten,söyledimde...Opolisabibirdekarakolaçağırdıbeni...Yazılıolarakalacakmışifademi...”

“Tamam,”dedisıkıntıylaSezgin.“Tamamgideroradadaanlatırsın,birşeyolmaz...”

Olduğu yerde şöyle bir salındı, arsız, meydan okuyan bir yan vardı bu genç kadının tavırlarında.Sezgin’lebirilişkisiolmasın?Olurmuolur,baksanızakonuşurkensankikırıtıyorkadın.

“Ben de gelirim dedim zaten. O yaşlı polis iyi bir adama benziyor.” Yaşlı deyince fark etmiş gibibirdenilgiyleyüzümebakmayabaşladı.“AaasizMüştakBeydeğilmisiniz?”Hoppalaneredentanıyordububeni?

“Fazilet’ihatırlamadınızmı?”diyeyardımayetiştiSezgin.“BizimSatıKadın’mkızı...Sizburayagelipgiderkençokküçüktü.Beşaltıyaşındaolmalı...”

“Hiçdedeğil...NüzhetHanımAmerika’yagiderkensekizyaşındaydım.”

“Neyseişteaferinsana,nasıltanıdınMüştakBey’i?”Hayranlıklasüzdübenigençkadın.

“Nasıl tanımam, Müştak Bey çıkmazdı ki bu evden.” Sislerin içinden kızıl saçlı, cin bakışlı, tatlıgülüşlübirkızçocuğubelirirgibioldu.

“Galibaöndeikidişinizeksiktiozamanlar.”Yanaklarıyinealalyanmayabaşladı.

“Vallahelalolsuniştehatırladınız;öyleydi.Zatendişsizkız,diyeseverdinizbeni.”“Ahözürdilerim,”dedimalındığınıdüşünerek.“Kabalıketmişiz.”

“YokMüştakBey,niyekabalıkolsun...Sizhepiyidavrandınızbana.”

“MüştakBey bir tanedir,” diyerek onayladı Sezgin. “Bana da hep hediyeler getirirdi. Bir keresindekırmızıbirarabaalmıştı.Hiçunutmammarkasıbileyazıyorduüzerinde:Mercedes...”

Fazilet’infıldırfıldırdönengözlerisakinleşti.

“SahiMüştakBey,sizniyeevlenmedinizNüzhetHanım’la?”NediyecektimşimdibenbuKadına?

“Hadi,hadiFaziletartıkevine,”diyerekSezginbirkezdahakurtardıbeni.

Gençkadın,busözlerebozulmuştu;birhoşçakalınbiledemeden,birelindekova,birelindefaraş,ucuzmantosununaltındanbilebelliolandirikalçalarını sallayarakbodrumkata inerkenarkasındanseslendiSezgin.“HaFazilet...Akşamiçinyemekfilanistemiyorum.Çokyorgunum,yatıpuyuyacağım,sakınbenikaldırma...”

Ne evet, ne hayır... Tınmadı bile Fazilet, kendinden emin bir tavırla merdivenlerde kayboldu.Duyduğumuzsadeceuzaklaşanayaksesleriydi.“HâlâbenimutsuzetmeyisürdürüyorduNüzhet”AzönceFazilet’in indiğiasansörebindik, İnsanmiçinibayıltan,ucuzbirparfümkokusuçarptıyüzüme.Kadınınedepsizbakışları,yuvarlakhatlarıbeliriverdigözleriminönünde.

Page 227: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Rahmetli Satı Kadın’m yadigârı,” diye açıklamaya başladı Sezgin, sanki sormuşum gibi. “Faziletdiyorum...”Asansörüniçinigösterdi.Sanırımucuzkokununkadınaaitolduğunubelirtmekistiyordu.“Beşyıl önce evlenip gitmişti, kendi köylülerinden biriyle...Akrabasımıymış neymiş...Ama adam ahlaksızçıktı.Altıaysonraçekipgeldi.SatıKadındavefatedinceapartmanındemirbaşıoldu.Anneminvasiyetivar,onusokağaatmadiye.Evişlerimebakar.Temizlik,yemekfilan...Delidoluduramaiyikızdır,çokdaçalışkan...”

Apartmansahibinininceuzunparmaklarıbiziyukarıgötürecekbutonauzanırken,“Sevimlibirinsan...”demekleyetindim.

Antikaasansöracıçekiyormuşgibiinleyerekusulcayukarıtırmanmayabaşladı.BakışlarımbiranlığınaSezgin’e takıldı. Niye suçluymuş gibi duruyordu karşımda? Evet, kesinlikle bir ilişkisi vardı bu gençkadınla...Yoksabukadaraçıklamayıniyeyapsın?

AçıkçasıokadardailgimiçekmemiştiFazilet.AklımŞaziye’deydi.Nüzhet’lenedengörüşüyorduki?Dahadaönemlisibununiyesaklamıştı?Kızacağımımıdüşünmüştü?Onunlabenbilegörüşmezkennedenevinegidiyorsundiyeceğimimi?Yoksakendisinikatilolaraksuçlayacağımımızannediyordu?Öylebirşey yapar mıyım hiç? Soru yanlıştı; öyle bir şey yapar mıyım değil, yapmalı mıyım? Şaziye’nin dünakşamkigerginhali...Çeşm-iLal’i bahaneederekçıkardığıkavga...Çeşm-iLal...Yoksaoyüzdenmi?Anneanneminobenzersizmücevherininbirbaşkakadınınboynunusüslediğinigörünce...Haydaa,şimdide Şaziye’yimi suçlayacağım.Öyle ya, Sezgin temize çıktığına göre zanlı listesine derhal başkalarınıeklememlazım.Teyzekızımyadabaşkabiri,kimolduğununhiçönemiyok;yeterkibanazarargelmesin.“Acımasız bir yan var buMüştak’ta.”Hayır, teyzeciğim hiç de acımasız bir yan yok, sadece kendimikorumaya çalışıyorum. Buna acımasızlık ya da bencillik yahut merhametsizlik diyorsanız deyin. Artıkbıktımkibarbiriolmaktan.Bugünekadarduyarlıdavrandımdaneoldu?Önemsizsayıldım,küçümsendim,kaldırılıp bir köşeye atıldım. Evet, başıma ne geldiyse, şairin dediği gibi incelikler yüzünden... BelkiNüzhet’e,oJerrydenenherifgibikabadavransaydım,beniterketmeyiakimınucundanbilegeçirmezdi.TahirHakkı için de aynı durum geçerli... Kaç yaşma geldim, adam hâlâ asistanı gibi kullanıyor beni.Üstelikcinayetgibiinsanınbaşınıyakacakişlerdebile.Niyeizinveriyorumkibunlara?

“MüştakBey,sizebirşeysoracağım.”Sesiduygusallaşmıştı.

“TabiiSezgin,buyrun.”

“Nedersiniz,onunereyegömmeliyiz?”“Nasıl?”

Elbette ne söylediğini duymuştum ama gömmek lafı huzursuz etmişti beni. Hayatımın anlamı olankadını,toprağakoymaktansözediyordu.Yıllaröncebuasansördebeniateşliöpücüklereboğankadınıbirçukuruniçineatıpüzerinetoprakatmak...Bukadarbasitmiydi?

“Halamın vasiyeti olmasa sorun olmayacak. Eyüp’te ailemezarlığımız var, oraya defnederdik.Amahalamcesedininyakılmasınıistiyordu.”

Yakılmasınımı?Pekimenekşelerneolacak?Hanirenkrenk...Hanimezarınınüzerineekecektik?..Buyakılma meselesi de nereden çıkmıştı şimdi? “Evet, yakılmasını istiyor. Rahmetli sanki öleceğinibiliyormuşgibi ikihaftaöncesöylemiştibana.Ölürsembeni toprağagömmeyin,cesedimiyakın,diye...KüllerinindeBüyükada’daDilBurnu’ndandenizeserpilmesiniistiyordu...”

Dil Burnu... Adada vaktimizin çoğu orada geçerdi. Bilhassa hafta arası... Şehirden gelenlerin adayıistila etmediği günlerde... Kızıl çam ağaçlarıyla süslü burnun en ucundaki koyu yeşile çalan kayanın

Page 228: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

üzerine oturur, rengi anbean değişen denizi seyrederdik birlikte. Hayatımın en güzel günleriydidiyebilirim. Demek o da benim gibi düşünüyordu... En güzel anlarının benimle geçirdiği o dakikalarolduğunu... Birden, yanmış tenine çok yakışan, narçiçeği rengi bikinisiyle yekpare kayanın üzerineuzanarak,kendini adeta şehvetlegüneşinkollarınabırakışı canlanıverdigözleriminönünde.Oanda,neben, ne tarih, ne kariyer... Hiçbir şey umurunda değildi. Muhteşem bedeninin her hücresiyle doğayabırakmıştıkendini.Saçlarınıokşayanılıkrüzgâr,burunkanatlarındapulpulterdamlaları,denizintuzuylalekelenmiş uzun bacakları... Aman yarabbi, kıskançlıktan ölecek gibi olmuştum. İlgisini çekmek içinsokulmaya çalışmış, ben de buradayım demek istemiştim ama, “Yine güneşimi kesiyorsun Müştak,”sözleriylesukutuhayaleuğrayarakkayanınenuzakköşesineçekilmiştim.Hayır,benimlegeçirdiğiogüzelanlariçindeğil,özellikledebensiz,doğaylabaşbaşakaldığıohuzurvericidakikalariçinküllerininDilBurnu’na serpilmesini istiyordu. Ne kadar korkunç... Ne kadar acı verici... Hâlâ beni mutsuz etmeyisürdürüyorduNüzhet...

“Bence yanlış, eşe dosta ne deriz?Zaten, ‘Kadın gittiAmerika’ya bir daha dönmedi,’ diye bir sürüdedikoduyaptılarhakkında...Hadiondandavazgeçtim.Dinimizdeölüyüyakmakdiyebir şeyyokki...Tamamçokdindarbirisayılmazdıhalamama...Vebalininasılalırım?Bukötülüğünasılyaparımona?”

Nediyeceğimibilemedim.

“Ben de hayret ettim şimdi... Hiç bahsetmemişti bana... Demek ki, Amerika’da karar vermiş bumeseleye.Birhocaylakonuşsanız,belkibirçözümönerirsize...”

Sesiniyineolabildiğincekıstı.

“Nasıl konuşayım Müştak Bey, halam dünyaca ünlü bir tarihçi... Anında basma sızar konuşmamız.Kadın,Amerikalar

da dinini imanını unutmuş diye. Şöyle sessiz sedasız halletsek diyorum... Kimse duymadan, kimsefarkınavarmadan...

Bilmiyorumkibuişi,yanicesetyakankimsevarmı?”Benzinibitmişbirarabagibisarsılarakdurduasansör.“BendebilmiyorumSezgin,”diyerekkapıyauzandım.Biranöncebutatsızkonudankurtulmakistiyordum.“Sormak,soruşturmak lazım.Belkibirkrematoryumfilanbulursunuz.”Uzandığımkapı,bendokunmadanadetakendiliğindendışadoğruaçıldı.Açılankapınınaralığındaüniformalı, ikigençpolisbelirdi.Ortaboylununelindebüyükçebirmukavvakutu,uzunboyluolanınayaklarınındibindebirçuval...Bacaklarıylaçuvalıdengeleyenuzunboylusu,“Yukarımıçıkıyordunuz?”diyesordusıkıntıyla.Busoğukhavadabilealnındaterdamlaları...

“Yokbenburadainiyorum,”dedimkapıyayönelerek.“Amabeyefendi...”

Daha bugün serbest bıraktıkları zanlıya beyefendi dememi yadırgamış gibi tepeden tırnağa süzdülerbizi. Umurumda bile değildi bu genç polislerin ne düşündükleri, aklım taşıdıkları malzemelerdeydi.Acabageçengeceburadaolduğumukanıtlayacakbir şeyvarmıydı içlerinde?MeğerSezgin’inaklıdamukavva kutudaymış. “Onlar nedir?” diye sordu. Öne doğru çıkmış, mukavva kutunun içindekilerigörmeyeçalışıyordu.“Halamıneşyalarımı?”

“Delil.” Hepsi bu. Kestirip atmıştı uzun boylu polis. “Kurşun gibi de ağır mübarek. Merkezegötürüyoruz.Öyleemredildi.ZeynepKomiseriminceleyecekmiş.”

“Zeynepmi?”Telaşlandım,tamdaBaşkomiserNevzat’labıçkınyardımcısınaalışmışken,başkabiriyle

Page 229: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

mimuhatapolacaktımşimdi.Hemdebirkadınpolisle...

“BaşkomiserNevzat’aneoldu?”

Sendekimsinbedercesineterstersbaktı.“NeyapacaksınNevzatBaşkomiserimi?”

“Beniçağırmıştıda...Tarihprofesörüyüm...Fikrimebaşvuracakherhalde...”

“Anlaşıldı... Nevzat Başkomiserim içeride, Ali ve Zeynep komiserlerimle birlikte olay yeriniinceliyorlar.” Yüzünü ekşitti. “Mübarek, ev değil, sanki müze... Kitaplar, evraklar, mektuplar... Allahyardımcıları olsun, iki günde bitmez bu iş...” Sustu, azarlar gibi baktı yine. “Ee hadi inecekseniz inin,asansörolmadantaşıyamayızbumalzemeleri.”

“Affedersiniz,” diyerek kendimi dışarı attım.Güya yukarı çıkacak olan Sezgin de polisin hışmındançekindiğindenmidirnedir,sessizceindiasansörden.

UzunboylupolisbacaklarınınarasındakiçuvalısürükleyerekiçerisokarkenbizdeNüzhet’indairesineyöneldik.

Hardalrengiahşapkapı,tıpkıcinayetgecesindeolduğugibiaralıktı.Otanıdıksarsıntıyıhissettimyine.Boğazımkurumayabaşlamıştı,bellibelirsizbirhuzursuzlukanbeanyükseliyorduiçimde.Benimburadaneişimvardı?YanımdaSezgin,asansördeşupolislerolmasa...Neyanibırakıpkaçacakmıydım?Tabii,Başkomiser Nevzat da bırakırdı peşini... Hayır, artık çok geçti. Bu sınavdan kaçamazdım. SahtiyanApartmanı’ndangeridönüşyoktu.Cinayetmahalliyleyüzleşmekzorundaydım.Derinbirsolukaldım.

“Sizdegeliyormusunuz?”

KararsızdıSezgin.Sankibendenmedetumuyorgibiydi.“İçeridekieşyalarımızıçalmazlardeğilmi?”

“Sanmıyorum,niyeçalsınlarki?Hemnevarkideğerliolan?”Düştüğüdurumdanutandı...

“Yok,yaniolsaneolacakda...Asılönemlisimanevideğerleri...”Saçmaladığınıfarketti.“Haklısınız,niyeçalsınlar?Bengirmeyeyimhiçiçeri.Allahkimseyipolislerinelinedüşürmesin...Yeterincegördümadamlarınyüzünü...Amasizinişinizbiterseuğrayınyukarı...Birerkahveiçeriz.”

“Bakalım,”diyegeçiştirdim.“Buradanbaşkabiryeredahagideceğim.Olmazsasonragörüşürüz.”

Yetimkalmışbirçocukgibiellerimesarıldı.“Amamutlakagörüşelim,olurmu?”

Sonundabirdeerkekkardeşimolmuştuişte,dahaneistiyordum.Kendiderdimyetmezmişgibi,birdebuergenruhluadamlauğraş.

“TamamSezgin, tamamgörüşeceğiz.”Bukezbenvurdumomuzunadostça.“Hadi,sizgidingüzelbiruykuçekin.Her şeydüzelecek,merak etmeyin...” “Obenimdelice tutkum,hiçbir zaman iyileşmeyecekyaramdı”mCinayetgecesiyaptığımgibihardalrengiahşapkapıyıparmağımınucuylaittim.Gıcırdayarakküçüksofayaaçıldıkapı.Herşeygeçengecekigibiydi.Sofanınkirlenmiş,neredeysegribirhalalmışbirzamanlar beyaz olan duvarları... Sağ yandaki portmantoda çağla yeşili bir kadın mantosu, yanındakiaskıdakalınca,koyukahverengibiratkı...Nüzhet’ingiysileri...Üzerimdebirbakışınağırlığınıhissettim.YoksaNüzhet’inbakışlarımı?Başımıkaldırıpkorkuylaoturmaodasınabaktım.Hayır,donuklaşmışmavigözlerdeğilışılışıl,hayatdolukestanerengigözlerlekarşılaştım.Esmergüzeligençbirkızilgiylebenisüzüyordu.

Page 230: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“MerhabaMüştakBey.”

Buevdedeherkestanıyordubeni...Yinegeçmiştenbirimi?“Merhaba?”

Hâlâkiminnesiolduğunuçıkaramamıştımamakız,hayranlıklabakmayısürdürüyordu.

“Sandığımdan daha uzunmuşsunuz. Daha iri...” Sonunda fark etti kabalığını. “Özür dilerim, kendimitanıtmadım.BenKomiserZeynep.” inceplastikbir eldivenlekaplı elini uzattı. “BaşkomiserNevzat’ınyardımcısıyım...”

Demek ki, emniyetteki o tahtaya fotoğrafı yapıştırılan zanlılardan biri de bendim. Suçlu sarrafıbaşkomiserivedelidolumeslektaşıAli’ylebirliktefotoğrafımabakaraksaatlercebenikonuştuklarından,hakkımda epeyce bilgiye sahip olmuştu, hayatımda ilk kez gördüğüm bu alımlı kız. Belki psikolojikprofilimi bile çıkarmıştı. Ancak hiç de katilmişim gibi davranmıyordu.Henüz emin değildi de ondan.Yahutokurnazamirigibibirtürsorgulamataktiğiuyguluyordu.Aslagüvenemezdimonlara.

“EdebiyatameraklımısınızMüştakBey?”Hoppala,budaneredençıkmıştışimdi?“Edebiyatdiyorum,romanokurmusunuz?”

Dostoyevski geldi aklıma...Babakatilliği... Fatihvebabası...Nüzhet’inbüyükkuşkusu...Bursa’dakiüstüaçıktürbesindetoksikolojiincelemesenibekleyenaltıncıOsmanlıpadişahıII.Murad...OysaTolstoygelmeliydi aklıma...Kroyçer Sonat... Kıskanç bir kocanın trajedisi... Eğri bir Şam kamasıyla karısınıöldüren Pozdnişev’in acıklı hikâyesi... İki gece önce, bu eve gelmeden, Nüzhet’in cesedini bulmadan,yoksaonuncanınakıymadanöncemi,okuduğumenfeskitap. “Okurum tabii...Romanlarolmadanhayatçok sıkıcı...” “Aynı fikirdeyim, roman okumak, cinayet çözmekten daha eğlenceli. Ama sizin edebiyatmerakınızokumaylasınırlıdeğilgaliba?..”

Nereyevarmakistiyordubukız,canımsıkılmayabaşlamıştı,doğrudansormayahazırlanırkenNevzat’ınyüzübelirdi,oturmaodasınınardınakadaraçılmışkapısında.

“OoMüştakHoca...Demekgeldiniz.Doğrusuartıksizdenumudukesmeyebaşlamıştım.”

Uzattığıelidostçasıktım.

“Kusurabakmayın...TahirHakkı’nıngezisivardı.Fetihhakkında...Oradangeliyorum,benderehberlikyapıyordum.”Geciktiğimifilanunuttu.

“Fetihgezisiha...”diyehayranlıklasöylendi.“YahyaKemalyaptırırmışzamanında.Hattabirtanesineannemdekatılmış.Anlataanlatabitiremezdi.Keşkebendekatılabilseydim.YineyapacakmıTahirBey?”

“Yaparsanırım.Gerçiartıkçokyaşlandı.Herseferindebıktım,usandımdiyorfakatbirkaçaygeçince,ısrarlara dayanamayıp yine başlıyor organizasyona... Beni de dışarıda bırakmıyor. Kambersiz düğünolmazmış.Yoruluyortabii,birtürdestekoluyorumona...Sizarayınca,önemlibirmeselevardiyeyarıdabıraktımgeziyi...”

Açıklamayapacağınıumuyordum,“Doğruolanıyaptınız,”demekleyetindi.“Buyurun,şöylegeçelim.”

Oturma odasına yöneldik; perdeler bıraktığım gibi hâlâ kapalıydı, içerisi tavandan sarkan kristalavizelerden yayılan j ışıkla aydınlanıyordu. Yürürken bakışlarımın Nüzhet’in cesedini bulduğumşampanyarengikoltuğakaymasınıengelleyemedim.Koltukboştutabii...Sadeceortasındakoyubirleke...Eskisevgiliminboynundansüzülerek,bluzununkoilundankucağına,oradandakoltuğunzemininegeçen

Page 231: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kan lekesi.Mektup açacağını boynundan çıkardığımdabirmiktar tazekan aynı güzergâhı geçerek, aynızemine akmıştı... Gözlerim kararır gibi oldu, yutkunup başımı çevirdim ama ( bizim külyutmazbaşkomiserdenkaçmamıştıdavranışım.

“Cesedioradabulduk,koltuğunüzerindeotururvaziyet!te.

Anidenölmüş,katilbıçağıilksapladığında...”

Aslındanedenorayabakıyordunuzdemekistiyordu.Hiççekinmedenonayladım.I

“Öyleymiş.Koltuğunüzerindeymişceset.Öyleyazıyordu igazetelerde.Fotoğrafınıdagörmüştüm.Bueviavucumuniçiigibibilirim.Defalarcageldimgittimbuapartmana...”|

Derhalyapıştırdılafı.

“Buayrıntıyıdahaöncesöylememiştiniz.”

Tavandansarkanikikristalavizedenilkininaltındadur|dum.“Hangisini?”

“Maktulleilişkinizinniteliğini...”

Takınabileceğimenmasummaskeyigeçirdimyüzüme.'Şaşırmışgibigözlerimikıpıştırdım.s

“Nasılolur?Nüzhet’inenyakındostumolduğunusöyle1•medimmi?”

Yalansöylemenizenegerekvardercesinebakıyordu.

“Evet,yakındıkdediniz.AmaNüzhetHanım’meskisevgi,linizolduğunusöylemediniz.”;

Alişte,bilebilelades!AhmakMüştak,nevardısankibuJbilgiyisaklayacak.

“Hem de ne sevgili...” Başımı çevirince koridorun girişindeki Ali’yle göz göze geldim. “Değmeedebiyatçıyazamazbumektupları,diyorbizimZeynep...Hayrankaldıkız...”Nedenbahsediyordubugençpolis?

“Öylevalla...” İştehayrankızdakatılmıştıarkadaşınınsayıklamalarına.“Kitapyapsanız,yoksatar...Mektuplarınızenfes...”

Mektuplarımmı?Demekedebiyatlaalakalısorularyazdığımmektuplaryüzündenmiş.Birdenirkildim.Nasılyanimektuplarımımıbulmuşlardı?YaniNüzhetsaklamışmıydıyazdıklarımı?

“Evet,saklamış.”Aklımdangeçenleriokuyordusankibukız.“Kimolsasaklardı.Müthişmektuplar...ŞanslıkadınmışNüzhetHanım.”

Kendiliğindendöküldüsözcüklerağzımdan.“Osizingibidüşünmüyorduama...”

Derinbirsessizlik...Terkedilmişbiradamınhazinhali...“Sahiniyesakladınızbizdenilişkinizi?”

ArtıksadedegelelimistiyorduNevzat,yinedeanlayışlıbirifadevardıyüzünde.

“Haklısınız, eskiden sevgili olduğumuzu anlatmadım. Atladığımdan filan değil, bilhassa sakladım.Mazidekalmışbirilişkiyesaygımdan...BirazdaNüzhet’idiledüşürmemekiçin...Bilirsiniz,gazetecilerbayılırböylehikâyelere...Dünyacaünlükadıntarihçimizeyazılmışaşkmektupları...”

Page 232: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Duygusal bir tonda konuşuyordum ama numara mı yapıyordum, yoksa samimi miydim artık ben debilmiyordum.

“Hemyarıdakalmışbirsevdanınsiziilgilendirmeyeceğinidüşünmüştüm.”

Hayret, mahcup oldular. Bir adamın mahremine girmiş olmaktan duyulan suçluluk. Evet, gözlerindeutancıngölgesinigördüm.Amaçoksürmedi,yineilktoparlananNevzatoldu.

“YanlışdüşünmüşsünüzMüştakHocam.”Sesiuzaklaşmış,ocandanadamsoğukbirdevletgörevlisinedönüşüvermişti.“Failibulunmamışcinayetsoruşturmalarında,hertürlübilgideğerlidir.Bırakındaneyinönemli,neyinönemsizolduğunabizkararverelim,olurmu?”

Yakışıklı oğlanla güzel kızın gözlerindeki mahzunluk da kaybolmuştu. Benimle kurdukları empatibozulmuştu.Yinedeyenilmişadamı-yoksatamolarakkendimimioynamaktayararvardı.

“Özür dilerim, Nüzhet çok önemliydi benim için...” Gözlerinin önüne düşen saçlarını, eliyle geriatarkensorduZeynep:

“Onuhâlâseviyormuydunuz?”

Ne kadar da kolay soruyordu. Onu seviyor muymuşum? Sevmek mi? Ona tapıyordum. O gönlümünkederi,sevinci,ruhumungıdasıydı.Hayatımınanlamı,solukalmamınnedeniydi.Obenimdelicetutkum,hiçbir zaman iyileşmeyecek yaramdı. Tatlı tatlı sızlayan, yeryüzünün en güzel yarası... Ama siz bununeredenbileceksinizküçükhanımdiyehaykırmakgeçtiiçimden.Yapmadımtabii...

“Bilmiyorum...” dedim böylesi daha kolay olduğu için. “Başlarda çok seviyordum. Hani derler yadelilergibi....Hattagibisifazla...Tamolaraköyleydi.Çılgıncabirhis.Nüzhetbenibırakıpgittiktensonradayıllarcasürdü.”

“Yediyıl...”diyefısıldadıhayranlıkla...

Tamolarakyediyılikiaydıamafarkındadeğilmişimgibidavrandım.

“Yediyılboyuncamıyazmışım?”Burukbirsesletekrarladım.“Demekyediyıl...”

“Evet,heraybirmektupyollamışsınız.”“Sanırımgözükarabirâşıktım.”

“Ona sultan diye hitap ediyorsunuz mektuplarınızda...” “Bir şarkı sebebiyle... Ortak şarkımız... SizbilemeyebilirsinizamaNevzatBeyeminimhatırlar...”

Katıdevletgörevlisiifadesikayboldubaşkomiserinyüzünde.“Hangişarkıo?”

“Vücutiklimininsultanısensin...”

EskibiranıyıhatırlamışgibimahzunlaştıNevzat.

“Çokgüzelşarkıdır...Vücudiklimininsultanısensin/Efendim,derdimindermanısensin...HacıArifBeybestesi...Nihavend’dideğilmi?”

“Evet,Nihavend...İkimizinortakşarkisiydi...Sultanlafıoradankaldı...”

ŞarkıyıbilmediğiiçinolsagerekpekilgilenmemiştiZeynep,aklımektuplardaydı.

Page 233: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Amasonrabırakmışsınız...Yazmayıdiyorum...Birdenbirekesilmişmektuplar...Aniden...”

Bunu niye yaptınız ki, dercesine üzgün çıkmıştı sesi; galiba beğeni terazisinde bir puan aşağıyadüşmüştüm; şair ruhlu sevgili, ayran gönüllü bir adama dönüşüvermişti. “İnsan bir yerde yoruluyor.Umudunuz kırılıyor Zeynep Hanım. Gerçekleşmeyen hayallerin verdiği ızdırap korkunç... Ne bileyim,tükeniyorsunuzişte...Sonrabirdebakıyorsunuz,aşkbitmiş.”

Aşk bitti mi? Keşke bitseydi, keşke anlattığım gibi olsaydı, keşke o bitiş anının büyük huzurunuhissedebilseydimiçimde.

“Pekinefretettinizmiondan?”Ali,yenibircepheaçmıştısoruda.“Yaninebileyim.Sizdelilergibiseviyorsunuz,kadınumursamıyorbile...”

Şukalendergülümsemelerdenbirilazımdı,hementakındım.“Ettimtabii..Hemdenasıl...”Derindenbiriçgeçirdim.

“Öfkedenbazıgeceleruyuyamadığımıhatırlıyorum...Öfkedenveözlemden...Tabiikıskançlıkdavar.OAmerika’daneyapıyorşimdi?Kiminleberaberfilan.İştebirsürüsaçmalık...İnsanaklınıkaçıracakgibioluyor.Amasonrageçti.Nekadargüçlüolursaolsunbütünduygularhafifliyor.Haniunutulmazdiyorlarya,yalan!Hepsi,herşey,herkesunutuluyor.Buişlerintekilacıvar,odazaman...”

“İlkkarşılaştığınızdaneoldu?Onukarşınızdagörüncenelerhissettiniz?”

Yine Zeynep, yine aşka dair duygusal bir soru. Öylemi gerçekten? Yoksa yine benimi sınıyorlar?Sessizcesüzdümonları,üçünündebakışlarıüzerimde.Hayır,artıkriskegiremem,doğruyusöylemeliyim.Yirmibiryıldırgörüşmediğimimi?Amabubiraztuhafkaçmazmı,bukadaryılgörüşmememizerağmenonuhâlâseviyorolmak...Hastalıklıbiradamınmanyakçatakıntısı...SonraNüzhet’inoanidaveti...Güyabenimreddedişim.Anidendeğiştirdimfikrimi.

“Yabancılaşma...” Sözcükleri iki anlama gelecek şekilde seçmeye çalışmalıydım. Görüşmediğimizibiliyorlarsa telefondaki konuşmamızdan bahsediyorum diyerek işin içinden sıyrılabilirdim. “Evet,yabancılaşma,ilkhissettiğinizşeybu.Dahasesiniduyduğunuzandaanlıyorsunuzo,artıkyıllarönceâşıkolduğunuzkadındeğil.Zamanbambaşkabiriyapmışonu.Yabancı,uzakbiri...”

“Hayalkırıklığımıyaşadınız?”

“KarışıkduygularZeynepHanım,hemhayalkırıklığı,hemsevinç.Biryandanüzülüyorsunuz,benbukadınımısevmiş

timdiye.Biryandanseviniyorsunuz,onuunutmaklaiyibirşeyyapmışımdiye...”

“Yameslekikıskançlık?Nedeolsaodasizingibibir tarihçi.Üstelikçokbaşarılıbir tarihçi...”İşteyinemantığıntemsilcisiNevzat.

“O da var belki.Ama ben hiçbir zaman hırslı bir adam olmadım. Sevdiğim için tarih okumuştum...Geçmişte yaşananları çözmeye çalışmak... Sisler ardındaki hakikate ulaşmak. Zevkli iş. Tarihçiliğinkariyerime getireceği katkılardan çok, şu hakikate ulaşmak kısmını seviyorum.Yeni vesikalar bulmak,onları okuyup küçük detayları fark etmek, böylece bildiğimizi sandığımız bir olay hakkında hiçbirfikrimizin olmadığını anlamak. Bu çabanın kendisi güzel. Aslında sizin yaptığınız işe benziyor biraz.Gerçeğeulaşmak,muammayıçözmek,katilibulmak.Elbettebirebiraynıdeğil...Farklılıklarıvar.Meselabizdecesetvekanyok...”

Page 234: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Öylemi dersiniz?”Kinayeli konuşuyorduNevzat, “Ben aksini düşünüyordum.Kan çoktan kurumuşolsada,cesetlerinsadecekemiklerikalmışolsadasizinmesleğinizbizimkindençokdahakorkunç,çokdaha vahşice işlenmiş cinayetleri konu ediniyor.Mesela beni ele alın...Yıllardır bumeslekteyim amasadeceOtlukbeliSavaşı’ndaöleninsanlarınsayısıbilebenimçözmeyeçalıştığımcinayetlerdenyüzlercekatfazladır.”

“ÖylededenebilirNevzatBey.İnsanlıktarihinintoplucinayetlerdenbaşkabirşeyolmadığınısöyleyenpek çok tarihçi var. Fakat bu, biraz eksik bir görüştür. Tarih boyunca insanlar, birbirlerini öldürmenindışındabaşkaişlerdeyapmışlardır.”

AzöncedudaklarımayerleştirdiğimsahtegülümsemeninhakikisiNevzat’ındudaklarındabelirdi.

“Amaeskisevgiliniz,sanırımbirincikısmıyla ilgileniyormuş.Hemdeaile içicinayetlerle...HanişuRomaİmparatorluğu’ndayaygınolangelenek...Neydioİngilizcekelimeler?”

“Patricide,Filicide,Fratricide...”diyehatırlattım.

“Yani baba katilliği, oğul katilliği ve kardeş katilliği...” Sanki bu sözlerini kanıtlayacak delilleroradaymış gibi koridoru gösterdi. “Buyurun, şöyle Nüzhet Hanım’m çalışma odasına geçelim. Sizegöstermek istediğim bir şeyler var.” “Merhaba, aptal âşık Müştak” İki gece önce panik içindekoşturduğumdarkoridoragirdik.Nüzhet’inyatakodasınınkapısıkapalıydı.Banyonunönündengeçerkenoacımenekşekokusuçalınırgibiolduburnuma,aldırmadımçünkü,çalışmaodasındaparmakizleriminbulunmuşolabileceğiendişesidüşmüştüaklıma.Okaranlıksaatlerdeorayagirdiysem,eşyalaradokunmuşolmambüyükihtimaldi.Belkideoizlerdenbirinibulmuşlardı.Birdensaçmaladığımıfarkettim.Parmakiziöylegözlesaptanacakbirşeydeğildiki,öyleolsabenilaboratuvaraçağırmalarıgerekirdi.Hayır,yineparanoyayakapılmıştım,yinesuçlulukduygusununyarattığıanlamsızkuşku...

Çalışma odası koridorun sonundaydı. Dairenin en aydınlık odasını seçmişti Nüzhet. Kedili bahçeyebakan büyükçe bir oda. Evet, kedili bahçe derdi Nüzhet arkadaki ağaçlıklı küçük boşluğa. Mahallesakinleri, sokaktaki kedicikler için adeta bir hayvan barınağına çevirmişlerdi karşılıklı apartmanlarınarasındayeralanbuaçıklığı.Hâlâöylemiydiacaba?

Odaya girince, ne bahçe kaldı aklımda, ne de kediler. Kendimi bir anda Fatih Sultan Mehmed’inhuzurunaçıkmışgibihissettim.Sezgin’indesöylediğigibiNüzhetadetabirtapmağaçevirmiştiburasını.Pencereyeyapıştırılmışsamansarısıkâğıtlarınüzerindekiçizimlerilgimiçektiönce.DışarıdanvurangünışığıdoğalbirHacivat-Karagözperdesioluşturuyorducamınüzerinde.Perdeyeyaklaştım.Birçocuğunelinden çıkma olduğu hemen anlaşılan naif çizgiler: Bir at başı, bir baykuş, keçimi şeytanmı olduğuanlaşılmayanbirmahluk,yarımbiray,tuğradenemeleri,Arapça,YunancaveLatinceharfler...

“Ders sırasındayapılançizimler, lisanöğrenmeçalışmaları...”diyemırıldandım.GözlerinikocamankocamanaçarakilgiylesorduAli:

“FatihSultanMehmed’inçizimlerimi?”

Sankibirandasoruşturmanıngetirdiğiağırhavadağılmış,hepimizinakrabasıolansevimlibirçocuktanbahsediyormuşuzgibidördümüzündeyüzünetatlıbiranlamgelipoturmuştu.

“Öyleolduğusanılıyor.Butürbelgelergerektiğigibitasnifedilmediğindeneminolmakzor...AmabuçizimlerinII.Mehmed’inkalemindençıkmışolmasımuhtemel.”

Page 235: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yedidilbirdenbiliyormuşöylemi?İngilizce,Fransızca,Rusça...”

Asıl çocuk olan, sert görünmeye çalışan bu komiserdi. Nevzat’la birlikte koyverdik kahkahaları.“İngilizcemi?” diye söylendi başkomiser. “İlahiAli, o zaman İngilizce’ye ne gerek vardı? İngiltere osıralarönemlibirdevletdeğil...Amerikabilehenüzkeşfedilmemiş.Osmanlıcaçokdahayaygınbirdil,değilmihocam?”

“Nevzat Bey haklı, 15. yüzyılın ilk yarısında Ingilizler Yüzyıl Savaşları’nı sonlandırmayaçalışıyorlardı. İngilizcegünümüzdekigibibirdünyadilideğildi.AmaFatih’inTürkçedışında,Arapça,Farsça, Yunanca, Slavca bildiği söylenir.” Başımı çevirince, yandaki duvarda kırmızı, siyah ve sarırenklerin hâkim olduğu o ünlü portrenin röprodüksiyonu çarptı gözüme; Venedikli usta ressamGentileBellini’ninyaptığıFatihresmi.Konstantinopolis’inelegeçirilmesinden27yılsonrayapılanbugörkemliportre,FatihSultanMehmed’densonratahtaoturansofuoğluII.Bayezidtarafındansaraydançıkarılmış,Venediklibir tüccar tarafındansatınalınarakİtalya’yagötürülmüştü.Bizimkilerin itibaretmediği resim,eldeneledolaşaraknihayetLondra’dakibirmüzeyekadarulaşmıştı.

“Fatih,İstanbul’ualıncaüçgünyağmaemrivermişdiyorlar.”YineAli’ydimerakeden.Gözleri,benimgibi büyük sultanın portresindeydi. “Doğrumuhocam?”Fatih’in portresini bırakıp genç komiserimizinyüzünebaktım.

“İslamiyet’egöregazadaneldeedilenganimethelaldirAliBey.Üstelikaskerlerinçoğuiçinganimet,buölümcülsavaşta teşvikedicibiranlamtaşır.Fatih’in ikikez teslimolundiyehaberyolladığınıamaİmparatorKonstantin’inkabuletmediğinidesöylememizgerek.Şehirdüşüncedeaskerlerineverdiğisözüzerine yağmaya izin vermiş Fatih. Osmanlı askerleri şehirdeki halka acımasızca davranmışlar,zenginliklereelkoymuş,ellibineyakıninsanıdaköleleştirmişler.Beşbinkadarkişinindekatledildiğisöylenir.Fatih,ikincigünşehregirerek,butalanıdurdurmuş.Şehirdekivahşetigörüncedeyağmaemriniverdiğinepişmanolmuş.”

İşittiklerikarşısındacanı sıkılanAlibakışlarınıkaçırırkenbendeFatih’in resminedöndümyeniden.PortreninsağındavesolundayineBellini’yeaitolduğusöylenenikiçalışmayeralıyordu.Sağdakiresim,Akm’mevindegördüğümtabloydu.DahadoğrusuAkın’ıyarıbaygınbulduğumkoridordaasılıolanresim:“II.MehmedveOğlu”adındakiyağlıboyatablo.ResimdekioğulunCemSultanolduğutahminediliyordu.SoldaiseII.Bayezid’inbirminyatürüvardı.Tekbaşına...BütüngörkemiyleOsmanlıİmparatorluğu’nunsekizincipadişahı...FatihveCemSultan’mbulunduğutabloyayaklaştım.“Padişahveşehzadesi...”

SözlerimNevzat’tabulduyankısını.

“CemSultandeğilmi?İkioğlumuvardıFatih’in?”

“Üç,”diyedüzelttim.“Üçşehzadesivardı.EnbüyükoğluII.Bayezid,ortancaoğlukibelkideençoksevdiği çocuğu buyduMustafa veCemSultan...Mustafa 1474 yılında, babasından yedi yıl önce öldü.DolayısıylaFatih’tensonratahtkavgasıII.BayezidileCemSultanarasındageçecek,kazananisebüyükoğulolacaktı.”

Başkomiserinmerakıartıyordu.

“Fatih,kiminpadişaholmasınıisterdi?”

Işıltılıgözlerlebabasınabakanşehzadeyigösterdim.“MuhtemelenCemSultan’m...Bukonuda ilginçbir vakadan bahsedilir. Bayezid Amasya’da sancakbeyliği yaparken Hızır Paşazade Mahmud ve

Page 236: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

MüeyyedzadeAbdurrahmanisimliikikişinintesiriylekendinizevküsefayakaptırmıştı.Hattaafyontürüuyuşturucularamüptelaolduğusöyleniyor

du.HeryerdegözükulağıolanFatihSultanMehmedvaziyetiöğrenmektegecikmedi.Bayezid’inlalasıFenarİzadeAhmetBey’ebirfermangöndererek,budurumaniçinengelolmadığımsordu.DerhalHızırPaşazadeMahmudveMüeyyedzadeAbdurrahmanadlıikikişininhalledilmesiniistedi.Bunlarailavetenoğlununbukeyif verici uyuşturucuları ne şekildekullandığınınvene zamandanberi bu illete bulaşmışolduğununyazılıolarakkendisinebildirilmesiniistedi.

“LalaFenarİzadeAhmet,cevabimektubunda,HızırPaşazadeMahmudveMüeyyedzadeAbdurrahmanisimli kimselerin icabına bakıldığını, zaten şehzadenin de bu kötü niyetli kişilerle öyle çok içli dışlıolmadığınıbildirdi.

“Birkaç gün sonra babasına Şehzade Bayezid’den bir mektup geldi. Şehzade, babasından özürlerdileyerek, kullandığı maddeleri zayıflamak amacıyla aldığını ama hatalı olduğunu anlayarak, bu iştencaydığınıbelirtiyordu.Bumektuplaşmalarıönemsizbirmeseleolarakgörmemeklazım.NitekimFatih’inikazından sonra adeta bir travma geçiren II. Bayezid tam bir sofu oldu. Ama Fatih’le büyük oğluarasındakiasılmeseleelbettebudeğildi.II.Bayezidbabasıgibifetihçibirkişideğildi.Öylebüyükbirimparatorlukkurmak, insanlığı tekbirbayrakaltında toplamakgibi idealleriyoktu.OysakardeşiCem,babasınabenziyordu.OdaFatihgibigenişbirpenceredenbakıyordudünyaya.Azimliydi,zekiydi,ataktı,savaşkadar sanatladaalakalıydı,DoğukadarBatı’yıdamerakediyordu.Evet,CemSultan,babasınınidealleriniyaşatacakbiroğuldu.”

“Savaşçı insanlarmışdeğilmi?”GözlerindebüyükbirhayranlıkvardıAli’nin.“Hayatlarıat sırtındageçmişadamların.Cephedencepheyekoşturmuşlar.”

“Öyle... Fatih’in neredeyse bütün ömrü fetihlerle geçti ama onu kan dökmekten zevk alan bir kişisanmak haksızlık olur. Farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı insanlardan oluşsa da bir dünyaimparatorluğukurmakistiyordu.Konstantinopolis’infethibuidealininmümkünolduğunugöstermişti.Amayeryüzünü fethetmek için sadece savaş yetmezdi, askerlik kadar bilimin, dinin ve sanatın da öneminianlamıştı. Güçle zapt ettiği toprakları ancak kültürle elinde tutabileceğini çok iyi biliyordu. Farklıhalklara, farklı dinlere yaşam hakkı tanıyan büyük bir imparatorluk kültürüyle... Ortodoks PatriğiyleYahudiBaşhahamınıpayitahtındatutmanedenibuydu.Kuracağıcihanşümuldevletinsınırlarınıdahaiyibelirlemek için Amirutzes’e yerkürenin haritasını çizdiriyordu. Bu idealine sadece kendisi inanmaklakalmıyor, düşmanları dahil herkesi inandırıyordu. Dönemin Papası II. Pius, Osmanlı padişahınıHristiyanlığadavetedenbirmektupyazdı.EğerdinlerinikabulederseFatih’inmeşru imparatorolarakdünyanın en kudretli hükümdarı haline geleceğini, ona ‘Yunanlıların veDoğu’nun İmparatoru’ unvanınıvereceğini söylüyordu.Her ne kadar bumektubun Fatih’in eline geçip geçmediği bilinmese de, büyükhakanınhayaliaslaboşbirrüyadeğildi.Evet,oDoğukadarBatı’yıdabiliyordu.Romatarihiokumuştu.Georgios Trapezuntios, Amirutzes, Benedetto Dei, Gaetalı Jacopo, Criaco d’Ancona gibi önemliinsanlardanveonlarınyapıtlarındanetkilenmişti.”

“YaMüslümanalimler?”diyesözümükestiAli.“MeselaAkşemseddin...Onlardandadersalmışdeğilmi?”

Anlaşılangençkomiserimizdehassastıbukonularda.“HaklısınızAliBey,”dedimgülümseyerek.“İlkderslerini

mollalardan,ulemadanaldıMehmed...MollaGürani,HocazadeMuslihuddin,Mollaİlyas,Sirâceddin

Page 237: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Haleb İ,MollaAbdülkâdir,HaşanSamsun İ,MollaHayreddin,Akşemseddin gibi İslam alimleri onunufkunu genişlettiler. Dini ve felsefi konuları tartışmaya bayılırdı. Elbette üç oğlunun da kendisi gibiolmasınıistiyordu,amaneyazıkkikader,dünyayahükmedenbirpadişahdaolsainsanoğlununisteklerinipek dikkate almıyor. Az önce de belirttiğim gibi ortanca oğluMustafa erkenden öldü, II. Bayezid isebabasına hiç benzemeyen biri olmuştu, Cem Sultan belki onun boşluğunu doldurabilirdi ama o dahükümdarolamayacaktı.”

“Dünyanın kadimmeselesi, babalar ve oğullar,” diye söylendi Nevzat. “Kimse çocuğunun nasıl birinsanolacağınıbilemez.”

“Haklısınız...Mehmed,Murad’mensevdiğioğludeğildi,amayerineogeçti.BayeziddeMehmed’inensevdiğişehzadesideğildiamatahtaoyerleşti.MuradveMehmedaynıkaderipaylaştılar. İstemedikleriçocuklarının padişah olması talihsizliğini...” “Ama bu hikâyede durum daha trajik.”Yan duvarda asılıduran,aynıboydabüyütülmüşikiminyatürügösteriyorduNevzat.İlki,Kitab-ıŞakaik-ıNumaniye’dekiII.Murad,hemenyanında,NakkaşOsman’ınyaptığı, II.Mehmed’inEdirne’de tahtaçıkışı...Birbiriardınahüküm sürmüş iki padişah... “Belki de korkunç demeliyiz.Oğulun, babanın canına kastetmesi...” Sankianlamakistiyormuşçasmasordum:

“Nüzhet’inölümününbumeseleyleilgiliolduğukonusundaısrarcısınız...”

Bukez,kapınınbulunduğuduvarıişaretetti.

“Şuşemayıgördüktensonrasizdeaynışeyidüşüneceksiniz.”

Duvarın üzerindeki kartonda bir çizim vardı. İki sultanın soy ağacı. En tepedeMurad vardı, altındaoğullarının adları yazılıydı. Ahmet, Alaeddin Ali, Mehmed, Haşan, Orhan ve Küçük Ahmed... Altışehzade,doğumyılları,yerleri,ölümyılları,yerleri...Annelerininadıyok.Annelerkimseninumurundadeğil. Mehmed dışındaki beş şehzadenin altında kocaman bir boşluk, kartonun çiğ beyazlığı... Obeyazlıktavakitsizgelenbeşölüm...Üçühastalık, ikisi cinayet.Bir tekMehmed’in altı boşdeğil.Yanyanasıralananüçisim:Üçşehzade...Bayezid,Mustafa,Cem...MustafaveCemaynıkaderipaylaşıyor.Sahneden zamansız çekilmenin acısı... İki genç ölü... Bayezid’m altında sekiz erkek ismi... Şanslı mı,yoksabahtsızmıdemeliyiz,sekizşehzade...Enazındanyedisibahtsız,kazananSelimolacak...

“II. Murad’m babası yok.” Nevzat’ın işaret parmağı, yeniçeri mızrağı gibi şemadaki padişahlarınisimlerinin üzerinde geziniyordu tek tek. “Yavuz Sultan Selim’in çocuklarını da eklemek gereğiniduymamış.NüzhetHanım,sadeceFatihvebabasıylailgileniyormuş.Parçalarıbirleştirelim.DostoyevskiveBabaKatilliği...II.MuradvesevmediğioğluII.Mehmed...Tahtıelindenadetazorlaalınmışbelkidebu yüzden hırslı, kararlı, gerektiğinde acımasız olabilen bir şehzade... Unutmayalım, şehzade de olsaçocuklar için baba sevgisi çok önemlidir. OysaMurad, ünlü vasiyetnamesinde, oğlumu benim katımakoymayalarbuyurmuş.Nedenseoğlundanuzakdurmayaçalışmış.Vekadimyasa:İktidar,gerçekanlamınıtekkişininbenliğindebulur...SanırımNüzhetHanım, tezinibudüşünceninüzerinekurmuş.Tahtaortakolanadaylarıortadankaldırmak...Babanyadaoğlunolsadahi...”

Aynıfikirdeolduğumudahafazlasaklamanınbiranlamıyoktu.Üstelikbuketumlukbanahiçbiryarardagetirmeyecekti.EğerkatilSezgindeğilsegeriyezanlıolarakTahirHakkıveöğrencilerikalıyordu.TabiiNevzat,benişüpheliolarakgörmüyorsa.Elbettebudayabanaatılmayacakbir ihtimaldi.İşte tamdabunedenleartıkbaşkomiseredüşüncelerimiaçıklamakzorundaydım.Amatümünüdeğil,TahirHakkı’yasözvermiştim;onunÇetinhakkmdakikuşkularınıdilegetiremezdim.

“Haklı olabilirsiniz.” Bakışlarım hâlâ şemanın üzerindeydi. “Her ne kadar II. Mehmed’in babasını

Page 238: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

zehirlediğiyadazehirlettiğiyönündeelimizdehiçbirkanıtveyayazılıbelgeyoksadaNüzhet tezinibuvarsayımın üzerine kurmuş olabilir.” Bakışlarımı, Osmanlı Imparatorluğu’nun kaderini belirlemişisimlerdenkopartıp,belkidebenimkaderimibelirleyecekolankişiyeçevirdim.“Amasizebirşeyitirafetmemgerek.Fikrimisadecebuşemayıgörmekdeğiştirmedi,azöncekapıdaSezgin’lekarşılaştım.”

“Evet,cinayetsaatindeBomonti’debirkulüptekumaroynuyormuşSezgin...Kumaryasakbiliyorsunuz.Başlardasöylemekistemedi,ancakdurumunciddiolduğunugörünceitirafetmekzorundakaldı.Şahitlerdedoğruladılar.Elimizdebaşkadelildeyok,oyüzdenbırakmakzorundakaldık.”

“Niye bıraktığınızı merak etmiyorum zaten... Sezgin ilginç bir detaydan bahsetti. Nüzhet, Bursa’yagitmiş.İkigeceoradakalmış.”

Üçününbakışlarındadaaynısoruvardı:NeolmuşyaniBursa’yagitmişse?

“II. Murad’m türbesi, Bursa’da Muradiye Külliyesi’nde...” Üzerime çevrili gözler heyecanlakıpırdandı.Yineenatikdavrananı,enyaşlılarıoldu.

“Tabii ya,” diye atıldı Nevzat. “Toksikoloji incelemesi... Padişahın zehirlenip zehirlenmediğiniaraştıracaklar.PekiaçmışlarmıII.Murad’mmezarını?”

“Onu bilmiyoruz, çünkü Nüzhet yeğenine anlatmamış.” “Biri mutlaka biliyordur,” diye homurdandıbaşkomiser.“Kocapadişahınmezarınıaçmayatekbaşınagidecekdeğilyabukadın?GerçiTahirHakkı,NüzhetHanım’mbaşınabuyrukbiriolduğundansözettiama...”İşebak,banadürüstlükpozlarıatanTahirHoca, polise Akm’dan bahsetmemiş demek. Neden? Belki yeri gelmediği için... Çocuk olmaMüştak,TahirHakkıhiçbirşeyi rastlantıyabırakmaz.Akm’danbahsetmediysemutlakabirnedenivardır.Çünkükendi çetesininAkın’m sesini kısacağını düşünüyordu, işler ters gidince.... Peki ne yapmalıyım şimdi?Anlatsam mı Tahir Hakkı’nın bana söylediklerini? Yok, yok beklemeliyim. Ama eski asistanımdanbahsetmemgerek.Nüzhet’le ilişkimianlatmamışolmamyeterincekuşkuuyandırdızaten,birdeAkm’mdurumunugizlersem...

“AslındaNüzhetyalnızdeğilmiş...”

Üçünündebakışlarınıaynışaşkınlıkelegeçirdi.

“YanındaAkın varmış.Akın, benim eski asistanım.Amadüne kadarNüzhet’le birlikte çalıştıklarınıbilmiyordum.Dahadabeteri,Akınevindebirsaldırıyauğradı.”

“Saldırıyamıuğramış?”diyesöylendiNevzat.“Ölmüşmü?”Tambeklediğimtepkiyivermişlerdi.

“Yok,sadeceyaralanmış.Aslındabusaldırınınönemliolmadığınıdüşünüyordum...”

“Düşünüyordunuz!”DemindenberisuskunolanAlipatlamıştısonunda.“Nasılböyledüşünebilirsiniz?Adam,maktullebirlikteçalışıyor.”

Kabahatli olduğunu bilen bir çocuk gibi boynumu büktüm. “Bilmiyorum, özür dilerim, aklıma bilegelmediişte...”“Nezamanoldubusaldırı?”

NeysekiZeynep’tisoran...Suçlamalardankurtulduğumasevinmiştimamaeskisevgiliminöldürüldüğüakşamdemedimelbette,bubağlantıyıkurduğumubilsinleristemedim,“İkigeceönce...”

BağlantıyıZeynepkurdu.

Page 239: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“YaniNüzhetHanım’möldürüldüğügece...”Kısabirsessizlik.

“Sizneredenöğrendiniz?”

Sesindeki kuşku sezilmeyecek gibi değildi Nevzat’ın. Sanırım, tehlike çanları artık benim içinçalıyordu.Yalansöylememekteyararvardı.

“Sibel’den... Onu siz de gördünüz. Dün, üniversitedeki toplantıda sorular soran şu zayıf kız.Toplantıdansonrayanımageldi,‘Akın’aulaşmakistiyorum,düngecedenberitelefonucevapvermiyor,’dedi. Akın’ı severim, biraz aykırı bir çocuktur ama iyi bir insandır. Numarası vardı, aradım. Ben deulaşamadım.Kaygılandımevinegittim.İyikigitmişim,onukanlariçindebuldum.”

Ali’ningerginolankaşlarıiyiceçatıldı.

“Birdakika,birdakika...NüzhetHanım’masistanınıyaralıbuldunuzvebizehabervermediniz,öylemi?”

Giderek batıyordum; çok iyi bir yalana ihtiyacım vardı. “Öyle,” dedim olabildiğince güvenli birtavırla. “Söylemek istemiyordum ama Akın eşcinseldir. Onu öyle çırılçıplak yaralı halde bulunca, busaldırının cinsel yaşamıyla ilgili olacağını düşündüm.Gazetelerde okuduğumuz şu eşcinsellere yöneliksaldırılardanbirisandım.”

Solukalmamabilefırsatvermedensorusunuyapıştırdı.“Pekiöylemiymiş?”

“Bilmiyorum,Akmfenayaralanmış,konuşamıyor.Olaya tanıkolankimsedeyok.Zatenoyüzdenbusaldırıyı Nüzhet’in ölümüyle irtibatlandıramadım. Ama Sezgin, Nüzhet’in Bursa’ya Akm’la gittiğinisöyleyincekafamdabirşimşekçaktı.”Galibabaşarmıştım,akıllarıkarışmıştı,“iyide,”dedimanlamayaçalışırmışgibi.“Polislerhastanedetutanaktutmuşlardı,sizinhaberinizolmadımıbuolaydan?”

Nekadarda safsınızdercesinebakıyorduNevzat. “Bizimle ilgiliolmayanbirolayıniyebildirsinlerMüştak

Hocam?ŞimdibırakınbunlarıdaAkınhangihastanedeonusöyleyin...Derhalkorumayaalmamızlazımçocuğu.”iştebenirahatlatacaksözler...

“Aslındaburada,Şişli’de,EtfalHastanesi’nde...”

“Ali merkezi ara.” Talimatları sıralamaya başlamıştı Nevzat. “Derhal koruma yollasınlar Etfal’e...NeydiAkın’msoyadı?”“AkmÇotakan,yanındaTeomandiyebirikalıyor,evarkadaşı...”

“Ha Ali sallanmasınlar, acil durum... Yakında hangi ekip varsa hemen hastaneye yetişsin, derhal.NüzhetHanım’ıkaybettikhiçdeğilseAkm’ıkurtaralım.”

“Nediyorsunuzbaşkomiserim?”diyekorkuylaiçimiçektim.“Yinemideneyecekler?”

“Niyedenemesinler?Tabiişuanakadardenemedilerse...”Yardımcısınaseslendiyeniden.“Ali,hadievladım çabuk.” Genç komiser belinden telsizini çıkarıp yıldırım gibi odadan çıkarken, “Demek kiyanılmamışım,” diye kendi kendine söylendi Nevzat. “Demek ki kadıncağızı, bu araştırmasındanrahatsızlıkduyanbir fanatiköldürdü.”Banaçevirdibakışlarını...“Belkidekadınınbaşarısınıkıskananbir meslektaşı... Akın da olayı bildiğinden onu da ortadan kaldırmak istedi ama başaramadı.” Bir andüşündü.“Yoksabirkişideğilmi?Birekipmiyapıyorbuişi?”

Page 240: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

KimlerikastettiğigüngibiaşikârdıamaodatıpkıTahirHocagibibanasöylettirmekistiyordu.

“NedersenizMüştakHocam,görülenoki,zanlılarfakültedenbirileri...Sizcekimbunlar?”

Sıkıntıylabiradımgeriledim.

“BilmiyorumNevzatBey, ne desemyanlış olur.Bizimbölümdeki herkes Fatih’i sever, ülkedeki hervatandaş gibi... Onu, baba katili gibi göstermek isteyenlere karşı herkes öfke duyar. Ama öfkesiniNüzhet’iöldürmeyekadarvardıracakbiriyadabirilerikimderseniz,aklımagelmiyor.”

Birtekinebileinanmamıştısözlerimin.

“Yanibubüyüksorumluluk,”diyekendimisavunmakzorundakaldım.“Öyledeğilmi?Birinsanıkatilolmaklasuçluyorsunuz.Sebepbulmanızyeterlideğil,tanıklazım,delillazım...”

Zerrece etkisi olmadı savunmamın... Başkomiserin, yüzüme kilitlenmiş bakışları azıcık olsungevşemedi.

Page 241: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bizden yine bir şeyler saklamıyorsunuz değil mi?” “Yapmayın Nevzat Bey... Katilin kim olduğunubilsemsöylemezmiyim?Nüzhetçokönemlibirinsandıbenimiçin.Onunkatilinimikoruyacağım?”

“Yaçoksaygıduyduğunuzbiriyse?”

Tilkilerinköşeyesıkıştırdığıbirtavşannelerhisseder,şimdiçokiyianlıyordum.Amabendenkatbekatgüçlüolantehditmakamınakarşıcesurcakarşıkoydum.

“Kim olursa olsun, asla bir cinayeti örtbas etmem. Lütfen Nevzat Bey, o kadar da alçak bir insandeğilim.”

Evet,birazsinirliçıkmıştısesim.İyideolmuştu,cenderesinigevşettiNevzat.

“Estağfurullahhocam,onasılsözöyle...Sizeinanıyorum.

İnanmak istiyorum. Sizin gibi değerli bir profesöre inanmaz sak kime inanacağız.” Güven vermekisterkenbilekinayelisözlerletaşlamayısürdürüyordu.“Yalnızsizdenbirricamvar.Eğerkonuhakkındakulağınızabirşeyçalınırsa...Amaneolursaolsun,lütfenvakitgeçirmedenbizebildirin.Meraketmeyin,nesizin,nedearkadaşlarınızınmahremiyetinehalelgetiririz.”

Galiba sonundakurtuluyordum.Hayır, sevinmek içinhiç acele etmemeliydimsadece şimdilikyakayısıyırıyordum.Nevzatyenibilgilerledönüpgeldiğindeneyapacaktım?YinedebuapartmandançıktığımdarahatbirnefesalacağımıdüşünerektoparlanırkenZeynep’insakinsesiyleirkildim.

“Bunutanıyormusunuz?”

Elindeki saydampoşeti banauzatmıştı. Poşetin içinde altındanbir gerdanlık.Salkım salkımdökülengerdanlığın yedi ucunda, damla biçimindeki yedi kırmızı yakut... Şaheste Hanım’dan bu yana, ailekadınlarımızıntaktığıomuhteşemziyneteşyası...Şaziye’ninbeniazarlamasınanedenolanmücevher...

“Çeşm-i Lal.” Adeta kendiliğinden döküldü bu sözcükler. “Yıllar önce Nüzhet’e hediye ettiğimgerdanlık.”

“Aynıböyleyazmışmektubunda.”

Mektubundamı?Yorgunluğum,sinmişliğim,biranöncebuevdensıvışmaisteğim,hepsigeçiverdi.

“Hangi mektubunda?” Gözlerimi kısıp, bütün algılarımı açmaya çalıştım. “Nüzhet bana mektup muyazmış?”

Nevzatda,Zeynepdeibretlikbirolaylakarşılaşmışgibiilgiyleizliyorlardıbendekideğişimi.Yineosavunmaihtiyacıbelirdi.

“Yaniyediyılboyuncayazdıklarımateksatırcevapalamamışbiriolarakşaşırdımdabiraz...”

“Şaşırmaktahaklısınız,”dediZeynepdüşüncelerinibellietmeyenbirsesle.“Evet,sizemektupyazmışama yollayamamış. Sanırım bir tür suçluluk duyuyordu. Orada bahsediyor Çeşm-i Lal’i onaverdiğinizden.Davranışınızonuçokezmiş...”

“Ezmişmi?”Sesimokadarcılızki, adetakurumuşbirçiçeğinkopupdüşerkençıkardığıbir fısıltı...“Oysaçokmutluolduğunusöylemişti.”

Page 242: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Tatlı bir ışıkla aydınlandı Zeynep’in kestane rengi gözleri. Aşk neden güzelleştirir bütün kadınları?“Öylesöylüyorzaten...Üzülmeyin,iyişeyleryazmış.Amaşuandabumektubuveremeyizsize...”

Kararsızbakışlarıbaşkomiserinekaydı.“Yoksaverebilirmiyiz?”

“Maalesefolmaz,”diyerekkesinhükmübildirdibaşkomiser.“Davasonuçlanınca,mektuplarınhepsiniteslimederiz.SizinNüzhetHamm’ayazdıklarınızıda.”

Güyamerhametlipolis, terkedilmişadamıteselliediyor,amasevgilinizinsizeyazdığı tekmektuptanbirkaçsatırmırıldanıpgerisicinayetçözülüncedemek,hangivicdanasığar?“Başkaneyazıyor?”

Dağıldım, evet kesinlikle dağıldım.Maskelerimdüşmeye başladı birer birer, oynadığım rol üzerimeçöktü. Eski aşkının ölümünü umursamaz görünen adam, cinayetmahalli denen bu sahnede bocalamayabaşladı,nebocalaması,paramparçaoldu.MerhabaaptalâşıkMüştak.Amabuhalimbileyumuşatmayayetmedikatilavcılarını.Heleşugüzelkız,herağzınıaçtığındaumutlarımıbirerbirerkırıyordu.

“Takdiredersinizki,neleryazdığınıhatırlamammümkündeğilMüştakBey.”

Nasıl da duyarsız çıkıyor sesi, sanki resmi bir evraktaki önemli maddeleri okuyor gibi. Takdiredersiniz ki, bir cinayet soruşturmasında, sevgilinizin size yazdığımektup ancakbir delil kıymeti taşırbizimiçin.Sizinduygularınızdaöyle.Meraktançatlasanızda,kederdengebersenizdeumurumuzdaolmazbizim. Elbette bu kadar açık dile getirmedi düşüncelerini. Sanırım başka birmeseleden söz ediyordu.Yinebirdelilinpeşindeolmalı...Önceanlamadımnesöylediğini...

“GerdanlıkdiyorumMüştakBey...MüştakBey,benidinliyormusunuz?”

Yineokuşkulusestonu...Yineoimalıbakışlar...“Evet,evet,”diyetoparlanmayaçalıştım.“Buyrun...”

“BugerdanlığınikideküpesiolduğundansözediyorNüzhetHanımmektubunda.Gerdanlıktandahaçoksevermişküpeleri,öyleyazıyor...”

Sevgiliminbiçimlikulaklarındasallananikikırmızıdamla...Dudaklarımkulakmemesindegezinirkenağzımagelenkırmızıyakutunotuhaftadı...

“Nerede o küpeler, biliyor musunuz Müştak Bey? Gerdanlık maktulün boynundaydı ama küpeleribulamadık.”Bulamazsanıztabii,çünküaçıkkumralsaçlarınçevrelediğiozarifkulaklarartıkyok.Ozarifkulaklarınsimetrikolarakyerleştiğiogüzelimbaşyok.Obaşınsahibiyok...Aradığınızkırmızıküpeler,sizinmaktuldediğiniz,benimhayatımınanlamıolankadınlabirlikteyokoldu...

Keşkebunlarıdiyebilseydim,kelimelerboğumboğumdüğümlenip,gırtlağımdakaldı.

“Bilmiyorum,” diye söylendim, hafızama üşüşen anıları kovmak için başımı sertçe sallarken.“Bilmiyorum, bu gerdanlığı da ilk kez görüyorumyirmi bir yıl aradan sonra...” “Katillermutlaka hatayapar”Ölmüşbirsevgilidengelenmektup,hemdevarlığındanyıllarsonrahaberdarolduğunuz...Üsteliktek satırım bile okumadığınız bir mektup, insanı bu kadar derinden etkileyebilir mi? Eğer hayatınızı,umutsuz bir aşkın üzerine kuracak kadar çaresiz, kendi tutkularınızın esiri olacak kadar saplantılı, sizihiçbir zaman sevmemiş bir kadının etkisinden sıyrılamayacak kadar zayıfsanız ve de adınız MüştakSerhazin’seevet,kesinlikleetkileyebilir.

NeNüzhet’iöldürmeklesuçlanacakolmam,neşuesrarengizFatihprojesi,neTahirHakkı’nıngizlediğisır, hepsini unutmuştum. Kimin umurundaydı Başkomiser Nevzat’ın cinayet soruşturması? O eski yara

Page 243: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kanamayabaşlamıştıbirkezdaha,bitti sandığımacıdepreşmiş, ışıltısınıçoktankaybetmişolanruhum,sevda denilen o lanetli duygunun sihirli burcuna girivermişti yeniden. Tamam saklayacak değilim, oalacakaranlığı seviyordum, tıpkı katilini seven bir kurban gibi... Dile kolay tam yirmi bir yıl oalacakaranlıkta yaşamıştım. Tamam inkâr etmiyorum, kurban olmaktan da hoşlanıyordum. Hayata biranlam gerek değil mi? Hayal kırıklığıyla umut, nefretle sevgi, kıskançlıkla hayranlık arasındaki oacımasızçatışmadabiroyana,birbuyanasavrulmanınverdiğieziyettendahabüyükbiranlamolabilirmi?Kişi ancak o zaman fark edebiliyor bir ruhu olduğunu.Başka türlüsü...Başka türlüsü kocamanbirhiçlik...Derinbirboşluk...Nasıldainanabildimoeşsizçatışmadankurtulduğuma?Nüzhet’indonukmavigözleri nasıl ikna edebildi beni bu işin sona erdiğine? Hayır, hiçbir şeyin bittiği yoktu. Kendimikapattığımohücredebiranlığınauyumuş,işteoandabumuhteşemazaptankurtulduğumusanmıştım.Amaşükürki,kurtulmamışım.İşteyenidenbaşlıyorduolezzetliişkence...Üstelikişkencecimölmüşolmasınarağmen... Belki en fenası da buydu. Beni bu cehennemde yaşamaya alıştıran kadından nefret bileedemeyecek olmam. İçimdeki omeşummağarada gizlenen şumanyağın dediği gibi, “Nefret bazen işeyarar.İnsanızindetutar,ayaklarınınüzerindedurmasınısağlar,hayatakarşıdayanıklıhalegetirir.”İyidesadecenefretleyaşanırmı?Sevgiolmadannefretinneanlamıvar?Yineaynıdöngü,yineaynıaçmaz,yineaynı çaresizlik... Evet, yazarın söylediği gibi, merhaba hüzün.... Merhaba sonsuz karmaşa... Merhabasonsuz matem... Sonsuz değil, gözlerimi kapayınca bitecek olan... Evet, merhaba ben ölünceye kadarsürecekolanmatem...Velhasılyenidenhoşgeldinaşk...

Sahtiyan Apartmam’ndan çıktığımda tek bir kar zerreceği bile kalmamıştı gökyüzünde. Kudretiniyitirmişbirgüneş,inatlahükmünüsürdürmeyeçalışıyorduamaneçatılardansarkanbuzparçalarına,nedekıyıdaköşedekalmışbeyazbirikintileregeçirebiliyordusözünü.“Kar topluyor,”demiştiNüzhet.Hayır,bu sokakta değildik, bu şehirde bile değildik. Edirne’de II. Mehmed’in Kostantiniyye’yi fethetmetasarılarını yaptığı sarayın yıkıntıları arasındaydık. Cihannüma Kasrı’nın yıkık binasının tepesindekarlarla kaplı ovaya bakıyorduk. Yapraksız kavaklar, boynu bükük salkım söğütler, adını sanınıbilmediğim mahzun ağaçlar... Gökyüzünde kara lekeler gibi uçuşan karga sürüleri... Koyu griliğinderinliklerinde yumurta sarısı bir parlaklık. “Kar topluyor...Bu akşamkar yağacak.”O bitmek bilmezneşesiiçinde,durduğuyerdeduramıyorduNüzhet.Hızınıalamayıpenerjisininereyedökeceğinibilmeyenbiroğlançocuğugibiomuzumayalandanbirkaçyumrukbileatmıştı.

“GeceyürüyüşeçıkalımMüştakçım...Sessizcekaryağarken.

Amaşehrindışına...Kırlaradoğru...”

VemızıkçıMüştak,yinetadınıkaçırmıştıhayallerin.

“Sence güvenli mi? Ya kurtlarla karşılaşırsak... Öyle tuhaf tuhaf bakma yüzüme... Aç kalınca şehreiniyorlarmış.”

“İyiolur,”demiştisomurtukbirsuratla.“Seniyerlerbendekurtulurum.”Şakayavurarakkurtulmayaçalışmıştım.

“Zayıfolansensin,önceseniyerler...Onlarseniyerkenasılbenkaçarkurtulurum.”

Tamdasöylediğimgibiolmuştu.Karlıbirakşamda,üstelikkırlardadeğil,İstanbul’ungöbeğinde,insangörünümündekurtlaracımasızcaöldürmüşlerdionu.Benisesağsalim,kaldığımyerdendevamediyordumhayata...CanımisterseNüzhet’inpeksevdiğikaraydınlığındayapılanyürüyüşübilegerçekleştirebilirdimbugece.HattaEdirne’yegidebilir,oradayapabilirdimbuişi...Hemdebaşkabirkadınla...Başkabir 'kadın?Öylebiriyokki...Hiçbirzamandaolmayacak.BenimkadınlarlaolanmaceramNüzhet’lebaşladı,

Page 244: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

onunla sonlanacak... Kadınlarla olan maceram! Macera... Bütün bir hayat del sek şuna. Yaşadığımgünlerinüçteikisidesek,bundansonrakaçgünümkaldıysahepsidesek...Kendimihiçkandırmamalıydım,Nüzhet’siznasılyaşanırbilmiyordum.Ondanöncesiniunutmuştum,ondan sonrası ise...Eski sevgiliminbedensel varlığından söz etmiyorum, o zaten yıllardır yoktu. Ona duyduğum bağımlılıktan, eskilerindeyimiyle müptelalıktan, her anımı dolduran anılarından, habire kulaklarımda çınlayan . sesinden,günlerime anlam katan görünmeyen varlığından söz ediyorum. Benim kafamdaki Nüzhet’in gerçekNüzhet’tençokdahagüzel,çokdahaetkileyici,çokdahabüyüleyiciolduğunusöylemeliyim.Yıllarsonraonu gördüğümde yaşadığım hayal kırıklığının nedeni de bu olsa gerek. Çünkü benim hayalleriminNüzhet’iyleoyaşlanmayayüztutmuşKadınaslaaynıkişiolamazdı.Hakikatmiş,gerçekkişiymişhiçbiriumurumdabiledeğil.Nüzhet’inkendisibile,zihnimdekioolağanüstüyansımasınıbozamaz.Neo,nedebirbaşkası...

SahtiyanApartmanı’ndan adım adım uzaklaşıyordum. j Nüzhet’in sokağını geride bırakıyordum amatuhaftır her adımda sanki biraz daha yakınlaşıyordum onun beni hiçbir zaman terk etmeyecek olanvarlığına. Sanki köşeyi dönsem burun buruna gelecektim yıllardır içimde kutsal bir emai netmiş gibisakladığımkadınınohiçbozulmamışhayaliyle.Amaomuzumadokunanbirel,engelledibukarşılaşmayı.

“MüştakBey!MüştakBey!”

Döndüm,avurtları çökmüşbiryüz, iri,kırmızıbirburnunardındakaranlıkgözler.Zayıf, tüygibibiradam.Biryerlerdentanıdıkgeliyoramaçıkaramıyordum.“Evet,buyurun?”

Soğuktançatlamışdudaklarıaralandı,sigaradansararmışdişlerigöründü.

“MüştakAbi?”

Bey bir saniyede abiye dönüşmüştü. Sevmembu kadar hızlı senli benli olmaları, öyle yol ortasındaomuzumadokunmalarıdasevmem...

“BenitanımadınızmıMüştakAbi?”

Sezgin’in lafları değilmiydi bunlar?Anlaşılan yine geçmişten gelen bir tanıdık...Gözlerimi kısarakhatırlamayaçalıştım;yok,bordoyayakınkahverengiceketininiçindegüvensizcekıpırdananbuçelimsizadamıhatırlamıyordum.

“Adem...”diyemırıldandı.“NailDilli’ninoğlu...”Nedenbahsediyordu,NailDillidekimdi?

Karşıdakidarcephelidükkânıgösterdi.Vitrinindeenvaiçeşitpeynir,salam,sosis...Dükkânınalnındahâlâ yıllar öncesinin tabelası... Dilli Şarküteri... Nüzhet’in bayıldığı dilli kaşarlı sandviçleri yapandükkân...“GelirkenDilli’yeuğradabirdillikaşarlısandviçal...Yanındadatekelbirası...”Tanıdığımdaçocuk denecek yaştayken, şimdi kocaman adam olmuş bir başkası... Kaçamıyorsun işte, sadece anılardeğil,hayatdasenibiryerlerdenyakalıyor.

“Ademha...Merhaba...Sizisongördüğümdeküçükbirçocuktunuz.”

Adem’in kirpiksiz koyu renk gözlerindemanidar bir ifade. İnanmadığı her halinden belli.Yanlışmıhatırlıyordum?Yoo,onyaşındabirçocukvardıozamanlarşarküteride...Hattabirkaçkez,Nüzhetler’indaireyesandviçsiparişlerimizigetirmişti.Bukırmızıyüzlüadam,oçocuktanbaşkasıolamazdı.

“Öyledeğilmi?Onyaşındandahabüyükdeğildinizherhalde...Yıllaroldusizigörmeyeli.”

Page 245: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ademsankibenidinlemiyorgibiydi;etrafakaçamakbakışlarattıktansonracebindenbirkartçıkartıpuzattı.Nedensegeriledim.

“Busizin.”

Ozamanfarkettimelindekininbirkredikartıolduğunu.“Benimmi?”

SaçmalıyorduherhaldeyadabenibirbaşkaMüştak’lakarıştırıyordu.

“Sizin.”Nekadardakendindeneminkonuşuyordubuadamböyle?Adamdeğil,Adem.NailDilli’ninoğluAdem...Herneyseişte,kredikartımıniyeonabırakayımki?Amayinedealdımkartıayıpolmasındiye, yoksa eli boşlukta öylece kalacak. Benim kullandığım türden bir kart. Zaten bu kartların hepsibirbirine benzemiyor mu? Üzerindeki ismi okumam için gerekli mesafeyi ayarlamam lazım. Evet, iştekartınsolaltköşesindekikabartmaharfler...

“MÜ Ş TAK SERHAZ İN .. .”Yüksek sesle tekrarladım. “Müştak Serhazin...”Öfkeyle adamadöndüm.“Benimkartımınsizdeneişivar?”

“Sizverdiniz...”

Benmiverdim?AmanAllahım,yoksa...“Nezamanverdim?”

“iki akşam önce...” O da benim kadar telaşlanmıştı; bakışları endişeyle az önce çıktığım SahtiyanApartmanı’nınkapısınıtaradı.

“Gelin,dükkânageçelim...Olmuyorböylesokakortasında.”Sinirlerimbozulmuştu.

“Hayır,” diyerek ayak diredim. “Burada konuşacağız.” “Müştak Abi, ben yabancı değilim, gelin şudükkânagirelim...”

“Yok,”diyediklenmeyisürdürdüm.“Eminmisinizbenimverdiğimden?”

“Tabiieminim.Alışverişyaptınız.”

“Hayır!”diyebaşımısalladım.“Yalansöylüyorsunuz.Bensizdenalışverişfilanyapmadım.”

Kaşlarıçatıldı,kırmızıburnuadetasivrileşti.

“Abiayıpoluyorama...Kartınızıçalacakhalimyokherhalde.”

Biraz daha üstelersem, şu tüysiklet haline bakmadan yumruğu yapıştırabilirdi suratımın ortasına.Korkmakiyigeldi,dahamakuldüşünmeyebaşladım.Yıllardırkarşılaşmadığımbuadamnasılçalabilirdikikartımı?

“Yok,yaniyanlışanlamayınAdem...Sizisuçlamakiçindemiyorum...”

BirdenAdem’in,dükkânagirelimderkennekadarhaklıolduğunuanladım,içeridekipolislerdenbirininapartmandançıkıpbizi tartışırkenyakalaması iştenbiledeğildi.Şarküteridükkânınadöndüm.“En iyisiiçerigirelimdeoradakonuşalım...”

Sizesöylemiştimdiyenbakışlar.Sessizcekarşıkaldırımayöneldik.Demekoakşambırakmıştımkredikartımı.Oakşambusokakkaraltındayken...

Page 246: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Şarküterininkapısında,pastırma,sucuk,peynir,turşukarışımıılıkbirhavaçarptısuratıma.Aldırmadandaldımiçeri.Ademsaygıylayanaçekiliptezgâhınarkasınıgösterdi.

“BuyurunMüştakAbi,şöylegeçin...Sokaktangörünmezsiniz.”

Raflardasıralanansalçaveturşukavanozlarınasürtünmemekiçinhafifçeöneeğilerektezgâhınarkasınageçtim. Kısılmış göz kapaklarının arasından dışarıya şöyle bir baktıktan sonra, kasanın altındakibuzdolabındanbirpoşetçıkardı.“Busizin...”

“Benimmi?”

“Sizin,ikidillikaşarlısandviç,dörtdebira...Tıpkıeskidenolduğugibi...”Anlamakistercesinebaktıyüzüme.“Gerçektenhatırlamıyormusunuz?”

Başımısallamaklayetindim.“Hiçmi?”

“Hiç!Birhastalığımvarbenim.Yaptıklarımıunutuyorum.

Herzamandeğil,amabirkaçyıldabiroluyor...”

Elbette inanmadı sözlerime, cinayeti işlerken kendimde değildim türünden bir bahane uydurmayaçalıştığımısandı.

“İlginç.OysageçenakşamburayageldinizMüştakAbi.Kendimitanıttım,sizdeşaşırdınızhattaazöncesöylediğiniz sözlerin neredeyse birebir aynılarını sarf ettiniz. Sonra iki tane dilli kaşarlı sandviç, dörttane de Tekel birası istediniz. Tekel birası artık yok, başka marka verdim. Hepsini poşete koydum,ödemekiçinkartınızıuzattınız,şifreniziyazdınız.Biranlığınaarkamıdöndüm,baktımkaybolmuşsunuz.”

Enküçükbiranıbilecanlanmıyorduhafızamda.Nebirgörüntünebirses,neinsanınburnunundireğinikıracakkadarkeskinolanbukoku.Belkizihnimdebirşeyleruyanırdiyemeraklasordum:

“Nasılkayboldum?”

“Öylecekayboldunuz işte.Sokaktabirinigördüğünüzüsandım...NüzhetHanım’ı...”Eski sevgilimdenbahsederkenkırmızıyüzünekirlibir sarılıkyayılmıştı. “Onunlakonuşmak içindışarıçıktığınızı,hemendöneceğinizidüşündümamadönmediniz...”Adem’ingözlerindekiutangaçsuçortaklığı,davranışlarındakitutukluk, olanı biteni bütün gerçekliğiyle anlatıyordu aslında. “Ne kadar çabalarsan çabala kaderdenkaçamazsın.”Babamlakavgaettiğizamanlardaaslındakendisinitesellietmekiçinböylesöylerdiannem.“EniyisikabuletmekMüştakçım...Eniyisirazıolmak,boyuneğmek...”

Hayattabenigerçektenseventekinsanolananneciğimindediğiniyapmayahazırlanıyordumki,babamınotoritersesigirdiaraya.“Sakınha!Bizeboyuneğmekyaraşmaz,herzamanönde,herzaman ileri.Herzamanbirçıkışyoluvardır.DemirdağıdelenatalarımıznasılErgenekon’dançıktıysasende...”

Sendelediğimihissettim,şantajcımtutmasadüşecektim.“MüştakAbi!İyimisinizMüştakAbi?”

İyifilandeğildim,tkigündüryabancıinsanlarınyanındadüşecekgibioluyordum.Adem’insöylemesinefırsatvermeden,duvardakimareşalüniformalıAtatürkfotoğrafınınaltındakiküçükiskemleyeçöktüm.

“Tamolaraknezamangeldimburaya?”Eminolmayaçalıştı.

“Yedifilanolmasılazım...Bilmiyorum,belkidahaönce...Amakesinsaatiniöğrenebiliriz...”

Page 247: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Başkalarıdamıvardıbenigören?“Nasılöğrenebiliriz?”

Sesiminendişeliçıkması,onudatelaşlandırmıştı.

“Slip var ya, hani almadığınız dilli kaşarlılarla biraların kredi kartı slibi... İşte burada...” Kasanınçekmecesiniaçtı,içindenbirkâğıtparçasıaldı.“İştesaatideyazıyor:19:38...”

Böylece katilliğimiz tescillenmiş oldu. SadeceAdem değil, aynı zamanda devletin kasasının kestiğislip de vardı; hem şahit, hem delil... “Mükemmel cinayet yokturMüştak. Katiller mutlaka hata yapar.Dedektiflerdebuhatalarıtakipederek...”Beynimdevızırdayanbabamınsesinikıstım.

“Birdahagördünüzmübeni?”

Kirpiksiz göz kapakları açıldı kapandı; Adem’in yüzünde henüz ahlaksızlığı tümüyle benimsememişamabukirliyoldailerlemeyeniyetetmişbiradamınazmivardı.

“Görmedim. Yıllar önce olduğu gibi yine Nüzhet Hanım’a gittiğinizi düşündüm. Ne büyük aşktısizinki...” Gülümsedi. “Dükkân böyle sokağın ağzında olunca istemese de olana bitene şahit oluyorinsan...”

Lakırdıyabak,şahitoluyormuş.Yanigerekirsemahkemeyedegideranlatırızgördüklerimizimidemekistiyorduburezil?

“Elli yıllık esnafız abi bu sokakta. Kim ne zaman doğdu, kim ne zaman öldü, kim kiminle evlendi,hepsinigörmüşüz.Bendeğiltabiibabam.‘PırlantagibidelikanlıbuMüştak,’derdisiziniçin.Çokzenginolduğunuzu da söylerdi. Köklü bir aileye mensupmuşsunuz. Saraya dayanıyormuş sülaleniz... ‘Yazık,neredentakılmışbuahlaksızaileninkızma,’diyehayıflanırdı.Evet,hiçsevmezdibabamNüzhetAbla’mnailesini.Haksızdadeğildi.Okadarvarlıklıydılaramahepborçtakarlardıbize...Amasizbaşka...Nasılda yakışıyordunuz Nüzhet Abla’yla birbirinize... Yazları gelirdiniz, annesiyle abisi Büyükada’yataşınınca...Akşamlarıondakalırdınız.Sabahbirlikteokulagiderdiniz...”Üzülmüşgibikederlenmiştikoyurenk gözleri. “Yine öyle yapacağınızı zannettim. Yeniden birleştiğinizi, sabah apartmandan birlikteçıkacağınızı, kredi kartınızı da o zaman alacağınızı düşündüm. Ama gelmediniz. Sizin yerinize polisgeldi.”

Bakışlarımı kaçırdım. Omuzumda belli belirsiz bir ağırlık hissettim. Korkak, çekingen bir temas.Haininürkekdokunuşu...Adem,sözdeteselliediyordubeni.

“DertetmeyinMüştakAbi...Kaderinönünegeçilmez...Bensiziçokiyianlıyorum.Hakdaveriyorum.”Nasıldaiğrençbiranlamvardıgüyaüzüntüylebakangözlerinde.“Hembilinenmesele,ölenleölünmez...Allah rahmet eylesin,NüzhetAbla için yapacak bir şey yok artık.”Gülümsemeye çalıştı, beceremedi.“Amabizimiçinhayatdevamediyor.”Duraksadı.“Meselaben,ikiçocukokutuyorum.Ellerindenöperlerikisideilköğretimde...Dahabununlisesivar,üniversitesivar...Eskidenişleriyiydi.Şimdiheryanımızsüpermarket...Bizdendahakalitelisini,dahaucuzunusatıyorlar.Geçimderdizor,çokzor...Bensiziherzaman sevmişimdirMüştakAbi.NüzhetAbla, bizimmahallenin kızıydı ama yukarıdaAllah var, sizinyerinizbendeayrı...Herzamaniyidavranırdınızbana...Herzamancömerttiniz.”

Tabiibundansonradahadacömertolacaktım.Aksatmadan,düzenliolarakparaödeyecek,evkirasına,çocuklarınokultaksidine,hanımınalışverişineyardımcıolacaktım.AdemdeoakşamMüştakAbisi’nibusokaktagördüğünükimseyesöylemeyecek,kredikartımınslibinikimseyegöstermeyecekti.Anlamazlıktangelsem.Hayır,devekuşustratejisibutürdençakallarakarşıişeyaramaz.Yakasındantutupbanabakulan,

Page 248: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ben kuru gürültüye pabuç bırakmam desem.Benmi?YaniMüştak Serhazin, birinin yakasından tutup...Olacak iş değil ya, diyelim ki yaptım, bu alçak herif suratımın ortasına kafayı koydumu, anında yeresererdibeni.Belkideyakamdantutup,emniyetekadarkendielleriylegötürürdü.

“Dahagörür görmezbir terslik olduğunu anlamıştımbaşkomiserim...MüştakAbi çıldırmış gibiydi...Mektupaçacağınıkaptığıgibisaplamışeskisevgilisininboynuna...”

Nevzat inanırmıydı ona?Niye inanmasın? Sokaktaki şarküterici durduk yere niye iftira atsın bana?Hem inanmasa kredi kartı slibi var. Durumum tartışmaya yer vermeyecek kadar berbattı. Buradaoturduğumherdakikadahadakötüleşecekti.Aceleyledoğruldum.

“Benartıkgitsemiyiolacak...”Anlayışlakarşıladıtelaşımı.

“HaklısınızMüştakAbi,siziburadagörmesinler.”

Sanki Nevzat’la genç yardımcısı dükkânın kapısından başlarını uzatmış bizi izliyorlarmış gibiürperdim.

“Yok abi, paniğe gerek yok. Polislerin işi uzun...” dedi tedirgin olduğumu anlayanAdem. “Az önceSezgin buradaydı. Sigara almayagelmiş. İçeride canına okumuşlar.Zavallı, halbuki hiçbir suçu günahıyok... O söyledi, polisler tiftik gibi atıyorlarmış Nüzhet Hanım’m dairesini... Akşama zor çıkarlarmışevden...Amabelliolmaztabii.Durdukyerebaşımızaişalmayalım.”Cebindenucuzbirkâğıdabasılmış,ucuz bir kartvizit çıkardı. “Sizde bulunsun lazım olur.” Beklentiyle baktı yüzüme. “Ben de sizinnumaranızıalayım...”

Tek tek söyledim telefon numaramın rakamlarını, başka ne yapabilirdim ki, can damarımdanyakalamıştıbeni.Özenlenotettiduyduğurakamları.

“Yakında ararım sizi. Şişli’yekadar zahmet etmeniz degerekmez, dilediğiniz yere gelirim.”Suratımkararmışolmalı.“CanınızısıkmayınMüştakAbi...Baküzülürümvalla...Meraketmeyinhalledeceğizbuişi...” “II. Murad’m mezarım açacaklardı” m “Her cinayet kendiyle kaimdir.” Göze göz, dişe dişhukukununesasıolanbucümlearadanbinlerceyılgeçsedehâlâgeçerliliğinikoruyordu.Elbettebirinincanınıalankişiyi,aynışekildeöldürmezsekadaletsağlanmazgibisaçmabirlakırdıyısavunacakdeğilimama artık şundan eminim, cinayet işleyen biri sonsuza kadar lanetlenmiştir. Katil ne kadar uğraşırsauğraşsın elindeki kanı temizleyemez, Azrail’le giriştiği bu rezil ortaklığın omuzlarına yüklediğisorumluluktankendinihiçbirzamantümüylekurtaramaz.Polisleri,savcıları,hattakendinikandırmakiçinsenaryolarüretmek,başkalarını suçlamak,olmadık ihtimallerinpeşindekoşturmak,dışarıdan izleyenleriçin ilginç olabilir ama hepsi boşuna. İşlediğimiz cinayetin kefareti, alnımızın ortasına görünmez birdemirledağlanmıştır.Tıpkıölümümüzgibimutlaktır.Oadil leke şimdi farkedilmiyorolsabileergeçkendinigösterecektir.Bütünokurtulmaçabaları,uydurulanyalanlar,masumları suçlamagirişimleri,bukara lekenin alnımızda belirmesini sadece biraz geciktirebilir tümüyle silmesi uzak bir ihtimal değil,kesinlikleimkânsızdır.

NailDilli’ninaşağılıkoğluAdem’inyolumaçıkması,bumutlakgerçeğibirkezdahahatırlattıbana.Mademki Nüzhet’i öldürmüştüm, bedelini de ödemek zorundaydım. Dilli Şarküteri’den ayrılıp anacaddeye çıkarken hızla geçiyordu bu düşünceler aklımdan. Üstelik bu bedel, Adem Dilli’nin bendenisteyeceği paradan çokdaha ağır bir cezaydı.Evet, ertelemekmümkündüonamussuzaher aybelli birmiktarı düzenli olarak ödeyerek... Şu halime bak... Hayatı boyunca kavgadan, dövüşten uzak durmuş,suçtan, beladan kaçmış saygın bilim adamı, İstanbul beyefendisiMüştak Serhazin, para için her türlüpisliğiyapmaktançekinmeyecekbirşantajcınınoyuncağıhalinegelmişti.

Page 249: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Bunu cinayeti işlemeden önce düşünecektin!”Karanlıkmağarasında, keskin bir bıçak gibi parlayandişlerini göstererek pis pis sırıtıyordu içimdeki psikopat. “Sen kim, insan öldürmek kim? Bak, elineyüzünebulaştırdınişteherşeyi.”Cinayetibenimişlediğimbilebellideğildiyeitirazedecekoldum.

“Hâlâyalansöylüyorsun!Hemdekendine...”

Haklıydıamaçürükbiripetutunurgibiinatlasarıldımmasumolmaihtimalime.

Niye yalan söyleyecekmişim, o Adem denen at hırsızının beni sokakta görmesi katil olduğumukanıtlamazki...Oandabirçokinsanbulunabiliraynısokakta.

“Sokaktadeğil,dükkânında...”

Neolmuş?Şarküteriyegirmeksuçmu?

“Banakalsadeğil,hattaokarıyıboğazlamakdasuçdeğilamatakdiredersinkibukadarrastlantıbirazfazla.Ayrıcaoradabulunduğunvakitdemanidar.”

Nevarmışvakitte?

“Hatırlarsan,şubaşkomisercinayetin,saat19:00ile20:00arasındaişlenmişolabileceğinisöylemişti.Adem denen o şerefsizin dükkânındaki fiş ise 19:38’te kesilmiş... Sahtiyan Apartmanı’nda kendinegeldiğinde isesaat19;42’ydi.Arada tambeşdakikavar.Yanialdığın ikidillikaşarlı sandviçivedörtbirayı ve de seni hapse yollayacak kredi kartını şantajcıya bırakıp o sersem kafayla SahtiyanApartmanı’nakadaryürümeneyetecekkadarbirzaman...”

İyi ya, bu da benim masum olduğumu kanıtlamaz mı? Beş dakikada Nüzhet’in dairesine girip, onuöldürüpaşağıinmişolmamimkânsız.

“Tabii,DilliŞarküteri’yegitmedenöncekadınıhalletmediysen...”

Halletmediysem...İhtimalüzerineihtimal...Hepsiçokçokmuallak.Hayırefendim,AdemDilli’nindünakşambenişarküteridükkânındagörmesi,hiçdekatilolduğumanlamınagelmez.

Neşelibirkahkahakoyverdi.

“Şuseninbaşkomiserindeöylederzaten.‘HaklısınızMüştakHocam,bunlarmuallakşeyler.Sizevegeldiğinizde saat 19:40’mış. Yani cinayeti siz işlemiş olamazsınız. Ayrıca eve geldiğinizi bizdengizlemenizinde,parmak izlerinizi itinayla temizlemişolmanızında,cinayetaletinimaktulünboynundançıkarıp, denize atmanızın da hiçbir kıymetiharbiyesi yok. Eğer siz masum olduğunuzu söylüyorsanıztamamozaman,’diyerekdosyayıkapatır.Yahusalakmısınsen?Budelillerle,bubilgilerleenkatilseverhâkimbile,hiçdüşünmedenhapseyollarseni.Gerçekgüngibiortada.”

PekiAkın’akimsaldırdıozaman?Tamam,Nüzhet’ibenboğazladım,yaeskiasistanım?Onudabenmiyaraladım?Tamameskisevgilimiöldürmekiçiniyinedenlerimvardı,pekiAkm’aniyesaldırayım?

“OkadarınıbilememamabudiliuzunAdem’isusturmazsan...”

Susturmazsam...Nasılolacakoiş?

“Çok basit, gösteriş meraklısı babanın, hiçbir zaman anlamına uygun bir şekilde kullanmadığıtabancasınıntüydenhafif tetiğinebirkez,yokişigarantiyealmaklazım,enazüçkezdokunarak...Evet,

Page 250: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

hadigeçmişolsun,Ademgittikavgabitti.”

Saçmalama...Benkimseyiöldüremem...Yanienazındanaklımbaşımdaykenyapamam.HemAdemdeuzlaşmayanlısı.Belkidetekşansımbu.Birsüreliğinedeolsaparaylaonususturabilir,buaradadavanınküllenmesini sağlayabilirim.Çandarlıdadenememişmiydibuyolu? II.Mehmed’ealtın tepside, çil çiltekfurunaltınlarınısunmamışmıydı?

“Sundudaneoldu?Konstantinopolis’ifethettiğigününertesitutuklattıonubizimFatih...Kırkgünsonradadoğrucellada... iştekesinçözüm.Amasenneyapıyorsun?ÇandarlıHalilgibi işi rüşvetleçözmeyeçalışıyorsun.BirdeFatihSultanMehmed’içokiyibildiğinianlatırsınoradaburada.Hiçbirbokbildiğinyok.Eğerbilseydin,bumeseleyinasılçözeceğinidebilirdin.GordionDüğümü’nünasılçözmüşadam?Büyükİskender’denbahsediyorum.BizimFatih’inidolüolmuşadamdan.Şak,birkılıçdarbesiyle.FatihBaba nasıl çözüyor, aynı metodla, jet hızıyla operasyon... Adam Konstantinopolis’i aldıktan sonra dainmiyoratından,çıkarmıyorzırhını,kılıcınıkınınasokmuyor.Oncayılboyuncaseferdenseferekoşuyor.Tamikiyüzşehiralmışdiyorlar...Adamınömrüdestan...Hayatızafer...Niye,çünküçözmüşdünyayı.Senonları dize getirmezsen onlar seni dize getirir, İnsan denen iki ayaklı ancak zordan anlar. Güce saygıgösterir.Sopaylayolagelir.Gel,bizdedoğruluğudenenmişbukadimyoldangidelim,enhızlı şekildehalledelimşuDilli’yi,olsunbitsin...”

Yazıkdeğilmiyahu,çoluğuçocuğuvaradamın...

“Yazıkmı?Yuh,birdeoturağlabari...İnanamıyorumya,herifhayatınıkarartacak,sendekalkmışonaüzülüyorsun...Adamınbakışlarınıgörmedinmi?Fıldırfıldırdönenoçipilgözler...Paraiçinçocuklarınısataronamussuzbe...Kimbilir,kimeborcuvar?Kumarhaneyemi,tefeciyemi,uyuşturucusatıcısınamı?Anlaşana yahu, onu hiçbir zaman doyuramazsm...O iki daireyi satsan bile başa çıkamazsın... Serhazinailesininmalınımülkünüsonkuruşunakadaryerbitirirdeseniyolmaktanvazgeçmez.Aklınıbaşınatopla,yarınçağıralımşuherifikuytubiryere...Alnınınortasınaüçkurşun,hadisensağ,benselamet...”

AdemDillikanlariçindeyereyığılırkenbirkornaylairkildim,peşindenacıbirfrensesi...Şişli’ninenişlek caddesinin ortasında öylece kalakalmıştım. Burnumun dibinde kocaman, beyaz bir cip. Sürücükoltuğununyanındakicamdanuzanankapkarabirkafa,açılankocamanbirağız.

“Dikkatetsenelan.Azkalsıngeberecektin...insangeçtiğiyerebirbakar!”

Kaldırımdakiler neredeyse şehvetli bir merakla, yolun ortasında hâlâ şaşkınlıkla dikilen bu insanmüsveddesinin rezil oluşunu izliyorlardı. “Birdebakıyorya...Hemsuçlu,hemgüçlü...Bak iner şimdisıçarımağzına.Tövbetövbe,cinayetişletecekşimdibudingilbana!Bakmasanalanöyleöküzgibi...”

Haklıydı;Nüzhet’ikatlettiğimyetmezmişgibi,birdeelinadamınıkatiledecektim.

“Özürdilerim,”diyekekeledim...“Kusurabakmayın,dalmışım..."Artıkyatışırdiyeumuyordumamaoadamgörünümündekiayıiyiceçıktızıvanadan.

“Dalmışmış, şimdibirdebendalacağımsana...Bakhâlâdikiliyoryolunortasında.Yahuyaşlı başlıadamsın,siktirgit,belanıbaşkasındanbul...”

Dileğinin er ya da geç mutlaka gerçekleşeceğini bildiğimden, bütün o hakaretleri yutup, hatta bellibelirsizbirbaşhareketiyleadamıselamlayıphızlıadımlarlageçtimkarşıya.

“Hızlı...Hızlı...Dahahızlı...”Trafik ışığınınaltındaduran,saçısakalıbirbirinekarışmışgençtenbir

Page 251: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

meczup bana sesleniyordu. “Kaç, beybaba kaç... Bu şehir bir canavar... Bu şehir bir gün hepimiziyutacak...Kaç,beybabakaç,canavarseniyutmadankaç...”

Merhametlebakıyorduyüzüme,songünlerdehiçkimseningözlerindegörmediğimbirsevgiyle.

“Kaç,beybabakaç...”

Çağrısına uydum, kaçmasam da iyice hızlandım. Beton, cam, plastik ve insan denen mahlukunkarışımıylahakikibircanavaradönüşenbuşehirden,buutançvericisahnedenderhaluzaklaşmakistedim.Amaruhumdakikaranlığıngevezeprensiderhalmüdahaleetti.

“KaçMüştak, kaç... Hep kaçtın zaten, zoru gördünmü hep kuyruğu kıstırıp meydanı terk ettin... Şuarabadaki dallamayı şöyle yakasından tutup ağzını burnunu kırmak varken kaç...Bakalım nereye kadarkaçacaksın...”

Daha fazla konuşmasına meydan vermedim içimdeki manyağın; kafamı karıştırmaktan başka bir işeyaramıyordu.Hızlakovdumonukaranlıkdeliğine...

İyidenereyegidiyordumbenböyle?Nereyeolacakhastaneye.SenhayalİfenerbiradamsınMüştak,aklınıfikriniboşver,ayaklarınagüvenyeter.Bakişte,şuradansoladöndümmü,karşındaEtfal...ZavallıTeoman beni bekliyordur hâlâ. Güya öğleden sonra gelirim demiştim, nerdeyse hava kararacak. Yaçantam? İçinde babamın tabancası... Hangi akla hizmet aldımsa yanıma... Hâlâ Şaziye’ninmuayenehanesinde.Ya biri çantayı açıp bakarsa?Kim açacak?Omıymıy sekretermi?Şaziye ise aslaböyle bir terbiyesizlik yapmaz. Çanta orada kalsın, hastaneden çıkınca alırım. Zaten polistengeçilmiyordur şimdiAkın’ın yattığı oda.Akm’m yattığı odanın önünde tek bir polis bile yoktu. BizimNevzat’ıkimsekaalealmıyordiyedüşünüyordumkikapıaçıldı,delişmenKomiserAli’ningerginyüzügöründü. Kaşlar çatılmış, gözler sabit, alt dudağı ağzında. Yoksa geç mi kalmıştı, yoksa Akm’ı da...Bakışlarıbenimkilerlekarşılaşıncapatladı.

“Görüyorsunuzdeğilmihocam,gelmemişler.Yaadamabirşeyolsa,kimverecekbununhesabını?Amakabahatbizde...Kaçkere söyledimbaşkomiserime,bunlara acımayındiye.Rapor edeceksin, baknasılsaniyesineburadalar.BiliyorlarNevzat iyi adam,hemensuistimal...”Eliyleodayıgösterdi. “Adam tekbaşına...içerigir,gırtlağımkesçık...”“Teoman’damıyok?”

“Yokhocam,hiçkimse...”Duraksadı.“Amakapınınarkasındaşunotvardı.”Cebindenikiyekatlanmışbir kâğıt çıkardı. “Hocam, bekledim gelmediniz. Benim eve gitmem gerek. Bir saate kalmaz dönerim,Teo.”Okumayıbırakıpbanabaktı.“Hocam,sizoluyorsunuzherhalde...”

“Evet,Teomandaevarkadaşı...”

“iyiarkadaşmışvalla,yaralıadamıöylecebırakgit.”“Onunsuçuyok.Gideceğinisöylemişti,güyabenerkengelecektimama...”

Çakmakçakmakyanangözleribirdendikkatkesildi.

“işte bizim yıldırım ekip de geliyor. Bak, bak, nasıl da sallanıyorlar hâlâ... Sanki Beyoğlu’nazamparalığaçıkmışarkadaşlar...Gelin,gelindecanınızaokuyayımsizin.”

SabahtanberiolanbitendensonrabirdeAli’ninmeslektaşlarınıfırçalamasını izleyecekhalimyoktu,odayaattımkendimi.

Page 252: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Akınhâlâbaygındı.Belkideuyuyordu,ağrıkesicilerdenolmalı.Dilindekiyaraçokcanınıyakarmış.Yanınayaklaştım,huzurlubir ifadevardıyüzünde.Acı çekmiyordudemek, iyi,yakındadüzelirdemiştidoktor.Kırıkparmaklarıniyileşmesibirazzamanalırmış.Amayakındakonuşmayabaşlarmış.Ah,biranönce anlatsa olan biteni... Belki de bütün muamma çözülür. “Evet başkomiserim, Çetinle Erol evimegeldiler. Niyetlerinden habersiz, içeri aldım onları... içeri girer girmez, üzerime atladılar.” Böyle midiyecektigerçekten?Bunlarımıanlatacaktı?Yoksa?Yoksane?Hayır,benAkın’asaldırmadım.Saçlarıalnını tümüyle kapatmış olan eski asistanıma baktım. Hafifçe soluk alıp veriyordu. Hayır, ona nedensaldırayım?Hatırlamıyorumöylebirşey?AmaNüzhet’iöldürdüğümüdehatırlamıyordum.Otelefondansonrasısilinmişhafızamdan.Koyukaranlık.Nebirses,nebirgörüntü,nebirkoku...YaAkın’ıyaralayanbensem?Hadicanım,aynıandaikikişiyibirdenortadankaldırmayaçalışamamya!Aynıandaolduğunukimsöyledi?Akın’ınhangisaattesaldırıyauğradığınıbilmiyoruzki.Saatbeşgibievegeldidiyorduyaşlıkomşusu.Bilmemnedizisibaşlıyormuştelevizyonda...Yani...Yanisiyaşananlarıhatırlamadığımagöre...Eski sevgilimi katletmeden önce, eski asistanımınAkaretler’deki evine uğrayıp... Yok canım, daha daneler!Akın’mNüzhet’inasistanıolduğunubilebilmiyordum.DahadünSibel’denduydum...Durdukyere,niyesaldırayımçocuğa?Dahaöncedenbiryerlerdeduyduysam,sonradaunuttuysam?Nedeolsaunutmahastasıyız...Psikojenikfüg...Saçma,herunutuşubuhastalığımayükleyememya.ZatenAkın’masistanlıkyaptığını duymuş olsaydım, Nüzhet’in İstanbul’a geldiğini de öğrenmiş olurdum. Bu bilgiyi unutmamaimkânve ihtimal olmadığına göre...Hayır, bukadar zorlamanın anlamı yok.Hemneden illa ben suçluçıkacakmışım ki? Yok, Akın konuşursa olay kesinlikle aydınlanır. Ben de bu korkunç işten yakamısıyırırım. Ya Adem Dilli? Gerçek katil ya da katiller yakalanırsa o mesele de çözümlenir. Nevzat’ahastalığımı anlatır, cinayeti işleyip işlemediğimi bilmediğimden size itiraf edemedim derim olur biter.Belkiyinetatlısertbiraznasihateder,amadosyayıkapatır.Yardımcısıbileağzındankaçırdı,Nevzatiyibiradam...Hattafazlasıylaiyiymiş...UmutladokundumAkm’ınyatakörtüsününkenarındandışarıkaymışsol eline... Parmakları kıpırdadı, eyvah uyandırdık çocuğu diye kaygılanıyordumki, gözlerini açmadanusulcaçektielini.Yinedüzenliolaraknefesalıpvermeyebaşlamıştı.Tamrahatlıyordumki,derinlerdenbir zil sesi duydum. Benim telefonummu?Hayır, benimki böyle çalmaz. Üstelik ses o kadar cılız ki.Galibaarkadakidolaptangeliyor.Dolabınkapağınıaçıncasesarttı.Akın’ıambulansabindirmedenönceüzerine örttüğümüz, deri pardösünün iç cebinden geliyordu.Uzanıp aldım telefonu...Mansur yazıyordusiyahekranda.Arkadaşıolmalıydı?Israrlaçaldırıyordu.Belkideolayıduymuş,meraktankıvranıyordu.“Alo?”

“Alo?Akınnerdesinoğlumya?”Sessamimiydi.

“Şeyy,benAkm’mhocasıyım...”

Mansur şaşırmış olmalıydı, sessiz kaldı. Güven vermek için en az onunki kadar sıcak bir sesleaçıkladım.

“Efendim,yabancıdeğilim,adımMüştak,tarihProfesörüMüştakSerhazin...”

“Ahhocam,sonunda tanışabildik.BendeMansur...”Neşeyleadetacıvıldargibikonuşuyordu.“Akınsırgibi saklıyordu sizi... İsminizibile söylemedi.Sadecebir tarihprofesörü...Sahineredeohayırsız?Güyabugünarayacaktıbizi...”

Akın’mbenisırgibisaklamasınabirmanaveremesemdeşuMansurdenenadamınsaldırıdanhaberiolmadığınıanlamıştım.Neyanişimdiolanıbitenibütüntafsilatıylaanlatmakzorundamıkalacaktım?Yok,eniyisigizlemekti.

“Akınbirazrahatsız,dinleniyor...”

Page 253: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“HayAllah, geçmiş olsun...Neyse hocam, zaten bize lazım olanAkmdeğil sizsiniz.Mademki artıktanıştık,şutürbemeselesinisizinlekonuşmakdahadoğruolur.”

Türbemi?Nedenbahsediyordubuadam?Yoksa,yoksabeniNüzhet’lemikarıştırıyordu?

“Nasılolsaişinsahibisizsiniz.”

İşin sahibi... Tabii ya beni Nüzhet zannediyorlardı. İyi de nedenNüzhet’in kimliğini gizlesin Akın?Sakıncalıbir işyapıyorlardıdaondan.Türbe?Evet,MuradiyeKülliyesi’ndeki II.Murad’m türbesi. II.Murad’mmezarınıaçacaklardı.Toksikolojiincelemesiiçin.Demekyasalbaşvurularısonuçsuzkalmıştı.Kalır tabii, sen ceddimizi rencide edecek bir rezilliğe kalkış. Rezillik mi yoksa hakikati bulmakmı?Amanherneyse işte...Sonuçtabenidebulaştırdılaryabunetameliprojeye...Şutelefondakifırsatçıdapatronunbenolduğumusanıyor.Hemenanlatmalıydımdurumubaşımdahafazlabelayagirmeden...Dur,durnebelası,belkidebubirşanstır.Talih,bütünmuammayıçözecekfırsatıayağımagetirmiştir.Bufırsatıtepmekdelilikolur.

“Öyle değil mi hocam?” diye hevesle beni iknaya çalışıyordu Mansur. “Şu Bursa’daki vakıflarmüdürüyle uğraşarak o kadar zaman kaybettiniz. Akın’m dayısı değil, öz abisi olsa fark etmezdi. Onasöylemiştim,arayakimikoyarsanızkoyunizinalamazsınızdiye...Oysabaştanbizegelseydinizşıpdiyeçözmüştükişi...Akın’aanlatamadıkki!Neyseartıksizinletanıştığımızagöremeselekalmadı.”

“Evet,evetdebunutelefondakonuşsak...”

“Olmaz!”Sesidinleyenherkesi tedirginedecekkadargizemliçıkmıştı.“Takdiredersinizki,bu işlertelefondaanlatılmazMüştakBey.”

ŞantajcıAdemDilli’den sonra,mezar hırsızıMansur...AferinMüştak, iyi yolda ilerliyorsun.MezarhırsızıMansur...Bunlarboşlakırdı,değilmezarhırsızı,ölüsevicibileolsafarketmezdi.Belkidebenitemizeçıkartacakolanadamtelefonunötekiuçundaydı.

“Haklısınız,”dedimheyecanımıgizlemeyeçalışarak.“Yüzyüzegörüşelim.Nezaman?”

“Hemen...”“Hemenmi?”

Yok,bukadarhızagelemezdimbenamaMansur’unacelesivardı.

“İşiuzatmanınâlemiyokhocam.BugünAkm’labuluşacaktık.Mademorahatsızlanmış,sizgelin.HaşanUsta da yanımda... Biliyorsunuz, daha önce de restorasyon çalışmalarına katılmış. Sadece türbe değil,camisindenmedresesine, bütünkülliyeyi avucunun içi gibi biliyor.Türbeyenasıl gireceğini de açıklar.Alacağı ücreti de söyler, hem benim komisyonu da konuşuruz. Hadi, Zeyrek’teki dükkânda sizibekliyoruz...”“Zeyrek’tekidükkân?”

“Akın anlatmadımı?Helal olsun, ketumçocukmuş.HaşanUsta’nınnalburiyedükkânmdayız.SağlamNalburiye... İbadethane Sokağı, Molla Zeyrek Camii’nin paralelinde... Neyse, hadi fazla bekletmeyinbizi...”

“Tamam.”Hastaneodasınınilaçkokuluhavasınıciğerlerimedoldurduktansonrabirazdakendimiiknaetmek için kararlılıkla tekrarladım. “Tamam, hemen geliyorum.” “Aşk, akıl tutulması yaratır insanda”Hastaneden çıktığımda kar yeniden başlamıştı; usulca çöken karanlığın içinde sessizce uçuşan beyazzerrecikler.Sokaklarhızla tenhalaşıyordu.Nüzhet’inbahsettiğioyürüyüşünyapılabileceğienfesbirkışgecesibaşlamaküzere.Amabenimhiçdeyürüyüşyapacakhalimyok.Kafamıniçindeüçsesbirbiriyle

Page 254: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

kıyasıyamücadeleetmekte.

“Gitmemelisinoğlum,atlaşuradanbirtaksiye...Yadabindolmuşadoğruevimize...KarışmaNüzhet’inişine. Sana ne padişahların nasıl öldüğünden? Biz kendi yağında kavrulan insanlarız.” Annem bu.Burnumusokmazsam,işlerinyolunagireceğineinanıyorzavallı.Keşkesöyledikleriniyapabilsem,şuandahayattaençokistediğimşeyolanlarıunutup,eviminhuzurluduvarlarınınardınasığınmak.Amaartıkçokgeç,boğazımakadarçamurabatmışdurumdayım.

“Evet, sakınokadınıdinlemeoğlum.Benyıllarcadinledimdeneoldu?Yapmangerekenevedeğil,Nevzat’a gitmek. Bir bir anlatacaksın olanları... Evet, ta en başından... Tamam, dedektif romanlarındapolislerçoğunluklaaptalolarakgösteriliramakanundankaçılmazoğlum.Onlarsendendahaiyibilir.Nedeolsadevletgörevlileri...”

Aslında babamın dediklerini yapacaktım, Nevzat olmasa bile Ali’yle konuşacaktım. Fakat Teomangeldikten sonra, eski asistanımı ona emanet edip, koridora çıktığımda deli fişek komiseri göremedim.Odanınkapısındaİstanbul’dagö

rev yapmanın sıkıntıları hakkında derin bir muhabbete koyulmuş iki polise sordum, onlar dabilmiyorlardı.EğerAli’yibulabilseydim...

“Ali’yi bulsaydın da söylememeliydin,” diye itiraz etti ruhumun karanlık dehlizlerinde gizlenensaldırgan... “Aklımdevletiyle bozmuş babana inanma. Polislemolisle olmaz bu iş.Yapmamız gerekençokbasit...ÖnceŞaziye’yeuğrayıpşuemanetimizialalım.SonraZeyrek’tekinalburagidelim.Anlayalımbakalım,neyinnesiymişşuherifler.Nüzhetneyaptıracakmışonlara?Oradaki işimizbitincedeŞişli’yedönelim...Hastaneyedeğil,HanımefendiSokağa...DilliŞarküteri’ye.Kışgecesi...Vakitde ilerlemiş...Kimsecikler olmaz sokakta. Adem Dilli tezgâhın arkasında hafiften başlamıştır içmeye. Karşı bilekoyamaz.İçerigirergirmezsilahıçıkarıpkafasınaüçkurşun.Kredikartımızınslibinikasadakiparalarlabirlikteattıkmıydıcebimize,meselehallolmuşdemektir.Artıkisteyenistediğigibikonuşsun...”

Bu manyağın düşüncelerine pek itibar etmesem de Şaziye’ye uğrama konusundaki önerisi aklımayatmıştı.Hemiçindekitabancaylaçantamıoradabırakmaz,hemdekimolduklarıhakkındaenküçükbirfikrim bile bulunmayan adamların yanına elim boş gitmemiş olurdum. O niyetle, daha şimdiden karınbeyazlaştırdığıarkasokaklardanOsmanbey’eyöneldim.

Yine sekreter kız açtı kapıyı. Her zamanki gibi mahmur bir hali vardı, her zamanki gibi uykulu...Kelimelerisündürereknerdeysefısıltıhalindesöyledi.

“BuyurunMüştakBey...Hoşgeldiniz...”

Aslındaonugördüğümesevinmiştim.Teyzekızımgelmemişolmalıydı,çantamıalır,çabucaksıvışırdımburadan.Amahevesimkursağımdakalacaktı.

“ŞaziyeHanımdaiçeride,sizibekliyor.”Bakışlarımboşluğutaradı.

“Çantam...”

Aynıruhsuz,cansızseslemırıldandı.“DoktorHanımaldı,onunodasında.”

Belkidetelaşlanacakbirdurumyoktu.BelkideçantadaneolduğununfarkındadeğildiŞaziye.Öylesinealmıştı yanına. Ama kapıyı açıp, içeri girince yanıldığımı anladım. Babamın tehlikeli oyuncağı teyzekızımın masasının üzerinde masumca duruyordu. Masumca diyorum, çünkü Şaziye’nin lacivert, kemik

Page 255: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çerçeveligözlüklerininarkasındankaranlıkikinamlugibiyüzümedikilmişgözleri,çokdahatehditkârdı.Teyzemin korkunç suratı geldi aklıma. “ İşte foyanmeydana çıktıMüştak.Ne kadar çabalarsan çabalagerçekleri örtbas edemezsin.” Sarı, neredeyse bal rengi ışık bile yumuşatamıyordu, Şaziye’nin giderekannesinebenzeyenyüzündekisertifadeyi.

“NeredengeliyorsunMüştak?”

Kapıyıkapatmamıbeklediktensonrasormuştusorusunu.Sekreterkızınkonuştuklarımızıduymasınahiçgerekyoktu.NeolursaolsunkontrolükaybetmezdiŞaziye.Amaneyazıkkisesiannesininkikadariticiydi.Dün akşamki kavganın ardından yumuşayan teyze kızı gitmiş, biraz da kendi muayenehanesinde,hastalarınahükmettiğimasanınbaşındaoturmanınverdiğiüstünlükleoherzamankidemirleydihavasınagirivermişti.Bendedahakapınınönündeyapıştırdımcevabımı.

“Nüzhet’inevinden...Polisbirkaçbelgegösterdi.OsmanlIcayazılar filan...Çözememişler.Cinayetinesrarlıbirprojeyüzündenişlenmişolabileceğiüzerindeduruyorlar.Fatih’inbabasınıöldürmeihtimali...”

Alaycıbirtavırlamırıldandı.

“Babakatilliğiha...Freudaklınıbozmuştubukonuyla...”

Bu meseleye fazla dalma, yoksa sen de fırlatırsın, demek istiyordu. Aldırmadım. Benden yorumgelmeyince, gözlükleri gibi lacivert rengi ojeyle boyanmış işaret parmağının tırnağıyla önündekitabancanınkabzasınavurdu.

“Peki,bunedirMüştak?”Şaziye’ninafrasmıtafrasınıçekecekhalimyoktu.

“Tabanca,” dedim omuz silkerek. “Babamın tabancası... Hatırlarsan, o ölünce ruhsatını üzerimealmıştım. Hem de annenin ısrarlarıyla... Koca köşkü neyle koruyacakmışız?” Sakin adımlarla masayayaklaştım.“Dahaöncedegörmüştün.Hanigeçenlerdeevininkapısınıaçıkgörüncetelaşlabanagelmiştindeelimdebutabancaylaevindehırsızaramıştıkya...”

Makyajkalemiylekalınlaştırılmışkaşlarıçatıldı.“NeolduğunugörüyorumMüştak.Busilahınburadaneişivar?”

“Polislerinyanınagiderkenyanımdagötürmeyeyimdedim.”Manalıbakışlarlasüzdü.

“Polislerinyanınagiderken...Amabenonudasormuyorum.

Butabancanınçantandaneişivar?”

Masanınüzerindekisilahauzanırkengiderdimmerakını.“Kendimikoruyorum.”

Karagözleritedirginliklekıpırdadı.“Kimden?”

Tabancayımasanınüzerindenaldım.“Katillerden.”

Enküçükbirhareketimibilekaçırmadanbeniizliyordu.“Hangikatillerden?”

Sözebaşlamadanöncetabancayı,yinemasanınüzerindedurançantamayerleştirdim.

“Nüzhet’inkatillerinden.”Kinayelibirbakışfırlattım.“Neredeolduklarıbellideğilçünkü,heranheryerdekarşımaçıkabilirler.”

Page 256: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nebakışım,nemanidarsözlerimetkilioldu.“Kimlikleribellioldumu?KimöldürmüşNüzhet’i?”

Zerreceüzerinealınmamıştı.Ohaldeaçıkoynamakzorundaydım.

“Bilmiyorum....Belkisenbiliyorsundur.”

Değmepadişahlarataşçıkartacakokendindeneminduruşubozulurgibioldu.

“NediyorsunMüştak?Benneredenbilecekmişimkatilleri?”

Bakışlarımıüzerindenayırmadan,hastalarıkabulettiğikoltuğaoturdum.

“BelkiNüzhetanlatmıştır.Okadargidipgelmişsinevine...”

İtiraz edecek sandım, aksine koltuğuna yaslanarak kollarını boğazlı, siyah kazağının göğsündekavuşturdu.“Demeköğrendingörüştüğümüzü.”

“Öğrendim.” Sesimin dalgalanmamasına özen gösteriyordum. “Anlamadığım şu, madem Nüzhet’legörüşüyordun,dünakşamogerdanlıkiçinnedenbaşımınetiniyedin?”Kibirlekısıldıgözleri.

“ÇünküÇeşm-iLal’iNüzhet’inboynundahiçgörmemiştim.

Belkiutanmıştırkarşımdatakmaya...”

Sözlerimantıklıydı,NüzhetheptedirginolmuştuÇeşm-iLalmeselesinden.AmaŞaziyegerdanlığıbirrastlantısonucudagörmüşolabilirdi.Venasılkidünakşambanapatladıysa,Çeşm-iLal’ieskisevgilimininceuzunboynundagörünceyinebiröfkekrizisonucu,sehpanınüzerindeduranmektupaçacağınıkaptığıgibi...

“Seni sevdiğimi bilirsin Şaziye... Senin kötülüğünü istemem. İstemem çünkü hayatta senden başkayakınımyok...Yineaynısebeplekimseninsanazararvermesinedeizinvermem.Amabirşeysoracağım,lütfendoğruyusöyle.”

Başınıhafifçekaldırdı,dimdikbaktıgözlerime.“Tamam,sor...”

Rollerideğişmişgibiydik,sankibendoktorolmuştum,ohasta.

“ikigünönce,akşamsaataltıilesekizarasıneredeydin?”“Ne?”diyebağırdı.“Ne?İnanmıyorum,benicinayet işlemeklemisuçluyorsun?”Hiddettenayağafırlamıştı.“Müştaksenmanyakmısın?Nasılböylebirşeydüşünebilirsin?”

Manyak olabilirdim ama böyle düşünmem için yeterince nedenim vardı. Hiç istifimi bozmadan,aşağıdanyukarısüzdümonu.

“Senihiçbirşeylesuçladığımyok.Sadecealtıilesekizarasıneredeolduğunusordum.”

“Müştak, sen sahiden çıldırmışsın...” Derin bir hayal kırıklığı vardı sesinde. Hayır, az öncekiöfkesindensıyrılmıştı,acımayabenzerbirifadesüslüyordugerginyüzünü.“Senintedaviyeihtiyacınvar.”

Umurumdabiledeğildisözleri.“Sorumuncevabınıalamadım.”Çaresizceçöktükoltuğuna.

“Pekidinleozaman...Saataltıdabenneredemiydim?ParkinsonlubirhastamvarAcıbadem’de,SezaiBey... Saat 18:15 gibi ona uğradım.Hastalığı ilerlediği için Sezai Bey beni doğrulayamaz ama karısı

Page 257: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Meral, oğlu Şükrü, gelini Emel,Moldovyalı bakıcısıYelena tanığımdır. İstersen telefonlarını vereyim,sor...”Utanmamgerekirdi,enazındanmahcupolmalıydım,hayırhiçdeöylebirhisyoktuiçimde.Mademki, Nüzhet’le görüştüğünü benden gizlemişti, elbette her türlü yalanı da söyleyebilirdi. Bakışlarımdakisuçlayıcı ifade kaybolmadığı için olsa gerek Şaziye cinayet saatinde neler yaptığını anlatmayısürdürüyordu.

“Yedi gibi çıktım Sezai Bey’in evinden. Kar yağıyordu, her taraf bembeyazdı, İstanbul’da sıkçakarşılaşmadığımız bir kış gecesi... Sokaklar erkenden ıssızlaşmış. Karın tadını çıkararak eve kadaryürüdüm.”Derindenbir içgeçirdi.Yenidenkonuşmayabaşladığındasesindekisıkıntıyerini ithamedenbir tona bırakmıştı. “Eve gelince de önce senin dairene çıktım. Hatırlarsan o öğleden sonra beniaramıştın.Bendeancakevegelirkenfarketmiştimaradığını.Oyüzdenöncesanauğradımamayoktun.Dikkatini çekerimsaat sekizegeliyordu.Bir saat sonrayeniden indim.Yineyoktun.Üçüncükezkapınıçaldığımda ise saat onageliyordu, senkarşımdaydm...”Bakışları ayakkabılarımakaydı. “Hatırlıyorsundeğil mi? Ayakların çıplaktı. Tuhaf bir halin vardı. Tedirgindin, heyecanlanmıştın, tatsız bir telaşiçindeydin.Azöncegeldiğinisöyledin.Güyakardayürümüşsün.İnsanikibuçuksaatboyuncakardayürürmü?”

İşte, bizimŞaziye.Tepeden tırnağamantık, tepeden tırnağa irade...Eğerduygusalbir anındadeğilseonukimsealtedemez.Bütünsuçlamalarımıçürüttüğüyetmezmişgibibirandakatilzanlısıdayapıvermiştibeni.Üstelik kuşkularında yerden göğe kadar haklıydı.Ama ne kadar haklı olursa olsun, benim teslimolmakgibilüksümyoktu.

“Anlamsızsuçlamalarlayaptığınhatayıörtemezsin,”diyegürledim.“Kardayürüdüğümüsöyledim,amaönce Çiya’ya uğrayıp karnımı doyurdum... Şu senin yemeklerine bayıldığın restorana... Yani iki saatboyunca sokaklarda aylak aylak dolanmadım. Hatalı olan sensin, Nüzhet’le görüştüğünü banasöylemeliydin.”

Çıkışım işe yaramıştı, o itham eden tavır silindi gözlerinden. “Senin iyiliğin için söylemedim. Seniyeniden kırmasından korkuyordum. Aynı travmayı yeniden yaşatmasından...” Sözleri içime dokunmuştuama o kadar kolay teslim alamayacaktı beni. “Madem öyle, niye Nüzhet’le görüşüyordun o zaman?”“Anlamaya çalışıyordum. Çünkü onu hep senden dinlemiştim, anlattığın kadarıyla tanıyordum. GerçekNüzhet’i tanırsam, sana daha fazla yardım edebilirim diye düşündüm.” “Yani benim anlattıklarımagüvenmiyordun?”

Aptalsoruma,zekicebirkarşılıkverdi.

“Güvenmiyordum, çünkü Nüzhet’e deli gibi âşıktın. Aşk, akıl tutulması yaratır insanda, görüşümüzüçarpıtır. Âşık olan kişi, âşık olduğu kişiyi objektif olarak değerlendiremez. Sen de öyle yapıyordun;kadıncağızı ya göklere çıkarıyordun ya da yerin dibine sokuyordun. Gerçek ortalarda bir yerlerdeolmalıydı.”

“OyüzdengidipNüzhet’ibuldun?”

“Bulmadım,tesadüfenkarşılaştık.İkiaykadarönce...Şuilerde,metronunköşesinde.Muayenehanedenyeniçıkmıştım,o tanıdıbeni... ‘Hiçdeğişmemişsin,’dedibana.AmaNüzhetdeğişmişti;ogüzelkadın,sanki hızla çökmüştü.” Sustu, bakışları yüzüme kilitlendi. “Bak, nasıl da asıldı suratın. Ondanbahsederkenşimdibileetkileniyorsun.”

“Yok, sanaöyle geliyor,” diye yalanlara sığındımamane yaparsamyapayımboşuna, haklı olduğunuikimizdeçokiyibiliyorduk.“HayatdaaşkkadarmerhametsizMüştak...Özellikledekadınlarakarşı...O

Page 258: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

tatlı kız, o senin aklını başından alan Nüzhet nasıl da orta yaşlı bir kadına dönüşüvermişti.” Sahidenüzülmüşgibiiçiniçekti.“Amagülümsemesihepaynıkalmış,birdegözlerindekioışık...Sendenbahsetti.Özlemiş gibiydi.Yıllardır arayamadığım söyledi.Nedenini sordum, söylemedi. ‘Bize gelsene, birlikteçayiçeriz,’dedi.Telefonunualdım,birhaftasonraarayıpgittim.”

Aptalcasorgulamalardanvazgeçmiştimartık,yıllardırgörmediğimneleryaptığındaneminolamadığımsevgilimhakkındailkeldenbilgileralmanınheyecanıüstüngelmişti.

“Toputopuüçkeregittimzaten,birkeredeoburayageldi.

Geceleriuyuyamıyormuş,sakinleştiricibirilaçistedi.”Dahafazlasabredemedim.

“Pekiniyearamamışbeni?”

“Okonuyagirmekistemedi.AslındaNüzhet’isüngüsüdüşmüşgördümbiraz.Özelhayatındanelerolupbittiğini bilmiyorum ama anladığım kadarıyla işler pek yolunda git memiş. Böyle durumlarda insan,yaralarınısaracakbiriniarar.Onukoşulsuzseven,koşulsuzşefkatgösterenbirini.Hiçöylegözleriniiriiri açma Müştak. İnsan bencil bir hayvandır. Hepimiz öyleyiz, önce kendimizi düşünürüz. Nüzhet deöyleydi. Kendisini pohpohlayacak, kırılmış kalbini tamir edecek birine ihtiyacı vardı. Elbette o kişişendin. Sanırım benimle görüşmek istemesinin nedeni de buydu; senin hakkında bilgi almak. Onunhakkındanelerdüşündüğünüöğrenmek.”

“Sennesöyledin?”Çekingenbirsesleaçıkladı.

“Artıkonusevmediğini...Seninlegörüşürsekalbininkırılacağını...Senindeçokmutsuzolacağını...”

Aslında kızmalı, hatta bağırıp çağırmalıydım.EğerNüzhet’i böyle yönlendirmese çok daha öncedenarayacaktıbeni.Amaarasaneolacaktı?Manzaraortadaydı,eskisevgilimbenisevmiyordubelkidehiçsevmemişti. Şaziye’nin söylediği gibi yaralanmış gururunu, benim şefkatli sözlerimle tedavi etmekistiyordu.Belkidahadabeteri,banaacıyordu.Bir insanazararvermişolmanınvicdanındauyandırdığırahatsızlığı gidermek istiyordu. Şaziye’yle görüşmesinin nedeni de buydu. Peki sonra niye fikirdeğiştirmişti, neden aramıştı beni? Niçin olacak, projesine yardım etmem için. Kariyeri söz konusuolunca,Müştak’müzülmesi,yenidenkahrolmasıkiminumurunda.

“Aramadısenideğilmi?”

Okadarmasumbirtavırlasormuştuki,boşbulundum,“Nüzhetmi?”diyemırıldandım.

“Başka kim olacak?” Gözlerini kısarak bakıyordu yüzüme. Canlı bir yalan makinesi gibidavranışlarımı,mimiklerimi tek tek test ediyordu.“Yoksaaradımı?”Korkunçbirgerçeklekarşılaşmışgibisarsıldı.“Müştak,oevegitmedindeğilmi?Cinayetgecesioradadeğildin?”

Değildimtabii,nelersaçmalıyorsundiyeazarlamamgerekirdiamayorulmuştum.Evetyalansöylemekyormuştubeni,buakıloyunlarından,buküçükentrikalardanbıkmıştım.KararsızlığımınuzamasıŞaziye’yikelimenintamanlamıylaallakbullaketti.Adetayalvarırcasınasordu:

“Müştakonu senöldürmedindeğilmi?”Çözülmeküzereydim,bilmiyorumdiyebaşlayıpolanıbitenikendi hakkımdaki bütün kuşkularımı anlatmak üzereydim ki, birden başıma gelecekleri olancaçıplaklığıyla gördüm. Şaziye’nin panik içinde beni azarlaması, ardından durumu nasıl kurtarırız diyeplanlaryapması,belkidepolisegitmemiönermesi.Velhasıldurumuniyiceberbatbirhalegelmesi...

Page 259: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“NediyorsunsenŞaziye,”diyebukezçıkıştım.“BenniyeöldüreyimNüzhet’i?”

İknaolmasadakibardavranmayaçalıştı.

“Ya kusura bakma, akim başındayken elbette yapmazsın ama şu krizlerden birini geçirdiysen, oanlarda...”

Kendisözleriylevurmayıdenedim.

“Yapma Şaziye, daha dün gece bizzat sen söyledin psikojenik füg hastalarının, kriz anında biriniöldürmesi mantıklı değil, diye... Beyin, gerçekle başa çıkamadığı için hafızanın kontağını kapatırmış.Krizenedenolansorunlayüzleşmemekiçin...”

“Biliyorum,biliyorum,”diyerek sıkıntıyla başını salladı. “Ama insanbeyni korkunçbirmakine.Bizhâlâbumakineninsırlarınavakıfdeğiliz.Genellemeleryaparakçalışmayönteminianlamayauğraşıyoruz.Hastalıkları, sapmaları, davranış bozukluklarını böyle ortaya çıkarıyoruz.Ama adı üstünde genelleme,aradabirçok istisnaolaybulunabilir.”Budefa inanmak istercesinebaktıyüzüme. “LütfenbanagerçeğisöyleMüştak,yenibirkrizgeçirmedindeğilmi?”

“Geçirmedim,”diyesöylendim.“Niyeinanmıyorsun?Dündeanlattımkrizfilangeçirmedim.Anneminölümündensonrayaşadığımohafızakaybındanbuyanahiçöylebirunutmanöbetinetutulmadım.”Karagözlerindehâlâgrikuşkubulutlangeziniyordu.“YalansöylemiyorumŞaziye,öylebirolayyaşasam,öncesanaanlatırım.”

“Anlatırsındeğilmi?’

Galibarahatlamayabaşlamıştı.

“Kesinlikle...Elimdenbaşka türlüsügelmezki... istesemdeyapamam...”Kucağımdaki çantayı işaretettim.“Silahdabununkanıtıdeğilmi?EğerNüzhet’ibenöldürsem,kendimikorumakiçinnedentabancataşımakzorundakalayım?Hiçhoşlanmambutüraletlerden...”

Evet, inadı kırılmıştı, sanırım bana inanmaya başlamıştı. “Yine de taşıma o silahı... Katillerin sanabulaşmasıiçinbirnedenyokki...”Gülümsedi.“Hemokadarbeceriksizsinki,kendinivurursunsonra...”

Kendi acizliğime sığınmak çok adiceydi, ama zeki teyze kızımı kandırmanın başka yolu da yoktu.Üstelikzamanhızlaakıyordu,biranönceZeyrek’tekinalburiyedükkânındaolmakzorundaydım.

“Haklısın,”diyemırıldandım toparlanırken. “Bendebinpişmanoldum tabancayı yanımaaldığıma...Ama ne yapayım!Çok korkmuştum...” “Şahane bir duyguymuş insanların senden korktuklarını görmek”Taksidenindiğimdekarhafiflemişbelkidedurmuştu;amabukadarıbilesokağınyumuşakbirbeyazlıklakaplanması için yetmişti. O sebepten yolun ağzında indirdi şoför beni... “Zincirim yok beyefendi, buyokuşu çıkamayız.” Tek bir lamba bile yanmıyordu engebeli sokakta ama ne gam, karlardan yayılanyumuşak ışık, karanlığı aydınlığa çeviriyor, görünmezi görünür kılıyordu. Temkinli adımlarla yokuşutırmanırkenSağlamNalburiye’yigörmekiçingözlerimikısaraketrafabakındım.Bırakınnalburiyeyi,birbakkaldükkânıbileyoktu.Dahailerideolmalıydı.Hadibakalımtabanakuvvet.

Sokağınköşesineyaklaşırkenortalıkbirdenaydınlanıverdi.Kocamanbirturotobüsününfarları.MollaZeyrekCamii’ndengeliyorolmalıydı.Konstantinopolis’inengörkemliibadethanelerindenbiriolaneskiPantokrator Kilisesi’nden... Konstantinopolis kuşatması sırasında Ortodoksların, Katoliklerlebirleşmesine inatla karşı çıkanGennadius’un kendini kapattığı ibadethane. Fatih SultanMehmed, şehri

Page 260: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

aldıktansonraısrarlaGennadius’uaratmış,ancakonukilisedebulamamıştı,çünküyeniçerilertarafındanesiredilerekEdirnelizenginbirTürk’eköleolaraksatılmıştı.Gençpadişah,Edirnelizenginemisliylealtın sayıp Gennadius’u özgürlüğüne kavuşturdu ve onu Ortodoks Hristiyanların patriği yaptı. Turotobüsünün lastikleri karın üzerinde derin izler bırakarak geçerken Fatih Sultan Mehmed’in karmaşıkkişiliğinidüşündüm.Biryandatahttakaldığızamaniçindeseferdenseferekoşarakdünyayıelegeçirmeyeçalışanbirsavaşçı,öteyandaenfesaşkşiirleriyazaninceruhlubirşair,biryandaegemenliğialtındakihalkların kendi inançlarını yaşayabilmelerini kanunlarla güvence altına alan hoşgörülü bir insan, öteyanda kardeş katli fermanını yayımlayan katı bir devlet adamı, bir yanda amacına ulaşmak için negerekiyorsa yapmaktan çekinmeyen bir padişah, öte yanda Doğu’nun ve Batı’nın bilim adamlarınısarayında toplamaya çalışan aydın bir hükümdar.Bunların hangisiydiFatih?Belki hiçbiri, belki hepsi.Yaptıklarınınhangilerinimecburolduğuiçinyapmıştı,hangilerinizevkiçin?Çözümlenmesizor,karmaşıkbir kişilik. Sanırım Nüzhet’i de cezbeden buydu. Karmaşık kişilik. Elbette sadece bu değil, projedekullanacağı metodu daha çok önemsiyor olmalıydı. Psikiyatrinin yöntemleriyle tarihin yöntemlerinikullanarakbirhükümdarınprofiliniçıkarmak.Bumümkünmüydü?Mümkünolsabile,bumetodla insanhakikatenekadaryaklaşabilirdiki?Tarih,geçmiştekihakikatinekadaraçıklayabiliyorsaokadar...

Ama bunun bir önemi yoktu artık.Düşüncesi ya da seçtiği yöntemne olursa olsun, bir bilim insanı,geliştirmek istediği bir proje yüzünden canından olmuştu. Asıl vahim olan buydu. İyi de emin miyizbundan?Nüzhet,Fatihprojesiyüzündenmiöldürüldü?Sezginkatilolmadığınagöre,zatenhiçbirzamantam anlamıyla kuşkulanmadığım Şaziye de cinayet saatinde nerede olduğunu kanıtladığını göre, TahirHakkı’nınoathırsızısuratlıasistanıkalıyorgeriye...Akın’a tokatbileatmış.Bıraksalarbelkidedahaorada parçalayacaktı çocuğu... Sabah trafikteki halini düşünsene, bildiğin psikopat... Peki ya AdemDilli’ninsöyledikleri?CinayetsaatindeHanımefendiSokak’tagörmüşbeni...Yenibirbilgideğilkibu.Orada olduğumu biliyorum zaten. Bilmediğim Nüzhet’in boynuna o mektup açacağını benim saplayıpsaplamadığım.AdemDilli’nindebundanhaberiyokamavarsanıyor.NüzhetAblası’nı,MüştakAbisi’ninöldürdüğündenemin.Saçma!Niyeöldüreyimki?Niyemi?Hayatımımahvettiği için.Beniyerindibinesoktuğu,acı çektirdiği,delicesinekıskandırdığı için,beniacımasız,öfkeli,yapayalnızbirucubehalinegetirdiği için... Hayır, hayır... Onu ben öldürmedim. Sadece bir kriz geçirdim. Şaziye de söyledi,psikojenik füg anında hastanın birini öldürmesi pekmümkün değilmiş. ‘Pekmümkün değil,’ dedi amaimkânsız demedi. İnsan beyni korkunç birmakineymiş, hâlâ sırlarına vakıf değillermiş... Yani?YanisiAdem’in tahminettiğigibiNüzhet’ibendeöldürmüşolabilirim...Saçmalıyorum...Serhazinlerinyineokadimsuçlulukduygusu...Hertürlükötüolaydankendinisorumlututmahastalığı...“Memleketibumenfidurumdankurtarmakiçinüzerimizedüşengörevleriharfiyenveeksiksizolarakyerinegetirmekelzemdir.Bumesuliyeti kanında ve canında hissetmeyen bireyler...” Babamın sözleriyle, tam anlamıyla kanıma,canıma işleyen, şu çantamdaki tabanca kadar etkileyici birmiras... Tabanca deyince birden ürperdim.Ensemde birinin bakışlarını hisseder gibi oldum. Dönüp arkama baktım. Elbette kimse yoktu, bir kışgecesi evhamı... Yeniden yürümeye başlarken gördüm Sağlam Nalburiye’nin ışıklı tabelasını... Yirmimetrekadarilerdeköşedekienbiçimsiz,enyüksekapartmanıngirişindeydi.

Floresan lambasının buz rengi çiğ ışığıyla aydınlanan bir dükkân... Dükkân demek haksızlık olur.Devasa birmağaza... Yüksek raflardan oluşan koridorlar... Boya, çimento, alet edevat, takım taklavat,inşaata dair ne ararsanız... Boya raflarının arasından, kumral, sakalsız, bıyıksız, yakışıklı bir adambeliriverdikarşıma.

“Merhaba...”Giyimkuşamımdanmı,halvetavrımdanmınedir,anlamıştıkimolduğumu.“HoşgeldinizMüştakHocam.”

Buluşacağımadamlardanbiriolmalı...“Hoşbulduk...”

Page 261: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Bendenbirbaşdahakısaydıamasağlamyapılıydı.Yakışıklıbiriolmasınarağmenitici,insanırahatsızeden bir yan vardı davranışlarında... Nerdeyse kırmızıya çalan kahverengi gözleri sürekli hareketediyordu. Anneannemin tabiriyle insanın gözünden sürmeyi çalacak şu fırıldak heriflerden biri...Anlamayaçalışırgibibaktığımıfarkedince,“Mansur...”diyerekeliniuzattı.“Telefondakonuşmuştuk.”

Ilık, yumuşak eli, avucumda kaybolurken tatlı tatlı şikâyet etti. “Geciktiniz, nerdeyse vazgeçtiğinizidüşünecektik.”“YollarbirfelaketMansurBey...”

Kendisesiminürkekliğiniduyduğumandahatayaptığımıanladım.Dahacesurolmalıydım.Mademkibiroyunabaşladım,rolümünhakkınıvermeliydim.

“Zorbelageldimvalla...Nerdeysevazgeçecektimgelmekten...

Kardakayanarabalar,adımadımilerleyentrafik...”

Gülümsedi, ince, hırslı dudaklarının çevrelediği kocaman ağzı iyice yayvanlaştı. Önce sararmışdişlerinigördüm,ardındansigarakokannefesiçarptıyüzüme.

“Teşekkürederizgeldiğiniziçin...Sizideyordukbukıştakıyamette...Amabiraydırkonuşuyoruz,artıkbitirelim şu işi.”Tabii bitirelimdekomisyonunucebine at diye aklımdangeçirirken rafların arasındangüvenliadımlarlabizeyaklaşan,beyazsaçlı,incebıyıklıbiradamfarkettim.Sobaborusurengindebirtakım elbise, yana kaykılmış kırmızı bir kravat, cüretkârca bakan, yeşil mi, ela mı olduklarına kararveremediğimşehlagözler.Ustalıktanişadamlığınageçişaşamasındabirgirişimci.

“BudaHaşanUsta...”diyerekadamıtakdimettiMansur.“Telefondabahsettiğimarkadaş.”

Dudaklarındayılışıkbirgülümseme,sahtebirsaygıylaönünüilikleyerekeliniuzattı.

“Merhabahocam.Hoşgeldiniz.”

Onundaelinisıktık;nasırlı,pütürpütürbirten.“MerhabaHaşanBey.”

Keşkeustadeseydim,bubeylafıfazlakibarkaçtıgaliba...

Amaadamlarınhiçdeyadırgamışgibibirhaliyoktu.

“Buyurunşöylegeçelim.”HaşanUsta’nınfırıncıküreğiniandıraneli,rengârenkpaketlerinsergilendiği,birbirine paralel uzanan rafların sonunu gösteriyordu.Karanlık sokaklarla çevrili, tenha birmağazanınderinlikleri... Beni şurada kıtır kıtır kesseler kimsenin ruhu duymaz. Ürperdiğimi hissettim. Hayır,ödlekliğinlüzumuyoktu,mademkiburayakadargelmiştimsonunakadardagitmeliydim.Hemsilahımdayanımdaydı.Çantamısıkısıkıyakavrayarakadamıngösterdiğitarafayöneldim.

Köşedegösterişli birmasa...Masadagümüş sırtlı bir bilgisayar, kırmızı ahizeli bir telefon, üst üsteduranikikirlidefter,dördekatlanmışharitayabenzerbirevrak...Üzerisi

garayanıklarıyladoluküçükbirsehpayıçevreleyenkadifekumaşlıüçkoltuk.

“Sizşöylegeçinhocam...”

MasayıgösteriyorduHaşanUsta.Tarihprofesörünesaygımı,birliktesuçişleyeceğimüşterisinikafayaalmaçabasımı?

Page 262: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“OlmazHaşanBey,orasısizinyeriniz,”diyereksağdakikoltuğaçökecekkenkolumdanyakaladıbeni.

“Lütfenhocam...Bakınoradatürbeninplanlarıvar.Masanınüzerindedahaiyigörürsünüz.”

Türbenin planları deyince akan sular durdu. Masanın üzerindeki dörde katlanmış evraka bakarakgösterilenkoltuğaçöktüm.

“Bumutürbeninplanı?”

“Evet,” dedi Haşan Usta; masanın karşı ucunda, Mansur’la birlikte ayakta dikiliyordu. “İki yılrestorasyonunda çalıştım külliyenin... O zamanlardan kalma...” Akima bir şey gelmiş gibi duraksadı.“Amaöncebirşeyleriçseydik...Üşümüşsünüzdür.Tazedemlenmişçayımızvar.”

Evet, üşümüştüm, şöyle şekerli bir çay hiç de fena olmazdı, hatta yanında atıştıracak birşeyler...Fetihgezisisırasındaotobüsteikramettiklerisandviçleduruyordumhâlâamabelkideüçgündüriçindedebelendiğimoderinmuammayıçözeceksihirlibirelyazmasıgibimasanınüzerindebekleyenşuevrakıbiranöncegörmeisteğiaçlığımdandahaağırbastı.

“Teşekkürederim,belkidahasonra,”diyerekMuradiyeKülliyesi’ninplanınauzandım.HaşanUstaizinvermedi,bendenöncealdı,dördekatlanmışkâğıdı.

“Benanlatırsamdahaiyiolur.”

İri parmaklarından beklenmeyen bir beceriyle kâğıdı açarak masanın üzerine yaymak istedi. Amabilgisayarengeloluyordu.Lüzumsuzbiraletiuzaklaştırırgibieliyleittibilgisayarı.

“Yağız kullanıyor bunu...”Açıklamagereği hissetti. “Yağız bizimoğlan... İş için değil ha, bütüngünoyunoynayıpduruyorkerata...Kaldırıpatacağımbirgünsokağa...”

Nihayetkülliyeninplanıönümeserilmişti.

“Şimdi Müştak Hocam, esasında külliyenin içinde kazı yapmamıza imkân yok. Mansur kardeşe deanlattım. Eğer alt bahçedeki şu kuyuyu ıslah etme projesi olmasaydı, bu işi imkânı yok, yapamazdık.Eskidenkülliyeninsuihtiyacıiçinbirsürükuyuaçmışlarsonrabunlarkapanmış.Onlardanbirinibulduk.Islahediyoruz.İşteokuyudanaçacağımızbirtünellemezaraulaşabiliriz.”

Haşan Usta anlatırken, kâğıdın üzerindeki daire, kare ve dikdörtgenleri anlamaya çabalıyordum.Aklımda kaldığı kadarıyla Bursa’daki Muradiye Külliyesi böyle bir yapılanma içerisinde değildi.Öncelikle cami ile türbenin birbirine bu kadar yakın olduğunu hiç sanmıyordum. Üstelik külliyeninbahçesindepıtrakgibiyanyana,karşılıklıolarakdizilmişonikitürbeolmasılazımdı.SadeceII.Muradve çok sevdiği oğluAlaeddinAli’nin birlikte yattığı türbe değil,HümaHatun, ŞehzadeMustafa,CemSultan, Şehzade Ahmed’in ve OsmanlI hanedanına mensup kişilerin son istirahatgâhlarmın bulunduğutürbeler...Oysaönümdekiplandaaralıklarlaancakbeşbinagörülüyordu.Başkabirkesitimianlatıyordubuçizim,diyedüşünürkenustayapacağıişingüçlüklerinisayıpdöküyordu.

“Tamam, vakıftakiler de camidekiler de bana güveniyor ama İstanbul’un göbeği... Herkesin gözüüzerimizde olacak.” İstanbul’un göbeği mi? Neden bahsediyordu bu adam? Bir terslik vardı bu işte.Bakışlarım önümdeki planın tepesindeki başlığa kaydı. İncecik yazılar, güçlükle seçilebiliyordu.Endişeyleyakıngözlüğümüçıkardım.

“AmameraklanmayınMüştakHocam, biz kuyuda olduğumuz için, aşağıda ne yaptığımızı kimse fark

Page 263: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

edemez.BöyleceAllah’ınizniyletünelimizirahatçakazıpmezaraulaşabiliriz...Elimizçabukturbizim...Hemkülliyeninheryerini,herköşesinibiliyorum.”

Gözlüğümü takınca harfleri seçmeye başladım ve beni hayretler içinde bırakacak o iki kelimeyiokudum:FatihKülliyesi...Tepemeyıldırımdüşmüşgibisarsıldım.

“Ne!”

“EvetMüştakHocam,Fatih’inmezarınaancakböyleulaşabiliriz.”Neyeşaşırdığımıanlamamıştıadam,koparacağıparanınhayaliylehâlâyapacağıişisatmayaçalışıyordu.“Rahmetlininmezarıtürbeninaltındadeğilzaten,camininmihrabınınaltında...Fatihoradayatıyor.”

FatihKülliyesi...Tabii ya... II.Murad’mdeğil, Fatih’in naaşınmpeşindeydiNüzhet... II.Mehmed’inbabasınızehirle

mesi ihtimalini araştırmıyordu, Fatih’in kendi öz oğlu II. Bayezid tarafından zehirlenmesiniaraştırıyordu.SandığımınaksineFatih’ikatilolarakdeğil,kurbanolarakgörüyordu.Babakatilisandığıpadişah Fatih değil, oğlu II. Bayezid’ti... Nasıl da atlamıştım ben bunu? Aslında atlamamıştım,bilinçaltımdabiryerlerdebuihtimalidüşünüyorolmalıydımki,rüyamdakiFatih’e,“Nikrishastalığındanölenbirinsangördünmühiçsen?”diyesordurtmuştum.Amametcezirgibigidipgelenaklım,doğrufikiryürütmemiengellemişti...Fakültedekiodamıaltüstetmeleri,bilgisayarımdaII.Bayezidhakkındayazılmışbirmakalevarmıdiyeyaptıklarıarama...Evet,şimditaşlaryerineoturuyordu.1481yılınınMayısayındaSultanÇayır’ıdenilenyerdeyaşamagözleriniyumanFatih’inbuaniölümününpeşindeydieskisevgilim.O yüzden bu adamlarla ilişkiye geçmişti. Yanlış, Nüzhet değil, Akın bulmuştu AdemDilli’nin Zeyrekversiyonuolanbutekinsizherifleri...Amahırslıhocasınınisteğiyletabii.AhNüzhet,kimlerebulaşmışsınsen?

“Biz bu işin erbabıyız,” diyerek Mansur adındaki parlak herif almıştı sözü. “Akın bana bu iştenbahsedince,hemenaklımaHaşanUstageldi.Buişiondanbaşkasıhalledemezdedim.UstaylakonuşuncaAkındahemeniknaoldu.Sizedeöyleanlattıdeğilmi?”

“Evet,” demeye hazırlanıyordum ki rafların arasından bir gölgenin yaklaştığını fark ettim. Saçlarıjöleyledikleştirilmiş,kirli sakallıgençtenbiradam.Sankidışarıdakaryağmıyormuşgibi sırtında incebirdericeket,bacaklarındarengiatmışbirkotpantolon...

“Herkesemerhaba...”

Dünyayıtakmayan,asibirtavırlakonuşuyordu.

“MerhabaYağız,”dediMansuralaycıbirtavırla.“Şükürkavuşturana...Nerdesinyakaçsaattir?”

“BuradayızMansurAbi,takıldıkbiraz...”Terstersbaktıbabası.

“Lafa bak, takılmış...” Yanlarında benim olduğumu unutmuş gibiydi. “Dün ortalıkta yoktun, sesimiziçıkarmadık. Sabah evden çıktığımda uyuyordun... Annene, ‘Kalkar kalkmaz, dükkâna yolla,’ dedim,gelmedin. Kaç defa aradım cevap vermedin. Nerdeyse dükkânı kapatacağız şimdi geliyorsun, bir deutanmadantakıldıkmıdiyorsun...”AlA“Yaatamambabaya,geldikişte...”

Adamartıkyatışacakdiyedüşünüyordumamabirdenirkildi.“Gözüneneoldusenin?”

Gerçekten de Yağız’m sağ gözü mosmordu, alt dudağında da iyileşmeye yüz tutmuş küçük bir yara

Page 264: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

vardı.

“Yinemikavgaettinlanyoksa?”

Yağız’myardımınaMansurAbisiyetişti.Eenedeolsaikisidebıçkın,ikisidedelikanlı...

“Tamamabiya,çoküstünegitmeçocuğun.Gençlikteolurböyleşeyler...Hembakmisafirimizvar.”

Haşan derhal toparlandı, mahcup bir ifadeyle baktı yüzüme. “Kusura bakmayın hocam, böyle sizinönünüzde...Esasında

öylekolaykolaysinirlenmem...Amagörüyorsunuzişte...”Oğlunadöndüyeniden.“Bakkocaprofesör,bu karda kışta, ta nerelerden kalkıp buraya kadar geliyor, sen kıçını kaldırıp iki adımlık yerdengelemiyorsun.”

YadırgayanbirifadebelirmiştiYağız’mbabasıgibişehlagözlerinde...

“Profesörmü?”

Sanki yakından görürse tanıyacakmış gibi babasıyla Mansur’un yanına, tam karşıma gelmişti.Gülümseyerek,masanınüzerindenelimiuzattım.

“MerhabaYağızBey,benMüştak...”

Hastalık yayacak bir nesneymiş gibi süzdü elimi.Niye, ne olmuştu da hoşlanmamıştı bu genç adambenden?

DelikanlınıntavrındanrahatsızolanHaşanUsta,“AkmBey’inbahsettiğiprofesör,oğlum...”diyetanıttıbeni.“HanişuFatihtürbesiniaçmaişivarya...”

Hayır,Yağızyineuzanmadıelime...“SizAkın’ınhocasımısınız?”

Sesikuşkudoluydu.“Evet,”dedimboşluktakalanelimigeri çekerken. “Babanızınbahsettiğiprojeyiyapacakkişi.”

“Yalan!” Sesi nalburiye dükkânının derinliklerinde yankılandı. “Yalan söylüyor baba... Bu adam, oprofesördeğil.Oprofesörbirkadın.”

İşteşimdimahvolmuştum.Çektiğimelimikimseyesezdirmedençantamınağzınadoğrugötürdüm.“Nesayıklıyorsun Yağız?” diye gürledi Mansur. “Akm bana bile anlatmadı hocasının kim olduğunu. Sennereden biliyorsun?” Haksızlığa uğramış gibi ellerini yana açarak haykırdı, “Valla doğru söylüyorumMansurAbi...Akın,kadınınresminibilegösterdibana...”

“Nelersaçmalıyorsun?”diyeçıkıştıbabası.“NezamangösterdiAkınoresmisana?”

Yüzükıpkırmızıolmuştu,nedensecevapveremiyordu.Belkideölümümenedenolacakbugençserseri,babasınınkarşısındakıvranırkençantamınkapağınıaçmayamuvaffakolmuştum.

“Söylesene oğlum!” Sabrının sonuna gelenHaşan yeniden sordu: “Ne zaman gösterdi Akın o resmisana?”

“ikigünönce...”Yutkundu.“İkigünöncegösterdi.Haniburadanbirliktegittiğimizakşam...”

Page 265: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

İki günönce...Nüzhet’inöldürüldüğüakşam...YaniAkm’msaldırıyauğradığı akşam...Yanibu itmivarmışAkm’myanında?İkimezarsoyguncusuylabirliktebendeşaşkınlıklaYağız’abakıyordum.

“BirliktemigittinizAkın’la?”

SoranMansur’du.Sesinde,gözlerindebuhatayınasılyaparsındiyenbirifade.

“Beyoğlu’naçıkalımdedi,sanabiraısmarlayayımdedi.Bendetakıldımpeşine...”

Neler olup bittiğinin farkında olmayanHaşan safça sordu: “Sarhoşkenmi baktın fotoğrafa?Belki okafaylayanlışgörmüşsündür?”

DahafazladayanamadıYağız,ithamedergibiişaretparmağınıyüzümedoğrultarakhaykırdı.

“Yokbabaya,anlamıyorsunbuadamsahtekâr...”Ötekiikisitelaşlabanadöndüler.

“Yağızbüyükbirhatayapıyor,”dedimbaşımısallayarakamasağelim,kucağımdakiçantanıniçindekitabancanın ahşap sapma sımsıkı sarılmıştı. “Ben, sahtekâr değilim. Ben Akm’m hocasıyım. Tarihprofesörüyüm...İstersenizkimliğimigöstereyimsize...”

Okadarmakulvemantıklıydıkisözlerim,Haşanyenidenoğlunadöndü.

“Lanoğlumsapıttınmısen?NiyesahtekârdiyorsunMüştakBey’e?Neiçtinlansen?”

Anlaşılmamanmverdiğihırçınlıklaolduğuyerdezıpladıoğlan...“Birşeyiçmedimbabaya...Benbirşeyiçmedimde,oAkınibneymiş.”

Oğlununsöylediklerindenbiranlamçıkaramayanadamkafasınısalladı.

“Neibnesilan?Kulağınduyuyormusöylediklerini?NekötülüğünügördükAkm’ın?”

“ibne!OAkınbildiğinibne...Niyeanlamıyorsunbaba,adamevinegötürdübeniyav...”

Haşanduraksadı.

“ibnemi?Nasılyani?Bildiğimizibnemi?”

Suratınınortasınasertbiryumrukyemişgibisarsıldı.“Oibnesenievinemigötürdü?”

SırrıaçığaçıkanYağız,utançiçindeağlamayabaşladı.“Farkındadeğildimbaba,bilsemgidermiydim?Bana,‘Gidelim,içkiyeevdedevamederiz,’dedi.Nebileyimben,işyapacağızadamlasamimiolmaktafaydavardedim.”

“Nediyorsunlansen?”Gözleridehşetlefaltaşıgibiaçılmıştı.

Öfkeyleoğlununyakasınasarıldı.“Samimiolmaknedemeklan?”Tirtirtitriyorduçocuk.

“Yok baba, düşündüğün gibi değil... Bir şey olmadı.” “Nasıl bir şey olmadı? Gitmişsin ya herifinevine?”

“Gittimamanamusumukorudum.Eliniönümeatınca,anladımniyetini.Yermisinyemezmisin,ağzınasıçtımorospuçocuğunun...Öldüdiyebıraktım.”

Oğlununbiriniöldürmüşolmasıhiçönemlideğilmişgibi, “Doğru söyle,”diye sarsaladıYağız’ı. “O

Page 266: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ibneilişmedideğilmisana?”

Başınıdikipadetagururlasöylendi,erkekadamınerkekevladı.

“Parmağınıbilesüremedi.Öldüdiyebıraktımdiyorumsana.”Eliylemorarmışgözünü,yaralıdudağınıgösterdi.“Odabanavurmayakalktı.Beceremeditabii.Kırdımkemiklerinilubunyanın...Öylece,kanlariçindebırakıpçıktımnonoşuevinde...”

Galiba sonunda kani olmuştu Haşan, oğlunun yakasından çekti ellerini ama ateş saçan gözleriniMansur’adikti.

“Ya sana ne diyeceğiz?” diye çıkıştı. “Niye bulaştırıyorsun bizi böyle ibnelere... Duydunmu, neleryapmış çocuğa?” “Valla bilmiyordum Hasan Abi, bilsem bulaşır mıyım öyle adamlara... Biraz parakazanırızdedik.”

“Yerindibinegirsinparası,durdukyerenamusumuzdanolacağız.”Birdenhatırlamışgibibanabaktı.“Sizdekocaprofesörsünüz,niyeböylesapıklarlaçalışıyorsunuz?”

Kendimisavunmamafırsatkalmadı.

“Yababaneprofesörü,yalansöylüyorbuadam,”diyegürlediYağız.“Oprofesör,birkadındiyorumsanaya.Akındenenibneylebirliktefotoğraflarınıgördümevde.Adınıdasöyledi,Nezahatmı,Nüzhetmine?”

Hasan’myüzümedikilmişşehlabakışlarıkuşkuylaağırlaştı,tehdidedönüştü.

“Kimsinlansen?”diyepatladı.“Neistiyorsunbizden?”“Birşeyistemiyorum,”diyekekelememibilebeklemedenmasanınüzerindenuzanıp, beni yakalamaya çalıştı.Duracak sıra değildi kendimigeri atıpçantadantabancayıçıkardım.“Kıpırdamayın,yoksaateşederim!”

Ama sesim o kadar cılız, o kadar inandırıcılıktan uzaktı ki,Mansur dahil hiçbiri ikna olmadı tetiğebasabileceğime.

“Silah mı çekiyorsun lan bize!” diye gürledi Haşan. Gözlerini korkusuzca namluya dikmişti. “Otabancayıalırkıçınasokarımşimdi.”

Rezillik,rezillik,rezillik...AhsalakMüştak,ah,seninneişinvarböyleadamlarla?Senkim,netameliişlerebulaşmakkim?Silahıtutanelimtitremeyebaşlamıştı,ötekielimledestekvermeyeçalıştım,nafile,dahabetertitriyordu.

“Dahatutmasınıbilebilmiyorsun,bıraklanotabancayı.”HaşansözleriylebenitahkirederkenMansurileYağızmasanınikiyanındanbanayaklaşmayabaşlamışlardı.Tabancayıumutsuzcabirona,birötekineçeviriyordum.

“Gelmeyin,bakateşederim.Gelmeyin,bakvallabasacağımtetiğe...”

Mansur’abakarak tamamlamıştım sözlerimi.Nebüyükbir hata.Dönmeye fırsat bulamadan,Yağız’myumruk darbesiyle sarsıldım. Aynı andaMansur iki eliyle birlikte tabancaya sarılmıştı bile. Ama pesetmedimbütüngücümleyapıştımbabamınsilahına,oandaYağızdenenitdeyandanyandanindiriyordukafama yumrukları. Allahtan tüy sikletti de pek etkili olmuyordu darbeleri... “Bırakmayın, sakınbırakmayın,”diyeHaşandaoğlunadestekvermekiçinmasanınbutarafınahamleeyledi.Durumvahimdi,

Page 267: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

son bir gayretle silahı kurtarmak için çekiştirirken elim tetiğe dokundu ve babamın 38’lik Cold’ugürültüyle patladı. Bir anda tüy gibi hafifledim; üçü de anında kendini yere atmıştı. Ruhumun karanlıkmağarasındayaşayanpsikopatınsesineşeyleçınladıkulaklarımda.“Gördünmü?Hepsinasıldatırstılar.Şimdibirertanedekafalarına...”

O kadar da değil, ama nedense bir kez daha bastım tetiğe... Fatih’in topu gibi gümbürdüyordumübarek...Tavandanparçalardöküldüyere.

“Gelmeyinüstümedemiştim...”

Yerdekilerpanikiçindetitrediler.Sürüngenlergibiellerininüzerindegerigeriçekilmeyeçalıştılar.Nekadarşahanebirduyguymuşinsanlarınsendenkorktuklarınıgörmek...“Niyedinlemedinizsanki...Sadecekonuşmak istiyordum.” Beti benzi atmış, gözleri korkuyla açılmış Hasan’a baktım. “Oğlun yanlışdüşünüyor,bensahtekârdeğilim,anladınızmı?Sizihapsefilan

attıracak da değilim.” “Ama ben attıracağım.” Bu tanıdık ses, alçıların bulunduğu rafların önündedikilenAli’dengeliyordu.Ellerinigöğsündekavuşturmuşdudaklarındatakdiredenbirgülümsemeylebenisüzüyordu.“Bravohocam,çoketkilendim,performansınız

müthişti.” “Babalarını öldüremeyen çocuklar hiçbir zaman büyüyemezler” Bazen aklınız tutulur,heyecan benliğinizi ele geçirir, kendi mahvınıza sebep olacak bir adım atmış olmanıza rağmen coşkuburnunuzun ucundaki hakikati görmenizi engeller ya, sanırım öyle olmuştu. Nalburiye dükkânındaöğrendiklerim, katil olma ihtimalimi güçlendirmesine rağmen, ben, babamın tabancasını ateşlemişolmanınverdiğigururlakendimdengeçmiştim.Oysaküçükkenosilahıgörmektenbilekorkardım.Belkide büyümemiz için babamızın ölmesi gerekiyordu. Yoksa Freud, “Dostoyevski ve Baba Katilliği”incelemesindebunumuanlatmakistiyordu?Babalarınıöldürmeyençocuklarhiçbirzamanbüyüyemezler.Elbette mecazi anlamda. Baba, geçmiş kültürü temsil ediyordu, eskinin ağırlığından kurtulmak için,ebeveynlerinağırlığındankurtulmakmıgerekirdemekistiyorduünlüpsikanalist?Butopraklarınkültürünene kadar uzak bir önerme... Biz, hakiki anlamda babamızı öldürsek bilemecazi anlamda öldürenleyiz.Hepbirbabafigürüneihtiyacımızvar.

Her neyse işte, Başkomiser Nevzat’ın basık tavanlı odasındaki floresan lambanın beyaz ışığı en aznalburiye dükkânındaki kadar çiğ olmasına rağmen, nedense kendimi çok daha rahat hissediyordumburada.Oysameskunmahalde silah kullanmak gibi bir suç işlemiştim.Her ne kadarAli taraf tutarak,“MüştakHocamkendinikorudu,”diyeaçıkçabeni savunsadaüzerimdesilah taşıyorolmambilebaşlıbaşına şüphe uyandıracak bir davranıştı. Ayrıca, davanın başından beri defalarca yaptığım gibipolislerdenbilgisaklamış,mezarkazıcılarlabuluşmayagideceğimionlarabildirmemiştim.Elbettebunuitiraf etmedim. Mansur’dan telefon gelir gelmez, hemen odadan çıkıp hastane koridorlarında AliKomiser’i aradığımı, bulamayınca görevli polislere sorduğumu ama fazla vaktim olmadığındanbuluşmayatekbaşımagitmekzorundakaldığımıanlattım.AmabeniadımadımizleyenAlibunlarızatenbiliyordu.Enküçükbirdetayıbilekaçırmamakiçingözlerinidikmişyüzümdekiherbirmimiğimi,herbirdavranışımı pürdikkat izleyen Başkomiser Nevzat ise “Bir telefon açacak kadar bile vaktiniz yokmuydu?”diyeserzeniştebulunmasına rağmenfazlacaüstümegelmedi.Belkizamanınıbekliyordu.Onundaaklı,Fatih’inmezarınınaçılmasımeselesinetakılmışolmalıydı.

“Demekyanılmışız,”diye söylendihayalkırıklığı içinde. “DemekNüzhetHanım, II.Murad’mdeğil,FatihSultanMehmed’intürbesiniaçtırmayaçalışıyormuş.Peki,böylebirihtimalvarmıgerçekten?YaniFatihzehirlenmişolabilirmi?”Failimeçhulbircinayetiçözmeyeçalışanbirbaşkomiserdençok, tarihibirşahsiyetinölümünüaraştıranheveslibirbilimadamınabenziyordu

Page 268: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Kadimbirtartışmadansözediyoruz,”dedimNevzat’ınikramettiğisimittenbirparçadahaısırmadanönce...“FatihSultanMehmed,SultanÇayırıdenilenyerdeöldüktensonrabaşlayanbirtartışma...”

Başını hafifçe geriye attı. Sanki böylece beni daha iyi görecek, sözlerimin anlamına daha iyikavrayacaktı.

“Bendeduymuştumbuiddiayı...”Ağzımdakisimitparçasınıhızlaçiğnedim.

“Tabii,osebeptenayaklanmıştıyeniçeriler...Şehirdeisyançıktı.YahudiMahallesibasıldı,SadrazamKaramaniMehmedPaşaparçalanaraköldürüld”

Boğazıma takılıp kalan hamur ve susam kalıntılarını mideme yollamak için aceleyle çay bardağınauzandım.

“O kadarını bilmiyordum,” dedi Nevzat yazıklanarak. “Doğru dürüst bilgiye sahip değiliz tarihimizhakkında.” Sıcak sıvı ağzımda buruk bir tad bırakarak mideme yollanırken, “Ne yazık ki öyle,” diyedestekledimonu.“Amaşunudaunutmamaklazım.Bütünbuolaylararağmenzehirlenmemeselesihâlâbiriddia.Fatih’inöldürüldüğükanıtlanamadı.”Gözlerindezekicebirışıkbelirdi.

“Çünkünebirtanıkvar,nedekanıtdeğilmi?”

“Aynenöyle...Sadecebirşiir...Dönemin tarihyazıcılarındanÂşıkpaşazâde’nineserindeyeralanbirşiir...”Hatırlamayaçalıştım.“Yanılmıyorsamşöyleydi:Tabiblerşerbetikimverdihana

/Ohaniçtişarabıkanakana/Ciğerindoğradışerbetohanın/hemin-demzârıettiyanayana /Dedi niçün bana kıydı tabipler /Boyadılar ciğeri canı kana. Birkaç dize daha olması lazım amaçıkaramadımşimdi.”

“Niçünbanakıydıtabibler,”diyetekrarladıNevzat.Gözlerikısılmış,yüzügerilmişti.“Gerçektendeşüphe uyandırıcı sözler. Peki, daha sonra,mesela günümüzde,NüzhetHanım’dan önce diyorum, kimsegündemegetirmedimibukonuyu?YaniFatih’inzehirlenmişolabileceğimeselesini?..”

“Nüzhet’inevindekitabınıgördüğünüzAlmantarihçiyazdı...”Anındahatırladıuyanıkpolis.

“FranzBabinger...”

“Ta kendisi... ‘Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı’nın yazarı... Kitap fethin beş yüzüncü yılındayayımlanmıştı,yani1953’te.BabingereserindeFatihSultanMehmed’inzehirlenmişolabileceğindensözeder. Hafızam beni yanıltmıyorsa ‘Fatih’in çok sayıda düşmanının oluşu ve ölümünün detaylarımuhtemelenzehirlendiğinigösteriyor,’diyekayıtdüşer.Dahasonra1964’teressamvemüzeciElifNaci,Fatih’in mezarının açılması ve toksikoloji testi yapılmasını önerir. Dönemin gazetelerinin bu konuyayakından ilgi gösterdiğini biliyoruz. Hatta Abdi Ipekçi’nin konuyla ilgili bir açık oturum yaptığı bilesöylenir. O dönem yazılanları okumuştum, müze müdürlerinden dönemin müftüsüne, önde gelengazetecilerindensanatçılarakadarbirçokkişimezarınaçılmasındabirsakıncaolmadığınıbelirtiyorlardı.Amasonraneolmuşsaolmuşkonununüzerikapatılmış.Aradaküçüktartışmalarolsadakonuyadairkimimetinler yazılıp, hatta kitaplar yayımlansa da mesele sarsıcı bir şekilde kamuoyunun gündeminegelmemiş. Fakat anlaşılıyor ki, bütün tehlikesine rağmen bizim Nüzhet bu meseleyi yeniden açmakistiyordu.”Masanınüzerineuzattığıellerininparmaklarınıbirbirinegeçirdi.

“Tehlikesinerağmenmi?Fatih’inzehirlenmişolduğunusöylemeninnetehlikesivar?”

Page 269: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ne yani, bilmiyor muydu bunu? Hayır, ağzımdan laf almak istiyordu. Madem başkomiserimiz benisınamayakalkmıştı,ohaldehayalkırıklığınauğratmamaklazımdı.

“Şanlı tarihimize lekesürenbiriolarakanılma tehlikesi,”diyeaçıkladım.“Milletine,ülkesine ihanetedenbiriolarakdamgalanmaendişesi...”

Nedensözettiğimielbetteçokiyibiliyorduamakurcalamayısürdürdü.

“Niyeöyleanılasınızki?Gerçekbuysagizlemeninneanlamıvar?”

TahirHakkı’nınikazedensözleriyankılandıkulaklarımda:“Başarıyaaç,suçlulukduygusuylakıvrananbuezikmilletinelinden,bunudaalmayakalkışmayın.”

Müstehzi bir gülümseme belirmiş olmalı dudaklarımda. “Öyle değil mi?” diye üsteledi Nevzat.“Tarihten söz ediyoruzburada...Yanibilimden...Bilimdegizli, saklı olurmu?” “Çokhaklısınız amaokadar basit değil...Bilimle uğraşmakbazen çok tehlikeli olabilir.MeselaFatih’in zehirlendiğini kabuledersenizardındangeleceksoruyadacevaparamanızgerekir:Onukimzehirledi?”

Yorgungözlerindebirışıkyandısöndü.“Kimzehirlemiş?”

“Polisolansizsiniz.Böylebircinayetişlendiysekatilisizinbulmanızgerekmezmi?”

Küçükbirkahkahakoyverdi.

“Beşyüzküsuryılöncekibirvakayımı?Üstelikcinayetolupolmadığıbilebelliolmayanbirölümü.İnsaf Müştak Hocam... Tamam polis olan biziz, ama tarihçi olan da sizsiniz. Gereken bilgilerivermezsenizolayınasılçözelim?”

Bu adamın karşısında çok dikkatli olmalıydım, nalburiye dükkânındaki o çapulculardan çok dahatehlikeli biriydiNevzat.Kırk yıllık dostmuşuz gibi sıcacık gülümsemesi, teklifsizce simit ısmarlaması,çaysöylemesi,bunlarınhepsisahteydi.Nazik,anlayışlı,hoşgörülübiradamdeğildibaşkomiser,benimdostum hiç değildi. Güvenimi kazanıp Nüzhet’in öldürülmesine dair sakladığım bilgileri öğrenmeninpeşindeydi.Öylebabamınemektar tabancasını ateşleyerekdekurtulamazdım,bu şeytanapabucunu tersgiydirecekadamdan...Heptetiktedurmalı,gardımıasladüşürmemeliydim.

“SizegerekenbilgilernedirNevzatBey?”

“Aslındatambirfikrimyok.”Sonderecemütevazıbirtavırlakonuşuyordu.“Sahidenyok...”Oturduğukoltuktatoparlandı,banayakınlaşmakistercesinemasadaöneeğildi.“Elimizdegizemlibirvakavar.AmabucinayetiçözmekiçinFatihSultanMehmed’innasılöldüğünübilmemizgerekiyor.”Sankisöylediklerinianlamıyormuşumgibisormakgereğinihissetti.“Yanlışmıdüşünüyorum?”

Yükseksesleonayladım.

“Yoo,doğrudüşünüyorsunuz.”

“O zaman bu konuda beni aydınlatmanıza ihtiyacım var. Fatih’in yaşamı... Düşmanları kimdi?Ölümündenkimleryararlandı?”Sevimlibirtavırlagözleriniiriiriaçtı.“Eğerelimizdetanıkyadakanıtyoksa,ocinayettenkimçıkarsağlamış,kimmutluolmuş,onabakmamızgerekir.”

Samimi görünüyordu, üstelik ihtiyacı olan bilgileri vereceğimden emin olarak dinleme pozisyonunageçmişti bile. Kendini sözlerime teslim etmiş gibi... Ama hayır, hepsi görüntüde... Görünene

Page 270: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

aldanmamalıydım, bu babacan tavırlı adamın her sözü bir sorgu tuzağıydı, her davranışı beni oyunagetirmeyi amaçlayan sinsi bir hamle. Öte yandan, artık onun istediğini yerine getirmemek de olmazdı,üstelikFatih’inyaşamınıanlatmaktanesakıncaolabilirdiki?

“Tamam anlatayım ama kırk dokuz yıllık bir ömürden söz ediyoruz,” dedim önümde duran çaybardağınıyanaçekerek.“Oldukçauzunsürebilirbu.”

Sabırlagözlerinikırptı.

“Önemlideğilhocam,vaktimizvar.Ali içeridetürbehırsızlarınısorguluyor.Zeynepşusizinmaktulehediye ettiğiniz Çeşm-i Lal üzerinde çalışıyor. Biz de tarih üzerine sohbet ederiz biraz...” Bakışları,boşalmışçaybardağımakaydı.“Birerdeçaysöyleriz.”

“Teşekkürederimçayistememamabirbardaksuvarsa...”Eğilipmasanındolabınıaçtı,büyükçebirsuşişesiylecambirbardakçıkardı.Bardağıkendieliyledoldurupuzattı.“Buyurun,afiyetolsun...”

Benboğazımdakalan son simitkalıntılarını suyla temizlerken, “Zatenenbaşındananlatmanızagerekyok...” diye ye niden konuya döndü. “Fatih’in ne zaman doğduğunu, tahta kaç kez çıktığını,Konstantinopolis’inasılaldığınıfilanbiliyoruz.Bizölümanınıkonuşalım...TekfurÇayırımıdemiştiniz?Fatih’insonnefesiniverdiğiyerdensözediyorum.”

Bencesonrasınıdaçokiyibiliyordu,kendiniyeryüzündeAllah’ıngölgesiolarakgörenFatih’inBakaraSuresi’ndebuyrulan,“DoğudaAllah’ındırBatıda”hükmüuyarınca,Konstantinopolis’ifethettiktensonraOsmanlı devletinin sınırlarını hem doğuya hem de batıya doğru genişleterek, otuz yıl içinde dünyahâkimiyetine aday bir imparatorluk oluşturduğunun farkındaydı. Sırbistan, Mora Yarımadası, Eflak,Midilli,Arnavutluk,Eğriboz,İşkodra,Otranto,DoğuAnadolu,Amasra,Trabzon,Kırım,Karamanonlarcadevlet,onlarcabeylik,yüzlerceşehir,yıllarcasürensavaşlar...Yılmakbilmeyenbirhükümdar,yorulmakbilmeyen bir adam, ne pahasına olursa olsun hayalini gerçekleştirmeye çalışan bir idealist... Büyükİskender, Sezar, Moğol İmparatorluğu ve Islami fetihlerin yarattığı büyük heyecan... Onun bu dinmekbilmez heyecanının peşinde sınırlardan sınırlara koşturan, savaştan savaşa seğirten çeşitlimilletlerdenkurulubirordu...Budevasasavaşmakinesinibesleyenfarklıdinlerden,farklıdillerden,farklıırklardanbirhalk...Osmanlıİmparatorluğu...

ElbetteNevzat bunları biliyordu. Belki detaylara benim kadar sahip değildi ama onları da konununuzmanıbirtarihçidenrahatlıklaöğrenebilirdi.Hayır,ilgisiniçekensadecebubüyükhükümdardeğildi,busıra dışı padişahın hayat hikâyesini bendendinlemek istiyordu.Fatih’in hayatı kadarmerak ettiği konuNüzhet’iboğazlamışolupolmadığımdı.

“Evet,TekfuryadaSultanÇayırı...”diyetekrarladı,odayagirdiğimdenbericızırdayıpdurantelsizinsesinikısarken.“Fatihniyegitmiştioraya?”

“Elbetteyenibirseferiçin.”İçindekisuyuyarısınakadariçtiğimbardağımımasanınüzerinebıraktım.“Amabuyeniseferinnereyeyapılacağıbilinmiyordu.”

Güyahayretekapılmışgibikaşlarıçatıldı.

“Nasılbilinmiyordu?Kocaordu,onbinlerce insanpayitahttankalkacak,günlerce sürenbiryolculukyapacak.Üsteliksonundazorlubirsavaşınyapılacağıbiryolculuk...Gidilecekyerbilinmedenneyegöre,nasılhazırlıkyapılacaktı?”Esrarengizbirbakışfırlattım.“Bencedetuhaf.GerçiFatihsondereceketumbir hükümdardı. Kendisinden başka kimseye güvenmezdi ama savaş denen o büyük organizasyonu

Page 271: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

gerçekleştirmek için,elbettekomutanlarınnereyegidileceğinibilmesigerekirdi.Çünkübusefer içinüçyüzbinkişilikbirordukurulduğundansözediliyor.”

“Üçyüzbinkişilikbirorduha...”diyehayranlıkla tekrarladı.“Dişlibir rakibinüzerinegidiyorolsagerek...Tahminidüşmankim?”

Bizimyeniyetmetarihçilerbilebelkibukadarisabetlibirsorusoramazdı.

“Üç ihtimalvardı.EnazındanOsmanlı tarihçilerinindilegetirdiğiüç ihtimalden sözedebiliriz. İlki,Memlüklerle yapılacak bir savaştı. Hac yolundaki su kuyularının tamiri yüzünden çıkan husumet, ikidevlet arasındaki hâkimiyet savaşının alevlenmesine neden olmuştu. Buna dayanarak, Fatih’in yönününMısırolduğusöylenebilir.

“İkinciihtimalolarak,Rodos’ayapılacakbirçıkarmadansözedilebilir.SonRodosseferininbaşarıyaulaşmamış olması Fatih’in aklından çıkmıyor, Akdeniz’de çıbanbaşı gibi duran bu adadaki düşmanhâkimiyetinikırmayıçokistiyordu.

“Üçüncü ihtimal ise İtalya’nın fethiydi. 1480 yılında Gedik Ahmed Paşa komutasında İtalya’yagönderdiğiordu,Otranto’yualmış,yaniOsmanlılarçizmeyielegeçirmeyehazırhalegelmişlerdi.Ancakordunun yönünün Anadolu olması sebebiyle Rodos ya da İtalya ihtimali zayıf kalıyordu. MuhtemelenhedefMısır’dı.”

EksikbirparçakalmışgibibeklentiylebakıyorduNevzat.“Başkabirihtimal...”

Fatih’inyaşamınıkesinlikleçokiyibiliyordubupolis.

“Birihtimaldahavardı,”dedimmuzipbirgülümsemeyle.“Amaonuşimdisöylemeyeceğim.Belkideolanıbiteniöğrendiktensonrasizbulursunuzdördüncüihtimali.”

Mütevazıbirtavırlaboynunubüktü.

“Hiçsanmıyorum,amasizöyleuygungörüyorsanız...”

“Oihtimalisizinbulacağınızdaneminim...Neyse...FatihSultanMehmed,1481yılınınbaharındasonseferine çıktı. Elbette bunun son seferi olduğunu bilmiyordu. Her zamanki gibi büyük bir coşkuylahazırlanılmıştı yeni savaşa... Cihan imparatoruna yakışır görkemli bir törenle saraydan ayrılarak,Üsküdar’aayakbasanpadişahınkeyfiyerindeydi,hastaolduğunadairhiçbirbelirtigörülmüyordu.Gerçison zamanlarda epeyce kilo almıştı, babası gibi o da nikris yani gut hastalığından muzdaripti,romatizmasınınolduğundansözediliyordu.Üstelikhastalıknüksedinceçokacıveriyordu.Hattabirkaçyılönce gut sancıları başlayınca seferlere kendisi çıkmamış vezirlerini göndermişti. Yani kendini kötühissediyor olsa bu seferi erteleyebilir ya da paşalarını yollayabilirdi. Ama ordusunun başında bizzatkendisidüşmüştüyollara.

“Fatih,Üsküdar’a geçerken, Rumeli ordusu daÇanakkale Boğazı’nı aşıyordu,Anadolu ordusuna damayıs ortalarına kadarKonya’da toplanması buyrulmuştu.Bunlar rutin işlerdi.Cenkten cenge koşmayaalışmış tecrübeli bir ordu için sıradan olaylar. Ta ki, payitahttan ayrılan ordu Tekfur ya da SultanÇayırı’nagelinceyekadar.”

Sustum,boğazımkurumuştu;yenidensubardağınauzanırkenvurguladım.

“Bu arada tarihemeraklı olduğunuz için size ilginç gelebilecek bir bilgi:TekfurÇayırı denilen yer,

Page 272: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

RomalılarıntuzağınadüşenKartacalıKomutanHannibal’inkendiniöldürdüğüyereçokyakındı.Vebaşkabirönemlinot; İstanbul’uRomaImparatorluğu’nunbaşkentiyapanBüyükKonstantindeyinebuyöredevefatetmişti.Fatihbubilgileresahipmiydi,bilmiyoruz.Sahipolsabileöylegençdenecekyaştaölürkenbubilgi,onuteselliedermiydiondandaemindeğiliztabii...”

Bardaktakalansuyusondamlasınakadarkafamadiktim.Masallardakigakdeyinceet,gukdeyincesuyetiştiren kahraman gibi boşalan bardağımı şişede kalan suyla yarı yarıya doldurdu Nevzat. Yeter kianlatmayısürdüreyim.

“Teşekkür ederim,” dedikten sonra kaldığım yerden devam ettim, belki de Osmanlı tarihinin enmuammalı olayı olan bu beklenmedik ölüm hikâyesine. “Payitahttan ayrılan ordunun büyük yürüyüşüSultan Çayırı’nda durdu. Ansızın, birdenbire ortada hiçbir neden yokken. Bir telaş, bir koşturmaca,alelacele otağ-ı hümayun kuruldu. Belki bilirsiniz, otağ-ı hümayun Osmanlı sarayının çadır halindeyapılanmasıdır.Saraydakibirçokbinavekurumotağ-ıhümayundavarlığınısürdürür.Birtürseyyarsaraydadiyebilirsiniz...“Henüzmenzilevarılmadanotağ-ıhümayunkuruluncapaşalardan,yeniçerilerekadarbütün orduyu bir endişe aldı.Ne oluyordu?Niçin yürüyüşe ara verilmişti? Fatih’in son sadrazamı, -kikendisiMevlanaCelaleddin’insoyundangeliyorduKaramaniMehmedPaşa,RumeliordusuveAnadoluordusuylazamanındabuluşmakiçinmolaverdiklerini,padişahımızefendimizindebuaradadinleneceğiyalanıyla huzursuz askerleri yatıştırmayı denese de pek başarılı olamamıştı. Zira hakikat çok dahavahimdi.FatihSultanMehmedbirkaçgündürağırhastaydı.Şiddetlikarınağrısıylabaşlayanrahatsızlıkgiderekartıyordu.OnailkmüdahaleyiAcemhekim,Hamideddinel-Lariyaptı.Fakatnekadaruğraşırsauğraşsın, hangi ilacı denerse denesin tababet ilminin ustası olan bu doktorun çabaları hiçbir sonuçvermedi. Acılar içinde kıvranan padişahı kurtarmak için derhal Maestro Iacopo çağrıldı NamıdiğerYakupPaşa...Hembaşhekim,hemdeFatih’inyakındostuolanYahudidoktor,sultanıgörüncebüyükbirümitsizliğe kapıldı.AcemhekimLari’nin yanlış ilaç verdiğini, padişahın aldığı terkibin bağırsaklarınıtıkadığını,artıkhiçbirşeyyapılamayacağınısöyledi.Neyazıkkisöylediklerideçıktı.3MayısPerşembegünüFatihSultanMehmedacılariçindekıvranarakhayatagözleriniyumdu.”

Avınınkokusunualanbiravcıgibigözlerinikısmış,dikkatkesilmiştiNevzat.Sankibeşyüzküsuryılöncesinegitmiş,TekfurÇayırı’nınüzerinepıtrakgibiyayılmış rengârenkOsmanlIçadırlarınınarasındagezinerekkudretlihünkârınkatiliniaramayabaşlamıştı.Belkideotağ-ıhümayundaniçerinasılgirerimdeolayabulaşanlarınasılsorgularımdiyegeçiriyordukafasından.

“İkihekimvaryani...”diyemırıldandı.“Zanlıolarakgörebileceğimizkişileronlar.”

“Evet,ikihekim...BelkiiçlerindenbiriFatih’itasarlayaraköldürmüşolanikihekim.Belkiherikisidesuçsuzolan,sadecepadişahıkurtarmayaçalışanikihekim...”

Kısılmışgözkapaklarınınarasındazekicekıpırdanangözleribirdendurdu.

“Belki de her ikisi birden komplonun içinde olan iki hekim. Neden olmasın? Fatih’i öldürenler işisağlamaalmakiçinikihekimibirdensatınalmışolamazlarmı?”Bircinayetmasasıbaşkomiserininilginçbakışı...Yanlışdiyebilirmiyiz,hayır.Çünkürivayetmuhtelifti,her isteyenher istediğinisöyleyebilirdi,dileyendilediğiyorumuyapabilirdiamahakikattekti,biricikti;odaFatihSultanMehmed’intıpkıbabasıII.Muradgibibeklenmedikbirandaölmesi.

“Elbetteherikihekimdekomployakarışmışolabilir,”dedimamaçekincemieklemedendeduramadım.“Tabiiortadabirzehirlenmevarsa...”

Suratıasılırgibioldu,cinayetolmamaihtimalicanınımısıkmıştıne?

Page 273: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Ama kırk dokuz yaşında bir adam, üstelik zorlu bir sefere çıkacak kadar kendini sağlıklıhissediyorken,birdenbireniyeölsün?”

“Guthastalığından...”

RüyamdabizzatFatih’indilegetirdiğiçelişkiyedikkatçekti.“Guthastalığıinsanıöldürmezki!”

Usulcabaşımısalladım.

“Kesinliklehaklısınızfakatsorunşuki,bundanbeşyüzküsuryılönce,sizinZeynepKomiserinizgibikılıkırkyaransuçbilimcileriyoktu.”

“Oyüzdendekimsecinayettenşüphelenmedi,”diyerektamamladısözlerimi.

Büyükbirmemnuniyetleyanıldığınıaçıkladım.

“Aksine,nerdeyseherkesFatih’inzehirlenereköldürüldüğünüdüşünüyordu.Amaherkesinkatiladayıfarklıydı. Yeniçeriler, padişahın ölümünden sadrazamı sorumlu tuttular... Ayaklandıklarını söylemiştimya... Ama durun durun sırayı bozmayalım. Padişah yaşama gözlerini yumunca, dirayetli SadrazamKaramaniMehmedPaşa,ölümüordudanvehalktangizlemekistedi.Amaönceiktidarkriziniönleyecek,devletinbekasınıgüvenceyealacakbiradımattı.Fatih’inikioğlunaikiulakyolladı.”

“II.BayezidileCemSultan’a...”

“Evet, Amasya’daki II. Bayezid ile Karaman’daki Cem Sultan’a... Padişah öldüğüne göre, kardeşkatlinimakulgösterecekkanlı taht savaşıbaşlamışbulunuyordu.Hızlı olan, zekiolan,güçlüolan tahtaoturacaktı.Birtüriktidarrallisidediyebilirsiniz.SadrazamKaramaniMehmedPaşa’nıngönlüCem’denyanaydı, ki Fatih SultanMehmed’in tercihinin de küçük şehzade olduğu, II. Bayezid’den hoşlanmadığısöylenir.Fatih’esadıkbirbaşvezirolanKaramaniMehmedPaşa,belkidebusebeple,Cem’egideceküçatlıyıdahaöncedenyolladığırivayetedilir.Ancak,Karaman’dakiküçükşehzadeyehaberileteceküçatlıda, Yeniçeri ağası Sinan Paşa’mn kurduğu pusuya düşerek katledildiler. Oysa II. Bayezid’e yollananKeklikMustafaadındakiulak,günlercesürenyolculuğunardındanAmasyaşehrinevardı,padişahınölümhaberinibüyükşehzadeyeiletti.

“Gönderdiği ulakların akıbetinden habersiz olan Sadrazam Karamani Mehmed Paşa, büyük hakanınnaaşımbizzatkendinezaretinde,gizlicebirarabayayerleştirerekpayitahtagötürdü.SultanÇayırı’ndakiaskerlere de ordugâhtan ayrılmamaları yönünde kati emir verdi. Ayrıca bir buyruk yayınlayarakÜsküdar’dankarşıyakaya,karşıyakadandabuyanageçişiyasakladı.Şehirdekiacemioğlanlarınıdabirköprünün tamiri bahanesiyle şehirden çıkarıp kale kapılarını kapattırdı. Ama sadrazam, padişahınnaaşıylaSultanÇayırı’ndanayrıldıktansonra,nasıloldubilinmez,askerlerbuacıolayıöğreniverdi.”işiniçinde bir çapanoğlu olabileceğini vurgulamak için sağ gözümü kırptım. “Yine komplo teorisi yazacakolursak,belkidebirileriaskerlerinöğrenmesinisağladı.”

“Fatih’inkatillerimi?”Konuüzerineyoğunlaşmıştıartıksessizkalamıyordu.“Sizdetaylarıanlattıkçakarmaşıkbirsarayentrikasınıniçinedüşmüşümgibigeliyor.”

Hayır,fikrimiaçıklamayacaktım.Hangikanaatevaracaksakendibaşınavarmalıydı.

“Bilemiyorum artık, ona siz karar vereceksiniz. Evet, padişahın yaşamını kaybettiği öğreniliröğrenilmezordugâhta kıyamet koptu.Askerlerin ilk aklına gelen, sultanın öldürülmüş olmasıydı.Yadabirilerionlarınkulağınabu ihtimali fısıldamıştı.Üzüntü,hayalkırıklığı,aldatılmışlık...Buduygularher

Page 274: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

insanda kızgınlık yaratabilir amamesleği ölmek ve öldürmek olan silahlı adamlarda yarattığı etki çokdaha korkunç olmuştu. Öfkeden çılgına dönen askerler, irili ufaklı gruplar halinde, Pendik ve Kartaliskelelerine aktılar.Oradankayıklara dolarak tez eldenpayitahta ulaştılar.Hiç anlamadan, dinlemedenevvelaKaramaniMehmedPaşa’mnsarayınıbastılar.Fatih’inengüvendiğiadamı,aynızamandadevrinönemlientelektüellerindenbiriolansadrazamıöldürdükleriyetmiyormuşgibibedeninioradatiftiktiftikettiler. Kimi tarihçilere göre, Hekimbaşı Yakup Paşa da o sırada katledildi. Belki de öldürülmedi, osebeptenhekimbaşınıelegeçiremedikleriiçinaskerler,Yahudimahallesineyöneldiler.Evleri,dükkânlarıyağmaladılar, halkı kılıçtan geçirdiler. İş çığırından çıkmıştı, başıbozuk takımı zenginlerin evlerinesaldırmaya başlamıştı ki, Fatih tarafından payitahtın muhafız komutanı olarak bırakılan İshak Paşa,birdenbiretarihsahnesineçıktıveisyanasonverdirdi.”

“Niyeokadarbeklemişki?”diyekestisözümüNevzat.“Keşkedahaöncemüdahaleetseymiş.”

Cinayet soruşturmasındauzmanbir polis şefinindeğil, hermantıklı insanın sorması gereken soruyduamabentarafsızkalmayıseçtim.

“Gaflet diyebiliriz, belki de İshak Paşa hazırlıksız yakalanmıştır. Yeniçerilerin olayı bu raddeyevardıracağınıdüşünmemişdeolabilir...YadaİshakPaşabilinçliolarakmüdahaleetmemiştir.SadrazamKaramaniMehmed Paşa’mn öldürülmesine kadar özellikle beklemiştir. Hangisi doğru?Kestirmek zor.Bakışaçısınagöredeğişir.”

Polis şefinin gözlerindeki kuşku bulutları gitgide artıyordu. “Siz ne düşünüyorsunuz? Gerçekten deİshakPaşabu

komplonuniçindemiydi?”

“Hiçbirşeydüşünmüyorum,”dedimkesinbirifadeyle.“Anlatdediniz,bendeihtimallerisıralıyorum.Unuttunuzmu,buölümünbircinayetmi,yoksahastalıksonucumugerçekleştiğinesizkararverecektiniz?”

Mahcup bir gülümseme bürüdü düşünceli yüzünü. Kuralları çiğnediği için azarlanan sportmen biroyuncunezaketiyledirseklerinimasanınüzerinedayayarakelleriniusulcayukarıkaldırdı.

Page 275: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“ÖzürdilerimMüştakHocam,kesinliklehaklısınız.Amaiçinizdengelirdeşahsikanaatinizisöylemekisterseniz, lütfen çekinmeyin. Evet...” Kafası karışmıştı. “Şimdi bu İshak Paşa, Fatih’in babası II.Murad’mveziriolanİshakPaşa’ylaaynıkişimi?”

Nasıl da doğru mantık yürütüyordu. Sahiden de korkulurdu bu adamdan. “Kesinlikle aynı kişi... II.Mehmed’in tahtaçıkışmahoşbakmayanÇandarlıHalil’le işbirliğiyapanvezir.EdirneSarayı’ndaki II.Murad yanlısı hizbin önemli adamlarından biri... Muhtemelen bu sebepten II. Mehmed, tahta ikinciçıkışında İshakPaşa’yıAnadoluBeylerbeyliğine atayarakEdirne’denuzaklaştırdı.BununladakalmadıbabasınıneşlerindenHalimeHatun’laevlendirdi.AradangeçenyıllariçindeFatih’indüşüncesideğişti,babasının yakın dostu bu eski veziri, payitahta çağırdı ve şehrin güvenliğiyle görevlendirdi. Yanlışanlamayın,herhangibir imadabulunmuyorumamaFatih’inölümündensonra tahtaçıkan II.Bayezid iseİshakPaşa’yıenbüyükmakama,parçalanaraköldürülenKaramaniMehmedPaşa’mnyerinesadrazamlığagetirdi.”

Birdüşüncebulutugeçtiyüzünden.Yok,öyleanikararlarınadamıdeğildiNevzat.

“SırfbuyüzdenİshakPaşa’yıFatih’inkatiliolarakgöremeyizdeğilmi?”diyemırıldandı.“Üstelikbirpadişaha, hem de Osmanlı’nın gelmiş geçmiş en kudretli hükümdarına bir vezirin tek başına suikastdüzenlemesioldukçagüç...”Söylediklerininarasındaikianahtarkelimevardı.

“Tek başına...” Gözlerinin içine bakarak sordum. “Yani İshak Paşa yalnız değildi mi demekistiyorsunuz?”

Meşhurkahkahalarındanbirinidahakoyverdi. “Bakıyorumda rollerideğiştik.KusurabakmayınamaMüştakHocam,buradasorularısizyanıtlıyorsunuz,bendeğil.”

Şakacıktanalınmışgibidavranacaktımamasesimumduğumdandahayüksekçıktı.

“Zanlıolduğumumuhatırlatmakistiyorsunuz?”

Gülüşüyüzündeeridi.Nasıldabirdenciddileşiyordubuadam!

“Bildiğimkadarıylasizehiçbirzamanzanlıolduğunuzusöylemedik.Çünküelimizdebuyöndebulgularyok,amavicdanınızöyleolduğunuzusöylüyorsaobaşka...”

Neanlamageliyorduşimdibu?Yoksaherşeydenhaberlerivardıdaitirafetmeyemizorluyordubeni.Yokcanım,hiçdeöylebirniyetiyoktuNevzat’ın.Bengerizekâlı,durdukyerekışkırtmıştımadamı.Hiçgereği yokken kendi kaleme gol atmıştım yine... “Yok yanlaş anladınız,” diyerek toparlamaya çalıştım.“Şakayapıyordum.Yanibirtüroyunadöndüdebukonuşma...”Hiçetkilenmemişti.“İstersenizkeselim...”

Kararlıbirtavırlabaşınısalladı.

“Bilakis,devamedelim...Yeniyenibirşeylerbelirmeyebaşladıgözleriminönünde...”

Hoppala,işteyenidendeğişmişti.Sankiazöncekisoğuklukhiçolmamışgibiheveslesordu.

“İsyanyatıştırılıncaneoldu?”

Eh,mademsorunyoktu,bendeanlatmayısürdürdüm.“SadrazamöldürülünceİshakPaşa,şehzadeleringelmesinibilebeklemeyerek II.Bayezid’inoğluKorkut’unaipolarak tahtaçıkardı.Bu işiyaparkenenbüyükyardımcısıelbetteSinanPaşaveyeniçerilerdi.Buaradaşuönemlinotudaeklemeliyim.

Page 276: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

II.Bayezid’inordudaikidamadıvardı.Yaniaskerleriniçindedesteğiolduğumuhakkaktı.CemSultan’ıdestekleyen güçlü komutanlardan Gedik Ahmet Paşa ise Otranto’daydı. Sadece askerler değil, aynızamanda din adamlarından da destek alıyordu II. Bayezid. Halveti ŞeyhiMuhiddinMehmed, Fatih’inölümünden önce hacca gitmişti. Yola çıkmadan önce Bayezid’e, ‘Kudretli şehzadem, döndüğümde sizipadişah tahtında göreceğim inşallah,’ demişti. Söyledikleri çıktı. Ve elbette Bayezid tahta oturunca,kehanetiçıkanşeyhiödüllendirmeyideihmaletmedi.”

“Ne yani komplonun içinde din adamları da mı vardı?” “Komplo varsa tabii,” diye çekincemikoyduktansonra,onuçokşaşırtacakbiraçıklamayaptım.“Sadecedinadamlarıdeğil,oldukçagenişbirçevrenin artık padişaha tepki duymaya başladığından söz edebiliriz. Sanılanın aksine, ne yazık ki sondönemlerinde Fatih bazı kesimlerde çok da sevilen bir hükümdar değildi. Onun büyük imparatorlukhayalini gerçekleştirmesi için elbette devasa bir gelir gerekiyordu. Bitmek bilmeyen askeri seferler,ordununherdaimveherşekildegüçlüolmasınızorunlukılıyordu.Heraçıdangüçlübirordu isebüyükmalikaynakdemekti.BusınırsızmalikaynağıbulmakiçinFatih’inuyguladığıekonomiktedbirler,ülkedehoşnutsuzluğuartırıyordu.Yenigümüşsikkelerbastırması,halkınelindekiparalarındeğerinidüşürüyordu.Ayrıcaköklüailelerinmülklerinevevakıfmalıolaraksahiplendikleriarazilerinçoğunaelkoyması,hemtoprak sahibi olan sınıflarla hem de İslami kökenli vakıflardaki din adamlarıyla arasını açıyordu.Vergilerinartırılmasıdaayrıbirhoşnutsuzluknedeniydi.Vetabiiyeniçeriler...Sayılarıgitgideartanbuprofesyonel askerler, gelirlerinin düşmesi nedeniyle padişaha tepki duyuyorlardı. Fatih’in ölümündensonra yapılan ayaklanmayı, Karamani Mehmed Paşa’nın öldürülmesini biraz da böyleyorumlayabilirsiniz.Neyse...Bizhikâyemizedönelim.

“Babasınınölümhaberini ilkalanşehzadeolmaayrıcalığınıdoğrukullananII.Bayezid,20Mayıs’taÜsküdar’aulaştı.Önceliklebabasınıncenazesiyleilgilendi.Günlerdirbekletildiğiiçinnaaşıbozulmayayüz tutan Fatih SultanMehmed nihayet toprağa verildi.Ve ertesi gün II.Bayezid, otuz bir yıl boyuncaoturacağı tahtı oğlu Korkut’tan devraldı. Cem Sultan ise sonuçsuz savaşların ardından Rodosşövalyelerine sığındı. 14 yıl devam eden sürgün hayatının sonunda şüpheli bir ölümle hayata gözleriniyumdu.ArtıkII.Bayezidtahtınteksahibiydi.”

YenidenkoltuğundageriyeyaslandıNevzat,yineparmaklarınıbirbirinegeçirdi.

“YaniFatih’inölümündenenbüyükyararısağlayanlardanbiri,büyükoğluII.Bayezid’di.”

Sankisuçlanacakolanbenmişimgibisavunmayageçtim.“HepbirortayolararşuMüştak.Dobrabirinsanolamadıgitti.”Kimdibunusöyleyen?Neönemivar.Şuandaasılmeselebucevvalpolis şefininelindenkurtulmaktı.Osebeptenhemnalınahemmıhınavurmayısürdürdüm.

“Doğru, sonunda Bayezid padişah oldu, ama Fatih’in ölümünden yarar sağlayan sadece o değildi.EfsanevihakanınölümhaberienbüyükyankıyıRoma’dabuldu.Pareparezafertoplarıatıldı,şehrinbütünkiliselerindeçanlargünboyuçalındı.Halk,‘Büyükkartalöldü,’diyehaykıraraküçgünüçgeceeğlendi.İtalyanlarsevinçtensarhoşolmuşlardı.Azbuzmeseledeğil,enazılıdüşmanlarıhayatavedaetmiştiki,eğerFatihbironyılkadardahayaşasadünyabambaşkabiryerolurdu.BugerçeğinfarkındaolanVenedikhükümeti Fatih’i zehirletmek için bir düzineye yakın girişimde bulunmuştu.HattaVenedikMeclisi’nin,Fatih Sultan Mehmed’i öldürmesi karşılığında Hekimbaşı Yakup Paşa’ya bir servet önerdiği bileyazılmıştır. Sadece Venedikliler mi, büyük hükümdarla aralarında husumet bulunan Memlükler’i deunutmamaklazım...”

İnanmayangözlerledinliyordusözlerimi,sonundadayanamayıpmüdahaleetti.

Page 277: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“AmaNüzhetHanım,Fatih’ineVenediklilerin,nedeMemlüklerinöldürdüğünüdüşünüyordu.”Bendenses çıkmayınca tahminini dile getirdi. “Fatih’i öz oğlu II. Bayezid’in öldürttüğüne inanıyordu. Evdebulduğumuzbabakatilliğiyle ilgilimakale...Freud’un incelemesindenbahsediyorum.Sayfalarınarasınakonulmuşkâğıdınüzerindekisözcükler...Patricide,Filicide,Fratricide...Babakatilliği,oğulkatilliğivekardeşkatilliği...”

Belki yine rol çalıyorsunuz, soruları ben değil, siz yanıtlayacaksınız diye beni azarlayabilirdi amakafamdakileridilegetirmezsemçatlayacaktım.

“PekisiznediyorsunuzNevzatBey?Artıkkonuhakkındabirbilginizvar.HaklımıydıNüzhet?Fatih’igerçektendeoğlumuöldürttü?”

Sözlerine başlamadan ilgiyle süzdü beni. Sahiden merak mı ediyordum, yoksa onu yanlış mıyönlendirmeyeçalışıyordum?

“Bilmiyorum,” dedi çenesini kaşıyarak. “Emin olmak zor. Anlattıklarınıza bakarak, kanlı bir sarayentrikasından söz etmek mümkün. Elbette, II. Bayezid de bu entrikanın içinde olabilir, belki de başplanlayıcısıdır.İshakPaşa’nınpadişahahusumetiçokeskileredayanıyormuş.Fatih,zenginsınıfların,diniçevrelerin çıkarma dokunmuş. Eğer kendinden sonra, hükümdarlık için küçük oğlu Cem Sultan’ıdüşündüğü de gerçekse... Bütün bunları yan yana sıralayınca, katil II. Bayezid diyebiliriz. Ama dahaFatih’inzehirlenmişolduğukesinbiledeğilkenböylebiriddiadabulunmaknekadardoğru?İtalyanlarındeyimiylebüyükkartal,belkidehastalıksebebiyleölmüştür.Cinayetyoksa,nesoruşturmayapmanınbiranlamıvar,nedekiminzanlıolduğunun...”

Nihayetbiryerlerevarıyordukonuşmamız.

“İşte Nüzhet bunun için istiyordu toksikoloji incelemesini,” diyerek baklayı ağzımdan çıkardım.“Fatih’in zehirlendiğinden emin olmak için.Yasal olarak bu işi yapamaymca da, omezar hırsızlarıylaanlaşmayolunagitti.”Yineo,benimhiçhoşlanmadığımkuşkuluifadegeldioturdukısılmışgözlerine.

“Tamamıylaaynıfikirdeyim.Burayakadarhiçbirsorunyok.AsılmeseleNüzhetHanım’mbuaraştırmayüzündenöldürülüpöldürülmediği...Eskisevgilinizinölümüyleeskiasistanınızayöneliksaldırınınilgisiolmadığınıartıkbiliyoruz.Açıkçasıbubirazelimizizayıflatıyor.Çünküeğerikisaldırınındafailleriaynıolsaydı, karşımızda ırkçı duyguları güçlü, Osmanlı’ya laf söyleyen herkesi yok etmek isteyen, Fatih’eduyduklarısevgiyi,başkalarınasaldırıraddesinegetirmişfanatiklerolduğunukolaycaiddiaedebilirdik.”

TahirHakkı ve şürekasından söz ediyordu.DemekkiNevzat da ciddi ciddi kuşkulanmıştı onlardan.Ama galiba artık bu düşüncesinden vazgeçiyordu. Sezgin’den sonra Tahir Hoca ve çetesi de temizeçıktığına göre geriye benden başka kimse kalmıyordu. Polise ardı ardına söylediğim yalanlar da gözönüne alınınca, bunlara bir deAdemDilli’nin ifadesi eklenince, üstelik şuCold tabancadan çıkan ikikurşun...Tabii ya,Nevzat’ın beni karşısına oturtup uzunuzadıyaFatih’in ölümünü anlattırması... “Amavicdanınızöyleolduğunuzusöylüyorsa”gibilafsokması...Tabiiadamkaçınkurrası,anladıbenimzayıfkarakterlibiriolduğumu,Raskolnikovgibiitirafettirecekişte...Zatendemedimiyeterincevaktimizvardiye...İtirafedinceyekadartutacakbeni...Belkideetmeliyim.BelkidebenöldürdümNüzhet’i...Benimdışımdahemenhemenbütünzanlılarbirbir temizeçıkıyor işte.Onlarmasumsademekkikatilbenim...Belki de onlar suçumu ispatlamadan önce itiraf etmeliyim. Kulaklarımda yankılanan babamın sesi.“Devletle uğraşamazsın oğlum... Teslim ol.” Evet, sanırım teslim olmalıyım... Belki de hemen şimdianlatmalıyım,polistengizlediklerimi...

“Sustunuzhocam...”

Page 278: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nevzat’ın alaycı sözleri soğuk duş etkisi yaptı üzerimde. Kabullenişin tatlı ılıklığı, teslim oluşunuyuşukluğu anında kayboldu. Hayır, hiçbir şey anlatmamalıydım. Hayır, suçu ispatlanana kadar herkesmasumdur.OsaralıRusyazar,kendikahramanınasuçlulukduygusualtındacehennemiyaşattıdiye,niyeişlemediğimbircinayetiüstlenecekmişim?Devletmanyağıbabam,oğlununyasalarasaygılıbirvatandaşolmasını istiyor diye, niye yıllarca hapislerde çürüyecekmişim?Hayır, efendim itiraf filan yok... Banagereken soğukkanlılık... Bana gereken sakince düşünmek... Yeterince derin, yeterince geniş, yeterinceesnekdüşünebilmek...

“Sıksıkböyledalargidermisiniz?”

Acilenşuadamabirşeylersöylemeliydim,yoksaiyicekarışacaktıişler.

“Düşünüyordum,” dedim aceleyle. “Belki de şu eski koca...” Nevzat’ın suratı tam anlamıyla allakbullakoldu.

“Hangikoca?”

“Jerry...Nüzhet’inayrıldığıadam...”

Oiriyarısanat tarihçisiherifinNüzhet’idövdüğünüballandıraballandıraanlatmayahazırlanıyordumki,münasebetsiztelefonumyineçalmayabaşladı.

“Özürdilerim,belki önemlidir,” diyerek çıkardımcebimden.Tanımadığımbir numara.Bir evyadaişyeriolmalı.AdemDillimiyoksa?Nevzat’ınyanındanasılkonuşacağımben?Amabundankaçamazdım,korkuylaaçtım,çekingenbirsesle“Alo?”dedimkarşıdakikişiye...

“Alo.MüştakHoca?”

Rahatladım, Adem Dilli değildi. Tanımadığım, sanki duvarın ardından gelirmiş gibi yankılanan birses...

“Evet,buyurun?”

“TahirHakkı...”Sustu,konuşmaktagüçlükçekiyordu.“TahirHakkı...”

Neanlatmakistiyordububoğukses?“NeolmuşTahirHakkı’ya?”

Kanımıdonduranocümleyisöyledisonunda.“TahirHakkıbuakşamevindeöldü.”“Hatanızbirinsanınölümünenedenoldu”TahirHakkı...Belki de şuhayatta bana en çok emeği geçen adam...Çoğu zamanbabamdandahayakınhissettiğim insan...Hocam...Büyüğüm...Kadimdostum...Demeko insandaartıkyok...Amatelefondakioesrarengizşahıs,TahirHakkı’nınöldüğünüsöylediğinde,üzüntüdençokşaşkınlıkhissettim.Hayır,merhametsizbiriolduğumdandeğil,üçgündüryaşadığımsıradışıolaylarınaklımıallakbullaketmesinden.Tamdüğümçözülüyorderkenherşeyinbirbirinekarışmasından.Aralarındabenimdebulunduğumkatil adaylarının habire değişip durmasından.Öte yandan, sevgili hocamın ölümhaberininbenibirparçarahatlatmışolduğunudaitirafetmekzorundayım.ÇünküAkın’ayapılansaldırınınNüzhetcinayetiyle bir ilgisi olmadığı anlaşılınca, adım zanlılar listesinde ön sıralara çıkmıştı. Oysa TahirHakkı’nınöldürülmesiylebirlikte,üzerimdekikuşkubulutlarıseyreliyordu.Sıksık“KalpsizbirçocukbuMüştak,” türünden teraneleri tekrarlayıp duran teyzem, demek ki çok da haksız sayılmazmış. Amaneresinden bakılırsa bakılsın yaşananlar korkunçtu ve bir o kadar da esrarengiz.Üç gece boyunca, üçyakınımayapılan,üçkanlı saldırı.Ençoksevdiğim iki insanıbendenkoparanvahşicinayetler...Neleroluyordu?Bütünbunlararastlantıdiyebilirmiydik?Yoksagözdenkaçırdığımızönemlidetaylarmıvardı?

Page 279: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Olaylar benim etrafımda cereyan ettiğine göre, yoksa hedef ben miydim? Ben mi? Neden beni tehditolarak görsünler ki? Bırakın onun bunun etlisine sütlüsüne karışmayı, kendi vazifelerini bile yerinegetirmekten aciz bir tarihçi, hayali bir aşk için hayatınımahvetmiş zavallı bir adam,Serhazinlerin sontemsilcisiMüştakSerhazin’imitehlikelibiriolarakgöreceklerdi?Hayır,sayıklıyordum.Kim,niyebeniöldürmeyetenezzületsin?Benimgibilüzumsuzbiradamiçin,kim,niyeelinikanabulasın?Hernekadarpolislere, Nüzhet’in ölümünden sonra endişelendiğim için silah taşımaya başladım desem de, benimtehlikede olmam için hiçbir neden yoktu. Olayların etrafımda cereyan ediyor oluşu tümüyle tesadüftenibaretti.TahirHakkı’nınTeşvikiye’dekiogörkemli apartmanınıngenişmerdivenlerindençıkarken tamıtamınaiştebunlargeçiyorduaklımdan.

“Yalnızmıyaşıyordu?”Nevzat’tısoran,geniş,yeşilmerdivenleriyanyanaçıkıyorduk.“Biryakınıfilanyokmuyduyanında?”

“Yoktu... Eşini iki yıl kadar önce kaybetmişti. Berrin Hanım’ı... Çocukları olmamıştı. Çocuklarıöğrencileriydi...MesleğiniçokseverdiTahirHoca...Bütünhayatımesleğiydi.Buyaşındahiçüşenmez,konferanstan konferansa, faaliyetten faaliyete koşar dururdu. Biliyorsunuz, daha bu öğleye kadarbirlikteydik.”TahirHakkı’nınyüzübeliriverdigözleriminönünde.Genzimyanmayabaşladı,boğazımaodüğüm geldi oturdu. Gözyaşlarımı bastırmaya çalıştım. “Evet, şöyle demişti...” Burnumu çekereksürdürdüm.‘ÖlümyaklaşıyorMüştak,hissediyorum.İnşallahdurupdüşmeden,hâlâayaktayken,birgeceansızıngelir.Farkınabilevarmadan...’Amaistediğiböylebirölümdeğildi.”Sesimtitriyordu.Dahafazlatutamadım, gözyaşlarını kendiliğinden boşandı. Önümdeki basamağı göremiyordum. Koca adammerdivenin tırabzanına yaslanıp hüngür hüngür ağlamaya başladım... Cinayetmasasının halden anlayanbaşkomiseri, yanımda dikilerek sakinleşmemi bekledi. Gözyaşlarını seyrelip ruhumun kabarmasıduruluncadaelindekimendiliuzattı.

“Alın,şunukullanın.”

Nebirteselli,neboşyerekendiniziüzmeyintüründenbirlakırdı,hepsibu.

Uzattığı mendili alıp yaşlarımı kurularken “Sizi uyarmak zorundayım...” diye ekledi. Yukarıdagöreceğinizmanzarahiçdehoşolmayabilir...istersenizburadabekleyin...”“Yok,gelmekistiyorum.”

Dairenin önüne ulaştığımızda kapı aralıktı. Apartmanın önüne aynı araçla gelmiş olmamıza rağmenmerdivenleri koşar adım tırmanan tez canlıAli açıkbırakmışolmalıydı, amaeve ilkgelen ekiptenbirkomiseryardımcısı,Nevzat’a telefonlabilgiverirkendedaireyegeldiklerindekapıyı açıkbulduklarınısöylemişti.TıpkıikigeceönceNüzhet’inevindeolduğugibi...

İçeri girdiğimizde o tamdık koku karşıladı beni. Portakal, turunç karışımı o keskin koku... AslenMersinliydiBerrinHanım...Enfesturunçreçeliyapardı;âdethalinegetirmişti,hersenebirkavanozdabanaverirdi.Hiçsevmezdimturunçreçelini,amakırmamakiçinalırdım.Şaziye’deistemezdi,şekerkiloyapıyormuş,bacaklarındakiselülitdecabası...KadifeKadınbayılırdıama...Heryılreçelzamanıgeldimi sormadan edemezdi: ‘Yine turunç reçeli getirecekmisinizMüştak Bey?’ Nur içinde yatsın, BerrinHanım’myaptığıreçellerinkokusuyıllarsonrabileçıkmamıştıevinden.

Duvarlarıboydanboyakitapraflarıylakaplı,herzaman

.yumuşakbirışıklaaydınlatılmışgenişsalonagirerken,buevehergeldiğimdebenişukapınınönündekarşılayıp‘KarnınaçmıMüştak?”diyesoranoherzamannazik,herzamansamimikadınıngüleçyüzücanlandı gözlerimin önünde. İyi ki Berrin Hanım daha önce göçmüş bu dünyadan diye sevindim.Kocasının vahşi bir cinayete kurban gitmesi, kim bilir nasıl da kahrederdi onu?BerrinHamm’m beni

Page 280: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

karşıladığıkapınıneşiğindetanıdıkbirsesikazetti.

“AmanMüştak Hocam, bir saniye bekleyin!” Başımı kaldırınca Zeynep’in kestane rengi gözleriylekarşılaştım.“Şugaloşlarıayağınızageçirmenizlazım.Birdericaedeceğim,ortalıktaçokdolaşmayın...Mümkünolduğukadaraynıyerdekalmayaçalışın...Malumburasıolayyeri...Kanıtlarıbozmayalım.”

Uzattığıgaloşlarıaldım.

“TamamZeynepHanım,meraketmeyin.”

Bu iri bedenle, üzerimde bu kat kat giysilerle galoşları ayağıma geçirmek deveye hendek atlatmakkadarzorolmasadaepeycezahmetlibir işti.Amakatilieleverecek izlerisilmektenseher türlücefayıçekmeye hazırdım. Sırtımı duvara verip oflaya puflaya galoşları ayağıma geçirirken Nevzat takdirlesordu: “Hangi ara geldin Zeynep? Sen kuyumcuda değil miydin?” “Anonsu duyar duymaz yola çıktımbaşkomiserim...”“Peki,birşeyçıktımı?”

NedenbahsediyordubuNevzat?Sorusubizimdavaylamıalakalıydı?Başkaneyleolacak?Bakışlarım,gayriihtiyariZeynep’indudaklarınatakılıpkalmıştı.Zekikızbunufarketmektegecikmedi.

“Sonra anlatırım başkomiserim,” diyerek konuyu kapattı. Durumu fark eden Nevzat’ın eleştirenbakışlarınamuhatap olmak hoş değildi ama gecenin bu saatinde kuyumcu deyince, insan ister istemezmerak ediyordu. Çeşm-i Lal’le ilgili bir araştırma mı yapıyordu bunlar? Ama niye? Eğer öyleyseŞaziye’denkuşkulanmışolmalılardı.Hastanedensonrabeni izleyenAli, teyzekızımınmuayenehanesinegirdiğimi de görmüş, nalbur dükkânından emniyete gelirken araçta Şaziye’yle ilgili sorular sorupdurmuştu.Zavallıkız...Onundabaşınıyakmasaydıkbari...

“YakınlarınahepzararverirzatenbuMüştak...”

Galoşları ayağımıza geçirdikten sonra, önde Nevzat, bir adım gerisinde ben, geniş salona girdik.Alışılmadık bir şey vardı: İnsanın gözüne batan şu ışık... Hayır, salonun ışığı değildi bu, içerisininaydınlığıyeterli gelmemişolacakki, seyyar lambalarlagündüzeçevirmişlerdiortalığı.Ali, uzunbeyazönlüklerininüzerinde“OlayYeri İnceleme”yazan, ayakları, başlarıgaloşlu, elleri eldivenli ikipolisinyanında,yemekmasasınıngerisindekikülrengiçinisobanınönündeayaktadikiliyordu.Üçüdegözlerindederin bir ciddiyetle yerdeki halıya bakıyorlardı; cinayet masasına mensup polislere değil de Acemhalısının harikulade motiflerini inceleyen dokuma eksperlerine benziyorlardı. Ali kıpırdayınca,yanıldığımı anladım. Acem halısına değil, onun üzerine sırt üstü devrilmiş olan birine bakıyorlardı;sevgilihocamıncansızbedenine...Başımdöndü,sendelergibioldum.Zeynepanındayapıştıkoluma.

“MüştakBey,iyimisinizMüştakBey?”

Heranyereyığılmamdankorkuyormuşçasmaözenlebenitutuyordu.Hayır,yereyığılmayacaktım.Hayır,artıkkaçacak,geriduracaksıradeğildi.Hayır,ölümüneengelolamamıştım,hiçdeğilseenyakındostumuncesedine bakabilecek kadar cesur olmalıydım. “Ben iyiyim Zeynep Hamm...” dedim kolumu usulcaçekerek.“Ayağımtakıldıgaliba...”

“Eminmisiniz?”

Nevzatdaendişeligözlerlebenisüzüyordu.

“Eminim,”dedimherikisinebirdenhitapederek.“Beniyiyim,sizişinizebakınlütfen...”

Page 281: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Her davranışlarından birbirlerine duydukları güven okunan iki polis, yerde yatan kadim dostumunbedenine doğru yürüdüler, birkaç adım geriden onları izledim. Daha bu sabah yan yana durduğumuz,şakalar yaptığımız, sırlar paylaştığımız, birbirimize akıl oyunları oynadığımız Tahir Hakkı’yı görmeyeçalışıyordum salonun zemininde. Ama önümde hareket eden insanlar olduğundan yarım yamalakseçebiliyordum onun hareketsiz gövdesini. Yerdeki şu kırmızılık kan mıydı, yoksa Acem halısınınnakışları mı? Zeynep’in zarif bedeni çekilince, yerde yatan dostumu gördüm. Sırtında sarı yakalı,kahverengişuropdöşambrıvardı.Evegelinceelbiseleriniçıkarmışolmalı,kimseyibeklemiyordudemek.Çetin’le konuşacağım dememişmiydi bana?Hem de bu akşam, eve çağırıp... Birden fark ettim, TahirHakkı’mn ölümünden ben sorumluydum.Hayır, Serhazinlerinmüzmin suçluluk duygusunun yarattığı biraldanış değildi bu, hakikatin ta kendisiydi. Çetin denen o psikopat hakkındaki kuşkularımı Nevzat’aanlatmış olsaydım, belki de sevgili hocam şu andayaşıyor olacaktı. İyi de, bizzatTahirHoca anlatmademedimibana?Hemdesıkısıkıya tembihleyerek. ‘ÖnceşuÇetin’lebenbirkonuşayım,sonrapolisebildiririz,’demedimi?Dedidemesinedehocameseleyehissibakıyordu.Kendiöğrencileriniihbaretmekağrına gidiyordu. Mantıklı bir değerlendirme yapmaktan uzaktı. Bilmiyorum, belki de bir şeylersaklıyordu.Oysabentehlikeyigörmüştüm,riskibiliyordum,onunhayatımkurtarabilirdim.Uyuşukbeynimneyapmamgerektiğinekararverinceyekadarolanolmuştuişte.Alçaklar,acımasızcaöldürmüşlerdionu.Kendiköşemdeyaşamakbenivedostlarımıtehlikedenuzaktutmuyordudemek.Ayaktakalmakiçindoğruyerde, doğru zamanda gerekenmüdahaleyi yapmak zorunluydu.Ama artık yazıklanmakmanasızdı. HiçdeğilseTahirHakkı’nın katillerinin adalete teslim edilmesi için elimdengeleni yapmalıydım.Bu, aynızamanda Nüzhet’in kanının yerde kalmaması demekti. Eski sevgilimi öldürenlerle Tahir Hoca’yasaldıranlar aynı kişiler olmalıydı. Bundan hiç şüphem yoktu. Belki de aynı silahla... Saçmalıyordum,Nüzhet’iöldürdüklerisilahıbirkezdahakullanamazlardı,çünküomektupaçacağınıbizzatkendimdenizeatmıştım.

“Başına sert bir cisimle vurmuşlar gibi görünüyor.” Ali’ydi fikir yürüten. “Baksanıza zemin kanabulanmış.Bulabildinizmicinayetaletini?”

“Bulamadık,” dedi meslektaşının yanma yaklaşan Zeynep. “Ama bir şey göstermek istiyorum.”Dizlerininüzerineçöktü.Sanırımropdöşambrınönünüaçıyordu.Daha iyigörmekiçinbendeyanlarınayaklaştım. Keşke yapmasaymışım, önce Tahir Hakkı’nın kana bulanmış yüzünü gördüm, sonra iri iriaçılmış, dehşetle bakan çakır gözlerini... “Niye beni dinledin kiMüştak?Niye bana yardım etmedin?”Yineobulantıyıhissetimiçimde,yineobaşdönmesi...Hayır,bayılmayacaktım,hayır,kendimiöylekolaykolaybırakmayacaktım.Derinderinnefesaldım.

“Bakın, görüyormusunuz?” Tahir Hakkı’nın düğmeleri açık gömleğinin altında, beyaz kıllarla kaplıgöğsünün sol tarafındakimor lekeyi gösteriyordu. “Belki de ilk darbeyi buraya aldı. Eğilince de katilsopayı ya da elindeki her neyse başına indirdi. Tam sol şakağının üzerine... Ropdöşambrla gömleğinüzerindekiincelemelerdensonracinayetsilahıhakkındadahadetaylıkonuşabiliriztabii...”

“Şuradakilekene?”

Koyu gri çinili sobayı gösteriyordu Nevzat... Bu evin en değerli eşyasını... Tahir Hoca’nın ‘Babaevimden kalan tek yadigâr,’ diyerek yere göğe sığdıramadığı ama artık sadece dekor olarakkullanabildikleri eski ısıtıcıyı. Çevik bir hareketle yaklaştı Zeynep, bizim hocanın kıymetli sobasına.Gözlerinikısarak,başkomiseriningösterdiğiköşeyebaktı.

“Haklısınız bir leke var.”Döndü, birkaç adım geride, yerde duran çantadan ucu pamuklu küçük birçubuk aldı. Çubuğu sobanın üstündeki lekeye sürdü. Pamuğun ucu kızıllaştı. “Evet, galiba kan... Belkidüşerkensobayaçarptıyadatutunmakistedi.”Aklınagelenyenibirfikironutereddüdesürükledi.“Belki

Page 282: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

de katilin kamdır. Maktul karşı koyduysa... Saldırgan da yaralanmış olabilir. Umarım öyledir.Anlayacağız.”Nevzat’ınalnındakikırışıklıkdüzelmedi,aksinekaşlarıbirazdahaçatıldı.

“Yabubirkazaysa?”“Ne?”

SahidennedemekistiyordubuNevzat?,YaniTahirHocakendikendinemidüşüpölmüştü?

“Evet Zeynep’cim... Niye olmasın? Belki de kalp krizidir. Düşünsene Tahir Hakkı yaşlı bir adam...Yetmişinçoküzerinde...”

Onaylamamıistergibibanabaktı.“Buyılseksenikiyegirecekti.”

“Seksen iki... Dün bir konferans verdi, bugün dondurucu soğuğa aldırmadan saatlerce fetih gezisiyaptırdı.Seksenikiyaşındabiradamiçinfazladeğilmi?”

Önemlibirnoktayıhatırlamışgibiyinebanasordu.“Kalprahatsızlığıfilanvarmıydı?”

İstemeyerekdeolsagerçeğiaçıkladım.

“Altıyılöncebypassgeçirmişti.Üçdamarınıdeğiştirmişlerdiamaogündenberihiçsorunyaşamadı.”

SoncümlemiişitmedibileNevzat.“Duydunuzmu,kalprahatsızlığıdavarmış.”

AllahtanZeynepinatçıkızdı,öylekolaycaiknaolmadı.

“Yagöğsündeki şumorluklar...Kapının açık oluşu...Daha da önemlisi iki gün önce kendisi gibi birtarihçininöldürülmüşolması...”

Salonkapısınıntıkırdamasıylabölündüsözleri.Başımızıçevirincekulaklarınakadaruzanangörkemlipalabıyıklarınıngerisindekiince,uzunyüzüsararmışHüseyin’inürkekgözlerlebizisüzdüğünügördüm.

“Şeyy,beni çağırmışsınız...BenkapıcıHüseyin...”Birdenyüzü ışır gibioldu. “Ah,merhabaMüştakBey,demekburadaydınız.”

Bizedoğrubiradımatmıştıki“Oradadurun!”diyeseslendiZeynep.“Kıpırdamayın,bizgeliyoruz.”

Beyaz önlüklü polisleri Tahir Hakkı’nın başında bırakıp Nevzat ve iki yardımcısıyla birlikte sankiekibinbirparçasıymışımgibibendeHüseyin’eyaklaştım.

“Başınız sağ olsun Müştak Bey,” diyerek benimle konuşmaya çalıştı. Polislere karşı belirgin birçekingenlik hissedi yordu. “Nedir bu başımıza gelenler?Kimene zararı vardıTahirBey’in?Herkesinsevdiği,kendihalindebirinsan...”

“Cesedisenmibuldun?”diyenNevzat’ınsorusuylakesildiyakınmaları.

“Ben...” Kendisini suçluyorlarmış gibi telaşa kapılmıştı ama çabuk toparladı. “Ben değil esasında,polislerbuldu.Birsaatöncebirekipgeldiapartmana...Üçüniformalıpolis...‘Buradacinayetişlenmiş,’dediler.Şaşırdım,kaldım...‘Yoköylebirşey,’dedim.Nerdenbileyim,olaydanhaberimyoktuki...‘TahirHakkıBentliburadamıoturuyor?’dediler.Bende‘Evet,ikincikatta,’dedim.‘Biziorayagötür,’dediler.Getirdim.Kapıaralıktı, içerigirecekoldum,beni sokmadılar...Biriyanımdakaldı, ikisidaireyegirdi.İşteTahirBey’iölübulmuşlariçerde...Allahrahmeteylesin,çokiyibirinsandı.”Palabıyıklarıtitremeyebaşladı,nemlenmişgözlerinibanaçevirdi.“ÖyledeğilmiMüştakBey, sizdaha iyibilirsiniz?Birgün

Page 283: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bile kimsenin kalbini kırmamıştır. Kim yaptıysa elleri ayakları kırılır inşallah... Ne istemişleradamcağızdan?”

“Cinayetolduğununeredenbiliyorsun?”diyeadetaçıkıştıAli.“Birşeyemitanıkoldun?”

Nasıldatersbiradamdışugençpolis!Hüseyiniyiceürkekleşti.

“Nasıl?”

“Cinayetolduğununeredenbiliyorsundedim?

“Değilmiymiş?”diyesöylendisafça...“EceliylemiölmüşTahirBey?”

“Bendesanaonusoruyorum.Adamınöldürüldüğününeredenbiliyorsun?”

SözlerinindeliliTahirHoca’nınyattığıyerdeymişgibiotarafabirbakışattıHüseyin.

“Polislersöyledi.‘Heryerkaniçinde,’dediler.Başınavurmuşlaradamcağızın...Sopaylamıne?Nasıldatitizbirinsandı..Hepikidirhembirçekirdek...‘Elbiseleri,halıfilankanaboyanmış,’dediler.”YineTahirHakkı’nınyattığıyönebakmayaçalıştı.“Öyledeğilmiymiş?”

Kapıcınınsorusuhavadakaldı.

“Sen kimseyi gördün mü?” diye Nevzat girdi araya. “Apartmana girip çıkan birilerini, anormaldavranan,şüphelibinlerini?..”“Yok,görmedimamirim...Sadeceşuadamgeldi...TahirBey’inöğrencisimine?Uzunboyluolan...”Yardımistergibiyinebanabaktı.“SizdetanıyorsunuzMüştakBey...Hepzayıfbirkızlagelirdi,hattayanlarındagençtenbiradamdahaolurdu.”

“Çetinmi?”diyeatıldım.“Hanişuyüzüçiçekbozuğu...”Lafıağzımdanaldı.

“Evet,o, suratı taşlı tarlagibi çopurçopurolan...”Gözlerimizdebeliren ifadeyigörünce şaşkınlıklasöylendi. “Yoksa katil omu?Ama Tahir Bey, onu çok severdi. Oğlu yerine koyardı. Hatta onda evinanahtarıbilevardı.”

“Demekanahtarıvardı?”diyekuşkuylamırıldandıNevzat.GalibaTahirHakkı’nınkalpkrizigeçirerekölmüşolmasıfikrindenvazgeçiyordu.“OnugördüğündeÇetinapartmanayenimigeliyordu?”

“Yenigeliyordu,kapıdakarşılaştık...”

“Çetinapartmandançıkarkendegördünmü?”“Yok,görmedim...Birdahagörmedim.”

“Nezamangelmiştiapartmana?Yanionugördüğündesaat

kaçtı?”

Mahcupbirifadebürüdü,palabıyıklarınıngölgelediğiyüzünü.

“Bilmiyorumki...Bizdeakılmıkaldıamirim...Amahavakararmıştı,polislerdahagelmemişti.”

“Polislergelmedenkaçsaatönce?”Adamcağızın işinikolaylaştırmayaçalışıyorduZeynep.“Tahminideolsabirsaatsöyleyebilirmisin?”

Sağelibıyığınagitti,sararmışuçlarınıçekiştiremeyekalkıştı,sonrabuyaptığınınyakışıksızolduğunu

Page 284: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

anlayarakvazgeçti.

“Tahmini olarak... Tahmini olarak üç saat önce diyebiliriz...” Başıyla birlikte çelimsiz bedenini desalladı.“Evet,evetenazüçsaatönce...Akşamservisinebaşlayacaktım.”

“Beşgibifilanmı?”

“Yokdahageçolmasılazım,rahataltıvardır.”

“Altıdiyorsunyani.”Gözlerinikısmış,palabıyıklıkapıcıyısüzüyorduNevzat.Sakinamaneyaptığınıbilenbiradamıngüveniylebanaçevirdibakışlarını.

“Siz, Tahir Hakkı’yla birlikteydiniz hocam... Gezi ne zaman bitmiştir? Ne diyorsunuz, kaç gibidönmüştüreve?”Sırtımıduvarayaslayıp,hatırlamayaçalıştım.

“Saat bir gibi ayrıldımyanlarından.Amagezinin sonunagelmiştik.OnlarPanorama1453Müzesi’niziyaretedeceklerdi.Üçgibifilangezibitmiştir.”

“Biryereuğrayacakmıydı?Yanidoğrudanevemigelmiştir?”“Muhtemelenöyledir.Çünkühavaçoksoğuktu.”Biran

tereddütettim.Aklımagelenisöylemelimiydim,yoksabeklemelimiydim?AmaTahirHocaöldüğünegöre artık neyi bekleyecektim. Üstelik kapıcı, Çetin’in burada olduğunu anlatmıştı zaten. “Daha daönemlisikeyfiyerindedeğildi,”dedimpolisşefininkonuyudidikleyeceğindeneminolarak.“Nedenkeyfiyerindedeğildi?”

Tamdüşündüğümgibi anında sormuştuNevzat.Hemsözleriminetkisini artırmak,hemdeHüseyin’insöyleyeceklerimiduymamasıiçinbakışlarımıkapıcıyadiktim.

“Tamam, Hüseyin Efendi,” dedi, leb demeden leblebiyi anlayan Nevzat. “Sen gidebilirsin... Amaevindenayrılma,sanaihtiyacımızolabilir.”

HüseyinEfendisigaradansararmışpalabıyıklarımçiğneyerek,polislerdenkurtulduğuiçinrahatlamışbirhaldehızlıadımlarlauzaklaştıyanımızdan,ikiçifterkek,birçiftdişigözaynımeslekihevesleyüzümedikilmişti.

“Belkibanakızacaksınız,”diyebaşladımlafa...“Aslındabendahaçokkızıyorumkendime...”

Gözlerdekimerakgiderekderinleşiyordu.

“Bu sabah Tahir Hakkı’yla konuştuklarımızı derhal size bildirmeli, onu korumaya almanızısöylemeliydim.”

“NediyorsunuzMüştakHocam?”Ali’ydihayretinigizleyemeyen.“YoksaTahirHakkıöldürüleceğinisöylemişmiydisize?”

BudefabenimbakışlarımAcemhalısınınüzerindeyatanhocamınyaşlıbedeninekaydı.

“Hayır,”dedimiçgeçirerek.“Aslındaben,öldürülebileceğinisöylemiştimona.”

“Neredenbiliyordunuzöldürüleceğini?”“Onunanlattıklarından...”“Anlattıklarındanmı?”

KonuşmanınbuminvaldeakmasındanrahatsızolanNevzatmüdahaleetmeklüzumunuhissetti.“Alicim,

Page 285: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bırakdaanlatsınadamcağız...Sonrasorarsınakimatakılanları...”

“Bu öğleden önce,” diye yeniden girizgâh yaptım. “Gezi sırasında, Tahir Hoca, öğrencilerindenkuşkulandığını söyledibana.BilhassadaÇetin’den...Saldırganbirkişiliğivarodelikanlının...Durdukyerekavgaçıkarıyor.Öğrencilikdönemindedeaşırıgruplarlailişkisiolmuş...”

Yine sabredemedi tez canlı polis... “Evet, üniversitede iki yaralama olayına karışmış adı,” diyeaçıkladı.“Birkeresindedönerbıçağıyla,birindedesatırlaötekiöğrencilerinüzerinesaldırmış...”

DemekÇetin’indosyalarınıkarıştırmışlardı.Buiyibirhaberdiişte.

“Evet, eskiden bir siyasi görüşün militanıymış,” diye katmerlendirdim suçlamalarımı. “O işleribıraktığını sanıyorduk amaNüzhet’in üzerine yürümüş bu evde...Akmda yanlarındaymış, ona da tokatatmış. ‘Araya girmesem öldürecekti çocuğu,’ dedi Tahir Hakkı. Nüzhet’le asistanı evi terk edince de,‘Bunlartarihçimi,Amerikanajanımıbellideğil.Böyleleri,insanıkatilyapar,’diyesöylenmiş.Birtürlüyatışmıyormuş.Hattamasanınüzerindeduran,hançerigöstererekşusözlerisarfetmiş:‘Şeytandiyoralşubıçağı, yetiş kadının ardından, sapla gırtlağına...’ Zavallı Tahir Hoca, oğlu yerine koyduğu bu öfkeliadamıntepkisikarşısındaşokauğramış.”“Pekineredeymişşuhançer?”

Koridoruişaretettim.

“TahirHoca’nınodasındaolmalı,masasınınüzerinde...”Başkomiserininemirvermesinibeklemedenkoridora daldı Zeynep. Yıllarca birlikte çalışınca, konuşmaya bile gerek duymadan anlaşabiliyordudemekki insanlar...Birzamanlarbizdeöyleydik,TahirHakkı,Nüzhetveben.Bir tekbakışyeterdinedüşündüğümüzüanlatmamıziçin,amasonra...

“Yanihocanız,eskisevgiliniziÇetin’inöldürdüğünemiinanıyordu?”

EskisevgilinizkelimelerininüzerinevurguyaparakkonuşmuştuNevzat,hiçalınmadım.

“inanmak istemiyordu aslında. Ne de olsa Çetin en sevdiği öğrencilerinden biriydi. Ama ciddikuşkuları vardı. Anlattıklarım dışında...” Konuşmanın giderek daha ilginç bir hal alması iyiceheveslendirmiştibaşkomiseri.

“Anlattıklarınızdışında,”diyetekrarladı.

“CinayetsaatindeÇetin’iaramışceptelefonundan,kapalıymış.Bununüzerineevindenaramış,çalmış,çalmış ama o da açılmamış. Ertesi gün, dün gece neredeydin diye sormuş, o da evinde olduğunusöylemiş...”

Nevzat’ınkafasıkarışmışgibiydi.

“İyideTahirHakkınedenbunlarıbizeanlatmadı?”“Öğrencisiniihbaretmekistemiyordu.Amadahafazladayanamamışolacakkibu sabahbanaanlattı.Dehşetedüştüm, ‘Derhalpolisegitmeliyiz,’dedim.Beni yatıştırdı. ‘Önce Çetin’le konuşmalıyım, belki bir açıklaması vardır, durduk yere çocuğu cinayetzanlısıyapmayalım,’dedi.Polisegitmeyeceğimedairbendensözaldı.‘BuakşamÇetin’ievimeçağırır,onunlakonuşurum,gerekiyorsasonrapolisebildiririz,’dedi.Keşkedinlemeseydimonu...”

“Evet,büyükhata,”diyeçıkıştıNevzat.“Üstelikdahabugünbilgisaklamamanızkonusundauyarmıştımsizi.Bakm,hatanızbirinsanınölümünenedenoldu.”

Page 286: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Yerdengöğekadarhaklıydı...

“Özürdilerim,böyleolacağınıbilseydim...”

“Bilmenizgerekirdi,yoksayinemibilgisaklıyorsunuzbizden?”

Elbettesaklıyordum,amazatendüşmüşomuzlarımıbirazdahaçökerterek,“OlurmuöyleşeyNevzatBey!”diyeaçındırdımkendimi.“Bensizeyardımcıolmayaçalışıyorum.”

Burnundansoluyanpolisşefi,işaretparmağınıyüzümedoğrusalladı.

“Bakmhocam, son kez uyarıyorum, eğer bizden bir şeyler sakladığınızı fark edersem, sizi gözaltınaalmakzorundakalırım.Anladınızmı?Bunuyapmayıhiçistemediğimhalde,inanınsiziiçeritıkarım...”

İçeritıkılmayıdefalarcahaketmişbiriolaraknesöyleyeceğimibilemedim,babamdanpaparayediğimanlardayaptığımgibisomurtaraköylecekaldım.Amabaşkomiserinbanaihtiyacıvardı.

“Neyse, neyse,” diye kendini sakinleştirdikten sonra yeniden başladı sorulara. “Sizce Tahir Hakkıneden korumaya çalışıyordu Çetin’i?” En ufak bir alınganlık belirtisi bile göstermeden cevaplamayaçalıştım.

“Katillikağırbiritham...Sebepsizyerebiröğrencisininhayatınıkarartmaktankorkuyordubelkide...”

“Amabirbaşkaöğrencisininhayatı,bırakınkararmayı,sonaermişti.NüzhetHanımdaöğrencisideğilmiydi onun?” Yeryüzünün en makul ve mantıklı sorusuydu. Aslında Tahir Hakkı’nın benden de bazıbilgiler sakladığından emindim. Emin olmadığım, onun bu cinayete bizzat karışıp karışmadığıydı. OsebeptenbukuşkularımıNevzat’lapaylaşmakistemiyordum.

“Haklısınız,”dedimbirkezdahagerçekdüşüncelerimisaklayarak.“AmaTahirHoca,Nüzhet’tenpekhoşlanmazdı...”

“Bakışaçılarındakifarklılıknedeniylemi?”

Elbettehiçbir sorusuboşdeğildibukurnazpolisin, lafıNüzhet’inölümnedeninegetirecek, cinayetebizim profesörün bulaşıp bulaşmadığını soracaktı. Eğer bulaştıysa bile bunu benden öğrenemeyecekti.Ölmüş hocama ihanet etmemi kimse benden isteyemezdi. İyi de böylece ölmüş sevgilime ihanet etmişolmayacakmıydım?Hayırefendim,Nüzhet’inölümünebennedenolmadımkiihanetetmişolayım.EğerNevzat, suçluyu bulmak istiyorsa o Çetin denen psikopatı yakalamalıydı. Ancak o zaman çözebilirdimuammayı.

“Hayır,” diyerek attığım palavralara bir yenisini daha ekledim. “Nüzhet’i kişilik olarak da peksevmezdiTahirHoca...Aşırıhırslıbulurdu.Çıkarı içinherkesi,herşeyikullanmaktançekinmeyenbiriolduğunudüşünürdü.”

“Belkisiziterkettiğiiçindeayrıcakızıyordu.”

NezamandırsusanAlidebaşlamıştıyarayıkaşımaya...“Sanmıyorum,gönülişlerinekarışmazdıhoca...Nüzhet’i unutmam için de sürekli tavsiyelerde bulunurdu bana. Nefret etmek yerine, onu anlamayaçalışmamısöylerdi.”

“Yameslekikıskançlık...”Birkerebaşladılarmıdurmakbilmiyordubupolisler.“Olamazmı?Düşününbir,öğrencinizsizdendahaiyibirtarihçioluyor.Boynuzunkulağıgeçmemeselesi...”

Page 287: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Zeynep’insesiyleyarıdakaldıcinayetmasasınıncevvalpolisleriylearamdakisinirharbi.

“TahirHakkı’nınsözünüettiğihançerbumu?”Başveişaretparmaklanarasındatuttuğualtınkaplamahançerigösteriyordu.

“Evet,İranlıbirprofesörünhediyesi...”

Zeynep’inuzattığı hançeri alıp ilgiyle incelemeyebaşlayanNevzat kendi kendinekonuşuyormuşgibihayretlesöylendi:

“TahirHakkıgibibiradamniyemasasındatutarkibusilahı?”

Bukadarıdafazlaydı.

“Silahmı?Abartmayıncanım...Hoca,mektupaçacağıolarakkullanıyordubualeti.”

Sırtınıdikleştiripbaşınıusulcageriyeatarak,kanımıdonduracakşusözlerimırıldandıNevzat.

“Mektup açacaklarını küçümsemeyin, o masummuş gibi duran aletlerle öldürülmüş kaç insangördükbizbiliyormusunuz?HemNüzhetHanım’mboynunasaplanmışaletdepekâlâbirmektupaçacağıolabilir.”“Sadecesizdeğilsinizterkedilen”

mm“NüzhetHanım’mboynunasaplanmışaletdepekâlâbirmektupaçacağıolabilir.”EviminsokağınagirinceyekadarkurcalayıpdurduzihnimiBaşkomiserNevzat’ınsözleri.Acababildiğibirşeymivardı?Mektup açacağını denize attığının farkındayızmı demek istiyordu?Nasıl olabilir ki?YaAdem fikrinideğiştirip olanı biteni anlattıysa? Neden yapsın? O namussuz, alacağı paraya bakar, ödemeyeceğimdemediğimegöre,Yok,yok,gammazlamaz,enazındanşimdilik.Feleğinçemberindengeçmişopolisniyeöylekonuştuozaman?Rastlantımı?Yok,rastlantıfilandeğil,benimahmaklığım...Mektupaçacağılafınıben atmadımmı ortaya? Hem benden şüpheleniyorlarsa neden Çetin’in peşine düşsünler? Nevzat bilenerdeyseeminoldu,cinayetlerioçopursuratlıoğlanın işlediğine...Umarımyakalamışlardırocanavarıdahepimizrahatbirnefesalırız...

Buzdanbirgeceniniçindeyürüyordum.Heryanımbeyazlık,heryanımkristal...Neyuvasızkalmışbirkedi, ne yiyecek peşinde aç bir köpek, benden başka tek canlı yoktu sokakta... Işıkları sönmüşmahallemizin sakinleri, çoktan bırakmışlardı kendilerini uykunun ılık kucağına... Kar tümüyle durmuş,soğukbirhavakaplamıştıortalığıamanedenseiçimeferahlıkveriyordubukeskinayaz.Denizdenesentaze rüzgâr, adeta beynimin koridorlarında geziniyor, üç gündür ardı ardına gelen ağır olaylarlasersemleyen ruhumu kendine getirme ye, cinayetlerin insanlıktan çıkardığı benliğimi toparlamayaçalışıyordu. Bu mümkün müydü? Beni derinden etkilemiş, etkilemek ne kelime, doğrudan hayatımınanlamıolmuş iki insanıkaybetmiştim,hemde ikigünarayla...Hemde ikikorkunçcinayetle...Buağırtravmayı atlatmak, yeniden normal hayatıma dönmek....Normalmi?Öyle bir anım oldumu ki benim?ŞevkiPaşaKonağı’ndayaşananlardannormalbirhayatçıkarmı?Çökmüşbirimparatorluğuntedavüldenkaldırılmışbirailesi...Aklınıdevletesadakatlebozmuş,içgüveysibirbaba.Kendinikifayetsizhissettiğiiçin olsa gerek otoriter görünmeye çalışan, zavallı bir adamcağız. Üçmutsuz kadın... Hayır, haksızlıkyapmayayım, anneannemmutsuz sayılmazdı. Hiç değilse onun güzel anıları vardı sığınabileceği. Amakızları saadeti çoktan yitirmişti. Teyzem daha şanslıydı, bağırıp çağırıyor, içindekileri dökebiliyor,kendini rahatlatabiliyordu. Kötü olabilecek cesareti vardı en azından. Kıskanmaktan çekinmiyordu,çekinmek bir yana bunu belli etmekten büyük bir zevk alıyordu. Bilhassa da tek kardeşine, biricikablasına, benim bahtsız anneme karşı... Nefret ediyordu annemden, hem daha güzel olduğu için, hembabam annemi terk etmediği için, daha da çok o sahte iyimserliği için...Gerçek olmasa da pespembe

Page 288: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

iyimserlik. O sahte iyimserliğin şemsiyesi altında huzuru bulmaya çalışıyordu. Sanırım sonlara doğru,özellikledebabamınölümününardındanbuldu,hayallerindevarettiğibuolmayancenneti.Olmayanmı?Belki de bunu söylemeye hakkım yok. Sizi bahtiyar ediyorsa kapıldığınız duygunun gerçek olupolmamasınınneönemivar?İnanmakkafiydi.Tartıştıkça,düşündükçe,kurcaladıkçamutlulukzedelenir,biryerlerinden yara alırdı, bir de bakmışsınız eriyip gitmişti o güzel günler avuçlarınızın arasından. Nezamanbaşladığınıgörmediğiniz,nezamansonaerdiğinifarketmediğinizşukaryağışıgibi.FakatŞaziyekatılmıyordubugörüşe.Onagöremutluluğundahakikisi,sahtesivardı.Olmayanbirmutluluğainanmakhastalıklı bir ruhun belirtisiydi. İnsan benliğinde yarılma yaratabilirdi. Şaziye!Mutsuz kız kardeşlerinarasında büyüyenbir kız çocuğu... ŞevkiPaşaKonağı’ndan bir başkamutsuz kadın...Belki de o derinmutsuzluktan kurtulmak için psikanalize merak salmış bir aile ferdi. Ve Müştak Serhazin... Ailenin okadimmutsuzluğunuinatlasürdürmeyeniyetliSerhazinlerinsonerkeği.Mesleği

ni, kariyerini, köklü ailesinin geleceğini, yani bütün bir ömrünü tek yanlı bir sevda uğruna hoyratçaharcamayı marifet zanneden müzmin âşık. Müzmin âşık olmanın bile bir manası vardı. “Aşk şarabınıiçmeyenlerneredenbilsinonunsarhoşluğunu?”Osarhoşlukbilebirkimlikti,birhayattarzıydı.Şimdiodayok.Nüzhetöldü,tıpkıTahirHakkıgibi,sonsuzakadarbırakıpgittibeni.ArtıkNüzhet’inbirgünbeniyenidensevebilmeihtimalibileyok,geridönmeihtimaliyok,telefonlaaramaihtimaliyok,mektupyazmaihtimali yok. Yirmi bir yıl önce, beni acımasızca terk eden o zalim kadın artık hiç gelmeyecek. Nezalimliği kaldı, ne hasreti... Sadece o aşk. Sadece omüzmin âşık.Omüzmin âşık, bundan sonra nasılyaşayacak?Kendiniartıkneyle,nasılkandıracak?

“MüştakHocam...”

İrkildim. Bu da kimdi? Etrafa bakındım, hiç kimseyi göremedim. Artık gaipten sesler mi duymayabaşlamıştım?

“MüştakHocam...Buradayım,MüştakHocam...”

Başımıçevirince,yandakiapartmanıngölgesineparkedilmişGolfarabanınyanındauzunboylubirinifarkettim.Tanıdıkgeliyordu.Gözlerimikısarakanlamayaçalıştım.Anladığımandadakalbimdeligibiçarpmayabaşladı.Çetin’di;şuçirkinsuratlıpsikopat,hayattaensevdiğimikikişiyibendenalanokanlıkatil. Çantamdaki tabancayı çıkarmalıydım, ama babamın silahına geçici olarak el koymuştu polisler.Gerçielkoymasalarneolacaktı?Buacımasızcani,silahıkullanmamaizinverirmiydisanki?Hızlaonadöndüm,dönerkendeçantamıbirkalkangibiönümetuttum,bıçaklafilansaldırırsadiye...Amaoiriyarıoğlannebıçakçekti,nedeüzerimeatlamayakalktı.

“İftira ediyorlar hocam.” Yıkılmış, yorgun bir hali vardı. Ayaklarını sürüyerek, yaklaştı. “Polislereinanmayın... İftira...TahirHoca’yı,benöldürmedim...Doğruyusöylüyorum,neTahirHoca’yınedebirbaşkasını...”

Olanbitenianlamaktazorlukçekiyordum.

“Sen neden bahsediyorsun Çetin?” diye oyalamaya çalıştım. Ama onun dolaylı konuşmalar içinharcayacak vakti yoktu. “Polis her yerde beni arıyor hocam... Evime gelmişler, bulamayınca babamıaramışlar.Anneminyüksektansiyonuvar.YataklaradüşmüşKadın...Babam,‘Allahbelamversin!’diyebeddualaryağdırıyordutelefonda...”

Anlaşılanevinibasanpolislerelegeçirememişlerdibucaniyi...Canimi?Dahaçokzavallıbirkaçağıandırıyor.

Page 289: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Lütfenyardımedin.Sizdenbaşkakimsekurtaramazbeni.

Vallahi,benkimseyiöldürmedim...”

Acıklıbirhalivardı;sabahkioherkeseefelenendelibozukgitmiş,kendigölgesindenkorkanbiradamgelmiştiyerine...

“Herşeyiaçıklayabilirim...Hepsini...Neisterseniz...Sizetelefonedendebendim...”

Netelefonundanbahsediyordubu?

“Evet,buakşamsiziarayanbendim.TahirHoca’nınöldüğünüsöyleyenokişi...”

Şaşkınlıktangözlerimnerdeysedışarıfırlayacaktı.“Senmiydin?”

“Bendim.”Karanlıkta yüzünün kızardığını göremesem de ezik tavırlarından ne kadarmahcup olduğuanlaşılıyordu. “Evet, o bendim... Ankesörlü telefondan aradım.Mecidiyeköy’den... Telefonun almacımmendillekapattığımiçinsesimitamyamadmız.”

Ortalık ansızın aydınlanıverdi.Bir otomobilin farları kabakgibi ortaya çıkardı ikimizi de.KorkuylasıçradıÇetin...“Polisler!”

Hayır, bedenlerimizi yalayıp geçen farlar bir polis aracına değil, sokağımızın tek Rock müzisyeni,Apaçi Nejat’ın fıstıki yeşil Volkswagen’ine aitti. Yeniden ıssız sokağın güvenli alacakaranlığınagömülmekbilerahatlatmadıÇetin’i.

“Hocamburadadurmayalımsokakortasındaböyle...Evinizeçıkıpkonuşsak...”

İşteozamanbirkurtdüştü içime.Yoksabütünbukorku,buperişanlıkhalinumaramıydı?Nüzhet’leTahirHakkı’yayaptığıgibi,benidekendievimdeboğazlamayımıtasarlıyordu?“ÜçklasikOsmanlıçağıtarihçisi, üç gün içinde esrarengiz şekilde öldürüldü.” Bakışlarım, Çetin’in önünde dikildiği arabasınakaydı.BelkiEroldenenzibidiyleoyılanbakışlıSibeldeburalardabiryerdeydi.Alacakaranlıktaaracıniçindekimseyigörememişolsamdariskegiremezdim.

“Hayır,evdehastamvar.Yaşlıteyzem...Geceninbusaatindeonurahatsızedemem.”

Titreyenparmaklarıylaarabasınıgösterdi.“İçeridekonuşalımozaman.”Biradımgeriledim.

“Olmaz,gelşöyleyürüyelim...”

Hiçbeklemediğibirtavırlakarşılaşmışgibiydi.“Sizdebendenşüpheleniyorsunuz...”

Artıkrolyapacakhalimkalmamıştı.

“Haksızmıyım?Kimliğini,sesinigizliyorsan,sonragece-:ninbiryarısıkanunkaçaklarıgibikarşımaçıkıyorsun.Nasılgüveneyimsana?”

Omuzlarıiyiceçöktü,belikamburlaştı.“Haklısınız...”

“Haklıyım tabii, başından beri bir şeyler saklıyorsunuz benden... Nasıl inanayım şimdi ben sana?”Hakkında vereceğim hükmü bekleyen bir köle gibi boynunu bükmüştü. “Peki,” dedim yaptığımındoğruluğundankuşkuduyarak. “Anlatacaklarınvarsa senidinlerim, amabukaranlıkköşededeğil.Gel,şöylecaddeyedoğruyürüyelim...”

Page 290: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Ürkek gözlerle baktı, işaret ettiğim yöne. Gören de sokağın sonunda ellerinde ağır silahlarla özeltimcilerinpusukurduğunusanırdı.

“KorkmaÇetin,bukadaryahu!Polislerseniniyeburadaarasın?İlerdebirsabahçıkahvesivar,orayaotururkonuşuruz.”

Tedirginlikiçindemırıldandı.

“Yok,biryereoturmayalımMüştakHocam,baskınmaskınolur.”Neyapacağınıbilemiyormuşgibibirsokağın sonuna bir yüzümebakıyordu. “Tamam, yürüyelimo zaman...” İnanılır gibi değildi, sabah delidanalargibiherkesesaldıranopsikopat,busüngüsüdüşmüşsünepeoğlanlaaynıkişimiydi?

“Tamam,yürüyelim.”

Az önce geldiğim yolu gerisin geri adımlarken “TahirHakkı eceliyle öldü,” diye aceleyle açıkladı.“Gözleriminönünde...Kalpkrizi...”

Terstersbaktımsuratına.

“Nasılkalpkrizi?Adamkanlariçindeydi.”Kurukuruyutkundu.

“Düşerkenbaşımsobayaçarptı.Çinilisobaya...”

Nevzat’ın sözlerini hatırladım. “Ya bu bir kazaysa?” demişti tecrübeli polis. “Kurtarmak için çokuğraştım,”diyeizahetmeyisürdürüyorduÇetin.“Kalpmasajıbileyaptım...”

TahirHoca’mngöğsündekimorluklargeldigözleriminönüne...Onudabilmiştibaşkomiser...“Belkidekalp krizidir,” demişti. Eğer öyleyse... Ne yani, Çetin de mi masum? Hayır, buna inanamazdım.Suçlarcasma,adetaöfkeylesordum.“Niyedoktorçağırmadınyadaambulans?”

“Çokgeçti.”Sokağınortasındadurdu.Ağlamaklıbirsesleyalvardı.“VallahibillahidoğrusöylüyorumMüştakHocam.Yeredüştüğündeçoktanölmüştü...”

Hayır,iknaolmayacaktım,hayır,onunsuçsuzolduğunukabuledemezdim.

“Sendeonuöylecebırakıpkaçtın.”

Çaresizceelleriniyanaaçtı,nerdeysedizlerininüzerineçökerekyalvaracaktı.

“Korkmuştumhocam,çokkorkmuştum...Amayaşamaşansıolsayinedebırakmazdımonu...Anlattımişte, Tahir Hoca çoktan ölmüştü.” Birden ağlamaya başladı. Hüngür hüngür değil, ama iri bedeninisarsacakkadarkuvvetli bir ağlama. “Allahbenimbelamıversin...Öfkemeyeniliyorumher seferinde...Adamcağız haklı olarak şüphelenmiş benden... ‘Nüzhet’i sen mi öldürdün?’ diye sordu. Ben de hayırdedim.Açıklamayaçalışırken,iştetamosırada...”

Dahafazlakonuşamadı,hıçkırıklaraboğuldu.

Merhamete benzer bir duygu kıpırdandı içimde... Galiba inanmaya başlamıştım bu şüpheli oğlanınsözlerine...CebimdeunuttuğumNevzat’ınmendiliniuzattım.

“Al,şununlasilyüzünü.”

Hiçitirazetmedenaldımendili.“Sağolun...”

Page 291: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Gözyaşlarınıkurularkenbendesakincedüşünmeyeçalışıyordum.Eğerkatilodeğilse,kimdi?Birdenyanlışfikiryürüttüğümüfarkettim.Ortalıktaikicinayetvardı.BelkiTahirHocaeceliyleölmüşolabilirdiamaNüzhet’in kalp krizi geçirmediği gün gibi ortadaydı.Yani şimdi karşımda ezilip büzülen bu oğlanNüzhet’i acımasızca boğazlamış, Tahir Hakkı’yı öldürmek istemese de sinirlendirerek yaşamınıkaybetmesine yol açmış olabilirdi. Nasıl öğrenecektim hakikati? Yaşananları en başındananlattırmalıydımona.Enküçükbirdetayıbileatlamadan.Nedemiştirahmetlibabam,şeytande

taylarda saklıdır. Bu genç irisinin gözyaşlarına inanmam için hiçbir sebep yoktu, ama inanmışgörünmemişeyarayabilirdi.Kendisineyardımedebileceğimidüşünürsedahakolayaçılabilirdi.

“BakÇetin,”dedimelimiomzunakoyarak.“Sanayardımetmemiistiyorsan,herşeyianlatmalısın...Neolupbittiysehepsiniöğrenmekistiyorum.”

“Tamam hocam, anlatayım.” Elinde tuttuğu, usta polisin mendilini karşısındaki acemi sorgucuyauzattıktansonrabaşladıaçıklamaya.“BuöğledensonraTahirHocaaradı.”

Yinekandırmayaçalışıyordubeni.

“Hayır,”diyesertçe ikazettim.“Sadecebugündeğil,enbaşındanberiolanlarısoruyorum.Nüzhet’leyaptığınız tartışmadan, Akın’a attığın tokattan bahsediyorum. Başından beri benden sakladığınbilgilerden...”

Karşıkarşıyaduruyorduk.Kardanyayılanaydınlık,yüzçizgilerinidahakeskinhalegetiriyor,zateniticiolangörüntüsüürkünçbirmaskeyedönüşüyordu...Hiçumurumdadeğildi.Artıkosınırıgeçmiştim.

“En küçük bir detayı bile atlamayacaksın,” diye bir kez daha vurguladım. “Sana yardım etmemiistiyorsanherşeyibilmeliyim.Eksiksizolarak...Anladınmı?”

Sankiemirerimmişgibihazırolvaziyetindebaşımsalladı.“Anladım.”

Nasıldaölgünçıkıyordusesi,nasıldayenilmiş!

“Eğer,yalansöylediğiniyadabendenbirşeysakladığınıfarkedersem,seniburadabırakırgiderim.”

“Gitmeyinhocam.”

Yutkunmayabaşladı,sanırımyinegözleridolmuştu,tşebakın,demekbenimgibisulugözünbiriymişbuafilidelikanlıcık.

“Anlatacağımhepsini,neolupbittiyse...”Yineburnunuçekti,ardıardınabirkaçkez.“AslındaolaylarıbaşlatanTahirHocaolmuştu.YoksabenneredentanıyayımNüzhetÖzgen’i?”

İnce bir buz tabakasıyla kaplanmış sokağı yeniden adımlamaya başlarken dökülmüştü bu cümlelerağzından.Yine bir numara çevirmeyemi çalışıyordu bu sahtekâr oğlan?Olanı biteni ölmüş hocamızınüzerine yıkıp vartayı atlatmak mı istiyordu? “Bu konu bir yıl önce açılmıştı ilk kez...” diye sürdürdüanlatmayı.“TahirHoca’nınevindeydik,Sibel,Erolveben...Birpazarkahvaltısı...Biliyorsunuzkalabalıkkahvaltılarabayılırdıhoca...Bir telefongeldi.NüzhetHanımarıyordu.Hocaonunlasamimibir tavırlakonuştuamatelefonukapatıncasuratıasıldı.‘Yineneyinpeşindebukadın?’gibilerdenmırıldandı.Merakettik. Sorunca da kadının ilginç olmak, dikkat çekmek adına milli, manevi değerlerimizi hiçe sayançalışmalar yapmaktan çekinmediğini söyledi. Hiç unutmam aynen şu cümleyi kurdu. ‘Kadının gözükendindenbaşkakimseyigörmüyor.’Affedersinizamakonuşmadasizindeadınızgeçti.Okadınınsizeçok

Page 292: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

büyük kötülük yaptığını anlattı. Olayların ayrıntısına girmedi ama aranızda bir gönül ilişkisi olduğunuhepimiz anladık. Konu uzamadan kapandı. Ama iki ay sonra yeniden gündeme geldi. Yahya KemalEnstitüsü’nde ‘FetihveŞiir’ başlıklı bir konferanstandönüyorduk.Yine telefonuçaldıTahirHoca’mn.Arayan yine Nüzhet Hanım’dı. Konuşma bitince ‘Kadın çıldırmış,’ diye öfkeyle söylenmeye başladı‘Manyak,Fatih’inmezarınıaçtırmakistiyor.Toksikolojiincelemesiyaptıracakmış...Neymişefendim,uluhakan zehirlenmişmiş de, gerçeği bilmek herkesin hakkıymış da, bu türden olayları aydınlatmaktarihçilerin göreviymiş de, hepimizin daha cesur olmasına ihtiyaç varmış da, bilim adamları resmigörüşlerdenuzakdurmalı, devlettenbağımsızolmalılarmışda...Niyeti belli, yine sansasyonyaratacak,FatihSultanMehmed’inaziznaaşıüzerindenkendireklamınıyapacak.Birdeutanmadan,bendenyardımistiyor.MezarıaçtırmakiçinVakıflarMüdürlüğü’nebaşvurmasıgerekiyormuşda,eğertarihçilerdenimzatoplarsabu işikolaycayapabilirmişde. İlk imzayıdabenvermeliymişim.Benimgibi saygınbirbilimadamıonudesteklerse,ötekilerdepeşimdengelirmiş...’

“Bunları duyunca benim de kan beynime sıçradı. Ne yapmak istiyordu bu kadın? Bu toprakların enbüyükpadişahınınşüpheliölümünübahaneederek,millitarihimizelekesürmekistemesindekigizliamaçneydi?”

“Gizliamaçmı?”diyemırıldandım,Çetin’innedemekistediğinianlamayarak.“TahirHocasöylemişişte,başkanemaksadıolabilirkiNüzhet’in?”

Nekadardasafsınızdiyenbirbakışbelirdigözlerinde.“BizbukonudaTahirHoca’nınsaptamasınakatılmıyorduk.”“Sizkimsiniz?”diyekestimlafını.Sokaklambasınınaltında

durmuştuk.“Birteşkilattanmıbahsediyorsun?”Konuşurkenkapıldığıheyecananındasönüverdi.

“Yokhocam,neteşkilatı?”Yinedüştüsüngüsü,yinederinbirürküntükapladıgözlerini.“Benoişleribırakalı yıllar oldu. Babama, daha da önemlisi Tahir Hoca’ya söz verdim. Yemin ettim... Benim otaraklardabezimyok...Şiddet,terörbanauzakşeyler...”

Dahabusabahyoldagiderken,kamyonşoförünesavurduğugalizküfürleryankılandıkulaklarımdaamaduymazdangeldim.

“Kimozamanbizdediklerin?”

“Kim olacakhocam, Sibel’le Erol... Biz, bu işin altında politik bir mesele olduğunu düşünüyorduk.Bölgemizdeyaşananlarıbiliyorsunuz.Türkiyeeskigünlerinedönebilir.Ortadoğu’daliderülkeolaraköneçıkabilir, Osmanlı zamanında olduğu gibi... Yıldızı parlayan ülke... Tam da böyle bir dönemdeAmerika’da yaşayan güya Türk bir profesör, OsmanlI’nın şanlı geçmişine leke düşürecek bir projenindüğmesinebasıyor.İlginçdeğilmi?”

Kendisini onaylayacağımdan şüphe duymuyor gibiydi. “Hakikaten hiçbir fikrim yok Çetin,” dedimönümdeki

yekparebuz tabakasınabasmamayaözengöstererek.“Güncelpolitikayla ilgilenmiyorum.Amabenimtanıdığım Nüzhet, böyle pis işlere girmez. Hele hele sözünü ettiğin türden politik komplolara aslabulaşmaz.TahirHoca’nınsöyledikleriakladahayakın...Nüzhetilginçbirprojeninpeşindeydianlaşılan...Fatih’inzehirlendiğinikanıtlayarakyenibirtartışmabaşlatmakistiyordu.”

“Değişmiş olamaz mı? Amerika’da ne beyin yıkama yöntemleri var. Ne de olsa uzun zamandırgörüşmüyormuşsunuz.”

Page 293: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Sadecesoncümlesialakadarediyordubeni.“Neredenbiliyorsungörüşmediğimizi?”

“Hocasöyledi.NüzhetHanım’mÖlümhaberinialdıktansonra...Bizibaşınatoplamıştı.”

Demek Tahir Hakkı, eski sevgilimle görüşmediğimizi biliyordu. Niye bana söylemedi? Belki emindeğildi.Amadahadaenteresanı,Nüzhet’inöldürülmesindensonrabuçocuklarıbaşınatoplayıpbirdurumdeğerlendirmesiyapmışolmasıydı.Merakımıgizlemeyeçalışaraksordum:

“Nasılgeçtibenimadımotoplantıda?”

“Toplantıdeğildi,öylesinebirarayagelmiştik.Cinayettenbirgünsonra...TahirHakkı’nınevinde...Oçağırmıştıüçümüzüde...”

Olaylarınperdearkasıbirbiraçığaçıkıyorduişte,eminolmakiçinsordum.

“Üniversitedekonferansınolduğugününsabahındanmısözediyorsun?

“Evet, Nüzhet Hanım’m ölüm haberini alır almaz bizleri aradı. Galiba, hepimizden şüpheleniyordu.Dünakşamneredeydinizdiyesıkıştırdıüçümüzüde...”

Sahi neredeydin, hoca seni cep telefonundan aramış ulaşamamış, evden aramış bulamamış, ne haltkarıştırıyordun o saatlerde demenin tam yeriydi ama Çetin’i ürkütmemek için sesimi çıkarmadım.Bıraktım,anlatsın,bıraktımeteğindekitaşlarıdöksün...

“Cinayetle bir ilişkimiz olmadığını öğrenince rahatladı Tahir Hoca. Ya da öyle göründü. Çünkükuşkusunuhepsürdürmüşanlaşılanamabizebelli etmek istememiş. ‘Olayartıkpolise intikal etti,’dedisakinbirtavırla.‘Bukonudayapacağımızbirşeyyok.LâkinşuFatih’inmezarınıaçmabahsinikapatalımartık...Busaçmalığıdahafazlainsanınöğrenmesinelüzumyok.Sizdenricam,Nüzhet’inprojesigündemegelirse, lütfen kimseye bir şey söylememeniz... Delinin biri kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazsonra...Yıllarönce,benimgençlikdönemimdedeElifNacidiyebirressambuişikurcalamıştı.AlmantarihçiBabinger’in tezini, sankikendi fikriymişgibiortayaatmıştı.Basındaolayamüdahiloldu.Açıkoturumlar,gazeteyazılarıfilan,nerdeyseaçacaklardıFatih’intürbesini.Neysekisonundasağduyugalebeçaldı da vazgeçtiler bu tuhaflıktan...ArtıkNüzhet vefat ettiğine göre biz de bu konuyu kapatalım.Hiçolmamış gibi davranalım...’ Hoca böyle deyince uyarmadan duramadım. ‘Tamam da Akın denen şuoğlanlaMüştakHocazatenbiliyordurprojeyi.’Omeşhur soğukkanlıiığıyacevapladı. ‘Akmzavallı birçocuk.Kendiderdinedüşmüş,biranöncekapağıyurtdışmaatmanınpeşin

de.Bumeseleyiuzatacağınısanmıyorum.İhtiyaçolursabizzatbenkonuşurumonunla.Müştak’agelince,bumeseledenhaberdarolduğunusanmıyorum.ZatenNüzhet’leyıllardırgörüşmüyorlardı.Dün telefonlakonuştuk, bu konunun kapağını bile kaldırmadı,’ diyerek ilişkinizi anlatmaya başladı. Daha doğrusuNüzhetHanım’msizeyaptıklarını...Allah rahmeteylesin,ölününardındankonuşulmazamaçokvefasızbiriymişoKadın...”

Yanı başımda yürüyen Çetin, galiba bakışlarını bana çevirmişti, farkında değilmiş gibi yaptım, ağıradımlarlailerlemeyisürdürdüm.

“KadınlarnedenböyleMüştakHocam?”

Ne yani, şimdi bir de aşk üzerine sohbetmi edecektik? “Boşver Çetin, bunlar karışık işler... Biz osabaha dönelim... Üniversiteye... Benim odama geldiğinizde, Nüzhet II. Murad’m ölümünü araştırıyordediğimde,osebeptenmisözlerimidesteklediniz.Şubabakatilliğimeselesindenbahsediyorum.Fatih’in

Page 294: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

mezarınıaçmateşebbüsünügizlemekiçinmi?”

Utangaçbirgülümsemebelirdidudaklarında.“Kusurabakmayın,TahirHoca’nınfikriydi.”

“Yaodamdayaptığınız arama, o damı hocanın fikriydi?”Resmendurduğu yerde sarsıldı.Gözleriniyeredikmiş,nediyeceğinibilemiyordu.

“Söylesene,koridordaçarptığımkişi şendindeğilmi?”“Bendim,”diye fısıldadı.Pişmanolmuşgibibirhalivardı.“Çoközürdilerimhocam...Fatihprojesinibilmediğinizdeneminolmakistiyordum.TahirHoca’nın söylediklerine inanmamıştım. Nüzhet Hanım’m uluslararası bir komplonun parçası olduğunudüşünüyordum.Yanlışanlamayınsizisuçlamıyorum.Amaeminolmamgerekti.Sadecedosyalarınızabirgözatmakistedim.Zatenkolaycagiriliyoriçeri.Anahtarlardaortalıkta...”

Bağnazlık,nasıldaakıltutulmasıyaratıyorduinsanlarda.“Eminoldunmubari?”diyesöylendimalaycıbir tavırla... “Haksız olduğumu biliyorum.” Yüzüme bakabilecek cesareti yeniden kazanmıştı sonunda.“Ama anlamaya çalışın. Kadının biri çıkmış, Fatih’in zehirlendiğini söylüyor. Araştırmalar yapacak,makaleler yazacak, dünya âleme rezil edecek bizi... Sadece zehirlendi dese iyi. Venedik Meclisi’ninsuikastgirişimlerindenhepimizhaberdarız.İtalyanlarzehirledidenipgeçilebilir.Fakat,NüzhetHanım,bualçakça eylemin, II. Bayezid tarafından tasarlandığını söylüyordu. Bu suikastı bizzat ulu hakanın oğlu,OsmanlıDevleti’nin sekizinci padişahı II.Bayezid’in yaptırdığına inanıyordu.Hani 1481yılındaFatihSultanMehmed’inçıktığıseferinnereyeyapılacağıbilinmiyorduya,NüzhetHanım’agörebiliniyormuş.Fatih,Amasya’yayürüyormuş,Bayezid’inüzerine...Evet,buyruğunuyerinegetirmeyen,koyduğuvergileritoplamayanoğlunasavaşaçmayagidiyormuş.Çünküdarkafalı,yeterinceatakolmayanbüyükoğluyerine,ileri görüşlü, atak, zeki, yani kendisine benzeyen Cem Sultan’m hükümdar olmasını istiyormuş. AmaFatih’inbuamacındanhaberdarolansaraydakiİshakPaşaveBayezidyanlısıkomutanlarbirkarşıataklapadişahıyolaçıktığınınüçüncügünüzehirlemeyibaşarmışlar.PadişahınölümünüdeSadrazamKaramaniMehmedPaşa’nınüzerineyıkarak,büyüksultanıntahttakibütündayanaklarınıyoketmişler.II.Bayezid’in,FatihSultanMehmed’incezalandırdığıÇandarlıHalil’inoğluİbrahimPaşa’yısadrazamolarakatamasınıdatezlerinekanıtolarakgösteriyordu.Fatih’inöldürülmesininOsmanlıderindevletininmarifetiolduğunusöyleyecekkadar işi ilerigötürmüştü, inanabiliyormusunuzhocam,busaçmatezleri ilerisürenkişibirTürk...Hemdebirtarihprofesörü...”

YinecoşkuyakapılmıştıÇetin,birmehtertakımıeksikti,birdealyeşilOsmanlısancağı...

“Oyüzdendeölmeyihakediyordu?”

Sözlerim soğuk duş etkisi yaptı üzerinde. Öylece kaldı; kulaklarımıza çarpan rüzgârın hafifuğultusundanbaşkabirsesduyulmuyordukarlarlakaplısokakta.

“Benöylebirşeymisöyledimhocam?”

Savunmadançoksaldırıhavasıvardıtavrında.Hiçetkilenmedim.Üstelikcaddeyeyaklaştığımızagöreçokdahacesurdavranabilirdim.

“Nesöylediğininönemiyok.Sensorumacevapver.Nüzhet’ibuyüzdenmiöldürdün?”

Olduğuyerdezıpladıadeta.

“Öldürmekmi?Yapmayınhocam,benkimseyiöldürmedim.”Artıkonunpalavralarınakarnımtoktu.

“Tekbaşınadeğiltabii,ikiarkadaşınlabirlikte...”“SibelveErolmu?”

Page 295: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Karşımdakıvrandığınıgörmek,büyükzevkti.

“Başka kim olacak?” diye sürdürdüm. “Belki Sibel çalmıştır kapıyı... Ne de olsa kız, Nüzhetkuşkulanmaz.”

“Yanlış düşünüyorsunuz hocam... Nüzhet Hanım öldürüldüğünde biz... Sibel’le ayrılmıştık. Sibel’leilişkimiz bitmişti.” Bomboş sokakta, iri gövdesinin hazin bir görüntüsü vardı. Yalandan gülümsemeyeçalıştı,onubilebeceremedi.“Gördüğünüzgibisadecesizdeğilsinizterkedilen...”

Demekbu çirkin çocuğun aşkyolculuğudabenimki gibi hüsranla sonuçlanmıştı, belki dahadakötü.Aklımagelenenbeterihtimalisordum:

“YoksaErol’lamı?”

“Bilmiyorum...” diyerek bu bahsi kapatmak istedi. Ama can damarına dokunmuştum, fazla alakasızkalamadı.“Emindeğilim.Oakşamikisinideizledim.”Gözleriniyüzümedikerekvurguladı.“Evet,ikisinideizledim,sinsice...”

Çektiğiaşkacısıumurumdabiledeğildi.Banaonunkatilolduğunukanıtlayacakbilgilerlazımdı.

“Hangiakşamdansözediyorsun?”

“NüzhetHanım’möldürüldüğüakşamdan...ÜçümüzdeTaksim’deydik.AtatürkKütüphanesi’nde.“FatihDevrindeEnflasyon”başlıklıbirseminervardı.Seminerdenbirlikteçıktılar.Bendepeşlerinetakıldım.Erol’un evine gittiler. Sokağın karşısındaki internet kafeye girip saatlerce Sibel’in evden çıkmasınıbekledim. Sevdiğim kız, en yakın arkadaşımın evinden çıksın diye bekliyordum.Çıkmadı, geceyi ordageçirdi.Hiçbir şey kanıtlamaz diyeceksiniz, doğru daha önce de Erol’da kaldığı olmuştu.Ama gel debanasor.Enyakınarkadaşındaolsa...”

İştegerçek sürprizbuydu.Katil zanlısı sandığımadam,cinayet saatindekıskançlıktandeliyedönmüşbirhaldesevgilisini izlediğini iddiaediyordu.Yalansöylüyorolmalıydı.Üçkatilaralarındaanlaşarak,böylebirsenaryouydurmuşlardı...Enaklayakınihtimalbuydu.Amabirdakika...Sibel,yurtdışmagitmekiçinAkm’danyardımalacağınıanlatmamışmıydı?Akın’ıdaosebeptenmeraketmiyormuydu?Yorgunzihnim iyice allak bullak olmuştu. Yoksa doğruyu mu söylüyordu bu Çetin? O sebepten mi, bu sabaharabada o kadar öfkeli davranmıştı? Samimi olabilir miydi? Sanki zihnimi okuyormuş gibi umutlamırıldandı.

“İnternet kafenin yetkilisiyle konuşabilirsiniz... Erol’un evinin tam karşısındaki Avatar Kafe... Kelkafalı bir sahibi var... Bira göbeğinden ayak parmaklarını göremeyen şişko bir adam... Epeyce sohbetettikogece,benimutlakahatırlar...Onasorarsanız,sözlerimidoğrulayacaktır...”

Şahididevardıdemekamaresmitamamlamakiçinsonbirsorumudahacevaplamasıgerekiyordu.

“Akın’aniyetokatattın?TahirHoca’nınevindediyorum.

Fatihprojesisebebiylemi?”

AzönceVolkswagen’infarlarıaltındaykenortayaçıkanoçıplakürkeklikbelirdiyineyüzünde.

“Anladınızdeğilmi?”diyebaşınısalladı.“Hayır,projeyüzündendeğil.Sibel’eyardımedecekti,yurtdışmagitmesi için...EmindeğilimamabelkiSibelbeni terk ettiğinibile söylemişolabilir ona.

Page 296: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Biliyorsunuz, biraz asabi biriyim... Belki de ‘Bumanyaktan kurtulmam içinTürkiye’den kaçmamgerek,’ demiştir. O Akın denen oğlan, alaycı gözlerle beni süzüp dalga geçer gibi konuşuncadayanamadım, yapıştırdım tokadı suratına.Tabii Fatihmeselesindende gıcık oluyordumama, asılneden,Sibel’ibendenuzaklaragötürecekolmasıydı...”Yüzünüelegeçirenumutsuzluğuokadariyitanıyordum ki, ancak acı içinde kıvranan insanlarda görebilirdiniz bu yıkık ifadeyi. Yok, yalansöylemiyordu.NeNüzhet’i,nedeTahirHakkı’yıöldürmüştü.Belkibenimkadarumutsuzolabilirdiamabudelikanlı,aslakatildeğildi.Peki,kimöldürmüştüozaman,beniyirmibiryılönceterkedipgidensevgilimi?Ortalıktabaşkazanlıkalmadığınagöre...Yoksa?..Artıkbumeseleyidüşünmekbilebeynimiağrıtıyordu.“Müştak,huzuruöldürdü”

m.Evdeniçeriadımımıattığımdakafamhâlâzonkluyordu.Çetin’denkurtulduktansonra,etrafımdanevarsa sanki dönmeye başlamıştı; ağaçlar, pencereleri kararmış evler, arabalar, donmuş su birikintileri,çatılardan sarkan buzullar, her yanı kaplayan kar, hatta şu sert rüzgâr... Tanıdık yüzler, tanıdık eşyalar,tanıdıksözcüklerdenoluşandevasabirgirdabınortasındagibiydim.Nüzhet’indonukmavigözleri,TahirHakkı’nın cansız bedeni, Şaziye’nin gizlemeye çalıştığı sır, Akm’m çaresizliği, Teoman’ın dostluğu,Çetin’in yalancılığı, Erol’un sinsiliği, Sibel’in tutkusu,Mansur’un sahtekârlığı,Yağız’m nefreti,HaşanUsta’mn üçkâğıtçılığı, Sezgin’in saflığı, Adem’in açgözlülüğü, Fazilet’in kırıtışı, Kadife Kadın’msadakati,HüseyinEfendi’nin şaşkınlığı, hatta bugünŞişli’de yol ortasında bana hakaretler yağdıran şuküfürbaz sürücünün öfkesi... Ve elbette insan sarrafı Başkomiser Nevzat, aydınlık yüzlü Zeynep vedelişmen Ali... Ve Freud’un o meşhur makalesi: Dostoyevski ve Baba Katilliği... Patricide, Filicide,Fratricide... Baba katilliği, oğul katilliği ve kardeş katilliği... Osmanlı’nın Roma’dan, Roma’mnHititlerden,HititlerinAllahbilirhangizalimhanedansülalesindenaldığıkanlıgelenek...Vekıskançbirkoca...Tolstoy’unKroyçerSonat’ı...VekadınınbedenineyumuşacıksaplananŞamkaması...VekıskançâşıkMüştak...Eskisevgilininkuğugibiinceboynunasaplanangümüştenmektupaçacağı,karanlıkdenizdeilerleyenbirvapur,cebindekicinayetaletinikaranlıkdenizeat

AOCmayaçalışankorkakbiradam,puslar içindekiTopkapıSarayı...VebenimbabayadigârıColdmarka tabancam, Tahir Hakkı’mn baba yadigârı çinili sobası... II. Mehmed’in baba yadigârı tehlikelipadişahlığı...VeSultanMehmedHan...MehmedHanoğluMuradHanoğluMehmedHan...İkikaranınveikidenizinhâkimi...Allah’ınyeryüzündekigölgesi...Romaİmparatorluğu’nundoğalvârisi, İslamiyet’inkılıcı,farklıdinlerden,farklıdillerden,farklıırklardanyepyenibirmilletyaratmaaşkıylayanıptutuşankudretli hükümdar... Yoksa babasının ilgisini çekemediği için bütün dünyanın ilgisini çekmeye çalışan,kırık kalpli bir çocuk mu? Ya da hepsi birden mi? Hafızamın uçsuz bucaksız ovalarında at koşturanordular...Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları...Kadın ölüleri, çocuk ölüleri, ihtiyar ölüleri...Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler, ardı ardınabayrakdeğiştirenburçlar...Kırkdokuzyaşındadünyayanamsalmışbirhükümdar...Venihayetdeğişmezkader... Önünde sonunda akşama kavuşan gün... Önünde sonunda ecel şerbetini içen insan... Ve FatihSultan Mehmed’in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi... Ve yine değişmez kader, kanlı tahtboğazlaşması... İkiyebölünen saray, ikiyebölünendevlet,hiçbir şeydenhaberiolmayanbirhalk...Herzamankigibigünükurtarmaya,çorbasınıkaynatmaya,başınısokacağıbirevdehuzurlayaşamayaçalışanbirhalk...Veikikardeşinkanlıboğazlaşmasısürerkensarayodasında,çürümeyebırakılanFatih’incansızbedeni...

İştebunlarınhepsi, sırasız,arasız,düzensizamasankiötekininvarlığınasaygıgösterirgibibirbirinedeğmeden, birbirine çarpmadan, günlerdir yağan hüzünlü kar tanecikleri gibi sessizce uçuşuyorlardıaklımınsaydamlığında.Uçuşsunlarbirdiyeceğimyoktudaonlarınbuuyumluhareketibaşımıdöndürüyor,zihnimi yoruyordu, ayakta durmakta güçlük çekiyordum. O sebepten sanki sarhoşmuşum gibi, sankiadımlarımbirbirinedolanacakmışgibiduvaratutundumevimegirince.

Page 297: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Salondangeçerken,ikipencereyibirbirindenayırankaimsütunda,dünyadabirzamanlarhuzurdiyebirduygununolduğunuanlatmakistercesinetatlıtatlıtıkırdayanŞevkiPaşaKonağı’nınkadimsaatinetakıldıgözlerim; sabahınüçünügösteriyordu. “Ama şimdiyekadar çoktanyataktaolmalıydınMüştak.”Sevgilianneciğim, kendisi iyi olursa herkesin iyi olacağını, kendisi mesut olursa herkesin mutlu olacağınızannedensafanneciğim,koridorunbaşındadurmuş,üzgüngözlerlebenisüzüyordu.

“Neredeydin bu saate kadar? Bak sağlığın bozulacak yine...” Bana uzattığı ak ellerini hemenceciktuttumelbette.Hiçbirzamanşuankikadarihtiyacımolmamıştıonunsıcaklığına.

Acımasızbir beyazlıkla örtülenbu şehirdehiçbir zamanbukadar yalnız, bukadar yorgun, bukadarbiçarehissetmemiştimkendimi.Belkigözlerimdenbirkaçdamlasıcacıkyaşbiledökülmüşolabilir.“Kaçyaşındaolursaolsunannesininküçükoğluduro.”Annemeskidenolduğugibikendiayaklarıylagötürdübeniyatakodama...Giysilerimiçıkardı,pijamamıgiydirdi,yatağauzanmamıbekledi,sonraşefkatleörttüyorganıüzerime,sonrahepyaptığıgibibireröpücükkondurdugözkapaklarıma...

“İyigecelerMüştak,tatlırüyalarevladım.”

Artıkezberebildiğimbusevgidolucümleninsonsözcüğünüduymadımbile...Huzurdolubirkaranlık...Yumuşak, insanda içine gömülme, içinde saklanma, içinde kaybolma isteği uyandıran kadifemsi birkaranlık. Hakikatin gözleri yakan sert ışığından, acımasızlığından, kabalığından, çirkinliğinden sizikoruyan dipsiz, koyu bir karanlık.Hiçbir şey görmeseniz de en küçük bir güvensizlik duymayacağınız,başınızakötübirşeygelmeyeceğindeneminolduğunuzbirkaranlık...Öyleolmalı,yoksasabahgüneşinigözkapaklarımdahissedincenedentedirginolayım.

Gözlerimiaçtığımdavakitöğleyegeliyordu,belkidahageç...Demekkisaatlerdiruyuyordum.KadifeKadın?Hayır,bugünperşembeydi,onun izingünü...Hâlâbeynimzonkluyordu.Belkibirazdahauyku...Gözlerimikaparkapamaz,Çetin’inyalvaranyüzübelirdigözkapaklarımınloşperdesinde...

“Yapmayınhocam,lütfenyapmayın.”

Korkuyla sıçradım. Yoksa onu da mı? Çetin’i de mi öldürdüm? Cesedi de arabasının bagajınasaklayıp... Telaşla fırladım yataktan, pencereye koştum, aceleyle çektim perdeyi, panik içinde sokağabaktım.Oh,yoktu,Çetin’inarabasıgitmişti.Hayır,onuöldürmemiştim.Başımdönergibioldu,yenidenyatağa girdim. Evet, demek ki, Çetin’i polise teslim olması için ikna etmiştim. Doğrudan BaşkomiserNevzat’a...Kolayolmamıştıelbette...Eski tecrübelerindeniyi tanıyordupolisi...Başınagelebilecekleridüşünerekkorkuyordu.

“Nedenkorkuyorsun!”diyeadetaçıkıştım.Çıkıştımmı?Doğrusu, tamolarakhatırlamıyorum,amabukonudakonuşmuşolmalıyız.“Nüzhet’inöldürüldüğüsaatlerde,başkayerdeolduğunukanıtlayacakşahidinvar,”demişimdirbüyükihtimalle.“TahirHakkı’mnkalpkrizigeçirdiğiiseotopsisonucuortayaçıkacakzaten.Kimsesenisuçlayamaz.”

Çetin’i arabasına bindirip emniyete yolladım herhalde. “İstersen ben de geleyim,” gibi salakça birtekliftebilebulunmuşolabilirim.Herhaldereddetmiştir,gitmediğimegöre...İyidenedenemindeğilim?Nedengeceyarısıyaşananlarhâlâsislerinardında.Yoksayinekrizmigeçirmiştim?Yinepsikojenikfügmü?Osaatlerdeyaptıklarımıhatırlamayışımbusebeptenmi?GalibaÇetin’inkatilolmadığınıanlayıncakarışmaya başladı kafam. Tuhaf bir sarhoşluk... Tam olarak geçici amnezi değil, ama ona benzer birsarsıntı... Adem Dilli’yle karşılaşma, Akm’m başına gelenleri öğrenmek, hepsinden önemlisi TahirHakkı’mnölümüvebardağı taşıran sondamla,Çetin’inmasumiyetini kanıtlaması...Öylemi, hakikatenmasum muydu acaba? Belki de yalan söyledi bana? Eğer öyleyse yakında çıkar kokusu. Ama ortaya

Page 298: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

çıkacağınıbilebileniyeyalan söylesinki?Bencedoğruyu söylüyorduoğlan...Meseledebuyduzaten;onun dürüst olduğunu biliyor olmam. Zaten o anda başlamıştı zihnim zonklamaya, görüntülerbulanıklaşmaya, sesler uğuldamaya... Evet, yine hakikatlerden kaçma isteği... Evet, bir tür krizdiyaşadığım.Hafifbirkriz...Öyleysenedenhâlâbaşımdaoağırlıkvar,nedengerektiğindendahaparlakbuoda,nedensokaktangelenseslerhabireçoğalıyorkulaklarımda?

Birden karşımdaki gardırobun aynalı kapağında bir kıpırdanma fark ettim. Yarı yarıya doğrulduğumyataktan, sırlı cama baktım.Aynanın derinliğinde kıpırdanan kendi aksimden başkası değildi.Ama birtuhaflık vardı; ben hâlâ yataktaydım, halbuki aynadaki Müştak ayağa kalkmıştı; yakasına vişneçürüğükravatını geçirdiği solgun mavi gömleğinin üzerine, lacivert ceketini giyiyordu, bacaklarında siyahpantolon... Az önce çıkarmış olduğu lacivert çubuklu, gece mavisi pijamalar, biraz geride, yatağınüzerinde duruyordu. Ne bir öfke vardı yüzünde, ne bir heyecan; gözlerindeki o keskin ışık da olmasauykuda hareket ediyor sanılabilirdi.Hayır, bu adam içimdeki karanlıkta yaşayan, her fırsatta binlerinesaldıralım, birilerini öldürelim diyen omanyak değildi.Omanyağı da içinde taşıyan, benim ruhumdu,benliğimdi.Amaşimdinedensebir telaş içindeydi,biryerlereyetişecekmişgibiacelesivardı.Yüzünügölgeleyensakalabilealdırmadı.Oysaben,tıraşolmadanadımımıatmazdımsokağa...KendineşöylebirbaktıktansonrakapıyayöneldiötekiMüştak...Evet,artıkaynanınsırlıgörüntüsündenkurtulmuş,odanıniçindeydi.Dönüpbakmadıbileyüzüme;yabenifarketmemiştiyadaumurundabiledeğildim.Elbetteonuöylece bırakmayacaktım. Derhal fırladım ardından. Koridorun sonunda yakaladım, doğruca sofayagidiyordu. Sofaya gelince eğilip yerde bir şeyler arandı. Bulamamış olmalı ki ayakkabı dolabını açtı,siyahmakosenleri çıkardı, alışkanlıkla ayaklarınageçirdi.Portmantodaasılı kirli duman rengipaltomauzanıyorduki,birdenhatırlamışgibidurdu.Düşündü,usulcaeğildi,hiçüşenmedenmakosenleriayağındançıkardı.Daha ne yapacağını anlamadan, birden üzerime doğru yürüdü.O kadar hızlıydı ki, çekilmemefırsatvermedeniçimdengeçerekyenidenkoridoradaldı,inanılmazbirtecrübeydi.Sanırımkendiruhumu,çıplak gözlerle görebilme ayrıcalığını yaşıyordum. Ruhum ya da öteki Müştak, koridordan süzülerekçalışmaodamagirdi,dururmuyumbendeardından...

Odanınortasındadikilmiş,etrafabakmıyordu.Nearıyorduacaba?Çokbeklememgerekmedi,masayayöneldi. Bilgisayar klavyesinin sağındaVarlıkYaymları’ndan çıkmış, küçük, eski bir kitap duruyordu:Tolstoy’unKroyçerSonat’ı.Kitabauzandı.Sayfalarınınarasınaayraçgibiyerleştirdiğimparlaknesneyialdı;sapındaFatih’intuğrasıbulunangümüştenmektupaçacağını...Hiçdüşünmedenceketininyancebineattı. ArdındanKroyçer Sonat’ı yeniden ama bu defa sayfaları açık olarak yüzükoyunmasanın üzerinebıraktı.Döndü,birkezdahaüzerimeyürüdü,budefaatikdavrandım,içimdengeçmesinefırsatvermedenyanaçekildim.Hızlaçıktıçalışmaodamdan.Bendepeşinden.Hiçkurtuluşuyoktu,nereyegidersegitsin,takipedecektim,bedenhapishanesindenkurtulmuştuamabendenkurtulamayacaktı.Apartmandanbirlikteçıktık.Birliktedediysemo,bendenbirkaçadımönde.Albirgariplikdaha;gözlerimiaçtığımdaortalığıısıtan güneş, dışarı çıktığımızda ortadan kaybolmuş, hava kapamıştı. Hatta haberci ilk zerrecikler,gelmekteolankaryağışınınmüjdesiniverirgibiusulcasavruluyorlardıboşlukta.Uçuşmayabaşlayankartaneciklerininarasındanhızlasüzüldük.Artıkbendeayakuydurmuştumonunolağanüstüsüratine...Asılşaşkınlığı Bahariye Caddesi’nden geçerken yaşadım; o tarihimuhallebicinin yerine yapılan şuAvrupamenşeli giyimmağazasının geniş vitrininde kendi aksimi görünce. Tıpkı birkaç adım önümde yürüyenadamgibigiyinmiştim.Adamgibiderkenbilekendimibirtuhafhissediyordum.Ovarlıkyadagörüntü,yani her neyse işte, benim bir parçamdı, parçam ne kelime özbeöz ruhumdu. Birden kafam karıştı, yatersiyse?YagerçekMüştakoysa,benonun ruhuysam?Hayır, canımdüşünenbenolduğumagörehakikiMüştakbendim.Düşünüyorumohaldevarım...Ohoo,materyalistfelsefecileryüzlerceyılönceçürütmüştübutezi.Varolmazsandüşünemezsin,iyiyatamdabusebepten,benimhakikiMüştakolmamgerekmezmi?Düşündüğümegöre,varolanbenim...Yoksavarolduğumagöredüşünenbenmiydim?Amankafamkarıştı,

Page 299: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

zaten hiçbir zaman tam anlayamamışımdır şu felsefecileri... Başıma üşüşen soruları hızla defettimzihnimden. Bütün dikkatimi kaldırımın üzerinde uçarcasına gitmekte olan kaçak ruhumun görüntüsüneverdim.Aynıbenimgibiyürüyordu,hafifkamburunuçıkartarakçekingenadımlarla.Hepsahile indiğimarayolukullanıyor,hattayoldagördüğütanıdıkesnaflarlaselamlaşmayıbileihmaletmiyordu.

VeKadıköyü...Tiyatrobinasınınönündebekleşengençler...Busoğuktabilearıkovanıgibikaynayaniskele... Son anda yetiştik 18:00 vapuruna...O jeton attı, ben bedava geçtim ama kaçak gibi davrananoydu. Kimse görmesin, kimseyle konuşmasın diye girişteki salonun en arka sırasına sindi, pencereninkuytusuna. Ben de karşısındaki sıraya yerleştim. Bakışlarını denize dikmişti, ne vapurla, ne içindekiyolcularla,nedebaşkabirşeyleilgiliydi,sadecedeniz...Karlıgökyüzününaltındakideniz...Yemyeşil...Hayır,kül rengi...Belkibirazaydınlık...Hayır,aydınlıkdeğil...Kül rengi...Hayatınsonluluğunu,sıkıcırutinliğinisimgeleyenrenksizliğinren

gi...Kısayolculuğumuzboyuncabirkezbilekoparmadıbakışlarınıburenksizliğinrenginden...

Vapur zor yanaştı Karaköy İskelesi’ne... Rüzgâr, savrulan kar.... Dalgalanan deniz, sallanan gemi...Neysekikaptanustaydı,çımacınıniskelegörevlisinesavurduğukalınipsonundageçti iskelebabasınınkalınboynuna.Kıyıda,tıpkıbizimgibipaltolarına,mantolarına,kabanlarınasarınmışbekleyeninsanlar...Kendilerinden de, yaşadıkları şehirden de bihaber, adsız, sansız, sabırsız hemşerilerimizin arasındanindikkaraya...KaraköyMeydanıkarlar içindeydi.Köşede limanbinası...Arkasındabirheyulagibikatkatdikilenotopark.Heyulanınköşesindedakikalarcabeklediktensonranihayetnazlananazlanaduranbirtaksi.Oarkayaoturdu,bendeyanma.Kalınensesinigördüğümüz,dikizaynasındakoyurenkgözleriylekarşılaştığımız ve durmadan konuşan bir şoför... Kiminle konuştuğunun farkında olmayan bir adam...Nerdeyse bir saat süren bir yolculuk... Benim elim dizlerimde, onun eli cebindeki mektup açacağınınsapında;işaretparmağı,FatihSultanMehmed’intuğrasınınçizgilerinde...

Hanımefendi Sokağı’nın girişinde indik taksiden. Şoförün parasını yine o ödedi, çünkü bu onunmacerasıydı. Peşinden gelip gelmediğimi merak bile etmeden karlara bata çıka ilerlemeye başladısokakta. Elbette, ben de ardından. Dilli Şarküteri’nin önünden geçerken birden durdu. Döndü,gülümsemeyebenzerbirifadebelirdigözlerinde.Dükkânayöneldi.Kapıyıaçıpiçerigirdi,benolanlarıvitrinincamındanizledim.Tezgâhınardındabiradamvardı.Bordoyayakınkahverengiceketininiçindegüvensizce kıpırdanan çelimsiz bir adam. Avurtları çökmüş bir yüz, iri, kırmızı bir burnun ardındakaranlıkgözler.Büyükbir ilgiylekarşıladıbizimkaçağı, sankiönceden tanıyormuşgibi.Bizimkinelersöyledibilmiyorum,adamtezgâhınardındangeçti,raflardanbiraşişeleriindirdi,birşeylersardı.Ensonbizimkininkartınıuzattığınıgördümşarkütericiye, fakat sonraneolduysabirdenkapıyayöneldi.Elleri,kucağı bomboş, ısmarladıklarını orada bırakarak çıktı dışarı... Gözlerini bir hedefe dikmiş gibi hızlıadımlarlaSahtiyanApartmanı’nayürümeyebaşladı.

Demir kapı kapalıydı.Nüzhet’in ziline bastı.Kısa bir beklemenin ardındanotomatiğin sesi duyuldu.Ağır kapıyı birlikte itip birlikte girdik içeri. Antika asansörde ne o, ne de ben anıları hatırladık. Neyapacağını bilen iki insanın kararlılığı içinde sabırla asansörün Nüzhet’in katma çıkmasını bekledik.Tuhaf bir ağırlık vardı üzerimizde... Ölümün ağırlığı... Sarsıntıyla duran asansör, hızla açılan kapı.Karşımızda yirmi bir yıl önce bizi acımasızca terk eden o sevgili... Öyle olmalıydı, kadının açılıpkapanandudaklarındançıkanses,kesinlikleonunsesiydi,amabukırışmışyüz,anlamıdeğişmişomavigözler,buçirkinleşmişgülümsemeninNüzhet’lehiçbirilgisiyoktu.Fakatkadınbununfarkındadeğildi.Osebeptenolsagerekgörürgörmezboynumasarıldı.Boynumamı?Benimmi,ötekininmi?Galibabenim,çünküötekininikielideceplerindeydi,sanırımmektupaçacağınınsapındakiFatih’intuğrasıylaoynamayısürdürüyordu.

Page 300: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Nüzhet’in yerine geçen kadın ise neşe içindeydi. Durmadan bir şeyler anlatıyordu. Geniş oturmaodasınageçinceyekadarhiçsusmadı.Hattaoşampanyarengiberjerkoltuğayerleştiğindebilekapatmadıçenesini.Bensağındakikoltuğaçöktüm,ötekiadamyanımdaayaktadikiliyordu,ellericeketinincebinde.Habireanlatıyordukadın.Anılardansözediyordu.Müştakdiyebiradamdan,Nüzhetdiyebirkadından...Çok eskilerde kalmış bir aşktan... İlgiyle dinliyor gibi yapıyordum; arada cevap vermiş, hattaanlattıklarınagülmüşbileolabilirim.Kötübirniyetimolduğundandeğil,“Amahanımefendisiz,Nüzhetdeğilsiniz,”demeyibeceremediğimden.Ayaktadikilenadamınelagözlerindekiışıkkaybolmuş,bakışlarıkararmıştı.Belkideokaranlığınsessizliğiçökmüştüüzerine...Belkideyirmibiryılboyuncabiriktirdiğinefretinsessizliği...Öylecedikiliyorduadam,kadınlabenimkoltuğumunarasındakiköşede.Sonrakadınınsestonudeğişti.Fatih’tenbahsetmeyebaşladı.Şehzadelerinden...Fatih’inençoksevdiğioğlu,gençyaştaölen Mustafa’dan... Padişaha benzeyen Cem Sultan’dan ve büyük şehzade II. Bayezid’den... Tarihhakikatlebeslenirgibibirşeylerzırvaladı.Tarihgeçmiştekibugündür,bugünisegelecektekitarihtirgibiklişe lakırdılar döküldü kenarları kırış kırış olmuş dudaklarından. Tarih, cesur bilim adamlarınınomuzundayükselirmiş.Ülkeyegerekentamdabuymuş.Tabularyüzündennelerçekmişbuülke.Değilmiama...Artıktabulardankurtulmazamanıymış,gerçekleyüzleşmeanı...Gerçeğesaygısıolmayanbirtarih,yalandanbaşkabirşeydeğilmiş...Yardımetmeliymi

şim ona... Fatih’in ölümü üzerindeki sır aydmlanmalıymış... Çok basitmiş, sadece bir toksikolojiincelemesi... Fatih Sultan Mehmed’in cesedinin mumyalandığım biliyormuşuz zaten, bize gerekenpadişahın bir saç teliymiş ya da tırnağı... Tahir Hakkı anlamıyormuş ne yapmak istediğini ama benfarklıymışım.Açıkfikirli,ilerigörüşlüymüşüm.Eğerhocaylakonuşursam,belkifikrinideğiştirebilirmiş.O fikrini değiştirirse Fatih’inmezarını açma iznini kolayca alabilirmiş.Bu konuda yardımıma ihtiyacıvarmış.Onubirtekbenanlarmışım.Hemokadarhukukumuzvarmış.Yaşadıklarımız...Odaunutmamışelbette...Unutulacakşeymiymişonlar?Bütünogüzelliklerölünceyekadarbizimleyaşayacakmış...Sonnefesekadar,seninlevebenimle,MüştakveNüzhet’le...

“Nüzhetnerede?”

Benmisormuştum,ötekimi,anlaşılmamıştıamasesbirbıçakgibikeskinvenefretdoluydu.

“Nüzhetnerede?”

Kadının yüzündeki iyimserlik paramparça olmuştu... inip kalkmaya başlayan göğsü, panik içindemırıldanışı.

“Nüzhet...Nüzhetbenim...”

“Hayır!”diyegürleyenses.“SenNüzhetdeğilsin...Benimsevgilimnerede?”diyentehditkârses...

Artıköfkedençokçaresizlikyüklüolanses,ağlamaküzereolanbiradamınhaykırışıgibi...Çılgınlıkarifesindeolanbirâşığıntekinsizhaykırışıgibi,sipsivribirsilahadönüşmüşolanses.

“Nüzhet’eneyaptın?”

Kadının sararan teni, titreyen elleri, korkuyla açılan mavi gözleri, hafifçe sarkan çenesi... Ani birkararladoğrulması,belkikaçmayakararvermesi...Gözaçıpkapayıncayakadarolupbitenolaylar...Yanıbaşımda dikilen adamın, cebinden fırlayan eli... Gözlerimi alan parlaklık. Boşlukta küçük bir şimşekçakması. Yarıda kalan bir itiraz... Yaşlı bir çiçeğin kırılırken çıkardığı inilti... Akciğerde kalan sonnefesin hançereden yükselişi. Sadece bir “Ah” sesi. Sonrası sessizlik, kıpırtısızlık, sonrası derin birhuzur.Oturduğu şampanya rengi koltukta heykel gibi donup kalan tanımadığım bir kadın...Kadının bir

Page 301: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

soruyu çoğaltan dehşet içinde büyümüş mavi gözleri: “Bana bunu nasıl yaparsın Müştak?” Ve sonraaynadakiMüştak... Yatağının başına sırtını dayamış, o karanlık saatlerde neler yaptığını hatırlayan biradamın dehşet içinde büyüyen ela gözleri... Başından beri bildiği gerçeği, bir kez daha anlayan, artıkkurtuluşukalmayan,artıkbütünbahanelerielindenalınmışolan,artıkiçindekikatilleyüzleşmektenbaşkaçaresikalmayanbirzavallınınsonaerenumutsuzçırpınışı...

İşte o anda çalmayabaşladı telefon...Ceketimin cebinden, boğukboğuk, durmadan, ısrarla...Nevzatmı?“Hazırolunsizitutuklamayageliyoruz,”diyecektiherhalde?Açmasam?Bu,benikurtarırmı?Kaçışmümkünmü?işkenceyiuzatmanınanlamıyok.Toparlanıpkalktımyataktan.Cebimdençıkardımtelefonu.Hayır,Nevzatdeğil,amaşimdilik.Eryadageçarayacakbaşkomiser.Rahatlamakiçinhiçbirnedenyok.Nedemişti, Shakespeare’in ünlü kahramanı “Macbeth, huzuruöldürdü...”Yok, uykuyuöldürdüdemişti.Huzuruöldürenbendim...“Müştakhuzuruöldürdü.”Tekrarkazanmakbirazzorolacak...Zormu,imkânsızdeseneşuna.Bakışlarımtelefonunekranınakaydı.Tanımadığımbirnumara...Açtım.

“Alo?”

“AloMüştakAbi,saygılar.”

Yılışık,riyakârcaçınlayanbirses.DilliŞarküteri’ninsahibiAdemDilli...

“Nasılsınız abi? Sağlık ve afiyettesiniz inşallah. Merak etmeyin polisler Sahtiyan Apartmanı’ndanayrıldı.Tehlikegeçtişimdilik...Bizdebirgörüşsekdiyorum.Şumeseleleribirkonuşsak...Biraznakdeihtiyacımvardaabi.Çokdeğil,yirmibeşbinliraolsayeter.Hepsinibirdenvermesenizdeolur,ikitaksityaparız.”

Ağzımdan alo dan başka sözcük çıkmamasına rağmen Adem Dilli konuştukça konuşuyordu,dayanamadım,bastımtuşa...Sonunakadar,kapanmcayakadar.Telefonunışıklarısönünceyekadar.Derinbirhuzurhissettimiçimde.Suçunukabuledenbiradamınvicdanazabıuyamncayakadaridareetmesinisağlayanogeçicisükûnet...“Nüzhet’ibenöldürdüm”

3*g Çökmüş bedenimi taşıyan yorgun ayaklarımı sürükleyerek emniyetin sevimsiz kapısındangirdiğimdehavanerdeysekararmaküzereydi.Kötükaderini kabullenmişbirininyenilmişliği içerisindemetal kapı dedektörünün önündeki altı kişilik kuyruğun sonuna iliştim sessizce. Ama girişteki nöbetçipolis, nedense adım adım beni izlemişti. Başımı gayriihtiyari çevirince göz göze geldik. Bir anlıktereddüttensonraçatıkkaşları,kuşkulubakışlarıveateşehazırkocamantüfeğiyledikildiönümde.

“Sen!”

Başımdakibelayetmezmişgibibirdebuişgüzarpolisçıkmıştıkarşıma.Anlamazlıktangelerekötekiinsanlarabaktım.

“Hayır,hayır,sen...Sanadiyorum.”

Onun ikazıyla birlikte giriş katındaki herkesin gözleri üzerime çevrildi. Tüfeğinin ucuyla elimdekivalizigösterdi.

“Onedir?”

Üzerime çevrili bakışları anında derin bir endişe kapladı; “Yoksa bu iri yarı adamın taşıdığı küçükvalizin içinde hepimizi havaya uçuracak bir bombamı var?”Bensemahcubiyet içinde kıvranıyordum.Eyvah,yavaliziaçmamıisterse...Yatanımadığıminsanlarınönündeiççamaşırlarımıtekteksergilemek

Page 302: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

zorunda kalırsam... Halis yün fanilalar, uzun iç donları, kaim çoraplar... “Kişisel eşyalarım...” diyemırıldandım.“İçerideihtiyacımolacakgiysiler.”

“İçeridemi?”

Sözlerimi anlamamıştı, bakışlarındaki kuşku öfkeye dönüşmek üzereydi, silahın namlusunu banadoğrulttu.Durumgitgidedahavahimbirhalalıyordu.

“Başkomiser Nevzat’ı görecektim,” diyerek korkulacak biri olmadığımı kanıtlamaya çalıştım. “Benitanır.”

Karmaşıkbirmatematikproblemininkarşısındaymışgibibirtürlükararveremiyordu.

“NiçingörmekistiyordunNevzatBaşkomiserimi?”

Bukadarinsanıngözüüzerimdeyken“Suçumuitirafetmeyegeldim.Eskisevgilimiöldürmüşümdeonuaçıklayacaktım,”diyemezdimherhalde.

“Bircinayetsoruşturmasıylailgilibilgiverecektimde.”Galibainanmayabaşladı.

“Tamam.”YinesilahınınucuylaileridekiX-raycihazınıgösterdi.“Valiziorayabırak.”

Derhalyaptımdediğini.

“Şimdiellerinikaldır...Sırtınıdön...Evet,işteöyle...”Yanılmıştım,hâlâgüvenmiyordubana.Demekkiiyipolisti,görürgörmezanlamıştıelikanlıbirkatilolduğumu.Tepedentırnağaaradı;üzerimdeakimdakisilah kategorisine girebilecekbir alet bulamayınca,X-ray cihazının başındaoturanbayanmeslektaşınaçevirdisoranbakışlarını.

“Temiz,”diyemırıldandıbayanpolisbezginbirtavırla.“Çantadaelbiselervarsadece.”

Oysahavlu,diş fırçası,dişmacunu,gece terliği,gargara ilacı,yarıdabıraktığımTolstoy’unKroyçerSonat’ı,birdeBabinger’inFatihSultanMehmedveZamanıdavardı.

İşkillipolisinartıkbenibırakacağınıumuyordum,hayıryapmadı;dahaçilembitmemişti.

“Tamam,yürüamadetektördengeçincebekle...NevzatBaşkomiserimiziarayıpgeldiğinisöyleyelim.”

Çok mu korkunç bir görüntüm vardı acaba? Temiz yüzlü bu polisi bu kadar korkuttuğuma göre.Kuyruktakilereözürdileyenbirbakışfırlattıktansonra,sadeceortasındasallananipieksikbirdarağacımandıranmetalkapıdedektörününötekiyanmageçtim.Danışmakürsüsündeoturanpolislerdenesmer,sertbakışlı olanı giriş kaydımı yaparken, sarıAQ7 saçlarının buklelerini kepinin altına saklamış,minyonyüzlü bayan arkadaşı başkomiserlerini aradı. Telefonda konuşurken bizim pimpirikli nöbetçi benigözaltında tutmayı sürdürüyordu. Ne olur, ne olmazdı? Bu tuhaf davranışlı, tuhaf görünüşlü herif,beklenmedikbirandasaldırıyakalkarak...

Bir defasında sakal bırakmıştım, galiba yaz sonuydu. Ege civarında bir yerde tatildeydik. “LatinAmerikalı gerillalara benzedin,” demişti Nüzhet. “Çok karizmatik olmuşsun.” Müştak Serhazin kim,gerillaolmakkim?Amahoşumagitmiştisevgiliminbenzetmesi...Demekkisakalöylebirhavaveriyordubana.Oysabugün,evdençıkarkentıraşolmuştumdaha...Nesakalvardıyüzümde,nedeöyletehditkârbirbakış...Suçumuitirafetmeyegelmiştimburaya...KendimiTürkadaletiningüçlükollarınateslimetmeye...Ama her nedense şu pimpirikli polis tehlikeli biri olarak görmüştü beni. Neyse ki sonunda sarı saçlı

Page 303: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

bayanmemurtelefonukapattı.

“NevzatBaşkomiserimsizibekliyor.”

Bu sözler, sadece beni değil kuruntulu polisi de rahatlattı, ısrarlı takibini bırakıp nöbet yerine geridöndü.

“Ohbe!”diyesöylendim.“Allahsizdenrazıolsun...Adambiranayrılmadıpeşimden...”

“ihbar var beyefendi. Memur arkadaşımız görevini yapmaya çalışıyor.” Ne bir alınganlık, ne birserzeniş,sadeceaçıklamagereğiduymuştu.Yüzündekiifadedeğişmedensordu.“Başkomiseriminodasınıbiliyormusunuz?”

Derindenbirohçektim.

“Biliyorum,biliyorum,ikincikatta...”“İkincikatta,soldanüçüncüoda...”

Cinayet büronun en gözde üç elemanı, tam kadro beni bekliyordu Nevzat’ın odasında. Üçünün deüzerindedüngecekigiysilerivardı,üçünündeyüzlerindedüngecedendahabeterbiryorgunluk.Evlerinehiçgitmemişlerdianlaşılanamagözlerindekihuzurdoluışık,önemsizkılıyorduyorgunluklarını...Önemlibirmeseleyiçözmüşinsanlarınrahatlığıylasüzüyorlardıbeni.Yoksaonlardaanlamışlarmıydı,Nüzhet’ibenimöldürdüğümü?Onuniçinmiböylegamsızgörünüyorlardı?Katilibulmuşolmanınkeyfi...Öyleolsa,evimi basmazlar mıydı? Belki ayaklarına gelmemi beklemişlerdi. Suçumu itiraf etmemi. AÛO “HoşgeldinizMüştakHocam.”OturduğumasanınbaşındankalkanNevzat,odanınortasındakarşılamıştıbeni.Ötekiikisideayakta...“Negüzelbirsürpriz!”

Birdebilmiyormuşgibidavranıyorlar.Yoksaoyunmuoynuyordubunlarbenimle?Hiçöylebirhallerideyok...

“Hoşbulduk...”

Üçüdeayrıayrı,samimiyetlesıktılarelimi...“Buyurun,şöyleoturun.”

Masanın önündeki iskemleleri gösteriyordu şefleri. Televizyonun arkasındakine otursam yüzünügöremezdim.Halbuki itirafı ona yapmaya hazırlamıştım kendimi...O sebepten karşıdakine oturdum, azönceAli’ninkalktığıyere...TelevizyonunNevzat’laaramızagiremeyeceği iskemleye...Televizyonmu?Dünvarmıydıbucihazburada?

“Bitkingörünüyorsunuzhocam,”dediAli.Ayaktadikiliyordu,gözlerindeanlamınıçözemediğimoışık.

“Öyle,öyleoldukbiraz...”

“Ee kolay değil,” diye sevecen mırıldandı Zeynep. Meslektaşı gibi ayakta durmayı tercih etmişti.“Bizimlebirliktekoşturdunuzgeceyarılarınakadar...”

“Çetindemasummuş.”MasanıngerisindekikoltuğunayerleşenNevzat’tısaptamayıyapan.“AvataradlıinternetkafeninsahibiDurmuşdoğruladısöylediklerini...Kesinolarakispatladısuçsuzolduğunu...”

Sankihayalkırıklığınauğramışgibikonuşuyordu.

Haklıydı, kimin akima gelirdi ki o saldırgan oğlan dururken, şu sünepe Müştak’m cinayetişleyebileceği...Busaygınprofesörünkanlıbirkatilolabileceği...

Page 304: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Sahihangirüzgârattısiziburaya?”

Biryereyerleştiremediğimiçinacemicekucağımaaldığımküçükvalizimebakıyordu.

Sanki ciddileşivermişti, sesi de öyle... Ama gözlerindeki o parıltı kaybolmuyordu. Her şeyibiliyorlardı,işkenceyiuzatmanınmanasıyoktu.

“Şeyy...” Yalvaran bakışlarımı Nevzat’a diktim. Nedense en fazla onun beni anlayacağınıdüşünüyordum.“Şeyyiçingeldim.”

işkenceyiuzatmanınanlamıyoktuamabiriniöldürdümdemekdehiçkolaydeğildi,üstelikokişieskisevgilinizse... Yine de denedim. AQO “Nüzhet’i...” Boğazım kurumuştu... Su istesem. Yok,ertelememeliydim, bir an önce itiraf edip kurtulmalıydım bu cehennem azabından... Ama nasıl? Nasılanlatacaktım bu acımasız cinayetin benim eserim olduğunu? Peşine düştükleri o kanlı katilin tamkarşılarındadurduğunu...

“Evet hocam, yeni bir bilgi mi var Nüzhet Hanım’la ilgili?” “Evet, şeyyy...” Yok, böyle kıvırarak,kıvranarak olmayacaktı. Birdenbire söylemeliydim, damdan düşer gibi, pat diye... Tam da öyle oldu,kendiliğindendöküldükelimelerağzımdan.“Nüzhet’ibenöldürdüm.”Ohbe!Söylemiştimişte.“Evet,onubenöldürdüm.”Tuhaf,sankibilmiyorlarmışgibiüçünündeşaşkınlıklaaçılmıştıgözleri...Benseişinzorkısmını başarmış olmanın verdiği rahatlıkla itirafımı detaylandırdım. “Doğru söylüyorumNevzat Bey,evetAliBeykardeşim,evetZeynepHanım,onu,eskisevgilimibenöldürdüm.Okarlıakşam...Nüzhet’inTahirHakkı’ylabenidavetettiğiakşam...Hanisizeyemeğegitmedimdediğimoakşamdansözediyorum.Birmektupaçacağıyla...KabzasındaFatih’intuğrasıişlenmişbirmektupaçacağıyla...”

Sessizlik...Yorgunyüzlerindekihuzurdoluifadeyihayretedönüştürenbirsessizlik...HerzamankigibierkendavrananNevzatoldu:

“Mektupaçacağıyla...”Sanırımkafasındakiresimtamamlanmıştı.“Şimdineredebualet?”

Enküçükbirendişeyebilekapılmadanaçıkladımoakşamkorkuylatamamlayabildiğimeylemimi.

“Denize attım.Ogece, vapurla evimedönerken...Sarayburnu’nunoralarda.Menekşekokulu sabunlabirlikte...Sabunudaalmıştımevden,belkiüzerindeparmakizimkalmıştırdiye...”

“Birdakika,birdakika,”diyesusturdubenikurtpolis.“Şuişienbaşındananlatırmısınız?”

Yoksa hakikaten bilmiyorlar mıydı benim katil olduğumu? Ne önemi vardı ki, nasıl olsaöğrenmeyecekler miydi? Artık saklamak için bir sebep de yoktu zaten. Ne olup bittiyse, hepsinianlatmalıydımonlara.Anlattımda...Enbaşından,Nüzhet’inbeniyirmibiryılönceterkedişinden,dörtgünöncegelentelefona,hafızamıyitirmemden,eskisevgilimiöldürmeme,SahtiyanApartmanı’ndanpanikiçindekaçışım

dan, Tahir Hakkı ve şürekası hakkında duyduğum kuşkuya, Adem Dilli’nin şantajından, Şaziye’ninÇeşm-iLaltutkusunakadarnevarsa,neyaşadıysam,başımanegeldiysehepsiniaktardım.

Ali’yleZeynepde tıpkıbaşkomiserlerigibiseslerinihiççıkarmadan,sözümükesmeden,karşılarındailginçbirvakavarmışgibisonunakadardinledilerbeni.

“Çeşm-iLal.”YineNevzat’tısözalan.“NüzhetHanım’ıöldürdüğünüzdegerdanlıkboynundamıydı?”

Page 305: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Benimiçindemeçhulolanbirkonuydubuişte.Niyesorduğunuanlamasamdasamimiyetlecevapladım.

“Olmadığını sanıyordum, hatta bundan emindim. Mektup açacağını Nüzhet’in boynundan çıkartırkengerdanlıkfilangörmemiştim.Amayanılmışolmalıyım,çünkügazetedeyayımlananfotoğraftaÇeşm-iLalboynundaydı.”

“Küpeler...Küpelerdeyokmuydu?”

Elbette Zeynep’ti sorunun sahibi; konu mücevherlerden açılınca bir kadının kayıtsız kalmasıdüşünülebilirmi?

“Yoktu,”diyeomuzsilktim.“Yadabanaöylegeldi.Amagazetedekifotoğraftadaküpeleryoktu.”

Sankiortakbirkanaatevarmışgibibirbirlerinebaktılar.

Nelerdönüyorduburada,bendengizlediklerineydibunların?“Öyledeğilmiydi?”Öğrenmekiçinyanıptutuşuyordum.

“Küpeleryoktudeğilmi?”

“Öyle, öyle...”Gözlerindenerdeysemuzipbir ifadeyle yüzümebakıyorduNevzat. “Peki, nedenbizegelmediniz?Nedensuçunuzuitirafetmediniz?Doğrususizingibisorumlubirinsandanbunubeklerdim.”

Açıkçaeleştiriyordubeniamamimiklerinde,bakışlarındakikıpırtılardahiçdeöylebir anlamyoktu.Kesinlikle bir numara çeviriyordu bu üç polis... Yoksa yakaladıkları her katile aynı muameleyi miyapıyorlardı?Niyetlerineolursaolsunbendürüstçedavranmalıydım.

“Korktum Nevzat Bey... Hayatımda ilk kez cinayet işliyordum. Üstelik ne yaptığımın farkında biledeğildim.Farkındaysamdaobendeğildimötekiydi.Anlıyormusunuz,ötekiMüştak...”

Gülüşmelerle kesildi sözlerim... Evet gülüyorlardı, üçü birden, önce çekingen, sonra kahkahalarla...Ayıpolmasındiyebendegülmeyeçalıştım.“HatıriçinçiğtavukbileyerbuMüştak.”Hayırefendimbudefa değil, polislerimutlu etmeye hiç niyetim yoktu. Kestim gülmeyi, ellerimi valizimin üstüne koyupsomurtmaya başladım. Kırılmıştım, yaptıkları çok ayıptı. Tamam, bir insanı öldürmüş olabilirdim elikanlı bir katil olarak değerlendirilebilirdim, ama hastalığımla alay etmeleri hiç de hoş değildi. Eğerkatilsembununcezasınıhukukverirdi,böyleaşağılanmayıhaketmiyordum.Üsteliksevmeyebaşladığım,kanımınısındığıinsanlardanbumuameleyigörmekgerçekteninciticiydi.Hadiikiyeniyetmepolisneysede,şuaklıbaşındaNevzat’ınonlarakatılmasıtambirhayalkırıklığıydı.Bozulduğumuanlamışolacakki,“KusurabakmayınMüştakHocam,”dedikahkahalarınaengelolmayaçalışanyaşlıpolis.“Lütfen,şöyleyanımagelirmisiniz?”

Kelepçe takacaktı koluma.Ne bekliyordumki, kırmızı halıylamı yollayacaklardı beni hapishaneye?Yollasınlarhiçitirazımolmazdı,yeterkibenimlealayetmesinler.Vakarladoğrulmayaçalıştımoturduğumiskemleden,amakucağımdaduranvaliziunutmuştum,gürültüyleyeredüştü.Yetmezmişgibibirdekapağıaçılmasınmı?MüştakSerhazin’inpaçalıdonları, yün fanilaları, diş fırçası,dişmacunucinayetmasasıbaşkomiserinin odasının ortasına dağılıverdi. Yer yarılsa da içine girseydim keşke. Yine bir kahkahatufanıkopacakdiyebeklerken, iki gençpolisin eğilipyere saçılan eşyalarımı toplamayabaşladıklarınıgördüm.Gülmelerikesilmişti,hazinbirdurumdu tabii... istemediğihaldesevdiğikadınıöldürensaygınbirtarihprofesörünündüştüğüacıklıhal...Elimayağımtitremeyebaşlamıştısinirden...

“Buvalizniçinhocam?”

Page 306: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

KederlibirseslesoruyorduNevzat,azöncekikahkahalardaneseryoktuyüzünde.

“Hapishaneiçin...Pektecrübemyok,amalazımolacakeşyalardanaklımagelenleritoparladım.”

Okadarsahiciydikidurumum,sanırımpolisşefindeacımaduygusuuyandırmıştım.

“Anlıyorum,” dedi bakışlarını kaçırarak, iki genç arkadaşı eşyalarımı toplayıp valizimi oturduğumiskemleyedayadıklarınıgörünceyekadardakonuşmadı.“Buyrun,sizişöylealalım...”

Koltuğunun yanındaki boşluğu gösteriyordu. Evet şu kelepçe faslı, inşallah basına habervermemişlerdir,yarınga

zetelerdeboyboyfotoğraflar...Bunucinayetişlemedenöncedüşünecektin.Herneyse,artıkkaçışyoktu.

“Teşekkür ederim Ali Bey, teşekkür ederim Zeynep Hanım, size de zahmet oldu,” dedikten sonramasanınötekitarafına,Nevzat’ınyanmageçtim.Eliyletelevizyonugösterdi.

“Gelin,şunubirlikteseyredelim.”

Nediyordubuadam?Seyredeceğimizdeneydi?

Elindeki uzaktan kumandanın düğmesine dokundu. Dün bu masanın üzerinde durduğundan kuşkuluolduğum televizyonun ekranında önce karlı bir görüntü titredi, ardından bir kuyumcu dükkânının içigöründü. Tezgâhın gerisinde otuz yaşlarında bir adam, gelen müşterilerle ilgileniyordu. İyi de bukuyumcunun benimle ne ilgisi vardı? Soran gözlerimi Nevzat’a çevirdim, dudaklarında ketum birgülümsemeyle ekranı gösterdi.Yenidenkuyumcudükkânınadönünce, bir kadının tezgâhtara yaklaştığınıgördüm.Tanıdığımbiri,kimdibukadınyahu?Çantasındanpembenakışlıbirmendilçıkardı.Mendiliaçtıiçindentamseçemediğimyüzüğe,kolyeye,küpeyebenzerbirziyneteşyasıçıkardı.Adamziyneteşyasınıaldı,usulcahavayakaldırdıbaktı.Kırmızıtaşlıbirkolye,hayırikitaneydi,adamİkincisinedebaktı.

“Yoksa,”diyeheyecanlamırıldandım.“Yoksaküpelermi?Çeşm-iLal’inküpelerimi?”

Yine kimse açıklama yapmadı, çaresiz, ekrandaki tezgâhtara döndüm. Adam küpeleri alıp teraziyeyöneldi.Kadındacamtezgâhınbutarafındanonuizledi;yürürkendirikalçalarıucuzmantosununaltındanbilebellioluyordu.Birdenkadınınyüzücanlandıhafızamda...Edepsizcebakanyeşilgözler...

“Fazilet!”diyebağırdım.“Nüzhet’inapartmanındakitemizlikçikız.

Omualmışküpeleri?”

“Sadeceküpelerideğil.”UzaktankumandanındüğmesinebasıptelevizyonukapattıNevzat.“Gerdanlığıdaalmış.Yanisizdoğruhatırlıyorsunuz.Cesedinboynundagerdanlıkyoktu.”

Kafamyineallakbullakolmuştu.

“Peki gazetedeki resim... Orada vardı gerdanlık. Hem siz de bulmuşsunuz. Dün Zeynep Hanım’ınelindeydiÇeşm-iLal...”

“ÇünküFaziletyakalanmaktankorktuğuiçinyenidenyukarıçıkmış.

Belkiküpefarkedilmezamakocagerdanlığınkaybolmasıdikkatçekerdiyedüşünmüş.Tabiinesizonugördünüz,nedeosizi...”

Page 307: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Yanibenimardımdandaireyemigelmiş?”

“Evet, panik içinde güya kendini kurtarmaya çalışıyormuş...” “Ama kapıyı kapatmıştım, içeri nasılgirmiş?”

“Anahtarı varmış; Sezgin gibi Nüzhet’in evinin temizliğini de o yapıyormuş, gerektiğinde yemekpişiriyormuş,”diyeaçıkladıNevzat.“Mektupaçacağımgöremeyincetelaşakapılmış.GerdanlığıyenidenNüzhetHanım’mboynunatakarak,birkezdahaayrılmışdaireden...Tabii,kapıyıyinearalıkbırakarak...Böyleyaparsaeveyabancıbiriningirdiğinizannedeceğimizidüşünmüş.”

Sağyumruğumuavucumuniçineindirdim.

“ŞimdianlaşılıyorSezgin’inkapıaralıktıdemesininsırrı...YaniFazilet’inyaptığıhırsızlıkkarıştırmışherkesinkafasını.”Nevzat’ıngözlerindeyinealaycıbiranlambelirmişti,yinemibaşlayacaklardıbenimlemaytapgeçmeye?..

“MüştakHocam,nedediğimianlıyormusunuz?”

İkigençpolisgevrekgevrekgüldü,bensafsafbaktım.“Anlıyorumtabii,nevaranlamayacak,Fazilethırsızlıkyapmış.Nüzhet’incesedininboynundakigerdanlığıçalmış.Kötübirşey...Yapmasaiyiydiamagençkadınişte...Cazipgelmişolmalıkırmızıyakutlar...Tutamamışdemekkikendini...”

HeyAllahımgibilerdenbaşınısalladıNevzat.

“Evettutamamışkendini...Amasadecehırsızlıkdeğil,cinayetdeişlemiş,ocazipyakutlaruğruna...”

“Ne!”diyeirkildim.“Kimcinayetişlemiş?”

“Yaniyeanlamıyorsunuzhocam?”SonundapatlamıştıAli.“Okadınişte,Fazilet...”

“Faziletmi?Yani...”Okadarheyecanlanmıştımki, işittiklerimingerçekolmamasındankorkuyordum.“Yani,omu?”“O.”ZeynepdekatılmıştıahmakMüştak’ı iknakafilesine.“NüzhetHanım’ıöldürenkişiFazilet... Önce Çeşm-i Lal’in küpelerini çalmış. Nüzhet Hanım fark etmemiş. Ta ki yemek davetininolduğu akşama kadar. O akşam, Fazilet de evdeymiş, yemeklere filan yardım için... Ev sahibesi,muhtemelensizehoşgörünmekamacıylaÇeşm-iLal’itakmakistemiş.Gerdanlığıboynunageçirmişamabakmış ki küpeler yok. Çünkü Fazilet günler öncesinden küpeleri yürütüpKapalıçarşı’daki kuyumcuyasatmış. O eve bu genç kadından başka giren çıkan olmadığını bilen Nüzhet Hanım sıkıştırmış. ‘İtirafedeceksin,’ demiş. “Yoksa seni hapse attırırım.’ Fazilet de korkuya kapılıp sehpanın üzerinde duranmektupaçacağınıkaptığıgibisaplamışevsahibesininboynuna...”

Ofettankadındeğil,kızılsaçlı,cinbakışlıbirkızgördümeskisevgiliminoturmaodasında.Çelimsizvücuduna aldırmadan, işte o kız saplıyordu mektup açacağını Nüzhet’in boynuna... Sonra gözlerindebitmekbilmezbirihtiraslaçıkarıyordugerdanlığıeskisevgiliminboynundan...Niyeküçükbirkızolarakgörüyordum o gözleri velfecri okuyan kadını? Ne olarak görürsem göreyim, önemli olan cinayetiFazilet’inişlemişolmasıydı.İnanılırgibideğildi.Birankuşkuyakapıldım.Yoksabuüçpoliskafakafayavermişuydurukbir senaryomuyazıyorlardı?Belkidebenikurtarmak içincinayet suçunuoküçükkızayüklemekistiyorlardı.

“Birvarsayımmıbu?”

Azarlargibisertçıkmıştısesim.

Page 308: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

“Rahatlayın artıkhocam!” Benim gerginliğimin aksine son derece sakin, adeta şefkatle konuşuyorduNevzat. Nerdeyse bir parça sevgi olduğunu bile söyleyebilirdim bakışlarında. “Varsayım filan yok,gerçeklerden söz ediyoruz burada. Siz katil değilsiniz. Fazilet de suçunu itiraf etti zaten... Etmese deönemiyok,Çeşm-iLal’inüzerindebulduğumuzparmakizleri,giysilerindekikanlekelerikatilolduğunukanıtlamayayetiyor.”

Okızıl saçlı, cinbakışlı, önden ikidişi eksikkız, suçlu suçlugülümsedi sisler arasından...Nedenseüzülmüştümonunbuhaline.

“Eminsinizdeğilmi?”diyetekrarladım.“Nüzhet’iokızmıöldürmüş?”

“Eminiz,elimizdekibulgularöylesöylüyor,katildeöylediyor.”Kendinitutamayıpgüldü.“Birteksizemin değilsiniz. Yoksa katil olma fırsatını kaçırdığınıza mı üzülüyorsunuz?” Karmaşık duygulariçindeydim,biryandacoşkulubirsevinç,biryandaderinbirutanç...

“Yok,yoköyledemekistemedim.Sizeçokteşekkürederim...Büyükbiryanılgıdankurtardınızbeni...Hepinizeminnettarım...Ama insan şoka uğruyor...Kendimi katil zannederken başka biri...Hemde hiçummadığımbiriçıkınca...Birdeşuhafızamıkaybettiğimanlar...Demekkisokaklardavakitöldürmüşüm.”

KüçükbirkahkahakoyverdiNevzat...

“Evet,öldürdüğünüztekşeyvakitolsagerek.AyrıcaFazilet’inSezgin’leilişkisidevarmış...”

Sesimanidardı.

“YoksaSezgindemi?”diyesöylendim.“Odamıişiniçindeymiş?”

Temkinliydiustapolis....

“Bilmiyoruz... Ama o ihtimali de göz ardı etmiş değiliz. Fazilet’i kullanarak halasından kurtulmakistemiş olabilir. Çünkü Nüzhet Hanım’m ölümünden en büyük yararı sağlayan kişi Sezgin...” Anlamlıgözlerleuzunuzunsüzdübeni.“TıpkıFatihSultanMehmed’inölümündenenbüyükyararısağlayankişininII.Bayezidolmasıgibi...”

Bu kez ben güldüm. Sıkıntılardan, belalardan kurtulmuş olmanın verdiği rahatlıkla başkomiseretakılmayıbiledenedim.

“UmarımNüzhet’inölümündekiesrarFatih’inkigibibeşyüzküsuryılsürmez.”

Anındayapıştırdıcevabıbizimtarihseverbaşkomiser...“Meraketmeyinhocam,budosyadahiçbirşeykaranlıkta kalmayacak. Hem biz polisler, siz tarihçilere göre oldukça ilerdeyiz. Siz henüz Fatih’inzehirlenipzehirlenmediğinibilebilmiyorsunuz,oysabizkatiliyakaladıkbile...”

“Çok zor değil ki bunu kanıtlamak.” Mesleğiyle ilgili konuşulmaya başlayınca dayanamamış arayagirmişti güzel kriminologumuz. “Bir saç teli, bir tırnak parçası bile yeter zehirlenip zehirlenmediğiniöğrenmekiçin.Basitbirtoksikolojiincelemesi...”

Zeynep’inkolayca açıkladığı işleminnekadar belalı bir iş olduğunukavramışbirinin sıkıntısıyla içgeçirdiNevzat...

“Önemli olan toksikoloji incelemesi değil Zeynepcim, mesele insanların gerçekleri öğrenmeyiisteyipistememesi...”“Başarılarımınenutançvericiolanı”

Page 309: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

ggKızılçamlarınarasındanyürüyorduk,ayaklarımızınaltındakurumuşiğneyaprakları,etrafta tektükkozalaklar... Sevgiliminminicik eli benim kocaman avucumun içinde. Sırtımda ikimizin plaj çantaları,Nüzhet’inayağındakısacık,çingenepembesibirşort,boynundamavibeneklibeyazbireşarp.Yahaziranbaşı,yaeylül sonları...Büyükada’nınengüzelzamanları.TenimizdeMarmara’nıno tatlınemi... İçimizdışımızkıpırkıpır...İçimizdışımızmutluluk...Denizeyürüyoruz.Enuçtakikoyuyeşiloyekparekayaya...GüneşleriçindeDilBurnu,güneşleriçindekaya...

Hayır,güneşyok,sadecekülrengibir ışık,soğukbiröğledensonra...Karlarçoktankalktıamayerlerhâlâıslak...Çamurlariçindeiğneyapraklar,biçarekozalaklar,ilerdekitümseğinüzerindeaçbirmartıkafilesi,onlarınuzağındasinsibirkarganınuğursuzgaklaması...NeNüzhetvaryanımda,neminicikelleriavucumda...Amakucağımdamenekşeler...Tamdaistediğigibirengârenk...Bellibelirsizkokularıçalınıyorburnuma.Kulaklarımdaavarerüzgârınkederlişarkısı.HafızamdaartıktekrarlamaktanezberlediğimNüzhet’insonmektubu...MerhabaMüştak,

Biliyorum çok geç kaldım, biliyorum çok daha önceden yazmalıydım sana. Yapamadım. Dürüstolacağım, yapamadım değil, yapmadım. Ümit vermekten korktum, seni yeniden hayal kırıklığınauğratmaktan, incitmekten... Aradan geçen bunca yıldan sonra, belki de senin değişmiş olduğunuumarakkalemielimealabildimnihayet...

Dışarıdan bakıldığında hataymış gibi görünmüyor. Chicago’ya gitmekten söz ediyorum,İstanbul’danayrılmaktan...Evet,sanırımdoğrubirişyaptımburayagelmekle,tabiikendiaçımdan...Belkieksikolan,seninleyüzleşmememdi.Amabunudüşünmediğimisanmasakın.Oikisatırmektububırakıpkaçargibiİstanbul’danayrılmak...Kabulediyorumrezilcetiirdavranıştı.Utançverici...Hemsanasaygısızlıktı,hemdekendime.Uçaktaninenekadarvicdanazabı içindekıvrandığımısöylesem,bilmem inanır mısın? Oturup konuşmalıydık. Bu ilişkinin artık bittiğini anlatmalıydım sana...Evlenmemizinbirfelaketolacağını...Sonundaikimizdenbirininakılhastanesinegidebileceğiniyadabirimizin ötekini öldüreceğini... Muhtemelen katil sen olurdun, ben de kurban... Ama seni cinayetişleyecekhale getirinceye kadar epeyceuğraşmamgerekirdi.O kadar iyisin ki...Keşkeolmasaydın.Keşkehepimizgibiolsaydın.Normalinsanlargibi;bencil,vefasız,duyarsız...Neyazıkkideğilsin...Neyazık ki derken kendim için değil, senin için üzüldüğümü söylemeliyim... Tıpkı benim yaptığım gibiinsanların seni incitmesine hep açık olacaksın. Keşke değişebilsen demeyeceğim, biliyorumyapamazsın. Belki bir anlığına sinirlenir, bir anlığına gözün hiçbir şey görmez olur, bir anlığınaiçindekinefretboğazındandüğümdüğümyükseliramahiçbirzamanhaykıramazsın,öfkeylesıkılmışyumruğunu havaya bile kaldıramazsın. Sen kimseye vuramazsın, küfretmeyi bırak, azarlayamazsınbile... Hayır, sakın deneme, istesen de değişemezsin... Aslında en çok bu yanını sevmiştim senin.Ötekilerde olmayan bu anlaşılmaz masumiyetini, hesapsızlığını... Fakat bir gün geldi, ne yazık kibitti... Sen değil, ben değiştim. Belki kötü biri olduğumdan, belki bencilliğimden, belki sadecesıkıldığımdan...Gerçektenözürdilerimamabitti.Senikırmamakiçin,belkiyıkmamakiçindemeliyim,bubittiduygusundankaçmayaçalıştım.Sanaduyduğumaşkınsürdüğünütelkinettimhergünkendime.Hattaşuevlilikmeselesineinanırgibioldum.Zavallıannembileheveslendibubizimdelikızbaşgözolacak diye... Fakat olmadı, yapamadım. DenedimMüştak ama inan bana başaramadım. Belki senfarkındadeğildin,bu ilişkibanaçokağırgelmeyebaşlamıştı... İşinkorkuncusenokadarbaşkabirdünyadayaşıyordunki,okadarçokinanıyordunkiilişkimize,bittiğinisöylemeyecesaretedemedim.

İşte hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden enfes mektuplarını bu yüzden cevaplamadım.Herbirinienazbirkaçkezokumamarağmen,herokuyuşumdagözyaşlarımıtutamayışımarağmensanakarşılık veremedim. Çünkü aşk benim için bitmişti, ama sen değil... Saçmalama deme hemen, dur,kızma...Senigerçektendeseviyordum...Keşkehepyanımdaolsaydın...Hepbirlikteyaşayabilmeydik.

Page 310: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Hayır,birağabeygibideğil,birarkadaş,kadimbirdostgibi...Küçümseme,çoğuzamaniyibirdost,deliceâşıkolduğumuzbirsevgilidençokdahaönemlidir.Elbettedostolarakkalamayacağımızıçokiyibiliyordum, çünkü bana hâlâ âşıktın. Ne demişti Tahir Hakkı... “Aşk, dostluğu öldürür.” Sen banaâşıktın,bunubirkadergibigörüyordun,biralınyazısıgibi...Belkidesonsuzakadaröylekalacağınainanıyordun...Dahafenasıbunubanadainandırmıştın.Birkadıniçinbelkidegururvericibirdurum,amabenazapçekiyordum...Okadarcömert,okadarteklifsizdinki,şuÇeşm-iLalmeselesidiyorum.Onu bana hediye edişin... Nasıl ezildim bilemezsin... Halbuki o gerdanlık muhteşemdi. Hayatta ensevdiğim takılar oldu o küpeler... Evet, adeta bir cehhenem azabı yaşıyordum, kendimden nefretediyordum.İştebunedenleyazmadım...Bunedenlearamadım,okadarözlememerağmenbunedenlesenigörmeyegelmedim...Sanazararvermemekiçin...Kalpsiz,bencilhattakababiriolabilirimamabusatırlarıyazarkeninanbanasonderecedürüstüm...

Artıkgençlikçokgerilerdekaldı.İhtiraslar,hırslar,kıskançlıklar,açıksöyleyeyimşehvet,hepsiağırağır sönüyor. İster istemez geçmişe bakıyor insan... İster istemez geçmişi düşünüyor. Kimler vardıhayatımda, kimler kaldı. İnkâr edecek değilim, senden sonra da erkeklerle tanıştım, bazılarınıgerçekten de sevdim, hem de delice, ama son nefesimde kimi unutamadın diye sorsalar, hiçduraksamadan Müştak diye cevaplarım: Galiba ben en çok kocaman gövdesinde tertemiz bir kalptaşıyan,otuhafadamısevdim.

Bumektubusanayollayabilirmiyimhâlâemindeğilim...Amabirgünokursan,benibağışlamanıçokisterim...Çünkühayatımdaenbüyükkötülüğüsanayaptım.Hemdehiçistemediğimhalde...Neyazıkkibunubaşardım.Başarılarımınenutançvericiolanı,enacımasızolanı...Lütfenbeniaffet,güzel günlerimizin hatırına bu kadarını esirgeme benden... Bir gün bunu senden duyabilecekmiyim? Düşünmeye bile cesaret edemiyorum. Ama bu mucize gerçekleşirse, dünyanın en mutluinsanıolacağım.Senisevgiylekucaklarım,benimbüyükaşkım,gerçekarkadaşım,kadimdostum...

Hahettiğindençokfazlasınıverdiğin,vefasızsultanınNüzhet...Kelimesikelimesineböyleyazmıştıeskisevgilim. Elbette bağışladım onu; bumektubu yazmasaydı da, hiç okumamış olsaydım da bağışlardımzaten. Başka türlüsü elimden gelmezdi ki... Artık Nüzhet’in tavsiyesine uygun yaşayacağım, tabiibecerebilirsem.Kendimi değiştirmeye çalışmayacağım. Tıpkı bir derviş gibi teslim olacağım hayata...Başkatürlüsübanagöredeğil...Direnmekçokacıveriyor,hepsindenönemlisiokadarcesurdeğilim.“İnsan kendini bilmeli,” derdi rahmetli babam. “Erdemli olmanın ilk koşulu budur. Erdemli yurttaşlarönceliklekendilerinikandırmamalıki toplumudahayalkırıklığınauğratmasınlar.”Toplumumu?Benimkendimehayrımyokki,ötekiinsanlarafaydamdokunsun...Amabiryerdenbaşlamaktafaydavar.Kendinibilmekten...

Nüzhet bir başka konuda daha haklıydı. Onu hiçbir zaman unutamayacaktım. Zaten yirmi bir yıldıralışkın olduğum hayaletiyle birlikte yaşamayı bundan sonra da zevkle sürdürecektim. Bir dahagörüşmeyecekolmamızınneönemivardı,Nüzhet’lebirliktegeçirdiğimobenzersizgünlerbanayeterdeartardı bile... Tek üzüldüğüm, son dileğini yerine getirememekti. Evet, onun naaşı yakılamamıştı. Çokbasitbirnedenle...Ülkemizdekrematoryumyoktu.BirAvrupaülkesinegitmekgerekiyorduamaSezginbuna yanaşmadı. “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi Müştak Bey... Konu komşu ne dersonra,” diyerek sıyrıldı sorumluluktan. Bana gelince, aklımda hep, genç Nüzhet’in vasiyeti vardı:“Öldüğümde mezarımın üzerine menekşeler ekin... Renk renk menekşeler.” Belki de bu nedenle yenivasiyetiniyerinegetirmekiçinpekuğraşmadım.OnunyerineEyüp’tekimezarınınüzerinemormenekşelerektim.Henüzçıkmadılaramaelikulağındahavalarısınıncaeskisevgiliministediğigibiolacaklar.Yinedebireksiklikkalmıştıiçimde...OsebeptengeldimbugünDilBurnu’na...Küllerinidökemesemde,hiçdeğilse,onunçoksevdiğimenekşeleriserpmekiçindenize...

Page 311: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Hayır, Sezgin’in cinayetle alakası yokmuş. Yani en azından doğrudan yok. Fazilet’le ilişkisi çokeskilere uzanıyormuş. Kızcağız evlenmeden önceye. Hatta evlenerek gittiği köyden geri dönmesininnedenidebuymuş;bildiğinizmesele...AmahiçbirzamandeğervermemişkızcağızaSezgin...Birmetreskadar bile önemi yokmuş zavallının.Canı çektiğinde erkekliğini söndürdüğü dişi bir beden...Belki debunun için, Sezgin’e duyduğu büyük nefret sebebiyle öldürmüştü Nüzhet’i? Belki de tek neden paradeğildi, belki de Sezgin’den intikam almak için saplamıştı, sapında Fatih’in tuğrası bulunan mektupaçacağını,benimsultanımınkuğugibiinceboynuna...

Sapma Fatih’in tuğrası işlenmiş gümüşten mektup açacağı benimki değildi. Tıpkı Çeşm-i Lal gibiAmerika’daki evinden getirmişti Nüzhet. Nereden mi biliyorum? Çünkü benimmektup açacağı mutfakçekmecesinden çıktı. Utanarak itiraf etti Kadife Kadın, konserve açacağı olarak kullanıyormuş. Öylekorkmuşbirhalivardıki,kızamadımbile...

Akın iyileşti, iyileşir iyileşmez de anlattı olanı biteni.Nüzhet vazgeçmiş projesinden... “Zaten FatihSultanMehmed’in zehirlendiğini kanıtlasak bile bu işi kimin yaptırdığını öğrenmemizmümkün değil,”demiş.Akın’mönerilerinitümüylereddetmiş.HaşanUsta’yla,kaçakkazıylafilanbuişlerolmazdiyerekkestirip atmış. “Galiba biraz gözü de korkmuştu hocanın,” dedi eski asistanım... Tahir Hakkı’yla benidavetettiğiyemekde sanırımbir türvedalaşmaymış.ÇünküChicago’yadönmeyidüşünüyormuş. “Benineden davet ettiğini biliyor musun?” diye sordum. Bilmiyordu, ama birlikte çalışırken sık sık benisorduğunusöyledi.“Galibasizihâlâseviyordu,”demeyideunutmadıgözlerinemlenerek.

Fatih’in zehirlenip zehirlenmediğimeselesinegelince, eski sevgiliminölümüyle tümüylekapandı. İyimioldu,kötümübilmiyorum,amaNüzhetkadarhırslı,belkidecesurdemeliyim,birtarihçiçıkanakadar,sanırımbumuammabilinmezliğinikoruyacak.

Page 312: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

KAYNAKLARAfyoncu,Erhan,SorularlaOsmanlıİmparatorluğu,YeditepeYayınevi,2010.Afyoncu,Erhan,Truva’nınİntikamı,YeditepeYayınevi,2009.Almaz,Ahmet,FatihSultanMehmetNasılÖldürüldü?,NoktaKitap,2007.Angiolello,GiovanniMaria,FatihSultanMehmet(Fatih’inIçoğlanıAnlatıyor),ProfilYayıncılık,2011.Atasoy,Nurhan,Otağ-ıHümayunOsmanlıÇadırları,KoçKültürSanatTanıtım,2002.Aydın,Erdoğan,FatihveFetih(Mitler-Gerçekler),KırmızıYayınları,2008.Ayverdi,Sâmiha,EdebİveManevİDünyasıİçindeFatih,İstanbulFetihDerneğiYayınları,1953.Babinger,Franz,FatihSultanMehmedveZamanı,çev.DostKörpe,OğlakYayıncılık,2002.Barbaro,Nicolo,Konstantiniyye’denİstanbul’a,çev.MuharremTan,MoraliteYayınları,2007.Bardakçı,Murat,Osmanlı’daSeks,İnkılabYayınları,2005.Barthes,Roland,BirAşkSöylemindenParçalar,çev.TahsinYücel,MetisYayınları,1993.Bedarida,François,TarihçininToplumsalSorumluluğu,çev.AliTartanoğlu-SuaviAydın,İmgeKitabeviYayınları,2001.Carr,EdwardHallettveJ.Fontana,TarihYazımındaNesnellikveYanlılık,çev.Prof.Dr.ÖzerOzankaya,İmgeKitabevi,1992.Carr,EdwardHallett,TarihNedir?,çev.MisketGizemGürtürk,İletişimYayınları,2009.Clari,Robertde,İstanbul’unZaptı(1204),çev.Prof.Dr.BeynunAkyavaş,TürkTarihKurumu,2000.Crowley,Roger,1453SonBüyükKuşatma, çev.CihatTaşçıoğlu,AprilYayıncılık, 2006.Çaykara,Emine,TarihçilerinKutbu“Halil İnalcıkKitabı”,TürkiyeİşBankasıKültürYayınları,2006.DervişAhmedÂşıki,ÂşıkpaşazâdeTarihi,MostarYayınları,2009.Emecen,FeridunM.,FetihveKıyamet1453,TimaşYayınları,2012.Emecen,FeridunM.,OsmanlıKlasikÇağındaSiyaset,TimaşYayınları,2009.Erdem,HakanY.,Tarih-Lenk(KusursuzYazarlarveKâğıttanMetinler),DoğanKitap,2008.Eyice,Prof.Dr.Semavi,TarihBoyuncaİstanbul,EtkileşimYayınları,2006.Faroqhi,Suraiya,OsmanlıİmparatorluğuveEtrafındakiDünya,çev.AyşeBerktay,KitapYayınevi,2007.FatihCamiiveFatihKülliyesi,İstanbulBüyükşehirBelediyesiKültürA.Ş.Finkel,Caroline,Rüyadanİmparatorluğa:OsmanlıİmparatorluğununÖyküsü,çev.ZülalKılıç,TimaşYayınları,2010.Freely,John,BüyükTürk, çev.AhmetFethi,DoğanKitap,2011.Freely, John,OsmanlıSarayıBirHanedanlığınÖyküsü, çev.AyşegülÇetin,RemziKitabevi,2005.FreudJungAdler,PsikanalizAçısındanEdebiyat,çev.SelahattinHilav,AtaçKitabevi.Hammer,Josephvon,OsmanlıDevletiTarihi,çev.MehmetAta,KapıYayınları,2008.Imber,Colin,Osmanlıİmparatorluğu1300-1650,çev.ŞiarYalçın,İstanbulBilgiÜniversitesiYayınları,2006.OsmanlıİmparatorluğuToplumveEkonomi(editörHalilİnalcık),çev.AyşeBerktay,HalilBerktay,SerdarAlper,SüphanAndıç,ErenYayıncılık,2009.İnalcık,HalilveMevlûdOğuz,Gazavât-ıSultânMurâdb.MehemmedHânİzladiveVarnaSavaşları(1443-1444)ÜzerindeAnonimGazavâtndme,TürkTarihKurumu,1989.İnalcık,Halil,Devlet-i’Aliyye,TürkiyeİşBankasıKültürYayınları,2009.İnalcık,Halil,FatihDevriÜzerineTetkiklerveVesikalarI,TürkTarihKurumu,2007.İnalcık,Halil,Kuruluş(OsmanlıTarihiniYenidenYazmak),Hayykitap,2010.İnalcık,Halil,KuruluşDönemiOsmanlıSultanları(1302-1481),ISAMYayınlan,2010.İnalcık,Halil,OsmanlıİmparatorluğuKlâsikÇağ(1300-1600),çev.RuşenSezer,YKY,2009.İnalcık,Halil,Osmanlılar(Fütuhat,İmparatorluk,Avrupaileİlişkiler),TimaşYayınları,2010.Jones,J.R.Melville(der.),1453İstanbulKuşatması(YediÇağdaşRivayet),çev.CengizTomar,YeditepeYayınevi,2008.Jorga,Nicolae,FatihveDönemiBüyükTürk,çev.NilüferEpçeli,YeditepeYayınevi,2007.Kabacalı,Alpay,FatihSultanMehmed,DenizKültürYayınları,2006.Kafadar,CemalKafadar,KimVarİmişBizBuradaYoğİken,MetisYayınları,2009.Kafadar,Cemal,İkiCihanÂresinde,çev.CerenÇıkın,BirleşikYayınevi,2010.Kayacan,Feyyaz,ÇocuktakiBahçe,YKY,2008.KoçiBeyRisaleleri(haz.SedaÇakmakcıoğlu),KabalcıYayınevi,2008.Koçu,ReşatEkrem,FatihSultanMehmed,DoğanKitap,2004.Koçu,ReşatEkrem,OsmanlıPadişahları,DoğanKitap,2004.Kritovulos,İstanbul’unFethi,çev.Karolidi,KaknüsYayınları,2007.Kuban,Doğan,İstanbul:BirKentTarihi,TarihVakfıYurtYayınları,2004.Küçük,Yalçın,21YaşındaBirÇocukFatihSultanMehmet,TekinYayınevi,1990.Lamartine,Alphonsede,OsmanlıTarihi,çev.SerhatBayram,KapıYayınları,2008.LordKinross,Osmanlıİmparatorluğu’nunYükselişiveÇöküşü,çev.MeralGaspıralı,AltınKitaplarYayınevi,2008.Löwy,Michael,WalterBenjamin:YangınAlarmı(“TarihKavramıÜzerine”TezlerinOkunması),çev.U.UrazAydın,VersusKitap,2007.MevlânâMehmedNeşrİ,Cihânnüma(OsmanlıTarihi12881485),haz.Prof.Dr.NecdetÖztürk,ÇamlıcaBasımYayın,2008.NamıkKemal,OsmanlıTarihiCilt1-2,haz.MücahitDemirel,BilgeKültürSanat,2005.Necipoğlu,Gülru,15.ve16.YüzyıldaTopkapıSarayıMimarİ,Törenveİktidar,çev.RuşenSezer,YKY,2007.Nicol,DonaldM.,Bizans’ınSonYüzyılları(1261-1453),çev.BilgeUmar,TarihVakfıYurtYayınları,1999.Ortaylı,İlber,OsmanlıSarayındaHayat,YitikHazineYayınları,2008.Ortaylı,İlber,Osmanlı’yıYenidenKeşfetmek(SonİmparatorlukOsmanlı),cilt2,TimaşYayınları,2011.Ortaylı,İlber,Osmanlı’yıYenidenKeşfetmek(ÜçKıtadaOsmanlılar),cilt3,TimaşYayınları,2007.Öz,Tahsin,TopkapıSarayı’ndaFatihSultanMehmedII.’yeAitEserler,TürkTarihKurumu,1993.ŞairFâtih:Avnİ(haz.İskenderPala),KapıYayınları,2010.Pamuk,Şevket,Osmanlıİmparatorluğu’ndaParanınTarihi,TarihVakfıYurtYayınları,2007.Pertusi,Prof.Agostini,İstanbul’unFethi(ÇağdaşlarınTanıklığı),ciltl,çev.Prof.Dr.MahmutH.Şakiroğlu,FetihCemiyetiYayınları,2004.Pertusi,Prof.Agostini,İstanbul’unFethi(DünyadakiYankısı),cilt2,çev.Prof.Dr.MahmutH.Şakiroğlu,FetihCemiyetiYayınları,2006.Pertusi,Prof.Agostini,İstanbul’unFethi(İstanbul’unFethineDairNeşredilmemişveAzBilinenMetinler),cilt1,çev.Prof.Dr.MahmutH.Şakiroğlu,FetihCemiyetiYayınları,2008.Pitcher,DonaldEdgar,Osmanlıİmparatorluğu’nunTarihselCoğrafyası,çev.BaharTırnakçı,YKY,2007.RifatOsman,EdimeSarayı,haz.Ord.Prof.Dr.SüheylÜnver,TürkTarihKurumu,1989.Risale-iGaribe(haz.HayatiDeveli),KitabeviYayınları,2001.Runciman,Steven,KonstantinopolisDüştü,çev.DerinTürkömer,DoğanKitap,2005.Sakaoğlu,Necdet,Saray-ıHümayunTopkapıSarayı,DenizbankYayınları,2002.SarkisSarrafHovhannesyan,Payitahtİstanbul’unTarihçesi,çev.ElmonHançer,TarihVakfıYurtYayınları,1996.Schimmel,Annemarie,SayılarınGizemi,çev.MustafaKüpüşoğlu,KabalcıYayınevi,2000.

Page 313: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Schlumberger,Gustave,İstanbulDüştü,çev.HamdiVaroğlu,KaknüsYayınları,2005.Şimşek,Ahmet,TarihNasılYazılır?TarihYazımıİçinÇağdaşBirMetodoloji,TarihçiKitabevi,2011.Tansel,Selâhattin,OsmanlıKaynaklarınaGöreFatihSultanMehmed’inSiyasiveAskeriFaaliyeti,TürkTarihKurumu,1999.Thompson,Paul,GeçmişinSesi,çev.ŞehnazLayıkel,TarihVakfıYurtYayınları,1999.TursunBey,CihanFatih’i,GüncelYayıncılık,2003.TursunBey,Târİh-İEbü’l-Feth,haz.MertolTulum,FetihCemiyetiYayınları,1977.TürkiyeTarihi/OsmanlıDevleti1300-1600(haz.MetinKuntSuraiyaFaroqhiHüseyinG.YurdaydmAylaÖdekan),cilt2,CemYayınevi,1995.Uluçay,M.Çağatay,PadişahlarınKadınlanveKızları,TürkTarihKurumu,2001.Uzunçarşılı,Ord.Prof.Dr.İsmailHakkı,ÇandarlıVezirAilesi,TürkTarihKurumu,1988.Uzunçarşılı,Ord.Prof.Dr.İsmailHakkı,OsmanlıDevleti’ninSarayTeşkilatı,TürkTarihKurumu,1988.Uzunçarşılı,Ord.Prof.Dr.İsmailHakkı,OsmanlıTarihi,cilt1-2,TürkTarihKurumu,1988.Ünver,Ord.Prof.Dr.Süheyl,FatihSultanMehmed’inÖlümüveHâdiseleriÜzerineBirVesika,İstanbulÜniversitesiYayınları,1952.Ünver,Ord.Prof.Dr.Süheyl,GeçmişYüzyıllardaKıyafetResimlerimiz,TürkTarihKurumu,1999.Yücel,Prof.Dr.YaşarveProf.Dr.AliSevim,KlâsikDöneminÜçHükümdarıFatih-Yavuz-Kanuni,TürkTarihKurumu,1991.Zinkeisen,JohannWilhelm,OsmanlıİmparatorluğuTarihi,cilt1-7,çev.NilüferEpçeli,YeditepeYayınları,2011.ResimliTarihMecmuası,Mart 1950,sayı3.ResimliTarihMecmuası,Nisan1950,sayı4.ResimliTarihMecmuası,Mayıs1950,sayı5.

Page 314: AHMET ÜMİT - Turuzturuz.com/.../5794-Sultani_Oldurmek-Ahmet_Umid-2012-314s.pdf · 2018. 9. 12. · AHMET ÜMİT Ahmet Ümit, 1960’ta Gaziantep’te doğdu. 1983’te Marmara Üniversitesi

Yıllardıraynıkadınıbekleyenbiradam.SerhazinlerinsontemsilcisiMüştakSerhazin.Şahanebiraşkiçinharcanmışbirhayat.VehayatımOsmanlıtarihineadamışhırslıbir kadın...Başarılarladolubir kariyer...SapındaFatihSultanMehmed’in tuğrası bulunanmektup açacağıylaöldürülmüşbir tarihprofesörü...Bir aşk cinayetimi?Yoksakökleri “UluHakan”ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrikamı?Osmanlı devletinin, bir imparatorluğa dönüştüğü zaferler ve ihanetlerle dolu günlerine yapılan sıradışı biryolculuk.Vebuheyecanvericiyolculukboyuncakulaklarımızdaneksikolmayanokadimsoru:Tarihgeçmişteyaşananlarmıdır,yoksatarihçilerinanlattıklarımı?

VeFatihSultanMehmedHan...MehmedHanoğluMuradHanoğluMehmedHan...İkikaranınveikidenizinhâkimi.Allah’ınyeryüzündekigölgesi.Kostantiniyye’yizaptedenpadişah.Romaİmparatorluğunundoğalvârisi,farklıdinlerden,farklıdillerden,farklıırklardanyepyenibirmilletyaratmaaşkıylayanıptutuşankudretlihükümdar.Uçsuzbucaksızovalarda at koşturanordular.Kılıç sesleri, savaşnaraları, korku çığlıkları.Ardı ardınadüşen şehirler, ardı ardınayıkılandevletler, ardı ardına el değiştirenkaleler.Kırkdokuzyaşındadünyayanamsalmışbirhükümdar.Vedeğişmezkader.Akşamakavuşangün.Ecelşerbetiniiçeninsan.

VeFatihSultanMehmed’inşüpheliölümü.Veonunikişehzadesi.İkiyebölünensaray,ikiyebölünendevlet,hiçbirşeydenhaberiolmayanbirhalk.VeikişehzadeninkanlıboğazlaşmasısürerkensarayodasındaunutulanFatihSultanMehmedHan’ıncansızbedeni...EVERE§T

twitter.com/everestkitap