139

Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim
Page 2: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

AgathaChristie

DersimizCinayet(GolfSahasındakiCinayet,ZincirlemeCinayetler)

AltınKitaplarYayınevi

Tarama:Kitappiri

Düzenleme:ORXXAN

Page 3: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

CinayeteKarışanlarArthurHastings:BelçikalıdedektifPoirot'nunustalığınagüvenenarkadaşı.

PaulRenauld:Geçmişihakkındahiçbirşeybilinmeyenbirmilyoner.

EloiseRenauld:Paul'uçoksevenkarısı.

JackRenauld:Paul'unkavgaettiğioğlu.

JeanneDaubreuil:Paul'utanıyançokgüzelveesrarlıbirkadın.

MartheDaubreuil:Bakışlarıendişedoluçokgüzelbirgençkız.>

GabrielStonor:Paul'unsekreteri.

Bella,DulcineDuveen:Sahneyebirlikteçıkanakrobatikizler.

Françoise,LeonieveDenise:Renauld'larınhizmetçileri.

Auguste:Renauld'larınbahçıvanı.

Hautet:Sorguyargıcı.

LucienBex:Polismüdürü.

Giraud:ÜnlüFransızdedektifi

HERCULEPOIROT

Page 4: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

HerculePoirot'unE l i nd e ŞuİpuçlarıVardıBirsaçteliBirmektupİkipardösüKüçükbirhançerBirkolsaatiEskibirolayBirfotoğrafEskibirelbiseKurşunboruKazılmışbirmezar

Page 5: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

HerculePoirotŞuSorularıYanıtlamakZorundaydı

SakallıyabancılarŞili’denmigelmişlerdi?İkinciölükimdi?OlayPoirot’yanedentanıdıkgeliyordu?Paul’unesrarlıkadınkonuğukimolabilirdi?Paul’unsözünüettiği"sır"neydi?MadanDaubreuil'lePaul'unarasındagerçektenbiraşkilişkisivarmıydı?JackRenauldnedensusuyordu?Çiçektarhındakiipucuneydi?Trendekikızınolaylarlaneilgisivardı?MadamRenauldnedenkorkuyordu?

Page 6: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

YolArkadaşıYanılmıyorsam,gençbiryazarlailgilipekbilinenbirfıkravardır.Bugençadam,hertürlü

yazıyıokumuşolanbıkkınyayınevisahibinindikkatiniçekebilmekiçinromanınaşucümleylebaşlamış:

"Düşes, 'Allah kahretsin!' diye bağırdı." İşin garibi, benim hikâyem de aynı şekildebaşlıyor.Sadeceböylebağırankızbirdüşesdeğildi.

Haziranbaşlarındabir gündü.Paris'teki bir işimi halletmiş, sabahpostasıylaLondra'yadönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım.Calaisekspresişaşılacakkadartenhaydı.Benimkompartımanımdadasadecebirtekyolcuvardı.Trenesondakikadayetiştiğimiçinoanakadaryolarkadaşımapekdikkatetmemiştim.Ama sonra kız dikkatimi üzerine şaşılacak bir biçimde çekti. Yerinden fırlayarak pencereyiaçtı.Başınıdışarıçıkardı.Sonradageriçekerek,"Allahkahretsin!"diyebağırdı.

Açıkçası,bazıbakımlardangerikafalıyımdır.Birkadının tambirkadıngibidavranmasıgerektiğine inanırım.Sabahakadardanseden, içtiğisigaralaryüzünden fabrikabacasıgibitüten ve eski gemicileri bile utandıracak bir şekilde küfreden modern kızlardan hiçhoşlanmam.

İşte bu yüzden kızın sözlerini duyunca hafifçe kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım.Kırmızı bir şapka giymiş olan genç kızın güzel, küstah ifadeli bir yüzü vardı. Siyah parlaksaçlarıkulaklarınıgizliyordu.Onunancakonyedisindeolduğunakararverdim.

Ohiçutanmamıştı.Bakışlarımakarşılıkvererekyüzünühafifçeburuşturdu.Üçüncübirkişiylekonuşuyormuşgibi,"AllahAllah,"dedi."Beyefendiyisarstık.Sözlerimiçinözürdilerim.Biliyorum,birgençkızayakışacakgibideğil.Amabirbakımaçokhaklıyım.Biliyormusunuz,kızkardeşimikaybettim..."

Naziknazik,"Öylemi?"diyemırıldandım."Çokyazık..."

Gençkız,"Hiçhoşlanmadı,"dedi."Bendende,kızkardeşimdende.Oysahaksızlıkbu.Çünkükızkardeşimigörmediki!"

Ağzımıaçtım.

Gelgelelimkızbenikonuşturmadı."Başkabirşeysöylemeyin!Kimsebenisevmiyor!Çoküzgünüm." Bir Fransız mizah dergisinin arkasına saklandı. Bir iki dakika sonra dergininüzerindenusulcabanabaktığınıgördüm.Dayanamayarakgüldüm.

Genç kız da gülerek dergiyi bir yana attı. "Göründüğünüz kadar aksi olmadığınızdanemindim!"

Page 7: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Kahkahaları o kadar neşeliydi ki, ben de ona katıldım. Aslında bu genç kız hiç dehoşlanmadığımomoderntiplerdendi.Amaserttavırlartakınarakgülünçbirdurumadüşmemdeanlamsızdı.Onuniçinyumuşamayakararverdim.Nedeolsakızçokgüzeldi.

"Eh," dedi kız. "Artık dost olduk sayılır. Kız kardeşim için üzüldüğünüzü söyleyinbakayım."

"Çoküzüldüm."

"Aferin."

"İzin verin de sözlerimi bitireyim. Kız kardeşiniz için çok üzüldüm, ama onun yokluğubenipeketkileyemeyecek."Eğilerekkızıselamladım.

Amaanlaşılmasıhiçdekolayolmayanbukızkaşlarınıçatarakbaşınısalladı."Vazgeçin.Deminkihoşgörülütavrınızıtercihederim.Yüzünüzdennedüşündüğünüzokadarbelliydiki.Bu kız bizlerden değil, diyordunuz. Ama açıkçası, son zamanlarda bunu farkedebilmekzorlaştı.Artıkbirdüşeslebirkokotuayırtedebilençokaz.Ah,iştesiziyinesarstım.Galibaşimdiye kadar inzivadaydınız? Ama bunu ayıpladığım yok. Aksine! Sizin gibilerden keşkedaha çok olsaydı. Bir adamın insana hemen sulanıvermeye kalkmasına çok sinirlenirim.Müthişöfkelenirimozaman."Başınışiddetlesalladı.

"Öfkelendiğinizzamanneyaparsınız?"

"Bir iblise dönerimâdeta.Aklımageleni söyler ve yaparım.Bir keresinde bir adamı azkalsınöldürüyordum.Eminolun,odabunuhaketmiştiya.E,tabii,bendeİtalyankanıvar.Gününbirindebaşımbelayagirecek."

"Aman,"diyeyalvardım."Sakınbanakızmayın."

"Hayır, kızmam. Sizden hoşlandım. Sizi ilk gördüğüm an hoşlandım. Ama beni hiç detasvipetmezmişgibibirhalinizvardı.Onuniçindeahbapolamayacağımızıdüşündüm."

"Amaoldukişte.Banakendinizdensözetsenize."

"Ben aktristim. Hayır, hayır, düşündüklerinizden değil. Hani şu pırlantalar içindeSavoy'da öğle yemeği yiyen, her gazetede fotoğrafları çıkanlardan değilim. Altı yaşımdanberisahneyeçıkıyorveperendeatıyorum."

Şaşırdım."Efendim?"

"Sizhiççocukakrobatgörmedinizmi?"

"Ah,şimdianladım."

"Amerika'da doğdum ama hayatımın önemli bir bölümünü İngiltere'de geçirdim. Şimdiyenibirnumaramızvar."

Page 8: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Kiminle?"

"Kız kardeşimle. Şarkı söyleyip dans ediyoruz. Bir iki nükte yapıyoruz. Arada dacambazlık tabii. Çok hoşlanıyorlar bundan. Bu işte para çok..." Yol arkadaşım öne doğrueğilerek bana sahne hayatından söz etmeye başladı. Bütün amacının başarıya erişmekolduğuanlaşılıyordu.Birarabananeişyaptığımısordu.

"Birmilletvekilininözelsekreteriyim."

"Ah...öyleyseçokakıllıbirisiniz."

"Yokcanım,hiçdedeğil.Gündesadecebir ikisaatçalışıyorum. İlgimiçekenbaşkabirkonuolmasaydıherhaldesıkıntıdanpatlardım."

"Ah...Boşzamanlarınızdaböcekkoleksiyonumuyapıyorsunuzyoksa?"

"Hayır. Apartmanımı çok ilgi çekici bir insanla paylaşıyorum. Belçikalı, eski bir polis.Şimdi Londra'da özel dedektif olarak çalışıyor. Ve şaşılacak kadar da başarılı oluyor.Gerçekten olağanüstü bir adam. Kaç defa polisin çözemediği esrarlı olayların içyüzünüortayaçıkardı."

Yol arkadaşım gözlerini iri iri açmış beni dinliyordu. "Ah, ne ilginç. Ben cinayetlerebayılırım. Hiçbir polisiye filmi kaçırmam. Bir cinayet oldu mu, gazeteleri yutarcasınaokurum."

"Stylesolayınıhatırlıyormusunuz?"diyesordum.

"Durun,bakayım.Yaşlıbirkadınzehirlenmiştideğilmi?Essex'debiryerdesanırım."

Başımı salladım. "İşte o Poirot'un karıştığı ilk büyük olaydı. Eğer o olmasaydı, katiladaletin pençesinden kurtulacaktı." Heyecanla olayı anlatmaya başladım. Genç kızbüyülenmişgibibenidinliyordu.Okadardalmıştı ki,Calais istasyonunagirmişolduğumuzunedensonrafarkettik.

Yolarkadaşım,"Aman!"diyebağırdı."Pudrapomponumnerede?"

Yüzüne bol bol pudra sürüp, dudaklarını boyadı. Ufak aynada memnun bir tavırlayüzüne baktıktan sonra pudriyerini çantasına attı. "Hah, şimdi daha iyi. insan her zamankendinebakmalı.Yorucubir işbu.Amakendisinesaygısıolanbirkızhiçbirzamanbiçimsizbirkılıktaortayaçıkmamalıdır."

İkihamalbuldum.Peronaindik.

Yol arkadaşım bana elini uzattı. "Hoşçakalın. Bundan sonra konuşmama dikkatedeceğim."

"Eh...Herhaldevapurdasizinleilgilenmemeizinverirsiniz."

Page 9: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Belki devapurabinmem.Öncekız kardeşimin treneyetişip yetişmediğini anlamalıyım.Yinedeçokteşekkürederim."

"Amasanırımtekrarkarşılaşacağızdeğilmi?Ben..."

Durakladım."Kızkardeşinizletanışmakisterdim."İkimizdegülmeyebaşladık.

"Çoknaziksiniz.Kardeşimebusözleriniziileteceğim.Amabirdahakarşılaşacağımızıpeksanmıyorum. Yolculuk sırasında bana çok iyi davrandınız. Üstelik önce küstahlık etmemerağmen. Ama yüzünüzde ilk beliren ifade gerçeğin ta kendisiydi. Ben sizin dünyanızdandeğilim. Ve böyle şeyler birtakım dertlere neden olur. Bunu çok iyi biliyorum." Yüzününifadesideğişti.Bütünneşesikaçmıştı.Şimdiöfkeli,kincibirhalivardı.

Vedaedipdönerkenbağırdım."Banaadınızıolsunsöylemeyecekmisiniz?"

Omzunun üzerinden baktı. Yanaklarında gamzeler belirmişti. Greuze'ün yaptığı güzeltablolardanbirinebenziyordu."KülKedisi,"diyerekbirkahkahaattı.

OsıradaKülKedisiylebirdahaçokgaripşartlaraltındakarşılaşacağımızaklımdanbilegeçmiyordu...

Page 10: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

YardımİstemeErtesisabahkahvalt ıiç inPoirot'lapaylaştığımızoturmaodasınagiderkensaatdokuzu

beş geçiyordu. Her şeyi dakikası dakikasına yapmaya meraklı olanBelçikalı arkadaşımsofrayaoturmuştubile.İkinciyumurtasınıkırmaklameşguldü.

Beniçerigirincememnunmemnunbanagülümsedi.

"İyiuyudunsanırım?Manş'ıaşmanınyorgunluğugeçtideğilmi?Şaşılacakşey,bugünkahvalt ıyahemenhemenzamanındageldinsayılır.Pardon,kravatınçarpılmış. İzinverdedüzelteyim." Hercule Poirot'yu demin de tanımladım. Olağanüstü bir adamdır. Bir aitmişboyunda,kafasıyumurtabiçimindeheyecanlandığızamangözlerikedilerinkigibi yeşil yeşilparlayan,posbıyıklı,ağırbaşlıvegururlubirBelçikalı.Başınıçoğukezyanaeğerekbakaradama.Üstübaşıtertemizveşıktır.Düzene,derlitopluolmayatutkundurâdeta.Çarpıkbirresim,hafifbir tozonudeliyedöndürür.Mesleğindeelle tutulurdelillere ve ipuçlarına pekaldırmaz.Esrarıninsanınkafasıyla,"küçükgrihücrelerininyardımıyla,"çözüleceğineinanır.Yerimegeçerek,"VapurManş'ıbir saatteaşıyor,"diyemırıldandım. "Öyleyorulacakbir işdeğil."

Poirotyumurtakaşığınısalladı."Ah,sizİngilizler.Siziniçindurumbaşkatabii."

"Postadanilgiçekecekbirşeyçıktımı?"diyesordum.

Poirotsıkıntılıbirtavırlabaşınısalladı."Henüzmektuplarımıokumadım.Amaartıksonzamanlarda öyle ilgi çekecek bir şey gelmiyor. Büyük caniler, metotlu bir şekilde cinayetişleyen katiller ortadan kalktı artık. Son zamanlarda ilgilendiğim olaylar pek sıradandı."Üzüntüyleiçiniçekti.

"Meraketme,Poirot.Şansınmutlakadönecek.Belkideufuktaolağanüstübir cinayetbelirdibile."

Poirot, gülümsedi. Kâğıt bıçağını alarak tabağının yanında duran zarfları açt ı. Birfatura...Birfaturadaha.Galibayaşlandıkçasavurganolmayabaşladım...KontesFordnockbenimle görüşmek istiyor... Herhalde finosunu kaybetmiştir. Sonuncusuna gelince... Ah!"Sesinin değiştiğini farkederek çabucak başımı kaldırdım. Poirot dikkatle mektubuokuyordu.Sonrabanauzat tı.

Mektupdahaçokyabancıülkelerdegörülen tiptebir kâğıda yazılmıştı. Elyazısı iri vekarakteristikti.

VillaGenevieveMerinville-sur-MerFransa

"Efendim,

Page 11: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Birdedektifinyardımınaihtiyacımvar.Sizedahasonraaçıklayacağımnedenlerlepolisebaşvurmakistemiyorum.Birkaçkişidenövgünüzüduydum.Hemçokyetenekli,hemdesıkıağızlı bir insan olduğunuz anlaşılıyor Olayı bu mektupta ayrıntılarıyla anlatmam doğruolmayacak.Şu kadarını açıklayabilirim: Bir sir dolayısıyla hayatım tehlikede. Bugün yarınölümlekarşılaşabilirim.Onun içinsizdenhiçzamankaybetmedenFransa'yagelmenizi ricaediyorum. Sizi Calais'de karşılaması için bir araba yollayacağım. Ne zaman geleceğinizilütfenbaha telgraflabildirin. İlgilendiğinizbütünolaylarıbir yana bırakarak kendinizi sadecebenim işime verirseniz, derin bir minnet duyacağım.Gerekliherücretiödemeye hazırım.Yardımlarınıza uzun bir süre ihtiyacım olacağını sanıyorum. Çünkü hayatımın birkaç yılınıgeçirdiğimSantiago'yagitmenizgerekebilir.Ücretinizisizkendinizbelirleyin.

Sizedurumunçokacilolduğunuhatırlatacağım.Saygılar,P.T.Renauld."

İmzanın altında aceleyle bir satır karalanmıştı. Zorlukla okunuyordu. "Tanrı aşkınahemengelin!"MektubuheyecanlaPoirot'ageriverdim.

"Sonunda! İşte sıradan olmayan bir, olay!" Poirot düşünceli bir tavırla, "Gerçektenöyle,"dedi."Tabii..."Derinderindüşünüyordu.Sonrakararınıvermişgibibir tavırlasaatebaktı.Yüzündesonderecedeciddibir ifadebelirmişti.

"Dostum, kaybedecek hiç zamanımız yok. Ama bu konuyu tartışmaya on dakikaayırabiliriz.Sendebenimlegeleceksindeğilmi?"'

"Şey..."

"Banabirkaçhaftaizinliolduğunusöylemiştin."

"Orasıöyle.FakatMösyöRenauldbununözelbirdurumolduğunuyazıyor."

"Aman...SenMösyöRenauld'ubanabırak.Sahi...Buadbanahiçyabancıgelmiyor."

"BuaddatanınmışbirGüneyAmerikalımilyonervar.AdıRenauldamakendisiaslındaİngilizsanırım.Bilmiyorumsanamektupyazanomu?"

"Bundankuşkumyok.OnunnedenSantiago'dansöz ettiğini şimdi anladım. Sant iagoŞili'de,ŞilideGüneyAmerika'da.Ah,olayçokgüzelgelişiyor."

Heyecanlanmıştım. "Poirot, burnuma para kokusu geliyor. Başarılı olursak, ufak birservetyaparız."

"Bundanpekeminolma,dostum.Zenginlerdenparaalmak hiç kolay değildir. Ben birmilyonerin düşürdüğü peniyi bulmak için tramvaydaki bütün yolcuları ayağa kaldırdığınıgözlerimlegördüm."

Onahakverdim.Arkadaşımdevamett i."Herneyse...Beniçekenparadeğil.İstediğimizgibiaraştırmayapmaktaserbestolmamıziyi.Çünküböyleceinsanzamankaybetmez.Ama

Page 12: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

benim asıl ilgimi çeken, bu durumun garip bir yanı olması. Mektubun sonundaki satırıgördünmü?Bukonudakifikrinnedir?"

Düşündüm. "Mektubu yazarken oldukça kendine hâkimmiş. Ama sonunda duygularıkontroldençıkıvermiş.İçindengelenseseuyarakodörtsözcüğükaralamış."

Gelgelelimarkadaşımşiddetlebaşınısalladı.

"Yanılıyorsun. Bak, imza siyah gibi duruyor. Yani mürekkep koyu. Oysa o ek satırbayağıuçukrenk."Şaşkınşaşkın,"Ee?"dedim.

"Ah, dostum, şu küçük gri hücrelerini kullansana. Durum apaçık değil mi? MösyöRenauldmektubunuyazdı.Kurutmakâğıdıkullanmadanyazdıklarınıbaştanaşağıyaokudu.Sonra içinden geldiği için değil, düşünüp taşınarak o son cümleyi karaladı. Ve üzerinekurutmakâğıdınıbastırdı."

"Amaneden?"

"Sendeuyandırdığıetkiyibendedeuyandırmakiç intabiiki!"

"Ne?"

"Evet. Benim oraya gitmemi sağlamak için. Mektubu tekrar okudu ve bunu yeterlibulmadı. Yeterince etkili değildi." Gözleri heyecanını yansıt ıyor, yeşil yeşil parlıyordu.Usulcaekledi.

"Dostum,osoncümledüşünülerek,taşınılarakeklenmiş.Bundandadurumunçokacilolduğuanlaşılıyor.Onuniç inorayaelimdengeldiğinceçabukgitmeliyim."

"Merinville,"diyemırıldandım."Oradansözedildiğiniduydumsanırım."

Poirotbaşınısalladı."Küçük,sakinamalüksbiryerdir.Boulogne'yaylaCalaisarasında.Orayagitmekçokmodaoldu.SakinbirhayatsürmekisteyenzenginİngilizlerMerlinville'dençokmemnunlar.HerhaldeRenauld'unİngiltere'dedebirevivar..."

"Evet , yanılmıyorsamRutlandGate'de. Ayrıca Hertfordshire'de kırlar arasında büyükbirmalikânesidevar.Amaadamhakkında fazlabir şey bilmiyorum. Toplum hayatına pekkatılmıyor.GalibaGüneyAmerika'ylaişyapıyor.HayatınınönemlibirbölümünüdeŞili veArjantin'degeçirmiş."

"Artık bunları ondan öğreniriz.Haydi gel, eşyalarımızı hazırlayalım.Birer küçük bavul.SonradataksiyleVictoriaistasyonunagideriz."HavaçokgüzelolduğuiçinManşıgeçerkenhiç sallanmaydık. AmaCalais'de biraz düş kırıklığına uğradık. Poirot, Renauld'ya telgraflakaçta orada olacağımızı bildirmişti. Ama milyoner nedense bizi karşılaması için arabayollamamıştı.

Poirot telgrafın gecikmiş olduğuna karar verdi. Neşeyle, "Madem her masrafımız

Page 13: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

karşılanacak,"dedi."Birtaksitutabiliriz."

BirkaçdakikasonrakülüstürbirarabaylaMerlinville'edoğruyolaçıktık.

Keyfimçokyerindeydi."Havaçokgüzel!Buyolculukgerçektenpekhoşolacak."

"Senin için öyle. Ama benim için değil. Bu yolculuğun sonunda çalışmak zorundaolduğumuunutma."

Neşeyle, "Oda işmi!"diyebağırdım. "Esrarı çözecek,Mösyö Renauld'un güvenliğinisağlayacaksın.Katiladaylarınıelegeçirecekvebaşarıyaulaşacaksın."

"Çokiyimsersin,dostum."

"Evet ,başarıyaulaşacağındaneminim.SenotekveeşsizHerculePoirotdeğilmisin?"

Amaarkadaşımkanmadı.Ciddibir tavırlabenisüzüyordu. "Hast ings,banabir felâketolacakmışgibigeliyor."

"Saçma...Yanisenbenimduygularımıpaylaşmıyormusun?"

"Evet ,amakorkuyorum."

"Nedenkorkuyorsun?"

"Bilmiyorum. Ama önsezim bana durumun kötü olduğunu haber veriyor." O kadarciddiydiki,istemememerağmensözlerininetkisindekaldım.Poirotağırağır,"Banabuçokönemli, çok geniş boyutlu bir olay olacakmış gibi geliyor. Kolay çözülemeyecek, uzun,sıkıcıbirsorun..."

Onu daha sorguya çekecektim. Ama küçük Merinville kent ine giriyorduk. VillaGenevieve'inyolunusormakiçinyavaşladık.Yolunhemenyanındaküçücükbir villavardı.Çok eski ve ufak bir evdi. Aradığımız yer olamazdı. Şoför yoldan geçen bir adamlakonuşurken biz de bekledik; O sırada küçük villanın bahçe kapısı açılarak genç bir kızdışarıçıktı.

Yoldan geçen adam tarif ediyordu. "Villa Genevieve mi? Bu yoldan biraz ilerleyin,sağda.Şudönemeçolmasaydıvillayıkolaylıklagörebilirdiniz."

Şoför ona teşekkür ederek tekrar gaza bastı. Bense bahçe kapısında durmuş bizebakangenç kızdangözlerimi alamıyordum.Bengüzelliğe hayranbir adamımdır.Vebu kızdikkati çekecek kadar güzeldi. Uzun boylu ve biçimli vücuduyla bir tanrıçaya benziyordu.Sarı saçları güneşte pırıl pırıldı. Şimdiye kadar onun kadar güzel bir kız görmedim, diyedüşündüm.

Yoldanyukarıçıkarkenkızasonbir kezbakabilmek iç indöndüm. "Tanrım Poirot! Şugençtanrıçayıgördünmü?"

Page 14: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Arkadaşımkaşlarınıkaldırdı."Eh,başlıyor!Hemenbirtanrıçaylakarşılaşıverdin."

"HayAllah!Kızgerçektenöyledeğilmiydi?"

"Belki...Pekfarkındadeğilim."

"Kızıgörmüşolmangerek."

"Dostum, iki insan ender olarak aynı şeyi görürler. Örneğin, sen bir tanrıça gördün.Oysaben..."Durakladı.

"Evet?"

Poirotciddibirtavırla."Bengözleriendişedolubirkızgördüm."dedi.

Aynıandayeşileboyalıbüyükbirbahçekapısınınönündedurduk.Poirotbağırdı.Bendeöyle.Çünkükapıdabirpolisbekliyordu.Bizeengelolmakistergibielinikaldırmıştı.

"Geçemezsiniz,mösyöler."

"AmabizMösyöRenauld'yugörmekistiyoruz!"diyebağırdım.

"Randevumuzvar.Buonunvillasıdeğilmi?"

"Evet ,mösyö,ama..."

Poirotönedoğrueğildi."Amane?"

"MösyöRenauld'ubusabahöldürdüler."

Page 15: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

VillaGenevieve'deGözleri heyecanla parlamaya başlayan Poirot taksiden atladı. Adamı kolundan

yakalayarak,"Nediyorsunuz?"diyebağırdı.

"Öldürüldümü?Nezaman?Nasıl?"

Polisdikleşti."Busorularınızıyanıtlayamayacağım,mösyö."

"Doğru...Anlıyorum..."Poirotbirandüşündü."Polismüdürüiçendemi?"

"Evet ,mösyö."

Poirot kartlarından birini çıkarıp arkasına birkaç kelime yazdı. "Lütfen şunu polismüdürüneyollarmısınız?"

Adamkartıaldı.Omzununüzerindenbakarakbirıslıkçaldı.BirikidakikasonrayanınagelenbirarkadaşınaPoirot 'unkartınıverdi.Birsürebekledik.Sonrakısaboylu,posbıyıklı,şişmanbiradambahçekapısındabelirdi.Polisonuselamlayarakyanaçekildi.

Yeni gelen, "Azizim Mösyö Poirot !" diye bağırdı. "Sizi gördüğüm için ne kadarsevindiğimibilemezsiniz.Tamzamanındageldiniz."

Poirot'nunyüzüaydınlandı."MösyöBex!İştebugerçektençokgüzelbirrastlantı.BuİngilizarkadaşlarımdanYüzbaşıHastings.MösyöLucienBex."

Müdürle birbirimize nazik tavırlarla selam verdik. Sonra Mösyö Bex tekrar Poirot'yadöndü. "Dostum, sizi Ostend'deki o günlerden sonra bir daha görmedim. Artık polisliğibırakmışolduğunuzuduydum."

"Öyle.Londra'daözelolarakçalışıyordum."

"Demekbizeyararlıolabilecekbilgilerinizvar?"

"Belkidebunlarıçoktanöğrendiniz.Beniçağırttıklarınıbiliyormusunuz?"

"Hayır.Kimçağırttı?"

"Ölen adam. Cinayete kurban gideceğini sezmiş olduğu anlaşılıyor. Ama ne yazık ki,banabaşvurmaktagecikmiş."

Fransız, "Tanrım!" diye bağırdı. "Demek öldürüleceğini biliyordu? İşte bu bizimvarsayımlarımızıaltüstett işimdi.Neyse...içeribuyurun."

Bahçekapısınıaçtı.Evedoğruyürümeyebaşladık.Mösyö Bex konuşmasına devametti. "Bunu Sorgu Yargıcı Hautet 'e hemen açıklamalıyız. O cinayet yerini inceledi. Şimdi

Page 16: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

tanıklarısorguyaçekmeküzere.İyibirinsandır.Kendisindenhoşlanacaksınız.Çoksevimlivecanayakındır.Yöntemleribirazkendineözgüdür,amaçokiyibiryargıçtır."

Poirot,"Cinayetnezamanöğrenildi?"diyesordu.

"Ceset bu sabah dokuza doğru bulundu. Madam Renauld'un anlattıklarından vedoktorunsözlerindensabahakarşıikideölmüşolduğuanlaşılıyor.Ricaederim,girin."

Kapının önündeki basamaklardan çıktık. Holde bir memur daha bekliyordu. Müdürügörünceayağakalktı.

Bex,"MösyöHautetneredeşimdi?"diyesordu.

"Salonda,mösyö."

Bex soldaki kapıyı açtı. İçeri girdik. Mösyö Hautet'yle sekreteri büyük, yuvarlak birmasanınbaşındaoturuyorlardı.Biziçerigirerkenbaşlarınıkaldırdılar.MüdürPoirot 'labenitanıttıvevillayagelmemizinnedeniniaçıkladı.

SorguYargıcıHautetuzunboylu,zayıfbiradamdı.Keskinbakışlıkaragözleri,dikkatletaranmış kırçıl bir sakalı vardı. Konuşurken sakalını sıvazlıyordu. Şöminenin önündeomuzları hafifçe kambur, yaşlıca bir adam duruyordu. Onu bize, "Dr. Durand," diyetanışt ırdılar.

Müdürün konuşması sona erince Mösyö Hautet , "Çok ilgi çekici," dedi. "Mektupyanınızdamı,mösyö?"

Poirotmektubuuzattı.Yargıççabucakokudu.

"Hım...Bir sırdansözediyor.Neyazıkki,herşeyiaçıkaçıkyazmamış.Sizederinbirminnet duyuyorum, Mösyö Poirot. Bize araştırmalarımızda yardim edeceğinizi deumuyorum.YoksaLondra'yadönmenizmigerekiyor?"

"Hayır, efendim, burada kalmak niyet indeyim. Zamanında yetişip Mösyö Renauld'nunöldürülmesine engel olamadım. Onun için katili bulmanın bir şeref borcu olduğunudüşünüyorum."

Yargıç eğildi. "Bu da sizin şerefli bir insan olduğunuzu gösterir. Sonra... MadamRenauld da sizden yardım isteyecektir kuşkusuz. Paris'ten Mösyö Giraud'yu bekliyoruz.Kendisi Surete'den. Onunla araştırma konusunda birbirinize yardım edebileceğinizdeneminim.Tabiisizeherzamanyardımahazırolduğumuzusöylememedegerekyok."

"Çok teşekkür ederim, mösyö. Şu anda tam anlamıyla karanlıktayım. Hiçbir şeybilmiyorum."

MösyöHautetbaşıylamüdüre işaretetti.Bexdurumu anlatmaya başladı. "Bu sabahihtiyar hizmetçi Françoise işe başlamak için aşağıya inmiş ve sokak kapısının aralık

Page 17: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

olduğunu görmüş. Bir an eve hırsız girdiğini düşünerek korkmuş. Ama sonra gümüşlerinyerli yerinde olduklarını farketmiş. Onun üzerine, beyefendi erkenden kalkarak yürüyüşeçıktıherhalde,diyedüşünmüş."

"Sözünüzükestiğimiçinözürdilerim...MösyöRenauldböyleyürüyüşeçıkmakâdetindemiymiş?"

"Hayır, değilmiş. Ama iht iyar Françoise İngilizlerin deli olduklarına ve aklına geleniyaptıklarınainanıyor...HerzamankigibihanımınıuyandırmayagidenLeonieadındakidahagençhizmetçimadamınelveayaklarınınbağlanmış,ağzınadabirtıkaçtıkanmışolduğunugörünce dehşete kapılmış. Hemen hemen o sırada Mösyö Renauld'un ölü bulunduğuhaberi,gelmiş.Sırtındanbıçaklanmışolarak."

"Nerede?"

"Olayın en garip yanlarından biri de bu,MösyöPoirot.Ceset, açık birmezarın içindeyüzükoyunyatıyordu."

"Ne?"

"Mezaryenikazılmıştı.Villanınbahçesininhemenbirkaçmetredışında."

"Ölelinekadarolmuştu?"

BusoruyuDr.Durandyanıtladı."Cesedibusabahsaatondamuayeneettim.Enaşağıyedivebelkideonsaatönceölmüştü."

"Geceyarısıylasaatüçarasında."

"Evet. Madam Renauld'un sözlerinden de kocasının saat ikiden sonra öldürülmüşolduğuanlaşılıyor.Böylecebusüredahadakısalmışoluyor."Poirotbaşınısalladı.

Müdür sözlerine devam etti. "Dehşete düşen hizmetçiler telaşla Madam Renauld'unbağlarını çözmüşler. Kadın bitkin haldeymiş. Bağların verdiği acıdan yarı baygınmiş.Anlaşıldığına göre,maskeli iki adam yatak odasına gelmişler, madamı bağlayarak ağzınıtıkamışlar. Kocasını da zorla alıp götürmüşler. Bunu hizmetçilerden de öğrendik. Kadınfecihaberialıncaçoksarsıldı.Dr. Durand gelir gelmez ona sakinleşt irici verdi. Onun iç inMadamRenauld'uhenüzsorguyaçekmişdeğiliz.Amakadınınuyandığızamandahasakinolacağınıvesorgularadahaiyidayanacağınıumuyoruz."

"Pekievdebaşkakimvar,mösyö?"

"KâhyaihtiyarFrançoise.VillaGenevieve'indahaöncekisahiplerininyanındauzunyıllarçalışmış. Sonra iki genç hizmetçi var. Kardeş onlar. Denise ve Leonie. Merlinville'deoturuyorlar.Dürüstbiraileninkızlarıolduklarınısöyleyeyim.Sonraşoför...MösyöRenauldonu İngiltere'den getirmiş. Ama şimdi izinde. Ve Madam Renauld'la oğlu Mösyö Jack

Page 18: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Renauld.MösyöJackdabuaraevdedeğil."Poirothafifçeeğildi.

MösyöHautet ,"Marchand,"dedi.Kapıdapolismemurubelirdi.

"Francoise'ıgetir."

Adam selam vererek uzaklaştı. Biraz sonra yanında Françoise'la döndü. Kadının çokkorkmuşolduğubelliydi.

"AdınFrançoiseArrichetdeğilmi?"

"Evet ,mösyö."

"NezamandanberiVillaGenevieve'deçalışıyorsun?"

"Vikontesin yanında on bir yil çalışt ım. Sonra bu bahar villayı sattı. Ben de İngilizlordununyanındaçalışmaya razı oldum. Hiç aklıma..." Sorgu yargıcı onun sözünü kest i."Evet, evet mut laka... Şimdi Francoise... şu sokak kapısı meselesi. Geceleri orayı kimkilit lerdi?"

"Ben,mösyö.Kapıyıhepbenkilit lerdim."

"Düngece?"

"Yinekilit ledim."

"Eminmisin?"

"Eminim,mösyö.Bütünazizlerinüzerineyeminederim."

"Kapıyıkaçtakilit ledin?"

"Herzamankigibionbuçukta."

"Pekievdekiler?Yatmışlarmıydı?"

"Madam bir süre önce odasına çekilmişt i. Denise'le Leonie benimle birlikte yukarıçıktılar.Mösyöisehâlâçalışmaodasındaydı."

"Öyleyse kapıyı sonradan Mösyö Renauld açtı." Françoisegeniş omuzlarını silkt i."Nedenaçsın?Etrafhırsızvekatildolu.Mösyöaptaldeğildi.Okadınıdadışarıçıkarmasıda..."

Yargıçsertbirseslehizmetçisininsözünükesti."Okadınmı?Hangikadın?"

"Şey,onugörmeyegelenhanım..."

"Dünakşamonabirhanımmıgeldi?"

"Evet ,mösyö.Başkaakşamlardagelmişti."

"Kimbuhanım?Onutanıyormusun?"Françoise'ınyüzündesinsibirifadebelirdi.

Page 19: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Kimolduğununeredenbileyim?Dünakşamonuiçeribenalmadımki."

Yargıç, "Hah!" diye bağırarak elini masaya vurdu. "Demek polise oyun oynamayakalkışıyorsun?DünakşamMösyöRenauld'yagelenkadınınadınıhemensöyle!"

Françoise,"Polis,polis..."diyesöylendi.

"Başımın polisle derde gireceği hiç. aklıma gelmezdi. Ama kadının kim olduğunubiliyorum.MadamDaubreuil'dü."

Müdürşaşırmışgibiönedoğrueğildi."MadamDaubreuilmü?

HanişuyolunaşağısındakiVillaMarguerite'deoturankadın?"

"Evet ,o,mösyö.Ah,çokgüzeltabii."Yaşli kadınhoşnutsuzluklabaşınısalladı. "İşte,doğruyusöyledinmi,böyleolur."

Müdür,"MadamDaubreuil...İmkânsız..."diyemırıldandı.Sorguyargıcıonuyat ışt ırmakiçin,"Hayır,hayır,"dedi.

"Sadeceşaşırdı,okadar.DemekMadamDaubreuil veMösyöRenauld..." Anlamlı birtavırladurdu.

"Demekböyle?Ha?"

"Ben ne bileyim?Amane bekliyorsunuz? İngiliz lordu çok zengindi. MadamDaubreuilise parasız. Kızıyla birlikte sakin bir hayat sürüyor ama son derece şık. MadamDaubreuil'üngençliğindeçokmacerageçirmişolduğudabelli.Artıkgençdeğilama... Ah,sokaktan geçerken bütün erkeklerin ona baktığını gözlerimle gördüm. Sonra sonzamanlarda Madam Daubreuil' ün parası bollaşmıştı. Herkes biliyordu bunu. Hesaplıdavranmaktankurtulmuştu."Françoisekesinbirtavırlabaşınısalladı.

Hautet düşünceli düşünceli sakalını sıvazladı. "Ya Madam Renauld? Bu arkadaşlığınasılkarşılıyordu?"

Françoise omzunu silkti. "Her zaman çok nazik ve terbiyeli davranıyordu.Hatta insanonun hiçbir şeyden şüphelenmediğini söyleyebilirdi. Ama yine de... İnsan için için ıstırapçekmezmi,mösyö?Madamıngündengünesararıp zayıfladığınıgörüyordum.Bir ayönceburayagelenhanımsankiodeğildi.Mösyödeçokdeğişmişti.Bir takımdertlerivardı,sinirkrizigeçirmeküzereolduğubelliydi.E,buşekildebirmaeeraapaçıkolmazki...Elaltındanyapılırböyleşeyler...Belkibudaİngilizusulüydü."

Oturduğumyerdeöfkeyledoğruldum.Amasorguyargıcıböyleönemliolmayanşeylerinüzerindeduracakdeğildi."MösyöRenauld'un,MadamDaubreuil'ükapıkilit lendiktensonraevdençıkarmadığınısöyledin.Öyleysedahaöncegitmişti."

"Evet ,mösyö.Onlarınçalışmaodasındançıkaraksokakkapısınagitt ikleriniduydum.

Page 20: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Mösyö,'İyigeceler,'diyerekkapıyıkadınınarkasındankapattı."

"Saatkaçtaoldubu?"

"Onuyirmibeşgeçe,mösyö."

"MösyöRenauldyatmayanezamançıktı?"

"Onunbizdenondakikasonrayukarıyaçıktığınıduydum.

Basamaklargıcırdıyor.Onuniç ininipçıkanlarişit iliyor."

"Hepsibukadarmı?Gecehiçbirgürültüduymadınmı?"

"Hiçbirşeyduymadım,mösyö?"

"Sabahleyinaşağıyahizmetçilerdenilkkimindi?"

"Benindim,mösyö.Vehemenkapınınaralıkolduğunugördüm."

"Aşağıkattakipencereler...Onlardakapalımıydı?"

"Hepside,mösyö.Şüpheyiçekecekhiçbirşeyyoktu."

"Pekâlâ.Gidebilirsin,Françoise."

Yaşlıkadınayaklarınısürüyerekkapıyadoğrugitt i.Biranoradadurarak,"Sizebirşeydaha söyleyeceğim, mösyö," dedi. "Madam Daubreuil kötü bir insan. Evet , kadınlarbirbirlerini iyi anlarlar. O kötü bir yaratık. Bunu unutmayın." Françoise bilgiç bir tavırlabaşınısallayarakodadançıktı.

Yargıç, "Leonie Oulard." diye seslendi. Leonie gözyaşları içinde geldi. İyicetelaşlanmışt ı.Ağlayarakhanımınınasılbağlıhaldebulduğunuanlattı.OdaFrançoisegibigeceherhangibirgürültüduymamıştı.

Onu kız kardeşi Denise izledi. Evet, o da beyin sonzamanlardaçok değiştiğinifarketmişt i. "Gün geçtikçe daha keyifsizleşiyordu. Doğru dürüst yemek yemiyordu. Hepsıkınt ılıydı."

"DüngeceMadamDaubreuil'ekapıyısenmiaçtın?"

"Düngecedeğil,mösyö.Öncekigece."

"AmaFrançoise,MadamDaubreuil'ündüngecegeldiğinisöyledi."

"Hayır, mösyö. Evet, dün gece Mösyö Renauld'yu görmeye bir hanım geldi. AmaMadamDaubreuildeğildi."

Yargıç şaşırmıştı. Israr ett i. Ama kız sözünden dönmedi. "Ben Madam Daubreuil'yütanıyorum.Buhanımdaesmerdi.Amadahakısaboyluveçokdagençti."

Page 21: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Onudahaöncegörmüşmüydün?"

"Hayır,hiçgörmedim."Deniseçekineçekineekledi."İngilizsanırım."

"İngilizmi?"

"Evet , mösyö.Mösyö Renauld'u isterken Fransızca konuştu. Fransızcası iyiydi Amaaksandan anlaşılır, öyle değil mi? Zaten mösyöyle birlikte çalişma odasından çıktıklarızamanİngilizcekonuşuyorlardı."

"Nededikleriniduydunmu?Yanikonuşmalarındanbiranlamçıkarabildinmi?"

Denise,gururla,"Benimİngilizcemiyidir,"diyecevapverdi."Hanımçokçabukkonuştuğuiçin onun sözlerini pek iyi anlayamadım Ama Mösyö Renauld'un ona kapıyı açarkensöyledikleriniduydum.'Evet,evet,amaTanrıaşkınaartıkgidin!'dedi."

Yargıç tekrarladı. "Evetevet,amaTanrıaşkınaartıkgidin."Hautet,Denise'densonrayine Françoise'i çağırttı. Ona bir gece önce başka bir kadının gelmiş olup olamayacağınısordu. Gelgelelim Françoise'in inadı tutmuştu. Gelenin Madam Daubreuil olduğunda ısrarediyordu."Onlarınİngilizcekonuşmuşolmalarıdaönemlideğil.ÇünküMadamDaubreuil'ünİngilizcesi çok iyi.Zatenhanımvebeyle çoğuzamanbudilde konuşurdu...DahadoğrusuMösyöJackRenauldburadayken.ÇünkümösyönünoğlununFransızcasıçokkötü."

Hautet fazla ısrar etmeyerek şoförü sordu. Mösyö Renauld bir gün önce arabayıkullanmayacağını,onuniçinşoförMasters'inizinliçıkabileceğinisöylemişt i.

Poirothafifbirhayretlekaşlarınıçattı.

"Pardon,MösyöBex...HerhaldeMösyöRenauldarabakullanmasınıbiliyordu?"

Müdür, Françoise'a baktı. Kadın hemen cevap verdi. "Hayır... Mösyö arabakullanmazdı."

Poirot'nunkaşlarıbüsbütünçatıldı.Çabucak,"Nevar?"diyesordum.

"Anlamadın mı? Mösyö Renauld mektubunda bizi alması için araba yollayacağınıyazmıştı."

"Belkikiralıkaraba,demekistemişti."

"Herhalde... Ama kendi arabasının şoförünü bir gün önce neden birdenbire izineyollasın?Yoksaşoförünbizgelmedenönceburadanuzaklaşmasınımıistiyordu?"

Page 22: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BellaİmzalıMektupFrançoise odadan çıkmıştı. Yargıç düşünceli bir tavırla parmaklarını masaya

vuruyordu."MösyöBex...İştebirbirinezıtikiifade.Hangisineinanacağız?"

Müdür kesin bir tavırla, "Denise'e," dedi. "Konuğu içeri o almış. Françoise yaşlı veinatçı bir kadın. Madam Daubreuil'den, nefret ett iği de anlaşılıyor... Sonra Renauld'unbaşkabirkadınlailişkisiolduğunubiliyoruz."

Mösyö Hautet bağırdı. "Sahi ya! Mösyö Poirot'ya bundan söz etmeyi unuttuk."Masadakikâğıtlarınarasındanaldığıbirmektubuarkadaşımauzattı.

"MösyöPoirot,bumektubuölününpardösüsününcebindebulduk."

Mektupoldukçabozukbiryazıylayazılmıştı.İngilizceydi.

"Sevgilim,

Nedenuzunzamandanberibanamektupyazmıyorsun?Benihâlâseviyorsun,değilmi?Son zamanlardamektupların o kadar değişmişti ki. Soğuk ve acayipti... Ve şimdi de buuzunsessizlik...Bubenikorkutuyor.Yabenisevmektenvazgeçersen?Tabii bu imkânsız.Ama ben öyle aptal ve gülünç bir kızım ki. Aklıma hep olmayacak şeyler geliyor. Benisevmekten vazgeçersen ne yaparım bilmem? Belki de kendimi öldürürüm. Sensizyaşayamam çünkü. Bazen aramıza başka bir kadının girdiğini düşünüyorum. Öyleysedikkatliolsunokadın!Sende tabii.Seniokadınabırakmaktartsaöldürürüm.Eminol,çokciddiyim,

Amanyinesaçmasapanşeyleryazmayabaşladım.Senbeni seviyorsun, bende seni.Seniseviyorum,seviyorum,seviyorum.

Sanatapan,

Bella."

Mektuptaneadresvardı,nedetarih.Poirotkâğıdıcidditavırlageriverdi. "Bundanneanlamçıkardınız?"

Sorgu yargıcı omzunu silkti. "Mösyö" Renauld'nun Bella adlı bu İngiliz kadınıyla birilişkisiolduğubelli. Buraya geliyor veMadamDaubreuil'le karşılaşıyor. Bu kez onunla birmaceraya atılıyor. Tabii Bella'dan yüz çeviriyor o zaman. Kadın hemen durumdanşüpheleniyor.Bumektuptabelirginbir tehdit var.MösyöPoirot , ilkbakıştaolay bize çokbasit gibi göründü. Nedeni kıskanç lık, dedik. Mösyö Renauld'nun arkadan bıçaklanmışolması da cinayetin bir kadın tarafından işlendiğini gösteriyordu." Poirot başını salladı.

Page 23: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Arkadanbıçaklanmasıöyle.Amakazılmışmezar,hayır.Buyorucu,zorbir iş, Omezarıkazanbirkadınolamaz,mösyö.Erkekişibu."

Müdürheyecanlabağırdı."Evet,evet,haklısınız.Bunudüşünmedik."

Hautetdevametti."Dediğimgibi,ilkbakıştaolaybizebasitgibigözüktü.Amaomaskeliadamlar ve Mösyö Renauld'un size yazdığı mektup durumu değiştiriyor. Şimdi iki ayrısorunlakarşıkarşıyayiz.Bunlarmbirbirleriylebir ilgileriyok.Sizeyazılanmektubagelince...BununBellaveonungizlitehdidiylebirilgisiolabilirmi?"

Poirotbaşınısalladı."Hayır.DünyanınyedibucağındamaceralıbiryaşamsürmüşolanMösyöRenauldgibibiradamkendisinibirkadınakarşıkorumamıistemezdi."

Yargıçkesinbirtavırla,"Bendeöyledüşünüyorum,"dedi.

"Öyleyseomektubunbiraçıklamasınıbulmayaçalışmalıyız..."

Müdür, "Santiago'dan öğreneceğiz bunu," diye atıldı. "Ben hemen oranın polisinetelgrafçekecekveRenauld'nunoradasürdüğüyaşamhakkındaayrıntılıbilgi isteyeceğim.Aşkmaceraları, işleri, ahbapları, varsa düşmanları. Eğer ondan sonra cinayetin esrarınıçözemezsekşaşarım."

Poirottakdirle,"Çokgüzel,"dedi.

Yargıç ekledi. "Belki adamın karısı da bize bir ipucu verebilir." Poirot, "Renauld'nunkâğıtlarıarasındabuBella'dangelmişbaşkamektupvarmıydı?"diyesordu.

"Hayır.Tabiiilkişolarakçalışmaodasındakikâğıtlarabaktık.Ama ilgimizi çekecekbirşeydebulamadık.Sadecevasiyetnamesininüzerindedurdukbiraz.İşte,buyurun."

Poirotbelgeyiokudu."Hım...BayStonor'abinsterlin...KimbuBayStonor?"

"Renauld'nun sekreteri. Adam İngiltere'de kalmış. Sadece hafta sonlarında bir iki kezburayagelmiş."

"MösyöRenauldherşeyinikayıtsızşartsızsevgilieşiEloise'yebırakmış.Fazladikkatiçekecekbirşeyyok."Kâğıdıuzattı.

Bex, "Belki," diye başladı. "Bir şeyi farketmediniz." Porrot'nun gözlerinde neşeli birpırıltıbelirdi.

"Vasiyetnamenintarihinimi?Evet ,farkettim.Vasiyetnameikihaftaönceyapılmış.Belkide Renauld tehlikeyi ilk o zaman sezmeye başladı. Ama bu konuda hemen bir kararavarmak doğru değil... Yalnız bütün aşk maceralarına rağmen karısını yine de sevdiğianlaşılıyor."Hautettereddütle,"Evet ,"diyemırıldandı.

"Ancak bu vasiyetname oğlu bakımından biraz haksızlık oluyor. Çünkü delikanlı

Page 24: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

annesinin eline bakmak zorunda kalacak. Kadın tekrar evlendiği ve yeni kocası da onuavucunaaldığıtakdirde,JackRenauldbabasınınparasınınbirkuruşunubilegöremez."

Poirot omzunu silkti. "Erkekler kendilerini çok beğenirler. Herhalde Renauld dakarısının bir daha evlenmeyeceğini düşünüyordu. Oğluna gelince... Belki de durumugüvenceye almak için servet ini karısına bıraktı. Zenginlerin oğullan çoğunlukla uçarıolurlar."

"Evet , dediğiniz gibi olabilir... Şimdi, Mösyö Poirot... sanırım cinayetin işlendiği yerigörmekistersiniz.Neyazıkki,cesetoradankaldırıldı.Amatürlüaçılardanresimlerialındı.İstediğinizzamanbakabilirsiniz."

"Çokteşekkürederim,mösyö.Çoknaziksiniz."Holeçıktık.

Poirotbirdenbirebaşıylakarşıdakikapıyıişaretetti."Çalişmaodasımıorası?"

"Evet. Görmek ister misiniz?" Müdür kapıyı açtı. İçeri girdik. Mösyö Renauld'unçalışmak için seçtiği bu oda küçüktü, ama zevkli bir şekilde, rahat eşyalarladöşenmişti.Pencereninyanındabirsürügözüolanbiryazımasası, şömineninönündederikaplı büyük iki koltuk vardı. Duvarlardaki raflar kitap doluydu. Pencerenin tam karşısınagelenduvarınönünemeşedenyapılmışgüzelbirbüfekonmuştu.Poirot etrafına bakındı.Sonrada, "Şuhalı çarpık,"diyemırıldanarakşömineninönünegitt i.Halıyıdüzeltmek içineğildi.Birdenbağırarakdoğruldu.Elindeküçükbirkâğıtparçasıvardı. "İngiltere'deolduğugibiFransa'dadahizmetçilerhalılarınaltlarınısüpürmüyorlar."

Bexarkadaşımınuzattığıkâğıtparçasınıaldı.Bendeonasokuldum.

Poirot,"Bunutanıdındeğilmi,Hastings?"dedi.Şaşkınşaşkınbaşımısalladım."Hayır."Amakağıdınopemberengibanaçoktanıdıkgelmişti.

Müdürünkafasıbenimkindendahaçabukçalışıyorduanlaşılan.

"Birçektenyırtılmışbu."

Kâğıtparçasıikisant imetrekarekadardı.Üzerindemürekkepleyazılmışbir tekkelimevardı."Duveen."

Bex, "Tamam," dedi. "Bu çek ya Duveen adında biri tarafından yazıldı ya da onunadına."

Poirot,,"Duveenadınasanırım,"diyecevapverdi."ÇünkübuRenauld'nunyazısı."

"PekikimbuDuveen?"

Poirot onun omzuna vurdu. "Merak etmeyin... Sanırım bunu Madam Renauld'danöğreniriz."

Page 25: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Bex'ingözleriparladı."Doğru...Artıkgidelimmi?"

ÇıkmakiçindönerkenPoirotkayıtsızbirtavırla,"DemekRenauldkonuğunuşukoltuğaoturtmuş,"diyemırıldandı.

"Neredenbildiniz?"

"Bunun yüzünden." Poirot iki parmağının arasında bir saç teli tutuyordu. İyice uzun,siyahbirsaçteli."Bunukoltuğunarkadayanılanyerindebuldum."

Mösyö Bex bizi evin arka duvarının önüne yapılmış olan küçük kulübemsi bir yeregötürdü.Cebindençıkardığıbiranahtarlakapıyıaçtı. "Ceset burada. Siz gelmeden öncecinayetyerindenburayataşıdık.Çünküfotoğrafçılarınişibitmişti."

İçerigirdik.Ölüyerdeyatıyordu.Üzerinebirörtüçekilmişt i.Bexeğilipçabucakörtüyüçekti.Renauldortaboylu,incebiradamdı.Elli yaşındakadarduruyordu.Siyahsaçlarıbirhayli ağarmıştı. Burnu uzun ve ince, gözleri birbirine biraz yakındı. Cildi güneşten iyiceyanmışt ı.Dudaklarıgerilerekdişleriortayaçıkmışti.Yüzündemüthişbirhayretvedehşetifadesivardı.

Poirot, "Yüzünden, arkadan bıçaklanmış olduğu anlaşılıyor," diyerek cesedi usulcaçevirdi. Renauld'nun kürek kemiklerinin arasından bıçaklandığı anlaşılıyordu. Bu kısımdaaçık bej pardösüsü kanla lekelenmiş, kumaş tam ortadan hafifçe yırtılmıştı. Poirot bunudikkatleinceledi.

"Cinayetnasılbirbıçaklaişlenmiş?"

"Bıçak yarada bırakılmıştı." Müdür bir raftan cam bir kavanoz aldı. İçindeki bana birkâğıt bıçağı gibi gözüktü. Sapı. siyah, ağzı ince ve pırıl pırıldi; ancak yirmi beş sant imuzunluğundaydı.

Poirotbıçağınlekeliucunabaktı."Çokkeskin,adamöldürmekiçinuygunbirsilah."

Bex içini çekti. "Ne yazık ki, bıçakta hiçbir parmak izi yoktu. Katilin eldivenli olduğuanlaşılıyor."

Poirotaşağıgörürcesine,"Tabii,"dedi."Bunuherkesbiliyorartık.Santiago'dakilerbile."Başını salladı. Sanırım bizim katil savruk biri. Ya da zamanı çok azdı." Cesedi tekrarsırtüstüçevirdi."İççamaşırlarınınüzerinepardösüsünügeçirmişdemek?"

"Yargıçbununçokilgiçekiciolduğunudüşünüyor."

Aynı anda Bex'in kapamış olduğu kapıya vuruldu. Müdür çabucak koştu. DışarıdaFrançoiseduruyordu.Yaşlıkadınmeraklaiçeribakmayaçalışmaktaydı.

Bexsabırsızsabırsız,"Evet?Nevar?"diyesordu.

Page 26: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Madamkendinegeldi.Sorguyargıcınıkabuledebilecek."

Bex,"İyi,"dedi."BunuMösyöHautet'esöyle.Bizdehemengeliyoruz."

KulübedençıkarkenPoirotbiranduraklayarakölüyebaktı,sonrada, "Pardösüsüçokuzunmuş,"diyemırıldandı.

Page 27: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

MadamRenauld'nunHikâyesiMadam Renauld denize bakan bir odada kanepeye uzanmiştı. Dr. Durand başında

bekliyordu. Uzun boylu, dikkati çeken bir kadındı. Orta yaşlıydı. Bir zamanlar siyah olansaçları gümüşe dönüşmüştü artık. Hayat dolu ve kişilik sahibi bir insan olduğu hemenanlaşılıyordu.Bizigörüncevakarlabaşınıeğdi."Lüt fenoturun."

Koltuklarayerleşt ik.Yargıcınsekreterideyineyuvarlakbirmasanınbaşınageçt i.

Hautet, "Madam," dedi. "Dün gece olanları anlatmanızın sizi fazla sarsmayacağınıumarım."

"Hayır, hayır, mösyö. Zamanın çok değerli olduğunu biliyorum. Alçak katillerinyakalanmasıgerekiyor."

"Pekâlâ,madam...Düngecekaçtayattınız?"

"Dokuzbuçukta,mösyö.Çokyorgundum."

"Yakocanız?"

"Birsaatkadarsonrasanırım."

"Endişeliyadasinirligibibirhalivarmıydı?"

"Hayır.Herzamankigibiydi."

"Sonraneoldu?"

"Uyuduk.Ağzımabirelinbastırıldığınıhissederekuyandım.Bağırmak istedimamaoelağzımısıkıcakapatıyordu.Odadaikiadamvardı.İkisidemaskeliydi."

"Onlarıtarifedebilirmisiniz,madam?"

"Biri çokuzunboyluydu.Siyahsakalı vardı.Diğeri kısa ve şişmandı. Onun sakalı isekızılımsıydı.İkisideşapkalarınıgözlerinekadarçekmişlerdi."

Yargıçdüşüncelibirtavırla,"Hım..."dedi.

"Herkessakallıgaliba..."

"Yanisakallarıntakmaolduğunumusöylemekist iyorsunuz?"

"Evet ,madam.Amasizdevamedin."

"Eliniağzımabastıranadamkısaboyluolanıydı.Ağzımabirşeytıktı.Sonradaiplekolve bacaklarımı bağladı. Diğeri kocamın başına dikilmişti. Tuvalet masamda duran hançerbiçimindeki kâğıt bıçağı elindeydi. Uçunu kocamın göğsüne, tam kalbinin olduğu yere

Page 28: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

dayamıştı.Kısaboyluadambenibağladıktansonradiğerininyanınagitti.Kocamıkalkmayave yandaki giyinme odasına gitmeye zorladılar. Dehşetten bayılmak üzereydim. Bunarağmen konuşmaları dinlemeye çalıştım... Alçak sesle konuşuyorlardı. Onun için nedediklerini anlayamadım. Ama konuştukları dili tanıdım.GüneyAmerika'nın bazı yerlerindekullanılan o bozuk İspanyolcaydı. Kocamdan bir şey istiyorlardı sanırım. Sonra kızmayabaşladılar ve sesleri de yükseldi. Konuşan uzun boylu olanıydı galiba. 'Ne istediğimizibiliyorsun,' dedi. 'O sırrı istiyoruz.' Kocam Paul'un cevabını duyamadım. Haydut hiddetlebağırdı. 'Yalan söylüyorsun! Onun sende olduğunu biliyoruz. Anahtarların nerede?' Sonraçekmelerinhızlaaçıldığını işittim.Kocamıngiyinmeodasındabir kasa vardır.Oradahatırısayılır bir miktar para durur. Leonie bana kasanın karıştırılmış ve paranın da çalınmışolduğunusöyledi.Amahaydutlarınaradıklarınınoradaolmadığıanlaşılıyordu.ÇünküsonrauzunboyluhaydutküfrederekPaul'agiyinmesinisöyledi.Ondankısabirsüresonraevdekihafif bir gürültü endişelenmelerine neden oldu sanırım. Çünkü kocamı yarıgiyinik halde itekakadışarıçıkardılar."

Poirot,"Özürdilerim,"diyerekonunsözünükesti."Giyinmeodasınınbaşkakapısıyokmu?"

"Hayırmösyö. Aradaki kapıdan benim odama geçiliyor. Kocamı çabucak götürdüler.Kısaboyluadamöndeydi.UzunboylusuisePaul'unarkasınageçmişt i.Hâlâelindeokâğıtbıçağıvardı.Paulonlarınelindenkurtularakbenim yanıma koşmaya çalışt ı. Gözlerindekiıstırabıgördüm.Sonraoikihaydudadöndü.

'Karımlakonuşmamgerekiyor...'Yatağayaklaştı.'Meraketme,

Eloise,' dedi. 'Hiç endişelenme. Ben sabah olmadan dönerim.' Güven dolu bir tavırlakonuşmaya çalışmişt ı, ama gözlerindeki dehşeti farkettim. Onu iterek odadan çıkardılar.Uzun boylu adamın, 'Sesini çıkarırsan, kendini ölmüş bil,'dediğini duydum. Ondan sonrabayıldımsanırım.TekrargözlerimiaçtığımzamanLeoniebileklerimiovuyor,banakonyakiçirmeyeçalışıyordu."

Yargıç,"MadamRenauld,"dedi."Katillerneyiarıyordu?"

"Hiçbilmiyorum,mösyö."

"Kocanızınbirşeydenkorktuğundanhaberinizvarmıydı?"

"Evet.Değişt iğininfarkındaydım."

"Nezamanoldubu?"

MadamRenaulddüşündü."Ongünkadaröncesanırım."

"Dahaöncedeğilmi?"

"Olabilir.Amabendurumuozamansezdim."

Page 29: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Kocanızabununnedeninisordunuzmu?"

"Bir kez. Kaçamak bir cevapla beni susturdu. Ama onun müthiş bir endişeylekıvrandığının farkındaydım. Bunu benden saklamak istediği de belliydi. Bu yüzden hiçbirşeyinfarkındadeğilmişimgibidavrandım."

"Onun bir dedektiften yardım istediğini biliyormuydunuz?"MadamRenauld büyük birhayretlebağırdı.

"Birdedektiftenyardımmı?"

"Evet ,bubeyMösyöHerculePoirot."Arkadaşımselamverdi.

HautetcebindenRenauld'nunmektubunuçıkararakkadınauzattı.

"MösyöPoirotkocanızınçağrısınauyarakbugünburayageldi."

Kadın çabucak mektubu okudu. "Bundan hiç haberim yoktu. Kocamın tehlikeninfarkındaolduğuanlaşılıyor."

"Madam, şimdi benimle açık açık konuşmanızı rica edeceğim. Kocanızın GüneyAmerika'da geçirdiği yıllarboyuncaönemlibirolay oldumu?Yanionun ölümünü aydınlatacakbirolay?"

Madam Renauld, bir süre düşündü. Sonra da başını salladı. "Aklıma böyle bir şeygelmiyor.Tabikocamınbirçokdüşmanıvardı.İşhayatındaşuveyabuşekildealtett iğibazıkimseler.Amabelirlibirolayıhat ırlamıyorum. Böyle bir şeyin olmadığını iddia etmiyorum.Varsabenimbundanhaberimyok."

Hautetsıkınt ıylasakalınısıvazladı.

"Haydutlarınodayagirdiğisaatibiliyormusunuz?"

"Evet.Osıradaşömineninrafındakisaatinikiyiçaldığınıduydum."Başıylaraftakiküçüksaatiişaretett i.

Poirotyerindenkalkaraksaatiinceledi.Sonrada,"Tamam,"dergibibaşınısalladı.

Bex,"Buradadabir kolsaati var,"diyebağırdı.Haydutlarınbunu tuvaletmasasındanyere düşürdükleri belli. Saat kırılmış ama katilier yine de aleyhlerinde bir ipucuolabileceğinden habersizmişler." Usulca kırık camları aidi. Sonra da yüzünde aptalca birifadebelirdi.

"Tanrım!"

"Nevar?"

"Busaatyediyigösteriyor."

Page 30: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Yargıçhayretle,"Ne?"diyebağırdı.

Poirotoherzamankie!çabukluğuylasaatişaşkınmüdürdenalarakkulağınagötürdü.Sonra da gülümsedi. "Camı kırılmış ama saat işliyor." Esrarın bu şekilde çözülmesidiğerlerinirahatlattı.Yargıcınaklınabaşkabir şeygelmişti. "Amaşimdisaatyedideğil ki."Poirotusulca,"Hayır,"dedi."Beşibirazgeçiyor.Herhaldesaatileri.Öyledeğilmi,madam?"

MadamRenauldşaşkınşaşkınkaşlarınıçatmıştı.

"Evet,ileri...Amadoğrusuşimdiyedekbukadarilerigittiğinihiçgörmemiştim."

Hautetsaatkonusunubirtarafabırakaraksorguyadevametti. "Madam,sokakkapısıaçık bulundu. Katillerin oradan içeri girdikleri belli. Ama kilit hiçbir şekilde zorlanmamış.Bunuaçıklayabilirmisiniz?"

"Herhaldekocamyatmadanönceyürüyüşeçıktı,sonradakapıyıkilit lemeyiunuttu."

"Böylebirşeyolabilirmiydi?"

"Tabii...Kocamçokdalgınbirinsandı."

Müdür birdenbire, "Bence şu sonuca varabiliriz," dedi. "Adamlar Mösyö Renauld'ungiyinmesindeısraretmişler.Bundandaonugötürecekleriyerin...yani ,osırrınsaklıolduğuyerinburadanbirazuzaktaolduğuanlaşılıyor."

Yargıç başını salladı. "Evet, uzakmış ama pek de fazla değil. ÇünküMösyö Renauldsabahakadardöneceğinisöylemiş."

Poirot,"SontrenMerinville'denkaçtakalkıyor?"diyesordu.

"Doğuyagidenonellide.Batıyagidenonikionyedide.Amabüyükbirolasılıklakatillerinarabasıvardı."

Poirotşaşaladı."Tabii...Tabii..."

Hautetbirdenkeyiflendi."Onlarınizinibuşekildebulabiliriz.İştebuçokiyi!"Sonrayineciddileşerekkadınadöndü."Birşeydahavar.Duveenadındabirinitanıyormusunuz?"

MadamRenaulddüşüncelibirtavırlatekrarladı.

"Duveen?Hayır,sanmıyorum."

"Kocanızınböylebirindensözett iğiniduymadınızmı?"

"Hayır."

"KüçükadıBellaolanbirinitanıyormusunuz?"Hautetdikkatlekadınabakıyordu.Onunkızmasınıyadaşaşırmasınıbeklergibiydi.

AmaMadamRenauldolağanbirtavırlabaşınısalladı."Hayır."

Page 31: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Düngecekocanızabirkonukgeldiğinibiliyormuydunuz?"

Kadının yüzü hafifçe kızardı. Ama yine de sakin sakin, "Hayır," diye cevap verdi."Kimdi?"

"Birhanım."

"Öylemi?"

Hautet fazla ısrar etmedi. Başını çevirerek Bex'e işaret ett i. Müdür odadan çıktı.Tekrar geri döndüğü zaman elinde daha önce gördüğüm o cam kavanoz vardı. İçindenkâğıtbıçağınıaldı.

"Madam,"dedi."Bunutanıdınızmı?"

Kadınhafifçebağırdı."Evet...Banimküçükhançerimo..."Sonrabıçağınucundakikanlekelerinifarkederekdehşetlegeriledi.Gözleriiriiriaçılmışt ı."...kanmı?"

"Evet ,madam.Kocanızıbubıçaklaöldürdüler."Bexhançeri çabucakkaldırdı. "Bunundüngecetuvaletmasanızdaolduğundaneminmisiniz?"

"Evet ,eminim.Bunubanaoğlum hediye etti. Bir ara pilotluk yapıyordu. Bu bıçak dauçaktellerindenyapılmışt ı.Oğlumhatıraolarakyaptırtmıştıbunu."Sesigururluydu.

"Anlıyorum,madam.Oğlunuzşimdinerede?Onahementelgrafçekilmesigerek."

"Jack'amı?BuenosAires'egidiyor."

"Ne?"

"Evet.Kocamonadüntelgrafçekti.Jack'ıişiçinParis'eyollamışt ı.Amasonrahemenonun Güney Amerika'ya gitmesinin gerekli olduğunu anladı. Dün gece Cherbourg'danBouenosAires'ebirgemikalkıyordu.Jack'atelgraflaonayetişmesinibildirdi."

"BuenosAires'leilgilibuişinneolduğunubiliyormusunuz?"

"Hayır, mösyö, bilmiyorum. Ama oğlum Buenos Aires'de kalmayacaktı. OradanSantiago'yagidecekti."

Hautet'leBexaynıandabağırdılar."Santiago!YineSantiago!"

Poirot, MadamRenauld'yo yakiaşt i. Arkadaşımın bu sözleri duymamış gibi dalgın birhalivardı."Pardon,madam,bileklerinizebakabilirmiyim?"

Kadın bu istek karşısında biraz şaşırdıysa da ellerini Poirot'ya doğru uzattı. İkibileğinde de kırmızı izler vardı. İplerini bileklerini iyice kesmiş olduğu anlaşılıyordu. BanaPoirot'ungözlerindebiranheyecanlıbirpırılt ıbeliripkaybolmuşgibigeldi."Bunlarsizeçokacıveriyor..."

Page 32: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Hautettekrarheyecanlakonuşmayabaşladı.

"Madam,MösyöJackRenauld'yahemenhaberverilmesigerek!Ona telgraf çekilmeli.BuSantiagoyolculuğuylailgiliherşeyiöğrenmeliyiz."Birandurdu."Oğlunuzunyakındabiryerdeolduğunuumuyordum.Böylecesizefazlaıstırapvermemişolurduk."Sustu.

Kadınalçaksesle,"Yani..."dedi."Kocamınkimliğinintespitiiçinmi?"

Sorguyargıcıbaşınıeğdi.

"Bengüçlübirkadınım,mösyö...Bendenbeklenilenherşeyekatlanmayaçalışacağım.Artık...hazırım."

"Buişiyarındayapabiliriz."

Kadının yüzünde acı dolu bir ifade belirip kayboldu. "Bu işi hemen bit irmeyi tercihedeceğim...Kolunuzadayanabilirmiyim,doktor?"

Doktor telaşla eğildi. Madamın omuzlarına bir pelerin koydu. Ağır ağır aşağıya indik.MösyöBexkulübeciğinkapısınıaçtı.

MadamRenauldiçerigirincedurakladı.Eliyleyüzünüörttü.

"Birdakika...Kendimihazırlamayaçalışayım."Elini çekerekölüyebaktı.Veozamanakadaronuayakta tutan o olağanüstü azmi kırılıverdi. "Paul!" diye haykırdı. "Kocacığım."Sonrabayginhaldeyereyığıldı.

Poirothemenonunyanınakoştu.Gözkapaklarınıaçıpbakt ı,nabzınıyokladı.MadamRenauld'nun gerçekten bayılmış olduğuna iyice kanaat getirdikten sonra beni bir kenaraçekti. "Ben aptalın biriyim, dostum. Kadının sesinde hem ıst ırap, hem de sevgi vardı.Demekki,oküçücükdüşüncemyanlışmış.Neyse...Yenidenbaşlamamgerek."

Page 33: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

CinayetinİşlendiğiYerDoktorlaHautetbaygınkadınıevetaşıdılar.Müdürarkalarındanbakarakbaşınısalladı.

"Zavallıkadın...Şokgeçirdi.Artıkburadayapabileceğimizbirşeyyok.MösyöPoirot,gidipcinayetinişlendiğiyerebakalımmı?"

"Evet ,MösyöBex.Bendebunuricaedecektim."

Evinarkakapısındangiripöntarafadoğrugitt ik.SokakkapısındançıkarkenPoirotbiran merdivene bakarak hoşnutsuz bir tavırla başını salladı. "Hizmetçilerin hiçbir şeyduymamış olmaları garip! Merdivenden üç kişi inerken basamaklar çok gıcırdardı. Bugürültüölüleribilekaldırırdı."

"Olaygeceyarısındansonraolmuş.Hepsidederinuykudaydıherhalde."

Poirotbuaçıklamayıkabuledemiyormuşgibibaşınısalladı.Dışarıçıkıncadurakladı.

"Zatenkatillerinönkapınınaçıkolupolmadığınıanlamayakalkışmalarıdagarip.Hiçbirhaydutönkapıdangirmeyidüşünmez.Canilerinpencerelerdenbirinizorlamayakalkışmalarıdahanormalolmazmıydı?"

Müdürit irazetti."Birincikatınpencerelerininhepsindededemirparmaklıkvar."

Poirotikincikattakibirpencereyiişaretett i.

"Şumadamın yatak odasının penceresi değilmi?Bakın görüyormusunuz?Onun tamönündebirağaçvar.Bunatırmanmakçokkolayolmalı."

Müdür, "Evet, belki," diye cevap verdi. "Ama ağaca tırmanmaya kalkışsalardı, çiçektarhındaayak izleri kalırdı."Birandurdu. "Sonzamanlardayağmuryağmadığı içinbahçeyollarındaayakizibırakmamışlar.Amaçiçektarhlarındakitoprakyumuşaktabii."

Poirotilerleyerekağacınbirtarafındakiçiçektarhınabaktı.Burada toprakdümdüzdü.Arkadaşımmüdürünsözlerinidoğrubuluyormuşgibibaşınısalladı.Amasonraağacındiğertarafındakitarhakoştu."MösyöBex!Burayabakın!Butarhtabirsürüayakizivar!"

Müdür onun yanına gitt i. Sonra da gülmeye başladı. "Mösyö Poirot, bunlarınbahçıvanın iri çivili pot inlerinin izleri olduğu belli. Ayrıca bu tarafta ağaç yok. Onun iç inhaydutlarburadanikincikatatırmanamazlardı."

Poirotşaşırmışgibiydi."Doğru...Demekbuizlerinönemliolmadığınıdüşünüyorsunuz?"

"Evet ,hiçönemiyok."

Büyükbirhayretlearkadaşımın, "Bensizinleaynı fikirdedeğilim,"diye cevap verdiğini

Page 34: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

duydum."Benceşimdiyekadorgördüğümüzşeyleriniç indeenönemlisibuayakizleri."

Bexsesiniçıkarmayaraksadeceomzunusilkti.Oandanedüşündüğünüaçıklamayacakkadarnazikbiradamdı.Onunyerine, "Gidelimmi?"dedi.Poirotneşeyle, "Tabii tabii,"dedi."Buayakizlerinidahasonraincelerim."

Bexbahçekapısınadoğrugideceği yerde sağa doğru uzananbir yola saptı. Bir süresonraküçükbiraçıklığaçıktık.Buradandenizgözüküyordu.Birkenarabirbankkonmuştu.Birazileridedeeski,biçimsizbirkulübevardı.Birkaçadımötedededüzgünbirmazıdizisivillanın bahçesinin sınırlarını çiziyordu. Bex bunların arasından geçt i. Kendimizi geniş birdüzlüktebulduk.

Etrafımabakındım,sonrada,"A!"diyebağırdım.

"Burasıgolfalanı."

Müdürbaşınısalladı."Henüztamamlanmadı.Gelecekayaçılacağınıumuyorlar.Cesedibu sabah golf alanında çalışan işçiler buldular." İnledim. Çünkü sol tarafta dar bir çukurvardıveiçindeyüzükoyunbiradamyatıyordu.Felâketintekrarlandığınısandım.

Amamüdüröfkeylehomurdanarakilerledi.

"Adamlarımadaneoluyor?Burayaizniolmayankimseyisokmamalarınıemretmiştim."

Yerdeyatanadambaşınıçevirdi,"Benimizinkâğıdımvar."

Müdür,"A,MösyöGiraudi"diyebağırdı."Geldiğinizdenhaberimyoktu.Sorguyargıcısizibüyükbirsabırsızlıklabekliyordu."

O konuşurken ben de Paris Surete'sinin ünlü dedektifini merakla inceliyordum.Giraud'nunadını duymuştum.Uzunboylu, otuz yaşlarında, kızıl saçlı vebıyıklı, dimdikbiradamdı. Küstah tavırlarından kendini pek beğendiği anlaşılıyordu. Bex bizi tanıştırdı.Giraud,Poirot'nunadınıduyuncaonabiranilgiyiebaktı.

"Adınızı duydum, Mösyö Poirot. Eski günlerde çok ünlüymüşsünüz. Artık çalışmayöntemleriçokdeğişti."

Poirotusulca,"Amacinayetleryineeskisigibi,"diyecevapverdi.

Giraud'un, Poirot'un orada olmasına sinirlendiğini, arkadaşıma karşı düşmancaduygular beslediğini sezdim. Önemli bir ipucu bulduğu takdirde bunu mutlaka kendinesaklayacaktı.

Bex,"Sorguyargıcı..."diyebaşladı.

AmaGiraud kaba bir tavırla onun sözünü kesti, "Ona kim aldırır? Önemli olan ışık.Yarımsaatekadarışıkazalacak.Evdekileryarınakadarbekleyebilirler.Katillerleilgiliipucu

Page 35: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

arıyorsak, bunun yeri tam burası. Burada sizin polisleriniz mi dolaşt ılarböyle?Sonzamanlardapolisinakıllandığınısanıyordum."

"Bundaneminolabilirsiniz.Oşikâyetettiğinizayakizlericesedibulanişçilerin."

Giraud öfkeyle homurdandı. "O üçü şurada mazıların arasından geçmişler. Çokkurnazcadavranmışlar.OrtadakilerinRenauld'nunayakizleriolduğubelli.Amaikiyanındakiizlerdikkatlesilinmiş.

Aslındabuserttopraktafazlabirşeybelliolmazdıamayinedeihtiyatlıdavranmışlar."

Poirot,"Dışizler,"dedi."Demeksizbunlarıarıyorsunuz?"

Diğer dedekt if irkildi. "Tabii." Arkadaşım hafifçe gülümsedi. Bir şey söyleyecekt i.Vazgeçerekyerdekiküreğinüzerinedoğrueğildi.

Giraud,"Mezaronunlakazılmış,"diyeaçıkladı.

"Amaondanhiçbirşeyöğrenemeyeceksiniz.Renauld'nunkendiküreğiymişvekullananadamın ellerinde de eldiven varmış. İşte..." Ayağıyla üzerlerine toprak bulaşmış bir çifteldiveniişaretetti.

"Bunlar da Renauld'un... Ya da hiç değilse bahçıvanının. Açıkçası, bu cinayet iplanlayanadamlarhertürlüönlemialmışlar.Renauld'ukendihançeriylebıçaklamışlar.Onukendiküreğiylekazdıklarımezaradagömeceklermiş. İzbırakmamayadikkatetmişler.Amabenonlarıyeneceğim.Herzamanbiripucubulunur.Bunuelegeçireceğim."

Poirot'undikkatiniküreğinyanındadurankısakurşunbirboruçekmişti."Budaöldürülenadamınmı?"Banasesindehafifbiralayvarmışgibigeldi.

Giraudomzunusilkti. "Belkidebuhaftalardanberioradaduruyordu.Buboruparçasıbeniilgilendirmiyor."

Poirottatlıtatlı,"Aksinebeniçokilgilendiriyor,"dedi.

Giraudkaybedecekzamanıolmadığınısöyleyerekkababir tavırladöndüveyerdeyineipuçlarıaramayabaşladı.

Poirotiseilerleyerekküçükkulübeninkapısınıyokladı.

Giraudomzununüzerinden,"Orasıkilitli,"dedi.

"İçeridebahçivanıneşyalarındanbaşkabirşeyyok.Kürekoradanalınmamış.Evebitişikolankulübemsiyerdengetirilmiş."

Dedektiften hiç hoşianmamama rağmen sözleri beni etkilemişt i. Buna karşılıkarkadaşımıntakdiruyandıracakşekildehareketetmediğinidüşünereksinirleniyordum.

Poirot birden, "Mösyö Bex, mezarın etrafındaki beyaz çizginin anlamı nedir?" diye

Page 36: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

sordu.

"Polisinişimibu?"

"Hayır,MösyöPoirot.Golfalanıyla ilgilibu.Buçizgilerdenburadabir 'bankır' olacağıanlaşılıyor."

"Bankırmı?"Poirotbanabaktı."İç ikumdolu,birtarafındatümsekolanbirçukurdeğilmi?"Evetanlamındabaşımısalladım.

Poirot,"MösyöRenauldgolfameraklıydıgaliba?"diyemırıldandi.

"Evet , çok meraklıydı. Onun yaptığı para yardımları sayesinde bu alan hazırlandı.Hattaplanlarladaoilgilendi."

Poirotbirandüşündü. "Cesedigömmek içinpekde iyibiryerseçmemişler. İşçileryerikazmaya başladıkları zaman durum ortaya çıkacaktı." Giraud zaferle bağırdı. "Tabii ya!Bundandakatillerinburanınyabancısıolduklarıanlaşılıyor.İştebiripucudaha."

Poirot, "Evet," dedi. "Tabii cesedin bulunmasını istemiş olabilirler... Ama bu saçma birşeydeğilmi?"

Giraud cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Poirot hoşnutsuz bir tavırla tekrarladı."Evet...Mutlakasaçma..."

Page 37: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

EsrarlıMadamDaubreuilCesedinbulunduğuyerden uzaklaşırkenGiraud dört ayak durumunda etrafta dolaşıp

duruyordu. Onun işi bu kadar ciddiye almasına hayran oldum. Poirot bunu farketmişti.Yalnız kalır kalmaz alaycı bir tavırla, "Sonunda hayran olduğun tipte bir dedekt iflekarşılaştın," dedi. "İşte insan kılığında bir tazı. Öyle değil mi, dostum?" Öfkeyle, "O hiçolmazsabirşeyleryapıyor,"diyecevapverdim."Biripucuvarsabunumutlakabulacak.Amasen..."

"Bendebirşeybuldum.Birkurşunboruparçası."

"Saçmalama, Poirot. Borunun cinayetle bir ilgisi olmadığını pekâlâ biliyorsun. Benküçükşeylerikastediyordum.Katilinelegeçirilmesinisağlayacakizleri..."

"Dostum, iki metre boyundaki bir ipucu da, iki milimetre boyundaki kadar değerlidir.Bütün ipuçların küçücük olması gerektiği fikri sadece romantik bir safsatadır. KurşunborununönemliolmadığınıGiraudsöyledi.Buyüzdensendeşimdiböyledüşünüyorsun...BırakGiraudetrafıarasın.Buaradabendedüşüneyim.Aslındaolaybasitgibigözüküyor.Amabenidüşündüren bir şey var. O kol saatinin ileri olması. İki saat ileri olması. Sonraacayipküçükbazınoktalarda duruma uymuyorlar. Örneğin katiller intikam peşindeydiler,diyelim.OhaldenedenRenauld'uuyurkenbıçaklamadılar?"

Onahat ırlattım."Bir'sırı'istiyorlarmış."

"Peki nerede bu 'sır'? Biraz uzakta bir yerde... Çünkü kurbanın giyinmesini istemişler.Ama Renauld'nun cesedi yine de yakında bulunmuş. Neredeyse seslerin evdenduyulabileceği kadar yakın bir yerde. Ayrıca hançer de tuvalet masasının üstündeymiş.Hazır durumda yani." Kaşları çatarak durdu. "Hizmetçiler neden hiçbir şey duymamışlar?Onlara uyku ilacı mı içirilmiş? Katillerin bir suçortağı mı varmış? Ön kapıyı o mu açmış?Acaba..." Birden durakladı. Evin önündeki yola gelmiştik. "Dostum, şimdi seni hemşaşırtacak,hemdememnunedecekbirşeyyapacağım.Ayakizleriniinceleyeceğim."

"Neredekileri?"

"Şu sağ taraftaki tarhta gördüklerimizi. Mösyö Bex onların bahçıvanın ayak izlerioiduğunusöylüyor.Bakalımöyiemi?..İştebahçıvandaelarabasıylageliyor."

Yaşlıcabiradamfidedolubirelarabasıylayoldailerliyordu,Poirotonaseslendi.Adamarabayıbırakaraktopallayarakbizedoğrugeldi.Soluksoluğa,"Ayakizleriylekarşılaştırmakiçinadamınpotinlerindenbirinimiisteyeceksin?"diyesordum.Poirot'yaolangüvenimibirazolsunyenidenkazanmayabaşlıyordum.

Page 38: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot,"Tabii,"dedi.

"Bahçıvanbunuacayipbulmayacakmı?"

"Farkındabileolmayacak."

Yaşlıadamyanımızasokuldu."Benimiistediniz,mösyö?"

"Evet.Uzunsüredenberiburadabahçıvanlıkediyorsundeğilmi?"

"Yirmidörtyıldanberi,mösyö."

"Adınnedir?"

"Auguste,mösyö."

"Şusardunyalarahayranoldum."Poiroteliyleişaretetti.

"Daldırmakiçinbanabirsapverirmisin?"

"Tabii, mösyö." Bahçıvan tarha girdi. Poirot 'nun gösterdiği sardunyadan bir dalkopardı. Arkadaşım teşekkür etti adama. Auguste yanımızdan uzaklaşınca dagülümseyerek, "Gördün mü?" dedi. Eğilmiş bahçıvanın çivili pot inleriyle bıraktığı izleriinceliyordu."Nebasitdeğilmi?"

"Amaben..."

"Pot ininiç indebirayakolacağınıdüşünmemiştindeğilmi?Olağanüstükafanıyeterincekullanmıyorsun,Hastings.Eee,ayakizlerinenediyorsun?

Tarhıdikkatleinceledim."Buradakibütünayakizleriayni."

"Öylemidiyorsun?Eh,bendeseninleaynıfikirdeyim."Poirot'nunbukonukendisinihiçilgilendirmiyormuşgibibirhalivardı.

"Demekartıkayakizlerineönemvermiyorsun?"dedim.

Poirot başını salladı. "Ne münasebet! Sonunda gerçek izi buldum. Zavallı Giraud...Onunbunlarlailgileneceğinihiçsanmıyorum."

Aynı anda evin ön kapısı açılarak Bex'le Hautet dışarı çıktılar. Yargıç, "Ah, MösyöPoirot,"diyeseslendi."Bizdesiziarayacaktık.VakitoldukçageçamaMadamDaubreuil'ügörmekistiyorum.MösyöRenauld'unölümüneçoküzüleceğikesin.Belkibizdeoaradabiripucuelegeçirebiliriz.Adamosırrıkarısınaaçmamış.Amabelkiaşkınınesiriolduğukadınasöylemişt ir.Samsun'larımızınzayıfyanlarınıbiliyoruz,öyledeğilmi?"

Hautet'insüslüsözcüklerkullanmasıçokhoşumagitmişti.Yargıcınbuesrarlıolaydangitgidezevkaldığınıanlıyordum.

Poirot,"MösyöGirauddabizimlegelecekmi?"diyesordu.

Page 39: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Hautet alaycı bir tavırla konuştu. "Giraud'nun araştırmayı bildiği şekilde yapmakniyet inde olduğu anlaşılıyor." Yargıcın Paris'li dedektifin takındığı tavırlar yüzündensinirlendiği anlaşılıyordu. Yürümeye başladık. Poirat'la Hautet önden gidiyorlardı. Bex'lebendearkadan.

Müdürbana bir sır açıklarmış gibi, "Françoise'ın ifadesinin doğru olduğu anlaşılıyor,"dedi. "Merkeze telefon ettim. Madam Daubreuil son altı hafta içinde... yani Renauld,Merlinville'egeleliberibankadakihesabınaüçdefahatırısayılırmiktarlaryatırmış.Bunlarınhepsiikiyüzbinfranktutuyor."

"Birhayliparabu."

"Tabii ya. Evet, Renauld'nun kadına çok âşık olduğu belli. Ama Renauld'nun o sırrıMadam Daubreuil'e açıp açmadığını bilmiyorum. Mösyö Hautet ümitli ama ben pekdeğilim."

Yokuştan inerek bir evin önünde durduk. Villayı hementanıdım. O gün daha önceönündengeçt iğimizküçükVillaMarguerite'di.Şuçokgüzelgençkızınçıktığıev.

Müdür başıyla villayı işaret ett i. "Madam uzun yıllardan beri burada oturuyor. Sessizsedasız, dikkati çekmeyecek bir şekilde. Merlinville'de edindiği ahbaplarından başka birarkadaşiyadayakınıyoksanırım.Negeçmişinden,nedekocasındansözediyor.Adamınsağolupolmadığıbilebellideğil.Anlayacağınızkadınçokesrarlıbirinsan."

Başımısalladım.İlgimgitgideartıyordu."Yakızı?"

"Gerçekten çok güzel bir kız. Alçakgönüllü, dindar. Bir genç kızda aranacak bütünmeziyetler var onda. Ama insan ona acıyor.tabii. Belki kız annesinin geçmişi konusundahiçbir şey bilmiyor, ama onunla evlenmeyi düşünecek bir adam bu konuyla da ilgilenecektabii.Ozaman..."Bexomzunusilkti.

Öfkeylebağırdım."Amakızınnesuçuvar?"

"Hiçbirsuçuyokamaneyaparsınız?Karısınıngeçmişihererkeğiilgilendirir."

Hautetziliçalıyordu.Birikidakikasonraeşiktebenimgençtanrıçabelirdi.Bizigörüncerengiuçuverdi.Gözlerikorkuylairileşti.Müthişkorktuğubelliydi.

Hautet şapkasını çıkardı. "MatmazelDaubreuil.Sizi rahatsızettiğimiz içinözürdileriz.Annenizlekısabirgörüşmeyapmamızgerekiyor."

Gençkızbiranhareketsizdurdu.Elinigöğsünebastırmıştı.Sonrakendinitoparlayarakalçaksesle,"Gidipkendisinesöyleyeyim,"diyemırıldandı."Lütfeniçeribuyrun."

Gençkızsoldakiodayagirdi.Onunyinemırıltıylabirşeylersöylediğiniduyduk.Sonra,aynıtatlılıklaamadahasertbirsesişittik."Tabii,tabii.Onlarıiçerial."

Page 40: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BirdakikasonraesrarlıMadamDaubreuil'ünkarşısındaydık.

Kadın, kızı kadar uzun boylu değildi. Vücudu daha dolgundu. Kızının aksine saçlarısiyahtı.Ortadanayırmıştısaçlarıni.Kapaklarınınyarıörttüğügözlerimavi,yuvarlakçenesiçukurdu.Yarıaralıkdudaklarındahemenesrarlıbirtavırlagülümsemeyebaşlayacakmışgibibir ifadevardı.Çokkadıncahavasıyumuşak,büyüleyiciydi.Kendine iyibakmasına rağmengençgörünmüyordu.Amayaşlahiçilgisiolmayanbirsihirvardıonda.

Bembeyazbiryakasıvekolkapaklanolansiyahbirelbisegiymişti.Oradaöyledururkeniçedokunan,çaresizkatmışgibibirhalivardı.

"Benimigörmekistediniz,mösyö?"

"Evet, madam," Hautet hafifçe öksürdü. "Mösyö Renauld'un ölümü olayınısoruşturuyorum.Herhaldeolayıduydunuz?"

Kadınbirşeysöylemedenbaşınıeğdi.Yüzününifadesideğişmişti.

"Buolayıaydınlatıpaydınlatamayacağınızısormayageldik."

"Benmiaydınlatacağım?"Kadınınsesihayretdoluydu.

"Evet, madam. Belki de sizinle yalnız konuşmamız daha doğru olur." Hautet anlamlıanlamlikızadoğrubaktı.

MadamDaubreuilonadöndü."Marthe'ciğim..."

Genç kız başını salladı. "Hayır, anne, gitmeyeceğim. Ben çocuk değilim. Yirmi ikiyaşındayım.Gitmeyeceğim."

MadamDaubreuilsorguyargıcınadöndü."Görüyorsunuzya,mösyö?"

"MatmazelDaubreuil'ünönündekonuşmakistemiyorum."

"Kızımındadediğigibioçocukdeğil."Hautetbirandurakladı.

"Pekâlâ,madam. İstediğiniz gibi olsun. Renauld'yu akşamları villasında ziyaret etmekâdet indeymişsinizsanırım.Öylemi?"

Kadınınuçukyanaklarıkızardı,yinedesakinbirtavırlacevapverdi.

"Banaböylebirsorusormayahakkınızyok."

"Madam,bizbircinayetolayınıaraştırıyoruz."

"Olabilir.Amabenimcinayetlehiçbirilişkimyok."

"Bizböylebir iddiadabulunmadık,madam.Nevarki,ölenadamıçok iyi tanıyordunuz.MösyöRenauldsizehayatınıntehlikedeolduğunuaçıkladımıhiç?"

"Hayır,hiçbirzaman."

Page 41: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Santiago'dakihayatından,oradakidüşmanlarındansözettimi?"

"Hayır."

"Demekbizehiçyardımedemeyeceksiniz?"

"Korkarım öyle. Bana gelmenizin nedenini anlıyorum." Kadının sesinde hafif bir alayvardı.

"MadamRenauldbizebütünbildiklerinianlatt ı."MadamDaubreuil,"Ah,"dedi."Acaba..."

"Acabane,madam?"

"Hiç."

Hautet kadına baktı. Bunun bir düello sayılacağını ve karşısındakinin kolayaltedilemeyecekbirhasımolduğunuanlamıştı.

"YaniRenauld'unsizehiçbirşeysöylemediğikonusundaısrarediyorsunuz."

"MösyöRenauld'unbanaaçılmasıgerektiğinineredençıkarıyorsunuz?"

Hautet zalimcebir darbe indirdi. "Çünkü,madambir erkekkarısınasöylemediği şeylerimetresineaçıklayabilir."

"Ah!" Kadın ileri doğru atıldı. Gözleri ateş saçıyordu. "Bana hakaret ediyorsunuz,mösyö!Hemdekızımınönünde!Sizesöyleyecekhiçbir sözümyok.Lütfenevimdençıkıpgidin."

Düelloyu kadının kazandığı belliydi. Villadan suçlu çocuklar gibi ayrıldık. Hautetsöylenipduruyordu.Poirot ise derin düşüncelere dalmıştı. Sonra birden irkilerek kendinegeldi.Hautet'eyakındaiyibirotelolupolmadığınısordu.

"Kentinbubölümündeküçükbirotelvar.OtelBains.Yolunbirazaşağısında.Herhaldeyarınsabahgörüşürüz?"

"Tabii. Teşekkür ederim, Mösyö Hautet." Karşılıklı nazik sözlerden sonra ayrıldık.Poirot'labenMerlinville'e doğru ilerledik. Hautet 'yle Bex ise Villa Genevieve'ye döndüler.Poirotbiranonlarınarkalarındanbaktı.

"Fransızpolisibirharika.Herkesinhayatıhakkındabilmedikleri yok..."'Ansızinbağırdi."A,neoluyor?"Biriyoldanbizedoğrukoşuyordu.MartheDaubreuil'dübu.

Genç kız bize yaklaşırken soluk soluğa, "Özür dilerim," diye bağırdı. "Bu... bunuyapmam gerek. Sizinle konuştuğumu anneme söylemeyin n'olur. Söyledikleri doğru mu?Yani...MösyöRenauldölmedenöncebirdedektifçağırdımı?Sizomusunuz?"

Poirotşefkatle,"Evet,matmazel,"dedi."Doğru.Sizbununasılöğrendiniz?"

Page 42: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Marthe,kızardı."FrançoisebizimAmelie'yesöylemiş."

Poirot yüzünü buruşturdu. "Böyle bir olayda hiçbir şeyi gizli tutmak mümkün değil.Neyse,zararıyok.Peki,matmazel,öğrenmekistediğiniznedir?"

Kız durakladı. Hem konuşmak istiyor, hem de korkuyordu. Sonunda âdeta fısıltıylasordu."Birinden...şüpheediyorlarmı?"

Arkadaşımonudikkatlesüzdü."Şimdilikherşeybelirsizmatmazel."

"Evet ,biliyorum...Amabirindenşüpheleniyorlarmı?"

"Nedensordunuz?"

Bu soru kızı korkutmuş gibiydi. Birdenbire Poirot'nun daha önce onun hakkındasöylediklerinihatırladım."Gözleriendişedolubirkız."

Marthe Daubreuil, "Mösyö Renauld bana daima iyi davrandı," dedi. "Onun için budurumunbeniilgilendirmesinormalsayılır."

Poirot,"Anlıyorum,"dedi."Açıkçası,buaraikikişidenşüpheediliyor,matmazel."

"İkikişidenmi?"Banakızhemşaşırmış,hemderahatlamışgibigeldi.

"Adları bilinmiyor.AmaŞili'li oldukları veSantiago'dangeldikleri sanılıyor. İştegenç vegüzelolmanınbuiyiliğivar,matmazel.Bakınmesleksırlarımısizeaçıklayıverdim."

Kızneşeylegüldü.SonradamahcupbirtavırlaPoirot'ya teşekküretti. "Artıkgideyim.Annembeniarar."

Dönerekkoşakoşayoldançıktı.Benhayranhayranonunarkasındanbakıyordum.

Poirotciddibirtavırlakolumadokundu.

"Dostum,aklınMartheDaubreuil'etakılmasın.Osanagöredeğil.SenBabaPoirot'yudinle."

"Neden?" diye bağırdım. "Müdür onun güzel olduğu kadar iyi bir insan olduğunu dasöyledi.Marthemelekgibibirkız."

Poirotneşeylecevapverdi."Bazıkanlıkatillerinmelekgibiyüzleriolur.Masumbiryüzvekötübir şekildegelişmişgrihücreler."Dehşetekapılmışt ım. "Poirot! Onun gibi masumbirçocuktanşüphelenmiyorsunya?"

"Heyecanlanma, dostum. Kızdan şüphelendiğimi söyledim. Ama olay hakkında bilgiedinmeyeçalışmasıbirazacayip."

"İlk olarak senden daha ileriyi görebiliyorum," dedim. "Kız kendisi değil, annesi iç inendişeleniyor."

Page 43: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot,"Dostum,"diyemırıldandı."Herzamankigibiburnununucunubilegöremiyorsun.Madam Daubreuil kendisini çok, iyi korumasını bilen bir kadın. Kızının onun içinendişelenmesinegerekbileyok.Evet,deminsana takılıyordum.Bunu itirafediyorum.AmaMarthe'de aklın kalmasın. O kız sana göre değil. Ben, Hercule Poirot, bunu biliyorum.Tanrım!Osuratıneredegördüğümübirhatırlayabilseydim!"

Şaşkınşaşkınsordum."Kiminsuratını?Kızınkinimi?"

"Hayır.Annesininsuratını..."HayretimifarkedenPoirot, ekledi.

"BubenimBelçikapolisörgütündeçalıştığımgünlerleilgili.Okadınlahiçkarşılaşmadım.Amabanafotoğrafınıgörmüşümgibigeliyor.Hemdebirolaylailgiliolarak.Hattabu..."

"Evet?"

"Hattabubircinayetolayıydısanırım."

Page 44: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BeklenmedikBirKarşılaşmaErtesi sabah villaya gitt ik. Biz içeri girerken hizmetçi Leonie de merdivenlerden

iniyordu.Poirotkızamadamınnasılolduğunusordu. Leonie başını salladı. "Çok üzgün...Zavallıcık...Hiçbirşeyyemiyor.Rengisapsarı.Onabaktıkça içimparçalanıyor...Doğrusuben,banaihanetedenbirerkekiçinbukadargözyaşıdökmezdim."

Poirotonahakverirmişgibibaşınısalladı."Çokdoğru.Amasevenbirkadınkalbibirçokdarbeyiaffeder...Sanırımmadamlakocasısonaylardakavgaediyorlardı..."

Leonie,"Hiçkavgaetmezlerdi,mösyö,"diyecevapverdi."Benmadamınbir kezolsunit iraza kalkıştığını ya da sitem ettiğini duymadım. Bizim hanım tam anlamıyla bir melekgibidir.Bubakımdankocasındançokfarklıdır."

"MösyöRenauldmelekgibibiradamdeğildidemek?"

"Öfkelendi mi bütün evi ayağa kaldırırdı. Mösyö Jack'la kavga ettikleri gün seslerineredeysepazaryerindenduyulacaktı.İkisideavazavazbağırıyorlardı."

Poirot,"Sahimi?"dedi."Nezamanoldubukavga?"

"MösyöJackParis'egitmedenhemenönce.Azkalsm trenini kaçıracaktı.Kütüphanedençıkarakholebıraktığıbavulunukaparcasınaaldı.Otomobiltamirdeolduğuiçinistasyonakadarkoşmak zorunda kaldı. Mösyö Jack'ın yüzü bembeyazdı. Sadece yanakları kızarmıştı. Çoköfkeliydi.""Kavgasebebineydiacaba?"

Leonie,"Ah,iştebunubilmiyorum,"dedi.

"Sesleri çok yüksekti ama ne söylediklerini ancak çok iyi İngilizce bilen biri anlardı.AmaMösyöRenauldondansonrabütüngünasıksurattadolaştı.Herşeyekusurbuldu."

"Matmazel,sorguyargıcınerede,biliyormusunuz."

"Garaja, otomobile bakmaya gittiler, mösyö. Arabanın cinayet gecesi kullanılmışolabileceğinidüşünüyorlar."

Leoniedönerekuzaklaşırken,Poirot,"Ammadaakıl,"diyemırıldandı.

"Sen de garaja gidecekmisin?" "Hayır. Salonda bekleyeceğim. Hava sıcak ama orasıserin." Böyle sakin sakin oturmak fikri hiç hoşuma gitmemişti. "Kusura bakmazsan..." diyebaşladım.

"Nemünasebet!Yalnızbaşınaaraştırmayapmakistiyorsungaliba?"

"Hayır.Giraud'yuseyretmekistiyorum.Bakalımoneyapıyor?"

Page 45: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"İnsan kılığındaki tazı." Poirot rahat bir koltuğa yerleşerek gözlerini kapattı, "istediğingibiyap,dostum."

Dışarı çıktım. Hava gerçekten çok sıcaktı. Bir gün önce izlediğimiz yoldan yürümeyebaşladım. Ginayet yerini tek başıma incelemeyi istiyordum. Ama hemen oraya gitmedim.Maziların arasına girerek golf alanına doğru ilerledim. Şimdi mezardan yüz metre kadaruzaktaydım.Sonmazıdizisininarasindanöylehızlaçıktımki,oradaarkasınıdönmüşdurangenç bir kıza çarptım. Tabii kızcağız korkuyla hafifçe bağırdı. Ama ben de şaşkınlığımıgizleyemedim.Çünkükızıtanımıştım.BuyolarkadaşımKülKedisiydi.İkimizdeşaşırmıştık.Aynıanda,"Siz!"dedik.Öncegençkızkendinitoparladı."Allahallah!Buradaneişinizvar?"

"Yasizin?"diyecevapverdim.

"Sizisongördüğümzamanuslubirçocukgibiİngiltere'yegidiyordunuz."

"Ben de sizi son gördüğüm zaman," dedim. "Uslu küçük bir kız gibi kardeşinizleİngiltere'yegidiyordunuz.Sahi,kızkardeşiniznasıl?"Beyazdişlerinigöstererekgüldü."Çoknaziksiniz.Teşekkürederim,kardeşimçokiyi."

"Odaburadamı?"

"Kardeşimkenttekaldı."

Güldüm."Kardeşinizolduğunusanmıyorum.EğervarsaadımutlakaJohn'dur."

Gülümsedi."Sizbenimadımıhatırlıyormusunuz?"

"KülKedisi...Amaartıkbanaasıladınızısöyleyeceksinizdeğilmi?"

Şirinşirinbaşınısalladı."Hayır."

"Burayanedengeldiğinizidesöylemeyecekmisiniz?"

"A,omu?Bizimmeslektenolanlarınzamanzaman'dinlediklerini'herhaldeduydunuz?"

"BöylepahalıbirFransızsayfiyekentindemi?"

"Gidilecekyeribilirsenizsizeçokucuzagelir."

Onu dikkatle süzdüm. "İki gün önce karşılaştığımız zaman buraya gelmek niyetindedeğildiniz."

Kül Kedisi bilgiç bir tavırla, "Herkes düş kırıklığına uğrar,"diye cevap verdi. "İşte sizeyeteri kadar bilgi verdim. Küçük çocuklar fazla meraklı olmamalıdırlar. Ama siz hâlâ banaburadaneyaptığınızısöylemişdeğilsiniz?"

"Sizeyoldaarkadaşımınünlübirdedektifolduğunuanlatmıştım."

"Evet?"

Page 46: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Herhaldecinayetideduydunuz?VillaGenevieve'deişlenencinayeti?"

Banahayretlebakakaldı.Gözleriiriiriaçılmıştı,kesikkesiknefesalıyordu."Yani...sizoolayamıkarıştınız?"

"Tabii..."Sözlerimingençkızıçoketkilediğibelliydi.

"İştebuçokgüzel.Eh,şimdibanacinayetyerinigösterinbakalım.Dehşetuyandıracakherşeyigörmekistiyorum."

"Nedemekistiyorsunuz?"

"HayAllah!Sizecinayetlerebayıldığımısöylememişmiydim?Nedenbuyüksek topukluayakkabılarla otların üzerinde dolaşarak ayak bileklerimi tehlikeye attığımı sanıyorsunuz?Saatlerdenberiburadadolaşıyorum.Önkapıdangirmeyidenedim,amaoradapolismemurubana engel oldu. Neyse şansım varmış ki, size rastladım. Haydi, gelin! Bana her şeyigösterin."

"Buraya bakın... Bir dakika, bir dakika. Olamaz bu İçeri kimsenin girmesine izinvermiyorlar.Polisçoksıkı."

"Amaönemlikimselerinarkadaşıdeğilmisiniz?"

Gözündendüşmekistemiyordum.Usulca,"Nedenbukadarmeraklısınız?"diyesordum."Görmekistediğiniznedir?"

"Her şeyi görmek istiyorum! Cinayet yerini, silahı, cesedi. Parmak izlerini, başka ilgiçekici şeyleri. Şimdiye kadar bir cinayet olayına karışma fırsatını bulamamıştım. Hayatımboyuncabugünüdüşüneceğim."

Kızın bu marazı heyecanı midemi bulandırıyordu. İstemememe rağmen Kül Kedisinincanlı güzelliği beni çekmişti.Amayinedeo ilk etkiyi silemiyordum.Kızdanhoşlanmıyor veotlunhareketlerinitasvipetmiyordum.Güzelbiryüzvemarazibirmerak!Kızbirdenbire,"Buukalalıktanvazgeçinartık," dedi. "Böyle tavırlar da takınmayın. Sizi bu iş için çağırdıklarızaman burnunuzu havaya kaldırarak, 'Çirkin bir olay bu. Ben buna kesinlikle karışmam,'demedinizsanırım."

"Hayır,ama..."

"Eğersizdeburadatatildeolsaydınız,benimgibibuişeburnunuzusokmayakalkışmazmıydınız?Tabiikikalkışırdınız."

"Benerkeğim.Sizkadınsınız."

"Sizegörebirkadınfaregörünceiskemleninüzerinesıçrayarakavazavazbağırmalıdır.Öyle değil mi? Modası geçmiş düşünceler bunlar! Haydi, ne olur?" Küçük yumuşak eliyleparmaklarımıtuttu.

Page 47: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Tabii hemen yumuşadım.ÖnceKül Kedisini cesedin bulunduğu yere götürdüm.Oradanöbetbekleyenmemurbanasaygıylaselamverdi.KülKedisineayrıntılıbilgiverdim.Sonradadönerekvillayagittik.Gençkızcesedidegörmekistiyordu.Kulübeninanahtarınıvillanınönündebekleyendiğerpolismemurundanaldım.

Arka taraftaki küçük kulübeciğe yaklaşırken Kül Kedisi çok heyecanlıydı. "Bir dakika,"dedim.

"İçeriye gerçekten girmek istiyorsanız sizi durduracak değilim. Cinayetin işlendiği yerigördünüzveolayıdabütünayrıntılarıylaöğrendiniz.Bukadarıyetmezmi?Açıkçasıceset...hiç de hoş değil. Gerçekten görmek istiyor musunuz?" Genç kız bir an yüzündeanlayamadigim bir ifadeyle bana baktı. Sonra da güldü. "Ben dehşet verici sahnelerdenhoşlanırım. Haydi, gelin." Anahtarla kulübenin kapısını açtım. İçeri girerek cesedinyüzündekiörtüyüçektim.KülKedisihafifçebağırdı.Dönerekonabaktım.Yüzündedehşetvardı.Oneşelivekayıtsızhalikalmamıştı.

Beni dinlememiş ve bu hale düşmüştü. Ona hiç acımıyordum. İnadına cesedi usulcaçevirdim.

"Bakın,"dedim."Sırtındanbıçaklamışlar."

Kızgüçduyulurbirsesle,"Neyle?"diyesordu.Başımlacamkavanozuişaretettim."Şuhançerle."

Kül Kedisi birdenbire sendeledi. Sonra da yere yığıldı. Hemen yardımına koştum."Baygınlıkgeçiriyorsunuz...Sizidışarıçıkarayım.Busahnedayanılacakgibideğildi."

"Su..."diyefısıldadı."Yalvarırım...Birazsu..."

Onu orada bırakarak eve koştum. Neyse ki, hizmetçiler görünürde yoklardı. Kimseyegözükmeden bir bardak su aldım. Kulübeye geri döndüğüm zaman genç kız hâlâ yerdeyatıyordu. Ama biraz su içince hemen kendine geldi. Titreyerek, "Beni buradan götürün!"diyebağırdı."Hemengidelim!"

Onuayağakaldırarakdışarıçıkardım.Gençkızuzanıpkapıyıkapattı.Derinderinnefesalıyordu,"Ah,neyse...Kendimibiraztopladım...Eh,artıkbengideyim."

"Böyleyalnızbaşınızagidemezsiniz.Ayaktaduracakhalinizyok.SiziMerlinville'ekadargötüreceğim."

"Olmaz.Benimhiçbirşeyimyok."

Bir süre tartıştık. Sonunda onu kentin dışına kadar götürmeme razı oldu. Orayaulaşıncadurupeliniuzattı.

"Hoşçakalın.Benimlegeldiğiniziçinçokteşekkürederim."

Page 48: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Rica ederim... Merlinville'de kaldığınıza göre sanırım yakında yine karşılaşırız."Gülümsedi."Herhalde...Hoşçakalın."

"Birdakika,birdakika.Banaadresinizivermediniz."

"PhareOtelindekalıyorum.Küçükamatemizbiryer.Yarınotelimegelindegörüşelim."

Genç kızın uzaklaşmasını seyrettim. Sonra da villaya döndüm. Birdenbire kulübeninkapısını kilitlemediğim aklıma gelmisti. Neyse Ki, farkeden olmamıştı. Kapıyı kilitleyerekanahtarıpolismemurunaverdim.

Aynı anda aklıma başka bir şey geldi. Kül Kedisi bana adresini vermiş ama adını yineaçıklamamıştı...

Page 49: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

MösyöGiraudİpuçlarıBuluyorHautetsalondabahçıvanAuguste'usorguyaçekiyordu.Poirot'aBexbenigülümseyerek

selamladılar. Ben de bir köşeye geçip oturdum. Auguste bahçe eldivenlerinin kendisininolduğunu söylüyordu. Bazı dikenli fidanlar yüzünden zaman zaman giyiyordu onları.Eldivenlerin belirli bir yerleri yoktu. Kâh şuraya bırakıyordu, kâh buraya. Kürek iseçoğunluklaokulübemsiyerdeduruyordu.SonundaHautet,Auguste'agidebileceğinisöyledi.MeraklaPoirot'a baktım.Çünkü arkadaşımbahçıvanın ayak izleri üzerinde çok durmuştu.AmaşimdiAuguste'abirşeysormakniyetindeolmadığıanlaşılıyordu.

Bahçıvan tam çıkacağı sırada, "Bir dakika," diye bağırdım. "Bir şey sorabilir miyim,MösyöHautet?"

"Tabii,mösyö."

Auguste'adöndüm."Potinlerinnerededurur?"Yaşlıadam,"Allah,Allah!"diyesöylendi."Ayaklarımdatabii.Nerededuracak?"

"Geceyattığınzaman?"

"Yatağımınaltında."

"Potinlerinikimtemizliyor?"

"Kimse temizlemiyor. Temizlenmeleri gerekli mi? Ben gençier gibi rıhtımda dolaşmayaçıkmıyorum ki. Tabii pazar günleri pazarlık potinlerimi giyiyorum. Ama diğer günler..."Omuzunusilkerekdışarıçıktı.

Hautet, "Fazla bir ilerleme kaydetmiş değiliz," diye söylendi. "Santiago'dan telgrafgelmedikçe bir şey yapamayacağımız anlaşılıyor. Giraud'u göreniniz var mı? Bu adam daçokterbiyesiz..."

"Benimiaradınız,yargıçbey?"

Hepimiz irkildik.Giraud dışarıda, açik pencerenin önünde duruyordu. İçeriye atlayarakmasaya doğru gitti "İşte karşınızdayım, sayın yargıç... Bir emriniz mi vardı? Tabii bensadece bir dedektifim. Sorgu işlerinden anlamam. Ama birini sorguya çekecek olsaydım,pencereyisıkıcakapatırdım.Böylecekimsekonuşmalarıduymazdı."

Hautet öfkesinden mosmor kesildi. "Mösyö Giraud, herhalde zamanınızı harikalaryaratacakşekildeharcadınız.Veartıkbizecanilerinisimlerinivermeyehazırsınız."

Giraud onun bu alayına aldırmadı bile. "Hiç olmazsa onların nereden geldiklerinibiliyorum."

Page 50: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Efendim?"

Giraudcebindenbir kibritlebir izmarit çıkardı.BirdenPoirot'yadoğrudönerek sert birsesle,"Buradanegörüyorsunuz?"diyesordu.

"Birizmaritleyanmamışbirkibrit."

"Bunlarsizenesöylüyor?"

Arkadaşımelleriniaçtı."Hiçbirşeysöylemiyor."

Giraud memnun memnun, "Ah," dedi.."Siz böyle şeylerden anlamıyorsunuz. Kibritinyanmamış olması çok işime yaradı. Böylece bunun Güney Amerika'da çok kullanılankibritlerdenolduğunuanladım.Sigaradayineoradan."

MüdürBexatıldı."SigaraylakibritMösyöRenauld'unolabilir.GüneyAmerika'dandönelisadeceikiyılolmuş."

Giraud kendinden emin bir tavırla cevap verdi. "Hayır, bunlar Renauld'un değil.Eşyalarınıaradım.Onuniçtiğisigarabaşkacins.Kullandığıkibritdeöyle."Birandurdu."Vebütünbunlarvarsayımımıdestekliyor."

Hautet,"Neymişbuvarsayım?"diyesordu.

"Bunu şimdiki halde açıklamak niyetinde değilim. Araştırmaya yeni başladığımıunutmayın."Giraudalaycıbir tavırlaPoirot'yabaktı. "Tabiisayınmeslekdaşım,sizindebukonudakifikirleriniziöğrenmekisterim.

"Mösyö Giraud, bu olayın size tanıdık gelen bir yanı yok mu? Yani size bir şeyihatırlatmıyormu?"

"Yo...Hiçbirşeyihatırlatmıyor."

Poirotusulca,"Dahaöncedeaynıbunabenzerbircinayetişlenmişti,"dedi.

"Nezaman?Nerede?"

"Ah,neyazıkki,hâlâhatırlayamadım.Amamutlakakısabirsüresonrahatırlayacağım.Bukonudabanayardımedebileceğiniziumuyordum."Giraudburunkıvırdı."Canilerinmasketaktıkları birçok olay var! Bunların hepsini de ayrıntılarıyla hatırlayamam ki. Bütün bucinayetlerbirbirilerinebenzer."

Poirot, "Ama hepsinde de kişisel bir şeyler vardır," dedi. "Ben şimdi cinayetpsikolojisinden söz ediyorum. İki cinayet plan ve uygulama bakımından birbirlerinin aynıolduğu zaman bir tek şey anlaşılır. İkisi de aynı kafadan doğmuştur. İşte ben de o kafayıarıyorum,MösyöGiraud.Veonubulacağım.İşteasılipucubu.Psikolojikbiripucu.Belkisizizmaritlerdenvekibritlerdençok iyianlıyorsunuz,MösyöGiraud.Amaben,HerculePoirot,

Page 51: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

insanlarınkafalarınıiyitanırım."

Fransızomuzlarınısilkt i.

Arkadaşımdevametti. "Size yol göstermeye çalışayım. Gözünüzden kaçan bir ipucudaha var. MadamRenauld'nun kol saati cinayet in ertesi günü fazla ileri gitmişt i. Tam ikisaat."Giraudonahayretlebakt ı."Belkisaathepilerigidiyordu?"

"Evet.Banadaöylesöylediler.""İyiya..."Poirot,"Amaikisaatçokfazla,"dedi."Sonratarhtakiayakizleridevar."Başıylaaçıkpencereyiişaretett i.

Fransızdedektifheyecanlaoyanadoğrukoştu.

"Şutarhtamı?"

"Evet."

"Amabenoradaayakizigöremiyorum."

Poirot,"Evet ,"diyecevapverdi."Oradaayakiziyok."

Giraudmüthişbiröfkeyekapıldı.Arkadaşımadoğrubirikiadımattı.Aynıandadakapıaçıldı.Birmemur, "SekreterMösyö Stonor İngiltere'den geldi." diye haber verdi. "Sizinlekonuşmakistiyor."

Page 52: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

GabrielStonorOdaya giren adam dikkat çekici bir t ipt i. Çok uzun boylu, atletik yapılıydı. Boynu ve

yüzü güneşten iyice bronzlaşmışt ı. Onu daha iyitanıdığımzamanGabrielStonor'ungerçektenilgi çekicibiri olduğunu anlayacaktım. İngilizdiama dünyanın dolaşmadık yerini bırakmamıştı. Afrika'da avlanmış, California'da çiftçiliketmiş,güneydenizlerindeticaretyaprmşti.Stonor'unbakışlarıhemenHautet'yibuldu."Sizsorgu yargıcısınız değil mi? Tanıştığımıza memnun oldum. Çok korkunç bir olay bu.MadamRenauldnasıl?Buacıyadayanabilecekmi?Herhaldemüthişbirşokgeçirdi."

Hautet, "Müthiş, müthiş," dedi. "İzin verin de Polis Müdürümüz Mösyö Bex'i sizetanıtayım. Bu, Surete'den Mösyö Giraud... Bu bey de Mösyö Hercule Poirot. MösyöRenauld kendisini çağırtmış. Ama ne yazık ki, felâketi önlemekte gecikti. Bu da MösyöPoirot'nunarkadaşıYüzbaşıHast ings."

StonorilgiylePoirot'yabaktı."Demeksiziçağırttı?"

Bex atıldı. "Mösyö Renauld'nun bir dedektif çağırmak niyetinde olduğunu bilmiyormuydunuz?"

"Hayır,bilmiyordum.Amabunahiçşaşmadım."

"Neden?"

"ÇünküMösyöRenauldçokendişeliydi.Durumubilmiyordum.Banaaçılmamıştı.Zatenaramızdaöylebiryakınlikyoktu.Amaonunçokkorkmuşolduğubelliydi."

Hautet."Hım..."dedi."Bununnedeninibilmiyormusunuz?"

"Hayırefendim,bilmiyorum."

"MösyöRenauld'unyanınanezamangirdiniz?"

"İkiyilönce.GüneyAmerika'dandöndüğüsıralarda.Ortakbirdostumuzbizitanıştırdı.MösyöRenaulddaozamanbanasekreterliğiniönerdi.Kendisiçokiyibirpatrondu."

"SizeGüneyAmerika'dakihayatındansözettimi?"

"Hemdesıksık."

"AcabaSantiago'dahiçbulunmuşmuydu?"

"Evet ,orayabirkaçkezgitmiştisanırim."

"Santiago'daolanbirolaydansözaçtımıhiç?Kendisinedüşmanolmalarınayolaçanbirolaydan?"

Page 53: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Hayır."

"Sizebirsırhakkındabirşeysöyledimi?"

"Hatırlamıyorum.Amaaslındakendisiesrarlıbiradamdı.Örneğin,onunçocukluğundansöz ett iğini hiç duymadım. Ya da Güney Amerika'ya gitmeden önceki yıllardan.Yanılmıyorsam Kanadalı bir Fransızdı. Ama Kanada'da geçirdiği günlerden de hiç sözetmezdi. İstediğizamandilinitutmasınıiyibilirdi."

"MösyöStonor,Duveenadınıduydunuzmuhiç?"

Stonor bu adı düşünceli bir tavırla tekrarladı. "Duveen? Duveen? Duyduğumusanmıyorum.Amabuadyinedebanatanıdıkgeliyor."

"Mösyö Renauld'nun Bella adında bir hanım arkadaşı varmış. Kendisini tanıyormusunuz?"

Stonor başım salladı. "Bella Duveen? Kadının adı bu mu? Çok garip. Bana bu adıbiliyormuşumgibigeliyor.Amanerededuyduğumuşuandahatırlayamayacağım."

Yargıçöksürdü."Böylebirolaydabazışeylergizlemekdoğrudeğildir,mösyö.MadamRenauld'a karşı derin bir sevgi ve saygınız olduğunu anlıyorum. Ama onun duygularınıdüşünerekkonuşmaktankaçınmanızaraştırmalarıengelleyebilir"

Stonor ona baktı. Hautet'nin ne demek istediğini anlamaya başlıyor gibiydi. "Efendim,efendim?BusorununMadamRenauld'lane ilgisiolabilir?Evetonakarşıbüyükbirsaygımve sevgim var. Olağanüstü, kolay rastlanmayacak kadınlardandır. Ama konuşmaktankaçınmamınkendisiyleneilgisiolabilir?."

"BelkideBellaDuveenkocasınınöylesıradanbirahbabıdeğildi."

Stonor, "Ah," dedi. "Şimdi anladım. Ama yanıldığınıza dair bahse girebilirim. MösyöRenauld hiçbir kadına bakmazdı. Karısına tapardı. Onlar kadar birbirilerine bağli bir çiftdahagörmedim."

Hautetusulcabaşınısalladı. "MösyöStonor,bendekesinbirdelilvar.Bella'ninMösyöRertauld'a yazdığı bir aşk mektubu. Kadın bunda onu kendisinden soğumakla suçluyor.AyrıcaMösyö Renauld'un yakındaki villada oturanMadamDaubreuil'e de bir ilişki kurmuşolduğunubiliyoruz.Vesizbuadamınhiçbirkadınabakmadığınısöylüyorsunuz!"Sekreteringözleri kısılmıştı. "Birdakika!Sizyanlış izüzerindesiniz.BenPaulRenauld'yu iyi tanırdım.Söylediklerinizimkânsız!Budurumunbaşkabiraçıklamasıolmalı."

Yargıçomuzunusilkt i."Başkanegibibiraçıklamasıolabilir?"

"Bununbiraşkmacerasıolduğununerdençıkardınız?"

"Madam Daubreuil akşamları buraya. Mösyö Renauld'ya geliyormuş. Ayrıca o Villa

Page 54: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Genevieve'e yerleştiginden beri, Madam Daubreuil bankadaki hesabına hatırı sayılacakmiktardaparayatırılmış.Sizinparanızladörtbinsterlinediyor."

Stonorusulca,"Oparayıbiliyorum.Amabubiraşkmacerasıdeğildi,"dedi.

"Ee,başkaneolabilir?"

Stonorelinişiddetlemasayavurdu."Şantaj!Sorunbuydu!"

Hautetşaşırdıysadarenkvermedi."Ah,budabirihtimal!"

Stonortekrarladı."Şantaj.Renauld'yusömürüyorlardı.Hemde iyice.Birkaçay içindedört bin sterlin. Vay vay vay vay! Size demin Renauld'nun esrarlı bir adam olduğunusöyledim.MadamDaubreuil'ünbusırrıbildiğiveadamısıkışt ırdığıanlaşılıyor."

Bexheyecanlabağırdı."Bumümkün!Evet,olabilir!"

Stonor,"Mümkünmü?"diyebağırdı."Hayır,böyleolduğukesin.

MadamRenauld'abuaşkmacerasıylailgilivarsayımınızısöyledinizmi?"

"Hayır,mösyö.Madamıbüsbütünüzmeyiistemedik."

"Üzmekmi?MadamRenauldbusözlerinizegülerdi.Eminolun,Renauld'ylaonunkadarbirbirineâşıkbirçiftekolaykolayrastlanmazdı."

Hautet, "Ah," dedi. "Aklıma bir şey daha geldi... Mösyö Renauld sizevasiyetnamesindenhiçsözetmişmiydi?"

"Tabii.Renauldvasiyetnameyiyaptıktansonraalıp avukatlarına götürdüm. Servet ininyarısı karısına, yarısı da oğluna kalıyordu. Bir iki kişiye de biraz bir şeyler bırakıyordu.Banadabinsterlinsanırım."

"Mösyö Stonor, Renauld'un bir iki hafta önce yeni bir vasiyetname yapmış olduğunuduyarsanız,şaşarmısınız?"

Stonorgerçektençokşaşırdı."Bundanhiçhaberimyoktu.Yenivasiyetnameninşartlarınasıl?"

"Renauld'nunobüyükservetitümüylekarısınakaldı."

Sekreteruzunbirıslıkçaldı."Delikanlıiçinacıbirşeybu.TabiiMadamRenauldoğlunaçok düşkün. Ama başkaları Renauld'un oğluna pek güvenemediğini düşünecekler. Bu daJack'ın gururuna dokunacak. Yine de bu durum sözlerimin doğru olduğunu, yaniRenauld'nunkarısınıgerçektençoksevdiğinigösterir."

Hautet, "Evet, evet," diye cevap verdi. "Bazı bakımlardan fikirlerimizi değiştirmekzorunda kalacağız. TabiiSantiago'ya telgraf çektik.Oradan cevapbekliyoruz.Öte yandanşantajlailgilifikrinizdoğruysa,ozamanMadamRenauldbizebukonudabilgiverebilir."

Page 55: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirotsözekarıştı."MösyöStonor,oİngilizşoför...Masters,nekadarzamandanberiMösyöRenauld'nunyanında?"

"Biryıldanfazlabirsüredenberi."

"GüneyAmerika'dabulunmuşmuydu?"

"Hiçsanmıyorum."

"Kendisidürüstbirinsanmıdır?"

"Kesinlikle."

O sırada Hautet de Madam Renauld'ya haber yollamışt ı. Bir iki dakika sonra kapıaçılarak kadın içeri girdi. Yüzü bembeyazdı. Hautet'in telaşla çekt iği koltuğa yerleşerekadamateşekküretti.

"Banabirşeysormakistiyormuşsunuz,yargıçbey..."

"İzinverirseniz,madam.AnladığımagörekocanızKanadalıbirFransızmış.Banaonunçocukluğu,gençliğiveyetiştirilmesihakkındabilgiverebilirmisiniz?"

Kadınbaşınısalladı."Kocamkendindenpeksözetmezdi,mösyö.Anladığımagöreçokmutsuzbirçocuklukgeçirmişti.Ogünlerianlatmazdı.Bizimiçinşimdivegelecekönemliydi."

"Kocanızıngeçmişindebiresrarvarmıydı?"

MadamRenauld hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Öyle romantik bir şey olduğunusanmıyorum."

Hautetdegüldü."Evet,melodramakaçmamalıyız.Birşeydahavar..."Durakladı.

Stonor heyecanla bağırdı. "Akıllarına pek acayip bir şey gelmiş, Madam Renauld.KocanızınkomşunuzolduğuanlaşılanMadamDaubreuiladlıbirkadınlabiraşkmacerasınagirişmişolduğunusanıyorlar."

MadamRenauld'nunyüzükıpkırmızıkesildi.

Dudağını ısırarak başını arkaya attı. Sonra da ıstırapla hıçkırarak elleriyle yüzünüörttü.

"Evet...Galibaöylebir şeyvardı..."Stonor'unyüzündehayretdolubirifadebelirdi, çokşaşırdığıbelliydi.

Page 56: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

JackRenauldAynıandakapıaçılarakuzunboylubirgençiçerigirdi.Biranölmüşolanadamyeniden

canlanmış gibi garip bir duyguya kapıldım. Ama sonra yeni gelenin siyah saçlarında aklarolmadığınıfarkettim.Aslındaçokgençti.

GençadamhiçbirimizealdırmadandoğrucaMadamRenauld'yakoştu."Anne?"

"Jack!" Kadın ağlayarak oğluna sarıldı. "Yavrum! Nereden geldin? İki gün önceOherbourg'danAnzora gemisine binerekGüneyAmerika'ya doğru yola çıkacaktın." Sonrabirdenbizihatırlayarakvakarlibirtavırladöndü."Oğlum,efendim."

Hautetgençadamınselamınakarşılıkverdi.

"Hah!DemekAnzora'yiayolaçıkmadınız?"

"Hayır, mösyö. Anzora'nın makinelerinde arıza çıktığı iç in kalkış yirmi dört saatgeciktirildi.Düngeceyoiaçıkacaktım.Amaakşamgazeteleriniokuyunca...başımızageleno korkunç felâket i öğrendim..." Sesi t itriyordu, gözleri dolmuştu. "Zavallı babacığım...Zavallıbabacığım..."

Hautet, "Rica ederim oturun, Mösyö Renauld," dedi. "Acınızı anlıyorum. Sizin içinmüthişbirşokolmalı.Amayolaçıkmamışolmanızaseviniyorum.Belkibizevereceğinizbilgiesrarıçözmemizeyardımeder."

"Banaistediğinizherşeyisorabilirsiniz."

"Önce..,buyolculuğubabanızınisteğiüzerineyapacaktınızsanırım?"

"Evet efendim. Babam bana telgraf çekerek hemen Buenos Aires'e hareket etmemi,oradandaValparasioveSant iago'yagitmemiistedi."

"Ah.Pekibuyolculuğunsebebineydi?"

"Bilmiyorum,efendim."

"Ne?"

"Bilmiyorum...İştetelgrafburada."

Yargıçkâğıdıalarakyükseksesleokudu."'HemenCharbourg'agitvebugecehareketedecekolarıAnzoragemisinebin.EnsonSantiago'yagideceksin.BuenosAires'dekonuylailgili talimatımı bulacaksın. Sakın gecikme. Bu sorun çok önemli, Renauld.' Babanız bukonudasizedahaöncehiçmektupyazmamışmıydı?"

JackRenauldbaşınısalladı."Hayır.İlkolarakbutelgraftasözediyordu.Tabiibabamın

Page 57: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

uzun yıllar Güney Amerika'da kaldığını, orada bazı işleri olduğunu biliyordum. Ama ozamanakadarbeniorayayollamaktanhiçsözetmemişt i."

"TabiisizdeuzunbirsüreGüneyAmerika'dabulundunuz.MösyöRenauld."

"Çocukluğumuoradageçirdim.Eğit imimiİngiltere'deyaptım.Tatillerimdedeyineoradakaldım.OnuniçinGüneyAmerikahakkındafazlabirbilgimyok."

Hautet başını salladı. "Anlıyorum..." Giraud atıldı. "Ben de birkaç soru sormakistiyorum."

Yargıçsoğukbirtavırla, "Buyurun,"dedi.Fransızdedektif sandalyesinimasayadoğruçekt i."Babanızlaaranıziyimiydi,MösyöRenauld?"

Delikanlıgururla,"Tabiiiyiydi,"diyecevapverdi."Herzaman."

"YanibiriParis'egideceğinizakşambabanızlamüthişbir kavgaett iğinizi iddiaederse,sadeceyalansöylemişolur.Öylemi?"

JackRenauldirkildi."Şey...babamlabiraztartıştık."

"Tartışma ha?.. O sırada, 'Öldüğün zaman istediğim gibi hareket edeceğim!' diyebağırdınızmı?"

"Belkibağırmışımdır...Amaşimdihatırlamıyorum..."

"Buna cevap olarak babanız, 'Ama daha ölmüş değilim,' dedi. Siz de onun üzerine,'Keşkeölmüşolsan!'diyebağırdınız."

Gençadamcevapvermedi.Sinirli sinirlimasadakieşyalarlaoynuyordu,Giraudsertbirsesle,"Cevabınızıbekliyorum,"dedi.

JackRenauldmasadaki ağır bir kâğıt bıçağını öfkeyle itti. "Ne önemi var bunun?Herşeyiöğrenmenizdahaiyiolur.Evet,babamlakavgaettim.Herhaldebütünbudediklerinizidesöyledim. Neler dediğimi hatırlamıyorum. Çünkü çok öfkelenmiştim. O anda onuöldürebilirdim.İşte,busözümdendeistediğinizanlamıçıkarın!"Arkasınayaslanarakmeydanokurcasınabaktı.Yüzükızarmıştı.

Giraudgülümsedi."Hepsibukadar...Sanırımartıksorguyasizdevametmekistersiniz,MösyöHautet."

Yargıç,"Evet,evet,"dedi."Kavganınsebebineydi?"

"Bunuaçıklayamayacağım."

Hautetiskemlesindedikleşti. "MösyöRenauld,kanunlaalayedilmez!Kavganınsebebineydi?" Jack Renauld sesini çıkarmadı. Somurtmuştu. Sonra başka biri sakin bir tavırlakonuşmayabaşladı.Poirot'dubu."Bunusizebenaçıklayayım,MösyöHautet."

Page 58: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Biliyormusunuz?"

"Tabiibiliyorum.BabaoğulMatmazelMartheDaubreuilyüzündenkavgaettiler."

Giraudhayretleayağafırladı.Yargıçönedoğrueğildi."Budoğrumu,mösyö?"

Jack Renauld başını eğdi. "Evet. Matmazel Daubreuil'ü seviyorum, onunla evlenmekistiyorum. Babama bunu açıklayınca korkunç bir öfkeye kapıldı. Tabii sevdiğim kızahakaret etmesine katlanamazdım. Ben de hiddetlendim." Hautet,MadamRenauld'yabaktı."Bu...ilişkininfarkındamıydınız,madam?"

Kadınkısaca,"Böylebirşeydenkorkuyordum,"diyecevapverdi.

Genç adambağırdı. "Anne! Sendemi?Marthe güzel olduğu kadar da iyi bir kız.Onanedendüşmansın?"

"Matmazel Daubreuil'e düşman değilim. Ama senin bir İngiliz kızıyla evlenmeni tercihederim. Ya da bir Fransızla evleneceksen o zaman da annesi geçmişi karışık bir kadınolmamalıdır." SesindenMadamDaubreuil'e karşı duyduğu nefret anlaşılıyordu. Oğlunun,rakibesininkızınaâşıkolmasıonuçoksarsmışolmalıydı.MadamRenauldsözlerinedevametti. "Belki bu ilişkidenkocama söz etmem doğru olacaktı. Ama bunun geçici bir şeyolduğunusanıyordum.Üzerindedurulmadığıtakdirdeçabucaksonaerecekbir flört.Oysaşimdidurumukocamaaçmadığımiçinkendimisuçlubuluyorum.AmasizedesöylediğimgibiPaul'unhali tavrı çokdeğişmişt i.Endişeli ve üzgündü. Onu büsbütün üzmek istemedim...Artıkhiçbirşeyinönemiyok."

Hautetbaşınısallayarakgençadamadöndü.

"MatmazelDaubreuil'leevlenmekistediğiniziaçıklayıncababanızşaşırdımı?"

"Âdeta şok geçirdi. Sonra da bana bu düşünceyi kafamdan atmamı emretti. Böyle birevliliğe asla razı olmayacağını söyledi. Çok öfkelenmiştim. Matmazel Daubreuil'ün nesinibeğenmediğini sordum. Kesin bir şey söyleyemedi. Sadece onunla annesinin hayatlarınısaranesrardanhorgörenbir tavırlasözetti.Ona, 'BenMarthe'ylaevleniyorum,annesiyadageçmişiyledeğil,'diyecevapverdim.Ozaman,'Bukonuyukapat,'diyebağırdı. 'Birdahadaaçma.Buevlenmedüşüncesinideunut.'Emirverirmişgibikonuşmasıvehaksızsözleribeni çileden çıkardı. Çünkü aslında kendisi Daubreuil'lerle ilgileniyor, onların villaya davetedilmeleri gerektiğini söylüyordu. Kendimi kaybettim âdeta. Korkunç şekilde kavga ettik.Babambanaelinebaktığımıhatırlattı,ölümündensonraistediğimgibihareketedebileceğimiozamansöylemişolmalıyım..."

Poirotonunsözünükesti."Babanızınvasiyetnamesininşartlarınıbiliyormuydunuz?"

Gençadambaşınısalladı. "Servet inin yarısının bana, yarısıni da anneme kalacağınıbiliyordum."

Page 59: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Yargıç,"Devamedin,"dedi.

"Birbirimize avaz avaz bağırıyorduk. Birdenbire Çaris trenini kaçıracağımı farkettim.İstasyona koşarken hâlâ öfkeliydim. Ama yola çıkınca sakinleştim. Marthe'ye bir mektupyazarakdurumuaçıkladım.Onuncevabıkendimiiyicetoplamamısağladı.Marthebirbirimizisevmeye devam ettiğimiz ve azimle beklediğimiz takdirde bütün engelterin ortadankalkacağınıyazıyordu.Annemlebabambunungeçicibirhevesolmadığınıanlayacaklarveozaman evlenmemize izin vereceklerdi. Tabii Marthe'ye babamın asıl itirazınıaçıklamamıştım... Çok geçmeden öfkenin bir işe yaramayacağını anladım. Babam dahasonra Paris'e bana birkaç mektup yazdı. Hepsi de sevgi doluydu. Mektuplarındakavgamızdan ya da bunun nedeninden söz etmiyordu. Ben de ona aynı şekilde cevapverdim."

Giraud,"Bumektuplarısakladınıztabii..."dedi.

"Hayır."

Dedektif omzunu kaldırdı. "Önemli değil." Renautd bir an ona baktı. Ama Hautet,sorgusuna devam ediyordu. "Duveen adını hiç duydunuz mu?" Jack, "Duveen?" dedi."Duveen?" Eğilerek masadaki kâğıt bıçağını aldı. Başını kaldırdığı zaman kendisinisüzmekteolanGiraud'lagözgözegeldiler."Duveen?Hayır,duyduğumusanrılıyorum."

"Lüt fen şu mektubu okur musunuz, Mösyö Renauld? Bunu babanıza kim yazmışolabilir?"

Jackkâğıdıalaraksonunakadar okudu. Yüzü kızarmıştı. "Bu babamamı yazılmış?"Sesindeheyecanveöfkevardı.

"Evet.Bunuonunpardösüsününcebindebulduk."

"Acaba..." Genç adam annesine bir göz at tı. Yargıç onun ne demek istediğinianlamışt ı.

"Hayır...Henüzaçıklamadık.Sizcebunukimyazmışolabilir."

"Hiçbilmiyorum."

Hautet içini çekti. "Çok esrarlı bir olay bu." Birandürdü. "Şimdi gelelim hançere.Anladığımagöresizinannenizebirhediyenizmiş."

Jack öne doğru eğildi. Biraz önce kızarmış olan yüzü bembeyazdı şimdi. "Yani...babamıuçaktelindenyapılmışolanhançerlemiöldürdüler?Amabu imkânsız!Oküçücükbirşeydir!"

"Küçükamakeskin.Kullanışlı."

"Hançernerede?Onugörebilirmiyim?Yoksahâlâ...cesettemi?"

Page 60: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Hayır, hayır, cesetten çıkarıldı. Demek hançeri görmek istiyorsunuz. Yanılıpyanılmadığımızıanlamakiçinmi?Evet,belkiböylesidahaiyiolur...MösyöBex,sizdenricaetsem."

"Tabii,yargıçbey,şimdigetiririm."

Giraud, "Mösyö Renauld'yu oraya götürmeniz daha iyi olmaz mı?" diye belirtt i."Herhaldebabasınıncesedinidegörmekister."

Jacktitreyerek,"İstemem,"dergibibirhareketyaptı.Giraud'lazıtgitmeyebaşlamışolanHautetdehemen,"Bunaşuaragerekyok,"diyecevapverdi.

"MösyöBexhançeriget irir."

Müdür çabucak odadan çıktı. Beş dakika sonra telaşla geri döndüğü zaman rengiuçmuştu."Hançerortadankaybolmuş!Kavanozbomboş!"

"Ne?" diye bağırdım. "İmkânsız! Daha bu sabah..." Durakladım. Ama herkes gözünübanadikmişt i.İsteristemezKülKedisiylegidipcesedebaktığımızıanlattım.Tabiisonundakızıgeçirirkenkapıyıkilit lemeyiunuttuğumudaaçıkladım.

Müdür, "Yani,"dedi. "Kapı en aşağı yirmi dakika açık kalmış." İçimi çektim. "Evet...Korkarımöyle."Hautetsertleşti.

"Duyulmamışbirşeybu.Üzülecekbirdurum."

Giraud,"Demekdurumuüzücübuluyorsunuz?"diyesordu.

"Tabii."

Fransızdedektifsakinsakin,"Oysabenbunaseviniyorum,"dedi.

Hautetonaiht iyatlabaktı."Nedenmişo?"

"Çünkü böylece katilin ya da suçortağının bir saat kadar önce villanın civarındaolduğunuöğrendik.Bukişihançerielegeçirebilmekiçinbüyükbirtehlikeyigözealmış."

Poirotusulcamırıldandı."Benböylebirşeyeinanmıyorum..."

OaradaHautet'insekreteri kâğıtları toplamışt ı.Sorgu yargıcı, "Bugünkü işimiz sonaerdi," dedi. "Madam, size tekrar başsağlığı dilerim... İyi günler." Hautet başıyla biziselamlayarakodadançıktı.

Poirotyanımageldi."Otelegidipöğleyemeğiyiyelim,dostum.Sendebanabusabahkiihtiyat sızlığınıbütünayrıntılarıylaanlatırsın."

HoleçıkarçıkmazPoirothemenportmantoyakoştu.Cebindençıkardığıbirmezuraylaorayaasılıolanbirpardösüyüölçmeyebaşladı.Bunudahaöncegörmemişt im.Onun içinpardösününBayStonoor'unyadaJackRenauld'unolduğunudüşündüm.

Page 61: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirotmemnunbirtavırlamezurayıcebinesokarakpeşimdengeldi.

Page 62: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

PoirotBazıNoktalarıAçıklıyorTozlu, sıcak yolda ağır ağır ilerlerken, "O pardösüyü neden ölçtün?" diye sordum.

Arkadaşım sakin sakin cevap verdi. "Boyunun ne kadar olduğunu anlamak için tabii."Sinirlendim.

Poirot'un hiçten esrarlı bir olay yaratma merakı beni öfkelendirirdi hep. Onunlakonuşmaktan vazgeçerek olayları düşünmeye başladım. Madam Renauld'un bütünbildiklerini açıklamadığından emindim. Kadın belki katilleri tanımıyordu ama kocasınınnedenöldürüldüğünüanlamışt ısanırım.

Poirot'un sesiyle kendime geldim. "Pek derin derin düşünüyorsun, dostum. Merakınıuyandırannedir?"

Haklı olduğumdan emindim. Ona şüphelerimi açıkladım. Poirot'un benimle alayedeceğinisanıyordum.Amaobenişaşırtanbirtavırladüşüncelidüşüncelibaşınısalladı.

"Haklısın,Hastings.Başındanberikadınınbazışeylerigizlediğinidüşünüyorum.Hattaönceönünkat ileyardımettiğinibilesandım."

"Ondanmışüphelendin?"

"Ah,tabii.Birkerekocasınınölümüonunmilyonerolmasınısağlayacaktı.Özellikleyenivasiyetnameyegöre.Buyüzdenbaşlangıçtadikkatimionaverdim. İik fırsattadabilekleriniinceledim.Kendisiağzınıtıkamışvekollarınıbağlamışolabilirdi.Amadahailkbakıştaböylebir şeyin sözkonusuolmadığını anladım. İpler öyle sıkı bağlanmıştı ki,MadamRenauld'unbileklerinikesmişti.Sonrakadınınanlattığıhikâyehiçyabancıgelmedi.Tanımadığımaskeliyabancılar,'Sır'sözcüğü...Bütünbunlarıdahaöncededuymuşyadabiryerdeokumuştum.Başka küçük bir delil de kadının doğruyu açıklamadığını fısıldıyordu bana. Kol saatinikastediyorum,Hastings.Kolsaatini."Yinekolsaatindensözediyordu.Poirot'unbenigaripbirtavırlasüzdüğünüfarkettim.

"Anlıyorsun,değilmi,dostum?Durumuseziyorsun?"

Aksiaksi,"Hayır,"dedim."Neanlıyorum,nedeseziyorum.Zatensenherşeyeesrarlıbirhavaverirsin.Sendendurumuanlatmanıistemenindeyararıolmaz.Çünküherşeyiensondakikayakadarsaklarsın."

Poirot güldü. "Öfkelenme, dostum. İstiyorsan sana durumu anlatırım. Ama sakınGiraud'a bir tek kelime bile söyleyeyim deme. Bana karşı değersiz bir bunakmışım gibidavranıyor. Bakalım, göreceğiz! Haksızlık etmemek için ona ipuçları da verdim. Ama obunlara aldırmadı. Artık orasını kendisi bilir." Fransız dedektife hiçbir açıklamada

Page 63: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

bulunmayacağımadairsözverdim.

"İyi... Artık küçük gri hücrelerimizi kullanalım. Şimdi, söyle, dostum, sence felâket nezamanoldu?"

Şaşkınşaşkın, "İkide,"dedim. "Yadaosıralarda.MadamRenauldkatiller odadaykensaatinçaldığınısöylediya."

"Evet. Ve sen, Hautet, Bex ve diğerleri bu sözleri olduğu gibi kabul ettiniz. Ama ben,Hercule Poirot,MadamRenauld'un yalan söylediğinden eminim. Cinayet en aşağı iki saatdahaönceişlendi."

"Amadoktorlar..."

"Doktorlar cesedimuayene ettikten sonra onla yedi saat önce öldürülmüş olduğunusöylediler. Dostum, nedense cinayetin daha sonra işlendiğinin iddia edilmesi gerekiyordu.Kırılan bir saatin cinayet anını gösterdiğine dair hikâyeler okumuşsundur. Bu zamansorunununsadeceMadamRenauld'nuntanıklığınabağlıkalmamasıiç inbirkolsaatiniikiyeget irdi. Sonra da saati hızla yere vurdu. Ama istediği olmadı. Camın parçalanmasınarağmen saat durmadı. Ve üstelik durumun aleyhlerine dönmesine neden oldu. Çünkü buyüzdenikişeyhemendikkatimiçekti.Bir,MadamRenauldyalansöylüyordu. İki, zamanıngeciktirilmesininbüyükbirönemivardı."

"Bununsebebineolabilir?"

"Ah, işin can alıcı noktası da bu ya. İşte bütün esrar burada. Bu noktayı henüzaçıklayacakdurumdadeğilim.Aklımabirtekşeygeliyor."

"Nediro?"

"Merinville'densontrenonikiyionyedigeçekalkıyordu."

Bu noktayı kafamda evirip çevirdim. "Yani cinayetin daha geç işlendiği iddia edildiğitakdirde,otrenlegitmişolanbirkimsedenkesinlikleşüpheedilmeyecekt i."

"Kutlarım,Hast ings.İyibuldun."

"Öyleyse hemen istasyona gidip soruşturma yapalım! O iki yabancıyı mutlakagörmüşlerdir.Hemenistasyonagitmeliyiz."

"Öylemidüşünüyorsun,Hastings?"

"Tabii.Hemenistasyonagidelim."

Poirot kolumu hafifçe tuttu. "İstiyorsan oraya git, dostum. Ama ben senin yerindeolsaydımoikiyabancıyısormazdım."

Onahayretlebakt ım.Arkadaşımsabırsızbir tavırla, "Aman,"dedi. "Omasala inandın

Page 64: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

mı?Yokmaskeliadamlar,yoktakmasakallar."

Busözleribeniokadarşaşırt tıki,nediyeceğimibilemedim.

Arkadaşım sakin sakin sözlerine devam etti. "Giraud'ya bu cinayetin bana çok tanıdıkgeldiğinisöylediğimiduydundeğilmi?Buda ikianlamagelir.Ya ilkcinayetiplanlayankafa,bu olayı da gerçekleştirdi. Ya da katilin gazetelerde okuduğu bir cinayet farkındaolmadanaklındakaldı.Veodabucinayeti işlerkenaynıplanıuyguladı.Bunukesinliklekısabirsüresonrasöyleyeceğim..."Birdenbiredurakladı.

Ben bazı şeyleri düşünüyordum. "AmaMösyö Renauld'nun mektubunu unutuyorsun.BirsırdanveSant iago'dansözediyordu."

"MösyöRenauld'nun hayatında bir sır olduğu kesin. Bundan hiç kuşkun olmasın,ÖteyandanSantiagobencebirşaşırtmaca.AdamınkatilinyakındaolduğunusezmemesiiçinbuSantiago lafını ortaya attılar. Hastings, Renauld'yu tehdit eden tehlike Santiago'da değil,yakınında,Fransa'daydı."

Öyleciddivegüvendolubir tavırla konuşmuştu ki, hemen inandım. Ama son bir kezit irazetmektendekendimialamadım.

"Pekicesedinyanındabulunankibrit leizmarit?Onlarnedir?"

"İzmarit lekibrit iGiraud'yuyadaonungibilerinialdatmak içinorayaözellikle bıraktılar.Yakındahaklıolduğumuanlayacaksın."

Yineanakonuyadöndüm."Öyleyseomaskeliyabancılarhikâyesi..."

"Tümüyleuydurmaydı."

"Peki,aslındaneoldu?"

Poirotomzunusilkti. "İşin içyüzünübizebir tek kişi anlatabilir: ModamRenauld. Amakonuşmakniyet indedeğil.Tehditleryadaricalarkadınıetkilemez.İlginçbirkadınHast ings.Onugörürgörmezkarşımdakininolağanüstübir kişiliğesahipolduğunuanladım,Hast ings.Demindesöylediğimgibi,önceonuncinayetlebirilişkisiolduğunusandım.Sonradanfikrimideğiştirdim."

"Neden?"

"Kocasınıncesedinigördüğüzamanduyduğuıst ırapgerçekvederindi.Sesindekiacıyıgerçektenduyduğunayeminedebilirdim."

"Evet ,"dedim."Böyleşeylerbelliolur."

"Özür dilerim, dostum, hiç de belli olmaz. Büyük aktristlerin rol yaparken takındıklarııstırap dolu tavırlarla insanı nasıl etkilediklerini unutuyorsun. Evet. Madam Renauld'nun

Page 65: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

gerçekten acı çektiğine iyice inanıyordum, ama bunu yeterli bulmuyordum. Kesinlikleinanabilmemiçinbaşkadelillerdegerekiyordu.Ustabircani,büyükbiraktörveyaaktrisdeolabilir. Ama sonradan istediğim delil elime geçti. Madam Renauld gerçekten bayıldı.Gözkapaklarını açtım, nabzını yokladım. Yalandan bayılmamıştı. Hayır, Renauld'un katilikarısı değildi. O halde Madam Renauld neden yalan söylemişti? Neden saat, maskeliyabancılarveüçüncübirşeyhakkındayalanuydurmuştu?Söyle,Hastings,sokakkapısınınaçıkolmasınınasılaçıklıyorsun?"

Birazutandım."Şey...Herhaldekapıyıkapatmayıunuttular."

Poirotbaşınısallayarak içini çekt i. "Girauddadurumuböyleaçıklıyor.Amabenbunubeğenmiyorum.Oaçıkkapınınşuandaanlayamadığımbiranlamıvar."Birandurdu. "Birşeyikesinliklebiliyorum.Adamlarkapıdançıkmadılar.Penceredenkaçtılar."

"Amapencereninalt ındakitarhtahiçayakiziyoktu."

"Tabiiveolmasıgerekirdi.Dinle,Hastings.BahçıvanAugusteoikitarhadabirgünönceçiçek dikmişti. Bunlardan birinde adamın çivili potinlerinin izleri var. Diğerlerindeyse... yok.Anlıyor musun? Biri oradan inmiş. Ve sonra da tarhtaki toprağı bir tırmıkla düzeltmiş."Birdenbire arkadaşıma karşı derin bir hayranlık duydum. Kafamdan geçenleri anlamış gibizekice bir tavırla başını salladı. "Düzen ve düzenlilikmeselesi bu.Her şeyi dikkatle sırayadizmelisin.Küçükbirnoktasırayauymuyormu?Bunubirtarafaatmamalı,aksinebunoktayıiyiceincelemelisin.Senceanlamsızolabilir,amaaslındabelkideçokönemlidir."

Birdenbireaklımabirşeygeldi."Poirot !MadamRenauld!Durumuşimdianladım.Kadınbirinikorumayaçalışıyor."

Poirot'unbusözlerimisakinsakinkarşılamasındanonundaaynışeyiçoktandüşünmüşolduğunuanladım."Evet...Birinikorumayaçalışıyoryadabirinigizliyor...Yao,yao."

Benikisiarasındabir farkgöremiyordum.Heyecanlayeni fikrimi incelemeyebaşladım.Poirot yine sakin sakin, "Olabilir, olabilir," diye tekrarlıyordu. "Ama henüz bilmiyorum...Bütünbunlarınderinliğindebirşeylergizli.Bakgöreceksin.Derinbirsırvarbu işde."Otelegirerkenbanasusmamıişaretetti.

Page 66: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

GözleriEndişeDoluBirKızİkimizin de iştahı yerindeydi. Bir süre sessiz sedasız nefis yemeklerimizi yedik. Sonra

Poirotdamarımabasmakistergibi,"Ah,"dedi."Gelelimihtiyatsızlıklarına.Banaanlatacaksındeğilmi?"

Kızardığımıhissett im."Busabahkinimikastediyorsun?"

Umursamazbirtavırlatakınmayaçalıştım.AmaPoirot 'labaşaçıkmamimkânsızdıtabii.Birikidakikaiçindeherşeyiağzımdanalıverdi.Gözlerindemuzipbirpırıltıbelirmişti.

"Tiens! Çok romant ik bir hikâye bu. İlk karşılaşma Paris treninde. İkinci burada.Yolculuklarâşıklarınkavuşmalarıylasonaerer.Böylederlerdeğilmi?"

"Saçmalama,Poirot."

"DünMatmazelMartheDaubreuil'leilgileniyorduk.BugüniseMatmazel...KülKedisiyle!Sanabirharemgerekiyor."

"Şakayı bırak, Poirot. Matmazel Daubreuil çok güzelbirkız,Ona büyük bir hayranlıkduyuyorum.Vebunuit irafdaediyorum.Diğeriyseönemlideğil.Onubirdahagöreceğimidesanmıyorum. Yolculukta konuşmasıyla beni çok eğlendirdi. Ama ciddi bir duygubesleyebileceğimtiptebirkızdeğil."

"Neden?"

"Şey...Belkizüppeliksayacaksın,amaokızbir'hanımefendi'değil."

Poirotdüşüncelibirtavırlabaşınısalladı."Demekdoğumveyetiştirilmetarzıseniniçinönemli?"Sesindekialaycıifadekaybolmuştu.

"Belki ben eski kafalıyım, ama insanın dengi olan biriyle evlenmesi gerekt iğineinanıyorum.Değişikşekillerdeyet işt irilmişinsanlarınevliliklerimutluolmuyor."

"Ben de aynı fikirdeyim. Dediğin gibi yüzde doksan dokuz böyle oluyor. Ama tabiiyüzüncüyü de unutmamalı! Neyse bu önemli değil. Çünkü onu bir daha görmekistemiyorsun."Sonsözlerisöylerkenbenidikkatlesüzdüğünüfarkettim.Neşelibrtavırla,

"Kendisiniaramamısöylediama,"dedim."Hiçniyetimyok."

"Anlıyorum..."Beniyinedikkatlebir süre süzdü. "Evet... Çok iyi anlıyorum... Verdiğinkarardan vazgeçme..." Kaşlarını çatarak tuzluğun yerini değişt irdi. "Bu Matmazel KülKedisiİngiltereotelindekalıyordudeğilmi?"

"Hayır.PhareOtelinde."

Page 67: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"A,evet.Unuttum."

Biranendişeyle,Poirot'aoteldenhiçsözetmedimki,diyedüşündüm.Amaarkadaşımabakıncaşüphelerimdağıldı.Poirotekmeğinidikkatledörtköşeparçalarhalindekesiyordu.Bu işe iyice dalmıştı. Demek kızın nerede kaldığını kendisine söylediğimi sandı, dedimkendikendime.

Kahvelerimizi denize bakan terasta içtik. Poirot o incecik sigarlarından birinitüttürüyordu. Sonra cebinden büyük saatini çıkararak baktı. "Paris treni iki yirmi beştekalkıyor,"diyemırıldandı."Yolaçıkmalı."

"Paris'emigidiyorsun?"diyebağırdım.

"Öylededimya,dostum."

"Paris'egidiyorsundemek?Amaneden?"

Ciddibirtavırla,"Renauld'nunkat iliniaramaya,"diyecevapverdi.

"KatilinParis'teolduğunumusanıyorsun?"

"OnunParis'teolmadığındaneminim.Amakatili yinedeParis'te aramak zorundayım.Durumuanlamıyorsun.Amasırasıgelincesanaherşeyiaçıklayacağım.Banainan.Paris'egitmemşart.Orada fazlakalacakdeğilim.Herhaldeyarındönerim.Senigötürmeyeceğim.BurdakalveGiraud'yugözhapsineal.AyrıcaJackRenauld'ylaahbapol.SonraMatmazelMarthe'yionunelindenalmayaçalış.Amabubakımdanbaşarılıolacağınıhiçsanmıyorum."

Bu son sözleri hiç hoşuma gitmedi. "Sahi, aklıma geldi! Onların aralarında bir ilişkiolduğununasılanladın?"

"Dostum, ben insanları tanırım. Jack Renauld gibi bir gençle Matmazel Marthe gibigüzelbir kızbirarayadüştülermi, iş olacağına varır. Sonra genç adamın babasıyla ettiğikavgayıunutma.Bunayaparayadakadınmeselesinedenolmuştu.

Leonie'ninJack'ınöfkelihalihakkındasöylediklerinihatırladım.Vetartışmayabirkadınınnedenolduğunakararverdim.Tahminimdeyanılmamışım."

"Kızı aklımdan çıkarmamı bu yüzden mi söyledin? Onun genç Renauld'ya âşıkolduğunutahminettiğiniçinmi?"

Poirotgülümsedi."Kızıngözleriendişedoluydu...BenMatmazelDaubreuil'i hepböyledüşüneceğim.Gözleriendişedolukız,diye."Sesi o kadarciddiydi ki, irkildim. "Ne demekistiyorsun,Poirot?"

"Çokgeçmedenherşeyianlayacağız,dostum.Neyse...Benartıkgideyim."

"Dahavaktinvar."

Page 68: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Belki, belki. Ama istasyona erken gitmek hoşuma gider. Heyecanlanıp telaşla sağasolakoşmaktanhoşlanmam."

Ayağakalktım."Bendesenigeçireyimbari."

"Hayır,olmaz.Bunarazıolamam."

Öyleemredergibi konuşmuştuki,hayretle bakakaldım. Başını salladı. "Çok ciddiyim,dostum.Hoşçakal.Senikucaklamamaizinverirmisin?A,sahi,unuttum,ingilizleregörebirâdetdeğilbu.Eh,ohaldeelsıkışalım."Poirotyanımdanayrıldıktansonraneyapacağımıbilemedim.Kıyıyainerekdenizdeyüzenleri seyrett im.Amakendimionlarakatılacakkadarenerjibulmadım.KülKedisininşahanebirmayoyladenizegireceğinitahminetmiştim.

Amagençkızıgöremedim.Sonranezaketenonuaramamgerektiğinekararverdim.

Kumsaldan ayrılarak kentte ilerledim. Phare Oteli küçük bir yerdi. Genç kızın adınıbilmediğimiçinsinirleniyordum.Otelegirereketrafımabakındım.KülKedisilobidedeyoktu.

Sonundakâtibibir kenaraçektim. "Buradakalanbirhanımıgörmek ist iyordum.Gençbirİngilizkızı.Ufaktefekveesmer.Adınıpekhatırlayamıyorum."

Adambaşınısalladı. Bana gülmemek iç in kendini güç tutuyormuş gibi geldi. "Buradaöylebirhanımyok."

"TabiiAmerikalıdaolabilir,"diyemırıldandım.Buotelkâtiplerideçokaptaloluyorlardı.Amaadamhâlâbaşınısallıyordu."Hayır,mösyö.BuradaaltıyediİngilizveAmerikalıhanımvar.Onlardaaradığınızkimsedençokyaşlılar.O gençkızı bu otelde bulamayacaksınız,mösyö."

O kadar kesin bir tavırla konuşmuştu ki, durakladım. "Ama bana burada kaldığınısöyledi."

"Herhalde bir yanlışlık yaptınız,mösyö.Ya da bu hata o hanımın.Çünkü onu bir beydahaaradı."

Hayretlebağırdım."Nedediniz?"

"Evet,mösyö.Birbeydeaynıhanımıtarifetti."

"Nasılbiradamdı?"

"Ufak tefek, iyi giyinmiş. Derli toplu, temiz. Başının biçimi bir tuhaft ı. Gür, dimdik birbıyığıvardı."

Poirot!Boşunakendisiylebirlikte istasyonagitmemeizinvermemişti.Neküstahlıktıbu.Poirot'ya bir daha işlerime karışmamasını söyleyecektim. Benim bir dadıya ihtiyacımolduğunumusanıyordu?

Page 69: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Kâtibe teşekkür ederek otelden çıktım. Fena halde öfkelenmiştim. Poirot neden herşeyeburnunusokuyordu?Benonakızıgörmekniyet indeolmadığımısöylememişmiydim?

Ama Kül Kedisi de neredeydi? Bana yanlışlıkla başka otelin adını vermiş olmalıydı.Sonraaklımabirdenbirebirşeygeldi.Yoksa

KülKedisiadresinibendenözelliklemisaklamıştı?Düşündükçebusonuncutahminimindoğruolduğuna inandım.Nedensekızdostluğumuzun ilerlemesini istememişti.Budüşünçebüsbütünsinirlendirdibeni.VillaGenevieve'egittiğimizamanbütünaksiliğimüstümdeydi.

Evegirmedim.Yoldanküçük kulübeye doğru yürüdüm. Ve sıkıntılı bir tavırla oradakibankaoturdum.Derinderindüşünüyordum.Daldığım düşüncelerden yakınımda bir yerdegelenseslerleuyandım.

Birileri konuşuyordu. Ama burada değil, komşu Villa Marguerite'in bahçesinde. Seslergitgideyaklaşıyordu.GüzelMarthe'ninsesinihemen tanıdım.Kız, "Cheri,"diyordu. "Doğrumubu?Bütündertlerimizsonaerdimisahi?"

Jack Renauld, "Erdiğini biliyorsun, Marthe," diye cevap verdi. "Artık bizi hiçbir kuvvetayıramaz,sevgilim.Birleşmemiziengelleyensonengeldekalktı.Artıkhiçbirşeysenibendenuzaklaştıramaz."

Kızmırıldandı. "Hiçbirşeymi?Ah,Jack,Jack,korkuyorum."Konuşmalarınıdaha fazladinlemekistemediğimiçinayağakalktım.Mazılarınarasındanikigencigörebiliyordum.Banadoğrudönmüşlerdi.Delikanlıkızasarılmıştı,onungözlerininiçinebakıyordu.Şahanebirçiftoluşturmaktaydılar.Esmer,yakışıklıgençvesarışıntanrıça.

Ama Marthe'nin yüzünde endişe vardı. Jack Renauld da farketmişti bunu. Genç kızıkendisineçekerek."Nedenkorkuyorsun,sevgilim?"diyesordu."Artıkkorkacaknevar?"

Ozamankızıngözlerindekiifadeyigördüm.

Poirot'nunsözünüettiği ifadeyi.Veverdiğiyanıtıhemenhemenöncedentahminettim."Seniniçinkorkuyorum."

GençRenauld'nunyanıtınıduymadım.Çünküosıradagözümileridekimazılarınarasınailişmişti. Orada kahverengi bir fidana benzer bir şey vardı. Yazın başında böyle bir şeyolması pek garipti. Durumu anlamak için o tarafa doğru gittim. Ama ben yaklaşıncakahverengifidangeriledivebanadönerekparmağınıdudaklarınagötürdü.Giraud'dubu.

Dikkatli davranmamı işaret ederek beni kulübenin arka tarafına götürdü. "Orada neyapıyordunuz?"diyesordum.

"Sizinyaptığınızı...Onlarıdinliyordum."

"Amabenorayabilerekgitmedimki!"

Page 70: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Giraud, "Ah!" dedi. "Ben bilerek gittim." Her zamanki gibi, bu adamdan hiçhoşlanmamama rağmen, ona karşı büyük bir hayranlık duydum. Beni horgörüyle tepedentırnağakadarsüzdü.

"İşe burnunuzu sokmakla her şeyi altüst ettiniz. Belki de biraz sonra işe yarar bir şeyöğrenecektim.Sizinihtiyarfosilneoldu?"

Soğukbirtavırla,"MösyöPoirotParis'egitti,"diyecevapverdim.

"Ve onun ihtiyar bir fosil olmadığını da size rahat lıkla söyleyebilirim, Mösyö Giraud.MösyöPoirot,İngilizpolisinişaşırtanbirçokesrarıbaşarıylaçözmüştür."

"Hah! İngiliz polisi!" Giraud küçümseyici bir ifadeyle parmaklarını şaklattı. "Onlar dabizim sorgu yargıçları gibi... Demek fosil Paris'e gitt i? İşte buçok güzel. Orada nekadarkalırsa,okadariyiolur.AcabaParis'tenebulacağınısanıyor?"

Bana sesinde endişe varmış gibi geldi. Omuzlarımı dikleştirdim. "Bunusöyleyemeyeceğim."

Giraudbeni dikkatle süzdü.Sonrada kabakaba, "Yapacağı işleri size açıklamayacakkadar akıllı olduğu anlaşılıyor," dedi. "İyi günler. Benim işim var." Topuklarının üzerindedönerekuzaklaştı.

Villa Genevieve'de beni kimsenin istemediği anlaşılıyordu. Tekrar kente dönerekzevkle, uzun uzun yüzdüm. Sonra otele gidip erkenden odama çekildim. Ertesi gün ilgiçekicişeylerolupolmayacağınıdüşünüyordum.

Ve olanlar beni gerçekten çok şaşırttı. Yemek salonunda kahvaltı ederken garsontelaşlayanımageldi."Pardon,mösyö.SizinVillaGenevieve'leilginizvardeğilmi?"

Heyecanla,"Evet,"dedim."Nedensordunuz?"

"Mösyöhaberiduymamışgaliba?"

"Hangihaberi?"

"Düngecevilladabircinayetdahaişlenmiş."

"Ne?"

Kahvaltımı yarıda bırakarak şapkamı kaptım. Çabucak villaya koştum. Bir cinayetişlenmiştivePoirotdaParis'teydi.Çoküzülecekbirşeydibu.Acabakimöldürülmüştü?

Bahçekapısından telaşladaldım.Hizmetçiler bahçe yolunda durmuş, ellerini kollarınısallayarakkonuşuyorlardı.Françoise'ıyakaladım.

"Neoldu?"

"Ah mösyö, mösyö! Bir ölüm daha. Korkunç bir şey bu. Buevlanetli.

Page 71: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Evet, lanetliya!Rahibe haber yollasalar da kutsal su getirse. Artık bu evde bir gece bilekalmam.Kimbilir,belkikatilbukezdebeniöldürür."

Bağırarak,"Kimöldürüldü?"diyesordum.

"Ben ne bileyim? Bir adam... bir yabancı. Onu şurada, kulübede buldular. Zavallımösyöyü buldukları yerden yüz metre kadar ötede. Hepsi de bu kadar değil. Onu dabıçaklamışlar.Aynıhançerleöldürmüşler..."

Page 72: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

İkinciCesetDönerekyoldankulübeyedoğrukoştum.Kapıdabekleyen ikimemur içerigirmem için

yanaçekildiler.

Heyecan içindeydim. Giraud dört ayak durumunda yerleri arıyordu. İçeri girmemüzerine kaşlarını çatarak başını kaldırdı. Sonra beni görünce yüzünde küçümsemeylekarışıkbirneşebelirdi.

"Ah şu İngiliz. Buyrun, buyrun. Bakalım bu işten ne anlam çıkaracaksınız?" Elindekifenerinışığınıdiptekiköşeyedoğrututtu,"İşteorada."

İlerledim.Ölüarkaüstüyatıyordu.Ortaboylu,esmerbiradamdı.Elliyaşlarındakadardısanırım.Arkasındagüzelkesimli,iyibirterzininelindençıkmışolduğuanlaşılan lacivertbirelbise vardı. Ama çok yeni değildi giysi. Yüzü allak bullaktı. Kalbine saplanmış olanhançerinsiyahsapıpırılpırılparlıyordu.Hançeritanıdım.Birsabahöncecamkavanozdaduranhançerdibu!

Giraud,"Doktorubekliyorum,"diyeaçıkladı.

"Ama aslında ona pek ihtiyacımız da yok. Bu adamın neyle öldürüldüğü belli. Hançerkalbinesaplanmış.Çabucaköldüğüanlaşıyor."

"Nezamanolmuşbu?Düngecemi?"Giraudbaşınısalladı.

"Sanmıyorum. Bence o adamın ölümünden bu yana en aşağı on iki saat geçmiş.Hançeriensonnezamangörmüştünüz?"

"Dünsabahonsularında."

"Ohaldecinayetbundankısabirsüresonraişlendi."

"Amabirçokkimsebukulübeninönündengeçiyordu."Giraudçirkinbirtavırlagüldü.

"Harikabirhafiyesiniz!Adamınbukulübedeöldürüldüğünüsizekimsöyledi?"

"Şey..."Şaşalamıştım."Ben...benöylesandım."

"Ah, ne şahane bir dedektif! Ona bir bakın, küçüğüm. Kalbinden bıçaklanan bir insanöyle yere yığılır mı? Ayaklarını birleştirmiş, iki eli yanlarında. Hayır! Bir insan rahatçauzanarak kendisini bıçaklamalarına izin verir, boğuşmaya kalkışmaz mı? Şuraya bakın...şurayada..."Fenerleyeriaydınlattı.Yumuşaktopraktaacayipizlerolduğunugördüm."Adamıöldüktensonrasürükleyerekburayagetirmişler.Dahadoğrusu iki kişionuyarı taşımış,yarısürüklemiş.Dışarıdaserttopraktaizkalmamış.Buradakileridedikkatlesilmişler.Amaoikikişidenbiribirkadınmış,dostum."

Page 73: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Birkadınmı?"

"Evet."

"İzlersilindiğinegörebununasılanladınız?"

"Çünkünekadarsilinirseşilinsin,birkadınayakkabısının izleriniyinedetanırım.Sonraşudavar."İleridoğrueğilerekhançerinsapındanbirşeyaldı,görmemiçinhavayakaldırdı.Uzun siyah bir saç teliydi bu. Kadın saçı. Poirot'nun kütüphanedeki koltuğun arkalığındabulduğu tele benziyordu.Giraud alaycı bir güiüsemeyle saçı tekrar hançerin sapına sardı."Herşeyiolduğugibibırakmamızgerekiyor.Böylesisorguyargıcınınhoşunagider.E,başkabir şeyi farkettinizmi?" "Hayır." der gibi başımı sallamak zorunda kaldım. "Ellerine bakın."İstediğini yerine getirdim. Ölünün tırnakları kırık, el derisi de sert ve nasırlı gibiydi. Amaistememerağmenbütünbunlardanbiranlamçıkaramadım.DönüpGiraud'yabaktım.

Ocevapolarak,"Onlarbirbeyefendi'ninellerideğil,"dedi.

"Bunakarşılıkkılığıhalivakt iyerindebiradamıngiyebileceğigibi.Tuhafdeğilmi?"

"Çoktuhaf,"diyeonayladım.

"Giysilerindebirteketiketbileyok.Bundanneanlaşılıyor?Buadamolduğundanbaşkagörünmeye çalışıyormuş. Kılık değiştirmiş. Neden? Bir şeyden mi korkuyordu? Kılığınıdeğişt irerek kaçmaya mı çalışıyordu? Bu soruların yanıtını henüz bilmiyoruz. Amabildiğimizbirtekşeyvar. Bu adam kimliğini saklamak istiyordu. Biz de şimdi onun kimolduğunu öğrenmek istiyoruz." Giraud tekrar cesede baktı. "Daha önce olduğu gibi,hançerinsapındahiçparmakiziyok.Katilyineeldivengiymiş."

Heyecanlasordum."Yanikatilinaynıkimseolduğunumudüşünüyorsunuz?"

Giraud'nunyüzündeesrarlıbirifadebelirdi.

"Benimnedüşündüğümübırakınşimdi.Sonragörüşürüz.Marchaud!"

Birmemurkapıdabelirdi."Mösyö?"

"MadamRenauldnedengelmedi?Kendisinionbeşdakikaönceçağırttım."

"Bahçeyolundangeliyor,mösyö.Oğludayanında."

"İyi. Ama içeri teker teker girsinler." Marchaud selam vererek çıktı. Bir dakika sonradöndüğüzamanyanındaEloiseRenauldvardı.

"Madamgeldi."

Giraud öne doğru çıkarak kısaca selam verdi. "Şöyle gelin, madam." Kadını köşeyedoğru götürdü. Sonra da birdenbire yana çekiliverdi. "İşte ölü. Onu tanıyor musunuz?"Dikkatlekadınıngözlerininiçinebakıyordu.

Page 74: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

AmaMadamRenauldsakindi.Hatta bana haddinden fazla sakinmiş gibi geldi. Başınıeğerekcesedekayıtsızbirtavırlabaktı.

"Hayır.Onuhiçgörmedim.Biryabancıbuadam."

"Eminmisiniz?"

"Tabiieminim."

"Diyelimki,sizesaldırankatillerdenbiriolamazmı?"

"Hayır..." Madam Renauld aklına bir şey gelmiş gibi biran durakladı. "Hayır,sanmıyorum.Tabiiikisidesakallıydı.Sorguyargıcısakallarınıntakmaolabileceğinisöyledi.Ama yine de... hayır." Birden kesin kararını verdi."Hayır, bu adamın o iki katille bir ilgisiolduğunusanmıyorum."

"Pekâlâ,madam.Hepsibukadar."

Kadınbaşıdimdikdışarı çıktı.Güneşsaçlarındakigümüş telleripırıldatıyordu.OndansonraJackRenauldiçerigirdi.Ölüyüodatanımıyordu.

Giraud bir şeyler homurdandı. Sevinmiş miydi, yoksa öfkelenmiş mi, anlayamadım.Marchaud'yuçağırdı."Ötekinigetirdinmi?"

"Evet ,mösyö."

"Ohaldeiçerial."

Fransızdedektifin"öteki"dediğiMadamDaubreuil'dü.Kadınöfkeyleiçerigirdi.Şiddetleit irazedipduruyordu."Birrezaletbu!Benimbuolaylaneilgimvar?"

Giraud kabaca, "Madam," dedi. "Ben bir değil, iki cinayet olayı inceliyorum.Belki ikicinayetidesizişlediniz."

Kadın, "Bu ne cüret!" diye bağırdı. "Böyle çirkin bir suçlamayla bana nasıl hakaretedersiniz?İğrençbirşeybu."

"İğrenç ha?" Giraud eğilerek saç telini tekrar hançerin sapından aldı, havayakaldırarak, "Şunugörüyormusunuz?"dedi.Kadınadoğrugitt i.

"İzinverindebakayımsaçınızauyuyormu?"

Madam Daubreuil haykırarak geriledi. Dudaklarına kadar bembeyaz kesilmişti. "Yeminederimbenimhiçbirşeydenhaberimyok!Cinayetleridebenişlemedim.Nebunu,nediğerini.Kimbenisuçladıysayalansöylemiş.Tanrım,neyapacağım?"

Giraud soğuk bir tavırla, "Telaşlanmayın, madam," dedi. "Sizi henüz kimse suçlamışdeğil.Amasorularımıkaçamağakalkışmadanyanıtlamanızdoğruolur."

Page 75: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Nasılisterseniz,mösyö."

"Ölüye bakın. Onu daha önce görmüş müydünüz?" Madam Daubreuil cesede birazyaklaştı.Yüzünerenkgelmişt i.Cesedeilgivemeraklabaktı.Sonradabaşınısalladı."Onutanımıyorum."Kadınçokolağanbir tavırlakonuşmuştu.Ona inanmamakmümkündeğildi.Giraudbaşıylagidebileceğiniişaretet t i.Alçaksesle,

"Onubırakıyormusunuz?"diyesordum. "Akıllıcaolurmubu?Osiyahsaç telininonunolduğukesin."

Giraud alay etti. "Mesleğimi bana öğretmeyin... Göz hapsinde, henüz tutuklamayıistemiyorum."Sonrakaşlarınıçatarakölüyebaktı."Sizceİspanyolmu?"

Ölününyüzünüdikkatleinceledim."Hayır.BanakesinlikleFransızmışgibigeliyor."

Giraudsıkıntıylahomurdandı."Banadaöyle."Biranhareketsizdurdu.Sonrayinedörtayak durumunda yerleri aramaya başladı. Harika bir adamdı, gözünden hiçbir şeykaçmıyordu.Yerisantimsantim inceledi.Saksılarıçevirdi.Eskiçuvallarıyokladı.Bağırarakkapınınyanındakibiryığınadoğruatıldı.Amabusadeceyırtıkbirpantolonlaceketti.Birçifteskieldivenilgisiniçektisonra.Amasonundabaşınısallayarakbunlarıdabirkenarabıraktı.Ayağakalktığızamandüşüncelibirhalivardı.

AynıandakapıaçılarakHautet,sekreteri,Bexvedoktoriçerigirdiler.

Hautet,"Şaşılacakşey,MösyöGiraud!"diyebağırdı."İkincibircinayetha?Ah,buolayıhenüzkavramışdeğiliz.Çokesrarlıçok.Peki,buseferkikurbankim?"

"Kimsetanımıyor.Henüzkimliğianlaşılamadı."

Doktor,"Cesetnerede?"diyesordu.

Giraud yana çekildi. "Şurada, köşede. Gördüğünüz gibi hançeri kalbine saplamışlar.Dünsabahçalınanhançerbu.Bencecinayethançerinçalınmasındanhemensonraişlendi.Ama tabii bunu kesinliklesöylemeksize düşer. Hançere istediğiniz kadar dokunabilirsiniz.Sapındaparmakiziyok."

Doktor ölünün yanında diz çökerkenGiraud da sorgu yargıcına döndü. "Çok zor birsorunlakarşıkarşıyayız.Öyledeğilmi?Amabenesrarıçözeceğim."

"Demekonukimse tanımadı?Acaba katillerden biri mi? Belki sonra aralarında kavgaettiler?"Giraudbaşınısalladı."AdamFransız.Bunayeminedebilirim..."

Aynıandadoktorunhayretdolusesiniduyduk. "Bu adamın dün sabah öldürüldüğünümüsöylemiştiniz?"

Giraud,"Zamanıhançerinçalmışsaatinegöreayarlıyorum,"diyeaçıkladı."Tabiiadamıdahasonradaöldürmüşolabilirler."

Page 76: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Dahasonramı?Saçma!Buadamölelienaşağıkırksekizsaatolmuş.Hattabelkidahadaönceöldürülmüşolabilir."

Şaşkınşaşkınbirbirimizebaktık.

Page 77: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BirFotoğrafÖğleyinistasyonagitt im.Poirot'dantelgrafgelmişt i.Arkadaşımonikiyiyirmisekizgeçe

Merlinville'deolacağınıbildiriyordu.Trenibeklerkenoradakihamallarınbaşıylakonuşmayabaşladım. Laf arasında adama ilk cinayet gecesi iki katilin son trenle kentten kaçmışolabileceklerinisöyledim.Bufikrikesinlikleredetti."Ogecetrenesadeceyirmikadaryolcubindi.Oikiyabancıyımutlakafarkederdim."

Birdenbire,"YagençMösyöRenauld?"diyesordum.Bilmiyorumnedenaklımagelmiştibu?BelkidenedeniMartheDaubreuil'ünsesindekiendişeydi.

"Ah,hayır,mösyö.Burayageldiktenyarımsaatsonra trenebinipdönmesibirazgaripolurduÖyledeğilmi?"

Adama hayretle bakakaldım. Sözlerinin önemini önce pek kavrayamadım. Sonradurumu anladım. Kalbim çarparak, "Yani," dedim. "Mösyö Jack Renauld o akşamMerlinville'emigeldi?"

"Tabiimösyö.Karşıdangelensontrenle.Onbirkırklayani."

Başımdönmeyebaşlamıştı.Marthe'ninoiçedokunanendişesininnedenianlaşılıyorduartık.JackcinayetgecesiMerlinville'egelmişti.Peki,amanedenaçıklamamıştıbunu?NiçinOherborug'dakaldığınıiddiaetmişti?

Trenin gara girmesi üzerine daldığım bu düşüncelerden uyandım, Bir dakika sonraPoirot'yla karşılaşıyordum. Arkadaşim pek sevinçliydi. İstemememe rağmen peronda; benihararetlekucakladı.

"Sevgilidostum,başarıyaulaştım.Olağanüstübirbaşarıya."

"Sahimi?Bunaçoksevindim.Sonhaberiduydunmu?"

"Neredenduyacağım?Neoldu?KahramanGiraudbirinimitutukladı?"

Poirot'nunsözünükestim, "Giraud'yubırakşimdi.Hemenvillayagitmeliyiz.Bir cinayetdahaişlendi."

Arkadaşımın ağzı bir karış açık kaldı. Onu şimdiye kadar böyle şaşkın halde hiçgörmemiştim.Tümneşesikaybolmuştu.Hayretlebana bakıyordu. "Ne dedin? Bir cinayetdahamı işlendi? Ah, öyleyse ben yanildım. Başarısızlığa uğradım. Oysa haklı olduğumusanıyordum.Evet,haklıyım...Ohaldebuyenicinayetimkânsız.Ama..."Poirotbiranöyledurdu.Sonradaherzamankitavırlarıyla,sakinsakin,"Kurbanortayaşlıbiradamolmalı,"dedi.

Page 78: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Ceset ilk cinayetin işlendiği yerin yakınındaki kapısı kilit li kulübede bulundu. Öleli enaşağı kırk sekiz saat olmuştu. Onu daMösyö Renauld gibi hançerle öldürmüşlerdi. Amabıçağınsırtınasaplanmışolmasıdaşartdeğil."

Bu kez ağzı bir karış bakakalmak sırası bendeydi. Öyle de yaptım. Sonra daşüphelenerekbağırdım."Poirot,benimlealayediyorsun.Cinayet iduymuşsun."

Banasitemlebaktı."Benhiçböylebirşeyyaparmıyım?Verdiğinhaberinbeninekadarsarstığınıfarketmedinmi?"

"Öyleysekurbanınasılbildin?"

"Demek ki, doğru tahmin ettim? Ah, biliyordum! Küçük gri hücreler dostum, grihücreler!"

Villa Genevieve'e kest irmeden, golf sahasından geçerek gitmeye karar verdik.YoldaPoirot'yabildiklerimianlat tım.

"Demek hançer adamın göğsündeydi? İşte bu çok garip... Onun aynı hançerolduğundaneminmisin?"

"Çokeminim.Onuniçininsanabudurumolamazmışgibigeliyor."

"Olmayacakşeyyoktur.Belkideikihançervardı."Kaşlarımıkaldırdım."Artıkbukadarıdaimkânsız."

"Yinehiçdüşünmedenkonuşuyorsun,Hast ings.JackRenauldohançerihat ıraolarakyaptırmış.Belkideondanikitaneısmarlamışt ı.Birinidekendisikullanacaktı."

Poirot'nun haklı olduğunu düşündüm. Birkaç dakika sonra küçük kulübedeydik.Diğerleri hâlâ oradalardı. Poirot onlarla kısaca konuştuktan sonra çalışmaya başladı.Giraud'nun nasıl çalışt ığını görmüştüm. Onun için arkadaşımın ne yapacağını merakediyordum. Poirot etrafa pek bakmadı bile. Sadece kapının yanındaki yırtık pantolonlacekete bakt ı. Sonra ölünün yanında diz çökerek adamın elbisesini inceledi. Ölününayakkabıları ve kırık, kirli tırnakları üzerinde daha da dikkatle durdu. Sonra birdenbiredikleşiverdi.

"DoktorDurand!Ölünündudaklarındaköpükvar.Herhaldefarkettiniz?"

"Hayır,etmedim.Bunuit irafetmeliyim."

Poirot tekrar cesede döndü. Hançer yaradan çıkarılmıştı, ölünün yanındaki cam birkavanozda duruyordu. Poirot önce bunu, sonra da yarayı gözden geçirdi. Bakışlarıheyecan doluydu. Gözlerinin o çok iyi bildiğim şekilde yeşil yeşil parladıklarını farkettim."Acayipbir yara! Hiç konamamış. Hançerin ağzı biraz lekelenmiş, işte o kadar. Buna nediyorsunuz,doktor?"

Page 79: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Çokanormal."

"Hiç de anormal değil. Çok basit. Adamı öldükten sonra hançerlemişler." Poirotdiğerlerinisusturmakiçinelinikaldırdı.

"Katil bunu belirli bir izlenim uyandırmak iç in yapmış." Bex bağırdı. "Bu adam nasılöldürülmüşohalde?"

"Öldürülmemiş.Ölmüş.Yanılmıyorsambirsaranöbetiyüzünden..."

Diğerleri yine heyecanla bağırışmaya başladılar. Dr. Durand cesedin yanına dizçökerekölüyümuayeneetti.Ayağakalktığızaman yüzünde ciddi bir ifade vardı ."Haklısınız,MösyöPoirot.Başlangıçtaşaşırdım. Adamın kalbine hançer saplanmış olduğu için diğernoktalarınüzerindedurmadım."

Hautet, Poirot'yu heyecanla kutladı. Bex de öyle. Arkadaşım bu sözlere nezaketlekarşılıkverdi.Sonradahenüzyemekyemediğimiziilerisürerekbenikulübedençıkardı.

Yemeğimiziiştahlayedik.AmaPoirot'nundalgınbirhalivardı.

Daha sonra oturma odamıza çıkınca arkadaşıma Paris'e yaptığı esrarlı yolculuğuanlatmasınıricaett im.

"Dostum,benParis'eşunubulmayagitt im."Poirotcebindeneski, sararmışbirgazetekupürüçıkardı.Birkadınresmivardıbunda.Poirotgazeteparçasınıbanauzattı.

Resmebakarbakmaz,"Ah!"dedim.

"Onutanıdınmı,dostum?"

Başımısalladım.Fotoğrafınuzun yıllar önce çekilmiş olduğu belliydi. Kadın saçlarınıbaşkabiçimdetaramışt ıamayüzühementanınıyordu.

"MadamDaubreuil!"diyebağırdım.

Poirot gülerek başını salladı. "O zamanlar adı bu değildi. Bu resim adi kötüye çıkanMadamBaroldy'nin."

MadamBaroldy!Birandaher şeyi, bütün dünyanın ilgisini, çeken o cinayet davasınıhatırladım.Baroldyolayını...

Page 80: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BaroidyOlayıBuolayyirmiyılkadarönceolmuştu.

Lyons'lu olanMösyö Arnold Baroidy yanında güzel karısı ve pek küçük olan kızıylaParis'e gelmişti. Orta yaşlı, şişman, karısına çok düşkün bir adamdı. Şarap satan birfirmanınortaklarındandı.Halivakt iyerindeydiamazengindeğildi.

Mösyö Baroldy'nin dikkati çekici bir insan olmamasına karşılık, karısı her zamanhayranlıkuyandıranbirkadındı.Çokgençvegüzeldi.Hakkındatürlüromant ikhikâyelerdedolaşıyordu. Bir Rus grandükünün evlilikdışı kızıydı. Hayır, Avusturyalı bir arşidükünçocuğuydu. Evet, esrarlı bir kadındı güzel Jeanne Baroldy. Kendisine bu hikâyelerle ilgilisorular sorulduğu zaman da, söylent ilerin doğru olduğunu ima ediyor ama fazlakonuşamayacağınısöylüyordu.

Baroldy'lerinahbaplarıarasındaGeorgesGonneauadındagençbiravukatvardı.Gençadamınbüyüleyici Jeanne Baroldy'e delicesine âşık olduğu anlaşılıyordu. KadınGeorgesConneau'ya gizlice cesaret veriyor ama herkesin iç inde orta yaşlı kocasına olanbağlılığındansözediyordu.BirçokdedikoducuGeorgesConneau'nunonun aşığı olduğunu,kadınınbaşkalarıyladailişkikurduğunufısıldıyorlardı.

Baroldy'lerin Paris'e yerleşmelerinin üçüncü ayında ortaya biri daha çıktı. Hiram P.TroppadındaAmerikalıbirmilyonerdibu.AdamgüzelveesrarlıMadamBaroidy'le tanışırtanışmazonaâşıkoldu.Amayinedekadınasaygılı,davranıyordu.

MadamBaroldy tam o günlerde eskisi gibi ağzı sıkı davranmaktan vazgeçti. Birkaçahbabınakocasıiçinçokendişeduyduğunuaçıklamayabaşladı.MösyöBaroldypolit ikaylailgili bazı entrikalara girişmişt i. Ayrıca ona çok önemli birtakım kâğıtları da gizlemesi içinvermişlerdi.

28KasımdaJeanneBoraldy'ninkorkmaktanekadarhaklıolduğuortayaçıktı.Osabaheve gelen gündelikçi kadın apartman kapısının açık olduğunu görünce şaşırdı. Yatakodasından hafif bir inilt i geldiğini duyarak oraya koştu. Madam Baroldy yerde yatıyordu.Elleriayaklarıbağlıydı.MösyöBaroldyyatakta kanlar içinde yatıyordu. Kalbine bir bıçaksaplanmışt ı.

Madam Baroldy olayı açık seçik bir şekilde anlattı. Gece birdenbire uyanmış ve ikimaskeliadamınüzerineeğilmişolduklarını farketmişti.Adamlarellerini ayaklarını bağlayıpağzınıtıkamışlardı.SonraöaMösyöBaroldy'denosıralailgilikâğıtlarıistemişlerdi.

Gelgelelimcesur şarap tüccarı buna yanaşmamışt ı. Onun. üzerine öfkelenenmaskeliadamlardan biri onu bıçaklamış ve Baroldy'nin anahtarlarını alarak köşedeki kasayı

Page 81: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

açmışt ı. Oradaki desteyle kâğıdı alıp kaçmışlardı haydutlar. İkisi de maskeli vesakallıydılar. Olay büyük heyecan yarattı. Hele Madam Baroldy kocasını öldürmeklesuçlanaraktutuklandığızaman.

Davabaşından itibaren ilgiyle izlendi.ÖnceJeanneBaroldy'ninöyleesrarlı bir geçmişiolmadığı ortaya çıktı. Aslında Lyons'lu birmeyva tüccarının kızıydı.O romantik hikâyeleride genç kadın kendisi uydurmuştu. Günler geçtikçe işin içyüzü anlaşılmaya başlandı.CinayetinnedenimilyonerHiramP.Trapp'di.Adamgençkadınaâşıkolmuştu.Amadürüstbir insandı. Bu yüzden de Jeanne Baroldy'le gizli bir ilişki kurmamıştı. Jeanne Baroldy demilyonerle evlenebilmek için kocasını ortadan kaldırmayı tasarlamıştı. Kollan veayaklarindakibağlarınçokgevşekolmasıdaşüpheleriarttırıyordu.JeanneBaroidy'eaşığıGeorges Conneau'nun yardım ettiği söyleniyordu. Genç adamın tutuklanması için emirverilmiş,amaGeorgesConneauortadankaybolmuştu.

Ne var ki, davanin sonlarına doğru genç adam savcıya bir mektup yolladı. Cinayetiişlediğiniit irafediyorama!yeriniaçıklamıyordu.Bunu,JeanneBaroldy'nin ısrarlarıüzerineyapmışt ı.Cinayet ionunlabirlikteplanlamışlardı.Gençkadınaçılgıncasınaâşıktı.Onundakendisini sevdiğini sanmıştı. Jeanne Saroldy kocasının kendisine kötü davrandığındanşikâyet etmiş, Georges Conneau da sevdiği kadını bu korkunç tutsak hayat ındankurtarmayakalkışmışt ı.GelgelelimsonradanHiramP,Trapp'ınvarlığındanhaberdarolmuşve sevdiği kadının oyununa geldiğini anlamıştı. Jeanne Baroldy kocasından kurtulmayıonuniçindeğil,milyonerAmerikalıylaevlenebilmekümidiyleistemişt i.GeorgesConneau'yubir maşa olarak kullanmışt ı sadece. Kıskanç lıktan deliye dönen genç adam savcılığa omektubu bu yüzden yazmıştı. Her şeyi açıklıyor, Mösyö Baroldy'yi Jeanne'in ısrarlarıüzerineöldürdüğünübildiriyordu

Artık herkes güzelMadamBaroldy'nin giyotini boylayacağını düşünüyordu.Ama kadıniyibiraktristi.Mahkemedegözyaşları içindeGeorgesConneau'yaâşıkolduğunu itirafetti.Genç adamı sevmişti. Amao kanlı olayla hiçbir ilişkisi yoktu.Çocuğuna bağlı bir anneydi.Belki Georges'u sevdiği için bir bakıma suçlu sayılabilirdi. Bunun dışında o cinayete hiçkarışmamıştı.

SonundaMadamBaroldyberaatett i.

Polis bütün uğraşmalarına rağmenGeorgesConneau'nun izini hiçbir zaman bulamadı.JeanneBaroldyküçükçocuğunualarakParis'tenayrıldıvekendisineyenibirhayatkurdu.

Page 82: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

SoruşturmayaDevamEdiyoruz"Poirot,MösyöRenauld'yuMadamBaroldyDaubreuil'inöldürdüğünehiçkuşkuyok.İki

olayınbirbirineçokbenzemesibunukanıt lıyor."

Poirotbenidüşüncelibirtavırlasüzdü."Neden?"

"Nedenmi?"dedim."Nedenmi?Çünkü..."Durakladım.

Poirot başını salladı. "Evet, Madam Daubreuil, Mösyö Renauld'yu neden öldürsün?Bununiçinbirnedenyok.Adamın,ölümüonabiryararsağlamadı.Kadınmetresiydiyadaonaşantajyapıyordu.HerikihaldedeRenauld'nunölümününonafaydasıdeğil,zararıolacaktı.Sebepsiz cinayet işlenmez. Geçmişteki o cinayet başkaydı.Ozaman kadın zengin biradamlaevlenecekti."

"Cinayetyalnızparaiçinişlenmezki,"diyeit irazettim.

Poirot sakin sakin, "Doğru," dedi. "İki neden daha vardır. Kıskançlık... Ya da katilindengesizoluşu.Amabuolaydabuikinciiht imalinüzerindedurmamızyersizolur."

"Kıskançlığın da üzerinde durmayacak mısın? Belki Madam Daubreuil, Renauld'unmetresiydi.Adamınkendisindensoğumayabaşladiğını farketti... Ya da başka bir nedenlekıskançlığakapıldı.Öfkelibiranındaonubıçaklamışolamazmı?"

Poirot başını salladı. "Hayır. BelkiMadamDaubreuil, Renauld'nunmetresiydi... Dikkatet, 'belki,' diyorum. Eğer öyleyse, adam daha kadından soğuyacak zamanbulamamıştı.Zaten Madam Daubreuil'ün kişiliği konusunda da yanılıyorsun. Bir duygukasırgası geçiriyormuş gibi rol yapabilir. Jeanne Daubreuil büyük bir aktris. Aslındasoğukkanlı ve hesaplı hareket eden bir insan. O eski olayı düşün,.. Kadın genç aşıgınakavuşmak için kocasını ortadan kaldırmamış. Hayır, aslında hiç sevmediği zenginAmerikalıylaevlenebilmek içingözealmışbunu.Cinayet işlersebunuyineçıkarı içinyapar.Ama bu olayda Madam Daubreuil'ün bir kazancı yok. Sonra o kazılmış mezar var. Birerkeğinişiydi."İnancımdanvazgeçmekistemiyordum."Belkikadınınbirsuçortağıvardı?"

"İkinci bir noktaya geliyorum. İki olayın birbirlerine çok benzediklerini söyledin. Bubenzer l ik nerede, do s t um?"

Ona hayretle baktım. "Bunu asıl söyleyen sensin, Poirot, Maskeli adamlar, sır,kâğıtlar!" Poirot hafifçe güldü. "Hemen sinirlenme! Benim bir şeyi inkâr ett iğim yok. Bubenzerlik iki olayı kesinlikle birbirine bağlıyor. Ama çok garip olan bir şey var. Bununüzerinde düşünmeni istiyorum. İlk olayda hikâyeyi anlatan Madam Daubreuil. Ya şimdi?Anlatan Jeanne Daubreuil değil. Eğer öyle olsaydı sorun çok basitleşirdi. Hayır, bu kez

Page 83: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

olayı anlatan Eloise Renauld... E, ne diyorsun? Madam Renauld, Madam Daubreuil'ünsuçortağımı?"

Ağırağır,"Bunainanamam,"dedim."EğeröyleyseMadamRenaulddünyanınenbüyükaktristidemektir."

Poirotsabırsızsabırsız,"Aman..."diyecevapverdi.

"Mantığınla değil, duygularınla hareket ediyorsun yine. Ben Madam Renauld'nunJeanneDaubreuil'lebirliktecinayetişlediğinihiçsanmıyorum."

"Poirot,senbaşkanebiliyorsun?"

"Dostum, sonuca kendin varmalısın. Benim öğrendiğim her şeyibiliyorsun.Grihücrelerini!kullan.Giraudgibideğil,HerculePoirotgibidüşün."

"Olanlarıbiliyormusun?Herşeyi?"

"MösyöRenauld'nunbeninedençağırttığınıbiliyorum."

"Yakatili?Onudabiliyormusun?"

"Katillerdenbirininkimolduğunudabiliyorum."

"Nedemekist iyorsun?"

"Seninle baska başka şeylerden söz ediyoruz sanırım. Burada bir değil, iki cinayetişlendi.İlkiniçözdüm...İkincisinegelince...eh,it irafediyorum.Henüzemindeğilim."

"Amakulübedekiadamınölümününnormalolduğunusöyledin."

Poirotyinesabırsızcabağırdı."Aman!Hâlâanlamıyorsun.Katilsizdecinayetolur.Amaikicinayetiçinikicesetister."Sözleriokadaranlamsızdıki,onaendişeylebaktım.Amahaligayetnormaldi.Birdenayağakalkarakpencereyegitti,"işte,geliyor."

"Kim?"

"MösyöJackRenauld.Villayabirmesajyollayarakonuburayaçağırdım."

O zaman aklıma başka bir şey geldi. Poirot'ya, Jack Renauld'un cinayet gecesiMerlinville'de olduğunu bilip bilmediğini sordum. Onu şaşırtacağımı umuyordum. Amaarkadaşımdaistasyondasoruşturmayapmışt ı.

"Hiç kuşkusuz yalnızca bizim aklımıza gelmedi bu, Hastings. Şahane Giraud'un daaraştırmayapmışolmasıgerek."

"Yani..."Durakladım,"Hayır!Buçokkorkunç birşeyolur."

Poirotbanameraklabaktıamabirşeysöylemedim.

Aklıma bu olaya ihtiyar Auguste'dan başka bir tek erkeğin, yani Jack Renauld'un

Page 84: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

karışmışolduğugelmişt i.Mezarıdabirerkeğinkazdığısöyleniyordu.

Dahafazladüşünemedim.ÇünkübirgarsonJackRenauld'yuodayasoktu.

Poirotonuciddibirtavırlakarşıladı."Sizibuzahmetesoktuğumiçinözürdilerim.Amaanlayacağınız villanın havası bana hiç de dostça gelmiyor. Mösyö Giraud'yla hiçbirbakımdan anlaşamıyoruz. Bana karşı hiç de nazik davranmadı. Tabii ben deartıkküçükbuluşlarımıkendisineaçıklayacakdeğilim."

Delikanlı, "Çok haklısınız, Mösyö Poirot," dedi. "Giraud denilen o adam terbiyesizinteki.Birininonuyenmesiçokhoşumagidecek."

"Öyleysesizdenbirricadabulunabilirmiyim?"

"Tabii."

"Trene binin ve Merlinville'den sonraki istasyonda inin. Abbalac'da. Oradaki bagajmemurunaikiyabancınıncinayetgecesibirbavulbırakıpbırakmadıklarınısorun.KüçükbirİstasyonAbbalac.Memurogeceyimutlakahat ırlayacaktır.Bunuyaparmısınız?"

Gençadamşaşırmıştıamayardımadahazırdı.

"Tabiiyaparım."

Poirot, "Arkadaşımla benim başka bir işimiz var da," diye açıkladı. "On beş dakikasonraki treneyetişebilirsiniz.Sizdenvillayadönmemenizi de rica edeceğim. Giraud'un siziyolladığımıöğrenmesiniistemiyorum."

"Pekâlâ.Hemenistasyonagideceğim."Jackayağakalktı.

Poirotansızınonudurdurdu."Birdakika,MösyöRenauld.Benişaşırtanbirnoktavar.

Bu sabah Mösyö Hautet'e cinayet gecesi Merlinville'de olduğunuzu nedenaçıklamadınız?" Jack Renauld kıpkırmızı kesildi. Sonra kendini zorlayarak sakin bir tavırtakındı.

"Yanılıyorsunuz. Bu sabah sorgu yargıcına da söylediğim gibi o geceOherbourg'daydım." Poirot bir kedi gibi gözlerini kısarak delikanlıyı süzdü. Şimdigözkapaklarınınarasındansadeceyeşilbirpırıltıgörülüyordu.

"O halde yaptığım bu hata çok ilginç olmalı. Çünkü istasyondaki memurlar da aynışekildedüşünüyorlar.Hepsidesizinonbirkırktreniylegeldiğinizisöylüyor."

JackRenauld bir an tereddüt etti.Sonra da kararını vererek, "Öyledeolsa ne çıkar?"dedi, "Herhalde babamın öldürülmesiyle bir ilişkim olduğunu iddia etmeyeceksin?" Başınıazametlearkayaatmıştı.

"Burayagelmenizinnedeniniöğrenmekisterdim."

Page 85: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Aslındabasit.NişanlımMatmazelDaubreuil'ügörmeyegelmiştim.Uzun bir yolculuğaçıkmaküzereydim.Ne zamandöneceğimdebellideğildi. Gitmeden önce onu görmek veduygularımındeğişmediğinisöylemekistiyordum."

"Peki,matmazeligördünüzmü?"Poirotgözlerinigençadamınyüzündenayırmıyordu.

Renauldbirandurdu.Sonra,"Evet,"diyecevapverdi.

"Sonra?"

"Son treni kaçırmış olduğumu anladım. St. Beauvais'ye kadar yürüdüm. Oradaki birgarajıaçtım.VebirarabakiralayarakonunlaCherbourg'agitt im."

"St. Bauveais? Orası buradan on beş kilometre uzakta. Bir hayli yol yürümüşsünüz,mösyö."

"İ...içimdenyürümekgeldi."

Poirot bu açıklamayı kabul ett iğini belirtmek iç in başını eğdi.JackRenauld,şapkasınıalarakçıktı.Poirothemenonunarkasındanfırladı.

"Çabuk, Hastings. Onun peşinden gidelim." Jack Renauld'nun peşine takıldık. Amaarkadaşım onun Merlinville istasyonuna girdiğini görünce durdu. "İşler yolunda. Oyunakandı. Abbalac'a giderek o hayali bavulu soracak. Evet, dostum, bu benim küçükmasallarımdanbiriydi."

"OnuMerlinville'denuzaklaştırmakistedin!"diyebağırdım.

"Şaşılacakkadarzekisin,Hastings!Gel,şimdivillaGenevieve'egidelim."

Page 86: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

GiraudAceleEdiyorSıcakbeyazyolda ilerlerken, "Aklımagelmişken,"dedim. "Sanaçatacağım,Poirot. İyi

niyetlehareketett iğindeneminimamabanahabervermedenPhareOtelinegitmeklehiçdehoşbirşeyyapmadın."

Poirotbanayanyançabucakbirgözattı."Orayagitt iğimineredenbiliyorsun?"

Kızardığımıhissederekkendikendimekızdım.

"Geçerkenorayauğradımda."

Arkadaşımınbenimlealayetmesindenkorkuyordum.Amao büyükbir ciddilikle başınısalladı. "Seni kırdıysam özür dilerim. Durumu yakında daha iyi anlayacaksın. Bana inan,bütünenerjimibuolayaveriyorum."

Özürdilemesibeniyumuşatmıştı."Neyse...Benimiyiliğimiistediğinibiliyorum.Amabenkendimikorumasınıbilirim."Poirotbirşeydahasöyleyecekti,sonravazgeçti.

Villaya gelince Poirot beni ikinci cesedin bulunduğu kulübeye götürdü. Ama içerigirmeyerekbirazileridekidaha.öncesözünüettiğimbankınyanındadurdu.Bunubir süresüzdükten sonra adımlarını dikkatle atarak Villa Genevieve'le Marguerie'in bahçelerinibirbirinden ayıranmazı çite doğru git t i. Sonra tekrar döndü. Yine adımlarını sayıyordu.Başınısalladı.Yenidençitegiderek,mazıdallarınıayırdı.

Omzunun üzerinden bana, "Şansımız varsa Matmazel Marthe bahçeye çıkar," dedi."Onunla konuşmak istiyorum ama resmi bir tavırla Villa Margariete'e gitmek de işimegelmiyor, Ah, neyse... matmazel orada... Hişşt,.. matmazel... Hişşt... Bir dakikanızı ricaedeceğim." Şaşırmış olan Marthe Daubreuil koşarak çite doğrugelirken,bendePoirot'nunyanınagittim.

"Sizinlebirazkonuşabilirmiyim,matmazel?"

"Tabii.MösyöPoirot,"Gençkızınbütünbuuysalhaline rağmen gözlerindeendişe vekorkudolubirifadevardı.

"Geçengün sorgu yargıcıyla evinize geldim... Bana birinden şüphe edip etmediklerinisordunuz."

"Evet.Bana ikiŞililidenşüpheett ikleriniaçıkladınız."Kızzorluklanefesalıyor gibiydi.Elinigöğsünebastırmıştı.

"Osoruyubanatekrarsorarmısınız,matmazel?"

"Nedemekist iyorsunuz?"

Page 87: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Şunu. Bana o soruyu tekrar sorarsanız, size başka bir cevap veririm. BirindenşüpheleniyorlaramaokimseŞililideğil."

"Kimo?"Busözkızınaralıkdudaklarınınarasındanusulcadökülmüştü.

"MösyöJackRenauld."

"Ne?"Kızınsesiacıbirferyatgibiçıkmıştı.

"Jack'danmışüpheleniyorlar?İmkânsız.Bucüretigösterenkim?"

"Giraud."

"Giraud!"Marthe'ninyüzükülrengiolmuştu.

"Ben o adamdan korkuyorum. Çok hain. Giraud... Giraud,.." Sözlerini tamamlamadı.Yüzünde cesur ve kararlı ifade belirmeye başlıyordu. O anda kızın tam bir savaşçıolduğunuanladım.Poirotdaonudikkatlesüzüyordu.

Arkadaşımsordu."Jack'ıncinayetgecesiburadaolduğunuherhaldebiliyorsunuz?"

Kız,dalgındalgın,"Evet,"diyecevapverdi.

"Banasöyledi."

"Bunu saklamaya kalkışmakla akılsızlık et ti." Marthe sabırsızca, "Evet, evet," diyecevapverdi. "Amaar tıkpişmanlıklakaybedecek zamanımız yok. Jack'ı kurtarmak için birşeylerbulmalıyız.Suçsuztabii.AmaGiraudgibibiradamiçinböylebirşeyinönemiyoktur.Çünkü o sadece ününü düşünür. Giraud birini tutuklamak, zorunda. Onun için de Jack'ıseçecek."

Poirot,"DurumJackRenauld'nunaleyhinde,"dedi."Bununfarkındamısınız?"

Marthe, Poirot'nun gözlerinin içine baktı. Onun salonda annesine söylediği bir sözütekrarladığını duydum. "Ben çocuk değilim, mösyö. Cesaretle davranır ve gerçekleri deolduğu gibi kabul ederim. Jack masum. Onu kurtarmalıyız." Ümitsizce bir atılımlakonuşmuştu.Sonrasusarakdüşüncelibirtavırlakaşlarınıçattı.

Poirotonudikkatle inceliyordu. "Matmazel, sakladığınız, bize şimdi söyleyebileceğinizbirşeyvarmı?"

Martheşaşkınşaşkınbaşınısalladı. "Evet , var. Ama bilmem bana inanacakmısınız?Çünküöylesaçmaki."

"Neolursaolsun,bunubizeaçıklayın,matmazel."

"Giraud, içerideki adamı tanıyıp tanımadığımı öğrenmek için beni çağırttı." Marthebaşıylakulübeyiişaretetti."Adamıtanıyamadım.Dahadoğrusuoandatanıyamadım...Amaozamandanberidüşünüyorum..."

Page 88: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Evet?"

"Çok garip ama yine de eminim. Size anlatacağım. Mösyö Renauld'nun öldürüldüğügeceyibiliyorsunuz.Ogünsabahbahçededolaşıyordum.Birseslerduydum.İkierkekkavgaediyorlardı.Dalları iterekbaktım.AdamlardanbiriMösyöRenauld'du, diğeri isebir serseri.Pis, yırtık pırtık elbiseler giymiş, iğrenç bir yaratık. Kâh sızlanıyor, kâh tehditlersavuruyordu. OnunMösyö Renauld'dan para istediğini anladım. Ama tam o sırada evdenannembeniçağırdı.İçerigirmekzorundakaldım.Hepsibukadar.Sadece...banaiçeridekiölüoserseriymişgibigeliyor."

Poirotbağırdı."Bununedenozamanaçıklamadınız,matmazel."

"Çünküönceölününyüzübanasadecebiraztanıdıkgeldi.

İçeridekicesedinelbiseleriiyiydi.Onundahayüksekbirtabakadanolduğuanlaşılıyordu.Mösyö Poirot, Mösyö Renauld'u o serseri öldürmüş olamaz mı? Sonra elbisesini veparalarınıalmıştır."

Poirotağırağır,"Budabirfikir,matmazel,"dedi. "Tabiibazışeyleriaçıklamıyor.Amayinedebirihtimal.Bununüzerindedüşüneceğim."Evdenbirisesleniyordu.

Marthe,"Annem,"diyefısıldadı."Gitmemgerek."Ağaçlarınarasınasüzüldü.

Poirot koluma girerek beni villaya doğru döndürdü. Merakla, "E, ne diyorsun?" diyesordum. "Bu hikâye doğru mu? Yoksa kız sevgilisini temize çıkarmak için mi uydurdubunu?"

Poirot, "Garip bir olay," dedi. "Ama doğru olduğuna inanıyorum. Matmazel farkınavarmadanbizebirnoktadadoğruyusöyledi.VeoradadaJackRenauld'unyalansöylediğiniaçıklamış oldu. Genç adama cinayet gecesi Marthe Daubreuld'ü görüp görmediğinisorduğumzamannasıldurakladı?Farkettinmi?Birantereddütetti,sonrada, 'Evet,'dedi.O zaman onun yalan söylediğinden şüphelendim. Jack kulağını bükmeden MatmazelMarthe'yigörmemgerekiyordu.Üçkelimebanaistediğimiaçıkladı.

Kıza cinayet gecesi Jack Renauld'nun burada olduğunu bilip bilmediğini sorduğumzaman, 'Evet,' dedi. 'Bana söyledi,' Şimdi, Hastings, o cinayet gecesi Jack Renauld'nunburadaneişivardı?MatmazelMarthe'yigörmediyse,kimigördü?"

Dehşetleiçimiçekt im."Poirot,onungibibirgencinbabasınıöldüreceğini sanmıyorsunya?"

Poirot,"Dostum,"dedi."İnanılmayacakkadarromantikbiradamsm.Bensigortauğrunaküçükçocuklarınıöldürenannelerebilerastladım!Onuniçinartikherşeyeinanabilirim."

"Peki,sebepnedir?"

Page 89: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Para, tabii. Jack Renauld'nun babasının ölümü üzerine servet in yarısına konacağınısandığınıunutma."

"Pekiyaoserseri?Onun.buolaylaneilgisivar?"

Poirot omuzunu silkti. "Giraud onun suçortağı olduğunu söyleyecekt ir. GençRenauld'yacinayetin işlenmesi işindeyardımedenbiraptal.Delikanlının cinayetten sonrasuçortağınıdaortadankaldırdığınıiddiaedecekt ir."

"Pekiamaohançerinsapmasarılısaç?Okadınınsaçı?"

Poirot neşeyle güldü ."Ah... Giraud'un ufak bir şakası o. Giraud aslında onun kadınsaçıolmadığındanemin.Günümüzdegençlerinçoğununsaçıuzun."

"Sendebunainanıyormusun?"

Poirotgaripbirgülümsemeyle,"Hayır,",diyecevapverdi.

"Çünkü onun kadın saçı olduğunu biliyorum. Hat ta hangi kadının saçı olduğunu dasöyleyebilirim."

Kesinbirtavırlaaçıkladım."MadamJeanneDaubreuiruntabii."

Poirot alaycı bir ifadeyle beni süzdü, "Belki." Onun beni sinirlendirmesine izinvermeyecektim.VillaGenevieve'inholünegirerken,"Şimdineyapacağız?"diyesordum.

"Mösyö Jack Renauld'nun eşyalarını araştırmak istiyorum. Onun için birkaç saatburadanuzaklaşmasınısağladım."

"AmaGiraudonuneşyalarınıçoktanaramıştır,"dedim.

"Tabii. O aleyhteki delilleri, bent yapan bir kunduzun çalışkanlığıyla hazırlıyor. AmaGiraud'nunbenimaradığımşeyebakmadığındaneminim.Hattaburnunundibindebileolsayinedeonunöneminibilemez.Haydibakalım,işebaşlayalım."

Poirotodadakibütünçekmelerisıraylaaçtı.Eşyalarıinceledi,sonradabunlarıdikkatleyerlerinekoydu.İçsıkıcı,ilgiçekiciolmayanbirişt ibu.Dışarıdangelenpencereyegitmemenedenoldu.Dışarıbakarbakmaztelaşlandım.

"Poirot!"diyebağırdım."Birarabageldi. İçindeGiraudvar.SonraJackRenauldve ikipolis."

Poirot "Tanrım!" diye homurdandı. "Bu Giraud denilen hayvan biraz daha bekleyemezmiydi?Şusonçekmekaldı.Çabukolalım."Çekmedekieşyalarıçabucakyereattı.Birsürükravat ve mendil... Sonra keyifle bağırarak bir şeyin üzerine atıldı. Küçük, dörtköşe birkarton parçasıydı bu.Bir fotoğraf. Arkadaşım resmi cebine sokarak eşyaları karmakarışıkbir halde çekmeye tıkıverdi. Sonra beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı sürükleyerek,

Page 90: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

merdivenden indirdi. Giraud holde durmuş kurbanına bakıyordu. Poirot, "Merhaba,MösyöGiraud,"dedi."Neoluyor?"

Fransızdedektifbaşıyla Jack'ı işaret ett i. "Kaçmaya katkışt ı. Ama ben ondan çabukdavrandım.Onubabasınıöldürmeksuçuylatutukiadım."

Poirotkapıyadayanıpkalmışolangençadamadöndü.Jack'ınyüzübembeyazdı."Bunanediyorsunuz?"

JackRenauldifadesizbiryüzleonabaktı. "Hiç.Grihücrelerimikullanıyorum."

Şaşırıp kalmıştım. Jack Renauld'nun suçlu olduğuna bir türlü inanamamışt ım. Poirotkendisine döndüğü zaman genç adamın etrafta yankılanan bir sesle suçsuz olduğunusöyleyeceğinisanmışt ım.Amaonunoteksözünüduyuncahiçşüphekalmamıştı.

Poirot,Giraud'yasoruyordu."Onuhanginedenleredayanaraktutukladınız."

"Bunlarısizeaçıklayacağımımısanıyorsunuz?"

"Tabii,nezaketgereği."

Giraud ona tereddütle baktı. Hem kabaca red etmeyi, hem de övünmeyi istiyordu."Herhaldebirhatayaptığımıdüşünüyorsunuz?"diyerekdudakbüktü.

Poirot, "Buna hiç şaşmam," diye cevap verdi. Giraud'nun yüzü iyice kızardı. "Eh,öyleyse. Şuraya gelin. Kendiniz karar verin." Salonun kapısını açtı. İçeri girdik. JackRenaulddiğerikipolislekalmıştı.

Giraud şapkasını masaya bırakarak küstahça. "Şimdi, Mösyö Poirot," dedi. "Sizededektiflikkonusundakısabirkonferansvereceğim.Bizmodernlerinnasılçalıştıklarınısizeöğreteceğim."

Poirototurarakonudinlemeyehazırlandı. "İyi. Ben de size biz eskilerin yenileri nasıldinlediklerini göstereceğim." Arkasına yaslanarak gözlerini kapat tı. Sonra kirpikleriniaralayarak,

"Uykuyadalmamdankorkmayın,"diyeekledi."Sizibüyükbirdikkatledinleyeceğim."

Giraud, "Tabii," diye başladı. "Buraya gelir gelmez o Şili hikâyesinin saçmalığınıanladım.Cinayeteikikişikarışmıştı.Amaonlardaesrarlı yabancılardeğillerdi.Sadecebirşaşırtmacaydıo."

Poirotmırıldandı."Harika,azizimMösyöGiraud.Özellikleizmaritvekibrit leoynadıklarıozekiceoyundansonra..."

Giraud ona öfkeyle baktı ama sözlerine devametti. "Mezarı bir erkek kazmıştr.Onuniçin de bu cinayet bir erkeğin işiydi. Renauld'un ölümünün sözkonusu kişiye yararı

Page 91: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

dokunmayacaktı. Ama o kişi kendisine büyük bir çıkar sağlayacağını sanıyordu. JackRenauld'un babasıyla kavga ettiğini ve savurduğu tehditleri duymuştum. Böylece cinayetnedeni kesinlikle ortaya çıkmış oluyordu. Şimdi gelelim cinayetin nasıl işlendiğine... JackRenauld o gece Merlinville'deydi. Bunu sakladı, böylece şüphelerin kesinleşmesine nedenoldu.Sonra ikincikurbanıbulduk.Odaaynıhançerleöldürülmüştü.Ohançerindahaönceçalındığını biliyorduk. Yüzbaşı Hastings hırsızlığın saatini saptayacak durumdaydı. OhançeriancakOherbourg'dangelmişolanJackRenauldçalabilirdi.Evdekilerinbuhırsızlıklabirilişkileriolmadığınısaptadım.

Poirot,Fransızınsözünükest i."Yanılıyorsunuz.Hançeribirbaşkasıdaalabilirdi."

"BayStonor'umukastediyorsunuz?Oarabaylaevinkapısına kadar geldi. OtomobileCalais'den binmişti. A, bana inanın, ben her noktayı ayrı ayrı inceledim. Mösyö JackRenauldburayatrenlegelmişti.Merlinville'eulaşmasıylaburayagelişiarasındatambirsaatfarkvardı.HerhaldeYüzbaşıHast ings'learkadaşınınkulübeciktençıkt ıklarınıgördü. İçerisüzülerekhançerialdıvedoğrukulübeyekoşaraksuçortağınıöldürdü..."

"Vebusuçortağıçoktanölmüştü."

Giraud omzunu silkti. "Sanırım Jack Renauld bunun farkında değildi. Belki de suçortağının uyuduğunu sandı. Hiç kuşkusuz onunla randevusu vardı. Her neyse... JackRenauldbuikincicinayetindurumuiyicekarıştıracağınıbiliyordu.Öyledeoldu."

Poirot,"AmabuhileMösyöGiraud'yukandıramazdı,"dedi.

"Benimle alay ediyorsunuz. Ama size son, sarsılmaz bir delili açıklayacağım. MadamRenauld'nun hikâyesi uydurmaydı. Başından sonuna kadar yalandı. Madam Renauld'nunkocasını sevdiğine inanıyorduk. Ama hayır, yine de kocasının katilini saklamak için yalansöyledi. Bir kadın kimin için yalan söyler? Bazen kendisi için. Çoğu zaman sevdiği biriuğruna. Ve her zaman çocukları için. İşte son, yıkılmaz delil bu. Bunu çürütemezsiniz."Giraudsustu.Yüzübaşarısındankızarmıştı.

Poirot,dikkatleonusüzüyordu.

"İşteJackRenauld'yubunedenlerdentutukladım.Bunlaranediyeceksiniz?"

"Sadecebirtekşeyidikkatealmadığınızısöyleyeceğim."

"Neymişo?"

"Jack Renauld büyük bir olasılıkla golf alanının planını biliyordu. İşçilerin toprağıkazmayabaşlarbaşlamazcesedinbulunacağınındafarkındaydi."

Giraud bir kahkaha attı. "Bu sözleriniz çok budalaca! Jack Renauld cesedinbulunmasını ist iyordu.Cesetbulunmadıkça babasının öldüğü kabul edilmezdi. Ve oda buyüzdenmirasıalamazdı."

Page 92: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirotayağakalkarkengözlerindeoyeşilpırıltınınbelirdiğinifarkettim."Öyleysenedengömme gereğini duydu? Düşünün, Giraud. Cesedin çabuk bulunması madem JackRenauld'unlehineydi,ohaldenedengençadamboşyereomezarıkazdı?"

Giraud cevap vermedi. Bu soru onu hazırlıksız yakalamıştı. Sanki bu noktayı önemlibulmuyormuşgibiomuzlarınısilkti.

Poirot kapıya doğru gitti. Ben de peşinden. Arkadaşım omzunun üzerinden, "Dikkatealmadığınızbirnoktadahavar,"dedi.

"Nediro?"

Poirot,"Kurşunboruparçası,"diyerekodadançıktı.

Jack Renauld bembeyaz yüzünde hâlâ, o aptalca ifadeyle holde duruyordu. Bizsalondançıkarken çabucak başını kaldırdı. Aynı andamerdivenlerden ayak sesleri geldi.MadamRenauldaşağıya iniyordu.Oğlunun ikipolisinarasındaorada durduğunu görüncedonmuşgibikalakaldı.

"Jack,"diyekekeledi."Jack,neoluyor?"

"Benitutukladılar,anne."

"Ne?"Kadınt izbirçığlıkattıvedahakimseyetişemedengürültüyleyereyığıldı.İkimizdekoşarakonukaldırdık.

Poirot,"Başıfenayarılmış,"diyeaçıkladı.

"Basamağın kenarına çarpmış olacak. Hafif bir beyin sarsıntısı da geçirdiğindeneminim. Giraud, onun ifadesini almak ist iyorsa artık biraz bekleyecek. En aşağı bir haftakendisinegelebileceğinisanmıyorum."

Denise'le Françoise hanımlarının yardımına koşmuşlardi. Poirot kadını hizmetçilerebırakarak evden çıktı. Başını eğmiş, öyle yürüyordu. Kaşları çatılmişt ı. Bir sürekonuşmadım.Sonrabirsorusormakcesaretinigösterdim.

"Aleyhteki bütün delillere rağmen Jack Renauld'nun yine de suçlu olmadığına mıinanıyorsun?"

Poirot önce cevap vermedi. Uzun bir sessizlikten sonra ciddibir tavırla, "Bilmiyorum,Hast ings," dedi. "Olabilir... Tabii Giraud yanılıyor... Düşünceleri başından sonuna kadaryanlış.EğerJacksuçluysa,bununGiraud'nun iddialarıyla hiçbir ilişkisi yok. Genç adamınaleyhindekienağırdelilidesadecebenbiliyorum."Heyecanla,"Nediro?"diyesordum.

"Eğer gri hücrelerini kullanır ve bütün olayı incelersen, sen de benim gibi bunun neolduğunuanlarsın,dostum."

Page 93: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

İştePoirot'nunsinirimedokunanyanıtlarındanbiridebuydu.

Arkadaşım konuşmamı beklemeden yürümesine devam ett i. "Denize doğru gidelim.Orada,kumsalabakan küçük bir tepede oturur ve olayı inceleriz. Bütün bildiklerimi sanaaçıklayacağım. Ama gerçeği kendi çabalarınla bulmanı tercih ederim. Ben sana yolgösterdiktensonraneyararıvarbunun?"Poirot'nunsöylediğidenizebakan;otlarlakaplı,küçüktepeciğeyerleştik.

Poirot bana cesaret vermek ister gibi, "Düşün, dostum," dedi. "Fikirlerini sıraya diz.Metotluol.Düzenliolmayadikkatet.İştebaşarınınsırrıbudur."

Onun isteğine uymaya çalışarak olayın bütün ayrıntıları üzerinde durdum. Sonundaistemeye istemeyeGiraud'nunhaklıolduğunakararverdim.TabiiMadamDaubreuil'ün deişe karışmış olması iht imali vardı. Giraud onun Baroldy olayıyla olan ilişkisini bilmiyordu.Esrari çözebilmek için o o layınüstündedurmamgerekiyordu. Birdenbire kafamda şimşekçakt ısanki.Sesimtitreyerekvarsayımımıkurdum.

"Küçükbirfikrinolduğunugörüyorum,dostum.İyiilerliyoruz."

"Poirot," dedim. "Garip bir biçimde ihmalcilik ettik biz. Biz diyorum, ama aslında bendememdahadoğru.Nevarki, sendesıkıağızlılığınıncezasınıçekmelisin.Unuttuğumuzbirivar."

Poirotgözlerindemuzipbirışılt ıyla,"Kimo?"diyesordu.

"GeorgesConneau!"Şaşılacakbiraçıklama.

Poirot beni heyecanla kucakladı. "Kut larım! Gerçeğe erişt in. Hem de yalnız başına.Olağanüstü bir şey bu! Düşünmeye devam et. Haklısın. Georges Conneau'yu unutmaklahataettik."

Arkadaşımın bu ilt ifatı koltuklarımı öylesine kabarttı ki, neredeyse devamedemeyecekt im.Azsonrakendimitoparladım.

"GeorgesConneauyirmiyılönceortadankaybolmuş.Amaölmüşolmasışartdeğil."

Poirot,başınısalladı."Tabii.Devamet."

"Onuniçinadamınsağolduğunudüşünebiliriz."

"Evet."

"Yadasonzamanlarakadarsağdı."

"Dahadaiyi."

Heyecanım artıyordu. "Adamın durumunun iyice bozulduğunu düşünelim. Bir serseriolmuştu.RastlantısonucuMerlinville'egeldi.Veburadadaimasevdiğiokadınıbuldu."

Page 94: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot,"Ah,ah...Yineromantikliğintuttu,"diyeuyardıbeni.

Bir özdeyişi tekrarladım. "Nefret sevgi demektir." Belki de bu söz aklımda yanlışkalmıştı. "Her neyse... kadını burada buldu. Eski sevgilisi adını değiştirmişt i. Ve yeni biraşığı vardı. Bir İngiliz, Renauld. Kurban edildiği eski oyunu hat ırlayanGeorges ConneauöfkelenerekRenauld'ylakavgaetti.Sonragizlenipadamınmetresinegelmesinibekledi.VeRenauld'yu sırtından bıçakladı. Sonra da dehşete düşerek mezarı kazmaya başladı. Osırada Madam Daubreuil aşığının nerede kaldığını merak ederek dışarı çıktı. KadınlaConneaukorkunç bir şekildekavgaettiler.Adam Jeanne Daubreuil'ü kulübeye sürükledi.Amaoradabirdenbiresaranöbetitutarakyereyuvarlandı.İştetamosıradaJackRenauldçıkageldi. Madam Daubreuil genç adama her şeyi anlattı. Bu eski rezalet hortladığıtakdirde durumun kızı için çok kötü olacağına işaret etmeyi de unutmadı. Artık Jack'inbabasının katili ölmüştü. En iyisi bu konuyu örtbas etmeleri olacaktı.Jack Renauld bunarazı oldu. Eve giderek annesiyle konuştu. Onu da ikna etti.Jack, Madam Daubreuil'ünanlat tığıhikâyedenilhamalmıştı.Annesionunkollarınıvebacaklarınıbağlamasına,ağzınıtıkamasına razı oldu.E, Poirot,buna ne diyorsun?" Arkama yaslandım. Olayın içyüzünüböyleanlayabildiğimiç inkeyiftenkızarmıştım.Poirotbaşınıkaldırarakdüşüncelibir tavırlabanabaktı."Bencefilmsenaryolarıyazmançokiyiolur,dostum."

"Yani..."

"Banaanlattığınhikâyegüzelbir filmolur. Ama korkarım bunun günlük hayatla hiçbirilişkisiyok."

"Tabii henüz bütün ayrıntıları incelemiş değilim ama..." "Daha da ileri gitt in veolmayacakbirbiçimdeonlarıbir kenara it iverdin. O iki adamın kılıkları ne olacak? SenceConneaukurbanınıbıçakladıktansonraonunelbiselerinigiydivehançeride tekraryerinesoktu,öylemi?"

Birazdaöfkeyle,"Bencebunlarönemlideğil,"diyeit irazettim."BelkideConneauogündahaönceMadamDaubreuil'ütehditetmişveparaylaelbiseyiondanalmışt ı."

"Tehdit leha?Gerçektenciddimisin?"

"Tabii.BelkideConneaukadınıasılkimliğiniRenauld'larasöylemekletehditett i.TabiiozamankadınınkızınınJack'laevlenmesidesuyadüşecekt i."

"Yanılıyorsun,Hastings.Conneaukadınıtehditedemez,onaşantajyapamazdı.Çünkübu durumda güçlü olan Jeanne Daubreuid'di. Georges, Conneau'yu hâlâ cinayet suçuylaaradıklarınıbiliyorsun.Kadınınbirsözüüzerinegiyotiniboylayabilirdi."

İstemeyeistemeyebunundoğruolduğunuit irafettim.Sonradaalaycı,"Herhaldeseninvarsayımınbütünayrıntılarıbakımındandosdoğru,"diyehomurdandım.

Page 95: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot usulca, "Benim varsayımım gerçeğin ta kendisi," dedi. "Ve gerçek de doğrudemektir. Varsayımını açıklarken bir çok önemli hata yaptın. Hayal gücün yüzünden geceyarısı randevularını ve ihtiraslı aşk sahnelerini düşündün. Oysa bir cinayeti incelerkentarafsızdavranmakgerekir.Sanayöntemimiaçıklayayımmı?"

"Evet ,evet,biraçıklamayapbakalım."

Poirotdimdikoturarakkonuşmayabaşladı.Bazınoktalarıvurgulamakiç inaradasıradaparmağınısallıyordu. "Bendeseningibi işeGeorges Conneau'yla başlayacağım.MadamBertoldy'ninmaskelivesakallı iki katilhikâyesibirmasaldı.BunuyakadınuydurmuştuyadaConneaudahaöncedenbumasalıhazırlamışt ı.Şimdiincelediğimizbuolaydayineaynıhikâyeyle karşılaşıyoruz. Sana anlattığım gibi, bunun Madam Daubreuil'in kafasındançıkmış olması imkânsız. Onun için de masalı aslında Georges Conneau'nun uydurmuşolduğunukabuletmekzorundayız.Pekâlâ.OhaldesoncinayetideyineGeorgesConneaudüzenledi ve bu işde kendisine Madam Renauld yardım etti. Ön planda kadın var.Arkasındaysakullandığıyeniisimbilinmeyenbirgölge...

"Şimdi Renauld olayını başından başlayarak inceleyelim. Ve her önemli noktayı tarihsırasına göre açıklıyalım. Not defterinle kalemin yanında mı? İyi.Yazılacak ilk noktahangisi?"

"Sanagelenmektupmu?"

"Durumubiz ilkbumektupsayesindeöğrendik.Amaolayınbaşlangıcıbudeğil.Benceönemliolan ilknokta,PaulRenauld'unMerlinville'egeldiktenkısabirsüresonradeğişmesi.Birçoktanıkbunoktanınüzerindedurdu.AyrıcaPaulRenauld'nunMadamDaubreuil'leolandostluğunu ve kadına verilen hatırı sayılacak parayı da incelememiz gerekiyor. Ondan damayısınyirmiüçünegeliyoruz."Poirotdurdu.Öksürdü.Sonradabanayazmamıişaretetti.

"23Mayıs:Renauld oğlu Jack'le, delikanlınınMarthe'yie evlenmek istemesi yüzündenkavgaediyor.Jack,Paris'ehareketediyor.

"24 Mayıs: Paul Renauld vasiyetnamesini değiştiriyor. Bütün servet ini karısınabırakıyor.

"7Haziran:Renauldbahçedebirserseriylekavgaediyor.Marthebunugörüyor.

"HerculePoirot'yayardımisteyenbirmektupyazılıyor.

"Babası Jack Renauld'ya bir telgraf çekerek ona hemen Anzora gemisine binerekBuenosAires'egitmesiniemrediyor.

"ŞoförMastersizinliolarakyollanıyor.

"O akşam Renauld'ya bir kadın konuk geliyor. Adam kadını geçirirken, 'Evet, evet ,'diyor.'AmaTanrıaşkınaşimdigidin.'"Poirotdurdu."İşteHastings.Bunoktalantekerteker

Page 96: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

al, dikkatle incele. Hem tek başlarına ve hem de olayla ilgili olarak... Belki o zaman işiniçyüzünüanlarsın."Arkadaşımındediğinicanlabaşlayapmayaçalıştım.Birikidakikasonradatereddütle,"İlknoktalarbakımından..."diyebaşladım.

"Durum şu; şantaj varsayımını mı, yoksa adamın bu kadına âşık olduğunu mu kabulediyoruz?"

"Tabii ki şantajı kabul ediyoruz. Stonor'un, Renauld'nun kişiliği ve âdetleri hakkındasöyledikleriniduydun."

İtirazettim."AmaMadamRenauldbunudoğrulamadı."

"Madam Renauld'nun sözlerine hiçbir şekilde güvenilemeyeceğini biliyoruz artık. BubakımdanStonor'ainanmamızgerekiyor."

"Ama madem Renauld, Bella adlı bir kadınla bir aşk macerası geçirmiş, o zamanMadamDaubreuil'edebir.ilişkikurmuşolmasıpekâlâmümkün."

"Orasıöyle.AmaRenauldgerçektenbiraşkmacerasınaatılmışmıydı?"

"Mektup,Poirot.Mektubuunutuyorsun."

"Hayır, unutmuyorum. Ama o mektubun Paul Renauld'ya yazıldığını neredençıkarıyorsun?"

"Mektuponuncebindebulunduve..."

Poirot sözümü kesti. "Ve hepsi bu kadar. Mektupta kime yazıldığını gösteren bir adyoktu. Pardüsünün cebinden çıktığı için mektubun ölüye yazılmış olduğunu düşündük.Şimdi, dostum. Ben o pardösüde bir acayiplik gördüm. Onu ölçtüm ve sana Renauld'nunpardösüsünün pek uzun olduğunu söyledim. Bu sözüm seni düşündürmeliydi." İtiraf ettim."Onulafolsundiyesöylendiğinisandım."

"Ah, ne garip fikir bu! Daha sonra Jack Renauld'nun pardösüsünü öptüğümü gördün.Evet. JackRenauld'nunpardösüsüdeçokkısaydı.Buikinoktayıbirarayagetir.Vebunabirüçüncüsünüde ekle.YaniJack'ınParis'egitmek iç in evden telaşla fırlamasını. Ee, şimdibütünbunlardannesonuççıkarıyorsun?"

Poirot'nun ne demek istediğini anlamışt ım. Ağır ağır, "Evet," diye mırıldandım. "OmektupJackRenauld'yayazılmıştı,babasınadeğil.Delikanlıöfkevetelaşıarasındayanlışpardösüyüalmıştı."

Poirot başını salladı. "Tabii ya. Bu noktaya daha sonra tekrar döneriz. ŞimdilikmektubunPaulRenauld'labirilgisiolmadığınıkabuledelim.Veondansonraolayageçelim."

Defterdenokudum. "23Mayıs:Renauld,oğluJack'ladelikanlınınMarthe'yleevlenmekistemesi yüzünden kavga ediyor. Jack Paris'e hareket ediyor. Bu bakımdan söylenilecek

Page 97: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

fazlabir şeyyok.Adamınertesigünvasiyetnamesinideğişt irmesidurumuaçıklıyor.Bunakavganınnedenolduğubelli."

"Evet , dostum. Bu bakımdan aynı fikirdeyiz. Hiç olmazsa hareket açısından. AmaRenauld'nun bu şekilde hareket etmesindeki amaç neydi?" Hayretle gözlerimi açt ım."Canım, oğluna kızmışt ı işte." "Ama Paul Renauld sonradan Paris'e oğluna sevgidolumektuplaryazmış."

"JackRenauldöylesöylüyoramamektuplarortadayok."

"Neyse,bunugeçelim."

"Şimdifelâketgününegeliyoruz.Osabahkiolaylarısırayakoyduk."

"Banagelenmektubuntelgraflaaynızamandapostayaverildiğiniöğrendim.Ondankısabir süresonrada şoförMasters'e izine çıkabileceği söylenmişti. BenceRenauld o serseriylebütünbunlardandahaöncekavgaetti."

"Bunukesinliklebilemezsin.MatmazelMarthe'yiyenidensorguyaçekmelisin."

"Buna gerek yok. Ben eminim. Eğer bunu görmüyorsan, başka hiçbir şeyi degörmüyorsundemektir,Hastings."

Bir an ona baktım. "Tabii ya! Ben aptalın biriyim! Serseri Georges Conneau idiyse...Renauld onunla ettiği kavgadan sonra tehlikede olduğunu anladı.Conneau'nun adamıolduğundan şüphelendiği şoför Masters'i yolladı. Oğluna teigraf çekti. Seni çağırdı."Poirot'nundudaklarındahafifbirgülümsemeuçuştu.

"Adamın mektubunda, Madam Renauld'nun daha sonra hikâyeyi anlatırken söylediğisözcüklerikullanmışolmasınıtuhafbulmuyormusun?Santiagobirşaşırtmacaydıdiyelim.OhaldeRenauldnedenbundansözetti?Sonra...oğlununiçinorayayollamayakalkıştı?"

"Bununşaşılacakbirşeyolduğunuitirafediyorum.Amabelkibununneanlamageldiğinidahasonraöğreneceğiz...Şimdiakşamaveoesrarlıkadınınziyaretinegeliyoruz.Açıkçası,bu benim aklımı iyice karıştırıyor. Yok kadın, Françoise'in başından beri iddia ettiği gibiMadamDaubreuilidiyseobaşka."

Poirotbaşınısalladı."Dostum,dostum,yineaklınkarışmayabaşladı.Oçekparçasını,BellaDuveenadınınStonor'a tanıdıkgeldiğiniunutma.BenceJackRenauld'yaomektubuyazan Bella Duveen'di. Ve o gece Villa Genevieve'e de o kız geldi. Belki Jack'i görmekistiyordu,belkidegençadamınbabasınayalvarmakniyetindeydi.Bubakımdankesinkararveremeyiz. Ama olanları tahmin edebiliriz. Kız, Jack'ın üzerinde hakkı olduğunu söyledi.Belki de Paul Renauld'ya genç adamın kendisine yazmış olduğu mektupları gösterdi.Renauld kıza bir çek vererek onu susturmayı denedi. Ama Bella Duveen öfkeyle bu çekiyırttı.OnunmektubundanJack'egerçektenâşıkolduğuanlaşılıyor.Herhaldekendisinepara

Page 98: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

teklifedilmesinedeçokkızdı.SonundaRenauldkızıbaşındanattı.Buradaadamınsözleriçokanlamlı.

"'Evet,evet,amaTanrıaşkınaşimdigidin,'"diyetekrarladım.

"Bubanasadecebiraztelaşlıbirsözmüşgibigeliyor,amaişteokadar."

"Budayeter.Adamkızıngitmesini çok istiyordu.Neden?Konuşmapek tatsızolduğuiçindeğil.Hayır.Zamangeçiyorduvebirnedenlevakitçokönemliydi."

Şaşkınşaşkınsordum."Nedenönemliolsun?"

"İşteşimdikendikendimizebunusoracağız.Nedenönemiolsun?Amadahasonraokolsaati sorunuyla karşılaştık. Bu da zamanın cinayette önemli bir rolü olduğunugösteriyordu...Şimdihızlaasıl felâketeyaklaşıyoruz.BellaDuveenvilladanayrıldığızamansaat on buçuktu. Kol saatinden cinayetin on ikiden önce işlendiğini ya da sahneyekonduğunubiliyoruz.Cinayettenöncekidiğerolaylarıinceledik.Geridebirtekşeykaldı.

Doktorun söylediğine göre, serseri bulunduğu andan en az kırk sekiz saat önceölmüştü.Hattabundandabirgünönceölmüşolmasıihtimalivardı.Şimdiben,incelediğimizdiğernoktalarınyardımıylaserserinin7Hazirandaöldüğünekararveriyorum."

AptalaptalPoirot'yabaktım."Amanasıl?Neden?Bununasılbilebilirsin?"

"Çünkü olaylar dizisi ancak bu şekilde mantıklı bir şekilde açıklanabilir. Dostum, seniyoldaadımadımilerlettim.Artıkapaçıkolanbudurumuanlamıyormusun?"

"Poirot'cuğum, ben ortada açık bir şey göremiyorum. Önce doğru yolda olduğunusanmıştımamaşimdiaklımbüsbütünkarıştı."Poirotbanaüzüntüylebakarakbaşınısalladı.

"Tanrım! Ne acı! Çok zekisin ama yöntem denilen şeyden haberin yok. Küçük grihücreleringelişmesinisağlamakiçingüzelbiryolvardır.Sanaanlatayım..."

"Tanrı aşkına, şimdi sırası değil bunun! Doğrusu insanın tepesini attırıyorsun, Poirot.SenşimdibanaPaulRenauld'yukiminöldürdüğünüsöyle."

"Sonuçtanemindeğilim."

"Amabununapaçıkolduğunusöyledin."

"Seninle başka başka şeylerden söz ediyoruz, dostum. Unutma, araştırdığımız ikicinayet.Sana daha önce de söylediğim gibi, bunun için de iki ceset gerekli. Haydi, haydi,sabırsızlanma!Benherşeyianlatacağım.Birkerekonuyupsikolojikyönden inceleyeceğiz.Şimdi... Paul Renauld'nun üç noktada, hem görüş açısını, hem de hareket tarzınıdeğiştirdiğini görüyoruz. Yani psikolojik üç nokta var. İlki, adamın Merünville'e gelişindenhemen sonra görülüyor. İkincisi, o konuda oğluyla kavga ettikten sonra. Üçüncüsü ise, 7Haziran sabahı. Şimdi üç nedene gelelim. Birincisinin nedeni, Madam Daubreuil'le

Page 99: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

karşılaşması olabilir. İkincisi dolaylı bir şekilde yine kadınla ilgili. Yani Renauld'nun oğluylakadının kızının evlenmesi. Ama üçüncüsünün nedenini bilmiyoruz. Bunu tahmin etmekzorundayız.Şimdi,dostum,sanabirsorusoracağım:Bucinayetikimplanladı?"

Poirot'uihtiyatlasüzerekçekineçekine,"GeorgesConneau,"dedim.

"Tamam.Giraudbir kadınin kendisini, sevdiği odamıveçocuğunukurtarmak için yalansöyleyeceğinden söz etti. Kadına yalanı Georges Conneau'nun söylettiğini biliyoruz. AmaGeorges Conneau, Jack olamaz. Öyleyse kadın oğlunu kurtarmak için yalansöylemedi.Herhalde kadının kendisi de Georges Conneau değil.O halde ikinci olasılığınüzerinde duracağız. Madam Renauld sevdiği erkek uğruna yalan söyledi. Yani... GeorgesConneauuğruna.Bunusendekabuledersin."

"Evet,"diye,itirafettim."Mantıklıgözüküyor."

"İyi.MadamRenauld,GeorgesConneau'yuseviyor.ÖyleyseGeorgesConneaukim?"

"Oserseri."

"MadamRenauld'unserseriyisevdiğinigösterenbirdelilvarmı?"

"Hayır,ama..."

"Pekâlâ öyleyse. Gerçeklerin desteklemediği varsayımlara sıkıca sarılmaktan vazgeç.OnunyerinekendikendineMadamRenauld'nunkimisevdiğinisor."

Şaşkınşaşkınbaşımısalladım.

"Yapma canım. Bunu gayet iyi biliyorsun. Madam Renauld kimi çok seviyordu? Kimincesedinigörüncedüşüpbayıldı?"

Aptalaptalbakakaldım."Kocasının..."

Poirot,başınısalladı. "KocasıyadaGeorgesConneau.Artıkonahangiadıverirsen."Kendimitopladım."Amabuimkânsız."

"Neden imkânsız? Biraz önce Madam. Daubreuil'ün Georges Conneau'ya şantajyapacakdurumdaolduğunusöylemedikmi?"

"Evetama..."

"VekadınPaulRenauld'aakolaylıklaşantajyapmıyormuydu?"

"Budadoğruolabilirama..."

"PaulRenauld'nunçocukluğuvegençliğihakkındahiçbirşeybilmiyoruz.Öyledeğilmi?AdamyirmiyılkadaröncebirdenbireortayaçıkmışveKanadalıbirFransızolduğunu iddiaetmiş.Öyledeğilmi?"

Page 100: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Dahakesinbirtavırla,"Orasıöyle,"dedim."Amaönemlibirnoktayıatlıyorsun."

"Nediro,dostum?"

"SeninlecinayetiGeorgesConneau'nunplanladığınıkonuştuk.Senindediğindoğruysa,o zaman ortaya gülünç bir durum çıkıyor. Yani adam kendi ölümünü kendisi planlamışoluyor."

Poirotsakinsakin,"Tabii,dostum,"diyecevapverdi."Gerçektendeböyleyaptı."

Page 101: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

PoirotİzÜzerindePoirotölçülübir tavırlaanlatmayabaşladı. "Biradamınöiümünüplanlamasısanagarip

mi gözüküyor, dostum? Bu sana öyle garip geliyor ki, gerçeği 'saçma' diye red ediyor vebundanonkatdaha imkânsızbirhikâyeyikabuletmeyekalkışıyorsun.Evet,PaulRenauldkendi ölümünü planladı. Ama gözünden kaçan bir nokta var. Aslında ölmek niyetindedeğildi."

Şaşkınşaşkınbaşımısalladım.

Poirot,"Aslındabunoktaçokbasit,"dedi."Renauld'untasarladığıcinayetiçinbirkatilegerek yoktu. Ama bir ceset şarttı. Şimdi olayı başka bir açıdan incelemeye başlayalım.GeorgesConneauadaletinelindenkaçarakKanada'yagitti.Orada takmabir adlaevlendi.GüneyAmerika'dabüyükbirservetyaptı.Amavatanınıözlüyordu.Aradanyirmiyılgeçmiş,oldukçadeğişmişti.Ayrıcaçoktanınmışbir insandıartık.Hiçkimseonunbirkanunkaçağıolduğunudüşünemezdi.BuyüzdenFransa'yadönmesinintehlikeliolmayacağınakararverdi.BöylecemilyonerPaulRenauld,İngiltere'yeyerleşti.YazlarınıFransa'dageçirecekti.Veaksirastlantı, insanların sonunu belirleyen, onların hareketlerinin bedelini ödemektenkaçınmalarını engelleyen o gizli adalet, Renauld'yuMerlinville'e sürükledi. Ve orada bütünFransa'dakendisini tanıyabilecekolan tekkişi vardı.MadamDaubreil.TabiiRenauldkadıniçin bir altın madeniydi. Madam Daubreuil bundan yararlanmakta da gecikmedi. Renauldçaresizlik içindeydi.Kadınınpençesinedüşmüştü.MadamJeanneDaubreuilondanbolparasızdırmayabaşladı.

"Sonra o kaçınılmayacak şey oldu. Jack Renauld hemen her gün gördüğü güzelMarthe'ye âşık oldu. Onunla evlenmeye karar verdi. Bu olay babasını çok sarstı veöfkelendirdi. Ne olursa olsun, oğlunun o kötü ve iğrenç kadının kızıyla evlenmesiniengelleyecekti.Jack Renauld babasının geçmişini bilmiyordu. Ama Madam Eloise Renauldkocasınınbütünbaşındangeçenleriöğrenmişti.Karaktersahibibirkadındı.Vekocasınadaâşıktı. Karı koca başbaşa verip düşündüler. Renauld bir tek yol olduğunu düşünüyordu:Ölüm. Ölmüş gibi yapacak ve başka bir ülkeye kaçacaktı. Orada takma bir adla yeni birhayata başlayacaktı tekrar. Eloise Renauld da bir süre üzgün dul rolü oynadıktan sonraonunyanınagidecekti.Tabiibütünservetikadınınyönetmesigerekiyordu.İştePaulRenauldbuyüzdenvasiyetnamesinideğiştirdi.Bilmiyorumbaşlangıçtacesetbulmakonusundaneyekararvermişlerdi?Belkitıpokulundanbiriskeletçalacak,sonradabiryangınçıkaracaklardı.Böyle bir şey yapacaklardı herhalde. Ama planları daha tam anlamıyla gelişmeden ellerinebeklenmedikbir fırsatgeçti.Aksi veküfürbazbir serseri villanınbahçesinegirdi.Bir kavgaçıkti. Paul Renauld adamı dışarı atmaya çalışırken, saralı olan serseri yere yığıldı. Veoracıktaöldü.Renauldkarısınıçağırdı.Birlikteölüyükulübeyesürüklediler.Olayınkulübenin

Page 102: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

hemendışındaolduğunubiliyoruz.Kankocaellerineolağanüstübirfırsatgeçmişolduğununfarkındaydılar. Adam aslında Paul Renauld'ya benzemiyordu. Ama orta yaşlıydı ve tipikFransızdı.Budayeterliydi.

"Bence karı koca, villadakilerin duymaması için oradaki banka oturarak durumukonuştular. Planlarını çabucak yaptılar. Ölüyü sadece Madam Renauld'nun teşhis etmesigerekiyordu.Jack Renauld ve iki yıldır orada çalışan şoför Masters işe karışmamalıydılar.Kadınhizmetçilerincesedeyaklaşmalarınaengelolacaktı.ZatenRenaulddaayrıntılarıpekfarketmeyecek kimseleri kandırmak için birtakım önlemler alacaktı.Masters izine çıkarıldı.Jack'a bir telgraf çekildi. Ona Buenos Aires'e gitmesi emredildi. Bu kent Renauld'nunhazırladığı 'hikâyeye uygundu. Renauld benim adımı duymuştu. Yaşlı bir dedektif olarakbiliyordu beni. Bana mektup yazarak yardım istedi. Bu mektubun sorgu yargıcını çoketkileyeceğinibiliyordu.Gerçektendeöyle"oldu.

"Karı koca serseriye Renauld'nun bir elbisesini giydirdiler. Adamın yırtık ceketiyle.pantolonunuevegötürmeyecesaretedemedikleri içinkulübedebıraktılar.EloiseRenauld'unanlatacağı hikâyeyi desteklemek için ölünün kalbine o hançeri sapladılar. Paul Renauld ogece karısının ellerini, ayaklarını bağlayacak ve ağzını tıkayacaktı. Ondan sonra da gidipbankır yapılacağını bildiği o yerde mezar kazacaktı. Cesedin bulunması şarttı. JeanneDaubreuil'ün hiçbir şeyden şüphelenmemesi gerekti. Ama öte yandan biraz zaman geçtiğitakdirdekimliksorunuylailgilitehlikelerazalacaktı.PaulRenauldserserininelbisesinigiyecek,ayaklarınısürüyesürüyeistasyonagidecekti.Oradakimseyegözükmedenonikiontreninebinecekti. Cinayetin bundan iki saat sonra işlendiği iddia edileceği için kimse ondan şüpheetmeyecektitabii.

"İşte adam bu yüzden Bella adlı kızın beklenmedik bir zamanda gelmesinesinirlendi.Geçen her dakika planını altüst edebilirdi. Kızı elinden geldiği kadar çabukbaşından attı. Ondan sonra da planı uygulamaya başladı. Sokak kapısını aralık bıraktı.Katillerinoradançıktıklarınınsanılmasıiçin.EloiseRenauld'yusıkıcabağladı.Yirmiyılkadarönce hata etmiş, Jeanne Baroldy'nin bağlarını fazla sıkmamışti. Bu yüzden de kadindanşüphe etmişlerdi. Renauld karısına yine o eski hikâyeyi ezberletmişti. Gece serindi.Çamaşırlarının üzerine pardösüsünü giydi. Bunu sonra mezara, ölünün yanına atacaktı.Pencereden indi. Çiçek parkındaki ayak izlerini dikkatle sildi. Böylece aleyhindeki en kesindelilidebırakmışoldu.Issızgolfalanınagiderekmezarıkazmayabaşladı.Veosırada..."

"Evet?"

Poirot ciddi bir tavırla, "Ve o sırada Georges Conneau uzun yıllar boyunca kaçmayıbaşardığıkaderlekarşılaştı,"dedi.

"Adalete olan borcunu ödedi. Biri adamı sırtından bıçakladı... Şimdi, Hastings, ikicinayetten söz ettiğim zaman ne demek istediğimi anlıyorsun sanırım. İlk cinayetin, Paul

Page 103: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Renauld'un büyük bir küstatılıkla incelememi istediği cinayetin içyüzü anlaşıldı. Ah, o bukonudahataetti.HerculePoirot'yaönemvermedi!..Evet,bircinayetinesrarıçözüldü.Amabunungerisindedahadakarışıkbirbilmecegizler.Vebunuçözmekdezorolacak.ÇünkükatilakıllılıkederekPaulRenauld'unhazırladığıplanıuyguladı.Buşaşırtıcıbirolay.Giraudgibipsikolojiyeönemvermeyenbirgençbunudünyadaçözemez."

Hayranhayran,"Harikasın,Poirot,"diyemırıldandım.

"Gerçektenolağanüstüsün.Dünyadahiçkimsebuesrarıçözemezdi."

Busözlerimhoşunagitmiştisanırım.Poirot'nun ilkkezmahcupolduğunugördüm."Ah,demekartıkzavallıBabaPoirot'ıaşağıgörmüyorsun?İnsankılığındakitazıyıbeğenmektenvazgeçtingaliba?"

Giraud'ataktığıbuadbenihepgüldürüyordu."Tabii...SenbukonudaGiraud'uyendin."

Poirot alçakgönüllü bir insan tavrı takınmaya çalıştıysa da pek başaramadı. "ZavallıGiraud.Oaslındaaptalbirideğil.Birikişansıdöndü.Örneğin,hançeresarılmışolanosiyahsaçteli...şaşırtıcıbirşeydi."

Ağırağır,"Açıkçası,Poirot,"dedim."Durumuhâlâanlamışdeğilim.Kiminsaçıydıo?"

"MadamRenauld'nun tabii. İşteaksilik debununla ilgili.Kadının saçı aslında siyahmış.Amaartıkiyiceağırmayabaşlamış.Ohançerekırbirteldetakılabilirdi,OzamandaGiraudne yaparsa yapsın bunun Jack Renauld'nun olduğunu iddia edemezdi. Ama tabii... Giraudherzamangerçeklerivarsayımınauyması içinsaptırıyor.Fransızkulübedeikikişininizlerinibulamadı mı? Bir kadının ve bir erkeğin? Peki bu, olayla ilgili olarak yaptığı açıklamayauyuyormu?Hayır,uymuyor.Buyüzdendebunoktadanbirdahasözetmeyecek.Şimdibumetotlubirçalışmamı?

BüyükGiraud!UluGiraud bir oyuncak balondan başka bir şey değil.Ne kadar önemliolduğunu düşüne düşüne şişmiş. Ve onun aşağı gördüğü ben, Hercule Poirot, o balonaiğneyi şöyle batıracağım! Şöyle!" Bir işaret yaptı. Sonra da sakinleşerek sözlerine devametti. "Madam Renauld kendine geldiği zaman konuşacak mutlaka. Oğlunu cinayetlesuçlayacaklarıhiçaklınagelmemişti.Neredengelecekti?Jack'ınsağsalimAnzoragemisinebinip, denize açıldığını sanıyordu. Atı, ne kadın o, Hastings. Ne güç, ne soğukkanlılık.MadamEloiseRenauldbirtekhatayaptı.Odaoğlubeklenmedikbirandadöndüğüzaman,'Bunun önemi yok...' gibi bir söz söyledi. Kimse bunu farketmedi. Bu sözlerin anlamınısezmedi.Zavallıkadınnekorkunçbirrolyapmakzorundakaldı.

Onun cesedi görmeye gittiği zaman geçirdiği şoku düşün. Serseri yerine kocasınınölüsüyle karşılaştı. Oysa sevdiği adamın kilometrelerce uzakta, güvencede olduğunusanıyordu.Onun içinEloiseRenauld'nunbayılmasınaşaşmamalı.Amaondansonrabütünıstırapveümitsizliğinerağmenazimlerolünüoynamayadevametti.Kimbilirkalbinasılacıyla

Page 104: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

burkuluyordu? Asıl katili yakalamamızı sağlamak için bir kelime bile söylemeye cesaretiyoktu. Oğlu yüzünden Paul Renauld'un eski katil Georges Conneau olduğunun ortayaçıkmasını istemiyordu. Onun için en acısı da herkesin önünde Madam Daübreuil'inkocasınınmetresiolduğunuaçıklamasıoldu.Çünküşantajlailgilienufakbir ima,kocasınınsırrının ortaya çıkmasınanedenolabilirdi.Sorgu yargıcı kocasının geçmişindebir sır olupolmadığını sorduğu zaman ne kadar zekice bir cevap verdi. 'Öyle romantik' bir şeyolmadığındaneminim...'

Olağanüstüydübu.Sesdekihoşgörü,hüzünlüalay.VetabiiHautetozamanmelodramakaçtığını, aptalca davrandığını düşündü.Evet, harika bir kadın!Belki bir katile âşıktı amaonahepsadıkkaldı."Poirotderinderiniçiniçekti.

"Birşeydehavar,Poirot.Okurşunboruparçası."

"Anlayamadınmi?Onunlaserserininyüzünü iyiceezipparçalayacaklardı.Tanınmamasıiçin. Doğru izin peşinedüşmemideo sağladı. Ve ahmakGiraud yerlerde sürünerek kibrit veizmarit aradı. Sana iki metre boyundaki bir ipucunun da iki santimlik kadar önemliolabileceğini söylemedim mi?" Kendi kusurlarıma dikkati çekmemek için telaşla sözüdeğiştirmeyeçalıştım."ArtıkGiraud'unsesifazlaçıkmayacak."

"Acaba? Eğer yanlış yollardan gerçek katili ele geçirdiyse, herhalde bunu itirafetmeyecek."

"Ama..."Durumuanlayaraksustum.

"Anlıyorsun ya, Hastings? Yeniden başlamamız gerekiyor. Mösyö Renauld'yu kimöldürdü?O gece yarısından biraz önce villanın yakınlarında bulunan vePaul Renauld'nunölümündenyararlanacakbiri.Bu tanımdaJackRenauld'yaçokuyuyor.Cinayetinöncedenplanlanmışolmasışartdeğil.Sonraohançer!"

İrkildim.Bunoktayıunutmuştum.

"Tabii.SerseriyesaplanmışolanMadamRenauld'nunhançeriydi.Demekki,onlardanikitanevardı."

"Tabii.Birbirinineşiolduğunagöre...Demekki,hançerJackRenauld'undu.Amabubeniokadardüşündürmüyor.Hattabukonudaküçükbirfikrimdevar.'Hayır,Jackaleyhindekienkötü nokta psikolojik. Kalıtım, dostum, kalıtım. Babasının oğlu o. Evet, Jack'ın GeorgesConneau'nunoğluolduğunuunutmamakgerek."Sesiciddiveheyecanlıydı.

İstememerağmenetkilendim."Sözünüettiğinoküçükfikrinnedir?"

Poirotcevapvermeyerekcepsaatinebaktı."AkşamvapuruCalais'denkaçtakalkıyor?"

"Beştesanırım."

Page 105: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Uygun.Vapurayetişebileceğiz."

"İngiltere'yemigidiyoruz?"

"Evet,dostum."

"Neden?"

"Birtanığıbulabilmekiçin."

"Kimo?"

Poirotyüzündegaripbirgülümsemeylecevapverdi."MissBellaDuveen."

"Amaonunasılbulacaksın?Hakkındanebiliyorsun?"

"Hiçbir şey bilmiyorum. Ama birtakım tahminlerde bulunabilirim. Adının Bella Duveenolduğukesin.BuadStonor'abiraztanıdıkgeldi.

AmaRenauldailesiyleilgiliolarakdeğil.Onuniçinkızınsahnedenolmasıbirihtimal.JackRenauldparalıbirdelikanlı.İlkaşkınısahnedenseçmişolabilir.BudurumPaulRenauld'nunkızı çekle susturmaya çalışmasına da uyuyor. Evet, kızı bulacağım. Özellikle bununyardımıyla."VecebindenJackRenauld'nunçekmesindenaldığınıgördüğümresmiçıkardı.

Fotoğrafınbirköşesine, "Bella'dansevgilerle,"yazılmış,amabenimdikkatimiçekenbuolmadı. Fotoğraf pek de iyi sayılmazdı. Yine de kızı tanımıştım.Sanki büyük bir felâketlekarşılaşmışımgibikalbimdonmuştuâdeta.

KülKedisininresmiydibu.

Page 106: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

AşkıBuluyorumBirsüretaşkesilmişimgibioturdum.Fotoğrafıhâlâelimdetutuyordum.Sonrasankibu

durumbenihiçsarsmamışgfbibirtavırtakınmayaçalışarakresmiPoirot'yageriverdim.Aynıanda usuloa arkadaşıma bir göz attım. Neyse ki, bana bakmıyordu. Halimde bir acayiplikvarsabilefarketmemişti.

Poirot çabucak ayağa kalktı. "Kaybedecek zamanımız yok. Hemen yola çıkmalıyız...Neyse,denizinsakinolacağındaneminim."

Yola çıkma telaşıarasındadüşünmeye fazla zamanbulamadım.Amavapurabindiktensonra deniz tutmasına karşı Laverguier'nin o harika yöntemini uygulayan Poirot'danuzaklaşarakkendimitopladım.Olaylarıtarafsızcaincelemeyebaşladım.Poirotişiniçyüzününe dereceyekadarbiliyor?Trendeki yol arkadaşımla Bella Duveen'in aynı kız olduğundanhaberi var mı?NedenPhareOtelinegitti?Sandığımgibibana yardım etmek için mi? Yoksasadeceaptallığımyüzündenmiböyledüşündüm?Otelegitmesinindahaderinvetehlikelibirnedeni mi vardı? O kızı neden bulmak istiyor? Onun Jack Renauld'yu cinayet işlerkengördüğünü mü sanıyor? Yoksa Poirot... ama bu imkânsız! Kızın Paul Renauld'ya birdüşmanlığı yokmuşki.Adamınölmesini istemiyorduherhalde.Cinayet yerine tekrar nedendöndü? Olayları dikkatle inceledim. Bella Duveen o gün Calais'de kendisinden ayrıldığımzamantrendenindi.Onuvapurdagöremedim. Belki Calais'de akşam yemeği yedi ve sonratrenle Merlinville'e gitti. Eğer öyleyse Villa Genevieve'e tam Françoise'in söylediği saatteerişmiş olması gerek. Saat onu geçe evden ayrıldıktan sonra ne yaptı?Ya otele gitti, yaCalais'ye döndü herhalde. Sonra? Cinayet salı gecesi işlendi. Perşembe sabahı yineMerlinville'deydi.Fransa'danhiçayrıldımıacaba?Sanmıyorum.OnuFransa'datutanneydi?JackRenauld'ugörmeümidimi?BenkızaJack'ınBuenosAiresyolundaolduğunusöyledim.Çünkü o sırada öyle olduğunu sa-niyorduk. Belki de kız Anzara'nın hareket etmediğinibiliyordu. Ama bunu bilebilmesi için Jack'ı görmüş olması gerekirdi. Poirot'nun peşindeolduğu da bumu?MartheDaubreuil'u görmek için geri dönen JackRenauld, onun yerineBellaDuveen'lemikarşılaştı?Acımasızcaterkettiğiokızla?

"Durum böyleyse o zaman kız Jack'ın suçsuz olduğuna tanıklık edebilir. Amamademöyle,delikanlınedenkonuşmamaktaısrarediyor?

Bunu açıklamak zor. Bu eski ilişkisinin Marthe Daubreuil'ün kulağına gitmesinden mikorkuyor? Hoşnutsuzca başımı salladım. Aslında bu macera zararsız bir şeymiş. Toy birdelikanlının flörtü. Alaycı bir tavırla kendi kendime ekledim. Beş parasız bir Fransız kızıböyle sudan bir nedenle bir milyonerin oğlunu terketmez. Üstelik Marthe, Jack'i da çokseviyor."

Page 107: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Bu durum hem beni şaşırtıyor, hem de sıkıyordu. Poirot'la birlikte Bella'yi kıstırmayaçalışmakhiçhoşumagitmiyordu.Amaarkadaşımabiraçıklamayapmadanbu iştenyakamikurtarmamimkânsızdı.Nedenseböylebiraçıklamayapmayıdaistemiyordum.

Poirot, Dover'de gülümseyerek neşeyle ortaya çıktı. Londra'ya yaptığımız yolculuksakin geçti. Londra'ya vardığımızda dokuza geliyordu. Apartmanımıza gideceğimizi veharekete geçmek için sabahı bekleyeceğimizi sanıyordum. Ama Poirot'nun başka planlarıvardı."Zamankaybetmemeliyiz,monami."

Onundüşüncedizisiniizleyemiyordum.Kızınasılbulacağınısordum.

"Menacer JackAarons'uhatırlıyorsun,değilmi?Bir Japongüreşçisiyle ilgili bir konudaona yardım etmiştim. İlginç bir olaydı. Sana ileride bir gün anlatmalıyım. Aarons'unistediklerimiziöğreneceğindeneminim."

Bay Aarons'u bulmamız bir hayli uzun sürdü. Ancak gece yarısından sonra onunlakonuşmayı başarabildik. Aarons, Poirot'yu büyük bir sevgiyle karşılayarak, bize her türlüyardımıyapmayahazırolduğunusöyledi.

Dostçagülümseyerek,"Bumeslekatamadabilmediğimhiçbirşeyyoktur,"diyedeekledi.

"Çokgüzel.BayAarons,benBellaDuveenadındakigençbirkızıbulmakistiyorum."

"BellaDuveen.Buadıbiliyorumamakızınkimolduğunuhatırlayamadım.Hangialandaçalışıyor?"

"İşte bunu bilmiyorum. Ama yanımda resmi var." Bay Aarons bir an fotoğrafı inceledi.Sonra da gözleri parlayıverdi. "Buldum!" Elini dizine vurdu. "Dulcibella Kardeşler! Tamam,tamam!"

"DulcibellaKardeşlermi?"

"Evet.İkikardeş.Akrobat,dansözveşarkıcı.Numaralaripekgüzel.Şuarataşradabiryerdeler sanırım. Tabii eğer dinlenmek için bir yere gitmedilerse. Son iki üç haftaParis'teydiler."

"Banaonlarınşimdineredeolduklarınıöğrenebilirmisiniz?"

"Tabii,çokkolay.Sizevegidin.Benyarınsabahsizehaberyollarım."

Ondanbusözüaldıktansonraoradanayrıldık.Aaronssözündedurduda.Ertesigünonbiredoğruapartmanabirpusulayolladı.

"DulcibellaKardeşlerCoventry'de,'Palace'dalar.Şansınızaçıkolsun."

Daha fazlabeklemedenCoventry'edoğruyolaçıktık.PoirotgidipPalace tiyatrosundasoruşturmayapmadı.Sadeceoakşamkitemsiliçinönlerdenikikoltukbiletialdı.

Page 108: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Temsil anlatılamayacak kadar sıkıcıydı.Yadabelki hiç keyfimolmadığı için banaöylegeldi.BirJaponailesitehlikelibirşekildebirbirlerininsırtlarınaçıktılar.Frağıyeşilimsibirhalalmış,saçlarınıdümdüz tarayarak iyiceyapıştırmışbiradamsosyeteyle ilgilinükteleryaptıve gerçekten çok güzel dans etti. Şişman prima donnalar normal insan sesininerişemeyeceğitizlikleşarkılarsöylediler.Birkomedyenünlübirsanatçıyıtaklitetmeyekalktıvebaşarısızlığauğradı.

Sonunda sıra Dulciabella Kardeşlere geldi. Kalbim beni sarsacak kadar hızla atmayabaşladı.İştekızsahnedeydi...İkiside.İkikızkardeş.Birininsaçlarısarı,diğerininkisiyahtı.Boybosbakımındanbirbirinin eşiydiler.Bir örnek kısabüzgülü etekler giymiş, boyunlarınakoskocaman fiyonklar takmışlardı. Şirin iki küçük kızı andırıyorlardı. Şarki söylemeyebaşladılar. Sesleri taze ve tatlıydı. Ama biraz zayıf ve inceydi.'Daha çok müzik hollereyakışacak gibiydi. Yine de çekici bir yanı vardı. Gerçekten güzel bir numaraydı. Ustalıkladans ettiler ve akrobasi gösterileri yaptılar. Perde kapanınca bir alkış koptu. DulcibellaKardeşlerinbaşarılıolduklarıanlaşılıyordu.

Birden bire artık orada daha fazla kalamayacağımı hissettim. Çıkıp biraz hava almamgerekiyordu.Poirot'yagitmemiziönerdim.

Arkadaşım, "Sen git, Hastings," dedi. "Ben çok eğleniyorum. Temsilin sonuna kadarkalacağım.Dahasonrasanakatılırım."

Otelimiz tiyatrodan birkaç adım ötedeydi. Oturma odamıza çıkarak bir viski sodaistedim. Sonra oturup ağır ağır içkimi yudumladım. Düşünceli düşünceli boş şömineyebakıyordum. Kapının açıldığını duyarak dönüp baktım. Poirot'nun geldiğini sanmıştım.Sonra telaşla ayağa fırladım.KapıdaKülKedisi duruyordu.Genç kız duraklaya duraklayakonuşmayabaşladı.Kesikkesiknefesalıyordu.

"Öndeoturduğunuzugördüm.Sizinvearkadaşınızın.Sizgitmek içinkalktığınızsıradabendedışarıdabekliyordum.

Peşinize takıldım. Buraya neden geldiniz? Goventry'e? Bu gece tiyatroda ne işinizvardı?Yanınızdakioadam...dedektifolanarkadaşınızmıydı?"Oradaduruyordu.Sarındığıpelerinomuzlarındankaymıştı.

Sürmüş olduğu allığa rağmen yanaklarının bembeyaz olduğunu farkettim. Sesi dehşetdoluydu. O anda her şeyi anladım. Poirot'nun onu neden aradığını... Kızın nedenkorktuğunu...Vekalbimdekigizliduyguları.

Şefkatle,"Evet,"dedim.

Gençkızyarıfısıldargibi,"O...benimiarıyor?"diyesordu.

Ben bir an cevap veremedim. Onun üzerine Kül Kedisi koltuğun yanına diz çökerek

Page 109: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

şiddetle,acıacıağlamayabaşladı.

Ben de onun yanına diz çökerek kızı kollarima aldım. Alnına düşen saçlarını usulcageriye doğru ittim. "Ağlamayın,yavrum... Tanrı aşkına, ağlamayın. Ben sizi korurum.Ağlamayın,sevgilim.Ağlamayın,ben...herşeyi...herşeyibiliyorum."

"Ah,bilmiyorsunuz!"

"Bildiğimisanıyorum."Birikidakikasonrahıçkırıklarıhafiflerken,"Hançerisizalmıştınızdeğilmi?"diyesordum.

"Evet,"dergibibaşınısalladı.

"Size cinayet yerini ve diğer şeyleri göstermemi o yüzden istediniz değil mi? Mahsusbaygınlıkgeçiriyormuşgibiyaptınız?"

Gençkıztekrarbaşınısalladı.Böyleşeylerinsırasıdeğildiamanedenseoarada,bugünrolünü ne de büyük bir cesaretle oynadı, diye düşündüm. Korku ve dehşetle için içintitriyorduherhalde.Zavallı,yavrucak.Biranlikdüşüncesizcebirhareketinacısınıçekiyor...

Sonra,"Hançerinedenaldiniz?"dedim.

Birçocuksaflığıylacevapverdi."Üzerindeparmakizlerininolmasındankorkuyordum."

"Ama... eldiven giymiş olduğunuzu unutmuş muydunuz?" Kül Kedisi aklı karışmış gibibaşınısalladı.

Sonradaağırağır,"Benipoliseteslimetmeyecekmisiniz?"dedi.

"Nemünasebet!"

Uzunuzun,heyecanlagözleriminiçinebaktı.Sonradaçekinerek,"Neden?"diyesordu.Aşkımı açıklamak için uygunsuz bir zaman ve yerdi bu. Tanrı biliyor ya, aşkın kalbime buşekilde gireceğini de hiçbir zaman düşünmemiştim. Benim hayallerim başkaydı. Ama gençkızaolağanbirtavırlacevapverdim."Çünküseniseviyorum.KülKedisi."

Utanmışgibibaşınıönüneeğerektitrekbirsesle,"Sevemezsin..."diyemırıldandı.

"Sevemezsin..., Eğer bilseydin,.." Sonra kendini toparlayarak başını kaldırdı. "Sen nebiliyorsun?"

"Senin o gece Mösyö Renauld'u görmeye gittiğini biliyorum. Sana bir çek vermeyekalkıştı.Sendeonuöfkeyleyırttın.Sonraevdençıktın..."Durdum.

"Devam.et.Sonra?"

"Bilmiyorum.JackRenauld'nunogecevillayageleceğindenhaberinvarmıydı?Belkionugörebilirim,diyedüşünerekoradabekledin...Belkideçoküzgündün.Etraftadolaşıpdurdun.Amaon ikiyedoğru villanın yakınındaydın.Vegolfalanındabirinigördün..."Yinedurakladım.

Page 110: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

O odaya girer girmez kafamda bir şimşek çakmış ve gerçeği anlamıştım. Ama şimdigözlerimin önünde beni daha da inandıran bir sahne canlanıyordu. Paul Renauld'nunarkasındakipardösününkumaşınınbelirli deseninigörüyordum.Oğlusalonadaldığı zamandabiranölününcanlanmışolduğunusanarakirkilmişolduğumuhatırlıyordum.

Gençkızsakinbirtavırla,"Devamet,"dedi.

"Sanırımadamınarkası sanadönüktü.Yinedeonu tanıdın.Yada tanıdığını sandın."Birandurdum.

"Trenle Paris'ten Calais'ye giderken bana damarlarında İtalyan kanı dolaştığınısöylemiştin.'Hattabuyüzdenbirkeresindebaşımazkalsın;derdegirecekti,'demiştin.JackRenauld'yayazdığınmektuplarındanbirindedeyineböylebirtehditvardı.Delikanlıyıvillanınyakınında gördüğün an öfke ve kıskançlıktan deliye döndün. Ve kendini kaybederek onasaldırdın!Onuöldürmeyiöncedenplanlamışolduğunahiçbir zaman inanamam.KülKedisi.Ama Paul Renauld'yu sen öldürdün." Genç kız elleriyle yüzünü örtmüştü. Boğulur gibi,"Haklısın..."dedi.

"Haklısın...Senanlatırkenosahneyigörürgibioluyorum."Sonradaçıldırmışgibibanadöndü. "Vebirdebeniseviyorsunöylemi?Bütünbunlanbilmemerağmenbeniseviyorsundemek?Beninasılsevebilirsin?"

Birazdayorgunbirtavırlamırıldandım."Bilmiyorum...Galibaaşkböyle...İnsanınelindedeğil...Buduygumaengelolmak içinçokuğraştım... İlkkarşılaştığımızgündenberi...Amaaşkbeniyendi."

KülKedisininyineağlamayabaşlayacağıhiçaklımagelmemişti.Kendiniyereatmışdeligibi ağlıyordu. "Ah, yapamayacağım! Tanrım... Ne yapacağımı bilmiyorum.Ne yapacağım,kimeyalvaracağım?..Ahbiribanaacısın...Banaacısın...Neyapmamgerektiğinisöyledisinbana."

Yere,onunyanınadizçökerekkızıelimdengeldiğincetesellietmeyeçalıştım."Bendenkorkma,Bella.Tanrıaşkınabendenkorkma.Seniseviyorum...Doğrubu.Amakarşılığındahiçbirşey istemiyorum.Yalnız izinverdesanayardımedeyim.Elindedeğilsesenyineonusevmeye devam et. Ama bırak ben sana yardım edeyim. Çünkü onun bunu yapmasıimkânsız."

Sözlerimkarşısındataşkesilmişti.Yüzüellerinegömülüöyleceduruyordu.Sonrabaşınıkaldırarak hayretle bana baktı. "Öyle mi sanıyorsun?" diye fısıldadı. "Jack Renauld'usevdiğimimidüşünüyorsun?"

Sonra yarı gülerek, yarı ağlayarak kollarını boynumadayadı.Gözyaşlarından ıslanmıştatlı yüzünüyanağımadayadı. "Seni sevdiğimgibi sevmiyorum .onu..."diye fısıldadı. "Onuhiçbirzamanböylesevmeyeceğim...Senisevdiğimkadar..."

Page 111: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Dudakları yanağımadokundu.Sonradudaklarımıbuldu.KülKedisi beni inanılmayacakbir tatlılık ve ateşle tekrar tekrar öptü. O olağanüstü çılgın anları hiçbir zamanunutmayacağım. Ölünceye kadar unutmayacağım. Kapıdan gelen bir ses başımızıkaldırmamızanedenoldu.Poirotoradadurmuşbiziseyrediyordu.

Hiçduraksamadım,biratılışlaPoirot'yaerişerekonukollarındansıkıcayakaladım.KülKedisine,"Çabuk,"diyebağırdım."Hemenkaç.Çabucakgit.Benonututarım."

Bellabanabaktı.Sonradayanımızdangeçerekdışarıfırladı.

BendemirgibiellerimlePoirot'yututuyordum.

Arkadaşımsakin sakin, "Dostum," dedi. "Böyle işlerdebaşarılısın.Güçlü kuvvetli gençadambenisıkıcayakalamış...Bendeonunelindebirçocukkadaracizim.Amabütünbunlarrahatsızvebirazdagülünçşeyler.Geloturalımvebirazsakinolalım."

"Onunpeşindengitmeyeceksinya?"

"Tanrım! Hayır! Ben Giraud muyum? Kollarımı bırak, dostum." Kuşkuyla Poirot'yabakarak onu bıraktım. Çünkü akıl bakımından onunla başa çıkamayacağımı biliyordum.Poirotbirkanepeyeçökerekusulusulkollarınıyokladı.

"Öfkelendiğinzamanbirboğakadargüçlüoluyorsun,Hastings!Evet...Eskiarkadaşınakarşıböyledavranmaklaiyimiyaptınyani?Sanakızınresminigösterdim.Onutanıdın,amabanabirtekkelimebilesöylemedin."

Acı acı, "Kızı tanıdığımı anladığına göre böyle bir açıklamada bulunmamgereksizmiş,dedim.Biryandanda,demekPoirot işibaşındanberibiliyormuş,diyedüşünüyordum.Onubiraniçinbilealdatamamışım.

"Haydi, haydi. Durumun farkında olduğumu biliyordun. Ve gece bu kadar zorluklauğraşıp bulduğumuz kızın kaçmasına yardım ettin. Pekâlâ... Artık durum ortada. Benimlebirliktemiçalışıyorsun,Hastings?Yoksabanakarşımı?"

Bir iki dakikacevapvermedim.Eskiarkadaşımladarılmakbeni çoküzecekti.Amaonakarşı çalışmaktan başka çarem yoktu. Acaba o beniileridebirgünaffedebilecekmi,diyedüşündüm. O ana kadar Poirot şaşılacak kadar sakindavranmıştı. Ama arkadaşımın kendisine tümüyle hâkim olmasını bildiğini çoktanöğrenmiştim.

"Poirot,"dedim."Çoküzgünüm.Budurumdasanakarşıhiçde iyidavranmadığımı itirafediyorum. Ama bazen insana seçme hakkı bırakmıyorlar. Ve ileride kendi başıma hareketetmekzorundayım."Poirotbirkaçdefabaşınısalladı.

"Anlıyorum..." Gözlerindeki o alaycı pırıltı sönmüştü. Beni şaşırtan bir yakınlık vesevecenliklekonuşuyorduşimdi. "Herşeyapaçık,değilmi,dostum?Sonundaâşıkoldun...

Page 112: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Amabu,hiçhayallerindekinebenzemiyor.Birhorozgibikurulakuruladolaşmıyorsun.Kalbinkeder dolu. Istırapla kıvranıyorsun. Eh, ben seni uyardım. Hançerikızınalmış olduğunuanlayıncaseniikazettim.

Belki bunu hatırlayacaksın... Ama galiba çok geçti artık... Neyse şimdi bana anlat.Olayınnekadarınıbiliyorsun?"

Cesaretle onun gözlerinin içine baktım. "Bana açıklayacağın hiçbir şey benişaşırtmayacak, Poirot,bunuiyibil.BelkiyenidenMiss Duveen'i aramaya başlayacaksın. Onuniçin saha şimdiden şunu açıkça söylemeliyim. Belki onun cinayeti bir ilişkisi olduğunusanıyorsun. O gece Paul Renauld'ya giden esrarlı kızın o olduğunu düşünüyorsun. Eğeröyleyse,yanılıyorsun.Ogünonunlaberaberdim.Paris'tenLondra'yakadarberabergeldik.OakşamVictoriaistasyonundakendisindenayrıldım.Gördüğüngibi,kızıncinayetsırasındaMerlinville'daolmasıimkânsız."

"Ya!"Poirotdüşüncelibirtavırlabanabaktı.

"Mahkemedebunayeminedermisin?"

"Tabiiederim."

Poirot ayağa kalkarak beni selamladı. "Dostum! Yaşasın aşk! Mucizeler yaratır buduygu.HercülePoirot'yubileyenilgiyeuğratır."

Page 113: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

GüçlüklerYukarıdaanlattığımgibiheyecanlıanlardansonrainsandamutlakabirtepkibaşlıyor.O

gecezaferleyatmayagittim.Amauyandığımzamantehlikeyihenüzatlatmamışolduğumuzuanladım.Evet,birdenbireuydurduğumbuhikâyeninhatalıbiryanınıgöremiyordum.İfademiısrarla tekrarladığım takdirde sorun kalmayacaktı. O zaman Bella'yi kesinlikle mahkûmedemezlerdi. Ne de olsa hiç kimse genç kızla eskiden beri arkadaş olduğumuzu iddiaedemezdi. Bu yüzden de beni eski dostluğumuz yüzünden yalan yere tanıklık etmeklesuçlayamazlardı. Hatta onu sadece üç kez gördüğüm kesinlikle bile kanıtlanabilirdi. Hayır,uydurduğum hikâye iyiydi. Hatta Poirot bile bunun kendisini yenilgiye uğratacağını itirafetmemiş miydi? Ertesi sabah hiçbir şey olmamış gibi kahvaltıda buluştuk. Poirot'un keyfiyerindeydi. Ama bana davranışlarında bir resmilik varmış gibi geldi. Yeni bir şeydi bu.Kahvaltıdansonrayürüyüşeçıkacağımısöyledim.

Poirot'nungözlerindealaycıbirpırıltıbelirdi. "Eğerbilgiedinmekniyetindeysen,kendiniboş yere yorma. Bilmek istediklerinin hepsini ben sana anlatabilirim. Dulsibella Kardeşlersözleşmelerinifeshettiler.Coventry'denayrılarakbilinmeyenbiryeregittiler."

"Sahimi,Poirot?"

"Bana inanabilirsin, Hastings. Bu sabah ilk iş soruşturma yaptım. Başka nebekliyordun?" Gerçekten de bu şartlar altında başka bir şey beklenemezdi. Kül Kedisikendisine sağladığım kısa zamandan yararlanmıştı. Kızın Poirot'a yakalanmamak için birdakika bile kaybetmeyeceği kuşkusuzdu. Ben de bunu istemiş ve planlamıştım. Ama bunarağmenyinebirtakımgüçlüklerlekarşıkarşıyaolduğumuanlıyordum.

OaradaPoirotneyapıyordu?Arkadaşımıdikkatlesüzdüm.Masumbir tavır takınmış,uzaklardabir yerebakıyordu.Halibeniendişelendirecekkadarsakinve rahattı.Poirot'nunen zararsız gözüktüğü anlarda en tehlikeli olduğunu öğrenmiştim. Onun bu hali benikorkuttu.Arkadaşımbakışlarımdakiendişeyigörüncedostçabirtavırlagülümsedi.

"Şaşırdın mı, Hastings? Kendi kendine neden kızın peşine takılmadığımı mısoruyorsun?"

"Şey...Evet,öylebirşey..."

"Benimyerimdeolsaydın,mutlakaöyleyapardın.Bunuanlıyorum.Amabentelaşlasağasola koşmaktan siz İngilizlerin deyimiyle, 'Saman yığınında dikiş iğnesi aramak'tan hiçhoşlanmam.Hayır.BırakalımMatmazelBellaDuveengitsin.Zamanıgelinceonubulacağımkesin.Ozamanakadarrahatçabekleyebilirim."

Ona kuşkuyla baktım. Beni şaşırtmaya mı çalışıyordu? Bana Poirot yine de duruma

Page 114: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

hâkimmiş gibi geliyor ve bu yüzden de sinirleniyordum. Üstünlük duygum yavaş yavaşazalıyordu. Kül Kedisinin kaçmasını sağlamış, onun düşüncesizce hareketinin bedeliniödemesine engel olmak için parlak bir plan hazırlamıştım. Ama yine de endişeliydim.Poirot'nunsakinhalitürlüşekillerdekorkmamanedenoluyordu.

"Saygılıbir tavırla, "Sanırım,artık sanaplanlarını soramam,Poirot,"dedim. "Buhakkıkaybettim."

"Hiç de değil. Benim planlarım gizli sayılmaz. Seninle birlikte hemen Fransa'yadöneceğiz."

"Benimlebirliktemi?"

"Tabii. Birlikte. Baba Poirot'yu gözden uzak tutmanın doğru olmayacağını pekâlâbiliyorsun.Öyledeğilmi,dostum?Amaistersenİngiltere'dekalabilirsin..."

Başımı salladım. İşin can sıkıcı noktasına parmağını basmıştı. Gözümü Poirot'danayırmamalıydım.Olanlardansonraonunbanaaçılmasınıbekleyemezdimtabii.Amayinedehareketlerinedikkatedebilirdim.BellaiçintektehlikePoirot'du.Giraud'laFransızpolisigençkızaaldırmıyorlardıbile.Evet,neolursaolsunPoirot'unyanındanayrılmamamgerekiyordu.BütünbudüşüncelerkafamdangeçerkenPoirotbanadikkatlebakıyordu.Sonramemnunbirtavırlabaşınısalladı."Haklıyımdeğilmi?Yoksapeşimetakılmayabilekalkışabilirsin.Sendenböyle bir şey beklenir. Üstelik kılık değiştirmeyi de düşünürsün. Herkesin farkedeceğikocaman bir sakal bile takarsın. Onun için seninle birlikte gitmeyi tercih edeceğim.Başkalarınınseninlealayetmeleribeniçokkızdırır."

"Pekâlâ.Amaöncedenseniuyarırım..."

"Biliyorum,biliyorum.Hepsini biliyorum.Senbenimdüşmanımsın! İyi ya, düşmanımol.Bubeniendişelendirmiyor."

"Haksızlıkyapılmadıkçaitirazımyok."

"Yanitambirİngilizgibibunun'sportmence'birşeyolmasınıistiyorsun.Artıkiçininrahatettiğinegörehemenyolaçıkabiliriz.Kaybedilecekzamanımızyok.İngiltere'deazkaldıkamaiyi oldu. Artık ben öğrenmek istediğim şeyi... biliyorum." Sesi neşeliydi, gelgelelim banasözlerindegizlibirtehditvarmışgibigeldi.

"Ama..."diyebaşladım,sonradasustum.

"Evet,dediğingibi,amabenJackRenauld'yudüşünüyorum."

Jack Renauld! Bu adı duyunca irkildim. Olayın bu yönünü tümüyle unutmuştum. JackRenauld hapiste giyotinin gölgesi üzerindeydi. Şimdi oynadığım rol bana da kötüymüş gibigeliyordu.Bella'yıkurtarabilecektim.Amabunuyaparkenmasumbirinsanınölümünenedenolmamihtimalivardı.

Page 115: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Bellabunaneder,diyekendikendimesordum.OnaJackRenauld'untutuklandığındanhiç söz etmedim. "Eski aşığının hapiste olduğunu ve işlemediği iğrenç bir cinayetlesuçlandığını bilmiyor. Bella bunu öğrendiği zaman ne yapacak? Kendisini kurtarmak içinJack'ın ölüme gönderilmesine göz mü yumacak? Jack Renauld, Bella işe karışmadankurtulabilir mi? Eğer öyle olursa o zaman her şey düzelir. Ama ya olmazsa? İşte bu çokkorkunç...Busoruyabirkarşılıkbulmakolanaksız.

Bella'yıölümemahkûmedeceklerinisanmıyorum.Onunbakımındancinayetşartlarıçokdahadeğişik.Gençkızkorkunçbirkıskançlığakapıldığını,kendinikaybettiğiniiddiaedebilir.

Gençliği vegüzelliğide jüriyietkiler.TabiiacıbirhatayüzündenJackRenaulddeğildebabasınınölmüşolmasıdurumu fazladeğiştirmez.Sonra...mahkemenekadarmerhametlidavranırsadavransın,Bellauzunbirsürehapisyatar.Hayır,Bella'yıkorumalıyım.AmaaynızamandaJack'ınkurtulmasıdagerekli...

Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Yine de bütün ümidim Poirot'daydı. O durumubiliyordu.Neolursaolsun,zamanıgelincesuçsuzolanJackRenauld'yukurtarırdı.BuçokzorolacaktıamaPoirotbuişibaşarırdımutlak.Bella'dankimseşüphelenmediğiveJackdaberaatettiğitakdirdedurumdüzelirdi.

Kendikendimebunutekrarlayıpduruyordum.Amakalbiminderinliklerindehâlâobuzgibikorkuvardı.

Page 116: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"OnuKurtarın!"Akşam vapuruyla Fransa'ya geçtik. Ertesi sabah Saint Ömer'deydik. Jack Renauld'yu

oraya götürmüşlerdi. Poirot hic zaman kaybetmeden hemen Hautet'ye koştu. Benim dekendisiylegitmemeitirazetmediğiiçinarkadaşımınpeşinibırakmadım.

Türlü formalitelerdensonrabizi sorguyargıcınınodasınaaldılar.Hautetbizi nezaketlekarşıladı. "Bana sizin İngiltere'ye döndüğünüzü söylediler.Mösyö Poirot. Öyle olmadığınasevindim."

"Oraya gittim gerçekten, Mösyö Hautet. Ama kısa bir ziyaret için. Olayın çok önemliolmayanbiryönünüinceledim.Bununyararlıolacağınıdüşünüyordum."

"Demekistediğinizgibioldu?"

Poirotomzunusilkti.

Hautet başını sallayarak içini çekti. "Korkarım işi oluruna bırakmaktan başka çaremizyok. O Giraud denilen hayvan. Çok kaba ve terbiyesiz, ama çok zeki olduğu da kuşkugötürmez.Hatayapmasıimkânsız."

Bu kez de sorgu yargıcı omzunu silkti. "Açık konuşalım. Lâf aramızda, tabii, MösyöPoirot.Olaylardanbaşkatürlübirsonuççıkarabilirmisiniz?"

"Açıkçasıaydınlığakavuşmamışbirçoknoktavar,MösyöHeutet."

"Örneğin..."

AmaPoirotbiraçıklamadabulunmakniyetindedeğildi."Onlarınbrlistesinihenüzyapmışdeğilim. Ben genel olarak konuşuyordum. Delikanlıdan hoşlandım. Onun öyle iğrenç bircinayetişlemişolduğunainanmakistemiyorum.Ha,sahi...Obukonudanediyor?"

Sorguyargıcıkaşlarınıçattı."Onuanlayamıyorum...Kendisinisavunmaktanacizmişgibibir hali var.Sorulara zorla cevap verdi.Sadecegenellikle suçu reddediyor.Bunundışındainatçı bir sessizliğe bürünmeyi tercih ediyor. Onu yarın yine sorguya çekeceğim. Sorgusırasındayanımızdaolmakistermisiniz?"

Budavetiheyecanlakabulettik.

Hautetiçiniçekti."Üzücübirolaybu.MadamRenauld'yaçokacıyorum."

"Madamnasıl?"

"Henüz kendine gelemedi. Bir bakıma daha iyi. Böylece zavallı kadın şimdiden acıçekmekten kurtulmuş oluyor. Doktor Madam Renauld'un durumunun tehlikeli olmadığını

Page 117: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

söylüyor. Ama kendine geldikten sonra hiç heyecanlanmaması, sakin sakin yatmasıgerekiyormuş. Anladığıma göre hem yuvarlanması, hem de o müthişşokbudurumanedenolmuş.Zavallıkadmınaklidengesibozulursaçoküzülürüm.Amadoğrusuböyle bir şey olursa şaşmam. Hayır, hiç şaşmam." Hautet başını sallayarak arkasınayaslandı.Sankihüzünlübirzevklebuüzücüolasılığıdüşünüyordu.Sonrairkilerekkendisinegeldi. "Sahi, şimdihatırladım.Sizebirmektupgeldi,MösyöPoirot.Durunbakayım,nereyekoydum?" Kâğıtlarını karıştırmaya başladı. Sonunda mektubu bularak Poirot'ya uzattı."Bunubanayollamışlar.Sizevermemiçin.Amabendeadresinizolmadığı içinmektubusizegönderemedim."

Poirot garip bir tavırla mektuba bakıyordu. Yazı eğri eğik, iri veyabancıydı.Kadınyazısıydıbu. Poirot zarfı. açmadı, cebine sokarak ayağa kalktı. "Yarıngörüşürüz,MösyöHautet.Dostluğunuzvenezaketiniziçinçokteşekkürederim."

"Ricaederim, ricaederim.Daimaemrinizdeyim.Giraud tipligençdedektifler...Hepsidebirbirininaynı...Kaba,herkesetepedenbakaninsanlar.Şey...benimgibitecrübelibirsorguyargıcınınkendisineÖzgübazı...yöntemleriolabileceğinianlayamıyorlar.Eskilerin terbiyesibana daha uygun.Onun için, aziz dostum, daima emrinizdeyim. Siz ve ben... bazı şeyleribiliyoruz. Öyle değil mi?" Hem kendilerinden, hem de bizden pek hoşlananHautet neşeylegülerekbizigeçirdi.

Tam binadan çıkarken Giraud'la burun buruna geldik. Fransız her zamankinden dahaşıktı.Hayatındanpekmemnunolduğudaanlaşılıyordu.Neşeyle,"Aha!MösyöPoirot!"diyebağırdı.

"Demekİngiltere'dendöndünüz?"

"Gördüğünüz gibi." Poirot neşesiz bir tavırla konuşmuştu. Onun üzgün hali Giraud'yupeksevindirdi.

"Katil tambirmuhallebiçocuğu!Kendisinisavunacakhaldebiledeğil.Pekşaşılacakbirdurum."

Poirot,usulca,"Hemdeçok!"diyecevapverdi.

"Onuniçindeinsanıdüşündürüyor...Öyledeğilmi?"

AmaGiraudonudinlemiyordubile."Neyse...İyigünler,MösyöPoirot.GençRenauld'unkatilolduğunusonundakabuletmenizesevindim."

"Özürdilerimamabunukabuletmişdeğilim.JackRenauldsuçsuzaslında."

Giraud bir an hayretle arkadaşıma baktı. Sonra da kahkahayla gülmeye başladı. Elinialnınavurarakkısaca,"Deli,"dedi.

Poirot dikleşti. Gözlerinde tehlikeli bir pırıltı belirmişti. "Mösyö Giraud, bu olayın

Page 118: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

başından beri bana hakaretler yağdırıp durdunuz. Size bir ders vermek gerek. Sizinle beşyüzfrangaiddiayagirmeyehazırım.MösyöPaulRenauld'nunkatilinisizdenöncebulacağım.Kabulediyormusunuz?"

Giraud çaresiz bir tavırla ona bakarak, "Deli," diye yineledi. Poirot ısrar etti. "Haydi,haydi...Kabulediyormusunuz?"

"Paranızıalmakistemiyorum.""Meraketmeyin...alacakdeğilsiniz."

"Pekâlâöyleyse!Kabul!Sizehakaretettiğimisöylüyorsunuz.Sizintavırlarınızdabenimçoksinirimedokundu."

Poirot,"İştebunamemnunoldum,"dedi."İyigünler,MösyöGiraud.Gel,Hastings."

Yolda ilerlerken hiçbir şey söylemedim. Müthiş sıkıntılıydım. Poirot niyetini iyiceaçıklamıştı. Artık Bella'yı koruyabileceğimi de pek sanmıyordum. Giraud'la olan uğursuzkarşılaşma Poirot'yu öfkelendirmişti. Birdenbire birinin omzuma dokunduğunu hissederekdöndüm. Arkamızda Gabriel Stonor duruyordu. Durup onunla bir süre konuştuk. Bizimlebirlikteotelimizekadargelmeyekararverdi.

Poirotsordu."Sizinburadaneişinizvar,MösyöStonor?"

Stonor, "İnsan dostlarını desteklemeli," diye cevap verdi. "Özellikle haksızcasuçlandıklarızaman."

Heyecanlabağırdım."OhaldesizJackRenauld'unocinayetiişlediğineinanmıyorsunuz."

"Tabii inanmıyorum. Bu olayda beni çok şaşırtan bir iki şey olduğunu itiraf ediyorum.Ama Jack Renauld'un tutuklandıktan sonra aptalca davranmasına rağmen, yine de katilolmadığındaneminim."

Sekretere ısınıverdim. Sözleri kalbimdeki gizli korkuyu gideriyordu. "Çok kimsenin desizingibidüşündüğündeneminim,"diyebağırdım."AslındaJackRenauldaleyhindekidelillergülünçdenilecekkadaraz.Onuberaatettireceklerindenkuşkumyok."

Poirotusulca,"JackRenauld'nundurumutehlikeli,"dedi.

Stonorçabucaksordu."Yanionunsuçluolduğunamıinanıyorsunuz?"

"Hayır,hayır.AmaRenauldsuçsuzolduğunuispatetmektezorlukçekecek."

"Allahkahretsin!Öylegaripdavranıyorki.

Tabii bu olayın göründüğü kadar basit olmadığının farkındayım. Giraud durumunfarkında değil. Çünkü buranın yabancısı o. Bundan söz etmemek daha doğru olacak.Madam Renauld her şeyi örtbas etmek istediği takdirde, ben de onun arzusuna göredavranacağım.Sonuçtabuençokonuilgilendirir.Madamınaklınabüyüksaygımvar.Onun

Page 119: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

için bu işe karışmayacağım. Ama, Jack'in davranışlarının nedenini anlayamıyorum. Onugören, suçlu sanılmayı istediğini düşünür." Telaşla bağırdım. "Ama bu gülünç! Bir kere ohançer..." Şaşkın şaşkın durakladım. Poirot ne kadarını açıklamamı isterdi acaba?Sonrakelimeleridikkatleseçereksözlerimedevamettim."OhançerogeceJackRenauld'daolamazdı.MadamRenaulddabunubiliyor."

Stonor, "Doğru," dedi., "Herhalde madam kendine geldiği zaman hem bunu, hem dedahabirçokşeyiaçıklayacak.Neyse...Benartıkgideyim."

"Birdakika."Poirotelinikaldıraraksekreteridurdurdu.

"MadamRenauldkendinegelirgelmezbanahemenhaberyollarmısınız?"

"Tabii,MösyöPoirot."

Dairemizeçıkarken ısrarla, "Ohançer konusuönemli,Poirot." dedim. "TabiiStonor'unönündeaçıkaçıkkonuşamazdım."

"Haklısın... Bilgimizi mümkün olduğu kadar kendimize saklamalıyız. Hançere gelince...BununJackRenauld'yapekyararıolmayacak.BusabahLondra'danyolaçıkmadanöncebirsaatiçinbiryerekadargittiğimibiliyorsun."

"Evet?"

"JackRenauld'nunohatırahançerleriyaptırdığışirketiarıyordum.Buişpekzorolmadı.Dinle,Hastings.Şirketdelikanlıiçinikideğilüçhançeryapmış."

"Yani..."

"Yani Jack bir hançeri annesine vermiş, birini de Bella Duvean'e. Üçüncününsekendisinde kaldığı anlaşılıyor. Hayır, Hastings. Hançer Jack'ı giyotinden kurtarmamızayaramayacak." İrkilerek bağırdım. "İş o noktaya varmayacak?" Poirot şüpheyle başınısalladı.

Kesinbirtavırla,"Senonukurtarırsın!"dedim.Poirotalayctbirtavırlabanabaktı."Senbunuimkânsızbirhalesokmadınmı,dostum?"

"Başkabiryolbulunur."

"AmanTanrım!Senbendenmucizebekliyorsun.Hayır...başkabirşeysöyleme.Bakalımbumektupta neler yazılı?" Zarfı göğüs cebinden çıkardı.Mektubu okurken yüz kaslarınıngerildiğinigördüm.Sonraincecikkâğıdıbanauzattı."Dünyadaıstırapçekenbaşkakadınlardavar,Hastings."

Mürekkebinbulaşmışolmasındanmektubunçokaceleyleyazılmışolduğuanlaşılıyordu.

"SevgiliMösyöPoirot,

Page 120: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Bumektubualırsanızyardımımagelin.Yalvarırım.Başvurabileceğimhiçkimseyok.VeJack'ın ne pahasına olursa olsun kurtarılması gerek. Yerediz çöktüm,karşınızdayalvarıyorum.Bizeyardımedin.

MartheDaubreuil."

Mektup bana çok dokunmuştu. Poirot'ya geri verirken, "Ona gidecek misin?" diyesordum.

"Hemen.Birotomobilbulalım."

Yarım saat sonra Villa Marguerite'deydik. Marthe bizi kapıda karşıladı. İki eliylePoirot'nunbileğinesarılarakonuiçeriyesoktu.

"Ah,geldinizdemek.Çok iyisiniz.Ümitsizliktenneyapacağımıbilmezhaldeydim.Jack'ıhapsettiler. Gidip onu görmeme izin de vermiyorlar. Çok ıstırap çekiyorum... Neredeyseçıldıracağım.MösyöPoirot,söyledikleridoğrumu?...YaniJacksuçu redetmiyormuşöylemi? Onunki delilik! Katil Jack değil ki. Bu cinayeti o işlemiş olamaz. Buna kesinlikleinanmam...Biraniçinbileinanamam."

Poirotusulca,"Bendeöyle,matmazel,"dedi.

"ÖyleyseJacknedenkonuşmuyor?İştebenbunuanlayamıyorum,MösyöPoirot."

"BelkiJackbirinikorumayaçalışıyor."PoirotdikkatleMartheDoubreuil'ebakıyordu.

Genç kız kaşlarını çattı. "Birini mi korumaya çalışıyor? Yani... annesini mi? Bunumukastediyorsunuz?...Ah,tabaşındanberiondanşüpheleniyorumzaten.Obüyükservetkimekaldı? Kadına tabii. Yas elbiselerine bürünmek, ikiyüzlü davranmak çok kolay...Söylediklerine göre polis Jack'ı tutukladığı zaman o... böyle yere yığılmış." Genç kızmelodrama kaçan bir tavır takındı. "Sonra... sekreterin, yani Bay Stonor'un da MadamRenauld'yayardımettiğindeneminim.O ikisipeksıkı fıkılar.Aralarındansusızmıyor.Tabiikadınsekreterdendahabüyük.Amabirerkekbunaaldırırmı?Yanikadınzenginsedemekistiyorum."Gençkızınsesiacıydı.

Benatıldım."Stonorcinayetsırasındaİngiltere'deymiş,matmazel."

"Stonor'uniddiasıbu.Amabakalımdoğrumu?"

Poirotyavaşça,"Matmazel,"dedi."Mademsizvebenbirlikteçalışacağız,ozamanherşeyinaçıkçaanlaşılmasıgerek.Öncesizebirsorusormalıyım."

"Evet,mösyö?"

"Annenizinasıladınıbiliyormusunuz?"

Marthe bir an Poirot'ya baktı. Sonra başını kollarına dayayarak hüngür hüngür

Page 121: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

ağlamayabaşladı.

Arkadaşım hafifçe kızın omzuna vurdu. "Yapmayın, yapmayın. Kendinizi toplamayaçalışın, küçüğüm. Evet, annenizin asıl adını bildiğiniz anlaşılıyor... Şimdi ikinci bir sorumdahavar.MösyöPaulRenauldaslındakimdi?Bunudabiliyormusunuz?"

"MösyöPaulRenauldmu?"MarthebaşınıkaldırarakhayretvemeraklaPoirot'yabaktı.

"Ah,bunubilmediğinizigörüyorum.Şimdibenidikkatledinleyin,matmazel."

Poirot konuşmaya başladı. Olayı başından alarak sonuna kadar bütün ayrıntılarıyla,anlattı.İngiltere'yegideceğimizgünbanaanlattığıgibi.

Arkadaşımın sözleri sona erince Marthe Daubreuil derin bir nefes aldı. "Ah siz...olağanüstü bir adamsınız! Dünyanın en zeki dedektifisiniz." Genç kız ani bir hareketlesandalyeden kalktı. Tam bir Fransıza yakışacak coşkunlukla Poirot'un önünde diz çöktü."Onukurtarın,mösyö!"diyebağırıyordu."Jack'ikurtarın.Onuokadarçokseviyorumki!Ahonukurtarın...Onukurtarın...Onukurtarın..."

Page 122: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BeklenmedikBirGelişmeSorgu yargıcı, "Renauld," diye başladı. "Cinayetin işlendiği gece Merlinville'de

olduğunuzuinkârmıediyorsunuz?"

Jack önce cevap vermedi. Sonra içe dokunan bir seste, "Si.... size... Cherboroug'daolduğumusöyledim,"dedi.

Avukat Grosier kaşlarını çatarak içini çekti. O zaman Jack Renauld'nun avukatınınsözlerinidinlemediğinianladım.

Hautetsertbirtavırlabaşınıçevirdi.

"Şahitleri teker teker dinleyeceğiz."Merlinville istasyonunda hamallık eden bir adamla,tar demiryolu memuru Jack Renauld'yu cinayet gecesi trenden indiğini gördükleriniaçıkladılar.

OnlarçıktıktansonraHautet,"Renauld,"dedi.

"Bunutanıyormusunuz?"

Elindekihançerigörünceürperdim.

Gençadam,"Tabiitanıyorum,"dedi."Annemehediyeetmiştim."

"Buhançerinbireşidahavarmı?"

Grosier, Jack'i engellemek istermiş gibi elini kaldırdı. Ama genç adam ona aldırmadı."Hayır,sanmıyorum..."

Bu cüret karşısında sorgu yargıcı bile durakladı. Tabii ben Jack Renauld'nun Belleyüzünden ikinci bir hançer olduğunu gizlemeye çalıştığını anlıyordum. Genç adam birzamanlarsevdiğikızıkorumakiçinçabalıyorduamabukendisineçokpahalıyamalolacaktı.

Hautet acı bir sesle, "Madam Renauld bize bu hançerin cinayet gecesi tuvaletmasasınınüzerindedurduğunusöyledi,"dedi.

"Ama Madam Renauld bir anne ne de olsa. Onun için yanılmış olabileceğinidüşünüyorum.'Bencesizbuhançeri,belkideyanlışlıklaalıpParis'egötürdünüz.Belkibunured..."

Genç adamın kelepçeli ellerini açıp kapadığını gördüm. Alnında ter taneleri belirmişti.BoğukbirsesleHautet'ninsözünükesti."Rededecekdeğilim.Bumümkün."

Hepimizaptallaştıkâdeta.Grosierayağafırlayarakitirazetti."Müvekkilimbüyükbirşokgeçirdi.Nesöylediğinibilmediğininzaptageçirilmesiniistiyorum."

Page 123: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Yargıç onu öfkeyle susturdu. Bir an şüpheye kapılmış gibi bir hali vardı. Öne doğrueğilerek genç adamı dikkatle süzdü. "Renauld, bu cevaplarınız yüzünden dava edilmenizhakkındakararvermekzorundakalacağımınfarkındadeğilmisiniz?"

Jack'ınuçukyüzükızardı.Şimdiodaesrarlayargıcabakıyordu."MösyöHautet,yeminederim,babamıbenöldürmedim."

Gelgelelim sorgu yargıcının o tereddüdü geçmişti. Alayla güldü. "Mutlaka, mutlaka,elimizedüşenbütüncanilersuçsuzdur!Amasizsuçlusunuz,Renauld.Alçakça,korkakçabircinayet işlediniz. Babanızın paralarının size kalacağını sanarak onu ortadan kaldırdınız.İğrençbircinayettibu.Vebununbedelinideödeyeceksiniz..."

KapınınaçılmasıüzerineHautetdurakladı.Sözlerininbuşekildekesilmesinefenahaldesinirlenmişti.

Memur,"BayYargıç,BayYargıç,"diyekekeledi."Birhanımgeldi,O..."

Hautetöfkeylebağırdı."Neistiyormuş?Bunebiçim..."

İncebirkadınkekeleyenmemuruyanaiterekiçerigirdi.Baştanaşağıyasiyahlargiymişti.Yüzünüdesiyahbirtülgizliyordu.

Kalbimdurduâdeta.Demekgeldisonunda,diyedüşündüm.Boşyere.uğraşmışım.Yinedeonunbucesaretikarşısındaderinbirhayranlıkduyuyorum.

Kadınpeçesiniaçtı.Ozamanhayrettenbağırdım.BukızKülKedisineçokbenziyorduama o değildi! Şimdi başında sahnede giydiği sarı peruk olmadığı için Jack Renauld'nunodasındanalınanresimdekikızıtanımıştım.

Kız,"SizSorguYargıcıHautetmisiniz?"diyesordu.

"Evet..."

"Benim adım Bella Duveen.MösyöRenauld'yu ben öldürdüm. Ve şimdi teslim olmayageldim."

Page 124: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

BanaGelenBirMektup"Azizdostum,

Bunualdığınız zaman her şeyi öğreneceksiniz. Hiçbir sözüm Bella'yı etkilemedi.Şimditeslim olmaya gitti. Bense savaşmaktan yoruldum. Artık sizi aldattığımı biliyorsunuz. Banagüvendiniz, bensebuna karşılık yalan söyledim. Belki bu hareketimin savunulacak bir yanıolmadığınıdüşüneceksiniz.Amahayatınızdan sonsuzadek çıkıp gitmeden önce her şeyinnasıl olduğunu size anlatmak istiyordum. Beni affettiğinizi bilmek, derdimin biraz olsunazalmasınısağlayacak.Benoyalanlankendimiçinuydurmadım.İştekendimisavunmakiçinsöyleyebileceğimtekşeydebu.

Paris'tenCalais'yegidentrendesizinlekarşılaştığımızandanbaşlayacağımhikâyeye.OsıradaBella içinçokendişeediyordum.O iseJackRenauldyüzündenümitsizdurumdaydı.Jack'ın kendisini çiğneyip geçmesine bile razı olmuştu. Jack değişmeye, mektuplarıseyrekleşmeyebaşlayıncaBella'nındaüzüntüsüarttı.Jack'ınbaşkabirkızlailişkikurduğunudüşünüyordu. Tabii sonradan haklı olduğu ortaya çıktı. Bella, Renauld'ların Merlinville'dekivillasına gitmeye ve Jack'ı görmeye çalışmaya karar verdi. Benim bunu istemediğimibiliyordu. Onun için beni atlatmaya çalıştı. Calais'de Bella'nın trende olmadığını anlayıncaİngiltere'ye onsuz gitmemeye karar verdim. Bana kötü bir şeyler olacakmış gibi geliyordu.Bunlaraengelolmakistiyordum.

Ondan sonra Paris'ten gelen treni karşıladım. Bella bu trendeydi veMerlinville'e gitmekonusundadakesinkararınıvermişti.Onucaydırmak içinsöylemediğimibırakmadım.Amabunun bir yararı olmadı. Sinirleri iyice gerilmişti. Aklına koyduğunu yapmak niyetindeydi.Sonunda, 'İyi ya ben artık hiçbir şeye karışmıyorum,' dedim. 'Ben elimden geleni yaptım.'Vakit geçiyordu. Bir otele gittim, Bella da Merlinvilie'e doğru yola çıktı. Banabir felâketolacakmışgibigeliyordu.

ErtesigünBella'yıbekledim,onunlaoteldebuluşmakiçinsözleşmiştik.Amagörünürlerdeyoktu.Bütüngündegözükmedi.Gitgideendişeleniyordum.Sonraakşamgazetesindeolayıokudum.

Çoksarsıldım.Tabii kesinbirşeybilmiyordumamayinededehşetekapıldım.Bella'nınBabaRenauld'la karşılaştığını, adama Jack'la olan ilişkisini söylediğini düşündüm. Belki deadamBella'yahakaretetmişti.Bellada,bendeçabuköfkeleniriz.

Sonraomaskeliyabancımeselesiortayaçıktı.Ozamanbirazrahatladım.AmaBella'nınotelegelmemesibenihâlâendişelendiriyordu.

Ertesisabahokadartelaşlıydımki,gidipdurumuanlamayakararverdim.Veilkişsizinle

Page 125: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

karşılaştım. Bütün bunları biliyorsunuz. Ölüyü görünce durumu anladım. Jack'a çokbenziyordu. Arkasında Jack'ın paltosu vardı. Ve Jack'ın Bella'ya hediye ettiği o hançer deoradaydı. O küçük, korkunç şey! Hançerin sapında kardeşimin parmak izlerinin olduğunudüşündüm. O anda duyduğum dahşet ve çaresizliği size anlatamam. Artık bir tek şeyibiliyordum: Kimse kaybolduğunu farketmeden o hançeri alıp oradan götürmem gerektiğini.Baygınlıkgeçiriyormuşumgibiyaptım.Sizsubulmayagidincedehançerialipelbiseminiçinesakladım.

SizePhareOtelinde kaldığımısöylemiştim. Ama tabii hemenCalais'ye döndüm. Ve ilkvapurlada İngiltere'ye geçtim.Manş'ınortasında o küçük, iğrenç hançeri denize attım. Veancakozamanrahatbirnefesalabildim.

Bella, Londra'deki pansiyonumuzdaydı. Berbat haldeydi zavallı. Ona ne yaptığımısöyledim. "Bu ara güvendesin," dedim. Önce bana uzun uzun baktı, sonra da deli gibigülmeyebaşladı.Güldügüldü!Sesiöylekorkunçtuki.Onuoyalamamgerektiğinidüşündüm.Yaptıklarınıdüşündüğü,kurduğutakdirdeçıldıracaktı.Neyseki,hemenişbulduk.

Sonra o gece arkadaşınızla bizi seyrettiğinizi gördüm. Ve paniğe kapıldım. Mutlakadurumdanşüpheleniyordunuz.Yoksa izimizi bulmayakalkışmazdınız.Kötü de olsa durumuanlamam gerekiyordu. Onun için peşinizden geldim. Ümitsiz durumdaydım. Sonra... bendaha bir şey söylemeden sizin Bella'dan değil, benden şüphe ettiğinizi anladım. DahadoğrusuhançeriçaldığımiçinbenimBellaolduğumusanıyordunuz.

Hayatım,oandakafamdangeçenleribilseydiniz,belkibenihemenaffederdiniz.Okadarkorkmuştum ki. Kafam karışmıştı, çok ümitsiz durumdaydım. Sadece beni kurtarmak içinelinizden geleni yapacağınızı anlayabildim. Ama bilmiyorum Bella'yı kurtarmayı istermiydiniz?Peksanmıyorum.Çünküaynışeydeğildibu.Vebenbutehlikeyigözealamazdım.Bella benim ikiz kardeşimdi.Onun için her şeyi göze alırdım. Bu yüzden yalan söylemeyedevamettim.Ama kendimi çok kötü hissettim.Hâlâ da hissediyorum. İşte hepsi bu kadar.Herhalde, 'Bu kadarı da yeter zaten,' diyorsunuz. Size güvenmem gerekirdi. Böyleyapsaydım..."

GazetelerJackRenauld'untutuklandığınıyazaryazmaz,Belladeliyedöndü.Sonucubilebeklemedi.

Çokyorgunum.Artıkbaşkabirşeyyazamayacağım..."

Gençkızmektubunaltına"KülKedisi"diye imzaatacakkenvazgeçmiş,yerine"DulcineDuveen"yazmıştı.

Kötüyazılmış,mürekkebibulaşmışbirmektuptubu.Hâlâsaklıyorum...

Mektubu okurken Poirot yanımdaydı. Kâğıtlar parmaklarımın arasından düşerken onabaktım.

Page 126: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Demek...tâbaşındanberiöbürüolduğunubiliyordun?"

"Evet,dostum."

"Nedenbanasöylemedin?"

"Bir kere senin böyle bir hata yapabileceğini aklım almadı. Fotoğrafı görmüştün İkikardeşbirbirlerineçokbenziyorlaramaayırtedilemeyecekkadardadeğil."

"Amaosarısaç?"

"Sahnedehoşbirtezatyapmasıiçinkullanılanbirşeydio.

Birbirineçokbenzeyenikizlerdenbirininesmer,birinindesarışınolmasımümkünmü?"

"BunubananedenGoventry'dekioteldeogecesöylemedin?"

Poirotalaycıbirtavırla,"Fazlaotoriterdin,"dedi."Banakonuşmafırsatıvermedin."

"Amadahasonra?"

"Atı, daha sonra! Bir kere bana güvenmediğin için sana kırılmıştım. Sonra...duygularının zamanla değişip değişmeyeceğini anlamak istiyordum. Yani ...bu gerçek aşkmıydı?Yoksagelipgeçicibirşeymi?Kısabirsüresonrahatanıdüzeltecektim."

Başımisalladım.Sesi,öfkelenmeyeceğimkadarsevgidoluydu.Yerdekikâğıtlarabaktım.SonratoplayarakPoirot'yaverdim.

"Mektubuoku...Bunuokumanıistiyorum."

Poirotbu isteğimisessizceyerinegetirdi.Sonradabaşınıkaldırarakbanabaktı. "Seniendişelendirennedir,Hastings?"Artıkoalaycıhalikalmamıştı.

"O...o...banakarşıilgiduyupduymadığınıyazmamış."

Poirotsayfalarıkarıştırdı."Benceyanılıyorsun,Hastings."

Heyecanla,"Nereyeyazmış?"diyebağırarakönedoğrueğildim.

Poirotgülümsedi."Kızbunusanamektubunhersatırındaaçıklıyor,dostum."

"AmaKülKedisininasılbulacağım?Adresyok.SadecezarfınüstündebirFransızpuluvar."

"Endişelenme.SenherşeyiBabaPoirot'yabırak.Benkızısanabeşdakikadabulurum!"

Page 127: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

JackRenauld'nunHikâyesi"Tebrikler,MösyöJack."Poirotgençodamıneliniheyecanlasıktı.

Genç Renauld,Merinville'e annesiyleMarthe'nin yanına dönmeden önce bizi görmeyegelmişti. Stonor da onun yanındaydı. Sekreterin canlı haline karşılık Jack berbatdurumdaydı,sinirkrizigeçirmeküzereolduğubelliydi.Tehlikedenkurtulmuştuamabuşartlaraltındaseviniprahatlamasıdaolanaksızdı.

Üzüntüyle Poirot'ya gülümseyerek alçak sesle, "Bella'yı korumak için elimden geleniyaptım," dedi. "Ama artık hiçbir şeyin yararı yok." Stonor, "Kızın uğrunda ölmene gözyumacağını sanmıyordun ya?" dedi. "Giyotine gönderileceğini anlayınca hemen Hautet'yekoşacağıbesbelliydi."

Jack, "Tanrım!" dedi. "Bella'ya ne yapacaklar?" Poirot içten bir tavırla, "Kendinizi boşyereüzmeyin.,"diyecevapverdi.

"Fransızmahkemelerigenç,güzelkadınlaraveaşkuğrunaişlenencinayetlerebüyükbirilgiduyarlar.Zekibiravukathafifleticinedenlerbulabilir.Amatabiibütünbunlarsiziniçinhiçhoşolmayacak..."

"Bunaaldırdığımyok.AnlayacağınızMösyöPoirot,babamınölümündendolayıyinedekendimi sorumlu tutuyorum.O kızla ilişki kurmasaydim, babambugün sağ olacaktı. Sonrayanlışpardöşüyüalarakyaptığımohata!

Babamınölümündenkendimisuçlubuluyorum.Bunuölünceyekadarunutmayacağım."

Onuyatıştırmayaçalıştım."Yanlışdüşünüyorsunuz."

Jacksözlerinedevametti. "TabiiBella'nınbabamıöldürmesikorkunçbirşey.Amabendekızakarşıçokkötüdavrandım.Marthe'ylekarşılaştığımvebirhatayaptığımıanladığımzaman Bella'ya mektup yazmalı,ona her şeyi dürüstçe açıklamalıydım. Ama kavgaçıkmasından ve Marthe'nin her şeyi duymasından korktum. Marthe bu ilişkinin önemli vederinolduğunusanabilirdi.Açıkçası,korkakçadavrandım.Bella'nınduygularınınsöneceğiniumdum. Aslında o zavallı kızı ümitsizlikten deliye döndürdüğümün farkında değildim. Bellatasarladığıgibibenibıçaklasaydı,ölümühaketmişolurdum.VeBella'nınşimdiortayaçıkıpherşeyi itirafetmesionunnekadardürüstvecesurolduğunugösterir.Yoksabensonunakadar dayanacaktım." Bir an durdu. "Benim anlayamadığım, babam neden gecenin osaatinde iç çamaşırları vebenimpaltomladolaşıyordu?Annemoyabancılargeldiği sıradasaatin iki olduğunu sanıyordu ama yanılmıştı. Yoksa... annem katilin ben olduğumu mudüşünüyordu?"

Page 128: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot hemen onun endişelerini giderdi. "Hayır, hayır, Mösyö Jack. Bu bakımdan hiçkorkunuz olmasın. O konuyu size sonra anlatırım.Şimdisiz bize o korkunç gece olanlarıaçıklarmısınız?"

"Anlatılacak fazla bir şey yok. Size de söylediğim gibi, dünyanın bir ucuna gitmedenönceMarthe'yigörmek istiyordum.Onun içinOherborug'dangeldim.Trengecikmişolduğuiçinkestirmedengitmeye,golfalanındangeçmeyekararverdim.

Oradan Villa Marguerite'in bahçesine kolaylıkla girebilirdim. Tam oraya yaklaştığımsırada..."Gençadamsusarakyutkundu.

"Evet?"

"Korkunç bir feryat duydum. Çok tiz değildi... Biri boğulurmuş gibi bir ses çıkarmıştı.Bunu duyunca korktum. Bir an olduğum yerde kalakaldım. Sonra bir fidanın yanındangeçerek bir iki adım ilerledim. Ay çıkmıştı. Mezarı ve yerde birinin yüzükoyun yattığınıfarkettim.Sırtınasaplanmışolanhançerinsapıgözüküyordu.Sonrabaşımıkaldırdımve...Bella'yı gördüm.Bana sanki bir hortlakla karşılaşmış gibi bakıyordu.Dehşetinden donmuşgibiydi.Sonrabağırdıvedönerekkaçtı."Jackdurdu.Kendinitoplamayaçalışıyordu.

Poirotusulcasordu."Sonra?"

"Pek bilmiyorum... Bir süre orada şaşkın şaşkın durdum. Sonra da hemen kaçmamgerektiğini düşündüm. Benden şüphelenecekleri aklıma bile gelmedi. Beila'nın aleyhindetanıklık etmek zorunda kalabileceğimi düşünüyordum. Size de söylediğim gibi, St.Beauvais'yekadaryürüdüm.OradandaarabaylaCherborug'agittim."

Kapıvuruldu.BirgarsonStonor'abirtelgrafuzattı.

Sekreterbunuçabucakaçtı."MadamRenauldkendinegelmiş."

"Ah!"Poirotayağafırladı."HemenMerlinville'egidelim."

Stonor, Jack'ın ısrarı üzerine geride kalmaya razı oldu. Bella Duveen için gerekli herşeyiyapacaktı.Poirot'ylabenRenauld'nunarabasınabinerekyolaçıktık.

Yolkırkdakikasürdü.VillaMarguerite'inkapısınayaklaşırkenJackbirsorusorarmışgibiarkadaşımabaktı."Eveöncesizgitseniz...Annemekurtulmuşolduğumumüjdeleseniz..."

Poirot, "O sırada siz de müjdeyi kendiniz Matmazel Marthe'ye verseniz..." diyerekgülümsedi."Evet,iyiolur.Bendeböylebirşeyiteklifetmeküzereydim."

JackRenaulddahafazlabeklemedi.Arabayıdurdurarakhemenindi.BizotomobilleVillaGenevieve'egittik.

Poirotevinkapısınıçalarkenbiryandandasöyleniyordu-

Page 129: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Aslında dedektiflerin hoşuna gidecek bir olay değildi bu. Evet,GeorgesConneau'nunhazırladığıoyungüzeldi.Amasonu?Ah,hayır.Birkızınöfkesiarasındayanlışlıklaöldürdüğübiradam.Bundanemantıkvar,nededüzen!"

Ben Poirot'nun bu garip düşüncelerine gülerken Françoise kapıyı açtı. ArkadaşımhemenMadamRenauld'nunyanınaçıktı.Benonusalondabekledim.Poirot uzunbir süresonradöndü.

"Ah,Hastings!İşlerkarışıyor."

"Nedemekistiyorsun?"diyebağırdım.

Poirotdüşüncelibirtavırlamırıldandı."Buhiçaklımagelmezdi...

Amakadınlarhepumulmadıkşeyleryaparlar."

Penceredendışarıbirgözattım."Jack'laMartheDaubreuildegeldi."

Poirot dışan fırladı. İki genc sokak kapısının önündeki basamaklarda durdurdu."Girmemenizdahadoğruolur.Annenizçoksinirli."

JackRenauld,"Biliyorum,biliyorum,"dedi."Hemenanneminyanınaçıkmalıyım."

"Hayır,çıkmayın.Benidinleyin."

"AmaMarthe'yleben..."

"Matmazeli götürmeyin, İstiyorsanız siz yukarı çıkın ama o kalsın. Beni dinleyin."Merdivenlerinyukarısındangelenbirseshepimizinirkilmesinenedenoldu.

"Yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Mösyö Poirot. Ama isteklerimi kendimaçıklamayıtercihedeceğim."Jackönedoğrubirkaçadımattı."Anne!"

Kadın bir işaretiyle onu durdurdu. "Senin annen değilim artık, Seni bu andan itibarenevlatlıktanatıyorum."

Gençadamhayretleirkildi."Anne!"

"Babanın kani bulaştı ellerine. Bir bakıma onun ölümünden sen sorumlusun. Bu kızyüzündenbabanameydanokudun,onudüşkırıklığınauğrattın.Zalimcedavrandığınbaşkabir kız yüzünden de babanın ölümüne yol açtın. Evimden çık git. Yarın gerekli önlemlerialacağım.Babanınservetindenbirkuruşunabileelsüremeyeceksin.Babanıncandüşmanıolan o kadının kızının yardımıyla kendine yeni bir hayat kurmaya çalış." MadamRenaulddöndü.Ağırağır,ıstıraplatekrarmerdivendençıkmayabaşladı.

Hepimiz donmuş kalmıştık. Hiçbirimiz beklememiştik böyle bir şeyi. Çektikleriyüzündenzatenbitkin haldeolanJacksendeledi. Az kalsın yere yığılıyordu. Poirot'yla onunyardımınakoştuk.

Page 130: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot,Marthe'ye,"Ayaktaduracakhaliyok,"dedi."Onunereyegötüreceğiz?"

"Eve.VillaMarguerite'e.Onaannemlebenbakarız.ZavallıJack'ciğim."

GençadamıvillayagötürdükJackoradabirkoltuğayığılıpkaldı.Poirotonunalnınıveellerini yokladı. "Ateşi var.Çektiklerinin acısı çıkmaya bcşladı. Siz onu yatırın.Hastings'lebenbirdoktorçağıralım."

Doktoru çabucak bulduk. Jack'ımuayene ettikten sonra onun bir sinir krizi geçirdiğiniaçıkladı.

"İyice dinlenir, sakin sakin yatarsa bir iki güne kadar hiçbir şey kalmaz. Amaheyecanlanırsa beyin hummasına tutulabilir. Birinin bütün gece onun başında beklemesidoğruolur."

SonundaJack'ı,Marthe'yleannesinebırakarakkentedöndük.

Yemekzamanıgelipgeçmişti. İH<gördüğümüz lokantayagirdik.DahasonradaBainsOtelinegittik.Geceyioradageçirecektik.DenizebakanikiodaayirtttktansonraPoirot'nunkâtibesorduğusorubeniçokşaşırttı."MissRobinsongeldimi?"

"Evet,mösyö.Küçüksalonda."

Koridorda hızla yürümeye başlayan arkadaşıma yetişmeye çalışarak, "Poirot!" diyebağırdım.

"MissRobinsondakim?"

Arkadaşımbanaşefkatlegülümsedi."Senievlendirmeyehazırlanıyorum,Hastings."

"Ne?Ama..."

Poirot kapının önünde beni içeri doğru hafifçe itti. Duveen adının bütünMerünville'deyankılanmasınıistemiyordumtabii!"

İçeride Kül Kedisi bekliyordu. Ellerini avuçlarımın arasına aldım. Ona bakışlarımla herşeyianlattım.

Poirot hafifçe öksürdü. "Çocuklar, bu ara romantik anlara ayıracak zamanımız yok.Halledilmesigerekenişiervor.Matmazel,istediğimiyapabildinizmi?"

KülKedisiçantasındançıkardığıkâğıdasarılıbirşeyiPoirot'yauzattı.Arkadaşımpaketiaçınca irkildim. Çünkü içinde o uçak telinden yapılmış olan hançer vardı. Kül Kedisimektubunda onu Manş'a attığını yazmıştı. Kadınların en tehlikeli eşyaları ve belgeleriortadankaldırmayayanaşmamalarıgerçektenşaşılacakbirşeydi.

Poirot, "Çok güzel," dedi. "Teşekkür ederim, yavrum. Şimdi gidip dinlenin. Hastings'lebenimyapılacakişlerimizvar.Onuyarıngörürsünüzartık."

Page 131: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Gençkız,"Nereyegidiyorsunuz?"diyesordu.

"Bunusizeyarınanlatırız."

"Nereyegidiyorsaniz,bendesizinlegeleceğim."

"Ama,matmazel..."

"Bendesizinlegeliyorum."

Poirottartışmanınyararıolmadığınıanlamıştı.

"Öyleysegelin,matmazel.Amaeğlencelibirişdeğilbu.Belkidehiçbirşeyolamayacak."KülKedisicevapvermedi.

Yirmi dakika sonra yola çıktık. İyice karanlık basmıştı. Hava sıcak ve boğucuydu.Merlinville'den çıkarak Villa Genevieve'e doğru gittik. Villa Marguerite'e geldiğimiz sıradaPoirotdurakladı.

"Jack Renauld'nun iyi olup olmadığını öğrenmeliyim. Sen benimle gel, Hastings.Matmazelinburadabeklemesidahadoğruolur.MadamDaubreuilonungururunukıracakbirşeysöyleyebilir."

BizekapıyıMadamDaubreuilaçtı.Jack'ındurumununaynıolduğunusöyleyerek,"Amabelki onu görmek istersiniz," diye ekledi. Bizi yukarıya, yatak odasına çıkardı. MartheDaubreuil lambanınyanındaoturmuşişişliyordu.JackRenauldsıkıntılıbiruykuyadalmıştı.Sağasoladönüyordu.Yüzühâlâkıpkırmızıydı.Poirotfısıldadı."Doktortekrargelecekmi?"

"Çağırtırsakgelecek.Neyse ki, uyuyor.Buda çokönemli.Annemona ıhlamur yaptı."Marthetekrarişininüzerineeğildi.

MadamDaubreuil bizi aşağıya indirdi. Hayatını öğrenen beri bu kadın ilgimi daha çokçekiyordu.MadamDaubreuil gözlerini yere dikmişti. Dudaklarında yine o hafif gülümsemevardı.Birdenbireondankorktum.Güzelzehirlibiryılandankorkargibi.

Kadın çıkmamız için kapıyı açarken, Poirot nezaketle, "Sizi rahatsız etmediğimiziumarım,madam,"dedi.

"Nemünasebetmösyö."

Arkadaşımaklınayenigelmişgibiekledi. "Sabi...MösyöStonorbugünMerlinville'deydideğilmi?"Buanlamsızsoruyusormasınınnedeninianlayamadım.

Kadınsakinsakincevapverdi."Bilmiyorum,mösyö."

"MadamRenauld'ylakonuşmadımı?"

"Bununeredenbileyim,mösyö?"

Page 132: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

Poirot, "Doğru," diye mırıldandı. "Sadece onu gidip gelirken görmüş olabileceğinizidüşündüm.İyigeceler,madam."

"Poirot..."diyebaşladım.

"Şimdi 'neden' ve 'niçin'in sırası değil, Hastings. Daha sonra konuşmak için bol bolvaktimizolacak."

KülKedisininyanınagiderekvillaGenevieve'edoğruyürümeyebaşladık.Poirotbiraraomzununüzerindentekraroışıklıpencereye,işininüzerineeğilmişolanMarthe'ninprofilinebaktı. Villaya gelince Poirot'yla birlikte bir ağacın arkasına gizlendik. Ev karanlıklaragömülmüştü. Herkesin uykuya dalmış olduğu anlaşılıyordu. Madam Renauld'nunpenceresininhemenaltındaydık.Camınaçıkolduğunu farkettim.Poirot dagözlerini orayadikmişti.

"Neyapacağız?"diyefısıldadım.

"Gözetleyeceğiz."

"Ama..."

"Birsaatkadarbirşeyolacağınısanmıyorum.Hattaikisaat..."

Evin sağ tarafında, ikinci kattaki odanın ışığı yandı. Çığlık da oradan gelmişti. Bizhayretlebakarkenperdeyeboğuşanikikişiningölgesidüştü.

Poirot, "Tanrım!"diyebağırdı. "Kadınodasınıdeğiştirmişolacak."Telaşla fırlayarakönkapıyıyumruklamayabaşladı.Sonradönerekağacadoğrukoştu.Onunbirkediçevikliğiyleyukarıya tırmandığını gördüm. Pencereden içeri atlarken ben de peşindeydim. OmzumunüzerindenbaktığımzamanDulcine'indeüsttekidalauzandığınıgördüm.

"Amandikkatliol!"diyebağırdım.

Kız,"Ammadalaf!"dedi."Bubenimiçinçocukoyuncağı."

Poirot boş odadan hızla geçerek koridora açılan kapıya vurmaya başladı. "Dışardankilitlenipsürgülenmiş.Açmakzamanalacak!"

İmdatferyatlarıbelirlibirşekildehafiflemeyebaşlamıştı.Poirot'nungözlerindeümitsizbirifadebelirdiğinigördüm.Onunlabirliktekapıyıomuzladık.

Pencereden Kül Kedisinin sakin sesi geldi. "Çok geç kalacaksınız. Galiba iş banadüşüyor."

Benonudurdurmakiçinbirhareketyapamadankızsankiboşluğadoğrufırladı.Koşarakdışarı baktım. Dehşetle kızın saçaktan sallandığını gördüm. Usul usul ışıklı pencereyedoğrugidiyordu.

Page 133: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"AmanTanrım!"diyebağırdım."Düşüpölecek!"

"Onun profesyonel akrobat olduğunu unutuyorsun, Hastings. Allahtan kız bu gecebizimlegelmekteısraretmiş.Onunzamanındayetişeceğiniumarım.Ah!"

KülKedisisağdakipenceredeniçeriyegirerekkaybolurkengeceyidehşetdolubirferyatyardı. Sonra da Dulcie'nin sesini duydum. "Yağma yok! Seni yakaladım! Ve benim ellerimçelikkadargüçlüdür."

Aynı anda bulunduğumuz odanın kapısı usulca açıldı. Francoise endişeyle bizebakarkenPoirot kadını şiddetle yana iterek koridorda koştu. Diğer iki hizmetçinin önündedurduklarıkapıyadoğruatıldı.

"Kapıiçeridenkilitli,mösyö."

İçeridendüşenbircisminçıkardığısesgeldi.Birikidakikasonradaanahtarkilittedöndüvekapıağırağıraçıldı.RengiiyiceuçmuşolanKülKedisiiçerigirmemiziişaretetti.

Poirot,"Onabirşeyolmadıya?"diyesordu.

"Hayır,olmadı,tamzamanındayetiştim.Zavallıbitkinhaldeydi."

MadamRenauld yatağında yarı oturmuşhaldeydi.Nefesalmaya çalışıyordu.Zorlukla,"Beniazkalsınboğuyordu,"diyemırıldandı.

DulcineyerdenaldığıbirşeyiPoirot'yauzattı.İpekiptenyapılmışbirmerdivendibu.Çokinceamasağlamdı.

Poirot başını salladı. "Kaçmak için... Biz kapıya vururken o pencereden kaçacaktı...Neredeo?"

Kül Kedisi hafifçe yana çekilerek işaret etti. Yerde siyah bir pelerine bürünmüş biriyatıyordu.Pelerinineteğiyüzünügizlemekteydi.

"Öldümü?"

Dulcinebaşınısalladı."Öylesanırım."

"Başınımermerşömineyevurduherhalde."

"Odakim?"diyebağırdım,

"MösyöRenauld'nunkatili,Hastings.VebugeceMadamRenauld'yuöldürecekti."

Şaşırmıştım,durumabiranlamveremiyondum.Yeredizçökerekpelerinineteğiniçektim.VeölmüşolanMartheDaubreuil'üngüzelyüzünebaktım...

Page 134: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

YolculuğunSonuO gece ondan sonra olanları karmakarışık bir şekilde hatırlıyorum. Poirot benim

durmadansorduğumsorularacevapvermiyor,MadamRenauld'unyatakodasınıdeğiştirmişolduğunukendisinehabervermediğiiçinFrançoise'yeçatıyordu.

"Sen ahmağın birisin! Leonie'yle Denise de öyle. Budalalığınız yüzünden hanımınizınölümünenedenolacaktınız.Eğerbuçocukolmasaydı..."

Sonra arkadaşım bana doktor çağırmamı söyledi. Onun arkasından da polise haberyollamamıistedi.Merakımıbüsbütünartırmakistergibi,

"Tekrarburayadönmenegerekyok,"diyeekledi.

"Seninlemeşgulolamayacağım.Matmazellebenhastanınbaşındabekleyeceğiz."

Elimden geldiğince vakur bir tavır takınmaya çalışarak oradan ayrıldım. Bana verilengörevleri yerine getirdikten sonra .otele döndüm. Olanlardan halen hiçbir şeyanlayamamıştım.Kendimiöfkeyleyatağaatarakrahatsızbiruykuyadaldım.

Gözlerimi açtığım zaman pencereden içeriye güneş doluyordu. Poirot ise başucumdaoturmuş,banagülümsüyordu.Üstübaşıtertemizvepırılpırıldı.

"Sonunda uyanabildin. Ama senin uykuculuğun meşhurdur, Hastings. Saatin on birolduğundanhaberinvarmı?"

İnleyerekelimibaşımagötürdüm."Rüyagördümgaliba.Biliyormusun,Poirot,rüyamdaMartheDaubreuil'üncesediniMadamRenauld'nunodasındabulduğumuzugördüm.VesenkızınMösyöRenauld'nunkatiliolduğunusöyledin."

"Rüya görmedin. Bunların hepsi de doğru." "Paul Renauld'u Bella Duveen öldürmedimi?" "Hayır, Hastings, öldürmedi. Evet, öldürdüğünü söyledi. Ama bunu sevdiği adamıgiyotindenkurtarmakiçinyaptı."

"Ne?"

"JackRenauld'un anlattıklarını hatırlıyormusun? İkisi de cinayet yerine aynı zamandageldiler.Veikisidediğerininkatilolduğunusandılar.KızdonmuşgibiJack'ebaktı,sonradabağırarak kaçtı. Ama sonradan genç adamın tutuklandığını duyunca dayanamadı. OrtayaçıkarakJack'ıkurtarmakiçincinayetiüzerinealdı."Poirotarkasinayaslanarakparmaklarınınuçlarını birbirine dayadı. "Sonuç beni hiç tatmin etmemişti. Bana başından beri dikkatleplanlanılarak,soğukkanlılıklaişlenmişbircinayetlekarşıkarşıyaymışızgibigeliyordu.BukatilbüyükbaşarıylaPaulRenauld'nunkendiplanınıuygulamıştı.Ustabirkatilherzamanbasit

Page 135: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

bir,planyapar.Bunusanasöylemiştimsanırım."

"AmaMarthe'ninPaulRenauld'yuöldürmesiiçinnegibibirnedenvardı?"

"Neden mi? Para! Mösyö Renauld milyonerdi. Marthe adam öldüğü zaman servetininyarisınınoğlunakalacağınısanıyordu.Jackdaöyle.ŞimdiseninlebuolayıMartheDaubreuilaçısından inceleyelim. Marthe Daubreuil, Paul Renauld'yla karısının konuşmalarınıduymuştu.MadamDaubreuil'le kızı içingüzel bir gelir kaynağıydı adam.Amaartıkonlarınpençelerinden kurtulmayı tasarlıyordu. Kız önce Paul Renauld'un kaçmasını önlemeyidüşündü. Sonra bunun yerini daha cüretli bir fikir aldı. Jeanne Baroldy'nin kızını dehşetedüşürmeyecek bir fikir Renauld, Marthe'nin Jack'la evlenmesini kesinlikle engelleyecekti.Genç adam babasına meydan okuduğu takdirde beş parasız ortada kalacaktı. TabiiMatmazelMarthe'ninişinegelecekbirşeydeğildibu.

ZatenkızınJack'akarşıenufakbirsevgisiolduğunudasanmıyorum.Tabiiçokaşıkmışgibi rol yapıyordu.Amaaslındaoda tıpkı annesi gibi soğukvehesaplı bir insandı.AyrıcaMarthe genç adamın kalbine iyice sahip olduğundan da pek emin değildi sanırım. Jack'ingözlerini kamaştırmış, onu ağına düşürmüştü. Ama birbirlerinden ayrı kaldıkları takdirdeJack'ınaklıbaşınagelebilirdi.VePaulRenaulddaonlarıkolaylıklaayırabilirdi.OysaMösyöRenauld öldüğü takdirde milyonların yarısı Jack'ın olacaktı. O zaman kolaylıklaevlenebilirlerdi.BöyleceMarthebirdarbeylemilyonerolacaktı.Adamdanzorlaaldıklarıparabu büyük servetin yanında hiç kalırdı. Marthe zekiydi. Planın ne kadar basit olduğunuhemen kavradı. Her şey ,o kadar kolay olacaktı ki. Mösyö Renauld kendi ölümünüplanlıyordu.ArtıkMarthe'yedüşendeuygunandaişekanşmakvekomediyigerçekbirfaciahalinesokmaktı...MartheDaubreuil'denşüphelenmemenedenolanikincinoktayageliyoruzşimdi.O hançere!Aslında JackRenauld üç hançer yaptırmıştı. Bunlardan birini annesine,birinideBellaDuveen'evermişti.ÜçüncüsünüdeMartheDaubreuil'evermesiolmayacakbirşeydeğildi.Ohalde...MartheDaubreuil'inaleyhindedörtnoktavardı:

"Bir,Marthe,PaulRenauld'nunplanınıduymuşolabilirdi.

"İki,PaulRenauld'nunölmesiMarthe'ninişinegelirdi.

"Üç, Marthe Daubreuil aslında o korkunç Jeanne Baroldy'nin kızıydı. Bence ölümdarbesiniGeorgesConneau'nunindirmişolmasınarağmenaslındakatilkadındı.

"Dört,'JackRenaulddışındaüçüncühançerancakMartheDaubreuil'deolabilirdi."

Poirotbirandurupöksürdü."Tabiisonrabirkızdahaolduğunuöğrendik.OzamanBellaDuveen'inPaulRenauld'yuöldürmüşolabileceğinidüşündüm.Amabuçözümyoluhoşumagitmedi. Sana da söylediğimgibi,Hastings,benimgibibirusta kendisine yakışacak bir hasım'lakarşılaşmak ister. Ama tabii cinayetler oldukları gibi karşına çıkarlar, senin istediğin gibideğil... Bella Duveen katil olduğunu itiraf ettiği zaman olay da sona ermiş oldu. Ama

Page 136: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

açıkçasıbubenitatminetmiyordu,dostum.Hiçtatminetmiyordu.

"Olayıyeniden iyice inceledim.Veyineeskisonucavardım.KatilBelladeğildi.CinayetiancakMartheDaubreuilişlemişolabilirdi.

"SonrasenbanaMatmazelDulcie'ninyazdığımektubugösterdin.Ozamanbusorunukesinlikle çözebileceğimi anladım. Dulcie Duveen asıl hançeri alıp Manş'a atmış, dedim.Çünkübununkızkardeşininolduğunudüşünüyormuş.Amayaçaldığıkızkardeşininhançerideğildiyse? Ya bu Jack'ın Marthe'ye verdiği hançerdiyse? O zaman Bella Duveen'inhançerinin hâlâ yerli yerinde olması gerek. Sana bir şey söylemedim, Hastings. Çünküromantik hayallerin sırası değildi. Matmazel Dulcie'yi buldum. Kendisine durumu gerektiğikadaraçıkladım.Onakardeşinineşyalarınıaramasınısöyledim.MissRobinsonadıaltındaburayagelip,banahançerigetirdiğizamannekadarsevindiğimibilemezsin!

"O arada Matmazel Marthe'yi harekete geçmeye zorlamak için de önlemler almıştım.Madam Renauld benim tavsiyemi dinleyerek oğluna kendini evlatlıktan attığını söyledi.Babasının servetine el sürememesi için ertesi gün bir vasiyetname yapacağını da ekledi.Ümitsizce bir oyundu bu. Ama başka çare yoktu. Madam Renauld tehlikeyi göze almayahazırdı. Bu arada nedense odasını değiştirmiş olduğunu söylemeyi unuttu. Belki de bunubildiğimisanıyordu.Herşeytahminettiğimgibioldu.Marthe,Renauldmilyonlarınakonmakiçinsonkezcüretlehareketegeçti.Vebaşarısızlığauğradı!"

"Benişaşırtan,kızınsizegözükmedenevegirebilmişolması,"dedim."Bubirmucizedenfarksız.KızıVillaMarguerite'debıraktık.VedoğrucaVillaGenevieve'egittik.Vekızbizdenönceorayaulaştı."

"Ah, ama biz kızı geride bırakmadık ki. Biz holde annesiyle konuşurken o VillaMarguerite'inarkakapısındandışarıçıktı.Amerikalılarındeyimiyle,'HerculePoirot'uböylecefakabastırdı.'"

"Yaperdedekiprofil?Onutâyoldangördük!"

"Biz bakıncaya kadar Madam Daubreuil yukarki odaya koşup kızının yerini alacakzamanıbuldu."

"MadamDaubreuilmi?"

"Tabi. Biri orta yaşlı, biri genç. Biri esmer biri sarışın. Ama profilleri birbirine çokbenziyor. Özellikle gölgeleri bir perdeye düştüğü zaman. Ve budalalığımdan bunu ben bilefarketmedim!Onuniçindebolzamanımızolduğunudüşündüm.KızınVillaGenevieve'edahasonragirmeyekalkışacağınısandım.GüzelMartheçokzekiydi."

"MadamRenauld'uöldürmekniyetindemiydi?"

"Evet. O zaman bütün servet Jack'a kalacaktı. Ama bu olaya intihar süsü vermek

Page 137: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

niyetindeydi.Yerde,Marthe'nincesedininyanındaküçükbirşişekloroformye içindemorfinbuluna"birenjektörvardı.Anlıyormusun?Öncekloroform...Kurbanbayılıncadaiğneylemorfin.Sabaha kadar kloroform kokusu kalmayacak, enjektör Madam Renauld'nun elinin aftındabulunacaktı. BizimMösyöHautet ne diyecekti o zaman? 'Zavallı kadın! Her şey üst üstegeldi.Bensizesöylemedimmi?Sizekadınınoynatabileceğimsöylememişmiydim?'"

"Ama her şey Marthe'nin planladığı gibi olmadı, Hastings. Bir kere Madam Renaulduyumamıştı, onu bekliyordu. Boğuşmaya başladılar. Ama Madam Renauld hâlâ bitkindi.Marthe Daubreuil için bir tek ümit vardı artık. Tabii intihar planını bir yana bırakmakzorundaydı.YinedeMadamRenauld'yuöldürdüğü,bizhâlâdiğerodanınkapısınıaçmayaçalışırken ipek merdivenden bahçeye inerek Villa Marguerite'e dönebildiği takdirde durumdüzelecekti.

Çünküonunkatilolduğunukanıtlayamazdı.AmaMarthesonundayenildi.HerculePoirotdeğil, çelikbilekli küçükbirakrobat tarafından."Olanlarıdüşündüm. "MartheDaubreuil'denne zaman şüphelenmeye başladın, Poirot? Kız bize bahçedeki kavgayı duyduğunuaçıkladığızamanmı?"

Pöirot gülümsedi. "Dostum, Merlinville ilk geldiğimiz günü hatırlıyor musun? Bahçekapısının önünde duran genç kızı gördüğümüz anı? Sen bana o genç tanrıçayı farkedipfarketmediğimi sordun.Bensanasadecegözlenendişedolubir kızı gördüğümüsöyledim.İştebaşlangıçtan itibarenMartheDaubreuilhakkındahepböytedüşündüm.Gözleriendişedolu bir kız.Neden endişeliydi ki?Herhalde JackRenauld yüzünden değil.ÇünküMarthe,Jack'inbirgeceönceMerinvülle'deolduğunubiliyordu."

"Sahi,"diyebağırdım."JackRenauldnasıl?"

"Daha iyi. Villa Morguerite'de. Ama Madam Daubreuil ortadan kayboldu. Polis onuarıyor."

"Kızınınsuçortağımıydıdersin?"

"Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.MadamDaubreuil sırlarını iyi saklamasını bilenbirkadın.Polisinonubulabileceğinidepeksanmıyorum."

"DurumJackRenauld'yaaçıklandımı?"

"Henüzaçıklanmadı."

"Onuniçinmüthişbirşokolacak."

"Tabii. Ama biliyormusun,Hastings, bana JackMarthe'ye tam anlamıyla asik değilmişgibi geliyor. Biz Bella Duveen'i onun gözünü boyamış bir kız olarak gördük hep. GençadamınaslındaMartheDaubreuil'isevdiğinidüşündük.Amaaslındagerçektamtersibence.Marthe çokgüzeldi. Jack'mbaşını döndürmeye karar verdivebunudabaşardı.Amagenç

Page 138: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

adamınBellea'yla ilişkisini bir türlü kesemeyişini hatırla.Ve kızı ele vermemek için giyotineyollanmayı bile göze alışını. Bence Jack gerçeği öğrendiği zaman dehşete kapılacak vetiksintiduyacak.Ogeçiciaşkıdasönecek."

"Giraudneoldu?"

"Giraudsinirkrizigeçirdi.VeParis'edönmekzorundakaldı."İkimizdegüldük.

Poirot'nuniyibirkâhinolduğuortayaçıktı.DoktorJackRenauld'nungerçeğiöğrenecekkadar güçlü olduğunu söylediği zaman, durumu ona Poirot açtı. Genç adam gerçektenmüthişbirşokgeçirdi.Ozorgünlerdeannesininsevgisionuniçinbirdestekoldu.Anaoğulartıkbirbirlerindenayrılmıyorlardı.

Başka bir açıklama daha yapıldı. Poirot, Madam Renauld' ya onun sırrını bildiğini desöyledi.Jack'mbabasınıngeçmişiniöğrenmesinindahaiyiolacağınoktasındaısraretti.

"Gerçeği saklamanın hiçbir yararı olmaz, madam. Cesur olun ve oğlunuza her şeyisöyleyin." Madam Renauld üzülerek razı oldu. Ve Jack çok sevdiği babasının bir kanunkaçağıolduğunuöğrendi.GençadamınkekeleyereksorduğusoruyuPoirotyanıtladı.

"Endişelenmeyin,MösyöJack.Başkalarıbudurumubilmiyorlar.Bendebildiklerimipoliseaçıklamak zorunda değilim. Bu olay da tâ başından beri polise yardımcı olmak için değil,babanızın adına hareket ettim. Sonunda adalet yerini buldu. Ama başkalarının GeorgesConneau'nunbabanızolduğunuöğrenmelerinegerekyok."

Tabiiolayınbazıyanlarıpolisihâlâdüşündürüyordu.AmaPoirotbunlarıdaaklayakınbirbiçimdeaçıkladı.

Londra'yadöndükten kısabir süre sonraPoirot'nun şöminesinin rafını şahanebir tazıheykelciğininsüslediğinigördüm.

Arkadaşım buna baktığımı farkederek başını salladı. "Evet, dostum. Beş yüz frangapatladıbana.Nehoştazıdeğilmi?OnaGiraudadınıtaktım."

BirkaçgünsonraJackRenauldbizigörmeyegeldi.

Yüzündekararlıbirifadevardı."Sizevedaetmekistedim,MösyöPoirot.HemenGüneyAmerika'ya hareket edeceğim. Babamın orada birçok işi vardı. Güney Amerika'da yeni birhayatabaşlamakniyetindeyim."

"Yalnızbaşınızamıgidiyorsunuz,MösyöJack?"

"Annemdebenimle geliyor.Stonor da sekreterliğimi yapacak.Dünyanın dört bucağınıdolaşmaktanhoşlanıyor."

"Yanınızabaşkabirinialmıyormusunuz?"Jackkızardı."Yani..."

Page 139: Agatha Christie Dersimiz Cinayet · dönüyordum. Orada eski arkadaşım, Belçikalı dedektif Hercule Poirot'la oturmaktaydım. Calais ekspresi şaşılacak kadar tenhaydı. Benim

"Siziçoksevengençbirkızıkastediyorum.Uğrunuzaölümügözealanokızı..."

Genç adam, "Ona böyle bir teklifte nasıl bulunabilirim?" diye mıtridandı. "Bütünolanlardansonraonunyüzünenasılbakarım?Onanesöylerim?"

"Ah... Kadınlar kendilerine anlatılan tatsız tuzsuz hikâyeleri süslemek konusunda birerdâhidirler."

"Evet ama... ben öyle budalalık ettim ki!" Poirot filozofça bir tavır takındı. "Herkeshayatındabirikikezbudalalıkeder."

Jack'ınyüzündesertbir ifadebelirdi."Birşeydahavar;...Benbabamınoğluyum.Bunubilenhangikızbenimleevlenir?"

"Evet,babanızınoğlusunuz.Hastingsdesizekalıtımainandığımısöyleyecektir..."

"Ohalde..."

"Birdakika...Benbirkadıntanıyorum.Cesurvedayanıklı,fedakârvekalbiaşkdolubirkadın..."

Gençadambaşınıkaldırdı.Bakışlarıyumuşaktı."Annem!"

"Evet. Siz annenizin de oğlusunuz. Onun için Matmazel Bella'ya gidin. Ona her şeyianlatın.Hiçbirşeyisaklamayın.Bakalımnediyecek?"Jacktereddütediyordu.

"Onabirerkekolarakgidin.Artık toybirgençdeğilsiniz.Geçmişteolanlarınvekaderinağırlığınıhissedenbirerkeksiniz.Bella'dangeleceğini sizinlepaylaşmasını isteyin.Belki sizfarkında değilsiniz, amaBella'yla birbirinize olan aşkınız çetin sınavlardan geçti. Ve bununzayıf bir duyguolmadığı daortayaçıktı. İkinizdebirbirinizuğrunahayatınızı fedaetmeyehazırdınız."Peki,busatırlarınalçakgönüllüyazarıYüzbaşıArthurHastingsneoldu?

Onun da Güney Amerika'ya giderek Renauld'lara katılmasından söz ediliyor. AmahikâyeninsonuiçinVillaGenevieve'e,güzelbirsabahdönmeyitercihedeceğim."

"Seni Bella diye çağıramam. Çünkü aslında bu senin adın değil. Dulcine ise banayabancı geliyor. Onun için sen yine Kül Kedisi olarak kalacaksın. Bildiğin gibi Kül Kedisiprensleevlenmiş.Benprensdeğilimama..."

Genç kız sözümü kesti. "Herhalde Kül Kedisi de prensi uyarmıştı. Çünkü tam birprenseshalinialabileceğinipeksanmıyordu.Nedeolsaküçükbirkülkedisiydi..."

"Sözsırasıprenste,"diyeatıldım."Onededibiliyormusun?"

"Hayır..."

"Prens,'Allahkahretsin!'diyebağırdı,sonradakızıöptü."Veöyledeyaptım...

SON