Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1072
ANKARA - TURKIYE
Özet
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda meydana gelen afetlerden
dolayı kayıp ve hasar sürekli artmakta ve bu da milyonlarca
insanın yaşamını olumsuz etkilemektedir. Özellikle ülkemizde
önceki yıllarda yaşanan afetler öncesi yeterli hazırlığın
yapılamamasından dolayı, afet sonrası yapılan kriz yönetimi
sırasında önemli sorunlarla karşılaşılmıştır. Bu durum afet
sonrası kısa, orta ve uzun vadede iyileştirme planları yapılırken
de devam etmiştir. Bu çalışmanın amacı ülkemizde meydana
gelen afetlerin ortaya çıkardığı hasarın telafisi için yapılan
yatırımların ve çalışmaların büyüklüğünü ve maliyetini en
aza indirmek için afet meydana gelmeden önce yapılması
gereken risk azaltma faaliyetlerinin önemini vurgulamak ve
afet yönetiminde de sürdürülebilir bir yapının oluşturulması
gerektiğine dikkat çekmektir.
Anahtar kelimeler: Afet, kriz yönetimi, risk
Abstract
Damages and losses due to disasters occurred on our country
and World increases constantly and this negatively aff ects the
life of millions. Important problems were encountered during
crisis management of previous disasters due to lack of necessary
preparations. This situation continued while improvement
plans ast er disasters were made at short, intermediate and
long term conditions. The purpose of this study is to emphasize
the importance of risk reduction measures that have to be
taken before disaster has occurred, which are needed to reduce
the cost and scope of the investments and studies performed
to compensate the damage of disasters. For this reason this
study draws attention to importance of sustainable disaster
management system.
Keywords: Disaster, crisis management, risk
1. Giriş
Dünya tarihi boyunca yeniliklerin, icatların ve gelişmelerin
büyük bir kısmı, bir ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkmıştır. Afet
yönetimi disiplini için de bu durum değişmemiş, insanlık,
tarih boyunca yaşadığı afetlerden ders çıkarmış ve gerek bu
afetlere daha etkin müdahaleyi gerekse bu afetlerin etkilerinin
nasıl azaltılabileceğini sürekli sorgulayarak yeni yöntemler
geliştirmiştir.
Tarih, bu hususta son derece ilginç örneklerle doludur. Bu
örneklerden belki de en ilginç olanı -ki anlam ve ifadesi
bakımından son derece şaşırtıcıdır- ABD Federal Afet
Yönetim Kurumu (FEMA) tarafından yaptırılmış olan bir
tişörttür. Üzerinde Nuh’un Gemisi’nin bir çizimi ve “İlk Afet
Yöneticisi” ifadesi bulunan tişört, Nuh Peygamberin tufanı
ve vereceği zararları analiz ederek bir zarar azaltma planı
geliştirmesini, bu plan doğrultusunda bir gemi inşa ederek
belirli şekilde seçtiği (bir erkek ve bir dişi) hayvanları gemiye
alması ve onları kurtarmasını ve tufandan sonra da yeniden
serbest bırakmak suretiyle türün ve topluluğun devamını
sağlamasını simgelemektedir [1].
Binlerce yıllık insan deneyimi, nihayetinde 90’lı yıllarda
Birleşmiş Milletler tarafından özellikle gelişmekte olan
ülkelerdeki afet zararlarının azaltılabilmesi için uluslararası
işbirliğinin geliştirilmesi amacını taşıyan “Uluslararası
AFET YÖNETİMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
SUSTAINABILITY IN DISASTER MANAGEMENT
Şefik Taşa * ve Doç. Dr. Mürsel Erdalb *
a İl Afet Acil Durum Müdürlüğü. Ar. Kurt. Tekn, Van, Türkiye, [email protected]* Gazi Üni., Teknoloji Fak., İnşaat Müh. Böl., Ankara, Türkiye, [email protected]
1073
28 - 30th May 2015 | Ankara - TURKIYE
Doğal Afet Zararlarının Azaltılması On Yılı” olarak ilan
edilmiştir. Bu amaçla bu “on yıl” misyonu, üye ülkelerdeki
doğal afetlerin önlenmesi veya etkilerinin azaltılabilmesi için
kapasite geliştirilmesi ile mevcut bilim ve teknolojinin afet
zararlarının azaltılması faaliyetlerine uygulanabilmesi için
rehber oluşturulması olarak belirlenmiştir. Bu misyona yönelik
olarak yürütülen faaliyetlerin değerlendirildiği 1994 Doğal Afet
Zararlarının Azaltılması Konferansı’nda (Yokohama, Japonya)
ise üye ülkeler “Daha Güvenli Bir Dünya için Yokohama
Stratejisi ve Eylem Planı”nı oluşturmuşlardır. Risk analizinin
ve zarar azaltmanın, daha net bir ifade ile “risk yönetimi”
kavramının açık bir şekilde vurgulandığı bu doküman ile “afet
zararlarını azaltma politika ve faaliyetleri için risk analizinin
gerekli bir adım olduğu” ve “afet yardımlarına olan ihtiyacın
azaltılmasında afetlerin önlenmesi ve hazırlık faaliyetlerinin
öncelikli öneme sahip olduğu” gibi prensipler ortaya çıkmıştır.
Dünyanın ortak aklı ve tecrübesi olarak belirlenen bu prensipler,
sonraki on yıla damgasını vurmuş ve bir bütün olarak afet
yönetimi politikalarının uygulanmasına da rehberlik etmiştir.
Yokohama Stratejisi ve Eylem Planı’nın ardından 2005 yılında
Japonya’nın Kobe kentinde düzenlenen 2. Afetlerin Azaltılması
Dünya Konferansı’nda 2005-2015 yılları arasında afetlerin
neden olduğu zararların azaltılmasını amaçlayan Hyogo
Çerçeve Eylem Planı (HÇEP) hazırlanmış ve Birleşmiş Milletlere
üye 168 ülke tarafından benimsenmiştir. Afet risklerinin
azaltılması için bir eylem planı niteliği taşıyan HÇEP, 3 stratejik
hedef ve 5 öncelikli eylem planından oluşmaktadır. Stratejik
hedefl eri; afet risklerinin azaltılmasının sürdürülebilir kalkınma
plan ve politikalarına bütünleştirilmesi, afetlere karşı bilincin
ve duyarlılığın oluşturulması için kurumların, mekanizmaların
ve kapasitelerin geliştirilmesi ve mevcutların güçlendirilmesi
ve afet risklerinin azaltılması yaklaşımlarının acil duruma
hazırlık, müdahale ve iyileştirme programlarına sistematik
olarak katılımı şeklindedir [1].
Afet yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması
amacıyla, afet öncesi, sırası ve sonrasında alınması gereken
önlemler ve yapılması gereken çalışmaların planlanması,
koordine edilmesi, desteklenmesi ve etkin olarak
uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla,
imkân ve kaynaklarının belirlenen stratejik hedefl er ve
öncelikler doğrultusunda kullanılmasını gerektiren çok yönlü,
çok disiplinli ve çok aktörlü bir yönetim sürecidir [2].
Modern afet yönetim sisteminde kayıp ve zarar azaltma,
hazırlık, tahmin ve erken uyarı, afetleri anlamak afet öncesi
korumaya yönelik olan çalışmalara risk yönetimi denilirken;
etki analizi, müdahale, iyileştirme yeniden yapılanma gibi afet
sonrası düzeltmeye yönelik olarak yapılan çalışmalara ise kriz
yönetimi adı verilir. Risk yönetiminin ihmal edildiği yerlerde kriz
yönetiminin başarılı olması beklenemez [2].
Dünyada ve ülkemizde son yıllarda afetlerin oluşum sıklığı ve
meydana gelen kayıp ile hasarın giderek sürekli artması her yıl
milyonlarca insan yaşamını olumsuz etkilemektedir. Özellikle
ülkemizde önceki yıllarda yaşanan afetler öncesi yeterli
hazırlığın yapılmamasından dolayı afet sonrası yapılan kriz
yönetimi sırasında önemli sorunlarla karşılaşmıştır. Bu durum
afet sonrasında kısa, orta ve uzun vade de iyileştirme planları
yaparken de devam etmiştir [3].
Afetlerin ve zararın azaltılması amacıyla kaynakların çoğunu
afet anı ve sonrasına harcayan bir yapı değil de kaynakları afet
öncesine odaklayan yani hazırlık ve risklerin azaltılmasına
öncelik veren bir anlayışın var olması ve bu anlayışın
sürekli gelişerek devam etmesi yani sürdürülebilir olması
gerekmektedir. Bir başka ifadeyle afet yönetiminde reaktif
(tepkici) yaklaşımdan proaktif (etkici) yaklaşıma geçiş esas
alınmalıdır. Hazırlık, risk azaltma, müdahale ve iyileştirme
aşamalarından oluşan bütünleşik afet yönetim sistemi bu
anlayışı ifade eder. Bütünleşik afet yönetiminde tüm toplumun
afet ve afetlere bağlı terimler kullanırken bir standardın
oluşması ve tanımlar yapılırken aynı görüş birliğine sahip
olunması gerekir. Bu nedenle ülkemizde afetlere müdahale
ve iyileştirme konusunda devletin bütün kurumlarından
bireylere kadar ulusal ve uluslararası kaynakların doğru bir
şekilde kullanılmasında herkesin ve özellikle de sivil toplum
kuruluşlarının görev ve sorumlulukları vardır. Afetler öncesinde
yapacağımız hazırlıkların tamamında başarılı bir sonuç elde
edebilmemiz için gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse de
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın kabul
etmiş olduğu bazı tanımları hatırlamakta fayda vardır [4].
Kriz; dilimize İngilizceden geçen bu kelime İngilizce sözlüklerde
“(crisis), büyük tehlike, zorluk ya da belirsizlik dönemi veya anı;
bir hastalık sürecindeki ani iyiye ya da kötüye gidiş durumu”
olarak açıklanmaktadır [5].
Risk azaltma; afetin oluşmasının engellenmesi veya olma
olasılığının azaltılması amacıyla, afet tehlikesi ve riskinin
belirlenmesi, hukuki, kurumsal, idari ve mali yapının
geliştirilmesi için politika ve stratejilerin geliştirilmesi ve
uygulanması, mekân planlaması ve yapılaşmaya ilişkin
yasaların çıkartılması ile uygulanmasına yönelik önlemlerin
alınması, alarm ve erken uyarı sistemlerinin kurulması ve
geliştirilmesi, araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesi,
toplumun afet tehlike ve riski konusunda bilinçlendirilerek baş
edebilme kapasitesinin geliştirilmesine yönelik faaliyetleri
içermektedir [2].
Hazırlık; acil durum planlarının hazırlanması, geliştirilmesi
ve güncellenmesi, bu planlarda görev ve sorumluluk verilen
personelin eğitim ve tatbikatlarla bilgi düzeylerinin artırılması,
arama-kurtarma faaliyetlerinin örgütlenmesi, geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması, acil yardım malzemelerinin stoklanması,
toplumun afetlere hazır olma konusunda bilgilendirilmesi ve
bilinçlendirilmesi faaliyetlerini kapsamaktadır [6].
Müdahale; afetin oluşumundan hemen sonra en kısa süre
1074
2nd International Sustainable Buildings Symposium
içerisinde mümkün olabilecek çok sayıda insan hayatının
kurtarılması, ilk yardım, yaralıların tedavisinin sağlanması,
haber alma ve ulaşım, ihtiyaçların tespiti, açıkta kalanların
acil barınma, beslenme, tahliye, korunma, ısınma, güvenlik,
koruyucu hekimlik ve psikolojik destek gibi hayati
gereksinimlerinin en kısa süre içerisinde en uygun yöntemlerle
sağlanması, hasar tespit çalışmaları, tehlikeli yıkıntıların
kaldırılması, yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalık gibi
ikincil afetlerin önlenmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi,
ulusal ve uluslararası koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması
faaliyetlerini içermektedir [3].
Yeniden inşa / iyileştirme; müdahale sürecinin tamam-
lanmasından hemen sonra başlayarak belirli bir sürede afete
uğramış yerleşim yerlerinde, oluşması muhtemel yeni riskleri
de tespit ederek afet öncesinden daha güvenli ve gelişmiş bir
yaşam çevresinin oluşturulması amacıyla, haberleşme, ulaşım,
su, elektrik, kanalizasyon, eğitim, sosyal ve kültürel faaliyetler
ile ekonomik faaliyetlerin yeniden tesisi ve geliştirilmesini
ve geçici/daimi iskân çalışmalarının yürütülmesine yönelik
faaliyetleri içermektedir [3].
2. Doğal Afet ve Çeşitleri
Literatürde doğal afetin tanımı konusunda net bir uzlaşma
olmaması nedeniyle çok sayıda doğal afet tanımı mevcuttur.
Doğal afetlerle ilgili yapılmış bu tanımlardan ilki, afetleri ulusal
veya uluslararası yardım gerektiren, yerel kapasiteyi sınırlayan
bir durum veya olay olarak ifade etmektedir [7]. Bir diğer tanıma
göre doğal afet, bireysel ve toplumsal olarak tüm sıkıntılı
durumları tanımlayan bir kavramdır. Bu sıkıntılı durumlara,
seller, depremler, kasırgalar, aşırı uç durumdaki hava durumları,
kuraklık ve volkanik patlamalar örnek gösterilmektedir [8].
Doğal afetlerin yarattığı ekonomik etkilere vurgu yapan tanıma
göre, doğal afetler ulusal ya da küresel ölçekte sermaye stokunu
ve/veya sermayenin verimliliğini azaltarak, GSYH’nin, tüketimin
ve servetin azalmasına yol açan olaylar olarak tanımlanabilir
[9]. Buna ek olarak doğal afetlerin neden olduğu sosyal ve
ekonomik kayıpları dikkate alan Birleşmiş Milletler (BM)’in
tanımına göre; afet nedeniyle etkilenen bölgeye, bölgeler arası
veya uluslararası yardımın gerekli olması, binlerce insanın
ölmesi, yüz binlerce insanın evsiz kalması, önemli ekonomik
kayıplara neden olması, oldukça büyük sigorta kayıplarının
bulunması, doğal afet olarak nitelendirilmektedir [10].
Bir başka doğal afet tanımına göre, doğal afetler büyük
kayıplarla birlikte ortaya çıkan ani, dramatik, planlanmamış
olaylardır. Bu tür olaylar genelde toplumun ve ekonominin
normal işleyişini kesmekte ve önemli maddi hasarlara neden
olmaktadır [11]. Doğal afetin görülme sıklığını ve etkilerini
merkeze alan bir diğer tanıma göre; etkilenen topluluklarda
normal fonksiyonları yapamaz hale getiren, önemli derecede
hasarlara, bozulmalara ve ölümlere sebep olan anormal ve
nadir olaylardır. Ekonomik açıdan ise afetler; beşeri, fiziksel
ve finansal sermaye kayıplarına yol açmakta, ekonomik
faaliyetleri azaltmakta, kamu ve özel sektör kuruluşlarının
harcamalarını ve gelirlerini ciddi biçimde etkilemektedir [12].
Dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde meydana gelen afetler
değişiklikler göstermektedir. Bu bağlamda dünyada gözlenen
afet türleri Tablo 1’de özetlenmiştir [5].
Tablo 1. Dünyada gözlenen afet türleri
AFET TÜRLERİ
AFETLER
Jeolojik Afetler
DepremHeyelanKaya DüşmesiVolkanik PatlamalarÇamur
Klimatik Afetler
Sıcak Hava DalgasıSoğuk Hava DalgasıKuraklıkDoluHortumYıldırımKasırgaTayfunSelSiklonlarTornadoTipiÇığAşırı Kar YağışlarıAsit YağmurlarıSisBuzlanmaHava KirliliğiOrman yangınları
Biyolojik Afetler
Orman YangınlarıBöcek İstilasıSalgınlar
Sosyal Afetler
YangınlarSavaşlarTerör saldırılarıGöçler
Teknolojik Afetler
Maden KazalarıKimyasal Biyolojik Radyoaktif Nükleer (KBRN)Sanayi kazalarıUlaşım kazaları
Afetler, toplumun sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel
faaliyetlerini önemli ölçüde aksatan, can ve mal kayıplarına
neden olan doğa olaylarının bir sonucudur. Sel ve fırtınalar,
hortum, orman yangınları, sıcak hava dalgaları, hava kirliliği,
kimyasal ve nükleer serpintiler, asit yağışları, çığlar, deniz ve
göl su seviye yükselmeleri, yıldırım, kuraklık, dolu ve don olayı
gibi “meteorolojik” veya “meteoroloji karakterli doğal afetler”
olarak da adlandırılır. Meteorolojik afetler, doğal afetlerin
büyük bir bölümünü oluşturmakta ve son yıllarda giderek artan
bir şiddette ve sıklıkta meydana gelmektedir. Günümüzde
sanayileşme, çarpık kentleşme, doğanın tahrip edilmesi ve
küresel iklim değişimi gibi insan aktiviteleri bu tür afetlerin
etkilerini arttırmasına veya yenilerinin ortaya çıkmasına neden
olabilmektedir. Meteorolojik karakterli doğal afetleri diğer
doğal afetlerden ayıran en önemli özellik, bunların yapılacak
izleme ve erken uyarılarla zararlarının en aza indirilebilmesidir.
1075
28 - 30th May 2015 | Ankara - TURKIYE
Bu özellikten yararlanarak, gelişmiş ülkelerin afet yönetimi
çalışmalarının bir parçası olan meteorolojik tahmin ve erken
uyarı ile can kayıplarında önemli azalmalar ve ekonomik
zararlarda da önemli ölçüde düşüşler sağlanmıştır [4].
2. Afetlerle İlgili Kanunlar ve Mevzuatlar
Türkiye’de afet mevzuatı, meydana gelen her doğal olaydan
sonra, o olaya ilişkin özel bir yasa çıkarılmasıyla gelişmiş
ve daha çok afetlerden etkilenen insanlara yardım etmek ve
yaraları ivedilikle sarmak amacıyla müdahale ve yeniden inşa/
iyileştirmeye yönelik tedbirlerin alınması çalışmalarına ağırlık
verecek hükümleri içermiştir. Böylece, zaman içerisinde dağınık
ve çeşitli kuruluşlar eliyle yürütülmeye çalışılan karmaşık bir
yapı oluşmuştur. 1900’lü yılların başından itibaren, meydana
gelen afetler ve bu afetler sonucu yapılan yasal ve kurumsal
düzenlemeler bunun en önemli göstergesidir.
Ülkemizde, doğal afetlerin önlenmesi ve neden olduğu
zararların azaltılması konusunda mevzuat, uygulama ve önemli
politika değişikliklerinin tarihsel gelişimi 1999 yılında yaşanan
depremlere kadar üç dönem olarak değerlendirilirken, 1999 yılı
sonrası dördüncü dönem olarak kabul edilebilir. Bu dönemleri
gösteren tablo EK-1’de verilmiştir [13].
Bununla birlikte, Türkiye’de 1959 yılında yürürlüğe girmiş
7269 sayılı kanunun 1. maddesinde afetler sayılırken sadece;
Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ vb.
afetler denildiği için ülkemizdeki afetler ile ilgili istatistiklerde
bu afetlerden başka afetlere ait bilgi bulunmamaktadır.
Örneğin bu kanun, kuraklığı bir afet olarak saymadığı için
afet istatistiklerinde Türkiye’de (dünyadaki en büyük doğal
afet olan) kuraklık afeti hiç yokmuş gibi görülmektedir. Bu
nedenle, Türkiye’de afet istatistiklerini kullanırken afetlerin
sadece “hasar gören bina sayısına göre” değerlendirildiği ve
sırf afet fonundan para almak için yanlış rapor edilmiş hasarlı
binalar olduğu için mevcut istatistiklerin güvenilmez olduğu da
unutulmamalıdır [4].
3. Afetlerin Olumsuz Etkileri
Doğal afetlerin tüm çeşitlerinin meydana getirdiği genel
etkiler; afet nedeniyle ölen bireylerin çok olması, eğitim,
sağlık ve konut faaliyetlerinin gerçekleştirilememesi ve
işsizlik oranlarında artış olması, elektrik, su, ulaşım ve
iletişim gibi temel hizmetlerin geçici olarak sağlanamaması,
tarım ve endüstriyel ürünler için hammadde ve yiyeceklerde
kıtlık yaşanması, kurtarma ve yeniden yapılanma döneminde
kamu faaliyetlerinin artması ve bu artış nedeniyle istihdam
yapısının değişmesi, ihracat hacminde azalış, ithalat hacminde
artış ve kamu maliyesinde açık meydana gelmesi olarak
sıralanabilmektedir [14].
4. Afetlerin Ekonomik Boyutları
Doğal afetlerin maliyetleri; doğrudan maliyetler, dolaylı
maliyetler ve ikincil maliyetler olmak üzere üç gruba
ayrılmaktadır. Doğrudan maliyetler; tüm sabit varlıklarda,
sermaye ve stokların mamul, yarı mamul mallarında ve ham
maddelerinde eşzamanlı olarak ortaya çıkan maliyetlerdir.
Ayrıca acil yardım ve müdahale harcamaları doğrudan maliyetler
içerisinde yer almaktadır [15, 16]. Doğal afetlerin dolaylı
maliyetleri fiziksel hasarların sonuçlarından kaynaklanan
kayıpları ifade etmekte ancak, doğrudan maliyetler gibi kolay
ölçülememektedir. Dolaylı maliyetler; üretim faaliyetleri
kayıplarını, karda, satışlarda ve ücretlerde meydana gelen
azalmaları, alt yapı ya da doğrudan fiziksel hasarlar nedeniyle
firmaların kapanmasını ve çıktı kayıplarını içermektedir [16,
17]. Doğal afetlerin neden olduğu hem doğrudan hem de dolaylı
maliyetler afetten sonra görünen ikincil maliyetlere neden
olmaktadır. İkincil maliyetler ekonomide sadece ekonomik
büyümeyi değil, ayrıca; üretimi, milli geliri, istihdamı, tüketimi,
yeniden yapılanma için ham madde alımını ve kamu gelirlerini
etkilemektedir. Böylece doğrudan ve dolaylı maliyetlerin etkileri
ödemeler dengesine ve borçlanma seviyesine yayılmaktadır [18].
Doğal afetler kısa dönemde istihdam, büyüme ve enfl asyon
üzerinde negatif ekonomik etkilere neden olmaktadır. Doğal
afetler ayrıca, mülkiyetin, kalkınmanın ve büyümenin azalması
gibi negatif uzun dönemli etkilere de sahiptir [12].
Doğal afetlerin sermaye stokunu ve emek piyasasını olumsuz
etkilemesi sebebiyle, genellikle GSYH üzerinde negatif etki
yarattığı sonucuna ulaşılabilir. Ancak, doğal afetlere bağlı olan
sermaye kayıpları ulusal hesaplarda görünmemesine rağmen,
yatırımlarda olumlu bir biçimde bu etki ortaya çıkmaktadır. Bu
durumda da afetler uzun vadede GSYH üzerinde net pozitif etki
yaratmaktadır [19].
Doğal afetler ülkelerin kalkınma programlarını önemli ölçüde
etkilemektedir. Ülkeler afet nedeniyle kalkınma programlarını
değiştirmekte ya da ertelemektedir. Bu durumda, uzun dönemde
ekonomik büyümenin ve refah seviyesinin yükseltilmesi,
ekosistemler ile uyumlu olarak bireylerin ve toplumların
yaşam kalitesinin arttırılması olarak tanımlanan sürdürülebilir
kalkınmayı tehlikeye sokmaktadır. Diğer bir ifadeyle doğal
afetler kalkınma politikalarına zarar vermektedir [15].
Doğal afetlerin meydana gelmesi finansal piyasalarda
da belirsizliği arttırmakta ve beklentileri ciddi biçimde
etkilemektedir. Ayrıca afetler işletmelerin değerini doğrudan
etkilemekte ve bunların üretken sermayelerini kaybetmelerine
neden olmaktadır. Etkilenen işletmelerin piyasa değeri bu
şirketlerin gelir akışlarını etkilemekte ve bu durumda şirketlerin
hisse senedi fiyatlarının düşmesine yol açmaktadır. Böylece
finansal piyasalarda sermaye kaybının değeri kadar bir azalma
meydana gelmektedir [16].
Doğal afetler hükümetlerin mali kaynaklarını da negatif
olarak etkilemektedir. Bu daraltıcı mali etkiler kısa dönemde
ve uzun dönemde kalkınmanın da zarar görmesine neden
olmaktadır. Kamu tarafından finanse edilen afet maliyetleri
1076
2nd International Sustainable Buildings Symposium
ile afet azaltma ve önleme önlemleri; sınırlı bütçe kaynakları
üzerinde önemli bir yük ortaya koymaktadır. Ekonomik faaliyet
düzeyinin azalması, ihracat ve ithalat, dolaylı ve doğrudan
vergi gelirlerinin azalması nedeniyle hükümet gelirleri doğal
afetlerden negatif etkilenmektedir. Sonuç olarak, hükümetler
artan bütçe baskısıyla karşılaşmakta bu durum da para arzının
artmasını, döviz rezervlerinin azalmasını, iç ve dış borçlanma
miktarının artmasını tetiklemektedir [12].
Doğal afetlerin beşeri ve fiziki sermayeyi olumsuz etkilemesi
nedeniyle dış ticarette azalma görülmektedir. Doğal afet
nedeniyle üretimde ve gelirde meydana gelen azalma, aynı
zamanda özel sektör yatırımını ve harcamalarını azaltmaktadır.
Bu azalma toplam talebi olumsuz etkilemekte ve azalan
talep nedeniyle, ihracatçı ve ithalatçı afet öncesi seviyede
faaliyet gerçekleş-tirememekte ve bu da dış ticaret hacmini
azaltmaktadır. Böyle bir durumda da ülkeler ödemeler dengesi
açıklarıyla karşılaşabilmektedir [20].
5. Sonuçlar
Türkiye tarihi boyunca maalesef sürekli afetlerle iç içe
yaşamıştır. Bunların başında deprem, sel, çığ gibi felaketlerin
yanında son yıllarda maden faciaları ve sanayi kazaları da
eklenmiştir. Afetler ile başa çıkmanın yolları araştırılırken
varılan en kolay sonuç kriz masalarının kurulması olmuştur.
Afetleri dikkate almadan çevre sorunlarını azaltmak ve
sürdürülebilir bir kalkınmayı başarmak mümkün değildir. Afet
risklerini azaltmak sürdürülebilir kalkınma için en mantıklı
yatırımdır. Afet yönetimi programı dâhilinde yapılmayan
yatırımlar, afet sonrası zarar olarak geri dönmektedir. Bu
yüzden tehlike ve zarar analizleri ile birlikte riskleri belirlemek,
değerlendirmek ve yönetmek sürdürülebilir kalkınmanın
ayrılmaz bir parçasıdır.
Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hızı sık sık afetlerle
gerilemektedir. Afetlere karşı hazırlıklı olunmadığı takdirde
uzun zaman içinde elde edinilen her türlü maddi ve manevi
kazançlar, tahribatı önlenmesi mümkün olan bir afet sebebiyle
yok olmaktadır.
Deprem, Suriye ve Irak’ta yaşanan iç karışıklıktan dolayı
ülkemize göç eden misafirlerimiz, Soma ve Ermenek’te
yaşanan talihsiz maden kazaları vb. gibi afetlere maruz kalan
ülkemiz yaşadığı bu sıkıntılardan büyük dersler çıkarmalıdır.
Büyük sorunlara neden olan afetler, artık Türkiye’de bir bütün
olarak toplumun afetler ve afet yönetimi konularında eğitim ve
öğretime ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bu tür afetler yaşanmadan önce yapacağımız ön hazırlıklarda
afet toplum bilinci oluşturulmalı, önceden başa gelebilecek
felaketler üzerinde çalışmalar yapılarak muhtemel zararlar
minimize edilmelidir. Yaşanan krizleri yönetebilmenin en iyi ve
kolay yolu, önceden risk analizleri yapmaktır. Artık ülke olarak
kriz merkezlerinin kurulması yerine risk azaltma merkezlerinin
kurulmasına yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Her alanda olduğu gibi afet yönetiminde de sürdürülebilir bir
yapı oluşturulmalı ve bu süreçte yaşanan tüm olumsuzluklar
minimize edilebilmelidir.
Kaynaklar[1]. http://www.istanbulafad.gov.tr/icerik/faydali-bilgiler/d%C3%BCnyada-
afet-y%C3%B6netimi-ve-geli%C5%9Fimi).[2]. http://www.istanbulafad.gov.tr/icerik/faydali-bilgiler/afet-
y%C3%B6netimi[3]. http://www.istanbulafad.gov.tr/icerik/faydali-bilgiler/afet-
y%C3%B6netim-sistemi[4]. Kadıoğlu, M., Afet Yönetimi, Beklenilmeyeni Beklemek, En Kötüsünü
Yönetmek, T.C. Marmara Belediyeler Birliği Yayını, Yayın No: 64, İstanbul, (2011).
[5]. http://www.istanbulafad.gov.tr/icerik/faydali-bilgiler/afet-ve-t%C3%BCrleri
[6]. Erkan, E. A., Afet yönetiminde risk azaltma ve Türkiye’de yaşanan sorunlar, DPT Uzmanlık Tezleri, Yayın No: 2812, ISBN 975-19-4855-7, Ankara, 32-46 (2010).
[7]. Kim, C., The Eff ects of Natural Disasters on Long-Run Economic Growth, Michigan Journal of Business, 4(1): 11- 49 (2011).
[8]. Moe, T.L., Pathranarakul, P., An Integrated Approach to Natural Disaster Management: Public Project Management And Its Critical Success Factors, Disaster Prevention and Management, 15(3): 396- 413 (2006).
[9]. Pindyck, R.S., Wang, N., The Economic and Policy Consequences of Catastrophes, National Bureau of Economic Research, NBER, Working Papers 15373., 2-36 (2011).
[10]. Natcat, Topics Geo Natural Catastrophe Know – How for Risk Management and Research, Munich Re Group, (2011).
[11]. Otero, R.C., Marti, R.Z., The Impacts of Natural Disasters on Developing Economies: Implications for the International Development and Disaster Community, Disaster Prevention for Sustainable Development: Economic and Policy Issues. Yokohama, International Bank for Reconstruction and Development/World Bank.,11-15 (1994).
[12]. Benson, C., Clay, E., Understanding The Economic And Financial Impacts of Natural Disasters, The World Bank Disaster Risk Management Series, No. 4., 28406, (2004).
[13]. Ural, D., Afet Mevzuatı; Türkiye Deneyimleri, Ulusal Afet Dergisi, 1(1): 7-19, (2006).
[14]. Eclac, Manual For Estimating The Socio – Economic Eff ects of Natural Disasters, United Nations Economic Commission for Latin America And The Caribbean Programme Planning and Operations Division, (1991).
[15]. Pelling, M., Özedem, A., Barakat, S., The Macro- Economic Impact of Disasters, Progress in Development Studies, 2,4: 283 – 305 (2002).
[16]. Akar, S., Doğal afetlerin kamu maliyesine ve makro ekonomiye etkileri: Türkiye değerlendirmesi, Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 21: 185-206, (2013).
[17]. Aktürk, İ., Albeni, M., Doğal afetlerin ekonomik performans üzerine etkisi: 1999 yılında Türkiye’de meydana gelen depremler ve etkileri, SDÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 7(1): 1-18, (2002).
[18]. Scott-Joseph, A., Financing Recovery: Implications of Natural Disaster Indebtedness on the Fiscal Sustainability of the Eastern Caribbean Currency Unit (ECCU), Journal of Business, Finance and Economics in Emerging Economies, 5(2): 2-36 (2010).
[19]. Jaramillo H., Natural Disasters and Growth: Evidence Using a Wide Panel of Countries, Documento Centor de Estudios sobre Desarrollo Economico CEDE, 14: 2–42 (2007).
[20]. Oh, C.H., Reuveny, R., Climatic Natural Disasters, Political Risk, and International Trade, Global Environmental Change 20; 243-254 (2010).
1077
28 - 30th May 2015 | Ankara - TURKIYE
Ek-1. Dönemler itibariyle Türkiye’de meydana gelen büyük afetler sonrası mevzuatın gelişimi ve kurumsal yapılaşma
1078
2nd International Sustainable Buildings Symposium
Ek-1 (Devamı). Dönemler itibariyle Türkiye’de meydana gelen büyük afetler sonrası mevzuatın gelişimi ve kurumsal
yapılaşma