Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI
ADÖLESAN İDİOPATİK SKOLYOZUN CERRAHİ TEDAVİSİNDE ANTERİOR ve POSTERİOR
ENSTRÜMENTASYON SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Dr. CÜNEYT KAVAK
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. MAHİR GÜLŞEN
ADANA - 2005
İÇİNDEKİLER Sayfa No İÇİNDEKİLER i-ii TABLO LİSTESİ iii
ŞEKİL LİSTESİ iv
KISALTMALAR v
ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER vi
ABSTRACT AND KEY WORDS vii
1. GİRİŞ 1
2. GENEL BİLGİLER. 4
2.1 Omurganın Anotomisi ve Biyomekaniği 4
2.2 İdiopatik Skolyozun Özellikleri 6
2.2.1 Sınıflandırma ve Terminoloji 6
2.2.2 İdiopatik skolyozun Prevelansı ve Progresyonu 9
2.2.3 Etiyoloji 9
2.2.4 İdiopatik skolyozun Patolojik Anotomisi 10
2.3 Değerlendirme 11
2.3.1 Klinik değerlendirme 11
2.3.2 Radyolojik değerlendirme 13
2.3.3 Eğrilik Tipleri 19
2.4 İdiopatik Skolyozun Tedavisi 22
2.4.1 İdiopatik Skolyozun Konservatif Tedavisi 23
2.4.2 İdiopatik Skolyozun Cerrahi Tedavisi 25
2.4.2.1 Posterior Girişim 29
2.4.2.2 Anterior Girişim 33
2.4.3 Cerrahi Tedavi Komplikasyonları 34
3.GEREÇ VE YÖNTEM 37
3.1 Gereç 37
3.2 Yöntem 37
4. BULGULAR 41
5.TARTIŞMA 53
6. SONUÇ VE ÖNERİLER 63
i
7. KAYNAKLAR 65
8. ÖZGEÇMİŞ 71
ii
TABLO LİSTESİ Tablo No: Sayfa No: Tablo 1 Etiyolojiye göre skolyoz sınıflandırılması 7
Tablo 2 AIS’da Risser evresi ve eğrilik derecesine göre ilerleme olasılıkları 9
Tablo 3 Tip I, II, III, IV, V, VI eğrilikler, proksimal torasik (PT),
ana torasik (MT), torakolomber/lomber (TL/L),
bölgesel yapısal özelliklerle tanımlanmıştır.
(Yapısal olmayan (NS), yapısal (S)) 21
Tablo 4 Radyolojik değerlendirme kriterleri 38
Tablo 5 Olguların eğrilik tipine, lomber omurga niteleyiciye, torasik
sagital niteleyiciye göre dağılımı 41
Tablo 6 Olguların Risser belirtisine göre dağılımı 42
Tablo 7 Uygulanan cerrahi yöntem 42
Tablo 8 Preop ve postop ortalama Cobb açıları korreksiyon ve fleksibilite oranları 43
Tablo 9 Sagital plandaki açı değşiklikleri 44
Tablo 10 Torakal kifoz açısındaki ortalama değişiklikler 44
Tablo 11 Cerrahi yönteme göre ortalama Cobb açısı değerleri 45
Tablo 12 Cerrahi yönteme göre torakal kifozdaki açı değişimleri 46
Tablo 13 Cerrahi yönteme göre lomber lordozdaki açı değişimleri 46
Tablo 14 Lenke tip I eğriliklerde her iki yöntemde füzyona uğratılmayan
minör eğriliklerdeki açı değişimi 47
Tablo 15 C7-CSVL ortalama sapma değerleri 47
Tablo 16 Gövde deviasyonu ortalama değerleri 48
Tablo 17 AVR ortalama değerleri 48
Tablo 18 AVT ortalama değerleri 48
Tablo 19 Füzyona uğratılan segment sayısı 49
Tablo 20 Lenke tipV olgulardaki majör eğriliğin, lomber lordozun
preop postop ortalama değerleri 49
Tablo 21 Lenke tipV olgulardaki AVT, AVR’nun preop ve postop ortalama değerleri 50
Tablo 22 ASF yapılan tip V olgolarda C7-CSVL, pelvik tilt,
gövde deviasyonu ortalama değerleri 50
Tablo 23 PSF yapılan tip 5 olgularda C7-CSVL, pelvik tilt,
gövde deviasyonu ortalama değerleri 51
Tablo 24 Komplikasyon oranları 52
iii
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil No: Sayfa No:
Şekil 1 Vetebral Kolonun görünüşü 4
Şekil 2 Omurganın her üç düzlemdeki hareketi 5
Şekil 3 Dengenin araştırılması A,B: Dengenin araştırılması
C: Kostal kamburluk 13
Şekil 4 Skolyotik eğriliğin ölçüm yöntemleri A.Cobb B.
Ferguson Risser 14
Şekil 5 A: Nötral B: Sağ eğilme C: Sola eğilme grafisi 15
Şekil 6 Cobb yöntemine göre rotasyon tayini 15
Şekil 7 Nash ve Moe’ ye göre rotasyon tayini 16
Şekil 8 Pedriolle-Vidal’ e göre rotasyon tayini 16
Şekil 9 Risser belirtisi 17
Şekil 10 A: C7 spinöz çıkıntı midsakral çizgi mesafesi
B: Gövdenin laterale kayması
C: Stabil ve apikal vertebraların midsakral çizgiye gore pozisyonu 18
Şekil 11 King klasifikasyon sistemine göre eğrilik tipleri 20
Şekil 12 Lomber vertebra etkilenim derecesi 22
Şekil 13 A: Milwakue ortezi B: Tedavi öncesi AP grafi
C: Tedavi sonrası AP grafi 24
Şekil 14 Boston ortezi 25
Şekil 15 Posterior girişimde hasta pozisyonu 29
Şekil 16 A: Moe tekniğiyle faset eksizyonu
B: Hall tekniğiyle faset eksizyonu 30
Şekil 17 A. Harrington enstrümantasyon sisteminde
eğrilik düzeldikçe moment kolu kısalmaktadır.
B. Luque yönteminde eğrilik düzeldikçe
moment kolu uzamaktadır. 32
Şekil 18 Üçüncü kuşak enstrümantasyon yönteminde vertebranın
derotasyonel ve translasyonel hareketi 33
iv
KISALTMALAR AIS : Adolesan idiopatik skolyoz
ASF : Anterior spinal füzyon
AVR : Apikal vertebra rotasyonu
AVT : Apikal vertebra translasyonu
CD : Cotrel Dubousset
CSVL : Santral sakral vertikal çizgi
L : Lomber
LIV : Lower ınstrumented vertebra
MT : Main torasik
NS : Nonstrüktürel
PT : Proksimal torasik
PSF : Posterior spinal füzyon
SIAS : Spina iliaka anterior superior
SIPS : Spina iliaka posterior superior
S : Strüktürel
TL : Torokolomber
TSRH : Texas Scottish Rite Hospital
UIV : Upper ınstrumented vertebra
v
ÖZET
Adölesan İdiopatik Skolyozun Cerrahi Tedavisinde Anterior ve Posterior
Enstrümantasyon Sonuçlarının Karşılaştırılması
Omurganın en yaygın deformitelerinden biri olan skolyoz eski çağlardan beri
bilinmekte olup hastalar üzerinde sosyal ve psikolojik baskı oluşturmaya devam etmektedir.
İdiopatik skolyoz kompleks üç boyutlu bir deformitedir. Doğal seyri konusunda yeterli bilgi sahibi olunmakla birlikte, etiyolojisi tam anlamıyla ortaya konamamıştır. Tüm skolyozların %80’ni oluşturan AIS’ de bel ve sırt ağrısı, dengenin bozulması ve kozmetik deformite doktora başvuru sebebidir.
Vertebral kolonun hareketliliğini koruyarak eğriliği düzeltmek her zaman mümkün olmamaktadır. Cerrahi girişimler hareketli segmentleri ortadan kaldırmakta, hatta bazen belirgin denge bozukluklarına neden olabilmektedir. Bu nedenle AIS tedavisinde arayışlar halen devam etmektedir.
Bu çalışmanın amacı cerrahi tedavi gerektiren AIS hastalarında üçünçü kuşak enstrümantasyon sistemi kullanılarak gerçekleştirilmiş olan anterior ve posterior girişimleri retrospektif olarak değerlendirerek, deformitenin her üç düzlemde düzeltilmesinde etkinlikleri, elde edilen düzelmenin takip süresi içindeki seyri, her iki yöntemin denge parametrelerine etkilerini, ortaya çıkmış olan komplikasyonları belirlemek, her iki yöntemin birbirilerine göre avantaj ve dezavantajlarını ortaya koymaktır.
Her iki girişimde de uygun alt ve üst enstrümantasyon seviyeleri seçildiğinde koronal planda ve denge parametrelerinde tatminkar düzelme sağlanmakta, fizyolojik sagital eğimler korunmaktadır. Koronal ve transvers düzlemde, denge parametrelerinde daha anlamlı düzelme sağlaması, daha az segmentin füzyona uğratılması dekompansasyon riskinin daha düşük olması, nörolojik hasar riskinin çok az olması, zayıf hastalarda cilt altında implant belirgenleşmesi riskinin olmaması anterior girişimin avantajlarıdır. Anahtar Kelimeler: Anterior spinal füzyon ve enstrümantasyon, cerrahi tedavi, idiopatik skolyoz, Lenke klasifikasyonu, posterior spinal füzyon ve enstrümantasyon.
vi
ABSTRACT
Comparison of Anterior and Posterior İnstrumentation in the Surgical Treatment of Adolescent İdiopathic Scoliosis
Scoliosis has been known as one of the common spinal deformities that has been a social and psychological problem since old ages.
Idiopathic scoliosis is a complex three dimentional deformity. Although there is enough information about the progression, the ethiology of the disease has not still been clarified.
Back pain, imbalance, cosmetic deformity are the leading complaints of AIS which is 80 % of all the scoliotic cases.
Correction of the deformity while preserving the mobility of the spine is not always possible.Surgical procedures often interefering with the mobile segments sometimes cause evident imbalance.Therefore treatment of AIS is still an issue of interest.
The aim of this study is to evaluate the anterior and posterior interventions using third generation instrumentation system on the patients who required surgical treatment, the effect on correction of deformities on each three planes, the follow up of the provided correction, the effect of both techniques on balance parameters, to determine complications, to expose the advantages and disadvantages of both techniques retrospectively.
Both procedures provide satisfactory balance parameters and correction in coronal plane, and the phsiologic sagittal curves are preserved if the proximal and distal levels of instrumentation are appropriate. Significant improvement of balance paraneters on coronal and transverse planes, more limited fusion of segments, having a lower decompensation and neurologic deficit risk and giving no chance of feeling the instrument under the skin of even thin patients are the advantages of anterior instrumentation.
Key Words: Anterior spinal fusion and instrumentation, idiopathic scoliosis, Lenke Classification, posterior spinal fusion and instrumentation, surgical treatment.
vii
1. GİRİŞ
Skolyoz terimi Yunanca’dan türetilmiş olup eğri (creeped), çarpık anlamına
gelmektedir. Tıbbi literatürde omurganın yana eğriliklerini belirtmede kullanılmıştır.
Vertebranın en sık görülen ve antik çağlardan beri tanınan bu omurga deformitesi, ilk kez
Hipokrat tarafından tanımlanmıştır.1,2
Galen (MS 131-201) kifoz, lordoz ve skolyoz kelimelerini ilk olarak ortaya
atmıştır.1,2 Beş ile onbeşinci yüzyıllar arasında omurga deformitelerinin tedavisi konusunda
çok az ilerleme kaydedilmiştir. Paul Aegina’nın (625-690) konuya ilişkin yaptığı
çalışmalar olmuştur. Gövdenin atellerle sarılması suretiyle deformitenin düzeltilmesi bir
tedavi yöntemi olarak uygulanmıştır. Paul Aegina’dan sonra çok uzun süre bilinen bir
çalışma yapılmamıştır. Ancak 16. yüzyılın başlarında (1510-1590) Ambroise Pare
skolyozun nedenlerini araştırmış ve postural nedenlerin skolyoza yol açabileceğini
belirtmiştir. Bu yazar konjenital skolyozu ve omurilik basısına bağlı paraplejiyi tarif ederek
deformiteyi düzeltmek için çelik korseler yaptırmıştır.1,2
Andre 1741’ de kötü duruş ve oturma alışkanlıklarının önemine dikkati çekerek
bunların skolyoza yol açabileceğini ve alınması gereken karşı önlemleri belirtmiştir.
Skolyoz için korse ve bir takım egzersizleri önermiştir.1,2 1764’de Levacher baştan yapılan
traksiyonu geliştirmiş, 1839’da Guerin skolyozun düzeltilmesine yönelik ilk cerrahi tedavi
tekniği olan myotomiyi ortaya atmıştır.1,2
Skolyozun başarılı cerrahi tedavisi Hibbs ile başlamıştır. 1911 yılında omurga
tüberkülozunda uyguladığı kendi yöntemi olan posterior füzyonun skolyozun cerrahi
tedavisinde kullanılabileceğini bildirmiştir. 1924‘te ellidokuz skolyoz vakasında
uyguladığı posterior füzyon sonuçlarını yayınlamıştır.1,2
1940 yılında Cobb ve Risser’in çalışmalarıyla skolyozun cerrahi tedavisi giderek
belli bir temel üzerine oturmuştur. Cobb deformitenin radyolojik ölçüm metodunu tarif
etmiştir. Risser deformiteyi alçıyla mümkün olduğu kadar düzeltildikten sonra füzyon
uygulamıştır.1,2
1945 yılında Walter Blount ve Al Schmidt skolyozun konservatif tedavisinde
kullanılacak olan Milwaukee korsesini geliştirmişlerdir.3,4 Yine aynı yıllarda Boston
gurubunun geliştirdiği ortez ortaya çıkmıştır. 4,5,6
1
Skolyoz cerrahisinde en büyük devrim ise Harrington’un implantını geliştirmesiyle
olmuştur. 1960 yılında Harrington distraksiyon kompresyon çubuklarını geliştirmiş,
yöntemiyle ilgili ilk sonuçları 1962 yılında yayınlamıştır. Harrington çubukları vertebra
cerrahisine çok yönlü bir boyut kazandırmıştır.1,2,7
1966 yılında skolyoz araştırma derneğinin kurulması ile skolyoza bir
standardizasyon getirilmiş, skolyozun cerrahi tedavisinde çok büyük aşamalar elde
edilmiştir. 1969 yılında Dwyer, takiben Zielke posteriordan distraksiyon yerine
anteriolateralden kompresyon yapan cerrahi tedavi prensibini ortaya atmış anterior füzyon
ve internal fiksasyonun ilk sonuçlarını yayınlamışlardır.8 Zielke tarafından daha rijit
internal tespitler kullanılmış, Dwyer telleri yerine yivli çubuklar kullanarak sistemi 1976
yılında “Ventral Derotasyon Spondilezisi” adı altında sonuçlarını yayınlanmasıyla bu
yöntem popülarize olmuştur.9
1970’ li yıllarda Luque10,11 önce Harrington enstrümantasyonunu sublaminal teller
geçirmek suretiyle kuvvetlendirmiş, 1976 yılında çengellerin gereksiz olduğunu savunarak
düz çubuklar ile her omurdan sublaminer tel geçirerek yapılan segmental spinal
enstrümantasyonu geliştirmiştir. Yine Luque kullanılan çubuğa dikdörtgen şeklini
vermiştir. Nörolojik komplikasyonlar nedeniyle Durummond segmental stabilizasyonu
spinöz proçeslerden yapmıştır.11 Önceleri sadece nöromusküler skolyozda kullanılan bu
yöntem daha sonraları idiopatik skolyozda kullanılır olmuştur.10
1980’ li yılların başlarında geç dönem sonuçlarda birinci ve ikinci kuşak anterior
enstrümantasyonlarda yüksek oranda korreksiyon kaybı, psödoartroz, implant
yetersizliğiyle karşılaşılması üzerine anterior enstürmanın kullanımı giderek azalmıştır.12
İdiyopatik skolyozda deformitenin üç boyutlu olduğunun anlaşılması
araştırmacıları tedavide üç boyutlu düzeltmeyi sağlayacak sistemleri geliştirmeye
yöneltmiştir. Cotrel-Dubousset, TSRH, İsola, Alıcı gibi üç boyutlu düzlemde düzeltme
sağlayan sistemler geliştirilmiştir.13 Vertebranın posterior elamanlarının her iki tarafına
yerleştirilen ve iki çubuğun birden fazla çengel ve vidalarla omurgaya tespitine dayanan bu
yeni segmental enstrümantasyon sistemleri ile, skolyozun tedavisinde üç boyutlu bir
düzeltme ve eksternal tespite gerek bırakmayan güçlü bir internal fiksasyon
sağlanmıştır.11,13,14,15
Güçlü bir internal tespite olanak sağlayan üçüncü kuşak posterior sistemler yaygın
olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, 1990’ lı yılların başlarında birinci kuşak ve ikinci
2
kuşak enstrümantasyonlarda görülmeyen yeni komplikasyonlar bildirilmiştir. Bunlar; omuz
asimetrisi, lomber eğrilikte dekompensasyon, gövde deviasyonu, kaburga kamburluğu,
apikal vertebra rotasyonunun tam düzeltilememesi sonucu sagital dengenin tam
sağlanamamasıdır.12,16,17 1990’ lı yıllardan itibaren tek çubuklu ve çift çubuklu üçüncü
kuşak anterior enstrümantasyon sistemleri kullanılmaya başlanmıştır.12
Üçüncü kuşak anterior enstrümantasyon sistemlerinin geliştirilmesiyle adölesan
idiopatik skolyozun cerrahi tedavisinde anterior enstrümantasyon, posterior
enstrümantasyona iyi bir alternatif olmuştur.12
Üç boyutlu düzeltmeye olanak sağlayan enstrümantasyon sistemlerinin
geliştirilmesiyle üç boyutlu değerlere uygulanabilen yeni sınıflama sistemi ihtiyacı
doğmuştur. Lenke ve ark. tarafından yeni bir sınıflama yöntemi olan Lenke klasifikasyon
sistemi geliştirilmiştir.18,19
Amacımız kliniğimizde Lenke klasifikasyon sistemine göre sınıflandırıp cerrahi
olarak tedavi edilen, üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemi kullanılan AIS vakalarının
sonuçlarını değerlendirmek, anterior girişimle posterior girişimi karşılaştırmaktır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Omurganın Anatomisi ve Biyomekaniği
Vertebral kolon: 7 servikal, 12 torakal, 5 lumbal, 5 sakral, (Birleşerek sakrumu
oluşturur) 4 koksigeal, olmak üzere 33 vertebradan oluşmaktadır.Vertebralar esnek yapıya
sahip diskus intervertebralis olarak adlandırılan fibrokartilaginöz yastıkçıklar aracılığıyla
birleşir. Kolumna vertebralisin görevi medulla spinalisi korumak, gövde ağırlığını alt
ekstremitelere iletmektir. Vertebral kolon önden bakıldığında düz bir kolon şeklindedir.
Yandan bakıldığında ise vertebral kolonun dört fizyolojik eğriliği bulunmaktadır. Bunlar
servikal lordoz (C1-T2), Torakal kifoz (T2- T12), lomber lordoz (T12-S1) ve sakral
kifozdur20 (Şekil 1).
Şekil 1. Vertebral kolonun görünüşü20,21
4
Omurganın vucut ağırlığının pelvise aktarılması, baş, gövde, pelvis, arasında
hareketli bir bağlantının oluşturulması, iç organların desteklenmesi gibi önemli
fonksiyonları vardır. Biomekanik olarak segmenter yapıdaki bir elastik çubuğa
benzemektedir.22,23,24,25,26
İntervertebral diskler vertebranın fleksibilitesini sağlayan ana komponenttir. Yarı sıvı
özelliğindeki nukleus pulpozus ve anulus fibrozisten oluşmaktadır. Omurganın universal
bir eklem gibi üç boyutlu düzlemde altı yönde hareketi bulunmaktadır ( Şekil 2). Her üç
aksta hem rotasyonel hemde translasyonel hareket mümkündür. Genelde omurganın
hareketi her ikisinin kombinasyonu şeklindedir. Vertebranın hareketini faset eklemler
sınırlamaktadır.
Şekil 2. Omurganın her üç düzlemdeki hareketi23
Omurganın stabilizasyonunda longutidinal ligamentler, diskler, fasetler (intrensek
stabilizatörler), torakal abdominal paravertebral kaslar, göğüs kafesi, sternum (ekstrensek
stabilizatörler) omurganın stabilizasyonunda önemli rol oynamaktadır. Ligamentlerin
gerilim disklerin ise baskı altında olduğu mekanik bir denge bulunmaktadır. Fizyolojik
hareketler sırasındaki stabilitenin ve normal postürün korunması için yumuşak doku
desteğine muhtaçtır. Diskleri ve faset eklemleri sağlam ancak kasları ve göğüs kafesi
uzaklaştırılmış bir omurga iki kg dan büyük bir aksiyel yüklenme karşısında bükülmeye
başladığı gözlenmiştir. Bu omurganın oldukça küçük bir intrensek bir stabiliteye sahip
olduğunu göstermektedir. İntrensek stabilizatörler hareket açıklığının belirlenmesinde rol
oynarken postürü sağlayamamaktadır.22,23,24,25,26
5
2.2 İdiopatik Skolyozun özellikleri
Skolyoz; ortahat anatomik pozisyona göre bir grup vertebranın rotasyonla birlikte
olan yana eğilmesidir. Skolyoz kelimesi ilk olarak Galen1,2 tarafından kullanılmış olup
Yunancada creeped (eğri) kelimesinden ortaya çıkmıştır. Vertebranın en sık görülen ve
antik çağlardan beri tanınan bu omurga deformitesi ilk kez Hipokrat tarafından
tanımlanmıştır.1,2
İdiopatik skolyoz terimi etiyolojisi bilinmeyen yapısal skolyozlara verilen
tanımlamadır. İdiopatik skolyoz büyüme periyodu içerisinde herhangi bir dönemde
başlayabilmektedir.
2.2.1. Sınıflandırma ve Terminoloji
Skolyoz araştırma derneği etiyolojiye göre skolyozu sınıflamıştır (Tablo 1).
Tezimizin konusu olan idiopatik skolyoz etiyolojisi bilinmeyen skolyoza verilen isimdir.
İdiopatik skolyoz strüktürel bir skolyoz olup bütün skolyozların %80 ‘ini
oluşturmaktadır. En sık rastlanan adölesan idiopatik skolyoz pubertenin belirmesinden
önce ortaya çıkan, eğrilik yönü genelde torakal bölgede sağa, lomber bölgede sola doğru
bulunmakta, kızlarda daha sık görülmektedir. Yirmi yaşından sonra görülen eğrilikler adult
skolyoz olarak adlandırılmaktadır.27,28,29
İdiopatik skolyoz yaş göz önünde bulundurularak dört kategoriye ayrılmıştır.
1. İnfantil (0-3 yaş)
2. Jüvenil(4-10yaş)
3. Adölesan (10 yaş üzeri)
4. Adult (20 yaş üzeri)
Eğrilikler apikal vertebranın seviyesine göre.
1. Servikal (C1-C7)
2. Servikotorakal (C7 T1),
3. Torakal (T2-T11)
4. Thorakolomber (T12-L1),
5. Lomber( L2-L4) ,
6. Lombosakral(L5-S1) skolyoz olarak adlandırılmaktadır
6
Tablo 1. Etiyolojiye göre skolyoz sınıflandırılması
I- İdiopatik skolyoz
A- İnfantil (3 yaş altı) B- Jüvenil (3-10 yaş) C- Adölesan ’10 yaşından iskelet olgunlaşmasına kadar) D- Adult
II- Nöromüsküler skolyoz
A- Nöropatik 1.Üst motor nöron
a- Serebral palsi b- Charcot-Marie-Tooth hastalığı c- Sringomyeli d- Spinal kord yaralanması
2. Alt motor nöron a- Poliomyelit b- Spinal müsküler atrofi c- Myelomeningosel
B- Myopatik 1- Artrogripozis 2- Müsküler distrofi
III- Konjenital Skolyoz A-Oluşma (Formasyon) bozukluğu
B-Ayrışma (Segmentasyon) bozukluğu C-Oluşma ve ayrışmanın birlikte bozukluğu
IV. Nörofibromatozis V. Bağ dokusu skolyozu A-Marfan sendromu
B-Ehlers –Danlos sendromu
VI. Osteokondrodistrofi A- Diastrofik cücelik B- Mukopolisakkaridoz C- Spondiloepifizyal displazi D- Multipl epifizyal displazi E- Akondrodisplazi
VII. Metabolik skolyoz VIII. Nonstrüktürel skolyoz
A- Postürel, histerik B- Sinir kökü irritasyonuna sekonder
7
Terminoloji
Skolyoz: Vertebral kolonun rotasyonla beraber, anterior posterior planda 10
dereceden fazla yana olan eğriliklerine skolyoz denir.
Kifoz: Vertebral kolonun sagital planda dorsale olan eğriliğidir.
Lordoz: Omurganın sagital planda ventrale olan eğrilikleridir servikal lomber
bölgede fizyolojiktir lomber bölgede -20 ile -50 derece arasındadır.
Kifoskolyoz: Skolyozun kifozla beraber olan eğrilikleridir.
Strüktürel skolyoz: Normal fleksibilitesini kaybetmiş, fikse, lateral angulasyonu
ve rotasyonu olan eğriliklerdir. Traksiyon ve eğilme grafilerinde tam düzelme gözlenmez .
Nonstrüktürel skolyoz: Yapısal olmayan eğilme ve traksiyon grafilerinde tama
yakın düzelme eğilimi gösteren eğriliklerdir. Lenke ve ark. tarafından ayrıntılı şekilde
yapısal kriterler tanımlanmıştır.18,19
Apikal vertebra: Eğrilikte en fazla rotasyonu bulunan hastanın vertikal aksından
en fazla uzaklaşan vertebraya apikal vertebra denir.
Major eğrilik: En geniş Cobb açısına sahip, yapısal olan eğriliklerdir.
Minör eğrilik (kompansatuar eğrilik): Major eğriliğin alt ve üstünde olan, ters
istikametteki, yapısal olmayan, ya da daha az yapısal olan, dengeleyici eğriliklere minör
eğrilik adı verilir. Zamanla minör eğrilikler yapısal olabilir. Ancak bazen eşit derecede
yapısal olan iki eğrilik karşımıza çıkabilmektedir bu tür eğriliklere çift majör eğrilik adı
verilir.30,31
End vertebra: Eğriliğin en proksimalinde ve en distalinde eğriliğin konkavitesine
en fazla eğimi olan ve eğriliğe katılan vertebralara end vertebra adı verilir.28
Apikal vertebra translasyonu: Apikal vertebra ya da diskin orta noktasının orta
sakral çizgiye uzaklık miktarıdır. Özellikle torakolomber ve lomber skolyozlu hastalarda
dekompansasyonu belirlemek ve takip etmek için bunun ölçülmesi gerekmektedir.28,30,31
Nötral vertebra: Rotasyonu olmayan eğriliğin altında ve üstünde olan vertebra.
Stabil vertebra: Midsakral çizginin tam artasından geçtiği vertebra.
Pelvik çarpıklık: Koronal planda pelvisin horizantal düzlemdeki deviasyonudur.
Rotasyon: Vertebranın transvers plandan angulasyonudur.
8
2.2.2. İdiopatik Skolyozun Prevelansı ve Progresyonu
Shands ve Eisberg akciğer tuberkülozu tarama amaçlı çekilen grafileri inceleyerek
yaptıkları çalışmada % 1,9 oranında 10o den büyük skolyoz saptamışlardır. Yurdumuzda
V. Lök ve ark. tarafından yapılan benzeri bir çalışmada % 1,3 oranında 27,32, E. Alıcı
tarafından yapılan araştırmada da % 1,5 oranında skolyoz tespit edilmiştir.27,33
İdiopatik skolyozun cinsiyete göre dağılımı değişiklik göstermektedir. İnfantil
idiopatik skolyoz erkeklerde daha sık gözlenirken jüvenil idiopatik skolyoz 6 yaşına kadar
her iki cinste eşit dağılım göstermekte, altı yaşından sonra kızlarda daha sık
rastlanmaktadır. Buna karşılık adölesan idiopatik skolyoz kadınlarda erkeklere göre daha
sık gözlenmektedir kız erkek oranı 3,6/1 olarak bulunmuştur.27,28,34
Saptanan eğriliğin progresyon riskinin ve bu progresyona etki eden faktörlerin
bilinmesi hastaya uygulanacak tedavi yöntemlerinin seçiminde önemlidir. Toplum
taramalarında tespit edilen deformitelerin ancak % 0,2’ si tedavi gerektirecek düzeye
ulastığı için progresyon faktörlerinin bilinmesi gereksiz tedaviyi engelleyecektir.
Progresyonun belirlenmesi için yapılan en geniş araştırmalardan biri olan Lonstein
Carlson’un çalışmasında 19 dereceden küçük eğriliğin iki muayene arasında 10 derece
artması, 20-29 derece arasıdaki eğriliklerde 5o’den fazla artış progresyon olarak
değerlendirilmektedir. Retrospektif olarak yaptıkları çalışmada eğriliğin ilerlemesinde en
önemli iki faktör iskelet maturitesi ve eğriliğin tanı anındaki büyüklüğüdür.35,36
Cobb açısı büyük, Risser’i düşük olan olgularda progresyon riski daha yüksektir
(Tablo 2).
Tablo 2. AIS’ da Risser evresi ve eğrilik derecesine göre ilerleme olasılıkları
Eğrilik açısı Risser 0-1 Risser 2-4 19o % 22 %2
20-29o %68 %23
2.2.3. Etiyoloji
İdiopatik skolyozun etiyolojisi ve patogenezi karanlıktır. Bu konuda bir çok hipotez
ortaya konulmasına karşın hiçbirisi ikna edici olamamıştır. Son yıllarda ise adölesan
9
idiopatik skolyozun etiyolojisinin herediter faktörlerin öne çıktığı multifaktöriyel
nedenlerden oluştuğu üzerinde görüş birliği vardır. Suçlanan faktörler;
Herediter Faktörler
Yapılan çalışmalarda skolyozlu hastaların ailelerinde skolyoz görülme oranı yüksek
bulunmuştur. Torakal hipokifozu mevcut olan ailelerde genetik olarak skolyozun gelişme
oranı daha fazla bulunmuştur.37
Biyomekanik faktörler
Çevresel faktörler
Nöromüsküler faktörler
Vestibüler disfonksiyon
Asimetrik vertebral büyüme
Posterior kolon disfonksiyonu refleks postural kontrol sistem aferent defisiti
Nukleus pulpozus kollejen bozukluğu
Büyüme hormonu disregülasyonu
Paravertebral kaslar
Sonuç olarak idiopatik skolyozun henüz nedeni bilinmemektedir. Tek bir faktörden
ziyade multifaktöryel olduğu düşünülmektedir.1,33,37
2.2.4. İdiopatik Skolyozun Patolojik Anotomisi
Omurganın sagital planda dört simetrik fizyolojik eğriliği bulunmaktadır. Bunlar
servikal ve lomber lordoz, torakal ve sakral kifozdur. Omurga frontal planda düz bir yapı
göstermektedir. Omurganın rotasyon aksı lordoz bulunan lomber ve servikal bölgelerde
omurganın arkasından kifoz bulunan torakal ve sakral bölgede ise omurganın önünden
geçmektedir. Lordoz bölgesindeki rotasyonel instabilite bu vertebraların anatomik yapısı,
adele, ligamanlar ve fasiyaların etkisiyle dengelenmekte rotasyonel stabilite
sağlanmaktadır. Buna karşılık torakal vertebraların anatomik yapısı nedeniyle torakal
bölgede büyük bir rotasyonel instabilite bulunmaktadır. Stabilitesini ancak kifoz varlığında
koruyabilmekte, burada lordoz oluşması instabilite yaratmaktadır.38,39
İdiopatik skolyozda normal sagital spinal eğrilikler değişir torakal bölgedeki kifoz
azalır daima lordoza eğilim mevcuttur. Vertebra anterior cisim yüksekliği posteriordan
daha fazladır. Torakal kifoz normalde büyüme sırasında 8-14 yaşları arasında azalmakta 12
10
yaşında minimuma inmektedir. Kızlar daha erken maturasyona uğradıklarından kızlarda
adölesan hızlı büyüme dönemi kifozun minimum olduğu döneme rastlamaktadır, bu da
idiopatik skolyozun kızlarda daha fazla rastlanmasına, progresyon potansiyelinin yüksek
olmasına neden olmaktadır.38,40,41
İdiopatik skolyozda deformite arttıkca strüktürel değişikliklerinde miktarı
artmaktadır. Bu değişiklik en fazla apekste meydana gelirken uçlara gidildikce
azalmaktadır. Eğriliğin ilerlemesiyle birlikte büyümekte olan omurgada kompressif
distraktif kuvvetler büyüme plaklarını etkileyerek konkav tarafta büyüme azalmakta
konveks tarafta artmakta, vertebra cisminde kamalaşma meydana gelmektedir. Konveks
tarafta kostal kamburluk, laminalarda kalınlaşma, pedikülde kısalma, konveks tarafta
akciğer kapasitesinde artma, konkav tarafta ise azalma olmaktadır.38,39,40,41
Dickson35 ve ark. idiopatik skolyozu anormal sagital yapının biyomekanik yanıtı
olarak tanımlamışlardır. İdiopatik skolyozda torakal eğriliklerde kifoz düzleşerek lordoza
dönüşür; lomber eğriliklerde ise fizyolojik lordoz azalmakta kifoza dönüşmektedir.40
2.3. Değerlendirme
2.3. 1. Klinik Değerlendirme
AIS tanısı skolyoza sebep olacak diğer sebepler ekarte edildikten sonra konur.
Hastalar detaylı hikaye alındıktan sonra fizik ve nörolojik muayene ile
değerlendirilmelidir.
İdiopatik skolyozda hastalar genelde yüksek omuz, göğüste asimetri, bir kalçanın
yüksekte durması, gövde asimetrisi, kötü postür şikayeti veya fark ettiği eğrilik şikayeti ile
başvururlar. Bazen de hiçbir şikayet olmadan tesadüfen çekilen grafilerde tesbit
edilmektedir.1,42
Çocuklarda deformiteye ağrı eşlik etmesi nadirdir; eğer ağrı eşik ediyorsa
spondilolistezis, osteoid osteoma, osteoblastoma, spinal kord tümörü araştırılmalıdır. Buna
karşılık erişkin idiopatik skolyozda ağrı doktora başvuru sebebidir. Hastalar
kardiyopulmoner yetersizlik belirtileriyle de karşımıza çıkabilmektedir. Spinal kord
kompresyonu ile ilgili belirtilere hızlı büyüme döneminde nadir de olsa rastlanmaktadır.1,38
11
Hastalığın başlangıç yaşı, artıp artmadığı, aile öyküsü, menarş, sekonder seks
karakterlerinin gelişimi progresyon riskinin belirlenmesinde önemlidir.1,42
Hastaların maturitesinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Menarş, memelerin
gelişimi aksiler ve pubik kılların başlangıç zamanları eğriliğin progresyon riskinin
belirlenmesinde önemlidir. Kızlarda pubik kıllanma ve meme gelişimi hızlı büyüme
döneminden hemen önce meydana gelmektedir. Menarş bundan iki, ikibuçuk yıl sonra
başlar ve hızlı büyüme döneminin yavaşladığını göstermektedir. Erkeklerde ise pubik
kıllanma hızlı büyüme döneminden daha önce meydana gelmektedir. Aksiler kıllanma her
iki cinste büyüme hızının azaldığını göstermektedir.37,42
Fizik muayene hasta çıplakken yapılmalıdır. Deride pigmentasyon varlığı
nörofibromatozisi, hemanjiom, kıllanma, lipom gibi lezyonlar doğumsal omurga
anomalisini, diastometamiyeliyi düşündürür. Eğriliğin yönü, lokalizasyonu belirlendikten
sonra fizyolojik sagital eğriliklerdeki değişiklikler araştırılmalıdır (özellikle lomber
lordozun azalması veya düzleşmesi, torakal kifozun azalması veya lordoza dönüşmesi).
Skolyotik eğriliğin dengeli olup olmadığı, tesbit edilmelidir. C7 spinöz
çıkıntısından ya da oksipital kemiğin protuberasından sarkıtılan sakülün gluteal aralıktan
sapma miktarı (Şekil 3A), her iki akromiyoklaviküler eklem (Şekil 3B), her iki SIAS ve
SIPS arasındaki yükseklik farkı cm cinsinden ölçülerek denge bozukluğu belirtilmelidir.42
Omurgaya fleksiyon, ekstansiyon, lateral fleksiyon hareketleri yaptırılır. Özellikle
lateral fleksiyon eğriliğin fleksibilitesi hakkında bilgi vermektedir. Baştan traksiyon
uygulanması suretiyle fleksibilitenin yanında dekompanse eğriliklerde toraksın pelvis
üzerine ne kadar kompanse olabileceği gözlenmelidir
Vertebral rotasyona bağlı kostal kamburluk öne eğilmekle daha iyi anlaşılmaktadır
(Şekil 3C).
Hastanın değerlendirilmesinde nörolojik ayrıntılı muayene mutlaka yapılmalıdır.
Kas tonusu kas güçleri refleksler değerlendirilir. Hastanın entellektüel düzeyi özellikle
ortez kullanımında işbirliği yapması bakımından önemlidir.
Bunun dışında kardiyovasküler ve pulmoner sistemin araştırılması gerekmektedir.
Skolyoz pulmoner fonksyonları olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle altmış derece
üzerindeki eğriliklerde belirginleşir.43
12
A B C
Şekil 3. Dengenin araştırılması A,B: Dengenin araştırılması C:Kostsal kanburluk 1
2.3.2. Radyolojik Değerlendirme
Radyografi tedavi ve takip süresince hastanın değerlendirilmesinin temelini
oluşturmaktadır. Rutin grafiler ayakta AP ve lateral olarak çekilmelidir. Tanı amacıyla
ayakta çekilen ilk grafilerden sonra konservatif ya da cerahi tedavi endikasyonu doğarsa
traksiyon, eğilme, kifozda artış varsa hiperekstansiyon grafileri çekilmeli eğriliğin
fleksibilitesi değerlendirilmelidir. Radyolojik incelemeyle skolyozun etiyolojisi saptanır.
Segmentasyon bozukluğu konjenital skolyozu, kısa keskin açılı skolyoz nörofibromatozisi
düşündürür.
Frontal düzlemin (eğriliğin ölçümü) değerlendirilmesi
Eğriliğin ölçümünde ilk adım end vertebraların saptanmasıdır. Üst end vertebranın
üst ucuna alt end vertebranın alt ucuna çizilen çizgiler ya da bunlara dik çizilen çizgiler
arasındaki açı skolyoz açısıdır (Cobb yöntemi)1 Diğer bir ölçüm yöntemi de Ferguson
yöntemidir. Bu yöntemde üst ve alt end vertebranın merkezi ile apikal vertebra merkezi
arasında çizilen çizgilerin kesişmesi ile oluşan açı eğriliğin derecesini vermektedir.27,42
13
İki ölçüm arasında açısal farklılığın 4 derceden az olması nedeniyle her iki yöntem
de popularitesini korumuştur. Skolyoz araştırma derneği tarafından önerilen Cobb
metodudur1,42 (Şekil 4).
A B
Şekil 4. Skolyotik eğriliğin ölçüm yöntemleri A:Cobb1 B: Ferguson Risser27 42
Fleksibilitenin araştırılması
Skolyozda fleksibilite aktif yana eğilme grafileriyle araştırılmalıdır. Nötral grafide
yapılan ölçümle traksiyon ve eğilme grafileri ölçüleri arasındaki fark korreksiyon
derecesini, ölçülen farkın nötral grafide ölçülen açıya oranı fleksibilite oranını
vermektedir1,37 (Şekil 5).
Transvers düzlemin (vertebral rotasyonun ölçülmesi) değerlendirilmesi
Skolyozu oluşturan deformitelerden biri olan rotasyonun değerlendirilmesi için
değişik metodlar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki Cobb tarafından ortaya atılmış olup spinöz
çıkıntının orta çizgiye ve vertebranın lateral kenarına göre olan ilişkisine dayanmaktadır.
Bu yönteme göre vertebranın orta hat üzerinde olması rotasyonun olmadığını, lateral kenarı
geçmesi halinde vertebral rotasyonun 4+ olduğunu göstermektedir42 (Şekil 6).
14
A B C
Şekil 5. A: Nötral B: sola eğilme C: sağa eğilme grafisi 1
Şekil 6. Cobb yötemine göre rotasyon tayini.42
Daha yaygın kullanılan diğer yöntem Nash Moe tarafından tarif edilen apikal
vertebranın pedikül gölgesinin hareketidir.44 Buna göre rotasyon beş dereceye
ayrılmaktadır pediküllerin simetrik olması sıfır rotasyonu, orta hattı geçmesi ise grade 4
rotasyonu göstermektedir (Şekil 7).
15
Şekil 7. Nash ve Moe’ye göre rotasyon tayini.42
Yaygın kullanımı olan diğer bir yöntemde Pedriole ve Vidal’ın torsionmetre ile
yapılan ölçümüdür. Bu yöntemle apikal vertebranın konveks taraftaki pedikül ile cismin
lateral kenarlarının oluşturdukları noktalara torsionmetrenin yerleştirilerek rotasyon
derecesinin bunun üzerinde okunmasına dayanmaktadır42 (Şekil 8).
Şekil 8. Pedriolle-Vidal’e göre rotasyon ölçümü42
Skolyozda vertebral rotasyonun ölçümünde, bilgisayarlı tomografi kullanımı da son
yıllarda giderek yaygınlaşmıştır.2,43,45
16
Sagital düzlemin değerlendirilmesi
Sagital plandaki fizyolojik eğrilikler yazardan yazara farklılık göstermektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda T4-12 arasındaki torakal kifozun 20-40oarasında, L1-5
arasındaki lomber lordozun ise -35 ile -55o arasında olduğu belirtilmiştir. T11-L2
arasındaki açı -5 ile +5o olduğu belirtilmiştir. Lenke T5-12 arasındaki on dereceden küçük
eğimleri hipokifoz, on ile kırk derece arasındaki eğimleri normokifoz, kırk derece
üzerindeki eğimleri hiperkifoz olarak tanımlamıştır. Ayrıca proksimal torasik bölgede (T2-
5) ya da torakolomber bileşkede (T10-L2) yirmi derece ve üzeri eğimleri hiperkifoz olarak
tanımlamış, eğimlerin yapısal olduğunu ve füzyona uğratılması gerektiğini bildirmiştir.46
Maturitenin tayini
Maturitenin tayininde en basit yöntemlerden biri de Risser tarafından ilk olarak
tanımlanan iliak apofizin ossifikasyonunun değerlendirilmesidir. Ossifkasyon
değerlendirilirken beş evreye ayrılmaktadır. Risser 5 apofizin iliak krista ile kaynaşmasıdır.
Risser 4 spinal büyümenin sonunu, Risser 5 ise boy uzamasının sonunu
göstermektedir1,37,42 (Şekil 9).
Şekil 9. Risser Belirtisi1
Maturitenin tayininde kullanılan diğer bir belirti de vertebral halka apofizidir.
Bunlar vertebra cisminin alt ve üst kenarında büyüme kıkırdaklarının üzerinde sekonder
asifikasyon merkezleri olarak ortaya çıkmakta daha sonra yeniden vertebra cismiyle
kaynaşmaktadır. Lateral vertebra grafisinde net olarak görülebilen apofizlerin cisim ile
kaynaşması vertebral büyümenin oluştuğunu göstermektedir.1,37,42
Frontal ve sagital dengenin değerlendirilmesi
Frontal dengenin değerlendirilmesinde en çok kullanılan parametreler C7 spinöz
çıkıntı ile midsakral çizgi arasındaki mesafe, toraksta laterale doğru gelişen kayma, stabil
17
ve apikal vertebranın midsakral çizgiye göre pozisyonundaki değişikliklerdir (Şekil 10)
Midsakral çizgiye göre 10 mm üzerindeki translasyonel kaymalar denge bozukluğu olarak
değerlendirilmektedir.37,42
Özel radyografik tetkikler
Ferguson grafisi, lumbosakral bölgedeki anomalilerin incelenmesinde kullanılır.
Işın tüpü başa doğru 30-35 derece eğimlendirilir.42
Çok ileri eğriliklerde omurganın rotasyonel deformitesi omurganın AP
görüntülerdeki detayları bozabilir. Bu nedenle özel Stagnara görüntüsü alımalıdır. Bu
görüntü hastaya ya da radyografi tüpüne uygun pozisyon verilerek vertebral rotasyon
ekarte edildikten sonra alınan görüntüdür.42
Tomogram direkt grafilerin kemik detayları iyi gösteremediği durumlarda
kullanılır.
Myelogram spinal kord tümörü düşünülen olgularda bası seviyesini ve intradural
patolojiyi göstermek amacıyla kullanılır.
BT MRG; özellikle konjenital skolyoz ve kord kompresyonu düşünülen aşırı
skolyozlularda,atipik torakolomber ve lomber skolyozlu hastalarda endikedir. BT ayrıca
rotasyon tayininde kullanılmaktadır.
Şekil 10. A: C7 spinöz çıkıntı midsakral çizgi mesafesi B: Gövdenin laterale kayması C: Stabil ve apikal vertebraların midsakral çizgiye gore pozisyonu 27
18
2.3.3. Eğrilik Tipleri
Skolyotik eğrilikler çok çesitli şekilde sınıflandırılmıştır. King-Moe klasifikasyon
sistemi 1980’lerin başlarından bu yana AIS ‘un temel sıflandırma yöntemidir.30,31 1983
yılında King ve ark. torasik eğriliklerde füzyon sahası seçimi amaçlı olarak beş idiopatik
eğrilik paterni tanımlamışlardır47 (Şekil 11).
Tip I: S şeklinde çift eğrilik mevcuttur. Lomber eğrilik torakal eğrilikten büyüktür
ve lomber eğrilik torakal eğriliğe göre daha az esnektir.
Tip II : S şeklinde çift eğrilik mevcuttur. Torakal eğrilik lomber eğrilikten büyük ya
da eşittir ve torakal eğrilik lomber eğriliğe göre daha az esnektir. Lomber eğrilik santral
sakral çizgiye değmez.
Tip III: Tek majör torasik eğrilik mevcuttur. Lomber eğrilik santral sakral çizgiye
değer.
Tip IV: Tek majör uzun torasik eğrilik mevcuttur. L4 eğriliğin içine tilt etmiştir.
Tip V: Çift yapısal torasik eğrilik mevcuttur.
Şekil 11. King klasifikasyon sistemine göre eğrilik tipleri1
Bu sistem bütün AIS tiplerinin cerrahi tedavisinin değerlendirilmesinde kullanılmak
istendiğinde bir çok zayıf yönü bulunmuştur. Bunlar King tip 2 ile tip3 eğriliğin ayırt-
edilmesindeki güçlük, tüm eğrilik tipleri için ayrıntılı olmaması ve deneyimli skolyoz
cerrahları tarafından güvenilir bulunmamasıdır.18,19,48,49 King klasifikasyon sistemi eğriliği
sadece koronal düzlemdeki eğriliklere göre sınıflandırmaktadır. Deformitenin üç boyutlu
olduğunun anlaşılması üç boyutlu düzeltmeye imkan sağlayan enstrümantasyon
sistemlerinin geliştirilmesiyle yeni bir sınıflandırma yöntemine ihtiyaç duyulmuştur.
19
Harms skolyozis gurubu tarafından bütün eğrilik türlerini kapsayan, iki üç boyutlu
değerlere uygulanabilen, tedaviye temel oluşturacak, eğrilik türlerini radyografik kriterlere
göre ayıran, güvenilir, kolay anlaşılır, kullanışlı yeni bir sınıflama yöntemi olan Lenke
sınıflama yöntemi geliştirilmiştir.18,19,30,31
1) Bu sınıflama sisteminde üç komponent mevcuttur:
2) Eğriliğin tipi
3) Sagital torasik niteleyici
Lomber omurga niteleyici
Bu komponentlerin her biri ayrı ayrı tanımlanmalı daha sonra yeni sınıflandırmayı
oluşturmak için birleştirilmelidir.
Sınıflandırma AP, yan, traksiyon ve eğilme grafilerinin incelenmesiyle başlar.
Spinal kolon üç bölgeye ayrılır;
1) Proksimal torasik (PT): Apeks genelde T3 düzeyindedir (T1-T5)
2) Main Torasik (MT): Apeks genelde T8-9 düzeyindedir. (T2-T12)
3) Torakolomber/lomber(TL/L): Tepe noktası T12-L1 / L1-L4 disklerini kapsar
Eğriliğin tipi
Öncelikle yapısal olan ve yapısal olmayan eğrilikler tespit edilir.
PT: Eğilme grafisinde Cobb açısı 25 derecenin üzerinde
T2-5 kifoz +20 dereceden büyük
MT: Eğilme grafisinde Cobb açısı 25 derecenin üzerinde
TL/L: Eğilme grafisinde Cobb açısı 25 derecenin üzerinde
T10-L2 kifoz +20 dereceden büyük olan ve apikal lomber rotasyonu Nash
Moe grade I üzerinde olan eğrilikler yapısal olarak kabul edilmiştir. En geniş Cobb açısına
sahip, yapısal olan eğrilik major eğrilik olarak dikkate alınarak altı eğrilik tipi
tanımlanmıştır (Tablo 3).
Bu sınıflandırma sistemi tedavi temelli bir sınıflandırma sistemidir. Yapısal
olmayan bölgelere enstrümantasyon gerekmezken yapısal deformitesi olan bölgelere
enstrümantasyon ve füzyon gereklidir.18,19,30,31
Lomber vertebra niteleyici
Lomber omurga, omurganın hareketli bir bölgesidir, pelvis ve omurganın temeli
gibi hareket etmektedir. Omurga dengesinin önemli bir komponentidir. Bu yüzden lomber
20
etkilenim derecesi önemlidir. Başarılı bir tedavi için lomber vertebralardaki değişim
sınıflandırmaya dahil edilmiştir.
Tablo 3. Tip I, II, III, IV, V, VI eğrilikler, proksimal torasik (PT), ana torasik (MT), torakolomber/lomber
(TL/L), bölgesel yapısal özelliklerle tanımlanmıştır (Yapısal olmayan (NS), yapısal (S).
Eğrilik Tipi PT MT TL/L Tanım
1
2
3
4
5
6
NS
S
NS
S
NS
NS
S (Major)
S (Major)
S (Major)
S (Major)
NS
S
NS
NS
S
S
S(Major)
S(Major)
Ana Torasik (MT)
Çift Torasik (DT)
Çift Majör (DM)
Üçlü majör (TM)
Torakolomber/lomber(TL/L)
Torakolomber/lomber-MT(TL/L- MT)
AP grafide merkez sakral vertikal çizginin (CSVL) lomber vertebra ile arsındaki
ilişkiye dayandırılarak lomber etkilenim derecesi A,B,C olarak üçe ayrılmıştır.
A- CSVL lomber vertebra pedikülleri arasından stabil vertebra üstüne kadar
geçmektedir. Bu eğrilik çoğunlukla torasik apekse sahip (körv tip l)
B- Major torasik eğrilik bulunuyor. CSVL lomber apikal vertebra pedikülünün
medial kenarı ile konkav lateral kenarı arasından geçmektedir.
C- CSVL TL/lomber apikal vertebranın iç bükey tarafına düşmektedir. Körv I-VI
tipinden herhengi birinde var olmaktadır. Eğriliklerden TipV ve VI daima
lomber niteleyici C’ye sahiptir 18,19,30,31 (Şekil 12).
Şekil 12. Lomber vertebra etkilenim derecesi18
21
Sagital torasik niteleyici
Sagital düzlemdeki torakal eğim skolyozun oluşumunda önemlidir. Torasik
hipokifoz progresyon açısından risk faktörü olarak değerlendirilir. Enstrümantasyon
tekniklerinin üç boyutlu düzeltmeye imkan vermesiyle sagital düzlemdeki deformiteyi
monitörize etmek için sagital torasik niteleyici tanımlanmıştır. Tam yan çekilmiş grafide
T5 üst endplate ile T12 alt endplate arasında ölçüm yapılır. Açı +10 derece altındaysa
hipokifoz (-) , 10-40 derece normal (N), +40 derece üzeri hiperkifoz (+) olarak gösterilir.
Üç bileşen (Eğrilik tipi, lomber omurga niteleyici, sagital torasik niteleyici) ayrı
ayrı tanımlandıktan sonra bir araya getirilerek sınıflandırma sistemi oluşturulmuş.
En sık gözlenen eğrilik tipleri lC, llC, lllC eğriliklerdir.
Torakolomber kifoz mevcudiyeti ya da oldukça büyük temel torasik eğriliklerden
kaynaklanan kompanzatris eğrilikler dışında, lomber niteleyici A ve B’ye sahip
eğriliklerde lomber füzyon gerekmemektedir.
Lomber niteleyici C’ye sahip olan eğriliklerde lomber bölgenin füzyona dahil
edilmesi gerekebilir - gerekmeyebilir. Füzyon seviyeleri cerrahi tedavi bölümünde daha
ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
2.4. İdiopatik Skolyozun Tedavisi
10-20 derece arasındaki eğrilikler progresyon risklerine göre dört ya da altı aylık
aralarla radyolojik ve klinik olarak değerlendirilmelidir. Bu takip iskelet maturitesi oluşana
kadar sürdürülmelidir.50,51
20-40 derece arasındaki eğrilikler progresyon riskine göre ele alınmalıdır. Özellikle
inmatür hastalarda progresyon riski yüksek bulunduğundan (Kızlarda premenarş ve Risser
0 ya da 1, erkeklerde Risser2 ya da 3) mevcut eğim 25 derecenin altındaysa hasta dört –altı
ay aralarla takip edilmelidir. Şayet eğrilik 25 dereceden küçük ve takiplerde 5 dereceden
fazla, çok küçük eğimlerde 10 dereceden fazla progresyon gösteriyorsa veya ilk gelişinde
25 dereceden büyük ise konservatif tedavi yöntemleri uygulanır. 20-40o arasında eğriliğe
sahip hastalar iskelet maturitesinin tamamlanmasından sonra iki yıl süreyle progresyon
yönünden takip edilmelidir. Progresyon saptanmaması halinde tedavi gerekmemektedir.
45-50 derecenin üzerindeki tüm AIS’lar cerrahi tedavi açısından
değerlendirilmelidir.35,37,50,51,52
22
2.4.1 İdiopatik Skolyozun Konservatif Tedavisi
İdiyopatik skolyozun konservatif tedavisi; egzersiz, yüzeyel elektirik
sütümülasyonu, ortez tedavisi, düzeltici alçılardan oluşmaktadır.
Egzersiz
Geçmiş yıllarda kas dengesizliği skolyozu başlatan bir faktör olduğu kabul
edildiğinden, idiopatik skolyoz egzersizle tedavi edilmeye çalışılmıştır. Ancak daha
sonraki yılarda yapılan çalışmalarda egzersizin tek başına hiçbir değerinin olmadığı tespit
edilmiştir. Breys içinde yapılan egzersizler ise eğriliğin düzelmesi üzerinde dinamik etki
etmekte, korseyle sağlanan pasif düzelmeyi korumaktadır.27,37,50
Elektrik uyarımı
Eğriliğin konveks tarafındaki kaslara yüzeyel elektrotlar yardımı ile elektiriksel
uyarım verilmiş paravertebral kaslar güçlendirilerek düzeltme amaçlanmış, fakat sonradan
yapılan geniş çalışmalarda skolyozun doğal seyrini değiştirmediği görülmüştür.37,50,53
Düzeltici alçı
Günümüzde düzeltici alçının yerini ortez tedavisi almıştır. Alçı omurgaya pasif
düzeltici kuvetler uygulamaktaydı. Ortezlerin geliştirilmesiyle pasif düzeltmeye aktif
kuvvetlerde eklenmiş ortezler daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Progressif
infantil idiopatik skolyoz, breys ile kontrol edilemeyen jüvenil idiopatik skolyoz
olgularında korrektif alçının değeri vardır.50
Ortez tedavisi
Ortezlerin dizayn edildikleri merkezlere göre çeşitli isimleri mevcuttur.
Günümüzde ortezler genel olarak iki kategoride toplanmaktadır; Servikotorakolumbosakral
ortez (Milwaukee korsesi), torakolumbosakral ortez (Boston Wilmington, Lyon, Miami )
Ortez tedavisinin skolyozun doğal seyrini değiştirip değiştirmediği konularında
çelişkili yayınlar mevcuttur. Etkinliği kanıtlanmış ortezler; Milwaukee ve Boston tipi
ortezlerdir.6,54
Nachemson tarafından yapılan ve sonuçları 1993 yılında yayınlanan prospektif
randomize kontrollü çalışmada seçilmiş hastalarda ortez tedavisinin skolyozun doğal
seyrini değiştirdiği yönündedir.54 Montgomery ve Willner iki yillık korse bırakma
programı ile güvenilir sonuçlar bildirmişlerdir.4
23
Noonan ve Wenstein ise ortez ile ilerleme riski yüksek hastalarda doğal seyrin
değişmesinin düşük olasılık olduğunu belirtmişlerdir.55
Ortez seçiminde kişisel tercihlerden çok eğriliğin tipi ve yerleşimi önemlidir. Genel
olarak apeksi T7 ve üzerinde olan eğriliklerde CTLSO, lomber ve torakolomber
eğriliklerde iyi tasarlanmış TLSO’ ların daha üstün olduğu kabul edilmektedir.35
Milwaukee korsesi
Milwaukee korsesi (servikotorakolumbosakral ortez) AIS tedavisinde ilk başarılı
ortezdir. İlk olarak 1945 te Dr. Walker Blount, Dr. Al Schmidt tarafından polio skolyozunda
kullanılmıştır.35,56 Bu ortez omurgaya transvers ve longutidinal planda korrektif kuvvetler
uygulamaktadır. Breys içinde yapılan aktif egzersizler ile transvers korrektif kuvvetlerin
etkisi artmaktadır. Özellikle torakal deformiteler için tasarlanmıştır35 (Şekil 13).
İskelet maturitesine ulaşmamış 25-40 derece arasındaki progresyon riski yüksek
veya progresyon gösteren sağ torasik ya da sağ torasik komponenti olan çift eğrilikler primer
endikasyonu oluşturmaktadır.
Eğriliğin fleksibl ve kompanze olması gereklidir. Fleksibilitesi % 50 den fazla olan
eğrilikler tedaviye daha iyi yanıt vermektedir.
Kostal kanburluğun keskin açılı olmaması gerekmektedir. Aksi halde omurgaya
kostalar aracılığıyla aktarılan transvers kuvvette azalma olacaktır.
Şekil 13. Milwaukee ortezi1
24
45o’den büyük eğriliğe sahip hastalarda kullanılmamalıdır. 40-45 derece arasında
bulunan fleksibl kompanze eğriliğe sahip ve sadece bir yıllık büyüme potansiyeli bulunan
adölesanlarda kullanılabilmektedir.
Psikolojik olarak tolere edemeyen hastalarda kullanılmamalıdır.
Torasik hipokifoz ve lordoz bulunan olgularda Milwaukee korsesinin bu
deformiteyi arttırması sebebiyle kullanılması sakıncalıdır.
İskelet maturitesine ulaşmış olgularda kontrendikedir.
Yüksek torakal ve servikal eğriliklerde breysin korrektif etkisi
bulunmamaktadır.35,37,50
Boston ortezi
Torakolumbosakral ortez özellikle alt torasik, torakolomber, lomber eğrilikler için
tasarlanmıştır.Uygulandığı bölgelere göre farklı tipleri vardır. Düzeltici kuvvetler transvers
planda etkili olmaktadır.6
Boston breysin avantajları 2-3 saat içinde yapılabilmesi, başlangıçta eğriliğin % 50’
sinden fazla düzelme sağlaması, hastalar tarafından daha kolay kabul edilerek tolere
edilmesidir.6
Şekil 14. Boston ortezi1
2.4.2 İdiopatik Skolyozun Cerrahi Tedavisi
45o üzerindeki eğriliklerin ortezler ile kontrol edilmesi, düzelme sağlamak için
uygulanması gereken kuvvetlerin fazlalığı nedeniyle güçtür. Ayrıca bu eğrilikler erişkin
dönemde de ilerleme riski taşıdıklarından cerrahi tedavi edilmeleri gerekir.50
25
Cerrahide amaçlanan solid füzyon sağlayarak progresyonu engellemek, mümkün
olduğunca her üç planda deformiteyi düzeltmek, simetrik bir gövde, dengeli bir vertebral
kolon oluşturmaktır.37,50,51
Bu amaca ulaşmada kullanılan yöntemlerin temel prensibi spinal artrodez yapılarak
deformitenin internal fiksasyon aracıyla düzeltilmesi ve düzeltmenin füzyon gelişinceye
kadar korunmasına dayanmaktadır.
Günümüzde adölesan idiopatik skolyozun cerrahi tedavisinde kullanılan yöntem
anterior ve posterior girişim ya da her ikisinin kombinasyonundan oluşmaktadır. Posterior
girişimlerde eğriliğin füzyonuyla beraber enstrümantasyonu söz konusu olurken, anterior
girişimler rijit eğriliklerde daha sonra yapılacak posterior girişimlere hazırlık olarak
gevşetme amacıyla enstrümantasyonsuz olarak ya da eğrilik direkt anteriordan düzeltilerek
füzyon amacıyla enstrümantasyon ile birlikte uygulanmaktadır. Bazı olgularda hem
anterior hem posterior enstrümantasyon gerekmektedir.
Erken yaşlarda cerrahi gereken hastalarda kısalığa yol açmamak için füzyonsuz
posterior enstrümantasyon yapılabilmektedir.
Cerrahi tedavi endikasyonları
Cerrahiye karar vermede eğriliğin açısıyla birlikte, eğriliğin dengesi, rotasyonu,
kostal kamburluğun miktarı, sagital konturdaki eğimler göz önünde
bulundurulmalıdır.1,35,37,50,51
Endikasyonlar:
1. Cobb açısı 45-50o ‘nin üzerinde olan eğriliklerde,51
2. Sagital konturun bozulduğu yani lomber kifoz ve torakolomber kifozun olduğu
durumlarda,
3. İskelet maturitesine erişmemiş korse kullanımına rağmen kırk derecenin üzerine
progresyon gösteren eğriliklerde,50,51
4. Kompanse olmayan, denge problemi olan eğriliklerde,
5. Konservatif yöntemlerle kontrol edilemeyen bel ve sırt ağrısı olan hastalarda,
6. Torakal eğriliklerde pulmoner fonksiyonlarda bozukluk oluşmaya başladıysa,
7. Deformitenin hastanın üzerinde belirgin psikolojik etkisinin bulunduğu
durumlar.50,51
Çift idiopatik torakal eğrilikler birbirini dengeler ve majör kozmetik deformiteye
yol açmaz. Büyüme tamamlandığında 60 dereceden fazla olmadıkları sürece belirgin
26
ilerleme göstermezler. Cerrahide tüm omurgaya enstrümantasyon uygulanacağından çift
eğriliklerde cerrahiye karar vermeden önce belirgin progresyon bulgularının gösterilmesi
gerekir.50,51
Füzyon sahasının seçimi
Füzyon alanının seçimi konusunda tartışmalar mevcuttur. Moe ve Godstein füzyon
seviyesinin üstteki nötral rotasyonlu vertebradan alttaki nötral rotasyonlu vertebraya kadar
uzanması gerektiğini savunmuşlardır.Genel olarak otorler bazı temel prensipler üzerinde
görüş birliğine varmışlardır1,2,15,37,52.
• Torakal eğriliklerde füzyon seviyesi ölçülen eğriliğin tüm seviyelerini içine
almalıdır,
• Normal sagital denge olacak şekilde C7 sakruma santralize olmalıdır,
• Uzun segment füzyonlardan kaçınılmalı sadece yapısal eğrilikler füzyona
dahil edilmelidir. Olabildiğince hareketli lomber segment bırakılmalıdır,
• Normal fizyolojik eğrilikler korunmalıdır,
• Füzyon notral rotasyonlu vertebrada sonlandırılmalıdır.57
Yapılan çalışmalarda füzyon lomber omurgada ne kadar ilerlerse uzun süreli takipte
bel ağrısı şikayetinin o kadar fazla olduğu bulunmuştur.49,58
Lenke selektif füzyonu savunmuş sadece yapısal olan eğriliklerin füzyona
uğratılması gerektiğini söylemiştir.30,31,48 Anterior girişimde Cobb açısına dahil bütün
segmentler füzyona uğratılırken posteriorda ise füzyon stabil vertebraya kadar
uzatılmıştır.30,31,48.
Lenke grubuna göre füzyon seviyesinin seçim kriterleri aşağıdadır.30,31,48
Lenke majör torasik, kompansatuvar niteleyici tip C grubu lomber minör eğriliği
olan hastalarda; major eğrilik her zaman füzyona dahil edilmiş, sadece yapısal minör
eğriliği olan olgularda lomber bölge füzyona dahil edilmiştir. Minör eğrilikler için yapısal
kriterler tanımlamıştır.
Eğilme grafilerinde Cobb açısı 25o üzerinde olan ayrıca proksimal torasik, TL
bölgede (T2-5 / T10-L2 kifoz > +20) hiperkifoz olması, MT eğriliğin üstünde ve altında
yapısal olan bir minör eğrilik olduğunu göstermektedir. Minör eğriliğin yapısal olmadığı
durumlarda selektif torasik füzyon uygulamıştır.
27
Selektif torasik füzyon uygulamak için diğer bir yapısal kriter MT, TL-L Cobb
açısı, AVT, AVR oranıdır. Selektif torasik füzyonun başarılı olabilmesi için MT / TL-L
oranlarının 1,25’ ten büyük olması gerekmektedir.48
Majör TL, L, minör ana torasik eğime sahip olan hastalarda torakolomber bileşkede
(T10-L2 kifoz > +20) hiperkifoz olması, TL eğrilik üzerinde yapısal bir minör eğrilik
olduğunu göstermektedir.
Selektif lomber füzyon uygulamak için TL-L / MT, Cobb açısı, AVT, AVR
oranlarının 1,25’ten büyük olması gerekmektedir.
Anterior füzyon ve enstrümantasyon uygulanan vakalarda Cobb açısına katılan
bütün segmentlerin füzyona uğratılması gerekir. Posterior spinal füzyon uygulanan
vakalarda füzyon distalde stabil vertebrada sonlandırılmalıdır.
Cerrahi teknikler
İdiyopatik skolyozda uygulanan cerrahi girişimler iki ana guruba ayrılır.
• Posterior füzyon ve enstrümantasyon
• Anterior füzyon ve enstrümantasyon
Aşırı rijit tam düzelme sağlanamayan eğriliklerde önce anterior gevşetme ve
diskektomi daha sonra posterior füzyon enstrümantasyon uygulanır.
Lenke klasifikasyon sistemi seçilecek cerrahi tedavi yönteminin seçiminde
yönlendirici bir sınıflama sistemidir. Bütün eğrilik tipleri posterior yaklaşımla tedavi
edilebilir. Fakat tip I ve tip V eğriliklerde anterior cerrahi girişim seçeneği de mevcuttur.
Yöntem seçimini cerraha bırakmıştır.
Literatürde anterior girişimin tip I ve tip V eğriliklerde, posterior girişime tercih
edilmesinin nedeni; anterior girişimle daha iyi düzelme sağlanması, daha az segment
füzyona katılarak distalde daha fazla hareketli segment kalmasıdır. Yapılan çalışmalarda
füzyon lomber omurgada ne kadar ilerlerse uzun süreli takipte bel ağrısı şikayetinin o
kadar fazla olduğu bulunmuştur.58
Skolyozda cerrahi girişimin başarısı omurganın stabilitesi ile birlikte solid
artrodezin sağlanmasına bağlıdır. Enstrümantasyon stabilite ve füzyon için bir
araçtır.1,37,50,51
28
2.4.2.1. Posterior Girişim
Bütün eğrilik tiplerinde tercih edilebilecek bir cerrahi tedavi yöntemidir. Hastanın
ameliyat sırasındaki pozisyonu önemlidir. Hasta intraabdominal basıncı düşük tutacak
şekilde hazırlanan ameliyat masasına yatırılmalıdır. İntraabdominal basıncın düşürülmesi
venöz basıncı minimalize etmekte ve cerrahi sırasında kanama azalmaktadır (Şekil 15).
İnsizyon spinöz çıkıntılar üzerinden yapılmakta, diseksiyon subperiostal planda
sürdürülmektedir. Diseksiyon transvers çıkıntılara kadar ilerletilerek vertebranın posterior
yüzündeki yumuşak dokular temizlenmektedir. Faset eklem kapsülleri ile spinöz çıkıntılar
arsındaki interspinöz supraspinöz ligamentler kesilerek hiç yumuşak doku
bırakılmamalıdır.
Şekil 15. Posterior girişimde hasta pozisyonu 59
Solid bir posterior artrodezin elde edilebilmesi için günümüzde yaygın olarak
kabul edilen teknik; faset eksizyonu, dekortikasyon, otojen kemik grefti uygulamasından
oluşmaktadır.
Faset eklem rezeksiyonu ve füzyonu ile ilgili değişik teknikler bildirilmiştir (Moe,
Hall)10. Hepsinin ortak yönü artiküler fasetin kartilajinöz materyalinin uzaklaştırılması ve
oluşan boşluğa spongioz greftlerin yerleştirilmesidir. Dekortikasyon işleminin gereksiz
kanamaya yol açmamak için enstrümantasyondan sonra yapılması daha uygundur37,59
(Şekil 16).
Enstrümantasyon tamamlandıktan sonra Wake-up testi yapılarak hastada nörolojik
komplikasyon gelişip gelişmediği araştırılmalıdır. Test negatifse iliak kanattan alınan
otogreft dekortike edilen bölgelere yerleştirilmektedir.
Skolyoz cerrahisinde kullanılan posterior enstrümantasyon sistemleri uyguladıkları
düzeltici kuvvete göre 4 guruba ayrılır.
29
1) Distraksiyon sistemleri
Harrington spinal sistem
2)Transvers traksiyon sistemleri
Luque spinal sistem
Drummond spinal sistem
İSOLA spinal sistem
3)Derotasyon sistemleri
Cotrel-Dubousset spinal sistem
TSRH (Texas Scottish Rite Hospital)
ALICI spinal sistemi
4.Kombine sistemler
Colorado sistemi
A B
Şekil 16. A. Moe tekniğiyle faset eksizyonu B. Hall tekniğiyle faset eksizyonu 10
Skolyoz cerrahisinde enstrümantasyonun rolü deformiteyi mümkün olan en fazla
oranda düzeltmek füzyon kitlesi solid oluncaya kadar omurgayı stabilize etmektir.51,59
Geçmişte standart tedavi posterior füzyon ve Harrington rot enstrümantasyonundan
ibaret idi. Bu uygulama bir rot üzerine çengeller yerleştirilerek füzyon yapılacak sahanın
uçlarından distraksiyon daha sonra da füzyon ve kemik greftlemesinden ibaret idi.7,51,59
Daha sonra spinöz çıkıntılar üzerinden segmenter tel tespiti (Drummond)
sublaminar tel tespiti (Luque) yapılmaya başlanmış, daha etkin düzelme sağlanması
başarılmış, operasyon sonrası eksternal tespit ihtiyacı azalmıştır. Sublaminer tel kullanımı
nörolojik komplikasyon oranını artırmıştır.11,51,59
30
Harrington enstrümantasyon sistemi sadece frontal düzlemdeki deformiteleri
düzeltmekte, normal sagital eğimleri kötüleştirmektedir. Sublaminar tel kullanılan
sistemlerde ise aksiyel rotasyonun düzeldiği görülmüştür.11,51,59
Skolyozun üç boyutlu bir deformite olduğunun anlaşılması üzerine koronal, sagital,
ve aksiyel plandaki deformitelerin düzeltilmesi amacıyla üçüncü kuşak enstrümantasyon
sistemleri geliştirilmiştir (CD, Alıcı, TSRH)12.
Üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemleri üç düzlemde de düzeltmeye olanak
sağlayan fizyolojik spinal eğimleri koruyan, güçlü, implant yetersizliği ve kırılma oranı
düşük postop eksternal tespite ihtiyaç bırakmayan, korreksiyon kaybına izin vermeyen,
teknik olarak kolay uygulanabilir, Luque enstrümantasyon sistemine göre düşük
Harrington enstrümantasyon sistemine göre yüksek komplikasyon oranına sahip bu
sistemler hook, rot, transvers gerdiricilerden oluşmaktadır. Bu sistemler birden fazla çengel
ve vidanın belirli alanlarda deformite boyunca yerleştirilmesi ile deformiteyi düzeltecek
uygun distraksiyon ve kompresyonu sağlamaktadır. Temel prensip deformitenin konkav
tarafının distrakte, konveks tarafının komprese edilmesidir.59
Sagital kontürler kompresyon distraksiyonla sağlanabileceği gibi, rot
yerleştirilmeden önce eğilerek, rota derotasyon uygulandığında koronal eğriliğin sagital
kifoza dönüşmesi sağlanarak iyileşme sağlanabilir. Transvers gerdiriciler sistemin
dayanıklılığını artırır, postop eksternal tespite ihtiyaç bırakmaz.
Korreksiyonun biyomekaniği
Skolyotik deformitenin düzeltilmesi intervertebral disklerde düzeltici momentin
oluşturulmasıyla gerçekleşmektedir. Oluşturulan düzeltici momentin büyüklüğüyle
düzeltme miktarı birbirleri ile orantılıdır.60,61
Frontal düzlemdeki deformitenin düzeltilmesi longutidinal kuvvet, (aksiyal
distraksiyon), transvers kuvvet veya her ikisinin kombinasyonuyla sağlanmaktadır.
Harrington enstrümantasyon sistemi primer düzeltici kuvvet olarak, aksiyel
distraksiyon (konkav tarafa) ve kompresyon (konveks tarafa) kullanılmaktadır. Eğriliğin
apeksine dik olan moment kolu boyunca uygulanan kuvvetle düzeltme sağlanır. Eğrilik
azaldıkça moment kolu kısalır uygulanacak daha büyük kuvvet ile daha az düzeltme
sağlanır.46,61
Lugue enstrümantasyon sisteminde primer düzeltici kuvvet olarak transvers
traksiyon temeline dayanır. Moment kolu eğriliğin apeksinden ucuna doğru longutidinal
31
olarak uzanır; eğrilik azaldıkça omurga dolayısıyla moment kolu uzar daha az bir kuvvetle
daha etkili bir düzeltme sağlanır.27,34
Sonuç olarak Harrington enstrümantasyon sisteminde düzeltme sağlandıkça
moment kolu kısalacağından eğrilik düzeldikce Harrington distraksiyon rodu yetersiz
kalmaktadır. 53o den büyük eğriliklerde distraksiyon sistemi ile daha etkili bir düzeltme
sağlanırken, eğrilik bu derecenin altına indirildikten sonra daha fazla korreksiyon ve
stabilizasyon, segmental spinal enstrümantasyonla daha kolay sağlanmaktadır27,34 (Şekil
17).
Distraksiyon rodunun sagital planda torakal kifozu ve lomber lordozu azaltma
etkisi bulunurken Lugue yönteminde normal sagital kontur korunabilmektedir. Distraktif
sistemde transvers planda rotasyonel korreksiyon sağlamak mümkün değildir Luque
sisteminde konkav taraftaki tellerin bükülmesinin derotasyon etkisi bulunmaktadır.27,28,34
Şekil 17. A. Harrington enstrümantasyon sisteminde eğrilik düzeldikçe moment kolu kısalmaktadır. B.Luque yönteminde eğrilik düzeldikçe moment kolu uzamaktadır.27
CD enstrümantasyonu ile korreksiyonda ise derotasyonel moment etkili olmaktadır.
Posteriora yönelik olan kuvvet vektörü roddan çengele, çengelden konkav taraftaki
pediküle aktarılmakta vertebra kendi ekseni etrafında rotasyona uğrarken aynı zamanda
fizyolojik pozisyona gelecek şekilde translasyonel hareket yapmaktadır. Torakal planda
sagital kifoz artmakta sistemdeki distraktif kompressif kuvvetler sekonder
kalmaktadır27,28,34 (Şekil 18).
32
Şekil 18. Üçüncü kuşak enstrümantasyon yönteminde vertebranın derotasyonel ve translasyonel hareketi.27
2.4.2.2 Anterior Girişim
Eğrilik tipine göre anterior girişim transtorasik, torakoabdominal veya
retroperitonal olarak yapılmaktadır. Lenke tipI ve tipV eğriliklerde anterior cerrahi girişim
seçeneği mevcuttur.
Solid bir anterior artrodez elde edilebilmesi için anterior longutidinal ligament
kesilerek bütün disk materyali çıkarılmalı vertebra cisimlerinin end plaklarındaki kıkırdak
dokusu uzaklaştırıldıktan sonra çıkartılan kaburga araya greft olarak yerleştirilmelidir.
Anterior füzyon ile füzyon alanı mümkün olduğu kadar kısa tutulmakta bunun
sonucunda daha fazla lomber hareketli segment korunmuş olmaktadır. Dwyer
enstrümantasyon sisteminde eğriliğin konveks tarafının ventralinden kompresyon
uygulayarak kısaltma yapmak suretiyle koreksiyon sağlanmaktadır. Bu yöntemde disklerin
çıkartılmasıyla daha iyi bir korreksiyon sağlanmakta, nörolojik komplikasyon riski
azalmakta, interkorperal füzyon ile daha güçlü bir stabilizasyon sağlanmaktadır.59,62
Zielke enstrümantasyon sisteminde derotasyon ve vertebra cisimlerine uygulanan
segmenter kuvvetler yardımıyla üç boyutlu düzeltme sağlanmaktadır. Dwyer ve Zielke
postoperatif korreksiyon kaybı ve psödoartroz riskini azaltmak amaçlı 6 ay süreyle TLSO
önermektedir.59
33
1990’ dan itibaren daha stabil anterior enstrümantasyon sistemlerinin kullanılmaya
başlanmasıyla (TSRH, CD, Kanedea, Alıcı) postop eksternal tespite ihtiyaç kalmamıştır.
Zielke enstrümantasyon sistemiyle aynı prensiplere dayanarak düzeltme sağlanmaktadır.
Vidalar eğriliğin konveks tarafından vertebra korpusu içine yerleştirilir ve rotlar
yardımıyla birbirine bağlanır. Düzeltme derotasyon ve kompressif kuvvetler yardımıyla
sağlanır.28
Anterior girişimde, füzyona uğratılan segment sayısı daha azdır. Bu özellikle
lomber vertebralarda istenen bir durumdur. Lomber bölgedeki haraketli segment sayısının
artması geç dönemde dejenerasyon ve bel ağrısı insidansını azaltır.63
2.4.3. Cerrahi Tedavi Komplikasyonları
Skolyoz cerrahisinde komplikasyonlar üç kategoriye ayrılır
1) Genel tibbi komplikasyonlar: Anesteziye bağlı komplikasyonlar, yara
enfeksiyonu, pulmoner problemler, gastrointestinal, genitoüriner sistem
problemleri.
2) Tekniğe bağlı komplikasyonlar: Posterior teknikte nörolojik defisit riski,
anterior tekniğe bağlı aorta, vena kava, intraabdominal, retroperitonal organ
yaralanmaları
Nörolojik hasar
Harrington sisteminde nörolojik defisit oranı %0,23 olarak bulunmuştur.
Sublaminar tellerin kullanılmasıyla nörolojik komplikasyonlarda (%0,86-17) artış
gözlenmiştir.59,64 CD enstrümantasyonunda nörolojik komplikasyon riski (%0,60),
Harringtona göre 3 kat fazla bulunmuştur.59,65,66,67
AIS’un cerrahi tedavisinde iatrojenik paraliz insidansı skolyoz araştırma derneğince
%0,26 bildirilmiştir. İatrojenik paralizin en sık sebebi fark edilmemiş spinal kord
sıkışması, transpediküler vidaların kanala girmesi, çengel veya rodların spinal kanala
deplesmanı, aşırı düzeltmeye bağlı olarak spinal kordun dolaşımının bozulmasıdır.1,2,37
Spinal cerrahi merkezlerinin büyük bir kısmı operasyon esnasında spinal kord
monitörizasyonu yapmaktadır. Stagnaranın Wake-up uyandırma testi ve Hoppenfield’in
klonus testi klinik testlerdir.59 Wake-up testinde pozitif sonuç alınması halinde yapılacak
34
ilk iş enstrümantasyonun çıkarılmasıdır. Enstrümantasyonun çıkarılma süresiyle
fonksyonların dönmesi arasında direk ilişki saptanmıştır. Altı saatten sonra semptomların
geri dönme şansı azalır. Luque enstrümantasyon sisteminde sublaminar tel geçirildiğinden
nörolojik hasar riski fazladır.59,64
3) Geç komplikasyonlar.
İmplant yetmezliği: Vida kırılması, hookların çıkması, rod kırılması, vidaların
roddan kurtulması gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Eğer füzyon gelişmişse tedavi
gerekmemektedir. Cilt altında bulunması hastayı rahatsız etmesi durumunda sistem
çıkarılmalıdır.
Psödoartroz: Faset füzyonu, dekortikasyon, grefleme, stabil enstrümanların
kullanılmaya başlanmasıyla psödoartroz gitikçe azalmıştır. Psödoartroz genelde
torakolomber, lombosakral bileşkede ve füzyon segmentinin en distalinde bulunur.
Literatürde % 2 ile %5 arasında psödoartroz oranı bildirilmiştir.12
Psödoartroz teşhis edildiğinde immatür trabekülasyon bulunmamaktaysa sadece
immobilizasyon yeterlidir. Açıkça defektin görüldüğü ve trabekülasyonun bulunması
durumunda ise cerrahi gereklidir. Gerekirse kombine füzyon yapılmalıdır.
Vücut dengesinin bozulması
Koronal dengesizlik; Ana eğriliğin aşırı düzeltilmesi sonucu oluşur. Bulunan
kompansatuar eğriliğin esnekliği hastanın düz durması için yetersizdir. Bunu engellemek
için aşırı korreksiyondan kaçınılması gerekir.
Sagital dengesizlik; üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemlerinin kullanılmaya
başlanmasıyla ortaya çıkan bu problemler azalmıştır. Normal sagital fizyolojik eğimler
korunmalıdır.
Crankschaft fenomeni: Özellikle 12 yaşından küçük çocuklarda posterior
füzyondan sonra anteriordaki büyümenin devam etmesi nedeniyle lordozun artması ve
eğriliğin progresyon göstermesi ile karekterizedir. Posteriordan önce anterior füzyonla
önlenebilir.1,37,59
Lomber lordozun kaybı (flat-back deformitesi) : Alt lomber vertebraya kadar
uzanan distraktif enstrümantasyonlardan sonra görülen lomber lordozun düzleşmesi,
füzyon üzerinde kifoz gelişmesi gövdenin öne doğru eğilmesiyle karekterizedir. Bu
komplikasyonun önlenmesi için lomber lordoz korunarak enstrümantasyon yapılmalı,
lordotik bölgeye kompressif yöntemler uygulanmamalıdır. Lomber lordozun azalması
35
sonucu enstrümante edilen bölgenin altında lordoz artışı olmakta bunun sonucunda disk
dejenerasyonu gelişmekte bu da bel ağrısına yol açmaktadır.37,59
Enfeksiyonlar
Geç dönemde enfeksiyon, aylar hatta yıllar sonra fistül şeklinde karşımıza
çıkabilmektedir. Fistülografi çekilip fistül eksize edilmelidir. Eğer füzyon gelişmişse
sistem çıkarılmalıdır.
36
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1.Gereç
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
04.10.1989 ile 11.07.2003 tarihleri arasında adölesan idiopatik skolyoz teşhisi konarak
cerrahi olarak tedavi edilen, en az 1,5 yıl takip edilmiş olan, üçüncü kuşak
enstrümantasyon sistemi uygulanan, yeterli dökümantasyona sahip 63 olgu tez kapsamına
alınarak gereci oluşturdu. Olgular restrospektif olarak incelendi
3.2.Yöntem
Çalışmaya alınan hastaların cerrahi tadavisinde hem anterior hemde posterior
enstrümantasyona izin veren üçüncü kuşak (Alıcı, CD) enstrümantasyon sistemleri
kullanılmıştır. Çalışmaya dahil edilen tüm hastaların ameliyat öncesi, ameliyat sonrası
radyografileri değerlendirildi. Ameliyat öncesi değerlendirmede ve füzyon alanının
tayininde standart ayakta AP, lateral, yatarak traksiyonda AP, sağa ve sola eğilme grafileri
kullanılmış, bütün hastalara ortorontgenogram çekilmiştir. Ameliyat sonrası ve son
kontrolde ayakta AP ve lateral ortorontgenografiler çekilmiştir.
Radyolojik değerlendirmede sınıflandırma yöntemi olarak Lenke klasifikasyon
sistemi kullanıldı. Cobb yöntemiyle; skolyoz açısı, Torakal kifoz açısı (T4-12 arasında),
lomber lordoz açısı (L1-5 arasında) ölçüldü. Torakolomber geçiş bölgesinde lokalize
kifozun araştırılması için T10-L2 arasındaki açı, proksimal torasik bölgedeki kifozun
araştırılması için T2-5 arasındaki açı ölçüldü. 20o’den büyük kifoz açısına sahip eğrilikler
yapısal kabul edilmiş ve füzyona dahil edilmiştir.
Apikal vertebra rotasyonu (AVR), Nash-Moe kriterlerine göre belirlendi. Apikal
vertebra translasyonu (AVT); apikal vertebra ortasının midsakral çizgiye olan uzaklığı
olarak değerlendirildi.
Denge ölçümü için CSVL ile C7 ortası arasındaki mesafe, gövde deviasyonu,
pelvik tilt ölçüldü. Olguların grafileri Lenke klasifikasyon sistemi kriterleri kullanılarak
incelendi. Yapısal olan ve yapısal olmayan eğrilikler, muhtemel füzyon seviyeleri ve
37
uygulanan cerrahi yöntem belirlendi. Radyolojik değerlendirme kriterleri tablo 4’te
gösterilmiştir.
Tablo 4. Radyolojik değerlendirme kriterleri
Radyolojik kriterler Frontal planda Cobb açısı Sagital planda Cobb açısı T2-5 T5-12 T10-L2 L1-5 Rotasyon: Nash-Moe Radyolojik Sınıflama(Lenke) Eğrilik tipi Sagital torasik niteleyici Lomber vertebra niteleyici Fleksibilite : Sağa eğilme Sola eğilme End vertebralar : Apikal vertebra : Denge C7 – CSVL Gövde asimetrisi Pelvik tilt: Korreksiyon oranı: Risser belirtisi: Korreksiyon kaybı
Tip I ve tip V eğriliğe sahip olan hastalara anterior ya da posterior spinal füzyon, tip
II, III, IV, VI eğriliye sahip olan hastalara posterior spinal füzyon yapılmıştır. Tüm
olgularda oto+allogreft karışımıyla greftleme yapılmıştır.
Cerrahi teknik
Bütün olgularda operasyondan yarım saat önce ve postop 48 saat süreyle proflaktik
antibiotik olarak birinci kuşak sefalasporin kullanılmış.
Anterior spinal füzyon
Bütün hastalar lateral dekubitus pozisyonunda konveks taraf üstte kalacak şekilde
ameliyat masasına yatırılmış, torakal, torakoabdominal veya retroabdominal olarak
girilmiş, torakal eğriliklerde gerektiğinde aynı cilt insizyonundan ikinci torakotomi
yapılmış, üst lomber enstrümantasyon gereken durumlarda diyafragma kası periferde 2 cm
38
bırakılarak kesilip retroperitonal olarak çalışılmış. Segmenter damarlar eksplore edilip
koterize edilmiş, diskler ve end plate üzerindeki kıkırdak tabakasının iyice temizlenmesine
özen gösterilmiş, üçüncü kuşak vidalar staple kullanılarak bikortikal olarak yerleştirilmiş,
sagital kontur verilmiş olan çubuk vidalar fikse edildikten sonra translasyon manevrası
kullanılarak, apikal vetebra proksimalindeki ve distalindeki vidalar apikal vertebraya doğru
komprese edilerek korreksiyon yapılmıştır. Bütün olgularda tek rijit rod kullanılmıştır.
Disk mesafeleri torakal bölgede Kosta grefti+allogreft karışımıyla, lomber bölgede
otogreft+allogreft karışımıyla greftlenmiştir.
Cobb açısına dahil segmentler füzyona dahil edilmiş.
Spinal kord monitörizasyonu yapılmamış, bütün olgulara postop torakolumbosakral
ortez altı ay süre ile kullandırılmıştır.
Posterior spinal füzyon
Bütün hastalar pron pozisyonunda batına hiçbir bası gelmeyecek şekilde ameliyat
masasına yatırılmış, insizyon spinöz proçesler üzerinden yapıldıktan sonra diseksiyon
subperiostal olarak transvers çıkıntılara kadar sürdürülmüş, faset eklem kapsülü
interspinöz, supraspinöz ligamanlar kesilerek hiçbir yumuşak doku bırakılmamıştır.
Olgularda kullanılan posterior enstrümantasyon sistemleri, bir çift rod bunları
bağlayan transvers bağlayıcılar ile sistemin omurgaya fiksasyonunu sağlayan vida ve
çengellerden oluşmaktadır. Vida hook kombinasyonuyla cerrahi girişim yapılmıştır.
Füze edilecek üst ve alt end vertebralar apikal vertebra intermediyer vertebralardan
oluşan stratejik vertebralar belirlenmiştir. Eğriliğin en kaudalinde stabil vertebra
enstrumante edilmiş (LIV); eğriliğin en kranialinde enstrümantasyon nötral vertebrada
sonlandırılmıştir (UIV).
Stratejik vertebralar belirlendikten sonra enstrümantasyona konveks taraftan
başlanmış, pediküler vida konabilecek seviyelerde özellikle apikal bölgeye pediküler vida
yerleştirmiştir.
Eğriliğin düzeltilmesi konveks taraftan kompresyon, apikal bölgeden derotasyon,
konkav taraftan distraksiyon kuvvetlerinin kombinasyonuyla sağlanmıştır. Düzeltme
sırasında roda gereken eğim verilerek normal sagital fizyolojik eğrilikler korunmuş, iki rod
transvers bağlayıcılar yardımıyla birbirine bağlanarak sistemin stabilitesi artırılmıştır.
39
Torakal bölgede bütün vertebralar enstrümantasyona dahil edilmememiş sadece
stratejik vertebraların enstrümantasyonu yapılmış. Lomber bölgede ise genellikle eğriliğe
katılan bütün vertebralar enstrümante edilmiştir.
Bütün hastalara Wake-up testi uygulanmıştır.
Bütün vakalar postop 2. gün mobilize edilmiş ve altı ay süreyle TLSO
kullandırılmıştır.
40
4. BULGULAR
Gereci oluşturan AIS vakalarının 51’i kız, 12’si erkektir. Ameliyat sırasındaki
yaşları 10 ile 18 arasında değişen olguların ortalama yaşı 14,1 olarak bulunmuştur.
Olgular 18 ay ile 177 ay arasında takip edilmiş olup ortalama takip süresi 54 ay
olarak bulunmuştur.
Radyolojik değerlendirmede Lenke klasifikasyonuna göre olguların eğrilik tipleri
sagital, torasik niteleyici lomber omurga niteleyicinin dağılımı tablo 5’te özetlenmiştir.
Tablo 5. Olguların eğrilik tipine, lomber omurga niteleyiciye, torasik sagital niteleyiciye göre dağılımı
Vaka Sayısı
Lomber Omurga Niteleyici
Torasik Sagital Niteleyici
Eğrilik Tipi
Adet Oran A B C - N +
Tipl 40 %63 17 18 5 14 12 14
Tipll 2 % 3,1 - 2 - - - 2
Tiplll 2 %3,1 - 1 1 - - 2
TiplV - - - - - - - -
TipV 15 %23 - - 15 - 11 4
Tip Vl 4 %6,3 - - 4 2 1 1
Lenke Tip l,ll eğriliklerinde majör torakal eğrilik yönünün sağa , Lomber eğrilik
yönünün sola doğru, Tip V eğriliklerinde 9 olguda eğrilik yönünün sola doğru 6 olguda
eğrilik yönünün sağa doğru, Tip Vl eğriliklerinde TL/L eğrilik yönünün sola, torasik
eğrilik yönünün sağa doğru olduğu görülmüştür. Tip V eğriliğe sahip 15 olgudan 12 olguda
TL, 3 olguda L majör körv mevcuttu.
Olguların lomber omurga niteleyiciye, sagital torasik niteleyiciye göre dağılımı
tablo 5 te özetlenmiştir. Tip V ve tip Vl eğrilik daima lomber niteleyici C’ ye sahiptir
(Tablo 5).
Olguların iskelet matüritesinin radyolojik değerlendirilmesinde Risser belirtisine
göre dağılımı tablo 6’da gösterilmiştir.
41
Tablo 6. Olguların Risser belirtisine göre dağılımı
Risser Olgu Sayısı Oran
0 2 % 3,1
1 12 % 19
2 6 % 9
3 16 % 25,3
4 23 % 36
5 4 % 6 Olguların hepsine yöntemde anlatıldığı gibi anterior ya da posterior cerrahi teknik
uygulanmış hiçbir olguya kombine füzyon uygulanmamıştır.
Lenke klasifikasyon sisteminde tanımlanan yapısal kriterlere göre yapısal ve
yapısal olmayan eğrilikler tespit edilmiş. Lenke’ nin selektif füzyon konsepsiyona uyularak
sadece yapısal olan eğimler füzyona uğratılmıştır.
Anterior spinal füzyonda Cobb açısına dahil olan bütün segmentler füzyona
uğratılırken, posterior spinal füzyonda füzyon Kaudal’de stabil vertebrada, kranialde ise
nötral vertebrada sonlandırılmış. Eğrilik tipine göre uygulanan cerrahi yöntem tablo 7’de
özetlenmiştir.
Tablo 7. Uygulanan cerrahi yöntem
Eğriliğin Tipi Vaka Sayısı ASF PSF
Tip l 40 20 20
Tip ll 2 - 2
Tip lll 2 - 2
Tip lV - - -
Tip V 15 11 4
Tip Vl 4 - 4
42
63 olgunun 32’ sine PSF, 31’ine ASF yapılmıştır. ASF yapılan olgular Tip I ve Tip
V eğriliğe sahip olan olgulardan oluşmaktadır.
ASF füzyona dahil edilen vertebra sayısı 4 ile 9 arasında değişmekte olup ortalama
füzyona uğratılan vertebra sayısı 6,5’ tur. Enstrümante edilen en üst vertebra T4 olup
anatomik nedenlerden dolayı daha üst seviyelere enstrümantasyon yapılamamıştır. En uzun
füzyon T4 – T12 arasında yapılmış olup bütün olgularda tek rijid rod kullanılmıştır.
PSF füzyona dahil edilen vertebra sayısı 5 ile 14 arasında değişmekte olup füzyona
uğratılan ortalama vertebra sayısı 9,8’ dir. En uzun füzyon T3-L4 arasında yapılmış olup
hiçbir hastada lombosakral füzyon yapılmamıştır.
Majör eğriliğin ameliyat öncesi Cobb açısı ortalama 59o (40-90) iken, bu değer
ameliyat sonrası 19,3o (0-43), son kontrolde 23,4o olarak bulunmuştur.
Major eğrilik ameliyat öncesi yana eğilme grafilerinde %40 fleksibilite gösterirken,
postop majör eğrilikte ortalama %68,2 korreksiyon sağlanmıştır.
Eğrilik tiplerine göre operasyon öncesi, operasyon sonrası son kontrolde belirlenen
ortalama Cobb açısı değerleri ile, fleksibilite ve korreksiyon oranları tablo 8’de
gösterilmiştir.
Tablo 8. Preop ve postop ortalama Cobb açıları korreksiyon ve fleksibilite oranları
Eğrilik Tipi
Majör
Preop
Cobb
Postop
Cobb
Flexibilite
Derece Oran %
Son
Kontrol
Korreksiyon
Derece Oran %
Tip l 57,9 18 20,6 35 22,2 39,6 68
Tip ll 85 35 37 43 40 45 52
Tip lll 74 31,5 16,6 22 32,5 35 57
Tip lV - - - - - - -
Tip V 55,9 18,2 25,3 46 26,6 21,3 68
Tip Vl 61,25 18,5 35,2 60 23,7 32,6 53
Füzyona uğratılan minör eğriliğin ameliyat öncesi ortalama değeri 32,4o iken son
kontrolde 16,2o olarak saptanmıştır. Bu eğrilik yana eğilme grafilerinde preop % 46
oranında fleksibilite gösterirken, postop ortalama % 52 korreksiyon oranı tespit edilmiştir.
Olguların sagital plandaki ortalama değerleri tablo 9’da görülmektedir. L1-5 arası
lomber lordoz açısı preop 27 olguda 35o den küçük, 31 olguda 35-55o arası, 5 olguda 55o
43
den büyüktü. Postop 12 olguda 35o den küçük, 50 olguda 35-55o arası, 1 olguda 55o’den
büyük lordoz açısı saptanmıştır.
Tablo 9. Sagital plandaki açı değişiklikleri
Preop Postop Son Kontrol
Torakal Kifoz
( T5 – T12 ) 35,5 33,1 35,1
Lomber Lordoz
( L1 – L5 ) 37,1 36,7 37,3
Preop değerlendirmede 16 olgu hipokifotik ( < 10 ), 23 olgu hiperkifotik ( >40), 24
olguda normokifotik ( 10 – 40 arası ) olarak tespit edildi (Tablo 12). Ortalama kifoz açısı
preop 35,5o, postop 33,1o olarak hesaplanmıştır (Tablo 11). Ameliyat öncesi hipokifoz
mevcut olan 16 olgunun tamamında kifoz normal sınırlara dönmüş ortalama 23,6o artış
sağlanmıştır. Normokifotik vakalarda kifoz açısında ortalama 1,6o azalma saptanmıştır.
Hiperkifotik vakalardan 13 tanesi normokifotik sınırlara gelirken, 10 tanesi hiperkifotik
olarak kalmıştır, kifoz açısında ortalama 17,3o lik iyileşme sağlanmıştır. Torakal kifoz
açısındaki değişiklikler tablo 10’da görülmektedir.
Tablo 10. Torakal kifoz açısındaki ortalama değişiklikler.
Vaka
Sayısı Preop Postop
Son
Kontrol
Açı
Değişikliği
Hipokifoz ( - ) 16 5,1 28,6 31 23,6
Normokifoz ( N ) 24 34,07 32,46 34,23 1,6
Hiperkifoz ( + ) 23 56,8 39,5 41,4 17,3 Lenke tip I ve tip V eğriliklerde hem anterior hem de posterior cerrahi girişim
seçeneği mevcuttur. Tip V eğriliğe sahip olgular carrahi girişim yöntemine göre
karşılaştırılmıştır. Hastalar iki guruba ayrılmış.
44
1. grup ASF yapılan olgular
2. grup PSF yapılan olgular
Lenke tip I eğriliğe sahip 40 olgunun 20’sine ASF, 20’sine PSF yapılmıştır.
Olguların yaş (p=0,6), cinsiyet (p=0,9), majör eğriliğin preop Cobb açısına (p=0,08),
fleksibilite derecesine göre (p>0,05) dağılımı her iki grupta benzerdi. Risser belirtisi
açısından olguların dağılımında istatistiki anlamlı fark mevcuttu (p=0.001 Mann Whitney
U testi). İki gurubu kıyaslamak için student t testi kullanıldı.
1. grupta yaş ortalaması 14,4, ikinci gruptaki hastaların yaş ortalaması 15,4 idi.
1.grupta Risser ortalaması 2,3, ikinci grupta Risser ortalaması 3,6 olarak bulundu.
Her iki gruptaki preop, postop, son kontrol, eğrilik derecesi ortalamaları tablo11’ de
özetlenmiştir.
Tablo 11. Cerrahi yönteme göre ortalama Cobb açısı değerleri
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 20 20
Alınan Ölçümler
Ortalama Cobb
Standart Sapma
Ortalama Cobb
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 55,2 9,3 60,6 9,8 0,081 (p>0,05)
Postop 14,2 a 8 21,8 b 8,9 0,007 (P<0,05)
Son Kontrol 18,7 9,8 25,6 8,5 0,02 P<0,05)
Major eğriliğin preop ortalama Cobb açısı ASF yapılan olgularda 55,2o, postop
14,2o, son kontrolde ise 18,7o bulundu. Postop enstrümante edilen alanda korreksiyon oranı
ortalaması %73 idi. Son kontrolde bu oran %66 olarak bulundu. PSF yapılan olgularda
major eğriliğin preop ortalama Cobb açısı 60,6o , postop 21.8o, son kontolde 25,6o bulundu.
Enstrümante edilen alanda korreksiyon oranı ortalaması postop %65, son kontrolde %57
olarak bulundu. Cobb açısındaki değişimde iki grup arasında anlamlı farlılık gözlendi
(p<0,05 student t testi).
Preop değere göre postop ASF yapılan olgularda kifoz açısında 4,6o artış, PSF
yapılan olgularda 8,9o azalma tespit edildi. Son kontrolde postop değere göre torakal kifoz
açısında ASF’da 1,6o artış, PSF’da 2,3o artış bulundu. İki grup arasında istatiksel anlamlı
fark yoktu (p>0,05) (Tablo 12).
45
Tablo 12. Cerrahi yönteme torakal kifozdaki açı değişimleri Yöntemler ASF PSF
Olgu sayısı 20 20 Alınan
Ölçümler Torasik
Kifoz (T4-12) Standart Sapma
Torasik kifoz(T4-12)
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 28,1 20,7 38,9 4,07 0,088 (p>0,05)
Postop 32,7 1,39 30,7 3,06 0,3 (P>0,05)
Son Kontrol 34,3 2,31 32,3 2,88 0,5 (P>0,05)
Değişim postop-preop 4,6 - 8,9 - -
Değişim postop-son
kontrol 1,6 - 2,3 - -
Preop değere göre postop ASF yapılan olgularda lomber lordoz açısında 2,7o artış,
PSF yapılan olgularda 0,4o azalma tespit edildi. Son kontrolde postop değere göre lomber
lordoz açısında ASF’da 3,4o artış, PSF’da 0,2o artış bulundu (p<0,05) (Tablo 13).
Tablo 13. Cerrahi yönteme göre lomber lordozdaki açı değişimleri
Yöntemler ASF PSF
Olgu sayısı 20 20 Alınan
Ölçümler Lomber lordoz
(L1-5) Standart Sapma
Lomber lordoz (L1-5)
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 36,2 20,7 37,2 3,81 0. 81 (p>0.05)
Postop 38,9 1,12 36,8 2,01 0,35 (P>0.05)
Son Kontrol 42,3 a 1,46 36,6 b 1,98 0,02 (P<0.05)
Değişim postop-preop 2,7 - 0,4 - -
Değişim postop-son
kontrol 3,4 - 0,2 - -
Minör eğriliğin hiçbirinde progresyon gözlenmedi. Preop ortalama Cobb açısı ASF
yapılan olgularda preop 23,3o, postop 10,8o, son kontrolde 10,8o, spontan korreksiyon
ortalaması 11,9o (%53) bulundu. PSF yapılan olgularda minör eğriliğin preop ortalama
46
Cobb açısı 24,2o, postop 11,9o, son kontrolde 10o, spontan korreksiyon ortalaması 11,6o
(%51) bulundu. Her iki grupta minör eğimdeki spontan korreksiyon oranları benzerdi
(p<0,05) (Tablo 14).
Tablo 14. Lenke tip I eğriliklerde her iki yöntemde füzyona uğratılmayan minör eğriliklerdeki açı değişimi
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 20 20
Alınan Ölçümler
Ortalama Cobb
Standart Sapma
Ortalama Cobb
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 22,3 2,63 24,2 1,65 0,52 (p>0,05)
Postop 10,8 1,62 11,9 0,89 0,52 (P>0,05)
Son Kontrol 10,4 1,19 10 1,29 0,84 P>0,05)
Tablo 15. C7-CSVL ortalama sapma değerleri
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 20 20
Alınan Ölçümler
C7-CSVL (mm)
Standart Sapma
C7-CSVL (mm)
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 16,1 1,99 14,1 2,15 0.51 (p>0.05)
Postop 6,3 1,39 5,2 5,9 0,57 (P>0.05)
Son Kontrol 5,6 1,94 6,6 1,60 0,69 P>0.05)
Preop toplam 8 olguda saptanan (C7-CSVL) 2 cm üzerindeki denge bozukluğu, son
kontrolde 3 olguda görüldü. Denge bozukluğu PSF yapılan grupta iki olguda, ASF yapılan
grupta bir olguda tespit edildi. Her iki grup kıyaslandığında istatiksel anlamlı fark mevcut
değildi (p>0,05) (Tablo15).
ASF yapılan olgularda gövde deviasyonunda ortalama 31,4 mm’ lik düzeltme
sağlanırken PSF yapılan olgularda 27,6mm’ lik düzelme sağlanmıştır. İki grup arasında
anlamlı fark mevcuttur, ASF gurubunda gövde deviasyonunda daha etkin bir düzelme
sağlanmıştır (p<0,05) (Tablo 16).
47
Tablo 16. Gövde deviasyonu ortalama değerleri
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 20 20
Alınan Ölçümler
Gövde Deviasyonu
(mm)
Standart Sapma
Gövde Deviasyonu
(mm)
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 41 2,7 39,6 6,6 0,08 (p>0,05)
Postop 12,5 1,26 13,9 2,12 0,05 (P=0,05)
Son kontrol 9,6a 1,40 12b 1,8 0,03 P<0,05)
Lenke tip l eğimlerde Nash Moe yöntemine göre ASF rotasyonda %50 iyileşme
sağlanırken, PSF ile %35 düzelme tespit edilmiştir. İki grup arasındaki fark anlamlıydı
(P<0,05) (Tablo 17).
Tablo 17. AVR deviasyonu ortalama değerleri Yöntemler ASF PSF
Olgu sayısı 20 20 Alınan
Ölçümler AVR
(Nash-Moe) Standart Sapma
AVR (Nash-Moe)
Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 2,1 6,8 2 7,2 0,3 (p>0,05)
Postop 0,9 6,8 1,3 0,1 0,003 (P<0,05)
Son kontrol 1,05 5 1,3 0,1 0,03 P<0,05)
ASF gurubunda son kontrolde AVT’ da %75 (37,9mm) düzelme sağlanırken, PSF
gurubunda %57 (24,9mm) düzelme elde edilmiştir. İki grup arasındaki fark anlamlı
bulundu (p<0,05) (Tablo18).
Tablo 18. AVT deviasyonu ortalama değerleri
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 20 20
Alınan Ölçümler AVT (mm) Standart
Sapma AVT (mm) Standart Sapma
P değeri (Significant)
Preop 50,5 2,44 43,1 5,57 0,22 (p>0,05)
Postop 11 1,64 17,8 2,05 0,001 (P<0,05)
Son kontrol 12,6 1,96 18,2 2,56 0,09 P>0,05)
48
Tablo 19. Füzyona uğratılan segment sayısı Yöntemler
ASF PSF 20 20
Füzyona uğratılan segment
sayısı
Standart Sapma
Füzyona uğratılan segment sayısı Standart Sapma
P değeri (Significant)
7,4 0,25 9,1 0,44 0,002 (p<0,05)
ASF’da füzyona uğratılan seviye sayısı ortalama 7,4, PSF’da füzyona uğratılan
segment sayısı ortalama 9,1 bulundu. ASF’da ortalama 2,7 segment füzyondan
kurtarılmıştır.
Lenke tip V eğriliklerde de hem anterior hem posterior cerrahi girişim seçeneği
mevcuttur. Lenke tip V eğriliğe sahip 15 olgumuzun 11’ine ASF, 5’ine PSF yapılmıştır.
Tablo 20. Lenke tipV olgulardaki majör eğriliğin, lomber lordozun preop postop ortalama değerleri
Yöntemler
ASF PSF
Olgu sayısı 11 4
Alınan Ölçümler
Ortalama Cobb
Lomber lordoz Ortalama Cobb
Lomber lordoz
Preop 53,5 42 62,5 30,5
Postop 16,5 39,9 22,7 30
Son kontrol 19,5 36,4 26,2 31,5
ASF yapılan ve tip V eğriliğe sahip onbir olguda major eğriliğin preop ortalama
Cobb açısı 53,5o, postop16,5o, son kontrolde 19,5o, postop enstrümante edilen alanda
korreksiyon oranı ortalaması %70 idi. Preop ortalama 42o olan lomber lordoz açısı, postop
39,9o, son kontrolde 36,4o olarak tespit edildi. Son kontrolde postop değere göre ortalama
3,3o lik kayıp gözlendi (Tablo 20).
PSF yapılan ve tip V eğriliğe sahip dört olguda major eğriliğin preop ortalama
Cobb açısı 62,5o, postop 22,7o, son kontrolde 26,2o bulundu. Enstrümante edilen alanda
korreksiyon oranı ortalaması %64 idi. Preop 30,5o ölçülen lomber lordoz açısı, postop 30o,
49
son kontrolde 31,5o olarak ölçüldü. Sagital planda iki yöntem arasında anlamlı fark tespit
edilmezken, koronal planda iki yöntem arasındaki fark anlamlıydı (Tablo 20).
Tablo 21. Lenke tip 5 olgulardaki AVT, AVR’nun preop ve postop ortalama değerleri
Yöntemler ASF PSF Olgu sayısı 11 4
Alınan Ölçümler AVT (mm) AVR
(Nash-Moe) AVT (mm) AVR (Nash-Moe)
Preop 47 2,27 41,2 2,25 Postop 14,3 0,9 13 1,25
Son Kontrol 14,8 1,09 13,1 1,5
ASF yapılan olgularda son kontrolde apikal vertebra rotasyonunda %53 iyileşme
sağlanırken PSF yapılan olgularda %33, apikal vertebra translasyonunda ASF’de % 69,
PSF’de %68 iyileşme sağlanmıştır. AVT’da iki grup arasında anlamlı fark gözlenmezken
AVR’da iki grup arasındaki fark anlamlıydı (Tablo 21).
Minör eğriliğin hiçbirinde progresyon gözlenmedi. Preop ortalama Cobb açısı ASF
yapılan olgularda 21,3o, postop 16o, spontan korreksiyon ortalaması 5,3o bulundu. PSF
yapılan olgulardan hiçbirinde minör eğrilik mevcut değildi.
Tablo 22. ASF yapılan tip 5 olgolarda C7-CSVL, pelvik tilt, gövde deviasyonu ortalama değerleri
ASF
Preop
Postop
Son Kontrol
Düzelme Miktarı
C7 – CSVL(mm) 11,4 6 5,6 5,8
Pelvik Tilt (mm) 6 4,9 1,1 4,9
Gövde Deviasyonu
(mm) 25,4 7,4 6,5 18,5
ASF yapılan tip 5 olgularda C7-CSVL, pelvik tilt, gövde deviasyonu ortalama
değerleri tablo 22’de özetlenmiştir. Preop 12 olguda gözlenen 2cm üzeri denge bozukluğu
50
postop hiçbir olguda gözlenmedi. ASF olgularda gövde deviasyonunda 18,5mm’ lik
iyileşme sağlanırken, PSF yapılan olgularda 11,2mm’ lik iyileşme sağlanmıştır (Tablo 23).
Tablo 23. PSF yapılan tip 5 olgolarda C7-CSVL, pelvik tilt, gövde deviasyonu ortalama değerleri
PSF
Preop
Postop
Son Kontrol
Düzelme Miktarı
C7 – CSVL(mm) 23,7 9,5 8,7 15
Pelvik Tilt (mm) 15 4,2 3 12
Gövde Deviasyonu
(mm) 35 26,2 23,7 11,2
Füzyona uğratılan ortalama seviye sayısı ASF yapılan olgularda 5,4, PSF yapılan
olgularda 7,7 olarak bulundu. Bu iki yöntem karşılaştırıldığında ortalama 2,3 seviyenin
ASF’da füzyondan kurtarıldığı saptandı.
PSF’da en alt enstrumante edilen vertebra ortalama L 3,7 olarak tespit edilirken
ASF’da L 3 olarak bulundu. PSF’da ortalama 1,3 hareketli segment kalırken ASF’da
hareketli segment sayısı 2 olarak bulunmuştur.
Lenke tip l ve tip V eğriliğe sahip, ASF yapılan olgularda ameliyat süresi 120 ile
210 dakika arasında değişmekle beraber ortalama 150 dakika, kan ihtiyacı ortalama 900cc,
hastanede kalış süresi ortalama yedi gün tespit edilmiştir.
PSF’da ise ameliyat süresi 2,5 saat ile 5 saat arasında değişmekle beraber ortalama
3 saat, kan ihtiyacı ortalama 1100cc, hastanede kalış süresi ortalama dört gün tespit
edilmiştir.
Her iki yöntem implant maliyeti açısından kıyaslandığında ASF’ da tek rod
kullanılması, daha kısa segmentin füzyona uğratılması nedeniyle implant maliyeti daha
düşük olarak bulunmuştur. Ortalama implant maliyeti ASF’ da 3.370 YTL olarak
hesaplanırken, PSF için maliyet 5.681 YTL olarak hesaplanmıştır. Maliyet CD
enstrümantyasyon sistemi fiyatları baz alınarak hesaplanmış olup, yerli sistemlerde maliyet
daha düşüktür.
Olguların tamamında füzyon geliştiği saptandı, hiçbir olguda nörolojik defisite
rastlanmadı.
51
Komplikasyonlar
Posterior füzyon yapılan bir olguda insizyon bölgesinde yüzeyel enfeksiyon
gelişmiş, antibiyoterapi ve yara bakımıyla enfeksiyon kontrol altına alınmıştır. Diğer bir
olguda da postop erken dönemde derin enfeksiyon (%2,3) gelişmiş debridman ve
entibiyoterapiyle enfeksiyon kontrol altına alınmıştır.
Tablo 24. Komplikasyon oranları
Komplikasyonlar ASF PSF
İnfeksiyon - 2
Tespit Kırılması - -
Tespit gevşemesi 1 -
Bileşke Kifozu 2 -
Psödoartroz - -
Dekompansayon 1 2
Nörolojik defisit - -
Hiçbir hastaya postop erken dönemde tespit kaybı nedeniyle revizyon
yapılmamıştır. Lenke tip I eğriliğe sahip ASF yapılan bir olguda postop 5. ayda
proksimaldeki vidanın sıyrıldığı tespit edilmiş, eksternal tespit süresi füzyon gelişinceye
kadar uzatılmıştır, postop 8. ayda füzyon gelişmiştir. Bu olguda skolyoz açısında 9o lik
korreksiyon kaybıyla birlikte torakal kifoz açısında 5o lik artış saptanmıştır.
Tip I, tip V eğriliğe sahip ASF yapılan iki ayrı vakada torakolomber geçiş
bölgesinde geç dönemde kifoz gelişmiş, PSF ile füzyon kifoz giderilmiştir.
Lenke tip 1 eğriliğe sahip posterior füzyon yapılan iki olguda aşırı düzeltmeye bağlı
olarak dekompansasyon tespit edilmiştir. Lenke tip I eğriliğe sahip bir olguda eksik
segment füzyonu nedeniyle denge problemi oluşmuş denge sağlanamamıştır ( Tablo 24).
Anterior girişim yapılan olgulardan hiçbirinde kardiyovasküler, gastrointestinal,
genitoüriner sistem yaralanmalarıyla karşılaşılmamıştır.
52
5. TARTIŞMA
İdiopatik skolyoz etiyolojisi tam olarak bilinmeyen kompleks üç boyutlu bir
deformitedir. Etiyoloji konusunda birçok hipotez ortaya konulmasına karşın, herediter
faktörlerin öne çıktığı multifaktöriyel nedenlerden oluştuğu üzerinde görüş birliği
vardır.1,2,37,33
AIS’ un radyolojik değerlendirmesinde sınıflama skolyoz cerrahları arasında ortak
bir dil oluşturulması benzer eğrilik patenlerinde farklı tedavilerin karşılaştırılmasına olanak
sağlaması nedeniyle önemlidir.
Skolyotik eğrilikler şimdiye kadar çok çeşitli şekilde sınıflandırılmıştır. 1983
yılında King ve ark. 405 skolyotik hastayı inceleyerek 5 tip torasik eğrilik saptamışlardır.
Ancak primer torakolomber ve lomber skolyotik eğrilikleri tarif etmemişlerdir.49
Moe torasik eğrilik paternerini inceleyip füzyon seviyelerinin seçiminde vertebra
rotasyonunun kullanımını ortaya koymuş. Eğriliklerin fleksibilitesini inceleyerek hareketli
ve fleksibl lomber eğrilikleri bırakarak sadece yapısal torakal eğriliğe füzyon uygulamış ve
yaygın uzun seviyeli füzyondan kaçınmıştır.49
1980’ li yılların başlarından bu yana King Moe klasifikasyon sistemi AIS ‘un temel
sınıflandırma yöntemi olarak kullanılmıştır. King klasifikasyon sisteminin King tip 2-3
eğriliklerini ayırt etmesindeki güçlük, tüm eğrilik tipleri için ayrıntılı olmaması
güvenilirliğinin düşük olması, tüm eğrilik tiplerini kapsamaması önemli
eksikliğidir.18,19,68,69
Deformitenin 3 boyutlu olduğunun anlaşılması üzerine Lenke ve ark. tarafından
eğrilik tiplerini yapısal kriterlere göre ayıran cerrahiye temel oluşturan iki, üç boyutlu
değerlere uygulanabilen güvenilir yeni bir sınıflama yöntemi olan Lenke klasifikasyon
sistemi geliştirilmiştir. Yapısal majör eğriliğin apeksinin lokalizasyonuna göre altı eğrilik
tipi tanımlanmış, sagital plandaki etkilenimleri monitörize etmek için sagital torasik
niteleyici, lomber etkilenim derecesini değerlendirmek için lomber omurga niteleyici
tanımlanmıştır.18,19,30,31,48 Bu sınıflama sistemi tedavi temelli bir sınıflama sistemidir.
Yapısal olmayan bölgelere enstrümantasyon gerekmezken yapısal eğrilik olan bölgelere
enstrümantasyon ve füzyon gerekliliği vurgulanmıştır.
53
Tez vakalarımızda eğriliğin sınıflandırılması Lenke sınıflamasının King
sınıflamasına göre daha güvenilir, daha ayrıntılı olması nedeniyle Lenke sınıflamasına göre
yapılmıştır.
Cerrahiye karar vermede eğriliğin büyüklüğü ile beraber eğriliğin dengesi,
rotasyonu, kostal kamburluğun miktarı, sagital kontürdeki eğimler göz önüne alınmalıdır.
Cobb açısı 45o üzerinde olan eğriliklerde, konservatif tedaviyle kontrol edilemeyen
progresyon gösteren, denge problemi olan, ciddi bel ve sırt ağrısı olan eğriliklerde,
deformitenin hastanın üzerinde belirgin pulmoner ve psikolojik etkisinin bulunduğu
durumlar genel kabul görmüş cerrahi tedavi endikasyonlardır.50,51
Cerrahide amaçlanan solid füzyon sağlayarak progresyonu engellemek mümkün
olduğunca her üç planda deformiteyi düzeltmek simetrik bir gövde, dengeli bir vertebral
kolon oluşturmaktır.37,50,51 Bütün bunları yaparken mümkün olduğunca fazla hareketli
segment bırakılmalıdır.
İdeal bir enstrümantasyon sistemi, güvenilir, üç düzlemde de düzeltmeye olanak
sağlayan, fizyolojik spinal eğimleri koruyan, güçlü, implant yetersizliği, komplikasyon
oranı düşük, yeni deformitelere yol açmayan, kolay uygulanabilir, maliyeti düşük, postop
eksternal tespite ihtiyaç bırakmayan bir sistem olmalıdır. Mevcut enstrümantasyon
sistemleri arasında bu kriterleri karşılayan ideal bir sistem yoktur. Üçüncü kuşak
enstrümantasyon sistemleri bu özelliklerin bir çoğuna sahip sistemlerdir. Posterior
sistemler 1980’li yılların başlarında, anterior sistemler ise 1990’lı yıllarda
geliştirilmiştir.14,12,62
Üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemleri yukarıda sayılan avantajları yanında
implant maliyetinin yüksek olması, nörolojik komplikasyon oranının Harrington sistemine
göre daha yüksek olması, uygulamanın deneyim gerektirmesi, güçlü bir implant olduğu
için over korreksiyona yol açabilmesi önemli dezavantajlarıdır.59,65,66,67,70
Füzyon sahasının seçimi üzerinde yoğun tartışmalar halen devam etmektedir.
Birçok skolyoz cerrahı yakın geçmişe kadar torokal ve lomber eğriliklerde T4-L4 füzyonu
önermekteydi. King füzyon seviyelerini ölçülen eğrilik eğer stabil alan içindeyse bir seviye
üzerinden eğriliğin iki seviye altına kadar uzanması gerektiğini belirtmiştir.49
Moe ise füzyon seviyelerinin seçiminde vertebral rotasyonun kullanımını ortaya
koymuş sadece yapısal olan eğriliğe sınırlı torasik füzyon uygulamış ve yaygın uzun
seviyeli füzyondan kaçınmıştır. Moe ve Godstein füzyon seviyesinin üstteki nötral
54
rotasyonlu vertebradan alttaki nötral rotasyonlu vertebraya kadar uzanması gerektiğini
savunmuşlardır. Lomber fleksibl eğriliği olan çift eğriliklerde selektif torakal füzyonun
füzyon uygulanmayan lomber eğrilikte spontan düzelme sağladığı görüşünü
savunmuşlardır.1,2,37,52
Üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemlerinin kulanılmaya başlanmasıyla King
prensiplerine uyularak füzyon seviyesi tespiti yapılan olgularda dekompansasyon sorunları
ortaya çıkmıştır. Thompson ve ark. King kriterlerine göre yaptıkları operasyonlardan sonra
%75 oranında dekompansasyon ile karşılaşmışlardır. Dekompansasyondan korunmak için
Massey ve Thompson füzyon sahasını kısa tutmuşlardır.70
King kriterleri Harrington enstrümantasyonu için geliştirilmiş olup aynı kriterler
üçüncü kusak enstrümantasyon sistemleri için geçerli değildir. King kriterlerinin
geçerliliğini yitirmesi ile yeni füzyon seviyelerinin tespiti ihtiyacı doğmuştur.
Lenke ve ark. yirmisekiz skolyoz cerrahına yedi olgunun slaytlarını gönderek distal
füzyon seviyesinin belirlenmesi istenmiş, sonuçlar değerlendirildiğinde cerrahlar arasında
çok fazla değişkenlik tespit edilmiş; Lenke klasifikasyon sistemi anlatılarak aynı işlem
tekrarlanmış ve füzyon seviyelerinin tespitinde daha yüksek bir uyum elde edilmiştir. Yine
de bu klasifikasyon sisteminin füzyon alanının tarifinde çok yeterli olmadığı
savunulmuştur.19
Lenke ve ark. tarafından geliştirilen yeni sınıflama sistemi füzyon seviyesinin
tespitinde yönlendirici olmaktadır. Füzyon sahasını belirlenmesinde koronal, sagital ve
transvers plandaki deformiteleri göz önünde bulundurarak eğriliğin yapısal olma
kriterlerini tanımlamış ve yapısal olan eğriliğin füzyona uğratılması gerektiğini savunmuş
ve birçok klinik çalışmayla bunu desteklemiştir. Yapısal olmayan minör eğriliğin
progresyona uğramadığını klinik çalışmalarla desteklemiştir. Lenke anterior girişimde
yapısal olan eğriliğin Cobb açısına dahil olan bütün segmentlerin füzyona uğratılması
gerektiğini, posterior girişimde ise füzyonun distalde stabil vertebrada sonlandırılması
gerektiğini bildirmiştir. Proksimal torasik ya da torokalomber bölgede (T2-5, T10-L2) 20o
üzeri kifoz varlığında, füzyon sahasını bu segmentleri kapsıyacak şekilde
uzatmıştır.18,19,30,31
Kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilmiş ve Lenke’nin tarif ettiği selektif füzyon
kriterlerine uyan vakalar çalışma kapsamına alınmıştır.
55
AIS’in cerrahi tedavisi anterior, posterior ya da kombine girişimle yapılabilir. Eğer
eğrilik rijit ise hem anterior hem posterior girişim yapmak gerekebilir. Bütün eğrilik tipleri
posterior spinal füzyonla tedavi edilebilirken Lenke tipI ve V eğriliklerde anterior girişim
seçeneği de mevcuttur.18,19
Adölesan idiopatik skolyozun cerrahi tedavisinde posterior entrümantasyon ve
füzyon Harrington tekniğinin kullanıma girdiği 1970’li yıllardan bu yana tercih edilen
yöntem olmuştur. Harrington yöntemi yerini 1980’li yılların başlarında Harri-Luque
yöntemine bırakmıştır. Harrington ve Harri-Luque yöntemlerinin torasik hipokifozu
giderememesi, torakolomber bölgede kifoz gelişimi, fazla sayıda füze lomber vertebranın
altında uzun takiplerde bel ağrısının ortaya çıkması iskelet olgunluğunu tamamlamamış
hastalarda krankshaft fenomeni gelişme riski ve ameliyat sonrası alçı veya breys kullanma
zorluğu gibi dezavantajları vardır.71,72,73,74
Bu dezavantajları ortadan kaldırmak için ilk olarak 1969’da Dwyer tarafından75,76
daha sonra da 1976’da Dwyer yönteminin modifikasyonu olarak Zielke ve ark.77 tarafından
anteriordan düzeltme ve stabilizasyon yöntemleri bildirmişlerdir. Bu şekilde disklerin
çıkartılması ve segmenter stabilizasyon ile daha iyi düzeltme kazanıldığı; Harringtonun
distraksiyon ile vertebrayı uzatan sistemlerin yerine konveks kompresyon ile vertebranın
kısaltılması sonucu nörolojik hasar riskinin azaldığı ve kısa segment füzyonun yeterli
olabileceği belirtilmiştir.75,77 Birinci kuşak Dwyer ve Zielke sistemlerinin sonuçlarını
bildiren yayınlarda %75-82 oranında korreksiyon oranları verilirken, ikinci kuşak Harms
anterior sistemiyle %58 korreksiyon oranı verilmiştir. Gerek birinci kuşak gerekse ikinci
kuşak anterior enstrümantasyon kullanılan serilerde implant yetersizliği psödoartroz ve
korreksiyon kaybı olayları kabul edilmeyecek kadar yüksek bildirilmiştir.78,79
1980’li yılların ortalarında tüm dünya da üç düzlemde korreksiyon yapan üçüncü
kuşak posterior sistemlerin yaygın kullanımı sonucu 1990’lı yılların başına kadar anterior
enstrümantasyonların kullanımı azalmıştır. Üçüncü kuşak posterior enstrümantasyonların
yüksek korreksiyon ve füzyon oranları ameliyat sonrasında eksternal immobilizasyon
gerektirmemesi gibi avantajlarına rağmen fazla düzeltmeden kaynaklanan omuz asimetrisi
distal lomber eğrilikte artış gövde deviasyonu ve derotasyon etkisinin tüm vertebraya
yansıması gibi yeni sorunları görülmüştür. Ayrıca füzyon alanının uzun tutulması yetersiz
apikal vertebra derotasyonu sonucu sagital düzeltmenin tam sağlanamaması, kaburga
56
kamburluğunun uzun dönemde nüksü, implantların cilt altında belirgenleşmesi gibi
dezavantajları görülmüştür.16,80
Üçüncü kuşak posterior enstrümantasyonların yukarıda belirtilen sorunları, spinal
cerrahları yeni anterior implantların geliştirilmesi ve kullanılması arayışlarına yöneltmiştir.
Dwyer, Zielke, Harms-Moss’a göre üçüncü kuşak anterior implantlar daha rijit biomekanik
olarak daha güçlü implantlardır ve önceki anterior implantların dezavantajlarını ortadan
kaldırmıştır. Bu yeni kuşak anterior implantlar özellikle üçüncü kuşak posterior
enstrümantasyonların yetersiz korreksiyon sağladığı aksiyel ve sagital planda daha iyi
korreksiyon sağlamak, daha kısa segmentli füzyon yapmak, dekompansasyonları önlemek
ve daha iyi kozmetik sonuçlar elde etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Aynı dönemde
disk yüksekliğini korumak primer stabiliteyi arttırmak ve ameliyat sonrası kifoz gelişme
riskini azaltmak amacıyla yapısal allogreft ve titanyum meshler geliştirilmiş ve
kullanılmaya başlanmıştır.81,82
Majd ve ark.72 eğrilik tip ayrımı yapılmayan anterior girişim uygulanan 22 olguda
koronal plandaki korreksiyon oranını ortalama %82 bildirmişlerdir. Turi ve ark.81 ise
anterior tek çubuk TSRH enstrümantasyonu uygulanan torakolomber ve lomber AIS’li
ondört hastada bir yıl sonunda %76 korreksiyon oranı bildirmişlerdir. Kaneda ve ark.
anterior çift çubuk sistemini kullanarak korreksiyon oranını TL, L eğriliklerde %8382,
torakal eğriliklerde %71 bulmuşlardır. Hopf CG ve ark. idiopatik CD enstrümantasyon
sistemiyle anterior girişimde %69 korreksiyon oranını bildirmişlerdir.83 Goshi K ve ark.
posterior selektif füzyon yaptıkları torasik olgularda %67, lomber olgularda %60
korreksiyon ortalaması elde etmişlerdir.84
ASF yapılan olgularımızdan Lenke tip I eğime sahip olanlarda koronal planda %73,
Lenke tip V eğime sahip olanlarda %70’lik korreksiyon ortalaması elde edilmiş olup
literatür bilgisiyle uyumludur.
PSF yapılan olgularımızdan Tip I eğime sahip olanlarda %65, tip 5 eğriliğe sahip
olanlarda %64 korreksiyon ortalaması elde edilmiş olup literatür bilgisiyle uyumludur.
Bets ve ark. ise lomber ve torakal bölgede iyi bir düzeltme için geniş ve tam
diskektomonin önemini vurgulamışlardır.78
Enstrümantasyon kifozu Dwyer, Zielke, Harms-Moss enstrümantasyonlarıyla
süregelen bir problemdir. Oluşumunda rijit olmayan birinci ve ikinci kuşak
enstrümantasyonların kullanılması ve disk mesafe koruyucularının kullanılmaması
57
gösterilmiştir.75,76,78,79 Ancak üçüncü kuşak rijit sistem olan TSRH kullanan Turi ve ark.81
kompresyon kuvvetleri uygulamadan önce intervertebral aralığa spongöz greft
uygulamalarına rağmen torakolomber veya lomber ondört hastanın altısında kifoz açısında
artış saptamışlardır. Betz ve ark.78 yapısal ve yapısal olmayan kemik grefti kullanmadıkları
ve ameliyat öncesi kifoz açısı 20o üzerinde olan torakal eğriliklerin %40’ında ameliyat
sonrasında hiperkifoz geliştiğini bildirmişlerdir. Yazarlar ameliyat öncesinde torasik kifoz
açısının 20o üzerinde olduğu olgularda bütün disk aralıklarının bol şekilde kortikal veya
spongöz kaburga cips greftleriyle greftlenmesini alt torokal ve torakolomber geçiş
bölgesine disk aralıklarına titanyum mesh veya femoral allogreftlerin kullanılmasını
önermişlerdir. Kaneda ve ark.62,82 ise hem torokal hemde lomber ve torakolomber
eğriliklerde disk mesafelerine sadece kosta grefti kullanmışlar. Ameliyat sonrası erken
enstrümantasyon kifozu, geç takiplerde sagital konturda kifoz artışı saptamamışlardır.
Linda P ve ark. anterior enstrümantasyonla tedavi edilen Risseri düşük (Risser 0) torasik
adölesan idiopatik skolyozda büyümeye sekonder sagital kifoz açısında ortalama 15o
ortalama artış tespit etmişlerdir.85
Olgularımızda lomber seviyede tüm vertebral aralıklarda yapısal olmayan kortikal
ve yapısal olan kortikospongöz greft karışımıyla greftleme yapılarak disk yüksekliğini ve
böylece lomber lordozu korumaya ve restore etmeye dikkat edilmiş. Torakal bölgede ise
kifozu önlemek ve normal torasik kifozu oluşturmak için kaburga greftleri ile yapısal
olmayan greft karışımı kullanılmış, PSF’da roda gereken eğim verilerek normal sagital
eğim sağlanmaya çalışılmış. Preop değere göre postop ASF yapılan olgularda kifoz
açısında 4,6o artış, PSF yapılan olgularda 8,9o azalma tespit edildi. Son kontrolde postop
değere göre torakal kifoz açısında ASF’da 1,6o artış, PSF’da 2,3o artış bulundu. İki grup
arasında istatiksel anlamlı fark yoktu (p>0,05).
Rhee JM ve ark. en az iki yıl takip edilmiş 50’sine ASF, 60’ına PSF yapılan
olguların sagital plandaki açı değişimlerini incelemiş anterior torasik girişim uygulanan
vakalarda preop değere göre 1o artış, son kontrolde postop değere göre 3o, lomber lordozda
preop değere göre 1o artış tespit etmiş. Posterior torasik girişimi uygulanan vakalarda
preop değere göre kifoz açısında 3o azalma, postop değere göre 2o kayıp, lomber lordozda
preop değere göre 2o artış tespit etmiş, ASF’nun kifojenik, PSF’nun kifozu azalttığını,
değişimlerin küçük olduğunu uygun teknikle uygulanan her iki cerrahi girişimin de kabul
edilebilir sagital profille sonuçlandığı kanısına varmıştır. Anterior torakolomber girişim
58
yapılan olgularda torakal kifoz açısında preop değere göre 6o artış, posterior girişim yapılan
olgularda 3o azalma, lomber lordoz açısında ise anterior girişimde 3o azalma, posterior
girişimde ise 4o azalma gözlemiştir.86
Lenke tip V eğriliğe sahip olgularımızdan anterior spinal füzyon yapılan olgularda
lomber lordoz açısında 5o kayıp, posterior spinal füzyon yapılan olgularda 1o artış gözlendi.
Skolyoz cerrahisinin amacı sagital ve koronal düzlemde dengeli bir füzyon elde
etmektir. Apikal vertebranın rotasyonu, translasyonu prognoz açısından önemlidir. Turi ve
ark. TL, L skolyozu mevcut olan ASF yapılan olgularda apikal vertebra rotasyonunda
%4681, Kaneda ve ark.’da torakolomber lomber eğriliklerde %83, torakal eğriliklerde %58
iyileşme bildirmişlerdir.62,82 Echer, Betz ve ark. CD ile PSF yapılan AIS’da apikal vertebra
rotasyonunda %14,3 derotasyon bildirmişlerdir.45 Sonuç olarak literatüre bakıldığında
anterior enstrümantasyon sistemlerinde rotasyon korreksiyonundaki başarının oldukça
yüksek olduğu görülmektedir.
Apikal vertebra rotasyonunda ASF yapılan olgularımızdan tip l eğriliğe sahip
olanlarda %50, tip V eğriliğe sahip olanlarda %60, PSF yapılan olgulardan tip 1 eğriliğe
sahip olanlarda %35, tip V eğriliğe sahip olanlarda % 33 iyileşme sağlanmış olup iki grup
arasında anlamlı fark tespit edilmiştir. Vertebra rotasyonunu düzeltmede anterior girişimler
daha üstün olarak bulunmuştur.
Üçüncü kuşak PSF enstrümantasyon sistemlerinin kulanılmaya başlanması
beraberinde yeni problemler getirmiştir. Selektif füzyon sonrası dekompansasyon rapor
edilmiştir. Literaturde %4 ile %75 arasında değişken oranlar rapor edilmiştir.70,87,88
Richards ve ark. TSRH uygulamalarında %77 oranında dengenin sağlandığını 17 Kanedea
ve ark. çift rod sistemiyle preoperatif 25mm olan gövde deviasyonunu 4mm’ ye
düşürmüşlerdir.
Çalışmamızın denge parametrelerine bakıldığında Lenke tipI eğrilige sahip
olgularda C7-CSVL mesafesi 8 olguda 2cm üzerinde tespit edildi. Son kontrolde denge
bozukluğu 3 olguda görüldü. Bu %62’ lik düzelmeye denk gelmektedir. ASF ile PSF grubu
arasında istatiksel anlamlı fark yoktu. AVT ve gövde deviasyonunda ASF yapılan grupta
daha başarılı denge korreksiyonu ve dengeli eğriliklerin korunduğu saptandı.
Modern rijit üçüncü kuşak anterior enstrümantasyon sistemleri sayesinde implant
yetersizliğine bağlı korreksiyon kaybı ve psödoartroz oranı azalmıştır. Literatürde %089,90
59
%5 arasında bildirilmiştir.62,72 Kaneda ve ark. anterior çift rod sistemlerinin tek rod
sistemlerine göre biomekanik olarak daha üstün olduğunu ileri sürmüşlerdir.62,82
ASF yapılan olgularımızın tümünde tek rijit rod kullandık. İmplant yetersizliğine
hiçbir olguda rastlanmadı. Sadece bir olguda T4 teki vidanın sıyrıldığı görüldü. Hiçbir
olguda psödoartroz görülmedi. En az 1,5 yıllık takip sonunda 8o’ nin üzerinde koronal ve
sagital plan korreksiyon kaybına rastlamadık. Düzeltme kaybı ve implant yetersizliği
oranlarının düşük çıkmasının; etkin diskektomi end-plate’ lerin temizlenmesi ve etkin
greftleme ile sağlandığını düşünüyoruz.
ASF yapılan tip I ve tip V eğriliğe sahip iki olguda junksionel kifoz gelişti (%3,1).
PSF’da geçiş bölgesinde kifoza hiçbir olgumuzda rastlanmadı. Lowe ve ark. distal
junktional kifoz oranın PSF’da ASF’dan iki kat yüksek olduğunu bildirmişlerdir.
Olgularımızda ASF’da kifoz gelişmesini preop yetersiz değerlendirmeden kaynaklandığını
düşünüyoruz.
Ortez kullanımı konusunda literatürde görüş birliği yoktur. Lenke postop eksternal
tespit kullanmazken olgularımızda postop altı ay süreyle rutin olarak TLSO kullandık.
Selektif füzyon için Lenke’nin yapısal kriterleri göz önünde bulundurularak eğilme
grafilerinde Cobb açısı 25 derecenin altında olan eğrilikler yapısal olarak kabul edilmemiş
ve bu eğrilikler füzyona dahil edilmemiştir. Hiçbir olgumuzda sekonder eğrilikde
dekompansasyon gelişmedi. Lenke tip I eğriliklerde lomber minör eğriliğin kendiliğinden
düzelme ortalaması ASF’de %52, PSF’de %51 olarak tespit edildi. Her iki grupta sonuçlar
benzerdi.
Olgularımızdan tip V eğriliğe sahip anterior spinal füzyon yapılan olgularda
kompansatuar minör torakal eğriliğin spontan korreksiyon oranı %51 olarak bulunmuştur.
PSF yapılan olguların hiçbirinde minör eğrilik mevcut değildi. Lenke ve ark. selektif
toprasik füzyon uygulanan olgularda lomber minör eğriliğin spontan korreksiyon oranı
anterior enstrümantasyonda %56, posterior enstrümantasyonda %37 olarak bildirmişlerdir.
İki yöntem arasındaki fark istatistik olarak anlamlı bulunmuştur.91 Albert ve ark. selektif
anterior TL füzyon uyguladıkları vakada torasik minör eğrilikte %40 oranında spontan
korreksiyon bildirmişlerdir.92
Anterior cerrahide kompresyon kuvvetleri ile çalışıldığından vertebra sisteminde
uzama değil de kısalma olmaktadır. Bu nedenle ameliyat sonrası iatrojenik nörolojik hasar
60
yaratma şansı daha azdır. Serimizde nörolojik hasar ile karşılaşılmazken literatürdede
bildirilmemiştir.72,78,81,82
Anterior enstrümantasyonun bir başka avantajı da özellikle zayıf hastalarda sırt
bölgesinde belirgin metalik implantların olmamasıdır.78 Ayrıca Krankshaft fenomeni ile
karşılaşılmamaktadır. Buna karşılık porterior büyümenin devam etmesi nedeniyle kifoz
açısında artış riski mevcuttur. Andrea ve ark.93 ikinci kuşak enstrümantasyon kullanılan ve
yapısal greftlerin kullanılmadığı Risser 0 olgularda kifozun arttığına dikkat çekmiştir.
Hiperkifozun önlenmesi ve sagital profilin korunması için intervertebral spacer
kullanılması ve rijit çubuk kullanımını önermiştir.
Anterior cerrahi ile distal hareketli lomber segment kazanımı ve bu sayede uzun
dönemde dejeneratif değişikliklerden korunma diğer önemli bir noktadır. Posterior
enstrümantasyon sonrası ortaya çıkan bel ağrısı Rinella ve ark.94 tarafından incelenmiş.
Her iki çalışmadada füzyon alanının lomber uzanım miktarı ile bel ağrısı arasında direk
ilişki bildirilmiştir. L2 düzeyine göre L3, L4 düzeyinde bel ağrısı oranı daha yüksek
bulunmuştur. Ginsburg ve ark. 113 hastanın ortalama 28 yıllık takibinde bel ağrısı
sıklığında L4-L5 ile L1-L2-L3 arasında anlamlı fark olmadığını bu nedenle skolyoz
tedavisinde füzyonun mümkün olduğunca az lomber segmenti içermesinin faydalı
olduğunu bildirmişlerdir.73,74
Anterior enstrümantasyon ile kazanılan segment sayısı cerrahın kullandığı posterior
füzyon sahası seçim kriterlerine bağlı olarak değişmektedir. Literatürde anterior
enstrümantasyon sayesinde kazanılan segment sayısı Betz ve ark.78 1,1-2,4 seviye
Hammerberg ve Zielke95 2,3 seviye, Majd ve ark.72 1 seviye olarak bildirmişlerdir. Füzyon
seviyelerinin seçiminde Lenke’ nin kriterlerini kullanarak füzyon yaptığımız olgularda
Lenke tip 1 olgularda 2,7 segmentin, lenke tip V olgularda ortalama 2,3 seviyenin ASF’da
füzyondan kurtarıldığı, ASF’da distalde ortalama 2 hareketli segment kalırken, PSF’da
hareketli segment sayısı ortalama 1,3 olarak bulunmuştur. Lomber bölgede mümkün
olduğunca fazla hareketli segment bırakmanın kısa vadede normal vertebra hareketliliği,
uzun vadede ise ortaya çıkabilecek dejeneratif bel ağrısı açısından önemli olduğu
düşüncesindeyiz. Hiçbir olgumuzda revizyon gerektirecek bel ağrısı şikayeti olmamıştır.
PSF yapılan olgularımızdan birinde derin enfeksiyon (%2,3), iki olguda
dekompansayon (%3,2) tespit edildi , hiçbir olguda tespit yetersizliği, nörolojik defisit
izlenmedi. Harrington sisteminde nörolojik defisit %0,23 olarak bulunmuştur. Sublaminar
61
tellerin kullanılmasıyla nörolojik komplikasyonlarda artış gözlenmiştir.64 CD
enstrümantasyonunda nörolojik komplikasyon riski Harringtona göre 3 kat fazla
bulunmuştur.59,65,66,67
ASF yapılan olgularımızdan birinde yetersiz segment füzyonu sonrası
dekompansasyon (%3,2), iki olgumuzda junksionel kifoz (%6,4), bir olgumuzda da
proksimaldeki vidanın postop 5. ayda sıyrıldığı gözlendi (%3,2), eksternal tespit süresi
füzyon gelişinceye kadar uzatıldı, denge problemi yaratacak korreksiyon kaybına
rastlanmadı. Hiçbir olgumuzda nörolojik defisit ve enfeksiyona rastlanmadı.
ASF’ da olgularımızdan hiçbirinde perop majör komplikasyon gelişmedi.
Literatürde anterior girişim yapılan olgularda %1 oranında majör komplikasyon
bildirmiştir.96
62
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
1) AIS cerrahi tedaviye karar vermeden önce mutlaka hastanın ayakta AP ve yan,
yatarak eğilme ve traksiyon grafileri çekilmelidir. Ölçümler yapılarak majör ve minör
eğriliğin rijiditesi değerlendirilmeli, minör eğrilik rijit ise minör eğrilik te füzyona dahil
edilmelidir. Proksimal torasik (TT2-5), torakolomber bölgede (T10-L2) patolojik kifoz
varlığında bu bölgeler füzyona dahil edilmelidir. Geniş segment füzyon yerine sadece
yapısal olan eğrilikler füzyona uğratılmalıdır.
2) Skolyoz üç boyutlu bir deformitedir. Üçüncü kuşak enstrümantasyon
sistemleriyle üç boyutlu düzeltme imkanı doğmuştur. Kullanılacak sınıflama sistemi üç
boyutlu değerlere uygulanabilir olmalıdır. Lenke klasifikasyon sistemi King klasifikasyon
sistemine göre üç boyutlu değerlere uygulanabilmesi nedeniyle daha üstün bir sınıflama
sistemidir.
3) Üçüncü kuşak enstrümantasyon sistemleri güçlü enstrümantasyon sistemleridir.
Bu enstrümantasyon sistemleriyle yeterli düzeltme elde edilebilmekte, düzeltme
korunabilmektedir. İmplant yetrsizliğine bağlı psödoartroz ve korreksiyon kaybı oranları
düşüktür.
4) Anterior girişim yapılan olgularda diskektominin eğrilik korreksiyonunu artırdığı
ve korreksiyonun korunmasında etkili olduğu tespit edildi. Koronal planda Lenke tip1
eğriliklerde ASF’da %73, PSF’da %66, tip V eğriliklerde ASF’da %70, PSF’da %64
düzeltme sağlanmış ve bu düzeltme korunmuş.
5) Selektif torasik füzyon yapılan olgularda lomber minör eğrilikte progresyon
gözlenmedi. ASF’da minör eğrilikte %53, PSF’da minör eğrilikte %51 spontan
korreksiyon ortalaması bulundu. Her iki grupta minör eğriliğin spontan korreksiyon
ortalaması benzerdi.
6) Sagital fizyolojik eğimlerin her iki teknikte de korunduğu, torakal bölgede
anterior girişimin kifojenik posterior girişimin kifozu azalttığı, lomber bölgede ise anterior
girişimin lomber lordozu azalttığı, posterior girişimin lomber lordozu arttırdığı bu
değişimlerin küçük olduğu ve her iki cerrahi girişiminde kabul edilir sagital profille
sonuçlandığı tespit edildi.
63
7) Anterior spinal füzyon, apikal vertebra rotasyonunu düzeltmede daha etkin
bulundu. İki grup arsındaki fark anlamlıydı.
8) Her iki yöntemde de denge parametrelerinde anlamlı düzeltme elde edilmekle
beraber, ASF yapılan grupta denge parametrelerinde daha anlamlı iyileşme elde edildi.
9) Torakolomber ve lomber skolyotik eğriliklerin cerrahi tedavi sonrasında ortaya
çıkan bel ağrısı insidansı distalde kalan hareketli segment sayısıyla ilişki içindedir. ASF
yapılan olgularda ortalama 2,3 seviye füzyondan kurtarılmış olup, ASF’la distalde kalan
hareketli segment sayısı daha fazladır.
10) Anterior girişimin koronal planda, transvers planda, denge premetrelerinde
daha etkin korreksiyon sağlaması, lomber bölgede daha fazla hareketli segment
korunabilmesi, operasyon süresinin daha kısa olması, implant maliyetinin daha düşük
olması anterior girişimi ön plana çıkarmıştır.
64
7. KAYNAKLAR
1. Herring JA. Tachjian’s Pediatrik Orthopeadics. 4th Ed, New York: W.B. Saunders Company, 2002: 213-299.
2. Ogilvie JW. Historical Aspect of scoliosis. Winter RB, Bredford DS, Lonstein JH, Ogilvie JW.
MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd Ed, Philadelphia: W.B. Saunders Company, 1995: 1-5
3. Moe JH, Kettlesson D. Idiopathic scoliosis: Analysis of curve paterns and pereliminary result of
Milwaukee brace treatment in 169 patients. J Bone Joint Surg,, 1970; 52 A: 1509-33. 4. Montgomery F, Willner S, Applegren G. Long-term follow up of patients with adolescent
idiopathic Scoliosis treated conservatively: An Analysis of the clinical value of progression. J Ped Orthop, 1990; 10: 48-52.
5. Emans JB, Kaelin A, Bancel P. Boston brace system treatmant for idiopathic scoliosis. J Bone
Joint Surg,, 1985; 67 B: 176-81. 6. Olafsson Y, Saraste H, Soderlund V, Hoffsten M. Boston brace in the treatment of idiopathic
Scoliosis. J Ped Orthop, 1995; 15: 524-527. 7. Harrington PR. Treatmant of scoliosis: Correction and internal fixation by spine ensturmentation. J
Bone Joint Surg,,1962; 44 A: 591-610. 8. Dwyer AF, Newton NC, Sherwood AA. An anterior aproach to scoliosis. Aprelminary report. Clin
Orthop, 1969; 62: 192- 202 9. Zielke K, Stundart R, Beaujean F. Ventrale derotation spondylodese. Vorlaufiger
Ergebnissbericht uber 26 operiete Falle. Arch Orthop Unfall-Chir, 1976; 85: 257-277 10. Winter RB, Denis F, Lonstein JH, Garemella J. Techniques of surgery. Winter RB, Bredford DS,
Lonstein JE, Ogilvie JW. MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd Ed, Philadelphia: W.B. Saunders Company, 1995: 133-218.
11. Luque ER. The anatomic basis and development of segmental spinal instrumentation. Spine, 1982;
7:256-259. 12. Göğüş A, Akman Ş, Talu U, Şar C, Hamzaoğlu A. Adölesan idiyopatik skolyozun anterior
ensturmentasyon ile tedavisi ve erken sonuçlar. Acta Orthop Traumatol Turc, 2001; 35: 196-207 13. Cotrel Y, Dubousset J. Nouvello technique d’osteosynthese rachidienne semaentaire par voie
posterieure. Rev. Chir. Orthop, 1984; 70: 489-494.
65
14. Turi M, Charles EJ, Richards BS. Anterior correction of idiopathic scoliosis using TSRH ınsturmentation. Spine, 1993; 18(4): 417-422.
15. Denis F. Cotrel-Dubousset ınstrumentation in treatment idiopathic scoliosis. Orthop Clin. North
Am, 1988; 19: 291-312. 16. Lenke LG, Bridwell KH, Baldus C, Blanke K, Schoenecker PL. Cotrel-Dubousset
instrumentation for adolescent adiopathic scoliosis. J Bone Joint Surg [Am], 1992; 74: 1056-67. 17. Richards BS, Herring JA, Johnston CE, Birch JG, Roach JW. Treatment of adolescent
idiopathic scoliosis using Texas Scottish Rite Hospital instrumentation. Spine, 1994; 19: 1598-605. 18. Lenke LG, Edwards CC, Bridwell KH. The Lenke classification of adolescent idiopathic
scoliosis: how it organizes curve Patterns as a template to perform selective Fusions of the Spine. Spine, 2003; 28(20): 199-207.
19. Lenke LG, Betz RR, Haher TR, Lapp MA. Multisurgeon assessment of surgicial decision-making
in adolescent idiopathic scoliosis. Spine, 2001; 26(21): 2347-2353. 20. Özkan O, Usta A, Sindel M. Sırt. Yıldırım M. Klinik Anotomi. 5. baskı, İstanbul: Nobel Tıp
Kitapevleri Ltd Şti, 1997; 821-859. 21. Arıncı K. Sobotta İnsan Anotomisi Atlası. 3. Baskı, İstanbul: BETA Basım Yayım Dağıtım A.Ş,
1990; 4-43. 22. Özdemir HM. Torakolomber Spinal Anterior Dekompresyon İnsturmentasyon ve Füzyon.
Uzmanlık tezi, Ankara, 1998. 23. Ogilvie JW. Spinal Biomechanics. Winter RB, Bredford DS, Lonstein JH, Ogilvie JW. MOE’S
Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd Ed, Philadelphia: W.B. Saunders Company, 1995: 7-21.
24. Cochran G. VB: A Primer of Orthopaedics Biomechanics, Churchill Livingstone, 1982: 293-310.
25. Esses SI, White AA. Normal Biomechanics of the Lumbar Spine. In White AH, Rothman RH, Ray
CD. Lumbar Spine Surgery, St Louis, Mosby, 1987. 26. Çakırgil GS, Dinçer MD, Turanlı S, Ocaklılar MG. Omurganın Biomekaniği. Acta Orthop.
Traum. Turc, 1986; 20: 1-18. 27. Şar C. İdiopatik Skolyozun Cerrahi Tedavisinde Cotrel-Dubousset Enstrürmentasyonunun Yeri.
Uzmanlık tezi, İstanbul, 1992.
66
28. Temirci E. İdiopatik Adölesan Torakolomber ve lomber Skolyoz Vakalarında Posterior ensturmentasyon Sonuçlarımız. Uzmanlık tezi, İstanbul, 2002.
29. Winter RB. Clasification and terminology. Winter RB, Bredford DS, Lonstein JH, Ogilvie JW.
MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd Ed, Philadelphia: W.B Saunders Company, 1995: 39-43.
30. Lenke LG, Edwards CC, Bridwel KH. The lenke classification of adolescent idiopathic scoliosis:
how it organizes curve patterns as a Template to perform selective Fusion of the spine. Spine, 2003; 28(20): 199-207.
31. Lenke LG. New classification system in AIS impact on surgery. İnternational Congress on Spinal
Surgery. METU ,ANKARA/TURKEY, 2002; 42. 32. Lök V, Önçağ H, Yüce N. Türkiye hakkında skolyoz insidensi. 6. Milli Türk ortopedi ve
Travmatoloji Kongre Kitabı. 1980: 86-90 33. Alıcı E. Omurga hastalıkları ve deformiteleri. T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, 1991. 34. Ogilvie JW. Techniques of Surgery. MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities.
Winter RB, Bredford DS, Lonstein JE, Ogilvie JW. 3rd Ed, Philadelphia: W.B Saunders Company, 1995: 133-179
35. Acaroğlu E. Adölesan idiopatik skolyozda Genel değerlendirme ve Konservatif Tedavi. Totbid
Dergisi, 2002; 1(1): 10-13. 36. Bunnel WP. The natural history of idiopathic scoliosis before skeletal maturity. Spine, 1986; 11:
773-6. 37. Weinstein SL. The Pediatric spine. New York, Raven baskı. 2000. 38. Milner PA, Dickson RA. Idiopathic scoliosis; biomechanics and biology. Eur Spine,J, 1996; 5:
362-373. 39. Göçen S. İdiopatik skolyozda her üç plandaki deformitenin biribiriyle olan ilşkisinin incelenmesi ve
gelişimindeki tetik mekanizmasının saptanması. Uzmanlık tezi, İzmir, 1997. 40. Howell FR, Dickson RA. The deformity of idiopathic scoliosis made visible by computer graphics.
J Bone Joint Surg,, 1989; 71B: 399-403. 41. Alıcı E, Berk RH, Özkan M. Natural history and pathogenesis of idiopathic Scoliosis. The Journal
of Turkish Spinal Surgery, 1992; 3: 1-5.
67
42. Lonstein JE. Patient Evaluation. MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. Winter RB, Bredford DS, Lonstein JE, Ogilvie JW. 3rd Ed, Philadelphia: W.B Saunders Company, 1995; 45-85.
43. Lenke LG, Betz RR, Bridwell KH, et al. Analysis of pulmanery function and axis rotation in
adolescent and young adult idiopathic scoliosis patients treated with Cotrel-Dubousset instrumentation. J Spinal Disord, 1992; 5(1): 16-25
44. Nash CL, Moe JH. A Study of Vertebral Rotation. J Bone Joint Surg, 1969; 51 A: 223-29. 45. Echer ML, Btez RR, Trent PS, et al. Computer tomography evaluation of Cotrel-Dubousset
instrumentation in idiopathic scoliosis. Spine, 1988; 13: 1141 46. Philips WA, Hensinger RN: Wisconsin and other instrumentation for posterior spinal fusion. Clin
Orthop, 1988; 229: 44-51. 47. King HA, Moe JH, Bradford DS, Winter RB. The selection of fusion level in thorasic idiopathic
scoliosis. J Bone Joint Surg, 1983; 65A 1302-1313. 48. Sweet FA, Lenke LG, Bridwell KH, et al. Prospective radiographic and clinical autcomes and
complications of single rot instrumented anterior spinal fusion in adolecent idiopathic scoliosis. Spine, 2002; 27(19): 2135-2136
49. King HA. Selection of fusion levels for posterior instrumentation and fusion in idiopathic scoliosis.
Orthop Clin North Am, 1988; 19:247-255 50. Lonstein JE. Idiopathic Scoliosis. MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd
Ed, Philadelphia: W.B Saunders Company, 1995; 219-256 51. Koustuik JP. Current concepts review operative treatment of idiopathic scoliosis. J Bone Joint
Surg,, 1990; 72A: 1108-1112. 52. Monney G, Kaelin JA. Short posterior Fusion for patients with thorakolomber idiopathic scoliosis.
Clinical Orthopeadicsand Related Research, 1999; 364: 32-39. 53. Axelhard JN, Brovn JK. Correction of spineal curvature by transcuteneus electrical muscle
stimulation. Spine, 1983; 8(5): 463-81. 54. Nachemson A. Result of controlled clinical trial of bracing versus non-treatment for adolescent
idiopathic scoliosis. Proceedings of the Scoliosis Research Society, Dublin, İrlanda, 1993. 55. Noonan KJ, Weinstein SL, Jacobson WC, Dolan LA. Use of the Milwaukee brace for progressive
Idiopathic scoliosis. J Bone Joint Surg, 1996; 78 A: 557-567.
68
56. Carr WA, Moe JH, Winter RB et al. Treatment of idiopathic scoliosis in the Milwaukee brace: Long-term result. J Bone Joint Surg, 1980; 62A 599-612
57. Halm H, Niemeyer T, Link T, Liljenqvist U. Segmentel pedicle screw in instrumentation
idiopathic Thorakolombal anb lombal scoliosis. Eur Spine J,, 2000; 9: 191-197. 58. Parsch D, Geartner V, Brocai DRC, Carstens C. The effect of spinal fusion on the long-term
outcome of idiopthic scoliosis. J Bone Joint Surgery, 2003; 1133 -1136. 59. Winter RB, Denis F, Lonstein JE, Garemella J. Techniques of surgery. Winter RB, Bredford DS,
Lonstein JE, Ogilvie JW. MOE’S Textbook of Scoliosis and Other Spinal Deformities. 3rd Ed, Philadelphia: W.B Saunders Company, 1995: 133-217.
60. Schultz AB, Hirsh C. Mechanical Analysis of Harrington Rod Correction of Idiopathic Scoliosis.
Clin. Orthop. Rel. Res, 1974; 100: 66-73. 61. Wenger DR, Carollo JJ, Wilkerson JA. Biomechanics of Scoliosis Correction by Segmental
Spinal Instrumentation. Spine, 1982; 7: 260-264. 62. Kaneda K, Shono Y, Satoh S, Abumi K. Anterior correction of thoracic scoliosis with Kaneda
anterior spinal system. A preliminary report. Spine, 1997; 22: 1358-68 63. Rinella A, Bridwell K, Kim Y, Rudzki J , Edwards C, Roh M, Lenke LG, Berra A. Late
complications of adult idiopathic scoliosis primary fusio L4 and above: the effect of age and distal fusion level. Spine, 2004; 29(3): 318-25.
64. Wilber RG, Thompson GH, Shaffer JW, et al. Postoperative Neurolojikal Deficits in segmental
spinal instrumentation: A study using spinal kord monitoring. J Bone Joint Surg, 1984; 66A: 1178-87.
65. Fitch RD, Turi M, Brovman BE. Comparison of Cotrel-Dubousset and Harrington rod
instrumentations in idiopathic scoliosis. J Pediatr Orthop, 1990; 10: 44-47. 66. Çeliker Ö, Tözüner MM, Benli T, Çıtak M. Skolyoz Cerrahisinde Cotrel-Dubousset Tekniği. II.
Milli Ortopedi ve Travmatoloji Kongre Kitabı, 1990: 288-290. 67. Gioia G, M’Rabet A, Dubousset J. Reconstruction frontale et sagittale des courbures scolitiques
idiopathiques apres intervention de Cotrel Dubousset. Rev. Chir. Orthop., 1988; 74 :558-562. 68. Ogon M, Giesinger K, Behensky H, Wimmer C. İnterobserver and İntraobserver reliability of
Lenke’s new scoliosis classification system. Spine, 2002; 8(27): 858-863. 69. Cummings RJ, Loveless EA, Camphell J, et al. İnterobserver reliablty and intraobserver
reproducibility of the system of King et al for the classification of adolescent idiopathic scoliosis. J Bone Joint Surg Am, 1998; 80: 1107-1111.
69
70. Thompson JG, Emans JB. A comprasion between spinous prosses sublaminar wiring combined with harrington distraction instrumentation in the manegement of adolescent idiopathic scoliosis. J Pediatr Orthop, 1988; 8: 129-34.
71. Luk KD, Leong JC, Reyes L, Hsu LC. The comperative results of treatment in idiopathic
thoracolumbar and lumbar scoliosis using the Harrington, Dwyer and Zielke instrumentations. Spine, 1989; 14: 275-80.
72. Madj ME, Castro FP, Holt RT. Anterior fusion for idiopathic scoliosis. Spine, 2000; 25: 696-702. 73. Cochran T, Irstam L, Nachemson A. Long-term anatomic and functional changes in patients with
adolescent idiopathic scoliosis treated by Harrington rod fusion. Spine, 1983; 8: 576-84. 74. Ginsburg HH, Goldstein L, Haake PW, Perkins S, Gilbert K. Longitudinal study of back pain in
postoperative idiopatric scoliosis: long-term follow-up,Phase IV. İn: Scoliosis Research Society 30th Annual Meeting, Asheville, North Carolina, 1995; 168.
75. Dwyer AF, Newton NC, Sherwood AA. An anterior approach to scoliosis. A preliminary report.
Clin Orthop, 1969; 62: 192-202. 76. Dwyer AF. Experience of anterior correction of scoliosis. Clin Orthop, 1973; 93: 191-214. 77. Zielke K, Stunkat R, Beaujean F. Ventrale Derotations-Spondylodesis. Arch Orthop Unfallchir,
1976; 85: 257-77. 78. Betz RR, Harms J, Clements DH, Lenke LG, Lowe TG, Shufflebarger HL, et al. Comparison of
anterior and posterior instrumentation for correction of adolescent thoracic idiopathic scoliosis. Spine, 1999; 24: 225-39.
79. Moe JH, Purcell GA, Bradford DS. Zielke instrumentation (VDS) for the correction of spinal
curvature. Analysis of results in 66 patients. Clin Orthop, 1983; 180: 133-53. 80. Puno RM, An KC, Puno RL, Jacob A, Chung SS. Treatment recommendationals for idiopathic
scoliosis: an assessment of the Lenke classification. Spine, 2003; 28(18): 2102-14. 81. Turi M, Johnston CE, Richards BS. Anterior correction of idiopathic scoliosis using TSRH
instrumentation. Spine, 1993; 18: 417-22. 82. Kaneda K, Shono Y, Satoh S, Abumi K. New anterior instrumentation for the management of
thoracolumbar and lumbar scoliosis. Application of the Kaneda two-rod system. Spine, 1996; 21: 1250-61.
83. Hopf CG, Eysel P, Dubousset J. Operative treatment of scoliosis With Cotrel-Dubousset-Hopf
instrumentation. New anterior spinal device. Spine, 1997; 22(6): 618-27.
70
84. Goski K, Boachie-Adjei O, Moore C, Nishiyama M. Thoracic scoliosis fusion in adolescent and adult idiopathic scoliosis using posterior translational corrective techniques (Isola): is maximum correction of the thoracic curve detrimental to the unfused lumbar curve ? Spine J, 2004; 2: 192-201.
85. Andrea LP, Betz RR, Lenke LG, et al. The effect of continued posterior spinal growth on sagittal
Contour in patients treated by anterior instrumentation for idiopathic scoliosis. . Spine, 2000; 7(25): 813-818.
86. Rhee JM, Bridwell KH, Won DS, Lenke LG, Chotigavanichaya C, HDS. Sagittal plane analysis
of adolescent idiopathic scoliosis: the effect of anterior versus posterior instrumentation. Spine, 2002; 27(21): 2350-6.
87. Schlenzka D, Poussa M, Muschik M. Operative treatment of adolescent idiopathic thoracic
scoliosis Harrington-DTT versus Coterl-Dubousset instrumenmtation. Clin Orthop, 1993; 297: 155-160
88. Richard BS, Birch JG, Herring JA, et al. Frontal plane and sagital plane balance following
Cotrel-Dubousset instrumentation. Spine, 1989; 14: 733. 89. Dubousset J, Herring JA, Shufflebarger H. The crankshaft phenomenon. J Pediatr Orthop,
1989; 9: 541-50. 90. Bridwell KH, McAlliter JW, Betz RR, Huss G, Clancy M, Schoenecker PL. Coronal
decompensation produced by Cotrel-Dubousset “derotation” maneuver for idiopathic right thoracic scoliosis. Spine, 1991; 16:769-77.
91. Lenke LG, Betz RR, Bridwell KH, Harms J, Clements DH, Lowe TG. Spontaneous lumbar
curve coronal correction after selective anterior or posterior thoracic fusion in adolescent idiopathic scoliosis. Spine, 1999; 24: 1663-71.
92. Sanders AE, Baumann R, Brown H, Johnston CE, Lenke LG, Sink E. Selective anterior fusion
of thoracolumbar/lumbar curves in adolescent. Spine, 2003; 7(28): 706-714. 93. D’Andrea LP, Betz RR, Lenke LG, Harms J, Clements DH, Lowe TG. The effect of continued
posterior spinal growth on sagittal contour in patients treated by anterior instrumentation for idiopathic scoliosis. Spine, 2000; 25: 813-8.
94. Rinella A, Bridwell K, Kim Y, Rudzki J , Edwards C, Roh M, Lenke LG, Berra A. Late
complications of adult idiopathic scoliosis primary fusio L4 and above: the effect of age and distal fusion level. Spine, 2004; 29(3): 318-25.
95. Hammerberg KW, Rodts MF, DeWald RL. Zielke instrumentation. Orthopedics, 1988; 11: 1365-
71. 96. Weis JC, Betz RR, Clements DH, Balsara RK. Prevalence of perioperative complications after
anterior spin fusion for patients with idiopathic scoliosis. J Spinal Disord, 1997; 10(5): 371-5.
71
8. ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Cüneyt KAVAK
Doğum Tarihi ve Yeri : 05.06.1975 - SAVUR / MARDİN
Medeni Durumu : Evli
Adres : Güzelyalı Mh. 21 Sk. Esma Apt. Kat:2 D:4
ADANA
Telefon : 0-322-235 48 86
E-mail : [email protected]
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Ankara Üniversitesi
Varsa Mezuniyet Derecesi : -
Görev Yerleri : -
Dernek Üyelikleri : -
Alına Burslar : -
Yabancı Diller : İngilizce
Diğer Hususlar : -
72