Click here to load reader
Upload
kolay-aoef
View
263
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Adalet Onlisans Programi
Citation preview
ADALET MESLEK ETİĞİ
KISA ÖZET
KOLAY AÖF
2
1-ÜNİTE Etik: Kavramsal Temeller .
Ahlâk; insan eylemlerinin doğru ve yanlış gibi değer ölçüleriyle ifade edilmesini mümkün
kılan yargı, tutum, davranış, ilke ve kurallardır.
Erdem;Ahlâken değerli görülen bir durumun gerçekleştirilmesi için kişinin sahip olması
gereken yetenek, beceri kapasite ve yeterliliklerdir.
Etik ise,ahlâkı konu edinen derin düşünme faaliyetidir. etiğin temel sorununun, “Ne
yapmalıyım?” sorusunun cevabını vermektir
Ahlâk insan eylemlerini konu alır. İnsan eylemlerinin iyiye yönelmek için uyması gereken
kuralları ortaya koyar.
Ahlâk, zorunlu olarak özgürlük düşüncesini içerir. Özgürlük ahlâkın koşuludur.
Ahlâk bir yandan bireyin eylemlerinde ortaya çıkar ve bireyin istemesine bağlıdır. Ancak
diğer yandan sürekli toplumsal bir temele dayanır.
Ahlâk düşüncesi ve yapısı, doğumla katıldığımız toplumda zaten hazır olarak vardır.
Ahlâk, pratik aklın ürünüdür.
Pratik akıl, neye inanılması gerektiğine karar veren teorik aklın tersine, hangi eylemde
bulunulması gerektiğine karar verir.
Pratik akıl, değer yargıları üretir ve hedeşer belirler.
Teorik akıl: Aklın, nesne ve olgular hakkında neye inanılması gerektiğiyle ilgili yapılan
düşünmeyi gerçekleştiren yönüdür.
Ahlâk, kurallar koyduğundan, insanları sorumlukılar. Ahlâkî sorumluluk, insanın özgür
olduğu kabul edilmeden anlamsızdır. Ancak irade özgürlüğü, çözümü kolay olmayan bir
sorundur.
Bir yanda insanın seçim yapmakta özgür olduğunu savunan irade özgürlüğü taraftarları,
diğer yanda da insan eylemlerinin de doğa olayları gibi doğal nedenlerle belirlendiğini
söyleyen belirlenimciler vardır.
insanın özgür olduğu düşüncesi, bazen öznelcilik denen, her insanın kendine has ahlâkî
doğrular yaratma kapasitesinde olduğunu söyleyen bir görüşün gerekçesi olarak kullanılır.
Ancak ahlâkî yargılar, daima herkese yönelmiş taleplerdir.
Evrensellik adı altında sunulan herkese yönelmişlik düşüncesi, kültürel görelilik iddiasıyla
eleştirilir.
Ahlâkın kültür ürünü olduğu, dolayısıyla her kültürün kendi doğrusunu ürettiği iddiasıyla
ortaya çıkan kültürel görelilikçilik, nihayetinde tek tek kişilerin ahlâkını toplumun ahlâkı
karşısında savunmasız bırakır.
3
Etiğin çözmesi gereken önemli bir sorunu, iyiye yönelmişlik sorunudur. Felsefe tarihi pek
çok iyi tanımı yapmıştır.
Bedensel hazlar, entelektüel hazlar, mutluluk gibi en yüksek iyi iddiaları yanında, bizatihi
evrensel bir ahlâk yasasını istemenin iyi olduğu da bu çerçevede ortaya konan
görüşlerdendir
İnsanın gerçekleştirmesi gereken en yüksek iyinin ne olduğuna dair bir görüş,
mutlulukçuluktur. Mutlulukçuluk, insanın en büyük hedefi, gayesi, ereği olarak mutluluğu
belirler. Böylece insan eylemlerinin belirleyicisi, eylemin mutluluk sağlaması olmaktadır.
Mutluluğun ne olduğu yahut neyin insanI mutlu ettiği sorusunun bir yanıt,ı ‘haz’dIr.
Hedonizm adI da verilen hazcılıkta, haz, büyük ölçüde bedensel haz olarak anlaşılır
2-Ünite Etik Gerekçelendirme
Günlük hayatta ahlâkî değerlendirmeye açık bir eylemi, eğer ahlâk hakkında derin bir
düşünme yapmamışsak, basit sayılabilecek şekillerde gerekçelendiririz.
Olguyla gerekçelendirme durumunda, eylemin sebebi olarak bir olgu gösterilir.
Duygularla gerekçelendirmede, eylemde bulunan kişi duygularını eyleminin sebebi olarak
sunar.
Olası sonuçlarla gerekçelendirme yapıldığında, eylem yapılmasa idi meydana gelebilecek
olası sonuçlara işaret edilir.
Ahlâk kurallarıyla gerekçelendirme söz konusu ise, üzerinde çok düşünülmemiş, bir etik
kuram çerçevesinde gerekçelendirilmemiş bir ahlâk kuralı eylemin sebebi olarak ortaya
çıkar. Bir eylemin ahlâk kuralıyla gerekçelendirilmesi, başka
Şekilde gerekçelendirilmesinden iyidir. Ne var ki bu gerekçelendirme etik düşünme ile
daha ileridüzeyde gerekçelendirilmemişse, kişi farkında olmadan başkalarının ahlâkî
düşüncesine dayanmış olabilir ve benzer durumlarda farklı davranma riskiyle karşı
karşıyadır.
Ahlâkî otoriteyle gerekçelendirme söz konusu ise, öğretmen, din adamı vb bir kişi veya
kurumun o eylemle ilgili tutumuna gönderme yapılır. Eylem sebebini başka bir iradeye
bağlamış kişi,özgürlüğünden ve kişiliğinden vazgeçmiştir.
Vicdanla gerekçelendirme yapıldığında ise kişi, eyleminin sebebi olarak, vicdanını
gösteriyordur.
Etik düşünme, tek tek ahlâk kuralları yerine, ahlâkî tutumun genel kurallar çerçevesinde
oluşturulmasıdır.
Bencilik, kişinin daima kendi çıkarına olan eylemi yapmasını, ahlâken doğru olan eylemin
bu kurala uygun olan eylem olduğunu söyler.
4
Sonuççuluk, eylemin sonuçlarının, eylemin doğruluğunu belirlediğini savunur. Sonuççu bir
düşünme tarzı olan faydacılık, bir eylemin ahlâken doğru olabilmesi için, toplumdaki
mümkün olan en fazla sayıda insanın mümkün olan en büyük mutluluğunu sağlaması
gerektiğini söyler.
Ödev ahlâkı, bazı temel ahlâk kurallarının kişiler için ödev oluşturduğunu ve eylemin
sonuçları ne olursa olsun, ahlâken doğru olan eylemin ödevin gerektirdiği eylem olduğunu
iddia eder.
Erdem ahlâkı ise, ahlâka uygun eylemler için, iyi insan olmak gerektiğini, dolayısıyla
erdemlerin geliştirilmesine çalışılması gerektiğini söyler.
İçeriklerinden bağımsız olarak ahlâkî yargılarındoğası, doğrulukları ve yanlışlıkları ile etik
kuramların doğruluk yanlışlıklarının tartışılması mümkündür.
Ahlâkî yargıların doğası açısından; doğalcılık, ahlâkî yargılarımızın bize olgulara karşılık
gelen bir bilgi sağladığı, dolayısıyla da bu yargıları rasyonel bir sınama imkânına sahip
olduğumuzu söyler.
Sezgicilik ise temel ahlâkî ilkelerin ve değerlerin bilgisinin sezgi yoluyla bilinebileceğini
ve kanıtlanmak için başka bir araca gerek olmadığını savunur.
Duyguculuğa göre, ahlâkî yargıların sadece yargıda bulunan kişinin duygularını
yansıtmaktadır, dolayısıyla doğru veya yanlış olduklarını iddia edemeyiz.
Görelilikçiliğe göre ise, ahlâkî yargılar kültürel temele sahip olmaları nedeniyle
karşılaştırılamazlar ve/veya farklı kültürlerde birbirleriyle çatışan ahlâkî yargılar aynı
anda geçerli/doğru olabilir.
Genel olarak etik kuramların doğruluğu açısından ise; temelcilik, bir ahlâk sisteminin bazı
temel apaçık hakikatlerle gerekçelendirilebileceğini söyler.
Bunun yanında tutarlılıkçılık, bir ahlâk sisteminin, sistemi kuran önermelerin birbirleriyle
tutarlı olmaları durumunda gerekçelendirilebileceğini savunur.
Bu kuramlardan hangisi benimsenirse benimsensin, bir ahlâk düşüncesi,
bizzat kişinin kendisi tarafından üretilmeli,
başka insanların özgürlüğünü önemsemeli,
onların iyiliğini özgürlüklerini yadsımadan istemeli,
adalete dayanan bir evrenselliğe sahip olmalı,
başka insanların ahlâkî düşüncelerine karşı sınanmaya açık olmalıdır.
5
3-Ünite Kamu Etiği
Kamu etiği, kamu görevlilerine bakan yönüyle bir tür meslek etiğidir.
İster kamu görevlisi ister özel sektör çalışanı olsun, her iki etik de, çalışanların işlerini
(görevlerini veya mesleklerini) eniyi şekilde yapmalarını, işleri için konulmuş kurallara
(mevzuata veya şirket kurallarına ve ayrıca oluşturulmuş etik kodlara) uymalarını, işlerini
yaparken eylemlerinin ahlâkî niteliğini unutmamalarını gerektirir.
İçeriği, hedefi ve önemi ne olursa olsun, gerek
meslek etiği gerekse kamu etiği açısından yapılan iş ile ilgili belirlenmiş kurallara
uyulmaması,ahlâka aykırı bir davranıştır.
Bu tür davranışların büyük bir kısmını, ‘yolsuzluk’ adı da verilen eylemler oluşturur.
Pek çok gelişmekte olan ülke gibi, Türkiye’de de yolsuzluk, yıllardır kamu yönetiminin
büyük bir sorunudur.
Türk kamu yönetiminde yolsuzluğun nedeni olarak altı çizilmesi gereken noktalar
şunlardır:
o Kamuda hukuk devleti ilkesinin yerleşmemiş olması,
o kamuda etik kültürünün yerleşmemiş olması,
o bürokrasinin merkeziyetçi ve statükocu yapısı,
o siyasilerin bürokratik yapı üzerindeki etkisi,
o takdir yetkisinin keyfi kullanılışı,
o bürokratik hizmetlerin kalitesi,
o kamu görevlilerinin kamu hizmetine adanmışlığında yetersizlik,
o bürokratik işlemlerdeki kuralların çokluğu ve karmaşıklığı,
o idari usul eksikliği.
o kamuda istihdam sorunları,
o kamu yönetiminde saydamlık eksikliği,
o kamu yönetiminde denetim yetersizliği,
o ekonomik nedenler,
o eğitimin yetersizliği,
o medya ve sivil toplumun etkinliğinin az oluşu,
o bürokratik ayrıcalıklar,
6
o toplumsal yapı.
Türkiye’nin uluslararası yolsuzluk araştırmalarına göre, yolsuzluk konusunda son on yılda
kayda değer bir gelişme gösterdiği görülmekle birlikte, üyelik için uğraş verdiği Avrupa
Birliği ülkelerinden oldukça uzakta yer almakta ve demokratik olmayan az gelişmiş
ülkelere yakın bir durumda bulunmaktadır
4-Ünite Kamu Etiği ve İnsan Hakları
İnsan hakları, kişilerin eylemlerine yön verme iddiasında olan ahlâkî talepler ve
kurallardır.
Modern toplumlardaki siyasî iktidar yapılanması, yani devlet, söz konusu hakların
korunması ödevini de üstlenmiştir.
Günümüz demokratik devlet anlayışı, insan haklarını koruma kabiliyetiyle meşruiyet
iddiasında bulunabilmektedir. İnsan hakları düşüncesi ve insan hakları içerisinde sayılan
hakların gerekçelendirilmesi de etik gerekçelendirmeye konu olur.
İnsan haklarının dayanağı, çıkış noktası, sebebi; insan onurunun gereği olmasıdır.
insan haklarının dayanak noktası olarak insan onuru, insan olmaktan kaynaklanan, başkaca
bir kişinin değer biçmesine ihtiyaç duymadan sahip olunan, başka kişi veya varlıklara
nispetle değil, bizatihi insan olmak nedeniyle değerli olma anlamına gelir.
Adil yargılanma hakkı, herkesin, kişisel hak ve yükümlülükleri ile hakkındaki bir suç
isnadının karara bağlanmasında, hukuken kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri
tarafından, makul bir sürede, adil ve aleni olarak yargılanma hakkına sahip olması
anlamına gelir.
Bu hakkın başlıca unsurları şunlardır:
o Kanunla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma;
o silahların eşitliği ve çelişmeli yargı ilkelerine göre yargılama yapılması;
o duruşmada bulunma hakkı;
o susma hakkı;
o kendini suçlamama hakkı;
o yargılamada hukuka uygun delillerin kullanılması;
o yargılama sonucu gerekçeli karar verilmesi;
o istenildiği takdirde avukat ile temsil edilme ve adli yardım alabilme;
o Yargılamanın yargıya müdahale edilmeksizin sonuçlandırılması;
7
o yargılamanın medyaya ve kamuya açık bir şekilde yapılması;
o makul sürede yargılanma.
5-ETİK MEVZUATI
8 Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5176 sayılı Kamu
Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun,kamu etiği alanındaki temel
düzenlemeyi oluşturmaktadır.
Bu kanun hükümlerini uygulamaya geçiren Kamu Görevlileri Etik Davranış ‹lkeleri ile
Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ise 13 Nisan 2005 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir
Bunların en önemlileri şunlardır:
o 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
o 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu,
o 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları işlere Dair Kanun,
o 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu,
o 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu.
Etik davranış ihlâline ilişkin başvurular, Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun inceleme yetkisi
alanına giren personel için Kurul Başkanlığına,
diğer görevliler için ise kurum yetkili disiplin kurullarına yöneltilmek üzere ilgili kurum
amirliğine yapılır.
Başvurular, yazılı dilekçe, elektronik posta veya tutanağa geçirilen sözlü başvuru yolları
ile yapılır.
Kaydedilen başvuru en kısa zamanda Kurul Başkanı veya görevlendireceği üye tarafından
bir raportöre verilir. Raportör başvuruyu görev, konu ve kabul edilebilirlik yönlerinden
inceleyerek bir ön rapor hazırlayıp kurulbaşkanına sunar. Kurul raporu görüşerek gerekirse
incelemeyi derinleştirmek suretiyle ilgili yerlerden gerekli bilgi ve belgelerin
istenmesinekarar verir.
Başvurunun kabul edilebilir bulunması durumunda, şikâyet edilen kamu görevlisinin
savunması alınır. Savunma süresi, istem yazısının kendisine bildirildiği tarihi izleyen
gündenitibaren 10 gündür.
Kurul incelemesini en geç üç aylık süre içinde bitirerek üye tam sayısının saltçoğunluğu ile
karar verir. Kamu Görevi Etik Kurulu’nun inceleme yetkisi dışında kalan ve disiplin
kurullarınca yapılan inceleme de, aynı esaslar uyarınca yürütülür.
8
Kamu Görevlileri Etik Kurulunun inceleme yetkisine giren personel hakkında Kurulun,
ihlâlin varlığı veya yokluğu yönünde verdiği kararların, ilgililere ve Başbakanlık makamına
yazılı olarak bildirilmesini öngörmektedir.
Yetkili disiplin komisyonlarınca inceleme yapılan kamu görevlilerinin etik ilke ihlâlinin
tespiti durumunda da, karar ilgili kurum veya kuruluş yetkilisine, hakkında başvuru
yapılan kamu görevlisine ve başvuru sahibine bildirilmektedir
Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun bir yargıorganı değildir.
Kurul üyelerine bakıldığında, kamu görevinde üst yöneticilik tecrübesi bulunan kişilerin
bulunduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanı ise, devletin başı olarak saygın bir makamı temsil
eder.
Cumhurbaşkanının herhangi bir eyleminin böyle bir Kurul incelemesine tabi tutulması,
devletin saygınlığını zedeleyecektir.
Temsil edilen bu makamınönemi, Cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında
yargılanamayacağını bildiğimiz takdirde daha açık bir şekilde ortaya çıkar.
Milletvekilleri ise, yine yargılama konusunda bazı ayrıcalıklara sahiptirler.
Milletvekillerinin ahlâkî açıdan denetlenme usulü, meclis çalışmaları ve seçimlerdir.
Yargı mensuplarının kapsam dışında bırakılması , yürütme tarafından oluşturulan bir
kurulun yargı organının mensuplarını denetlemesinin, erkler ayrılığı ilkesinin ihlâli
anlamına gelir.
Ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve üniversitelerin kapsam dışında bırakılmış olmasını
anlamak zordur. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları açısından, ülke güvenliğini tehdit
etmeyen durumlarda askeri personelin etik ilke ihlâlinde bulunduğu iddialarının
incelenmesinde herhangi bir sakınca yoktur.
Yine üniversite mensupları da, bilim etiğinin özel bir uzmanlık alanı olduğu düşünülse
bile, bilimsel faaliyetler dışındaki eylemlerinin etik ilkeler açısından incelenebiliyor
olması gerekir.
Kamudaki ahlâka aykırı davranışlar ile cezayı gerektiren eylemler ayrımını, gündelik
hayattaki tutumlarımızla örnekleyebiliriz.
Gündelik hayatta karşılaştığımız veya bizzat yaptığımız pek çok ahlâka aykırı eylemin cezalandırılması aklımızdan bile geçmez. Ahlâka aykırılık gündelik hayatta, kınamayla, ayıplamayla karşılanır. Bunun yanında belli bir sınırı geçen ahlâka aykırı eylemler, artık hukukun ilgi alanına girmiştir.
KAMU GÖREVLİLERİ ETİK SÖZLEŞMESİ:
9
Kamu hizmetinin her türlü özel çıkarın üzerinde olduğu ve kamu görevlisinin halkın hizmetinde bulunduğu
bilinç ve anlayışıyla;
• Halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamak, hizmet
kalitesini yükseltmek ve toplumun memnuniyetini artırmak için çalışmayı,
• Görevimi insan haklarına saygı, saydamlık, katılımcılık, dürüstlük, hesap verebilirlik, kamu yararını
gözetme ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda yerine getirmeyi,
• Dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, yaş, bedensel engelli ve cinsiyet ayrımı yapmadan, fırsat
eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalara meydan vermeden tarafsızlık içerisinde hizmet gereklerine
uygun davranmayı,
• Görevimi, görevle ilişkisi bulunan hiçbir gerçek veya tüzel kişiden hediye almadan, maddi ve manevi
fayda veya bu nitelikte herhangi bir çıkar sağlamadan,herhangi bir özel menfaat beklentisi içinde olmadan
yerine getirmeyi,
• Kamu malları ve kaynaklarını kamusal amaçlar ve hizmet gerekleri dışında kullanmamayı ve
kullandırmamayı, bu mal ve kaynakları israf etmemeyi,
• Kişilerin dilekçe, bilgi edinme, şikayet ve dava açma haklarına saygılı davranmayı, hizmetten
yararlananlara, çalışma arkadaşlarıma ve diğer muhataplarımakarşı ilgili, nazik, ölçülü ve saygılı hareket
etmeyi,
• Kamu Görevlileri Etik Kurulunca hazırlanan yönetmeliklerle belirlenen etik dav-ranış ilke ve değerlerine
bağlı olarak görev yapmayı ve hizmet sunmayı taahhüt ederim.
10
6-Ünite Etik Davranış İkeleri
Kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde; halkın günlük yaşamını
kolaylaştırmayı, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamayı, hizmet
kalitesini yükseltmeyi,halkın memnuniyetini artırmayı, hizmetten yararlananların
ihtiyacına ve hizmetlerin sonucunaodaklı olmayı hedeflemelidirler.
Kamu hizmetleri, belirlenen standartlara ve süreçlere uygun şekilde yürütülmelidir.
Kamu personeli, yapmış oldukları işlemlerle ilgili açıklayıcı bilgileri vermelidirler.
Kamu görevlileri, çalıştıkları kurum veya kuruluşun amaçlarına ve misyonuna uygun
davranmalı, kamu bina ve taşıtları ile diğer kamu malları ve kaynaklarını kamusal amaçlar
ve hizmet gerekleri dışında kullanmamalıdırlar.
Etik davranış ilkelerinin ihlal edilmesi durumlarının yetkililere ihbar etmeli, görevlerini
yerine getirirken yetkilerini aşarak çalıştıkları kurumlarını bağlayıcı açıklama, taahhüt,
vaat veya girişimlerde bulunmamalıdırlar.
Kamu görevlileri, takdir yetkilerini, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, her
türlü keyfilikten uzak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olarak kullanmalıdırlar.
Takdir yetkisini kullanarak belli bir şekilde eylemde bulunmak durumunda olan kamu
görevlisi, bu yetkisini kullanırken ve kararını alırken, adalet, eşitlik ve dürüstlük
ilkeleriyle birlikte kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda hareket etmelidir.
Kamu görevlisi, tutukluk, gereksiz gizlilik ve gizemlilik, olağan dışı tepkiler gibi, şüphe
yaratan davranışlarla vatandaşları tedirgin etmemeli, güvensizlik yaratmamalıdır.
Kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında sorumlulukları ve
yükümlülükleri konusunda hesap verebilir ve kamusal değerlendirme ve denetime her
zaman açık ve hazır olmalıdırlar.
Kamu görevlileri, halkın bilgi edinme hakkını kullanmasına yardımcı olmalıdırlar.
Kamu görevlileri, kendileriyle eşlerine ve velayeti altındaki çocuklarına ait taşınır ve
taşınmazları, alacak ve borçları hakkında, ilgili yasal mevzuat çerçevesinde mal
bildiriminde bulunmalıdırlar.
Kamu görevlileri, kendilerine, yakınlarına,arkadaşlarına ya da ilişkide bulunduğu kişi ya da
kuruluşlara sağlanan her türlü menfaati ve onlarla ilgili mali ya da diğer yükümlülükleri ve
benzeri şahsi çıkarlara sahip olmaları hallerinden kaçınmalıdır.
Kamu görevlileri, görevlerinin ifası sırasında ya da bu görevlerin sonucu olarak elde
ettikleri resmi veya gizli nitelikteki bilgileri,kendilerine, yakınlarına veya üçüncü
kişileredoğrudan veya dolaylı olarak ekonomik, siyasal veya sosyal nitelikte bir menfaat
elde etmek için kullanmamalı, görevdeyken ve görevden ayrıldıktan sonra yetkili
makamlar dışında hiçbir kurum, kuruluş veya kişiye açıklamamalıdırlar.
11
Kamu görevlileri, seçim kampanyalarında görev yaptığı kurumun kaynaklarını doğrudan
veya dolaylı olarak kullanmamalı ve kullandırmamalıdırlar.
Kamu görevlileri, eski kamu görevlilerini kamu hizmetlerinden ayrıcalıklı bir şekilde
faydalandırmamalı, onlara imtiyazlı muamelede bulunmamalıdırlar.
Kalem çalışanları, hukuki danışmanlık anlamına gelebilecek bilgiler veremez, davanın
seyriyle ilgili olarak vatandaşları yönlendiremezler. Ancak yürüttükleri kalem işleriyle
ilgili olarak, vatandaşların sorularını sabırla ve nezaketle cevaplamalı, herhangi bir hak
kaybına uğramamaları için kalem işleriyle ilgili gerekli bilgiyi vermelidirler.
Yolsuzluk, devlete duyulan güvene yönelmiş en büyük tehditlerdendir. Yolsuzluğa bulaşan
kamu görevlileri,çoğunca mal varlıklarını normal bir kamu görevlisindençok daha fazla
artırırlar.
3628 sayılı Kanun uyarınca, kamu görevlilerinin sadece kendileri değil, eşleri ve
velayetleri altındaki çocukları da mal bildirimine dahildir.Böylece kamu görevlilerinin mal
varlıklarındaki artışın görülebileceği korkusuyla, yolsuzluk yapmaktan kaçınmaları
hedeflenmiştir
Sınavlarda başarılar.