16
15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 Say›: 146 3-16 Ocak 2009 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected] Emperyalistlerin yeni y›l mesaj› Patronlar›n kriz sald›r›s›na karfl› iflçilerin direnifli yay›l›yor Baflkan seçilir seçilmez, “‹srail’in ald›¤› önlemler do¤ru ve gerekliydi. ABD baflkan› ola- rak ‹srail’in güvenli¤i için her fleyi yapaca¤›m” diyen Obama, yeniden yap›land›r›lmak üzere, Ortado¤u’da sald›r› ve katliamlara yeflil ›fl›k yakm›flt›. ‹srail de Filistin’e sald›ra- rak, efendisine ‘haz›r›m’ dedi. Emperyalist politikalar›n hayat bulmas› için hedef, Ha- mas, Hizbullah gibi ‘ç›ban’lar›n yok edilmesidir. M›s›r’la pazarl›¤› s›ras›nda ‹srail D›fliflle- ri Bakan› Tzip Livni, Hamas yönetimine son vereceklerini aç›ktan ifade etmiflti. Gaz- ze’ye gerçeklefltirilen sald›r›, emperyalist devletlerin planlad›¤› ‘Ortado¤u bar›fl ve is- tikrar’ konferanslar›n›n bölgeyi tahakküm alt›na almak ve halklar›n direniflini yok et- mek için gerçeklefltirildi¤ini gösterdi. Devletin görmezden gelme tutumuna kar- fl›n, dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik kriz, ülkemizde de etkisini artt›r›yor. Krizi kendisi için kar etme arac›na dönüfltürmek için kollar› s›vam›fl olan ve krizin yükünü iflçi ve emekçilerin omuzlar›na bindirmeye çal›flan patronlar, bir yandan iflçileri iflten ç›kartarak çok daha az iflçiyle çok daha fazla üretim yapmay› hedeflerken, öte yan- dan geliflebilecek tepkileri engellemek için ifl yerlerindeki sendikal örgütlülükleri etki- sizlefltirmek istiyor. Bunun için büyük çaba sarf eden patronlar, ifl yerlerine hiçbir sen- dikay› sokmamak için yo¤un bir çaba sarf ediyor. Bütün engellemelere karfl›n haklar› için sendikalarda örgütlenen iflçiler bir bir iflten ç›kart›l›rken, iflçiler, patronlar›n bu sald›r›lar›na, fabrika iflgalleri, grevler ve bir dizi eylemle karfl› duruyor. Sayfa 13 B‹R M‹LAT: 19-22 ARALIK 2000 HAP‹SHANELER D‹REN‹fi‹ Emperyalizmin dünyaya yeniden flekil vermek maksad›yla bafllatt›¤› "terörle mücadele", "demokrasi", "özgürlük" sald›r›lar›n›n arife- sinde, sistemin ülkemizdeki uflaklar› da, 19 Aral›k katliam›yla egemenliklerini sa¤lamlafl- t›rmak istediler. Bu bak›mdan 2000 ölüm oru- cu direnifli ve bunun içinde 19 Aral›k direnifli, devrimci mücadele aç›s›ndan da önemli bir dönüm noktas› oluflturdu. Emperyalist sald›r- ganl›k, düflmanlar›n› ‘›slah’ etme amac›yla, ön- ce 1999’da Ulucanlar’da ‘düflürmek’ istedi, ba- flaramad›. Ard›ndan devrimci, komünist irade- nin yeniden s›nand›¤› 19 Aral›k direnifli yaz›ld› tarihin sayfalar›na... GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 4 DEVLET‹N ZEH‹RL‹ fiEKER‹: TRT fiEfi Bu zamana kadar Kürtçe konuflulmas›n›, Kürtçe yay›n yapan gazete, TV ve radyo kanallar›n› ya- saklayan ve bu ‘geleneksel çizgisinden’ vazgeç- meyen devlet, Kürtçe yay›n yapan bir kanal› faali- yete soktu. Kürtçe kanal meselesini, kimileri olumlu ve devletin Kürt ulusuna yönelik ‘demok- ratik aç›l›mlar›’ fleklinde yorumlasa da, iflin özü kanal›n hangi tart›flmalar›n ve hangi sürecin ürü- nü olarak ortaya ç›kt›¤›yla do¤rudan ilintili. Ve ile- ride daha da netleflecek olan kanal›n izleyiciye sunaca¤› programlar, kanal›n hangi amaca hizmet etti¤ini çok daha somut olarak ortaya koyacakt›r. GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 5 DEMOKRAS‹ GÜÇLER‹ ‘YEREL SEÇ‹MLERDE B‹Z VARIZ’ DED‹ ‹çerisinde siyasi parti ve demokratik kitle ör- gütlerinin yer ald›¤› 24 kurum, Taksim’deki Square Otel’de gerçeklefltirilen bas›n toplant›- s›yla, 2009 Mart’›nda yap›lacak olan yerel se- çimlerde birlikte hareket edeceklerini deklare etti. Toplant›ya DTP Efl Baflkan› Emine Ayna, ÖDP Genel Baflkan› Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan› Levent Tüzel, TKP Genel Baflkan› Aydemir Gürel, D‹P Giriflimi temsilcisi Sungur Savran, Sosyalist Parti Genel Baflkan› Sevim Belli, Demokratik Haklar Federasyonu temsilcisi Ozan Do¤an ve ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤’›n da aralar›nda bulundu¤u parti ve kurum temsilcileri kat›ld›. GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 2 Obama dönüflümü katliam getirdi Filistin’e yap›lan sald›r›, sadece engel görülen Hamas’› de¤il, esas olarak Filistin halk›n›n hakl› direniflini hedefliyor. ‹srail, kendisine yaklaflan El Fetih ile anlafl›p, Hamas’› yok etmek amac›yla Filistinlilerin üzerine bomba ya¤d›r›yor. Burada Filistinlilere, Hamas yerine El Fetih gibi ‘›l›ml›’larla yola devam etmeleri için bü- yük siyonist terör uygulan›yor. ABD emperyalizmine hizmette ‹srail’den geri kalmayan Türk devleti, pazarl›klar ve oluflturulan mutabakat sonucunda, Kürt ulusal sorununun ‘çözümü’ ad› alt›nda, PKK’yi ve Kürt ulusunun hakl› direnifli- ni yok etmek için ‘›l›ml›’ Kürtlerle birlikte seferber oldu. Tüm bunlar, emperya- listlerin Ortado¤u projesinde birlefliyor. Sayfa 16 ‘Hamas hedeflerini vurmak’ gerekçesiyle ‹srail’in, abluka alt›ndaki Gazze’ye sald›rmas› sonucunda 400’ü aflk›n Filistinli katledildi. Kentin yerle bir edildi¤i hava bombard›man›n›n ard›ndan ‹srail, ‘flimdi savafl zaman›’ diyerek, karadan da sald›raca¤›n› aç›klad›. Kocaeli’nde bulunan BR‹SA fab- rikas› iflçileri, ekonomik kriz ge- rekçe gösterilerek iflten ç›kar- malar›n bafllamas› üzerine, fab- rikay› iflgal etti. ‹stanbul Ümra- niye’ye ba¤l› Dudullu’da da üretimin durdurulmas› ve iflten ç›kartmalar üzerine, yaklafl›k 500 iflçi Simter Metal fabrikas›n› iflgal etti. Yine ‹stanbul’da iflten at›lan, maafl, fazla mesai ve tazminat ödemeleri yap›lma- yan Ünsa Çuval iflçileri, fabrika önünde direnifle getçi. ‹flçiler fabrika iflgal etti GÜNCEL ‘Özür’ ile ‘Çözüm’ aras›na s›k›flan gündem SAYFA 3 PERSPEKT‹F Kriz ve Biz SAYFA 8 IIIIIIII AZARLAR SINIF TAVRI/‹smail Uçar Emperyalizmin Ortado¤u bar›fl›! EME⁄‹N KÜRSÜSÜ/Dursun Bafltu¤ Kriz kas›p kavuruyor ÖNCÜ KADIN/Rojda Demir Yönetme, yönetilme ve kad›n -2- FORUM/Kürt ulusal sorunu ve yerel seçimler... YÖNEL‹M/Kaz›m Cihan Sermaye, devlet ve ç›k›fl yolu YÜZ F‹K‹R/Muzaffer Oruço¤lu Nepal’de devlet ve devrim -I- Y 2009 y›l›n›n, tüm ezilen halklar, az›nl›klar ve uluslar için, zulmedenlere, sömürenlere karfl› mücadelenin daha da yükseldi¤i bir y›l olmas› umuduyla, tüm okurlar›m›za yeni bir y›l›n ilk say›s›nda merhaba diyoruz. Bu say›m›zda, geride b›rakt›¤›m›z y›l›n ön plana ç›km›fl olan geliflmelerini k›saca aktaraca¤›m›z bir panorama haz›rlamak istedik, fakat dünyada ve ülke- mizde sürekli olarak yaflanan geliflmeler, buna imkan tan›mad›. Panoramay› haz›rlayamad›k, ancak, bu köflede el verdi¤i kadar›yla bu ihtiyac› gidermeye çal›flaca¤›z Sayfalar›m›z› yi- ne, emperyalist-kapitalist sistemin egemenlerinin dünya halklar›na ve ezilen uluslar›na yönelik sald›r›lar› iflgal ediyor. Fakat fluna inan›yoruz; bu sayfalar, dünya ezilenlerinin hakl› mü- cadelelerinin dünyay› kas›p kavuraca¤› günleri de yazacak. Bu, bizlerin elinde! Bafllarken, 2008’in bafl›ndan de¤il de, tersten, yani hepimizin, içimizde daha fazla tepki verme hissi uyan- d›ran, ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliamla bafllamak istiyoruz. ABD’de geçti¤imiz Kas›m ay›nda kesinleflen seçim sonuçlar› ile birlikte, tüm dünyaya yenilenmifl ABD’li bir dönemin pem- be hayallerini kurdurmak isteyen emperyalist-kapitalist sistem, Filistin’deki pencereden, “hiçbir fley de¤iflmedi” dedi... Devam› Sayfa 2’de 2008 PANORAMASI ’den Mahsun Turan: Oleyis Örgütleme Uzman› Sendikalar›n, DKÖ’lerin ve emekten yana siyasi partile- rin, bas›na ve kamuoyuna faks metinleri yay›mlayarak, tepki gösterme al›flkanl›klar› terk edilmelidir... 16’da 3 6 7 10 11 12 Halklar›n direnifli hedefleniyor DHF: Filistin halk› kazanacak ABD destekli ‹srail siyo- nizminin iflgal ve zulmüne karfl› Filistin halk›n›n verdi¤i hakl› ve meflru mücadele, bundan önceki katliamlarla bi- tirilemedi¤i gibi, Gazze katli- am›yla da bitirilemeyecektir. Demokratik Haklar Federasyo- nu olarak Filistin halk›n›n hak- l› mücadelesini destekliyor, di- renen Filistin halk›n›n zaferi kazanaca¤›na olan inanc›m›- z› bir kez daha yineliyoruz.

3 - 16 Ocak 2009 - Sayi 146

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

15 Günlük Siyasi Gazete Y›l: 7 • Say›: 146 • 3-16 Ocak 2009 • Fiyat›: 1 YTL e-mail:[email protected]

Emperyalistlerin yeni y›l mesaj›

Patronlar›n kriz sald›r›s›na karfl› iflçilerin direnifli yay›l›yor

Baflkan seçilir seçilmez, “‹srail’in ald›¤› önlemler do¤ru ve gerekliydi. ABD baflkan› ola-rak ‹srail’in güvenli¤i için her fleyi yapaca¤›m” diyen Obama, yeniden yap›land›r›lmaküzere, Ortado¤u’da sald›r› ve katliamlara yeflil ›fl›k yakm›flt›. ‹srail de Filistin’e sald›ra-rak, efendisine ‘haz›r›m’ dedi. Emperyalist politikalar›n hayat bulmas› için hedef, Ha-mas, Hizbullah gibi ‘ç›ban’lar›n yok edilmesidir. M›s›r’la pazarl›¤› s›ras›nda ‹srail D›fliflle-ri Bakan› Tzip Livni, Hamas yönetimine son vereceklerini aç›ktan ifade etmiflti. Gaz-ze’ye gerçeklefltirilen sald›r›, emperyalist devletlerin planlad›¤› ‘Ortado¤u bar›fl ve is-tikrar’ konferanslar›n›n bölgeyi tahakküm alt›na almak ve halklar›n direniflini yok et-mek için gerçeklefltirildi¤ini gösterdi.

Devletin görmezden gelme tutumuna kar-fl›n, dünyay› etkisi alt›na alan ekonomikkriz, ülkemizde de etkisini artt›r›yor. Krizikendisi için kar etme arac›na dönüfltürmekiçin kollar› s›vam›fl olan ve krizin yükünüiflçi ve emekçilerin omuzlar›na bindirmeyeçal›flan patronlar, bir yandan iflçileri ifltenç›kartarak çok daha az iflçiyle çok dahafazla üretim yapmay› hedeflerken, öte yan-dan geliflebilecek tepkileri engellemek içinifl yerlerindeki sendikal örgütlülükleri etki-sizlefltirmek istiyor. Bunun için büyük çabasarf eden patronlar, ifl yerlerine hiçbir sen-dikay› sokmamak için yo¤un bir çaba sarfediyor. Bütün engellemelere karfl›n haklar›için sendikalarda örgütlenen iflçiler bir biriflten ç›kart›l›rken, iflçiler, patronlar›n busald›r›lar›na, fabrika iflgalleri, grevler ve birdizi eylemle karfl› duruyor. Sayfa 13

B‹R M‹LAT:19-22 ARALIK 2000HAP‹SHANELER D‹REN‹fi‹

Emperyalizmin dünyaya yeniden flekil vermekmaksad›yla bafllatt›¤› "terörle mücadele","demokrasi", "özgürlük" sald›r›lar›n›n arife-sinde, sistemin ülkemizdeki uflaklar› da, 19Aral›k katliam›yla egemenliklerini sa¤lamlafl-t›rmak istediler. Bu bak›mdan 2000 ölüm oru-cu direnifli ve bunun içinde 19 Aral›k direnifli,devrimci mücadele aç›s›ndan da önemli birdönüm noktas› oluflturdu. Emperyalist sald›r-ganl›k, düflmanlar›n› ‘›slah’ etme amac›yla, ön-ce 1999’da Ulucanlar’da ‘düflürmek’ istedi, ba-flaramad›. Ard›ndan devrimci, komünist irade-nin yeniden s›nand›¤› 19 Aral›k direnifli yaz›ld›tarihin sayfalar›na...

GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 4

DEVLET‹N ZEH‹RL‹ fiEKER‹:TRT fiEfi

Bu zamana kadar Kürtçe konuflulmas›n›, Kürtçeyay›n yapan gazete, TV ve radyo kanallar›n› ya-saklayan ve bu ‘geleneksel çizgisinden’ vazgeç-meyen devlet, Kürtçe yay›n yapan bir kanal› faali-yete soktu. Kürtçe kanal meselesini, kimileriolumlu ve devletin Kürt ulusuna yönelik ‘demok-ratik aç›l›mlar›’ fleklinde yorumlasa da, iflin özükanal›n hangi tart›flmalar›n ve hangi sürecin ürü-nü olarak ortaya ç›kt›¤›yla do¤rudan ilintili. Ve ile-ride daha da netleflecek olan kanal›n izleyiciyesunaca¤› programlar, kanal›n hangi amaca hizmetetti¤ini çok daha somut olarak ortaya koyacakt›r.

GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 5

DEMOKRAS‹ GÜÇLER‹‘YEREL SEÇ‹MLERDE B‹Z VARIZ’ DED‹

‹çerisinde siyasi parti ve demokratik kitle ör-

gütlerinin yer ald›¤› 24 kurum, Taksim’deki

Square Otel’de gerçeklefltirilen bas›n toplant›-

s›yla, 2009 Mart’›nda yap›lacak olan yerel se-

çimlerde birlikte hareket edeceklerini deklare

etti. Toplant›ya DTP Efl Baflkan› Emine Ayna, ÖDP

Genel Baflkan› Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan›

Levent Tüzel, TKP Genel Baflkan› Aydemir Gürel,

D‹P Giriflimi temsilcisi Sungur Savran, Sosyalist

Parti Genel Baflkan› Sevim Belli, Demokratik

Haklar Federasyonu temsilcisi Ozan Do¤an ve

ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤’›n da aralar›nda

bulundu¤u parti ve kurum temsilcileri kat›ld›.

GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 2

Obama dönüflümü katliam getirdiFilistin’e yap›lan sald›r›, sadece engel görülen Hamas’› de¤il, esas olarak Filistinhalk›n›n hakl› direniflini hedefliyor. ‹srail, kendisine yaklaflan El Fetih ile anlafl›p,Hamas’› yok etmek amac›yla Filistinlilerin üzerine bomba ya¤d›r›yor. BuradaFilistinlilere, Hamas yerine El Fetih gibi ‘›l›ml›’larla yola devam etmeleri için bü-yük siyonist terör uygulan›yor. ABD emperyalizmine hizmette ‹srail’den gerikalmayan Türk devleti, pazarl›klar ve oluflturulan mutabakat sonucunda, Kürtulusal sorununun ‘çözümü’ ad› alt›nda, PKK’yi ve Kürt ulusunun hakl› direnifli-ni yok etmek için ‘›l›ml›’ Kürtlerle birlikte seferber oldu. Tüm bunlar, emperya-listlerin Ortado¤u projesinde birlefliyor. Sayfa 16

‘Hamas hedeflerini vurmak’ gerekçesiyle ‹srail’in, abluka alt›ndaki Gazze’ye sald›rmas› sonucunda 400’ü aflk›n Filistinli katledildi.Kentin yerle bir edildi¤i hava bombard›man›n›n ard›ndan ‹srail, ‘flimdi savafl zaman›’ diyerek, karadan da sald›raca¤›n› aç›klad›.

Kocaeli’nde bulunan BR‹SA fab-

rikas› iflçileri, ekonomik kriz ge-

rekçe gösterilerek iflten ç›kar-

malar›n bafllamas› üzerine, fab-

rikay› iflgal etti. ‹stanbul Ümra-

niye’ye ba¤l› Dudullu’da da

üretimin durdurulmas› ve iflten

ç›kartmalar üzerine, yaklafl›k

500 iflçi Simter Metal fabrikas›n›

iflgal etti. Yine ‹stanbul’da iflten

at›lan, maafl, fazla mesai ve

tazminat ödemeleri yap›lma-

yan Ünsa Çuval iflçileri, fabrika

önünde direnifle getçi.

‹flçiler fabrika iflgal etti

GÜNCEL ‘Özür’ ile ‘Çözüm’ aras›na s›k›flan gündem SAYFA 3PERSPEKT‹F Kriz ve Biz SAYFA 8 IIIIIIII

AZARLAR

SINIF TAVRI/‹smail UçarEmperyalizmin Ortado¤u bar›fl›!

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ/Dursun Bafltu¤Kriz kas›p kavuruyor

ÖNCÜ KADIN/Rojda DemirYönetme, yönetilme ve kad›n -2-

FORUM/Kürt ulusal sorunuve yerel seçimler...

YÖNEL‹M/Kaz›m CihanSermaye, devlet ve ç›k›fl yolu

YÜZ F‹K‹R/Muzaffer Oruço¤luNepal’de devlet ve devrim -I-

Y

2009 y›l›n›n, tüm ezilen halklar, az›nl›klar ve uluslar için, zulmedenlere, sömürenlere karfl› mücadelenin daha da yükseldi¤i bir y›l olmas› umuduyla, tüm okurlar›m›za yeni bir y›l›n ilksay›s›nda merhaba diyoruz. Bu say›m›zda, geride b›rakt›¤›m›z y›l›n ön plana ç›km›fl olan geliflmelerini k›saca aktaraca¤›m›z bir panorama haz›rlamak istedik, fakat dünyada ve ülke-mizde sürekli olarak yaflanan geliflmeler, buna imkan tan›mad›. Panoramay› haz›rlayamad›k, ancak, bu köflede el verdi¤i kadar›yla bu ihtiyac› gidermeye çal›flaca¤›z Sayfalar›m›z› yi-ne, emperyalist-kapitalist sistemin egemenlerinin dünya halklar›na ve ezilen uluslar›na yönelik sald›r›lar› iflgal ediyor. Fakat fluna inan›yoruz; bu sayfalar, dünya ezilenlerinin hakl› mü-cadelelerinin dünyay› kas›p kavuraca¤› günleri de yazacak. Bu, bizlerin elinde! Bafllarken, 2008’in bafl›ndan de¤il de, tersten, yani hepimizin, içimizde daha fazla tepki verme hissi uyan-d›ran, ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliamla bafllamak istiyoruz. ABD’de geçti¤imiz Kas›m ay›nda kesinleflen seçim sonuçlar› ile birlikte, tüm dünyaya yenilenmifl ABD’li bir dönemin pem-be hayallerini kurdurmak isteyen emperyalist-kapitalist sistem, Filistin’deki pencereden, “hiçbir fley de¤iflmedi” dedi... Devam› Sayfa 2’de

2008PANORAMASI

’den

Mahsun Turan:Oleyis Örgütleme Uzman›

Sendikalar›n, DKÖ’lerin ve emekten yana siyasi partile-rin, bas›na ve kamuoyuna faks metinleri yay›mlayarak,tepki gösterme al›flkanl›klar› terk edilmelidir... 16’da

3

6

7

10

11

12

Halklar›n direnifli hedefleniyor

DHF: Filistinhalk› kazanacak

ABD destekli ‹srail siyo-nizminin iflgal ve zulmüne

karfl› Filistin halk›n›n verdi¤ihakl› ve meflru mücadele,bundan önceki katliamlarla bi-tirilemedi¤i gibi, Gazze katli-am›yla da bitirilemeyecektir.Demokratik Haklar Federasyo-nu olarak Filistin halk›n›n hak-l› mücadelesini destekliyor, di-renen Filistin halk›n›n zaferikazanaca¤›na olan inanc›m›-z› bir kez daha yineliyoruz.

2 3-16 Ocak 2009 güncelSayfa 1’den devam...Tersten gitmeye devam ediyoruz… Önceki hükümet dö-nemini ‘sivil anayasa’ tart›flmalar›yla kapatan AKP, 2007Temmuz’unda tekrar tek bafl›na hükümet olarak, em-peryalist efendisinin kendisi için belirledi¤i rolünü ifa et-meyi sürdürüyor. ‘Sivil anayasa’ tart›flmas› geride kal›r-ken, geçti¤imiz y›l çokça tart›fl›lan konular, türban soru-nu, AKP’ye kapatma davas›, Ergenekon operasyonu, po-lis cinayetleri, tersanelerdeki iflçi ölümleri, Kürt sorunu,Ermeni sorunu, Alevi sorunu ve ekonomik kriz oldu. Türk devletinin geleneksel çizgisi olan, Türk-‹slam sente-zi ve Kemalist kabuk; türban sorunu, Ermeni sorunu,Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi konular›n tart›fl›lmas›yla,geçti¤imiz y›l bir hayli ‘çat›rdad›.’ Bu süreçte göze çarpanönemli ayr›nt›, ülkede yaflanan bu geliflmelerin öncelik-le liberaller taraf›ndan oldukça rahat flekilde tart›fl›l›yorolmas› oldu. Liberal çizgideki günlük bir gazetenin, Ke-malizm’e faflizm demesi, Genelkurmay Baflkan›’na ‘indiro parma¤›n›’ diyebilecek bir cesarete sahip olmas›, arka-s›ndaki güçlerden elde etti¤i rahatl›¤› gösterdi.

AKP’ye KAPATMA DAVASI- 2008 fiubat’›nda yürürlü¤e

giren, üniversitelerde türban› serbest b›rakan Anayasade¤iflikli¤i ile birlikte, Mart ay›nda Yarg›tay Cumhuriyet

Baflsavc›s› AKP hakk›nda iddianame haz›rlayarak AnayasaMahkemesi’ne partinin kapat›lmas› talebiyle baflvurdu. ‹d-dianame Mahkeme taraf›ndan kabul edildi ve dava aç›ld›.‹ddianamede Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün de, D›fliflleriBakan› oldu¤u dönemde büyükelçiliklere gönderdi¤i Fet-hullah Gülen’in okullar›n›n desteklenmesi yönündeki tali-mat› gibi sebepler nedeniyle yarg›lanmas› isteniyordu, fa-kat Mahkeme, Gül’ü Cumhurbaflkan› olmas›ndan ötürü da-van›n d›fl›nda tutma karar› ald›. 2008 Haziran ay›nda Ana-yasa Mahkemesi, üniversitelere türban serbestisi getirenAnayasa de¤iflikli¤ini iptal etti. Temmuz ay›nda ise, AKPhakk›nda karar›n› aç›klayan Mahkeme, AKP’yi kapatmaya-rak, yüklendi¤i iflleri yerine getirmesi için ‘yola devam’ de-di.

ERGENEKON- 2007 Haziran’›nda ‹stanbul/Ümraniye’de bir

gecekonduda ortaya ç›kan cephaneli¤in ard›ndan baflla-yan Ergenekon operasyonu ile, aralar›nda eski JandarmaGenel Komutan› ve Kara Kuvvetleri Komutan›’n›n da bu-lundu¤u birçok emekli asker, Cumhuriyet Gazetesi Baflya-zar› ‹lhan Selçuk, ‹flçi Partisi Genel Baflkan› Do¤u Perinçek,eski ‹stanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaro¤lu, An-kara Ticaret ve Sanayi Odas› Baflkan› Sinan Aygün gibiisimler gözalt›na al›nd›. Ayn› süreçte hükümete yönelikdarbe planlar›, Ergenekon örgüt flemalar› gibi türlü türlübelge, Amerika menfleli liberallerin gazetesi Taraf’ta sayfa

sayfa yaz›ld›. Bununla ilgili yarg›lama hala sürüyor. Ergene-kon operasyonu ile birlikte, AKP hükümeti büyük bir ‘de-mokratiklefliyoruz’ yalan›na sar›ld›, liberaller ise bu yalan›nön cephe koflucusuydu. “Hükümet, Jitem’in, kontrgerilla-n›n, karanl›klar›n üzerine gidiyor” havas› bir yana, 2005’degerçekleflen fiemdinli olay› ortada kald›. O dönemde Ge-nelkurmay Baflkanl›¤›’na aday Yaflar Büyükan›t, Jitem üye-leri için, “tan›r›m, iyi çocuktur” diyerek sahiplenmifl, mah-kemeye tepeden müdahale etmifl ve fiemdinli savc›s›meslekten at›lm›flt›. Jitem üyeleri ise göstermelik yarg›la-man›n ard›ndan tahliye edilmiflti. Bu süreçte yine Baflba-kan olan Erdo¤an, “ucunda kim olursa olsun, sonuna kadargidece¤iz” demiflti, fakat sonraki süreçte yap›lan sözde çe-te operasyonu Ergenekon’dan, ne Büyükan›t ne de fiem-dinli ç›kt›. Devlet kademelerine yerleflmifl, askeri gücü bu-lunan, genifl propaganda olana¤›na sahip bir kesim (de¤i-flimin önünde ayak direyecek olan) tasfiye edilirken, Erge-nekon ile as›l olarak, Türk devletinin ABD eli ile giriflti¤i re-organizasyon süreci sa¤lama al›nmak istendi.

KÜRT ULUSAL SORUNU- Kürt ulusal sorununda gelinen

aflamada, askeri yöntemlerin sonuç al›c› olmayaca¤› yö-nündeki görüfl a¤›rl›k kazanm›fl durumda. 2007 sonu ve2008 bafl›nda bafllayan s›n›r ötesi sald›r›lar, kara sald›r›s›,sonuç al›c› olamazken, PKK’nin gerçeklefltirdi¤i ve büyükyank› uyand›ran askeri eylemler, sorunun art›k baflka tür-

lü tart›fl›lmas› yönündeki fikirlere ortam yaratt›. Fikirlerintart›fl›lmas› görevi yine liberallerin üzerindeydi. ABD’ninbölgede yapmak istedikleri, bir çerçeve halinde devletinönüne sunuluyor ve herkes üzerine düfleni yap›yor. GerekAKP, gerek ordu, daha sonra da CHP ve di¤er güçler aras›n-da bu yolda devam edilecek bir mutabakat yarat›ld›. K›r-m›z› çizginin bir basamak afl›lmas› pahas›na pürüzler gide-rildi. Hükümet, sözde çözüm paketleri ile hareket ederken,liberaller de, ‘çözüm paketlerinin’ etkisini hep üstte tut-man›n çabas› içinde tart›flt›lar, tart›flt›lar... Devlet, Kürt ulu-sal hareketi ile mücadelede yeni yöntemlerle hareket et-meye bafllad› bile. Roj Tv’ye alternatif olsun diye, büyükbir bütçe ile Kürtçe yay›n yapacak olan TRT fiefl yay›n ha-yat›na bafll›yor. Baflbakan kanal›n aç›l›fl› için verdi¤i mesa-j›nda, Kürtçe konuflarak, “TRT fiefl bi xer be” (TRT 6 hay›rl›olsun) dedi. Bakal›m, “bilinmeyen bir dil”le konuflan Baflba-kan’› ve bu dille yay›n yapacak olan TRT 6’y› TBMM anla-yabilecek mi? Zira Kürtçe, hala mahkemelerde, hapishane-lerde, TBMM’de ‘bilinmeyen’, yasakl› bir dil. Belediye hiz-metlerini Türkçe’nin yan› s›ra Kürtçe de vermek isteyenbelediye baflkan› görevden al›nabiliyor hala. Devlet, gele-neksel inkar politikas›n› ihmal edip, kendi Kürt’ünü yara-t›rken, asl›nda temkinli ad›mlar at›yor. Kürt ulusal sorunu-nun çözümü için, Kürt ulusal hareketini bofla düflürerekhareket etmeyi terk etmeyen Türk devleti, bu sorunla ilgi-li Güney Kürdistan’da ABD’nin aktif destekçisi KürdistanBölgesel Yönetimi ile yak›n temasa geçmifl durumda.ABD’nin öncülü¤ünde arka arkaya yap›lan görüflmelerde,PKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesi, Kürt sorunu-nun ‘çözümü’ ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin sürecinaktörü olmas› karar› ç›kt›. Bu karar ise proje haline getiri-lerek, hayata geçirilmeye çal›fl›lmakta.

ALEV‹ SORUNU- Ankara’da geçti¤imiz y›l›n ilk ay›n›n ilk

haftas›nda AKP’liler taraf›ndan düzenlenen ‘Alevi iftar›’ ileart›k s›k s›k duyulmaya bafllayan ‘Alevi aç›l›m›’, Alevilerintepkisini çekti. Sözde aç›l›m, Aleviler taraf›ndan ‘asimilas-yon tehlikesi’ olarak yorumland›. Bunun ard›ndan, “Cemevleri tan›ns›n”, “Zorunlu din dersleri kald›r›ls›n”, “Mad›makmüze yap›ls›n” talepleriyle Ankara’da miting düzenleyenAlevilerin için AKP’liler ve devletçi Alevilerden ‹zzettin Do-¤an, ‘provokatör’ diyerek, demokratik talepleri görmezdengeldiler. Alevilerin taleplerine, Türk-‹slam sentezini kurum-sallaflt›ran Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’ndan da bildik yan›t ge-cikmedi: “Cem evleri camilerle efl de¤er tutulamaz”. Alevi-li¤i bir mezhep olarak tan›mad›¤›n› aç›klayan Diyanet, Ale-vili¤in Diyanet’te temsil edilmesi durumunda, 85 y›ll›kCumhuriyet’in devlet yap›s›n›n ve siyasal sisteminin tehli-keye girebilece¤ini ima etti.

EKONOM‹K KR‹Z- Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist-kapi-

talist sistem, bu y›l›n sonunda, içine girdi¤i ekonomik kriziilan etti. Tüm dünyada halklar›n sömürülmesine dayananbu ekonomik sistem, ilan etti¤i kriziyle birlikte ülkemizde-ki sömürüsünü de daha fazla derinlefltirmeye bafllad›. Y›l-sonuna do¤ru yüz binlerce kifli iflsiz kal›rken, ülke pazar›da, küçük ve orta ölçekteki iflletmelerin iflas›yla emperya-lizmin denetimine daha fazla girdi. Yaflanan ekonomik kri-zin, sistemin son yüz y›lda yaflad›¤› en büyük kriz oldu¤u,emperyalistler taraf›ndan da kabul ediliyor. Buna ra¤men,Baflbakan Erdo¤an, “bizi te¤et geçti” dedi ve asgari ücretesadece 22 YTL’lik bir art›fl yapma gere¤i duydu. 2009’la bir-likte ekonomik krizin ülkeye daha fazla etki etmesi bekle-niyor. Yukar›da, yer s›k›nt›s› nedeniyle s›n›rl› olarak yaza-bildi¤imiz 2008 panaromas› için daha eklenecek epey ge-liflme mevcut asl›nda. Bafllarken dedi¤imiz gibi, sayfalar›-m›z› yine egemenlerin ezilen halk, ulus, inançlara yöneliksald›r›lar› ve oyunlar› iflgal etti. Emperyalist iflgaller, haks›zsavafllar, ekonomik krizler ile s›n›f çeliflkilerinin daha dayo¤unlaflt›¤› dünyada, ezilenlerden yana geliflen mücade-lelerin muzaffer olmas› çabas› içinde olal›m.

NEPAL ve DEVR‹M- Emperyalist-kapitalist sistemi yerle bir

edecek komünist ç›k›fl Nepal’de iktidara gelmeyi baflard›.10 y›l gibi bir sürede büyük bedellerle iktidara el atan Ne-pal yoksullar›, ‘ka¤›ttan kaplan’lar› tarihin çöplü¤üne gön-derecek mücadelede, dünyan›n di¤er komünistleri içinönemli bir örnek teflkil edecek iktidar mücadelelerini sür-dürüyorlar. Öldü denilen komünizmin Nepal’deki hayaleti,dünyan›n, emperyalist iflgaller, katliamlar, sald›r›lar veekonomik krizle dalgaland›¤› bir süreçte, dünya halklar›nakurtuluflun yolunu iflaret ediyor.

’denP

ON

OR

AM

AS

I

Deklarasyona imza atankurumlar

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

ANMADe¤erli dostumuz HasanBafltu¤’u yakaland›¤› kanserhastal›¤› sonucu kaybettik.Ailesine ve yak›nlar›nabaflsa¤l›¤› diliyoruz.

DEMOKRAT‹K HAKLAR FEDERASYONU

2008

‹‹SSTTAANNBBUULL -- ‹çerisinde siyasi parti ve demokratik kitleörgütlerinin yer ald›¤› 24 kurum, Taksim’deki SquareOtel’de gerçeklefltirilen bas›n toplant›s›yla, 2009Mart’›nda yap›lacak olan yerel seçimlerde birlikte ha-reket edeceklerini deklare etti.Toplant›ya DTP Efl Baflkan› Emine Ayna, ÖDP Genel Bafl-kan› Ufuk Uras, EMEP Genel Baflkan› Levent Tüzel, TKPGenel Baflkan› Aydemir Gürel, D‹P Giriflimi temsilcisiSungur Savran, Sosyalist Parti Genel Baflkan› SevimBelli, Demokratik Haklar Federasyonu temsilcisi OzanDo¤an ve ESP temsilcisi Figen Yüksekda¤’›n da arala-r›nda bulundu¤u parti ve kurum temsilcileri kat›ld›.

‘AKP hükümeti de krize ortakt›r’24 kurum ad›na haz›rlanan ortak aç›klamay› SevimBelli okudu. Ülkenin 29 Mart 2009 yerel seçimlerinekriz ortam›nda girildi¤i kaydedilen aç›klamada, “Kapi-talizmin merkezi ABD’de bafllayan kriz, dünya çap›nayay›l›yor. Krizin kayna¤›, halk kitlelerini yoksullaflt›-

ran, neo-liberal politikalar› uygulayan, afl›r› kar h›rs›na

dayanan kapitalizmdir” ifadelerine yer verildi. Ülkemi-

zin, krizden en çok etkilenen ülkelerden olaca¤› belir-

tilen aç›klamada, “AKP hükümeti bu krizin sorumlulu-

¤una ortakt›r” denildi.

‘Demokratik ve kat›l›mc› yerel yönetim anlay›fl›n›savunaca¤›z’“Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde, bu-

güne kadar uygulad›klar›, krizi yaratan sömürü politi-

kalar›na, piyasac› politikalar›na bir kez daha onay isti-

yor” denilen aç›klamada, Kürt ulusal hareketine yöne-

lik sald›r›lar›n ise, DTP’nin yönetti¤i yerel yönetimlerin

ele geçirilmesiyle sürdürülmek istendi¤ine dikkat çe-

kildi. Emperyalizme, kapitalizme ve sistemin üretti¤i

gericiliklere karfl› 2009 yerel seçimlerinde bir araya

geldiklerinin alt› çizilerek, “Yerel yönetimlerin halk ya-

rar›na tüm unsurlar›n› tasfiye eden, böylece halk ku-

rumu olmaktan ç›kart›p piyasa kurumlar› haline dö-

nüfltüren ve halk›n temel kamusal haklar›n› gasp eden

neo-liberal politikalara karfl›, halk›n haklar›n› kazanma

hedefiyle çabalar›m›z› ortaklaflt›r›yoruz” denildi. Müm-

kün olan tüm yerel yönetimlerde halk›n ç›karlar›n› te-

mel alan programlar çerçevesinde, ortak adaylar›n

halk›n kat›l›m›n› içeren demokratik yöntemlerle belir-

lenece¤i vurgulanarak, “Emekçilerin ve ezilenlerin al-

ternatifini yaratmaya çal›flaca¤›z” denildi.

Aç›klama, “Halk›n, karar süreçlerinde örgütlü bir biçim-

de yer alarak, söz, yetki, karar sahibi oldu¤u demok-

ratik ve kat›l›mc› bir yerel yönetim anlay›fl›n› savuna-

ca¤›z. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlar› do¤-

rultusunda merkezi bütçeden kaynak aktar›lmas›n› ve

yerel hizmetleri piyasalaflt›ran, tafleronlaflt›ran, özel-

lefltiren, paras› olan›n hizmet alaca¤› yerel yönetim

anlay›fl›na son verecek kamucu-sosyal bir yerel yöne-

tim anlay›fl›n› savunaca¤›z” sözleriyle sonland›r›ld›.

Demokrasi güçleri ‘yerel seçimlerde biz var›z!’ dediDemokratikkitle örgütlerive siyasi par-tilerden olu-flan 24 ku-rum, uzun za-mand›r yap-t›klar› tart›fl-malar› son-land›rarak,önümüzdekiyerel seçim-lerde ‘bat› il-lerinde’ ortakhareket ede-ceklerini ka-muoyunadeklare etti.

Anti-Kapitalist, Demokratik Haklar Federasyonu, Demokratik Toplum Partisi, Devrimci ‹flçi Partisi Giriflimi, DevrimciSosyalist ‹flçi Partisi, EEmekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halkevleri, Halk Kültür Mer-kezleri, Kald›raç, Özgürlük ve Dayan›flma Partisi, Proletaryan›n Kurtuluflu, Sosyalist Dayan›flma Platformu, SosyalistDemokrasi Partisi, Sosyalist Emek Hareketi, Sosyalist Parti, Teori ve Politika, Toplumsal Özgürlük Platformu, TürkiyeGerçe¤i, Türkiye Komünist Partisi, Yefliller Partisi, 78’liler Giriflimi.

DHF: Bütün eksikli¤ine karfl›n bu birlikteli¤i önemsiyoruz24 kurum içerisinde yer alan Demokratik Haklar Fede-rasyonu temsilcisi, bu birlikteli¤in ülke genelinde de¤il,sadece belli bir bölgede sa¤lanm›fl olmas›n›n kendi içe-risinde eksik, ancak yine de önemli oldu¤unu söyledi.Bu ortak giriflime iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z DHF tem-silcisi, ülke genelinde demokratik kesimlerin ortak birçal›flma etraf›nda bir araya gelifllerinin önemi ve ayn›zamanda bunun eksikliklerine iliflkin sorumuza flu ce-vab› verdi:“Yerel yönetimleri, halk›n kendisine ait bir iktidar içinverdi¤i mücadeleye katk› yapabilecek önemli araçlarolarak görüyoruz. Bu nedenle 2009 yerel seçimlerine dö-nük pratik çal›flmam›z› May›s ay›ndan bu yana merkeziolarak yürütmeye gayret ediyoruz. Kendi özgün çal›flma-

m›z›n yan›nda, devrimci, demokratik kesimlerin bu sü-reçte ortak bir mücadele hatt› oluflturmas›n› da önemse-dik. DHF olarak yaklafl›k 3 ayd›r tüm devrimci, demokra-tik kesimlerin, süreci ülke genelinde ortak bir yaklafl›mile karfl›lamas› için üzerimize düfleni azami ölçüde yerinegetirdi¤imizi düflünüyoruz. Bu birlikteli¤in bütün ülkede,tüm alanlarda sa¤lanamam›fl olmas› tabii ki önemli bireksiklik. DTP’nin Kürt illerindeki politikas›n›n birlikteli¤eaç›k olmamas›, destek ça¤r›s› ile s›n›rl› olmas›, bu eksik-li¤in temel nedenlerinden biri olarak öne ç›kt›. Bunun ya-n›nda, birlik içerisinde yer alan hareketlerin önemli birk›sm›n›n Kürt illerinde örgütlenme perspektifinin olma-mas›, bu konuda sonuç alabilecek bir tart›flma yürütme-miz önündeki engellerden bir di¤eriydi. DTP’nin kendi

belirledi¤i adaylarla seçimlere kat›laca¤› Kürt illerindeortak bir tutum belirlenmesi ve birli¤in tüm illerde ortakadaylar ile sürece müdahalesi bu nedenlerle mümkünolmad›. Bu nedenle birlik, ‘Bat› illeri’ ile s›n›rl› olarak ta-n›mland›. Hakim s›n›flar›n DTP nezdinde Kürt ulusunadönük sald›r›lar›na karfl› duraca¤›m›z› deklarasyon met-ninde ortak tutumumuz olarak ilan ettik. Bu ortak tutu-mun yan›nda bu yerellerde her bileflen kendi örgütselkararlar›n› yaflama geçirecek, aday gösterip gösterme-yece¤ine karar verecek. Sonuç olarak DTP’ye dönük en-ternasyonal dayan›flma ça¤r›lar›n›n yap›ld›¤› bir zemin-de, ‘Bat› illerinde’ fleklinde ifade edilen bir çerçevedebirliktelik sonucuna var›lm›fl olmas› tüm eksikli¤ine ra¤-men ileri bir ad›md›r diye düflünüyoruz.”

Tarihte ‘Özür Dileme’, halklar›n de¤il, devletlerin sorunudur!Ahmet ‹nsel, Ali Bayramo¤lu, Cengiz Aktar ve Bas-k›n Oran’›n öncülü¤ünde haz›rlanan “Özür Diliyo-rum” kampanyas›, bir dizi tart›flmay› da berabe-rinde getirdi. Bildiride yer alan “1915'te Osmanl› Er-menilerinin maruz kald›¤› Büyük Felâket'e duyar-s›z kal›nmas›n›, bunun inkâr edilmesini vicdan›mkabul etmiyor. Bu adaletsizli¤i reddediyor, kendipay›ma Ermeni kardefllerimin duygu ve ac›lar›n›paylafl›yor, onlardan özür diliyorum” ifadeleri, isteristemez kafalar›n kurcalanmas›na vesile oluyor.Özür dileme kampanyas› üzerinden oluflan tart›fl-ma korosuna, Genelkurmay’dan, düzen partilerininliderlerine, medyaya ve çeflitli kesimlere kadarherkes kendi cephesinden dahil oldu. Liberallerinson süreçteki ç›k›fllar›n›n, sadece içlerindeki ‘ayd›n’olma güdüsünden ya da demokratikleflme heves-lerinden ileri gelmedi¤i kuflku götürmez. Emperya-lizmin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi kapsam›nda

devletin etrafl›ca yap›land›r›lmas› ve yeni dengele-rin oluflturmas› çerçevesinde liberallerimize haylicebir ifl düfltü¤ü, bu iflin yerine getirilmesi noktas›ndapek de baflar›s›z olunmayan ifllerin ç›kar›ld›¤› ma-lum. Ergenekon meselesinden tutun da Kürt ulusalsorununa, oradan 12 Eylül’le hesaplaflma kampan-yas›na kadar ‘sola’ ak›l verip, bir yandan “devlet de-rinli¤iyle yüzleflilmeli” gibi söylemleri sarf eden Bur-juva demokrasisi afl›¤› bu kesim, bir yerde AKP hü-kümetinin gönüllü atefleleri olmaktan da geri dur-mad›. Zira burjuva demokrasisinin ülkedeki tesisiiçin emperyalist güçlerin ekonomik-sosyal ve kül-türel yönelimine kucak açan liberallerimiz ya da‘AB solcular›m›z’, bu ‘özür diliyoruz’ kampanyas› ilesalt masumane bir düflünceyle toplumsal güç ya-ratmak, demokratik refleksleri gelifltirmek düflün-cesiyle hareket etmediler.

Öncelikle bildirinin içerisindeki “Osmanl› Ermenileri-nin maruz kald›¤› Büyük Felaket” meselesi dikkat-

leri üzerine çekiyor. Bildiride “Osmanl› Ermenileri”ve “Büyük Felaket” kavramlar›n›n nas›l ortaya ç›ka-r›ld›¤›na bakal›m. Bask›n Oran, konuyla ilgili yazd›¤›bir yaz›s›nda, “Osmanl›’n›n alfabesini bile reddedenbu ülke, Osmanl›’n›n bu en büyük günah›na sahipç›kmas›n art›k” diye belirterek, Türk devletinin ha-kim s›n›flar›na göz k›rp›p, ‘sizi yaratt›¤›n›z bu ideolo-jik tabulardan, yara almadan kurutabiliriz’ fikrini su-narak, ‘akl› selimli¤ini’ gösteriyor. Böylesi bir iste-min stratejik politikalarla –mesela enerji kaynakla-r›n›n denetimi aç›s›ndan Ermenistan gibi bir kap›-bir münasebetinin olmad›¤› iddia edilebilir mi? Nite-kim ABD’deki Ermeni lobileri soyk›r›m›n tan›nmas›yönünde bask› yap›yor ve pazarl›k söz konusu. Birmüddet sonra Türk devletinin efendisi taraf›ndans›k›flt›r›l›p, Ermeni soyk›r›m›n› tan›mas› pekâlâ hayatbulabilir. En az›ndan soyk›r›m›n Osmanl›’ya mal edi-lerek ‘flu leke’ temizlenebilir, TC aklanabilir. Zaten TCkendini kurarken, kendisine meflruiyet kazand›ra-cak bir tarih yarat›p, eskiyi reddetmemifl miydi? El-bette bunu kabul etmek Türk hakim s›n›flar› aç›s›n-

dan öyle kolay de¤il. Çünkü istedik-leri kadar tarihi reddetsinler, Os-manl›’n›n miras› üzerinden yük-seldiler ve miras›n› devralarak

‘cumhuriyet’ kuruyorlar. Bu iflOsmanl›n›n ifli de-

mekle olmuyor.Ermeni katli-

am›n› yapan‹ttihat ve Te-rakki iktidar›ve ideolojisiK e m a l i s t

k a d r o n u nkendisi de¤il

miydi yoksa? Yada ‹ttihat ve Terakki

kadrolar› Mustafa Kemal’in ge-misine geçmedi mi? Türk hakims›n›flar› bunun fark›ndad›r vehandikaplar› da bu gerçeklikleyüzleflmedir. Ya da flöyle diyelim;madem Ermeni sorunu diye birfley yok! Neden devletin k›rm›z›çizgilerinin listesinde Ermeni me-selesi yer al›yor?

2002’den itibaren ivedi bir fle-kilde yaflanan gerilimler, AKP’ninhükümete gelmesi, Kemalizm’intart›fl›lmas›, türban sorunu, orduvesayetinin eflelenmesi, yenianayasa tart›flmas›, Kürt sorunu-nun daha aç›k bir flekilde tart›fl›l-mas› ve ‘çözüm’ taleplerinin yük-sek sesle dillendirilmesi vb. kufl-

kusuz konjonktürel bir sürecedenk geldi. Ve bu süreç ciddi yan›lsama yaratmak-la kalmay›p, ideolojik sald›r› bombard›man› yarat›l-d›. Sürecin esas›, sürecin bir demokratikleflme, ABkriterlerini yakalama, ilerleme, tortulaflm›fl devletmekanizmas›yla hesaplaflma ad› alt›nda manipüleedildi. Liberaller bu konsepte tav olarak, devletinsanc›s›na hemflirelik yapt›lar. Oysaki ne demokra-tikleflme, ne ilerleme ne ordunun vesayetinin kal-d›r›lmas›, askeri devlet-anayasas›n›n sivilleflmesi nedevletin derinliklerinin yok edilmesi söz konusuy-du. Devlet yap›land›r›ld›ktan ve pürüzler giderildik-ten sonra liberaller de bunu çok iyi gördüler. ‘Vu-rulduk ey halk›m’ misali s›zlanmaya bafllad›lar.Çünkü misyonlar› tamamlanm›flt›. Ve o çok istedik-leri Burjuva devlet ve demokrasisinin hayali bileyoktu.

Türk hakim s›n›flar›n›n tarihi gün gibi ortadad›r.Uluslara, milliyetlere ve az›nl›k inanç gruplar›na uy-

gulanan imha-inkar-asimilasyon politikas›, bu tari-hin ta kendisidir. Ermenilere uygulanan katliam›nta kendisidir. Ve bunu uygulayanlar Türk hakim s›-n›flar›n›n da karakteridir, ideolojisidir. ‹ttihat ve Te-rakki kaç›n›lmaz olarak girdi¤i ulus-devletleflme sü-recinde ‘Türklük’ inflas› üzerinden bir ulus ve buulusun burjuvasini-sermayesini yaratma politikas›izlemiflti. Bu hedef Ermenilerin, Rumlar›n, Yahudile-rin, Süryanilerin sanayisine ve topraklar›na el konu-larak sa¤lanacakt›. Bu proje gere¤i Ermeni ulusuimha edilecek, Rumlar sürelecek, Yahudilerin ser-mayesine el konulacak, Kürtler, gayri müslümler,Aleviler ve farkl› milliyet-az›nl›klar inkar edilerekasimile edilecekti. Dönemin konjonktürü bu proje-nin hayata geçmesi için (1. emperyalist paylafl›msavafl› yaflan›yordu) f›rsatlar da tan›yordu. Nihaye-tinde bu proje kararl› bir flekilde hayata geçirilmifl-ti. TC’nin kuruluflunun arifesinde uygulanm›fl, TC’ninyeni ‹ttihat’ç›lar› taraf›ndan devral›narak devam et-tirilmifltir. Katliam cumhuriyetten sonra ç›kar›lanyasalarla, farkl›l›klara karfl› tutum oluflturdu¤u res-mi politikalarla sahiplenilmifl, korunmufl ve devamettirilmifltir. Varl›k vergisi Ermenilerin ülkeden sü-rülmesinin yasas› olmufltur. Ermenilerin mallar›nael konulmas›d›r, vak›flar yasas›d›r, Ermenileri vatan-dafl olarak kabul etmeme yasalard›r vb. Alevilere,Süryanilere, Kürt ulusuna uygulanan bask›lar zorlaTürklefltirme; kültürlerini, kimlerini imha-inkar-asi-mile etme, k›sacas› kendinden olmayan› yok etmeideolojisi neyin nesi? Tarihe gitmeye gerek yok,geçmiflte uygulananlar bugün de canl› bir flekildeyaflanmakta. Kürt ulusuna yönelik imha ve inkarpolitikalar›, Alevilerin taleplerinin yok say›lmas›,farkl› kimlikler ve düflüncelere yönelik bask›lar vb…Hangi tarih lanetlenip, hangi tarih aklanabilir. Akla-namaz, ayr›flt›r›lamaz. Çünkü bir bütün ve istikraroluflturuyor. Devletin yap›s› ve Kemalizm’i delinmi-yor, tasfiye de edilmiyor, merak edilmesin. Demo-de olan›n zamana uydurulmas› ve bir tak›m tadilat-lar bir fleyi ortadan kald›rmaz.

Sonuç olarak; tarihte özür dileme diye bir fley yok-tur. Halklar›n birbirlerinden özür dileme gerçekli¤ide olmaz. Özrü, kendi ç›karlar› için devletler ve odevletlerin sömürücü hakim s›n›flar› diler. Dileme-sinde de herhangi bir problem yoktur. Katliamlar›yapan da onlar, sömüren de…. Gayet tabii gerekti-¤inde özür diler. Fransa’n›n, ABD’nin, ‹ngiltere’ninyok ettikten sonraki özürleri gibi, vicdan rahatlat›riman tazeler ve ayn› uygulamalar için yoluna de-vam eder. Halklar, ezen s›n›flara karfl› kurtulufl mü-cadelesi, iktidar mücadelesi vererek tarihle hesap-lafl›r. Tarih özürlerle de¤il, ezen s›n›flara karfl›, katli-amlar›, sömürüleri, y›k›m ve iflgalleri ortadan kald›-racak mücadelelerle ifller, anlam oluflturur.

33-16 Ocak 2009güncel

Emperyalistlerin ve beslemelerinin ‘insanl›¤›’, ‹srail taraf›ndan temel ih-tiyaçlardan mahrum bir flekilde haftalard›r abluka alt›na ald›¤› Gaz-ze’ye iki gün önce geçifl kap›lar›n› aç›p daha sonra kenti yerle bir et-mesi kadard›r. ‘Hamas hedeflerine operasyon’ ad› alt›nda Filistin halk›-na savafl nidalar›yla sald›ran ‹srail siyonizmi, gün ortas›nda ve hiçbiray›r›m yapmadan gerçeklefltirdi¤i bombard›manda 400’e yak›n Filistin-liyi katletti, 2000’den fazlas›n› da yaralad›. Dini bayramlar›n›n kutland›-¤› günde ‹srail bayram havas› yaflarken, Filistin halk›na düflen katledil-mek oldu. Di¤er yandan ‹srail bu katliamla Ortado¤u’da y›k›m strateji-lerini ortaya koyaca¤›n› belirten ABD’nin yeni baflkan› Obama’ya ‘hoflgeldin’ inceli¤inde bulundu. Ayn› flekilde Bush’un, halefi Obama’ya ay-r›l›rkenki hediyesi bu katliam oldu. Zira ABD, sald›r›dan sonra bu mari-fete halel getirecek herhangi bir aç›klamadan imtina ederek, eserinitakdirle onaylad›. Nitekim Obama baflkanl›¤a do¤ru giderken, “‹srail’inald›¤› önlemler do¤ru ve gerekliydi. As›rlar süren bir mücadeledenkaynaklanan sonuçtan geri gidemeyiz. ABD baflkan› olarak, ‹srail’in gü-venli¤i için gereken her fleyi yapaca¤›m” dememifl miydi? Sald›r›dansonra ‹srail Baflbakan› ve Savunma Bakan›’n›n a¤z›ndan “flimdi savafl-

ma zaman›” demesi at›ft›; birlik mesajlar› iletimiydi.

‹srail’in Hamas’la süren 6 ayl›k ateflkesinin ard›ndan gerçeklefltirdi¤isald›r›ya, haftalard›r süren diplomasi trafi¤inde zaten iflaret edilmiflti.Hamas’›n ‹srail’e roket f›rlatmas› ya da ‘terör’ faaliyetleri içerisinde bu-lunmas›, sald›r› için sadece bir bahane. Geçti¤imiz günlerde ‹srail D›flifl-leri Bakan› Tzipi Livni’nin, M›s›r’a giderek Geyt ve M›s›r istihbarat yetki-lisi Ömer Süleyman ile görüflmesinin, muhtemel Gazze sald›r›s›yla ilgilioldu¤u görülüyordu. Sald›r›n›n ‹srail’deki iç çekiflmeler ile Obama iktida-r›na denk düflen zamanlamas› tesadüf olmasa gerek. Dolay›s›yla yenibir yönelim ve hedefler çerçevesinde bir sald›r› gerçeklefltirildi¤ini söy-lemek yanl›fl olmayacak. Sald›r› ve katliam karfl›s›nda, emperyalistlerinkap›s›n› mesken belleyen El Fetih lideri ve Filistin devlet baflkan› Mah-mut Abbas’›n Hamas’› sebep görmesi, aylard›r yap›lan görüflmelerin veçizilen yolun iflleme kondu¤unu iflaret ediyor her haliyle. Zira bu Orta-do¤u plan› Yaser Arafat’›n hemen akabinde gelifltirilmeye bafllanm›flt›.ABD, ‹ngiltere ve ‹srail öncülü¤ünde El Fetih ve Abbas ehlilefltirilerekuyumlu, uzlaflmac› bir yönetim oluflturuldu, çeflitli pazarl›klar dâhilinde.Demokrasisiyle övünen emperyalistler 2006 y›l›nda seçimleri kazananHamas’› tan›mad›lar, Filistin yönetiminin muhatab› olarak görmeyip,Hamas’› ‘terörist’ ilan ettiler. Abbas, Hamas’›n seçimlerini ve baflkanl›¤›-n› kabul etmedi. Yo¤un çabalar neticesinde El Fetih ile Hamas aras›ndaçat›flmalar bafllam›fl, Filistin siyasi ve fiili olarak Bat› fieria-Gazze olarakikiye bölünmüfltü. Bir zamanlar El Fetih’in güçlenmesini engellemek içinHamas’›n güçlenmesine göz yuman ABD ve ‹srail, bugün El Fetih’i deyanlar›na alarak Hamas’› yok etmenin u¤rafl›ndalar. Haftalard›r yürütü-len görüflmelerin eksenini oluflturan da bu amaç.

‹srail sald›r›s›n›n ard›ndan Türk devlet yetikililerinin “üzgün” olduklar›-n› beyan ederek kendilerine “arabulucu” bir rol biçmeleri ve bu para-

lelde diplomatik ataklarda bulunacaklar›n› söylemeleri ‹srail’in sald›r›ve katliamlar›nda rollerinin olmad›¤› sonucuna varmayaca¤› gibi, onla-r› aklamaz da.

Nitekim, Türk devleti sadece ‹srail’in Filistin halk›na yönelik katliamla-r›nda de¤il, Ortado¤u’daki y›k›m, iflgal ve katliamlar›n da orta¤›d›r.ABD öncülü¤ündeki Ortado¤u stratejik yönelimlerinin listesinde Türkdevleti yer almakla beraber, aç›ktan misyon üstlenmifltir. Türk devle-tinin ‘d›fl politikay› gelifltiriyoruz, bölgede sayg›nl›¤›m›z art›yor’ övün-cü, bu misyonun tezahürleridir. ABD ad›na Suriye’yle, Lübnan’la, Irak-la, ‹ran’la, Körfez ülkeleriyle gece gündüz diplomasi gelifltiren Türkdevleti, dolay›s›yla sald›r› ve katliamlar›n da mutfa¤›nda yer almakta.Hat›rlatmadan geçmeyelim ki, Türk devleti, efendisi ABD’den dolay›‹srail’le ciddi stratejik iliflkilere sahiptir. Türk ordusunun silah moder-nizasyonunun sponsoru ‹srail’dir. Bu akid, 23 Aral›k’ta Ankara’ya gelenEhud Olmert’in elinin s›k›larak TBMM’de konuflturulmas›yla reklamedilmifltir.

ABD’nin onay›yla ‹srail’in Filistin’e sald›r›s›n›n arka plan›na bak›ld›¤›ndaemperyalizmin yeni süreçle birlikte (kriz dönemi de dahil) dünyaya fle-kil verme yönelimi rahatl›kla görülebilir. Dolay›s›yla Gazze sald›r›s›, 60y›ld›r ‹srail ile Filistin aras›nda yaflanan ola¤an çat›flmalar›n ötesinde birzemine iflaret etmektedir. Kriz sürecinde Obama baflkal›¤›nda ABD’ninOrtado¤u’yu yeniden biçimlendirmesi plan› ‹srail’in Filistin sald›r›s› so-nucuyla do¤ru bir orant› oluflturuyor. Bu biçimlendirme projesinde (Or-tado¤u Bar›fl› kamuflaj›yla) Hamas, Hizbullah gibi ‘ç›banlar›n yok edil-mesi yer al›yor. Bu ‘ç›banlar’ üzerinden de ‹ran’a, Suriye’ye mesajlargönderiliyor. ‹fl bununla da kalm›yor. Meselenin bütünlü¤ünde Ortado-¤u’yu, bugüne kadar kuklas› olan, ABD denetiminde enerji kaynakla-r›yla sermaye birikimi yaratan körfez ülkelerinin siyasal ve iktisadi ola-

rak yap›land›r›larak emperyalizme eklemlenmesi yat›yor. M›s›r’la yürü-tülen ‘iyi’ iliflkiler de bu çerçevededir. fiunu iyi görmek gerekir ki, dün-ya genelinde yaflanan ve kriz kriz diye art›k kan›ksat›lmaya çal›fl›lansüreç, emperyalist kapitalizmin kendisini yeniden flekillendirdi¤i/flekil-lendirece¤i (tüm alanlarla birlikte) bir süreç. Özellikle Ortado¤u, Afrika,Kafkasya gibi bölgelerdeki geliflmeler, müdahaleler bu yap›lanman›nbirer yans›mad›r.

Emperyalistlerin eliyle Ortado¤u için çizilen yol haritalar›, yap›lan sah-te konferanslar›n, gerek Filistin gerekse de Ortado¤u ‘bar›fl›’, sorunlar›nçözümü gibi bir derdi yoktur, olamaz da. Yap›lan konferanslar, çizilenyol haritalar›, tam da bölgeyi bütünüyle tahakküm alt›na almak, halk-lar› k›rd›rmak ve iflgaller gerçeklefltirmek içindir; emperyalistlerin stra-tejik ç›karlar› için tiyatro sahnesine oyun ç›karmakt›r. ‘‹srail ile Filistinaras›nda bir sorun vard›r, bu sorun bar›flç›l yollarla çözülmeli’ üzerin-den emperyalistler kendilerini bu sorundan azade ederek, havarili¤esoyunmaktalar. Evvela sorunu yaratan 20. yüzy›l›n bafl›ndan bugüneemperyalistlerdir. Sorunun müsebbibi kendileri de¤ilmifl gibi, küskün-leri-darg›nlar› bar›flt›rma pervas›zl›¤› sergilemektedir. ‹srail siyonizmiemperyalistlerin Ortado¤u’yu denetim alt›na almalar› için bizzat ken-dileri taraf›ndan kurdurulmufl, iflgalci ve karakol bir devlettir. Bu ger-çeklikten hareketle hangi bar›fltan, hangi anlaflmadan söz edilebilir? ‹s-rail zaten iflgaller için, sald›r›lar, katliamlar için, bölge istikrars›zl›¤a sü-rüklenmek için dikilmifl bir devlet de¤il mi? Peki 60 y›ld›r bar›fl giriflim-leri, çözüm u¤rafllar› veriliyor da, bu sorun neden çözülmüyor? Ya dabu sorunun ‘çözümü’nde neden y›llard›r ABD bafl› çeker? Sonuç olarakemperyalistlerin bar›fl dedikleri tam da bölgeyi tam bir denetim alt›naalmak, sömürmek için, yeniden paylaflmak, yap›land›rmakt›r. ‹stedik-leri çözüm ise, bölgenin emperyalizme riayet etmesi, buna çomak so-kacak güçlerin, direnifllerinin yok edilmesidir, baflka bir fley de¤il.

SINIF TAVRI

‹smail UÇAR

Emperyalizmin Ortado¤u bar›fl›!

fiimdi de meflum liberallerimiz, ‘her fleyidenedik, her fleye yatt›k, bir de flu Erme-ni meselesinin çözülmesine el atal›m.Belki bir parça demokrasi gelir, hemtoplumun vicdan› da rahatlar’ fikrini ge-lifltirdiler. Kuflkusuz politika niyetlerleolmuyor. Farz edelim ki böylesi bir kam-panya ayd›n sorumlulu¤u, demokrasi ge-reklili¤inden, vicdan vb ileri gelsin. Lakin bubir fleyi ifade etmez ve böyle bir niyetin neyetekabül edece¤ini, neye hizmet edece¤i görülmekzorundad›r. Dolay›s›yla mesele devletlerin sömürüanlay›fllar› ve ç›karlar› gere¤i tarih boyunca gerçek-lefltirdikleri katliamlardan ötürü özür dilemek de¤il-dir. Kiflilerin vicdan›ndan hareketle yapacaklar› tar-ihsel de¤erlendirmeler ve özürler bir de¤er anlamoluflturmay›p abesle ifltigaldir. Özür meselesindeesas olan ezilenlerin hak ve talepleri ile bunun içinverilcek mücadeledir, bu mücadelenin niteli¤idir-ideolojik zeminidir. Ötesi, tarihi aklamac›l›¤a, tarihibilimsel temellerden görmeyerek, çarp›tmaya denkdüfler. Yine bundan hareketle özür kampanyas›n›n,demokratikleflmek, halklar›n ezen s›n›flardan hesapsormak ve kurtulufl mücadelesini yükseltmektenhareketle gerçekleflti¤i söylenemez. Kimin ad›naözür dilenmekte, Ermeni halk›n›n özür ihtiyac› m›var, yoksa baflka ihtiyaç ve talepleri mi var? Devletve tarihini aklamaya ne hacet.

‘ÖZÜR’ VE ‘ÇÖZÜM’ ARASINA SIKIfiAN GÜNDEM

Ayd›nlar ve liberaller ‘büyük felaket’ özürü

ABD emperyalizminin öncülü¤ünde sa¤lanan uzlaflmave yap›lan pazarl›klar neticesinde Kürt ulusal sorununayönelik imha ve inkâr politikalar› yaflamsallaflt›r›lmayaçal›fl›l›yor. Bu çerçeve ekseninde Türk hâkim s›n›flar› birtak›m aç›l›mlarla bu politikalar› icra edemeye çal›flarakkendi Kürt’ünü ve kendi çözümünü (emperyalizmin çö-zümü) dayatmaya çal›fl›yor. Stratejik ç›karlar› do¤rultu-sunda ABD, Kürt ulusal sorunu üzerinden TC baflta ol-mak üzere, bölgedeki güçlere diz çöktürürken, ‘nas›l birçözüm’ün projelerini çiziyor. Türk hakim s›n›flar›n›n sonzamanlarda PKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesiiçin gelifltirdi¤i politikalar bu icazetle ilerliyor. Türk ha-kim s›n›flar› bu icazet karfl›l›¤›nda k›rm›z› çizgisinden fe-ragat etme pahas›na Kürt yönetimiyle stratejik iliflkilergelifltirmeye s›k› bir flekilde sar›lm›fl görünüyor. NitekimABD, bu güçlerin bir araya gelerek oluflturacaklar› iliflki-ye stratejik de¤erde bak›yor. ABD’nin Irak’tan olas› çe-kilifli durumunda ciddi bir bofllu¤un ç›kmas› bir kayg›oluflturuyor. Oluflabilecek bofllu¤un Türk devleti taraf›n-dan doldurulabilece¤i ya da istendi¤i, ABD’nin hesapla-r›n›n aras›nda. Ne var ki böylesi bir stratejik belirlenimbir tak›m pürüzlerin giderilmesini flart kofluyor. Can al›-c› sorun ise, PKK ve Kürt sorunu. Do¤al›nda bu sorun‘uzlafl›’ noktas›n› oluflturuyor. Son dönemlerde içine gi-rilen yönelim de bu projenin sonuçlar›n› oluflturuyor.M‹T Müsteflar› Köksal Sönmez’in son günlerde haz›rlad›-¤› rapordaki flu belirleme dikkate de¤erdir: “Bölgeningelece¤ine iliflkin olarak gerek Washington gerek Lon-dra gerekse Tel Aviv'in Türkiye'nin Kuzey Irak vizyonu-na yaklaflt›rmas›na çal›flmak…”

ABD-TC-Kürt Bölgesel Yönetimi-Merkezi Irak yönetimiaras›nda gerçekleflen mutabakat paralelinde PKK’nintasfiyesi noktas›nda somut proje ç›km›fl ve bu projeninuygulanmas› için yo¤un bir çaba içerisine girilmifltir.Talabani ve Barzani’nin demeçleri, Merkezi Irak Yöneti-mi Baflbakan› Nuri El Maliki ile Cumhurbaflkan› Yard›m-c›s› Tar›k El Haflimi’nin Ankara ziyareti, bu plan›n yürür-lü¤e geçti¤ini m›r›ldanm›flt›r. CIA’n›n eski üst düzey yö-neticisi Graham Fuller’in yapt›¤› de¤erlendirme mesele-nin özüne denk düfler nitelikte: “Türkiye Kürt sorunu-nun rehini haline gelmifltir. Türkiye bölgesel güç olmakistiyorsa Kürt sorununu çözmesi gerekiyor. Ancak, Tür-kiye do¤ru yönde ilerlemeye bafllad›. fiimdi art›k Irakl›Kürtlerle diyalog kurmalar› gerekti¤ini anl›yorlar. Türki-ye sorunu anlad›¤›n› göstermeye bafllad›. E¤er TürkiyeIrakl› Kürtlerle diyalo¤unu art›rabilirse, PKK sorununuçözebilir. Türk ordusu dahi, PKK üzerinde askeri bask›-

n›n yan› s›ra siyasi bask› yaratman›n önemini anlam›flgibi görünüyor.”

PKK’nin silahs›zland›r›l›p tasfiye edilmesi ve Kürt soru-nunda birtak›m aç›l›mlar› öngören proje, PKK’nin siya-sal yönelimleri ve taktiklerini etkilemekte. PKK her nekadar bu politikalara temkinli yaklaflsa da, do¤acak f›r-satlar› kazan›ma çevirmek için politika gelifltirmektedir.Ateflkes önerisi, sorunun diyalogla çözümü, demokra-tik-ulusal haklar›n tan›nmas› söylemlerini dillendir-mekte. Yan› s›ra Kürt ulusal hareketinin TC’nin Kürt yö-netimiyle görüflmesini, Kürt sorununda bir tak›m projeve aç›l›mlar gelifltirmesini olumlu karfl›lad›¤›n›, bununçözüm için f›rsatlar sunaca¤›n› düflündü¤ünü söylemekyanl›fl olmayacakt›r. Hatta bu yönelimini, ‘DemokratikÖzerklik’, ‘Federatif yap›lanma’ gibi söylemlerini çeflitlikanallar ve vesilelerle dillendirmekte PKK silahs›zlan-d›rma projesine, baz› siyasal taleplerini kazan›p güven-ce at›na almadan olumlu cevap vermeyece¤inin yan›n-da; 1993’ten beri silahl› mücadele döneminin bitti¤ini,1999’dan itibaren stratejilerinin Demokratik Özerklikoldu¤unu ve bunun için çaba sarf ettiklerini aç›kça ilanediyor. Bunun için bu dönemde Türk devletinin anaya-sal bir düzenlemeye giriflmesinin çözümün halkas› ol-du¤unu ifade ediyor. Neticede önümüzdeki günler Kürtulusal sorunu noktas›nda önemli geliflmelerin yaflana-ca¤›n›n iflaretini vermekte.

ABD menfleli Kürt sorununa ‘çözüm’ stratejisi paralelin-de Türk hakim s›n›flar›n›n gelifltirdi¤i politikalar, yapt›¤›aç›l›mlar, ‘tan›yaca¤›n›’ belirtti¤i bir tak›m kültürel hak-lar, Kürtçe televizyon açmas› vb. Kürt ulusal sorunununçözülece¤i ya da böyle bir amaç tafl›d›¤› anlam›na gel-miyor. Her fleyden önce Türk devletinin Kürt ulusal so-rununa yönelik izledi¤i geleneksel imha ve inkar politi-kalar›nda bir de¤ifliklik, bir vazgeçifl söz konusu de¤il-dir. Kültürel aç›l›mlar›n bu çizgiyi y›prataca¤› da söz ko-nusu de¤ildir. Bilakis devletin bu aç›l›mlar›, yeni imha-inkar ve asimilasyon politikalar›n›n devreye sokulmas›-d›r. Türk hakim s›n›flar› ‘çözümü’, silahs›zland›rmay› ko-nuflurken, Kürt Yönetimi’yle saadet devri yaflarken,Kürt ulusal hareketine uçaklar›yla, tanklar›yla imha sal-d›r›lar› gerçeklefltirmeyi ihmal etmiyor.

Sonuç olarak Kürt ulusal sorununun ‘çözümü’ nokta-s›nda yap›lan aç›l›mlar, ABD’nin stratejik ç›karlar› özlü-dür. Kürt ulusal sorunun imhas› ve inkar›n› dayatan bupolitikalar, Kürt ulusunun ve mücadelesinin teslim al›n-mas›n› da hedeflemektedir.

Kürt ulusal sorununun çözümü neemperyalistlerde ne de uflaklar›ndad›r!Bu günler-

de üzerin-de en çoktart›fl›lan

konular, birgrup ayd›nve liberalinbafl›n› çek-ti¤i “özürdiliyorum”kampanya-s› ve sü-rekli gün-celli¤inikoruyan,

Kürt ulusu-nu imha veinkar, mü-cadelesininteslim al›n-mas›n› he-defleyen

emperyali-zm patentli,

devletin‘Kürt aç›l›-

m›’

4 3-16 Ocak 2009 güncel

Emperyalizmin "terörle mücadele", "demokrasi", "özgürlük" ad›ylabafllatt›¤› ve dünyaya yeniden flekil verece¤i yeni sald›r› dalgas›n›narifesinde, emperyalizmin uflaklar› ülkemizde de bunu hayata geçir-mek için kollar› s›vad›lar. F Tipi hapishaneler projesi ile ad›m› at›lansürece karfl›l›k, devrimci ve komünistler de hapishanelerde büyük birdirenifl bafllatt›lar. Direnifle sald›ran egemen s›n›flar›n, ölüm kusanmakineli silahlar› alt›nda, devrimcilik s›nan›yordu 19 Aral›k 2000'de.Katliam›n ard›ndan mekanlar› ele geçirebilen devlet, bilinçlerdeki ik-tidar› ise y›kamad›.

Katliam emperyalistlerin ihtiyaçlar› içindi - Egemenli¤ini sa¤lam-

laflt›rmak isteyen devlet, hapishaneler için milat kabul edilebilecekbüyük savafla haz›rlan›yordu. Egemenlik araçlar›ndan biri olan hapis-hanelerdeki iktidar kuvvetlendirilmeye çal›fl›l›rken, bir yandan da di-¤er bir egemenlik arac› olan medya ile, yap›lacak katliam meflru gös-terilmeye çal›fl›l›yordu. Hapishanelere yönelen devlet, Baflbakan Bü-lent Ecevit'in a¤z›ndan, "hapishaneler sorununu halletmeden, IMFprogram›n› hayata geçiremeyiz" diyecek kadar aç›k konufltu bu sü-reçte. Emperyalist politikalar›n selameti için, halk›n tepkisinin katli-amlarla, bask›larla sindirilerek, bilinçlerin hücrelere hapsedilmesininprojesi hayata geçiriliyordu. Emperyalizmin ülkenin önüne koydu¤u

F Tipi projesi hayata geçirilmek isteniyordu ve mimari yap›s› Avrupaülkeleri ile k›yaslanan hücre sistemine dayal› F Tipi hapishanelerinyap›m› sürüyordu. Önceki katliamlar›yla deneyimli olan devlet, ölümtimleriyle sald›r›ya haz›rlan›yordu.

19 Aral›k 2000 günü bafllayan sald›r›larda yer alan ve bu katliamdayaflananlar› daha sonra yazd›¤› kitab›nda anlatan emekli Binbafl› Ze-ki Bingöl, sadece Bayrampafla Hapishanesi'ne yap›lan sald›r›da 200kiflinin ölebilece¤ini hesaplad›klar›n›, buna göre 'ceset torbalar›' getir-diklerini itiraf etmiflti.

200 kifli ölebilirdi- 19 Aral›k günü Bayrampafla Hapishanesi'ne yap›-

lan sald›r›da 12 devrimci tutsak yaflam›n› yitirdi. Sald›r›da kullan›langazlar, yak›c› etkiye sahipti ve sald›r›da yer alan emekli Binbafl› ZekiBingöl'ün itiraf›nda da yer ald›¤› gibi, "...ateflli silahlarla ölenlerin say›-s› sadece 4'tür. Geri kalanlar yanarak ölmüfltür". Burada 200 kiflininölebilece¤ini hesaplad›klar›n› itiraf eden Bingöl, ölümlerin 12 kifli ile s›-n›rl› kalmas›n›, operasyon için yapt›klar› haz›rl›klara, profesyonellikle-rine ba¤l›yor. Bingöl'ün itiraflar› aras›nda flu sözler de dikkat çekiyor:

"Operasyonda ne oldu¤unu bilmedi¤imiz bombalar kullan›ld›..."

"Bombalar Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›'ndan gelmiflti..."

"Ko¤ufllara at›lan gaz bombalar› öldürücü düzeyin çok üzerinde idi..."

Bayrampafla'daki sald›r›n›n ard›ndan yanm›fl bir flekilde hastaneyekald›r›lan Gülten Kars adl› tutsa¤›n, "bizi diri diri yakt›lar. Alt› arkada-fl›m yand›" dedi¤i görüntüler hala haf›zalardaki yerini koruyor.

'‹nsani amaçlarla' gelen katliam- Adalet Bakanl›¤›, ‹çiflleri Bakanl›¤›

ve Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan oluflturulan 3'lü protokol, hapishaneler-de devlet egemenli¤inin sa¤lanmas› için, F Tipi projesinin hayata ge-çirilmesi için planlar›n› yaparken, bu büyük sald›r›ya karfl› önce Süre-siz Açl›k Grevi bafllatan ve bu eylemi ölüm orucuna çeviren tutsak-lar, talepleri aras›nda 3'lü protokolün kald›r›lmas›na da yer veriyorlar-d›. 96 y›l›nda yap›lan ölüm orucu eylemi gibi bir yenilgi yaflamak is-temeyen devlet, burjuva bas›n›n› da kullanarak meflruluk elde etme-ye çal›fl›yordu. Tutsaklar›n talepleri ise kabul edilemez bulunuyordu.Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kald›r›lmas›, hapishane katliamlar›-n›n sorumlular›n›n cezaland›r›lmas›, sa¤l›k durumu iyi olmayan tut-saklar›n serbest b›rak›lmas› ve F Tipi hapishane projesinden vazgeçil-mesini de içeren tutsaklar›n taleplerine karfl›l›k, katliam haz›rl›klar›yap›l›yordu. Ölüm orucu eylemi karfl›s›nda üstünlük elde etmeye ça-l›flan devlet, önce F Tipi hapishanelerin durduruldu¤unu aç›klam›fl,böylece ölüm orucu eyleminin gereksiz oldu¤unu göstermeye çal›fl-m›flt›. Fakat tutsaklar›n talepleri sadece bununla s›n›rl› de¤ildi ve ta-lepler devlet için bir iktidar meselesiydi. Artan protestolar› da dikka-te alarak, F Tipi'nin 'toplumsal mutabakat' sa¤lanana kadar ertelen-di¤ini aç›klayan dönemin Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk, 19 Aral›kgünü efl zamanl› olarak 20 hapishaneye yönelik bafllayan sald›r› içinhemen kameralar›n karfl›s›na geçip, ölüm orucunun kritik bir aflama-ya geldi¤ini ve 'hayat kurtarmak' için müdahale etmek zorunda kal-d›klar›n› söylüyordu. Türk, "Mahkum ve tutuklu ailelerine sesleniyo-rum. Çocuklar›n›za devletin flefkatli eli uzanm›flt›r. Bu müdahale ta-mamen insani amaçlarla yap›lm›fl olup, onlar› kurtarmaya yöneliktir.Devlete güveniniz" diyordu ve can kay›plar› duyulmaya bafllad›kçada flunlar› söylüyordu: "Operasyonlar baflar›l› geçti, sonuç benim tah-minlerimin alt›nda az zayiatla gerçeklefltirilmifl bir operasyon."

Bunlar› Afganistan'da, Irak'ta duyduk- 'Hayata Dönüfl', 'insani

amaçla yap›lm›fl müdahale', 'tahminlerin alt›nda zayiat'... 19 Aral›k kat-liam›nda bu sözler sarf edildikten yaklafl›k bir y›l sonra, emperyalistefendi ABD, "bar›fl ve özgürlük" için Afganistan'a sald›rd›. Dünyada,"demokrasi, bar›fl, özgürlük, istikrar" sözleri ile kamufle edilmifl yenisald›r›lar dönemi aç›ld› böylece. 'fiefkat Operasyonu', 'Hayata Dönüfl'sald›r›s› ile Türk devleti büyük bir katliam› gerçeklefltirdi. Bu katliamagiriflmeden önce devlet, t›pk› ABD'nin 2003 y›l›nda yine "demokrasigötürüyoruz" maskesiyle Irak'a sald›rma gerekçesi yapt›¤› kitle imhasilahlar› gibi, hapishanelerdeki tutsaklar›n silahl› olduklar›n› iddia etti."Bu cezaevleri cephaneli¤e dönüflmüfl olabilir. ‹çeride her türlü silaholabilir. Operasyon s›ras›nda neyle karfl›laflaca¤›m›z belli de¤il."

28 devrimci yaflam›n› yitirdi- ‘‘Operasyona kat›lacak jandarma özel

timleri bir y›ldan beri, müdahalede bulunacaklar› cezaevlerinin ma-ketleri üzerinde uygulamal› e¤itim al›yordu. Cezaevlerine nereden gi-rilece¤i, operasyon s›ras›nda nas›l davran›laca¤› bir y›ld›r kendilerineö¤retiliyordu’’ sözleriyle dönemin ‹çiflleri Bakan› Sadettin Tantan'›nanlatt›¤› sald›r›da, 28 devrimci tutsak yaflam›n› yitirdi. 19-22 Aral›kgünlerinde tüm ülkede toplam 20 hapishaneye yap›lan sald›r›larda,Bayrampafla Hapishanesi'nde 12, Ümraniye Hapishanesi'nde 5, Ça-nakkale'de 4, Çank›r›'da 2, Ayd›n'da 1, Bursa'da 2 ve Uflak'ta 2 tutsakyaflam›n› yitirdi. Ölüm orucunda oldu¤u halde hastanelere kald›r›l›pzorla müdahale edilen yüzlerce tutsa¤›n vücudunda da kal›c› rahat-s›zl›klar meydana geldi. Sald›r›da iki de asker yaflam›n› yitirmiflti, an-cak bunlar tutsaklar taraf›ndan atefl edilerek öldürülmüfl gibi bilinçlibir yalana baflvurdu devlet. ‹çiflleri Bakan› Tantan'›n kameralar karfl›-s›nda söyledi¤i yalan flöyleydi: "Çanakkale'de flehit olan JandarmaUzman Çavufl, çelik yele¤inin kurban› oldu. Mahkûmlar›n silah›ndanç›kan tek mermi, çelik yele¤in birleflme yeri olan yan taraftaki bofl-luktan vücuduna saplanm›fl. Ümraniye Cezaevi'nde flehit olan jandar-ma erimiz, kendisini yakan bir kad›n militan› kurtarmak isterken, yi-ne mahkûmlar›n açt›¤› atefl sonucu vurularak flehit edildi." Yapt›¤›katliam› hakl› göstermek için baflvurduklar› bu yalan, Adli T›p kuru-mu taraf›ndan yalanland›. Askerler yine sald›r› s›ras›nda tutsaklar›nüzerlerine atefl eden askerler taraf›ndan vurulmufllard›.

Katliam davas› zaman afl›m›na u¤rat›ld›- 19 Aral›k'ta Bayrampafla

Hapishanesi'ne gerçeklefltirilen ve 12 devrimcinin yaflam›n› yitirdi¤isald›r› ile ilgili aç›lan dava 19 Haziran 2008'de zaman afl›m›na u¤rat›-larak, düflürüldü. Yarg›lanmas› istenilen 1460 askerle ilgili bilgiler hiç-bir zaman mahkemeye ulaflmad›. Davay› A‹HM'e götüreceklerini söy-leyen avukatlar, böylesi davalarda zaman afl›m›n›n olamayaca¤›n›kaydederek, "Bu katliam halk›n belle¤inde asla zaman afl›m›na u¤-ramayacak" dediler.

B‹R M‹LAT: 19 ARALIK D‹REN‹fi‹

‹‹SSTTAANNBBUULL-- 17 Aral›k’ta kuzeninin nifla-n›ndan dönerken dü¤ün konvoyunu durdu-ran polisler taraf›ndan Üsküdar’daki bir me-zarl›¤a götürülerek iflkence gören MehmetTahir Yenilmez, 27 Aral›k günü ‹nsan Hakla-r› Derne¤i’nde bir bas›n toplant›s› düzenle-yerek yaflad›klar›n› anlatt›. Ailesi de polisfliddetine maruz kalan Yenilmez’in anlat›m-lar›, Üsküdar Do¤anc›lar Karakolu’nda çal›-flan polislerin flebekevari iflleyifllerini de aç›-¤a ç›kard›.

‘Kolluk, vatandafl› tedirgin eden birgüce dönüfltü’

Toplant›ya kat›lan ‹nsan Haklar› Derne¤i‹stanbul fiubesi yöneticilerinden Avukat Ab-dulbaki Bo¤a, ‹HD ad›na bas›n aç›klamas›n›okudu. Bo¤a, “2006 y›l›nda Polis Vazife veSalahiyetleri Yasas›’nda de¤ifliklik yap›lma-s›n›n ard›ndan kolluk güçlerinin keyfi olarakdurdurma, kimlik sorma, kötü muamele vefliddet uygulamalar› ölçüsüzce baflvurulanbir yöntem haline gelmifltir” dedi. Bu gibiuygulamalar›n yayg›nlaflt›¤›na dikkat çekenBo¤a, güvenli¤i sa¤lamakla yükümlü kollu-¤un, vatandafl› tedirgin eden bir güce dö-nüfltü¤ünü kaydetti. “Yap›lan baflvurulardapolisin yasal bir gerekçe olmaks›z›n, keyfiuygulamalarla vatandafl› darp ederek haka-ret ve tehdit etti¤i görülmektedir” diyen Bo-¤a, kamuoyunun buna tepki göstermesinera¤men yetkililerin hiçbir önlem almad›¤›n›vurgulad›. Bo¤a, son bir y›lda binlerce insa-n›n polis taraf›ndan darp edilmesinin, 38 ki-flinin yaflam›n› yitirmesinin, hükümetin poli-si tam teflekküllü donatt›¤›n› gösterdi¤inibelirtti. ‹nsan haklar› savunucular› olarak te-dirgin olduklar›n› söyleyen Bo¤a, “Polisinfliddetine dayanak olan PVSK’n›n ilgili hü-kümleri derhal de¤ifltirilmelidir” dedi.

Mezarl›kta iflkenceBo¤a’n›n ard›ndan söz alan Mehmet Ta-

hir Yenilmez, ailesiyle birlikte kuzeninin ni-flan›ndan ayr›l›rken, abisinin kay›npederinin25–30 polis taraf›ndan dövüldü¤ünü görme-si üzerine olaya müdahale etmek istedi¤inive bunun üzerine polislerin, “Sen kim olu-yorsun lan, bizim elimizden adam al›yor-sun” diyerek kendisini gözalt›na ald›klar›n›söyledi. Yenilmez, ailesinin müdahale etme-si üzerine, polislerin “karakola götürüyoruz”dediklerini, arabaya bindikten sonra “Seni

Bingöllü diye mezarl›¤a götürüp iflkence yapt›lar

1993 y›l›nda Sivas Mad›mak Oteli’nin yak›l-mas› sonucu 37 kiflinin yaflam›n› yitirmesi-ne neden oldu¤u için ‘yarg›lanan’ 7 kiflinindevam eden duruflmalar›nda polis, savc›ve hâkimin davay› zaman afl›m›na u¤rata-bilmek için gösterdikleri yo¤un çaba, traji-komik sonuçlara neden oldu. Hakk›nda ya-kalama emri olan san›klardan birinin ev-lendi¤i, çocuklar›n› nüfusa kaydettirdi¤i veehliyet ald›¤› ortaya ç›kt›. AAvvuukkaattllaarr ssoorruuflflttuurrmmaa ttaalleepp eettttii

Dosyalar› ayr›lan 7 san›¤›n bir önceki du-

ruflmas›nda Cumhuriyet Savc›s› MustafaBilgili, 2 Temmuz 2008 tarihinde zamanafl›m›n›n dolmas› sebebiyle san›klar hak-k›ndaki kamu davas›n›n düflmesine kararverilmesini talep etmiflti. Ankara 11. A¤›rCeza Mahkemesi’nde görülen duruflmas›n-da flikâyetçilerin avukatlar›ndan fienal Sa-r›han, anayasal düzene karfl› suç iflledikle-ri iddia edilen san›klar›n bugüne kadarmahkemeye ç›kart›lmad›klar›na dikkat çe-kerek, “San›k ‹hsan Çakmak'›n, hakk›ndakiyakalama emrine karfl›n evlendi¤ini, çocu-

¤unu nüfusa kaydettirdi¤ini ve ehliyet al-d›¤›n›” söyledi. Sar›han, bu kadar ciddi birolay›n mutlaka soruflturulmas› gerekti¤inibelirtti. ‹ddia makam›n›n esas hakk›ndakigörüflünü sunmas›n›n, soruflturman›n ge-niflletilmesi yönündeki taleplere engel ol-mad›¤›n› ifade eden Sar›han, kendilerinesoruflturman›n geniflletilmesine iliflkin ta-leplerini haz›rlamalar› için süre verilmesinitalep etti. Bunun üzerine flikayetçilerinavukatlar›na süre veren mahkeme, durufl-may› ileri bir tarihe erteledi.

Mad›mak katilievlendi, ehliyetald›... Devlet halabulam›yor!

Devletin egemenlik araçlar›ndan olan hapishanelerde önemli bir dönüm noktas› olan 19 Aral›kkatliam›, emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendirmek istedi¤i devrim mücadelesininde s›nand›¤› büyük bir direniflti. Devlet, yaflananlar› unutturmak istese de, “Bu katliam ve direniflhalk›n belle¤inde asla zaman afl›m›na u¤ramayacak”

yeni yerimize, mezarl›¤a götürüyoruz” diyerekÜsküdar’daki bir mezarl›¤a götürüldü¤ünü kay-detti. Burada yaklafl›k 15–20 dakika boyuncahakaretlerle dövüldü¤ünü aktaran Yenilmez, “Os›rada karakoldan telefon gelince, seni biraz dakarakoldakiler dövmek istiyormufl diyerek, benikarakola götürdüler” dedi. “Karakolda ellerimiarkadan kelepçeleyerek yerde dizlerimin üze-rinde oturttular” diyen Yenilmez, 2 saat kadarda burada dövüldü¤ünü belirtti. Ancak flark›c›olan kuzeni Aliflan karakola geldikten sonra ke-lepçelerinin aç›ld›¤›n› ve daya¤›n bitti¤ini kay-deden Yenilmez, “Ailem karakolu aramasayd›,beni o mezarl›kta öldürebilirlerdi” dedi.

“‹flkencenin tek sebebi kimliklerimiz”Mehmet Tahir Yenilmez’in ard›ndan söz

alan babas› Aliflan Yenilmez, “Amac›m›z, o¤lu-muzun durumunu de¤il, daha evvel baflka yer-lerde yap›lan iflkencenin bugün tabutluklarda,baflka köflelerde yaflanmamas›, Yunanistan’dakikadar olmasa da toplumca hareket etmemiz”dedi. Kamera oldu¤u için karakollarda iflkenceyerine buralara yak›n olan baflka yerlerde ifl-kencenin yap›ld›¤›na dikkat çeken Yenilmez,“Bunun tek sebebi kimliklerimiz” dedi. Yenil-mez, dü¤ün konvoyuna kimlik kontrolü yap›ld›-¤› s›rada, nüfusa kay›tl› oldu¤u bölümde Bingölyazan fieref Albayrak’a polislerin “Yakalad›kPKK’l› teröristleri” demesinin bunu gösterdi¤inibelirtti. Üsküdar’daki Do¤anc›lar Karakolu’ndayasal haklar›n›n da engellendi¤ini kaydeden Ye-nilmez, taleplerine ra¤men CMUK’tan avukat

ça¤r›lmad›¤›n›, iflkence gören o¤lunun savc›l›¤aç›kart›lmad›¤›n› söyledi. Olay günü konvoydaki 4arabada bulunan kad›n erkek, yafll› genç herke-sin darp edildi¤ini belirten Yenilmez, “Herkespolislerden flikâyetçi oldu” dedi.

'Do¤anc›lar flebekesi'Aliflan Yenilmez’in aktar›mlar›ndan Do¤anc›-

lar Karakolu’ndaki polislerin hastane ve dü¤ünsalonu sahibiyle birlikte neredeyse bir flebekekurarak uzun bir süredir bu gibi uygulamalardabulundu¤u anlafl›ld›. Kendilerini darp eden polisekibinin sürekli ayn› yerde bulundu¤unu belir-ten Yenilmez’in, “O ekip dü¤ün ç›k›fllar›n› takipediyor. Çünkü dü¤ünlerden alkollü ç›kan insançok oluyor, isteklerini yerine getirmeyince debizim yaflad›klar›m›z yaflan›yor” sözlerinden ise,polislerin asayifl ad› alt›nda rüflvet avc›l›¤› yapt›-¤› ortaya ç›kt›. Ayn› polislerin karakolda kendile-rini flikâyet edece¤ini anlay›nca, “Bofl ver, 28 ta-ne davam›z var, 29 olsun” dediklerini belirtenYenilmez, Do¤anc›lar Karakolu’nda bu gibi olay-lar›n sürekli bir hal ald›¤›n› vurgulad›.

Ayr›ca karakolun 300 metre civar›nda 3 tanedevlet hastanesi olmas›na ra¤men, o¤ullar›n›nmuayene için karakola 6–7 kilometre uzakl›kta-ki Ümraniye Devlet Hastanesi’ne gönderildi¤inedikkat çeken Yenilmez, alkol raporu için gönde-rilecek kiflilerin ise, daha yak›n olan hastaneler-den Haydarpafla Numune Hastanesi’ne gönderil-diklerini belirtti. Hastane kay›tlar›n›n incelenme-si gerekti¤ini belirten Yenilmez, “Mezarl›ktakiçocu¤umuzun hakk›n› istiyoruz” dedi.

19 Aral›k katliam›n›n 8. y›l dönümü dolay›s›yla Türkiye-Kuzey Kürdistan’da birçok eylem, etkinlik yap›ld›. Arala-r›nda Demokratik Haklar Federasyonu’nun da bulundu¤u kurumlar, 19 Aral›k katliam›n› k›narken, ‘Devrimci Kah-ramanl›k Haftas›’n›’ ve bunu yaratan tutsaklar›n direnifllerini selamlad›lar

Polisin son dönem-lerde art›fl gösterenkötü muamele uy-gulamalar›na geçti-¤imiz günlerde biryenisi daha eklen-di. ‹stanbul’da po-lis taraf›ndan me-zarl›¤a götürülerek

iflkence yap›lanMehmet Tahir Ye-nilmez, “Bunun teksebebi kimlikleri-

miz” dedi.

53-16 Aral›k 2009güncel

"Marafl’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z" fliar›ylaPir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ve Alevi Bekta-fli Federasyonu taraf›ndan Adana U¤ur Mumcu

Meydan›’nda düzenlenen mitinge çok say›da de-mokratik kitle örgütü de kat›ld›.

DHF’nin, “Dün Marafl’ta, bugün Sivas’ta, çözüm

emperyalizme karfl› savaflta” pankart›yla kat›ld›¤›mitingde, "Faflizme karfl› omuz omuza”, “Faflizmidöktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “Marafl’›n hesab› soru-lacak”, “Marafl, fiemdinli, iflte devlet gerçe¤i” flek-linde sloganlar at›ld›. Mitingde konuflan Pir SultanAbdal Kültür Derne¤i Adana fiubesi Baflkan› MetinÇelik, “Derin güçlerin yönlendirmesi ve kollama-s›yla gerici faflist güçler taraf›ndan Marafl’ta insan-l›k d›fl› bir sald›r› sonucu yüzlerce insan katledildi.Katliam›n üzerinden 30 y›l geçti. Bu katliamda so-rumlulu¤u bulunanlar ya hiç yarg›lanmadan kur-tuldu ya da göstermelik yarg›lan›p beraat ettirildi.”dedi.

Mitingdeki konuflmalarda, katliamc›lar›n as›l ama-c›n›n, yükselen devrimci hareketi susturmak ve 12Eylül’de yap›lan askeri darbeye zemin haz›rlamakoldu¤u ifade edildi.

Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan, ülkeye ancak özelizinle girebilen Ozan Emekçi sahneye ç›kt›. Maraflkatliam›n›n ma¤durlar›ndan ve davac›lar›ndan biriolan Ozan Emekçi, Marafl’›n katillerinin mükafat-land›r›ld›¤›n› ve bunlar›n bugün mecliste olduklar›-n› belirtti.

Marafl katliam›nda provokatörlük yapan eski MHPmilletvekili Ökkefl fiendiller’in konufltu¤u bir belgeselhaz›rlayan TRT, milli lince maruz b›rak›l›p katledilenErmeni gazeteci Hrant Dink’i, Marafl katliam›n›n so-

rumlusu olarak ekrana getir-di. Belgeselde konuflan

fiendiller, bu kadarda olmaz dedir-ten iddialar›nda,Marafl katliam›-

n›n Hrant Dink,Gabris Alt›no¤lu ve Or-

han Bak›r (Ohannes Bak›r-ciyan) gibi Ermenilerin de içerisin-

de faaliyet yürüttükleri TKP(ML) ile di¤er sol örgütlertaraf›ndan planland›¤›n› savundu.

‘Hrant Dink ve arkadafllar›n›n ifli’- Ermeni soyk›r›-m›n› Agos gazetesinde sorgulad›¤› için milli lince ma-ruz b›rak›larak katledilen Hrant Dink, milli televizyonkanal› TRT’de bir kez daha milli lincin hedefi halinegetirilmek istendi. TRT’nin 24 Aral›k Çarflamba günüyay›mlanan ‘fiahlar›n Labirenti’ adl› program›nda,1978 y›l›nda yaflanan Marafl katliam›na yer verilir-ken, katliamda rol alan ülkücü faflist Ökkefl fiendiller,s›k›yönetim askeri mahkemesinin kararlar›n› daya-nak göstererek yapt›¤› anlat›m›nda, katliamla ilgiliyarg›lanan bir tek ülkücünün olmad›¤›n›, tersine sol-cular›n yarg›lanarak idam cezas› ald›klar›n›, bunlar›naras›nda Gabris Alt›no¤lu’nun da bulundu¤unu söy-lüyor. fiendiller’in anlat›mlar›nda, Marafl’›n sorumlusuolarak gösterdi¤i Gabris Alt›no¤lu ile birlikte, 13 Ma-y›s 1980’de Elaz›¤ Karakoçan’da askerlerin katletti¤iMKP –önceli TKP(ML)- üyesi Ohannes Bak›rciyan (Or-han Bak›r) ve 19 Ocak 2007’de ‹stanbul fiiflli’de katle-dilen Ermeni gazeteci Hrant Dink’in de isimleri an›l›r-ken, ekrana Hrant Dink’in foto¤raf› yans›t›ld›. Dink’infoto¤raf› ekrandayken, Ökkefl fiendiller de, “HrantDink ve arkadafllar›n›n örgütleri bu iflleri yapt›” diyor.

TRT’nin belgeselini BBP’liler haz›rlad›- TRT tara-f›ndan haz›rlanan ve fiahlar›n Labirenti adl› progra-mda yay›mlanan belgeselin konsept dan›flmanlar›olan Hakk› Öznur ve Zülfü Canpolat’›n BBP’li olduklar›ortaya ç›kt›. Öznur, BBP’de Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›görevi yapt›, ülkücülerin yay›n organlar›nda makale-ler yazd›. Canpolat ise, BBP’nin, ad› ‘Alperen Ocaklar›’olarak de¤ifltirilen eski gençlik kolu Avrupa Nizam-›Alem Federasyonu Kurucu Genel Baflkan›’yd›.

Provokasyonu fiendiller bafllatm›flt›- Ülkücü faflistfiendiller, Marafl olaylar›n›n bafllang›c› kabul edilen, Çi-çek Sinemas›’na ülkücülerin içeride bulundu¤u s›radabomba at›lmas› olay›n› gerçeklefltiren kifliydi. Dahasonra bu olay solcular taraf›ndan yap›lm›fl gibi lanseedilmifl ve bu flekildeki propagandayla tüm flehirdeprovokasyon bafllat›lm›flt›. Alevilerin bulunduklar›mahallelere yap›lan sald›r›larda 111 kifli yaflam›n› yi-tirmiflti. fiendiller, “Kanl› Oyun-Marafl Olaylar›n›n PerdeArkas›” adl› bir kitap ç›kartarak, benzer iddialar›na ki-tab›nda da yer vermiflti. Marafl olaylar›n›n Alevi-Sün-ni çat›flmas› olmad›¤›n› da savunan fiendiller, olayla-r›n arkas›nda “Marksist-Ermeni iflbirli¤i”nin bulundu-¤unu savunuyor. Oysa, ölmeden önce DSP Genel Bafl-kan› Bülent Ecevit’in (Marafl olaylar› s›ras›nda Baflba-kan’d›) aç›klad›¤› gizli M‹T belgesinde, Marafl olaylar›-n›n bizzat M‹T taraf›ndan planlad›¤› aç›klanm›flt›.

Binlerce kifli ‘Marafl katliam›n› unutmayaca¤›z’ dedi

AKP hükü-metinin söz-de Alevi“aç›l›m”›n›ntart›fl›ld›¤›bu dönem-de, Ada-na’da topla-narak Maraflkatliam›n›protestoeden on bin-lerce Alevi,devletin ilkönce Maraflkatliam›n›nhesab›n› ver-mesi gerekti-¤ine iflaretetti. Aleviler,Marafl katli-am›n›n so-rumlular›n-dan biri olanAbdulkadirAksu’nunhala AKP’demilletvekiliolarak görevyapt›¤›n› ha-t›rlatt›lar

TRT, Marafl katliam›ndaErmenileri hedef gösterdi

Mitinge kat›lanlar anlat›yorOzan EmekçiBundan 30 y›l önce Ortaça¤ despotizmininuzant›lar› taraf›ndan Marafl’ta gerçekleflti-rilen katliam› lanetlemek, hayatlar›n› kay-beden yurtseverleri ve devrimcileri anmakiçin buraday›z. Tarihe kara bir leke olarak,bir Alevi katliam› olarak geçmifltir Maraflkatliam›. Bugün bu alanda on binlerce kiflibu katliam› k›namak için toplanm›fl du-rumda. Duydu¤umuz sloganlar devrimci-lere, Alevilere yarafl›r sloganlard›r. Katille-rin yarg›lanmas› isteniyor. Türkiye Cum-huriyeti’nin bu organizasyonda olmas› k›-nan›yor. Alevilerin haklar›n›n iade edilme-si isteniyor. K›sacas›, son derece demokra-tik talepler dillendiriliyor. Benim de halenseyahat yasa¤›m devam ediyor. Yine 2 haf-tal›k bir izinle buraday›m. Yar›n Türkiye’yiterk edip önce Londra ve sonra da Paris’teyap›lacak Marafl katliam› protestolar›nakat›laca¤›m.

Marafl katliam›n›n arkas›nda emperyalistgüçlerin Türkiye’deki uzant›lar›n› görebili-riz. Bunun arkas›nda insan haklar›na say-g›s› olmayan, demokrasi karfl›tlar› vard›r.Ortaça¤ despotizminin Anadolu insan›nadayat›lmas› vard›r. Bu katliam karfl›s›nda30 y›ld›r sessiz duran herkes, her resmi ku-rum, tarih karfl›s›nda suçludur. Bugün bu-

rada bu insanlar suçlular›n yeniden yarg›-lanmas›n› ve cezaland›r›lmas›n› istiyorlar.Burada bulunma nedenimiz budur. Bun-dan dolay› mutluyum. 30 y›l önce yak›nla-r›m›, arkadafllar›m› kaybettim, onlar› an›-yoruz. Bu nedenle mutluyum.

Sakine DumanBurada bulunma amac›m›z birlik olmak,beraber olmak ve böylece ezilmemek. Biz-ler bar›fl içinde yaflamak istiyoruz. Bu kat-liam› gerçeklefltirenler faflistlerdir. Kahrol-sun faflizm.

Cemre TopalMarafl ve daha sonraki y›llarda gerçekleflenkatliamlar sivillere yönelik olmufltur. Halada öyle devam etmektedir. Ve flimdi krizlebirlikte bu uygulamalar›n daha da artaca-¤›ndan kayg› duyuyorum. Bu anlamda her-kesin bir araya gelip, dayan›flma içinde ol-mas›n› önemli buluyorum. Marafl gibi kat-liamlar› unutmad›¤›m›z›, unutturmayaca¤›-m›z› ve hesaplar›n›n sorulaca¤›n› bilmelerigerekir diye düflünüyorum.

Semra K›r›kç›Bugün Marafl katliam›n›n 30. y›l dönümü.Asl›nda hesap sorma noktas›nda dahagüçlü ses getiren eylemlerin yap›lmas› ge-rekti¤ini düflünüyorum. Eylemi anlaml›

buluyorum, onun için alanday›z. SadeceMarafl de¤il, Çorum, Sivas, Dersim gibiyerlerde de çok insan katledildi. Bir insanolarak, kad›n olarak bundan utanç duyu-yorum. Bu nedenle tepkimi göstermek içinsokaktay›m.

Ben, 1985 y›l›nda, Kanl›dere’ydi tahminediyorum, orada katledilen Alevilerin y›¤›l-d›¤› yeri gördüm. ‹lk sorgulamam da o za-man bafllad›. Gördü¤üm o manzaray› halaunutam›yorum. Hem insan, hem kad›n du-yarl›l›¤›yla bugünün insan›n›n art›k Türki-ye’de, bütün Türkiye halklar›, inanan inan-mayan, Alevi Sünni, dini inanc› ne olursaolsun, insanlar›n tek yumruk olup katliam-lar›n hesaplar›n› mutlak suretle sormalar›gerekti¤ini düflünüyorum.

Bu katliamlar›n arkas›nda yatan, kendin-den farkl› olan› yok etme, asimilasyona ta-bi tutma anlay›fl›d›r. Türkiye Cumhuriyetitarihine, Osmanl› tarihine, insanl›k tarihinebakt›¤›m›zda hep katliamlarla dolu oldu¤u-nu görürüz. Kendine benzetemedi¤ini yoketme anlay›fl› vard›r. Bunun tarihi kökleri-ne inmek gerek. Ben 95’de Gazi’deydim.Sünni mahallesinde oturuyordum. Gaziolay›n› Alevi-Sünni olay› olarak gösterdilerama öyle de¤ildi. Bunun arkas›nda Ergene-kon denen hiyerarflik devlet anlay›fl› vard›r.

Ozan

Emek

çiSa

kine D

uman

Cemr

e Top

alSe

mra K

›r›kç

Çokça bahsedilen devletin yeni ‘aç›l›mlar›na’ bir yeni-si daha eklendi. Devlet taraf›ndan aç›lan Kürtçe yay›nyapacak olan TRT fiefl test yay›nlar›na bafllarken, feo-dal-burjuva bas›n-yay›n organlar›nda bölge halk›nabu kanal› pohpohlamay› sürdürüyor. Bölge halk›n-dan, ‘ayd›nlardan’ ve sanatç›lardan kanal için yorum-lar al›n›rken, Roj TV gibi Kürt ulusunun kendi dina-miklerinden güç alan bas›n yay›n organlar›na da gön-dermeler yap›l›yor. Özelikle devletin Kürtçe kanal aç›-l›m›yla kimi liberal kalemler, ikiyüzlü elefltiriler geti-rerek devletin, Kürt ulusunun yaflad›¤› sorunlar› par-ça parça çözece¤inden bahseder oldu. Bu kalemflor-lar taraf›ndan Kürt ulusunun devrimci ve demokratkesimlerine, bu ‘aç›l›m›’ iyi anlamalar› gerekti¤i vead›mlar›n› buna göre atmalar› gerekti¤i tembih edili-yor. Kürtçe kanal meselesini kimileri olumlu ve devletinKürt ulusuna yönelik ‘demokratik aç›l›m›’ fleklindeyorumlasa da, iflin özü kanal›n hangi tart›flmalar içe-risinde yay›na bafllad›¤›yla a盤a ç›k›yor. Ve ileridedaha da netleflecek olan kanal›n izleyiciye sunaca¤›programlar da kanal›n, hangi sürecin ürünü oldu¤unugösterecektir.Bölgede Kürt ulusal hareketinin yay›n faaliyeti, RojTV üzerinden flekilleniyor. Ve yap›lan devlet patentlianketlerde bile bölge halk›n›n yüzde 60’›n›n bu kana-l› izledi¤i sonucu ç›k›yor. Buradan hareketle Kürt ulu-sal hareketinin bu gücünü azalt›p kendi inisiyatifinikurabilmek ad›na devlet, görsel iletiflimin güçlü bir

arac›n›, TRT fiefl ad›yla devreye koymay› amaçl›yor.Devlet, sözde demokratikleflme gibi gösterdi¤i bu‘aç›l›mla’ hem insanlara ‘güven vermeye’ çal›flacak,hem de Kürt ulusunun asimilasyonuna yeni bir bi-çimde h›z vererek, Kürt ulusunun devrimci-demokratdinamiklerine Kürtçe kanal üzerinden sald›rarak so-nuç almaya çal›flacak.

TRT Heflt Kürt ulusuna ne vaat ediyor?Bu zamana kadar Kürtçe konuflulmas›n›, Kürtçe ya-y›n yapan gazete, TV ve radyo kanallar›n› yasaklayanve bu ‘geleneksel çizgisinden’ vazgeçmeyen devlet,Kürtçe yay›n yapmaya bafllad›.Hat›rlanaca¤› üzere DTP fi›rnak Milletvekili Hasip Kap-lan Meclis kürsüsünde yapt›¤› konuflmas›nda Kürtçedeyim kullanm›fl, ancak bu deyim Meclis tutanaklar›-na “Bilinmeyen dil olarak” yaz›lm›flt›. Evet, devlet da-ha Kürtçe’yi kabullenmezken, di¤er yandan Kürtçekanal kurdu. Devlet bir yandan de¤iflmeyen statüko-lar›n› sürdürerek Kürtçe, yay›nlar› ve harfleri yasak-larken öte yandan ise Kürt ulusuna flirin gözükmekad›na Kürtçe bir kanal açarak, Kürt ulusunun ana di-line yönelik yay›n yapacak. Deneme yay›n›na bafllayan ve 24 saat Kürtçe prog-ram yapacak olan kanal, yay›n politikas› ile Türk dev-letinin bugüne dek Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤›

inkar ve asimilasyon siyasetinin d›fl›na ç›kacak m›?Mesela TRT 6, Kürt ulusunun hangi kültürel ve sosyalihtiyac›na cevap olacak. Sadece Kürtçe’nin akademikolarak kullan›ld›¤› bir kanal m› olacak, yoksa haber-lerde ve programlar›nda Kürt ulusunun ruhi, sosyalve ekonomik flekillenifline hizmet mi edecek? Örne-¤in ismi Kürtçe oldu¤u için hava alan›nda ailesindenkopart›l›p geri gönderilen küçük çocuk yer alacak m›?Kürt oldu¤u için polisler taraf›ndan dövülen genç yeralacak m›? Anadilde e¤itim görmek isteyenlerin ey-lemlerine yer verilecek mi? ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n içeri-sinde Kürtçe’nin de yer ald›¤› "hizmetlerinde çok dil-li belediyecilik karar› alan" Abdullah Demirbafl’›n gö-revden almas›n› hat›rlatacak m› ya da olas› böyle birgeliflmeyi nas›l verecek? Devlet taraf›ndan katledilenMusa Anter gibi nice Kürt ayd›n›n›n belgeselleri nas›lverilecek? Kürtçe, katliamlar› anlatan s›tranlar izleyi-ciye sunulacak m›? Zilan katliam› nas›l anlat›lacakmesela. 7 köyün bas›l›p insanlar›n topluca katledildi-¤i rahatça söylenip, geri kalanlar›n Mufl, A¤r› ve Do-¤ubeyaz›t’ta iflkence kamplar›nda ömür törpüledikle-ri belirtilecek mi? Evet, kullan›lacak akademik Kürtçedilin alt›nda ne anlat›lacak? Bir programda Kürtçe su-nulan flu bilgiyi mi dinleyece¤iz, “ilk kad›n pilotumuz,yüce önderimizin manevi k›z›, Türk devletinin bölün-

mez bütünlü¤ünün yi¤it savaflç›s› Sabiha Gökçenbugün, Dersimlilerin bafl›na bombalar atm›flt›. Bu özelgünde ekran bafl›ndaki Kürt izleyicilerimizle, o güzelgünleri tan›klar›ndan dinleyerek hat›rlayal›m” m› de-necek? Ard›ndan Sabiha Gökçen’in resimleri ile Kürtçebir s›tran ekranda dönecek herhalde. Sonra ana ha-berlerde Kürtçe konuflan spiker bize, Mecliste “bilin-meyen bir dil”le konuflan Hasip Kaplan’› kimse anla-mad›’m› diyecek. Bir tart›flma program›nda “Kürt so-runu” ele al›n›rsa Kürt ulusunun kendi zenginliklerinikoruyabilmeleri ve etnik kimliklerini sürdürebilmeleriiçin Türk devletinin dayatt›¤› asimilasyona ve sosyal-kültürel-ekonomik-siyasal y›k›ma karfl› ‘mücadele et’ça¤r›s›na izin verilecek mi? Fazla ironiye gerek yok sa-n›r›z. Kürt ulusal sorunu devletin bir kanal›n›n Kürtçeyay›n yapmas› ile çözülemez. Hele ki bu devletin ba-fl›nda halen bizi iliklerimize kadar sömüren, tek ulus-çulu¤u dayatan ve faflizmle yöneten hakim s›n›flar ol-du¤u sürece, bunlar› yapmayaca¤› aç›k. Öyleyse TRTfiefl ile Kürt ulusu aras›ndaki ba¤ sadece Türk devleti-nin yaflama geçirmek istedi¤i yeni asimilasyon politi-kalar› oluflturacak.

fiimdi “Beyaz Kürtler” kamp›na kimler kat›lacakKürt ulusal sorununa k›rm›z› çizgileri (asimilasyon,katliam, bask›, inkar) ile yaklaflan devletin, bölgede

geliflen ve ABD emperyalizminin yeni talepleri do¤-rultusunda bu kal›plaflm›fl siyasetinde bir dizi biçim-sel de¤iflikliklere giderek, inkara ve asimilasyona da-yal› yeni ‘çözüm’ politikalar›n› bu kanal üzerindenhayata geçirmeye çal›flaca¤› aç›kt›r. Geliflen süreçte,Kürt ulusuna yönelik uygulad›¤› inkar ve yok etmesiyasetinde bir dizi de¤iflikliklere giden devlet, art›kdaha ‘siyasi’ politikalar ile Kürt ulusunu kendisine ek-lemlemeye çal›flaca¤› aç›k ve buna göre de Kürt ulu-sunun içerisinde ç›kan ‘ayd›n ve sanatç›lara’ ihtiyaçduyacak. Kendi Kürt’ünü yaratmak isteyen devletin,kanalda program yap›lmas› için arad›¤› kriterler iseyukar›da belirtti¤imiz yönelimini ifade ediyor. RojTV’ye ç›kmam›fl olma, temiz sicile sahip olma, devle-tin uzatt›¤› zehirli flekeri Kürt ulusuna sunacak yöne-lime sahip olma özelli¤i kanalda program yapacak-larda aranan ilk özellikler. Bu kritere uygun kifliler bu-lunduktan sonra devlet, bu kriterlerle sahip olanlarlaberaber ilerde daha da netleflecek yay›n politikas›y-la, Kürt bölgelerinde güç olan ulusal hareketi köfleyes›k›flt›rmaya çabalayacak, ileride kendi “beyaz Kürt-ler”ini yaratt›ktan sonra, Kürt bölgelerinde daha dagüçlü ‘tek ulusçuluk’ bekas›n› savunan, “beyaz Kürt-ler kamp›” oluflturacak. Son olarak Kürtçe TV, devletin silahs›z beyaz Kürtleriyaratma politikas›n›n bir parças› olarak bize uzatt›¤›sözde demokratik özlü zehirli bir flekerdir. Bu zehirlifleker, Kürt ulusuna yönelik yeni bir sald›r›d›r.

DEVLET‹N ZEH‹RL‹ fiEKER‹: TRT fiEfiKürtçe’yi halen ‘bilinmeyen bir dil’ kabul eden devlet TRT6’y› kurarak ‘beyaz Kürt’ yaratmaya çal›fl›yor

6 3-16 Ocak 2009 emek

ANKARA- Türk Eczac›lar Birli¤i (TEB) An-

kara Kolej Meydan›’nda ‘art›k yeter’ slo-

gan›yla bir miting gerçeklefltirdi. 81 ilden

gelen eczac›lar, 20 Aral›k sabah› erken sa-

atlerinde Kurtulufl Meydan›’nda toplana-

rak mitingin yap›laca¤› Kolej Meydan›’na

do¤ru yürüyüfle geçti

Sa¤l›kta dönüflüm ad› alt›nda devletinhastalardan alaca¤›n› eczaneler üzerindentahsil etmesine karfl›l›k eczac›lar, kamukurum iskontosu kamburunun üzerlerin-den al›nmas›n› istedi. Sa¤l›k hizmetinin ilkve son basama¤› olduklar›n› söyleyen ec-zac›lar, halk›n sa¤l›kta dönüflüme kurbanedildi¤ini hayk›rd›lar. IMF ve neo-liberalpolitikalar›n eczaneleri yang›n yerine çe-virdi¤ini ifade eden eczac›lar, eczanelerinbüyük flirketler zincirine dönüfltürüldü¤ü-nü ve flirketlerin sa¤l›¤› metalaflt›rd›¤›n›nalt›n› çizdiler. Toplum sa¤l›¤›n›n de¤il, ser-mayeyi temel alan bir zihniyetin hakimoldu¤unu aktaran eczac›lar, kendi mes-leklerini art›k icra edemez duruma geldik-lerini ifade ettiler. Genel Sa¤l›k Sigortas›(GSS) ile hastaya, de¤iflen prosedürler, ç›-kan fiyat farklar›, sistem hatalar›, muaye-ne ücretleri gibi uzun aç›klamalarda bu-lunmak zorunda b›rak›lan eczac›lar, sa¤l›-¤›n geri plana, ticari kayg›lar›n ön plana ç›-kar›ld›¤› bir sa¤l›k sisteminin ancak reka-beti ve reklam› getirece¤ini vurgulad›lar.

Halk sa¤l›¤›n›n, kamu yarar›n›n, meslekietik de¤erlerin, insan hayat›n›n rekabeteyenildi¤i, ilaçta reklam ve rekabetin h›zkazand›¤› sa¤l›k sisteminin giderek ser-maye lehine dönüflmesine tepki göster-mek ve dur demek için alanlara ç›kanTürk Eczac›lar Birli¤i yönetimiyle talepleri-ni ve amaçlar›n› sorduk.

“Tahsildar olmak istemiyoruz”TEB Genel Baflkan› Erdo¤an Çolak, eczac›-lar›n sa¤l›k dan›flan› ve ilaç uzman› olduk-lar›n› ifade ederken, bilgisayar bafl›nda sa-atte bir de¤iflen uygulamalar› kontrol et-mekten ve tebli¤leri ezberlemekten yo-rulduklar›n› belirtti. Sa¤l›kta rekabetin ara-c› olamayaca¤›n› söyleyen Çolak, ülkemi-zin büyüyen ilaç pazar›nda pay›n› artt›r-mak isteyen çok uluslu flirketlerin sa¤l›¤›n“dönüfltürülemsi”nde elleri oldu¤unu söy-ledi. Meslek haklar›n›n ellerinden al›nd›¤›-n› aktaran TEB Baflkan› Erdo¤an Çolak, ec-zanelerin yang›n yeri oldu¤unu ile getirdive flöyle devam devam etti: “Mesle¤imiziyaparken gereksiz bürokrasiyle u¤raflmakistemiyoruz, tahsildarl›k yapmak istemi-yoruz. Her ekonomik yükün faturas›n› bi-ze ç›kart›lmas›na karfl› durmak istiyoruz.Her gün de¤iflen tebli¤ler, her gün de¤iflenuygulamalar, her gün yaflanan ekonomikkay›plar eczanelerden tahsil edilmesin, ar-t›k yeter diyoruz.

ECZACILAR: ARTIK YETER

Türk Metal Sendikas› Göl-cük fiube Baflkan› YücelYücel taraf›ndan yap›lanaç›klamada, Ford OtosanKocaeli fabrikas›n›n, kriznedeniyle piyasalarda ya-flanan olumsuz geliflmele-ri gerekçe göstererek 6 bin400 iflçiyi ücretli izne ç›-kartt›¤› ve üretime araverdi¤i belirtildi. ‹flçileriny›ll›k izin haklar›n›n sakl›kald›¤› ifade edilen aç›kla-mada, personelin ücretle-rinin yüzde 76’s› ödene-rek “flirket izni”ne ç›kart›l-d›klar› söylendi. Fabrika-daki tafleron iflçilerin ifltenç›kart›laca¤› ima edilenaç›klamada ayr›ca, Eski-flehir ‹nönü fabrikas›nda29 Aral›k’tan itibaren 300iflçinin iflten ç›kart›ld›¤›nayer verildi.

Yeni y›lda vergiler A'danZ'ye zamland›. Telefonvergisi yüzde 12 artt›. Pa-saport, ehliyet ve trafiktescil belgeleri de zaml›tarifede... Emlak vergisi-ne tabi de¤erler, 1 Ocak2009 tarihinden geçerliolmak üzere yüzde 6 ora-n›nda artacak.Cep telefonu kullan›c›la-r›n›n ilk hat al›fllar›ndaödedikleri vergi, 1 Ocak2009'dan itibaren yüzde12 oran›nda artacak. Bu-na göre, bu y›l ilk kez ceptelefonu hatt› alan abo-nelerden al›nan 27.80YTL’lik vergi yeni y›lda31.1 YTL olarak al›nacak.Konsolosluklar›n 2009 y›-l›nda yapaca¤› ifllemlerdeuygulayaca¤› harç mik-tarlar›n›n hesaplanmas›n-da esas al›nacak dolarkuru 1.55 YTL olarak be-lirlendi.

Devlet, dünyay› etkisi alt›na alan ekonomizkrizin ülkemiz yoksul halklar›, iflçi ve emekçi-leri üzerinde yaratt›¤› y›k›m› görmezden, y›-¤›nlar›n 盤l›klar›n› duymazdan gelmeye de-vam ediyor. ABD, AB, Rusya, Çin gibi dünya-n›n önde gelen ekonomileri üzerinde dahi y›-k›c› etkileri olan ekonomik krizin, d›flar›yamilyar dolarlarca borcu olan ülkemizi “te¤etgeçece¤ini” söyleyen Tayyip Erdo¤an’›n ar-d›ndan bu kez Çal›flma ve Sosyal GüvenlikBakan› benzer bir aç›klamayla sahneye ç›kt›.Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› olan, an-cak çal›flan›n de¤il, patronun yan›nda oldu-¤unu her seferinde aç›kça ortaya koyan Çe-lik, iflsizli¤in abart›lacak düzeyde olmad›¤›n›söyledi. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan›Faruk Çelik, TBMM Genel Kurulu'nda bakanl›kbütçesinin görüflülmesi s›ras›nda, halktanyükselen “iflsizlik had safhada” elefltirilerininhat›rlat›lmas› üzerine, “O boyutta de¤il, ko-nuyu abartmayal›m. S›k›nt›l› bir süreç amaah-vah ettirecek tablo yok” karfl›l›¤›n› verdi.

Hükümet hep bir a¤›zdan krizin y›k›c› etkisi-nin bizlere yans›mayaca¤›n› söyleyedursun,rakamlar yalanc›lar korosu olan AKP hükü-metinin yüzüne bir tokat gibi vurmaya de-vam ediyor. Devletin resmi kurumu ‹flkur’a

göre sadece kas›m ay› içerisinde ifl bulmakiçin baflvuruda bulunanlar›n say›s› yüzde 146oran›nda artt›. Sendikalar›n rakamlar› ise du-rumun çok daha yak›c› oldu¤unu gözler önü-ne seriyor: Kriz nedeniyle 200 bin dolay›ndakifli iflten ç›kart›ld›. D‹SK’ten yap›lan yaz›l›aç›klamada, son bir y›l içerisinde Trakya’da40 bin, Bursa’da 25 bin ve Kayseri’de ise 16bin kiflinin iflten at›ld›¤› belirtildi.

Ya flu rakamlara ne demeli?Kas›m ay›na kadarki süreçte gazetelere yan-s›yan iflten ç›kartma haberleri oldukça ka-ranl›kbir tabloya iflaret ediyor. Buna göre:

Koç Holding’in Tuzla’daki RMK Marine Tersa-nesi’nde 270 iflçi iflten ç›kar›ld›.

Viking K⤛t 32 kifliyi iflten ç›kard›

MAKO bir ayda 250 iflçiyi ifltan att›.

Elegant firmas›n›n batmas› nedeniyle 1.800kifli iflsiz kald›.

Yaz›l›m sektöründeki bafll›ca firmalardan biriolan LOGO Yaz›l›m 32 kifliyi iflten ç›kard›.

14 Kas›m itibariyle Akbank’ta çal›flan 1.724personel iflten ç›kar›ld›.

Philips’in Gebze fabrikas›nda 150 kifli üreti-min durdurulmas› nedeniyle iflsiz kald›.

Koyunlu Hal›lar›’n› üreten Birko fiirketler Guru-bu’nun Ni¤de Organize Sanayi Bölgesi’ndekifabrikalar›nda çal›flan toplam 1.500 iflçiden400’ü ekonomik kriz nedeniyle iflten ç›kart›ld›.

ED‹P ‹plik Sanayi ve Ticaret A.fi. 304 persone-li ç›kard›, di¤erlerini ç›kartarak üretimi durdu-raca¤›n› aç›klad›.

Krizin “u¤ramad›¤›” Vestel 1.000 kifliyi ifltenç›kard›.

Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde toplam2.000’in üzerinde iflçi ç›kart›ld›.

Akkök Grubu’na ba¤l› Aksu ‹plik taraf›ndanyap›lan aç›klamaya göre 300 kifli iflten ç›kar-t›lacak.

Elaz›¤ ET‹-Krom fabrikas› ekonomik kriz ne-deniyle ihracat›n durdu¤unu iddia ederek 68iflçiyi iflten ç›kard›.

Cavit Ça¤lar’a ait Nergis Holding bünyesinde-ki Sifafl Sentetik ‹p-

lik Fabrikalar›Afi 377 iflçi-

nin ifl akit-lerinin fes-h e d i l d i ¤ iaç›klad›.

Evet, iflte iflten

ç›kart›lan, k›fl›n so¤u¤unda açl›¤a ve yoksul-lu¤a itilenlere iliflkin rakamlar. Üstelik bu ra-kamlar nispeten büyük olan iflletmelerin bi-linen iflten ç›kartmalar›. Ülkemizde, küçük öl-çekli iflletmelerin say›s›n›n büyük ölçekli ifl-letmelerin say›s›ndan yüzlercekat fazla oldu¤u ve büyük flir-ketleri vuran krizin bu küçükiflletmeleri çok daha y›k›c›bir flekilde vurdu¤u gerçek-li¤ini göz önünde bulundur-du¤umuzda, iflsizler ordu-sunun ne denli büyüdü¤ü-nü rahatl›kla görebiliriz. Hü-kümetin, patronlar›n, boyal›bas›n›n ya da devletin bunuyalanlamas› gerçeklerig iz leyemi-yor.

Bakan (abart›lacak bir iflsizlik) görmüyormufl!

Telefon vergisi31 YTL oldu

Ford Otosanüretime araverdi

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

Dursun BAfiTU⁄

Kriz, u¤rad›¤› son duraklar›kas›p kavuruyor

Her sistemin üretti¤i siyaset, kendi ihtiyaçlar›n› gidermeye

dönüktür. Kimi zaman yap›lan esnemeler, onun kendi yörünge-

si d›fl›na ç›kt›¤› anlam›na gelmez. Bugün emperyalist-kapitalist

güçlerin, geliflmekte olan kitle hareketlerine karfl› dönem dö-

nem “toleransl›” davranmalar›, onlar›n esasa dönük baz› de¤i-

flimlere gidecekleri manas›na gelmez. ‘Demokrasi’ havarili¤ini

yapan birçok ülkenin geçmiflte veya bugün hala katliamlara gi-

riflti¤i, sömürü ve bask› politikalar›nda baz› de¤iflikliklere gitti¤i

görülmektedir. Hal böyle olunca burjuva demokrasisinin dahi

olmad›¤› bizimki gibi ülkelerde yaflanmakta olan sorunlar›n s›ra-

dan görülmesi do¤al say›lmaktad›r. Çünkü tarihler boyu imha ve

inkar üzerinden sürdürülmüfl olan bir siyasi gelene¤e sahip olan

hakim güçler, bugünde bunun devamc›lar›d›rlar.

Yoksul kitlelerin ihtiyaçlar›n› gideremeyen siyasi iktidar,

emperyalistlerle yap›lan görüflmelerde, çal›flanlar›n eme¤ini

emperyalistlere pazarlamaktad›r. Bu sistemin emperyalistler-

den ba¤›ms›z hareket edemeyece¤i, dün oldu¤u gibi bugün de

IMF ile yap›lan pazarl›klarla kendisini güncellemektedir. Baflba-

kan Erdo¤an ABD`ye giderken, ‘‘Ne krizi, bize kriz falan sökmez.

En fazla bizi te¤et geçer. IMF’ye de ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z. Kim

oluyormufl bu IMF’’ diye, efelenerek gitti. Gerçi R. Tayyip Erdo-

¤an’›n bu kabaday› ç›k›fllar›n› köylüye, iflçiye, gazeteciye, dokto-

ra, ö¤retmene, kad›na, ö¤renciye, yani toplumun tüm kesimle-

rine karfl› olan gürlemesinden bilmekteyiz. Ancak bu son gürle-

mesinin IMF ile olan iliflkilerinde halk› aldatmaya dönük oldu¤u

daha Erdo¤an’›n ilk efelenmesinde dahi bilinmekteydi.

Hakim güçler, 1961’den beri çeflitli dönemlerde IMF ile 19

stand-by anlaflmas› yapt›. Her anlaflma sonras› yeni dayatma-

lar gündeme getirilirken, iflin ekonomik boyutu emekçilere

yüklendi. fiimdi ise 20. stand-by anlaflmas› için, IMF fleflerinin

Ocak’ta gelmesi bekleniyor. Geçmiflte verilen kredilerin karfl›l›-

¤›nda daha fazla ekonomik ve siyasi ba¤›ml›l›k gelifltirildi. Bu-

gün yaflanmakta olan da bunun bir örne¤ini teflkil etmektedir.

Daha fazla iç siyasete müdahale gelifltirilerek, emekçilerin eko-

nomik haklar› gasp edilecektir. Emekçinin ümü¤ünü s›kt›rma-

yaca¤›z diyenler, kemerleri öyle bir s›kt›rd›lar ki, ümü¤e gerek

duyulmamaktad›r.

Son üç ayda 300 binden fazla iflçi iflten at›ld›. Binlercesi de

ücretsiz izne ç›kar›ld›. IMF ile yap›lan anlaflmalarda patronlar›n

ifl güvenli¤i sa¤lanmaya çal›fl›l›rken, milyonlar› aflan iflsizlerin

durumu görmezlikten geliniyor. Çünkü onlar için önemli olan

bu çark›n dönmesidir. Gemiyi yürütürken içindekilerin yaflay›p

yaflamad›¤› onlar için sorun de¤il. Onlar için önemli olan ‘imti-

yazl›’ zengin kesimin yaflad›¤› ekonomik kay›pt›r. Tüm gayret-

leri bu ‘imtiyazl›’ kesimin ihtiyaçlar›n› giderip, kay›plar›n› aza

indirmektir.

Sistemin yap›sal durumundan kaynakl› her daim önümüze

ç›kacak olan bu sorunlar› k›sa vadeli mücadele biçimleriyle afl-

man›n olanakl› oldu¤unu düflünmek, esasta sistemin niteli¤ine

olan yaklafl›mlardan kaynakl›d›r. Bu yaklafl›m sahipleri genel an-

lamda reformist bir çizgiden beslenerek, sorunlar›n sistem içi

çözülebilece¤ini düflünmektedirler. Halbuki koskoca bir tarihe

bak›ld›¤›nda, sistem içi baz› aray›fllarla bir arpa boyu yol al›nma-

d›¤› çok aç›k görülmektedir.

Bu krizin etkilerine karfl› verilen mücadelenin yetersizli¤i bir

yana, bizlerin esasta yapmas› gereken bu krize karfl› daha tutar-

l› bir mücadele çizgisi gelifltirmektir. Ancak tutarl› bir mücadele

çizgisiyle bu süreçten daha güçlü ç›kabiliriz. Sürecin ihtiyaçlar›n›

giderme ad›na üç-befl bas›n aç›klamas› daha fazla yapmak, ger-

çek manada ihtiyaçlar› giderecek yerde durmamaktad›r. Bu tür

krizlerin sistemin yap›sal durumundan kaynakl› oldu¤unu belirt-

memizin temel nedeni, geçici müdahale yöntemleriyle sonuç

al›nmayaca¤›ndand›r. E¤er kökten çözüm yöntemleri gelifltiril-

mezse, buna benzer sorunlar›n sürekli önümüze gelmesi kaç›-

n›lmaz olacakt›r. Her eylemin kendi içerisinde bir k›ymetinin ol-

du¤unu söylemek elbette do¤ru oland›r. Ancak bu eylemlerin

hangi anlay›fl etraf›nda flekillendi¤i ve süreçsel ihtiyaçlar› gide-

rip gidermedi¤i de bir o kadar önemli yerde durmaktad›r.

Sonuç olarak; emperyalist-kapitalist merkezli yaflanan kriz

yay›larak devam ederken, bu krizlerin son dura¤› bizimki gibi ül-

kelerdir. Yak›n süreçte bu krizin daha boyutlu yaflan›lmas› kaç›-

n›lmaz olacakt›r. Bugün milyonlarla tarif edilen iflsizler ordusu-

nun sokaklarda sessiz dolaflmas›, yar›n da böyle olaca¤› anlam›-

na gelmez. Nesnel koflullar›n yaratt›¤› bu nicelik içinde sakl› du-

ran bir nitelik var. Bizlerin görevi bu niteli¤i a盤a ç›karmakt›r.

Kitlelerin yaflad›¤› ani yoksullaflma dönemlerinde, her fleyin bir

barut f›ç›s› gibi oldu¤unun bilinmesi gerekir. E¤er önderlikten

bahsediyorsak, bu barut f›ç›s›n› patlatman›n görevi de devrimci-

komünistlere aittir. Bu aç›dan sürecin ihtiyaçlar›na cevap olab-

lecek bir eylem çizgisinin gelifltirilmesi önemli bir ihtiyaçt›r.

Böylesi dönemler, sorunlar›n en derinden hissedildi¤i süreçler-

dir. Bu kitleleri uzun erimli iktidar mücadelesine çekmenin alt

yap›s› bugün oluflturulmazsa, yar›n daha zor olaca¤› kesindir.

Çünkü her fleyin zamanla kan›ksanaca¤›, yani s›radan bir hal

alaca¤›, kitleleri örgütlemenin f›rsat›n›n daha da güçlendi¤i böy-

lesi dönemlerin, e¤er müdahalesiz kal›n›rsa, zamanla kan›ksa-

naca¤› gözard› edilmemelidir.

Kredi borcunu ödeyemeyen küçük veorta ölçekli üretici köylüye icra karar›ç›kart›ld›. Ald›klar› kredileri geri ödeye-meyen üretici köylülerin tarlalar›n› icrayolu ile sat›fla ç›kartan Çanakkale Bay-ramiçi Ziraat Bankas› fiubesi, sat›fllar›nk›sa sürede gerçekleflmesi için listeyiflubenin cam›na ast›. Ülkemizde birçokalanda oldu¤u gibi tar›mda da uygula-nan yanl›fl politikalar›n ve yaflanan eko-

nomik krizin etkileri kendisini iyideniyiye hissettirmeye bafllad›. Devletçebankalar›n ellerine terk edilen üreticiköylüler, yaflanan son krizle daha bü-yük bir darbo¤az›n içerisine girdi. Ça-nakkale’de borçlar›n› ödeyemedikleriiçin banka taraf›ndan topraklar›na icragetirilen üretici köylülerin durumu bu-na çarp›c› bir örnek. Banka, borçlar›n›ödeyemedikleri için 11 köylünün topra-

¤›n› sat›fla ç›kartt›. Bayramiçi ‹cra Müdü-

rü Firdevs Kayg›nok’un aç›klamalar›na

göre, 2007 y›l›nda 325 kifli hakk›nda ic-

ra takibi bafllat›ld› ve bu rakam 2008’de

ilçe genelinde 650’ye yükseldi. Kayg›-

nok’a göre daha çok k›rsal alanlarda

yaflayanlar için aç›lan icra davalar›, önü-

müzdeki zaman içerisinde daha da ar-

tacak.

Üretici köylü icral›k!

‹STANBUL�

HABER MERKEZ‹� “6197 Say›l› Yasa Güncellensin”TEB Merkez Üyesi Sabih Tekin Ça¤lar,Genel Sa¤l›k Sigortas›’n›n özüne karfl›ç›kmak için alanda olduklar›n› söyledi.Eczac›lar›n insanca yaflamas›n› engelle-yen uygulamalar›n oldu¤unu hat›rlatanÇa¤lar, mevcut 6197 say›l› eczac›lar hak-k›ndaki yasan›n güncellenmesini vekendileri d›fl›nda de¤iflikliler yap›lma-mas›n› istediklerini belirtti. Ça¤lar, ecza-c›lar›n talepleri olarak da flunlar› s›ralad›:“Yasada eczac›lar›n ve örgütümüzün is-tedi¤i düzenlemelerin yap›lmas› ve hal-k›n ilaca ulaflmas›n› engelleyecek uygu-lamalardan kaç›n›lmas›n› istiyoruz.”

Ankara Eczac› Odas› Baflkan› O¤uz ‹kin-cio¤lu ise, muayene ücretlerinin devlethastanelerinde al›nmad›¤›n›, bununilaçlarla birlikte eczanelerde tahsil edil-mesi gibi bir uygulaman›n hükümet ta-raf›ndan yürürlü¤e kondu¤unu ve böy-lece sa¤l›¤›n paral› hale getirildi¤i ger-çekli¤inin gizlendi¤ini belirterek, “Biz-ler tahsildar memurlar de¤iliz. Devletinbizleri tahsildar olarak görmesini iste-miyoruz.” fleklinde konufltu.

‘B›çak kemi¤e dayand›’‹zmir Eczac› Odas› Baflkan› Tuncay Say›l-gan, eczanelerde yaflanan s›k›nt›lar›nsadece eczanecilerin de¤il, vatandafl›nda yaflad›¤› s›k›nt›lar oldu¤unu ifade et-ti. Say›lgan, mitinge dair flu yorumdabulundu: “‹laç firmalar› ya da hastanele-rin para tahsilatlar› gibi gereksiz angar-ya ifllerinin eczac›lara y›k›lmas› ve tutar-s›z, dayatmac› sa¤l›k politikalar›yla ilgiligelinen noktan›n art›k katlan›lamaz ol-du¤unu gösteren, art›k yeter dedirtenbir son noktad›r buras›.” Bunun yan› s›-ra eczac› olarak art›k sa¤l›k dan›flmal›¤›yapmak istediklerini aktaran Say›lgan,24-25 bin eczaneyi yabanc› sermayeguruplar›na peflkefl çekecek ve flirket-lefltirerek teslim alacak olan yasal dü-zenlenmenin önünün aç›ld›¤›na vurguyapt›.

Son olarak Afyon Karahisar Eczac› Oda-s› Baflkan› Müjgan Ayd›n, eczac›lar›nbaz› kaybetti¤i haklar›n› geri almakamac›yla Ankara’da topland›klar›n›söyleyerek, eczac›lar›n sa¤l›k zincirininbir halkas› olarak kabul edilmelerinintemel talepleri oldu¤unu söyledi.

Devletin,kamu has-

tanelerinde-ki muayene

ücretlerinihastanede

tahsil etme-yip ilaç fi-yatlar›na

ekleyerekeczaneler

arac›l›¤›ylatahsil etme-

sine ve ec-zaneleri bü-yük tekelle-

re yem ya-pacak yasaldüzenleme-

ye tepkigösteren

binlerce ec-zac› Anka-

ra’da “b›çakkemi¤e da-yand›” me-

saj› verdi

73-16 Ocak 2009kad›nÖNCÜ KADIN

Rojda DEM‹R

Yerel yönetimler ve kad›n -2-

‹ktidar ve devlet iliflkisi merkezi yönetimler ile yerel yö-

netimler iliflkisi, egemen sistemlerin güçlü ve zay›f oldu¤u

durumlarda farkl› flekillenir, farkl› nitelikler tafl›r. Devrimci ve

komünist hareketlerin zay›flad›¤› dönemlerde devlet ve ona

flekil veren merkezi yönetimlerin yerel yönetimleri kontrol

mekanizmalar› çok daha güçlü bir hal al›r ve üstten alta do¤-

ru ezilenlerin tüm yaflam alanlar›n› kuflatarak nefes alacak

boflluk b›rakmaz.

Düzen partileri, merkezi seçim süreçlerinden çok daha

kapsaml› bir sald›r› ile yerel seçim süreçlerinde halk›n ya-

flam alanlar›na ‘inerler’. Bu inme durumu, ezilen s›n›ftan

halklar›n kendi yaflamlar›na yönelik zay›f da olsa karar ala-

bilecekleri, inisiyatif gelifltirebilecekleri olanaklar› bertaraf

etmek tam olarak hakim olunmayan yerelleri içten kuflata-

rak tafl›m›fl olduklar› dinamizmi baltalamak için topyekun

bir iflgal komutundan baflka bir fley de¤ildir.

Oy avc›l›¤›na dönüflen bu faaliyetlerde kitle, büyük bir

oy potansiyeli bar›nd›ran bir ‘sürü’ olarak kendisine de¤er

biçilen ve öyle de tutulmak istenen kesimi ifade eder.

Kitlelere gidilirken asl›nda ifade edilenler flunlard›r: ‘Ba-

k›n, sizlere geliyoruz, siz özgürsünüz, kendinizi sömürecek

olanlar› seçmekteki flans›n›z›n yeterince fark›nda de¤ilsiniz,

bizler tek tek sizlere ulaflarak bu hakk›n›z› sizlere hat›rlat›-

yoruz. Minnettarl›¤›n›z› bize oy vererek gösterebilirsiniz.’

Torba torba kömürler ve yiyeceklerin yan›nda torba torba

da¤›t›lan bol vaatlerin her biri, asl›nda ezilenlerin kendi ka-

derini belirleyebilme iradelerine s›k›lan birer kurflun gibidir.

Bu ‘karfl›l›ks›z iyi niyetin’ karfl›l›¤› sat›n al›nan sadece oy de-

¤il, halk›n kendi iradesi, onu var eden en temel söz, yetki ve

karar hakk›d›r.

Ancak yerel yönetimler, devrimci ve komünist hareket-

lerin zay›flad›¤›, genifl halk kitlelerinden koptu¤u süreçlerde

halk›n kendi kendini yönetmesine dayanan alternatif top-

lumsal projelerin kitlelerle buluflturularak onlar taraf›ndan

sahiplenilmesini ve güncel sorunlarla ba¤› kurularak somut

bir politikaya dönüfltürülmesine hizmet eden güçlü bir araç

olmaya devam eder. Bu süreçlerde yerel yönetimler merke-

zi yönetimlerin kontrolünde olsa da kitlelerle dolays›z bir

iletiflim ve ba¤ kurulmas›n›n zorunlu k›lan araçlar oldu¤u

için sistemin zay›f karn› olma gerçe¤ini de bar›nd›rmaktad›r.

Bu nedenle yerel seçim süreçleri merkezi yönetimlerle ezi-

len y›¤›nlar›n çeliflkisini, uzlaflmazl›¤›n› kavraman›n-kavrat-

man›n ve kitleleri örgütlü mücadeleye yönlendirmenin so-

mut-pratik ve güçlü bir arac› olarak devrimci-komünistlere

çok büyük f›rsatlar sunar.

Egemenlerin yerel yönetim anlay›fl› o kadar içselleflmifl-

tir ki baflka, farkl›, alternatif bir yerel yönetim program› ve

politikas› olabilece¤i unutulmaktad›r.

Emekçi halk›n inisiyatifiyle oluflturulan yerel yönetimler

program›, halk›n kendi iktidar program›n›n çok küçük iktidar

hücreleri gibidir ve tarihte bu süreçler de yaflanm›flt›r. Fatsa

örne¤inin hala haf›zalarda bu kadar canl› olabilmesinin ne-

deni, bu süreçlerin halk›n devrim oldu¤unda var olabilecek

toplumsal düzenin küçük nüvelerini canl› canl› hissetmeleri-

ne olanak tan›yan bir prati¤in, alternatif bir yerel yönetim

anlay›fl›n›n yarat›c›lar› ve uygulay›c›lar› olmas›na dayal›d›r.

Bu pratik, devrimci bir pratiktir ve kitlelerin bizzat içerisinde

yer ald›klar› kitleselleflmifl bir devrim mücadelesinin hiç de

küçümsenemeyecek birer halkas›n› oluflturmaktad›r.

Kendi iktidar›na ve onun yönetim anlay›fl›na yabanc›

olanlar için küçük de olsa bu yönde hayata geçen her küçük

uygulama, büyük de¤iflimlere yol açar. Yüzy›llard›r yöneti-

len ve yönetilme kültürüyle inisiyatifsiz-iradesiz k›l›nan ezi-

lenlerin kendi sorunlar›n› tan›mlamas›, çözüm aramas›, so-

mut yollar bulmas› ve programlamas›, üstelik bunu ege-

menlerin de¤il, kendisi gibi olan yüzlerce insan›n aktif kat›l›-

m›n›n oldu¤u, eflit, demokratik, kat›l›mc› ortamlarda belirle-

mesi, ezilenlerin s›n›f bilincini gelifltirecek, kendi gerçekli¤ini

apaç›k görmesini sa¤layacakt›r. Bu pratik faaliyetin sonu-

cunda en kötü ihtimalle, halk›n kendi adaylar›n› yönetim ka-

demelerine tafl›yamamas›, düzenin s›n›rlar› dâhilinde yürü-

tülen demokratik hak ve talepler mücadelesinde düzen ile

ezilen y›¤›nlar aras›ndaki çeliflkinin uzlaflmazl›¤›n› bir kez da-

ha ispatlayacak ve alternatif-toplumsal mücadelelerin mefl-

rulu¤una olan inanc› pekifltirerek düzenin s›n›rlar›n› aflma

cüretine dönüflebilecektir. Bu mücadele sürecinin kendileri-

ne ve belirli yönleriyle sistemin gerçek yüzüne yabanc›lafl-

m›fl olan kad›nlar için çok güçlü bir tecrübe olaca¤›n› söyle-

mek abart›l› bir yaklafl›m olmayacakt›r. Ve kad›n mücade-

lelerinde çok somut taleplerin dillendirilebilece¤i, halk›n ge-

nel talepleriyle bütünlefltirilebilece¤i bu zeminde mücadele

yürütmek, kad›nlara gerçek ve somut veriler sunacakt›r. Dü-

zenin s›n›rlar› içerisinde ne merkezi yönetimler, ne de yerel

yönetimler kad›n› inisiyatifli k›lar. Çünkü sorun sadece bu

yönetimlerde yer almak de¤ildir. Bu yönetimlerin kimin

menfaati için ve hangi nitelikte oluflturuldu¤u, kad›nlar için

esas mesele olmaktad›r. Ezilenlerden yana olmayan bir ye-

rel yönetim program› kad›nlardan da yana olamaz.

Yasa uygulanm›yorBelediyeler Yasas›, nüfusu 50 bini ge-çen belediyelere s›¤›nak açma yü-kümlülü¤ü getirmekte, Baflbakanl›¤›n2007/16 say›l› genelgesi ise bu konudaözel idarelere de sorumluluk yükle-mektedir. Bu gibi yasal düzenlemeler-de de yer almas›na ra¤men çok az sa-y›da belediye, s›¤›nak açm›fl, ço¤u be-lediye ise gereken maddi kaynak vebütçeyi ay›rmam›flt›r. Ancak ülkemiz-de flu an toplam 36 kad›n s›¤›na¤› bu-lunmakta. Kapanmakla yüz yüze olanMor Çat› ise günde 20 kad›ndan bafl-vuru al›yor. S›¤›nak d›fl›nda kad›nlarahukuki ve psikolojik destek gibi çal›fl-malar› da olan Mor Çat› s›¤›na¤›ndanbugüne kadar 106 çocuk ve 152 kad›nfaydaland›.

3500 imza meclisteKad›na yönelik her türlü cinsiyet ay-r›mc›l›¤›na karfl› mücadele yürüten ka-d›n örgütleri, Mor Çat›’n›n öncülü¤ün-de zaten çok zor ve s›n›rl› koflullar al-t›nda çal›flmalar›n› sürdüren s›¤›nakla-r›n kapanmamas› için imza kampan-yas› bafllatt›.

19 Aral›k’ta gerçeklefltirilen bir eylem-le meclise verilen 3500 dilekçede, “Er-kek fliddetine karfl› mücadele edebil-mek, kad›n-erkek eflitsizli¤ini, erkekegemenli¤ini güçlendiren mekanizma-lara karfl› da mücadeleyi gerektirir” di-yen kad›nlar, kad›nlar›n fliddettenuzak bir yaflam sürdürebilmeleri içindesteklenmeleri gerekti¤ine vurguyapt›. Kad›n örgütleri, s›¤›naklara akta-r›lan ödene¤in kesilmesini, “Devletinfliddete karfl› mücadeleyi bu bütünlükiçinde ele almad›¤›, Mor Çat›'n›n s›¤›-na¤›na iliflkin tutumun da s›¤›naklarkonusunda kad›n hareketinin y›llard›rsürdürdü¤ü mücadele ile elde etti¤ikazan›mlara karfl› bir tutum oldu¤ugörüflündeyiz” fleklinde de¤erlendirdi.Dilekçede geçen, “Bu çal›flman›n sonaerdirilmesi, s›¤›naklar›n içinin boflalt›l-

mas›, kad›n örgütlerinin bu konudakihassasiyetinin, varl›¤›n›n, politikalar›-n›n tasfiye edilmesi, kad›n hareketininmücadelesinin, kad›na yönelik fliddetekarfl› mücadelenin öznesi olarak gö-rülmemesi anlam›na gelmektedir” ifa-deleri, finans sorunuyla birlikte s›¤›nakçal›flmalar›n›n fiilen tasfiye edildi¤inedikkat çekiyor. Dilekçede son olarakkad›n s›¤›naklar›yla ilgili protokolünimzalanmas›, çal›flmalar›n desteklen-mesi ve s›¤›naklara bütçe aktar›lmas›yönlü talepler s›raland›.

“Kazan›mlar›m›zdan geri ad›m at-mayaca¤›z”Mor Çat› ise bas›n aç›klamas› yaparak“Bar›nak de¤il, s›¤›nak istiyoruz” dedi.“S›¤›naklar kad›na yönelik fliddete kar-fl› mücadelenin en önemli araçlar›d›r.Kad›n ve çocuklar›n fliddetten uzakyeni yaflam alternatifleri oluflturabil-melerini, bunun için güçlenmelerinisa¤lar” ifadeleriyle, s›¤›naklar›n fliddetgören kad›n ve çocuklar için önemlibir yer teflkil etti¤i belirtildi. Aç›klama-da Beyo¤lu Kaymakaml›¤› ile imzala-nan protokol sürecine iliflkin bilgilen-dirmelerde bulunuldu ve “Kad›na yö-nelik fliddetle mücadelenin önemineinan›l›yorsa, as›l olan devletin bununiçin gerçekçi kaynak ay›rmas›d›r” de-nildi. S›¤›naklar›n aç›lmas›n›n kad›nla-r›n 20 y›l boyunca sürdürdükleri mü-cadelenin sonucunda gerçekleflti¤inedikkat çekilerek, kazan›mlardan geri-ye ad›m at›lmas›na izin verilmeyece¤ivurguland›.

3 farkl› kaymakam›n döneminde des›¤›na¤›n çal›flmalar›nda birçok sorunyafland›¤› hat›rlat›larak, “Kad›nlar›ngüçlenmelerinin, kurumsal mekaniz-malar›n›n sa¤land›¤› s›¤›nak çal›flmala-r›n›n var olabilmesi için; kad›n örgütle-rinin çal›flmalar›na, denetimine aç›kolmas›n› savunmaya devam edece¤iz”denildi.

MOR ÇATI KADIN SI⁄INAKLARI KAPATILIYOR

Mor Çat› Kad›n S›¤›na¤› Vakf›’naverilen bütçenin kesilmesi üzerinekad›n örgütlerinin bafllatt›klar›kampanyay› nas›l de¤erlendiriyor-sunuz?

Bu kampanyan›n hem olumlu hemde olumsuz taraflar› bulunmakta.Kampanyan›n sahiplenilmesi gere-ken taraf›, egemen sistemlerin yasa-larla tan›d›klar›n› ve yükümlülükleri-ni belirledikleri haklar›n göstermelikoldu¤unun ve uygulanmad›¤›n›n aç›-¤a ç›kar›larak, bu ikiyüzlülü¤ün tefl-hir edilmesi boyutudur. Bugün kad›nsorununu egemen sistemin ve onunyasalar›n›n çözmeyece¤i, çözemeye-ce¤i aç›k olmakla birlikte, sistem içide olsa, tan›nm›fl baz› demokratikhak ve taleplerin uygulanmas› noktas›nda müca-dele yürütmek gereklidir. Bugüne kadar DünyaBankas› gibi emperyalist kurumlarca destekle-nen bu tür araçlar›n her an bu deste¤i yitirebile-cekleri aç›kt›r, ki Mor Çat› örne¤i bunun ispat›d›r.Yürütülen kampanya bu nedenle esasta s›¤›nak-lar›n devlet taraf›ndan desteklenmesi ve yöneti-minin kad›n kurumlar›na devredilmesi talebiüzerine kurgulanmaktad›r. Ancak devletin ve be-lediyelerin de bu talebi karfl›lamayacaklar›, karfl›-lasalar dahi bu deste¤in her an yitirilmesi gerçek-li¤inin oldu¤u göz ard› edilmektedir. Mevcut so-runun çok daha kapsaml› incelenmesi ve kad›n-lar›n sorununa çok yönlü müdahale eden ve çokyönlü mücadele yürüten bir zeminden yükselenkampanyalara yönelmek hedeflenmelidir. Ayr›cakad›nlar› sadece fliddet alan›ndan uzaklaflt›rmak-la s›n›rl› olan bu ortamlarda kad›nlar› yaflama ha-z›rlayarak onlar› e¤itecek, gelifltirecek, çeflitli so-runlar›na kapsaml› olarak e¤ilecek araçlar ve hiz-metleri de içermemektedir. Bu sorun, feministkad›n kurular›n›n kendi imkan ve olanaklar› ileçözülmeye çal›fl›lmakta ve kal›c› ve yeterli bir çö-züm olmamaktad›r. Kampanyan›n s›¤›naklar›nyayg›nlaflt›r›lmas›na hizmet etmekte çözüm ol-mamas› bir yana, s›¤›naklar›n da kad›n sorununuçözebilecek mekanizmalar olmad›¤› aç›kt›r. An-cak aç›kça ifade etmek gerekir, ki bu çözümsüz-lü¤ün en büyük sorumlulu¤u feminist kad›n vekurumlar› de¤il, alternatif olan devrim ve de-mokrasi güçlerine aittir. Devrim ve demokrasigüçlerinin kad›n sorununa bugünden güncel-so-mut projelerle yaklaflam›yor olmas›, kad›n müca-delesini farkl› çözüm aray›fllar›na itmekte ve çö-

zümsüz bir durum yaratmaktad›r.

Kad›n örgütlerinin, kad›nlara yöne-lik fliddete karfl› mücadelede biraraç olarak gördü¤ü kad›n s›¤›nak-lar› hakk›nda görüflleriniz nelerdir?

Kad›na Yönelik fiiddet öyle çok yönlüve birbiriyle ba¤lant›l› çeflitleri bar›n-d›rmaktad›r ki, tüm bu sorunlara kar-fl› mücadelede kad›n mücadelesineve kad›n kurumlar›na, onlar›n özgünfaaliyetlerine ihtiyaç duyulmas›n›nnedeni bu somut ve nesnel durum ol-maktad›r.

Egemen sistem kendi eliyle bir taraf-tan kad›n› ezerken ve ma¤durlaflt›r›r-ken, di¤er taraftan da onlara ‘yard›metmek’, ‘ma¤dur’ olan bu cinsi hep bu

kimlik içerisinde tan›ml› tutmak ve bireyleflmemücadelesinden uzaklaflt›rmak için, onu sistemiçilefltiren ve görünürde demokrasinin ve insanhaklar›n›n gere¤i olan çeflitli politikalar ve uygu-lamalar gerçeklefltiriyor. Egemenler, kad›n soru-nunu çözmeyi b›rakal›m, bu sorunu sürekli canl›ve kal›c› k›lmak için elinden geleni yap›yor. ABD,AB gibi emperyalist hükümdarlar›n neo-liberalpolitikalar›n›n araçlar› olan Dünya Bankas›, IMF gi-bi kurumlarla ekonomik, sosyal ve politik alandaçok yönlü sald›r›lar planlan›p uygulan›yor. Bukapsamda Dünya Bankas› gibi kurumlar›n kad›nkurumlar›na sundu¤u mali deste¤in amac›n›n ka-d›nlar› özgürlefltirmek olmad›¤› çok aç›kt›r.

S›¤›naklar›n kad›nlar› geçici olarak fliddet orta-m›ndan uzaklaflt›rmaya yaramas› fliddeti yok et-miyor, fliddetin kayna¤›na yönelik bir mücadelealan› da yaratm›yor. Ancak bunu söylemek, butür giriflimlerin yetersizli¤ini ve niteli¤ini tart›fl-mak da kad›nlar›n her gün yüz yüze yaflad›¤› flid-deti ve ölüm tehlikesini çözmüyor. Bugünden so-mut ad›mlar›n at›lmas› gere¤ini, özellikle devrimve demokrasi güçlerinin mutlaka alternatif yol veyöntemler gelifltirmelerini zorunlu hale getiriyor.Devrim ve demokrasi güçlerinin bu konudaki du-yars›zl›¤› ve sorunu ertelemeleri, özelefltirel yak-lafl›lmas› ve tart›fl›lmas› gereken bir mesele. Al-ternatif toplumsal mücadelelerin alternatif top-lumsal projelerine bu soruna yönelik somutaraçlar› eklemeleri ve feminist örgütler de dahilolmak üzere bu meseleye yönelik tüm mücade-leleri do¤ru bir zeminde birlefltirerek çözümüretmek için çaba sarf etmeleri gerekmektedir.

‹stanbul Beyo¤lu Kaymakaml›¤›’n›n 31 Aral›k 2008 tarihinden sonramali destek vermeyece¤ini aç›klad›¤› Mor Çat› Kad›n S›¤›naklar›, ka-panmakla yüz yüze. Baflta Mor Çat› olmak üzere birçok kad›n örgütü,kad›n s›¤›naklar›n›n kapanmamas› için imza kampanyas› bafllatarak,toplad›klar› dilekçeleri meclise sundu

DemokratikHaklar Fede-rasyonu Ka-d›n Komisyo-nu temsilci-

sinden, kad›ns›¤›naklar› vebuna iliflkin

yürütülen ça-l›flmalar hak-k›nda görüfl

ald›k

Kad›n s›¤›naklar› hangi sorunu çözer?

Son zamanlarda üniversite ö¤rencileri, gazeteci-ler, insan haklar› savunucular› gibi farkl› birçokkesim üzerindeki bask›lar›n yo¤unlaflt›¤› ‹ran’da,Kas›m ay›nda tutuklanan kad›n haklar› savunu-cusu Gazeteci Sehnaz Gulami, açl›k grevine girdi. ‹ran Kad›n Gazeteciler Birli¤i üyesi ve "Azerwo-men" adl› internet sitesinin de yazarlar›ndanolan Gulami, ‹ran yönetimine muhalifli¤iyle bili-niyor. Özellikle de ‹ran Azerbaycanl›lar›n›n ve‹ranl› kad›nlar›n haklar›n› savunan birçok maka-le ve habere imzas›n› atan Gulami, daha öncede birkaç kez tutuklanm›flt›. 15 Kas›m’dan beriTebriz Hapishanesi’nin kad›nlar bölümünde ka-lan Gulami, geçti¤imiz hafta hapishanede fizikive psikolojik bak›ya maruz kald›¤› için açl›k gre-vine girdi.

Azerbaycan kad›n haklar› savunucusu açl›k grevinde

Kerkük’te kad›nlar derne¤isorumlusu öldürüldüKürdistan Komünist Partisi’ne ba¤l› KürdistanKad›nlar Derne¤i Kerkük sorumlusu Gelavej Hü-seyin Ali öldürüldü.Kürdistan Kad›nlar Derne¤i Kerkük sorumlusuGelavej Hüseyin Ali, 18 Aral›k’ta Kerkük’te bulu-nan evinde ölü bulundu. Polisinin yapt›¤› bilgi-lendirmeye göre Ali’nin, sabah efli evden ç›kt›k-tan sonra b›çakl› sald›r›ya u¤rad›¤› düflünülüyor.Polisler ayr›ca Ali’nin kalbinde ve yüzünde say›-s›z b›çak darbesi oldu¤unu tespit ettiklerinikaydetti. Ali’nin kim taraf›ndan ve neden öldü-rüldü¤üne iliflkinse herhangi bir bilgi yok.

Emine Arslan ve arkadafllar›n›n direnifli kazand›Desa patronunun, sendikal› olduklar› vesendikal çal›flmalar yapt›klar› gerekçe-siyle iflten ç›kartt›¤› 41 iflçiden, Sefa-köy’deki fabrikan›n önünde 175 gün bo-yunca direnen Emine Arslan ve Düz-ce’de 240 gün boyunca direnen 4 iflçi,açt›klar› ifle iade davas›n› kazand›. Mah-keme karar›na göre Desa patronu, iflçi-lerin ödenmeyen ücretlerini ve tazmi-natlar›n› ödemek ve iflçileri ifle almakzorunda.

‹fle iade davas› kazan›ld›Emine Arlan ve iflten at›lan di¤er iflçiler,direniflin yan› s›ra ifllerine geri dönebil-mek ve haklar›n› alabilmek için yasalsüreç de bafllatm›fllard›. Davan›n 24 Ara-l›k’ta görülen duruflmas›nda, iflten ç›ka-r›lma nedeninin sendikaya üye olunma-s› oldu¤una kanaat getiren mahkemeheyeti, bunun yasalara ayk›r› oldu¤u ge-rekçesiyle, Sefaköy’de iflten ç›kart›lanEmine Arslan’›n ve Düzce’de iflten ç›kar-t›lanlardan Meltem Sine, Mustafa So¤an,Hakan Evlio¤lu ve Levent Akdo¤an’›n ifleiadesine karar verdi. Karara göre iflve-ren, Arslan’a iflsiz kald›¤› dönemdeki 4ayl›k ücretiyle, ifl akdi sendikal faaliyet-leri nedeniyle feshedildi¤i için bir y›ll›k

maafl› tutar›nda tazminat ödeyecek. Mahkeme karar›n› de¤erlendiren Deri ‹flSendikas› Örgütlenme Uzman› NuranGülenç, yasal düzenlemelere göre, Desaiflvereninin karar› uygulamak için 10gün süresi oldu¤unu belirtti.

DESA patronu, sendika düflmanl›¤›nadevam ediyorMahkemenin direnen iflçiler lehineverdi¤i bu karar›n ard›ndan DE-SA’ya karfl› yürütülen ulusal veuluslararas› kampanyay› durdur-mak için sendikayla görüflmeyikabul eden DESA patronu ise, gö-rüflmeler sürerken sendikal› 5 ifl-çiyi daha iflten ç›kard›. Bununlada yetinmeyerek direniflte ön planaç›kan Emine Arslan ve Düzce’deki ikiiflçiyi sendikal mücadeleleri nedeniyleifle almayaca¤›n› söyleyen DESA patro-nu, sendika düflmanl›¤›n› flimdi de krizk›l›f›yla örtmeye çal›fl›yor. Patronun bu söylemlerine sendikal› iflçi-lerin ve Desa Direnifliyle Dayan›flma ‹s-tanbul Kad›n Platformu’nun yan›t› isegecikmedi. Desa patronunun bu tavr›nakarfl› bafllat›lan çal›flman›n, ancak at›laniflçilerin tamam› tekrar iflbafl› yapt›r›l›n-

ca ve sendikan›n tümtalepleri koflulsuz ka-bul edilince sonlan-d›r›laca¤› duyuruldu.

8 3-16 Ocak 2009 perspektif

Kriz sadece emperyalist-kapitalist sistemde mi?Son zamanlarda emperyalizmin sömürü ve y›k›mpolitikalar› do¤al›nda ezilen-sömürülen emekçile-rin tepkisine neden oluyor, niteli¤ini bir kenara b›-rakarak, dipte bir memnuniyetsizli¤in, öfkeninoluflmas›na yol aç›yor. Ülkemizde genifl emekçikesimlerin krize, iflsizli¤e, zamlara ve yoksullu¤akarfl› tepkisi çeflitli flekillerde dile getiriliyor. Fabri-kalarda direnifller sergileniyor, ifl yerleri iflgal edili-yor. Ama alt›n›n çizilmesi geren bir gerçeklik var ki,bu da, tepkilere, direnifllere ra¤men güçlü, sonuçal›c› eylemlerin yarat›lamamas›, direnifllerin anl›kolmas›, siyasal hedefe ulaflacak güçlü bir örgütlü-lü¤e dönüflememesidir. Kuflkusuz bunun, ülkeninsosyo-ekonomik yap›s›, demokratik haklar müca-delesinin zay›fl›¤› ve devrimci s›n›f mücadelesininzay›fl›¤› gibi birçok nedeni olabilir. Bu nedenle em-peryalizmin krizinin yan›na ne yaz›k ki emek mü-cadelesinin krizini koymak laz›m gelir. ‹flçilerin-emekçilerin öz örgütlülükleri olan sendikalar›n,bugün emperyalist krizin-sald›r›lar›n karfl›s›ndakihalleri periflan durumdad›r. ‹flçilerin, emekçilerinekonomik, siyasal, sosyal hak taleplerinin platfor-mu sendikalar, ne yaz›k ki emek örgütünden çok,ezilen-sömürülen emekçilerin tepkileri ve taleple-rini bast›ran, emek mücadelesini basit maafl art›fl›talepleri ile s›n›rlayan, emekçiyi apolitiklefltiren,hakim s›n›flar karfl›s›nda uzlaflt›ran, sistemin havu-zunda biriktiren, bürokratik, memur zihniyetli birmekanizmadan baflka bir fleyi ifade etmemekte.AB fonlar› ve kaynaklar›yla kendisini var eden, bukriterler çerçevesinde sendikac›l›k yapan böylesibir anlay›fl, adeta sivil toplum kuruluflunun misyo-nunu üstlenmektedir. D‹SK, KESK gibi sendikalar›nemekçilerin tepkisi-talepleri karfl›s›nda yapt›¤› tekfley, bu tepkiyi dizginlemek; krizi atlatmalar› içinhakim s›n›flara tavsiye raporlar› haz›rlamak, bir ikimiting düzenlemek oluyor. ‹flçilere, emekçileredair bir program-politika üretmekten aciz sendika-lar›n bu kötürüm hali, adeta emekçi y›¤›nlar› ör-gütsüzlük içinde örgütleyen bir iflleve dönüflmüfl-tür. Emperyalizmin ve uflaklar›n›n krizlerine, sald›-r›lar›na karfl›, güçlü, örgütlü, devrimci, siyasal ta-lepleri olan bir mücadele oluflturma noktas›ndamerkezi bir birlikteli¤in, ortak taleplerin ve progra-m›n oluflturuldu¤u söylenemez. Devrimcilerin debu anlamda cevap oldu¤u, iflçi-emekçilere yönverdi¤i, ortak ç›karlar etraf›nda birleflik bir müca-

dele oluflturdu¤u söylenemez. Tüm bu nedenlerleiflçilerin-emekçilerin tepkileri somutlanamamakta,direnifller kendili¤inden olmakta ve sönümlen-mektedir. Haliyle sömürü ve y›k›m politikalar›n›nyaflam bulmas› yönünde hakim s›n›flar›n önünüde aç›yor.

Tasfiyecilik zehrinin etkileriEtkisinin öncekilerinden daha az olmayaca¤› kri-zin, çok aç›k ki esas etkileri önümüzdeki süreçte,yol açaca¤› sonuçlar ise sonraki y›llarda kendisiniolumlu ve olumsuz olarak gösterecektir. Dolay›-s›yla krizin yar›nki sonuçlardan hareketle (e¤erkrizin en çok etkileyece¤i ezilen, sömürülen ke-simler ve bunlar›n de¤iflik biçimlerdeki temsilcile-ri bugünden üzerlerine düflen görevi yerine geti-remezlerse, sonuçlar›n olumsuz olaca¤› ortada)geç kal›nm›fl bir ‘durum tespiti’ yap›lmak istenmi-yorsa, o zaman bugünden duruma müdahaleedilmesi gerekmektedir. Mevcut tabloya bakt›¤›-m›zda, evet emperyalist-kapitalist sistem derin birkriz içerisindedir diyebiliriz. Zira ayn› flekilde ko-münist-devrimci hareketin krizini de görmek du-rumunday›z. Sorun sadece daralmayla, güç kay-b›yla aç›klanamaz. E¤er tek bafl›na böyle olsayd›böylesi buhran dönemleri h›zla komünist-devrim-ci hareketlerin toparland›¤›, kitleler içerisindeki et-kilerinin kuvvetlendi¤i dönemler olurdu. Oysa kit-lelerin giderek yoksullaflmas›na, çeliflkilerinin de-rinleflmesine karfl›n bir alternatif olunamamakta-d›r. Daralma, güç kayb› gibi dönemsel faktörler budurumu etkileyen sebeplerdir, ancak bundan da-ha önemli olan tasfiyeci bir dalgan›n etkisi alt›ndakal›nd›¤› gerçe¤idir. Güç kayb›, daralma, kadro ye-tersizli¤i vs. gibi olumsuzluklar, tasfiyeci dalgan›netkisi alt›na daha fazla girilmesini beraberinde ge-tirmifltir. Böylesi dönemlerin esas panzehiri, sa¤tasfiyeci dalga ve bu dalgan›n etkisinde kalan çiz-gilere karfl› etkin bir ideolojik mücadeledir. Ve butasfiyeci dalgan›n kuvvetlendirdi¤i zeminden yük-selen ve ‘dünya gerçe¤ine gözlerin kapat›lmama-s›’ k›l›f›yla, ‘yenilik’ flerbetiyle sunulan sa¤c›-tasfi-yeci zehirli fikirlere ra¤bet etmeden, do¤rulu¤u s›-n›flar mücadelesi tarihinde ispatlanm›fl olan prole-taryan›n bilimsel ö¤retisi Marksizm-Leninizm-Maoizm silah›na sar›larak, devrimci savaflta ›srar-d›r. Komünist-devrimci hareketlerin krizi iflte tamda bu noktadad›r. Giderek MLM ö¤retiden, prole-taryan›n s›n›f partisinden ve onun stratejik hede-fine uygun örgütlenmeden uzaklafl›larak tasfiyeci

dalgan›n kuflatmas› alt›nda kal›nmaktad›r. Son y›l-larda tasfiyecili¤e ve zehirli fikirlere karfl› gerçekanlamda bir ideolojik mücadele yap›labilmifl mi-dir? Burjuva ideologlar, sa¤dan ve soldan liberallerortaya çeflitli gündemler atmaktad›rlar. ‘Sol’unyapt›¤› ise bu gündemleri sa¤a-sola çekifltirmekve bu basit dairenin içerisine hapsolmaktan iba-rettir. Liberallerin bir nevi bu ‘ak›l hocal›¤›’ komü-nist-devrimci yelpazedeki sa¤ tasfiyecilerin heye-canl› alk›fl›yla karfl›lanmaktad›r. Bu durum komü-nist-devrimci hareketi olumsuz anlamda kuflatanve giderek kitleler içerisinde de etkisi güçlenenönemli bir faktördür.

‹ktidar bilinci ve esas-tali ayr›m›Faflizmin devlet ve iktidar biçimi oldu¤u toplumsalbir sistemde mücadele yürütüyor olmam›z ger-çekli¤i bir an dahi de olsa gözden ›rak tutulamaz.Bu niyetlerden ba¤›ms›z, nesnel bir gerçekliktir.Tepeden t›rna¤a faflizmin zor ve fliddet ayg›t›ylaörgütlenmifl bir devlet örgütlenmesiyle karfl› kar-fl›ya kal›nd›¤› gerçe¤i yads›namaz. Bu da flu de-mek oluyor: Çiviyi çiviyle söken bir yaklafl›m veana hatlar›yla bunun yaflamla ba¤›n› kurmak an-lam›na gelmektedir. Bu ayn› zamanda, örgüt, mü-cadele biçim ve araçlar›n öncelik sonral›k iliflkisi,do¤ru ve bilimsel olarak birbiriyle iliflkilendirilme-yi de zorunlu k›lar. Di¤er bir ifadeyle bafl›ndan be-ri silahl› ve illegal mücadeleyi baz almay› gerekti-rir. Esas mücadele ve örgütlenme biçimine uygunbir savafl›m örgütlenmedi¤i sürece, yakalanan ni-celik büyüme ne kadar kabar›k olursa olsun heran bir fiskeyle tozla buz olan bir güç olarak karfl›-m›zda durmufl olacakt›r. Nitelik sa¤laml›¤›n felsefiyaklafl›m› üzerinde nicelik bir büyümeyi ana mer-kezine koyan diyalektik anlay›fl bütünlü¤ü, ancak,önüne ç›kan ve ya ç›kacak olan her türden enge-li aflabilir ve zorlu¤un da üstesinden gelebilir. Nes-nel gerçeklik yok say›l›p at›lan ve ya at›lacak olanher bir ad›m ta ilk anda sendelemeye mahkum-dur.

Yap›lmas› gereken silahl› mücadele ve illegal ör-güt biçimine daha bir derinlik kazand›ran araç veörgütlenmelerin, beklenmeksizin devreye sokul-mas›d›r. Esas tali iliflkisi do¤ru kurularak ve özgün-lükleri bu ana eksene tabi biçimde, gerçekçi, bi-limsel analiz-sentez iliflkisi temelinde bunlar› oku-yup ve yine buna uygun güçlü yöntem ve araçla-r› ustaca devreye sokmak anlam›na gelmektedir.

Uzun süreli silahl› savafl›m›n esprisi, parti ve orduörgütlenmesini halk savafl›n›n keskinli¤i içinde in-fla edip büyütmeyi dayat›r. Her alanda, t›pk› birüzüm salk›m› gibi, partinin kitlelerin derinliklerinekadar kök salmas›n› sa¤layacak örgüt biçimi vearaçlar gelifltirildi¤i oranda, genifl halk kitleri poli-tik iktidar mücadelesi içine çekilip seferber edil-mifl olur. Parti örgütlenmesini, askerileflmifl politikbir yap›, ordu örgütlenmesini ise politikleflmifl as-keri bir örgütlenme haline getirip, bu her alandayaflamsal k›l›nd›¤› oranda politik iktidar mücade-lesi derinli¤ine kökleflmifl olur. Parti ve ordu örgüt-lemesini, bunun felsefi zemini üzerinde ele almakhayati derecede önem arz etmektedir. Bundan enufak bir k›r›lma, politik iktidar bilincinde ciddi an-lamda uzaklaflmay› beraberinde getirecektir.

Tepeden inmeci de¤il, halk kitleleriyle birlikte veonlar›n bilincini ve yüre¤ini kazanmay› kendisinerehber alan bir anlay›flla ve kitlelerin, devriminbir öznesi haline getirilip ileri tafl›nmas›yla ancakbu yap›labilir. Tersi yaklafl›m, politik iktidar mü-cadelesinde ciddi bir k›r›lmay› ifade eder. Yani s›-n›f mücadelesinin nesnel gerçekli¤inden kopuk,fokocu ve elitist bir silahl› savafl›m› gündeminealan yanl›fl bir siyasetin pratikle ba¤›n›n kurul-mas› anlam›na gelecektir. Kitleler içerisinde ör-gütlenme, onlar›n her türlü çeliflkilerini onlarlabirlikte çözme gayreti, hangi alan ve parçadaolursa olsun, iktidarlaflma mücadelesinin hizme-tinde olmad›¤› sürece, hiçbir kal›c› kazan›m yara-t›lamaz. ‹flte bugün eksik olan ve genifl kitleleraç›s›ndan alternatif olarak görülüp, güven duyul-mayan, esasta bunlard›r. Yoksa ki birilerinin yük-sek sesle dillendirdi¤i gibi, ne tarih de¤iflti ne debu tarihin yarat›c›lar›n›n pratikte s›nanm›fl müca-dele örgüt ve araçlar›. Bugün komünist ve dev-rimci hareketler kitleler içerisinde etkin de¤iller-se, sadece kendili¤inden geliflen eylemlere des-tekçilikle yetiniyorlarsa, bunun sebepleri bura-larda aranmal›d›r. Her türlü daralmay›, güç kayb›-n› ve kitlelerin biriken öfkesini örgütleyerek nes-nel bir güce dönüfltürecek olan, devrimci savafl›nkendisi ve bunun ihtiyaçlar›na cevap olacak ör-gütlenmelerdir. Komünistler bu nesnel gerçekli-kten hareketle stratejik bir konumlanmay› vebunun etraf›nda örgüt biçimi ve arac›n› örgütle-yip, yerinde ve zaman›nda müdahalelerle sürecidevrimin lehine pekala çevirebilirler.

KR‹Z VE B‹Z

2008’in son aylar›n› ekonomik kriz tart›flmalar›yla geride b›rakt›k.

‘Küresel mi, de¤il mi’, ‘bizi te¤et geçer mi, geçmez mi’ tart›flmala-

r› ve bir y›¤›n kavram kargaflas› içerisinde bulunmaya çal›fl›lan ‘çö-

züm’ yollar›, bu tart›flmalarda en çok öne ç›kanlar oldu. Hatta bu

tart›flmalarda h›z›n› alamayanlar yeniden Marks’› keflfederek ‘yok-

sa Marks hakl› m›yd›’ diyerek, ‘derin’ analizler yapt›lar.

Sonuç, dedi¤imiz gibi bir sürü kavram kargaflas› içerisinde yaban-

c› ekonomistlerin, akademisyenlerin söylem ve makalelerinden

devflirme kad›nl›-erkekli, sendikac›-politikac› bir y›¤›n göbeklinin

TV ekranlar›ndaki teorik gevezelikleri aras›nda süreç ak›p gider-

ken, 200 bine yak›n çal›flan içten ç›kart›ld›, yüzlerce küçük ve orta

ölçekli iflletme daha flimdiden üretimi durdurma noktas›na geldi.

Mevcut tabloya bakarak krizin önümüzdeki süreçte daha da de-

rinleflerek etkisini gösterece¤i konusunda ortak bir söylem olufltu-

rulmufl olsa da “çözüm” ad› alt›nda yap›lan tart›flmalar›n bu süreç-

ten ‘en az etkilenmeyle ç›k›lmas›’ yönünde oldu¤u görülmektedir.

Patronlar hükümete de bask› yaparak en az›ndan bu süreçten

mevcut sermaye birikimlerini muhafaza ederek ç›kman›n gerekli

önlemlerinin al›nmas›n› isterlerken, çal›flan y›¤›nlar ise iflten at›l-

mayla karfl› karfl›yalar. Emek örgütleri, sendikalar her ne kadar

‘krizin faturas›n› çal›flanlar ödemeyecek’ deseler de, asl›nda kendi-

lerince bir nevi ara bulucu rol üstlenerek, esas durduklar› yer, ‘ge-

lin bu faturay› sadece çal›flanlara kesmeyin; iflveren, devlet ve ça-

l›flanlar birlikte ödesin’ noktas›ndad›r.

Nerdeyse içerisinde iflçi s›n›f› kavram› geçmeyen bir cümle kurma-

yan komünist-devrimci hareket ise, mevcut durumundan fazlas›y-

la memnun misali kendisinin görevini izleyici ve destekçilikle s›n›r-

land›rarak, kendili¤inden geliflen eylem, grev, iflgallere kat›lma yö-

nünde pozisyon belirlemifl durumda.

Evet, ister 1929’larla, ister 1970’lerle, isterse di¤erleriyle karfl›laflt›-

r›ls›n. Yaflanan sadece bir ekonomik kriz de¤il, emperyalist-kapi-

talist sistemin krizidir ve dönemsel de¤il, yap›sald›r. 1929’lar, 70’ler

ve di¤erleri, emperyalist-kapitalist sistemin yap›sal olan krizinin

dönemsel olarak daha bir derinleflmesiydiler. Ancak burada alt› çi-

zilmesi gereken di¤er bir nokta ise, emperyalist-kapitalist sistem

bütün bu yaflad›klar›ndan sonuçlar ç›kararak derinleflen krizi kon-

trol alt›na almay› baflarabilmifltir. Bir anlamda sistem kendi ref-

lekslerini güçlendirerek, krizini yönetebilmifltir. Yoksa burjuva teo-

risyenlerinin söyledi¤i gibi ne ça¤ de¤iflmifltir ne de bu söylemeyaslan›larak büyük bir tespit olarak göstermeye çal›fl›ld›¤› gibi,“küreselleflme” emperyalizmin yeni bir aflamas›d›r. “Küreselleflme”ad› alt›nda yap›lan tespit ve tart›flmalar ne emperyalizm aç›s›ndan“yeni bir durumdur” ne de gelinen “yeni bir aflamad›r.”

Emperyalizmin krizi bir yönüyle y›k›mlar› ve sömürüyü artt›r›rken,di¤er bir yönüyle de infla süreci yafl›yor. Tarihte de görülmüfltür ki,emperyalist kapitalist sistem yap›s› gere¤i nitel krizler yaflarken vey›k›mlar türetirken, ayn› zamanda bu anlar› f›rsatlara çevirmeyeçal›fl›r. Yeni y›k›mlar› ve sömürüleri yaratmak için gerek kendisini,gerekse de dünyay› her alanda yeniden infla eder. Bugün ekono-mik, siyasal, sosyal anlamda yaflananlar tam da bu sürecin iflletil-mesine tekabül ediyor. Evet, krizle birlikte ezilen-sömürülenemekçilere yans›yan iflsizlik, yoksulluk, zamlard›r. Fakat bu sade-ce bir yöndür. Bunun siyasal boyutu vard›r ki, Ortado¤u’yu, Kaf-kaslar›, Afrika’y›, enerji kaynaklar›n›, ulusal sorunlar›, bu bölgelerinflekillendirmesini öngörür. Dolay›s›yla emperyalizmin krizi k›sa birsürede görülecek, anl›k etkileriyle de¤erlendirilecek bir durum de-¤ildir. Emperyalizm önümüzdeki on y›llar›n tablosunu oluflturmakiçin yaflad›¤› krizin verilerinden hareketle de¤ifliklikler yapmakta,

sermaye sistemini, eme¤i, meta üretimini yeni bir organizasyonatabi tutmaya çal›flmaktad›r. Güne cevap veremeyen kurum-kuru-lufllar›n›, stratejik yönelimlerini, siyasal araçlar›n› vb. revize ediyor.Sivrilen ne varsa, onu törpülüyor ve yeni dönemine uyumlu halegetiriyor.

Krizle birlikte dünya ekonomisinde düflüfllerin, y›k›m ve sald›r›fleklindeki yans›malar›n yafland›¤› bariz görülüyor. Durum, hakims›n›flar›n sözcülerinin “kriz te¤et geçer, kriz psikolojik” söylemleri-nin aksine gelifliyor. En basitinden iflten ç›karmalar›n, üretimindüflmesi ya da durdurulmas› somut flekilde yaflan›yor. Kitlesel ifl-ten ç›karmalar günlük haberlerin ola¤anlar› aras›na girdi. Son gün-lerde OECD’nin haz›rlad›¤› rapor, dünya genelinde ekonomik den-gesizli¤in yafland›¤›na, gelir da¤›l›m›nda bozulma oldu¤una ve bunedenle siyasi istikrars›zl›klar›n ve çat›flmalar›n filizlenece¤ine dik-kat çekiyor. Krizin en aç›k belirtisi de iflsizli¤in önümüzdeki günler-de daha da artacak olmas›, demokratik-ekonomik haklar›n s›n›r-land›r›lmas›d›r. Bilhassa bu etki emperyalizme ba¤›ml› yar› feodalyar› sömürge, sömürge ülkelerde esas halkay› oluflturacak.

Emperyalizmin krizi yap›sald›r

Önümüzdeki süreç yeni dalgalanmalara, devrimci savaflaç›s›ndan muazzam f›rsatlara yol açacakt›r. Daha flimdidengrevler, eylemler, ifl yeri iflgalleri kendili¤inden de olsa ya-flanmaya bafllam›flt›r. Kriz derinlefltikçe, toplumun bütünezilen-sömürülen kesimleri derinden etkilenecektir. ‹flçi s›-n›f›, köylülük, memurlar, küçük ve orta ölçekli iflletme sa-hipleri, ekonomik anlamda sars›lacak kesimleri olufltur-maktad›rlar. Bununla birlikte iflsizlik, yoksulluk, açl›k oran-lar› her geçen gün büyüme seyri izleyecek. Buradaki temelsoru bu derinleflen kaosun, çeliflkinin hangi yan›n› güçlen-direce¤idir. Bizler elbette ki kitlelerin felaketi üzerinden si-yaset yapman›n teorisini yapamay›z. Ancak kitleleri felake-te sürükleyen esas müsebbibe karfl› kitlelerle birlikte mü-cadele yürütmeyi ve bu mücadeleyi devrimci savafl›n hiz-metinde ele almay› görevimiz olarak kabul ederiz. Dolay›-s›yla flimdiden üzerinde önemle durulmas› gereken ve sü-rece cevap olabilecek bir eylem çizgisinin gelifltirilmesiesas görev olarak kabul edilmelidir. Bu eylem çizgisi de anamücadeleye güç katan ve onun direkt hizmetinde olan yö-nelimi içermelidir. Ana yönelimin ekseninde ele al›n›p, ya-flamla ba¤› kuruldu¤u oranda, hem sürecin ihtiyaçlar›nauygun davranm›fl olunur hem de gelece¤e uzanman›nköprüsünün temelini sa¤lam biçimde örülmüfl olacakt›r.

Kan›ksanan tezatl›kE¤er bugün sa¤ tasfiyeci bir dalgan›n kuflatmas› alt›nda ka-l›n›yorsa, bilinmelidir ki bu, tasfiyecili¤in gücü de¤il, komü-nist, devrimci hareketlerin yanl›fllar›n›n sonucudur. Yineayn› flekilde reformist ak›m ve emek örgütü ad› alt›ndaAB’nin birer flubeleri gibi çal›flan sendikalar bu kadar etkin-lerse, ayn› flekilde devrimci hareketin bunlar›n çöreklendi-¤i mücadele alanlar›n› terkettikleri içindir. Sendikalar içeri-sinde s›n›f sendikac›l›¤› yapan tek tek bireyler ve flubelerelbette ki vard›r. Lakin ‘fon’ ad› alt›nda AB’den al›nan, yaniemperyalistlerden al›nan fonlarla sömürücülere yan› em-peryalistlere ve onlar›n uflaklar›na karfl› iflçi s›n›f›n›n hakla-r› paralelinde bir s›n›f sendikac›l›¤› yap›lmas› ne kadarmümkündür. Bu büyük bir tezat de¤il midir? Yine istisna-lar hariç bütün iflçi eylemleri kendili¤inden gelifliyorsa, buyine komünist, devrimci hareketin kendi programlar›nadahi ba¤l› kalmayarak, buna tezat bir mücadele hatt›ylas›n›rl› say›da semt içerisinde s›k›fl›p kalmalar›n›n sonucu-dur. Ayr›ca flunu söyleyelim ki, s›n›flar mücadelesi tarihin-de mücadelenin esas›n› oluflturan ‘semt faliyeti’ diye birçarp›k mücadele biçimi yok. Bu tamamen Türkiye-KuzeyKürdistan komünist, devrimci hareketinin büyük açmazla-r›ndan birisidir. Emekçi semtlerinde illegal-legal örgütlen-me, ilgili semtin özgün sorunlar› eksenli bir mücadele red-dedilemez ancak, mücadelenin yekününü buralar›n olufl-turmas› tam bir tezat durumun ifadesidir. Hele ki iflçi s›n›-f›n› üretim iliflkileri içerisinde fabrikada de¤il, illa da semt-te örgütlmeye çal›flmak, bu tezatl›¤›n doruk noktas› kadar,s›n›flar mücadelesine Türkiye-Kuzey Kürdistan komünisit,devrimci hareketinin katk›s› olsa gerek!!!

‹flçi s›n›f›n›n ve genifl kitlelerin kendili¤inden geliflen küçük,büyük eylemlerine seyirci kalman›n ve sadece bunlarlaolan iliflkinin destekçili¤in ötesine geçmemesinin nedenle-ri genel olarak buralarda aranmal›d›r. Proletarya onun s›n›förgütü, bu örgütün mücadelesi, mücadelenin esas tali bi-çimi, örgütlenme araçlar›, bunlar içerisinde esas, tali ayr›-m›, birer keyfi icat de¤il, tamamen s›n›f mücadelesininnesnel ihtiyaçlar›n›n bilimsel ve güncel sonuçlar›d›rlar.Bunlar keyfi bir flekilde ele al›nmamal›d›rlar. Bu, mücade-leyi suland›rmad›r, devrimin, kitlelerin kaderiyle oynama-d›r. Komünist-devrimci hareket, semtlere s›k›fl›p kalmay›kabul etmemelidir. Buralardaki kültürün nas›l da bu hare-ketleri kuflatarak, neredeyse kendisine dönüfltürdü¤ü na-s›l görmemezlikten gelinmektedir. Pankart yar›fl›, sloganyar›fl›, hangi eylemde ‘kim daha çoktu’ yar›fl› ve bu yar›fl›nflekillendirdi¤i mücadele gerçekli¤i kitleler aç›s›ndan alter-natif olamaz, devrimci iktidar›n tesisini sa¤layamaz.

Yukar›da özetledi¤imiz tablodan hareketle karamsarl›kiçerisinde olunmamal›d›r. Aksine gerçekleri görmek, bizimkazanma zeminimizi güçlendirecektir. Komünistlerin, dev-rimcilerin sihirli de¤nekleri yoktur, olmayacakt›r da. Tekseçenek, örgütlü mücadeledir. Mücadelenin araçlar›, buaraçlar›n, belirlendi¤i gibi do¤ru zeminlerde ifllevli hale ge-tirilmesi, baflar›lar kazand›racakt›r.

Süreci devrimin lehine çevirmek

Sinter Metal fabrikas›n› iflgal eden iflçiler süreç de¤erlendirmesi yap›yor

93-16 Ocak 2009gençlik

stanbul Üniversitesi’nde 16 Aral›k’ta yap›lanve ö¤rencilerin ‘söz, yetki, karar hakk›m›z› is-tiyoruz’ diyerek tepki gösterdi¤i Rektörlükseçimleri sonras›nda bilindik tablo yafland›.

Yap›lan seçimde, ilk s›ray› 483 oyla Prof. Dr.Ali Akyüz, ikinci s›ray› 467 oyla Prof. Dr. Yu-nus Söylet, üçüncü s›ray› 365 oyla Prof. Dr.Melih Boydak, dördüncü s›ray› 328 oyla Prof.Dr. Ahat Andican, beflinci s›ray› 250 oyla Prof.Dr. Faruk Erzengin, alt›nc› s›ray› ise 181 oylaProf. Dr. Erhun Eyüpo¤lu ald›. YÖK, 6 adayiçinde 2. s›ray› alan Prof. Dr. Yunus Söylet’i,

yani Tayyip Erdo¤an’›n aile doktorunu, ne hikmetseCumhurbaflkan›’na 1. s›rada gönderdi. Ve Cumhurbaflka-n› taraf›ndan Söylet, rektör olarak atand›. Ortaya YÖK’ünkurulufl felsefesine ters olamayan uygun bir sonuç ç›kt›.

Cumhurbaflkan›’n›n yapt›¤› atamaya

durdurma karar›Fakat geçti¤imiz günlerde Ankara 15'inci ‹dare Mahka-mesi bir ilke imza atarak, Cumhurbaflkan›’n›n Dokuz Ey-lül Üniversitesi’ne atad›¤› rektör için yürütmeyi durdur-ma karar› verdi. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül'ün DokuzEylül Üniversitesi seçimlerinde oylar›n yüzde 47’sini ala-rak birinci s›rada yer alan, yine ayn› flekilde YÖK taraf›n-dan da 1. s›raya yerlefltirilen Prof. Dr. Sedef Gidener’inyerine oylar›n yüzde 15'ini alan ve ikinci s›rada bulunanProf. Dr. Mehmet Füzün'ü rektör atamas›na idari mahke-

me yürütmeyi durdurma karar› verdi. Yürütmeyi dur-

durma karar›n› ise Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün ‘k›smi sta-

tüde’ olmas› olarak gösterildi.

Cumhurbaflkanl›¤› ise kendisini, Yusuf Ziya Özcan öncesi

YÖK Baflkan› olan Erdo¤an Teziç döneminde Marmara

Üniversitesi T›p Fakültesi Dekanl›¤›’na Prof. Dr. Tolga Da¤-

l›’n›n ayn› flekilde atand›¤›n› belirterek savundu.

“Cumhurbaflkan›’n›n yapaca¤› ifllemler

yarg› denetiminin d›fl›nda”Mahkemenin verdi¤i karar›n uygulanmas› neredeyse im-

kâns›z. ‹mkâns›zl›¤›n› görmek için Cumhurbaflkanl›¤› Ge-

nel Sekreterli¤i’nin yürütmeyi durdurma karar›n›n ard›n-

dan yapt›¤› savunmaya bakmak yeterli. Savunmada,

üniversite rektörlerini seçme’nin Cumhurbaflkan›’n›n gö-

rev ve yetkileri aras›nda say›ld›¤›, yine Anayasan›n ‘so-

rumluluk ve sorumsuzluk hali’ bafll›kl› 105'inci madde-

sinde, Cumhurbaflkan›'n›n resen (kendi bafl›na) imzalad›-

¤› kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dâ-

hil, yarg› mercilerine baflvurulamayaca¤› ve 125'inci

maddesinin ikinci f›kras›nda da, ‘Cumhurbaflkan›n›n tek

bafl›na yapaca¤› ifllemler ile Yüksek Askeri fiura'n›n ka-

rarlar›n›n yarg› denetiminin d›fl›nda oldu¤u’ hükümleri-

nin yer almas› durumu ortaya seriyor. Bu tabloda da gö-

rülüyor ki ne kendi hukukuyla çeliflen Yarg›tay’›n karar›,

ne de birtak›m uygulamalar YÖK ve devlet gerçekli¤ini

ortadan kald›rabiliyor.

Rektörlük seçimi sonras› bilindik tablo

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndanyay›mlayam›yoruz.

‹‹

Üniversite ö¤rencileri yapt›klar› eylemlerle yaflanan ekonomik krizin fa-turas›n›, iflçi ve emekçilere ç›kar›lmas›n› protesto ettiler. Yap›lan eylem-lerde üniversite ö¤rencilerinin de krizden büyük oranda etkilendi¤i belir-tilerek, “Yaratmad›¤›m›z krizin faturas›n› ödemeyi reddediyoruz” denildi.

“Kriz var, ya¤(ma) yok”‹STANBUL- Ö¤renci Kültür Merkezi (ÖKM) önünden Beyaz›t Meydan›’nayürüyen ‹stanbul Üniversitesi ö¤rencileri, “Krizin faturas›n› ödemeyece-¤iz”, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k”, “‹flten ç›karmalar yasaklans›n”, “Kre-di de¤il, burs istiyoruz”, “Kömür bedava, e¤itim parayla” yaz›l› dövizlerlebirlikte, faturalardan yapt›klar› “Kapitalist krizin faturas›n› ödemeyece¤iz”pankart›n› tafl›d›lar.Yaflanan krizden dolay› faturalar›n› ödeyemediklerini belirten ö¤renciler,üzerinde “kriz var, ya¤(ma) yok” yazan ya¤ tenekesi içinde faturalar›n›yakarak ›s›nd›lar. Faturalar yak›ld›ktan sonra, Bush ve Erdo¤an maskesitakan 2 ö¤renci için temsili nikah töreni yap›ld›. ‘Damat’ Bush ve ‘gelin’Erdo¤an için tak› merasimi yapan ö¤renciler, tak› olarak faturalar›n› tak-t›lar ve faturalar›n›n ödenmesini talep ettiler.Ö¤renciler ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda, son günlerde herkesinkrizden bahsetti¤i, tüm dünyan›n krizle bo¤ufltu¤u vurgulanarak, bunakarfl›l›k Tayyip Erdo¤an’›n “kriz bizi te¤et geçecek” dedi¤i hat›rlat›ld› ve“Siyasi ve ekonomik olarak ABD’ye ba¤›ml› olan TC’nin ekonomik krizdenetkilenmemek gibi bir flans› yok” denildi.Yaflanan ekonomik krizin, etkisini birçok alanda gösterdi¤i ifade edilenaç›klamada, “Bu süreçten en fazla etkileneceklerden birisi de üniversite-liler. Bu dönem harç paras›n› ödeyemeyen 15 bin üniversitelinin kayd›hiç ac›madan silinirken, AKP ‹tanbul’da 50 bin ö¤renciye verdi¤i 3 kuruflbursla utanmadan övünebiliyor” denildi.Aç›klama, “Bizler yaratmad›¤›m›z krizin faturas›n› ödemeyi reddediyoruzve hakk›m›z› istiyoruz. Bu krizin faturas›n› bize ödetemeyecekler” sözle-riyle bitirildi.

“Toplumsal muhalefeti örgütlemeliyiz” ANKARA- Ankara’da bulunan çeflitli üniversitelerden bir araya gelen ö¤-renciler, Cebeci Kampusu’nda protesto eylemi yapt›lar. Ö¤renciler, yapa-caklar› bas›n aç›klamas› öncesi yaflan›lan kriz sürecini anlatan bir tiyatroskecini canland›rd›lar.Ülkede neredeyse on y›lda bir benzeri iktisadi krizlerin yafland›¤›n› vur-gulayan ö¤renciler, “Emperyalizmin boyunduru¤u alt›nda olan ülkemiz-de, piyasan›n yabanc› sermaye lehine” düzenlendi¤ini belirttiler. AKPeliyle yürütülen neo-liberal politikalar›n ülkeyi yaflanmaz hale getirdi¤i-nin aktar›ld›¤› aç›klamada krizin, üniversiteleri de etkiledi¤i vurguland›.Üniversite kap›lar›n›n iflçi ve emekçi çocuklar›na kapat›lmak istendi¤inidile getiren ö¤renciler, “Krizin hemen beraberinde harçlara %8 zam ya-p›lm›flt›r. Birçok üniversitede yemekhane ve ulafl›m ücretlerine zamlar

yap›lm›flt›r ve yap›lmaktad›r. Birçok üniversite ö¤rencisi, yemekhaneler-de ucuz ve nitelikli yemek yiyememekten dolay› flikâyetçidir” dediler.Yoksul, iflçi ve emekçi ailelerden gelen gençlik ve onlar›n ailelerinin kri-zin a¤›r bedelini ödediklerine dikkat çeken ö¤renciler, acil ihtiyaç olaraksorunun çözümü için birleflik ve kitlesel bir toplumsal muhalefet örgüt-lenmesi gerekti¤ine vurgu yapt›lar. Nitelikli üniversite ve e¤itim koflullar›n›n yarat›lmas› için ö¤renciler; harç-lar›n ve geri ödemeli katk› paylar›n›n kald›r›lmas›, ücretsiz, sa¤l›kl› bes-lenme koflullar›n›n sa¤lanmas›, elektrik-do¤algaz-ulafl›m zamlar›n›n geriçekilmesi, yemekhanelerde iflçileri iflsiz, ö¤rencileri aç b›rakan tafleron-laflt›rma sisteminin kald›r›lmas›” gibi taleplerde bulundular.

Ege’de de direnifl bafllad›‹ZM‹R- Ankara Üniversitesi Tadal direniflinden sonra Ege Üniversitesi ye-mekhanesinde de direnifl bafllad›. Ekim ay›ndan beri Ege Üniversitesi’ndetafleron firmaya ba¤l› olarak çal›flan iflçiler, keyfi iflten ç›karmalar, SSKprimlerinin ödenmemesi ve maafllar›n›n yat›r›lmamas›ndan kaynakl› ö¤-rencilerle birlikte bir direnifl bafllatt›lar. Bafllat›lan direnifl Ege Üniversite-si Meclisi’nin kurulmas›yla daha da ileri bir aflamaya tafl›nd›. Rektörlü¤üneylemi etkisizlefltirmek için d›flar›dan tafl›mal› olarak getirdi¤i yemek da-¤›t›m› ö¤renciler taraf›ndan engellendi. 24 Aral›k günü ise ö¤renciler taraf›ndan Ege Üniversitesi’nde yap›lan ey-lemde, maafllar›n› alamad›klar› için direniflte olan yemekhane iflçileri deyer ald›. “Patrona de¤il iflçiye güvence” ve “Krizin faturas›n› ödemeyece-¤iz” pankart› arkas›nda yürüyen iflçi ve ö¤renciler rektörlük önünde ba-s›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamada, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n krizinfaturas›n› ezilen emekçilere ç›karmaya çal›flt›klar› belirtilerek, “Bizler isebu sald›r›y› püskürterek mücadelemizi daha da art›rarak sürdürece¤iz”denildi. Ard›ndan rektörlük ile Ege Üniversitesi Meclisi aras›nda görüflmeyap›ld›. Yap›lan görüflmede iflçi ve ö¤rencilerin talepleri iletildi. Sunulantalepler ise; iflçilerin maafllar›n›n ödenmesi, iflçilere ifl garantisi verilmesi,yemek ücretlerinin 1.80 YTL’den 1 YTL’ye düflürülmesi ve yemekhanekoflullar›n›n düzeltilerek sa¤l›kl› yemek üretilmesi oldu. Rektörlük, iflçile-re Kas›m ay› maafllar›n› hemen ödeyece¤ini, Aral›k ay› maafllar›n›n isebirkaç gün içerisinde ödenece¤ini aç›klad›. Rektör, iflçilerin ifl güvencesiiçin de ihaleyi alan flirketlerle bir mutabakat oluflturulaca¤›n› belirtti. Ey-lemden sonra rektörlük iflçilere maafl ödenmesi yapt›.

Direnifl Sürüyor!Ege Üniversitesi Meclisi ise iflçilerin maafllar›n›n verilmesine karfl›n müca-delelerini sürdürüyorlar. Meclis, “31 Aral›k’tan itibaren resmen de¤iflecekolan tafleron flirketle beraber iflçiler iflsiz kalacak. Bu yüzden yap›lan top-lant›larda iflçilerin ifllerine tekrar devam etmeleri için direnifl yayg›nlafla-rak büyüyecek” diyerek, mücadeleyi sürdüreceklerini aç›klad›.

Kriz, iflten ç›karmalar ve zamlar protesto edildi‹stanbul Üniversitesi Ö¤renci Kültür Merke-

zi’nde faaliyet yürüten kulüpler-topluluklar

ve ö¤rencilerin etkinlik yapmas› rektörlük ta-

raf›ndan yasakland›. ‹nsan Haklar› Haftas› ne-

deniyle ö¤renci kulüplerinin düzenlemek is-

tedi¤i etkinlikleri yasaklayan rektörlük, bu-

nunla da yetinmeyerek, Ö¤renci Kulüpleri

Merkezi’ni iki günlü¤üne kapatt›. Bunun üze-

rine protesto eylemi yapan ö¤renciler, ard›n-

dan fiili olarak ÖKM önünde etkinliklerini ger-

çeklefltirdiler.

18 Aral›k’ta Av. Taylan Tanay, Engin Çeber ile

birlikte gözalt›na al›nan Özgür Karakaya’n›n

kat›l›m›yla gerçeklefltirilen panelde, ülkemiz-

de iflkenceye karfl› aç›lan davalar iflkencecile-

rin korundu¤una dikkat çekildi. 19 Aral›k’ta

yap›lan fiili panelde ise “Dünyada ve ülke-

mizde insan haklar›” konulu bir etkinlik ger-

çeklefltirdi. Etkinli¤e ‹nsan Haklar› Derne¤i

(‹HD)’den Ümit Efe ve TUYAB’dan Tekin Y›ld›z

kat›ld›. Burada ise, bu katliam›n devrimci tut-

saklar özgülünde toplumun ileri kesimini tes-

lim almak isteyen bir sald›r› oldu¤u belirtildi.

24 Aral›k günü ise “Türkiye’de ve Dünyada

kriz” bafll›kl› panel yine rektörlük taraf›ndan

yasaklanca, yine fiili olarak yap›ld›. Yaklafl›k

50 ö¤rencinin izledi¤i panele konuflmac› ola-

rak araflt›rmac› yazar Volkan Yarafl›r, At›l›m

gazetesi yazar› Alp Alt›nörs ve tersane iflçisi

Zeynel Nihadio¤lu kat›ld›. Panelde krizin se-

beplerine dikkat çekilerek krizin ezilen halk-

lara nas›l yans›yaca¤› üzerinde duruldu.

‹ZM‹R- 11 y›l önce polisler taraf›ndan gözalt›naal›nd›¤› Ege Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’nde as›-l› olarak bulunan Ali Serkan Ero¤lu, Ege Üniversi-tesi ö¤rencileri taraf›ndan an›ld›. 1 No’lu yemekhane önünden ‹letiflim Fakültesi’neyürüyüfle geçen ö¤renciler, G›da Fakültesi önün-den geçerken bir grup faflistin toplanmas› üzeri-ne çevik polisler taraf›ndan provoke edilmeye ça-l›fl›ld›. Fakat devrimci ö¤renciler bu tarz giriflimle-rin kendilerini y›ld›rmayaca¤›n› belirtip yolu çiftyönlü tafi¤e kapatarak yürüyüfle devam ettiler.‹letiflim Fakültesi önünde tüm devrim flehitleriad›na yap›lan 1 dakikal›k sayg› durufluyla baflla-yan anma etkinli¤i, yap›lan aç›klamayla devametti. Aç›klamada “A. Serkan Ero¤lu, Kenan Mak,Birtan Altunbafl ve di¤er katledilen devrimci ö¤-rencilerin katledilme nedeni sadece ve sadeceduyarl› olmalar› ve örgütlü mücadele etmeleridir.Ve bu sald›r›lar onlar›n nezlinde tüm muhalif ke-sime yap›lan sald›r›lard›r. Bizler onlar›n ard›llar›olarak onlar›n mücadelelerine sahip ç›k›yor, Ati-na’daki direnifl ruhunu selamlayarak yeni Ser-kanlar›n ölmesine izin vermeyece¤imizi belirtiyo-ruz” denildi. “Katil devlet hesap verecek”, “Katilpolis üniversiteden defol”, “Yürek, umut, isyanAtina’ya bin selam” sloganlar›n›n at›ld›¤› anma,Duvara Karfl› Tiyatro Toplulu¤u’nun düzenlemifloldu¤u oyunun gösterilmesiyle anma son buldu.Anma s›ras›nda sloganlar› at›ld›.

‘Etkinlik yapmak yasakt›r’

Liseliler Yunanistan’dakidirenifli selamlad›

‹STANBUL�

ANKRA�

‘Yunanistan halk›n›n faflist cinayetine karfl›

kabaran devrimci öfke hareketini coflku ile

selaml›yoruz’ diyen lise ö¤rencileri, 26 Aral›k

günü Yüksel Caddesi’nde bas›n aç›klamas›

gerçeklefltirdi.

Liseliler ad›na bas›n metnini okuyan Ard›ç

Sahaf, Yunanistan’da yaflanan olaylar›n tek

sebebinin Alexis’in öldürülmesi ve polisin ol-

mad›¤›n› vurgulayarak, Yunan halk›n›n öfke-

sinin devlet zulmüne, polis fliddetine, açl›¤a,

yoksullu¤a, iflsizli¤e ve krize karfl› tav›r tak›-

nan insanlar›n soka¤a taflan tepkisi oldu¤unu

söyledi. Ülkemizde bu y›l, sadece polis daya-

¤›, iflkence ve kurflunuyla 38 kiflinin öldürül-

dü¤ünü söyleyen Sahaf, bu katliamlar›n son

örne¤inin Engin Çeber’in oldu¤unu ifade ede-

rek, “Polis taraf›ndan ak›t›lan kanlar durmal›,

göz k›rpmadan adam öldüren katiller halk

taraf›ndan yarg›lanmal›d›r” diye konufltu.

Demokratik Gençlik Hareketi, Ba¤›ms›z Liseli-

ler, Genç-Sen Lise Platformu, Liseli Hareket’in

de destek verdi¤i eylem, Yunanistan direni-

fliyle dayan›flma ça¤r›lar›yla son buldu.

Ege Serkan’› unutmad›

KOCAEL‹- Kocaeli Üniversitesi’nde devrimci-de-mokrat-yurtsever ö¤rencilere yönelik bask› vegözalt›lar, yap›lan bas›n aç›klamas›yla protestoedildi. 27 Aral›k günü Kocaeli Üniversitesi An›t-park Merkez Kampusu önünde bir araya gelenö¤renciler, yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda, ‘de-mokrasiden taviz vermiyoruz’ naralar› atanlar›nö¤rencileri tek tiplilefltirerek üniversiteleri postalalt›ndaki k›fllaya çevirdiklerini belirttiler.Kocaeli Üniversitesi ö¤rencisi 11 kiflinin jandarmave polis fliddetine maruz kald›¤›n›n belirtildi¤iaç›klamada, “Ö¤renci evlerine bask›nlar yap›lm›fl,arama bahanesiyle eflyalar› k›r›lm›fl ve da¤›t›lm›fl-t›r. Ayn› gün içerisinde yurtlara bask›n yap›larakarkadafllar›m›z terörist ilan edilmifltir. Bu olaylar-la efl zamanl› olarak Köseköy Meslek YüksekOkulu’nda ö¤renim gören bir arkadafl›m›z Kürt ol-mas›ndan kaynakl›, faflist bir grubun sald›r›s›namaruz kalm›flt›r” denildi. Yap›lan bu sald›r›larasessiz kalmayacaklar›n› vurgulayan ö¤renciler,“Bizler Kocaeli Üniversitesi ö¤rencileri olarak ya-p›lan bu sald›r›lar› fliddetle k›n›yoruz. Ö¤rencigençlik olarak uygulanan fliddet karfl›s›nda eflitlik,adalet ve özgürlük mücadelemizden vazgeçme-yece¤iz, yap›lan bu sald›r›lar› bofla ç›kartaca¤›z’’dediler. Yap›lan aç›klama, “Soruflturmalar, bask›-lar, gözalt›lar bizleri y›ld›ramaz”, “Yaflas›n halkla-r›n kardeflli¤i” sloganlar›yla son buldu.

Ö¤renciler faflistsald›r›lar› protesto etti

‹STANBUL- Mahkeme karar›yla iptal edilen bele-diye burslar›n›n geri verilmesini isteyen Genç-Sen’liler, 26 Aral›k günü ‹stanbul Büyükflehir Bele-diyesi’ne yürüdüler. ‹stanbul Büyükflehir Beledi-yesi burslar›n›n kald›r›lmas›n› protesto eden ö¤-rencilerin yürüyüflü polis taraf›ndan engellenmekistendi, fakat ö¤rencilerin karal› durufllar› karfl›-s›nda yürüyüfle devam edildi. Burslar›n ak›betine iliflkin net bir bilgi isteyen ö¤-renciler, belediye yetkilileri ile görüfltü. Belediyeyetkililerinin, “Bundan sonra ‹BB bursu ödenme-yecek” aç›klamas›na tepki gösteren ö¤renciler,karar›n geri çekilmesini istedi. Genç-Sen MYKüyesi Ulafl Tafltekin’in okudu¤u aç›klamada, ‹s-tanbul Büyükflehir Belediyesi’nin, burslar›n iptali-ne iliflkin yasay› f›rsat bildi¤i ve paralar›n üzerineyatt›¤› belirttildi. Aç›klama, “Hem ö¤rencileriburslarla yaflamaya mahkûm hale getirip, hemde burslar›m›z› yat›rmayanlar› uyar›yor, bunuyanlar›na b›rakmayaca¤›m›z› belirtiyoruz” sözle-riyle sonland›r›ld›.

Genç-Sen’lilerburslar›n› istediler

10 3-16 Ocak 2009 dünya

5 y›l önce ülkesini iflgal eden ve halen iflgalcivarl›¤›n› sürdüren, her gün yüzlerce insan› kat-leden, sakat b›rakan, bir o kadar›na tecavüz veiflkence eden ABD’nin Baflkan› Bush, 14 Aral›k’taIrak’tayd›. “Bu gezi benim Irak halk›na vedaöpücü¤üm” diyen Bush, Irak halk›ndan duydu-¤u korku ve olas› bir sald›r› nedeniyle yo¤un gü-venlik alt›nda ve Irak halk›ndan gizli bir veda ta-sarlam›flt›. Ne var ki evdeki hesap çarfl›ya uy-mad›. Ço¤unlu¤unu ABD’nin iflgaline destek ve-ren Irakl› uflaklar›n oluflturdu¤u davetliler didikdidik aranarak toplant› salonuna al›nd›lar. Gaze-teciler de. Ancak Irak halk›n›n da Bush’a bir ve-da öpücü¤ü vard› ve bu öpücük hiç beklenme-yen bir flekilde geldi. Bush’un, yardakç›s› IrakBaflbakan› Nuri El Maliki ile birlikte konuflmayapt›¤› esnada aya¤a kalkan Zeydi, “Al sana ve-da öpücü¤ü köpek” diye hayk›rarak Bush’aayakkab›lar›n› f›rlatt›.

Bush’a k›rm›z› hal›, Zeydi’ye iflkenceSalondaki korumalar taraf›ndan apar topar gö-zalt›na al›nan Zeydi, Ba¤dat Hapishanesi’nekondu. Zeydi’nin a¤abeyi, kardeflinin gözalt›n-dayken ve hapishanede büyük bir iflkenceden

geçirildi¤ini, önce kaba daya¤a maruz kald›¤›n›,ard›ndan kulaklar›n›n yak›ld›¤›n› ve daha bir di-zi iflkenceye tabi tutuldu¤unu söyledi. A¤abeyUday Zeydi, “Baflbakan, kardeflimin iflkence gör-medi¤ini ve görmeyece¤ini söyledi¤i anda gü-venlik yetkilileri ona iflkence ediyordu. Dün onugördü¤ümde yüzünde ve vücudunda yaralarvard›. Bas›n toplant›s›n›n yap›ld›¤› salondan ç›-kart›l›rken demir çubuk kulland›klar›n› söyledi.Ba¤›rmaya bafllad›¤›n› ve toplant›daki herkesinsesini duydu¤unu düflündü¤ünü söyledi” dedi.

“Zeydi’nin hayat›ndan endifle ediyoruz”Zeydi’nin tutuldu¤u hapishane önünde eylemyapan ailesi ve akrabalar›, Zeyidi’nin hayat›n-dan endifle ettiklerini söyleyerek bir an önceb›rak›lmas›n› istediler. Zeydi’nin k›z kardefli

Ümmü Saad, “Kendisinden haber alam›yoruz,durumu nedir bilmiyoruz. O kötü bir fley yap-mad›, tam tersine herkesi sevindirdi” diyerekflunlar› ekledi: “Bush iflgalcinin teki; kad›nlar›ndul, çocuklar›n yetim kalmas›n›n yegane mü-sebbibi. Kim olsa Muntazar’›n yapt›¤›n› yapar-d›” fleklinde konufltu.

Zeydi: Piflman de¤ilimGözalt›nda ve hapishanede yo¤un iflkenceyemaruz b›rak›lan Zeydi’nin piflmanl›k belgesi im-zalad›¤›n›n iddia edilmesi üzerine a¤abeyi biraç›klama yaparak, kardefliyle görüfltü¤ünü vekardeflinin piflman olmad›¤›n› söyledi.

“Biz de piflman de¤iliz”‹flgalci ABD’nin baflkan› Bush’a “veda öpücü¤ü”

konduran Zeydi için dünyan›n birçok yerinde

destek eylemleri yap›ld›. Eylemlerde Zeydi’nin

Filistin’de, Lübnan’da, Afganistan’da, Afrika’da

ve dünyan›n daha birçok yerinde ABD’nin zul-

müne u¤rayan milyonlarca insan›n yapmak is-

tedi¤i fleyi yapt›¤› ifade edildi. Zeydi için inter-

netteki haberlere yap›lan yorumlar ise bir yan-

dan insanlar›n ABD ve Bush’a öfkelerini ortaya

koyarken, öte yandan eylemin meflrulu¤unu

net bir flekilde gösterdi: “Ben de piflman de¤i-

lim... Onun elleriyle ben de o ayakkab›lar› at-

m›fl oldum... Zeydi’nin elleri asl›nda ölen ve ha-

yatta kalabilen milyonlar›n elleriydi... Sadece

Zeydi’nin eli atmad› o ayakkab›y›... Asl›nda mil-

yonlarca insan› hapse atmalar› gerekiyor, çün-

kü bizlerin elleri de onun eliyle birlikteydi.”

YÖNEL‹MKaz›m C‹HAN

Sermaye, devlet ve ç›k›fl yolu

Zeydi: ‘Al sana veda öpücü¤ü köpek’

Fransa’da, Cumhurbaflkan› Nicolas Sarkozy’nin ‘re-form’ sald›r›lar›na ve üniversitelerin özellefltirilme-sine karfl› direnen üniversite ö¤rencilerine liseliler-den destek geldi. Liseli ö¤renci sendikas› FIDL, 10bin lisenin ve çok say›da üniversitenin özellefltiril-mesi plan›n›n geri çekilmesi için soka¤a ç›kt›.

Frans›z hükümetinin “reform” olarak nitelendirdi-¤i özellefltirmelere karfl› 8 Aral›k’ta alanlara ç›ka-rak tepki gösteren ö¤renciler, hükümetin ›srar›n›sürdürerek özellefltirmeden vazgeçmemesi üzeri-ne 16 Aral›k günü yeniden öfkelerini soka¤a tafl›-d›lar. Paris, Marsilya, Bordeux ve Toulon baflta ol-mak üzere bir dizi yerde eylemler gerçeklefltirenlise ö¤rencileri, liselerde özellefltirmelere geçit

vermeyeceklerini hayk›rd›lar.

On binlerce liseli direndi, hükümet geri ad›m att›8 Aral›k eylemlerinin ard›ndan hükümetin geriad›m atarak söz konusu yasay› bir y›l erteledi¤iniaç›klamas›na karfl›n bunun bir çözüm olmad›¤›n›,hükümetin sürece yayarak uygulamaya karfl› gös-terilen tepkileri bo¤may› hedefledi¤ini söyleyen veyasan›n tamamen iptal edilmesini isteyen ö¤renci-ler, 16 Aral›k günü yeniden sokaklara ç›kt›lar. Ülke-deki yüzlerce lisede e¤itimi durduran on binlerceö¤rencinin kat›ld›¤› eylemlerde polisin kitleye sal-d›rmas› nedeniyle yer yer çat›flmalar yafland›.

Ö¤renciler yüzlerce liseyi iflgal ettiler

20 lisenin iflgal edildi¤i Paris’te, binlerce lise ö¤ren-

cisi tarihi Bastille Meydan›’nda toplanarak direnifl

ça¤r›s› yapt›. Ülke genelinde yüzlerce lisede iflgal

eylemleri yap›ld›.

FIDL, Bordeaux kentinde 8 bin, Mans kentinde 2

bin ö¤rencinin yürüyüfllere kat›ld›¤›n› bildirdi. Ba-

t› kentlerinde de çok say›da eylem düzenlendi.

Bat›daki en büyük gösteri polise göre 6 bin ö¤-

rencinin kat›ld›¤› Rennes’de gerçekleflti. Geçti¤i-

miz günlerde fliddetli çat›flmalar›n yafland›¤› Brest

kentinde de yine ö¤renciler sokaklara ç›karken,

Nantes ve Lorient kentlerinde de ö¤renciler tep-

kilerini sokaklarda dile getirdi.

Liselilerin öfkesi Fransa’y› vurdu

Rusya D›fl iflleri Bakan› Sergey Lavrov, bakanl›-¤›n resmi internet sitesinde yay›nlanan röpor-taj›nda, 2008 y›l›n›n uluslararas› iliflkiler aç›s›n-dan çok önemli bir y›l oldu¤unu belirtti.Kafkasya krizinin, Avrupa sorunlar› ile ilgili Rus-ya ve Avrupa aras›ndaki ifl birli¤inin artmas›na,NATO ile olan iliflkilerin ise gerginleflmesine yolaçt›¤›n›n alt›n› çizen Lavrov, “Kafkasya krizi s›ra-s›nda NATO, sald›ran taraf olan Gürcistan’›n ya-n›nda yer ald›. NATO’nun bu ad›m› ile Avru-pa’da NATO merkezli politika güncelli¤ini yi-tirirken, AB merkezli d›fl politika dahagüncel hale geldi” diye konufltu.Tüm bu geliflmelerin, NATO’nun Rusyaile pozitif iliflkiler kurmadan Avrupaüzerinde otorite kurmas›n› zorlaflt›rd›¤›n›kaydeden Lavrov, NATO’nun da bu nesnelsüreci anlamaya bafllad›¤›n› sözlerine ekledi.

Yuflenko: NATO Rusya’dan korktuUkrayna Devlet Baflkan› Viktor Yuflenko, NA-TO’nun Ukrayna ile üyelik görüflmelerine bafl-lamamas›n›n nedeninin NATO’nun Rusya’dankorkmas› oldu¤unu söyledi.

Ukrainskaya Pravda Gazetesi’ne verdi¤imülakatta, “NATO, Rusya’dan korktu¤u için mi,Ukrayna ile üyelik görüflmelerine bafllamad›?”sorusunu cevaplayan Yuflenko, “Benim için ce-vap çok aç›k. Evet korktu” dedi.Ukrayna’n›n NATO’ya üye olmas› durumundaülkenin ba¤›ms›zl›¤›n›n garanti alt›nda olaca¤›-

n› belirten Yuflenko, “20. yüzy›lda Ukrayna alt›defa ba¤›ms›zl›k ilan etti, befl defa ba¤›ms›zl›-¤›m›z› kaybettik. Bir daha ba¤›ms›zl›¤›m›z› kay-betmek istemiyoruz” diye konufltu.2-3 Aral›k tarihlerinde Brüksel’de yap›lan NATOtoplant›s›nda, Ukrayna ve Gürcistan NATO üye-li¤i aksiyon plan›na dahil edilmemiflti.

NATO RUSYA’SIZ YAPAMAZHazar’a k›y›s› olan ülkelerdenizdeki petrol yataklar›-n›n paylafl›lmas› konusun-da uzlaflma sa¤layamad›.25 Aral›k günü Kazakis-tan’›n Astana flehrinde ger-çeklefltirilen Hazar Deni-zi’nin statüsünü belirlemegörüflmelerinde 2007 Tah-ran Anlaflmas› çerçevesin-de yap›lacak de¤iflikliklerkonusunda Azerbaycan,‹ran, Kazakistan, Rusya veTürkmenistan yüzde 70oran›nda anlaflma sa¤lad›.Ancak, ‹ran ve Türkmenis-tan’›n bafll›ca sorunu olanKepez petrol yata¤›n›n sta-tüsü netli¤e kavuruflturula-mad›. ‹ran, 50 milyon varilpetrol rezervinin bulundu-¤u tahmin edilen Kepezbölgesi üzerinde Türkme-nistan ile eflit pay istiyor.

ABD'de patlak veren vedünyay› etkisi alt›na alanekonomik kriz bahanesiyleyaflanan iflten ç›kartmalaryo¤unlafl›yor.ABD'de Ph›ladelph›a mer-kezli Sovereign Bancorpbankas›, ekonomik yavafl-lamay› gerekçe göstererekbin kifliyi iflten ç›kartaca¤›-n› aç›klad›. Banka, 12 biniflçi çal›flt›r›yor.Bu arada Citizens Financi-al Group da 900 kifliyi ifl-ten ç›kartaca¤›n› bildirdi.fiirketin sözcüsü Mike Jo-nes yapt›¤› aç›klamada, is-tihdam azaltma karar›ndanABD'de 13 eyaletteki çal›-flanlar›n etkilenece¤i ve ifl-ten ç›karmalar›n gelecek y›lyap›laca¤›n› söyledi. Citi-zens Financial Group, 24bin 500 kifli çal›flt›r›yor.Daha önce ABD'li Citigro-up, gelecek y›la kadar 75bin, Bank of America da30-35 bin kifliyi iflten ç›ka-rtaca¤›n› aç›klam›flt›.

Hazar Denizi paylafl›lam›yor

Krize 3 bin 300kurban daha

De¤iflen koflullara ba¤l› olarak sermaye birikim süreçleri dede¤iflik biçimler al›r. Siyasal yap›lanma da buna ba¤l› olarak fle-killenir. Kapitalist birikim süreçleri, dünya koflullar›ndan ba¤›m-s›z de¤ildir. Serüvenini anlaman›n iktisadi temelidir. Üretim veonunla iliflkili toplumsal iliflkilerin, mülkiyet iliflkilerinin, s›n›flararas› mücadele biçimini, (hukuk ve siyasi yap›n›n biçimleniflini)bu iktisadi temel d›fl›nda, kendi bafl›na, ba¤›ms›z ele alamay›z.Osmanl›’dan faflist Türk devletine ordunun inisiyatifi elde tutandevaml›l›¤›na vurgu yaparken, her bir özgül dönemin koflullar›y-la alakal› sermaye birikim süreçlerinin özgün nitelikleri gere¤iözgün yap›lanmalar› da özel olarak inceleyerek anlamak duru-munday›z. Osmanl› feodal-despot bir ümmet imparatorlu¤uy-du. 1838 Britanya anlaflmas›yla Osmanl›’n›n yaflad›¤› k›r›lganl›k1881 sürecine götüren zemini derinlefltirerek Osmanl›’y› emper-yalizmin çiftli¤i haline getirdi. Emperyalist boyunduru¤a ba¤l›mülkiyet yap›s› ve üretim tarz› biçimlendi. Tanzimat Ferman›,emperyalist kapitalizmin ihtiyaçlar›na entegrasyondu. ‹mpara-torluk “yeni”den yap›land›r›lmak durumundayd›. Meflrutiyet vbilanlar emperyalizme boyun e¤mifl imparatorlu¤un dünya ko-flullar›na uyarlanmas› giriflimleriydi. Emperyalist sermaye Os-manl›’y› “aç›k pazar” haline getirmiflti. Egemen-sömürenler aç›-s›ndan uflakl›k d›fl›nda bir yol yoktu. “Bat›c›l›k ve muas›r mede-niyet” böbürlenmesinin özü emperyalizme uflakl›kt›. ‹ttihat veTerakkiciler bu çerçevede var oldular. 1. Emperyalist Paylafl›mSavafl› sürecinde Osmanl›, emperyalizmin do¤rudan hegemon-ya alan›yd›. TC, emperyalist sermayenin yeni birikim sürecindegerici emperyalist dünyaya bir adaptasyon projesiydi.

“Millilefltirme” dedikleri politikalar, tamam›yla emperyaliz-me hizmet politikalar›yd›. Zaman›n gerektirdi¤i “devletçilik” po-litikas›n›n özü buydu. ‹thal ikameci, liberalizm gibi tan›mlanantüm politikalar, emperyalist dünya gerçe¤inin tarihsel zorunlu-luklar›na göre hayat bulmufllard›r. ‹ktisadi temelin belirleyicili-¤inden bahsederken siyasal üst yap›ya edilgen bir rol biçeme-yiz. Alt yap›-üst yap› iliflkisi diyalektik bir iliflkidir. Baz› durum-larda üst yap› belirleyici bir rol oynar.

‹ktisadi-sosyal hayata darbeler fleklinde müdahale ve zor-la biçimlendirme Türk devlet gerçekli¤inde önemli bir yer tu-tar. 1923-1945,1960,1971 ve 12 Eylül bunun aç›k örnekleridir.

Devletçilik, liberalizm, ithal ikameci, ihracata yönelik diyeadland›r›lan tüm projeler keyfi de¤il, tarihsel zorunluluklar›nsonucu ve uluslararas› sermayenin ihtiyaçlar›na göre devletsopas›yla düzenleme ad›mlar›d›r.

1930’lar dünyas›nda “devletçilik” tarihsel koflullar›n sonu-cuydu. Nazizm, ‹talya, TC faflizmi bu tarihsel koflullara ba¤l› ik-tisadi-siyasi flekillenmelerdi. Çok parti dönemi ya da “demok-rasi” diye lanse edilen Demokrat Parti hükümeti dönemindesermayenin, o günün uluslararas› merkezleflme biçimine göredüzenlenmelerdir”. Kalk›nma, ithal ikameci, 24 Ocak kararlar›”bu tarihsel çerçeve içerisinde anlafl›labilirler. Dünya emperya-list-kapitalist sisteminin ihtiyaçlar›na göre TC, faflist diktatörlü-¤ünün biçimlendiriliflini anlat›rlar. Ne var ki bu gerçek çarp›t›l-m›fl, ezilen-sömürülenler aldat›lmaya çal›fl›lm›flt›r. fiimdi de Er-genekon “yarg›lama”lar› oyunlar›, “Kemalizm’in tasfiyesi”, “or-du’nun s›n›rland›r›lmas›”, “demokrasinin tesisi” gibi gösteril-mektedir. Dünya koflullar›na göre faflist Türk devletinin biçim-lendirilmesidir söz konusu olan. Sistemin niteli¤i ve özü ayn›-d›r. Yap›lanlar, koflullara adaptasyondur. Türkçülük, siyasal ‹s-lam her biri sermayenin ihtiyaçlar›na göre öne ç›kmaktad›rlar.Tümü de emperyalist patentlidir. “Türk-‹slam Sentezi” projesiKemalist “laik” denilen 12 Eylül Askeri faflist darbesi konsen-süsü de¤il miydi? Zorunlu din dersleri böyle gelmedi mi? K›sa-cas› tüm mesele, emperyalist sermayenin ihtiyaçlar›na cevapolma meselesidir. “Siyasal ‹slam”, “muhafazakar demokrasi”,“üniter devlet”, “liberalizm” hepsi emperyalist pragmatizm te-melinde gündemlefltirilmektedirler. “Marshall Plan›”n›n da, 2.Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras› ortaya at›lan “kalk›nmac›ulusal devlet” projeleri de, Kemalist “milli iktisat politika”lar› da,“ihracata yönelik sanayi” laflar›n›n da, hepsinin anlatt›¤› bugerçektir. Sermayenin uluslararas› yap›lanmas›n›n ihtiyaçlar›nacevap olamay›p, eskiyen ve t›kanan biçimlerin yerine “yenile-rinin” ikame edilmesini, koflullarla iliflkili izah edemeyenler,cuntac›l›¤›, serbest piyasa ekonomisini “devrim” diye alk›fllad›-lar. “At›l›mc› kalk›nma” diye secde ettiler. Özal’lar› bayraklaflt›r-d›lar. Menderes aflk›na. fiimdi de Tayyip’e biat ediyorlar. Ya daorduya!.. Bunlar halklar›n tercihi olamaz. Sermayenin uluslara-ras› flekillenmesine cevap olan bu uflakl›k projelerini savunma-y› halka sal›k veren gericilik iyi anlafl›lmal›d›r. Dünya çap›ndakiemperyalist-kapitalist sistemin iflbölümüne göre flekillenen fa-flist Türk devletinin tek alternatifi Demokratik Halk Devrimi’dir.

Sonuçlar, nedenleriyle kavranmazsa, yan›lsamalara aç›khale gelinir. Sermayenin nesnel bir yürüyüflü vard›r. Her fleyimetalaflt›ran, insan› kendisine yabanc›laflt›ran bu olgunun“halkç›l›k” varyant›yla popülist pazarlanmas›, s›n›f mücadelesi-ni gölgelemeye hizmet etmifltir, etmektedir. Amerikanc› 27May›s darbelerinden, “zinde kuvvetler” denilen ordu-sivil aris-tokrasisinden, Perinçek’çi, YÖN’cü, T‹P’çi “milli’ci cephe”ci Ke-malist siyasetlerden köklü kopman›n ad› Maoist komünist gü-zergaht›r. Neo-liberalizmi ve yine Amerikan markal› Ergenekonharekat›n› anlamaya, proletarya ve halk›n ba¤›ms›z alternatifi-ni Halk Savafl› ile konuflturmaya komünist donan›m olmadanç›k›lamaz.

“Hür teflebbüs”çü sözde “demokrat”lar›n, “K‹T”çi sözde ile-ricilerin payandas› olmamak için komünizm perspektifli halkcumhuriyetinin yaflamla ba¤›n› kurmadaki engelleri bir bir or-tadan kald›racak olan Halk Savafl›’n› her alanda içsellefltirmekve pratik görevlerini yerine getirmek temel meseledir. Maoistparti önderli¤i alt›nda Halk Savafl›’n› y›kma-yapma diyalektikbütünlü¤ü içinde ele al›p derinlefltirmek ve yayg›nlaflt›rmakgereklili¤i önümüzde somut bir görev olarak durmaktad›r. Tümad›mlar›m›z ve yönelimlerimiz bu merkezli olmal›d›r.

Irakl› Gazeteci MuntazarEl Zeydi, ABD DevletBaflkan› George W.Bush’a ayakkab›s›n› f›rla-t›rken milyonlarca Irakl›ve dünya halklar› ad›naböyle seslendi

ABD Genelkurmay Baflkan› Oramiral Mike Mul-len, iflgal ettikleri Afganistan'a gelecek y›l 30 bi-ne yak›n takviye asker gönderebileceklerinisöyledi. Mullen, Kabil'i ziyareti s›ras›nda yapt›¤›aç›klamada, Afganistan'a yaza kadar 20 bin ile30 bin aras›nda takviye asker gönderebilecekle-rini kaydetti.

Afganistan'da halen 31 bin askeri bulunan ABD,

Ocak ay›nda 3 bin, baharda da 2 bin 800 takvi-

ye asker gönderecek. Yetkililer, Amerikan yöne-

timinin onay›yla gelecek 12-18 ay içinde Afga-

nistan'a gönderilecek takviye asker say›s›n›n 30

bin civar›na ulaflabilece¤ini kaydediyor.

ABD'denAfganistan'a 30bin asker daha

113-16 Ocak 2008forum

DTP’nin “demokratik özerklik” kavram›n› güçlü bir biçimdegündeme tafl›mas›ndan, Erdo¤an’›n (özünde Devlet ad›na)“Bölge’yi istiyorum” mesaj›na; Baflbu¤’un buna koflut yak-lafl›mlar›ndan, Kerkük’te stratejik karar noktas›na yakla-fl›lmas›na; Obama’n›n seçilmesiyle Irak’ta ortaya ç›kanbeklentilerden, iktidar›n Güney’e iliflkin aç›l›mlar›na; fiidde-tin t›rmand›r›lmas›ndan, Öcalan’›n durmunun yeniden tar-t›flmaya aç›lmas›na, pek çok iç ve d›fl nedenden ötürü Kürtillerinde yap›lacak yerel seçimler bir tür referandum özel-li¤i tafl›ma noktas›na geldi.

Bu “referandum”un sonuçlar›, Kürtler aç›s›ndan, hem moralhem uluslararas› meflruiyet hem de psikolojik denge ba-k›mlar›ndan önemli olacak. Buna karfl›l›k, bir bütün olarak“egemenlik sistemi” bak›m›ndan da, büyük önem tafl›yorseçimler. Bana göre, Türkiye’deki “iktidar odaklar›”n›n üze-rinde anlaflm›fl göründükleri “fliddet-reform” çerçevesininbafllang›c›n› oluflturacak olas› bir fliddet ve bast›rma dalgas›için yerel seçimlerde elde edilecek stratejik mevziler ikilimisyon tafl›yacaklar. Bunlar, öncelikle, fliddet harekat›n›npsikolojik savafl altyap›s›n›, öncü bombard›man harekat›n›oluflturacaklar, ve ikinci olarak da, sonras›ndaki “ac›y› baleyledik” türün sözde “reform”lar›n vitrini olacaklar. Sistem

bak›m›ndan, “yenilgi” durumunda ise, “reform” ögesi denk-lemden düflecek ve ç›plak fliddet kendi bafl›na hükmünü ic-ra etmeye sürülecektir halk›n üzerine.

Bu aç›dan bak›ld›¤›nda, yerel seçimler, “egemenlik siste-mi” bak›m›ndan, her koflulda sald›r›, Kürtler içinse, esasolarak savunma özelli¤i tafl›yor. “Egemenlik sistemi”ninKürtlere yönelik sald›r›s›, iflkence gibi, hep yayg›n ve siste-matik olagelmifltir. Ç›plak fliddetten psikolojik savafl›n tümunsurlar›na uzanan ve her zaman ideolojik-kültürel derin-likler tafl›yan bu topyekün sald›r› konsepti, Cumhuriyet’inkurulufl felsefesinde mevcuttur; onun, tabiri caizse, “raisond’etre”ine “do¤um lekesi” olarak ifllenmifltir. Dolay›s›yla,seçimler de, bu ba¤lamdaki di¤er her fley gibi, araçlardan,yöntemlerden bir tanesidir. Onu özel k›lan, içinde olufltu-¤u iç ve d›fl geliflmelerin kesiflti¤i momenttir.

Baflbakan Erdo¤an, sürecin bafl›nda, yani “Diyarbak›r’› iste-me”yi dillendirdi¤inde, flahinlerin yan›nda “iyi polis” rolünüüstlenmiflti. DTP’nin kapat›lmas› ile seçeneksizlefltirilecek,sürekli askeri harekat ve bombard›manlarla militarizminsopas›yla korkutulacak, “reform” beklentileriyle uyuflturu-lacak seçmene böyle yaklaflacakt› Devlet. Ne var ki, Kürt-

lerin her alandaki “s›k› durufl”u, Erdo¤an’›n dengesini boz-du ve sertlefltirerek “iyi polis” rolünü zora soktu. fiu s›ralaryaflanmakta olan “IMF krizi” de, “iyi polis”in imkanlar›n› da-ralt›c› riskler tafl›yor, Erdo¤an’›n so¤ukkanl›l›¤›n› teste tabitutuyor. Bu arada, “Obama bilinmiyeni”nden önce Bushekibinin çöpçatanl›¤›nda Güney ile bir “modus vivendi” ya-rat›lmas›na ve bunun Kuzey’e yönelik fliddet dalgas›n›ns›çrama tahtas›na ve “cephe gerisinin lojistik deste¤i”nedönüfltürülmesinin hesaplar› yap›l›yor.

Bütün bu hesaplar tutar m› elbette flimdiden bilinmez. As-l›nda çok da önemli de¤iller, çünkü sonuçta gelip geçicidir-ler. Kal›c› olan, öncelikle, Kürtlerin inkar edilen Varl›¤›d›r. Ogerçektir, inatç›d›r, devrimcidir. Ikinci olarak, inkar ya damanipüle edilmesi, hele buharlaflt›r›lmas›, devredilmesi,vazgeçilmesi art›k mümnkün olmayan ve do¤rudan “Kür-dün Varl›¤›”ndan kaynaklanan haklar›d›r. fiiddetin de, bar›-fl›n ve çözümün de anahtar› bu noktada yatmaktad›r.

Yerel seçimler, bu anahtar›n, paslanm›fl vicdanlardan, in-kar ve imha ile betonlaflt›r›lm›fl bilinçlerden sökülüp günyüzüne ç›kart›lmas›nda önemli ifllev görebilir. Burjuva de-mokrasilerinde seçimler her zaman anlaml› olmasalar da,

bazen tarihi itici hamlelere denk gelebilirler. ‹flte “burjuvademokrasisi”ne bile sahip olmayan Türkiye’de dahi, özel-likle de “demokratik haklar” çerçevesindeki bir ana konu-da ve bugünkü tarihsel momentte, yerel seçimler istisnaibir anlam tafl›yor olabilirler.

Kürt milletinin, ac›l› ayd›nlanma serüveninin ard›ndan, bu-gün, tarih sahnesine öteki milletlerle eflit koflullarda onur-lu biçimde yeniden ç›kmas›n›n Kuzey co¤rafyas›ndaki bafl-lang›c›n› kimlik ve kültürüne sahip ç›kabilmesi; onu yafla-mas›; gelifltirmesi; ve kurumlar›n› infla etmesi oluflturmak-tad›r. Buna koflut olarak, kendi yazg›s› üzerinde kontrol veözyönetim mekanizmalar›n› kurabilmesi gerekmektedir.Giderek, kimli¤ine, tarihine ve gelece¤ine, toplumsal ger-çekli¤ine iliflkin simgelerini, temsili kurumsal organlar›n›nhayatiyetini gerçeklefltirmesi temel hakk› olarak öne ç›k-maktad›r. Elbette, bütün bunlar›n anayasal güvencelerekavuflturulmas› esast›r ama, flimdilik, yerel seçimler, buyolda olanaklar yaratmaya adayd›r.

Halk›n oylar›yla, bir tür “referandum intifadas›”yla, yarata-ca¤› böylesi bir “fiili durum” çok önemli sonuçlar do¤ura-bilir...

Son günlerde ‘aç›l›m’ kelimesi neredeyse herkesin a¤-z›nda. ‹flte Kürt aç›l›m›, Alevi aç›l›m›, K›br›s aç›l›m›, “çarflafaç›l›m›’... Aç›l›mlar neden gündemde ve kimin için, neanlama geliyor? ‹ç ve d›fl faktörlerin bir gere¤i ve/veyadayatmas› olarak belirli zamanlarda rejimin kendini tak-viye etmesi gerekiyor. ‹flte bu amaçla ideolojik, politik,retorik, kurumsal planda baz› düzenlemeler yapma ge-re¤i ortaya ç›k›yor veya kendini dayat›yor. Türkiye’ninyak›n tarihine bak›ld›¤›nda, rejimin yaklafl›k 25-30 y›ll›karalarla bu tür düzenlemelere baflvurdu¤u görülecektir.1946-50 aç›l›m›, 12 Eylül 1980 aç›l›m›, flimdilerde dillen-dirilen aç›l›mlar. Elbette bu tür ‘aç›l›mlar’ veya düzenle-meler, eski tabirle ‘Tanzimatlar’, egemen blo¤un iste¤iy-le, istedi¤i gibi ve istedi¤i zaman yapt›¤› düzenlemelerde¤il. Do¤rudan iç ve d›fl faktörlerin diyalektik bir bütün-lü¤ü ve gere¤i olarak gündeme geliyor, netice itibariyles›n›flar mücadelesinden ba¤›ms›z de¤il. Böylece rejimzaman kazanmay›, ideolojik bulan›kl›k yaratarak s›n›fmücadelesini siliklefltirmeyi amaçl›yor. Eski olan, yenibir söylem ve görüntüyle yeni bir fleymifl gibi sunuluyor.Bu amaçla kimi ‘yeni’ kurumlar, hukukî düzenlemeler vemekanizmalar devreye sokuluyor. Gözden kaçmamas›gereken bir husus da, söz konusu düzenlemelerin mut-laka ‘d›flar›y›’ , emperyalizmi ilgilendiren bir veçhesininde bulundu¤u, bulunmak zorunda oldu¤udur. Zira ikti-dar olman›n ve sürdürmenin bir de d›fl unsuru var veyaayn› anlama gelmek üzere, emperyalizmle uyumlanmagere¤i var... Bu durum, Türkiye’nin emperyalist dünyasisteminde iflgal etti¤i ‘yer’ ve hegemonik güçle iliflkisi-nin niteli¤inden kaynaklan›yor. Esasen herhangi bir dü-zenlemenin kendisi kadar, arkas›nda kimin durdu¤u, ki-min iradesinin belirleyici oldu¤u da önemlidir... Bu ba-k›mdan herhangi bir yasal veya kurumsal de¤iflikli¤i ve-ya düzenlemeyi arkas›nda kimin bulundu¤undan ba-¤›ms›z de¤erlendirmek yeterli de¤ildir. Kürt hareketi s›n›fsal bir hareket olmaktan ç›kt›¤›nda ve‘Birleflik Sosyalist Kürdistan” perspektifine yabanc›laflt›-¤›nda, TC ile aras›ndaki çeliflki sistem aç›s›ndan art›k cid-di bir sorun olmaktan da ç›km›flt›. Böyle bir durumda“Kürt sorunu” denilen art›k Kürt kapitalistlerinin, Kürtburjuvazisinin ve e¤itimli Kürt elitlerinin elinde bir pazar-l›k arac›na dönüflecekti ve dönüfltü. Zira s›n›fsal temelliolmayan her türlü muhalefet, rejim taraf›ndan kolayl›k-la ‘hazmedilebilir’, ‘özümlenebilir’, manipüle edilebilir

mahiyettedir. Rejimin kabullenemeyece¤i, hazmedeme-di¤i yegane muhalefet, ücretli kölelik rejiminden baflkabir fley olmayan, kapitalizmi aflma perspektifine sahip,s›n›fsal temelli sosyalist/komünist muhalefettir. Kürt ha-reketi 1999 sonras›nda hem sosyalist perspektiftenuzaklaflt›, hem de resmi ideolojiye yönelik elefltiridenvazgeçti. Dolay›s›yla rejim bak›m›ndan çözümü pek dezor olamayan bir durum söz konusuydu. Buna ra¤menbu zaman zarf›nda taraflar› az-çok tatmin edecek bir‘uyumun’ henüz sa¤lanamamas› veya aradan bu kadarzaman geçmesine ra¤men sorunun henüz sürünceme-de kalmaya devam etmesi nas›l aç›klanabilir? Asl›nda busorunun cevab›n› rejimin niteli¤inde aramak gerekiyor.Zira Türkiye’de bafltan beri bir “iktidar ikili¤i” geçerli. Bafl-ka türlü ifade edersek, görünen iktidar gerçek iktidarde¤il. ‹flte bu ikilik sorunun hâlâ sürüncemede kal›fl›n›nbafll›ca nedenidir. Seçimle gelen hükümetle benim as›ldevlet partisi dedi¤im odak aras›nda henüz Kürt soru-nuyla ilgili bir ‘uyum’ sa¤lanabilmifl de¤il. Fakat son birkaç y›ld›r çeflitli çevrelerde dillendirilenlere bak›l›rsa,‘aç›l›ma’ uygun koflullar›n art›k oluflmakta oldu¤unu, sözkonusu iki odak aras›nda ‘uyumun’ gerçekleflmekte ol-du¤unu söylemek mümkün. Elbette sorun sadece ‘içeriyi’ angaje etmiyor. Irak’takidurum, hegemonik güç olan ABD’nin ve bir bütün olarak‘kolektif emperyalizmin’ [ABD, AB, Japonya...] Ortado-¤u’ya yönelik politika ve beklentileri de, TC’nin art›k Kürtsorununu çözüyor yan›lsamas›n› yaratmas›n› gerektiri-yor. ‹flgal güçlerinin Irak’tan muhtemel bir çekilmesi du-rumunda ortaya ç›kabilecek ‘bofllu¤u’ Türkiye’nin doldu-rabilmesi için Kürt pürüzünün pürüz olmaktan ç›kar›lma-s› gerekiyor. Elbette flimdilik veya yak›n bir gelecekteemperyalist güçlerin Irak’tan çekilmesi mümkün de¤il.Çekiliyormufl gibi yapacaklard›r. Onlar›n çekilmesi içinIrak halk›n›n politik mücadelesi ve bir sosyal devrim ge-rekiyor. Ancak anti-kapitalist, anti-emperyalist bir müca-dele emperyalist iflgalcileri bölgeden atabilir. Dolay›s›yla,kolektif emperyalizm, iflbirlikçi Irak iflgal rejimi ve TC’ninortak ç›kar›, Kürt pürüzünü pürüz olmaktan ç›karmay›gerektiriyor. Nitekim Kuzey Irak Kürtleri de bu amaçladevreye sokulmufl durumda... Çözümden anlafl›lan daPKK’nin silahs›zland›r›lmas›, etkisizlefltirilmesi, karfl›l›¤›n-da da Kürtler bak›m›ndan pek bir k›ymet-i harbiyesi ol-mayan kimi tavizlerin verilmesi... ‹flte Kürtçe televizyon

yay›n›, anayasada ve yasalarda muhtemel bir kaç de¤i-fliklik... Bu tür muhtemel de¤iflikliklerin ne anlama geldi-¤ini anlamak için özel Kürtçe kurs aç›lmas›na izin veril-mesi hat›rlanabilir... Siz hiç anadilini özel kurslara paraödeyerek ö¤renen bir halk gördünüz mü? Asl›nda güyabir hak veriliyormufl gibi yap›l›rken Kürtlerle alay ediliyorve bu büyük bir demokratik aç›l›m olarak sunulabiliyor...Elbette demokrasinin ne oldu¤u, nas›l olabilece¤i hakk›n-da fikir sahibi olmayanlara bu tür manipülasyonlar› ‘de-mokratik aç›l›m’ olarak satmak mümkündür. Öyleyse sorun ne? Göz boyay›c›, seyirciyi aldatmay›amaçlayan kimi muhtemel aç›l›mlara ra¤men, TC cephe-sinde sorunun çözümü bak›m›ndan kayda de¤er bir yak-lafl›m de¤iflikli¤i söz konusu de¤il. TC’nin Kürt sorununayaklafl›m›n›n özünü bafltan itibaren tam asimilasyonperspektifi oluflturdu. Bu gün de bu perspektifte kaydade¤er bir yenilik ve esneme söz konusu de¤il. Kürt mu-halefetinin dili ve üslubu da TC’nin iflini kolaylaflt›racaknitelikte. Kürt muhalefeti, PKK ve Kürt siyasi partileri [ki-mi s›n›rl› istisna d›fl›nda] yaklafl›k son on y›lda önüne birniteleme s›fat› gelemeyen bir kavram kullanm›yor: ifltedemokratik cumhuriyet, demokratik özerklik vb... Asl›n-da böyle bir üslûbun benimsenmesi demek, biz burjuvademokrasisi dâhilinde bir çözüm peflindeyiz, daha fazla-s›nda gözümüz yok demektir. Böyle bir çözüm kimin çö-zümü olur? TC ile Kürt kapitalistlerinin, Kürt burjuvazisi-nin ve e¤itimli Kürt elitlerinin çözümü olur... Bir de em-peryalistlerin... Ama Kürt iflçi s›n›f›n›n, Kürt emekçilerininçözümü olmaz... ABD öncülü¤ünde gerçekleflmesi muh-temel bir ‘Kürt Konferans›’ gündemde. Kürt sorunununçözümü bu tür konferanslar ve giriflimlerle çözülebilir birsorun de¤il. Bu tür konferanslardan ç›kacak çözüm, olsaolsa emperyalist çözüm olabilir ve Kürtler aleyhine yenibir statünün dayat›lmas› demeye gelir. Oysa nerdeyse yüzy›la yak›n bir zamand›r ezilen ve sö-mürülen, ak›l almaz k›y›m, katliam ve bask›lara maruzkalan, dili, kimli¤i, tarihi, kültürü inkâr ve tahrip edilenKürt halk›n› bu hale getirenlerden, bu durumu ›srarla de-vem ettirmek için her yola baflvuranlardan flimdilerdeçözüm beklemenin bir mant›¤› ve k›ymet-i harbiyesiolabilir mi? O zaman yap›lacak fley, sorulmas› gerekensoruyu gerekti¤i gibi sorabilmek ve cevab›n› verebil-mekle ilgili... Aksi halde bir fleyi olmad›¤› yerde aramaaymazl›¤›ndan kurtulmak mümkün olmayacak...

YEREL SEÇ‹MLER VE KÜRT SORUNUHaluk Gerger

“Aç›l›mlar›n mant›¤›”Fikret Baflkaya

1960’lardan itibaren ve hele özellikle 1970’lerin bafl›ndan bugüne bütün devletmodelleri sorgulan›yorlar. En baflta ise en çok sorunlu ve bizzat kendisi de yenisorunlar›n do¤urucusu ve bu sorunlar› çözümlemekten âciz devlet-ulus. Çünkü, ilk kurulmaya bafllad›klar› 18. yüzy›l›n sonundan günümüze, aradan ge-çen onca zamana ra¤men devlet–uluslar bizzat saptad›klar› ifllevleri (fonksiyon-lar›) yerine getiremedier. Getiremiyorlar ve art›k geçen zaman›n da gösterdi¤i gi-bi getirmeleri mümkün de¤ildir. O halde bu devlet modelinden ya tümüyle vaz-geçilimledir ya da ciddi bir biçimde ve a’dan z’ye düzeltilmesi zaruridir. Çünkü her devlet kurulduktan sonra kendi kendine saptad›¤› hedeflere ulaflmakiçin çabalar. Çal›fl›r. Ve bu hedeflere ulaflmak için de makul (kabul edilebilir) birzamana ihtiyac› oldu¤u genellikle benimsendi¤inden belli ölçülerde yap›lan afl›-r›l›klara, yanl›fllara tahammül edilebilir. Ama aradan geçen örne¤in bir veya ikiyüz y›l sonra hala ilk kuruluflundaki hedeflerine ulaflamam›flsa ve hala ‘o hedef-lere ulaflaca¤›m’ diye söyleniyorsa, ortada bir sorun var demektir. Bu öyle s›ra-dan da bir sorun de¤ildir. Bu koskocaman bir sorundur. Ve bu sorunun mutlakasonuçland›r›lmas›, çözümlenmesi de gereklidir. Çünkü art›k bu kadar zamandansonra hala ‘Biz hakl›y›z, fakat hava kötüydü, hakem taraf tuttu, hele bize birazdaha zaman verin, göreceksiniz’ türünden fleyler söylemeye, bahaneler yarat-maya hiç kimsenin hakk› yoktur. Yani kötü iflledi¤i, ne ifllemesi kardefllerim, res-men ‘top attt›¤›’, sorun üstüne sorun yaratt›¤› ispatl› bir modele yeniden kimseiki yüz y›l de¤il, iki y›l bile tahammül edemez. Yetti gayri! Ya basta! Eyyy hu-deyyy êdî bes e!Bu düzeltme iflini, bu bak›m ve onar›m›, ya o devletlerin ak›ll› yöneticileri yapar-lar ya da devlet-ulusun yanl›fllar›nda ›srar eden yöneticilerin âcizli¤i karfl›s›nda ‘‹flbafla düfltü’ diyerek kollar›n› s›vayan, o devletin yurttafl› ve de¤iflik halklardanoluflan insan topluluklar› ifle koyulurlar. Bunun baflka çaresi de yoktur.Avrupa’da, özellikle devlet-ulus modelinin yarat›c›s› Fransa Cumhuriyeti de için-de olmak üzere, bütün devletler ak›ll› yöneticilerinin zaman›nda ifli farketmelerive yurttafllar›n, halklar›n gerekli uyarmalar› sonucu devlet modellerini bak›m veonar›ma ald›lar. Çünkü hiçbir devlet yap›s› sonsuza kadar sürecek diye bir kuralda yoktur. Hele düfle kalka giden devlet modellerinin böyle bir fleyi isteme hak-lar› da yoktur. Yurttafllar›na, de¤iflik halklar›na, de¤iflik dil, kültür, gelenek k›sa-cas› de¤iflik uygarl›klardan yararlanan insanlar›na eziyetin de bir s›n›r› vard›r. Vebu s›n›r afl›l›nca o devlet modelinin acele olarak garaja çekilmesi, bak›m ve ona-r›ma al›nmas› flartt›r‹flte son elli veya altm›fl y›ld›r Avrupa’da ve özellikle Avrupa Birli¤i (AB) üyesi dev-letlerde saptanan budur: Devlet-ulus modelinin kilitlendi¤i noktalarda yeni çare-lerin, yeni yöntemlerin, yeni formüllerin üretilmesi, gelifltirilmesi, yani k›sacas›daha çok adalet, eflitlik ve özgürlük ve toplumun refah› ve kalk›nmas› için yenive daha çok çözüm gereklili¤i. Her devlet kendini denetime soktu, düzeltime ta-bi tuttu.‹flte ‹talya Cumhuriyeti ile Fransa Cumhurieti örnekleri. Her ikisi de ‘BÖLGE’ ismi-ni verdikleri, siyasi, idari, mali ve ticari aç›lardan özerklik sahibi ve bölge düze-yinde seçimle iflbafl›na gelen yerel yönetimlere (bir baflkan, bakanlar kurulu de-nilebilecek bir ‘yürütme kurulu’ ve bir meclisle) o bölgenin sorunlar›n› çözmek,sorunlar›na çare bulmak yetkileriyle donatt›lar. Böylece bölge kalk›nmas›n›nsa¤lanmas›, bölge halklar›n›n kendi dillerinde e¤itim ve ö¤renim, bas›m ve yay›nyapabilmeleri, ticaret yapabilmeleri, yat›r›m gerçeklefltirebilmeleri ve kimi du-rumlarda d›fl ticari iliflkilerini bizzat saptamalar›na olanak sa¤lad›lar.‹spanya Krall›¤›, bafl belas› diktatör Franko’nun 20 Kas›m 1975’te ölmesinden he-men sonra, Belçika Krall›¤› da 1970’lerde çok bölgeli federal yap›l› devlet mode-lini tercih ettiler. Almanya Federal Cumhuriyeti’ni, Avusturya Federal Cumhuri-yeti’ni, ‹sviçre Konfederasyonu’nu saym›yorum bile. Daha sonra 1 May›s 1997’deseçimleri kazanan Tony Blair’in baflbakanl›¤› döneminde Büyük Britanya Krall›¤›da federal yap›y› benimsedi. Fransa’da, evet, devlet-ulusun yarat›c›s› bu devlet-te, Mart 2003’te Anayasa’da de¤ifliklik yap›larak ‘Fransa yerinden yönetilen bircumhuriyettir’ ilkesi kabul edildi.‹spanya Krall›¤›, Belçika Krall›¤› ve di¤erlerinden sonra en merkezi devlet yap›s›-n› 18. yüzy›l›n sonundan beri savunan ve uygulayan Fransa Cumhuriyeti’nin bi-le, 1980’LER‹N BAfiINDAN BU YANA, ayn› yolu benimsemesinin bilinmesinin ya-rarl› olaca¤›n› san›yorum. Özellikle bu devlet yap›s›n› 20. yüzy›l bafl›nda veya da-ha sonra örnek alan ve bu örnekte aradan geçen onca zamana ra¤men hala ›s-rar eden bölgemiz devletleri ve bu devletlerin AKILLI YÖNET‹C‹LER‹ AÇISINDAN.Bütün bu örnekler Avrupa’da ve AB üyesi devletlerde devlet-ulus modelinin ter-kedildi¤ini ve fedaral yap›l› devlet modelinin tecih edildi¤ini ispat ediyorlar. ‹fltebu ba¤lamda kimi aç›lardan birbirlerine çok benzeyen Akdeniz adalar›ndaki du-rumu burada k›saca irdelemek hepimizin ifline yarayabilir. Bugün veya yar›n.Ama bir gün mutlaka.

«DEVLET-ULUS»TAN FEDERASYONAM. fiEHMUS GÜZEL

12 3-16 Ocak 2009 kültür-sanat

AANNKKAARRAA-- Serdar Do¤an’›n yazd›¤› ve CengizSezgin’in yönetti¤i 'Yang›n Yeri Marafl' adl›oyunun ön gösterimi yap›ld›.Canlar Tiyatrosu 'Yang›n Yeri Marafl' isimlitiyatro oyunuyla, Marafl katliam›n›n yenidenhat›rlanmas› ve karanl›kta kalan sorular›n

ayd›nlat›lmas› amac›yla katliam›n 30. y›l›ndaoyunun ön gösterimini Ekin Sanat Merke-zi'nde yapt›. Ön gösterime E¤itim Sen GenelBaflkan› Zübeyde K›l›ç ve Genel SekreterMehmet Bozgeyik, oyun yazar› Serdar Do-¤an ile çok say›da kurum temsilcisi ve tiyat-

ro severler kat›ld›. Oyun, 25-26 Aral›k tarih-lerinde ‹stanbul Muammer Karaca Tiyatro-su'nda ve 27-28 Aral›k tarihlerinde de ‹z-mir'in Narl›dere Belediyesi Kültür Saray› ve‹smet ‹nönü Kültür Merkezi'nde sahnelendi.

Bahoz filminin ekibi YÇKM’de izleyicisiyle söyleflti

Nepal Devrimi, kendinden önceki devrimlerden,

baz› noktalarda farkl› bir yol izledi. Parlamentoyu

terkedip k›ra çekildi. Kararl› savafl ve genifl ittifak-

lar politikas›yla sekiz y›l k›rda savaflt›. On üç bin in-

san›n ölümüne yol açan bu savafl, devrimi, yirmi

bin kiflilik bir düzenli ordu ve yar›m milyonluk bir

milis gücü haline getirdi. K›rda ve flehirde, halk›n

güçlü deste¤ini alan devrim, merkezi iktidar› alabi-

lecek bir duruma gelmiflti. Buna ra¤men, merkezi

iktidara yüklenerek ifli bitirme yolunu izlemedi.

Bunun yerine devrim, Prachanda’n›n deyimiyle,

“uluslararas› durum ve ülke içinde hakim güçler

dengesini gözeterek, oldukça esnek politik taktik-

ler” yolunu izlemeyi uygun buldu. Daha do¤rusu,

ABD destekli bir Hint müdahalesini ciddiye almak

zorunda kald›. Nüfusunun yüzde otuzunu, dil ve

kültür olarak Hintli bir kitlenin (Madhesiler) olufl-

turdu¤u yoksul Nepal’i, Hindistan, hem de, kendi

ordusundaki Nepal’li, kiral›k Gurka alaylar›n› m›z-

rak bafl› gibi kullanarak iflgal etmeyi planl›yordu.

Gurkalar›n, sömürgeci ‹ngiliz ordusunun en vuru-

cu k›talar› oldu¤unu biliyoruz. Bir iflgal, devrimi, kit-

le ve kan kayb›na u¤ratarak, kaplan, fil ve gerge-

danlar›n dolaflt›¤› Terai cang›llar› gibi yerlere s›¤›n-

ma zorunda b›rak›r m›yd› bilemiyoruz.

Devrimin izledi¤i “Prachanda Yolu”, hedefi alabildi-

¤ine daraltma ve en genifl ittifaklar politikas›yla ik-

tidarda söz sahibi olma, halk deste¤ini güçlendire-

rek, söz sahipli¤ini “halk egemenli¤ine” dönüfltür-

me yoluydu. Bu aflamal› ilerleyiflin ilk aflamas›, Fe-

deral Demokratik Cumhuriyet’ti. Bafl düflman, kra-

l›n bafl›nda bulundu¤u feodal askeri diktatorya, ya-

ni monarfli idi. Monarfliye karfl› cumhuriyeti savu-

nan bütün güçler ise, dost güçler idi. Devrim, hal-

k›n monarfliye karfl› nefretinin bilincinde idi. Nara-yanhiti saray katliam› ve 4 Ekim 2002’deki gericiyükselifl, halk›n krala ve monarfliye karfl› nefretinidoru¤a ç›karm›flt›. Parti, buna ra¤men, eski rejimle,“yeni bir anayasa için Kurucu Meclis” önerisini ikikez görüfltü ve bir sonuç alamad›. Bu, halk›n karfl›-s›nda, iki düflman gücün bir s›nav›yd›. Parti, gücü-nü, burjuva ve küçük burjuva partilerinden oluflanyedi partiyi, monarfliye karfl› birlikte hareket etmeyolunda seferber etti ve onlara iki nokta üzerindetart›flmak için yuvarlak masa konferans› önerdi. Bunoktalar:

1- Geçici bir hükümet ve yeni bir anayasa için Ku-rucu Meclis seçimleri.

2- ‹ki ideoloji, iki ordu ve iki devletin oldu¤u koflul-larda, Birleflmifl Milletler kurumlar› ve uluslararas›insan haklar› örgütlerinin denetimi alt›nda, Kurucu

Meclis seçimlerini gerçeklefltirmek için her iki or-dunun da da¤›t›lmas›.

Görüflmeler uzun ve çetin geçti. Partiler, Halk Ordu-su’nun da¤›t›lmas› ve sistem ordusunun kalmas›-n› dayatt›lar NKP’ye. NKP buna raz› olmad› ama an-laflmay› gerçeklefltirip, monarfliyi devirmek içinönemli bir taviz verdi. Buna göre, sistem ordusu ol-du¤u gibi kalacak, Halk Ordusu ise, silahlar› stilizeedilmifl konteynerlere konularak, Birleflmifl Millet-ler Saha Misyonu taraf›ndan idare edilen, hükümetdenetimindeki kantonlarda bar›nd›r›lacakt›.

Bu anlaflma, seçime ve monarflinin y›k›lmas›na yolaçt›. NKP, seçimlerden en büyük parti olarak ç›kt›.Amerika ve Hindistan, sonucu tan›mak zorunda kal-d›lar. Hindistan, bunu biraz da, kendi içinde savaflankomünistlerin, NKP’yi örnek alarak, silahl› mücade-leye son verip, parlamenter mücadeleye kat›lmala-

r›n› teflvik için yapt› ve NKP ile iliflkileri gelifltirdi.

Nepal’de flu an ikili bir iktidar var. Burjuvazinin

elinde bulunan devlet iktidar› (ordu ve bürokrasi);

Halk›n yoksul kesimlerine ve yar›m milyonluk Ko-

münist Gençler Birli¤i’ne dayanan ve de parlamen-

tonun önemli bir bölümü ile hükümeti elinde tu-

tan Komünist “iktidar”. Burjuvazi, komünistleri

devlet iktidar›n›n d›fl›nda tutmak, Halk Kurtulufl Or-

dusu’nu tamamen da¤›tmak istiyor. Komünistler

ise, ilk ad›mda, HKO’yu sistem ordusuyla birlefltire-

rek, devlet iktidar›nda burjuvazi ile birlikte yer al-

mak ve giderek devlete tamamen hakim olmak

takti¤ini izliyorlar. Durumun nas›l sonuçlanaca¤›n›

zaman gösterecektir. Eski devlet cihaz›n› parçala-

madan, onu devrim ordusuyla birlefltirerek, “devri-

min hizmetine sokma” gibi garip bir tutuma tarihin

ruhsat verebilece¤ine pek inanm›yorum.

NEPAL’DE DEVLET VE DEVR‹M -1-

Kara listede bulunan bir silah flirketinin Nobel Ödülleri’ne sponsor olmas› tepkiler veflaflk›nl›kla karfl›land›. Bas›nda, bizim de Orhan Pamuk’la “gö¤sümüzü kabartan” No-bel’e, ABD silah firmas› Honeywell’in sponsorluk yapaca¤› haberleri yer ald›. Nobel’inyans›t›lan görüntüsüne bak›nca, bu tam da bir ‘rezalet’! Çünkü, Honeywell nükleer si-lah dahil olmak üzere çeflitli alanlarda silah üreten ve çeflitli kitle örgütleri ve insanhaklar› kurulufllar› taraf›ndan kara listeye al›nm›fl bir flirket. Nobel ise, ‹sveçli mucit Al-fred Nobel’in vasiyeti ile oluflturulan Vak›f taraf›ndan her y›l edebiyat, t›p, fizik, kim-ya, ekonomi ve bar›fl alanlar›nda ‘sayg›n, alan›nda baflar›l› kiflilere’ ödüller da¤›tan, ol-dukça ‘ahlaki ve olgun de¤erlere sahip’ bir Vak›f! Görüntü alg›s›nda yarat›lan yüksekderecedeki miyoplukla Nobel, birçok insanda a¤›z suyu ak›tan bir “ödül.” Asl›nda flir-ketin Nobel deste¤ine flafl›ranlara flafl›rmak laz›m, çünkü bir silah flirketinin Nobel’idesteklemesi hiç de öyle garipsenecek ya da yad›rganacak bir fley de¤il!

Nobel ödülleri nereden gelir?Nobel’e Honeywell’in sponsor olmas›na çok say›da sivil toplum örgütünün tepkigöstermesi üzerine, Nobel Vakf› Müdürü Michael Sohlman bir aç›klama yaparak, bu-nun bir sorun olmad›¤›n› belirtti ve “Biz Honeywell’in vak›f kurulufluyla iflbirli¤i ya-p›yoruz, flirketle bir ba¤lant› kurmuyoruz" dedi. Peki, Honeywell’in sponsor olmas›ile deyim yerinde ise ‘kuyru¤unu tutuflturan’ bu Nobel ödülleri nereden geliyor? Al-fred Nobel’in ölümünün ard›ndan vasiyeti ile 27 Kas›m 1895 ve 30 Aral›k 1896 tari-hinde Stokholm’de kurulan Nobel Vakf›’n›n ödülleri, “insanl›¤a hizmet edenleri ödül-lendirmek amac›” ile veriliyor. ‹lk ödülleri de 1901 tarihinde verilmeye bafllanm›fl. Veo günden buyana Vak›f “insanl›¤a faydas› dokunanlar›” onur ödülü ile taçland›rm›fl.Ve ödüllerin nereden geldi¤ine dönecek olursak; dinamitten, ölümlerden geliyor.Vakf›n kurucusu Alfred Nobel, ölümünde vasiyet etti¤i bu Vakf›n kuruluflu için mil-yon dolarlar b›rakt›. Babas› da silah üreticisi olan Nobel, buldu¤u dinamit barutu vebenzeri patlay›c› madde çeflitlerini Avrupa’daki savafllarda taraflara satarak, milyon-larca dolar kazand›. Nobel, Avrupa silah sanayinin kurucular›ndan birisi... Geçen yüz-y›lda 20 ülkede 90’dan fazla silah fabrikas›n›n sahibi olan Nobel’in bir di¤er parakayna¤›n› da petrol oluflturmufl. Bu tabloda, dinamit ölümlerinden elde edilen pa-ran›n kayna¤›n› oluflturdu¤u Nobel ödüllerine, bugün de bir silah flirketinin dahakaynakl›k yap›yor olmas› oldukça normal de¤il mi?

‘‹nsanl›¤a faydas› dokunanlara’ bir adet Nobel!“‹nsanl›¤a faydas› dokunanlara verilen” Nobel ödülünün da¤›t›m›n› iki ülke üstlenmifl.Bar›fl ödülünü, silah sanayisinin üstünde oturan Norveç, edebiyat ödülünü de, yinedünyaya silah ihrac›nda önemli misyonerlerden birisi olan ‹sveç veriyor. Her iki ülkede bu konuda Amerika ile yar›fl›yor. Amerika ve ‹ngiltere’ye en çok silah sat›fl›n› ger-çeklefltiren ‹sveç ve yüzde 80’lik üretimi ile büyük silah tüccarlar›ndan Norveç, Orta-do¤u halklar›n›n kan› ile “insanl›k onur ödülleri” da¤›t›yor. Nobel komitesi, her y›l sa-dece edebiyat dal›nda bir buçuk milyon Euro ödül da¤›t›yor. Di¤er 4 dal›n ödülü debundan afla¤› kalm›yor! Peki, bu para nas›l sa¤lan›yor? ‘Vak›f’ gelirlerinden bir k›sm›,Amerika'n›n dev silah flirketleri Lockheed Martin ve Honeywell International’›n hisse-lerine yat›r›l›yor. Büyük silah pazarlar› için yarat›lan haks›z savafllar dünyan›n her ye-rinde yoksul haklara kan a¤lat›yor. Ve bu pazarlar› beslemek için de yarat›lan hak-s›z savafllardan birisi olan ‹srail’in Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliam için Nobel kimeödül verecek?

Nobel ödülü kazanmak!Yine bas›nda yer alan bir haberden de görülebilir. Nobel ödüllerinin ikiyüzlülü¤ü. No-bel’in taçland›rd›¤› Japonya’n›n Nobel eski ödüllü baflbakan›n›n, ABD’den Çin’e atombombas› atmas›n› istedi¤i ortaya ç›kt›. Ülkenin resmi arflivlerinden edinilen kaynak-lar bunu söylüyor. Kaynaklara göre, Ama Sato 1965’de baflbakan olarak gitti¤i ABDziyaretinde dile getirmifl bu iste¤ini. 1945 y›l›nda ABD’nin Japonya’y› neredeyse yokeden bombalar›n›n ard›ndan, bomban›n tüm kötülüklerini gören bir insan olarak, busald›r›n›n yap›lmas›n› isteyen Sato’nun, hangi kriterlerin sonucunda ödüle lay›k gö-rüldü¤ünü anlamak zor de¤il. Keza 1958’de ödül alan Rus yazar Boris Pasternak’›nödül almas› da, Nobel’in amaçlar›n›, çal›flma alanlar›n› oldukça iyi anlat›yor. 2007 y›-l›n›n bafl›nda ‹ngiliz gazetesi The Sunday Times, Moskoval› araflt›rmac› Ivan Tols-toy’un yeni kitab›na dayand›rd›¤› haberinde, Pasternak’›n Nobel Ödülü almas›nda ‹n-giliz ve Amerikan gizli servislerinin rolü oldu¤unu belirtmiflti. Doktor Jivago ad› ileSovyetleri karalamak amaçl› ç›kart›lan kitap, CIA taraf›ndan ABD ve Avrupa’da efl za-manl› olarak bast›r›ld›. Kitab›n bir nüshas›n› da Nobel jürisine gönderen CIA, kitab›nbask›lar›n›n Rusya’da yap›ld›¤› ve olay›n kendileriyle hiçbir ilgisi olmad›¤› izleniminivermek için, kitab› Bat›’da kullan›lmayan bir k⤛da, Rusya’da s›kça kullan›lan ka-rakterlerle bast›rd›.

YÜZ F‹K‹RMuzaffer ORUÇO⁄LU

‹‹SSTTAANNBBUULL-- Kürt ulusal mücadelesi veren Kürt gençli-¤ini konu alan Bahoz (F›rt›na) filmi ekibi, 28 Aral›kPazar günü Yüz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi(YÇKM)’nde yap›lan söylefliyle izleyicileriyle bulufltu.YÇKM’nin sinema salonunda yap›lan söyleflide, filmyönetmeni Kaz›m Öz, Helin karakterini canland›ranAsiye Dinçsoy, Özcan karakterini canland›ran EnginDe¤er ve Rojda’y› canland›ran Funda Saç kat›ld›.

‘Bahoz’da, yükselen mücadeleyle birlikte 90’l›y›llar› aktarmak istedim’Etkinli¤in aç›l›fl konuflmas›n› yapan YÇKM temsilcisiÖzlem Gerçek, film yönetmeni Kaz›m Öz hakk›ndabilgiler vererek, yönetmenin “Ax”, “Foto¤raf”, “Dür”gibi film ve belgesellerinin oldu¤unu ifade etti. Filmekibine ilk soruyu yönelten Gerçek, Bahoz’un çekil-mesindeki amac› sordu. Soruya cevaplayan Kaz›mÖz, Bahoz’un konusunun 90’l› y›llar›n sonuna do¤ruyükselen ulusal harekete dayand›¤›n› ifade etti. Dö-nemin tan›klar›ndan biri oldu¤unu ifade eden Öz,yaflanan dönemi aktarmak istedi¤ini belirtti.Daha sonra ise izleyicilerden biri, ulusal hareket d›-fl›ndaki di¤er gruplara yaklafl›m tarz›n›n uç boyuttaoldu¤unu, yaflananlar›n bir gerçeklik tafl›mas›n›n ya-n›nda, abart›l› biçimde verilmesinden dolay› insanla-r›n ‘Türk Solu’ olarak tabir edilen devrimci hareketebak›fl aç›s›n›n de¤iflebilece¤ini belirtti. Film hakk›ndayap›lan yorumu Öz, filmde gerçekçi boyutlar›n sah-nelendi¤ini, fakat sinema aç›s›ndan bir örgütün pro-pagandas›n›n yap›lmas›n›n yanl›fl olaca¤›n› ve bun-dan kaç›n›ld›¤›n› vurgulad›.

‘Ülkede sinema yapman›n zorluklar› var’Di¤er bir izleyici de, yine Türk Solu olarak ifade edi-len devrimci kurumlara yönelik filmde kaba aç›kla-malar›n oldu¤unu ifade etti. Böylesi bir süreçte Ba-hoz’un olmas›n›n anlaml› oldu¤unu belirten izleyici,filmin genel olarak güzel oldu¤unu fakat, komedi un-surlar›n›n fazlal›¤› yerine daha yak›c› sorunlar›n dilegetirilmesinin anlaml› olaca¤›na dikkat çekti. ‹zleyicifilmde Kürt ulusal hareketine yönelik elefltirilerin deyer almas›n›n önemli oldu¤una dikkat çekti. Yap›lanyorumlar› de¤erlendiren Öz, ülkede sinema yapma-n›n, özellikle böyle bir konuda film yapman›n zorluk-lar›n› ifade etti. Herfleyi oldu¤u gibi gösteremedikle-rini dile getiren Öz, filmdeki eylem sahnelerinin, filmbitmeden son 2-3 gün içinde çekildi¤ini, “Kürdistanfaflizme mezar olacak” pankart›n› açarkenkarfl›laflt›klar› zorluklar› anlatt›.

“Kürt sinemas›n›n dünyaya aç›lmas›, Kürtlerinkazan›m›d›r”Di¤er bir izleyici ise, Bahoz’u Kürt sinemas›n›n kilo-metre tafllar›ndan biri olarak gördü¤ünü ifade ettive Bahoz’un Kürt ve Türk halklar›na nas›l bir getirisioldu¤unu sordu. Soruya cevap veren Öz, Kürt film-lerinin son dönemde h›z kazand›¤›n›, art›k Kürt film-lerinin dünyaya hitap etti¤ini ve kendilerinin dünya-ya hitap eden Kürt sinemas›n›n ülkemizdeki aya¤›olduklar›n› dile getirdi. Bahoz’u önemli bulduklar›n›,film için yaklafl›k 1 milyon YTL harcad›klar›n› ifadeeden Öz, Bahoz’un ülkede gösterilmesini flaflk›nl›klakarfl›lad›klar›n› belirtti.

“Filmin Kültür Bakanl›¤› taraf›ndan yasaklamas›n›bekliyorduk” diyen Öz, bunun Kürtlerin bir kazan›m›oldu¤unu ifade etti. Filme sadece politik kimli¤iylebak›lmas›n›n yanl›fl oldu¤unu dile getiren Öz, teknikolarak da iyi bir film odu¤una dikkat çekti. Ayr›ca An-talya ve Adana’da düzenlenen festivallere Bahoz’unkabul edilmedi¤ini belirten Öz, burada ‘ayd›n’ deni-len kesimin de s›nava tabi tutuldu¤unu söyledi.Bir di¤er soru da, Helin karakterini canland›ran AsiyeDinçsoy’un, Türk olmas›ndan dolay› rolüne nas›l ha-z›rland›¤›na iliflkin oldu. Asiye Dinçsoy, Kürtlerin yafla-y›fl tarz›n› gözlemledi¤ini ve Öz’ün yönlendirmesininetkili oldu¤unu söyledi. Karakterin hangi s›n›fa, ulusaait oldu¤una bak›p gözlemleyerek, rolünü yakalama-ya çal›flt›¤›n› belirtti.‘Böylesi bir süreçte filme izin verilmesini nas›l de-

¤erlendiriyorsunuz?’ sorusuna cevap veren Öz, filmeizin verilmesine ra¤men fiili bir sansürün uyguland›-¤›na dikkat çekerek, filmin Van’da kapal› gifle oynar-ken kald›r›ld›¤›n› belirtti.

‘Muro’ gibi filmler ülkenin trajikomedisidir’Bahoz’la Avrupa’ya aç›lacaklar›n› ifade eden Öz, fil-min ülkede yasaklanmas›ndan sonra Avrupa’daödül almas› durumunda bir krizin yaflanaca¤›n› be-lirtti. DTP faktörünün de etkili oldu¤unu söyleyenÖz, TRT’nin Kürtçe kanal açmas›n›n ard›ndan filminyasaklanmas›n›n küçük kalaca¤›n› aktard›. “Muro gibi Kürtleri afla¤›layan bir filmin izleyicilerininço¤unlu¤u Kürt. Muro sahiplenildi¤i kadar Bahoz sa-hiplenilmiyor. Bunu neye ba¤l›yorsunuz?” sorusunaise Öz, seyircilerin Muro gibi filmlere ilgisinin trajiko-mik oldu¤unu, yap›lan reklamlarla izleyicilerin butarz filmlere koflulland›r›ld›¤›n› söyledi. Kendilerininise, yapt›klar› reklamlar› borçla gerçeklefltirdikleriniifade etti. Di¤er bir soru da, “TRT’den teklif gelirse kabul edermisiniz?” fleklinde oldu. Öz, teklif geldi¤ini, ancak ka-bul etmediklerini belirtti.Film ve TRT’nin açt›¤› Kürtçe kanal üzerine yap›lanfarkl› ve keyifli sohbetin ard›ndan söylefli son buldu.Yaflanan fiili sansür nedeniyle seyirciye ulaflmak-ta zorlanan filmin gösterimi YÇKM’de sürüyor. Hergün saat 14.00 ve 17.00’da filmi YÇKM Sinema Salo-nu’nda izlemek müm-kün.

Yang›n Yeri Marafl

Bir Silah, Bir “Bar›fl” ve NOBEL!!!

K›sa bir süreönce gösterime

giren Bahoz(F›rt›na) filmi

ekibi, 28 Aral›kPazar günü Yüz

Çiçek Açs›nKültür Merkezi(YÇKM)’nde

yap›lan söyle-fliyle izleyicile-riyle bulufltu.YÇKM’nin si-

nema salonun-da yap›lan söy-lefliye, film yö-netmeni Kaz›mÖz, Helin ka-rakterini can-land›ran AsiyeDinçsoy, Özcankarakterini can-land›ran EnginDe¤er ve Roj-da’y› canland›-ran Funda Saç

kat›ld›

13güncel

ayyip Erdo¤an’›n “bizi te¤et geçecek” dedi¤iekonomik kriz, iflçi ve emekçileri vurmaya de-vam ediyor. Krizi bahane ederek iflçi ve emek-çileri kölece çal›flma koflullar›na ve açl›k s›n›r›-n›n alt›nda ücretlerle çal›flmaya zorlayan pat-ronlar, bu dayatmalar› kabul etmeyen iflçileri“kriz var” bahanesi ile iflten ç›kart›yor.

“Kazanan, direnen iflçiler olacak”‹‹SSTTAANNBBUULL-- Ümraniye’ye ba¤l› Dudullu’da bulunan Sinter Metal fabri-kas›nda çal›flan yüzlerce iflçi, fabrikay› iflgal etti. 500 iflçinin çal›flt›¤›fabrikada, sendikaya üye olduklar› ve sendikal faaliyet yürüttükleriiçin 450 iflçinin iflten ç›kart›lmas› ve üretimin durdurulmas› tepkilereneden oldu. 22 Aral›k günü fabrikay› iflgal eden iflçiler, sendikal örgüt-lenmenin önündeki engellemelerin kald›r›lmas›n› ve ifl haklar›n›n ge-ri verilmesini istediler. Halen fabrika önünde direnifllerini sürdüren ifl-çiler, taleplerini kabul ettirmekte kararl› olduklar›n› belirttiler.

Simter iflçisi Arif Cengiz, 1 y›ld›r Simter Metal’de çal›flt›¤›n› ve hiçbirsosyal haklar›n›n olmad›¤›n› belirterek, “Bizler flu an hakk›m›z› ar›yo-ruz. Fabrikaya sabah geldik, kap›lar kilitliydi ve iflçileri içeri almad›lar.‹flveren taraf›ndan ça¤r›ld›k. Fabrika önünde topland›¤›m›zda iflveren

t a -

raf›ndan 350 kiflinin tek tek isimleri okunarak, kriz nedeniyle ifllerineson verildi¤i söylendi. Ama bu fabrikada kriz yok. Kriz olsayd› iki var-diya ve Cumartesi, Pazar günleri çal›flmazd›k. Biz de haklar›m›z içinsendikal› olduk ve bu yüzden, yani hakk›m›z› arad›¤›m›z için iflten ko-vulduk. Bizler bu duruma karfl› fabrikay› iflgal ettik. ‹flveren sendikalhaklar›m›z› kabul edene ve bizleri ifle geri alana kadar mücadelemizdevam edecek. Bizler yasa d›fl› hiçbir fley yapm›yoruz, bütün haklarbizden yana oldu¤u için sonuna kadar direnece¤iz” dedi.

Bir di¤er Simter Metal iflçisi olan ‹brahim Yalç›n ise, gece saat üç su-lar›nda 5 y›ld›r çal›flt›¤› fabrikan›n kapat›ld›¤› haberini ald›klar›n› söy-leyerek, “fiu anda buraday›z, direniyoruz. Moralimiz çok iyi, hiç kim-se karamsar de¤il. Bizler bu durumu buraya kadar getirdik ve kaza-naca¤›z, sendikay› bu fabrikaya sokaca¤›z. Amac›m›z insan gibi ya-flamak.” fleklinde konufltu. Yalç›n, fabrikan›n paras›zl›k veya kriz gi-bi bir sorunun olmad›¤›n›n alt›n› çizerek, “Bize para yok diyen pat-ron Olgun Tamberk, 2009’da Meksika’da ve Çin’de fabrika açmayahaz›rlan›yor. Art›k b›çak kemi¤e dayand›. Buradaki herkes ekmekkavgas›nda. Gerekirse 2-3 ay burada aç-susuz kalaca¤›z, ama bütüntaleplerimizi elde edece¤iz. Kazanan direnen iflçiler olacak” ifadele-rinde bulundu.

BR‹SA’da iflçilerin direnifline sendika darbesiKKOOCCAAEELL‹‹-- Bridgestone Sabanc› Lastik Sanayii ve Ticaret Afi.’de (BR‹SA),ekonomik kriz gerekçe gösterilerek iflten ç›karmalar›n bafllamas›üzerine yaklafl›k bin 300 iflçinin bafllatt›¤› fabrika iflgali, sendikal iha-net nedeniyle sona erdi.

‹flçilerin, iflten at›lan 64 arkadafllar›n›n ifle al›nmas› talebi ile bafllat-t›klar› direnifl, 19 Aral›k’ta sendika yönetimi ve iflverenin ‹stanbul'dayapt›¤› toplant›dan sonra bitirildi. Patronun, fabrikay› jandarma zo-ruyla boflaltaca¤› tehditlerinde bulunmas›n›n ard›ndan mücadeleetmekten imtina ederek iflçilere ihanet eden Lastik-‹fl Sendikas›,patronla el s›k›flt›. ‹flten at›lan 64 iflçinin ifle al›nmamas› kararlaflt›r›-lan görüflmede, tüm iflçilerin 7 günü y›ll›k izinden kullan›lmak üze-re 9 gün ücretli izne ç›kmalar› karar› al›nd›. Karardan sonra, fabrika-da bekleyen iflçiler fabrikay› boflaltt›.

“Sendikaya muhalif iflçiler tasfiye ediliyor”Toplant›n›n ard›ndan fabrikay› boflaltan iflçiler sendikaya sert tepkigösterdi. Sendikadan bu ihaneti beklediklerini belirten iflçiler, 64 ifl-çinin tekrar ifle al›nmamas›na da tepki gösterdiler.

‹flten ç›karmalar›n, ekonomik krizden kaynaklanmad›¤›n› belirteniflçiler, patron ve sendikan›n el ele vererek iflçilerin iflveren karfl›s›n-da birlikte hareket etmesi için u¤rafl veren ve sendika yönetiminemuhalif tutumlar›yla bilinen iflçileri tasfiye ettiklerini söylediler.BR‹SA’n›n iflten ç›kartt›¤› iflçiler ad›na konuflan Adnan Özkanl›, ifltenç›kartmalarda sendika yönetiminin de patronla birlik oldu¤unu di-le getirdi. Özkanl›, “Biz sendikaya muhalif olan taraf›z. ‹flten ç›kart›-lanlar›n hepsi de muhalif olanlar. Bu tesadüf olamaz” dedi.

Konuya iliflkin aç›klama yapan Lastik-‹fl Sendikas› Kocaeli fiubesiBaflkan› Hüseyin Çakar ise üretimin durduruldu¤u ve 64 iflçinin iflegeri al›nmad›¤› anlaflmay› savunarak, çabalar› sayesinde en az ka-y›b›n al›nd›¤›n› öne sürdü!

ÜNSA’da y›lg›nl›k yok direnifl var‹‹SSTTAANNBBUULL-- Kriz gerekçe gösterilerek iflten at›lan; maafl, fazla mesaive tazminat ödemeleri yap›lmayan ÜNSA iflçileri haklar›n› istiyor. ‹s-tanbul’un Samand›ra Beldesi’nde bulunan ÜNSA Çuval Fabrika-s›’nda çal›flan ve kriz gerekçe gösterilerek maafllar› ve tazminatlar›ödenmeden iflten at›lan iflçiler, 10 Aral›k’tan bu yana haklar› içinfabrika önünde direniyorlar.

Ülkenin birçok yerinde patronun kara dönüfltürdü¤ü “kriz var” söy-

lemi Samand›ra’da bulunan ÜNSA Çuval Fabrikas›’nda çal›flan iflçile-ri de iflinden etti. ‹flçinin eme¤ini sömüren ÜNSA, iflçilerin maafllar›-n› ödemeyi kabul etmek zorunda kalsa da, tazminatlar›n› ödemekistemiyor. ‹flten at›lan 85 iflçi ise “hakk›m›z› alaca¤›z” diyerek fabri-ka önündeki direnifllerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade edi-yorlar. Yurt d›fl›nda birçok flirketi olan ve alan›nda ülkemizdeki enbüyük isim olan ÜNSA, iflçileri krizi bahane ederek iflten atarken kö-le gibi çal›flt›rd›¤› iflçilerin maafllar›n›, birikmifl fazla mesailerini vetazminatlar›n› ödemiyor.

“Mücadelemizi sürdürece¤iz”ÜNSA’daki çal›flma koflullar›n›n zorlu¤una ra¤men fabrikay› kendileri-ninmifl gibi kabullenerek çal›flt›klar›n› ifade eden iflçi Melehat Kumaflda sonuna kadar haklar›n› alrayacaklar›n› ifade etti. Kumafl, iflten at›l-malar›na iliflkin kendilerine herhangi bir gerekçe gösterilmedi¤ini dilegetirerek, “Bize, kriz oldu¤u için bizim fasonu kapatmak zorunda ol-duklar›n› söylediler. Oysa biz sabah 8.00’da oraya gidip normal çal›fl-ma saati 17.00 olmas›na ra¤men hiçbir zaman 17.00’da ç›kmam›fl›z-d›r. Saat 23.00’a kadar çal›flt›¤›m›z zamanlar olmufltur. En erken de sa-at 19.00-20.00 gibi ç›km›fl›zd›r. Ben 10 y›ld›r bu fasonda çal›fl›yorum.Biz her türlü koflul alt›nda iflimizi sahiplendik, bizim kendi iflimiz gibiçal›flt›k ve sonunda bu duruma düflürüldük” dedi. ÜNSA’n›n daha ön-ce de 4-5 fasonu kapatarak 300-400 kadar iflçiyi ma¤dur etti¤ini dilegetiren Kumafl, “Herkesten, ‘para verece¤iz’ diyerek imza ald›lar veteker teker eriterek bu duruma getirdiler. Yaln›z bizim fasonumuz enson kapanan fason. Biz durumu bildi¤imiz için oyuna gelmedik, bura-daki direniflimizi sürdürüyoruz” dedi. Haklar›n› alana kadar mücadeleedeceklerinin alt›n› çizen Kumafl, “Çünkü bize herhangi bir hak veril-medi. Verilmesi gerekirken bizi iflten att›lar. Bunca direnmemizin ar-d›ndan maafllar›m›z› ödemelerini bile zor kabul ettirdik. Biz mücade-lemizi sürdürece¤iz, gerekiyorsa buraya çad›r da kuraca¤›z” fleklindekonufltu.

ÜNSA’da zorunlu mesaiTafleron firma ile anlaflmal› olarak çal›flan ve iflçileri ortak bir sömü-rüye tabi tutan ÜNSA’da, iflçiler pazar günleri zorunlu mesaiye b›ra-k›l›yor. Hafta içerisinde sürekli mesaiye b›rak›lan, mesailerinin karfl›-l›¤› ödenmeyen, sigortalar› yat›r›lmayan iflçiler, bir de tehditle pazargünleri de çal›flmak zorunda b›rak›l›yor. Yedi y›ld›r ÜNSA’da çal›flt›¤›-n› ifade eden Ekrem Y›lmaz, gece gündüz burada emek harcad›¤›n›belirterek, “Bize kapanma nedenini söylemediler. Krizi bahane edi-yorlar. Bizi çok yo¤un çal›flt›r›yorlard›, art› pazar günleri de zorla me-sai yapt›r›yorlard›. Pazar günleri gelmezsek iflten atacaklar›n› söylü-yorlard›, biz de mecburen geliyorduk” dedi. Patronun kriz bahanesiile kendilerini aldatt›¤›n› ifade eden Y›lmaz, “Kriz olsa bütün fason-lar› kapat›r. Bizim çal›flt›¤›m›z fasonu kapat›yor, baflka fasonlarda 40olan iflçi say›s›n› 90’a ç›kart›yor. Kriz olsa böyle bir fley olur mu? Bi-zim üzerimizden baflka oyunlar oynuyorlar” ifadelerinde bulundu.

ÜNSA’da iflçi k›y›m›!Maafllar›n› almak için fabrika önünde direnen 85 iflçi, ÜNSA’n›n ifltenç›kartarak ma¤dur etti¤i ilk iflçiler de¤il. Bünyesinde bulundurdu¤udi¤er ifl yerlerinde de iflçi k›y›m›na giden ÜNSA, iflçileri kand›rarakimza att›r›yor ve birikmifl maafllar›n›, mesailerini ya da tazminatlar›-n› ödemiyor. Baran Tekstil de bunlardan bir tanesi. Fabrika önünde-ki iflçilere destek vermek amaçl› orada bulunan Bülent Körtafl, Ekimay›nda ÜNSA’n›n 90 iflçiyi birden iflten ç›kartt›¤›n› belirterek, bu iflçi-lerden sadece 10’una ödeme yap›ld›¤›n› ifade etti. Körtafl, “ÜN-SA’dan bize senet verdiler, ‘ödeme yapaca¤›z’ dediler. Hatta ÜN-SA’dan birisi geldi, ‘siz imzay› at›n, paralar›n›z verilecek’ dedi. ‹mza-dan sonra ço¤u arkadafllar›m›z›n tazminatlar› verilmedi. Yani 90 ki-flinin içinde sadece 10 kifli tazminat›n› alabildi” dedi.

3-16 Ocak 2009

Krizin etkisi artt›kça eylemler yay›l›yor

UFUK Ç‹ZG‹S‹

Bak›fl CAN

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndanyay›mlayam›yoruz.

‹‹SSTTAANNBBUULL-- Samand›ra'da bulunan ÜNSAAmbalaj fabrikas› önünde günlerdir devameden direnifllerini sürdüren iflçilere Demok-ratik Haklar Federasyonu (DHF) üyeleri da-yan›flma ziyareti gerçeklefltirdiler.

“ÜNSA iflçisi yanln›z de¤ildir” slogan› ile fab-rika önünde toplanan DHF'lileri iflçiler desloganlar atarak coflkuyla karfl›lad›lar. DHFad›na yap›lan konuflmada, “‹ktidar taraf›n-dan te¤et geçece¤i söylenen kriz her geçengün etkisini daha da artt›rarak iflçileri veezilen kitleleri bo¤maya bafllam›flt›r. Bu kri-zin faturas› ancak birçok fabrika ve sanayikuruluflunda kriz bahanesiyle iflten ç›kart›-lan iflçilerin dayan›flmas› ve mücadelesi ilepatronlara ödettirilebilir. Bizler eme¤imize,ekme¤imize sahip ç›kanlar olarak hep be-raber daha güçlü flekilde mücadele etmeli,bu krizin faturas›n›n bizlere ödettirilmesiniengellemeliyiz” denildi.

Giderek derinleflmee¤ilimi gösteren kri-zin yükünü iflçi veemekçilerin omuzla-r›na bindirmeye çal›-flan patronlar, bunakarfl› geliflebilecektepkileri engellemekiçin ifl yerinde sendi-kal örgütlülüklerinönünü almak için bü-yük bir çaba sarf edi-yor. Sar› sendikalarda dahil ifl yerlerinehiçbir sendikay› sok-mamaya kararl› olanpatronlar, sendikayaüye olan iflçileri ifltenç›kart›rken, iflçiler isefabrika iflgalleri,grevler ve bir dizi ey-lemlerle bu sald›r›la-ra karfl› duruyor

DHF'den ÜNSA iflçilerine destek ziyareti

T

Rusya’n›n en büyük petrol flirketlerinden

Rosneft, Lukoil ve Gazprom Neft 2008 y›l›-

n›n ilk üç çeyre¤inde elde ettikleri kar ra-

kamlar›n› aç›klad›lar. Gazprom Neft’ten ya-

p›lan aç›klamada, flirketlerinin 2008 y›l›nda

kar oran›n›n geçen y›l ayn› döneme göre,

%85.4 artarak 5.2 milyar dolar olarak ger-

çekleflti¤i, 2008’in ilk 9 ay›nda elde edilen

cironun ise %86 artarak, 27.32 milyar dola-

ra ulaflt›¤› belirtildi. Gazprom Neft 5.2 milyar

kar oran› ile en çok kar eden Rus petrol flir-ketleri s›ralamas›nda üçüncü s›rada yer al›r-ken, Rosneft 10.7 milyar dolar kar aç›kla-mas› ile birinci s›rada, Lukoil ise 10.3 milyarkar aç›klamas› ile ikinci s›rada yer ald›. Ros-neft, Lukoil ve Gazprom Neft, TNK-BP veSurgutneftgaz ile birlikte Rusya’n›n en bü-yük befl petrol flirketi aras›nda yer al›yor.

Bir ayda 400 bin kifli iflini kaybettiEnerji tekellirinin rekor kar rakamlar› aç›k-

lad›¤› Rusya'da, bir ayda 400 bin kifli iflini

kaybetti. Kas›m ay› verileri Rusya ekono-

misi için resesyon uyar›s› yap›yor. Endüstri-

yel üretim yüzde 10.8 düfltü. 400 bin iflçi ifl-

sizler ordusuna kat›ld›. Aral›k ay›nda bu ra-

kam›n artmas› bekleniyor. Sadece 10-16

Aral›k tarihlerinde 70 bin kiflinin iflini kay-

betti¤i Rusya’da, ayn› dönemde 207 bin ifl-

çi de part-time çal›flt›r›lma ya da ücretsiz

izne ç›kart›lma gibi nedenlerle üretimden

uzaklaflt›r›ld›. Aç›klamalara göre en çok ifl-sizlik makine sanayi, demir çelik endüstrisi,inflaat ve kargo ulafl›m›nda yaflan›yor.

20 bin iflçi Rusya'dan döndüKüresel finansal krizden en çok etkilenenülkelerden birisi olan Rusya'da, inflaat faali-yetlerinin yavafllat›lmas›, durdurulmas› ve-ya flantiyenin tümüyle kapat›lmas› gibi ge-rekçelerle 2 ay içinde ülkemize geri döneniflçi say›s›n›n 20 bini buldu¤u belirtiliyor.

Rus petrol flirketlerinden rekor kar aç›klamalar›KESK, D‹SK, TMMOB ve TTB’nin ça¤r›s›yla 27 Aral›k’ta birçok ildekrize, iflsizli¤e, yoksullu¤a ve zamlara karfl› meflaleli eylemler ger-çeklefltirilerek ‘Yaratt›¤›n›z kriz bizim de¤il, krizin faturas›n› ser-maye ödesin’ denildi.

Binlerce emekçi krize, iflsizli¤e tepki gösterdi‹STANBUL- Sendikalar ve meslek odalar›n›n düzenledi¤i yürüyü-fle kat›lan binlerce emekçi, iflten ç›kartmalara ve zamlara tepkigöstererek krizin bedelini ödemeyeceklerini hayk›rd›. TaksimTramvay Dura¤›’ndan Galatasaray Postanesi’ne yürümek isteyenkitleye polis engel olmak istedi.

‘Krizin faturas› patronlara’: “Krizin bedelini sermaye ödesin, ifl-ten at›lmalar yasaklans›n” denilen eyleme maafllar› ve tazminat-lar› ödenmeden iflten at›lan Samandra ÜNSA fabrikas› önünde di-renen ÜNSA iflçileri ile Dudullu’daki fabrikada direnen Sinter Metaliflçileri de kat›ld›. ‘Krizin faturas› patronlara’ slogan›n› atan ÜNSAiflçileri, haklar›n› al›ncaya kadar mücadele edeceklerini hayk›rd›.KESK Baflkan› Sami Evren’in okudu¤u aç›klamada, emperyalizminkrizinin emekçilere ödenmesine izin verilmeyece¤i ifade edildi.Kapitalizmin krizinin dalga dalga yay›ld›¤›, 100 binleri bulan ifltenç›kartmalar›n Baflbakan›n, ‘kriz psikolojik’ söyleminin tersini ifadeetti¤inin alt› çizildi. ‹srail’in Gazze’ye sald›r›s›n›n protesto edildi¤ieylem, krize önlem ve taleplerin s›ralanmas›yla sonland›r›ld›.

‘Krizin faturas› patronlara’ANKARA- ‘Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyay›ucu belirsiz karanl›¤a sürüklüyor’ diyen, sendikalar ve kitle örgüt-leri Yüksel Caddesi’nden Sakarya Caddesi’ne do¤ru meflaleli yürü-yüfl gerçeklefltirdi. Bas›n aç›klamas›n› okuyan TMMOB Yönetim Ku-rulu Baflkan› Mehmet So¤anc›, “Neo-liberal politikalar›n insanl›¤›yoksullaflt›ran, adaletsizli¤i ve eflitsizli¤i katmerlendiren, farkl› ola-n› d›fllayan ve ötekilefltiren sonuçlar›yla bir kez daha yüzleflecek-tir” dedi. “Bu kriz bilgisayar ekranlar›ndan bir tak›m rakamlar›noluflturdu¤u sanal bir kriz de¤ildir, bizzat küresel kapitalizmin kri-zidir. fiimdiden dünyan›n her yerinde yüz binlerce iflçi iflten ç›ka-r›ld› ve daha çok say›da insan› iflten ç›karmaya devam edecekle-rini utanmadan söylüyorlar” diyen So¤anc›, “Bir yandan ‹MF’ ye‘ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z’ deyip day›lan›yormufl gibi yapan ikti-dar, daha dün IMF emriyle bütçede, e¤itim ve sa¤l›k baflta olmaküzere 3.6 milyar YTL kesintiye giderek ümük s›kmaya bafllam›fl-t›r” dedi. Son olarak So¤anc›, “Biz kararl›y›z ümü¤ümüzü s›kt›rma-yaca¤›z! Baflta hükümet olmak üzere ülkenin egemenleri 29 Ka-s›m mitinginde 100 bini aflan emekçinin büyük bir kararl›l›klameydanlarda ortaya koydu¤u tablodan gerekli ders ç›kartmal›d›r”sözlerine yer verdi.

AKP'nin 2009 sadaka bütçesi protesto edildiADANA- Aralar›nda Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun dayer ald›¤› sendikalar ve kitle örgütleri bir araya gelerek, AKP’nin2009 bütçesini meflaleli yürüyüflle protesto etti. Halk›n ilgisininyo¤un oldu¤u eylemde “Herkese ifl, herkese afl, insanca yaflamakistiyoruz”, “Paras›z sa¤l›k, paras›z e¤itim”, “Ne AKP, ne CHP, kurtu-lufl devrimde, sosyalizmde” sloganlar› at›ld›. Kitle ad›na aç›klama-y› yapan Sinan Tunç, 2009 bütçesinin ‘mali disiplin’ ad› alt›nda birfaiz ve borç ödeme, sadaka ve emekçi düflman› oldu¤u kadar mi-liter, anti-demokratik bir bütçe oldu¤unu vurgulad›. Tunç, “Piyasadostu, militer, emekçi düflman›, hayalperest bütçeye hay›r diyo-ruz” dedi. Aç›klaman›n devam›nda, “2009 bütçesi, krizin faturas›n›emekçilere, yoksul halka kesmektedir. 29 Kas›m mitingimizde dededi¤imiz gibi, biz emekçiler bu krizin bedelini ödemeyece¤iz, si-ze ödetece¤iz, biz bu krizi ‘milletçe gö¤üslemeyece¤iz. Krizi yara-tanlar gö¤üslesin” vurgusu yap›ld›. Eylem, ‹srail siyonizminin Gaz-ze’de gerçeklefltirdi¤i katliam›n k›nanmas› ve ‹srail,-ABD karfl›t›sloganlar›n at›lmas›yla sonland›r›ld›.

Krize karfl› meflaleli yürüyüflGAZ‹ANTEP- KESK fiubeler Platformu, D‹SK, Gaziantep-Kilis Tabip-ler Odas›, TMMOB, Tüm-Tis öncülü¤ünde Gaziantep’te ekonomikkrize karfl› meflaleli yürüyüfl gerçeklefltirildi.Kurumlar ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Büro Emekçileri Sendi-kas› (BES) fiube Baflkan› Aynur Ak bas›n aç›klamas›nda flunlara de-¤indi; “Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bütün dünyay› ucubelirsiz bir karanl›¤a sürüklüyor. Anlafl›lan o ki, emekçiler neo-li-beral politikalar›n insanl›¤› yoksullaflt›ran, adaletsizli¤i ve eflitsizli-¤i katmerlendiren, farkl› olan› d›fllayan ve ötekilefltiren sonuçla-r›yla bir kere daha yüzleflecek. Daha flimdiden dünyan›n her ye-rinde yüz binlerce iflçi iflten ç›kar›ld› ve daha çok say›da insan› ifl-ten ç›karmaya devam edeceklerini söylüyorlar. Baflbakan mese-leyi hafide alan yaklafl›m›n› sürdürmekte ›srarl›, flimdi de krizin‘psikolojik’ oldu¤unu söylüyor.”Eylem, yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sloganlarla bitirildi.

‘Zamlar›n faturas›n› biz ödemeyece¤iz’DERS‹M- Dersim'de kriz, iflsizlik ve zamlara karfl› protesto eylemigerçeklefltirilerek, “Zamlar›n faturas›n› biz ödemeyece¤iz” denildi.Sey Hufle heykelinin bulundu¤u alanda yap›lan bas›n aç›klamas›-na sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler kat›ld›. Yap›lan aç›klamada, ''Küresel kapitalizmin krizi bir kez daha bü-tün dünyay› ucu belirsiz bir karanl›¤a sürüklüyor. Anlafl›lan o ki,emekçiler neo-liberal politikalar›n insanl›¤› yoksullaflt›ran, adalet-sizli¤i ve eflitsizli¤i derinlefltiren farkl› olan› d›fllayan ve ötekileflti-ren sonuçlar›yla bir kez daha karfl› karfl›yad›r'' denildi. Aç›klama-n›n devam›nda '' Baflbakan›n, ‘her biriniz bir iflsizi ifle alsan›z, iflsiz-lik sorunu kalmaz’ sözleriyle iflsizlik sorununun çözümünü hay›r-sever ifl adamlar›na havale etmesi, hükümetin iflsizlik sorunu kar-fl›s›nda havlu att›¤›n›n resmidir'' ifadelerine yer verildi.

Krize yem yap›lmak istenenmilyonlar eylemlerini artt›r›yor

14 3-16 Ocak 2009 güncel

Muaviye ile Ali’nin aras›nda nefark var?

‹slamiyet, Avrupa ile Asya aras›n-daki ticaret yollar›n›n kesiflti¤iOrtado¤u’da do¤du. Muham-med, Arap kavimlerini biraraya getirmeyi baflard› vebir devlet kurdu. Her sos-yal hareketin bafllang›çtataahhüt etti¤i baz› öz-gürlükleri, ‹slamiyet’tedile getirdi. ‹slamiyet,bafllang›çta, o güne

kadar, toplumda pasifkalan kad›nlar›n, erkeklerle bir-

likte, ortak cenge girmesini onaylad›. Gani-metin, ortak oluflturulan flüralarda paylafl›lmas›n›

sa¤lad›. Ticaret ve zanaat› elinde bulunduran Musevilerle iyigeçinmek için, ortak yaflam› bir sözleflmeyle ("Medine Sözlefl-mesi") garantiledi. Fakat ne zaman ki devlet yerli yerine otur-du, bütün bu her bir tarafa gül da¤›tma faaliyeti son buldu.

‹slamiyet’te, özel mülkiyetten, günlük yaflam›n kurallar›na ka-dar, toplumu ilgilendiren bütün konular Kuran taraf›ndan tan-zim edilmifltir. "Allah kelam›" olan Kuran de¤ifltirlemez ve"Allah›n yer yüzündeki elçisi Muhammed"in otoritesi tart›fl›-lamazd›r. Kuran, 7. yüzy›l›n de¤er yarg›lar› ile yaz›lm›flt›r. ‹ncilve Tevrat’ta oldu¤u gibi Kuran da, erkek egemenli¤ine hitapeder ve kad›na karfl›d›r. Yoksuldan de¤il zenginden yanad›r.

Muhammed’in ölümünden sonra, ‹slamiyet’te bafl gösterenve günümüze kadar uzanan çeliflkiler, ‹slamiyet’in, (yukar›daözetin özeti anlatt›¤›m) niteli¤ine iliflkin de¤ildir. Muaviye ileAli aras›ndaki çeliflki, Marksist tabir ile söyleyecek olursak,‹slam devletinin, o günkü hakim s›n›flar› aras›ndaki bir çelifl-kiydi. Ali hiçbir zaman, ‹slam devletinin anayasas› olan Ku-ran’› sogulamad›. Zenginleri y›k›p, yoksullu¤u ortadan kald›-racak bir toplum projesi önermedi. Erkek egemenli¤inin ya-z›l› garantisi olan Kuran’›n, o kad›n karfl›t› surelerini tart›flma-d›. ‹slamiyet’i ve onun devletini devirmek niyetinde de¤ildi.Pastan›n, hakim s›n›flar aras›nda adil da¤›t›lmas›n› öneriyor,onun için, flüra sistemini talep ediyordu. Ali’nin derdi, ‹pekYolu üzerindeki bu güçlü devleti yeniden yap›land›rmakt›.(Daha genifl bilgi için bkz. Abdülbaki Gölp›narl›, Tarih Boyun-ca ‹slam Mezhepleri ve fiiilik, Der Yay›nlar›, ‹stanbul, 1987)

Komünistler, ateisttirAnadolu Alevili¤i, Selçuklu ve Osmanl› bask›lar›ndan ötürü veaz›nl›kta kal›p iktidar olamad›¤› için, ‹ran, Suriye ve Lübnan fii-ili¤inden farkl› olmakla birlikte, hiçbir zaman Ali’nin yukar›daizah etmeye çal›flt›¤›m siyasi ve iktisadi hatt›n› sorgulamam›fl-t›r. Zaten sorgulam›fl olsayd› ne Alevilik ne de Aleviler olurdu.

O nedenle, kaç›n›lmaz olarak, di¤er din ve mezheplerde ol-du¤u gibi, Aleviler’de de bugünün dünyas›nda, toplumsalüretimle flahsi gasp aras›ndaki çeliflki ne görülmek istenir nede telafuz edilir. Keza gene o nedenle, Alevilik ve Alevi ka-naat önderleri, mesela, komprador Alevi Adnan Polat’›n, Ulu-soylar›n, Ali Haydar Veziro¤lu’nun kompradorluklar›n› sorgu-lamazlar. Neden? Çünkü mülkiyet iliflkileri, her dinde vemezhepte oldu¤u gibi, Alevilik’te de kutalsald›r. Kad›n, di¤erdinlerde oldu¤u gibi Alevilik’te de bir metad›r. Haliyle, çokdo¤al olarak, Cumhuriyet Türkiyesi’nde, Aleviler’in rejimekarfl› muhaliflikleri, -kimilerinin iddia etti¤i gibi- düzeni de-¤ifltirmek isteyen bir isyanc›l›k de¤ildir. Hiçbir zaman böylebir misyonu olmam›flt›r, olamaz da.

Komünistler, toplumda var olan dini duygular›, münakafla et-meyi, eylem planlar›n›n en öncelikli meselesi yapmazlarama, ‹brahim Kaypakkaya’n›n da dedi¤i gibi, fikirlerini deaç›kça söylemekten çekinmezler. ‹ster az›nl›k ya da ma¤dur,ister ço¤unluk ya da hakim, hangi konumda olursa olsun,din, üst yap›n›n bir parças›d›r. Din’in ya da bir az›nl›k mezhe-bin lehinde söylenecek her söz, üst yap›n›n desteklenmesin-den baflka bir fley de¤ildir. Komünistler, H›ristiyanlara ya daMusevilere nazaran Müslümanlar›n, Sünnilere nazaran Alevi-lerin daha ilerici olduklar›n› iddia edemezler. Tüm bu din vemezheplerin aras›nda hiçbir niteliksel fark olmad›¤›n›, aç›kçasöylemek ve bilimsel olarak ortaya koyup tart›flmak, komü-nistlerin boynunun borcudur. Böyle davranmad›klar› taktir-de, t›pk› rejimin, Sünnileri himaye eden sözde laikli¤ine, ko-münistler de, Alevileri himaye eden sözde ateistlikleri ilekarfl›l›k vermifl olurlar.

Son tahlilde böylesi bir tablo, burjuva dünya görüflünü hakl›ç›kart›r. Ateist olan komünist düflüncenin, bir dine ya da birmezhebe, üstü aç›k ya da gizli kol kanat germesi demek,kendisini inkar etmesi anlam›na gelir. Zira, geçmiflte izlenenbu hay›rhah tutumdan ötürü, say›lar› küçümsenmeyecekoranda Kaypakkaya gelene¤inden insan, bugün, kimi AleviTV’lerinde, Alevi kurulufllar›nda aktif yeralmaktad›rlar. Sonotuz seneden kimi kesitleri tekrardan hat›rlayacak olursak,

bu noktaya nas›l gelindi¤ine flafl›lmamas› gerekir.

Kahredici sorular‹flte size son otuz seneden baz› kesitler ve kaç›n›lmaz sorular:

-70’lerin sonlar›nda, rejim, iç savaflla bafledemez hale geldi-¤inde, mezhep çeliflkilerini körüklemek için, sivil faflist güçle-rini harekete geçirmifl ve Marafl’ta, Alevi mezhebine mensupinsanlar› katletmiflti. O katliamda babas›n› yitiren, Kaypakka-ya camias›n›n sevilen ozan› Emekçi, katliam› teflhir eden tür-küsünün de yerald›¤› kasette, "bu kavga Alevi-Sünni kavga-s› de¤ildir, bu kavga, s›n›f kavgas›d›r" derken, o y›llar›n tan›n-m›fl kadrolar›ndan birinin, Erzincan’›n Alevi köylerine gidip,"biz, Sünnileri de¤il, Alevileri destekliyoruz" demesi neyleaç›klanabilir? (Bu bilgi, kendisiyle 1998’de görüfltü¤üm Ali Ya-vuz Çengelo¤lu’ndand›r.)

-Cemal fiener’in, flu gördü¤ünüz kitab›n›n kapa¤›nda, Hüse-yin’in, Seyit R›za’n›n ve ‹brahim Kaypakkaya’n›n kafalar› na-s›l yanyana gelebiliyor? Bu münasebetsizli¤e ortam sa¤layankim? (Cemal fiener, Bihatay›k Evlad› Kerbelay›k, Ant Yay›nla-r›, ‹stanbul, 1995)

-Ta Fransa’daki sosyologlar›n, ölüm oruçlar›ndaki devrimcitutsaklar›n bafllar›na ba¤lad›klar› k›rm›z› bantla, Kerbela’dadövüflenlerin bafllar›na ba¤lad›klar› k›rm›z› bant aras›nda pa-ralellikler kurmalar›na hangi fotoraf kareleri ideolojik f›rsattan›yor? (1997’de, Paris-L’ Ècole des Hautes Etudes En Scinen-ces Sociales’de yap›lm›fl bir doktora tezinden)

-Ölen devrimcilerin, cenazelerinin cemevlerinde yap›lan iba-detler sonras› gömülmeleri komünizmle nas›l izah edilebilir?

-Türkiye’de, din de dahil, bütün gelenek ve görneklere karfl›,gerçek komünist ekolün kurucusu olan ‹brahim Kaypakka-ya’y› anma gecelerinde, ne hakla ve hangi zihniyetle Alevikurulufllara kürsü verilebilir?

‹ki cevap, bir soruBu sorular ço¤alt›labilir. Fakat, eninde sonunda verilebileceksadece iki tür cevap vard›r.

Birnci cevap, Yörüko¤lu ve onun gibi düflünenlerin cevab›d›r.Mesela, onlara göre Alevilik, "Komünistik kavramlar, tohum-lar içeren bir ö¤retidir. Tarihimizde ezilen y›¤›nlar›n haks›zl›-¤a, zorbal›¤a karfl› baflkald›r› bayra¤›d›r. Siyasal otoriteye veonun ayr›lmaz parças› resmi ‹slama (Sünnili¤e) karfl› insan›,insan sevgisini, genifl görüfllülü¤ü ve kavgay› temsil etmifl-tir." (age, s. 167)

fiayet bu ak›llara durgunluk veren deli saçmas›n›n, farkl›mezheplerden ezilenleri, zinhar birlefltirmeyip, bilakis, onla-r›n aras›na daha fazla suni nifak tohumlar› ekece¤i kan›s›n-daysan›z, o zaman, ikinci cevap için, Lenin’e avdet etmek zo-rundas›n›z.

"Din halklar›n afyonudur” Marx’›n bu yarg›s›, din konusundatüm Marksist anlay›fl›n›n kilit noktas›d›r. Marksizm her za-man için dini ve kiliseleri, mevcut her türlü dini kurum vekurulufllar›, sömürüyü savunmaya ve iflçi s›n›f›n› sarhofl et-meye yarayan gerici burjuva organlar› olarak görmüfltür.

"...Rusya’da ise flartlar bambaflkad›r. Proletarya, burjuva de-mokratik devrimimizin öncüsüdür. Partisi, bütün ortaça¤ kal›n-t›lar›na karfl› verilecek savafl›n ideolojik öncüsü olmal›d›r. Bukal›nt›lar›n içine ise, eski resmi din gibi, onu yenilefltirmeye, de-¤ifltirmeye, baflkalaflt›rmaya yönelik bütün çabalar da girer...

"...Parlamento kürsüsünden dinin halklar›n afyonu oldu¤unusöylemekle fraksiyonumuz son derece isabetli hareket et-mifltir" (Yaaa! Bu arada, parlamento kürsüsünün de, ille kul-lan›lacak olunursa, devrimci bir parti taraf›ndan nas›l kulla-n›lmas› gerekti¤ini ö¤renmifl bulunuyoruz. E. C) "bu suretle,din konusunda bütün Rus sosyal-demokratlar›na örnek ol-mas› gereken bir davran›flta bulunmufltur" (Lenin, Karl Marxve Doktrini, Bilim ve Sosyalizm Yay›nlar›, Ankara, 1975, s,118, 128-129) (abç)

fiimdi, bafll›ktaki soruya geri dönelim.

Alevi misin, yoksa komünist mi?

Yeni Borçlar Kanunu’yla kirac› olmak da zorlaflacak

Hidayete eren revizyonistlerBilmem, R›za Yörüko¤lu’nu hat›rlar m›s›n›z? Kendisi, 70’lerinsonunda, ‹smail Bilen’in TKP’sinden koptu ve TKP(‹flçinin Sesi) grubunu kurdu. Yörüko¤lu,sosyal emperyalizmin, Türki-ye’de silahl› savunucula-r›ndand›. 90’larda sahtekomünizm çökünce;Yörüko¤lu, silah›, külah›b›rak›p, k›blesini siyasetenSHP’ye, kabesini de, sosyaltaban olarak gözüne kestirdi-¤i Alevilere çevirdi. Anl› flanl›,Marksizm-Leninizm’den demvuran ‹flçinin Sesi gazetesi gitti,yerini, ezilenlerin kafas›n› demle-mek için ç›kart›lan Kervan dergisiald›. R›za Yörüko¤lu öyle bir "erdi"ki, Emperyalizmin Zay›f Halkas› Türki-ye (‹flçinin Sesi Yay›nlar›, Londra, 1978)adl›, iddial› revizyonist kitab›n "büyükteorisyen"i gitti, yerine, Alevili¤i, komü-nizm ile ayn› seviyede gören, Okunacak EnBüyük Kitap ‹nsand›r (Alev Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990) adl› saçma-l›¤›n yazar› ç›kageldi. Hazret, eline saz› kap›p, cem ve semahla-r›n bafl müdavimli¤ine soyundu. Yörüko¤lu’nun bu buram bu-ram pragmatizmi, siyasal gruplar aras›nda alay konusu oldu.Alevi çevreler ise, "yenilgi al›nca nas›l da bizim yan›m›za t›p›fl t›-p›fl geliyorsunuz" dercesine, zaten anadan do¤ma Sünni olanYörüko¤lu’na itibar etmedi. Uzun laf›n k›sas›, Yörüko¤lu, "dim-yata pirince giderken, evdeki bulgurdan oldu" misali, hem ör-gütünü hem de sa¤l›¤›n› yitirdi. 2001’de, yaln›zl›klar içinde öldü.

Yörüko¤lu’ndan evvel, bir baflka revizyonist lider; nam-› di¤erEnver Hoca, 1979’da ‹ran’da fiah’›n devrilmesinin ard›ndan, Or-tado¤u’da fiiili¤in önemi üzerine kalem oynatt›. Tamam, Hocaefendi, Yörüko¤lu gibi ne saz› kap›p Tiran’da Bektaflilere ya-naflt› ne de parti yay›n organ› Zeri Popullit’i kapat›p, yerine Su-fi dergisi ç›kard›. Sezar’›n hakk›n› Sezar’a verelim. Hoca efendi,Üç Dünya Teorisi’nin Arnavutça versiyonu Emperyalizm veDevrim (Y›ld›z Yay›nevi, ‹stanbul, 1979) kitab› yerine, bir kitab-› mukaddes de yazmaya kalk›flmad›. Fakat kim bilir?! Belki1985’de ölmeseydi, onu da yazabilirdi. Zira, 1984’de ‹ngilizce veFrans›zca, 1990’da da Türkçe yay›mlanan Ortado¤u Üzerine Dü-flünceler (Evrensel Bas›m Yay›n, ‹stanbul) adl› kitab›nda Hocaefendi, Humeyni hakk›nda aç›ktan, "O, inançl› bir dini lider veidealist bir Filozoftur. O bir fanatik bile olabilir, fakat ayn› za-manda onu, ‹ran halk›n›n devrimci ruhuyla birleflmifl ve uyumiçinde görüyoruz" (age, s. 244) diyordu. Asl›na bak›l›rsa, Hocaefendinin bu tespiti afla¤›daki flu pragmatist siyaset üzerine bi-na edilmekteydi: "Bu ülkelerde din direkt olarak, keskin sloganve hatal› çözümlemelerle oratadan kald›r›lamaz. Gerçe¤i bul-mak için, flimdiki koflullarda var olan güçlerin faaliyetlerini ana-liz etmek zorunday›z, çünkü gerçek ya da de¤il, Humeyni içinoldu¤u gibi onlar hakk›nda da her fley söyleniyor. Do¤rudur,Humeyni de bir dincidir, fakat buna bakmaks›z›n, onun anti-emperyalist tutum ve eylemleri çözümlenmelidir, bu durumda,bu tutum ve eylemlerin ister istemez devrimin yarar›na oldu-¤u görülür." (abç) (age, s. 255) Hoca efendi, sözkonusu siyaseti-ne kaç›n›lmaz olarak tarihsel bir kulp bulmak zorundayd›. ‹sla-miyeti irdeledi¤i bölümde fiii’leri epey bir övdükten sonra, Ho-ca efendinin tarihsel kulbunu görmek mümkündür. "‹mamc›fiii’ler ve Mutezilizm, Sünni halifelerin iktidara gelifline karfl›yd›-lar. Bunun için, onlar Sünni halifelerin hedefleri oldular. Kerbe-la’daki ‹mam Hüseyin’in trajedisi ortaça¤ do¤usunun tutkular›-n›n trajedisine iflaret eder... " (abç) (age, s. 319)

Yörüko¤lu’nun Aleviler’de, Enver Hoca’n›n da fiii’ler’de, "ilerici-lik", "anti emperyalistlik" ya da "devrimcilik" bulmalar›, tari-hin alenen çarp›t›lmas›n›n ötesinde, kendi revizyonistliklerinidin ile kar›flt›r›p, devrim ve komünizm diye yutturmaya çal›fl-maktan baflka birfley de¤ildi.

KAÇINILMAZ OLAN TARTIfiMA ARTIK BAfiLASIN (1)

ALEV‹ M‹S‹N, YOKSA

KOMÜN‹ST M‹?

Bu sorunun mu-hatab›, kendiniAlevi olarak gö-

ren de¤il, kendinikomünist olarakgörüp de, Alevi-ler’in taleplerini,Aleviler’den dahafazla dile getire-rek, akl› s›ra on-lar› kazanaca¤›n›sanan, pragma-

tizmdir. Buradakikitap kapa¤›naiyi bak›n. fiayetbir ‹bocu olarak

bu kitap kapa¤›n-dan gocunmu-yorsan›z, sizde

bir sorun var de-mektir. Yok, e¤erbu kitab›n kapa-¤›ndan gocunu-yorsan›z, o za-man, aç›k aç›kgeleneklerinizi,göreneklerinizisorgulamak zo-rundas›n›zd›r

Emrah C‹LASUN

Tasar› kimi kolluyor?TBMM Adalet Komisyonu’nda yaklafl›k 2 ayd›r görüflül-

mekte olan Borçlar Kanunu Tasar›s›, kirac›lar aleyhine

ciddi de¤ifliklikler içeriyor. Tasar› hakk›nda, Komisyon

Baflkan› ‹stanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Dekan› Prof. Dr. Nevzat Koç, “kirac›n›n korunmas›” ilke-

sini benimsediklerini söyledi. Ancak de¤ifliklikler irde-

lendi¤inde, özellikle ev sahibine sözleflmeyi sonland›r-

ma konusunda genifl haklar tan›yan tasar›n›n hiç de

kirac›lar› koruma gibi bir amac› olmad›¤› a盤a ç›k›yor.

Ayr›ca de¤ifliklikleri elefltiren kesimlere düzeltme me-

saj› verip tepkileri yumuflatmak isteyen hükümetin,

görüflmelerin son gününde tasar›dan ‘biriken kira bor-

cuyla ilgili ceza ödenmesi’ ibaresini kald›rarak, bak›m

ve onar›m giderlerinin ev sahibine ait olmas›n› yama-

mas› ise tasar›n›n bütününde kollanan kesimi gizle-

meye yetmiyor.

Faturalar› ödeyemeyen, komflusunu k›zd›ran kap› d›flar› edilecekBorçlar Kanunu Tasar›s›’nda belirgin olarak kendisini

gösteren de¤iflikliklerden biri, ev sahibinin kirac›y› ev-

den ç›kartabilme durumlar›n›n geniflletilmesi ve ko-

laylaflt›r›lmas› olarak karfl›m›za ç›k›yor. Özellikle yasal

düzenlemelerde yan giderler olarak ifade edilen ›s›n-

ma, ayd›nlanma, su gibi giderlerin ödenmemesinin,

evden ç›kartma nedeni olarak kabul edilmesiyle, arka

arkaya yap›lan zamlar sonras›nda faturalar›n› ödeye-

meyen ve bu nedenle saatleri mühürlenen birçok ai-

le kap› d›flar› edilmeye mahkum b›rak›l›yor.

314. maddede “Kirac›n›n temerrüdü“ bafll›¤›yla düzen-lenen bölüme göre ev sahibi, kira bedelini ya da elek-trik, su, ›s›nma gibi yan giderleri öde(ye)meyen kirac›-ya en az 60 gün süre tan›yarak kira sözleflmesini tektarafl› olarak feshedebilecek. 315. maddede belirtilen“Özenle kullanma ve komflulara sayg› gösterme bor-cu” maddesine göre ise, kirac›ya, “kiralanan›, sözlefl-meye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralanan›nbulundu¤u tafl›nmazda oturan kifliler ile komflularagerekli sayg›y› göstermek” yükümlülü¤ü getiriliyor.Kirac›n›n bu yükümlülü¤e ayk›r› davrand›¤›n› düflünenev sahibine, en az 30 gün süre tan›yarak sözleflmeyifeshetme yetkisi tan›n›yor. Ancak tasar›da kirac›n›nkomflular› ne zaman rahats›z etmifl say›laca¤›na dairobjektif bir ölçüt getirilmeyerek, bu durumun olufltu-¤una kanat getirme yetkisi ev sahibinin takdirine b›-rak›l›yor. Yine ayn› tasar›n›n 351. maddesinde, “Kirac›,bir y›ldan k›sa süreli kira sözleflmelerinde kira süresiiçinde; bir y›l ve daha uzun süreli kira sözleflmelerin-de ise bir kira y›l› veya bir kira y›l›n› aflan süre içinde

kira bedelini ödemedi¤i için kendisine yaz›l› olarak ikihakl› ihtarda bulunulmas›na sebep olmuflsa, kirayaveren, kira süresinin ve bir y›ldan uzun süreli kiralar-da ihtarlar›n yap›ld›¤› kira y›l›n›n bitiminden bafllaya-rak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleflmesini sonaerdirebilir…” denilerek, 2 ay kiray› ödeyemeyen kirac›-n›n evden ç›kart›lmas›na kap› aralan›yor.

Kirac›lar, büyükbaba veya torun için bileevden ç›kar›labilecekKirac›lar›n evden ç›kart›lmas›nda s›kça baflvurulan vehalk aras›nda “Almanya’dan o¤lum geldi, k›z›m evle-necek” vb. gibi bahanelerle bilinen zorlama gerekçe-lere de art›k gerek kalmayacak. Mevcut GayrimenkulKiralar› Hakk›nda Kanun’da kiraya verenin, kendisinin,eflinin ve çocuklar›n›n konut ve ifl yeri ihtiyac› ileri sü-rülerek tahliye davas› açabilece¤i fleklinde öngörülendüzenlemeye karfl›n tasar›da bu durum "kendisinin,eflinin, alt soyunun, üst soyunun ve kanun gere¤i bak-makla yükümlü oldu¤u di¤er kiflilerin gereksinimi se-bebiyle, kira sözleflmesini dava yoluyla sona erdirebil-

mesine" biçiminde formüle ediliyor. Böylelikle ev sa-hibinin üst soyunun (örne¤in, babas›n›n veya büyük-babas›n›n) ve alt soyunun (torunlar) konut veya ifl ye-ri gereksinimini ileri sürerek tahliye davas› açabilmesiolanakl› oluyor. Tasar›da dikkat çeken baflka bir dü-zenleme ise, ev sahibinin 10 y›ll›k uzama süresindenitibaren bu süreyi izleyen her uzama y›l›n›n bitimin-den en az 3 ay önce bildirimde bulunmak kofluluylave hiçbir neden göstermek zorunda olmaks›z›n, taz-minat ödemeden sözleflmeyi tek tarafl› olarak sonaerdirebilme yetkisi tan›mas›.

Tacize göstermelik tedbirTasar›n›n iflçi-iflveren iliflkilerini düzenleyen bölümünede, ifl yerinde tacizin ‘önlenmesine’ iliflkin bir düzenle-me eklendi. “‹flveren, yan›nda çal›flt›rd›¤› kad›n ya daerkek iflçilerin cinsel tacize u¤ramamalar› için gerekliönlemleri almak zorunda olacak. ‹flveren, bu amaçla,iflçilerin yard›m isteyebilecekleri güvenlik sistemi kura-cak, güvenlik personeli bulunduracak ve iflçilerin cinseltacizle karfl›laflma tehlikesini ortadan kald›rmaya yö-nelik çal›flmalar yapacak” fleklinde yer alan maddede,ifl görüflmelerinde ya da ifl yerinde s›kl›kla karfl›lafl›lanpatronun iflçisine tacizine dair tek bir kelime yer alm›-yor. Kad›n iflçilerin çal›flma yaflam›nda yayg›n olarakkarfl›laflt›klar› sorunlardan biri olan ifl yerinde tacize ilifl-kin yap›lan düzenlemede, sorunda büyük pay sahibiolan patronun tacizinin atlanm›fl olmas›, maddenin ta-cizin sözde önlenmesi olarak tasarland›¤›n› gösteriyor.Nitekim kad›n örgütleri ve hukukçular da bu düzenle-meyle ifl yerinde tacizin önlenemeyece¤ini belirtiyor.

TBMM Adalet Komisyonu’nda yaklafl›k 2 ayd›r görüflülmekte olan TürkBorçlar Kanunu’nda de¤ifliklik öngören 649 maddelik Borçlar KanunuTasar›s›, geçti¤imiz günlerde komisyondan geçti. Özellikle ev sahibi-kirac› iliflkilerinde önemli de¤ifliklikler içeren tasar›, Meclis Genel Ku-rulu’ndan da geçerse, evden ç›karman›n kolaylaflt›r›lmas› nedeniyle ki-rac›lar› zor günler bekliyor

153-16 Ocak 2009dünya

Nepal halk›n›n devrimi fluan imkanlar ve zorluklarladolu kritik bir dönüm nok-tas›nda. Bir tarafta; partininbilimsel, ideolojik ve politikbir çizgi gelifltirmesinin aç›-¤a ç›kartt›¤› ve Nepal halk›-

n›n devrimini zafere tafl›mas›n› sa¤layabilecekkadar uygun nesnel koflullar yer al›yor. Bu ayn›zamanda 21. yüzy›l›n bafl›nda proleter dünyadevrimi için yeni bir ç›k›fl olabilir. Di¤er tarafta, budevrimin baflar›s›zl›¤a u¤ramas› yaln›zca Nepalhalk›n› de¤il, dünyan›n tüm ezilen halklar›nda bü-yük bir moral bozuklu¤una neden olacakt›r. Buiki nedenden ötürü, partimiz NKP(M)'nin ulusalkongresi, uluslararas› bir öneme de sahiptir.

fiuras› aç›k ki, partimizin Chunwang toplant›s›ndabelirledi¤i Anayasa Meclisi ve demokratik cum-huriyet takti¤i baflar›ya ulaflm›flt›r. Bu do¤ru tak-tik yönelimin sonucunda partimiz, Kurcu Meclisseçimlerinden en büyük parti olarak ç›km›fl, 240y›ll›k monarfli y›k›lm›fl, Nepal, federal demokratikbir cumhuriyete evrilmifltir. Dahas› NKP(M) flu anNepal hükümetine liderlik etmektedir. Kuflku yokki, bütün bunlar büyük baflar›lard›r.

Di¤er taraftan, bu baflar›lar ülkemizin yar›-feodalve yar›-sömürge sosyo-ekonomik yap›s›nda hiç-bir köklü de¤ifliklik yaratmam›flt›r. Kompradorburjuvazi halen devletin tepesinde yer almakta-d›r, emperyalist ve yay›lmac› güçler bir yükselifliçerisindedir, Nepal’in ba¤›ms›zl›¤› ve toprak bü-tünlü¤ü tehlike alt›ndad›r, k›sacas› Nepal’in baflçeliflkisi olan feodalizm ve emperyalizm ile genifl

Nepal kitleleri aras›ndaki çeliflki çözül-memifltir ve halen bafl çeliflki olmay›sürdürmektedir. Tüm bunlar, partimizinve Nepal devriminin önümüzdeki güç-lüklerdir ve çözmeyi beklemektedir.

Do¤rusu, yukar›da bu bahsini etti¤imizsorunlar› köklü flekilde de¤iflti-rebilmifl de¤iliz. Partimiz bumeseleler üzerin-de ilkesel düzey-de mutabakata var-m›flt›r. NKP(M), 17-26K a s › m

2008’de parti tarihimizin tan›k oldu¤u en keskiniki çizgi mücadelelerinden birisini yaflam›flt›r. Butart›flman›n, Halk Savafl›’n›n bafllamas›ndan buyana yaflanan en keskin ideolojik ve politik çizgimücadelesi oldu¤u söylenebilir. Bu mücadeleninbu denli keskin olmas›nda Nepal devriminin zafe-rini ya da yenilgisini partimizin çizgisinin belirle-yecek olmas› gerçekli¤i de etkili olmufltur.

Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl bu sorumlulukduygusu ile merkez komite toplant›s› öncesi ken-di savunular›na dair belgeleri ortaya koydular. Bubelgelerde temel farkl›l›k, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ve Prachanda yolunun daha derin birkavran›fl›n›n yarat›lmas› için Halk Savafl›’n›n bafl-lamas›ndan bugüne kadar elde edilen deneyim-lerin nas›l sentezlenece¤i üzerine yo¤unlafl›yor-du. ‹kinci olarak, halk devriminin tüm güçlerininbirlefltirilmesi ve böylece düflman›n kuflat›lmas›için nas›l bir taktik politika ve taktik slogan›n be-lirlenece¤i üzerineydi. Üçüncü olarak ise, partimizönderli¤indeki sokaklar, Kurucu Meclis ve hükü-met aras›ndaki koordinasyonun ne flekilde sa¤la-naca¤› ve bu alanlardan hangisinin esas olaca¤›meselesiydi.

Komünist hareketin tarihinde, taktik politika vesloganlar üzerine yap›lan tart›flmalar›n merkezin-de iki çizgi mücadelesi yer alm›flt›r. E¤er tart›flma-lar›n merkezinde stratejik (ülkenin sosyo-ekono-mik koflullar›na ba¤l› olarak yeni demokrasi veyasosyalizm) sorunlar yer al›yorsa, bunun anlam›çizgilerden birisinin gerçek anlamda komünist ol-mad›¤›d›r. Böyle oldu¤u koflullarda herhgangi birbirlik mümkün de¤ildir ve devrimciler devrimindevam etmesi için bölünmeleri de göze alarakilerlemek zorunda kalabilirler.

Partimiz içindeki farkl›l›klar›n stratejik meselelereiliflkin olmad›¤› çok aç›kt›r. Ancak, devrimi, bulun-du¤umuz noktadan ileriye tafl›man›n taktik yol

ve yöntemleri üzerine ayr›l›klar›m›z söz konu-sudur. Yani tart›flmalar›m›z ideolojik sentez,taktik politikalar ve uygun mücadele biçimi-nin seçilmesi üzerinedir. Tüm bunlar aras›n-da temel nokta taktik politikalar›n belirlen-mesi sorunudur. Çünkü oluflturulacak si-yasal program ya stratejimizin baflar›ya

ulaflmas› için ihtiyac›-m›z olan yolu aça-cakt›r ya da ondan

önce gerçek-leflecek olan

yeni bir bur-

juva devlet aflamas›na girmemizi beraberinde ge-tirecektir. Partimiz, yeni demokratik devrimdenbir burjuva diktatörlü¤ünün do¤mamas› için çokbüyük bir dikkatle hareket etmeli. ‹flte, çizgi mü-cadelesinin yo¤unluk merkezinde bu mesele bu-lunmaktad›r.

Daha önce de dikkat çekti¤imiz üzere, önümüzdeçok büyük f›rsatlar var. Ancak bu olanaklar› dev-rimin lehine etkin bir flekilde kullanman›n yega-ne yolu do¤ru bir ideolojik, politik çizgi ve örgüt-sel birlikteli¤i yakalamaktan geçmektedir. Bununiçindir ki, merkez komite toplant›m›z, iki temelsorunun üstesinden gelmek zorundayd›: ‹lk ola-rak, mevcut çeliflkiyi çözmek için do¤ru bir ide-olojik ve politik rota belirlemek, ikinci olarak ise,partimizin birli¤ini sa¤lamlaflt›rmak. Komünist ha-reketin tarihinde, iki çizgi mücadelesinin görüldü-¤ü her anda, parti içinde örgütsel birli¤in korun-mas› noktas›nda sorunlar ortaya ç›km›flt›r, ki bupartimiz için de belirli düzeylerde geçerlidir. Nevar ki bu sorunu çözmenin en birincil yolu iki çiz-gi mücadelesinin tüm dünya proletaryas› ve ezi-lenlerinin ç›kar›na yürütülmesi zorunlulu¤ununbir an dahi unutulmamas›d›r. Parti içi demokrasive iki çizgi mücadelesi, parti içi birli¤in korunma-s›nda kilit silahlard›r. Bu kavray›flla, merkez komi-te toplant›s›, Baflkan Prachanda ve Kiran yoldafl›nsundu¤u belgeler üzerinden devam eden keskinbir tart›flma bafllatt›. Ancak, partinin ortaya koy-du¤u tek resmi belge bunlar olmad›. Merkez ko-mite, bu belgeler üzerinden kesin bir sonuca

ulaflmak yerine ulusal bir kongrede tümparti kitlesini bu tart›flmaya dahil etmeksuretiyle daha yüksek bir kavray›fl düze-

yinin yakalanaca¤› bir yön-temi seçti. Bu yüzden, her

iki belge ulusal kongre öncesinde par-ti kitlesine resmi belgeler olarak su-nuldu. Bu da, partimiz için demokra-si mücadelesinde yeni bir kazan›m›

ifade etmektedir.

Kongrenin her bir kat›l›mc›s›n›ndevrimin gelece¤ini göz önünealarak çok büyük bir dikkat vesorumlulukla yerini ald›¤›n›söylemek bir abart› de¤il bir

gerçe¤i ortaya koymakt›r.MLM’nin anlafl›lmas› ve kav-

ranmas›ndaki belirgin farkl›l›klara karfl›n tümkongre salonu, partinin devrimci bir ideolojik vepolitik çizgi gelifltirmesi ve bu temelde partiningüçlendirilmesi konusu üzerinde tek yürek ol-mufltu. Salonun ruhunun getirdi¤i ›fl›kla, merkezkomite, kongre aras›nda ald›¤› toplant› ile afla¤›-da belirtilen karara vard›.

‹lk olarak, salondaki birlik tutumu göz önüne al›-narak, bir sonraki merkez komite toplant›s›ndatek bir belgenin ortaya konulmas›na karar verildive bir sonraki büyük parti kongresi öncesi Leni-nist “ifade özgürlü¤ü ve eylemde birlik” ilkesi te-melinde iç tart›flma aç›lmas›na ve böylece on y›l-l›k Halk Savafl›’n›n, 19 gün kitle hareketinin, mev-cut bar›fl sürecinin deneyimlerinin, ideolojik, poli-tik durufllar›n analiz edilerek sonuçlar ç›kart›lma-s›nda karar k›l›nd›. Böylece partinin önümüzdekisüreçte izleyece¤i temel yönelim bir sonraki bü-yük parti kongresine devredilmifl oldu.

‹kinci olarak, Prachanda ve Kiran yoldafllar tara-f›ndan ulusal kongre ve merkez komite toplant›-s› öncesinde ortaya konulan belgeler halihaz›rda-ki politik program›n iskeletini oluflturacakt›. Yenipolitik slogan “Federal Demokratik Ulusal HalkCumhuriyeti” olarak, k›saca Halk Cumhuriyeti ola-rak belirlendi. Prachanda ve Kiran yoldafllar›n or-taya koydu¤u “Federal ve Rekabetçi Pro-popülistCumhuriyet” ile “Ulusal Federal Halk Cumhuriyeti”sloganlar› sentezlenmifl oldu.

Üçüncü olarak, merkez komite toplant›s›nda, so-kaklar› temel mücadele alan› olarak ele alacak vedi¤er mücadele sahalar› ile koordinasyonunusa¤layacak bir örgütlenme kuruldu ve parti ön-derli¤ine ba¤land›.

Merkez komitenin bu kararlar› kongre salonun-daki birlik ruhunu daha da pekifltirdi. Politik prog-ram›n gelifltirilmesi ve buna uygun mücadele bi-çimlerinin ortaya konulmas› tart›flmalar›nda kes-kin söylemlerin yan› s›ra yoldafll›k duygular›n›besleyen flakalaflmalar da oldu. Özcesi, ulusalkongremiz tüm kadrolar›m›z›n yoldafl Prachandaönderli¤indeki yeni demokratik devrim yürüyü-flümüze dair sorumluluklar›n›n ve zafere olaninançlar›n›n artt›¤› bir geliflme oldu. Elbette buzorlu s›nav ve ard›ndan gelecek olan baflar›, yal-n›zca Nepal proletaryas›n›n de¤il, tüm dünya ezi-lenlerinin bir zaferi olacakt›r.

Bir süredir ülkedeki devrimci mücadelenin nas›l bir rota izleyece¤i-ne dair önemli tart›flmalar gerçeklefltiren Nepal Komünist Partisi(Maoist), geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤i ulusal kongresindebu meseleyi teferruatl› bir flekilde masaya yat›rd›. Kongre sonras›yay›nlanan NKP(M)’ye ait K›z›l Y›ld›z (Red Star) dergisi, sayfalar›n›nbüyük bölümünü kongre sonuçlar›na ayrm›fl bulunuyor. Nepal’dekitart›flmalar›n güncelli¤inden ve ö¤reticili¤inden ötürü K›z›l Y›ld›z’›n19. Say›s›nda yer alan, yoldafl Basanta taraf›ndan kaleme al›nm›flafla¤›daki yaz›y› sizler için çevirdik

Nepal devrimi kritik bir dönüm noktas›nda

ÇE

V‹R

Yunanistan’da, 6 Aral›k’ta bir gencin polistaraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan baflla-yan kitlesel eylemler sürüyor. Medya, hal-k›n sokaklara taflan öfkesinin sönümlen-mesini beklerken, ülkedeki 700’ü aflk›nokuldaki iflgaller ve sokak eylemleri h›zkesmiyor. 18 Aral›k'ta Atina merkezinde genifl kat›-l›ml› bir eylem gerçeklefltirildi. On bini afl-k›n kiflinin kat›ld›¤› eylem, polisin sald›r›s›-na hedef oldu. Sald›r›n›n kitle taraf›ndangüçlü bir direniflle karfl›lanmas›yla saatlersüren çat›flmalar yafland›. Çat›flmalarda 8kiflinin gözalt›na al›nd›¤› aç›kland›. Yuna-nistan’da, özellikle akflam ve gece saatle-rinde yap›lan eylemlerde çok say›da ban-ka, uluslararas› flirket ve devlet dairesi he-def al›nd›.

Polise silahl› sald›r›Dinmeyen çat›flmalarla zor günler yaflayanYunanistan devleti, umudunu 24 Aral›k’tabafllayan "x›r›stougenna"ya ba¤lam›fl idi.

Fakat hesaplad›klar› gibi olmad›. ‹flgaller

bitmedi, eylemler halen sürüyor.

Devlet flimdi de polis ve askerin ünüversi-

telere girme yasa¤›n› kald›rarak, buralara

sald›rmay› gündeme getirdi. Böylesi bir

yasan›n ç›kart›lmas›n›n daha büyük ey-

lemlere yol açmas›na kesin gözüyle bak›-

l›yor. Eylemciler bugüne kadar molotof,

tafl ve sopa kullan›rken, 23 Aral›k’ta polise

karfl› silahl› eylem gerçeklefltirildi. Sabah

saat 4.30’da çevik kuvet (MAT) polisine ka-

leflnikofla atefl aç›ld›. Polis araçlar›n›n las-

tiklerini hedef alan eylem polise uyar› ola-

rak yorumland›. 25 Aral›k günü de Pire

kentinde Pire belediyesi iflçler taraf›ndan

iflgal edildi. Ünüversite ve okullar›n d›fl›n-

da Yunanistan’da 30 belediye iflgal edil-

mifl durumda. Kitle eylemine kat›lanlar,

y›lbafl› ile birlikte eylemlerini sona erdir-

meleri ça¤r›lar›na karfl›l›k, eylemlerini sü-

receklerini duyurdular.

YUNAN‹STAN’DA EYLEMLER SÜRÜYOR

Maoist Komünist Partisi Merkez Komite Siyasi Büro, yapt›¤› 81 No’lu aç›klamada, Yunanistan halk›n›n faflist cinayete karfl›kabaran devrimci öfke hareketini coflkuyla selamlad›klar›n› duyurdu Yunanistan’daki devrimci halk kitlelerinin kendili¤in-den gelme hareketini devrimci geliflme ad›na sevindirici buldu¤unu belirten Maoist parti, Yunan polisinin iflledi¤i cinayetinard›ndan Yunanistan halk›n›n geliflen ilerici-devrimci hareketini sahiplendi¤ini ve destekledi¤ini aç›klad›. Savunmas›z, silah-s›z ve suçsuz bir gencin hiçbir gerekçe olmadan ve kendi burjuva hukuklar›na bile ayk›r› bir flekilde katledilmesinin, kimle-rin terörist oldu¤unu bir kez daha kan›tlad›¤›na vurgu yap›lan aç›klamada, çözümün “Devrimci Demokrasi ve Proleter Sos-yalist Demokrasi, en nihayetinde ise komünizmde oldu¤u” ifade edildi. Maoist partinin aç›klamas›n›n devam›nda Yunanis-tan’daki geliflmelere kay›ts›z kal›nmamas›, her türlü devrimci geliflmenin desteklenmesi, enternasyonalist ruhla s›n›f daya-n›flmas› ve birli¤iyle görevlere sahip ç›k›lmas› gerekti¤i belirtildi.

N

MKP: Yunanistan halk›n›n hakl› isyan›n› selamlad›

‹ran'›n resmi haber ajans› ‹RNA, Rusya'n›n ‹ran'a ha-va savunma sistemi S-300 füzelerinin teslimine bafl-lad›¤›n› duyurdu.Ajansa göre, ‹ran Meclisi’nin D›fl ‹liflkiler ve Ulusal Gü-venlik Komisyonu baflkan yard›mc›s› Emayl Kasori,"Rusya ile birkaç y›l süren görüflmelerin ard›ndanflimdi S-300 sistemini ‹ran'a teslim ediliyor" dedi. Ka-sori, Rusya'n›n satt›¤› S-300 füzelerinin tesliminin nezaman bafllad›¤›n› ise belirtmedi. ‹ran D›fliflleri Ba-kanl›¤› ise haberle ilgili aç›klama yapmad›. S-300 sa-vunma sistemlerinin, ‹ran'›n nükleer tesislerine yö-nelik olas› ‹srail ve ABD sald›r›s›n›n püskürtülmesinedestek sa¤layaca¤› belirtiliyor. Rusya D›fliflleri Ba-kanl›¤›, ekim ay›nda yapt›¤› aç›klamada, Mosko-va'n›n ‹ran'a geliflmifl S-300 sistemleri sataca¤›n› ya-lanlam›flt›. Aç›klamada, Moskova'n›n "sorunlu bölge-lere" silah satma niyeti olmad›¤› belirtilmiflti. AncakRus haber ajanslar›ndan RIA Novosti, geçen hafta,"güvenilir kaynaklara" dayanarak, Moskova'n›n ‹ranile S-300 sat›fl› anlaflmas›n› tamamlad›¤›n› duyur-mufltu. ABD, Avrupal› müttefikleri ve ‹srail, ‹ran'›nnükleer enerji program›n›n nükleer silah gelifltirmekamac›nda oldu¤u iddias›nda bulunuyor. ‹ddialar›reddeden ‹ran ise nükleer program›n›n enerji eldeetmek üzere sivil amaçl› oldu¤unu savunuyor.ABD’nin, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze savun-ma sistemi kurmak istedi¤i ve çembere almaya ça-l›flt›¤› Rusya, ‹ran'a yapt›¤› silah sat›fl› ile ABD karfl›-s›ndaki cepheyi güçlendirmeyi ve kendisinin yan›n-da tutmay› hedefliyor.

Sri Lanka'da Tamil Kapanlanlar›, yaklafl›k 60 askeriöldürdüklerini aç›klad›lar.Aç›klamada, Kilinochchi bölgesinin güneyindeki ‹ra-namadu köyünde bask›na haz›rlanan askerlere sal-d›r› düzenlendi¤i ve askerlerin geri püskürtüldü¤üsald›r›da 60 askerin öldürüldü¤ü ve 150 askerin deyaraland›¤› ifade edildi.Ordu sözcüsü ise çat›flmada askerler aras›nda “bir-kaç” can kayb› oldu¤unu ve baz› askerlerin kaybol-du¤unu bildirdi. Sözcü, bölgeden çekilmedikleriniifade etti.

Pakistan’›n Afganistan s›n›r›ndaki bölgesine ABD or-dusu taraf›ndan yap›lan füze sald›r›s›nda 7 kifli haya-t›n› kaybetti. ABD ordusuna ait insans›z uçaktan Pa-kistan’›n Güney Veziristan bölgesine at›lan 2 füzesonucunda 7 kifli hayat›n› kaybetti. Hindistan’da ya-flanan bombal› sald›r›lar›n ard›ndan durumu gerekçegöstererek Pakistan içlerine yapt›¤› sald›r›lar› meflru-laflt›rma aray›fl›na giren ABD, daha önce de KuzeyVeziristan’a ba¤l› köylere sald›r›lar yapm›flt›. 22 Ara-l›k günü, Güney Veziristan’da meydana gelen füzelisald›r›lara iliflkin Pakistan istihbarat kaynaklar› ‘uça-¤a iki ayr› mahalden atefl aç›ld›¤› ve uça¤›n da ateflaç›lan araçlara füze att›¤›’ aç›klamalar›nda bulundu.‹stihbarat yetkilisi ilk füze sald›r›s›n›n Kari Hel bölge-sinde meydana geldi¤ini ve 3 kiflinin öldü¤ünü aç›k-lad›. Di¤er sald›r›n›n ise Sin Varsak bölgesine yap›ld›-¤›n› aç›klayan yetkili, burada da 4 kiflinin öldü¤ünü,sald›r›larda ölenlerin 6’s›n›n Taliban üyesi, bir kiflininde o s›rada bölgeden geçmekte olan bir sivil oldu¤u-nu belirtti.

Rusya'dan ‹ran'a füzesat›fl›

Tamil Kaplanlar›: 60asker öldürdük

ABD’den Pakistan'a füze sald›r›s›

Küresel krizi de¤erlendiren tüm ciddi iktisatç›lar, bu krizden en çoketkilenecek birkaç ülkeden biri Türkiye olacak derken hükümetyetkilikleri flafl›lacak bir umursamazl›kla tüm dünyay› kas›p kavu-ran krizin ülkemizi pek fazla etkilemeyece¤ini söylemektedirler.Bu umursamazl›¤›n temelinde elbette ki, iktisat biliminin temelamac›na iliflkin farkl› bir de¤erlendirme yatmaktad›r. ‹ktisat bilimi-nin amac›, insanlar›n temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› ve refah›n›nart›r›lmas›d›r. Ancak kapitalist sistem içinde krize çare arayan hü-kümetler, iktisat biliminin amac›n›n insanlar›n ihtiyaçlar›n›n karfl›-lanmas› oldu¤unu de¤il, ulusal veya uluslar aras› büyük flirketlerinyaflamas›n›n sa¤lanmas› ve sürekli kâr elde edebilecekleri sisteminkurulmas› ve korunmas› oldu¤unu düflünmektedirler. Krizin Türki-ye’yi te¤et geçece¤ini iddia edenler elbette ki, yüz binlerce iflsizinevine ekmek götüremeyiflinin yaratt›¤› ac›y›, kar›n toklu¤una çal›-flanlar›n iflsiz kalma korkusuyla katlanmak zorunda kald›¤› kölelikkoflullar›n› düflünerek konuflmuyorlar. Onlar, kredi kartlar›yla tüke-tici kredileriyle memuru, iflçiyi, esnaf› sömürerek kârlar›na kâr ka-tan bankalar batmad›klar› için, Sabanc›lar, Koçlar pefl pefle iflas et-medikleri için “hamdolsun” demektedirler.

Oysa küresel kriz, Türkiye halk›n› can evinden vurmaya bafllam›fl-t›r. Son aylarda krizin dolays›z sonucu olan iflsizlik ve yoksulluk gö-rülmedik bir h›zla artmaktad›r. ‹flsizlik oranlar›na iliflkin olarak Tür-kiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) taraf›ndan aç›klanan ve konuyla ilgi-lenen hiç kimsenin ciddiye almad›¤› veriler, durumun ciddiyetinigizlemekten baflka bir ifle yaramamaktad›r. TÜ‹K taraf›ndan 15 Ara-l›k 2008 tarihinde ülkemizdeki iflsizlik oran› yüzde 10,3 olarak aç›k-lanm›flt›r. Oysa bu kurum taraf›ndan hesaplara dâhil edilmeyen ça-l›flmaya haz›r oldu¤u halde umudu kalmad›¤› için ifl aramaktanvazgeçen 1 milyon 682 bin kifli ile mevsimlik çal›flan 209 bin kifli dehesaplamaya dâhil edildi¤inde, iflsizlik oran›n›n yüzde 22–25 oldu-¤u tahmin edilmektedir. Bu oran bu haliyle bile Cumhuriyet tarihi-mizin en yüksek iflsizlik oran›d›r.

AKP hükümetinin görülmedik bir pervas›zl›kla uygulad›¤› neoliberalpolitikalar nedeniyle özellikle k›rsal kesimde yaflanan mülksüzlefl-menin sonucu olarak, tar›mda istihdam edilen insanlar da iflsizlerinaras›na kat›lmaya devam etmektedir. Küresel krizin etkileri somutolarak ortaya ç›kt›kça yüzlerce iflçi çal›flt›ran birçok fabrikayla birlik-te küçük ölçekli çok say›da iflletme kapanmaya ve böylece buralar-da çal›flan iflçilerle birlikte bu iflletmelerin sahipleri de mülksüzlefle-rek iflsizler ordusuna kat›lmaya bafllam›flt›r. Zaten istihdam yarat-maya yönelik bir politikas› olmayan AKP iktidar›n›n, küresel kriz ne-deniyle art›k istese bile üretime yönelik yat›r›m yaparak istihdamyaratmak için d›fl borç bulma imkân› da ortadan kalkm›flt›r. Uzuny›llard›r uygulanan “devleti küçültme”, özellefltirme ve “özerklefltir-me” politikalar› yüzünden, hükümetlerin elinde para ve maliye po-litikas› oluflturma araçlar› da al›nm›fl durumdad›r. Topluma krizdenkurtulman›n en önemli araçlar›ndan biri olarak anlat›lan IMF ile ya-p›lan anlaflmalar›n gerçek amac› ise, Türkiye’nin d›fl borç ödemele-rini garantiye almakt›r.

Bu genel durum karfl›s›nda genifl halk kitlelerinin kendi sorunlar›nasahip ç›karak kendi iktidarlar›n› yaratmas›ndan, üretim ve bölü-flüm iliflkilerini emekçilerden yana düzenleyecek bir program› ha-yata geçirmesinden baflka ç›kar yol bulunmamaktad›r. Bunu sa¤-lamak elbette ki, flimdiye kadar yürütülen toplumsal muhalefetinyeni bir mücadele anlay›fl›yla ve yeni bir ittifaklar politikas›ylamümkün olacakt›r. Küresel kriz karfl›s›nda halk›m›z› savunacak güçodaklar› mevcuttur, ancak ne yaz›k ki bir program etraf›nda biraraya gelerek sonuç al›c› ortak bir mücadele örgütleyememekte-dirler. Ancak yak›n gelecekte toplumsal bir kargaflaya yol açmapotansiyeli de içeren iflsizlik ve yoksullaflma süreci karfl›s›nda,emek mücadelesi veren tüm örgütlerin flapkay› önlerine koyupdüflünmeleri gereklidir.

Çeflitli iflkollar›nda çal›fl›rken kriz bahane edilerek ifllerinden at›lan,ücretsiz izinlere ç›kar›lan yoksulluk içinde k›vranan iflçiler, fabrikaiflgalleri, yürüyüfller ve eylemler yapmaktad›rlar. ‹flsizlik ve yoksul-luk artt›kça toplumdaki öfke ve tepkiler de artacakt›r. Birkaç mü-cadeleci sendikan›n ve bir avuç militan sendikac›n›n yürüttü¤ümücadeleler, elbette yol gösterici ve umut vericidir. Bu umuda sa-hip ç›k›lmal›d›r. Ancak bu mücadeleler, hem yeterli kitleselli¤e ula-flamad›klar› için hem de yerel taleplerle s›n›rl› olmalar› bak›m›ndan,kriz karfl›s›nda kapsaml› bir çözüm için model oluflturamazlar. Bukoflullarda, sendikalar›n, Demokratik Kitle Örgütlerinin ve emektenyana siyasi partilerin, bas›na ve kamuoyuna faks metinleri yay›m-layarak tepki gösterme al›flkanl›klar› terk edilmelidir.

Emekçilerin sendikalarla ilgili güvensizliklerinin afl›lmas› gereklidir.Bunun için sendikac›lar, günlük mesailerini, iflçilerin aras›nda iflyer-lerinde fabrikalarda geçirmeye bafllamal›d›rlar. Ülkemizdeki sendi-kal› iflçi say›s›n›n azl›¤› da göz önünde bulundurularak, sadece sen-dikal örgütlülü¤ün bulundu¤u iflyerleriyle s›n›rl› kal›nmamal›d›r.Sendikas›z iflyerlerinde kendili¤inden bafllayan eylemlere önderlikedecek ve bu eylemleri eflgüdümlü hale getirecek bir anlay›flla ça-l›fl›lmal›d›rlar. ‹flsizler ordusu kitlesel eylemlerin önemli bir parças›haline getirilmelidir. Sendikalar, iflsizleri de mücadelenin ön saflar›-na tafl›yacak bir çal›flma bafllatmal›d›rlar.

En yak›n zamanda, her türlü siyasi e¤ilimi içinde bar›nd›ran iflçi kon-federasyonlar›, meslek örgütleri bir araya gelerek krize karfl›, ülkeyive halk› savunacak bir program ve mücadele stratejisi oluflturma ça-l›flmalar›na bafllamal›d›r. Bu çal›flmada haz›rlanacak program›n, flim-diye kadar yap›ld›¤› gibi, ABD ve AB’den icazet alarak iktidara gelenve kapitalizmin bekas› için politikalar üreten ve uygulayan hükü-metlerden taleplerin yer ald›¤› bir program olmamas› gereklidir.

Sendikalar, meslek örgütleri ve sol/sosyalist siyasi örgütler bir ara-ya gelmek zorunda olduklar›n›, haz›rlayacaklar› program› uygula-yacak iktidar seçene¤inin oluflturmak sorumlulu¤unu da tafl›d›kla-r›n› unutmamal›d›rlar.

*D‹SK Ankara fiubesi Örgütleme Uzman›

Kriz, iktidarla afl›l›r

KONUK YAZAR Mahsun Turan*

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

‹‹ZZMM‹‹RR:: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Dai-re:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 � MMAALLAATTYYAA:: Dabakhanemah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � KKOONNYYAA:: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: :

(0332) 351 59 55 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] � YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹::Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96

BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

‹srail ile Hamas aras›nda 6 ayl›k ateflkes sürecininbitmesi, El Fetih-Hamas aras›nda günlerdir sürengergin görüflmeler, Filistin’de seçim tart›flma-teh-ditleri, Obama’n›n da alt›n› çizdi¤i ABD’nin ‘‹srail’denvazgeçmeyece¤i’ sözleri ‹srail’in bilindik bahaneler-le Gazze’ye sald›raca¤›n›n mesaj›n› veriyordu ade-ta. Mahmut Abbas’›n haftalard›r sürdürdü¤ü amandileme diplomasisi kuflkusuz Hamas üzerinden bir-tak›m senaryolar›n haz›rland›¤›n› iflaret veriyordu.Abbas, yaklaflan seçimleri iflaret ederek, Hamas’akoltu¤unu kapt›rmayaca¤›n›, seçimleri gerekirsebast›rabilece¤ini ve baflkanl›¤›n› kapt›rmayaca¤›n›vurgulayan tehditler savuruyordu her f›rsatta. Sonolarak geçti¤imiz günlerde M›s›r’da temaslarda bu-lunun ‹srail D›fliflleri Bakan› Tzipi Livni ve BaflbakanEhud Olmert, Gazze’ye sald›racaklar›n›, Hamas yö-netimine son vereceklerini aç›kça ifade etmifllerdi.

Gazze’de aç›k kap› b›rakmayan, en temel insani ih-tiyaçlar›n karfl›lanmas›n› engelleyen, dünya ile ileti-flimi kesen ve 1,5 milyon Filistinliyi felakete sürük-leyen, Gazze’yi aç›k hava hapishanesine çeviren ‹s-rail, nihayetinde Gazze’ye bombalar ya¤d›rd›. Ha-nuka-Ifl›klar dedi¤i ‘bayram›n›n son gününde Filis-tin halk›na cehennemi yaflatt›. Filistin halk›na siyo-nist kurflunlar›n› döktü, bayram›ndan esinlenerekismini koydu¤u ‘dökme kurflun’ sald›r›s›yla. 1967savafl›ndan beri en büyük sald›r› ve katliam› ger-çeklefltiren ‹srail, “Hamas’› ve güvenlik noktalar›n›hedef al›yoruz” dedi¤i sald›r›s›nda, mülteci kampla-r›n› da bombalayarak 300’den fazla Filistinliyi kat-letti, yüzlercesini yaralad› ve kenti adeta harabeyeçevirdi. Zira ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i sald›r›n›n gün-düz ortas›nda yap›lmas›, Hamas binalar›n›n ve sivil

halk›n bulundu¤u toplu alanlar›n ayr›m yap›lmaks›-z›n hedef seçilerek bombalanmas›, bu sald›r›n›nHamas’a de¤il, Filistin halk›na oldu¤unu aç›kça gös-teriyor. Emperyalist efendiler sesini ç›karmayarakeserlerini seyretmenin keyfini sürmekteler. ‹kiyüz-lülüklerini tekrar gösterip yeni ‘bar›fl konferanslar›’düzenleyecek, yeni ‘yol haritalar›’ çizecekler. Böy-lece Ortado¤u’ya ‘bar›fl getirme’ ad› alt›nda yeni y›-k›m ve tahakküm sald›r›lar› ortaya koyacaklar.

‹srail: fiimdi savaflma vakti geldiSald›r›lar›n› her f›rsatta kendi güvenlikleri için ger-çeklefltirdi¤ini iddia eden ‹srail, son sald›r› ve katli-am›n› daha da geniflletece¤ini ve uzun süreye ya-yaca¤›n› aç›klad›. ‹srail Savunma Bakan› Ehud Ba-rak, “Gazze’de savaflma zaman› geldi, operasyonk›sa ve kolay olmayacak. Sükûnet zamanlar› vard›r,savafl zamanlar›. fiimdi savaflma vakti geldi” aç›kla-malar›yla Filistin halk›n› katletmeye devam edece-¤inin mesaj›n› verdi. Hamas’la ateflkesin sürdürüle-bilmesi için elinden gelen her fleyi yapt›¤›n› iddiaeden Baflbakan Ehud Olmert, sald›r›n›n uzun soluk-lu olabilece¤ini, bunun için Hamas’la ateflkesinmümkün olmad›¤›n› ve sald›r›n›n karadan devamedece¤ini belirtti. Ordu sözcüsü ise, sald›r›lar çerçe-vesinde Hamas’a ait her fleyin hedef olabilece¤ini

söyleyerek, Hamas yöneticilerinin vurulabilece¤i-nin mesaj›n› verdi.

Öte yandan ‹srail, sald›r›s›n› yo¤unlaflt›rmak için ka-radan sald›r› haz›rl›klar›na bafllad›. Orduya kat›lma-lar› için bütün yedek askerlere ça¤r› yapt›. 4500 ye-dek askerin silâhalt›na al›nmas› için Olmert’in onayverdi¤i bildiriliyor.

ABD katliama onay veriyor, Abbas efendisinin di-linden konufluyor‹srail’in Ortado¤u’daki varl›¤›n› varl›k sebeplerindengören ve müttefikinin güvenli¤i için her fleyi yapa-bilece¤ini aç›klamaktan kaç›nmayan ve Ortado-¤u’daki y›k›mlar›n, katliamlar›n bafl aktörü olanABD, ‹srail’in sald›r› ve katliam›na yönelik bir aç›kla-ma getirmedi. Sald›r›y› k›namad›¤› gibi, durdurul-mas› ve katliamlar›n engellenmesi için herhangi birgiriflimde bulunmayarak bu sald›r›n›n arkas›nda ol-du¤unu gösterdi. ABD’nin sald›r›ya dönük aç›kla-mas›, Hamas’›n “‹srail’e yönelik roket sald›r›lar›n›ve terörist faaliyetlerini durdurmas› yönünde oldu.‹ran, sald›r›y› fliddetle k›nad›¤›n›, katliamlardan do-lay› ‹srail’in cezaland›r›lmas› gerekti¤ini aç›klayarak,katledilenler için genel yas ilan etti. Rusya, sald›r›-lar›n derhal durmas›n› isterken, AB, sivil ölümlerinin

derhal durdurulmas›n›, Hamas’›n roket at›fllar›na

son vermesini ve ateflkes için derhal devreye giril-

mesi gerekti¤ini aç›klad›. M›s›r ise sald›r›ya Ha-

mas’›n sebep verdi¤ini aç›klad›. Arap Birli¤i, sald›r›-

n›n durdurulmas› için, birkaç gün içinde Kahire’de

ola¤anüstü toplanaca¤›n› aç›klad›.

Filistin sorununun çözümünde emperyalistlere ya-

manan ve özellikle Hamas’›n seçimleri kazanma-

s›ndan sonra Hamas’›n yok edilmesi için iflbirli¤ine

dahi giriflen Filistin Devlet Baflkan› ve El Fetih lideri

Mahmut Abbas ‹srail’in sald›r›s›ndan Hamas’› so-

rumlu tuttu. Kahire’de bulunan Abbas, “Hamas

ateflkesi sonland›rmayarak bu sald›r›ya engel ola-

bilirdi”dedi.

Filistin halk›ndan ‹ntifada ça¤r›lar› yükseliyor‹srail’in sald›r›lar›yla güvenlik noktalar› ve binalar›

yerle bir edilen Hamas, ‹srail’e karfl› direneceklerini

aç›klad›. Hamas’›n ça¤r›s›na Filistin’deki di¤er örgüt-

ler de kat›larak, “kan›m›z›n son damlas›na kadar di-

renifli sürdürece¤iz” dedi.

Hamas’›n Suriye’de sürgündeki lideri Halid Meflal, El

Cezire televizyonuna yapt›¤› konuflmada, Filistin

halk›na üçüncü ‹ntifaday› bafllatmalar› ça¤r›s›nda

bulundu. Meflal, “Siyonist düflman ‹srail’e karfl› sizle-

ri askeri intifadaya ça¤›r›yorum. Filistin Devlet Bafl-

kan› Mahmut Abbas’a karfl› içeride de bar›flç›l intifa-

daya ça¤›r›yorum” dedi. Filistin Baflbakan› ve Gazze

Yönetimi’nin lideri ‹smail Haniye ise, ‹srail’e meydan

okuyarak, asla boyun e¤meyeceklerini aç›klad›. 3.

‹ntifada ça¤r›s›na Hizbullah da eklendi. Hizbullah li-

deri Hasan Nasrallah, yapt›¤› aç›klamada ABD’yi sert

bir flekilde elefltirirken, Gazze halk›n›n yaln›z olma-

d›¤›n›, sald›r›lar karfl›s›nda Filistin halk›n›n 3. ‹ntifada-

ya kalk›flmalar›n› istedi.

‹srail sald›r›s› devam ediyorGazze’ye sald›r›s›n› savafla dönüfltüren ve karadan

sald›r› gerçeklefltirmeye haz›rlanan ‹srail’in hava

bombard›man› kesintisiz devam ediyor. Buna karfl›-

l›k Hamas, ‹srail’e roketlerle karfl›l›k veriyor. Roket

sald›r›lar›nda 4 ‹srail askerinin öldü¤ü belirtildi. Ölü

ve yaral› say›s›n›n her gün artt›¤› sald›r› Lübnan s›n›-

r›na dayanm›fl durumda. Aktar›lan geliflmelerde ‹s-

rail uçaklar›n›n Lübnan hava sahas›n› ihlal etti¤i

kaydediliyor. ‹srail önerilen ateflkes flartlar›n› uygun

bulmad›¤›n› ve sald›r›lara devam edece¤i aç›klama-

s›nda bulunurken Hamas, sald›r›n›n önkoflulsuz son-

land›r›lmas›, Gazze kuflatman›n kald›r›lmas› ve tüm

geçifllere izin verilmesi kofluluyla ateflkese evet di-

yece¤ini ifade etti. BM ve Arap Birli¤i’nin toplanarak

oluflturdu¤u tasar› ABD taraf›ndan reddedilerek sal-

d›r›n›n durmas› yönünde karar al›namad›.

Katliama tepkiler büyüyor‹srail’in Filistin halk›na yönelik sald›r› ve katliam›

dünyada ve ülkede tepkiyle karfl›lan›yor. Dünyan›n

birçok ülkesinde ‹srail siyonizmi ve ABD emperya-

lizmi karfl›t› gösteriler düzenlenerek, katliam pro-

testo edildi. Ülkemizde birçok ilde gerçekleflen pro-

testo eylemlerinde katliama öfke ya¤d›. Demokra-

tik kitle örgütleri, insan haklar› kurulufllar›, sendika-

lar ve siyasi partilerin bir araya gelerek gerçeklefl-

tirdi¤i eylemlerde ‹srail siyonizmi ve ABD emperya-

lizmi karfl›t› sloganlar ön plana ç›kaken, Filistin hal-

k›n›n yaln›z olmad›¤›n› ve Filistin halk›n›n hakl› di-

reniflinin desteklendi¤i vurguland›. Eylemlerde, ‹s-

rail’le stratejik iliflkiler gelifltiren Türk devletinin bu

katliama ortak oldu¤u ile AKP hükümetinin ikiyüz-

lülü¤ü ifade edildi. Yap›lan eylemlerde ‹srail sald›r›-

s› ve katliam›n›n haks›zl›¤›na ve insanl›k suçu oldu-

¤una vurgu yap›larak, Filistin halk›yla dayan›flma

ça¤r›lar› yap›ld›.

‹srail, efendisinin icazetiyle Filistin halk›na siyonist ‘kurflunlar›n› döktü’ABD himayesindeki siyonist ‹srail, Filistin

topraklar›ndaki katliamlar›n› sürdürüyor. ‹srail’inGazze’ye yönelik yapt›¤› sald›r›da ölü say›s› 360'›

geçerken, yaral› say›s› da 2 bine yaklaflt›

KAZANAN F‹L‹ST‹N HALKI OLACAKsrail’in Filistin Gazze fierideyönelik gerçeklefltirdi¤i sald›r›ve katliam iliflkin yaz›l› biraç›klama yapan DemokratikHaklar Federasyonu (DHF),sald›r›lar› k›nayarak, Filistinhalk›n›n yan›nda olduklar›n›belirtti.

“ABD bu katliam›n sorumlusudur”DHF’nin 27 Aral›k 2008 tarihli aç›klama-s›nda “ABD’nin Ortado¤u’daki tetikçili¤iniyapan ‹srail Siyonizmi, sahip oldu¤u hertürlü teknolojik imkân ve “güçlü” silah-lar›na karfl›n, tafllar ve derme çatma si-lahlarla mücadele eden Filistin halk›n›ndireniflini yenmeyi baflaramad›” denile-rek Siyonist ‹srail devletinin Filistin halk›-na yönelik on y›llard›r süren sald›r›lar›n›ntüm olanaks›zl›klar›na ra¤men direnenFilistin halk›n›n öfkesinin hedefinde oldu-¤u belirtildi.“‹srail’in uzun süredir abluka alt›nda tut-tu¤u; g›da, ilaç, temizlik, elektrik, petrolgibi temel ihtiyaçlar›n ulaflmas›n› engel-ledi¤i Gazze’de bugün gerçeklefltirilenkatliam, ABD eliyle Filistin’de yürütülen“böl-parçala-yönet” siyasetinin önemlibir sonucudur” denilen aç›klamada Gaz-ze’de yaflanan sald›r›lar›n ABD’nin ç›karve planlar› do¤rultusunda gerçeklefltiril-di¤i vurguland›. Aç›klamada, ABD’nin ‘ye-ni’ baflkan› Obama’n›n “Kudüs ‹srail’in bö-lünmez baflkenti olarak kalacak. Çünkü‹srail bizim Ortado¤u’da en önemli ve gü-

venilir müttefikimiz” söz-leri, bugünkü sald›r›s› için‹srail’e yak›lan bir yeflil

›fl›k niteli¤indeydi” sözleri-nin de ABD’nin bu katlia-m›n sorumlusu oldu¤unugösterdi¤i belirtildi.

Türk devleti ve Baflbakan› ikiyüzlüdavran›yor“Eline Filistin halk›n›n kan› bulaflan ‹srail

Baflbakan› Ehud Olmert 23 Aral›k günüAnkara’dayd›. Baflbakan Tayyip Erdo¤anve Cumhurbaflkan› Abdullah Gül ile görü-flen Olmert, kameralar önünde el s›k›flt›¤›ikiliyle samimi pozlar verirken, TürkiyeCumhuriyeti, ‹srail’le birlikte her y›l Kon-ya Ana Jet Üssü’nde savafl jetleri ile e¤i-tim yaparken, kulland›¤› tanklar› ‹sra-il’den alarak ve ‹srail’de yenileyerek hery›l milyonlarca dolar› bu Siyonist devleteak›t›rken, eli kanl› birer katil olan ‹srailli

devlet yetkilileri Türkiye Büyük Millet

Meclisi kürsülerine ç›kart›larak konuflma

yapt›r›l›p alk›fllan›rken, Gazze katliam›n-

da Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumlulu¤u

olmad›¤›n› kim söyleyebilir?” ifadeleriyle

sald›r›y› k›nad›¤›n› aç›klayan Baflbakan

Erdo¤an’›n ikiyüzlü davrand›¤› belirtildi.

“Kazanan mutlaka hakl› olan Filistinhalk› olacakt›r”ABD destekli ‹srail siyonizminin sald›r›lar›-

n›n Filistin halk›n›n hakl› ve meflru müca-

delesini bitiremeyece¤inin belirtildi¤i aç›k-

lama, “Zulmün oldu¤u her yerde isyanlar

da olacakt›r. Tarihin her döneminde oldu-

¤u gibi sonunda kazanan mutlaka hakl›

olan Filistin halk› olacakt›r. Demokratik

Haklar Federasyonu olarak Filistin halk›n›n

hakl› mücadelesini destekliyor, direnen Fi-

listin halk›n›n zaferi kazanaca¤›na olan

inanc›m›z› bir kez daha yineliyoruz” ifade-

leriyle son buldu.