3
193 BÝBLÝYOGRAFYA : BA, Nâme-yi Hümâyun Defteri, IX, 178, 209- 211; Mir Hussain Ali Khan Kirmani, History of Tipu Sultan (trc. W. D. Miles), Lahore 1974; G. P. Tay- lor, The Coins of Tipu Sultan, Oxford 1914; Uzun- çarþýlý, Osmanlý Tarihi, IV/2, s. 156, 160, 161; Mo- hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut- ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan’s Mission to Constan- tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring, Haidar Ali and Tipu Sultan and the Struggle with the Mu- salman Powers of the South, New Delhi 1974; B. Sheikh Ali, Tipu Sultan: A Study in Diplomacy and Confrontation, Mysore 1982; Azmi Özcan, Pan-Ýslamizm: Osmanlý Devleti, Hindistan Müs- lümanlarý ve Ýngiltere (1877-1924), Ankara 1997, s. 18-21; N. B. Pande, Aurangzeb and Tipu Sul- tan: Evaluation of Their Religious Policies, Del- hi 1997; K. Brittlebank, Tipu Sultan’s Search for Legitimacy: Islam and Kingship in a Hindu Do- main, Delhi 1997; State and Diplomacy Under Tipu Sultan: Documents and Essays (ed. Irfan Habib), Delhi 2001; Mohammad Ilyas Nadvi, Tipu Sultan-A Life History, Delhi 2004; Hidayat Ho- sain, “The Library of Tipu Sultan”, IC, XV (1940), s. 139-167; Yusuf Hikmet Bayur, “Tipu Sultan ile Osmanlý Padiþahlarýndan I. Abdülhamid ve III. Selim Arasýndaki Mektuplaþma”, TTK Belleten, XII/47 (1948), s. 617-654. ÿAzmi Özcan TÝRAN Arnavutluk’un baþþehri. ˜ Heybetli Dajti daðýnýn (1610 m.) etekle- rindeki tepelik alanla verimli ovalarýn bir- leþtiði kesimde deniz seviyesinden 110 m. yükseklikte yer almaktadýr. Tiran adý et- rafýnda birçok faraziye ileri sürülürse de bunlardan hiçbiri ikna edici görünmez. Ti- ran 1614 yýlýndan itibaren ortaya çýkan bir Osmanlý þehridir, ancak yöresinde tarih öncesi dönemden kalan yerleþme yerleri olduðu bilinmektedir. Tiran ovasýnda bu- lunan Ýlirler’e ait pek çok sayýdaki yer ad- larý burada en azýndan 3000 yýldýr Arna- vutlar’ýn yaþadýðýný ortaya koyar. Küçük bir kasaba þeklinde Tiran’dan ilk defa, Marin Barletius’un Tarih’inden nakledilen 1418 tarihli Venedik belgesinde söz edilir. Bölge- nin 835 (1431-32) tarihli ilk Osmanlý tah- ririnden anlaþýldýðýna göre bu kesimde ba- zýlarý elli hâne, çoðunluðu beþ ve yirmi hâ- ne nüfusa sahip köyler vardýr, bu durum yörenin nisbeten sýk nüfuslu bir iskân ala- ný olduðunu gösterir. Bunlarýn arasýnda gü- nümüzde Tiran’ýn bir banliyösü durumun- daki Kamza köyü de bulunmaktadýr. Os- manlý öncesi dönemde yerleþmeler daha çok korunaklý yerlerde, tepelerde iken ova- lýk kýsýmda herhangi bir iskân izi görülmez. Tirana ovasý ve ayný adý taþýyan mezra- asý, Ýskender Bey ile Osmanlýlar arasýndaki uzun mücadelelerde (1450-1478) Büyük Tiran ve Küçük Tiran diye zikredilir. XV. yüz- yýlýn sona ermesiyle birlikte bölgede artan nüfusun etkisiyle ekonomik canlanma gö- rülür. 991 (1583) tarihli Ohri (Ohrid) San- caðý Defteri’nde tepelerdeki 110 köy ve kýsmen verimli hale getirilen ovadaki 2900 hâne kaydedilir. 1591’de Makedonya’da- ki Ohri’ye giden Venedikli seyyah Lorenzo Bernado’nun Tiran ovasýný geçen yol üze- rinde Makedonya’daki Struga’dan gelen ve Lezhë (Leþ) Limaný’na hareket eden 500 atlýk bir kervan gördüðünü söylemesi Ti- ran bölgesinden geçen ticaretin önemini ortaya koyar. 1614 yýlýnda Petrela Kalesi yakýnýndaki Mulleti köyünde Osmanlý asil- zadesi Sulejman Bargjini (Berkinzâde) bir cami, hamam, han ve Tiran’da bir imaret yaptýrdý; ayrýca pazar yeri ilâve ederek kö- yün kasabaya dönüþmesine katkýda bu- lundu. Bu kasaba, Balkanlar’ýn içlerine doð- ru giden büyük ticaret yollarýyla baðlantýlý olan ovada bir ticaret merkezi olarak siv- rildi; daha verimli bir ekonominin ve da- ha büyük bir nüfusun temel ihtiyaçlarýna cevap verebilecek þekilde ortaya çýktý. 1072’de (1661-62) Evliya Çelebi tarafýn- dan Tiran’ýn bu anlamda canlý bir tasviri yapýlýr. Zahmetli Kërraba geçidinden ge- lerek kasabaya ulaþan Evliya Çelebi bura- nýn Ohri sancaðýna baðlý olduðunu, bir voy- voda ile bir kadýnýn görev yaptýðýný, bir- çok camisi, hanlarý, hamamlarý, alýþveriþ yapýlan sokaklarý ve meyve bahçeleri bu- lunduðunu yazar. Kasaba geniþ bir düz- lükte kurulmuþtur ve bütün binalarý kire- mitle kaplanmýþtýr (Seyahatnâme, VI, 106). Bu kýsa tasvir bir kliþe de olsa Tiran’ýn köy- den kasaba haline geldiðine ve önem ka- zandýðýna iþaret eder. XVII ve XVIII. yüz- yýllarda Tiran tarým ürünlerinin ticaretinin yapýldýðý nisbeten küçük bir merkez halin- de kaldý. 1769 yýlýnda buradan Venedik’e 2600 varil zeytinyaðý ihracatý yapýldýðý, pa- muklu ve ipekli üretiminin bulunduðu, se- ramik ve kuyumculuk dahil metal iþler ve dericilikle uðraþýldýðý dikkati çeker. XVII. yüzyýl resmî Osmanlý kaynaklarý o dönem- de Tiran’ýn bir kadýlýk merkezi olmadýðýný gösterir. XVIII. yüzyýlýn sonuna doðru þe- hir, daha önceden önemli yerleþim birim- leri olan Petrela ve Akçahisar’ýn (Kruya) öne- mini kaybedip nüfusun Tiran’a taþýnmasý sebebiyle büyük deðer kazandý. 1703’te Tiran’da 400 hâne ve 3000 ki- þilik nüfusun bulunduðu zikredilir. 1820’- de bu rakam iki katýndan daha fazladýr. 1793’te Molla Bey Bargjini (Berkinzâdeler) tarafýndan büyük bir caminin yapýmýna baþlanmasý da þehrin önemini gösterir. asker ve mühimmat istiyordu. Ancak Os- manlý Devleti bu sýrada Rusya ile savaþ halinde olduðundan Ýngiltere’yi karþýsýna almak istemiyordu. Tîpû Sultan’a gönderi- len cevabî mektupta her þeye raðmen ba- rýþýn korunmasý tavsiye edilmiþti. Ýstanbul’- dan bekledikleri desteði alamayan heyet mensuplarý benzer taleplerle Paris’e, ar- dýndan Ýngilizler’i krala þikâyet için Londra’- ya gitmek üzere ayrýldýlar. Bu arada Ýn- giliz, Marata ve Haydarâbâd Nizamlýðý as- kerlerinden oluþan müttefik güçlere kar- þý yenilgiye uðrayan Tîpû Sultan (1792) bu defa Fransýzlar’la bir ittifak giriþiminde bulununca Ýngilizler, III. Selim’e baþvurup müslümanlarýn önderi sýfatýyla düþmanlý- ðý sona erdirmesi için Tîpû Sultan’a tavsi- yede bulunmasýný istediler. Bunun üzeri- ne III. Selim, Tîpû Sultan’a Rebîülâhir 1213 (Eylül 1798) tarihinde bir mektup gönde- rerek Fransýzlar’ýn Mýsýr’ý iþgallerinden söz etti; asýl Ýslâm düþmanýn Fransýzlar olup amaçlarýnýn Ýslâm âlemini iþgal etmek ol- duðunu, kesinlikle Fransýzlar’a inanýlma- masý gerektiðini söyledi ve ihtiyaç halinde ara buluculuk yapabileceðini bildirdi. Bu mektuba cevaben Tîpû Sultan, III. Selim’e Fransýzlar’a karþý tedbirli davranacaðýný, ancak Ýngilizler’e de güvenilemeyeceðini belirten iki mektup daha gönderdiyse de bunlar Ýstanbul’a ulaþmadan Tîpû Sultan, Srirangapatam savaþýnda yenilerek haya- týný kaybetti (29 Zilkade 1213 / 4 Mayýs 1799). Türbesi Srirangapatam’dadýr; bu- rada ayrýca Mescid-i Âlî ve büyük sarayý ile Derya Devlet adlý yazlýk kasrý dikkat çeker. Onun ölümünden sonra Ýngilizler’in Güney Hindistan’da yayýlýþýnýn önündeki en bü- yük engel olan Meysûr Sultanlýðý toprak- larý Ýngiliz hâkimiyetine girdi. Tîpû Sultan saltanatý sýrasýnda tarýmýn geliþmesine büyük önem vermiþ, imar fa- aliyetlerinde bulunmuþ, barajlar, yollar ve limanlar yaptýrmýþtýr. Sri Lanka, Afganis- tan, Fransa, Osmanlý ve Ýran gibi ülkelerle ticareti geliþtirmiþ, tüccar, âlim ve sanat- kârlarýn Meysûr’a gelmesini saðlamýþtýr. Kendi adýna para bastýrmýþ, yeni takvim, yeni ölçü tartý birimleri ve malî sistem oluþ- turmuþtur. Tîpû Sultan ayrýca Hindistan askerî tarihinde roketin mûcidi olarak bili- nir; bu roketlerden ikisi Londra’da bulun- maktadýr (Royal Artillery Museum). Ýlme ve kitaplara meraklý olan Tîpû Sultan’ýn kur- duðu zengin kütüphanenin bir bölümü 1806’da Ýngilizler tarafýndan Londra’ya, bir bölümü de 1808’de Kalküta’daki Asiatic So- ciety of Bengal’e nakledilmiþtir. TÝRAN

27 Mayýs 2011 41. CÝLT 3. FASÝKÜL ( 254 1. …hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut-ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan s Mission to Constan-tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring,

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 27 Mayýs 2011 41. CÝLT 3. FASÝKÜL ( 254 1. …hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut-ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan s Mission to Constan-tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring,

193

BÝBLÝYOGRAFYA :

BA, Nâme-yi Hümâyun Defteri, IX, 178, 209-211; Mir Hussain Ali Khan Kirmani, History of TipuSultan (trc. W. D. Miles), Lahore 1974; G. P. Tay-lor, The Coins of Tipu Sultan, Oxford 1914; Uzun-çarþýlý, Osmanlý Tarihi, IV/2, s. 156, 160, 161; Mo-hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut-ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan’s Mission to Constan-tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring, Haidar Aliand Tipu Sultan and the Struggle with the Mu-salman Powers of the South, New Delhi 1974; B.Sheikh Ali, Tipu Sultan: A Study in Diplomacyand Confrontation, Mysore 1982; Azmi Özcan,Pan-Ýslamizm: Osmanlý Devleti, Hindistan Müs-lümanlarý ve Ýngiltere (1877-1924), Ankara 1997,s. 18-21; N. B. Pande, Aurangzeb and Tipu Sul-tan: Evaluation of Their Religious Policies, Del-hi 1997; K. Brittlebank, Tipu Sultan’s Search forLegitimacy: Islam and Kingship in a Hindu Do-main, Delhi 1997; State and Diplomacy UnderTipu Sultan: Documents and Essays (ed. IrfanHabib), Delhi 2001; Mohammad Ilyas Nadvi, TipuSultan-A Life History, Delhi 2004; Hidayat Ho-sain, “The Library of Tipu Sultan”, IC, XV (1940),s. 139-167; Yusuf Hikmet Bayur, “Tipu Sultan ileOsmanlý Padiþahlarýndan I. Abdülhamid ve III.Selim Arasýndaki Mektuplaþma”, TTK Belleten,XII/47 (1948), s. 617-654.

ÿAzmi Özcan

– —TÝRAN

Arnavutluk’un baþþehri.˜ ™

Heybetli Dajti daðýnýn (1610 m.) etekle-rindeki tepelik alanla verimli ovalarýn bir-leþtiði kesimde deniz seviyesinden 110 m.yükseklikte yer almaktadýr. Tiran adý et-rafýnda birçok faraziye ileri sürülürse debunlardan hiçbiri ikna edici görünmez. Ti-ran 1614 yýlýndan itibaren ortaya çýkan birOsmanlý þehridir, ancak yöresinde tarihöncesi dönemden kalan yerleþme yerleriolduðu bilinmektedir. Tiran ovasýnda bu-lunan Ýlirler’e ait pek çok sayýdaki yer ad-larý burada en azýndan 3000 yýldýr Arna-vutlar’ýn yaþadýðýný ortaya koyar. Küçük birkasaba þeklinde Tiran’dan ilk defa, MarinBarletius’un Tarih’inden nakledilen 1418tarihli Venedik belgesinde söz edilir. Bölge-nin 835 (1431-32) tarihli ilk Osmanlý tah-ririnden anlaþýldýðýna göre bu kesimde ba-zýlarý elli hâne, çoðunluðu beþ ve yirmi hâ-ne nüfusa sahip köyler vardýr, bu durumyörenin nisbeten sýk nüfuslu bir iskân ala-ný olduðunu gösterir. Bunlarýn arasýnda gü-nümüzde Tiran’ýn bir banliyösü durumun-daki Kamza köyü de bulunmaktadýr. Os-manlý öncesi dönemde yerleþmeler dahaçok korunaklý yerlerde, tepelerde iken ova-lýk kýsýmda herhangi bir iskân izi görülmez.

Tirana ovasý ve ayný adý taþýyan mezra-asý, Ýskender Bey ile Osmanlýlar arasýndakiuzun mücadelelerde (1450-1478) Büyük

Tiran ve Küçük Tiran diye zikredilir. XV. yüz-yýlýn sona ermesiyle birlikte bölgede artannüfusun etkisiyle ekonomik canlanma gö-rülür. 991 (1583) tarihli Ohri (Ohrid) San-caðý Defteri’nde tepelerdeki 110 köy vekýsmen verimli hale getirilen ovadaki 2900hâne kaydedilir. 1591’de Makedonya’da-ki Ohri’ye giden Venedikli seyyah LorenzoBernado’nun Tiran ovasýný geçen yol üze-rinde Makedonya’daki Struga’dan gelen veLezhë (Leþ) Limaný’na hareket eden 500atlýk bir kervan gördüðünü söylemesi Ti-ran bölgesinden geçen ticaretin öneminiortaya koyar. 1614 yýlýnda Petrela Kalesiyakýnýndaki Mulleti köyünde Osmanlý asil-zadesi Sulejman Bargjini (Berkinzâde) bircami, hamam, han ve Tiran’da bir imaretyaptýrdý; ayrýca pazar yeri ilâve ederek kö-yün kasabaya dönüþmesine katkýda bu-lundu. Bu kasaba, Balkanlar’ýn içlerine doð-ru giden büyük ticaret yollarýyla baðlantýlýolan ovada bir ticaret merkezi olarak siv-rildi; daha verimli bir ekonominin ve da-ha büyük bir nüfusun temel ihtiyaçlarýnacevap verebilecek þekilde ortaya çýktý.

1072’de (1661-62) Evliya Çelebi tarafýn-dan Tiran’ýn bu anlamda canlý bir tasviriyapýlýr. Zahmetli Kërraba geçidinden ge-lerek kasabaya ulaþan Evliya Çelebi bura-nýn Ohri sancaðýna baðlý olduðunu, bir voy-voda ile bir kadýnýn görev yaptýðýný, bir-çok camisi, hanlarý, hamamlarý, alýþveriþyapýlan sokaklarý ve meyve bahçeleri bu-lunduðunu yazar. Kasaba geniþ bir düz-lükte kurulmuþtur ve bütün binalarý kire-mitle kaplanmýþtýr (Seyahatnâme, VI, 106).Bu kýsa tasvir bir kliþe de olsa Tiran’ýn köy-den kasaba haline geldiðine ve önem ka-zandýðýna iþaret eder. XVII ve XVIII. yüz-yýllarda Tiran tarým ürünlerinin ticaretininyapýldýðý nisbeten küçük bir merkez halin-de kaldý. 1769 yýlýnda buradan Venedik’e2600 varil zeytinyaðý ihracatý yapýldýðý, pa-muklu ve ipekli üretiminin bulunduðu, se-ramik ve kuyumculuk dahil metal iþler vedericilikle uðraþýldýðý dikkati çeker. XVII.yüzyýl resmî Osmanlý kaynaklarý o dönem-de Tiran’ýn bir kadýlýk merkezi olmadýðýnýgösterir. XVIII. yüzyýlýn sonuna doðru þe-hir, daha önceden önemli yerleþim birim-leri olan Petrela ve Akçahisar’ýn (Kruya) öne-mini kaybedip nüfusun Tiran’a taþýnmasýsebebiyle büyük deðer kazandý.

1703’te Tiran’da 400 hâne ve 3000 ki-þilik nüfusun bulunduðu zikredilir. 1820’-de bu rakam iki katýndan daha fazladýr.1793’te Molla Bey Bargjini (Berkinzâdeler)tarafýndan büyük bir caminin yapýmýnabaþlanmasý da þehrin önemini gösterir.

asker ve mühimmat istiyordu. Ancak Os-manlý Devleti bu sýrada Rusya ile savaþhalinde olduðundan Ýngiltere’yi karþýsýnaalmak istemiyordu. Tîpû Sultan’a gönderi-len cevabî mektupta her þeye raðmen ba-rýþýn korunmasý tavsiye edilmiþti. Ýstanbul’-dan bekledikleri desteði alamayan heyetmensuplarý benzer taleplerle Paris’e, ar-dýndan Ýngilizler’i krala þikâyet için Londra’-ya gitmek üzere ayrýldýlar. Bu arada Ýn-giliz, Marata ve Haydarâbâd Nizamlýðý as-kerlerinden oluþan müttefik güçlere kar-þý yenilgiye uðrayan Tîpû Sultan (1792) budefa Fransýzlar’la bir ittifak giriþimindebulununca Ýngilizler, III. Selim’e baþvurupmüslümanlarýn önderi sýfatýyla düþmanlý-ðý sona erdirmesi için Tîpû Sultan’a tavsi-yede bulunmasýný istediler. Bunun üzeri-ne III. Selim, Tîpû Sultan’a Rebîülâhir 1213(Eylül 1798) tarihinde bir mektup gönde-rerek Fransýzlar’ýn Mýsýr’ý iþgallerinden sözetti; asýl Ýslâm düþmanýn Fransýzlar olupamaçlarýnýn Ýslâm âlemini iþgal etmek ol-duðunu, kesinlikle Fransýzlar’a inanýlma-masý gerektiðini söyledi ve ihtiyaç halindeara buluculuk yapabileceðini bildirdi. Bumektuba cevaben Tîpû Sultan, III. Selim’eFransýzlar’a karþý tedbirli davranacaðýný,ancak Ýngilizler’e de güvenilemeyeceðinibelirten iki mektup daha gönderdiyse debunlar Ýstanbul’a ulaþmadan Tîpû Sultan,Srirangapatam savaþýnda yenilerek haya-týný kaybetti (29 Zilkade 1213 / 4 Mayýs1799). Türbesi Srirangapatam’dadýr; bu-rada ayrýca Mescid-i Âlî ve büyük sarayý ileDerya Devlet adlý yazlýk kasrý dikkat çeker.Onun ölümünden sonra Ýngilizler’in GüneyHindistan’da yayýlýþýnýn önündeki en bü-yük engel olan Meysûr Sultanlýðý toprak-larý Ýngiliz hâkimiyetine girdi.

Tîpû Sultan saltanatý sýrasýnda tarýmýngeliþmesine büyük önem vermiþ, imar fa-aliyetlerinde bulunmuþ, barajlar, yollar velimanlar yaptýrmýþtýr. Sri Lanka, Afganis-tan, Fransa, Osmanlý ve Ýran gibi ülkelerleticareti geliþtirmiþ, tüccar, âlim ve sanat-kârlarýn Meysûr’a gelmesini saðlamýþtýr.Kendi adýna para bastýrmýþ, yeni takvim,yeni ölçü tartý birimleri ve malî sistem oluþ-turmuþtur. Tîpû Sultan ayrýca Hindistanaskerî tarihinde roketin mûcidi olarak bili-nir; bu roketlerden ikisi Londra’da bulun-maktadýr (Royal Artillery Museum). Ýlme vekitaplara meraklý olan Tîpû Sultan’ýn kur-duðu zengin kütüphanenin bir bölümü1806’da Ýngilizler tarafýndan Londra’ya, birbölümü de 1808’de Kalküta’daki Asiatic So-ciety of Bengal’e nakledilmiþtir.

TÝRAN

41. CÝLT 3. FASÝKÜL (254) 1. Forma / 2. Kontrol27 Mayýs 2011

Page 2: 27 Mayýs 2011 41. CÝLT 3. FASÝKÜL ( 254 1. …hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut-ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan s Mission to Constan-tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring,

194

TÝRAN

varýndaki verimli ova kadar þehrin güzel ka-rakterini vurgular, bunun yanýnda Tiran’ýnArnavutluk’un en “oryantal” (Doðu görü-nümlü) þehri olduðunu belirtir. XX. yüzyý-lýn baþlarýnda Ippen Tiran’ýn büyüdüðünükaydeder. Bu dönemde Tiran’ýn 13.000’imüslüman, 1300’ü Ortodoks, geri kalanýKatolik toplam 15.000 kiþilik nüfusu var-dýr. XVIII. yüzyýlýn ilk yarýsýnda el sanatla-rý, hizmet ve ticaret erbabýnýn 400 civarýn-da dükkâný bulunmaktaydý. XIX. yüzyýlýnikinci yarýsýndan itibaren bunlarýn sayýsý730’a çýktý. Bu devirde Tiran pazarýnda yýl-lýk 100.000 m. yün ve pamuklu elbise, abâve 160.000 m. yüksek kalitede kadife sa-týlýyordu. Osmanlý döneminin sonunda Ti-ran’da kýrk cami ve mescid bulunduðu ifa-de edilir.

1310 (1892-93) tarihli Ýþkodra Vilâye-ti Salnâmesi, Tiran’ýn 1023 (1614) yýlýndaÝran’daki savaþta hayatýný kaybeden Sü-leyman Paþa tarafýndan kurulduðunu be-lirtir. Buna göre paþanýn cenazesi Tiran’agötürülerek yaptýrdýðý caminin bitiþiðin-de yer alan tekkeye defnedilmiþtir. Tirankazasý 101 köyü içermekte, 31.383’ü müs-lüman olan toplam 32.322 kiþilik nüfusasahip bulunmaktadýr. Nüfusun geri kalanýOrtodoks veya Katolik’tir. Kazada altý ca-mi, elli dokuz mescid, kýrk yedi tekke vezâviye, bir medrese, bir rüþdiye, on üç ib-tidâî mektep, bir Rum, bir Katolik mek-tebi, iki Rum ve bir Katolik kilisesi vardýr.Bunlarýn dýþýnda bir hamam, bir saat ku-lesi, otuz bir han, yirmi meyhane ve bireczahane mevcuttur. Kåmûsü’l-a‘lâm’agöre ise Ýþkodra vilâyetine baðlý Draç (Du-razzo) sancaðýndaki Tiran 17.000 kiþilik nü-fusa sahip bir kaza merkezidir.

Balkan savaþlarý esnasýnda (1912-1913)Tiran öncelikle Sýrp ordusu tarafýndan iþ-gal edildi. 1913’te yeni bir grup Makedon-ya’nýn batýsýndaki Debre’den þehre gelipyerleþti. Ardýndan bir liman þehri olanDraç’ýn eski sakinlerinin iskân edildiði ye-ni bir mahalle ortaya çýktý. 1920 Ocak ayýsonunda Luþinye’de (Lushnjë) yapýlan mil-lî kongre esnasýnda Tiran yeni Arnavut-luk Devleti’nin baþþehri ilân edildi. Bu du-rum þehrin dýþ görünümünde büyük birdeðiþim baþlattý ve geliþmesine yol açtý.Tiran’ýn 1938’de 25.000 nüfusu vardý. KralAhmed Zogu idaresi döneminde özellikleÝtalyan iþgalinde (1939-1943) büyük bir ya-pýlanma hareketi baþlatýldý. Kral için bir sa-ray, ayrýca pek çok sayýda bakanlýk binasýinþa edildi. Þehrin tren istasyonuyla bir-likte yeni merkezin ekseni deðiþti. Ortada-ki Skenderbeg (Ýskender Bey Meydaný) þehrin

merkezi ve mimari belirleyicisi oldu. Mey-dandaki en önemli yerlerden biri de Ed-hem Bey Camii ile yanýndaki 1830 tarihliSaat Kulesi’dir.

II. Dünya Savaþý’nda þehir, 27 Ekim –17 Kasým 1944 arasýnda iþgalci Almangüçleriyle komünist gerillalar arasýndakiþiddetli çatýþmalarda çok zarar gördü. Bumücadele esnasýnda 1023 (1614) tarihlieski cami (Xhamia ë Vjeter) yýkýldý. Özgürlü-ðün ardýndan çok sert bir komünist dik-tatörlük iktidarý ele geçirdi ve çeþitli yaptý-rýmlar uyguladý. Savaþtan sonraki yýllardaTiran ülkenin büyük bir endüstri merkeziolma yönünde yeniden yapýlandý. Bu du-rum hýzlý bir nüfus artýþýna yol açtý. 1957’-de Tiran’da ilk Arnavutluk Tiran Üniversi-tesi kuruldu, ardýndan kültürel yapýlar in-þa edildi. 1967’de Arnavutluk kültür dev-rimi esnasýnda bütün dinler ortadan kal-dýrýldý ve din mensuplarý baský altýnda tu-tuldu. Daha sonra camiler, tekkeler, kilise-ler ve manastýrlar yýkýldý. Sadece sanatsaldeðeri olan büyük yapýlar saðlam býrakýl-dý, bunlar itinalý biçimde onarýldý.

1990 yýlýnda komünist diktatörlüðün so-na ermesinin ardýndan çeþitli dinler yeni-den canlandý ve kurumlaþtý. GünümüzdeTiran þehrinde bir Roma Katolik ve bir Or-todoks baþpiskoposluðu, bir medrese vebir Katolik üniversitesi bulunmaktadýr. Hal-vetiyye tarikatýna ait tekke millî kütüpha-

Molla Bey þehrin kurucusu olan SulejmanBargjini’nin soyundan gelmektedir. 1800’-den hemen önce Kruyalý olan Toptani aile-si Tiran’a yerleþti. Bu durum, ToptanizâdeKaplan Paþa ile Bargjiniler ve kuzeydekiÝþkodra bölgesinden Buþatlý Ýbrâhim Pa-þa arasýnda uzun sürecek bir savaþa yolaçtý. Savaþýn sonuçlarýndan biri 1614’tekuruluþunun ardýndan Tiran’ýn ilk hýristi-yan sakinlerinin ortaya çýkýþýdýr. Zira Kor-ça ve Pogradec bölgesinden göç eden Or-todoks Ulahlar bu bölgeye iskân edildi.Bunlar Tiran’a yerleþtikten sonra þehirdeilk kiliselerini inþa ettiler. Savaþýn bir diðerneticesi Molla Bey Camii’nin, bunun oðluEdhem Bey tarafýndan tamamlandýðý 1238(1822-23) yýlýna kadar inþa halinde kalma-sýdýr. Cami inþasýnýn hikâyesi Türkçe ya-zýlmýþ iki büyük kitâbede yer alýr. Caminindýþý kadar içi de geç Avrupa ve Osmanlýtarzýnýn bir karýþýmý olan canlý duvar boya-malarýyla süslenmiþtir. Bu cami Tiran’daayakta kalan tek camidir.

Pek çok Batýlý seyyah XIX. yüzyýl Tiran’ýnýmisafirperver, müreffeh ve temiz bir þe-hir diye tanýmlar. Georg von Hahn etrafýuzun kavaklar ve selvi aðaçlarýyla çevril-miþ, canlý biçimde boyalý camilerden hay-ranlýkla söz eder. 2000 hânesi olan Tiran’-da sadece 100 hâne müslümanlara aittir.1858’de Fransýz konsolosu H. Hecquard ci-

Tiran’da Edhem Bey Camii ve Saat KulesiTiran’daki Tarih ve Etnografya Müzesi’nin içinden bir görü-

nüþ

Page 3: 27 Mayýs 2011 41. CÝLT 3. FASÝKÜL ( 254 1. …hibbul Hasan Khan, History of Tipu Sultan, Calcut-ta 1951; a.mlf., Tipu Sultan s Mission to Constan-tinople, Delhi 2005; L. B. Bowring,

195

– —TÝRE

Ýzmir iline baðlýtarihî bir ilçe merkezi.

˜ ™

Küçük Menderes nehrinin 6 km. güne-yinde, Aydýn daðlarý adý verilen sýradaðla-ra ait Güme (Kestane) daðýnýn kuzey etekle-rinde eðimli bir yüzeyde kurulmuþtur. Ta-rih boyunca Thira, Thyeira, Tyrha, Thyra,Teira, Apeteria ve Arkadiapolis gibi isim-lerle anýlan kasabanýn ne zaman kuruldu-ðu kesinlikle belli deðilse de milâttan önce1340’larda varlýðý bilinmektedir. Bu tarih-lerde Hititler’in Ahhiyava adý verilen kral-lýk bölgesi içinde yer almaktaydý. Ardýn-dan önce Frigler’in, daha sonra Lidyalýlar’ýnhâkimiyetine girdi. Milâttan önce 652-630yýllarýnda bir süre Kimmerler’in, milâttanönce 546’da Persler’in eline geçti. BüyükÝskender’in hâkim olduðu Tire ve çevresionun ölümünün ardýndan Bergama Krallý-ðý’na intikal etti. Bu dönemde geliþip zen-ginleþti, zenginlerin yazlýk olarak kullan-dýðý bir þehir haline geldi. Roma hâkimi-yeti sýrasýnda 260’ta büyük bir depremleharap oldu. Bizans’ýn elinde Thria ismiy-le Asia eyaletinin piskoposluk merkeziydi.697’de müslümanlarýn eline geçti; 718’deBizanslýlar’ca geri alýndý. Malazgirt Sava-þý’nýn ardýndan Selçuklu akýnlarý burayakadar uzandý ve 1072’de Büyük Selçuklu-lar’ýn hâkimiyetine girdi. Haçlý seferlerindeistilâya uðrayan kasaba Kýlýcarslan’ýn ku-mandaný Þemseddin Bey tarafýndan 1186’-da fethedildi. Beylikler döneminde Mente-

þe Bey’in damadý Sasa Bey, Tire ve çevre-sinde hâkimiyet kurdu. Daha sonra Aydý-noðlu Mehmed Bey burayý aldý. Gazi UmurBey zamanýnda medreseler, camiler ve çeþ-melerle imar edildi. Sulama kanallarýylaziraat geliþtirildi. 1390’da Yýldýrým Baye-zid tarafýndan Osmanlý topraklarýna katýl-dý. Timur istilâsýnýn (1402) ardýndan Ay-dýnoðullarý þehri geri aldý. 1423’te II. Mu-rad burada yeniden hâkimiyet kurdu vekasaba Anadolu beylerbeyiliðine baðlý Ay-dýn sancaðýnýn merkezi oldu.

Beylikler devrinden itibaren diðer bazýAnadolu þehirlerinde görüldüðü gibi Tirede iki merkezli (nefs) olarak geliþme gös-terdi. “Nefs-i Tire” diye anýlan asýl yerleþi-min dýþýnda Aydýnoðlu Îsâ Bey’in kýzý Haf-sa Hatun’un yaptýrdýðý külliyenin (zâviye)vakfý þeklinde ortaya çýkan, bugünkü De-ðirmendere semtinin bulunduðu bölgeyemerkezlik eden, “Nefs-i Bâdemiye” deni-len ikinci bir yerleþim daha teþekkül etti.Eski vakýf defterleri mevcut olmadýðý içinKanûnî Sultan Süleyman dönemi muhase-be defterine kadar (BA, TD, nr. 166) Nef-sibâdemiye’deki iskân ve nüfus hakkýndabilgi yoktur. XVI. yüzyýldan sonra þehrinfizikî geliþimi neticesinde iki merkez bir-leþti.

880 (1475-76) tarihli tahrirde sancak be-yi hassý arasýnda görünen Tire’nin yirmialtý mahallesi vardý ve 989 hâne, 183 mü-cerret (bekâr) olmak üzere toplam 1172erkek nüfus tesbit edilmiþti. Buna göretoplam nüfusu 5100 kiþi kadardý. En ka-labalýk mahalleler Taþpazar (104 hâne), So-

nenin arkasýndaki eski alanda 1990’da ye-niden inþa edildi. 1991’de, bir zamanlarçok önemli olan Bektaþî tarikatýna ait tek-ke þehrin ucunda yer alan diðer bir tekkeile birlikte tekrar aktif hale getirildi ve Ba-ba Reþad liderliðinde görkemli bir Bekta-þî merkezi yaptýrýldý; 1998’de Rifâî tekkesiyeniden inþa edildi. Komünizmin çökme-sinden sonraki ilk on yýlda Tiran’da büyükbir nüfus patlamasý oldu. Ancak bu durumplansýz ve karmaþýk biçimde yüksek bina-larýn yapýmýna, her yerde gecekondularýnortaya çýkmasýna ve kamusal alandaki yer-lerde yasak yapýlarýn artýþýna yol açtý. 2000yýlýndan günümüze kadar Tiran Belediyesibüyük bir alt yapý düzenleme hamlesi baþ-latarak yeni yollar yaptý, parklar ve yeþilalanlar kurdu, halkýn huzurunu saðlaya-cak önemli tedbirler aldý. 2006 Aralýk ayýn-da Tiran’ýn nüfusu kayýtlý olmayan pek çokkiþiye raðmen 600.339 idi. Resmî kaynak-lara göre gerçek sayý 895.000’e yaklaþ-maktadýr. Diðer eski komünist ülkelere gö-re Tiran’da çeþitli dinî cemaatler arasýnda-ki iç içe yaþam dikkat çekecek biçimdeuyumludur.

BÝBLÝYOGRAFYA :Hicrî 835 Tarihli Sûret-i Defter-i Sancak-i Ar-

vanid (nþr. Halil Ýnalcýk), Ankara 1954, s. 103;Evliya Çelebi, Seyahatnâme, VI, 106; G. von Hahn,Albanische Studien, Jena 1854, s. 868-886;H. Hecquard, Histoire et description de la ha-ute Albanie, Paris 1858, s. 255-256; ÝþkodraVilâyeti Salnâmesi, Ýstanbul 1310, s. 114-121;A. Degrand, Souvenirs de la haute Albanie, Paris1904, s. 183-194; Theodore Ippen, “Von Alessioüber Kroja nach Tirana und Ismi”, Zur Kundeder Balkanhhalbinsel (ed. C. Patsch), Wien-Leip-zig 1904, s. 79-80; Guide d’Albanie (ed. Çun Jo-nuzi), Tirana 1958, s. 220-233; A. Meksi – G. Fras-heri, “Arhitektura dhe restaurimi i xhamisë sëHaxhi Ethem Beut e Tiranës”, Monumente his-torike në vendim tonë, Tirana 1978, s. 110-114;Koço Miho, Trajta të profilit urbanistik të qytetittë Tiranës (prej fillimeve deri më 1944), Tirana1987; a.mlf., “Kontributi i traditës vendëse nearkitekturën e xhamis të Tiranës”, Monumentet,sy. 11, Tirana 1976, s. 191-198; Z. Shkodra, La vil-le albanaise au cours de la renaissance nati-onale, Tirana 1988, tür.yer.; a.mlf., “Tirana-Ca-pital City of Albania”, Hauptstädte in Südoste-uropa (ed. H. Heppner), Wien 1994, s. 133-147;a.mlf., “Les marché albanaise au XVIIIe siècle”,St.A, III/1 (1966), s. 159-172; M. Kiel, OttomanArchitecture in Albania, 1384-1912, Ýstanbul1990, s. 249-265; Q. Butka, “Fshati, qyteti,kryeqyteti”, Përpjekta Shqipëtare, II/16, Tirana1938, s. 171-176; Kristo Frasheri, “Fillimet e his-torisë së Tiranes”, Buletin per shkencat shoqëro-re, sy. 2, Tirana 1955, s. 126-145; Emin Riza –Koço Zheka, “Banesa Tiranasa”, Monumentet, sy.2 (1971), s. 113-127; Kåmûsü’l-a‘lâm, III, 1717;Hasan Kaleshi, “Tiran”, ÝA, XII/1, s. 376-379; Nat-halie Clayer, “Tiran”, EI 2 (Fr.), X, 533-534.

ÿMachýel Kýel

TÝRE

Tire’den bir görünüþ