Upload
others
View
16
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
17
2.6.2.Klasik (Açıklayıcı Modeller)
Klasik modeller aslında tüketici davranışı amaçlı geliştirilmiş modeller
değildir. Bu bağlamda ele alınan modeller daha çok insan davranışını açıklamaya
yönelik modeller olup, araştırmacılarca tüketici davranışlarına adapte edilmeye
çalışılmıştır(İslamoğlu ve Altunışık, 2010: 25).
2.6.2.1.Ekonomik Model
Klasik iktisatçılara göre insan, ekonomik ve rasyonel hareket eden bir
varlıktır ve tüketici davranışlarını belirleyen, insanın bu yapısıdır. Buna göre satın
alma kararları rasyonel ekonomik hesaplara dayanır. Tüketici bütçesini harcarken
kendine en yüksek tatmini sağlayacak tarzda hareket eder.
Şöyle ki, tüketici bütçesini harcarken bunu mallar arasında kendine en yüksek
tatmini sağlayacak şekilde bölüştürür. Yani satın almada her zaman bir ölçme ve
harcama vardır. Marshall, klasiklerin bu yaklaşımına marjinal fayda boyutunu
getirmiş bugün ise model, fayda kuramı olarak bilinen en son şeklini
almıştır(Yılmaz, 2010: 172).
2.6.2.2.Freud’un Benlik Modeli
Freud’un psikoanalitik teorisine göre, çocukluk çağlarındaki iç çatışmaların
sonucu olarak kişinin bilinçaltında gerilim yaşaması durumudur. Bu çatışmalar,
kişiliğin üç öğesinden kaynaklanmaktadır: alt benlik, benlik ve üst benlik.
Alt benlik bireyin en temel ihtiyaçları olan açlık, seks ve korunma gibi
dürtülerini kontrol eder.Benlik, kişinin dış dünya ile etkileşim halinde sürekli gelişen
nesnel gerçekliğinin tezahürüdür.Üst benlik, alt benliğin dürtülerine karşı koyan bir
dizgin olarak çalışır. Üst benlik alt benliği yönetmez fakat, onun suç teşkil
edebilecek ve kabul edilemez gidişatını kısıtlandırarak cezalandırır(Assael, 1995:
375-376).
Freud’un psiko-analitik modeline bağlı olarak tüketici, ekonomik ve işlevsel
ürünlerin aynı zamanda psikolojik sembolleri nedeniyle satın alındıklarını
18
vurgulamaktadır. Örneğin bir sabunun kokusu nedeniyle satın alınması, onun işlevi
ile ilgili değil, tüketicinin psikolojik-ruhsal tercihi ile ilgili olmaktadır. Ya da bir
otomobili satın alırken gözettiği faktörler, işlevselliğin ötesinde bir yönü işaret eder.
Çünkü, tüketici davranışlarını ürünün sadece fizyolojik yönüne bağlı değil,
psikolojik-biyolojik yönü de dikkate alarak gerçekleştirir(Papatya, 2005:224).
2.6.2.3.Pavlov’un “Şartlandırılmış Öğrenme” Modeli
Klasik koşullanma, 20. yüzyılın başında Rus fizyolog İvan P. Pavlov
tarafından yapılan deneysel öğrenme çalışmaları ile gündeme gelmiştir. Önceleri
fizyolojik salgıların, yiyeceğin sindirilmesine etkilerini inceleyen Pavlov, irade dışı
bazı gelişmelerin katkısıyla, öğrenme konusuna ilgi duymuştur. Klasik koşullanma
kuramı, öğrenmenin doğasını aydınlatmak açısından son derece önemli katkılar
sağlamıştır. Bu katkılar genelleme, ayırt etme, edinme ve sönme boyutlarında
kavramlaştırılabilir(Aydın, 2009: 197-199).
Reklamcılar günümüzde de klasik koşullanma prensiplerinin önemini kabul
etmekte ve ürünleri pozitif sembol ve simgelerle özdeşleştirmektedirler. Burada
amaç, olumlu bir imaj ve hava yaratmak ve bunu marka ile ilişkilendirerek
tüketiciyi satın almaya teşvik etmektir(Assael, 1995: 116).
Bugün itibariyle Pavlov’un öğrenme modeli pazarlamada özellikle
reklamcılık konusunda geniş ölçüde kullanıldığı görülür. Örneğin televizyonda
meyve suyu ya da meşrubat reklamının yapılması, reklamı izleyenlerde susuzluk
duygusu yaratmak ve içme isteğini harekete geçirmektedir. Çünkü, reklamda değişik
uyarıcı unsurlar kullanılarak tüketicileri satın almaya yöneltmek mümkündür. Tepki,
tüketicilerin uyarıcılara karşı gösterdiği karşılıktır. Ancak, aynı tür uyarıcıların tüm
tüketicilerde aynı tür tepkiye neden olmadığı gibi, aynı tüketicide değişik zamanlarda
farklı tepkilere de neden olabileceği de göz ardı edilemez. Tüketicinin daha önceden
satın aldığı ürünler istek ve gereksinimleri doyurmakta ise, tepki desteklenir ya da
güçlenir. Bu durumda tüketicide aynı ürünü tekrar satın alma eğilimi görülür. Ürünün
kalitesinde ya da özelliğinde herhangi bir olumsuzluk, farklılık ya da farklılıklar fark
edildiğinde, tüketici tepkisi değişebilmektedir. Tepki değişimi çoğunlukla marka
tercihinin değişmesi şeklinde ortaya çıkar(Papatya, 2005: 225).
19
2.6.2.4.Veblen’in Toplumsal Modeli
Veblen aristokratların satın alma davranışlarını incelemiş ve alışverişlerin
büyük ölçüde gösteriş amaçlı olduğunu gözlemlemiştir. Bunun üzerine Veblen,
tüketicinin, ait olduğu grupta örnek olmak, ünlenmek veya kendi grubunu aşarak
referans aldığı grubun değerlerine, standartlarına ulaşmak için satın almada
bulunacağı sonucunu çıkarmıştır.
Açıklayıcı modellerin hiç biri, tek başına tüketici davranışlarını açıklamaz.
Her biri, tüketici tercihlerinin açıklanmasına farklı bir bakış getirmektedir. Bu
bakışların her birinde belli bir tutarlılık elbette ki vardır. Ancak, bu modeller
davranışın oluş biçiminden, yani nasıl gerçekleştiğinden, ziyade, davranışları
tetikleyen unsurlar ile bu unsurların tüketicide doğurduğu sonuçlar arasında bağlantı
kurmaya çalışmaktadır(İslamoğlu ve Altunışık, 2010: 33).
2.6.3.Modern (Tanımlayıcı) Tüketici Davranış Modelleri
Klasik modellerin aksine, modern (tanımlayıcı) modeller, tüketici
davranışının, ağırlıklı olarak da satın alma davranışının, nasıl gerçekleştiği üzerinde
durmaktadır. Bu grup modeller, tüketici davranışını sadece içsel ve dışsal uyarıcılara
karşı verilen bir tepki olarak değil, bir süreç olarak satın alma ve tüketim olgusunun
nasıl geliştiğini de anlamaya ve tanımlamaya çalışmaktadırlar.
Tanımlayıcı modellerde yer alan modellerin ortak özelliklerinden bazılarını
şu şekilde sıralamak mümkündür:
Tüketici satın alma süreci bir problem çözme süreci olarak ele alırlar,
Tüketici satın alma karar sürecinin iç ve dış faktörlerden etkilendiğini
varsayarlar,
Her satın alma karar süreci aynı ölçüde önemli bir problem çözme
süreci olarak görülmezler,
Satın almadaki tercihlerin nelerden kaynaklandığını değil, nasıl
yapıldığını açıklamaya çalışırlar,
Bu modellerde tüketicinin satın alma kararı belirli faaliyetlerden
20
oluşan bir süreç olarak ele alınır.
Ancak, modeller arasındaki farkın sebeplerinden birinin satın alma sürecinin
ele alınış şekliyle ilgilidir. Örneğin, HS modelinde tüketiciler sorun çözme (karar
alma) türleri 3 gruba ayrılırken (otomatik-rutin, sınırlı sorun çözme ve sınırsız sorun
çözme ya da yoğun veya kapsamlı sorun çözme davranışı); Assael modelinde satın
alma kararları iki boyutta ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi satın alma kararının
karmaşık bir karar mı yoksa alışılagelmiş rutin bir karar mı olduğuyla ilgilidir.
Tüketici satın alma kararları karmaşık bir bilişsel enformasyon işleme ve
değerlendirme neticesinde olabileceği gibi, fazla düşünmeyi gerektirmeyen
alışılagelmiş veya alışkanlık haline gelmiş satın alma kararları şeklinde olabilir.
İkinci boyut ise tüketicinin ilgi veya ilgilenim seviyesi ile ilgilidir.
Başka bir ifadeyle, tüketicinin ilgilenim seviyesinden kastedilen şey, satın
alma sürecinde tüketicinin bilgi toplama ve alternatiflerin değerlendirilmesi
konularında ne derece ilgili olduğunun bir göstergesidir. Bu bağlamda tüketici
davranışı düşük ve yüksek ilgi düzeyine göre iki türlü olabilir. Örneğin, otomobil,
buzdolabı ve imaj oluşturan aksesuarların satın alınması kararlarına insanlar daha
fazla ilgi gösterirken, kahvaltılık zeytin, toz şeker gibi ürünlerin satın alınması
kararlarında ise ilgi genelde düşük olacaktır. Her tüketim faaliyeti belirli düzeyde
ilgilenim içerecektir(İslamoğlu ve Altunışık, 2010: 36).
2.7. Satın Alma Karar Süreci
Tüketiciler satın alma kararı verirken “Ne satın alayım? , Ne kadar satın
alayım? , Nereden satın alayım? , Ne zaman satın alayım? , ve Nasıl satın alayım?”
gibi sorulara cevap arayarak satın alma kararlarını verirler. Tüketici satın alma karar
süreci, problemin fark edilmesi, bilgi toplama, alternatiflerin değerlendirilmesi, satın
alma kararının verilmesi ve satın alma kararı sonrası değerlendirme safhalarını
içerir(Koç, 2011: 329).
21
2.7.1. Bir İhtiyacın Ortaya Çıkması (Sorunun Belirlenmesi)
Bir ihtiyacın ortaya çıkmasında arzulanan ve şimdiki durumun etkisi çeşitli
şekillerde olabilmektedir. Gerçek durumun belirleyicileri(Ünal, 2008: 122-123);
Eldekilerin Azalması : Tüketim sonucu eldeki ürün stokunun
azalmasıdır. Özellikle günlük tüketim maddeleri, evde tüketilen ürünlerin azalması
ile ihtiyaç fark edilir.
Eldekilerden Hoşnutsuzluk: Sahip olunan ürünün performansını
yerine getirememesi sonucu hissedilen hoşnutsuzluktur. Modaya bağımlı ürünlerde
çok sık karşılanmaktadır. Aynı zamanda teknolojik ürünlerde bir üst modelin çıkması
ile aynı hoşnutsuzluk duygusu yaşanabilir.
Finansal Durumdaki Bozulma: Sahip olunan gelirin işsiz kalma,
beklenmeyen harcamalar gibi nedenlerle azalması sonucu tüketici harcamalarında
azalmalar olur. Bu durumda bazı lüks harcamalardan kesinti yapma, yeni ürün alma
yerine tamir ettirme gibi davranışlar sergilenebilir.
Finansal Durumdaki Düzelme: Tüketicinin gelirinde artış sonucu
daha lüks harcamalar yapmasına neden olabilir.
Arzulanan durumun belirleyicileri;
Yeni İhtiyaç Koşulları: Günlük yaşamdaki değişmeler nedeniyle,
yeni ihtiyaçların doğmasıdır. Buna en iyi örnek, kişinin yaşam eğrisindeki yeridir.
Genç yetişkinin, evli yetişkin safhasına geçmesi ile farklı ihtiyaçlarının doğmasıdır.
Yeni İstek Koşulları: Tüketicinin yeni oluşan ortam sonucu yeni
istekler duymasıdır. Örneğin, üniversite okumaya başlayan bir öğrencinin bulunduğu
ortama bağlı olarak yeni zevk ve tercihlerinin olmasıdır.(kitap, müzik, eğlence vb.)
Yeni Ürün Fırsatları: Pazarlama dünyası tüketicilere sürekli olarak
yeni fırsatlar sunmaktadır. Yeni ürünler söz konusu olduğunda, tüketici muhtemelen,
ihtiyacın ortaya çıkması aşamasını yaşamamaktadır. Yani ürün etkili bir şekilde
sunulduğu zaman, arzulanan durum ortaya çıkmaktadır. Bilgisayarların iş ve günlük
hayatın bir parçası olması buna en iyi örnektir.
22
Diğer Ürünlerin Satın Alınması: Bazen problemin tanımlanması,
satın alınan başka bir ürün ile ortaya çıkabilmektedir.
2.7.2. Alternatiflerin Belirlenmesi (Seçenekleri ve Bilgileri Arama)
Tüketici ihtiyacını hissettiği bir mal veya hizmet için bilgi elde etmek
amacıyla araştırma yapar. Bilgi toplamak amacıyla yapılan araştırma çeşitleri şu
şekilde özetlenebilir(Durmaz, 2011: 86-87).
1. İç Araştırma: Kendi hafızasındaki bilgi birikiminden veya tecrübesinde
arama,
2. Dış Araştırma: Arkadaşlar, kitaplar veya gazeteler gibi dış bilgi
kaynaklarından araştırma yapma,
3. Destek Satın Alma Araştırması: Direkt olarak problemi tanımadan
oluşan araştırma,
4. Mevcut Arama: Özel bir ihtiyaca bağlı olan gerçek sebebin araştırılması.
Meraklı olanlar arasında sık olan bir durumdur.
Bir müşteri birçok kaynaktan bilgi toplayabilir:
1. Kişisel Kaynaklar: Aile, arkadaşlar ve komşular gibi,
2. Ticari Kaynaklar: Reklam, kişisel satış, perakendeciler, tüccarlar, satış
noktası sergileri.
3. Umumi Kaynaklar: Gazete, radyo, televizyon, tüketici örgütleri, özel
dergiler.
4. Deneyimsel Kaynaklar: Ürünü bizzat eline alarak, inceleyerek ve
deneyerek.
2.7.3. Alternatiflerin Değerlendirilmesi
Genellikle tüketici çeşitli mallar ile karşı karşıyadır. Bunlardan birini
seçebilme için her seçeneği değerlendirir. Değerlendirme bazı kriterlere göre
yapılacaktır. Kriterlerin iki boyutu vardır. Birincisi, seçilecek malın ne gibi
23
özellikleri bulunması gerektiği, diğeri ise, tüketicilerin neler istediği, yani mal veya
hizmetten neler beklediğidir.
Tüketicilerin değerlendirme aşamasında kullandığı bir çok kriter vardır.
Bunlardan önemli olanları şöyle açıklanabilir(Durmaz, 2011: 87-88):
1. Markanın Şöhreti: Şöhreti iyi olan markalar güven duygusu
oluşturabildikleri için riski azaltabilmektedir.
2. Fiyat: Tüketici fiyat ile kalite arasında bir bağlantıyı her zaman
düşünür. Yüksek fiyatlı ürünlerin yüksek kalitede olmasını beklerler. Bu ilişki her
zaman doğru olmasa da, bir çok durumda geçerlidir. Özellikle sosyal prestij ve etkisi
yüksek olan ürünlerde fiyat daha önemli olabilmektedir. Bunun yanında,
seçeneklerin çok olduğu durumlarda, fiyat daha az önemli olma eğilimi
göstermektedir.
3. Ambalaj: Seçenekleri değerlendirme kriterlerinden önemli bir
tanesi de ambalajdır. Ayrıca, ambalaj ürünün kalitesi hakkında fikir vermeye de
yarar. Özellikle, aniden karar verilerek alınan ürünler için önemli kriter durumuna
gelebilmektedir. Örneğin, çikolata ve küçük hediyelik eşyalar gibi ürünler için
ambalajın biçimi, deseni ve rengi önemli değerlendirme kriterleri olabilmektedir.
2.7.4. Satın Alma Kararının Verilmesi
Tüketici kendisi için en uygun olan satış noktasına giderek ürünü / hizmeti
satın alır. Satın alma noktasına kolay ulaşım, rahatça park edebilme imkanları,
beklemeden, kaliteli ve güler yüzlü hizmet alması gibi sebepler tüketicinin hangi
satış noktasından ürün satın alacağı kararını belirleyen önemli faktörlerdir(Koç,
2011: 334).
2.7.5. Satın Alma Sonrası Değerleme
Her satın alma süreci tüketici için bir öğrenmedir. Tüketici daha sonra
yapacağı satın almalar için yeni bir şeyler öğrenmiş veya daha önce öğrendiklerini
güçlendirmiş olur. Bu son aşamada ürünün verdiği tatmin, ürünün eksikleri,
24
kullanılmış üründen kurtulma, yani onu elden çıkarma vb. gibi konular tüketicinin
dikkat ettiği unsurlardır (Koç, 2011: 335).
2.8. Önemli Tüketici Davranış Modelleri
2.8.1. Çok(lu) Değişkenli Modeller
Tüketici satın alma sürecinin basit bir eşitlik ile ifade edilmesi
pazarlamacıların geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de en büyük arzularından
bir olacaktır. Çoklu değişkenli modeller tüketici satın alma sürecini etkileyebilen
mümkün olduğunca daha fazla değişkeni göz önünde bulundurarak daha kapsamlı bir
satın alma karar modeli ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Aslında, çoklu değişkenli
modeller, lineer ve hiyerarşik diye adlandırdığımız modellerdir. Bu modellerde
tüketicinin çeşitli aşamalardan geçtiği farz edilir(Koç, 2011: 335).
2.8.1.1. Howard-Ostlund Modeli
Bu modelin hem tüketici satın alma davranışını ve hem de endüstriyel satın
alma davranışlarını açıklayan bir model olduğu iddia edilmiştir. Modelde dış
değişkenler adı altında, işletmenin kurumsal çevresi, toplumsal çevre ve kişisel
özellikler yer almaktadır. Satın alma davranışı, satın alınan ürünlere bağlı olarak
kurumsal ve sosyal çevreden gelen bilgiler ve kişisel özelliklerden
etkilenmektedir(Koç, 2011: 336).
2.8.1.2.Engell-Kollat-Blackwell Modeli
Modelin temelinde problemin farkına varılması ile başlayan beş aşamalı bir
süreç vardır. Problemin çözümü için çare aranması aşamasında dışsal ve içsel bilgi
kaynakları kullanılarak alternatifler üretilmektedir. Daha sonra alternatiflerden biri
seçilmekte ve bunun da sonucunda memnuniyet veya memnuniyetsizlik ortaya
çıkmaktadır(Koç, 2011: 337).
25
2.8.1.3.Nicosia Modeli
Francesso M. Nicosia tarafından geliştirilen bu modelde, hiç reklamı
yapılmamış ürüne karşı oluşacak tüketici tepkileri ele alınmaktadır. Ancak bu durum
günümüzdeki yoğun reklam ortamında mümkün görünmektedir. Bu model,
tüketicinin reklamdan etkilenerek işletmeden belirli bir markayı satın almak
isteyeceği varsayılmaktadır. Satın alma işlemi gerçekleştikten sonra, bu işlemden
kaynaklanan yeteneğe ilişkin bilgiler geri besleme yoluyla işletmeye
gönderilmektedir.
Nicosia modelinin dayandığı veriler ve teoriler hakkında hiçbir açıklama
yapılmamış olması nedeniyle modelin gerçeklik ve güvenilirliği araştırmalarla
ispatlanmıştır(Yılmaz, 2010: 173).
26
3.TÜKETİCİ DAVRANIŞLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Gözden geçirilmiş bulunan demografik ve ekonomik özellikler pazarlamacılar
için çok yararlı bilgiler vermekle beraber tüketicilerin birbirlerinden değişik
davranmalarını açıklamaya yeterli olmamaktadır. Tüketici niçin “A” marka malı, “B”
markaya tercih etmektedir? Belirli malları, niçin hep belirli yerden alma eğilimi
göstermektedir?Bu tür soruların cevabını bulmak esasen oldukça güçtür. Ama önemli
tüketici ihtiyaçlarını ve davranış biçimlerini anlamak, işletmenin pazarlama
çabalarını onlara yöneltmek bakımından büyük öneme sahiptir(Mucuk, 2001: 68).
Değişik kaynaklarda farklı bölümlemeler yapılmasına rağmen, genel olarak
tüketicilerin satın alma davranışlarını belirleyen faktörler aşağıdaki gibi
sıralanmaktadır :
Kişisel Faktörler
Sosyo–kültürel Faktörler
Ekonomik Faktörler
Psikolojik Faktörler
3.1. Tüketici Davranışlarını Etkileyen Kişisel Faktörler
3.1.1.Yaş ve Yaşam Döngüsü
Tüketiciler ömürleri boyunca aldıkları mal ve hizmetleri değiştirirler.
Yiyeceklerin tadı, kıyafetler, mobilyalar ve boş zamanlarını değerlendirme şekilleri
çoğu kez yaş ile ilintilidir. Satın alma davranışı, -bireylerinin olgunlaşarak seviye
değiştirdiği- aile yaşam döngüsünün basamaklarıyla da şekillenir. Pazarlamacılar
hedef pazarlarını sıklıkla yaşam döngüsü basamaklarının koşullarıyla tanımlar ve her
bir basamak için, kendine özgü ürünler ve pazarlama planları geliştirirler. Geleneksel
aile yaşam döngüsü basamakları genç bekarlar ve evli-çocuklu çiftleri kapsar.
Halbuki günümüzde pazarlamacılar, giderek daha da artan bir oranda alternatif
(geleneksel olmayan) aile yaşam döngüsü basamaklarına –evlenmemiş çiftler,
evliliği geciktiren çiftler, çocuksuz çiftler, biseksüel çiftler, dul ebeveynler ve
diğerleri- hizmet etmektedirler(Kotler ve Armstrong, 2001: 180).
27
3.1.2.Cinsiyet
Cinsiyet pazarlama bileşenlerinin oluşturulmasında kullanılan en temel
değişkenlerden biridir. Nüfusun ortalama olarak %50’sinin erkek, %50’sinin de
bayan olduğu ve cinsiyetin kolay belirlenebilir bir değişken olduğu düşünülürse bu
gayet normaldir. Örneğin, tamamen biyolojik sebeplerden dolayı bayanlar erkeklere
nazaran daha fazla sindirim sistemi problemleri yaşarlar. Bu nedenle maden suları,
sindirimi kolaylaştırıcı özel mayalı yoğurtlar bayanlar tarafından daha fazla
tüketilmekte ve bu tür ürünleri pazarlayan firmaların pazarlama bileşenlerini
tasarlarken bayanları düşünerek çalışmaları gereği ortaya çıkmaktadır. Eskiden daha
çok bayanlar kullandığı için elektrikli süpürgelerin zarif olmaları önemliyken,
günümüzde çalışan bayanların sayısının artması ve ev erkeklerinin sayısının
artmasıyla elektrikli süpürgelerin kaç bin Watt gücünde olduğu daha önemli hale
gelmeye başlamıştır(Koç, 2011: 312-313).
3.1.3.Meslek
Kişinin mesleği mal ve hizmet alımlarını etkilemektedir. Mavi yakalı
çalışanlar daha dayanıklı kıyafetler almaya eğilimliyken, beyaz yakalı çalışanlar daha
çok takım elbise almayı tercih ederler. Pazarlamacılar kendi ürün ve hizmetlerine
ortalamanın üzerinde ilgili olan meslek gruplarını belirlemeye çalışmaktadırlar. Bir
şirket, ürün ve hizmetlerini bir meslek grubunun ihtiyaçlarına göre dizayn bile
edebilmektedir. Nitekim bilgisayar yazılımı şirketleri; marka yöneticilerine,
muhasebecilere, mühendislere, avukat ve doktorlara farklı ürünler
tasarlamaktadırlar(Kotler ve Armstrong, 2001: 180).
3.1.4.Gelir Düzeyi
Kişinin ekonomik durumu ürün seçimine tesir etmektedir. Kişinin
harcayabilecek geliri, birikimi ya da borçlanabilecek gücü varsa pahalı bir Nikon
fotoğraf makinesi satın almayı göze alabilir. Ürün-gelir hassasiyeti uzmanı
pazarlamacılar, kişisel gelirleri, birikimleri ve ilgi grubu oranlarını incelerler.
Ekonomik göstergeler bir resesyonu işaret ediyorsa, pazarlamacılar ürünlerinde
28
yeniden dizayn, konumlandırma ve fiyatlandırma gibi önlemleri sıkı sıkıya
alırlar(Kotler ve Armstrong, 2001: 180).
3.2.Tüketici Davranışlarını Etkileyen Sosyo-Kültürel Faktörler
3.2.1.Aile
Tüketici pazarının ekonomik birimi çoğunlukla ailedir: ama pazarlama
açısından önemli olan nokta satın alma kararını verenin kim olduğunu belirlemektir.
Bu konuda ailenin yapısı ve üyelerin rolleri, çocuk sayısı, ailenin kırda veya kentte
oturması, satın alınacak malların cinsi ve niteliği gibi çeşitli faktörler rol oynar. Satın
alma işleriyle ilgili olarak, ailede karı ve koca arasında kendiliğinden oluşan yetki-
görev dağılımı maldan mala olduğu kadar, aileden aileye de büyük farklılıklar
gösterir. Karmaşık bir küçük sosyal grup olarak aile ile genelleme yapmak oldukça
güçtür. Pazarlamayla ilgili her mal o malın pazarları ayrı ayrı incelenmeli ve ailenin
davranış özellikleri belirlenmelidir(Mucuk, 2001: 79).
3.2.2.Sosyal Sınıf
Her topluluğun farklı formlarda sosyal sınıf yapıları vardır. Sosyal sınıflar,
benzer değerleri, ilgi alanlarını ve davranışları paylaşan, kendi bölgelerinde düzenli
ve sürekli ilişkiler barındıran gruplardır.
Sosyal sınıflar tek bir faktörle belirlenmemiş, gelir, eğitim, sağlık ve diğer
çeşitli faktörler de kullanılmıştır. Bazı sosyal sistemlerde, farklı sınıfların üyeleri,
kendilerine adanmış rolleri ve sosyal pozisyonlarını değiştiremezler.
Sosyal sınıflar yaşadıkları yerlerde farklılıklarını, ürün, marka giyim tarzı,
mobilya, hobi ve otomobilleriyle belli ederler(Kotler ve Armstrong, 2001: 172).
3.2.3.Gruplar
Kişinin davranışları bir çok küçük gruptan etkilenir. Bir gruba üye olan
insanlar, o grubun direkt etkisi altındadırlar. Buna karşın, referans grupları yüz yüze
ya da indirekt olarak kişinin tutum ve davranışlarını etkilerler.
29
Grup etkisi, ürün ve markaları değiştirecek etkiye sahiptir. Diğer grup üyesi
tüketicilerin ilgisini çekecek kadar görünür ve kullanımda olduğunda, bu etki en
güçlü dönemindedir. Üreticiler ve markalar güçlü bir grup etkisine maruz
kaldıklarında, grubun fikir liderini anlama yoluna gitmelidirler(Kotler ve Armstrong,
2001: 172).
3.2.4. Kültür
Kültür, kişinin istek ve davranışlarının en temel kaynağıdır. İnsan davranışı
öğrenilerek edinilen bir olgudur. Bir çocuk toplum içinde büyürken, ailesinden ve
diğer önemli kurumlardan temel değerleri, algıları, istekleri ve davranışları öğrenir.
Toplumdaki her grubun ve topluluğun bir kültürü vardır. Bu farklı kültürlerin,
satın alma davranışı üzerinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösteren etkileri
mevcuttur. Bu farklılıkları görmezden gelmek, etkisiz pazarlama girişimlerine
sebebiyet verebilir(Kotler ve Armstrong, 2001: 172).
3.3. Tüketici Davranışlarını Etkileyen Psikolojik Faktörler
3.3.1. Güdülenme
İnsan davranışını etkileyen çeşitli etkenlerden söz edilebilir. Ancak davranışın
yönünü, şiddetini, kararlılığını belirleyen en önemli güç kaynağı güdülenmedir.
Güdü istekleri, gereksinmeleri, ilgileri, dürtüleri içine alan genel bir kavram olarak
görülür. Güdülenme, bir hedefe dönük olarak davranışı harekete geçiren, sürdüren ve
yönlendiren bir güç olarak tanımlanmaktadır. Kavrama metaforik açıdan
yaklaşıldığında nesneleri harekete geçiren güce benzer bir gücün de insanları
harekete geçirdiği ve bunun da genel olarak güdülenme olarak adlandırıldığı
görülmektedir(Acat ve Köşgeroğlu, 2006: 204-205).
Bir başka tanıma göre güdülenme, “gereksinmeleri doğuran, bunun için
yeterli enerjiye sahip güçlerdir”.
Güdüler çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir. “Asıl (temel) güdüler” beslenme,
barınma, kendini koruma gibi doğal nitelikli güdülerdir. “Seçme güdüleri” ise temel
30
ihtiyaçların hangi mal veya hizmetle karşılanacağına ilişkin güdülerdir. Sözgelimi
büyük bir alışveriş merkezine giden bir ailenin öğleyin nerede yiyeceklerini
belirleyen bu tür güdülerdir(Karafakioğlu, 2006: 95).
3.3.1.1.Güdülenme Kuramları
3.3.1.1.1. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Maslow, 1954 yılında, klinik gözlemlerinden yararlanarak, insan
ihtiyaçlarının beş kademeli bir hiyerarşik sıralamasının yapılabileceğini göstermeye
çalışmıştır. Günümüze kadar oldukça ilgi uyandıran bu hiyerarşik sıralama aşağıdaki
gibidir(Eroğlu, 2006: 46):
1. Fizyolojik İhtiyaçlar
Bu kategori içerisine, açlık, susuzluk, uyumak, cinsellik, barınma, dinlenme
gibi organizmanın hayatını sürdürücü nitelikteki ihtiyaçlar girmektedir. Bunlar, insan
vücudunun işlemesine hizmet eden ihtiyaçlar olmasından dolayı, diğerlerine göre
hem çok önemlidir, hem de öncelikli hissedilir.
2. Güvenlik İhtiyaçları
Güvenlik ihtiyaçları, insanların öğrendikleri ilk ihtiyaç tipi olarak bilinir.
Fizyolojik ihtiyaçlar, doğuştan gelmekle birlikte, güvenlik duygusu hayat süresince
sonradan kazanılır. Özellikle çocuklarda bu duygu, fizyolojik ihtiyaca çok bağlıdır.
3. Ait Olma ve Sevgi İhtiyaçları
Ait olma ve sevgi ihtiyaç kategorisinin, bundan önceki iki ihtiyaç
kategorisinden ayrılan en önemli yanı, tatminsizliğin yarattığı gerilimin uzun süre
fertleri baskı altına alma ihtimalidir. Bundan önce ele aldığımız iki ihtiyaç türünün
tatminsizliğinin yarattığı gerilim ve tedirginlik, bunların tatmin edilmesiyle birlikte,
genellikle ortadan kalkmaktadır.
31
4. Takdir ve Saygı İhtiyaçları
Bu ihtiyaçların tatmini, bireylerin aşağılık duygularından kurtularak, sağlıklı
bir kendilerine güven duygusu kazanmalarına yol açmaktadır. Buna dayanarak bu
kategoriye gelmiş ve makul ölçüde bu tür ihtiyaçlarını tatmin etmiş olan kişilerin,
çeşitli nevrozların baskısından kurtulması da kolaylaşacaktır.
5. Kendini Tamamlama İhtiyacı
Maslow’a göre, kendini tamamlama ihtiyaçları, bir kişinin kendi
potansiyelinin farkında olması, kendi kendine yeterli olarak bir işi kendi başına
yapması gibi ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır.
3.3.1.1.2. McGuire’ın İçsel ve Dışsal Güdüler Ayrımı
McGuire, Maslow’a göre çok daha ayrıntılı biçimde güdüleri bölümleyip,
açıklamıştır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Uyum sağlama, neden gösterme,
sınıflandırma, ipucu yakalama, bağımsızlık, yenilik, kendini gösterme, benliğini
savunma, desteklenme, grup üyeliği örnek alma. Bunların her biri için pazarlama
yaklaşımları söz konusudur(Karalar, 2009: 111).
3.3.1.1.3. Mc Clelland’ın Öğrenilmiş Gereksinmeler Kuramı
Buna göre bireyleri güdüleyen üç öğrenilmiş gereksinme bulunmaktadır:
1. Başarı güdüsü, ileriye gitme, başarı kazanma ve sorun çözmede
sorumluluk almayı kapsar.
2. Kabul edilme (ait olma) güdüsü, Maslow’un kuramındaki gibidir.
Bu güdü, kişileri arkadaş edinmeye, topluluklara katılmaya ve birbiriyle kaynaşmaya
yöneltir.
3. Güç gereksinmesi, başkaları üzerinde denetim kurma ve bunu
süreklileştirme isteğidir(Karalar, 2009: 111-112).
32
3.3.2. Tüketici Güdülerinin Türleri
3.3.2.1. Bilinçli ve Bilinçsiz Güdüler
Güdüler bilinçli ya da bilinçsiz olabilir. Çoğu durumda, tüketicilerin güdüleri
bilinçlidir ve bireyin yaptığı bir davranış kendisi için açıktır. Tüketici güdülerinin
farkındaysa, bunların üste çıkmasını engelleyebilecektir ya da davranışlarının
nedenini çözebilecektir.
Pazarlamacılar, tüketicilerin bilincinde olmadıkları gereksinmeleri ortaya
çıkaracak ve güdüleyecek çalışmalar yaparlar.
3.3.2.2. Yüksek ve Düşük İvedilikli Güdüler
Güdüler davranışlar üzerinde ya hemen etkili olurlar ya da bu etki belli bir
süre sonra ortaya çıkar. Yüksek öncelikli gereksinmelerin hemen doyurulması
gerekir. Kışın başlangıcında, kazak gereksinmesi olan bir kişinin bunu hemen alması
gerekir. Daha sonra yapacağı alımın tüketiciye bir yararı olmayacaktır. Kış başında
kışlık ürünlerin fiyatları bu nedenle daha yüksek olur.
3.3.2.3. Olumlu ve Olumsuz Güdüler
Güdüler kişilerin davranışlarını olumlu ya da olumsuz etkileyebilirler.
Olumlu güdüler bireyleri istenen amaçlara doğru yönlendirir. Örneğin cilt bakım
kremi kullanan kişi, daha sağlıklı bir cilde sahip olmanın mutluluğunu duyar.
Olumsuz güdüler ise bireyleri belli davranışları yapmaktan alıkoyar. Diş
macunu kullanmamanın getirdiği diş çürümesi, ağız kokması gibi olumsuz sonuçlar
nedeniyle, bu ürünü kullanmaya yönelme olumsuz sonuçlardan kaçınmak içindir.
Pazarlamacılar olumsuz sonuçları öne çıkaracak iletilerle, belli ürünlerin kullanımını
özendirirler.
3.3.2.4. Kişisel ve Dışsal Güdüler
Bireylerin davranışları kişisel olan güdülerle ya da kişisel olmayan dışsal
güdülerle yönlenebilir. Kişisel güdüler, bireylerin kendi iç dünyalarına yönelik olan
33
ve başka ödül beklemeksizin kendileri için gerçekleştirdikleri davranışların altındaki
etkenlerdir. Örneğin birey, kendi iç doygunluğu için belli yardım kuruluşlarında
özveriyle çalışabilir, belli etkinliklerde yer alabilir.
Kişiler, kendi iç doyumları için değil de belli bir çıkara ya da ödüle dayalı
güdülerle belli davranışları gerçekleştiriyorsa, bu güdülere dışsal güdüler adı verilir.
Bir dershanede müzik dersi veren bir öğretmen, bu işi para kazanmak için yapıyorsa
dışsal güdülerle hareket ediyor demektir. Bu işi yaparken belki de içsel olarak da
doyum sağlıyordur. Ancak ana güdüsü para kazanmaksa, itici güdünün dışsal
olduğunu söylemek gerekir.
3.3.3. Akılcı (Ussal-Rasyonel) ve Duygusal Güdüler
Belli bir nedene ve mantığa dayanarak ortaya çıkan güdüler akılcıdır. Bunlar
ucuzluk, dayanıklılık, nitelikli olma ve kalıcılık gibi nesnel gerekçelere dayanan
güdülerdir. Bu güdülere dayanan reklamlarda ürünlerle ilgili nesnel özellikler öne
çıkarılır. Örneğin arabanın sac kalınlığının 5mm olduğu, arabanın boyası için beş yıl
güvence verildiği, motor hacminin 2000 cc olduğu gibi somut ve nesnel bilgiler
akılcı güdülere yöneliktir.
Duygusal güdüler, bireyleri öznel ölçütleri öne çıkararak belli davranışlarda
bulunmaya yöneltir. Tüketiciler çok fazla araştırma yapmadan, duygularına, kişisel
yapılarına, özgüvenlerine dayanarak belli ürünleri alma kararı veriyorlarsa, duygusal
güdülerden yola çıkıyorlar demektir.Pazarlamacılar doğrudan duygusal güdülere
yönelik iletişim biçimlerini sıkça kullanırlar(Karalar, 2009: 104-106).
3.3.3.1.Algılama
Algı, bilişsel fonksiyonlarla gerçekleşen birtakım süzgeçlerden geçerek
nesnelerin ya da olayların geçmiş yaşantılara, beklentilere, motivasyon düzeyine, o
anki duygu, düşünce durumlarına, sağlıklı ya da sağlıksızlığa göre bilişsel olarak
yorumlanması sürecine denir. Algı sezgilere dayalı bilişsel süreçleri içeren
deneyimlerdir(Duman ve Diğerleri, 2008: 27).
34
Bir diğer tanıma göre algılama, “kişilerin çevreden gelen uyarıcıları, kendileri
için anlamlı bir dünya yaratacak şekilde yorumlamaları”dır. Türü ne olursa olsun bir
gereksinme ortaya çıkınca tüketici onu karşılamak için eyleme geçer. Ancak, aynı
sorunla karşılaşan, aynı gereksinmeye sahip iki kişinin yukarıda açıklandığı gibi,
çoğu zaman biri birinden çok farklı davrandığı görülür. Örneğin gelir düzeyleri aynı
da olsa, çamaşır makinesi arıza yapmaya başlayan ev hanımlarından biri hemen
yenisini satın alırken, diğeri bir süre daha kullanabilirim düşüncesi ile beklemeyi
yeğleyebilir. Bunun nedeni, onların içinde bulundukları durum veya ortamı farklı
biçimlerde algılamalarıdır(Karafakioğlu, 2006: 96).
3.3.3.2.Algılamanın Özellikleri
(1) Seçici Algılama
Algıda seçicilik, organizmanın içinde bulunduğu bağlamsal koşullara bağlı
olarak (dikkat, beklenti ve gereksinimler, uyaranın şiddeti vb.), bir grup uyaran
arasından, belli bir uyaran üzerinde aynı anda yoğunlaşmayı tanımlamaktadır. Buna
göre bireyin taraftarı olduğu futbol takımına ilişkin haberleri veya kendi görüşüne
benzer dünya görüşlerini seslendiren yayın organlarını izlemesi, seçici algıyı
örnekler.
(2) Algısal Örgütleme
Algı, her durumda bir örgütleme işlemidir. Beyin, algılanan yaşantıları etkin
biçimde işleyerek, anlamlı ve tam bir bütüne dönüştürür. Bir müzik parçası, onu
seslendiren enstrümanların bir sentezidir.
Algısal örgütleme; tüketicilerin, farklı kaynaklardan edindikleri bilgileri daha
iyi anlamak ve uygulamak için anlamlı bir bütünlük oluşturmasıdır.
(3) Algısal Yorumlama
Herhangi bir uyaranla karşılaşan organizma, belleğinde depoladığı bilgilere
yönelerek, bir kestirimde bulunmaya çalışır. Daha sonra söz konusu uyaranla ilgili
35
şema, bellekten geri çağrılır. Bu sırada kişi, algılanan uyaranın özelliklerini
tanımlayan şemayla, yeni bilgileri eşlemeye çalışır. Şema ile uyaran eşleştirilebilirse,
süreç tamamlanır ve uyaran uzun süreli belleğe kodlanır. Fakat eşleme
gerçekleşmezse, birey yeni bir kestirimde bulunur ve süreci yeniden başlatır(Aydın,
2009: 164-168).
3.4. Tüketici Algılaması ve Pazarlama Stratejileri
Algılama bilgilerine dayanarak uygulanabilecek pazarlama stratejileri
şunlardır:
3.4.1. Perakende Stratejileri
Perakendecilikte müşteri her geçen gün daha seçici hâle gelmekte ve
ihtiyaçları, istekleri alışkanlıkları hızla değişmektedir. Buna karşılık rakiplerde
giderek artmakta ve çeşitlenmektedir. Bütün bu problemleri karşılayabilmek ve
verimli olabilmek için perakendecinin cesur ve yaratıcı olması gerekir. Temel
ilkelere bağlı kalarak değişiklikleri yakalaması gerekir.
Müşteri perakende mağazasına girdiği zaman malın kalitesine ve stiline,
sunuma, mağazanın iç dekorasyonuna, aydınlatmaya, renklere ve tabelalara bakar.
Müşterinin görmesi çok önemlidir. Müşteri rafların dolu olmasını ve satın almaya
geldiği ürünü görmek ister. Özellikle temel ürünlerde stok açığı varsa, perakendeci
işini iyi yapmıyor demektir.
Müşteri anketleri perakendecilere genellikle yararlı ve somut bilgiler verir.
Perakendeciler, mal yönetimi, sunum, tanıtım ve satış promosyonları konusunda
yapılan araştırma sonuçlarından da yararlanabilirler(M.E.B., 2008: 33).
3.4.2. Marka ve Logo Geliştirme Stratejileri
Ürün değişikliklerini tanıtmak amacıyla varolan bir marka adının kullanıldığı
stratejiler, marka geliştirme stratejileridir. Bu yaklaşımın temelinde, tüketicilerin
orijinal ürünü tanıması ve büyük çoğunluğunun bu markayı düzenli olarak
36
kullanması sonucunda pazarlama maliyetleri azalmaktadır. Tanıtımı tamamlanmış
orijinal markanın geliştirilmiş yeni versiyonuna perakendecilerin yoğun talebi
bulunmaktadır. Omo, Persil gibi markaların yöneticileri sürekli ürün iyileştirmeleri
yaparak bunu markalarına yansıtmaktadır. Persil’in Persil Yeşil Güç; Cif’in Cif
Krem, Cif Aktif Krem gibi markaları örnek olarak verilebilir. Diğer bir örnek olarak
da; Coca-Cola’nın “New Coke” olarak “Coca-Cola Classic” ürününü geliştirmesini
verebiliriz(Kırdar, 2004: 237).
Markanın tüketici ile iletişimini en kısa şekilde sağlayan görsel ifade,
markaya ait logo ve sembollerin nasıl kullanılacağına ilişkin kararlar bütünü olarak
değerlendirilmekte ve tanıtım çabaları, ambalaj, satış görüşmeleri gibi markanın
hedef tüketicilerle karşı karşıya geldiği tüm ortamlarda etkili olmaktadır. Coca-
Cola’nın adı ve logosu eczacı Pemberton’un ortağı Frank Robinson tarafından
bulunmuştur. Robinson’un çizdiği bu logo 1886’dan beri hiçbir değişikliğe
uğramadan milyarlarca insanın beynine kazınmıştır. Robinson iki C harfinin estetik
yaratacağını düşünmüş ve kendi el yazısıyla Coca-Cola’nın logosunu
oluşturmuştur(Kırdar, 2004: 240).
3.4.3.Kitle İletişim Araçları Stratejileri
Ulusal ve yerel medyanın güç kazanıp, kitle iletişim araçlarının geleneksel
iletişim araçlarının yerini alması, toplumsal dikey ve yatay hareketliliğinin artması
da, yeni bir analiz birimi olarak tüketicilerin üreticiler ve yöneticiler için ön plana
gelmesine katkıda bulunan etkenlerdir(Ventura, 2003: 82).
En önemli bilgi teknolojisi araçlarından biri olan İnternet günümüzde
değişim, dağıtım ve iletişim alanında kullanılmaktadır. Değişim alanının
kapsamında, dijital ürün/hizmetler ile bilgi yer almaktadır. Bu kapsamda İnternet
pazarlama karmasının tüm değişkenlerini kökten etkilemiştir. Yer ve mekan sınırının
ortadan kalkması, tutundurma faaliyetlerinin geleneksel medyadan farklı olarak sanal
ortamda yapılması ve kişiselleştirilmesi ile ürünlerin yapısı kişisel ihtiyaçlara bağlı
olarak bireyselleştirilmesi buna örnek olarak gösterilebilir. Böylece bazı
ürün/hizmetler için deneme ve satın alma aşamalarında hem kitlesel özellikleri ile
37
reklamın hem de kişisel karşılıklı etkileşim ile kişisel satışın fonksiyonlarını yerine
getirebilmektedir(Ventura, 2003: 79-80).
Pazarlama yöneticilerini daha yaratıcı ve yenilikçi yapmaya iten koşullar,
bilgi teknolojileri ve iletişim donanımları sayesinde yaşanan küreselleşme, evrensel
ve yerel olanın bir arada yaşanması, teknolojinin, kültürel öğelerin yer değiştirmesi
nedeniyle ortaya çıkmıştır. Kültürler arası etkileşim, bir pazarda anlamsız olanı
zaman içinde anlamlı hale getirebilmiş, pazar etkileşimine, pazardaki tüketicilerin
taleplerini benzer kılmaya neden olmuştur(Babacan, Onat, 2002: 13).
3.4.4. Reklam ve Ambalaj Biçimi Stratejileri
Günümüzde ürünün fonksiyonel özellikleri birbirine çok benzemektedir.
Dolayısıyla firmaların ürünlerini rakiplerinkilerden ayırmaları için ürünlerini doğru
bir şekilde konumlandırmaları gerekmektedir. Ambalaj da firmaların ürününü
rakiplerinden farklaştırmasında çok etkili bir rol üstlenmektedir. Özellikte
tüketicilerin plansız alışverişlerinde ambalaj tüketicilerin ürün tercihlerinde çok
önemlidir.
Günümüzde refah düzeyinin yükselmesi, sağlık şartlarına dikkat edilmesi,
tüketici tatminin ön planda tutulması ve tüketici haklarının zorunlu hale gelmesi ile
ambalaj daha da önemli hale gelmiştir. Ambalaj bu gelişmelerin yanında taşımada ve
kullanımda kolaylık sağlaması, ürünü koruması ve tüketicilere ürünle ilgili gerekli
bilgileri sağlaması, tüketicilerin dikkatini çekmesi dolayısıyla tüketicileri satın alma
davranışına yöneltmektedir(Gökalp, 2007: 80).
Reklamın dikkat çekiciliği ile markanın ve ürünün özellikleri arasında bir
ilişki kurulabilmeli. Çok dikkat çekici bir reklam ya da ambalaj tüketicide herhangi
bir ürün algılaması yaratmıyorsa, olumlu bir sonuç elde olunamayacaktır(Karalar,
2009: 68).
3.4.5. Uyarı Etiketleri Oluşturulması Stratejileri
Etiketler, ürünle ilgili değerli bilgiler taşımaları açısından tüketiciler,
işletmeler ve devlet açısından önemli bir konudur. Son yıllarda özelikle gelişmiş ülke
38
tüketicilerinin etiket duyarlılıklarında belirgin bir artış eğilimi olduğu ortaya
konulmasına karşın, ülkemizdeki durumu ortaya koyan karşılaştırmaları çalışmaların
sayısı son derece azdır. Tüketicilerin etiket duyarlılıklarını son on yıl önceki durum
ile karşılaştırma amacını taşıyan araştırmada, geçen süre içinde tüketicilerin bilgi
inceleme düzeylerinde belirgin artışların olduğu ve gelir düzeyleri, cinsiyet
farklılıkları ve çalışma durumlarının da etiket inceleme üzerindeki etkisini kaybettiği
saptanmıştır. Etiket üzerindeki bilgilerin ise önem sıralarında da bazı değişiklikler
saptanmıştır. Bunlardan en önemlisi de fiyatın ikinci sırada 4. sıraya
gerilemesidir(Özgül ve Aksulu, 2006: 1).
3.4.6.Etik Değerlemelere İlişkin Stratejiler
Tüm pazarlama karar ve durumlarının ahlaki yargılar, standartlar ve kurallar
çerçevesinde, gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi pazarlama ahlakının temel
amacını oluşturur. Gelişen ve çeşitlenen pazarlama faaliyetleri ile onların değişik
çıkar gurupları üzerindeki etkileri yanında sorumluluk bilincinden uzak çok sayıda
pazarlama uygulaması dikkate alındığında, pazarlamada sosyal sorumluluk
konusunun önemi daha iyi anlaşılabilir. Pazarlama karar ve uygulamalarında ahlaki
yaklaşımın geçerli kılınması noktasında, kişisel özellikler, organizasyonel farklılıklar
ve toplumsal ahlaki ve kültürel değerlere uygun bir çerçevenin oluşturulmasında
yarar vardır. Böyle bir çerçevede pazarlamacıların kişisel ahlaki değerleri, tecrübeleri
ve kurumsal ahlaki değerler, pazarlama ahlakının uygulama ve denetiminde
belirleyici olurlar(Alagöz, 2008: 47).
Reklâmlar, tüketicilerin satın alma kararlarında önemli bir etkiye sahiptir.
Reklâmlarda ki yanıltıcı unsurlardan dolay tüketiciler aldanabilmektedir. Bunun için
işletmeler, tüketiciye ve topluma karşı sosyal sorumlulukları gereği yanıltıcı
reklâmlardan kaçınmalıdır(Dündar ve Göksel, 2006: 123).
3.5.Öğrenme
Öğrenme, yaşantısal değişimler yoluyla davranışlarda oluşan kalıcı ve izli
değişimler olarak tanımlanabilir. Öğrenme; bilişsel, sosyal psikolojik, dil ve düşünce,
39
algı ve bellek, dikkat ve güdülenme gibi pek çok değişkenin etkileşimi ile
oluşmaktadır (Aydın,2009:195).
3.5.1.Öğrenme Kuramları
Öğrenme kuramları genel olarak davranışsal ve bilişsel süreçlere önem veren
yaklaşımlar olarak iki temel kategoride toplanmaktadır. Davranışsal öğrenme, klasik
ve edimsel koşullanma şeklinde iki bölümde incelenmektedir(Aydın, 2009: 197):
3.5.1.1. Davranışçı Öğrenme Kuramları
Gerçekte öğrenme, karmaşık bir örüntü yumağı olduğu için tanımlanması güç
bir kavramdır. Fakat bütün öğrenme tanımlarında kilit kavram davranıştır
(Aydın,2009:196).
3.5.1.2. Klasik Öğrenme Kuramı
Asıl uyarıcı ile ikinci uyarıcı arasındaki ilişki sonucu oluşan davranışı
açıklar. Klasik koşullanmada bir uyarıcı başka bir uyarıcıyla eşleştirilir ve bunun
sonucu olarak davranış ortaya çıkar(Kavas, Katrinli ve Özmen, 1995: 105).
3.5.1.3. Edimsel Koşullanma
Edimsel koşullanma, organizmayı ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir
davranımın edinilmesini öğrenmektir(Aydın, 2009: 204).
Edimsel koşullanma prensipleri, reklamcılık ve satış promosyon
stratejilerinde uygulanabilmektedir. Reklamın rolü, tüketici beklentisindeki artışı
pekiştirmektir. Bu, tüketiciye ürünün faydalarını anlatmak ve satın aldıklarında
tatmin olacaklarına inandırmak ile olur. Satış promosyonlarının rolü, ürün örnekleri,
kuponlar ve fiyat indirimleri ile ürünün kullanılmasındaki ilk güdüyü yaratmaktır.
Eğer ürün tatmini sağlanmışsa, tutundurma faaliyeti bitse bile, tüketiciler satın
almaya devam ederler (Assael, 1995: 120).
40
3.5.1.4. Bilişsel Öğrenme Kuramları
Bilişsel öğrenme kuramına göre, insanlar bir problem durumuyla karşı
karşıya geldiklerinde o durumun özgün dinamikleriyle etkileşerek öğrenirler. Buna
göre öğrenme; önbilgilerin yeni bağlantılar kazanması, probleme ilişkin bilgilerin
depolanması ve uygun çözüm seçeneklerinin belirlenmesi şeklinde
kuramlaştırılabilecek üç temel süreç içinde oluşur(Aydın, 2009: 214).
Bilişsel öğrenme, özellikle bir yeniliğin benimsenmesi sürecini anlamakta
önemlidir. Tüketiciler yenilikleri, arkadaş ve yakınlarından, ve Tüketici Raporları
dergisi gibi objektif kaynaklardan öğrenirler. Tüketiciler, yeni bir ürünü
benimsemeden önce onu değerlendirmek amacıyla -farkına varmak, ilgilenmek ve
paha biçmek- bilişsel süreçlerden geçerler. Bir yeniliğin yaygın olarak benimsenmesi
için edinilen tecrübenin kitlelere yayılması gereklidir(Assael, 1995: 123).
3.6. Tüketici Öğrenmesine İlişkin Pazarlama Uygulamalarından
Örnekler
Her iki öğrenme kuramı da, pazarlamacıların tüketicilere bilgileri nasıl
aktaracağı üzerinde yoğunlaşır. İki kuramın öğrenmeye ilişkin yaklaşımları farklı
olsa da, ikisi de ürünler, markalar, algılar ve sağlanan yararlar konularındaki bilgileri
tüketicilerin nasıl kullanacağına ilişkin görüşler sunarlar.
Tüketicilerin öğrenme sürecinde etkili olan çeşitli pazarlama stratejilerini
örneklendirebiliriz(Karalar, 2009: 96):
1. Ödüllendirme
Bir davranışın yinelenmesini arttırmak için ödül önemlidir. Tüketicilerin
ürünü sürekli alması için ondan sağladıkları ödüllerin –yani ürünün gereksinimlerini
istenen düzeyde karşılaması- sürekli olması gerekir. Deneyimler, belli bir ürünün
tüketiciler gereksinimlerini sürekli doyurması gerektiğini öğretmiştir. Özellikle
hizmet işletmeleri bu konuda daha özenli olurlar. Ancak doyurucu bir ürünün yanı
sıra verilen hediyelerin süreklilik taşıması, bunların tüketici davranışı üzerindeki
41
uyarıcı etkisini ortadan kaldırır. Bu nedenle ürüne ek hediyeler zaman zaman
verilerek etkinlik sürdürülür.
2. Yineleme
Yineleme öğrenmeyi iki yönden etkiler. Öncelikle, koşulsuz bir uyaranın
koşullu bir uyaranla birlikte algılanmasını sağlar. Ayrıca, uzun süreli bellekte yer
alan bilgilerle yeni bilgilerin bütünleşmesini sağlar. Yineleme çok önemlidir.
Tüketiciler yeni bilgileri öğrenmek için onları pek çok kez duymalıdırlar. Her
yineleme tüketicinin reklamlara daha çok ilgi duymasını sağlayarak markayı,
özelliklerini ve yararlarını istenen biçimde öğrenecektir.
3. Uyaranın Genelleştirilmesi ve Ayırt Edilmesi
Pazarlamacılar, genişlettikleri ürün dizelerine ilişkin bilgi aktarmak
istediklerinde, uyaranın genişletilmesi yoluna başvururlar. Olumlu olarak algılanan
bir ürünün bu etkisini yansıtmak için yeni ürünlerin de aynı markayı ya da aynı
ambalajı kullanırlar. Uyaran işletme adı olarak ya da marka olarak genelleştirilir.
3.7. Tutum
Tutum, kişinin nesne, kanı ya da ortamlara yönelik olumlu ya da olumsuz bir
biçimde tepkide bulunma eğilimidir(Odabaşı ve Barış, 2002: 157).
Tüketicilere bir ürünü, reklamı, markayı sevip sevmedikleri sorulduğunda
gerçekte kendilerinden tutumlarını ifade etmeleri istenmektedir. Tutumlar iç
duyguların dış savunmasıdır ve kişinin objelere karşı eğilimlerini
yansıtır.Tüketicilerin marka bağımlılığı, inançları, niyetleri, arkadaşlarına yaptıları
öneriler tutumlarla ilgilidir(Kavas, Katrinli ve Özmen, 1995: 112).
Tüketici tutumunun stratejik önemini, markalarını yeniden konumlandırma
girişimleriyle, pazarlamacılar göstermektedirler. Bu tip yeniden konumlandırma,
tüketicilerin tutumlarında bir değişiklik gerektirmektedir. Tüketici tutumunun
42
oldukça köklü olduğu zamanlarda markayı tekrar konumlandırmanın zorluğu
bilinmektedir(Assael, 1995: 265).
Günümüzde çok iyi bir marka imajına sahip olan Harley Davidson
motosikletleri 1970’lerde hiç de pozitif bir üne sahip değildi. Hatta Amerika’da
“Harley alacaksan iki tane al. Birisi kullanmak için, diğeri de yedek parçaları için”
diye bir ironik inanış ve tutum oluşmuştu. Harley Davidson önce kalitesini sonra da
insanların Harley Davidson markası hakkındaki tutumlarını değiştirdi.
Yine bir motosiklet üreticisi olan Honda, ABD pazarında yer edinebilmek ve
başarılı olmak için önce insanların motosikletler ve onları kullananlar hakkındaki
tutumların değiştirilmesi gerektiğini fark etti. 1970’lerin sonuna kadar ABD’nde
insanlar motosiklet kullananların “serseri” ve/veya “çete üyesi” olduğu inancına ve
bu inanca paralel tutumlara sahiptiler. Amerikan pazarına giren Honda firması
motosikletlerini büyük kitlelere satabilmek için reklam sloganlarında “You meet the
nicest people on a Honda” (Honda üzerinde en hoş insanlarla karşılaşırsınız”
mesajını kullandı. Sonunda tutum değişikliği yaratıldı ve Honda motosikletleri daha
geniş kitlelere hitap ederek başarılı oldu(Koç, 2010: 194).
3.7.1. Tutumun Özellikleri
Tutumların ne olduğunu anlayabilmek için, çeşitli özelliklerini yakından
incelemek gerekir. Tutumların temel özelliklerinden en önemli olan üçü
şöyledir(Karalar, 2009: 145-146):
1. Tutumlar öğrenilmiş davranışlardır. Bu nedenle tutumlarımızın bir
bölümünü klasik koşullanmayla ya da edimsel koşullanmayla öğreniriz.
2. Tutumlar yeni bilgi ve deneyimlerden etkilenir. Bu durum yeni
tutumların oluşumunu sağlar. Aynı zamanda varolan tutumların değişimine de yol
açar.
3. Kimi tutumlar güçlüdür. Çeşitli tutumların her türlü değişime karşı
direndiği ve eskisi gibi kaldığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Bu, tutumların
köklülüğü ile açıklanır. Örneğin sigara içmeyi, zararlarını bile bile sürdürmek,
arabada emniyet kemeri takmamak, yeni teknolojiden uzak durmak gibi.
43
3.7.2.Tutumun Öğeleri
Tutumun öğeleri, bilişsel, duygusal ve davranışsal olmak üzere 3 aşamadan
oluşmaktadır(Şekil 3.):
Şekil 3. Tutumun Öğeleri
BİLİŞSEL ÖĞE
Marka İnancı
DUYGUSAL ÖĞE
Marka Değerlendirme
DAVRANIŞSAL ÖĞE
Satın Alma Eylemi
3.7.2.1.Bilişsel Öğe
Tüketicilerin bir marka hakkındaki inançları, ona atıfta bulundukları
özelliklerdir. Pazarlama araştırmalarına göre, pazarlamacılar, büyük bir gıda
şirketinin, meşrubat için geliştirdiğine benzer ürün niteliği ve faydaları sözlüğü
geliştirmişler. Bu tip sözlükler, tüketicilerle yapılan detaylı röportajların sonuçlarını
temel almaktadır. Örneğin, genç tüketicilerin inancına göre Pepsi, Coca Cola’ya göre
daha tatlı ya da karbonat içerikli sonucuna ulaşılabilir. Eğer tüketici inançları bir
zaafı gösteriyorsa, pazarlamacıların yeniden konumlandırma stratejileri geliştirmeleri
gerekmektedir(Assael, 1995: 267-268).
Tablo 2. : Ürün Nitelik-Fayda Sözlüğü
Ürün Nitelikleri Ürün FaydalarıKalorili İçecekler Enerji SağlarVitaminli İçecekler BesleyicidirDoğal İçecekler Ailece İçilebilirŞekerli İçecekler Mutluluk VerirKalıcı Tatlı İçecekler Yemekle İyi GiderKarbonatlı İçecekler Hararet Alır
44
3.7.2.2.Duygusal Öğe
Tutumun ikinci öğesi olan duyuşsal ya da diğer bir ifadeyle duygusal öğe,
tüketicilerin marka hakkındaki genel değerlendirmelerini temsil etmektedir. Bir
marka hakkındaki inançlar çok boyutludur. Bunun sebebi ise, tüketicilerin marka
nitelik algılarını temsil ederler. Bununla birlikte duygusal öğeye tek boyutlu da
denebilir. Tüketicilerin markayı kapsamlı değerlendirmeleri, “zayıf” tan
“mükemmel” e ya da “az tercih edilen” den “çok tercih edilen” e göre
sınıflandırılarak ölçülebilir.
Üç öğe içinde duygusal öğe, tutum çalışmasının merkezinde sayılabilir.
Çünkü bu öğe, tüketicilerin markaya olan lehte ya da aleyhteki eğilimlerini
özetler(Assael, 1995: 268-269).
3.7.2.3.Davranışsal Öğe
Davranışsal boyutlu olan tutumun üçüncü öğesi, tüketicilerin hedefe doğru
harekete geçme güdüsünü; terminolojideki adıyla satın alma eylemini ifade eder.
Pazarlama yöneticileri, satın alma davranışında neyin daha etkin olduğunu,
pazarlama karması unsurlarını – alternatif ürün fikirleri, reklamlar, ambalajlar, veya
marka isimleri – sıklıkla test ederek tespit ederler. Bu testler, pazarlama uyaranları
hariç tüm faktörleri sabit tutarak, kontrollü ve yapay koşullar altında
yürütülmektedir. Tüketicilere, ürüne ait alternatif reklamlar izlemek veya ürünün
çeşitli varyasyonlarını kullanmak gibi pazarlama uyaranlarını uygulayarak, ürünleri
satın alma eğilimleri sorulmaktadır. Pazarlamacıların nazarında en iyi ürün seçimi,
bu ürün varyasyonlarından satın alma eğiliminin en yüksek olanının üretilmesidir.
Fiili satın alma davranışının olmadığı bu durumda yönetim, pazarlama karması
öğelerinin etkinliğini saptayabilmek adına, en kolayda yöntem olan satın alma
eğilimini kullanır(Assael, 1995: 268-269).
3.7.3.Tutumun İşlevleri
Daniel Katz tüketici tutumunun işlevlerini dört başlıkta
sınıflandırmıştır(Assael, 1995: 275-278):
45
3.7.3.1. Faydacı İşlevi
Tutumların faydacı işlevi tüketicileri başarma arzusuna sevk eder. Örneğin,
“Kontrolsüz Güç, Güç Değildir” sloganına reklamlarında yer veren Pirelli markası,
tutumun faydacı işlevine örnektir. Oto lastiğinde yüksek performansı önemseyen
tüketiciye, markanın faydacı cazibesini arttıran bir etki sunar.
3.7.3.2. Değerler ve Anlamlılık İşlevi
Tutumlar tüketicilerin, özellikle yüksek ilgilenim ürünleri için benlik imajı ve
değerlerini ifade edebilirler. Benlik imajının spor otomobil satın alımındaki
örneğinde, agresif sürüş tarzı, kişinin hakimiyet ve kontrolü ele alan tavrını domine
ediyor olabilir. Agresiflik, bu imajı sağlamak adına bir otomobil satın alma
davranışına dönüşmektedir.
3.7.3.3. Ego ve Savunmacı İşlevi
Tutumlar, egoyu evhamdan ve tehditlerden korumaktadır. Tüketiciler evham
yaratan durumlardan sakınmak için gargara(koku giderici) gibi bir çok ürün satın
almaktadırlar. Kişilerin çoğu, kötü ağız kokusundan kurtulmanın yolu olarak
gargarayı tedavi olmaya yeğlemektedirler. Reklamcılık, bazı ürünlerin kullanımını
makbul göstererek, dışlanma korkularından faydalanmaktadır. Head and Shoulders
reklamlarında, ürünü kullanmanın kepek yüzünden eleştirilmenin utancından
kurtulmanın yolu olduğu vurgulanmaktadır.
3.7.3.4. Bilgi İşlevi
Tutumlar, tüketicilerin gündelik yaşamlarında maruz kaldıkları bilgi
karmaşasını derlemelerine yardımcı olmaktadırlar. Tüketiciler tüm mesajları süzer ve
ilgisiz olanları dışlarlar. Bilgi işlevi de, gerçek dışı ve karışıklık yaratıcı olan verileri
azaltır.
46
3.8.Kişilik
Bisiklete kim biner? Onlar aynı ya da benzer nedenlerle mi bisiklete binerler?
Farklı bisiklet ve otomobil markalarını, farklı tatil programlarını satın alanlar, farklı
lokantalarda yemek yiyenler kişilik bakımından farklı özellikte midirler? Bu ve
benzeri soruları cevaplamak, pazarlama stratejilerini tayin etme bakımından son
derece önemlidir. Çünkü, tüketicilerin davranışları, büyük ölçüde onların kişilik
yapıları tarafından belirlendiği sanılmaktadır. Güdü, amaca yönelik olarak tüketici
davranışını yönlendiren enerji iken, kişilik, değişik durumlarda seçilen davranışın
meydana gelişine doğrudan yol gösterir(İslamoğlu, 2010: 173).
Kişilik, tutarlı ve sürekli davranış kalıpları olarak tanımlanır. Bu nedenle
kişilik değişkenleri, yaşam tarzı değişkenlerine göre çok daha oturmuştur.
Kişilik özellikleri, pazarlamacılar için değerli yol göstericilerdir. Örneğin, bir
ağrı kesici ilaç markası kullanıcılarının kompulsif bozukluğa yatkın olduklarını bilen
bir başka ilaç firmasının, bu kitleye düzenli ilaç tanıtımı yapması. Bir başka firma da,
yapay tatlandırıcı kullanan kesimin büyük çoğunluğunun, kilo verme konusunda
özellikle ilaç mümessillerinin tavsiyelerine riayet ettiklerini tespit etmiştir.
Pazarlamacılar, tüketicileri dört kişilik teorisiyle tanımlarlar
(Assael,1995:375):
1. Psikoanalitik Teori
Bu modele göre “kişilik” birbirine bağımlı üç ana sistemden oluşur. Bunlar
bilinç altı, bilinç ve bilinç üstüdür. Kişinin davranışı bu üç sistemin etkileşiminin
ürünüdür. Bilinç altı, kalıtımsal olarak gelir ve ruhsal enerji kaynağıdır. Kişide fazla
enerji birikimi gerilim yaratır ve bilinç altı, bu birimi bir an önce boşaltma
eğilimindedir. Bilinç ise organizmanın gerçek dünya ile alış verişe geçme ihtiyacında
varlık bulur. Kişiliğin en son gelişen parçası bilinç üstü, çocuğa ana baba tarafından
verilen cezalarla pekiştirilen, geleneksel değerlerinin ve toplum ilkelerinin içsel
temsilcisidir. Bir şeyin doğruluğuna ve yanlışlığına karar verip toplum tarafından
onaylanan şekilde davranmayı ön görür. Olağan şartlarda bu üç sistem birbiriyle
çatışmayıp bilinç önderliğinde bir ekip olarak çalışır(Yılmaz, 2010: 170-171).
47
2. Treyt Kuramı
Durum kuramları olarak da bilinen treyt yaklaşımları, kişiliği çözümleme ve
tanımlama amacıyla geliştirilmiş en eski yaklaşımlardan biridir. Treyt terimi, kişiliğe
temel özelliklerini veren davranış kalıplarının genel adıdır. Buna göre kişiliğin en
doğru şekilde ölçülmesi, amaca en uygun treytin belirlenmesine bağlıdır. Bu amaçla
yapılması gereken ilk iş, dışadönüklülük, içedönüklülük, saldırganlık, uyuşabilme,
sosyallik, sorumluluk, duygusal denge, kültür, kararlılık vb. treytlerin belirlenmesi
gerekmektedir(Aydın, 2009: 87-88).
3. Sosyo-Psikolojik Kuram
Erikson, Freud tarafından beşli bir sınıflamaya tabi tutulan, sosyo-psikolojik
gelişim evrelerini, ergenlikten yaşlılığa kadar genişleterek sekiz aşamaya bölmüştür.
Erikson’a göre bu sekiz kritik evrenin her birinde, bireyin çözmesi gereken karmaşa
ya da çatışmalar yer almaktadır. Birey, bir evrenin spesifik karmaşasını çözüme
kavuşturmazsa, kişilik gelişimi bu evreye takılacağı için, tam olarak gelişmez(Aydın,
2009: 93).
4. Kendini Tanımlama Kuramı
Kendini tanımlama ya da kendi imajı, insanın kendini nasıl algıladığı ile
bunun sonucu olarak hangi davranışı ortaya çıkardığı arasında bir ilişki olup
olmadığını araştırmak için, son yıllarda geliştirilmiş bir yaklaşımdır.
Bu kuram, pazarlama uygulamalarına iki yönden katkı sağlar, Birincisi,
bireyin kendi hakkındaki düşünceleri ile idealleri arasındaki zıtlığın tatminsizliği
göstermesidir. Bu tatminsizlikler mal kullanımı ile ilgili olabilir. Daha etkin, daha
modern ve daha yaratıcı olmak isteyen bir kadın, sıcak ve çekici olmak isteyene göre,
farklı parfüm ve deodorant satın alabilir, ya da farklı mağazalardan alış-veriş
yapabilir. İkincisi ise, bir tüketicinin kendine uygun bulduğu imajı ile uyumlu
markayı satın almasına yol göstermesidir(İslamoğlu, 2010: 180-184).
48
3.9.Kültür
3.9.1.Kültürün Tanımı
Kültür, nesilden nesile aktarılan, toplumdan ferde kazandırılan bir yaşama
biçimi olup, insanın, insan tarafından tesis edilmiş ve yaratılmış olan maddi ve
manevi unsurlarından meydana gelmiş çevresidir. İnsan, bu çevrenin önceki
nesillerden devraldığı unsurlarını kısmen geliştirerek, kendisinden sonraki nesillere
devreder(Eroğlu, 2006: 120).
3.9.2.Kültürün Özellikleri
Kültür kavramının daha iyi anlaşılması bakımından, özelliklerinin tanınması
ve bilinmesi yararlı olacaktır. Kültürün özellikleri şöyle sıralanabilir(İslamoğlu,
2010: 199-201):
Kültür keşfedilmiş olandır: Kültürü insanlar ortaya çıkarır ama, bu, uzun
yılların birikimi olduğundan, insanlar onu doğduklarından itibaren keşfetmeye
başlarlar. O nedenle de insanlardan bağımsızdır.
Kültür öğrenilir: Kültür doğuştan kazanılan ya da kalıtım yoluyla gelen bir
değerler sistemi değildir. İnsan doğduktan sonra ailesi ve çevresi yoluyla kültürü
öğrenir.
Kültür gelenekseldir: Kültür, toplum üyelerinin ortak anlayış ve
düşüncelerine uygun davranış standartlarını içerir.
Kültür, toplum üyelerince paylaşılan değer ve normlar bütünüdür.
Kültür, zamanla değişebilir: Ancak, bu değişiklik kısa zamanda olmayıp
uzun bir süre almakta, yeni kültür normları eskileri hemen ortadan kaldırmamakta,
yeni normlar eskileri yanında birlikte yaşamaktadır. Eski normlar yenileri yanında
uzun bir süre yaşadıktan sonra ortadan kalkabilmektedirler.
Kültür benzerlik olduğu kadar farklılıklar da içerir: Hemen hemen tüm
kültürlerde ortak olan değerler, normlar ve davranış kalıpları vardır. Fakat aynı
elemanlar alt kültürden alt kültüre farklılık gösterir.Sözgelimi, her kültürde kutsal
renkler vardır. Ama, bir kültürdeki kutsal olan bir renk başka kültürde kutsal değildir.
49
Kültür örgütlenme ve bütünleşmedir: Her kültürün kendine özgü örgütleri
ve örgütlenme biçimleri vardır. Batı kültüründe ilahi örgütlenmeler kiliselere bağlı
olarak oluşturulurken, Türkiye’de bu örgütlenmeler camilerden ziyade tarikatlar
etrafında olmaktadır.
Kültür uyumdur: İnsanlar kültür norm ve değerlerine dışlanmamak için
uyum gösterirler.
Kültür bir ihtiyacı karşılar: Kültür doğru ve yanlışları göstererek insanların
sorunlarını çözmelerine düzen ve yön verir, rehberlik eder. Örneğin, sağlıklı yaşam
kültürü yerleştikçe, insanlar spora ve spor malzemelerine daha fazla ilgi gösterirler.
Bunu fark eden pazarlamacılar, daha uygun ayakkabı seçenekleri ile tüketicilerin
karşılarına çıkmaya başlamışlardır.
Pazarlamacılar hedef gruplara yönelik pazarlama stratejilerini tayin ederken,
o hedef grupların kültür elemanlarını ve özelliklerini dikkate almalıdırlar. Pazarlama
bileşenlerinin ideolojik, teknik ve örgütsel sistemlerle çelişmemesi gerekir.
Pazarlama bileşenleri kültürel özelliklere uygun olduğu sürece hedef tüketiciler
tarafından kabul görebilir, benimsenebilir.
Bununla beraber, salsa müziği, thai mutfağı ve diğer birçok gelenek
globalleşmiş ve daha fazla ülke çok etnikli hale gelmiştir(Desmond , 2003: 53).
3.9.3.Kültürün Öğeleri
Kültürü oluşturan maddi ve teknolojik unsurlar, mimari eserler, teknoloji,
yerleşim ve yaşam araçları gibi fiziksek unsurlardan oluşur.
Sosyolojik veya davranışsal unsurlar: din, dil, ahlak, hukuk, eğitim, örf ve
adetlerden oluşur.
Bilişsel unsurlar, insanların inançları, fikir ve değer yapıları gibi soyut
unsurlardan oluşur(Ünal, 2008: 92-93).
50
3.9.4.Kültürün Çeşitleri
3.9.4.1.Genel Kültür-Alt Kültür
Belli bir ülkenin veya toplumun, hakim inançları, değerleri, hareket tarzları,
yaptırım türleri, sosyal ilişkileri ve her türlü ortak paylaşılan davranış kalıpları genel
kültürü oluşturan önemli parçalardır. Başka bir ifadeyle, genel kültür, toplumdaki
bütün davranış düzlemlerinde var olan kültürdür.
Antropologlara göre, alt kültür veya yan kültür alanları, bir bütün olarak
hakim kültürü veya milli kültürü oluştururlar. Ancak, hakim genel kültür, bir
toplumda bu alt kültürlerin matematiksel toplamından ibaret değildir. Her hakim-
genel kültür, kendini meydana getiren ya da bünyesinde bir şekilde yer alan alt ve
yan kültürlerin toplamından daha fazla, daha önemli ve daha işlevsel bir
bütündür(Eroğlu, 2006: 126-127).
3.9.4.2.Maddi Kültür-Manevi Kültür
İnsanların biyolojik ve fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan unsurlara
maddi kültür denmektedir. Ayrıca, insanların tabiatla mücadele ya da uyum çabaları
kapsamında her türlü araç, yöntem ve işlem de maddi kültür içerisinde
düşünülmektedir. Kültür unsurlarının çoğunlukla elle tutulup gözle görülebilen
kısmını oluşturan maddi kültür kapsamına, imalatın şeklini ifade eden üretim
teknikleri, yol ve bina inşaatları, evlerin donatılıp döşenmeleri, giyim ve kuşam
şekilleri, her türlü ulaşım araçları, fabrikalar, köprüler, barajlar gibi elemanlar
girmektedir.
Kültürün, toplumların ruhsal ve psiko-sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik olan kısmına da manevi kültür denmektedir. Manevi kültür elemanları,
çoğunlukla elle tutulmaz, gözle görülmez unsurlardan meydana gelmektedir. Bunlar
içerisinde, belli bir topluma özel olan örf ve adetleri, dini ve ahlaki normları, çeşitli
değer yargılarını, dil ve edebiyatı, müzik ve diğer estetik değerleri saymak
mümkündür(Eroğlu, 2006: 126-127).
51
2.9.4.3.Karşı Kültür
Karşı kültürler, kimi alt kültürlerin genel kültüre karşı direnmelerinden, resmi
veya gayri resmi olarak örgütlenmelerinden meydana gelmektedir. Gençliğin
fonksiyonel kullanılmayan enerjisinden ve dinamizminden kaynaklanan bu tür karşı
kültür oluşumları, yeryüzündeki bütün kültür sistemlerinde görülmektedir(Eroğlu,
2006: 133-134).
3.9.5.Kültürel Üretim Sistemi
Tüketim olayının gerçekleştirilmesinde önümüze sunulan çok sayıdaki
seçenek arasından yaptığımız seçimler, aslında bir, “kültürel seçim” sürecinin
sonucunda oluşur. Zevklerimiz, ürün ve hizmet tercihlerimiz kitle iletişim
araçlarından, yaratılan düş dünyalarının taşıdığı imajlardan ve yaptığımız
gözlemlerden etkilenmekte ve bunlar arasından biçimlendirilmektedir.
Tercihlerimizin ve zevklerimizin bir boşluk içinde, kendi kendine doğal bir süreçten
geçerek oluştuğunu söylemek yanlıştır. Tüketim toplumunda tüketici dünyaya ve
yaşama nasıl bakılacağını bilememekte ve kültür endüstrileri ile kitleler arasında
birbirlerini etkileyen sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Geniş halk kitlelerinin benimsediği “popüler kültür”ün yaratılışında bir çok
kuruluş ve kişi görev üstlenmektedir. Kültürel bir ürünün yaratılması ve
pazarlanmasından sorumlu olan kuruluşlar ve kişilerden oluşan sete “kültürel üretim
sistemi” denir. Kültürel üretim sisteminin ya da kültür endüstrisinin farklı üyeleri
birbirlerinin oynadıkları rolleri bilmeyebilirlerken, farklı kuruluşlar bu kültürün
yaratılmasında birlikte hareket edip çalışıyor olabilirler(Odabaşı, 2006: 63-64).
52
4.ANKET ÇALIŞMASI VE ANALİZİ
Bu aşamada, tüketici davranışlarını etkileyen faktörler, Isparta ilinde faaliyet
gösteren Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de çalışan
tüketicilerin tutumlarıyla analiz edilmeye çalışılacaktır.
4.1.Araştırmanın Önemi ve Amacı
Tüketici davranışları, hem tüketici açısından bireysel, hem işletme açısından
kurumsal, hem de ülke açısından sosyo-ekonomik bir nitelik taşır. Tüketicinin
tatmini, işletmenin karlılığı ve toplumsal yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından
tüketicilerin davranışlarını hangi koşullarda ve etkilerle gerçekleştirdiği hep
araştırma konusu olmuştur. Bu durum araştırmaların hem zenginliğini, hem de
sınırsızlığını belirlemiştir(Papatya,226).
Araştırmanın amacı, Isparta ilinde faaliyet gösteren özel bir şirketteki
tüketicilerin, satın alma kararı alırken ve satın alma yeri seçerken etkilendikleri
faktörleri değerlendirilerek, yapılacak daha kapsamlı araştırmalara katkıda
bulunmaktır.
4.2.Araştırmanın Kapsamı ve Sınırları
Araştırma, Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. çalışanları
üzerinde yapılmıştır. Araştırmanın kapsamını söz konusu şirkette çalışanlar
oluşturmaktadır. Araştırma, anket uygulaması için kendilerine ulaşılabilen
personeller ile sınırlıdır.
4.3.Araştırmanın Yöntemi
Araştırma yöntemi olarak yüz yüze anket yöntemi seçilmiştir. Araştırmada
kullanılan anket, S.D.Ü. İ.İ.B.F. Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nuri Ömürbek’in
çalışmasıdır. Anket üç bölümden oluşmaktadır; birinci bölümde tüketicilerin
demografik özelliklerini(cinsiyet, memleket, yaş, gelir, oturulan evin mülkiyeti ve
eğitim durumu), ikinci bölümde tüketicinin satın alma kararını etkileyen faktörlerin
53
önem dereceleri ve üçüncü bölümde satın alma yerinin seçiminde etkili olan
faktörlerin önem dereceleri sorgulanmıştır. İkinci ve üçüncü bölümde, 5’li Likert
Ölçeği kullanılmıştır.
Araştırmanın ana kütlesini, Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Ticaret
A.Ş.’de çalışan 334 personel oluşturmaktadır.
Örneklemin çok küçük olması durumunda araştırma sonuçlarının evren için
genellenebilmesi güçleşir. Betimsel araştırmalarda minimum %10 örneklem alınır,
küçük evrenlerde ise %20’ye ihtiyaç duyulur(Arlı,Nazik,2001:77).
Araştırmanın örneklem büyüklüğü olarak, çalışan sayısının %25’i belirlenmiş
ve anket çalışması 87 kişiye uygulanmıştır. Örnekleme yöntemi olarak da “basit
tesadüfi örnekleme” yöntemi kullanılmıştır. Anket, hafta içi istirahat saatlerinde
bürolarda ve personel servisinde yüz yüze olarak uygulanmıştır. Anket ölçeğinin
güvenirliği, yaygın yöntem olan Cronbach Alfa testinden yararlanılarak alfa değeri
21 soru için 0,793 olarak hesaplanmıştır. Bu da anket ölçeği için oldukça güvenilir
bir durum ortaya koymuştur.
Uygulamada elde edilen veriler, SPSS 15.0 istatistik programıyla test edilmiş,
değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
4.4.Araştırma Bulguları: İstatistiksel Testler ve Sonuçların
Yorumlanması
4.4.1.Araştırmaya Katılan Bireylerin Demografik Özellikleri
Anketin birinci bölümünde yaş, cinsiyet, memleket, gelir durumu, eğitim
durumu ve oturulan evin sahipliği olmak üzere altı soru yöneltilmiştir.
54
Tablo 3. : Ankete Katılan Tüketicilerin Yaş İstatistikleri İstatistikler Değerler
Ortalama 36,51
Medyan 35,00
Mod 29,00
Minimum 18,00
Maksimum 57,00
Geçerli Kişi 87,00
Geçersiz Kişi 0,00
Yaş Toplamı 3.176
Ankete katılan 87 kişi, 18-57 yaş aralığında, kişilerin yaşlarının sıklığı 29,
yaşların toplamı 3.176 ve yaş ortalaması 36,5’tur.
Tablo 4. : Ankete Katılan Tüketicilerin Yaş Aralıkları Yaş Aralıkları Değerler Yüzde
18-25 Yaş Aralığı 8 9
26-31 Yaş Aralığı 19 22
31-40 Yaş Aralığı 29 33
41-50 Yaş Aralığı 24 28
50 ve Üstü Yaş 7 8
Toplam 87 100
55
Tablo 5. : Ankete Katılan Tüketicilerin Cinsiyet Oranları Cinsiyet Frekans Yüzde
Bay 67 77,00
Bayan 20 23,00
Toplam 87 100,00
Ankete katılan kişilerin %77’si bay, %23’ü ise bayan çalışanlardır. Şirket
çalışanlarının büyük çoğunluğu bay olduğundan, araştırmaya bayan çalışanların
katılımına özen gösterilmiştir.
Tablo 6. : Ankete Katılan Tüketicilerin Memleketleri İller Frekans Yüzde
Afyonkarahisar 3 3,4
Burdur 4 4,6
Bursa 3 3,4
Çorum 1 1,1
Denizli 2 2,3
Isparta 71 81,6
İzmir 1 1,1
Kütahya 1 1,1
Zonguldak 1 1,1
Toplam 87 100
Ankete katılan kişilerin %81,60’ı Isparta doğumludur. Memleketi diğer iller
olanlar daha çok evlilik ve eğitim sebebiyle Isparta’ya yerleşmiş ve şirkette
çalışmaya başlamış kişilerden oluşmaktadır.
56
Tablo 7. : Ankete Katılan Tüketicilerin Gelirleri
Gelir Aralıkları (TL) Frekans Yüzde
0 - 500 5 5,7
501 – 1.000 28 32,2
1.001 – 1.500 29 33,3
1.501 – 2.000 16 18,4
2.001 ve Üstü 9 10,3
Toplam 87 100
Ankete katılan kişilerin %33,30’luk kısmı 1.001-1.500 TL aylık gelire sahip
kişilerdir. Çalışanların gelirleri orta gelir sınıfında yer almaktadır.
Tablo 8. : Ankete Katılan Tüketicilerin Oturdukları Evin Mülkiyeti
Oturulan Ev Frekans Yüzde
Kira 25 28,7
Kendi Evi 40 46,0
Aile Büyüklerinin 22 25,3
Yurt 0 0
Toplam 87 100
Ankete katılanların %71,3’ü oturduğu eve kira ödememektedir.
57
Tablo 9. : Ankete Katılan Tüketicilerin Eğitim Durumları
Eğitim Durumu Frekans Oran(%)
Okur yazar 0 0İlköğretim 10 11,5Lise 42 48,3Üniversite 31 35,6Yüksek Lisans 4 4,6Doktora 0 0Toplam 87 100
Ankete katılanların büyük çoğunluğu, lise ve üniversite mezunudur.
İlköğretim mezunlarının %60’ı 40 yaş ve üstündedir. Yüksek lisans mezunlarının
tamamı 35 yaş ve altındadır.
Tablo 10. :Ankete Katılan Tüketicilerin Satın Alma Faktörleri Tercihlerinin Dağılımı
Hiç Önemli Değil
Az ÖnemliOrta
Derecede Önemli
Önemli Çok Önemli Toplam Ortalama
n 8 8 25 32 14 87% 9,2 9,2 28,7 36,8 16,1 100n 2 0 12 28 45 87% 2,3 0 13,8 32,2 51,7 100n 3 2 5 34 43 87% 3,4 2,3 5,7 39,1 49,4 100n 19 26 24 13 5 87% 21,8 29,9 27,6 14,9 5,7 100n 11 22 20 25 9 87% 12,6 25,3 23 28,7 10,3 100n 9 20 26 22 10 87% 10,3 23 29,9 25,3 11,5 100n 4 3 16 35 29 87% 4,6 3,4 18,4 40,2 33,3 100n 3 2 18 31 33 87% 3,4 2,3 20,7 35,6 37,9 100n 1 4 15 41 26 87% 1,1 4,6 17,2 47,1 29,9 100n 12 20 27 15 13 87% 13,8 23 31 17,2 14,9 100n 4 10 22 31 20 87% 4,6 11,5 25,3 35,6 23 100
Faktörler
Marka 3,41
Fiyatlar 4,31
Kalite 4,29
Moda 2,53
Satın alma Yeri 2,99
Çevre Etkisi 3,05
Gelir Düzeyi 3,94
Ödeme Türü 4,02
Kampanya, Promosyon 3,61
Ürünün Niteliği 4
Tutundurma Çabaları 2,97
58
Araştırmaya katılan tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen en önemli
faktör, 4,31 ortalama puanlamayla fiyatlardır. Daha sonra 4,29 ortalamayla kalite,
4,02 ortalamayla ödeme türü ve 4,00 ortalamayla ürünün niteliği tüketici açısından
önemli faktörlerdir. Ankete katılan kişilerin satın alma davranışını etkileyen faktörler
bölümünde, bir soruda işaretledikleri en fazla şık, 45 kişi ile fiyat faktörünün “çok
önemli” şıkkıdır. Ankete katılan kişilerin satın alma davranışını etkileyen faktörler
bölümünde, bir soruda işaretledikleri en az şık, 0 kişi ile fiyat faktörünün “az önemli”
şıkkıdır.
Tablo 11. : Ankete Katılan Tüketicilerin Satın Alma Yeri Tercihleri Dağılımı Hiç
Önemli Değil
Az Önemli
Orta Derecede Önemli
Önemli Çok Önemli Toplam Ortalama
n 4 1 9 36 37 87% 4,6 1,1 10,3 41,4 42,5 100n 0 3 3 27 54 87% 0 3,4 3,4 31 62,1 100n 1 2 13 32 39 87% 1,1 2,3 14,9 36,8 44,8 100n 3 3 24 31 26 87% 3,4 3,4 27,6 35,6 29,9 100n 4 10 27 30 16 87% 4,6 11,5 31 34,5 18,4 100n 1 4 12 41 29 87% 1,1 4,6 13,8 47,1 33,3 100n 1 0 4 36 46 87% 1,1 0 4,6 41,4 52,9 100n 0 1 8 30 48 87% 0 1,1 9,2 34,5 55,2 100n 2 2 11 34 38 87% 2,3 2,3 12,6 39,1 43,7 100n 8 9 26 24 20 87% 9,2 10,3 29,9 27,6 23 100
Faktörler
Personel 4,16
Temizlik 4,52
Firmanın İmajı 4,22
Firmanın Tanınmışlığı 3,85
Yakınlık 3,51
Rahat Hareket Edebilme
4,07
Ürün Çeşitliliği 4,45
Fiyat Düzeyleri 4,44
Satış Şartları 4,2
İşletmenin Büyüklüğü 3,45
Araştırmaya katılan tüketicilerin satın alma yeri seçimlerini etkileyen en
önemli faktör, 4,52 ortalama puanlamayla temizliktir. Daha sonra 4,45 ortalamayla
ürün çeşitliliği, 4,44 ortalamayla fiyat düzeyleri, 4,22 ortalamayla firmanın imajı ve
4,20 ortalamayla satış şartları tüketici açısından önemli faktörlerdir. Ankete katılan
59
kişilerin satın alma yeri seçimini etkileyen faktörler bölümünde, bir soruda
işaretledikleri en fazla şık, 54 kişi ile temizlik faktörünün “çok önemli” şıkkıdır.
Ankete katılan kişilerin satın alma yeri seçimini etkileyen faktörler bölümünde, bir
soruda işaretledikleri en az şıklar, 0 kişi ile fiyat düzeleri faktörünün “hiç önemli
değil” şıkkı, ürün çeşitliliği faktörünün “az önemli” şıkkı ve temizlik faktörünün “hiç
önemli değil” şıkkıdır.
4.4.2.İstatistiksel Testler ve Sonuçların Yorumlanması
Araştırmanın hipotezleri aşağıdaki gibidir:
Hipotez 1
Ho: “Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü
arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü
arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 2
Ho: “Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma yerini etkileyen temizlik faktörü
arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma yerini etkileyen temizlik faktörü
arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 3
Ho: “Tüketicinin yaşı ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü
arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin yaşı ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü
arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 4
Ho: “Tüketicinin yaşı ile, satın alma yerini etkileyen temizlik faktörü
arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
60
Ha: “Tüketicinin yaşı ile, satın alma yerini etkileyen temizlik faktörü
arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 5
Ho: “Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 6
Ho: “Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma yeri seçiminde etkili olan
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma yeri seçiminde etkili olan
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 7
Ho: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen
fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen
fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 8
Ho: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma yerini etkileyen
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma yerini etkileyen
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez 9
Ho: “Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
61
Hipotez 10
Ho: ”Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma yeri seçiminde etkili olan
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.”
Ha: “Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma yeri seçiminde etkili olan
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki vardır.”
Hipotez testleri temel olarak iki grupta incelenebilir. Bunlar; Parametrik
Testler ve Parametrik Olmayan Testler’dir. Bu testler, belirli koşulları
sağladıklarında doğru sonuçları verecek şekilde uygulanabilirler. Veri seti normal
dağılım gösteriyorsa Parametrik Testler, göstermiyorsa Parametrik Olmayan Testler
uygulanır.
Araştırma sonucunda, tüketici davranışlarını etkileyen faktörlerden “fiyat” ve
satın alma yeri seçimini etkileyen faktörlerden “temizlik”, en yüksek ortalama
değerleri almışlardır. Dolayısıyla hipotezler, bu faktörlerle belirlenmiştir. Fiyat ve
temizlik faktörlerinin normallik dağılımı, One-Sample Kolmogorov-Smirnov Test
(Tek Örneklem Kolmogorov-Smirnov Testi) ile ölçülmüştür. Yapılan test sonucunda
p değerleri 0,05’ten küçük olduğundan, istatistiksel analizlerde Parametrik Olmayan
Testler uygulanmıştır.
Araştırma hipotezlerine ilişkin test sonuçları şöyle gerçekleşmiştir:
Hipotez 1: “Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen
fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin Mann Whitney
analizinde p=0,0120 (p<0,05) çıktığından hipotez reddedilmiştir. Dolayısıyla
tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü arasında
anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Fiyat faktörü, bayların satın alma davranışlarını,
bayanlara göre daha fazla etkilemektedir.
Tablo 12. : Ankette Fiyat Faktörü Tercihlerinin Cinsiyete Göre Dağılımı
Bay BayanHiç Önemli Değil 2 0 2Az Önemli 0 0 0Orta Derecede Önemli 7 5 12Önemli 18 10 28Çok Önemli 40 5 45
67 20 87Toplam
Cinsiyet Toplam
Satın alma kararını etkileyen fiyat faktörü
62
Hipotez 2: ““Tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma yerini etkileyen
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin Mann Whitney
analizinde p=0,5830 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir. Dolayısıyla
tüketicinin cinsiyeti ile, satın alma yeri seçimini etkileyen temizlik faktörü arasında
anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 3: “Tüketicinin yaşı ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin Kruskal Wallis
analizinde p=0,5140 (P>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir. Dolayısıyla
tüketicinin yaşı ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü arasında anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 4: ““Tüketicinin yaşı ile, satın alma yerini etkileyen temizlik
faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin Kruskal Wallis
analizinde p=0,3890 (P>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir. Dolayısıyla
tüketicinin yaşı ile, satın alma yeri seçimini etkileyen temizlik faktörü arasında
anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 5: “Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma davranışını
etkileyen fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” .” hipotezine ilişkin
Kruskal Wallis analizinde p=0,1160 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir.
Dolayısıyla tüketicinin gelir durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat faktörü
arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 6: ” Tüketicinin gelir durumu ile, satın alma yeri seçiminde
etkili olan temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin
Kruskal Wallis analizinde p=0,0140 (P<0,05) çıktığından hipotez reddedilmiştir.
Dolayısıyla tüketicinin gelir durumu ile, satın alma yeri seçiminde etkili olan
temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Geliri 501-1.500 TL
aralığında olan tüketicilerin satın alma yeri seçiminde temizlik faktörü, diğer gelir
gruplarının tercihlerine göre çok daha önemlidir.
63
Tablo 13. : Ankette Temizlik Faktörü Tercihinin Gelir Durumuna Göre Dağılımı
0-500 501-1.000 1.001-1.500 1.501-2.000 2.001+Hiç Önemli Değil 0 0 0 0 0 0Az Önemli 0 0 3 0 0 3Orta Derecede Önemli 0 0 0 3 0 3Önemli 2 7 6 9 3 27Çok Önemli 3 21 20 4 6 54
5 28 29 16 9 87Toplam
ToplamGelir
Satın alma yerini etkileyen temizlik
faktörü
Hipotez 7: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma
davranışını etkileyen fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine
ilişkin Kruskal Wallis analizinde p=0,6100 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul
edilmiştir. Dolayısıyla tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma davranışını
etkileyen fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 8: “Tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma yerini
etkileyen temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin
Kruskal Wallis analizinde p=0,5040 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir.
Dolayısıyla tüketicinin oturduğu evin mülkiyeti ile, satın alma yeri seçimini
etkileyen temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 9: “Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma davranışını
etkileyen fiyat faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine ilişkin Kruskal
Wallis analizinde p=0,9090 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul edilmiştir.
Dolayısıyla tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma davranışını etkileyen fiyat
faktörü arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
Hipotez 10: “Tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma yeri
seçiminde etkili olan temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki yoktur.” hipotezine
ilişkin Kruskal Wallis analizinde p=0,8260 (p>0,05) çıktığından hipotez kabul
edilmiştir. Dolayısıyla tüketicinin eğitim durumu ile, satın alma yeri seçimini
etkileyen temizlik faktörü arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
64
5. SONUÇ
Tüketicilerin artan önemi dolayısıyla, pazarlama yöneticisi hangi malların,
hangi tüketici grupları tarafından, ne miktarda, niçin tüketileceğini bilmek
istemektedir. Çünkü firmanın ürettiği malları ve hizmetleri bir pazarlama aracı olarak
kullanabilmesi için, tüketicilerin arzularını, ihtiyaçlarını ve satın alma davranışlarını
bilmesine bağlıdır.
Tüketici birey olarak aldığı kararlarla kendi yaşamına yön verirken, hangi
malların, ne kadar ve hangi metotlarla üretileceği, faktörler arası dağılımın nasıl
yapılacağı, gelirin ihtiyaçların giderilmesinde nasıl kullanılacağı, tasarrufların nasıl
değerlendirileceğini gibi ekonomik kararları da etkileyecektir.
Kişiyi herhangi bir malı satın almaya yönelten belirli bir gereksinim vardır.
Ancak bu gereksinim, her tüketici tarafından farklı biçimde algılanmakta, buna bağlı
olarak da tüketiciler belirli bir ürünü satın alırken farklı güdülerin etkisinde
kalmaktadırlar. Bu güdüler birçok faktörden etkilenirler. Satın alma davranışı her
zaman gereksinimlerden dolayı gerçekleşmeyebilir. Kişinin şartları, bu davranışı
çeşitli şekillerde değiştirmektedir.
Anket çalışmasında tüketici satın alma kararını etkileyen marka, fiyatlar
kalite, moda, satın alma yeri, çevre etkisi, gelir düzeyi, ödeme türü, ürünün niteliği,
tutundurma çabaları ve kampanya-promosyonlar faktörlerinin önem dereceleri
sorulmuş, alınan cevaplarda yapılan analizler sonucunda fiyatın en önemli faktör
olduğu ortaya çıkmıştır. Anketi cevaplayan kişilerin genelde orta ve alt gelir grubuna
dahil oldukları ve gelirleriyle aile geçindirdikleri göz önüne alındığında sonuç
normal karşılanabilir. T testleri ile de demografik özellikler ile fiyat faktörü analiz
edilmiş, sonuçta cinsiyet ile fiyat faktörünün arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit
edilmiştir. Burada bayların bayanlara göre fiyat faktöründen daha fazla etkilendikleri
anlaşılmıştır.
Anketin diğer bölümünde ise tüketicilerin satın alma yeri seçiminde etkili
olan personel, temizlik, firmanın imajı, firmanın tanınmışlığı, yakınlık, rahat hareket
edebilme, ürün çeşitliliği, fiyat düzeyleri, satış şartları ve işletmenin büyüklüğü
faktörlerinin önem dereceleri sorulmuş, alınan cevaplarda yapılan analizler
sonucunda temizliğin önemli faktör olduğu belirlenmiştir. T testleri ile de
65
demografik özellikler ile temizlik faktörü analiz edildiğinde, gelir durumunun
temizlik faktörü ile arasında anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmıştır. Burada da 501-
1.500 TL aylık geliri olan tüketicilerin, satın alma yeri seçiminde temizlik faktörüne
çok önem verdikleri görülmüştür.
66
KAYNAKÇA
ARLI, M., H. NAZİK, Bilimsel Araştırmaya Giriş, Gazi Kitapevi, Ankara, 2001.
ASSAEL, H., Consumer Behavior and Marketing Action, South-Western
Publishing, U.S.A.-Ohio, 1995.
AYDIN, A., Eğitim Psikolojisi, Pegem Akademi Yayıncılık, Ankara, 2009.
DESMOND, J., Consuming Behaviour, Palgrave Macmillan, U.S.A.-New York,
2003.
DUMAN, B., Z. ÇUBUKÇU, M. TAŞDEMİR, M. GÜVEN, C. BABADOĞAN, A.
OĞUZ, B. AYBEK, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Maya Akademi Yayıncılık,
Ankara, 2008.
DURMAZ, Y., Tüketici Davranışı, Detay Yayıncılık, Ankara, 2011.
EROĞLU, F., Davranış Bilimleri, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2006.
İSLAMOĞLU, A.H., R. ALTUNIŞIK, Tüketici Davranışları, Beta Yayıncılık,
İstanbul, 2010.
KARAFAKİOĞLU, M., Pazarlama İlkeleri, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2006
KARALAR, R., Çağdaş Tüketici Davranışı, Meta Basım, İzmir, 2009.
KAVAS, A.C., Ö. T. ÖZMEN, Tüketici Davranışları, Anadolu Üniversitesi
Yayınları, Yay. No:880, Eskişehir, 1995.
KOÇ, E., Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejileri: Global ve Yerel
Yaklaşım, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2011.
KOTLER, P., G. ARMSTRONG, Principles Of Marketing, Prentice Hall, U.S.A.-
New Jersey, 2001.
MUCUK, İ., Pazarlama İlkeleri, Türkmen Kitapevi, İstanbul, 2001.
ODABAŞI, Y., Tüketim Kültürü: Yetinen Toplumdan Tüketen Topluma, Sistem
Yayıncılık, İstanbul, 2006.
ODABAŞI, Y., G. BARIŞ, Tüketici Davranışı, Mediacat Yayınları, İstanbul, 2002.
ÜNAL, S., İçgüdüsel Alışveriş, Detay Yayıncılık, Ankara, 2008.
67
YILMAZ, M., Kişisel Satış, Kumsaati Yayıncılık, İstanbul, 2010.
-Makaleler
ACAT, M.B., N. KÖŞGEROĞLU, “Güdülenme Kaynakları ve Sorunları Ölçeği”,
Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2006, Cilt No 7, Sayı 4, s. 204-205, 2006.
ALAGÖZ, S.B., “Pazarlama Ahlakı ve Tüketici Bakış Açısı”, Finans
Politik&Ekonomik Yorumlar Dergisi, Cilt No 45, Sayı 526, s. 47-58, 2008.
BABACAN, M., F. ONAT, “Postmodern Pazarlama Perspektifi”, Ege Akademik
Bakış Dergisi, Cilt No 2, Sayı 1, s. 12-20, 2002.
DÜNDAR, S., T. GÖKSEL, “ Reklamların Pazarlama Etiği ve Sosyal Sorumluluk
Bilincine Göre Değerlendirilmesi: Ampirik Bir Çalışma” Afyon Kocatepe
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt No 8, Sayı 1, 123-141, 2006.
GÖKALP, F., “Gıda Ürünleri Satın Alma Davranışında Ambalajın Rolü”, Ege
Akademik Bakış Dergisi, Cilt No 7, Sayı 1, s. 79-97, 2007.
KIRDAR, Y., “Marka Stratejilerinin Oluşturulması; Coca-Cola Örneği”, Review Of
Social, Economic&Business Studies, Doğu Akdeniz Üniversitesi Yayınları, Cilt
No 3, Sayı 4, s. 233-250, 2004.
ÖZGÜL, E., İ. AKSULU, “Ambalajlı Gıda Ürünlerinde Tüketicilerin Etiket
Duyarlılığındaki Değişimler”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt No 6, Sayı 1, s. 1-
10, 2006.
PAPATYA, N., “Tüketici Davranışları ile İlgili Motivasyon Modelleri: Bir
Perakande İşletmesinde Temizlik ve Kişisel Bakım Ürünlerine Bağlı Bir Araştırma”,
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt
No 10, Sayı 1, s. 221-240, 2005.
VENTURA, K., “Pazarlama Araştırmaları Kapsamında Yaşanan Teknoloji-Tabanlı
Değişim”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt 3, Sayı 1-2, s. 78-89, 2003.
-Diğer
KARACA, Y., Gösteriş Tüketimi, Radikal İki, 08.08.2004,
<http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=3748>. (03.05.2011).
68
MEB, Pazarlama ve Perakende: Perakendeciliğin Özellikleri, Mesleki Eğitim ve
Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi, Ankara, 2008, <
http://cygm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/pazarlama/moduller/pera
kendecilik.pdf>.(03.05.2011)
69
EKLER
70
TÜKETİCİ DAVRANIŞLARINA YÖNELİK ANKET ÇALIŞMASI 1. Cinsiyetiniz : ( ) Bay ( ) Bayan 2. Memleketiniz : ………………………… 3. Yaşınız : ………………………… 4. Aylık Geliriniz : ( )0–500TL( )501–1.000 TL( )1.001-1.500TL( )1.501–2.000 TL() 2.001 TL’den fazla 5. Oturduğunuz Ev : ( ) Kira ( ) Kendimin ( ) Aile Büyüklerinden Birine Ait ( ) Yurt ( ) Diğer…… 6. Eğitim Durumunuz : ( ) Okur yazar ( ) İlköğretim ( ) Lise ( ) Üniversite ( ) Yüksek Lisans ( ) Doktora 7. Satın alma kararlarınızı etkileyen faktörlerin önem derecelerini belirtiniz.(Önem dereceleri; 1 Hiç Önemli Değil, 2 Az Önemli 3 Orta Derecede Önemli 4 Önemli 5 Çok Önemli)
1 2 3 4 5MarkaFiyatlarKaliteModaSatın alma yeriÇevre etkisiGelir düzeyiÖdeme türüÜrünün niteliğiTutundurma çabaları (Reklam, ilan, vb.)Kampanyalar, promosyon, vb.Diğer (Lütfen belirtiniz………………….
8. Satın alma yerinin seçiminde etkili olan faktörlerin önem derecelerini belirtiniz. (Önem dereceleri; 1 Hiç Önemli Değil, 2 Az Önemli 3 Orta Derecede Önemli 4 Önemli 5 Çok Önemli)
1 2 3 4 5PersonelTemizlikFirmanın İmajıFirmanın tanınmışlığıYakınlıkRahat hareket edebilmeÜrün çeşitliliğiFiyat düzeyleriSatış şartları ( Taksit, kredi kartı, vb.)İşletmenin büyüklüğüDiğer (Lütfen belirtiniz)……………….
DEĞERLİ VAKTİNİZİ AYIRIP ANKETİMİZİ DOLDURARAK ARAŞTIRMAYA YAPMIŞ OLDUĞUNUZ DEĞERLİ KATKILARDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDER, ÇALIŞMALARINIZDA BAŞARILAR DİLERİZ.