25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 1ahmetsaltik.net/arsiv/2012/07/88._YILINDA_LOZAN_ANLASMASI... · 2012. 7. 24. · 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 7 B u m a d d e l e r

25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 1

H O Ş G E L D İ N İ Z


88. YILINDA LOZAN ANLAŞMASI’na

SAHİP ÇIKMAK : KRİTİK BİR TARİHSEL GÖREV

CHP Ankara İl Başkanlığı ve

CHP Altındağ İlçe Başkanlığı

Prof. Dr. Ahmet SALTIK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

www.ahmetsaltik.net

25 Temmuz 2011, Ankara 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 3

http://www.ahmetsaltik.net/

10 Ağustos 1920, Hain Padişah VI. M. Vahidettin’in Sadrazamı Tevfik Paşa

tarafından Paris’te imzalanan, Türkiye’yi parçalayan Sevr haritası..


Lozan Antlaşması ile tarihin çöplüğüne gömdüğümüz, Yüce Atatürk’e göre

Batı’nın yüzyıllardır tasarladığı suikast planı SEVR’in temel maddeleri..


1. Doğu Trakya ve Batı Anadolu Yunanistan’a bırakılacaktır.

2. Mardin, Urfa, Antep ve Suriye Fransa’ya, Arabistan ve Musul

dahil Irak İngiltere’ye bırakılacaktır, Güneybatı Anadolu

İtalyanların egemenliğine girecektir.

3. Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Çorum,

Kayseri’nin doğusu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu,

Zonguldak ve Bilecik Osmanlı Devleti’nin elinde kalacaktır.

4. Rodos ve Oniki Ada İtalya’ya, diğer Ege adaları Yunanistan’a

bırakılacaktır.

5. İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak,

ancak Osmanlı Devleti azınlıkların haklarını koruyamazsa

burası da elinden alınacaktır.

Lozan Antlaşması ile tarihin çöplüğüne gömdüğümüz,

Yüce Atatürk’e göre Batı’nın yüzyıllardır tasarladığı suikast planı SEVR’in temel maddeleri..


6. Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık olacaktır. Yönetimi Boğazlar Komisyonu’na verilecek, merkezi İstanbul olan bu Komisyonun ayrı bütçesi ve bayrağı olacaktır. 7. Azınlıklara geniş haklar verilecektir. Azınlıklar her derecede okul açabilecektir. 8. Hicaz bağımsız bir devlet olacak, Osmanlı Devleti Mısır üzerindeki haklarından vazgeçecektir. 9. Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon illerinde bağımsız bir Ermenistan Devleti kurulacaktır. Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından sonra Kürtler Doğu Anadolu’da bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse kabul edilecektir.


B u m a d d e l e r l e ;

Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün stratejik noktaları İtilaf Devletleri arasında paylaşılmış, toprakları yağmalanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu Orta Anadolu’ya sıkıştırılmış ve Anlaşma Devletleri’nin denetimine girmiştir.

Boğazların yönetimi uluslararası bir Komisyonun yönetimine verilerek, Osmanlı Devleti devre dışı bırakılmıştır.

Osmanlı Devleti azınlıklar üzerindeki bütün haklarını yitirmiştir.

Lozan Antlaşması ile tarihin çöplüğüne gömdüğümüz,

Yüce Atatürk’e göre Batı’nın yüzyıllardır tasarladığı suikast planı SEVR’in temel maddeleri..


Anadolu’da yeni devletler kurularak ülke bütünlüğünün bozulmasına çalışılmıştır.

Osmanlı Devleti’nin hukuksal varlığı sürdürülmüş, ancak siyasal yönden varlığı sona erdirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, bağımsızlığını zedeleyen maddeleri kabul etmiştir :

1 . O s m a n l ı ü l ke s i n d e zo r u n l u a s ke r l i k ka l d ı r ı l a ca k t ı r. 2. Askeri kuvvet 50.700 kişiden oluşacak ve ordunun

ağır silahtan bulunmayacaktır. 3. Deniz gücü sınırlı olacak, 13 küçük gemiyi geçmeyecektir.

Bu maddelerle; Osmanlı Devleti askeri yönden sınırlandırılarak

savunmasız duruma getirilmiştir. Bu da Anlaşma Devletleri’nin işgal planlarını rahatça uygulamalarına zemin hazırlamıştır.

Lozan Antlaşması ile tarihin çöplüğüne gömdüğümüz, Yüce Atatürk’e göre

Batı’nın yüzyıllardır tasarladığı suikast planı SEVR’in temel maddeleri..


Atatürk ve en yakın dava arkadaşı, silah

arkadaşı Mirliva (Tümgeneral) İsmet Paşa,

Konya / Ilgın manevralarında

birlikte.. (1 Nisan 1922)


Yüce Atatürk’ün

ve İnönü’nün dev başarısı

Lozan Antlaşması’nın 88. yılında,

Türk halkının ve CHP’nin

Yüce Atatürk’e ve İnönü’ye

içten bağlılık ve sonsuz saygılarıyla...


Atatürk’ün hedefi :

“ İ S T İ K L A L - İ T A M M ! ”

Bu ise mali bağımsızlıkla gerçekleşebilir.

Mali bağımsızlığın korunması için ilk koşul; bütçenin ekonomik

bünye ile denk ve uygun olmasıdır. Herhalde

Türk yurttaşı kesin olarak bilmelidir ki; bir ulusun

insanlık ve uygarlık dünyasında yükselmesi ve başarılı olması yalnız ve ancak kendi gücüne

dayanarak özgürlük ve bağımsızlığını dokunulmaz bulundurmasıyla olasıdır.

Bunun başka çözüm yolu yoktur..”

“Bugünkü uğraşımızın amacı,

TAM

BAĞIMSIZLIKtır.


I. ve II. DÖNEM LOZAN KONFERANSI'NA KATILAN TÜRK DELEGASYONU

Başdelege : İsmet İnönü (Dışişleri Bakanı)

Delegeler : Dr. Rıza Nur (Sağlık Bakanı), Hasan Saka (Maliye Bakanı)

Danışmanlar : Prof. Dr. Veli Saltık, Münir Ertegün,

A. Muhtar Çilli, Zülfü Tigrel, Zekai Apaydın, Mahmut Celal Bayar,

Şefik Başman, Seniyettin Başak, Şevket Doğruker, Mehmet Tevfik

Bıyıklıoğlu, Tahir Taner, Nusret Metya, Yusuf Hikmet Bayur,

Zühtü İnhan, Fuat Ağralı, Mustafa Şeref Özkan, Şükrü Kaya,

Hamit Hasancan, Cavit Bey, Baha Bey, Hayım Naum.

Basın Danışmanları : R. Eşref Ünaydın, Yahya K. Beyatlı

Genel Skr. ve Danş : Reşit Saffet Atabinen Yazmanlar : Ali Türkgeldi, Mehmet Ali Balin, Cevat Açıkalın, Celal Hazım Arar, Saffet Şav, Süleyman Saip Kıran, Rıfat Bey, Dr. Nihat Reşat Belger, Atıf Esenbel, Sabri Artuç


Lozan, genel olarak ne getirdi?

1914 yılından beri süren savaşa son veren Lozan Antlaşması,

143 maddelik asıl antlaşma ile 18 ek belgeden oluşmaktadır.

Antlaşmanın ilk 22 maddesi sınırları saptamaktadır. Trakya sınırı Karaağaç istasyonunu

Türkiye’de kalmak üzere Meriç Talweki olarak kabul edilmiştir.

Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları dışında kalan adalar Yunanistan’a bırakılıyordu. Ancak bunlardan Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya, Limni adalarında bir deniz gücü

ve istihkâm yapılmayacaktı.


Lozan, genel olarak ne getirdi?

Bu adalardaki asker, yöreden silâh altına alınıp

eğitilecek askerle sınırlı olacaktı.

İtalya’nın 1911-1912’de işgal ettiği ve

Ouchy Anlaşması ile geri vermeleri gereken Rodos,

Onikiada ile Meis adaları onlara bırakılıyordu.

Suriye sınırı, Ankara Anlaşması ile kabul edildiği

gibi kalıyordu. Irak sınırı ise dokuz ay içinde

barış yoluyla çizilecek, bu olanaklı olmazsa,

konu Milletler Cemiyeti’ne götürülecek,

her iki taraf da alınacak kararı beklerken

herhangi bir askerî girişimde bulunmayacaktı.


12 Ada Lozan’da mı yitirildi?

U Ş İ A N T L A Ş M A S I Trablusgarp Savaşı'nda İtalyanlara karşı başarılı direnişler

başlamıştı. Aralarında Mustafa Kemal'in de bulunduğu genç subaylar, yerli Arapları örgütleyerek başarılı bir savunma hattı kurmuşlardı. Balkan Savaşları'nın başlaması nedeniyle

bu yetenekli ve genç subaylar İstanbul'a çağrıldı. Bundan sonra, direnme cephesi çöktü ve İtalyanlar Trablusgarp ve Bingazi'yi

rahatça ele geçirdiler. Ege denizine de bir filo yollayan İtalya, 12 adayı işgal etti. Libya tümden elimizden çıktı.

Bunun üzerine Ouchy (Uşi) kentinde, 15-18 Ekim 1912'de İtalya ile Osmanlı Devleti arasında barış antlaşması imzalandı.

Uşi Antlaşmasına göre, Libya İtalya'ya bırakıldı. 12 ada ise, Balkan Savaşları sonunda Osmanlı devletine geri verilecekti.

Ama, İtalyanlar sözlerinde durmadılar ve böylece Ege'deki Türk egemenliği de sarsılmaya başladı.


Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ..

Lozan Barış Konferansı'nda,

yalnız Yunanistan'la bir hesaplaşma ve

savaşa son veren bir barış antlaşması yapma

söz konusu değildi. Aynı zamanda,

I. Dünya Paylaşım Savaşı'nın yenginleri (galipleri) ile

hesaplaşma, hukuksal ve siyasal uyuşmazlıkları

çözümleme, yüzyıllardan beri süre gelen

sorunlara çözüm aranmaktaydı.

Açıkça, "Doğu Sorunu"

bütün Konferansın ağırlık merkezini oluşturuyordu.


Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ..

Barış Konferansı, 20 Kasım 1922 Salı günü

saat 16'da, Lozan’ın Mont Benon Gazinosu'nda

toplandı. Tarafsız İsviçre Konfederasyonu’nun

Başkanı Habab'ın konuşması ile açıldı.

Lord Curzon'dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü),

daha ilk andan başlayarak bağımsızlık ve

egemenlik davasını önemle belirtmiş,

"Bütün uygar uluslar gibi,

özgürlük ve bağımsızlık istiyoruz!" diyerek sesini duyurmuştur.


Yıl 1922 : “Açıktır ki, dünya 50 veya 60 bağımsız devlete bölünmüş olarak kaldığı sürece

insanlık için barış ve refah olmayacak. Ve yine açık olarak, eğer her milletin kendini güvene almak için girişmekte olduğu diplomatik mücadeleyi

bitirecek bir uluslararası sistem oluşturulmazsa, geri kalmış insanların medenileşmesinde ve kendi

kendilerini yönetmeleri konusunda süreklilik gösteren bir ilerleme olmayacak. Bugünün gerçek sorunu,

bir dünya devleti sorunudur.” Dikkat; Yıl 1922!

(Foreign Affairs, CFR, sayı 2, Aralık 1922, The Shadows of Power, The CFR and the American Decline, p. 11, James Perloff, 1988, Appleton, Wisconsin, ISBN : 0-88279-134-6)


Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ

Konferans, 4 Şubat'ta anlaşmazlık yüzünden

kesilmiş, 23 Nisan 1923'te 2. kez toplanarak,

24 Temmuz 1923'te Barış Antlaşması imza

edilmiştir. Lozan Barışı 8 aylık çetin ve uzun bir

görüşme devresinden sonra, Lozan Üniversitesi'nin

tören salonunda imzalanmıştır. Lozan'da imzalanan

belgeler, esas Barış Antlaşması, 16 adet Sözleşme,

Protokol, Bildirge ile bir de Son Senet’ten oluşur.

Lozan'da imzalanan bu belgelerle, yalnızca bir barış

Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile

Batı devletlerinin siyasal, hukuksal, ekonomik

ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir.


Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını

titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü, 24 Temmuz 1923'te

Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ve egemenliğinin

tanınmasını sağlayan

Lozan Antlaşması'nı imzaladı.


Lozan Antlaşması = Türkiye’nin uluslararası tapusu

Lozan Barış Antlaşması önsözünde,

“devletlerin bağımsızlık ve egemenliğine

saygı gösterilmesi” ilkesine yer vermiştir.

Bu ilke, yeni Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'nın

yenginleri (galipleri) ile eşit koşullar altında,

Lozan'da siyasal bir savaşıma (mücadeleye)

giriştiğini gösteren bir maddedir.

Türk bağımsızlık ve egemenliğinin

tanınması bakımından da önem taşır.

Lozan Barış Antlaşması, bir önsöz ve

5 bölümden oluşan 143 maddedir (+ ekler..). 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 22

Lozan Antlaşması ve Türkiye’nin Misak-ı Milli (Ulusal Ant) sınırları..

Güney Sınırı

20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması gereğince,

Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış,

Lozan'da bu sınır benimsenmiştir.

Irak sınırı

Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir.

Antlaşmada, Türk topraklarının boşaltılmasından

başlayarak, bu uyuşmazlığın 9 ay içinde

dostane bir biçimde çözümleneceği belirtilmektedir.


Lozan Antlaşması ve Türkiye’nin Misak-ı Milli (Ulusal Ant) sınırları

Batı Sınırlarımız

Yunanlılarla batı sınırı, Misak-ı Milli'ye uygun,

Mudanya Mütarekesi'nde ön görüldüğü gibi,

Meriç nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir.

Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak

savaş onarımı karşılığı Türkiye'ye bırakılmıştır.

Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye

verilmiştir. Ayrıca, Yunanlıların elinde bırakılan

Anadolu kıyısına yakın adalar da,

askersiz duruma getirilmiştir.


Lozan’da azınlıklar..

Birinci Dünya Paylaşım Savaşı'na son veren

barış antlaşmalarında azınlıkların korunmasına

ilişkin kurallar vardır.

Lozan Barış Antlaşması'nın bu konuyla ilgili

kuralları incelendiğinde,

azınlıklar bir ayrıcalığa sahip olmamışlardır.

Türk uyruğundan sayılan gayri Müslimlerin

yasa ve hukuk düzeni önünde eşitliği

söz konusu olmuştur.



Antlaşmanın 42. maddesi ile gayrimüslim

azınlıklar yararına olarak kabul edilen

kişisel haklar ile aile hakları, Medeni

Yasamızın 1926’da yürürlüğe girmesi ile

önem ve anlamını yitirmiştir.

Böylece Patrikhanelerin

dünya işlerinde ve azınlıkların kişisel

işlemlerinde hiçbir yetkileri kalmamıştır.



Atatürk’ün hukuk devriminin başka bir sonucu da,

Lozan Antlaşması gereğince, Hıristiyan azınlıklara

tanınmış olan hukuksal ayrıcalıkların gereksiz duruma

gelmesidir. Nitekim Müslüman olmayan cemaatler,

hükümete başvurarak, yeni Medeni Yasa kurallarına

bağlı olmak istediler. Bu yolla Türkiye Cumhuriyeti’nde,

yurttaşlararası ilişkilerde din ve mezhep kurallarının

yerini pozitif hukuka dayalı laik yasalar aldı.

Artık yabancı devletlerin, Hıristiyan azınlıkların haklarını

korumak gerekçesi ile, yüzyıllardan beri yaptıkları

karışmaların da kapıları kapanmıştır.


K a p i t ü l a s y o n l a r..

Kapitülasyonlar adli, mali ve yönetsel

alanda yabancılara tanınan

ayrıcalık ve bağışıklıklardır.

Lozan Antlaşması’nın 28. maddesiyle,

kapitülasyonlar bütün sonuçları ile

birlikte kaldırılmış ve yeni Türkiye,

yüzyıllardan beri çekilen bir beladan

sonsuza dek kurtulmuştur.


24.07.2012 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, AÜTF 29

(TARİHTE BUGÜN, MÜMTAZ ARIKAN,

Lozan kahramanı İsmet Paşa

Savaş Ödenceleri..

1. Dünya Savaşı'nın galipleri, bizden

1. Dünya Paylaşım Savaşı nedeniyle

ödence istediler. Ayrıca buna ek olarak,

işgal giderlerinin, kendi uyruklarının

zarar ve ziyanlarını da eklemişlerdi.

Savaş içinde Almanya'dan borç karşılığı

rehini bulunan beş milyon altın ve

savaş yıllarında İngiltere'ye sipariş edilen

donanma bedeli de kendi ellerinde

bulunduğundan, bizlere verilmemiş

ve savaş onarımı karşılığı tutulmuştur.



Savaş Ödenceleri..

1. Dünya Paylaşım Savaşı'na giren yenilen

devletlere ciddi mali yük olan bu beladan,

geleceğe bir borç bırakılmadan, yalnızca fiilen

elimizde olmayan tutar karşılık gösterilerek,

büyük bir başarı ile sıyrılınmıştır.

Türkiye; Yunanistan'ın savaşın sürmesinden ve

bunun sonuçlarından doğan parasal sıkıntısını

dikkate alarak, onarım hususunda

her türlü istemlerinden Karaağaç ve çevresinin

Türkiye'ye bırakılması koşulu ile vazgeçmiştir.

Lozan’da BORÇLAR SORUNU..

1854'ten başlayarak 1. Dünya Paylaşım Savaşı

sonuna dek süren Osmanlı kamu borçları,

1. Dünya Paylaşım Savaşı'nda yapılanlar da dahil,

büyük bir toplam oluşturuyordu.

Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine,

sermaye üzerinden borcun bölünmesi ile

asıl borç toplamı oldukça azaltılmıştır. Öbür yandan

bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan

devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür.


Lozan’da BORÇLAR SORUNU..

Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya,

Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan'a olan borçları

bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla

1. Dünya Savaşı'nın yenenlerine devredilmiştir.

Osmanlı kamu borçlarının öbür çetin bir aşaması da,

ödeyeceğimiz borçların hangi para birimi ile ödenmesi

hususunda kendini göstermiştir. Karşı yan bunu altın

veya sterlin olarak istemiştir. Türkiye, Türk parası

ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif etti.

Aradaki farkın çok büyük tutarlara varmasına karşın,

burada da görüşümüz kabul edilmiştir.


Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Borçlarını Öderken Atatürk Döneminde Bütçesinden Ayırdığı Yıllık Pay.

0

5

10

15

20

25

30

5,4

2,5

5,3 5,1 6,5

14,6 14,8 14,2

29,4

27,1

24,4 23,8

21,5 21,3

1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938

%

24.07.2012 34

İlk borç yılı 1854’ten başlayarak

1954’e dek 100 yıllık boyunduruk sürmüş, TC bütçesinin %10,4 - 27,5’i

arasında oranlarla ödemeler 31 yılda tamamlanabilmiştir! Toplam borç 1854-

1918 arasında 347.372.040 Osmanlı lirasıdır. 1367 sayılı yasa gereği

107.528.463 lira borç ödenmiştir.

Osmanlı Devleti Dış Borçları.

Özdemir, B. Ankara Tic.Od. 2009

Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN

Lozan’da BOĞAZLAR.. Lozan'da bağıtlanan en önemli belgelerden biri de,

Türk Boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşmedir.

Boğazlar sorunu, madde 23‘te genel olarak yer almış,

Barış Antlaşması'na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile

ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Boğazlardan serbest

geçişi, Boğazlar Komisyonu’nun kurulmasını, Boğazların

ve dolayının askersiz duruma getirilmesini hedef tutan

ve Milletler Cemiyeti'nin de güvencesini sağlayan kuralları

içeren bu Sözleşme, 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi

ile değiştirilmiştir. Ulusal egemenliği sınırlayıcı kurallar

kaldırılmış, ulusal çıkarlarımıza uygun içeriğe gelinmiştir.


Lozan’da Nüfus Değişimi

Lozan'da çözümlenen bir başka önemli sorun da,

İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan

Türkler dışında, Türkiye'deki bütün Rumlarla

Yunanistan'daki Türklerin değiştirileceğini öngören

sözleşmenin, Barış Antlaşması'na ek olarak konmasıdır.

Lozan Barış Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın

sağladığı, Türk ulusunun yaşamsal haklarını ve emellerini

gerçekleştirdiği bir yapıttır. Lozan aynı zamanda,

Orta Doğu’nun en önemli bölgesinde, barış ve güvenliği

kurmak ve sürmekle dünya barışına da hizmet etmiştir.

Türkiye Lozan'da genel olarak,

Misak-ı Milli'yi gerçekleştirmiştir.


29 Ekim 1929, Cumhuriyet 6 yaşında, Polatlı 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 37

07.06.08 PROF.A.SALTIK, LOZAN 38

“Yurtta barış, dünyada barış!” Mustafa Kemal ATATÜRK


“ Ulusumuzun güçlü, mutlu ve

güvenlik içinde yaşayabilmesi için

Devletin tümüyle Ulusal bir

siyaset izlemesi ve bu siyasetin,

iç kuruluşlarımıza tümüyle

uygun ve dayalı olması gereklidir.”

Atatürk’ün uyarısı..



W. Churchill’in mektubu..

“ Tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye’yi

2. Dünya Savaşı’nın vahim tehlikeleri içinden nasıl

sıyırıp geçirdiğinizi, aynı zamanda M u s t a f a K e m a l tarafından

çetin mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümeti

nasıl koruduğunuzu hayranlıkla yazacaktır. ”


İngiltere Başbakanı

Churchill

İngiltere Başbakanı’nın feryadı!

Lloyd George, “İngiltere’nin bu zamana dek imzaladığı antlaşmaların en alçaltıcısıdır.”

derken; İngiliz tarihçi Arnold Toynbee şöyle konuşur:

“Hemen hemen her konuda Türk ulusal istekleri, Lozan’da müttefikler tarafından kabul edilmiştir.

Ve dünya tarihte esi olmayan bir olayla karşılaşmıştır. Yenilmiş, parçalanmış bir ulusun, bu harabe içinden ayağa kalkması ve dünyanın

en büyük ulusları ile tam eşit koşullar içinde karsı karsıya gelmesi ve Büyük Savaşın bu galiplerini dize getirerek her isteğini

kabul ettirmesi şaşılacak bir şeydi.”



KÜRESELLEŞME = EMPERYALİZM ve Lozan’ın yerine yeni Sevr Planı!




Lord Curson :

“Ülkeler,

dünya egemenliğine

yönelik büyük bir

oyunun oynandığı

satranç tahtasının

piyonlardır.” 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 47

Demiryolu ve İ. İnönü

“Anadolu demiryolu hattı için (yabancı) devletler) Türkiye’nin eline geçmesin diye hayli siyasal tedbirler almışlar ve Adana bölgesinde bulunan bütün hattı satın aldığımız zaman bunu elde edebilmek için pek çok güçlüklerle karşılaştık. Nihayet, Şark hattı kalmıştı. Cumhuriyet’in 13., 14. yıllarında, büyük tartışmalardan sonra bunu da gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu hat, askeri ve siyasi açıdan da özel bir öneme sahiptir. Bu sözleri, bizi gelecekte bu işin zayıf tarafları için eleştirme lütfunda bulunacak kuşaklara cevap vermek için söylüyorum.” (Nisan 1937)


ABD Başkanı

L. Johnson’a

“Yeni bir Dünya kurulur

ve Türkiye

orada yerini alır.”

(1965, Kıbrıs bunalımı..)

T.C. Başbakanı

İsmet İNÖNÜ


Gözüm üzerinizde..

Sevr’i milletçe

gömmüştük.

Sakın aldatıp

hortlatmasınlar!

Kendinize güvenin;

Ulusal onurumuzu

korumak için

Kurtuluş Savaşını

örnek alın..


“ Devrimin hedefini

kavramış olanlar,

daima

onu koruyabilecek

güçtedir.”

Gazi Mustafa Kemal

A T A T Ü R K (1930)


Atatürk’ün

Devrimci Kararlılığı..

Efendiler,

“Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz

Devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti

halkını modern ve bütün anlam ve

görünümüyle uygar bir toplumsal

yapıya dönüştürmektir. Devrimimizin asıl

hedefi budur. Bu Devrimi kabul edemeyen

zihniyetleri yerle bir etmek (tarumar etmek) zorunludur.” 30 Ağustos 1925, Kastamonu


Kemalizm, veya Atatürkçü

Düşünce Sistemi, bir Çağdaşlaşma

Tasarımı’dır. Bir Uygarlık Projesi’dir.

Ata’nın deyimleriyle “Us ve bilim” O’nun manevi mirasıdır ve “sürekli devrimcilik” ile kendini sonsuza

dek yenilemesi kesin güvencesidir.


“ Düşman yalnızca dışarıda değildir. İçte de bu ulusun

yaşamı ile oynamak isteyen düşmanlar var.

Dış düşmana karşı aldığımız önlemleri, gösterdiğimiz birliği, iç düşmana karşı da

daha sertlikle daha uyanıklıkla göstermeliyiz .”

Gazi Mustafa Kemal

A T A T Ü R K



“ Milletlerin tarihinde bazı devirler vardır ki, muayyen maksatlara erişebilmek için

maddî ve mânevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı istikamete

yöneltmek lâzım gelir. Yakın senelerde milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme

hareketinin mühim neticelerini kavramıştır. Memleketin ve inkılâbın, içeriden ve

dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi

kuvvetlerin bir yerde toplanması lâzımdır. Aynı cinsten olan kuvvetler,

müşterek gaye yolunda birleşmelidir. ”1931 (Atatürk’ün S.D. III, s. 90)



Lozan ve günümüzdeki değeri..

88 yıl önce 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Anlaşması imzalandı.

Bu Anlaşma Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir başarıdır, O’nun tapusudur. Çökmüş Osmanlı Devleti’nin yıkıntısı üzerinde kurulmuş genç Türk Devleti, uluslararası alanda eşit haklara sahip, tam bağımsız ve özgür bir ülke olma

gururuna erişmiştir. 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 58


1. Dünya Savaşı’nı sonlandıran

anlaşmaların hepsi yenik

ülkelere zorla dayatılmıştı.

Lozan Barışı, bütün umutlarını

yitiren, Kurtuluş Savaşı’nı en

ağır ve acımasız koşullarda

bitiren Türk ulusunun, 4 yıl gibi

kısa bir süre içinde nasıl onurlu

bir anlaşmaya imza koyarak

varlığını uluslararası topluma

kabul ettirdiğinin

tarihte tek örneğidir. 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 59


4 yıl içinde, yenik iken yenen olmak ve

büyük devletlerin (Düvel-i Muazzama’nın

veya günümüzün G-8 ülkeleri!) karşısında

eşit koşullarda konuşarak tam bağımsızlığını

kazandığını kanıtlamak, gerçekten

akıllara durgunluk veren büyük bir

tarihsel başarıdır. Bu başarının sahibi

Türk ulusu ve yüce önderi

M u s t a f a K e m a l A T A T Ü R K

ve çalışma arkadaşlarıdır.

Özellikle İ s m e t İ N Ö N Ü ’yü,

aylarca süren Lozan görüşmelerindeki

olağanüstü başarısından dolayı anmamak,

ağır değerbilmezlik olur. 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 60

Edirne Karaağaç’ta

Lozan anıtı..


L o z a n B a r ı ş ı ,

günümüzde kimi çevrelerce eleştirilmektedir.

Fener Rum Patrikhane’sinin İstanbul’dan çıkarılamaması,

12 Ada, Boğazlar rejimi, Musul sorunu gibi..

Ancak bu eleştiri sahiplerinin,

Lozan’ın yapıldığı koşulları göz ardı etmemeleri gerekir.

Türk ulusu, son gücüyle utkuyu kazanmıştır.

Yeni bir çatışmayı kaldırabilecek güçte değildir.

Yurdun büyük bir bölümü tam bir yıkıntı durumundadır.

Mudanya Ateşkesi’nin ardından ordu önemli ölçüde terhis edilmiştir.

Çünkü, “askerin yatacağı bir dam altı bile yoktur!”

(Prof. Dr. Ahmet MUMCU, Tarih Açısından Türk Devriminin

Temelleri ve Gelişimi. İnkılap Kitabevi, 11. Bs., syf. 102)



Ordunun ve halkın hiçbir ekonomik ve psikolojik

yedeği kalmamıştır. Lozan’da görüştüğümüz devletler

bu durumumuzu ayrıntılı olarak biliyorlar ve kullanıyorlardı.

Atatürk’ün görevlendirdiği İsmet İNÖNÜ başkanlığındaki

Türk Kurulu, Lozan’da bugün eleştirilen tüm noktaları

bütün gücüyle azimle savundu. Hatta bu yüzden görüşmeler

birkaç ay kesildi. İnsanüstü çabalarla, yapayalnız bir devlet

olarak elde edilebilenler bu denlidir ve hiç de küçümsenemez.

Yurdumuzun savaş sonrası koşullarını çok iyi değerlendiren

G a z i M u s t a f a K e m a l A T A T Ü R K ,

kapitülasyonların kaldırılması gibi çok önemli bir alanda

ödün verdirtmemiş; öbür konularda ise çok gereksinim duyduğumuz

barışa bir an önce ulaşabilmek için esnek davranmıştır.


Lozan’a ve kazanımlarına sahip çıkmalıyız.

143 maddelik anlaşma ile genç Türk Devleti, bugünkü Ulusal Ant

(Misak-ı Milli) sınırlarını kazanmıştır. Karaağaç bölgesi Yunanistan

tarafından bize savaş ödencesi (tazminatı, giderimi) olarak verilmiştir.

Yargısal, yönetsel, parasal, ekonomik kapitülasyonlar kaldırılmıştır.

Genç Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız ve egemen bir devlet olmuştur.

Dünya uluslar ailesi içinde eşit haklara sahip, bağımsız ve egemen bir devlet

olmamızı Lozan tansığını (mucizesini) gerçekleştiren atalarımıza borçluyuz.

Genç kuşakların, kendilerine özgür bir yurdu Türkiye Cumhuriyeti’ni kanları

ve canları pahasına bağışlayan bu şanlı Türk devrimcilerini iyi anlamaları,

onlara gönülden bir vefa borcu duymaları ve Türkiye Cumhuriyeti’ni

Ata’nın buyurduğu gibi sonsuza dek yaşatmaları boyunlarının borcudur.

Bu yolda, A t a t ü r k i l k e v e d e v r i m l e r i

kendilerinin şaşmaz yol göstericisi olacaktır.

Bu tarihsel bilinçle Lozan’a ve kazanımlarına sahip çıkmalıyız.


Atatürk’e göre Lozan..

Saygıdeğer Efendiler,

Lozan barış antlaşması, Türk ulusuna yüzyıllardan beri hazırlanmış

ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin yıkılışını anlatan bir belgedir.

Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, SÖYLEV 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 64

Atatürk’e göre

Lozan Antlaşması’nın değeri..

« … Lozan barışı Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır.

Türk ulusu için siyasal bir utku oluşturan bu Antlaşmanın

Osmanlı tarihinde benzeri yoktur.

Ulusumuz bununla haklı olarak övünebilir

ve Türk ulusunun yüksek bir yapıtı olan

bu Antlaşmanın yüksek değerini takdir etmesi gereken gençliğin,

bunu geçmişte yapılmış antlaşmalarla kıyaslaması gerekir.

Bu yüzden, Lozan görüşmelerinde her türlü siyasal mücadelelere

göğüs gererek sonucu elde etmede bir zekâ göstermiş olan

İsmet Paşa Hazretleri’ni saygı ile anımsamak görevimdir. »

(26.07.1927, Dolmabahçe Sarayı, Söylev ve Demeçler, syf. 47)


Atatürk’e göre Lozan’a İnönü’nün katkısı..

“Gençliğin gösterisinden pek memnun oldum. Lozan Antlaşması imzası gününün ulusal bayram sayılmasında isabet vardır. Lozan Barışı Türk tarihinin bir dönüm noktasıdır.

Türk ulusu için siyasi bir zafer teşkil eden bu Antlaşmanın Osmanlı tarihinde bir benzeri yoktur. Ulusumuz bununla

haklı olarak övünebilir. Türk ulusunun yüksek bir eseri olan bu Antlaşmanın değerini takdir etmesi gereken gençliğin de geçmişte imzalanmış olan antlaşmalarla bunu karşılaştırması

gerekmektedir. Bu münasebetle Lozan görüşmelerinde karşı tarafın siyasi entrikalarına göğüs gererek,

sonucu almada büyük beceriklilik göstermiş olan İsmet Paşa Hazretlerini saygıyla anmak görevimdir.”

(24.07.1928, Hukuk Talebe Cemiyeti’nde gençlerle konuşma)


Atatürk’e göre Lozan..

Saygıdeğer Efendiler,

Lozan barış antlaşması, Türk ulusuna yüzyıllardan beri hazırlanmış

ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin yıkılışını anlatan bir belgedir.

Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir!

SÖYLEV (II, syf. 767) 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 67

LOZAN, emperyalizmmin tutsağı uluslara örnek oldu!

Ünlü İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee;

“Türk ulusu kendisi için savaşırken aynı

zamanda kardeş halkların savaşını da vermiştir...

Türklerin başlattığı yeni akım,

belki de Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Tunus

ve dahası Cezayir ve Hindistan'a değin

etkisini sürdürecek ve bu ülkeleri

kaplayan Batı selini, sürükleyip götürecektir.”

itirafında bulunmaktadır.


AB eliyle Türkiye’ye sinsi yöntemlerle Sevr dayatılıyor.. Hatta AB açıkça

Türkiye için Yugoslavya modeli dayatıyor.. Federasyon ve parçalanma..



Ulusal sınırlar içinde vatan ve ulus bir bütündür; bölünemez..

Vatan toprağı kutsaldır, yazgısına terkedilemez / Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


Lozan Anlaşması gereği Yunanistan tarafından Türkiye’ye savaş giderimi

(tazminatı) olarak bırakılan Edirne / Karaağaç’ta Trakya Üniversitesi Lozan Anıtı


“ Vatan kesinlikle

esenliğe kavuşacak,

ulus kesinlikle

mutlu olacaktır.

Çünkü kendi

esenliğini, kendi

mutluluğunu

ülkenin ve ulusun

esenliği için feda

edebilecek vatan

evlatları çoktur.”


BOP / GAKOP ABD’de Yasalaştırıldı!

ABD Senatosu, 8 Mart 2004’te, Genişletilmiş Büyük Ortadoğu ve

Kuzey Afrika Projesi (önce BOP, sonra GOKAP) adlı bir yasa kabul etti.

Bu yasanın 2 adet eki “gizliliği” nedeniyle yayınlanmadı. Ancak, o tarihlerde

ABD ulusal güvenlik başdanışmanı olan karanlıklar prensesi C. Rice “ABD’nin

GOKAP çerçevesinde, aralarında Türkiye’nin de içinde bulunduğu

24 ülkenin sınırlarını değiştireceğini” açıkladı!


BOP / GAKOP ABD’de Yasalaştırıldı!

Ülkemizin sınırlarını değiştirmek için yasa çıkarmış olan ABD’ye Meclis içindeki

ve dışındaki tüm sistem partileri ve ABD’nin satın aldığı mütareke medyasının

Ali Kemalleri ve STÖ’lerde ve kimi vakıf ve devlet üniversitelerinde yuvalanıp,

CIA fonlarını yöneten Soros’tan ve AB fonlarından para alan pek çok

işbirlikçi soysuz, ABD’yi hâlâ “stratejik ortak, müttefik” tanımlamayı sürdürmekteler?!?


ABD, Türkiye’yi bölme niyetinde! E. Alb. Ralph Peters, Haziran 2006

www.armedforcesjournal.com/2006/06/1833899


http://www.armedforcesjournal.com/2006/06/1833899

Yugoslavya Devlet Başkanı J.B. Tito’nun beklentisi..

12 Mart 1978’de Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun yaptığı konuşma Sevr özlemcilerine ve uyumakta olan

Türk halkına bir uyarı niteliğindedir :

“Ülkemiz kristal bir küredir. Bu küreyi ellerimle tutarak değil, alttan nefesimle üfleyerek havada tutuyorum.

Umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. Yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur. İşte o zaman

dünyanın yazgısının korunması başka bağımsız ülkelere kalır. Nasır, benim dostumdur ancak ondan önce dünyanın geleceğinin

korunması Anadolu’ya düşer. Anadolu’da Kemalistler tarafından kurulan devletin

temeli bağımsızlıktır. Bu yüzden Anadolu, dünyanın yazgısını kurtarma görevini omuzlarına alır.”


Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ABD ziyaretinde (Temmuz 2006) imzaladığı

"Ortak Vizyon Belgesi" Türkiye'nin yararına mı?

ABD, imzalanan belgeye karşın, Kıbrıs'ta Türkiye'nin Rumlara limanlarını açmaya

zorunlu olduğu savını sürdürüyor. Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı mücadele

için de yeni bir söz vermiyor.

Türkiye'nin yalnızca laik ve demokratik Cumhuriyet düzeni değil, aynı zamanda

ulusal birliği de tehdit altında bulunuyor!

ABD ile HANGİ ORTAK VİZYON?


Buna karşın Türkiye, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi politikalarına gönüllü ortak oluyor.

Bu proje bağlamında, Ortadoğu'dan Kafkaslara, Orta Asya'ya sözde demokrasi götürmek adına ABD ne yaparsa yapsın, “peşin” destek veriyor.

Oysa ABD'nin Büyük Ortadoğu projesi Türkiye'nin ne yararına, ne de çıkarına!

ABD Dışişleri Bakanı C. Rice'ın anlatımıyla, "bölgede pek çok ülke sınırını değiştirecek olan"

bu girişim kapsamında

Türkiye'nin de toprak yitirmesi planlanmaktadır!



ABD "Armed Forces Journal" dergisinde E. Alb. R. Peters’ın makalesi özellikle

dikkat çekicidir. (Haziran 2006)

Makalede, Ortadoğu'da istikrarsızlığın aşılması için sınırların, "azınlıkların durumu gözetilerek"

yeniden çizilmesi öngörülmektedir. Kürtlere özellikle vurgu yapılmaktadır.

Türkiye, Suriye , İran ve Irak'ta yaşayan Kürtlerin bağımsız bir devlet sahibi olması gerektiğinin

savlandığı yazı, Türkiye'nin beşte birini oluşturan doğusu ile güneydoğusunun "işgal edilmiş" bölge

olarak kabulü gerektiği yargısına (!) yer verilmektedir...



Etnik ve dinsel cemaat temelli yeni Ortadoğu haritasında,

Türkiye topraklarının 1/5’inin, temeli Kuzey Irak'ta çatılan

Kürt Devleti’ne terki planlanmaktadır! "Stratejik ortak" (?!?) ABD'nin,

bu planı kaçınılmaz saydığı ve düşünü kurduğu Büyük Kürdistan'ı stratejik ortaklıkta

Türkiye‘ye bölgede “seçenek" olarak dayatmayı kurguladığı anlaşılıyor.

Kuzey Irak'ta PKK'ya kol kanat germesi, hiç kuşku yok, bu yüzden..



Stratejik Vizyon Belgesi?!

Amerika, Türkiye ile

"Stratejik Vizyon Belgesi" adı altında imzaladığı

antlaşmanın ilk maddesinde Lozan Antlaşması’nı

kabul ettiğini bildirmiş midir?

Doğal ki, böyle bir onay / kabul söz konusu değil!

İşin özü : "Stratejik Vizyon Belgesi",

Türkiye'nin Washington tarafından

kullanılma talimatnamesidir.

Bu durumun Türk Ulusunca kabulü olanak dışıdır.


ABD’nin Kürt Devleti Planı!

“ABD bu işi on yıllar önce planlamış. Bakın 10 sene önce Irak’ın kuzeyinde

bir Çekiç Güç uygulaması başlattı. Bugün o güç sayesinde orada fiili bir

Kürt Devleti oluşturuldu. O bölgeye yüzlerce sivil kuruluşlar (NGO) getirildi. Ama o gelen kuruluşların hiçbiri o bölgedeki Türkmenlere

bir kuruş dahi yardım yapmadı. Bütün yardım, bölgedeki Kürt kökenli

insanlara yapıldı. Bu gün bile gelinen noktayı ortaya koymaktadır.”

Hüseyin Kıvrıkoğlu, E. Genelkurmay Bşk. Star, 15.03.03


Lozan’da Kürt Azınlıklar..

Batı, Hıristiyan azınlıklar yanında Kürtler'in de Müslüman azınlık olarak yer almasını istiyordu.

Oysa milli Mücadele'de, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk 'ün yanında yer alan Kürtler,

Anadolu'da Türkler'le ve ötekilerle birlikte yaşama isteğindeydiler. Batı'nın Lozan'da kendilerini

''azınlık'' olarak kabul ettirmek için uğraştıklarında, Türkiye'ye baskı yaptıklarında, Kürt aşiret

başkanları, Meclis'teki temsilcileri Avrupa'nın bu kurnazlığını şiddetle yadsımışlardı.

Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk'ün Diyab Ağa ile üstü açık otomobilde yan yana ünlü fotoğrafı,

bu bağlılığın tarihsel bir görüntüsüdür. www.cumhuriyet.com.tr/?em=cumhuriyet/w/c17.html, 28.07.06, M. Velidedeoğlu


http://www.cumhuriyet.com.tr/?em=cumhuriyet/w/c17.html

Müzakere Çerçeve Belgesi'nin 4. paragrafında azınlık vurgusu geçmektedir. Belgede; "AB azınlık haklarıyla ilgili hükümlerin

uygulanmasında mevzuatı ve uygulama önlemlerinin pekiştirilmesini ve genişletilmesini beklemektedir..." denilmektedir. AB'nin Lozan Antlaşması'nda tarif edilen azınlık kavramından farklı bir arayış içinde olduğu, yazdığı İlerleme

Raporlarıyla daha önce anlaşılmıştı. AB'nin bu arzusu, Türkiye'nin ulus devlet kurgusunu

zedelemeyi hedefleyen yeni azınlıklar üretme çabasına yönelikti. Bu paragrafla anlaşılmaktadır ki, AB bu konudaki çabalarını yoğunlaştıracaktır.

Cumhuriyet-Strateji 24.10.2005, Doç.Dr. Y. Hacısalihoğlu

AB Lozan’ı tanımıyor !


MÇB'nin 11. paragrafı ise, AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle Türkiye'nin daha önce yaptığı

ikili anlaşmalar ile uluslararası anlaşmaların sona erdirileceğini belirtiyor. Bu paragrafa göre

Türkiye'nin hangi ikili veya uluslararası anlaşmalarının geçersiz kılınacağı açıkça belirtilmiyor. Örn. KKTC'nin varlığı, 1959 ve 1960 Londra-Zürih anlaşmaları, bu

paragrafa dayanarak Türkiye adına geçersiz kılınabilir. Ucunun Lozan'a veya Montrö'ye dayanmayacağını

kim güvenceleyebilir? Genişlemeden sorumlu Olli Rehn'in MÇB ile ilgili söylediği "kasıtlı muğlaklık" nitelemesine herhalde bu maddede fazlaca uyulmuştur.

Cumhuriyet-Strateji 24.10.2005, Doç.Dr. Y. Hacısalihoğlu

AB, MÇB ile Türkiye’yle Hesaplaşıyor !


Türkiye, ABD'nin peşine sürüklenerek

bölünüp-parçalanmaya doğru savrulamaz.

Geleceği hakkında oynanan oyunları

boşa çıkaracak siyasal iradenin

mutlaka netlikle sergilenmesi gerekir.

AKP bu kararlı tutumu takınamaz.

Çünkü AKP iktidarı meşruiyetini içerde değil,

yurt dışında aramaktadır.

N E Y A P I L M A L I ? ?


Bu yüzden, ABD ve AB'ye kesinkes bağımlıdır.

Ulusal çıkarlardan ödün verilmesini kaçınılmaz

kılan bu körü körüne bağımlılığın kırılması,

AKP iktidarının frenlenmesini ve

ilk seçimde değiştirilmesini gerektirir.

Bu ivedi olgu, Türkiye'nin

hem ulusal bütünlüğünün, hem de laik ve

demokratik Cumhuriyet düzeninin sonsuza dek

korunmasının ertelenemez asal koşuludur.

N E Y A P I L M A L I ? ?


Türk iye Nas ı l Kur tu lu r?

• Türkiye - AB ilişkileri normalleştirilmelidir. Özel statüye götüren süreç İsviçre veya Norveç'in statülerine dönüştürülmelidir.

• Ulusal bir iktisat politikası oluşturulmalı; sanayi, tarım ve ticaret bu şemsiye altına alınmalıdır. Örnek olarak Brezilya'nın veya Arjantin'in yürüttüğü programlardan yararlanabiliriz. (Yeni : BRIC-SA)

• Cumhuriyet'in kurumlarına, Lozan'ın sağlamlaştırılmasına ve A t a t ü r k ç ü e ğ i t i m politikalarına yönelik ilkeler benimsemelidirler.

• Türkiye-Batı ilişkilerindeki anormallikleri düzenleyecek şekilde dış politika revize edilmelidir.

(Prof.Dr.Erol Manisalı, www.cumhuriyet.com.tr, 10.02.06)


http://www.cumhuriyet.com.tr/

Yeni Sevr Antlaşmaları : İkiz Sözleşmeler!

• “İkiz Sözleşmeler” “azınlıkların siyasal ve kültürel hakları ile halkların ‘kendi yazgısını belirleme’ (self-determinasyon) hakkını tanıyan 2 sözleşmeden oluşuyor :

• -BM Bireysel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi

• -BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi.

• 34 yıl katılmaktan kaçındığı İkiz Sözleşmeleri AB hayali uğruna imzalaması, teslimiyetçi çevrelerce Türkiye’nin, AB yolunda “önemli bir virajı almış” olduğu şeklinde yorumlanmıştı.

• Rusya’yı dağıttılar, Yugoslavya’yı parçaladılar, sıra şimdi Türkiye’de! (Prof.Cihan Dura, TÜRKSOLU, 23.6.2000)

• Türkiye bu Sözleşmelerden imzasını geri çekmelidir.


Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı • Bu Şart’a değişik veya benzer gerekçelerle

çekince koyan Avrupa Konseyi’ne üye devlet

sayısı 31‘dir. Tüm üye sayısının 47 olduğu

göz önüne alındığında, 31 ülkenin çekince

koymasının ne denli anlamlı olduğu ortaya çıkar.

• Nitekim, bu Şart’a ait uluslararası antlaşma

TBMM’de onaylanırken Türkiye, ülkenin eyaletlere,

özerk bölgelere bölünmesine neden olabilecek

merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki

denetimini zayıflatacak maddelere çekince

koymuştur. (Şahin MENGÜ, 30.5.11, www.ilk-kursun.com/haber/72272)

• Türk iye bu Şart ’ tan imzas ın ı ger i çekmel id i r . 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 91

http://www.ilk-kursun.com/haber/72272



ABD askeri dergisinde küstahça Türkiye'yi bölen haritalar yayınlanmakta, ABD büyükelçisi sınır ötesi harekatın ABD iznine bağlı olduğunu ifade etmekten çekinmemektedir.

Irak'ta öldürülen Rus diplomatları için Rusya Duma'sı, Başkan Putin'e teröristlerin nerede olursa olsun bulunması ve öldürülmesi yetkisi vermektedir. ABD ikiz kulelere saldırı oldu diye Afganistan ve Irak'ı işgal etmekten çekinmemiş hatta bunu bir fırsat olarak değerlendirmiştir.

İsrail, 2 askeri kaçırıldı diye tüm Filistin’e saldırmakta, güvenlik gerekçesiyle Lübnan'a girmekte duraksamamaktadır.

Sınır Ötesi Harekat ve Türkiye’nin “Önleyici Vuruş” Hakkı


Benzer gerekçeyle Suriye ve İran'ı bile bombalayacağını söylemekten

geri kalmamaktadır. Görüldüğü gibi ülkelerin güvenlikleri, ülke yurttaşlarının güvenliği, özellikle askerlerinin güvenliği

söz konusu olduğunda; aklı başında büyük devletler tüm araçları kullanmakta,

sınır ötesi harekat dahil bütün seçenekleri hiç kimsenin 'oluruna'

gerek duymadan uygulamaktadırlar.



Bu bağlamda, son zamanlarda askerlerimize yönelik hain saldırıların

kaynağı olan ABD işgali altındaki Irak'ın kuzeyine karşı her türlü harekat, zaman geçirilmeden ve kimseden onay

beklenmeden yapılmalıdır. Koşullar çoktan oluşmuştur. Türkiye'nin sınır ötesi operasyonu son bir yıldır hâlâ tartışmadan

eyleme geçirememesi ciddi bir devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır, zaaftır.



Danışman Cüneyt Zapsu’nun, Başbakan RT Erdoğan için ABD’lilere söylediği sözler :

“Bu adam dürüst bir adam,

kendi inançlarında samimi.

Bu adamdan yararlanmayı bilmelisiniz.

Çünkü çok geniş bir itibarı var,

hem inançlı olması hem de Batı tipi

demokrasiyi benimsemesi nedeniyle.

devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağı

süpürmek yerine O’nu kullanın.” (www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4229226.asp?yazarid=148&gid=61, 10.04.06)


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4229226.asp?yazarid=148&gid=61

Bn. Condoleezza Rice

pişirdi, Bush yedirdi.. Cumhuriyet, 19.07.06


“ Benim ölümlü bedenim elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti

sonsuza dek yaşayacaktır ve Türk Ulusu, güvenlik ve mutluluğunu temel alacak

ilkelerle uygarlık yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir. “


“ Benim ölümlü bedenim elbet bir gün toprak olacak,

fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek

-özgür ve tam bağımsız- yaşayacaktır.. ” G a z i M u s t a f a K e m a l A T A T Ü R K


Prof. Dr. Ahmet SALTIK Ankara Üniv. Tıp Fak.

ADD Bilim Kurulu Yazmanı

www.ahmetsaltik.net

Minnet ve vefa borçluyuz...

99

http://www.ahmetsaltik.net/

PROF.A.SALTIK, LOZAN 100 07.06.08

İzlediğiniz için teşekkür ederim. Saygı ve dostluk ile…

25 Temmuz 2011, Ankara Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

[email protected]

Documents

25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 1ahmetsaltik.net/arsiv/2012/07/88._YILINDA_LOZAN_ANLASMASI... · 2012. 7. 24. · 25.7.11 Prof. Dr. Ahmet SALTIK, LOZAN 7 B u m a d d e l e r