58
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3 gerilla ne yapablir" diye sordu. Leyla'nın kararı iki yoldaşıyla birlikte savaşı sürdürme, halkı örgütleme ve iktidarı alma kararıydı. Karar ideolojik bir olgudur. Hangi ideolojiyle yaşarsan ona uygun karar alırsın BİLGEHAN’IN SORUSU: "Ben kimim" dedi ve cevap verdi: "Ben halkımın onurlu bir evladıyım. Bu doğal savaşın bir savaşçısıyım. Ben onurlu bir halk çocuğu olarak olmam gereken yerde yapmam gerekeni yapıyorum!" Kahraman olmak, olman gereken yerde olmak, yapman gerekeni yapmaktır. Bilgehan halkın kahramanıdır! "benim öldüğüm yer vatanım, ya senin... ölmek ve öldürmek benim için onur, senin için utanç senin için yüz karası" Alev Şahin-Düzce Grup Yorum’a Özgürlük-Kadıköy Tutsak Dev-Genç’lilere Özgürlük-Cevahir AVM Tutsak Dev-Genç’lilere Özgürlük-Galatasaray Kayıp Gerillalarımızı Cenazelerini İstiyoruz-Cevahir AVM Barkin Timtik’e Adalet-Çağlayan Adliyesi KEC’li eğitimciler-Malatya KEC’li eğitimciler-Ankara Yüksel Cad. Hasta Tutsak Hasan Güzel’e özgürlük-Galatasaray Küçük Zaferlerle Büyük Zaferlere Yürüyoruz HEPİMİZ BİRER KOMİTE, HER KOMİTE BİRER ÖRGÜT OLACAK

 · 2017-02-11 · [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

www.yuruyus.com

[email protected]

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 1

12 Şubat 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

www.yuruyus.com

LEYLA’NIN KARARI:"Yaralı, yanıklar içinde silahsız

3 gerilla ne yapablir" diye sordu.Leyla'nın kararı iki yoldaşıyla

birlikte savaşı sürdürme, halkıörgütleme ve iktidarı alma kararıydı.

Karar ideolojik bir olgudur. Hangi ideolojiyle yaşarsan

ona uygun karar alırsın

BİLGEHAN’IN SORUSU:"Ben kimim" dedi ve cevap verdi:

"Ben halkımın onurlu birevladıyım. Bu doğal savaşın bir

savaşçısıyım. Ben onurlu bir halkçocuğu olarak

olmam gereken yerde yapmam gerekeni yapıyorum!"

Kahraman olmak, olman gereken yerde olmak,yapman gerekeni yapmaktır.

Bilgehan halkın kahramanıdır!

"benim öldüğüm yer vatanım,ya senin...

ölmek ve öldürmek benim için onur,senin için utanç

senin için yüz karası"

Alev Şahin-Düzce

Grup Yorum’a Özgürlük-Kadıköy

Tutsak Dev-Genç’lilere Özgürlük-Cevahir AVM

Tutsak Dev-Genç’lilere Özgürlük-Galatasaray

Kayıp Gerillalarımızı Cenazelerini İstiyoruz-Cevahir AVM Barkin Timtik’e Adalet-Çağlayan Adliyesi

KEC’li eğitimciler-Malatya

KEC’li eğitimciler-Ankara Yüksel Cad.

Hasta Tutsak Hasan Güzel’e özgürlük-Galatasaray

Küçük Zaferlerle Büyük Zaferlere Yürüyoruz

HEPİMİZ BİRER KOMİTE, HER KOMİTE BİRER ÖRGÜT OLACAK

Page 2:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus.biz [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

- Biz M-L'ler "kazanmak için her yol mübahtır"anlayışını mahkum ediyoruz. Bu anlayış haklılığını ve

meşruluğunu yitirmiş ya da haklılık ve meşrulukbilinci olmayanların anlayışıdır. Eylem, amacımıza

varmak için bir araç ise araç amaca uygun olmalıdır.Kazanmak istediğimiz devrimdir, halkın iktidarıdır,eşit bir düzendir. Halk için bir düzendir. "Her yol

mübahtır" anlayışı hiçbir kural ve ilke tanımayan, ölçütanımayan çarpık, yanlış bir anlayıştır.

Burjuvazinin anlayışıdır.- Sınıflar mücadelesi devrimin koşullarını

olgunlaştırmaktır. Halk kitlelerini devrim lehindesaflaştırmak, bilinçlendirmek, örgütlemek; düşmancephesini dağıtmak, daraltmak, birbirine düşürmek,

istikrarsızlaştırmak, ona darbeler vurmak, yenilebileceğini göstermek, halk kitlelerini sömürüdüzenine karşı güvensizleştirmek, ondan çözüm

beklemez hale getirmek vb. devrimin koşullarını olgunlaştırmak, düzenin krizini

derinleştirmek anlamına gelir. - Devrimci eylem örgütleyicidir, halkı saflaştırandır.

Hesap sorandır. Hedef gösterendir. Mesajı ileten, çağrıyapandır. Dostu düşmanı gösterir. Faşist devletin

sanıldığı kadar güçlü olmadığını ortaya koyar.Devrimcilerin cüretini yansıtır.

- Devrimci eylemdeki yaratıcılık; en az silah ve enkısıtlı olanaklarla en büyük etkiyi yaratacak eylem

hedefi ve planlamasında somutlanır.

Mersin Emniyet Müdürlüğü İşkence Yaparak Cenazelerimizi Sahiplenmemizi Engellemeye Çalıştı

Geleneklerimiz, Onların Zulümlerinden Güçlüdür“...acı ağlasın, çakallar ulusun

gülümse ve geçbunca acıya rağmen

gülümsemek ne muhteşem iştir kikahreder zalimi

koy yüreğini dudaklarına ve gülümsegülümse ki

ağız dolusu gülebilelimsuratına düşmanın

ve kahkahalar atabilsin halkımız...”(Ümit İlter)

Page 3:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

ii ç i n d e k i l e r29 Mahalleler: Eğilim yoklamak

anketörlerin işidir,devrimcilik örgütlemektir

31 Milisler MahalleninŞahanlarıdır: HalkınŞahanları halktır. Hedefleri

tüm halk düşmanlarıdır.

32 Halkın Hukuk Bürosu:Halktan yana tümmeslektaşlarımızı Av. BarkınTimtik’e destek olmaya

çağırıyoruz!

34 Devrimci İşçi Hareketi:Diren, işgal et, üret...

36 Sorunlar-Çözümler:Kendiliğindencilik...

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Bilgehan komutanlarınyoluna yeni insanı yaratarak

varacağız!

38 Liseliyiz Biz: Hedefli ve sabırlıçalışmayla saflarımızıbüyütmeliyiz

39 Ülkemizde Gençlik:...

40 Tahliye olan Hakan İnci tecritpolitikalarını ve direnişi

anlatıyor

42 Ankara, Malatya, İstanbul,Düzce! Direnişimizi, zaferikazanacağımıza olan

inancımızla büyütüyoruz

9 Devrimciliğin Köşe Taşları:

Devrimcilik sonuç almaktır-1

10 Biz Diyoruz ki: Gelenekleriolmayanlar savaşamazlar

11 Aileler çocuklarını arıyor.Çocukları ile birlikte gerçeği bilmek istiyorlar

13 Mezarlarda yatan şehitlerimizbizim yalnızca geçmişimizdeğil, geleceğimizdir. Bizimşehitlerimiz mezarsız

yatmayacaklar

16 Tarihimizden öğrenmeliyiz

17 Umudumuzun mevzileri, kültürmerkezlerimiz dünü bugünebağlayan, tarihe uzananköklerimiz, geleceğe uzanan

dallarımızdır

22 Faşizm Zalimin Zulmüdür:

Faşizme direnmek meşrudur

23 10 Soruda: Kapitalizm

27 Halk Meclisleri: Ne başkanlıksistemi ne parlamenter sistememperyalizm ve oligarşininmeclisi değil, Halk Meclisi

4 Leyla ve Bilgehan diyorlar ki; devrimcilik; iktidarı istemek, diren-mek, savaşmak ve bedel ödemektir

LEYLA’NIN KARARIBİLGEHAN’IN SORUSU

44 Sanatçıyız Biz: Halkın sanatçısı

olmak emperyalizme vefaşizme karşı halkın saflarındayer almaktır! Sanatçıduyarlılığı can pahasındahalkın eşitlik özgürlükmücadelesinde yer almaktır!

45 Grup Yorum meşrudur! Çünkü,

meşruluğunu halktan ve

haklıdan alır

46 Halkın matbaası

48 Solun Köşe Taşları: Hrant’ın

katili faşist AKP’dir: Katildenmerhamet dilenmek ile faşistdüzenden adalet beklemek aynışeydir!

50 Devrimcilik Akıl

Tamirciliğidir:...

51 Selam olsun umudu dağlarda

büyüten halk savaşçılarına!

52 Milis haberleri

53 Avrupa’daki Biz: Fotoğraflarla

“Musa Aşoğlu’na Özgürlük”yürüyüşü

54 Avrupa’da Yürüyüş:...

55 Avrupa Dev-Genç...

56 Yitirdiklerimiz...

58 Her bir okurumuz

dergi dağıtımcımızdır!

HASTATUTSAKMESUDEPEHLİVANSERBESTBIRAKILSIN!

Gerillaların Kırk YemeğineKatılmak Suç Değildir!

16 Şubat Günü 10.30’da Çağlayan Adliyesi’ndeOlalım!

Page 4:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Onlar iki komutandılariki yürektilerDersim dağlarından Trakya ovasınaonlar iki komutan olmaları gereken yerde yapmaları gerekeni yaptılar onlar savaşımızn neferleriydilersıralarını savmadılarsıralarına sahip çıktılarve yaşattılar geleneklerimizigeleneklerimiz ki Kızıldere'de toprağa karışıpÇiftehavuzlar'da yeniden doğanSabo'nun çocuklarında hayat bulangeleneklerimizLeyla ve Bilgehan'da çoğalan,umut olmaya devam eden,bayrak olan,direniş olan,savaş olan,emperyalizme çağrı olan;

"benim öldüğüm yer vatanımya seninölmek ve öldürmek benim için onursenin için utançsenin için yüz karası"geleneklerimizle savaşıpgeleneğimiz oldularve gelenekdestanı oldu kavganındestanını yazdılar vatanı savunmanınhalkı sevmenindestanını yazdılaryoldaşlığın ve ölmenindestanlar böyle yazılır bizdekahraman kızları ve

delikanlılarıyla halkındestanlar böyle yazılır bizdesilah elde Mahir gibi, Sabo gibidestanlar böyle yazılır bizde"Dünyayı bir kez de

Türkiye'den sarsacağız" diyerek...

-Bir soru sordu Leyla: "Yaralı, yanıklariçinde silahsız 3 gerilla ne yapabilir?"diye sordu. İki seçenek vardı, iki sınıfve iki ideoloji olduğu gibi. Karar ideolojikbir olgudur, hangi ideolojiyle yaşarsanona uygun karar alırsın. Leyla bir kararverdi ve bu karar devrimci ideolojiylealınmış bir karardır. Leyla'nın kararı ikiyoldaşıyla birlikte savaşı sürdürme, halkıörgütleme ve iktidarı alma kararıydı.

-Bir soru sordu Bilgehan: "Ben ki-mim?" ve cevap verdi: "Ben halkımınonurlu bir evladıyım. Bu doğal savaşınbir savaşçısıyım özel biri değilim. Siziseviyorum. Ben onurlu bir halk çocuğuolarak olmam gereken yerde yapmamgerekeni yapıyorum." Kahraman olmakolman gereken yerde olmak, yapman ge-rekeni yapmaktır. Bilgehan halkın kah-ramanıdır.

-Yaralı 3 gerilla iktidarı alabilir mi?Evet alır, çünkü devrimcilik ve gerillacılıksadece o ana, o andaki kişilere özgüdeğil, tarihsel ve toplumsal bir olgudur.Nedenleri özel mülkiyet ve sömürüdür.Sınıfsaldır. Bu nedenle 3 gerilla esasenbütün bir halktır, onların şehitliği sadecehalkın iktidarı alması zorunlu savaşımında,savaşın doğasının ve kanunlarının işle-mesinden başka bir şey değildir.

-Bilgehan sadeliktir, doğallıktır; busadelik ve doğallıkla beklemiştir hesapsorma gününü ve bu sadelik ve doğallıklavermiştir son nefesini. Sadelik ve doğallıkkahramanlığın mütevazılığıdır.

-Leyla'nın kararı siyasi ve ideolojikbir karardır. Çünkü; FARC, PKK, Ta-miller, NKP gibi onbinlerle ifade edilen

Bir soru sordu Leyla, "Yaralı,yanıklar içinde silahsız 3gerilla ne yapabilir" diye

sordu. İki seçenek vardı, ikisınıf ve iki ideoloji olduğu

gibi. Karar ideolojik birolgudur, hangi ideolojiyleyaşarsan ona uygun karar

alırsın. Leyla bir karar verdive bu karar devrimci

ideolojiyle alınmış birkarardır. Leyla'nın kararı iki

yoldaşıyla birlikte savaşısürdürme, halkı örgütlemeve iktidarı alma kararıydı.

Bir soru sordu Bilgehan;"ben kimim?" ve cevap

verdi; "Ben halkımın onurlubir evladıyım. Bu doğalsavaşın bir savaşçısıyım

özel biri değilim. Siziseviyorum. Ben onurlu birhalk çocuğu olarak olmam

gereken yerde yapmamgerekeni yapıyorum."

Kahraman olmak; olmangereken yerde olmak,

yapman gerekeniyapmaktır. Bilgehan halkın

kahramanıdır.

Leyla ve Bilgehan Diyorlar ki; DEVRİMCİLİK; İKTİDARI İSTEMEK, DİRENMEK,

SAVAŞMAK VE BEDEL ÖDEMEKTİR

Bilgehan diyor ki; Kahramanlık, Yaşamda Sadeliğin, Yoldaşlıkta Sevginin Üzerinde Yükselir

Leyla diyor ki; İdeolojik Netlik ve Bağımsızlığa Sahip Olmadan, İktidar Hedefli Bir Savaşma Kararı Alınamaz

Leyla ve Bilgehan Diyorlar ki; DEVRİMCİLİK; İKTİDARI İSTEMEK, DİRENMEK,

SAVAŞMAK VE BEDEL ÖDEMEKTİR

LEYLANIN KARARI44

Page 5:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

gerilla güçleri, silahlarını teslim ede-rek veya emperyalizmle işbirliği ya-parak uzlaşmakta ve teslim olmak-talar. Bu durumda Türkiye'nin Der-sim’inde, bir dağ tepesinde yaralıhaldeyken, bombalanan bir sığınağagirme, silah çıkarma ve savaşma ka-rarını kim verebilir?

-Bilgehan kahramanlıktır. Yaşam-da sade ve mütevazı olanlar, ÖLÜM-DE KAHRAMAN OLURLAR.

"Partizan öldürüleceğini biliyor.Ölmek ve öldürülmek: Hıncının kızıltısında belli belir-

sizdi bu fark. Ve ölümden korkmayacak ve ke-

der duymayacak kadar sıhhatli vegençti"

-Leyla bir kadındır, bir savaşçıdır,bir komutandır. O emperyalizmekarşı savaşma ve iktidarı alma id-diasını taşıyan CEPHELİ BİR KA-DIN KOMUTANDIR.

-Bilgehan yeni insandır. Yeni insanölümünü sadeleştirendir, bir türküsöyler gibi, şiir okur gibi ölebilmek,halkını sevmek, sevmek en derindenyüreğinin, vatanına sahip çıkmak enderininde bilincinin, ölmek su içergibi, ekmeği paylaşır gibi, yoldaşınıngözlerine bakar gibi ölebilmek, enkahramancası ölümün nefes alır gibiölebilmek....

-Leyla, kapitalizmin aşağıladığı,onursuzlaştırdığı, gurursuzlaştırdığıkadınların onur, gurur ve kişilik sa-vaşçısıdır. Leyla, KADININ KAPİ-TALİZME BAŞKALDIRISIDIR.

ONURUN, NAMUSUN, GU-RURUN KADINLIĞIN SOS-YALİST TEMSİLCİSİDİR.

-Bilgehan her halk çocu-ğunun olması gereken yerde-dir; Kapitalizm insanı her şe-yiyle yozlaştırırken insanın in-san olarak, kendi doğasıylakalabilmesi için devrimci ol-ması gerekiyor. Devrimcilikdoğal olandır, çünkü halktanyana olan, sömürüye karşıolan, bireyciliğe karşı olan,halk değerlerini savunan dev-rimciliktir. Bu yüzden Bilgehan"özel birisi değilim, olmam

gereken yerdeyim, yapmam gerekeniyapıyorum" diyor.

-Bir kadın ne yapabilir? Bir kadınLeyla olduğunda halkının kaderiniellerine alabilir. Bir kadın Leyla ol-duğunda emperyalizme ve faşizmekarşı savaşabilir, bir kadın Leyla ol-duğunda komutan olur, bir değerinyaratıcısı, geleneğin sürdürücüsü olur.

-Bilgehen Sabo'nun çocuğudur;Sabo kuşatma altında "düşünüyorumnasıl buldular" diyor, kuşatma altındaörgütüne yardımcı olmaya çalışıyor,Bilgehan yaralı ve son nefesini ver-meden, "nasıl bulduklarını bilmiyo-rum" diyor. GELENEK GELECEĞİYARATMAKTIR. Sabolar’ı yaratanKızıldere, Bilgehanlar’ı yaratan Çif-tehavuzlar direnme gelenekleridir.Bugün geleceği belirleyen ise Bil-gehan'ın direnişidir.

-“Kadın” diyorlar, aşağılıyor-lar, alın size kadın. Elinde silahı,sloganları ve türküleriyle, sizindevasa emperyalist düzeniniziyıkmaya kararlı, çürüyeni ve ko-kuşmuşu yıkmaya kararlı bir ka-dın. Kendi onurunu ve kaderinihalkınınkiyle birleştirmiş bir ka-dın. Onu teslim alamazsınız. Sos-yalist değerlerle bütünleşmiş birkadına sizin gücünüz yetmez.Savaşan kadın karşısında korkakve çaresizsiniz. Bu Sabo karşı-sında da böyleydi, Perihan kar-şısında da böyleydi, Sibel karşı-sında da böyleydi, Leyla karşı-sında da böyledir.

-Bilgehan ölümsüzlüktür; İşteölümsüzlük budur. Bilgehan Sabo-lar’ın geleneğini devam ettirdi, Bil-gehan'ın geleneğini ise başka Cep-heliler devam ettirecek. Bilgehan ya-şayacak. GELENEKLERİMİZDE,SİLAH ELDE SAVAŞAN CEPHESAVAŞÇILARININ YÜREĞİNDEVE BİLİNCİNDE, DİRENME VEHESAP SORMA KARARLILIĞI-MIZDA YAŞAYACAK. Ölenler sa-dece isim olmayacak bebeklerimize,ölenler geleceğin savaşçılarının öğ-rendikleri, sarıldıkları geleneklerimizolacaklar.

-Leyla'yı yaratan sosyalist değerlerve Parti-Cephe geleneğidir. Bu ge-lenek kapitalizme karşı sosyalizm,emperyalizme karşı bağımsızlık vefaşizme karşı demokrasi mücadele-sinde, bedellerle yaratılmıştır ve yenibedellerle devrime kadar devam ede-cektir. Leyla'nın kararı, sosyalist de-ğerleri ve Parti-Cephe geleneklerinisürdürme kararıdır.

-Bilgehan gelenektir; BilgehanKızıldere, Çiftehavuzlar direnişlerininyarattığı devrim sürecinin bütününükapsayacak olan geleneklerimizinbir parçasıdır. Mahir gibi, Sabo gibisavaşan Bilgehan, Kızıldere'yi, Çif-tehavuzlar’ı günümüze taşımıştır. Ya-rın Bilgehan'ın direnişini devam et-tirenler, Bilgehan'la birlikte Mahir'ive Sabo'yu da geleceğe taşıyacak-lardır.

-Leylanın kararı; iki sınıf ve bu

5BİLGEHAN’IN SORUSU

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

Page 6:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

sınıflar arasındaki çelişkiler ve buçelişkilerin ortaya çıkardığı savaşınbilincidir. Sınıf gerçeği ve sınıflararası çelişkileri kabul etmek, onudillendirmek değil, halk için, sosya-lizm için emperyalizme ve faşizmekarşı savaşmaktır. Bu savaştan kaçanherkes sınıf gerçekliğini de inkarediyordur. Sınıf gerçekliğini inkaredenler burjuvazinin beyniyle düşü-nür, burjuvazinin diliyle konuşurlar.

-Gelenek, sözlük anlamı; Bir top-lumda, bir toplulukta eskiden kalmışolmaları dolayısıyla saygın tutulupkuşaktan kuşağa iletilen, yaptırımgücü olan kültürel kalıntılar, alış-kanlıklar, bilgi, töre ve davranışladır.

Yani gelenekler bir halkın, birtopluluğun geçmişine dair olan bütünyaşamıdır. Bilgehan geçmişimizi gü-nümüze taşımakla kalmadı, ona kendikanıyla kendi canıyla bir halka dahaekledi. Son nefesine, yoldaşlık sev-gisini, sadeliği, mütevazılığı eklemek."Olmam gereken yerdeyim, yapmamgerekeni yaptım".

-Leyla’nın kararı; tarih bilincidir.Çünkü Leyla, "yaralı ve silahsız 3gerilla ne yapabilir" sorusunu sorar-ken, Küba'da 12 adamın 7 tüfekledevrim yaptığının bilincindeydi. Leyla3 gerillanın, halkımızın ve dünyahalklarının devrim tarihlerinin sür-dürücüleri olduğunun bilincindeydi.

-Bilgehan yeni insandır; yeni birahlak yeri bir yaşam demektir, yeniinsan üreten insandır. Yeni bir ahlakve yeni bir yaşama sahip olmadankahramanlaşılamaz. KAHRAMAN-LIK DEĞERLER VE GELENEK-LERLE BÜTÜNLEŞEN DEVRİM-Cİ AHLAK VE DEVRİMCİ YA-ŞAM İLE ORTAYA ÇIKAR. ÜRET-MEDEN DEVRİMCİ AHLAK DEV-RİMCİ YAŞAM OLMAZ.

-Leyla’nın kararı ideolojik net-liktir. İdeolojik netlik kendini, söy-lemlerde değil, hayatın zorlu koşul-larındaki sınınma anlarında verilenkararlarda gösterir. 24 MKP gerillasısilahlarıyla teslim olma kararı verir-ken, Leyla 2 savaşçıyla birlikte si-lahsız ve yaralı savaşma kararı verdi.MKP'de yaşanan neydi, Leyla'da ya-

şanan ne? MKP gerillaları, uzlaşmacıve teslimiyetçiliğin meşrulaştırılma-sının sonucuyken, Leyla, Mahir veOğuz ideolojik netlik ve ideolojikbağımsızlığın yarattığı sonuçtur.

-Bilgehan sabırdır; sabır hesapsorma gününü öfkeyi büyüterek bek-lemek, hesap sorma günü geldiğindeise kahramanlaşmaktır. Bilgehaneylemi yapabileceği en iyi noktadan,düşmana 25 metre sokularak yaptı.Geri çekildi ve yoldaşını bekledi.Yoldaşı gelmeden gitmedi, önce ken-dini düşünmedi, yoldaşını bekledi.Yoldaşını beklemek, önce yoldaşınıdüşünmek geleneklerimizi büyüt-mektir, kahramanlığı destanlaştır-maktır.

-Leyla'nın kararı, Kızıldere'deMahir'in, Çiftehavuzlar'da Sabo'nun,Balkıca'da Erhan'ın kararıdır. Ley-la'nın kararı, şehitlerimizin kanlarıylayarattıkları tarihin, mirasın ve de-ğerlerin birikimidir. Her cephe gele-neği kendinden öncekilerden besle-nirken, gelecekte yaratılacak olanlarada ışık tutar.

-Bilgehan halkın destanıdır; des-tanlar böyle yazılır tarihte, hesapsormada kararlılıkla, yoldaşını bek-lemede sabırla, kuşatmada sloganlarla,türkülerle, "sizi seviyorum" diyerek...Destanı destan yapan, beslendiğikökleri ve geleceğe bıraktığı miras-tır.

-Sıra neferi olmak, dağda Leyla,şehirde Bilgehan olmaktır; Sıra neferiolmak, olunması gereken yerde, ya-

pılması gerekeni yapmaktır. Yapılmasıgereken nedir? Yaralı ve silahsız 3gerilla ile savaşmaktır.

“SIRA NEFERİNE DAİR Dağda şahan İçerde boran Sokakta militan Ve tepeden tırnağa yoldaş Yaşadı Örgütleyerek hayatı Yaşadı Örgütleyerek halkı Yaşadı Örgütleyerek gerçeği Yaşadı Örgütleyerek şehitliğini Ve yaşıyor hala Halkının umudunda Yaşıyor Halkının cevahirinde Yaşıyor Halkının kavgasında Ve yaşayacak Dövüşe dövüşe sıra neferi Daha dünyayı fethedecek Dinleyin kalbinizin sesini Zafer marşını söylüyor sıra ne-

feri...”

-Leyla'nın kararı, emperyalizmleuzlaşmazlığımızın kararıdr. Bu kararÇiftehavuzlar direnişinden mayalananbir karardır. Bu karar "Bayrağımızülkenin her tarafında dalgalanacak"diyen, "yoldaşlarımız hesap soracak"diyen Saboların kararıdır. O zamanda uzlaşmadık, 19 Aralık'ta da uz-laşmadık, Leylalar’la yine uzlaşmı-yoruz. Devrimi Leylalar’la yaşatmayadevam ediyoruz.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI6

Page 7:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

-Bilgehan örgüttür; örgüt olmakkurallı ve ilkeli olmaktır. Bilgehankurallı ve örgütlü davrandı, kendimemleketindeydi, aile çevresine gidipsaklamalarını isteyebilirdi, yapmadı,kurallarımıza ve ilkelerimize uydu,yoldaşını bekledi. Çünkü biliyorduki; yoldaşını bırakan halkını bırakır,yoldaşını bırakan devrimi bırakır,yoldaşını bırakan kendi onurunu bı-rakır. Oysa Bilgehan "bu halkınonurlu bir evladıyım" diyor. Onurluolmak örgütlü olmaktır.

-Karar'ın sözlük anlamı; 1. Bir iş veya sorun hakkında dü-

şünülerek verilen kesin yargı:2. Değişmeyen, düzenli durum,

düzenlilik, yöntemlilik. Leyla'nın ka-rarı devrimdir. Herkes devrim kararıalamaz. Çünkü devrim kararı almak,devrim için savaşmakta bir düzenli-liği, değişmezliği ve düzenli bir yön-temi içerir. Yani karar vermek birprogram gerektirir. Devrim için birprogramı olmayanlar, iktidar programıolmayanlar, bombalarla yakılan, yerlebir edilen bir sığınaktan silah çıkarmakararı alamazlar.

-Bilgehen demek onurlu olmaktır;Çünkü Bilgehan örgütlüdür, kapita-lizmin insanı, özel mülkiyet ve bi-reycilikle her türlü değerden soyut-ladığı bir durumda, örgütlü olmadanonurlu olunamaz. Onur; insanın ken-dine karşı duyduğu saygı, şeref, özsaygı, haysiyet, izzetinefis olarak ta-nımlanır. Kapitalizm tarafından ben-cilleşen, babasına bile çıkar gözüylebakan, karşılıksız hiçbir ilişki yaşa-mayan insan nasıl onurlu olabilir?Olamaz! Bu nedenle onur, ancak veancak kapitalizme karşı sosyalizmmücadelesi içerisinde, yeni insanlave yeni ahlakla kazanılabilir. ONUR-LU OLMAK ÖRGÜTLÜ OLMAK-TIR.

-Leyla silahlı mücadele kararıaldı. Silahlı mücadele kararı almak,her koşulda ve her şart altında sa-vaşmaya kesin olarak devam etmektir.Bu kararı almayı sağlayan şey, ideo-lojik netlik ve ideolojik bağımsızlıktır.Leyla’nın kararı ideolojik netliğimizibüyüten bir karardır.

-Bilgehan kendini aşmaktır, iktidariddiasıdır; Bilgehan elinden gelenideğil, yapması gerekeni yaptı. "Ol-mam gereken yerdeyim, yapmamgerekeni yaptım." İşte Bilgehan budur,kendini aşmak! Elinden geleni ya-parak kendini aşamazsın, yapmangerekeni yapacaksın, elinden geleniyaparak sosyalizmi kuramazsın, yeniinsan olacaksın, elinden geleni ya-parak kimseyi savaştıramazsın Kı-zıldere gibi destan yazacaksın, elindengeleni yaparak iktidarı alamazsın ik-tidara yürüyeceksin. Nasıl? GELE-NEKLERE BAĞLI KALARAK VEGELECEĞE ADIM ATARAK. Yaniiddiaya sahip olacaksın. Dünyayı de-ğiştirme iddiasına.

-Leyla’nın kararı; savaşımızı, ge-leneklerimizi ve değerlerimizi biradım ileriye taşıyan bir karardır. Par-ti-Cepheli komutan Leyladır, Leyla-lar’ı çoğaltmak iktidarı almaktır.

-Bilgehan hesap sorma bilincidir;Öfkedir Bilgehan 19 Aralık’tan alıradını, öfkedir Bilgehan Dilek'in kat-ledilmesinden alır adını, öfkedir Bil-gehan halkının yoksulluğundan alıradını, öfke duymak hesap sorma bi-linci taşımaktır. Hesap sorma bilinciyoksa öfke söner, biter ve yerini uz-laşma alır. PKK uzlaştı, FARC uzlaştıhemen hemen herkes uzlaştı, Bilge-hanlar savaşmaya devam ediyor.Çünkü öfkemizi belirleyen devrimcibilincimizdir. Bilincimizi güçlendirenve besleyen ise savaşma kararlılığı-mızdır.

-Leylalar’ı ancak Parti-Cephe çiz-gisi yaratabilir. Çünkü Parti-Cepheçizgisi Kızıldere’den günümüze, em-peryalizmle ve faşizmle uzlaşmama-nın, ideolojik, siyasi, fiziki saldırılaraboyun eğmemenin, bedellerle diren-menin, Marksizm Leninizmi yaşat-manın, sosyalizmi savunmanın, umu-dun gelenek ve değerlerinin yaratıcısıolmuştur.

-Bilgehan devrimciliktir; devrim-cilik kendini her gün değil, her saatdeğil, her dakika değil, her an yeni-lemektir. Bilgehan, kendini an anyeniledi. Hesap sorma gününü bek-

lerken, hesap sormaya giderken, ey-lem anında, eylemden geri çekilirken,yoldaşını beklerken ve kahramanla-şarak şehit düşerken. Yenilenmekson ana kadar kendinle savaşmaktır.Yenilenmek son nefesini verirkendahi bir adım öne çıkmaktır.

-Leyla'nın kararı; her türden re-formist, oportünist, milliyetçi uzlaş-macılığa, teslimiyete ve işbirlikçili-ğine karşı cepheden tavır alıştır. Çün-kü artık ülkemizde kimsenin emper-yalizme ve faşizme karşı bir tek slo-gan dahi atmaya cesaret edemediğibir süreçte Leyla savaşma kararlılı-ğımız olmuştur.

-Bilgehan yeni insandır dedik,nedir yeni insan; yeni insan dahafazla emektedir, daha fazla fedakar-lıktadır, daha fazla sabırdadır... Halkaait değerleri savunmada daha fazlasınıverebilmektedir. Daha fazlası vardırhep, ulaşmak isteyene, daha ilerisivardır hep, yürümek isteyene, dahafazlası sadelikte önde olmak, emekteönde olmak, sabırda önde olmak,savaşmakta önde olmaktır.

-Leyla’nın kararı; Marksist-Le-ninist bir komutanın kararıdır. Çünkütarihsel ve siyasal haklılık ile, devri-min zorunluluk yasasının bilinci ile,sınıf bilinci ve sınıf kini ile alınmışbir karardır. Devrimci bir karar, biranda, koşullardan kaynaklı ortayaçıkmaz. Her devrimci karar, belli birtarihsel ve siyasal birikime sahip ol-mak zorundadır. Yoksa devrimci birkarar alamazsınız. Bu isteklerin veniyetlerin dışında, sınıflar savaşımınınbir yasasıdır. Leyla'nın kararı, Parti-Cephe’mizin 47 yıllık birikimimiz-dir.

"bir düşünce bana acı veriyor:yatakta, yastıkların arasında öl-

mek.gizli bir böcek dişinin kemirdiğibir çiçek gibi yavaş yavaş sol-

mak...boş bir odada bırakılmışbir mum gibi sessiz sedasız sön-

mek...böyle bir ölüm verme tanrım,bana böyle bir ölüm verme,yıldırımın vurup geçtiği,

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

77BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 8:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

yahut fırtınanın kökünden sök-tüğü

bir ağaç olayım.yeri göğü sarsan gök gürültüsü-

nüntepeden vadiye yuvarladığı bir

kaya olayım...bir gün bütün esir milletlerboyunduruktan usanarak ortaya

atılınca,kızarmış yüzlerle, al bayraklar-

la,bayraklarında ''dünya özgürlü-

ğü'' parolasıyla;bunu haykırsınlar,haykırsınlar, doğudan batıya ka-

daristibdat onlarla çarpışsın...işte ben orada öleyim,o savaş alanında.genç kanım yüreğimden orada

aksın,dudaklarımda sevinç dolu son

sözüm çınlarkenonu çelik şakırtıları,boru sesleri, top gürültüleri yut-

sun.soluyan küheylânlar kazanılmış

zafere doğru dört nala koşarakcesedimi çiğneyip geçsinler.işte beni orada bıraksınlar, çiğ-

neneyim.dağılmış kemiklerimi orada bir

araya toplasınlar...yarın büyük bir gömme töreni

gelince,orada vakur ve ağır yas müziği

ileve kara tüllerle sarılı bayraklar-

lakahramanları müşterek bir me-

zara koysunlar;onlar ki, ey dünya özgürlüğü,

senin uğrunda öldüler.özgürlük ve sevmek,bu ikisi gerek bana!aşkım için, yaşamımfeda olsun,özgürlük uğruna aşkım!”

(Sandor Petöfi)

-Leyla’nın kararı; bizi devrimebir adım daha yaklaştırmıştır. Çünküdevrim, iktidar yolunda emperyaliz-min ve faşizmin egemenliğine karşıalınacak binlerce, onbinlerce doğru

kararla gelecektir. Devrimi ne silahne de kelle sayısı belirleyemez, dev-rimi ancak ve ancak, kararlı, tutarlı,halk için ve hep ileri kararları belir-leyecektir.

-Bilgehan yeni insandır, peki ner-dedir yeni insan; Yeni insan kişininzorluklar yaşadığı her şeyin üstüneuzlaşmaz bir şekilde gittiği yerdedir.Gidelim... Gidelim ki düzenin hiçbirşekilde sızamayacağı kıpır kıpır be-yinlere sahip olalım...

-Leyla'nın kararı; irademizi biradım ileriye taşımıştır. Çünkü; zorlukoşullarda ayakta kalmayı ve savaş-mayı sağlayan iradedir. İrade zor-lukları aşa aşa gelişir ve sağlamlaşır.Zorlu dönemlerde alanın savaşmakararı, varolanı bir adım ileriye taşı-maktır. Her dönem ise bir öncekiniaşma zorunluluğu vardır. Bu ise çokdaha büyük bir iradeyi zorunlu kılar.

-Bilgehan yeni insandır, yeni insaneskiyi aşandır; "eskinin tortulu, han-tallaşmış, bürokratik insan tipinindeğişmesini, yeni insana ulaşmadakihedefler ve NASIL ulaşacağı konu-sunda cevaplar veriyor" Che. “Olmamgereken yerdeyim, yapmam gerekeniyapıyorum" diyor Bilgehan Karpat.Olası gerektiği yerde olan, yapmasıgerekeni yapan, eskiyi aşmayı başa-randır.

-Leyla'nın kararı; "olanak yok","koşullar el vermiyor", "bulamıyoruz"gibi yakınmaların hepsini toprağagömmüştür. Artık bu lafları söyle-yecek olanlar, yüzünü Leylalar’a dö-necek ve o kadar kolayca "silah yok","savaşçı yok", "insan yok", "parayok" vb. söylemlere sarılamayacaklar.Leyla’nın kararı, gerekçeciliğe karşıda cepheden savaş kararıdır.

-Bilgehan demek devrim demektir;devrimcinin olması gereken yer örgüt,yapması gereken ise devrim için sa-vaşmaktır. Yani örgütlü olacaksın,devrim için savaşacaksın. Örgütlüolmayan, devrim için savaşmayanhalkın değil, halk düşmanlarının sa-fındadır.

-"Olmaz", "yapılamaz" diyenler!Alın işte oluyor. Yapmak isteyen,yapmakta kararlı olan, örgütüne veyoldaşlarına güvenen yapıyor. Alınsize Leyla; nasıl da yaptı... Demekki yapılabilir, demek ki oluyor. Leyla,“yok”, “olmaz”, “yaralıyım”, “si-lahsızım” demedi. Bundan sonra "ol-maz", "yapılamaz", "olanak yok" di-yenler Dersim'e dönüp Leyla'ya bak-malılar, Leyla’nın kararını bir dahabir daha okumalılar. Bu saatten sonrayapamıyoruz demek, Leylalar’ı inkaretmektir

Saldırılarınız Boşuna!

Haklıyız, Meşruyuz ve Güçlüyüz!AKP’nin katil polisleri 1 Şubat’ta, saat 03.00 sıralarında, onlarca özel

harekât polisiyle, köpekleriyle, TOMA’sıyla, akrebiyle Ankara - Mamak’takiŞahintepe Mahallesi’nde bulunan İdilcan Kültür Merkezi’ne baskın düzenledi.AKP’nin korumalığını yapan katil polisler, sokağı ablukaya alarak halkı tacizettiler. Dernekte bulunan Hasan Çopur ve Hakan Temiz'i gözaltına aldılar.

Ankara Halk Cephesi, polisin estirdiği terörle ilgili şu açıklamayıyaptı: “Sorarız işkenceci köpeklere; ne aradınız özel harekatla girdiğinizkurumumuzda? Aradığınızı bulabildiniz mi katiller? Biz bu halkın umuduyuz,saldırılarınız boşunadır. Gözaltılarınız, tutuklamalarınız, meşru ve haklıolan davamızdan, inancımızdan vazgeçiremeyecek bizleri. Biz bu halkındirenen gücüyüz. AKP’nin OHAL’ine, baskı ve saldırılarına boyun eğme-yeceğiz! AKP güçsüzdür, acizdir… Halktan devrimcilerden korkmasıdırbu çaresizliği. Haklıyız, meşruyuz ve güçlüyüz. Saldırılarınızın hedefindeolmamızın nedeni de budur. Bizleri gözaltına alabilirsiniz, işkence yapıptutuklayabilirsiniz, ama asla teslim alamayacaksınız. Gözaltına alınan ar-kadaşlarımız derhal serbest bırakılsın!”

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI8

Page 9:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

1- Sonuç almak nedir? Sonuç almak, hedeflediğimiz kısa,

orta, uzun vadeli programları veyaişleri sonuçlandırmak, istenilen amacaulaşmaktır.

Dayı "Kongre Raporu" nda şöyleder: “Yenilebilirsiniz. Yenmesini öğ-reneceksiniz. Zayıf düşebilirsiniz,kalkmasını öğreneceksiniz...” Öyleysebiz de sonuç alamamanın nedenleriniaraştırmakla işe başlayabiliriz.

2- Geçmiş deneylerden yeteri ka-dar ders çıkartabiliyor musunuz?Buna bakmalıyız. Çünkü geçmiş de-neylerden çıkarılan dersler ışığındaişlerimize yön vermek bizi aynı ha-taları tekrarlamaktan kurtarır.

3- İşlerimizi yeterince ciddiye al-mayarak gerekli çabayı sarf etmedenkendimize körü körüne bir güvenmi duyuyoruz? Bu hem kendimizikandırmak hem de çevremizi yanılt-mak, gerçekleşmeyecek beklentileresokmak demektir. Kendimize duy-duğumuz güvenin somut bir zeminiolmalı.

4- Nedenlerini bulmadan sonuçlarıdeğiştirmeye mi kalkıyoruz? Örneğinbir matematik probleminin nasıl çö-züleceğini bilmeden çözmek ve doğrusonuca ulaşmak imkansızdır. Sonuçalamadığınız işlerin nedenini bul-madan ilerlemek, karanlıkta el yor-damıyla yürümeye benzer. Ki neylekarşılaşacağımız tamamen tesadüflerebağlıdır. Sonuç olarak; devrimci faa-liyetimizi daha da büyütmek istiyor-sak;

A- İşlerimizi örgüt bilinciyle elealmalıyız.

B- Coşkuyla çalışmalıyız.C- Her işimizden sonuç almayı

hedeflemeliyiz.5- Eğitim, disiplin, sonuç: Sonuç

almak için eğitim ve disiplin şarttır.Eğer eğitimsizseniz neyi nasıl yapa-cağınızı bilemezsiniz. Eğer disiplin-sizseniz, ne kadar bilirseniz bilin,düşmana açıklar verir sonuç alamaz-sınız. Zamanında yapmaz ve yine

sonuç almazsınız. Bu her konudaböyledir.

6- Kolaycı, abartan, yüzeysel ba-kan bir devrimcinin yaptığı işlerdensonuç alması mümkün değildir.

7- Sonuç almak, program yapmak,takip etmek ve iradi olmaktır.

8- Sonuç almak hedefe kilitlen-mektir…

9- Sonuç almak uzlaşmamaktır…İddialı, ısrarlı ve kararlı olmaktır.

10- Sonuç almak için ideolojiknetlik şart mıdır?

Evet şarttır. Örgütlenmek, de-mokratik mevzilerimizi güçlendir-mek, düşmanın her türlü saldırısınıboşa çıkarmak, eğitim ve üretimdeyeni hedefler belirlemek. Bu hedeflereulaşabilmek sahip olduğumuz ideo-lojik netlikle ilişkilidir. İdeolojik net-liğimiz olmaz ise istenilen sonuçlaraulaşamayız.

İdeolojik netlik; - İktidar perspektifiyle bakmayı, - Sorunları ve ihtiyaçları belirle-

meyi, buna uygun programlar çıkar-mayı,

- En önemlisi de bu programlarıhayata geçirecek, gerektiğinde be-delleri göğüsleyebilecek cüreti sağ-lamak...

İşte tüm bunları yaratacak olancüretin kaynağı "ideolojik netlik"tir.

11-Cüret olmazsa sonuç alıcılıkda olmaz. Cüret ve sahiplenme Cep-helilerin devrimci ruhuna şekil verenen temel özelliklerindendir. Aynı za-manda emeğimize ve sonuç alanideolojik çizgimize duyduğumuz gü-vendir.

12- Sonuç almak için neden bi-limsel düşünmeliyiz?

Bilimselliğimiz, Marksist-Leninistideolojimizdir. Diyalektik ve tarihselmateryalist bakışımızdır.

Sonucu belirleyen tüm etkenlerbilimsellikler olan ilişkiye göre şe-killenir. Tesadüflerin, kendiliğinden-ciliğin şekillendirdiği, salt dışımızdakigelişmelere endeksli bir pratik daima

inişli çıkışlı olmaya sonuçsuz kalmayamahkumdur.

Bilimsellik, bize bir gelişim çizgisisunar. Aksaklıklar, engeller, yanlışkararlar bu çizgide görülür ve dahakolay ortadan kaldırılır. Bilimsel doğ-rular, bilimsel yöntem ve kurallarımızbizi hedefimize sonuç almaya götürür.

Bilimsel düşünmek, olanakları-mızı, ilişkilerimizi en verimli şekildekullanmayı, doğru programı oluştur-mayı ve hayata geçirmeyi, öncelikleri,temel tali noktaları belirlememizisağlar. Kendimizi, sahip oldukları-mızı, gücümüzü gösterir.

Tüm bunların olabilmesi için,yani sonuç alabilmek için, doğru dü-şünüp, olaylara, olgulara karşımızaçıkan sorunlara ve çözümlerine bi-limsel bakabilmeliyiz.

13- Sonuç alıcı olmayı mücade-lemizin her alanında nasıl hakim kı-lacağız?

Sonuç almak deyince belki dahaçok örgütlenme anlamında, yeni in-sanlar kazanma yanına vurgu yapı-yoruz. Ancak, elbette sonuç alıcılıkmeselesi, sadece bununla sınırlı ol-mayıp, hayatın her alanında geçerlibir anlayışımızdır. Eğitimde, eksikve zaaflarımızdan kurtulmakta, eleş-tiri-özeleştiride günlük pratik işleri-mizde, dergi satışlarında, eyleme hal-kın katılmasını sağlamakta... Kısacasımücadeleye dair ne var ise hepsindesonuç alıcı düşünmeliyiz.

Ne kadar okuduğumuz ne kadarzaman ve kaç kez eğitim çalışmasıyaptığımız elbette önemli. Ama on-lardan ne kaldığı, ne kadar öğrendi-ğimiz daha önemlidir. Eğitimin "so-nucu" budur çünkü. Kavradık mı?Yeni bir şey öğrendik mi? Oradançıkan sonuçla artık hayatı ve kavgayıdaha iyi kavramanın ve değiştirmeninyeni bir halkasını yakaladık mı? Kı-sacası pratiğimizde gösterdik mi öğ-rendiklerimizi?.. Bunlar önemlidir.

DevrimcilikSonuç Almaktır-1

DEVRİMCİLİĞİN KÖŞE TAŞLARI

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

9BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 10:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

�� Biz diyoruz ki; geleneğin güçlü olması sağlam bir ideolojiden gelir.

Gelenek yaratmak için güçlü değerler, bunu sağlayacak bir ideoloji gerekir,çizgide tutarlılık gerekir.

� Biz diyoruz ki; Parti-Cephe, gelenekleriyle anılan bir harekettir ve

gelenekler devrimci bir hareketin savaşma gücünü ve kararlılığını, kesintisizliğiniifade eder. Ve gelenekler hem güç verirler hem de bir gücün sonucudurlar.Ayrıca gelenekler yaratıldıkları andan itibaren hareketin kararlılığını arttıran birmisyon yüklenir.

� Biz diyoruz ki; Cephe şehitlerimizin yaşamlarının o son anlarında

dillerinden çıkan birkaç sözcük ile yeni gelenekler yaratmıştır. Bu birkaç sözcükgeriden gelenler için kitaplar değerinde eşi olmayan birer gelenektir.

� Biz diyoruz ki; geleceği şekillendirme, geleneklerin devrim mücadelesindeki

misyonunun bilincinde olma, büyük bir öngörü vardır. Örneğin, Mahir Çayanlar’ınbaşlattığı, Niyaziler’den Sabolar’a, Leyla Aracılar’a uzanan gelenekler DevrimciSolcular’ın, Parti-Cepheliler’in bu bilinçle donanmasını sağlamıştır.

� Biz diyoruz ki; kadrolarımıza, savaşçılarımıza hatta taraftarlarımıza

kararlı militan eylemleri düşündürten ve yaptırtan sadece kişisel kahramanlık yada cesaret değildir. Düşünülenler ve yaratılanlar Parti-Cephe çizgisiyle hayatbulan destanlarımız ve bunların önünde Parti-Cephemizin ideolojisi, kültürüvardır. Ve tabi halka, kendine, ideolojisine güven, devrime ve sosyalizme sonsuzinancı, partisine-önderliğine bağlılığı vardır.

� Biz diyoruz ki; her Cepheli şehitlerimiz düşmanla karşılaştığı yeri bir

mevziye, o anı savaşın tüm anlamının ifadesini bulduğu yoğunlaştırılmış birzaman dilimine dönüştürerek, geleneklerimize bir halka daha eklemiş ya dayeni bir geleneğin yaratıcısı olmuştur.

� Biz diyoruz ki; birçok insanın devrim gerçeğini görmesi, devrimcileşmesi,

örgütlenmesi bu gelenekler sayesinde olmuştur. Gelenekler öğretmiş, örgütlemiş,öğrenenler ve örgütleyenler yenilerini yaratmışlardır.

GELENEKLERİ OLMAYANLARSAVAŞAMAZLAR!

Biz diyoruz ki;�

10

Page 11:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Türkiye’de binlerce aile devlettarafından kaybedilen çocuklarınıarıyor. Binlerce anne, baba, kardeşyakınlarının öldürülüp öldürülmedi-ğini, öldürülmüşlerse ne zaman venasıl öldürüldüklerini, ölümlerdenkimin sorumlu olduğunu bilmediklerigibi yakınlarının cesetlerini alama-dıklarından, mezar hakkına da sahipolamıyorlar. Eskiden devlet kayıplarpolitikasını kaçırıp yok ederek icraediyordu bugün dağlarda silahlı olarakyaşayan gerillaları bombalayıp yokederek, yok ettiği kişilerin kimlik-lerini açıklamayarak ve cesetlerinide ailelerine teslim etmeyerek icraediyor. Çocuklarını katlettiği gibi ai-leleri’ni de cezalandırmaktadır.

Türkiye Devleti, bugün ülkenindağlarında silahlı mücadele yürütengerillaları yok etmek için İnsansızHava Araçları (İHA) kullanmaktadır.İHA’lar belli bölgelerde keşif uçuşlarıgerçekleştirmekte, bu alanlarda ha-reketli unsurlara, canlılara rastladık-larında o alanı bombalamaktadır. Ya-pılan açıklamalarda silahlı İHA’larlayüzlerce kişinin “imha” edildiği be-lirtilmektedir. İHA’lar bombaladıklarıyerlerdeki canlıları parçalamakta,yakmakta, parçalara ayırmaktadır.Olay yerinde toplanan cesetlerininhiçbirisinde vücut bütünlüğü bulun-mamaktadır.

İHA’larla Saldırı YapılmasıHalkın Değerlerine deHukuka da Aykırıdır

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin silahlıİHA’ları hangi koşulda kullanacak-larını düzenleyen bir yasal mevzuatbulunmamaktadır. Yapılan resmi açık-lamalarda, olay yerinde hareketli un-surların bulunması bombalama ya-pılması için yeterlidir. Örneğin ço-cuklarını arayan ailelerin olayı ileilgili Tunceli Valiliği 07.11.2016 ta-rihinde şöyle bir açıklama yapmıştır.

“07 Kasım 2016 günü Hozat İlçesi

Dalören Mevkiinde gü-venlik güçlerimizce icraedilen keşif/gözetlemefaaliyeti esnasında (5-6) kişilik terörist gruptespit edilmiş, tespitedilen grubu etkisizhale getirmek maksa-dıyla hava harekatı icraedilmiş, grubun tahminikaçış güzergahları yo-ğun ateş altına alın-mıştır... Yapılan havaharekatı sonrasındabölgede başlatılan ara-ma tarama faaliyeti es-nasında (5) terörist ce-sedi, 1 kaleşnikof silahile kış üstlenmesi olarak kalacaklarıbarınak içerisinde çok miktarda kışlıkyaşam malzemesi bulunmuştur.”

Bu açıklamadan da anlaşılacağıüzere, ilgili bölgede bulunmak bom-balanmak için yeterli sebeptir. Dev-letin suç işlediklerini iddia ettiği ki-şileri sağ yakalamak gibi bir çabasınınolmadığı anlaşılmaktadır. Bu Ana-yasalarda ve uluslararası metinlerdeifade edilen yaşama hakkının açıkçaihlali demektir. Devlet kişileri fiilieylemleri ne olursa olsun sağ yaka-lamakla yükümlüdür. Hiçbir gerekçeile yaşama hakkı askıya alınamaz.Devletin İHA’lar aracılığı ile saldırıdabulunması yaşama hakkının askıyaalınması demektir. Hukuken bu durumkabul edilemez.

İHA’lar yoluyla insanların katle-dilmesi halka karşı suçtur. İHA’larlayapılan bombalamadan sonra vurulankişilerin vücutları paramparça ol-maktadır. Vücudundan sadece bazıparçalar toplanmaktadır.

İnsan ölümünden sonra, aileye,topluma ve tarihe aittir. Aile içinmanevi bir değere, yani aile bireylerinibirleştirici bir unsura, yaşadığı top-luluk içinde sosyolojik, biyolojik,tarihsel bir değere sahiptir. Parçala-

yarak yok etmek, cesedinin aileyeteslim edilmemesi bu nedenle halkakarşı işlenmiş suç oluşturur.

Tunceli Kırsalında7 Kasımda Heronlar(İHA’lar) Bir KatliamGerçekleştirdi. Devlet KimiKatlettiğini Açıklamadı…

7 Kasım 2016 günü yukarıda be-lirttiğimiz açıklamada ifade edildiğigibi Tunceli /Dalören bölgesi yoğunateş ve bombalarla tarandı. Bu bom-balamadan sağ çıkabilen Leyla Aracıörgütüne ulaştırdığı mektupta, bu-lundukları yerin sabah saatlerindebombalandığını, ateşler altında kal-dıklarını, iki arkadaşı ile oradan sağçıktığını diğer arkadaşları ile irtiba-tının kesildiğini, sığınakta kalan 11arkadaşından bir daha haber alama-dıklarını belirtti. Bu bilgiye ulusalbasın aracılığı ile ulaşan aileler ilgilisavcılığa başvuruda bulunarak bilgialmak istediler. Ailelerin savcılıktanaldıkları bilgi; 7 Kasım 2016 tarihindeyapılan bombalamada 7 kişiye aitcesetlerin bulunduğu, bu cesetlerinkimliğinin tespit edilmediği ve eldeedilen ceset parçalarının kimsesizlermezarlığına defnedildiği şeklindedir.

AİLELER ÇOCUKLARINI ARIYOR!ÇOCUKLARI İLE BİRLİKTE GERÇEĞİ BİLMEK İSTİYORLAR!

ÇOCUKLARI KATLEDİLMİŞSE SORUMLULARIN CEZALANDIRILMASI VEMEZAR HAKKININ TANINMASINI İSTİYORLAR!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

11

Page 12:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Aileler, olay yerinde bulunancesetlerin çocukları olup olma-dığının tespiti için kan örneğivermiş ve çocuklarının akıbe-tinin araştırılmasını istemişlerdir.7 Kasım tarihinde yapılan bom-balama yerinin tam tespiti içinkoordinatlarının sorulmasını datalep etmişlerdir. Çocuklarınıncesetlerinin bulunmaması vekendilerine teslim edilmemesidurumunda olay yerini bulupkendi elleri ile kazı yapacaklarınıda ifade etmişlerdir.

Ailelerin TalepleriKarşılanmakZorundadır

7 Kasım 2016 günü gerçek-leştirilen olayla ilgili TunceliSavcılığı bir soruşturma açmıştır.Ancak bu soruşturma hukukave Minnesota Protokolü’ne ay-kırıdır. Minnesota Protokolü,öldürülen kişilerin kimliğini be-lirlemek, ölümle ilgili olay vesorumlular hakkında yapılacakcezai yaptırıma yardımcı olacaknitelikteki tüm delilleri ortayaçıkarmak ve muhafaza etmek,olası tanıkların kimliklerini tespitetmek ve ölüm olayı ile ilgiliifadelerini almak, ölümün ne-denini, şeklini, yerini ve zama-nını, ölümle sonuçlanan olaylarörüntüsünü ve eylemleri belir-lemek, ölüm olayına karışmışkişilerin kimliklerinin tespiti veyakalayıp mahkeme önüne çı-karmak ve delillerin tam ince-lenmesini sağlamak için bağım-sız bir soruşturmanın yürümesigerektiğini ifade etmektedir.

TUTUKLU VEHÜKÜMLÜ AİLELERİYARDIMLAŞMA DERNEĞİ(TAYAD)

HALKIN HUKUK BÜROSU(HHB)

Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız başvuruda herhangi biraraştırmanın yapılmadığını öğrendik.

Öldürülen her kişinin bir ailesi yakını vardır. Yakınlarına bilgi verilmesi,cesedin aileye teslim edilmesi devletin görevleri arasındadır. Bunun yapıl-maması kişinin hatırasına saygısızlıktır. İnsanlar doğar, büyürler ve ölürler.İnsanlara yaşadıkları süre boyunca gösterilen saygı, öldükten sonra dagösterilmektedir. Bundan dolayı kişilerin öldükten sonra gerek bedenlerineve gerekse hatıralarına yönelik bir kısım eylemler gerek adli ve gerekseidari yaptırımlar ile karşılanmalıdır.

Anayasa’da kişilere ölümlerinden sonra uygun bir defin imkanı sağlanmasıgerektiğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte Anayasa’nın baş-langıç bölümünde insan onurundan, 17. maddesinde işkence ve eziyet ya-sağından ve 20. maddesinde özel hayatın korunmasından bahsedilmekte-dir.

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde (İHAS) gömülme ve kişinin yakınlarınıgömebilme hakkı özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını koruyan 8.maddesi altında incelenmiştir. İHAS’a göre, “devletin cenaze törenlerininyapılacağı zamanı, yeri ve yöntemi seçme konusunda ilgili hakka bazı sı-nırlamalar getirilebileceği kabul edilmekle birlikte, başvurucuların sözkonusu cenaze törenlerine katılımının ya da en azından ölen yakınlarınakarşı son görevlerini yerine getirme fırsatının engellenmesi, hangi gerekçeile olursa olsun, meşru değildir.” (Maskhadova ve Diğerleri v. Rusya, para.231-233.)

“Herkesin, ailesinin geleneklerine ve örf adetlerine uygun olarak, onurlubir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyidefnetme, ahlaki görevlerini yerine getirme fırsatına sahip olma ve insanniteliğini gösterme, son yolculuğuna uğurlama, kederlenme, matem tutmave ölüyü anma hakkı ile toplum ve devlet tarafından nasıl görülürsegörülsün, bütün medeniyetlerde kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olanbir mezara sahip olma hakkı vardır ve bu hak, kanunla yazılı olarak dü-zenlenmeyi bile gerektirmeyecek kadar doğal ve tartışmasız bir haktır.” (Sabanchiyeva ve Diğerleri v. Türkiye, para 37.)

AİLELER DOĞAL VE TARTIŞMAZ BİR HAKKIN PEŞİNDELER. BU HAKKIN YERİNEGELMESİ İÇİN DESTEĞE, DAYANIŞMAYA, YANIMIZDA OLMANIZA İHTİYACIMIZVARDIR. MEZAR HAKKI, AHLAKIN, HUKUKUN, İNSANLIK TARİHİNİN GELECEĞİİÇİN ÖNEMLİDİR. TÜRKİYE DEVLETİN SON BİR YILLIK PRATİĞİ BU HAKKI AİLELEREKOLAYLIKLA TANIMAYACAKLARININ GÖSTERGESİDİR.

AİLELER ÇOCUKLARINA ULAŞMAK, GERÇEĞİ BULMAK, MEZARLARINA KAVUŞMAKİÇİN ENGELLERLE DOLU BİR MÜCADELE İÇERİSİNDE OLACAKLARDIR. BU MÜCADELEDESİZİ YANIMIZA ÇAĞIRIYORUZ…

HHB / TAYAD

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI12

Page 13:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

1.BÖLÜM“Vazgeçmeyeceğiz cenazemizden! O mezartaşları bizim öfkemiz, kinimizdirler. Çift ağızlı, çift taraflı hançerimizdirler. Bizim kinimizin hedef tahtasıdır o mezartaşları. Ve tam hedeften vurmak için düşmanı, alacağız o mezartaşlarımızı. Çıkaracağız yoldaşımızı o çukurdan, hakettiği taşa kavuşturacağız o mezarı.”

Oligarşi, devrimci hareketimizinkararlılığı, çalışma tarzı, halka vekendine güven ile yarattığı gelenek-lerden, tek başımıza da kalsak devrimiddiamızdan vazgeçmeyişimizdenkorkuyor. Korkuları o kadar büyükki cansız bedenlerimiz bile onlarıürkütüyor, korkutuyor, panikletiyor.Bu korku ve panik oligarşiyi azgın-laştırıyor, vahşileştiriyor.

AKP iktidarı yeri geldiğinde din,ezan, Kur’an demagojisi yaparken,diğer yandan da cenazelerimize dahiişkence yapıyor, kaçırıyor, ya datoplu mezarlara gömerek ailelerinmezar hakkını bile gasp ediyor. Birhalk savaşçısının geleneklerimizegöre kaldırılmaması için her kuru-munu seferber ediyor.

Düşman, cenazelerimize nedensaldırıyor, çünkü çok iyi biliyor ki,her düşen, binleri ayağa kaldırıyorve onlara yaklaşan sonlarını hatırla-tıyor. Şehitlerimizin taşıdığı değerler,ölümleriyle bile örgütleyicilikleri,cansız bedenlerimiz karşısında pa-nikletiyor onları. Düşman, bununiçin halkın, kahramanlarını sahip-lenmesini istemiyor, çünkü biliyor,örgütlü halk devrimcilerin öncülü-ğünde onun sonunu getirecek olandır.

Halkın geleceği için ölümü gözealanların varlığının bilinmesi halkiçin büyük bir umut ve moral kay-nağıdır. Oligarşi tam da bu nedenleşehitlerimizin yarattığı değerlerin,

bu değerlerin yaratıcısı olan düşün-cenin, katlettiği bedenle birlikte yokolmasını ister.

Halkların tarihine baktığımızdada, egemenler, başkaldıranların dü-şüncelerini, yarattıkları değerleri-ge-lenekleri yok etmek için politik vesiyasi anlamda bir mücadele içinde-dirler ve bu uğurda her türlü yol veyönteme başvurmuşlardır.

Yeri gelmiş, köleci Roma'da olduğugibi ayaklanan köleleri çarmıha gererek,önderleri Spartaküs'ü çarmıhta günlerceteşhir etmiş, amaç ve çabası "zaferini"ibretlik görüntülerle halkın hafızasınakazımak olmuş... Yeri gelmiş, Anadolutopraklarında da Baba İshak gibi, Börk-lüce Mustafa gibi, Bedreddin, Pir Sultanve diğerleri gibi, zalimlere baş kaldıran,onları titreten birçok halk kahramanıdeğişik biçimlerde katledilip ibretialem olsun diye halka teşhir etmiştir.

Yakın tarihimizde de egemenin bututumu değişmemiştir. Küba devrimininkomutanı, enternasyonalist devrimciChe’yi Bolivya’da katleden emperya-listler, cesedini bir köy evinde teşhiredip, daha sonra da kaybetmişlerdir.

Egemenler tüm bu çabalarına rağ-men, halkın, şehitlerini sahiplenmesini,onların düşünce ve ideallerinin yaşa-masını dün nasıl engelleyemediysebugün de engelleyemez. Nasıl ki; Spar-taküs'ün çarmıha gerili bedeni, egemenebaşkaldıranların, tüm ezilenlerin umudu

olmaya devam ediyorsa, şehitlerimizdeumut olmaya, halkın isyan bayrağı ol-maya devam edecektir.

Gerillalarımızı,Onların Mezar HakkınıSavunmak Meşrudur

Bugün AKP iktidarının yaptığıda egemenlerin kendi tarihlerinin biraynasıdır. Zaman değişmiştir, amaegemenin yöntemleri değişmemiştir.Devrimcileri, gerillaları mezarsız bı-rakma, ölü bedenlerine zarar verme-parçalama, mezarlara saldırıp mezartaşlarını kırma, parçalanan, işkenceyapılan gerilla bedenlerini toplu me-zarlara gömme... Tüm bu zulüm ege-menin sömürüsünün devamı içindir...Bu zulüm halkın kendi iktidarınıkurmayı engellemek içindir, geleceği,umudu yok etmek içindir. Yani cansızbedenlere yapılan saldırı asıl geridekalanlara yapılan saldırıdır. Öleniaşağılayarak, küçük düşürerek o be-dende somutlanan değerlerin yokedilmesini sağlayarak, gözdağı vetehditle, ölenin, kalanların bellekle-rinde yarattığı değerleri, ideallerineve mücadelesine duyulan sempatiyi,saygıyı ve vefayı, ölenin mücadelesinisürdürme ve hesap sorma isteğiniyok etmek içindir.

Bu nedenle düşman, yarattığıbaskı ortamını gerillalarımızın, dev-rimcilerin meşruluğunu, haklılığını

MEZARLARDA YATAN ŞEHİTLERİMİZBİZİM YALNIZCA GEÇMİŞİMİZ DEĞİL, GELECEĞİMİZDİR!BİZİM ŞEHİTLERİMİZ MEZARSIZ YATMAYACAKLAR!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

13BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 14:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

yok etmek için, halka tehdit ve gözdağıvermek için kullanıyor, gerillalarımızLeyla Aracı ve Oğuz Meşe'nin cena-zesine katılanları dahi tutukluyor. Ce-nazeye katılmayı suç sayıyor. Şehit-lerimiz için yapılan anmaları engel-lemek için 7 yemeğine iki gün kala13 Halk Cepheli’yi işkencelerle ev-lerinden, misafir bulundukları yerler-den ve okullarından alıyor, tutukluyor.Tutuklamalarla, gözaltılarla düşmanıngüttüğü hedef açıktır, tüm amacı şe-hitlerimizin sahiplenilmesini engel-

lemektir.

Şehitlerimizi MezarsızBırakmamak İçin Direndik

Tarihimizden öğrendiklerimizle, ya-ratılan direnişlerin üzerine yeni direnişleryeni gelenekler ekleyerek mücadelemizibüyütüyoruz. Çünkü biz savaşıyoruz.Savaşın kuralı ölmek ve öldürmek üze-rinedir ve savaşımızı tutsaklarımızayeni tutsaklar, şehitlerimize yeni şehitlerekleyerek büyütüyoruz.

Düşman, şehitlerimize, yarattıkları

değerlere, mezarlarına saldırdıkça kar-şısında bizi, halkı bulacak. Şehitleri-mizi geleneklerimize göre defnedecekve mezar hakkını her türlü bedeligöze alarak savunacak, cenazelerimizinkaçırılmasına, yoldaşlarımızın toplumezarlarda, bir mezar taşı olmadanyatmalarına izin vermeyeceğiz.

Çünkü şehitlerimiz bizim en değerlivarlıklarımızdır. Onları geleneklerimizegöre, kitlesel bir cenaze töreni iledefnetmek, şehitlerimize karşı sorum-luluğumuzdur.

Tarihimizde Yaratılan ÖrnekDirenişler; KocamustafapaşaDirenişi; HalkDevrimcilerleEl Ele Çatıştı,CenazelerineSahip Çıktı

İki devrimci Halit Pelitözü ve Cez-mi Yılmaz, 1 Aralık 1975 tarihindefaşistler tarafından katledildi. DevrimciGençlik saldırının hemen ardından ilktepkiyi göstererek Galatasaray Mü-hendisliği'ni işgal etti.

2 Aralık günü devrimciler, kitleselolarak Topkapı'ya kadar yürüyecekve gösteriyi anti-faşist bir gösteriyedönüştürerek cenazeleri Topkapı'damemleketlerine uğurlamak üzere teslimedeceklerdi. Binlerce insan cenazeleriuğurlamak için Kocamustafapaşa'day-dı.

Polis cenazeleri vermek istemiyorve ailelerine baskı yapıyordu.

Polis, cami avlusuna girmesine en-gel olamadığı kitleyi çepeçevre sarmışve ana caddede kitlenin geldiği yöndearka tarafları panzerlerle ve diğer araç-larıyla herhangi bir olay çıkması du-rumunda geriye dönüş yapılamayacakşekilde barikatla kapatmıştı. Cami ta-rafından 2-3 el silah sesinin gelmesiüzerine kitlede bir dalgalanma yaşan-mış ve devrimciler, kitlenin panikleyipbir kıyıma neden olmasını engellemekiçin hızla karar alarak ve "KahrolsunFaşizm" sloganını atarak bir topar-lanma sağlıyorlar. Yürüyüşte inisiyatifkoyacak olanlar belirleniyor ve ara

sokaklarda barikatlar oluşturulmayabaşlanıyor.

Polis devrimcilerin ve kitlenin yü-rüyüş yapacakları konusunda kararlı-lığını görünce panzerlerle barikatlarınkurulmadığı sokaklardan kitlenin üze-rine yürümeye çalışıyor. Taşlarla kar-şılık veren kitle panzerleri durdura-mıyor ve panzerlerden polis ateş açıyor,bunun üzerine halkın güvenliğini alandevrimciler de silahla karşılık veriyorve o arada barikatların birinde birdevrimcinin eline dinamit lokumu ge-çiyor. O devrimci 12 Temmuz'da şe-hitler kervanına katılacak olan İbrahimErdoğan'dır. Atıyor dinamiti panzerinaltına ve tam isapet. Panzer olduğuyerde havalanıp çakılıyor yere.

Sokaklara yayılan çatışmalardadevrimciler barikatların arkasında po-lisin her müdahalesine taşlarla, mo-lotoflarla karşılık veriyor. Her yüzmetrede bir kurulan barikatlarla, dev-rimcilerin önderliğinde kitle yüyümeyedevam ediyor.

Sokak çatışmalarının geniş bir alanayayılmasından ürken düşman, askeride devreye sokuyor. Silivrikapı'ya ge-lindiğinde halkın önüne askeri dikiyorfakat 10 bin kişilik kitleyi durdura-mıyor.

Cenazeler Topkapı'dan memleket-lerine uğurlandıktan sonra, kitle Ak-saray'a yöneliyor ve yeniden kortejleroluşturularak Laleli'ye kadar yürünüpdevrim andı içildikten sonra dağılıyor.

Halk ve devrimciler sokak sokakçatışarak, tüm deney ve tercübesiz-liklerine rağmen cenazeleri düşmanateslim etmiyor, 80'e yakın devrimcigözaltına alınıyor.

Ailelerimizi Tehdit EtmekAcizliktir,Ahlaksızlıktır!

AKP'nin katil sivil polisleri 6Şubat'ta saat 22.30 sıralarındaBünyamin Kılıç'ın evine giderekaileyi tehdit ettiler. 7 Kasım 2016tarihinde Dersim’de şehit düşenBünyamin Kılıç’ın evine gelensivil polisler "Bünyamin Kılıç’ıalmaya geldik" demişlerdir. Birekip yukarıya eve çıkarken diğerekip kapı önünde beklemişlerdir.Babası "siz biliyorsunuz Bünya-min’in nerde olduğunu niye so-ruyorsunuz" demiş. Polisler, "ner-den öğrendiniz, nasıl öğrendiniz"diye sorduğunda babası, "inter-netten öğrendim" diye cevap ver-miştir. Sivil polisler babasına, "bu-raya gelen giden herkesi tanıyoruz,biliyoruz" demişlerdir. "Bundansonra evinize kimseyi almayın"diyerek, bundan sonra gelecekle-rini sizin de başınız belaya girerdeyip ailesini tehdit etmişlerdir.Aynı zamanda "niye eve alıyorsunarkadaşlarını" diye hesap sorduk-larında Bünyamin’in babası "evetaziyeye gelen herkese evim açık,herkes evime gelebilir" demiştir."Bundan sonra evinizi gözetimaltında tutacağız" demişlerdir. Sivilpolisler "yine cenaze geldiğindesakın bayraklı, flamalı gömmeyin"diyerek aileyi tehdit etmişlerdir.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI14

Page 15:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Kayıp EvlatlarımızınCenazeleri Nerede?Kayıplarımızı İstiyoruz!

Dersim’de 7 Kasım tarihindebulundukları sığınak bombala-nan ve cenazeleri ailelerine tes-lim edilmeyen DHKC gerillalarının cenazelerine ulaşmak içinTAYAD’lı Aileler ve Murat Gün’ün babasının 2-3-4-5 Şubat’tayarım saatlik oturma eylemi Cevahir Alışveriş Merkezi önündedevam etti. Halkın ilgisi yoğundu. TAYAD’lı Ailelere sık sık ey-lemleri ve gerillalar hakkında sorular soruldu. Sohbetler sırasında“bu ülkede adaletin olmadığı, insanları öldürmenin yargısız infazanlamına geldiği ve 90’lardaki günlere geri dönüldüğü” eylemeilgi gösteren insanlar tarafından sık sık dile getirildi. TAYAD’lıAileler evlatlarını bulana kadar eylemlerine devam edecekler.TAYAD'lı Aileler tarafından yapılan açıklamada şunlara değinildi:"Kayıp olan cenazelerimizi bulacağız. Siz ne sandınız bizleri,evlatlarımızı yalnız mı sandınız? Bombaladınız, yaktınız sonradaevlatlarımızı kaybettiniz. Evlatlarımızı bulana kadar bizlermücadele etmeye devam edeceğiz. Mezar hakkımız için mücadeleetmeye devam edeceğiz."

Evlatlarımızı Buluncaya KadarMücadelemizi Sürdüreceğiz!

İstanbul’un Gazi Mahallesi'nde 5 Şubat'ta TAYAD’lı Aileler,7 Kasım 2016 tarihinde Dersim’de katledilen 11 gerillanın ce-nazelerinin bulunması için başlatmış oldukları direnişi anlatanbir basın toplantısı yaptılar. Dersim’de şehit düşen gerilla MuratGün’ün babası yaptığı konuşmada, “Evlatlarımızı katlettiniz,cenazelerini kaybettiniz. İlk önceMalatya Adli Tıp’a gittik, adli tıpkabul etmedi. Evlatlarımızın bulun-ması için ben mücadele etmeye de-vam edeceğim. Cenazeleri bulmakiçin Dersim’de açlık grevine başla-yacağım. Çocuklarımızı katlettiniz,sonra da cenazeleri kaybettiler, ev-latlarımızın mezar hakkı vardır” dedi.

TAYAD’lı Aileler adına yapılankonuşmada “Dersim’de 11 evladımız bombalanarak katledildi,sonra da cenazeleri kaybettiler. Evlatlarımız katledilmiş, bir decenazelerinin nerde olduğunu bilmemek kadar acı bir durumvar mıdır? Bizim evlatlarımızın da mezar hakkı var, devletkayıp politikasıyla devrimcileri susturmaya çalışıyor, bizler ev-latlarımız cenazeleri bulunana kadar mücadele etmeye devamedeceğiz. Sizlerin de evlatları katledilebilir, hepimizi evlatlarımızıniçin yaptığımız direnişe destek vermeye çağırıyoruz.”

Konuşmaya şöyle devam edildi: “Onlar devrimci olduğuiçin, bağımsız bir ülke istedikleri için, Dersim’de AKP tarafındankatledildi. Bizler gerillaların cenazeleri bulunana kadar mücadeleetmeye devam edeceğiz. Cenazelerin bulunması için İstanbulŞişli Cevahir Alış Merkezi önünde oturma eylemi başlattık,bundan sonra direnişimiz Dersim’de olacak, hepinizi direnişimizedestek vermeye çağırıyoruz.” Eyleme 30 kişi katıldı.

“Halk düşmanlığı” soyut bir kavram değildir.Halk düşmanları, halkın mücadelesini boğmak, ör-gütlenmelerini yoketmek için her şeyi yaparlar. Bunoktada hiçbir ilke, kural, ahlak, değer tanımazlar.Cenazeleri gizlemek, cenazelere saldırmak işte buahlaksızlığın, kuralsızlığın, hukuku ve değerleri çiğ-nemenin en pervasız ifadesidir. Bu durum, bu ülkedeistisnai bir olay değil, bugüne kadarki tüm iktidarlartarafından uygulanmış olan sistemli bir devlet politi-kasıdır. Ve bugün de AKP faşizmi tarafından sürdü-rülmektedir.

OHAL bahanesi ile halka azgınca saldıran AKPfaşizmi, artık cenazelerimize katılanlara da saldırıyor,gözaltına alıyor, tutukluyor. Şehitlerimizden OğuzMeşe'nin kırk yemeğine katılanlar ve Oğuz için mezaranmasına giden liseliler tutuklandılar, Leyla Aracı'nıncenazesine katılanlar, kardeşi günlerdir Mersin'degözaltında işkence gördüler, Bilgehan Karpat'ın ce-nazesine giden Halk Cepheliler yolda durdurularakgözaltına alındılar.

Bugün ise 7 Kasım'da, Dersim Hozat'ta bulunduklarısığınağın bombalanması sonucu şehit düşen gerilla-larımızın cenazelerine ilişkin bilgi verilmemektedir.AKP faşizmi 7 Kasım'dan bugüne cenazelerimizisaklamış, şehitlerimizin kimliklerini açıklamamış,ailelerine bilgi vermemiştir.

Türkiye'de bu bir ilk değildir, 90'lı yıllardan bugünekaybetmelerle, toplu mezarlarla, ölü bedenlere yapılanişkencelerle devam ettirilen sistemli bir politikadır.Çünkü şehitler bir halkın en büyük manevi değerleridir.Şehitlere, şehitlerin cenazelerine yapılan saldırılar, ger-çekte halkın manevi değerlerini yıpratmaya yönelikyapılan saldırılardır. Bu şekilde halka gözdağı verilmek,korku ve yılgınlık havası yaratılmak amaçlanmaktadır.

Şehitlere, cenazeleri sahiplenenlere yapılan saldırılar,halka yapılan en ahlaksızca, en alçakça saldırılardanbirisidir. Cenazelere saldıran veya cenazeleri gizleyenbir devlet, meşru bir devlet değildir.

İsrail katlettiği Filistinliler'in cenazelerini ailelerinevermiyor. AKP faşizmi de bugün aynı politikayı Tür-kiye'de hayata geçirmeye, bu saldırıları kanıksatmaya,meşrulaştırmaya çalışıyor.

Buna izin vermeyeceğiz! Kanıksamayacağız! Kabullenmeyeceğiz! Devrimciler bu ülkenin en onurlu evlatlarıdır,

çünkü halk ve vatan için sonsuz bir sevgi ve fedakârlıklasavaşan bir tek devrimcilerdir. Bu yüzden halk için,vatan için toprağa düşenleri sahiplenmek meşrudur.Şehitlerimizin cansız bedenlerini kucaklamak bizimhakkımız, bu toprağın hakkıdır!

Şehitlerimizi, cenazelerimizi geçmişte olduğu gibibugün de sahiplenmeye devam edeceğiz!

Şehitlerimizi yeni şehitler pahasına da olsa sahip-lenecek ve hak ettikleri şekilde, halkın elleriyle halkınbağrına gömeceğiz!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

15BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 16:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

- Çünkü; tarihimiz gücümüzdür,gücümüz belleğimizde saklıdır.

- Çünkü; tarihimizi öğrenmek eği-timimizin, kadrolaşmamızın ayrılmazbir parçasıdır.

Bu tarihte ister politik açıdan,ister askeri açıdan aradığımız herşey, pek çok sorumuzun cevabı vardır.Bu yüzdendir ki, bizim tarih üzerineyaptığımız vurgular asla bir akademikbilgi için değildir.

Ne öğreniyoruz mesela? Tarihi-mizi öğreniyoruz. Bizi bugüne getirentarihimizden öğrenirken heyecan duy-mamak mümkün müdür? THKP-C'nin kuruluş bildirgesini okurken, Ma-hir ve Ulaş'ın mahkeme salonundakucaklaşmalarını izlerken, gerçek-leştirdiğimiz eylemleri okurken, şe-hitlerimizin yaşamını öğrenirken,nasıl BİZ olduğumuzu kavrarken he-yecanlanmamak mümkün mü? O ta-rihi yarınlara taşımanın bugün bizimsorumluluğumuz olduğunu bilmeninheyecanıdır.

-Çünkü; tarihi kanlarıyla yazanlarbizleriz.

Hangi durumda ne yapılmış? Ha-yatımız, tarihimiz, Marksist-Leninistdoğrularla nasıl oluşturulmuş?

Bunu kendi tarihimizi öğrenerekkavrayabilir ve buradan başlayabili-riz.

-Çünkü; devrimcilik halk ve vatansevgisidir. Vatan sevgisi, tarih bilin-cidir.

Bugüne kadarki tartışmalarımızdave gelinen süreçte yaptığımız tartış-malarımızda, yoldaşlarımızın anla-tımlarında görüyoruz ki, Ölüm Orucueyleminin değeri, siyasal açıdan öne-mi, anlamının tartışmasız bir şekildeortadadır.

-Çünkü; Ölüm Orucu eylemi ileilgili siyasi olarak şöyle bir şey söy-leyebiliriz: Devrimci Sol saflarınakatılmamızda 1984 Ölüm Orucu di-

renişinin çok önemli bir payı vardır.O direnişin anlatıldığı "Direniş Ölümve Yaşam" adlı kitabı okumamız di-yebiliriz ki devrimci olmamızda çokbüyük bir payı vardır.

-Çünkü; yine aynı süreçte safla-rımıza katılan pek çok insanı örgüt-lemek için yaptığımız belki de tekşey, belki de ilk şey "Direniş Ölümve Yaşam" kitabını o insanlarla tar-tışmak, okutmak olmuştu.

-Çünkü; Ölüm Orucu direnişindeyaratılan değerleri, feda ruhunu gör-dükçe, anladıkça insanların safları-mıza aktığını gördük. O yaratılandeğerlere sarılan insanların süreç içe-risinde o değerleri geliştirdiklerine,o değerlerle tanışıp devrimci olanyoldaşlarımızın şehitliklerine defa-larca tanık olduk.

-Çünkü; hapishanelerde yaratılano direniş manifestosunun ülkemizhalklarının mücadelesine sunduğukatkılar gerçekten çok büyük.

Sosyalizmi kavramalı, tarihimiziöğrenmeliyiz...

-Çünkü inancını bilimsel temel-lere, kavgasını tarihsel kökenlerineoturtmayan bir devrimcinin devrim-ciliği kalıcılaşmaz.

Devrim ustalar halkın gücünü bi-lirler. Halkı bugün içinde bulunduğuduruma düşüren Emperyalizm veOligarşidir. Halkı biz eğittikce ondandevrimi yaratacak güç doğacaktır.

-Çünkü; tarihsel ve siyasal olarakhaklı olan halktır.

Tarihimiz değerlerimiz ve kültü-rümüzün kaynağı olduğu kadar birlikolduğumuzda, sömürüye ve zulmeisyan ettiğimizde, haklarımız içinsavaştığımızda neler yarattığımızın,neler kazandığımızın da dersleriyledoludur.

-Çünkü; Anadolu tarihimiz isyan-

lar tarihidir ve bu tarih halk olaraken büyük güçümüzdür. Ancak tari-himizi öğrenerek bu gücü kuşanabilir,değerlerimizi, kültürümüzü daha güç-lü sahiplenebilir ve yaşatabiliriz.

Tarihimizi öğreneceğiz ve öğre-teceğiz. Bu tarihimize, gelenekleri-mize sahip çıkmanın yalnızca biryoludur. Tarihimize, gelenek ve de-ğerlerimize pratik içinde uygulayaraksahip çıkacağız.

-Çünkü: tarihimizi öğrenmek, in-sanlarımızı saflaştırır.

Tarihimizi öğrenmek, partimizinpolitikalarını kavramak, hayata ge-çirmek partiyle bütünleşmekle müm-kündür. Sonsuz öğrenme isteğiyledolu olmalıyız.

"O, Sağmalcılar Hapishanesi’ndeŞeyh Bedrettin oyunlarının ve ŞeyhBedrettin öğretisinin aktarılmasının,tarihimizi öğrenmenin ve öğretmeninustasıydı. Kendisinin de yazımındayer aldığı Şeyh Bedrettin oyununda,Bedrettin'i oynamıştı." (Sözü edilenşehidimizAltan Berdan Kerimgil-ler’dir.)

Temel ilkeleri hayattaki karşılığıile öğrenmeliyiz.

Seminerler, eğitim çalışmaları,hayat sadece bunlarla sürmez, süre-mez. Bunlar sadece yardımcı olurlar.Esas ölçü insanlarla konuşmaktır.Halkla tartışmaktır. Halkın içinde ol-maktır. Örgütlü olmaktır, mücadeleetmektir.

-Çünkü; örgütlü olmak devrimiçin savaşmaktır. Devrim için savaş-mayana sosyalist denmez, savaşaca-ğız. Savaşmak için örgütlü olmakgerektiğini bilerek savaşacağız.

ÇÜNKÜ TARİHİMİZDEN ÖĞRENMELİYİZ

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI16

Page 17:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Yüzbinleri alanlarda toplayan,1 milyon kişinin katılımıyla konseryapan Grup Yorum’un üyeleri tut-saklar.

Tarih, 18 Kasım 2016, İdil KültürMerkezi bir ay içinde ikinci kez ba-sıldı, Grup Yorum üyeleri tutuklandı.AKP’nin katil polisleri, güpe gündüzİdil Kültür Merkezi’ne saldırdı. Biray içinde ikinci kez polisin saldırısınauğrayan İdil Kültür Merkezi’nde yinekültür merkezini talan eden katil sü-rüsü, içerideki eşyaları tahrip etti.

İnan Altın, Ali Aracı, SelmaAltın, Helin Bölek, Dilan Poyraz,Sultan Gökçek ve Fırat Kıl tutuk-landılar. 32 yıllık tarihinde, halkınsanatçılarının müzik aletleri parça-landı, üyelerinin parmakları kırıldı,enstrüman çalamasınlar diye; boğaz-

ları sıkıldı, söyleyemesinler diye; iş-kencelerden geçirildiler, tutuklandılar,katledildiler.

Neden?Kültürün tanımındadır bu sorunun

cevabı.Kültür: Tarihî, toplumsal gelişme

süreci içinde yaratılan bütün maddîve manevî değerler ile bunları ya-ratmada, sonraki nesillere iletmedekullanılan, insanın doğal ve top-lumsal çevresine egemenliğinin öl-çüsünü gösteren araçların bütünü,hars, ekin.

Kültür tarihtir, kültür bugündür,kültür gelecektir. Faşizmin kültürmerkezlerimize saldırı nedeni bu-dur.

Devrim, tarihimize yaslanmak,tarih bilinciyle, tarihimizden aldığımız

güçle geleceğe yürümektir. Devrimcikültür sanat faaliyetlerimiz, halk kül-türümüzü geliştirme çalışmalarımız,faşizmin sürekli saldırıları altındaolmuştur.

Düşünelim ki, bu ülkenin ikti-darları faşizmle yönetirler, dillerindenmilliyet ve din düşmez. Bu ülkede,Anadolu halkının kültürünü yaşatmak,üretmek ve geleceğe taşımak büyükbir suç görülüp, saldırıya uğrarken,ülkenin her yanı emperyalizmin yozkültürünü yayan merkezlerle dona-tılmış, bunlar tümüyle faşist düzeninkoruması altındadırlar. Televizyonekranlarından basına, sinemalardantiyatrolara, emperyalist ve burjuvakültürü yayma merkezlerine oligarşikiktidarlar tarafından destek verilir.

Neden?

Kültür Merkezlerimizin polisin saldırısınauğramadığı dönem yok, kültür merkezi

çalışanlarımızın gözaltına alınıp işkencedengeçirilmediği, tutsak edilmediği dönem yok.Grup Yorum üyeleri bir kez daha tutsaklar.Kendini sosyalist, komünist isimleriyle tanım-layan partilerin tutsakları yok. Neredeyse,Grup Yorum’un en azından bir iki üyesinintutsak olmadığı bir dönem yok. Neden?

Çünkü, Kültür Merkezlerimiz, emperyalizmekarşı bağımsızlık, faşizme karşı demokrasi,

kapitalist sömürü düzenine karşı halkın ikti-darını, şiirleriyle, türküleriyle, tiyatrolarıyla,ezgileriyle, makaleleriyle anlatırlar.

Sazları, sözleri Anadolu halkının Umudunuçalar, Umudunu söyler. Umut Anadolu hal-

kındadır, Umut Anadolu halkının tarihsel kök-lerinde, devrimci yüreklerinde, bilinçlerinde,sömürüsüz, zulümsüz gelecek düşlerindedir.

İşbirlikçiler tarafından sürekli bir saldırıaltında tutulma nedenleri budur. İşbirlikçi

asalaklar, emperyalizmin yoz kültürünü yaymakisterler.

Anadolu topraklarında Anadolu halkınınkendi kültürü yasaklamaları bundandır.

Ve bundandır, bu topraklarda emperyalistkültürü tüm izleriyle silmeye yeminli olu-

şumuz. Bundandır, konserlerinde Grup Yorum’unyüzbinlerin hep bir ağızdan Bağımsızlık, de-mokrasi ve halk iktidarı için yemin edişi.

(7.Bölüm)

Umudumuzun Mevzileri,Kültür MerkezlerimizDünü Bugüne Bağlayan,

Tarihe Uzanan Köklerimiz,Geleceğe Uzanan Dallarımızdır

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

17BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 18:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

“Neden” sorusu soruların kra-lıdır. Cevabı bizi gerçeklere götü-rür.

Anadolu halkının kültüründe, zul-me karşı direniş vardır. Açlığa, yok-sulluğu, bir avuç asalağın yağmasına,talanına isyan vardır. Halkımızın di-renişleri vardır.

Tehlikelidirler.Çünkü, ülkemiz emperyalizmin

işbirlikçisi bir avuç asalak soygun-cunun, talancının oligarşik iktidarıelindedir. Bu ülkede zulme ve sö-mürüye karşı halkın bilinçlenmesini,örgütlenmesini istemezler.

Kültür merkezlerimiz, halkın em-peryalizme karşı bağımsızlık, faşizmekarşı demokrasi, kapitalist sömürü dü-zenine karşı halkın iktidarının propa-gandasını yaparlar, bunu örgütlerler.

İşbirlikçiler tarafından sürekli birsaldırı altında tutulma nedenleri bu-dur.

İşbirlikçi asalaklar, emperyalizminyoz kültürünü yaymak isterler.

Anadolu çocuklarının emperya-lizmin yoz kültürü altında, kendi de-ğerlerini, Anadolu halkı olma bilincinikaybetmelerini, emperyalist sömürüye,vatanlarının yağmalanmasına ses çı-karmayan depolitize edilmiş kişiliklerhaline getirilmesini isterler.

Bunun için, Anadolu topraklarındaAnadolu halkının kendi kültürü ya-saklanmıştır.

Bunun için, Anadolu topraklarınaemperyalizm, ekonomik, siyasi, as-keri, ideolojik araçlarının yanında,kültürüyle de buyur edilmiş, en ücraköşelere kadar yayılması için eldengelen yapılmıştır.

Bunun için zindanlarda mayala-nıyor, zindanlarda büyüyor Anadoluhalkının isyan kültürü. Bunun için,zindanlarda Anadolu halkının marş-ları, direniş ve kavga türküleri, GrupYorum üyelerinin notalarından tümAnadoluya yayılıyor.

Kültür merkezlerimiz, Anadoluhalkının umudunu büyütüyorlar.Umut, kavganın tüm alanlarında bü-yüyor. Umut yaşamın tüm alanlarındabüyüyor.

Dağlarda, köylerde büyüyor Umut.Sokaklarda, meydanlarda, evleriniçinde büyüyor. Çalıştığımız ve eme-

ğimizin hakkı için dövüştüğümüztarlalarda, fabrikalarda, “Halk İçinBilim” sloganlarıyla inlettiğimiz okul-larda, her sokağını, her duvarını kendiemeğimizle yaptığımız, her elektriktelini, su borusunu kavgamızla ka-zandığımız gecekondu mahalleleri-mizde büyüyor.

Umudun türkülerini söylüyor GrupYorum, Umudun kültürünü büyütüyorKültür Merkezlerimiz.

Bunu yaparken her anında kavgaediyorlar. Her adımı için, bedel öde-yip, direniyorlar.

Evet, bu bir savaş, hak ve özgür-lüklerimize sahip çıkma savaşı.

Dizimizin geçen haftaki bölü-münde Gençlik derneklerini ele al-mıştık. Dizimizin bu haftaki son bö-lümünde, kültür sanat alanın- dakimevzilerimizi ele alıyoruz. Bahse-deceğimiz 32 yıllık bir tarih... Faşizmkoşullarında 32 yıl boyunca kültürsanat alanındaki örgütlenmeleri, ku-rumlaşmaları sürdürmek için verilenmücadele, gerçekten faşizme karşı,emperyailzme karşı kültür sanat ya-pıyorsa, halkın kültürünü sanatınıyapıyorsa, kültür sanat alanının dazorlu ve bedeller ödemeyi gerektirenbir mevzi olduğunu gösteriyor.

Baskılar, yasaklar, gözaltılar, tu-tuklamalara rağmen, kültür sanat ala-nında da kalıcı ürünler verilmiş,

dünya çapında örnekler yaratılmıştır.32 yıl boyunca hep susturulmak is-tenen Grup Yorum, 55 bin kişilikİnönü konseri, sonra yüzbinler vemilyona ulaşan Bağımsız TürkiyeKonserleriyle oligarşinin bunu ba-şaramayacağını tüm dünyaya gös-termiştir. Bu konserler aynı zamandakültür sanat alanı mevzisindeki sa-vaşın resmidir. 55 bin kişilik konsereGrup Yorum’un bir üyesi sürgündentürkü söyleyerek, bir üyesi de hapis-haneden mesaj göndererek katıldılar.Kavga sürüyor, bedeller ödeniyor;mevziler başka türlü savunulamıyor.

Grup Yorum’unKuruluşu ve OKM

Grup Yorum’un temeli 1985 yılısonlarında atıldı. Yani Grup Yorum12 Eylül faşizminin baskı ve terörünekarşı besteleriyle adını duyurdu.

Grup Yorum’un 32 yıllık tarihinedamgasını vuran şu anlayışlarıdır:“Kişisel ihtiyaçlar hiçbir zaman öndetutulmadı. Kuruluş günlerinden gü-nümüze kadar konserler için gerek-sinimlerimize göre ücret talep etme-dik. Dayanışmayı görev bildik. Ge-cekondu direnişlerinde, fabrika iş-gallerinde, memur grevlerinde, yü-rüyüşlerde, mitinglerde ve üniversiteamfilerinde... daha güzel bir dünyakurma mücadelesine katılması, in-

“Elbette bizim şarkılarımızın birçoğu hapishanelerde üretilmiştirhem söz hem beste olarak hem de ruhsal olarak. Şimdi biz tutsa-ğız o halde daha çok üretmemiz gerek.”“Enstrümanlarımızı aldık, ama akort problemi çıktı. Hepsini çöze-ceğiz gerekirse akordu su sesinden, kuş sesinden alacağız.”(Tutsak Grup Yorumcular)

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI118

Page 19:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

sanlara yaşam sevinci, umut, mü-cadele azmi verebilmek için...”

Bugün İdil Kültür Merkezi çatısıaltında yürütülen kültür sanat ala-nındaki çalışmalar, kurumsal olarak1985’te faaliyete geçen OrtaköyKültür Merkezi’nde (OKM) baş-ladı. O yıllarda OKM yönetimi en-telektüel ve ticari kaygılarla hareketeden kişilerden oluşuyordu. 1989’akadar ticari amaçlı bir kurum olanOKM, ‘89’dan itibaren devrimci biranlayışla kültürel faaliyet yürütenbir kuruma dönüştü.

Ortaköy Kültür Merkezi, GrupYorum’un da çalışmaları- nın, üre-timlerinin merkeziydi. OKM, ayrıca,Kültür ve Sanatta Tavır Dergisi’nin,Ayşe Gülen Halk Sahnesi’nin, FO-SEM’in ve Özgürlük Türküsü’nünfaaliyetlerini sürdürdüğü bir yer oldu.

OKM’nin KapısınaVurulan MühürOnu Engelleyemedi

OKM polis tarafından defalarcakez basıldı. Çeşitli sürelerle kapatıldı.6 Temmuz 1995’teki mühürlenmesien uzun süreli kapalı kaldığı dönemoldu. Mühürlenmesinden bir haftaönce de iki kez basılmış, talan edilmişve orada bulunan sekiz kişi gözaltınaalınmıştı. Gözaltına alınmayan Yorumüyeleri ve Kültür Merkezi çalışanlarıbaskın ve gözaltıları protesto edenbir basın açıklaması yapmışlardı ki,OKM, ikinci kez basıldı. Gözaltınaalınan 14 kişi serbest bırakıldı ancak“polise direndikleri ve ifade vermeyikabul etmedikleri için” haklarındaörgüt üyeliğinden dava açıldı ve 6Temmuz’da da OKM mühürlendi.

Mühürlenme gerekçesi şöyley-

di: “Amacına uygun faaliyet gös-termemek... Yasadışı örgüt mensup-ları ve sempatizanlarının toplanmayeri olarak kullanılması... Devletin,ülkesi ve milletiyle, bölünmez bü-tünlüğünü hedef alan propaganda-ların yapıldığı yer haline dönüştü-rülmesi..”

OKM bünyesindeki devrimcisanatçılar, OKM kapatıldıktan son-ra çalışmalarını yaklaşık 1,5 yılfarklı yerlerde sürdürdüler. 1 Şubat1997’de yeni bir kültür merkeziniaçtı devrimci sanatçılar; yeni mer-keze, 1996 Ölüm Orucu şehitle-rinden ve OKM’nin tiyatrocula-rından Ayçe İdil Erkmen’in anısına“İdil Kültür Merkezi” adı verildi.

OKM’denİdil Kültür Merkezi’ne

İdil Kültür Merkezi’ne adını ve-ren Ayçe İdil Erkmen, OrtaköyKültür Merkezi’nde Kültür ve Sa-natta Tavır Dergisi çalışanlarındanve Ayşe Gülen Halk Sahnesi oyun-cularından biriydi. Devrimci sanat-çılığının bedeli olarak tutsak düştü.Oligarşinin 1996 yılında hapishane-lerdeki tecrit saldırısına karşı başla-tılan Ölüm Orucu direnişine, bulun-duğu Çanakkale Hapishanesi’ndeÖlüm Orucu direnişçisi olarak katıldı.26 Temmuz 1996’da dünyanın ilkkadın ölüm orucu şehidi olarakölümsüzleşti. Devrimci bir sanatçıolarak adı, İKM’de yaşatılıyor.

Devrimci Sanat,Tutsaklıklarla Savunuldu

Grup Yorum, konserler vermeyebaşladığı andan itibaren engellen-meye ve yasaklanmaya başladı.

9 Temmuz 1989 Mersin Likat- İşSendikası tarafından düzenlenen konser,başlamasına yarım saat kala hiçbir ge-rekçe gösterilmeden Valilik tarafındanyasaklandı. Yasak, konseri izlemeyegelenler ve Grup Yorum tarafındanprotesto edilince Grup Yorum üyeleriylebirlikte çok sayıda kişi gözaltına aldı.Gözaltına alınan 9 Grup Yorum üyesi,enstrümanlarıyla birlikte “izinsiz gös-teri” yapmaktan tutuklandılar.

Grup Yorumcuları mahkeme önü-ne çıkaran bir başka “suç”ları daKürtçe söylemekti. 12 Eylül’den son-ra, kasetine Kürtçe türkü koyan ilksanatçıydı Grup Yorum. AncakKürtçe söylemesinin ardından so-ruşturmalar, mahkemeler gecikmedi.Bu dava aynı zamanda ‘80 sonrasıKürtçe söylediği için bir sanatçıyave gruba açılan ilk dava oldu.

İnfazlarla katledildilerAyşe Gülen, Ayşe Nil Ergen,

Ayçe İdil Erkmen... Kültür Sanatalanında ödenen bedellerin en üstboyutudur. Ayşe Gülen, OrtaköyHalk Sahnesi oyuncusuydu. AyşeNil Ergen Tavır dergisinin dizgi,düzeltme gibi işlerini yapıyordu. İkiside oligarşinin 1992’de İstanbul’dagerçekleştirdiği 17 Nisan katliamındaşehit düştüler.

Kültür MerkezlerimizBir Direniş Çizgisidir,Bir Gün Sayıları Binlere,Onbinlere Ulaşacak

Halk kültür merkezlerimiz, İdilKültür Merkezi (Ortaköy Kültür Mer-kezi) ile sınırlı kalmadı. İstanbul’da1998 yılında Bağcı- lar’da kurulanKaranfiller Kültür Merkezi açıldı.Kuruluşunun üzerinden 6 ay geçme-den polis tara- fından basıldı. Faşiz-min saldırıları ve faşizme karşı mü-cadele içinde, halkın kültürünü, sa-natını büyüttü.

Ankara’da önce Ekin Sanat Mer-kezi, ardından İdil Can Kültür Mer-kezi açıldı. Ekin Sanat Merkezi bün-yesinde faaliyet gösteren Grup Ekin,Grup Yorum çizgisinde kalıcı ürünlerverdi.

İzmir’de 1994 Eylül’ünde ku-rulan Ege Kültür Merkezi devrimci

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

119BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 20:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

kültür sanat çalışmala- rının merkezioldu. 24 Ekim 1999’da ise İzmir’deYaren Kül- tür Merkezi açıldı.

Adana, Kırklareli, Antalya gibiillerde de kültür merkezleri, Tavırdergisi bürolarıyla, müzik, tiyatrogruplarıyla kurumsal bir faaliyet yü-rütülmeye çalışıldı.

28 Ekim 2007’de Antalya’da Kı-zılarık Kültür Merkezi açıldı. Mart2007’de Kırklareli Babaeski’de Trak-ya Kültür Merkezi (TKM) açıldı.Bu kurumlar üzerinde de baskı terör,gözaltı ve tutuklamalar eksik olmadı.

Mühürler, GözaltılarYasaklar, Tutuklamalar

1993-201118 Nisan 1993: Ankara’da faali-

yet yürüten Ekin Sanat Merkezi po-lis tarafından basıldı ve 83 kişi göz-altına alındı. Kültür merkezi mühür-lendi. Devrimciler tekrar açtı.

Baskını protesto etmek için Öz-gürlük Türküsü, Grup Ekin, GrupYorum elemanları ve TAYAD’lı ailelerDYP- SHP koalisyon hükümetininKültür Bakanı Fikri Sağlar’ın TBMMiçindeki odasını mühürlediler.

25 Eylül 2000: Tecrite karşı Aç-lık Grevi’nin yapıldığı İdil CanKültür Merkezi polis tarafından ba-sıldı. 40 kişi gözaltına alındı.

19 Aralık 2000: Yaren KültürMerkezi polis tarafından basıldı. 10kişi gözaltına alındı.

24 Ağustos: İzmir Yaren Kültürve Sanat Merkezi polis tarafındanbasıldı. 16 kişi gözaltına alındı.

12 Mayıs 2007: Trakya KültürMerkezi polislerce basıldı. Üç kişigözaltına alındı.

29 Aralık 2008: Trakya KültürMerkezi 00.30’da polis tarafındanbasıldı. Bir kişi tutuklandı.

29 Kasım 2010: Trakya KültürMerkezi polis ve jandarmalar tarafındanbasıldı. İki kişi gözaltına alındı.

24 Şubat 2011: Trakya KültürMerkezi basıldı ve gözaltına alınanbir kişi tutuklandı.

Adları“Yasaklı Grup” Oldu

5 Nisan 1994’deki ekonomik kri-zin faturasının halka çıkartılmasına

karşı Devrimci Hareket “Açlığa veZulme Karşı Ayağa Kalk” çağrısıylabaşlattığı kampanyaya kültür sanatalanından da Grup Yorum konser-leriye katıldı. Bu amaçla Anadolu’nunbirçok ilinde konserler düzenlendi.Bu konserlerden İstanbul ve Adanakonserleri yasaklanırken Denizli kon-seri sonrasında açılan dava ile 2002yılına kadar Grup Yorum’un Deniz-li’deki konserlerine izin verilmedi.

İstanbul’da yasaklı illerden biri-siydi. İstanbul Valiliği tam 12 yılboyunca Yorum’a konser yapmayıyasakladı. Elbette İstanbul Valiliği’ninyasaklamasıyla Grup Yorum susmadı.İşçilerin direniş- lerinde, gençliğineylemlerinde, yoksul gecekondu hal-kının olduğu her yerde halka türkü-lerini ulaştırdı.

MGK KararıylaSusturulmak İstendi

Milli Güvenlik Kurulu’nun(MGK) 28 Şubat muhtırasında, “sus-turulması gereken” tehlikeli örgüt,kişi ve grupların listesinde Grup Yo-rum da vardı. Zaten var olan saldırılarbu dönemde daha da arttı. İdil KültürMerkezi’ne polis baskınından grupüyelerinin tutuklanmasına kadar hertür saldırı yapıldı. Grup Yorum’unbir yıl boyunca Anadolu’da düzen-lemek istediği çok sayıda konseriyasaklandı. Yurtdışında düzenlenecekkonserler için istisnalar dışında Yorumüyelerine pasaport verilmedi. Onlar-cası yasaklandı.

Baskınlar, BarikatlarlaKarşılanıyor

Direniş geleneği, kültür mer- kez-

leri için de geçerliydi. Polis baskınlarıhiçbir zaman meşru görülmedi. Polis,bir kültür merkezinin kapısına da-yandığında aynı diğer derneklerdekigibi, direnişle, barikatlarla karşılan-dı.

OKM’den sonra İdil Kültür Mer-kezi de açıldıktan sonra de- falarcabasıldı. 1999’da İdil Kültür Merke-zi’ni basmaya gelen polisler bari-katlarla karşılandı. Barikatları aşıpiçeri girebilmek için saatlerce uğ-raşmak zorunda kaldılar. Mart ayıboyunca İdil Kültür Merkezi’ndebarikatlar hiç kalkmadı. 1999 New-roz’undaki baskından sonra İdil Kül-tür Merkezi’nin sinema salonu tekrarmühürlendi... Aslında mühürlemeyeçalıştıkları, devrimci sanat ve kül-türdü.

Kasetler yasaklandı, konserler ya-saklandı, kültür merkezlerine bas-kınlar düzenlendi, devrimci sanatçılarişkencelerden geçirilip tutuklandı;bunların tek bir anlamı vardı. Dev-rimci sanatçıları bu alanda örgütle-nemez, hiçbir çalışma yapamaz halegetirmek.

Ama amaçlarına ulaşamadılar.Bugün birçok yerde kültür merkezlerifaaliyettedir. Başta düzenin bile “ya-saklı grup” diye adlandırdığı GrupYorum olmak üzere, devrimci müzikgruplarının türküleri söylenmeye de-vam edilmektedir. Düşünce ve ör-gütlenme özgürlüğü bazen kültürmerkezleriyle, bazen türkülerle amahep militanca savunulmaya devamedilmektedir.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI220

Page 21:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Ankara, Malatya, Düzce’deDirenen Kamu EmekçilerininYanındayız!

Kamu Emekçileri Cephesi, Ankara’da baş-layan ve dört kente yayılan direnişlere destekolmak ve bu direnişleri halka ulaştırmak amacıylaCevahir AVM önünde 5 Şubat’ta bildiri dağıttı.Halkın AKP’ye karşı güçlü bir muhalefete olanihtiyacı bir saatlik bildiri esnasında da kendinigösteriyordu. Dört kişinin katıldığı bildiri dağı-tımında 185 bildiri halka ulaştırıldı.

“Bizi Katledebilirler, İşkenceyle Gözaltına AlabilirlerAma Teslim Alamayacaklar”

AKP’nin katil polisleri 2 Şubat’ta saat 01.00’dan sonra Gazi Mahallesindebirçok eve baskın yaparak birçok kişiyi gözaltına aldı. Gazi Mahallesiİstiklal Caddesi’nde ve Yunus Emre Mahallesi’nde bulunan birçok esnafıncamını kırarak içeriye girip yağmaladı. AKP’nin paralı uşakları baş eğme-yenlerin mahallesinde yine terör estirmeye halkı teslim almaya çalışıyor.

Katil polisin saldırılarıyla ilgili Gazi Halk Cephesi şu açıklamayı yaptı:“Biz bu halkın umuduyuz saldırılarınız gözaltılarınız tutuklamalarınız umu-dumuzun zafere ulaşmasını engelleyemeyecektir. Bizi yenemeyeceksiniz.Çünkü biz Cepheliyiz… Bu halkın direnen gücüyüz direneceğiz, faşizmi altedeceğiz AKP’nin bu yaptıkları geleceğimize bir saldırıdır. Bizleri sindiripistediği her şeyi yapmak gibi bir hedefi var. AKP güçsüzdür korkaktırkendisine karşı olan bir kişiden bile korkacak kadar çürümüştür… Haklıolan, meşru olan güçlü olan biziz. Saldırıların her dönem hedefindeolmamızda bunun kanıtıdır. Devrimcileri teslim alamayacaklar evet bizlerikatledebilirler işkenceyle gözaltına alabilirler ama teslim alamayacaklar.”

İşbirlikçilik Şerefsizliktirİşbirlikçiler Hesap Verecek

Gazi Mahallesi Sekizevler Bölgesi’nde halkına, yoldaşlarına ihanet edenAKP’nin katil polisleriyle işbirliği yapan Şeref Özcan isimli işbirlikçiyiHalk Cepheliler 7 Şubat'ta tüm halka duvar yazılamalarıyla teşhir etti.Toplam 10 adet “Şeref Özcan Halkına İhanet Etmiştir”, “ Şeref Özcan Yol-daşlarına İhanet Etmiştir”, “ Şeref Özcan Polisler İşbirliği Yapmıştır” yazı-lamaları yapıldı. Yapılan açıklamada: "Halkımız! Şeref Özcan sizlerin gele-ceğine ihanet etmiştir, Şeref Özcan kendi çıkarları için tüm dünya haklarınınçıkarlarına ihanet etmiştir, gördüğünüz yerde yüzüne tükürün konuşmayın,ekmek bile vermeyin..!" denildi.

DEMKAD:DemokratikMücadeledeKadın Derneği

DEMKAD (Demokratik Mü-cadelede Kadın Derneği)

3 Aralık 1987’de İstanbul’dakuruldu. İstanbul dışında Kocaelive Ankara’da şubeleri açıldı. Bü-tün derneklerin karşı karşıyakaldığı saldırılarla DEMKADda karşılaştı. Daha kuruluşundankısa bir süre sonra adının içindegeçen ‘mücadele” kelimesi sa-kıncalı bulunarak polis tarafın-dan kapatıldı. Ancak devrimcilerkararlıydı. Derneğin adını De-mokrasi İçin Kadın Derneği ola-rak değiştirerek tekrar başvuruyapıldı ve DEMKAD açıldı.

DEMKAD’ın amacı, binlerceyıldır süren erkek egemen top-lumun, kapitalist sistemin, dinin,gelenek ve göreneklerin etkisialtında ezilen, sömürülen kadınıhem kendi kurtuluşu hem detoplumun kurtuluşu için müca-deleye katılmasını sağlamaktı.

DEMKAD, özellikle 12 Ey-lül’ün de yarattığı apolitikleş-tirmeye karşı kurulduğu andanitibaren toplumsal mücadeleiçinde önemli ve öz- gün bir yeresahip oldu. Açlığa, yoksulluğakarşı boş tencerelerle yapılaneylemler o dönemde 1989 yılındayaptığı “Hayat Pahalılığına Son”mitingine polisin tüm engelle-melerine rağmen 5 bin kişi ka-tıldı.

Elbette bütün bu faaliyetlerinibedel ödemeden yapamazdı. Göz-altılar, işkenceler, tutuklamalar,dernek baskınları, kapatmalaronların da başına geldi. Kapatı-lanın yerine yenisi açıldı. Dahasonra DEMKAD’ın faaliyetleridiğer alanlardaki örgütlenmelerve kurumlar içinde sürdürüldü.

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

21BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 22:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Faşizmin, şovenizm politikası her dö-nem farklı farklı biçimler altında yürütülsede, hedef aynıdır. Halkları bölüp-parça-layarak sindirmek; emperyalizme ve fa-şizme karşı birlikte yürüteceği mücadeleyiengellemektir.

* Şovenizm, özünde halkları birbirinekırdırma politikasıdır. Faşizm şovenizmiyleilgili en çarpıcı örneklerden biri hepimizinbildiği gibi 1978 yılında ülkemizde ya-şanmıştır. Maraş katliamı. Bu katliam halk-larımızın bilincine kazınmış ve faşizm ger-çeğinin en açık ifadesi olmuştur. Maraş'taSünni halk, Alevi halka karşı kışkırtılmışve birçok insan faşistlerin önderliğindehunharca katledilmiştir. Çünkü devlet şo-venizm politikasını zaman zaman Alevi-Sünni, zaman zaman Türk-Kürt, zamanzaman işçi-memur, laik-şeriatçı, olarakuygular. Kahramanmaraş Halkı Faşizminİğrençliğini, Vahşiliğini, Kudurmuşluğunu,Bütün Vahşetiyle Yaşadı

* Bütün faşist iktidarlar, birincisibelli bir kitle tabanına; ikincisi, devletinfaşist yüzünü gizleyecek örgütlenmelereihtiyaç duyarlar. Faşizmin gerek aşağıdanyukarıya geliştiği ülkelerde, gerekse deyukarıdan aşağıya inşa edildiği ülkelerdedeğişmeyen olgularından biri milliyet-çiliğin kullanılmasıdır. Çok uluslu, çokkültürlü Türkiye'de saf haliyle Hitler Al-manya'sındaki gibi bir "üstün ırk" dü-şüncesinin yaşam bulamayacağı açıktır;bu anlamda ülkemizde şovenizm birazdaha farklı temellendirilmiştir. Linçlerbu açıdan çarpıcı örneklerdir.

* Oligarşi zam, zulüm, baskı, terör dı-şında bir alternatife sahip değildir ve sürekli

istikrarsızlık koşullarında egemenliğiniancak sürekli faşizmi uygulayarak sürdü-rebilir. Bunu sömürge tipi faşizm olarakadlandırıyoruz. Sömürge tipi faşizm, uy-gulaması ve oluşumu bakımından klasikfaşizmden farklıdır. Sömürge tipi faşizmde,faşizmin devlet biçimi olarak biçimlenmesi,tekelci sermayenin oluşumundan kaynak-lanmaktadır. Nasıl ki, tekelci sermaye bizimgibi ülkelerde emperyalizme bağımlı tarzdayukardan aşağıya gelişme özelliğine sahipse,faşizmde böyle şekillenir. Yani İtalya'daolduğu gibi kitle tabanına ve örgütlenme-lerine dayanmaz. Burjuvazi tarafındandevlet aygıtının yavaş yavaş faşist tarzdayeniden örgütlenmesi biçiminde bir gelişmegösterir. Siyasal iktidara egemen olan tekelciburjuvazi diğer tekel öncesi unsurlarlaittifak içinde faşizmi uygular. Dolayısıylagelişmiş kapitalist ülkelerde faşizmin sınıfsaltemeli tekelci sermayenin en gerici, enşoven unsurları olurken bizim gibi ülkelerdebir bütün olarak oligarşi olur. Dimitrov'untanımına esas olan faşizm, aşağıdan yukarıyasiyasal bir hareket olarak örgütlenip iktidaragelen bir faşizmdir. Bizim gibi ülkelerdekifaşizm ise, "aşağıdan gelen" bir hareketşeklinde değil, yukarıdan aşağıya devletaracılığıyla inşa edilen bir faşizm olmuştur.Kendilerine Nasyonal Sosyalist adını veren,milyonlarca insanı toplama kamplarındave fırınlarda yok eden Alman faşizmi klasikfaşizmdir. Ve yine baskı, zor ve aldatmametotlarıyla İtalya'da, halkın çeşitli kesim-lerini yedekleyen, 1.800.000 üyeli faşistpartiyle İtalyan burjuvazisinin çıkarları içinhalka baskı uygulayan İtalyan faşizmi debir diğer örnektir.

Cu Chi bölgesi, Vietnam savaşı sırasındaViet Kong'lulara ait bir mevziydi. Ve aynı zamanda yeraltı bir savaşın sinir(beyin) merkeziydi. Kuzey Vietnam'lılarCu Chi'nin altında gelişmiş bir tünel ağıkazdılar. 20 sene içinde, 120 mil'den fazlatünel kazdılar. Derinliği ise 9 metreydi.Viet Kong'lular, tünelleri hava saldırılarınıönlemek için kullandılar. Bu tüneller, sa-vaşçıları, iletişim araçlarını ve mühimmatıbarındırdı.Tünellerde yeraltı köyleri ku-

ruldu. Viet Kong birlikleri, aylarca yalnızcabir kaç metre yükseklikteki alanlarda ya-şadılar. Karşılaştıkları tehlikeler arasında:Su baskınları, hastalıklar, hava yetersizliği,zehirli böcek ve yılan vardı. ABD kuvvetleri,tünellerde yönlerini bulmak üzere tünelfareleri eğittiler. Yankileri, tuzaklarla kar-şıladılar. Cu Chi tünellerini korumak içintoplam 43.000'den fazla Vietnam'lı öldü.Tüm dünya halklarına "1, 2, 3, Daha FazlaVietnam" sloganıyla umut olan vietnamdirenişi, faşizme direnmenin meşruluğunuve yaratıcılığını öğretmiştir bize.

"Kuşkusuz, faşizme kar-şı, devrimci bir cephe ge-reklidir. Ama bu hayatınİçerisinde silahlı, silahsızher türlü mücadele biçiminihayata geçirip faşist iktida-rı yıkmayı amaç edinendevrimci bir cephe olmalı-dır. Faşizmi yıkmayı hedef-lemeyen her blok veya cep-he, yeni dünya düzenininsınırları içinde kalmaya vedüzen sınırları içinde bo-ğulmaya mahkûmdur."

(Dayı)

Ela göz ile Çoluk çocuk,Genç yaşlı

Cümle canım cananımla Zalimin zulmüne

Sansürün suskusuna Dostun gülüne

Yalana, yılgına karşı Yürüdüm Öldüm

Yandım, Yakıldım Şahidimsin cânım memleket

Yek kere eğilmedi başımBahtiyarım...(Ümit İlter)

EMPERYALİZMEKARŞI

BAĞIMSIZLIK, FAŞİZME KARŞIDEMOKRASİ,

KAPİTALİZME KARŞI SOSYALİZM!

FAŞİZM, ZALİMİN ZULMÜDÜR...FA ZME D RENMEK ME RUDUR

ÖZLÜ SÖZ

SLOGAN

ŞİİR

TARİHTEN

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI22

Page 23:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

1- Kapitalist ToplumunGelişimi ve Ortaya ÇıkışıNasıl Oldu?

Feodal sistem de parçalanırken;tarihin bir zorunluluğu olarak yerini,bağrında gelişen, yeni ve daha ileriolan kapitalist topluma bırakıyordu.

Kapitalist üretim ilişkileri feoda-lizmin içinde doğdu. Basit küçükmeta üretimin gelişmesiyle birliktedoğal olarak zanaatçıların ve ticaretinyoğunlaştığı şehirlerde ortaya çıktı.Zenginleşen zanaatçıların ve tüccar-ların bir bölümü kapitalist patronlaradönüşerek burjuvaziyi oluşturdular.Zanaatçılık geliştikçe önce basit işaletleri ve ilkel teknikle aynı işi yapançok sayıda ücretli işçinin atölyelerdeyan yana gelerek çalıştırılmasıylagerçekleşen basit kapitalist işbirliğiaşaması yaşandı, sonra bu işbirliğiningelişmesi 1300-1400 yıllarında ma-nifaktürleri ortaya çıkardı. Manifak-türlerin ortaya çıkması üretici güçleringelişimini daha da hızlandırırken kır-larda da feodal ilişkiler çözülmeye,pazar için üretim yaygınlaşmaya baş-ladı.

Bu gelişmeleri takiben kırda datarım burjuvazisi ve kır proletaryasıortaya çıktı. Tabii ortaya çıkan burjuvasınıfı aynı zamanda ideolojisini deoluşturdu ve geliştirdi. Kendi sömürüdüzenini kurmak için iktidara yöneldi.1650’lerden sonra kapitalizmin ge-liştiği ülkelerde gelişmenin önündekison engelleri, feodal krallıkları yıkarakfeodal üst yapıya da son verdi.

Görüldüğü gibi üretici güçleringelişmesi yeni üretim ilişkileri ortayaçıkarıyor. Bu yeni üretim ilişkisi gi-derek gelişirken eski üretim ilişkileriçözülmeye başlıyor. Alt yapıda eskiüretim ilişkileri büyük ölçüde tasfiye

olduktan sonra da üst ya-pıda yeni toplumsal dü-zene uygun değişiklikgerçekleşiyor.

Kapitalist toplumungelişimini üç döneme ayı-

rabiliriz. İlki, Serma-yenin İlkel Birikim Dö-nemi’dir. Bu dönem ka-pitalist üretimin başlan-gıç dönemi, feodal top-

lumun ise parçalanma süre-cidir. Diğerleri ise Tekel Öncesi Dö-nem ve Emperyalist Dönem’dir.

2- Büyük Kapitalistİşletmeler Nasıl Kuruldu?

Kapitalist üretimin gelişmesi içinbaşlıca iki koşul gerekiyordu: Bun-lardan birincisi; kapitalistlerin işlet-melerinde çalışacak olan ve emekle-rinden başka satacak bir şeyleri ol-mayan, feodal bağımlıktan kurtulmuş“özgür” bireylerin oluşturduğu kit-lelerin ortaya çıkması; ikincisi ise,bu kitlelerin çalıştırılacağı büyük iş-letmelerin kurulabilmesi için gerekliolan sermayenin oluşmasıdır. Bu ko-şulların oluşmaya başladığı ilk ülkeİngiltere’dir.

Bu dönemde Fransa ve İngiltere’debez üreten büyük manifaktürlerin ku-rulması, yüne olan ihtiyacı da büyükölçüde artırmıştı. Geniş arazilere ih-tiyaç duyan çiftlik sahipleri, köy-lülerin ellerindeki toprakları zorlaya da hile ile gasp etmeye, evleriniyakıp-yıkarak kendi topraklarındangöç ettirmeye başladılar.

Direnmeye çalışanlar ise kar-şılarında feodal iktidarın askerlerinibuldu. Köylü ayaklanmaları kanla,katliamlarla bastırıldı. Böylece ye-rinden yurdundan edilen ve şehir-lere göç etmek zorunda kalan, bü-yük bir işsiz-güçsüz kitlesi oluştu.Tabii, şehirlerde de bu kadar insanaiş yoktu. Yüzbinlerce insan dilencidurumuna düştü.

Toplumsal düzeni sağlamakamacıyla feodal iktidar vahşi ya-salar çıkardı. 16. yüzyılda İngilte-re’de “serseri” oldukları gerek-çesiyle 72 bin yoksul insan bu ya-salar gereğince idam edildi.

Köylülerin yoksullaşarak işsiz

yığınlara dönüşmesi kapitalizmin ge-lişmeye başladığı diğer Avrupa ül-kelerinde ve daha sonra Çarlık Rus-yası’nda da yaşandı. Ortaya çıkanbu büyük işgücü, daha sonraları hızlagelişecek olan kapitalist üretiminucuz emek kaynağını oluşturdu.

3- Bu İşletmelerinKurulması İçin GerekliSermaye Nasıl Sağlandı?

Büyük kapitalist işletmelerin ku-rulması için gerekli olan sermayeninbirikimini sağlayan ise tüccarlaroldu.

Mesela, Afrika’dan ABD’ye ya-pılan köle ticareti büyük kâr sağlayanişlerden biriydi. ABD’deki yeraltızenginlikleri ve hammadde kaynaklarıise yağma ve talanla sömürüldü.

Sermaye birikiminde sömürgelerbüyük öneme sahipti. Kendi devletleritarafından da desteklenen özellikleİngiliz, Hollandalı ve Fransız tüccarlarHindistan gibi ülkelere, Afrika’yasömürü seferleri düzenlediler.

Buralara satmak için meta taşır-larken buralardan getirdikleri, gas-pettikleri malları ülkelerinde satmatekelini de ellerinde tutuyorlardı.Böylece tüccar ve tefecilerin elindebüyük servetler yani büyük kapitalistişletmelerin sermayeleri birikti.

Kapitalist üretimin gelişmesiiçin başlıca iki koşul

gerekiyordu:Bunlardan birincisi;

kapitalistlerin işletmelerindeçalışacak olan ve emeklerinden

başka satacak bir şeyleriolmayan, feodal bağımlıktankurtulmuş “özgür” bireylerinoluşturduğu kitlelerin ortaya

çıkması; ikincisi ise, bu kitlelerinçalıştırılacağı büyük

işletmelerin kurulabilmesi içingerekli olan sermayenin

oluşmasıdır.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10KAPİTALİST TOPLUM

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

23BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 24:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

4- Kapitalist ÜretiminÖzelliği Nedir?

Kapitalist üretim tarzı esas olarakmeta üretimine dayanır. Kapitalistdüzende herşey metadır, alınır-satılır.Ve her yerde alım-satım ilkesi ge-çerlidir. Hemen akla şöyle bir sorugelebilir. Meta üretimi köleci ve feo-dal düzende de vardı. Fark nedir?

Bunu cevaplamak için önce me-tanın iki yönü olduğunu hemen be-lirtelim. Birincisi; insanın ihtiyacınıkarşılar. ikincisi; değiştirilir, satılır.

Evet, feodal dönemde köylülerve zanaatçılar meta üretiyordu. Veürettiklerinin fazlasını, başkalarınınürettikleriyle değiştiriyorlardı. De-ğiştirmelerinin amacı, başka ihtiyaç-larını karşılamaktı. Yani kendi ihti-yaçlarını karşılamak için üretiyorlardı.Örneğin kumaş üretiyor ve bunu ih-tiyacı olan tahıl ile değiştiriyordu.Tabii, tahıl üretenin de kumaşa ihti-yacı olması gerekiyordu. Yani bu işbiraz da rastlantılara bağlıydı.

Giderek üretim artıp çeşitlendikçe,her zaman böylesi rastlantıların olmasımümkün olmadı. Örneğin kumaş sa-hibi tahıla ihtiyaç duyarken, tahıl sa-hibi baltaya ihtiyaç duyabiliyordu.Bu karmaşık durumun çözümünüise; istenildiği anda metaya dönüşe-bilecek olan değerli metallerin yaniparanın kullanılmasında buldular.Artık meta, daha çok para biriktirmekiçin üretiliyor, bu para ile istenilenmetayı alabiliyorlardı. Böylece pazariçin, satmak için üretilen “basit metaüretimi” dönemi başlıyordu. Kapi-talist üretim işte bu basit meta üreti-minden doğmuştur.

Feodal toplumda da olan basitmeta üretimi, üreticinin kişisel eme-ğine dayanıyordu. Ve yalnız emeğinürünü metaydı. Kumaş, tahıl, baltavb. Oysa kapitalizmde emeğin ürün-leri değil, üreticinin yani işçinin işgücü metadır.

5- Kapitalizmde SömürüNasıl Gerçekleştirilir?

Köleci ve feodal toplumda, sömürü“ekonomi dışı zor” yani “çıplak zor”ile gerçekleştiğinden, devlet, bizzatsömürücü sınıflarla özdeşleşmiştir.

Kapitalist devlet ise, kapitalistüretim tarzının gereği olarak farklıözelliklere sahiptir. Kapitalist üretimtarzında, sömürü, “ekonomik zor”yöntemleriyle gerçekleştiğinden, bur-juvazinin doğrudan devlet kurumlarıiçinde yer alması zorunlu değildir.Çünkü sömürü, köleci ve feodal top-lumlardaki gibi “artık ürün”e“zor”la el koyma biçiminde değil,özgür emeğin sömürülmesiyle “ar-tık değer”e el koyma biçimindegerçekleşmektedir.

Kapitalizmde işçi sadece emeğinisatmaz. Emek gücünü yani çalışmayeteneğini satar. Ve sonuçta işçi üret-tiklerinin karşılığı için değil çalıştığısüre için ücret alır. Örneğin ayakkabıfabrikasında çalışan biri yaptığı ayak-kabıların karşılığı olan ücreti değil,çalışmasının karşılığında bir ücretalır. Bunun anlamı, işçi 5 ayakkabıüretirken, yeni bir alet kullanarak10 ayakkabı üretmeye başlasa bileyine aynı ücreti alacak demektir. So-nuçta, kapitalist satın aldığı emekgücünün karşılığında bir ücret verir.Ve bu emek gücünden en fazla ya-rarlanabileceği şekilde hareket eder.

Burada bir ayakkabı üretmek içingerekli olan hammadde ve makinalarkapitalistin mülküdür; üretimi ger-çekleştiren ise işçidir. Kapitalist,işçiye harcadığı emek gücü için ücretöder ve böylece bir ürün -ayakkabı-ortaya çıkar. Elbette bunun da birdeğeri olacaktır. Hammaddeye, işçiyeödenen ücret yani giderler, elde edilenüründen çıkartıldığında geriye kalanaartı-değer ya da günlük yaşamdakullanıldığı gibi kâr denir. Bu artı-değere kapitalist el koyar. Bu durumdaartı-değer, işçinin ödenmeyen eme-ğidir. Bu artı-değer yani kâr, yeni

sömürü alanlarının oluşmasını, iş-letmelerin açılmasını da yaratır.

Kapitalist sömürünün özünü oluş-turan artı-değer, yeni bir artı-değersağlayan sermayeye dönüşür. Bu ne-denle kapitalistler en az giderle enyüksek artı-değeri elde etmek isterler.Bunun için her yol mübahtır.

6- Kapitalizm Hep “Vahşi”Olarak Adlandırılır.Halkın Katıldığı İlericiHareketlerle BaşlayanBir Toplum DüzeniNasıl Vahşi Olur?

Bunun cevabı kapitalizmin ken-disindedir. Kapitalizm; mülkten yok-sun kitlelerin ücretli işçiler durumunageldiği ve üretim araçlarının çok azsayıda kapitalistin elinde bulunduğubir toplum düzenidir.

Kölecilik ve feodal toplum gibikapitalist toplum da, insanın insantarafından sömürüsüne dayanır. Doğalolarak zenginler ve yoksullar vardır.

Örneğin köle sahibi zengin, köleyoksuldur. Feodal bey zengin, serfyoksuldur. Ama kapitalist ile zenginaynı anlama gelmez. Zenginin kapi-talist olması için parasını başka özgürinsanları sömürmekte kullanması ge-rekir. Bunun koşullarını ise yine ka-pitalizm sağlar.

Kapitalist toplumda yoksul kesimioluşturan işçi “özgür” bir insandır.Yasa onu kapitalist için çalışmayazorlamaz. Ama genel olarak üretimaraçlarına sahip olmadığından, ka-pitalist için çalışmaktan başka yoluyoktur. Kendisinin ve ailesinin ge-çimini sağlayabilmek için, işçi olarakçalışmak zorundadır. Kısaca buradakapitalist sömürü maskelenmiştir.

Kapitalist devlet ise, kapitalist üretim tarzının gereğiolarak farklı özelliklere sahiptir. Kapitalist üretim tarzında,sömürü, “ekonomik zor” yöntemleriyle gerçekleştiğinden,burjuvazinin doğrudan devlet kurumları içinde yer almasızorunlu değildir. Çünkü sömürü, köleci ve feodaltoplumlardaki gibi “artık ürün”e “zor”la el koyma biçimindedeğil, özgür emeğin sömürülmesiyle “artık değer”e el koymabiçiminde gerçekleşmektedir.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI24

Page 25:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Kapitalizmin bu vahşiliğini KarlMarks şöyle ifade ediyor: “Yeterlikâr olunca sermayeye bir cesaretgelir. Güvenli bir yüzde 10 kâr ileher yerde çalışmaya razıdır; kesinyüzde 20 iştahını kabartır; yüzde 50,küstahlaştırır, yüzde 100, bütün insaniyasaları ayaklar altına aldırır; yüzde300 kâr ile sahibini astırma olasılığıbile olsa, işlemeyeceği cinayet, atı-lamayacağı tehlike yoktur.” (Kapital,Birinci Cilt, s.779)

7- Kapitalist Devlet“Sınıflar Üstü” müdür?

Üretimin genişlemesi ve çeşit-lenmesiyle beraber “artık ürün”edoğrudan el koyma olanaksızlaşmıştır.Bu nedenle burjuva devlette burjuvazisömürüyü, yönetimini çeşitli kanal-larla kendine bağladığı, uzantısı du-rumuna getirdiği bürokrasi ve diğertemsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirir.Böylece devlet, görünüşte burjuva-ziden bağımsızlaşmıştır.

Burjuva ideologları bu göreliliğe

bakarak, devletin “sınıflar üstü” ol-duğunu ispatlamaya çalışsalar da, buboşuna bir çabadır. İdealist düşüncetarzı, şeylerin görünür yanlarına ta-kılıp kaldığı için; burjuva devletin,burjuvazinin egemenlik aygıtı olaraknasıl oluştuğu, burjuva devrimlerisırasında ve ezilen yığınların bağımsızeylemleri karşısında hangi değişik-liklere uğradığı, nasıl bir evrim ge-çirdiği ve aldığı biçimleri incelemez,inceleme zahmetine katlanmaz.

8- Burjuva DemokratikDevrimleriyle Feodalİktidarlar Yıkılırken;Örneğin İngiltere Krallığıya da Rusya Çarlığı’nınVarlığını SürdürmeSebebi Nedir?

Gelişen kapitalist üretim ilişkilerifeodal üretim ilişkilerini alt yapıdatasfiye ederek hakim üretim tarzıhaline gelmiş ve gelişmesinin önündeengel oluşturan üst yapıda, dolayısıyla

devlet yönetiminde de de-ğişikliği zorunlu kılmıştır.

Burjuva demokratik dev-rimleri de zoru kullanarakfeodal iktidarları yıkmış, altyapıya uygun olarak üst ya-pıda da değişikliği gerçek-leşmiştir. İngiltere, Rusyagibi bazı ülkelerde ise feodaliktidarı zorla yıkmaya cesaretedemeyen burjuvazi ile ikti-darını kaybetme tehlikesinigören feodal iktidarlar, ara-larında uzlaşırlar. Krallık var-lığını sürdürmesine karşılıkülkenin yönetimini burjuva-ziye devretmeye razı olur.Veya iktidarı zor yoluyla daalmış olsa bazı ülkelerde bur-juvazi kralların sembolik ola-rak varlığını sürdürmesineizin verir.

9- BurjuvaDevrimleriNe Zaman Başladıve Ne ZamanaKadar İlerici

Özelliğini Korudu?İlk burjuva devrimi 1650’lerde

Hollanda ve Belçika’da gerçekleşti.Bunları kapitalizmin gelişmekte olduğuİngiltere, Fransa, Almanya, İtalya vediğer ülkeler izledi. 17. ve 18 . yüzyılboyunca feodal iktidarlar burjuvazininöncülüğünde feodal boyunduruktankurtulmak isteyen köylüler ve kentyoksulları tarafından yıkılarak sonaerdirildi. Böylece feodal düzenin ege-menliği sona ererken burjuvazininegemenliği ortaya çıktı.

Bu dönemde köylüler, feodalizmekarşı savaşın temel gücünü oluşturu-yorlardı. Çünkü o yıllarda ücretliişçiler henüz sınıf bilincine ulaşmışdeğillerdi ve örgütsüzdüler. Burjuvaziise bu dönemde feodal yönetime karşısavaşmış olduğundan ilericiydi.

Burjuva devrimleri 1900’ün baş-larına kadar, yani kapitalizmin te-kelleşip emperyalizme dönüşmesinekadar kapitalist gelişmenin sürdüğüçeşitli ülkelerde sürdü. Ama emper-yalist dönemle birlikte burjuvazi ge-ricileşti ve bu ilerici rolünü kaybetti.

10- Her Yeni Üretim İlişkisiEski Üretim İlişkileri İçindeDoğuyorsa; KapitalistDüzen İçinde SosyalistÜretim İlişkisiNeden Oluşmuyor?

Kapitalizm üretim araçlarının özelmülkiyeti üzerine kuruludur. Burju-vazi egemenlik gücünü buradan alır.Sömürü bu yolla gerçekleştirilir. Sı-nıfsal çıkarları gereği toplumsal mül-kiyetin düşmanıdır. Dolayısıyla üretimaraçlarının toplumsallaşması gibi birşeyin gerçekleşmesine, hem de kendiiktidarında, düzeninde asla izin ver-mez. Aksine özel mülkiyet ilişkisini,bireyciliği elinden geldiği kadar yay-gınlaştırır.

Ama bu durum kapitalizmin yı-kılmayacağı ve daha ileri bir top-lumsal düzen olan sosyalizme geçi-lemeyeceği anlamına gelmez.

Elbette burada alt yapıda kapita-lizmi tasfiye edecek yeni bir üretimilişkisi gelişmediği için kapitalistüretim ilişkisine son vermek ve yerinesosyalist üretim ilişkisini geliştirmek

İlk burjuva devrimi 1650’lerdeHollanda ve Belçika’da gerçekleşti.

Bunları kapitalizmin gelişmekteolduğu İngiltere, Fransa, Almanya,

İtalya ve diğer ülkeler izledi. 17. ve 18. yüzyıl boyunca feodal iktidarlarburjuvazinin öncülüğünde feodal

boyunduruktan kurtulmak isteyenköylüler ve kent yoksulları tarafındanyıkılarak sona erdirildi. Böylece feodal

düzenin egemenliği sona ererkenburjuvazinin egemenliği ortaya çıktı.

Bu dönemde köylüler, feodalizmekarşı savaşın temel gücünü

oluşturuyorlardı. Çünkü o yıllardaücretli işçiler henüz sınıf bilincine

ulaşmış değillerdi ve örgütsüzdüler.Burjuvazi ise bu dönemde feodal

yönetime karşı savaşmış olduğundanilericiydi.

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

25BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 26:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

tümüyle sınıf bilincinin, iradesininbir sonucu olarak ortaya çıkacaktır.Ama bunu gerçekleştirebilmek içinbu bilince vakıf olmak gerekir. Kapi-talizmi nasıl yıkıp yerine daha ilerisömürüsüz bir toplumsal düzeni nasılkuracağını bilmek gerekir. İşte bunlarMarks ve Engels’e kadar bilinemi-yordu. Yoksa onlardan önce de kapi-talizmin yerine sömürüsüz bir düzenkurma düşüncesi, işçi sınıfı ve ezilenhalkların burjuvaziye karşı mücade-leleri, isyanları vardı. Ütopik sosya-listler sömürüsüz bir düzen için çeşitlidüşünceler, toplumsal projeler geliş-tirmişlerdi. Ama ekonominin ve top-lumun gelişme yasalarını bilmedikleri,çoğunun düşünceleri idealistçe olduğu

için başarı şansları olmadı. Marks ve Engels, kapitalizmde

alabildiğince gelişen işbölümü ve üre-timin toplumsallaşmasıyla üretim araç-larının giderek küçük bir azınlığınmülkiyetinde toplanmasının sonucuolarak üretici güçlerin gelişimi ileüretim ilişkileri arasındaki zorunluuygunluk yasasının bozulacağını ortayakoyarlar. Bu uygunluğun bozulmasıkapitalizmin bunalımın derinleşmesi,sınıf mücadelelerinin keskinleşmesive devrimlerin önünün açılması de-mektir. Egemen sınıflar mülkiyetle-rindeki üretim araçlarını ve iktidarıkendiliğinden sömürdüğü sınıflaravermeyeceğine göre sömürülenlerinüretim araçlarına sahip olabilmesinin

ve sömürüyü ortadan kaldırabilmesinintek yolu iktidarı zorla ele geçirmesidir.

Marks “zor yeni toplumun ebe-sidir” der. Bunu gerçekleştirebilecekolan tek güç ise ilericilik misyonunuburjuvaziden devralan işçi sınıfı veittifaklarıdır.

Lenin, çağımızın emperyalizm veproleter devrimler çağı olduğunu, em-peryalizmin uyguladığı baskı ve sö-mürü ile devrimin objektif koşullarınıyarattığını, subjektif koşulları tamam-lamak gerektiğini söylemiş; söylemeklekalmamış ve 180 milyonluk ÇarlıkRusyası’nda devrimin yapılabileceğini,ezilen halkların sosyalist iktidarınıkurarak göstermiştir.

Zengini Daha Zengin, Fakiri Daha Fakir YapanBu Düzeni Yıkıp Halkın İktidarını Kuralım

İstanbul Nurtepe-Güzeltepe Mahallesi Halk Meclisi,yozlaşmaya karşı eylemliliklerini kararlılıkla devam etti-riyor. 5 Şubat’taki eylemde, Halk Meclisi’nin yaptığıaçıklamada kısaca şu sözlere yer verildi; “Halkımız, ma-hallemizde yoksul halkın cebinden çıkan paralarla evladınauyuşturucu yetiştirmeye çalışan annelerimiz babalarımızsizlerin sesinize kulak olacağız. Mahallemizde uyuşturucuyageçit vermeyeceğiz. Oğullarınızı Hasan Ferit Gedik mer-kezlerinde tedavi edip bu bataklığı kurutacağız. Zenginidaha zengin fakiri daha fakir yapan bu düzeni yıkmak,evlatlarımızı uyuşturucu bataklığından kurtarmak, hergün gözünüzün önünde çürümesinden vazgeçirmek içinHalk Meclislerinde Örgütlenip birlik olalım.

���

Armutlu Halkı, Kentsel Dönüşüme KarşıOturma Eylemine Başladı!

Bir süre önce “Afet Riskli Alan” ilan edilen Küçükar-mutlu ve Büyükarmutlu Mahallelerinde halkın kentseldönüşüme karşı mücadelesi devam ediyor. Neredeyseher gün televizyonlarda kentsel dönüşüm haberi yaptıran

AKP hükümeti, ekonomik krizini bu yolla aşabileceğinihesaplıyor. Bu amaçla da deprem riski altında olmayanİstanbul’un Kuzey bölgelerinde yer alan Beykoz veSarıyer ilçelerini kendine hedef olarak seçti. Bütün busaldırı hazırlıklarına karşı Armutlu halkı da evlerini yık-tırmamak için hazırlıklara başladı. 5 Şubat’ta Armutluhalkı her hafta düzenli olarak yapacakları yarım saatlikoturma eyleminin ilkini gerçekleştirdi. 35 kişinin katıldığıoturma eylemi saat 16.00’da sona erdi.

���

Çeteler Halka Hesap Verecek13 Kasım’da Gazi Halk Meclisi uyuşturucuya karşı

oturma eylemi düzenlendi. Saat 16.00’da başlatılan eylem17.00’da sonlandırıldı. Bir saat süren oturma eylemine 7kişi katıldı. Oturma eyleminde halka ajitasyonlar çekilerek:“Mahallemizde uyuşturucu sattırmayacağız, gençlerimizizehirlemelerine izin vermeyeceğiz!” denildi. “RecepHasar, Hasan Ferit Gedik Ölümsüzdür!” sloganlarıylaeylem bitirildi. Mahallemizde Uyuşturucuya Savaş AçtıkSavaşı Büyüteceğiz!

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI26

“Elimize geç ulaşan bir haberi bu sayımızda yayınlıyoruz,okuyucularımızdan özür diliyoruz”

Page 27:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Başkanlık sistemi mi?Parlamenter sistem mi?Oligarşiye göre; gidip oy kullan-

malıymışız!AKP’ye, MHP’ye, CHP’ye göre;

gidip oy kullanmalıymışız!Reformizme, oportünizme, Kürt

milliyetçiliğine göre; gidip oy kul-lanmalıymışız!

Beyninize kurşunu AmerikanSmith Wesson’dan mı istersiniz, yok-sa Fransız 10’lusunu mu tercih eder-diniz? Bunu oylamamızı istiyorlar.

Bu referandumda oy kullanmakhalk olarak bizim işimizdeğil. Hangi yöntemledaha iyi sömüre-ceğine karar vermekemperyalizm veoligarşinin kendisorunudur. Bizimsorunumuz, oligarşi-nin ve emperyalizminbizi yönetmesine, sömürüve zulüm düzenine son vermektir.

Biz emperyalizm ve oligarşinin ikti-darına hayır diyoruz.

Seçimler, emperyalizm ve oligar-şinin halkı düzen içinde tutma yön-temlerinden biridir. Halkın kendi so-runlarını gündem yapmasının, kendisorunlarına çözüm düşünmesinin önü-ne geçmek için bir yöntemdir. Herseçim ya da referandumun bir şekildeaylarca gündem yapılmasının neden-lerinden biri budur.

Umudumuzu Bu DüzeninMeclisine BağlayanlarHalk İçin Değil, Oligarşive Emperyalizm İçinPolitika Yapanlardır

Burjuvazinin iki eli vardır. Bireliyle halkı sağdan tutarak düzenebağlar, diğer eliyle halkı sözde soldantutarak düzene bağlar. Bu iki eldenbirinin kopması demek, halkın sadeceyarısının değil, halkın tümünün dü-zenden kopmasının önünün açılması

demektir. Çünkü, burjuvazihalkı tek eliyle tutamaz,

mutlaka iki eliyle birliktetutmak zorundadır.

Düzeniçi solcu-luk, burjuvazinin solelidir, bu nedenle dü-zeniçi muhalefet dı-

şında bir muhalet biçimidüşünmez. Muhalif olmaktan,

emperyalizm ya da oligarşinin bir ke-

Ne Başkanlık Sistemi,Ne Parlamenter Sistem

Emperyalizm ve Oligarşinin Meclisi Değil,Halk Meclisi

- Kayıp gerillaların bedenlerini isti-yoruz. Faşizm, sığınakları bombalıyor,halkının kurtuluşu için silaha sarılandevrimcileri katlediyor, katlettiği halkınbedenlerine işkence yapmakla meşhurfaşizm, gerillaların bedenlerini ver-miyor. Bunun için gerillaların yakınlarıdireniyorlar. Faşizmin, devrimcilerikatletmesine tavır alalım, faşizminçocuklarımızın bedenlerine işkenceyapmasına tavır alalım, faşizmin ço-cuklarımızın bedenlerini kaybetmesine,bir mezar taşını bile vermek isteme-mesine tavır alalım. Çocuklarımızınbedenlerini faşizmden almak için di-renelim. Direnenlere destek olalım.

- Ne zaman sistem tıkansa, önümüzeoy kullanma sandıklarını koyuyorlar.Ya seçim sandığı, ya referandumsandığı. Bizi sandıklarla oyalıyorlar.Hayır, oligarşinin sandıklara oy atmaoyununa ortak olmamalıyız. Kendisorunlarımızın çözümü için örgüt-lenmeliyiz. Kendi gündemimizle il-gilenmeliyiz. Kendi gündemimiz, aç-lıktır, faşizmin zulmüne karşı adaletistemektir. Bunlar için Halk Meclis-lerinde örgütlenmektir.- Faşizmin uyuşturucu saldırısınakarşı Hasan Ferit Gedik UyuşturucuyaKarşı Savaş ve Kurtuluş Merkezlerindemücadele edelim. HFG Uyuşturucuyla

Savaş Merkezi’mizde 400 uyuşturucubağımlısını ilaç kullanmadan tedavietmeyi başardık. Faşizm, bu başarımızasaldırıyor. Biz, en zor koşullarda ye-niden yeniden tedavi merkezlerimiziaçıyoruz. Birlikte sahiplenmezsek ya-şatamayız. Yeni tedavi merkezleri aç-mak için HFG Uyuşturucuyla SavaşMerkezimizi sahiplenelim.- Şehidimiz Oğuz Meşe’nin 40 ye-meğine katıldığı için tutuklanan dev-rimcilerin mahkemeleri 16 Şubat’taÇağlayan Adliyesinde başlıyor. 16 Şu-bat’ta Çağlayan Adliyesi’nde adaletisteyenlerin içinde olalım.

KooperatifHalk kooperatifleri, kapitalizmin pazarda

istediği gibi fiyat belirlemesinin önünde de engel ola-bilecek halk örgütlenmeleridir. Her alanda kapitalisttekellerin karşısına halk kooperatiflerini çıkarmak,tekellere karşı mücadelenin temel yöntemi değildir

ama yöntemlerden biridir.

halk saflarında olmak, zalimin zulmüne direnmektir

Atasözü:Bal bal demekleağız tatlanmaz

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

27BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 28:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

simine yedeklenmeyi anlar. Durduklarıyer, düzen devrim saflaşmasında, em-peryalizm ve oligarşiye karşı halk saf-laşmasında halkın yanı değildir.

Halkın umudunu, sistem içi tartış-malara, sistemin sahte çözümlerinebağlamaya çalışmaları bu nedenledir.Halkı oy sandıklarına çağırmak, halkınumut arayışını AKP’nin karşısındaCHP ya da başka bir düzen partisineyönlendirmektir.

Bilmeliyiz ki oligarşinin, halkın önünekoyduğu oy sandıklarının hiçbir sorunaçözüm üretmesi mümkün değildir.

Çözüm Kendi Kendimizi Yönetmektir,Çözüm Halk Meclisleridir

Ülkemizde sorunun kaynağı em-peryalist sömürü düzenidir.

Bu sömürü düzeninin oluşturduğuyeni sömürgecilik ilişkileridir.

Yani emperyalizme ekonomik, si-yasal, askeri bağımlılık zincirleridir. Buzincirlerin temel halkalarından biri, oli-garşinin parlamentosu TBMM, Cum-hurbaşkanlığı eskiden Çankaya, şimdiTayyip Erdoğan’ın sarayıdır. Bu zincirintemel halkası oligarşik devlet ve tümkurumlarıdır.

Bu nedenle, bu kurumlardan han-gisinin ne kadar etkin olacağını tartı-şarak, bunun üzerine yapılan politikanınpeşine takılarak, herhangi bir sorunu-

muza çözüm üretemeyiz. Sadece, oli-garşinin bizleri bunlarla oyalamasınagöz yummuş oluruz, sadece kendi ken-dimizi kandırmış oluruz.

Biz, bu gündemlerle meşgul olma-malıyız. Biz halka gerçek çözümlerigötürmeliyiz.

Biz halka, sorunlarının çözümü içinkendi yönetim organlarını, kendi mecl-islerini kurması gerektiğini anlatmalıyız.Halkı Halk Meclislerinde örgütlemeli,her mahalleye, her işyerine, her okulahalk meclisleri, işçi meclisleri, öğrencimeclisleri kurmalıyız.

Bilmeliyiz ki,Emperyalizme karşı bağımsızlık,

faşizmi karşı halk demokrasisi, ka-pitalizme karşı halkın iktidarı için

mücadele etmezsek hiçbir sorunu-muzu çözemeyiz.

Halk Meclislerinde örgütlenmek,halkın kendi iktidarı için örgütlen-mesidir. Emperyalizmin, oligarşininparlamentosuna mahkum olmadankendi kendimizi yönetme gücünesahip olmaktır.

Sonuç olarak; oligarşinin varlıknedeni sömürüdür, zulümdür. Oligar-şinin ve emperyalizmin hiçbir kesi-minin bizim sorunlarımıza çözümüretmesi sözkonusu değildir. Oligar-şinin evet-hayır ikilemlerine takılma-malı, Halk Meclislerinde örgütlenerek,kendi sorunlarımıza kendi gücümüzedayanarak çözüm üretmeliyiz.

ÇankayaSelam saldım Ankara’ya gitmediMerhamet kıl birisinden duy götürAmerika bizden kurban istemişKes başımı ciğerimden pay götür

A güzelim incinmesin Çankaya, Bizi toptan götür yatır bankayaA güzelim incinmesin Çankaya, Topla bizi götür yatır bankaya

Terse döndü şu feleğin motoruYaman teper Avrupa'nın katırıKırılmasın diye elin hatırıBir milleti bir çuvala koy götür

Doğru bilenemekliyisollarkenAçık açıkvurguncuyukollarkenBizi toptan ahirete yollarkenTıka basa ye de bizi doy götür

Mahsuni bu yollar hakka ıradıBak kimin kazancı kime yaradıBeş yıl evvel çiftliğinde krediBin kat oldu tumanını soy götür

Aşık Mahsuni Şerif

Ülkemiz özelinde saflaşma, Türkiye halkıyla oligarşi ve em-peryalizm arasındadır. Bu saflaşmaya göre politika belirleme-yenler, oligarşiye veya emperyalizme yedeklenmekten kurtu-lamazlar.

Safını bu saflaşmaya göre belirlemek ideolojik bir tercihtir.Emperyalist ve işbirlikçi tekellerin sömürüsüne, faşizmle yöne-tilmeye hayır demektir. Emperyalizm ve oligarşiyle uzlaşma-maktır.

Emperyalizm ve oligarşiye karşı halk saflarında olanlar, halkiçin politika yapanlar, bu düzenin sınırları içinde halkın sorunlarınınçözülemeyeceğini de bilirler. Bu düzenin tüm kurumlarının,tüm partilerinin, oligarşi ve emperyalizmin tüm kesimlerininhalk düşmanlığında aynı safta olduklarını bilirler. Bu kesimlerdenşu ya da bunun peşine takılarak politika yapmanın, sonuçolarak emperyalist sömürünün, faşizmin devamından yanaolmak anlamına geldiğini bilirler. Bu gerçekten hareket ederek,halkı düzeniçi kesimlerin birine yedeklemek için değil, halkıdüzen karşısında birleştirmek için politika yaparlar.

Halkın sorunlarına çözüm yöntemi kolektif düşünmek,gücünü birleştirerek kolektif çözümler üretmektir.

Halkın kolektif düşünme ve üretme araçlarından birihalk komiteleridir. Her sorunumuz için komiteleşmeyegitmeliyiz. Yol sorunumuz mu var? Hemen bir komitekurmalı ve bu sorunumuza çözüm üretmeliyiz. Su soru-numuz, elektrik sorunumuz mu var, bunlar için komitekurmalıyız.

Yoksulluk mahallelerimizin temel sorunlarından biridir,bunun için komiteleşmeye gidebiliriz. Halkın açlık sorununuçözecek yöntemler geliştirebilir, dayanışmayla, gücümüzübirleştirerek çözüm üretebiliriz.

Halkın kendi arasındaki sorunlarının çözümü için komitelerkurabiliriz. Çocukların eğitim, sağlık, oyun alanı gibi sorunlarınınçözümü, halkın sağlık sorunlarının çözümü, aklımıza gelecektüm sorunlarımızın çözümü için komiteler oluşturabiliriz.

Siyasal, sosyal, kültürel faaliyetlerimizin örgütlenmeside komitelerimizle çözebileceğimiz gündemlerimizdir.

İdeolojik Mücadele Yöntem ve Araç

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI28

Page 29:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

“O eyleme gelmez, geçenlerdekonuştuk ama gelmedi”

“O dergi dağıtmayı kabul etmez,geçenlerde konuştuk kabul etme-di”

“O devrimcilik yapmaz, konuştukkorkuları olduğunu söyledi”

“Dernekte sosyal-kültürel çalış-malar örgütledik ama katılım iste-diğimiz kadar olmadı, insanlar gel-miyorlar”

Bu listeyi uzatmak mümkündür.Bu devrimciliğe yanlış bakış açı-

sının yönlendirdiği bir düşünce tar-zıdır. Bu, devrimciliği sadece dev-rimcilik yapmaya hazır hale gelmiş,eylemlere katılmaya hazır hale gelmiş,dergi dağıtmaya hazır hale gelmiş,anmalarımıza, kutlamalarımıza, der-neklerimizdeki çalışmalara katılmayahazır insanları organize etme işiolarak gören bakış açısıdır.

Bir nevi bu anket yapar gibi eğilimyoklayan bir bakış açısıdır. İnsanlarındevrimcilik yapmak isteyip isteme-diklerini yoklayan bir bakış açısıdır.

Bu bakış açısı halkı örgüt-lemekten uzak bir pratik ortayaçıkarır. Adeta mahallemizde

eylemlerimize kaç kişinin katılmayahazır olduğunu araştıran bir çalışmatarzıdır.

Devrimcilik bu olamaz. Devrim-cilik halkı örgütlemektir. Halkı ör-gütlemek emek harcamayı gerektirir.

Örgütlemek IsrardırVazgeçmemektir

Halkı örgütlemek nedir?Örgütlemek, halkı bulunduğu geri

bir noktadan daha ileri bir noktayataşımaktır. Yani değiştirmektir.

Değişim tek bir konuşmayla ol-maz, değişim bir anda olmaz. Değişimbir süreçtir.

Değişim der ki, Diyalektik-Ma-teryalist felsefe, bir anda olmaz,“nicel birikimler nitel dönüşümlereneden olur”.

Yani, eğer değişim istiyorsak, oradabir birikim oluşturmamız gerekir. Birinsanın devrimcilik yapmasını isti-yorsak, bir insanın dergi dağıtmasınıistiyorsak, bu insanda bir birikim

oluşturmamız gerekir. Bu da sistemlibir çalışmanın, ısrarın, vazgeçmemeninsonucu olarak başarılabilir.

Tekrar tekrar anlatmakla başarıla-bilir. Her anlatışta eksikleri bulup birkez daha anlatmakla başarılabilir.

Devrimci bilir ki her anlatım küçükküçük değişimlere neden olur. Bu kü-çük değişimler, hemen gözle görülürhale gelmeyebilir. Bu değişimin ol-madığı anlamına gelmez. Devrimcibilir ki küçük değişimler birikerekbüyük değişimlere neden olurlar.

Devrimci çalışma sonuç almayakilitlenmiş bir çalışmadır. Sonuç al-maya kilitlenmek, ısrar etmekle olur.

Tek bir kez bir insanla konuştukdiye onun örgütlenmesini bekleye-meyiz. Emek harcamalıyız, tekrartekrar konuşmalıyız. Bir konuşma-mızda düşünce tarzını öğrenebiliriz.Bu düşünce tarzındaki yanlışları veeksikleri görürüz. Ajitasyon-propa-ganda çalışmamızı bu düşünce tar-zındaki yanlışların nedenlerini ortadankaldırmaya yönlendiririz.

Bilgi eksikliği vardır. Sistemli ola-rak gerçek ve doğru bilgileri anlatırız.

ÇözümEngelleri aşan, sorunları çözen bir dinamiklik,

üretkenlik. Mekanik, kuvvetlerin maddeler ve hareketlerüzerine etkisini inceleyen fizik dalına verilen isimdir. Ama meka-

niğin mecazi bir anlamı da vardır, “düşünmeden yapılan”dır. Makinalarböyle çalışırlar,koşulları, gelişmeleri, yenidurumları algılayamazlar.

Programlandıklarından farklı bir sorun geliştiğinde çözüm üretemezler. Mekaniklik,örgütsel çalışmalarımızda makina parçası gibi çalışmaya verilen isimdir. Kendisine söylenenle yeti-

nen, onu geliştirmeyen, yaşamın önüne çıkardığı sorunları çözmeyen düşünce tarzına mekanikdüşünce tarzı deriz. Devrimci düşünce mekanik değildir; devrimci, gelişen koşullara göre politi-

ka üreten, önüne çıkan engelleri aşmak için yöntem ve araçlar geliştiren olmalıdır. Çünküancak böyle bir çalışma yöntemi ile hedeflerine ulaşabilir. Burada beynimizi, sorun

çözmeye kilitlemeliyiz. Çözüm, sorun çözmek için, politika üretmektir.Politika; ilke ve kurallarla sonuç almaktır. O halde, çözüm, ilke ve

kurallarımızla sonuç alacağımız yöntem ve araç-ları bulmaktır.

sorun

mekaniklik

EEğilim Yoklamak,Anketörlerin İşidirDevrimcilik

Örgütlemektir

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

29BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 30:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Bunun için çeşitli yöntemler geliştirir,iradi hale getirilmiş bilinçlendirme ça-lışması yürütürüz. Çok değil, haftadaiki üç gün, günde bir saat bir insanagitmek, programladığımız çerçevedeanlatmak, bir adım attırabilirsek, kitap,dergi okumasını sağlamak, ya da buaşamaya gelmemişsek, tek tek yazılarokutmak, örgütleme çalışmasında adımatmak demektir.

ÖrgütlemekBilinçlendirmek veİstihdam Etmektir

Halkı örgütlemek nedir?Bilinçlendirmektir. Yani ajitasyon

ve propaganda faaliyeti yürütmektir.Bunun için tek bir biçim, ya da sadecebir kaç biçim ile yetinemeyiz. Duvaryazılarından pankarta, bildiriden dergidağıtımına, yürüyüşlerden megafon-larla sokaklarda konuşma yapmaya,mitinglere, sokak toplantılarından çat-kapıya, tek tek kişi kişi örgütlemeçalışmasından ev ziyaretlerine, tektek ya da toplu okuma gruplarındaneğitim çalışmalarına her biçim kul-lanılırsa ancak bilinçlendirme çalış-ması yürüttüğümüzü söyleyebiliriz.

Bunları yapmadan halkıbilinçlendirme çalışmasıyürüttüğümüzü söy-leyemeyiz.

Bilinçlendirmeçalışmasının diğeryanı halkın yaşamın-da olmaktır. Çünkü halkyaşamdan da öğrenir. Ohalde, bilinçlendirme çalışma-sının diğer yanını, halkın ekonomik,

sosyal, kültürel,sportif, siyasal,ideolojik, yaşamı-nın örgütlenme-sinde olmak oluş-turur. Bu yanı ek-sik bırakıldığındada bu sefer ajitas-yon-propagandaçalışmamız sadeceteorik bilgi olma-nın ötesine geç-meyecek, bir bi-linç oluşturmayahizmet etmeyecektir.

Halkı örgütlemek için ajitasyon,propaganda çalışması ve yaşamınınörgütlenmesi yeterli midir?

Hayır, bu sadece bilinçlendirmeçalışmasına hizmet edebilir. Ama ör-gütlemek bilinçlendirme çalışması ilesınırlandırılamaz.

Örgütlemek aynı zamanda görev-lendirmektir. Yani istihdam etmektir.İstihdamın ilk adımı komiteleşmektir.Bulunduğumuz her alan ve birimde,alanın komitesinin kurulmasından her

işin bir komitesinin kurulmasına kadarkomiteleşme çalışmasını temel çalış-malarımızdan biri haline getirmeliyiz.Böyle örgütleyebiliriz.

Halkı, sorunlarının çözümü içinörgütleyebiliriz. Sorunların çözümüiçin yapmamız gereken komiteleş-mektir. Her sorunun çözümü için birkomite kurabiliriz. Halka komitelerkurarak sorunlarının çözümünü ör-gütlemeyi öğretebiliriz.

Sonuç olarak;Devrimci sadece halkın içinde

bulunduğu durumu tespit etmekleyetinmez, bu devrimcilik olmaz.

Devrimci, halkın içinde bulun-duğu durumu, bu durumun

nedenlerini, eksikleritespit eder, bunu gi-

dermek için ısrarlı,sistemli ve bilinçlibir çalışma yürü-tür. Bunun sonu-

cunda bilinç oluştu-rur, istihdam eder, ko-

miteleştirir, halkı örgütlühale getirir.

Eğitim: Bir kitabı bir kez okuduğumuzda, onuanladığımızı, ondan almamız gerekeni aldığımızı sa-nabiliriz. Bir konuya ilişkin bir kez eğitim çalışmasıyaptığımızda onu öğrendiğimizi düşünebiliriz. Amabu doğru bir düşünce olmaz. Tek bir kez okumaklahemen okuduğumuz kaynakta anlatılan tüm bilgileresahip olamayız. Tek bir okuma ile de bilgi ediniriz,ama bu bilgi sınırlı bir bilgi olur. Bu bilgi zamaniçinde kaybolur. Bu nedenle yenilenmeye ihtiyaçduyar. Yenilemek için tekrar etmek gerekir. Yenilemekiçin değişen koşullarda, önümüze çıkan yeni sorun-larda tekrar okumak gerekir. Bir kişiye öğretmek deaynı şekildedir. Tek bir kez anlattığmız bir konununanlaşılmış olduğunu düşünmemeliyiz. Çeşitli zaman-larda tekrarlamak, eğitimin yöntemlerinden biridir.

Ajitasyon-Propaganda: Oligarşinin seçim vereferandum oyunları, faşizmin üzerine örtülen bir şaldır.Bu oyunlara kanmayalım. Faşizm, seçimlerle, referandumla,faşist düzenine halk nezdinde meşruluk kazandırmak,buna dayanarak halkı faşist düzene boyun eğdirmek ister.Sizi suç işlediniz diyerek hapsederken, kullandığınız buoylardan aldığı güce dayanır. Seçimlerde, evet de deseniz,hayır da deseniz faşizmin varlığına yasal dayanak vermişolursunuz. Tersine, faşizmin referandum ve seçim oyunlarınahalkın büyük bölümünün katılmadığını düşünelim, bunuörgütlemeye çalışalım, faşizm halkın büyük bölümününkatılmadığı seçimlerle oluşmuş parlamento ve orada be-lirlenen yasalarla halkı yönetemeyecek, krizi daha derin-leşecek ve yenilgisi kolaylaşacaktır. O halde, faşizmi seçimoyunları içinde meşrulaştırmamak doğru tavırdır.

DDevrimci Kişilik:Devrimci mücadeleyi devrimci bir ruh ve coşku ile sürdü-

ren kişiliktir. Devrimci kişilik, mekanik bir iş yapar gibi çalışmayürütmez, devrimci mücadele ile tümüyle bütünleşir. Devriminheyecanını, coşkusunu yaşar. Çünkü devrim, açlığa çözümdür,

zulme ve sömürüye son vermektir. Devrimci, kadınların,erkeklerin, çocukların, halkının gülen yüzün-

de devrimi görür.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI30

Page 31:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Hemen her gün mahallelerimizeyönelik, halkımıza yönelik bir saldırıile karşı karşıyayız.

Saldırdıkları, halka ait ne varsahepsidir. Hepsi faşizmin hedefidir.

Derneklerimiz, kurumlarımız fa-şizmin hedefindedir. AKP faşizmisaldırıyor, halk olarak örgütlenmemiziengellemeye çalışıyor.

Devrimcileri ve duyarlı insanla-rımızı gözaltına alıyor, işkencedengeçirip, yıldırmak istiyor. Tutukluyor,devrimcilikten, hakkını aramaktanvazgeçirmek istiyor.

Gençlerimizi, çocuklarımızı ev-lerimizde, sokaklarımızda katlediyor.Halkın direnen tüm dinamikleriniyok etmek istiyor.

Dergi dağıtırken saldırıyor. Bildiridağıtırken, bir basın açıklaması ya-parken, oturma eylemlerine saldırıyor.

Uyuşturucu satıcılarını örgütlüyorve koruyor, mafya çetelerini örgüt-lüyor, koruyor. Buna karşı, uyuşturucubatağına düşmüş gençlerimizi bu il-letten kurtarmak için açılan ve 400gencimizi bir yıl içinde tedavi edenHasan Ferit Gedik Uyuşturucu ileSavaş ve Kurtuluş Merkezi’mize sal-dırıyor, insanlarımzı, hastalarımızavarana kadar gözaltına alıp, işken-ceden geçiriyor. Tedavi merkezinipolis karakoluna çeviriyor.

Öyle ki, faşizm halka ait her yereve her şeye saldırıyor.

Faşizmin hedefi, halka ait tümkurumları, örgütlenmeleri dağıtmak,halkı sindirmek, bunun yerine halkınbeyinlerine kadar faşizmi kurumlaş-tırmaktır.

Mahallelerimizin Şahanları bu-nun karşısında, halkın kendini savunmaörgütleridir. Faşizmin saldırılarını püs-türtme, faşizmin kurumlarını dağıtma,faşizmi tüm izleriyle mahallelerimizindışına atmak için örgütlenmiş halksavunma güçleridir.

Faşizmin tüm kurumları, bu ne-denle Mahallelerimizin Şahanları-nın hedefidir.

Mahallelerimizin Şahanlarıyla,faşizmi ideolojik, siyasi, askeri, eko-nomik, kültürel, sosyal, sportif tümyaşamımızdan söküp atacağız.

Mahallelerimizin Şahanları halktır,halkın örgütlenmiş, silahlı kendinisavunma güçleridir. Faşizmin saldı-rıları karşısında halkın adaletini uy-gulayacak, halka kendi adalet duy-gusunu tattıracak güçtür.

Bu ölçüler içinde, Mahallelerimi-zin Şahanlarının hedefinde, faşizminideolojik, kültürel, siyasi, askeri, eko-nomik tüm kurumları vardır.

Faşizmin askeri güçleri Mahal-lelerimizin Şahanlarının hedefleridir.Faşizm, mahallelerimize bu korkunedeniyle, bir akrep aracı konvoyuoluşturmadan, mahallelerimizin üze-rinde helikopterler dolaştırmadan,polislerini mumya sarar gibi demir-lerin içine paketlemeden giremiyorlar.Halkın adaletinden, halkın gücündenkorkularının sonucudur bu.

Bu Mahallelerimizin Şahanlarısayesinde, halkın faşizmin önündekorumasız durumda olmadığının gös-tergelerindendir.

Bugünkü örgütlülük düzeyiyle,bu sonucu ortaya çıkaran Mahalle-lerimizin Şahanlarının örgütlenme-lerini büyüttüklerinde mahallelerimizeoligarşinin askeri güçleri binlerle deonbinlerle de giremez hale getire-cekleri açıktır.

Oligarşinin ideolojik ve siyasi ça-lışmaları ve kurumları Mahalleleri-mizin Şahanlarının hedefidir. Fa-şizmin ideolojisi halka düşmandır.Faşizmin, kurumları halka düşmandır.Faşizmin mahallelerimizde örgütlen-mesine izin vermemeliyiz. Faşizmin,mahallelerimizde ideolojik propa-ganda yapmasına izin vermemeliyiz.

Mahallelerimizin Şahanları faşiz-min seçimlerde, referandumlarda ça-lışmalarını mahallelerimizde engel-lemeyi geçmişte de başardılar, gele-cekte de başaracak bir ideolojik net-liğe, bilinç açıklığına sahipler.

Mahallelerimizin Şahanlarınınhedefi, faşizmin ekonomik örgütle-ridir. Faşizmin ekonomik örgütleri,halkımızın emeğinin sömürülmesiiçin vardır. Faşizm, emperyalist veişbirlikçi oligarşinin sömürü çarkıyürüsün diye vardır. Bu çark, ma-hallelerimizde de faşizmin ekonomikörgütlenmeleriyle döndürülmektedir.Mahallelerimizin Şahanları bu sömürüçarkını da hedef almaktadır, bundansonra da hedef alacaktır.

Sonuç olarak; hedef, mahallele-rimizi faşizmden temizlemektir. Fa-şizmi, tüm kurumlarıyla mahalle-lerimizden atmaktır. Faşizmin, po-litik gündemini, askeri denetimini,ekonomik gücünü, ideolojisini ma-hallelerimize sokmasını engellemek-tir. Bunu halk olarak silahlı güçle-rimizle başarabiliriz. Bunu ancakhalk olarak kendi silahlı güçlerimizibüyüterek başarabiliriz. Bunun için,mahallelerimizin şahanlarını örgüt-lemek ve büyütmek halk olarakgörevimizdir.

SANA DÜŞMAN BANA DÜŞMANFAŞİZM, TÜM HALKA DÜŞMANDIR

HALKIN ŞAHANLARI HALKTIRHEDEFLERİ TÜM HALK

DÜŞMANLARIDIR

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

31BİLGEHAN’IN SORUSU

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Page 32:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Halkın HukukBürosu

Çağdaş Hukukçular Derneği Ge-nel Merkez Yöneticisi ve HalkınHukuk Bürosu çalışanı Avukat Bar-kın Timtik, yaklaşık 10 yıldır Tür-kiye’de adalet için mücadele ediyor.Halkın temel haklarını ve özgür-lüklerini korumak ve ileriye taşımak,devrimci avukatlığı geliştirmek vebüyütmek için avukatlık yapıyor.

Avukat Barkın Timtik kimlerinavukatlığını yapıyor? Soma’da kat-ledilen 301 işçinin, ezilen ve sö-mürülen Kürt halkının, inançlarındandolayı ezilen Alevi halkının, yoksulmahallelerde uyuşturucu çeteleri ta-rafından öldürülen Hasan Ferit Ge-dik’in, Özel Harekat polisleri tara-fından annesinin gözleri önündekatledilen Dilek Doğan’ın, HaziranAyaklanması’nın sembolü olan Ber-kin Elvan’ın, devrimcilerin ve ikti-darın hedefindeki aydınların yanihalkın avukatlığını yapıyor.

Devrimci Avukat Barkın Timtiktemel haklar ve özgürlükler müca-delesi vermesi nedeniyle yıllardırsiyasi iktidarın hedefindedir.

Bundan 4 yıl önce şimdi yasadışıörgüt üyesi olarak yargılanan Fe-tullahçı polislerin, savcıların ve ha-kimlerin kararıyla bir kez daha tu-tuklanmış, komplo ortaya çıkıncatahliye edilmişti.

Avukat Barkın Timtik 15.12.2016tarihinde bir kez daha gözaltınaalındı. Barkın, polis tarafından kat-ledilen müvekkilinin ailesi ve ar-kadaşları tarafından Kıraç Cemevinebir anma yemeğine çağırıldı.

Yemeğe çağrılmasının asıl sebebi,ölen kişinin ailesinin ve arkadaşlarının,düzenlenen yemeğe OHAL’den ge-rekçe gösterilerek polis tarafındanmüdahale edilebileceği kaygısıydı.

Cemevinde anma yemeği sürerkenAvukat Barkın Timtik bahçede mü-vekkiliyle sohbet ediyordu. Poliscemevine gelerek ibadethanenin için-deki insanlara gaz bombası attı. Cem-

evindeki hasta ve yaşlı insanları iş-kence yaparak dışarıya çıkarttı. Bunamüdahale etmeye çalışan BarkınTimtik de aynı işkenceye maruzkaldı.

Yumruklandı, saçlarından tutu-larak sürüklendi, zırhlı araçlara bin-dirilerek gözaltına alındı. Kıraç polismerkezinde diğer gözaltına alınankişilerle birlikte üst üste konularakplastik mermiyle tarandı.

Avukat Barkın Timtik, beş günboyunca avukatıyla görüştürülmedi,beş gün boyunca polis merkezindeişkence görmeye devam etti. Bu şe-kilde işkence görmesinin temel se-bebi, Barkın üzerinden temel haklarve özgürlükler mücadelesi yürütenavukatlara ve onunla birlikte dire-nenlere gözdağı vermek, sindirmeyeçalışmaktı. Başaramadılar. Ne göz-altına alınanların direnmesini engel-leyebildiler, ne de Baroların Barkın’asahip çıkmasını engelleye bildiler.

Adana ve İstanbul Baroları Bar-kın’ın yaşadığı işkenceye ilişkinsuç duyurusunda bulundu. AnkaraBarosu Başkanlığı ve İstanbul Ba-rosu Başkanlığı bu işkenceyi mah-kum eden açıklamalar yayınladı.Türkiye’de birçok Baro, Barkın’lailgili video hazırladı.

Biz de Avukat Barkın Tim-tik’in meslektaşları ve yoldaşlarıolarak adalet mücadelemizdenbir an olsun geri adım atmadık.Atamazdık. İlk tutulduğu SilivriHapishanesi önünde özgürlüknöbetleri tutmaya başladık. İş-kence ile gözaltına alındık. Mü-cadelemizi bitirmek için bu defaBarkın’ı yargılamasıyla ilgisiolmayan Aliağa (Şakran) Ha-pishanesi’ne sürgün ettiler. Budefa direnişimizi İstanbul (Çağ-layan) Adliyesi önüne taşıdık.Barkın’ın geri getirilmesini veserbest bırakılmasını istedik.

Geri Adım Atmadık

Çünkü Biz HaklıyızGeri adım atmanın faşizmin bas-

kısını meşrulaştıracağını biliyorduk.Geri adım atarsak, Barkın Timtik’eve onun savunduklarına, yaptıklarınasahip çıkmazsak kaybedeceğimiz çokşey olduğunu biliyorduk. Halklarıngelişimini ürettikleri değerler üzerindeninceliriz. Ve bu tarih boyunca enönemli değerlerini devrimciler üretmiş,savunmuş ve somutlamışlardır.

Devrimciliğin mayası olan de-ğerlerimizi kaybetmemek için di-rendik. Düşüncelerimizi savunmak,haklılığımızı kabul ettirmek, daya-nışmayı ve biz duygusunu büyütmek,saldırı karşısında direnişi örgütlemekgibi değerlerimiz bizi biz yapan de-ğerlerdir. Vazgeçmedik.

Halkımız ve meslektaşlarımız!Avukat Barkın Timtik’in davası, te-mel haklar ve özgürlükler düşmanı,yozlaşmış ve faşist bir devletin,adalet mücadelesi yürüten ve ülkeninonurlu yanını temsil eden avukatlarıteslim alma çabasının bir parçasıdır.

Sizin bu davada bizlerin yanındayer almanız yukarıda niteliklerini say-dığımız bu devlete en büyük cevapolacaktır. Bu mahkemedeki yerinizialmanız halkın teslim alınmayacağının

HALKTAN YANA TÜM MESLEKTAŞLARIMIZI AVUKAT BARKIN TİMTİK’E DESTEK OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ!

SALDIRI KARŞISINDA DİRENİŞİ ÖRGÜTLEMEK GİBİ DEĞERLERİMİZBİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERDİR

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI32

Page 33:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

göstergesi olacaktır. Bu sebeple Avukat Barkın Timtik veonunla birlikte 7 yemeğine katıldıkları için işkence görerek tu-tuklanan müvekkillerimizle dayanışmak için sizi 16 Şubatsaat: 10:30’da İstanbul Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mah-kemesi’nde yanımızda görmeyi istiyoruz.

TAYAD'a Gücünüz YetmezÇocuklarımızın Sesi Soluğu Olmaya

Devam EdeceğizHer hafta olduğu gibi 4 Şubat'ta TAYAD’lı Aileler’in İstanbul

Galatasaray Lisesi önünde saat 16.00’da yaptığı eyleme AKP’ninkatil polisleri saldırarak Nesimi Özcan, Mulla Zincir ve AslıKılıç işkencelerle gözaltına aldılar. TAYAD'lı Aileler gözaltılarlailgili yaptığı açıklamada şunlara değindi: "Gözaltılarla işkencelerlebizlerin devrimci tutsakları sahiplenmemizi engelleyemezsiniz.Sizin gücünüz TAYAD’a yetmez. Kurumumuzu bastınız mü-hürlediniz, Kıraç Cemevi’nden 3 TAYAD’lıyı gözaltına alıp tu-tukladınız. Bizi susturabildiniz mi peki? Susturamadınız sustu-ramayacaksınız da… Hapishanedeki devrimci tutsakların dışarıdakisesi olmaya, zulmünüze karşı direnen halk çocuklarının müca-delesini omuzlamaya devam edeceğiz Bizler evlatlarımızı sa-hiplenmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz."

Kanser Hastası Mesude Pehlivan'ı Zulmün Zindanlarından Çekip Alacağız

TAYAD’lı Aileler 3 Şubat'ta kanser hastası tutsak MesudePehlivan için Nurtepe Mahallesi’nde esnaflara ve evlerebildiri dağıtımı yaptı. Mesude Pehlivan’ın sağlık durumu vekampanya hakkında bilgi verildi. Bildiriyi alan insanlaraMesude Pehlivan'ın bulunduğu hapishanenin adresi verilerekmektup yazmaları istendi. 3 TAYAD’lının katıldığı çalışmada150 bildiri dağıtıldı.

15 Aralık tarihinde Oğuz Meşe’nin 7 yemeğinekatılanlara saldıran polis 26 kişiyi gözaltına aldı vealdıklarının eksiksiz tümü tutuklandı. AralarındaAvukat Barkın Timtik’ in de olduğu bu kişilere işkenceyapıldı. İkisi de suçtu, işkence yapmak da inanç veifade hürriyetine engel olmak da…

Ancak bu suçu işleyen polisler ve onların adli,idari amirleri değil, işkence görenler ve inanç hürriyetigasp edilenler tutuklandı.

İnanç özgürlüğünün var olduğu yerde hem ina-nanları hem de inanmayanları korur. İnanç hürriyetibirbirine uymayan tüm inançları ve dinleri korur.Yoksa resmi dinin özgürlüğü değildir söz konusu olan.

Peki bir örgüt üyesinin cenazesine katılmakneden suç olsun? Bir cemevinde yedi yemeğivermek neden suç olsun? Bunu tanımlayan hiçbirkanun yoktur, olamaz da ?

Oğuz Meşe hepimizin gözleri önünde tank ateşiile vurularak öldürülmüş bir kişidir. Ardından örgütüyesi olduğuna dair açıklamalar yapılmıştır. Bir kişiörgüt üyesi de olabilir ancak bu o kişinin katledilmesinimeşru kılmaz. Devlet hukuka uygun davranmalıdır.Devletin kendi hukukuna uymadığı yerde artık o hu-kukun meşruluğu kalmaz. Türkiye Cumhuriyeti ka-nunlarına göre insan öldürmek suçtur. Eğer bir kişininsuçu var ise onu yargılarsınız katletmezsiniz.

Oğuz Meşe’nin mağduru olduğu öldürme eylemininsuç olması bir tarafa bu kişinin cenazesine katılanlarıda tutukladılar. Sonra cemevinin içinde gelenekselbir yedi yemeği için toplanan kişilere saldırdılar?

Cemevine giden her kişi Oğuz Meşe’nin kimliğinibiliyordur elbette. Kimliğini bilmek onunla aynıtercihleri yapmak anlamına gelmez. İnsan haklarımahkemesinin kararlarında ve sonrasında iç hukukada yansıyan kararlar vardır.

Mezarlıkta propaganda olmaz, ölülere mi yapacakkişiler propagandayı? Yoksa aynı düşünceyi paylaşaninsanlar birbirlerine mi propaganda yapacaklar.

Cumhuriyet Savcısı orada bulunan her kişininpropaganda yaptığını söylemektedir. Kim kime pro-paganda yapıyor o zaman, propagandaya maruzkalan kimse yok ise nasıl suç oluşabilir?

Savaş sırasında bile taraflar çekilir ve birbirlerineölülerini gömmeleri ve yaralılarını tedavi için güvenlibir yere almasına müsaade eder. Solcular, sosyalistler,devrimciler tarihin hiçbir tarihinde ölüye cenazeyezarar vermemişlerdir. Çünkü bu insan olma onurunasahip olma sorunudur. Biz insan onurunu yüceltmeyeçalışıyoruz. Ahlaklı, onurlu, ilkeli, saygın insanlarolmak istiyoruz ve öyle de olacağız.

Bir ibadethanede düzenlenen yedi yemeğindenbile devletin zarar göreceğini düşünme acizliğifaşizmin olsun. Onuru koruma görevi de bizim.

CEMEVİNDE 7 YEMEĞİ YAPMAK DİYE

BİR SUÇ YOKTUR

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

33BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 34:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI334

KAZOVA işçileri Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş-lerdir. Yeterinci sınıf bilincine sahip olmayan, hayatındabir kez olsun demokratik bir eyleme, hak arama direnişinekatılmamış olan işçiler DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİöncülüğünde direnerek sınıf bilincini kavramış, deprem-zedelerden, Küba milli takımına kadar hem kendi halkıile dayanışma içinde olmuş, hem de enternasyonal daya-nışma içinde bulunmayı öğrenmiş ve Türkiye işçi sınıfına,dosta düşmana direnerek, işgal ederek, kendilerinin üretipkendilerinin yönetebileceklerini göstermişlerdir.

KAZOVA artık üretimine kooperatif olarak devametmektedir. Hem kaliteli hem ucuz ürünleri ile halkahizmet veriyor.

KAZOVA’da bugün geleceğin sosyalist toplumununbir örneği yaşatılmaya çalışılıyor. İşçiler bugün üretirken

kendilerini patron olarak da görmüyorlar. Ortak bir havuzoluşturup burada biriken parayı da yine direnişlerle veihtiyaç sahipleriyle dayanışmada kullanıyor, kendileriise sadece Türkiye koşullarında asgari yaşam için gerekenbir miktarda ücret alıyorlar. Bu yanıyla da bir örnekoluşturan KAZOVA’yı sahiplenmek ve büyütmek bugünhalktan yana olan herkesin üzerindeki sorumluluktur.

Emperyalist tekellerin ahtapot gibi kollarıyla tümdünyayı kendi sömürgesi ve pazarı haline getirdiği gü-nümüzde direnerek kazanan KAZOVA hem Türkiyehem de dünyadaki tüm işçi sınıfı için hem güzel birörnek ve hem de umut oluşturmaktadır.

Bu yanıyla; yeni KAZOVALAR yaratarak işçi sınıfınınGÜCÜNÜ ortaya koymak için KAZOVAYI TANITALIMVE DAHA FAZLA DAYANIŞMADA BULUNALIM…

KAZOVA TARİHİNDEN KESİTLER-Direnen Kazova Tekstil İşçileri, işgal ettikleri fabri-

kanın önünde defile düzenlediler.-DEFİLE 28 Eylül günü saat 18.00'da başladı. Defilenin

sunuculuğunu Devrimci İşçi Hareketi'nden Türkan Al-bayrak yaptı. Sahneye ilk olarak Teneke Trampet MüzikGrubu. ardından Devrimci İşçi Hareketi Hukuk Komisyonuadına Av. Behiç Aşçı, direnişin salt işçi alacağı direnişiolmadığını, onur ve namus direnişi olduğunu, büyüyüpgeliştiğini ve bir kooperatife dönüştüğünü, bir kooperatifolarak, halka ucuz ve kaliteli kazak üretimi yaptığınısöyledi. Behiç Aşçı'dan sonra Kazova Tekstil işçilerikonuşma yaptı.

-İşçilerin konuşmalarından sonra Kazova Tekstil iş-çilerinin kendi ürettikleri kazaklar tanıtıldı.

-Dünyada ilk defa işgal fabrikasının ürünleri, işgaldefilesiyle tanıtılıyordu. Yaklaşık 2000 civarında izleyicininkatıldığı defile, bir gün önce hayatını kaybeden sinemasanatçısı Tuncel Kurtiz'i anan ve anlatan bir sinevizyonile GRUP YORUM'un İnönü Stadı konserinde TuncelKurtiz'in okuduğu şiir tekrar gösterildi.

-Halkın Hukuk Bürosu Avukatlarının düzenlediği, ulus-lararası Fuat Erdoğan Sempozyumu için gelen işçilerin di-renişlerinde avukatlık yapan Arjantin, Şili ve Brezilyalıavukatlarda sahneye çıkarak, işçilerin direnişlerini selamladılar.Arjantin'den katılan ve işgal fabrikasında işçilerin avukatıkonuşmasında, Arjantin'deki işçilerin işgal deneyimlerinianlattı.

-Etkinliğe Kocamustafapaşa, Abbasağa, Şişli Merkez,

Tatavla, Bakırköy, Beykoz, Yoğurtçu, Boğaziçi Formlarıve çok sayıda kişi katıldı. Çok sayıda insan destek vedayanışmada bulunarak etkinlikte görev aldı.

-Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi, İTÜ, Bo-ğaziçi, Galatasaray Üniversitesi'nden Öğretim Görevlileridirenişçilerin yanında yer aldı.

-Kanada, Suriye, Amerika, Almanya, İngiltere'den Avu-katlar geceye desteklerini sundular. SDP ve Anti KapitalistMüslümanlar da Kazova işçilerine desteklerini sundular.

-Kazova direnişi ile kazandığı gibi tüm direnenlerinhak arayanların yanında oldu. Halk çocuklarının katle-dilişinde, haklarını arayan işçilerin direnişlerinde Kazovayine bir dayanışma simgesi olarak yerini aldı. Kazova’yıdayanışma var etti.

Bundan sonra da kazovayı büyütecek geliştirecekolan da yine halkın dayanışması ve sahiplenmesi olacaktır.

DÜZEN DAYANIŞMAYI ÖLDÜRÜRBİZ DAYANIŞMAYI BÜYÜTÜRÜZ.KAZOVA HALKTIRKAZOVA’YI SAHİPLENMEK GELECEĞİMİZİ

SAHİPLENMEKTİR.KAZOVA’YI HALKLA BULUŞTURACAK ET-

KİNLİKLER ÖRGÜTLEMELİYİZ.HALK İÇİN ÜRETİMİ ARTIRMALIYIZ.KAZOVA ÜRÜNLERİNİ HALKA ULAŞTIRMA-

LIYIZ.YOKSUL MAHALLELER KAZOVA ÜRÜNLERİ-

NİN HALKA ULAŞTIRILDIĞI YERLER OLMALI-DIR

DİREN İŞGAL ET ÜRET

Page 35:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

335BİLGEHAN’IN SORUSU

KAZOVABİZ KİMİZ?-Direnen işgal eden üreten Kazova’lı işçileriz.-Patron sendikacılığa tavır alan Kazova’lı işçileriz.-Haklarımız gasp edildiğinde bir kenarda durup boyun

eğen değil, direnen sonuç alan Kazova’lı işçileriz.-Bedel ödemeyi göze alıp yola çıkan ve kazanan Kazova’lı

işçileriz.-Patronsuz, sömürüsüz bir üretim yapmak, ürettiğimizi

hakça paylaşmak için bir araya gelmiş Kazova’lı işçileriz.-Halk için üretim yapan Kazova’lı işçileriz.-İşçilerin, emekçilerin patronlara, patron sendikacılığına

karşı umudunu, yarınını temsil eden Kazova’lı işçileriz.-İşçi sınıfının mücadelesini satan, patronlarla uzlaşan re-

formizme, oportünizme ve Kürt milliyetçilerine karşı sonunakadar ideolojik mücadele veren Kazova’lı işçileriz.

-Bu düzenin değişmesini, halktan yana bir düzen kurulmasınıisteyen Kazova’lı işçileriz.

NE İSTİYORUZ?-Kazova’yı işgal ederek, patronsuz üretimi hayata geçiren

Kazova’lı işçiler olarak tüm emekçilere örnek olmak istiyo-ruz.

-Hakça bir düzende yaşamak istiyoruz. -Kazova’yı Türkiye ve Dünya haklarına tanıtmak istiyo-

ruz.-Dünya’da patronsuz üretim yapan emekçilerle ilişki kurmak

enternasyonalist bir dayanışmayı örgütlemek istiyoruz.-Hak gaspına uğrayan, işten atılan işçilerin, emekçilerin

yanında olmak, onlarla omuz omuza mücadele etmek istiyo-ruz.

-Tüm direnişleri sahiplenmek, direnen işçilerle dayanışmaiçinde olmak istiyoruz.

-İşçilerin, kazanılmış hakları patronlar tarafından gaspedildiğinde fabrikaları, atölyeleri işgal etmelerini, patronsuzüretmelerini istiyoruz.

-Yeni yeni Kazovalar yaratmak istiyoruz.-Patron sendikalarına karşı işçi meclislerinde örgütlenmek

istiyoruz.

İşçi Cinayetlerinin Hesabını Soracağız

2 Şubat’ta sömestr tatilinde para kazanmakiçin İstanbul’a gelerek Esenyurt’ta bir inşaatta ça-lışmaya başlayan ve Van’da bir üniversitede okuyan22 yaşındaki 4’üncü sınıf tıp öğrencisi Remzi Er-su’nun üzerine beton blok düşmesi sonucu hayatınıkaybetti. Bunun üzerine 4 Şubat’ta yazılı açıklamayayınlayan DİH açıklamada kısaca şu sözlere yerverdi: “… Yine halkın bir evladı patronların karhırsının sonucu iş cinayetinde hayatını kaybetti.AKP Hükümeti kana doymuyor. Günler ölüm ha-berleriyle doluyor. Öylesine sıradan ki ölümler,durup bakmaya, yas tutmaya vakit kalmıyor biribitmeden diğeri karşılıyor bizleri. Kimse bu ölümekaza dememelidir. İşçiler emekçiler iş yerinde bukadar ucuz ölümleri kanıksamayalım. İş yerlerindegüvencesiz şartlarda çalışmak kaderimiz değildir.AKP hükümetinin tekellerin kar hırsı için hertürlü yasayı ayaklar altına almasına bizi böylesiölümlere mahkûm etmesine izin vermeyelim. İş-yerinde karşılaştığımız her türlü hak ihlali, gü-vencesiz çalışmaya karşı, geleceğimiz için Devrimciİşçi Hareketi saflarında buluşalım.

ŞİİRDAYANIŞMA

Haydi unutmayalımNereden biz gücü alırızHem açken hem detokkenHaydi unutmayalımBu dayanışmayıİşçileri tüm dünyanınBir amaçta birleşsinDünyadaki nimetleriHep beraber paylaşsınHaydi unutmayalımNereden biz gücü alırızHem açken hem detokkenHaydi unutmayalımBu dayanışmayıZenci, beyaz, sarı, esmerBirleşen özgür olur

Kendileri konuşsalarHalklar hemen dost olurHaydi unutmayalımNereden biz gücü alırızHem açken, hem detokkenHaydi unutmayalımBu dayanışmayıİşçileri tüm dünyanınBirlikten kuvvet doğarSenin kızıl birliklerinHer türlü zulmü boğar.Haydi unutmayalımSoruyu somut soralımHem açken, hem detokkenBu dünya kimindünyası?Gelecek kimindir?

BERTOLTBRECHT

Page 36:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Sorun: KendiliğindencilikÇözüm: Program, disiplin, örgütlemektir.Nedir kendiliğindencilik?İki ideoloji vardır, biri burjuva ideolojisi, diğeri

proletarya ideolojisidir. İki ideoloji, iki farklı düşünmeyöntemine sahiptir.

Burjuva ideolojisinin düşünce yöntemi idealizm, pro-letarya ideolojisinin düşünce yöntemi diyalektik mater-yalizmdir.

Kendiliğindenci ideoloji, özü itibariyle, idealizmdir,burjuva ideolojisidir.

Bilimsel düşünce, hiçbir şeyin kendiliğinden, yani iç di-namiklerden ve dış dünyanın etkilerinden bağımsız olduğunave olacağına inanmaz. İç dinamiklerden ve dış dünyanınetkilerinden bağımsız olayları ele almak, toplumsal vetarihsel gelişmeleri, komploculukla, provokasyonlarla, rast-lantılarla açıklamaya çalışır. Ve gerçekte açıklayamaz.

Bilimsel düşünce her şeyi nedenleriyle, niçinleriyleele alır. Nedenleri maddi gerçeklerde arar ve bilimselaçıklamalar getirir.

Devrimci saflarda kendiliğindencilik, devrimi örgütle-memek, kendiliğinden ve rastlantılarla devrimin gelişmesinive başarıya ulaşmasını bekleme şeklinde ortaya çıkar. Buda devrimci saflardaki idealizmdir, devrimci saflardaburjuva ideolojisinin etkileridir.

Kendiliğindenciler, örgütlemezler.Kendiliğindenciler, olmayan, yapılmayan işlerin ne-

denlerini araştırırken, devrimci iradeyi ortaya koymazlar,“nesnel koşullar”la açıklamaya çalışırlar. Devrimci iradeyeinanmazlar, devrimci iradenin değiştirici gücüne inanmazlar.Halkın devrimci dinamiklerine inanmazlar.

Bunların sonucu olarak halkın devrimci dinamikleriniharekete geçirmek için çalışmazlar.

Diyoruz ki, kendiliğindencilik en az direnmeçizgisidir.

Kendiliğindencilik devrimci saflarda, iç ve dış düşmanınsaldırıları karşısında en geri noktada durma, bu noktada

direnmeye çalışma sonucunu doğurur. En geri noktadadurmak, her an düşmeye de hazır olmak demektir.

Neden en az direnme çizgisidir? Çünkü, direnmek iradibir süreçtir. Kendini örgütlemektir, mücadeleyi örgütlemektir,halkı örgütlemektir. Kendiliğindenciler, örgütlemezler.

Kendiliğindencilik, kendi eksiklerine sevdalan-maktır.

Kendi eksikleri ve zaaflarıyla çatışmayanlar, mücadeleyiörgütlemeyenler, bir yanıyla devrimci çalışmanın gerektirdiğigörevlerden de kaçmaktadırlar. Böyle bir tablo, kendi zaaf-larına, eksiklerine sevdalanmak diye de adlandırılabilir.

Devrimcilik iradi olmak, iradi olmak örgütle-mektir

Devrimciler, değişimi, dönüşümü kendiliğindenci birsüreç olarak algılamazlar.

Değişim, karşıtların savaşımı ile olur. Karşıtların sa-vaşımı, hareket ve çelişkidir.

Kapitalist toplumun temel çelişkisi, proletarya ile bur-juvazi arasındaki çelişkidir.

Devrimci, bu çelişkiyi yani halkı örgütleyerek, değişimeöncülük edendir.

Bu tümüyle iradi bir eylemdir.O halde kendiliğindencilik sorununu nasıl aşacağız?Bunun cevabı, kendiliğindenciliğin karşıtı olan iradiliktir.

Devrimci faaliyetimizi örgütlerken iradi olacağız.İradi olmak ne demektir?Hedeflerimize giden yolun belirlenmiş, bu yolda çeşitli

aşamaların programlanmış, planlanmış olmasıdır.İradi olmak için plan ve program birinci adımdır. Ama

bu tek başına yeterli olmaz. Plan ve programı hayata ge-çirmek için de iradi olmak gerekir. Bu disiplin gerektirir.

O halde iradi olmak aynı zamanda disiplinli olmak de-mektir.

Disiplin, yapılacak işimizin gerektirdiği kurallara uygunhareket etmektir.

Yani, bir işe başlamamız gereken zamanda başlamak,bir işin yapılması aşamasında gerekli kurallara uymak, işiplanlanmış sürede bitirmektir.

Sonuç olarak, kendiliğindenciliğe karşı silahımızörgütlemektir.

Film GünlerimizdeBuluşuyoruz

Bahçelievler Özgürlükler Derne-ği'nde 5 Şubat'ta film gösterimi yapıldı.Antropoid isimli film izlendi. Filmde2. Dünya Savaşı'nda Çekoslovakya’dabir grubun Nazilere karşı verdiği mü-cadele anlatılıyor. Filmi 14 kişi izledi.Film sonrası değerlendirme yapıldı.Filmde işgalci Nazilere karşı vatanı

ve halkı için direniş ve teslim olmamaön plana çıkıyor. Vatan ve halk sevgisiile düşmana karşı 7 kişinin mücadelesianlatılıyor. Filmi izleyen herkes Tür-kiye'deki faşizme karşı savaşan halksavaşçılarına benzerlikler olduğunuifade etti.

Adalet ve Özgürlük İstiyoruz!

Grup Yorum’a Özgürlük talebi ile

Kadıköy Boğa Heykeli önünde 5 Şu-bat’ta oturma eylemi yapmak isteyenFotoğraf ve Sinema Emekçisi (FO-SEM) Banu Torun ve Grup Yorumİstanbul korosu öğrencisi Eren Erdemgözaltına alındı. FOSEM çalışanları:“Adalet talebimiz bitmeyecek, ta kitutsak Grup Yorum üyeleri, haksız-hukuksuz bir şekilde tutuklanan aydın,yazar, sanatçı, milletvekili, işçi, öğrenci,memur… herkes özgür kalana dek”açıklaması yaptı.

SORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI36

Page 37:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Kızıldere’de sarılmıştı önder Ma-hir ve yoldaşları. Kızıldere’de TES-LİM OLMAMA geleneği canla, kanlayaratılmıştı. Dev-Genç’li Mahir’insesiydi “biz buraya dönmeye değilölmeye geldik” diye çınlayan.

Ve Mahirler’in yolundan yürüdüCepheliler. Teslim olmama geleneğinisürdürerek, her zaman, onurla.

Bugüne ulaştı Mahir’in sesi, bugüne ulaştı Mahirler’in yarattığı ge-lenek.

Bilgehan komutan sarılmıştı. Ka-tiller mutlu, katiller sevinçli ve kor-kaktılar yaklaşmadılar. Uzaktan kal-leşçe seslendiler. Bilgehan bir an dü-şünmedi katilleri gördüğü gibi dav-randı silahına, onlarca kurşun girmiştivücuduna. Son nefesinde son sözleriaynı Şafaklar gibi “halkımı seviyo-rum” oldu.

Dev-Gençliler 47 yıldır komu-tanlar yaratmaya devam ediyor, de-vam edecek. Bilgehan komutan ör-gütlü düşünen, ideolojisinde net herzaman önüne koyduğu hedefe ulaşmayolunda her zorluğu ortadan kaldırancepheli bir savaşçı komutandı. NeydiBilgehanlar’ı yaratan, bir an olsundüşünmeden teslim olmama gelene-ğini sürdüren netliği yaratan? Neydikarda kışta günlerce yürüme pahasınabile olsa önüne çıkan her zorluğuaşma kararlılığıyla düşmana vuransavaşçıları yaratan? Neydiher şart ve imkansızlık-larda önüne koyduğuprogramı uygulamayı gö-rev edinmiş komutanlarıyaratan?

Örgütüne güvenen,kendini aşan Cepheli ka-rakteri yaratan, emek veeğitimdir.

Yeni insanı yaratacakolan emek ve eğitimdir.

“Gençlik özellikleönemlidir. Çünkü yanlış-

ların hiçbirini taşımayanyani insanın oluşturacağıişlenmesi kolay bir kildir”(Che)

İşte yeni insanı yarat-manın öncülerinden Che,özellikle gençlik içerisindeyeni insan yaratma mü-cadelesinin ne kadarönemli olduğunu bu söz-leriyle anlatıyor.

Bir çok yazımızda eği-timin öneminden gerek-liliğinden bahsettik bah-setmeye devam ediyoruz. Çünkü eği-tim ile savaşçı oluyoruz. Eğitim ileideolojik netliğe kavuşuyoruz. Duy-gular önemlidir. Ancak sadece duy-gular savaşmak için sürekli gelişimiçin yeterli değildir. Biz devrimcili-ğimizi bilimsel temellere oturtmalıyız.Kendimizi, örgütümüzü ancak emekve eğitim ile geliştirebiliriz. Azla ye-tinmeyen, insanın sınırsız yaratıcılı-ğına bizi ulaştıracak olan eğitim veemektir. Kendimize emek vereceğiz,kendimizi eğiteceğiz. Eğitirken eği-tecek çevremizi değiştirecek çevre-mizi geliştireceğiz.

Örgüt insanı, savaş kadroları, ko-mutanlar ancak böyle yetişebilir. İyiniyetler değildir önemli olan. İnanç,bilgi ve gerçeğin buluşmasıyla olurdiyoruz. Emperyalizmin teslimiyet

politikalarının sürdüğü bir dönemdeher koşulda M-L çizgisinin onurunusavunmak eğitim ve emekle müm-kündür ancak. Faşizme karşı direnmeonuruna ancak böyle varılır.

İnsanın gücünün sınırsızlığınainanırız biz, onur emekle kazanılır.Onur, ahlaklı olmaktır. Yani sınıfsalbakmaktır. Canını yoldaşları için ve-rebilme faziletini gösterebilmektir.Duygularını düşüncelerle bütünleş-tirebilmektir. Ne istiyoruz?

ÖRGÜTLENMEK FAŞİZME KARŞI SAVAŞIMIZI

BÜYÜTMEKÖyleyse bunun için ne yapaca-

ğız?EMEK vereceğiz. Kendimize yol-

daşlarımıza emek vereceğiz.

BİLGEHAN KOMUTANLARIN YOLUNAYENİ İNSANI YARATARAK VARACAĞIZ!

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

Baskılarla, Gözaltılarla Adalet Talebimize Engel

OlamayacaklarDev-Genç’liler tutuklu bulunan kardeşleri ve

yoldaşları için İstanbul Cevahir AVM önünde ey-lemlerini kararlılıkla sürdürüyor. Yapılan eylemdetutuklu bulunan Dev-Genç’li Seda Kaya ve YaprakYılmaz’ın kardeşleri ve yoldaşları Eda Kaya veBuket Yılmaz gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar,Fulya Polis Karakolu’na götürüldü. Baskılarla göz-altılarla adalet talebine engel olamayacaksınız.

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

37BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 38:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Liseli Dev-Genç’liler örgütlen-meliyiz. Tek tek işlerden, tek tekinsanlardan başlayarak örgütlenme-liyiz. Çevremizden başlayacağız, enyakınlarımızdan. Etrafımızdaki her-kesi, “nasıl devrim saflarına, LiseliDev-Genç’lilerin safına kazandıra-biliriz” diye düşünmeliyiz. Bize se-lam veren, bizimle bir şekilde ilişkikuran herkes üzerinde hedeflerimizolmalı. Hiçbir insanımızı boş bırak-mamalıyız. Herkes bizim için halkınçıkarları için bir şeyler yapabilir, azya da çok, ama bizim doğrularımızlaherkesi saflarımızda değerlendire-biliriz. Delilerimizi bile diyoruz, de-lilerimizi bile düzene bırakmayaca-ğız. Bu ne demektir? Her insanı de-ğerlendirmeliyiz. Dev-Genç’lilerinsaflarında yer alsın gençler, bizimlevakit geçirsin, kafalarını düzeninpislikleri yerine biz meşgul edelim.Düzenin dayattığı suni gündemleridüşüneceklerine, kendi çıkarlarınahalkın çıkarına olan bir soruna yo-ğunlaşsınlar. Bizim yanımızda ağlasınbizim yanımızda gülsünler. Zaman-larını bizimle geçirsinler, hayallerindebiz olalım. BİR İNSAN NASIL DE-ĞERLENDİRİLİR?

BİR İNSANI DEĞERLENDİ-RİRKEN

NASIL DÜŞÜNÜR?NASIL YAŞAR?NASIL ÇALIŞIR?Bunlara bakmalıyız. Asla önyar-

gılarla hareket edemeyiz, bu soruların

cevaplarını bulmalıyız. Ön yargılıpeşin hükümlü olmamalıyız. Sa-bırlı olmalı emek vermeli hedeflerkoymalıyız. Emek vermediğimizhiç kimseyi yargılamaya hakkımızyok. Önce emek vereceğiz. Sonraemeğimizin onuruna sahip çıka-cağız. Yani emek verdiğimiz kişiyehedefler koyacak sürekli geliş-tirmeye çalışacağız. Herkes içinhedeflerimiz olmalı. Hata yap-maktan korkmayacağız.

Hatalarımızdan ders çıkaraca-ğız. Asıl hata hedefsiz, programsızçalışmaktır. Asıl hata insanlarımızıdüzene terketmektir. Mücadeleiçinde sorunların çıkması değil,çıkmaması tuhaftır. Mücadele içe-risinde mutlaka sorunlar çıkacaktır.Bu sorunlar moral bozukluğu veinançsızlık doğurmamalı. Bu zo-rulukları bilecek ve yenmek içinsavaşacağız.SABIRLA, TEK TEK HEDEFLERLE, ADIM ADIM, KİŞİ KİŞİ ÖRGÜTLENECE-ĞİZ!

HEDEFLİ VE SABIRLI BİR ÇALIŞMAYLA SAFLARIMIZI BÜYÜTMELİYİZ

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Liseliyiz Biz

VAZGEÇMEYECEĞİZÇOK ZEKİ OLANLAR DEĞİL

SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN

VAZGEÇMEYENLERBAŞARIR,

VAZGEÇMEMELİYİZ.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI38

Page 39:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

İşkenceler Vız Gelir Bize,Cephelilerin Olduğu Her YerdeZulme Başkaldırı Vardır veOlacaktır

Kavganın gençliği Dev-Genç, Mersin’de gözaltınaalınıp günlerce işkencelerde kalan Halk Cepheliler için4 Ocak’ta yazılı açıklama yayınlayarak kısaca şu sözlereyer verdi: “… Bizim açlık grevleri ve ölüm oruçları ileilgili kararlı tutumumuzu tüm dünya biliyor. Ölüm oruç-larında 122 şehit vermiş bir hareketin kararlılığı ve has-sasiyeti ortadadır. Bizi ne işkenceleriniz ne saldırılarınızyıldıramaz. Umudu ülkemizin her yanında yaşatmayı eniyi biz biliriz... Cephelilerin olduğu her yerde zulmebaşkaldırı vardır ve olacaktır.”

���

Polis Olma! Onurunla Şerefinle Yaşa!Malatya’da 2 Şubat’ta Liseli Dev-Genç’li Barış Er-

kuş’un evi kendisi evde yokken katil polisler tarafındanbasıldı. Polislerin ellerinde uyduruk bir savcılık izni, ak-replerle, kar maskeleriyle, silahlarıyla eve geldi. Evdearama yapacaklarını söyleyip Erkuş’un evinde bulunankitaplarını almışlar ve duvardaki posterlerini yırtıp “bunlaryasaklı kitaplar evde bulundurulmasına izin verirsenizsizi de tutuklarız…” demişlerdir. Baskın sonrası 85 ya-şındaki babası kalp krizi geçirip yoğun bakıma kaldırıl-mıştır. Bununla ilgili yazılı açıklama yayınlayan Malatya

Liseli Dev-Genç kısaca şu sözlere yer verdi; “Arkadaşı-mızın evini bastınız ne buldunuz, kitaplarda yazan yazı-lardan mı korktunuz, yoksa 85 yaşındaki babasındanmı? Bizler iyi bilmekteyiz ki arkadaşımızın İstanbul’agitmesini engelleyemediğiniz için ve ailesinin izni oldu-ğunu bildiğiniz için ailesini korkutmak, bina sakinlerinibize karşı kışkırtmak istediniz ama başaramazsınız...Polis Olma! Onurunla Şerefinle Simit Sat!”

���

İşkencecilerin Karşısına Her Yerde ÇıkacağızYaptıklarınızı Teşhir Edeceğiz

İstanbul Okmeydanı Dev-Genç’liler Mersin’de ope-rasyonda alınıp günlerce Halk Cephelilere yapılan işkenceleriteşhir etmek için 4 Şubat’ta pankart astı. Üzerinde “MersinEmniyetinde İşkence Var! Hesabını Soracağız! Dev-Genç”imzalı pankart Anadolu Parkı’na asıldı.

���

Ülkenin Dört Bir Yanına Bilgehan’ın BilinciniUmudun Sesini Ulaştıracağız

Tekirdağ Dev-Genç’liler 5 Şubat’ta Çiftlikönü Ma-hallesi’nde umudun sesi Yürüyüş Dergisi’nin dağıtımınıyaptı. Yapılan çalışmada, AKP’nin halka açtığı savaştanartan baskılardan söz edildi. Bunun karşısında mücadeleninkesintisiz olarak sürdürüleceği vurgulandı. Yapılan çalışmasonunda 15 dergi halkı ulaştırıldı.

İşkence İnsanlık Suçudur!İşkencelerin Hesabını Soracağız!

Mersin’de 21 Ocak’ta Halk Cepheliye yönelik yapılanbaskında 10 Halk Cepheli gözaltına alındı ve 14 günboyunca hukuksuzca keyfi olarak işkenceler ve baskıaltında mahkemeye çıkarılmadılar. Bu süreçte ağırişkence ve şantajlara boyun eğmeyen Halk Cephelilerile ilgili yapılan yazılı açıklamalardan derlediklerimizşu şekilde;

Mersin Halk Cephesi (2 Şubat): “… Arkadaşlarınısahiplenmeye giden Halk Cepheliler ve ailelerin gözleriönünde hastaneye götürülüp getirilirken işkence görüyorlarbu duruma tepki veren ailelerde katil polis tarafından“sizi de alırız” tehdidiyle karşılaşıyorlar. Buradan MersinEmniyetini ve soruşturma savcısını uyarıyoruz; arka-daşlarımızın başına gelecek her şeyden siz sorumlusunuz!Ve er ya da geç bu sorumluluğun altında kalacaksınız,tarihimiz buna tanıktır işkence yapanları asla unutmadıkunutturmayacağız. Derhal arkadaşlarımıza işkence yap-mayı bırakın ve savcılığa çıkarıp bu keyfiliğe son verin.Tüm halkımız AKP’nin eli kanlı katil polislerinin nekadar komplocu olduğunu çok iyi bilir. İnsanları her anbulabilecekken gece 03.00’da operasyon yapıp işkenceylegözaltına almak ahlaksızlıktır! Böylece korku ve kaygı

yaratıp insanları sindireceklerini zannediyorlar ama ya-nılıyorlar! Asla ama asla bizi yola getiremeyeceksiniz!Arkadaşlarımızın gülen yüzleri ve zafer işaretli elleribunun en somut kanıtıdır. İşte tam da bundandır hazım-sızlığınız, biliyoruz. Tüm halkımızı insanlığın en onurluen temiz damarı olan devrimcileri sahiplenmeye çağırı-yoruz.

Devrimci İşçi Hareketi (3 Şubat): “Hitler’initleri gibisiniz. Hiçbir işkenceci tarihte cezasız kalmadı.Emin olun sizde kalmayacaksınız. Ölümü yenenleriölüm korkutmaz. Sizlere tarihi hatırlatmak isteriz. EnginCeber İstinye Karakolu’nda ve Metris Hapishanesi’ndegördüğü işkence sonucunda şehit düştü. Ona işkenceedenler ellerini kollarını sallayarak dolaşacaklarını sandı.Ama öyle olmadı. İtleri kullananlar onları kurban vermekzorunda kaldı. Neden biliyor musunuz? Engin’in yol-daşları, Engin’in katili ceza alana kadar alanları boş bı-rakmadılar. Ve şimdi onlar nerede biliyor musunuz?Hitler binlerce halka işkence etti nasıl öldü biliyor mu-sunuz? Bir köpek gibi. İşkence yapmak ahlaksızlıktır.Ahlaksızlık Etmekten Vazgeçin. Keser döner sap döner.Gün gelir hesap döner, bu katil AKP sizi kurtaramaz.Suç işlemekten vazgeçin. İşkence İnsanlık Suçudur!”

Ülkemizde Gençlik

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

39BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 40:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

31 AĞUSTOS 2016 tarihindeAKP’nin eli kanlı katil polislerininGazi Mahallesi’nde Hasan Ferit GedikUyuşturucu ve Savaş Kurtuluş Mer-kezi’ni basıp işgal etmesi, taksi du-raklarını - çay bahçelerini yıkmasısonucunda bir Dev-Genç’li olarakbende “katilleri, çeteleri, mafyalarıistemiyoruz” diyerek, mahallemizisavunmaya gittim. AKP’nin eli kanlıkatil polisleri beni Gazi Mahallesi’ndeişkence ile gözaltına aldı, bir güngözaltı sonrasında serbest bırakılıparanmamın olduğunu söyleyerek tek-rardan gözaltına aldılar, iki günlükişkenceli gözaltı sonrasında çıkarıl-dığım mahkemece savcıların, hakim-lerin koltuk sevdası yüzünden sırfbir yılbaşı etkinliğine katılıp, tiyatrogösterisinde bulunduğum için tutuk-landım. Maltepe Çocuk Hapishane-si’ne götürüldüm.

Hapishane girişinde soyarak ara-madan başlayan onursuz arama vehapishanenin her yerinde devam edenkeyfi üst aramaları, keyfi dayatmalarınamacı tutsağı robotlaştırıp, düşünmezsorgulamaz, bencil, bireyci, kendi-sinden başka kimseyi düşünmeyenkişiler yaratmaktır ve aynı zamandagenellikle devrimci tutsaklara yönelik,devrimcilikten vazgeçirme, teslimalma ve ihanete sürükleme amaçlıçeşitli fiziki ve psikolojik işkenceyöntemi uygulanıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bur-juva medyaya yaptığı açıklamalardada hapishanelerde işkence yapılma-dığı, devrimci tutsakların kendi ken-dine zarar verdiğini söylüyor. Ken-dileri de çok iyi biliyor ki hapisha-nelerde işkence yapılıyor ve bizzatemri de kendileri veriyor, bu yüz-dendir ki emri verenler kendileri ol-duğu için, uygulayanları da koru-yorlar. Nasıl Dilek’in, Yılmaz’ın,

Berkin’in katillerinin ellerini kollarınısallayarak gezmesine göz yumuyor-larsa, katileri, işkencecileri değil dev-rimcileri tutukluyorlar. AKP 15 Tem-muz darbe girişimini bahane ederekgetirdiği OHAL ve KHK’lar ile dı-şarıda başta devrimciler olmak üzerekendisine muhalif olan herkese sal-dırıyor, içeride de saldırılarına devamediyor. Devrimci tutsakları TECRİTile terbiye etmeye dış dünyadan so-yutlayıp, direnişlerini kırmaya, teslimalamaya çalışıyor. Dışarıda artan bas-kılar içeriyi de beraberinde getiriyor.Devrimci tutsakların 2000-2007 Bü-yük Ölüm Orucu Direnişi ile kazan-dığı haftada 10 saat 10 kişi ile sohbethakkının gasp edilmesi, engellenmesi- 15 kitap sınırlaması - yayın yasakları- görüş ve telefon görüşü yasaklarıile devrimcileri teslim almaya veyageriletmeye çalışıyorlar. Ben de Mal-tepe Çocuk Hapishanesi’nde kaldığımtekli hücrede daha iyi koşullarda ya-şayabilmek, hak gasplarına karşı key-fi, dayatmalara karşı direniş kararıalanlardan sadece bir tanesiyim, be-nim kaldığım hapishanenin diğerle-rinden farkı çocuk adli hapishaneolmasıydı, çocuklar haklarını bilme-diği ve kendilerini çaresiz hissettiğiiçin herhangi bir direnişte bulunmu-yorlardı. Bu fırsatı kendi lehine çe-viren hapishane idaresi kan can pa-hasına bedeller ödeyerek kazanılanhakları ve bunun yanı sıra birçokhakkı gasp etmişti. Ben ilk direnişebaşladığım zamanlar tek başımaydım.Son derece sağlıksız koşullarda, yasalolarak tutuklu olduğum ancak ağır-laştırılmış müebbet hapis şartlarındakalıyordum. Direnirken bana güç ve-ren şehitlerimiz, haklılığımız ve meş-ruluğumuzdu. Hapishanede iken oetrafımızı çevreleyen duvarların ar-dındaki kahramanlıklar, direnişler,

yaratılan devrimci değerler, teslimolmama geleneğimizdi ve bu gele-neğin sürdürücüsü olmaktan hep onurve gurur duydum. Direnişteki herdevrimci tutsağın olduğu gibi bendetaleplerimde sonuna kadar haklıydımve meşru olan direnme hakkımı kul-landım. Leyla komutan bombardımansonrasında “silahsız üç gerilla ne ya-pabilir?” diye düşünüp umutsuzluğakapılmayıp, DEVRİM yapabilir bakışaçısıyla umut olduysa aynı şekildeBir Dev-Genç’li hapishanede dörtduvar arasında oligarşinin teslimalma politikalarına karşı tek başınada olsa şehitlerinden, haklılığındanve meşruluğundan aldığı güçle direnipzaferi kazanabilir!

Ben de benden sonra gelecek olanyoldaşlarımın daha iyi koşullardayaşayabilmesi için ve hapishanedede olsak elimizin kolumuzun bağlıolmadığını yeni politikalar ile halkı-mıza umut olma inancı ile geçirdimtutsaklığımı. Her geçen gün düşmanıngerçek yüzünü daha iyi görüp, düş-mana karşı olan öfkemi biledim vegünler geçtikçe yaptığım şeyleri ye-tersiz buldum ve daha çok şeyleryapmak istedim. Düşman teslim al-mak için her türlü yolu denedi, hergeçen gün başarısızlıklarının hazım-

Tahliye Olan Hakan İnciTecrit Politikalarını ve Direnişi Anlatıyor:

“TECRİT hakkındaki araştırdığım bilgiler sayesinde bugün daha sağlıklıyım, tümyapılan saldırıların amacını bilmeyen bir tutsak için delirmek, yaşama hevesinin

kalmaması, intihar vb gibi davranışların kaçınılmaz olacağı apaçık ortadadır”

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI40

Page 41:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

sızlıkları ile saldırılarını arttırdılar.Dışarısı ile olan tüm bağlantılarımıkestiler (görüş cezaları-tel. görüş kı-sıtlamaları-dergi, kitap, mektup im-haları). Bu anda da bana güç veren,örnek olan şehitlerimizden biri olanFERİDUN YÜCEL BATU oldu, Bü-yük Ölüm Orucu Direnişi’nde ölümorucu ekiplerinde olup, dışarısı veyoldaşları ile tüm bağlantılarının ke-silmesine rağmen ölüm orucuna de-vam edip ölümsüzleşti ve kendisindensonra gelecek olan yoldaşlarına umutoldu.

Hapishanede yaşadığım olaylardanbahsedecek olursak, teklilere ilk ge-tirildiğim günde bilinçli olarak ha-pishanenin bir ucundaki 6 numaralıhücreye atıldım. Bu hücrenin diğerhücrelerden farkı yanındaki kocamanduvar yüzünden yaz-kış güneş gör-memesi ve görüş alanının kısıtlı ol-ması. Hapishane idaresi güneşi gör-memize bile tahammül edemeyipgünde altı üstü 1 saat tanıdığı hava-landırma hakkımıza da havalandır-maya güneş vurduğu saatte (15:30)işkenceler ile hücrelere atılmamız,düşmanın ne kadar aciz olduğunugösteriyor. TECRİT koşullarında ya-şayıp da psikolojik sorunlar yaşayançocuklara tanık oldum. 1.5 - 2 ayiçinde TECRİT koşullarına dayana-mayıp kendi kendine konuşan, kavgaeden, cinler ile konuştuğunu iddiaeden kriz geçiren çocuklar oldu ya-nımda ve tüm bunların sorumlusununbu düzenin sürdürücüleri olan biravuç asalağın çıkarlarından başkakimsenin çıkarını düşünmeyen iş-kence emrini veren ve uygulayanlaraolan öfkemle direnişimi sürdürdüm.Ellerine geçirdikleri eldivenler ileinsan dışkıları ile süngerli hücreninduvarlarına yazı yazıp, işkence ileattıkları özgür tutsaklara, daha ön-ceden gelenler delirip kendi pisliğiile duvarlara yazı yazdı algısı yarat-mak ve süngerli hücreler ile terbiyeetmek amaçlı yapıldığını biliyorduk.Her şeyi yasaklayan hapishane idaresiçocuklara kendi kafalarına göre hergeçen gün dozlarını arttırdıkları uyuş-turucu niteliği taşıyan uyku haplarıvererek çocukları uyutuyor. Yeri gel-diğinde bu haplara alıştırdıkları ço-

cuklara hapları vermeyip kendi buy-ruklarını yaptırmak konusunda şantajyöntemi olarak kullanıyorlardı.

Tüm bu uygulamaları ve hakgasplarını protesto etmek amaçlı hergün belirli saatlerde kapı dövme ey-lemleri yapıyor, havalandırma hak-kımızın gaspına yönelikte 1 saatinsonunda oturma eylemi yapıyorduk.Her gün yaşlarımız kadar gardiyanROBOKOP kıyafetleri giyip gözdağıvermek, tek başına bir şey yapamazsındüşüncesini yansıtmak için işkencelerile ellerimizi ve ayaklarımızı kelep-çeleyip işkencehanelerine (süngerlihücrelere) atıyorlar, yerde hareketsizyatan bedenlerimiz üzerinde kafa-mızın üzerine postalları ile basıp“ENGİN ÇEBER’İ KATLETTİK,SENİ DE KATLEDERİZ, AYAĞINIDENK AL’’

“TEK BAŞINASIN, ELİMİZDE-SİN, KİMSE SENİ DUYAMAZ’’diyerek tehditler ediyor ve korkak-lıklarını gösteriyorlar. Nasıl bir al-çaklıktır ki 17 yaşında bir çocuğabu kadar alçakça saldırırlar? Tümbu saldırılar da amaçlanan yıldırmak,güçsüz düşürmek, iradelerini kabulettirmek, ancak tüm bu saldırılar biz-lerin öfkesini bileyerek, bizleri dahaçok güçlü kılıyordu.

Fiziki işkence ile bir yere vara-mayacağını anlayan idare taktik de-ğiştirip psikolojik işkence ile saldır-maya başladı ancak tabi ondan dabir sonuç alamadılar, haklılığımıza,meşruluğumuza inancımız karşısındabu çabalarıda boşa çıktı. TECRİThücrelerinde soğuk ile korku ile ter-biye etme girişimine girdiler. Kalo-riferleri kapatarak benim bulunduğumbloktaki tüm pencereleri açarak soğukile cezalandırma, akşam hava karar-dığında tüm ışıkları her gün düzenliolarak 5-10 saniyeliğine kapatıp açmave gece yatarken dışarıdan son seskorku filmlerindeki kadın çığlıklarıve bebek ağlaması sesi açarak kor-kutup delirtmek hedeflendi, TECRİThakkındaki araştırdığım bilgiler sa-yesinde bu gün daha sağlıklıyım,tüm yapılan saldırıların amacını bil-meyen bir tutsak için delirmek, ya-şama hevesinin kalmaması, intiharv.b gibi davranışların kaçınılmaz ola-

cağı apaçık ortadadır. İşte bu yüz-dendir ki kitap sınırlaması ve yayınyasağı ile düşünmez sorgulamaz,kendisininki dışında tüm düşünceleriumursamayan, öğrenmeyen, kendinigeliştirmeyen, çürüyen bireyler ya-ratmak amaçlanıyor.

Bugün Özgür Tutsaklar 122’lerile kazanılan hakların gasp edilmesinekarşın genel bir direniş sergiliyorlar,gasp edilen haklarını geri kazanmakiçin direniyorlar, her gün hücrelerdenslogan sesleri, kapı dövme sesleri,bulutlara karışan direnişin alevlerin-den çıkan kara dumanlar hiç eksikolmuyor. “Fiziki olarak elinizdeyizfakat düşüncelerimizi hapsedecekhücrelerin yapılması imkansız” di-yorlar.

Teslim almak amaçlı ürettikleritüm politikalar da boşa çıkınca ça-resizliklerinden, acizliklerinden sür-gün/sevklere başvuruyorlar. ÖzgürTutsaklar ile satranç oynar gibi süreklisürgün ederek yerlerini değiştiriyorlar,hapishanelerde de örgütlü mücadeleyisürdüren devrimci tutsakları karmançorman bir şekilde yerlerini değişti-rerek birbirlerinden habersiz bırakı-yorlar.

Buradan Adalet Bakanını, işkenceemrini verenler ve uygulayanları uya-rıyor, “Direnmeyen çürür’’ ilkesi ilehareket edip, ya direnerek onurlu,namuslu bir şekilde tutsaklık, ya datüm onursuzlukları, ahlaksızlıklarıkabul edip çürümek diyerek tüm tut-sakları haklı olan talepleri için di-renmeye tüm halkımızı da hapisha-nelerde işkence gören Özgür Tut-sakları sahiplenmeye, hiçbir şey ya-pamıyorsa bir mektup yazarak ÖzgürTutsakların hücrelerini aydınlatmayaçağırıyorum!

Ben direndim ve tecrit işkencesiniboşa çıkararak daha güçlü bir şekildehapishaneden tahliye oldum. Direnişbeni yeniden yarattı. Bunu tarihimize,şehitlerimizin yol göstericiliğine borç-luyum.

-YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASINZAFER!

-TECRİT İŞKENCEDİR TEC-RİTE SON!

-İNSANLIK ONURU İŞKEN-CEYİ YENECEK!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

441BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 42:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

“Bugün sayıca az olabiliriz amabu bizim için bir felaket değil çünküyarın milyonlar bizimle olacak” de-mişti devrimin büyük ustası Lenin.Bizler de bugün işinden atılan yüz-binden fazla kamu emekçisi arasındadirenenler olarak sayıca az olabiliriz.Lenin’in dediği gibi bu durum bizimiçin de bir felaket teşkil etmiyor. Bi-liyoruz ki faşizmin en koyu anlarındadirenebilmek yüksek bir inanç ister.Bu da sahip olunan ideolojinin sağ-lamlığına bağlıdır. Ayakları Anadolutopraklarına basmayan hiçbir ideolojifaşizmin saldırıları karşısında ayaktaduramamıştır. Bizler 12 Eylül’ü, 19Aralık katliamını, F Tipi hücrelerinasıl inancımızla aştıysak, 90’lı yıl-larda egemenlerin tüm saldırılarınınasıl boşa çıkardıysak, binlerce kamuemekçisini mücadelemizle meydanlaraçıkardıysak yarın da binlerce kamuemekçisini kavganın bir neferi halinegetirecek olan da biziz ve bizim ka-rarlılıkla süren direnişimizdir.

Malatya’da 23 günde 23 kez göz-altına alındık. Her gün saldırı hergün gözaltı. AKP iktidarı bunu ya-parken hem yılgınlık yaratarak dire-nişimizi kırmayı hem de işinden edilenkamu emekçilerinin bizleri örnek al-masını engellemek için korkutmakistiyor. Her saldırı politik bir amacınparçasıdır. Buradaki politik amaç, di-renenlerin iradesini kırmaktır. Biridiğerini yenecektir. İktidar kendi önü-nü düzlemek için bizi ezip geçerekkitlelere kendi cephesinden direnme-yin mesajı veriyor. Bana karşı gel-meyin, bana biat edin, direnirsenizhiçbir şey elde edemezsiniz, sizi ezergeçerim diyor. Hak, hukuk, adalet,demokrasi gibi söylemleri zaten artıkdiline dahi almayan yaptıkları hu-kuksuzlukları meşrulaştırmaya çalışanAKP ne yapsa ne etse boşunadır.Kamu emekçileri direnmeye devam

edecektir. Evet, bugün büyük birkesim susuyor. KESK gibi binlerceüyesi işten atılan bir sendika saldırılarkarşısında korkmuş ve sinmiş bir va-ziyettedir. Direnen kamu emekçilerininyanına bile gitmekten, direnişi des-tekleyen bir açıklama yapmaktan dahiçekiniyor. Bu yabancılaşmanın nedenikendine ve ideolojine güvensizliktir.

Bugün ideolojik sağlamlığı olma-yanlar faşizmin saldırıları karşısındabırakalım ayakta durup kararlı bir di-reniş hattı yaratabilmeyi her saldırıdadaha da geri bir noktaya düşmekte,solun, sosyalizmin yarattığı değerlerihiçe sayarak sus-kunluğa gömül-mektedirler.

İdeolojik sağ-lamlık inançtır.Halka ve kendinegüvendir. KESKbırakalım halka gü-venmeyi kendisine,kendi üyelerinedahi güvenip dire-niş başlatamayanbir sendikadır. Buinançsızlığın sonu-cu olarak KESKher gün erimeye

mahkumdur. Emekçilerin tarihsel de-

neyimleri göstermektedir ki, direniş

çelikleştirir, direnmeyen çürür.

Sonuç:-KESK'in yaydığı umutsuzluğun,

karamsarlığın büyümesine izin ver-

meyeceğiz.

-Kamu emekçileri olarak direnerek

kamu emekçilerinin mücadelesini bü-

yüteceğiz.

Ankara da başlayan direnişimizi,

Malatya'ya oradan Düzce'ye yaydık,

yaymaya devam edeceğiz.

ANKARA, MALATYA, İSTANBUL, DÜZCEDİRENİŞİMİZİ, ZAFERİ KAZANACAĞIMIZA

OLAN İNANCIMIZLA BÜYÜTÜYORUZ

Polis Simit Sat, Onurlu Yaşa!Ankara Yüksel Caddesi’nde “İşimi geri istiyorum”

diyerek oturma eylemlerini sürdüren direnişçiler, 6Şubat’ta direnişin 90. gününe başladıklarında polislerburunlarının dibine gelip fotoğraf çekmeye başladık-larında, direnişçiler onların fotoğraflarını çekip teşhiredeceklerini söyleyerek izin vermediler. Kamu Emek-çileri Cephesi; “AKP’nin katil polisleri, halka, emek-çilere, devrimcilere saldırır, işkence yapar, katleder,sonra da utanmadan bunun emir-talimat olduğunusöylerler. Polis olmak, tüm bu ahlaksızlıkları bilebile yapılan bir tercihtir, iş değildir. İnsanlık suçudur”açıklaması yaptı.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI42

Page 43:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

ELMAS YALÇIN-OHAL,SALDIRILAR VE DİRENİŞ

KURULTAYI 29 OCAK2017 GÜNÜ YAPILDI

Kamu Emekçileri Cephesi’nin dü-zenlemiş olduğu “Elmas Yalçın-OHAL,Saldırılar ve Direniş Kurultayı” TürkHukuk Kurumu’nda yapıldı.

Saat 10:30’da başlayan kurultaydailk olarak Semih-Esra Özakça, HasanHüseyin Korkmazgil’in “Tanıklıklardan”şiirini okudular.

Şiirin ardından tüm devrim sehitleriiçin 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı.Saygı duruşunun ardından Yadigar Doğanaçılış konuşmasını yaptı. Açılış konuş-masının ardından, tutsak Kamu Emek-çileri Cepheli Mehmet Ali Aslan’ın, ku-rultaya gönderdiği mesaj okundu. YineEdirne F Tipi Hapishanesi’nden ÖzgürTutsaklar’ın selamları okundu.

Mesajların ardından TAYAD’lı Ai-leler’den Naime Kara konuşmasını yap-mak için sahneye çıktı. Kara konuşma-sında; OHAL öncesi ve sonrasında ha-pishanelerde yaşanan hak gasplarından,sürgün sevklerden ve saldırılardan bah-setti. Bu saldırılara karşı tutsakların baş-lattıkları Genel Direniş hakkında bilgiverdi. Yaşanan saldırıları anlattı.

Naime Kara’nın ardından ‘OHAL’deBasın ve Gazetecilik’ oturumunda, KamuEmekçileri Cephesi dergisi YazıişleriMüdürü Özgür Aydın söz aldı. Aydınkonuşmasına; oligarşi içi çatışmanın birsonucu olan 15 Temmuz darbe girişimininardından basın-yayın alanında yaşanankapatmalar, tutuklamaların istatistiklerinivererek başladı. Ardından medyanınciddi bir güç olduğunu, ancak bu gücükimin kullandığının önemli olduğunubelirterek eğemenlerin, medyayı, halkıyönlendirmek için bir araç olarak kul-landıklarından bahsetti. Nazi PropagandaBakanı Goebbels’in, kitle iletişim araç-larını nasıl ve hangi amaçla kullandığıile ilgili örnekler verdi. Basın emekçi-lerinin yaşadığı sorunlardan da bahsedenAydın, tek yolun örgütlenmek olduğunusöyleyerek konuşmasını bitirdi.

Konuşmaların ardından yemek arasıverildi. Yemek arasının ardından HaticeYüksel sunumunu gerçeklestirdi.

Hatice Yüksel’in ardından ‘OHAL,KHK’lar ve ihraçlar’ oturumunun ka-nuşmacıları ÇHD Genel Başkanı SelçukKozağaçlı ve ihraç edilen Doç Dr. Sü-reyya Karacabey konusmalarını yaptı-lar.

DOÇ. DR SÜREYYA KARA-CABEY: ‘Üniversitelerin baskı altındaolduğunu akademisyenlerin fikirleriniifade etmekten çekindiklerini, Ankaraüniversitesi dil tarih cografya fakültesitiyatro bölümünde hocalık yaptığı yıllarboyunca çevik polisleri görmediklerigünlerin az olduğunu, öğrencilerin çevikkuvvet saldırısı olurken seyirci kalanhocaların olduğunu, korunaklı odalarınatehlikelerden uzak kaldıklarını sandık-larını ama sıra kendilerine gelincesokağa çıkmak gerektiğini, herkesin ölütaklidi yaptığı bir dönemden geçildiğini”anlattı.

ÇHD GENEL BAŞKANI AV. SELÇUK KOZAĞAÇLI:

“Devlet kendisi gibi düşünmeyeni dev-lete alerjisi olanı çalıştırmak zorunda ol-madığını, kamu görevlisi olmak gibi birhakkınız yok bizim tutacağımız nokta devletkamu hizmetin yerine getirmek zorundadır,bizi işten atarak burada boşluk yaratıyor.Devlet bunun için vardır.

Fransa’da da OHAL var ve uzun birsüre daha da devam edecek gibi. Fransasol yargısı bu durumu şöyle örnekliyor.‘Bizi bir kazana koydular ve yavaş yavaşkaynatıyor fakat sizi kaynar kazana atmışlar.Bu nedenle sizin kurtulma şansınız yüksek,sıçrayıp kurtulursunuz bizi de kurtarırsı-nız’

Kamu emekçileri ve tüm halk bir eşik-teyiz. Biz devrimciler direniriz bundasorun yok fakat artık kitlesel, yüz binlermilyonları bir araya getirmeliyiz... Kamuemekçileri, bu ekip iyi bir ekip ve istikrarlıbir direniş. Bunun için tebrik ediyorum.”şeklinde konuştu.

‘OHAL’de Aydın ve Sanatçılar’ otu-rumunda antropolog Sibel Özbudun, şairİbrahim Karaca ve Grup Yorum’dan BarışYüksel yer aldı.

Son olarak dinleti bölümüne geçildi.İlk önce Kamu Emekçileri Cephesi MüzikGrubu ve ardından da Grup Devinim,şarkı ve türkülerini seslendirdiler.

DAYANHA

YIKILMA

Acı Bir Rüzgârdır

Eser Dağlardan veOvalardanKapkara

Kanını Kurutur Yoksulların

Sonra Kıtlık Pa-halılık

Ve Faşizm

Dayan Ha Yıkılma...

Ve Şahin Aydın

Kerim YamanBöyle

DüşüyorsaBirBir

İnsan DahaÖzgür Olsun

Diyedir.

(Enver Gökçe)

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

43BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 44:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Birgün yazarı Doğan Tılıç24.01.2017 tarihinde “Kadınlar HayırDedi” isimli bir yazı kaleme aldı.

Bu yazısında Doğan Tılıç Ameri-ka’da kadınların Trump’a karşı dü-zenlediği yürüyüşü konu almış. Dahadoğrusu bu yürüyüşe öncülük edenAmerikalı tanınmış şarkıcı ve oyun-cuları yazısına konu etmiş. Buradauzun uzun yazıyı değerlendirmeyeceğizancak yazının temel olarak vermekistediği mesaja ilişkin eleştirimiz.

Yazıda Madonna, Alicia Keys,Scarlet Johansson gibi Amerikalı şar-kıcı, oyuncuların başarılarından ödül-lerinden bahsediyor Doğan Tılıç. He-men ardı sıra yazıda bu kişilerin buyürüyüşe katılmalarını, öncülük et-melerini, Trump’a karşı sözlerini …”Sanatçı sorumluluğu ve sanatçı du-yarlılığı onları sokağa çıkaran. Sanatçıolmak! Kolay değil. Büyük sorumluluk.Sorumluluk risk almayı da gerektiriyortabi. Gerektiğinde öne çıkmayı, ko-nuşmayı gerektiriyor.” diyerek övüyor.Hatta yazıda “kaybedecek paraları,ünleri, olanakları” vb. olmasına rağ-men bu kişilerin “sanatçı duyarlılık-larına” methiyelerde bulunuyor.

Madonna’nın ödüllerinden ya-rattığı “ilk”lerden bahsediyor. Bukadar “ilk”e bu kadar “ödül”e sahip“sanatçıların” hangi “sanatçı duyar-lılığı”ndan bahsediyor Doğan Tılıçanlamak güç. Örneğin bu “sanatçılar”,“toplumsal görevlerini” yerine ge-tirmiş, Trump’a karşı “bedel ödemeyi”göze alarak eyleme öncülük etmişlerancak aynı duyarlı sanatçılar Clintonseçilseydi ne yapacaklardı?

Seçimlerden önce zaten Clinton’adestek verdiklerini açıklayan bu “du-yarlı sanatçılar” Clinton kazansaydıve Amerika’nın emperyalist politi-kalarını sürdürmeye devam etseydisesleri çıkmayacaktı. Aynı duyarlısanatçılar Amerikalı başkanlar baştaObama olmak üzere yoksul ülkelerintopraklarını talan ederken ne yaptılar?Aynı duyarlı sanatçılar Suriye’de,

Irak’ta binlerce insan Amerikan as-kerlerinin katillerinin ellerinde canverirken ne yaptılar.

Öncelikle “sanatçı duyarlılığınedir, sanatçı olma sorumluluğu ne-dir?” bunları tartışalım.

Bizim ülkemizde bir GRUP YO-RUM gerçeği var. Sanatçı olmakhalkın yanında olmaktır. Halkın çı-karını savunmaktır. Başkanlar ara-sından başkan seçmek katiller ara-sında kötünün iyisini tercih etmekdeğil, her zaman ezilen halkın safındaolmaktır. Her türlü bedeli göze alarak12 Eylül faşizminin hemen sonra-sında Türkiye’de ilk Kürtçe müzikyapıp söyleyen gruptur Grup YO-RUM.

GRUP YORUM, EN FAZLAKONSERLERİ YASAKLANANMÜZİK GRUBUDUR.

GRUP YORUM, BÜTÜN DÜN-YADA, EN FAZLA GÖZALTINAALINAN VE EN FAZLA TUT-SAKLIKLARI YAŞAYAN GRUP-TUR.

ŞU ANDA GRUP YORUM’UN8 ÜYESİ HALA TUTSAKTIR.

ÇALIŞMA YAPTIKLARI İDİLKÜLTÜR MERKEZİ BASILARAK,MÜZİK ALETLERİ PARÇALA-NARAK, İŞKENCEYLE GÖZAL-TINA ALINMIŞLARDIR.

“Sanatçı duyarlılığı”ndan etki-lenen Doğan Tılıç bir kez bile GrupYorum için yazı yazmamıştır.

Mesele burada tercih meselesidir.L. Doğan Tılıç tercihini düzen içiolanı övmekte kullanıyor. “Sanatçıduyarlılığını” ana konusu yaparkenasıl halk sanatçılarını göz ardı ediyor.Grup Yorum Amerikalı değildir.Grup Yorum düzenin onayladığı sa-natçılar değildir. Grup Yorum’u vareden halkımızın, Anadolumuz’unsevgisi ve sahiplenmesidir. Her türlübedeli göze alarak yaptığı sanatçılı-ğıdır Grup Yorum’u var eden. GrupYorum’un arkasında ne müzik te-kelleri vardır ne de Amerikalı şar-

kıcılar gibi reklam markaları ... Kay-bedeceği şeyi canı ve özgürlüğüdürbunu da halk için sanat yapma uğrunayıllardır ortaya koymaktan çekin-memişlerdir.

“Kaybedecek bir şeyleri olmasınarağmen” meselesine gelince. İnsan-ların kaybedecekleri en değerleri şey-leri canları ve özgürlükleridir. GrupYorum halk için sanatçılık yapmanındevrimci sanatçılık yapmanın bedeliniözgürlüğü ile ödemektedir. Kasetlerikurşunlanan, gözaltılarda işkencegören Grup Yorum halk için canbedeli sanatçılık yapmıştır.

Sonuç olarak halk için sanat yap-mak, sanatçı duyarlılığında olmakkatiller arasından katil seçmek de-ğildir. Sanatçı duyarlılığı tekellerdentekel beğenmek değildir. Amerikalışarkıcıların halkın yanında olmakya da bedelleri göze alarak halk içinöne atılmak gibi bir dertleri yoktur.Clinton kazansaydı sesleri çıkma-yacaktı, bu zamana kadar da Ame-rikan emperyalizmine ve katliamla-rına tutarlı bir biçimde tavır almamışkişilerdir yazıda sözü edilen...

Halk için sanat yapmak HALKINSANATÇISI OLMAKTIR. Halkınsanatçısı olmak emperyalizme ve fa-şizme karşı halkın saflarında yer al-maktır. Halkın sanatçısı olmak eşitlikve özgürlük mücadelesinde gücünütekellerden değil halktan almaktır.

HALKIN SANATÇISI OLMAK EMPERYALİZME VE FAŞİZME KARŞIHALKIN SAFLARINDA YER ALMAKTIR

Sanatçı Duyarlılığı Can Pahasına Halkın Eşitlik Özgürlük Mücadelesinde Yer Almaktır

Mesele burada tercih meselesidir.L. Doğan Tılıç tercihini düzen içi ola-nı övmekte kullanıyor. “Sanatçı du-

yarlılığını” ana konusu yaparkenasıl halk sanatçılarını gözardı edi-

yor. Grup Yorum Amerikalı değildir.Grup Yorum düzenin onayladığı sa-natçılar değildir. Grup Yorum’u var

eden halkımızın Anadolumuz’unsevgisi ve sahiplenmesidir

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI44

Page 45:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Grup Yorum dünyadaki ezilen halk-ların yanındadır.

Çünkü, dünyanın öbür ucunda daolsa ezilene atılan tokadın acısını kendiyanağında duyandır.

Grup Yorum yoldaş, halk ve vatansevgisiyle doludur.

Çünkü, türküleri marşları halka, yol-daşlarına güç ve moral verirken, düşmanakorku salmaktadır.

Grup Yorum gerçeklere inanır, inan-dırır.

Çünkü, gerçekler yalanlardan dahagüçlüdür. Yalanlardan beslenenler çürü-meye ve yok olmaya mahkumdur. Tarihi,gerçeklerden beslenen halk kahramanlarıyazar.

Grup Yorum ezilen halkların müca-delesinin birer sıra neferidir. Çünkü, em-peryalizmin askeri, siyasi, ideolojik, kül-türel tüm saldırılarına karşı bir sanatcephesidir. Ve bu saldırılara karşı hertürlü direniş yöntemini uygulamış, be-deller ödemiştir.

Grup Yorum “Biz buraya dönmeyedeğil, ölmeye geldik diyen” Mahirler’intürküsüdür.

Çünkü, yasakları ölüm pahasına daolsa delip geçmişlerdir. Tutsaklıklar bile

üretimlerinin, seslerinin halka ulaşmasınınönüne geçememiştir.

Grup Yorum yol açıcı ve yolun kendisiolandır.

Çünkü, yasaklanan konserlerinin, tu-tuklanan elemanlarının, kapatılan ku-rumlarının mutlaka alternatifini yarat-mıştır. Asla baskı ve zulme boyun eğ-memiştir.

Grup Yorum her zaman direnen işçi-lerin yanında olup üretimlerine katılmıştır.

Çünkü, bir defilede Kazova işçilerisanatçı dostlarıyla yeni tasarladıkları ka-zakları sergilemişlerdir. Sanatçı dostlarıylabirlikte söyledikleri türkülerle Kazovaişçilerinin yanında olmuşlardır.

Grup Yorum, “gülmek, bir halkı gül-dürüyorsa gülmektir” diyendir.

Çünkü, acı çeken bir halkın yaralarınamerhem olmayı hedefler, birlikte gülerve birlikte ağlar. Grup Yorum’a göre,sanat, müzik halkın ezgilerinden ses alı-yorsa sanattır.

Grup Yorum’a konulan engeller, ya-saklar özünde halka dönüktür.

Çünkü, faşizm baskı ve zorla birhalka hükmetmeye çalışır. Bunun yol-larından biri de öncelikle halkı hareketegeçiren, aydın, düşünen, sanatçı kesimi

susturmak, sindirmektir. Grup Yorum hiçbir baskıya, zulme

boyun eğmeyeceği gibi halka da sonunakadar direniş çağrısı yapar.

Çünkü, susmak, yapılan zulmü onay-lamaktır, ortak olmaktır, yok olmaktır.Susmayacağız, direneceğiz, ezilen sö-mürülen zulme uğrayan tüm halklarınsesi soluğu olmaya devam edeceğiz.

Grup Yorum halk çocuklarını katle-denlere karşı adalet çığlığıdır.

Çünkü, Berkinlerimiz’in, Dilekleri-miz’in katilleri elini kolunu sallayarakdolaşmakta ve faşist iktidar hala katillericezalandırmamaktadır.

Grup Yorum, halkın adaletine inanan,güvenendir.

Çünkü, bu ülkede adalet olmadığınıkendilerini bile tutuklayan faşizmdenbilir. “Bu ülkede adaleti biz sağlayacağız”diyendir.

Grup Yorum, özgürlük ve bağımsızlıkçağrısıdır.

Çünkü, emperyalizme ve uşaklarınakarşı her türlü direnişin yanında olmuş,desteklemiş ve içinde yer almıştır. Ba-ğımsız, demokratik, özgür bir ülke için,sanatıyla her türlü bedeli göze almayada hazırdır.

Grup Yorum MeşrudurÇünkü, Meşruluğunu Halktan ve Haklıdan Alır

445BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 46:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3
Page 47:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3
Page 48:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni HrantDink, katledilişinin 10. yıldönümünde düzenlenenetkinliklerle anıldı. İstanbul’da katledildiği yerdeve mezarı başında anma etkinlikleri düzenle-nirken, Ankara-Yüksel Caddesi’nde yapılmak istenenanmaya izin verilmedi...

Hrant Dink, katledildiğinde (19 Ocak 2007 yılında)iktidarda faşist AKP vardı. Dolayısıyla daha ilk gündenAKP, bu cinayetin siyasi sorumlusuydu. Ki, sonrasındayaşanan gelişmeler, 10 yıllık “yargılama” süreci ve te-tikçileri aklama gayretleri AKP’nin amacını ve göreviniyeterince ortaya koyuyordu...

Cinayet Mahalindeki Katil AKP!Bildik bir sahnedir: Cinayet işleyen bir katilin ilk

fırsatta cinayet mahaline geleceği anlatılır uyduruk film-lerde, romanlarda. Ama bu bir film ya da roman değil,gerçek!

Katil AKP’nin bakanı faşist Nabi Avcı, Dink’inBalıklı Ermeni Mezarlığı’daki anma etkinliğine katılıyor:“Bugün 10 seneyi devriyesinde Hrant Dink’i muhabbetleandık” diyen faşist Avcı, Dink’in arkadaşlarına veailesine de başsağlığı diliyor...

Hepsi bu kadar da değil tabii, Hrant için devletdesteğinde bir anma etkinliği düzenleniyordu! İstanbulEmniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Şişli Ha-laskargazi Caddesi’nde yapılacak Hrant Dink Anma veYürüyüşü nedeniyle: “Tavukçu Feti ile Saksı sokakları(Ergenekon Caddesi girişi), Pangaltı 2236 nolu ışıklar,Özgür Sokağı Şişli istikameti ile Zafer Sokağı Şişli isti-kameti trafiğe kapatılacaktır. Taksim’den gelen akımValikonağı Caddesi’ne, Şişli istikametine gitmek isteyensürücü ve yayalar Valikonağı ve Rumeli Caddesi Os-manbey Kavşağı’ndan Şişli istikametine, Şişli istikame-tinden gelen akım ise Osmanbey Kavşağı’ndan ErgenekonCaddesi istikametine yönlendirilecektir” deniyordu.

Peki Neden?Aylardır, kırmızı görmüş boğa gibi her önüne gelene

saldıran, gözaltına alan, tutuklayan, şehirlerde eylemyapma yasakları ilan eden faşist AKP, nasıl oluyor da“Hrant Dink’i Anma” etkinlikleri için trafik düzenlemeleriyapıp, güvenlik önlemleri alıyor? Soruyu şöyle de sora-biliriz: Devlet koruması altında yapılan bu etkinlikler“Hrant’ın Arkadaşları”nı hiç rahatsız etmedi mi?Çünkü AKP’nin Hrant ilgisine karşı ne bir tepkileriniduyduk, ne de itirazlarını gördük!

Kuşkusuz düşman ne yaptığını biliyor; bir yandankatliamın sorumluları “FETÖ’cüler”miş denilerek ken-

dilerini aklamaya çalışırken bir yandan da “Hrant’ınArkadaşları” aracılığıyla düzen karşıtı, muhalif görünenkesimler bile düzen içine çekilmeye çalışılıyor. Tabii,AKP’nin aylardır sürdürdüğü faşist terörünü meşrulaştırmaçabaları da cabası...

Kendilerine “Hrant’ın Arkadaşlarıyız”Diyenler Kim?

Hrant Dink’i anmak amacıyla AKADER, DAF, EHP,Halkevleri, Kaldıraç, Nor Zartonk, ÖDP ve Yeniyol ön-cülüğünde yapılan etkinliklerde; “Gerçek katiller halaortaya çıkarılmadı. Katilleri koruyan cinayete ortaktır.Biz Hrant’la birlikte eşitlik, özgürlük mücadelesi ve-renleriz. Kürt’üz, Laz’ız, Türk’üz, Ermeni’yiz, Çerkes’iz.10 yıldır Hrant’ın davasını takip edenleriz” diye birkonuşma yapıyor Bülent Aydın adında biri.

“Hrant’ın Arkadaşlarıyız” diye kendilerini tanıtanlar,elbette Hrant’ın okul arkadaşları, iş arkadaşları ya damahalle arkadaşları değil. Bunlar, örgütsüzlüğü, örgütdüşmanlığını, şekilsizliği ve düzeniçiliği savunan “akıllısolcular”dan başkası değil. Bunlar, faşizm saldırırken,insanları diri diri yakarken “Biz aynı mahalleden değiliz”diyenlerdir.

Bu akıllı solcular, mücadelesini vermedikleri talep-lerin, hayalini kurdukları devrimin gerçekleşmesiniisterler. Düzenin çizdiği sınırlar içinde yaşayarak vedüşünerek; hem sosyalizmin savunulabileceğinin, hemde düzen içinde rahatça yaşanabileceğinin propagandasınıyaparlar. Oligarşinin icazetiyle solculuk oynarlar, em-peryalizmin demokrasisini savunurlar, sivil toplumculukmaskaralığı yaparlar...

ML’yi, bağımsızlık, demokrasi, eşitlik, özgürlük,adalet gibi en değerli kavramları ağızlarından düşürmezler.Ama bu değerler uğruna, değil mücadele etmeyi par-maklarını dahi kıpırdatmaz, hiçbir bedeli göze almazlar.

Sonra “barış barış” diye tuttururlar. “Empati” yap-mamızı, kimseyi “öteki”leştirmeden, “onları”da anla-mamızı, kin ve nefreti öldürüp “sevginin dili” ile ko-nuşmamızı, “iyileştirme projeleri”nde yer almamızı...isterler. Yani aslında kurtla-kuzuyu yan yana getirip,dost ve düşman kavramlarını yoketmek istiyorlar. Kiböylece kendileri de meşrulaşsın, manevra alanı bul-sun.

Bedel mi gerekiyor; devrimciler öder. Hapislik mi;

Sol’un Sol’un Köşe TaşlarıKöşe Taşları

Hrant’ın KatiliFaşist AKP’dir:

Katilden MerhametDilenmek ile Faşist

Düzenden Adalet BeklemekAynı Şeydir!

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI48

Page 49:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

alnımızın ak cefası. Ölümmü; hoş geldi safa geldi...diyenler var nasıl olsa; yeterkiakıllı solcular yaşasın! Veonlar çıkıp meydanlarda nu-tuk atsın...

Yok öyle, akıllı solculukbitmiştir. Bakmayın bugünAKP’nin kol-kanat gerdiğine.Burjuvaziyi ayakta tutan sınıfkinidir. En ufak bir kıpırdan-maları, en ufak bir çizgi ih-lalleri karşısında ibret-i alemiçin onları da katletmekten,sürüm sürüm süründürmek-ten, tutuklamaktan ve bedelödetmekten çekinmezler. On-lar düşmana düşman, faşizmefaşizm diyemese bile bu ger-çek değişmez.

Katil AKP, Hrant Dinkanmaları üzerinden demokrasimaskesi takıyor ve akıllı sol-cular buna izin veriyorlar.AKP’nin faşist bakanı NabiAvcı, Hrant’ın mezarının ba-şına kadar geliyor, konuşmayapıyor ve akıllı solcular ses-lerini çıkarmıyor. Sonra dakalkıp “10 Yıldır Adalet Yok”diyorlar. Katilden merhamet dilenmek ile faşist düzendenadalet beklemek aynı şeydir.

Düzenle uzlaşarak adalet sağlanmaz. Çünkü adalet-sizliklerin kaynağı zaten bu düzendir.

Halklarımızın en çok özlemini çektiği şeyin başındaadalet gelmektedir. Adalet, ekmek ve su gibidir. Onsuz

olmaz. Adalet mücadeleyle,adalet örgütlenmeyle, adaletsavaşarak kazanılır.

“Ayrıca ‘halka kurşunsıkmış herkesi lanetliyoruz’denilerek 15 Temmuz şehitleride anıldı” (Sözcü, 19 Ocak2017)

Böylece “15 Temmuz şe-hitleri” anılarak AKP poli-tikalarının da yedeğine dü-şülüyor.

AKP “Hrank Dink” an-masını “akıllı solcular” ara-cılığıyla kendi propaganda-sına dönüştürüyor.

Hayır, biz barış-marış is-temiyoruz. Katillerimizle,halklarımızın kanını akıtan-larla, hırsızlarla, yalancılarla,ülkemizi parsel parsel satan-larla asla barışmayacağız.En iyi bildiğimiz şeylerdenbiri faşizm ile barış olmaya-cağıdır.

Abdi İpekçi’den, BahriyeÜçok’lara, Uğur Mumcu’danHrant Dinkler’e, Robos-ki’den Suruç’a, Berkin’denDilek’e... onlarca, yüzlerce

canımızı alan, kanımızı akıtan, katleden faşist devlettir.Akıllı solcular da dahil hiçbir güç bu gerçeği kararta-maz.

Katiller için ceza, halk için adalet ancak halklarınörgütlü mücadelesiyle, emperyalizme ve faşizme karşısavaşılarak kazanılır.

Katil AKP, Hrant Dink anmaları üzerindendemokrasi maskesi takıyor ve akıllı solcularbuna izin veriyorlar. AKP’nin faşist BakanıNabi Avcı, Hrant’ın mezarının başına kadargeliyor, konuşma yapıyor ve akıllı solcularseslerini çıkarmıyor. Sonra da kalkıp “10Yıldır Adalet Yok” diyorlar. Katilden mer-hamet dilenmek ile faşist düzenden adaletbeklemek aynı şeydir.

Düzenle uzlaşarak adalet sağlanmaz.Çünkü adaletsizliklerin kaynağı zaten budüzendir.

Halklarımızın en çok özlemini çektiği şe-yin başında adalet gelmektedir. Adalet, ek-mek ve su gibidir. Onsuz olmaz. Adalet mü-cadeleyle, adalet örgütlenmeyle, adalet sa-vaşarak kazanılır.

“Ayrıca ‘halka kurşun sıkmış herkesi la-netliyoruz’ denilerek 15 Temmuz şehitleride anıldı” (Sözcü, 19 ocak 2017)

Böylece “15 Temmuz şehitleri” anılarakAKP politikalarının da yedeğine düşülüyor.

İstanbul Okmeydanı Özel Hastane Sokağı’nda zehirtüccarlarına karşı Okmeydanı Halk Meclisi oturma ey-lemlerini sürdürüyor. Kararlılıkla süren eylem 30 Ocak’ta

9. haftasına geçti. Oturma eyleminde “sokaklarımızıuyuşturucu ticareti adresleri olmaktan çıkaracağız…”denilerek 20 kişinin katıldığı eylem sonlandırıldı.

���

Mahallemizdeki Uyuşturucu SorununuSokak Sokak Çözüyoruz

Okmeydanı Halk Meclisi 2 Şubat’ta son zamanlardazehir tüccarlarının en çok yoğunlaştığı Şahmeran lo-kantasının arka sokaklarında kitle çalışması yaptı. 3 Şu-bat’ta Karaca Kafe önünde yapılacak sokak toplantısınaçağrı yapıldı.

Sokaklarımızı Uyuşturucu Ticareti AdresleriOlmaktan Çıkaracağız!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

49BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 50:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

DEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞLIDIR!

Dünyamız güneş sistemi içerisindeyer alır. Güneş, bu sistemin merkezinde yer alır veçevresinde gezegenler dolaşır. Dünya da bu gezegen-lerden biridir. Dünya güneş etrafında döner. Dünyanınkendi etrafında dönmesi günleri;güneşin etrafında dönmesi isemevsimleri, yılı oluşturur.

Kopernik'in bulduğu bu sis-tem, diyalektik bir işleyişi de is-patlar. Diyalektiğin de ifade etti-ği gibi, HERŞEY BİRBİRİNEBAĞLIDIR.

Nasıl ki; güneş sistemindentek başına bir gezegeni, yıldızlarıayırıp tek başına tutamazsanız; hayat içinde de hiçbirşeyi var olan düzenden ayrı düşünemezsiniz.

Güneşin dünyanın etrafında döndüğünü söyleyenteori nasıl yanlışsa; sorunların çözümü de düzenin dı-şındadır demek o kadar yanlıştır. Bu diyalektik bağlan-tı içinde düşündüğümüzde "Ben böyle düşünüyorum"sözü de anlamsız kalacaktır.

BİLDİĞİM TEK ŞEY HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİMDİR

Şeyh Bedreddin, Simavna kadısının oğludur. Çağınınen ünlü komutan ve bilim adamlarından eğitim alan Bed-reddin, bir çok kitap yazmıştır. Ama gerçeği aramaktanvazgeçmemiştir. Bu amaçla Mısır'a gitmiş, İslam alemindetanınmış bir İslam hukukçusu olan Ahlati ile tanışmıştır.

Bedreddin, gerçek bilgiye ulaş-mak için tüm dünya nimetlerindenelini eteğini çekip, nefsini temiz-leyip, kendisini çilehaneye kapat-mıştır. Hocası Ahlati ile içine gir-diği bu arınma süreci sonundaBedreddin, bir sabah kalkıp, NilNehri'ne giderek, 45 cilt kitabınınehrin sularına bırakmış. Bedred-din, bildiği şeyin hiçbir şey bil-mediği olduğunu büyük bir yü-

reklilikle söylemiş ve yeniyi, doğruyu öğrenmek içinsıfırdan, yeniden başlamıştır.

"Yarin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hepberaber" öğretisini yaymıştır Bedreddin.

Ve bize örnek olmuştur ki; bildiklerimizi sorgulamalı,yanlış biliyorsak düzeltmeli, yeri geldiğinde sıfırdanyeniden başlayabilmeliyiz.

Bedreddin bize yeniden başlama cesareti vermiştir.

Yeni bir gün doğacak Meydana çıkan ayağımızın altın-

dan Yeni bir gün doğacak Dalgalanan umudun kırmızısından

Yeni bir gün doğacak Ve hayatın her bir katresine

Gönlümüzün zaferini yazacağız(Ümit İlter)

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİr

4+3

Ahlaksız Polisin Tacizlerine Baskılarına Boyun Eğmeyeceğizİstanbul Bahçelievler Zafer Mahal-

lesi’nde bulunan Özgürlükler Derneği3 Şubat’ta AKP’nin uşaklığını yapanpolisler tarafından zırhlı araçlarla tacizedildi. Bunun üzerine 3 Şubat’ta yazılıaçıklama yapan Bahçelievler Halk Cep-hesi kısaca şu sözlere yer verdi; “ZaferMahallesi’nde devrimcilerin kanı vardır.Daha önceleri de keyfi gözaltına alıpmahalleyi abluka altına alıp esnafı tacizedip yıldırmaya çalışmıştınız. Ama ba-şaramadınız. Halkımız kapısını devrim-cilere sonuna kadar açmış sahiplenmiştir.Bahçelievler Emniyetini uyarıyoruz Ah-met ve Yavuz denen alçakları uyarıyoruz!Uşaklığını yaptığınız devletiniz sizi dekullanıp atacaktır.”

Bahçelievler Polisini Uyarıyoruz!

İstanbul Bahçelievler’de 7 Şubat’taAKP’nin katil polisleri Zafer Mahallesi’niablukaya alarak TOMA, Akrep ve ÖzelHarekat sivil polisleriyle olağanüstü du-

rum varmış gibi tedirginlik yaratmayaçalıştı. Mahallede bulunan gençleri keyfiGBT yapıp “Devrimcilerden uzak durun”deyip tehdit etmişlerdir. Bunun üzerineumdukları cevabı alamayınca devrim-cilere yakın olan gençlerin üstüne yü-rüyüp tehditler savurmuştur. Bunun üze-rine 7 Şubat’ta yazılı açıklama yayınlayanBahçelievler Halk Cephesi kısaca şusözlere yer verdi; “… Bahçelievler em-niyeti o kadar aciz ve korkaklar ki ope-rasyona gider gibi mahallede esnafagözdağı vermeye çalışmakta. Dün akşamda mahallemizin şehidi Bünyamin Kı-lıç’ın ailesi tehdit edilmiştir. Bünyamin’inailesi ailemizdir, sizin ne tehditlerinizne baskılarınız bizim şehidimiz sahip-lenmemize engel olamayacaktır.”

Devrimcilere Saldırmaktan Vazgeçin!

Ankara’da 7 Şubat’ta bindiği 297No’lu halk otobüsünden İdilcan KültürMerkezi çalışanı İlhan Kaya işkenceyle

gözaltına alındı. Bu olay üzerine yazılıaçıklama yapan Ankara Halk Cephesişu sözlere yer verdi; “İlhan Kaya işçidostu ve direnenlerin yanında olan birdevrimcidir… İlhan Kaya’yı işkence ilegözaltına almak ve yıldırmaya çalışmakkatil AKP’nin acizliğidir. Bir hafta önceİdilcan Kültür Merkezi’ni basıp insanlarıişkence ile gözaltına alan katil sürülerihızlarını alamamış insan avına çıkmıştır.Katil sürülerine sesleniyoruz; Her güninsan avına çıkıp her birimizi gözaltınaalsanız, Seval Aracı gibi tutuklatsanız,Oğuz Meşe gibi katletseniz de, ne inan-dığımızdan vazgeçeceğiz ne de size bo-yun eğeceğiz. Biz sizin bildiğiniz sü-müklü generallere benzemeyiz.

Devrimcileri gözaltına almanız siziTayyip gözünde aklamıyor, her birinizdevrimcilere saldırarak birbirinize ya-ranamazsınız. Yarın kullanılmış ve kenaraatılmış olacaksınız. O zaman emir büyükyerden demeniz sizi kurtarmaz.”

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI50

Page 51:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Anadolu ve İstanbul'da Dersim'de ölümsüzleşen DHKCgerillaları duvarlara nakşedilen yazılamalarla selamlandı.

Ankara: Tuzluçayır, Natoyolu ve Misket MahallelerindeDersim’de ölümsüzleşen DHKC gerillaları duvar yazılama-larıyla selamlandı. 4 adet “Dersim’de Düşene DövüşüneBin Selam!”, 2 adet “Dersim’de Şehit Düşen DHKCGerillaları Ölümsüzdür!” yazısı duvarlara nakşedildi. 1 adetMisket Mahallesi girişine “Dersim’de Şehit Düşen GerillalaraBin Selam!” pankart asıldı.

Hatay: Hatay’da 30 Ocak'ta Gümüşgöze ve Değirmen-yolu’nda Halk Cepheliler Dersimde şehit düşen Aysun Sabanve yoldaşları için bildiri dağıtımı yaptı. 200’den fazla bildiridağıtımı yapıldı. Halka Dersim’de şehit düşen Aysun Sabanve amcası Ali Saban anlatıldı. Bildiride de ayrıntılı olaraknasıl şehit düştüğü ve şimdi herkese düşen görevin On’larısahiplenmek olduğunu mücadelelerini büyütmek gerektiğianlatıldı. Halkın tepkisi güzeldi. Saban ailesini tanıdıklarınıcenazeyi sahipleneceklerini söylediler. On’ların nasıl şehitdüştüğünü anlatıp hesabının sorulacağı belirtildi.

İSTANBULGazi: Gazi Mahallesi Sekizevler Bölgesinde 6 Şubat’ta

55 adet, “Kaybettiğiniz Gerillalar Nerede” yazılı pullamayapıştırıldı. 5 Şubat'ta ise Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne veAKP’nin Sütlüce’deki il binasına yapılan eylemler vecenazeleri kayıp olan 11 DHKC gerillası, Cephe Milisleritarafından selamlandı. Toplamda 10 adet yazılama yapıldı.Halkın matbaası duvarlara: “Lav Attılar Vatana Helal OlsunAtana”, “Selam Olsun 11’lere DHKP-C”, “DHKC / SPB”,“DHKP” sloganları yazıldı.

İkitelli: Cepheliler 4 Şubat'ta 7 Kasım’dan beri haberalınamayan 11 DHKC gerillası için mahallenin birçokbölgesine mezar hakkı ve şehit cenazelerinin akıbetini sormakiçin yazılama yaptılar.

Bahçelievler: Zafer Mahallesi'nde 3 Şubat'ta yazılamayapıldı. Zırhlı araçlarla halkı taciz eden araçlar teşhir edildi.Duvarlardaki yazılamalara tahammül edemeyen katiller tümyazılamaları silmesi üzerine, mahallede birçok duvaraumudun adı yazıldı. Yazılamalarda “DHKP-C”, “CEPHE”ve “S43 Sabrımızı Sınama – Cephe” yazılamaları yapıldı.

Şehitlerimizin Mezarlarında Ot BitmeyecekBahçelievler Halk Cepheliler 5 Şubat'ta DHKC Gerillası

Oğuz Meşe’nin mezarını ziyaret etti. Mezar temizlendiktensonra anmaya 1 dakikalık saygı duruşu ile başlandı.Aileler, "şehitlerimizin mezarında ot bitmeyecek değerle-rimize şehitlerimize sahip çıkacağız" açıklaması yaptı.

Selam Olsun Umudu DağlardaBüyüten Halk Savaşçılarına!

TAYAD’lı Aileler Kayıp Gerilla Cenazelerini SoruyorEvlatlarımızın Cenazeleri Nerede?

TAYAD’lı Aileler 8 Şubat’ta bir açıklama yaparak Der-sim’de katledilen 11 DHKC gerillasının cenazelerinin neredeolduğunu sordu. Açıklamada şunlar ifade edildi: “BombalarlaDersim’de 11 gerillayı katlettiniz, cenazeleri kaybettiniz,kayıp cenazelerimizi almak için yapmış olduğumuz oturmaeylemine saldırarak bizleri gözaltına alarak mücadelemiziengelleyemezsiniz. Saldırılar gözaltılar karşısında asla geriadım atmayacağız. Kaybettiğiniz cenazelerimizi bulacağız.

7 Kasım 2016 tarihinde Dersim’de katledilen 11 gerillanıncenazesinin bulunması için 2 Şubat 2017 tarihinden itibarenŞişli Cevahir önünde saat 12.30-13.00 arasında başlatmış oldu-ğumuz oturma eylemimize AKP’nin katil polisleri saldırdı veoturma eylemi yapan Nizam Koçak, Mulla Zincir işkenceylegözaltına aldılar.

“Evlatlarımızın Kayıp Cenazeleri Nerede? Kayıplarımızıİstiyoruz” dövizlerinin açıldığı oturma eyleminden Gözaltınaalınan Mulla Zincir, Nizam Koçak’ın hangi karakola götü-rüldüğü bilinmiyor. Polisin saldırısı sırasında halktan karşıçıkanlar oldu ve polise tepki gösterdiler. Halktan insanlargözaltına alınmalara engel olmaya çalıştı ancak AKP’ninkatil polisleri halktan insanlara da saldırdı.”

Kayıp 11 Gerillanın Cenazeleri Sorulduİstanbul Avcılar üst geçidine ve Şükrübey Caddesi üstüne

8 Şubat’ta, “11 DHKC Gerillası Nerede? Mezar HakkımızEngellenemez – Halk Cephesi” yazılı pankartlar asıldı.

Dersim’de oligarşinin katilleri tarafından 7 Kasım’dakatledilen DHKC gerillalarının ailelerine verilmemesi vegerillalar hakkında hiç bir açıklama yapılmaması ile ilgili 8Şubat'ta İstanbul Gazi Mahallesi’nde yazılamalar yapıldı. GaziMahallesi Sekizevler bölgesinde Halk Cepheliler 20 adet “Kat-lettiğiniz DHKC Gerillaları Nerede” yazılaması yaptı.

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

551BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 52:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLA’NIN KARARI552

Gazi Cephe Milisleri katil polislerekarşı yaptıkları eylemle ilgili 4 Şubat'tabir açıklama yaptı. Açıklamada: "Dev-rimci kurumlara, devrimcilere, halkımızayönelik her türlü saldırıya karşılık ve-receğiz. Halk düşmanlarına bir kezdaha gösterdik bizler Cephelileriz ya-pılan her saldırılarına misliyle karşılıkvereceğiz. Bir gece yarısı halkımızınevlerine dükkânlarını basacaksınız he-sabı sorulmayacak mı sanıyorsunuz.Halk düşmanlarını uyarmıştık zulmünüzsaldırılarınız sizlerin beyinlerinde pat-lamamıza engel olamayacak hiç um-madığınız zamanda anda kendinizi engüvende hissettiğiniz yerde halkın ada-letini uygulayacağız, uyguladık…

3 Şubat'ta saat:14.00'da Gazi Ma-hallesi İstiklal Caddesi eski karakolcivarında polis kontrol noktasına CepheMilisleri tarafından ateş açılmıştır. Çü-rümüş düzenin çürük askerleri korku-larından ne yapacaklarını şaşırarakaraçlarına binip kaçtılar. Bir kez dahatüm halkımıza umut olduk oligarşininve onun faşist ordusunun korkaklığınıgüçsüzlüğünü gösterdik. Nasıl kiAKP’nin faşist ordusu Dersim'de bom-bardımanda katlettiğiniz DHKC geril-lalarıyla karşılaşmaya korktuysaAKP’nin paralı köpekleri de bugünöyle korkuyordu."

And Olsun Halkın AdaletindenKaçamayacaksınız!

Gazi Cephe Milisleri 3 Şubat'taFevzi Çakmak Caddesi’nde korsangösteri düzenledi. Yapılan eylemde iş-

kenceci köpeklerden hesap sorulduğu,sorulacağı tüm halka duyuruldu. Duvaryazılamalarıyla ajitasyon ve sloganlarlahalka teşhir edildi. Cephe Milisleri bu-nunla igili yaptıkları açıklamada şunlarıdile getirdiler:" 21 Ocak 2017 tarihindeMersin’de, cenazeye katıldıkları için11 Halk Cepheli, işkencelerle AKP’ninkatil polisleri tarafından gözaltına alın-dılar. Mersin Emniyeti’nde hala işkenceyapılmaktadır.

Sizden öncede denedi sümüklü ağa-beyleriniz işkence yaptılar ama her za-manki gibi halkın adaletinden kaça-madılar. Bilirler bizleri Gün Sazaklar,Hiram Abaslar sorun ağabeylerinizinyaptıkları yanlarına bırakıldı mı hesabısorulmadı mı? Sorun abilerinize halkınadaletinden kaçabildiler mi?.."

Mahallelerimizi Sizlere Dar Edeceğiz

Gazi Cephe Milisleri mahallelereyapılan baskınlara karşı yaptıkları mi-sillemeyle ilgili bir açıklama yaptı.Açıklamada şunlara değinildi: "İstanbulGazi Mahallesi’nde AKP’nin katil pol-isleri mahalle halkını korkutma amacıyla5 Şubat'ta kafelere saldırdı. Ama he-define ulaşamadı, çünkü burada Bil-gehan komutanın yoldaşları var, CepheMilisleri var.

Zırhlı araçların etrafında kendilerinigüvende sanan katil sürülerine el yapımıpatlayıcı (EYP) ile eylem yaptık. Birkez daha halk düşmanlarını uyarıyoruz;unutmayız halkımıza bizlere yapacağınıztüm saldırıların hesabını soracağız..."

Ne OHAL’liniz Ne de Faşizminiz Beyninizde Patlamamıza Engel Olamayacak!

Mahallemizde Uyuşturucuya ve Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz!

İstanbul Alibeyköy Cengiz Topel Cad-desi'nde, 27 Ocak'ta uyuşturucu maddekullandığı tespit edilen bir kişi çevrildi veüzerinden uyuşturucu madde çıktı yaka-lanan şahıs bir daha mahalleye girmemesikonusunda uyarıldı ve bırakıldı. Bir sonrakigün ise Gürkan Er adlı torbacının caddeüzerinde trafiğe yakalandığı esnada aracıCepheliler ve halk tarafından parçalanıpgerekli ders verildi.

29 Ocak günü Cengiz Topel Caddesiüzerinde uyuşturucu içtiği anlaşılan vedefalarca uyarıldığı halde uyuşturucu mad-deyle mahalleye giren bir kişi Cephelilertarafından tokatlanarak mahalleden ko-vuldu.

Altınşehir Şahintepe Mahallesi’nde 1Şubat'ta şüphelenilen bir erkek ve birkadını Cepheliler takibe aldı. Ahlaksızlıkyaptıkları ortaya çıkınca da mahalledenkovuldular. Bunun üstüne şahıslar mahal-lenin dışındaki boş araziye giderken Cep-heliler ahlaksızları takip etmeye devamettiler. Boş arazide; uyuşturucuyu içmeyebaşlayacakları an Cepheliler tekrar mü-dahale etti. Erkek şahıs bıçakla korkutmayaçalışınca, bıçağını elinden alan Cephelileruyuşturucuyu da döktü. Ve tokatlanarak,cezalandırılan şahıslara; bir daha mahal-lelerinde aynı pozisyonda yakaladıklarındacezalarının daha ağır olacağı, bu mahalledehiçbir şekilde ahlaksızlığa, uyuşturucu sa-tımı ve kullanımına izin verilmeyeceğisöylenerek mahalleden uzaklaştırıldılar.

Page 53:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

AVRUPA’dakiBİZ

“MUSA AŞOĞLU’NA ÖZGÜRLÜK” TALEBİYLE 42 GÜNDÜR UZUN YÜRÜYÜŞ DEVAM EDİYOR!

42 GÜNDÜR, AVRUPA’NIN DÖRT BİR YANI GEZİLİYOR WESTFALEN, İSVİÇRE, STRASSBURG, NÜRNBERG, HAMBURG,

BERLİN VE DAHA NİCE ŞEHİRLER GEZİLEREK, HER YERDE;“DEVRİMCİLİK YAPMAK SUÇ DEĞİL, ZORUNLULUKTUR”

“MUSA AŞOĞLU ONURUMUZDUR”“MUSA AŞOĞLU DERHAL SERBEST BIRAKILSIN”

DİYE HAYKIRILIYOR!

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

53BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 54:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Av ru pa’da

Uzun yürüyüş30 Ocak 2017: Uzun yürüyüşün 30. gününde Al-

manya'nın Westfahlen bölgesinde Köln şehrinde merkezbildiri dağıtımı yapıldı. Dağıtım sırasında polis uzunyürüyüşçülerin etrafını sarmasıyla bildirileri ellerindenalmak istedi. Sert bir karşılık veren yürüyüşçüler, polisigeri püskürttü ve bildiri dağıtımına devam etti.

31 Ocak 2017: Yürüyüşün 31. gününde Köln derne-ğinde kahvaltı yapıldı. Ardından Anayasa Koruma Ör-gütü’nün bulunduğu yere gidilip eylem yapıldı. Eyleme11 kişinin katılmasıyla sloganlar atıldı, halaylar çekildi.

Aynı gün Köln'ün Ehrenfeld bölgesinde stant açıldı,stantta halaylar çekildi, sloganlar atıldı, marşlar ve türkülersöylendi. Halkın ilgisini çekmesiyle uzun yürüyüşçüler,yürüyüşün önemini ve anlamını anlatı. Stant açıldıktansonra polisler ve Alman istihbaratından iki kişi standımızıtaciz etmeye çalışarak bildiri dağıtımımızı engellemeyeçalıştılar. Ama uzun yürüyüşçüler bu yasağa karşı boyuneğmediler. Marş eşliğinde bildiriler dağıtılmaya devamedildi. Daha sonra zorla bildiriler alıkonmak istendi.Sokaktan geçen bir Alman bunu engelleyerek sivil ile tar-tışmaya girdi. Daha sonra sesli bir tartışma yaşanarakAlman arkadaşımız sivil tarafından itildi. Bunun üzerindeuzun yürüşçüler slogan atarak sivilin geri çekilmesinisağladı.

1 Şubat 2017: Uzun yürüyüşün 32. gününde birliktekahvaltı yapıldıktan sonra Köln şehrinin üniversitesindebildiri dağıtıldı imza toplandı. Bildiri dağıtımından sonraAlmanya'nın önemli Radyo ve Televizyon MerkeziWDR’nin önünde bir miting düzenlendi. WDR'nin ha-bercilerinden biri uzun yürüyüşçülerle röportaj yaptı.

Daha sonra Türkiye'lilerin yoğun yaşadığı Kölnşehrinin Mülheim Keupstrasse sokağında stant açıldı.Bu sokakta ırkçı sağcı örgütü NSU tarafından yıllarönce bomba atılarak halktan insanlar yaralanmıştı.

Uzun yürüyüşçüler açtıkları stant için bir açıklamayaptı. Açıklamada: "Nazi artıkları elini kolunu sallayarakırkçılık yapar, istisnasız her gün bir mülteci kampınıkundaklar, yabancılara saldırır ve Alman Devleti gör-mezden gelir. Devrimcileri ise tutuklarlar!" dendi.

2 Şubat 2017: Uzun yürüyüşün 33. gününde Düs-seldorf'da bulunan ABD konsolosluğu önünde eylemyapıldı. Eylemde sloganlar atıldı, halaylar çekilerek tür-küler söylendi. Hep bir ağızdan "Amerika Katil, Defol"dendi. Eyleme 18 kişi katıldı. Bu eylemden sonra NRWeyalet parlamentosunun önüne gidildi.

33. gününün son durağı ise Hamm Hacı Bektaş-ıVeli AKM'siydi. Burada uzun yürüyüşçüler, uzun yürü-yüşün önemini anlatarak imza topladı, dayanışma biletinihalka ulaştırdı.

Bielfeld'de Grup Yorum ve Musa Aşoğlu İçin Stand Açıldı4 Şubat günü Almanya'nın Bielefeld şehrinde çarşı

merkezinde stant ve çadır açıldı. Eylemde broşür ve elilanı dağıtıldı, imzalar toplandı. İlgilenen insanlara GrupYorum’un tarihi ve neden tutsak olduğu ile Musa Aşoğ-lu’nun neden Amerika ve Türkiye tarafından alınıptutsak edilmek istendiği anlatıldı.

Şehitlerimizin Cenazeleri İçin Essen Türkiye Konsolosluğu Önünde Eylem7 Şubat Salı günü Essen Türkiye Konsolosluğu

önünde 7 Kasım’da Dersim’de katledilen 11 HalkKurtuluş Savaşçısının cenazeleri için eylem yapıldı.

Saat 15.00’da başlanan eylemde “Şehitlerimizin Ce-nazelerini İstiyoruz”, “Katil Devlet Hesap Verecek”,“Dersim’de Düşene Dövüşene Bin Selam”, “GerillalarÖlmez Halk Yenilmez” sloganları atıldı. Eyleme toplam9 kişi katıldı.

Yunanistan’dan Türkiyeli DevrimcilerleDayanışma Açıklaması:Yunanistan’daki demokratik kurum ve örgüt-

lenmelerden Kürdistan’da katledilip cenazeleri ai-lelerine verilmeyen gerillalar, şehit düşen BilgehanKarpat ile ve tutsak devrimcilerle ilgili dayanışmaaçıklamaları yayınlandı. Vicdanı reddetçiler olarakbilinen Spartacus Özgür Askerlerle Dayanışma AğıKomitesi ve meclis dışı soldan LAE insan haklarıkomitesi (Halkın Birliği), NAR (Komünist Kurtuluşiçin Yeni Sol Akım), OKDE(Enternasyonal YunanistanKomünist örgütü) yayınladıkları açıklamalardaTürkiyeli devrimcilerin zorlu koşullarda mücadeleverdikleri belirtilirken, enternasyol dayanışma çağ-rısında bulunuldu.

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI54

Page 55:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Hollanda’da Musa Aşoğluİçin Eylem Yapıldı

3 Şubat Cuma günü Hollanda’nın Den Haag(Lahey) şehrinde bulunan Alman Elçiliği önündeMusa Aşoğlu’nun Alman emperyalizmi tarafındanhukuksuzca tutuklanması protesto edildi.

Almanca, Hollandaca ve Türkçe “MusaAşoğlu İçin Özgürlük'” yazılı pankart açıldı.Hollanda Halk Cephesi’nin “Emperyalizme veFaşizme Karşı Mücadele Etmek Suç Değildir”başlıklı açıklama okundu, sloganlar atılarakeylem bitirildi.

Anadolu Kültür Merkezi’nde Halk Kahvaltısı ve Halk Toplantısı Yapıldı

5 Şubat günü Hollanda'nın Rotterdam şeh-rinde dernekte kahvaltı verildi ve halk toplantısıyapıldı. Saat 11.00’da kahvaltı yapıldı. Kahvaltınınardından Halk Toplantısında, Musa Aşoğlu’naÖzgürlük kampanyası ve alınamayan cenazelerhakkında konuşuldu.

Musa Aşoğlu Özgürlük Komitesi’nin düzen-lediği Uzun Yürüyüş hakkında bilgilendirmeyapıldı ve 14-18 Şubat tarihleri arasında Hollanda’dayapılacak olan uzun yürüyüşün programı açıklandı.Cenazelerimizi istiyoruz kampanyası anlatıldı veüzerine sohbet edilerek halk toplantısı bitirildi.

İsviçre'de Borna Kültür Merkezi’nde 28 Ocak günü Dersim'deşehit düşen Leyla Aracı, Mahir Bektaş, Oğuz Meşe ve halk savaşçısıBilgehan Karpat için anma düzenlendi. Anma genel bir değerlendirmeylebaşladı ve bir dakikalık saygı duruşuyla devam etti. Saygı duruşu es-nasında bir kişi Pablo Neruda'nın okuduğu şiiri okudu.

Ardından açıklama okundu sinevizyon izlendi. Ailelerimizin getirdikleri helvalar hep beraber yenildi ve 15 dakikalık

bir ara verildi. Aradan sonra Musa Aşoğlu Özgürlük Komitesi’ninuzun yürüyüş hakkında bilgilendirme bölümüne geçildi.

Yürüyüşle ilgili bilgiler verildi, neler yapılması konusunda konuşulduve sorular cevaplandırıldı.

Anmaya 41 kişi katıldı.

Basel'de Uzun Yürüyüş28 Ocak günü İsviçre'nin Basel şehrinde uzun yürüyüşçüler karşılandı.

Bu karşılamada çadır kuruldu, el ilanları dağıtıldı. Çadırın önündengeçenlere ve ilgilenenlere Musa Aşoğlu hakkında bilgiler verildi, imzalartoplanıldı. Akşam saat 16:00 da başlayan bir düğüne yetişme telaşıyla ha-zırlanan yemekleri yendikten sonra 9 kişi Lausanne şehrinin yolunututtuldu. Düğünde masalar tek tek gezilerek imza toplandı.

Boran Kültür Merkezi’nde Anma

Londra'da Halk Toplantısıİngiltere'nin Londra şehrinde halk

toplantısı yapıldı. Öncelikle hep birliktekahvaltı yapıldı, ardından Türkiye'deki mücadele ve direnişler hakkında biryazı okundu. Daha sonra Grup Yorumhakkında kısaca konuşuldu. Tutuklubulunan Grup Yorum elemanlarınınMart'ta görülecek olan mahkemesinegitmek, imza kampanyasını yayma veAvrupa'da tutuklu bulunan devrimciMusa Aşoğlu için neler yapabılabilir

hakkında konuşul-du.

Yürüyüş Dergisi Standı

İngiltere'ninLondra şehrinde 4Şubat günü yürü-yüş dergisi içinstand açıldı. Açılanstantta insanlarlasohbet edildi, bil-

diriler dağıtıldı. Toplam 9 dergi halkaulaştırıldı.

Londra’da Dev-Genç’lilerAnti-Faşist Yürüyüşe Katıldı

Katil ABD’nin Müslüman ülkelerekoyduğu giriş yasağına karşı Londra’nınmerkezinde 60.000 kişilik yürüyüş ya-pıldı.

4 Şubat günü yapılan yürüyüşe Dev-

Genç’liler İngilizce ve Türkçe ‘DEV-GENÇ’ yazılı kızıl bayraklarıyla katıldı.Diğer Sol örgütlerle konuşarak Dev-Genç’i tanıtıp bilgi alışverişinde bu-lundular. Ayrıca yürüyüş alanındakibariyerlere İngilizce ‘Grup Yorum’aÖzgürlük’ yazan kırmızı kurdelelerbağlandı.

Londra'da Grup Yorum'aÖzgürlük Stantları

4 Şubat günü Londra'da kütüphaneönünde Grup Yorum'a Özgürlük adıaltında stant açıldı. Stand'da marşlarsöylendi, pankart açıldı, sloganlar atıldı.Ayrıca bildiri dağıtıldı.

Belçika’da Grup Yorum İçinDestek Eylemi

4 Şubat günü Belçika'nın Liegeşehrinde Grup Yorum için eylem ya-pıldı. Eylemde bildiriler dağıtıldı, pan-kart açıldı, Grup Yorum hakkında geçeninsanlara bilgi verildi.

12 Şubat2017

Yürüyüş

Sayı: 1

555BİLGEHAN’IN SORUSU

Page 56:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

"Ne duruyorsunuz, hadi biz canımızı ortaya koyuyoruz..."Orhan Oğur

20 Şubat - 27 Şubat

Muharrem KARADEMİR:1973 Sivas Hafik doğumludur. İstanbul’da mü-

cadele saflarına katıldığında, gecekondu semtlerinde,bir parçası olduğu yoksul halkımızı örgütlü bir güçhaline getirmeye çalıştı. Daha sonra SDB üyesiolarak mücadelesini sürdürürken 1992 Haziranı’ndatutsak düştü. Tutsaklık yıllarını hep direniş içindeyaşadı. 20 Ekim 2003'te Kandıra F Tipi Hapisha-

nesi’nde ölüm orucuna başladı. Ölüm orucuna başlayınca, tekkişilik hücreye alınarak fiziki-psikolojik baskılara maruz kaldı.Fakat o, yoldaşları adına, halkı, vatanı, örgütü adına kuşandığıkızıl bandına ihanet etmedi. 27 Şubat 2004’te şehit düşerek zulmünnasıl yenileceğini direnişi ile gösterdi.

Muharrem Karademir

Cemal ÖZDEMİR:1956 yılında Sivas Divriği’de doğdu. Halkının

kurtuluş mücadelesine katıldı. Bunun bedelini tut-saklıkla ödedi. Hapishanede gördüğü işkencelerlehastalığının ilerlemesi ve tedavi ettirilmemesi sonucu26 Şubat 1983’te Cemal Özdemir aramızdan ayrıl-dı.Cemil Özdemir

Augusto Cesar SANDİNO

“Ben silah bırakmıyorum… Köle gibi ya-şamaktansa savaşarak ölmek daha iyidir.”

Bir bağımsızlık savaşçısıdır o. ABD em-peryalizmine karşı Latin Amerika’da bağım-sızlık bayrağını ilk dalgalandıranlardandır.Sandino, 1893’te bir köylü ailesinin çocuğuolarak dünyaya geldi. Bir emekçi olarak bü-

yüdü; madenlerde, petrol işletmelerinde çalıştı. 1926’da ülke-sindeki yabancı işgaline karşı savaşmak üzere birkaç yüzkişiyle dağlara çıktı. Nisan 1927’de liberaller silah bırakıpteslim olurken Sandino bir bildiri yayınladı ve teslimiyetianlattı. Bildiriyi: “Ben silah bırakmıyorum… Köle gibi yaşa-maktansa savaşarak ölmek daha iyidir.” sözleriyle tamamladı.Nikaragua halkı tarafından “Özgür insanların generali” olarak

anıldı hep.Sandino’nun üzerine ABD’nin kurup örgütlediği faşist

“ulusal muhafızlar” sürüldü, başına ödül koydu ABD. AncakSandino’nun önderliğindeki köylü gerilla hareketi hızla gelişti,yaygınlaştı. ABD’nin hava saldırıları da bu gelişmeyi engelle-yemedi. ABD, halkın bu direnişi karşısında 1933’te kuvvetleriniNikaragua’dan çekmek zorunda kaldı. Sandino, yoksul Nikaraguahalkı için mücadele etmeye devam etti. Köylü kooperatiflerikurma, ülkeden kaçan ABD sermayedarlarının mallarına elkonulması gibi politikalar geliştirerek mücadeleyi sürdürürken,22 Şubat 1934’te Ulusal Muhafızlar tarafından kaçırılarak kat-ledildi. Nikaragua halkı Sandino’nun öldüğüne inanmadı. Birgün döneceğini düşünüyordu. 45 yıl sonra onun adını taşıyangerilla hareketi ortaya çıktı ve “Sandinistler” 1979’da Nikaraguadevrimini zafere ulaştırdılar.

Augusto Cesar Sandino

Orhan OĞUR:Orhan Oğur, 3 Mart 1981 İstanbul do-

ğumludur. 1998 sonlarında örgütlü ilişkileriçinde yer alarak, gecekondu semtlerindedevrimci çalışmasını sürdürdü. 6 Kasım2001’de DHKP-C davasından tutuklanarakF Tipi hapishanelere atıldı. Tek kişilik hüc-resinde, tecrit işkencesi altında, bireysel bir

kararla, bedenini tutuşturarak tecrit altındaki bu yaşamıreddetti. 27 Şubat 2003’te şehit düştü. Örgütünün iradi birkararı sonucu olmasa da, ölümünü zulme karşı bir protestoyadönüştürdü.

Orhan Oğur

OnlarSuyun hep tatlıGecelerin iseHep mehtaplı olmasını isterlerOysa şafaktan önceki karanlıktır yaşanılanGece şafağı karşılamaya hazırlanıyorZifiri karanlığın korku düşürdüğü yüreklerBu dipsiz karanlığın sonsuza dekSüreceğini sanarakPencerelerin perdelerini kapatıpBirer birer terkediyorlar biziVarsın bizi terketsin

Tatlı su balıklarıMehtaplı gece romantikleriVarsın bizi terketsinZifiri karanlığın sonsuza dekSüreceğini sananlarYüreğim sen güçlü olBil ki bu karanlık sonsuz değilSökecek mutlaka şafakSökecek mutlaka...

Muharrem KarademirNisan 2001

Page 57:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Merhaba,Bu “merhaba” dolu dolu ve ateşli ve sıcak ve karanlığı

yakan bir merhaba! Bu bir Muharrem merhabası...Bu yıl bahar güzel geldi değil mi. Doğal, zira azim ve

zor geçen kara kışın ardından hayatın bahara durması kaçı-nılmazdır. Kara kış ne kadar uzun ve soğuk olursa olsun,dahası bahara müdahale edip dondurmak için ne yaparsayapsın, baharın allı yeşilli gelişini asla engelleyemez.

Muharrem ayıdır bu, mevsim bahar. Ne çok bekledikbaharı ve işte onu Muharrem getirdi...

İki gün üst üste hastaneye götürülen can yoldaşımız,üçüncüde müdahale olacağını gördüğünden, bunu engellemekiçin İbili ve Fidan gibi kendisini feda etmiştir. Başımız sa-ğolsun...

O an bütün hapishane tek bir yürek olmuş Muharrem diye çarpıyordu.O akşam gümbür gümbürdü buraları. Gök-

yüzü Muharrem'e bir elvedalık yağmuruylaeşlik etti. Akşam yağmur yağdı ama Mu-harrem o damlalardan da hızlıydı. Telaşyok ama. Her şey sakin ve yalınlık içinde.Bir yarış bu mengelelere karşı. Önce dav-ranan kazanacak. Lakin karşılarında Mu-harrem var, Halil Ateş'in öğrencisi birSDB'li. Yeri gelince kurşundan hızlı bulurhedefini ve yağmurdan önce düşer top-rağa...

Akşamın o saatinde güneş batar, oysabu kez yeniden doğuyordu. Önce bir müthişsessizlik. Ve sonra fedanın ateşi dolaştı heryanı. O muazzam bekleyiş bir anda son buldu.Yağmur sonrasının toprak kokusuyla birlikteMuharrem'in adı dalga dalga yayıldı. Aynı pazargünü Gazi'de olduğu gibi. Bir uçtan bir uca yayıldıhaber gece vakti. Duyan duymayana haykırdı. Ve solcular,ve İslamcılar ve adliler Muharrem'e selam durdu. O anbütün hapishane tek bir yürek olmuş Muharrem diye çarpı-yordu. Sıkılı yumruklar duvarlara, öfkeli tekmeler kapılaraçarpıyordu. Sonra sustu herkes. Sessizliğin böylesi cüretkarbir sesti aslında. Ve sonra, herkes aynı anda "Kavganınalevlidir rüzgarı"yla başlayan Bize Ölüm Yok'u söylemeyebaşladı...

Adalılar böyledir işte. Hep daha hızlı koşarlar.Her şey çok hızlı ve biz koşuyoruz bu maratonda. Hayat

arkamızda kalıyor, yetişemiyor bize. Ardımızda kalan hayatınönünde, biz ulaşıyoruz hedefimize. Adalılar böyledir işte.Hep daha hızlı koşarlar, Berdan gibi mesela. Koş Muharrem,açtığın yollar bu halkın kurtuluş yoludur. Ve ardındayız,sonuna ve sonuncumuza kadar...

Bize ve ailesine mektup bırakmış, bir de Bakanlığadilekçe. Ne yazıyordu dersen, yüreğine sor, derim. Ve eklerimMuharrem'in diliyle "Çok muhteşem duygulardı yaşadığım

gerçekten. O duyguları sana kelimelerle ifade edemem."İbili'den Fidan'a, İbo'dan Eyüp'e hep aynı duygulardır ya-

şadığımız. Güzel ve temiz duygular. Su katılmamış, saf veberrak düşünceler. Bir o kadar içten ve içlidir. Ne diyorduMahir hatırlarsın: "...Biz buraya dönmeye değil, ölmeyegeldik..." Onun gibi, biz de bu destana vuslata ermek içinbaşladık. Ereceğiz! O eski türküdeki gibi yani: "Her neyapsan varacağız emelimize..." Varacağız elbette. Yağmuruntoprağa düşmesi gibi kaçınılmaz bu. Bu bir feda sağanağı,yağacağız bir bir. Ve o toprakta boy verecek kurtuluşunkırmızı çiçekleri. Hayatın ve halkın yüzünü güldüreceğiz...

Umudun yıldızıyla en önde karanlığı parçalıyor...Muharrem'in yüzünü gördüm bugün TV'den. 22 Aralık

2002'den bu yana göremediğim arkadaşımın yüzünü TV'denböyle gördüm. Birbirimizin yüzünü, son dört yıldır böylegörüyoruz. Aynı tanıdık yüzüyle, mağrurca uzanmış birbayrak denizinin üzerine. Umudun yıldızıyla en önde ilerliyorkaranlığı parçalayarak. Sonra Muharrem'in ardından yürü-

yenlere baktım, hepsi Muharrem'di. Aynı mağrur veumutlu ve onurlu yüz. Hiçbirinde gözyaşı yoktu

ve olmamalıydı zaten. Ne de olsa "Yangınlarabakan gözler yaşarmaz... Alnı yıldızlı baş

secdeye varmaz. Dövüşenler ölenlerintutmaz yasını..."

Demek, 107 ölüm gerçeğini duyur-mayacaklarmış. Duyurmamak için, bugerçeği dile getirenleri coplarla, ucuzkomplolarla, gözaltı ve tutsaklıklasusturacaklar, öyle mi? Değil işte!Çünkü 107'nin ardı vardır ve Muhar-remler var oldukça gerçeği susturmayaferiştahının gücü yetmez. Hadi Mu-

harrem'in de kolunu kafasını kırsınlar,yerler de sürüklesinler, gözaltına alıp

tutuklasınlar. Hiçbir şey yapamazlar fedaruhunun haykırdığı gerçeğe. Muharrem on-

ların yenilgisidir ve halkın umudu... Gazi'denCebeci'ye uzanan o kırmızı derya, gerçeğin sus-

turulamayacağının, en gür haykırışıdır. Yalan, gerçeğinateşinde erimiştir. Ve gerçek 107'yi duymazdan gelenlere108. canıyla karşılık veriyor. Bir satır yazmayanlar, verdiğimizbir ömrün altında kalıyorlar, kalacaklar...

Ve şimdi Muharrem konuşuyor: "... Hepinizi seviyorum.Sonuna kadar, Zafer'e kadar. Bu yürek daima size, BİZ'e aitolacak..."

Ey Muharrem yüzlü Kerbela evlatları, alın bu yüreği veçarpın zalimin üstüne. Alın bu yüreği ayna yapın sahtedostlara, haysiyetsiz hainlere. Bu yürek çarpıp, çarpıştıkçaen büyük gücümüzdür. Emperyalizm ve soytarıları, buyürekle boy ölçüşebilecek bir silah yaratamadı ve yaratamaz.Bizim kendi güzel, umudu güzel, inancı güzel Muharremle-rimiz var. Bu güç ve güzellikle hayatın ve halkı ve dahiZeynep anaların da yüzünü güldüreceğiz.

ÜMİT İLTER Kandıra F Tipi Hapishanesi

Bu bir feda sağanağıAnıları Mirasımız

Page 58:  · 2017-02-11 · info@yuruyus.com info@yuruyus.com Haftalık Dergi Sayı: 1 12 Şubat 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) LEYLA’NIN KARARI: "Yaralı, yanıklar içinde silahsız 3

Yürüyüş

12 Şubat2017

Sayı: 1

LEYLANIN KARARI558

Dergimizi Anadolu’nun Her Tarafına Ulaştıra-cağız...

Tüm baskı ve engellemelere rağmen, bu haftayapılan dergi dağıtımlarımız şöyledir:

İstanbul-Altınşehir: Bayramtepe -Tokat Mahal-lesi’nde 5 Şubat’ta kapı çalışması yapılarak UmudunSesi Yürüyüş Dergisi dağıtımı yapıldı. Faşizmin sonsüreçteki saldırıları ve bu saldırılar karşısında yapılmasıgerekenler değerlendirildi. Mahalle halkı özellikleuyuşturucu ve mahalleyle alakalı yapılması düşünülenyıkımdan şikâyetçi oldu. Altı aile Yürüyüş dağıtım-cılarını evlerine davet ederek onlara çay ikram ettiler.3 Halk Cephelinin katıldığı çalışmada yaklaşık 70’eyakın kapı çalındı ve toplamda 53 adet Umudun SesiYürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.

Bahçelievler: Bahçelievler’de Zafer Mahallesi,Soğanlı Mahallesi ve Kocasinan’da 4 ve 5 Şubatgünleri esnaf ziyareti ile kapı çalışması yapıldı.Birçok esnafla tek tek görüşüp süreç üzerine sohbetedildi. Altı kişinin katıldığı çalışmada 170 adetYürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.

Gazi: Gazi Mahallesi’nde 5 Şubat'ta Tavır okurlarıNalbur ve cemevi bölgesinde dergi dağıtımı yaptı. 4saatlik süre zarfında 140 dergi okurlara ulaştırıldı.Dağıtımcılar; “AKP’nin bütün baskılarına rağmençalışmalarımız devam ediyor dergimizi halkımızaulaştırıyoruz. Halkın yoğun bir ilgi gösterdiğini görenAKP’nin katil polisleri akreplerle sık sık geçerekhalkta tedirginlik yaratmaya çalıştılar. Bütün bunlararağmen ne biz dağıtmaktan vazgeçtik ne de onlar al-maktan" açıklaması yaptı. Dağıtımda son süreç veGrup Yorum’un tutsaklığı üzerine kısa konuşmalaryapıldı.

Çayan: TAYAD’lı Aileler 31 Ocak’ta 24 Yürüyüşdergisini ve 4 Tavır dergisini, 2 Şubat’ta 30 ve 5 Şu-bat’ta 46 Yürüyüş dergisini Nurtepe halkına ulaştırdı.Dergi verilen insanlara Dersim’deki 11 kayıp gerilladanbahsedildi. 7 Şubat’ta da Nurtepe’de TAYAD’lı Ai-lelerden 2 kişi Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptılar. Birbuçuk saat süren dergi dağıtımında toplam 35 Yürüyüşdergisi halka ulaştırıldı. Halktan evine davet edenlerve ilgiyle soru soranlar oldu.

Tutsaklarımızın AileleriBizlere Emanettir

Devrimci İşçi Hareketi 4Şubat’ta İzmir’de tutuklananmaden işçilerinin ailelerini zi-yaret etti. Ziyarete, patronsuzüretim yapan Diren Kazova’nındayanışma amaçlı tutuklu işçi-lere gönderdiği kazaklar aile-lerine teslim edildi. Kasım ayın-dan bu güne tutuklu bulunan

işçilerin çocukları ve eşleri işçilerin mahkemeye çıkıp serbest bı-rakılmasını dört gözle beklediğini belirtti. Davaya bakan savcıylagörüşen aileler en kısa zamanda dosyayı hazırlama sözü almışlar.

Ayrıca İstanbul’da 5 Şubat’ta “Anadolu Yakası Tutsak AileleriMeclisi”, Anadolu Bölgesi’nde 2 Özgür Tutsak ailesi ziyaretedildi. Ziyarette yapılan sohbetlerde önceden Trabzon’daki linçsaldırısı ve güncel gelişmeler, ayrıca devrimcilik, AKP’nin saldırılarıve bunlara nasıl mücadele edileceği üzerine konuşuldu. Son olarakDersim’de katledilen DHKC gerillalarının kayıp cenazeleri içinyapılabilecekler üzerine konuşuldu.

Halkın Örgütüyüz… Örgütlülüğümüzü Büyüteceğiz

İstanbul Avcılar Halk Cephesi, 4 Şubat’ta Parseller, Şükrübey,Reşit Paşa mahallelerinde bulunan kahve ve köy derneklerini ziyaretedip sesli çağrı yaptı. Çekilen ajitasyonda, Dersim’de katledilen 11DHKC gerillasının cenazelerinin verilmediği anlatıldı. AKP faşizmininölülerimizden dahi korktuğuna da değinildi. “Cenazelerimizi nepahasına olursa olsun alacağız” denilerek çağrı sonlandırıldı. Ve buçalışma esnasında birçok yeni insan ile tanışıldı ve Yürüyüş dergisiverildi. Ayrıca mahallelerde bulunan aileler ziyaret edildi. Yenitanışılan ailelerle birlikte ülke gündemine dair sohbet edildi. Sohbetlerdereferandum üzerine neden sandığa gidilmediği soruldu ve çözümünsandıkta değil halk savaşında olduğu vurgulanılarak çalışmalar son-landırıldı.

Her Bir Okurumuz Dergi Dağıtımcımızdır!

İdil Kültür Merkezi’ne yapılan baskınlar sonrası, kurum halkındesteği ile tadilat edilip tekrar açılmıştı. İdil ailesi İdil KültürMerkezi kafe bölümünde "AKP’nin Gücü Grup Yorum'a Yetmez!"faaliyetine 4 Şubat'ta Ataol Behramoğlu, İbrahim Karaca ve MehmetÖzer’in katılımlarıyla “OHAL’de Sanat ve Edebiyat Söyleşisiyapıldı. Açılış konuşmasının ardından söyleşi başladı. Söyleşiaralarında şiirler okundu ve faaliyetlere katılanlar da şiir okumalarınadâhil oldu. Keyifli anların yaşandığı, sıcak sohbetler eşliğindedevam eden programa 80 kişi katıldı.

AKP’nin Gücü Grup Yorum’a Yetmez!