Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
i
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
11. DÖNEM
EKİM DERS NOTLARI
Editör
Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
Ahmet ÇORAK
ii
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 153
Bütüncül Psikoterapi 11. Dönem Ekim 2012 Ders Notları
ISBN 978-605-4817-20-7
Copyright Psikoterapi Enstitüsü
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda
yayımlanamaz.
Birinci baskı: Mart 2014
Editör: Tahir Özakkaş
Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Özge Kapısız, Gülcem Yıldırım
Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul
Tel: 0212 613 40 41
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK
ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
iii
SUNUŞ
nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları
tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan
girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu-
ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte-
kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar-
dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-
malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş-
meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.
Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-
ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,
uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü-
tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle
de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak-
laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı-
şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir
araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.
Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim
ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulama-
larının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki
bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikotera-
pi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygu-
lanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı
terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik
İ
iv
Eğitimi 11. Grubunun ekim ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders
notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.
Bu ders notlarında davranışçı kuram, davranışçı kişilik modelleri,
bilişsel terapiler ve bilişsel terapilerin bütüncül psikoterapiye en-
tegrasyonu konuları ele alınmaktadır.
Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde
olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak
psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.
Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu
eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymakta-
yız. Keyifli okumalar dileriz…
Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
v
İ Ç İ N D E K İ L E R
EKİM 2012 1. GÜN
1 DAVRANIŞÇI MODEL BAŞLANGIÇ .......................................................... 3
2 DAVRANIŞÇI KURAMA GİRİŞ ............................................................... 35
3 DAVRANIŞÇI KİŞİLİK MODELLERİ ......................................................... 90
4 DAVRANIŞÇI KURAMDA TEDAVİ TEKNİKLERİ .................................... 145
EKİM 2012 2. GÜN
5 BİLİŞSEL TERAPİLER ........................................................................... 189
6 BİLGİ İŞLEMEDEKİ SİSTEMATİK HATALAR ......................................... 220
7 BİLİŞSEL TERAPİNİN ÜÇ TEMEL KABULÜ ........................................... 265
8 BİLİŞSEL TERAPİDE TEDAVİ STRATEJİLERİ ......................................... 305
EKİM 2012 3. GÜN
9 NÖROBİYOLOJİ ve DAVRANIŞSAL-KOGNİTİF SÜREÇLER .................... 343
10 KLASİK ŞARTLANMA ........................................................................ 373
11 BİLİŞSEL TERAPİ TEKNİKLERİ ............................................................ 411
12 BİLİŞSEL TERAPİLERİN BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİYE ENTEGRASYONU .. 447
Ekim 2012
1. GÜN
1
DAVRANIŞÇI MODEL BAŞLANGIÇ
ahir Özakkaş: Evet, arkadaşlar hoş geldiniz, güzel bir son-
bahar gününde sizinle görüşmek, buluşmak, konuşmak
güzel. Çok fazla olmadı sizinle ayrılalı, hemen geldiniz. Bu
ay biraz erken geldi değil mi?
Kursiyerler: Evet.
Tahir Özakkaş: Kitapları okuyabildik mi? Malum ve meşhur soru!
Kursiyer X: Yavaş yavaş.
Tahir Özakkaş: Yavaş yavaş!
Kursiyer X: Kitapları nasıl bitireceğiz üç dört günde, yedi sekiz ta-
neyi?
Tahir Özakkaş: Uyumayacaksınız. Uyumayacaksınız!
Kursiyer X: O zamanda anlaşılmıyor.
Tahir Özakkaş: Hızlı okuma teknikleri kursuna gideceksiniz.
Kursiyer Q: Hocam bazıları kolay anlaşılıyor da bazılar hiç…
Tahir Özakkaş: Hangisi mesela anlaşılmayan?
T
4 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
Kursiyer Q: Bilişsel terapi uygulamaları var ya, onun çevirisinde bir
sıkıntı vardı. Yazarı aynı Robert Leahy. Direncin de yazarı ama di-
renç çok kolaydı.
Tahir Özakkaş: Aynen öyle. Kendini hiç şey yapma. (gülüşmeler)
sıkıntı yapma. Gerçekten öyle. O kitabın tercümesi biraz sıkıntılıy-
dı ki ilk yaptığımız kitap o aslında. İlk yaptığımız kitaplardan biri.
Kursiyer W: Bir tane daha var öyle kitabınız.
Tahir Özakkaş: Nasıl? Hangisi?
Kursiyer W: Bütüncül psikoterapiye giriş yaptığınız kitap inanılmaz
akıcı ve gerçekten çok beğendim. Biliyorum sizin yazdığınızı. Ama
bir tane borderline kişilik bozukluklarıyla ilgili olabilir hatırlamıyo-
rum şu an. Okuyamadım, yarısına gelemedim.
Kursiyer B: Bütüncül psikoterapiye giriş kitabı böyle fotokopi olan
kötüydü.
Tahir Özakkaş: Yapma ya! Biz onu yayınladık.
Kursiyer: Perdeyi açabilir miyim?
Tahir Özakkaş: Açabilirsin. Film göstereceğiz yalnız.
Kursiyer: Kapatayım o zaman (gülüşmeler).
Tahir Özakkaş: Peki, arkadaşlar gelene kadar birkaç film izleyece-
ğiz. Bu ay ki konumuz davranışçı kuram ve ardından bilişsel ku-
ram. Ardından enstitünün davranışçı bilişsel kuram bakışı. Üç ku-
ram öğreneceğiz. Yani biz üçüncüye kuram demeyelim de bir en-
tegrasyonla ilgili bütüncül bir yaklaşımın modelini anlatacağız.
Hangi kuramı anlatıyorsam ben o gün o kuramcıyım. Bütün diğer
kuramları satarım. Artık bana hocam böyle demiştiniz, şöyle şöyle
söylemiştiniz demeyin. Şu anda davranışçı kuramın bakış tarzı
açısından size davranışçı kuramı anlatacağım. Bir kısmına inanıyo-
Davranışçı Model Başlangıç 5
rum, bir kısmını yaptım tecrübe ettim çok faydasını gördüm, bir
kısmı hiç alakasız çıktı. Dolayısıyla davranışçı kuramı size anlatır-
ken davranışçı kuramların olaya nasıl baktığıyla ilgili bakış tarzın-
dan anlatıyorum. Biraz geç kalan arkadaşlara vakit de vermek açı-
sından şurada (Hoca LCD’den video göstermek için hazırlık yapar)
davranışçı kuramla ilgili olarak birkaç filmimiz var kısa, birkaç
dakikalık her biri. İnternetten topladım, siz de görmüş olabilirisi-
niz bir kısmını.
Davranışçı kuram şuna inanır: Bir bebek doğduğunda tabula ra-
sadır. Bu felsefi bir soru. Yani öğrenilmiş bilgiler vücudumuzda
doğuştan getirilir mi, yoksa hiç bir şey yazılmamış gibi mi dünyaya
geliriz, daha sonra bir takım öğrenme ilkeleri perspektifinden bir
şeyler mi öğreniriz? Davranışçı kuram reflekslerde doğan bir bebe-
ğin tabula rasa olarak meydana geldiğini ilk andan itibaren de belki
ana rahminden itibaren davranışsal öğrenme ilkelerine dayalı ola-
rak kimlik ve kişilik geliştirdiği ve davranışsal öğrenme ilkelerini
ortaya koyduğunu söyler. Burada demek ki kuramcıların iki temel
ayrılım noktası çıkıyor karşımıza. Bir bebek doğduğunda bilgiyle
donanmış, içten yapılan bir sistemle mi gelir veya hiçbir şey bilme-
yerek bu dünyadaki gördükleri sayesindeki bir takım kimlik ve
kişilik yapıları mı geliştirir diye sorunun hangi tarafında tabula rasa
rol alıyor ona bakalım.
Davranışçı kuramın 1930’lardan, 40’lardan başlayan ve 50’lerde
pik yapan psikolojideki yeri, eğer davranışçı bir kuramcı olacaksa-
nız, eğer bir psikolog olacaksanız zihin denen, zihinsel aygıt denen
şeyi çöpe atın. Sakın onunla ilgilenmeyin. Bilim adamı demek gör-
düğü, tuttuğu, herkes tarafından görülebilir, değerlendirilebilir,
ölçülebilir bir takım konuları inceleyen kişidir. Soyut, zihni böyle
düşünüyordu, böyle hissediyordu, düşünceyle his arasında böyle
bir bağlantı vardı, şöyle düşünmüştü, böyle kaygılanmıştı gibi. Her
6 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
bir bilim adamı tarafından farklı değerlendirilebilecek yaklaşım
tarzlarını reddeder. Çok basit bir kuralı vardır. Bir uyarana muha-
tap olur bir canlı, insan da bu açıdan daha oluşmuş, daha yüksek
kaliteli bir makinadır. Hayvanlarla aynı kategoridedir. Bir uyarana
muhatap olan o organizma bir cevap verir. Bilim adamının yapması
gereken tek şey uyaranlara verilen cevapların nasıl oluştuğunu
anlamaktır. Dolayısıyla bir insana bir etki yapılır, bu etki karşısında
insan cevap verir. Etki ve tepki bütün o hal bu ikisi arasındadır.
Neyin etki ettiğini bulmak gözlenebilir bir şekilde nasıl tepki ver-
diğini görmektir. Bu olayla ilgili sınırlandırılmış olan davranışçı
kuram psikolojiyi inanılmaz bir şekilde pik yaptırmıştır.
Çünkü diğer bilim dalları arasında gerçekten bir bilim olduğu-
nu, etki ve tepki yasalarının ne olduğunu açığa çıkan inanılmaz
çalışmalar, muhteşem çalışmalar yapılmıştır ve bilimde hak ettikle-
ri yeri almıştır. Çünkü nesneldirler, objektif her laboratuvarda mü-
kerrer defa aynı deney deneylenebilir, yapılabilir ve aynı sonuçlara
ulaşılabilir. Bilimin de adı budur! Gözlenebilir, ölçülebilir, herkes
tarafından ortaya konan deney şartları yerleştirildiğinde herkes
aynı deneyi aynı sonuçlarla yapabilir. İşte davranışçılık kuramı
bunu başarmıştır ve psikoloji metafizik bir alanda, felsefe alnından
bilim alanına doğru gelmiştir bu sayede. Bu işi o kadar abartmışlar
ki davranışçılar, zihin kelimesini kullanan, psikoloji kelimesini
kullananları saf dışı etmişlerdir. Bir kurbağanın çalışma prensibiyle
bir insanın çalışma prensibi aynıdır. Bir köpeğin çalışma prensibi
ile bir insanın çalışma prensibi aynıdır. Davranışçılık çok değerli
bilim adamları sayesinde kurulan laboratuvarlarda insanın davra-
nışlarının nasıl oluştuğuna dair inanılmaz güzel bilgiler vermiştir.
Bilim adamlarından birçoğunu sizler biliyorsunuz bir Rus fizyo-
log olan İvan Pavlov bunların başında geliyor. Koşullu şartlanma-
nın babası olan İvan Pavlov bir endokrinolog olarak yani hormon
Davranışçı Model Başlangıç 7
bilimcisi. Hayvanların fizyolojisinde hayvanların hormonal yapı-
sında etki ve tepki yasasını inceleyen çalışmalar yaparken, nöroa-
natomiyi incelerken, sinirsel yapıların fiziksel çalışma prensiplerini
incelerken laboratuvarında gelişen tesadüfi bir olay sonucunda
hayvanların ve insanların sistemlerini incelemekten vazgeçmiş,
bunun yerine davranışçı kuramın etki ve tepki yasalarının neler
olabileceğine dair bir alana girmiştir.
Bunun detayına girmiştir, bunun detayını birazdan izah edece-
ğim. Ardından o zamanın davranışçı ekol temsilcileri davranışçılı-
ğın her bir boyutunu lime lime ederek incelemişler ve insanların
bu davranışçılık boyutunda normal ve anormal davranışlar geliştir-
diğini göstermişlerdir. Normal davranış geliştiren etki tepki yasası-
na göre uygun çevrede uygun uyaranlarla muhatap olan bireyler ve
insanlar tepki olarak uyumlu cevaplar verirken çevreden gelen
uygunsuz uyaranlara karşı anormal tepki yasaları verilmiştir. Bu
anormal tepki yasalar uyaranın cinsine, yerine, konumuna bağlı
olarak kişide anormal davranışlara neden olmuşlardır. Eğer çocuğa
veya insana uygun uyaranlarla aşamalı bir şekilde tepkilerin nor-
malliğe doğru veya normalliğe doğru yapılandırılabiliyorsa insanda
meydana gelmiş ve hastalık olarak adlandırılan her türlü rahatsız-
lık anormal davranış kategorisinde değerlendirilebilir. O halde
anormal davranışın nasıl oluştuğunu yasalarla belirlediğimize göre
anormal davranış içeren bireylere de yaptığımız uygulamalar sonu-
cunda davranışsal öğrenme ilkelerini uygulayarak bütün bu prob-
lemleri halledebiliriz demişlerdir. Hatta hatta bilim adamlarından
bir tanesi şunu demiştir:
“Bana insanları verin, bir okul verin o verdiğiniz insanların bir
kısmını katil yapayım, bir kısmını doktor yapayım bir kısmını mü-
hendis yapayım, bir kısmını avukat yapayım” demiştir. Davranışçılık
8 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
bu kadar net ve açıktır. Ne verirseniz uyaran olarak o insandan o
tepkiyi alırsın. İnsan tamamen bir makinadır.
İnsan etki yasaları içerisinde çalışan, daha kompleks etki yasala-
rıyla entegre olmuş bir yasalar hiyerarşisidir. Şimdi bu yapının ba-
tığımızda temeli öğrenmek ilkelerine dayanır. İnsan nasıl öğrenir
yani tabula rasa dediğimiz boş ekrana, boş deftere yazı nasıl yazılır.
Bunun kurallarını ortaya koymuştur. Baktığımızda bu öğrenmeler
Pavlov’un geliştirdiği koşulsuz uyaranların koşullu uyarana ve ko-
şullu cevaba dönüştürüldüğü koşullu refleksler dediğimiz koşullu
refleks öğrenme sistemleri, Skinner’in geliştirdiği operant şartlan-
ma dediğimiz edimsel şartlanma öğrenme ilkeleri.
Bandura’nın geliştirdiği sosyal öğrenme ilkeleri ve son yıllarda
iddia edilen içsel gelen herhangi bir davranışsal uyarana muhatap
olmasa dahi içsel sistemdeki uyaranlarla öğrenmenin oluştuğu
keşif yoluyla öğrenme dediğimiz dört tip öğrenme sisteminin uy-
gulanmasıdır. Burada taklidi, modellemeyi, tekrarlamayı ödül-ceza
tekniği gibi davranışçı ekolün başvurmuş olduğu olayı anlamlan-
dırma yönünde inanılmaz sayıda çalışma, etki ve sonuçlar ortaya
koymuştur. Daha da ilginci yapılan çalışmalarda laboratuvar orta-
mında suni olarak fobiler oluşturulmuş canlılarda ve insanlarda ve
hayvanlarda oluşturulan fobiler bir hastalık üretebileceğini kesin
olarak gösterilmiş. Hastalık olan insanlar gene davranışçı tedavi
teknikleri sayesinde duyarsızlaştırılarak normale getirilmiştir.
Bir makinenin düğmesini değiştirir gibidir ve bu yapılan çalış-
malar bilim dünyasında inanılmaz etkilere neden olmuştur. İnsa-
noğlunun hastalık olarak ve davranış bozukluğu olarak yaşadığı
şeylerin laboratuvarda tekrarlanıyor olabilmesi, laboratuvar düze-
ninde etkiye karşı verilen tepkilerin hastalık olarak oluşturulabil-
mesi oluşturulmuş hastalıklarında tedavi ve öğrenme ilkeleri pers-
Davranışçı Model Başlangıç 9
pektifinde düzeltiliyor bilmiş olması insanların parmaklarını ısırt-
mıştır. Evet. Herkes buldum buldum diyerek büyük bir sevinç ya-
kalamıştır. Ve hastalıkların birçoğunun bu şekilde olduğu da göste-
rilmiştir. Ve bununla ilgilide hala günümüzde çok etkili olan tedavi
teknikleri kullanılarak rahatsızlıkların önüne alınamaya çalışılmış-
tır. Şimdi burada bu girişten sonra şu filmlerden birkaç film izleye-
ceğiz ve bu filmlere de atıf yaparak kalıcı belleğimizi, görsel belle-
ğimizi ve işitsel belleğimizi daha aktif hale getirerek interaktif bir
çalışma yapmış olacağız. Şuradan karışık olabilir ama tek tek baka-
lım. (Hoca bir video başlatır).
Davranışçılığın ilkesi şudur. Yapılan davranıştan ve deneyimden
sonra kişi bir ödül alıyorsa bu davranış pekişmektedir. Bunun kar-
şılığında yapılan davranıştan bir ceza alıyorsa, acı çekiyorsa o dav-
ranıştan kaçınılır ve fobi halini alır. Şimdi burada tesadüfen etkiler
vardır ve davranışsal çalışmalar vardır. İlk slaytta ne yaptı bebek
birisinin üzerine atladı ötekisi de kucağına olacaktı. Bunun karşı-
sında tasarım olarak böyle bir eylemi gerçekleştirirler ama realize
edipte bunun davranışa dönüştüğünde hissettikleri duygu ne? Bu
acı duygusu. Dolayısıyla bu tip davranışlar bundan sonra ne yapa-
cak kaçınılan, sönümlenen ve uygulanmayan davranışlar olacak.
Dolayısıyla davranışın sonunda bir ödül var ise sistem dopaminer-
jik sistem aktifleşir o davranış pekişerek gider.
Davranışın arkasında yaptığımız ilk davranışın arkasında acı var
ise o davranış kaçınılan davranış olur. Fobilerin kaynağı, obsesif
kompulsif bozuklukların kaynağı budur. Eğer bir şey başınıza geldi
ve bundan acı yaşadıysanız, yaşadığınız acıyla ilintili olarak o dav-
ranışsal ortama girdiğinizde kaçınma davranışlarınız ortaya çıkar.
Şimdi bu çocuk birisinin kucağına alıp birinin kucağına atlaması
karşısında yakınlaşması karşısında hissettiği duygu nedir? Acı duy-
gusudur. Ömür boyu bu fobi olarak, onun ruhuna tabula rasasına
10 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
kazınacaktır. Şimdi bu mana da bir bebeğin hayatında başına gelen
davranışsal kazaların onun nasıl bil fobik hale getirilen kaçırılan
davranışlar olduğuna dair birkaç örnek bakalım. (Hoca tekrar vi-
deo göstermeye başlar).
Ödül ceza tekniği karşısında bir davranışı öğrenmesi. Çocukla-
rın yürümeleri, konuşmaları, ders çalışmaları, adam olmaları, psi-
kolog, mühendis, terapist olmaları bu maymunla aynıdır (Videoda
küçük bir bisiklete binen maymun görüntüsü izlenmiştir). Eğer
sonucunda bir ödül ve haz alınmış ve beslenmiş ise bu davranış
pekişerek devam ediyor oluyoruz. Yok, acı yalıyorsak biraz önce
gördüğümüz örneklerden onların hepsi formik olarak onların ru-
huna işlenen bir deneyim ve tecrübe olarak kalıyor.
Evet. Bu davranışları bu çocuk neden yapar? (Videoda atletik
bir şekilde öne ve arkaya doğru takla atan 4-5 yaşlarında bir çocuk
gösterilmiştir) çok basit bir sistem. Aferin alıyor, bir ödül alıyor.
Beyindeki ödül bölgesi olan dopaminerjik sistemi aktive ettiğiniz
bir durumda insanlara yaptıramayacağınız şey yoktur. Maymunla
bu çocuğun arasında hiçbir fark yoktur. Bütün davranışlarımızın
arkasında bebeklikten itibaren aferin, takdir, şeker, dondurma gibi
onlarca onlarca ödül vardır. Kişiler ruhlarını bu ödül karşısında
satarlar. Yaptığımız her davranışı incelediğinizde etki tepki yasası-
na perspektifinde ödüllendiriliyor.
Bu çocuk ailesi tarafından ve Buda cemaati tarafından her bece-
risini ortaya koyduğu zaman alkışlanıyor, ödüllendiriliyor ve sevili-
yor. Çocukta bu ödülü ve sevgiyi alabilmek için maymuna dönüyor.
Yapmadığı şey yok görüyorsunuz. Biraz önce izlediğimiz bunun
arasında bu manada, davranışçı ekol bağlamda hiçbir fark yok.
Birisine kalabalık şehirde bisiklet kullanmayı öğretirken birisine de
dağ başında Buda okulunda jimnastiğin her türlü boyutu ödül ceza
Davranışçı Model Başlangıç 11
tekniği bağlamında öğretilmektedir. Verilen görevi tam yerine geti-
remediğinde ve tam olarak uygulamadığında sevginin geri çekildiği
belki bir cezalandırma sisteminin ortaya konduğu yaptığı her şeyin
karşısında da ödüllendirme sistemi yola konuyor. Bununla yola
çıkan bilim adamları 1940’lı 50’li yıllarda başlayan sistemde akıl
hastanelerinde para yerine geçen kupon sistemi getirmişlerdir.
Eğer hastalar kurallara, hastanenin kurallarına uyarsa onlara kupon
veriliyor, eğer hastanenin kuralları ihlal ediliyor ise ellerindeki
kuponlar alıyordu. Bu kuponlarla kantinden bir takım meşrubattır,
çikolatadır vs. alabiliyorlardı ve inanılmaz etkili oldu ve ceza evle-
rindeki düzen bu ödül ceza tekniği çerçevesinde çok başarılı bir
şekilde dünyanın birçok yerinde uygulandı ve uygulanmaya da
devam ediyor. Evet F.
Kursiyer F: Şimdi ödül dediğimiz şey, benim sizin söylediklerinizden
anladığım hem hoş olan yaşantıya ulaşmak, hem de hoş olmayan
yaşantının ortadan kalkması.
Tahir Özakkaş: Kesinlikle.
Kursiyer F: Dolayısıyla söylediğiniz son örnek üzerinden bir süre
ben hastanede çalışmak gafletinde bulundum diyeceğim veya hasta-
nede çalıştım üç sene kadar. Orada şöyle bir sistem vardı. Özellikle
kapalı yatan hastalar için tabi bunun ticari bir mantığı var ama öbür
taraftan da davranışsal olarak baktığımızda bir hafta kadar bütün
haklardan mahrumiyetle başlıyor sistem ve dolayısıyla…
Tahir Özakkaş: Yani bir cezalandırma var.
Kursiyer F: Evet evet. Direk cezalandırma var, haklardan mahrum
kalmak var. Neden haklardan mahrum kalıyor kantine gidemiyor,
telefon açamıyor, ailesiyle görüşemiyor. Bir süre sonra uyum sağla-
dıkça bu haklarını alıyor ve daha ileriye taşırsa uyumunu o zaman
12 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
açık kata iniyor. Diğer taraftan da baktığımızda da uyum sağlamaz-
sa bu süre uzuyor. Yani bu biraz davranışsal bir teknik gibi.
Tahir Özakkaş: Kesinlikle davranışsal teknik ve caza evi kuralları
da buna uygundur. Ceza evinde insanlar ödül ve ceza tekniğine
göre alırlar. Islah demek, rehabilitasyon demek davranışçı ekoller
perspektifinde adamı adam yapmaktır. Eğer suç işlersen tecride
gidersin, hücreye gidersin, ekmeğin kesilir, gıdan kesilir, ailenle
görüşmen kesilir. Uyum gösterdikçe, ruhunu sattıkça şeytana yavaş
yavaş tecritten çıkartılırsın, yemeklerin çeşitlenir, ailenle görüşme
imkânı bulursun, eğer ruhunu tamamen satmış ve kurallara tam
olarak uyuyorsan yirmi yıllık cezan on yıllık infazı tamamlandıktan
sonra dışarıya salınırsın.
Heyet karşına oturursun “bu çok uyumlu, çok aklı başında, bü-
tün kuralara uydu, davranışsal olarak ceza evi şartlarına önerdiği-
miz disiplini tam sağlayan kişiydi ve bu artık dışarıdaki hayvanlarla
pardon insanlarla eşit şekilde kurallara uymaya söz veren kişidir”
diyor. Hâlbuki hayvanla insan arasında davranışsal açıdan hiçbir
fark yoktu. Baktığınız zamanda okullardaki eğitim metodolojileri
çocukların yüksek notla ödüllendirilmeleri dokuz on olarak veril-
mesi, hiçbirisinde bir şeyi öğrenmenin keyfi merakı yok, anlamı
çözmenin merakı yok, çocuklar tek şeyin peşine koşarlar, ödülün,
yüksek notun, verilecek karnenin, aileden alınacak aferinin ve ona
gelecek hediyelerin. Cezası nedir? Eğer çalışmazsanız tembelsiniz,
dışlanansınız, aşağılanansınız, cezalandırılansınız ve hatta okuldan
alınarak çırak olarak herhangi bir sanayi kuruluşuna verilensiniz-
dir. Ödül ceza tekniğini görebiliyor musunuz? Sistem çok basittir.
İnsanın doğuştan getirmiş olduğu yapı iki kategoridedir arka-
daşlar. Beyinin çalışma sistemi de böyledir. Bir şey haz vericiyse
devam eder ve pekişir, acı verirse kaçınılır. Bu kadar basittir. Daha
Davranışçı Model Başlangıç 13
sonra bunun alt yasaları çıktığında özellikle koşullu refleksin öğre-
nilmesiyle linkleme ve bağlantıyla beraber neden korkuyoruz, ne-
den ödül alıyoruzun anlamlı davranışçı ego sayesinde çözüldüğü-
müzde inanılmaz bir çeşitlilikle karşı karşıya kaldık.
(Hoca bilardo masasında toplarla domino taşlarını deviren bir
adamın gösterisini izletir). İşte davranışsal öğrenmeye kompleksli
yaklaşım arkadaşlar. Adam kaç yılını verdi bunun için Allah bilir!
Onun milimetrik ayarlanarak hızını, şiddetini ve derecesini tama-
men alacağı aferin, şu hareket var ya (Hoca iki elini havaya kaldıra-
rak sevinme hareketini yapar) bu kadar. Buna hayvanlık denmez
de ne denir? (gülüşmeler).
Kursiyer M: Hep ödül veren, kırk sopa atan…
Tahir Özakkaş: Evet padişahların yaptığı gibi. Verin bir kese altın
ve boynunu vurun, böyle boş işlerle uğraştığı için der. Hepsinin
arkasında dikkat ederseniz bir şartlanma var, şartlanma refleksle-
rin meydana getirilmesidir, iyi ayar verilmesidir. Sonuçta aldığı şey
ne? Bir ödül! Davranışlarınızı bu şekilde incelerseniz her yaptığınız
davranışın eğer bir ödül varsa o davranış pekişerek gidiyor, eğer bir
acı ve keder varsa bu davranıştan kaçınıyorsunuz. Birbiriyle olan
ilişkilerimizde aynı şekildedir. (Kursiyerlerden birisi söz ister) evet.
60 saniye çalışır bu mikrofonlar.
Kursiyer Q: Hocam şimdi acı veren davranıştan kaçınılırsa eğer
buna göre. Bu şartlar altında bebeğin düştükten sonra yürümeye
tekrar meyil etmemesi gerekmez mi?
Tahir Özakkaş: Gerekir. Meyil etmez zaten çocuk düştükten son-
ra. Tekrar annenin ödül teknikleri o acıdan baskın hale geldikten
sonra devam ederler. Çocuklar bir sefer düşüp başına bir şey gel-
dikten sonra yürütemezsiniz. Anneler bilir bunu, çocuğu dimdik
durdurtursunuz çok zevk alır ilgi, alaka, sevgi, kucaklama ama bir
14 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
sefer dimdik dururken o kafatası giderse günlerce dimdik durdu-
ramazsınız. Daha sonra onu motive ede ede, ödül tekniklerini artı-
ra artıra o acıdan daha fazla ödül tekniği iç dünyasında aktifleştiği
zaman bu eylemi tekrarlar ve çocukların bazı çocuklar vardır ki
aylarca yürümez, yaşıtlarına göre geç kalır.
Bakarsınız aile içindeki ilgi azdır ona yürümesiyle ilgili, hem de
yürütürken düşürmüşlerdir çocuğu yaralanmıştır ve çocuk böyle
oturur kaldırmaya çalıştığınız zaman direnir hep ödül ceza tekniği.
Çocuğu daha erken dokuz ay on ayken ödüllendirilir ve yoğun bir
ilgi görürse çocuk yaşından önce yürür. Yeme alışkanlıkları da,
tuvalet alışkanlıkları da hepsi aynı. Hepsinde ödül ceza tekniği
bağlamında uygulanan davranışçı modeller vardır. Tuvalet alışkan-
lığını nasıl yaptınız? Yani ödül ceza tekniğinde yerinde ve zama-
nında verdiniz mi? Çok aşırı cezalandırılma, çok aşırı ödüllendi-
rilme bağlamındaki ilişkiyi bozdunuz mu?
Kursiyer H: Bu çocuk ödül almazsa yürümez mi hocam?
Tahir Özakkaş: Genetik olarak kalkar ama ödül almazsa yürümez
düşer ve gecikir. Onun için mesela ormanda bulunmuş çocuklar
hikâyesi vardır. Bunlar yürümeyi bilmiyorlar, yetiştirme yurtlarında
kalmış ve özellikle savaş dönemlerinde ve kaderine terk edilmiş
yüzlerce çocuğun olduğu yerde merhameti birkaç bakıcının kaldı-
ğı, durumlarda çocuklar yürümeyi öğrenmemişlerdir. Yürüme ge-
netiğimizde var epigenetik olarak aktifleşir ama çevreden gelen
destekler tür ceza bağlamında uygulanmazsa bu çocuğun yürümesi
gene yıllarca gecikir veya yürümez. Çok ilginç! Konuşmada aynı
şekildedir. Konuşma ödüllendirilirse aktifleşir değilse çocuklar
konuşmayı öğrenemezler. Bunların hepsi bu yetiştirme yurtlarında,
savaş dönemlerindeki çocuklarda gözlemlenmiştir ve bunun dina-
miğiyle ödül ceza teknikleri bağlamında ortaya konmuştur.
Davranışçı Model Başlangıç 15
Kursiyer A: Ama hocam mesela çekmeceye gidiyor çocuk çekiyor
elini acıtıyor, kıstırıyor ondan sonra bu bir ceza onun için…
Tahir Özakkaş: Kesinlikle.
Kursiyer A: Ama beş dakika sonra mesela alıyorsun işte ağlıyor
pışpışlıyorsun. Ondan sonra yeniden gidiyor çekmeceye, yine aynı
şeyi yapıyor veya başka şeylerde de aynısı, onu sen cesaretlendirmi-
yorsun da çekmeceye gitsin diye.
Tahir Özakkaş: Çekmeceye ilk gittiğinde o çocuk içinde hep on-
dan güzel çıkıyordu çikolatalar çıkıyordu, oyuncaklar çıkıyordu
onun hazzıyla ilgili davranışsal öğrenmeler linkide bir sefer çekme-
cenin üzerine gelme arasından baktığın zaman diğer haz oranı
daha fazla. Öyle değil mi? Ama ilk deneyimlerini bu şekilde yapmış
olan çocuk korkar çekmeceden. Bunun en güzel örneğini anaları-
nız, atalarımız bizim sıcak ve sobaya karşı olan hassasiyetimizi
kırmak için soba soğumaya yüz tuttuğu zaman ellerini tutarlar
çocuklarının, bebeklerin daha yürümeye yeni başlarken sobaya
bastırırlar ve elleri sıcaktan hafifçe yanar ama el yakmayacak ka-
dardır ve çocuk bir daha o sobaya yaklaşmaz. Nedir bu?
Koşullu direk aslında koşulsuz uyarana koşulsuz cevap yani, sı-
cak ve kaçınma cevabı. Baktığınız zaman terbiye ve eğitim metodo-
lojisinin özü tamamen davranışsal ödül ve ceza tekniğidir. Ama
orada siz çocuk daha önce ödül olarak o çekmecenin içerisinden
birçok ödül almışsa bir sefer çekmece üzerine düştü diye o ödülden
vazgeçmez anlatabildim mi? Şimdi sistem o kadar karmaşık oluşu-
yor ki hatta daha ileriye gideyim. Annenin sevgi ve ilgisine muhtaç
olmak sevgi almak anneden, kucaklanmak, dokunulmak, ilgi almak
çok büyük bir ödüldür insanoğlu için. Bu da bizim genetiğimizde
olan bir şeydir. Çocuk hiç fark edilmiyor da çekmeceleri karıştırdı-
ğında fark ediliyorsa çocuk o büyük ödülü alabilmek için o küçük
16 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
bedelleri öder. Gider o çekmeceyi karıştırır, gider o vazoyu kırar.
Sebep, her seferinde anne gelip ilgileniyor. Onu nasıl ilgilendikleri
ilgilendirmez, birisi geliyor ona bakıyor, ödül ceza tekniği. Onun
için gene ne dedik biz geçtiğimiz aylarda hatırlarsanız.
Bazı çocuklar problemlerini sadece anne ve babalarının kendile-
riyle ilgilenmesi üzerine kurarlar, ödülü oradan alırlar. Yaramazlık
yapma özellikle ilkokul ve okul çağları, ergenlik döneminde aşırı
davranış bozuklukları sergilerler. Ne zaman davranış bozukluğu
ortaya çıkıyor anne ve babanın kavgası duruyor, anne babanın bo-
şanmayla ilgili konuşmaları bitiyor, bu çocuğu nasıl kurtaracağız
konuşması başlıyor. Al sana ödül! Çocuk anne babanın boşanması-
nı engelledi, işlerini güçlerini bıraktılar onunla ilgileniyor, psikolog
psikolog, doktor doktor geziyorlar; çocuk ödülünü aldı. Bu prob-
lem durur mu? Bu problem durmaz arkadaşlar, problem durduğu
yerde büyük acı gelecek anne baba kavga edecek. Onun için tera-
pistler olarak hangi şeyin ödül verdiğini, hangi şeyin ceza verdiğini
çok net görmeliyiz. Sistem çok basit çocuk eve geliyor evde anne
baba kavga ediyor ve o şu anlık boşanacağız, ayrıldık ayrılacağız
diyor. Bu çocuk için ödül mü? Ceza mı? Ceza!
Bu çocuk okulda yaramazlık yapıyor, sigara içiyor, arkadaşının
saçını çekiyor, kopya çekiyor, disiplin cezaları alıyor anneyi babayı
çağırıyorlar anne baba panik içerisinde çocuğumuz elden gidiyor
diye geliyorlar ve çocuğu nasıl kurtaracaklarına dair konuşmalar
başlıyor, bu çocuk için ödül mü ceza mı?
Kursiyerler: Ödül.
Tahir Özakkaş: Ödül! Ve kavga bitiyor. Çocuk hep problem üre-
tir, problem üretmenin arkasında ne varmış anne babanın birlikte
olmalarına dair ve kendisiyle ilgilendiğine dair ödül vardır. Sistem
ne kadar basitleşiyor görüyorsunuz.
Davranışçı Model Başlangıç 17
Kursiyer X: Hocam bunlar bilinçlimi oluyor yoksa farkında…
Tahir Özakkaş: Hissedilen duygu. Çocuğun aldığı duygu, hissetti-
ği duygu keyifse, mutluluksa o davranış pekişir. Öyle planlı prog-
ramlı bir şey yoktur. Davranışçı terapi de etki vardır tepki vardır.
Etki okulda yaramazlık yaptığı zaman anne baba kendisiyle ilgile-
nir, problemler bitiyor, sükûnete kavuşuyor. Ödül oluyor! O zaman
bu davranış pekişiyor.
Kursiyer Q: Bu konversiyon bozukluğunda da böyle bir mekanizma
var değil mi?
Tahir Özakkaş: Kesinlikle. Konversiyon reaksiyon ortaya çıktıkça
ilgi ve alaka artar, ilgi ve alaka arttıkça konversiyon bozukluklar
devam eder. Evet F.
Kursiyer F: Aynı mantıkla uygulayan Faraday’de aslında itici uygu-
layıcı bir tedavi…
Tahir Özakkaş: Kesinlikle. Davranışsal terapiden gelme Fara-
day’ın kökü. Elektriksel uyarı vererek cezalandırıyorsunuz. Ama bir
kısım hastalar için de ödüldür Faraday. Çünkü hastaneye yatırılı-
yor, özel cihazlarla elektrik veriliyor, bütün doktorlar onunla ilgi-
leniyor. Dışarıya gittiğinde kimse ona bakmıyor. Fark edilmek,
önemsenmek, değerli olma için sık sık hastalık çıkartırlar ve hasta-
neye yatırırlar. Birçok hastaların hastaneye yatma nedeni budur.
Hastanede ilgilenmiş olmak, onu özel odalara almak, ona özel
elektrik cihazlarına bağlamak onun için büyük ödül. Niteliğine
bakıyorsunuz.
Kursiyer X: Tedavi ederken cezalandırıyor muyuz hocam?
Tahir Özakkaş: Tabi ki.
Kursiyer X: Ya da ödüllendiriyoruz.
18 11. BPT EKİM DERS NOTLARI
Tahir Özakkaş: Ya da ödüllendiriyoruz.
Kursiyer X: Duruma göre değişiyor o zaman.
Tahir Özakkaş: Tedaviyi ya ceza vererek yaparsınız ya da ödül
vererek yaparsınız. Hangisinin iyi olduğuyla ilgili araştırmalar ya-
pılmıştır eğitim durumlarıyla ilintili olarak. Yıllarca sürmüştür.
Ceza tekniği de evet öğrenmeyi güçlendiren bir tekniktir ama ödül-
lendirme tekniği kadar güçlü olmadığı anlaşılmıştır. Onun için
çocuklara ceza verici tekniklerden ziyade ödülü teşvik eden eğitim
programları ve metodolojileri uygulanmıştır. Yani bu okullarda
uygulanan, ceza evlerinde uygulanan, hastanelerde uygulanan,
askeri okullarda uygulanan sistem bütün bu davranıştı ekolün ge-
tirmiş olduğu ödül ceza tekniğiyle ilintilidir. Basittir, nettir, sonuç-
ları keskindir.
Kursiyer F: Kesin çözümde değildir ama dimi hocam?
Tahir Özakkaş: Kesin çözümdür.
Kursiyer F: Yani direk o semptom ortadan kalkar?
Tahir Özakkaş: Direk o semptom ortadan kalkar. Vajinismus has-
tasını alırsınız davranışçı ekole göre bugün bir parmak egzersizi ile
başlayacağız dersiniz, genel egzersizleri yaptırırsınız. Başardığında
kendisine ödül verirsiniz, aferin dersiniz, kendine bir tane kıyafet
al dersiniz, şu kadar parayı harca bu gün yemek yemeyi hak ettin
dersiniz, bir parmaktan iki parmağa çıkar iki parmağa çalışır aferin
dersiniz, ödül verirsiniz, çok iyi gidiyorsun hadi bakalım dersiniz
üç parmağa hemen çıkar. Üç parmak tek boğum, üç parmak iki
boğum, üç parmak üç boğum dersiniz hiyerarşik bir şekilde duyar-
sızlaştırmayı uygularsınız davranışçı yöntemle. Eşinin parmağına
alacaksın bir parmağını, iki parmağını, şimdi penis almaya geldi
sıra hadi aferin, aslanım, gözüm dersin bitti olay. Buna vajinismus
Davranışçı Model Başlangıç 19
tedavisi denir. Dünyanın her yerinde uygulanan tedavi yöntemi
budur. Davranışı yaptıkça ödül alır yapmadıkça sıkıntı hisseder.
Kursiyer Ö: Sigarayı bırakmak gibi.
Tahir Özakkaş: Sigarada aynı şey. Hafiften başlarsınız ağıra doğru
gidersiniz, davranışçı tedavi teknikleri nettir. Vajina ve penis bu-
luştu mu?
Kursiyer S: Buluştu.
Tahir Özakkaş: Buluştu, mesele bu! He nasıl buluşmuş, duyguyu
hissetmiş. Biz duyguyu bilmiyoruz. Biz problemi düzeltip düzelt-
memekle ilgileniriz. Evet, buyurun efendim.
Kursiyer B: Şimdi bu şeyi verirken diyelim, ödülü verdik ortadan
kaldırmaya çalıştığımız etkende ama altta kaygı yatıyorsa…
Tahir Özakkaş: Alt neresi? Etki vardır, tepki vardır kardeşim.
Uyduruk şeylere inanma. Alt, üst, bilinçdışı ne bunlar? Kim göste-
riyor, var mı gösteren? (gülüşmeler).
Kursiyer B: Başka bir şeyle çocuk devam etmiyor mu? Biz onu kan-
dırdık ama çocuktaki esas problemi ortadan kaldırmadığımız içi
çocuk başka bir etkende devam ediyor.
Tahir Özakkaş: Onların hepsini açıklayacağız, ecele etmeyin.
(Hoca bir personele odasındaki bilgisayardan Jeffrey Magnavita’nın
kitabından tercüme edilmiş iki bölümlük bir kısmın kırk beş adet
çıktısını almasını söyler).
Tahir Özakkaş: Size yetiştirmek için bir kitabın iki bölümü güzel
tercüme ettirdim de çok güzel toparlamış. Davranışçılığın ve biliç-
sel terapinin tarihsel kökenini alarak özet halinde kişilik yapılarıyla
ve kuramlarıyla birleştiren bir çalışma Jeffrey Magnavita’nın kişilik
bozuklukları diye büyük ve bir kitabı var onu tercüme ettiriyorum