2
SAFEViYYE taç giyen tarikatta siyah taç giyen Sünniler'in ve bunlara "ka- : Tarli:J·i Güzlde (N eva!), s. 675; a.mlf., Nüzhetü'l-f!:ulub (Strange), s. 81; Bezzaz, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2123, 3099, tür.yer.; Tarih, s. 264-269; Cami, s. 577; Hunc1, Tarli:J-i 'Alem' Emini ). E. Woods). London 1992, s. 261- 307; Ebü'l-Yümn el-Uleym1, el-Ünsü'l-celfl bi-tarf- ve'l-Ijalfl, Arnman 1973, ll, 169, 236; Handm1r. lfablbü's-siyer, IV, M1rYahya Kazv1n1, Lübbü't-tevarfi:J, Tahran 1363 s. 383- 392; s. 57-58; Gaffar!, Cihan'ara Mücteba M1nov1). Tahran 1343 s. 258-266; Hoca Sadeddin, Tacü't-tevarlh, 1280, ll, 126-127; Ahmed b. Yusuf el- Karaman!, ve '1-üvel {i't· tarli:J Ahmed Hutay - Fehml Sa'd). Beyrut lll, 1 Bey Ta- rli:J, I, 11-24; Hulv1, Hulviyye, Süley- maniye Ktp., Baba, nr. 565, vr. 128'- Abdullah Efendi, tanbul 288, s. 227-231; Hüseyin b. Abdüzzahid, Berlin 1343/1924, tür. yer.; lll, 179· 180; Bursev1, Silsile-i Celvetiyye, tanbul 1291, s. 63,66-70, 112; MüstakimzadeSü- leyman Sadeddin, Traktat Über die Derwischmüt- zen: Risale-i Taciyye ( H. Anetshofer- Hakan T KaratekeL Leiden 2001, s. 67-68, 86-87; Hidayet, Vlll, 4-10; Har1r1zade, Tibyan, vr. 32b, 70b-71'; Il, vr. 221b-225'; Browne, LHP, s. 41-49; Mehmed Silsilename-i SQ{iyye, Selim Ktp ., Aziz Mahmud Hüdayi, nr. 1098, s. 17; Tomar-Halvetiyye, s. 18-19; Hüse- yin Vassaf. Sefine-i Evliya (haz. Mehmet Ali 2006, Il , 432-433; W. Hinz, Uzun Hasan ve Cüneyd (tre. Tevfik Ankara 1948, s. 5-22, 62-77, 81-86; Zeki Velid! Togan, "Sur l'origine des safavides", Melanges Louis Massignon, Damascus 1959, lll, 345-357; V. Minorsky, lranica, Tahran 1964, s. 252; a.mlf., "The Poetry of Shah I", BS O- AS, X (1940-42), s. 1025', 1032' , 1036', 1037'; Ma'süm Ali Tara'if!:, lll, 77; J. S. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, Oxford 1971 , s. 78, 99- 101; M. M. Mazzaoui, The Origins of the Safa- vids: Si'ism, and the Gulat, Wiesbaden 1972, s. 41-58, 71-83; FarukSümer, Safevi Dev- leti'nin ve Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s. 1-42; Abdül- baki Tarih Boyunca Mezheple- ri ve 1979, s. 72-176; R. Savory, Iran under the Safavids, Cambridge 1980, s. 1- 26; A. Allouche, The Origins and Development o{ the Ottoman-Safavid Conflict (906-962/1500- 1555), Berlin 1983, s. 30-64; Abdülhüseyin Zer- r1nk0b, Dünbale-i CüstücQ der Iran, Tahran 1367 s. 62-77; Tarli:J-i Al-i Celayir, Tahran 1381, s. 221-231; Mustafa Ekinci, Anadolu Tarihsel Arka Pla- 2002, s. 55-144; S. Hossein Nasr, "Religion in Safevid Persia", Ir. S, VII ( 197 4). s. 272-273; Hamid Algar, "Some Observations on Religion in Safevid Persia", a.e., VII ( 1974). s . 287-290; Mirza "Safevilerin Kökenine Dair", TTK Belleten, XL/158 (1976), s. 287-329; 462 W. Hickman, "Ummi Kemal in Anatolian 1l:aditi- on", Turcica, XIV, Paris 1982, s. 155-167; M. Gronke. "Auf dem Weg der geistlichen zur welt- lichen Macht: Schlaglicher zur frühen Safawi- ya", Saeculum, XLII, Freiburg 1991, s. 164-183; Öngören, "Sünni Bir Tarikattan Bir Dev- lete: Safeviyye ve Safevi Devleti", Bilgi ve Hikmet, Xl, 1995, s. 82-93; Tah- sin "Safevller" , X, 53-54; a.mlf., "Cü- neyd-i Safevl", Vlll, 123-124; Fuat Bayra- Nihat Azamat. "Bayramiyye", a. e. , V, 270; Nihat Azamat, "Erdebill, Alaeddin", a.e., XI, 279. ÖNGÖREN SAFF..\R, Ebu Ebu Rüknüdd!n (Rüknülislam) b. b. Ahmed ez-Zahid es-Saffar el-Ensarl el-Buhar! . 534/1139) Hanefi faki bi ve Matürldl L 460 (1 068) Buhara'da du. Daha çok Saffik ve Zahid Saffar diye bilinir. alimlerle bir aile içinde büyüdü. dedesi ve büyük dedesi kendi dönemlerinde Hanefi mez- hebinin ileri gelenlerindendi. Özellikle de- desi Ebü'n-Nasr es-Saffar'dan na- killerden onun önemli bir Hanefi-Matürldl alimi le, vr. 8b). olarak ilim tahsi- line Ebu Hafs ömer b. Mansur el- Bezzaz, Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed el-Mervezl, Ebu Ya'küb Yusuf b. Mansur es-Seyyar! ve Ebu Muhammed Abdülazlz b. Müstakar el-Kermini de da yer Hak söylemek- ten ilahi emirlere gör- uygulamalara tepkisini sertçe ortaya için Sultan Sencer tara- bir süre Merv'de ikamete mecbur edildi. Orada Abdülkerlm es-Sem'ani ile buldu. Daha sonra dön- Buhara'da vefat etti. Zühd ve Ebu es-Saffar boyunca dini ilimlerle gul ve çok Buhara'da cuma yapan Hammad ve ünlü Hanefi fakihi han yer Fakih ol- makla birlikte daha çok ta- Günümüze intikal eden eseri bunu teyit etmekte- dir . Onun kelama dair belli Kelam ilmiyle mak ve bu konuda bilgi üretmek peygam- berlere varis olmak demektir. iman etmekle yükümlü dair bilgilerin zaruri nazari gösterir. "bilgi" gelmez, aksine o nurani bir cevherdir. Pey- gamber gönderilmeseydi bile insanlar yürüterek iman etmek- EbO ishak es erinin ilk ve son Efendi Ktp. , nr. 1220)

ı.! REŞAT - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Reşat Öngören, "Sünni Bir Tarikattan Şii Bir Dev lete: Safeviyye Tarikatı ve İran Safevi Devleti", Bilgi ve Hikmet, Xl, İstanbul

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • SAFEViYYE

    dar'ın etrafında toplanıp kızıl taç giyen kızılbaşlardan ayrılarak tarikatta siyah taç giyen Sünniler'in olduğu ve bunlara "ka-rabaş" dendiği belirtilmiştir.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Müstevfı, Tarli:J·i Güzlde (N eva!), s. 675; a.mlf., Nüzhetü'l-f!:ulub (Strange), s. 81; İbn Bezzaz, Şafvetü'ş-şafa', Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2123, 3099, tür.yer.; Aşıkpaşazade, Tarih, s. 264-269; Cami, Nefe/:ıtıt, s. 577; Hunc1, Tarli:J-i 'Alem' ara-yı Emini (nşr. ). E. Woods). London 1992, s. 261-307; Ebü'l-Yümn el-Uleym1, el-Ünsü'l-celfl bi-tarf-I:Ji 'l-~uds ve'l-Ijalfl, Arnman 1973, ll, 169, 236; Handm1r. lfablbü's-siyer, IV, 4ı3-429; M1rYahya Kazv1n1, Lübbü't-tevarfi:J, Tahran 1363 hş., s. 383-392; Taşköprizade, eş-Şef!:a'if!:, s. 57-58; Gaffar!, Cihan'ara (nşr. Mücteba M1nov1). Tahran 1343 hş., s. 258-266; Hoca Sadeddin, Tacü't-tevarlh, İstanbul 1280, ll, 126-127; Ahmed b. Yusuf el-Karaman!, AI:Jbtırü'd-düvel ve aşarü '1-üvel {i't· tarli:J (nşr. Ahmed Hutay - Fehml Sa'd). Beyrut 14ı2;ı992, lll, 1 ı5-116; İskender Bey Münş1, Ta-rli:J, I, 11-24; Hulv1, Lemeztıt-ı Hulviyye, Süley-maniye Ktp., Düğümlü Baba, nr. 565, vr. 128'-ı29b; Sarı Abdullah Efendi, Semertıtü'l-fuad, İstanbul ı 288, s. 227-231; Hüseyin b. Abdüzzahid, Silsiletü'n-nesebi'ş-Şafeviyye, Berlin 1343/1924, tür. yer.; Müneccimbaşı. Sahtıifü'l-ahbtır, lll, 179· 180; İsmail Hakkı Bursev1, Silsile-i Celvetiyye, İstanbul 1291, s. 63,66-70, 112; MüstakimzadeSü-leyman Sadeddin, Traktat Über die Derwischmüt-zen: Risale-i Taciyye ( nşr. H. Anetshofer- Hakan T KaratekeL Leiden 2001, s. 67-68, 86-87; Hidayet, Ravzatü'ş-şafa, Vlll, 4-10; Har1r1zade, Tibyan, ı, vr. 32b, 70b-71'; Il, vr. 221b-225'; Browne, LHP, s. 41-49; Mehmed Şükrü, Silsilename-i SQ{iyye, Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdayi, nr. 1098, s. 17; Tomar-Halvetiyye, s . 18-19; Hüse-yin Vassaf. Sefine-i Evliya (haz. Mehmet AkkuşAli Yılmaz), İstanbul 2006, Il , 432-433; W. Hinz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd (tre. Tevfik Bıyıklıoğlu). Ankara 1948, s. 5-22, 62-77, 81-86; Zeki Velid! Togan, "Sur l'origine des safavides", Melanges Louis Massignon, Damascus 1959, lll, 345-357; V. Minorsky, lranica, Tahran 1964, s. 252; a.mlf., "The Poetry of Shah ısmail I", BS O-AS, X (1940-42), s. 1025', 1032', 1036', 1037'; Ma'süm Ali Şah. Tara'if!:, lll, 77; J. S. Trimingham, The Sufi Orders in Islam, Oxford 1971 , s. 78, 99-101; M. M. Mazzaoui, The Origins of the Safa-vids: Si'ism, ŞO.fism and the Gulat, Wiesbaden 1972, s. 41-58, 71-83; FarukSümer, Safevi Dev-leti'nin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s. 1-42; Abdül-baki Gölpınarlı, Tarih Boyunca İslam Mezheple-ri ve Şülik, İstanbul 1979, s. ı 72-176; R. Savory, Iran under the Safavids, Cambridge 1980, s . 1-26; A. Allouche, The Origins and Development o{ the Ottoman-Safavid Conflict (906-962/1500-1555), Berlin 1983, s. 30-64; Abdülhüseyin Zer-r1nk0b, Dünbale-i CüstücQ der Taşavvuf-i Iran, Tahran 1367 hş., s. 62-77; Ş1r1n Beyanı. Tarli:J-i Al-i Celayir, Tahran 1381, s. 221-231; Mustafa Ekinci, Anadolu Aleviliği'nin Tarihsel Arka Pla-nı, İstanbul 2002, s. 55-144; S. Hossein Nasr, "Religion in Safevid Persia", Ir. S, VII ( 197 4). s. 272-273; Hamid Algar, "Some Observations on Religion in Safevid Persia", a.e., VII ( 1974). s. 287-290; Mirza Abbaslı. "Safevilerin Kökenine Dair", TTK Belleten, XL/158 (1976), s. 287-329;

    462

    W. Hickman, "Ummi Kemal in Anatolian 1l:aditi-on", Turcica, XIV, Paris 1982, s. 155-167; M. Gronke. "Auf dem Weg der geistlichen zur welt-lichen Macht: Schlaglicher zur frühen Safawi-ya", Saeculum, XLII, Freiburg 1991, s. 164-183; Reşat Öngören, "Sünni Bir Tarikattan Şii Bir Dev-lete: Safeviyye Tarikatı ve İran Safevi Devleti" , Bilgi ve Hikmet, Xl, İstanbul 1995, s. 82-93; Tah-sin Yazıcı. "Safevller" , İA, X, 53-54; a.mlf., "Cü-neyd-i Safevl", DİA, Vlll, 123-124; Fuat Bayra-moğlu- Nihat Azamat. "Bayramiyye" , a .e. , V, 270; Nihat Azamat, "Erdebill, Alaeddin", a.e., XI, 279. ı.! REŞAT ÖNGÖREN

    SAFF..\R, Ebu İshak (}~.::ı.!f JG>....!~l)

    Ebu İshak Rüknüdd!n (Rüknülislam) İbrahim b. İsmaıl b. Ahmed ez-Zahid es-Saffar

    el-Ensarl el-Buhar! (ö. 534/1139)

    Hanefi fakibi ve Matürldl kelamcısı. L ~

    460 (1 068) yılı civarında Buhara'da doğdu. Daha çok Saffik ve Zahid Saffar diye bilinir. Yetiştirdiği alimlerle tanınan bir aile içinde büyüdü. Babası, dedesi ve büyük dedesi kendi dönemlerinde Hanefi mez-hebinin ileri gelenlerindendi. Özellikle de-desi Ebü'n-Nasr es-Saffar'dan yaptığı na-killerden onun önemli bir Hanefi-Matürldl alimi olduğu anlaşılmaktadır (Teli].Lşü'l-edille, vr. 8b). İlk olarak babasından ilim tahsi-

    line başladı. Ebu Hafs ömer b. Mansur el-Bezzaz, Ebu Bekir Muhammed b. Ahmed el-Mervezl, Ebu Ya'küb Yusuf b. Mansur es-Seyyar! ve Ebu Muhammed Abdülazlz b. M üstakar el-Kermini de hocaları arasında yer alır. Hak bildiği şeyleri söylemek-ten çekinmediği, ilahi emirlere aykırı gör-düğü uygulamalara karşı tepkisini sertçe ortaya koyduğu için Sultan Sencer tara-fından bir süre Merv'de ikamete mecbur edildi. Orada Abdülkerlm es-Sem'ani ile görüşme imkanı buldu. Daha sonra dön-düğü Buhara'da vefat etti.

    Zühd ve takvasıyla tanınan Ebu İshak es-Saffar hayatı boyunca dini ilimlerle meşgul olmuş ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Buhara'da cuma imamlığı yapan oğlu Hammad ve ünlü Hanefi fakihi Kadİhan öğrencileri arasında yer alır. Fakih ol-makla birlikte daha çok kelamcılığıyla ta-nınmıştır. Günümüze intikal eden Tel{ıişü'l-edille adlı eseri bunu teyit etmekte-dir. Onun kelama dair belli başlı görüşleri şöylece sıralanabilir: Kelam ilmiyle uğraşmak ve bu konuda bilgi üretmek peygam-berlere varis olmak demektir. İnsanların iman etmekle yükümlü kılınması Allah'ın varlığına dair bilgilerin zaruri değil nazari olduğunu gösterir. Akıl "bilgi" anlamına gelmez, aksine o nurani bir cevherdir. Pey-gamber gönderilmeseydi bile insanlar akıl yürüterek Allah'ın varlığına iman etmek-

    EbO ishak es·Saffar' ın Telf:ıişü'L·edille Li·(cava'idi 't·tevl,ıid adlı eserinin ilk ve son sayfaları (Atıf Efendi Ktp. , nr. 1220)

  • le yükümlü olurlardı. İlahi isimler tevklfi olup naslarda yer almayan isim ve sıfatlar Allah'a nisbet edilemez. İmanın gerçek-leşmesi için "Allah" lafzını söylemenin şart kılınması esrna-i hüsnanın tevklfi olduğuna dair bir delildir. Engelleyici bir sebep bulunmadığı takdirde kelime-i tevhidi dil-le ifade etmek imanın geçerliliği için şarttır (Tell].işü'l-edille, vr. 75"-77b, 139"-141"). İnsanlara ait fiilierin Allah'ın yaratmasıyla gerçekleştiğine inanmayan klmse mü-min sayılmaz (a.g.e., vr. 147b). İlahi mesaj-ları iletmekle görevli (rusül) meleklerin peygamber olmayan insanlardan üstün ol-duğunu söyleyen Matüridi'nin görüşü bu konudaki diğer görüşlerden daha isabet-lidir (a.g.e., vr. 157b). Her ne kadar Muham-med b. Mukatil er-Razi gibi bazı alimler velilerin mucizeye benzer kevni keramet-ler gösterebileceğini söyleyenleri tekfir et-mişse de Ehl-i sünnet alimlerinin çoğu bu tür kerametierin zuhur etmesini mümkün görür (a.g.e., vr. 157b-158"). Allah'ın TQr'a tecelli etmesini, alametlerinin tecelli et-mesi şeklinde yorumlamak isabetsizdir. Zi-ra ilgili ayetten Allah'ın ilahi zatıyla keyfıyetsiz bir şeklide tecelli ettiği anlaşılmaktadır (a.g.e., vr. 169b). Saffar, EbQ Hanife'yi Ehl-i sünnet'in kurucusu olarak kabul eder ve eserinde daha çok onun görüşlerine yer verir. EbQ Hafs el-Kebir'in zamanımıza ulaşmayan er-Reda 'ala ehli'l-ehva' adlı ese-rinden naklllerde bulunduğu için Saffar'ın kelam tarihi açısından önemli bir yere sa-hip olduğu kabul edilir. Ayrıca EbQ Hanife'-ye dair pek çok rivayeti nakletmesiyle de dikkat çeker.

    Eserleri. 1. TelJJ.işü '1-edille li-]fava'i-di't-tev]J_id. Çeşitli yazma nüshaları bulu-nan eserde (mesela bk. Atıf Efendi Ktp., nr. ı 220) bütün kelam konuları ayrıntılı bi-çimde ele alınmakta ve Matüridiyye ko-nusunda önemli bilgiler nakledilmektedir. Eserde Matüridiyye yerine Hanefiyye ve daha çok EhH sünnet adı öne çıkarılır. Ma-türidi'ye de nadiren atıfta bulunularak ge-nellikle EhH sünnet mezhebi EbQ Hani-fe'ye nisbet edilir. Eserde esrna-i hüsna al-fabetik sıraya göre oldukça geniş biçim-de işlenmiş, birçok kelam konusu esrna-i hüsna ile irtibatlandırılarak anlatılmıştır. 2. el-İbdne. Nübüwet ve risalet konu-larına dair bir eserdir (a.g.e., vr. ı 56b). 3. Ecvibe. Fıkha dair olup bir nüshası bilin-mektedir (her ikisi için bk. Brockelmann, GAL, I, 548; Suppl., I, 758). Saffar'ın ayrıca Kitabü's-Sünne ve'l-cema'a, Şakkü'lcenne (Farsça) ve TelJJ.işü'z-zahid adlı eserleri kaynaklarda zikredilmektedir.

    BİBLİYOGRAFYA :

    Ebu İshak es-Saffiir, Teli]Tsü 'l-edille, Atıf Efen-di Ktp., nr. 1220, vr. 3•-b, 7', Bb, 19b-22b, 72•-b, 75'-77b, 139'-141', 143b, 147b, 156b, 157b-158', 169b; Sem'an!, el-Ensab, VIII, 77 -78; a.mlf., et-Taf:ıbfr fi'l-mu'cemi'l-kebfr (nşr. Mün!re Nacl Salim), Bağdad 1395/1975, ı, 71; Zeheb!, A'lamü'n-nübela', XXI, 92-93; Kureş!, el-Ceuahirü'l-muçtıyye, I, 73-74; Tem!m!, et-Taba~atü's-seniyye, I, 185-186; Keşfü'?-?Unün, I, 472; Leknev!, el-Feua'idü'l-be-hiyye, s . 7-9; Brockelmann, GAL, I, 548; Suppl., ı , 758; lzaf:ıu'l-meknün, ı , 270; Hediyyetü 'l-'ari-fin, ı , 9; Zirikll, el-A'lam (Fethullah), I, 32.

    liJ İLYAS ÜzüM

    ı 1 SAFFAR, Ya'küb b. Leys

    ( .)~'~'01~~)

    Ebu Yusuf Ya'küb b. el-Leys es-Saffar es-Sicistan1

    (ö. 265/879)

    Saffarller Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdan

    L (861-879).

    _j

    Zerenc yakınlarındaki Karnin adlı bir köy-de doğdu. Babası Leys, Sistan eyaJetinin merkezi Zerenc'de bakırcı (saffar) esnafının reisiydi. Zerenc'e giderek bir bakırcının yanında çalışmaya başlayan Ya'küb ba-basının dükkanına sık sık uğrayan fütüv-vet teşkilatı mensubu gençlerin, ayyarla-rın arasına katıldı. Ya'küb ve kardeşi Amr çok geçmeden zahidlikleri ve cömertlikle-riyle tanınıp taraftar kazandılar. Ya'küb ve taraftarları, Sistan'da Tahiriler'e karşı is-yan eden Büst şehri ayyarlarının reisi Sa-lih b. Nasr (Nadr) el-Kinani'ye katıldı. Salih, ordu kumandanlığına getirdiği Ya'küb'un yardımıyla Büst şehrini ele geçirdi (238/ 852). Sistan'daki Hariciler'in reisi Arnmar b. Yasirve Tahirller'in Sistan valisi İbrahim ile oğlu Muhammed' e karşı birlikte müca-dele eden Ya'küb ile Salih bir süre sonra anlaşmazlığa düştüler. Aralarında meyda-na gelen savaşı kaybeden Salih kaçarak gizlendi (244/858). Sistan ordusu Salih'in ardından onun kardeşi Dirhem b. Nasr'a biat etti, Ya'küb ise onun ordu kumanda-nı olarak kaldı. Ancak Dirhem, Ya'küb'un halk tarafından sevilmesini kıskanarak onu öldürmek istedi. Durumu anlayan Ya'küb, Dirhem'in kuwetlerini mağ!Qp edip bü-tün Sistan'a haklm oldu; Sistan halkı ve ordusu Ya'küb'u emir olarak tanıdı (247/ 861)

    B üst şehrine çekilmiş olan Salih b. Nasr, Ya'küb ile yaptığı savaşlarda başarılı ola-roayıp Zemindaver ve Zabülistan haklmi Zunbil'in yanına kaçtı. 7 Zilhicce 249'da (21 Ocak 864) Zunbil'in üzerine yürüyen

    SAFFAR, Ya'kOb b. Leys

    Ya'küb, Ruhhac bölgesinde yapılan savaşı kazandı; Zunbil öldürüldü (250/864). Salih b. Nasr kaçmaya muvaffak olduysa da da-ha sonra yakalanarak Zerenc'e götürüldü ve Muharrem 251 'de (Şubat 865) burada vefat etti. Zunbil'in yeğeni Salih b. H u cr' u Ruhhac'a vali tayin eden Ya'küb, Harici reisi Ammar'ı da bertaraf etmeyi başardı (27 Cemaziyelahir 251 1 26 Temmuz 865). Ardından Ruhhac'daki Kuhek Kalesi'nde isyan eden Vali Salih b. Hucr üzerine yü-rüyüp kaleyi kuşattı . Salih esir düşmektense intiharı tercih etti. Ya'küb kaleye güvenilir bir adamını bırakarak Zerenc'e döndü (26 Cemaziyelevvel 253 1 3 Haziran 867)

    Daha sonra Sistan ve Afganistan'ın bir kısmını itaat altına alan Ya'küb, Tahiri-ler'in yönetimindeki Herat'ı zaptetti, ardından BQşenc'e haklm oldu. Tahiri Hüküm-darı Muhammed b. Tahir, Ya'küb'a elçiler-le hediyeler ve hil'atler gönderip onun Sis-tan, Kabil, Kirman veFars hakimiyetini ta-nıdı. Ya'küb da Zerenc'de kendi adına hut-be okutarak bağımsızlığını ilan etti (253/ 867). Sistan'ı düşmanlardan korumak için topraklarını genişletmek gerektiğine ina-nan Ya'küb bu amaçla ertesi yıl Kirman'a doğru yürüdü. Abbasiler'in Fars valisi Ali b. Hüseyin'in kumandanı Tavk b. Mugallis ile giriştiği savaşı kazanıp K.irman'a haklm oldu. Ardından Fars üzerine yürüdü. S Ce-maziyelewel 255 (21 Nisan 869) tarihinde Şiraz yakınlarında meydana gelen savaşta Ali b. Hüseyin'i esir aldı. Böylece Fars böl-gesine de haklm olan Ya'küb pek çok ga-nimet elde etti. Ancak onun geri dönme-sinin ardından Fars tekrar Abbasiler'in ida-resi altına girdi.

    Ya'küb Fars'ta iken Zunbil'in oğlu FirQz, B üst'te hapsedildiği yerden kaçarak önce Ruhhac'ı zaptetti, sonra da Zabülistan'a hakim oldu. Onu takıp için sefere çıkan Ya'küb bu sırada Gazne'yi aldı, Zabülistan'ı ele geçirip Gerdiz'i haraca bağladı ve Ka-bil'e kadar ilerledi (255/869). Doğuya yap-tığı bu seferin ardından tekrar Fars'a yö-nelmek isteyen Ya'küb, Halife Mu'temid-Alellah Ahmed b. Ca'fer'in Fars'a karşılık Belh, Toharistan, Sistan ve Sind eyaJetle-rinin idaresini kendisine vermesi üzerine geri döndü. 259 (873) yılında çıktığı doğu seferinde FirQz'u ele geçirdi. Dönüşünde Herat'ı iklnci defa itaat altına aldı.

    Hariciler İbrahim b. Ahdar'ın reisliği dö-neminde Ya'küb'a itaat ettiler ve ordusu-na katıldılar. Nişabur'a haklm olan Ya'küb, Tahiriler hanedanına son verdi (Şevval 259/ Ağustos 873) Ancak Halife Mu'te-

    463