Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi
SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
YIL 2012 CİLT 7 SAYI 2 SAHİBİ OWNER Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml adına On behalf of Gaziosmanpasa University Institute of Social Sciences
Prof Dr Ali ACcedilIKEL aliacikelgopedutr
EDİTOumlR EDITOR Yrd Doccedil Dr Ali Osman SOLMAZ sbadgopedutr YAZI İŞLERİ EDITORIAL SECRETARY Turgut AKARSLAN sbadgopedutr YAYIM KURULU EDITORIAL BOARD Prof Dr Ali ACcedilIKEL Doccedil Dr Alpay Doğan YILDIZ Doccedil Dr Halit CcedilİCcedilEK Yrd Doccedil Dr Tuncay BOumlLER Yrd Doccedil Dr Yusuf TEMUumlR ISSN 1306-732X
Baskı Printing
Gaziosmapaşa Uumlniversitesi Rektoumlrluumlğuuml Matbaası Gaziosmanpasa University Press
Yazışma Adresi Correspondence Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Taşlıccediliftlik Yerleşkesi Tokat
Tel 356-252 1616 (3422-3127) E-posta sbadgopedutr Web httpsosyalbgopedutrdergiasp Kapak Tasarım Cover Design Oumlğr Goumlr Hadi ESMERAY Dergimiz ASOS Sosyal Bilimler İndeksi tarafından dizinlenmektedir
Her hakkı saklıdır Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi yılda iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir Dergide yayımlanan makalelerdeki goumlruumlş ve duumlşuumlnceler yazarların kişisel goumlruumlşleri olup hiccedilbir şekilde Sosyal Bilimler Enstituumlsuumlrsquonuumln veya Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquonin goumlruumlşlerini yansıtmaz Dergide yer alan yazıların dil ve bilim sorumluluğu yazara aittir
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi
SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Bu Sayının HakemleriAdvisory Board
Prof Dr Ali ACcedilIKEL
Prof Dr Hanifi VURAL
Doccedil Dr Bahir SELCcedilUK
Doccedil Dr Ersan OumlZ
Doccedil Dr Guumllşah BAŞOL
Doccedil Dr Guumlluumlstan ERDAL
Doccedil Dr Mehmet DİKKAYA
Doccedil Dr Meral UZUNOumlZ
Doccedil Dr Muzaffer KOCcedil
Doccedil Dr Recep KOCcedilAK
Doccedil Dr Selim OumlZDEMİR
Doccedil Dr Yavuz KAHRAMAN
Yrd Doccedil Dr Ali BORA
Yrd Doccedil Dr Ali Rıza OumlZUYGUN
Yrd Doccedil Dr Etem YEŞİLYURT
Yrd Doccedil Dr Halit CcedilİCcedilEK
Yrd Doccedil Dr Hatice GEDİK
Yrd Doccedil Dr Hayrettin TUumlLEYKAN
Yrd Doccedil Dr Nihat AKBIYIK
Yrd Doccedil Dr Rıza GOumlKLER
Yrd Doccedil Dr Ruumlştuuml YAYAR
Yrd Doccedil Dr Samettin BAŞOL
Yrd Doccedil Dr Sinan SARISOY
Yrd Doccedil Dr Tahsin İLHAN
Yrd Doccedil Dr Tuncay BOumlLER
Yrd Doccedil Dr Ufuk KARAKUŞ
Yrd Doccedil Dr Yusuf TEMUumlR
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi
SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
İCcedilİNDEKİLERCONTENTS
Suzan TOKATLI Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil
Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri ile
Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar 1
Abdullah AYDIN İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses
Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi13
Oumlmer Luumltfi İSPİRLİ Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı29
Ahmet İNANIR İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint
Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi
Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc (Evlatlık-Evladiye)
Vakıf UygulamasındaldquoEvlacircdrsquouumll EvlacircdrdquoMeselesi44
Mayis AZİZOV Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi
Youmlnlendirmede Kullanılması
Azerbaycan Oumlrneği63
Doğan BOZDOĞAN Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu
Selccediluk BUYRUKOĞLU Uygulamaların Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri74
Levent ŞAHİN Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği103
Halil KIZILASLAN Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode
Ayşe YALCcedilIN Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri119
Tuumlrker ŞİMŞEK Karl Gunnar Myrdalrsquoın
Birol CcedilETİN Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri141
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi
SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Erkan DEMİRBAŞ Ekonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası
M Veysel KAYA Bağımsızlığı Arasında Nedensellik İlişkisi
Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneği149
Bilge GOumlZENER Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin
Murat SAYILI Genel Olarak Değerlendirilmesi 169
Oumlmer Faruk UumlNAL Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik
Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi (Vaka Ccedilalışması)185
Uumlmmuumlhan OumlNER İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler
Fatma M BUDAK Programlarında Kullanılan Kavramların
Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu206
M Cevat YILDIRIM Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki
Abdurrahman EKİNCİ Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı Değişkenler
Accedilısından İncelenmesi229
Rıza GOumlKLER Uumlniversite Oumlğrencilerinin Yabancı Dil Dersine
Sezai KALAFAT Karşı Tutumları İle Kontrol Odağı Durumları
Recep KOCcedilAK Arasındaki İlişkinin Farklı Değişkenler
Osman Zati YAZAR Bakımından İncelenmesi247
Erkan TUumlRKOĞLU
Uumlmmuumlhan Y DAĞLI Ccedilocukları Okul Oumlncesi Eğitim Kurumlarına
Devam Eden Velilerin Oumlnem
Verdikleri Kurum Oumlzellikleri266
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
1
Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde Bazı Zarf-Fiil Eklerinin İşlev ve Kullanım Oumlzellikleri
ile Zarf-Fiil Goumlrevindeki Yapılar
Suzan Tokatlı1
Oumlzet
Zarf-fiil ekleri fiillerin cuumlmle iccedilinde zarf olarak kullanılmasını sağlayan ve
ccedileşitli işlevleri olan dil yapılarıdır Zarf-fiiller bazen temel işlevlerini kaybederek başka
bir yapıya buumlruumlnmuumlşlerdir Tuumlrkccedilenin tarihicirc doumlnemlerinden itibaren kullanılan ve
sınırlama işlevine de sahip olan -(y)IncA+(y)A kadar dek değin anlamındaki -(y)IncA
-(y)UncA eki Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bu işlevini kaybederek -(y)IncA+(y)A kadar dek
değin şeklinde kullanılmaya başlamıştır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de -(y)IncA+(y)A
kadar dek değin anlamında sınırlama işleviyle kullanılan ek tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde
olduğu gibi bu işlevini korumuştur Ekin Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde bulunmayan bir işlevi de
-AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık bildirmesidir Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde ek
bu işlevle de kullanılmaktadır Zarf-fiil ekleri iyelik ekleri almazlar Irak Tuumlrkmen
Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA ekleri iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle birlikte
de kullanılmaktadır Dikkat ccedileken bir diğer nokta da birleşik yapıdaki zarf-fiil ekleridir
-mAğIydAn -mAğI birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da yapıları zarf-
fiil goumlrevinde kullanılmaktadır Ccedilalışmamızda buumltuumln bu konular uumlzerinde durulacaktır
Anahtar Kelimeler Zarf-fiil İşlev Şahıs eki Birleşik zarf-fiiller
The Functions and Usages of Some Adverbial Suffixes and Adverbial Phrases in
the Iraqi Turkman Dialect
Abstract
Adverbial suffixes are language structures which enable verbs to be used as an
adverb in a sentence with various functions Adverbials can be used differently by
losing their main function The suffix -(y)IncA+(y)A which has been used throughout
the history of the Turkish language and which has the function of of restriction and -
(y)IncA -(y)UncA which are used to mean until up to has lost this function in the
Turkish language and it has started to be used as -(y)IncA+(y)A kadar dek değin In
the Iraqi Turkman Turkish the suffix which is used to mean -(y)IncA+(y)A kadar dek
değin with the function of restriction has maintained its function as in old Turkic
dialects One function this suffix does not have in the Turkish language is to refer to
1 DoccedilDr Erciyes Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumlluumlmuuml
suzanterciyesedutr
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
2
comparison and contrast with the meaning of -AcAğInA The suffix in the Iraqi
Turkman language is used with this function as well Adverbial suffixes donrsquot take
possessive markers In the Iraqi Turkman language the suffixes -(y)IncA -(y)UncA and
-AndA can be used with possessive suffixes and personal markers Another interesting
language structures are compound adverbial suffixes The phrases -mAğIydAn -mAğI
birli -dIğIydAn -dIğI birli -dIğı yerde -m-m+da are used with the function of
adverbials This study focuses and covers all those mentioned above
Key Words Adverbial Function Possessive personal suffix Compound
adverbials
GİRİŞ
Zarf-fiiller tek başına bir yargı bildirmeyen yargı bildiren fiillerdeki
oluş ve kılışın durum ve tarzını ifade eden zarf oumlzelliğindeki yapılardır
Tuumlrkccedilede tarihicirc doumlnemlerden guumlnuumlmuumlze ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerine kadar geccedilen
suumlrede farklı işlevlerde ccedileşitli zarf-fiil ekleri kullanılmıştır Zamanla bu zarf-fiil
eklerinin bazıları yeni işlevler kazanırken bazıları da mevcut işlevlerinden bir
kısmını kaybetmiştir
-(y)IncA -(y)UncA zarf-fiil eki de işlev kaybeden eklerden biridir Ekin
-(y)IncA -(y)UncA+(y)a kadar dek değin anlamındaki sınırlama işlevi
Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde kaybolmuştur Bu işlev buguumln eke youmlnelme hacircli eki ve
kadar dek edatları getirilerek yapılmaktadır
Ekin yapısı ve işleviyle ilgili ccedileşitli goumlruumlşler vardır Gabain Eski
Tuumlrkccedilede -GınccedilA şeklinde olan ekin (-g fiilden isim yapma eki+ccedila eşitlik
hacircli)nden meydana geldiğini ve -IncAyA kadar anlamında kullanıldığını
belirtmiştir (Gabain 198887) Muharrem Ergin ekin -gIn fiilden isim yapma
eki ile -ccedilA eşitlik ekinin birleşmesinden oluştuğunu ve Batı Tuumlrkccedilesine -InccedilA
şeklinde geccediltiğini soumlyler İşlev olarak ise ekin tek başına kadarrsquolık ifade
ettiğini sonra bu ifadenin kaybolmasıyla bu ifade iccedilin youmlnelme hali eki ile
kadar dek edatlarına bağlanarak kullanıldığını bildirir (Ergin 1985341-342)
Zeynep Korkmaz Eski Tuumlrkccediledeki -gInccedilA zarf-fiil ekinin ses değişmeleriyle
oumln ses ldquogrdquo sesini kaybederek ve dudak benzeşmesine de uğrayarak -(y)IncA -
(y)UncA şekline girdiğini soumlyler İşleviyle ilgili olarak da Eski Anadolu
Tuumlrkccedilesindeki ldquobir zaman kadarrdquo anlamı veren sınırlama işlevinin Tuumlrkiye
Tuumlrkccedilesinde kaybolduğunu buguumln bu işlev iccedilin ekin youmlnelme hacircli eki ve dek
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
3
kadar edatlarıyla genişletilerek kullanıldığını bildirir (Korkmaz 2003 1007-
1008) Korkmaz burada oumlnem taşıyan -gIn -gUn ve +ccedila eşitlik hali eklerini de
fiilden zarf tuumlreten ekler arasında goumlstermiştir (Korkmaz 2003 470-471 458-
459) Eki Bitim zarf-fiilleri olarak ele alan Banguoğlu sınırlama işlevinin eski
bir kullanım olduğunu bu anlamın yerini -inceye dek -inceye kadar gibi
uzatılmış şekillerine bıraktığını belirtir (Banguoğlu 1990 433) Deny ekin kan
+Ccedilantilde ~ kantilde+ccedilantilde birleşmesinden Kononov ise -gın~-gan + -caltcag
kaynaşmasından oluştuğunu bildirir (Korkmaz 2003 1004)
-(y)IncA -(y)UncA eki sınırlama işleviyle tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde
kullanıldığı gibi Doğu Trakya ve Uşak ili ağızlarında da kullanılmaktadır
(Oumlrnekler iccedilin bk Huumlnerli 2010 498-503)
Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek tek başına sınırlama işleviyle
kullanılmaktadır
1 Sınırlama işleviyle -(y)IncAyA kadar dek değin anlamında
kullanılışı
Ekmegi veri ccedilobannar yığışı Toh doyunca yeller o sıcağ ekmegi
ITHM 266 1112 (Ekmeği verir ccedilobanlar toplanır Tok doyuncaya kadar
yerler o sıcak ekmeği)
Arvadı bu hava şullaktan vurur men ciğerim ccedilıhtı munu getirince
ITHM 40729-30 (Hanımı bir tekmeyle vurur benim canım ccedilıktı bunu
getirinceye kadar)
Valla koydu kardaşı bir leğen doumlnderdi bir ağaş verdi dedi ldquoBu leğeni
ccedilal men gelincerdquo ITHM 2526-27 (Vallahi kardeşi koydu bir leğen doumlnderdi
bir ağaccedil verdi ldquoBu leğeni ben gelinceye kadar ccedilalrdquo dedi)
E munuki ğer kızdı hatta bu asbap hazırlayınca yol mit şeyin meyin
hazırlayınca bu kuumlccediluumlk kız bah olardan nanca sora getti ITHM 45325-27 (E
bununki işte kızdır bu elbisesini hazırlayıncaya yol iccedilin gerekli eşyaları
hazırlayıncaya kadar bu kuumlccediluumlk kız bak onlardan ne kadar sonra gitti)
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
4
Goumlz goumlzuuml sıhıncadı (Goumlz goumlzuuml sıkana goumlz goumlze bakışıp indirinceye
kadardır) Oh yaydan ccedilıhıncadı (Ok yaydan ccedilıkıncaya kadardır) Sevdanın
yaşın sorma (Sevdanın yaşını sorma) Eşk evin yıhıncadı (Aşk evini yıkıncaya
kadardır) TDH 187-10
Diyer ldquoNene gedin bir ki eteg torpağ getirin bu eve salım Men
gedirem taziye gelince kurusunrdquo KA 1526-28 (ldquoAnne gidin bir iki etek
toprak getirin bu eve bırakayım Ben taziyeye gidiyorum gelinceye kadar
kurusunrdquo der)
Sen otu tuumlkacircnda men gelince men gelennen sora sen get evde sirhet
ele KA 1872-74 (Sen duumlkkacircnda ben gelinceye kadar otur ben geldikten
sonra sen git evde istirahat et)
Dedi ldquoOy oumlluumlnce de kuumlteg yedim bu sebeberdquo KA 263 (Oy bu
sebepten dolayı oumlluumlnceye kadar (oumllesiye) dayak yedim)
İstisnaicirc olarak şu oumlrnekte ekten sonra youmlnelme hali eki gelmiştir
Koumlpeg oğlu men sebehten indiye babam ccedilıhıp munu yapıncaya ITHM
2689-10 (Koumlpek oğlu benim sabahtan şimdiye (kadar) canım ccedilıktı bunu
yapıncaya kadar)
12 Ekin bir işlevi de -AcAğInA anlamında mukayese karşıtlık
bildirmesidir Bu işlev Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesinde yoktur Ancak tarihi ve ccedilağdaş
Tuumlrk lehccedilelerinde bulunmaktadır (Huumlnerli 2012 3-9)
Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de ek bu işlevle kullanılmaktadır
Biz de arvattan kişi korhumuzdan dedih indi patşahın oğlu da olupsa ha
munun başın keser kızı da olupsa ha munun başın keser Patşah munun başın
kesince koy atah kurt yuvasına oumlzuumlnuuml goumlzuumlmuumlz de goumlrmez kurt parccedilalarsa
oumlzuumlnuuml her ne olursa ossun KA 7455-459 (Biz de karı koca korkumuzdan
ldquoŞimdi padişahın oğlu da olmuşsa bunun (ccedilocuğun) başını keser kızı da
olmuşsa bunun başını keser Padişah bunun başını keseceğine bırak bunu kurt
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
5
yuvasına atalım bunu kurt parccedilalarsa goumlzuumlmuumlz de goumlrmez her ne olursa olsunrdquo
dedik)
13 Asıl zarf-fiil ekleri isim ccedilekim iyelik ve ccedilokluk ekleriyle
genişletilemezler (Korkmaz 2003 983) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -
(y)UncA eki iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle de kullanılmaktadır İyelik koumlkenli
şahıs ekleri
Teklik 1 şahıs -m 2 şahıs -v (Kerkuumlk ağzı) -y (Kifri ağzı) 3 şahıs
yok Ccedilokluk 1 şahıs -g (-h -k) 2 şahıs -vuz -yız 3 şahıs -lar ler (Bayatlı
1996 390)
Dedi ldquoEyyidi menim kardaşım kassın yanıyızda men gelincem
kardaşım ah dese beliyizi kırram Men giderem bacıyızı getirremrdquo KA 7188-
189 (İyidir (tamam) kardeşim ben gelinceye kadar yanınızda kalsın kardeşim
ah dese belinizi kırarım Ben bacınızı getirmeye gidiyorumrdquo dedi)
Yani ki guumlnyenin ara yerinde bu asbab kaldı Kapını apardılar getirdiler
Apar geti edinceler (yekke ağır kapıdı) beş on defa apardılar getirdiler ezildi
parccedila parccedila oldu KA 1956-59 (Yani iki ccediluvalın arasında bu elbise kaldı
Kapıyı (bu elbisenin uumlzerinde) getirdiler goumltuumlrduumller Goumltuumlr getir ettiklerinde
(koca ağır kapıdır) beş on defa goumltuumlrduumller getirdiler (elbise) parccedila parccedila oldu)
Ahşam kozu goumlruumlnceler odunnan vazgeştiler koz yiğmeğe başladılar
KA 19104-105 (Akşam cevizi goumlrduumlklerinde odundan vazgeccediltiler ceviz
toplamaya başladılar)
2 Eski Tuumlrkccediledeki -GAn ekindeki G sesinin duumlşmesiyle oluşan -An
sıfat-fiil eki ile -dA bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan -AndA eki
(Ergin 1985 334-335) Azerbaycan Tuumlrkccedilesi yazı dili ve ağızlarıyla Doğu
Anadolu boumllgesi ağızlarında da kullanılmaktadır Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde de
bulunan ek iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle ccedilok yaygın olarak kullanılmaktadır
1 Teklik şahıs ekiyle
Bir kere de mahallamizden bir tavuğ ccedilaldım getirdim eve verendem
neneme gene menı oumlptı tavuğı kesti bişirdi yediğ ITHM 2311-3 (Bir kere de
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
6
mahallemizden bir tavuk ccedilaldım eve getirdim anneme verince yine beni oumlptuuml
tavuğu kesti pişirdi yedik)
Geccedilen ketle diyendem sene bir alma geti menımccedilı hardan getirdiv
ITHM 2519-10 (Geccedilen sefer sana benim iccedilin bir elma getir dediğimde
nereden getirdin)
2 Teklik şahıs ekiyle
Get biraz yemeğ memeğ al bizimccedili acımızdan geberdiğ bes lereni
matam sehabine verendev bakısını alma ITHM 23416-18 (Git biraz bizim
iccedilin yemek memek al acımızdan oumllduumlk Fakat parayı duumlkkacircn sahibine
verdiğinde uumlstuumlnuuml alma)
Paramı getirendev amanetıv verrem ITHM 2587-8 (Paramı
getirdiğinde emanetini veririm)
Nişi ha valla kor olmuştu ilk oumlğce diyendev onda fekkir halıydılar
ITHM 42526-27 (Neden ha vallahi koumlr olmuştu(farketmemişti) ilk oumlnce
dediğinde o zaman fakirlerdi)
Bir guumln sorar babadan diyer ldquoBaba nişi ccedilıhandav evden gedisen kefli
gelisen ğemlirdquo ITHM 4538-9 (Bir guumln babasından sorar ldquoBaba neden evden
ccedilıktığında keyifli gidiyorsun gamlı geliyorsunrdquo der
Dedi ldquoKurdoğlu burdan aparram seni Behri muhıta Behri muhıttan
doumlnendey getirebilmem senirdquo KA7259-260 (ldquoKurdoğlu seni buradan
okyanusa goumltuumlruumlruumlm okyanustan doumlnduumlğuumlnde getirememrdquo dedi)
1 Ccedilokluk şahıs ekiyle
Dedi ldquouh değirmenim navın kazandağ geşti yapandağ doumlnduuml geriye
ITHM 4369-10 (ldquoUh değirmenimin oyuğuna (buğday koyup) oumlğuumlttuumlğuumlmuumlzde
geccedilti yaptığımızda (bitirdiğimizde) geriye doumlnduumlrdquo dedi
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
7
Kurt dedi ldquoNe konuşağ O gece biz hekacirct edendeğ deme ki burda adam
varmışrdquo KA 10153-154 (Kurt ldquoNe konuşalım O gece biz konuştuğumuzda
burada (başka) bir adam varmışrdquo dedi)
Bağdad tacırına teslim edendeğ malımız sorduğ o tacırdan dediğ
ldquoDeğirmen daşıy var su değirmeni daşırdquo KA 1719-21 (Bağdat tacirine
malımızı teslim ettiğimizde ondan sorduk ldquoDeğirmen taşın var mı Su
değirmeni taşırdquo dedik)
İranrsquoın iccediline girendeğ bahtığ bir tahım millet geldi KA 1727-28
(İranrsquoın iccediline girdiğimizde baktık bir takım insanlar geldi)
3 Ccedilokluk şahıs ekiyle
Heresler amalalara kamccedilı vurandalar bu kızın o gozel kıpkırmızı
dudağına goz tikipler bekliller ne diyeceğtı ITHM 22530 2261 (Bekccedililer
amelelere kamccedilı vurduklarında bu kızın o guumlzel kıpkırmızı dudağına baktılar
ne diyeceğini bekliyorlar)
Buları tutandalar hakım idam kararı ccedilıkartırı haklarında ITHM 2302-
3 (Bunları yakaladıklarında hakim haklarında idam kararı ccedilıkartıyor)
Memleketten biraz yazı ccedilıhandalar beyaz giren adem kalmadı ITHM
2398-9 (Memleketten biraz dışarı ccedilıktıklarında beyaz giyen insan kalmadı)
Abunca koumltek yedi abunca yedi olar vurandalar deve duumlşınırdı dedi
ldquoege men de kuumlccedilık olsaydım ccedilakkal kimin sahlanırdım) ITHM 25923-25) (O
kadar ccedilok dayak yedi o kadar yedi (ki) onlar vurduğunda deve duumlşuumlnuumlyordu
ldquoEğer ben de (cuumlssem) kuumlccediluumlk olsaydım ccedilakal gibi saklanırdımrdquo dedi)
Bular boumlyuumlg olandalar birbirlericcedili olullar Yani bu kız o oğlana
varacağdı ITHM 3546-8 (Bunlar buumlyuumlduumlğuumlnde birbirleri iccedilin olurlar (beraber
olurlar) Yani bu kız o oğlanla evlenecekti)
Gezerdiler zulmu ğedri alemin idarasını işlemegini Buları hapsını
goumlzden geccedilirdirdiler Gezendeler de kimse bilmezdi bular acebe şahzadadılar
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
8
patşahtılar KA 18134-137 (Gezerlerdi zulmuuml haksızlığı alemin idaresini
ccedilalışmasını bunların hepsini goumlzden geccedilirirlerdi Gezdiklerinde de kimse
(bunların) şehzade padişah olduğunu bilmezdi)
3 Ccedilokluk şahıs ekindeki r sesinin duumlşmesiyle -lA şeklinde de
kullanılabilmektedir
Bu kere diyendele sene sele baba patışahın bah neccedile oğlu giderse bir
merc edeğin kızlarımnan da bir denesi getsin ITHM 45312-13 (Baba bu sefer
sana soumlylediklerinde soumlyle bak padişahın oğlu nasıl giderse bir bahse girelim
kızlarımdan da bir tanesi gitsin)
Zarf-fiil eklerinin iyelik ekleriyle kullanılması Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde
de yaygındır (Goumlkdağ 2012 118)
3 Zarf-fiil Goumlrevindeki Yapılar
31 -mAğIydAn -mAg mastar eki + I iyelik eki + ydan (ilen) vasıta
hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil
goumlrevi yapmaktadır
At allına bir tepme vurmağıydan kurtın beynini yere toumlktuuml ITHM
26123-24 (At alnına bir tekme vurunca kurdun beynini yere doumlktuuml)
Neyse geldi ilan goumlrmeğiyden oumlzuumlnuuml accedilıldı koydu gitti ITHM 39020-
21 (Neyse geldi yılan onu goumlruumlnce ccedilekildi bıraktı gitti)
Goumlnderrih ora oumlzuumlnuuml indi orda ifrit var ifirmeğiyden yandırı oumlzuumlnuuml
ITHM 41035 4111 (Oraya onu goumlndeririz şimdi orada canavar var uumlfuumlruumlnce
onu yakar)
Berber nişteri ccedilıhardı bir kere bele vurmağıydan avurdumu yardı
ITHM 42831-32 (Berber neşteri ccedilıkardı bir kere boumlyle vurunca avurdumu
yardı)
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
9
Dev bunu goumlrmeğiyden dedi ldquoMuumlhemmed Ccedilelebi Allah hetriccedili meni
azad eleginanrdquo KA 7167-169 (Dev bunu goumlruumlnce ldquoMuhammed Ccedilelebi Allah
hatırı iccedilin beni azad etrdquo dedi)
Kurdoğlu buları goumlrmeğiyden dedi ldquoBeli bu menim nene babamdırdquo KA
7446 (Kurdoğlu bunları goumlruumlnce ldquoEvet bu benim anne babamdırrdquo dedi)
32 -mAğI birli -mAg mastar eki + I iyelik eki ve birli (ile) edatının
birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi
yapmaktadır
Kapını accedilmağı birli bir buzavları var buzav kaştı kız kaccedilar ITHM
42136-37 (Kapıyı accedilınca bir buzağıları var buzağı kaccediltı kız kaccedilar)
Sebbeh oldu kahtılar yuhudan O kahmağı birli o ccedilıhtı yazya ITHM
4561-2 (Sabah oldu uykudan kalktılar O kalkınca o dışarıya ccedilıktı)
Kızı goumlrmeği birli getti tay oldu ahır uumlste başladı saman yemeğe bu
muna teeccuumlb etti ITHM 4318-9 (Kızı goumlruumlnce gitti tay oldu ahırın uumlstuumlnde
başladı saman yemeye bu buna şaşırdı)
Dedi ldquoSele Allah kır atlı Bayramrsquoın toyudu bir yel ossun sipirsin bir
yağış ossun sulasınrdquo Gerccedilekten bu demeği birli bir yel oldu sipirdi bir yağış
oldu suladı) ITHM 4343-5 (Soumlyle Allah(ım) kır atlı Bayramrsquoın duumlğuumlnuumlduumlr
bir yel olsun suumlpuumlrsuumln bir yağış olsun sulasınrdquo dedi Gerccedilekten bu boumlyle
deyince bir yel oldu suumlpuumlrduuml bir yağış oldu suladı)
Bu tuumllkuuml oumllmeği birli kahtı hapı canavarlara izin verdi ITHM 45036
4511 (Bu tilki oumlluumlnce kalktı buumltuumln canavarlara izin verdi)
Hemen oğlan duumlştuuml kısrahtan bayıldı bu bele demeği birli ITHM
45619 (Bu boumlyle deyince oğlan hemen kısraktan duumlştuuml bayıldı)
Callata dedi ldquoGel dur kapıda kazı başın uzatmağı birli munun başın
alasanrdquo KA 4266-267 (Cellata ldquoGel kapıda dur kadı başını uzatınca bunun
başını alacaksın (koparacaksın)rdquo dedi)
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
10
33 -dIğIydAn -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki+ ydan (ilen) vasıta hali
ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil
goumlrevi yapmaktadır Bu yapı Anadolu ağızlarında da kullanılmaktadır
(Oumlrnekler iccedilin bk Uumlstuumlner 2000 113-115)
Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir zille ccedilaldığıydan kız
duumlştuuml ITHM 4467-9 (Hemen oğlan elini salladı kızın ağzının uumlstuumlne bir tokat
vurunca kız duumlştuuml)
Bu oğlan yeriştiğiyden dairama bu oğlanı zirek zirek halan parccedilalayın
ITHM 42918-19 (Bu oğlan daireme gelince ccedilabuk derhal oumllduumlruumln)
Bu oğlan ora yeriştiğiyden mununccedilu toy eleyin kızımı verin oumlzuumlne
ITHM 42928-29 (Bu oğlan oraya gelince bunun iccedilin duumlğuumln yapın kızımı ona
verin)
Otu yediğiyden o kardaşların her altısı da ceyran oldular KA 3141-
142 (Otu yeyince o kardeşlerin altısı da ceylan oldular)
Kilinci kininnen ccedilekti Ccedilalmağıydan adamın boynuna (ğer tahtadı) tark
kırıldı duumlştuuml ki parccedila oldu KA 6225-227 (Kılıcı kınından ccedilekti Adamın
boynuna vurunca (tahta olduğu iccedilin) tak (diye) kırıldı duumlştuuml iki parccedila oldu)
Babası defteri ohuduğuydan başladı başına ccedilalmağa KA 11184
(Babası defteri okuyunca başına vurmaya başladı)
Ayı geldiğiyden başladı tendire ataş salmağa KA 19280 (Ayı gelince
tandıra ateş yakmaya başladı)
Kız sacı ccedilektiğiyden tandıra duumlştuuml KA 19290 (Kız sacı ccedilekince
tandıra duumlştuuml)
34 -dIğI birli -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki + birli (ile)edatının
birleşiminden oluşan bu yapı -(y)IncA -(y)UncA anlamında zarf-fiil goumlrevi
yapmaktadır
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
11
Bu nedi ğafıldan men dediğim birli bir Erep ccedilıhtı munun başını aldı
ITHM 4007-8 (Ben aniden ldquoBu nedirrdquo deyince bir Arap ccedilıktı bunun başını
aldı)
Ccedilıhar ccediloumlle ccedilıhtığı birli etrefine bahar hiccedilbir şey yohtu kabaktı ITHM
39317-18 (Tenha bir yere ccedilıkınca etrafına bakar hiccedilbir şey yoktur kabaktır)
Vurdu ussuya ussuya vurduğu birli kabağa ussu doldu ITHM 39320-
21 (Suya attı suya atınca kabağa su doldu)
Şu oumlrnekte birli (ile) edatı ses duumlşmesiyle bir şeklinde kullanılmıştır
Guumln battığı bir ccedilıhardım hassın tapsaydım soyardım malın alırdım
gelerdim ITHM 40325-26 (Guumln batınca ccedilıkardım hangisini bulsaydım
soyardım malını alırdım gelirdim)
35 -dIğI yerde -dIg sıfat-fiil eki + I iyelik eki +yer kelimesi + dA
bulunma hali ekinin birleşiminden oluşan bu yapı -ken anlamında zarf-fiil
goumlrevi yapmaktadır
Saccedilın houmlrduumlğuuml yerde bir tel o saştan dili alta yığdı KA 493-94
((Kızın) saccedilını oumlrerken o saccediltan bir tel dilinin altına koydu)
36 -m-m +da -m fiilden isim yapma eki + dA bulunma hali
ekinin birleşiminden oluşan bu yapı ikileme şeklinde kullanılarak -dIğInda
anlamında zarf-fiil goumlrevi yapmaktadır
Şamrsquoın harabalarında attı oumlzuumln guumlnnen barabar guumln ccedilıhım ccedilıhımda KA
11153-154 (Kendini guumlnle beraber (guumlneşin doğmasıyla) guumlneş doğduğunda
Şamın harabelerine attı)
SONUCcedil
Azeri sahası iccedilinde yer alan Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi ile ilgili ccedilalışmalar
ccedilok sınırlıdır Eski Tuumlrkccediledeki bir ccedilok oumlzelliği buumlnyesinde koruması kendine
oumlzguuml incelikleri dikkat ccedilekicidir Bu inceliklere dikkat ccedilekmek amacıyla
hazırladığımız ccedilalışmamızda Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinde -(y)IncA -(y)UncA
ekinin sınırlama işlevinin tarihicirc Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi korunduğu tarihicirc
ve ccedilağdaş Tuumlrk lehccedilelerinde olduğu gibi -AcAğInA anlamında mukayese
Tokatlı S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 1-12
12
işlevinin de bulunduğu tespit edilmiştir Ayrıca -(y)IncA -(y)UncA ve -AndA
eklerinin iyelik koumlkenli şahıs ekleriyle kullanılması yukarıda oumlrneklerle
verdiğimiz zarf-fiil goumlrevindeki yapıların varlığı dile kattığı anlam genişliği ve
zenginlik bir yazı dili durumuna gelmemesine rağmen Irak Tuumlrkmen
Tuumlrkccedilesinin dili kullanabilme imkanlarının ne kadar esnek ve zengin olduğunu
goumlstermektedir
KAYNAKLAR
Banguoğlu T (1990) Tuumlrkccedilenin Grameri Ankara TDK Yayınları
Bayatlı HK (1996) Irak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesi Ankara TDK Yayınları
Ergin M (1985) Tuumlrk Dil Bilgisi İstanbul Boğaziccedili Yayınları
Gabain AV (1988) Eski Tuumlrkccedilenin Grameri (Ccedileviren Mehmet Akalın)
Ankara TDK Yayınları
Goumlkdağ BA (2012) ldquoIrak Tuumlrkmen Tuumlrkccedilesinin Şekil Bilgisine Dair
Notlarrdquo Uluslararası Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke)
Sayı 11 s 113-123
Huumlnerli B (2012) ldquo -(G)X(n)CA Zarf-Fiilinin Farklı Bir İşlevi Uumlzerine
(Sistematik Olarak ldquoKarşıtlık-KıyaslamardquoBildirme) Uluslararası
Tuumlrkccedile Edebiyat Kuumlltuumlr Eğitim Dergisi (Teke) Sayı 12 s 1-14
_________(2010) ldquoDoğu Trakya Ağızlarında Arkaik Olarak Kullanılan
Sınırlandırma İşlevindeki (-(y)XncA) Zarf-fiil Ekirdquo Turkish Studies
51 Winter 495-507
Huumlrmuumlzluuml H (2003) Kerkuumlk Tuumlrkccedilesi Soumlzluumlğuuml İstanbul Kerkuumlk Vakfı
Yayınları
Korkmaz Z (2003) Tuumlrkiye Tuumlrkccedilesi Grameri (Şekil Bilgisi) Ankara
TDK Yayınları
Uumlstuumlner A (2000) Anadolu Ağızlarında Sıfat-Fiil Ekleri Ankara TDK
Yayınları
KISALTMALAR
ITHM Bayatlı Necdet Yaşar Irak Tuumlrkmenlerinin Halk Masalları Berikan
Yayınevi Ankara 2009
KA Hasan Huumlseyin Şahbaz Kerkuumlk Ağzı Doktora Tezi İstanbul Uumlniversitesi
Edebiyat Fakuumlltesi İstanbul 1979
TDH Marufoğlu Ali Tuumlrkmenelirsquonin Dili Hoyrat Kerkuumlk Vakfı Yay
İstanbul 2012
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
13
İbn Kemacirclrsquoin Bir Gazelinin Şerhi ve Ses Tekrarları Accedilısından Değerlendirilmesi
Abdullah Aydın1
Oumlzet
İbn Kemacircl 15 yuumlzyılın sonları ile 16 yuumlzyılın başlarında yaşamış oumlnemli bir
şairimizdir Hem ilmicirc hem de edebicirc kişiliğiyle divan şiirimizin gelişmesinde ve
yaygınlaşmasında buumlyuumlk katkıları olmuştur Bu makalede şairin ldquoistemezrdquo redifli gazeli
klasik usulle şerh edilmiş devamında gazelde kullanılan sesler yapısalcılık accedilısından
değerlendirilmiştir İbn Kemacircl şiirlerinde sese fazlasıyla oumlnem vermiş bu sebeple
şiirlerinin ccediloğunda redif kullanmıştır Kelime tercihlerinde beyitteki anlam
buumltuumlnluumlğuumlnuumln yanı sıra ses benzerliklerine dikkat etmiştir Boumlylece şiiri mananın
yanında ahenk de kazanmıştır
Şiirimizdeki aşk motifinin kahramanları olan sevgili acircşık ve rakiple ilgili
muhteva unsurları bir araya getirilmiştir İbn Kemacirclrsquoin divanında rakiple ilgili soumlylediği
diğer bilgiler derlenerek başka şairlerden alınan beyitlerle desteklenmiştir
Anahtar Kelimeler İbn Kemacircl Gazel Aşk Ses tekrarı Şerh
The Assesment of Ibn Kemalrsquos One Lyric Regarding Its Comment and Alliteration
Abstract
Ibn Kemal is an important poet at the end of 15th century and the beginning of
16th century He contributed a lot to the development of divan poetry and its
widespread with either his scientific or poetic personality In this article Ibn Kemalrsquos
ghazal which ends with ldquoistemezrdquo redif has been commented with classical style and the
alliterations used in the lyric poem have been evaluated in terms of structure Ibn-i Kemal
gave important attention to sound at his poems Therefore he used ldquoredifrdquo at the majority
of the poems He paid attention to alliteration and associations of the couplets with the
meanings As a result his poems have got not only meaning but also harmony
In divan poetry the contents regarding beloved lover and competitor who are the
heroes of the love motifs have been banded together The information about the
competitor that Ibn Kemal wrote in his divan was compiled and was supported with the
couples from other poets
Key Words Ibn Kemal Ghazal Love Alliteration Comment
1 YrdDoccedilDr Bingoumll Uumlniversitesi Fen Edebiyat Fakuumlltesi Tuumlrk Dili ve Edebiyatı Boumll
divansiirihotmailcom
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
14
GİRİŞ
Danişmentliler Selccediluklular Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı
doumlneminde oumlnemli merkezlerden biri olan Tokat şehri tespit edilen 14 divan
şairiyle dikkat ccedilekmektedir (İsen 1997 85) İbn Kemacircl de Tokatrsquoın yetiştirdiği
şairlerden biridir
Hicricirc 873- 940 (Miladicirc 1468-1534) tarihleri arasında yaşayan şairimizin
asıl ismi Şemseddin Ahmedrsquodir Dedesi Kemacircl Paşarsquoya izafetle İbn Kemacircl veya
Kemacircl Paşazacircde isimleriyle şoumlhret bulmuştur (Demirel 1996 XIX) şiirlerinde
mahlas kullanmayan nadir şairlerden biridir (Yıldırım 2006 54)
Aynı zamanda ilmiye sınıfından olan İbn Kemacircl değişik yerlerde
muumlderrislik kadılık ve nihayet şeyhuumllislamlık yapmıştır Vefatına kadar 8 yıl
bulunduğu şeyhuumllislamlık makamına Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman devrinde ve
buumlyuumlk acirclim Zenbilli Ali Efendirsquoden sonra geccediltiği goumlz oumlnuumlnde
bulundurulduğunda onun ilmicirc yeterliliği daha doğru anlaşılmaktadır Tuumlrkccedile
Arapccedila ve Farsccedila dillerinde yazdığı 210 eser ve divan onun ilmicirc ve edebicirc
kişiliğini ortaya koymaktadır Bu youmlnuumlyle divan şiirimizin Osmanlı
coğrafyasında yaygınlaşmasına oumlnemli katkıları olmuştur Divanı yayımlanan
İbn Kemacirclrsquoin diğer eserleriyle ilgili yeterli ccedilalışma yapılmamıştır (Atsız 1966
Ccedilelik 2005 Demirel 1996 Koumlksal 2008 Parmaksızoğlu 1967 Saraccedil 1996
Uğur 1987) Biz bu makalemizde şairin aşağıdaki gazelini klasik usulle şerh
ederek kullandığı sesleri yapısalcı accedilıdan değerlendireceğiz
İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk
motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu
motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir
Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir
Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquondashacircnrdquo
sesleridir Muumlrdef olan bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir
Bu gazel Mustafa Demirel tarafından yapılan divan neşrinde 3 beytin
ilk dizesindeki ldquoeylerrdquo ifadesi ldquoeylerdquo 4 beytin ilk dizesindeki ldquosuumlrmegirdquo
ifadesi ldquosuumlrmegrdquo 6 beytin ikinci dizesindeki ldquokim cacircnrdquo ifadesi ldquocacircn kim cacircnrdquo
olarak yazılmışlardır Bu neşir hakkında yazılan bir makalede ise bu okumaların
yanlış olduğu belirtilerek şiir bizim aşağıya aldığımız şekliyle tashih edilmiştir
(Koumlksal 2008 169)
GAZEL
Facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumln
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
15
1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez
Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez
2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr
Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez
3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb
Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez
4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm
Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez
5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil
Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez
6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim
Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez
7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi
Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez (Demirel 1996 83)
Kelimeler
bacircracircn yağmur
cihacircn duumlnya acirclem
ccedilevgacircn 1 cirit oyununda atlıların birbirine attıkları değnek 2 ucu eğri değnek
baston
efgacircn ıstırap ile haykırma bağırıp ccedilağırma inleme bağrışma
galtacircn yuvarlanan tekerlenen
hayacircl 1 insanın kafasında tasarlayıp canlandırdığı şey 2 kuruntu 3 goumllgeli
goumlruumlnen şey
lacirc-cerem şuumlphesiz besbelli elbette
meyl 1 eğilme eğiklik akıntı 2 sevme tutulma 3 goumlnuumll akışı
miskicircn 1 aciz zavallı beceriksiz 2 Miskli
nacircle inleme inilti
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
16
rakicircb 1 herhangi bir işte birbirinden uumlstuumln olmaya ccedilalışanlardan her biri 2
bekccedili
reşk 1 kıskanma hased guumlnuuml 2 kıskanılmış
A Oumlrnek Beyitlerle Şiirin Accedilıklanması
1 Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez
Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez
Canım (sevgilim) goumlnuumll sana meyletti senden başka canan istemez
Aşkının derdi canıma hoş geldi (bu sebeple) goumlnuumll derman istemez
Beyitte dert derman can goumlnuumll kelimeleri arasında tenasuumlp sanatı vardır
Buradaki cacircn ile cacircnacircn kelimeleri aynı koumlkten tuumlrediği iccedilin iştikak dert ile
dermacircn kelimeleri de tezat sanatı oluşturmuştur Ayrıca can kelimesinin uumlccedil
defa tekrarlanması beyte ahenk katmaktadır
Acircşığın goumlnluuml daima sevgiliden yana akar Ccediluumlnkuuml Allah sevgiliye guumlzel bir
yuumlz acircşığa da o guumlzelliğe meyletme duygusu daha doğrusu tutkusu vermiştir
Yazdukda yuumlzuumln mushafını kacirctib-i takdicircr
Şacircnumda benuumlm eyledi lsquoışk acircyetin imlacirc
İbn Kemacircl (Demirel 1996 19)
Acircşıklar sevgiliye kavuşma uumlmidiyle yaşamaktadır Sevgiliye kavuşma
mehri olarak acircşıkların kıymetli canlarını vermeleri gerekmektedir
Sevduumlginden geccedilmeyen kişi bulamaz sevduumlgin
Aldı dil mihruumln lsquoarucircsı virdi cacircn nakdin mehr
İbn Kemacircl (Demirel 1996 41)
Ccediluumlnkuuml hiccedilbir insana benzemeyen ve melekler kadar guumlzel olan sevgiliye
binlerce can feda olsun Bu konuda İbn Kemacirclrsquoin ccedilağdaşı olan ve Muhibbicirc
mahlasıyla şiirler yazan Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman da aşağıdaki beyti soumlylemiştir
0l pericirc-peyker melek kim benzemez insacircn ana
Sad hezacircracircn dil feda olsun hezacircracircn cacircn ana
Muhibbicirc (İsen Bilkan 1997 130)
Acircşık iccedilin guumlzeller guumlzeli olan sevgili yeterlidir Sevgilinin varlığı
olduktan sonra başka hiccedilbir şey acircşığın kalbinde yer edemez Aynı zamanda aşk
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
17
bir derttir Ccediluumlnkuuml dert belacirc mihnet gam bir araya geldiğinde ortaya aşk
ccedilıkmaktadır
Derd uuml belacirc vuuml mihnet uuml gam kim cihacircnda var
Dirildi bir araya geluumlp oldı var lsquoışk
İbn Kemacircl (Demirel 1996 105)
Aşkın başlamasıyla birlikte acircşıkta sevgiliye hasret ondan ilgi
goumlrememek rakiplere karşı kıskanccedillık gibi hacircller goumlruumlluumlr Acircşık buumltuumln bunlara
rağmen sevgiliden gelen dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir Hatta
derdine derman bile istemez Yazımıza konu olan şiirle aynı vezin ve kafiyede
yazılmış bir gazelinde Bacirckicirc bu durumu şoumlyle dile getirmektedir
Derd-i yacircr ile şunun kim başı hoşdur Bacirckıyacirc
Oumllmege cacircnlar viruumlr derdine dermacircn istemez
Bacirckicirc (Kuumlccediluumlk 1994 227)
Fuzucirclicirc aşk derdiyle hoş olduğunu kendisine sunulan dermanın zehir gibi
geldiğini ve kendisini helak edeceğini belirtmektedir
lsquoAşk derdiyle hoşem el ccedilek ilacirccumdan tabicircb
Kılma dermacircn kim helacirckuumlm zehri dermacircnundadur
Fuzucirclicirc (İpekten 1996 194)
2 Racirch-ı lsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr
Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez
Goumlnuumll aşkının yolunda goumlzyaşımdan incinir Elbette yola giden kişi
yağmur istemez
Divan şiirinde acircşığın goumlzyaşları burada olduğu gibi abartılı bir şekilde
anlatılmaktadır Acircşığın goumlzyaşları kana bulanmış haliyle ccedilamurlu sel suları gibi
akmaktadır Goumlzyaşları ırmaklar gibi akar ve onu ccediler-ccediloumlp gibi değersiz olan
rakip engelleyemez
Goumlzleruumlm yaşım menlsquo itmez rakicircbuumln korkısı
Nicircl uuml Ceyhucircnun yolına hacircr u has olur mı sed
İbn Kemacircl (Demirel 1996 35)
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
18
Şerh ettiğimiz beyitte goumlzyaşları ccedilokluğundan dolayı yağmura teşbih
edilmiştir Yolculuğa ccedilıkanların yağmurdan rahatsız olduğu yağmuru
istemedikleri gibi acircşık aşk yolunda goumlzyaşlarıyla yuumlruumlmeyi istememektedir
Racirch-ı aşk goumlnuumll goumlzyaşı kelimeleriyle yol kişi bacircracircn kelimeleri
arasında duumlzenli leff uuml neşr sanatı vardır
Divan şairlerimizden Ahmet Paşa da acircşığın goumlzyaşını yağmura acirchını
ruumlzgacircra benzetmiştir Cambaz olan sevgili de ruumlzgacircr ve yağmur istememektedir
Girye vuuml acirch eyleme zuumllfuumlnde ey cacircn oynayan
Kim kamu cacircn-bacircz olan bacircracircn ile bacircd istemez
Ahmed Paşa (Tarlan 1992 174)
Şair aşağıdaki beytinde gam sebzesi yetiştiren acircşığı ccediliftccediliye
benzetmektedir Bu beyitte yukarıdakinin zıddına olarak ccediliftccedilinin yağmurdan
acircşığın goumlzyaşlarından hoşlandığını belirtmektedir
Gam sebzesini sulasa yaşum sevinuumlr dil
Benzer şol ekinciye ki bacircracircndan ider haz
İbn Kemacircl (Demirel 1996 98)
Sevgilinin yuumlzuumlnuumln hep taze kalması iccedilin lsquoacircşık bahar bulutları gibi
devamlı ağlamalıdır
Acircşık da ebr-i bahacircricirc gibi aglatsa n ola
Sebze-zacircr-ı huumlsni tacircze tutmaga bacircracircn gerek
İbn Kemacircl (Demirel 1996 112)
3 Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyler rakicircb
Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez
Evde Kuran bulunmasını şeytan istemez (Bundan) anladım ki goumlnluumlme
sevgilinin ayva tuumlylerinin hayali gelse rakip (bunu) kıskanır
Beyit goumlnuumll hayacircl-i hat rakip ile ev Kuran şeytan kelimeleri arasındaki
duumlzenli leff uuml neşr sanatı uumlzerine kurulmuştur
Goumlnuumll sevgilinin aşkın mekacircnıdır Acircşığın sevgilinin ayva tuumlylerini
goumlrmesi ise imkacircnsızdır O ancak ayva tuumlylerinin hayalini kurar Rakip
başkalarının menfaatine macircni olarak kendi menfaatine ccedilalışan kimse demektir
Edebiyatta ise engel duumlşman ağyar hasucircd yabancı bekccedili anlamlarını
karşılamaktadır Acircşığın sevgiliye kavuşmasına onu goumlrmesine hatta onu hayal
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
19
etmesine bile engel olmaktadır Şeytan da evlerde Kuran bulunmasını ve
okunmasını istemez Bu sebeple rakip şeytana benzetilmektedir Aşağıdaki
beyitte de rakip Hz Acircdemrsquoe secde etmeyen İblise teşbih edilmiştir
Hacircl-i genduumlm-gucircnı mekrin bana hoş goumlrdi rakicircb
Acircdeme İblicircs virduumlgi oumlguumltduumlr bu oumlguumlt
İbn Kemacircl (Demirel 1996 25)
Rakip aşk uumlccedilgenindeki uumlccediluumlncuuml kişi olması sebebiyle pek ccedilok beyitte
karşımıza ccedilıkmaktadır Şair rakibin sevgilinin mahallesinde safa suumlrmesine
şaşılmamasını ccediluumlnkuuml Allahın duumlnyayı kacircfirlere cennet eylediğini
soumlylemektedir
Kucircyunda safacirc suumlre rakicircbuumln ne lsquoaceb kim
Hak eyledi kacircfirlere duumlnyacircsını Cennet
İbn Kemacircl (Demirel 1996 27)
Aşağıdaki beyitte devlet idaresiyle ilgili bilgi de vardır Kacircfirlerin
yaşlılarından haraccedil vergisi alınmadığı gibi yaşlı olan rakip sevgiliye can nakdi
vermezse tuhaf karşılanmamalıdır
Virmese cacircnacircna cacircn nakdin rakicircb olmaz lsquoaceb
Picircr-i kacircfir kesbe kacircdir olmasa virmez haracircc
İbn Kemacircl (Demirel 1996 31)
Aşağıdaki beyitte Ahmed Paşa rakibi kacircfire benzeterek sevgiliye yuumlz
mushafını onun oumlnuumlnde accedilmamasını soumlylemektedir
Cemacircluumln nuumlshasın accedilma rakicircbe
Oumlninde kacircfirin Kuracircn yaraşmaz
Ahmed Paşa (Tarlan 1992 172)
Sevgili acircşıktan tarafa hiccedil bakmazken rakibe ilgi goumlsterip onu yanına alır
Bu acircşık iccedilin dayanılması zor bir durumdur Buumlyuumlk şairlerimizden Zacircticirc ile
Necacircticirc Bey aşağıdaki beyitlerinde rakibi koumlpeğe benzetmişlerdir
Rakicircbe sadr goumlsterduumln diduumln ol fitneye ulu
Benuumlm bir it kadar veh veh kapunda ilsquotibacircrum yoh
Zacircticirc (Tarlan 1970 143)
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
20
Rakicircbe sadr goumlsterduumln kapunda
Ne guumln geldi ki ite diruumlz ulu
Necacircticirc Bey (Tarlan 1997 414)
İbn Kemacircl başka bir gazelinde rakibi koumlpeğe benzetir Bu beyitte şair
rakibi oumllduumlrduumlğuumlnuuml onu yacircr eşiğinden uzaklaştırma goumlrevinin kendi hakkı
olduğunu soumlyler Burada ldquoİti oumllduumlren suumlruumlrrdquo atasoumlzuumlne telmih yapmaktadır
Ccediluumlnki suumlrduumln yacircr işiguumlnden rakicircbi ey goumlnuumll
Ccedilek ne gavgacircsı olursa iti oumllduumlren suumlruumlr
İbn Kemacircl (Demirel 1996 57)
Rakip ile it arasında benzerlik kurmayı seven şair rakip hatıra gelince
zuumllfe yapışmak gerektiğini soumlyler Ccediluumlnkuuml ldquoiti anınca sopayı hazırlardquo atasoumlzuumlnde
belirtildiği gibi koumlpeği anınca sopa hazırlamak gereklidir
Gelse rakicircb hatıruna zuumllfine yapış
Dimişler ulular iti an hazır it asacirc
İbn Kemacircl (Demirel 1996 16)
Şair başka bir gazelinde değerli olan sevgiliye hizmet ettiği iccedilin koumlpek
olan rakibin de değerli olduğunu soumlylemektedir
Kucircyı itine kulluk it ki kişi
Uluya hizmet ile ulu olur
İbn Kemacircl (Demirel 1996 73)
Rakip hakkında soumlylenmiş en ilginccedil beyitlerden biri Sabite aittir Şair
rakibin cenaze namazını kalp huzuruyla kıldığını belirtmektedir
Meydacircna geldi nalsquoş-ı rakicircb-i nemicircme-sacircz
Kıldum huzucircr-ı kalb ile lsquooumlmruumlmde bir namacircz
Sabit (Onay 1993 339)
4 Kapuma yuumlz suumlrmegi ister misin didi diduumlm
Kabeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez
Kapıma yuumlz suumlrmek ister misin dedi Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi
muumlsluumlman istemez (yani her muumlsluumlmanın en ccedilok istediği şeydir) dedim
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
21
Beyitte kapı sen ile Kacircbe Muumlsluumlman kelimeleri arasında duumlzenli bir leff
uuml neşr vardır Yuumlz suumlrmek ifadesinin tekrar edilmesi didi-diduumlm ifadeleri
beyitte ahenk sağlamıştır
Kacircbe Muumlsluumlmanların ziyaret ettiği kapısına yuumlz suumlrduumlğuuml yapıdır Divan
şairleri sevgilinin evini Kacircbersquoye teşbih etmişlerdir Muumlsluumlmanlar Kacircbersquoye
gitmek onun kapısına yuumlz suumlrmek acircşıklar sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek
hayaliyle yaşarlar
Şair acircşığın durumunu Kacircbersquoye yuumlz suumlrmeyi hangi Muumlsluumlman istemez
ifadesiyle anlatmaktadır Burada istifham sanatı vardır Şair aslında her
Muumlsluumlman ister demektedir Her acircşığın sevgilinin eşiğine yuumlz suumlrmek
isteyeceği soumlylenmektedir
Şair guumlzel olan sevgiliyi guumlzelliklerin Kacircbersquosine teşbih etmiştir
Sevgilinin guumln yuumlzuumlnuuml goumlruumlnce ay ona secde edecektir
Başın egduumlgi budur karşuna iy Kalsquobe-i huumlsn
Goumlricek guumln yuumlzuumlni secde ider macirch sana
İbn Kemacircl (Demirel 1996 15)
Ccediluumln yuumlzuumln Kalsquobe vuuml hacircluumln Haceruumlrsquol- Esved imiş
Hacc-ı vaslunda yuumlzuumlm ana suumlrem gibi geluumlr
İbn Kemacircl (Demirel 1996 66)
5 Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil
Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez
Goumlnuumll sen giderken (gittiğin iccedilin uumlzuumllen) acircşıkların iniltilerinden incindi
Zavallı hasta can verirken (ccedilevresinde) acirch u efgacircn (edenleri) istemez
Acircşıklar aşk derdiyle yaralı oldukları iccedilin devamlı inlemektedirler Bu
beyitte goumlnuumll ise diğer acircşıkların iniltilerinden dolayı dertlenip inlemektedir
Sevgili acircşığın canıdır Acircşık sevgilinin ayrılmasını can vermek olarak
goumlrmektedir Oumlluumlm doumlşeğinde olan kişi ccedilevresinde başka can vermekte
olanlardan onların iniltilerinden rahatsız olur Bunun gibi sevgiliden ayrılan
acircşığın ayrılan başka acircşıkların uumlzuumlntuumllerinden duyduğu rahatsızlık beyitte
anlatılmaktadır
Beyitte nacircle hasta acirch u efgacircn kelimeleri ile dil ve cacircn kelimelerinde iki
ayrı tenasuumlp sanatı vardır
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
22
Sevgilinin gitmesini can vermek olarak goumlren şair başka bir gazelinde
sevgili olmayınca canın da cihanın da insana gerekmeyeceğini belirtmektedir
Dirler kişiye cacircn gerek andan cihacircn gerek
Cacircnacircn ki olmaya ne cihacircn u cacircn gerek
İbn Kemacircl (Demirel 1996 121)
Divan şairlerimizden Hayacirclicirc Bey sevgili yoluna verilmeyen canın bir
oumlnemi olmadığını acircşığın canını seve seve vereceğini dile getirmektedir
Neduumlr cacircn kim anı sen nacirczenicircn cacircnacircna vermezler
Sana lsquoacircşık olanlar yoluna cacircnacirc ne vermezler
Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 365)
6 Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim
Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez
Her goumlren dudaklarına meyleylerse incinme Ccediluumlnkuuml cihanda can
istemeyen kişi olmaz
Hz İsanın nefesiyle oumlluumlleri diriltme mucizesi vardır Şairler onun can
veren nefesiyle sevgilinin acircşıklara mutluluk veren soumlzleri arasında benzerlik
kurmuşlardır Sevgilinin iki dudağı arasından ccedilıkan bir iltifat acircşık iccedilin her
şeyden oumlnemlidir Canlı bir varlık olan acircşık da sevgilinin dudaklarına
meyledecektir
Şair sevgiliye seslenerek Her goumlren senin dudağını isterse şaşırma
bundan incinme canı olan herkesin sana meyletmesi doğal bir şeydir
demektedir
Beyte e sesindeki asonans ve kimi kimse cihacircn cacircn kelimelerindeki
ses benzerlikleri ahenk sağlamıştır
Sevgilinin dudağının can verici oumlzelliği Hayacirclicirc Beyin aşağıdaki beytinde
goumlruumllmektedir
Rucircy-ı guumllgucircnunda hacircluumln Hinducirc-yi acircteşkede
Lalsquol-i cacircn-bahşunda hattun kacircfir-i Icircsacirc-perest
Hayacirclicirc Bey (Kurnaz 1996 273)
7 Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi
Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
23
Aşk meydanında başımın yuvarlandığını goumlruumlnce Bu nasıl bir top ki
ccedilevgacircn gerekmeden kendi oynar dedi
Şairler acircşığın yiğitliğini goumlstermek istedikleri zaman aşkı meydana
teşbih ederler Bu meydana girebilmek acircşık olabilmek iccedilin yuumlrek cesaret
gereklidir
Yacircruumln okına ccediluumlnki cigerden siper gerek
Meydacircn-ı lsquoışka girmeye evvel yuumlrek gerek
İbn Kemacircl (Demirel 1996 120)
Gucircy u ccedilevgacircn İranlılara mahsus bir oyundur (Onay 1993 177) Top ve
ucu eğri bir ccedilubukla oynanır Şiirimizde sevgilinin acircşığa istediği gibi
davranması ve ona suumlrekli ccedilile ccedilektirmesi ile vuruldukccedila ortada doumlnen top
arasında ilgi kurulur Beyitte topun oumlzellikleri muumlbalacircğa yoluyla verilmiştir Bu
oumlyle bir toptur ki vurmadan kendi kendine oynar Sevgiliden cefa veya iltifat
ne gelirse gelsin acircşık ccedilok sevinmekte ve sevincinden orta yerde doumlnmektedir
Ccedilevgacircn top ve galtacircn kelimelerinde tenasuumlp sanatı vardır acircn seslerinin
tekrarı beyte ahenk katmaktadır
Son beyitte İbn Kemacirclin şiirlerinde mahlas kullanmayan bir şair olduğu
goumlruumllmektedir
Acircşığın goumlnluuml sevgilinin zuumllfuumlne top olduktan sonra ay ile guumlneş gibi gece
guumlnduumlz daima doumlnmektedir
Top olaldan zuumllfi ccedilevgacircnına ol guumll yuumlzluumlnuumln
Mihr uuml meh gibi duumln uuml guumln oldı ser-gerdacircn goumlnuumll
İbn Kemacircl (Demirel 1996 123)
B Şiirin Değerlendirilmesi
1 Vezin
İbn Kemacircl bu gazelini remel bahrinin facircilacirctuumln facircilacirctuumln facircilacirctuumln facirciluumlnrdquo
vezniyle yazmıştır İbn Kemacircl divacircnındaki 377 şiirden 174uumlnde bu kalıbı
kullanmıştır Bu 47 oranla en fazla kullanılan vezin kalıbıdır Bu kalıbın
Halucirck İpektenin 61 divan uumlzerine yaptığı incelemede ldquo 291rdquo oranla Tuumlrk
edebiyatında en fazla kullanılan kalıp olduğu ifade edilmektedir (İpekten 1994
306 339)
Gazelde 29 tane imacircle vardır Beyitlerdeki imacircleli heceler aşağıda italik
ve koyu olarak goumlsterilmiştir
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
24
1 beyitte sana cacircnuma
2 beyitte lsquoışkunda goumlzuumlm yola gidince kişi
3 beyitte goumlnluumlme gelse hayacircl-i
4 beyitte kapuma didi Kalsquobeye suumlrmegi
5 beyitte nacircle-i
6 beyitte lebleruumlne eylese olmaya iccedilinde
7 beyitte başumı lsquoışkında bu olur
Yukarıda goumlruumllduumlğuuml gibi bu imacirclelerin 6sı Tuumlrkccedile isim 2si Tuumlrkccedile fiil
li Tuumlrkccedile zamir 18i Tuumlrkccedile ek 2si Farsccedila ekten oluşmaktadır Tuumlrkccedile kelime
ve ekler uumlzerinde imalenin ccedilok olmasına Tuumlrkccedilede uzun uumlnluuml bulunmamasını
sebep olarak goumlsterebiliriz
Ayrıca 4 beyitteki suumlrmeg ve 5 beyitteki uşşacirckdan kelimelerindeki
koyu olarak yazılmış eklerde med vardır
Gazelde zihaf ve ulama (vasl) yoktur
2 Kafiye ve Redif
Gazelin redifi istemezdir Redifin ek değil bir kelimeden oluşması şiirin
acirchenginde etkili olmuştur Redifteki sert uumlnsuumlz olan s ve t seslerinin
soumlylenişteki sertliği ile redifin anlamı arasında ilişki vardır Şair istemez
diyerek muumlstağni bir şekilde dermanı elinin tersiyle itmektedir
Gazelin kafiyesi ise muumlrekkep kafiye tuumlrlerinden olan muumlrdef kafiyedir
Bu kafiyenin revisi ldquonunrdquo ridfi ise ldquoelifrdquo harfleridir
3 Soumlz Tekrarları
Gazeldeki soumlz tekrarları şunlardır
1 beyitte Dil sana meylitdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez
Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez
4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm
Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez
6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim
Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez
Gazelin tamamında ise iste- 2 dil 2 kim 2 goumlnuumll 2 can 5 mey 2 aşk 3
incin- 2 didi 2 yuumlz suumlrmek 2 defa tekrar edilmiştir
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
25
4 Ses Tekrarları
a Paralelizm Paralelizm şiir dilinde beyti oluşturan mısralar
arasındaki benzer dil birliklerinin ve muumltevacirczin kelimelerin anlamla buumltuumlnleşen
sesin eşliğinde paralel sıralanışını ifade eden bir terimdir (Macit 1996 59)
Divan şiirindeki paralellik soumlzle ilgili edebicirc sanatlardan ldquoTarsicircrdquo ile
karşılanmaktadır (Dilccedilin 2000 488 Selccediluk 2004 190 Selccediluk 2009 489) Bu
makalede değerlendirilen paralelizm ise soumlz değil seslerin paralel olarak tekrar
edilmesidir
İbn Kemacircl gazelinde hem ses hem de anlam bakımından birbirini
tamamlayan kelimelere yer vermiştir Gazeldeki paralellik bazen kelime veya
ek bazen de ses oumlbeği şeklindedir Paralellikler aşağıda italik ve koyu olarak
yazılmıştır
1 beyitte Dil sana meyl itdi cacircnum oumlzge cacircnacircn istemez
Derd-i lsquoışkun cacircnuma hoş geldi dermacircn istemez
2 beyitte Racirch-ı lsquolsquoışkunda goumlnuumll goumlzuumlm yaşından incinuumlr
Lacirc-cerem yola gidince kişi bacircracircn istemez
3 beyitte Goumlnluumlme gelse hayacircl-i hattı reşk eyle(r) rakicircb
Evde Kuracircn oldugın bilduumlm ki şeytacircn istemez
4 beyitte Kapuma yuumlz suumlrmeg ister misin didi diduumlm
Kalsquobeye yuumlz suumlrmegi kangı muumlselmacircn istemez
5 beyitte Sen giderken nacircle-i lsquouşşacirckdan incindi dil
Hasta miskicircn cacircn viruumlrken acirch u efgacircn istemez
6 beyitte Lebleruumlne her goumlren meyl eylese incinme kim
Kimse olmaya cihacircn iccedilinde kim cacircn istemez
7 beyitte Başumı galtacircn goumlruumlp meydacircn-ı lsquoışkında didi
Bu ne top olur ki oynar kenduuml ccedilevgacircn istemez
b Armoni Bir veya birkaccedil mısradaki seslerin birbirine uymasına
birbirleriyle bir manacircya goumlre duumlzenlenmesine armoni denir (Macit 1996 68)
Bu uyuma uumlnluumllerden oluşursa asonans uumlnsuumlzlerden oluşursa aliterasyon denir
Buna goumlre
1 beyitte d ve m sesleri aliterasyonu a e ve i asonansları vardır
2 beyitte n r aliterasyonları ve a asonansı vardır
3 beyitte 1 aliterasyonu ile e asonansı ahenk sağlamıştır
4 beyitte k m aliterasyonu i uuml asonansları ahenk sağlamıştır
5 beyitte n aliterasyonu a e asonansları vardır
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
26
6 beyitte m n aliterasyonları ve e asonansı vardır
7 beyitte n aliterasyonları ve a asonansları vardır
Gazelde oumlzellikle (a e i) duumlz uumlnluumlleri kullanılmıştır Bunda bu seslerin
redif ve kafiyede de bulunması etkili olmuştur Doumlrduumlncuuml beyitte ise yuvarlak
uumlnluuml (uuml) asonansı vardır
Aliterasyonlar c d k 1 m n r uumlnsuumlzleriyle oluşturulmuştur
5 Muhteva
İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk
motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Şairin
sevgili acircşık ve rakiple ilgili olarak dile getirdiği oumlzellikler sadece bu gazelin
iccedileriğine bağlı kalınarak derlenmiştir Boumlylece bu kahramanların portreleri
ortaya konmaya ccedilalışılmıştır
Şair bu oumlzellikleri edebicirc sanatlar yardımıyla anlatmıştır Gazelde teşbih
tenasuumlp tezat telmih leff uuml neşr iştikak sanatları kullanılmıştır
Sevgili
Sevgili acircşığın canıdır
Sevgili kendisine kavuşmak iccedilin acircşıkların goumlzyaşı doumlktuumlğuuml biridir
Sevgili kendisine muumlptelacirc olunandır
Sevgili aşk meydanında acircşıkla top gibi oynamaktadır
Sevgilinin yuumlzuumlndeki ayva tuumlyleri Kuran hattı gibi anlamlı ve değerlidir
Sevgilinin guumlzel dudakları Hz İsanın dudakları gibi acircşığa can verici
oumlzelliktedir Sevgili soumlzleriyle acircşığa can vermektedir Bu sebeple acircşıklar
sevgilinin dudaklarına meyletmektedir
Sevgilinin mahallesi kapısı acircşıklar iccedilin Kacircbe kadar oumlnemlidir Acircşıklar
ona yuumlz suumlrmek ister
Sevgilinin meclisten ayrılması acircşıklar iccedilin uumlzuumlntuuml sebebidir Acircşıklar hep
birlikte inlerler
Acircşık
Acircşık Kacircbe kapısına yuumlz suumlrmek isteyen Muumlsluumlman gibidir Her zaman
sevgilinin kapısını bekleyip ona yuumlz suumlrmek istemektedir
Acircşık aşk derdiyle can vermek uumlzeredir
Sevgilinin ayrılışı acircşığa ccedilok zor gelmektedir Bu sebeple acirch u efgacircn
ederek inlemektedir
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
27
Acircşık aşkın sebep olduğu dertleri kendine derman olarak goumlrmektedir
Acircşık sevgiliyi canı olarak goumlruumlr Hatta sevgili canından da değerlidir
Acircşık sevgilinin hayaliyle yaşamak ister fakat onun bu istediğine rakip
engel olur
Acircşık sevgilinin can verici dudaklarını arzu eder Boumlylece tuumlm dertlerden
kurtulacak ve mutlu olacaktır
Acircşığın başı kendi kendine doumlnen top gibidir Aşk meydanında sevgili
tarafından oynatılmaktadır
Acircşığın goumlzyaşları aşk yolunda seller gibi doumlkuumllmektedir
Rakip
Rakip evde Kuran bulunmasını istemeyen şeytan gibidir
Rakip acircşığın sevgiliyi hayal etmesini bile kıskanır bunu engellemeye
ccedilalışır
Sonuccedil
Tuumlrklerin Anadolursquoya gelmesiyle oumlnemli merkezlerden biri olan Tokatrsquota
tespit edilebildiği kadarıyla 14 divan şairi yetişmiştir Osmanlı
şeyhuumllislamlarından olan ve uumlccedil dilde pek ccedilok eser yazan İbn Kemacircl de Tokatrsquoın
yetiştirdiği oumlnemli şairlerden biridir Bu makalede şairin bir gazeli hem klasik
usulle şerh edilmiş hem de gazelde geccedilen sesler yapısalcı accedilıdan
değerlendirilmiştir
İbn Kemacircl bu gazelinde divan şiirindeki sevgili acircşık ve rakiple ilgili aşk
motiflerini buumltuumln oumlzellikleriyle şiirinin muhtevasına yerleştirmiştir Bu
motiflerle ilgili olarak divanda geccedilen diğer oumlrnekler de değerlendirilmiştir
Oumlzellikle rakiple ilgili verdiği bilgiler dikkat ccedilekmektedir
Yedi beyitten muumlteşekkil olan gazelin redifi istemez kafiyesi de ldquoelifrdquo
ve ldquonunrdquo harflerinden oluşan ve muumlrdef kafiye olan ldquondashacircnrdquo sesleridir
KAYNAKLAR
Atsız N (1966) ldquoKemalpaşaoğlursquonun Eserlerirdquo Şarkiyat Mecmuası İstanbul
S 6 s 71-112
Ccedilelik G (2005) İbn-i Kemacircl Divacircnırsquonda İnsan Unsuru Eskişehir
Demirel M (1996) İbn-i Kemacircl Divacircnı Tenkitli Metin İstanbul
Dilccedilin C (2000) Oumlrneklerle Tuumlrk Şiir Bilgisi Ankara
İpekten H (1994) Eski Tuumlrk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz İstanbul
Aydın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 13-28
28
İpekten H (1996) Fuzucirclicirc Hayatı Sanatı Eserleri Ankara
İsen M (1997) Oumltelerden Bir Ses Ankara
İsen M Bilkan AF (1997) Sultan Şairler Ankara
Koumlksal F (2008) ldquoİbn Kemacircl Dicircvacircnırsquonın Neşri Uumlzerine Tespitlerrdquo Tuumlrkluumlk
Bilimi Araştırmaları Bahar Niğde S 23 s 145-180
Kurnaz C (1996) Hayalicirc Bey Divacircnı nın Tahlili İstanbul
Kuumlccediluumlk S (1994) Bacirckicirc Divacircnı Tenkitli Basım Ankara
Macit M (1996) Divacircn Şiirinde Ahenk Unsurları Ankara
Onay AT (1993) (Hazırlayan Cemacircl Kurnaz) Eski Tuumlrk Edebiyatında
Mazmunlar Ankara
Parmaksızoğlu İ (1967) ldquoKemacircl Paşazacircderdquo İslacircm Ansiklopedisi C 6
İstanbul S 561-566
Saraccedil Mehmet Ali Yekta (1996) ldquoİbn-i Kemacircl Divanırsquonın Tenkitli Metninin
Tenkidirdquo İlmicirc Araştırmalar İstanbul S 3 s 191-195
Selccediluk B (2004) Ahenk Unsurları Bakımından Nefrsquoicirc Dicircvacircnırsquonın Tahlili
Malatya
Selccediluk B (2009) ldquoDivan Şiirindeki Ses ve Ahenkle İlgili Sanatlara Genel Bir
Bakışrdquo Adıyaman Uumlniversitesi Ulusal Eski Tuumlrk Edebiyatı
Sempozyumu Adıyaman s 483-491
Tarlan AN (1970) Zacircticirc Divacircnı C II İstanbul
Tarlan AN (1992) Ahmet Paşa Divacircnı İstanbul
Tarlan AN (1997) Necacircticirc Beg Divacircnı İstanbul
Uğur A (1987) İbn-i Kemacircl Ankara
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
29
Guumlnuumlmuumlzde Eğretileme Anlayışı
Oumlmer Luumltfi İspirli1
Oumlzet
Eğretileme hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen soumlz sanatlarından bir tanesidir
Bu da ister istemez eğretilemenin dil sistemi iccedilerisinde ne derecede buumlyuumlk bir oumlneme
sahip olduğunu accedilıkccedila goumlstermektedir Aristoteles tarafından temellendirilip guumlnuumlmuumlze
kadar gelen eğretileme konusunda buguumlne kadar bir ccedilok kuram ortaya atılmıştır Bunun
sonucunda da eğretilemenin ortaya ccedilıkışı varlığı işlevi dilbilimciler ve felsefeciler iccedilin
oumlnemli bir araştırma alanı olmuştur Bu ccedilalışmada guumlnuumlmuumlzde oumlnemli sayılabilecek
kuramlar ccedilerccedilevesinde eğretileme anlayışı gelişim suumlreci iccedilerisinde ortaya ccedilıkan belli
başlı temel terimler doğrultusunda ele alınarak oumlrnekleriyle accedilıklanmaya ccedilalışılmıştır
Anahtar Kelimeler Eğretileme Eğretileme kuramları Etkileşim kuramı
Değiştirim kuramı Kavramsal eğretileme kuramı
The Present-Day Concept of Metaphor
Abstract
Metaphor is one of the figures of speech about which many theorems have
been proposed Naturally this clearly shows how important it is in the language
system Metaphor formalized by Aristotle has reached the present day being a field
about which a lot of theorems have been developed As a result the emergence of
metaphor its existence and its function have been important areas of research for
linguists and philosophers In this study the concept of metaphor has been dealt with
within the frame of some theorems that could be considered important today and
explained with examples in line with some basic terms emerged during its development
process
Key Words Metaphor Metaphor theories İnteraction theory Substitution
theory Theory of conceptual metaphor
GİRİŞ
Soumlzbilim terimleri iccedilerisinde oumlnemli bir dilsel figuumlr olan eğretileme
insanoğlunun dili konuşmaya başladığı guumlnden beri var olduğu kabul edilen bir
1 Okt Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Yabancı Diller Yuumlksekokulu
omerispirligopedutr
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
30
olgudur Yaklaşık iki bin uumlccedil yuumlz yıl oumlnce Aristoteles (iouml 394-322) tarafından
tanımı yapılarak guumlnuumlmuumlze kadar gelmiş gerek soumlzbilim alanında gerekse
guumlnuumlmuumlzde dilin kullanıldığı buumltuumln bilim dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın
bir bilişsel-dilsel goumlruumlnguumlduumlr
Aristotelesrsquoin Poetik adlı eserindeki kuramsal accedilıklaması ile eğretileme
kavramının tarihi başlar Eğretileme kavramı Aristoteles doumlneminde ccedilok dar
anlamda kullanılmış dilde sapma olarak adlandırılan mecaz antik ccedilağda
edebiyatta her tuumlrluuml imgesel ifadeler iccedilin kullanılmıştır (Braak 1990 42)
Aristoteles her şeyin kendine oumlzguuml bir adı olduğu duumlşuumlncesinden yola ccedilıkarak
eğretilemeyi lsquorsquoBir şeye başka bir şeye ait bir adın verilmesi cinsten tuumlre tuumlrden
cinse tuumlrden tuumlre veya oumlrnekseme temelinde gerccedilekleşen anlam aktarması rsquorsquo
olarak tanımlar (Aristoteles 2008 67) Bunu da cinsin anlamının tuumlre
verilmesi tuumlruumln anlamının cinse verilmesi veya bir tuumlruumln anlamının bir başka
tuumlre verilmesi veya benzetme kuralına goumlre yapılması şeklinde accedilıklamıştır
(Aristoteles 2008 67) Eserlerinde yalnızca benzerlik ilişkisine bağlı tuumlm
mecazlar iccedilin değil benzerlik ilişkisi dışında kalan anlam değişmelerini ve
aktarmalarını da lsquorsquoeğretilemersquorsquo kavramı adı altında vermiştir Eğretilemelerin
benzerlik temelleri uumlzerine kurulu dolaylı karşılaştırmalar olduğuna ve oumlncelikli
kullanım amacının guumlzel ve suumlsluuml etkili soumlz olduğunu ifade etmiştir
Eğretilemenin guumlnuumlmuumlzde tam bir tanımını yapmak oldukccedila zordur
Aristotelesrsquoten guumlnuumlmuumlze kadar eğretilemenin birccedilok farklı tanımı yapılmış
bunun da sebebi eğretilemenin bu suumlreccedil iccedilerisinde farklı şekillerde algılanması
ve oumlzellikle de hakkında ccedilok fazla kuram geliştirilerek farklı yorumlanmasından
kaynaklanmasıdır Eğretileme dilsel ifadelerdeki teknik bir oumlzellik olup accedilıkccedila
tanımlanabilir anlambilimsel bir olgu ya da değişik zihinsel olaylarla birlikte
bağlantılı karmaşık bir suumlreccediltir 18 yuumlzyıla kadar dilsel bir biccedilim olan
eğretileme soumlzbilim alanındaki dil araştırmalarında oumlnemli bir yerde olup 20
yuumlzyıldan itibaren bilişsel dilbilim ccedilalışmalarında duumlşuumlnce ve dil ilişkisi
iccedilerisinde ele alınarak birccedilok disiplinin de ilgi odağı haline gelmiştir
Eğretilemenin tanımı her bir disiplinin duumlşuumlnce ve dil arasındaki ilgisine goumlre
değişkenlik goumlsterebilir Ccediluumlnkuuml her bir disiplin eğretileme suumlrecine youmlnelik
eğilimleri youmlnuumlnde birbirlerinden ayrı bir gelişme iccedilerisinde bulunmakta ve
eğretilemeyi kendi bakış accedilılarından tanımlamaya ccedilalışmaktadırlar
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
31
Bilişsel dilbilim 1970rsquoli yıllarda dilbiliminin gelişen bir koludur
Deneysel bir bilim olarak dil kullanımına youmlnelerek katı kuralcılığı reddeder
(Verboven 2003 17) lsquorsquoBilişselrsquorsquo soumlzcuumlğuumlnden de anlaşılacağı gibi dil
araştırmalarında insandaki duumlşuumlnce suumlrecini araştırır İnsandaki duumlşuumlnce
yapısını dilsel goumlruumlnguumller ile ilişkilendirir Bilişsel paradigmalar ccedilerccedilevesinde
dil insanın oumlzel bilişsel yeteneğinin bir ifadesi olarak incelenir Eğretilemeli
ifadelerin analizi bilişsel dilbilim ccedilalışmalarının ana hedeflerinden biridir
(Schwarz 2008 66) Bilişsel dilbilimcilere goumlre ise eğretileme lsquorsquokavramsal bir
ifadeyi başka kavramsal bir ifade ile anlatmakrsquorsquo olarak tanımlanmıştır
(Koumlvecses 2002 4) Eğretileme dilsel bir işlem olduğu gibi aynı şekilde
zihinsel bir işlemdir Bir kavramı diğer bir kavram ile accedilıklamak istediğimizde
bunu zihnimizde canlandırıp tecruumlbe ve bilgimiz oumllccediluumlsuumlnde kıyaslarız (oumlrn
vakit nakittir) Duumlşuumlnmek de eğretilemeli bir durumdur ccediluumlnkuuml farklı bağlamlar
arasında meydana gelen bir lsquorsquoişlemrsquorsquodir ve bu yuumlzden de dilin dışında
duumlşuumlnuumllemez (Roggenbuck 2005 71) Bilişsel dilbilimde istisnai durumu ile
birlikte eğretilemelere (geleneksel anlayış doğrultusunda) sadece uumlslup aracı ve
dilsel bir oumlzellik olarak değil tam aksine bizlerin zihinsel duygusal ve yaşantı
duumlnyamızdaki kavranması ve betimlemesi zor kavramları anlaşılır hacircle getiren
ve tespit eden karmaşık soyut durumları (kısmen bastırılmış zihinsel imgeler)
tanımlayan dilimizdeki ifadelerin değişik şekilleri olarak bakılmaktadır
(Schwarz 2008 66)
Eğretilemeler guumlnuumlmuumlze kadar ileri suumlruumllen kuramlar sayesinde hem
dilsel hem de bilişsel bir olgu olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bilişsel accedilıdan
eğretileme bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki unsurların (genellikle somut lsquorsquokaynak
alanrsquorsquodan) diğer bilişsel-dilsel buumltuumlnluumlkteki (genellikle soyut birlsquorsquohedef alanrsquorsquoa)
alana yansıtılması dilsel accedilıdan ise soumlzcuumlklerde lsquorsquoasılrsquorsquo rsquorsquosoumlzcuumlkrsquorsquo anlamını
değil de lsquorsquodeğişmecersquorsquo lsquorsquoaktarılmışrsquorsquo lsquorsquoeğretilemelirsquorsquo (soyut olan) bir anlam
taşırlar (Kohl 2007 19) Bilişsel dilbilimdeki gelişmelere paralel olarak da
eğretileme anlayışı değişmiştir Artık eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından
itibaren bilişsel bir goumlruumlnuumlm kazanmıştır
1- GUumlNUumlMUumlZDE EĞRETİLEME KURAMLARI
Eğretileme kuramlarındaki amaccedil eğretilemenin işlevinin ortaya
konulmasıdır Soumlz sanatları iccedilerisinde hakkında en ccedilok kuram ileri suumlruumllen
eğretileme 20 yuumlzyılın ikinci yarısından sonra aşırı ilgi alanı olmuş 1980 yılına
kadar iki kuram değiştirim ve etkileşim başlığı altında genelleşmiştir
Eğretileme kuramları kendi aralarında ilke olarak daha ccedilok değiştirim veya
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
32
benzetme kuramına ya da etkileşim kuramına youmlnelik olup olmadığı şekliyle
ayrılabilir (Eckard 2005 1) Bu durumda eğretilemeyi hem dilbilgisel hem de
bilişsel bir figuumlr olarak birlikte duumlşuumlnmek durumundayız
20 yuumlzyılın ortalarına kadar eğretileme konusundaki anlayışı Koumlvecses
(2002VII) şu şekilde oumlzetler
1- Eğretileme soumlzcuumlklere oumlzguuml bir oumlzelliktir ve bundan dolayı
dilbilimsel bir goumlruumlnguumlduumlr
2- Eğretileme sanatsal ve retorik amaccedillar iccedilin kullanılır
3- Eğretileme karşılaştırılan iki şey (entitite) arasındaki benzerliğe
dayanır
4- Eğretileme soumlzcuumlklerin isteğe bağlı ve tasarlanmış kullanımıdır ve bu
yuumlzden oumlzel bir yeteneğe gerek duyulur
5- Eğretileme onsuz da yapabileceğimiz bir dilsel biccedilimdir Bundan
dolayı iletişimde ve guumlndelik duumlşuumlnme ve akıl yuumlruumltmenin ayrılmaz bir unsuru
değildir
1970rsquoli yıllarda bilişsel dilbilimin gelişmesi ve bunun sonucu olarak
George Lakoff ve Mark Johnsonrsquoun ortaya koydukları yeni eğretileme anlayışı
bundan oumlnceki anlayışı değiştirir Buna goumlre yeni eğretileme anlayışı şu şekilde
biccedilimlenir
1-Eğretileme soumlzcuumlklerin değil kavramların oumlzelliğidir
2-Eğretilemenin işlevi sadece sanatsal ve estetik amaccedillar değil belirli
kavramları daha iyi anlamaktır
3-Eğretileme ccediloğu kez benzerliğe dayanmaz
4- Eğretileme oumlzel bir yeteneği olmayan sıradan insanlar tarafından
guumlndelik yaşamda fazla bir zihinsel ccedilaba gerektirmeden kullanılır
5- Hoş dilbilimsel bir suumls olmakla birlikte luumlzumsuz olmaktan ccedilok uzak
olan eğretileme insan duumlşuumlnce ve mantığının kaccedilınılmaz bir işlemidir
(Koumlvecses 2002 VIII)
Amerikalı bilişsel dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnson
1980 yılında eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla ccedilığır accedilıcı olmuşlardır
Eğretileme ccedilalışmaları ve oumlzellikle de Lakoff ve Johnsonrsquoun 1980 yılında
yayımladıkları Metaphors We with Live by isimli eserle ortaya koydukları
ldquokavramsal eğretileme kuramırdquo guumlnuumlmuumlzde eğretileme kavramını disiplinler
arası uygulamalarla bilişsel duumlzeydeki ccedilalışmalarda oumlnemli bir yere getirmiştir
Lakoff ve Johnsonrsquoun eğretilemeyi yeniden ve farklı bir goumlruumlnguumlde tanımlaması
bilişsel dilbilim yaklaşımının temellerini oluşturmuştur
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
33
Modern eğretileme kuramı eski eğretileme anlayışından esas itibari ile
ayrılır Eğretileme artık yalnız dilsel bir goumlruumlnguuml olarak değil bilişsel bir
goumlruumlnguuml olarak da anlaşılır Bu anlayışa goumlre eğretileme artık kelimelerin bir
oumlzelliği olmayıp duumlşuumlnce ve eylemin bir sorunu haline gelmiştir Bu durumda
eğretilemeleri bir tek soumlzbilim ve şiir alanından ziyade guumlnluumlk konuşmadan
tutun da bilimin her alanında ortaya ccedilıkan bir sorun olduğunu goumlzlemleyebiliriz
11- Değiştirim Kuramı
Eğretileme kuramları arasında en eski ve yaygın olanıdır Aristotelesrsquoe
kadar dayanır Guumlnuumlmuumlzde bazı oumlzellikleriyle geccedilerli ve yaygın olan bir
kuramdır Gerccedilek ifade ile yerine geccedilen yabancı ifade arasındaki benzerlik ve
oumlrnekseme ilişkisine dayanır Bu kurama goumlre eğretileme soumlzcuumlklerin yer
değiştirmesidir Her bir soumlzcuumlk aslen oumlzguumln bir anlam alanına aittir Soumlzcuumlklerin
anlamı onun oumlzguumln anlam alanı iccedilerisinden gelişerek ccedilıkar Bir soumlzcuumlğuumln
değişmece kullanımı ise soumlzcuumlğuumln asıl kullanıldığı alandan alınarak dilin
yabancı bir kullanım alanında uygulanması ile gerccedilekleşir Yani somuttan
soyuta geccedilmesi gerekir ki değişmece anlamı olsun Bu kurama goumlre eğretileme
tek bir soumlzcuumlk temelinde gerccedilekleşir
Eğretilemeyi yerine getiren diğer bir soumlzcuumlğuumln bir soumlzcuumlğuumln yerine
geccedilmesi anlamsal bir olgu olarak anlaşılmamalıdır Buradaki oumlnemi yalnızca
estetik ve biccedilem accedilısındandır Oumlzellikle şiirlerde anlamsal boyutundan ziyade
yorumlayarak accedilıklanması oumlnemlidir Bu kuramdaki eğretileme anlayışına goumlre
eğretilemeli ifade yeni bir anlam meydana getirmez Oumlrneğin Aristotelesrsquote
lsquorsquoYaşlılığın hayatla olan ilişkisi akşamın guumln ile olan ilişkisirsquorsquo gibidir Şair
akşamı boumlylece lsquorsquoguumlnuumln yaşlanmasırsquorsquo olarak veya Empedokles gibi yaşlılığı
lsquorsquohayatın akşamırsquorsquo olarak ifade eder Bu eğretileme tarzı Aristotelesrsquoe goumlre
olaylar arasında kavram mantığı ilişkisine bağlı oumlrnekseme uumlzerine kurulu tuumlr
ve cinsler arasında betimlenebilir bir tarzdaki aktarımdır Burada oumlrnekseme
ilişkisine bağlı olarak Aristoteles yaşamı guumln eğretilemesiyle aktarır Zaman
olarak yaşamın başı ve sonu vardır aynı şekilde guumlnuumln de başlangıcı ve sonu
vardır Zaman aralığı olarak her ikisinin de bir başlangıccedil ve bir sonu vardır
Soumlzcuumlk anlamından sapma yoluyla eğretileme suumlreci meydana gelir
Bu kuram ancak bazı oumlzellikleriyle guumlnuumlmuumlzde geccedilerliliğini devam
ettirmektedir Aristoteles tarafından ortaya atılan bu kuramda eğretilemenin
bilişsel bir işlevinin olması ve bire bir soumlzcuumlk duumlzeyinde anlamsal bir benzerlik
ilişkisi uumlzerine kurulu olması yuumlzuumlnden guumlncelliğini henuumlz korumaktadır
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
34
Bunun dışında guumlnuumlmuumlzde eğretileme anlayışı sadece soumlzbilim ve şiirle
sınırlı değil aksine yaşamın her alanında ortaya ccedilıkmaktadır Guumlnuumlmuumlzde bir
ccedilok eğretileme yapılırken imge alıcı ccediloğu durumda artık mevcut
bulunmamaktadır Benzerlik ilişkisi de kişiden kişiye ve kuumlltuumlrden kuumlltuumlre
farklılık goumlsterebileceğinden dolayı da guumlnuumlmuumlzde bu kuram bu youmlnleriyle
yetersiz kalmaktadır
12- Etkileşim Kuramı
Etkileşim kuramı Samuel Johnsonrsquoun lsquorsquoiki duumlşuumlnceden tek bir
duumlşuumlncenin ortaya ccedilıktığı eğretileme yapısırsquorsquonı ortaya koyması ile başlar
(Richards 1965 96) Bu kuramda değiştirim kuramından farklı olarak
eğretilemeli ifadenin ccedilokanlamlılığı soumlz konusudur Asıl ve değişmece ifadeler
arasında bir benzerlik yoktur değişmece ifade ve ilgili bağlamın anlamsal
uyuşmazlığı soumlz konusudur Eğretileme ve bağlam arasındaki anlamsal ilişki
yorumlanarak anlaşılır Normal bir dil kullanımından sapma yoktur ama
zihinsel yolla benzerlik ilişkisi kurularak elde edilen bir uumlruumlnduumlr
Eğretilemeli ifadenin karşılığında gerccedilek bir ifade yoktur Eğretilemeli
ifadeyi karşılayacak hiccedilbir gerccedilek soumlzcuumlk bulunmaz Bağlam ve ifadeye bağlı
olarak eğretilemenin yeri ve işlevi anlaşılabilir Eğretileme ve bağlamı arasında
eksik bir uyuşmazlık vardır Bu kuramın kurucusu olan Armstrong Ivor
Richards eğretilemeyi dilsel bir sapma olarak değil de karşılaştırılan kavram
duumlşuumlncesini uumlretilen bir şey olarak goumlruumlr Amerikalı felsefeci Max Black
tarafından bu kuram daha sonra geliştirilmiştir Soumlzbilim ile ilgili bir suumls olan
ifadenin sadeleştirilmiş tarzdaki şeklidir
Eğretileme bu kuramda lsquorsquoeğretilemeli ifadersquorsquo olarak sunulur (Black
1996 386) Belirli bir soumlzcuumlk veya cuumlmlelerden oluşmaz Birincil ve ikincil
oumlgeden ibarettir (Black 1996 392) İkincil oumlğe tek bir soumlzcuumlkten ibaret değil
bilakis bir cuumlmle parccedila sisteminden oluşur Bir eğretileme durumunda belirli bir
cuumlmle parccedilası kuumlltuumlrel bellekle ilişkilendirilerek birincil nesneye yansıtılır
Anlam etkileşim (Interaktion) yoluyla ve iccedilerik ilişkisiyle yapılandırılır
(ccedilağrışım ve yansıma) Bu durumda eğretilemeli ifadenin soumlzcuumlk yoluyla
accedilıklanması muumlmkuumln değildir Bu kuramda imge veren ve imge alan tipik bir
şekilde birleşirler (Schmitz-Emans 2010) Bundan başka dil iletişimsel
durumun bir işlevi ve kısmıdır Oumlzel iletişim durumlarında eğretilemeli ifade
gerccedilekleşir ve konuşucu tarafından belli niyet ve amaccedilları ifade etmek iccedilin
kullanılır Max Black (1996 386) buradaki eğretilemeli ifadeyi ccedilok uumlretken
bulur lsquorsquoEğretilemeli ifade belirli iletişim durumlarında işlevsellik kazanır ve
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
35
konuşucu belirli bir amaca youmlnelik niyetini eğretilemeli bir ifadeyle dile
getirirrsquorsquo Boumlylece etkileşim kuramı guumlccedilluuml bir bilişsel duumlşuumlnceyi de iccedilerir Aynı
zamanda birincil ve ikincil unsur arasında daha oumlnce mevcut olmayan yeni
benzerlikleri etkileşim yoluyla kurduğu iccedilin de uumlretkendir (Black 1996 404)
Bu duumlşuumlnceye goumlre eğretileme oumlzellikle duumlşuumlncenin somutlaştırılmasıdır Dilsel
bir sapmadan ziyade eğretilemeli ifade burada artık normal bir dil kullanımıdır
Oumlrneğin rsquorsquoİnsan bir kurtturrsquorsquo (Black 1996 70) gibi bir ifadeyi duumlşuumlnelim Bu
eğretilemeli cuumlmle kurtlar hakkında yeterince bilgili olmayan bir okura
kastedilen anlamı ifade etmeyecektir
Bu oumlrnek soumlzcuumlğuumln anlamından ortaya ccedilıkan sapma yoluyla oluşan bir
gerilimi de goumlsterir Gerilim faktoumlruuml alışılmışlık derecesine karmaşıklık ve
bağlama bağlıdır Eğretileme ne kadar alışılmış basit morfolojik ne kadar
anlamsal ve uumlslupla ilgili bağlama uyum sağlıyorsa gerilim de o kadar az olur
(Kohl 2007 27)
Etkileşim kuramı bir yerde guumlccedilluuml bir bilişsel yaklaşım goumlsterdiği iccedilin de
bilişsel eğretileme kuramının oumlncuumlsuuml olma niteliğindedir Eğretilemenin bilişsel
ve dilsel-iletişimsel bir goumlruumlnguumlsuuml vardır Bu goumlruumlnguumller buumltuumln olarak bu
kuramda karşılıklı etkileşim iccedilerisindedir
Etkileşim kuramı eğretilemeli ifadenin anlamını şu şekilde tarif eder
lsquorsquoIvor Richards ve Max Blackrsquoa kadar dayanan etkileşim kuramında eğretileme
yalnızca durağan anlamda bire bir soumlzcuumlkler veya cuumlmleler arasındaki anlamsal
değişimlere dayalı bir olgu değil karşılıklı aktif olarak anlambilimsel alanların
daha doğrusu dilsel anlam alanlarının veya farklı alanların karışımı yoluyla
birbiriyle bağlantılı karşılıklı anlamların ortaya ccedilıktığı bir suumlreccediltirrsquorsquo (Debatin
1995 97) Dilsel bir birim olarak eğretilemenin gerccedilekleştiği yer olan
soumlzcuumlkden vazgeccedililmez Eğretileme soumlzcuumlk duumlzeyinde anlam yuumlklemesi olarak
değil cuumlmle bağlamına bağlı olarak meydana gelir Soumlzcuumlk tek başına taşıdığı
anlamdan ziyade guumlncel anlam yuumlklemesi sonucunda gerccedilek anlamına sahip
olur
Bu kuramda Black fazla bir oumlrnek vermemekle beraber etkileşim
youmlnuumlnuuml de tam olarak belirtmemiştir Etkileşim kuramı bir yerde karşılıklı
olarak etkileşimi ele aldığı iccedilindir ki lsquorsquoinsan bir kurtturrsquorsquo ifadesinde aynı
zamanda kurta da insani bir oumlzellik vermek muumlmkuumln olmaktadır (Jaumlkel 1997
104)
13- Kavramsal eğretileme kuramı
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
36
1980 yılındaki eğretileme konusundaki ccedilalışmalarıyla Amerikalı bilişsel
dilbilimci George Lakoff ve felsefeci Mark Johnsonrsquoun ortaya attığı ccedilarpıcı bir
kuramdır Bu kurama goumlre sadece dilimizde değil duumlşuumlncelerimizde ve
eylemlerimizde kullandığımız kavramsal yapının temelinde de eğretilemeli bir
yapı vardır Bu yaklaşıma goumlre eğretileme yalnızca dile ait bir şey değil
duumlşuumlnce suumlrecinin de eğretilemeli olduğudur Eğretileme insanın anlam
dizgesinde kurulmakta ve sonuccedil olarak dilbilimsel olarak ifade edilmektedir
Tam olarak şekillenen bilişsel eğretileme anlayışının ana tezi
eğretilemenin insan bilincinin ana mekanizmasını oluşturması ve ccedilok sayıdaki
soyut tecruumlbenin işleyişinde duumlzenleyici bir rol almasıdır (Zimmermann 2000
40) Kavramsal eğretileme kuramı eğretilemelerin birincil bir dilsel goumlruumlnguuml
olmadığını aksine kavramsal yapının ve duumlşuumlnce unsurlarının bir parccedilası
olduğunu varsayar Buna goumlre soyut yapılar eğretileme temellidirler Lakoff ile
Johnsonrsquoa (2005 25-26) goumlre duumlşuumlnme tarzımız tecruumlbe ettiğimiz şey ve her
guumln yaptığımız şeyler daha ccedilok bir eğretileme sorunudur ve guumlndelik kavram
sistemimizin oumlnemli bir kısmının eğretilemeli olduğudur İnsan suumlrekli
karşılaştığı yeni durumlardan dolayı yeni tecruumlbeler elde edecektir Yeri
geldiğinde eski duumlşuumlnce ve tecruumlbelerimiz yeniden karşımıza ccedilıkacaktır Her bir
algılama aslında yeni bir tuumlr algılamadır ccediluumlnkuuml eğretilemenin etkisi geccedilmiş ve
guumlnuumlmuumlz arasındaki kavramdan kavrama sistemli olarak gelişen anlamsal bir
sıccedilramayı da meydana getirmektedir (Kallan 2009 31) Burada soumlz konusu
olan bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre ilişkilendirilmesidir
Bilişsel temele dayalı bu yeni eğretileme anlayışına goumlre bir tuumlr şey başka bir tuumlr
şeye goumlre anlaşılır ve tecruumlbe edilir
Lakoff ve Johnson (2005 279) kavramsal eğretileme (bilişsel
eğretileme) ile dilsel eğretilemeyi (eğretilemeli ifade) biribirinden ayırmıştır
kavramsal eğretilemeler soyut duumlşuumlnceler ve fikirler dilsel eğretilemeler ise
somut dilsel ifadelerdir Kavramsal eğretilemeler insan duumlşuumlncesinin doğal bir
parccedilası dilsel eğretilemeler ise insan dilinin doğal bir parccedilasıdır Lakoff ve
Johnsonrsquoa (2005 29) goumlre dilimizdeki eğretilemeli ifadeler sistematik bir tarzda
eğretilemeli kavramlara bağlıdır eğretilemeli kavramların doğasını araştırmak
ve faaliyetlerimizin eğretilemeli doğasının anlamına ulaşmak iccedilin eğretilemeli
dilsel ifadeleri kullanırız Bu durumda bir alanı başka bir alana goumlre anlamak
durumundayız Bunlar kaynak ve hedef alanlardır Alanlar arasında bir gerilim
yerine geccedilme benzetme ve etkileşim yoktur (Stoumlckl 2004 201) aktarım tek
youmlnluumlduumlr
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
37
Koumlvecses (2002 4) bu kuramı şu şekilde accedilıklar rsquorsquoBilişsel dil
goumlruumlşuumlnde eğretileme bir kavram alanının diğer bir kavram alanına goumlre
anlaşılması olarak tanımlanabilir Hayatı yolculuk tartışmaları savaş yine aşkı
yolculuk teorileri bina fikirleri gıda sosyal kurumları bitki olarak
konuştuğumuzda ve duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde ve daha bir ccedilokları buna oumlrnek teşkil
ederler Eğretilemenin bu uygun kısa tanımı şoumlyledir kavramsal alan (A)
kavramsal alan (B) dir yani bu durum kavramsal eğretileme olarak adlandırılan
şeydir Kavramsal eğretileme bir alanın bir diğer alan bakımından anlaşıldığı
iki kavramsal alandan oluşur Kavramsal alan tecruumlbenin tutarlı olarak
yapılandırılmasıdır Yani yolculuklar hakkında hayatın anlaşılmasında
guumlvendiğimiz tutarlı bilgilere sahibizhellipKavramsal eğretilemeyi eğretilemeli
dilbilimsel ifadelerden ayırt etmemiz gerekmektedir İkinci ifade daha somut
kavramsal alanın (yani alan B) dilinden yada terminolojisinden gelen
ifadelerdir Boumlylece hayatla ilgili olan ve yolculuk alanından gelen yukarıdaki
buumltuumln ifadeler dilbilimsel eğretilemeli ifadeleridir halbuki onların anlaşılır
kıldığı denk gelen kavramsal eğretileme ise HAYAT BİR YOLCULUKTUR
Kuumlccediluumlk buumlyuumlk harflerin kullanımı bu oumlzel ifadenin dilde bu şekilde yer
almadığını ifade eder ama onun altında sıralı olarak ifade edilen buumltuumln
eğretileme ifadelerinin kavramsal olarak altını ccedilizerhellipKavramsal eğretilemeye
katılan iki alanın oumlzel isimleri vardır Bir diğer kavramsal alanı anlamak iccedilin
eğretilemeli ifadelerden yararlandığımız kavramsal alan kaynak alan olarak
adlandırılırken hayat tartışmalar savaş binalar gıda bitkiler ve diğerleri hedef
alanlardır Hedef alan kaynak alanın kullanımı ile anlamaya ccedilalıştığımız
alandırrsquorsquo
İki kavram arasında benzerlik ilişkisine bağlı olarak oluşturulan
eğretileme dilsel bir biccedilimdir Bilişsel dilbilim accedilısından ise bu benzerlik nesnel
benzetme ilişkisinin yanı sıra insan deneyimleri ve tecruumlbeleri uumlzerine de
temellenmiştir Vakit nakittir
SOYUT sistematik bağlantı SOMUT
Vakit (mapping=yansıma) Nakit
Hedef Alan Kaynak Alan
Yukarıdaki bu eşleştirmeden guumlnluumlk dile yansıyan aşağıdaki değişik yorumları
ccedilıkartabiliriz
Bu bana 200 $rsquoa mal oldu
Benim ccedilok zamanıma mal oldu
Bu işe ccedilok para yatırdım
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
38
Sana ccedilok zaman ayırdım
Baksana zaman akıp gidiyor
Bu işi yapmak iccedilin yeterli zamanın var mı
Yukarıdaki oumlrneklerde de goumlruumllduumlğuuml gibi hedef alan kaynak alan
kullanılarak anlaşılan alandır Lakoff ve Johnson dilde var olan eğretilemeli
dilsel ifadelerin bu kavramsal alanlar bağlamında yorumlanarak farklı yapılar
tarzında anlamlandırıldığını ileri suumlrerler Kavramsal eğretileme kuramında
eğretilemeyi bilmek istiyorsak kaynak alan ve hedef alan arasındaki sistematik
bağlantıyı da bilmemiz gerekir Yukardaki ifadelerde soyut olan kavramı somut
kavram uumlzerinden anlıyoruz Ccediluumlnkuuml soyut kavramlar zaten bilincimizde
yerleşmiş durumdadır Yani vakit nakittir ifadesi bilincimizde zaten yer
almaktadır Eğretilemenin oumlzuuml bir tuumlr şeyi başka bir tuumlr şeye goumlre anlamak ve
tecruumlbe etmektir (LakoffampJohnson 2005 27) Vakit nakittir eğretilemesinde
sistematik ilişkiyi incelersek bir işin yapılmasında para ne kadar değerliyse
zaman da o kadar değerlidir Zaman soyut para ise somut bir kavramdır
Kavramsal eğretilemeleri anlamak iccedilin muumlşterek alanları da bilmemiz
gerekir Koumlvecses (2002 16-24) muumlşterek kaynak alanlar ve muumlşterek hedef
alanların oumlruumlntuumlluuml yapısını şoumlyle vermiştir
Muumlşterek kaynak alanlar 1 İnsan vuumlcudu 2 Sağlık ve hastalık 3
Hayvanlar 4 Bitkiler 5 Binalar ve yapılar 6 Makine ve araccedillar
7Oyunlar ve spor 8 Para ve ekonomik hareketlilik 9 Pişirme ve
yiyecek 10 Sıcak ve soğuk 11 Işık ve karanlık 12 Kuvvetler 13
Hareket ve youmln
Muumlşterek hedef alanlar 1 Duygu 2 Arzu 3 Ahlak 4 Duumlşuumlnce 5
Toplum ve millet 6 Politika 7 Ekonomi 8 İnsani ilişkiler 9 İletişim
10 Zaman 11 Oumlluumlm ve yaşam 12 Din 13 Olaylar ve eylemler
Kavramsal eğretileme kuramında eğretilemeler yukarda da goumlruumllduumlğuuml
gibi sınırlı sayıdaki kavramların kullanılması sonucu elde edilmektedir Aynı
şekilde eğretilemeli ifadelerin tesaduumlfi olmadığı ve belirli duumlşuumlnce ve
algılamaya dayalı olduğunu da bu durumda soumlylemek muumlmkuumlnduumlr
2 TERİM BİLGİSİ VE BİR RENK OumlRNEĞİNDE GUumlNUumlMUumlZ
EĞRETİLEME ANLAYIŞI
Aristotelesrsquoten başlayan ve devam eden suumlreccedil iccedilerisinde yukarıdaki
kuramlarda da goumlruumllduumlğuuml gibi eğretileme iki unsur daha doğrusu birbiriyle
bağdaşmayan iki unsur arasındaki bir ilişkiyi ortaya koyar Aristoteles bunu
lsquorsquotuumlrrsquorsquo ve lsquocinsrsquorsquo ler arası ilişki olarak oumln planda ifade ederken her iki alanı da
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
39
benzerlik veya oumlrnekseme ilişkisine goumlre ele alır Daha sonraki farklı eğretileme
kuramlarında alanlar arasındaki benzerlik ilişkisinde farklı terim bilgisi
kullanılır Weinrich (1976 277-285) bunu imgesel alan (Bildfeld2) iccedilerisinde
accedilıklar Bu alanlar imge veren ve imge alan olarak ifade edilir İmgesel alanlar
kuumlltuumlre bağlı goumlruumlşleri de aktarırlar (Ingendhal 1971 131) Bilişsel eğretileme
kuramında artık guumlnuumlmuumlzde lsquorsquokaynak alanrsquorsquo ve lsquorsquohedef alanrsquorsquo temel kavram
olarak geccedilerlilik kazanmıştır Boumlylece eğretileme anlayışına yeni bir terim
bilgisi daha girmiştir
IARichards lsquoın 18 yuumlzyıldaki eğretileme anlayışına goumlre hazırladığı
eğretileme kuramında eğretileme iki duumlşuumlnceyi bir arada bulundurur Bunlar ana
unsur (İng Tenor=konu benzeyen) ve yan unsurdur (İng Vehikel= taşıyıcı
eğretilemeli ifade benzetilen) lsquorsquoTaşıyıcırsquorsquo nın goumlrevi lsquorsquokonursquorsquo yu accedilıklamaktır
Eğretileme işlevsel olarak lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın lsquorsquokonursquorsquoya anlamsal oumlzellikleri
aktarmasına dayanır (Stoumlckl 2004 203) Karşılıklı etkileşim sonucu anlamsal
olarak ortaya ccedilok yeni duumlşuumlnceler ccedilıkmaktadır Burada dinleyiciokuyucunun
hangi anlamsal oumlzelliklerin hedef alana aktarıldığını bilip bilmediği sorunu
ortaya ccedilıkabilir Ccediluumlnkuuml okuyucudinleyicinin imgelem guumlcuumlnde bir ccedilağrışım
yorumlama alanı accedilılmaktadır Elbette bağlamda mantıklı ve uygun oumlzellikteki
aktarmalardan okuyucudinleyici bunu ccedilıkaracaktır Eğretilemeli bir ifadede
lsquorsquotaşıyıcırsquorsquo ve lsquorsquokonursquorsquo birlikte bulunurlar Bu suumlreccedil iccedilerisinde bağlam suumlrece
anlamsal boyutta bir katkı sağlar Konu ana oumlzne taşıyıcı ise eğretilemenin ana
oumlzneye aktarıldığı soumlzcuumlk veya imgedir Karşılıklı etkileşimden ortaya ccedilıkan
yeni anlamların sınırsız ccedilağrışımlara ve yorumlara sahip olması dilde ccedilok
uumlretken bir eğretileme anlayışını da ortaya koyar Anlamsal oumlzelliklerin
boyutuna goumlre taşıyıcı konuyu anlamsal aktarım accedilısından youmlnlendirecektir
Bunun boyutu elbette konudaki anlamsal oumlzelliklerin boyutuna goumlre
değişkendir
Bunu bir oumlrnekle şu şekilde accedilıklayabiliriz
1lsquorsquoKonu rsquorsquo ve lsquorsquotaşıyıcı rsquorsquo karşılaştırması
Oumlrn Oto tamircim (konu) hırsızdır (taşıyıcı)
lsquorsquoKonursquorsquodaki anlamsal boyutu ve lsquorsquotaşıyıcırsquorsquonın aktarabileceği
oumlzellikleri tespit edelim
Oumlrn Oto tamircisi beceriklilik iş masrafların faturaya geccedilirilmesi
2 Jost Trier tarafından 1930rsquolu yıllarda ortaya ccedilıkan Almanca lsquorsquo Wortfeldrsquorsquo (Soumlzcuumlk
alanı) kavramına karşılıkolarak Weinrich tarafından ortaya altılan Almanca bir kavram
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
40
Oumlrn Hırsız dolandırmak para ccedilalmak haksız kazanccedil elde etmek
Eğretilemeli anlamın yapılandırılması
Oumlrn Oto tamircim az bir iş karşılığında ccedilok para alıyor
Weinrichrsquoe (1976 284) goumlre eğretilemeli ifade imge veren olarak ifade
edilir İmge alan imge verenin aktarıldığı yerdir Bazı durumlarda imge veren
zorlukla anlaşılır Bir eğretilemenin imge veren ve imge alanları arasındaki
ortak payda benzerlikleridir
Max Black 1954 yılında lsquorsquoDie Metapherrsquorsquo adlı araştırmasında odak
(İng Focus= eğretilemeli ifade) ve ccedilerccedileve (İng Frame) birbirinden ayırır ve
eğretilemeyi buumltuumln cuumlmle duumlzeyinde inceler (Schmitz-Emans 2010) Black
eğretilemeli ifadeyi lsquorsquoodakrsquorsquo bu ifadeyi iccedileren cuumlmleyi de lsquorsquoccedilerccedileversquorsquo olarak
tanımlar (Eckard 2005 35) Buna goumlre bir eğretilemeli ifade (odak) bir başka
ifadenin (ccedilerccedileve) iccedilerisine yerleştirilir odağın anlamı ccedilerccedilevenin anlamıyla
etkileşim iccedilerisine girer ve boumlylece ccedilerccedilevenin anlamı değişir
Kavramsal eğretileme genel bir tanıma goumlre sistematik bağlantı
iccedilerisinde bir tanesi hedef alan (x) ve bir diğeri kaynak alan (y) olan farklı iki
kavramsal alanda goumlrev yapan eğretilemeli bir aktarımdan oluşur Bir diğer
alternatif tanımı da Feyaerts (1997 45) yapar rsquorsquoEğretileme farklı bilgisel
alanlardaki iki duumlşuumlncenin yansımasıdır (İng mapping) boumlylece bunlardan bir
tanesinin (hedef alan=İng target domain) diğerinin (kaynak alan=İng source
domain) hedefindeki yeri olarak anlaşılması ve yapılandırılmasıdır Her iki
duumlşuumlnce arasındaki kavramsal ilişkilerin şekli benzerlik ilişkisine goumlre
belirlenir Bu benzerlik ilişkisi nesnel algılanabilir bir benzerlik değil aksine
kavramsal bir benzerliktir Sonuccedilta bir benzerlik ortaya ccedilıkar ama temelde
benzerlik uumlzerine yapılandırılmaz
Antik doumlnemden itibaren 20 yuumlzyılın ikinci yarısına kadar geccedilen suumlre
iccedilerisinde eğretilemenin iki alan arasında gerccedilekleşen bir suumlreccedil olduğu goumlze
ccedilarpar IA Richards tarafından ortaya atılan ve Max Black tarafından
lsquorsquoetkileşimrsquorsquo olarak kullanılan kuramda ise alanlar arası değil sadece tek bir
eğretilemeli ifadenin kullanımı soumlz konusudur Bilişsel eğretileme kuramında
hem genel olarak Blackrsquoın kullandığı lsquorsquoProjection3rsquorsquo(yansıtma) hem de
matematikten alınan bir kavram olan lsquorsquoMappingrsquorsquo (haritalama eşleme yansıma)
3 Projection veya Mapping kavramı yaygın bir şekilde hangi yapının hedef alana
yansıtıldığı ve hangi sınırlandırılmış koşullarda etkili olduğu konusunda tartışmalıdır
(bkz Kohl 200743)
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
41
Koumlvecses tarafından da halihazırda tartışmalı olarak Y olarak X
kullanılmaktadır (Kohl 2007 40)
Eğretileme kuramlarında kullanılan değiştirim aktarma etkileşim veya
yansıma ve Y olarak X kavramları gerccedilekleşen bu suumlreccedilte ne zihinsel
algılamayla elde edilebilir ne de bilişsel ve dile bağlı yetenekle analiz edilebilir
bir oumlzellikte olduğu iccedilin tanımlamanın accedilıklanması yalnızca eğretilemeli yolla
muumlmkuumln olmaktadır (Kohl 2007 41) Bunu accedilıklamak iccedilin aşağıda bir oumlrnek
cuumlmle uumlzerinde eğretileme suumlrecini ele alalım
lsquorsquoSabah ışığı ufku kına rengine boyadırsquorsquo dizgisinde ortaya ccedilıkan
eğretileme suumlrecini her bir farklı eğretileme kuramında accedilıklamaya ccedilalışırsak
Değiştirim Bilişsel veya anlamsal iccedilerikte bir değişiklik olmadan
eğretileme lsquorsquoasılrsquorsquo soumlzcuumlğuumln yerini alır Kırmızı veya kızıl yerine cuumlmlede kına
rengi kullanılmıştır Bunun yerine şoumlyle de diyebiliriz lsquorsquoSabah ışığı kızıl bir
renk aldırsquorsquo Kına soumlzcuumlğuuml yerine kızıl rengi getirdiğimizde benzerlik ilişkisine
uygun bir şekilde yer değiştirmiş oluruz
Aktarma Burada bu ifadeyi uumlreten kimse kına rengini (burada kızıl
renk olarak duumlşuumlnuumllmuumlş) sabah guumln ağarmasındaki guumlneşin ufuk ccedilizgisinde
oluşturduğu kızıl renge benzeterek bir aktarma yapmıştır Kızıl rengi aktarmada
hangi duumlzlemde kullandığını bilemeyiz Duygusal olabilir veya bilişsel-dilsel
yada tamamen bilişsel olabilir
Etkileşim Burada iki tasarım eğretilemeli ifade=odak ve ccedilerccedileve
arasında gerccedilekleşen karşılıklı bir etkileşim vardır Eğretilemeli ifade kına
rengi oumlzellikle belli bir kuumlltuumlrdeki kına yakmayı ccedilağrıştırır Eğretileme renge
odaklanır Sabahın ufuk ccedilizgisinde oluşan renkle ilişkilendirilir Eğretileme
sabah guumln ışığının ufuk ccedilizgisindeki oluşan kızıl rengi ile kına rengi arasında
bağlantı kurarak bir duumlğuumln veya bir geleneğin ccedilağrışımını kına rengindeki guumln
ışığı ile accedilıklar Buradaki duygular renk ilişkisi ile verilir Aktarmada renk
birleşiminin yanı sıra bir gelenek de oumlnemli bir rol oynamış olur
Yansıma Eğretileme iki kavramsal alanı bir ilişki iccedilerisine sokar
sabah ışığı ve kına rengi Sabah ışığı duumlşuumlncesine bir yapı kazandırmak iccedilin her
iki alanı bir ilişki bağlamında ele alır Kına renginin belirdiği yer ufuk
ccedilizgisidir Her iki kavramsal alanın odak noktasıdır Sadece ufuk ccedilizgisinin
aldığı renk sabah ışığına yansıtılır
Y olarak X Burada bu ifadeyi uumlreten kimse sabah ışığının ufuk
ccedilizgisindeki rengini kına rengi ile hayal etmektedir X Y olarak anlaşılır
Sabah ışığı ufuk ccedilizgisinde kına rengindedir
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
42
SONUCcedil
Eğretileme dil sistemi iccedilerisinde ortaya ccedilıkan bir sapmadır Daha
doğrusu dilin kullanımındaki bir sapmadır Alman filozof dilbilimci Wilhelm
von Humboldrsquoun da ifade ettiği gibi dilin durağan (ergon=dilin bitmiş bir
buumltuumlnluumlk) değil aktif (energia=suumlrekli bir etkinlik) yapısını ortaya koyan en
oumlnemli bir goumlruumlnguumlsuumlduumlr Normal dil kullanımı dışında birbiriyle bağdaşmayan
iki anlamsal alanın karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya ccedilıkan yeni bir anlamıdır
Dilin normal kullanım kurallarındaki bir aykırılıktır Kavramların arkasına
gizlenmiş ccedilok oylumlu anlamsal bir yapıda olduğu iccedilin hem guumlndelik yaşamda
hem de bilim dilinde yeni bilinmeyen veya soyut kavramların
adlandırılmasında oumlnemli rol oynar Eğretilemeli anlam genellikle bir uzlaşı
sonucu kabul edilebilir duumlzeyde olabildiği gibi okuyucudinleyici accedilısından da
yorumlanabilir yeni bir anlamdır Yeni bir anlam diyoruz ccediluumlnkuuml bu anlam
yaşadığımız duumlnyadaki tuumlm tecruumlbe ve deneylerimiz sonucu zihinlerimizde
şekillenen ve dilin de harekete geccedilirici guumlcuuml sayesinde ortaya ccedilıkan yeni bir
uumlruumlnuumlduumlr Soumlzbilim alanına aittir ancak felsefe teoloji sosyoloji gibi diğer
disiplinlerin de ilgi alanı iccedilerisine girmektedir Dilin kullanıldığı buumltuumln bilim
dalları iccedilerisinde karşılaşılan yaygın bir goumlruumlnguumlduumlr Accedilıkccedilası insanların kendi
aralarında ister yazılı ister soumlzel olsun her tuumlrluuml iletişimlerinde bilerek veya
bilmeyerek kullandıkları bir olgudur
KAYNAKLAR
Aristoteles (2008) Poetik Stuttgart Philipp Reclam
Black Max (1996) Die Metapher In Theorie der Metapher Hrgb Von
Anselm Haverkamp 2 Auflage Darmstadt WB
Braak Ivo (1990) Poetik in Stichworten 7 uumlberarb und erweit Auflage Kiel
Verlag Ferdinand Hirt
Debatin Bernhard (1995) Die Rationalitaumlt der Metapher Berlin De Gruyter
Eckard Rolf (2005) Metaphertheorien Berlin De Gruyter
Feyaerts Kurt (1997) Die Bedeutung der Metonymie als Konzeptuellen
Strukturprinzips Leuven
Ingendhal Werner (1971) Der metaphorische Prozeszlig Duumlsseldorf
Jaumlkel Olaf (1997) Metaphern in abstrakten Diskurs Domaumlnen Frankfurt Peter
Lang
İspirli OumlL Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 29-43
43
Kallan Paul (2009) Die Semantik der metaphorischen Welt Frankfurt Peter
Lang
Kohl Katrin (2007) Metapher Stuttgart Verlag JB Metzler
Koumlvecses Zoltaacuten (2002) Metaphor A Practical Introduction New York
Oxford University Press
Lakoff George Johnson Mark (2005) Metaforlar Hayat Anlam ve Dil ccedilev
G Yavuz Demir İstanbul Paradigma
Richards Ivor Armstrong (1965) The Philosophy of Rhetoric Oxford
Roggenbuck Simone (2005) Die Wiederkehr der Bilder Tuumlbingen Narr
Verlag
Schmitz-Emans Monika (Erişim 01052012)
httpwwwruhr-uni-bochumdekomparatistikbasislexikon
Schwarz Monika (2008) Einfuumlhrung in die kognitive Linguistik 3 Erw
Auflage Muumlnchen Fink Verlag
Stoumlckl Hartmut (2004) Die Sprache im Bild das Bild in der Sprache Berlin
De Gruyter
Verboven Hans (2003) Die Metapher als Ideologie Heidelberg
Universitaumltsverlag Winter
Weinrich Harald (1976) Sprache in Texten Stuttgart Klett
Zimmermann Ruben (2000) Bildersprache verstehen Muumlnchen Wilhelm Fink
Verlag
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
44
İbn Kemalrsquoin ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala
Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo Adlı Risalesi Bağlamında Osmanlı Zuumlrricirc
(Evlatlık-Evladiye) Vakıf Uygulamasında ldquoEvlacircdrsquouumll-Evlacircdrdquo Meselesi
Ahmet İnanır1
Oumlzet
Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku Hanefi
hukukccedilularının goumlruumlşlerinden oluşmuştur Osmanlı hukukccediluları da kendilerinden oumlnceki
doumlnemlerde meydana getirilmiş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmışlardır Fakat bu
kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt goumlruumlşler
bulunmaktadır Osmanlı hukukccediluları karşılaştıkları hukukicirc sorunların ccediloumlzuumlmuumlnuuml bu
goumlruumlşler iccedilinden farklı tercihlerde bulunmak suretiyle ccediloumlzuumlmlemekteydiler
Yavuz Sultan Selim memlekette hukuki birlik ve emniyeti sağlama adına o
doumlnemde oumlnemli bir mesele haline gelen ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo
şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanabileceği meselesini ve Hanefi
acirclimlerinin mertebelerini ortaya koymasını doumlnemin ileri gelen hukukccedilusu İbn
Kemalrsquoden talep etmiştir O da bunun uumlzerine ccedilalışma konusu risaleyi kaleme almıştır
İbn Kemal bir zuumlrricirc vakıf tersquosis edilirken vakfedenin iradesini beyan şekline goumlre
değişen hukuki huumlkuumlmleri mezhep hukukccedilularının goumlruumlşlerini doğrultusunda
derinlemesine tahkik etmiştir Neticede ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesi kullanılarak kurulan
vakıflardan kızdan torunların da yararlanması goumlruumlşuumlnuuml tercih ettiği tespit edilmiştir
Anahtar Kelimeler İbn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanefi mezhebi Zuumlrricirc
vakıf Kızdan torun
ldquoEvlacircdrsquoul-Evlacircdrdquo Issue in Ottoman Family Foundation (Evlacircdiye-Evlatlık)
Application under the Light of Ibn Kemals Booklet Entitled ldquoRisacircle Ficirc Duhucircli
Veledirsquol-Bint Firsquol-Mevkucircf Ala Evlacircdirsquol-Evlacircd
Abstract
Islamic law as applied by the Ottoman state officially was composed of
opinions of the Hanafi juristrsquos The Ottoman jurists were inherited a rich corpus of law
formed by the previous periods and in this collection there were different and opposing
opinions on the same issue Ottoman jurists chose to square up to problem differently
In order to provide legal unity and safety in the country Yavuz Sultan Selim
asked İbn Kemal the most eminent jurist at that period to solve the issue of who can
1 YrdDoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İlahiyat Fakuumlltesi
ahmetinanir52gopedutr
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
45
benefit from ldquoEvlacircduumlrsquol-Evlacircdrdquo namely childrenrsquos children foundations which have
become an important issue at that time and also to determine the ranks of the Hanafi
scholars So he wrote this treatise on the subject of study Ibn Kemal examined deeply
the legal provisions changing on the basis of the founders declarations when a
foundation is being established according to the opinions of sect jurists In the end it
was concluded that the grandchildren born from daughter can also benefit from the
foundations established with the name ldquochildrenrsquos childrenrdquo
Key Words Ibn Kemal Yavuz Sultan Selim Hanafi scholars Family
foundation Child from doughter
GİRİŞ
Muumlctehid imamlar devrinden Osmanlılar doumlnemine gelinceye kadar
asırlar geccedilmiş ve bu suumlreccedilte binlerce hukukccedilu yetişmiştir Uumlstelik muumlteahhiricircn
hukukccedilular muumltekaddimicircn hukukccediluların goumlruumlşlerini de inceleyerek değişen oumlrf
ve acircdetleri zamanın fesacircdını ve zarucircret hallerini de dikkate alarak yeni
huumlkuumlmlere ulaşmışlardır Oumlzellikle mezhep imamlarından huumlkmuuml
naklolunmayan bazı meselelerde şerrsquoicirc huumlkmuuml belirlerken birbirleriyle ihtilafa
duumlşmuumlşlerdir Dolayısıyla Hanefi mezhebinde bazen aynı meseleyle ilgili birccedilok
farklı goumlruumlş bulunmaktadır Meselacirc İmam Ebucirc Yucircsuf (ouml182798) ve
Muhammed (ouml 189805) bazı meselelerde hem hocaları Ebucirc Hanife
(150767)rsquoye hem de birbirlerine bazı meselelerde ise Zuumlfer (ouml 150767) her
uumlccediluumlne birden muhalefet etmektedir Hatta bazen Ebucirc Hanifersquoden iki goumlruumlş
rivayet edilmekte bazen bunlardan birinden rucucirc ettiği soumlylenmekte bazen bu
rucucirc da sabit olmamaktadır Bu defa hangisinin oumlnceki ve hangisinin sonraki
rey olduğu sorunuyla karşılaşılmaktadır Bu durum aynı şekilde talebeleri iccedilin
de soumlz konusu olabilmektedir (Ebu Zehra 1999 465)
Osmanlı Devletirsquonin resmi olarak tatbik ettiği İslacircm hukuku da Hanefi
hukukccediluların hepsinin goumlruumlşlerinden oluşmaktadır Osmanlı hukukccediluları
kendilerinden oumlnceki doumlnemlerde oluşmuş zengin bir hukuk kuumllliyacirctı devralmış
ve bu kuumllliyacirct iccedilinde bir mesele hakkında birbirinden farklı veya birbirine zıt
goumlruumlşler iccedilinden birini diğerine tercihte zorlanmışlardır Osmanlı sultanları da
doumlnemlerinde ortaya ccedilıkan hukukicirc meseleleri ulemadan hukukicirc goumlruumlşler alarak
devlette hukukicirc emniyet ve birliği sağlamak ve kamu yararını goumlzetmek adına
gerektiğinde bu goumlruumlşleri kanunlaştırmak suretiyle sorunların uumlstesinden
gelmeye ccedilalışmışlardır Aksi takdirde bir meselede bir devletin sınırları iccedilinde
aynı mezhepte farklı uygulamalar ortaya ccedilıkabilmekte bu da hukuki birliği
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
46
ortadan kaldırarak tebaacircnın adalete guumlvenini zedeleyebilmektedir İbn Kemal
(ouml 9401534)rsquoin bahse konu olan risalesinin girişinden hareketle Yavuz Sultan
Selim (1512ndash1520) doumlneminde de buna benzer bir sorunun yaşandığı
anlaşılmaktadır Hukukccediluların farklı mezhep imamlarının goumlruumlşlerinden
hareketle bu sorun etrafında birbirinden farklı huumlkuumlmler verdiğinden sultan
hukuki birliği ve emniyeti sağlama adına mezhep imamlarının hukuki
mertebelerinin belirlenerek konuyu belli bir kurala bağlama gereği duymuştur
İbn Kemal de eserinde bu doumlnemde ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani ccedilocukların
ccedilocuklarına şeklinde yapılan zuumlrricirc vakıflardan kimlerin yararlanacağı sorununun
kamuoyunun guumlndemini meşgul ettiğini belirtmiştir Bu amaccedilla Yavuz Sultan
Selim o doumlnemde ileri gelen bir hukukccedilu olan İbn Kemalrsquoden hem bu meseleyi
hukuken aydınlatmasını hem de fakihleri tasnif etmesini talep etmiştir O da
bunun gereği olarak konuyu etraflıca inceleyen ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint
firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo2 adlı bu risaleyi kaleme almıştır (İbn Kemal
1049 vr 49b-51b)3 Dolayısıyla İbn Kemalrsquoin bu konuda vardığı huumlkuumlm ve
yaptığı tasnifin Osmanlı hukuku ve yargısı bakımından resmi bir youmlnuuml olduğu
da anlaşılmaktadır
İbn Kemalrsquoe gelinceye kadar pek ccedilok hukukccedilu tarafından sosyal
realiteleri dini esaslara uydurmak gayesi ile İslacircm hukukunun tedvinine
2 ldquoRisacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircdrdquo adlı İbn Kemalrsquoe ait
Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesi Suumlleymaniye No 1049 Varak 49b-51b kayıtlı risale esas alınmıştır
(Bu risale aynı kuumltuumlphanenin Hacı Mahmut Efendi 1006 vr 55b-57a arasında da kayıtlıdır)
Risalenin sonunda eserin Cemaziyelevvelrsquoin başlarında 9541547 tarihinde istinsah edildiği ifade
edilmiştir Girişindeki ifadelerden ayrı bir risale olduğu zannedilerek ldquoel-Mesrsquoeletuumlrsquos-Sacircire firsquol-
Bilacircdhelliprdquo adıyla kaydedilmiştir Yapılan incelemede bunun da aynı risale olduğu goumlruumllmuumlştuumlr
Birccedilok kuumltuumlphanede muumlstakil risale olarak yer alan ldquoTabakacirctursquol-Fukahacircrdquo adlı boumlluumlm bu
risalenin sonunda yer almaktadır (Bahccedilıvan 1993 149) Risale bazı araştırmacılar tarafından
tahkik edilmiştir (Bkz Salim Oumlzer 1991 Halid Abdullah Şuayb 20021423) Ayrıca
tarafımızdan yapılan ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo adlı doktora
tezinde risaleye kısaca temas edilmiştir (bkz İnanır 2008 78-82) Suumlmeyye Oumlzdemir tarafından
da ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını
Kapsaması (Hatibzacircde Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo adlı bir
yuumlksek lisans ccedilalışması yapılmıştır Ancak bu ccedilalışmada konuyla ilgili uumlccedil risale ele alındığından
İbn Kemalrsquoin risalesi hak ettiği kapsamda ele alınmamış uumlccedil risaleden hareketle konu
değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır Ayrıca birccedilok kaynağa temas edilmemiş hatta İbn Kemalrsquoin
Suumlleymaniye Kuumltuumlphanesindeki kendi risalesi yerine ikinci el kaynak kullanılmıştır Yine de bu
ccedilalışma alana oumlnemli bir katkıda bulunmuştur (Bkz Oumlzdemir 2011) 3 Risalenin girişinde İbn Kemal Yavuz Sultan Selimrsquoe ldquoHalifetrsquouumlr-Rahman Sacirchibuumlrsquoz-Zaman
memlekette huzur ve emniyeti sağlayan hiccedilbir tavsif tarsquorif ve beyana ihtiyacı olmayan Ebursquol-
Fuumltucirch (fethetmelerin babası) Osmanoğullarının medacircr-ı iftiharı Sultan Selim Hanrdquo şeklinde hitap
etmektedir İbn Kemalrsquoin oumlzellikle Halife unvanını zikretmesi risalenin Mısır Seferirsquonden sonra
1517-1520 tarihleri arasında yazıldığını goumlstermektedir
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
47
ccedilalışıldığı sırada umumi hayatta iyice yerleşmiş olan vakıf muumlessesesinin
hukuki mahiyetini tespit etmiş ldquoevladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorununu da ele almıştır
Hanefi kuumllliyacirctında ilk defa doğrudan Hilacircl (ouml 245858) daha sonra da Hassacircf
(ouml 261874) bu sorunu ele almıştır İmam Muhammed ise bu soruna doğrudan
değil de dolaylı bir şekilde değinmiştir (Halid Abdulah Şuayb 2002 12)
Osmanlı doumlneminde yazılan risaleler ccediloğunlukla guumlncel meselelerle
doğrudan irtibatlı olup doumlneminin sorunlarını irdeleyen belgelerdir Vakıflar
Osmanlı toplumunun en oumlnemli kurumlarından biri olmasına rağmen maalesef
Osmanlı doumlneminde yazılmış olan vakıf hukuku ile ilgili risalelerin bilhassa aile
vakfı ile ilgili risalelerin envanterinin dahi henuumlz ccedilıkartılmamıştır Alanla ilgili
ccedilalışmaların vakıfların hukukicirc youmlnlerinin değil de daha ziyade tarihi youmlnlerinin
ccedilalışıldığı goumlruumlluumlr (Oumlzcan 2005 516-518)
Osmanlı Devletirsquonde XV yuumlzyılın sonları ve XVI yuumlzyılın ortalarına
doğru vakıflarda ciddi bir hareketlilik goumlruumllmektedir Bu hareketliliğin bir
yansıması da vakıfların hukukicirc youmlnlerine ilişkin yazılan eserlerin sayısının
artmasıdır (Oumlzdemir 2011 100) ldquoEvladuumlrsquol-evlacircdrdquo sorunu da İbn Kemalrsquoden
oumlnce ve sonra Osmanlı hukukccedilularının da guumlndemini meşgul eden hatta en fazla
mesai harcadıkları konulardan biri olmuştur4 Bunun sebebi de ccedilalışmanın
ilerleyen boumlluumlmlerinde de goumlruumlleceği uumlzere başta İbn Kemal olmak uumlzere
hukukccediluların bu konuda oumlnceki imamlardan nakledilen goumlruumlşlerden birini
diğerine tercihte oldukccedila zorlanmış olmalarıdır Hatibzacircde Muhyiddin Efendi
(ouml 9011496) bu sorunu ldquodirayete ve usucircl kaidelerine uygun olan ve
goumlruumlşleriyle amel edilen muteber fıkıh kitaplarından nakledilen rivayet dikkate
alınır muteber bir delil zikretmeksizin muumlcerret bir naklin dikkate
alınmayacağınırdquo ifade ederek sorunu ccediloumlzmeye ccedilalışmıştır (Oumlzdemir 2011 121)
İbn Kemal ise bu sorunun ccediloumlzuumlmuumlnuuml ancak fakihler arasında hiyerarşik bir
tasnif yapmak sucircretiyle aşma yoluna gitmiştir
Şimdi İbn Kemalrsquoin adı geccedilen risalesi oumlrneğinde Osmanlı doumlnemi
hukukccedilularının şerrsquoicirc huumlkuumlm verme youmlntemlerini ve İslam hukukunun her
devirde uygulanabilme esnekliğini ortaya koyması bakımından bir oumlrnek olarak
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz zuumlrricirc vakıf kurarken kullanılan ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesinin
4 Bu eserlerden bazısı şunlardır er-Risaletuumlrsquol-muumlteallika birsquol-vakf alersquol-evlacircd İbn
Kutluboğarsquoya (8791474)rsquoya ait olan bu risalenin diğer bir adı da el-rsquoisme lsquoanirsquol-hatacirci ficirc nakzirsquol-
kısmersquodir Risacircle alacirc kavlicirc Kacircdicirchacircn Lev kacircle racuumlluumln ardicirc hazihicirc mevkucircfe Bu risale
Hatibzacircdersquoye (9011496) aittir Risale ficirc duhucircli evlacircdirsquol-benacirct tahte lafzırsquol-veledversquol-evlacircdBu
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
48
vakıflar hukukunda kızdan torunlara da bu vakıftan yararlanma hakkı verip
vermeyeceği sorunu ele alınacaktır
1 Osmanlı Uygulamasında Vakıf Muumlessesesi
İslam bir yardımlaşma ve dayanışma dinidir Osmanlı toplumunda
vakıflar da hayırseverlik duygusunun muumlesseseleşmiş hali olup kişiyi Allah
(cc)rsquoya yaklaştıracak oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını
sağlayacak bir ldquosadaka-yı cacircriyerdquo olarak değerlendirilmiştir Hayırlı olan her
hizmetin ibadet olduğu anlayışının sonucu olarak vakıflar toplumun hayrına
olan her sahada sağlam bir sigorta vazifesi ifa etmiştir İslam hukuku da vakıf
sadaka nafaka ve zekacirct yoluyla toplumda fakirleri rahatlatacak tedbirleri
almıştır Kişileri aile bireylerinin fakir uumlyelerine sabit oranlarda nafaka
oumldemekle yuumlkuumlmluuml tutmuş ve bu haktan yararlanamadıkları takdirde vakıflardan
yararlanma hakkı tanımıştır (İnanır 2008 257)
11 Vakfın Tanımı
Vakıf kelime olarak durma durdurma hareketten alıkoyma
hapsetmek tasarruftan alıkoymak ve sebil kılmak anlamlarına gelen bir
kelimedir (İbn Manzucircr ty III 969 Yediyıldız 1986 XIII 153 Zuhaylicirc
1994 X 243) Istılahta ise mezheplere goumlre farklı tarifi vardır (Yediyıldız
1986 XIII 154 Ertuccedil 2007 8) Hanefi mezhebinde İmam Ebu Yusuf ve İmam
Muhammed hocaları İmam Ebu Hanifersquoden farklı goumlruumlştedir Ebu Hanifersquoye
goumlre vakıf ldquovacirckıfın muumllkuuml huumlkmuumlnde kalmak uumlzere aynrsquoı hapsetmek ve
menfaatini bir hayır yoluna tasadduk etmektirrdquo Buna goumlre vakfedilen şeyin
vakfeden kimsenin muumllkiyetinden ayrılması gerekmez (Serahsicirc 1993 XII 27
İbn Huumlmacircm 1316 V 37-40 60 Meydanicirc 1998 II 180 Yediyıldız 1986
XIII 154 Zuhaylicirc 1994 X 243-244) Hanefi mezhebinde fetvaya esas teşkil
eden Ebu Yusuf ve Muhammedrsquoe goumlre ise ldquokendisi ile intifacirc (yararlanmak)
muumlmkuumln olan bir malın rakabesinde (aynında) vakfedenin de başkasının da
tasarruflarına son verip aynrsquoı baki kaldığı halde Allahrsquoa yakınlık maksadıyla
gelirini muumlbah ve var olan bir harcama yerine hapsetmektirrdquo Buna goumlre mal
vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkar ve yuumlce Allahrsquoa muumllk olmak uumlzere hapsedilmiş
olur İmam Muhammedrsquoe goumlre vakfın bağlayıcı olabilmesi iccedilin vakıf konusu
malın muumltevelliye teslim edilmesi gerekir Ebu Yusufrsquoa goumlre ise ldquovakfettimrdquo
beyanıyla vakıf bağlayıcı hale gelmekte ve vakfedenin muumllkiyetinden
risale İbn Nuumlceymrsquoe (9701563) aittir Risale firsquol-vakf alersquol-evlacircd Bu risale İbn Gacircnim el-
Makdisicircrsquoye (10041596) nispet edilmiştir (Ayrıntılı bilgi iccedilin bkz Oumlzdemir 2011 2-3)
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
49
ccedilıkmaktadır (İbn Kemal 1485 vr 120a Serahsicirc 1993 XII 28 İbn Huumlmacircm
1316 V 40 Yediyıldız 1986 XIII 154 İnanır 2008 249)
Hanefi hukukccedilulara goumlre bir vakıf vakfeden (vacirckıf) vakfedilen mal
(mevkucircf) vakıftan yararlanan (mevkucircfun aleyh) ve irade beyanından (vakıf
sicircğası) oluşur Bunların ilk uumlccediluuml kurucu unsuru değil sıhhat şartlarıdır Vakfı
ancak huumlr acirckil ve bacircliğ kimseler kurabilir (Tarablucircsicirc 1292 9 Berki 1946 48
Zuhaylicirc 1994 X 260vd) Ccediluumlnkuuml o doumlnemde her ne kadar mana ve kavram
olarak mevcut olsa da buguumlnkuuml manada tuumlzel kişiler bulunmadığından vakıf
kurmak tamamen kişilerin tasarrufundadır
İbn Kemalrsquoe goumlre Ebucirc Hanife ve diğer iki imam arasındaki goumlruumlş
farklılıklarının sebebi vakfedilen malın vakfedenin muumllkiyetinden ccedilıkıp
ccedilıkmaması konusudur O Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuuml esas alındığı takdirde vakfın
ancak iki şekilde bağlayıcı olacağını belirtmektedir Birincisi ictihada accedilık
olması sebebiyle hacirckimin bağlayıcı olduğuna dair mahkeme kararı ikincisi de
ldquoevimin gelirini vasiyet ettimrdquo diyerek vakfı vasiyet gibi yapmasıdır (İbn
Kemal 1485 vr 120b İnanır 2008 249)
12 Vakıf Ccedileşitleri
Osmanlı doumlneminde vakıf ccedileşitleri altı kategoride toplanmıştır
Ccedilalışmamızın konusu vakıftan yararlananlar bakımından zuumlrricirc yani evlatlık
vakıflar olduğundan diğer vakıf ccedileşitleri kısaca zikredilecektir
121 Muumllkiyetleri Bakımından (Sahih-Gayr-ı Sahih)
Sahih vakıflar gelir kaynakları ferdi muumllklerden oluşan vakıflardır Asıl
vakıf denilince sahih vakıflar kastedilir
Gayr-ı sahih vakıflar gelir kaynaklarının tamamı temlikname ile veya
başka bir şekilde padişahın izni ile sağlanan vakıflardır
122 Gelirleri Bakımından (Menkul-Gayr-ı Menkul)
Menkul vakıflar para silah kumaş at vs gibi taşınması muumlmkuumln olan
nesnelerden oluşan vakıflardır
Gayr-ı menkul vakıflar ise taşınması muumlmkuumln olmayan arazi arsa vb
gibi muumllklerden oluşur
123 Kendisinden Yararlanma Bakımından (Muumlessesat-ı Hayriye-
Akar-Avacircrız)
Muumlessesat-ı hayriye vakıfları doğrudan doğruya kamu hizmeti goumlrmek
amacıyla kurulan vakıflardır Akar vakfın amacına uygun hizmet edebilmesi
iccedilin onu finanse eden gelirlere denir
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
50
Avacircrız vakıfları bir mahalle veya koumly ahalisinin beklenmedik
ihtiyaccedillarını karşılamak uumlzere kurulan vakıflardır
124 Kiralanmaları Bakımından (İcareteynli-Mukataalı)
İcareteynli vakıflar icare-yi muaccele denilen vakıf akarın gerccedilek
kıymetine yakın peşin kira bedeli ile icare-yi muumleccele denilen her ay veya her
yıl periyodik olarak oumldenen kira bedeli karşılığında kullanılan vakıflardır
Mukataalı vakıflar vakıf bir arazi uumlzerindeki bina ve ağaccedilların muumllk
olduğu bir akarda mutasarrıfı tarafından her yıl vakfa verilmek uumlzere kiraya
bağlanan vakıflardır
125 İdareleri Bakımından (Muumllhak-Mazbut)
Muumllhak vakıflar Evkaf Nezaretirsquonin kontroluumlnde olmakla beraber
muumltevellileri tarafından idare olunan vakıflardır
Mazbut vakıflar hem youmlnetimi hem de denetimi Evkaf Nezaretirsquonin
kontroluumlnde olan vakıflardır
126 Yararlananları Bakımından (Hayri-Zuumlrricirc)
Hayri vakıflar zuumlrricirc vakıfların aksine ne kendisine ne de akrabalarına
herhangi bir gelir tahsis etmeyen sadece hayır amacıyla kurulan vakıflardır
(Yediyıldız 1986 XIII 156-158 Oumlztuumlrk 1995 153-163 Kazıcı 1985 82-97
Akguumlnduumlz 1988 200) Hayri vakıflar doğrudan doğruya hayır amacıyla kurulan
tuumlm insanlığa veya sınırlı bir kesime mesela sadece fakirlere ve kimsesizlere
yardım iccedilin kurulan vakıflardır (Yener 1992 92vd) Hayri vakıflarda vacirckıfın
ailesinin de bu vakıftan yararlanması muumlmkuumlnduumlr Bu husus yani vacirckıfın
ailesinin de bir vakıftan yararlanması o vakfın hayri olma oumlzelliğini
kaybettirmez Bu tuumlr vakıflarda amaccedil herkesin yararlanması olduğuna goumlre
vacirckıfın ailesi de herkes kavramı iccedilinde sayılmalıdır (Akguumlnduumlz 1988 200
vd)
Vakıflar iccedilinde hayri vakıflar ccediloğunluğu teşkil eder Bunlar sayesinde
Osmanlı toplumu iccedilin hayaticirc oumlneme haiz olan guumlnuumlmuumlzde devletin yerine
getirmekle yuumlkuumlmluuml olduğu eğitim sağlık sosyal guumlvenlik ve sosyal
yardımlaşma gibi birccedilok hizmet yerine getirilmiştir (Kozak 1985 20-27
İnanır 2008 257) Osmanlı Devletirsquonde vakıf adeta toplumsal bir ruh hacircline
gelmiş zenginler yanında muumltevazı imkacircnlara sahip pek ccedilok kişi vakıflar
kurmak suretiyle oumllduumlkten sonra da amel defterinin accedilık kalmasını amaccedillamıştır
(İbn Kemal 2868 vr 150a)
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
51
Ccedilalışma konumuz hayri vakıflar olmadığından daha fazla detaya
girilmeyecektir Şimdi İbn Kemalrsquoin risalesi ccedilerccedilevesinde zuumlrricirc vakıflar ele
alınacaktır
2 Zuumlrricirc Vakıflar
21 Zuumlrricirc Vakıfların Tanımı ve Hukuki Youmlnuuml
Zuumlrricirc vakıflar vakfedenin zengin yahut fakir hısımlarının yararlanması
amacıyla kurulan vakıflardır ki buna evlatlık zuumlrricirc veya ehlicirc vakıflar da denilir
(Ebu Zehra 1971 188 Akguumlnduumlz 1988 200-2001) Vacirckıfın ihtiyaccedil sahibi
hısımları bulunması halinde bunların ihtiyaccedillarını temin iccedilin vakıf yapması ve
oumlnce hısımlarına daha sonra da fakirlere tahsis etmesi makul ve yerinde bir iştir
Fakir hısımlar kendilerine vakıf yapılmamış olsalar da fakirler grubundan
yapılan vakıftan yararlanabilir Ancak zuumlrricirc vakıflarda zengin hısımlar da bu
kuruluşların gelirlerinden yararlanma hakkına sahip olması muumlnasebetiyle zuumlrricirc
vakıfların şerrsquoan cacirciz olup olmaması hususu Hanefi mezhebinde tartışılmıştır
Ebucirc Hanife ve İmam Muhammedrsquoe goumlre vacirckıf vakfını nihayete ebediyen sonu
gelmeyecek bir cihete tahsis etmelidir Nihayetini zikretmeyecek olursa sahih
olmaz Ccediluumlnkuuml tersquobid (ebedicirc kılmak) vakfın cevazı iccedilin şarttır Sonu gelecek bir
cihetten soumlz etmek ise manen onun iccedilin bir vakit tayin etmektir ki bu da
meccedilhule yapılan bir vakıf olduğundan vakfın cevazına manidir Ebu Yusufrsquoa
goumlre ise vakıfta tersquobid şart değildir O vacirckıf sonu gelebilecek bir cihetten soumlz
etse de etmese de neticede fakirlere ait olur (İbn Huumlmacircm 1316 V 48 Zuhaylicirc
1994 X 279)
Ayrıca İmam Muhammed vacirckıfın vakıftan yararlanmasını ve kendisine
vakfetmesini de cacirciz goumlrmez Ona goumlre vakıf temliki bir tasarruftur ve vakıfta
ise temlik teslimle olur Temlik ve teslimden sonra vacirckıfı vakfedilenin aslında
veya gelirinde zilyet kabul etmek temlike aykırıdır İmam Ebu Yusufrsquoa goumlre ise
vakıf vakfedileni vacirckıfın muumllkuuml olmaktan ccedilıkarıp Allahrsquoın muumllkuumlne dacirchil eden
bir tasarruf olduğu iccedilin vacirckıfın bundan sonra kendi nefsine tahsisi Allah
namınadır ve vakfın amacına aykırı değildir (Merğicircnacircnicirc 1990 III 15 Serahsicirc
1993 XII 31-32 41-42)5 Bu sebeple o vacirckıfın hısımları zengin insanlar olsa
da sonunda fakirler mevkufun aleyh olarak accedilıkccedila belirlenmek sucircretiyle zuumlrricirc
vakıflarının geccedilerli olması goumlruumlşuumlndedir (İbn Kemal 685 vr 215a-b Kadıhan
13101912 III 318-319 Bilmen ty 358 Imber 2004 151) Nitekim Kayseri
5 Burhaneddin Merğicircnacircnicirc Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye
Beyrut 1990 c III s 15 Şemsuumlddicircn Serahsicirc Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut 1993 c XII s 31-
32 41-42
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
52
Şerrsquoiyye Sicilirsquondeki bir kayda goumlre bir aile vakfı kurulurken vakıftan iyi hali
bilinen fakirlere de yardım edilmesi zikredilmekte vakıf kurucusunun nesli son
bulduğu takdirde youmlnetimin beldenin Muumlsluumlman idarecilerine geccedilmesi şart
koşulmaktadır (Heyet 1998 255 İnanır 2008 259) Bu uygulamaya bir başka
oumlrnek de tekke ve zaviyelerle ilgili verilebilir Osmanlırsquoda zaviyelerin geneli
zaviyeyi kurmuş olanların elinde zuumlrricirc vakıf olarak bulunmaktadır Zamanla
şeyhlerin evlatları kalmayınca veya şeyhlerin yolsuzlukları goumlruumllduumlğuumlnde
onların yerine devlet tarafından başka şeyhler atanmıştır Buralar zamanla zuumlrricirc
vakıf olmaktan ccedilıkıp toplumun yararlandığı hayri vakıf haline doumlnuumlşmuumlştuumlr
(Barkan 1942 279-305) Neticede zuumlrricirc vakıflar fakirlerin yararlanacağı
vakıfların sayısının artmasına yardımcı olmuştur
Zuumlrricirc vakıf olan muumllkler mirasccedilılar arasında paylaşılmadan vacirckıfın
belirleyeceği şartlar altında sadece belirli kişilerin faydalanması muumlmkuumlnduumlr
İslam miras hukukunda bir kişi malının ancak uumlccedilte birini vasiyet edebilir
geriye kalan uumlccedilte iki mal ise vefatından sonra mirasccedilılar arasında miras hukuku
kaidelerine goumlre taksim edilmektedir (İbn Kemal 280 vr 119b 685 226b
1967 vr 170a-b 118 vr 77a) Eğer bir kimse buumltuumln malını zuumlrricirc vakfına
doumlnuumlştuumlrduumlğuuml takdirde daha hayattayken malının kontroluumlnuuml devam ettirmiş
oumlluumlmuumlnden sonra da onu dokunulmaz kılmış vacircrislerinin malı satıp
kaybetmesinin de oumlnuumlne geccedilmiş ve dilediğini de ondan yararlanacak kişi olarak
tayin imkacircnına kavuşmuş olmaktadır Oumlzellikle vakfedenin azacircd edilmiş
koumlleleri bu yolla mirastan yararlandırılabilmektedir Ayrıca şerrsquoicirc mirasccedilı olarak
kadınların vakıf kurucusu başka tuumlrluuml şart koşmadığı takdirde mirastan eşit
olarak yararlanmasını sağlayabilmekte ya da mirastan mahrum edebilmektedir
(Akguumlnduumlz 1988 206 Imber 2004 151 Oumlztuumlrk 1995 138) İstanbul Vakıfları
Tahrir Defterlerirsquonde bu şekilde yapılmış ccedilok sayıda vakfa rastlanmaktadır
(Barkan Ayverdi 1970 XXI-XXV)
Son asırlarda zuumlrricirc vakıflar aleyhinde Mısırrsquolı bazı hukukccedilular İslam
miras hukukunu ihlal etmeye vesile olduğu ve ayrıca bunlarda sadaka ve kurbet
manasının bulunmadığını gerekccedilesiyle ilga edilmesi gerektiğini iddia
etmişlerdir Bu goumlruumlşlere istinaden bu vakıf Mısırrsquoda bir suumlre yasaklanmış daha
sonra ise tekrar eski uygulamaya doumlnuumllmuumlştuumlr (Ebu Zehra 1971 32-35
(Akguumlnduumlz 1988 200-201)
Zuumlrricirc vakfa cevaz verenler ise bu vakfın İslam miras hukuku kaidelerine
karşı bir savaş accedilma manası taşımadığını kişinin vakıf yoluyla değil de bağış
yoluyla da zaten istediği tasarrufu yapabileceğini vakıf yapmasının hayır
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
53
kastını goumlsterdiğini ifade etmişlerdir Nitekim Hz Peygamber (sav) Ebu
Talharsquoya yapacağı sadakalarda hısımlarını tercih etmesini tavsiye etmiştir
Birccedilok sahabe de mirasccedilı olsun ya da olmasın yakın hısımlarına vakıflar
kurmuşlardır (Ebu Zehra 1971 189-190 Akguumlnduumlz 1988 202)
Osmanlı Devletirsquonde uygulama Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlredir Hatta
Hanefiliğin pek az yayılmış olduğu Cezayirrsquode bile diğer mezhepler cevaz
vermediği halde buumltuumln vakıflar Ebu Yusufrsquoun goumlruumlşuumlne goumlre tesis edilmiştir
Ertuccedil 2007 44 Koumlpruumlluuml 1942 12-13 Bilmen ty IV 359)
Osmanlı toplumunda zuumlrricirc vakıf kuranlar keyfi tasarrufta bulunmak
amacıyla -vakfın amacına aykırı- muumltevelliyi o kadar yetkili kılmış ve bu
yetkiyi o kadar istismar etmiş olacaklar ki Kanucircnicirc Sultan Suumlleyman (1520ndash
1566) vacirckıfın zuumlrricirc vakıflarda her işte muumltevellinin goumlruumlşuumlnuumln esas alınması
şartına itibar edilmeyeceğini belirten bir ferman yayınlamıştır Ebussuucircd
(9821574) bu gibi şartların 9441537 tarihli Padişah fermanı ile geccedilersiz
sayıldığını vakıf muhasebelerinin vakıf muumltevellisi ve vakıf nacirczırı nezacircretinde
hacirckimin huzurunda goumlruumllmesi gerektiğini muumltevellilerin ise yalnızca ldquoacircracirc-yı
sahicirchardquosına itibar edileceğini belirtmiştir6 Bu fermanın yayımlanmasında zuumlrricirc
vakıflarda muumltevellinin vakfa zarar veren tasarruflarının etkili olduğu
anlaşılmaktadır Bu ferman aslında tamamen hayır amaccedillı dini bir tuumlzel kişilik
mahiyetinde olan vakıf muumlessesesinin devlet tarafından denetim altına alınma
gereğinin bir goumlstergesidir7 Hatta bu denetimin etkisiyle zuumlrricirc vakıf
vakfedenlerin vakıflarının kadı tarafından Ebucirc Hanifersquonin goumlruumlşuumlne dayanarak
iptal edilmesinden ccedilekindikleri anlaşılmaktadır Bu sebeple vakıf şartnamesinde
ldquoMuumlsluumlmanların kadılarından bir kadıya arz ettim ve bu vakfı onayladırdquo diye
tescil ettirmek suretiyle vakfın ebediyen iptal edilmesinin oumlnuumlne geccedilmeye
ccedilalışmışlardır (İbn Kemal 280 vr 147b İnanır 2008 261)
6 ldquoTevliyeti evlacircda meşrucirct olan vakfın vakfiyyesinde şart-ı vacirckıf lsquoCemicirc umucircrda rersquoy
muumltevellinin olarsquo deyucirc kaydolunsa vakf-ı mezbucircrun muhacircsebesi goumlruumllmek lacirczım oldukda
muumltevellicirc mi goumlruumlr yoksa vakfın nacirczırı mı goumlruumlr Cevap Muumltevellicirclere bilkuumllliyye irhacirc-i ınacircn
(yetki verilmişse) olunup şart-ı vacirckıf ile amel olunmak erbarsquoa ve erbaicircne ve tisrsquoimietin
(9441537) tarihinde refrsquo olunup rersquoy-i hacirckim inzımacircmı ile olmak emrolunmuştur İkisinin
mahzarında muhacircsebeler rersquoy-i hacirckimle goumlruumlluumlr Muumltevellicircnin acircracirc-yı sahicirchası muumlsacircade olunup
acircracirc-yı muhtelifesi reddolunur Emr-i Şer-i Şericircf dahi budurrdquo (Ebussuucircd 178 vr 99a) İnanır
2008 261 7 Zeyd-i muumltevelli kendi kavliyle muhasebesini kadıya goumlrduumlruumlp eline muumlhuumlrluuml defter alsa hacirclen
muumlrtezika-yi vakf Zeyd mezann-ı hiyanet olduğunu kadıya ilam ettiklerinde kadı Zeydrsquoin
muhasebesini tekrar goumlruumlp erbacircb-ı zimemi yoklamaya kadir olur mu Beyan buyurub muumlsab
oluna Cevap Olur Harrarahucirc Fakir Ahmed (İbn Kemal 2419 vr 19a)
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
54
Daha oumlnce de ifade edildiği uumlzere zuumlrricirc vakfında vacirckıf gelirin oumlnce
kendisine ve daha sonra soyundan gelenlere gitmesini şart koşar Vacirckıfın
vakfederken kullandığı ifadelerin vakıftan yararlananların belirlenmesinde son
derece etkilidir Osmanlı hukukuna goumlre vacirckıfın ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo yani
ldquoccedilocukların ccedilocuklarınardquo ifadesiyle kurduğu zuumlrricirc vakıftan erkek evlattan
torunların yararlanması konusunda bir ihtilaf yoktur Ancak bu ifadenin kızdan
torunları kapsayıp kapsamadığı dolayısıyla vakıftan yararlanmasının muumlmkuumln
olup olmadığı olacaksa ne zaman ve nasıl istihkak sahibi olacakları uumlzerinde
zengin bir literatuumlr oluşmuştur8 Konuyu detaylı bir şekilde incelemek
ccedilalışmanın sınırlarını aşmaktadır
22 İbn Kemalrsquoe Goumlre Zuumlrricirc Vakıflarda İstihkakla İlgili Vacirckıfın
İradesini Beyan Şekilleri ve Hukukicirc Sonuccedilları
ldquoVacirckıfın şartı Şacircrirsquonin nassı gibidirrdquo (İbn Nuumlceym 2003 221) İslam
hukukunda vacirckıfın şartlarına bu derece oumlnem verilmesi beraberinde vacirckıfın
irade beyanında kullandığı lafızların yorumlanmasıyla ilgili ciddi bir literatuumlr
meydana getirmiştir Ccediluumlnkuuml vacirckıfın vakfiyede zikrettiği şartlar kelimelerden
oluşur Vacirckıfın kullandığı bu ifadeler mevkufun aleyhten yani vakıftan kimlerin
nasıl yararlanacağını tespit eder Bu sebeple İbn Kemal ccedilalışmaya konu olan
risalesinde vakıftan yararlanacak kişileri ifade etmek uumlzere kullanılan
kelimeleri birinci derecede ccedilocuklarla sınırlı olan ve birinci derecede ccedilocuklarla
sınırlı olmayan ifadeler olmak uumlzere iki grupta ele almaktadır Bunların da her
biri tekil (muumlfred) ve ccediloğul (cem) ifadeler olmak uumlzere ikişer kısma ayrılacağını
belirtmektedir
Bu durumda vacirckıf iradesini doumlrt şekilde beyan edebilir
a) ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo )وقفت على ولدي(
b) ldquoCcedilocuklarıma vakfettimrdquo (وقفت على اولادي)
c) ldquoCcedilocuğuma ve ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo( وولد وقفت على ولدي
(ولدي
d) ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo (İbn Kemal
1049 vr 49b) (وقفت على اولادي واولاد اولادي)
221 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları
Vacirckıf iradesini tekil olarak ldquoCcedilocuğuma vakfettimrdquo şeklinde beyan
ederse Hanefi hukukccedilularından Kadıhan (ouml 5921196)9 bu ifadenin zacirchir
8 İbn Nuumlceym Risacircle ficirc Duhucircli Evlacircdirsquol-Benacirct Tahte Lafzirsquol-Veledversquol-Evlacircd Suumlleymaniye
Kuumltuumlphanesi Ccedilelebi Abdullah 399 nr vr 55a-57b 9 Kadıhan Fahrettin Hasan b Mensur b Mahmud el-Oumlzcedicirc
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
55
rivayete goumlre kızdan olan ccedilocukların vakıftan yararlanmasına imkan
vermediğini belirtir (Kadıhan 13101912 III 319) Hanefi hukukccedilularından
Hilacircl de Kadıhanrsquola aynı goumlruumlştedir Ancak Hassacircf ise İmam Muhammedrsquoin
kızdan olan ccedilocukların da vakıftan yararlanacak kişiler arasına gireceği
goumlruumlşuumlnde olduğuna istinaden Kadıhan ve Hilacirclrsquoin aksine kızdan olan
ccedilocukların da vakıftan yararlanma hakkına sahip olacağı duumlşuumlncesindedir İbn
Kemal Hanefi mezhep hukukccedilularının ihtilaf ettiği bu konuda zacirchir rivayetin
sahih goumlruumlş olduğu kanaatindedir Ccediluumlnkuuml kızdan olan ccedilocuklar erkeğin
ccedilocuğunun aksine annelerine değil babalarına nispet edilecekleri iccedilin bu
durumda vakıftan yararlanma hakkına sahip olamazlar (İbn Kemal 280 vr
147a 1049 49b Ebu Zehra 1971 273-275 Akguumlnduumlz 1988 204)
Osmanlı vakıf uygulamasında zahir rivayetin esas alındığı ikinci kavle
itibar edilmediği anlaşılmaktadır (Bilmen ty 359)
222 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc
Sonuccedilları
Vakıf kurucusu ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo şeklinde ccediloğul ifade
kullanarak irade beyan ettiği durumlarda mezhep hukukccediluları arasında kimden
ccedilocukların vakıftan yararlanacağı konusunda ihtilaf vardır Burhaneddin el-
Buhacircricirc (ouml 6161219)rsquoye goumlre bu durumda ldquoCcedilocuklarrdquo kelimesinin kapsamına
erkek ccedilocukların ccedilocukları dacirchildir Kızdan ccedilocuklarının dacirchil olup olmaması
konusunda ise mezhepte iki rivayet vardır Bunlardan biri İmam Muhammedrsquoin
Siyeruumlrsquol-Kebir adlı eserinin ldquoemanrdquo boumlluumlmuumlnde yer almaktadır Burada ehl-i
harp muumlsluumlmanlara ldquoBize ve ccedilocuklarımıza eman verinrdquo dediğinde bu istek
kabul edildiği takdirde ehl-i harbin hem kendileri hem de erkek ccedilocuklarının
ccedilocukları eman almış olur Fakat ehl-i harp kız ccedilocuklarının ccedilocuklarına
ldquoemanrdquo almış sayılmaz Aynı boumlluumlmuumln bir başka yerinde ise kız ccedilocuklarının
ccedilocukları da emana dacirchil olacağı belirtilmektedir Hanefi fakihlerinden Ebucirc
Bekir Muhammed b Fazl (ouml 931319) ise kızdan ccedilocuklarının eman kapsamına
girmeyeceği goumlruumlşuumlnuuml benimsemektedir (İbn Kemal 1049 vr 49b-50a 280 vr
147a)
İbn Kemal vacirckıfın ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo ifadesinde kızdan
ccedilocukların vakfa dacirchil olmayacağı ihtilafında -accedilık bir şekilde ifade etmemiş
olsa da- Ebucirc Bekir Muhammed b Fazlrsquoın kızdan ccedilocukların emana dacirchil
olmayacağına dair goumlruumlşuumlnuuml oumln plana ccedilıkarmasından kızdan ccedilocukların vakfa
dacirchil olmayacağı goumlruumlşuumlnde olduğu anlaşılmaktadır
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
56
Ebussuucircdrsquoa goumlre ldquoevlacircdrdquo lafzı bir defa zikredildiğinde birinci batın
inkıraz ettiğinde vakıftan istihkak hakkı fakirlere geccediler O ikinci batna
geccedileceği goumlruumlşuumlnde olanları hata etmekle succedillar (Ebussuucircd 223 vr 127b) Ebu
Zehra 1971 277 Akguumlnduumlz 1988 204) Anlaşıldığı kadarıyla İbn Kemal de
aynı goumlruumlştedir Osmanlı uygulamasının bu goumlruumlşler doğrultusunda olduğu
bilinmektedir (Akguumlnduumlz 1988 205)
223 Vacirckıfın ldquoCcedilocuğuma ve Ccedilocuğumun Ccedilocuğuna Vakfettimrdquo
İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları
Vacirckıf vakıf kurma iradesini tekil ifade ile ldquoccedilocuğuma ve ccedilocuğumun
ccedilocuğuna vakfettimrdquo diye beyan ederse bu beyanın kapsamına kızdan olan
ccedilocukların girip girmemesi Hanefi hukukccediluları Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc (ouml
5981201) ile Hilal10
(ouml 245858) arasında ihtilaflıdır Kadıhan Fetacircvacircrsquosında
Hilacirclrsquoin kızdan olan ccedilocukların gireceği Razicircrsquonin ise girmeyeceği goumlruumlşuumlnde
olduklarını belirtir Ona goumlre sahih olan goumlruumlş Hilacirclrsquoin goumlruumlşuumlduumlr Ccediluumlnkuuml
ldquoccedilocuğumun ccedilocuğurdquo ifadesi erkek ccedilocuklarının ccedilocuklarını kapsadığı gibi kız
ccedilocuklarının ccedilocuklarını da kapsamaktadır (Kadıhan 13101912 III 316) Bu
alıntıdan İbn Kemalrsquoin de aynı goumlruumlşte olduğu anlaşılmaktadır
224 Vacirckıfın ldquoCcedilocuklarıma ve Ccedilocuklarımın Ccedilocuklarına
Vakfettimrdquo İfadesi ve Hukukicirc Sonuccedilları
Bir vacirckıf vakıf kurma iradesini evlacircd veya veled lacircfzını nefsine muzaf
kıldığı meselacirc (وقفت على اولادي واولاد اولادي) yani ldquoevlacircdıma ve evlacircdımın
evlacircdına vakfettimrdquo dediği takdirde kızın evlacircdı da vakfa dahil olur mu olmaz
mı konusu Hanefi mezhebinde ihtilaflıdır Bu ihtilafın Osmanlı Devletirsquonde
farklı uygulamalara sebep olduğu anlaşılmaktadır Doumlnemin sultanı Yavuz
Sultan Selim zamanının ileri gelen hukukccedilusu olarak tanınan İbn Kemalrsquoden
sorunla ilgili hukuki goumlruumlş alarak uumllkede aynı mezhep iccedilinde hukukicirc birliği ve
istikrarı sağlamaya ccedilalışmıştır
Hanefi mezhebinde bu konuda iki rivayet vardır Bunlardan birincisi
Hilacircl ile Hassafrsquoın rivayetleridir Bu rivayete goumlre vacirckıfın kızının evlacircdı da
vakfa dacirchil olur Diğer rivayete goumlre ise vacirckıfın kızının evlacircdı vakfa dacirchil
olmaz Ancak sulbicirc evlad ve ahfad dahil olur Burhaneddin el-Buhacircricirc vakıf
konusunda Serahsicircrsquonin goumlruumlşuumlnuuml doğru bulmaktadır O da ldquoevlacircdımın evlacircdınardquo
diye yapılan vakfa kızdan torunların da dacirchil olması goumlruumlşuumlduumlr (İbn Kemal
10
Hilacircl b Yahya b Muumlslim el-Basricirc (245858) Hilalrsquoin ldquoAhkacircmursquol-Vakfrdquo adlı eseri
vakıf alanında yazılmış ilk muumlstakil eserlerden biridir
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
57
1049 vr 50b Bilmen ty 360-361) İbn Kemal Hassacircf Serahsicirc Hilacircl
Kadıhan İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc gibi
muumlctehid ve fakihlerin bu konudaki tercihlerinin daha kuvvetli olduğu ifade
etmektedir
Eğer vacirckıf vakfiyede ldquoccedilocuklarıma ve onların ccedilocuklarının ccedilocuklarınardquo
şeklinde ifade beyan ederse bu durumda hem oğlan hem de kızdan ccedilocuklar
vakıftan yararlanabilir İbn Kemalrsquoe goumlre bu konuda Hilalrsquoin veled isminin hem
kız hem de erkek ccedilocukların ccedilocuklarını kapsadığı şeklindeki goumlruumlşuuml sahihtir
Ehl-i harp ldquoBize ve ccedilocuklarımıza ve ccedilocuklarımızın ccedilocuklarımıza eman
verinrdquo dediğinde erkek ve kız ccedilocuklarının ccedilocukları da emana dacirchildir (İbn
Kemal 280 vr 147a) Hanefi fakihlerinden Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Burhaneddin
el-Buhacircricirc (ouml 6161219) ve İftiracirchuddicircn el-Buhacircricirc (ouml 5421147) de aynı goumlruumlşuuml
benimsemektedir
İbn Kemalrsquoe goumlre Kadıhanrsquoın zacirchir rivayete istinaden kızdan torunların
vakfa dacirchil edilmeyeceği goumlruumlşuuml ancak vacirckıfın iradesini ldquoCcedilocuğuma ve
ccedilocuğumun ccedilocuğuna vakfettimrdquo şeklinde beyan etmesi haliyle ilgilidir Bu da
kızdan ccedilocukların analarına değil babalarına nispet edilmeleri gerekccedilesine
dayanmaktadır (İbn Kemal 1049 vr 50a İnanır 2008 80)
Vakıftan yararlanacak kişilerin ikinci kalıbın ikinci şekline goumlre beyan
etmesi yani birinci derece ccedilocuklarla sınırlı olmayacaklara gelince Serahsicirc (ouml
4831090)rsquonin accedilıkccedila ifade ettiği uumlzere burada kızdan ccedilocukların vakıftan
yararlanacak kişiler arasına girmesi huumlkmuuml dilin delacircletine bağlı olarak
ibarenin muktezacircsına goumlre verilir Ccediluumlnkuuml ona goumlre ccedilocuğunun ccedilocuğu bir
kimsenin kendi ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen bir isimdir Kızı da onun
kendi ccedilocuğu olduğuna goumlre kızının doğurduğu ccedilocuk gerccedilekte ccedilocuğunun
ccedilocuğu olur Ama vacirckıf ldquoccedilocuğuma vakfettimrdquo derse huumlkuumlm boumlyle değildir Bu
durumda zahir rivayete goumlre kızının ccedilocukları vakfa dacirchil olmaz Ccediluumlnkuuml ccedilocuk
ismi sulben kendi erkek ccedilocuğunu ve oğlun ccedilocuğunu kapsar zira oğlun ccedilocuğu
oumlrfen ona nisbet edilir Oumlrf de şuumlpheyi bertaraf eder Burhaneddin el-Buhacircricircrsquonin
Serahsicircrsquoden naklettiğine goumlre ise tek goumlruumlş olarak bu şekilde yapılan ifadede
kızların ccedilocukları vakfa dacirchildir ldquoCcedilocuklarım hususunda bana eman verinrdquo
denildiğinde burada zikredilen ccedilocuğun ccedilocuğudur Gerccedilekte ccedilocuğun ccedilocuğu
ccedilocuğunun doğurduğu ccedilocuğa verilen isimdir Kızı da onun ccedilocuğudur Buna
goumlre kızının doğurduğu ccedilocuklar gerccedilekte ccedilocuğunun ccedilocuğu olur Bir kimse
kendi ccedilocuklarını zikrederse bu soumlzden hakikaten kendi ccedilocukları huumlkmen de
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
58
doğum youmlnuumlnden kendisine nispet edilen ccedilocuklar anlaşılır Bunlar da kızdan
ccedilocuklar değil oğlunun ccedilocuklarıdır (İbn Kemal 1049 vr 50a-b)
3 Sonuccedil
İbn Kemal ldquoevlacircduumlrsquol-evlacircdrdquo ifadesiyle kurulan vakıflarda kızdan
torunların yararlanmasıyla ilgili meselede tercihini mezhep hukukccedilularının hem
delil bakımından hem de hukuki donanım bakımından hepsinin aynı seviyede
olmadığı gerekccedilesine dayandırmıştır Ona goumlre Hassacircf Serahsicirc Hilacircl Kadıhan
İftiharuumlddin Buhacircricirc (ouml 5421147) ve Burhaneddin el-Buhacircricirc oumlnde gelen
hukukccedilulardandır Ebursquol-Hasan Ali er-Razicirc Ali b Huumlseyin Suğdicirc (ouml
4611069) Ebucirc Bekir Merğicircnacircnicirc Sadrursquoş-Şehid (ouml 5361141) Radıyyuddicircn
Serahsicirc (ouml 5441149) gibi hukukccedilular ise onlara goumlre daha alt mertebededir Bu
sebeple İbn Kemal hem delil bakımından hem de fakihlerin oumlnde gelenlerinin
goumlruumlşuuml olması accedilısından ldquoCcedilocuklarıma ve ccedilocuklarımın ccedilocuklarına vakfettimrdquo
denilerek ccediloğul ifadeyle kurulan vakıflarda kızdan torunların da zuumlrricirc vakıftan
yararlanma hakkına sahip olacağı goumlruumlşuumlnuuml tercih etmiştir İbn Kemalrsquoe goumlre
derece itibariyle ikinci sırada gelen hukukccedilular soumlzluumlk ve terim anlamında
ccedilocuk anneye nispet edilmez deseler de vacirckıf ldquokız ccedilocuklarımın ccedilocuklarırdquo
derse şerrsquoan ona itibar edilir Eğer ldquoccedilocuk oumlrfen de anneye nispet edilmezrdquo
denirse burada kızdan ccedilocuğun dacirchil olmamasının bir faydası yoktur Kızdan
ccedilocuğun dacirchil olması ibare (beyan) huumlkmuumlyledir oumlrf huumlkmuumlyle değildir Oumlrf
huumlkmuumlyle dacirchil olması ldquoccedilocuklarıma vakfettimrdquo denilirse geccedilerlidir (İbn Kemal
1049 vr 50a-b)
İbn Kemal guumlncel meseleleri ccediloumlzuumlmlediği fetvalarında da bu konuya
temas etmiştir O yargı kararıyla kızdan torunların evlacirctlık vakfa dacirchil
olacağını belirterek vakıf gibi tamamen dini mahiyetteki vacirckıf iradesinin
belirlenmesiyle ilgili bir konuyu devlet başkanının duumlzenleme yapabileceği bir
alan olarak değerlendirmiştir11
Yavuz Sultan Selim oumlrneğinde de goumlruumllduumlğuuml
uumlzere Osmanlı sultanlarının Hanefi mezhebinde farklı goumlruumlşlerin bulunduğu
ihtilaflı meselelerde doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının goumlruumlşlerine muumlracaat
ederek gerekli yasal duumlzenlemeleri yaptıkları anlaşılmaktadır İbn Kemal gibi
Osmanlı hukukccedilularının da padişahın yasama yetkisini kabul ettikleri
goumlruumllmektedir Bu bağlamda Osmanlı kanunnamelerinin yapılmasında da
11 Vakf-ı evlacircdda kız dahi dahil olur mu Cevap Olur kadı duumlhucircluumlne huumlkmedicek (İbn Kemal
1967 vr 160b) Kız oğlan evlacircd olur mu Cevap Evlacircd olmaz evlacircd-ı evlacircd olur Kadı duumlhucircluumlne
huumlkmederse olur (İbn Kemal 118 vr 77a)
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
59
benzer suumlrecin takip edildiği yani doumlnemin ileri gelen hukukccedilularının
goumlruumlşlerinin alındığı soumlylenebilir
İbn Kemalrsquoin vacirckıfın iradesini yorumlamakla ilgili bir konuda farklı
goumlruumlşler arasında hukuki bir tercih yaparken kızdan ccedilocuğun
yararlanmamasında fayda olmadığını beyan etmesi onun tercihlerinde kamu
yararını ve guumlncel ihtiyaccedilları dikkate aldığını goumlstermektedir
Ebussuucircd ldquoevlacircdrsquouumll-evlacircdrdquo şeklinde yapılan vakfa kızdan ccedilocukların da
yani evlad-ı benacirctın da kesin olarak vakıftan istihkak sahibi olup yararlanacağı
kanaatindedir Yani İbn Kemalrsquoin Yavuz Sultan Selimrsquoin ricasıyla yaptığı bu
meseledeki tercihinin daha sonraki doumlnemlerde de Osmanlı vakıf
uygulamasında belirleyici olduğu anlaşılmaktadır Bu doumlnemde Arap
uumllkelerinde daha ccedilok ldquoebnacirciyerdquo yani erkek ccedilocuklara youmlnelik vakıflar tesis
edilirken Osmanlırsquoda evlacircdiye vakıfların tesis edilmesi kız ve kızdan
ccedilocukların da erkek ccedilocuklar gibi goumlzetildiğini goumlstermektedir
Ayrıca mezhep iccedilinde alternatifli huumlkuumlmlerin ccedilokluğu Osmanlı
hukukccedilularına guumlncel ihtiyaca uygun kamu yararını goumlzeten huumlkmuuml bulmakta
oldukccedila geniş bir imkacircn sunduğu anlaşılmaktadır İbn Kemalrsquoe goumlre bir
mezhebi taklit eden muumlftuumlnuumln farklı goumlruumlşler arasında bir tercih yapabilmesi
iccedilin kimin goumlruumlşuumlyle fetva vereceğini bilmesi gerekir Oumlzellikle muhalif
goumlruumlşler arasında uygun olanı temyizde gerekli basirete zıt goumlruumlşler arasında
tercihte de yeterli kudrete sahip olabilmesi iccedilin fakihin rivayetteki mertebe ve
dirayetteki derecesini ayrıca fakihler tabakasındaki yerini bilmelidir (İbn
Kemal 1049 vr 50b) Dolayısıyla İbn Kemal burada kendi tercihinin keyfi bir
tercih olmayıp bazı kıstaslara dayalı olduğunu belirtmek ve tercihinin isabetli
olduğunu goumlstermek iccedilin risalenin sonunda fakihleri tasnif eder (İbn Kemal
1049 51a-b İnanır 2008 83-84) Bu boumlluumlm daha sonra ldquoTabakacirctuumlrsquol-Fukahacircrdquo
ve ldquoTabakacirctuumlrsquol-Muumlctehidinrdquo adlarıyla muumlstakil birer risale olarak ccediloğaltılmış
kuumltuumlphane kataloglarında ve birccedilok ilmicirc ccedilalışmada muumlellifin ayrı bir eseri
olarak goumlsterilmiştir (Brockelmann 1949 II 602 Oumlzer 1991 23 Oumlzen 2003
240) Hacirclbuki bu boumlluumlm sultanın emri uumlzerine daha oumlnce bahsi geccedilen guumlncel
soruna fetva verirken yaptığı tercihi gerekccedilelendiren bir ccedilalışmadır Onun
yaptığı bu tasnif daha yazıldığı tarihten itibaren buumlyuumlk kabul goumlrmuumlş kendinden
sonra gelen Osmanlı hukukccediluları iccedilin temel bir kaynak olmuştur Yakın doumlneme
kadar hukukccedilular fakihleri bu ccedilerccedilevede değerlendirmişler ve bu tasnifteki
derecelerine goumlre goumlruumlşlerine oumlnem vermişler bu tasnifte yer almayan
hukukccedilulara ise o kadar itibar etmemişlerdir (İnanır 2008 82) Bu kabulde
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
60
tasnifin arkasında Yavuz Sultan Selim gibi bir devlet başkanının emir ve
iradesinin bulunması son derece etkili olduğu anlaşılmaktadır
Kısaca başlı başına tek bu risale İbn Kemal gibi İslacircm hukuk
kuumllliyacirctına hacirckim hukukccedilular bulunduğu muumlddetccedile İslam hukukunun her
devirde devlet ve toplum ihtiyacına cevap uumlretebilecek esnekliğe ve pratiğe
sahip olduğunu goumlsteren guumlzel bir oumlrnektir Ayrıca Hanefi hukukccedilularının
devletin ve toplumun ihtiyaccedilları doğrultusunda ccedileşitli tasniflere tabi tutulması
Osmanlı Devletirsquonde din-devlet ilişkisini anlama bakımından oumlnemli ipuccedilları
sunmaktadır
KAYNAKLAR
Akguumlnduumlz A (1988) İslacircm Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf
Muumlessesesi TTK Yay Ankara
Bahccedilıvan S (1993) ldquoİbn Kemal Paşa ve Aracircuumlhuumlrsquol-İtikacircdiyyerdquo Basılmamış
Doktora Tezi Camiatuuml Uumlmmirsquol Kuracirc Kuumllliyetirsquod-Darsquovet ve Usucircluumlddin
Suudi Arabistan
Barkan OumlL Ayverdi EH (1970) İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546)
Tarihleri Baha Matbaası İstanbul
Osmanlı İmparatorluğursquonda Bir İskacircn ve Kolonizasyon Metodu Olarak
Vakıflar ve Temlikler-I İstilacirc Devirlerinin Kolonizatoumlr Tuumlrk Dervişleri
ve Zacircviyeler VakıflarDergisi Sayı II Ankara 1942 s279-386
Berki AH (1946) Vakıflar Aydınlık Basımevi İstanbul
Bilmen OumlN (ty) Hukuku İslacircmicircyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu İstanbul
Bilmen Kitabevi
Brockelmann C (1949) Geschichte Der Arabischen Litteratur EJ Brill
Leidin
Demirci M (1996) ldquoSemrsquoa Risalelerirdquo Yuumlksek Lisans Tezi Marmara
Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul
Ebussuucircd Muhammed el- İmacircdicirc Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc İstanbul Muumlftuumlluumlğuuml Ktp
178
Fetacircvacirc (Veli b Yucircsuf) Suumlleymaniye Ktp İsmihan Sultan 223
Ebu Zehra M (1999) Ebucirc Hanife Ccedilev Osman Keskioğlu 3bs Diyanet
Yay Ankara
(1971) Muhadaracirct firsquol-Vakf Mısır
Ertuccedil H (2007) ldquoİslam Hukuk Tarihinde Vakıflar ile Batı Kuumlltuumlruumlndeki
Benzeri Kurumların Karşılaştırılmasırdquo Atatuumlrk Uumlniversitesi Sosyal
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
61
Bilimler Enstituumlsuuml Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Basılmamış
Doktora Tezi Erzurum
Halid Abdulah Şuayb (20021423) ldquoTahkik-u ldquoRisacircle ficirc Enne Veledersquol-Bint
Yedhuluuml firsquol-Evlacircd ve Beyani Meratibi Tabakati Ulemacircy-i Mezhebi
Hanefirdquo lirsquol-Allacircme İbn Kemal Paşardquo Evkacircf Sayı 3
Hassacircf E (ty) Kitab-u Ahkamirsquo1-Evkacircf Mektebetuumlrsquos-Sekacircfetirsquod-Diniyye
Kahire
İbn Kemal Risacircle ficirc Duhucircli Veledirsquol-Bint firsquol-Mevkucircf ala Evlacircdirsquol-Evlacircd
Suumlleymaniye 1049 Varak 49b-51b
Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Şehid Ali Paşa 2868
Muumlhimmacirctuumlrsquol-Muumlfticirc Slm Ktp Ccedilorlulu Ali Paşa 280
Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Nuruosmaniye 1967
Mecmucircatuumlrsquol-Fetacircvacirc Fatih 2419
Icirczacirchursquol-Islacirch Fatih 1485
Risacircle ficirc Mesacircilirsquol-Fetacircvacirc Slm Ktp Yeni Cami 685
Fetacircvacircy-ı İbn Kemal Slm Ktp Dacircruumlrsquol-Mesnevi 118
İbn Manzucircr (ty) Lisanuumlrsquol-Arab Beyrut Dacircr-u Sadr
İbn Nuumlceym Z (2003) el-Eşbacirch versquon-Nezacircir Beyrut el-Mektebetuumlrsquol-Asriyye
İbn Huumlmacircm (1316) Şerhu Fethursquol-Kadir 1bs Buumlyuumlk Emiricirc Matbaası Bulak
İnanır A (2008) ldquoİbn Kemalrsquoin Fetvaları Işığında Osmanlırsquoda İslam Hukukurdquo
Basılmamış Doktora Tezi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul
Imber C (2004) Şeriattan Kanuna Ebussuucircd ve Osmanlırsquoda İslacircmi Hukuk
Ccedilev Murtaza Bedir Tarih Vakfı Yurt Yay İstanbul
Kadıhan F (13101912-13) Fetacircvacircy-ı Haniyye Fetacircvacircy-ı Hindiyye kenarında
Matbaa-i Acircmire Bulak
Kazıcı Z (1985) İslamicirc ve Sosyal Accedilıdan Vakıflar Marifet Yay İstanbul
Kozak İE (1985) Bir Sosyal Siyaset Muumlessesi Olarak Vakıf Akabe Yay
İstanbul
Koumlpruumlluuml F (1942) ldquoVakıf Muumlessesesinin Hukuki Mahiyeti ve Tarihi
Tekacircmuumlluumlrdquo VD Ankara
Meydacircnicirc A (1998) Luumlbacircb fi Şerhirsquol-Kitacircb Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut
Merğicircnacircnicirc B (1990) Hidacircye Şerh-u Bidacircyetirsquol-Muumlbtedicirc 1 bs Dacircrursquol-
Kuumltuumlbirsquol-İlmiyye Beyrut
Heyet (1998) Şerrsquoiyye Şicilleri Tuumlrk Duumlnyası Araştırma Vakfı Yay İstanbul
Oumlzen Ş (2003) ldquoKemalpazacircdersquonin Fıkhicirc Goumlruumlşlerirdquo DİA cXXV Ankara
İnanır A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 44-62
62
Oumlzer S (1991) ldquoİbn Kemalrsquoin İslacircm Hukuku Alanındaki Arapccedila Yazma
Risalelerirdquo (Tahkik ve Tahlil) Yuumlksek Lisans Tezi Erciyes Uumlniversitesi
Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Kayseri
Oumlzdemir S (2011) ldquoZuumlrricirc Vakıflarda Kullanılan ldquoCcedilocukların Ccedilocuklarırdquo
Lafzın Vacirckıfın Kızının Ccedilocuklarını Kapsaması (Hatibzacircde
Kemalpaşazacircde ve İbn Nuumlceymrsquoin Risaleleri Bağlamında)rdquo Yuumlksek
Lisans Tezi Marmara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul
Oumlzcan T (2005) ldquoOsmanlı Vakıf Hukuku Ccedilalışmalarırdquo Talid 5 s 513-552
Oumlztuumlrk N (1995) Elmalılı M Hamdi Yazır Goumlzuumlyle Vakıflar Tuumlrkiye Diyanet
Vakfı Yay Ankara
Tarablucircsicirc B (1292) Kitacircbursquol-İslsquoacircf ficirc Ahkacircmirsquol-Evkacircf Matbaatursquol-Kuumlbracirc el-
Mısriyye Mısır
Serahsicirc Ş (1993) Mebsucirct Dacircrursquol-Marsquorife Beyrut
Suumlnbuumll Sinan Efendi Risale fi Devracircnirsquos-Sucircfiyye Uumlniversite 3783
Yediyıldız B (1986) İslacircm Ansiklopedisi MEB Yay İstanbul
Yener S (1992) Hayrat Vakıf Mallarının Hukuki Durumu Uumlzerine Bir
İnceleme Revak Sivas
Zuhaylicirc V (1994) İslacircm Fıkıh Ansiklopedisi İstanbul Feza Yay
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
63
Para Politikası Araccedillarının Ekonomiyi Youmlnlendirmede Kullanılması
Azerbaycan Oumlrneği
Mayis Azizov1
Oumlzet
Ekonomik olayların geliştiği son yuumlzyılda ekonomi politikalarının oumlnemi
artmıştır Huumlkuumlmetlerin ekonomiyi youmlnlendirme amaccedillı kullandıkları para politikası bu
bakımdan oumlnem kazanmıştır Uumllkelerin gelişmişlik duumlzeylerine goumlre para politikalarının
etkinliği birbirinden farklıdır Para ve sermaye piyasalarının geliştiği uumllkelerde para
politikalarıyla piyasaları youmlnlendirmek uygun bir politika aracı olduğu halde bu
piyasaların gelişmediği uumllkelerde para politikasının etkinliği tartışılabilir
Bu ccedilalışmada para politikasının amaccedilları araccedilları ve azgelişmiş uumllkelerde para
politikalarının etkinliği ele alınmıştır Bu bağlamda oumlrnek olarak da Azerbaycanrsquoda
bankacılık sistemi ve bağımsızlık sonrası Azerbaycan Merkez Bankasırsquonın uyguladığı
politikalar da incelenmiştir
Anahtar Kelimeler Para politikası Ekonomi Azerbaycan
Use of Monetary Policy Intermediaries in Direction of the Economy
Case of Azerbaijan
Abstract
The economic policies have become more important in the last century where
the economic events have rapidly developed As the matter of fact monetary policies
used by government to direct the economy have become important Based on the
development level of the countries the effectiveness of monetary policies are different
from each other Although the monetary policies are appropriate political intermediaries
for directing the markets in the countries where the money and capital markets are
developed the effectiveness of monetary policies can be argued in the countries where
these markets are not developed
In this article the goals the intermediaries of monetary policy and the
effectiveness of it in developing countries have been investigated Besides the banking
system of Azerbaijan and the policies put in force by the Central Bank of Azerbaijan
after gaining the sovereignty have been analyzed
Key Words Monetary policy Economy Azerbaijan
1 Dr Qafqaz Uumlniversitesi İktisadiyyat ve İdareetme Fakuumlltesi Maliyye Boumlluumlmuuml
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
64
GİRİŞ
Bir uumllkenin temel ekonomik hedeflerini istihdamı sağlamak uumlretimi
artırmak fiyat istikrarını korumak oumldemeler dengesinin kurmak kaynakları
tam olarak kullanılmak şeklinde sıralamak muumlmkuumlnduumlr Bahsedilen temel
ekonomik hedeflere ulaşmada uumllkenin eğitim kalitesi siyasi kuumlltuumlrel ve
ekonomik yapısı yine bu faktoumlrlerden etkilenen huumlkuumlmetlerin uyguladıkları
para ve maliye politikaları oumlnemli rol oynar
Para politikalarının uygulamalarından sorumlu olan Merkez Bankası
uumllkenin ekonomik hedefleri ve huumlkuumlmetin uyguladığı diğer politikaları da goumlz
oumlnuumlnde bulundurarak temel para politikası hedeflerini belirlemeye ccedilalışır
1 Para Politikası ve Amaccedilları
Para politikası merkez bankası aracılığıyla belirlenmiş olan ekonomik
hedefleri gerccedilekleştirmek uumlzere para arzını ve kredi koşullarını duumlzenleme
anlamına gelir Daha spesifik biccedilimde belirtmek gerekirse para politikası
ekonominin likidite duumlzeyini artırma ya da azaltma girişimidir Buna goumlre
ekonomide likidite duumlzeyinin artışı ya da azalışı doğrudan doğruya para
hacminin değiştirilmesiyle muumlmkuumlnduumlr Bununla birlikte para hacminde bir
değişme yapmadan paranın dolaşım hızının değiştirilmesi de aynı sonucu
doğurur Para hacmi değişmediği halde kredilerin kolay ve ucuz karşılanması
bireylerin ellerindeki atıl paraları kullanmaya youmlnelterek ekonominin
likiditesinde artış sağlanabilir
Yirminci yuumlzyılın başlarına kadar duumlnyada genel olarak madeni para
sistemi geccedilerli olduğundan para politikasının esas amacı paranın değerini
korumak olmuştur Bunun dışındaki amaccedilların oumlnemi yoktur Bu doumlnemde para
otoriterleri iccedilin esas sorun altın standardının suumlrduumlruumllmesiydi Altın
standardının devam ettirilmesiyle hem paranın hem de ekonominin istikrarı
sağlanabileceği duumlşuumlnuumlluumlyordu (Oktar 1996 2)
Fakat oumlzellikle 1929 yılındaki Duumlnya Ekonomik Krizinde yaşanan
olağanuumlstuuml fiyat dalgalanmaları dikkatleri fiyat istikrarının sağlanmasına
ccedilevirmiştir Kriz yıllarında duumlnya ekonomisinin girdiği durgunluktan
ccedilıkabilmesinde maliye politikasına oumlncellik ve oumlnem verilmesi para politikasını
arka plana itmiştir Bu durum ccedilok suumlrmemiş 1950`li yılların başında para
politikası yeniden eski itibarını kazanmaya başlamıştır Para politikasının itibar
kazanmasında İkinci Duumlnya Savaşı sonrası yıllarda fiyatlar genel duumlzeyinin
yeniden hızla yuumlkselme eğilimine girmesinin buumlyuumlk rol oynamıştır Soğuk
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
65
Savaş doumlneminin getirdiği savunma harcamalarının kamu harcamalarındaki
artışla birleşmesi sonucunda enflasyon oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır Bu yıllardan
itibaren para politikası sadece fiyat istikrarı koruma goumlrevini değil aynı
zamanda kaynakların tam olarak kullanılması ve dış dengenin sağlanmasını da
uumlzerine almıştır
Bununla birlikte para politikasının amaccedilları uumllkelerin gelişmişlik
duumlzeylerine goumlre farklılık goumlstermektedir Gelişmiş ekonomilerde para
politikasının amacı fiyat istikrarının korunmasına tam istihdama ulaşılmasına
ve dış dengenin sağlanmasına yardımcı olmaktadır Buna karşılık gelişmekte
olan ekonomilerde ise genel ekonomik hedeflerin farklı aşamasına bağlı olarak
amaccedillar da farklı olmaktadır Bu ekonomilerde fiyat istikrarının yanında belirli
bir buumlyuumlme hızının suumlrekli olarak korunması iccedilin yatırımların finansmanı ya da
tasarrufların artırılmasını sağlamak amacıyla para politikasından araccedil olarak
yararlanma yoluna gidilmektedir Uumlstelik bu ekonomilerde yuumlksek bir buumlyuumlme
hızının suumlrekliliği fiyat istikrarının sağlanmasına oranla daha oumlncelik taşıdığı da
bir gerccedilektir (Aydın 198135)
Guumlnuumlmuumlzde para politikasının amaccedillarını fiyat istikrarı tam istihdam
ekonomik buumlyuumlme ve oumldemeler bilanccedilosu dengesi şeklinde sıralanabilir
(Oumlnder200515)
2 Para Politikası Araccedilları
Ekonomik gelişmeler ve para politikalarının uygulamasıyla ilgili teorik
ccedilerccedilevedeki değişime bağlı olarak para politikasının amaccedilları ve bu amaccedillara
ulaşmak iccedilin kullanılan araccedillarda oumlnemli değişiklilikler meydana gelmiştir Para
politikalarının uygulamasında ekonomik gelişmelerin para politikasının
amaccedilları uumlzerinde yarattığı değişiklikler belli doumlnemlerde merkez bankalarının
bu amaccedillara ulaşmak iccedilin belirledikleri hedef değişkenleri de etkilemiştir
Ekonomide işsizliğin en aza indirilmesinin temel sorun olduğu
doumlnemlerde para politikası daha ccedilok genişletici olarak uygulanırken
enflasyonun sorun olarak ortaya ccedilıktığı 1960-70`li yıllarda parasal
buumlyuumlkluumlklerin kontroluumlnuumln zaman iccedilerisinde finansal entegrasyondaki
gelişmelere bağlı olarak faiz oranlarının istikrarının oumlnem kazandığı
goumlzlenmiştir(DPT199210)
Para politikasının belirlediği amaccedillar doğrultusunda yapılan
uygulamalarda farklılık ortaya ccedilıkmaktadır Bu farklılıklar ccedileşitli
sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur En ccedilok rastlanan sınıflandırma da genel ve
oumlzel para politikası araccedilları olarak karşımıza ccedilıkmaktadır
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
66
Etkileri ekonominin genelinde hissedilen para politikası araccedilları genel
politika araccedilları şeklinde adlandırılmaktadır Para politikasının genel araccedilları ile
ekonominin para ve kredi hacmi youmlnlendirilmeye ccedilalışılmaktadır Accedilık piyasa
işlemleri reeskont politikası ve zorunlu karşılıklar politikası en oumlnemli para
politikası araccedillarıdır Merkez bankaları accedilık piyasa işlemleri ve reeskont
politikaları ile parasal tabanın buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye ccedilalışırken zorunlu
karşılıklar politikası ile para ccedilarpanının buumlyuumlkluumlğuumlnuuml etkilemeye
ccedilalışmaktadırlar (Orhan ve Erdoğan200370)
Etkileri ekonominin tuumlmuuml uumlzerinde değil de oumlzellikle başlangıccedil
aşamasında bazı piyasalarda hissedilen para politikası araccedilları oumlzel para
politikası araccedilları olarak isimlendirilir Bu araccedilların uygulanması bazen
piyasaların inisiyatifine goumlre değil yasal duumlzenlemelerle gerccedilekleştirilir Buna
goumlre bu araccedillara dolaysız para politikası araccedilları da denilmektedir
Para arzının kontroluumlnde her şeyden oumlnce ilgili ekonominin koşulları
yani ilgili uumllkenin siyasi sosyal ve ekonomik yapılanma sistemleri etkilidir
Altına bağlı ve altından bağımsız para arzının yapılması durumunda para
kontrol youmlntemleri farklılık goumlsterecektir Diğer bir ifade ile soumlylemek
gerekirse guumlnuumlmuumlz ekonomilerinde azgelişmiş veya gelişmiş ekonomilerde
paranın kontrol youmlntemleri farklıdır (Turgut 199467)
Gelişmiş uumllkelerde piyasa mekanizmasını oumln plana ccedilıkaran dolaylı para
politikası araccedillarından accedilık piyasa işlemleri ağırlıklı araccedil olarak kullanılırken
gelişmekte olan uumllkelerde finansal piyasaların yeterince gelişmemiş olması
nedeniyle daha ccedilok dolaysız para politikası araccedilları ile dolaylı para politikası
araccedillarından zorunlu karşılıklar ve reeskont oranları ağırlıklı olarak
kullanılmaktadır Ancak son yıllarda bu uumllkelerde de piyasaların gelişimine
bağlı olarak accedilık piyasa işlemlerinin oumlneminin gittikccedile arttığı goumlruumllmektedir
(Akccedilay 199727)
Accedilık Piyasa İşlemleri Para politikasının en etkin araccedillarının başında
gelen accedilık piyasa işlemleri Merkez Bankası tarafından dolaşımdaki para
miktarını azaltıp ccediloğaltmak iccedilin hazine bono ve tahvilleriyle oumlzel sektoumlre ait
bazı tahvil ve senetlerin alınıp satılma işlemleridir Merkez Bankasının
piyasadan hazine veya oumlzel sektoumlrlere ait kacircğıtları satın alma işlemi sonucunda
piyasaya para miktarı enjekte olunmakta yani piyasada para miktarı artmakta
Merkez Bankasının piyasaya kıymetli kacircğıtları satmasıyla piyasada dolaşımda
olan banknotların ccedilekilmesiyle para hacmi daralmaktadır Dolayısıyla bu
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
67
işlemler vasıtasıyla para tabanı ve buna bağlı olarak para stokunda değişmeler
olmaktadır
Accedilık piyasa işlemleri dar anlamda devlete ait kıymetli kacircğıtların
Merkez Bankası`nca alım ve satımını kapsayan işlemlerdir Geniş anlamda daha
ccedilok iktisadi işletmelerin kredi faaliyetlerini kapsamaktadır (Serin 198718)
Guumlnuumlmuumlzde accedilık piyasa işlemleri deyimi genellikle dar anlamda ifade
etmek iccedilin kullanılır Kısacası Merkez Bankasırsquonın devletin kısa ve uzun vadeli
tahvillerini alıp satmasıdır Merkez Bankasırsquonın tahvil ve bono satması direkt
bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil verebilecekleri fonların miktarını azaltır
Dolayısıyla ekonomide kredi arzı daralır Buna karşılık Merkez Bankasırsquonın
tahvil ya da bono satın alması bankaların nakit rezervlerini ve oumlduumlnccedil
verebilecekleri fonların miktarını artırır Buna bağlı olarak da ekonominin kredi
arzı değişir
Reeskont Politikası Reeskont ticari bankalar tarafından iskonto edilen
ticari senetlerin merkez bankası tarafından yeniden iskonto edilmesi işlemidir
Reeskont politikası ise merkez bankalarının reeskont oranlarını ve koşularını
değiştirmek suretiyle kredi talebini etkilemeyi amaccedillayan bir politikadır Bu
politika reeskonta uygulanan oranlar yoluyla ticari bankaların muumlşterilerine
accediltıkları kredi hacmi uumlzerinde etki yapar (Oktar19968) Bu iskonto işleminde
uygulanan faiz aracına reeskont oranı denilir Reeskont oranı merkez bankası
iccedilin piyasalara youmln vermek iccedilin kullanılan araccedillardan birisidir Reeskont oranı
yuumlkseldiğinde kredi hacminin daralması gerekir İndirilince kredi hacminin de
genişlemesi beklenir (Turgut199468) Para otoriterleri konjonktuumlrel
dalgalanmalara goumlre Merkez Bankası kanalıyla enflasyonist doumlnemlerde
reeskont oranını artırarak veya deflasyonist doumlnemlerde ise bu oranı duumlşuumlrerek
piyasadaki para hacmini dengede tutabilirler
Zorunlu Karşılıklar Politikası Ticari bankalar topladıkları
mevduatların karşılığında bunun belli bir yuumlzdesini karşılık olarak kasalarında
tutma zorunluluğuna zorunlu karşılık oranı veya mevduat munzam karşılık
oranları denilmektedir Merkez bankaları kanuni karşılık politikasıyla
bankaların mevduat karşılığı bulundurmayı taahhuumlt ettikleri bu oranları
değiştirmek yoluyla piyasalardaki para hacmi uumlzerinde etkide bulunabilir
Merkez bankası kanuni karşılık oranlarını yuumlkselterek ticari bankaların kredi
hacmini daraltama yoluna başvurabilir ya da bunun tam aksine merkez bankası
kanunu karşılık oranını duumlşuumlrmesiyle ticari bankaların oumlduumlnccedil verebilecekleri
fonları artırarak kredi verme hacmini genişlendirebilirler
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
68
Zorunlu karşılıklar politikası ile buumltuumln bankalar uumlzerinde aynı oranda
etkili olmaya ccedilalışılır Bu politika uygulaması para arzı uumlzerinde ccedilok guumlccedilluuml
etkiler doğurabilir Ancak karşılıklar politikası uygularken ccedilok dikkatli olmak
gerekir Ccediluumlnkuuml bazı durumlarda karşılık oranlarında yapılan kuumlccediluumlk boyutlu bir
ayarlama para arzı uumlzerinde oumlnemli değişikliklere yol accedilabilir Bundan dolayı
merkez bankaları zorunlu karşılık oranlarını sık aralıklarla ayarlamazlar (Orhan
ve Erdoğan 200378)
3 Azgelişmiş Uumllkelerde Para Politikası
Azgelişmiş uumllkelerin sorunları gelişmiş ve sanayileşmiş uumllkelerin
sorunlarından hem biccedilim olarak hem de derece olarak farklıdır Bu uumllkelerin
ekonomik yapıları da farklı olduğundan uygulanacak para politikası hem
araccedilları hem de amaccedilları farklı olmaktadır
Azgelişmiş uumllkelerin birccediloğunda ekonominin yeterli monetize olmaması
ve takasın hala varlığını suumlrduumlrmesi nedeniyle parayla yapılamayan işlemler
bulunmaktadır Bu nedenle azgelişmiş uumllkelerin ccediloğunda bir tarafta organize
veya oumlrguumltlenmiş para piyasaları varken diğer tarafta yasal olmayan
oumlrguumltlenmemiş para piyasaları bulunduğundan mali ikilik soumlz konusu
olmaktadır Başka bir ifadeyle mali aracılık ( financial intermediation )
faizlerin risklere ve reel varlıkların getiri oranına bağlı olan bankacılık
sisteminin dışında belirlendiği bir ortam oluşmaktadır Bu durumda para
politikaları daha ziyade oumlrguumltlenmiş para piyasalarını ve faizleri etkiler
Oumlrneğin parasal yetkililer parasal buumlyuumlmeyi faizleri artırarak ve dolayısıyla
oumlrguumltlenmiş para piyasalarında para talebini duumlşuumlrerek kontrol etmek isterlerse
bu politika oumlrguumltlenmemiş para piyasalarında etkin olmayabilir Bu iki kesim
arasında oumlnemli bir bağın mevcudiyeti duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlrguumltlenmemiş para
piyasalarının daha sert tedbirlerle etkileneceği goumlruumllmektedir Bu etkinin
derecesi piyasaların ekonomi iccedilindeki yerleri ile ters orantılıdır Eğer piyasa
iccedilinde ccedilok ciddi yerleri varsa bu etkinin ortaya ccedilıkışı geccedil ve tesiri sınırlı
olacaktır Ayrıca boumlyle bir durumda monetizasyonu ve mali kurumları
yaygınlaştırmak guumlccedil olacaktır
Azgelişmiş uumllkelerin bir başka oumlzelliği de mali varlıkların sınırlı sayıda
olması ve bu varlıkların para ile ikamelerinin zor olması sebebiyle
monetizasyon uygulamalarına dayalı neticelerin hızlandırılamamasıdır Bu
etmenler efektif talebi buumlyuumlterek buumlyuumlmeyi hızlandırabilecek Keynesyen
politikaların başarılı olması olasılılığını azaltmaktadır
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
69
Bunlara rağmen buguumln ccediloğu azgelişmiş uumllkelerde takasın varlığı
muumlbalağa edilmemelidir Takas bazı uumllkelerde sınırlı oumllccediluumlde yer almaktadır
Sanayi geliştikccedile ve hizmet sektoumlruuml yaygınlaştıkccedila şirketleşme ve kurumlaşma
da yaygınlaşacak ve oumlduumlnccedil para alma ve oumldeme de oumlrguumltlenmiş mali kesim
aracılığıyla gerccedilekleşecektir Ayrıca oumlrguumltlenmiş para piyasalarındaki oumlduumlnccedil
verilebilecek kaynakların azalması oumlrguumltlenmemiş piyasalardaki borccedil vermeyi
sınırlayacaktır (Guumlneş19909)
Gelişmekte olan uumllkelerde finans sektoumlruumlnuumln kurumsal olarak
gelişmemiş olmasından dolayı para stokunun buumlyuumlk bir boumlluumlmuuml para ve
sermaye piyasalarına kanalize olamamakta ve elde nakit olarak tutulmaktadır
Bu olumsuzluk bankacılık sektoumlruumlnuumln ek kredi yaratma guumlcuumlnuuml azaltmaktadır
Ccediluumlnkuuml bankanın rezervleri artmayınca kredi verme guumlcuuml de sınırlanmış
olmaktadır
4 Azerbaycanrsquoda Bankaclık Sisteminin Gelişim Suumlreci ve
Uygulanan Para Politikaları
Azerbaycanrsquoın serbest piyasa ekonomisine geccediliş suumlrecinde attığı en
oumlnemli adımlardan birisi de finans sektoumlruuml iccedilin gerekli olan hukuki altyapının
oluşturulmasıdır Bağımsızlığın kazanıldığı ilk yıllardan itibaren finans
sisteminin temelini oluşturan bankacılık sisteminin kurulması konusunda da
gerekli kanunlar kabul edilmiş ve guumlnuumlmuumlze kadar bu sistemin geliştirilmesi
iccedilin değişlilikler yapılmıştır Uumllkede Merkez Bankası devlete ait bankalar oumlzel
bankalar ve yabancı sermayeli bankalar faaliyet goumlstermektedir
Azerbaycanrsquoda bağımsız bankacılık sisteminin ilkeleri ldquoAzerbaycan
Cumhuriyetirsquonin Ekonomik Bağımsızlığı hakkındardquo 25 Mayıs 1991 tarihli
Anayasanın ldquoBanka sistemi ve para tedavuumlluumlrdquo fıkrasıyla atılmıştır Kanunda
Merkez Bankası kredi para tedavuumlluuml doumlviz kurları ve hesaplamalar yapması
hususunda devlet siyasetini yuumlruumlten genel banka sisteminin faaliyetini
denetleyen en yuumlksek emisyon kurumu olarak ilan edilmiş ve ticari bankaların
da bağımsız faaliyetleri kabullenilmiştir (ARMB200211)
10 Ocak 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanırsquonın Kararnamesi ile SSCB Dış Ekonomik İlişkiler Bankasının
Azerbaycan şubesinin temelinde Azerbaycan Uluslararası (Beynelhalk) Bankası
kurulmuştur Bunu takiben 11 Şubat 1992 tarihli Kararnamesiyle SSCB Devlet
Bankasının SSCB Sanayi-İnşaat ve SSCB Tarım-Sanayi bankalarının
Azerbaycan şubelerinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankası
kuruldu Bu şubelerin 1 Ocak 1992 tarihine kadar olan aktif ve pasifleri de
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
70
Azerbaycan Cumhuriyetinin Merkez Bankasına geccedilti Aynı zamanda 11 Şubat
1992 tarihli Kararnameyle SSCB Emanet (Tasarruf) Bankasının Azerbaycan
şubesinin temelinde Azerbaycan Cumhuriyetinin Emanet (Tasarruf) Bankası
oluşturuldu(ARMB200212)
Tablo-1 Azerbaycanrsquoda Bankacılık Sistemi (2000-2009)
2000 2004 2005 2006 2007 2008 2009
Bankaların sayısı 59 44 44 44 46 46 46
Devlet bankaları 3 2 2 2 2 1 1
Oumlzel bankalar 56 42 42 42 44 45 45
Yabancı sermayeli bankalar 16 15 18 20 21 23 23
Kuruluş sermayesi
50- 100 olan bankalar 5 5 5 5 6 7 7
Kuruluş sermayesi
50den az olanı bankalar 9 9 11 13 13 14 14
Bankaların şuumlbe sayısı 195 350 374 420 485 567 626
Devlet bankaları 132 127 126 125 125 37 38
Oumlzel bankalar 63 223 248 295 360 530 588
Banka olmayan kredi kurumları 99 70 85 94 96 94 96
KaynakAzerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları İllik Hesabat2009
Tabloya goumlre Azerbaycanrsquoda 2000rsquoli yıllarından sonra banka sayısı 44-
46 civarındadır Devlet bankalarının da oumlzelleştirilerek 2008 yılında sadece bir
bankaya indiği goumlruumllmektedir 2000 yılından sonra bankaların boumllgelerdeki
şubelerinde de artışların olduğu oumlzellikle oumlzel bankaların yeni şubeler accediltığı
tabloda goumlruumllmektedir Yabancı bankaların da bankacılık sektoumlruumlnde aktif rol
aldıkları ifade edilebilir Aynı zamanda Azerbaycan bankacılık sektoumlruumlnde
bankaların dışında bir takım kredi kuruluşları da faaliyet goumlstermektedir Bu
kuruluşlar hem buumlyuumlk şehirlerde hem de kırsal boumllgelerde halka kredi
vermektedir Oumlzel bankaların şubelerinin olmadığı veya az olduğu bu boumllgelerde
bunların boşluğu kısmen de olsa bu kredi kuruluşları kapatmıştır
Bilindiği uumlzre Merkez Bankası amaccedillarına belirlediği para
politikalarıyla ulaşmaya ccedilalışmaktadır Azerbaycanrsquoda 1992 yılından itibaren
temeli koyulan Merkez Bankası uumllkedeki ekonomik ve siyasi durumun karışık
olmasından doşayı ilk yıllardakı para politikası uygulamaları pek başarılı
olamamıştır İlk yılların en buumlyuumlk başarısı merkez bankacılığında iki aşamalı
yapının oluşturulması ve uumllkenin iccedilinde bulunduğu en zor şartlara rağmen bu
sistemin devam ettirilmesi olmuştur Uumllkedeki kısmi ekonomik ve siyasal
istikrarın ardından Merkez Bankasının faaliyetlerinde de kendini goumlstermeye
başlamıştır Bu bakımdan 1994 yılından itibaren yuumlruumltuumllen yeni sert para
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
71
politikasının başlangıccediltaki esas amacı enflasyonun duumlşuumlruumllmesi uumllkede
makroekonomik istikrarın devam ettirilmesi ve bu esasta ekonomik buumlyuumlmeye
uygun ortamı oluşturulmasıdır
Merkez Bankasının bu doumlnemlerde birinci amacı para piyasasında
istikrarın sağlanmasıyla milli paranın ekonomideki itibarını korumak ve bu
doğrultuda yuumlkselen enflasyonu oumlnleyerek doumlviz piyasasında istikrarın
sağlanmasıydı
1990-1994 yıllarında uumllkede ekonomik gerileme 67 enflasyon ise
1600-1800 oranlarında olmuştur Milli para ise yabancı paralar karşısında
suumlrekli değer kaybına uğramıştır Yuumlksek enflasyon ortamında bankaların para
piyasasındaki faaliyetleri sadece faiz oranları ve doumlviz kurlarına bağlı spekuumllatif
amaccedillı faaliyetlerle sınırlı kalmıştır
Merkez Bankası oumlncelikle buumlyuumlk hacimde para emisyonunun ve bunun
sonucu artan enflasyonun oumlnlenmesini hedef olarak seccedilmiştir Buna goumlre buumltccedile
accedilıklarının Merkez Bankası kaynaklarından karşılanması tezini dikkate alarak
buumltccedile accedilıklarının Merkez Bankası kredilerinden karşılanmasını minimuma
indirmeyi sonraki yıllarda ise tamamen durdurulmasını amaccedil edinmiştir
Azerbaycan huumlkuumlmeti tarafından hazırlanan 1995-1996 yılları
ekonomik istikrar programı iccedilin Duumlnya Bankası ve IMF ile anlaşma yapılmış ve
bazı hedefler belirlenmiştir (Selccediluk200426) Bu hedeflerden mali disiplin ve
fiyat istikrarının sağlanması oumlncelikli sıradadır Bu hedeflere de Merkez
Bankasının uygulayacağı sert para politikasıyla ulaşmak amaccedillanmıştır 1999
yılına gelindiğinde sert para politikası terk edilmiştir
2000rsquoli yıllardan sonra da para politikasıyla ekonomiye youmln verilmeye
ccedilalışılmıştır Temel hedefler fiyat istikrarının korunması ve uumllkenin makro
iktisadi istikrarın korunmasına youmlnelik politikalar uygulamak olmuştur Aynı
zamanda bankacılık sektoumlruumln gelişmesine youmlnelik politikalar izlenmiştir
2009 yılında başlayan son mali krizin uumllkedeki ticari bankalarda
etkisinin azaltılması amacıyla 2008 eyluumll aylarında Merkez Bankasının yasal
karşılık oranı 15rsquoten 2009 Mayıs ayında 2rsquolere kadar indirilmiştir Bu da
ticari bankaların kredi imkacircnlarını genişlendirilmesi iccedilin bir ccediloumlzuumlm olmuştur
2011 yılı Mayıs ayı itibariyle bu oran 525rsquodir (httpwwwcbaraz
infoblocks corridor percent Erişim Tarihi10042012)
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
72
5 Sonuccedil
Para politikaları uygulanmasında belirlenen amaccedillara ulaşılması iccedilin
bazı araccedillar vardır Bu amaccedillara ulaşılmasında kullanılacak araccedillar uumllkelerin
gelişmişlik duumlzeylerine bağlı olarak her zaman tartışma konusu olmuştur Para
politikasının araccedilları olan accedilık piyasa işlemleri reeskont politikaları zorunlu
karşılık oranları selektif para politikalarının kullanılma metotları ve bunların
ekonomi uumlzerindeki etkileri bakımından da farklılıklar arz etmiştir Gelişmiş
uumllkelerde para politikasını birccedilok aracını kullanma imkacircnları olduğu halde
azgelişmiş uumllkelerde veya bağımsızlığını yeni kazanan uumllkelerde para ve
sermaye piyasaları yeterli duumlzeyde gelişmediğinden para politikasının tuumlm
araccedilları etkinliği bakımından kullanılması uygun goumlruumllmemiştir Bu uumllkelerde
kriz doumlnemlerinde veya bankaların kredi oluşturulma imkacircnlarını etkileme
bakımından para politikasının yasal karşılık oranları politikasını kullanmak
daha etkili bir youmlntemdir Bununla birlikte selektif para politikası aracılığıyla da
geliştirilmesi istenen sektoumlrlere youmlnelik uygun oranlardan kredi imkacircnlarının
oluşturulması ekonomik gelişmeyi etkileyecek bir başka para politikası aracı
olarak kullanılabilir
Bağımsızlığını 1990rsquolı yıllardan sonra kazanan Azerbaycan uumllkedeki
ekonomik istikrarın sağlanılması iccedilin bir ccedilok yeni kurumlar oluşturmaya
başlamıştır Bunlardan biri de Merkez Bankası olmuştur Azerbaycan Merkez
Bankası 1992 yılında kurulmuş ve ilk yıllardakı uygulamaları başarılı olmasada
sonrakı yıllarda uyguladığı para politikasıyla fiyat istikrarını koruya bilmiştir
Nirekim 1990-1994 yıllarında 4 rakamlı olan enflasyon oranları 1996 yılından
itibaren azalmaya başlamış 2000rsquoli yıllardan sonra ise tek rakamlı duumlzeye
inmiştir Aynı zamanda uygulanan para politikasıyla ticari bankaların
guumlvenirliliği artırılmış ve halkın bu bankalara olan guumlvensizlik problemleri
ortadan kaldırılmıştır En son olarak 2009 yılında duumlnyada baş veren mali
krizin etkileri Merkez Bankarsquosının uyguladığı para politikalarıyla bankacılık
sektoumlruumlnde buumlyuumlk krize neden olmadan atlatılmaya ccedilalışılmıştır
KAYNAKLAR
Akccedilay AM (1997) Para Politikasi Araccedillari Tuumlrkiye ve Eşitli Uumllkelerdeki
Uygulamalar Yayın No DPT 2483
Akdiş M (1995) Azerbaycanrsquoda Bankacılık ve Mali Kurumlar Qafkaz
Uumlniversitesi YayınlarıNo5Baku
Azizov M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 63-73
73
Araz NO (2005) Azerbaycan Ekonomisi ve Yatırım İmkanları Bakuuml
Azerbaycan Tuumlrk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyyeti
Yayınları
Aydın İ (1981) Para Politikasının Temel Esasları İstanbulİstanbul Ticaret
Odası Yayınları
Azerbaycan Resbuplikasının Milli Bankı (1992-2002) ldquoMuumlsteqillik
Qazanılması erefesinde oumllkenin bank sistemi SSRİ Doumlvlet
Bankının Azerbaycan Respublika Kontorunun Azerbaycan
Respublikası Milli Bankına ccedilevrilmesirdquo Bakı Azerbaycan
Resbuplikasının Milli Bankı Yayınları
DPT Uzmanlık Tezi (1992) Para Plolitikası Araccedilları Tuumlrkiye ve Ccedileşitli
Uumllkelerdeki Uygulamalar AnkaraDPT Yayınları
Guumlneş H (1990) Tuumlrkiyersquode Para Arzının Kontrol Araclarının Etkinliği
İstanbul Ticaret Odası Yayınları No9
İllik Hesabat (2000) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları
İllik Hesabat (2005) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları
İllik Hesabat (2008) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları
İllik Hesabat (2009) Azerbaycan Respublikası Merkez Bankı Yayınları
Oktar S (1996) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulBilim Teknik
Yayımevi
Orhan OZ Erdoğan S (2003) Para Politikası İstanbul
Oumlnder T (2005) Para Politikası Araccedilları Amaccedilları ve Tuumlrkye Uygulaması
AnkaraTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Piyasalar Genel
Muumlduumlrluumluuml Yayınları
Serin V (1987) Para Politikası İstanbulMarmara Uumlniversiteti Yayınları
Selccediluk H (2004) Yeni Yuumlzyılda Azerbaycanrsquoın Sosyo-Ekonomik Yapısı
İstanbulTasam Yayınları
Turgut TOuml (1994) Merkez Bankalarının Bağımsızlığı İstanbulGuray
Matbası Yayınları
httpwwwcbarazinfoblockscorridor_percent Azerbaycan Merkez bankası
Uccedilot faiz derecesi (10042011)
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
74
Tuumlrkiyersquode Mali Kural Uygulamaları ve Bu Uygulamaların
Vergi Gelirleri Uumlzerindeki Etkileri
Doğan Bozdoğan1 Selccediluk Buyrukoğlu2
Oumlzet
Mali kural makroekonomik anlamda genel mali performans goumlstergelerine
getirilen daimi sınırlama şeklinde tanımlanabilir Buguumln duumlnyanın birccedilok uumllkesinde esas
olarak buumltccedileye borccedillanmaya harcamalara ve gelirlere ilişkin bir buumlyuumlkluumlk ya da makro
goumlstergelerin belirli bir yuumlzdesi şeklinde getirilen sınırlamalara rastlamak muumlmkuumlnduumlr
Tuumlrkiyersquode maliye politikaları sıkı bir şekilde uygulanmaktadır Bu politikalar
iccedilerisinde sayabileceğimiz mali kuralların vergi gelirlerini artırıcı bir unsur olduğu
soumlylenebilir Ancak mali kuralların uygulanması devletleri bağlayıcı bir yapıya
buumlruumlmesi nedeniyle olumsuz etkiler de doğurabilmektedir
Bu ccedilalışmada mali kural uygulamasının genel bir ccedilerccedilevesi ccedilizilerek mali
kuralların Tuumlrkiyersquode uygulanmaya başladığı doumlnemden guumlnuumlmuumlze kadarki geccedilen
suumlreccedilte kamu gelirleri ile alakalı mali kurallara ve bu kuralların vergi gelirleri
uumlzerindeki etkilerine değinilecektir
Anahtar Kelimeler Mali kural Tuumlrkiye Vergi gelirleri
Applications of the Financial Regulation in Turkey and
the Effects on Tax Incomes of these Applications
Abstract
Fiscal rules in macroeconomic sense brought the overall financial
performance indicators can be defined as a permanent restriction Today in many
countries of the World mainly the budget borrowing spending and income on the form
of a size or a percentage of the limitations on macro indicators can be found in
Fiscal policies have been implementing very Strict in Turkey Fiscal rules
counted in these policies we can be said to be a factor to increase tax revenues
However the implementation of fiscal rules produces a binding structure for states and
this can procreate negative effects
1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml
bozdogan_doganhotmailcom 2 ArşGoumlr Pamukkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fak Maliye Boumlluumlmuuml
selcuk349hotmailcom
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
75
In this study having drowed a general framework of the application of fiscal
rules during the period to the present day from the era that fiscal rules began to be
implemented in Turkey the fiscal rules connected with public revenues and the effect
on tax revenues of these rules will be discussed
Key Words Fiscal rules Turkey Tax revenues
GİRİŞ
Uumllke ekonomilerinin yaşanan mali ve ekonomik krizlerden kolay bir
şekilde etkilenebilir duruma gelmesi soumlz konusu uumllkelerin mali youmlnetimlerinin
etkinliğinin sorgulanabilir hale gelmesine sebebiyet vermiştir Bundan dolayı bu
uumllkeler kamu mali youmlnetimlerini yeniden ele almışlar ve maliye politikaları
aracılığıyla bazı duumlzenlemeler yapmaya başlamışladır Oluşan buumltccedile accedilıkları
vergiler harcamalar ve borccedillara ilişkin yapılan duumlzenlemeler maliye
politikalarında duumlzenlemeler anlamına gelen mali kuralların doğuşuna sebebiyet
vermiştir Bu kurallar ile kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak daha
geccedilerli bir hal almıştır
Mali kural genel olarak incelendiğinde denk buumltccedile kuralları harcama
kuralları gelir kuralları ve borccedil kuralları olarak oumln plana ccedilıkmaktadır Sayılan
kurallar uumlzerindeki sınırlamalar olarak adlandırılan mali kural huumlkuumlmetlerin
sadık kalmayı taahhuumlt ettikleri ccedilerccedilevenin sınırlarını ortaya koymaktadır
Oumlzellikle IMF ile yuumlruumltuumllmekte olan 17 18 ve 19 stand-by anlaşmaları
ile uumllkemizde de kendisini hissettiren mali kurallar 2008 yılının Mayıs ayında
sona ermiştir 19 stand-by anlaşmasının sona ermesi ile IMF ile ortak yuumlruumltuumllen
mali youmlnetim duumlzenlemelerinde sona gelinmiştir 2002 yılında kabul edilip
yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin
Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 2003 yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren
5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının
ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda kabul edilen Mali Kural
Yasa Tasarısı ile maliye politikasının kural bazlı yuumlruumltuumllmesi oumlngoumlruumllmektedir
Bu ccedilalışmada oumlncelikle mali kural kavramı ele alınacak olup daha sonra
ise uumllkemizde maliye politikası araccedillarından vergilerin mali kural kapsamındaki
duumlzenlemeleri ele alınacaktır IMF ile mali kural niteliğinde yapılan stand-by
anlaşmalarında vergilerle ilgili duumlzenlemelere ve yakın geccedilmişte kabul edilen
Mali Kural Yasa Tasarısına da ayrıca değinilecektir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
76
1 MALİ KURALIN TANIMI
Mali kuralın ccedileşitli tanımları bulunmaktadır Mali kural buumltccedile dengesi
borccedil harcama veya vergileme gibi mali bir goumlstergeye sınır koyan maliye
politikası uumlzerindeki yasal veya anayasal sınırlama olarak tanımlanmaktadır Bir
başka deyişle mali kurallar huumlkuumlmetin politika seccedileneklerine bağlayıcı bir
sınırlama getiren duumlzenlemelerdir (Kennedy ve Rubbins 2001 2) Kopits ve
Symansky (1998)rsquoe goumlre mali kural genel mali performans goumlstergelerinden
buumltccedile accedilığı borccedillanma kamu harcamaları ve vergi gelirleri gibi değişkenler
uumlzerindeki nitelikli ve kalıcı sınırlamalardır Hallerberg (2004)rsquoe goumlre mali
kural buumltccedilenin gelişimine katkının yanında duumlzenli bir bilgi akışına katkı
sağlayan kurallara denir Duumlzenlenecek olan mali kurallar hedefler accedilısından
ccedilok ccedileşitli olmasına rağmen kural oluşturulurken genellikle doumlrt youmlntem
benimsenmektedir Bunlar buumltccedile dengesi kuralları borccedillanmaya ilişkin
kurallar harcama kuralları ve gelirlere ilişkin kurallardır Mali kurallar ccedilok
ccedileşitli amaccedillar iccedilermesine rağmen oumlzellikle mali suumlrduumlruumllebilirliğin uumlzerinde
durmaktadır (IMF 2009 5) Sayılan bu kuralları aşağıda sıralanan şekilde
tuumlrlere ayırmak muumlmkuumlnduumlr (Guumlnaydın ve Eser 2009 55)
bull Denk buumltccedile kurallarını altın kuralı ve accedilık limitini kapsayan accedilık
kuralları (Deficit rules)
bull Toplam veya net kamu borcu uumlzerindeki sınırlamaları ifade eden borccedil
kuralları (Debt rules)
bull Toplam harcamalar (reel veya nominal olarak harcama buumlyuumlmesi) veya
belirli harcama sınıfları uumlzerinde bir tavan sınırı ifade eden harcama
kuralları (Expenditures rules)
bull Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde
beklenmeyen gelirlerdeki artışı dağıtmayı ifade eden gelir kuralları
(Revenue rules)
Bunların yanında Tuumlrkiye maliye politikasındaki sıkı duruşunu
korurken kamu hizmeti ve alt yapısını geliştirmek ve takviyeler yapmak ile
vergi sistemindeki bozuklukları gidermek gibi anahtar mali politikalarla da
yuumlzleşmiştir (OECD 2008 49)
Konu itibariyle vergiler ve mali kural ilişkisi inceleneceği iccedilin vergi
yuumlkuuml uumlzerinde sınır koymayı veya doumlnem oumlncesinde beklenmeyen gelirlerdeki
artışı dağıtmayı ifade gelire ilişkin kuralların tanımı ayrıntılı olarak verilecektir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
77
Anayasanın 73 maddesinin 3 fıkrasında ldquoVergi resim harccedil ve benzeri
mali yuumlkuumlmluumlluumlkler kanunla konulur değiştirilir kaldırılırrdquo ifadesine yer
verilmiş olup uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke
vergi resim harccedil ve benzeri kamusal guumlce dayalı buumltuumln yuumlkuumlmluumlluumlklerin
yasayla duumlzenlenmesi zorunluluğunu oumlngoumlrmektedir Fakat bu yasal
duumlzenlemelerle kamu guumlcuumlne devredilen vergiler ve bu vergilerin kullanılacağı
alanlar youmlnetenlerin bu haklarını koumltuumlye kullanmaları sonucunda suiistimal
edilebilmektedir İşte gelir kuralları ile hedeflenen temel amaccedil oumlzellikle elde
edilen vergi gelirlerinin şeffaf tutarlı ve en oumlnemlisi vasıflı alanlarda
kullanılmasını sağlamaktır
Literatuumlrde anayasal iktisat goumlruumlşuuml olarak bilinen yaklaşıma goumlre
devletin ekonomik faaliyetlere ilişkin muumldahalesinin anayasal huumlkuumlmlere goumlre
sınırlı olması gerekmektedir Anayasal iktisat goumlruumlşuumlne goumlre başta vergileme ve
para basmak uumlzere doumlviz kurları faiz oranları ve kamu harcamalarında devlet
otoritesi istediği gibi davranmamalıdır Bu nedenle anayasal iktisat devlete
veya onu youmlneten siyasal iktidarlara youmlnelik sınırlamaları ifade etmektedir
(Pehlivan 2003 59) Anayasal iktisat goumlruumlşuuml ve mali kurallardan oumlzellikle gelir
kuralları arasındaki ilişki ilerleyen kısımlarda ayrıntılı olarak ele alınacağından
şimdilik sadece tanımlama ile yetinilmektedir
2 MALİ KURALLARIN AMACcedilLARI
1980- 1990 yılları mali disiplinin kendisini hissettirdiği 1990rsquolı yılların
başında buumltccedile accedilıkları ile borccedillanma ihtiyacının arttığı ve enflasyonun yuumlksek
seviyelere ulaştığı doumlnemler olmuştur Bu suumlreccedilte kamu mali disiplini bozulmuş
ve buumltccedile harcamalarının yarıya yakını tamamen parlamentonun goumlzetim ve
denetimi dışında yapılmıştır (Kesik ve Bayar 2010 52) Oumlzellikle 2001 kriziyle
ihtiyaccedil haline gelen mali disiplin uygulaması ile mali kurallar kendisini
goumlstermeye başlamıştır 2001 yılı ile birlikte birccedilok mali reformda hayata
geccedilirilmiştir Hayata geccedilirilen bu reformlar ile oumlzellikle denk buumltccedilenin oluşumu
borccedillanmaya ilişkin getirilen sınırlamalar kamu gelirlerinin denetim ve goumlzetim
ile vasıflı bir şekilde harcanması oumln plana ccedilıkmaktadır
Maliye politikası kuralları olarak ta adlandırılan mali kuralların temel
amaccedilları şu şekilde sıralanabilir (Kesik ve Bayar 2010 51 Ataccedil 2006 277-
280)
bull Mali disiplin (Buumltccedile gelirleri ile mali harcamalar arasında denge
sağlanabilir)
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
78
bull Kaynakların stratejik oumlnceliklere goumlre dağıtımı ve kullanımı
bull Kamu hizmetlerinin sunumunda etkinlik ve verimliliğin sağlanması
bull Makroekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlmeyi sağlamak (Emisyon
yoluna başvurmadan enflasyonist ortamın engellenmesi ile istikrar
sağlanabilir)
bull Enflasyon oranının duumlşuumlruumllmesi (2001 yılında 886 olan enflasyon
oranı 2009 yılı sonunda 653 ve 2010 yılı Ekim ayı itibariyle ise
862 olarak gerccedilekleşmiştir)
bull Buumltccedileye ilişkin duumlzenlemeler (2001 yılında 395 milyar TL olan faiz
dışı fazla 2010 yılının ilk 9 ayında 179 milyar TL olmuştur Yine 2001
yılında 29 milyar TL olan buumltccedile accedilığı 2010 yılının ilk 9 ayında 213
milyar TL olarak gerccedilekleşmiştir)
bull Kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak
Marshall (2003)rsquoda uzun suumlreli mali suumlrduumlruumllebilirliğin en buumlyuumlk
sonucunun sıkı mali disiplinden geccediltiğine vurgu yapmaktadır
7 Şubat 1992 tarihinde Hollandarsquonın Maastricht kentinde imzalanarak
1 Kasım 1993de yuumlruumlrluumlğe giren Avrupa Birliği Antlaşmasında (Maastricht
Antlaşması) Ekonomik ve Parasal Birliğin (EPB) aşamaları bu aşamalarda
izlenecek ekonomik ve parasal politikalar ve bu politikaların uygulanması iccedilin
gerekli kurumsal değişiklikler ayrıntılı olarak duumlzenlenmiştir Bu duumlzenlemeler
ccedilerccedilevesinde EPBrsquonin gerccedilekleştirilmesi doğrultusunda uumlye uumllke ekonomileri
arasındaki farklılıkların giderilebilmesini teminen bazı makro buumlyuumlkluumlkler
accedilısından ldquoMaastricht Kriterlerirdquo olarak adlandırılan yakınlaşma kriterleri tespit
edilmiş ve bunlara uyulmaması durumunda uygulanacak yaptırımlar
belirlenmiştir (Dilekli ve Yeşilkaya 2002 1)
Ekonomik ve Parasal Birliğirsquonin uumlyelerine uygulamış olduğu mali
kurallarda da maliye politikası araccedilları kullanılmış ve birccedilok alanda
sınırlamalara gidilmiştir Bu duumlzenlemelerin başında (Buti vd 2007 115-116)
bull ldquoBuumltccedile accedilıkları Gayrisafi Yurticcedili Hasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo
bull ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa
bu korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo gelmektedir
Bu kriterlerin yanında
bull Uumlye uumllkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık doumlnem
itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip 3 uumllkenin
faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
79
bull Son 2 yıl itibarıyla bir uumlye uumllkenin para birimi diğer bir uumlye uumllkenin
para birimi karşısında devaluumle edilmemiş olmalıdır
bull Toplulukta fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip uumlccedil
uumllkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile bir uumlye uumllkenin
enflasyon oranı arasındaki fark 15 puanı geccedilmemelidir gibi kriterlere
de yer verilmiştir
Maastricht kriterleri gereğince uygulanması gereken ve uumllkelerin
muumldahale edebileceği şartlar ilk iki kriter olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Bu
kriterlere ilişkin verileri inceleyecek olursak ldquoBuumltccedile accedilıkları gayrisafi yurticcedili
sasıla (GSYİH)rsquonın 3rsquouumlnuuml aşamazrdquo koşulu aşağıdaki şekilde de goumlruumlleceği
uumlzere uumllkemizde oumlzellikle 2005 yılından itibaren sağlamıştır Burada goumlze
ccedilarpan en oumlnemli husus krizin yaşandığı yıl olan 2001 yılından itibaren ciddi
gelişimin yaşanmasıdır
Tablo 1 Genel Youmlnetim Buumltccedile AccedilığıGSYİH-AB Tanımlı (2001-2009)
Genel Youmlnetim Buumltccedile Accedilığı (AB Tanımlı GSYH )
Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri
2001 245 3
2002 102 3
2003 9 3
2004 45 3
2005 06 3
2006 -12 3
2007 1 3
2008 22 3
2009 67 3
Kaynak httpwwwhazinegovtr
Maastricht kriterlerinden birisi olan genel youmlnetim buumltccedile accedilığıGSYİH
rakamları da 2001 yılında krizinde etkisiyle gayet yuumlksek olmasına karşın
2005 yılından itibaren duumlşuumlşe geccedilmiştir Hatta 2006 yılında buumltccedile fazla
vermiştir İstikrarlı goumlstergeler 2007 ve 2008rsquode de kendisini goumlstermiş ve AB
tanımlı Genel Youmlnetim buumltccedile accedilığının GSYİHrsquoye oranı sırasıyla 1 ve 22
olarak gerccedilekleşmiştir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
80
Uumllkelerin kendi muumldahaleleri ile sağlayabileceği kriterlerden olan
ldquoKamu borccedilları GSYİHrsquonın 60rsquoını geccedilemez veya 60rsquoın altındaysa bu
korunmaya ccedilalışılır hatta aşağı indirgenmeye ccedilalışılırrdquo koşulu da oumlzellikle 2004
yılından itibaren sağlanmıştır
Tablo 2 Bruumlt Kamu Borccedil StokuGSYİH-AB Tanımlı(2002-2010)
Bruumlt Kamu Borccedil Stoku (AB Tanımlı GSYH )
Yıllar Gerccedilekleşen Maastricht Kriteri
2002 737 60
2003 674 60
2004 592 60
2005 523 60
2006 461 60
2007 394 60
2008 395 60
2009 455 60
2010 416 60
Kaynak httpwwwhazinegovtr
Tablo 2rsquodeki verilere bakarak Tuumlrkiyersquonin Maastricht kriterlerini 2004
yılından itibaren sağladığını goumlrmekteyiz 2002 yılında AB tanımlı borccedil stoku
737 iken bu oran 2004 yılında 593 olarak gerccedilekleşmiş ve kriterleri
sağlamıştır 2004 yılındaki bu gelişmenin arkasında yatan neden olarak 2004
yılının son ccedileyreğinden itibaren reel faiz oranlarının tek haneli rakamlara
duumlşmesi goumlsterilebilir Bu oran 2008 yılına kadar duumlzenli bir duumlşuumlşe uğramış
fakat 2009 yılında Maastricht kriterleri ccedilerccedilevesinde kalmak şartıyla 455rsquoe
yuumlkselmiştir
Mali kuralın tanımında da belirtildiği gibi oumlzellikle mali disiplin ve
kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini sağlamak mali kuralların temel gayesi
konumundadır Bu disiplin ve suumlrduumlruumllebilirliği sağlamak amacıyla gelirler
harcamalar buumltccedile denkliği ve borccedillanmaya ilişkin maliye politikası araccedilları ile
istenilen hedeflere ulaşılmaya ccedilalışılmaktadır
Mali kuralların iccedileriği incelendiğinde oumlncelikle buumltccedile denkliği harcama
sınırlamaları gelirlerin vasıflı alanlarda kullanılması ve borccedillanmanın belli bir
sınırının olduğu hususlarına vurgu yapılmaktadır Bu duumlzenlemelere ilişkin
kuralların amaccedillarını ayrı ayrı ele almakta fayda vardır Buna goumlre
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
81
(httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-MaliyeKamu-
Ekonomisihtm)
Buumltccedile ile ilgili mali kuralların amaccedilları
a) Denk buumltccedile ilkesi ile harcamaların gelirlere orantılı bir şekilde
gerccedilekleşmesi
b) Buumltccedilede gerccedilekleşen işlemlerin şeffaf ve accedilık bir şekilde gerccedilekleşmesi
c) Hiccedilbir belirsizliğe yer vermeden duumlzenlemelerin anayasaya uygun bir
şekilde gerccedilekleşmesi
Kamu harcamaları kurallarının amaccedilları
a) Toplam kamu harcamaları yuumlkuuml miktar olarak anayasa veveya yasal
kurallarla sınırlandırılarak verimsiz harcamaların oumlnuumlne geccedilmek
b) Toplam kamu harcamalarını sınırlandırmak iccedilin denk buumltccedile yoluna
başvurarak gelirlere goumlre harcama yaptırmak
c) Toplam kamu harcamalarının miktarını parlamentonun belli bir
ccediloğunluğunun onayına sunmak
d) Kamu harcamalarının artışının ancak vergi artışı ile finanse edilmesi
halinde parlamentoda onaylanabileceği anayasada bir kural olarak
belirlenmesi Boumlylece politik dışsal ekonomilere yer vermeyerek
politikada gereksiz ve aşırı harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur Anayasal
iktisat literatuumlruumlnde bu duruma anayasal asimetri denilmektedir
e) Devletin goumlrev ve fonksiyonlarının anayasada accedilık bir şekilde
sınırlandırılması ile kamu harcamaları sınırlandırılmış olur
f) Merkez ile yerel youmlnetimler arasındaki gelir dağılımı anayasada belirli
kriterlerde dağıtılarak gereksiz harcamaların oumlnuumlne geccedililmiş olur
Vergilere ilişkin yapılan mali kuralların amaccedilları
a) Vergileme yetkisi denk buumltccedile sınırı ile sınırlandırılarak keyfi
vergilemenin oumlnuumlne geccedilmek
b) Anayasada toplam vergi yuumlkuumlnuumln sınırını belirterek bireyleri aşırı
vergileme yuumlkuumlnden kurtarmak
c) Vergi konularını anayasada istisnaları muafiyetlerihellip anayasada accedilık
bir şekilde belirterek bu konuların dışına ccedilıkmamak
d) Vergi oranının anayasada accedilık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir
Borccedillanma ile ilgili mali kuralların amaccedilları
a) Toplam borccedil yuumlkuumlnuuml anayasada belirterek sınırsız borccedillanmanın oumlnuumlne
geccedilmek
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
82
b) Borccedillanmanın parlamentonun belirli bir ccediloğunluğunun kararıyla
gerccedilekleşmesi
c) Yerel youmlnetimlerin borccedillanma yetkisini ve limitini anayasada accedilık bir
şekilde belirlemek
d) Hazinersquonin Merkez Bankasırsquondan alacağı kısa avanslara kamu
harcamalarının belli bir tutarındaki sınırı anayasada belirlemek olarak
belirtilebilir
Optimal vergi ve harcama sınırlamaları ise şu şekilde sıralanabilir
bull Vatandaşlar tarafından faaliyete geccedilirilen
bull Referandum aracılığı ile seccedilmenler tarafından onaylanan
bull Anayasal uumlstuumlnluumlğuuml olan
bull Geniş anlamda harcama ve gelirler accedilısından geccedilerli
bull Kamu harcamalarındaki buumlyuumlmenin sınırının enflasyon ve nuumlfus
artışının toplamı kadar olan (Clemens ve diğerleri 2003 6)
bull Belediye faaliyetlerini (harcama ve gelir) iccedileren
bull Beklenen limit aştığında zorunlu vergi iadesi gerektiren
bull Devletin gelir toplama ve harcamalarının geniş kapsamlı olmasıdır
(Clemens ve diğerleri 2003 6)
Yukarıda sayılan amaccedillardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere buumltuumln
duumlzenlemelerin anayasa ile accedilık ve şeffaf bir şekilde gerccedilekleştirilmesi tuumlm
amaccedilların temel dayanağı olmuştur
2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve Buumltccedile Komisyonunda
kabul edilen Mali Kural Yasa Tasarısı ile uumllkemizde de yukarıda maddeler
halinde belirtilen kamu mali youmlnetimindeki gelişmelerin kalıcı hale getirilmesi
amaccedillanmaktadır Bu kapsamda oluşturulan mali kural şeffaflık basitlik ve
hesap verebilirlik accedilısından uluslararası ve AB standartları goumlzetilmesi
esaslarına dayanmaktadır TBMMrsquode kabul edilen bu tasarı ile mali kurallar
yasal bir zemine oturtturulmuştur Bu tasarıdan oumlnce mali kural niteliğindeki
IMF ile yapılan stand-by anlaşmaları ve ABrsquodeki Maastrich anlaşması yasal bir
dayanağı olmadığından dolayı kolay bir şekilde sapmalara sebebiyet
vermekteydi Bu durum ise kamu maliyesinin suumlrduumlruumllebilirliğini ve mali
disiplini zedelemiştir
Oumlzellikle 2001 yılında uumllkemizin yaşamış olduğu ekonomik kriz ve
2008 yılında ABDrsquode doğup kuumlresel bir boyut kazanan kriz birccedilok uumllkenin
ekonomilerinin bu tuumlr sarsıntılara karşı gerek mikro gerekse makro accedilıdan
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
83
hazırlıksız olduğu gerccedileğini ortaya koymuştur Birccedilok uumllkeyle birlikte bizim
uumllkemiz de ekonomilerini bu tuumlr sarsıntılara karşı daha dayanıklı şekilde
karşılamak iccedilin bazı yasal duumlzenlemeler yoluna gitmiştir
Mali kuralların yaygınlaşmaya başladığı 1990rsquolı yıllardan bu yana mali
kural uygulayan uumllkelerin sayısı oumlnemli oumllccediluumlde artmıştır 1990 yılında mali
kuralı uygulayan uumllke sayısı 7 iken bu sayı 2009 yılı sonunda 90rsquoa yuumlkselmiştir
Bu kapsamda ABDrsquode 1986 yılında uygulamaya konulan Gramm-Rudman-
Hollings Kanunu Avrupa Birliğirsquonde 1993 yılından itibaren uygulamaya
konulan Maastrich Kriterleri İngilterersquode 1998 yılından itibaren uygulanmaya
başlayan Mali İstikrar Kanunu Yeni Zelandarsquoda 1994 yılında uygulamaya
konulan Mali Sorumluluk Kanunu mali kural uygulamalarına oumlrnek olarak
verilebilir (Kesik ve Bayar 2010 49)
Kopits ve Symanskyrsquoe goumlre (Aktaran Şengoumlnuumll ve Sorgun 2010 10-
11) guumlnuumlmuumlzde uygulanmakta olan mali kural politikaları hem planlama hem
de uygulama accedilısından oldukccedila ccedileşitlidir Anglo-Sakson uumllkeleri (Avustralya
Kanada Yeni Zelanda ve İngiltere) uygulamada yoğunlaşırken Avrupa Kıtası
ve yuumlkselen piyasa ekonomileri (Arjantin Brezilya Kolombiya Peru Hindistan
gibi) genellikle sayısal değerlere (hedefler ve limitler) daha fazla
yoğunlaşmışlardır
Mali kural uygulamasının nicelik olarak bu denli artışı mali kuralla
hedeflenen amaccedillara ulaşıldığının bir goumlstergesidir Uumllkemizde de 2001 yılında
meydana gelen krizinden itibaren duumlzenli kamu mali youmlnetim anlayışı ile
harcama buumltccedile gelir ve borccedillanmaya ilişkin gelişmeler kaydedilmiştir Bu
durum ise kuralların uygulanabilirliği accedilısından olumlu referanslar
oluşturmaktadır
3 ANAYASAL İKTİSAT PERSPEKTİFİNDEN MALİ KURALLAR VE
TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN KURALLAR
Anayasal iktisat teorisinin oumlncuumlsuuml olarak kabul edilen James Buchanan
(Aktan 2010 310)rsquoa goumlre anayasal iktisat devletin ve dolayısıyla siyasal
iktidarın harcama vergilendirme ve borccedillanma yetkilerinin sınırlandırılmasını
savunan bir iktisadi yaklaşımdır (Işık vd 2010 2) Anayasal iktisat iyi bir
sosyal duumlzen iccedilin bireysel oumlzguumlrluumlkleri koruyacak anayasal-yasal ve kurumsal
normların ve kuralların oumlnemli ve gerekli olduğunu savunan bir liberal oumlğretidir
(Aktan 2010 310) Anayasal İktisat bireysel oumlzguumlrluumlklerin -sivil ve siyasal
oumlzguumlrluumlklerin ve oumlzel oumlnemle ekonomik oumlzguumlrluumlklerin- korunabilmesi iccedilin
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
84
devletin ekonomideki roluumlnuumln goumlrev ve fonksiyonlarının ve aynı zamanda
devletin guumlccedil ve yetkilerinin sınırlandırılmasını savunan bir liberal oumlğretidir
(Aktan 2010 310)
Yukarıdaki tanımlardan da net bir şekilde anlaşılacağı uumlzere kuralların
ve duumlzenlemelerin anayasal zemine oturtturulması bu oumlğretinin en temel
gayesidir Dolayısıyla anayasal veveya yasal bir zemine oturmayan
duumlzenlemelerde bu duumlşuumlnceden bahsedilemez Bu duumlşuumlnce sosyal ortamın
gelişimi iccedilin hukuk kurallarının uumlzerinde durmaktadır Kuralların olmadığı bir
ortamda keyfiyet ve israf soumlz konusudur Bu durumda da gerek uumllke ekonomisi
(makro ekonomi) gerekse bireylerin yaşam kalitesi ve gelirleri (mikro
ekonomi) olumsuz etkilere maruz kalmaktadır Youmlneticilerin oumlzellikle politik
dışsallıklara sebebiyet verdikleri durumlarda yasal bir zemine oturtturulan
harcama politikası ile oluşan dışsallıklar ortadan kalkacak ve uumllke ekonomisi bu
durumdan olumlu youmlnde etkilenecektir Uumllke ekonomisinin yanında bireylerin
sosyal refahlarındaki artış ta anayasal iktisat oumlğretisinin pozitif
dışsallıklarındandır
Bu ccedilalışmada ele alınan mali kurallarında belirli bir yasal dayanağının
oluşması huumlkuumlmetlerin keyfi harcama yapmalarının oumlnuumlne geccedilerek ileriye
doumlnuumlk planlarının daha ciddi bir boyut kazanmasına sebebiyet verecektir
31 Mevzuattaki Duumlzenlemeler
Uumllkemizde 2002rsquode kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun ile 2003
yılında kabul edilip yuumlruumlrluumlğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve
Kontrol Kanunu ile son olarak 2010 yılının ikinci yarısında TBMM Plan ve
Buumltccedile Komisyonundan geccedilen Mali Kural Yasa Tasarısı kamu maliyesinin
duumlzenlenmesi anlamında alınan en guumlncel ve ciddi yasal duumlzenlemelerdir Şimdi
sırasıyla bu yasal duumlzenlemelerde mali kural olarak hangi amaccedilların ortaya
koyulduğu incelenecektir
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki
Kanun
a) Malicirc yıl iccedilinde buumltccedile kanununda belirtilen başlangıccedil oumldenekleri toplamı
ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borccedil
kullanımı yapılabilir Borccedil youmlnetiminin ihtiyaccedilları ve gelişimi dikkate
alınarak bu limit yıl iccedilinde en fazla yuumlzde beş oranında artırılabilir Bu
miktarın da yeterli olmadığı durumlarda ilacircve yuumlzde beşlik bir tutar
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
85
ancak Muumlsteşarlığın goumlruumlşuuml ve Bakanın teklifi uumlzerine Bakanlar Kurulu
kararı ile artırılabilir Buumltccedilenin denk olması durumunda da borccedillanma
anapara oumldemesinin en fazla yuumlzde beşine kadar artırılabilir Borccedillanma
limiti değiştirilemez
b) Malicirc yıl iccedilinde sağlanacak garantili imkacircnın limiti her yıl buumltccedile
kanunlarıyla belirlenir
c) Ccedilıkarılacak devlet iccedil borccedillanma senetlerinin ccedileşitlerine satış
youmlntemlerine faiz koşullarına vadelerine basım ve oumldemelerine ilişkin
her tuumlrluuml esasları ve bunlara ilişkin diğer şartları belirlemeye bakan
yetkilidir
d) Tuumlrkiye Cumhuriyeti adına herhangi bir dış finansman kaynağından
devlet dış borcu sağlamaya ve malicirc dış koşulları da dahil olmak uumlzere
şartlarını tespit etmeye ve bu şartlar ccedilerccedilevesinde malicirc yuumlkuumlmluumlluumlk
altına girmeye bakan yetkilidir Soumlz konusu Devlet dış borcuna ilişkin
anlaşmalar ve ilgili dokuumlmanlara dair her tuumlrluuml hazırlık temas ve
muumlzakereler Muumlsteşarlık tarafından yuumlruumltuumlluumlr ve sonuccedillandırılır
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi
Hakkındaki Kanun incelendiğinde 2001 krizine muumlteakip ccedilıkarılmasının sonucu
olarak ta oumlzellikle borccedillanma uumlzerine kurallar kendini goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml
2001 yılında meydana gelen kriz ile birlikte yapılan iccedil ve dış borccedilların uumllke
ekonomisini ne derece sarstığı hissedilir bir şekilde kendisini Tuumlrkiyersquonin
ekonomi sayfalarına kazıtmıştır Krizi tetikleyen tek unsurun iccedil ve dış borccedillar
olmadığını belirtmekte de fayda vardır
5018 sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu
a) Madde 1 Bu Kanunun amacı kalkınma planları ve programlarda yer
alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili
ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap
verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak uumlzere kamu mali youmlnetiminin
yapısını ve işleyişini kamu buumltccedilelerinin hazırlanmasını uygulanmasını
tuumlm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve mali
kontroluuml duumlzenlemektir
b) Mali saydamlığın sağlanması iccedilin gerekli duumlzenlemelerin yapılması ve
oumlnlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar
Maliye Bakanlığınca izlenir
c) Her tuumlrluuml kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında goumlrevli ve
yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
86
olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden
raporlanmasından ve koumltuumlye kullanılmaması iccedilin gerekli oumlnlemlerin
alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır
d) Bakanlar kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılması
konusunda Başbakana ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine karşı
sorumludurlar
e) Bakanlar idarelerinin amaccedilları hedefleri stratejileri varlıkları
yuumlkuumlmluumlluumlkleri ve yıllık performans planları konusunda her mali yılın
ilk ayı iccedilinde kamuoyunu bilgilendirirler
f) Buumltccedilenin hazırlanması ve uygulanması esasında mali saydamlık
makroekonomik istikrar suumlrduumlruumllebilirlik denklik accedilıklık doğruluk
ilke ve amaccedillara uygunluk esastır
5018 sayılı kanun ile daha ciddi oumlnlemlerin alındığı goumlruumllmektedir Bu
kanun ile oumlzellikle saydamlık suumlrduumlruumllebilirlik ve hesap verilebilirliğin uumlzerinde
durulmuştur Denk buumltccedile uygulaması da bu kanunda goumlze ccedilarpan diğer oumlnemli
bir husustur
Mali Kural Yasa Tasarısı
a) Kanunun temel amacı mali suumlrduumlruumllebilirlik ve oumlngoumlruumllebilirlik
ekseninde makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve
guumlccedillendirilmesidir
b) Kanunda kullanılan bazı ibarelerin tanımlarına yer verilmek suretiyle
uygulamada accedilıklık sağlanması amaccedillanmıştır Oumlzellikle genel youmlnetim
ve genel youmlnetim accedilığı tanımları ile uluslararası standartlara uygunluk
vurgulanmış ve Maliye Bakanlığı genel youmlnetim kapsamı ile ilgili
kurumların goumlruumlşlerini alarak genel youmlnetim accedilığının hesaplanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır
c) Mali kuralın uygulanmasında esas alınacak temel ilkeler
tanımlanmıştır Bu maddeye goumlre
bull Genel kurumsal youmlnetim ilkeleri goumlzetilerek basitlik doğruluk
saydamlık ve hesap verilebilirlik tesis edilmekte
bull Mali kuralın uygulanmasına ilişkin verilerin tam ve zamanında
kamuoyuyla paylaşılması oumlngoumlruumllmekte
bull Kanun kapsamındaki kuruluşların muhasebe ve raporlama
işlemlerinin Avrupa Hesaplar Sistemi ve diğer uluslararası
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
87
standartlarla uyumlu olarak yuumlruumltuumlleceği ve genel youmlnetim
kapsamına alınacak kuruluşların belirlenmesinde de benzer
ilkenin uygulanacağı ifade edilerek uluslararası alanda verilerin
ve kapsamın guumlvenilirliğinin artırılması sağlanmakta
bull Kanunun uygulanmasında kullanılan hesaplama ve raporlama
işlemlerine ilişkin muhasebe sistemleri ve istatistiki
youmlntemlerde oumlnemli bir değişiklik olması halinde kamuoyunun
zamanında bilgilendirilmesi ve verilerin guumlvenilirliğinin ve
karşılaştırılabilirliğinin artırılması amaccedillanmaktadır
d) Mali kuralın nasıl uygulanacağı ve mevcut politika metinleri ile buumltccedile
hazırlama suumlrecine nasıl dahil edileceği belirlenmiştir Ayrıca hesap
verilebilirlik ve zamanında bilgilendirme ilkeleri ccedilerccedilevesinde
maddenin beşinci fıkrası ile kuraldan sapma riskinin ortaya ccedilıkması
halinde neler yapılacağı accedilıkccedila belirtilmiştir Bu ccedilerccedilevede ilgili
idareler olan Maliye Bakanlığı Devlet Planlama Teşkilatı Muumlsteşarlığı
ve Hazine Muumlsteşarlığınca muumlştereken tedbir alternatifleri hazırlanarak
Ekonomi Koordinasyon Kurulunun başkanı olan Bakan tarafından
Bakanlar Kuruluna sunulması oumlngoumlruumllmektedir Boumlylece ilgili yılda
oluşabilecek sapma riskinin zamanında bertaraf edilmesi ve hedeflerin
tutturulması amaccedillanmaktadır
e) Mali kural uygulamasında belirlenen tek istisna olağanuumlstuuml hal
kapsamında genel youmlnetime dahil idarelerin buumltccedilelerinden yapılacak
ilave harcamalardır Bilindiği uumlzere 2935 sayılı Olağanuumlstuuml Hal
Kanununun 3 uumlncuuml maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca
tabii afet tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım
hallerinden birinin veya birden fazlasının yurdun genelinde veya bir
veya birden fazla boumllgesinde ortaya ccedilıkması hallerinde Bakanlar
Kurulu kararı ve Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisinin onayı ile olağanuumlstuuml
hal ilan edilebilmektedir Bu hallerin tamamen kontrol dışı gelişen
olaylar olduğu ve meclisin de suumlrecin iccedilinde olduğu dikkate alınmıştır
Boumlyle bir duruma maruz kalındığında yapılacak ilave harcamalar genel
youmlnetim accedilık tavanına eklenebilecektir
f) Mali kural uygulamasının raporlanmasına denetimine ve
istatistiklerinin derlenmesine ilişkin hususlar duumlzenlenmektedir Bu
ccedilerccedilevede Orta Vadeli Program ve Mali Planın yayımını takip eden
onbeş guumln iccedilinde Maliye Bakanı ile Devlet Planlama Teşkilatı
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
88
Muumlsteşarlığının bağlı olduğu bakanın hazırlanan Plan ile ilgili olarak
Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisi Plan ve Buumltccedile Komisyonunu oumlzel
guumlndemli bir toplantıda bilgilendirmesi zorunluluğu getirilmektedir
Boumlylece ilgili bakanların temel kamu maliyesi metni olan Orta Vadeli
Program ve Mali Planı hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkesi
ccedilerccedilevesinde Tuumlrkiye Buumlyuumlk Millet Meclisine bilgi vermesi ve bu
şekilde Meclisin buumltccedile ve uygulanan politikalar uumlzerindeki etkisinin
artırılması amaccedillanmaktadır Mali kural uygulama sonuccedillarının
zamanında ve tam olarak kamuoyu ile paylaşılması ve mali raporlama
kalitesinin kapsamının ve sıklığının artırılarak şeffaflığın sağlanması
amaccedillarıyla Maliye Bakanlığı tarafından Mali Kural İzleme
Raporunun Hazine Muumlsteşarlığı tarafından KİTrsquolere ve diğer kamu
işletmelerine ilişkin verilerin Sosyal Guumlvenlik Kurumu
koordinatoumlrluumlğuumlnde ilgili idarelerden oluşan bir komisyon tarafından
emeklilik ve genel sağlık sigortalarının uzun doumlnemli aktuumleryal
dengesine ilişkin hesaplamaları iccedileren raporların yayımlanması huumlkme
bağlanmıştır Sayıştay Başkanlığı mali kural uygulamasında denetim
birimi olarak faaliyet goumlsterecektir Boumlylece accedilıklanan verilerin doğru
guumlvenilir ve standartlara uygun olduğuna dair bağımsız bir denetim
mekanizması sisteme dahil edilmiştir Sayıştay Başkanlığı Maliye
Bakanlığınca hazırlanarak kamuoyuna duyurulacak olan Mali Kural
İzleme Raporundaki yıllık gerccedilekleşmelere ilişkin verilerin
doğruluğunu guumlvenilirliğini ve oumlnceden belirlenmiş standartlara
uygunluğunu değerlendirecek ve sonuccedilları Raporun yayımından
itibaren kırk beş guumln iccedilinde kamuoyuna duyuracaktır
g) Mahsup ve terkin işlemlerinin buumltccedile ile ilişkilendirilmeden
yapılmaması sağlanarak mali youmlnetimin saydamlığının artırılması
amaccedillanmaktadır
h) Ccedileşitli mevzuat ile getirilen oumlzelleştirme gelirlerinin oumlzel gelir
kaydedilip otomatik oumldenekleştirilmesi uygulamasının terk edilmesi ve
boumlylece buumltccedileleme muhasebeleştirme ve kamu mali raporlamasında
saydamlığın artırılması amaccedillanmaktadır
Mali kural yasa tasarısının amaccedillarından da anlaşıldığı uumlzere
suumlrduumlruumllebilir maliye politikası iccedilin basitlik doğruluk saydamlık hesap
verebilirlik ve kuruluşların muhasebe ve raporlama işlemleri ile kapsamının
belirlenmesi gerekmektedir Boumlylelikle mali kural ile vergi gelirlerinin
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
89
artırılması veya kayıt dışılığın oumlnlenmesi gibi hedeflere ulaşmak muumlmkuumln
olacaktır
32 IMF ile Yapılan Stand-by Anlaşmaları
IMF ile Tuumlrkiyersquonin arasındaki stand-by anlaşmaları 1961 yılına
dayanmaktadır İlk olarak 1 Ocak 1961 yılında yapılan stand-by anlaşması 31
Aralık 1961rsquode son bulmuştur Son olarak 19su duumlzenlenen bu anlaşmalarda
goumlze ccedilarpan oumlnemli noktalardan birisi de 18 ve 19 stand-by anlaşmalarının kriz
sonrası doumlneme denk gelmemesidir
1999 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlere ulusal ccediloumlzuumlm bulamayan
uumllkemiz uluslararası bir oumlrguumlt olan IMF ile işbirliği yaparak krizin yaralarını
sarmaya ccedilalışmıştır 1999-2008 doumlneminde IMF ile uumllkemiz arasında 9 Aralık
199918 Ocak 2002 ve 26 Nisan 2005 tarihlerinde gerccedilekleştirilen stand-by
anlaşmaları ile bir takım duumlzenlemeler gerccedilekleştirilmiştir IMF ile ortak
yuumlruumltuumllen bu programlarda goumlzde ccedilarpan husus uumllkelerin iccedilinde bulundukları
kamu borcu problemini ve borccedil dinamiklerini suumlrduumlruumllebilir hale getirmek iccedilin
mali disiplinin oumlnemine vurgu yapıldığı ve bu ccedilerccedilevede faiz dışı fazla verilmesi
suretiyle kamu sektoumlruumlnuumln ayağını sağlamlaştırmaktır 2006 Nisan 2005 yılında
gerccedilekleştirilen 19 stand-by anlaşması da 2008 yılının Mayıs ayı ile birlikte son
bulmuştur (Kaya 2010 385)
Bu kısımda IMF ile ortak yuumlruumltuumllen bu programlardaki mali kural
niteliğindeki duumlzenlemelere yer verilecektir
321 17 Stand-by Anlaşması
1999-2002 yılları arasında uygulanan bu programda oumlne ccedilıkan kurallar
ve sonuccedilları şunlardır
bull 17 stand-by anlaşmasında belirtilen temel husus enflasyon sorunu ve
bu sorunun Tuumlrk Lirasına olan guumlveni zedelediği yuumlksek faizlere neden
olduğudur Bu durum ise yatırımları kalıcı değil spekuumllatif hale
getirerek finansal sistemin işleyişini bozmaktadır
bull 1999rsquoda kamu net borccedil stoku (GSMHrsquoya oranı) 61 olarak
gerccedilekleşmiştir 2000 yılında 58 hedefi aşılmış ve bu oran 571
olarak gerccedilekleşmiştir Fakat 2001 krizi ilgili yıla ait 565 hedefini
altuumlst ederek 904 gibi bir sonuca sebebiyet vermiştir Bu durum ise
hedeflerin tekrar uumlst limitlerden aşağıya ccedilekilmesine sebep olmuştur
Nihayetinde 17 stand-by anlaşması ile 2002 yılında 548 olarak
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
90
hedeflenen kamu net borccedil stoku ancak 784 olarak
gerccedilekleşebilmiştir
bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2000 yılında 4651 (Milyon
TL) olarak gerccedilekleşirken 2002 yılında bu rakam 9881 (Milyon TL)
olarak gerccedilekleşmiştir
bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oranı) 1999 yılında -25
iken yıllar itibariyle bu oran gelişmiş ve 200 yılında 44 olarak
gerccedilekleşmiştir Kamuoyu tarafından en ccedilok bilinen hedef faiz dışı fazla
olmasına rağmen diğer mali kurallar olan gelir harcama borccedillanma ve
borccedil stoku kurallarına da oumlrnekler arasında rastlanmaktadır
bull Dış borccedillanma 1999 yılında 8182 milyon USD olarak gerccedilekleşirken
bu rakam 2000 yılında 19082 olarak gerccedilekleşmiştir 2002 yılında ise
dış borccedillanma rakamı 6835 milyon USD olarak hedeflerin ccedilok uumlstuumlnde
sonuccedillanmıştır
bull Enflasyon oranı 2001 yılında 886 olarak gerccedilekleşmiş ve ekonomiyi
derinden zedelemiştir Bu oran 2002 yılında ise 308 olarak
gerccedilekleşmiştir
bull IMF ile ileriki doumlnemlerde uygulanacak olan programlarda bir oumlnceki
doumlnemde uygulanan programın performans kriterlerine bakılarak
hareket edilir 17 stand-by anlaşmasındaki performans kriterleri ise
şunlardır kamu kesimi faiz dışı fazlası (GSMHrsquoya oran) konsolide
kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) oumlzelleştirme gelirleri dahil
konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile
faiz dışı fazlası (Milyon TL) konsolide buumltccedile faiz dışı harcamaları
(Milyon TL) kısa vadeli dış borccedil stoku (Milyon USD) dış borccedillanma
(Milyon USD)rsquodir
bull Programda yer alan endikatif hedefler ise programın başarısı iccedilin kritik
oumlnemli olan değişkenlerin izlenebilmesi iccedilin kullanılır ancak bunlar
huumlkuumlmetin iradi politika araccedillarıyla doğrudan kontrol edebileceği
değişkenler değildir Buumltccedile dengesi buumlyuumlk oranda faiz giderlerindeki
değişmelerden doğrudan etkilendiği iccedilin endikatif değişkenlere
verilebilecek guumlzel bir oumlrnektir ( Kaya 2010 386)
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
91
322 18 Stand-by Anlaşması
Bu duumlzenlemenin 2001 krizinin hemen sonrasına denk gelmesi
programı daha ciddi kılmıştır Bir oumlnceki programa goumlre hedefler daha da
yuumlkselmiş ve buna bağlı olarak gerccedilekleşme rakamlarında da bir artış
goumlruumllmuumlştuumlr Mesela
bull 2002 yılında 44 olarak gerccedilekleşen kamu kesimi faiz dışı fazlası
(GSMHrsquoya oran) 2004 yılı sonunda 7 olarak gerccedilekleşmiştir
bull Dış borccedillanma 2004 yılında 8928 (Milyon USD) olarak
gerccedilekleşmiştir
bull 2002 yılında 9881 (Milyon TL) olarak gerccedilekleşen Konsolide kamu
sektoumlruuml faiz dışı fazlası 2004 yılında 27812 (Milyon TL) olarak
gerccedilekleşmiştir
bull 2004rsquode enflasyon oranı 1384 olarak gerccedilekleşmiştir
bull Buumltccedile accedilığı 2002 yılında 116 iken 2004rsquode 54 olarak
gerccedilekleşmiştir
bull Bu anlaşma ile yapısal reformların gerccedilekleştirilmesi oumlzelleştirmelerin
hızlandırılması ekonomideki buumlyuumlme potansiyelini artırma ve
kaynakların daha etkin ve adil dağılımını sağlamakta temel amaccedillar
arasındadır
323 19 Stand-by Anlaşması
Anlaşma iccedileriği olarak kamu harcamalarının azaltılması ihale tuumltuumln ve
borccedillanma kanunlarının yasalaştırılmasının şart koşulduğu anlaşmadır Kamu
ihale yasası ile doğrudan katılımların serbest hale getirildiği bankacılık
alanında Ziraat ve Halk Bankasının oumlzelleştirilmesini kapsadığı bir anlaşmadır
Bu kapsamda 2007 yılı sonunda 8898 (Milyon USD) oumlzelleştirme geliri elde
edilmiştir
bull Kamu kesimi faiz dışı fazlası 2007 yılı sonunda 44 (GSMHrsquoya)
olarak gerccedilekleşmiştir
bull Dış borccedillanma 2007 yılında 10263 (Milyon USD) olarak
gerccedilekleşmiştir
bull Konsolide kamu sektoumlruuml faiz dışı fazlası 29183 (Milyon TL) olarak
gerccedilekleşmiştir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
92
bull 5018 sayılı kanunun 2006 yılı başından itibaren tam olarak yuumlruumlrluumlğe
girmesiyle birlikte konsolide buumltccedileden merkezi youmlnetim buumltccedilesi
kapsamına geccedililmiştir
17 18 ve 19 stand-by anlaşmalarına goumlre IMFrsquonin uygun goumlrduumlğuuml ve
Tuumlrkiyersquonin ccedilekmiş olduğu kredi miktarı aşağıdaki tabloda goumlsterilmiştir
Tablo 3 IMFrsquonin Uygun Goumlrduumlğuuml ve Tuumlrkiyersquonin Ccedilektiği Kredi Miktarı
(Milyon $)
Anlaşma
Tarihi
Anlaşmanın
Bitiş Tarihi
IMFrsquonin
Uygun
Goumlrduumlğuuml
Miktar
Tuumlrkiyersquonin
Ccedilektiği
Miktar
17
stand-by
14 Aralık
1999 4 Şubat 2002 1503840 1173896
18
stand-by
4 Şubat
2002 3 Şubat 2005 1282120 1191400
19
stand-by
11 Mayıs
2005 10 Mayıs 2008 666204 666204
KaynakIMF 2010
2001 krizinde Tuumlrkiye ekonomisini yatalak hastaya benzeten otoriteler
şimdilerde oumlzellikle son uumlccedil yılda ekonominin yataktan kalkarak yuumlruumlmeye
başladığını ve koşması iccedilin ise IMF gibi uluslararası kuruluşların desteğine
ihtiyacının olmadığına vurgu yapmaktadır Bu kapsamda 2008 yılından sonra
20 stand-by anlaşması yapılmamış olup sorunun ulusal ccediloumlzuumlmleri aranmıştır
4 MALİ KURAL UYGULAMALARININ FAYDALI VE ZARARLARI
YOumlNLERİ
Mali kurallar mali performansı oumllccedilme guumlcuumlne sahip olan bazı
goumlstergeler etrafında tanımlanan maliye politikası uygulamalarına getirilen
daimi sınırlamaları ifade etmektedir Mali kurallar ile getirilen sınırlamalar
vergileri vergileme yetkisini harcama tuumlrlerini buumltccedile accedilığını ve faiz dışı fazla
borccedil stokunun buumlyuumlkluumlğuumlnuuml denetim altına almayı amaccedillamaktadır
Mali kurallar Keynezyen iktisat anlayışı gereği uygulanan iradi ve
takdiri ekonomik politikalara alternatif olarak liberal perspektife dayalı yeni
iktisat okulları tarafından guumlndeme getirilen bir seccedilenektir (Aktan 20105) Bu
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
93
kurallar uygulanma aşamasından oumlnce uumllkelerin ekonomik yapılarına goumlre
faydalı ve zararlı youmlnleri itibari ile dikkatlice analiz edilmelidir
41 Mali Kural Uygulamalarının Faydaları
Dinamik suumlreccedillerin youmlnetimi durağan kurallara bağlanamaz Mali
kuralın bu noktada kendini yenileyen ve değiştiren bir yapısının olması gerekir
Boumlylelikle vergi gelirlerinde artış beklentileri yuumlksek olacaktır Bu şekilde
esnek bir yapıya sahip olan mali kuralların uzun vadede mutlak fayda
sağlayacağı accedilıktır
Mali kurallar pek ccedilok huumlkuumlmetin uymak zorunda kaldığı ve suumlrekliliği
olan kurallardır Demokratik youmlnetimlerde iktidarların tekrar seccedililme amacıyla
uyguladıkları seccedilim ekonomileri yapısal buumltccedile accedilıklarının ortaya ccedilıkmasına
neden olmaktadır Siyasal karar alma mekanizması temelde kolektif karar
almayı gerektirmektedir Bununla birlikte siyasilerin kendi seccedilim boumllgelerine
oumlncelik tanımaları ve uzun vadede siyasi oumlngoumlruumlsuumlzluumlk kamu giderlerinde artışa
neden olmaktadır Mali kurallar iradi ve takdiri maliye politika uygulamalarının
yol accediltığı bu tuumlrden sapmaları ortadan kaldırmak iccedilin etkili bir araccedil olarak
oumlnerilmekte ve sanayileşmiş uumllkeler başta olmak uumlzere ccedilok sayıda uumllkede
uygulanmaktadır (Aktan 20105)
Mali kural uygulamasının bir ccedilok yararından bahsedilebilir
Bunlar(Aktan 20105)
bull Siyasi popuumllizmi engeller Siyasetccedililerin kendi ccedilıkarlarına youmlnelik
politik eğilimlerini sınırlandırmasıdır Siyasetccedililer yeniden seccedililmek
amacıyla sahip oldukları ekonomik ve buumlrokratik erki lehlerinde
kullanma eğiliminde olabilir Mali kural uygulaması bu noktada
devreye girecek ve bu eğilimlere kısıt getirecektir
bull Mali disiplini sağlar Mali disiplin mali ve parasal kurallar oluşturularak
buumltccedile harcamaları ve gelirleri arasında bir denge sağlanarak
oluşturulabilir
bull Makro-ekonomik istikrarın sağlanmasında da etkin bir rol oynar
Huumlkuumlmetin tuumlm yurt iccedili kaynaklardan oumlzellikle de merkez bankasından
borccedillanmasına getirilen sınırlama ve yasaklamalar ile para yaratılması
durdurularak enflasyonist baskıların temel kaynağı ortadan kaldırılabilir
ve boumlylece istikrar sağlanabilir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
94
bull Mali suumlrduumlruumllebilirliği sağlar Mali kurallar finansal piyasalarda uygun
bir reel faiz seviyesinin sağlanmasında yardımcı olacaktır Bu da oumlzel
yatırımlar uumlzerinde ki dışlama etkisini ortadan kaldıracaktır Sonuccedil
olarak mali kural mali suumlrduumlrebilirlik accedilısından bir fayda sağlar
bull Huumlkuumlmetlerin kredibilitesini arttırır Mali kural finansal piyasalarda
uzun vadede etkin olacağından ve bu etkinliği ile guumlven tesis
edeceğinden dolayı huumlkuumlmetlerin kredibilitesini de arttıracaktır
42 Mali Kural Uygulamalarının Zararları
Mali kural uygulamaları genel olarak fayda mekanizması oumln planda
goumlruumllen duumlzenlemeler olarak nitelendirilebilir Bu duumlzenlemeler iccedilerisinde mali
kuralın zararlı olacağı yanlarda mevcuttur
Bir uumllke mali kural uygulamaları ccedilerccedilevesinde bir yandan orta ve uzun
vadeli program oluştururken diğer yandan değişik formuumlllerle program dışı
harcamalara youmlnelirse soumlz konusu kurallardan sapmalar olacak ve beklentiler
karşılanmayacaktır
(httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspkategori=
10ampid=4428) Burada ortaya ccedilıkan sonuccedil aslında doğrudan mali kuralın
oluşturulmuş olduğu bir zarar değildir Sadece mali kural uygulamalarına bağlı
kalınmamasının bir sonucudur
Mali kural uygulaması ile kamu harcamalarının kısıtlanması
amaccedillanmaktadır Bu durumun vergi gelirlerini artırmadan daha zor olduğu
ihtimali dikkate alındığında maliye politikasının temel araccedilları olan buumltccedile gider
gelir ve borccedillanma politikalarının uygulanma sırasında değişiklik meydana
gelebilir (Ccedilolak 201052)
Mali kural uygulamasının zararları yanlarından biriside bu kuralların
doğrudan değil de dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşmasıdır Anayasal
perspektifte dolaylı vergiler uumlzerine yoğunlaşan bir mali kural dizini vergi
gelirleri ve temel politika oumlnceliklerinin dizaynı konusunda sorunlara neden
olabilir
5 GELİRLERE İLİŞKİN KURALLAR
Vergi yuumlkuuml uumlzerine bir sınırlamayı ifade eden gelir kuralları 1870-1890
yılları arasında ccedilıkarılmış ve emlak vergilerinin oranlarının sınırlandırılması
uumlzerinde yoğunlaşmış olan bir kuraldır Bu yıllarda Amerikarsquoda uygulanmaya
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
95
başlayan bu sınırlamalardan 33 eyalet oumlzel veveya genel vergi oranı sınırlaması
olarak etkilenmişlerdir Bu limitler yerel youmlnetimlerin oumlzel teşebbuumls
finansmanına oumlzellikle demiryolu genişletmeye ve kişisel menfaatlere karşı
tepki olarak ortaya ccedilıkmıştır (Rosentraub ve diğerleri 1995 11)
Amerikarsquoda oumlne suumlruumllen gelirler politikasına ilişkin sınırlamalar ise şu
şekildedir (Joyce ve Mullins 1991 241)
bull Genel emlak vergisi oranları limitleri
bull Belirli emlak vergisi oranları limitleri
bull Emlak vergisi artırımı sınırları
bull Genel gelir sınırları
bull Vergilemeye ilişkin alınan oumlnlemlerde accedilıklık ve doğruluk
Bu sınırlamadaki temel amaccedillar ise vergi muumlkelleflerinde vergi
bilincini artırmak ve vergi muumlkellefiyetine katılım iccedilin bir fırsat sağlamak ile
yerel youmlnetimlerde doğru vergi artışları sorumluluğu kazandırmaktır
(Rosentraub ve diğerleri 1995 49) Yine vergi oralarını sınırlamaya youmlnelik
sayılabilecek sebepler arasında seccedilmen desteğini almaya youmlnelik partizanca
davranışların oumlnuumlne geccedilmekte sayılabilir (Rosentraub ve diğerleri 1995 57)
Seccedilmenler oumlzellikle yerel youmlnetimlerin toplama yetkisine sahip olduğu emlak
vergisi oranlarında emlak vergisi harccedillarında gelirlerinde ve harcamalarındaki
sınırlamaları desteklemektedir (Shadbegian 1999 221-222) Bilindiği gibi
emlak vergileri soumlz konusu muumllkuumln tespit edilen değeri uumlzerinden alınmaktadır
Emlak fiyatlarının yuumlkselmesi ise bir yandan emlak sahiplerinin memnun
olmalarını sağlamakta iken diğer yandan emlak vergisi miktarını artırdığı iccedilin
hoşnutsuzluklara neden olmaktadır Emlak vergisindeki artışları durdurmak
amacıyla uygulanan vergi sınırlamaları bireysel vergi oumldemelerindeki
sınırlamalara oumlrnek teşkil etmektedir (Holcombe 1999 5)
Mali kurallar iccedilerisinde buumltccedile borccedillanma ve harcama kuralları kadar
gelir kuralları da oumlnemli yere sahiptir Uumllkemizde de gelir kuralları ile
hedeflenen temel amaccedilların uygulamaları şu şekilde sıralanabilir
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi
Hakkındaki Kanun kapsamında
a) Muumlsteşarlıkccedila ihraccedil edilen devlet iccedil borccedillanma senetlerinin faiz ve anapara
oumldemeleri ile 6 ncı maddenin son fıkrasında yer alan malicirc servis anlaşmasında
yer alacak oumldemeler ve bunların dışında kalan diğer Devlet iccedil borccedilları ile ilgili
gider işlemler ve kacircğıtlar 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5422 sayılı
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
96
Kurumlar Vergisi Kanunu huumlkuumlmleri saklı olmak koşulu ile her tuumlrluuml vergi
resim harccedil ve fondan istisnadır
b) Muumlsteşarlık tarafından borccedillu sıfatıyla veya Hazine garantileri ile sağlanan
- Program kredisi ve proje kredilerinin temini ikrazı devri tadili veya
uzatılmasına ilişkin işlemler ve kacircğıtlar
- Uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan finansman araccedilları ile
yapılacak borccedillanma anlaşmalarında oumlngoumlruumllen oumldemeler işlemler ve kacircğıtlar
ve bu piyasalarda ihraccedil edilen menkul kıymetler
- Devlet dış borccedillarının uluslararası sermaye piyasalarında kullanılan
tuumlrev uumlruumlnler dahil olmak uumlzere her tuumlrluuml finansal araccedillar vasıtasıyla
youmlnetilmesine veya yeniden yapılandırılmasına ilişkin anlaşmalarda oumlngoumlruumllen
işlemler ve kacircğıtlar
- (Ek 1792004-523422 md) Devlet dış borccedilları ile ilgili kredi
anlaşmalarında oumlngoumlruumllen buumltuumln oumldeme ve işlemler (dış proje kredileri
ccedilerccedilevesinde yapılacak oumldemeler dahil kredilerin kullanımları hariccedil) her tuumlrluuml
vergi resim harccedil ve fondan istisnadır
5018 Sayılı Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında
a) İlgili kanunun 36 maddesinde gelir politikaları ve ilkeleri başlığı altında
Maliye Bakanlığı gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini
amaccedillarını stratejilerini ve taahhuumltlerini her mali yıl başında kamuoyuna
duyurur
b) Muumlkellef ve sorumlulara vergi resim harccedil ve benzeri mali yuumlkuumlmluumlluumlklerini
kolayca yerine getirebilmeleri iccedilin gerekli hizmetler sağlanır
c) Muumlkellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir
d) Hakların korunması ve yuumlkuumlmluumlluumlkler konusunda muumlkelleflerin
bilgilendirilmesi iccedilin ilgili idareler tarafından gerekli oumlnlemler alınır
e) İccedil kontrol sistemi ile kamu gelir gider varlık ve yuumlkuumlmluumlluumlklerinin etkili
ekonomik ve verimli bir şekilde youmlnetilmesini
f) Sayıştay tarafından yapılacak dış denetim ile kamu idarelerinin gelir gider ve
mallarına ilişkin mali işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki duumlzenlemelere
uygun olup olmadığının tespiti edilir
IMF ile yapılan stand-by anlaşmalarında da gelir kuraları accedilısından
oumlzelleştirmelerden elde edilecek gelirlere vurgu yapılmaktadır Oumlzelleştirme
gelirlerinin dışında
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
97
a) 1999 Marmara depremi gibi durumlarda ihtiyaca binaen ek vergi
uygulamasına gidilmiş ve belirli doumlnemlerde bir defalık gelirlere ağırlık
verilerek kamu finansman yapısı guumlccedillendirilmeye ccedilalışılmıştır
b) Gelir kurumlar ve katma değer vergisi mevzuatında ccedileşitli duumlzenlemelere
gidilmiş 4760 sayılı Oumlzel Tuumlketim Vergisi Kanunu 1 Ağustos 2002 tarihinde
yuumlruumlrluumlğe konulmuş ve bu alandaki dağınık uygulamalar belirli bir sistematik
dahilinde yeniden duumlzenlenmiş 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığı
kurularak Gelir İdaresi yarı otonom bir konuma doumlnuumlştuumlruumllmuumlştuumlr (Kaya 2010
392)
c) 4811 sayılı kanunla 2003 yılında vergi affı ve 5458 sayılı kanunla 2006
yılında sosyal guumlvenlik prim borccedillarının yeniden yapılandırılması uygulamasına
gidilmiştir
6 TUumlRKİYErsquoDE UYGULANAN MALİ KURALLARIN VERGİ
GELİRLERİNE ETKİSİ
Oumlzellikle buumltccedile accedilığı ve kamu borccedillarına youmln verilmesi şeklinde
karşımıza ccedilıkan mali kuralların istenilen sonuccedilları vermesi accedilısından vergi
gelirlerinin etkisi oldukccedila fazladır Ccediluumlnkuuml arzulanan seviyeye ulaşan vergi
gelirleri hem kamu borccedillarının finansmanı hem de buumltccedile accedilığının azaltılması
adına oumlnemli bir araccediltır
Tablo 4 GSYİH Genel Buumltccedile Vergi Gelirleri ve Vergi Gelirleri Yuumlkuuml (Bin TL)
Yıllar GSYM (1998 Bazlı)
(1)
Vergi Gelirleri ()
(2)
Vergi Yuumlkuuml ()
(21)
2002 350476089 65188479 186
2003 454780659 89893112 198
2004 559033026 111335368 199
2005 648931712 131948778 203
2006 758390785 151271701 199
2007 843178421 171098466 203
2008 950534251 189980827 200
2009 952558579 196313308 206
2010 1105101110 235686590 214
Kaynak GİB 2011 110
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
98
() 2006-2010 Yılları Buumltccedile Kanunursquonda Mahalli İdare ve Fon Payları ile Red
ve İadeler dacirchil olduğundan Vergi Gelirleri rakamlarında da Mahalli İdare ve
Fon Payları ile Red ve İadeler dacirchildir
NOT 2008-2010 Yılları Vergi Gelirleri iccedilerisindeki Gelir Vergisi Tevkifat
rakamına Asgari Geccedilim İndirimi tutarı dacirchildir
Tablo 4rsquoden de goumlruumlleceği uumlzere oumlzellikle 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren
4749 sayılı kanunla birlikte vergi gelirlerinde goumlzle goumlruumlluumlr bir artış yaşanmıştır
2003 yılında vergi gelirleri bir oumlnceki yıla nispeten 378 oranında artış
goumlstermiştir Tablo 4rsquode yer alan vergi gelirleri verileri incelendiğinde ise artışın
sadece 2003 yılına has olmadığı ve 2010 yılına kadar kademeli olarak devam
ettiği goumlruumllmektedir Tablo 4rsquode goumlze ccedilarpan bir diğer oumlnemli nokta ise 2002
yılından itibaren vergi gelirlerindeki artışa paralel olarak GSYİHrsquoda da
artışların gerccedilekleşmesidir Bu durum ise vergi gelirlerindeki artışın GSYİHrsquonın
artışını olumlu youmlnde etkilediğini goumlstermektedir
SONUCcedil ve OumlNERİLER
Suumlrduumlruumllebilir maliye politikası şeffaf basit ve anlaşılır politikaların
eksikliği uumllkeleri maliye politikalarını kullanarak bir takım duumlzenleme yapma
zorunluluğuna itmiştir Uumllkemizde de gerek kanunlarla gerekse uluslararası
platformda bir takım duumlzenlemeler yıllar itibariyle kendisini goumlstermiştir Bu
duumlzenlemelerin nihai amacı ise mali disiplinin sağlanarak maliye politikasına
olan guumlveni artırmaktır
Bu kapsamda uumllkemizde 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borccedil
Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun 5018 Sayılı Kamu Mali
Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu IMF ile ortaklaşa yuumlruumltuumllen stand-by anlaşmaları
ve son olarak Mali Kanun Yasa Tasarısı ile bir takım duumlzenlemelere gidilmiştir
Yapılan bu duumlzenlemelerin bir kısmı yuumlruumlrluumlğe girdikleri doumlnem itibariyle farklı
kurallar uumlzerinde yoğunlaşabilmektedir Oumlrneğin 2002 yılında yuumlruumlrluumlğe giren
4749 sayılı kanun 2001 krizini muumlteakiben yuumlruumlrluumlğe girdiği iccedilin borccedillanma
ağırlıklı kuralları iccedilermektedir Son olarak kabul edilen mali kural yasa tasarısı
ise buumltccedile denkliği uumlzerine yoğunlaşmış olmasına rağmen gelir harcama ve
borccedillanma kurallarını alanlarında da duumlzenlemeler iccedilermektedir
Gelir kuralları olarak kabul edilen bir takım duumlzenlemeler ise kamu
gelirlerine ait duumlzenlemeleri iccedilermektedir Oumlzellikle kamu gelirleri iccedilerisinde en
buumlyuumlk paya sahip vergileri ilgilendiren bu duumlzenlemeler kamu gelirlerini artıcı
nitelikte olabileceği gibi azaltıcı nitelikte de olabilir Yine kamu gelirlerini
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
99
ilgilendiren bir diğer duumlzenleme olan oumlzelleştirmelere de bu kurallara iccedilerisinde
rastlamak muumlmkuumlnduumlr
Gelir harcama borccedillanma ve buumltccedile aracılığıyla ekonomiye muumldahale
aracı olan mali kuralların aşağıda belirtilen bir takım sonuccedilları doğuracağı
duumlşuumlnuumllmektedir
1- Buumlrokrasi artacak
2- Gerccedilek anlamda hesap verilebilirlik verimlilik etkinlik makro
ekonomik istikrar ve ekonomik buumlyuumlme sağlanamazsa vergi muumlkelleflerinde
vergi bilincini artırmayı ve vergi muumlkellefiyetine katılımı amaccedillayan gelir
kuralları accedilısından zedeleyici bir durum oluşacaktır Bundan dolayı mali
kuralların başarılı olarak uygulanabilmesi iccedilin kuralların kamuoyu tarafından
yeterince anlaşılması gerekmektedir
3- 4749 ve 5018 gibi değişikliklere accedilık olmayan bir mali kural yasa
tasarısı hazırlanmalıdır
4- Mali kuralların taşıması gereken oumlzellikler olan iyi tanımlanmışlık
şeffaflık basitlik esneklik uygunluk tutarlılık uygulanabilirlik ve etkinlik
oumlzellikleri gerccedilekten bir arada uygulanabilecek midir Yoksa 4749 ve 5018
sayılı kanunlar gibi mali kural yasa tasarısı da ileride yamalanarak yeni bir
yasanın alt zeminini mi oluşturacaktır
5- Mali kurallardan birisi olan buumltccedile kuralları ile buumltuumln kurumların
buumltccedileleri oumlnceden belirlenecek veya belirli bir accedilık limitini kapsayacak şekilde
hazırlanacaktır Fakat cari nitelikli harcama kalemi olan ve beşeri sermayenin
gelişimine katkı sağlayacak olan eğitim sağlık ve araştırma-geliştirme
harcamaları gibi kalemlerde bu kapsamda değerlendirilecektir Altın kural
olarak kabul edilen mali kurallarda bu tuumlr beşeri sermayeyi artıracak olan
yatırımlar istisna kapsamı alınmalıdır Boumlylece sadece makroekonomik
goumlstergelere bağlı kalınmaksızın beşeri sermaye tarzındaki değişkenlerle de
ekonomik buumlyuumlme sağlanabilecektir
6- Mali kuralların bir oumlzelliği olan şeffaflık noktasında oumlzellikle kamu
borccedillanmaları şeffaf bir şekilde dizayn edilmelidir Mesela goumlstergelerde
toplam kamu harcamalarının yanında faiz dışı harcama duumlzeyine de yer
verilmelidir Aynı zamanda bu tutarların oransal olarak karşılıkları da ilgili
goumlstergelerde bulunmalıdır Boumlylece kamu harcamaları daha accedilık bir şekilde
analiz edilmiş olacaktır
7- Mali kuralların ekonomik goumlstergelerin gelişimine katkı sağlayacağı
bir gerccedilektir Fakat mali kuralların ldquoPerformansa Dayalı Primrdquo gibi kamu
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
100
hizmetini ve kamu gelirlerini tetikleyen oluşumlarla desteklenmesi daha yerinde
olacaktır Oumlrneğin uumllkemizde partizan duumlşuumlnce ile kamu kurumlarına yerleşen
kamu goumlrevlilerinin sayısı kuumlccediluumlmsenemeyecek duumlzeydedir Bu durum
karşısında goumlrevini bile bilmeyen kamu ccedilalışanlarını belirli kriterlere bağlı
olarak oumlduumlllendirerek kamu kurumlarında performansı ve boumlylelikle de dolaylı
yoldan kamu gelirlerini artırma yoluna gidilebilir
8- Mali kuralların etkinliğini izleme ve denetleme noktasında bağımsız
veya yarı bağımsız kurullar olmalıdır Boumlylelikle de hedeften kaccedilış noktalarına
karşı yapılan ayarlamalar baskı altında olmadan nitelikli olarak analiz
edilebilecektir
9- Mali kurallara uyulmaması durumunda belirli yaptırımlar olmalıdır
Bu yaptırımlar aleyhte adli ve idari yaptırımlar olabileceği gibi finansal (maddi)
yaptırımlarda olabilir Bu durum kuralların niteliğini olumlu youmlnde
etkileyecektir
Oumlzellikle yukarıda sayılan oumlneri ve bulgular dikkate alınarak gerek
hukuki alt yapısı ve gerekse de uygulama alanı doğru bir şekilde oluşturulup
uygulamaya konulacak yeni yaptırımlar niteliğindeki mali kuralların olumlu
sonuccedillar doğuracağı accedilıktır Bunun en guumlzel oumlrneğini Tuumlrkiyersquonin 2002-2010
yılları arasındaki vergi gelirlerindeki mali kural bazlı artışlardır
KAYNAKLAR
Aktan CC (2010) Anayasal İktisat Felsefesi Ekonomi Politikasının
Anayasası ve Mali Kurallar C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed)
Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi
Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss309-
319) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No
2010408 Ankara
Aktan CC Ekonomik Duumlzenin Sağlanmasına Youmlnelik Optimal Mali ve
Parasal Kuralların Tasarımı
httpwwwcanaktanorgEkonomiKamu_MaliyesiYeni-
MaliyeKamu-Ekonomisihtm(26112010)
Aktan CC (2010) Kurumsal Maliye Politikası ve Mali Kurallar
httpwwwceisorgtrdergi2011ocakmakaleIpdf (26122011)
Ataccedil B (2006) Maliye Polikikası ETAM AŞ Matbaa Tesisleri Eskişehir
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
101
Buti M Martins JN ve Turrini A (2007) From Deficits to Debt and Back
Political Incentives Under Numericial Fiscal Rules CESifo Economics
StudiesVol 53 No 1 February 115- 152
Clemens Jason vd (2003) Tax and Expenditure Limitations The Next Step in
Fiscal Discipline The Fraser Institute
Ccedilolak M (2010) ldquoMali Kural ve Vergi Gelirlerine Etkisirdquo Yaklaşım Dergisi
Sayı 208 s48-52
Dilekli SYeşilkaya K(2002) Maastricht Kriterleri
wwwdptgovtrDocObjectsDownload2976kriterpdf (31122010)
GİB (2011) Faaliyet Raporu 2010
Guumlnaydın İ Eser LY (2009) Maliye Politikasındaki Yeni Trend Mali
Kurallar Maliye Dergisi Sayı 156 51-65
Hallerberg M Strauch R Von Hagen J (2004) ldquo The Desing Of Fiscal Rules
and Forms Of Governance In European Union Countries European
Central Bank Working Paper Series rdquo No 419 Frankfurt
Holombe Randall G (1999) Vergileme Yetkisinin Sınırları Oumlzguumlr Saraccedil
(Ccedilev)httpwwwcanaktanorgekonomianayasal_iktisatdiger_yazilar
sarac-holcombe-vergileme-yetkisipdf (26072008)
IMF (2009) Fiscal Rules-Anchoring Expectations for Sustainable Public
Finances Prepared by the Fiscal Affairs Department
IMF (2010) Turkey Financial Position in the Fund as of October 31 2010
httpwwwimforgexternalnpfintadexfin2aspxmemberkey1=980amp
date1Key=2010-10-31 (05122010)
Işık A Sakal M Mericcedil M (2010) Anayasal İktisat Teorisi ve Mali Kurallar
Tuumlrkiyersquode Uygulanabilirliği Suumlleyman Demirel Uumlniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi Sayı2 Cilt 15 1-25
Joyce G Philip ve Mullins RDaniel (1991) The Changing Fiscal Structure of
the State and Local Public Sector The Impact of Tax and Expenditure
Limitations Public Administration Review Vol 51 No 3 (May-
Jun1991) pp240-253
Kamu Finansmanı ve Borccedil Youmlnetiminin Duumlzenlenmesi Hakkındaki Kanun
(2002) Resmi Gazete 24721 9 Nisan 2002
Kamu Mali Youmlnetimi ve Kontrol Kanunu (2003) Resmi Gazete 25326 24
Aralık 2003
Kaya F (2010) Tuumlrk Kamu Mali Youmlnetiminde Oumlrtuumlk Mali Kurallar ve Uumllke
Tecruumlbelerinin Değerlendirilmesi C C Aktan Kesik A ve F Kaya
Bozdoğan D Buyrukoğlu S Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 74-102
102
(ed) Mali Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim
Vergi Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar
(ss380-405) TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı
Yayın No 2010408 Ankara
Kennedy S Robbins J (2001) ldquo The role of Fiscal Rules in Determining
Fiscal Performancerdquo Department of Finance Working Paper No 16
Kesik A N Bayar (2010) Uluslararası Uygulamalar Işığında Mali Kurallar
ve Mali Disiplin C C Aktan Kesik A ve F Kaya (ed) Mali
Kurallar Maliye Politikası Youmlnetiminde Yeni Bir Eğilim Vergi
Harcama Borccedillanma vs Uumlzerine Kurallar ve Sınırlamalar (ss46-62)
TC Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayın No
2010408 Ankara
Kopits G Symansky S A (1998) Fiscal Policy Rules IMF Occassional
Paper No 162 Washington DC
Marshall Jorge (2003) Fiscal Rule and Central Bank Issues in Chile Basel
BIS Papers No 20 httpwwwbisorgpublbppdfbispap20fpdf
(03122010)
OECD (2008) Economic Survey Turkey Volume 200814 July
Pehlivan O (2003) Kamu Maliyesi Derya Kitabevi Trabzon
Rosentraub Mark S vd (1995) Tax And Expendıture Lımıts on Local
Governments Center for Urban Policy and the Environment Indiana
University Advisory Commission on Intergovernmental Relations An
Imformation Report
Shadbegian Ronald J (1999) The Effect of Tax and Expenditure Limitations
on the Revenue Structure of Local Government 1962ndash87 National Tax
Journal Vol 52 No2 pp221-238
Şengoumlnuumll A Songur M (2010) Tuumlrkiyersquode Mali Kural Olsaydı yada
Olacaksa Seta Analiz Sayı 29 4-22
Seviğ V (2010)
httpwwwmevzuatbankasicomportalkonuk_yazarlarmevzuataspka
tegori=10ampid=4428 ET20012012
wwwdptgovtr
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
103
Geccedilmişten Guumlnuumlmuumlze Ccedilocuk İşccedililiği
Levent Şahin1
Oumlzet
Bu ccedilalışmanın amacı uumllkelerin karşı karşıya oldukları ccedilocuk işccedili sorununa
dikkat ccedilekmektir Buguumln Duumlnyarsquoda yaklaşık 250 milyon ccedilocuk başta fakirlik olmak
uumlzere birccedilok sebeple uluslararası standartlara uymayan şartlarda ccedilalıştırılmaktadır
Fiziksel ve ruhsal gelişimini henuumlz tamamlamamış olan ccedilocukların ccedilalıştırılması onların
okuldan uzaklaştırılarak niteliksiz işguumlcuuml olmalarına neden olduğu gibi sosyal
korumadan mahrum enformel piyasaların hacmini de artırmaktadır Okula devamlılığın
sağlanabilmesi iccedilin halkın refah seviyesinin artırılması gerekmektedir Bu nedenle de
ccedilocuk işccedililiğin oumlnlenmesi başlı başına bir amaccediltır Bu amaca ulaşıldığında ekonomik ve
sosyal refaha da ulaşılacaktır Ccediluumlnkuuml Duumlnyarsquoda gelişmiş devletlerde ccedilocuk işccedililik oranı
azalırken gelişmemiş uumllkelerde ccedilocuk işccedililik oranı halen yuumlksek boyutlardadır Ayrıca
bu ccedilalışmada ccedilocuk işccedililiğin geccedilmişteki gelişimi ve guumlnuumlmuumlzdeki durumu istatistikicirc
veriler yardımıyla incelenirken betimleme youmlnteminden faydalanılacaktır
Anahtar Kelimeler Ccedilocuk Ccedilocuk işccedililik Yoksulluk Ekonomi Ekonomik
kalkınma
From Past to Present Child Labour
Abstract
The study has an aim what point out about problem of child labour of
countries Nowadays there are about 250 million child labours in the World The most
important reason is poverty about the circumstance The children work into national
rights But the children donrsquot work within international labour standarts In addition the
children lose interest about school while work out of house In other words country has
a lot of unqualified labours and informal markets Goverments should increase welfare
level of country for solution problem that child labours
Countries will have real welfare when problem about child labours is solved
Because developed countries have child labours less than undeveloped countries
Description method will used in the study while the situation of childrsquo labours in history
and present day is dealt with statistical data
Key Words Child Child labour Poverty Economy Economic development
1 Dr Tunceli Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi sahinlvntgmailcom
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
104
GİRİŞ
Erken yaşlarda ccedilocukların işguumlcuuml piyasasına girmeleri anlamına gelen
ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması sosyal bir problem olarak guumlncelliğini korumaktadır
Ccedilocukların bir meslek oumlğrenmek ya da gelir elde etmek amacıyla iş hayatı
iccedilinde yer almaları ccedilocukların psikolojik ve fiziksel gelişimlerini olumsuz
etkilemektedir (Ertuumlrk 1994 29)
Ccedilocuk işccedililiği hem gelişmiş hem de gelişmekte olan uumllkelerde
goumlruumllmektedir Fakat gelişmiş uumllkelerdeki ccedilocukların ccedilalışma şartları
gelişmekte olan uumllkelere goumlre daha iyi durumdadır Gelişmiş uumllkelerde eğitime
oumlnem verilmesi nedeniyle ccedilocuk işccedililik geccedil yaşta başlarken gelişmekte olan
uumllkelerde ccedilocuk işccedililik yaşı duumlşmektedir (Karataş1993 85) Bunların yanında
ailelerin iktisadi durumları eğitim duumlzeyleri ccedilocukların iş hayatına girip
girmemesinde oumlnemli bir faktoumlrduumlr Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan bir
ailede ccedilocukların eğitimine oumlnem verilmemekte ccedilocukların aile buumltccedilesine katkı
sağlamaları iccedilin ccedilocukların fiziksel ruhsal durumlarına uygun olup
olmadıklarına bakılmaksızın ccedilocuklar farklı işlerde ccedilalıştırılmaktadırlar (İlik
1994 4) Ayrıca ccedilocuklar gelişim evrelerinde ccedilevrelerinde kendilerine iyi
oumlrnek olabilecek nitelikte kişilik oumlzelliklerine sahip olan yetişkinlerle genelde
etkileşim halinde bulunamamaları nedeniyle kimlik kazanma bakımından
kritik bir oumlnem arz eden bu doumlnemde işyerlerinde karşılaştıkları ve kendilerince
normal goumlrduumlkleri bazı olumsuz kişilik oumlzelliklerini benimseyebilmektedirler
(Senemoğlu 1996 30-35) Ayrıca yetişkin kişiler iccedilin tasarlanmış işlerin
ccedilocuklar tarafından yapılması ccedilocukların gelişimini olumlu youmlnde
etkilememektedir Ccedilocuklar fiziksel youmlnden yeterince gelişmemeleri nedeniyle
işle ilgili hastalık ve zararlardan yetişkinlere kıyasla daha fazla
etkilenmektedirler Tehlikeli işlerde ccedilalışan ccedilocukların karşılaştığı riskler
sadece hastalık yaralanmadan ibaret değildir Bu ccedilocuklar yetişkin
doumlnemlerinde daha az tehlikeli işlerde ccedilalışmalarına imkacircn tanıyacak olan
eğitimden de yoksun kalmaktadırlar
CcedilOCUK VE CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ KAVRAMI
Ccedilocuk yetişkin duumlnyasına bağımsız bir şekilde entegre olana kadar
fiziksel ruhsal ve zihinsel gelişimleri accedilısından yetişkin korumasına ihtiyacı
olan birey olarak tanımlanmaktadır (Rodgers ve Standing 1981 160) Başka bir
tanıma goumlre ccedilocuk gelişen bir insan yavrusu olgunlaşmamış reşit sayılmayan
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
105
kuumlccediluumlk vatandaş olarak tanımlanmaktadır (Youmlruumlkoğlu 2000 13) Diğer bir
tanımda ise ccedilocuk doğumdan başlayarak ergenliğe kadar ki doumlnemde bulunan
kişidir (Akyuumlz 2000 66)
Ccedilocuk Tuumlrk hukuk sistemine goumlre hak ehliyetine sahip kişi anlamına
gelmektedir Ancak henuumlz zihinsel ve fiziksel accedilıdan gelişimini tamamlamadığı
varsayıldığı iccedilin kural olarak on sekiz yaşına kadar ccedilocuğu korumak gerekliliği
ccedilocuğun toplumsal yaşama zarar goumlrmeden veya en az zararla girebilmesi iccedilin
bir suumlreccedil olarak kabul edilmiştir Bu suumlreccedil iccedilinde yaşayacağı yerler
karşılaşabileceği durumlar iccedilin oumlzel huumlkuumlmler getirilmiştir (Usta 1995 86)
Ennew Myers ve Plateaursquoa (2005 27) goumlre ccedilocuk işccedililiği kavramının
iccedilinde şu bileşenler mevcuttur Uumlcretli istihdam ccedilocuk emeğini soumlmuumlren
ccedilalışma ulusal ve uluslararası standartları ve kanunları ihlal eden ccedilalışma
ccedilocuklara zarar veren ccedilalışma uumlcretli işler Ccedilocukların ekonomik katılımı
Ccedilocukların tam zamanlı ccedilalışmasıokula devamı engelleyen ccedilalışmalar
CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN NEDENLERİ
Geleneksel Bakış Accedilısı
Oumlzellikle tarım toplumlarına oumlzguuml bir duumlşuumlnce tarzı ve erken
sanayileşme evresine has sosyo-kuumlltuumlrel bakış accedilısı ccedilocuk işccedililiğini olağan
karşılamakta hatta bazen bir ihtiyaccedil olarak goumlrmektedir Kırsal boumllgelerde
ccedilocuk aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalışmakta yetişkin roluumlnuuml ccedilok kuumlccediluumlk yaşlarda
uumlstlenmekte toplum da bu ortamı olağan goumlrmektedir (Şişman 20045)
Ccedilocuğun aileye iktisadi katkısını olağan goumlren anne ve baba ccedilocuğun kuumlccediluumlk
yaşta iş hayatına girmesinin duygusal toplumsal fiziksel kişilik gelişimi
uumlzerinde negatif etkileri olduğunun bilincinde değildir (Koumlksal 1992 20) Bu
geleneksel kuumlltuumlruumln kırsaldan şehre goumlccedil sonrasında kentsel alanda da devam
ettiğini ccedilocuğun tarlada veya evde aile işccedilisi olarak uumlcretsiz ccedilalıştırılmasıyla
herhangi bir işyerinde uumlcret karşılığı ccedilalıştırılması arasında hiccedil bir fark olmadığı
duumlşuumlnuumllmekte hatta iş hayatında uumlcretli olarak yer almanın aile buumltccedilesine katkı
sağladığı duumlşuumlnuumllerek ccedilocuğun ccedilalıştırılması desteklenmektedir (Bulut 1996
58)
Eğitim Masraflarının Karşılanmasıyla İlgili Nedenler
Eğitim toplum iccedilinde insanlara eşit bir yer kazanmaları iccedilin gerekli
bilgi beceri tutum ve değerleri kazandırarak kişilerin kendilerini ccedilağın
gerekleri doğrultusunda geliştirmeleri iccedilin imkacircnlar sunmaktadır (UNICEF
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
106
2006 22) Eğitim ccedilocuğun kişiliğinin ve yeteneklerinin geliştirilmesinde en
oumlnemli araccedil olarak kabul edilmektedir (Murnane 1994 296)
İşverenlerin Ccedilocuk İşguumlcuumlne Olan Talebi
Guumlnuumlmuumlzde birccedilok işveren rekabet guumlcuumlnuuml artırmak maliyetlerini
duumlşuumlrmek iccedilin ccedilocuk ccedilalıştırdığını belirtmekte ve ccedilocuk emeğinin
soumlmuumlruumllmesini var olan toplumsal duumlzenin doğal sonucu olarak goumlrmektedir
(UNICEF 1997 27) Bununla birlikte kuumlreselleşen iktisadi yapı oumlzellikle
Uumlccediluumlncuuml Duumlnya Uumllkelerinde ccedilocuk işccedili sayısının artmasına yol accedilmıştır İşguumlcuuml
maliyetinin daha duumlşuumlk olduğu Hindistan Ccedilin Pakistan gibi uumllkelere youmlnelen
uluslararası sermaye iccedilin ccedilocuklar vazgeccedililmez işguumlcuuml kaynağı olarak kabul
edilmektedirler Uzakdoğu uumllkeleri uumlretim suumlreccedillerinde yaygın olarak
kullandıkları ccedilocuk işccedililer nedeniyle gelişmiş batı uumllkeleriyle kolaylıkla rekabet
edebilmektedirler (Baştaymaz 1994 84-85 )
İşverenler yerel ulusal uluslararası rekabet ortamında ve kişisel veya
toplu ccedilıkarlarını korumak iccedilin duumlşuumlk nitelikli ve uumlcretli geccedilici yasadışı ve
tehlikeli iş sunumu iccedilin geccedilimini sağlama zorunluluğunda olan iş ve gelir
istemi iccedilerisinde bulunan ccedilocukları en az eğitim gerektiren niteliksiz işlerin
niteliksiz işguumlcuuml kaynağı olmaları ucuz işguumlcuuml olmaları esnek işguumlcuuml
oumlzelliğine sahip olmaları işe alınıp işten atılmayı saatlik guumlnluumlk haftalık
aylık mevsimlik ccedilalışmayı uumlcretsiz fazla ccedilalışmayı boğaz tokluğuna ccedilalışmayı
meslek oumlğrenmenin doğal gereği olarak goumlruumlp kabullenmeleri uysal olmaları
korunmasız guumlvencesiz yalıtılmış ve oumlrguumltsuumlz olmaları iş konusunda
başkaldırmamaları nedeniyle tercih etmektedirler (Derrien 1994 100-101)
Az-gelişmişlik ve Yoksulluk
Ailenin yeterli ve duumlzenli gelirinin olmaması aile bireylerinin eğitim ve
iş durumu hane buumlyuumlkluumlğuuml ile bu konulardaki eksiklikleri giderecek bir
sistemin olmayışı ya da var olsa bile tam olarak işlemeyişi nedeniyle ailelerin
ccedilocuklarını ccedilalıştırmalarına yol accedilmaktadır Yoksul ailelerde ccedilocuğun ccedilalışması
veya evde kardeşleriyle ilgilenmesi ya da bazı ev işlerini yapması aile buumltccedilesine
katkı olarak kabul edilmektedir Fakat bu yaşananlar sırasında ccedilocuğun
eğitiminden yoksun kalması ve iş hayatında karşılaşabileceği olumsuzluklar
duumlşuumlnuumllmemektedir Ailelerin yeterli gelire sahip olmamaları ekonomik
zorluklar ailelerin ccedilocuklarını okuldan alarak iş yaşamına sokmalarına yol
accedilmaktadır (CcedilSGB 2006 20)
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
107
CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİNİN GECcedilMİŞİ
Tarihsel suumlreccedil incelendiğinde ccedilocukların ccedilalıştırılmasının ccedilok eskilere
dayandığı hatta tarihin her doumlneminde uumlretim faktoumlrlerinden biri olarak
ccedilocukların ccedilalışma hayatında yer aldığı goumlruumllmektedir Tarihi belgeler
incelendiğinde goumlruumllecektir ki ccedilocuklar daima ccedilalışmışlardır İnsanlık tarihinin
ilk yılları boyunca kabilelerin ccedilocukları avlanma balık tutma ve hayvanları
kapanla yakalama uğraşlarında bulunmuşlardır Sonraları kabileler ailelere
ayrıldığında ccedilocuklar ormanlarda tarlalarda uumlruumlnlere ve hayvanlara
bakılmasında aile buumlyuumlkleriyle birlikte ccedilalışmışlardır (Erbay 2008 30)
İnsanlık tarihinin doumlnuumlm noktası olarak kabul edilen Sanayi Devriminden oumlnce
de ccedilocuklar ccedilalışmaktaydılar Sanayileşme sanılanın aksine ccedilalışan ccedilocuk
sayısında oumlnemli artışlara neden olmamıştır (Cunningham ve Viazzo 1996)
Kırsal boumllgede tarımla geccedilimlerini sağlayan aileler ya da kentlerin ccedilevresinde
faaliyet goumlsteren kuumlccediluumlk işletme sahipleri sanayi kapitalizmi karşısında
varlıklarını koruyamayarak dağılmışlardır Buralarda ccedilalışan insanlarda
fabrikalara işccedili olarak başvurmuşlardır Bu iş başvurusunda bulunanların buumlyuumlk
bir boumlluumlmuumlnuuml ise ccedilocuklar oluşturmuştur Bu aşamadan sonra da ccedilocuk
ccedilalışması ccedilocuk işccedililiğine doumlnuumlşmuumlştuumlr (Duyar ve Oumlzener 2003 12)
Sanayi Devrimi ve Ccedilocuk İşccedililik
Buumlyuumlk sosyal değişmelere neden olan Sanayi Devrimi yeni oumlrguumltlenme
ve uumlretim biccedilimi ile makine ccedilağında fabrika duumlzenlerine yol accedilmıştır Yaşanan
sosyal değişmeler ve gelişmeler işccedili sınıfını oluşturmuştur Yeni ccedilalışma
koşulları olgusu iccedilinde ortaya ccedilıkan durum kentlerin hızla insanlarla dolup
taşmasına insanlık onuruna yakışmayan ccedilalışma şartlarına kadın ccedilocuk ve
erkek işccedililerin zor ağır ve insanı hızla yıpratan ortamlarda ccedilalışmalarına neden
olmuştur (Talas 1981 60)
İşverenler arasında yaşanan rekabet işccedililer arasında uumlcretleri duumlşuumlrerek
uumlretim maliyetlerinin azalmasını sağlamış işccedililer arasındaki iş bulma rekabeti
ise işccedilileri işsiz kalmaktansa yoksulluk uumlcreti karşılığında ccedilalışmaya mahkucircm
etmiştir (Guumllmez 1985 72) Oumlrneğin 1846 yılında Belccedilikarsquonın Wallonia koumlmuumlr
ocaklarında on- on iki yaşlarında yaklaşık on bin ccedilocuk ccedilalıştırılmıştır Yine
aynı doumlnemde tuğla imalathanelerinde ccedilalışan ccedilocuklar yağmur ve ruumlzgacircrdan
korunaksız barakalarda barındırılmışlardır Keten ve pamuk imalathanelerinde
yaklaşık 40 C sıcaklıkta ccedilamur iccedilinde ccedilıplak ayakla ccedilalışan ccedilocukların elleri ve
ayaklarının kısa suumlre sonra kangren olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Kibrit
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
108
imalathanelerinde ccedilalışan ve yaşları beşe kadar inebilen ccedilocukların maruz
kaldıkları fosfor nedeniyle kemik gelişimlerinin olumsuz etkilendiği bilinen bir
gerccedilektir (De Herdt 1996 23-39) Sanayi Devrimi ile birlikte yaşam ve
ccedilalışma şartlarının gittikccedile koumltuumlleşmesi işccedililerin toplu tepkilerine neden
olmuştur Bu sebeple de işccedililer daha kısa ccedilalışma suumlreleri iccedilinde daha yuumlksek
uumlcret talebinde bulunmuşlardır Ayrıca ccedilocukların ccedilok kuumlccediluumlk yaşlardan itibaren
ccedilalıştırılmalarının nesiller uumlzerindeki olumsuz etkileri ccedilocuk işccedililiği alanında bir
takım duumlzenlemelerin yapılarak oumlnlemlerin alınmasını sağlamıştır Ccedilocukların
ccedilalıştırılmasına youmlnelik ilk sosyal politika oumlnlemi 1779 yılında İsviccedilrersquonin Zuumlrih
Kantonrsquounda alınmıştır Bu duumlzenleme ile ccedilocukların zorunlu oumlğrenimlerinden
oumlnce tekstil atoumllyelerinde ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Bununla birlikte on
uumlccedil-on dokuz yaşlarındaki ccedilocukların ancak ebeveynleri ve komşuları yanında
dinsel otoritenin denetimi altında ccedilalıştırılabilecekleri kararlaştırılmıştır
(Karataş 1993 89)
İngiliz Parlamentosursquonda kabul edilerek doumlnemin en etkili yasası 1802
tarihli ldquoCcedilırakların Bedensel ve Tinsel Sağlıkları Hakkında Yasardquodır Bu yasaya
goumlre ccedilıraklar geceli guumlnduumlzluuml işverenin yanında kalırlarsa işveren kız ve erkek
ccedilocuklar iccedilin ayrı ayrı yatakhaneler kurmakla yuumlkuumlmluuml tutulmakta ccedilocukların
guumlnluumlk ccedilalışma saatleri 12 saat olarak belirlenmekte ccedilocukların okuma yazma
oumlğrenmeleri iccedilin okula devamlılıkları sağlanmakta ccedilocuklara yılda bir kat giysi
verilmekteccedil ocukların gece ccedilalışmaları yasaklanmaktadır (Talas 1981 266)
TUumlRKİYErsquoDE VE DUumlNYArsquoDA CcedilOCUK İŞCcedilİLİĞİ
Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşccedililiği
Sanayi Devrimi ile Duumlnyarsquoda yaşanan buumlyuumlk ccedilaplı toplumsal değişim
Osmanlı Devletirsquonde de etkili olmuştur Bunun goumlstergesi olarak da ahilik
sistemi ve devamı niteliğinde olan lonca sistemi zayıflamaya başlamıştır
Sanayileşme ccedilabalarının bir sonucu olan işguumlcuuml ihtiyacı ile aynı doumlneme denk
gelen Birinci Duumlnya Savaşı neticesinde yaşanan erkek işguumlcuuml azalması
soncunda kadın ve ccedilocukların fabrikalarda istihdamlarında artışlar yaşanmıştır
Bu doumlnemde ccedilalışma suumlresinin on altı saate ulaştığı ancak bu kadar fazla
ccedilalışmaya karşın uumlcretlerin ccedilok duumlşuumlk olduğu İstanbulrsquoda bez kibrit
fabrikalarında ccedilalışan ccedilocukların tuumlm ccedilalışanların yarısına ulaştığı bilinmektedir
(Guumllmez 1985) Hatta devlet fabrikalarında imparatorluğun farklı şehirlerinden
getirilen yuumlzlerce ccedilocuğun ccedilalıştırıldığı gizlenemez bir gerccedilektir (Quataert
1999 62-63) 1913-1915 yılları arasında gerccedilekleştirilen işccedili sayımında on beş
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
109
bin sanayi işccedilisinin 10rsquounun ccedilocuk ve kadınlardan oluştuğu tespit edilmiştir
Ayrıca bu 10rsquoluk oran 1927 yılında 35rsquoe yuumlkselmiştir (Balamir 1982 99-
117) Osmanlı İmparatorluğu iccedilinde işccedili oumlrguumltlerinin ilk taleplerinin ccedilalışma
şartlarının ve işccedili uumlcretlerinin iyileştirilmesine youmlnelik olduğu 1908-1915 yılları
arasında yapılan grevlerde guumlnluumlk ccedilalışma saatlerinin azaltılması ccedilocukların ve
kadınların sanayide ccedilalıştırılmasının engellenmesi gibi taleplerin diğer talepler
iccedilinde ilk sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir (Duyar ve Oumlzener 2003 25)
Ccedilocuk işccedililiği ile alakalı ilk yasal duumlzenlemeler iccedilinde sayılan ve
bununla birlikte ilk sınırlı kapsamlı iş kanunu olarak bilinen 1921 tarih ve 151
sayılı ldquoEreğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Muumlteallik
Kanunurdquonda işveren-işccedili ilişkileri duumlzenlenmiştir Bu kanunla zorla ccedilalıştırılma
yasaklanmış guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saat olarak belirlenmiş on sekiz
yaşının altındakilerin maden ocaklarında ccedilalıştırılması yasaklanmıştır (Fişek ve
diğ 1997 11) Ayrıca 1923 yılında İzmirrsquode duumlzenlenen İktisat Kongresirsquonde
on doumlrt-on sekiz yaşları arasındaki ccedilocukların guumlnde iki saat eğitim
goumlrmelerinin işverenler tarafından guumlvence altına alınması kararlaştırılarak
ccedilocukların guumlnde altı saatten fazla ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır (Oumlkccediluumln 1981
431) İkinci Duumlnya Savaşırsquonın yaşandığı yıllarda Tuumlrkiyersquode ccedilalışma şartları
koumltuumlleşmiş ccedilocuk işccedililiğinde artışlar yaşanmıştır 1940 yılında ccedilıkartılan Milli
Koruma Kanunu ile iş hayatına sert kurallar getirilmiştir Ccedilocukları ve kadınları
koruyan yasalar goumlrmezden gelinerek guumlnluumlk ccedilalışma suumlresi sekiz saatten on bir
saate ccedilıkarılmıştır Ayrıca ccedilocuklar ve kadınlar da bu suumlreye tabi tutulmuşlardır
(Duyar ve Oumlzener 2003 26-28) Sanayileşme ve bununla bağlantılı olarak
yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil kısa suumlrede uumllkenin işguumlcuuml yapısını değiştirmiştir
Yani uumllkede tarım işccedililerinin sayısı azalırken sanayi işccedililerinin sayısında artış
yaşanmıştır Bu nedenle de tarımsal uumlretimin oranı giderek azalırken sanayi
uumlruumlnlerinin oranında belirgin bir artış yaşanmıştır
Sanayileşmeyle birlikte yaşanan kırsaldan şehre goumlccedil suumlreci şehirleşmeyi
de beraberinde getirmiştir Sanayileşme ile şehirleşme arasındaki kuumlltuumlrel
dengenin sağlanmayışı anlamına gelen ldquoSanayileşmesiz kentleşmerdquo olarak
belirtilen suumlrecin bir sonucu olarak da gecekondu mahalleleri meydana gelmiştir
(Tuumlrkdoğan 1974 1)
Boumllgesel geri kalmışlık sonucunda meydana gelen iccedil goumlccedil hızlı nuumlfus
artışı bireylerin gelirlerini yuumlkseltme ccedilabası şehirleşme buumlrokratik engeller
istihdam vergilerinin yuumlksek oluşu işsizlik gibi sebeplerle enformel sektoumlrlerin
sayısı artmıştır (Algan 2004) Bununla birlikte guumlnuumlmuumlzde yapılan
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
110
araştırmalara goumlre ccedilocuk işccedililer buumlyuumlk oranda kuumlccediluumlk işletmelerde ve enformel
sektoumlrde istihdam edilmektedirler (ILO 1996 5) Tuumlrkiyersquode ccedilok sayıda ccedilocuk
ailelerinin geccedilimine katkıda bulunmak amacıyla ccedilok erken yaşlarda ccedilalışma
yaşamında yer almaktadır (Başyatmaz 1994 37 Kahramanoğlu 1996 56)
2006 yılı Tuumlrkiye İstatistik Kurumu (TUumlİK) verilerine goumlre Tuumlrkiyersquode
kentlerde 456000 kırsal kesimde ise 500000 ccedilocuk işccedili bulunmaktadır
Tablo 1 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Sektoumlrel Dağılımı
Sektoumlrler Tarım Sanayi Ticaret Hizmet
Erkek 203000 239000 175000 67000
Kız 189000 83000 30000 22000
Toplam 392000 322000 205000 89000
Kaynak TUumlİK-2006
Tablo 1rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi buumltuumln sektoumlrlerde en fazla erkek ccedilocuklar
ccedilalıştırılmaktadır Ccedilocuk daha ccedilok tarım ve sanayi sektoumlrlerinde istihdam
edilmektedirler Ccedilocuk en az hizmet sektoumlruumlnde istihdam edilmektedir
Tablo 2 Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocukların Uumlcret Accedilısından Dağılımı
Uumlcret
Durumları
Uumlcretli veya
Yevmiyeli
Kendi hesabına
veya İşveren
Uumlcretsiz Aile
İşccedilisi
Erkek 350000 20000 262000
Kız 163000 6000 257000
Toplam 513000 26000 519000
Kaynak TUumlİK-2006
Tablo 2rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi ccedilocuklar daha ccedilok uumlcretsiz aile işccedilisi
olarak ccedilalıştırılmaktadırlar Bununla birlikte 513 bin ccedilocuk ise uumlcretli veya
yevmiyeli olarak istihdam edilmektedir
Duumlnyada Ccedilocuk İşccedililiği
Birleşmiş Milletler Ccedilocuk Fonu (UNICEF)rsquona goumlre guumlnuumlmuumlzde
Duumlnyarsquoda 250 milyon ccedilocuk işccedili bulunmaktadır Bu ccedilocuklar duumlşuumlk eğitim
sağlık ve hayat standartlarına sahiptirler Ccedilocuklar ccedilok koumltuuml şartlarda uzun
saatler ccedilalışmaktadırlar Ccedilalışmaları karşılığında da ccedilok duumlşuumlk uumlcretler
almaktadırlar Ccedilocuklar hem gelişmekte olan hem de gelişmiş uumllkelerde
ccedilalıştırılmaktadırlar (BBC1998) Yaklaşık bir milyon ccedilocuk seks ticaretinde
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
111
kullanılmaktadır Uumlccedil yuumlz bin ccedilocuk ise asker olarak otuz uumllkede
ccedilalıştırılmaktadırlar Duumlnyarsquoda genelde on altı yaşından kuumlccediluumlk kız ccedilocukları
ccedilalıştırılmaktadır Duumlnyarsquodaki ccedilocukların 17rsquosi ccedilalıştırılmaktadırlar (AIF
2010)
Bazı uumllkelerdeki ccedilocuk işccedililiğini incelediğimiz zaman karşımıza şoumlyle
bir tablo ccedilıkmaktadır Afganistanrsquoda ccedilocuklar yedi-sekiz yaşlarında ccedilalışmaya
başlamaktadırlar Ccedilalışan ccedilocukların yuumlzde sekseni ise dokuz yaşındadır
Afganistanrsquoda ccedilocukların sadece yuumlzde on beşi okula devam etmektedir
Ccedilocukların ccedilalıştırılmalarının ana sebebi ise aile buumltccedilesine katkıda bulunmaktır
Afganistanrsquoda kız ccedilocukları babalarının ya da erkek kardeşlerinin yanında
ccedilalışmaktadırlar Ccedilocuklar bir haftada yetmiş saatten fazla ccedilalışmaktadırlar
Ccedilocukların aldıkları guumlnluumlk uumlcretleri 357-582$ arasında değişmektedir
(Berger 2012) Gelişmekte olan uumllkelerden bir diğeri olan Bolivyarsquoda
ccedilalıştırılan ccedilocuk işccedililerin sayısı da fazladır Bolivyarsquoda ccedilocuklar oumlzellikle
maden sektoumlruumlnde ccedilalıştırılmaktadırlar 2005 rakamlarına goumlre Bolivyarsquoda
guumlmuumlş ve altın madenlerinde yaklaşık yedi bin ccedilocuk ccedilalıştırılmaktadır
Bolivyarsquoda yoksul aileler ccedilocuklarının madenlerde ccedilalıştırılmalarına izin
vermektedirler Boumlylece ccedilocuklar okul masraflarını da ccedilıkarmaktadırlar
(UNICEF 2011) Duumlnyarsquonın en gelişmiş uumllkelerinden olan Amerika Birleşik
Devletlerirsquonde (ABD) ccedilocukların ccedilalıştırılmasına 1800rsquoluuml yıllarda başlanmıştır
Bu yıllarda ccedilocuklar daha ccedilok tarım işlerinde ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yılların
ortalarında ccedilocukların değeri işverenler tarafından daha da anlaşılmıştır Ccediluumlnkuuml
ccedilocuklar daha duumlşuumlk uumlcretler karşılığında daha fazla ccedilalıştırılıyorlardı Ccedilalışan
ccedilocukların yaşları yedi ile on iki arasında değişiyordu Bu doumlnemde erkek
ccedilocuklara uumlcret olarak elli beş ABD doları verilirken kız ccedilocuklara ise yirmi iki
ABD doları veriliyordu (Whaples 2010)
Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnyarsquoda en fazla ccedilocuk işccedili Afrika
kıtasında bulunmaktadır Oumlzellikle Sahra Afrikarsquosı ile birlikte Doğu ve Orta
Afrikarsquoda ccedilocuk işccedililer yoğun bir şekilde istihdam edilmektedirler Ccedilocuk
istihdamında Afrika kıtasını Guumlney Asya izlemektedir Ayrıca toplam ccedilocuk
istihdamı iccedilinde en fazla erkek ccedilocuklar istihdam edilmektedir
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
112
Grafik 1 Gelişmekte olan uumllkelerdeki 5-14 yaş arasındaki ccedilocuk işguumlcuumlnuumln
goumlruumlnuumlmuuml(Yuumlzdelik DağılımUNICEF2011)
ABDrsquode ccedilocukların ccedilalışma şartlarını duumlzenleyen ilk yasa
Massachusetts Law adıyla 1837 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasada on beş yaşının
altındaki ccedilocukların ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır Ccedilocuklar bir yıl iccedilinde en az
uumlccedil ay okula devam edeceklerdi 1900 yılında yirmi doumlrt eyalette en duumlşuumlk
ccedilalışma yaşı olarak on doumlrt yaşı belirlenmiştir 1916 yılında ccedilıkarılan The
Keating-Owen Act yasası ile on altı yaşından kuumlccediluumlklerin maden işlerinde
ccedilalıştırılmaları yasaklanmıştır 1924 yılında ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılması
yasaklanmıştır Fakat ABDrsquonin tamamında etkili bir şekilde uygulanamamıştır
Teknoloji geliştikccedile ccedilocuk işccedili oranı da duumlşmuumlştuumlr (Whaples 2010)
Guumlnuumlmuumlzde ise ABDrsquode ccedilocuklar daha ccedilok ccedilocuk bakıcılığı ve nakliyat
işlerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocuk işccedililerin 43rsquouuml serbest ccedilalışmaktadır
24rsquouuml ise bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışmaktadırlar On beş yaş ve uumlzerindeki
ccedilocuklar arasında bir iş yerine bağlı olarak ccedilalışma eğilimi daha fazladır Bu
oran 56rsquodır Ccedilocuklarını ccedilalıştıran aileler yoksul ve az ccedilalışacak yetişkine
sahip olan ailelerdir Ccedilocuklar araba tamir atoumllyelerinde hayvan ccediliftliklerinde
bahccedilecilik işlerinde ccedilocuk bakıcılığı ev temizliği işlerinde kasiyer olarak
kapıcılık işlerinde ve restoranlarda ccedilalışmaktadırlar (BLS 2000) İngilterersquode
ise ccedilocuk işccedililik durumu şu şekildedir On sekizinci yuumlzyılın sonlarında on
dokuzuncu yuumlzyılın başlarında İngilterersquode sanayi devrimi gerccedilekleşmiştir Bu
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
113
nedenle de İngiltere ccedilocuk işccedililiğinin goumlruumllduumlğuuml ilk uumllkedir Sanayi
devriminden oumlnce fakir ailelerin ccedilocukları kırsal boumllgelerde ccedilalıştırılıyorlardı
Daha sonra ccedilocuklar dokuma tezgacirchlarında ccedilalıştırılmaya başlanmıştır Boumlylece
ccedilocukların aile ekonomisine katkı sağlamaları amaccedillanmıştır (Tilly ve
Scott1978 12) Ayrıca bu doumlnemde ccedilocuklar ccediliftliklerde hayvancılık ve tarım
ile ilgili işlerde de ccedilalıştırılıyorlardı Oumlrneğin bu doumlnemde erkek ccedilocuklar sığır
ve koyunların meralarda otlatılması ile ilgilenirlerken kız ccedilocuklar ise
tavukların bakımından ve sığırlardan suumlt sağımından sorumluydular Yine bu
doumlnemde bazı ccedilocuklara ccedilalışmaları karşılığında uumlcret verilmek yerine bazı
işletmelerde ticaretin nasıl yapılacağı ile ilgili eğitici bilgiler verilmiştir Bu
eğitimlerin sonunda başarılı olan ve yirmi bir yaşına ulaşanlar tuumlccar olarak
goumlrevlendirilmişlerdir İngilterersquode ccedilocukların korunmasına youmlnelik ilk yasa
1788 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa ile ccedilocukların ccedilalışma şartlarının
duumlzeltilmesi amaccedillanmıştır Ccediluumlnkuuml bu doumlnemde on iki yaşındaki kız ccedilocukları
duumlşuumlk uumlcret karşılığında evlerde temizlik mutfak işleri ccedilocuk bakımı alış-
veriş gibi işlerde ccedilalıştırılıyorlardı Bu ccedilocukların ccedilalışmalarının tek gayesi aile
buumltccedilelerine katkıda bulunmaktı Bu doumlnemde ccedilocuklar fabrikalarda ve tarım
arazilerinde ağır ccedilalışma şartları altında duumlşuumlk uumlcret karşılığında bir problem
yaşandığı takdirde ağır ceza uygulamaları ile ccedilalıştırılıyorlardı 1800rsquoluuml yıllarda
fabrika işccedililerinin yaklaşık 80-90rsquoı ccedilocuklardan oluşuyordu (Collier 1964)
Yine bu doumlnemde beş-altı yaşındaki ccedilocuklar koumltuuml ccedilalışma ve barınma şartları
altında guumlnde doumlrt şilin karşılığında haftada altı guumln ccedilalıştırılıyorlardı Doumlnemin
fabrika sahiplerine goumlre rekabetin artırılabilmesi iccedilin ccedilocukların ccedilalıştırılmaları
şarttı Yine doumlnemin işverenlerine goumlre bu ccedilocuklar ccedilalışarak ailelerine ve uumllke
ekonomisine katkıda bulunuyorlardı 1833 yılında ccedilocuk işccedilileri yasası ccedilıkarıldı
Bu yasa ile ccedilocukların ve kadınların guumlnluumlk ccedilalışma suumlreleri on saat olarak
belirlenmiştir (Tuttle 2010) Guumlnuumlmuumlzde de İngiliz iş ccedilevresi yatırımda
bulundukları uumllkelerde ccedilocuk işccedililerin kullanılmasını teşvik etmektedirler Bu
uumllkeler arasında Pakistan Bangladeş Hindistan Brezilya Nepal Tayland El
Salvador Tanzanya ve Kosta Rika gibi uumllkeleri saymak muumlmkuumlnduumlr (BBC
1998)
Duumlnyarsquonın en hızlı ekonomik buumlyuumlme oranına sahip olan Ccedilinrsquode ise
mevcut işguumlcuumlnuumln 116rsquosı ccedilocuklardan oluşmaktadır Ccedilinrsquode on altı yaşının
altındakilerin ccedilalıştırılmaları yasaktır Fakat Ccedilinrsquoin kıyı boumllgelerinde ve guumlney
boumllgelerinde fakirliğin yoğun olarak yaşandığı boumllgelerde ccedilocuk işccedililik
yaygındır Ccedilocuklar oyuncak uumlretimi gıda uumlretimi tekstil gibi sektoumlrlerde
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
114
ccedilalıştırılmaktadırlar Ccedilocukların tercih edilmelerinin nedeni ise kuumlccediluumlk elleri ve
iyi goumlren goumlzleri ile yetişkinlere goumlre daha verimli olmalarıdır Ccedilinli aileler
eğitim masrafları yuumlksek olduğu iccedilin ccedilocuklarını okula goumlndermek yerine
ccedilalıştırmayı tercih etmektedirler Eğitim masraflarının yuumlksek olması
ccedilocukların ccedilalıştırılmasındaki en oumlnemli faktoumlrlerden biridir Kuumlccediluumlk yaştaki
ccedilocukları ccedilalıştıkları yerlerde ciddi yaralanmalar ve oumlluumlmlerle
karşılaşılmaktadır Ayrıca ccedilocuklar bu ccedilalışmaları sırasında da psikolojik
problemler yaşamaktadırlar Ccedilinrsquode tekstil fabrikalarında ccedilocuklar on altı saat
ccedilalışmaktadırlar İş tezgacirchlarının altında da uyumaktadırlar Ccedilalışma alanları da
genelde iki yuumlz metre karedir Ccedilinrsquode ccedilocuk işccedili ccedilalıştırılan bir iş yerine her bir
işccedili başına 5000 Yuan para cezası verilmektedir (BBC 1998)
Buumltuumln Duumlnyarsquoda olduğu gibi Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililiği oumlnemli
sorunların başında gelmektedir Yoksul ailelerin ccedilocukları iyi olmayan ccedilalışma
şartlarında duumlşuumlk uumlcretler karşılığında ccedilalıştırılmaktadırlar Hindistanrsquoda da
ccedilocuk işccedililiğin temel nedeni yoksulluktur Ccediluumlnkuuml ccedilocuklar yoksul aileler iccedilin
bir gelir kapısıdır Hindistanrsquoda yapılan araştırmalara goumlre ccedilocukların aile
buumltccedilesine katkısı 30-37 duumlzeyindedir Ccedilocuklar yerel boumllgelerde tarım
arazilerinde ccedilalıştırılmaktadırlar Yalnız Hindistanrsquoda ccedilocuklara uumlcret vermek
yerine ailelerine borccedil başka bir ifade ile kredi verilmektedir Bu nedenle de
aileler ccedilocukları suumlreklilik arz eden bir şekilde ccedilalıştırmak zorunda
kalmaktadırlar Ayrıca soumlz konusu borccedil verme ya da kredi sistemi resmi ya da
yazılı bir belgeye dayanmamaktadır Bununla birlikte kırsal kesimden şehirlere
goumlccediller arttıkccedila da ccedilocuk işccedililik oranı artmaktadır Son yıllarda Hindistanrsquoda
oumlzellikle duumlşuumlk teknoloji gerektiren sektoumlrlerde muazzam bir buumlyuumlme
yaşanmıştır Bu nedenle bu sektoumlrler rekabet guumlccedillerini koruyabilmek iccedilin duumlşuumlk
uumlcret karşılığında ccedilocukları ccedilalıştırmaktadırlar Hindistanrsquoda ccedilocuk işccedililerle
ilgili en son yasa 1986 yılında ccedilıkarılmıştır Bu yasa goumlre on doumlrt yaşından
kuumlccediluumlklerin ccedilalıştırılması yasaktır (AIF 2010)
Sonuccedil ve Oumlneriler
Uluslararası Ccedilalışma Oumlrguumltuuml (ILO) tahminlerine goumlre gelişmekte olan
uumllkelerde beş ile on doumlrt yaşları arasında ccedilalışan ccedilocuk sayısı 250 milyondan
fazladır Toplumların geleceği olan bu ccedilocuklar erken yaşlarda iş hayatının
tehlikeli şartlarıyla yuumlzleşmektedirler Ccedilocuğun ccedilalışması ccediloğu zaman
eğitimden yoksun kalmasına ruhsal ve fiziksel gelişiminin olumsuz
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
115
etkilenmesine neden olmaktadır (Şişman 2004 1) Bu nedenle de uumllkeler her
accedilıdan gelişimini tamamlayamamış toplumlara doumlnuumlşmektedirler
Ccedilocukların iş hayatı iccedilinde yer almalarının birccedilok farklı nedeni
bulunmaktadır Bunlar iccedilinde en oumlnemli nedenler yoksulluk eğitim
masraflarının yuumlksek olması ve bazı ailelerin eğitimi gereksiz goumlrerek
ccedilocuklarının erken yaşlarda ccedilalışma hayatına atılmalarının tercih etmeleridir Bu
nedenle ccedilocuk işccedililiğini oumlnlemek iccedilin yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak
muumlmkuumlnduumlr
Yetişkin erkeklerin aldıkları uumlcretler artırılmalı sosyal guumlvenlik
sistemleri kurulmalı var olanlar da daha işlevsel hale getirilmelidirler
Boumlylece diğer aile uumlyelerinin ccedilalışma yaşamında yer almalarına gerek
kalmayacaktır Başka bir ifadeyle ailelerin ccedilocuğun aile buumltccedilesine
yapacağı ekonomik katkıya bağımlılığı azalacaktır
Ccedilocuk emeğinin kullanımını oumlnlemek iccedilin hazırlanan
mevzuatlardaki cezai yaptırımlar daha da arttırılmalıdır Oumlrneğin idari
para cezaları arttırılmalıdır Gerekirse ccedilocuğunu kuumlccediluumlk yaşta ccedilalıştıran
ebeveynlere hapis cezası da uygulanmalıdır
Ccedilocukların zorunlu eğitim suumlreleri arttırılmalıdır Boumlylece
ccedilocuklar işguumlcuuml piyasalarından uzak tutulacaklardır Sonuccedilta da ccedilocuk
işccedililik oranları duumlşecektir
Araştırma ve geliştirme ccedilalışmaları huumlkuumlmetler tarafından
desteklenmelidir Yeni teknoloji uumlruumlnlerinin işletmeler tarafından
kullanımı vergi indirimi gibi youmlntemlerle teşvik edilmelidir Eğer yeni
teknoloji uumlruumlnuuml makine ya da araccedilların kullanımı artarsa niteliksiz işguumlcuuml
olarak değerlendirilen ccedilocuklar tarafından yapılan işler makineler
aracılığıyla yapılmaya başlanacaktır Boumlylece ccedilocuklar yeni teknolojiyi
kullanabilecek fiziki ve zihinsel yeterliliğe sahip olmadıkları iccedilin ccedilalışma
yaşamından uzaklaşmış olacaklardır
KAYNAKLAR
Akyuumlz E (2000) Ulusal ve Uluslararası Hukukta Ccedilocuğun Haklarının ve
Guumlvenliğinin Korunması Ankara Milli Eğitim Yayınevi
Algan N (2004) Tuumlrkiyersquode Kayıtdışı Sektoumlr Boyutları Etkileri ve Kayıtdışı
Sektoumlruuml Kuumlccediluumlltme Konusunda Oumlneriler
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
116
httpwwwtiskorgtrisveren_sayfaaspyazi_ id=102 8ampid
=58(01042012)
Azad India Foundation (AIF) (2010) Child Labour in India
httpwwwazadindiaorgsocial-issueschild-labour-in-
indiahtml(01032012)
Balamir A (1982) ldquoTuumlrkiyersquode İmalat Sanayinde Ccedilocuk İşguumlcuumlrdquo Nuumlfusbilim
Dergisi S 4 s 99-107
BAŞTAYMAZ Tahir (1994) Formel ve Enformel Sektoumlrlerde Ccedilalışan
Ccedilocuklar ve Sanayiye Etkileri Tuumlrkiyersquode Ccedilocuk İşguumlcuuml Ankara TİSK
Yayını
Berger H (2011) Child amp bonded labour in Afghanistans brick kilns New
Survey highlights obstacles to ending practice
httpwwwiloorgasiainfopublicprWCMS _172721lang--
enindexhtm(06032012)
British Broadcasting Corporation (BBC) (1998) The facts about Child Labour
httpnews bbccouk2hi85472stm(03042012)
Bulut I (1996) Ccedilocuk Ccedilalıştırmasının Psiko-Sosyal Boyutları ve Sonuccedilları
Kahramanoğlu Ertan (Ed) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve
Ccediloumlzuumlm Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler
Yuumlksek Okulu ve Friedrich-Naumann Vakfı Ortak Yayını
Bureau of Labor Statistics (BLS) (2000) A detailed look at employment of
youths aged 12 to 15 httpwwwblsgov opubrylfpdf chapter3pdf
(15032012)
Collier F (1964) The Family Economy of the Working Classes in the Cotton
Industry 1784-1833 Manchester Manchester University Press
Cunningham Hugh P Viazzo (2000) Some issues in the historical study of
Child Labour Child Labour in historical perspective 1800-
1985httpwwwunicefircorgpublicationspdfhisper_childlabourpdf(
15042012)
Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı (CcedilSGB) (2006) Ccedilocuk İşccedililiğine Hayır
Ccedilocuk İşccedililiğinin Oumlnlenmesi İccedilin Zamana Bağlı Politika ve Program
Ccedilerccedilevesi Ankara Ccedilalışma ve Sosyal Guumlvenlik Bakanlığı Yayını
De Herdt R (1996) Child Labour in Belgium 1800-1914 Child Labour in
Historical Perspective 1800-1895 Case Studies from Europe Japan
and Colombia (Cunnungham H Viazzo PP ed) UNICEF
International Child Development Centre Instituto Degli Innocenti
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
117
Derrien JM (1994) Ccedilocuk Ccedilalıştırılması ile İlgili Politika Hazırlanması ve İş
Denetimi Eğitim Kılavuzu (Ccedilev Haluk Başccedilıl Buumllent Piyal) Ankara
ILO Yayınları
Duyar İ Oumlzener B (2003) Ccedilocuk İşccedililer Ccedilarpık Gelişen Bedenler Ankara
Uumltopya Yayınevi
Ennew Judith W Myers D Plateau (2005) Defining Child Labour as if
Human Rights Really Matter Child Labour and Human Rights
London Lynne Rienner Press
Erbay E (2008) Ccedilocuk İşccedili Olmak ndashCcedilocuk İşccedililiğine Retrospektif Bakış
Ankara Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Yayını
Ertuumlrk Y (1994) Patterns of Child Labour in Rural Turkey Ankara ILO
Yayınları
Fişek G Ş Oumlzşuca M Şuğle (1997) Sosyal Sigortalar Kurumu Tarihi 1946-
1996 Ankara Tuumlrkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları
Guumllmez M (1985) Tanzimatrsquotan Sonra İşccedili Oumlrguumltlenmesi ve Ccedilalışma
Koşulları(1839-1919) İstanbul İletişim Yayınları
International Labour Organization (ILO) (1996) Child Labour What is To Be
Done Document for Discussion at the Informal Tripartite Meeting at
the Ministrial Level Geneva International Labour Office Press
İlik B Tuumlrkmen Z (1994) Ccedilocuk İşccedililiğinin Temel Nedenlerinden Birisi
Olan İccedil Goumlccedil Araştırma Projesi Dokuumlmanı Ankara ILO Yayınları
Kahramanoğlu E (1996) Tuumlrkiyersquode Ccedilalışan Ccedilocuklar Sorunu ve Ccediloumlzuumlm
Yolları Ankara Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu
ve Friedrich Naumann Vakfı Yayını
Karataş K (1993) ldquoCcedilocuk İşguumlcuuml Sorunu Nedenleri Sonuccedilları ve Ccediloumlzuumlm
Oumlnerilerirdquo Hacettepe Uumlniversitesi Sosyal Hizmetler Yuumlksekokulu
Dergisi S1-2-3 s 85-102
Koumlksal A (1992) Ccedilıraklık Eğitim Merkezine Devam Eden ve Etmeyen 15-18
Yaş Grubu Ccedilalışan Ccedilocukların Ccedilalışma Koşulları ve Sorunları Uumlzerine
Karşılaştırmalı Bir Araştırma Basılmamış Yuumlksek Lisans Tezi Ankara
Ankara Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml
Murnane R (1994) Education and Well-Being of the Next Generation
Confronting Poverty Prescriptions for Change (ed Dangizer S
Sandefur G Weinberg D) Library Congress Cataloging Pulbication
Data USA Harvard College Press
Şahin L Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 103-118
118
Oumlkccediluumln G (1981) Tuumlrkiye İktisat Kongresi 100 Yıl Doğum Yılına Atatuumlrkrsquoe
Armağan Dizisi Ankara AUumlSBF Yayını
Quataert D (1999) Sanayi Devrimi Ccedilağında Osmanlı İmalat Sektoumlruuml (Ccedilev
Tansel Guumlney) İstanbul İletişim Yayınları
Rodgers Gerry G Standıng (1981) Child Work Poverty and
Underdevelopment Geneva ILO Press
Senemoğlu N (1997) Eğitim Sorunları Sanayi Boumllgelerinde Ccedilalışan
Ccedilocukların Sorunları Ankara TİSK Yayınları
Şişman Y (2004) Sokakta Ccedilalışan Ccedilocukların Yaşam Koşulları ve Gelecek
Beklentileri Sorunlar ve Ccediloumlzuumlm Oumlnerilerine Youmlnelik Eskişehir Oumlrneği
Eskişehir Anadolu Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi
Yayınları
Talas C (1981) Ccedilocuk Ccedilocuk Haklarının Evrimi ve Uumllkemizdeki Durumu
Ankara AUumlSBF Yayını
Tılly A Louise J W Scott (1978) Women Work and Family New York
Holt Rinehart and Winston Press
Tuumlrkdoğan O (1974) Yoksulluk Kuumlltuumlruuml Gecekonduların Toplumsal Yapısı
Erzurum Atatuumlrk Uumlniversitesi Basımevi
Tutle C (2010) Child Labor during the British Industrial
Revolutionhttpehnetencyclopediaarticletuttlelaborchildbritain
(02022012)
United Nations Childrens Fund (Unicef) (1997) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu
1997 Ankara UNICEF Yayını
United Nations Childrens Fund (Unicef) (2006) Duumlnya Ccedilocuklarının Durumu
2006 Ankara UNICEF Yayını
United Nations Childrens Fund (Unicef) (2011) Young Bolivians on working
in one of the Worlds most dangerous mines Hata Koumlpruuml başvurusu
geccedilerli değil unicef org info by country bolivia _5886 7html
(01042012)
Usta S (1995) ldquoTuumlrkiyersquode Ccedilocuğun Korunmasırdquo İstanbul Buumlrosu Dergisi
Cilt 69 S 1-2-3 s 86-94
Whaples R (2010) Child Labor in the United States
httpehnetencyclopedia articlewhapleschildlabor(01042012)
Youmlruumlkoğlu A (2000) Değişen Toplumda Aile ve Ccedilocuk İstanbul Oumlzguumlr
Yayınları
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
119
Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquode Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Sistemleri
Halil Kızılaslan1 Ayşe Yalccedilın
2
Oumlzet
Avrupa Birliği uumllkeleri ve Tuumlrkiye yaş meyve ve sebze uumlretimi bakımından
duumlnyanın oumlnde gelen uumlreticileri arasında yer almaktadır 2009 FAO rakamlarına goumlre
duumlnya meyve uumlretiminde ABnin payı 1035 Tuumlrkiyenin payı ise 24 sebze
uumlretiminde ise ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir
Bu nedenle tarım uumlruumlnleri iccedil ve dış pazarında yaş meyve ve sebze oumlnemli bir paya
sahiptir ve bu sektoumlrde buumlyuumlk gelişme potansiyeli vardır İhraccedil edilen veya iccedil piyasada
tuumlketilen yaş meyve ve sebzenin uumlreticiden tuumlketiciye ulaşmasını sağlayan birccedilok aşama
bulunmaktadır ve bu aşamalarda uumlruumln ve uumlruumlnde kalite kayıpları olmaktadır Uumlruumln
kaybının ccedilok olması yaş meyve ve sebze pazarlamasında pazarlama sistemlerinin
oumlnemini oumln plana ccedilıkarmaktadır Bu ccedilalışma Tuumlrkiyersquode ve Avrupa Birliğirsquonde yaş
meyve ve sebze uumlretimini dağıtım ve pazarlama sistemlerinin yapısını ve oumlnemini
ortaya koymayı amaccedillamıştır Ayrıca pazarlama sistemlerinin faaliyetlerine youmlnelik
sorunlar ortaya konulmuş bu sorunlara ccediloumlzuumlm oumlnerileri getirilmeye ccedilalışılmıştır
Anahtar Kelimeler Avrupa Birliği Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Pazarlama
Marketing Systems Fresh Fruits and Vegetables of European Union and Turkey
Abstract
European Union countries and Turkey come up among the worlds leading
manufacturers in terms of production of fresh fruits and vegetables According to FAO
figures share of the EUrsquos is 1035 in world fruit production of 2009 Turkeyrsquos share
24 7 of the share of vegetable production in the EU Turkeyrsquos share stood at 284
in agriculture Therefore agriculture products in domestic and foreign market fresh fruit
and vegetables have an important role of this sector and has a great potential for
development There exist a number of stages which provide access to that Fresh fruits
and vegetables exported or consumed in the domestic market reached from producers to
consumers İn these stages there are some product quality loses and product loses
Product loss is not much fresh fruit and vegetable in marketing systems the importance
of marketing brings to the fore This study has aimed to come out the production of
fresh fruits and vegetables in Turkey and the European Union and to reveal the
1 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml
halilkizilaslangopedutr 2 Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml
yalcinaysehotmailcom
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
120
importance and the structure of distribution and marketing systems of these products In
addition the problems for activities of marketing systems are being introduced
solutions to these problems are presented
Keys Words EU Turkey Fresh fruit and vegetables Marketing
1GİRİŞ
Marketing soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak dilimize geccedilmiş olan pazarlama
kelimesi koumlk olarak market (pazar) kelimesinden tuumlremiştir (Anonim 2007)
Genel olarak pazarlama uumlretimden tuumlketime veya ihracata kadar kuruluş
organizasyon fiyat ve finansman gibi buumltuumln iccedil pazarın entegrasyonunu ve
maliyet faaliyet ve hizmetlerini ve bunları duumlzenleyen hukuk ve tedbirleri iccediline
alan bir kavramdır Pazarlama oumlzet olarak talebin tanınması değerlendirilmesi
ve tahmin edilmesi talebin artması canlandırılması ve harekete geccedilirilmesi ve
talebin karşılanması olarak tanımlanan temel faaliyetlerin tuumlketici ihtiyaccedillarının
tespiti ile talep edilen mal ve hizmetlerin satış ve dağıtımı hedefine
youmlneltilmesidir (Alpkent 1995)
Tarım uumlruumlnleri pazarlaması tarım uumlruumlnlerinin uumlretim yerlerinden satış
yerlerine oradan da tuumlketicilere geccedilme hareketini sağlayan faaliyetleri
kapsamaktadır Pazarlama aşamasında uumlreticiden tuumlketiciye kadar olan doumlnemde
uumlruumln kaliteli olmalı ayrıca yeterli miktarda ve duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek
tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde olmalıdır Tarımsal pazarlama
tarımsal uumlruumlnuumln uumlreticiden tuumlketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların
tuumlmuumlnuuml iccediline alan bir sistemdir Tarımsal pazarlama gerek uumlretimin zayi
olmadan tuumlketiciye ulaştırılması ve işlenmesi gerekse iyi bir şekilde pazara
sunulması aracılara uygun kar oranları iccedilinde yapılması ve fiyatın ayarlanması
ile uumlretici ve tuumlketici gelirleri uumlzerine ve dolayısıyla uumllke ekonomisine oumlnemli
derecede etkili olmaktadır (Dere 2006)
Pazarlama kanallarının oldukccedila uzun olması ve fazla işguumlcuuml ihtiyacı
nedeniyle diğer birccedilok uumlruumlne goumlre meyve ve sebze uumlreticileri satış değerinden
ccedilok az oranda pay alırken tuumlketicilerde bu uumlruumlnlere yuumlksek bir fiyat oumldemek
zorunda kalmaktadırlar (Akbay vd 2005)
Tarımsal pazarlama kanalları uumllkeden uumllkeye ccedileşitli farklılıklar
goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml her uumllkenin tarımsal uumlretim yapısı beslenme
alışkanlıkları ve tuumlketicilerin talepleri birbirlerinden farklı oumlzellik
goumlstermektedir Tuumlrkiyersquode de tarımsal pazarlama kanalları uumlruumlnden uumlruumlne ve
boumllgeden boumllgeye farklılıklar goumlstermektedir (Anonim 2010e)
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
121
Meyve ve sebze uumlruumlnleri oumlnemli tarım uumlruumlnleridir ve ulusal ekonomide
oumlnemli bir paya sahiptir Meyve ve sebze enduumlstrisi farklı oumlzellikte arz ve talebe
sahip ccedilok sayıda uumlruumlnden oluşmaktadırYaş meyve ve sebzelerle ilgili yapılan
ccedilalışmalarda uumlretimden kaynaklanan sorunların yanı sıra pazarlama
sorunlarının da oumlnemli olduğu ve ccediloumlzuumlmlenmesi gereği vurgulanmaktadır
Ccediluumlnkuuml yaş meyve ve sebzeler pazarlama kanalları iccedilerisinde ccedileşitli aşamalarda
ve pazarlarda farklı işlemler goumlrmektedirYaş sebze ve meyve uumlretimi yuumlksek
miktarlarda gerccedilekleşmesine rağmen ticareti yeterli duumlzeyde değildir Bunun
nedeni etkin bir pazarlama sisteminin kurulmamış olmasıdır
Araştırmada Tuumlrkiye ve AB uumllkelerindeki yaş meyve ve sebze
pazarlaması ve pazarlama sistemlerinin yapısı ortaya konmaya ccedilalışılmıştır
Ayrıca Duumlnya AB uumllkeleri ve Tuumlrkiyersquodeki yaş meyve ve sebze uumlretim ve
ticaretine ilişkin istatistiki veriler ışığında sektoumlruumln son yıllardaki gelişimi
incelenmiştir
2DUumlNYA AVRUPA BİRLİĞİ VE TUumlRKİYErsquoDE YAŞ MEYVE VE
SEBZE UumlRETİMİ VE DIŞ TİCARETİ
21 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Meyve ve Sebze Uumlretimi
Grafik 1rsquode Duumlnya meyve uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir
Grafik 1rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi 2009 yılında Duumlnyarsquoda en fazla meyve
uumlreten uumllke 114139129 ton ile Ccedilin olmuştur Bu uumllkeyi Hindistan Brezilya
ABD ve İtalya takip etmiştir Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde bir
oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından daha fazla uumlretim yaparak artan bir
seyir yakaladığı goumlruumllmektedir
Avrupa Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında meyve uumlretiminde
inişler ccedilıkışlar yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini
58947205 ton ile 2007 yılında yapmıştır (Anonim 2011a)
Duumlnya Meyve Uumlretiminde İlk 5 Uumllke + Avrupa Birliği
-
20000000
40000000
60000000
80000000
100000000
120000000
2004 2005 2006 2007 2008 2009
Ccedilin
Hindistan
Brezilya
ABD
İtalya
AB (Toplam)
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
122
Grafik 1 Duumlnya meyve uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim
2011a)
Yaş meyve uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009
doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa
artış trendi goumlruumllmektedir
Grafik 2rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye meyve uumlretimi verilmiştir
Grafik 2rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi Duumlnya yaş meyve uumlretimi 2004 yılında
yaklaşık 5207 milyon ton iken 2009 yılında yaklaşık 5876 milyon tona
yuumlkselmiştir Aynı yıllarda yaş meyve uumlretimi AB-27de yaklaşık 677 milyon
tondan 608 milyon tona inmiş Tuumlrkiyede ise yaklaşık 107 milyon tondan 14
milyon tona yuumlkselmiştir (Anonim 2011a)
Grafik 2 Duumlnya meyve uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin payı ()
(Anonim 2011a)
22 Duumlnya AB ve Tuumlrkiye Sebze Uumlretimi
Grafik 3rsquode Duumlnya Sebze uumlretiminde oumlnemli uumllkeler verilmiştir 2009
yılı ile oumlnceki beş yılın ortalaması değerlendirildiğinde ise ABD ve Rusya
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
123
ortalama değerlerin altında kalmıştır 2009 yılında Avrupa Birliği uumllkelerinin
sebze uumlretimi de 65872550 ton olmuştur
Grafik 3 Duumlnya sebze uumlretiminde ilk 5 uumllke + Avrupa Birliği (Anonim
2011a)
Grafikte Ccedilin ve Hindistanrsquoın 2004-2009 doumlneminde meyve uumlretiminde
olduğu gibi sebze uumlretiminde de bir oumlnceki yılın meyve uumlretim miktarlarından
daha fazla uumlretim yaparak artan bir seyir yakaladığı goumlruumllmektedir
Ccedilin ve Hindistanrsquoı Avrupa Birliği uumllkeleri takip etmektedir Avrupa
Birliği uumllkelerinin 2004-2009 yılları arasında sebze uumlretiminde inişler ccedilıkışlar
yaşadığı goumlruumllmektedir AB uumllkeleri bu doumlnemde en az uumlretimini 64008332 ton
ile 2008 yılında yapmıştır (Anonim 2011a) 2004-2009 doumlneminde Duumlnya AB
ve Tuumlrkiye meyve uumlretiminde değişen oranlarda da olsa artış trendi
goumlruumllmektedir
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
124
Grafik 4rsquode Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminin payı verilmiştir
Grafik 4 Duumlnya Sebze Uumlretiminde Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquonin Payı
() (Anonim2011a)
Sebze uumlretim miktarındaki gelişmelere bakıldığında 2004-2009
doumlneminde Duumlnya AB ve Tuumlrkiye sebze uumlretiminde değişen oranlarda da olsa
artış eğilimi goumlruumllmektedir Duumlnya yaş sebze uumlretimi 2004 yılında yaklaşık 853
milyon ton iken 2009 yılında 941 milyon tona yuumlkselmiştir Aynı yıllarda AB-
27de yaklaşık 72 milyon tondan 65 milyon tona Tuumlrkiyede ise yaklaşık 25
milyon tondan 26 milyon tona yuumlkselmiştir 2009 yılı duumlnya sebze uumlretiminde
ABnin payı 7 Tuumlrkiyenin payı ise 284 duumlzeyinde gerccedilekleşmiştir
(Anonim 2011a)
Tuumlrkiye accedilısından duumlnya yaş meyve ve sebze ticareti incelendiğinde
Avrupa Birliği uumllkeleri Ortadoğu uumllkeleri Bağımsız Devletler Topluluğu ve
Doğu Avrupa uumllkeleri dikkat ccedilekmektedir
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
125
Romanya ve Ukrayna duumlnya yaş meyve ve sebze ithalatında oumlnemli
paya sahip olmayan ancak uumllkemiz ihracatından oumlnemli pay almaya başlayan
uumllkelerdir
Rusya Federasyonu duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatı iccedilinde oumlnemli
yere sahip bir uumllkedir
İngiltere Almanya ve Hollanda duumlnya ithalatı ve uumllkemiz ihracatından oumlnemli
pay alan uumllkeler olarak dikkat ccedilekmektedir
Duumlnya yaş meyve ve sebze ticaretinde dikkat ccedileken bir başka husus da
ccedilevresel baskıların kalite guumlvence proseduumlrlerini etkilemesidir Kaliteyi olumlu
youmlnde etkileyen ancak ccedilevreye olumsuz etkide bulunacak sistemler kabul
goumlrmemektedir
Son yıllarda Avrupa Birliğirsquonde uumlruumlnlerin ccedilevresel boyutu oumlnemli bir
konu haline gelmiştir Bu nedenle uumlreticiler uumlruumlnlerin sadece fiyat kalite
tuumlketici talepleri ve standartlar gibi geleneksel boyutunu değil aynı zamanda
ccedilevresel boyutunu da goumlz oumlnuumlne almak zorundadır Avrupa Birliğirsquone ihracat
yapan firmalar uumlye uumllkelerdeki tuumlketicilerin sağlık ve ccedilevre konusundaki
duyarlılıklarının farkında olmalı ve pazar talebi ve yasal duumlzenlemelere uygun
uumlruumlnler sunarak tuumlketicilerin ihtiyaccedillarını karşılamaya ccedilalışmalıdır Bunun
dışında Avrupa Birliğirsquonde ithal edilen yaş meyve ve sebzeler gıda
kontroloumlrleri tarafından HACCP (Kritik Kontrol Noktaları ve Tehlike Analizi)
sistemi accedilısından kontrol edilmemekle birlikte bu belgenin olması guumlccedilluuml bir
dokuumlman olarak kabul edilmektedir
Avrupa Birliğirsquondeki buumlyuumlk perakendeci gruplar sağlıklı ve kaliteli
uumlruumln tuumlketimini sağlamak iccedilin kendi uumllkelerinde yetiştirilen ya da yurt dışından
ithal edilen tarımsal uumlruumlnlerde aranan asgari standartları GLOBALGAP adı
altında toplamışlardır Soumlz konusu sertifika buguumln ABrsquodeki buumlyuumlk zincir
mağazalarca kabul edilmekte ve istenebilmektedir Ayrıca GLOBALGAP
HACCP sisteminin uygulanmasını da teşvik etmekte ve prensiplerini
desteklemektedir
Duumlnya meyve ve sebze ticaretinin bir diğer boyutu ise organik uumlruumlnlere
olan talebin artmasıdır Tuumlrkiyersquonin tarım alanlarının gelişmiş uumllkeler
duumlzeyinde zarar goumlrmemiş olması ve mevcut yaş meyve ve sebze uumlretim
potansiyeli duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bu potansiyelin değerlendirilmesi oumlnem arz
etmektedir (Anonim 2010a)
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
126
23 Tuumlrkiye Yaş Meyve Sebze İthalatı
Tuumlrkiye sahip olduğu uumlretim alanı ve ekolojik yapısı itibarı ile yaş
meyve ve sebze uumlretiminde kendine yeterli ve ihracat şansına sahip şanslı
uumllkelerden birisidirMuz hindistan cevizi ananas avokado armudu gibi
Tuumlrkiyersquode yetiştiricilik olanağı kısıtlı olan veya yetiştiriciliği muumlmkuumln
olmayan meyveler ithal edilmektedir Bu gibi uumlruumlnler haricinde sezon dışı talebi
karşılamak amacıyla ithalat yapılmaktadır Zaman zaman yeniden ihraccedil yapmak
amacıyla yaş meyve ve sebze ithal edildiği de goumlruumllmektedir Dahilde İşleme
Rejimi kapsamında gıda işleme sanayinin ihtiyaccedil duyduğu bazı ccedileşitlerin (elma
gibi) temini amacıyla da ithalat yapılmaktadır
Bu bağlamda 2009 yılı ithalatı accedilısından yaklaşık 180 bin ton ile muz
50 bin ton ile turunccedilgiller ve 10 bin ton ile hurma ithal edilen başlıca meyveler
olarak dikkati ccedilekmektedir (Anonim 2010b)Tuumlrkiye 2009 yılında 70rsquoi muz
olmak uumlzere 121 milyon ABD doları değerinde meyve ithal etmiştir (Anonim
2010c)
24Tuumlrkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatı
Tuumlrkiyede yaş meyve ve sebze uumlretimi miktar itibarı ile yuumlksek
duumlzeyde olmasına karşın ihracatın uumlretime oranı ccedilok duumlşuumlktuumlr İhracata konu
olan meyve ve sebze ccedileşitlerinin uluslararası piyasalarda talep edilen ccedileşitlere
uygun olmayışı ve uumlretimden tuumlketime miktar ve kalite kayıplarının yuumlksekliği
bu yapının en oumlnemli nedenleri arasındadır
Grafik 5rsquode Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve narenciye ihracatı
verilmiştir
Tuumlrkiyersquode yaş meyve sebze ve narenciyede 2011 yılı ilk uumlccedil ayında
949094497 kg ihracat miktarı ve 699295666 $ ihracat değeriyle bir oumlnceki
yılın aynı ayına goumlre miktarda 34 değerde ise 28rsquolik bir artış meydana
getirmiştir(Anonim2011b)
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
127
Grafik 5 2010 - 2011 ( Ocak - Mart) doumlnemi Tuumlrkiye geneli yaş meyve
sebze ve narenciye ihracatı (Anonim 2011b)
Gruplar iccedilerisinde narenciye miktarda 44 değerde ise 53rsquoluumlk bir
artış goumlstermiş olmuş 2011 yılı ilk uumlccedil ayında 433755329 $rsquolık değerle ilk
sırada yer almıştır (Anonim 2011b)
2011 yılının ilk uumlccedil ayının ihracat rakamlarına bakıldığında Tuumlrkiye
genelinde en fazla ihracat yapılan uumllke miktarda 285583074 kg ve değerde
225589281 $ ile Rusya olmuştur Rusyarsquoyı miktarda 167134759 kg değerde
106986500$ ile Irak ve miktarda 69199221kg 50571691$ ile Ukrayna takip
etmektedir
Tuumlrkiyersquode ihracat yapılan ilk 20 uumllke iccedilinde 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir
oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda 423 değerde ise 470rsquolik artışla İran
en yuumlksek artışı sağlamıştır İranrsquoı miktarda 323 değerde ise 155rsquolik
artışla Guumlrcistan takip etmiştir Bu 20 uumllke iccedilinde ihracattaki en buumlyuumlk azalışın
yaşandığı uumllke 2011 yılı ilk uumlccedil ayında bir oumlnceki yılın aynı ayına goumlre miktarda
41 değerde ise 42rsquolik duumlşuumlşle Polonya olmuştur (Anonim 2011b)
2011 yılının ilk uumlccedil ayının Tuumlrkiye geneli yaş meyve sebze ve
narenciyenin uumllke gruplarına goumlre ihracattaki dağılımına baktığımızda miktarda
442866302 kg ve değerde317403330 $ ile ilk sırada Bağımsız Devletler
Topluluğu vardır Bağımsız Devletler Topluluğunu miktarda 283821907 kg ve
değerde 198857333 $ Ortadoğu Uumllkeleri ve miktarda 186818873 kg ve
değerde 159225830 $ ile Avrupa Birliği Uumllkeleri takip etmektedir
T uumlrkiye yaş meyve sebze ve narenciye ihracatında Bağımsız Devletler
Topluluğursquonun payı 45 Orta Doğu Uumllkelerinin payı 29 ve Avrupa Birliği
Uumllkelerinin payı 2011 yılının ilk uumlccedil ayı rakamlarına goumlre 23 olmuştur
(Anonim 2011b)
25 Tuumlrkiyersquoden Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı
AB Tuumlrkiyersquonin yaş meyve ve sebze ihracatından 40 pay alan en
oumlnemli pazar konumundadır ABrsquone meyve ve sebze ihracatında uumllkeler
itibariyle en ccedilok ihracat yapılan uumllke Almanya ve onu İngiltere İtalya Polonya
Romanya Fransa Belccedilika izlemektedir ABrsquone meyve ihracatında ilk sırayı
kiraz almaktadır Diğer oumlnemli ihracatı yapılan meyveler sırasıyla turunccedilgiller
uumlzuumlm ve yaş incirdir (Oumlzdemir 2008)
Tuumlrkiyersquoden Topluluğa yapılan tuumlm tarım uumlruumlnleri ihracatı 198 sayılı
Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca ad-valorem vergilerden muaf olarak
gerccedilekleşmektedir Ancak bazı uumlruumlnler itibariyle belirli doumlnemlerde guumlmruumlk
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
128
vergisi oumldenmemesi muumlmkuumln olmakla birlikte soumlz konusu bu uumlruumlnler iccedilin bu
doumlnemler dışındaki ihracat Ortak Guumlmruumlk Tarifesi (OGT) hadleri uumlzerinden
vergi oumldenmesi suretiyle gerccedilekleştirilmektedir
Bu uygulamaya tabi uumlruumlnler haricindeki tuumlm meyve ve sebzeler yıl
boyunca Topluluk pazarına guumlmruumlk vergisi muafiyeti ile ihraccedil edilmektedir
Ancak Avrupa Birliğirsquonin Giriş Fiyatı uygulaması nedeniyle ihracatımızın
yoğun olduğu doumlnemlerde sıklıkla vergi ile karşılaşılabilmektedir (Anonim
2011c)
Topluluk 1995 yılı başına kadar yaş meyve ve sebzelerin uumlccediluumlncuuml
uumllkelerden ithalatında uumlccediluumlncuuml uumllke menşeli malların belirli bir fiyattan daha
duumlşuumlk duumlzeyde Topluluk pazarına girmesini oumlnlemek maksadıyla Referans
Fiyatı Sistemi ve buna bağlı olarak ithalatta değişen vergi (prelevman)
uygulamaktaydıAncak Uruguay Raundrsquoun tamamlanmasını muumlteakip
korumanın guumlmruumlk vergilerine dayandırılması ilkesi uyarınca Topluluk ldquoGiriş
Fiyatırdquo adı verilen bir sistemi 1995 başından itibaren yuumlruumlrluumlğe koymuştur Bu
ccedilerccedilevede referans fiyatı ve değişken vergiye (prelevman) son verilirken yıl
boyunca sabit olan spesifik vergi uygulamasına geccedililmiştir (Anonim
2010d)Giriş Fiyat Sistemi AB Komisyonu tarafından bazı uumlruumlnler iccedilin bazı
doumlnemler itibarı ile belirlenmiş ve değişmeyen sabit değerlerdir Bu kapsama
giren uumlruumlnlerin giriş fiyatlarının altında ithal edilmesi halinde ithalat fiyatının
giriş fiyatından duumlşuumlk olma seviyesine goumlre kademeli olarak artan guumlmruumlk
vergisi tahsil edilmektedir Giriş fiyatının 8 (elma ve armutta 12) altına
duumlşuumllmesi halinde ise yuumlksek oranda olan ldquoMaksimum Tarife Bedelirdquo
seviyesinde vergi oumldenmesi gerekmektedir
Standart İthal Değeri (SİD) AB Komisyonu tarafından belirlenen uumlye
pazarlarda satılan her bir yaş meyve sebze iccedilin menşe itibarıyla ve değiştikccedile
guumlnluumlk olarak komisyona bildirilen ortalama temsili fiyatlara goumlre tespit edilen
değerdir (Anonim 2011c)
Uumlruumlnlerin AB uumllkeleri tarafından ithalatı esnasında oumlnemli olan husus
ldquoİthalat Değerininrdquo hesaplanmasıdır İthal edilen malın değeri giriş fiyatından
duumlşuumlk olduğu takdirde fiyatların duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi ya da
maksimum tarife bedeli oumldenmektedir Bu kapsamda ithal edilen malın CIF
değeri giriş fiyatının 100-92rsquosi arasında ise ek vergi İthal edilen malın CIF
değeri giriş fiyatının 92rsquosinden duumlşuumlk ise maksimum tarife bedeli
oumldenecektir
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
129
Bu arada malın ithal değerinin guumlmruumlk giriş beyannamesinin kabul
tarihinde belirlenen SİDrsquoin 8 oranından daha yuumlksek olduğu durumda malın
değerini goumlsteren faturada yanlış beyan olduğu duumlşuumlnuumllecek ve ithalatccedilıdan
teminat istenecektir Bu nedenle malın ithal değeri SİDrsquoin 8rsquoini aşmamalıdır
Bu kapsamda giriş tarihinde geccedilerli olan SİDrsquoin 8 fazlası sabit olarak tespit
edilmiş giriş fiyatından duumlşuumlk ise giriş fiyatından duumlşuumlkluumlğuuml nispetinde ek vergi
ya da maksimum tarife bedeli oumldenmek durumunda kalınmaktadır
Giriş fiyatı seviyeleri oumlnceden bilinmekle birlikte SİD değerlerinin
hemen hemen her guumln değişiklik goumlsteriyor olması ihracatccedilılar accedilısından buumlyuumlk
bir risk oluşturmaktadır Ccediluumlnkuuml uumlruumlnuumln yuumlklenmesi aşamasında SİD yeterince
yuumlksek iken araccedilların AB uumllkesine varış tarihinde ani duumlşuumlş yaşanabilmektedir
Bozulabilir uumlruumlnler olması nedeniyle de araccedilların guumlmruumlk işlemlerinin
gecikmeden yapılması gerekmekte ihracatccedilı uumlruumlnuuml guumlmruumlk oumldeyerek alıcı
uumllkeye sokmak zorunda kalmaktadır(Anonim 2010d)
3TUumlRKİYE ve ABrsquode MEYVE VE SEBZE PAZARLAMA KANALLARI
31Tuumlrkiyersquode Meyve ve Sebze Pazarlama Kanalları
Uumlretici ile tuumlketici arasında uumlretici işletmeden ekonomik ve hukuki
youmlnden tamamen bağımsız aracı veya aracılar varsa bu durumda dolaylı dağıtım
kanallarından ve stratejilerinden soumlz edilebilir O halde dolaylı dağıtımda uumlretici
işletmeden bağımsız olarak bir veya birkaccedil aracının olması şarttır Bu durumda
aracı uumlretici ile tuumlketici arasında yer alan malın uumlreticiden tuumlketiciye akışını
youmlnlendiren ve malın alınıp satılmasında rol oynayan bağımsız işletmelerdir
(Ecer ve Canıtez 2004)
Albayrak (2009)rsquoa goumlre ccedileşitli aracı ya da kurum-kuruluşların yer
aldığı dağıtım kanalı yapısı aracılar yoluyla pazarlama sistemleri olarak
isimlendirilmiştir Bu sistemde farklı oumlzellikteki aracılar soumlzleşmeli tarım
uumlretici birlikleri ihracatccedilı birlikleri kooperatifler toptancı haller borsalar semt
pazarları organik uumlruumln pazarı accedilık toptan satış merkezleri ve buumlyuumlk
perakendeciler yer almaktadır Duumlnyada yaş meyve ve sebze pazarlamasında
belirtilen sistemlerden farklı olarak pazarlama bordları ve okşinler de (auction-
accedilık arttırma) yer almaktadır Tuumlrkiyede işlenmiş uumlruumlnler dikkate alınmadığında
yaş meyve ve sebze uumlreticiden kendi ya da başkası hesabına uumlruumlnuuml satan farklı
oumlzellikteki toplayıcı simsar komisyoncu tuumlccar gibi aracılar yoluyla tuumlketiciye
ulaştırılmaktadır Yaş meyve ve sebzede uumlretici oumlrguumltlenmesinin arzulanan
duumlzeyde olmaması pazarlama kanalının uzamasına ve tuumlketicinin oumldediği
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
130
paradan uumlreticinin eline geccedilen miktarın duumlşmesine yol accedilmaktadır (Albayrak
2009)
Tuumlrkiyersquode yaş meyve ve sebzelerde pazarlama kanalları uumlretici-aracı-
komisyoncu-toptancı-perakendeci-tuumlketici şeklinde ortaya ccedilıkmaktadır Meyve
ve sebzelerin doğrudan uumlretici tarafından satışa sunulması ise
-Youmlrenin halinde satmak youmlrede bu işin ticaretini yapanlara satmak tuumlketim
merkezlerindeki komisyonculara goumlndermek şeklinde olmaktadır
Boumlylece soumlz konusu uumlruumlnlerin pazarlamasında ccediliftccedili doğrudan rol
alabildiği gibi youmlresel toplayıcı alıcı ve pazarcıların da devreye girdiği
anlaşılmaktadır Bu dar ccedilerccedilevede ve değişik şartlar altında uumlreticinin uumlruumlnuumlnuuml
maliyet fiyatına veya maliyetin uumlstuumlnde bir fiyatla değerlendirmesi muumlmkuumln
olmamaktadır Buna goumlre yaş meyve ve sebzelerin pazarlamasında toptancı
halleri ve bu hallerde iş yapan komisyoncular ile semt pazarlayıcıları daha
etkili olabilmektedirler İhracatccedilılar ise maliyeti duumlşuumlrmek amacıyla aracı
kullanmadan doğrudan bahccedile alımlarına youmlnelmekte ve bunun iccedilin de youmlresel
olarak deneyimli alıcı ve toplayıcılardan yararlanmaktadırlar Sanayiciler bir
yandan bazı sebze tuumlrlerinde oumlrneğin domateste soumlzleşmeli uumlretim ve satın alma
sistemini benimserken oumlte yandan bahccedile alımları ya da değişik kanallardan
uumlruumln teminine ccedilalışmaktadırlar (Anonim 2011d)
Tuumlrkiyersquode iccedil tuumlketim ile işleme sanayi ve ihracat iccedilin ihtiyaccedil duyulan
meyve ve sebzeler ccediloğunlukla kuumlccediluumlk-orta boy işletmeler tarafından
uumlretilmektedir Bu durum pazarlamanın oumlnemini daha da artırmaktadır Bu
aşamada başlıca sorun ccediliftccedilinin uumlruumlnuumlnuumln aracılar olmadan tuumlketiciye nasıl
ulaştırılacağıdır Tuumlrkiyersquode kuru uumlzuumlm kuru incir fındık yer fıstığı
antepfıstığı yaş uumlzuumlm (şaraplık) pazarlamasında boumllgesel olarak bazı birliklerin
faaliyette bulundukları bilinmektedir Taban fiyat esasına goumlre devlet
desteğinde iccedil ve dış pazarlamaya youmlnelik faaliyet goumlsteren soumlz konusu satış
kooperatifleri pazarlama accedilısından deneyimli bir kadro ile yerleşik bir duumlzene
sahip bulunmaktadırlar Bu arada kooperatif uumlyelerinin buumlyuumlk bir boumlluumlmuumlnuumln
bulundukları youmlrede meyve ve sebze uumlreticisi olduklarını da belirtmek gerekir
Boumlylece başlıca kuru meyveler belirli oumllccediluumlde devlet garantisinde pazarlanırken
yaş meyve ve sebzeler bu tuumlr bir fiyat ve pazar garantisinden yoksun
bulunmakta ve dolayısıyla sahipsiz kalmaktadır
Buna goumlre Tuumlrkiyersquode guumlccedilluuml yapıda ve etkin kooperatif birlik ve bord
tipi pazarlayıcı organizasyonların kurulması gerekmektedir Bu tip kuruluşlar
başlangıccedilta uumlyelerin yanı sıra devletccedile ccedilok youmlnluuml olarak desteklenmeli ve
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
131
korunmalıdır Zamanla ccedilalışma konuları ve alanlarının genişletilmesiyle
sermaye artışında gelişmeler sağlanabilir ve bu suretle devletin politik olarak
uygulamalara muumldahalesi de ortadan kalkar Bu kuruluşların oluşumuna
oumlncelikle uumlretimin yoğun olduğu boumllgelerden başlanmalı ve belli kriterler
ccedilerccedilevesinde bu kapsama zamanla youmlredeki meyve ve sebzelerin hepsi de dahil
edilmelidir Bunun yanı sıra oumlrneğin turunccedilgiller ılıman iklim meyveleri
yumru ve soğansı sebzeler iccedilin boumllgesel olarak ayrı birlikler kooperatifler ya da
bordlar da oluşturulabilir Yaş meyve ve sebze uumlretim ve pazarlaması amacıyla
oluşturulan bu kuruluşlar uumlst birliklere bağlı olacaklardır Buguumln uumllkemizde
değişik konularda ve statuumlde ccedilalışan sayısız kooperatifler olduğu halde bunların
hemen hemen tamamının meyve ve sebze pazarlamasında dikkate değer bir
etkinlik goumlsterdikleri soumlylenemez (Anonim 2011d) İklim ve toprak koşulları
youmlnuumlnden ccedilok ccedileşitli meyve ve sebze uumlretimine elverişli olan Tuumlrkiyersquode uumlruumln
fiyatlarının devamlı yuumlkselmesi ve ccediloğu zaman arzın talebi karşılayamaması
tarım sektoumlruumlnuumln oumlnemli sorunlarındandır Gelişmiş uumllkelerde oumlzellikle Avrupa
Birliğinde uumlreticilerin tamamına yakınının oumlrguumltlenmiş olması uumlreticilerin
suumlrduumlruumllebilir seviyede (refah standardının yanı sıra yeni teknolojilerden
rahatlıkla faydalanmaktadırlar) tarım yapmalarının ana nedenidir Bu nedenle
Tuumlrkiyersquode ilk yapılacak olan uumlretici oumlrguumltlenmesinin tamamlanmasıdır Aksi
takdirde binlerce aracının faaliyette bulunduğu yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde
buumltuumln sorunların toptancı hal yasası ile ccediloumlzuumlmlenmesi beklenmemelidir Bu
yuumlzden uumlretici oumlrguumltlenmesini ve bu şekilde hale kadar mal ulaşımının teşvik
edilmesi yasanın ana ruhunu oluşturmalıdır Boumlylece pazarlama zinciri
kısalacak uumlreticinin karı artarken tuumlketiciler daha az oumldeyecek mevsimlik arz
ve fiyat dalgalanmalarının boyutu azalacaktır
ABDrsquode toptancı haller kuruluş şekillerine goumlre beş gurupta toplanabilir
1Oumlzel şirketler tarafından kurulup işletilen haller
2Ccediliftccedili kooperatifleri tarafından kurulup işletilen haller
3Eyaletler tarafından kurulup işletilen haller
4Eyalet pazarlama idarelerince işletilen haller
5Belediyeler tarafından kurulup işletilen haller
Bu pazarların hepsinde oumlncelik ve ağırlık uumlreticilere verilmektedir Ccediliftccedililer hal
idarelerinde de goumlrev almaktadırlar
Avrupa Birliğine dahil olan uumllkelerde ise haller genellikle belediyeler ve ccediliftccedili
kooperatifleri tarafından kurulmuştur Avrupa genelinde guumlnluumlk fiyatlar (ithalat
ve tuumlketici) halin ortalama fiyatı civarında (ulaşım masrafı dikkate alınarak)
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
132
oluşmaktadır Oumlne ccedilıkan merkezi haller Londra (Covent Garden) Paris ve
Muumlnih halleridir Hallerdeki satış yerleri uumlretici komisyoncu toptancı ve
ithalatccedilı gibi satıcılara kiralanmaktadır Uumlruumlnuumln bol ya da kıt olduğu
doumlnemlerde pazar duumlzenleme politikalarının oluşturulduğu merkezlerdir Eğer
yerli uumlretici zarar goumlrecek seviyede fiyat oluşmuşsa o malın ithalatına izin
verilmemektedir Toptancı hallerde ambalajlama tasnif ve soğuk depolama
tesisleri de yer almaktadır (Vural 2006) Toptancı hallerinin kuruluş amacı yaş
sebze ve meyve ticaretinin kalite standart ve sağlık kurallarına uygun olarak
serbest rekabet sistemi iccedilerisinde yapılmasını sağlamak uumlretici ve tuumlketiciler ile
yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin ccedilıkarlarını dengeli ve eşit bir
şekilde korumak ve toptancı hallerini modern ve ccedilağdaş bir altyapı sistemine
kavuşturmaktır (Polat 2010) Tuumlrkiyersquode 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle
Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin
Duumlzenlenmesi Hakkında Kanun 26032010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi
Gazetersquode yayımlanmıştır Bu Kanunun oumlzellikle ldquoHal Kayıt Sistemininrdquo
kurulmasına ve ikincil mevzuatın ccedilıkarılmasına ilişkin Bakanlığımızın goumlrev ve
yetkilerini duumlzenleyen 15 inci maddesi yayımı tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmiştir
Bunun yanında Kanunun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasının 2632013
tarihinde diğer maddelerinin ise 26032011 tarihinde yuumlruumlrluumlğe girmesi
oumlngoumlruumllmuumlştuumlr Ancak 1142011 tarihli ve 27903 sayılı Resmi Gazetersquode
yayımlanan ldquo6215 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanununrdquo 17 nci maddesi ile 5957 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi yeniden duumlzenlenerek yuumlruumlrluumlluumlk tarihi 112012 olarak
değiştirilmiştir Bu itibarla 5957 sayılı Kanununun yuumlruumlrluumlğe gireceği 112012
tarihine kadar 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Duumlzenlenmesi ve
Toptancı Haller Hakkında Kanun Huumlkmuumlnde Kararname ve bu Kararnameye
istinaden ccedilıkarılan ikincil mevzuat huumlkuumlmlerinin uygulanmasına devam
edilecektir (Anonim 2011e)
32 Avrupa Birliğinin Yaş Sebze ve Meyve Pazarlaması ve Uygulamaları
Avrupa Birliğinde (AB) tuumlketiciye taze guumlvenli ve sağlıklı uumlruumlnler
ulaştırılmasına buumlyuumlk bir oumlnemin verildiği ABde sebze ve meyve uumlretimi ve
ticaretinin kendine oumlzguuml yapısına uygun oumlnlemler alınmaktadır AB buumlnyesinde
kurulan EUCOFEL (European Union of the Fruit and Vegetable Wholesale
Import and Export Trade-AB Sebze ve Meyve Toptancı İhracatccedilı ve İthalatccedilılar
Birliği) AB fiyat mekanizması ihracat teşvikleri kalite standartları hijyen
kuralları guumlmruumlk vergileri ambalaj ve ambalaj atıkları destekleme fonları
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
133
bilgi alışverişi konularında faaliyet goumlstermektedir EUCOFEL AB piyasasında
taze uumlruumlnlerin tuumlketimini artırılması suretiyle taze uumlruumln tuumlketiminin sağlıklı
yaşama olan katkısını geliştirmeyi amaccedillamaktadır
ABde yaş sebze ve meyve ticaretinde Meyve Sebze Ortak Piyasa
Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk ile Taze Meyve Sebzede Pazarlama
Standartlarına Uygunluk Denetimine İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ana
ccedilerccedileveyi oluşturmaktadır Bu iki tuumlzuumlk dışında yaş sebze ve meyve ticaretine
ilişkin ccedilok sayıda direktif ve duumlzenleme de vardır
Meyve Sebze Ortak Piyasa Duumlzenine İlişkin 220096 sayılı tuumlzuumlk 4
temel konuyu iccedilermektedir Bunlar
Yaş sebze ve meyvenin sınıflandırılması ve standartların
oluşturulması
Uumlretici oumlrguumltlerinin oluşturulması
Muumldahale duumlzenlemeleri
Uumlccediluumlncuuml uumllkelerle ticarettir
Taze Meyve Sebzede Pazarlama Standartlarına Uygunluk Denetimine
İlişkin 11482001 sayılı tuumlzuumlk ise
Kalite standart denetimleri yapacak yetkili kuruluşun belirlenmesi
Tacir veri tabanının oluşturulması
Yurt iccedilinde uygunluk denetimlerinin yapılması
İhracat ve ithalatta kalite uygunluk denetimlerinin yapılmasını
oumlngoumlrmektedir (Oumlzsu 2005)
Komisyon 27 Eyluumll 2007 tarihinde AB Konseyi 11822007 sayılı
meyve ve sebze sektoumlruumlne ilişkin oumlzel kurallar koyan yeni bir Konsey Tuumlzuumlğuuml
yayınlamıştır Meyve ve sebze OPD 2007 reformunun bazı hedefleri şu şekilde
sıralanabilir Pazar youmlnelimini ve sektoumlruumln rekabet guumlcuumlnuuml artırmak meyve ve
sebze pazarlama zincirindeki dengenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak
uumlreticilerin kriz youmlnetim kapasitelerini guumlccedillendirmek organik uumlretimi teşvik
etmek kalkınma ve komşuluk politikası ile Duumlnya Ticaret Oumlrguumltuuml (DTOuml)
kurallarına uyumu sağlamak kamu harcamalarının kontroluumlnuuml ve tahmin
edilebilirliğini yuumlkseltmek youmlnetim işlerini sadeleştirmek ve kontrolleri
geliştirmektir (Koumlse 2007)
ABrsquode meyve ve sebze pazarlamasında aktif rol oynayacakları
duumlşuumlncesiyle uumlretici organizasyonları desteklenmektedir Uumlyelik goumlnuumllluumlduumlr
ancak uumlyelerin buumltuumln uumlruumlnlerini uumlretici organizasyonları vasıtasıyla
pazarlamaları gerekmektedir Demokratik kurallar ccediliftccedililere organizasyonlarını
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
134
kontrol etme imkanı sağlamaktadır Bu organizasyonlar ccediliftccedililere ccedilevre dostu
uumlretim metotları accedilısından teknik yardım sağlamakla yuumlkuumlmluumlduumlrler Uumlye
uumllkeler uumlretici organizasyonlarını belli bir asgari uumlye sayısı ve asgari
pazarlanabilir uumlruumln miktarını goumlz oumlnuumlne alarak resmen tanımaktadırlar Bazı
durumlarda resmi tanınma programlarını uygulayacakları azami 5 yıllık geccediliş
doumlnemi iccedilinde geccedilici olarak da tanınmaları muumlmkuumln olmaktadır (Anonim
2010d) AB buumlnyesinde tarımsal uumlruumlnlerde haksız rekabetin oumlnlenmesi ve
piyasa fiyatının oluşumunun sağlanması amacıyla tuumlm uumlreticilerin uumlruumlnlerini
uumlye oldukları uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlamasını oumlngoumlren duumlzenlemeler
getirilmiştir Gerek ithal edilen gerekse uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlanan
uumlruumlnlerin birinci el toptan satışı prensip olarak mezat (accedilık arttırma ile satış)
yoluyla gerccedilekleştirilmektedir Suumlpermarket ve hipermarketler ise uumlretici
birliklerinden doğrudan alım yapmayı tercih etmektedir
Uumlretici Birlikler genel olarak kurdukları kooperatifler kanalıyla
mezatları yuumlruumltmektedir Tuumlm uumlretici birliklerinin uumlst birlikleri ve branş
birlikleri bulunmaktadır AB piyasasında başta gıda maddeleri olmak uumlzere
hemen hemen tuumlm temel ihtiyaccedil maddelerinin pazarlanmasında suumlpermarket ve
hipermarketler buumlyuumlk bir ağırlık kazanmıştır Bu şirketlerin pazarlayacakları
uumlruumlnleri doğrudan uumlretici birliklerinden satın almaları veveya ithal etmeleri
nedeniyle mezatlar daha kuumlccediluumlk oumllccedilekli toptancıların tercih ettikleri uumlruumln tedarik
youmlntemi olmaktadırYaş meyve ve sebzelerin de satışa sunulduğu toptan gıda
pazarlarına getirilen uumlruumlnler ise ccediloğunlukla kuumlccediluumlk marketler ve restoranlar gibi
işletmeler tarafından satın alınmaktadır Toptan olmak koşuluyla nihai
tuumlketicilerin de bu yerlerden uumlruumln satın almaları muumlmkuumlnduumlr
AB uumllkelerinde yaş sebze ve meyvelerin toptancı hallerine girme
zorunluluğu bulunmamaktadır Yaş sebze ve meyve genel olarak uumlccedil kanaldan
perakendeciye ulaştırılmaktadır (1) toptancı halleri (2) buumlyuumlk dağıtıcı
marketler (3) uumlretici birlikleri Bunlardan buumlyuumlk dağıtıcı marketler toptan ve
perakende dağıtım yapabilmektedirler
Avrupa Birliğinde sebze ve meyve toptancı perakendeci dağıtımcı ve
paketleyicileri sattıkları veya satılmasına aracılık ettikleri uumlruumlnlerin gerekli tuumlm
bilgileri iccedileren etiketi taşımasından sorumludur Uumlruumln etiketsizse ve uumlruumlnuuml alan
satıcı da uumlruumlnuuml bu şekilde kabul etmişse uumlruumlnuumln etiketlenmesinden sorumlu
durumdadır
ABde sebze ve meyve iccedilin ekstra sınıf birinci sınıf ve ikinci sınıf
şeklinde uumlccedil ayrı minimum pazarlama kriteri belirlenmiştir Depolama ve
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
135
taşınma sırasında uumlruumlnlerde hasar meydana gelebilmektedir Bu durumda malı
elinde bulunduran kişinin uumlruumlnde meydana gelen değişiklikler doğrultusunda
uumlruumln sınıfını değiştirme yetkisi vardır Uumlruumln sınıfını değiştirmek yerine kusurlu
uumlruumlnuuml ayırmak da muumlmkuumlnduumlr Her bir uumlruumln paketinin accedilık okunaklı ve
dışarıdan goumlruumllebilir şekilde etiketlenmesi gerekmektedir Etikette paketleyene
ait bilgiler uumlruumln cinsi uumllkesi miktarı sınıfı gibi bilgilerin bulunması
zorunludur (Vural 2009)
AB uumlyesi uumllkelerdeki sebze ve meyve toptan ticareti ile ilgili
uygulamalara bakıldığında uumlye uumllkeler arasında farklılıklar olduğu
goumlruumllmektedir ABdeki yaş sebze ve meyve ticareti ile ilgili olarak
Hollandadaki Amsterdam Toptancı Hali ile Almanyadaki Muumlnih Toptancı
Halindeki uygulamalar şu şekildedir (Oumlzsu 2005)
1Amsterdam Toptancı Hali AB iccedilinde tarımın ve tarımsal
oumlrguumltlenmenin en gelişmiş olduğu Hollandada sebze ve meyvelerin toptan gıda
pazarlarında (toptancı halleri) satışı zorunlu değildir Toptancı halinde sadece
sebze ve meyve ticareti değil hemen hemen tuumlm gıda maddelerinin toptan
ticareti yapılmaktadır Hollandanın en buumlyuumlk toptan gıda pazarı olan
Amsterdam Hali 1934 yılında kurulmuştur
2Muumlnih Toptancı Hali Almanya meyve ve sebze piyasası buumlyuumlk
oumllccediluumlde ithalata dayanmaktadır Uumllkede tuumlketilen meyvenin 70i sebzenin de
60ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır İthalat yoluyla gelen buumltuumln uumlruumlnler
kayıtlı olarak piyasaya sunulduğu gibi uumllke iccedilerisindeki uumlreticiler de firma
boyutunda işletmeler olduğundan bunlara ait uumlruumlnlerin de kayıt dışı satılması
soumlz konusu olmamaktadır (Vural 2009) AB uumllkelerindeki toptancı hallerinin
Tuumlrkiyersquodeki toptancı hallerinden ayrılması iki nedenden kaynaklanmaktadır
Bunlardan birincisi toptancı hallerinin sistemlerindeki ve yapılarındaki
farklılıklardır İkincisi ise Tuumlrkiyersquodeki mevzuatta yer almasına rağmen
uygulamada oluşturulamamış fiziki koşulların (oumlrneğin hal kompleksi iccedilinde
bulunması oumlngoumlruumllen soğuk hava depoları restoran park depo paketleme evi
vb) eksikliğidir
ABde sebze ve meyvelerin toptan satışında hale kaydedilme
zorunluluğu bulunmamakta olup boumlyle bir duumlzenleme hem ABnin rekabet
kurallarına hem de uumlye uumllkelerdeki rekabet mevzuatına aykırı kabul
edilmektedirABdeki hallerde faaliyet goumlsteren işletmeler mallarını ihtiyacı
olan uumlruumlnuuml doğrudan temin etme imkanından yoksun kuumlccediluumlk esnaf niteliğindeki
işletmelere dağıtmaktadır ABdeki toptancı hallerinde sadece taze sebze ve
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
136
meyve toptan satışı yapılmamakta et uumlruumlnleri kuru gıda unlu mamuller temel
ihtiyaccedil maddeleri hatta taze ccediliccedilek vb uumlruumlnlerin toptan satışı iccedilin de ayrı ayrı
mekanlar tahsis edilmektedir Bu nedenle AB uumllkelerinde toptancı halleri
Toptan Gıda Pazarları olarak adlandırılmaktadır ABdeki toptancı hallerinde
uumlruumlnlerin en sağlıklı şekilde saklanmasını sağlayacak depo ve soğuk hava
depoları bulunmaktadır Haldeki işyerlerinin kiralanmasısatışı devri ya da
ayrılma işlemleri her halin kendi tuumlzuumlğuuml ile oldukccedila basit ve accedilık şekilde
duumlzenlenmektedir Toptan gıda pazarlarında toptancılar dışında ithalatccedilılar
komisyoncular yiyecek iccedilecek tedarikccedilileri de faaliyet goumlstermektedir ABdeki
toptancı hallerinde temizlik ve guumlvenlik gibi hizmetlerin oumlzel firmalarca
gerccedilekleştirilmesine olanak sağlanmaktadır Toptancı halleri her tuumlrluuml aracın
rahatccedila giriş ccedilıkışına imkan verecek şekilde yerleştirilmiş ve organize
edilmiştir ABde uumlretici birliklerinin varlık nedeni Ortak Tarım Politikasının
kalbi sayılan Ortak Piyasa Duumlzenlerinin (OPD) iyi işlemesini sağlamaktır
Dolayısıyla uumlretici birliklerinin kuruluş amacı iyi işleyen etkin bir tarım
piyasasının temel aktoumlruuml olarak tarımda gıda guumlvenliğini sağlamak ve uumlretici
gelirlerini makul bir duumlzeye ccedilıkarmaktır Uumlretici birliklerinden beklenen yarar
kaynakların iyi kullanılmasını sağlayan (Toprağın tohumun guumlbrenin zirai
ilaccedilların emeğin suyun ) ortak piyasa duumlzenlerinin amaccedillarına uygun uumlretim
yapan uumlretimin ticaretin iyileştirilmesi ve ccedilevreye uygun uumlretim yapılmasını
sağlayan goumlnuumllluuml uumlretici organizasyonu olmalarıdır Buradaki goumlnuumllluumlluumlk
esasının anlamı piyasanın etkin işleyişinin gerektirdiği doğal bir ihtiyaccedil olarak
accedilıklanabilir (Anonim 2010f)
AB 1996 yılında ccedilıkarttığı 220096 sayılı tuumlzuumlkle uumlretici oumlrguumltlerini
sebze ve meyve piyasasının temel taşı kabul ederek oumlzellikle sebze ve meyve
pazarlaması konusundaki faaliyet alanlarını genişletmiştir Uumlretici oumlrguumltleri
uumlretim hasat depolama paketleme ve pazarlama konularında birlikte hareket
eden uumlreticilerden oluşan goumlnuumllluumlluumlk esasına dayalı olarak kurulmuş ve ilgili
uumlye uumllke tarafından tanınmış tuumlzel kişilerdir Avrupa Birliğinde sebze ve meyve
uumlreticilerinin bir kuruluşa uumlye olma yasal zorunluluğu yoktur Uumlretici birliğine
uumlye olan uumlreticilerin ise uumlruumlnlerini uumlretici birlikleri kanalıyla pazarlaması
zorunludurUumlreticiler toptancı grupları ve suumlpermarketler karşısında rekabet
edebilmek ve talep edilen miktarda ve kalitede uumlruumln arz edebilmek iccedilin uumlretici
birlikleri altında birleşmek durumunda kalmaktadır Ayrıca 1998 yılından
itibaren uumlreticiye doğrudan suumlbvansiyonları azaltan Avrupa Birliğinin
uumlreticilere Meyve-Sebze Ortak Pazar Organizasyonu ccedilerccedilevesinde uumlretici
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
137
birlikleri vasıtasıyla yardım etmesi de uumlretici birlikleri altında oumlrguumltlenilmesinde
etkili olmuştur (Oumlzsu 2005)
Tuumlrkiyede uumlretici birlikleri 5200 sayılı Kanun ve buna dayanılarak
ccedilıkartılan youmlnetmelik ile duumlzenlenmiştir
-Tarımsal Uumlretici Birlikleri Kanunu
Resmi Gazete TarihNo 0607200425514 Kanun No 5200
-Tarımsal Uumlretici Birliklerinin Kuruluş Usul ve Esasları Hakkında
Youmlnetmelik Resmi Gazete TarihNo 1601200525702
Uumlreticilerin AB standartlarında oumlrguumltlenmelerini sağlayan uumlretici
birliklerinin kurulmasındaki temel amaccedil uumlretimi talebe goumlre planlamak uumlruumln
kalitesini iyileştirmek pazara standartlara uygun uumlruumlnleri arz etmek ve uumlruumlnlerin
ulusal ve uluslararası oumllccedilekte pazarlama guumlcuumlnuuml arttırıcı tedbirler alınmasını
sağlamaktır Bunun sağlanması halinde pazara kaliteli ve standart uumlruumln
suumlruumllebilecek ve etkin bir konuma ve yapıya gelinebilecektir
4SONUCcedil ve OumlNERİLER
Duumlnya yaş meyve ve sebze sektoumlruumlnde rekabetin ccedilok acımasızca devam
ettiği bir ortamda Tuumlrkiyersquonin rekabet uumlstuumlnluumlğuuml olan uumlruumlnleri ccedilok iyi bir
şekilde belirleyerek uygulanacak proje ve politikalar bu oumlncelikler dikkate
alınarak yuumlruumltuumllmelidir Yaş meyve ve sebzede sektoumlruumln en oumlnemli temel sorunu
kayıt dışılıktır Uumlruumlnuumln tuumlketiciye ulaşmasına kadar devreye giren komisyonlar
ise fiyatları yuumlkseltmektedirTarım sektoumlruumlndeki sorunların ccedilokluğu ve kısa
suumlrede ccediloumlzuumlme ulaştırılmasının guumlccedilluumlğuumlnuuml bilerek belirlenen oumlncelikli alan ve
uumlruumlnlerde adım adım ccediloumlzuumlmlerle sonuca gidilmesi daha faydalı olacaktır
Yeterli guumlncel ve buumltuumlnleşik bir veri tabanı Tuumlrkiyersquode oluşturulamamıştır
Tarımsal veri tabanı oluşturulamamasının sonucu olarak yapılan tuumlm
yaklaşımlar ve uygulanan projeler istenen hedeflere tam anlamıyla
ulaşamamaktadır Duumlzenli ve sağlıklı bir ccediliftccedili kayıt sisteminin kurulması uumlruumln
miktarları uumlruumln deseni arazi kullanım bilgileri ccediliftccedili profili gibi konuların
detaylandırılması sorunların tanımlanmasına ve ccediloumlzuumlme youmlnelik proje
uygulamalarına yardımcı olacaktır Guumlnuumlmuumlzde sadece uumlretmek yeterli
olmamaktadır Uumlruumln kaliteli olmalı yeterli miktarda duumlşuumlk maliyetle uumlretilerek
tuumlketiciye en yuumlksek tatmini sağlayacak şekilde ulaştırılmalıdır Yaş meyve ve
sebzelerin pazarlanması aşamasında yeterli uumlruumln borsaları bulunmamaktadır Bu
durum uumlreticinin uumlrettiği uumlruumlnuuml hak ettiği değerden pazarlayamamasına neden
olmaktadır Bu durum aynı zamanda ihracat değeri olan uumlruumlnlerde fiyat ve kalite
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
138
istikrarsızlığına da yol accedilmaktadır Uumlruumln borsalarının kurulması ile yaş meyve
ve sebze sektoumlruumlnde fiyat istikrarı sağlanarak sektoumlr mağduriyeti oumlnlenmiş
olacaktırYaş meyve ve sebze uumlretiminde işletme bilincinin geliştirilmesi ve
oumlrguumltlenme sektoumlr iccedilin mutlak bir koşuldur Ekonomik işletme boyutundan
uzak uumlretim alanlarının verimli ccedilalışması ancak oumlrguumltlenme ile muumlmkuumln
olacaktır
Sonuccedil olarak Tuumlrkiyersquode meyve-sebze sektoumlruumlnuumln gelişmesi arzulanan
bir durumdur Bu gelişmenin sağlanabilmesi iccedilin oumlncelikle hedeflerimizin
belirlenmesi bu hedeflere ulaşma konusunda var olan engellerin tespit edilmesi
ve bu engellerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda ccediloumlzuumlm yolları uumlretilmesi
gerekmektedir
5KAYNAKLAR
Akbay C ve ark (2005) Tuumlrkiyede Yaş Meyve ve Sebze Uumlruumlnleri Uumlretim ve
Pazarlaması Kahramanmaraş Suumltccediluuml İmam Uumlniversitesi Fen ve
Muumlhendislik Dergisi 8(2) 96-107
Albayrak M (2009) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlama Merkezleri Toptancı
Haller-Pazarlar (Duumlnya Avrupa Birliği ve Tuumlrkiyersquoden Oumlrneklerle
Yapısı ve İşleyişi) Ankara Uumlniversitesi Tarım ekonomisi Boumlluumlmuuml
Ankara
Alpkent N (1995) Tuumlrkiye Tarımsal Uumlruumlnler Pazarlaması Uumlzerine Bir
İnceleme Milli Produumlktivite Yayınları 547 5s 31sAnkara
Anonim (2010a) Yaş Meyve Sebze TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı
İhracatı Geliştirme Etuumld Merkezi (İGEME)
httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-seccfmid=Tar21)(01052010)
Anonim (2010b) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnuumln Duumlnyadaki Durumu ve Duumlnya
Ticareti TC Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı İhracatı Geliştirme
Etuumld Merkezi (İGEME) httpwwwigemeorgtrpgsection-pg-
seccfmid=Tar21) (01052010)
Anonim (2010c) Tuumlrkiye Tarım Sektoumlruuml Raporu (Temmuz 2010) TC
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı
httpwwwinvestgovtrtr-
TRinfocenterpublicationsDocumentsTarımSektoruPdf
(29042011)
Anonim (2010d) Avrupa Birliğirsquonin Ortak Tarım Politikası Uumllkemizden
Avrupa Birliğirsquone Yaş Meyve Sebze İhracatı Tuumlrkiye Yaş Meyve
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
139
Sebze İhracatccedilı Birlikleri httpwwwymsorgtrhomeabtarimaspx
(29042011)
Anonim (2010e) Uumllkemizde tarımsal pazarlama
httpwwwbahcebitkileriorgulkemizde-tarimsal-pazarlamahtml
(28042011)
Anonim (2010f) ABde Uumlretici Birlikleri Cine Tarım dergi httpwwwcine-
tarimcomtrdergiarsiv54sektorel04htm (11122010)
Anonim (2011a) Food And Agriculture Organizatıon Of The United Nations
httpfaostatfaoorg 2011 (05042011)
Anonim (2011b) Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatccedilıları Birliği
Değerlendirme Raporu Tuumlrkiye Geneli ( 2010 2011 Ocak Mart
Doumlnemi)İhracatccedilı Birlikleri Genel Sekreterliği Tarım Şubesi Mersin
Anonim (2011c) Yaş Meyve Sebze Sektoumlruumlnde Avrupa Birliği Pazarı TC
Başbakanlık Dış Ticaret Muumlsteşarlığı Antalya İhracatccedilı Birlikleri Genel
Sekreterliği httpwwwaiborgtrhtml (20032011)
Anonim (2011d) Yaş Meyve Ve Sebze Sektoumlruumlnde Pazarlama Sorunları Ve
Ccediloumlzuumlm Yolları Yararlanılan Kaynaklar Milli Produumlktivite Merkezi
Yayınları Tuumlrkiyersquonin Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması
httpelitokulcomisletmeyasmeyvesebzehtm (09052011)
Anonim (2011e) Kamuoyunda ldquoHal Kanunurdquo Olarak Bilinen 5957 Sayılı
Kanunun Yuumlruumlrluumlluumlğuuml 112012rsquoye Ertelendi TC Sanayi Ve Ticaret
Bakanlığı
httpwwwstbgovtrAnnouncementDetailsaspxannID=624amplng=tr
(15042011)
Dere HE (2006) Tarımsal Pazarlama Sorunları Ve Sultandağı Kirazı Uumlzerine
Bir Araştırma (Yuumlksek Lisans Tezi) Afyonkarahisar Kocatepe
Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Afyonkarahisar
Ecer FH Canıtez M (2004) Pazarlama İlkeleri Teori ve Yaklaşımlar Gazi
Kitabevi 253s Niğde
Koumlse T (2007) Meyve Ve Sebze Ortak Piyasa Duumlzeni 2007 Reformu (AB
Uzmanlık Tezi) TC Tarım ve Koumlyişleri Bakanlığı Dış İlişkiler ve
Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Ankara
Oumlzdemir S (2008) Tuumlrkiyersquonin Avrupa Birliği Uumllkelerine Yaş Meyve-Sebze
İhracatı Ve Avrupa Birliği Ccedilevre Politikalarından Kaynaklanan Teknik
Engeller (Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri
Enstituumlsuuml Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana
Kızılaslan H Yalccedilın A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 119-140
140
Oumlzsu B (2005) Toptancı Halleri Sektoumlr Profili İstanbul Ticaret Odası Avrupa Birliği
ve Uluslararası İşbirliği Şubesi İstanbul
Polat Ouml (2010) Adana İli Yaş Sebze Ve Meyve Toptan Fiyatlarının Analizi
(Yuumlksek Lisans Tezi) Ccedilukurova Uumlniversitesi Fen Bilimleri Enstituumlsuuml
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Adana
Vural H (2006) Yaş Meyve ve Sebze Pazarlaması ve Toptancı Tarım ve
Muumlhendislik Dergisi Sayı 78-79 97-99
Vural H (2009) Toptancı Hal Yasa Tasarısının Ab Muumlktesebatına Uyumu
Youmlnuumlnden Değerlendirilmesi Uludağ Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi
Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml Bursa
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
141
Karl Gunnar Myrdalrsquoın Hayatı ve İktisadi Goumlruumlşleri
Tuumlrker Şimşek1 Birol Ccediletin
2
Oumlzet
İktisat literatuumlruumlnde soumlz sahibi olmuş duumlşuumlnuumlrlerin hayat hikayeleri ve fikirleri
uumlzerine bir ccedilok ccedilalışma yapılmıştır Şuumlphesiz Karl Gunnar Myrdalrsquoın iktisadi goumlruumlşleri
de bundan nasibini almıştır Ancak Myrdalrsquoın kişiliği ve verdiği muumlcadele iktisat ile
ilgilenmeyen kişilerin dahi ilgisini ccedilekmiştir Oumlzellikle İskandinavya ve doğu Avrupa
uumllkelerinde hala oumlnemli bir ağırlığı olan Myrdal maalesef uumllkemizde pek fazla
tanınmamaktadır Bu ccedilalışma Myrdalrsquoın hayatı ve iktisadi goumlruumlşleri hakkında genel
anlamda bilgi vermeyi amaccedillamaktadır Ccedilalışma iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci
boumlluumlmde Karl Gunnar Myrdalrsquoın hayatı ve eserleri ikinci boumlluumlmde ise iktisadi goumlruumlşleri
ve bazı iktisadi problemlere getirmiş olduğu ccediloumlzuumlm oumlnerileri ele alınmıştır
Anahtar Kelimeler Karl Gunnar Myrdal Ekonomi İsveccedil Stockholm okulu
Karl Gunnar Myrdals Life and Economic Views
Abstract
There has been made many studies about the people who became popular due
to views in economic literature No doubt the economic views of Karl Gunnar Myrdal
has got its share However Myrdals personality and struggle attracted the attention of
even people who are not interested in economics Myrdal has still very important weight
especially in Scandinavia and Eastern European Countries but unfortunately lots of
people who live in our country does not recognize Myrdal This study is intended to
provide general information about the Myrdalrsquos life and economic views This study
consists of two chapters In the first chapter we deal with Karl Gunnar Myrdals life and
his works Myrdals economic views and the solutions of some economic problems
which proposed by Myrdal are discussed in the second chapter
Key Words Karl Gunnar Myrdal Economy Sweden Stockholm school
1 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll
turkersimsekgopedutr 2 DoccedilDr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll
birolcetingopedutr
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
142
1 Karl Gunnar Myrdal Hayatı ve Eserleri
Karl Gunnar Myrdalrsquoın altmış yıllık kariyeri akademisyen politikacı ve
youmlnetici olarak Avrupa Kuzey Amerika ve Guumlney Asya olmak uumlzere uumlccedil kıtaya
iktisat demografi ve sosyoloji alanlarında yaptığı ccedilalışmalarla da uumlccedil sosyal
bilime yayılmıştır Oumlncelikli ilgi alanı olan iktisat bilimi iccedilerisinde iktisat
teorisi iktisat politikası ve iktisadi kalkınma gibi uumlccedil uzmanlık alanına
youmlnelmiştir (Kindleberger 1987 393)
Myrdalrsquoın en meşhur iki eseri 1944 yılında yazdığı 1500 sayfalık ldquoBir
Amerikan İkilemi rdquo ve 1968 yılında tamamladığı 2250 sayfadan oluşan ldquoAsya
Draması rdquo isimli kitaplardır Myrdal sadece iktisadi konularla ilgilenmeyip
sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı olduğundan onu
sadece iktisatccedilı olarak tanımlamak eksik olacağından sosyal bilimci olarak
tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yaptığı ccedilalışmalar ile ccedilok
az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında bir uumlne ulaşmayı başarabilmiştir
Amerikarsquoda yayınlanan The New York Times gazetesi 18 Mayıs 1987 yılında
Myrdalrsquoın geniş biyografisine yer vermiştir Gazete Myrdalrsquoı ldquo zamanın oumlnde
gelen ekonomist toplum bilimci devlet adamı muhalif barışsever eşitsizlik
duumlşmanı ve İsveccedil refah devletinin mimarırdquo olarak tanımlamıştır Hayatı boyunca
birccedilok onur oumlduumlluumlne layık goumlruumllen Myrdal 1974 yılında Friederich V Hayek ile
birlikte Nobel Oumlduumlluumlrsquone de layık goumlruumllmuumlştuumlr
Gustav Cassell David Davidson Eli Heckscher ve Knut Wicksell gibi
uumlnluuml İsveccedil ekonomistlerinden sonra Erik Lindahl Erik Lundberg ve Bertil Ohlin
ile birlikte Myrdal İsveccedilrsquoin yetiştirdiği ikinci buumlyuumlk ekonomistler kuşağında yer
almıştır
Gunnar Myrdal 6 Aralık 1898 yılında İsveccedilrsquoin Dalarna (eski adıyla
Skattungbyn) şehrinin Solvarbo kasabasında duumlnyaya gelmiştir Karl Gunnar
ismini ccediliftccedililik yapan ve aynı zamanda tren yolu işccedilisi olan babası Carl Adolf
Pettersson koymuştur Karl Gunnar hukuk eğitimi alırken kendisini
arkadaşlarına Gunnar Myrdahl olarak tanıtmış ve zamanla ldquohrdquo harfi kaybolarak
genccedil hukuk oumlğrencisi Gunnar Myrdal olarak bilinmiştir (Myrdal J1982 108)
Eğitimini aldığı Stockholm Uumlniversitesirsquonde Knut Wicksell David
Davidson Eli F Heckscher ve Gustav Cassel ile birlikte ccedilalışmıştır
Balabkinsrsquoe goumlre Myrdal oumlğrencilik yıllarında fazla atılgan bir genccedil olarak goumlze
ccedilarpmıştır Bir guumln Gustav Cassel derste kendisini şu şekilde uyarmış ldquoGunnar
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
143
kendinden buumlyuumlklere daha saygılı bir şekilde davranmalısın Ccediluumlnkuuml bizler sizin
gelecekteki kariyerinizi belirleyeceğizrdquo Myrdalrsquoın bu uyarı karşısındaki cevabı
şoumlyle olmuştur ldquoEvet Fakat sizler vefat ettikten sonra da bizler sizin
biyografilerinizi yazacağızrdquo Bunlara rağmen Myrdal ve Cassel birbirlerine ccedilok
yakın davranmışlardır (Balabkins 198899) 1945 yılında Cassel oumllduumlkten sonra
Myrdal dediğini yapmış ve Casselrsquoin kısa biyografisini yazmıştır
1924 yılında Myrdal Alva Reimer3 ile evlenmiş ve bu evlilikten
Myrdal ailesinin uumlccedil ccedilocuğu olmuştur Jan deneme yazarı ve siyaset bilimci
Sissela Ann ahlak ve etik uumlzerine ccedilalışmaları olan bir yazar (Harvard
Uumlniversitesi rektoumlruuml Derek C Bokrsquoun eşi) ve Kaj Folster ise Gottingenrsquode
ikamet eden bir sosyolog olarak babalarının yolunda hayatlarını
şekillendirmişlerdir (Lindbeck 1992)
Mayrdal 1927 yılında doktora derecesini aldıktan sonra Stockholm
Uumlniversitesirsquonde goumlreve başlamıştır 1933 ve 1939 yılları arasında politik iktisat
alanında Lars Hierta4 kuumlrsuumlsuumlnde ccedilalışmalarını suumlrduumlrmuumlştuumlr 1961 yılından
1965 yılına kadar kendi kurmuş olduğu Ekonomi Araştırmaları Enstituumlsuumlrsquonde
youmlnetici ve uluslararası iktisat profesoumlruuml olarak ccedilalışmıştır
1934-1936 yıllarında İsveccedil Parlamentosursquonda uumlye 1942-1946 yılları
arasında ise Ticaret Bakanlığı goumlrevlerinde bulunmuştur
Mayrdal 1947 yılından 1957 yılına kadar Birleşmiş Milletler Avrupa
Ekonomi Komisyonursquonun (ECE) sekreterliğini yuumlruumltmuumlş 1937 yılından 1942
yılına kadar Carnegie Corporation tarafından An American Dilemmarsquoyı yazması
ve 1957 yılından 1967 yılına kadar da Asian Dramarsquoyı yazması iccedilin Twentieth
Century Fund tarafından desteklenmiştir 1960rsquolı yılların sonlarında Indo-
Chinarsquoda5 Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Succedillarını Araştırma
Komisyonursquonun eşbaşkanlığı Amerikalı asker kaccedilakları ve firarilere yardım
eden İsveccedil Vietnam Komitesirsquonin Başkanlığı ve Stockholm Uluslararası Barış
3 İsveccedilrsquoteki feminist hareketin başında yer alan Alva Reimer Myrdal kabine uumlyeliği
diplomatlık ve yazarlık yapmıştır Ayrıca 1982 yılında Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquone layık
goumlruumllmuumlştuumlr (httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml)
(httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-biohtml) 4 Lars Johan Hierta (22 Ocak 1801 - 20 Kasım 1872) İsveccedilli gazete yayıncısı sosyal
eleştirmen işadamı ve 19 yuumlzyılda İsveccedilrsquote politik ve sosyal reformlara youmln veren uumlnluuml
bir siyasetccedilidir (httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-Johan-
Hierta) 5 Kamboccedilya Laos Malezya Mynamar Singapur Tayland ve Vietnamrsquoı kapsayan
coğrafi boumllgeye verilen isimdir
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
144
Araştırması Enstituumlsuumlrsquonuumln Başkanlığı goumlrevlerini başarıyla yerine getirmiştir
(Kindleberger 1987 394)
1974 yılında Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonraki yıllarını akademik
zaferin tadını ccedilıkararak geccedilirmek yerine bildiğinden vazgeccedilmeyerek ve
soumlzlerini esirgemeden akademik ve sosyal hayatına devam etmiştir Oumlyle ki
Nobel Oumlduumlluumlrsquonuuml aldıktan sonra bile aslında bu oumlduumlluuml almaması gerektiğini
ccediluumlnkuuml bu oumlduumlluumln iktisat gibi bilimsel olmayan bir alan iccedilin uygun olmadığını
yazmıştır Ccediloğu kişiye goumlre bunları yazmasındaki sebep Nobel Oumlduumll
Komitesirsquonin oumlduumlluuml kendisiyle değer yargılarını paylaşmadığı Hayek arasında
boumlluumlştuumlrmesine kızmış olmasıdır Burada ek bilgi olarak 1982 yılında eşi Alva
Myrdalrsquoın Nobel Barış Oumlduumlluumlrsquonuuml tek başına kimseyle paylaşmadan aldığını
hatırlatmak gerekir (Pressman 1999 115)
Kindlebergerrsquoe goumlre Myrdalrsquoı iyi tanıyanlar egoizmi kararlılığı
duumlzensizliği enerjisini aktifliği ve dost canlısı sıcak tavırlarından dolayı onu
ccedilalışmalarından ayırmanın ne denli zor olduğunu bilirler 80rsquoli yaşlarına kadar
ccedilalışmayı bırakmayan Myrdal hayatının son yıllarını İsveccedilrsquoteki evinde
istirahata ccedilekilerek geccedilirmiştir Karl Gunnar Myrdal 17 Mayıs 1987 yılında
İsveccedilrsquoin Danderyd şehrinde hayata goumlzlerini yummuştur
2 Myrdalrsquoın Genel Olarak Ekonomik Goumlruumlşleri
Myrdal akademik yaşantısının ilk yıllarında Stockholm Okulu
temsilcilerinin oumlne suumlrduumlğuuml iktisadi analizleri benimsemiştir Stockholm
Okulursquonun benimsediği teorik yapı genellikle JMKeynesrsquoin Genel Teorisi ile
paralel youmlnde olmasına rağmen bazı oumlnemli farklılıklar iccedileriyordu Stockholm
Okulursquonda yer alan iktisatccedilılar JMKeynesrsquoin aksine bazı farklı dinamik analiz
youmlntemlerini dikkate almışlardır Bu youmlntemlerden bir tanesi de Gunnar
Myrdalrsquoın ortaya attığı ve beklentilerin uzun doumlnem dengesine etki eden
bağımsız bir değişken olduğunu oumlne suumlrduumlğuuml teoridir (Myrdal 1975)
Myrdalrsquoın dinamik denge yaklaşımına goumlre teorik olarak dengenin
belirlenmesinde beklenen bazı değişikliklerin ve hareketliliklerin sonuccedilları da
hesaba katılmalıdır Bu yuumlzden Myrdal ekonomik analiz esnasında sadece
belirleyicilerin değil aynı zamanda beklenen sonuccedilların veya değişim
faktoumlrlerinin de goumlz oumlnuumlnde bulundurulması gerektiğini savunmuştur Bu
anlayış ccedilerccedilevesinde gerccedilekleşmeden oumlnce beklenen veya beklenmeyen ve
uzun doumlnem ekonomik suumlrece baskı oluşturan değişikliklere dikkat etmek
gerekmektedir Myrdal bu beklenenbeklenmeyen değişikliklerin denge
konusunda etkili olduğuna inanmaktadır Ccediluumlnkuuml fiyat oluşumu kişilerin
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
145
kafasında şekillenmektedir Bu yuumlzden dinamik teorideki denge fiyatı statik
koşuldaki denge fiyatından farklıdır Myrdal statik teorinin gerccedileği yansıtan
doğru bir yaklaşım olduğunu duumlşuumlnmemektedir Neden olarak da statik
modeldeki fiyatların gerccedilek fiyatlara karşılık gelmediğini soumlylemektedir Ancak
buna rağmen Myrdal statik yaklaşımın daha derin ve karmaşık olan dinamik
yaklaşımı anlamada bir başlangıccedil olarak kullanılabileceğini ifade etmektedir
(Čaplaacutenovaacute 2002 28)
Myrdalrsquoın parasal denge ccedilalışmaları Knut Wicksellrsquoin normal faiz
oranları hakkındaki fikirlerine kritik bir doumlnuumlş girişimi olarak algılanmıştır
Myrdal parasal denge ccedilalışmasında kendisini fiyatların oluşum problemlerine
ve ekonomik dalgalanmalara adayarak doktora tezinde yoğunlaşmaya devam
etmiştir Parasal dengenin teorik analizinde kullandığı ex-ante ve ex-post
kavramları dinamik metodun kullanılmasında Myrdalrsquoın en oumlnemli katkısı
olarak kabul goumlrmuumlştuumlr Bu yaklaşım dengenin oluşamamasının
accedilıklanmasında da kullanılmaktadır Myrdalrsquoa goumlre ex-post tasarruflar ex-ante
yatırımlardan sapabilir Ancak ex-post yatırım ve tasarruf seviyesi dengede
olmalıdır Ccediluumlnkuuml uzun doumlnem accedilısından toplum gerccedilek varlıkların birikimi ile
tasarruf yapmaktadır Myrdalrsquoın bu teorik goumlruumlşleri savunurken kuumlmuumllatif
nedensellik prensibini kullandığı goumlruumllmektedir Dinamik suumlreccedilte ex-ante
beklentileri ex-post hesap dengesi ile sonuccedillanmaktadır Myrdalrsquoa goumlre bu
suumlreccedil bireysel ekonomik kuruluşlarda beklenmedik kazanccedil ve kayıplara hatta
fiyatların dalgalanmasına neden olacaktır Yalnızca denge durumunda ex-ante
tasarruf ex-ante yatırıma eşit olur ve fiyatların değişmesi iccedilin bir baskı soumlz
konusu olmaz (Čaplaacutenovaacute 2002 29)
JM Keynes ve F V Hayek aynı doumlnemde Myrdalrsquoın uumlzerinde ccedilalıştığı
sorunlar ile ilgilenmişlerdir Fakat Myrdalrsquoın beklentilere vermiş olduğu oumlnem
ve rol onu diğer iktisatccedilılardan ayırmıştır Myrdalrsquoın iktisadi analizlerindeki
temel amaccedillardan biri parasal sistemin iccediline beklentiler kavramını getirmektir
Parasal dengeye etki eden değişikliklerin (miktar olarak) ex-ante olarak kabul
edilmesi gerektiğini savunmuştur Myrdal bu analiz youmlntemini verilen bir
zamandaki analiz olarak tanımlamıştır Myrdalrsquoa goumlre belli bir doumlnemin
dinamik analizi ancak nihai fiyatların olduğu gelişimsel eğilimlerden
başlanılırsa yapılabilecektir Bu eğilimler belirli bir durumda hakim olan
beklentiler tarafından belirlenir Bu bağlamda ex-ante beklentiler dinamik
suumlrecin hareket guumlcuumlduumlr Bunun yanında ex-post sonuccedillar da oumlnemlidir Ccediluumlnkuuml
onlar ex-ante beklentilerin gelecek doumlnem iccedilin başlangıccedil noktası olmaktadır
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
146
Myrdalrsquoın dinamik metodu ex-post dengenin her zaman oluşacağı uumlzerine inşa
edilmiştir Parasal analiz bakış accedilısı ile bakıldığında ex-ante ve ex-post
durumları arasında meydana gelen değişiklikleri analiz etmek ex-post dengenin
sağlanabilmesi iccedilin gereklidir Myrdal orijinal beklentilerdeki sapmalardan
kaynaklanan ve sapmaların sonucunda ortaya ccedilıkan değişiklikleri
oumlnemsediğinden ekonomik analizlerinde bu değişikliklerin nedenlerini de ortaya
koymaktadır Bundaki amaccedil ex-ante beklentileri ve ex-post beklentilerdeki
değişikliklere neden olan unsurları analiz etmektir (Ohlin 1937 55)
Myrdal Knut Wicksellrsquoin kuumlmuumllacirctif suumlrecini kullanarak parasal denge
ccedilalışmalarında toplumun geliri azaldığı takdirde tuumlketim mallarına olan talebin
kaynağı olan toplam satın alma guumlcuumlndeki azalmanın daha az oranda olacağını
belirtmiştir Bu azalmanın sonucunda gelirin tasarruf iccedilin ayrılan boumlluumlmuuml
azalacak ve tasarruflardaki bu azalma sermaye piyasasındaki denge durumunun
değişmesine sebebiyet verecektir Bu olgu tuumlketim mallarına olan talep
duumlzeltildiği zaman fiyatlar seviyesindeki azalmayı sınırlandırarak dolaylı bir
etkiye sahip olacaktır Bu durum sermaye değerini ve reel yatırımları
desteklemektedir Myrdal bu analizi kullanarak değişmeyen tuumlketim
alışkanlıkları kredi koşulları koumltuumlye gitse bile parasal dengenin sağlanmasına
destek olur sonucuna varmıştır
Bu analiz ile azalan bir kuumlmuumllacirctif suumlreci durduran faktoumlrleri accedilıklamayı
yatırım ve ccedilıktı duumlzeyinin artmaya başladığı ekonomik konjonktuumlruumln azalmaya
başladığı bir denge noktasını formuumllize etmeye ccedilalışmıştır Bu noktada ex-ante
tasarruflar ex-ante yatırımlara eşit olabilir Myrdalrsquoın analizinin ağırlık merkezi
devam eden kuumlmuumllacirctif suumlreccedilte yatırım ve tasarruflar arasındaki ex-post dengeyi
oluşturan faktoumlrleri belirleme ccedilabasıdır (Čaplaacutenovaacute 2002 29)
Bu yuumlzden Myrdalrsquoa goumlre parasal denge konsepti Wicksellrsquoin
kuumlmuumllacirctif suumlrecinin olmadığı durumda her zaman belirli bir andaki durum ile
ilgilenir Myrdal parasal dengenin sağlanmasını soyut bir amaccedil olarak kabul
etmemektedir Myrdalrsquoa goumlre parasal dengenin oluşum mekanizmasını anlamak
ekonomik konjonktuumlruumln etkilerini tamamen ortadan kaldırmasa da azaltmaya
katkı sağlayacağı iccedilin oumlnem arz etmektedir Ayrıca Myrdal parasal dengenin ve
diğer amaccedilların sağlanması iccedilin gerekli olan oumlnlemlerin birbiri ile ccedileliştiğine de
dikkat ccedilekmektedir Bu bağlamda tam istihdam duumlzeyine gelinebilmesi iccedilin
yuumlksek duumlzeyde toplumsal maliyetlere katlanılmak zorunda olunabileceğini
vurgulamıştır (Myrdal1939)
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
147
3 Sonuccedil
İktisat alanında uumlnluuml olmayı başarmış birinci sınıf iktisatccedilılar genelde
puumlr teorisyen olarak akademik hayata başlamayı tercih etmişlerdir Gunnar
Myrdalrsquoda aynı tercihle akademik ccedilalışmalarına başlamıştır 1920rsquoli ve 1930rsquolu
yıllarda Myrdal İngilterersquodeki JM Keynes ve Robertsonrsquoun fikirleri ile birlikte
İsveccedilrsquoin Stockholm şehrinde modern makroekonominin temellerini atmaya
ccedilalışan geleceği parlak bir gurubun uumlyeleri arasında yer almıştır Myrdalrsquoın
parasal denge uumlzerine yaptığı ccedilalışmalar halen doumlnemin oumlnemli ccedilalışmaları
arasında olduğu goumlz ardı edilmemelidir
Karl Gunnar Myrdalrsquoın ekonomi bilimine olan katkısı binlerce sayfa
tutabilecek nitelikte olduğundan tek bir ccedilalışmada toplamak gerccedilekten guumlccedil
olmaktadır 1940 yılından sonra yapmış olduğu ccedilalışmalar Myrdalrsquoa şoumlhret
kazandırmıştır Bu doumlnemdeki eserlerinde Amerikarsquodaki zenci toplumu Nuumlfus
Problemleri Planlama-Demokrasi Gelişmişlik ve Azgelişmişlik Birleşmiş
Milletler Tarım Ulusal-Uluslar arası Birleşme ve Guumlney Asyarsquodaki Ekonomik
Kalkınma gibi konular uumlzerinde durmuştur
Myrdal ilerlemenin yavaş olduğu kendi başına ekonomik teknikler
sağlamayan derin bir kavrayış ve hayal guumlcuuml gerektiren buumlyuumlk sorunlara
youmlnelmiştir Myrdalrsquoın ilgi alanları coğrafi anlamda da geniştir Her ccedileşit
ekonomi uumlzerine ccedilalışmalar yapmıştır Amerika Avrupa Afrika ve Asya
kıtalarının birccedilok uumllkesinde seyahat ve ccedilalışma imkacircnı bulmuştur Analizleri
esnasında işine sıkı sıkıya sarılmış olması ve samimiyeti sayesinde bu uumllkelerde
yabancılık ccedilekmemiştir Myrdalrsquoın iktisadi bakış accedilımızın gelişmesi konusunda
ufkumuzun accedilılmasına yardımcı olan oumlnemli bir iktisatccedilı olduğu bir gerccedilektir
Myrdalrsquoın sadece entelektuumlel katkılarından değil kamusal ilişkilere
yaptığı katkılardan da bahsetmek gerekir Myrdal 1940rsquolı yıllar boyunca İsveccedil
Parlamentosursquonda Bakanlıkta dahil ccedileşitli goumlrevlerde bulunmuş ve İsveccedil
ekonomi politikasına youmln vermede oumlnemli roluuml olmuştur Vizyonu cesareti ve
diplomatik yeteneği ile buumltuumln duumlnyada saygınlık kazanmıştır Myrdal sadece
duumlnyadaki elit kesimden değil ayrıcalıklı olmayan kesimden de ilgi goumlrmuumlştuumlr
Az gelişmişlik ve kalkınma uumlzerine ccedilalışmalar yaparak her zaman alt sınıf
olarak goumlruumllen kesimin hizmetinde her zaman onların tarafında ve her zaman
onların koşullarını iyileştirmeye ccedilabalamıştır Yapmış olduğu hizmetler ve
ccedilalışmalar karşılığını vermiş ve 1974 yılında FVHayek ile birlikte Nobel
Ekonomi Oumlduumlluumlnuuml kazanmıştır
Şimşek T Ccediletin B Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 141-148
148
Myrdal ile fikir olarak anlaşamayan onun goumlruumlşlerine katılmayan bilim
adamları Myrdalrsquoın bilim adamlığını eleştirseler bile insanlık youmlnuumlnden oumlrnek
bir kişiliğe sahip olduğunu ifade etmekten kaccedilınmamışlardır
Sonuccedil olarak Karl Gunnar Myrdal sadece iktisadi konularla
ilgilenmeyip sosyal konular hakkında da goumlruumlş bildiren bir bilim adamı
olduğundan sadece ekonomist olarak değerlendirmek yerine onu sosyal bilimci
olarak tanımlamak daha doğru olacaktır Yaşadığı doumlnemde yapmış olduğu
ccedilalışmalar ve sosyal etkinlikler ile ccedilok az kişiye nasip olan duumlnya ccedilapında
tanınırlığa ulaşmayı başarabilmiştir
KAYNAKLAR
Balabkins NW (1988) Gunnar Myrdal (1898-1987) Eastern Economic
Journal VolXIV 99-106
Čaplaacutenovaacute A (2002) Gunnar Myrdal BIATEC - The National Bank of
Slovakia 28-30
Encyclopaeligdia Britannica Lars Johan Hierta Ekim 14 2011 tarihinde
britannica httpwwwbritannicacomEBcheckedtopic265061Lars-
Johan-Hierta adresinden alındı
Kindleberger CP (1987) Gunnar Myrdal 1898-1987 The Scandinavian
Journal of Economics Vol 89 393-403
Lindbeck A (1992) Nobel Lectures Economics Sciences 1969-1980
Singapore World Scientific Publishing Co
Myrdal J (1982) Barndom Stockholm Norstedt amp Soners
Myrdal KG (1939) Monetary Equilibrium London W Hodge Publisher
Myrdal KG (1975) Against the stream critical essays on economics New
York Vintage
Nobelprize Alva Reimer Myrda Ekim 14 2011 tarihinde nobelprize
httpnobelprizeorgnobel_prizespeacelaureates1982myrdal-
biohtml adresinden alındı
Ohlin B (1937) Some Notes on the Stockholm Theory of Savings and
Investments I The Economic Journal 53-69
Pressman S (1999) Fifty Major Economist London Routledge
The New York Times (1987 Mayıs 18) Gunnar Myrdal analyst of race
crisis dies Ekim 23 2011 tarihinde
httpwwwnytimescom1987 0518obituariesgunnar-myrdal-
analyst-of-race-crisis-dieshtml adresinden alındı
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
149
ldquoEkonomik Buumlyuumlme ve Merkez Bankası Bağımsızlığı Arasında Nedensellik
İlişkisi Ekonometrik Bir Uyulama Tuumlrkiye Oumlrneğirdquo
Erkan Demirbaş1 MVeysel Kaya
2
Oumlzet
Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile ekonomik
buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki verileri kullanarak
incelemektir Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik
bir uygulama yapılmış ve bu uygulamada merkez bankası bağımsızlığı işsizlik oranı
kamu borccedillanma gereği bağımsız değişken ekonomik buumlyuumlmeyi temsil eden kişi başı
GSYİH ise bağımlı değişken olarak modelde yer almıştır Elde edilen sonuccedillar kısa
doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı GSYHrsquoye doğru bir
nedensellik olduğu ortaya koymaktadır Uzun doumlnemde ise tuumlm değişkenler arasında
uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir
Anahtar Kelimeler GSYH Merkez Bankası Bağımsızlığı Eş-buumltuumlnleşme
Hata Duumlzeltme Modeli
ldquoAn Analysis of Causality Relation Between Economic Growth and Central Bank
Independence An Empiric Application A Sample of Turkeyrdquo
Abstract
The aim of this study is to analyze the causality relation between central Bank
Independence and economic growth in Turkey using time series data from 1980 to
2010 In the scope of this aim an econometric application was held by using the VECM
method in which Public sector borrowing requirement central Bank Independence
Index unemployment rate are added the model as an independent variables and Gross
Domestic Production per capita as a dependent variable Results show that there is
causality from unemployment rate and central Bank Independence to gdp per capita in
the short run In the long run there is a validity of long run associationship among all
the variables
Key Words Gross domestic products Central Bank Independence Co-
integration Vector error correction model-VECM
1 YrdDoccedilDr Fatih Uumlniversitesi Suumlrekli Eğitim Merkezi Ankara
edemirbasfatihedutr 2 YrdDoccedilDr Kırıkkale Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi İktisat Boumll
mveyselkayayahoocom
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
150
1 GİRİŞ
Son yıllarda merkez bankası bağımsızlığının ccedileşitli makroekonomik
değişkenler uumlzerindeki etkisi tartışılmakta ve bu konu hakkında birccedilok ccedilalışma
yapılmaktadır Birccedilok duumlnya uumllkesi merkez bankalarını siyasal etkilerden uzak
tutmaya doğrudan fiyat istikrarı yolunda ve bağımsızlık şemsiyesi altında
politika uumlretmek uumlzere youmlnlendirmeye ccedilalışmaktadır
Merkez bankası bağımsızlığı enflasyon hedefini goumlzeterek herhangi bir
siyasi baskı altında kalmaksızın para politikası araccedillarını seccedilebilmek ve
uygulanacak olan politikayı belirleyebilmek olarak ifade edilebilir Buradan
merkez bankasının her konuda siyasi otoriteden bağımsız olması anlamı
ccedilıkarılmamalıdır Zira merkez bankası bağımsızlığı huumlkuumlmetlerin
programlarında yer alan genel ekonomi politikalarından ayrı olarak
duumlşuumlnuumllemez Oumlzellikle enflasyon hedeflemesi stratejisinde olduğu gibi merkez
bankası enflasyon hedefini siyasi otorite ile belirlemekte ve bağımsız olarak
suumlreci youmlnetmektedir
Bu ccedilalışmanın amacı Tuumlrkiyersquode merkez bankası bağımsızlığı ile
ekonomik buumlyuumlme arasındaki nedensellik ilişkisini 1980-2010 yılları arasındaki
verileri kullanarak incelemektir Ccedilalışmada oumlncelikle merkez bankası
bağımsızlığı ile ilgili yapılmış olan teorik ve ampirik ccedilalışmaları kapsayan bir
literatuumlr taraması yapılmıştır 1980-2010 yılları arasındaki veriler ile Hata
Duumlzeltme Modeli kullanılarak ekonometrik bir uygulama yapılmıştır Analiz
sonucunda kısa doumlnemde işsizlik ve merkez bankası bağımsızlığından kişi başı
GSYHrsquoye doğru bir nedensellik olduğu ortaya ccedilıkmıştır Uzun doumlnemde ise tuumlm
değişkenler arasında uzun doumlnem ilişkisi tespit edilmiştir Son boumlluumlmde ise
ccedilıkan bu sonuccedillar ccedilerccedilevesinde değerlendirmeler yapılmıştır
2 LİTERATUumlR
Literatuumlrde merkez bankası bağımsızlığını konu alan birccedilok teorik ve
ampirik ccedilalışma yer almaktadır Merkez bankası bağımsızlığının konu edildiği
ampirik ccedilalışmaların bir ccediloğu ccedileşitli uumllke oumlrnekleri birlikte ele alınarak
yapılmıştır Literatuumlrde TCMB bağımsızlığını konu alan ampirik ccedilalışma sayısı
fazla olmamakla birlikte teorik bazlı ccedilalışmaların yeterli duumlzeyde literatuumlre katkı
sağladığı ifade edilebilir Bu boumlluumlmde oumlnce farklı uumllkeleri konu alan ccedilalışmalar
incelenecek daha sonra sadece Tuumlrkiye iccedilin yapılmış ccedilalışmaların bazılarına yer
verilecektir
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
151
Farklı uumllkeleri iccedileren ampirik ccedilalışmalar
Grilli vd (1991) 18 OECD uumllkesinin 1950-1989 yılları arasındaki
verilerini kullanarak yaptıkları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası
bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi regresyon analizi ile incelemiştir Analiz
sonucunda enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki
tespit edilmiştir Cukierman vd (1992) 1950-1989 yılları arasındaki verileri
kullanarak 72 uumllkenin dacirchil edildiği regresyon analizinde enflasyon değişkenliği
ile merkez bankası bağımsızlığı arasındaki ilişki incelenmiştir Analizden elde
edilen sonuca goumlre enflasyon değişkenliği ile bağımsızlık arasında negatif bir
ilişkinin olduğu goumlruumllmuumlştuumlr
De Long ve Summers (1992) 16 uumllkeyi ele aldığı ccedilalışmasında 1955-
1990 arası doumlnemi incelemiş buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı
arasındaki ilişkiyi regresyon analizi youmlntemi ile tespit etmeye ccedilalışmıştır Analiz
sonucuna goumlre buumlyuumlme ve bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur
Alesina ve Summers (1993) 16 uumllkenin 1955-1988 yılları arasındaki verilerden
faydalanılarak enflasyon buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası
bağımsızlığı arasında nasıl bir ilişkinin olduğunu araştırmışlardır Ccedilıkan sonuca
goumlre enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki
buumlyuumlme işsizlik ve reel faiz oranı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında
herhangi bir ilişki bulunamamıştır
Cukierman vd (1993) yaptıkları ccedilalışmada 70 gelişmiş ve gelişmekte
olan uumllkenin 1960-1989 yılları arası doumlnemleri incelenmiştir Ccedilalışmada
buumlyuumlme oumlzel yatırım faiz oranları ve verimlilik artışı ile merkez bankası
bağımsızlığı arasındaki ilişki OLS youmlntemi ile analiz edilmiştir Analiz
sonuccedillarına goumlre gelişmiş uumllkelerde merkez bankası bağımsızlığı ile buumlyuumlme
arasında ve verimlilik artışı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi
bir ilişkinin varlığı tespit edilememiştir Gelişmekte olan uumllkelerde buumlyuumlme ile
merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif verimlilik artışı ve oumlzel yatırım ile
negatif bir ilişki bulunmuştur Gelişmiş ve gelişmekte olan uumllkelerde reel faiz
oranları ile bağımsızlık arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur
Pollard (1993) 1973-1989 yılları arasında 16 sanayileşmiş uumllkenin
verileri ile yapmış olduğu ccedilalışmada buumltccedile accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı
arasında negatif bir ilişkinin olduğunu tespit etmiştir Eijffinger vd (1994) 10
sanayileşmiş uumllkenin 1977-1990 yılları arasındaki verilerini kullanarak panel
data youmlntemiyle yaptıkları analizde enflasyon değişkenliği buumlyuumlme
değişkenliği ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
152
arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonucuna goumlre enflasyon ve
faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir
ilişki buumlyuumlme ve faiz oranı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı
arasında herhangi bir ilişkiye rastlanmamıştır
Bleaney (1996) 17 uumllke ile 1973-1989 yılları arasını kapsayan
ccedilalışmasında OLS youmlntemini kullanarak enflasyon ve işsizlik ile merkez
bankası bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır Analiz sonucunda
enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki
bulunmuştur Compillo ve Miron (1997) yaptıkları ccedilalışmalarında mali politika
faktoumlruumlnuumln sabit tutulması halinde merkez bankası bağımsızlığının azalması
youmlnuumlnde herhangi bir etkisinin olmadığını ifade etmişlerdir
Brumm (2000) bağımsızlık endeksleriyle enflasyon arasında anlamlı
bir ilişki olmamasına rağmen uumllke iccedilindeki siyasal değişimlerin enflasyon
oranlarını olumlu youmlnde etkilediğini ifade etmiştir Hall ve Frazese (1998)
Fuhrer (1997) Fujiki (1996) Demertzis (2004) yaptıkları ccedilalışmalarda merkez
bankası bağımsızlığı ile enflasyon arasında negatif bir ilişki olduğunu
belirtmişlerdir
Bouwman vd (2005) yapmış oldukları ccedilalışmalarında merkez bankası
bağımsızlığı yasal goumlstergelerinin guumlvenilir olmadığını bunun nedeninin de
merkez bankası ve huumlkuumlmetler arasındaki yetki sınırının tam olarak
belirlenememesinden kaynaklandığını ifade etmişlerdir Eijjfinger vd (1998)
1972-1992 yılları arasında 20 uumllkeyi kapsayan ccedilalışmalarında OLS youmlntemini
kullanarak enflasyon değişkenliği ve ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası
bağımsızlığı arasındaki ilişkiyi bulmaya ccedilalışmışlardır Analiz sonuccedillarına goumlre
enflasyon değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki
bulunmuş ccedilıktı değişkenliği ile merkez bankası bağımsızlığı arasında ise
herhangi bir ilişki bulunamamıştır
Hafız (1998) 65 uumllkenin verileriyle 1960-1989 yılları arasındaki
doumlnemi kapsayan ve OLS youmlntemi kullanılarak yaptığı ccedilalışmasında buumlyuumlme ile
merkez bankası bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememiştir
Maxwell (1998) 70 uumllke ile OLS youmlntemini kullanarak yatığı ccedilalışmada buumltccedile
accedilığı ile merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin varlığını
tespit etmiştir
Kooi ve De Haan (2000) Borrero (2001) Sturm ve De Haan (2001)
yapmış oldukları ccedilalışmada enflasyon ile merkez bankası bağımsızlığı arasında
negatif bir ilişki bulmuşlardır Ayrıca Kooi ve De Haan (2000) buumlyuumlme ile
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
153
merkez bankası bağımsızlığı arasında bir ilişki tespit edemezken Borrero
(2001) buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif bir ilişki
bulmuşlardır
Brumm ve Krashevski (2003) 19 OECD uumllkesi ile OLS ve GMM
youmlntemini kullanarak yapmış oldukları analizde oumlzveri oranı ile merkez bankası
bağımsızlığı arasında negatif bir ilişki bulmuşlardır Wagner (1999) geccediliş
uumllkelerinde oluşan yeni iktisat politikaları ccedilerccedilevesinde merkez bankasının
kanuni olarak bağımsızlığa kavuşturulmasının yeterli olmadığını bunun
uygulamada gerccedilekleşmesi gerektiğini belirtmiştir
Arslan (2003) yaptığı ccedilalışmada 3 grup uumllke oluşturmuştur İlk grup
ABrsquoye uumlye uumllkelerin oluşturduğu grup ikinci grup ABrsquoye yeni uumlye uumllkelerin
katılımıyla oluşan grup uumlccediluumlncuuml grup ise uumlyelik iccedilin bekleyen uumllkelerin de
eklendiği grup olarak belirlenmiştir Birinci grup regresyonda enflasyon ile
merkez bankası bağımsızlığı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır İkinci
grup regresyonda ise enflasyonla merkez bankası bağımsızlığı arasında pozitif
ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur Uumlccediluumlncuuml grup regresyonda ise merkez bankası
ile enflasyon arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur Guumller ve Oumlzyurt (2011) 30
OECD uumllkesine ait 2000-2010 yılları arasındaki reel gdp buumlyuumlme oranı ve
işsizlik verileri kullanılarak panel ARDL testi analizi yapmışlardır Analiz
sonucuna goumlre merkez bankası bağımsızlığı ile işsizlik arasında eş-buumltuumlnleşme
ilişkisi bulunmuş aynı zamanda buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı
arasında negatif bir ilişki tespit edilmiştir
Tuumlrkiye iccedilin yapılan bazı ampirik ccedilalışmalar
Demirgil (2011) yapmış olduğu ccedilalışmasında TCMBrsquonin yasal
bağımsızlık duumlzeyi arttıkccedila gerek uzun doumlnem ortalama enflasyon oranlarının
gerekse enflasyon oranlarındaki değişkenliğin azaldığını ifade etmiştir Ayrıca
ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode uzun doumlnem kamu accedilıklarının GSYİH iccedilindeki payı ile
merkez bankası bağımsızlığı arasında negatif bir ilişkinin geccedilerli olduğu ifade
edilmiştir
Bakır (2007) yaptığı ccedilalışmada TCMBrsquonin 1930 yılında 037 olan
toplam bağımsızlık puanının 2001 yılında yapılan reform ile 061 seviyesine
ulaştığı TCMBrsquonin Avrupa Merkez Bankaları sistemi dışındaki sekiz gelişmiş
uumllke merkez bankaları ile karşılaştırıldığında en iyi doumlrduumlncuuml toplam yasal
bağımsızlık puanına sahip olduğu ortaya ccedilıkmıştır
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
154
Baydur ve Suumlsluuml (2007) yaptıkları ccedilalışmada TCMBrsquonin bağımsızlığı
ve enflasyon arasında negatif bir ilişki tespit etmişler ccedilıktı miktarı ve TCMB
bağımsızlığı arasında herhangi bir ilişki tespit edememişlerdir
3 YOumlNTEM
Bu ccedilalışmada işsizlik kamu borccedillanma gereği Tuumlrkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası yasal oumlzguumlrluumlk endeksi ile GSYH arasındaki ilişki Johansen eş-
buumltuumlnleşme analizi ve Hata Duumlzeltme Modeli kullanılarak incelenmektedir
Eş-buumltuumlnleşme testi uygulanmadan oumlnce serilerin durağanlık durumlarının
kontrol edilmesi gerekmektedir Bu ccedilalışmada zaman serilerinin durağanlık
durumunun kontroluumlnde sıklıkla kullanılan Augmented Dickey-Fuller (ADF)
Birim Koumlk Testi uygulanmıştır
Zaman serilerinin durağanlıklarının testinin yapıldığı Dickey-Fuller
sınamasında başlıca uumlccedil regresyon kalıbı vardır Bunlar sırasıyla sabit terimsiz ve
trendsiz model sabit terimli model ve sabit terimli ve trendli modeldir Bu
modeller sırasıyla aşağıda verilmektedir
sabit terimsiz ve trendsiz model
(1)
sabit terimli model
(2)
sabit terimli ve trendli model
(3)
Burada klasik varsayımlara uyan yani ortalaması sıfır varyansı
sabit ardışık bağımlı olmayan olasılıklı hata terimidir Accedilıklayıcı değişkenin
katsayısı olan lsquonin alacağı değer olasılıklı değişkenin birim koumlke sahip olup
olmayacağını belirlemektedir Denklemdeki (∆) semboluuml fark alma
operatoumlruumlduumlr
ADF Birim Koumlk Testinde durağanlığı test etmek uumlzere iki hipotez vardır
ise zaman serisi durağan değildir birim koumlk vardır
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
155
ise zaman serisi durağandır birim koumlk yoktur
Dickey ve Fullerrsquode bu hipotezler test edilirken Monte Carlo
benzetimiyle tablolaştırılan τ (tau) istatistikleri kullanılmıştır (Dickey and
Fuller 1979 427-431)
Birim koumlk testlerinin ardından seriler arasında uzun doumlnem ilişkinin
analizi yapılacaktır Eğer ilgili seriler birim koumlk testleri sonucunda aynı
merteben (oumlzellikle birinci mertebeden I(1)) entegre ise değişkenler arasındaki
uzun doumlnem ilişkisini araştırmak iccedilin eş-buumltuumlnleşme testleri uygulanabilir
(Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)
Engle ve Granger (1987)rsquode tanımlandığı haliyle birinci farkları
alındığında [I(1)] durağan hale gelen iki değişkenin birinci dereceden eş-
buumltuumlnleşiktir ancak bunların bazı doğrusal birleşimleri de duumlzeyde [I(0)]
durağandır Uzun doumlnem ilişkinin kontrol edildiği en yaygın testlerin başında
Engle-Grangerrsquoin (1987) iki aşamalı eş-buumltuumlnleşme youmlntemi ile Johansen-
Juseliusrsquoun (1990) maksimum olabilirlik youmlntemi yer almaktadır Johansen
(1988) koentegrasyonla ilgili ccedilalışmasında bağımsız Gaussian hataları ile
otoregresif suumlreccediller iccedilin eş-buumltuumlnleşme vektoumlrlerinin maksimum olabilirlik
tahmincilerini elde etmeye ccedilalışmıştır
Johansen ve Juselius tarafından geliştirilen ldquoMaksimum Olabilirlik
Tahminirdquo yaklaşımında aşağıdaki denklem dikkate alınmaktadır
t=1hellipT (4)
Bu denklemde
(nx1) boyutlu vektoumlr
sabit
kukla değişken
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
156
tahmin edilecek bilinmeyenler matrisi olmak uumlzere uumlccedil kukla değişken ve bir
sabit terim kullanılmıştır
Fark operatoumlruuml ve gecikme operatoumlruuml dikkate alındığında model aşağıdaki gibi
yazılabilir
(5)
Bu denklemde
ve
rsquodir
hariccedil klasik birinci fark formundaki VAR modeli oumlzelliği geccedilerlidir
Burada asıl amaccedil matris katsayının veri vektoumlruumlndeki değişkenler arasında
uzun doumlnemli bir ilişkinin varlığıyla ilgili bir bilgi iccedilerip iccedilermediğinin tespit
edilmesidir (Johansen ve Juselius 1990 170)
Bu ccedilalışmada değişkenler aynı duumlzeyde durağan olduklarından dolayı
Johansen-Juselius (JJ) modelini kullanarak eş-buumltuumlnleşme testi yapılmıştır
(Demirci ve Er 2007 7) Bu kapsamda İz ve Maximum Oumlzdeğer testlerinden
hareket edilerek uzun doumlnem ilişkinin varlığı kontrol edilmiştir
İki değişken arasındaki nedenselliği ortaya koyan geleneksel test
Granger testidir Nedensellik testi zaman serileri analizinde meydana gelen son
doumlnem değişmeler ile gelişmiştir Nedensellik analizi iccedilin hata duumlzeltme modeli
veya Granger nedensellik testi kullanılabilir Eğer değişkenler durağan değil ve
koentegre de değillerse Granger nedensellik testi iccedilin değişkenlerin farkları
kullanılır Ancak değişkenler durağan değil ve koentegre ise standart Granger
nedensellik testi uygun olmayacaktır Bu durumda vektoumlr hata duumlzeltme
(VECM) yaklaşımın kullanılması daha iyi olur VECM denklemi değişkenlerin
birinci farklarının yanında koentegre edici regresyonun bir doumlnem gecikmeli
hatalarını da iccedilermektedir (Sevuumlktekin ve Nargeleccedilekenler 2007 6)
4 MODEL VE VERİLER
Bu ccedilalışmada Tuumlrkiye iccedilin 1980 ve 2010 yılları arasını kapsayan zaman
serileri kullanılmıştır Buumlyuumlmeyle ilgili literatuumlre bakıldığında en sık kullanılan
değişkenin kişi başına duumlşen GSYH olduğu goumlruumllmektedir Buradan hareketle
bu ccedilalışmada Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında goumlzlenen kişi başı
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
157
GSYH verileri buumlyuumlmeyi oumllccedilmek iccedilin kullanılmıştır ve bu veriler Kalkınma
Bakanlığı web sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden
alınmıştır Analizde 98 yılı dikkate alınarak kişi başı GSYH kullanılmıştır
Ccedilalışmada yer alan bağımsız değişkenlerden kamu kesimi borccedillanma gereği
GSYHrsquoye oranı cinsinden modele dahil edilmiştir Ccedilalışmadaki bir diğer
bağımsız değişken ise işsizlik oranıdır Bu veriler Kalkınma Bakanlığı web
sayfasında yer alan Ekonomik ve Sosyal Goumlstergelerden alınmıştır Modelde
yer alan uumlccediluumlncuuml bağımsız değişken ldquoMerkez Bankası Yasal Bağımsızlık
İndeksirdquo olup bağımsızlık endeksi oluşturan yazarlardan Cukiermanrsquoın
yaklaşımı dikkate alınarak hazırlanmıştır (Demirgil 2011)
Buumlyuumlme ile merkez bankası bağımsızlığı işsizlik ve kamu borccedillanma
gereği arasındaki doğrusal ilişkiyi test etmek iccedilin En Kuumlccediluumlk Kareler Youmlntemi
(EKKY) kullanılmıştır Bu amaccedilla kurulan doğrusal model aşağıdaki gibidir
(6)
Burada kisibasigsyh Tuumlrkiyersquode 1980 ve 2010 yılları arasında 98 yılı
sabit alınarak kişi başı GSYHrsquoyi borggsyh kamu borccedillanma gereğinin
GSYHrsquoye oranını issiz işsizlik oranını mbozg ise Tuumlrkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası yasal bağımsızlık endeksini goumlstermektedir
Modelde kullanılan değişkenlerin grafiksel goumlsterimleri aşağıda verilmektedir
Şekil 1 Değişkenlere Ait Grafikler
600
700
800
900
1000
1100
1200
1300
1400
1500
1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010
KISIGSYH
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
158
-2
0
2
4
6
8
10
12
14
1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010
BORGSYH
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010
ISSIZ
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1980 1985 1990 1995 2000 2005 2010
MBOZG
Oumlncelikli olarak serilerin durağanlık durumlarını kontrol etmek uumlzere
ADF birim koumlk testi uygulanmıştır Ardından eş-buumltuumlnleşme testine hazırlık
yapmak uumlzere gecikme uzunluğu tespit edilmiştir Değişkenler arasında uzun
doumlnem ilişkinin kontroluuml iccedilin Johansen eş-buumltuumlnleşme analizi uygulanmıştır
Analizinin ardından nedenselliğin youmlnuumlnuuml ortaya koyabilmek uumlzere Vector
Error Correction Model-Hata Duumlzeltme Modeli (VECM) testi uygulanmıştır
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
159
5 BULGULAR
51 Birim Koumlk Testleri
Analizlere geccedilmeden oumlnce değişkenlerin durağanlık testlerinin
yapılması gerekmektedir Bu ccedilalışmada ADF birim koumlk testli kullanılarak
serilerde durağanlık durumu kontrol edilecek gerekli durumlarda fark alma
işlemine gidilerek durağanlaştırma yapılacaktır Aşağıda yer alan tabloda
kisibasigsyh borggsyh issiz ve mbozg serilerine ait duumlzey ve birinci fark iccedilin
değerler verilmektedir Yapılan testler sonucunda tuumlm serilerin duumlzeyde birim
koumlke sahip olduğu birinci farkları alındıktan sonra durağan oldukları tespit
edilmiştir
Tablo 1 Değişkenler iccedilin Augmented Dickey-Fuller Birim Koumlk Testleri
Durağanlık testlerinin ardından seriler arasındaki uzun doumlnem ilişkiyi ortaya
koyabilmek iccedilin eş-buumltuumlnleşme analizinin uygulanması gerekmektedir
52 Johansen Eş-buumltuumlnleşme Testi
Analizde kullanılan serilerin birinci duumlzeyde durağan I(1) oldukları
anlaşıldıktan sonra seriler arasında uzun doumlnem ilişkisi Johansen eş-buumltuumlnleşme
testi ile analiz edilecektir Eş-buumltuumlnleşme analizine geccedilmeden oumlnce analizde
ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğunun tespit edilmesi gerekmektedir Eş-
buumltuumlnleşme analizinde ihtiyaccedil duyulan gecikme uzunluğu AIC seccedilim kriteri
dikkate alındığında 3 olarak belirlenmiştir
Değişkenler Augmented Dickey-Fuller testi
I(0) I(1)
kisibasigsyh 275 (099) -454(000)
borgsyh -130(017) -502(000)
issiz 056 (083) -546(000)
mbozg 062 (084) -529(000)
Anlamlılık Duumlzeyi Kritik değerler
1 level -264
5 level -195
10 level -161
Olasılık değerleri parantez iccedilerisinde verilmiştir zaman serisinin
1 duumlzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğunu goumlstermektedir
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
160
Tablo 2 Gecikme Uzunluğu Tespiti
Oumlrneklem 1980 2010
Goumlzlem Sayısı 27
Lag LogL LR FPE AIC SC HQ
0 -3405597 NA 1427685 2552294 2571491 2558002
1 -2559708
137848
6 9027786 2044228 2140216 2072770
2 -2390985 2249639 9247215 2037766 2210545 2089142
3 -2151194 2486713
651950
4 1978663 2228231 2052872
indicates lag order selected by the criterion
LR sequential modified LR test statistic
FPE Final prediction error
AIC Akaike information criterion
SC Schwarz information criterion
HQ Hannan-Quinn information criterion
Gecikme uzunluğunun tespitinin ardından eş-buumltuumlnleşme testinde
kullanılan beş modelden hangisinin kullanılacağının tespiti iccedilin AIC kriteri
dikkate alınmış sonuccedil olarak beşinci modelin kullanılmasının uygun olacağı
kararlaştırılmıştır 4 değişken arasında uzun doumlnemde ilişkisinin varlığı gecikme
uzunluğunun (3) modelin ise (5) olarak seccedililmesinin ardından İz Test ve
Maksimum Oumlzdeğer Testleriyle incelenmiştir İz istatistiği sonuccedillarına goumlre
yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (İz İstatistiği olan
5198 kritik değer 3501rsquoden buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane eş-buumltuumlnleşme
vektoumlruuml olduğunu ifade eden yokluk hipotezi reddedilmiştir)
Tablo 3 İz Testi Sonuccedilları
Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği
05 Kritik
Değer Prob
None 0870737 1051745 5524578 00000
At most 1 0755990 5198091 3501090 00004
At most 2 0442631 1530676 1839771 01285
At most 3 0004185 0109042 3841466 07412
İz testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln varlığını kabul
etmektedir
Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir
Maksimum Oumlzdeğer Test sonuccedillarının yer aldığı aşağıdaki tablo İz İstatistiği
Testiyle paraleldir Buna goumlre Maksimum Oumlzdeğer Testi sonuccedillarına goumlre
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
161
yuumlzde 1 duumlzeyinde 2 adet koentegre vector bulunmuştur (Maksimum Oumlzdeğer
İstatistiği olan 3667 kritik değer 2425rsquoten buumlyuumlk olduğu iccedilin en ccedilok bir tane
eş-buumltuumlnleşik vektoumlruuml olduğu youmlnuumlndeki yokluk hipotezi reddedilmiştir)
Tablo 4 Maksimum Oumlzdeğer Testi
Hipotez Eigenvalue İz İstatistiği
05 Kritik
Değer Prob
None 0870737 5319363 3081507 00000
At most 1 0755990 3667416 2425202 00007
At most 2 0442631 1519771 1714769 00940
At most 3 0004185 0109042 3841466 07412
Max-eigenvalue testi yuumlzde 5 duumlzeyinde iki adet eş-buumltuumlnleşme vektoumlruumln
varlığına kabul etmektedir
Yuumlzde 5 anlamlılık duumlzeyinde sıfır hipotezini reddetmektedir
Uzun doumlnem ilişkisinin tespit edilmesinin ardından nedensellik
ilişkisini incelemek gerekmektedir VECM modeli iccedilin oumlncelikli olarak uygun
gecikme uzunluğu tespit edilmelidir En duumlşuumlk AIC değerini veren model
dikkate alındığında gecikme uzunluğu (3) olarak seccedililmiştir
VECM modelinde sadece kisigsyhrsquonin bağımlı olduğu modelde
nedensellik ilişkisi bulunmuştur Modelde yer alan ve kısa doumlnem nedensellik
ilişkisin ifade eden hata duumlzeltme terimi-error correction term (ect) beklendiği
gibi anlamlı ve işareti negatif ccedilıkmıştır Diğer modellere bakıldığında issiz ve
mbozgrsquonin bağımsı olduğu regresyonlarda ectrsquonin anlamsız olduğu
borgsyhrsquonin bağımlı olduğu regresyonda ise ectrsquonin anlamlı olduğu ancak
katsayısının pozitif olduğu goumlzlenmiştir
Değişkenlerin gecikmeli değerlerini de iccedileren modelin accedilılımı aşağıdaki
kutuda verilmektedir Modelde kalın puntolarla ifade edilen değer ectrsquoyi C(1)
ise ectrsquoye ait katsayıyı temsil etmektedir Modelde yer alan (D) harfi fark alma
işlemini temsil etmektedir
Denklem Kutusu
D(kisigsyh) = C(1)( kisigsyh(-1) + 09551154347borgsyh(-1) -
2380384128issiz(-1) - 6634577728mbozg(-1) - 1998909552trend(80) -
4614820918 ) + C(2)d(kisigsyh(-1)) + C(3)D(kisigsyh(-2)) +
C(4)D(kisigsyh(-3)) + C(5)D(borgsyh(-1)) + C(6)D(borgsyh(-2)) +
C(7)D(borgsyh(-3)) + C(8)D(issiz(-1)) + C(9)D(issiz(-2)) + C(10)D(issiz(-
3)) + C(11)D(mbozg(-1)) + C(12)D(mbozg(-2)) + C(13)D(mbozg(-3)) +
C(14) + C(15)trend(80)
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
162
Aşağıda yer alan tabloda VECM modelinin ccedilıktıları yer almaktadır Modelde
yer alan katsayılar kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisini ve bu ilişkinin
youmlnuumlnuuml vermektedir
Tablo 5 VECM Tahmin Sonuccedilları
Bağımlı değişken D(kisigsyh)
Oumlrneklem 1984 2010
Katsayı Standar Hata t-Statistic Prob
C(1) -0840091 0390281 -2152530 00524
C(2) 0423161 0317397 1333222 02072
C(3) 0419033 0241764 1733228 01086
C(4) -0039017 0308813 -0126346 09016
C(5) 4088703 6239176 0655327 05246
C(6) -1863959 4371219 -0426416 06774
C(7) 1305428 3561659 0366523 07204
C(8) -4080505 7313131 -5579696 00001
C(9) -8474918 1303242 -0650295 05278
C(10) -2454359 1140135 -2152691 00524
C(11) -1143283 8008335 -1427616 01789
C(12) 5230735 8003412 0653563 05257
C(13) -1798606 6978470 -2577365 00242
C(14) 6536013 1956351 0334092 07441
C(15) 0960283 0779848 1231372 02418
R-squared 0879628 Mean dependent var 2679245
Adjusted R-squared 0739194 SD dependent var 5143178
SE of regression 2626578 Akaike info criterion 9674592
Sum squared resid 8278696 Schwarz criterion 1039450
Log likelihood -1156070 Durbin-Watson stat 2189461
X2 JB 049(078) X
2 BG(1) 056(045)
ve sırasıyla 1 5 ve 10 duumlzeylerinde anlamlı olduğunu
goumlstermektedir
VECM modelinde kısa ve uzun doumlnem nedensellik ilişkisi birlikte
incelenebilmektedir Modelde yer alan değişkenlerin olasılık değerlerinin
anlamlı olması durumunda (1 ile 10 arasında) ilgili değişkenin kısa
doumlnemde bağımlı değişkenin nedeni olduğu soumlylenebilir Yukarıda yer alan
sonuccedillara bakıldığında C(8) C(10) ve C(13)rsquouumln anlamlı olduğu goumlruumllmektedir
Buna goumlre bu uumlccedil değişken kısa doumlnemde bağımlı değişkenin nedenidir C(8) ve
C(10) katsayıları işsizlik oranının gecikmeli değerleri olup işsizlik oranından
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
163
kişi başı GSYHrsquoye doğru kısa doumlnemde negatif youmlnluuml bir nedensellik ilişkisi
olduğunu ifade etmektedir Yani işsizlik oranı azaldıkccedila kişi başı GSYH
artmaktadır C(13) ise Merkez Bankası bağımsızlık endeksinin gecikmeli değeri
olup bağımlı değişken uumlzerinde kısa doumlnemde negatif bir etkiye sahiptir
Modelde yer alan gecikmeli değerlerin birlikte bağımlı değişkeni
etkileyip etkilemediğini anlamak iccedilin Wald testinin3 uygulanması
gerekmektedir Yapılan testler sonucunda ldquoissizrdquo değişkeninin gecikmeli
değerlerinin [C(8) C(9)C(10)] birlikte ve ldquombozgrdquo değişkeninin gecikmeli
değerlerinin [C(11) C(12)C(13)] birlikte buumlyuumlmenin nedeni olduğu tespit
edilmiştir
Modelin uzun doumlnem nedensellik ilişkisi ect terimi tarafından ortaya
konmaktadır Modelde yer alan ect terimi uzun doumlnem regresyonunda yer alan
hata teriminin bir gecikmeli değeri olup dengesizlikten denge durumuna geccedilişi
temsil etmektedir Bu şartın sağlanabilmesi iccedilin ectrsquonin anlamlı ve işaretinin
negatif olması gerekmektedir Olasılık değerinin yer aldığı tabloda goumlruumllduumlğuuml
gibi ect yuumlzde 10 duumlzeyinde anlamlıdır (0052) Terimin katsayısı ise 084 olup
her doumlnem dengesizliğin yuumlzde 84 duumlzeldiğini temsil etmektedir Buna goumlre
tuumlm değişkenler arasında uzun doumlnem bir ilişkinin geccedilerliliği soumlz konusudur
Modelin diagnostik testler accedilısından incelendiğinde ldquoDurbin Watson
istatistiğirdquo ve ldquoLM serial korelasyon testrdquo sonucuna goumlre otokorelasyon
probleminin olmadığı tespit edilmiştir Jarque-Bera testi sonucuna goumlre hata
terimleri normal dağılmaktadır
Ccedilalışmada kisigsyhrsquonin bağımlı değişken olduğu hesaplamalarda
tahmin edilen katsayılar iccedilin ardışık hataların kuumlmuumllatif toplamı testi
(cumulative sum of recursive residuals-CUSUM) yapılmıştır ve test sonuccedillarına
ait grafik Şekil 1rsquode yer almaktadır ldquoCUSUM ve CUSUM of Squaresrdquo
istatistiğinin grafiği 5 kritik değerler arasında olduğu goumlruumllmektedir Bu
sonuccedillar tahmin edilen modeldeki tuumlm katsayıların analize konu olan doumlnem
iccedilerisinde istikrarlı olduğunu goumlstermektedir
3 Test sonuccedilları ekte verilmiştir
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
164
Şekil 2 CUSUM testleri
-12
-8
-4
0
4
8
12
99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10
CUSUM 5 Significance
-04
00
04
08
12
16
99 00 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10
CUSUM of Squares5 Significance
6 SONUCcedil
Bu ccedilalışmada 1980-2010 yıllarına ait kişi başı GSYH işsizlik oranı
kamu borccedillanma gereğinin GSYHrsquoye oranı ve merkez bankası yasal bağımsızlık
oranı endeksi ile yapılan Johansen eş-buumltuumlnleşme analizinin sonuccedillarına goumlre
soumlz konusu değişkenler arasında uzun doumlnemde bir eş-buumltuumlnleşme olduğu
goumlruumllmuumlştuumlr Elde edilen eş-buumltuumlnleşme sonucundan sonra değişkenler arasında
tespit edilen ilişkinin youmlnuumlnuuml araştırmak iccedilin yapılan ccedilok değişkenli Granger
nedensellik analizinin sonuccedilları ise kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı
ve işsizlik oranından kişi başı GSYHrsquoye youmlnelik bir nedensellik soumlz konusu
olduğunu goumlstermektedir Kısa doumlnemde işsizlik oranındaki azalma buumlyuumlmeyi
pozitif etkilemektedir Ancak kısa doumlnemde merkez bankası bağımsızlığı kişi
başı buumlyuumlmeyi negatif etkilemektedir Uzun doumlnemde ise modelde yer alan tuumlm
bağımlı değişkenler ile bağımsız değişken kişi başı GSYH arasında nedensellik
ilişkisi tespit edilmiştir Sonuccedillar kişi başı GSYHrsquodeki kısa doumlnemli sapmaların
uzun doumlnemde dengeye doğru youmlneldiğini goumlstermektedir Buradan hareketle
merkez bankasının bağımsızlığının oumlncelikle fiyat istikrarının sağlanması
konusunda oumlnemli bir rol oynadığı goumlz oumlnuumlnde bulundurularak uzun doumlnemde
buumlyuumlmeye katkı sağladığı ifade edilebilir Merkez bankasının bağımsızlığına
oumlnem verilmesi bu konuda ccedilıkarılacak kanuni duumlzenlemelere ağırlık verilmesi
politik iradenin de bağımsızlık konusunda uumlzerine duumlşeni yapması sonucunda
ccedileşitli makroekonomik goumlstergelerde bir iyileşme goumlruumllecek ve ekonomide uzun
doumlnemde bir refah sağlanacaktır Bu ifadeden hareketle tuumlm makroekonomik
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
165
goumlstergelerin sadece merkez bankasının bağımsızlığı ile duumlzeleceği anlamı
ccedilıkarılmamalıdır Bu durum sadece ccedilalışmadaki analizden yapılan bir
ccedilıkarımdır
Ekler
Ek-1 C(8)=C(9)=C(10)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi
Equation Untitled
Test Statistic Value df Probability
F-statistic 1238736 (3 12) 00006
Chi-square 3716209 3 00000
Ek-2 C(11)=C(12)=C(13)=0 hipotezi iccedilin Wald Testi
Equation Untitled
Test Statistic Value df Probability
F-statistic 3051240 (3 12) 00699
Chi-square 9153719 3 00273
KAYNAKLAR
Alesina A LH Summers (1993) ldquoCentral Bank Independence and
Macroeconomic Performance Some Comperative Evidencerdquo Journal
of Money Credit and Banking 25 (2) 151-162
Arslan Ouml (2003) Avrupa Birliğini Oluşturan Uumllkelerde Merkez Bankası
Bağımsızlığı Enflasyon ve Diğer Makroekonomik Buumlyuumlkluumlkler
Arasındaki İlişkiler 1980-2001 Doumlnemi Uzmanlık Yeterlilik Tezi
TCMB Ankara
Bakır C (2007) ldquoTuumlrkiye Cumhuriyet Merkez Bankasırsquonın 1930-2001
Arasında Siyasal ve Ekonomik Bağımsızlığı Siyasal-Ekonomik
Etkileşime İlişkin Karşılaştırmalı Bir Ccediloumlzuumlmlemerdquo Middle East
Technical University Faculty of Administrative Scicences and
Economics 33 (1)
Baydur MC Suumlsluuml B (2007) ldquoAvrupa Merkez Bankası ile TCMBrsquonin
Bağımsızlıklarının Karşılaştırılması ve Ekonomiye Etkilerirdquo Youmlnetim
ve Ekonomi Dergisi 14 (1) 44-66
Borrero AM (2001) ldquoOn The Long and Short of Central Bank Independence
Policy Coordination and Economic Performancerdquo IMF Working
Paper February No19
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
166
Bouwman K R Jong-A-Pin ve JDe Haan (2005) ldquoOn The Relationship
Between Central Bank Independence and Inflation Some More Bad
Newsrdquo Applied Financial Economics Letters 1
Bleaney M (1996) ldquoCentral Bank Independence Wage Bargaining Structure
and Macroeconomic Performance in OECD Countriesrdquo Oxford
Economic Papers 48 20-28
Brumm HJ (2000) ldquoInflation and Central bank Independence Conventional
Wisdom Reduxrdquo Journal of Money Credit and Banking 32 (4)
Brumm HJ and RS Krashevski (2003) ldquoThe Sacrifice Ratio and Central
Bank Independence RevisitedrdquoOpen Economic Review Vol 14(2)
157-168
Compillo M ve JA Miron (1997) ldquoWhy Does Inflation Differ Across
Countries Reducing Inflation Motivation and Strategyrdquo Christina D
Romer ve DH Romer (Ed) University of Chicago Press Chicago
Cukierman A SB Webb and B Neyaptı (1992) ldquoMeasuring the
Independence and Its Effect on Policy Outcomesrdquo The World Bank
Economic Review 6 (3) 353-398
Cukierman A P Kalaitzidakis LH Summers and SB Webb (1993)
ldquoCentral Bank Independence Growth Invesment and Real Ratesrdquo
Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy 29 95-140
De Long JB LH Summers (1992) ldquoMacroeconomic Policy and Long-Run
Growthrdquo Federal Reserve Bank of Kansas City Economic Review
Fourth Quarter 5- 29
Demertzis M (2004) ldquoCentral Bank Independence Low Inflation At No Cost
A Numerical Simulation Exerciserdquo Journal of Macroeconomics 26
Demirci E Er Ş (2007) ldquoHam Petrol Fiyatlarının Tuumlrkiyersquodeki Cari Accedilığa
Etkisinin İncelenmesirdquo 8 Tuumlrkiye Ekonometri ve İstatistik Ulusal
Kongresi 24 ndash 25 Mayıs 2007 İnoumlnuuml Uumlniversitesi Malatya
Demirgil H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Makroekonomik
Performans TCMB Oumlrneğirdquo Sosyoekonomi Dergisi 7(16) 115-135
Dickey D ve Fuller W A (1979) ldquoDistribution of the Estimators for
Autoregressive Time Series with a Unit Rootrdquo Journal of American
Statistical Association 74 427-431
Eijffinger SCW M Van Rooji and E Schaling (1994) ldquoCentral Bank
Independence A Paneldata Approachrdquo Center Discussion Paper Series
No 9493 Tilburg University
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
167
Eijffinger SCW M Hoeberichts and E Schaling (1998) ldquoA Theory of
Central Bank Accountabilityrdquo CEPR Discussion Paper No 2354
Engle RF amp Granger CWJ (1987) ldquoCointegration and error correction
representation estimation and testingrdquo Econometrica (55) 251-276
Fuhrer JC (1997) ldquoCentral Bank Independence and Inflation Targeting
Monetary Policy Paradigms for the Next Millenniumrdquo New England
Economic Review JanuaryFebruary p 19-36
Fujiki H (1996) ldquoCentral Bank Independence Indices in Economic Analysis
A Reappraisalrdquo Bank of Japon Monetary and Economic Studies 14
79-99
Grilli V D Masciandaro and G Tabellini (1991) ldquoPolitical and Monetary
Institutions and Public Financial Policies in the Industrial Countriesrdquo
Economic Policy 13 341-392
Guumller A Oumlzyurt H (2011) ldquoMerkez Bankası Bağımsızlığı ve Reel Ekonomik
Performans Panel ARDL Analizirdquo Ekonomi Bilimleri Dergisi 3(2)
11-20
Hafız AA (1998) ldquoCentral Bank Independence and Growth A Sensitivity
Anaylsisrdquo The Canadian Journal of Economics 31(2) 303-317
Hall PA RJFranzese (1998) ldquoMixed Signals Central Bank Independence
Co-ordinated Wage Bargaining and european Monetary Unionrdquo
International Organization 52
Johansen S (1988) ldquoStatistical Analysis of Cointegration Vectorsrdquo Journal of
Economic Dynamics and Control 12(1) 231-254
Johansen S Juselius K (1990) ldquoMaximum likelihood estimation and
inference on co-integration with applications to the demand for
Moneyrdquo Oxford Bulletin of Economics and Statistics 52 (2) 169-210
Kooi JW J De Haan (2000) ldquoDoes Central Bank Independence Really
Matter New Evidence for Developing Countries Using A New
Indicatorrdquo Journal of Banking and Finance 24 (4) 643-664
Maxwell JF (1998) ldquoAssessing Central Bank Independence in Developing
Countries Do Actions Speak Louder Than Wordsrdquo Oxford Economic
Papers 50 (3) 512-529
Pollard PS (1993) ldquoCentral Bank Independence and Economic Performancerdquo
Federal Reserve Bank of St Louis p 21-36
Demirbaş E Kaya MV Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 149-168
168
Sevuumlktekin M Nargeleccedilekenler M (2007) ldquoTuumlrkiyede İMKB ve Doumlviz Kuru
Arasındaki Dinamik İlişkinin Belirlenmesirdquo VIII Ulusal Ekonometri
ve İstatistik Sempozyumu Bildirileri İccedilerisinde Malatya
Sturm J-E J De Haan (2001) ldquoInflation in Developing Countries Does
Central Bank Independence Matter New Evidence Based on a New
Data Setrdquo Department of Economic University of Groninger The
Netherlands p 1-14
Wagner H (1999) ldquoCentral Bank Independence and the Lessons for Transition
Economies from Developed and Developing Countriesrdquo Comparative
Economic Studies 41(4) 1-22
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
169
Tokat İli Turhal İlccedilesinde Yuumlksekoumlğretimin Genel Olarak Değerlendirilmesi
Bilge Goumlzener1 Murat Sayılı
2
Oumlzet
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesirsquone bağlı olan Turhalrsquodaki Yuumlksekokulların ilccedile
ekonomisine olan katkısını belirlemeyi amaccedillayan bu ccedilalışmada Turhal Sağlık
Hizmetleri Yuumlksekokulu ve Turhal Meslek Yuumlksek Okulu oumlğrencileri ile 2011 yılı Mart
ayında yapılan 320 anketin verileri kullanılmıştır Anketlerden elde edilen veriler
kullanılarak ulaşılan yuumlzde hesaplamaları ile aritmetik ortalamaların sonuccedilları
yorumlanmaya ccedilalışılmıştır Ayrıca her bir oumlğrencinin ilccediledeki aylık harcama tutarının
ortalama 31806 TL olduğu tespit edilip bu verilerden hareketle oumlğrencilerin ilccedile
ekonomisine yıllık 468311544 TL katkıları olduğu ve yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede
kişi başına yıllık gelir artışının 8937 TL olduğu hesaplanmıştır
Anahtar Kelimeler Yuumlksekokul Ekonomik katkı Turhal ilccedilesi
General Evaluation of Higher Education in Tokat Province of Turhal District
Abstract
The aim of this study is to determine the contribution of Vocational schools in
Turhal of Gaziosmanpaşa University to the economy of Turhal For this purpose 320
students questionnaires of Turhal School of Health Services and Turhal Vocational
High School were used in March of 2011 The data was obtained from questionnaires
and reached the percentage calculationsThese were interpreted together with the results
of arithmetic mean In addition the average amount of monthly expenditure for each
student was calculated as 31806 TL This indicated that the contribution for the county
for the students through the year was 468311544 TL and 8937 TL for the annual
revenue growth
Key Words College Economic contribution Turhal district
1 Arş Goumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml
bilgegozenergopedutr 2 Doccedil Dr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Ziraat Fakuumlltesi Tarım Ekonomisi Boumlluumlmuuml
muratsayiliyahoocom
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
170
1 GİRİŞ
Toplumun gelişmişlik goumlstergelerinden bir tanesi o toplumun eğitim
duumlzeyidir İyi eğitilmiş bir toplumun diğerlerinden daha uumlretken olabileceği
bilinen gerccedilekler arasındadır Bu anlamda eğitim kuumlltuumlrel bilimsel sosyal ve
ekonomik accedilıdan toplumun gelişmişliğini goumlstermektedir (Goumlrkemli 2009)
Bireylerin bilgi birikimlerinin sağlanması buumlyuumlk oumllccediluumlde
yuumlksekoumlğretimde verilen eğitim ile olmaktadır (Erguumln 2003) Bir uumllkede
boumllgesel ve yerel duumlzeyde ekonomik etkileri bulunan birccedilok işkolu
bulunmaktadır Bu işkollarında temel olarak ticari oumlzellikler bulunmamasına
rağmen kamu ve oumlzel sektoumlr kuruluşlarına ait eğitim kurumları iccedilerisinde
bulundukları boumllge ekonomisini oumlnemli oumllccediluumlde etkileyebilmektedirler ve bu
kurumların en oumlnde gelenlerinden biri de uumlniversitelerdir (Kaşlı ve Serel 2008)
Diğer bir ifadeyle uumlniversitelerin amaccedilları arasında bilginin uumlretilmesi
korunması aktarımı ve boumlluumlşuumlmuuml vardır Ayrıca uumlniversiteler istihdam ettikleri
idari ve akademik personel sahip oldukları oumlğrenci yoğunluğu ve youmlredeki
farklı sektoumlrlerde faaliyet goumlsteren işletmelerle yapmış oldukları ilişkiler
nedeniyle youmlre ekonomisine buumlyuumlk katkılar sağlamaktadırlar (Tuğcu 2003)
Hatta 1960rsquolı yıllardan bu yana birccedilok Avrupa uumllkesinde yuumlksek oumlğretim
kurumlarının boumllgesel kalkınma aracı olarak goumlruumllduumlğuuml ve gelişmemişccediloumlkuumlntuuml
boumllgelerinde yaygınlaştırıldığı ve bu kurumların bulundukları boumllgeleri ccedilok
youmlnluuml etkileyeceklerinin beklendiği belirtilmiştir (Oumlzyaba 1999 Dalğar ve ark
2009)
Yurtdışında yapılan bazı ccedilalışmalarda oumlzellikle uumlniversitelerin yerel
ekonomiye katkıları ve finans kaynağı yaratma becerileri uumlzerinde
durulmaktadır Tuumlrkiyersquode yapılan sınırlı sayıda akademik ccedilalışmada da temel
vurgu ekonomik katkıdır Bu ccedilalışmalarda uumlniversitelerin topluma ekonomiye
toplumun refah duumlzeyi ve yasam kalitesine ekonomik sosyal ve kuumlltuumlrel accedilıdan
oldukccedila geniş ccedilerccedilevede katkıda bulunduğundan ve uumlniversitelerin
faaliyetlerinin guumlnluumlk yasamın her youmlnuumlne girdiğinden bahsedilmektedir
(Greenspan ve Rosan 2006 Charles 2003 Dalğar ve ark 2009)
Bir başka ccedilalışmada uumlniversitelerin sadece oumlğrenme kuumlltuumlruuml ilişkisel ve
kurumsal adaptasyonu sağlamadığı aynı zamanda kendi boumllgelerine faydalı
olabilecek şekilde kendilerini şekillendirme oumlzelliğine de sahip oldukları (Ccediletin
2007 Dalğar ve ark 2009) ifade edilmektedir
Uumlniversitelerin bulunduğu boumllge ekonomisine yapmış olduğu katkılar
farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır Atik (1999) tarafından Erciyes
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
171
Uumlniversitesi ile ilgili yapılan analizde uumlniversitelerin ekonomiye yaptığı
katkılar dolaysız dolaylı ve uyarılmış olarak bir sınıflamaya tabi tutulmuştur
(Erkekoğlu 2000 Goumlrkemli 2009) uumlniversitelerin katkılarını ilk olarak
dinamik ve statik olarak bir ayrıma tabi tutmuş ve statik katkıları dolaysız
dolaylı ve uyarılmış katkılar olarak uumlccedile ayırmıştır (Tuğcu 2003 Dalğar ve ark
2009)
Bu ekonomik katkıların yanında yapılan ccedilevre duumlzenlemesi yeni ve
farklı kuumlltuumlrel sportif ve eğlence mekacircnlarının accedilılması farklı şehirlerden ve
farklı kuumlltuumlrlerden gelen personel ve oumlğrencilerin youmlre halkıyla ilişkileri
sonucunda youmlrenin birccedilok accedilıdan da gelişmesine buumlyuumlk katkıları olmaktadır
Bilimsel bilgi uumlreten ve bunu kullanıma sunan uumlniversiteler buguumln birccedilok
alanda hem uumllke ekonomisine ve hem de duumlnya ekonomisine boumllgesel ulusal ve
uluslararası alanlarda ccedileşitli katkılar sağlamaktadırlar Uumlniversitelerin yerel
ekonomiye sağladığı katkılar uumlniversite sayısının hızla arttığı Tuumlrkiyersquode de
beklenen temel faydalardır (Atik 1999)
Uumlniversiteler kuruldukları boumllge uumlzerinde değişik accedilıdan etkileri olan
kurumlar olup bu durumları ortaya koyan araştırmaların ya da ccedilalışmaların
yapılması buumlyuumlk oumlnem arz etmektedir Bu bağlamda yapılan bu araştırma ile
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi (GOUuml) buumlnyesinde yer alan ve ilccedileler itibariyle en
fazla oumlğrenciye sahip olan Turhal ilccedilesindeki Turhal Meslek Yuumlksek Okulu
(TMYO) ve Turhal Sağlık Hizmetleri Meslek Yuumlksek Okulu (TSHMYO)nun
genel bir değerlendirilmesi yapılmış oumlğrencilerin yuumlksekokullar ile ilgili
duumlşuumlnceleri tespit edilmiş ve yuumlkokulların ilccedile ekonomisine yapmış olduğu
ekonomik katkı hesaplanmıştır
2 MATERYAL VE YOumlNTEM
Bu ccedilalışmanın ana materyalini ilgili yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren
belli sayıdaki oumlğrencileri ile yapılan anketler oluşturmaktadır Ayrıca konu ile
ilgili daha oumlnce yapılmış olan ccedilalışmalardan da faydalanılmıştır
Oumlncelikle GOUuml Oumlğrenci İşleri Daire Başkanlığı kayıtları incelenerek
ilgili yuumlksekokullardaki 20102011 eğitim-oumlğretim yılına ait toplam oumlğrenci
sayısı belirlenmiş (Ccedilizelge 1) ve bu populasyondan her boumlluumlme eşit dağıtılmaya
ccedilalışarak (20 oranında) anket yapılacak oumlğrenci sayısı (oumlrnek hacmi) 328
olarak hesaplanmıştır Ancak yapılan bazı anketlerdeki verilerin eksik oluşu
nedeni ile 320 anket verisi değerlendirilerek analize tabi tutulmuştur
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
172
Ccedilizelge 1 Araştırma kapsamında seccedililen oumlrnek sayısı (20102011)
OKUL ADI PROGRAM ADI
OumlĞRENİM TUumlRUuml
I Oumlğretim II Oumlğretim
Oumlğrenci Sayısı
Oumlrnek Sayısı
Oumlğrenci Sayısı
Oumlrnek Sayısı
TSHMYO
Tıbbi Dokuumlmantasyon ve Sekreterlik 117 23 113 23
Sağlık Kurumları İşletmeciliği 130 26 114 23
TOPLAM 247 49 227 46
TMYO
Bilgisayar Programcılığı 89 18 - -
Elektrik 113 23 53 11
Biyomedikal Cihaz Teknolojisi 87 17 37 7
Elektronik Haberleşme Teknolojisi 109 22 63 13
Mekatronik 83 17 30 6
Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 106 21 71 14
Pazarlama 81 16 64 13
İşletme Youmlnetimi 102 20 74 15
TOPLAM 770 154 392 79
GENEL TOPLAM 1017 203 619 125
Anketler 2011 yılı Mart ayında yapılmıştır Anket yapılan oumlğrenciler
tesaduumlfen seccedililmiştir
Anket sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yuumlzde hesaplamaları
ile aritmetik ortalamalar elde edilmiş ve bu sonuccedillar yorumlanarak
değerlendirilmeye ccedilalışılmıştır
Analizde Turhal ilccedilesinde yer alan 2 adet yuumlksekokulun ilccedile
ekonomisine yapmış olduğu ekonomik katkısı da hesaplanmaya ccedilalışılmıştır
3 ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA
31 Oumlğrencilerin Sosyo-ekonomik Oumlzellikleri
Anket yapılan oumlğrencilerin sosyo-ekonomik durumlarına ilişkin veriler
Ccedilizelge 2rsquode verilmiştir
Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin yarıdan fazlasının erkek olduğu
goumlruumllmektedir Ancak TSMYOrsquoda bayanlar ve TMYOrsquoda ise erkeklerin
oranlarının diğerlerine kıyasla daha yuumlksek olduğu goumlruumllmektedir Ertaş ve ark
(1999) tarafından Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi oumlğrencileri ve personelleri ile
yapılan anket ccedilalışmasında anket yapılan oumlğrencilerin 5614uumlnuumln erkek ve
4386sının bayan olduğu belirtilmiştir Kaşlı ve Serel (2008) tarafından
Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquonda okuyan oumlğrencilerin tuumlketim
harcamalarının analiz edildiği ve bu harcamaların ilccediledeki yerleşik firmalar
uumlzerindeki ekonomik etkilerinin belirlendiği araştırmada anket yapılan kişilerin
6570ini erkek ve 3430unu ise bayan oumlğrenciler oluşturmuştur
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
173
Ccedilizelge 2 Oumlğrencilerin bazı sosyo-ekonomik oumlzellikleri
TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)
Frekans Frekans Frekans
Cinsiyet Erkek 82 6613 57 2908 139 4344
Bayan 42 3387 139 7092 181 5656
Yaş Ortalaması (yıl) 2104 2074 2086
Sınıf 1 64 5161 192 9796 256 8000
2 60 4839 4 204 64 2000
Medeni
Durum
Evli 1 081 8 408 9 281
Bekacircr 123 9919 188 9592 311 9719
Geldiği
Boumllge
Karadeniz 41 3306 123 6276 164 5125
Marmara 10 806 25 1276 35 1094
Ege 4 323 4 204 8 250
İccedil Anadolu 20 1613 28 1429 48 1500
Akdeniz 21 1694 7 357 28 875
Doğu Anadolu 1 081 0 000 1 081
Guumlney Doğu Anadolu 15 1210 4 204 19 594
Yurt dışı 12 968 5 255 17 531
Yerleşim Birimi
Buumlyuumlkşehir 15 1210 30 1531 45 1406
İl 39 3145 44 2245 83 2594
İlccedile 51 4113 85 4337 136 4250
Kasaba 5 403 12 612 17 531
Koumly 14 1129 25 1276 39 1219
Ailenin Aylık
Geliri (TL)
le 500 19 1532 24 1224 43 1344
501ndash1000 66 5323 102 5204 168 5250
1001ndash2000 36 2903 62 3163 98 3063
2001 ge 3 242 8 408 11 344
Ortalama 102480 110310 107276
Oumlğrencinin
Aylık Geliri
(TL)
le 150 7 565 36 1837 43 1344
151-250 34 2742 51 2602 85 2656
251-350 49 3952 39 1990 88 2750
351-500 25 2016 40 2041 65 2031
501-650 4 323 20 1020 24 750
651 ge 5 403 10 510 15 469
Ortalama 32113 32150 31806
Aylık Para Miktarının
Yeterliliği
Evet 35 2823 52 2653 87 2719
Hayır 29 2339 57 2908 86 2688
Kısmen 60 4839 87 4439 147 4594
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
174
Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yaş ortalaması birbirine yakın
durumdadır ve tuumlm oumlğrenciler itibariyle ortalama yaş 2086 yıl olarak
hesaplanmıştır
Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrenim suumlresi 2 yıl olup anket yapılanların
ccediloğunluğu (TSMYOrsquoda 5161 ve TMYOrsquoda 9796) 1 sınıf oumlğrencisidir
Yuumlksekokullara goumlre farklılık goumlstermekle birlikte anket yapılan
oumlğrencilerin tamamına yakınının bekacircr olduğu tespit edilmiştir
Oumlğrencilerin geldikleri boumllgeler incelendiğinde yaklaşık yarısının
Karadeniz boumllgesinden geldiği bunu sırası ile İccedil Anadolu Marmara Akdeniz
Doğu Anadolu Guumlney Doğu Anadolu ve Ege boumllgesinin izlediği belirlenmiştir
TMYO oumlğrencilerinin ccediloğunluğunun Karadeniz boumllgesinden TSMYO
oumlğrencilerinin ise Karadeniz başta olmak uumlzere Akdeniz ve İccedil Anadolu
boumllgelerinden de geldiği dikkati ccedilekmektedir
Oumlğrencilerin ailelerinin yaşadığı dolayısıyla kendilerinin gelmiş
oldukları yerleşim yerleri incelendiğinde yarıya yakınının ilccedile olmak uumlzere
sırasıyla il buumlyuumlkşehir koumly ve kasabalardan geldikleri tespit edilmiştir
Oumlğrencilerin ailelerinin aylık ortalama gelirleri TSMYOrsquondakilerde
102480 TL ve TMYOrsquondakilerde ise 110310 TL olarak saptanmıştır Bununla
birlikte her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin yarıdan fazlasının ailesinin aylık
gelirinin 501-1000 TL arası gibi duumlşuumlk duumlzeyde olduğu goumlruumllmektedir Buna
bağlı olarak da oumlğrencilerin ellerine geccedilen aylık para miktarı da duumlşuumlk
olmaktadır Nitekim oumlğrencilerinin aylık 31252 TL (TSMYO) ile 32150 TL
(TMYO) gelire sahip oldukları belirlenmiştir Tuumlm oumlğrenciler itibariyle
oumlğrencilerin yaklaşık frac14rsquouuml eline geccedilen paranın yeterli olduğunu frac14rsquouuml yetersiz
olduğunu frac12rsquosi ise kısmen yeterli olduğunu ifade etmişlerdir
32 Oumlğrencilerin İkamet Ettiği Yerlere İlişkin Bilgiler
Anket uygulanan oumlğrencilerin ikamet ettikleri yer ve mekacircnlara ilişkin
sonuccedillar Ccedilizelge 3rsquote verilmiştir
Her iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerin buumlyuumlk ccediloğunluğunun Turhal ilccedile
merkezinde bununla birlikte bir kısmının da Turhal ilccedilesine yakın koumly veveya
kasabalarda ikamet ettikleri tespit edilmiştir Ayrıca ccedilok az da olsa ilccedileye
yakın Zile ilccedilesi ile Tokat-Merkez ilccedileden de geliş-gidiş yapan oumlğrenciler (diğer
yuumlksekokula kıyasla TMYOrsquonda daha fazla oranda olmak uumlzere)
bulunmaktadır
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
175
Ccedilizelge 3 Oumlğrencilerin ikamet ettiği yer ve mekacircn ile ilgili bilgiler
TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)
Frekans Frekans Frekans
İkamet
Ettiği Yer
Turhal-Merkez 108 8710 141 7194 249 7781
Yakın KoumlyKasaba 8 645 32 1632 40 1251
Tokat-Merkez 8 645 18 918 26 813
Zile -Merkez 0 000 5 255 5 156
TOPLAM 124 1000
0 196
10000
320 1000
0
İkamet
Ettiği Mekacircn
Kiralık ev (eşyalı) 10 806 29 1480 39 1219
Kiralık ev 44 3548 54 2755 98 3063
Pansiyon 30 2419 18 918 48 1500
Yurt 24 1935 22 1122 46 1438
Ailesi ile 15 1210 73 3724 88 2750
TOPLAM 124 1000
0 196
10000
320 1000
0
Yurtta Kalmasının
Nedeni
Ailesinin isteği 4 1667 4 1818 8 1739
Ekonomik 16 6667 10 4545 26 5652
Guumlvenli 3 1250 1 455 4 870
Arkadaş ccedilok 1 417 1 455 2 435
Kiralar yuumlksek 0 000 1 455 1 217
Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 0 000 1 455 1 217
Ulaşım kolaylığı 0 000 1 455 1 217
Kiralık ev yok 0 000 1 455 1 217
Sebebi yok 0 000 2 909 2 435
Evde
Kalmasının Nedeni
Ders ccedilalışmak iccedilin daha rahat 11 2037 15 1807 26 1898
Yurt ccedilıkmadı 8 1481 15 1807 23 1679
Yurtlar guumlvenli değil 5 926 4 482 9 657
Rahat etmek 13 2407 26 3133 39 2847
Ekonomik 12 2222 17 2048 29 2117
Sebebi yok 5 926 6 723 11 803
Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır
Oumlğrencilerin tuumlmuuml incelendiğinde 4282rsquosinin evde 2781rsquoinin
ailesi ile birlikte 1500rsquoinin pansiyonda ve 1438rsquoinin yurtta (devlet veya
oumlzel) kaldığı belirlenmiştir Her iki yuumlksekokul oumlğrencileri incelendiğinde
oumlzellikle TMYO oumlğrencilerinin aileleri ile birlikte yaşadıkları saptanmıştır
Tokat ilinde daha oumlnce yapılmış olan araştırmada oumlğrencilerin en fazla kiralık
ev (3952) ve devlet yurdunda (3639) kaldıkları saptanmıştır (Ertaş ve ark
1999) Goumlnenrsquode yapılan araştırmada ise oumlğrencilerin aile ve akrabaları ile
yaşayanların oranı 1769 yalnız yaşayan oumlğrencilerin oranı 830 olarak
belirlenmiştir (Kaşlı ve Serel 2008)
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
176
Bazı oumlğrencilerin oumlncelikli olarak ekonomik ve ailesinin istemesi gibi
nedenlerle oumlğrenci yurdunda kaldıkları tespit edilmiştir Aynı zamanda oumlğrenci
yurdunun guumlvenli olması tanıdık arkadaşları ile birlikte kalma isteği ev
kiralarının yuumlksek olması ders ccedilalışma ortamının daha uygun olması ulaşım
kolaylığı gibi duumlşuumlncelerden dolayı da yurtlarda kalan oumlğrenciler olduğu
saptanmıştır
Bazı oumlğrenciler ise değişik nedenlerle (rahat etme duygusu başta olmak
uumlzere ekonomik olması ders ccedilalışma iccedilin daha uygun olması yurda
yerleşememesi yurdu guumlvenli bulmama gibi) evde kaldıklarını belirtmişlerdir
33 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesi ve İlccediledeki Uumlniversite İle İlgili
Duumlşuumlnceleri
Anket yapılan oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki yuumlksekokullar ile
ilgili bazı duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 4rsquote verilmiştir
Anket yapılan oumlğrencilerin yarıdan fazlasının Turhal ilccedilesini genel
olarak tanıdıkları (bu oran yuumlksekokullara goumlre sırasıyla 7500 ve 5153)
tespit edilmiş olup ilccedileyi hiccedil tanımayanların oranı ise duumlşuumlktuumlr
İlccediledeki yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin buumlyuumlk bir kısmı
ilccedile dışından gelmişlerdir Bu şekilde olanların oranı TSHMYOrsquoda 8468
TMYOrsquoda 5459 ve tuumlm oumlğrenciler iccedilerisinde ise 6625rsquotir Bu araştırmada
dikkat ccedilekici sonuccedillardan birisi oumlğrencilerin yaklaşık 90rsquoının geldiği yerde
uumlniversite olmasına karşın Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokullardan birini tercih
etmesidir
Oumlğrencilerin yarıdan fazlasının (5313) ilk beş tercihlerinde ilccediledeki
yuumlksekokullara yerleştikleri belirlenmiştir
Başta ilccedilenin oumlğrencilerin ailesinin yaşadığı yere yakınlığı olmak uumlzere
yerleşme puanının uygun olması ve tavsiye edilmesi nedeniyle oumlğrencilerin
ilccediledeki yuumlksekokulları tercih ettikleri belirlenmiştir Bununla birlikte ilccediledeki
oumlğrenci accedilısından yaşam maliyetinin duumlşuumlk olması da oumlnem verilen
faktoumlrlerdendir
Oumlğrencilerin yaklaşık 13rsquouuml eğitim goumlrduumlkleri yuumlksekokulları tavsiye
edeceğini belirtirken bir kısmı tavsiyede bulunmayacağını bir kısmı da bu
konuda kararsız olduklarını belirtmişlerdir Yuumlksekokulu tavsiye edecek
oumlğrencilerin nedenleri başta eğitimin iyi olması olmak uumlzere ilccedilenin guumlzel
olması yaşam maliyetlerinin duumlşuumlk olması ve diğer faktoumlrler olarak
saptanmıştır
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
177
Ccedilizelge 4 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesi ve ilccediledeki uumlniversite ile ilgili duumlşuumlnceleri
TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)
Frekans Frekans Frekans
Turhal
İlccedilesini
Tanıması
Hiccedil tanımıyor 17 1371 33 1684 50 1563
Genel bilgisi var 93 7500 101 5153 194 6063
İyi biliyor 14 1129 62 3163 76 2375
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
Geldiği Yerde
Uumlniversite
Olması
Evet 94 8952 97 9065 191 9009
Hayır 9 857 10 935 19 896
Bilmiyor 2 190 0 000 2 094
TOPLAM 105 10000 107 10000 212 10000
Turhal
İlccedilesindeki
Okulları Tercih
Nedeni
Yakınlık 22 1774 90 4592 112 3500
Tavsiye edilmesi 30 2419 18 918 48 1500
Fiziki olanaklar 1 081 0 000 1 031
Doğal guumlzellik 1 081 1 051 2 063
Eğitim kalitesi 3 242 4 204 7 219
Puan 47 3790 50 2551 97 3031
Yaşam maliyeti duumlşuumlk 17 1371 13 663 30 938
Ailesinin olması 0 000 13 663 13 406
Tesaduumlf 3 242 7 357 10 313
İlccedileyiOkulu
Tavsiye
Etmesi
Evet 41 3306 74 3776 115 3594
Hayır 42 3387 60 3061 102 3188
Kararsız 41 3306 62 3163 103 3219
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
İlccedileyiOkulu Tavsiye
Etme
Nedeni
Yaşam maliyeti duumlşuumlk 4 976 20 2703 24 2087
Guumlzel bir ilccedile 13 3171 19 2568 32 2783
Oumlğrenciye yaklaşım iyi 1 244 6 811 7 609
Eğitim iyi 28 6829 42 5676 70 6087
Sebep yok 5 1220 2 270 7 609
Okula Uyum
Sorunu
Olma Durumu
Evet 29 2339 41 2092 70 2188
Hayır 95 7661 155 7908 250 7813
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
Okula Uyum
Sorunu
Olma
Nedeni
Boumlluumlmuuml sevmedi 4 1379 1 244 5 714
Ccedilevreyi sevmedi 16 5517 20 4878 36 5143
Arkadaşlarla sorun var 1 345 1 244 2 286
Hocalarla sorun var 3 1034 2 488 5 714
Dersler sıkıcı 6 2069 9 2195 15 2143
Uumlniversite ortamı değişik olması
7 2414 12 2927 19 2714
Kişisel sorun 1 345 2 488 3 429
Okul Youmlnetiminde
n
Beklentiler
Sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetler arttırılmalı
92 7419 158 8061 250 7813
Spor tesisleri accedilılmalı 39 3145 84 4286 123 3844
Hocalar ve personel oumlğrenciye
anlayışlı olmalı 42 3387 64 3265 106 3313
Barınma problemi ccediloumlzuumllmeli 19 1532 39 1990 58 1813
Ulaşım probleminin ccediloumlzuumllmesi 21 1694 37 1888 58 1813
Okul imkacircnlarının
iyileştirilmesi 48 3871 74 3776 122 3813
Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
178
Tuumlmuuml birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde oumlğrencilerin uumlniversite okumasındaki
amaccedilları iş edinmek (8406) diploma sahibi olmak (1094) ailesinin isteği
(094) ve aileden uzaklaşma isteği (031) olup herhangi bir sebep
belirtmeyenler de (406) bulunmaktadır Bu nedenlere ilişkin oranlar her iki
yuumlksekokul accedilısından sırasıyla 9032 ve 8010 403 ve 1531 000
ve 153 000 ve 051 565 ve 306 olarak saptanmıştır
Araştırmada yuumlksekokullarda oumlğrenim goumlren oumlğrencilerin yaklaşık 80
gibi oumlnemli bir ccediloğunluğunun yuumlksekokula uyumla ilgili herhangi bir
sorunlarının olmadığı belirlenmiştir Yuumlksekokulda sorunu olanlar ise neden
olarak ccedilevreyi sevmemeleri uumlniversite ortamının değişik olmasıalışamamaları
dersleri sıkıcı goumlrmeleri kazandıkları boumlluumlmuuml sevmemeleri ders aldıkları
oumlğretim elemanları ile sıkıntı yaşamış olmaları kişisel sorunlarının olması ve
bazı oumlğrenciler ile sıkıntı yaşamalarını ifade etmişlerdir
Oumlğrencilerin yuumlksekokul youmlnetiminden beklentileri incelendiğinde
sosyal ve kuumlltuumlrel faaliyetlerin arttırılması ilk sırada yer almakta olup bunu
sırasıyla daha fazla sayıda spor tesislerinin accedilılması yuumlksekokul imkacircnlarının
iyileştirilmesi akademik ve idari personelin oumlğrenciye karşı daha anlayışlı
olması barınma ve ulaşım problemin ccediloumlzuumllmesi izlemektedir
Oumlğrencilerin tuumlmuuml dikkate alındığında 2313rsquouumlnuumln tamamen ve
1813rsquouumlnuumln ise kısmen beslenme ile ilgili birtakım sorunlarının olduğu
saptanmıştır Bu değerler sırasıyla TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 2500 ve
2016 TMYO oumlğrencileri iccedilin ise 2194 ve 1684 olarak tespit edilmiştir
Oumlğrenciler boş zamanlarını değişik aktiviteler ile
değerlendirmektedirler Nitekim anket yapılan tuumlm oumlğrencilerin boş vakitlerini
4938 ile arkadaşları ile gezerek 3469 ile internette vakit geccedilirerek
3188 ile ders ccedilalışarak 2406 ile kitap-dergi-gazete okuyarak 2156 ile
spor yaparak 1094 ile ccedilevre il veveya ilccedilelere giderek değerlendirdikleri
saptanmıştır
Ankete katılan oumlğrencilerin yarısından fazlası (6188) mezun
olduklarında kamu sektoumlruumlnde ccedilalışmak isterken geriye kalanların bir boumlluumlmuuml
(3375) oumlzel sektoumlrde ve az bir boumlluumlm ise (438) serbest ccedilalışmak
istediklerini ifade etmişlerdir Bu oranlar sırasıyla TSHMYOrsquonda 6694
2984 ve 323 ve TMYOrsquonda ise 5867 3622 ve 510rsquodur Oumlğrenciler
mezun olduktan sonra iş guumlvencesi olarak garanti goumlrmeleri nedeniyle kamu
sektoumlruumlnde ccedilalışmak istemektedirler
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
179
34 Oumlğrencilerin Turhal İlccedilesine ve İlccedile Ekonomisine Katkıları
Anket yapılan oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile
ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri Ccedilizelge 5rsquote verilmiştir
Ccedilizelge 5 Oumlğrencilerin yuumlksekokulların Turhal ilccedilesi ve ilccedile ekonomisine etkileri konusundaki duumlşuumlnceleri
TSHMYO(124) TMYO (196) GENEL (320)
Frekans Frekans Frekans
Yuumlksekokulların
İlccedileye Kazandırdıkları
Ekonomik hareketlilik 88 7097 112 5714 200 6250
Kuumlltuumlrel hareketlilik 41 3306 45 2296 86 2688
Yeni iş imkacircnı 14 1129 19 969 33 1031
Halkın vizyonu değişti 14 1129 29 1480 43 1344
Yaşam kalitesi arttı 14 1129 24 1224 38 1188
Sosyal imkacircnlar arttı 26 2097 37 1888 63 1969
Bir şey kazandırmadı 7 565 25 1276 32 1000
Yuumlksekokulların
İlccedileye Kaybettirdikleri
Ahlaki değerler bozuldu 22 1774 34 1735 56 1750
Ev fiyatları arttı 23 1855 40 2041 63 1969
Kayıpları yok 82 6613 130 6633 212 6625
İlccediledeki Beslenme
Maliyeti
Ccedilok pahalı 11 887 2 102 13 406
Pahalı 28 2258 48 2449 76 2375
Normal 78 6290 135 6888 213 6656
Ucuz 5 403 7 357 12 375
Ccedilok ucuz 2 161 4 204 6 188
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
İlccediledeki Barınma
Maliyetinin Uygunluğu
Evet 24 1935 43 2194 67 2094
Hayır 58 4677 70 3571 128 4000
Kısmen 42 3387 83 4235 125 3906
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
İlccediledeki Oumlğrenci Toplam Maliyeti
Ccedilok yuumlksek 11 887 15 765 26 813
Yuumlksek 49 3952 44 2245 93 2906
Normal 36 2903 67 3418 103 3219
Duumlşuumlk 28 2258 58 2959 86 2688
Ccedilok duumlşuumlk 0 000 12 612 12 375
TOPLAM 124 10000 196 10000 320 10000
Birden fazla şık işaretlendiğinden dolayı toplam 10000rsquouuml aşmaktadır
Oumlğrencilerin bir kısmı ilccediledeki yuumlksekokulların ekonomik ve kuumlltuumlrel
hareketlilik sağlaması sosyal imkacircnları artırması vizyonu değiştirmesi yaşam
kalitesini artırması ve ilccedileye iş olanağı sağlaması nedeniyle oumlnemli katkılar
sağladığını duumlşuumlnuumlrken ccedilok az bir kısmı ise hiccedil bir şey kazandırmadığını veya
kaybettirmediği ifade etmişlerdir TSHMYOrsquondaki oumlğrenciler diğerine kıyasla
yuumlksekokulların ilccedileye olumlu katkısı olduğunu duumlşuumlnmektedirler
Buna karşın bir kısmım oumlğrenciler ise ilccedilede yuumlksekokulların accedilılması
ve oumlğrencilerin oumlğrenim goumlrmesi ile birlikte ev fiyatlarının arttığını ve ahlaki
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
180
değerlerin bozulduğunu ifade etmişlerdir Bu duumlşuumlncelere sahip olma oranı her
iki yuumlksekokuldaki oumlğrencilerde birbirine yakın duumlzeydedir
Ankete katılan tuumlm oumlğrencilerin 6656rsquosı ilccediledeki beslenme maliyetini
(yiyecekiccedilecek fiyatları) normal olduğunu duumlşuumlnuumlrken 2781rsquoi pahalı+ccedilok
pahalı 563 gibi duumlşuumlk bir kısmı da ucuz+ccedilok ucuz olduğunu duumlşuumlnmektedir
Diğer yandan oumlğrencilerin yaklaşık 60rsquoı barınma maliyetlerini kısmen veya
tamamen uygun bulmaktadır
Oumlğrenciler oumlğrenim hayatları boyunca birccedilok farklı şey iccedilin (barınma
yemek kırtasiye ulaşım giyim gibi) harcama yapmaktadır Yapılan bu harcama
miktarı değişik faktoumlrlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir Oumlğrencilerin
yaklaşık 13rsquouuml ilccediledeki oumlğrenci toplam maliyetini normal 13rsquouuml yuumlksek+ccedilok
yuumlksek 13rsquouuml de duumlşuumlk+ccedilok duumlşuumlk olarak nitelendirmişlerdir Bunda
oumlğrencilerin eline geccedilen aylık para miktarının duumlşuumlk olması (Ccedilizelge 2) da etkili
olabilir Diğeri ile kıyaslandığında TSHMYOrsquonda daha fazla orandaki oumlğrenci
ilccediledeki oumlğrenci maliyetini yuumlksek+ccedilok yuumlksek olarak goumlrmektedirler
Oumlğrencilerin aylık harcanabilir gelirlerinin (Ccedilizelge 2) tamamını (bu
değer TSHMYO oumlğrencileri iccedilin 31252 TL TMYO oumlğrencileri iccedilin 32150 TL
ve tuumlm oumlğrenciler ortalaması iccedilin ise 31806 TLrsquodir) değişik nedenlerle
harcadıkları tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Oumlğrenci başına aylık harcama miktarı
Balıkesir Uumlniversitesi Goumlnen MYOrsquondakilerde 51886 TL (Kaşlı ve Serel
2008) Suumlleyman Demirel Uumlniversitesirsquondekilerde 493 TL (Dulupccedilu ve Ccedilakırcı
2007) Kocaeli Uumlniversitesirsquondekilerde ise 38797 TL (Tarı ve ark 2006)
olarak saptanmıştır Bu sonuccedillar araştırma boumllgesindeki oumlğrencilerin aylık
gelirlerinin ve dolayısıyla harcama tutarlarının diğer araştırma sonuccedillarına goumlre
duumlşuumlk olduğunu goumlstermektedir
Araştırmada oumlğrencilerin tuumlmuuml itibariyle en oumlnemli harcama kaleminin
barınma olduğu (2639) tespit edilmiş olup bunu sırasıyla gıda ulaşım giyim
ısınma koumltuuml alışkanlıklar iletişim sosyal aktivite diğer ev ihtiyaccedilları eğitim ve
sağlık giderleri takip etmektedir
Uumlniversitelerin boumllgesel kalkınmaya olan etkileri ekonomik ve sosyo-
kuumlltuumlrel accedilılardan oumlnem taşımaktadır Bu katkılar arasında yer alan ekonomik
katkı gerek uumlniversitelerde ccedilalışan personelin gerekse oumlğrencilerin sosyal
yaşantılarını devam ettirebilmeleri accedilısından yapmış oldukları harcamalar ile
soumlz konusu kurumların buumltccedile harcamaları olarak değerlendirilebilir (Dalğar ve
ark 2009) Bu araştırmada da Turhal ilccedilesindeki yuumlksekokulların ilccedile
ekonomisine katkısı incelenmeye ccedilalışılmıştır İlccediledeki her iki yuumlksekokulda
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
181
oumlğrenim goumlren toplam 1636 oumlğrenciyi temsilen 320 oumlğrenci ile yapılan anket
sonucunda bir oumlğrencinin aylık harcama tutarının ortalama 31806 TL olduğu
tespit edilmiştir (Ccedilizelge 6) Ertaş ve ark (1999) Tokat ilindeki uumlniversite
oumlğrencilerinin aylık toplam harcamaları iccedilerisinde en yuumlksek payı 3031 ile
gıda harcamaları olduğunu tespit etmişlerdir
Ccedilizelge 6 Oumlğrencilerin Turhal ilccedilesinde aylık harcama tutarları (TL)
HARCAMA TUumlRLERİ TSHMYO (124) TMYO (196) GENEL (320)
Değer Değer Değer
Giyim 2294 734 3018 939 2738 861
Sağlık 478 153 385 120 421 132
Gıda 6057 1938 6814 2119 6520 2050
Barınma 9730 3113 7548 2348 8394 2639
Isınma 3093 990 1992 620 2419 761
Sosyal Aktivite 1137 364 1850 575 1574 495
Ulaşım 282 902 3466 1078 3216 1011
İletişim 1746 559 2005 624 1905 599
Eğitim 1032 330 929 289 969 305
Diğer ev ihtiyaccedilları 1272 407 1689 525 1527 480
Alışkanlıklar (sigara alkol vb) 1593 510 2454 763 2120 667
TOPLAM 31252 10000 32150 10000 31806 10000
Araştırmadan elde edilen verilerden hareketle ilccediledeki tuumlm oumlğrencilerin
ilccedile ekonomisine aylık katkısı
31806 TLoumlğrenci 1636 oumlğrenci = 52034616 TL
olarak hesaplanmıştır
Bu toplamın yaklaşık 30rsquou TSHMYO ve 70rsquoi ise TMYO
oumlğrencilerinden oluşmaktadır Oumlğrencilerin ortalama 9 ay ilccedilede oumlğrenim
goumlrduumlkleri duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm oumlğrencilerin ilccedile ekonomisine yıllık katkıları
52034616 TLay 9 ay = 468311544 TL
şeklinde hesaplanmaktadır
Bunun yanısıra ilccediledeki yuumlksekokulların tahakkuk servislerinden alınan
2010-2011 verilerine goumlre yıllık tuumlm personel harcamaları toplamı 103571104
TLrsquodir Bu sonuccediltan hareketle ilccediledeki yuumlksekokullardaki personel ve
oumlğrencilerinin ilccedile ekonomisine yıllık toplam katkısı
103571104 TL + 468311544 TL = 571882648 TL
olarak hesaplanmıştır
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
182
Bu tutar Turhal ekonomisine giren harcamalardır 2010 yılı nuumlfus
sayımı sonuccedillarına goumlre ilccedile nuumlfusunun 63 987 kişi olduğu (TUİK 2012)
duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde yuumlksekokullar aracılığı ile ilccedilede yıllık gelir artışı
571882648 TL 63987 kişi = 8937 TLkişi
olarak hesaplanmıştır
Oumlzellikle uumlniversitelerin boumllgelerin ekonomik istikrarına oumlnemli bir
katkıda bulunduğu gibi boumllgelerin sosyal yaşamlarında ccedilok oumlnemli gelişmelere
neden olduğu belirtilmektedir Turizm enduumlstrisinde olduğu gibi uumlniversite
oumlğrencilerinin harcamalarının da boumllge ekonomileri uumlzerinde oumlnemli bir
ccediloğaltan etkisi bulunduğu ifade edilmektedir (Aydemir 1994) Uumlniversiteler ya
da buumlnyesinde bulundurduğu idari akademik personel ve oumlğrencilerin yapacağı
harcamaların ekonominin sahip olduğu marjinal tuumlketim eğilimi değerine bağlı
olarak yerel ekonomide buumlyuumlk miktarda bir genişletici etki yaratacağı
belirtilmektedir (Tuğcu 2003) Uumlniversite ve oumlğrencilerin sosyal yaşam
taleplerinin etkisiyle bu alanda hizmet veren internet kafe lokanta kafeterya
disko ve bar gibi işletmelerin hızlı bir gelişim goumlsterdiği de ifade edilmektedir
(Kaşlı ve Serel 2008) İlccedilede uumlniversite oumlğrenci sayısının artması ile birlikte bu
tarz işyerlerinin muumlşteri sayısı ve profilinde değişiklik olduğu soumlylenebilir
4 SONUCcedil
Yapılan bu araştırmada anket yapılan oumlğrencilerin daha ccedilok ilccedileye
yakın boumllgelerden geldiği ailelerinin ve dolayısıyla kendilerinin aylık
gelirlerinin ccedilok yuumlksek olmadığı ccediloğunluğunun ilccedile merkezinde kiralık ev-yurt-
pansiyon gibi yerlerde ikamet ettiği ccediloğu oumlğrencilerin yuumlksekokula uyumla
ilgili olarak herhangi bir problemlerinin olmadığı ancak yuumlksekokul
youmlnetiminden birtakım beklentilerin olduğu gibi oumlnemli sonuccedillara ulaşılmıştır
Bununla birlikte yapılan hesaplama sonucunda ilccedilede bulunan 2 adet
yuumlksekoumlğretim kurumunun gerek oumlğrenciler ve gerekse personel (akademik ve
idari) kanalıyla ilccedile ekonomisine oumlnemli duumlzeyde katkı yaptığı ortaya
konulmuştur Ayrıca ilccedilede yuumlksekoumlğretim kurumlarının bulunmasının sosyo-
kuumlltuumlrel accedilıdan da katkı sağlayacağı soumlylenebilir
Bahsedilen katkıların devam etmesi veya daha da artırılabilmesi
accedilısından yerel halk ve youmlneticilerin daha bilinccedilli davranmaları sunulan hizmet
kalitelerini artırmaları daha fazla sosyo-kuumlltuumlrel olanak sunulması oumlğrencilerin
oumlzellikle barınma probleminin ccediloumlzuumlme kavuşturulması ilccedilede kurulan ve bina
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
183
inşaatına başlanılan 4 yıllık eğitim verecek olan ldquoTurhal Uygulamalı Teknoloji
ve İşletmecilik Yuumlksekokulurdquonda eğitim-oumlğretime biran oumlnce geccedililmelidir
KAYNAKLAR
Atik H (1999) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomiye Katkıları Teori ve Erciyes
Uumlniversitesi Uumlzerine Bir Uygulamardquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 15 99-109
Aydemir SE (1994) ldquoKaradeniz Teknik Uumlniversitesinin Kent ve Boumllge
Ekonomisine Doğrudan ve Dolaylı Ekonomik Etkilerirdquo Boumllgesel
Kalkınma Sempozyumu Trabzon s195ndash210
Charles DL (2001) ldquoUniversities and Regional Development European
Community under the Targeted Socio-economic Research (TSER)rdquo
Final Report July
Ccediletin M (2007) ldquoBoumllgesel Kalkınma ve Girişimci Uumlniversitelerrdquo Ege
Akademik Bakış Dergisi 7(1) 217ndash238
Dalğar H Tunccedil H Kaya M (2009) ldquoBoumllgesel Kalkınmada Yuumlksekoumlğretim
Kurumlarının Roluuml ve Bucak Oumlrneğirdquo Mehmet Akif Ersoy Uumlniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi 1 39-50
Dulupccedilu M Ccedilakırcı İ (2007) ldquo2007 Yılı Oumlğrenci Harcama Eğilimleri
Tutumları Sorunları ve En İyi Tercihlerirdquo httpwwwhurriyetcomtr
(13032008)
Erguumln E (2003) ldquoAKUuml Bolvadin Meslek Yuumlksekokulursquonun Bolvadinrsquoin
Sosyo-Kuumlltuumlrel Yapısına ve Ekonomisine Katkılarırdquo Afyon Kocatepe
Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 5(1) 63-78
Erkekoğlu H (2000) ldquoBoumllge Uumlniversitelerinin Yerel Ekonomiye Katkıları
Sivas Cumhuriyet Uumlniversitesi Oumlrneğirdquo Erciyes Uumlniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi 16 211-230
Ertaş FC Yayar R Erol Y Guumlleccedil İ (1999) Gaziosmanpaşa
Uumlniversitesinin Tokat İli Ekonomisine Etkisi Uumlzerine Bir Araştırma
Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Meslek Yuumlksekokulu Yayınları No1
Araştırma Serisi No1 Tokat
Goumlrkemli HN (2009) ldquoSelccediluk Uumlniversitesirsquonin Konya Kent Ekonomisine
Etkilerirdquo Selccediluk Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 22
169-186
Greenspan A Rosan M (2006) ldquoThe Role of Universities Today Critical
Partners in Economic Development and Global Competitivenessrdquo
Goumlzener B Sayılı M Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 169-184
184
httpicfconsultingcommarketscommunity_developmentdocfilesrol
e universitiespdf (Erişim Tarihi 25062009)
Kaşlı M Serel A (2008) ldquoUumlniversite Oumlğrenci Harcamalarının Analizi ve
Boumllge Ekonomilerine Katkılarını Belirlemeye Youmlnelik Bir Araştırmardquo
Youmlnetim ve Ekonomi 15(2) 99-113
Oumlzyaba M (1999) ldquoKentsel Gelişmede Uumlniversitenin Roluuml (Uludağ
Uumlniversitesi ve Bursa)rdquo httpwwwkentliorgmakalebursahtm
(Erişim Tarihi 28062009)
Tarı R Ccedilalışkan Ş BayraktarY (2006) ldquoKocaeli Uumlniversitesi Oumlğrencilerinin
Gelir ve Tuumlketim İlişkisi Uumlzerine Ekonometrik Bir İncelemerdquo Kocaeli
Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Dergisi 11(1) 168-179
Tuğcu C (2008) ldquoUumlniversitelerin Yerel Ekonomik Faaliyet Hacmine Katkısı
Nevşehir Oumlrneğirdquo
httpwwwpglobalcomtrprlresourcenevsehir_unipdf (Erişim
Tarihi 19082009)
TUİK (2012)
httpraportuikgovtrreportsrwservletadnksdb2ampEVID=adnksdb2En
vampreport=wa_turkiye_ilce_koy_sehirRDFampp_İl1=60ampp_ilce1=1690amp
p_kod=2ampp_yil=2011ampp_dil=1ampdesformat=html (Erişim Tarihi
08112012)
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
185
Temel Yetkinliklerin Belirlenmesine Youmlnelik Suumlreccedil ve Model Oumlnerisi
(Vaka Ccedilalışması)
Oumlmer Faruk Uumlnal1
Oumlzet
Bu ccedilalışmada temel yetkinlikleri belirleme suumlreci ve temel yetkinlik modeli
oumlnerilmektedir Ccedilalışma İstanbulrsquoda faaliyet goumlsteren bir şirketler topluluğunda
gerccedilekleştirilmiştir Ccedilalışma iccedilin oumlncelikle pilot bir şirket belirlenmiştir Odak grup
ccedilalışmasına pilot şirketin uumlst youmlnetimi boumlluumlm youmlneticileri insan kaynakları
profesyonelleri ve danışmanlar katılmıştır Model geliştirme ccedilalışması tuumlm ccedilalışanlarla
yapılan anketle sonlandırılmıştır Ccedilalışma ile kurumun değerlerini yansıtan 20 temel
yetkinlik belirlenmiştir
Anahtar Kelimeler Temel yetkinlikler Temel yetkinlik modeli Yetkinlik
geliştirme suumlreci
A Process and Model Suggestion for Determining Core Competencies
(A Case Study)
Abstract
This article presents a detailed process and a model for core competencies The
study tested the development of core competency model at a group of companies in
Istanbul At the very beginning a pilot firm is selected for the study The focus group
study was carried out in partnership with the firmrsquos top executives line managers and
human resource professionals and consultants The model was completed with a survey
among all incumbents The core competency model consists of 20 competencies
representing core values of the company
Key Words Core competencies Core competency model Process of
competency development
1 GİRİŞ
Yetkinliğe dayalı youmlnetim yaklaşımı oumlrguumltlerin rekabetccedili uumlstuumlnluumlğuumlnuumln
ccedilalışanların geliştirdiği yetkinliklere bağlı olduğu duumlşuumlncesine dayanmaktadır
(Tak vd 2007 233-266) Ccedilalışanların yetkinlikleri oumlrguumltuumln yapılabilirliklerini
1 YrdDoccedilDr Suumlleyman Demirel Uuml İktisadi İdari Bilimler Fak Sosyal Hizmet Boumll
Isparta omerunalsduedutr
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
186
belirleyen entelektuumlel sermayenin temel unsurlarından biridir (Garciacutea-
Barriocanal vd 2012 12310ndash12318) Entelektuumlel sermaye yetkinlik ve
adanmışlığın etkileşiminden oluşmaktadır (Ulrich 1998 15-26) Oumlrguumltlerin
misyonlarını başarmaları yetkinliklerin stratejilerle uyumlu olmasına bağlıdır
Yetkinlikler olmaksızın oldukccedila iyi kavramlaştırılmış ve konumlandırılmış
stratejiler bile başarılı bir şekilde uygulanamaz ve gerccedilekleştirilemez (Cardy ve
Selvarajan 2006 235-245 Saylı ve Ağca 2009 345-364) Ccedilalışanın
yetkinlikleri ile işin gerekleri ne kadar iyi oumlrtuumlşuumlrse ccedilalışanın iş tatmini ve
performansı o kadar yuumlksek olacaktır (Heinsman 2008 3)
Oumlrguumltuumln diğer kaynaklar ve yapılabilirlikleri ile birlikte ccedilalışanların
yetkinlikleri rekabetccedili avantaj iccedilin oumlnemli bir kaynaktır (Cardy ve Selvarajan
2006 235-245) Kaynak olmanın oumltesinde oumlrguumltuumln diğer kaynaklarının verimli
bir şekilde kullanılabilmesi iccedilin ccedilalışanların da uygun yetkinliklere sahip olması
gerekmektedir (Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)
Yetkinlikler insan kaynakları (İK) alanında oumlnemli bir kavram haline
gelmiş (Ccediletinkaya 2009 219-238) ve oldukccedila yaygın bir kullanım alanı
bulmuştur Yetkinlikler seccedilme yerleştirme terfi uumlcret oumlduumlllendirme
performans youmlnetimi eğitim ve geliştirme kariyer youmlnetimi koccedilluk kılavuzluk
(mentorluk) yedekleme kurumsal stratejik planlama ve değişim youmlnetimi gibi
alanlarda kullanmaktadır (Chung-Herrera vd 2003 17-25 Rodriguez vd
2002 309-324 Mansfield 2000 3-17 Draganidis and Mentzas 2006 51-64
IDAS 2006 14)
Yetkinliklerle youmlnetim İK profesyonellerinin değişik ihtiyaccedillarına cevap
vermekte (Mansfield 2000 3-17) ve kurumda insan kaynakları sisteminin
geliştirilmesi iccedilin buumltuumlnleşik bir ccedilerccedileve sunmaktadır (Chung-Herrera vd 2003
17-25) İK uygulamalarında ortak bir dilin oluşturulması işin gereklerinin
anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır Ccediluumlnkuuml yetkinlik modeli sayesinde bir işin
etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi iccedilin hangi yetkinliklere hangi seviyelerde
ihtiyaccedil olduğu bilinmektedir (Mansfield 2000 3-17)
Yetkinlik youmlnetimi dahili bireysel davranış ve yeteneklerin oumlrguumltuumln
stratejik youmlnelimleri ile uyumlaştırılmasına yardımcı olan temel İK stratejisidir
Yetkinlik modelinin oumlncelikli ccedilıktısı oumlrguumltsel stratejileri amaccedilları ve değerleri
spesifik davranışlara doumlnuumlştuumlrerek bireysel davranışları strateji amaccedil ve
değerlerle uyumlaştırmasıdır Bu bakımdan yetkinlik yaklaşımı uygun şekilde
tasarlandığında seccedilme geliştirme terfi ve oumlduumlllendirme gibi İK suumlreccedillerini bir
birleriyle entegre ederek bireysel ve oumlrguumltsel performansa katkı sağlayabilir
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
187
(Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91)
Bu ccedilalışma temel olarak iki boumlluumlmden oluşmaktadır Birinci boumlluumlmde
yetkinlik kavramı yetkinlik ccedileşitleri yetkinlik belirleme yaklaşımları yetkinlik
belirleme youmlntemleri ve yetkinlik modeli belirlerken dikkate alınması
gerekenler accedilıklanmaktadır İkinci boumlluumlmde ise yetkinlik geliştirme suumlreci vaka
ccedilalışması bağlamında accedilıklanmakta ve temel yetkinlik modeli oumlnerisi
sunulmaktadır
2 Yetkinlik Kavramı
Yetkinlik kavramı ilk olarak Selznick tarafından işletmenin kilit başarı
faktoumlrlerini belirlemek iccedilin kullanılmıştır (Budak 2008 50) İlk yetkinlik
modeli ise Psikolog McClelland tarafından 1970rsquoli yıllarda geleneksel zeka
testlerine alternatif olarak geliştirilmiştir (Mansfield 2000 3-17 Cardy ve
Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik kavramı Boyatzis tarafından
popuumllerleştirilmiştir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Klink ve Boon 2002
411-424) Yetkinlikler 1990 yılından itibaren stratejik youmlnetim seccedilme
yerleştirme eğitim ve performans değerleme uygulamalarında anahtar kelime
olmuştur (Enis 2008 1-25)
McClellandrsquoa goumlre yetkinlikler sadece işle ilgili sonuccedillarla değil aynı
zamanda liderlik kişiler arası ilişkiler yeteneği gibi sosyal yaşamla da
ilgilidirler Yazma okuma ve hesaplama yetenekleri gerektiren bazı yetkinlikler
geleneksel olarak bilişseldir Diğer yetkinlikler ise kişilik goumlstergeleri ile
ilgilidir (McClelland 1973 1-14) Bu tanım yetkinliği başarıyla buumltuumlnleşmiş
herhangi bir psikolojik davranış veya tutum olarak goumlrmektedir Yetkinlik
kavramın zamanla olgunlaşmasıyla birlikte bilgi yetenek kabiliyetler ve kişiyle
ilgili diğer karakteristikler de tanımın iccediline alınmıştır (Athey ve Orth 1999
215-226)
Boyatzis yetkinlikleri kişinin belirgin oumlzellikleri olarak tanımlamıştır
Guumlduuml karakter yetenek kişisel imaj sosyal rol ve bilgi birikimi (Boyatzis
1982 16 aktaran Gangani vd 2006 127-140) Boyatzisrsquoin bu geniş tanımı iş
performansı ile ilgili farklı kişisel oumlzelliklere atıfta bulunmakta (Cardy ve
Selvarajan 2006 235-245) ve hemen hemen her şeyi kapsamaktadır (Currie ve
Darby 1995 11-18)
Brockbankrsquoa goumlre yetkinlikler kişinin kim olduğunu ne bildiğini ve ne
yaptığını goumlstermektedir (Brockbank vd 1999111-118) Desslerrsquoe goumlre
yetkinlik işi etkin bir şekilde yapan kişinin goumlsterilebilen karakteristikleridir
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
188
(Dessler 2007 154) Yeungrsquoa goumlre yetkinlik uumlstuumln ya da etkin performansa
sebep olan oumlnemli kişisel oumlzelliklerdir (Yeung 1996 119-131) Yetkinlik bilgi
yetenek ve kabiliyetlerin sonucu olabileceği gibi kişilik davranış ve guumlduumller de
yetkinliklerin ortaya ccedilıkmasında oumlnemli bir rol oynayabilir(Heinsman 2008 2)
Yetkinlik ldquoBelirli bir iş bağlamında bir aktivitenin yapılabilmesi iccedilin
gerekli olan ve insanların elde edebilecekleri spesifik belirlenebilir
tanımlanabilir ve oumllccediluumllebilir bilgi yetenek beceri veveya diğer işlerle ilgili
karakteristiklerdir (tutum davranış fiziki beceri)rdquo (HR-XLM 2001 3 Petersen
vd 2011 xx )
Tanımlamalardan anlaşılacağı ve araştırmacıların (Heinsman 2008 2
Deist 2005 27-46 Lahti 1999 59-75 Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)
da belirttiği gibi yetkinlik kavramının tanımında birlik yoktur
3 Yetkinlik Ccedileşitleri
Temel yetkinlikler Organizasyonun misyonunu vizyonunu
değerlerini ve stratejik planını gerccedilekleştirmeye youmlnelik yapılacak işleri başarılı
bir şekilde yerine getirmek iccedilin kurum iccedilindeki buumltuumln ccedilalışanların gerek
duyduğu diğer yetkinliklere goumlre daha baskın ve youmlnlendirici yetkinliklere
temel yetkinlikler denilmektedir (IDAS 2006 2 Gangani vd 2006 127-140
Biccediler ve Duumlztepe 2003 13-20)
Fonksiyonel yetkinlikler Fonksiyonel yetkinlikler mevcut işin etkin
bir şekilde yerine getirilebilmesine yardımcı olmaktadır (Gangani vd 2006
127-140) Herhangi bir pozisyon iccedilin bazı yetkinlikler diğerlerine goumlre daha
oumlnemli ya da daha gerekli olabilmektedir Oumlrnek olarak satış elamanı ve
kasiyerin ihtiyaccedil duydukları kişiler arası ilişkiler hesaplama ve konuşma
kapasitesi derece bakımından birbirinden farklı olacaktır (Enis 2008 1-25)
Kişisel yetkinlikler Kişisel yetkinlikler ccedilalışanın bireysel amaccedillarını
gerccedilekleştirmesi ve bir sonraki seviyeye ya da geleceğe hazırlanmasına
yardımcı olan yetkinliklerdir (Gangani vd 2006 127-140) Bireysel
yetkinlikler işyerinde eğitim ve tecruumlbe ile kazanılabilmektedir Tecruumlbeyle
kazanılan yetkinlikler kısmen kazanıldığı firmaya oumlzguumlduumlr (Nordhaug ve
Grenhaug 1994 89-106)
Şekil 1rsquode oumlrguumltuumln misyonu değerleri amaccedilları ve hedefleri ile
yetkinlikler arasındaki ilişki goumlsterilmektedir Oumlrguumltuumln temel yetkinlikleri
oumlrguumltuumln değerlerini desteklemektedir Boumlluumlmlerin amaccedillarına dayanarak
bireysel amaccedillar geliştirilmiştir Fonksiyonel yetkinlikler (teknik yetkinlikler
finansal uzmanlık) boumlluumlm amaccedil ve hedeflerinden tuumlretilmiştir Bireysel
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
189
yetkinlikler (sonuccedil odaklılık ve uyum goumlsterebilme gibi) ccedilalışanların bireysel
hedeflerini gerccedilekleştirmeye ve gelecek iccedilin hazır olmasına yardımcı
olmaktadır
Kaynak Gangani N McLean GN ve Braden R A (2006) ldquoA Competency-Based
Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement Quarterly 19(1)
127-140
Şekil 1 Oumlrguumltsel Hedefler ve Yetkinlik İlişkisi
4 Yetkinlik Belirleme Yaklaşımları
Cardy ve Selvarajan yetkinlikleri belirlemede doumlrt yaklaşım olduğunu
belirtmektedirler İş temelli gelecek temelli kişi temelli ve değer temelli
Bunlardan ilk ikisi geleneksel diğer ikisi ise alternatif yaklaşım olarak kabul
edilmektedir
İş temelli yaklaşım Oldukccedila yaygın olarak kabul goumlren bu yaklaşımda
yetkinlikler iş gereklerinin analizi sonucu elde edilmektedir Bu yaklaşımla
belirlenen yetkinlikler oumlrguumltte işleri yapmak iccedilin gerekli olan yeteneklerdir ve
kaynağı iş analizleridir Yetkinlikler mevcut işin yapılması işin iccedileriği ve ne
yapıldığı ile ilgilidir Bu yaklaşım hiyerarşik yapıdaki organizasyonların
kuumlltuumlruumlne uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)
Gelecek temelli yaklaşım Bu yaklaşım gelecekte başarılması gereken
stratejilere ve yapılacak olan işlerin analizlerine odaklanmaktadır Oumlrguumltuumln
gelecek stratejileri yetkinlikleri tuumlretmektedir Yetkinlikler oumlrguumltuumln gelecek
stratejileri ile insan kaynakları arasında bağlantı kurmakta ve İKY fonksiyonları
iccedilin temel oluşturmaktadır Guumlnuumlmuumlzde organizasyonlar dinamik bir ccedilevrede
faaliyet goumlsterdiğinden bu yaklaşım değişimin planlandığı oumlrguumltlere uygun
goumlruumllmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)
Geleneksel yaklaşımlar buluşccediluluğu destekleyen yetkinlikleri ortaya
ccedilıkarmada aşırı mekanik olabilmektedir Ccediluumlnkuuml geleneksel yaklaşımlar bireysel
ilgi ve oumlzellikleri ihmal etmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)
Kişi temelli yaklaşım Bu yaklaşım goumlrevden ccedilok kişilik
Misyon
değerler amaccedillar
ve hedefler
Performans
değerleme
Boumlluumlm hedefleri Bireysel
hedefler
Temel
yetkinlikler Ne ve nasıl Fonksiyonel
yetkinlikler
Bireysel
yetkinlikler
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
190
karakteristiklerine oumlrguumlte en buumlyuumlk potansiyeli sağlayacak bireysel oumlzelliklere
ve yeteneklere odaklanmaktadır Bu yaklaşım kişisel yeteneklerin
pazarlanabilir uumlruumln ve hizmetleri uumlretebileceği bir ortam oluşturmaya
ccedilalışmaktadır Bu yaklaşım oumlrguumltsel etkinlik iccedilin ccedilalışanların buluşccediluluğuna
vurgu yapan bilgi temelli oumlrguumltler iccedilin uygun goumlruumllmektedir (Cardy ve
Selvarajan 2006 235-245)
Değer temelli yaklaşım Bu yaklaşım oumlrguumltuumln değerlerini esas almakta
oumlrguumltuumln bilmek ve teşvik etmek istediği temel değerleri belirlemektedir Bu
değerler işlerin nasıl yapılacağını belirlerken hangi işlerin yapılması gerektiğini
belirlemezler Yetkinlikler oumlrguumltteki iş suumlreccedillerine odaklanmaktadır Diğer bir
ifadeyle işlerin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili guumlccedilluuml bir oumlrguumlt kuumlltuumlruuml
oluşturulmaya ccedilalışılmaktadır (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)
Bu yaklaşım etik yetkinlikler geliştirmede etkilidir İş temelli yaklaşım
da her bir pozisyon iccedilin spesifik davranış kodları belirlemede kullanılabilir
Fakat etik davranışları değerlendiren oumlduumlllendiren ve teşvik eden destekleyici
bir oumlrguumlt kuumlltuumlruumlnuumln olmadığı durumlarda iş temelli yaklaşım etik davranışları
ortaya ccedilıkarmada başarısız olacaktır Bundan başka her olası durum iccedilin etik
kodlar ve kurallar geliştirilemeyeceğinden dolayı değer temelli yaklaşım
geleneksel yaklaşımlara goumlre etik yetkinlikler geliştirmede daha avantajlıdır Bu
yaklaşım aynı zamanda ccedilok kuumlltuumlrluuml ya da kuumlltuumlrler arası yetkinlikler
geliştirmede geleneksel yaklaşımlara goumlre daha etkindir (Cardy ve Selvarajan
2006 235-245)
Capaldo vd goumlre ise yetkinlikleri belirlemede evrensel ve durumsalcı
olmak uumlzere iki yaklaşım bulunmaktadır Durumsalcı yaklaşım yetkinlikleri
duruma oumlzel olarak tanımlamaktadır Diğer bir ifadeyle yetkinlik tanımı kurum
kuumlltuumlruumlnden sosyal etkileşimlerden ve ccedilalışanların işi algılama biccediliminden
etkilenmektedir Yetkinliklerle ilgili diğer goumlruumlşe goumlre yetkinlikler evrenseldir
Diğer bir ifadeyle yetkinlikler spesifik kurumsal bağlamdan bağımsızdır
Evrensel yaklaşım yetkinliklerin standardizasyonu ile yuumlksek derecede etkinlik
oumlngoumlrmektedir (Capaldo vd 2006 429-488) Ancak evrensel yetkinlik
katalogları oluşturmak yetkinliklerin sayısı ve tanımların karmaşıklığı dikkate
alındığında zor bir goumlrev olarak kabul edilmektedir (Garciacutea-Barriocanal vd
2012 12310ndash12318)
5 Yetkinlik Modeli Geliştirmede Veri Kaynakları (youmlntemler)
Odak grup ccedilalışmaları Oumlzellikle sayısal verilere ulaşılamadığı
durumlarda odak grup ccedilalışması yetkinliklerin belirlenmesinde kullanılacak
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
191
etkin bir yol olarak goumlruumllmektedir Bu youmlntemde yapılan oturumlarda karşılıklı
goumlruumlş birliğine varılarak yetkinliklerin belirlenmesi muumlmkuumln olmaktadır
(Budak 2008142)
Odak grup ccedilalışmasına ccedilalışanlar youmlneticiler İK youmlneticileri ve eğitim
uzmanları katılabilmektedir Odak grup ccedilalışması genellikle yapılandırılmış bir
suumlreci takip etmektedir Konu uumlzerinde yapılan tartışmalardan sonra katılımcılar
oluşturulan listeyi veya alınacak kararları puanlamaktadır Konu uzmanlarından
oluşan uygun bir grupla daha kısa suumlrede yetkinlik modeli geliştirilebilir Fakat
model yeni yetkinlikleri ve teknik yetenekleri accedilıklayamayabilir (Mansfield
2000 3-17)
Kritik Olay Muumllakatı Yetkinlikler uumlstuumln performans goumlsterenler
uumlzerinde araştırma ya da muumllakat yapılarak da tespit edilebilmektedir (Cardy ve
Selvarajan 2006 235-245) Bu youmlntem ccedilalışanların bazı spesifik yetkinlikleri
nasıl goumlsterdikleri ile ilgili oldukccedila değerli ve detaylı bilgi sunmaktadır Bu
değerinden dolayı muumllakatlar bazı spesifik ve kritik işlerle ilgili yetkinlik
modellerinin oluşturulmasında kullanılmaktadır (Mansfield 2000 3-17)
Bu youmlntemde muumllakatların araştırmacı tarafından kaydedilmesi
gerekmektedir Kaydedilen verilerin ccediloumlzuumlmlenmesi zaman alan ve maliyetli bir
ccedilalışmadır Bu nedenle bu youmlntem ccediloklu model geliştirilmede sınırlı kullanım
alanına sahiptir Ayrıca araştırmalar uumlstuumln performans goumlsterenlerin yetenek ve
karakteristiklerinin ccedilalışanların ccediloğunluğu tarafından anlaşılamadığını
goumlstermektedir (Mansfield 2000 3-17)
Jenerik Yetkinlik soumlzluumlkleri Bazı araştırmacılar ve İK
profesyonelleri yetkinlik modeli geliştirmedeki engin tecruumlbelerine dayanarak
yetkinlik soumlzluumlkleri geliştirmişlerdir Yetkinlik soumlzluumlkleri genel olarak
karşılaşılan yetkinlikler ve davranış goumlstergeleri hakkında kavramsal bir ccedilerccedileve
sunmaktadır Yetkinlik soumlzluumlkleri her biri 5 ila 15 davranış goumlstergesinden
oluşan 20 ila 40 arası yetkinlikten oluşmaktadır (Mansfield 2000 3-17)
Yetkinlik modellerinin oluşturulmasında jenerik yetkinlik soumlzluumlklerinin
kullanılmasının bir kısım faydaları bulunmaktadır Birincisi yetkinlik soumlzluumlkleri
ccedilalışma grubuna kavramsal bir ccedilerccedileve sunar ve nereden başlanacağı konusunda
fikir verir İkincisi odak grup ccedilalışmalarında katılımcılardan jenerik
yetkinliklerin oumlnemine goumlre puanlanması istenebilir Uumlccediluumlncuumlsuuml kavramsal
ccedilerccedileve kritik olay muumllakatlarının analiz edilmesinde yol goumlsterici olarak
kullanılabilir (Mansfield 2000 3-17) Ayrıca yetkinlik soumlzluumlkleri kurum iccedilinde
genel bir dil veya iletişim aracı oluşturulmasına katkı sunmaktadır (Heinsman
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
192
2008 118)
Jenerik yetkinlik modellerinin ccedilekici goumlruumlnmelerine rağmen oumlnemli
dezavantajları bulunmaktadır Şoumlyle ki bir oumlrguumltte etkinliği sağlayan
karakteristikler başka bir oumlrguumltte aynı fonksiyonu sağlamayabilir Bundan başka
jenerik yetkinliliklerin uygulanması ccedilalışanlar tarafından tepki ile karşılanabilir
(Cardy ve Selvarajan 2006 235-245)
Araştırma (survey) Yetkinliklerin belirlenmesi araştırma ccedilabası
gerektirebilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Bazı araştırmacılar
yetkinlik modeli geliştirmek iccedilin oumlrguumltuumln tuumlm ccedilalışanlarının katıldığı
araştırmalar yapmaktadırlar Fakat buumltuumln ccedilalışanların goumlruumlşlerinin yetkinlik
modeli iccedilin uygun bir temel oluşturup oluşturmadığı şuumlphelidir (Mansfield
2000 3-17)
İK uygulamaları Yetkinliklerin oumlrguumltlerde başlıca kullanım alanı İK
uygulamalarıdır Ayrıca İK uygulamalarında dikkate alınan kriterler de
yetkinlikleri belirlemede oumlnemli ipuccedilları verebilmektedir (Biccediler ve Duumlztepe
2003 13-20) Oumlrnek olarak iş duyuruları performans kriterleri uumlcret kriterleri
ve terfi kriterleri oumlrguumltte hangi yetenek beceri ve oumlzelliklere oumlnem verildiğini
goumlstermektedir (Oumlzden 331332)
6 Yetkinlik Modeli Oluştururken Dikkate Alınması Gerekenler
Yetkinlikler yetkinlik modelinin yapı taşlarıdır (Draganidis and
Mentzas 2006 51-64) Yetkinlik modeli ise oumlrguumltteki bir iş veya rolle ilgili
yetkinlikler setidir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245) Yetkinlik modelinin
oluşturulması oumlrguumltuumln yetkinlik durumunu ve ihtiyacını anlamak bakımından
oumlnem taşımaktadır (Leyking vd 2009 14-25 ) Aşağıda yetkinlik modeli
oluştururken dikkate alınması gereken bir kısım konulara değinilmektedir
- Bir oumlrguumltte yetkinlik temelli yaklaşımların başarılı olabilmesi iccedilin İK
profesyonellerinin oumlrguumltsel ihtiyaccedil değerlendirmesi planlama veri toplama
değişim youmlnetimi ve iletişime oumlnemli bir zaman ayırmaları gerekmektedir
Yetkinliğe dayalı insan geliştirme stratejisinin etkili bir şekilde yuumlruumltuumllebilmesi
iccedilin uumlst youmlnetimin desteği sağlanmalıdır (Gangani vd 2006 127-140)
-Yetkinliklerin oumlrguumltuumln vizyonu ve stratejik youmlnelimleri ile uyumlu
olması gerekmektedir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-245 Ulrich 1998 15-
26)
- Yetkinliklerin geliştirilmesi aşamalarında ccedilalışanları bilgilendirmek ve
katılımını sağlamak yetkinlik modelinin daha iyi anlaşılmasına katkı
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
193
sağlayabileceği gibi adanmışlığı da attırabilir (Cardy ve Selvarajan 2006 235-
245 Gangani vd 2006 127-140)
- Yetkinlik modeli geliştirirken uygun bir metodoloji geliştirilmelidir
(Gangani vd 2006 127-140) Model yeterli buumlyuumlkluumlkte olmalıdır Her bir
yetkinlik kavramsal olarak tutarlı ve diğerlerinden farklı olmalı ve davranış
goumlstergeleri accedilıkccedila ifade edilmelidir (Mansfield 2000 3-17)
- Yetkinlikler ldquoistek listesirdquo olmaktan oumlte pazarın ve oumlrguumltuumln mevcut ve
gelecek ihtiyaccedillarını yansıtan kavramsal bir ccedilerccedilevede şekillendirilmelidir
(Currie ve Darty 1995 11-18 Gangani vd 2006 127-140 Conway 1994 7-
12) Yetkinlikler kullanıcılarının ihtiyaccedillarına cevap verebilmeli ve İK
uygulamalarına değer oluşturacak unsurlar iccedilermelidir (Mansfield 2000 3-17)
Oumlzellikle performans değerleme ve uumlcretlendirmeyi etkileyecek yetkinliklerin
doğru belirlenmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)
- Yetkinliklerin sosyal boyutu bulunmaktadır Ccedilalışanların birbirleriyle
etkileşimi yeni ve kolektif yetkinliklerin geliştirilmesine yardımcı olur
(Nordhaug ve Grenhaug 1994 89-106)
- Yetkinlik modeli oluşturmanın dinamik bir suumlreccedil olduğunu dikkate
almak gerekmektedir Yetkinlikleri belirleyen birccedilok faktoumlr bulunmaktadır
Oumlrguumltuumln iccedilinde faaliyet goumlsterdiği ccedilevre dinamik bir ccedilevre olduğuna goumlre baskı
faktoumlrleri ve baskının şiddeti suumlrekli değişmektedir Dolayısıyla ccedilevrede ve
oumlrguumltte meydana gelen değişime paralel olarak yetkinliklerin de goumlzden
geccedilirilmesi ve değiştirilmesi gerekmektedir (Tak vd 2007 233-266)
- Oumlrguumltsel bağlam ve ccedilevresel koşullar dikkate alınmadan başarı sadece
bireysel yetkinliklere endekslenmemelidir İnsanların başarılı performans
goumlstermeleri farklı zamanlarda farklı koşul ve nedenden kaynaklanabilir Belirli
bir ortamda başarılı olan bir ccedilalışan başka bir ortamda başarılı olamayabilir
(Currie ve Darby 1995 11-18)
7 Temel Yetkinlik Modelinin Oluşturulması
71 Ccedilalışmanın Yapıldığı Kurum Hakkında Bilgi
Vaka ccedilalışmasına konu olan kurum İstanbul merkezli bir şirketler
topluluğudur Kuruma bağlı 15 şirket faaliyet goumlstermektedir Kuruma bağlı
şirketlerin ikisi ilk 500 firma arasında yer almaktadır Bağlı şirketler uumlretim ve
hizmet sektoumlruumlnde faaliyet goumlstermektedir Kurumda 2500 kişi ccedilalışmaktadır
(Kurumun adının accedilıklanması kurum yetkilileri tarafından istenmemiştir)
Kurumda bir İKY danışmanlık firması tarafından ihtiyaccedil analizi
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
194
ccedilalışması yapılmıştır Ccedilalışmada iş ihtiyaccedilları ve artan rekabetccedili baskıların
kurumu insan sermayesinin performansını yuumlkseltmeye zorladığı tespitine yer
verilmiş ve yetkinliğe dayalı stratejilere youmlnelmesi oumlnerilmiştir Bu oumlneri
ccedilalışmanın hareket noktasını oluşturmaktadır
72 Araştırma Youmlntemi ve Kısıtları
Temel yetkinliklerin belirlenmesinde oumlnceki boumlluumlmlerde bahsedilen
youmlntemlerden (veri kaynağı) uumlccediluuml birlikte kullanılmıştır Yetkinlikler insan
kaynakları uygulamalarının incelenmesi odak grup ccedilalışması ve anket
uygulaması sonucunda belirlenmiştir Odak grup ccedilalışmasına veri teşkil edecek
yetkinlikler ccedilalışma grubu tarafından kurumun İK uygulamaları incelenerek
elde edilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 yetkinlik belirlenmiş ve tuumlm
ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre puanlanacak yetkinlik listesi
oluşturulmuştur
Araştırma aşamasında standardize anket youmlntemi kullanılmıştır Anket
iki kısımdan oluşmaktadır Birinci kısımda anketi dolduran kişiye ait
demografik bilgiler yer almaktadır Bu kısmın doldurulması zorunlu değildir
İkinci kısım temel yetkinliklerin oumlnem derecesinin belirlenmesine youmlneliktir Bu
kısımdaki ifadelerin tamamının puanlanması zorunludur Dolayısıyla sadece
ikinci boumlluumlmuuml tam olarak doldurulmuş anketler sistem tarafından kabul
edilmektedir Cevap oumllccedileği olarak ise 5rsquoli Likert tipi oumllccedilek kullanılmıştır Ccedilok
oumlnemsiz (1) oumlnemsiz (2) orta duumlzeyde oumlnemli (3) oumlnemli (4) ccedilok oumlnemli (5)
Anket sonuccedillarının analizinde ise faktoumlr analizi kullanılmıştır
Anket uygulamasında tuumlm şirket ccedilalışanlarına ulaşılması hedeflenmiştir
Ancak şirket ccedilalışanlarının bir kısmının internet erişiminin olmamasından ve
bunlara ulaşmanın uzun zaman alacağından dolayı hedef kitleden ccedilıkarılmıştır
Dolayısıyla yetkinlik belirleme ccedilalışması ldquoaraştırmardquo kısmı internet erişimi
olanlar uumlzerinden yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Anket linki şirketin internet erişimi olan 2000
ccedilalışanına elektronik posta ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve
doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde
toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş sağlandı Anketlerin geri doumlnuumlş oranı 527
dir
Sonuccedillarının genelleştirilememesi vaka ccedilalışmalarının oumlnemli bir kısıtı
olarak kabul edilmektedir (Oumlzccedilelik ve Ferman 2006 72-91) Anket
uygulamasında internet erişimi olmayanların kapsam dışında bırakılması
ccedilalışmanın diğer bir kısıtını oluşturmaktadır
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
195
73 Model Oluşturma Aşamaları
Temel yetkinlik modelinin geliştirilmesine youmlnelik olarak yapılandırılmış bir
suumlreccedil izlenmiştir Bu suumlreccedil temel olarak dokuz adımdan oluşmaktadır
1 Aşama Ccedilalışmanın amacının belirlenmesi Kurum İnsan Kaynakları
Merkezi uumlst youmlnetimin kendisine vermiş olduğu rol kapsamında tuumlm kurumda
uygulanmak uumlzere yetkinlikleri belirleme ccedilalışması başlatmış ve bu kapsamda
ccedilalışmanın amacını belirlemiştir Bu amaccedillar şunlardır
-Tuumlm kurumda İK uygulamalarında aynı dilin konuşulmasını sağlamak
- İşe alma uumlcretlendirme atama performans değerleme yedekleme ve
kariyer geliştirme gibi İK uygulamalarında veri sağlayacak ve kullanılabilecek
standart oumllccediluumllebilen kriterler belirlemek
- Paylaşılan ve anlaşılan bir kurum kuumlltuumlruuml oluşturmak
- Ccedilalışanlardan hangi yetkinliklerin beklendiğini ortaya koymak
2 Aşama Ccedilalışma takımının oluşturulması Yukarıda belirlenen
amaccedilları gerccedilekleştirecek bir yetkinlik modelinin geliştirilmesi iccedilin kurumun İK
merkezi tarafından 9 kişilik bir ccedilalışma takımı oluşturulmuştur Ccedilalışma
takımında İK koordinatoumlruuml İK koordinatoumlr yardımcısı eğitim koordinatoumlruuml İK
youmlneticisi İK uzmanları (uumlccedil kişi) ve danışmanlık hizmeti veren akademisyenler
(iki kişi) yer almaktadır
3 Aşama Pilot ccedilalışmanın yapılacağı şirketin seccedililmesi Şirketler
topluluğunda yaklaşık 2500 kişinin ccedilalıştığı ve değişik sektoumlrlerde faaliyet
goumlsteren farklı oumllccedileklerde 15 şirket olduğu duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde tuumlm şirketlerde aynı
anda yetkinlik ccedilalışmasının yapılmasının getireceği maliyet dikkate alınarak
oumlncelikle pilot ccedilalışmanın yapılacağı bir şirketin seccedililmesine karar verildi
Seccedililecek şirketin işletme fonksiyonlarının (satış-pazarlama uumlretim halkla
ilişkiler insan kaynakları) boumlluumlmler şeklinde yapılanmış olması koşulu arandı
Ccediluumlnkuuml bazı kuumlccediluumlk oumllccedilekli şirketlerde İK ve halkla ilişkiler fonksiyonu boumlluumlm
olarak yapılandırılmadığı gibi bazı buumlyuumlk oumllccedilekli şirketlerde bazı fonksiyonlar
dışarıdan hizmet alma şeklinde gerccedilekleştirilmektedir (Oumlrnek olarak uumlretim
yapan bir şirketin satın almasını başka bir bağlı şirket yapmaktadır)
4 Aşama Ccedilalışmaya katılacak youmlneticilerin belirlenmesi Pilot
ccedilalışmanın yapılacağı şirketin belirlenmesinden sonra ccedilalışmaya destek verecek
youmlneticilerin belirlenmesi gerekmektedir Bu amaca youmlnelik olarak pilot
şirketin uumlst duumlzey youmlneticilerine ccedilalışma hakkında bilgi verilerek ccedilalışmada yer
alacak boumlluumlm youmlneticilerini goumlrevlendirmeleri talep edildi Soumlz konusu şirkette 7
boumlluumlm bulunmaktadır Bu boumlluumlmlerden ve uumlst youmlnetimden ccedilalışmaya 14
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
196
youmlnetici katılması kararlaştırmıştır Genel muumlduumlr genel muumlduumlr yardımcısı
pazarlama boumlluumlm youmlneticisi yurtdışı pazarlama boumlluumlm youmlneticisi kurumsal
iletişim boumlluumlm youmlneticisi insan kaynakları boumlluumlm youmlneticisi muhasebe boumlluumlm
youmlneticisi ve uumlruumln youmlneticileri (7 kişi) Ayrıca ccedilalışmada yer alacak boumlluumlm
youmlneticilerinin bilgilendirilmesi ve toplantıların organize edilmesi şirket İK
youmlneticisinin sorumluluğuna verilmiştir
5 Aşama Ccedilalışmanın amacı ve yetkinlilerle ilgili eğitim verilmesi Bu
aşamada oumlnemli olan youmlnetsel bir kararla boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya
katılımını sağlamaktan oumlte boumlluumlm youmlneticilerinin ccedilalışmaya katkı sunmalarını
sağlamaktır Bu amaca youmlnelik olarak oumlncelikle yetkinliklerle youmlnetim
konusunda ccedilalışma gurubunun akademik uumlyeleri tarafından boumlluumlm
youmlneticilerine eğitim verildi Eğitimde ccedilalışmanın amacı faydaları ccedilalışmanın
pilot bir ccedilalışma olduğu ve yetkinlik modelinin odak grup ccedilalışması sonucunda
oluşacağı anlatılmıştır ve boumlluumlm youmlneticilerinin katkı sunmaları istendi
6 Aşama Temel yetkinliklerin belirlenmesi iccedilin odak grup ccedilalışması
Ccedilalışmanın odak gurubu pilot şirket tarafından goumlrevlendirilen 14 youmlnetici ve
ccedilalışma grubu uumlyelerinden oluşmaktadır Odak grup ccedilalışmasının birincisinde
yetkinliklerin belirlenmesinde youmlntem sorunu toplantı sıklığı ve suumlresi tartışıldı
Yetkinliklerin belirlenmesine youmlnelik iki goumlruumlş ortaya ccedilıktı
- Birincisi ccedilalışma grubu tarafından bir oumln ccedilalışma olarak yetkinlik
listesinin hazırlanması ve odak grubu uumlyelilerinin bunların arasından belirli
sayıda yetkinliği belirlemesi
- İkincisi odak grubunun kendisinin yetkinlikleri belirlemesi
Bu iki yaklaşımın da kendilerine goumlre uumlstuumlnluumlkleri ve zayıflıkları
bulunmaktadır Şoumlyle ki ccedilalışma grubunun ccedileşitli kaynaklardan yetkinlik listesi
oluşturması ve odak grubun bu listeden yetkinlikleri belirlemesi her şeyden
oumlnce daha kısa suumlrede yapılacak bir ccedilalışma olacaktır Ancak kuumlltuumlrel
değerlerin modelin oluşturulmasında dikkate alınması gerekmektedir (Oumlzccedilelik
ve Ferman 2006 72-91) Bu durumda kurum iccedilin oumlnemli olan bazı
yetkinliklerin goumlzardı edilme tehlikesi bulunmaktadır ve kurumu diğer
kurumlardan ayıran bazı yetkinliklerin ortaya ccedilıkmama riski bulunmaktadır
Ayrıca yapılan ccedilalışma tuumlm kurum tarafından kabullenilmeyebilir Odak
grubun yetkinlikleri belirlemesi ise daha uzun suumlre alacaktır Ancak odak
gurubun yapacağı ccedilalışmanın kurum tarafından kabullenilme ihtimali daha
yuumlksektir ve kuruma oumlzguuml yetkinliklerin goumlz ardı edilme riski azdır
İlk toplantının sonunda soumlzuuml edilen iki youmlntemin birlikte ele alınması
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
197
odak gurubu uumlyelerinin bir sonraki toplantıya taslak yetkinlik listeleri ile
gelmeleri toplantıların haftalık olarak yapılması ve bir ay iccedilinde
sonuccedillandırılması kararlaştırıldı
Ccedilalışma grubu kurumun işe almada iş ilanlarında goumlrev tanımlarında
iş analizlerinde uumlcretlendirmede atamalarda ve performans değerlemede
dikkate aldığı yetkinliklerden ve literatuumlrden yapılan araştırmalardan ikinci
toplantıda sunulmak uumlzere taslak bir yetkinlik listesi belirledi
Odak gurubun ikinci toplantısında uumlyelerin her birisinin bir kağıda
diledikleri kadar yetkinlik yazmaları ve yazma işlemi tamamlandıktan sonra
buumltuumln uumlyelerin listelerini toplantı sekreterine vermeleri istendi Uumlyelerden gelen
yetkinliklerin tamamı toplantı sekreteri tarafından listelendi Boumlylelikle 37
yetkinlikten oluşan bir liste elde edilmiş oldu Liste uumlzerinde ilk ccedilalışma benzer
ifadelerin birleştirilmesi oldu Ayrıca bazı yetkinlikler (aslarını geliştirtme gibi)
youmlnetici yetkinliği olduğundan dolayı listeden ccedilıkarıldı Bu ccedilalışmanın
sonucunda 31 yetkinlikten oluşan bir liste oluşturuldu (Ccedilizelge 1)
Ccedilizelge 1 Temel Yetkinlikler (1 ccedilalışma)
Sayı Yetkinlik adı Sayı Yetkinlik adı 1 Aidiyet Duygusu 17 Oumlğrenmeye Accedilıklık 2 Başarma Azmi 18 Oumllccediluumlluuml Davranma 3 Bilgi Paylaşımı 19 Objektif Olma (nesnellik) 4 Goumlrev Bilinci 20 Oumlzguumlven 5 Esnek Duumlşuumlnebilme 21 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 6 Fedakarlık 22 Sabırlı Olma 7 Gelişime Accedilıklık 23 Saygılı Olma 8 Başkalarını
ccedilekiştirmeme
24 Sır Saklama 9 Guumlvenirlilik 25 Sorumluluk Alabilme 10 İletişim Becerisi 26 Talimatlara Goumlre İş Yapma 11 İlgi ve Heves 27 Temsil Kabiliyeti 12 İstikrarlı Olma 28 Yenilikccedililik 13 İşbirliği 29 Ccedilevresiyle Uyum 14 İtaat Etme 30 Verimlilik 15 Kişisel Gelişim 31 Nezaket 16 Kurum Kuumlltuumlruuml
Uumlccediluumlncuuml oturumda yetkinliklerin sayısının azaltılması amacıyla
katılımcıların yetkinlik listesinden en oumlnemli goumlrduumlkleri 15 adet yetkinliği
seccedilmeleri istendi Hiccedil tercih edilmeyenlerin elenmesi sonucunda mevcut
listedeki yetkinlik sayısı yirmiye indirildi Bu ccedilalışma sonucu elde edilen liste
Ccedilizelge 2rsquode verilmektedir
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
198
Ccedilizelge 2 Temel Yetkinlikler (2 ccedilalışma)
Sayı Yetkinlikler Sayı Yetkinlikler
1 Guumlvenirlilik 11 Başarma Azmi 2 Goumlrev Bilinci 12 Oumlzguumlven 3 Verimlilik 13 Bilgi Paylaşımı 4 Temsil Kabiliyeti 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 5 Oumllccediluumlluuml Davranma 15 Sabırlı Olma 6 İşbirliği 16 Fedakarlık 7 İlgi ve Heves 17 Sorumluluk Alabilme 8 İletişim Becerisi 18 Objektif Olma (nesnellik) 9 Gelişime Accedilıklık 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 10 Ccedilevresiyle Uyum 20 İstikrarlı Olma
7 Aşama Yetkinliklerin tanımlanması
Odak grup ccedilalışmasının doumlrduumlncuumlsuumlnde yetkinlik tanımları belirlendi
Yetkinliklerin bu aşamada tanımlanmasının amacı daha sonra yapılacak
uygulamalarda herkesin aynı yetkinliği aynı anlamasını sağlamaktır
Tanımlanan yetkinliklere aşağıda oumlrnek verilmektedir
Gelişime Accedilıklık Bireyin hem kişisel hem de iş yaşamı iccedilin mevcut
becerilerini geliştirmeye yeni beceriler edinmeye ve yeni bilgiler oumlğrenmeye
accedilık olmasıdır
Verimlilik İşin en iyi biccedilimde en uygun kaynak (zaman para enerji
vs) kullanımı ile yapılması ve israfın oumlnlenmesidir
Boumlylelikle tuumlm personelin goumlruumlşuumlne sunulacak yetkinlik listesi ve tanımları
hazırlanmış oldu ve odak grup ccedilalışması sonlandırıldı
8 Aşama Ccedilalışanların goumlruumlşuumlnuumln alınması (anket uygulaması)
Yetkinlik ccedilalışma grubu pilot şirkette odak grup ccedilalışması sonucunda
oluşturulan temel yetkinlikler hakkında tuumlm şirketlerdeki ccedilalışanların
goumlruumlşlerini almak ccedilalışanların katılımını sağlamak ve gerekirse bir kısım
yetkinlikleri listeden ccedilıkartmak amacıyla bir anket uygulaması gerccedilekleştirdi
Ankette ccedilalışanların yetkinlik listesindeki 20 yetkinliği oumlnem derecesine goumlre
[ccedilok oumlnemsizden (1) ccedilok oumlnemliye(5)] puanlamaları istendi
Hazırlanan anket oumlncelikle pilot şirketin 69 ccedilalışanı uumlzerinde uygulandı
Pilot uygulamada temel yetkinlik modelinin guumlvenilirliği Cronbach Alfa ile
analiz edildi ve anketin guumlvenilirliğinin kabul edilebilir seviyede olduğu
goumlruumllduuml (0917) Herhangi bir değişken silindiği takdirde (If item deleted)
anketin guumlvenilirliğinin artıp artmayacağı kontrol edildi ve oumllccedilekten herhangi
bir sorunun ccedilıkarılmasına ihtiyaccedil olmadığını anlaşıldı Dolayısıyla anketin tuumlm
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
199
şirketlerde uygulanabileceğine karar verildi
Anket linki kurumun internet erişimi olan ccedilalışanlarına elektronik posta
ile goumlnderildi E-postada ccedilalışmanın amacı ve doldurmanın goumlnuumllluumlluumlk esasına
dayandığı belirtildi Bir haftalık suumlre iccedilinde toplam 1054 ccedilalışandan geri doumlnuumlş
sağlandı Anketin guumlvenilirliği ile ilgili Cronbachs Alpha değeri 0935 bulundu
9 Aşama Verilerin analizi ve temel yetkinliklerin belirlenmesi
Anketin tuumlm ccedilalışanlara uygulanmasındaki amaccedillardan birinin de temel
yetkinliklerin sayısını azaltmak olduğu yukarıda belirtilmişti Anket sonuccedillarına
goumlre temel yetkinliklerin aritmetik ortalamalarının yuumlksek ve birbirine ccedilok
yakın olduğu goumlruumllduuml (Ccedilizelge 3) Yetkinliklerin ortalama değerlerinin yuumlksek
olması kurum ccedilalışanlarının temel yetkinlikleri oumlnemsediğini goumlstermektedir
Ancak bu sonuccedillara goumlre yetkinliklerin sayısının azaltılması olası
goumlruumllmemektedir
Ccedilizelge 3 Temel Yetkinlikler ve Ortalama Değerleri
Sıra Yetkinlikler Adı Ortama Sıra Yetkinlikler Adı Ortama
1 Guumlvenirlilik 488 11 Başarma Azmi 470 2 Goumlrev Bilinci 484 12 Oumlzguumlven 468 3 Verimlilik 479 13 Bilgi Paylaşımı 465 4 Temsil
Kabiliyeti
479 14 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 465 5 Oumllccediluumlluuml
Davranma
478 15 Sabırlı Olma 463 6 İşbirliği 475 16 Fedakarlık 462 7 İlgi ve Heves 472 17 Sorumluluk Alabilme 461 8 İletişim Becerisi 471 18 Objektif Olma
(nesnellik)
460 9 Gelişime Accedilıklık 470 19 Esnek Duumlşuumlnebilme 460 10 Ccedilevresiyle
Uyum
470 20 İstikrarlı Olma 460
Yetkinlik ccedilalışma gurubu tarafından temel yetkinliklerin
gruplandırılması ve muumlmkuumlnse sayılarının azaltılması amacıyla faktoumlr analizi
yapıldı Aşağıda faktoumlr analizinin sonuccedillarına yer verilmektedir
Veri setinin faktoumlr analizine uygunluğunu araştırmak iccedilin KMO ve
Bartlett testi sonuccedilları incelenmiştir Oumlrneklemin yeterliliğini oumllccedilen KMO
değeri 0964 bulunmuştur Bu değer oumlrneklemin buumlyuumlkluumlğuumlnuumln muumlkemmel
duumlzeyde faktoumlr analizi yapmağa uygun olduğunu goumlstermektedir (Kalaycı
2008 322) Bartlett kuumlresellik testi sonucu (p=000) istatistiksel olarak
anlamlıdır ve değişkenler arasında guumlccedilluuml bir ilişkinin varlığını goumlstermektedir
Bu iki sonuccedil verilerin faktoumlr analizine uygun olduğunu goumlstermektedir
Değişkenlerin sayısını azaltmak amacıyla oumlncelikle anti-imaj
korelasyonuna bakıldı Değişkenlerin anti-imaj korelasyonlarının hiccedilbiri 05rsquoin
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
200
altında olmamasından dolayı hiccedilbir değişken analizden ccedilıkarılmadı İkinci
olarak değişkenlerin ortak varyansları (communality) incelendi Değişkenlerin
ortak varyansı bir değişkenin analizde yer alan diğer değişkenlerle paylaştığı
varyans miktarlarını goumlstermektedir Literatuumlrde duumlşuumlk ortak varyansa sahip
olan değişkenlerin (050rsquoin altında) analizden ccedilıkarıldığı goumlruumllmektedir
(Ccediletinkaya 2009 219-238 Ccedilelikkol vd 2012 70-81 Kalaycı 2008 329)
Ancak bu modeldeki ortak varyanslar birbirlerine oldukccedila yakındır (en yuumlksek
06 ve en duumlşuumlk 04) Bu nedenle modelden herhangi bir değişkenin
ccedilıkarılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır
Faktoumlr analizinin sonucuna goumlre yirmi değişken 2 faktoumlr altında
toplanmaktadır Bu iki faktoumlr toplam varyansın 511rsquoini accedilıklamaktadır
Birinci faktoumlr toplam varyansın 311rsquoini accedilıklamaktadır İkinci faktoumlr ise
toplam varyansın 199rsquounu accedilıklamaktadır
Her bir değişkenin faktoumlr yuumlkleri ve hangi bileşen altında toplandıkları
Ccedilizelge 4rsquote goumlsterilmektedir
Ccedilizelge 4 Doumlnduumlruumllmuumlş Bileşen Matris
Bileşen
1 2
Sabırlı Olma 753 129 Bilgi Paylaşımı 724 199 Esnek Duumlşuumlnebilme 698 357 İlgi ve Heves 694 232 İstikrar Olma 673 214 Oumlzguumlven 659 328 Fedakarlık 648 195 Oumllccediluumlluuml Davranma 633 328 Objektif Olma
(nesnellik)
595 343 Ccedilevresiyle Uyum 559 393 İşbirliği 558 414 Gelişime Accedilıklık 529 495 Ccediloumlzuumlm Odaklılık 491 463 Verimlilik 474 472 Temsil Kabiliyeti 466 459 Goumlrev Bilinci 155 790 Guumlvenirlilik 069 774 Başarma Azmi 397 577 İletişim Becerisi 464 535 Sorumluluk Alabilme 358 521
Birinci faktoumlr grubunda 15 yetkinlik ikinci faktoumlr grubunda ise 5
yetkinlik bulunmaktadır Bu iki faktoumlr grubu sırasıyla uyuma youmlnelik ve amaca
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
201
youmlnelik olarak adlandırılmıştır (Ccedilizelge 5) Temel yetkinlikleri gruplandırmak
İK uygulamalarında her bir grup yetkinliğin farklı ağırlıklarla suumlreccedillere
sokulması bakımından fayda sağlayabilir
Ccedilizelge 5 Temel Yetkinlik Modeli
Uyuma Youmlnelik Amaca Youmlnelik
Sabırlı Olma Goumlrev Bilinci Bilgi Paylaşımı Guumlvenirlilik Esnek Duumlşuumlnebilme Başarma Azmi İlgi ve Heves İletişim Becerisi İstikrar Olma Sorumluluk Alabilme Oumlzguumlven Fedakarlık Oumllccediluumlluuml Davranma Objektif Olma
(nesnellik)
Ccedilevresiyle Uyum İşbirliği Gelişime Accedilıklık Ccediloumlzuumlm Odaklılık Verimlilik Temsil Kabiliyeti
Sonuccedil olarak faktoumlr analizi sonucunda temel yetkinlik modelinde yer
alacak yetkinlikler kesinlik kazanmış oldu Bundan sonraki aşama temel
yetkinliklerin pozisyonlara ve goumlrevlere goumlre yeterlilik duumlzeylerini belirlemek
performans duumlzeylerini belirlemek ve uygulama aşamasına geccedilmektir Bu
ccedilalışmalar yetkinlikleri uygulamaya youmlnelik olduğundan burada yer verilmedi
8 Sonuccedil
Bu ccedilalışmada temel yetkinlik geliştirilme suumlreci ve temel yetkinlik
modeli oumlnerilmektedir Temel yetkinliklerin geliştirilmesinde dokuz adımdan
oluşan yapılandırılmış bir suumlreccedil izlenmiştir İK uygulamaları odak grup ve
araştırma veri kaynakları (youmlntemleri) birlikte kullanılarak temel yetkinlik
modeli geliştirilmiştir Odak grup ccedilalışması sonucu 20 temel yetkinlik
belirlenmiştir Belirlenen yetkinlikler buumlyuumlk oumllccediluumlde kurumun değerlerini
yansıtmaktadır Bu nedenle temel yetkinlik modelinin oluşturulmasında odak
grup tarafından doğal bir şekilde vizyon yaklaşımının benimsendiği
soumlylenebilir Belirlenen yetkinlikler ccedilalışanlar tarafından oumlnem derecesine goumlre
puanlanmıştır Temel yetkinliklerin ortalama değerleri 45rsquoin uumlzerinde
bulunmuştur Sonuccedillar odak grup ccedilalışması tarafından belirlenen temel
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
202
yetkinliklerin ccedilalışanlar tarafından da oumlnemli bulunduğunu goumlstermektedir
Ccedilalışmanın her aşaması planlı bir suumlreccedil iccedilinde yuumlruumltuumllduumlğuumlnden ve her
aşamada taraflarla bilgi paylaşımı yapıldığından ccedilalışmanın hiccedilbir aşamasında
herhangi bir direnccedille karşılaşılmamıştır Ccedilalışmanın kurumun İK
uygulamalarında buumltuumlnluumlğuumln sağlanmasına ve ortak bir dil oluşumuna oumlnemli
bir katkı sağlayacağı beklenmektedir
Ccedilalışmanın yetkinlik modeli oluşturmada Tuumlrkccedile yazının sınırlılığı da
goumlz oumlnuumlne alınarak diğer ccedilalışmalara ışık tutacağı soumlylenebilir Sektoumlrel bazda
ve daha geniş oumllccedilekte benzer ccedilalışmaların yapılmasına ve karşılaştırmaların
yapılmasına gerek duyulmaktadır
KAYNAKLAR
Athey TR Orth MS (1999) ldquoEmerging Competency Methods for the
Futurerdquo Human Resource Management 38(3) 215-226
Biccediler G ve Duumlztepe Ş (2003) ldquoYetkinlikler ve Yetkinliklerin İşletme
Accedilısından Oumlnemirdquo Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi 1(2) 13-
20
Brockbank W Ulrich D ve Beatty R W (1999) ldquoHR Professional
Development Creating the Future Creators at the University of
Michigan Business Schoolrdquo Human Resource Management 38(2)
111ndash117
Budak G (2008) Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Youmlnetimi 1 Baskı
İzmir Barış Yayınları
Capaldo G Iandoli L ve Zollo G (2006) ldquoA Situationalist Perspective to
Competency Managementrdquo Human Resource Management 45(3) 429-
488
Cardy RL Selvarajan TT (2006) ldquoCompetencies Alternative Frameworks
for Competitive Advantagerdquo Business Horizons 49 235-245
Chung-Herrera BG Enz CA ve Lankau MJ (2003) ldquoGrooming Future
Hospitality Leaders A Competencies Modelrdquo Cornell Hotel and
Restaurant Administration Quarterly 44(3) 17-25
Conway C (1994) ldquoDeveloping Senior Management Competencies at Ocean
Grouprdquo Management Development Review 7(1) 7-12
Currie G Darby R (1995) ldquoCompetence-based Management Development
Rhetoric and Realityrdquo Journal of European Industrial Training 19(5)
11-18
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
203
Ccedilelikkol ES Uccedilkun CG Tekin VN ve Ccedilelikkol Ş (2012) ldquoTuumlrkiyersquode İccedil
Hatlardaki Havayolu Taşımacılığında Muumlşteri Tercihi ve
Memnuniyetini Etkileyen Faktoumlrlere Youmlnelik Bir Araştırmardquo 4(3) 70-
81
Ccediletinkaya M (2009) ldquoYoumlneticilerin Youmlnetsel Yetkinlik Algılamalarına İlişkin
Bir Araştırmardquo Afyon Kocatepe Uumlniversitesi İİBF Dergisi 11(2)
219-238
Deist FD ve Winterton J (2005) ldquoWhat is Competencerdquo Human Resource
Development International 81 27-46
Dessler G (2007) Human Resource Management 11 Baskı New Jersey
Pearson Prentice Hall
Draganidis F Mentzas G (2006)Competency Based Management a Review
of Systems and Approaches Information Management amp Computer
Security 14(1) 51-64
Enis ME (2008) Competency Models A Review of the Literature and The
Role of the Employment and Training Administration (ETA)
httpwwwcareeronestoporgCOMPETENCYMODELinfo_document
sOPDRLiteratureReviewpdf (10112012)
Gangani N McLean GN Braden RA (2006) ldquoA Competency-Based
Human Resource Development Strategyrdquo Performance Improvement
Quarterly 19(1) 127-140
Garciacutea-Barriocanal E Sicilia MA ve Saacutenchez-Alonso S (2012)
ldquoComputing with Competencies Modelling Organizational Capacitiesrdquo
Expert Systems with Applications 39 12310ndash12318
Heinsman H (2008) The Competency Concept Revealed Its Nature
Relevance and Practice Academisch Proefschrift Vrije Uumlniversitesi
PrintPartners Ipskamp BV Enschede
httpdareubvuvunlbitstream1871 1321657960pdf (22102012)
HR-XLM (2001) Competencies 10 (Measurable Characteristics)
Recommendation 2001 Der Chuck Allen httpxmlcoverpagesorg
HR-XML-Competencies-1_0pdf (22102012)
IDAS (2006) Competency Guide Iowa Department of Administrative Service
Human Resource Enterprise httpdashreiowagovdocuments
class_and_paycompetency_guidedoc (22102012)
Kalaycı Ş (2008) SPSS Uygulamalı Ccedilok Değişkenli İstatistik Teknikleri 3
Baskı Ankara Asil Yayın Dağıtım
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
204
Klink M Boon J (2002) ldquoThe Investigation of Competencies within
Professional Domainsrdquo Human Resource Development International
5(4) 411-424
Lahti RK (1999) ldquoIdentifying and İntegrating İndividual Level and
Organizational Level Core Competenciesrdquo Journal of Business and
Psychology 14(1) 59-75
Leyking K Angeli R Ag I S (2009) ldquoModel-based Competency-Oriented
Business Process Analysisrdquo Enterprise Modelling and Information
Systems Architecture Journal 4(1) 14-25
Mansfield R S (2000) ldquoPractical Questions for Building Competency
Modelsrdquo Competency-Based Management for the Federal Public
Service Conference Ottawa Canada 3-17
wwwlexoniscomresources
practical20questions20building20modelspdf (05112012)
McClelland DC (1973) ldquoTesting for Competence Rather than for
Intelligencerdquo American Psychologist (Ocak) 1-14
Nordhaug O ve Grenhaug K (1994) ldquoCompetences as Resources in Firmsrdquo
The International Journal of Human Resource Management 5(1) 89-
106
Oumlzccedilelik G Ferman M (2006) ldquoCompetency Approach to Human Resources
Management Outcomes and Contributions in a Turkish Cultural
Contextrdquo Human Resource Development Review 5(1) 72-91
Oumlzden C Başarılı Bir Hayat İccedilin Kariyer Planlama Youmlntemi Yayın no 25
İstanbul Oumlduumll Yayınları
Petersen SA Heikurs T Cerinŝek G ve Bedek M (2011) Competence
Portfolios European Commission Seventh Framework Project (IST
231717)
httpwwwreachyourtargetorgjoomrdquolaattachmentsarticle156
D4120Competence20Portfolios20v202pdf (10112012)
Rodriguez D Patel R Bright A Gregory D and Gowing MK (2002)
ldquoDeveloping Competency Models to Promote Integrated Human
Resource Practicesrdquo Human Resource Management 41(3) 309-324
Saylı H Ağca V (2009) ldquoBilgi Ccedilağı İşgoumlrenlerinin Değişen Yetkinlikleri ve
İşletmelerin Yetkinlik Beklentilerini Belirlemeye Youmlnelik Bir Alan
Araştırmasırdquo Selccediluk Uumlniversitesi İİBF Sosyal ve Ekonomik
Araştırmalar Dergisi 11(17) 345-364
Uumlnal OumlF Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 185-205
205
Tak B Sayılar Y ve Kaymaz K (2007) ldquoYetkinliklere Dayalı İnsan
Kaynakları Youmlnetimi ve Uumlcretlendirme Sistemi Uumlzerine Bir İncelemerdquo
İşletme Fakuumlltesi Dergisi 8(2) 233-266
Ulrich D (1998) ldquoIntellectual Capital =Competence x Commitmentrdquo Sloan
Management Review 39(Winter) 15-26
Yeung A K (1996) ldquoCompetencies for HR Professionals An Interview with
Richard E Boyatzisrdquo Human Resource Management 35(1) 119-131
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
206
İlkoumlğretim 6 ve 7 Sınıf Sosyal Bilgiler Programlarında Kullanılan Kavramların
Oumlğrenci Duumlzeyine Uygunluğu
Uumlmmuumlhan Oumlner1 Fatma Mazman Budak
2
Oumlzet
Ccedilalışmanın amacı ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer
alan bazı kavramların oumlğrenci duumlzeyine uygunluğunu belirlemektir Araştırma 2008ndash
2009 eğitim-oumlğretim yılının guumlz doumlneminde Tokat ve Elazığ illerinde belirlenen uumlccedil
ilkoumlğretim okulunda yuumlruumltuumllmuumlştuumlr Ccedilalışmada nitel araştırma metotlarından betimsel
analiz youmlntemi kullanılmış ve muumllakat sonucunda alınan cevaplar kategorileştirilmiştir
Elde edilen sonuccedilların yuumlzde () ve frekansları (f) tablo haline getirilerek kavramları
anlama duumlzeyleri belirlenmeye ccedilalışılmıştır
Araştırma sonucunda oumlğrencilerin genelde araştırılan kavramları anlama
duumlzeylerinin yuumlksek olduğu ancak ldquoiklim hava olayı coğrafi konum goumlruumlş bireyrdquo gibi
bazı kavramlarda sınırlı anlama duumlzeyinde oldukları ve kavram yanılgısı yaşadıkları
soumlylenebilir Ayrıca ccedilalışmada bazı oumlğrencilerin kavramları ifade etmede zorluk ccedilektiği
ve ccediloğu kavramı sadece oumlrneklerle accedilıklamaya ccedilalıştıkları goumlruumllmuumlştuumlr
Anahtar Kelimeler Sosyal bilgiler programı Kavram oumlğretimi Oumlğrenci
duumlzeyi
Eligibility of the Concepts Used in the Social Studies Curriculum for the Studentsrsquo
Grade Level in 6th and 7th Grade in Primary School
Abstract
The aim of the research is to determine the suitability for student level of some
concepts in the Social Studies Program for the 6th and 7th grade Research was
conducted at three selected primary schools in the provinces of Tokat and Elazig in
2008-2009 academic year in fall semester In this study descriptive analysis method of
qualitative research methods was used and the answers from the results of the interview
were categorized Percentages () and frequencies (f) of the results were developed as a
table to determine levels of understanding of concepts As a result it can be said that
students surveyed have high level of understanding of the concepts but they have the
limited level of understanding and misconceptions in general such as climate weather
1 ArşGoumlr Fırat Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml
uonerfiratedutr 2 ArşGoumlr Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi Eğitim Fakuumlltesi İlkoumlğretim Boumlluumlmuuml
fatmabudakgopedutr
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
207
event geographic location views individual concepts In addition it was observed
that some students had difficulty in expressing the concepts and the students just tried to
explain most concepts with examples
Key Words Social studies program Concept teaching Student level
GİRİŞ
Sosyal Bilgiler dersinin amacı bireyin kendisinden yola ccedilıkarak
yaşadığı toplumu ve duumlnyayı tanımasına yardımcı olmaktır Bu amaccedil doumlrt ana
evre ile gerccedilekleştirilebilir Bu evreler ldquoolgu kavram genelleme ilkerdquo olarak
belirlenebilirler Sosyal hayatı ilgilendiren insan deneyimlerinin buumltuumlnluumlğuuml bu
evrelerin tek başlarına ele alınmalarını engellemektedir Olgular kavramlarla
tanımlanmaya ihtiyaccedil duyarlar Doğru belirlenen kavramlar genellemeler ilkeler
tuumlretirler İlkeler hayatın suumlrekliliği iccedilinde anlamlı accedilıklayıcı yapıya doumlnuumlşerek
kavramları oluştururlar (MEB 200477) Kavram insan zihninde anlamlanan
farklı obje ve olguların değişebilen ortak oumlzelliklerini temsil eden bir bilgi
formudur (Uumllgen 2004107) Kavramlar duumlşuumlncelerimizin temel taşlarıdır
Kavramlar sayesinde duumlnyayı anlar ve yorumlarız ccedilevremizdeki insanlarla
iletişime geccedileriz Deniz (200314)rsquoin de belirttiği gibi kavramlara sahip
olmayan bir insanın duumlşuumlnmesi bir bebeğin duumlşuumlnmesi gibi duyusal
algılamalarla sınırlı olacaktır
Kavramlar insanlar iccedilin ortak bir imge bir bilgi formu ya da varlıkların
oumlzelliklerini temsil eden soyut sembollerdir İnsanların dil ediniminde soyut
somut buumltuumln varlıklar olay ve olgular zihinsel bir suumlreccedilten geccedilirildikten sonra
bilgi değeri kazanmaktadır (Karaduumlz 2004) Kavramların ortaya ccedilıkmasında
duygularımız sezgilerimizin oumlnemli bir roluuml vardır ve bunlar dış duumlnya ile
kurduğumuz iletişimin goumlstergeleridir (Tanrıoumlğen 200629) Ccedilocuğun uzun
suumlreli belleğindeki temel bilişsel yapıların oluşması ve yeni gelen bilgileri
anlamlı bir biccedilimde belleklerinde depolaması kavramlarla gerccedilekleşir (Erden
199749) Oumlğrenmeyi etkileyen en oumlnemli faktoumlrlerden biri konuyla ilgili oumln
bilgilerdir Bu nedenle belirli bir alandaki kavramlar oumlğrenilmeden başka bir
oumlğrenme alanına geccedililmesi yeni oumlğrenmeleri zorlaştırmaktadır
Duumlşuumlncelerimizin yapı taşı olarak ifade edilen kavramlarla duumlşuumlnuumlr
duumlşuumlnduumlklerimizi başkalarına aktarır ve sağlıklı iletişimler kurarız Bu nedenle
oumlğretmenlerin kavram oumlğretimine oumlnem vermeleri ve oumlğrencilerin kavramları
anlamlı bir biccedilimde oumlğrenmelerine yardımcı olmaları gerekir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
208
Vygotsky (1998124) kavram oumlğrenmenin ccedilocuğun gelişim suumlrecine
bağlı olarak değiştiğini belirtmektedir Bu nedenle ccedilocuğa verilecek
kavramların onun bilişsel gelişimine uygun olması gerekmektedir
Yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak oluşturulan yeni Sosyal Bilgiler
Programında da ccedilocuğun bilişsel gelişim evreleri dikkate alınarak kavramlar
ldquoGiriş Geliştirme ve Pekiştirmerdquo basamakları şeklinde her sınıfta farklı duumlzeyle
sınıflandırılmıştır Kavram oumlğrenme suumlrecinde bireyin bilgi işlem basamağında
sınıflamalar yapması gerekir Piaget bireyin sınıflama yeteneğinin gelişim
suumlrecine bağlı olarak değiştiği goumlruumlşuumlndedir (Uumllgen 2004132) Kavram
oumlğrenmede aşamalı doumlrt duumlzey bulunmaktadır Bu aşamalar en alt duumlzeyden en
uumlst duumlzeye doğru ldquosomut duumlzey tanıma duumlzeyi sınıflama duumlzeyi soyut duumlzeyrdquo
şeklinde sıralanabilir (Senemoğlu 2007514) Kavramların oumlzellikleri oumlğrenme
suumlrecini etkilemekte soyutluk seviyesine goumlre kavramların oumlğrenilme durum ve
dereceleri farklılık goumlstermektedir (Duumlndar 2008305) İlkoumlğretim ikinci
kademe oumlğrencilerinin bilişsel gelişim doumlnemi olarak soyut işlemler doumlnemi
iccedilerisinde oldukları kabul edilmektedir En uumlst bilişsel gelişim doumlnemi olan
soyut işlemler doumlnemi 12 yaş sonrasından başlayarak yetişkinlik yıllarına
uzanır Somut işlemler doumlneminde bir soruna değişik yollardan yaklaşmada
guumlccedilluumlk ccedilekilirken soyut işlemler doumlnemi iccedilinde goumlreceli duumlşuumlnce gelişerek
sorunun değişik yollardan nasıl ele alınacağı oumlğrenilir Genelleme
tuumlmdengelim tuumlmevarım gibi zihinsel işlemler yapılır Hipotezler kurularak
doğrulukları kontrol edilir Soyut duumlşuumlnce yetisi geliştiği iccedilin soyut kavramlar
kullanılarak anlamları hakkında fikir yuumlruumltuumllebilir Bu doumlnemde ccedilocuklar
duumlşuumlnce ile oynayabilme yetisi kazanmışlardır (Erden Akman 200068)
Sosyal Bilgiler dersinin iccedileriği sosyal bilimler temel alınarak
oluşturulduğundan oumlğrenciler bu derste tarih coğrafya antropoloji sosyoloji
siyaset bilimi ve ekonomi ile ilgili birccedilok kavramla karşılaşmaktadırlar (Alkış
200973) İlkoumlğretim oumlğrencilerinin sosyal bilgilerle ilgili ilkeleri oumlğrenerek
karşılarına ccedilıkabilecek sosyal problemleri ccediloumlzebilmeleri iccedilin temel kavramları
ccedilok iyi anlamaları gerekmektedir Ccediluumlnkuuml kavramlar ilkoumlğretim ccedilağındaki
ccedilocukların zihinlerindeki temel bilişsel yapıların oluşmasına ve yeni bilgileri
anlamlı bir şekilde oumlğrenmelerine yardımcı olmaktadırlar (Erden 199749)
İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler 6 ve 7 sınıf oumlğretim programında yer alan
kavramların oumlğretilmesinde başarıya ulaşılabilmesi anlamlı oumlğrenmelerin
gerccedilekleşebilmesi iccedilin kavramların oumlğrencilerin seviyelerine uygun olarak
seccedililmeleri gerekmektedir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
209
Kavram oumlğrenme yaşam boyu suumlren ve yeni oumlğrenmelere zemin
hazırlayan bir olgudur Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrenciyi ezberlemeye
youmlnelten oumlğretim youmlntemlerinden ziyade etkili ve verimli oumlğrenmeyi sağlayan
oumlğretim youmlntemlerini kullanmak gerekmektedir Kavram oumlğretiminde eskiden
beri suumlregelen iki youmlntem kullanılmaktadır Bunlar tuumlmdengelim ve tuumlmevarım
youmlntemleridir Tuumlmdengelim metodunda kavramın kuralları baştan verilir ve
tanımı yapıldıktan sonra kavramla ilgili değişik oumlrnekler sunulur ve kavram
pekiştirilir Tuumlmevarım metodunda ise kavramla ilgili olumlu ve olumsuz
oumlrnekler sunulup bu oumlrneklerden olumlu olanların uumlzerinde durularak
oumlğrencinin oumlrnekler yardımı ile kavramı bulması sağlanır (Şeker 200316)
Guumlnuumlmuumlzde kavramların oumlğretimi iccedilin anlamlı ve tam oumlğrenmeyi sağlayıcı yeni
etkinlikler geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir Geliştirilen
etkinliklerden bazıları anlam ccediloumlzuumlmleme tabloları kavram ağları ve kavram
haritalarıdır Ayrıca kavram eşleştirme ve kavram bulmacaları da geliştirilen
diğer etkinliklerdir
Araştırmanın Amacı
Bu ccedilalışmada oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler
Programında yer alan bazı kavramları anlama duumlzeyleri ile kavram yanılgıları
(yanlış anlamalar) tespit edilmeye ccedilalışılmıştır Bu amaccedil ccedilerccedilevesinde aşağıdaki
sorulara cevap aranmıştır
1 Araştırmaya katılan oumlğrencilerin belirlenen kavramları anlama
duumlzeyleri nedir
2 Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili
duumlşuumlnceleri nelerdir
Araştırmaya konu olan kavramlar 6sınıf Sosyal Bilgiler dersindeki ilk
iki uumlnite olan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ve ldquoYeryuumlzuumlnde Yaşamrdquo
uumlnitelerinden ve 7 sınıf sosyal bilgiler dersindeki ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo
ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerden seccedililmiştir Araştırmaya dacirchil edilen
kavramlar şunlardır
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
210
Tablo 1 Araştırmada Yer Alan Kavramlar ve Duumlzeyleri
Kavramları
n duumlzeyi 6sınıf 7sınıf
Giriş Goumlruumlş Ccedilağ
Geliştirme Birey Empati Coğrafi Konum Goumlruumlş
Pekiştirme İklim Hava Olayı Duygu İletişim Birey Coğrafi
Konum İklim Harita
Vergi Goumlccedil
Yukarıdaki tabloda da goumlruumllduumlğuuml gibi seccedililen kavramların pek ccediloğu 6
ve 7 sınıf uumlnitelerindeki ortak kavramlardır fakat farklı duumlzeylerde yer
almaktadırlar Kavramların bu şekilde seccedililmesinin nedeni kavramların
duumlzeylerindeki farklılığın oumlğrencilere nasıl yansıdığını da anlayabilmektir
Oumlrneğin lsquoBireyrsquo kavramı 6 sınıfta giriş duumlzeyinde bir kavram iken 7 sınıfta
geliştirme basamağında yer almaktadır Bu kavramın seccedililmesiyle 6 ve 7 sınıf
oumlğrencilerinin bu kavramı tanımlamalarındaki gelişim de goumlruumllmek
istenmektedir
Araştırmanın Youmlntemi
Bu boumlluumlmde araştırmanın modeline evren-oumlrnekleme veri toplama
aracı ve verilerin analizine ilişkin bilgiler verilmiştir
Araştırmanın Modeli
Araştırma tarama modelinde betimsel bir ccedilalışmadır Tarama modeli
geccedilmişte ya da halen mevcut olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi
amaccedillayan bir araştırma yaklaşımıdır (Karasar 200077) Bu araştırmada
ccedilalışmanın amacına uygun olarak Sosyal Bilimler alanında en yaygın veri
toplama youmlntemi olan goumlruumlşme (muumllakat) metodu kullanılmıştır Goumlruumlşme
youmlntemi bireylerin deneyimlerine tutumlarına goumlruumlşlerine duygularına ve
inanccedillarına ilişkin bilgi elde etmede oldukccedila etkili bir metottur (Yıldırım ve
Şimşek 2005 119) Muumllakatlarda araştırmacılar tarafından belirlenen
kavramlarla ilgili yarı yapılandırılmış olarak hazırlanan goumlruumlşme formları
kullanılmıştır
Evren ve Oumlrneklem
Araştırmanın evrenini Tokat il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 6 sınıf
ve Elazığ il merkezinde yer alan ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri ve oumlğretmenleri
oluşturmaktadır Oumlrneklem seccedilimi iccedilin maksimum ccedileşitlilik oumlrneklemesi tekniği
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
211
benimsenmiştir Bu oumlrnekleme tekniğinde amaccedil kuumlccediluumlk bir oumlrneklem grubu
oluşturarak bu oumlrneklemde ccedilalışılan probleme taraf olabilecek bireylerin
ccedileşitliliğini buumlyuumlk oumllccediluumlde yansıtmaktır (Yıldırım ve Şimşek 2005108) Bu
doğrultuda oumlrneklem Tokat il merkezinde bulunan sosyo-ekonomik durumu
birbirinden farklı oumlğrencilerin bulunduğu uumlccedil ilkoumlğretim okulundaki 6 sınıf
oumlğrencileri ile Elazığ il merkezinde aynı kriterlere goumlre seccedililen uumlccedil ilkoumlğretim
okulundaki 7 sınıf oumlğrencileri arasından araştırmacılar tarafından notları sınıf
ortalamasının altında uumlzerinde ve sınıf ortalamasında olan oumlğrenciler
arasından seccedililmiştir Araştırmaya her sınıf seviyesinden 30rsquoar olmak uumlzere
toplam 60 oumlğrenci katılmıştır Ayrıca sosyo-ekonomik bakımdan birbirinden
farklı bu okullardaki sosyal bilgiler oumlğretmenleriyle de kavram oumlğretimi
hakkındaki goumlruumlşlerinin belirlenmesi amacıyla muumllakat yapılmıştır Araştırmaya
her iki ilden 3rsquoer tane olmak uumlzere toplam 6 Sosyal Bilgiler oumlğretmeni
katılmıştır
Verilerin Toplanması ve Analizi
Ccedilalışma 2008ndash2009 Guumlz Yarıyılı iccedilerisinde gerccedilekleştirilmiştir
Oumlrneklem grubunda yer alan her bir oumlğrenciyle ve oumlğretmenle yapılan
goumlruumlşmeler ortalama 30rsquoar dakika suumlrmuumlştuumlr Tokat ilinde yapılan goumlruumlşmeler
araştırmacı tarafından yazılı olarak Elazığ ilindeki goumlruumlşmeler ise ses kayıt
cihazıyla kaydedilmiştir Goumlruumlşmelerin kaydedileceği goumlruumlşme oumlncesinde
oumlğretmen ve oumlğrencilere soumlylenmiş ve izin alınmıştır
Muumllakatlar sonucu toplanan verilerin ccediloumlzuumlmlenmesinde betimsel analiz
yaklaşımı kullanılmıştır Bu yaklaşımda oumlnceden belirlenen temalara goumlre elde
edilen veriler oumlzetlenir ve yorumlanır Bu tuumlr analizde amaccedil elde edilen
bulguları duumlzenlenmiş ve yorumlanmış şekilde okuyucuya sunmaktır (Yıldırım
ve Şimşek 2005224) Verilerin analizinde kullanılan temalar şunlardır
1- Anlama Soru ile ilgili bilimsel cevabın buumltuumln youmlnlerini
iccedileren cevapları iccedilermektedir
2- Sınırlı anlama Geccedilerli olan bilimsel cevabın bir ya da
birkaccedil youmlnuumlnuuml iccedileren fakat buumltuumln youmlnlerini iccedilermeyen cevapları
kapsamaktadır
3- Anlamama Soruyu aynen tekrarlama ilgisiz ya da accedilık
olmayan cevaplar bu kategoride yer almaktadır
4- Yanlış anlama (kavram yanılgısı) Geccedilerli olan bilimsel
cevaplara alternatif olan oumlğrenci cevapları bu kategoride toplanmıştır
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
212
Bu kategorideki oumlğrenci cevapları ccedilok değişik olabilir ve genellikle
bilimsel gerccedileklere uymayan farklı oumlğrenci anlamalarını iccedilerir
5- Cevap vermeme Boş bırakma ldquobilmiyorumrdquo ya da
ldquounuttumrdquo şeklinde verilen cevaplar bu kategoride toplanmıştır
Oumlğrencilerin kavramları anlama duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik
ccedilalışmalar incelendiğinde de sıklıkla yukarıdaki kategorilerin kullanıldığı
goumlruumllmuumlştuumlr (Ekiz ve Akbaş 200565)
Muumllakat formunda yer alan sorulara verilen oumlğrenci cevapları Excel
programı kullanılarak bu temalar doğrultusunda ayrı ayrı incelenerek
kavramları anlama seviyeleri ve yanlış anlamalar ortaya ccedilıkarılmıştır Elde
edilen sonuccedillar araştırmanın guumlvenirliğini tespit etmek amacıyla uzman
goumlruumlşuumlne sunulmuş oumlğrencilerin verdiği cevapları yukarıdaki temalar
doğrultusunda değerlendirmeleri istenmiştir Uzmanlardan gelen
değerlendirmeler ve araştırmacıların değerlendirmeleri karşılaştırılarak verilere
son şekli verilmiş daha sonra bulguların yorumlanmasına geccedililmiştir Her bir
kategoriye uygun oumlrnek olabilecek oumlğrenci cevapları hiccedilbir değişikliğe
uğratılmadan alıntılar şeklinde yeri geldikccedile ccedilalışmaya dacirchil edilecektir
Araştırmanın etiği accedilısından muumllacirckata katılan oumlğrencilerin kimliği gizlenmiştir
Her soru iccedilin verilen cevaplar uygun kategorilere yerleştirilmiş sonuccedillar
frekans dağılımı (f) ve yuumlzde () olarak verilmiştir Sorulara verilen yanıtların
kategorilere goumlre frekans dağılımı ve yuumlzdelerini bir buumltuumln olarak goumlrmek ve
daha kolay anlamak iccedilin tablolar duumlzenlenmiştir
Araştırmada ayrıca oumlğretmenlerin kavram oumlğretimi ile ilgili goumlruumlşleri de
incelenmiştir Bu amaccedilla da seccedililen oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine giren
oumlğretmenlerle muumllakat yapılmıştır Yapılan muumllakatlarda oumlğretmenlere
ldquokavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğurdquo ldquokavram oumlğretiminde
kullandıkları etkinliklerrdquo ldquokavram oumlğretiminde ders kitaplarında verilen
bilgilerin yeterliliğirdquo ve ldquoprogramda yer alan kavramlar hakkındardquo doumlrt soru
youmlneltilmiş ve verilen cevaplar bu doğrultuda hazırlanan başlıklar altında hiccedilbir
değişikliğe uğratılmadan ccedilalışmada kullanılmıştır
Bulgular ve Yorumları
Ccedilalışmanın amacı oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler
programının ilk iki uumlnitesinde yer alan bazı kavramları anlama duumlzeylerini ve
kavram yanılgılarını (yanlış anlamalarını) tespit etmektir Bu amaccedil
doğrultusunda iki tane alt problem belirlenmiştir Araştırmanın bu boumlluumlmuumlnde
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
213
belirlenen alt problemlerin bulguları 6 ve 7 sınıf seviyelerinde ayrı ayrı
incelenecek ve daha sonra her iki sınıf seviyesinde elde edilen bulgular
yorumlanacaktır
İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri
Oumlğrencilerle yapılan goumlruumlşmeler sonucunda elde edilen veriler her
kavram iccedilin ayrı ayrı incelenmiş verilen cevaplar daha oumlnceden belirlenen
kategorilerden uygun olanına dacirchil edilmiştir Muumllakat formunda yer alan
sorulara ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre
dağılımı Tablo 2rsquode goumlsterilmiştir
Tablo 2 İlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri
Kavra
mla
r
Anlama Sınırlı
anlama
Yanlış anlama
(kavram
yanılgısı)
Anlamama Cevap
vermeme
f f f f f
Goumlruumlş 20 67 7 23 - - 3 10 - -
Ccedilağ 27 90 - - 1 3 - - 2 7
Birey 12 38 6 22 7 23 4 14 1 3
Empati 3 10 1 3 13 43 12 41 1 3
Coğrafi
Konum 5 17 13 43 2 7 7 23 3 10
Duygu 11 38 7 23 4 13 7 23 1 3
İklim 2 7 14 47 5 17 8 26 1 3
Hava
olayı - - 19 63 4 13 5 17 2 7
Araştırmaya katılan oumlğrencilere giriş duumlzeyinde olan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo
kavramlarının tanımları verilmiş ve bu tanıma uygun gelen kavramın ismi ve
kavrama uygun olan oumlrneği işaretlemesi istenmiştir Oumlğrencilerin 20rsquosi (67)
ldquogoumlruumlşrdquo kavramına anlama 7rsquosi (23) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap
vermiştir Anlama duumlzeyinde cevap veren oumlğrenciler kavramın ismi ile oumlrneğini
doğru verenlerden sınırlı anlama duumlzeyindeki oumlğrenciler ise ya kavramın ismini
ya da oumlrneği doğru verenlerden oluşmaktadır Oumlğrencilerin 3rsquouuml (10) ise goumlruumlş
kavramıyla ilgili sorunun hiccedilbir boumlluumlmuumlne doğru cevap vermemişlerdir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
214
ldquoCcedilağrdquo kavramını ise oumlğrencilerin 27rsquosi (90) anlama seviyesinde cevap
vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 2rsquosi bu soruya cevap vermemiş
sadece 1rsquoi ise ldquoduyuru veya oumlğrenci panosurdquo şeklinde yanlış anlama duumlzeyinde
cevap vermiştir
Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquoempatirdquo ve ldquocoğrafi konumrdquo
kavramlarıyla ilgili olarak şu sorular sorulmuştur
Birey ne demektir Bu kavramı oumlrneklerle accedilıklar mısın
Bir kişi kendisini başkalarının yerine koyabiliyor ve onların
sıkıntılarını anlamaya azaltmaya ccedilalışıyorsa hangi duygunun etkisi
altındadır Bu kavramı bir oumlrnek ile accedilıklar mısın
Coğrafi konum nedir Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili
neler soumlyleyebilirsin
Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 12rsquosi (38) birey kavramına anlama
duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Bu duumlzeyde verilen ldquotoplumda yaşayan
insanlardan her biri bireydir Mesela anne abi baba ccedilocukrdquo ldquotopluluk
halinde olmayan her insan bir bireydirrdquo ve ldquo topluluğun iccedilinde tek olan kişirdquo
şeklinde toplum ile birey kavramı arasındaki ayrımı yansıtabilen cevaplardır
Oumlğrencilerden 7rsquosi (23) bu kavram ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde cevaplar
vermişlerdir Birey kavramının aile ve toplum kavramları ile karıştırıldığı
goumlruumllmuumlştuumlr Bu duumlzeyde verilen oumlğrenci cevapları ldquoanne baba dede ccedilocuktan
oluşan toplumrdquo ldquoBirey bir toplumdurrdquo ldquoaile ve topluluk anne babadan
oluşurrdquo ayrıca ldquotek başına yaptığımız ccedilalışmalarrdquo şeklindedir Sınırlı anlama
duumlzeyinde yer alan 6 (22) oumlğrenci ldquotoplumun sadece birirdquo ldquobir kişiden
oluşan şeyrdquo ldquobirtane kişirdquo şeklinde toplum ile birey ayrımını yansıtmayan
cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden 4rsquouuml (14) bu kavramı
anlamama duumlzeyinde cevap vermişlerdir Anlamama duumlzeyinde değerlendirilen
cevaplar ldquoinsanlara verilen isimrdquo ve ldquokişiden kişiye değişen duygu ve
duumlşuumlnceleri yansıtan kavramrdquo şeklindedir Bu soruya cevap vermeyen bir
kişidir
Empati kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 13rsquouuml (43) yanlış
anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Yani oumlğrencilerin neredeyse yarısı bu
kavram ile ilgili yanılgı yaşamaktadırlar denilebilir Bu duumlzeyde yer alan
cevaplar ldquouumlzuumlntuumlyuuml telafi etmekrdquo ldquoinsanların dertlerine ortak olmakrdquo
ldquoyardımseverlik sevgirdquo ldquoyardımlaşmardquo ve ldquoacıma paylaşma duygusurdquo
şeklindedir Oumlğrencilerin 12rsquosi (41) anlamama duumlzeyinde ldquoDiğer kişilerin
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
215
hayalini ccedilalmakrdquo ldquomutluluk sevinccedilrdquo ldquoarkadaşlıkrdquo ve ldquoacımardquo şeklinde
cevaplar vermişlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerden bu kavramı sadece 3rsquouuml
(10) anlama ve 1rsquoi (3) ise sınırlı anlama duumlzeyinde cevap vermişlerdir
Kavramın ismini doğru verenlerin cevapların anlama duumlzeyinde sayılmıştır
Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevap ise ldquobir kişinin sıkıntısında onla
dalga geccedilmeme Kendimizi onun yerine koymardquo şeklinde sadece oumlrnek iccedileren
cevaptır Oumlğrencilerin empati kavramına verdiği cevaplar aslında bu kavrama
yuumlkledikleri anlamları yansıtmaktadır diyebiliriz
Araştırmaya katılan oumlğrencilerden ldquocoğrafi konumrdquo kavramını 13rsquouuml
(43)ldquomatematik konum ve oumlzel konum olarak ikiye ayrılırrdquo ldquoparalel
meridyenrdquo ldquobir boumllgenin hangi iklimde olduğurdquo ve ldquoparaleller ve meridyenler
yoluyla bulduğumuz yolrdquo şeklinde coğrafi konumun bazı oumlzelliklerini yansıtan
sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 7rsquosi (23)
ldquocoğrafyardquo ldquoTuumlrkiyersquonin kabartılarak goumlsterilmiş halirdquo şeklinde anlamama
duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerden sadece 5rsquoi (17) bu kavramı
anlama duumlzeyinde cevap vermiş ve Tuumlrkiyersquonin coğrafi konumuyla ilgili
oumlrnekler verebilmişlerdir Anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar bir yerin
ekvatora uzaklık ya da yakınlığı ekvatora yakınlık uzaklık denize goumlre konum
dağların uzanış şekli bir uumllkenin duumlnya uumlzerindeki yeri Tuumlrkiye 36-42 Kuzey
Paralelleri ve 26-45 Doğu Meridyenleri arasındadır şeklindeki diğerlerine goumlre
daha bilimsel kabul edilenlerdir Araştırmaya katılan oumlğrencilerin birccediloğunun
coğrafi konumun hem oumlzel konum hem de matematik konum bilgileriyle
accedilıklanabileceğini tam olarak kavrayamadıklarından daha ccedilok sınırlı veya yanlış
anlamalar goumlsterdikleri goumlzlenmiştir
Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoduygurdquo ldquoiklimrdquo ve ldquohava olayırdquo
kavramlarının oumlğrenciler tarafından anlaşılma duumlzeylerini belirlemek iccedilin ise
aşağıdaki sorular youmlneltilmiştir
Duygu kavramını oumlrneklerle tanımlayabilir misin
İklim nedir Oumlrnek verebilir misin
Hava olayı nedir Oumlrnek verebilir misin
Araştırmaya katılan oumlğrencilerin 11rsquoi (38) ldquoduygurdquo kavramını anlama
7 oumlğrenci ise (23) sınırlı anlama ve anlamama duumlzeyinde cevaplar
vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde verilen cevapların bazıları ben ccedilok
duygulu biriyim her insanın duygusu vardır duygulanmak şeklinde sadece
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
216
cuumlmle iccedilerisinde kavramın kullanıldığı ifadelerdir Yanlış anlama duumlzeyinde
kabul edilen ifadeler ise bir kişinin uumlzuumlntuumlsuumlnuuml paylaşmak bir konu veya olay
hakkındaki duumlşuumlnce şeklinde empati ve duumlşuumlnce kavramlarını yansıtan
cevaplardır Yanlış anlama duumlzeyinde cevap veren 4 oumlğrenci vardır
İklim kavramına araştırmaya katılan oumlğrencilerin 14rsquouuml (47) sınırlı
anlama duumlzeyinde 8rsquoi (26) anlamama duumlzeyinde ve sadece 2rsquosi (7) anlama
duumlzeyinde cevap vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevapların
bazıları bir yerin hava koşullarına bağlı olan Karadeniz iklimi Akdeniz iklimi
karasal iklim bir yerin veya boumllgenin hava sıcaklığı bir yerin her yıl olduğu
hava durumu şeklinde kavramın sadece bir oumlzelliğini yansıtan ifadelerdir
Verilen cevaplar incelendiğinde iklim kavramına oumlğrencilerin 5rsquoinin (17)
yanlış anlama duumlzeyinde yağmur kar dolu yağması boumllgelerdir şeklinde hava
olayı veya boumllge kavramını yansıtan cevaplar vermişlerdir
Pekiştirme basamağında yer alan ldquohava olayırdquo kavramına oumlğrencilerin
hiccedil biri anlama duumlzeyinde cevap verememiştir Oumlğrencilerin 19rsquou (63) sınırlı
anlama 4rsquouuml (13) yanlış anlama ve 5rsquoi ( 17) anlamama duumlzeyinde cevaplar
vermişlerdir Sınırlı anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar ldquobir yerin
yağmurlu guumlneşli bulutlu olmasırdquo ldquohavanın nasıl olduğurdquo ldquoyağmur kar sisrdquo
şeklinde kavrama verilen oumlrneklerdir Anlamama duumlzeyinde kabul edilen cevap
oumlrnekleri ldquohavada olan şeyrdquo ldquohavanın temiz olmasırdquo ldquohavada olan kaza gibi
bir şeyrdquo şeklindedir Oumlğrencilerin hava olayı kavramını iklim ve hava durumu
ile karıştırmakta olduğu goumlruumllmuumlştuumlr Pekiştirme basamağında yer alan bu
kavramın oumlğrenciler tarafından tanımlanamaması araştırılması gereken bir konu
olarak oumlnerilebilir
İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama Duumlzeyleri
Bu boumlluumlmde ilkoumlğretim 7sınıf oumlğrencilerinin kavramları anlama
duumlzeyleri incelenmiştir Muumllakat formunda yer alan sorulara ilkoumlğretim 7 sınıf
oumlğrencilerin verdiği cevapların kategorilere goumlre dağılımı Tablo 3rsquode
goumlsterilmiştir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
217
Tablo 3 İlkoumlğretim 7 Sınıf Oumlğrencilerinin Kavramları Anlama
Duumlzeyleri K
av
ram
lar Anlama
Sınırlı
anlama
Yanlış
anlama
(kavram
yanılgısı)
Anlamam
a
Cevap
vermeme
f f f f f
İletişim 29 967 - - - - - - 1 33
Goumlruumlş 18 60 10 333 2 67 - - - -
Birey 13 433 17 567 - - - - -
Coğrafi
K 10 333 7 233 5 167 6 20 2 67
İklim 8 267 3 100 12 40 1 33 6 20
Harita 24 80 - - 6 20 - - - -
Goumlccedil 13 433 14 467 - - - - 3 10
Vergi 14 467 10 333 - - - - 6 20
Geliştirme duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo kavramının anlaşılma duumlzeylerini
belirleyebilmek iccedilin ldquogoumlruumlş nedirrdquo sorusu oumlğrencilere youmlneltilmiş ve Tablo
3rsquode de goumlruumllduumlğuuml gibi belirtilen soruya oumlğrencilerden 18rsquoi (60) anlama
kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquogoumlruumlşrdquo kavramı ile ilgili
olarak ldquokişiden kişiye değişebilen olgu niteliği olmayan bilimsellik niteliği
olmayan fikirleridirrdquo ldquobir insanın kendi duumlşuumlnceleri olup bilimsel olarak
kanıtlanmamış bilgidirrdquo ldquoinsanın bir konu hakkındaki fikirleridir oumlzneldirrdquo
kişiden kişiye değişen oumlznel fikirleridirrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır
Belirtilen soruya oumlğrencilerden 10 tanesi (333) sınırlı anlama kategorisine
giren cevaplar vermişlerdir Sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar sorunun
tam olarak doğru cevabı olmasa da doğru cevaba yakın cevaplardır ldquoherkesin
kendine goumlre bir goumlruumlşuuml vardırrdquo ldquoher insanın kendine goumlre beğendiği
şeylerdirrdquo ldquofikrimizi accedilıklamaktırrdquo ldquobenim fikrimdirrdquo ldquokişiden kişiye değişen
bir kavramdırrdquo şeklindeki cevaplarda goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrenciler goumlruumlşuumln kişiden
kişiye değişen bir bilgi olduğunu belirtmekle beraber bilimsel bir niteliği
olmadığından bahsetmemişleridir Aynı soruya oumlğrencilerden 2rsquosi (67) yanlış
anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler goumlruumlş kavramına
ldquobir şeyi oumlnceden bilmek onunla ilgili keşifler yapmaktırrdquo ldquokarşımızdaki kişiye
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
218
duumlşuumlncelerimiz anlatma yeteneğidirrdquo şeklinde verdikleri cevaplarla goumlruumlş
kavramını tahmin ve konuşma ile karıştırdıkları goumlruumllmektedir
Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquobireyrdquo ldquocoğrafi konumrdquo ldquoiklimrdquo
ldquovergirdquo ldquogoumlccedilrdquo kavramları ile ilgi aşağıdaki sorular sorulmuştur
Birey nedir Oumlrnek veriniz
Coğrafi konum nedir
İklim nedir
Goumlccedil nedir
Oumlğrencilerin 13rsquouuml (433) birey kavramına anlama kategorisine giren
cevaplar vermişlerdir Birey kavramı ile ilgili olarak ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan
kişilerin her birine birey denirrdquo ldquotoplum iccedilerisinde yaşayan her bir kişidirrdquo
biccediliminde tanımlar yapmışlardır Aynı soruya oumlğrencilerin 17rsquosi (567) sınırlı
anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Bu kategoriye giren cevapları
veren oumlğrenciler birey kavramını ldquokişidirrdquo ldquobir insandırrdquo ldquoinsandırrdquo şeklinde
accedilıklamışlar bireyin toplum iccedilerisinde yaşadığını bu tanımlarda goumlz ardı
etmişlerdir
Tablo 3rsquode goumlruumllduumlğuuml gibi oumlğrencilerin 10rsquou (333) coğrafi konum
kavramına anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi
konum kavramı ile ilgili olarak ldquoBir yerin duumlnya uumlzerinde bulunduğu alana
denirrdquo ldquoBir uumllkenin bir noktanın duumlnya uumlzerindeki yeridirrdquo ldquoHerhangi bir
şehrinin uumllkenin duumlnya uumlzerinde bulunduğu konumrdquo şeklinde accedilıklamalar
yapmışlardır Oumlğrencilerden 7rsquosi (233) sınırlı anlama kategorisine giren
cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler coğrafi konum kavramını ldquobir şehrin
bulunduğu yerdirrdquo ldquobulunduğumuz yerdirrdquo ldquobir yerin ilin konumudurrdquo şeklinde
accedilıklamışlar bir yerin duumlnya uumlzerindeki konumu olduğunu belirtmemişlerdir
Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) youmlneltilen soruya anlamama kategorisine giren
cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquoengebeli midir duumlz muumlduumlrrdquo ldquobir ilin ovanın
guumlzellikleridirrdquo ldquokıtadırrdquo ldquodağlar nehirler goumlller yeryuumlzuuml şekilleridirrdquo
şeklinde kavramın bilimsel tanımı ile ilgisi olmayan accedilıklamalar yapmışlardır
Yanlış anlama kategorisinde cevap veren 5 (167) oumlğrencinin ldquoyeryuumlzuuml
şekillerirdquo ldquobulunduğumuz yerin iklimidirrdquo şeklindeki cevapları oumlğrencilerin bu
kavramı iklim ve yeryuumlzuuml şekilleri ile karıştırdıklarını goumlstermektedir
Oumlğrencilerden 2rsquosi (67) bu soruya cevap vermemiştir Bu durum bazı
oumlğrencilerin bu kavram hakkında herhangi bir bilgilerinin olmadığını
goumlstermektedir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
219
İklim kavramına oumlğrencilerin 8rsquoi (267) anlama kategorisine giren
cevaplar vermişler ldquobelirli bir yerde uzun suumlreler devam eden ortalama hava
olaylarıdırrdquo ldquobir yerde uzun zaman boyunca goumlruumllen ortalama hava
olaylarıdırrdquo şeklinde accedilıklamalar yapmışlardır Belirtilen soruya oumlğrencilerin
3rsquouuml (10) sınırlı anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler
ldquocoğrafi konumdan kaynaklı belirli bir yerde devam eden hava olaylarıdırrdquo
ldquobir yerdeki hava olaylarına denirrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda belirtilen
hava olaylarının geniş bir alanda uzun bir suumlre devam etmesi gerekliliğini goumlz
ardı etmişlerdir Oumlğrencilerden 1rsquoi (33) soruya ldquokardır yağıştırrdquo şeklinde
anlamama kategorisine giren bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin 12rsquosi (40) aynı
soruya yanlış anlama kategorisine giren cevaplar vermişler ldquobir uumllkenin veya
bir şehrin bitki oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo ldquoyeryuumlzuuml şekilleridirrdquo ldquoşehirden şehre değişen bitki
oumlrtuumlsuumlduumlrrdquo şeklinde yaptıkları tanımlarda goumlruumllduumlğuuml gibi iklim kavramı ile bitki
oumlrtuumlsuuml ve yeryuumlzuuml şekillerini karıştırmışlardır Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) iklim
kavramı ile ilgili hiccedil bir accedilıklama yapmamıştır
Oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) vergi kavramına anlama kategorisine giren
cevaplar vermişlerdir Oumlğrenciler ldquovergirdquo kavramını ldquovatandaşların hizmet
karşılığı devlete oumldedikleri paradırrdquo ldquodevlete hizmet karşılığı gelirimize goumlre
oumldediğimiz paradırrdquo şeklinde accedilıklamışladır Aynı soruya oumlğrencilerin 10rsquou
(333) ldquovatandaşın devlete verdiği paradırrdquo ldquodevlete verdiğimiz paradırrdquo
ldquokişilerin devlete vermek zorunda oldukları paradırrdquo şeklinde sınırlı anlama
kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Oumlğrencilerin 6rsquosı (20) bu soruyu
cevapsız bırakmıştır
Oumlğrencilerden 13rsquouuml goumlccedil kavramını ldquodini iktisadi siyasi sosyal ve diğer
sebeplerle insan topluluklarının bir yerden bir başka yere gitmesidirrdquo
ldquoEkonomik sosyal iklim değişikliği gibi sebeplerle yer değiştirmektirrdquo
ldquoeğitim sağlık ve başka nedenlerden dolayı bir kişinin yer değiştirmesidirrdquo
şeklinde anlama kategorisine giren cevaplar vermişlerdir Goumlccedil kavramı ile ilgili
youmlneltilen soruya oumlğrencilerin ccediloğunluğunun doğru cevap verdiği
goumlruumllmektedir Aynı soruya oumlğrencilerin 14rsquouuml (467) sınırlı anlama kategorisine
giren cevaplar vermişler ldquobir kişinin bir yerden başka bir yere gitmesine
denirrdquo ldquoinsanların bir yeden başka bir yere gitmesidirrdquo şeklinde yaptıkları
tanımlarda yer değiştirme sebeplerine değinmemişlerdir Oumlğrencilerin 3rsquouuml
(10) bu soruyu cevapsız bırakmıştır
Pekiştirme duumlzeyinde yer alan ldquoiletişimrdquo ve ldquoharitardquo kavramlarının
tanımları verilerek hangi kavrama ait olduklarının bulunması istenmiştir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
220
Oumlğrencilerden 24rsquouuml (80) harita kavramına anlama kategorisine giren cevaplar
vermişlerdir Oumlğrencilerden 6rsquosı (20) ise belirtilen soruya ldquoplanrdquo ldquoboumllgerdquo
ldquoteleskoprdquo ldquokrokirdquo şeklinde yanlış anlama kategorine giren cevaplar
vermişlerdir Oumlğrencilerin 29rsquou (967) iletişim kavramına anlama kategorisine
giren cevaplar vermişlerdir İletişim kavramı ile ilgili youmlneltilen soruyu
oumlğrencilerden 1rsquoi (33) cevapsız bırakmıştır
Araştırmaya Katılan Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi ile İlgili
Duumlşuumlnceleri
İlkoumlğretim 6 ve 7sınıf Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer alan
kavramların oumlğrenci seviyesine uygunluğunu belirleyebilmek iccedilin Sosyal
Bilgiler oumlğretmenleri ile de goumlruumlşmeler yapılmıştır Oumlğretmenlere Sosyal
Bilgiler Programırsquonda yer alan kavramlarla ve kavram oumlğretimi ile ilgili doumlrt
soru youmlneltilmiştir Aşağıda başlıklar halinde sorulan sorular ve İlkoumlğretim 6 ve
7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin verdikleri cevaplar incelenmiştir
Kavramların Oumlğrenci Seviyesine Uygunluğu
Araştırmaya katılan oumlğretmenlerden Sosyal Bilgiler Programırsquonda yer
alan kavramları oumlğrencilerin seviyelerine uygun olup olmaması ve
somutluksoyutluk bakımından değerlendirmeleri istenmiştir İlkoumlğretim 6 sınıf
Sosyal Bilgiler oumlğretmenleri genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun
olduğunu duumlşuumlnmekle beraber oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde yer alan
kavramların da olduğunu belirtmişlerdir Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin bu
konudaki bazı cevapları
ldquoOumlğrenciler soyut kavramları somut kavramlara nazaran anlamakta
guumlccedilluumlk ccedilekmekteler Hipotez sentez genelleme kavramlarında oldukccedila
zorlanmaktalar Ben de anlatmakta zorlanıyorum dolayısıyla Ccediluumlnkuuml bu
kavramların nasıl anlatılacağı da kitapta accedilık olarak verilmemiştir Mesela
olgu ve goumlruumlş kavramlarını kitap ccedilok guumlzel anlatmış Oumlğrenciler bu
kavramlarda hiccedil zorlanmadılar Ancak bilimsel araştırmanın basamaklarında
verilen kavramlara kitapta hiccedil değinilmemişrdquo
ldquoKavramların buumlyuumlk ccediloğunluğu oumlğrenci seviyelerine uygun Ancak
devlet egemenlik coğrafi konum iklim gibi ccedilocukların oumlğrenmede zorluk
ccedilektiği kavramlar da varrdquo
Oumlğretmenlerin oumlğrenci seviyesinin uumlzerinde olarak belirttikleri ve bu
araştırmada da oumlğrencilere sorulan ldquocoğrafi konumrdquo ldquoİklimrdquo gibi kavramları
oumlğrencilerin anlama duumlzeyindeki cevapları oldukccedila duumlşuumlktuumlr Oumlğrencilerin ccediloğu
bu kavramlara sınırlı anlama duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
221
Kavram oumlğretiminde kullanılan ders kitaplarının oumlnemi oldukccedila
buumlyuumlktuumlr Bu konuya ilerleyen başlıklarda yer verilecektir Ancak yukarıda
verilen ilk alıntıda da goumlruumllduumlğuuml uumlzere ders kitaplarında kavramlar yeterli oumlrnek
ve anlatımla yer alırsa oumlğrencilerinde anlama seviyeleri o derece
yuumlkselmektedir Oumlğretmenler ders kitaplarında olgu ve goumlruumlş kavramının ccedilok
iyi anlatıldığını ve bu doğrultuda oumlğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşıldığını
belirtmişlerdir Bu araştırmada da goumlruumlş kavramı sorulduğunda oumlğrencilerin
ccediloğunluğunun anlama duumlzeyinde cevaplar vermiş olmaları kavram oumlğretiminde
ders kitaplarının oumlnemini ortaya koyması bakımından guumlzel bir oumlrnek teşkil
etmektedir
Araştırmaya katılan ilkoumlğretim 7 sınıf Sosyal Bilgiler oumlğretmenlerinin
ccediloğunluğu kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu ve oumlğrencilerin bu
kavramları kolay bir şekilde oumlğrendiklerini belirtmişlerdir Ayrıca kavramların
programda giriş geliştirme ve pekiştirme şeklinde basamak basamak
verilmesinin oumlğretimi kolaylaştırdığını soumlylemişlerdir
ldquo7 sınıf Sosyal Bilgiler Programında yer alan kavramların oumlğrenci
seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnuumlyorum Oumlğrenciler programda yer alan
kavramları oumlğrenirken zorluk ccedilekmemektedirler Kavramlar 4 sınıftan
başlayarak kademeli olarak oumlğretildikleri iccedilin oumlğrenciler bir uumlst sınıfa geccedilerken
oumlğrenmesi gereken kavramla ilgili oumln bilgilere sahip olarak gelmektedirler bu
da onların oumlğrenmelerini kolaylaştırmaktadır Sosyal Bilgiler programında yer
alan somut ve soyut kavramlar dengeli olarak verilmektedirrdquo
ldquoKavramlar giriş geliştirme pekiştirme şeklinde basamaklı olarak
verildiği iccedilin kavramlarla ilgili ya oumln bilgileri olmaktadır ya da oumln bilgi
oluşturacak oumlğrenmeleri gerccedilekleştirmektedirler Bundan dolayı kavramların
oumlğrenci seviyesine uygun olarak verildiğini duumlşuumlnuumlyorum Programda soyut ve
somut karamlar dengeli bir biccedilimde guumlnluumlk hayatla bağlantılı bir şekilde
verilmiştirrdquo
Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğretmenlerin ortak sorunu ders saatinin ve
bazı kavramlarda ders kitaplarının yetersizliğidir Oumlzellikle giriş basamağında
yer alan ve oumlğrencinin oumln bilgilerinin olmadığı kavramlarda oumlğretmenler suumlrenin
yetersizliğini belirtmişlerdir
ldquoSuumlre kesinlikle yeterli değil Suumlrenin yeterli olduğu konular da var
Duyarlılık ccedilevre bilinci goumlrev ve sorumluluklarımız gibi konularda suumlre
kesinlikle yeterli ccediluumlnkuuml ccedilocukların oumln bilgileri dolayısıyla kavramaları kolay
oluyor Ancak şimdiye kadar hiccedil goumlrmemiş olduğu konularda ( oumllccedilek meridyen
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
222
paralel matematik konum hipotez genellemehellip) verilen suumlre yeterli olmuyorrdquo
ldquoKavramlar genellikle somut Goumlrsel materyaller kullanarak guumlnluumlk
hayattan oumlrnekler vererek oumlğretilebilecek kavramlar Soyut kavramlar da var ve
oumlğretilmesinde zorluk ccedilekiliyor Kavramlar uumlnite konuları ile bağlantılı
Kavramların oumlğretilmesi iccedilin ayrılan suumlre ise yetersiz Hatta kavramların
bazılarını atlayıp konu iccedilerisinde anlamalarına bırakıyorrdquo
Oumlğretmenlerin Kavram Oumlğretimi İle İlgili Goumlruumlşleri
Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğu kavram oumlğretiminde ccedileşitli
etkinliklerden faydalandıklarını belirtmişlerdir Oumlğretmenler sıklıkla derse
başlamadan oumlnce soru-cevap youmlntemini uyguladıkları ve derse gelmeden oumlnce
kavramları vererek soumlzluumlkten anlamlarını buldurduklarını boumlylece oumlğrencilerin
derse hazırlıklı gelmelerinin sağlandığını soumlylemişlerdir Bunun dışında
oumlğrencilere kavram haritası hazırlatma kitap okuma etkinliği tarih şeridi
oluşturma oumlrnek olay youmlntemini drama anahtar kelimelerle metin oluşturma
okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama
sonuca varma mektup yazma vs gibi etkinlikler yaptırılmaktadır
ldquoİletişim kavramı ile ilgili drama yaptırdımrdquo
ldquoOumlncelikli olarak uumlniteye başlamadan oumlnce uumlnite kavramlarını
soumlzluumlkten bulmalarını istiyorum Daha sonra konuları işlerken tahtada hep
birlikte kavramdan ne anladıklarına dair kavram haritası oluşturarak doğruyu
bulmaya ccedilalışıyoruzrdquo
Araştırmaya katılan oumlğretmenler genel olarak kavram oumlğretiminde
kavram haritalarından da sıklıkla faydalanmaktadırlar Boumlylece kavramlara
guumlnluumlk hayattan oumlrnekler vererek kavramların pekiştirilmesini sağlamaktadırlar
ldquoBana goumlre oumlğrencilerin kavramları daha iyi oumlğrenip anlamaları iccedilin guumlnluumlk
hayatta kendi yaşantıları ile kavramlar arasında bağlantı kurması gerekiyorrdquo
Ayrıca oumlğretmenler kavram oumlğretiminde Oumlğretmen Kılavuz
Kitaplarında yer alan etkinliklerden de faydalandıklarını belirtmişlerdir
Araştırmaya katılan oumlğretmenler oumlzellikle Oumlğrenci Ccedilalışma Kitaplarını da ccedilok
beğendiklerini ve buradaki etkinliklerden de oldukccedila faydalandıklarını
soumlylemişlerdir Ancak etkinlikleri kullanmada suumlre yetersizliği oumlğretmenlerin
ccediloğunun ortak sorunudur
ldquoHer zaman etkinlik yapamıyorum ccediluumlnkuuml suumlre buna asla izin
vermiyorrdquo
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
223
ldquoBu etkinliklerin hepsinin sınıf ortamında gerccedileklerleştirilmesi zaman
sıkıntısından dolayı muumlmkuumln değildir Bu etkinlikler oumldev olarak verildiğinde
oumlğrencilere yeterli katkıyı sağlayamamaktadırrdquo
ldquoSuumlrenin yetersiz sınıfların kalabalık olması birccedilok etkinliğin
yapılmasına engel teşkil etmektedirrdquo
Kavram Oumlğretiminde Ders Kitaplarının Yeterliliği
Araştırmaya katılan oumlğretmenlerin ccediloğunluğu ders kitaplarının kavram
oumlğretimi iccedilin yeterli olmadığını soumlylemişlerdir Yapılandırmacı yaklaşım
doğrultusunda hazırlanan Sosyal Bilgiler Programının temel felsefesi oumlğrenciye
konuların tamamını vermek yerine oumlğrenciyi araştırmaya sevk edip bilgiye
ulaşarak onu zihninde şekillendirmesini sağlamak olduğu iccedilin kavramların
anlamları ders kitabında olduğu gibi verilmek yerine oumlrneklerle oumlğrencilerin bu
kavramı anlamaları istenmektedir Oumlğretmenler bu konuda kitapların bazı
konularda yeterli olduğunu ancak oumlğretmenlerin de kendilerini geliştirmeleri ve
yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda hareket etmeleri gerektiğini
duumlşuumlnmektedirler Oumlzellikle Sosyal Bilgiler ders kitaplarında yer alan tarih ile
ilgili uumlnitelerde yeterli derecede bilginin yer almaması sorun teşkil etmekte
aradaki bilgi boşluklarını doldurma goumlrevi oumlğretmene duumlşmektedir
ldquoKitap isterse her şeyi versin ama oumlğretmende yetenek yoksa hiccedilbir işe
yaramazrdquo ldquohellipHatta bazı konular bir kavramı oumlğretmek iccedilin hiccedil yeterli
olmuyor Oumlğretmenin farklı bilgi ve goumlrsel materyalleri sınıfa getirmesi
gerekiyorrdquo
Oumlzellikle Sosyal Bilgiler 7 sınıf oumlğretmenleri ders kitabında yer alan
kavramlarla ilgili bazı bilgilerin akademik ccedilalışma ya da internet sayfalarından
alınmasının kavramların oumlğrenilmesini guumlccedilleştirdiğini belirtmişlerdir
Kitaplarda daha sade ilgi ccedilekici oumlğrencilerin oumlğrenme istek ve heyecanlarını
arttırıcı metinlerin yer alması gerektiğini duumlşuumlnmektedirler Ders kitaplarında
yer alan bilgiler zaman zaman oumlğrencilerin seviyelerinin uumlzerinde olabildiğini
bu nedenle bilgilerin oumlğrencilerin anlayabileceği duumlzeyde sadeleştirilmesi
gerektiğini belirtmişlerdir
Ayrıca bazı oumlğretmenler ccedilocuğun yaşadığı sosyo-ekonomik ccedilevrenin de
kavram oumlğrenmede oumlnemli olduğunun farkındadırlar ve bu durumun
oumlğrencilerin kavram oumlğrenirken oumlrnek vermede zorlandıklarını belirtmişlerdir
ldquoKendi oumlğrencilerimin kavram oumlğrenmede karşılaştıkları ccedilevrenin
sosyo-kuumlltuumlrel durumu Ccedilocukların fazla değişik yaşantısı olmadığı ve farklı
kelimeler kullanmadıkları iccedilin kavramları oumlğrenmede zorluk ccedilekiyorlarrdquo
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
224
Programdan Ccedilıkarılması ya da Yer Verilmesi İstenen Kavramlar
Oumlğretmenler genel olarak programda milli ve manevi değerlerle ilgili
kavramlara daha fazla yer verilmesi noktasında hemfikir durumdadır 6 sınıf
duumlzeyinde ders veren oumlğretmenler programda ldquoTuumlrkistan Tuumlrkmen destan
yazıt takvim halife maden dil (lehccedile şive ağız) monarşi teokrasi hak ve
hukuk oumlzguumlrluumlk duumlşuumlnce oumlzguumlrluumlğuuml hoşgoumlruumlrdquo gibi kavramlara yer verilmesi
gerektiğini belirtmişlerdir 7 sınıf duumlzeyinde ders veren oumlğretmeler programda
bazı kavramlara yer verilmediği iccedilin diğer kavramları accedilıklamakta guumlccedilluumlk
ccedilektiklerini belirtmişlerdir Bundan hareketle oumlğrencilerin fetih kavramını
anlayabilmeleri iccedilin ldquoşehit goumlnuumll gazardquo gibi kavramlara da yer verilmesi
gerektiğini belirtmişleridir
ldquoŞehit gaza ve goumlnuumll kelimeleri yer almadığı iccedilin oumlğrencilerin fetih
kavramını anlamaları zorlaşmaktadırrdquo
Duumlşuumlk sosyo-ekonomik seviyedeki okullarda goumlrev yapan oumlğretmenler
oumlğrencilerinin oumlzellikle soyut kavramları oumlğrenmede guumlccedilluumlk ccedilektiklerini bu
yuumlzden de bunları ccedilıkarmak istediklerini soumlylemişleridir
ldquoBana goumlre sorun yer alması ya da almaması gereken kavramlar değil
Oumlğretmen oumlğrencilerin sosyo-kuumlltuumlrel ccedilevrelerine goumlre bazı kavramları
oumlğretmeye hiccedil ccedilalışmaz ya da konular ile ilgili yeni kavramları oumlğretmeye
ccedilalışabilir Bunu oumlğretmenin kendisi yapmalı Koumly okulunda goumlrev yaptığım iccedilin
oumlzellikle soyut kavramları ccedilıkarmak isterimrdquo
Sonuccedil ve Oumlneriler
Araştırmanın bulguları incelendiğinde oumlğrencilerin Sosyal Bilgiler 6 ve
7 sınıf programlarında yer alan ldquoSosyal Bilgiler Oumlğreniyorumrdquo ldquoYeryuumlzuumlnde
Yaşamrdquo ldquoİletişim ve İnsan İlişkilerirdquo ve ldquoUumllkemizde Nuumlfusrdquo uumlnitelerinde yer
alan kavramları genel olarak anladıkları ve bunun yanı sıra bazı kavram
yanılgılarına sahip oldukları goumlruumllmektedir
Kavramlar nesnel gerccedilekliğin insan beynindeki yansıma biccedilimidir
Oumlğrencilerin verdikleri cevaplar bu accedilıdan değerlendirildiğinde oumlğrencilerin
kendi duumlşuumlncelerine goumlre bazı kavramları yorumladıkları ve zihinlerinde
bilimsel olarak kabul edilemeyen bir tanım oluşturdukları goumlruumllmektedir
Oumlğrencilerin ilkoumlğretim 6 sınıf konuları ile ilgili tespit edilen kavramlara
vermiş oldukları cevapları incelendiğinde en ccedilok ldquoempatirdquo ve ldquobireyrdquo
kavramlarında yanılgıya duumlştuumlkleri tespit edilmiştir Empati kavramı ile ilgili
olarak yanlış anlama duumlzeyinde verilen cevaplar yoğunlukla sosyo-ekonomik
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
225
accedilıdan orta duumlzeyde kabul edilen okulun oumlğrencileri tarafından verilmiştir
Oumlğrenciler empati kavramını accedilıklarken aslında bu kavramlara verdikleri
anlamları dile getirmişlerdir Oumlğrenciler arkadaşlarına yardım ettiklerinde ya da
onları dinlediklerinde onlarla empati kurduklarını sanmaktadırlar Hatta
oumlğrencilerden bir tanesi empati kavramına arkadaşlık yanıtını vermesi bu
kavrama yuumlklenen anlamların incelenmesi accedilısından ilgi ccedilekicidir
Birey kavramı ile ilgili yanlış anlama duumlzeyinde kabul edilen cevaplar
ise sosyo-ekonomik accedilıdan uumlst duumlzeyde kabul edilen il merkezindeki bir okulun
oumlğrencilerinin verdiği cevaplardır İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencilerinin bu
kavramlara verdikleri accedilıklamalar incelendiğinde onların bu tuumlr yanlışlara
duumlşmediği goumlruumllmektedir İlkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri toplum ile birey
ayırımını yapabilmektedirler
Giriş duumlzeyinde yer alan ldquogoumlruumlşrdquo ve ldquoccedilağrdquo kavramlarıyla ilgili olarak
oumlğrencilerde oumlnemli bir kavram yanılgısının olmadığı soumlylenebilir Tablo 2
incelendiğinde goumlruumlş kavramıyla ilgili olarak ilkoumlğretim 6 sınıf oumlğrencilerinin
yanlış anlama duumlzeyinde cevapları yoktur ancak ilkoumlğretim 7 sınıf oumlğrencileri
goumlruumlş kavramını tahmin ve konuşma kavramları ile karıştırmışlardır
Her iki sınıf duumlzeyinde ortak olan lsquoiklimrsquo kavramı ile ilgili olarak 6
sınıf oumlğrencilerinden 5rsquoi 7 sınıf oumlğrencilerinden ise 12rsquosi yanlış anlama
duumlzeyinde cevaplar vermişlerdir Her iki sınıf duumlzeyinde de oumlğrenciler yeryuumlzuuml
şekilleri hava olayları ve bitki oumlrtuumlsuuml ile iklim arasında yanılgı yaşamaktadırlar
Ortak kavramlardan biri olan lsquocoğrafi konumrsquo kavramını ilkoumlğretim 6 sınıf
oumlğrencilerinden 2rsquosi 7 sınıf oumlğrencilerinin ise 5rsquoi yanlış anlama duumlzeyinde
iklim boumllgeler ve daha oumlnce belirtildiği gibi yeryuumlzuuml şekilleri arasında
yanılgıları vardır Aslında coğrafi konum iklimi etkileyen faktoumlrlerden biridir
ancak oumlğrencilerin uumllkemizin coğrafi konumuyla ilgili bir oumlrnek ile bu
ifadelerini desteklemesi beklenmiştir 7 sınıf oumlğrencilerinin harita kavramı ile
ilgili kavram yanılgısı iccedilinde oldukları harita kavramını plan boumllge ve kroki ile
karıştırdıkları goumlruumllmektedir
Ayrıca araştırmaya katılan oumlğrencilerin buumlyuumlk boumlluumlmuumlnuumln sorulan
kavramları soumlzle anlama ve ifade etmekte zorlandığı ve bu nedenle bazı kavram
yanılgılarına sahip oldukları soumlylenebilir Oumlrneğin ccedilağ kavramı ile ilgili olarak
ilkoumlğretim 6sınıf oumlğrencilerinden biri duyuru veya oumlğrenci panosu şeklinde
tarihi devirleri goumlsteren tarih şeridi ile ccedilağ kavramını karıştırmış ve yanlış
anlama duumlzeyinde kabul edilen bir cevap vermiştir Oumlğrencilerin soumlzel ifade
yeteneklerinin yetersiz olması belleklerindeki mevcut bilgileri accedilıklamalarında
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
226
sıkıntı yaşamalarına neden olmaktadır Oumlğrencilerin ccediloğunun istenen kavramı
tanımlayamadıkları halde kavram ile ilgili oumlrnekleri verebilmeleri bu duumlşuumlnceyi
destekler niteliktedir Bu nedenle kavram oumlğretiminde oumlğrencilerden oumlzellikle
verilen kavramı kendi cuumlmleleriyle ifade etmelerine imkan tanıyan etkinlere
oumlnem verilmesi oumlğrencinin soumlzel ifade yeteneğinin de gelişmesine yardımcı
olacaktır
6 ve 7 sınıf Sosyal Bilgiler programlarında yer alan kavramların
oumlğrenci seviyesine uygunluğu ile ilgili oumlğretmen goumlruumlşlerine bakıldığında
genel olarak kavramların oumlğrenci seviyesine uygun olduğunu duumlşuumlnduumlkleri
ancak zaman zaman bazı uumlnitelerde yer alan kavramların oumlğrenci seviyesinin
uumlzerinde olabildiğini belirttikleri goumlruumllmektedir Oumlğretmenler kavram
oumlğretiminde oumlğrencilerin iccedilinde bulunduğu sosyo-ekonomik ccedilevrenin ccedilok
oumlnemli olduğunu vurgulayarak yeterli oumln bilgiye sahip olamayan oumlğrencilerin
kavramları anlama duumlzeylerinin duumlşuumlk olduğunu belirtmişlerdir
Oumlğretmenlerin kavram oumlğretiminde kullandıkları youmlntemlere
bakıldığında ccedileşitli eğitimsel etkinliklerden faydalandıkları goumlruumllmektedir
Soru-cevap youmlntemi kavram haritası kitap okuma etkinliği tarih şeridi
oluşturma oumlrnek olay youmlntemi drama anahtar kelimelerle metin oluşturma
okuduğu metinde soruların cevaplarını buldurma verilerden grafik hazırlama
sonuca varma mektup yazma kullanılan etkinliklerden bazılarıdır Oumlğretmenler
etkinliklere daha fazla yer vermek istediklerini belirtmelerine rağmen Sosyal
Bilgiler ders saatinin yetersiz olması dolayısıyla sıkıntı yaşadıklarını
belirtmişlerdir Bunun yanı sıra kalabalık sınıflar da etkinliklerin yapılmasına
engel olmaktadır
Oumlğretmenler ders kitaplarındaki kavramlarla ilgili bilgilerin yetersiz
olduğunu duumlşuumlnmektedirler Yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlanan
kitaplarda oumlğrencinin bilgiye ulaşması istendiği iccedilin kitaplarda yer almayan
bilgileri tamamlama işi oumlğrencilere ve onları youmlnlendirecek olan oumlğretmenlere
duumlşmektedir Metinlerin akademik bir dille yazılmış olması oumlğrencilerin
oumlğrenmelerini zorlaştırmaktadır Oumlğretmenler metinlerin guumlndelik hayattan
seccedililmesinin daha faydalı olacağını duumlşuumlnmektedirler Oumlğretmenler milli ve
manevi değerleri iccedileren kavramlara oumlnem verilmesi gerektiğini
vurgulamaktadırlar
Araştırmada elde edilen sonuccedillara dayalı olarak sunulacak oumlneriler
aşağıda oumlzetlenmiştir
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
227
İlkoumlğretim oumlğrencilerine kavramlar oumlğretilmeden oumlnce oumlğretilecek
kavramlar hakkında oumlğrencilerin oumln bilgileri tespit edilmeli ve oumlğretim buna
goumlre placircnlanmalıdır Boumlylece oumlğrencilerin oumlnceki bilgileri yoklanarak kavram
yanılgıları varsa bunun telafisine youmlnelik etkinliklere ağırlık verilebilir ve
oumlğrenilecek yeni kavramlarla olan bağ daha sağlıklı hale getirilebilir İlk kez
karşılaşılan kavramlarda ise ccedilocuğun kendi ccedilevresinden bol oumlrnekler verilmeli
ve goumlrsel materyallerden faydalanılarak kalıcı oumlğrenmeler sağlanmalıdır
Kavram oumlğretiminde ders kitapları oumlğrenmeyi kolaylaştırması ve
anlamlı oumlğrenmelere zemin hazırlaması bakımından oldukccedila oumlnemlidir Bu
nedenle İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler ders kitaplarının accedilık anlaşılır bir dille
yazılması yeterli sayıda resim şekil grafik iccedilermesi ve bol oumlrneklerin yer
alması ve oumlğrenci seviyesine goumlre hazırlanması oumlğrenci başarılarını ve
kavramların daha anlamlı oumlğretilmesini olumlu youmlnde etkileyecektir
Oumlğrencilere oumlğrendikleri kavramları farklı zamanlarda ve konularda
yeniden kullanma fırsatı verilmelidir Kavramlar tekrar edildikccedile daha kalıcı
olacağından tekrarlar sırasında bazı yanılgılar da tespit edilip gerekli oumlnlemler
alınabilir
Ayrıca oumlğrencilerin bildiklerini ifade etmede zorlandıkları goumlruumllmuumlştuumlr
Sınırlı anlama duumlzeyinde değerlendirilen bazı cevapların oumlğrencilerin ifade
becerilerinin zayıf olmasından kaynaklanmış olabileceği soumlylenebilir
Oumlğretmenlerin oumlğrencilerin soumlzel ifade yeteneklerini geliştirmek iccedilin ccediloktan
seccedilmeli sorular yerine onların soumlzel ifade becerilerine katkı yapabilecek soru
tipleri kullanmaları daha faydalı olacaktır
KAYNAKLAR
Alkış S (2009) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Sosyal Bilgiler Oumlğretimi
(Edt Mustafa Safran) 68-90 Ankara PegemA Akademi
Deniz FOuml (2003) Lise 1 Coğrafya Derslerinde Kavram Haritalarının Başarıya
Etkisi Yayımlanmamış yuumlksek lisans tezi Gazi Uumlniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstituumlsuuml Ankara
Duumlndar H (2008) Sosyal Bilgilerde Kavram Oumlğretimi Oumlzel Oumlğretim
Youmlntemleriyle Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt Bayram Tay-Adem
Oumlcal)302-334 Ankara PegemA Akademi
Ekiz D Akbaş Y (2005) ldquoİlkoumlğretim 6 Sınıf Oumlğrencilerinin Astronomi İle
İlgili Kavramları Anlama Duumlzeyleri ve Kavram Yanılgılarırdquo Mili
Eğitim Dergisi Sayı165 Ankara
Oumlner Uuml Budak FM Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 206-228
228
Erden M (1997) Sosyal Bilgiler Oumlğretimi İstanbul Alkım Yayınevi
Erden M Akman Y (2000) Gelişim Oumlğrenme-Oumlğretme Eğitim Psikolojisi
Ankara Arkadaş Yayınevi
Girgin M (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimirsquonde Kavram İlke
ve Genellemeler Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi (Edt
Abdurrahman Tanrıoumlğen) 24-54 İstanbul Lisans Yayıncılık
Karaduumlz E (2004) Anlam Kavram İlişkisi Sosyal Blimler Enstituuml Dergisi
e-dergiatauniedutrindexphpSBEDarticleviewArticle76 adresinden
03122010 tarihinde indirilmiştir
Karasar N (2000) Bilimsel Araştırma Youmlntemi (Kavramlar ilkeler teknikler)
(10Baskı) Ankara Nobel Basımevi
Meb (2004) İlkoumlğretim Sosyal Bilgiler Dersi (6-7 Sınıflar) Oumlğretim Programı
Ankara Meb Yayınevi
Senemoğlu N (2007) Gelişim Oumlğrenme ve Oumlğretim Kuramdan Uygulamaya
Ankara Oumlzkan Matbaası
Şeker M (2003) İlkoumlğretim Okulu 6 Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi
Kavramlarının Kazanılmışlık Duumlzeyi (Uumlskuumldar Oumlrneği)
Yayınlanmamış yuumlksek lisans tezi Marmara Uumlniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstituumlsuuml İstanbul
Tanrıoumlğen A (2006) Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler Oumlğretimi Lisans
Yayınları İstanbul
Uumllgen G (2004) Kavram Geliştirme Kuram Ve Uygulamalar (4 Baskı)
İstanbul Nobel Yayınevi
Vygotsky LS (1998) Duumlşuumlnce Ve Dil (Ccedilev S Koray) İstanbul Toplumsal
Doumlnuumlşuumlm Yayınları
Yıldırım A Şimşek H (2005) Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Youmlntemleri
(5 Baskı) Seccedilkin Yayınevi Ankara
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
229
Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin
Bazı Değişkenler Accedilısından İncelenmesi
M Cevat Yıldırım1 Abdurrahman Ekinci
2
Oumlzet
Bu araştırmanın amacı eğitim muumlfettiş yardımcılarının3 mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre saptamaktır Araştırmada tarama modeli
kullanılmıştır Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından
oluşmaktadır Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson
tarafından geliştirilen Ergin tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach Tuumlkenmişlik
Oumllccedileği kullanılmıştır Analizde t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA teknikleri
kullanılmıştır Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin
duygusal tuumlkenme ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarında ldquoorta duumlzeyderdquo
duyarsızlaşma boyutunda ise ldquoduumlşuumlk duumlzeyderdquo olduğu saptanmıştır
Anahtar Kelimeler Duyarsızlaşma Duygusal tuumlkenme Eğitim muumlfettiş
yardımcıları Mesleki tuumlkenmişlik
Analysis of Professional Burnout Levels of Education Supervisor Assistants in
Terms of Some Variables
Abstract
The aim of this research is to define the professional burnout levels of
education supervisor assistants in terms of some variables In the research survey
model was used The study group consists of 346 education supervisor assistants
appointed in 2009 Data was collected through a personal information form and
Maslach Burnout Inventory developed by Maslach and Jackson and adapted to Turkish
by Ergin In the analysis t test Mann-Whitney U test and ANOVA techniques were
used The findings indicated that the level of education supervisor assistantsrsquo
professional burnout was ldquomediumrdquo in emotional exhaustion and low sense of personal
accomplishment dimensions and was ldquolowrdquo in depersonalization dimension
1 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll
mcevatyildirimgmailcom 2 YrdDoccedilDr Mardin Artuklu Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Eğitim Bilimleri Boumll
aekinci74yahoocom 3 ldquoEğitim muumlfettiş yardımcısırdquo unvanı 14 Eyluumll 2011 tarihinde 652 sayılı Kanun
Huumlkmuumlnde Kararname ile ldquoil eğitim denetmen yardımcısırdquo olarak değiştirilmiştir
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
230
Key Words Depersonalization Emotional exhaustion Education supervisor
assistants Professional burnout
GİRİŞ
Guumlnuumlmuumlzde eğitim oumlrguumltlerinin ccedilalışanlarını etkileyen oumlnemli
problemlerden biri tuumlkenmişliktir Demiriz (2010) tuumlkenmişliğin modern ccedilağın
hastalığı olarak nitelendirilen ve stres uumlzerinde ccedilalışan araştırmacılar tarafından
geliştirilen bir kavram olduğunu vurgulamaktadır
Tuumlkenmişlik kavramı ilk kez Greene (1961) tarafından kullanılmıştır
(Maslach Schaufeli ve Leiter 2001) Bu kavram 1970rsquoli yıllardan bu yana
sıkccedila tartışılan ve ccedilalışanlar uumlzerinde etkisi araştırılan bir olgu haline gelmiştir
(Halbesleben ve Buckley 2004 Maslach vd 2001) Tuumlkenmişlik ilk kez
Freudenberger (1974) tarafından başarısızlık yıpranma enerji ve guumlccedil kaybı ya
da insanın iccedil kaynakları uumlzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya
ccedilıkan tuumlkenmeye başlama durumu olarak tanımlanmıştır (Ağaoğlu Ceylan
Kesim ve Madden 2004 Izgar 2003 Peker 2002) Bu tanımda tuumlkenmişliğin
sadece duygusal boyutu accedilıklanmıştır (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008)
Tuumlkenmişliğin yaygın olarak kabul goumlren tanımı Maslach ve Jackson (1981)
tarafından tek boyut yerine daha ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır Maslach ve
Jacksonrsquoa goumlre tuumlkenmişlik (mesleki tuumlkenmişlik) insanlarla yoğun ilişki
iccedilerisinde olan bireylerde kronik bir stres suumlrecinden sonra ortaya ccedilıkan fiziksel
ve duygusal enerji azalması durumudur Maslach ve Jackson mesleki
tuumlkenmişliğin boyutlarını ise duygusal tuumlkenme duyarsızlaşma ve kişisel başarı
(duumlşuumlk kişisel başarı duygusu) şeklinde uumlccedil boyutta ele almışlardır (Ergin 1993
Maslach ve Jackson 1981 Maslach vd 2001 Tuumlmkaya 2000)
Duygusal tuumlkenme bireylerin iş yaşamında halsizlik ve aşırı yorgunluk
belirtileriyle birlikte kendilerini duygusal youmlnden yıpranmış hissetmelerine ve
bireysel strese yol accedilan bir durumdur (Kan 2008 Maslach ve Jackson 1981
Maslach vd 2001) Mesleki tuumlkenmişliğin bir diğer boyutu olan duyarsızlaşma
kavramına bakıldığında bu kavram tuumlkenmişliğin bireylerarası boyutuna
youmlnelik olup bireyin işine ve hizmet verilen alanlarda bireylere karşı olumsuz
duygular ve tepkiler geliştirmesi şeklinde tanımlanmıştır (Balay ve Engin 2007
Maslach ve Jackson 1981 Wright ve Bonett 1997) Duyarsızlaşma daha ccedilok
ldquohizmet verilen bireylere karşı tutumlarda ve tepkilerde olumsuz değişme
sinirlilik işe ilişkin idealizm kaybırdquo gibi durumları ifade etmektedir (Ccedilokluk
2003 112) Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ise bireyin kendisini işinde yetersiz ve
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
231
başarısız olarak değerlendirme eğiliminde olması durumudur (Budak ve
Suumlrgevil 2005 Maslach vd 2001 Wright ve Bonett 1997) Yapılan
araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin genel olarak bireysel ve oumlrguumltsel
nedenlerden kaynaklandığı saptanmıştır Oumlzellikle iş yuumlkuuml ve stres mesleki
tuumlkenmişliği tetiklemektedir (Ccedilokluk 2003 Demiriz 2010 Izgar 2003)
Ayrıca kişisel oumlzellikler beklentiler insan ilişkileri ccedilatışma yeterlik karara
katılma (Izgar 2003) kontrol oumlduumll sosyal destek adalet değerler (Maslach
vd 2001) gibi durumlar da mesleki tuumlkenmişliği etkilemektedir
Mesleki tuumlkenmişlik eğitim oumlrguumltleri iccedilin oumlnemli bir problem olarak
goumlruumllmektedir Ccediluumlnkuuml yapılan araştırmalarda mesleki tuumlkenmişliğin sosyal bir
problem olduğu saptanmıştır (Budak ve Suumlrgevil 2005) Dolayısıyla mesleki
tuumlkenmişlik hem birey hem de oumlrguumltler accedilısından iş yaşamını oumlnemli oumllccediluumlde
tehdit eden bir problemdir (Sağlam-Arı ve Ccedilına-Bal 2008) Bir başka ifadeyle
mesleki tuumlkenmişlik bireylerin kişisel olarak yaşadıkları bir olgu olmasına
rağmen oumlrguumltleri de olumsuz etkileyebilmektedir Mesleki tuumlkenmişlik iş
yaşamında performans duumlşuumlkluumlğuumlne oumlrguumlt etkililiğinin ve verimliğinin olumsuz
etkilenmesine neden olmaktadır (Basım ve Şeşen 2006) Ayrıca stres iş
performansında duumlşuumlş iş doyumsuzluğu kararsızlık yorgunluk davranış
bozuklukları gibi sorunlara da neden olmaktadır (Izgar 2003) Mesleki
tuumlkenmişliğin bireyleri fiziksel psikolojik ve sosyal youmlnden olumsuz etkileyen
bir durum olduğu soumlylenebilir Eğitim oumlrguumltlerinin youmlneticileri mesleki
tuumlkenmişliğe neden olan etkenlere dikkat etmek durumundadırlar Ardıccedil ve
Polatccedilırsquoya (2008) goumlre mesleki tuumlkenmişlik aniden ortaya ccedilıkan bir durum
değildir aksine yavaş ve sinsice gelişen bir durumdur Bu nedenle mesleki
tuumlkenmişlik ilerlemeden ve başa ccedilıkılmaz bir hale doumlnuumlşmeden oumlnce onun
belirtileri dikkate alınmalıdır Mesleki tuumlkenmişliğin oluşması durumunda ise
mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkma youmlntemleri kullanılmalıdır Izgarrsquoa (2003)
goumlre mesleki tuumlkenmişlikle başa ccedilıkmanın oumlrguumltsel ve bireysel youmlntemleri
vardır Bu youmlntemlerden bazıları şunlardır Hizmet iccedili eğitim uygulamaları
yuumlkselme yetki devri oumlrguumlt ve ccedilevre ilişkisini guumlccedillendirme dinlenme goumlrev
değişiklikleri işe ara verme vb
Mesleki tuumlkenmişlik insanlarla yuumlz yuumlze ccedilalışılan mesleklerde daha sık
goumlruumllen ve daha kolay gelişen bir sorundur (Ergin 1993 Girgin 2010 Maslach
vd 2001) Yuumlz yuumlze ccedilalışmayı gerektiren meslekler doktorluk eğitim
muumlfettişliği okul youmlneticiliği oumlğretmenlik şeklinde sıralanabilir Eğitim
muumlfettiş yardımcıları da goumlrevlerini yerine getirirken okul youmlneticileriyle ve
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
232
oumlğretmenlerle yakın bir iletişim iccedilerisinde olmak ve yuumlz yuumlze ccedilalışmak
durumundadırlar Eğitim muumlfettişleri ve eğitim muumlfettiş yardımcıları ile ilgili
mevzuata (Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Muumlfettişleri Başkanlıkları
Youmlnetmeliği [MEBEMBY] 2011) bakıldığında eğitim muumlfettişlerinin ve
eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlrev yerleri ldquoekonomik ve sosyal youmlnden
gelişmişlik duumlzeyi ile hizmet gereklerinin karşılanması bakımından birbirlerine
benzerlik goumlsteren iller gruplandırılarakrdquo beş hizmet boumllgesine ayrılmıştır
Eğitim muumlfettiş yardımcıları genel olarak doumlrduumlncuuml ve beşinci boumllgelerde goumlrev
yapmaktadırlar Goumlrevlerini yerine getirirken eğitim alanındaki birccedilok sorunla
karşılaşabilmektedirler Oumlğretmenlikten ya da okul youmlneticiliği goumlrevinden
ayrılarak eğitim muumlfettiş yardımcılığı goumlrevine yeni başlamalarına rağmen
ccedileşitli nedenlerden dolayı umduklarını bulamayıp tuumlkenmişlik duygusu
yaşadıkları duumlşuumlnuumllmektedir
Alan yazın incelendiğinde oumlğretmen ve sağlık ccedilalışanlarının
tuumlkenmişlikleri ile ilgili birccedilok ccedilalışmanın yapıldığı goumlruumllmektedir (Cemaloğlu
ve Şahin 2007 Ergin 1993 Genccedilay 2007 Girgin 2010 Kan 2008 Peker
2002) Eğitim muumlfettişleri ve okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeyleriyle ilgili bazı ccedilalışmalar da yapılmıştır (Altay 2007 Başol ve Altay
2009 Durdu 2010 Izgar 2003 Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2009) Eğitim
muumlfettişleriyle ilgili yapılan araştırmalardan bazıları incelendiğinde Arabacı ve
Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim muumlfettişlerinin duygusal tuumlkenme
boyutunda orta duumlzeyde duyarsızlaşma ve kişisel başarı boyutunda duumlşuumlk
duumlzeyde tuumlkenmişlik yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte cinsiyet
unvan oumlğrenim durumu ve goumlrev yapılan yer değişkenlerinin mesleki
tuumlkenmişliğin hiccedilbir boyutunda anlamlı farklılık goumlstermediği ancak eğitim
muumlfettişlerinin duyarsızlaşma duygusunu mesleklerinin ilk yıllarında daha fazla
yaşadıkları tespit edilmiştir Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal
tuumlkenme boyutunda kadın eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri erkek
meslektaşlarına goumlre daha yuumlksek duumlzeyde bulunmuştur Diğer yandan
duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin
alan oumlğretmenliği yapmış olanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları
oumlnceki ccedilalışma hayatında youmlneticilik goumlrevi yapmış olmanın eğitim
muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişliği azalttığı ve yaş ilerledikccedile eğitim
muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik ortalamalarının duumlştuumlğuuml belirlenmiştir
Durdursquonun (2010) araştırmasında ise kadın eğitim muumlfettişlerinin erkek eğitim
muumlfettişlerinden daha fazla duygusal tuumlkenmişlik yaşadıkları ve kişisel
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
233
başarısızlık duygusu boyutunda 35ndash40 yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinin
40 uumlstuuml yaş aralığındaki eğitim muumlfettişlerinden daha fazla mesleki tuumlkenmişlik
yaşadıkları ortaya ccedilıkmıştır Bununla birlikte aynı araştırmanın sonuccedilları eğitim
durumu mesleki kıdem ve yaş değişkenlerinin mesleki tuumlkenmişliğin hiccedilbir
boyutunda anlamlı farklılık oluşturmadığını goumlstermektedir
Oumlzellikle girdi suumlreccedil ve ccedilıktı unsurları ile birlikte insani ilişki ve
etkileşimin yoğun olduğu alanlardan biri olan eğitim oumlrguumltlerinde ccedilalışanların
daha fazla mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları soumlylenebilir Yapılan ccedilalışmalarda da
oumlğretmenlerin okul youmlneticilerinin ve muumlfettişlerin yuumlksek duumlzeyde mesleki
tuumlkenmişlik yaşadıkları youmlnuumlnde sonuccedillar elde edilmiştir (Babaoğlan 2006
Kayıkccedilı 2005 Tuumlmkaya 1996) Ancak alan yazında eğitim muumlfettiş
yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini belirlemeye youmlnelik
araştırmalara rastlanmamıştır Muumlfettişlik mesleğinin ilk uumlccedil yılını kapsayan
yardımcılık doumlnemi (MEBEMBY 2011) mesleğe uyum sağlama mesleki
kuumlltuumlrlenme ve mesleği benimseme doumlnemi olarak goumlruumllebilir Ancak mesleğin
ilk yıllarındaki yuumlksek beklenti ve ccedilalışma koşullarının mesleki tuumlkenmişlik
oluşturabileceği duumlşuumlnuumllmektedir
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ve
nedenlerinin belirlenmesi hem eğitim muumlfettiş yardımcılığı suumlrecinin goumlzden
geccedilirilmesine hem de eğitim sisteminin etkililiğine ve verimliğine katkı
sağlayacaktır Bu nedenle eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin araştırılması oumlnem taşımaktadır Bu araştırmanın amacı eğitim
muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerini bazı değişkenlere goumlre
saptamaktır Bu amaca youmlnelik olarak şu sorulara cevap aranmıştır (i) Eğitim
muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliği duygusal tuumlkenme
duyarsızlaşma ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu boyutlarına goumlre hangi
duumlzeydedir (ii) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri
sınıf oumlğretmeni olup olmama cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu
oumlnceki goumlrev ve yaş değişkenlerine goumlre anlamlı bir farklılık goumlstermekte midir
YOumlNTEM
Araştırma modeli ccedilalışma grubu veri toplama araccedilları ve verilerin
analizi ile ilgili accedilıklamalar aşağıda yapılmıştır
Araştırma Modeli
Araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeyleri bazı değişkenler accedilısından incelendiğinden tarama modelinden
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
234
yararlanılmıştır (Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ccedilakmak Akguumln Karadeniz ve Demirel 2008
Karasar 1995)
Ccedilalışma Grubu
Ccedilalışma grubu 2009 yılında atanan 346 eğitim muumlfettiş yardımcısından
oluşmaktadır Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcısı sayısının fazla olmaması
nedeniyle ayrıca guumlvenirliği yuumlksek verilerin elde edilmesi amacıyla oumlrneklem
alma yoluna gidilmemiştir Araştırma ccedilalışma grubunun geneli uumlzerinde
yapılmıştır
Veri Toplama Araccedilları
Araştırmada kişisel bilgi formu ile Maslach ve Jackson (1981)
tarafından geliştirilen Ergin (1993) tarafından Tuumlrkccedileye uyarlanan Maslach
Tuumlkenmişlik Oumllccedileği (MTOuml) veri toplama aracı olarak kullanılmıştır Kişisel
bilgi formu eğitim muumlfettiş yardımcılarına ilişkin sınıf oumlğretmeni olup olmama
cinsiyet goumlrev boumllgesi kıdem oumlğrenim durumu oumlnceki goumlrev ve yaş
konusundaki bilgilerin toplanmasına youmlnelik yedi maddeden oluşmuştur
Ergin tarafından Tuumlrkccedilersquoye uyarlanan MTOuml Likert tipi beşli
dereceleme (1 Hiccedilbir zaman 2 Ccedilok nadir 3 Bazen 4 Ccediloğu zaman 5
Her zaman) biccediliminde hazırlanmıştır Toplam 22 maddeden ve uumlccedil boyuttan
oluşmaktadır Boyutlardan birincisi dokuz maddeden oluşan ldquoduygusal
tuumlkenmerdquo ikincisi beş maddeden oluşan ldquoduyarsızlaşmardquo uumlccediluumlncuumlsuuml ise sekiz
maddeden oluşan ldquokişisel başarırdquo boyutudur Oumllccedileğin boyutlarının iccedil tutarlılık
katsayıları sırasıyla 83 65 ve 72 olarak saptanmıştır (Ergin 1993) Bu
ccedilalışmada ise MTOumlrsquonuumln boyutlarının iccedil tutarlılık katsayıları sırasıyla 87 69 ve
78 olarak bulunmuştur
Veri toplama aracı 20ndash31 Aralık 2010 tarihleri arasında uygulanmıştır
Veriler duumlşuumlk orta ve yuumlksek olmak uumlzere uumlccedil kategoride yorumlanmıştır
Kategorilerin değerleri aralık katsayının 3rsquoe boumlluumlnmesiyle elde edilmiştir
(43=133) Buna goumlre ldquo1ndash233 Duumlşuumlk duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ldquo234ndash366 Orta
duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo ve ldquo367ndash500 Yuumlksek duumlzeyde tuumlkenmişlikrdquo şeklinde
değerlendirme yapılmıştır Mesleki tuumlkenmişliğin kişisel başarı boyutuna ait
puanlar duygusal tuumlkenme ve duyarsızlaşma boyutlarının tersi şeklinde
puanlanmıştır Bu nedenle araştırmada ldquokişisel başarırdquo boyutu adlandırması
yerine ldquoduumlşuumlk kişisel başarı duygusurdquo adlandırması kullanılmıştır
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
235
Verilerin Analizi
Araştırmada eksiksiz olarak doldurulan 214 veri toplama aracı
değerlendirmeye alınmıştır SPSS programı kullanılarak veriler analiz
edilmiştir Oumlncelikle parametrik testlerin uygulanmasına youmlnelik varsayımların
karşılanıp karşılanmadığına bakılmıştır Varsayımların karşılandığı durumlarda
parametrik analiz teknikleri kullanılmıştır Verilerin analizinde aritmetik
ortalama standart sapma t testi Mann Whitney U testi ve ANOVA (tek youmlnluuml
varyans analizi) teknikleri uygulanmıştır Tek youmlnluuml varyans analizinde anlamlı
farklılığın goumlruumllduumlğuuml durumlarda Scheffe testi kullanılmıştır Anlamlılık
duumlzeyi plt05 olarak kabul edilmiştir
BULGULAR
Bulgular araştırmanın iki alt problemi temel alınarak accedilıklanmıştır
Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeyleri
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin
aritmetik ortalama ve standart sapma sonuccedilları Tablo 1rsquode goumlsterilmiştir
Tablo 1 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri
Boyut n X S
Duygusal tuumlkenme (DT) 214 234 70
Duyarsızlaşma (D) 214 189 66
Duumlşuumlk kişisel başarı duygusu (DKBD) 214 245 57
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerinin duygusal
tuumlkenme ( X =234) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu ( X =245) boyutlarında orta
duumlzeyde duyarsızlaşma ( X =189) boyutunda ise duumlşuumlk duumlzeyde olduğu
saptanmıştır
Eğitim Muumlfettiş Yardımcılarının Mesleki Tuumlkenmişlik Duumlzeylerinin Bazı
Değişkenler Accedilısından Karşılaştırılması
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf
oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından karşılaştırılmasına youmlnelik t testi
sonuccedilları Tablo 2rsquode verilmiştir
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
236
Tablo 2 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf
oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre karşılaştırılması
Boyut Branş n X S sd t p
DT Sınıf oumlğretmeni 109 235 71
212 15 88 Diğer branşlar 105 233 70
D Sınıf oumlğretmeni 109 189 72
20583 81 42 Diğer branşlar 105 149 59
DKBD Sınıf oumlğretmeni 109 241 54
212 101 31 Diğer branşlar 105 249 60
Tablo 2 incelendiğinde sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkeni
accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşleri arasında anlamlı bir fark
bulunmamıştır
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
cinsiyet değişkenine goumlre karşılaştırılmasına youmlnelik Mann Whitney U testi
sonuccedilları Tablo 3rsquote verilmiştir
Tablo 3 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
cinsiyete goumlre karşılaştırılması
Tablo 3rsquoe goumlre cinsiyet değişkeni accedilısından eğitim muumlfettiş
yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlikleri boyutlar duumlzeyinde anlamlı farklılık
goumlstermemektedir
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev
boumllgesi değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 4rsquote
verilmiştir
Boyut Cinsiyet n Sıra
Ortalaması
Sıra
Toplamı
U
p
DT Kadın 17 11985 203750
146450 39 Erkek 197 10643 2096750
D Kadın 17 9144 155450
140150 26 Erkek 197 10889 2145050
DKBD Kadın 17 12297 209050
141150 28 Erkek 197 10616 2091450
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
237
Tablo 4 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin goumlrev
boumllgesine goumlre karşılaştırılması
Boyut Goumlrev Boumllgesi n X S sd t p
DT Doumlrduumlncuuml boumllge 99 235 75
212 160 11 Beşinci boumllge 115 233 65
D Doumlrduumlncuuml boumllge 99 189 69
212 76 45 Beşinci boumllge 115 149 63
DKBD Doumlrduumlncuuml boumllge 99 241 58
212 204 04 Beşinci boumllge 115 249 55
Tablo 4rsquote goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş
yardımcılarının goumlruumlşleri arasında DT ve D boyutlarında anlamlı fark olmadığı
ancak DKBD boyutunda farkın anlamlı olduğu anlaşılmaktadır Hem doumlrduumlncuuml
boumllgede hem de beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının
mesleki tuumlkenmişliklerinin DKBD boyutunda ldquoorta duumlzeyderdquo olduğu
saptanmıştır Beşinci boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının
mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev
yapan meslektaşlarına goumlre daha fazla olduğu goumlruumllmektedir
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
kıdem değişkenine goumlre karşılaştırılmasına ilişkin tek youmlnluuml varyans analizi
sonuccedilları Tablo 5rsquote verilmiştir
Tablo 5 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
kıdeme goumlre karşılaştırılması
Boyut Kıdem n X S sd F p Fark
DT
5ndash10 yıl 32 235 76 2
01 99 - 11ndash15 yıl 145 234 71 211
16ndash21 yıl 37 233 62 213
D
5ndash10 yıl 32 195 66 2
28 76 - 11ndash15 yıl 145 190 68 211
16ndash21 yıl 37 183 58 213
DKBD
5ndash10 yıl 32 249 68 2
38 69 - 11ndash15 yıl 145 242 56 211
16ndash21 yıl 37 250 49 213
Tablo 5rsquoe goumlre kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş
yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasındaki
fark anlamlı bulunmamıştır
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
238
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
oumlğrenim durumu değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları
Tablo 6rsquoda verilmiştir
Tablo 6 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
oumlğrenim durumuna goumlre karşılaştırılması
Boyut Oumlğrenim Durumu n X S sd t p
DT Lisans 156 239 69
212 178 08 Yuumlksek lisans 58 220 71
D Lisans 156 190 65
212 41 68 Yuumlksek lisans 58 186 70
DKBD Lisans 156 249 57
212 180 07 Yuumlksek lisans 58 233 55
Tablo 6rsquoya bakıldığında oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim
muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri
arasında anlamlı bir farkın olmadığı goumlruumllmektedir
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili tek youmlnluuml varyans
analizi sonuccedilları Tablo 7rsquode verilmiştir
Tablo 7 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
oumlnceki goumlreve goumlre karşılaştırılması
Boyut Kıdem n X S sd F p Fark
DT
Oumlğretmen (A) 111 244 71 2
259 08 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 222 68 211
Muumlduumlr (C) 39 224 67 213
D
Oumlğretmen (A) 111 199 67 2
367
03
A-C Muumlduumlr Yrd (B) 64 187 68 211
Muumlduumlr (C) 39 166 55 213
DKBD
Oumlğretmen (A) 111 252 62 2
229 10 - Muumlduumlr Yrd (B) 64 241 48 211
Muumlduumlr (C) 39 230 53 213
Tablo 7 incelendiğinde oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş
yardımcılarının goumlruumlşleri arasındaki farkın mesleki tuumlkenmişliğin DT ve DKBD
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
239
boyutlarında anlamlı bulunmadığı fakat D boyutunda anlamlı bulunduğu
anlaşılmaktadır Farklılığın kaynağına bakıldığında ldquooumlğretmenrdquo ve ldquomuumlduumlrrdquo
değişkenleri accedilısından eğitim muumlfettiş yardımcılarının goumlruumlşlerinin farklılaştığı
goumlruumllmektedir Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin D boyutunda eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanmadan oumlnce
oumlğretmenlik goumlrevini yapanların okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha
fazla olduğu saptanmıştır
Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaş
değişkenine goumlre karşılaştırılması ile ilgili t testi sonuccedilları Tablo 8rsquode
verilmiştir
Tablo 8 Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin yaşa
goumlre karşılaştırılması
Boyut Yaş n X S sd t p
DT 28ndash35 95 236 77
18406 46 64 36ndash41 119 232 65
D 28ndash35 95 188 65
212 -29 77 36ndash41 119 190 67
DKBD 28ndash35 95 244 59
212 -08 94 36ndash41 119 245 55
Tablo 8rsquoe bakıldığında yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş
yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliğin boyutlarına ilişkin goumlruumlşleri arasında
anlamlı bir farkın olmadığı anlaşılmaktadır
TARTIŞMA SONUCcedil ve OumlNERİLER
Bu araştırmada eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin bazı değişkenlere goumlre belirlenmesi amaccedillanmıştır Eğitim muumlfettiş
yardımcılarının duygusal tuumlkenme (DT) ve duumlşuumlk kişisel başarı duygusu
(DKBD) boyutlarında orta duumlzeyde duyarsızlaşma (D) boyutunda ise duumlşuumlk
duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Eğitim muumlfettişleri ile
ilgili yapılan bazı araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin mesleki
tuumlkenmişliklerinin DT boyutunda orta duumlzeyde (Arabacı ve Akar 2010 Balay
ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu 2009) ve D boyutunda duumlşuumlk
duumlzeyde olduğu saptanmıştır (Arabacı ve Akar 2010 Balay ve Engin 2007
Polat ve Uğurlu 2009 Yılmaz 2007) Oumlte yandan DKBD boyutunda ise eğitim
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
240
muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ilgili araştırma sonuccedilları
farklılık goumlstermektedir (Balay ve Engin 2007 Durdu 2010 Polat ve Uğurlu
2009 Yılmaz 2007) Eğitim muumlfettiş yardımcılarının ldquoeğitim muumlfettişliği
mesleğirdquone ilişkin deneyimlerinin az oluşu DT ve DKBD boyutlarında orta
duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olduğu soumlylenebilir Yeni bir
goumlreve başladıkları goumlz oumlnuumlnde bulundurulduğunda mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin soumlz konusu boyutlarda orta duumlzeyde ccedilıkması duumlşuumlnduumlruumlcuumlduumlr Bu
durumun eğitim muumlfettiş yardımcılarının yetiştirme suumlrecinden ve goumlrev
alanlarından kaynaklandığı duumlşuumlnuumllmektedir Dolayısıyla eğitim muumlfettiş
yardımcılarının yetiştirme suumlrecine ve goumlrev alanlarına youmlnelik yeni
duumlzenlemeler yapılmalıdır
Sınıf oumlğretmeni olup olmama değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş
yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında
anlamlı bir farklılık oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının yeni bir
goumlrevin başlangıcında olmalarından kaynaklanan benzer sorunları yaşadıkları ve
bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin sınıf
oumlğretmeni olup olmama değişkeni accedilısından bir farklılık goumlstermediği
soumlylenebilir Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ve Koccedilakrsquoın (2009) okul
youmlneticilerine youmlnelik araştırmalarında da branşın soumlz konusu boyutlar
accedilısından anlamlı farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonuccedillara karşın
Balay ve Enginrsquoin (2007) araştırmasında ise duygusal tuumlkenme boyutunda sınıf
oumlğretmenliği yapmış eğitim muumlfettişlerinin tuumlkenmişlikleri branş oumlğretmenliği
yapmış olanlardan yuumlksek bulunmuştur
Cinsiyet değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark
goumlstermediği saptanmıştır Eğitim muumlfettiş yardımcıları yeni bir goumlreve başlama
heyecanı yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki tuumlkenmişliklerinin
cinsiyet accedilısından farklılık goumlstermediği soumlylenebilir Eğitim muumlfettişleri ile
ilgili yapılan birccedilok araştırmada aynı sonuccedillara ulaşılmıştır (Arabacı ve Akar
2010 Tanrıverdi 2008 Yılmaz 2007) Oumlğretmenlere ve okul youmlneticilerine
youmlnelik yapılan birccedilok araştırmada da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Cemaloğlu
ve Şahin 2007 Genccedilay 2007 Koccedilak 2009) Bu sonuccedillara karşın Balay ve
Enginrsquoin (2007) araştırmasında duygusal tuumlkenme boyutunda kadın eğitim
muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin erkek meslektaşlarına goumlre daha
yuumlksek duumlzeyde olduğu saptanmıştır
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
241
Goumlrev boumllgesi değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının
mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve D boyutlarında anlamlı bir farklılık
olmadığı fakat DKBD boyutunda anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır Beşinci
boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarının DKBD boyutunda
doumlrduumlncuuml boumllgede goumlrev yapan eğitim muumlfettiş yardımcılarından daha fazla
mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir Bunun nedenini beşinci boumllgede
goumlrev yapan kıdemli eğitim muumlfettişi sayısının diğer boumllgelere oranla az
olmasına bağlamak muumlmkuumlnduumlr Bu durumun beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş
yardımcılarının yetiştirilmesi suumlrecini olumsuz etkilediği soumlylenebilir Sonuccedil
olarak beşinci boumllgedeki eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin DKBD boyutunda doumlrduumlncuuml boumllgedekilere goumlre fazla olduğu
soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) eğitim muumlfettişleri ile ilgili yaptıkları
araştırmada ise goumlrev boumllgesi değişkeni accedilısından hiccedilbir boyutta anlamlı fark
bulunmamıştır Eğitim muumlfettişlerinin mesleki deneyimleri daha fazla
olduğundan mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri DKBD boyutunda goumlrev boumllgesi
değişkeni accedilısından anlamlı farklılık goumlstermemektedir
Kıdem değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir farklılık
oluşturmamaktadır Eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki kıdemleri birbirine
yakın olduğundan ve yeni bir goumlreve atanmaları nedeniyle benzer sorunları
yaşadıklarından soumlz konusu uumlccedil boyutta da kıdem değişkeni accedilısından mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeylerinin birbirine yakın olduğu soumlylenebilir Eğitim
muumlfettişleri okul youmlneticileri ve oumlğretmenler ile ilgili bazı araştırmalarda da
benzer sonuccedillar bulunmuştur (Başol ve Altay 2009 Tanrıverdi 2008 Yılmaz
2007) Bu sonuccedillara karşın Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında eğitim
muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişliklerinin DT ve DKBD boyutlarında anlamlı
bir farklılık oluşturmadığı ancak D boyutunda anlamlı farklılık goumlsterdiği ve
duumlşuumlk kıdeme sahip olanların daha fazla duyarsızlaşma duygusu yaşadıkları
saptanmıştır Arabacı ve Akarrsquoa goumlre eğitim muumlfettişleri mesleklerinin ilk
yıllarında yuumlksek beklenti ve ideallerle işlerine sarılmaktadırlar ancak mesleğin
ilerleyen doumlnemlerinde tuumlm girişimlerinin engellendiğini duumlşuumlnerek hayal
kırıklığına uğrayabilmektedirler Arabacı ve Akar bu durumun eğitim
muumlfettişlerinde mesleki tuumlkenmişlik duygusuna neden olduğunu
belirtmektedirler
Oumlğrenim durumu değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının
mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
242
farklılık oluşturmadığı saptanmıştır Bu sonucu eğitim muumlfettiş yardımcılarının
yeni bir goumlreve başlamış olmanın heyecanı ile goumlreve uyum accedilısından benzer
sorunlar yaşadıkları ve bu nedenle soumlz konusu uumlccedil boyutta da mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeylerinin oumlğrenim durumu değişkeni accedilısından anlamlı farklılık
goumlstermediği şeklinde yorumlamak muumlmkuumlnduumlr Eğitim muumlfettişlerine youmlnelik
bazı araştırmalarda da benzer sonuccedillar bulunmuştur (Arabacı ve Akar 2010
Durdu 2010) Bu sonuccedillara karşın Cemaloğlu ve Şahin (2007) oumlğretmenlere
youmlnelik yaptıkları araştırmada lisans ve yuumlksek lisans mezunları accedilısından D ve
DKBD boyutlarında benzer sonuccedillara ulaşmışlardır ancak DT boyutunda ise
yuumlksek lisans ve lisans mezunları accedilısından anlamlı bir fark olduğunu
saptamışlardır Cemaloğlu ve Şahinrsquoe goumlre bunun sebebi eğitim duumlzeyi yuumlksek
oumlğretmenlerin mesleki beklentilerinin daha yuumlksek olmasıdır
Oumlnceki goumlrev değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeylerinde DT ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark
bulunmamış ancak D boyutunda anlamlı fark bulunmuştur Eğitim muumlfettiş
yardımcılığına atanmadan oumlnce oumlğretmen olarak goumlrev yapanların D boyutunda
okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanlardan daha fazla mesleki tuumlkenmişlik
yaşadıkları saptanmıştır Okul muumlduumlrluumlğuuml goumlrevini yapanların eğitim sisteminin
yapısını daha iyi bildiklerinden D boyutunda daha az mesleki tuumlkenmişlik
yaşadıkları soumlylenebilir Arabacı ve Akarrsquoın (2010) araştırmasında unvan
(oumlnceki goumlrev) accedilısından DT ve DKBD boyutlarında eğitim muumlfettişlerinin
goumlruumlşleri arasındaki farkın anlamlı olmadığı saptanmıştır Balay ve Enginrsquoin
(2007) araştırmasında ise daha oumlnce youmlneticilik goumlrevini yapmayan eğitim
muumlfettişlerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin D boyutunda okul muumlduumlrluumlğuuml
goumlrevini yapanlara goumlre (anlamlı fark oluşturmazsa da) daha fazla olduğu
saptanmıştır Bu sonuca bağlı olarak eğitim muumlfettiş yardımcılığına atanma
başvuru koşullarına oumlğretmenlik ve okul youmlneticiliği goumlrevlerini yapmış olma
şartı eklenebilir
Yaş değişkenine goumlre eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeyleri DT D ve DKBD boyutlarında anlamlı bir fark
oluşturmamaktadır Bu sonucun farklı ccedilıkmamasını eğitim muumlfettiş
yardımcılarının yaşlarının birbirine yakın olması goumlreve yeni başlamış olmaları
ve ccedilalışma koşullarının benzer olması gibi nedenlere bağlamak muumlmkuumlnduumlr
Tanrıverdirsquonin (2008) ve Yılmazrsquoın (2007) eğitim muumlfettişlerine ilişkin
araştırmalarında Başol ve Altayrsquoın (2009) okul youmlneticilerine ve oumlğretmenlere
youmlnelik araştırmasında benzer sonuccedillar bulunmuştur Buna karşın Cemaloğlu
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
243
ve Şahinrsquoin (2007) ccedilalışmasında oumlğretmenlerin yaşı ile mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu ve yaşın ilerlemesiyle birlikte DT ve
D boyutlarında mesleki tuumlkenmişliğin arttığı saptanmıştır
Elde edilen sonuccedillar genel olarak değerlendirildiğinde eğitim muumlfettiş
yardımcılarının DT ve DKBD boyutlarında orta duumlzeyde D boyutunda ise
duumlşuumlk duumlzeyde mesleki tuumlkenmişlik yaşadıkları saptanmıştır Bu sonuccedil eğitim
muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişlik yaşamalarına neden olan
sorunların ccediloumlzuumlmuumlne youmlnelik duumlzenlemelerin yapılmasını gerektirmektedir
Yapılan araştırmalarda eğitim muumlfettişlerinin iş yuumlklerinin fazla oluşu oumlnemli
bir sorun olarak goumlruumllmektedir (Altun ve Memişoğlu 2010 Kayıkccedilı ve Şarlak
2009 Yıldırım 2009 Yıldırım ve Demirtaş 2010) Bu durumun eğitim muumlfettiş
yardımcılarının stres yaşamasına ve buna bağlı olarak mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin artmasına neden olabileceği soumlylenebilir Dolayısıyla eğitim
muumlfettiş yardımcılarının iş yuumlklerinin azaltılmasına youmlnelik duumlzenlemeler
yapılmalıdır Bununla birlikte stres mesleki tuumlkenmişlik gibi durumlarla başa
ccedilıkma konusunda eğitim muumlfettiş yardımcılarına youmlnelik bazı eğitim etkinlikleri
ve sosyal etkinlikler duumlzenlenmelidir Bu araştırmanın ccedilalışma grubu
Tuumlrkiyersquodeki eğitim muumlfettiş yardımcılarıyla sınırlandırılmıştır Tuumlrkiye
genelindeki eğitim muumlfettişleri uumlzerinde de mesleki tuumlkenmişlik ile ilgili
betimsel ve ilişkisel araştırmalar yapılabilir Bu araştırmanın diğer bir sınırlığı
ise verilerin sadece nicel bir youmlntemle elde edilmiş olmasıdır Eğitim
muumlfettişlerinin ve eğitim muumlfettiş yardımcılarının mesleki tuumlkenmişliklerine
neden olan etkenlerin belirlenmesine ilişkin nitel araştırmalar yapılabilir
KAYNAKLAR
Ağaoğlu E Ceylan M Kesim E Madden T (2004) Araştırma
goumlrevlilerinin kendi tuumlkenmişlik duumlzeylerine ilişkin goumlruumlşleri H
Atılgan ve İ Ccedilınar (Ed) XIII Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı Bildiri
Oumlzetleri (2ndash3) Ankara Pegem A Yayıncılık
Altay M (2007) Okul youmlneticilerinin mesleki tuumlkenmişlik duumlzeyleri ile ccedilok
boyutlu algılanan sosyal destek duumlzeyleri arasındaki ilişki
Yayımlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi Gaziosmanpaşa Uumlniversitesi
Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tokat
Altun SA Memişoğlu SP (2010) İlkoumlğretim muumlfettişlerinin denetimin
yeniden yapılandırılmasına ilişkin goumlruumlşleri İlkoumlğretim Online 9 (2)
643ndash657 [Online] httpilkogretim-onlineorgtr
Yıldırım MC Ekinci A Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi II (2012) 229-246
244
Arabacı İB Akar H (2010) Eğitim muumlfettişlerinin bazı sosyal demografik
ve mesleki oumlzelliklerine goumlre mesleki tuumlkenmişlik duumlzeylerinin
belirlenmesi Dicle Uumlniversitesi Eğitim Ziya Goumlkalp Eğitim Fakuumlltesi
Dergisi 15 78ndash91
Ardıccedil K Polatcı S (2008) Tuumlkenmişlik sendromu akademisyenler uumlzerinde
bir uygulama GOUuml oumlrneği Gazi Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakuumlltesi Dergisi 10 (2) 69ndash96
Babaoğlan E (2006) İlkoumlğretim okulu youmlneticilerinde tuumlkenmişlik Duumlzce ili
oumlrneği Yayınlanmamış Doktora Tezi Abant İzzet Baysal Uumlniversitesi
Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Bolu
Balay R Engin A (2007) GAP boumllgesinde goumlrev yapan ilkoumlğretim
muumlfettişlerinin tuumlkenmişlik duumlzeyi uumlzerine bir araştırma Ankara
Uumlniversitesi Eğitim Bilimleri Fakuumlltesi Dergisi 40 (2) 205ndash232
Basım HN Şeşen H (2006) Mesleki tuumlkenmişlikte bazı demografik
değişkenlerin etkisi Kamursquoda bir araştırma Ege Akademik Bakış 6
(2) 15ndash23
Başol G Altay M (2009) Eğitim youmlneticisi ve oumlğretmenlerin mesleki
tuumlkenmişlik duumlzeylerinin incelenmesi Kuram ve Uygulamada Eğitim
Youmlnetimi 15 (58) 191ndash216
Budak G Suumlrgevil O (2005) Tuumlkenmişlik ve tuumlkenmişliği etkileyen oumlrguumltsel
faktoumlrlerin analizine ilişkin akademik personel uumlzerinde bir uygulama
Dokuz Eyluumll Uumlniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Dergisi
20 (2) 95ndash108
Buumlyuumlkoumlztuumlrk Ş Ccedilakmak EK Akguumln OumlE Karadeniz Ş Demirel F
(2008) Bilimsel araştırma youmlntemleri Ankara Pegem Akademi
Cemaloğlu N Şahin DE (2007) Oumlğretmenlerin mesleki tuumlkenmişlik
duumlzeylerinin farklı değişkenlere goumlre incelenmesi Kastamonu Eğitim
Dergisi 15 (2) 465ndash484
Ccedilokluk Ouml (2003) Oumlrguumltlerde tuumlkenmişlik C Elma ve K Demir (Ed)
Youmlnetimde ccedilağdaş yaklaşımlar uygulamalar ve sorunlar (s109ndash133)
Ankara Anı Yayıncılık
Demiriz B (2010 Mart 8) Modern ccedilağın hastalığı tuumlkenmişlik Milliyet
Cadde
httpcaddemilliyetcomtr20100308YazarDetay1208285MODER
N CAGIN_HASTALIGI_TUKENMiSLiK adresinden 30 Nisan 2011
tarihinde alınmıştır