25
1993 1993 SUNUMLU BÝLDÝRÝLER

TERMAL TURİZM VE “KONYA ILGIN KAPLICALARI” TERMAL TURİZM POTANSİYELİ

Embed Size (px)

Citation preview

19931993

SUNUMLU BÝLDÝRÝLER

UMYOS'091.ULUSLARARASI 5.ULUSAL

MESLEK YÜKSEKOKULLARI SEMPOZYUMU

1st INTERNATIONAL 5th NATIONAL

VOCATIONAL SCHOOLS SYMPOSIUM'09

Editörler:

Doç.Dr. Osman AKANDERE

Öðr.Gör. Turgut AYTEN

Öðr. Gör. Yýldýrým AKYOL

Öðr. Gör. Dr. Ali Osman ÇIBIKDÝKEN

27 - 29 MAYIS 2009

SELÇUK ÜNÝVERSÝTESÝ

ALAEDDÝN KEYKUBAT YERLEÞKESÝ

SÜLEYMAN DEMÝREL KÜLTÜR MERKEZÝ

HALÝL CÝN KONFERANS SALONU

Küreselleþme ve biliþim teknolojilerindeki sürekli geliþim, 21. yüzyýlda görev yapacak iþ gücünden beklentileri deðiþtirmiþtir. Bunun sonucunda teknolojiyi anlayan, yorumlayan, uygulayabilen, verimli ve kaliteli mal ve hizmet üretebilen iþ gücüne ihtiyaç artmýþtýr. Diðer bir ifadeyle yeni bir “insan merkezli kalkýnma modelinin” gerekliliði ortaya çýkmýþtýr.

Teknoloji ve bilimin hýzla geliþtiði ve bilgi patlamasýnýn yaþandýðý günümüzde ülkemizin gerek batý ülkelerindeki geliþmiþlik ve kalkýnma düzeyine ulaþabilmesi ve gerekse girmeye çalýþtýðýmýz Avrupa Birliði'ne uyum saðlamasý; nitelikli insan gücü ve kaynaklarýn yerinde ve zamanýnda kullanýlmasýyla mümkündür. Ulusal kalkýnmamýzýn en büyük hedeflerinden biri geliþmiþ ülkelerdeki mesleki ve teknik eðitim oranýný saðlamaktýr.

Genç ve dinamik bir nüfus çoðunluðuna sahip ülkemizin nitelikli mesleki ve teknik eðitim aðýrlýklý bir eðitim sistemiyle, rekabet gücünü artýrarak bu yarýþa katýlmasý ve baþarýlý olarak dünyanýn en geliþmiþ ülkeleri arasýnda yer almasý gerekmektedir. Uluslararasý rekabet koþullarýna uyum saðlayabilecek, mal ve hizmetlerin üretiminde görev alacak iþ gücünün yetiþtirilmesinde bugüne kadar uygulanmakta olan yaklaþýmlardan daha farklý yaklaþýmlara ihtiyaç duyulmuþtur.

Teknolojide yaþanan hýzlý deðiþme ve geliþim, pazarlarýn küreselleþmesi, iletiþimin artmasý, bilgi alýþ veriþinin ve ulaþýmýn kolaylaþmasý, serbest ticaret engellerinin kaldýrýlmasý yolundaki geliþmeler, ülkelerin ulusal ekonomilerini etkilemiþ ve rekabeti ön plana çýkarmýþtýr. Ýþletmelerin ürettikleri çok çeþitli mal ve hizmeti zamanýnda ve kaliteli olarak teslim etmek konusunda daha duyarlý olmalarý, teknolojiyi anlayan, yorumlayan, uygulayabilen, verimli ve kaliteli mal üretebilen yüksek nitelikli iþ gücünü, kaynaklarýn etkili ve verimli kullanýmýný, en az kaynak kullanarak en çok yarar saðlama ilkesinin hayata geçirilmesini ön plana çýkarmýþtýr.

Üniversiteler bilgi üretmenin yanýnda toplumun ihtiyacý olan insan gücünü yetiþtirmekle görevlidir. Bu nedenle her türden mesleðe insan gücü saðlamaya çalýþýrlar. Türkiye'de mesleki ve teknik eðitimin gerek nicelik ve gerekse nitelik olarak yeterli bir düzeyde olmadýðý bilinen bir gerçektir. Büyüyen Türkiye ekonomisinin uluslararasý pazarlarda rekabet gücünün yükseltilmesi ancak geliþmiþ meslek yüksekokullarý ve bunlarýn yetiþtirdiði nitelikli teknikerlerle mümkün olabilecektir.

Ýyi eðitilmiþ, endüstrimizin ihtiyaçlarýna uygun özelliklerde bilgi ve beceriye sahip mesleki ve teknik ara insan gücüne ihtiyacýmýz her geçen gün giderek artmaktadýr. Ülkemizde sanayi ve hizmet sektörüne istenilen kalitede ara elemanlarýný “Meslek Yüksekokullarý” yetiþtirmektedir

Üniversitemizin her yönüyle güzide bir meslek yüksekokulu olan Kadýnhaný Faik Ýçil Meslek Yüksekokulu tarafýndan 27-29 Mayýs tarihlerinde gerçekleþtirilecek olan Küresel Geliþmeler Iþýðýnda Mesleki ve Teknik Eðitimde Fýrsatlar ve Gelecek” ana temalý 1. Uluslararasý 5. Ulusal Meslek Yüksekokullarý Sempozyumu ile meslek yüksekokullarýnýn sorunlarýnýn tartýþýlmasý ve çözüm önerilerinin geliþtirilmesi ile bu okullarda görev yapan akademik personelin bilimsel araþtýrma ve çalýþmalarýnýn, sanayi ve hizmet sektörüne duyurulmasý amaçlanmýþtýr.

Bu güne kadar ulusal boyutta gerçekleþtirilen Meslek Yüksekokullarý Sempozyumu, Kadýnhaný Faik Ýçil Meslek Yüksekokulumuz tarafýndan düzenlenen bu sempozyum ile uluslararasý bir boyut kazanmýþtýr. Böylece; ülkemizdeki meslek yüksekokullarý, uluslararasý platformlarda benzer nitelikte eðitim ve öðretim yapan mesleki ve teknik okul ve kurumlara tanýtýlacak ve iþ birliði imkânlarýný geliþtirilecektir. Bunun yanýnda Meslek Yüksekokullarýnda yeniden yapýlanmanýn söz konusu olduðu bir süreçte, bununla ilgili uluslararasý uygulamalar ve yönetim modellerinin konuþulmasýný ve tartýþýlmasýný saðlayarak, ulusal düzeyde baþlatýlan yeniden yapýlanma çalýþmalarýna yeni boyutlar ve hareketlilik getirilecektir.

Selçuk Üniversitesi olarak böyle büyük bir organizasyona ev sahipliði yapmaktan ve sempozyum vasýtasýyla yurt içinden ve yurt dýþýndan Konya'mýza ve üniversitemize gelen bütün katýlýmcýlarý misafir etmekten onur duyduðumu ifade ediyor ve bu vesile ile bütün misafirlerimize hoþ geldiniz diyorum.

1.Uluslararasý 5.Ulusal Meslek Yüksekokullarý Sempozyumu'nun baþarýlý geçmesi temennisiyle sevgi ve saygýlarýmý sunuyorum.

Prof. Dr. Süleyman OKUDAN

Selçuk Üniversitesi Rektörü

Globalization and continuous development in information technology in 21st century has changed expectations of the manpower. As a result, the need of manpower that can understand, interpret and apply the technology and can produce best quality goods and service efficiently has been increased. In other words, the necessity of a new "people-centred development model" has emerged

Today, in our world where technology and science has been growing rapidly and information explosion has been experienced, it is possible for our country to use qualified manpower and resources efficiently in proper way and time in order to reach the development level of both western countries and the European Union we try to participate in. One of the greatest goals of national development is to provide vocational and technical education rate of developed countries.

Our country with young and dynamic population should take part among the developed countries by increasing its competitive power to join the competition and to be successful with qualified vocational and technical based education system. Different approaches which has been applied so far are needed on training manpower that are to suit international competition conditions and to be worked in good and service production.

The rapid change in technology and development, globalization of markets, increase in communication, easy information exchange and transportation, developments on removing the barriers of free trade, has affected the national economy of countries and competition has taken over.

Since the businesses become more sensitive on delivering their wide variety of good and service they produced in good quality has taken over the high qualified manpower that can understand the technology, interpret, apply and produce high quality goods, using the resources efficiently and the principle of use least resource and produce more.

Universities are responsible for educating the manpower that public need besides producing information. Therefore, they try to provide any kind of manpower for any profession. It is a fact that vocational and technical education in Turkey is not in a sufficient quantity and the quality level. To increase the competitiveness of Turkey's growing economy in international markets will be possible with qualified Vocational Higher Schools and qualified technicians educated from these schools.

The need of well educated middle level staff equipped with vocational and technical information and skill to respond to the requirements of our industry has been increasing day by day. It is known that “Vocational Schools of Higher Education” have educated the middle level staff to industry and service sectors in demanded quality in our country.

Discussing the problems of Vocational Schools of Higher Education and developing the solution proposals and to announce the scientific investigations and studies done by the academic staff of these schools to industry and service sectors are aimed with 1st International 5th National Vocational Schools of Higher Education Symposium (UMYOS'09) “Opportunities and Future on Vocational and technical Education in the light of Global Developments” is going to be prepared by Kadýnhaný Faik Ýçil Vocational High School of Higher Education which is an outstanding Vocational Higher School in every aspects of

th thour University on 27 -29 May.

The Vocational Schools of Higher Education Symposium which held in national extent up to this day gained an international scope with this symposium prepared by Kadýnhaný Faik Ýçil Vocational High School of Higher Education. Thus, Vocational Schools of Higher Education in our country will be introduced to vocational and technical colleges and institutions in international platform which are training on similar fields, and cooperation opportunities will be developed. Besides, the symposium will bring new dimensions and activity to re-establishment studies started in our country by obtaining the discussion of international applications and management models of Vocational Education in the process of re-establishment of vocational education in vocational Colleges.

It is an honour to host such a great organisation and all of the participants come to Konya and our university from other cities and abroad because of the symposium as Selcuk University Kadýnhaný Faik Ýçil Vocational School of Higher Education, and I would like to say Wellcome to our guests.

I would like to give my best regards and to wish successful 1st International 5th National Vocational Schools of Higher Education Symposium.

Prof. Dr. Süleyman OKUDAN

Selcuk University Rector

Geliþmiþ ülkeler, sanayinin gereksinim duyduðu iþ gücünü, uluslararasý deneyimlerden faydalanarak kendi dinamiklerine göre oluþturduklarý mesleki teknik öðretim ile karþýlamaktadýrlar. Küreselleþen dünyada ülkemiz ekonomisinin uluslararasý pazarda rekabet gücünün arttýrýlmasý, nitelikli teknik eleman yetiþtirmek ile mümkün olacaktýr. Eðitimde etkinlik ve verimlilik için, sanayi ile eðitim kurumlarý arasýndaki uyum ve amaç birlikteliði çok önemlidir.

Ülkemizde mevcut Meslek Yüksekokullarýnýn yükseköðrenim sistemi içerisindeki payý düþüktür. Geliþmiþ ülkelerde meslek yüksekokullarýnýn yükseköðrenim sistemi içindeki payý %40-%60 arasýnda deðiþirken bu oran Türkiye için ancak %29 civarýndadýr. Bu durum, “Türk Yükseköðretim sisteminin doðal büyüme alaný Meslek Yüksekokullarýdýr” gerçeðini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Bilginin ve bilgi teknolojisinin giderek önem kazandýðý çaðýmýzda, nitelikli insan gücünün yetiþtirilmesinin kültürel, sosyal ve ekonomik geliþmeye çok büyük katkýlarda bulunduðu yadsýnamaz bir gerçektir. Geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerin sanayi ve hizmet sektörlerindeki en önemli sorunlarýndan birisi '' nitelikli eleman” eksikliðidir. Söz konusu eleman, iþçi ile mühendis, yönetici ve idari personel arasýnda yer alan elemandýr. Bu nitelikli eleman istihdamý ile sanayi ve hizmet sektörlerinde verim ve kalite artmaktadýr.

Üniversitelerin temel amacý; evrensel boyutta bilim ve teknoloji çalýþmalarýna katkýda bulunmanýn yaný sýra, eðitim-öðretimin sonunda fertleri meslek sahibi yapmak þeklinde ortaya çýkmaktadýr. Bu hedefler doðrultusunda genç bireylerin çevreleri ile uyumlu, verimli ve üretken olmalarý eðiticilerin hedefini teþkil etmektedir. Eðitimde, gençlerin sorumluluk alabilen, yaratýcý düþünme yetisiyle donatýlmýþ, deðiþime hýzla uyabilen, problem çözebilecek, iletiþim kurmakta hýzlý ve yetenekli, takým halinde çalýþabilme özelliðinde, iþbirliðine yatkýn teknolojiye kolay ayak uydurabilen bireyler olmalarý hedeflenmektedir. Bu tanýma uyan elemanlardan bir kýsmý ön lisans eðitimi alarak, meslek yüksekokullarýnda (MYO) yetiþtirilerek sanayide yerlerini almaktadýrlar.

Özde “nitelikli insan gücü” yetiþtirmek amacýyla kurulan, diðer bir ifade ile öðrencilerini herhangi bir meslek alanýna yönelik eðiten ve mesleki beceri kazandýrma çabasý içinde olan meslek yüksekokullarý bu misyonunu tam anlamýyla gerçekleþtirebilmekte midir? Meslek Yüksekokullarý'nýn hedeflerini gerçekleþtirme konusundaki baþarýsý; büyüme ve geliþmeye dönük hazýrlýk çalýþmalarýnda, saðlýklý yapýlanma için gerekli tüm ön çalýþmalarýn ve geliþme stratejilerinin en küçük ayrýntýlarýna kadar planlanmasý ve belirlenen ihtiyaçlarýn gerçekleþtirilmesinde en uygun yöntem ve araçlarýn kullanýlmasý ile saðlanabilecektir.

Ülkemizde son yýllarda yeni üniversitelerin kuruluþu ile birlikte çok sayýda yeni meslek yüksekokulunun da Türk Yüksek Öðretim Kurumlarý arasýnda yerini alacaðý bir gerçektir. Durum böyle olunca birçok sorun da otomatik olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Meslek yüksekokullarýnda karþýlaþýlan sorunlar, özellikle bazý ilçe ve beldelerdeki okullarýn alt yapýlarýnýn yeterli olmamasý, okullara yeterli öðretim elemaný saðlanamamasý, mevcut elemanlarýn da yüksek öðretimin diðer birimlerine (fakülte, yüksekokul) geçmek istemesi, meslek yüksekokullarýnýn öðrencilere yeterli sosyal ve kültürel aktiviteyi saðlayamayan yörelere açýlmasý, ki bu faktör öðretim elemanýnýn da daha merkezi bir yere gitmek istemesine yol açmaktadýr, gerçek anlamda meslek yüksekokullarý ile iþ dünyasý iliþkisinin kurulamamasý, öðretim elemanlarýnýn endüstriyel deneyimlerinin yeterince arttýrýlamamasý vb þeklinde sýralanabilir.

Meslek Yüksekokullarýndaki yeniden yapýlandýrma bu sorunlarý çözmeye yönelik olmalýdýr. Meslek Yüksekokullarý yapýlandýrýlýrken, temel olarak sanayi sektörünün gereksinim duyduðu nitelikli elemaný yetiþtiren, doðrudan uygulama aðýrlýklý, piyasa yönelik eðitim - öðretim yapan kurumlar olarak yapýlandýrýlmalý ve bu okullarda istihdam edilecek öðretim elemanlarý seçilirken bu yapýlandýrmaya katký saðlayacak elemanlar seçilmelidir.

Meslek yüksekokullarýnýn ülke kalkýnmasýnýn hýzlandýrýlmasý, istihdamýn artýrýlmasý ve ülkelerin rekabet gücünün yükseltilmesindeki öneminin kamu ve özel kesim ile sivil toplum örgütlerine iyi anlatýlmasý ve tanýtýlmasý gerekir. Ancak bu þekilde gençlerin mesleki eðitime çok daha fazla ilgi duymasý ve statüsünün yükseltilmesi mümkün olabilir. Bu gibi toplantýlar meslek yüksekokullarýnýn öneminin kamuoyuna duyurulabilmesi için bir fýrsattýr. Bu anlamda Selçuk Üniversitesi Kadýnhaný Faik Ýçil Meslek Yüksekokulumuzun organize ettiði 1. Uluslararasý 5. Ulusal Meslek Yüksekokullarý Sempozyumunun baþarýlý geçmesini temenni eder, kongrenin gerçekleþmesinde emeði geçen herkese Okul Müdürümüz Doç Dr. Osman Akandere'nin þahsýnda þükranlarýmý sunarým.

Meslek Yüksekokullarý KoordinatörüProf. Dr. Nuri Yavru

Developed countries have responded the workforce needs of industry from vocational and technical education which they form according to the dynamics of their international experiences.To increase the competitiveness power of our country in international markets in globalizing world will be possible by training qualified technical staff. For effectiveness and efficiency in education, association of cohesion and purpose is very important between industry and educational institutions.

In our country, the portion of Vocational Schools in higher education system is low. The rate of vocational schools in higher system in developed countries, varies between 40% - 60% while this ratio is around 29% for Turkey. This puts forth the fact "Natural growth area in Turkish Higher Education system is a Vocational Schools" one more time.

The fact that training qualified manpower has great contributions in cultural, social and economical development at our age which information and information technologies have gained importance can't be denied. One of the most important problems of developing and developed countries in service and industrial sectors is the lack of “qualified staff”. Mentioned staff takes part between worker and engineer, director and administrative staff. Productivity and quality have increased in service and industrial sectors with the employment of the qualified staff.

The main goal of University has occurred as to contribute to the scientific and technological studies as well as giving people the profession after the education and training. Towards these objectives, the aim of the educators is to make young people to be compatible with the environment and to be efficient and productive. In education, that young people have been aimed to be individuals who can take responsibility, have been equipped with the power of creative thinking, be able to adapt changes rapidly, can solve problems, to communicate fast and talented, apt to teamwork and co-operation, to be able adapt the technology easily. Some of the staffs defined above have taken part in industry after getting pre-license education at vocational schools of higher education.

Can vocational Schools of higher education which are established to train “qualified manpower” essentially, in other words to give vocational skills and train the student in certain vocational field perform truly its mission? Performing the targets of Vocational Schools of higher education successfully will be provided with the preparation studies towards growth and development, planning the necessary preliminary work and development of strategies to the smallest details for healthy establishment, and using the most appropriate methods and tools for realisation of specified demands.

It is a fact that many new vocational colleges will take place with the establishment of new universities in Turkish Higher Education in our country recently. In this case many problems have emerged automatically. The problems of the vocational schools are: insufficient infrastructure of the schools in districts and towns, being not able to find enough instructors, the demand of placement of the present instructors to other units of universities( faculty, higher schools), to open vocational colleges to places where there isn't and social and cultural activities, which is also the reason for lecturers want to go more central places, being not able to have exact relation between the colleges and business world, being not able to increase the industrial experience of teaching staff etc.

The re-establishment studies on Vocational Colleges should solve the problems. The Vocational Colleges should be re-established as the institutions train qualified students according to the demands of industry and market which give application based training, and the teaching staff should be chosen to contribute the new establishment.

The importance of Vocational Colleges on acceleration of country development, increasing the employment and raise the competitiveness of the country should be introduced and explained to the public and private sectors, and civil society organizations. Only in this way, more young people can be interested in vocational training and it can be possible to upgrade the status. Such meetings are opportunities to announce the importance of Vocational Colleges to people. In this sense I hope the

1st International 5th National Vocational Schools of Higher Education Symposium organised by Selcuk University Kadýnhaný Faik Ýçil Vocational School of Higher Education be successful, and I would like to thank to School Director Assoc Prof. Dr. Osman Akandere on behalf of everyone contributed to organise the congress.

Selcuk University

Vocational Schools of Higher Education Coordinator Prof. Dr. Nuri Yavru

Günümüzde bilim, teknoloji, endüstri ile mesleki ve teknik eðitim arasýnda çok yakýn iliþkiler mevcuttur. Çaðdaþ endüstri teknolojiye dayanmaktadýr; teknoloji ise bilimsel çalýþmalarýn uyulamaya konulmasýdýr. Bilimsel çalýþmalar teknolojiyi, teknoloji ise endüstride kullanýlan üretim metotlarýný ve araçlarýný etkilemektedir.

Mesleki ve Teknik eðitimin esas amacý, endüstride kullanýlan insan gücünü hazýrlamaktýr. Endüstride kullanýlan üretim metotlarý, araç ve gereçler deðiþtikçe, yetiþtirilecek insan gücünün özellikleri de deðiþmektedir. Bu bakýmdan mesleki ve teknik eðitim ile teknoloji ve bilimsel çalýþmalar arasýnda çok yakýn bir iliþki bulunmaktadýr.

Bir ülkenin kalkýnmýþlýk düzeyini belirlemede kullanýlan en önemli ölçütlerden biri, o ülkenin sahip olduðu insan kaynaðýnýn niteliðidir. Genel olarak bakýldýðýnda geliþmiþ ülkeler, ulusal kalkýnma çabalarýnýn gerektirdiði insan kaynaklarýný istenen nitelik ve nicelikte yetiþtirmiþ durumdadýr. Toplumsal kalkýnmayý gerçekleþtirebilecek nitelikli insan gücünün yetiþtirilmesi, büyük ölçüde eðitim sisteminin görevidir. Ýþte bu anlamda mesleki ve teknik eðitimin amacý, istendik davranýþlarý geliþtirmek, bilgiyi öðrenme ortamý saðlamak, teorik ve pratik alanlarda gerekli becerileri geliþtirmek olarak saptanmaktadýr.

Eðitim sistemi içinde, mesleki ve teknik eðitim, iþ dünyasý ile en yakýn iliþkisi olandýr. Endüstri, iþçiler ve iþverenlerin hatta gönüllü kuruluþlarýn da aktif rol oynadýðý bir iþbirliði ortamý oluþturulmalýdýr. Açýkça görülmektedir ki, bunlarýn katkýsý olmadan geleceðin iþ çevrelerinin ihtiyaçlarýna cevap verebilecek bir mesleki ve teknik eðitim düþünülemez. Mesleki ve teknik eðitimin ülke ekonomisine beklenen katkýyý saðlayabilmesi, istihdamda önemli rol oynayabilmesi ve kaliteli mal ve hizmet üretimi saðlanarak rekabet koþullarýna uygun davranabilmesi için mesleki ve teknik eðitim politikalarýnýn belirlenmesinde, finansal kaynaklarýn oluþturulmasýnda, standartlarýn belirlenmesi, program geliþtirme ve deðerlendirme hususlarýnda mutlaka ilgili taraflarýn katkýlarý saðlanmalýdýr.

Türkiye'de mesleki ve teknik eðitimin nitelik nicelik olarak yeterli bir düzeyde olmadýðý ve bugünkü durumundan daha ileri bir düzeye götürülmesi ihtiyacý bilinen bir gerçektir. Bunun yanýnda ülkemizin nitelikli ara elemana olan ihtiyacý had safhadadýr. Türkiye ekonomisinin üretim ve istihdamýnýn çok büyük bir bölümü küçük ve orta boy iþletmeler yani KOBÝ'ler tarafýndan gerçekleþtirilmektedir. Bu iþletmelerin çoðunda ara insan gücü istihdam edilmektedir. Ara insan gücü sayýca ne kadar fazla ve kalite olarak ne kadar yüksek olursa, Türk sanayisi de o ölçüde rekabet edebilir ve dünya pazarlarýndaki payýný artýrabilir konumda olacaktýr.

Geçmiþte uygulamaya konulan bütün kalkýnma planlarýnda, ara insan gücü ihtiyacý sürekli olarak ortaya konmuþtur. Günümüzde de ara insan gücüne duyulan bu ihtiyacýn daha fazla bir þekilde ortaya konmaya devam edildiðini görüyoruz. Türkiye'nin Dünya ile rekabet edebilmesi için, endüstrinin çok iyi yetiþmiþ, problem çözen, üreten ve kendini sürekli yenileyen, kýsacasý sürekli eðitim sürecini yaþayan nitelikli ara insan gücüne ihtiyacý vardýr.

Gerçektende ülkemiz ekonomisinin geliþmesi, yüksek kalitede insan gücüne sahip olmasýna baðlýdýr.. Ekonomik ve teknolojik geliþmenin en önemli unsurlarýndan birisi olan nitelikli insan gücünün yetiþtirilmesi, mesleki ve teknik eðitim kurumlarýna büyük görev ve sorumluluk yüklemektedir. Sanayileþme sürecinde çok önemli mesafeler kat eden ülkemizde, biliþim teknolojilerinin çað atlayýcý etkileri de göz önüne alýndýðýnda, üretim ve hizmet endüstrilerindeki teknolojik geliþmelere, talebe uygun mesleki ve teknik eðitim becerileri ile donatýlmýþ, nitelikli insan gücüne olan ihtiyaç sürekli olarak artmaktadýr. Ara insan gücü sayýca ne kadar fazla ve kalite olarak ne kadar yüksek olursa, Türk sanayisi de o ölçüde rekabet edebilir ve dünya pazarlarýndaki payýný artýrabilir konumda olacaktýr.

Günümüzde Dünya pazarýnýn en önemli belirleyici unsurlarýnýn baþýnda rekabet gelmektedir. Rekabet unsurundan yoksun bir ekonominin baþarýlý olabilmesi mümkün gözükmemektedir. Bugün Türk ekonomisi geliþimini büyük bir hýzla sürdürmektedir. Dünya ekonomisi ise her geçen gün büyümekte ve küreselleþmektedir. Türk ekonomisinin geliþmiþ ülkelerle rekabet edebilmesi için, mesleki ve teknik alanýnda iyi eðitim almýþ, teknolojiyi özümsemiþ ve bunu bir yaþam tarzý olarak kabul etmiþ bir insan gücünün varlýðý ile mümkün olabilir. Özellikle teknolojinin çok çabuk eskidiði ve yeni teknolojilerin ortaya çýktýðý bu dönemde bu husus daha da önem kazanmaktadýr.

Bu nedenle deðiþen ve geliþen ekonomik yapýdan en iyi þekilde yararlanabilmek için mesleki ve teknik eðitimime önem verilmesi gerekmektedir.

Ülkemizde sanayi ve hizmet sektörüne istenilen kalitede ara elemanlarýný “Meslek Yüksekokullarý” yetiþtirmektedir.

Bu amaç doðrultusunda Meslek Yüksekokullarý'nýn sorunlarýnýn tartýþýlmasý ve çözüm önerilerinin geliþtirilmesi ile bu okullarda görev yapan akademik personelin bilimsel araþtýrma ve çalýþmalarýnýn, sanayi ve hizmet sektörüne duyurulmasýnda önemli bir adým olarak düþündüðümüz Meslek Yüksekokullarý sempozyumu aracýlýðýyla bilim ve kültür dünyasýnýn deðerli bireylerinin bilimsel bir düzlemde bir araya getirilerek araþtýrmalarýn paylaþýma sunulmasý düþünülmektedir.

“Mesleki ve Teknik Eðitimde Fýrsatlar ve Gelecek” alt baþlýðý ile düzenlediðimiz bu sempozyum vasýtasý ile;

“a) Mesleki ve teknik eðitim ve öðretimin güçlendirilmesine dikkatleri çekmek.

b) Mesleki ve teknik eðitimin modernizasyonun gerekliliði konusunda kamuoyu oluþturmak

c) Mesleki Yeterlilik Sisteminin desteklenmesi gerektiðini dikkatlere sunmak

d) Hayat Boyu Öðrenmenin desteklenmesini saðlamak

e) Meslek Yüksekokullarýnýn desteklenmesinin önemini vurgulamak

f) Akademik personelin bilimsel araþtýrma ve çalýþmalarýnýn, sanayi ve hizmet sektörüne duyurulmasýný saðlamak.

g) Mesleki eðitim alanýnda yapýlmýþ araþtýrmalarýn bir araya getirilmesi ve bu çalýþmalarýn yeni araþtýrmalara ýþýk tutmasý” hedeflenmiþtir.

Doç. Dr. Osman AKANDERE

Selçuk Üniversitesi Kadýnhaný Faik Ýçil Meslek Yüksekokulu Müdürü Sempozyum Baþkaný

Nowadays, there is a close relationship between science, technology, industry and the vocational and technical education. Contemporary technology is based on industry and technology is the application of scientific studies. Technological researches affect technology and technology affects the production methods and tools used in industry.

The basic aim of vocational and technical education is to prepare the manpower used in industry. As the production methods vehicles and equipment used in industry change, the features of manpower that is to be trained also change. In this sense, there is a close relationship between the vocational and technical education and technology and scientific studies.

One of the most important criteria used in determining the level of a country's development is the qualification of the human resources that the country has. Generally, the developed countries have already trained the desired human resources in quality and quantity that national development efforts required. To educate the qualified manpower is mainly the duty of the education system. In this sense, the objectives of vocational and technical training are to develop the conscious behaviours, to provide the learning environment, to develop the theoretical and practical skills.

Vocational and technical education has the closest relationship with business world in the education system. A collaborative environment should be created which industry, workers and employers and even volunteer organisations play an active role in. It is obvious that without their contribution vocational and technical education can't be considered to respond to the needs of tomorrow's business circle. In order to provide the expected contribution of the vocational and technical education to the country's economy, to play an important role on employment, to behave suitable to the competitive conditions by producing quality of goods and services, the contribution of the related parts should be provided on the issues of determining the vocational and technical education programs and standards, generating the financial resources, and development and evaluation of programs.

It is a fact that the vocational and technical education in Turkey is an inadequate level of quality and quantity, and its current situation needs to be taken further level is known. Besides, the need of the qualified middle level staff is in extreme level. The large part of the production and employment of Turkey's economy are carried out by Small and Medium Sized Enterprises. Most of these enterprises are employed middle level manpower. The more middle level manpower in quality and quantity we have, the more the Turkish industry can compete in international markets and increase its portion.

In the past, all development plans put into practice put forth the need of qualified middle level manpower constantly. Nowadays, the demand of qualified middle level staff is still going on. The industry of Turkey needs well educated middle level staff that can solve problem, renew themselves, lives continuous training process in order to compete with world.

The development of the economy of our country depends on having high-quality manpower. Vocational and technical education institutions have an important duty and responsibility on educating the qualified manpower which is one of the most important factors of economic and technological development. In our country which goes very important distance in industrialization process, when the modernizing effect of the information technologies are considered, the need of qualified manpower that equipped with demanded vocational and the technical skills appropriate to technological development in production and service industry has increased. The more middle level manpower in quality and quantity we have, the more the Turkish industry can compete in international markets and increase its portion.

Today the most important determining factor in the world market is competition. It is not seem to be impossible for an economy lack of competition become successful. Today, the Turkish economy has been continuing its development. The world economy has been growing and globalising. In order to compete with developed countries, Turkey needs well educated manpower in vocational and technical fields that digest technology and accept it as a life style. This issue become very important especially new technologies are emerged and old technologies become old fashioned.

Therefore, vocational and technical training should be given importance to benefit the changing economic structure in best way.

"Vocational Schools of Higher Education" has educated the desired middle level staff for industrial and service sectors in our country.

Towards this objective, the valuable people of science and culture world has been taught to be met on a scientific platform and share their investigations by means of the Vocational Schools of Higher Education Symposium by discussing the problems of Vocational Schools of Higher Education and developing the solution proposals and to announce the scientific investigations and studies done by the academic staff of these schools to industry and service.

By means of the symposium held under the sub-title of “Opportunities and Future on Vocational and technical Education in the light of Global Developments”;

“a) To draw attention to strengthen the vocational and technical training and education

b) To mould public opinion about the necessity of modernization of vocational and technical education. c) To present the necessity of supporting Vocational Qualification System

d) To provide the support lifelong learning

e) To emphasize supporting Vocational Higher Schools

f) To announce the scientific research and studies of the academic staff to the industry and service sectors

g) To gather the researches done on the field of education and to light the new researches”

are aimed.

Assoc. Prof. Dr. Osman AKANDERE Director of Selcuk University Kadýnhaný Faik Ýçil

Vocational School of Higher Education

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3144

TERMAL TURİZM VE “KONYA ILGIN KAPLICALARI”

TERMAL TURİZM POTANSİYELİ

TERMAL TOURISM AND THE TOURISM POTENTIAL OF THE

“KONYA ILGIN HOT SPRINGS”

Mahmut TEKİN1 Gamze İLKER T.2

ABSTRACT

Health tourism is the traveling activity performed by people who are searching the health and the cure. Instead of the general health services, the search of cure includes cosmetic/esthetic operations, complemental/alternative treatments and the treatments with water resources that have healing features. Health tourism has three types: medical health tourism, thermal tourism and spa-wellness tourism. Thermal tourism is a type of health tourism, performed to benefit from thermal water sources. Turkey is one of the best seven countries famous for its rich thermal water sources and called as “hot springs paradise” with its more than 1000 sources whose temperature vary between 20-110 oC and flow rate is between 2-500 liters/sec.

With this study, besides the thermal tourism potential of our country, “Konya-Ilgın Hot Springs” will be investigated in terms of; transportation opportunities, infrastructure/superstructure conditions, characteristics of water sources, accommodation opportunities and capacities. As a result of this investigation the place of “Konya-Ilgın Hot Springs” in the thermal tourism potential of Turkey will be determined and the suggestions will be given to improve the region’s tourism potential.

Key Words: Health Tourism, Thermal Tourism, Hot Springs

ÖZET

Sağlık turizmi geniş anlamda insanların sağlık ve şifa bulmak amacıyla seyahat faaliyetinde bulunmalarıdır. Buradaki şifa bulma ihtiyacı geleneksel sağlık hizmetlerinin yanı sıra; kozmetik/estetik operasyonları, tamamlayıcı/alternatif tedavileri ve iyileştirici özelliği bulunan su kaynaklarıyla tedaviyi kapsar. Sağlık turizminin çeşitlerine bakıldığında: medikal sağlık turizmi, termal turizm ve spa-wellness özellikli sağlık turizmi karşımıza çıkmaktadır. Termal turizm, termal su kaynaklarından yararlanmak amacıyla gerçekleştirilen sağlık turizmi çeşididir. Ülkemiz sıcaklıkları 20-110 derece, debileri 2-500

1 Prof. Dr. S.Ü. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, [email protected] 2 Öğr. Gör. S.Ü. Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, [email protected]

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3145

l/sn arasında değişen 1000’in üzerinde kaynağıyla “kaplıca cenneti” olarak ifade edilmekte ve kaynak zenginliği açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer almaktadır. Bu çalışma ile ülkemiz termal turizm potansiyeli incelenecek ayrıca “Konya Ilgın Kaplıcaları”; ulaşım olanakları, sularının özellikleri, termal konaklama tesisleri ve yatak kapasiteleri açısından incelenerek Ilgın Kaplıcaları’nın ülkemiz termal turizm potansiyelindeki yeri tespit edilecek ve bölge termal turizmi açısından önerilerde bulunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sağlık Turizmi, Termal Turizm, Kaplıca

1. TERMAL TURİZM, GENEL KAVRAMLAR, TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DAKİ MEVCUT DURUM 1.1. Termal Turizm Sağlık turizmi çok kapsamlı bir konu olup, önemli bir alternatif turizm faaliyetidir.3 Dünyada yaşanan küreselleşme süreci, ülke sağlık sistemlerinde yaşanan problemler, tüketicilerin bilinçlenmesi ve turizm sektörünün gelişmesi, ülkelerin sağlık hizmetlerinin maliyetlerini düşürmek için yeni arayışlara yönelmelerine sebep olmuştur. Bunun bir neticesi olarak da sağlık hizmetinin daha ekonomik ve kaliteli alınabilmesi için ülkelerarası hasta hareketliliği artmıştır.4 Kişilerin sağlık amacıyla turizm faaliyetlerine katılmaları5 olarak tanımlanan sağlık turizmi, ülkemizde termal turizm olarak algılanmaktadır. Hâlbuki termal turizm sağlık turizminin bir alt grubudur.6 Sağlık turizminin termal turizm dışında; medikal turizm, spa-wellness özellikli turizm, yaşlı ve engelli turizmi gibi yan dalları mevcuttur.7 Sağlık turizminin bir alt dalı olan termal turizm ya da diğer adı ile termalizm, soğuk ve sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve dış tatbiklerle kullanımı için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını kapsayan bir turizm çeşididir.8 Kür ve tedavi amacı ile belirli bir zaman için yer değiştiren insanlar, gittikleri yerlerde konaklama, beslenme, kür ve tedavi uygulaması, dinlenme ve eğlenme gereksinimlerini karşılayacak alt-üst yapı tesislerine gerek duymaktadırlar. Ekonominin arz ve talep kuralı içinde işlerlik kazanan bu olay termal turizm olarak adlandırılmış ve günümüzde önemli bir turizm türünü oluşturmuştur.9 Halk arasında “şifalı sular” olarak tanımlanan su kaynaklarından içilenler içme ve içmece, dış tatbiklerde kullanılanlar ise ılıca, girme, çermik, hamam, kaynarca, ılısu gibi isimlerle anılırlar. Turizmde ise “kaplıca merkezi” veya “termal merkez” olarak adlandırılırlar.10 Termal kür ve tedavi zamanlarının tüm yıl boyu sürdürülebilmesi, turizm sektörüne ayrı bir çekicilik kazandırmaktadır.11 3 Dursun Aydın, “Türkiye'deki Medikal Turizminin Geleceği”, http://www.saglikturizmi.org.tr/makale2.html 4 Filiz Çevirme, “Global Ekonomik Kriz Sağlık Turizminin Önemini Arttırıyor”, Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Kasım-Aralık 2008, Yıl 1 Sayı 6, s:9. 5 Ömer Akat, Turizm İşletmeciliği, Ekin Kitapevi, Bursa, 2000, s:18. 6 Dursun Aydın, “Türkiye’de Sağlık Turizmi ve Ortadoğu’daki Yeri”, Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Eylül-Ekim 2008, Yıl 1, Sayı 5, s:7. 7 http://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=3180, 18.02.09, Filiz Çevirme, “Global Ekonomik Kriz Sağlık Turizminin Önemini Arttırıyor”, Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Kasım-Aralık 2008, Yıl 1 Sayı 6, s:9., Dursun Aydın, “Türkiye’de Sağlık Turizmi ve Ortadoğu’daki Yeri”, Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Eylül-Ekim 2008, Yıl 1, Sayı 5, s:7., Dursun Aydın, “Türkiye'deki Medikal Turizminin Geleceği”, http://www.saglikturizmi.org.tr/makale2.html, 18.02.09 8 Suna Doğaner, Türkiye Turizm Coğrafyası, Çantay Kitabevi, İstanbul, 2001. s:74. 9 TUNÇ Azize, SAÇ Firuzan, Genel Turizm, Detay Yayınevi, Ankara, 1998, s:22. 10 Doğaner, a.g.e., s:74 11 Tunç, Saç, a.g.e., s:22

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3146

Termal turizm; Termomineral su banyosu, içme, inhalasyon, çamur banyosu gibi çeşitli türdeki yöntemlerin yanında iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon, egzersiz, psikoterapi, diyet gibi destek tedavilerinin birleştirilmesi ile yapılan kür (tedavi) uygulamaları yanı sıra termal suların eğlence ve rekreasyon amaçlı kullanımı ile meydana gelir.12 Termal kaynak sularıyla tedavi; termal su, termal tedavi teknikleri, destek tedaviler, psikoterapi gibi kavramları kapsayan çok fonksiyonlu bir tedavi yöntemidir.13 Bilimsel temellere dayanan doğal bir tedavi yöntemi olan termal tedavi benzer sağlık sorunlarına sahip hastaları belirli bir mekânda bir araya getirerek 2 ya da 3 haftalık bir zaman diliminde uygulanır.14 Termal kürler ve uzun tedavilerden oluşan geleneksel termal tedavi amaçlı turizm 19. yüzyılda popüler olmaya başlamıştır. Günümüz modern turizm anlayışında ise termal ve spa merkezlerinin popülaritesi artmaktadır. Bu merkezlerdeki termal suyun tedavi edici özellikleri merkezlere olan talebi yönlendiren önemli bir kıstastır.15 Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, değişen dünya görüşü ile beraber yaşam kalitesine verilen önem de artmıştır. İnsan sağlının korunmasında doğal kaynakların kullanılmasına öncelik verilmesiyle, doğal tedavi unsuru olan termal suların kullanılması büyük önem kazanmaktadır. 2000’li yıllarda nüfusun % 17’si 65 yaşın üzerinde olan Avrupa’da, bu oranın 2025 yılında % 20’ye yükseleceği tahmin edilmektedir. Özellikle alım gücü daha yüksek olan ve 3.kuşak olarak tabir edilen 50 yaş ve üstü insanlar, sağlıkta önleyici tedavi ve zinde kalma isteği ile sürekli artan yüksek kaliteli termal turizm olanaklarına yönelik talep oluşturmaktadır.16 Türkiye’de sağlık turizmine konu olan tesislerden termal kaynak işletmelerinin önemli bir bölümü İl Özel İdareleri ve yerel yönetimler tarafından işletilmektedir. Kaplıca ya da ılıca olarak faaliyet gösteren bu işletmelerin birçoğu nitelikli hizmet verememektedir. Bu gereksinimden hareketler, devletçe sağlık tesisi yatırımlarının teşvik edildiği görülmektedir.17 Yeterli potansiyele sahip olan ülkemizde, termal turizmin geliştirilmesi için yapılan çalışmaların ivme kazanması gerekliliği kaçınılmazdır. 1.2. Şifalı Sularla İlgili Bazı Tanımlar Yer yüzeyinde topraktan kaynayan ve çeşitli hastalıkların tedavisinde yararlanılan, kaynak suları Şifalı Sular olarak tanımlanır. Şifalı sular, sıcaklık derecelerine göre banyo ve içme şeklinde kullanılır. Bunun yanı sıra, hem içme hem de banyo suretiyle yararlanılan şifalı sular da vardır. Şifalı sularla ilgili tanımlar şöyledir:18 Kaynarca: Şifalı suların yeryüzüne çıktığı kaynağa verilmiş addır. Ilıca: Üzeri açık olan ve banyo yapmak üzere faydalanılan şifalı sıcak sulara ılıca denmektedir. Genellikle şifalı suyun toplanmasından veya bir gölcükten oluşur. Çoğunlukla kaynak yerinde teşekkül eden havuzların tabanları ağaç veya taş döşenmek ve

12 http://www.kultur.gov.tr, 23.02.09 13 Bernard Graber-Duvernay, “Évaluation Des Thérapeutiques Nonmédicamenteuses : l’Exemple du Thermalisme”, La Presse Thermale et Climatique, Paris, 2003, s:99 14 Christian-François Roques, “Thermalisme Sanitaire tt Thermalisme Social”, La Presse Thermale et Climatique, Paris, 2003, s:15-16 15 Várhelyi Tamas, “The Importance of Brands and Marketing In Spas, Medical, Golf and Wine Tourism”, 4th Aspects and Visions of Applied Economics and Informatics, Hungary, 2009, s:1 16 Gökhan Özok, “Türkiye’de Termal Turizm Yatırımları”, Sağlık Turizmi Bülteni, Kasım - Aralık 2008, yıl 1, sayı 6, s:16-20 17 Tunç, Saç, a.g.e., s:23 18 Mehmet Şimşek, Şifalı Sulara Yolculuk–Kaplıcalar-İçmeler, 2.Basım, İnkılâp Kitapevi, İstanbul, 2003, s:27

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3147

ızgaralı bir şekle sokulmak, çevrelerine alçak duvarlar örülmek suretiyle kullanılır bir duruma getirilir. Kaplıca: Şifalı sulardan yararlanmak üzere, kaynarcaların çevresinde kurulan hamam ve tesisler, genel olarak kaplıca olarak adlandırılır. Spa: Spa Latince "Salus Per Aquam" teriminin baş harflerinden oluşuyor. "Su ile gelen iyilik" anlamına gelen bu terim, Roma döneminden beri termal ya da deniz suyunun ağırlıklı olarak kullanıldığı vücut bakımı ve tedavileri için kullanılıyor. Kür: Tedavi amaçlı olarak termal kaynaklar, deniz suyu ve iklim olanaklarından belirli kurallara uyularak tedavi etkeninin belli dozda, seri halde, düzenli aralıklarla, belli sürelerle tekrarlanarak verilmesi ile uygulanan tedavi yöntemidir.19 1.3. Türkiye’de Termal Turizmin Gelişimi Ülkemiz toprakları üzerinde kaplıcaların sağlık ve tedavi amaçlı kullanım geçmişi bin yıllara kadar uzanan ve halen süregelen bir gelenektir. Aslında bu gelenek neredeyse bütün uygarlıklarda var olmuştur.20 Anadolu’da yaşayan ve devlet kuran ilk çağ topluluklarından Hititler, Frigler ve Helenlerin şifalı su kaynaklarından yararlandıkları bilinmektedir. O çağlarda insanların kaplıcalardan sağlık amacıyla yararlandığı anlaşılmaktadır. Anadolu’da kaplıcaların gerçek anlamda sağlık amacıyla kullanılmaya başlanması, Romalılar devrine rastlamaktadır. Ağrılı, sızılı hastaların, özellikle savaşlarda yaralanan, yorgun düşen askerlerin termal sulara girerek yaralarının daha çabuk kapandığını, kısa sürede yorgunluklarını giderdiklerini gördüklerinden, Romalılar termal kaynaklar üzerinde büyük tesisler kurmuşlardır. Bizanslılar, Romalılardan aldıkları kaplıca geleneğini sürdürmüştür.21 Mineral sular genellikle fay hatlarına bağlı olarak çıktığından depremlerden çok fazla hasar gören fakat yerini değiştirmeyen kaplıca kalıntılarından günümüze, en eski Roma ve Bizans Dönemine ait olanlardan bir kısmı kalabilmiştir. Hierapolis (Pamukkale) ve Alexandria Troas (Kestanbolu) hamam kalıntıları Roma; Yalova-Kurşunlu hamamı ise Bizans Dönemine kalıntılardır. Bu dönemlerde kaplıcaların, tedavi ve spor amacıyla çevre ve diğer şehirlerden gelen taleple çok yoğun kullanılmalarından dolayı, kaplıca turizmi Anadolu’da en eski turizm çeşidi olarak kabul edilebilir. Şifalı sular Ortaçağda ise din ve siyasetin etkisi altında kalmış ve gelişme gösterememiştir.22 XI. yüzyılda Selçuklular ile Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdıkları geleneksel kültür değerleri içerisinde “yıkanma” ve “temizlik” işlevleri önemli bir yer tutmuştur. Ayrıca Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerin neticesinde İslam dininin temizliğe önem veren değerleri, Anadolu’daki termal su kaynakları ile bir araya gelince “Türk hamamı” sentezi ortaya çıkmıştır. “Türk hamamı” tipindeki kurnalı yıkanma yerleri ve yanında tedavi amaçlı kaplıcanın büyük havuz tekniği, Avrupa’ya kadar yayılmıştır.23 Osmanlılar, Selçuklulardan kalan kaplıcaları yeniden düzenlemiş, yeni kaplıca tesisleri meydana getirmiştir. Ayrıca Helen-Roma dünyasının kurduğu balneoloji bilimini daha da ileri götürmüşlerdir. ”Banyo” fikrinin ve uygulamasının Avrupa’da tek sahibinin Türkler olduğu XVII. yüzyıla ait kaynaklarda yer almaktadır.24 19 http://www.kultur.gov.tr, 23.02.09 20 M. Zeki Karagülle, B. Mahmut Doğan, Kaplıca Tıbbı ve Türkiye Kaplıca Rehberi, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul, 2002, s:1 21 Nazmi Kozak, Termal Turizmi Müşteri Profilini Belirleme Aracı Olarak Tüketici Araştırmaları: İç Turizme Yönelik Bir Uygulama, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 1996, s:50-52 22 Doğaner, a.g.e., s:75 23 Kozak, a.g.e., s:52-53 24 Kozak, a.g.e., s:53-54

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3148

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde kaplıca turizminin başlamasında Atatürk‘ün girişimlerinin büyük rolü olmuştur. Atatürk, Çekirge (Bursa) Kaplıcası’ndan tıbbi açıdan yararlanılması için 1928 yılında Bursa Kaplıcaları Anonim Şirketi’nin kurulmasını istemiş ve şirket bu sayede kurulmuştur. Atatürk aynı zamanda, Yalova’nın örnek bir su şehri durumuna getirilmesini istemiş, bu istek doğrultusunda 1936 yılında termal otelin inşasına başlanmıştır. 19. yüzyılda bataklık haline gelen Tuzla içmeleri (İstanbul), Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün isteğiyle otel, park ve bahçelere kavuşmuştur. Atatürk’ün isteğiyle 1938 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde kurulan “Hidro-Klimatoloji Kürsüsü” kaplıca hekimliğinin Türkiye’deki temelini oluşturmuştur.25 Ülkemizde Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan ve bir önceki dönemin izlerini taşıyan kaplıca tesisleri ile günümüzde oluşturulan modern tesislerin aynı topraklar üzerinde bulunması ve halen birlikte kullanıyor olması mistik bir atmosfer ortamı oluşturmaktadır.26 1.4. Dünyada Termal Turizm Termal turizm günümüzde tüm kıtalarda; daha çok Güney, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Asya, Japonya, Çin, Türkî Cumhuriyetleri, Güney Amerika (Arjantin, Meksika, Kolombiya) ve Kuzey Afrika (Fas, Tunus) ülkelerinde yaygınlığını korumaktadır. Ancak, ülkemizin de içinde bulunduğu birçok ülkede kaplıca tedavisinin geleneksel ve ampirik niteliği pek değişmezken, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya, İsrail gibi ülkelerde kaplıca tedavisi yüksek bir kalite standardına ulaşmıştır. Almanya’da kaplıca ve kür tıbbı, prevensiyon, terapi ve rehabilitasyon alanlarında büyük ve önemli bir sağlık sektörü konumundadır.27 Dünya'da çeşitli ülkeler termal turizmin insan sağliğinda önemli bir yeri olduğunun bilincinden hareketle bu konuya önem vermektedirler. Termal turizm amaçli olarak senede almanya ve macaristan'a 10 milyon kişi, rusya'ya 8 milyon kişi, fransa'ya yaklaşik 1 milyon, isviçre'ye 800 bin kişi gitmektedir. Avrupa'da çok sayida tedavi edici kaplica merkezi mevcuttur. Almanya, fransa, isviçre, italya, yunanistan, rusya, macaristan ve çek cumhuriyeti gibi ülkeler başta gelmektedir. 263 adet resmi belgeli termal merkez bulunan almanya'da tesislerin toplam yatak kapasitesi 750.000'dir. Çek cumhuriyeti ve slovakya'da son yillarda gelişmiş kaplica merkezleri kurulmuştur. İki ülkede toplam 60 termal merkez bulunmakta olup senede 500.000'e yakin hastaya tedavi hizmetleri verilmektedir. Ayrica, fransa'da 104, ispanya'da 128 ve italya'da ise 360 civarinda termal tesis bulunmaktadir. Rusya'da da çok sayida kür merkezi bulunmakta olduğu ve yilda 8 milyon turistin geldiği belirtilmektedir. Japonya'da ise 1500 adet kaplicada 100 milyon geceleme kapasiteli termal turizm yapilmaktadir.28 Termal Turizmin Önemi Bireylerin daha sağlıklı hatta daha genç olabilmek konusundaki bilincinin ve insanların beden sağlıkları ve fiziksel görünümleriyle ilgili kaygılarının arttığı günümüzde sağlık turizmi ve termal turizmin önemi artmaktadır.29

25 Doğaner, a.g.e., s:75 26 Özok, a.g.m., s:18 27 Karagülle, Doğan, a.g.e., s:1 28 HTTP://WWW.KULTUR.GOV.TR, 23.02.09 29 Adília Ramos, Rossana Santos, “The Quality and Innovation in Thermal Tourism Destinations”, www.esade.edu/cedit2007/pdfs/papers/pdf13.pdf, s:3

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3149

Sanayileşme ve kentleşme sonucu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan çevre sorunları, insan sağlığını bozan ve işgücü verimini azaltan bir yaşama ortamına neden olmaktadır. Beslenme bozuklukları ve sinirsel yoğunlukları arttıran bu ortamın yarattığı sorunları gidermek amacıyla; kaplıca, içme suyu gibi doğal kaynak değerlerinden yararlanma yolları aranmıştır. Başlangıçta halk sağlığını ve işgücü verimini korumak amacıyla sürdürülen bu çalışmalar, sonraları iç ve dış turizm olayı ile bütünleşen sağlık turizmine temel teşkil eden kaplıca, deniz ve iklim kürleri gibi uygulamalara dönüşmüştür.30 Yalnızca halk sağlığı yönünden ele alındığında dahi işgücü verimliliğini arttırıcı özelliği ile termal turizm, turizm boyutunun yanı sıra ülkemiz için ekonomik ve sosyal açıdan son derece önemlidir.31 Kaplıca ve içme suyu kaynaklarından yararlanmak için yapılan termal turizm uzun bir konaklama süresini gerektirmektedir. Termal turizmin bu özelliği işletme ve ülke bazında ekonomik katkının artmasına neden olmaktadır. Tükenmez bir doğal kaynak özelliği gösteren kaplıcalardan öncelikle iç turizm açısından yararlanılmalıdır. Ayrıca termal turizm, turizm gelişme bölgelerinde, turizm mevsiminin uzamasını sağlayabilir. Bunun dışında termal turizm, turizm çeşitliliğini de arttırarak Türk turizmine katkıda bulunabilir.32 Gerek tedavi gerekse zinde kalma ihtiyacında yaşlanan Avrupa nüfusunun, daha fazla termal kür gereksinimi ortaya çıkmaktadır. İklim avantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde bu talep daha yoğundur. Coğrafi yakınlık faktörü göz önünde bulundurulduğunda, Ortadoğu ülkeleri için Türkiye önemli bir termal destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır. Ayrıca gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle, hastaların tedavi giderlerini azaltmak amacıyla, sağlık hizmetlerinin daha düşük maliyetli ülkelerden temin edilmesi eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavi için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı almaları, ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.33 Termal turizmin sağladığı olanaklardan bazıları ise şöyle sıralanabilir;34 12 ay turizm yapma imkânı, tesislerde yüksek doluluk oranına ulaşılması, yüksek istihdam oluşturulması, diğer alternatif turizm türleri ile kolay entegrasyon oluşturarak bölgesel dengeli turizm gelişmesinin sağlanması, termal tesislerde insan sağlığını iyileştirici aktivitelerin yanı sıra sağlıklı-zinde insan yaratma, eğlence ve dinlenme olanaklarının da bulunması, kür merkezi (tedavi) entegrasyonuna sahip tesislerin maliyetini çabuk geri ödeyen karlı ve rekabet gücüne sahip yatırımlar olmasıdır. 2. ILGIN İLÇESİ’NİN TERMAL TURİZM POTANSİYELİ 2.1. Coğrafi Konumu Ilgın, İç Anadolu bölgesinin güney batısında yer alan Konya iline bağlı bir ilçedir. İlçe merkezi, Konya'dan 87km kuzey batıda, geniş bir ova üzerine, 1029 rakımda kurulmuştur. 30 Tunç, Saç, a.g.e., s:21 31 Tunç, Saç, a.g.e., s:23 32 Akat, a.g.e., s:19 33 Özok, a.g.m., s:16-20 34 http://www.kultur.gov.tr, 23.02.09

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3150

Ilgın'ın doğusunda Kadınhanı, batısında Akşehir, Doğanhisar, Tuzlukçu, Kuzeyinde Yunak, güneyinde Derbent, Beyşehir, Hüyük ilçeleri yer almaktadır. İlçenin jeolojik yapısını kalker tabakalar ve dağlık bölgelerde linyit damarları oluşturmaktadır. Ayrıca ilçede bulunan sıcak su kaynağı da jeolojik açıdan ayrı bir önem taşımaktadır. Sağlık turizmine yönelik Roma devrinden kalan kaplıca ve içmelerin bulunduğu ilçede, tarihi camiiler ve bedesten vardır.35 2.2. Ulaşım Ilgın, önemli kara ve demiryolları üzerine kurulmuştur. Tarihte bu ulaşım yolları ipek yolu uzantısıdır. 1896 yılında yapılan demiryolunun Ilgın'ın gelişmesinde önemi büyüktür. Ilgın'ın merkezinden geçen Konya - İstanbul, Konya - İzmir yolu Ilgın'ın ulaşımını canlı kılmaktadır. Ilgın Konya'ya 87km uzaklıktadır. Komşu ilçelere olan uzaklıklar ise şöyledir; Akşehir 46km, Beyşehir 88km, Kadınhanı 28km, Sarayönü 50km, Doğanhisar 36km, Yunak 106km. Ilgın-Ankara arası da 318km’dir.36 2.3. İklimi ve Bitki Örtüsü İlçenin denizden yüksekliği 1030m’dir. İç Anadolu bölgesinde bulunması itibariyle Karasal (Step) iklim hüküm sürer. Bitki örtüsü tipik İç Anadolu bitkisi örtüsü olan bozkırlardır. İlçenin güneyinde yer alan Sultan dağlarının uzantısı Kembos, Beykonak, Bulcuk, Çiğil, Dığrak, Gökbudak ve Balkı dağlarında ormanlık alanlara rastlamak mümkündür. 12.000 hektarlık orman arazisi Ilgın Orman İşletme Müdürlüğü denetimi ve gözetimindedir. 20.900 hektarlık alanı çayır ve meralar, 127.344 hektarlık bir alanında kültür arazisi kaplamaktadır.37 2.4. İlçe Turizmine Genel Bir Bakış Ilgın'ın turistik değeri zengin doğal yapısından ve işlek bir ticaret yolu üzerinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ilgın Kaplıcaları, ormanları, göl ve göletleri ile her türlü turizme açıktır. Ayrıca ilçe tarihi değeri olan eserleri ile de yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekmektedir. Bulcuk Göleti ve Ormanı, Balkı Boğazı, Çatak Asmalı Pınar, Aşağı Çiğil Taşdelen Suyu ve Ormanı, Ilgın Gölü çevresi, Hamamdağı, Mahmuthisar ve Beykonak Yaylaları Ilgın'ın mesire yerleridir.38 İlçe doğal güzellikleri ve mesire yerleri yönünden oldukça zengindir. Ilgın gölü çevresinde Jandarma Dinlenme Parkı, Kaplıca çay bahçeleri, ilçe merkezinde bir park, orman içlerinde pek çok dinlenme yerleri vardır. Orman, göl ve meralarda; yaban domuzu, keklik, tavşan, kurt, tilki, porsuk, bıldırcın, yaban ördeği, yaban kazı, üveyik gibi av hayvanları bulunmaktadır. Bölgede kara avcılığı kanunu esaslarına göre av yapılmaktadır. Ayrıca Mahmuthisar, Beykonak, Ormanözü köylerinde alabalık üretimi mevcuttur.39

35 Ilgın Hizmet Birliği, Geçmişten Günümüze Bütün Yönleriyle Ilgın, Ardıçlı Form Matbaacılık, Ilgın, 2001, s:3 36 a.g.e. s:11 37 a.g.e. s:10, Konya Valiliği, 1984 Sonrası Konya, Dönmez Ofset, Ankara, 1988, s:441 38 http://www.ilginkaplicalari.gen.tr, 02.04.09 39 a.g.k.

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3151

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2634/4957 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan edilmiş ve halen yürürlükte bulunan 65 adet Turizm Merkezi bulunmaktadır.40 Konya Ilgın Termal Turizm Merkezi bunların içinde yer almaktadır. 2.5. YATIRIM OLANAKLARI KONYA ILGIN KAPLICA ALANI TURIZM TEŞVIK KANUNU UYARINCA “TURIZM MERKEZI” ILAN EDILMEMIŞTIR. ALANDA TURIZM YATIRIMI YAPMAK ISTEYEN YATIRIMCILARIN ILGIN BELEDIYE BAŞKANLIĞI’NA BAŞVURMALARI GEREKMEKTEDIR.41 2.6. Ilgın Kaplıcalarının Yeri ve Bugünkü Durumu Ilgın Belediyesine ait olan Termal Kaplıcalar, ilçe merkezinde halk dilinde hamam dağı olarak bilinen dağın doğu eteğinde, İlçe merkezinin 2.5km batısında, Ilgın-Akşehir asfaltı üzerindedir. Ilgın Kaplıcaları 31.07.1974 Tarih ve 36 Nolu Sağlık Bakanlığınca verilmiş İşletme Ruhsatı ile çalışmakta iken 2001 yılında çıkarılan yeni Kaplıcalar yönetmeliğine göre Ruhsat yenileme işlemleri için dosya tamamlanarak Sağlık Bakanlığınca 12.07.2004 tarih ve 17 No’lu yeni kaplıca ruhsatı almıştır.42 2.7. Ilgın Kaplıcalarının Tarihi İngiliz coğrafyacısı “Hamilton” 1842’de yayınladığı Türkiye’de yapılmış bir çalışmasında Ilgın’ın tanınmış bir ılıca olduğunu ve kaynaklarından çok eski zamanlardan beri faydalanıldığını ifade etmiştir. “Harles” 1846’da Berlinde yayınlanmış “şifalı kaynaklar ve kür hamamları” adlı kitabında Ilgın ilçesinin eski “Tiberiopolis” şehri üzerinde kurulduğunu ve kaynaklarının çok şifalı etkilerinin olduğunu yazmaktadır. “Katip Çelebi” de Cihanname’sinde Ilgın’ın bir germabesi (ılıcası) olduğunu, Alaeddin’in bunun üzerine bir taş kubbe ile bir yıkanma yeri yaptırdığını, içerisinde bir havuz olduğunu, iki yerde aslan ağzı lülelerden su aktığını ve bu su ile yıkanmanın faydalı olduğunu bildirmektedir. İbn-i Bibi de tarihinde “Abıgermi” denilen şimdiki Ilgın’ı Sultan Alaeddin Keykubad’ın imar ettirdiğini yazmaktadır.43 Şimdiki kaplıca binasının miladi 1236 yılında, Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubad tarafından yaptırıldığı, 33 yıl sonra 2.Gıyasüsddin Keyhusrev zamanında veziri azam Sahip Ata tarafından yenilendiği ve genişletildiği tespit olunmuştur.44 Kaplıcanın mimarının Konyalı Kaluyan (Kaaluyan) olduğu anlaşılmaktadır. 1838’de Hacı Numan Efendi tarafından ılıca binasının tamir ettirildiği halen mevcut kitabede okunmaktadır.45 Sanatkâr Kaluyan’ın Antalya, Ilgın, Akşehir, Sivas ve Konya’da çalıştığı çeşitli kaynaklarda yazılıdır. Özellikle 1267 yıllarında Ilgın’ da bulunduğu İleri sürülmekte ve bu tarihin kaplıcanın kitabesindeki tarihle aynı olduğu bilinmektedir.46

40 www.kultur.gov.tr, 23.02.09 41 a.g.k. 42 Ilgın Hizmet Birliği,, a.g.e. s:212 43 Saib Ragıb Atademir, Konya Ilgın Ilıcası, Atademir Yayınevi, Konya, 1948, s:45-46 44 Atademir, a.g.e., s:45-46 45 a.g.e., s:45-46 46 http://www.ilginkaplicalari.com.tr, 05.04.09

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3152

Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Ilgın hakkında “Ilgın tesmiyesine sebep ılıcadır, kudret yapılı ısı su manasına gelir.” demektedir.47 Ayrıca Evliya Çelebi Ilgın isminin şehrin batısında yer alan, Selçuklu ve Beylikler döneminde “Ab-ı Germ” diye bilinen ılıcadan geldiğini bildirmektedir.48 Selçuklu Devletine 22 yıl vezirlik yapan Sahip Ata oğullarından Ali, Moğolların baskısından bıktığı için Akşehir’e bağlı Nadir köyüne yerleşmiştir. Bu durumu gören Konya Selçuklu Devleti hükümdarlarının, Ilgın’ı kendisine tımar olarak verdiği ve bu kişi tarafından kaplıcanın tamir edildiği bildirilmektedir. 1838 yılında yapılan tamiratlardan sonra 1906 yılında Milli Eğitim’e devredilen Kaplıca tekrar elden geçirilmiştir. Ilgın ve çevresinde 1931 yılında bir deprem olduğu bilinmektedir, bu deprem ile zarar gören kaplıca ve bozulan suyolları nedeniyle kaplıcanın, tamirat nedeniyle 4.10.1939 tarihine kadar kapatıldığı, Konya Vakıflar Müdürlüğü kaplıca dosyasından anlaşılmaktadır. 1933 yılında hazırlanan onarım projeleri ile kadınlar bölümündeki soğuk su havuzu yenilenmiş ve soyunma yerleri değiştirilmiştir, daha önce erkekler bölümünde mevcut olan 7 oda tamamen kaldırılmıştır. Ayrıca kaplıcanın şu anda mevcut olmayan bir misafirhanesinin olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır.49 2.8. Tahlil Raporlarına Göre Suyunun İçeriği Potasyum, Sodyum, Amonyum, Kalsiyum, Magnezyum, Demir, Alüminyum, Klorür, Nitrat, Sülfat ve hidrokarbonat gibi kimyasal özellikleri için de taşıyan şifa kaynağı kaplıca suları berrak, renksiz ve kokusuzdur. Su bir miktar da Bromür ve İyodür ihtiva ettiğinden Kükürtlü ve Hidrokarbonatlı sular grubunda yer alır. Radyo aktivitesi 19,1 eman’dır. Ayrıca kaplıca suyunun az miktar da tuz ihtiva etmesi nedeni ile dünyanın tanınmış sularına benzediği bilinmektedir.50 2.9. Ilgın Kaplıcasının Üstünlükleri İlçede çıkan termal suyun sıcaklığı 38-43 derece arasındadır. Dünya üzerinde bu ısıda su çok nadir bulunmaktadır. Ilgın termal suyu bu özelliği ile dünyadaki üç kaplıca suyundan bir tanesidir. Avusturya’da Viyana yakınındaki “Baden” ve Almanya’da “Achen” kaplıcalarının kaynakları sıcaklık ve kükürtlü hidrojen ihtiva etmeleri bakımından Ilgın kaplıcasına benzemektedirler. 38-43 derece vücut ısısına yakın bir sıcaklık olduğundan termal suyun kaynağından çıktığı gibi, içine soğuk su ilave edilip özelliğini bozmadan kullanmak mümkündür. Baden kaplıcalarının suyu 33-35 derecedir. Ilgın’ın Baden’e üstün tarafı suyunun banyoya uygun en yüksek sıcaklıkta olmasıdır. Baden’in suyu vücut ısısından biraz aşağıdadır.51 Ilgın termal suyu çok eski tarihlerden beri bilinen bir şifa kaynağı olup birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. İlçede Hamamdağı eteklerinde çıkan termal su; berraklığı, kokusuz oluşu ve sıcaklık derecesi ile fark yaratmaktadır. Termal su kaynağından çıktığında 42 oC civarında olup uygulamalar sırasında 38-39 oC’de sabitlenmektedir. Termal tedavide kullanılan suyun ısısı oldukça önemlidir. Birçok kaplıcada çıkan kaynak suyu yüksek derecelerde oldukları için kullanıma hazır hale gelebilmesi için ya

47 Atademir, a.g.e., s:45-46 48 http://www.ilginkaplicalari.com.tr, 05.04.09 49 http://www.ilginkaplicalari.gen.tr, 02.04.09, http://www.ilginkaplicalari.com.tr, 05.04.09 50 http://www.ilginkaplicalari.gen.tr, 02.04.09 51 Saib Ragıb Atademir, Konya Ilgın Ilıcası, Aksiyon Basın Yayın, Ankara, 2008, s:37

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3153

dinlendirilerek ya da içine soğuk su ilave edilerek soğutulmaktadır. Her iki uygulamada da termal suyun tedavi edici özelliğe sahip mineralleri ya kaybolmakta ya da seyrelmekte ve suyun tedavi edici etkisi azalmaktadır. Bu bağlamda vücut ısısına yakın sıcaklıkta çıkan Ilgın termal suyu hem kullanım hem de tedavi edici yönü açısından oldukça avantajlıdır. Ayrıca termal suyun kokusuz, berrak ve içilebilir oluşu çekiciliğini arttırmaktadır. Ilgın ilçesine kara, hava ve demiryolu ile ulaşım mümkündür. Konya Havalimanı Ilgın’a 87km uzaklıktadır. İlçede demiryolu istasyonu bulunmakta olup; Toros Ekspresi, İç Anadolu Mavi Treni ve Meram Ekspresi seferleri ile İstanbul’dan; Adana, Eskişehir, Afyon, Adana ve Gaziantep’e kadar ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca Ilgın; Adana, İstanbul, İzmir karayolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yollar tarihi ipek yolu uzantısıdır. Ilgın Konya iline bağlı bir ilçedir. Konya özellikle son yıllarda yürütülen tanıtım faaliyetleri sayesinde yılda 2 milyon yerli ve yabancı turist ağırlamaktadır. Tarih, kültür ve inanç turizmine katılanların sayısı son yıllarda oldukça artmıştır. Bunun yanı sıra Konya yöresi İç Anadolu’nun iş, seminer, fuar ve toplantı turizmi faaliyetlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ilgın ilçesinin Konya’ya yakınlığı bu potansiyelden faydalanması açısından önemlidir. Ilgın 2006 yılının sonunda Kültür ve Turizm Bakanlığınca “Turizm Alanı” ilan edilmiştir. Turizm Alanları, Turizm Bölgeleri içinde öncelikle geliştirilmesi öngörülen, mevkii ve sınırları Turizm Bakanlığı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edilen doğal veya sosyo-kültürel değerlerin yoğunlaştığı alanlardır. Bakanlığın bölgeye ilişkin master plan ve haritaları da hazırlayıp onaylamasıyla birlikte bölge yatırımcılar için ilgi çekici hale gelmiştir. İlçede Belediye’nin işlettiği “Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri”nin yanı sıra; 1 adet 4 yıldızlı, 1 adet 3 yıldızlı, 1 adet de tek yıldızlı olmak üzere toplam 3 otel, 354 oda ve 956 yatak bulunmaktadır. Ilgın tarihi dokusu, mesire yerleri, 12.000 hektarlık orman alanı, göl ve göletleri, alabalık üretim çiftlikleri ile termal turizmin yanı sıra dağ turizm potansiyeli yüksek bir ilçedir. 2.10. Kaplıca Suyunun İyi Geldiği Hastalıklar Ilgın kaplıcaları şifa kaynağı olarak bilinir. Suyu Hamam dağı eteklerinde güneyden kuzeye doğru uzanan alivyum tabakası ile örtülü bir kırık üzerindedir ve dağın eteklerinden çıkar. Kadınlar hamamında saniyede 14 litre, erkekler hamamında ise 35–40 litreyi bulan su çıkmaktadır. Çıkan sular; iki kadınlar hamamına, iki erkekler hamamına, otel ve motellere dağılmaktadır.52 Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Selçuklu devleti Sultanlarından Alaeddin Keykubat’ın Romatizma (Nikris-Ayaksızısı) hastalığına yakalanmasından dolayı yapılan tavsiye üzerine Ilgın Kaplıcasına geldiğini kaplıcada Hastalığına şifa bulduğunu, sağlıklı şifa dağıtan su olmasından dolayı var olan inşaatın üzerine bir kubbe yaptırdığını yazmaktadır.53

52 Ilgın Hizmet Birliği, a.g.e. s:212 53 a.g.e. s:213

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3154

Kaplıcalar Yönetmeliğine göre 13.08.2003 tarihli Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Tıbbi Değerlendirme Kurul Toplantısında Ilgın Belediyesine ait Kaplıca Termal Suyunun Niteliğine göre Tıbbi Balneolejik değerlendirilmesi yapılmış olup, “Anılan kaynağın içerdiği toplam mineral değeri ve içerdiği çözünmüş gazlar 1 Gram/Litre’nin altındadır. Çevresindeki kaynaklarda yapılmış çalışmalar sonuçları ile birlikte değerlendirildiğinde akrotermal sular sınıfında değerlendirilebilir.” denilmektedir. Ayrıca 14.01.1998 tarih ve 411 sayılı komisyon değerlendirme raporunda: “Anılan su akrotermal kaplıca suyu niteliğinde olup, yerel ve tedavi şeklinde ortopedik ve nörolöjik hastalıklarla, romatizmal hastalıkların kronik tedavilerinde rehabilitasyon amacı ile kullanılması uygundur” denilmektedir. Ilgın Termal Kaplıca suyunun sonuç olarak; Ortopedik Hastalıklar, Nörolojik Hastalıklar, Romatizmal Hastalıklar, Deri ve Cilt Hastalıkları, Kadın Hastalıkları, Böbrek ve İdrar Yolları Hastalıkları’na çok iyi geldiği bilinmektedir.54 2.11. İlçedeki Termal Konaklama Tesisleri ve Yatak Kapasiteleri İlçede Belediye’nin işlettiği “Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri”nin yanı sıra; bir adet 4 yıldızlı, bir adet 3 yıldızlı, bir adet de tek yıldızlı olmak üzere toplam 3 otel, 354 oda, 956 yatak bulunmaktadır. Bunların dışında ilçede pansiyonlar da mevcuttur. Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri ve diğer üç otelin özellikleri şu şekildedir: 2.11.1. Ilgın Belediyesi Kaplıca ve Termal Tesisleri Ilgın Belediyesi Kaplıca ve Termal Tesisleri odalarında termal su bulunmayan, termal sudan umumi havuzlarda faydalanılabilen sadece konaklama amaçlı tesisler ve odalarında termal banyo bulunan banyolar tesisler olmak üzere iki otel grubuyla hizmet vermektedir. Bunlardan odalarında termal su bulunmayan tesisler ve kapasiteleri şöyledir:

a) Santral otel: 45 oda, 136 yatak kapasiteli b) Uzun otel: 54 oda, 158 yatak kapasiteli c) Dağ oteli: 17oda, 49 yatak kapasiteli d) Küçük otel: 29 oda 82 yatak kapasiteli olmak üzere; konaklama amaçlı toplam 145

oda, 425 yatak kapasitesi bulunmaktadır.

Odalarında termal su bulunan banyolu tesisler ve kapasiteleri ise şöyledir:

a) A Blok oteli: 16 oda, 48 yatak kapasiteli b) B Blok oteli: 16 oda, 48 yatak kapasiteli c) Apart villa otel: 12 oda, 60 yatak kapasiteli olmak üzere; toplam 44 oda, 156 yatak

kapasitesi bulunmaktadır.55

2.11.2. Grand İpek Palas Termal Otel Tesis 4 yıldızlı standartlarda hizmet vermekte olup Belediye belgelidir. 75 standart, 20 suit oda, toplam 235 yatak kapasitelidir. Odalarda 24 saat termal sıcak su hizmeti 54 http://www.ilgin.bel.tr, 03.04.09 55 a.g.k.

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3155

verilmektedir. Dört adet kapalı mermer sıcak su havuzu, bir adet açık termal havuz, aquapark, termal hamam, sauna, jakuzi, elektrikli masaj yatağı, jimnastik salonu tesis bünyesinde mevcuttur. Bkz. http://www.konyaotelleri.com/grand_ipek_palas_termal_otel_konya.html 2.11.3. Öztürk Termal Otel Tesis 3 yıldızlı standartlarda hizmet vermekte olup Turizm Yatırım belgelidir. 51 standart, 9 suit oda ve toplam 120 yatak kapasitelidir. Odalarda 24 saat termal sıcak su, küvet, suit odalarda ise termal su jakuzisi mevcuttur. Halen yapımı devam eden hamam, sauna ve iki adet termal havuz, 2009 yaz sezonunda hizmete girecektir. Bu sayede otel 4 yıldız standardına yükseltilecektir. Bkz. http://www.ozturktermalotel.com/turkish.htm 2.11.4. Ilgın Hamamdağı Arı Termal Otel ve Restoran Tesis tek yıldızlı standartlarda hizmet vermekte olup Belediye belgelidir. 10 oda, 20 yatak kapasitelidir. Otel binasının altında bir restoran mevcuttur. Odalarda 1 ya da 2 kişilik küçük termal havuzlar vardır. Ayrıca tesis bünyesinde bir adet kapalı termal yüzme havuzu bulunmaktadır. Bkz. http://www.konyakultur.gov.tr 2.12. İlçedeki Hamamlar İlçedeki hamamlar, Tarihi Vakıflar Hamamları, Yeni Hamamlar ve Ilgın Kaplıcaları Termal Tesislerinden Santral Otele ait hamamlar olmak üzere üç grupta toplanmıştır. Bunlar ile ilgili detaylar şöyledir: a) Tarihi Vakıflar Hamamları: tek havuzlu erkekler hamamı ve tek havuzlu bayan hamamından oluşmaktadır. b) Yeni Hamamlar: 2 Adet Havuzlu Erkek Hamamı ve 2 Adet Havuzlu Bayan Hamamından oluşmaktadır. c) Santral Otel Altındaki Hamamlar: Tek havuzlu Erkekler Hamamı ve Tek havuzlu Bayan Hamamı, saatlik banyo olarak kullanılan 5 adet küvet, yine saatlik banyo olarak kullanılan 10 adet mini havuzdan oluşmaktadır.56 3. SONUÇ VE ÖNERİLER Turizm işletmeleri, son yıllarda sektörde yaşanan yoğun rekabet ortamı içinde, rakiplerinden farklı olabilmek amacıyla yeni ürünler geliştirme ve sunma yarışına katılmışlardır. Alternatif turizm türlerinden biri olan termal turizm rekabet avantajı elde edebilmek için kullanılabilecek yeni ve farklı bir turizm türüdür. Termal turizm sunduğu olanaklar ve avantajları sayesinde rekabet yarışında önemli bir fırsat olarak düşünülebilir. Termal sularla tedavide uygulanan kürler 2-3 hafta gibi uzun zaman aralıklarında uygulanmaktadır. Ayrıca kür uygulamak için belli bir mevsim ya da zamanın gözetilmesi gibi bir zorunluluk da bulunmamaktadır. Kürlerin yıl boyunca ve uzun zaman aralıklarında

56 http://www.ilgin.bel.tr, 03.04.09

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3156

uygulanıyor olması avantajları sayesinde, termal sularla tedavi uygun tesislerde, turizmin konaklama ve yeme-içme bileşenleri ile bütünleşmiş şekilde sunularak bu tesislerde doluluk oranı, istihdam ve karlılık gerçekleşmektedir. Özellikle termal turizm faaliyetlerinin tüm yıla yayılabilmesi turizmin sezonluk olma dezavantajını avantaja çevirebilmektedir. 300’den fazla kaplıca bulunan ülkemizde termal turizm çok önemli ve uygulanabilir amaçlara, araçlara ve işlevlere sahip bir turizm türü olmasına karşın, bir dizi eksik ve yanlış uygulama nedeniyle beklentileri tam olarak karşılayamamaktadır. Termal turizm tesislerinin ve bu işletmelerde çağdaş işletmeciliğin yetersizliği, kür merkezlerinde az sayıda yetişmiş eleman ve uzmanın istihdam edilmesi gibi nedenlerle aslında doğal, fiziksel ve beşeri kaynaklar açısından nicel olarak çok elverişli olan Türkiye termal su kaynaklarını yeterince kullanamamaktadır. Turizm Bakanlığı’nın saptamalarına göre, ancak toplam potansiyelin % 5’i kullanılabilmektedir.57 Ülkemizde, termal otel, kür merkezi, termal tedavi merkezi ve spa-wellness merkezinden oluşan ve dünya standartlarını yakalamış termal tesis sayısı çok azdır. Birçok tesiste yalnızca konaklama birimi gelişmiş olup termal sular yalnızca hamam ve banyolarda kullanılarak yeterince değerlendirilemeden boşa akmaktadır. Türkiye, kaplıcalar açısından oldukça zengin ve kaplıca sularının nitelikleri ile fark yaratan bir ülkedir. Ilgın Kaplıcaları, ülkemizin belli başlı kaplıcalarından biri olup suyun niteliği açısından dünyada üçüncü sırada yerini almaktadır. Ilgın ilçesi çeşitli avantajları ve olanakları sayesinde “kaplıca şehri” olarak geliştirilmeye elverişli bir potansiyele sahiptir. Ilgın sahip olduğu jeotermal su potansiyelinden gerektiği ölçüde faydalanamamaktadır. Kaplıcaların geleneksel kullanımı, alt ve üst yapı olanaklarının yetersizliği, ilçede bulunan tesislerin yetersizlikleri, tanıtım ve reklam yetersizliği gibi nedenlerle Ilgın’da termal turizm potansiyelinden gerektiği ölçüde faydalanılamamaktadır. Bu bağlamda Ilgın Belediyesince yürütülmesi düşünülen projeler mevcuttur. Ilgın Kaymakamı58, Belediye Başkanı59 ve belediyeye bağlı bir tesis olan Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri işletme müdürü60 ile yapılan görüşmeler neticesinde bu projelerle ilgili şu bilgilere ulaşılmıştır: Ilgın Belediyesi, Ilgın Kaplıcalarının geliştirilmesi ve tanıtımı amacıyla Konya Büyükşehir Belediyesi’nin de desteği ile beş yıllık plan hazırlamıştır. Bu plan çerçevesinde Konya Büyükşehir Belediye’sinden teknik destek de alınmaktadır. Konya Büyükşehir Belediyesi ve yine Konya’nın bir başka ilçesi olan Beyşehir Belediyesi ile ortak yürütülmesi planlanan bir proje dâhilinde, Konya’ya Mevlana etkinlikleri kapsamında gelen yabancı turistlerin, Konya’dan sonra Beyşehir ilçesinde dağ ve göl turizmi etkinlikleri; Ilgın’da ise termal turizm faaliyetleri ile ağırlanması hedeflenmektedir. Konya yılda 2 milyon yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır. Bu rakamın 10 milyona çıkarılmasının amaçlandığı düşünüldüğünde bu pastadan Ilgın’ın hak ettiği payı alması için gerekli çalışmaların yetkililerce planlandığı anlaşılmaktadır. Ilgın’ın, termal turizm ve doğal güzellikleri sayesinde dağ turizmi potansiyeli ile marka şehirler kervanına katılabilmesi için gerekli çalışmaların hızla yürütüleceği de ifade edilmektedir.

57 Hatice Özkurt, “Sağlık Turizmi Tahvilleri”, Maliye Dergisi, Sayı:152, Ocak- Haziran 2007, s:128 58 Cahit IŞIK, Ilgın Kaymakamı 59 Halil İbrahim ORAL, Ilgın Belediye Başkanı 60 Necmettin TİFTİKÇİ, Ilgın Belediyesi Kaplıca ve Termal Tesisleri İşletme Müdürü

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3157

Bu projeler kapsamında öncelikle ilçenin alt ve üst yapı imkânlarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Ilgın Belediyesi bölgeye yerli ve yabancı özel sektör yatırımlarını çekmeyi amaçlamaktadır. İlçede her şeyden önce beş yıldızlı standartlarda hizmet veren bir tesis bulunmamaktadır. Ilgın Kaplıcaları Termal Tesisleri belediye tarafından işletilmektedir. Tesis bölge halkına hitap eden niteliklere sahip olup hem kapasite, hem konaklama olanakları hem de çalışanları açısından yeterli olanaklara sahip değildir. Belediye özel sektör yatırımlarını ilçeye çekmek için gerekli girişimlerde bulunmaktadır. Ilgın Belediyesi yatırımcılar için yer tahsis etmek, altyapı olanakları sağlamak ve bürokratik engelleri aşmayı taahhüt etmek suretiyle yatırımcılara her açıdan destek olmayı amaçlamaktadır. Ayrıca ilçede piknik alanları, kafeteryalar, termal hamamlar ve havuzlar inşa edilerek çekiciliği arttırılacaktır. Ilgın’ın özellikle özel sektör yatırımları ile bir termal şehir olması sağlanacak, bu sayede bölge halkı için istihdam imkânları da önemli bir oranda artacaktır. İlçede bulunan Selçuk Üniversitesi Ilgın Meslek Yüksekokuluna Turizm ve Otelcilik bölümü açılması için gerekli girişimlerde bulunulmaktadır. İlçede Turizm Otelcilik Meslek Lisesi açılması için gerekli yazışmalar tamamlanmış ve lisenin yeri tahsis edilmiştir. Hem yüksekokul hem de meslek lisesinde yetişecek kalifiye elemanlar ile bölgenin hizmet sektöründe çalışacak ve bu konuda uygun eğitimi almış eleman ihtiyacı karşılanacaktır. Konya’nın ikinci üniversitesi olması planlanan Mevlana Üniversitesi’nin kurulması için çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir. Yeni kurulacak Mevlana Üniversitesi bünyesinde, Ilgın kaplıca sahasına Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ve dört yıllık Turizm Otelcilik Yüksekokulu kurulması için gerekli fizibilite çalışmaları ve görüşmeler yapılmış, öncelikli hedefler listesine alınmıştır. Bölge halkını hizmet sektöründe istihdam edebilmek amacıyla “Ilgın Belediyesi Meslek Edindirme Kursları” açılacaktır. Ilgın ilçe merkezinde kentsel dönüşüm projesi kapsamında, Külliye ile Çukur Cami arasında Cumhuriyet Meydanı inşa edilecek ve tarihi dokuya uygun olarak, eski Ilgın evleri ve Lala Mustafa Paşa Külliyesi restorasyon çalışmalarının tamamlanması ivedilikle sağlanarak bir termal turizm kenti oluşturma projesinin tamamlayıcı unsurları da hayata geçirilecek ve bu sayede bütün olarak bir kentsel dönüşüm sağlama yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. Yukarıda ifade edilenlerden anlaşılacağı üzere, Ilgın ilçesi bünyesinde yerel yönetimler ve merkezi idarenin taşra teşkilatı olan kaymakamlık başta olmak üzere tüm yetkili kurum ve kuruluşlar, ilçenin sahip olduğu termal turizm potansiyelinden daha yüksek bir verimle yararlanılabilmesi ve bu sayede ilçe, bölge ve ülke turizm gelirlerine katkı sağlanabilmesi için gerekli çalışmaları sürdürmeyi planlamaktadırlar. İlçenin temel sorunu, yüksek standartlarda hizmet verecek, hem yerli hem de yabacı turizme hitap edecek tesislerin bulunmayışıdır. Termal turizmin kendine has dinamikleri olan bir turizm çeşidi olması nedeniyle özellikle termal turizm alanında kendini kanıtlamış yatırımcıların bölgede inşa edecekleri termal oteller ve kaplıca merkezleri sayesinde Ilgın bu konuda önemli ve dünya genelinde cazibesi yüksek bir termal merkez olacaktır. Bölgenin, tamamlanacak alt ve üst yapı projeleri sonrasında gerçekleştirilecek yoğun ve kapsamlı reklam ve tanıtım kampanyaları ile doğru kanallarla tanıtımı yapılabilir. Yabancı

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3158

tur operatörleri ve yerli acentelerle iletişime geçilerek gerekli bağlantıların kurulması ile hem yerli hem de yabancı turistin bölgeye gelmesi sağlanabilir. Termal turizmin yılın 12 ayında da yapılabilen bir turizm faaliyeti olması ve kaplıca merkezlerinde uygulanan tedavilerin 2-3 haftalık kürler şekilde uygulanması termal turizmin güçlü yanlarıdır. Konaklama süresinin 2-3 hafta gibi bir zaman aralığına uzaması ancak termal tesislerde uygulanacak tedaviler, kürler ve fizik tedavi uygulamaları sayesinde mümkündür. Termal tesisler bünyesinde kurulacak spa merkezleri, klinikler, termal havuzlar ve hamamlar, bu merkezlerde istihdam edilecek sağlık personeli ve uzman hekim gözetiminde yapılacak tedaviler, cilt ve vücut bakımı, masaj, sauna gibi uygulamalar sayesinde termal otellerden ziyade “termal resortlar” kurularak termal turizmin güçlü yanlarından tam anlamıyla istifade edilebilir. Doğru yatırımcı ve doğru tesisin bölgeye inşa edilebilmesi için danışmanlık hizmeti veren kurum ya da kişilerden destek alınabilir.

KAYNAKÇA

AKAT Ömer, Turizm İşletmeciliği, Ekin Kitapevi, Bursa, 2000

ATADEMİR Saib Ragıb, Konya Ilgın Ilıcası, Atademir Yayınevi, Konya, 1948 ATADEMİR Saib Ragıb, Konya Ilgın Ilıcası, Aksiyon Basın Yayın, Ankara, 2008

AYDIN Dursun, “Türkiye'deki Medikal Turizminin Geleceği”,

http://www.saglikturizmi.org.tr/makale2.html, 18.02.09

AYDIN Dursun, “Türkiye’de Sağlık Turizmi ve Ortadoğu’daki Yeri”, Sağlık

Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Eylül-Ekim 2008, Yıl 1, Sayı 5

ÇEVİRME Filiz, “Global Ekonomik Kriz Sağlık Turizminin Önemini Arttırıyor”, Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Sağlık Turizmi Bülteni, Kasım-Aralık 2008, Yıl 1 Sayı 6

DOĞANER Suna, Türkiye Turizm Coğrafyası, Çantay Kitabevi, İstanbul, 2001

GRABER-DUVERNAY Bernard, “Évaluation Des Thérapeutiques Nonmédicamenteuses : l’Exemple du Thermalisme”, La Presse Thermale et Climatique, Paris, 2003 Ilgın Hizmet Birliği, Geçmişten Günümüze Bütün Yönleriyle Ilgın, Ardıçlı Form Matbaacılık, Ilgın, 2001

KARAGÜLLE M. Zeki, DOĞAN B. Mahmut, Kaplıca Tıbbı ve Türkiye Kaplıca Rehberi, Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2002

Konya Valiliği, 1984 Sonrası Konya, Dönmez Ofset, Ankara, 1988

1.Uluslararası 5.Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, 27-29 Mayıs 2009, Selçuk Üniversitesi Kadınhanı Faik İçil Meslek Yüksekokulu, Konya

3159

KOZAK Nazmi, Termal Turizmi Müşteri Profilini Belirleme Aracı Olarak Tüketici Araştırmaları: İç Turizme Yönelik Bir Uygulama, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 1996

ÖZKURT Hatice, “Sağlık Turizmi Tahvilleri”, Maliye Dergisi, Sayı:152, Ocak- Haziran 2007

ÖZOK Gökhan, “Türkiye’de Termal Turizm Yatırımları”, Sağlık Turizmi Bülteni, yıl 1, sayı 6, Kasım - Aralık 2008

RAMOS Adília, SANTOS Rossana, “The Quality and Innovation in Thermal Tourism Destinations”, www.esade.edu/cedit2007/pdfs/papers/pdf13.pdf, 10.02.09

ROQUES Christian-François, “Thermalisme Sanitaire et Thermalisme Social”, La Presse Thermale et Climatique, Paris, 2003

ŞİMŞEK Mehmet, Şifalı Sulara Yolculuk–Kaplıcalar-İçmeler, 2.Basım, İnkılâp Kitapevi, İstanbul, 2003

TAMAS Várhelyi, “The Importance of Brands and Marketing In Spas, Medical, Golf and Wine Tourism”, 4th Aspects and Visions of Applied Economics and Informatics, Hungary, 2009

TUNÇ Azize, SAÇ Firuzan, Genel Turizm, Detay Yayınevi, Ankara, 1998 http://www.ilgin.bel.tr, 03.04.09

http://www.ilginkaplicalari.com.tr, 05.04.09 http://www.ilginkaplicalari.gen.tr, 02.04.09 http://www.kultur.gov.tr, 23.02.09 http://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=3180, 18.02.09 Kaynak kişi: Cahit IŞIK, Ilgın Kaymakamı Kaynak kişi: Halil İbrahim ORAL, Ilgın Belediye Başkanı Kaynak kişi: Necmettin TİFTİKÇİ, Ilgın Belediyesi Kaplıca ve Termal Tesisleri

İşletme Müdürü