33
İSPANYA’NIN ETA TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI MÜCADELE POLİTİKALARININ İNCELENMESİ 1. Bask Bölgesi a. Coğrafi Özellikleri b. Tarihi ve Siyasal Gelişmeler 2. ETA Terör Örgütünün İncelenmesi a. ETA’nın Tarihi (1) Kuruluşu (2) Franco Dönemi (3) Demokrasi Dönemi b. ETA’nın İdeolojisi ve Hedefleri c. ETA’nın Politik Desteği 3. İspanya Hükümetinin Terörle Mücadele Politikaları a. General Franko Dönemi Terörle Mücadele Politikaları b. Demokrasiye Geçiş Dönemi Terörle Mücadele Politikaları c. Demokrasi Dönemi Terörle Mücadele Politikaları (1) Terörle Mücadele Eden Kurumlara Yönelik Olarak Alınan Tedbirler: (a) Polis Teşkilatının Terörle Mücadelede Daha Etkin Hale Getirilmesi (b) Adalet Mekanizmasının Etkinliğinin Artırılması (2) Terörist Bağlantılarına Yönelik Olarak Alınan Tedbirler (a) İç Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler Anayasada Bölgelere Özerklik Tanınması Demokratik Taraflar Arasında Siyasi Uzlaşının Sağlanması (b) Dış Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler (3) Teröristlere Yönelik Olarak Alınan Tedbirler (a) Topluma Kazandırma Çalışmaları (b) Cezaevi Ayrıştırma Politikaları (c) ETA’ya Karşı Paramilitar Yapılanma GAL 4. İspanya’nın Terörle Mücadelesinin Hukuki Boyutu a. Anayasa b. Suç Kovuşturma Kanunu c. İspanyol Ceza Yasası (1) Gözaltına Alma Süresi (2) İletişim Hakkından Mahrum Etme (3) Özel Mülkiyete Girme ve Aramalar (4) İletişimin Dinlenmesi (5) Finansal Kaynakların Dondurulması (6) Patlayıcıların Kontrolü -1-

İSPANYA'NIN ETA TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI MÜCADELE POLİTİKALARININ İNCELENMESİ

Embed Size (px)

Citation preview

İSPANYA’NIN ETA TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI MÜCADELE POLİTİKALARININ İNCELENMESİ

1. Bask Bölgesi a. Coğrafi Özelliklerib. Tarihi ve Siyasal Gelişmeler

2. ETA Terör Örgütünün İncelenmesia. ETA’nın Tarihi

(1)Kuruluşu(2)Franco Dönemi(3)Demokrasi Dönemi

b. ETA’nın İdeolojisi ve Hedefleric. ETA’nın Politik Desteği

3. İspanya Hükümetinin Terörle Mücadele Politikalarıa. General Franko Dönemi Terörle Mücadele Politikalarıb. Demokrasiye Geçiş Dönemi Terörle Mücadele Politikalarıc. Demokrasi Dönemi Terörle Mücadele Politikaları

(1)Terörle Mücadele Eden Kurumlara Yönelik Olarak Alınan Tedbirler: (a)Polis Teşkilatının Terörle Mücadelede Daha Etkin Hale Getirilmesi(b)Adalet Mekanizmasının Etkinliğinin Artırılması

(2)Terörist Bağlantılarına Yönelik Olarak Alınan Tedbirler (a)İç Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler

Anayasada Bölgelere Özerklik Tanınması Demokratik Taraflar Arasında Siyasi Uzlaşının

Sağlanması(b)Dış Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler

(3)Teröristlere Yönelik Olarak Alınan Tedbirler(a)Topluma Kazandırma Çalışmaları(b)Cezaevi Ayrıştırma Politikaları(c)ETA’ya Karşı Paramilitar Yapılanma GAL

4. İspanya’nın Terörle Mücadelesinin Hukuki Boyutua. Anayasab. Suç Kovuşturma Kanunuc. İspanyol Ceza Yasası

(1)Gözaltına Alma Süresi(2)İletişim Hakkından Mahrum Etme(3)Özel Mülkiyete Girme ve Aramalar(4)İletişimin Dinlenmesi(5)Finansal Kaynakların Dondurulması(6)Patlayıcıların Kontrolü

-1-

5. ETA Terör Örgütü PKK Terör Örgütünün Karşılaştırılması:

1. BASK BÖLGESİ a. Coğrafi Özellikleri

Avrupa’nın batısında İberya yarımadasında yer alan İspanya’nınkuzeyinde, Alava, Vizcaya, Guipazcoa ve Navarra bölgeleri ile,Fransa’nın güneyinde Labourd, Aşağı Navarra ve Soule’yi kapsayan bölge,Bask Bölgesi olarak tanımlanmaktadır.

b. Tarihi ve Siyasal Gelişmeler

Bask milliyetçiliğinin kurucusu olarak nitelenen Sabino Arana’nıntemel felsefesi; öze dönüşçü milliyetçiliğe dayanmaktadır. BaskMilliyetçilik Akımı, bu nedenle özünde ırkçı ve kökten dinci bir niteliktaşımaktadır.

İspanya Krallığı’nın Bask bölgelerinde, XV. ve XVIII. Yüzyıllararasında, bir dizi ayrıcalık ve bağışıklığı içeren ve “foral” denilen bir

-2-

sistem yerleşmiştir. Bu sistem, sosyal yaşantıyı ilgilendiren konulardagelenek ve göreneklere uygun yasal düzenlemeler yapma yetkisini deiçermektedir. Sistem, bölge halkına bir tür gümrük ve askerlik hizmetindenmuafiyet gibi ayrıcalıklar tanımaktadır. Bu ayrıcalıkların bir egemenlikbelirtisi olup olmadığı, ilk defa 1700 yılında Cizvit papaz Manuel deLarremendi tarafından gündeme getirilmiştir. Larremendi’ye göre; eğerKastilya Kralı bu anlaşmaya uymazsa, Baskların da Krallıktan ayrılma hakkıdoğacaktır.1 Basklar ile İspanya arasında günümüze kadar gelen uyuşmazlığıntemelini oluşturan bu görüşe uygun olarak, bugün bazı Bask Milliyetçileri,kendi kaderini belirleme hakkını, Basklarla İspanya arasında eskiden berivar olduğunu ileri sürdükleri ikili bir anlaşmaya dayandırmaktadırlar.2

İspanya 1830’lu ve 1870’li yıllarda, liberal ve Katolik Anti-liberalkesim arasında iki iç savaş yaşamıştır. Basklar, her iki savaşta da koyuKatolik Anti-liberal kesimin içinde yer almıştır. Bu savaşları, İspanyolordusunun ağırlığı nedeniyle, liberal kesim kazanmıştır. 1839 yılındaçıkarılan bir yasayla Bask bölgelerine tanınan foral sistemin kapsamıdaraltılmış, gümrük bağışıklığı kapsam dışı bırakılmış, 1876 tarihindeforal sistem tamamen iptal edilmiş, ancak iki yıl sonra “Ekonomik Uyum”olarak adlandırılan Bask bölgelerine kendi vergilerini toplama yetkisiveren yeni bir sistem kabul edilmiştir.3 Bu ortamda, Bask tarihini vekültürünü ortaya çıkarıcı akımlar arasında vücut bulan “Sabinismo”oluşmuştur. Koyu bir Karlist olan Sabino ARANA, 1892 yılında yayımladığıilk kitabı ile Basklılık bilinci oluşturmaya çalışmıştır. ARANA; Basklarınİspanyol olmadıkları temasını ırkçı bir yaklaşımla işlemiş, gerçek birBasklı olunabilmesi için kişinin anne ve babasından gelen dört soyadınında Bask olmasının zorunluluğunu savunarak, bir Basklı için en kötü şeyinİspanyolla karışmış olmak olduğunu belirtmiştir. Yeni bir Bask tarihiyazan Sabino ARANA; ırk ve din temalarını işlemiş, halen Bask özerkyönetiminin Baskça adı olarak kullanılan “Euskadi” kelimesini türetmiş veMilliyetçi Bask Partisini (Partido Nacionalista Vasco – PNV) kurmuştur.

1 Fatma Gül ÇÖKMEZ, “Bask Bölgesi Etnik Milliyetçiliğin Tarihsel Gelişimi ve İspanya’daki Devlet Politikalarının Etkileri”, Ege Akademik Bakış, 8 (1) 2008, s.356.2 Akın ÖZÇER, “Çoğul İspanya”, İmge Kitabevi, 2006, İstanbul, s.193 ÖZÇER, s.21

-3-

PNV’nin amacı; Euskadi’nin bağımsızlığını sağlamak olarak belirlenmiştirve özerklik yeterli görülmemektedir. Amaca ulaşacak yol olarak; Alava,Vizcaya, Guipuzcoa ve Navarra ile Fransa’da kalan Laburdi ve Zuberon’unyeniden kurulması ve Euskadi Konfederasyonu bünyesinde bir arayagetirilmesi benimsenmiştir. Özerkliği elde etmeyi müteakip, bağımsızlığaulaşmak hedeflenmiştir. 1930’lu yılların başında, hükümet özerklikstatüleri için genel bir çerçeve çizmiştir. Öncelikle merkezde İspanya’nınbirliğini temsil edecek güçlü bir devlet olacak, bu devletin içinde üç cep(enclave) bulunacaktır; Katalunya, Euskadi ve Galicia. PNV, İspanya’da birfederal cumhuriyet kurulması halinde, bu cumhuriyete bağlı bir federedevlet oluşturmaya hazır olduğunu, ancak Bask Konfederal Cumhuriyeti kurmahedefinden de hiçbir şekilde vazgeçmediğini açıklamış ve konfederal biryapı öngören Estella Statüsünü Karlistlerle birlikte imzalamıştır. Buproje kabul görmeyince, PNV; 1932’de Katalunya’ya tanınan statününbenzerini kazanmak için harekete geçmiştir. Bask Özerklik Statüsü 1936tarihinde Temsilciler Meclisinde onaylanmıştır. İspanya İç Savaşında(1936-1939) General Franco’nun ilk hedefi; Euskadi olmuştur. Francokuvvetlerince bombalanan tarihi Bask başkenti Gernika, Picasso’nun ünlütablosuyla faşizme karşı direnişin uluslar arası simgesi haline gelmiştir.Franco kuvvetleri 1937 yılında Sabina’nın doğduğu Bilbao’yu ele geçirmiş,Bask milliyetçilerinin hayallerine son vermiş ve 200.000 kişi Fransa’yagöç etmiştir.4

2. ETA TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İNCELENMESİ

a. ETA’nın Tarihi

(1) Kuruluşu

Faşist yönetim altında mağdur olmuş bir halk olarak uluslar arasıkamuoyunun vicdanında güç kazanan Basklılar, bunu kullanarakmücadelelerinde yeni yöntemler geliştirmiş ve yurtdışında derneklerkurmuşlardır. PNV de, Euskadi’yi terk ettikten sonra; anti-faşizm veHıristiyan Demokratlık özellikleri kazanmış, uluslar arası arenadasaygınlık kazanmaya ve destek bulmaya çalışmıştır. Sürgündeki PNV

4 ÖZÇER, s.44

-4-

hükümeti, Bask milliyetçilerinin önderi olma konumunu, Franco dönemindekiumutsuzluk ortamında, yasaklanan Baskçayı (Euskara) geliştiripyaygınlaştırmak amacıyla Euskadi’de gizlice örgütlenmiş gençlerden oluşan“Ekin” grubuna kaptırmış ve bu grup, Sabino’nun PNV’yi kurduğu tarihin 64.yıldönümünde, 31 Temmuz 1959 günü, Euskadi de Askatasuna (Euskadi ve Özgürİnsan) adıyla yeni bir örgüt kurmuştur. ETA, bugünkü terör örgütünedönüşünceye kadar sürekli değişim göstermiştir.5 ETA’nın başlangıçtakiideolojisinde dil unsuru birinci sırada yer almış, (Irkçılığın ilk unsurolarak yer almamasında, Alman nasyonal sosyalizmin dayandığı ırkçılığınsavaş ertesinde uyandırdığı nefret rol oynamıştır.), laik bir hareketolarak öngörülmüş (Bunda Vatikan’ın Franco yanında yer almasındankaynaklanan tepki önemli rol oynamıştır.), özerklik kavramı tümüylereddedilerek Avrupa Federalizmi desteklenmiş ve ulusal direnişin altıçizilerek, gerektiğinde şiddete başvurulabileceğine dikkat çekilmiştir.ETA; kitleleri, Franco’nun “işgalci” İspanya’sına karşı ulusal niteliklibir direnişe özendirme amacındadır.

ETA’nın başlangıçtaki örgütlenmesinde; altı etkinlik kolu oluşturulmuş,her alan için ayrı etkinlik öngörülmüştür. Altı koldan Sekretarya; Eutsi,Zubaldu ve Zutik dergilerinin ideolojik denetiminden, Gruplar Kolu; etüt veörgüt hücrelerinin denetiminden, Euskara Kolu; Euskara’nın geliştirilmesineyönelik eylemlerden, Hukuksal Eylem Kolu; grev ve boykot türü kitleselhareketlerin düzenlenmesinden, Propaganda Kolu; hareketin tanıtımına yönelikyayınların hazırlanmasından sorumlu tutulmuş, altıncı kol olarak öngörülenAskeri Kol; maddi imkanlardan yoksun olması nedeniyle uzun yıllar atıldurumda kalmıştır.

“ETA Bir Seminerde Doğdu” başlıklı kitabın yazarı Alvaro Baeza’ya göre,ETA’nın bir silahlı örgüt olarak harekete geçmesi, 1961 yılında Bilbaoyakınlarındaki Derio kasabasındaki bir seminerde kararlaştırılmıştır.Yazara göre, iç savaşta birçok papaz öldürülmüş ve Bask Kilisesi, BaskMilliyetçilerine destek vermiştir.

(2) Franco Dönemi

5 ÖZÇER, s.48

-5-

1959-1962 yılları arasında şiddetten ziyade ideolojik örgütlenmeye önemveren ETA, müteakip yıllarda uluslar arası arenadan da etkilenerek, baştaMao Zedung, Claude Delmas ve Che Guevera olmak üzere gerilla savaşınınteorisyenlerinden etkilenmiştir. 1964 yılında oluşturulan III. Meclis’te;Hirurko adı verilen üçer kişilik militan grupları ve bunlardan bağımsızolarak çalışarak halkı örgütlemek görevini üstlenecek, paralel bir örgütünkurulması kararlaştırılmıştır. Bu mecliste, PNV Partisi statükoculuklasuçlanmış ve ilişkiler bozulmaya başlamıştır.

ETA, 25 Eylül 1964 tarihli Zutik dergisinde yayımladığı bir mektupta,tüm entelektüelleri Bask devrimini desteklemeye çağırmış, Marksist birsöylem geliştirmiş, Euskara’yı Baskların ortak ulusal dili olmasınısağlayacak Bask Üniversitesi’nin kurulmasını öne sürmüş ve anti-emperyalizmi savunmuştur.

Mart 1967’deki V. Mecliste; ETA, “Bask Sosyalist Milli KurtuluşHareketi” olarak tanımlanmıştır. Bu mecliste, ETA Milliyetçiliğinedevrimci karakter kazandırılmış, millet tanımı, “kendi varlığınınbilincine varmış etnik grup” olarak yapılmış, Bask halkının, Baskproletaryası ve diğer sınıfların baskı altındaki unsurlarından oluştuğuvurgulanmış ve örgüte Maoist fikir hakim olmuştur. Marksist ideolojikmakyajdan hoşlanmayan hareketin ilk kurucuları, bir üye hariç harekettenkopmuştur. Böylece; Franco rejiminin yasakçı ortamında, PNV’den kopukbiçimde, Kilise’nin sol eğilimli Cizvit papazlarının yardımıyla oluşanEkin grubunun içinden çıkmış, daha sonra yurtdışında örgütlenen gruplarınetkisiyle milliyetçi ideolojiye etnisist, Marksist, Maoist makyajlaryaparak terör eylemi gerçekleştirebilecek bir hale dönüşmüştür.6

ETA’nın teröre başladığı tarih olarak kabul edilen 1968’degerçekleştirilen ilk olayda, güvenlik güçlerinin ve yargının kuvvetgösterisi tepki çekmiştir. İki ETA üyesi (etarra)’nın içinde bulunduğu birarabanın durdurulması üzerine patlak veren olayda, “etarra”lardan biripaniğe kapılarak ateş etmiş, jandarma erlerinden birinin ölümüne sebepolmuş ve arabayı bırakıp, kaçmaya başlamışlardır. Kovalamacada, jandarmayıvuran “etarra” öldürülmüş, diğer “etarra” ise yakalanarak gözaltına

6 ÖZÇER, s.71

-6-

alınmıştır. Halk, bir anda vurulan “etarra”yı, Franco rejimininsembollerinden biri olan jandarmanın bir mensubunu yaşamı pahasına yokeden bir kahraman haline getirmiştir. Görkemli bir cenaze töreninimüteakip Bask Kiliselerinde anısına iki ay ayin düzenlenmiştir. Ayinlerdevam ederken, bir hafta içinde oluşturulan savaş mahkemesince, diğer“etarra” önce 58 yıl hapis cezasına, karara itiraz etmesi üzerine ölümcezasına mahkum edilmiştir. Elini silaha sürmemiş bu “etarra”nın ölümcezasına mahkum edilmesi üzerine halk galeyana gelmiş ve rejim aleyhinegösteriler düzenlenmiştir. Bunun üzerine Franco, olayları yatıştırmakamacıyla, bu “etarra”yı affetmiştir. Böylece, ETA’nın kendi planlamadığı,can kaybına yol açan ilk silahlı eylemi, Franco rejimin hataları sonucu,beklemediği ölçüde toplumsal bir destek bulmuştur. ETA, bu olayın öcünü,rejimin sembolü olmuş bir kişinin öldürülmesiyle kitleleri hareketegeçirerek alacağını düşünmüştür. Hedef olarak, işkenceci olarak tanınan,Guipuzcua bölgesinin siyasal-sosyal işler komiseri Meliton Manzanaseçilmiş ve iki ay sonra evinin önünde öldürülmüştür. Franco Hükümeti, bucinayeti rejime başkaldırı olarak görmüş, tüm Guipazcua’da olağanüstü halilan etmiş, fikir özgürlüğünü, dernek ve toplantı hakkı ve gözaltısüresini 72 saatle kısıtlayan uygulamayı askıya almış, “Askeri İsyan,Çetecilik ve Terörizm Kararnamesi”ni uygulamaya koymuş ve bölgede ayrımyapmaksızın bir baskı rejimi uygulamaya başlamıştır.

Bu dönemdeki tutuklamalar ve baskılar sonucu örgüt, Euskadi’ninbütünlüğünü, bağımsızlığını ve Euskara’nın ulusal dil olmasını savunanUlusal Cephe ve bu yaklaşımı ırkçı ve burjuva olarak niteleyen İşçiCephesi olarak bölünmenin eşiğine gelmiştir. Bu ortamda Burgos Davası, ETAiçin bir kurtuluş olmuştur. İki rahip, dört öğrenci, iki işçi, ikiköylüden oluşan, on dördü henüz otuz yaşın altında olan ve hiç biri adamöldürmeyen on altı etarra için toplam 700 yıl hapis cezası istenmesi veyargılamanın uluslar arası kamuoyunca dikkatle takip edilmesi, Francorejiminin aleyhine dönmüş, rejim karşıtı gösteriler üzerine 14 Aralık1970’de ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmiştir. Sanıklardandokuzuna idam cezası verilmiş, Avrupa ülkelerinin girişimleri sonucuFranco tekrar geri adım atarak ölüm cezalarını 30 yıl ağır hapis cezasınaçevirmiştir.

-7-

1971 yılında VI. Kongresini yapan ETA ağırlıklı olarak şiddeteylemlerine yönelmiştir. Ancak, bu eylemleri gerçekleştirebilecek altyapı,silah ve paraya sahip olmayan örgüt7, 1973’e kadar ki eylemlerde hep kendimilitanlarını yitirmiştir.8

Askeri cephe fikri 1973 yılında güçlenmiş ve Franco rejiminin ikinciadamı Amiral Carrero Blanco, Pazar ayini için gittiği San Francisco BorjaKilisesinden çıkışında, içinde bulunduğu zırhlı aracın havayauçurulmasıyla öldürülmüştür.

ETA içerisindeki mücadeleler sonucu, 1974 yılında ETA, biri İşçiCephesinin görevini üstlenecek askeri-siyasal ETA (ETA-PM) ve diğerisadece askeri faaliyette bulunan Askeri Cephenin yerini alacak ETA (ETA-M)olarak ikiye bölünmüştür.

Franco’nun ölümü öncesinde ETA içerisinde diktatörlük rejimininyıkılmasıyla her şeyin mümkün olabileceği beklentisi hakim hale gelmiştir.9

(3)Demokrasi Dönemi

Franco’nun ölümünü müteakip, Kral Juan Carlos’un önderliğindedemokratikleşme hareketleri hız kazanmıştır. 1977 yılında genel seçimleryapılmış, her iki ETA Unsuru da bu sürece dahil olmamıştır. Beklediğikargaşa ve kaos ortamını bulamayan ve süreçten rahatsız olan ETA-M,Zutik’te yayımlanan, silahlı mücadeleye dayalı temel stratejisine göre,bir askeri darbeyi provoke etmeyi tasarlamakta; hükümetten genel af ilanedilmesi, Euskadi'den jandarma ve polisin çekilmesi ve özerklik statüsütalep etmektedir. Anayasa hazırlık çalışmalarının yapıldığı 1978 yılındave özerklik statülerinin görüşüldüğü 1979 yılında ETA’nın teröreylemlerinde artışlar olmuştur.

Terörle mücadelede kaos dönemi olarak değerlendirilebilecek 1981-1988arasında İspanya, terör örgütü ile görüşmelere başlamış ve örgütü siyasalsisteme entegre etme yolunu denemiştir. Örgüt, 1982’de ateşkes ilanetmiştir. İspanya, bir taraftan polisiye tedbirler üzerine yoğunlaşmış,

7 Angel Amigo, “Pertır ETA 1971-76”, Letemendia, historia del nacionalisna, s. 371.8 Eylemlerde dört militan öldürülmüştür.9 ÖZÇER, s.89

-8-

diğer taraftan Fransa’nın bir türlü kabule yanaşmadığı uluslar arasıalanda işbirliğiyle sonuç alınacağı fikri çerçevesinde faaliyetlerdebulunmuştur. ETA’nın siyasi-askeri kanadı ETA – PM, 30 Eylül 1982’dekendini fesh etmiştir.

Terörle mücadelede özellikle Fransa Bask’ında bulunan ETA mensuplarınakarşı operasyon icra etmek maksadıyla; GAL (Anti terörist Kurtuluş Grubu)örgütü kurulmuş ve bu grubun Fransa’da ETA mensuplarına yönelikgerçekleştirdiği eylemler sonucunda, Fransa kendi topraklarında bulunanETA varlığını kabul etmek zorunda kalarak, terörle mücadelede İspanya ileişbirliği yapmaya zorlanmıştır.

ETA’nın 1987’de ses getiren ilk kör terör eylemi olarak Hypercor’dabomba patlatılması, uluslar arası kamuoyunda tepki çekmiş ve uluslar arasıdesteğinde azalmalara yol açmıştır.

1998-2000 arasındaki ateşkes sürecinde Bask Ulusal Yapılanmasısağlanmıştır. Aznar Hükümeti 2000-2004 arasında terörle sert bir şekildemücadele etme kararı almıştır. 2003 yılında ETA’nın siyasi kanadı Batasunayapılan siyasi partiler kanunu değişikliği ile kapatılmıştır.

b. ETA’nın İdeolojisi ve Hedefleri

ETA; 1959 yılında devrimci bir organizasyon görüntüsü ile başlangıçtaşiddeti öngörmeyen, kültürel faaliyetlere yönelen bir grup öğrencitarafından kurulmuştur. Başlangıçta bu gençler, tarih ve dil gibi konularüzerinde çalışmışlar, fikirlerini sloganlar şeklinde duvarlara yazma, odönemde illegal olan Bask milli bayrağını çeşitli yerlere asma gibifaaliyetler icra etmişlerdir. Daha sonra milliyetçi bir geçmişten gelmeyengenç gruplar örgüte girmiş ve örgütün faaliyet alanları şiddeti deöngörecek şekilde genişletilmiştir. Örgütün ana politik vizyonu; örgütiçindeki milliyetçi ve milliyetçi olmayan unsurların birleştirilmesi veKuzey Euskadi’nin Franko diktatörlüğünden kurtarılması olarakbelirlenmiştir. ETA’nın ideolojisinin geçmişi, Alman-İspanyol ana vebabadan doğma, Bask dili konuşabilen Frederico Krutwig tarafından BaskDünya Kongresi’nde henüz ETA kurulmadan, 1956 yılındaki açıklamasına kadaruzanmaktadır. Krutwig, Bask ülkesinin kurtuluşunun yalnızca gerilla

-9-

savaşıyla mümkün olabileceğini ifade etmektedir.10 ETA’nın temel argümanıise Bask bölgesinin, İspanya’nın bir kolonisi olduğu ve bölgenin ekonomik,siyasal ve kültürel olarak sömürüldüğü idi. Bu fikirden hareketle, ETAliderliği özellikle 1964’ten itibaren şu yolu seçmiştir; “İspanyol polisi,askeri ve sivil muhafızlarına karşı silahlı mücadele başlatılacak; bununsonucunda güvenlik güçleri harekete geçirilecek ve Bask bölgesindekibaskılarını artıracaktır. Bu durum Basklıların tepkisine yol açacak veETA’ya üye katılımını, parasal desteği artıracaktır. Madrid yönetimi iseyükselen Bask muhalefetine karşı direnemeyecek ve Bask bölgesini terkedecektir.” 1962 yılında sürgünde bir ETA yürütme komitesi kurulmuştur.ETA’nın amacı “ulusal kurtuluş için savaşan devrimci Bask hareketi” olaraktanımlanmıştır. ETA’nın 1964 yılındaki 3’üncü toplantısında, anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir örgüt olarak tanımlanması üzerine, odönemdeki işçi hareketleri ve Franko’nun bu hareketlere karşı ortayakoyduğu sert tutum, ETA’nın sosyalist bir yapıya dönüşmesinde etkiliolmuştur. 1963 yılında örgüt içinde ideolojik farklılıklar ortaya çıkmayabaşlamıştır. 1964 yılında devrimci savaş tezi örgüt içinde kabul görmeyebaşlamış ve mücadele için Bask bölgesi 6 coğrafi alana bölünmüştür. Örgüt;1960 -1967 yılları arasında yayınladığı Zutik (Bask dilinde ayaktayızanlamında) dergisinde eylem faaliyetlerini şu şekilde sıralamıştır: basım-yayım ve iletişim, hücre ve çalışma grupları oluşturmak, propaganda, yasaleylemler, askeri eylemler organize etmek. 1969 yılında Franko rejiminintutuklama kampanyaları sonucunda ETA en önemli liderlerini kaybetmiş veörgüt içinde ideoloji ve iktidar mücadeleleri yaşanmıştır. Bazı örgütelemanlarınca zaman zaman silahlı mücadelenin yanlış olduğununbelirtilmesi üzerine ETA liderliği 14 Aralık 1991’de yayınladığı örgüt içibir dokümanla silahlı mücadelenin düşmana karşı başarı kazanmak için tekyol olduğunu ve bunun devam edeceğini açıklamıştır. Franko sonrasıdemokratikleşme sürecinde gerek Bask bölgesine verilen haklar ve gerekseBask bölgesi siyasi partileri ile hükümet arasında varılan mutabakatneticesinde örgüt tarafından savunulan silahlı mücadele fikrine olandestek giderek azalmıştır. Ancak örgüt bu dönemde varlığını göstermek için

10 Aktaran, Heiberg, 1989, Sayfa 111

-10-

şiddet eylemlerine başvurmaya devam etmiştir. Bu eylemler Bask halkıtarafından eskiden olduğu gibi yeterli desteği alamamaktadır.

Sonuç olarak, ETA’nın kuruluş dönemindeki politik ve sosyal durumunbüyük oranda değişmiş olmasına rağmen, örgüt hedefleri ve ideolojisi aynıkalmaya devam etmektedir. ETA’nın eylemleri özellikle 2005 yılındanitibaren terörist eylemler olarak nitelenmekte ve örgüt hedefleri Baskhalkı ve Bask siyasi partilerince tasvip edilmemektedir. Ayrıca hükümetinaldığı tedbirler neticesinde örgüt yapısı büyük oranda zayıflamışdurumdadır.

c. ETA’nın Politik Desteği

ETA; özellikle 1978 Anayasası ile sağlanan haklar ve düzenlenen siyasipartiler kanunu ile politik alanda da kendisine legal bir destek arayışıiçine girmiştir. Bu gelişmelerle legal hale gelen Herri Batasuna (HB)Partisi, yasaklandığı 2003 tarihine kadar örgütün en çok tartışılanpolitik temsilcisi olma rolünü üstlenmiştir.

Geçmişe bakıldığında, ETA’nın Bask bölgesinin bağımsızlığını savunan ve1895 yılında Sabino ARANA tarafından kurulan Bask MilliyetçiPartisi(PNV)’nin bir uzantısı olarak ortaya çıktığı, yani politik birtemelden geldiği anlaşılabilmektedir. Başlangıçta PNV’nin bir alt unsuruolan ETA, partinin Franko diktatörlüğüne karşı silahlı mücadeleye girişmeniyetinde olmadığı gerekçesi ile, bağımsızlık amacını silahlı mücadeleyöntemi ile gerçekleştirmek maksadıyla PNV’den koparak kurulmuştur.Franko’nun ölümünü takip eden ilk üç yılda (1975-1978), Kral Juan Carlosliderliğindeki İspanya, dikta rejiminden parlamenter demokrasiye geçişsüreci yaşamış, bu kapsamda ilk olarak siyasi partiler serbestbırakılmıştır. Aynı zamanda Juan Carlos 1975-1976 yılları arasında üç defaaf çıkararak, Franko döneminde hapse atılmış olan ve çoğu Bask bölgesindenolan politik suçluların serbest bırakılmasını sağlamıştır. Hükümetinterörle mücadele sahasını ağırlıklı olarak politik alana kaydırması,siyasi partilerin serbest bırakılması ve politik sahada Bask bölgesinin eneski ve en etkili partisi konumunda olan PNV’nin ETA’ya göre daha ılımlı

-11-

politikalar izlemesi sebepleri ile ETA, kendisini politik alanda temsiledebilecek bir politik parti ihtiyacını hissetmiş ve bu maksatla 27 Nisan1978 tarihinde, bir kısım eski ETA üyesi ve sempatizanı tarafından HerriBatasuna (Halkçı Birliği) partisi kurulmuştur.

Batasuna’nın politik statüsü her zaman tartışmalara sebep olmuştur.Batasuna’nın reddetmesine rağmen, İspanyol mahkemeleri de dahil olmaküzere, birçok kimse Batasuna’yı ETA’nın politik kanadı olarak görmüştür.Demokrasiye geçişle birlikte Bask bölgesinin bağımsızlığını savunan veçeşitli Bask Siyasi Partileri kurulmuştur. 1978 Anayasasının Baskbölgesine verdiği büyük haklar, bu partiler arasında bağımsızlıkmücadelesinin politik yollarla yapılabileceği fikrini doğurmuştur. Budurum, Bask bölgesinde ETA ve Batasuna hariç olmak üzere silahlı mücadelefikrinin benimsenmemesi ve destek bulamamasına sebep olmuştur. Bu şartlaraltında; Merkezi Hükümetin, Ajura Enera Paktı ile Bask Bölgesi SiyasiPartileri de dahil olmak üzere bütün siyasi partilerle ETA ve Batasuna’yıyalnız bırakacak bir mutabakat sağlaması, Batasuna’yı politik olarakbölgede yalnız bırakmıştır. Özellikle Bask bölgesinin en güçlü siyasipartisi olan PNV’nin de bu mutabakata dahil edilmiş olması, silahlımücadele fikrinin tamamen terk edilmesinde önemli bir başarı olmuştur. Bumutabakattan sonra, Bask bölgesindeki oy oranı %10 ila 18 arasında değişenBatasuna, oy kaybetmeye başlamıştır. Örneğin, 2001 yılı seçimlerindeBatasuna’nın sandalye sayısı bir önceki seçimlere oranla 14’ten 7’yedüşmüştür. Taraftar kaybettiğini anlayan ETA ise tekrar şiddetebaşvurmuştur.

2002 yılında İspanya parlamentosu Siyasi Partiler Kanununu onaylamış veberaberinde birçok tartışmayı da gündeme getirmiş, hatta bazı çevrelercehukuka uymadığı dile getirilmiştir. Bu kanunun esasında; bir partinin,sadece terörist bir saldırıyı kınamadığı için illegal ilan edilebileceğibelirtilmektedir. İspanyol Yüksek Mahkemesi de 18 Mart 2003 tarihindeBatasuna’yı ETA ile ilişkileri nedeniyle illegal ilan etmiştir. Mahkeme;Batasuna’nın ETA ile bir çok bağlarını ortaya koyarak, bu durumunBatasuna’nın ETA’nın politik uzantısı olduğunu ispat ettiğinibelirtmiştir. Bu olayla paralel olarak Batasuna, Mayıs 2003 tarihinde

-12-

Amerika Birleşik Devletleri’nin, Haziran 2003 tarihinde ise AvrupaBirliği’nin terör örgütleri listelerine dahil edilmiştir.

Batasuna’nın kapatılmasından sonra, Bask parlamento seçimlerinekatılmak maksadıyla Batasuna’nın devamı olmadığını savunan Aukera Guztiakadında yeni bir parti kurulmuştur. Ancak parti mensuplarının çoğununkapatılan Batasuna Partisi taraftarları olduğu anlaşılınca İspanyol YüksekMahkemesi tarafından bu parti de kapatılmıştır. Bu partinin dekapatılmasından sonra seçimlerden sadece iki hafta önce Batasuna ileilişkili olarak Bask Bölgesi Komünist Partisi (EHAK/PCTV) kurulmuş veoyların %12.44’ünü alarak 9 sandalye kazanmıştır. Ancak bu parti deBatasuna bağlantıları nedeniyle inceleme altına alınmıştır. Bundan sonrada ETA ile ilişkili oldukları gerekçesi ile Bask bölgesinde çeşitli dernekve partiler kapatılmıştır.

Sonuç olarak, İspanya hükümeti Bask bölgesi siyasi partileri ile terörekarşı gerçekleştirdiği mutabakat sayesinde, ETA’yı büyük oranda politikdesteğinden yoksun bırakmıştır. Bask bölgesi siyasi partileri büyükçoğunlukla ETA’nın şiddet politikalarını desteklemediklerini deklereetmişlerdir. Bunun yanında Bask bölgesi siyasi partileri her ne kadarşiddeti bir mücadele yöntemi olarak görmeseler de, Bask bölgesininbağımsızlığı konusunda ETA ile aynı görüşü paylaşmaktadırlar. Yine bupartiler ETA’nın siyasi uzantısı olması gerekçesi ile Batasuna Partisininkapatılmasına sıcak bakmamışlar bu durumun, Bask’ın siyasi olarakyürüttüğü bağımsızlık mücadelesine gölge düşüreceğini savunmuşlardır. Şuan itibari ile Bask bölgesi siyasi partilerince ETA’nın politikalarıdesteklenmemekle birlikte, ETA’ya karşı ciddi bir muhalefet deyapılmamaktadır.

3. İSPANYA’NIN TERÖRLE MÜCADELE POLİTİKALARI

Terörle Mücadele’de uzun soluklu tecrübelere sahip olan İspanya’nınterörle mücadele politikalarını bugünkü İspanya’nın tarihi geçmişine uygunolarak üç ayrı dönemde incelemenin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Buüç dönemi; teröre karşı baskıcı rejimi öngören General Franko’nundiktatorya dönemi, Franko’nun 1975 yılında ölümüyle başlayan ve kısmenbaskı politikasının devam ettirildiği demokratikleşme çabalarındaki geçiş

-13-

dönemi ve son olarak da terörle mücadelede Franko döneminin baskıcırejimlerinden uzak olunmaya ve terörle mücadelede yeni yaklaşımlarınortaya konulduğu demokratik İspanya dönemi olarak sıralamak mümkündür. Budönemlere genel olarak bakıldığında, İspanya’nın terörle mücadelede,örgütün askeri unsurlarının baskı altına alınmasından topluma kazandırmave ateşkes uygulamalarına kadar uzanan geniş perspektifte bir yaklaşımsergilediği görülebilmektedir. Genel olarak, General Franko dönemindeuygulanan baskı yaklaşımlarının soruna geçici çözümler sağladığı, ancakFranko sonrası dönemde uygulanan ve Franko dönemi politikalardan bir çokaçıdan farklılık arz eden politikaların daha kalıcı çözümler ürettiğikabul edilen bir gerçektir. Örneğin Franko sonrası hükümetlerin doğrudanörgüte katılımı ve örgütün finans kaynaklarını hedef alması ve bununsonrasında da 2006 yılında ETA’nın ateşkes ilan etmesi, terörle mücadelededoğru yaklaşımın geliştirildiği yönündeki umutları artırmıştır.

a. General Franko Dönemi Terörle Mücadele Politikaları

Franko döneminde terörle mücadelenin temelini; askeri kuvvetlerinyoğun bir şekilde kullanımına dayanan baskı rejimi oluşturmaktadır. Budönemde, yoğun ve çoğunlukla amacını aşan kontrolsüz askeri operasyonlaricra edilmiştir. Yine bu dönemde sıklıkla ilan edilen olağanüstü haluygulamalarında sivil haklar askıya alınmış, hiçbir resmi gerekçeolmaksızın gözaltılar yaşanmış, avukat hakkından mahrum edilmiş vehaberleşme hakları ellerinden alınmıştır. Örneğin; 1968 yılındaGuipuzcoa’da bir polis memurunun öldürülmesinden sonra olağanüstü hal ilanedilmiş ve bir çok örgüt mensubu ve lider personeli tutuklanarak “KamuDüzeni Mahkemeleri” diye adlandırılan askeri mahkemelerdeyargılanmışlardır. Bu mahkemelerde, suçlular üç kıdemli subay tarafındanyargılanmış ve sivil hak ve statüler göz ardı edilmiştir. Yargılamalaresnasında savunma avukatlarının şahitleri çapraz sorguya alınmış ya da buavukatların hükümetin delillerinin geçerliliğini sorgulanmasına izinverilmemiştir. 1975 yılında Franko’nun ölümüne kadar bu mahkemelerceverilen ölüm cezaları uygulanmıştır. Sonuç olarak; bu dönemde uygulanan

-14-

sert ve baskıcı tedbirler, karşıtlık temelinde Bask milliyetçiliğiduygularının kabarmasına neden olmuş ve bu durum ETA’ya sağlanan toplumsaldesteği artırmıştır. Toplumsal desteğin artmasında ve Bask halkınınradikalleşmesinde güvenlik güçlerinin kontrolsüz ve disiplinsiz birşekilde Bask yerleşim birimlerine sokulması önemli rol oynamıştır. Baskı,işkence ve kontrolsüz infazlar ETA’nın silahlı kanadına katılımıartırmıştır. Bu dönemde terör olaylarına tepkisel bazda yaklaşılmasıaslında ETA’nın terör stratejisine katkıda bulunmuştur. ETA’nı terörstratejisi esas olarak çatışma sarmalından oluşmaktadır ki bu stratejieylemin baskıyı arttırmasını ve bu artan baskının da ezilenlerinbilinçlenmesini doğurmaktadır. Sarmalın her dönüşünde eylemin şiddeti deartmıştır.11 Bu dönemle ilgili olarak kısaca baskı rejiminin karşı tepkiolarak şiddeti doğurduğunu ve bu kısır döngünün Franko döneminin terörlemücadelede en belirgin özelliği olduğunu söyleyebiliriz.

b. Demokrasiye Geçiş Dönemi Terörle Mücadele Politikaları

Geçiş dönemi ETA’nın şiddete dayalı faaliyetlerinin en fazlaarttığı dönem olmuştur. İspanya tarihinin en hassas dönemi olaraknitelendirilen bu dönemde, bu hassasiyet ETA tarafından suiistimaledilerek demokratikleşme süreci sekteye uğratılmıştır. Bu dönemde ETA’nınmaksadı; demokratikleşme sürecine darbe vurmak olmamıştır. Bu dönemdeETA’nın öncelikli hedefi, hükümeti Bask milliyetçiliğine karşı tepkigöstermeye zorlamak ve bu baskı neticesinde Bask halkının bağımsızlıkfikrini desteklemesini sağlamak şeklinde ortaya çıkmıştır. Hükümetingöstereceği tepkiler Bask halkının gözünde Franko’nun baskıcı rejiminindoğrudan Kral Juan Carlos’a geçtiği ve yeni Madrid hükümeti ile hiçbirşeyin değişmediği fikri kolaylıkla destek bulabilecekti. Eskiden olduğugibi bu dönemde de ETA demokrasinin yerleştirilmesi için değil sadece Baskbölgesinin tam bağımsızlığı için mücadele etmiştir. Geçiş dönemi olarakadlandırılan 1976-1980 yılları arasında ETA’nın şiddet politikaları sonucu400 kişi yaşamını yitirmiştir.

İşte bu kırılgan ortamda İspanyol hükümeti terörizmle mücadeleningerekliliği ile yeni bir Franko rejimi görüntüsü vermeme arasında kalmış

11 Clutterbuck, 1990, Sayfa 97

-15-

bu iki hususu dengelemeye çalışmıştır. Bir yandan vatandaşlık haklarınıkoruyan ve uzun yıllar insan hakları ihlallerine maruz kalmış bir ülkedekanunun gücünü hissettirmeye yönelik bir anayasa hazırlanırken, bir yandanda terörle mücadele için gerekli olan yasal dayanaklar göz ardıedilememiştir. Terörle mücadelede anayasal çerçeve içinde hareket etmeyiesas kabul eden hükümet, öncelikle anayasada terörün tanımını ve kapsamınıbelirlemeye çalışmış ve buna bağlı olarak da terörizmle mücadeledeuygulanacak yöntemlerin hukuki boyutlarını belirlemiştir. Bu kapsamdagenel olarak kişi hakları ve temel hakların hükümet tarafından hangişartlarda askıya alınabileceği ve gözaltı süreleri gibi konulardadüzenlemeler yapılmıştır. Konunun hukuki boyutu müteakiben ayrıcaincelenecektir.

Sonuç olarak bu dönemde anayasal çerçevede terörle mücadele etmekisteyen yeni hükümet, bir yandan Franko dönemindekine benzer politikalarıuygulamaya devam ederken, bir yandan da sorunun çözümüne katkı sağlayacakuzun vadeli politikalar geliştirme yoluna gitmiştir.

c. Demokratik İspanya Döneminde Terörle Mücadele Politikaları

Bu dönemi yeni demokratik İspanyol anayasasının kabul edildiği1978 yılından itibaren başlatmak mümkündür. Yeni anayasa bölgelere genişbir otonomi hakkı vermiş, siyasi partilerin kurulmasına imkan sağlamış veböylece İspanya bugünkü yönetim şekline kavuşmuştur. Bask bölgesi; Alava,Guipuzcoa ve Viczaya’dan oluşmuş, Baskça, İspanyolca ile aynı derecederesmiyet kazanmış ve diğer bölgelerde olduğu gibi kendi parlementosununkurulmasına imkan verilmiştir. Bask bölgesi bu yeniliklerden daha fazlafaydalanmış ve kendi polis teşkilatını dahi kurmuştur.12 Bu süreçte ETA’nınsiyasi uzantısı olarak görülen Herri Batasuna (HB) partisi deyasallaştırılmıştır.13 Demokratik İspanya, ETA terörü ve terörizmlemücadele için bugün de etkileri devam eden önemli kararları bu dönemdealmıştır. Teröre karşı alınan tedbirleri genel bir sınıflandırmaçerçevesinde üç başlıkta ele almak mümkündür. Bu başlıklar: terörlemücadele eden kurumlara yönelik olarak alınan tedbirler, teröristlerinbağlantılarına yönelik alınan tedbirler ve teröristlere yönelik olarak12 Soria, 2003, 1513 Clutterbuck,1990, 120

-16-

alınan tedbirler olarak sıralanabilir. Tüm bu tedbirlere olanak sağlayanve 1978 anayasası ile hayata geçirilmiş olan terörle mücadelenin hukukiboyutunun da ayrı bir başlık altında incelenmesinin uygun olacağıdeğerlendirilmektedir.

(1) Terörle Mücadele Eden Kurumlara Yönelik Olarak AlınanTedbirler:

(a) Polis Teşkilatının Terörle Mücadelede Daha Etkin HaleGetirilmesi: Bu konuda ilk adım polis teşkilatının terörle mücadelede dahaetkin bir seviyeye getirilmesi olmuştur. Franko döneminde yasal olarakorduya bağlı olan “Guardia Civil” ve “Silahlı ve Trafik Polisi”sivilleştirilerek doğrudan İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır. İç savaşöncesinde polis, ordunun hükümete muhtıra vermesinden sonra hükümetinyanında olduğunu açıklamış ve Franko rejimi süresince orduya bağlı olarakgörev yapmış ve yöneticileri de ordu içinden seçilmiştir. Polis,demokratik yapının bir gereği olarak ancak 1978 Anayasası ilesivilleştirilebilmiştir. Bu kapsamda sivilleştirilen polis teşkilatınınterörle mücadele edecek bir yapıya getirilmesi maksadıyla 1978 yılındapolis özel harekat birlikleri kurulmuştur. Bu yapıyla ETA’nın en önemligelir kaynaklarından biri olan adam kaçırma ve fidye olaylarında keskinazalmalar görülmüş ve rehine alma olaylarına karşı etkin bir araç eldeedilmiştir. Bu birimle elde edilen diğer önemli bir fayda da, ETA’nınaskeri yapısına karşı icra edilen operasyonlar neticesinde zaten sınırlıolan eğitimli militan sayısının oldukça aşağı seviyelere çekilmesidir.İcra edilen operasyonlar esnasında terörle mücadele eden birimlerinteçhizat ve kapasite olarak daha iyi seviyelere çıkarılması gerekliliğiortaya çıkmış ve bu konunun çözümü için gerekli adımlar atılmıştır.

(b) Adalet Mekanizmasının Etkinliğinin Artırılması: Terörlemücadelenin çok yönlülüğü düşünüldüğünde kolluk güçlerinde yapılaniyileştirmelerin adalet mekanizması ile desteklenmesi, o dönem şartlarıaltında önemli bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Hukuki birtemelle desteklenmeyen kolluk güçleri harekâtının tam olarak başarı eldeetmesi mümkün değildir. Terörle mücadeleyi anayasal çerçeve ile sınırlayanİspanya, bu konuda sadece terör suçlarını konu alan bir terörle mücadele

-17-

kanunu çıkarmamış, bunun yerine genel olarak mevcut anayasa çerçevesindekonuya yönelik olarak düzenlemeler yapmıştır. Konunun bu şekilde elealınmasında demokratik İspanya’nın Franko dönemi stratejilerinden tamamensıyrılma ve Franko dönemi benzeri uygulamalarla ETA’nın halk desteğiniartırmasına engel olma çabaları önemli rol oynamıştır. İspanyol hükümetitarafından, adalet mekanizmasının etkinliğinin artırılmasının, özellikleterör suçlarına karşı ağır ve olağanüstü düzenlemeler getirilmesi iledeğil, hızlı ve etkin bir suç kovuşturma sisteminin hayata geçirilmesi,şeffaf bir yargılama süreci ve insan temel hak ve hürriyetlerine azamisaygı gösterilmesi suretiyle verilen kararlara halkın her kesiminin saygıgöstermesi ve kabul etmesi ile sağlanabileceğine inanılmaktaydı. İspanyolhükümeti, 1979 yılında yapmış olduğu kanuni düzenlemelerle terörfaaliyetlerini ağırlaştırıcı neden sayarak terör suçlarının cezalarınıarttırmıştır. Bu düzenlemelerin yanında Bask otonom bölge hükümetinin;polis, istihbarat ve adliye alanlarındaki yetkileri arttırılmıştır. Ancak,haberleşme imkânı olmadan gözaltında tutma süresinin 1984 yılında on günekadar çıkartılması insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği gerekçesiile oldukça tepki almıştır. Bu sürenin uzunluğu örgüte karşı olan desteğinartmasına neden olmuştur. 1985 yılında Bask bölgesinde yakalanan 1181kişiden ancak 765’i hakkında dava açılmış ve bunlardan sadece 69’u mahkûmedilebilmiştir. Sonuç olarak; gözaltı süresi 1987 yılında yapılandeğişiklik ile üç güne indirilmiş ve ancak özel durumlarda beş güne kadaruzatılabilmesi düzenlenmiştir.

(2) Terörist Bağlantılarına Yönelik Olarak Alınan Tedbirler:

Bu bölümde alınan önlemler içe yönelik ve dışa yönelik tedbirlerolarak iki başlık altında incelenmelidir. İçe yönelik alınan tedbirlerinhedef kitlesini ETA terörüne destek sağlayan Basklılar, dışa yöneliktedbirlerin hedef kitlesini ise ETA’ya terör faaliyetlerinde bulunmasındaherhangi bir şekilde yardımcı olan ülkeler oluşturmaktadır.

(a) İç Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler: Bu tedbirler daha ziyadeterörizme sebep olan etkenlerin ortadan kaldırılması çalışmaları ileilgilidir.

-18-

Anayasada Bölgelere Özerklik Tanınması: ETA terörü ilemücadelede İspanyol hükümetinin önemli bir adımı da; Bask bölgesineözerklik hakkı tanıması olmuştur. 1978 Anayasası ile İspanya’nın anayasalbölgelere bölünmesi kabul edilmiş ve anayasada İspanya’yı oluşturan farklıtopluluk ve bölgelere olan saygı vurgulanmıştır. Yine anayasanın ikincimaddesinde farklı toplulukların ve bölgelerin özerklik haklarının ve özerkbölgeler arasındaki birlikteliğin garanti edildiği belirtilmiştir. Ayrıcaanayasanın 143’üncü maddesi bölgelerin kendi kanunlarını yapabilmesigücünü de üst denetime tabi olmak şartı ile özerk bölgelere tanımıştır.Ancak bu haklar verilirken merkezi hükümetin Bask bölgesinde oluşabilecekbağımsızlık hareketleri engelleyici karar verme yetkisini daima elindebulundurmuştur. 1978 Anayasasının kabul edilmesi ile birlikte Baskbölgesi, Katalunya bölgesi ile birlikte en geniş özerklik haklarını alaniki bölge olmuştur. 18 Aralık 1979 yılında kabul edilen 3/1979 sayılıkanunla Bask Ülkesi resmen kabul edilmiş ve ilk kez Bask Milliyeti tabirikullanılmıştır. İspanya hükümeti böyle yaparak ETA’nın Franko dönemiboyunca elde ettiği ve sürdürdüğü sosyal desteği kesmek istemiş ve bundada önemli oranda başarı sağlamıştır. 1980 yılında yapılan yerel seçimlerdeETA’nın siyasi kolu olarak nitelendirilen Herri Batasuna (HB) partisiüçüncü parti olarak çıkmıştır. Yapılan düzenlemelerden sonra Baskbölgesinin en güçlü partisi olan Bask Milliyetçi Partisi (PNV) gündelikekonomik ve sosyal konulara ağırlık verirken HB İspanya’dan tamamen kopmapolitikasını sürdürmüş ve bu noktada ETA ile aynı görüşleri paylaştığınıbir kez daha ortaya koymuştur. İspanya’nın yeni anayasa ile otonomilerdevletine dönüştürülmesi subaylar arasında rahatsızlıklara da neden olmuş,anayasayı eski haline getirmek ve otonom hakları iptal etmek maksadıylaçeşitli askeri darbe girişimlerinde bulunulmuştur. Ancak bu darbegirişimlerinin hiçbiri başarıya ulaşamamış, daha sonra sorumlularıyargılanmıştır.14

Demokratik Taraflar Arasında Siyasi Uzlaşının Sağlanması:ETA’yı ulusal bazda sağladığı destekten mahrum etmek maksadıyla yapılan enetkin çalışma, merkezi hükümet ile Bask bölgesi siyasi partileri arasındateröre karşı politik görüş birliğinin sağlanmasına yönelik anlaşmalardır.

14 ÇÖKMEZ, s.362

-19-

Yapılan bu anlaşmalarda hükümetin nihai hedefi; Bask bölgesinin en etkinpartisi olan PNV’yi bu anlaşmalara dahil ederek ETA’ya verilen desteğitamamen ortadan kaldırmaktır. Bu maksatla, 05 Kasım 1987 tarihinde MadridPaktı, 12 Ocak 1988 tarihinde Ajuria Enera Paktı ve 7 Ekim 1988 tarihindede Navarra Paktı imzalanmıştır. Bu paktlar arasında PNV’nin de katılımıylaimzalanan Ajuria Enera Paktı mutabakata tam katılımın sağlanması açısındanen önemlisi sayılmaktadır. Özellikle Madrid Paktı’na katılmayan PNV, birtakım tavırları ile sağlanan uzlaşıyı zaman zaman sekteye uğratmıştır. Busebeple PNV’nin bu mutabakata dahil edilebilmesi önemli bir başarı olarakgörülmüştür. Bu anlaşmalar temelde Bask bölgesi siyasi partilerininterörizm karşısında birlikteliklerini ifade ettikleri platformlar olmuş veETA terörü bir ülke sorunu olarak tanımlanmıştır. Bu süreçte HB partisi veonun yayın organı Ekin devre dışı bırakılmıştır. 1980 yılından beri Baskotonom bölgesi iktidar partisi PNV’nin hala bağımsızlık yanlısıgörüşlerini korumasına rağmen bu anlaşmalar sonucunda ETA terörünükınadığını belirtmiş ve resmi görüşü olarak bağımsızlığın kanuni yollarlakazanılması gerektiğini ifade etmiştir. PNV’nin deklare ettiği bu kınamaETA’nın yalnız bırakılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Yapılananlaşmalarda, ETA ile müzakere yolları, sadece şiddeti tamamen durdurmamaksatlı görüşmeler hariç, tamamen kapatılmıştır. Bu anlaşmalar açıkça nekadar meşru olursa olsun, hiçbir siyasi amacın şiddet kullanımını haklıkılamayacağını ortaya koymuştur. Bu politika ile, terörizmle mücadelede“halkın desteğini kazanma” amacının takip edildiği ortaya çıkmaktadır.ETA’nın siyasi partisi olan Batasuna (HB)’nın Bask bölgesindeki oy oranıdüşmüştür. Yukarıda belirtilen anlaşmalar neticesinde taraftar kaybedenETA bu desteği tekrar kazanmak için yine teröre başvurmuştur. Sadecegüvenlik güçlerine karşı eylemler gerçekleştirmeleri durumunda polis veaskerle bir savaş halinde olma ile sınırlı kalacaklarını düşündüklerinden,hükümeti daha fazla baskı altına almak için siyasi parti liderleri,gazeteciler, sanayiciler ve hatta Bask polisi ETA’nın hedef listesinegirmiştir. Diğer yandan Bask milliyetçileri, ETA’nın faaliyetlerinehoşgörü ile yaklaşmışlardır. Her ne kadar Bask özgürlüğüne ulaşmak içinterörizmi bir araç olarak kullanmaya karşı çıksalar da terörle aktif bir

-20-

şekilde mücadele etmek istememişlerdir. Bunda ETA’nın intikamsaldırılarından kaynaklanan korku da etkili olmuştur.

(b) Dış Desteğe Yönelik Alınan Tedbirler: Teröristlerin dışbağlantılarına yönelik tedbirler daha çok ve daha iyi uluslar arasıişbirliği politikasına dayandırılmıştır. İspanyol hükümeti Fransa,Almanya, Belçika, Meksika, Venezuela ve Uruguay’daki ETA varlığınıbelirlemiştir. ETA, bu ülkeleri sığınma, maddi destek sağlama ve elemantemini maksatları ile kullanmaktadır. Bu ülkeler arasında Fransa, sınırülkesi olması, ETA teröristleri için bu ülkenin lojistik sebeplerlegeleneksel bir operasyon üssü olarak kullanması ve Fransa’nın ülkesindekiETA faaliyetlerine göz yumması gibi sebeplerle ETA’nın uluslar arasıalanda tecrit edilmesi çabalarında önemli bir yer tutmuştur. Tecritpolitikası Fransa’nın işbirliğine yaklaşmaması nedeniyle uzun bir süresekteye uğramıştır. Bağımsız bir Bask ülkesinin sınırlarının Fransaiçlerine kadar uzandığı ve bağımsız bir Bask Devletinin Fransa’yı daetkileyeceği düşünüldüğünde, Fransa’nın bu tutumunun mantıksal bir temeledayanmadığı rahatlıkla anlaşılabilir. Bu durumun, biraz da İkinci DünyaSavaşı dışında kalarak Avrupa’yı yalnız bırakan İspanya’yı Avrupa dışınaitmek çabalarından da kaynaklandığı söylenebilir. Nitekim terörlemücadelede uluslar arası işbirliği özellikle İspanya’nın AT’yekatılmasından sonra hızla gelişmiş ve bu dönemde ETA’nın ismi terörörgütleri listesine yazılmıştır. Uluslar arası işbirliğinde İspanya’nınABD ile olan ilişkileri de önemli rol oynamıştır. 1989 yılına kadarFransa, ETA teröristlerini İspanya’ya teslim etmeyi reddetmiş veteröristleri İspanya’ya teslim etmek yerine, Panama, Venezuela ve Ekvatorgibi üçüncü ülkelere göndermiştir. Ancak bu dönemde Fransa’nın ETAkonusunda, şiddet Fransa içlerine yayılmadan önce İspanya ile işbirliğiyapması gerekliliği bulunmaktaydı. Ancak bu işbirliği ancak 1986 yılındaJacques Chirac’ın başbakan olması ile sağlanabilmiştir. Fransa özellikleETA’nın sözde sürgündeki toplumuna uzun süre toleranslı yaklaşmış ve terörörgütünün birçok liderine mültecilik statüsü vermiştir. Bu tutum,demokrasiye geçişe kadar ETA’nın anti demokratik bir rejime karşı faaliyetgöstermesi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Fransa’nın bu tutumunundeğişmesinin önemli bir sebebi olarak, birçoklarının arkasında İspanyol

-21-

hükümetinin olduğunu iddia ettiği Anti Terörist Özgürleşme Grubu (GAL)adlı örgütün Fransa’daki faaliyetleri olarak gösterilmiştir. GAL örgütümüteakiben incelenecektir. Fransa’da 1986 yılında Jacques Chirac’ınBaşbakan olmasından sonra, Chirac, İspanyol hükümeti ile bir anlaşmaimzalamış ve birçok militanı ülkeden çıkartarak; Cezayir, Gabon ve CapeVerde adaları gibi üçüncü ülkelere göndermiştir. Madrid ile Paris’inişbirliği sonucu 1992-1993 yılları arasında 500’den fazla ETA üyesitutuklanmış ve ETA, bu tutuklama kampanyasının başlamasından sonra ateşkesilan edip İspanyol hükümetine görüşme önerisinde bulunmuştur. O dönemdeFransa ile başlatılan ETA’ya karşı işbirliği günümüzde de devametmektedir. İspanya’nın bir takım istihbarat elemanları bu işbirliğiçerçevesinde Fransa’da bulunmakta ve örgüte yönelik istihbarı bilgileriniFransız yetkilileriyle koordine etmektedir.

Belçika da, ülkesindeki ETA mensuplarını uzun süre İspanya’ya teslimetmemiştir. Bu olumsuz tutum karşısında İspanya 1996 yılında Belçika ileresmi ilişkilerini askıya aldığını açıklamış, bunun sonucunda da, Belçika2002 yılında bu olumsuz tutumundan vazgeçerek ilişkileri eski halinegetirme yolunda çeşitli adımlar atmıştır. Böylece İspanya terörlemücadelede uluslar arsı işbirliğinin önündeki en büyük engellerden birinide aşmıştır.

İspanya’nın uluslar arası işbirliği çabaları Avrupa Topluluğu (AT)’naüyelik süreci ile ayrı bir boyut kazanmıştır. 1986 yılında AT’ye üye olanİspanya, topluluğun üçüncü sütunu olarak adlandırılan adalet ve işbirliğigirişimleri ile teröre karşı daha etkin tedbirler alabilmiştir. 2002yılında İspanya’nın yoğun çabaları sonucu ETA ve onun siyasi uzantısıBatasuna partisi Avrupa Birliği uluslar arası terörist gruplar listesinedahil edilmiştir. ETA’nın uluslar arası alanda izole edilmesi ve İspanyolhükümetinin milli terörle mücadele stratejisini globalleştirmesi, ETA’nınvarlığını davam ettirmesinde ciddi problemlerle karşılaşmasına nedenolmuştur.15 Yalnız bırakma politikalarının sonucunda ETA, Bask halkınınbüyük bölümü ile bağlarının koptuğunu hissetmiş, kaybettiği desteği herzaman olduğu gibi şiddet yolu ile tekrar kazanmaya çalışmıştır.

15 Walter, 2004 , 532

-22-

Sonuç olarak, Fransa ile ilişkilerin geliştirilmesi, Belçika’nınişbirliğine zorlanması ve AT’ye girilmesi ETA’nın uluslar arası alandakidesteğinin ortadan kaldırılarak yalnız bırakılması açısından önemlifaydalar sağlamıştır.

(3) Teröristlere Yönelik Olarak Alınan Tedbirler:

Demokratikleşme dönemi terörle mücadele politikalarını çok yönlübir yaklaşımla ele alan İspanya, doğrudan terörist kadrolarına yönelikolarak da birtakım tedbirler almıştır. Gerek askeri anlamda gerekse hukukidüzenlemelerle alınan bu tedbirler sağladıkları başarıların yanında, zamanzaman da tepkiler alabilmiştir. Ancak genel itibari ile bu tedbirlerinbaşarılı olduğunu söylemek mümkündür. Bu konu; topluma kazandırmaçalışmaları, cezaevi ayrıştırma politikaları ve GAL teşkilatı olmak üzereüç başlık altında ele alınacaktır.

(a) Topluma Kazandırma Çalışmaları: Teröristlere yönelik olarakalınan tedbirlerin en kapsamlısı ve akademisyenler tarafından en önemlisiolarak görülen politika topluma kazandırma politikasıdır. Bu politika,İtalyanların Kızıl Tugaylara karşı uyguladığı topluma kazandırmapolitikalarından esinlenerek geliştirilmiştir. 1981 yılında başlatılan buuygulama örgüt mensuplarının silahlı mücadeleyi reddetmeleri durumundaserbest bırakılmalarını ve sürgündekilerin sürgünden dönmeleriniöngörmekteydi. Bu uygulama başlangıçta mahkûmlara yönelik olarakbaşlatılmış, müteakiben ETA mensuplarına da uygulanmıştır. Toplumakazandırma faaliyetleri halen yürürlükte olan İspanyol Ceza Yasasının579’uncu maddesi ile de desteklenmiştir. Bu madde, mahkemelereteröristlerin terör suçlarından dolayı aldıkları cezaları, teröristinkendi isteği ile herhangi yeni bir terör olayının engellenmesi maksadıylayardım etmeleri durumunda indirmelerine olanak sağlamaktadır. 1982 yılında250 ETA üyesi, siyasi amaçlarına İspanyol ve Bask demokratik kurumlarıvasıtasıyla devam edeceklerini ifade etmek suretiyle, bu uygulamadanfaydalandırılarak topluma yeniden kazandırılmıştır. 1994 yılında yüzlercemahkum bu haktan yararlanmıştır. Bu politika toplumun birçok kesimindentepki ve eleştiri alsa da, elde edilen başarılar göz önüne alınarakuygulamadan vazgeçilmemiştir. ETA ise bu politika karşısında, sürgündeki

-23-

birçok üyesinin topluma kazandırılmasının askeri kanadını oluşturan en içhalkasının ahlaki ve maddi desteğini azaltacağından korktuğu ve buuygulamanın örgütün ayakta kalmasına karşı en büyük tehdidi oluşturduğunainandığı için, uygulamadan faydalanan ve faydalanmayı düşünen üyeleriniölümle tehdit etmiştir.

(b) Cezaevi Ayrıştırma Politikaları: Cezaevi AyrıştırmaPolitikaları; 1989 yılında hayata geçirilmiştir. Uygulamayla 1989 yılıöncesi hükümetlerin politikası olan ETA mensuplarının yüksek güvenliklihapishanelerde bir arada tutulmasına son verilmiş, tutuklular normalİspanyol hapishanelerine dağıtılarak birbirlerinden tecrit edilmişlerdir.Bu uygulamadan önceki dönemde, ETA hapiste bulunan üyelerini yönetmeye vemotive etmeye devam etmekte ve özellikle topluma kazandırma yasasındanfaydalanmalarını engellemekteydi. Bu uygulamayla ETA’nın hapishanelerdekietkisi kırılarak topluma kazandırma yasasından istifade etmek isteyen ETAmensubu sayısı arttırılmıştır. Bu uygulama bir noktada topluma kazandırmayasasının işlerliğini arttırmıştır. ETA, ayrıştırma uygulamalarınagüvenlik güçlerine yönelik yoğun terör saldırıları ile karşılık vermiş vebu suretle güvenlik güçlerinin hapishane politikasına karşı çıkmalarınısağlamaya çalışmışsa da bu stratejide başarılı olamamıştır.

(c) ETA’ya Karşı Paramilitar Yapılanma GAL: ETA’ya karşı anti-terörist Özgürleşme Grubu (GAL) teşkilatının kurulması İspanyolhükümetinin uyguladığı kısa vadeli politika olarak ortaya çıkmıştır. Biranlamda Kirli Savaş Stratejisinin ortaya konduğu bu uygulama, İspanyolhükümetinin terörle mücadelede en çok eleştiri aldığı politikasıdır.Birçokları tarafından GAL teşkilatının hükümet tarafından kurulduğu iddiaedilmiş, ancak şu andaki hükümet de dahil olmak üzere hiç bir hükümet buiddiaları kabul etmemiştir. GAL teşkilatı İspanya-Fransa sınırının her ikitarafında da operasyon icra ederek 1983-1986 yılları arasında 23 ETAmilitanını öldürmüştür. Ancak teşkilatın kanunsuz ve kontrolsüz bir takımuygulamaları neticesinde ETA ile hiçbir bağlantısı olmayan onlarca kişi dehayatını kaybetmiştir. GAL teşkilatının faaliyetleri çoğunlukla Fransa’nıngüneyinde icra edilmiştir. Bunu sebebi ETA’ya karşı uluslar arasıişbirliğine Fransa’yı ikna etmek için baskı yapmak olarak belirtilmiştir.Fransa’nın GAL’in faaliyetlerinden sonra ülkesindeki ETA varlığını inkâr

-24-

edememiş ve şiddetin kendi topraklarına da sıçraması endişesi ile İspanyaile ETA’ya karşı işbirliğine yönelmiştir. Fransa’nın İspanya ileişbirliğinde sadece GAL’in etkili olduğunu söylemek doğru değildir. AncakGAL‘in Fransa’daki faaliyetleri sağlanan işbirliği ortamında etkiliolmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi hiçbir İspanyol hükümetiteşkilatın kurulma ve yönetilme sorumluluğunu üzerine almamıştır. Budurumun temel nedeni, teşkilatın kanunsuz öldürme ve şiddet olaylarınakarışmış olmasıdır. Daha sonra İspanyol yargısı bu konu ile ilgili olarako dönemde iktidarda olan Başbakan Gonzales’in sosyalist hükümeti hakkındayargı sürecini başlatmıştır. GAL döneminde İçişleri Bakanı olan JoseBarrionuevo, GAL bağlantılı suçlar nedeniyle mahkûm edilmiştir. Birçok üstrütbeli Anti-Terörist Yüksek Komutanlığı mensupları da aynı şekilde GAL’inişlediği suçlar nedeniyle mahkûm edilmişlerdir.

ETA, hükümetin bu kanun dışı uygulamasını örgüte eleman temin etmedebir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Ayrıca GAL faaliyetlerine tepkiolarak örgüt şiddet eylemlerini arttırmıştır.

Franko dönemi rejiminin özelliklerini taşıyan GAL uygulaması,demokratik İspanyol hükümetleri ve İspanyol halkı için terörizmle,demokratik yol ve yöntemler haricinde mücadele edilemeyeceğini gösterençok önemli bir örnek olmuştur. İspanyol yüksek mahkemelerinin bu örgütleilgili olarak vermiş olduğu mahkûmiyet kararları ile de İspanya, hukukunüstünlüğü kuralına uygun bir şekilde hareket ederek, bu tip uygulamalardanvazgeçmiştir. Yeni İspanya demokrasisi eski baskı rejiminin taktiklerininuygulanmasına müsaade etmemiştir.

4. İSPANYA’NIN TERÖRLE MÜCADELESİNİN HUKUKİ BOYUTU

Terörle mücadele eden veya terör sorunuyla yüzleşen bir çok ülkenintersine, İspanya özel bir terörle mücadele kanununa sahip değildir.İspanya tarafından temel olarak terörizm, suçun yoğunlaşmış şekli olarakalgılanmaktadır. Özel bir terörle mücadele kanunun olmayışının nedeninin,yeni İspanya demokrasisinin Franko dönemindeki uygulamalara benzeruygulamalardan uzak durma eğiliminden kaynaklandığını söylemek mümkündür.İspanya, gelişen terör olaylarına yönelik olarak yapılan olağanüstü halkanunlarından ziyade, terör olayları ile mevcut kanunlar çerçevesinde

-25-

mücadele etmeyi benimsemiştir. Bu sebeple İspanya’nın herhangi birolağanüstü hal kanunu da yoktur. İspanya’nın terörizmle mücadelesinde birönemli hukuki faktör de İspanyol yargısının terörizmle mücadelede sahipolduğu dokunulmazlıktır. 1978 Anayasası, yargıya terörizmi tanımlama görevve yetkisini vermiştir. Geçen zaman içinde terörün tanımı bir çokdeğişikliğe uğramış ancak, anayasanın verdiği bu güç sayesinde terörüntanımlanması hiçbir zaman değişen siyasi otoritelerin tekeline girmemiş,politik bir malzeme haline gelmemiştir. İspanya, terörle mücadelede çoksayıda olağanüstü yetkiler tanıyan kanunların yapılmasının, yani kanunfazlalığının, terörle mücadelede etkinliği azaltacağı görüşünübenimsemiştir. Terör suçlularının normal adli sistem içindeyargılanmasının yargı kararlarının bütünlüğünün bir tartışma konusu halinegelmesini engelleyeceği kabul edilen bir görüştür. Franko döneminde terörsuçlularının askeri mahkemelerde yargılanmasının doğurduğu tepkiler gözönüne alındığında bu görüşün altında yatan temel düşünce daha iyianlaşılabilecektir. İspanya’nın terörle mücadeledeki hukuki prosedürü;Anayasa, Ceza Yasası ve Suç Kovuşturma Kanunu’na dayanmaktadır. Her üçkanuni dayanak ayrı başlıklar altında incelenecektir.

a. Anayasa

1978 Anayasasında terörizmle ilgili referans alınabilecek tek nokta5’nci bölüm 55’inci maddedir. Bu maddede terörist unsurlardanbahsedilmesine rağmen terörizmin tam olarak tanımlanamadığı görülmektedir.Genel olarak bu maddede anayasal hakların hangi şartlar altında askıyaalınabileceği belirtilmektedir. Bu bağlamda, söz konusu maddenin birincifıkrasında 55(1); anayasanın 17, 18 (2,3), 19, 20 (1,a,d), 5, 21, 28 (2)ve 37(2) maddelerinde tanınan anayasal hakların olağanüstü halin ilanedilmesi durumunda askıya alınabileceği belirtilmektedir. Görüldüğü üzerebu madde hükümete olağanüstü hal durumunda temel hakları askıya almayetkisini tanımaktadır. Maddenin ikinci fıkrası (55(2)), tamamen terörtehdidi ile ilgilidir. Bu fıkra herhangi bir organik kanunun, anayasanın17 (2) ve 18 (2,3)’inci maddelerinde tanınan hakların, terörist unsurlaraveya silahlı unsurlara yönelik olarak yürütülen bir soruşturma kapsamındasadece belirli kişiler için askıya alınabileceği hükmünü getirmektedir.Genel olarak bu fıkra hükümete terörist unsurlarla bağı olduğu gerekçesi

-26-

ile şahısların hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması yetkisini vermektedir.Ancak anayasanın 116’ncı maddesinde olağanüstü hal ilanının şartları kesinolarak açıklanarak bu yetkinin suiistimal edilmesinin önüne geçilmiştir.Ayrıca olağanüstü halin 30 günü aşması kararının, yeniden değerlendirmesonucu İspanyol Hükümeti tarafından verileceği de anayasada hükmebağlanmıştır.

b. Suç Kovuşturma Kanunu

İspanya’da terör suçları normal suç yasaları kapsamında ele alınmaktave terörle mücadelede kanuni yaptırımlar ve yargı gücü Suç KovuşturmaYasası kapsamında ele alınmaktadır. Herhangi bir terörle mücadele yasasıbulunmayan İspanya’da bu konudaki ilginç noktalardan biri de ulusal veuluslar arası terörizmin ayırt edilmemiş olmasıdır. Bu noktada kurumlararasında bazı sınırlamalar mevcuttur. Bölgesel yönetimler kendibölgelerinde meydana gelen terör suçlarında yargı yetkisine sahipken,milli polis birimi ya da Guadia Civil (bizdeki jandarma benzeri) ulusalveya uluslar arası terörizmle mücadele yetkisine haizdir. İspanyol suçkovuşturma yasaları genel olarak evrensellik prensibine dayandırılmıştır.Bu prensip herhangi bir terörist faaliyetinin evrensel olarakyargılanabilmesini öngörmektedir. Bundan hareketle 1985 yılında kabuledilen 23(4) sayılı ceza kanunu ile İspanyol mahkemelerinin, İspanyollarveya yabancılar tarafından ülke içinde veya ülke dışında işlenen terörsuçlarında yargılama yetkisine sahip olduğu kabul edilmiştir. Bu durumsadece İspanyol yasalarına özgü bir durumdur.

Suç Kovuşturma Kanununda teröristlerin yargılanması için özel biruygulama bulunmamaktadır. Ancak hukuki sistemde terör saldırılarınınyargılanmasında kullanılabilecek bazı geçici uygulamalar bulunmaktadır.

c. İspanyol Ceza Yasası

Ceza yasası İspanya’nın terörle mücadelesinde en önemli hukukidayanağıdır. Ceza yasasının 571-580 maddelerinde terörizmle ilgilisuçların tanımı yapılmıştır. Özel olarak tanımlanan bu suçlara, terörmaksatlı olarak işlendiklerinde daha fazla ceza verileceği belirtilmiştir.Bu maddelerde herhangi bir terör örgütü adına gerçekleştirilen; silah vepatlayıcıların üretilmesi, depolanması, kaçakçılığının yapılması ve

-27-

kullanılması gibi suçlarla ilgili olarak verilecek cezalar dabelirlenmiştir.

(1) Gözaltına Alma Süresi: Gözaltına alma uygulaması en çokbaşvurulan ve en çok tartışmaya sebep olan konulardan birisidir. 1978anayasasında normal gözaltı süresi 72 saat olarak belirlenmiştir. Terörsuçu ile ilişkili olarak gözaltına alınan bir şüphelinin gözaltı süresimahkeme kararı ile 48 saat daha uzatılarak toplamda 5 güneçıkarılabilmektedir.

(2) İletişim Hakkından Mahrum Etme: Bu uygulamada, hakim birşüpheliyi 13 güne kadar iletişim hakkından mahrum bir durumda(incommunicado) tutabilir. Bu sürenin arttırılabilmesi de mümkündür.“Incommunicado” uygulaması İspanyolların temel haklarının ihlal edildiğikötü bir durum olarak görülmektedir. Uygulamanın birçok şartları vardır.Bu cezanın uygulandığı zanlı kendi tercih ettiği değil, kendisine sağlananavukat ile konuşmak zorundadır. Zanlı, herhangi bir şekilde konuştuğu yada kendisini tanıttığı durumda artık avukat isteme hakkını kaybetmektedir.Zanlının aile fertleri ile görüşmesi geciktirildiğinde, zanlı mahkemecesağlanan doktor tarafından muayene edilme hakkına sahiptir. Zanlı ilesözlü iletişim yasaktır ve yazılı iletişimlerin tamamı kayıt altınaalınır. “Incommunicado” uygulaması 2003 yılında 15/2003 sayılı kanunlayeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile zanlıya ikinci bir doktortarafından muayene edilebilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca hakime“Incommunicado” uygulaması sona ermiş bir zanlıyı tekrar 3 gün süreyle“Incommunicado” uygulamasına geri döndürme yetkisi tanınmıştır. Buuygulama birçok insan hakları kuruluşu tarafından temel insan haklarınıihlal ettiği gerekçesi ile kınanmıştır.

(3) Özel Mülkiyete Girme ve Aramalar: Bu husus diğer uygulamalaragöre daha az tartışmalı bir konudur. Normal şartlarda mülkiyet sahibininrızasıyla arama yapılabilmektedir. Bunun dışında mahkeme kararıyla veyasuçun o anda işlenmesinden kaynaklanan bir zorunluluk durumunda mülkiyetsahibinin rızası olmadan da girme ve arama yapılabilmektedir. Yetkililersuçun işlendiği anda veya diğer acil durumlarda, olayı müteakip

-28-

gecikmeksizin hâkimle irtibat kurmak koşulu ile izinsiz girme ve aramalaraizin vermektedirler.

(4) İletişimin Dinlenmesi: Normal olarak iletişim ancak mahkemekararı ile kısıtlanabilmektedir. 579 (4)’uncu maddeye göre bir terörfaaliyetinin ortaya çıkarılmasının söz konusu olduğu durumlarda İçişleriBakanı veya Güvenlik Sekreterine iletişimin üç gün süreye kadardinlenmesine yönelik olarak gerekli kurumları yetkilendirme yetkisiverilmiştir.

(5) Finansal Kaynakların Dondurulması: Özellikle 11 Eylül ve 11 Martsaldırılarının etkileriyle başlatılan bir uygulamadır. İspanya teröristorganizasyonlarının finans kaynaklarının kesilmesinin terörle mücadeledekiönemini anlamış vaziyettedir. Bu konu ile ilgili düzenleme 12/2003 sayılıkanunla yapılmıştır. Bu kanun hükümete, herhangi bir terörist faaliyetiengellemek maksadıyla, herhangi bir finans kaynağını veya hesabı dondurmayetkisi vermiştir. Ayrıca bu düzenleme, paranın kaynağının araştırılmasıve para transferi yapan personel hakkında bilgi edinilmesi hakkını dahükümete vermiştir.

(6) Patlayıcıların Kontrolü: Özellikle Madrid’te meydana gelen 11Mart bombalı eyleminin etkisi ile yapılmış bir düzenlemedir. Söz konusudüzenleme patlayıcılarla işlenen ciddi suçlara yönelik olarak 4/2005sayılı kanunla patlayıcıların kontrolü maksadıyla yapılmıştır. Budüzenleme ile illegal olarak patlayıcı bulunduranlara veya legalgerekçelerle sahip olduğu patlayıcı maddelerin güvenliğinisağlayamayanlara önemli cezalar getirilmiştir.

5. SONUÇ

İspanya, gerek tarihi geçmişine ve gerekse kültürel farklılıklarınabağlı olarak değişik dinamikler temelinde ortaya çıkan bir terör örgütüile mücadele etmek zorunda kalmıştır. İspanya tarihi incelendiğinde, bugünİspanya coğrafyasını oluşturan İberya yarımadasında tek değişmeyen unsurunbölgedeki Bask varlığı olduğu anlaşılmaktadır. İberya coğrafyasındakurulan her devlet ya da imparatorluk bir şekilde Bask gerçeği ileyüzleşmiş ve Basklar her dönemde ayrı millet olma şuurunu korumuşlardır.Bunun sonucu olarak da; Basklar her dönemde bağımsızlıkları için mücadele

-29-

vermiş ve hakim otoritelerden istedikleri ayrıcalık haklarınıkazanmışlardır. Zaman zaman İspanya’nın klasiği haline gelen içkarışıklıklar nedeniyle bu haklar askıya alınmış olsa da, ülkede herhangibir şekilde bir yönetim teşkil edildiğinde, Bask bölgesi sorunları gündemegelmiştir. Konuya bu açıdan bakıldığında, Bask sorununun ya da buna bağlıolarak ETA terörünün, İspanya ile başlayan değil, İspanya’ya İberyacoğrafyasından miras kalan bir sorun olduğunu söylemek mümkündür.İspanya’nın terörle mücadelesi irdelenirken, buradaki terör sorununu başkabölgelerdeki terör sorunuyla benzeştirmek yerine, bu sorunun kaynağının buşekilde bilinmesi önem kazanmaktadır. Çünkü terörle mücadelenin esasıterörü oluşturan sebeplerin çok iyi analiz edilerek doğru çözüm yollarınınortaya konulmasına dayanmaktadır.

ETA Terörü, zaten var olan Bask milliyetçiliği sorununun, Frankodiktatörlüğü ile perçinlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. İç savaştan sonraortaya konulan baskı ve sindirme politikası, var olan sorunları çözmekyerine, çarenin tepkisel yaklaşımlarda aranması sonucunu doğurmuştur. Baskbölgesinin haklarını savunan Bask Milliyetçi Partisi (PNV)‘nin, baskıcıFranko rejimi karşısında çaresiz durumu, baskı rejimine karşı ETA terörünüortaya çıkarmıştır. Tepkisel olarak baskı-terör sarmalında yürüyen bukısır döngü, Franko sonrası demokratik adımlarla değişmeye başlamıştır.Demokratikleşme çabaları kapsamında atılan adımlar sonucunda bugün,ETA’nın tamamen marjinalleştirildiği ve büyük oranda halk desteğindenmahrum edildiğini söyleyebiliriz. Bu başarıda kuşkusuz ki İspanya’nın iyianaliz ettiği terör sorununa kendine özgü yöntemlerle yaklaşmış olması çoketkin olmuştur.

İspanya’nın terörle mücadelesindeki başarısının temeli, 1978Anayasasına dayanmaktadır. Bu anayasa ile; diğer bölgelerle birlikte Baskbölgesine tanınan haklar ve ayrıcalıklar, siyasi partilerin yasaklarınınkaldırılması, her partinin dilediği gibi siyaset yapmasının önününaçılması gibi hususlar, Bask bölgesinin bağımsızlığının sadece silahlımücadele ile değil, siyasal yollarla da kazanılabileceği düşüncesini hakimkılmaya başlamıştır. Demokratik anayasaya bağlı olarak, İspanyolhükümetinin hayata geçirdiği uygulamalar bu anayasaya duyulan güveni veanayasaya verilen desteği artırıcı nitelikte olmuştur. GAL gibi anayasanın

-30-

ruhuna uymayan kirli savaş uygulamaları zamanın şartları altında, çeşitligerekçelerle uygulanmış olsa da, alınan tepkiler sonucu, adli yollarlasorumlular cezalandırılmış ve toplumsal güven zedelenmemiştir. İspanyolhükümetleri terörle mücadelede terör örgütünün içeride yalnız bırakılmasıpolitikasını çok iyi uygulamış, bu noktada halkı kazanmayı amaçedinmiştir. Bir yandan örgüte silah bıraktırma ve silah bırakma karşılığıistediklerini elde etmeleri maksadıyla siyaset yapma hakkını tanınırken,diğer taraftan da siyasi partilerle ETA’ya ve onun şiddet politikalarınakarşı mutabakat sağlanmıştır. Söz konusu uygulamalarla yalnız kalmayabaşlayan ETA zaman zaman siyasi parti liderlerini de hedef alansaldırılarını artırmış ve bu saldırılarla İspanyol hükümetini tahrikederek şiddete teşvik etmiş, ancak istediği sonucu alamamıştır. İspanyahükümetleri terörle mücadeleyi mevcut hukuki sistemde gerçekleştirmeçabası içinde uzun soluklu politikalar uygulamıştır. Tepkisel yaklaşımesasında ortaya konulan ve kısa dönemli çözümler üreten olağanüstü halyasalarına başvurmamış, sorunlara mevcut hukuk düzeni içinde çözümlerüretmiştir. Bu uygulamada Franko döneminden kalma uygulamalara mümkünolduğu kadar yer vermeyerek, halkın tepkisini çekmeme yönündeki hükümetkararlılığı da etkili olmuştur. Sonuç olarak yukarıda sayılan uygulamalar,Franko döneminden sonra çokça ihtiyaç duyulan güven ve birlik ortamınıgüçlendirmiş, bunun sonucu olarak da ETA içte yalnız bırakılabilmiştir.ETA’nın yalnız bırakılmış olması, İspanya’nın terörle mücadelesindekibaşarısının en önemli sebebi olarak ortaya çıkmıştır.

İspanya’nın elde ettiği diğer bir başarı da ETA’nın dış desteğininkesilmesi olmuştur. İspanya, özellikle Fransa’nın Bask bölgesini kullananve bir dönemde en azından Fransa’nın engellenmesine maruz kalmayan ETA’nınbu topraklardan sökülmesi ve desteğinin kesilmesi için başarılı biruluslar arası politika uygulamıştır. GAL uygulaması çok eleştiri almasınarağmen Fransa’nın kendi topraklarındaki sorunu anlamasında etkiliolmuştur. Ancak asıl önemli olan husus; Fransa ile iyi yönetilen diyalogsürecidir. Karşılıklı menfaatlerin de ön plana çıktığı bu diyalog sürecibaşarı ile sonuçlanmış, Fransa ile beklenen işbirliği gerçekleşmiştir. Bunoktadaki kilit husus; İspanya’nın 1986 yılında AT’ye girmesi ve FransızHükümetinin değişmesi olmuştur. İspanya AT’ye girdikten sonra Fransa ile

-31-

birlikte bütün AT ülkelerinin terörle mücadele konusunda desteğini almış,ETA Avrupa terör örgütleri listesine dahil edilmiştir. Fransa ile sağlananişbirliğini, ETA’yı destekleyen diğer ülkelerle ETA’ya karşı sağlananmutabakat izlemiştir. Sonuçta ETA uluslar arası ortamda da yalnızbırakılmıştır.

İspanya’nın terörle mücadelesinde tespit edilen diğer bir husus terörsuçlarına karşı alınan sert hukuki tedbirlerdir. İspanya’nın her ne kadarbir terörle mücadele yasası olmasa da, her türlü toplumsal mutabakatısağlama ve hak tanımalara rağmen, işlenen terör suçlarına çok ağır cezalarverildiğini görmekteyiz. Ceza yasasında terör maksatlı olarak işlenensuçlara getirilen hükümler birçok eleştiriyi de beraberinde getirecekkadar serttir. Öte yandan sadece terör olaylarını kınamadığı için birpartinin yasaklanması yetkisi, İspanya’nın terörle mücadeledeki serttarafının da bir göstergesidir.

Sonuç olarak, İspanya kendine has şartların doğurduğu terör problemiile yine kendine has iç güvenlik politikaları uygulayarak mücadele etmişve bu mücadelesinde başarıya ulaşmıştır. Halen devam eden ve Bask bölgesisiyasi partilerince de dile getirilen bağımsızlık isteği ve verilenhakların yetersiz görülmesi, İspanya’nın müteakip dönemde düşünmesigereken ve yeni gelişmelere açık bir konudur. Mevcut durum itibarıylauygulanan yöntemlerin başarılı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak aynıyöntemlerin şartları aynı olmayan başka bir coğrafyada başarılı olacağınısöylemek mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir.

Her ne kadar benzerlikler bulunsa da, farklı coğrafyalarda ve farklıkültür ortamlarında terörle mücadelede uygulanacak yöntemlerin defarklılaşması doğaldır. İspanya’nın terörle mücadelesinde uyguladığı;halkın desteğini sağlamak, teröre karşı toplumsal mutabakat oluşturmak,terör örgütünü içerde yalnız bırakmak, terör örgütünün dış desteğinikesmek, örgütün tahriklerine gelmemek ve şiddete başvurmamak, hukuk dışıuygulamalardan kaçınmak, şiddete başvurmadan fikirlerin ifadeedilebileceği ortamı oluşturmak, terör suçlarına karşı sert yaptırımlaruygulamak gibi prensiplerin benzer iç güvenlik sorunu yaşayan ülkelerde,

-32-

şartlara uygun olarak değişik taktikler kullanılarak uygulanabileceğideğerlendirilmektedir.

-33-