78
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı İslam ve Osmanlı Aile Hukuku Dersi İSLAM VE OSMANLI AİLE HUKUKUNDA BOŞANMA VE SONUÇLARI Doktora Ödevi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet BİLGİN Hazırlayan

İSLAM VE OSMANLI AİLE HUKUKUNDA BOŞANMA VE SONUÇLARI

Embed Size (px)

Citation preview

Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü

Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

İslam ve Osmanlı Aile Hukuku Dersi

İSLAM VE OSMANLI AİLE

HUKUKUNDA BOŞANMA VE

SONUÇLARI

Doktora Ödevi

Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Ahmet BİLGİN

Hazırlayan

Gökhan ERDOĞAN

Kırıkkale 2014

2

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER..................................................İ

KISALTMALAR.................................................İV

GİRİŞ........................................................1

BİRİNCİ BÖLÜM................................................4

İSLAM VE OSMANLI HUKUKUNDA BOŞANMA-TALAK-MÜFARAKAT...........4

I. GENEL OLARAK..............................................4

II. BOŞANMA-TALAK-MÜFARAKAT...................................5

A. Tanımı...................................................................................................................... 5

B. Dindeki Yeri.............................................................................................................. 6

C. Hikmeti..................................................................................................................... 7

D. Talak Salahiyeti.......................................................................................................8

E. Talakın Şartları (Boşama Ehliyeti)..........................................................................8

1. Kocaya Ait Şartlar..........................................9

2. Kadına Ait Şartlar.........................................10

F. Talak İçin Kullanılan Sözler..................................................................................10

1. Sözlü Açıklama.............................................10

2. Yazılı Açıklama............................................11

3. Boşanma İradesinin İşaretlerle Açıklanması.................11

G. Talakın Sayısı.........................................................................................................12

H. Talakın Kısımları...................................................................................................12

1. Ric’i Talak (Dönülebilir Boşama)...........................12

2. Ba’in Talak (Ayırıcı Boşama)...............................14

3. Sünni Talak................................................14

4. Bid’i Talak................................................15

İ. Talakın Şarta ve Vadeye Bağlanması..................................................................15

1. Bir Şarta Bağlı Bulunmayan Talak...........................15

2. Vadeye (Belli Zamanın Gelmesine Bağlı) Bağlı Talak.........16

3. Geciktirici Şarta Bağlı Talak..............................16

4. Osmanlı Uygulaması.........................................16

J. Tefviz’i Talak..........................................................................................................17

K. Muhala’a (Hul)- Bedel Karşılığı Talak..................................................................18

1. Muhala’a’nın Anlamı........................................18

2. Ehliyet ve Karar Hakkı.....................................18

3. Muhala’a’nın Hukuki Sonucu.................................19

L. Tefrik (Adli Boşanma)............................................................................................20

1. 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi’ne Kadar Tefrik..............20

2. 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde Tefrik...................22

a. Kusur ve Hastalık Sebebiyle Tefrik.......................22

b. Kocanın Nafakayı Kesmesi veya Bu Yükümlülüğü Yerine

Getirememesi Sebebiyle Tefrik....................................22

c. Gaiplik Sebebiyle Tefrik.................................23

d. Fena Muamele ve Geçimsizlik Sebebiyle Tefrik.............23

M. Dolayısıyla Boşanma Sonucunu Doğuran Usuller.............................................24

1. İla (Kadına Yaklaşmama Yemini).............................24

2. Müla’ane-Li’an ( Lanetleşme )..............................25

İKİNCİ BÖLÜM................................................26

EVLİLİĞİN SONA ERMESİNDEN DOĞAN SONUÇLAR....................26

I. EVLİLİK HAYATININ SONA ERMESİ............................26

A. Dönüşlü Boşama...................................................................................................26

B. Dönüşsüz Boşama................................................................................................26

C. Hülle veya Tahlil....................................................................................................26

II. İDDET....................................................27

A. İddetin Tanımı.......................................................................................................27

B. İddetin Sebep ve Hikmeti......................................................................................27

C. İddetin Kısımları....................................................................................................27

1. Ölüm İddeti................................................28

ii

2. Talak veya Fesih İddeti....................................28

D. İddetin Hükümleri.................................................................................................28

III. İDDET NAFAKASI....................................................................................................29

IV. ÇOCUKLARIN BAKIM VE TERBİYESİ (HİDANE ).....................................................29

A. Genel Olarak...............................................29

B. Hidane Hakkı...............................................29

C. Hadane Ehliyeti............................................30

D. Hidane Süresi..............................................30

E. Hadane Masrafları..........................................30

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM................................................31

HUKUK-I AİLE KARARNAMESİ’NDE BOŞANMA VE OSMANLI HUKUKUNDA

BOŞANMAYA DAİR ÖRNEK OLAYLAR...................................31

I. GENEL OLARAK.............................................31

II. KARARNAME’NİN BOŞANMA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ...............32

A. Genel Olarak..........................................................................................................32

B. Kararname’nin Getirdiği Yenilikler-Farklılıklar...................................................33

1. Boşanmada Devlet Kontrolü..................................33

2. Yargısal Boşanma...........................................33

3. Diğer Mezheplerden Yararlanması............................33

4. Çok Eşliliğin Yasaklanması.................................34

III. OSMANLI HUKUKUNDA BOŞANMAYA DAİR ÖRNEK OLAYLAR...........34

SONUÇ.......................................................42

KAYNAKÇA....................................................44

iii

KISALTMALAR

AÜHF :Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

B. : Baskı

C. : Cilt

D. : Dergisi

GÜHF : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

HAK : Hukuk-ı Aile Kararnamesi

İbid. : Aynı yerde

md. : Madde

MÜİF : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

iv

s. : Sayfa

S. : Sayı

UÜİF : Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

y. : Yayınevi

Y : Yıl

v

GİRİŞ

Günümüz insanı modern anlayışlar ve teknolojik

gelişmeler karşısında sosyalliğini kaybetme noktasına

gelmiştir. Sistemlerin güç yarışı nedeniyle tüketim

dışında bir işlevi olduğu düşünülmeyen insanların, bir

nebze olsun manevi bir rahatlığa erişmek adına sarıldığı

değer ve kutsal olarak ne biliyorsa saldırı altında

bırakılmakta ve yozlaştırılmaktadır. Bu şekilde büyük bir

güvensizlik ve yalnızlık ortamına sürüklenen insanların

fiziki olarak kalan tek sığınağı aile de maalesef uzun

yıllardır hedef halindedir. Çağın getirdiği tüketim

çılgınlığı, bencilliği, asosyallik, aç gözlülüğü gibi

olumsuzlukların, sistemlerin de körüklemesi ile aile

kurumu büyük tehdit altındadır. Her geçen gün daha fazla

aile çok basit ve aslında önemsiz nedenlerle kolayca

parçalanmakta, evlilikler boşanma ile sonuçlanmaktadır.

Bu tehdit karşısında günümüz hukuk sisteminin, olayın

sosyolojik, manevi, dini, ekonomik ve insani boyutlarıyla

ele alınmaksızın salt hukuki düzenlemeleri olaya

uygulamasıyla çözüm arayışı yoluna gidilmesi boşuna bir

çaba gibi gözükmektedir.

İslam hukuku ve geçmişimiz olan Osmanlı aile

hukukunda boşanma kurumunun nasıl düzenlendiğini bilmek,

günümüz meselelerine derinden ve farklı bir bakış açısı

kazandırabilir. İnancımız odur ki; değişen anlayış,

kullanılan argümanlar ve teknolojik gelişmeler ne kadar

farklı bir boyuta ulaşırsa ulaşsın, insanın temel

mayasının inkâr edilemeyecek şekilde geçmişte de

gelecekte de aynı olduğu muhakkaktır.

Aile bütün toplumların temel birimi olmuştur.

İslâm’da da aile, korunması gereken değerlerin başında

yer alır. Bu sebeple İslâm dini ailenin korunmasına çok

önem vermiş ve ailenin iyi bir şekilde idare edilmesi

için birtakım hükümler koymuştur. Bu birimin kurulması

için kadın ve erkeğin nikâh adı verilen bir akitle

birlikte yaşama isteklerini şahitler huzurunda ortaya

koymaları gerekir. Evlilik sözleşmesi, karı-kocaya

belirli hak ve sorumluluklar yükleyerek bu beraberliğin

devamlı olmasına imkân sağlar. Genelde İslam hukukunda

özelde ise Osmanlı hukukunda, aile birliğinin korunması

açısından evlilikte devamlılık esas olmakla birlikte,

aile içindeki uyumu sürdürmek imkânsız hâle geldiğinde

nikâh akitlerini çeşitli yollarla sona erdirme imkânı

tanınmıştır.

Osmanlı toplumunda hukuk sistemi olarak İslâm

hukukunun uygulandığı ve hukuk ekolü olarak da Hanefî

mezhebine bağlı kalındığına dair yaygın bir kanaat

bulunmaktadır. Yine Müslüman toplumlarda, İslâm hukukuna

2

daha çok bağlı kalınan hukuk dalının Aile hukuku olduğu

ileri sürülmektedir.1

İslâm hukuku esas itibariyle boşama hakkını kocaya

vermiştir. Erkek istemediği bir evlilikten dilediği anda

kurtulma imkânına sahiptir. Fakat evliliğin devamını

kadın istemezse veya evliliğin devamından maddî ve manevî

büyük zarar görürse, bu durumda evlilikten kurtulmak için

çeşitli yollara başvurabilmektedir. Bazı hukukçular İslâm

hukukunda boşama hakkının yalnızca erkeğe verildiğini,

kadının boşanma hakkının bulunmadığını ileri

sürmektedirler. Ancak bu iddiaların tam olarak isabetli

olmadığı, kadının da istemediği bir evlilikten kurtulma

imkanının bulunduğu bilinmektedir. Kadın bu tür bir

evlilikten iki şekilde kurtulabilmektedir. Bunlardan

birincisi belirli durumlarda mahkemeye müracaat ederek,

kazaî boşanma (tefrîk) talebinde bulunabilir. Bu tür bir

boşanmada kocanın rızası aranmaz. İkinci bir yol ise

karşılıklı anlaşma ile boşanma - muhâla’a veya hul’

yoluyla ayrılıktır ki, bu ayrılıkta kadın bir mal

karşılığında, genellikle mehr alacağı karşılığında

kocasını ayrılmaya râzı eder. Karşılıklı anlaşma ile

evlilik birliğini sona erdirmede İslâm hukuku, eşi ile

anlaşamayan kadına, kocasının kendisini boşama yoluna

1 Ali KAYA, , “17. Yüzyıl Bursa Şer’iye Sicillerinin İslam

Aile Hukuku Açısından Tahlili”, UÜİF D., C. 17, S. 1, 2008, s.

81.3

gitmemesi halinde, kendisi için çekilmez hâle gelen

evlilikten kurtulma imkânını vermiştir.2

Osmanlı aile hukukunda ayrı bir yer tutan Hukuk-ı

Aile Kararnamesi Osmanlı’nın son döneminde kaleme

alınmış, Hanefi ekolünü esas almasına karşın önceden beri

devam edip gelen Hanefi uygulamasından yer yer ayrılarak

doğrudan farklı mezhepleri kaynak olarak kullanmış, pek

çok İslam ülkesinin de aile hukuku sistemine şekil vermiş

ve bazılarında yakın tarihe kadar uygulanmış olan önemli

bir düzenlemedir.

Çalışmamızın birinci bölümünde İslam aile hukuku ana

başlığı altında bulunan ve sosyal bir vakıa olan boşanma

kurumu ele alınmaya çalışılmış, şartları, çeşitleri,

yapılma usulleri incelenmiştir. Eski hukukumuzda

evliliğin sona ermesi ile ilgili hükümler, “müfarakat”

kelimesi altında toplanmışsa da, eski hukuka çağrı

yapması ve orijinal olması nedeniyle çalışmamızda biz

boşanma kelimesi yerine daha çok erkeğin boşaması olarak

da kabul edilen “talak” kelimesini tercih edeceğiz.

İkinci bölümde ise, boşanmanın sonuçları, boşanma

çeşitlerine göre irdelenmiştir. Burada boşanma sonrası

oluşan durum nedeniyle tekrar evlenilebilmesi için

beklenilmesi gereken süre olan iddet ve nafakası ile2 İzzet SAK, Alaaddin AKÖZ, “Osmanlı Toplumunda Evliliğin

Karşılıklı Anlaşma İle Sona Erdirilmesi : Muhâla’a (18.Yüzyıl

Konya Şer ’iye Sicillerine Göre)”, Selçuk Üniversitesi

Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü D., S. 15, Güz 2004, s. 92. 4

varsa çocukların bakım ve terbiyesi hususları ayrı

başlıklar altında çalışma konusu yapılmıştır.

Üçüncü ve son bölümde Osmanlı aile hukukunda önemli

bir yer tutan ve yakın geçmişimiz uygulaması olması

nedeniyle değinilmesi gereği duyulan Hukuk-ı Aile

Kararnamesi’nde, boşanma konusunun diğer iki bölümde ana

hatlarıyla anlatılanların tekrarına kaçılmaması adına

sadece farklı olan düzenlemeleri ele alınmıştır. Son

olarak da Osmanlı’nın değişik zaman ve yörelerinde

gerçekleşmiş boşanma olaylarından birkaç örnek verilmek

suretiyle çalışmamıza son vermeyi düşündük.

BİRİNCİ BÖLÜM

5

İSLAM VE OSMANLI HUKUKUNDA BOŞANMA-TALAK-

MÜFARAKAT

I. GENEL OLARAKHukuk tarihi açısından boşanma sistemleri üç grupta

toplanmaktadır:

A) Boşanmayı yasaklayan sistemdir. Bu görüş,

“Allah’ın birleştirdiğini insan ayıramaz” diyen Katolik

Hristiyanların görüşüdür. XVI. Asırda Avrupa’da boşanma

hakkının varlığı, Protestanlık mezhebi ile gündeme

gelmiştir.

B) 1789 tarihli Fransız İhtilali ile

Hristiyanlıktaki boşanma konusundaki katı tutum

gevşetilmiş ve Avrupa’da boşanma serbestisi sistemi

gelişmeye başlamıştır. Zaten X. Asır öncesinde de

Avrupa’da erkek lehine boşanma serbestisi vardı.3

C) Tarafların ayrılma iradesini ikinci plana atan

ve boşanmayı belli sebeplerin varlığı şartına bağlı

olarak hâkimin takdirine bırakan, Hristiyanların geçmişte

yaşananlara karşı geliştirdiği ve günümüz Türk hukuk

sisteminin de kabul ettiği bir diğer sistemdir.4

Yahudilerde boşanma çok kolaydı. Bir erkek istediği

zaman üç kişiden oluşan bir dini mahkeme/haham önünde ve

3Ahmet AKGÜNDÜZ, İslam ve Osmanlı Hukuku Külliyatı Özel Hukuk-1, C. 2,Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2012, s. 261.4 İbid., s. 261.

6

en az cemaatten on şahit huzurunda zevcesini boşadığını

açıklar ve bu beyanın tespit edildiği kâğıt kadına veya

vekiline teslim edilirdi. İsevilikte boşanmayı engelleyen

hiçbir hüküm olmamasına rağmen, Kilise, IV. asırdan

itibaren boşanma yasağını kabul etmiştir. Katoliklerde

zina, cinnet, mahkûmiyet, gaiplik gibi bir kısım hallerde

kilise tarafından evlilik feshedilirdi.5

İslam hukukunda ise, evlenme bir akit olarak

görülmekle birlikte sona erdirilmesi İlahi olarak

yasaklanmamıştır. Bu da diğer akitler gibi tarafların

karşılıklı rızalarıyla doğan ve erkeğin boşanma iradesine

ağırlık verilmekle birlikte, karşılıklı rıza ve mahkeme

kararı ile de sona erdirilebilen rızai bir akit olarak

görülmektedir. İlerde ayrıntılı şekilde görüleceği üzere

İslam hukukunda kadına bazı hallerde boşama yetkisi

tanındığı gibi, eşler her zaman karşılıklı rıza ile de

ayrılabilmekte ve hâkimin de bazı şartlarda evliliği sona

erdirme yetkisi bulunmaktadır. 1917 tarihli Hukuk-ı Aile

Kararnamesi’nin hâkimin yetkisini genişleten yeni bazı

hükümleri ayrık tutulursa, İslam hukukunda Hanefi

mezhebinin hükümlerinin ağırlığı görülür.6

5 Ekrem Buğra EKİNCİ, Osmanlı Hukuku, 1. B., Arı Sanat y.,İstanbul, 2008, s. 453.6 AKGÜNDÜZ, s. 261.

7

II. BOŞANMA-TALAK-MÜFARAKAT

A. Tanımı

Sözlükte “serbest kalmak/serbest bırakmak, bağından

kurtulmak/bağını çözmek” anlamındaki talak kelimesi fıkıh

terimi olarak belli lafızlarla nikâh akdinin bozulmasını

ifade eder. Türkçe karşılığı boşama ve boşanmadır.7 Talak

kelimesi, boşamak manasında mastar olan “tatlik”ten

alınmış bir isimdir.8

Talak, aslında her ne şekilde olursa olsun, evlenme

akdi ile eşler arasında sabit olan şer’i (hukuki) bağın

ortadan kaldırılmasıdır. Bu tarife göre, kocanın tek

taraflı yaptığı irade beyanıyla boşama, eşlerin

karşılıklı rızalarıyla yapmış oldukları boşanma ve

hâkimin kararı ile meydana gelen boşanma, bu anlamda

talaktır ve hepsi de müşterek hükümlere tabidir.9

Ekinci’ye göre ise, talak, nikâh bağını tek taraflı

çözerek evliliğini bitirmek demektir.10 Ancak çağdaş

İslam hukukçuları talak terimiyle özellikle tek taraflı

irade beyanıyla yapılan boşamaları ifade etmektedirler.11

Yani, bu terim ile sadece erkeğin tek taraflı iradesi ile7 H. İbrahim ACAR, “Talak” maddesi, İslam Ansiklopedisi, TürkiyeDiyanet Vakfı, C. 39, İstanbul, 2010, s. 496.8 Hayreddin KARAMAN, Anahatlarıyla İslam Hukuku, C. 2, 15. B., Ensary., İstanbul, 2011, s. 106.9 AKGÜNDÜZ, s. 262.; M. Akif AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, 7. B., Betay., İstanbul, 2009, s. 286.10 EKİNCİ, s. 453.11 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 286.

8

evliliğe son verilmesi kastedilmiştir.12 Fukahânın

çoğunluğuna göre, boşama yetkisi mutlak olarak kocaya

verilmiştir. Fakihler, boşama yetkisinin erkeğe verilmiş

olmasının gerekçesi olarak, kadınların düşünce ve

muhakeme gücünün erkeğe nispetle daha zayıf olmasını, bu

sebeple hislerinin etkisinde kalarak hareket etmeye daha

meyyal olduklarını zikretmektedirler.13 Kur’an’da

kadının boşamasına dair herhangi bir bilgi yoktur.14

Talakın geçerli olması için hâkim kararına da gerek

yoktur.15

Talak, fesihden farklıdır. Zira fesih kuruluşu

sırasında bulunan veya eşlerden birisinin dinden çıkması

gibi sonradan meydana gelen bir bozukluk sebebiyle

evlilik akdinin iptalidir.16 Fesih ile evlilik birliğine

derhal son verilirken talak söz konusu olunca bu, talakın

ric’i ya da ba’in olmasına göre değişiklik arz eder.17

12Ahmet YAMAN, İslam Aile Hukuku, 8. B., MÜİF Vakfı y., İstanbul,2011, s. 75.13 İbrahim PAÇACI, “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde İslam

Aile Hukuku (Evlenme ve Boşanma Örneği)”, İslam Hukuku Araştırmaları

D., S. 11, Konya, 2008, s. 84.14Ali YÜKSEK, “İslam Aile Hukukunda Boşama Yetkisi ve Kadının

Boşanması”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 7, S. 32, 2014,

s. 342.15 Halil CİN, Gül AKYILMAZ, Türk Hukuk Tarihi, Gözden Geçirilmiş veGenişletilmiş 4. B., Sayram y., Konya, 2011, s. 418. 16 YAMAN, s. 75.17 Fatma AÇIK, İslam Aile Hukukunda Tahkim Müessesesi ve Hakemin Boşama

Yetkisi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek9

B. Dindeki Yeri

Kur’an-ı Kerim’de bulunan ve aile hayatı ile ilgili

bilgiler veren dokuz sureden biri, ailenin önemli bir

süjesi olan «Nisâ = Kadın», diğeri aile hukukunun önemli

müesseselerinden biri olan «Talâk = boşanma» adını alır.

İslâm Dini'nin direği olan «namaz», Kur'an-i Kerim'de

sadece adi zikredilmek suretiyle pek çok ayette

emredilmişken aile hayatı, nikâhtan evlenme yasağına,

sulhtan boşanmaya, eşler arasındaki iyi muameleden cinsi

ilişkiye, mehirden nafakaya kadar bütün yönleriyle

inceden inceye düzenlenmiştir. İslâm Hukuku'nda, bu

ayetlerden başka, aile düzeniyle ilgili pek çok hadis

(sünnet) de bulunmaktadır.18 Bu da İslam’ın genelde

aileye özelde ise boşanmaya ne kadar çok önem verdiğini

göstermektedir.

İslam aile yapısında ideal olan, evliliğin bir ömür

boyu sürmesi hayatın her türlü mücadelelerinde, sevinç ve

üzüntülerinde de devam etmesi ve neslin muhafazasıdır.

Nitekim insanoğluna lütfedilen nimetlerden biri olan

evliliği zaruret bulunmadıkça keyfi uygulamalarla sona

erdirecek davranışlarda bulunmak Allah ve Resulü

tarafından tasvip edilmemiştir.19 İslam dininde

Lisans Tezi, Konya, 2006, s. 5.18 Mehmet ÜNAL, “Medenî Kanunun Kabulünden Önce Türk Aile

Hukukuna İlişkin Düzenlemeler Ve Özellikle 1917 Tarihli Hukuk—

İ Aile Kararnamesi”, AÜHF D., C. 34, S. 1, 1977, s. 196.19 AÇIK, s. 1.

10

boşanmalar hoş görülmemiş ve Hz. Peygamber’in sünnetinde

“Allah nazarında en hoşa gitmeyen helal boşanmadır.”

denmekle birlikte hukuken kolay boşanma yolu seçilmiş ve

tek taraflı bir işlemle evlilik birliğinin sona ermesine

imkân tanınmıştır. Ancak gerek İslam’da aileye verilen

önem, gerekse boşama hakkının kötüye kullanılması

ihtimaline karşı getirilen tedbirler bu hakkın suiistimal

edilmesini önlemiştir.20

İslam dini, boşamayı dini ve ahlaki yönden

değerlendirmiş, erkeğin karısını, Kitap ve Sünnet’te

gösterilen yol ve usule aykırı olan bid’i talak ile

boşamasını haram kılmıştır. Usule uygun yapılsa da kusuru

olmayan bir eşi boşamak mekruhtur, dinin hoş görmediği

bir davranıştır. Bununla birlikte geçimsiz olan yahut

iffetli ve dindar olmayan bir eşi boşamak mendubdur;

dinin teşvik ettiği bir davranıştır. Ailede geçimsizlik

ve problemlerin büyümesi üzerine tarafların talebi ile

çözüm arayan hakemlerin boşamayı gerekli görmeleri

halinde boşamak farzdır, dinin kesin emridir.21

C. Hikmeti

İslam evlenmenin ömür boyu bir beraberlik ve

bağlılık olmasını istemiş ve bunun içindir ki, süreli ve

geçici evlilik akitlerini batıl (hükümsüz) saymıştır.

Bunun için de evliliğin devamı için tarafları azami

20AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 286. 21 KARAMAN, s. 108.

11

gayret göstermeye teşvik etmiş, boşamayı “Allah’ın

sevmediğini” ifade ederek sevimsizleştirmiş, fakat

gerektiğinde, zaruret haline geldiğinde bu yolu da açık

tutmuştur. Kağıt üzerinde evli kalıp, gönül ve beden

olarak ayrı yaşamayı –ahlaki, sosyal ve ailevi

mahzurlarından dolayı- İslam tasvip etmemiştir.22

D. Talak Salahiyeti

Boşama yoluyla evliliği sona erdirme salahiyeti

prensip olarak kocaya aittir. Kadın bu salahiyeti evlenme

akdi yapılırken yahut daha sonra kocasının boşama

salahiyetini kendisine vermesine bağlıdır. Kadın isterse

evlenme şartı olarak bunu ileri sürer ve elde eder.23

Nisa Süresinin 35. ayetini yorumlayan müfessirlerin büyük

çoğunluğuna göre söz konusu ayette muhatap, yönetici,

hakim veya İslâm toplumudur. Böylece boşanmayla ilgili

şahısların sayısı bazen ikiden fazla olmakta ve boşanma,

eşlerin yetkilerini de aşabilmektedir.24

E. Talakın Şartları (Boşama Ehliyeti)

Yapılan talakın geçerli olabilmesi için bu hakkı

kullanan kocada boşama ehliyetinin, boşanan kadında yani

eski tabi’rle mahall-i talakda da boşanma ehliyetinin

22 İbid., s. 109.23 İbid., s. 109.24 PAÇACI, s. 85.

12

bulunması gerekir.25 Talakın sahih olması için, sahih bir

nikâhın mevcut bulunması lazımdır.26.

İslam hukuk kaynaklarında “hezl” olarak tabir edilen,

boşama niyeti olmaksızın sırf şaka ve eğlence olsun diye

yapılan ciddiyetten uzak boşamalar Hanefi ve Şafiilere

göre geçerlidir. Maliki ve Hanbeliler ise boşamanın

geçerli olabilmesi için niyet ve kastın bulunmasını şart

koştukları için gayri ciddi boşamaları geçersiz

saymışlardır.27 Klasik İslam hukuk doktrininde, cebir ve

tehdit altında bulunan kimsenin (mükreh) boşaması, Hanefi

mezhebi dışındaki mezheplere göre geçersiz, Hanefi

mezhebine göre geçerlidir.28 Hanefiler ise, tehdidin

ehliyeti ortadan kaldırmadığını, rıza yoksa da, iradenin

bulunduğunu, iki kötü neticeden birini (boşamayı) tercih

edenin bu tercihinin muteber olduğunu içtihat

etmişlerdir.29 Bu durum Kararname’nin 105. Maddesinde

“İkrah ile vuku bulan talak muteber değildir” şeklinde yerini

bulmuştur.30

25 AKGÜNDÜZ, s. 262.26 EKİNCİ, s. 455.27 YAMAN, s. 80.28 İbrahim YILMAZ, “ Türk Medeni Kanunu’na Göre Gerçekleşen

Boşanmaların İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi ”, İslam

Hukuku Araştırmaları D., S. 14, Konya, Ekim 2009, s. 276.29 KARAMAN, s. 112.30 Orhan ÇEKER, Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2. B., Mehir Vakfıy., Konya, 2012, s. 49.

13

İlaç almak, çok fazla bal yemek veya tehdit altında

zorla içki içirilmek gibi mubah vesilelerle sarhoş

olanların boşamasının geçerli olmayacağında görüş birliği

vardır. Buna karşılık, sarhoşluk veren haram içkiler

yoluyla kendi istekleriyle sarhoş olanların talakının

çoğunluk tarafından, bu suçu işleyenler sonucuna da

katlansın ve içen akıllansın gerekçesiyle sarhoşun

boşamasını geçerli kabul edilmişken, Osmanlı Hukuk-ı Aile

Kararnamesi de 31dâhil olmak üzere tercih edilen görüş

akıl ve iradesi geçici olarak ortadan kalkan uyuyan,

baygın halde bulunan ya da sinir krizleri geçiren

kimseler gibi olacaklarından temyiz kudretleri olmadığı

için sarhoşların boşaması da geçerli olmamalıdır. Bu

durum Kararname’nin 104. Maddesinde “Sarhoşun talakı muteber

değildir” şeklinde yerini bulmuştur.32

1. Kocaya Ait Şartlar

Talak hakkını koca, ya bizzat veya vekili yahut

elçisi vasıtasıyla kullanmalıdır.33 Talak veren erkeğin

akıl, baliğ ve uyanık olması lazımdır.34 Malikîlere göre

Müslüman olması gerekir.35 Eksik ehliyetli veya

ehliyetsizleri velileri bazı şartlarla evlendirebilirse

de boşayamaz.36 Köleler de boşanma yetkisini kullanırken31 YAMAN, s. 82.32 ÇEKER, s. 49. 33 AKGÜNDÜZ, s. 263.34 EKİNCİ, s. 455.35 PAÇACI, s. 86.36 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 287.

14

efendinin iznine veya icazetine gerek yoktur. 37Boşama

fiili bizzat kocadan veya boşama vekâletini verdiği

vekili ya da elçisinden sadır olmalıdır. 38 Ölüm hastası

olan kocanın boşaması geçerlidir.39

2. Kadına Ait Şartlar

Her evli kadın, boşanmaya(mahall-i talak) elverişli

değildir. Bu sebeple karıya ilişkin ehliyet şartları da

vardır.40 Boşanan kadının, boşayanın eşi olması

lazımdır.41 İddet bekleyen kadının, üçüncü boşamanın

iddetini bekler olmaması gerekir; çünkü üçüncü boşamadan

sonra boşayan koca ile hiçbir alakası kalmadığı için

tekrar boşanması hükümsüzdür.42 Ric’i talak iddeti

bekleyen bir kadının iddet içinde kocası tarafından

boşanabileceğine dair görüş birliği vardır. Ba’in talakta

ise çoğunluk, evlilik bağı koptuğundan ve ancak yeni bir

akitle tekrar kurulabileceğinden bunun iddetinde yeni bir

talakın geçerli olmayacağını söylerken; Hanefiler, iddet,

nafaka, sükna ve başkasıyla evlenememe gibi hususların

ilk nikâha bağlı olarak devam edeceği gerekçesiyle iddet

bekleyen kadın hakkında yeni bir talakın geçerli olduğunu

söylemişlerdir.43 Evlenme akdi fasit veya batıl olan

37CİN, AKYILMAZ, s. 421.38 YAMAN, s. 78.39 CİN, AKYILMAZ, s. 423.40 AKGÜNDÜZ, s. 263.41 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 288. 42 KARAMAN, s. 114.43 YAMAN, s. 79.

15

kadınlar, iddetini tamamlamış olan kadınlar ve üçüncü kez

boşanıp iddet bekleyen kadınlar da boşamaya uygun

değillerdir.44

F. Talak İçin Kullanılan Sözler

1. Sözlü Açıklama

Sözlü açıklamada kullanılan talak lafızları ikiye

ayrılır:45 Sarih sözler, (Sen benden boş ol!), (Ben seni

boşadım!), (Sen boşsun benden!) gibi, yalnız boşamakta

kullanılan sözlerdir.46 Sarih sözlerle yapılan boşamalar

geçerlidir. Bu sözler üzerine ayrıca beyan sahibinin

niyeti veya halin delaleti araştırılmaz.47

Açık boşama sözleri dışında kalan ve boşama

manasında kullanılması örf ve adet haline gelmiş kapalı

sözler de sarih gibidir.48 Buna karşılık mesela Ca’feri

mezhebinde talak, ancak sarih lafızla ve sadece “enti talik”

sözü ile meydana gelir. Bundan başka hiçbir lafız ve

kinayelerle talak vuku bulmaz.49

Hem boşamaya hem de başka anlamlara gelebilen ve

gerçek maksadın ancak niyetle anlaşılabildiği sözlere de,

44 CİN, AKYILMAZ, s. 423.45 AKGÜNDÜZ, s. 263.46 EKİNCİ, s. 453.47 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 288. 48 KARAMAN, s. 107; ÇEKER, s. 49,( HAK madde 109).49 Ahmet NİYAZOV, “ Ca’feri Fıkhında Boşanma Mahdudiyetleri ”,İslam Hukuku Araştırmaları D., S. 15, Konya, Nisan 2010, s. 263.

16

kinayeli boşama lafızları denmektedir.50 “Babanın evine

git”, “ben senden ayrıldım”, “Benden uzak ol”, “Sen

ba’insin”, “Azad ol” gibi. Burada niyet anlaşılamıyorsa

halin delaletine de bakılır.51

2. Yazılı Açıklama

Boşanma yazılı olarak da yapılabilir. Bundan amaç,

sıhhat şartı olan bir yazılılık değil ispat amacına

yönelik bir yazılılıktır.52 Çoğunluğa göre, eğer koca

boşama niyetiyle bir kâğıda hanımını boşadığını yazsa

veya bu içerikte bir kısa mesaj ya da elektronik posta

gönderse bu boşanma meydana gelmiş sayılır. Çünkü boşama

niyeti ile yazılan yazı tıpkı boşama niyetiyle söylenen

söz gibidir. 53

3. Boşanma İradesinin İşaretlerle Açıklanması

İradesini sözlü olarak ifade edemeyen sağır ve

dilsiz gibi özürlülerin boşama kastı taşıyan maruf

işaretleri de söz gibi kabul edilir. 54 Maliki mezhebi

dışındaki diğer üç mezhep, konuşma imkânına sahipken

işaretle boşama iradelerini ortaya koymalarını kabul

etmezken, Malikiler geçerli bir boşanmanın olacağı

görüşündedirler.55

50 YAMAN, s. 85.51 CİN, AKYILMAZ, s. 424.52 AKGÜNDÜZ, s. 264.53 YAMAN, s. 84.54 İbid., s. 84. 55 CİN, AKYILMAZ, s. 425.

17

G. Talakın Sayısı

İslam hukuku kocaya, hangi çeşit talak ile olursa

olsun karısını üç defa boşama yetkisini (üç talak hakkı)

vermiştir.56 Yani koca karısını ister ric’i isterse ba’in

olsun üç kere boşayabilir.57 Ric’i veya ba’in talakta,

adet söylemedikçe veya parmakları ile işaret etmedikçe,

bir talak vaki olur.58 İlk iki talaktan sonra koca

isterse karısına tekrar dönebilir. Ancak üçüncü talak

hakkını kullandıktan sonra tekrar eski eşiyle evlenemez.

Onun için üçüncü boşanmaya “beynünet-i kübra” yani “büyük

ayrılık” denmiştir.59 Talak sayısının bir veya iki olması

halinde ise (el-beynunetü’s-suğra) yani küçük ayrılık

denir.60

Üçüncü boşama hakkını kullanan koca eşine dönmek

isterse boşamış olduğu eşinin başkasıyla geçerli bir

evlilik yapması ve bu evliliğin de ölüm veya boşama ile

sona ermesi gerekmektedir. İslam hukukunda kabul edilen

kolay boşama usulünün istismar edilmemesi için böyle bir

tedbir gerekli görülmüştür.61

H. Talakın Kısımları

Talakı çeşitli bakımlardan kısımlara ayırmak

mümkündür. Sonuçları itibariyle talakı ric’i talak-ba’in

56 AKGÜNDÜZ, s. 264.57 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 288. 58 EKİNCİ, s. 454.59 CİN, AKYILMAZ, s. 425.60 ACAR, s. 499.61 AÇIK, s. 7.

18

talak diye ikiye ayırmak mümkün olduğu gibi, sünnete

uygunluğuna göre sünni talak-bid’i talak diye ikiye

ayırmak da mümkündür.62

1. Ric’i Talak (Dönülebilir Boşama)

“Dönüşlü” kelimesiyle Türkçeleştirebileceğimiz ric’i

boşama yeniden evlenme akdi yapmadan evlilik hayatına

dönüş imkânı veren boşanmadır.63 Talak-ı ric’i ile

boşanan eşlerin iddetin bitiminden sonra birbirlerinden

kesin olarak ayrılmalarına talak-ı ba’in adı verilir.

Talak-ı ba’in, erkeğin karısını boşarken, boşanmanın

ayırıcı olduğunu gösteren bir söz veya işaret kullanması

ile de ortaya çıkabilir.64 Bu tür boşanma ile evlilik

tümüyle ortadan kalkmaz(HAK madde 112).65 Boşanma, ancak

bekleme zamanının geçmesi ile kesinleşir. Bu tür boşanma

bekleme zamanının başını gösterir.66 Eşini böyle boşayan

koca, belli müddet içinde boşamadan vazgeçerse, bunu

eşine bildirir ve evlilik hayatları yeniden başlar.67

Ric’i talakta, kocanın boşama iradesini geri alabilmesi

ve kesin boşamadan vazgeçmesi için tanınan süre kadının

iddeti ile sınırlıdır. Bu tür boşamada, kadının iddeti

62 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 289. 63 KARAMAN, s. 115.64Esra YAKUT, “XIX. Yüzyılda Orta Anadolu Bölgesi’nde EvliliğinOrtaya Çıkışı, Sona Ermesi Ve Sonuçları”, Gazi Üniversitesi HukukFakültesi D., C. XII, S. 1-2, 2008, s. 253.65 ÇEKER, s. 51. 66 Coşkun ÜÇOK, Ahmet MUMCU, Gülnihal BOZKURT, Türk Hukuk Tarihi,15. B., Turhan Kitabevi, Ankara, 2011, s. 120.67 KARAMAN, s. 115.

19

süresince evlilikten doğan karşılıklı hak ve

sorumluluklar devam etmektedir.68 Ric’i talak evlilik

birliğini ref’ etmeyeceğinden iddet müddeti içinde koca

ric’at etmekle, vazgeçmekle, yeni bir nikâha ve

şahitlerin huzuruna ve kadının rızasına lüzum kalmaksızın

ve yeni bir mehir tayinine gerek olmaksızın kadın yine o

erkeğin karısı olur, zevciyyet avdet eder. İddet müddeti

geçmeden önce karı kocadan biri ölürse o biri onun

mirasçısı olur.69 Ric’i talakın mümkün olabilmesi için üç

şart aranır:

1) Evliliğin fiilen başlamış olması,

2) Talakın sarih ve şiddet ve mübalağa ifade etmeyen

sözlerle yapılmış olması,

3) Boşamanın üçüncü boşama olmaması.

Dönüsün şahitlerle tespiti Şafiilere göre şart diğer üç

mezhebe göre müstehaptır.70 Bu şartlar Hukuk-ı Aile

Kararnamesi’nde de aynen kabul edilmiştir.

2. Ba’in Talak (Ayırıcı Boşama)

Ba’in talak, ayırıcı boşama demektir.71 Ba’in talak,

üç talak hakkının üçünün de kullanılarak evliliğin

sonlandırılmasıdır.72 Talak-ı ba’inle boşanan eşler68Yahya DERTLİ, İslam Aile Hukukunda Geçici Evlenme Engelleri, 1. B.,Yayınevi Belirtilmemiş, Kahramanmaraş, 2012, s. 63. 69Sabri Şakir ANSAY, Hukuk Tarihinde İslam Hukuku, 4. B., TurhanKitabevi, Ankara, 2002, s. 228.70 AÇIK, s. 8.71 AKGÜNDÜZ, s. 266.72 DERTLİ, s. 63.

20

derhal ayrılırlar(HAK madde 117).73 Koca zevcesini tekrar

almak isterse, kadın da isterse, yeniden nikâh yapmaları

lazımdır.74 Karşılıklı hak ve ödevler sona erer. Boşanan

kadınlara sadece iddet nafakası ve hamile ise doğuma

kadar nafakası ödenir. Ba’in talak, henüz ödenmemiş mehri

muaccel hale getirir. Karı-koca artık birbirine mirasçı

olamaz.75 Bu boşama türünde eğer üçüncü boşama hakkı

kullanılmamışsa koca, kadının razı olması ve yeni bir

nikâh kıyılıp ikinci defa mehir verilmesi şartıyla

karısına dönebilir.76

Evlenme akdinden sonra henüz cinsi temas yapılmadan

ve sahih halvet durumu da gerçekleşmeden boşamış olmak

halinde boşama ba’indir.77

3. Sünni Talak

Sünnete uygun boşamadır. Talakın sünnete uygun

olması için şu şartların varlığı gerekir: Boşama, kadının

hayız görmediği (regl olmadığı) ve son reglinden itibaren

koca ile cinsi münasebette bulunmadığı bir devrede vuku

bulmalıdır. Boşamanın ric’i talak olması gerekir. Boşama

iddeti bekleyen bir kadın, bu süre içinde ikinci kez

boşanmamalıdır.78 Yani, bütün müçtehitler, ilgili naslara

ve uygulamaya bakarak “ay halinden sonra, birleşmeden ve73 ÇEKER, s. 52. 74 EKİNCİ, s. 454.75 DERTLİ, s. 64.76 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 290. 77KARAMAN, s. 115. 78 AKGÜNDÜZ, s. 265.

21

bir talak ile boşanmanın sünni” olduğunda

birleşmişlerdir.79 Buhari, boşamanın sünni olabilmesi

için gerekli olan bu şartlara iki şahidin bulunmasını da

ilave etmiştir.80 Ca’feri hukukçularının talakın sıhhat

şartlarından saydığı iki adil şahit bulundurma, Ehl-i

Sünnet fukahanın çoğunluğunun talakın şartlarından

saymadığı ve İmamiyyenin üzerinde icma ettikleri bir

uygulamadır.81

4. Bid’i Talak

Kadını ay hâli görürken yahut temizlik içinde cinsi

temas yaptıktan sonra yahut da bir temizlik içinde birden

fazla boşamak bid’attir, sünnete aykırıdır. Sünnete

aykırı boşamanın dinde caiz olmadığı eşini böyle boşayan

şahsın günah işlemiş olacağı konusunda görüş birliği

vardır.82 Bid’i talak fakihlerin ekserisine göre –sünnete

aykırı sayılmakla birlikte- ehlinden sadır olduğu için

hukuki sonuç doğurur; ancak kişi günah işlemiş olur.83

I. Talakın Şarta ve Vadeye Bağlanması

Boşanmayı ifade eden irade beyanı, kayıtsız ve

şartsız olabileceği gibi, ta’liki (geciktirici) bir şarta

veya vadeye de bağlanabilir.84 Bu yönüyle talak nikâhtan

79 KARAMAN, s. 116.80 YILMAZ, Türk Medeni Kanunu’na Göre Gerçekleşen Boşanmalarınİslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, s. 274.81 NİYAZOV, s. 255.82 KARAMAN, s. 116.83 ACAR, s. 499.84 AKGÜNDÜZ, s. 264.

22

ayrılmaktadır. Çünkü nikâhın geciktirici bir şarta veya

vadeye bağlanması söz konusu değildir.85 Talakın zamana

izafesi ve şarta ta’liki caizse de talaktan ric’at

ileriye muzaf veya bir şarta ta’lik kılınması caiz

değildir. Ric’at ben talakımdan vazgeçtim veya karıma

rücu ettim gibi söz veya yazı ile olabileceği gibi fiili

de olabilir; mesela kocanın karısını öpmesi bir

ric’attır.86

1. Bir Şarta Bağlı Bulunmayan Talak

Müneccez talâk, Boşama sigasının herhangi bir şarta

bağlanmadığı ya da belirli bir zaman dilimine izafe

edilmediği boşamalardır. Bu tür boşama “seni boşadım” ya

da “sen boşsun” gibi ifadelerle yapılabilir. Boşama

iradesi ortaya konulmakla derhal hüküm ifade eder.87

2. Vadeye (Belli Zamanın Gelmesine Bağlı) Bağlı Talak

Koca boşanmayı belli bir zamanın gelmesine

bağlayabilir. Bu tür talaka “muzaf talak” denir. Yarın

benden boşsun gibi. 88 Talak ayın on beşinden itibaren

boşsun suretinde de olabilir.89 Boşanma iradesi geçerli

şekilde açıklanmıştır. Evlilik birliği tespit edilen

zamana kadar devam eder. Boşanmanın hüküm ve sonuçları85 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 290. 86ANSAY, s. 230.87 Kaşif Hamdi OKUR, “İslam Hukuku’nda Boşama Yemini (TalâkaYemin) Meselesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi D., C. 8, S. 15,2009, s. 9.88 CİN, AKYILMAZ, s. 427.89 ANSAY, s. 229.

23

kocanın tespit ettiği zamandan itibaren ortaya çıkar.

Diğer mezheplere göre durum böyleyken, Malikilere göre

boşanma, iradenin açıklandığı andan itibaren hüküm ifade

eder.90

3. Geciktirici Şarta Bağlı Talak

Klasik İslam hukuk doktrinine göre, erkeğin

talakı/boşanmayı ilerde olması muhtemel bir işe/olaya

bağlaması caizdir ve buna “şarta bağlı boşama (talak-ı

muallak)” denilmektedir. Dört mezhebe göre şartın

gerçekleşmesi ile boşanma da gerçekleşmiş olur.91 Rakı

içersem zevcem boş olsun veya karım benden izinsiz evden

çıkarsa boş olsun suretinde olan taliklerde koca rakı

içerse veya karı izinsiz evden çıkarsa talak vuku

bulur.92 “Talâk üzerine yapılan yemin” ya da “boşama

yemini” olarak adlandırabileceğimiz uygulama, şarta bağlı

boşama kapsamında gerçekleşmektedir. Boşamanın belli bir

şarta bağlanması mecazen yemin olarak

adlandırılmaktadır.93

4. Osmanlı Uygulaması

1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi de talakın

şarta ve vadeye bağlanmasını kabul etmiştir. Bu tür

talaklar kimi zaman suistimallere neden olmuş kimi zaman

90CİN, AKYILMAZ, s. 427. 91YILMAZ, Türk Medeni Kanunu’na Göre Gerçekleşen Boşanmalarınİslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, s. 274.92 ANSAY, s. 229.93 OKUR, s. 13.

24

da kadının mağduriyetini önlemiştir. Örneğin, uzun bir

yolculuğa çıkan erkekler eşlerinin zor duruma düşmelerini

engellemek amacıyla “ eğer ben gidüp bir sene-i kamile

gelmeyüb iyalim….(falan) hatuna muvasalatım müyesser

olmaz ise zevcem…. Benden boş olsun” diyerek talakı belli

bir süre dönmeme şartına bağlamakta, dönmedikleri zamanda

eşleri kendilerinden boş olmaktadır.94

J. Tefviz’i Talak

Tefviz kelimesinin en yaygın kullanımı,

‘anlaşmazlığı terk etmek, bir şeyi/işi bir başkasına

havale etmek, bir işi başkasına sipariş etmek, bir şeyi

teslim etmek, işi birinin uhdesine vermek, bir konuda

birini hâkim kılmak, işini Allah’a bırakmak’ gibi

anlamlara gelmektedir.95

Tek taraflı irade ile evlenmeye son verme demek olan

talak yetkisi, birinci planda kocaya aittir. Ancak koca,

boşama yetkisini karısına da verebilir.96 Kadının

boşayabilmesi için, evlenirken veya evlendikten sonra

talak salahiyetini eline almış olması gerekir. Buna temlik

veya tefviz’i talak denir.97 Bunlara ilaveten nikâh akdinden

önce, kocanın eşine boşama hakkını vermesi boşamanın

94 CİN, AKYILMAZ, s. 428.95Menderes GÜRKAN, “İslam Aile Hukukunda Karıya Tanınan BoşamaYetkisi: Tefvizü’t-Talak”, İslam Hukuku Araştırmaları D., S. 18,Konya, Mayıs 2012, s. 278.96 AKGÜNDÜZ, s. 267.97 EKİNCİ, s. 456.

25

şarta veya yemine bağlanması olarak görülmektedir.98

Tefviz’i talak, uygulamada oldukça az göze çarpmış ve

sosyal durumu çok yüksek olan ailelerin kızlarının

(örneğin padişah kızları) nikâhlarında söz konusu

edilmiştir.99

Hanefi mezhebi bilginleri, tefviz’i talakın bir

temlik tasarrufu olduğunu ifade ederler. Hanbeli

mezhebine göre ise bu bir tevkil/vekâlet verme

tasarrufudur.100 Bu talak çeşidi farklı tasarruflar olarak

isimlendirilse de, kocasından bu yetkiyi alan eşin tek

taraflı irade ile evlilik birliğini sonlandırma hakkına

sahip olacağı fıkıh mezheplerince kabul edilmiştir.101

1160/1747 tarihli İstanbul kadılığında bulunan bir

kayıtta, Ali kızı Zeyneb'in mahkemeye başvurduğu 16 ay

önce Şam'a giden kocası Abdülkadir oğlu Abdurrahman'ın

"eğer on aya kadar gelmezsem iraden elinde olsun" diye

talakı kendisine terk ettiğini bildirmiştir. Şahitler

tefviz-i talaka ve talaka şahitlik etmiş, böylece

Zeyneb’in kocasından boşandığı kadı defterine

işlenmiştir.102

98 GÜRKAN, s. 296.99 ÜÇOK, MUMCU, BOZKURT, s. 121.100 GÜRKAN, s. 286.101 İbid., s. 289.102 Halime DOĞRU, “XVI·XVII. Yüzyıllarda Şer ‘iye Sicilleri ve

Kanunnamelere Göre Nişanlanma-Evlenme ve Boşanma”, Anadolu

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi D., C. 1, S. 1, Eskişehir, 1999, s. 52.26

Tefviz’i talak, bir çeşit boşama olduğundan, talakda

karı ve kocada aranan özellikler bu işlemi yapanlarda da

aranmıştır.103

K. Muhala’a (Hul)- Bedel Karşılığı Talak

İslam hukuk tarihinde en çok görülen ve şer’iye

sicillerinde sık sık rastlanan bir boşanma şekli de

muhala’a veya hul tabi’r edilen karşılıklı rıza ile

boşanmadır.104

1. Muhala’a’nın Anlamı

Muhala’a kelimesi “hulu” kökünden gelmiştir.

Hulu’nun lügat manası çıkmak, çıkarmak,

uzaklaştırmaktır.105 Muhala’a (hul), zevcesinin veya

başkasının kendisine mal vermesi şartı ile boşanmak

demektir. Eşler arasında geçimsizlik, imtiyaçsızlık

meydana geldiğinde müracaat edilen bir çözüm yoludur.106

Evliliğin devamını istemeyen kadın olur, kocası da

boşanmaya razı olmazsa, ortaya çıkan problemin çözümü

için birkaç yol vardır ki, bunlardan birisi

muhala’adır.107 Çoğu kere bu yolla boşanma talebi kadın

tarafından gelmekte ve boşanmak isteyen kadın, bunun

103 GÜRKAN, s. 293.104 AKGÜNDÜZ, s. 267.105 KARAMAN, s. 119.106 EKİNCİ, s. 456.107 KARAMAN, s. 119.

27

kocaya yükleyeceği bir kısım mali yükümlülükleri ortadan

kaldırarak boşanmayı temin etmektedir.108

2. Ehliyet ve Karar Hakkı

Boşama ve boşanmaya ehil olan taraflar, aynı zamanda

muhala’aya da ehliyetli sayılmışlardır.109 Ancak,

muhala’ada kocanın talak ehliyetine sahip olması yeterli

olmaktaysa da kadının boşanan kadında bulunması gerekli

nitelikler yanında ayrıca malvarlığı üzerinde dilediği

gibi tasarruf ehliyetine sahip olması da gerekmektedir.110

Çünkü muhala’a kadın bakımından iki tarafa da borç

yükleyen bir hukuki işlem olmaktadır.111 Muhala’a

bedelinin miktarı, eşlerin anlaşmalarına bağlıdır.

Nitekim cumhur, geçimsizlik nedeninin kadın olması

halinde muhala’a bedelinin, evlenirken erkeğin kadına

verdiği mehir miktarından fazla olabileceğini

söylemektedirler.112 Bu tür boşanmada, mutlaka kocanın

rızası gerekir.113

3. Muhala’a’nın Hukuki Sonucu

Muhala’a evlilik hayatını sona erdirmekle beraber,

Şafii ve Hanbeli’ye göre bu işlem bedel karşılığında

108AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 291. 109 KARAMAN, s. 120.110 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 291. 111 İbid., s. 291. 112 İbrahim YILMAZ, “Kadının Boşanma Hakkı Bağlamında PostModern Bir Yaklaşım Örneği: İftida”, İslam Hukuku Araştırmaları D.,S. 15, Konya, Nisan 2010, s. 236. 113 CİN, AKYILMAZ, s. 434.

28

evliliği sona erdiren bir fesih ve karşılıklı anlaşma ile

akdin iptali mahiyetinde iken bu yolla ayrılma halinde

boşama hakkı kullanılmış olmaz; taraflar yeniden

evlenseler yine üç boşama hakkı söz konusudur. Hanefiler

ve Malikiler ise muhala’ayı boşama saymışlardır.114 Bu

yolla boşanma ba’in talak meydana getirir. Eşlerin

birbirlerine olan yükümlülükleri sona erer. Osmanlı

uygulamasında en çok uygulanan boşanma şekli muhala’adır.

Çünkü Hanefi mezhebi kadın için çekilmez hale gelen

evlilikten kurtulma noktasında kadına boşanma hakkı veren

tefrik yolunu çok sınırlı hallerde kabul etmiştir.

Şer’iyye sicillerindeki kayıtlara göre Osmanlı’da

muhala’a yoluyla boşanmada kadınlar genellikle müeccel

mehir ve iddet nafakalarından vazgeçmişlerdir.115 Örneğin

İstanbul'da 1169 tarihinde Beşiktaşı Cihannüma

mahallesinde oturan Abdullah kızı Arap Fatma mahkemeye

başvurarak halen kocası olan Halil oğlu Hasan Beşe ile

geçinemediklerini ve ayrılmak istediğini bildirmiştir.

Ayrılabilmek için, henüz ödenmemiş olan 7 kuruş mihrinden

ve iddet nafakasından vazgeçeceğim ve bu konuda Hasan

Beşe ile anlaştığını bildirmiş, bunun kayda geçmesinden

sonra boşanmalarını istemiştir. 1546 tarihli başka bir

kayıtta Kesi köyünden Abdullah kızı Bağdat mahkemeye

başvurarak kocası Hızır Balı'nin kendisi üzerine bir

kızla evlendiğini, bunu kabul edemeyeceğini, kocasının114 KARAMAN, s. 120.115 CİN, AKYILMAZ, s. 434.

29

kendisini boşamasını istediğini bildirmiştir. Durum Hızır

Bali'ye sorulduğunda boşanmaya hazır olduğu cevabını

vermiş anlaşma istemiştir. Bunun üzerine Abdullah kızı

Bağdat alacağı mihrinden vazgeçmiş, bir leğen bir sini ve

köyde kocasına ait olan bağın yansını alarak anlaşma yolu

ile kocasından boşanmıştır.116

L. Tefrik (Adli Boşanma)

Bu konu, Türk aile hukuku tarihinde en çok

tartışılan ve değişiklik gösteren konuların başında

gelmektedir. İslam hukukunda, kazaî boşanma, yani,

hâkimin evliliğe son verdiği haller de vardır. Bunların

birçoğunda kadın, mahkemeye başvurarak boşanma hakkını

kullanmaktadır.117 Tefrik (ayırma), bir takım meşru ve

muteber sebeplerin varlığı halinde hâkim kararıyla

evliliğin sona erdirilmesidir.118

Diğer boşanma türlerine göre bu tür boşanmada

evlilik hâkimin kararına kadar bütün hükümleriyle devam

etmektedir. Hâkim bu tür boşanmada ancak belirli

sebeplerin varlığı halinde boşanmaya hükmedebilecektir.119

Bu nevi boşanmalarda kocanın bunu istemiş olması şartı

yoktur; boşanma kocanın veya eşlerin irade beyanlarıyla

değil, hâkimin hükmüyle gerçekleşmektedir.120

116 HALİME, s. 53..117 AKGÜNDÜZ, s. 268.118 EKİNCİ, s. 457.119 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 291. 120 M. Akif AYDIN, “Osmanlı Hukukunda Kazaî Boşanma «Tefrik»”,Osmanlı Araştırmaları D., C. V, İstanbul, 1986, s. 2.

30

Nikâh sözleşmesinin geçersiz olduğu hallerde de,

evliliğin fiilen de sona ermesi için gerektiğinde

mahkemenin müdahale edebileceği eskiden beri kabul

edilmiştir. Nitekim 1917 Tarihli Aile Hukuku

Kararnamesi’nde bu konuda şöyle bir hüküm mevcuttur:

“Mutlak olarak nikâh batıl ya da fasit olduğunda

tarafların evliliğine devam etmeleri yasaktır. Kendileri

ayrılmadıklarında mahkeme yolu ile eşlerin arası ayrılır”

(Madde 77).121

1. 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi’ne Kadar Tefrik

Kadının talebi üzerine ve hukuki sebeplerin

bulunması halinde hâkimin evliliğe son vermesi

Hanefilerce çok dar sınırlar içinde söz konusu olduğu

için Hukuk-ı Aile Kararnamesine kadar Osmanlı ülkesinde

revaç bulmamıştır.122

Hanefi mezhebinde tefrik/yargı yoluyla boşanma

sebepleri sınırlı olarak sadece kadına verilmişken,

özellikle Maliki ve Hanbeli mezheplerinde tefrik yoluyla

boşanma hakkı eşlerin her ikisine de verilmiş ve kadın

için boşanma hakkı doğuracak sebepler oldukça geniş

tutulmuştur.123 1916 yılına kadar Osmanlı Devleti’nde Ebu

Hanife ve Ebu Yusuf’un içtihatları uygulamaya esas

alınarak tefrikin kapsamı çok dar tutulmuştur. Bu durumda121 YÜKSEK, s. 349.122 KARAMAN, s. 121.123 YILMAZ, Türk Medeni Kanunu’na Göre Gerçekleşen Boşanmaların

İslam Hukuku Açısından Değerlendirilmesi, s. 280.31

kocaları gaip olan veya kocaları tarafından terk edilen,

nafakasız bırakılan veya fena muameleye maruz kalıp,

kocalarıyla aralarında şiddetli geçimsizlik olan

kadınların büyük sorunlarla karşılaştıkları bir

gerçektir. Özellikle nafaka bırakmadan kaybolan

erkeklerin kadınları 16. yüzyılın ortalarına kadar diğer

mezheplerin kabul ettikleri kazaî boşanma sebeplerinden

dolaylı bir şekilde yararlanmıştır. Hanefi mezhebine göre

bu durumdaki kadınların kocalarından boşanmalarına uzun

yıllar karar veremeyen kadılar, Şafii mezhebinden naipler

tayin ederek ve onların kendi mezheplerine göre

verdikleri boşanma kararlarını uygulayarak çözüm bulmaya

çalışmışlardır. Kocanın karısına fena muamelesi ve

geçimsizlik durumlarında Hanefi mezhebinin tefrik imkânı

tanımamasından dolayı bu boşluk muhala’a yoluyla

doldurulmaya çalışılmıştır. Kocanın kötü niyetle

muhala’aya yanaşmadığı durumlarda ise Osmanlıya özgü bir

yol deneyen kadınlar padişaha veya Divan-ı Hümayun’a

başvurmuşlardır.124

1917 yılına kadar Osmanlı Devleti’nde tefrik

konusunda önce II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kurulan

Fetva Odası, Hanbeli mezhebinin içtihatlarından

yararlanarak kocaları nafaka bırakmadan kaybolan

kadınların mahkemeye başvurarak boşanabileceklerine

hükmetmiştir. Bir diğer fetva ile kocanın akıl hastalığı,

124 CİN, AKYILMAZ, s. 437.32

cüzam, baras veya bu derecedeki diğer hastalıları da

tefrik sebebi sayılmış, iyileşme umuduna binaen hâkimin

bir yıl ertelediği tefriki iyileşme olmazsa ve ısrar da

varsa hâkim gerçekleştirecektir.125

2. 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde Tefrik

1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi, kazaî boşanma

sebepleri konusunda Hanefi görüşünü terk ederek,

özellikle Maliki mezhebinden istifade ile tefrik

müessesesini yeniden düzenlemiş ve hıyar’ı tefrik başlığı

altında konuyu tanzim etmiştir.126 Zira Hanefi

mezhebindeki hâkim görüşte sadece kocada bulunan belirli

cinsi kusur ve hastalıklar bir boşanma sebebidir.127

a. Kusur ve Hastalık Sebebiyle Tefrik

Bir takım hastalıkların eşlerde bulunması veya

sonradan ortaya çıkması evliliği çekilmez hale getirir ve

eşlere evliliği sona erdirme hakkı tanır. Dört mezhepte

de böyledir.128 Erkekte bulunan iktidarsızlık vb. cinsi

ilişkiye engel kusur ve rahatsızlıklar evlilikten

beklenen amacın yerine gelmesini engeller.129 Cinsi

hayatla ilgili kusur ve hastalıklar kadında da

bulunabileceği gibi erkeğin tenasül organının kesik veya

sakat olması, kadının tenasül organında birleşmeyi125 İbid., s. 438; ÇEKER, s. 54,( HAK madde 122).

126 AKGÜNDÜZ, s. 269.127 AYDIN, Osmanlı Hukukunda Kazaî Boşanma «Tefrik», s. 4.128 EKİNCİ, s. 458. 129 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 291.

33

engelleyen bir sakatlık veya anormalliğin bulunması da bu

hallerdendir.130 Kararnameye göre kendisinde de benzer bir

kusur bulunan kadının bu sebeple kaza-i boşanmayı talep

hakkı yoktur.131

b. Kocanın Nafakayı Kesmesi veya Bu Yükümlülüğü

Yerine Getirememesi Sebebiyle Tefrik

Evlilikte karısının gerekli bütün masraflarını temin

etme yükümlülüğü kocaya ait olduğundan, koca bu

masrafları karşılamaz veya gücü yetmediği için

karşılayamazsa bu Hanefilere göre bir boşanma sebebi

teşkil etmez.132 Koca için bir yükümlülük eş için de bir

hak olan nafakanın temin edilmemesi halinde kadın dava

açamayacağı gibi, sabreder, kocasından çalışma izni ister

ve alır, temin edemediği müddetçe kocası nafakayı

borçlanır, alacakların tahsilindeki genel kaidelere göre

alacak tahsil edilir.133 Nafaka yüzünden hâkimin evliliğe

son vermesi Şafii’ye göre fesih, Maliki’ye göre dönüşlü

boşama hükmündedir.134 Hanefiler kocanın bu borcunu kabul

etmekle birlikte, yine de nafakanın ödenmemesini bir

boşanma sebebi saymazlar.135

130 KARAMAN, s. 122.131 CİN, AKYILMAZ, s. 439; ÇEKER, s. 53,( HAK madde 119).132 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 292. 133 KARAMAN, s. 124.134 İbid., s. 124.135 AYDIN, Osmanlı Hukukunda Kazaî Boşanma «Tefrik», s. 3.

34

c. Gaiplik Sebebiyle Tefrik

Gaip, sefer uzaklığında bulunan kimse demektir.

Mefkud ise, hayatta olup olmadığı ve bulunduğu yer

bilinmeyen kimsedir. Hanefi ve Şafii mezhebinde gaip ve

mefkud kimsenin hanımı kendisinden ayrılamaz.136 Mefkud

için Ebu Hanife ve Şafii’ye göre yaşıtlarının hayatı

kadar bir süre beklenir. Bu sürenin geçmesinden sonra

hükmen ölümüne karar verilir. Karısı da ancak bu karar

sonrasında yeniden evlenebilir.137 Maliki ve Hanbeli’ye

göre ayırma talebinde bulunabilir. Kocanın yeri belli ise

hâkim ona, gelmesi veya eşini almasını yazar ve bir

müddet verir, müddetin hitamında durum değişmezse ayırır.

Kocanın yeri belli değilse ve kayıplık müddeti bir yılı

geçmiş ise karısının talebi üzerine hâkim ayrılığa

hükmeder.138

1917 tarihli HAK ise, bu konuyu ayrıntılı

düzenlemiştir. Buna göre, kocanın nafaka bırakmadan ga’ib

olması halinde hâkim 4 sene süre tayin eder. Bu süre

içinde yine kendisinden haber alınamazsa, bu ga’ibliği

kazaî boşanma sebebi sayar ve karı-kocanın ayrılmalarına

karar verir.139

136 EKİNCİ, s. 458.137 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 293.138 KARAMAN, s. 123. 139 AKGÜNDÜZ, s. 270.

35

d. Fena Muamele ve Geçimsizlik Sebebiyle Tefrik

Çağdaş İslâm hukukçuları, eşler arasındaki şiddetli

geçimsizlik hali için “fena muâmele ve şiddetli

geçimsizlikten kaynaklanan ayrılma/boşama” anlamında

“ettefrîku/et-tatlîku li’d-darar ve’ş-şikâk” kavramlarını

kullanmaktadırlar.140 Hanefi ve Şafiilere göre, fena

muamele ve geçimsizlik adli boşanma sebebi değildir.141 Bu

durumda olan eşler mahkemeye başvurduklarında, hâkim

bunlara nasihat eder. Faydası olmazsa her ikisinin

ailesinden veya dışarıdan şahitlik yapabilecek evsafta

birer hakem tayin ederek aralarını düzeltmelerini

ister.142 Ulemanın cumhuru, hakemlerin öncelikle aileden

olmasının gerektiğini; ancak hakemlerin dışarıdan

olmasının da caiz olduğunu belirtmiştir.143 Hakemler

kocanın vekâleti olmadıkça boşanmaya karar veremez. Zira

Hanefilerin çoğunluğuna göre hakemler yetkili değil,

vekil konumundadırlar.144 Kadın, kocasının kendisine fena

muamele ettiğini, mesela dövdüğünü iddia ve ispat ederse,

hâkim kocayı ta’ zir eder; ancak aralarını ayıramaz.

Hanbeli mezhebinde de durum budur. Ancak bu mezhepte bir

140 Mesut BAYAR, “İslam Aile Hukukunda Karı-Koca ArasındaMeydana Gelen Anlaşmazlıklara Önerilen Çözümler”, e-Şarkiyatİlmi Araştırmalar Dergisi, S. V, Nisan 2011, s. 94.141 AKGÜNDÜZ, s. 270.142 EKİNCİ, s. 459.143 AÇIK, s. 38.144 BAYAR, s. 104.

36

kavle göre de hakemler, gerekirse eşlerin arasını tefrike

kadirdir.145

Maliki mezhebinde bu durum bir boşanma sebebidir.146

Bu mezhebe göre ise hakemler duruma göre arayı bulmak ve

düzeltmek, bu mümkün olmazsa bedelli yahut bedelsiz

evlilik hayatına son vermek salahiyetine sahiptirler.147

Hakemler işi çözemezse ve kusur erkekte ise boşarlar,

kadında ise, mehrin tamamı veya bir kısmı üzerinde kocaya

verilmesi yönünde hüküm kurarlar. Hakemler ittifak

edemezse üçüncü bir hakem heyetini veya tarafsız olan bir

hakemi atar. Hakemlerin verecekleri kararlar kesin ve

itirazı kabil değildir( HAK madde 130).148

Neticeten Kararname bu hükümleriyle İslam Hukuku'nca

kabul edilmiş olan kazaî boşanma sebeplerinin hemen

tamamını kabul etmiş olmaktadır.149

M. Dolayısıyla Boşanma Sonucunu Doğuran Usuller

1. İla (Kadına Yaklaşmama Yemini)

Eşine, 4 ay veya daha çok zaman veya zaman

söylemeksizin, (Sana yaklaşmayacağım) diye yemin etmeye150

veya yaklaşmayı ağır bir ibadete bağlamasına ila denir.151

145 EKİNCİ, s. 459.146 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 294. 147 KARAMAN, s. 125.148ÇEKER, s. 56.149 AYDIN, Osmanlı Hukukunda Kazaî Boşanma «Tefrik», s. 12.150 EKİNCİ, s. 455.151 CİN, AKYILMAZ, s. 445.

37

Bu müddet içinde yeminli koca ya yeminini bozarak karısı

ile normal evlilik hayatına dönecek yahut da yemini

bozmadan müddeti dolduracaktır.152

2. Müla’ane-Li’an ( Lanetleşme )

Mahkeme kararıyla boşanma sonucunu doğuran hallerden

biri de li’an halidir. Kelime anlamı itibariyle

lanetleşmek ve uzaklaşmak gibi manalar ifade eder.153

Li’an, kocanın zina mahsulü çocuğun nesebini

reddedebilmesi için getirilmiş bir yoldur.154

Aynı zamanda li’an, karısına zina isnat eden, ancak

iddiasını dört erkek tanıkla ispat edecek durumda olmayan

kocanın girmek mecburiyetinde olduğu bir yol ve

karısından ayrılmak için başvuracağı bir çaredir.155 Karı-

kocanın hür, akıl-baliğ ve daha önce zina ve iffete

iftira (kazf) suçundan dolayı cezalandırılmamış olmaları

gerekir. Bunlara ilaveten kadının iffetli de olması

gerekir.156 Koca, iddiasını ispat edemezse önünde iki yol

vardır: Ya iftira cezası olan seksen kırbaca razı olmak

yahut da hâkimin önünde lanetleşme yemini yapmak.157 Yemin

işleminden sonra kadı bunların aralarını ayırır.

Bu tefrik hükmünden sonra karı kocadan biri ölürse

öbürünün varisi olmayacağı gibi çocuk varsa bu çocuğun152 KARAMAN, s. 126.153 AKGÜNDÜZ, s. 271.154 EKİNCİ, s. 455.155 ÜÇOK, MUMCU, BOZKURT, s. 123.156 CİN, AKYILMAZ, s. 444.157 KARAMAN, s. 127.

38

babadan olmadığı da sabit olmuş, yani çocuk anaya kalmış

olur. Çocuk da babanın mirasçısı olamaz. Müla’ane

neticesinde olan tefrik İmam-ı Azam’a göre fesih değil

tefrik talaktır, Ebu Yusuf’a göre de, bu bir ba’in

talaktır; karı-koca rızalarıyla tekrar evlenebilirler.

İddet çıkıncaya kadar koca kadına nafaka vermeye

mecburdur.158 Hukuk-ı Aile Kararnamesinde li’an ile ilgili

bir düzenleme yer almamıştır.159

İKİNCİ BÖLÜM

EVLİLİĞİN SONA ERMESİNDEN DOĞAN SONUÇLAR

I. EVLİLİK HAYATININ SONA ERMESİ

A. Dönüşlü Boşama

Belli bir müddet içinde evlilik bağı devam ettiği

için koca istediği zaman eşine bildirerek evlilik

hayatına dönebilir. Bunun için yeni bir akde gerek

yoktur. Varis olmaya engel değildir. İddet içinde

taraflardan birisi vefat ederse diğeri ona varis olur.160

158 ANSAY, s. 233.159 CİN, AKYILMAZ, s. 445.160 KARAMAN, s. 128.

39

B. Dönüşsüz Boşama

Bu nevi boşama evlilik bağını keser, karşılıklı

haklar düşer, yalnızca belli müddet kadının koca evinde

kalma ve ondan nafakasını alma hakkı vardır.161

C. Hülle veya Tahlil

Helal kılmak manasına gelen “tahlil”, hülle ile aynı

köktendir. Hülle ve tahlilden maksat, kocası tarafından

üç kere boşanmış bir kadını, yine aynı koca ile

evlenebilir hale getirmek için başvurulan yol ve

çaredir.162

İslâm Hukuku’nda ister talak-ı ric’i ile ister

talak-ı ba’in ile olsun erkek, aynı kadını üç defa

boşarsa ya da boşanmayı gerçekleştiren sözü üç defa arka

arkaya söylerse evlilik birliği kesin olarak sona erer.

Talak-ı selâse denilen bu durum sonucunda erkekle kadın

yeniden evlenmek isterlerse, kadının iddetini

tamamladıktan sonra başka bir erkekle evlenmesi, daha

sonra ondan ayrılarak iddetini tamamlayıp eski kocası ile

nikâh akdini yenilemesi gerekir. Hülle adı verilen bu

işlem, İslâm Hukuku’nda erkeğin boşanma hakkını kötüye

kullanmasını engellemeyi amaçlamaktadır.163

161İbid., s. 129. 162İbid., s. 130.

163 YAKUT, s. 253.40

II. İDDET

A. İddetin Tanımı

Talak, fesih ve ölüm gibi bir sebeple evlenmenin

sona ermesi halinde, karının başka biriyle evlenmeden

beklemesi gereken müddete iddet denir.164 Kelimenin lügat

manası saymaktır. Bu müddet ay hali, gün ve ay olarak

sayıldığı için iddet kelimesiyle ifade edilmiştir.165

B. İddetin Sebep ve Hikmeti

İddet, boşanmada taraflara düşünme fırsatı vermek;

kadının önceki kocasından hamile olma ihtimalini ortadan

kaldırmak; kadına vefat eden kocasının hatırasına

bağlılığı ve vefasını göstermesi için fırsat vermek;

boşanıp tekrar evlenmeyi güçleştirmek suretiyle aile

bağlarını korumak gibi maksatlara matuftur.166 Yine

taraflara toparlanma ve yürütebileceklerini sanıyorlarsa

yeniden evlilik hayatına dönme imkânı vermekte, yüzük

değiştirir gibi eş değiştirmeyi güçleştirmektedir.167

C. İddetin Kısımları

İddet, evliliğin sona erme sebebine ve şahıslara

göre değişir. Bu bakımdan boşanma ve ölüm iddetleri

farklı olduğu gibi; hayız gören ve görmeyen, hamile veya

çocuksuz, hür ve köle kadın arasında da iddet bakımından

164AKGÜNDÜZ, s. 272. 165 KARAMAN, s. 132.166 EKİNCİ, s. 460.167 KARAMAN, s. 133.

41

fark vardır.168 Boşanan veya eşi ölmüş olduğundan dolayı

yahut ölüm iddeti bekleyen kadının iddet içindeyken

başkasıyla nikâhlanması İslam hukukuna göre

yasaklanmıştır. Yapılan bu nikâh batıl olup hiçbir hüküm

ifade etmez.169

1. Ölüm İddeti

Kocaları ölen kadınların beklemek zorunda oldukları

iddettir.170 Hamile kadının iddeti, ister boşanmış, ister

kocası ölmüş olsun, çocuğunu doğuruncaya kadardır.171

Kocaları vefat eden hamile olmayan kadınlar, 4 ay 10 gün

vefat iddeti beklerler.172 Cariye ise, iki ay beş

gündür.173 Sahih evlenmede iddet kocanın vefatından

itibaren başlar. Dönüşlü(ric’i) boşamada koca, iddet

içinde vefat ederse kadın yeni baştan vefat iddeti

beklemeye başlar.174 Ba’in talak iddeti bekleyen kadınlar

ise başlamış oldukları iddeti tamamlarlar.175

2. Talak veya Fesih İddeti

Hamile olmayan boşanmış kadının iddeti, evlilik sona

erdikten sonraki ilk tuhr (temizlik) başından, üçüncü

hayzın (âdetin) sonuna kadar olan zamandır. Cariyenin

168 EKİNCİ, s. 460.169 DERTLİ, s. 69.170 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 295.171 EKİNCİ, s. 460.172 AKGÜNDÜZ, s. 272; ÇEKER, s. 62,( HAK madde 143).173 ANSAY, s. 234.174 KARAMAN, s. 133.175 CİN, AKYILMAZ, s. 447.

42

iddeti iki hayz müddetidir. Henüz adet görmemiş veya

yaşlılığı nedeniyle adetten kesilmiş kadınların iddeti üç

ay;176 ayrılık ayın içinde olmuşsa, Hanefilere göre doksan

gün beklenecek,177 cariye ise bir buçuk aydır.178

Kocasından hiçbir yaklaşma ve buluşma olmaksızın ölüm ile

değil de boşanma veya fesih suretiyle ayrılan ve gebe

olmayan kadın için hiçbir iddet lazım gelmez.179

İddeti esas itibariyle kadın beklemekteyse de dört

karısı olup da bunlardan birisini boşayan veya boşadığı

kadının kız kardeşi, teyzesi gibi bir yakınıyla evlenmek

isteyen erkek de boşadığı karısının iddetinin bitmesini

bekler.180

D. İddetin Hükümleri

Talak iddetinde, normal hallerde kadın kocasının

evinde bekler 181 ve vefat iddetinde yas tutma mecburiyeti

vardır. Buna ihdad denir.182 Her çeşit iddet bekleyen

kadına nikâh için talip olunmaz.183 Boşanma iddeti

bekleyen kadın ric’i talakta nikâha gerek olmaksızın;

ba’in talakta ise yeni bir nikâhla eski kocasına

dönebilir.184

176 EKİNCİ, s. 460.177 KARAMAN, s. 134.178 EKİNCİ, s. 460.179 ANSAY, s. 234; ÇEKER, s. 62,( HAK madde 146).180 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 295.181 KARAMAN, s. 135.182 DERTLİ, s. 70.183 CİN, AKYILMAZ, s. 448.184 EKİNCİ, s. 461.

43

III. İDDET NAFAKASI

Hanefilere göre ric’i ve ba’in talak ve istisnaları

olmakla birlikte fesih iddeti bekleyen kadının nafakası

kocasına aittir.185 Vefat iddeti bekleyen kadının, iddet

nafakası hakkı yoktur. Yaklaşmadan önce boşanan kadına

iddet lazım olmadığına göre, iddet nafakası da lazım

gelmez. İddet nafakasında giyecek dâhil değildir.186

IV. ÇOCUKLARIN BAKIM VE TERBİYESİ (HİDANE )

A. Genel Olarak

Fıkıh kitaplarında “Hidane” başlığı altında

incelenen bu müessese, çocukların bakım ve terbiye hakkı

ve layeti manasını ifade eder. Kısaca terbiye velayeti

şeklinde özetlemek mümkündür.187 Bu kelime, küçük

çocukların, ayrıca küçük olmasa bile akıl hastaları ve

sakatların himayesi, maişetlerinin tedariki ve terbiyesi

anlamına da gelmektedir.188

B. Hidane Hakkı

Hidane ile mükellef olan veliye hidane velisi denir.

Hidane velisinin çocuğu koruyup gözetmesi, ona okuma-

yazma öğretmesi, dinini telkin etmesi, adab-ı muaşeret

göstermesi, mektebe ve sanata vermesi vecibedir. Bunun

için aynı dinden olması gerekir.189 Hidane kadının185 AYDIN, Türk Hukuk Tarihi, s. 296. 186ANSAY, s. 239. 187 AKGÜNDÜZ, s. 273.188 EKİNCİ, s. 461.189 İbid., s. 461.

44

hakkıdır. Ana kocasından ayrılmış bulunsa dahi çocuğun

hidanesi kendisine aittir. Fakat ana buna mecbur

değildir.190 Anne hayatta değilse veya gerekli şartları

taşımıyorsa bu hak anne tarafından yakın akrabalara

geçer.191

C. Hidane Ehliyeti

Hidane hakkı verilen kişinin kadın da olsa erkek de

olsa hür, akıllı, baliğ, çocuğa bakmaya muktedir, çocuğun

hayatını, sağlığını ve ahlakını korumada güvenilir bir

kimse olması gerekir.192 Ayrıca erkeğin Müslüman olması,

bakacağı çocuk kız ise ona mahrem olması; kadının çocuğa

yabancı yani mahrem olmayan biriyle evli olmaması

gerekir.193

D. Hidane Süresi

Hidane çocuğun bakımı ve gözetimi olduğuna göre

süresi çocuğun buna ihtiyaç duyduğu kadardır.194

Hukukçular bunun süresini, çocuğun kendi başına yemek

yiyip giyinebileceği yaşa ulaşmak olarak

belirlemişlerdir.195 Ana, çocuk erkekse 7, kız ise 9

190 ANSAY, s. 239.191 CİN, AKYILMAZ, s. 448.192 İbid., s. 449. 193 YAMAN, s. 115.194 CİN, AKYILMAZ, s. 449.195 YAMAN, s. 115.

45

yaşına kadar onu yanında alıkoyabilir.196 Bu yaşlardan

sonra çocuk, normal olarak babasının yanında kalır.197

E. Hidane Masrafları

Anne dışında bu terbiye velayetini kullanan

kadınlara(hadine) ücret ödenir. Anne de, çocuğun

babasından ayrılmış ve iddeti sona ermişse ücrete hak

kazanır.198 Çocuğun nafaka denen zaruri giderleri dışında

kalan bakım masrafları ve diğer ihtiyaçları, varsa

öncelikle kendisinin malından karşılanır. Kendi malı da

yoksa masrafları karşılamak görevi babaya intikal eder.

Baba fakirse sırasıyla nafaka borçlusu akrabalar yükümlü

olurlar.199

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HUKUK-I AİLE KARARNAMESİ’NDE BOŞANMA VE

OSMANLI HUKUKUNDA BOŞANMAYA DAİR ÖRNEK OLAYLAR

I. GENEL OLARAKOsmanlı hukuku gerek kamu gerekse özel hukuk

alanlarında esas itibariyle İslam hukukuna dayanmaktadır.196 ANSAY, s. 239.

197 AKGÜNDÜZ, s. 273.198 İbid., s. 273.

199 YAMAN, s. 116.46

Fakat bununla beraber şer’i hukuka uymak kaydıyla örfi

hukuk da uygulanmıştır.200 Osmanlı Devleti’nde aile

hukukunu tedvin eden ilk düzenleme 1917 tarihli “Hukuk-ı

Aile Kararnamesi” dir. Bu Kararname’de Müslümanlar,

Hristiyanlar ve Yahudilerin evlenme ve boşanmaya ilişkin

o zamana kadar uyguladıkları hükümler ayrı ayrı

bölümlerde bir araya getirilmiştir.201 1917 Hukuk-i Aile

Kararnamesi, aile hukukuna ilişkin bütün meseleleri

değil, sadece «münakehât = evlenme» ve «müfârekât =

boşanma» konularını düzenliyordu.202

Kararnamenin çıkarılma nedenlerinden birisi olması

ve konumuzu ilgilendirmesi hasebiyle söylemek gerekirse,

Osmanlı Devleti'nde özellikle XVI. yüzyıldan itibaren

Hanefi mezhebinin katı biçimde uygulanması hukuki hayatta

birtakım güçlüklerin doğmasına yol açıyordu. Kadınların

boşanmasının çok sınırlı durumlarda kabul edilmesi buna

örnek gösterilebilir.203

Bu ve benzeri ihtiyaçlar nedeniyle gerekli olan kanun

çalışmaları için oluşturulan komisyon İmparatorlukta

yaşayan üç din mensuplarının hukuklarını nazarı itibara

alarak Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler için ayrı200Ali ASAL, Mehmed Zihni Efendi’nin El-Vücûhu’l-Milâh Fî Fusûli’n-Nikâh AdlıEseriyle Hukuk-ı Aile Kararnamesinin Mukayesesi, Atatürk ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2014,s. 21. 201 ÜÇOK, MUMCU, BOZKURT, s. 117.202 ÜNAL, s. 210.203 M. Akif AYDIN, “Hukuk-ı Aile Kararnamesi” maddesi, İslamAnsiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C. 18, İstanbul, 1998, s.314.

47

ayrı hükümlerin tespiti kararlaştırıldı. Bunun için de

komisyon önce alt komisyonlara ayrılarak, İslam, Hıristiyan

ve Musevi aile hukuku esaslarını tespit etti. Sonra bunları

bir araya getirip esas olarak Müslümanlara ait hükümleri

ortaya koydu. Bunlarla bağdaşmayan Hıristiyan ve Musevi

aile hukuku esaslarını ayrıca belirterek Hukuk-ı Aile

Kararnamesini meydana getirdi.204

1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Hanefi

mezhebine göre yazılmasına rağmen bazı meselelerde Osmanlı

Devleti’nde eşine az rastlanır şekilde Hanefi mezhebinden

ayrılmış, diğer mezheplerin görüşlerini tercih etmiş, bazı

meselelerde ise kendisi müstakil tercihler yapmıştır.

Ayrıca Osmanlı coğrafyasındaki pek çok Müslüman devletin

aile hukuku sistemini doğrudan etkilemiştir.205

II. KARARNAME’NİN BOŞANMA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ

A. Genel Olarak

Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nde vekil ve elçi aracılığı

ile boşanmaya yer verilmemiştir.206 Kararnamede, tehdit

altında yapılan boşamalar geçersiz kabul edilmiştir.207 Bu

düzenlemede kinayeli sözlerle boşanmada Hanefi mezhebinin

halin delaletine itibar edilmesi içtihadı terk edilerek

Şafii mezhebinin görüşüne uyulmuştur. Kocanın nafaka204 ASAL, s. 36.205 İbid., s. IV.206 CİN, AKYILMAZ, s. 421.207 İbid., s. 422.

48

bırakmadan ortadan kaybolması da kararnamede eş için

boşanma sebebi kabul edilmiştir (md. 126). Kocanın nafaka

bırakarak kaybolması durumunda bu gaiplik dört yıl, bir

savaş esnasında vuku bulması halinde ise esirleri n

yurtlarına geri dönmesinden itibaren en az bir yıl

geçtikten sonra bir boşanma sebebidir (md. 127). Kocanın

nafaka bırakmadan kaybolması Hanefilerin dışındaki üç

mezhebe göre. nafaka bırakarak kaybolması ise Maliki ve

Hanbelilere göre boşanma sebebidir. Kararnamede ilgili

madde Maliki mezhebi esas alınarak düzenlenmiştir. 208

B. Kararname’nin Getirdiği Yenilikler-Farklılıklar

1. Boşanmada Devlet Kontrolü

Kararname ile evlenme ve boşanmaların devletin

kontrolünde olması yoluyla Osmanlının kuruluşundan beri

devam eden gelişmeyi tamamlayarak nikahın hakim veya

naibinin huzurunda kıyılması ve mahkemece tescil edilmesi

esasını getirmiştir.209 Devlet bu kontrolü, boşanmada

kocanın boşamayı belirli müddet içerisinde mahkemeye

bildirmesi şeklinde yükümlülük getirmek suretiyle sağlamaya

çalışmıştır.210

208 AYDIN, Hukuk-ı Aile Kararnamesi, s. 317.

209Ebru KAYABAŞ, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemi İtibariyle AileHukukunun

Gelişimi: Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2009.S. 97.

210 ASAL, s. 42.49

2. Yargısal Boşanma

Kararname belli durumlarda kadına da kocasından

boşanma hakkı vermektedir. Geçimsizlik halleri, kocanın

iktidarsızlığı, zührevi hastalığa yakalanmış olması, akıl

hastalığı, nafaka bırakmadan uzun süre kaybolması gibi

haller boşanma nedeni olarak kabul edilmiştir. Bu konular

düzenlenirken Hanefi mezhebinden çok Maliki mezhebinden

yararlanılmıştır. Hanefi mezhebinden olan Osmanlı Devleti

toplumu için bu büyük bir yeniliktir.211 Hanefî mezhebininhâkim olduğu memleketlerde diğer mezheplerden istifade ile

kazaî boşanma yolunu ilk defa açan Hukuk-ı Aile

Kararnamesi’dir.212 Daha önce yalnız kocada mevcut evliliğin

devamına engel teşkil eden iktidarsızlık ve benzeri cinsel

rahatsızlıklar eş için boşanma sebebi iken kararname diğer

mezheplerden de faydalanarak mahkeme kararıyla boşanma

sebeplerini genişletmiştir. Buna göre cüzzam, alaca(baras),

zührevi hastalıklar ve akıl hastalığı da eş için boşanma

sebebi sayılmaktadır(md. 122- 123).213

3. Diğer Mezheplerden Yararlanması

Yüzyıllardır Türk devletlerinde istisnasız esas

kabul edilen Hanefi mezhebinin sınırları ilk kez aşılarak

tüm İslam hukuku mezhepleri ve düşünürlerinin görüşleri

göz önüne alınmıştır.214 Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi,özellikle 122- 130. maddelerinde Hanefi hukuku için

211 KAYABAŞ, s. 101.212 ASAL, s. 43.213 AYDIN, Hukuk-ı Aile Kararnamesi, s. 317.214 KAYABAŞ, s. 101.

50

gerçekten devrim sayılan hükümler getirmiştir. Kararname,

Hanefi fıkıhçısı Şeybani'nin fikirlerinden ve Maliki

hukukundan esinlenerek bu değişiklikleri yapmıştır.215 Bu

eklektik karakteri sebebiyledir ki kararnamede ergenliğin

alt sınırından önce evlenmeme, akıl hastalarının

evlenmesine getirilen sınırlamalar, velayet altındakileri

evlendirme yetkisine sahip veliler nikah akdi için

kullanılacak kelimeler, nikah sözleşmesinde ileri

sürülebilecek şartlar, baskı altında gerçekleştirilen

evlenme ve boşamaların geçersizliği, kadına yargı yoluyla

boşanma yolunun açılması, bazı durumlarda beklenecek azami

iddet süresi gibi konularda Hanefi mezhebi dışındaki

mezheplerden istifade edilmiştir.216

4. Çok Eşliliğin Yasaklanması

Kararname’nin 38. Maddesi kadının evlilik sözleşmesi

sırasında, sözleşmeye koyabileceği bir şartla: “…üzerine

evlenmemek ve evlendiği surette kendisi veya ikinci kadın boş olmak suretiyle

bir kadını tezevvüç sahih ve şart muteberdir.”, çok eşliliğin

ortadan kaldırılabileceği tezini öne sürmektedir. Bu

yolla doğrudan olmasa bile dolaylı da olsa çok eşliliğin

sınırlandırılması yönünde önemli bir adım atılmış

olmaktadır.217 Kararnamede 38. maddesiyle erkek için

bigamiye (iki eşlilik) izin verilmiştir. Ancak kanun gene

bu hükmü ile hiç bir kayıt ve şarta bağlı olmayan poligamik

evliliği ilk eşin iznine bağlamaktadır. Aile ocağında215 ASAL, s. 41.216 AYDIN, Hukuk-ı Aile Kararnamesi, s. 316.217 KAYABAŞ, s. 99.

51

rakibeye izin vermeyen tabii kadınlık psikolojisini iyi

bilen komisyon bu şartla poligamik evliliği «ismi var cismi

yok» bir müessese haline getirmiştir.218

III. OSMANLI HUKUKUNDA BOŞANMAYA DAİR ÖRNEK

OLAYLARTerim anlamı olarak şer‘iyye sicili, insanlarla ilgili

bütün hukuki olayları, kadıların verdikleri karar

suretlerini, hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitli

yazılı kayıtları içeren defterlere denilmektedir.219 Yine

İslam hukukunda böyle bir zorunluluk olmamasına rağmen

boşanma işlemleri şer’iyye sicillerine, ilerde ortaya

çıkabilecek problemleri önlemek, bazı iddiaları ispat

etmek için kaydedilmiştir. 220 Boşanmanın resmi kayıtlara

geçmesi boşanmanın belgelenmesinden çok taraflar arasında

çıkacak muhtemel anlaşmazlıklar için bir tür önlem

niteliğindedir. Çünkü bu kayıtların tamamı mehir, nafaka

ve çocuğun annede kaldığı takdirde bakımını ilgilendiren

konuları içermektedir.221

Kadınlar, eşlerinin kendilerini tek talâk ile

boşadıklarını, fakat kocalarının gerçek niyetlerinin bu

olup olmadığını veya evliliklerinin sona erip ermediğini

218 ASAL, s. 43.219Muhammed OKUDAN, “XIX. Y.Y.’da Mardin’de Aile Yapısı ve

Kadının Toplumsal Statüsü”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi D., S. 2, 2013, s.

189.220 CİN, AKYILMAZ, s. 419.221DOĞRU, s. 52.

52

mahkeme aracılığıyla öğrenmek isteyebilirlerdi. Keza

Gaziantep Akyol Mahallesi‟nden Zemâne’nin vekili olan

babası Ömer, mahkemede “Kızım Zemâne, Hızır Beg’in taht-ı nikâhında

iken, yigirmi bir gün önce kızım Zemâne’yi bir def’a ricat ile boşadığını ifade

etmişti. Kızım Zemâne’ye gelip zevciyet talep etmektedir” diyerek, damadı

Hızır Bey’den olayın sorulmasını istemişti. Hızır Bey ise

karısı Zemâne’ye; “Benden boş ol!” dediğini, fakat talâk-ı

selâse ile boşamadığını söylemişti. Bu olayda şahitlerin

olmaması nedeniyle kadı, Hızır Bey’in mücerret (tek, yalnız)

boş olsun dediğine, bunun ric’î talâk olduğundan evliliğe

mani olmadığına karar vermişti.222

Boşanmalarda erkek tarafı, eşlerine söyledikleri

sözlerle, eşlerinden tam olarak ayrılmadıklarını,

dönülebilir boşandıklarını, aldıkları fetvayı göstererek

mahkemede kanıtlamaya çalışmışlardı. Örneğin Çukur

Mahallesi’nden Seyyid Ömer, eşi Döndü’ye “Hanefi ve Şafiden

benden boş ol” demişti. Fakat bu sözünde talâk belirtmeyip

mücerred “boş ol” demekle “talâk-ı ric’î vaki olduğunu ve

nikâhının geçerliliğini belirtir elinde müftüden alınmış

bir de fetvası olduğunu söylemişti. Mahkemede eşi

Döndü’den durumun sorulmasını istemişti. Döndü’nün,

“benden boş ol dedi talâk zikretmedi” diye ifade vermesi üzerine

222 İsmail KIVRIM, “17. yüzyılda Osmanlı Toplumunda BoşanmaHadiseleri (Ayıntâb

Örneği; Talâk, Muhâla‘a ve Tefrîk )”, Gaziantep Üniversitesi SosyalBilimler D., C. 10, 2011, s. 376.

53

talâk-ı ric’î meydana geldiğinden, mahkeme huzurunda Ömer

eşine tekrar dönmüştü.223

1539 tarihli bir kadı sicilinde Cuma oğlu Şeyh

Ali'nin Mehmed kızı Ayşe'yi üç talakla boşadığı

kaydedilmiştir. Ayşe mahkemeye başvurarak ödenmemiş olan

mihrini istemiş, ancak önceden belirlenmemiş olduğu için

kadı Ayşe'nin mihrini Ayşe'nin baba tarafındaki

akrabalarınınkine eş değerde tayin ederek Şeyh Ali'yi

mihri ödemeye mahkûm etmiştir. Ayrıca Şeyh Ali hamile

olan Ayşe'nin çocuğu doğuncaya kadar nafaka ödemeyi kabul

etmiştir.224

Bazen de erkekler eşlerini “Seni boşadım, boşsun, boş ol!”

“İraden elinde olsun” gibi sözlerle geri dönmesi imkânsız

biçimde boşamakta (talâk-ı bâ’in), iddet süreleri

dolduğunda istedikleri kişilerle evlenebileceklerini

belirtirlerdi. Boşanma sebepleri ise çoğu kez şiddetli

geçimsizlikti. Fakat boşanma gerçekleşirken, kadınlar

mihr ve iddet nafakası haklarından feragat ederlerdi.

Aslında bu tür boşanmayı muhâla’a olarak değerlendirmek

daha uygundur. Ancak söz konusu kayıtlarda muhâla’a ya da

hul, gibi ifadeler yer almamakta, bunun yerine bir çeşit

zimmet ibrası yoluna gidilmekteydi. Örneğin, Gaziantep

Seng-i Hoşkadem Mahallesi’nden Meryem, mihr-i mü’ecceli

ile nafaka-i iddet ve küçük kızı Elif’in nafakasından da

223 İbid., s. 376.224 HALİME, s. 53.

54

vazgeçerek kocası Hüseyin’den talâk-ı ba’în ile

ayrılmıştı. Bir diğer örnekte ise Tarla-yı Atik

Mahallesi’nden Fatma ile kocası Hasan arasında

geçimsizlik olduğundan (adem-i zindegânî olmamağla), Fatma

kocasının zimmetinde olan mihr-i mü’eccelinden nafaka-i

iddetinden me’ûnet-i süknâsından feragat ederek talâk-ı

baîn ile ayrılmıştı. Yine Zincirli Kurbu Mahallesi’nden

Osman ile Ayşe aralarında şikâkları (ayrılık) konu

edilmişti. Eşinden ayrılmak isteyen Ayşe, kocası Osman’ın

zimmetinde olan 15 kuruş mihr-i mü’ecceli ile nafaka-i

iddetinden ve me’ûnet-i süknâsından vazgeçerek talâk-ı

ba’în ile evlilikleri sona ermişti.225

Muhala’aya örnek olarak, Mardin’de, Dare bint-i el-

Sadi isimli kadın, eşi Remo bin Süleyman’dan mehr-i

mu’accelesi olan yedi yüz kuruşu Remo bint-i Süleyman’da

kalmak üzere iddet nafakasını talep ederek boşanmıştır.226

Eşler arasında bir başka ayrılık şekli ise eş ve

çocuklarına nafaka bırakmadan yaşadıkları yeri terk edip,

başka şehre (ahar diyara) giden erkeklerin, giderken veya

gittikleri yerde eşlerini boşamalarıdır. Kocaları

tarafından boşandıklarını öğrenen kadınlar, nafakaya

ihtiyaçları olduğunda, yeniden evlenebilmek için

mahkemeye müracaat ederek, izin istemektedirler. Örneğin,

Gaziantep Kürtünciyan Mahallesi’nden Fatma’nın kocası

225 KIVRIM, s. 377.226 OKUDAN, s. 196.

55

Hasan, nafaka bırakmadan ahar diyara gitmişti. Bir sene

önce eşi Fatma’yı Kasaba-i Beratü’l Arab’da talâk-ı

selâse ile boşamıştı. Fatma, nafaka ve kisveye ihtiyacı

olduğu için bir başkasıyla evlenmek istediğinden,

mahkemeye müracaat ederek bu boşama olayına şahit

olanlardan sorulmasını istemişti. Olaya şahit olan Ömer,

Fatma ve diğer Fatma mahkemede “fi’l- vâkı’a tarih-i mezbûrda

kasaba-i merkûmede bizim huzurumuzda Hasan zevcem mezbûre Fatma’yı

talâk-ı selâse ile tatlîk eyledim dedi” diyerek şahitlik

etmişlerdi.227

Kadının, bazı durumlarda bizzat mahkemeye başvurarak

evliliği sona erdirebildiği Bursa’da geçerli olan Hanefi

mezhebine göre mahkemenin boşanma kararı verebilmesi için

kocada hastalık ve kusur bulunması, yeme-içme, giyim ve

barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaması, kocanın

evini uzun süre terk etmesi veya ortadan kaybolması,

hanımına kötü davranması, eşine yaklaşmamak üzere yemin

etmesi, kocanın hanımının zina ettiğini iddia etmesi, süt

akrabalığının bulunduğunun anlaşılması gibi ciddi

sebepler bulunmak zorundaydı.228

Osmanlı toplumunda evlilikleri bâ’in talakla sona

eren eşler, tekrar birlikte yaşamayı arzu ettiklerinde,

ikinci nikâhlarını mahkemeye tescil ettirme isteği

227 KIVRIM s. 378.228Saadet MAYDAER, “Klâsik Dönem Osmanlı Toplumunda Boşanma

(Bursa Şer’iyye Sicillerine Göre)”, UÜİF D., C. 16, S. 1, 2007, s. 301.

56

çoğunlukla kadın tarafından gelmektedir. Bazen eski

eşiyle tekrar bir araya gelmek isteyen kadın, ilk nikâhı

için ödenmesi gereken mehr-i müeccelini kocasına hibe

edebilmektedir. 1006 H./1598 M. yılının Zilkade ayında

Şahnisa binti Ramazan ismindeki kadın, daha önce 3000

akçe mehr-i müeccelle nikâhlandığı Ahmed b. Mustafa’nın

kendisini bâ’in talakla boşadığını ve sonra 200 akçe

mehr-i müeccel ile tekrar evlendiklerini söyleyerek, ilk

nikâhından alacaklısı olduğu 3000 akçe mehr-i müeccelini

kocasına hibe etmektedir.229

Yine Bursa’da Nikola veledi Yani, iki yıl önce

sefere gitmiş ve döndüğünde hanımı Demeti binti

Dimitri’yi başka biriyle evlenmiş bulunca bu durumdan

şikayetçi olmuştur. Polye veledi Ergüri’ye karşı açtığı

davada onu mahkeme huzuruna getirtmiş, “…mezbur hatunumu

sen mi aldın?..” diyerek karısı Demeti’yi boşamadığını

bildirmiştir. Polye ise savunmasında, Nikola’nın seferde

öldüğüne dair iki gayr-i müslimin haber getirdiğini buna

dayanarak kadı mahkemesine bildirmeksizin, metropolitten

izin alarak evlendiğini söylemiştir. Polye bir gayr-i

müslim olduğu için kadıya müracaat etmek zorunda

değildir. Ancak Nikola’nın durumu mahkemeye intikal

ettirmesi, birinci eşin öldüğünü haber veren iki şahidin

varlığını da gündeme getirmiştir. Bu iki şahitten

yalnızca biri, Yorgi veledi Kofi mahkemeye

229 İbid., s. 304.57

getirilebilmiştir. Yorgi mahkemede daha önce Nikola’nın

öldüğünü söylediğini inkâr etmiştir. Bunun üzerine

Yorgi’nin sözlerinin doğru olup olmadığına şahitlik

edecek iki kişi daha mahkemeye çıkmıştır. Yani ve Franko

adlı bu kişiler, Yorgi ile adı belgelerde zikredilmeyen

diğer gayr-i Müslim şahidin, Nikola’nın öldüğü haberini

getirdiklerini söylemişlerdir. Zaten aksi halde ikinci

evliliğin gerçekleşmesi mümkün olmazdı. Sonuçta ikinci

nikâh geçersiz sayılmıştır. Burada dikkat çeken bir husus

da Demeti’nin yaptığı her iki evlilikten de “kâbin” yani

mehr-i müeccel almış olmasıdır. Demek ki Demeti’nin nikâh

akdi İslâm hukukuna göre yapılmıştır. Bu durumda

boşanması ile ilgili de bu hukukun hükümleri geçerli

olacaktır.230

17. yüzyılda, Erzurum kalesinde Gönüllü Ağa olarak

gönüllü muhafızların lideri olan Bulgar Ahmet lakaplı

erkek, Müteferrika İlyas’ın kızı Raziye ile evlenmek

ister. Bununla birlikte İlyas, Ahmet’in şehirdeki

adaletsiz davranışlarından dolayı tekliften memnun

değildir. Ahmet ile kızının evlenmesine İlyas karşı

çıktığında şehrin tanınmış kişileri İlyas’ı evliliği

kabul etmesi için iknaya çalışırlar. Bu sırada Raziye,

özel şartını kadı ve tanıklar huzurunda kabul etmesi

halinde Ahmet ile evleneceğini açıklar. Raziye’nin şartı,

230 İbid., s. 309.

58

Ahmet eve cariyeleri veya ümmi veletlerinin gelmelerine

izin vermeyecek ya da birlikte getirmeyecekti.

Şeyhülislam ve müftünün bulunduğu sırada yapılan

anlaşmaya göre, Raziye’nin koyduğu şart ihlal edilirse

evlilik geçersiz olacak ve talak-ı selase hakkını

kazanacaktı. Evlilikten sonra, Ahmet eve cariyelerini

getirerek sözleşmeyi bozdu. Raziye bunu kabullenmedi ve

şeyhülislam ve müftüden aldığı fetva ile birlikte

mahkemeye gitti. Erzurum Kadısı Mavlana Hayreddin,

incelemek için fetvayı aldı ve evliliği geçersiz kıldı.

Boşanmaya ek olarak, Ahmet mehir bedeli olarak 200 bin

akçe, çeyiz bedeli olarak da 18 bin akçe ödemeye mahkûm

edildi. Ahmet bu kararı dikkate almadı. Benzer davalarda

olduğu gibi kadın taraf olan Raziye karardan memnun

olmadı. Dava temyiz mahkemesine götürülmeliydi. Son karar

Erzurum’da verilmeyerek Kadı tarafından Divan- Hümayun’a

gönderilerek 19-20 Ocak 1615’de tartışıldı. Erzurum

Kadısı’nın gönderdiği mektup üzerine yapılan görüşme

sonucunda Kadı’nın kararının doğruluğuna hükmetti.

Evliliğin çoktan bittiğine ve koca Ahmet’in cezayı ödemek

zorunda olduğuna dair Divan’ın kararı, vali olan Erzurum

Beylerbey’ine ve Kadı’ya gönderilir. 1615 yılında alınan

karara göre, Raziye ve Ahmet’in evliliklerinin sona

erdiğine ve Raziye’nin malvarlığı değerlerinin kendisine

verilmek zorunda olduğuna ilişkin Sultan’ın temsilci olan

Erzurum Beylerbeyi ve Kadı’sı bilgilendirilmiştir. Şer’i

59

hukukun kadınlar için olan bazı dezavantajlarına rağmen

bu karar göstermiştir ki, kadına kocasını boşama hakkı

verilmiştir. Bununla birlikte 20 Nisan 1615 tarihli Divan

kayıtlarının gösterdiğine göre bu karar yürürlüğe

konamamıştır. Üç ay sonra Ahmet Raziye ile evli olduğu

konusunda ısrar edip bedeli ödemeyi reddetmiştir. Raziye

konunun Erzurum’da çözülemeyeceğine inandığı için

mektupla şikayetini Divan’a iletmiştir. 20 Nisan 1615’de

Raziye’nin başvurusunu tekrar değerlendiren Divan onun

lehine karar vermiştir. Karara göre, Erzurum’daki

otoriteler, Sultan’ın Ahmet’i mehri ve malvarlığı

değerlerini Raziye’ye vermesi konusunda

bilgilendirilmişlerdir. Ahmet de zaten Erzurum

Kalesindeki gönüllü ağa pozisyonundan atılmıştır. Bunun

yanında halktan bazıları da birtakım şikayetlerde

bulunmuşlardır.231

Muhala’a yoluyla boşanmada boşanan kadınlar bazen

vekilleri tarafından temsil edilmektedir. Vekâleten

temsil konusunda önce kadını tanıyan iki kişi vekâletin

gerçek olduğunu onaylamaktadır. Örneğin, Bursa’da bulunan

Selçuk Hatun mahallesinden Ayşe binti Mehmet’in boşanma

vekili babasıdır. Bu yakın akrabalık durumuna rağmen

vekilinin vekâletinin gerçek olduğu Mustafa ve Seyyid Ali

231Bilgehan PAMUK, “Conditional Divorce in Ottoman Society: ACase from Seventeenth-

Century Erzurum”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler D., S. 44, Kış-2008,s. 114-115.

60

tarafından onaylanır. Baba, eş huzurunda kızının her

türlü hakkından vazgeçerek boşandığını belirtir ve ilerde

olası davalardan birbirlerinin zimmetini aklarlar.232

Yine Bursa’da Fatıma binti Mehmet eşini dava eder.

Eşi evlenirken: “…eger senin üzerine tezevvüç idersem

veyahut cariye tutarsam ihtiyarın elinde olsun” demiştir.

Şimdi Fatma Hanım “tefrik olunmak” istemiştir. Koca

reddetmesine rağmen şahitler kadını doğrular ve boşanmaya

karar verilir.233

Konya Şer’iyye Sicilleri’ne ait 19 Aralık 1815

tarihli bir kayıtta, Şerife bint-i Osman adlı bir kadın,

yedi yıl önce kendisi ile evli iken başka bir yere giden

eşinin ölüm haberinin kendisine ulaşması üzerine,

iddetini takiben kendisi ile aynı mahallede oturan başka

bir erkekle evlenir. İlk eşi ise yedi yıl sonra geri

döner ve yaşadığını ispatlar. Kendisine ait bazı malların

eski karısında olduğunu belirtir. 70 kuruş değerindeki bu

mallara karşılık, eski karısının kendisinde olan 100

kuruşluk mehr-i müeccel alacağını sayar ve aradaki 30

kuruşluk farkı kendisine ödedikten sonra ondan talak-ı

ba’in ile boşanır.234

232 Nurcan ABACI, Bursa Şehri’nde Osmanlı Hukuku’nun Uygulanması (17. Yüzyıl),1. B.,

T.C. Kültür Bakanlığı y., Ankara, 2001, s. 156. 233 İbid., s. 161.234 YAKUT, s. 253.

61

Yozgat Şer’iyye sicilinde, üç lira hırsızlık yapan

kocasının ettiği yemin nedeni ile kadının içine düştüğü

durum anlatılmaktadır. Kocanın ihtiyar meclisi önünde,

parayı kendisinin almadığını söyleyip, eğer para evinden

çıkar ise karısından üç talaktan dokuz talaka kadar

boşanacağını açıklaması ve yapılan aramada paranın evin

içindeki bir çuvaldan çıkması üzerine kadının şart gereği

mahkemeden boşanma talebi vardır.235

21 Mart 1816 tarihli Konya Şer’iyye Sicilleri ’ne

ait bir kayıtta, Mehmed bin Mustafa mahkemeye müracaat

ederek, karısı Fatıma bint-i Hasan’dan boşandıktan sonra

hidâne hakkı karısında kalan kızları Hatice’nin bu

hakkının eski karısının yeniden evlenmek üzere olması ve

kızının anneannesinin de bulunmaması nedeni ile kendi

annesine (çocuğun babaannesi) verilmesini istemiştir.236

235 İbid., s. 254.236 İbid., s. 260.

62

SONUÇ

İslâm’da aile, korunması gereken değerlerin başında

yer almaktadır. Bu sebeple İslâm dini ailenin korunmasına

çok önem vermiş ve ailenin iyi bir şekilde idare edilmesi

için birtakım hükümler koymuştur. Buna göre, aile

yuvasını kuran karı-kocadır. Bu yuvanın kurulmasını

sağlayan ise evlilik sözleşmesidir. Evlilik sözleşmesi,

karı-kocaya belirli hak ve sorumluluklar yükleyerek bu

beraberliğin devamlı olmasına imkân sağlamaktadır. Bu hak

ve sorumlulukların eşler tarafından ihmal edilmesi, aile

63

hayatında sorunlar doğurmakta, en başta karı-koca

ilişkisini bozmakta, bir kısım dini, ahlaki ve manevi

tedbirlerle sorunlar çözülemediği takdirde en nihayetinde

istenmese de ayrılıkla sonuçlanabilmektedir. Boşanma,

nikâh akdinin bozulmasıdır. Nikâh akdi, evlenecek olan

kadın ve erkeğin ortak rızasıyla olmasına rağmen boşanma

çok çeşitli şekillerde gerçekleşebilmektedir.

İslam dininin kurallarının temelini oluşturduğu

İslam Aile Hukuku ve etkilediği Osmanlı Aile Hukuku da

doğal olarak etkilendikleri İslam’ın temel düşüncesine

göre genelde aile kurumuna özelde ise boşanma kurumuna

yaklaşım sergilemiştir. Toplumun ve devletin temel

dayanağı olan ailenin basit sebeplerle parçalanmaması

için erkek ve kadının etkisi altında olduğu dini, ahlaki,

içtimai, iktisadi, psikolojik tüm değerleri gerektiğinde

ve kademe kademe seferber etmek için düzenlemeler

yapmışlardır. Bunlar içinde, örneğin; boşama yetkisini

tek taraflı bir irade beyanıyla hiçbir kabule gereksinim

duymaksızın kullanma yetkisini iki kişiye açarak boşanma

riskini artırmaktansa taraflardan birisine o da duygusal

yönden zorluklar karşısında daha soğukkanlı davranabilme

ve karar alabilme yetisine sahip olan erkeğe vermekle

boşanmanın zorlaştırılması, çoğu kişi için ilk bakışta

bir ayrımcılık olarak görülebilmektedir. Ancak hayattaki

gerçekliklerin ilmi ve objektif kriterlerle

değerlendirilmesi sonucunda görülecektir ki, durum sadece

64

duygulara hitap edilerek kelime oyunları ile kendimizi ve

başkalarını kandırıp avutmaktan çok daha önemli ve

hayatidir. Zira nimet ve külfet eşitliği prensibi göz

önünde tutulmak kaydıyla, yuvayı kurmakla büyük bir mali

yükümlülük altında bulunan erkeğin bir de evlilik

öncesinde hayatını bir ömür boyu adamak istediği eşine

mehir vermesi bununla da yetinilmeyip evinin, eşinin ve

çocuklarının nafakalarının teminini sağlamak zorunda

olması hususları düşünüldüğünde bin bir meşakkatle

kurduğu bu yuvasını kadına göre kolayca yıkmak

istemeyeceği muhakkaktır. Bunun yanında yeniden evlenmek

isteyebilecek koca için aynı zorlukların aşılması

gerekeceği gerçeği vardır. Kaldı ki, kadına boşanma hakkı

hiç tanınmamış değildir. Zira kadın da, evlilik öncesi

veya sırasında veya sonrasında bu hakkı elde edebileceği

gibi her halükarda haklı sebeplerin varlığı halinde

boşanmayı sağlayabilecektir.

Bu anlamda bakıldığı zaman bir hakkın sırf

varlığından ziyade bu hakkın varlığının yanında

kullanılması veya kullanılamamasının doğuracağı risk veya

tehlikelerin veya hayata yansıyan gerçekliklerin boyutu

ve birey ile toplum huzur ve barışını etkileme kat sayısı

çok daha önemlidir. Netice olarak yapılan düzenlemeler

daha çok, bu konuda bir ayrımcılık veya üstünlük

durumunun gözetilmesinden ziyade İslam ve Osmanlı

Hukukunda çok önemli bir yeri olan aile kurumunun

65

dağılması nedenlerinden olan boşanma kurumunun hayatın

tüm yönlerinin ele alınarak düzenlenmesi gerekliliğinden

kaynaklanmıştır.

Bu yaklaşım açısı boşanma konusu altındaki diğer tüm

alt başlıklarda da gözetilmiştir. Zira boşanma sonrası

özellikle kadının bir daha evlenebilmesi için beklemesi

gereken iddet süresinde de içtimai, iktisadi, psikolojik

ve fizyolojik gibi hayati öneme sahip gereklilikler

düşünülerek hukuk dünyasında düzenleme yoluna

gidilmiştir.

Sonuç olarak İslam ve Osmanlı Hukukuna göre boşanma,

ailevi problemlerden kurtulabilmek için başvurulabilecek

en son çıkış yoludur. Ancak herkesin de istediği gibi el

atabileceği ve ulaşılması çok kolay bir kurum da

değildir. Böyle olduğu da her iki hukuk sisteminin

boşanma kurumunu temel kaideler üzerinde sıkı şartlar

altında düzenlediğinden anlamaktayız.

KAYNAKÇA

66

ABACI, Nurcan, Bursa Şehri’nde Osmanlı Hukuku’nun Uygulanması (17.

Yüzyıl), 1.

B., T.C. Kültür Bakanlığı y., Ankara, 2001.

ACAR, H. İbrahim, “Talak” maddesi, İslam Ansiklopedisi,

Türkiye Diyanet Vakfı, C. 39, İstanbul, 2010.

AÇIK, Fatma, İslam Aile Hukukunda Tahkim Müessesesi ve Hakemin

Boşama Yetkisi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2006.

AKGÜNDÜZ, Ahmet, İslam ve Osmanlı Hukuku Külliyatı Özel Hukuk-1, C.

2, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2012.

ANSAY, Sabri Şakir, Hukuk Tarihinde İslam Hukuku, 4. B.,

Turhan Kitabevi, Ankara, 2002.

ASAL, Ali, Mehmed Zihni Efendi’nin El-Vücûhu’l-Milâh Fî Fusûli’n-Nikâh

Adlı Eseriyle Hukuk-ı Aile Kararnamesinin Mukayesesi, Atatürk

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek

Lisans Tezi, Erzurum, 2014.

AYDIN, M. Akif, Türk Hukuk Tarihi, 7. B., Beta y., İstanbul,

2009.

AYDIN, M. Akif, “Osmanlı Hukukunda Kazaî Boşanma

«Tefrik»”, Osmanlı Araştırmaları D., C. V, İstanbul,

1986.

AYDIN, M. Akif, “Hukuk-ı Aile Kararnamesi” maddesi, İslam

Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C. 18, İstanbul,

1998.

67

BAYAR, Mesut, “İslam Aile Hukukunda Karı-Koca Arasında

Meydana Gelen Anlaşmazlıklara Önerilen Çözümler”,

e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, S. V, Nisan 2011.

CİN, Halil, AKYILMAZ, Gül, Türk Hukuk Tarihi, Gözden

Geçirilmiş ve Genişletilmiş 4. B., Sayram y.,

Konya, 2011.

ÇEKER, Orhan, Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi, 2. B., Mehir

Vakfı y., Konya, 2012.

DERTLİ, Yahya, İslam Aile Hukukunda Geçici Evlenme Engelleri, 1.

B., Yayınevi Belirtilmemiş, Kahramanmaraş, 2012.

DOĞRU, Halime, “XVI·XVII. Yüzyıllarda Şer ‘iye Sicilleri

ve Kanunnamelere Göre Nişanlanma-Evlenme ve

Boşanma”, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi D., C. 1, S.

1, Eskişehir, 1999.

EKİNCİ, Ekrem Buğra, Osmanlı Hukuku, 1. B., Arı Sanat y.,

İstanbul, 2008.

GÜRKAN, Menderes, “İslam Aile Hukukunda Karıya Tanınan

Boşama Yetkisi: Tefvizü’t-Talak”, İslam Hukuku

Araştırmaları D., S. 18, Konya, Mayıs 2012.

KARAMAN, Hayreddin, Anahatlarıyla İslam Hukuku, C. 2, 15. B.,

Ensar y., İstanbul, 2011.

KAYA, Ali, “17. Yüzyıl Bursa Şer’iye Sicillerinin İslam

Aile Hukuku Açısından Tahlili”, UÜİF D., C. 17, S. 1,

2008.

68

KAYABAŞ, Ebru, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemi İtibariyle Aile

Hukukunun Gelişimi: Hukuk-ı Aile Kararnamesi, Filiz

Kitabevi, İstanbul, 2009.

KIVRIM, İsmail, “17. yüzyılda Osmanlı Toplumunda Boşanma

Hadiseleri (Ayıntâb Örneği; Talâk, Muhâla‘a ve

Tefrîk )”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler D., C. 10,

2011.

MAYDAER, Saadet, “Klâsik Dönem Osmanlı Toplumunda Boşanma

(Bursa Şer’iyye Sicillerine Göre)”, UÜİF D., C. 16,

S. 1, 2007.

NİYAZOV, Ahmet, “ Ca’feri Fıkhında Boşanma Mahdudiyetleri

”, İslam Hukuku Araştırmaları D., S. 15, Konya, Nisan

2010.

OKUDAN, Muhammed, “XIX. Y.Y.’da Mardin’de Aile Yapısı ve

Kadının Toplumsal Statüsü”, Gaziosmanpaşa Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi D., S. 2, 2013.

OKUR, Kaşif Hamdi, “İslam Hukuku’nda Boşama Yemini

(Talâka Yemin) Meselesi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

D., C. 8, S. 15, 2009.

PAÇACI, İbrahim, “Sosyal Hayattaki Değişim Sürecinde

İslam Aile Hukuku (Evlenme ve Boşanma Örneği)”,

İslam Hukuku Araştırmaları D., S. 11, Konya, 2008.

PAMUK, Bilgehan, “Conditional Divorce in Ottoman Society:

A Case from Seventeenth-Century Erzurum”, Bilig Türk

Dünyası Sosyal Bilimler D., S. 44, Kış-2008.

69

SAK, İzzet, AKÖZ, Alaaddin, “Osmanlı Toplumunda Evliliğin

Karşılıklı Anlaşma İle Sona Erdirilmesi : Muhâla’a

(18.Yüzyıl Konya Şer ’iye Sicillerine Göre)”, Selçuk

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü D., S. 15, Güz

2004.

ÜÇOK, Coşkun, MUMCU, Ahmet, BOZKURT, Gülnihal, Türk Hukuk

Tarihi, 15. B., Turhan Kitabevi, Ankara, 2011.

ÜNAL, Mehmet, “Medenî Kanunun Kabulünden Önce Türk Aile

Hukukuna İlişkin Düzenlemeler Ve Özellikle 1917

Tarihli Hukuk—İ Aile Kararnamesi”, AÜHF D., C. 34,

S. 1, 1977.

YAKUT, Esra, “XIX. Yüzyılda Orta Anadolu Bölgesi’nde

Evliliğin Ortaya Çıkışı, Sona Ermesi Ve Sonuçları”,

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi D., C. XII, S. 1-2, 2008.

YAMAN, Ahmet, İslam Aile Hukuku, 8. B., MÜİF Vakfı y.,

İstanbul, 2011.

YILMAZ, İbrahim, “Kadının Boşanma Hakkı Bağlamında Post

Modern Bir Yaklaşım Örneği: İftida”, İslam Hukuku

Araştırmaları D., S. 15, Konya, Nisan 2010.

YILMAZ, İbrahim, “ Türk Medeni Kanunu’na Göre Gerçekleşen

Boşanmaların İslam Hukuku Açısından

Değerlendirilmesi ”, İslam Hukuku Araştırmaları D., S. 14,

Konya, Ekim 2009.

70

YÜKSEK, Ali, “İslam Aile Hukukunda Boşama Yetkisi ve

Kadının Boşanması”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi,

C. 7, S. 32, 2014.

71