15

Araftaki Seçim: 7 Haziran 2015

Embed Size (px)

Citation preview

Türkiye’de Siyasi Partiler ve Seçim KampanyalarıARAFTAKİ SEÇİM -7 Haziran 2015-

Vadi Yayınları: 300Siyaset: 1ISBN: 978-605-9114-03-5Sertifika No: 31122

EditörEdip Asaf Bekaroğlu

Yayına Hazırlayan Bekir Cantemir

Son Okuma Sibel Cantemir

Sayfa Düzeni DBY Ajans

Kapak Tasarımı Ömer Faruk Yıldız

© 2015. Bu kitabın tüm yayın hakları Vadi Yayınları’na aittir.

1. Basım: İstanbul, 2015

Baskı/Cilt Step Ajans Matbaacılık (Sertifika No: 12266)Göztepe Mah. Bosna Cad. No: 11Bağcılar/İstanbul - Tel: 0212-4468846

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Library Cataloging-in-Publication Data (CIP) Araftaki Seçim Editör: Edip Asaf BekaroğluISBN: 978-605-9114-03-5 Ebat: 13,5 x 21,0 cm 300 s. 1- Türkiye’de Seçim Kampanyaları 2- Türkiye’de Siyasi Partiler 3- Türkiye’de Seçim Afiş ve Broşürleri

Kitap Dağıtım AdresiAlemdar Mah. Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Cad. Çatalçeşme Sok. Üretmen Han No: 29/D Kat: 1 D: 108 Cağaloğlu Fatih / İstanbul Tel: +90 212 511 25 26

Muhittin Üstündağ Cad. No:11 Kadıköy /İstanbul Tel: +90 216 428 11 02 [email protected] www.vadiyayinlari.com

Yayınları

Türkiye’de Siyasi Partiler ve Seçim Kampanyaları

ARAFTAKİ SEÇİM-7 Haziran 2015-

EditörEdip Asaf Bekaroğlu

İstanbul, 2015

5 «

İçindekiler

Önsöz ................................................................................................... 7

Giriş 7 Haziran 2015: Araftaki Seçim » ........................................ 9Edip Asaf Bekaroğlu

Türkiye’de Siyasi Partiler ve Seçimler: 1946-2015 » .................. 17H. Emre BAĞCE

Değişim - Kurumsallaşma ve Kırılma: »7 Haziran Seçimleri Bağlamında AK Parti ............................. 61Haluk ALKAN - Abdullah ÖZKAN

7 Haziran 2015 Seçimlerinde CHP: »Sosyal Demokrat Popülizm? ....................................................107Edip Asaf Bekaroğlu

Milliyetçi Hareket Partisi: »İdeoloji, Örgüt ve Güncel Söylemler ......................................159Pelin Ayan MUSİL

7 Haziran 2015 Genel Seçimleri: HDP’nin Seçim »Barajıyla İmtihanı ve Türkiyelileşme serüveni ......................187Hüseyin ALPTEKİN

» 6

Adil Bir Düzen İttifakı: Milli İttifak Seçim Kampanyası » ....223Özhan DEMİRKOL

Cemaatten Partiye, Şiddetten Siyasete: »2015 Seçimlerinde Hür Dava Partisi.......................................259Yunus KOÇ - Âdem PALABIYIK

Kaynakça .........................................................................................291

7 «

Önsöz

Siyasi partilerin seçimlerde kullandıkları söylemler ve araçlar, siyasi hafızanın önemli bileşenlerinden biridir. Türkiye’de ma-alesef seçim kampanyalarının kaydı yeterince iyi tutulmamıştır. Bir siyasi partinin 20-30 yıl önceki bir seçimde kullandığı afişlere erişmek neredeyse bir arkeoloğun mühim bir tarihi eser bulma-sından daha zordur. Elinizdeki çalışma biraz da bu tespitin ürü-nüdür. 7 Haziran 2015 genel seçimlerine katılan bütün önemli siyasi partilerin kampanya materyallerinden bir derlemeyi bu ki-tapta bulabilirsiniz.

Bu kitabın hayata geçirilmesinde değerli meslektaşım Ab-dullah Özkan ile yaptığımız cesaretlendirici ve ilham verici ko-nuşmaların payı büyüktür. Kendisi ayrıca hem bölüm yazarlığı yapmış hem de bazı bölümlere değerli önerilerde bulunmuştur. Kitabın hazırlık aşamasında ufuk açıcı yorumlarını esirgemeyen ve kitaba yazar olarak da katkıda bulunan saygıdeğer hocam Ha-luk Alkan’a, Vadi Yayınları’nı yeniden canlandırmak ve eskisin-den çok daha iyi bir yere getirmek için canla başla çalışan Bekir Cantemir’e ve kendisinin şahsında Vadi Yayınları’nın çalışanla-rına ve tabii ki bu derleme kitapta bölüm yazarı olmayı kabul eden değerli meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Son olarak, yaz tatilinde bu çalışmayı yaparken kendilerinden va-

» 8

kit çalmama müsaade eden sevgili eşim ve kızıma da teşekkür etmem gerekir.

Umarım siyasi hafızanın aktarılmasına ufak da olsa bir katkı yapabilmişizdir.

Edip Asaf Bekaroğlu Eylül 2015, Beyazıt

9 «

Giriş 7 Haziran 2015: Araftaki Seçim

Edip Asaf Bekaroğlu

Siyasi partiler seçimlerde çok büyük bütçeler kullanırlar ve harca-nan paranın yarısı çöpe gider. İşte ilginçlik burada başlar, çünkü hangi yarısının çöpe gittiğini hiç kimse bilmemektedir. Bir se-çim kampanyasında hangi yöntemin ne kadar faydalı olduğu-nun ölçülmesi çok zordur. Sokaklara asılan bayrakların, dağıtı-lan broşürlerin, mitinglerin, reklamların veya kişisel temasların seçmenleri ne derece etkilediği, hatta etkileyip etkilemediği bile bir muammadır. Bunun için siyasi partiler her yöntemi ve aracı kullanmak isterler. Öte yandan her partinin farklı bir bütçesi ve insan kaynağı vardır ve bunları en etkili şekilde kullanmak için siyasi partiler bir strateji üretmek, hangi iletişim aracına ne ka-dar kaynak ayıracağını çok iyi hesaplamak zorundadır. Tüm bun-ların yanında, seçimlerin önemli bir kanunu olduğunu da ifade etmek gerekir: ekonomik veya siyasi bir kriz olmadığı takdirde iktidar partileri seçimlere daha avantajlı girerler. İktidar parti-leri sadece hükümet performansları beğenildiği ve seçmene daha tanıdık geldikleri için değil; aynı zamanda devletin imkânlarını da bir şekilde kampanya sürecinde kullandıkları için diğer par-tilerle kıyaslandığında seçimlerde başarılı olma ihtimalleri daha

| Edip Asaf Bekaroğlu |

» 10

fazladır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde bu dinamikler yoğun ola-rak kendini hissettirmiştir. 13 yıldır tek başına hükümet kuran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile daha sınırlı kaynak-lara sahip diğer partiler bir seçimde kullanılabilecek muhtelif yöntemleri kendi kaynakları ölçüsünde kullanmışlar, stratejiler ve söylemleriyle fark yaratmaya çalışmışlardır. Ancak 7 Haziran seçimlerini ilginç kılan sadece partilerin kampanyaları değil, aynı zamanda Türkiye’nin çok partili siyasi tarihinde ilk defa bir seçi-min sonucunun tekrar seçim olmasıdır.

Türkiye siyasi tarihinde ilk defa bir genel seçim sonucunda hükümet oluşturulamadı ve ilk defa bir cumhurbaşkanı ülkeyi tekrar seçime götürecek bir seçim hükümeti kurulması yönünde anayasal yetkisini kullandı. Bu ilklerin 7 Haziran 2015 seçim-lerinde gerçekleşmesi bir tesadüf değildir. Neden 7 Haziran? Türkiye’de, bugünden daha sert bir şeklide kutuplaşıldığı, ku-tuplaşmalara siyasi şiddetin eşlik ettiği, parti sisteminin çok daha parçalı olduğu dönemlerde bile koalisyonlar kurulabilmişken, neden 2015’te “tekrar seçim” dendi? Mesela 1961’de Cumhuri-yet Halk Partisi (CHP) ve Adalet Partisi (AP), 1973’te CHP ve Milli Selamet Partisi (MSP), 1991’de Doğru Yol Partisi (DYP) ve Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) veya 1996’da Refah Par-tisi (RP) ve DYP gibi siyaset anlayışları çok farklı partiler bir hükümet kurabilirken neden 7 Haziran’da hiçbir koalisyon for-mülü hayata geçemedi?

Bu kitabın amacı yukarıdaki soruya cevap vermek değildir. Ancak bu soru elinizdeki çalışmanın önemini arttırmaktadır. So-nucu tekrar seçim olan, yani son derece istisnai bir seçimin ana-lizini yapmak bu anlamda heyecan vericidir. 7 Haziran seçimleri Türkiye’de sistem tartışmalarının yaşandığı bir dönemde yapıl-mıştır. Cumhurbaşkanını siyaset üzerindeki vesayet mekanizması-nın temel aktörü olarak gören ve parlamenter sistemin doğasına aykırı bir şekilde cumhurbaşkanına önemli yetkiler veren 1982 Anayasası, 2014’te cumhurbaşkanının direk olarak halk tarafın-dan seçilmesinden beri oyunun kurallarını belirleme özelliğini

| Giriş: 7 Haziran 2015: Araftaki Seçim |

11 «

yitirmiştir. Seçim yoluyla gelen cumhurbaşkanı veya başkan ile yine seçim yoluyla oluşturulan parlamento ve hükümet arasındaki ilişkilerde ortaya çıkabilecek çifte meşruiyet sorunu başkanlık ve yarı-başkanlık sistemlerinde bir şekilde anayasa tarafından düzen-lenirken, Türkiye’de 2014 yılında cumhurbaşkanının halk tarafın-dan seçilmesi ile oluşan çifte meşruiyet sorununu 1982 Anayasası çözememektedir. Bu durumda ya cumhurbaşkanının yetkilerinin sembolik düzeye indirilip parlamenter sistemin yeniden tahkim edilmesi ya da başkanlık veya yarı-başkanlık sistemine geçilecek yeni bir anayasa yapılması gerekmektedir. 7 Haziran seçimleri-nin önemli bir amacı da bu kararı verecek parlamentoyu oluş-turmaktı. Nitekim seçim kampanyalarında Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) başkanlık rejimine geçiş hedefini açıkça telaf-fuz etmiş, CHP tavrını açıkça parlamenter sistemden yana koy-muş, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) cumhurbaşkanını işaret eden “saray” kavramı etrafında kampanya dilini kurmuş, Halk-ların Demokratik Partisi (HDP) ise “Seni başkan yaptırmayaca-ğız” sloganı ile seçmenin karşısına çıkmıştır.

Öte yandan, seçim sonucunda ortaya çıkan Türkiye Büyük Milet Meclisi (TBMM) söz konusu düzenlemeyi yapma konu-sunda bir irade ortaya koyamadığı için yeniden seçime gidil-mesi gerekmiştir. Yani sistem sorunu yanında bu seçimde olu-şan TBMM aritmetiği de tekrar seçime giden süreçte belirleyici olmuştur (Tablo 1). Türkiye siyasetinde iki ana akımı temsil eden AK Parti ve CHP tek başlarına hükümet kuracak millet-vekili sayısına ulaşamamışlar, oylarını yükselten MHP ve HDP ise birbirine zıt iki kimlik siyasetinin temsilcileri olarak koalis-yon seçeneklerini son derece daraltmışlardır. Sonuç olarak sis-tem belirsizliğini gidereceği beklenilen 7 Haziran seçimlerinin tek fonksiyonu, sistem belirsizliğini belirli hale getirmek olmuş-tur. Bu şekliyle 7 Haziran, “araftaki seçim”dir; sonucu itibariyle değil gerçekleştiği alan itibariyle belirsizlikler içinde bir seçim. Ancak belirsizliğe dramatik ve açık bir şekilde işaret etmesiyle de önemli bir seçimdir.

| Edip Asaf Bekaroğlu |

» 12

Tablo 1: 7 Haziran 2015 Genel Seçim sonuçları

Parti adı Oy oranı (%) Toplam oy Milletvekili sayısıAdalet ve Kalkınma Partisi 40,87 18.864.864 258Cumhuriyet Halk Partisi 24,95 11.518.070 132Milliyetçi Hareket Partisi 16,29 7.519.168 80Halkların Demokratik Partisi 13,12 6.057.506 80Saadet Partisi (Milli İttifak) 2,06 949.636 -Diğer Partiler ve Bağımsızlar 2,71 2.010.421 -

Bu kitapta 7 Haziran 2015 genel seçimlerine gelinen süreçte siyasi partilerin ne tür ideolojik ve kurumsal süreçler geçirdikleri ve seçim kampanyası döneminde hangi mesajları ne tür iletişim stratejileri ile seçmene ulaştırdıkları analiz edilmektedir. Ancak bu analizlere bir alt yapı oluşturması açısından kitap, Türkiye’nin 1946 yılında başlayan çok partili hayatındaki seçim sistemlerini, siyasi partileri ve seçimleri tahlil eden bir bölüm ile başlamakta-dır. Bu bölümde H. Emre Bağce, Türkiye siyasi hayatına damga vuran siyasi partilerin yapılarını ve işleyişini, partilerin seçimler-deki söylemlerini, farklı seçim sistemlerinin milletvekili dağılımı ve siyaset üzerindeki etkilerini, iktidar-muhalefet ilişkilerinin ni-teliğini ve “demokrasiyi kötürüm bırakan faktörlerin, zihniyet ve uygulamaların” neler olduğunu irdelemektedir. Bağce’ye göre Türkiye demokrasisinin temel sorunlarının kökeninde siyase-tin daha ziyade kamusal kaynak ve değerlerin ele geçirilmesine yönelik bir faaliyet olarak kabul edilmesi, iktidarı ele geçiren si-yasi partilerin kendilerini devletin sahibi olarak görmeleri ve si-yasetçilerin demokrasiyi “sandıkçılık” (electoralism) olarak algı-lamaları yatmaktadır.

AK Parti’nin seçim kampanyasının analiz edildiği bölümde ise Haluk Alkan ve Abdullah Özkan, Türkiye’deki sistem tartış-maları ve partideki lider değişimi meselelerine odaklanmaktadır. Alkan ve Özkan’a göre AK Parti’nin kurumsallaşması açısından hassas bir döneme denk gelen 7 Haziran seçimlerinde yaşanan 9 puanlık oy kaybının en önemli sebeplerinden biri parti liderinin

| Giriş: 7 Haziran 2015: Araftaki Seçim |

13 «

10 Haziran 2014’te cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında “teşki-lat ve yönetim olarak nasıl hareket etmesi gerektiğine ilişkin bir konsept” geliştirilememesidir. Öte yandan, Alkan ve Özkan, AK Parti’nin teknik olarak bir siyasi kampanyada kullanılabilecek her aracı ve yöntemi kullanmasına rağmen “Yeni Türkiye” ifadesin-deki “yeni”nin ne olduğunun seçmene iyi anlatamadığını, söyle-min içini dolduramadığını, bunun yerine ağırlıklı olarak önceki başarılar üzerinde yoğunlaşılan bir içerikle seçmene gittiği tes-pitini yapmaktadır. Ayrıca AK Parti kampanyasında çok ağırlıklı olarak kullanılan “kalkınmacı” ve “projeci” dilin artık seçmen-leri motive etmediği de belirtilmektedir.

Bir sonraki bölümde ise Edip Asaf Bekaroğlu, CHP’deki değişimi ve bu değişimin 7 Haziran kampanyasına nasıl etki et-tiğini analiz etmektedir. Bürokratik elitizmin ve statükonun sa-vunucusu olarak algılanan CHP’nin aslında çok partili hayata geçişten itibaren sürekli olarak ideolojik tartışmalar ve değişim süreçleri tecrübe ettiğini iddia eden Bekaroğlu, bu tartışmaların ve değişimlerin neden nihayete erdirilemediğini sorgulamakta-dır. Bekaroğlu’na göre bunun en önemli sebebi değişim dene-melerinin partideki oligarşik yönetimlerin gerçek bir iç tartış-maya müsaade etmeden yapılmasıdır. Bekaroğlu, 7 Haziran’da geleneksel Kemalist, devletçi ve elitist söylemlerini bırakıp alt ve orta gelir gruplarına dönük ekonomi odaklı bir kampanya yürü-ten ve bunu pozitif bir dille yapan CHP’nin neden seçmen ta-rafından ödüllendirilmediğini ve bu değişimin neden inandırıcı bulunmadığını da irdelemektedir.

7 Haziran seçimlerinde oylarını yükselten MHP’nin seçim kampanyası analizini yapan Pelin Ayan Musil’e göre MHP çok büyük oranda negatif söylem ve AK Parti karşıtlığı üzerine bir strateji ile “açılım süreci”nden ve HDP’nin yükselmesinden ra-hatsız olan seçmenlerin tepki oylarını almak istemiş ve bunda başarılı olmuştur. Seçimlerden önce ve sonra uzlaşmaz bir şe-kilde AK Parti’yi eleştiren Devlet Bahçeli’nin tavrına rağmen iki partinin tabanları arasındaki geçişkenliğe işaret eden Ayan

| Edip Asaf Bekaroğlu |

» 14

Musil, yeni bir seçimde bu geçişkenliğin halen açık olduğunu iddia etmektedir.

HDP’nin %10 barajını geçip geçemeyeceği sorusu 7 Haziran seçimlerinin en hararetli gündem maddesiydi. Hüseyin Alptekin’e göre HDP sadece barajı geçmesinin doğuracağı olası sonuçlar se-bebiyle değil, renkli aday profili, genel başkanının performansı ve ilgi çekici söylemleri ile de kampanya döneminde gündem oluşturmayı başarmıştır. HDP, “Türkiyelileşme” iddiası ile gir-diği bu seçimlerde dindar kesimden gayrimüslimlere kadar geniş bir yelpazede adaylar göstermiş, adaylarının %50’si kadınlardan oluşmuş, barajı geçmesi durumunda Meclis aritmetiğinde dra-matik değişimler olacağı propagandası ile AK Parti muhalifle-rini kendine çekmeye çalışmış olsa da Alptekin’in de işaret et-tiği gibi partinin asıl başarısı Kürt oyların çok büyük bir oranını toplaması olmuştur.

Genel seçimlerdeki %10 ülke barajı uygulaması sebebiyle Türkiye’de küçük partiler TBMM’ye girebilmek için zaman za-man diğer partilerle ittifak yapabilmektedirler. Bunun bir ör-neği 7 Haziran seçimlerinde Saadet Partisi (SP) ile Büyük Birlik Partisi (BBP) arasında gerçekleştirilen “Milli İttifak”tır. Özhan Demirkol’a göre hedef kitlesi önceki seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş, ancak 2015 seçimlerinde AK Parti’yi desteklemekte ka-rarsız kalmış seçmenler olan Milli İttifak seçim kampanyasında en çok vurgulanan iki husus RP geçmişi ve ittifakın doğallığı ve kalıcılığıdır. Milli İttifak’ın büyük oranda Milli Görüş anlayışı-nın toplumsal, siyasi ve ekonomik önerileri üzerine bir program geliştirdiği görülürken, Demirkol’un da söylediği gibi Kürt me-selesi iki parti arasında görüş ayrılığı olabilecek bir konu olarak dikkati çekmiştir.

Kitabın son bölümü HDP’nin güçlü olduğu bölgelerde ken-dini dindar Kürtler için bir alternatif olan sunan Hür Dava Partisi (Hüda Par)’dır. Yunus Koç ve Adem Palabıyık, geçmişte gerçek-leştirdiği şiddet eylemleri ile dikkati çeken Hizbullah hareketinin

| Giriş: 7 Haziran 2015: Araftaki Seçim |

15 «

legal siyaset yapma kararı ile Hüda Par’a dönüşmesini incele-mektedir. Adana, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şanlıurfa gibi şehirlerde bağımsız adaylarla seçime giren Hüda Par’ın seçim kampanyasını, sahadan yaptıkları gözlemler ve parti temsilci-leri ile gerçekleştirdikleri mülakatlar eşliğinde analiz eden Koç ve Palabıyık’a göre Hüda Par her ne kadar legal siyaset yapmak istese de hem kendi tabanının hem de siyaset yaptığı bölgedeki rakiplerinin çeşitli özellikleri sebebiyle çeşitli handikaplar yaşa-maktadır.

Aslında bu kitabın planı dahilinde ulusalcı solu temsil eden Vatan Partisi ve Anadolu Partisi’nin kampanyalarını analiz eden bir bölüm daha vardı, ancak mümkün olmadı. Her ne kadar 7 Haziran seçimlerinde bu partiler %0,35 ve %0,06 oranlarıyla top-lamda 189,268 oy alarak ulusalcılığın fazlasıyla marjinal bir ide-oloji haline geldiğine işaret etmiş olsalar da bu ideolojinin gel-diği yerin analiz edilmesi gerekirdi. Bu kitabın yeni baskısında bu eksikliği giderebileceğimizi umuyorum.