12
1 ABD SİLAHLI KUVVETLERİ’NDE DÖNÜŞÜM VE YENİ SAVUNMA STRATEJİSİ (2012) Doç.Dr.Sait YILMAZ* Giriş: Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 21. yüzyıla uluslararası güç dengesi piramidinin en üstünde, tek süper güç ve küresel hegemonyanın lideri olarak girmektedir. ABD‟nin önderliği, küresel gücün siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri olmak üzere dört alanında en üstün durumda olmasından kaynaklanmaktadır. ABD‟nin askeri gücünün temel çerçevesini Soğuk Savaş döneminde kurulan siyasi ve askeri bölgesel ittifaklar ile resmi güç projeksiyonu oluşturmaktadır. Amerika; askeri güç açısından, hem nükleer silahlara hem de dünyanın her yerine ulaşabilen konvansiyonel kuvvetlere sahip dünyanın tek ülkesidir. Bir yanda Atlantik -Batı Avrupa-Türkiye arasında kalan bölgede; NATO, diğer tarafta Güney ve Doğu Asya başta olmak üzere çeşitli ikili ve çoklu anlaşmalara dayanan savunma ittifakları (Japonya, Filipinler vb.) ABD askeri gücünün denizaşırı varlığına meşruiyet sağlamaktadır. Bugünün jeopolitiğinin ana gerçeği, Amerikan askeri gücüdür. ABD, dünyanın askeri gücünün % 38‟ine ve askeri kapasitesinin büyük bölümüne sahiptir 1 . Dünyada henüz Amerika‟ya savaş açıp kazanabilecek bir konvansiyonel güç bulunmamaktadır. ABD‟nin uluslararası sorunların çözümündeki rolü 11 Eylül sonrasında “liderlik” rolünden ''dünya polisi'' rolüne doğru kaymıştır. ABD‟yi ilgilendiren tehditlerin her ikisi de konvansiyonel silah sahası menzilinin üstünde ve altında kalmaktadır; bir yanda kitle imha silahları, diğer yanda terörizm. ABD‟nin caydırıcılık politikası her iki tehdidi de önlemeye yöneliktir. Ancak Irak ve Afganistan da yaşanan başarısızlıklar yanında küresel güç dengesindeki rakiplerinin artan güç kapasiteleri ABD‟nin askeri yeterliliğini de gittikçe sorgulanır hale getirmektedir. Öte yandan, ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin 2020-2030‟lu yıllara hazırlık kapsamındaki dönüşümü kritik bir safhaya girmektedir. Bu makale, 11 Eylül sonrası yaşanan gelişmeler kapsamında ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin ve bir bütün olarak savunma anlayışının ve yapılanmasının geçirmekte olduğu ve hedeflenen değişimleri incelemektedir. Bu amaçla, önce ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin mevcut dinamikleri ve planlanan dönüşüm esasları üzerinde durulacak, müteakiben öngörülen değişim ile birlikte ABD‟nin değişmekte olan savunma stratejisinin esaslarına değinilecektir. 1. ABD Hegemonya Sistemi ve Güvenlik Anlayışı Hegemonya, uluslararası sistemin kuralları ve normlarını kendi motivasyon ve isteklerine göre değiştirme yeteneğine ve gücüne sahip olma konumudur. Hegemon gelecekte işbirliği için kritik rejimleri yaratır veya muhafaza eder. Hegemonya; siyasi, ekonomik ve kültürel olarak küresel etki ve kontrol sağlayacak teorik ve pratik çerçeveye sahip olmayı, gerektiğinde bunları gene küresel olarak yayılabilen etkin bir askeri güçle tamamlamayı gerektirir. Hegemonik güç çatısı arkasında ikna ve rıza düzeyi yaratacak, meşruiyetine zemin hazırlayacak kuramsal bir çerçeve gerektirir. Böylece hegemonya güç uygulamalarına uluslararası düzeyde gerekçe bulur ve diğer ülkelerin kendi uygulamalarını istenilen yönde algılamalarını sağlayacak bir örtü sağlar. ABD bunu siyasi alanda “demokrasi”, ekonomik alanda “serbest piyasa * İstanbul Aydın Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, saityilmaz@aydin.edu.tr 1 Zbigniew Brzezinski: Büyük Satranç Tahtası, İnkılâp Kitapevi, (İstanbul, 2005), s.43.

ABD Yeni Savunma Stratejisi

Embed Size (px)

Citation preview

1

ABD SİLAHLI KUVVETLERİ’NDE DÖNÜŞÜM

VE YENİ SAVUNMA STRATEJİSİ (2012)

Doç.Dr.Sait YILMAZ*

Giriş:

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 21. yüzyıla uluslararası güç dengesi piramidinin en üstünde, tek süper güç ve küresel hegemonyanın lideri olarak girmektedir. ABD‟nin önderliği, küresel gücün siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri olmak üzere dört alanında en üstün durumda olmasından kaynaklanmaktadır. ABD‟nin askeri gücünün temel çerçevesini Soğuk Savaş döneminde kurulan siyasi ve askeri bölgesel ittifaklar ile resmi güç projeksiyonu oluşturmaktadır. Amerika; askeri güç açısından, hem nükleer silahlara hem de dünyanın her yerine ulaşabilen konvansiyonel kuvvetlere sahip dünyanın tek ülkesidir. Bir yanda Atlantik-Batı Avrupa-Türkiye arasında kalan bölgede; NATO, diğer tarafta Güney ve Doğu Asya başta olmak üzere çeşitli ikili ve çoklu anlaşmalara dayanan savunma ittifakları (Japonya, Filipinler vb.) ABD askeri gücünün denizaşırı varlığına meşruiyet sağlamaktadır. Bugünün jeopolitiğinin ana gerçeği, Amerikan askeri gücüdür. ABD, dünyanın askeri gücünün % 38‟ine ve askeri kapasitesinin büyük bölümüne sahiptir1. Dünyada henüz Amerika‟ya savaş açıp kazanabilecek bir konvansiyonel güç bulunmamaktadır.

ABD‟nin uluslararası sorunların çözümündeki rolü 11 Eylül sonrasında “liderlik” rolünden ''dünya polisi'' rolüne doğru kaymıştır. ABD‟yi ilgilendiren tehditlerin her ikisi de konvansiyonel silah sahası menzilinin üstünde ve altında kalmaktadır; bir yanda kitle imha silahları, diğer yanda terörizm. ABD‟nin caydırıcılık politikası her iki tehdidi de önlemeye yöneliktir. Ancak Irak ve Afganistan da yaşanan başarısızlıklar yanında küresel güç dengesindeki rakiplerinin artan güç kapasiteleri ABD‟nin askeri yeterliliğini de gittikçe sorgulanır hale getirmektedir. Öte yandan, ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin 2020-2030‟lu yıllara hazırlık kapsamındaki dönüşümü kritik bir safhaya girmektedir. Bu makale, 11 Eylül sonrası yaşanan gelişmeler kapsamında ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin ve bir bütün olarak savunma anlayışının ve yapılanmasının geçirmekte olduğu ve hedeflenen değişimleri incelemektedir. Bu amaçla, önce ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin mevcut dinamikleri ve planlanan dönüşüm esasları üzerinde durulacak, müteakiben öngörülen değişim ile birlikte ABD‟nin değişmekte olan savunma stratejisinin esaslarına değinilecektir.

1. ABD Hegemonya Sistemi ve Güvenlik Anlayışı

Hegemonya, uluslararası sistemin kuralları ve normlarını kendi motivasyon ve isteklerine göre değiştirme yeteneğine ve gücüne sahip olma konumudur. Hegemon gelecekte işbirliği için kritik rejimleri yaratır veya muhafaza eder. Hegemonya; siyasi, ekonomik ve kültürel olarak küresel etki ve kontrol sağlayacak teorik ve pratik çerçeveye sahip olmayı, gerektiğinde bunları gene küresel olarak yayılabilen etkin bir askeri güçle tamamlamayı gerektirir. Hegemonik güç çatısı arkasında ikna ve rıza düzeyi yaratacak, meşruiyetine zemin hazırlayacak kuramsal bir çerçeve gerektirir. Böylece hegemonya güç uygulamalarına uluslararası düzeyde gerekçe bulur ve diğer ülkelerin kendi uygulamalarını istenilen yönde algılamalarını sağlayacak bir örtü sağlar. ABD bunu siyasi alanda “demokrasi”, ekonomik alanda “serbest piyasa

* İstanbul Aydın Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi, [email protected] 1 Zbigniew Brzezinski: Büyük Satranç Tahtası, İnkılâp Kitapevi, (İstanbul, 2005), s.43.

2

(kalkınma)” ve kültürel alanda “diyalog” projeleri ile hayata geçirmektedir2. Böylece diğer ülkelerin içinde önce bir ağ oluşturarak siyasi, ekonomik ve kültürel iç parametreleri kontrol altına alırken, dış ağ ile de ABD politikalarına “ikna” olmaları ya da “rıza” göstermeleri sağlanmaktadır. Kısaca bu üç proje ülkeleri içten ve dışarıdan saran „ağ stratejisi‟ ile pratiğe geçmiştir.

Demokrasi geliştirme, ABD başta olmak üzere Batılı güçlerin müdahale sisteminin ideolojik ve teorik boyutunu oluşturmuş, operatif yöntemler sağlamıştır. İki temel yöntem; yumuşak gücün kullanıldığı “rejim restorasyonu” (Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan‟daki renkli devrimler ve diğer içten içe kurgulamalar) ile Irak örneğinde olduğu gibi önce sert gücün kullanıldığı “ülke inşası (nation-building)”dır. ABD hegemonya sisteminin unsurlarını; (1) Daha çok insan istihbaratı, dinleme ve gözetleme istihbaratına dayanan küresel istihbarat üretim ağı, (2) Yönlendirilmiş medya, STÖ.leri, etki ajanları vb. unsurların yer aldığı küresel propaganda ve etki ağı, (3) Küresel eylem gücünü oluşturan IMF, WB, özel kuvvetler gibi örtülü operasyon ve faaliyet ağı, (4) Ülke inşası, rejim restore etme gibi ülke senaryolarını destekleyen temin edilmiş; kişi, devlet adamı, demokrasi vakfı, düşünce kuruluşları, kalkınma ajansı gibi operatif kurum, kaynak ve vasıtalar, (5) Gizli/örtülü yapı ve faaliyetleri görünmez kılan koruyucu güvenlik şemsiyesi oluşturur. Amerika, hükmetmeyi değil, kontrol etmeyi amaçlar. Amerikan hegemonyası, müttefiklerinin ABD‟ye üs ve destek sunduğu bir pazarlığın parçasıdır. Amerikan bakış açısıyla ülkeler müttefik olmayı tercih edebilirler ya da konunun dışında kalırlar. Eğer bir tehdit olmaya başlarsa en azından potansiyel hedef haline gelirler.

Soğuk Savaş sonrası ABD‟nin yeni vizyon arayışları içinde sırası ile George H.W. Bush‟un “Yeni Dünya Düzeni”, Clinton‟ın “Küreselleşme” ve oğul Bush‟un “Terörizme Savaş” anlayışının yerini 2008 seçimleri ile birlikte Obama‟nın “Yeni İdealizm” vizyonu aldı. ABD Başkanı Obama‟nın 2010 yılında imzaladığı yeni ABD güvenlik stratejisi daha ilk cümlesinden “ABD‟nin dünya üzerindeki tarihi rolünden, evrenselleştirme iddiasından, Amerikan çıkarlarına bağlılığından ve demokrasinin öneminden” bahsetmekteydi. Obama ile ABD, işi ucuza getirmek için ortaklara dayanma, müttefiklerle paylaşma gibi unsurlar yanında daha çok yumuşak güce dayanmak için diplomatlar, NGO‟lar, sivil toplum ve özel sektör arasında yeni bir kurgu arayışı öne çıkmakta idi3. Bu kurgu daha çok yumuşak güçle yani istihbarat toplumunun desteğinde, Dışişleri Bakanlığı4 Kamuoyu Diplomasisi Başkanlığı‟nın öncülüğünde; NED (Ulusal Demokrasi Vakfı), USAID, çokuluslu şirketler, medya, üniversiteler, think-tank merkezleri, vakıflar ve dernekler ile birlikte yürütülmektedir. Free Europe ve VOA gibi radyolar, USIA ve eğitim ve kültür değişim programları5, çok dilli web sayfaları, sosyal medya, diğer interaktif ve teknolojik vasıtalar bu işlerin yedeğindedir.

Savunmaya bütçesinin % 16‟sını harcayan ABD, dış ilişkilere %1'ini harcamaktadır. Amerika‟nın üç büyük sacayağı; başta istihbarat toplumu6 olmak üzere kamu kurumları, üniversiteler ve Savunma Bakanlığı‟dır. ABD‟de entelektüel tartışmaların yoğunlaştığı güvenlik endişeleri şu şekilde sıralanabilir; küresel terör, Afganistan, Irak, İran, Kuzey Kore, Pakistan, Kitle İmha Silahları ve yükselen Çin. Tehdit arayışları içinde Çin, Tayvan, Vietnam ve Filipinler arasında Spratly adalarına sahip olmak için devam eden çatışma riski ve Çin‟in sürekli olarak yeni taşıyıcı filolar

2 ABD hegemonya sistemi için bakınız; Sait Yılmaz: Güç ve Politika, ALFA Yayınları, (İstanbul, 2008).

3 The White House: U.S. National Security Strategy, May 2010, Washington.

4 ABD Dışişleri Bakanlığı‟nın 256 diplomatik misyonu dâhilinde 6.500 dışişleri memuru ve 5.000 dışişleri uzmanı çalışmaktadır.

5 Yılda 600.000 öğrenci, 4.000 ziyaretçi gelmekte, 800 Amerikalı uzman ABD politikalarını anlatmak için yurt dışına gitmektedir.

6 16 istihbarat servisinin 12‟si askerlere aittir olup, sadece CIA‟nın kadrolu çalışan mevcudu 200 bin civarındadır.

3

edinmesi ABD‟nin Güney Çin denizindeki müttefiklerini tehdit ettiği düşüncesi öne çıkmaktadır. Çin‟in yeni görünmez uçak imali, çok yüksek hızlı gemilere karşı cruise füzeleri ve keşif ve haberleşme uyduları Çin‟in tehdit hale geldiğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Çin‟in fakir adam versiyonu olan İran ise devam eden nükleer programı ve füze teknolojisi çalışmaları yanında, Pekin gibi özellikle gemilere karşı hassas güdümlü füzeler edinmektedir. Hedef dünya petrolünün %40‟ının geçtiği İran Körfezi‟ne gelecek Amerikan savaş gemilerini vurmaktır. Kuzey Kore ise 1.500-2.000 km. menzile sahip orta menzilli balistik füzeler geliştirmektedir. Bu füzeler Japonya ve Guam‟ı vurabilir. Diğer bir tehdit kaynağı ise İslamcı savaşçılardır. Bin Ladin‟in ölümü El Kaide örgütüne büyük bir darbe vurmakla birlikte örgütü yok etmedi, yeniden toparlanmakta, mümkün olduğu kadar çok eylem yapmaya ve öldürmeye devam etmektedir.

2. Afganistan ve Irak Harekâtından Alınan Dersler

ABD, Afganistan‟daki savaşı kaybetti, Irak‟ta ise şu ana kadar sağladıklarını kaybetme riski içindedir. ABD ordusu silahlı ülke inşasını hala öğrenme ve bu problemi nasıl çözeceğinin arayışı içindedir. Afganistan‟da ciddi bir savaşa girişildi ama şimdi mağlubiyeti tersine çevirecek bir umut yoktur. Irak‟ta ise kazanılan askeri başarı ile uyumlu bir sivil başarı yoktur, sürekli barış, siyasi katılım ve ekonomik gelişmeyi sağlayacak başarılı bir geçiş oldukça riskli bir süreçtedir. ABD, bu savaşları “akıllı güç”, “yumuşak güç” veya “melez savaş” gibi muğlâk konseptlere odaklanarak aşmaya çalıştı. Bu savaşlar ABD‟ye savaşlarını seçerken daha dikkatli olmayı, riski iyi değerlendirmeyi, silahlı ülke inşası için gerekli tüm kabiliyetleri geliştirmeyi, silahlı ülke inşası için etkili ve entegre sivil-asker gücü oluşturmayı ve gerekli programları etkili şekilde uygulamayı öğretti7. Amerika‟nın yaptığı en büyük stratejik hatalardan biri Irak‟ı işgal ederken Pakistan‟daki El Kaide‟yi göz ardı edip, Irak‟ta kendilerine tuzak kuracaklarını değerlendirememiş olmasıdır. Taliban ve Bin Ladin‟e karşı ABD tarafından savaştığına inanılan Müşerref‟e güvenin ikinci büyük stratejik yanılgısı Pakistan‟ın taraf değiştirerek Taliban ile işbirliği yapması oldu8.

Afganistan‟da uygulanan strateji Afgan halkına odaklanmıştı ve “şekillendir, temizle, tut ve inşa et” olarak belirlenmiş idi. ABD, Afganistan‟a giderken büyük stratejik hatalar yaptı ve bunları Irak‟ta da tekrarladı. Afganistan‟da hükümetin boş bıraktığı yerlerdeki “de facto” güç boşluğunu ayaklanmacılar doldurdu ve ABD/NATO/ISAF kalıcı güvenlik ve yardım sağlayamadı. Tehdide uygun kaynak ve kuvvet yığınağı sağlanamadığı için 8 yıl boyunca inisiyatif karşı tarafta oldu. Bu süreçte ABD, Taliban‟a karşı çok yavaş hareket etti, ne kendi kuvvetlerini takviyede ne de etkili bir Afgan gücü geliştirmekte başarısız oldu. Irak‟ta ise 2007‟den sonra El Kaide‟ye karşı Sünni ayaklanması ve sonra Irak hükümetinin güneydeki Şii militanlar ile çatışması ABD askeri faaliyetleri için belirli bir güvenlik ortamı oluşturdu. Irak Savaşı ne bitti ne de kazanıldı. Gerçekte durum 2003‟de olduğu kadar kritik bir safhadadır. Savaşın sonu için öngörülen etkili ve birleşik bir Irak hükümetinin teşkili ile Irak‟a güvenlik ve istikrar getirilmesi hedefi için en az 5, muhtemelen 10 yıl gereklidir9. Irak ciddi ayaklanma, derin etnik ve mezhep gerginlikleri içindedir.

Irak Savaşı, ABD Kara Kuvvetleri savunma doktrinin de önemli değişikliklere neden oldu. Askerler bir yerde muharip, diğer yerde ülke-inşacısı, diğer bir yerde psikolojik savaş elemanı rolüne girdi. Bütün bu görev ve rolleri edinecek şekilde ABD

7 Anthony H. Cordesman: Shape, Clear, Hold, and Build, Acting on the Lessons of the Afghan & Iraq Wars, (Speech given at the

Cosmos Club on September 24, 2009). 8 Bruce Riedel: How the United States Enabled Al Qaeda, The Daily Beast, (September 05, 2011).

9 Anthony H. Cordesman: Iraq: „Mission Accomplished‟ Mark II, Center For Strategic Studies, (Aug 20, 2010).

4

askerlerinin eğitim ve teçhizatı yenilenmeye başladı10. Savaş artık halk, ayaklanmacılar ve patlayıcılar içinde geçtiğinden askerler için taarruz, savunma ve istikrar harekâtı kapsamlı yeni görevler belirlenmeye başladı. Afganistan ve Irak‟taki savaşlar uzun süreli olarak bölgede kalacak ve hedef ülkede rejim değişikliği ve ülke inşası kapsamındaki görevlerini de yerine getirecek bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu göstermiştir. Irak‟ta yürütülen savaşın başarısızlığı üzerine ABD Savunma Bakanlığı hedeflerini yeniden belirlemeye başladı11. Hava, deniz, kara ve ISR (istihbarat, gözetleme, keşif) vasıtalarını entegre edecek müşterek bir harekat konsepti çerçevesinde yeni bir kabiliyet edinim planı geliştirildi. Ayrıca savaş öncesi fırsatları ve savaş sonrası yükümlükleri ile ilgili işleri Bakanlık ve ABD Hükümeti organları arasında organize edecek ve savaş sonrası istikrar operasyonlarına ilişkin bakanlık ve kurumlar arası koordineyi sağlayacak bir yapılanma sağladı.

3. ABD Silahlı Kuvvetleri’nde Yenilikler

ABD‟nin Pakistan‟ın kuzeyinde El Kaide ile savaşmak için edindiği en etkili yöntem insansız hava araçları (drones) oldu. Öldürülen onlarca küçük ve orta rütbeli El Kaide elemanı yanında çok miktarda sivil de öldü. 2008-2009‟da her öldürülen militan için yaklaşık 10 sivil yaklaşık 600 sivil öldürüldü. Hesaplamalara göre Irak Savaşı her Amerikan vatandaşı için 10.500 dolara mal oldu. Afganistan‟da ise öldürülen her El Kaide üyesi için 1.3 milyar dolar harcandı. 2010‟da Pakistan‟ın kuzeyindeki ilan edilmemiş savaşta Amerikan drone‟ları 202 hedefi vurdu. Bu saldırılar Yemen ve Somali‟de de yapılmaktadır. Bu bölgenin hiçbir yeri Pakistan‟ın kontrolü altında olmadığından canlı bir El Kaide elemanı ele geçirmek ya da tutuklamak imkânsızdır. Pakistan‟ın desteği olmaksızın ABD‟nin drone‟lardan başka seçeneği de yoktur12. Afganistan‟ın güvenliği için düşünülen çare Afgan Ulusal Güvenlik Kuvveti‟nin güçlü hala getirilmesi ve bunun için de yaklaşık 300 bin kişilik asker ve polisin eğitilmesidir13. ABD, Irak‟ta Şiiler ile anlaşarak çekilmesi gibi Afganistan‟da da El Kaide ile olmasa da Taliban ile anlaşarak çekilmek ve bunu başarı gibi göstermek niyetindedir. 2014 yılında yapılacak Afgan seçimleri öncesi Karzai şimdiden gözden çıkarılmıştır.

ABD savunma planlamacıları belirsiz gördükleri gelecek için üç ayrı savaş senaryosuna göre ordularını hazırlamaktadırlar. Bunlar14;

- İran Senaryosu; „Sokak Savaşçısı Devlet‟ (The “Streetfighter” State)

- Çin Senaryosu; Büyük Güç Karşılaşması (Tayvan‟a Ambargo)

- Kuzey Kore; Serseri Devlet „Nükleer Kabus‟

Yukarıdaki senaryolarda özellikle devlet aktörlü çatışmalar dahilinde nükleer çatışma ihtimali ve kitle imha silahı niteliğindeki füzelerin kullanılması kaçınılmaz görünmektedir. ABD, bu kapsamda hem doktrin hem de kabiliyetlerini geliştirmek için ordusunda değişimlere gitmektedir. Nitekim ABD, son 50 yılda müzakere edilmiş nükleer silah anlaşmalarının çoğundan çekilmiştir. Örneğin nükleer silahların test edilmesini ve yenilerinin geliştirilmesini sınırlayan Anti-Balistik Füze Anlaşması'ndan çekildi15. ABD yeni „Üçlü Doktrini‟ ile (nükleer ve nükleer olamayan vurucu kabiliyetler; aktif ve pasif savunma; karşı koyucu alt yapı) nükleer silahlarını elimine 10

William Wallace: “Iraq War Changes U.S. Army Doctrine”. Defense News. (April 7, 2008), s.46. 11

Jason Sherman: “Rumsfeld Reworks Pentagon Goals”. Defense News. (May 10, 2004), s.4. 12

Daniel L. Byman: Do Targeted Killings Work? ForeignPolicy.com, (July 14, 2009). 13

Vago Muradian: Profile, Adm. Michael Mullen, Chairman, U.S. Joint Chiefs of Staff, Defense News, (10 July 2011). 14

Senaryoların detayları için bakınız; Sait Yılmaz: Ulusal Savunma Strateji, Teknoloji, Savaş, Kumsaati Yayınları, (İstanbul, 2009). 15

Jimmy Carter: “ABD'nin Nükleer Çifte Standardı Barışın Altını Oyuyor”, The DailyStar, (20 Eylül 2007).

5

etmemekte, ancak caydırıcılık sağlamada nükleer silahlara bağımlılığını azaltmayı amaçlamaktadır16. ABD ülke topraklarını ve ülke dışındaki kuvvetlerini korumak amacıyla 2000‟li yılların başından beri bir “füze kalkanı” oluşturmaktadır. Bu sistem Kuzey Kore, İran ve Çin gibi ülkelerden gelecek füzeleri tespit ve takip eden bir dizi gözetleme uydusu ve füzesavar radarlarından oluşmaktadır.

Dünyadaki nükleer silahların %90‟ına sahip olan ABD ve Rusya küresel nükleer güvenlik üzerinde büyük etkiye sahiptir. Nisan 2010‟da imzalanan Yeni START anlaşması ABD-Rusya nükleer silahlarının azaltılmasında önemli bir adım oldu. Ancak anlaşma iki ülkenin meclislerinin onay sürecinde beklemektedir. Anlaşma ABD Senatosu ve Rus Duması tarafından onaylandığı takdirde iki ülkede bulunan stratejik savaş başlıkları 1550 ile sınırlanacak ve 800‟den daha fazla nükleer nükleer atıcı vasıta bulunmayacaktır17. Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra ilk 7 yıl içinde indirimler yapılacak ve anlaşma süresi 10 yıl olacak, beş yıl daha uzatılabilecektir. Anlaşma ile ABD ve Rusya‟nın nükleer güçleri son 40 yılın en düşük seviyesine düşecektir. Ancak bu anlaşma onaylansa bile iyimserlik yaratmamalıdır. ABD, çok başlıklı hale getirerek ya da diğer vasıtalar ile nükleer kabiliyetlerini önemli ölçüde korumaktadır. ABD ordusunda son dönemde yaşanan önemli gelişmeler şu şekildedir;

- 11 Eylül 2001 sonrası ana vatanı korumak için Kuzey Komutanlığı‟nı kuran ABD, 2008 yılında karargahı Almanya-Stuttgart‟da olan Afrika Komutanlığı‟nı kurdu. Uzay Komutanlığı‟nı kurduktan sonra uzay kuvvetleri oluşturma çalışmalarına başladı. Geliştirilen çoklu öldürme araçları ve havada konuşlu lazer programı ile uzay son derece tehlikeli bir hale gelirken, bir yandan uzayı silahlandırdığı iddialarını çürütmeye çalışmaktadır. Amerika‟yı vuracak bir füzenin ulaşmasının en erken 33 dakika alacağı hesaplanmaktadır.

Şekil 1: ABD Birleşik Komutanlıklarının Sorumluluk Sahaları18

16

US Senate Armed Services Committe: “Hearing on the Nuclear Posture Review”, (February,14th 2006), 7. 17

Steven Pifer: New START: Good News for U.S. Security, Arms Control, Today, (May 2010). 18

ABD Savunma Bakanlığı Web Sitesi: http://www.defenselink.mil/specials/unifiedcommand/ (Access: 24 Eylül 2007).

6

- 2003‟te ABD, Irak‟a gittiğinde havada hepsi de silahsız az miktarda insansız hava aracı vardı, karada ise hiç yoktu. PackBots ve Predator drone‟ları ilk nesildi daha sonra üzerlerine hellfire füzeleri ve makineli tüfekler takılarak silahlı hale getirildi19. 2009‟da ABD silahlı kuvvetlerinde ilk nesil havada 7.000 ve karada ise 10.000 insansız hava aracı (İHA) vardı. T Ford ve Wright Flyers gibi yeni modelleri gelmektedir. Predator ve Reaper sistemleri silahlı hale getirilirken, İHA‟lar küçülmekte ve şekilleri değişmektedir. Bilgi teknolojisindeki yenilikler olan videolu telefonlar ve kablosuz internet film verisi gibi yenilikleri üzerinde taşıyan, küçük, daha az pahalı ve çok yönlü drone‟lar yapılmıştır20.

- ABD, 3 milyar dolar bütçesi olan Siber Komutanlığı‟nı Ekim 2010‟da kurdu. Siber Komutanlığı içinde 2.900 subay ve 27.000 diğer personel bulunmaktadır21. Bu birim elemanları timler halinde Afganistan‟da da kullanılmaktadır. Bu komutanlık, siber güvenlik alanında potansiyel tehditler için gerekli operasyonel resimi ortaya koyarak, proaktif tedbirler alınacaktır.

- 11 Eylül sonrasında ABD‟nin “terörizm”e ve “serseri devletler”e açtığı savaş Özel Askeri Şirket‟ler (ÖAŞ) için dönüm noktası oldu. Irak Savaşı‟nda Körfez Savaşı‟na göre ÖAŞ/sivil yüklenici firma kullanımı on kat artmıştır22. Irak Savaşı, ABD tarihinde Pentagon‟un özel güvenlik şirketlerine en çok dayandığı savaş olmuştur. 2010 yılında göre Irak ve Afganistan‟da 260.000 sözleşmeci şirket çalışanı vardı ve bu iki ülkedeki Amerikan askerlerinin sayısından daha fazla idi.

- ABD ordusunda ki diğer bir yenilik “yapay zekâ” kapsamında savaş alanında birliklere gerçek zamanlı tercüme yapılması çalışmasıdır. Böylece pek çok dil ile aynı anda konuşulabilecek, kültür ve yerel nüansların anlaşılması sağlanacaktır. Gelecek yıllarda mikrobiyoloji, yapay zeka/robotlar ve nano-teknolojinin kesiştiği yerde önemli buluşlar olacaktır.

4. ABD Silahlı Kuvvetlerinde Dönüşüm

Irak ve Afganistan‟daki savaşlardan alınan dersler ordunun savunma yapısının nasıl dizayn edilmesi gerektiği konusunda planlayıcıların kafasının sürekli karıştırmaktadır. Buna bütçe ile ilgili sıkıntılar ve teknoloji alanında bir türlü gerçekleşmeyen veya yerinde sayan beklentileri de ilave edebiliriz. ABD‟de Irak ve Afganistan‟da silahlı kuvvetlerini sıfırlamaya ve uzun vadede 21. yüzyıl için öngörülen ihtiyaçlara uygun yeni bir Silahlı Kuvvet oluşturulmasına karar verdi. ABD savunmasının dönüşüm stratejisi, devam eden savaşlar nedeni ile ordu teçhizatının büyük ölçüde yıpranacağı ve yerlerine yeni tehdit ortamına uygun ve son teknoloji kapsamında bir ordu kurulması varsayımına dayanmaktadır. ABD ordusundaki dönüşüm gayretleri üç eksende devam etmektedir; (1) Mevcut kuvvetin idamesi. (2) Gayretlerin çoğunluğunun yöneltildiği geçiş dönemi kuvveti (Stryker). (3) Bilim ve teknoloji faaliyetlerinin odaklandığı 2020-2030 yıllarının kuvvetinin oluşturulması. Avatar-tipi kabiliyetler ile teknoloji vasıtası ile karar verme ve gerçek durumlara çözüm getirilmesine azami şekilde çalışılmaktadır. Çalışmalar içinde en üst seviyeden tek askere kadar bilginin sürekli paylaşılacağı bir şebeke (network) oluşturulması üzerinde önemle durulmakta ve Fort Bliss‟teki Tugay‟da (Teksas) denemeleri yapılmaktadır.

19

P.W.Swinger: War of the Robots — All Too Real Questions We Have to Ask, Nieman Watchdog, (January 08, 2010). 20

John Villasenor: Cyber-Physical Attacks and Drone Strikes: The Next Homeland Security Threat, The Brookings Institution, (July 05, 2011). 21

Scott Fontaine: New USAF Cyber Unit Grapples With Data Overload, Defense News, (15 November 2010). 22

Ian Traynor: The Privatization of War, The Guardian, (10 th Dec, 2003).

7

Pentagon önümüzdeki 10 yıl içinde 1 trilyon dolar tasarruf etmeyi planlıyor23. Amerikan Savunma Bakanlığının ana sorunu mali olarak çok kısıtlandığı bir ortamda kuvvetlerini Afganistan‟dan çekmek ve silahlı kuvvetleri dönüştürmeye devam etmektir. Mevcut ve gelecekteki kuvvetlerden hangisine daha fazla ağırlık verileceği hem taşıdığı riskler hem de bütçe tahsisi bakımından önemli bir stratejik karardır. Bütçedeki büyük sarsıntı nedeni ile Obama yönetimi 2010 yılında yayınladığı QDR‟da ordunun “dönüşümü” yerine “evrimi” terimini tercih etti. Mevcut tehdit değerlendirmelerine bakarak üç tür ordu yapılanması öngörülmektedir24; (1) Terörle mücadele (El Kaide vb.) esasına göre ordu; hafif, mobil ve özel kuvvetler merkezli. (2) İstikrar operasyonları (Irak, Afganistan vb.) için; yüksek yoğunluklu çatışmalara girmeyecek, hafif, daha yavaş ve muharebe alanında uzun süre kalacak bir ordu. (3) Klasik devletler arası savaş (İran, Kuzey Kore veya Çin) tehdidine yönelik; büyük, kesin sonuçlu savaş yapacak (hedef orduyu yok edecek), aynı anda çeşitli ölçeklerde küçük ya da büyük savaşlara yeterli bir ordu.

ABD‟nin aktif savunma anlayışının temelini serbest ve açık toplum yaşam biçiminin garanti altına alınması oluşturmaktadır. ABD, ancak böylece ülkesini ve çıkarlarını savunabileceğini düşünmektedir. Terör ile savaş bu yeni yaklaşımın bir sonucudur. Bu yüzden ABD halen 170‟den fazla ülkede terör ile mücadele kapsamında çeşitli operasyonlar icra etmekte veya bu ülkeler ile istihbaratını paylaşmaktadır. Terörle savaş, savunma ve istihbarat toplumunu hem resmi kuruluşlar hem de endüstriyel kuruluşlar açısından yapısal olarak yatay entegrasyona yöneltti. Yatay entegrasyon; geleceğin gerçek zamanlı ve dikişsiz istihbarat, gözetleme ve keşif operasyonlarının ana konsepti olacaktır25. İstihbarat ağının bu kabiliyetleri kullanarak karar vericilere istenen bilgileri sağlaması ve operasyonel etkinliğin artırılmasının ancak yatay entegrasyon ile sağlanacağı düşünülmektedir. Her asker bir sensör vazifesi görecektir. Sistemin diğer unsurları insansız hava araçları, uydular, harekat alanında olan diğer sivil teşkiller ile yapılan haberleşme ve uzaya dayalı radarlar olacaktır. Uzaya dayalı güvenlik maksatlı kullanımlar içinde; Küresel Konumlama Cihazlarının (GPS) füze, uçak ve diğer hava araçlarını savaş alanında yönlendirmesi, diğer uydu sistemlerinin savaşan unsurlara gerçek zamanlı iletişim sağlaması, istihbarat ve hava durumu kabiliyeti temin etmesi ön plana çıkmaktadır. Ancak, uzay teknolojileri ile ilgili çalışmalar henüz tamamlanma aşamasına oldukça uzaktır.

5. ABD Ulusal Savunma Stratejisi

ABD Kongresi Silahlı Kuvvetler Komitesi tarafından, 2005 yılında önerilen askeri kuvvet planlamalarına ilişkin senaryolar içerisinde Çin, Kuzey Kore, İran, Pakistan ve Hindistan isimleri öne çıktı. Kuvvet ölçeği (1-4-2-1-1)26; (1-4-1-1-1) şekline dönüştürüldü. Bu durumda 1-1-1; bir büyük ölçekli istikrar harekâtını (önce Irak daha sonra ise Asya, Ortadoğu ve Afrika‟da öngörülmekte idi), bir yüksek yoğunluklu hava-kara savaşı (Kore) ve bir büyük deniz-hava angajmanı (Tayvan Boğazı veya İran Körfezi) olarak belirlendi27. Askeri senaryolar içerisine; Endonezya, Filistin ve Kongo‟da istikrar harekâtı, Suudi Arabistan‟da bir darbe, Körfez ülkelerine

23

William Hartung: CNAS Report Underscores Need for a New Strategy, Arms and Security Project at the Center for International Policy.Democracy Arsenal, (Oct 6, 2011). 24

Jaap De Hoop Scheffer: 21 st Century Choices”, Defense News. (Oct 10, 2005), s.21. 25

Michael Keebaugh: “Intelligence Integration Gives the Big Picture”. Defense News. (Nov 22, 2004), s.21. 26

1-4-2-1-1: (1: Anavatan savunması, 4: Dört ayrı coğrafya da (Avrupa, İran Körfezi, Kuzeydoğu Asya ve Asya suları) kuvvetli güç kullanımı, 2: İki bölgesel saldırganın yenilmesi ve gerekirse 1: Bu saldırganlardan birinin tamamen bertaraf edilmesi.) 27

Michael O‟Hanlon: “Future Military Scenaros Involving American Forces”, Brookings Institution, Testimony of House Armed Services Committee, (Washington D.C., Oct 26, 2005), s.3.

8

karşı İran‟ın müdahalesi ile ilgili senaryolar28 dâhil edildi. 2010 yılında Obama‟nın QDR29 ile öngörülemeyen krizler için güç sistematiği 9-1-1‟e dönüştürüldü30. QDR 2010 ile öngörülen senaryolar şunlardır31;

- 9: İki bölgesel saldırgana karşı (Çin ve Kuzey Kore) caydırıcı güç yapısını muhafaza ederken, dünya genelinde küçük çaplı istikrarsızlık operasyonları,

- 1: ABD‟ye karşı saldırıda bulunacak bir bölgesel saldırgana karşı ana istikrar harekatı (İran)

- 1: Uzun vadeli istikrar ve terörle mücadele harekatı. (Ana vatan güvenliği)

Amerika‟nın savunma öncelikleri şu şekilde belirlenmiştir: bugünün savaşlarında üstün olmak (Irak ve Afganistan‟ı tarif diyor ama kazanmak demiyor); (nükleer) çatışmayı önlemek ve caydırmak; rakipleri (büyük güçleri) yenmeye hazırlanmak ve pek çok ihtimalat (doğal afetler, kırılgan ülkeler vb.) bölgesinde başarılı olmak; (asker sıkıntısı yaşanan) gönüllü gücünü muhafaza etmek ve geliştirmek. Amerikan silahlı kuvvetlerinin karşılaştığı tehdit son on yıldır melez (hybrid) tehdit olarak adlandırılmaktadır. Bu tür tehdit için konvansiyonel kuvvet ve kabiliyetler gerektiren düzenli ordu yanında teröre karşı kabiliyetlerin de bulunması gerekli görülmektedir. Bu maksatla, ABD‟nin teknolojik üstünlüğünü avantaj haline getirecek konsept ve kuvvetler üzerinde durulmaktadır. Amerika önceliğini anavatan (iç) güvenliğine vermekte ve en önemli tehdit olarak nükleer silaha sahip İran ve Kuzey Kore‟yi tarif etmektedir. Daha sonra sırayı El Kaide almaktadır. Müteakiben, Irak, İsrail-Filistin çatışması ve Müslüman ülkeler ile ilgili beklentileri gelmektedir.

QDR 2010‟un ana hatlarını32; devam eden kuvvet yapısı dönüşüm çalışmaları, ordu personelinin durumunu iyileştirme, Silahlı Kuvvetlerin ABD içi ve dışı organik ilişkilerinin geliştirilmesi ve özellikle iş dünyası ile ilişkilerde reform çalışmaları oluşturmaktadır. ABD‟nin Irak sonrası Ortadoğu‟daki yeni askeri yapılanması için sadece Körfez ülkelerini değil Mısır, Ürdün, Türkiye ve Yemen gibi müttefikleri ile de yeni bir strateji dâhilinde anlaşmalar yapması beklenmektedir. Mısır, Ürdün, Bahreyn ve Yemen‟de beklenen yeni istikrarsızlıklar ve devam eden Filistin-İsrail krizi yanında İran‟a karşı nasıl bir çevreleme yapılacağı da masaya yatacaktır. ABD, Irak‟tan çekilme sonrası bu ülkede güvenliğin çökmesi veya İran‟a karşı bir harekat için kuvvetlerini Kuveyt‟te toplamaktadır. ABD öncelikle Körfez‟deki uluslararası sulara daha fazla savaş gemisi gönderecektir. ABD, Körfez İşbirliği Konseyi‟nde bulunan S.Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar, BAE ve Umman ile görüşerek buradaki askeri bağlarını artırmayı planlamaktadır. Bu ülkelerle zaten yakın ikili ilişkileri olan ABD Körfez bölgesi için hava ve deniz deveriyeleri ile füze savunmasını entegre edecek yeni bir güvenlik yapısı düşünmektedir. Kuveyt‟te konuşlanacak birliklerin mevcudu henüz belirlenmemiş olmakla birlikte güçlü bir askeri varlık düşünülmektedir33.

6. Ortadoğu’dan Güney Asya’ya Kayan Stratejik Odak

Amerikan çıkarları için öncelikli coğrafyalar olarak Orta Doğu ve Güney Asya seçilmiştir. ABD Körfez ülkelerinin bir koalisyon oluşturarak kendisinin de buna katılması ile bölgedeki varlığını meşru hale getirmek istemektedir. Bunun ilk örneği

28

Michael O‟Hanlon: a.g.e., (2005), 4-10. 29

QDR: Quadrennial Defense Review. 30

J. Randy Forbes, Todd Akin: Decimating the 9-1-1 Force, Budget Cutters Must Spare U.S. Marines, Agence France-Presse, (31 October 2011). 31

U.S. Department of Defense: Quadrennial Defense Review Report, (Washington, Feb, 2010), p.42-42. 32

U.S. Department of Defense: a.g.e., (2010), p.5-7, 33

Thom Shanker, Steven Lee Myers: U.S. Planning Troop Buildup in Gulf After Exit From Iraq, The New York Times, (31 October 2011).

9

2006 yılında Manama‟da konuşlu 5. Filonun Pakistan ile Birleşik Deniz Görev Kuvveti oluşturarak, kendine Aden ve Umman Körfezleri ile Arap Yarımadası, Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu‟nda güvenlik sağlama görevi vermesi oldu34. Bahreyn, BAE, Kuveyt ve Türkiye de bu koalisyona katılarak meşruiyete yardım ettiler. BAE ve Bahreyn, ABD‟yi kırmayarak Afganistan‟a küçük de olsa kuvvet gönderdiler. ABD bölgedeki alt yapıyı koruma gerekçesi ile son yıllarda BAE ve Kuveyt arasında patriot sistemleri de kurmaktadır. Bütün bunları sebebi tabii ki İran öcüsüne karşı kendi silah depolarını boşaltırken petrolü bedavaya getirmektir. Askeri hedef ise Hürmüz Boğazı‟nı gerektiğinde İran‟a kapatmaktır. Ancak Yemen‟deki olaylardan sonra stratejik dikkat İran‟dan tekrar El Kaide‟ye kaydı. Irak da El Kaide için yeni bir terör dalgasına açık hale geldi.

ABD, iki uzun savaştan çıktıktan sonra Libya modeli savaşı örnek almayı düşünmektedir. Bu yeni model savaşta masrafın az olması, savaş alanında asker bulunmaması ve diktatörün düşürülmesi cazip gelmektedir35. ABD, Libya operasyonundan iki ders çıkarmıştır. Birincisi başarılı bir rejim değişikliği yabancı güçlerden ziyade yerel siyasi hareket tarafından yürütülmelidir. İkincisi masrafın paylaşılması bu tür harekat ile daha kolay olmuştur36. Libya ile birlikte Ortadoğu‟da daha fazla savaş nosyonu bitmiştir. Öte yandan ABD‟nin stratejik önceliğinin Asya-Pasifik‟te Çin ve Hindistan gibi ülkelere gibi kayması ile İsrail de önemini yitirmeye başlayacaktır. Irak ve Afganistan nedeni ile ihmal edilen Asya-Pasifik bölgesinde yeni müttefikler bulmak ve Çin‟e hazırlanmak önemli bir gayret alanı olacaktır. Bu maksatla, öncelikle Güney Kore ve Avustralya ile askeri ilişkilerin daha da geliştirilmesi üzerinde durulmaktadır. Avustralya ile olan eğitim işbirliği faaliyetleri sürekli artmaktadır. Dünyadaki 10 büyük ordunun 7‟si bu bölgededir.

Amerikan ulusal güvenliğini uzun vadede tehdit eden iki alan Batı pasifik ve İran Körfezi‟dir. Somali, Sudan ve Afrika boynuzunun bazı bölümlerinde devam eden krizler yanında Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu‟ndaki güvenlik sorunları da ABD Merkez Komutanlığı tarafından bu strateji dâhilinde ele alınacaktır. İngiltere ve Fransa gibi müttefiklerinin güç projeksiyonları azalırken Çin‟in bu bölgelerde yeni bir güç unsuru olarak ortaya çıkması endişe konusudur. ABD, askeri boyutun ötesinde bir sivil-asker entegre yapılanmasına da gerek duymaktadır37. ABD hassas güdümlü mühimmat veya akıllı bombalar üzerindeki tekelini kaybetti. Çin, artan sayıda hassas güdümlü balistik ve cruise füzeleri imal etmektedir. Bu füzelerin hedefi Batı Pasifik‟te Japonya-Okinawa adasındaki Kadena gibi Amerikan üsleri olacaktır. ABD‟nin Çin‟e 1 trilyon dolardan fazla borcu bulunmaktadır. Washington, Çin‟i kızdırmamak için Tayvan‟ın yeni F-16 isteğini reddetmek zorunda kaldı. Amerikan yönetimleri paranın geldiği yer olan Çin aleyhinde bir şey söylemeye oldukça isteksizdir.

7. ABD Savunma Yapılanmasının Sorunları

ABD Silahlı Kuvvetleri‟nin dönüşümünde; bütçede yapılan önemli kesintiler ve bütçe öncelikleri yanında Afganistan‟da devam eden savaş, modernizasyon çalışmalarının sürekli yön değiştirmesi ve yeni teknoloji arayışlarının henüz pratiğe geçmemesi gibi zorluklar yaşanmaktadır. Yeni teçhizata göre kuvvet yapılanırken, bir yandan insan gücü azaldığından sistemler küçülmekte, diğer yandan bütçe sıkıntıları yaşanmaktadır. Bu nedenle kuvvetler arası kabiliyet havuzları oluşturularak, her 34

Mazen Mahdi: Unsettled Region Spawns Defense Surge, Revitalized al-Qaeda Again Spreads Unrest in Region, Defense News, (8 November 2010). 35

Susan Glasser: The Wars America Doesn't Talk About, Foreign Policy, (September 12, 2011). 36

Josh Rogin: White House: Obama method for regime change better than Bush method, Foreign Policy, (August 24, 2011). 37

Anthony H. Cordesman, Adam Mausner: Iraq and US Strategy in the Gulf: Shaping US Plans after Withdrawal, CSIS, (Oct 24, 2011). http://csis.org/files/publication/111024_Iraq_US_Strategy_Gulf.pdf

10

görev için en uygun kuvvet yapısının bu havuzdan karşılanması, farklı kuvvetlerdeki aynı tür kabiliyetlerin (helikopterler gibi) önüne geçilmesi düşünülmektedir38. ABD askere alınacak personel sıkıntısını aşmak ve daha fazla ve kaliteli genç nüfusu çekebilmek için programlar geliştirmektedir. Halen ABD Silahlı Kuvvetleri mevcudu 1.030.620 kişi olup, bunun 560.879‟i aktif, 207.7590‟si ihtiyat (rezerv) ve 362.000‟i milli muhafızdır. Amerika‟nın bütçe açığı ve mali sorunları ordu ailelerini de vurmakta, maaşlar ancak yetmektedir. Bütçenin %60-70‟i personel masraflarına gittiğinden burada yapılacak indirim durumu daha da kötüleştirecektir. Ordunun bütçesinin azaltılması pek çok işlev ve görevin aksaması riskini taşımaktadır.

ABD güç projeksiyonu unsurlarının yeniden inşası bu dönüşümün odak noktası olarak görülmektedir. Libya harekâtı özellikle istihbarat, gözetleme drone‟ları ve havadan yakıt ikmali konusunda Avrupalıların ABD‟ye bağımlılığını ortaya koydu. Panetta önümüzdeki 10 yıl boyunca ABD‟nin savunma bütçesinde büyük kısıntıya gideceğini ve müttefiklerin artık ABD‟nin NATO‟nun yapamayacağı her şeyin üstesinden geleceğini düşünmemelerini istedi39. Amerikan ordusunun en büyük endişesi gelecekte bir düşmanın bir elektromanyetik bomba yaparak savaş alanındaki tüm teknolojik üstünlükleri işe yaramaz hale getirmesi yani süpürmesidir. Diğer bir endişe konusu rakiplerin ABD‟den aldığı bir teknoloji ile daha iyisini yapmasıdır. Örneğin bugün başta İran, Çin, Rusya ve Pakistan olmak üzere 43 ülkede robot teknolojisi üzerinde çalışılmaktadır. Teknoloji geliştirme çabaları son hızla devam etmekte, bazen yapılan çalışmalardan dağ fare doğurmakta (buna Godot‟u Beklerken modeli denilmektedir) ya da trajik kazalar olmaktadır. En büyük sıkıntı bilim adamı yetiştirilmesine yeterli yatırım yapılmamasıdır. Çin 1990‟lı yıllardan 2008‟e bilim adamı yetiştirmede ABD‟yi üçe katlamıştır.

Amerika‟nın askeri üstünlüğünün arkasındaki temel güç hiç şüphesiz 20-30 yıl kadar önce kurulmaya başlanan „savunma laboratuarları‟dır. Yıllardır savunma laboratuarları proje açlığı çekmekte ve bütçesi savunma bilim ve teknoloji çalışmaları için kısıtlı para öngörmektedir. Savunma Bakanlığı‟nın desteklediği temel araştırmaların ilk muhatabı DARPA40‟dır. DARPA, yeni nesil silahlara en son bilimsel buluşların uygulanmasını koordine etmektedir. DARPA direktörü Anthony Tether, başarmak istedikleri projelerden bazılarını şu şekilde sıralamaktadır41; (1) ABD‟de yetişen tarım mahsullerinden jet yakıtı yapmak. (2) Yabancı dildeki konuşma ve metinleri uzman bir çevirmen kadar hızlı ve doğru bir şekilde tercüme edecek bir makine yapmak. (3) 5 yıl veya daha fazla havada kalacak ve kendi yakıt ikmalini yapacak insansız hava aracı üretmek. Pentagon araştırmalarının % 40‟ı üniversitelerde yapılmaktadır. Bunların yarısı elektrik ve mekanik mühendisliği üzerine, geri kalan yarısının büyük bölümü ise matematik ve bilgisayar bilimleri ile ilgilidir. Bakanlık, sivil uygulamalı teknolojiler için de yatırım yapmakta bunlar içinde; internet, haberleşme ve hava durumu uyduları, GPS teknolojisi, Google araştırmaları başta gelmektedir. Söz konusu araştırmaların en önemli takipçisi ise özellikle bilgi teknolojisi ve ekonomik istihbarat yönü ile Amerikan endüstrisidir.

8. ABD’nin Azalan Gücü ve Küçülen Misyonu

Obama‟nın iyi yönlerini görmek isteyenler şunları söylemektedir42; Afganistan‟daki askeri ABD varlığını artırarak ve kitlesel bir drone savaşı başlatarak 38

Michael Hoffman: Heidi Shyu, Office Profile, 3 October 2011, http://www.defensenews.com/story.php?i=7908466&c=FEA&s=INT 39

Lolita C. Baldor: Panetta: U.S. can‟t make up NATO shortfalls, The Associated Press, (Oct 5, 2011). 40

DARPA: Defense Advanced Research Projects Agency. 41

William Matthews: DARPA: Temporary Help Wanted. Defense News. (Feb 18, 2008), s.34. 42

Daniel W. Drezner: Five thoughts on the politics of Obama's Foreign Policy, Foreign Policy, (October 21, 2011 ).

11

Pakistan‟dan El Kaide‟yi sürdü, Usame Bin Ladin‟i öldürdü, Libya‟da Kaddafi‟nin ölümü ile sonuçlanan çok taraflı askeri operasyona onay verdi, Somalili korsanlar ile mücadele için SEAL timi gönderdi, yabancı ülkelerde El Kaide ile işbirliği yapan ABD vatandaşlarına suikastlar düzenledi, İran‟ın izole edilmesi ve yaptırımlar konusunda George Bush‟tan daha fazla iş yaptı. Obama‟yı eleştirenler ise Irak‟tan çekilmenin büyük ölçüde Bush dönemindeki anlaşmalara göre yapıldığını, Afganistan‟daki durumun Bush dönemindeki gibi devam ettiği ve drone savaşlarının eski dönemin sadece artmış bir şekli olduğu, START anlaşmasının da Bush politikasının de facto bir devamı ve bugüne kadar ki en anlamsız anlaşma olduğu, Ortadoğu Barışının Obama‟nın kaçamak tutumu nedeni ile kontrolden çıktığını söylemektedirler. Öte yandan Rusya ile yeniden başlama politikasının elle tutulur hiçbir sonuç vermediği, Rusya çıkarlarını korurken müttefiklerin göz ardı edildiği, İran konusunda da tam bir başarısızlık yaşandığı ifade edilmektedir. Afganistan konusunda çekilme tarihi vermenin tam bir aptallık olduğu ve düşmanların bu tarihi beklediği vurgulanmaktadır.

Obama Doktrini 43; artan şekilde uluslararası örgütlere dayanmakta, pragmatik uluslararasıcı olarak tanımlanmaktadır. Amerikan değerleri konusunda fazla tevazu gösterdiği düşünülmekte, Amerikan istisnacılığı konsepti yerine nötr-değerli bir yaklaşım sergilemekle suçlanmaktadır. Pek çok Amerikalıya göre son 20 yılın Amerikan istisnacılığı macerası en büyük Amerikan kâbusuna dönüşmektedir. Yapılan yorumlara göre Amerikan istisnacılığından geriye kalanlar şunlardır44;

- Demokrasisi; paranın satın alabileceği en iyi demokrasidir,

- Sağlık sistemi öyle zayıftır ki, sistemsizlik nedeni ile her yıl 100 bin Amerikalı ölmektedir, Güney Afrika bile daha iyi durumdadır,

- Amerikan istisnacılığının temeli olan orta sınıf yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır,

- Üretim ülkesi olmak orta sınıfın çapası idi ama şimdi dağıldı, fabrikalar söküldü ve Çin ve Tayland‟a taşındı,

- Amerikan liderlerinin Vietnam, Irak ve Filipinler‟de işlediği suçlar Cengiz Han‟ı bile merhamet ve kibarlık meleği yapabilir; ABD dış politikası egemen devletleri içeriden yıkarken acımasız diktatörleri desteklemenin uzun tarihidir,

- Sözde özgür basın içinde uluslararası bankerler, çokuluslu şirketler ve Siyonist lobi köşe başlarını tutmuş ve tekelleştirmiştir. Medyası, Amerikalılara bir faydası olmayan çöp içinde çöptür, cahil Amerikalı sınıfı yetiştirmektedir,

- Büyük ölçüde askeri endüstriyel yapının arkasında olduğu bilimsel başarılar artık dışarıda Çin tarafından çokuluslu şirketlerin aç gözlülüğünün bir parçası olarak desteklenmektedir.

- Demokrasi geliştirme Bush dönemi dış politikasının temel taşı idi ama şimdi demokrasi geliştirme “ahmaklık”, ülke inşası “kasıntılık”, dış müdahale ise “felakete davet” olarak görülmektedir.

Obama‟nın “geriden liderlik etme” diplomasisi sadece Rusya ve Avrasya‟da değil, Ortadoğu‟da da başarısız oldu. Yumuşak güce aşırı yoğunlaşma zayıflık ve kararsızlık imajı oluşturdu ve diğer güçler bunu istismar etti. Obama‟nın dış politikada reaktif, geriden liderlik etme yaklaşımı da pek çok eleştiriye neden oldu. Obama‟nın bu yaklaşımının arkasında iç öncelikleri yani 25 Haziran 2011‟de açıkladığı “artık

43

Kim R. Holmes, Henry R. Nau, Helle Dale: The Obama Doctrine: Hindering American Foreign Policy, (November 29, 2010). 44

Thomas L. Friedman, Michael Mandelbaum: America Really Was That Great, Foreign Policy, (November, 2011).

12

kendi evinde ülke inşası zamanının geldiği” düşüncesi yatmaktadır45. ABD borçlarını kapamadığı sürece Çin‟in yavaş yavaş askeri olarak da rakip olmasına göz yummak zorundadır. Amerikanın savaş gücünün sinir sistemi uydular ve fiber optik veri linkleridir. Bunlarla kuvvetlerini koordine etmekte, güdümlü silahlarını hedeflerine yöneltmekte ve insansız Predator gibi hava araçlarına manevra yaptırmaktadır46. Çin son yıllarda bu sistemi yok edecek anti-uydu lazerleri ve roketleri üretmekte, siber silahları üzerinde çalışmaktadır. Bütün bu hazırlıkların nedeni Çin‟in ABD ile savaş yapmak istemesi değil Batı Pasifik‟te askeri denge kurarak ABD‟nin güvenlik ortakları Japonya, Güney Kore ve Tayvan‟a yeterli askeri destek vermesini önlemek, böylece bölgenin Finlandiyalaşmasını sağlamaktır.

Sonuç Yerine: Türkiye ve ABD

ABD, bir yandan kısa vadeli olarak Afganistan Savaşı‟nın masraflarını karşılarken, orta vadede ordunun elinde hazır bir güç bulunması için modernizasyon, uzun vade için ise dönüşüm çalışmaları yürütmektedir. Ana hedef, araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile 2020-2030 yılları silahlı kuvvetlerine yatırım yapmaktır. Ancak bu plan çok büyük riskler taşımaktadır. Birincisi Obama‟nın getirdiği büyük bütçe kısıtlamasıdır. İkinci risk askerlerin sosyal geleceği ile ilgili yatırımlara devam edilmemesi halinde artık gönüllü bulmakta zorluk çekileceğidir. Son olarak, 2020-2030‟lar için hazırlanan kuvvet yapısı, o tarihler geldiğinde muhtemelen bugün tahmin edilenden çok farklı bir güvenlik ortamı ile karşılaşacaktır. ABD Silahlı Kuvvetleri, stratejisine ve ihtiyaçlarına karar veremedikçe masraflar artmakta, yapılan deneyler ve testler boşa gitmekte ve şirketler sözleşme yapmaktan kaçınmaktadır. Özetle, ABD Silahlı Kuvvetleri geleceğini aramakta ama bocalamaktadır. Üstelik sadece ABD değil, yakın müttefikleri ve kendi modernizasyon çalışmalarını ABD ile paralel yürütmek isteyen başta İngiltere ve Avustralya olmak üzere diğer İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth) ülkeleri de bu işten sıkılmış durumdadır. ABD ne üreteceğini belirlemedikçe Avrupalı müttefiklerine de „karşılıklı kullanılabilirlik (interoperability)‟ adına satacağı bir şey olmayacaktır.

ABD‟nin önem verdiği ülkeler arasında üç grup ayrımı belirgindir. Birinci grupta önem verdiği; Çin, Hindistan ve Rusya, ikinci grup ise artan önemleri ile Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya‟dır. ABD‟nin bölgesel politikaları için önemli olan üçüncü grup içinde Pakistan ve Türkiye öne çıkmaktadır. Türkiye için Ulusal Güvenlik Stratejisi‟nde (Sayfa 42) Obama özel bir cümle kullanmaktadır; “Türkiye’ye (özellikle bölgesel ortak çıkarlarımız için) angaje olmaya devam edeceğiz.” Şüphesiz bu devam eden ve henüz açığa çıkmamış derin bir angajmandır. Obama ile de değişen bir şey olmadığı, ABD derin devletinin Obama ile ya da onsuz her zaman kendi yolunda gideceği açıktır. ABD, ne dünya üzerindeki hegemonya rolünden ne de evrenselleştirme (Amerikanlaştırma) merakından vazgeçmiştir. Obama ile sadece ABD‟nin ekonomi ve güvenlik yapılanmasını gözden geçirme gibi öncelikleri ortaya çıkmıştır. Kısaca ABD‟de para ve insan kaynağı sıkıntısı vardır ve kaynaklarını daha dikkatli kullanmak zorunda yani işleri ucuza getirmek istemektedir. Bunun için de Türkiye gibi bölgesel çıkarlarının payandaları; demokrasi ve özgürlükler masalı ile (Ortadoğu‟nun dönüşümüne, Kürt devletini kurmaya, füze savunma sistemine) ikna edilmelidir. Türkiye‟ye biçilen rol ABD‟nin çıkarlarının taşeronluğu ve jandarma gücü olmaktır.

45

Michael J. Green: Zakaria's flawed defense of Obama's non-doctrine, Foreign Policy, (July 7 2011). 46

Andrew F. Krepinevich: Panetta‟s Challenge, Washington Post, (July 15, 2011).