Osmanlı 19 yy

Preview:

Citation preview

Osmanlı Devletinde

Demokrasi

Hareketleri

Yeni Osmanlılar adı verilen bir grup aydın, devletin geleceği için meşrutiyete geçmenin şart olduğunu düşünüyorlardı. Kendilerine

Sultan Abdülaziz, meşrutiyet yönetimine geçmeye yanaşmıyordu. Mithat Paşa ve Serasker Hüseyin Avni Paşa askeri bir darbeyle onu tahtan indirdi. Yerine V.Murat padişah oldu, 1876

Bir süre sonra Abdülaziz intihar süsü verilen bir ölüme kurban gitti, 1876.

Sultan V.Murat ise psikolojik bir hastalığının ortaya çıkması sebebiyle 3 ay sonra tahtan indirildi. Onun yerine II.Abdülhamit tahta çıktı. Meşrutiyet yanlısı Mithat Paşa da sadrazam yapıldı. 1876

Sultan II.Abdülhamit 1876 - 1909 33 yıl boyunca Osmanlı tahtında kaldı.

II. Abdülhamit ve I.Meşrutiyet

II.Abdülhamit’in tahta çıkışından bir süre sonra (1876) Kanun-u Esasî

ilan edildi. Batı tarzındaki ilk anayasamıza göre Osmanlı Devletinde

meşrutiyet yönetimine geçildi. Seçimler yapıldı, Meclis-i Meb’usân

toplandı. Bu döneme I.Meşrutiyet dönemi denilir.

Fakat I.Meşrutiyet devri çok kısa sürmüştür. 1877-78 Osmanlı-Rus

Savaşı’nda (93 Harbi) Osmanlı Devleti’nin uğradığı felaketi bahane

eden Sultan Abdülhamit anayasal yetkilerine dayanarak Meclis-i

Meb’usân’ı süresiz olarak tatil etti, 1878. Böylece I.Meşrutiyet dönemi

sona erdi.

Zaten 93 Harbi’ndeki büyük bozgun yüzünden kimsenin meşrutiyeti

düşünecek hali yoktu. Osmanlı Devleti 1878 Berlin Antlaşmasıyla yeni

ve zorlu bir döneme girmişti. Balkanların büyük kısmında Türk

egemenliği sona ermiş bulunuyordu. II.Abdülhamit bundan sonra

devleti tek başına yönetmeyi tercih etti ve 30 yıl boyunca bütün

yetkileri elinde tuttu.

Meclis-i Meb’usânMeclis-i Meb’usân

93 Harbinde Rusya karşısında büyük bir yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti, İngiltere’den destek bulamayınca Almanya ile yakınlaşma politikası izledi. Bu durum Almanya’nın da işine gelmekteydi. Çünkü Almanya Osmanlı Devleti’nin geniş topraklarını sanayisi için hammadde kaynağı olarak görüyordu.

Kayzer Wilhelm, Osmanlı ülkesine iki defa ziyarette bulundu. Türk-Alman dostluğunun sembolü olarak Alman Çeşmesini hediye getirmişti.

II.Abdülhamit’in devleti tek başına yönettiği 30 yıllık döneme Osmanlı aydınları istibdat dönemi adını vermişlerdir.

II.Abdülhamit, bu dönemde modern eğitim veren bir çok okul açmış, demiryolu çalışmalarına ağırlık vermiş, orduyu modernleştirmeye gayret etmiş fakat siyasî alanda müthiş bir yasaklar düzenini uygulamıştır.

Onun devrinde meşrutiyet istemek çok büyük bir suç sayılıyordu. Aydınlar gözetim altında tutuluyor, gazetelerde padişah aleyhine en ufak bir imaya müsaade edilmiyordu.

Bu sebeple aydınlar kendilerini büyük bir baskı altında hissetmişlerdir. Abdülhamit’e müstebit, onun dönemine de istibdat adını vermişlerdir.

II. Abdülhamit ve I.Meşrutiyet

Avrupalılar, çıkarlarına uygun hareket etmeyen II.Abdülhamit’i Dünya kamuoyuna kanlı bir müstebit gibi gösterirlerdi.

Halbuki devrinde adlî idamlar bile sınırlı olmuştur.

SORU:

II.Abdülhamit, kendi döneminde her türlü

demokratikleşme (meşrutiyet) isteğine niçin

şiddetle karşı çıkmıştır? Tartışınız.

SORU:

II.Abdülhamit kendisine muhalif aydınlara

karşı ne gibi yöntemler izlemiştir? Tartışınız.

II.Abdülhamit Dönemi

Fransa, Osmanlı toprağı olan Tunus’u işgal etti. (1881)

II. Abdülhamit Dönemi

İngiltere, Osmanlı’ya sadece kağıt üzerinde de olsa bağlı bir eyalet olan Mısır’ı işgal etti. (1882)

Osmanlı Devleti hukuken değilse de, fiilen bu durumu kabullenmek zorunda kaldı.

II.Abdülhamit

Dönemi

Osmanlı Devleti iflasını açıklayarak borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu Batılı devletlere bildirdi. Osmanlı devlet kağıtlarına yatırım yapan Avrupalı birçok kişi ve kurum da böylece batmış oluyordu.

Borçların yeniden yapılandırılması gündeme geldi. Osmanlı Devleti alacaklılarla bir pazarlığa oturdu, mevcut borçların yarısı silinecekti, geri kalan da taksitler halinde ödenecekti. Bu amaçla Düyûn-u Umumiye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kuruldu. Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nden alacaklarını tahsil etmek için oluşturdukları bir kurumdur. (1881) Şimdiki İstanbul Erkek Lisesi’nin binası bu kurumun genel merkeziydi.

SORU: Düyûn-u Umumiye İdaresi’nin Osmanlı Devleti üzerindeki etkilerini tartışınız.

II. Abdülhamit Dönemi

II.Abdülhamit dış politikada halifeliği etkin biçimde kullandı.Özellikle sömürgelerinde büyük oranda Müslüman nüfus bulunan İngiltere’nin Osmanlı politikası yönlendirmek amacıyla Halife’nin bu bölgelerdeki etkisini arttırmak için çalıştı. Temsilcilikler açıldı, Müslümanların kurumsal yapıları desteklendi.

İngiltere sömürgelerinde çıkabilecekMüslüman isyanlarından endişe ederek, onun zamanında Osmanlı politikasını zaman zaman yumuşattı.

Aynı şekilde Rusya’ya bağlı Türkler ve Orta Asya ile de irtibatlar geliştirildi.

Doğu Rumeli’de (Filibe) Bulgaristan’a katılmak isteyen Bulgarlar Osmanlı yönetimine isyan etti. Bulgar Prensliği doğu Rumeli bölgesini ilhak etti, 1885.

İstanbul’da Ermenilerin çıkardığı olaylar, 1895 ve Ermeni çetelerinin İstanbul’daki Osmanlı Bankası’nı basması, 1896.

Osmanlı-Yunan Savaşı (1897): Girit Rumlarının adayı Yunanistan’a katmak için isyan etmesi yüzünden başlayan savaşta Osmanlı Ordusu zaferler kazandı. Ancak büyük devletler (Düvel-i Muazzama) devreye girdi ve Girit’te özerk bir yönetim kuruldu.

Ermeni teröristler Yıldız Camiinde Cuma namazı kılan II.Abdülhamit’e bombalı suikast düzenledi. 1905

Paris’te Jön Türkler 2. Kongrelerini yaptı. 1907

II. Abdülhamit Dönemi

Paris’te Jön Türk KongresiParis’te Jön Türk Kongresi

II.Abdülhamit’in devrinde ve daha önce açılan modern okullarda okuyan gençler gizlice Avrupa’daki yayınları takip ediyorlardı.

Aydınlar ve eğitimli gençler, özellikle Fransız İhtilali’nin etkisinde kalarak Aydınlanma dönemindeki Volter, Monteskiyö, Russo gibi felsefecilerin eserlerini okudular.

Memleketin kurtulması için çare olarak, anayasanın yürürlüğe girmesini ve meşrutiyetin ilanını görüyorlardı.

Tıbbiye’de okuyan öğrencilerin gizlice kurduğu (1889) İttihat ve Terakki Cemiyeti meşrutiyeti ilan etmeyi amaçlıyordu.

II. Abdülhamit Dönemi

Enver Beysonradan paşa

Rus Çarı ile İngiliz Kraliçesi, Reval’de bir görüşme yaparak Osmanlı politikasında antlaşmaya vardı. Bu durum İTC liderlerini telaşlandırdı, bir an önce yönetime gelmek istiyorlardı.

İttihat Terakki Cemiyeti üyesi askerler Rumeli’de isyan başlattı.

Enver ve Niyazi Beyler Resne’de dağa çıkarak padişahtan meşrutiyeti ilan etmesini istediler. Selânik ve Manastır’da gösteriler yapılıyor, padişaha telgraflar çekiliyordu.

Bu isyanlar ve uluslar arası baskı sebebiyle Padişah II.Abdülhamit Kanûn-u Esâsî’yi yürürlüğe koyduğunu ve seçimlerin yapılacağını ilan etti. Böylece Osmanlı Devleti, ikinci defa meşrutiyet yönetimine geçmiş oluyordu.

II.Meşrutiyetin İlanı23 Temmuz 1908

II.Meşrutiyet bu salonda ilan edildi. (Yıldız

Sarayı)

Selanik’te Meşrutiyet şenlikleri

Hürriyet - Musavat - Adalet

Yaşasın Kanun-u Esasî

Rumeli ve İstanbul’da kitleler Meşrutiyet’i sevinçle karşıladı. Ancak Andolu’da böyle bir hava yoktu.

II.Meşrutiyet’tin ilanından hemen sonra Osmanlı devleti yönetiminde bir iktidar boşluğu oluştu.

Bu durumdan istifade eden:

Bulgaristan bağımsızlığınıilan etti;

Avusturya Bosna-Hersek’iilhak etti;

Girit meclisi Girit adasınınYunanistan’a bağlandığınıaçıkladı.

Mebuslar Meclise gidiyor

Meclis-i Meb’ûsan 17 Aralık 1908 günü açıldı. Meclis’te 142 Türk, 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum,12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp, 1Ulah vekil bulunuyordu.

MECLİS-İ MEBUSÂN MARŞI

Osmanlılar bugün oldu muzafferFethetti yeniden vatanı askerAçtı mebuslara yolu süngülerYaşasın Niyazi yaşasın Enver

Gökyüzünde şühedânın hayaliAlkışlıyor sanki ruh-u Kemâl’iAh ölmeden görmeliydi bu haliO kıymetli muhterem vatanperver

Al bayraklar bulutları sarıyorŞenliğimiz âsumâna varıyorMazlumlara zalimler yalvarıyorHey Allahım bu nasıl rûz-i mahşer

Uyan Mithad uyan geldi zamanınTutsun dünyaları şöhret ve şanınSen bulun önünde şu mebusânınArtık yaşa evlâdınla beraber

Meclis-i Mebusân Marşı, II.Meşrutiyet ilan edildikten sonra Samih Rifat Bey tarafından yazılmış ve Zati Bey tarafından bestelenerek Meclis-i Mebusân’ın açılış merasiminde bando tarafından çalınıp söylenmiştir.

Daha ilk kıtası göstermektedir ki, yeni açılan meclis ordu ve silah gücüne dayanan İttihat ve Terakki’nin elinde oyuncak olacaktır.

13 Nisan 1909 İstanbul

Meşrutiyet’in ilanı sorunları çözmeyince, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yönelik eleştiriler artmaya başladı. Halkta hoşnutsuzluk artıyordu. Girit, Bulgaristan, Bosna-Hersek ve Arnavutluk kaybedilmişti. Bazı çevreler sorunların kaynağı olarak meşrutiyeti göstermeye başladılar. İTC’den ayrılan muhalif grup yeni bir parti kurdu: Ahrar Fırkası

İTC’ye sert eleştiriler yöneltiliyordu. Muhalefet dini duyguları da kullanmaya başlamıştı. Volkan gazetesi yazarı Derviş Vahdetî ve Serbestî gazetesi yazarı Hasan Fehmi yazılarında İttihatçılara ağır eleştiriler yöneltiyordu. Kimliği belirsiz kişiler Hasan Fehmi’yi Galata Köprüsü üzerinde öldürdü. Bu olay muhalefeti tepkilerini arttı.

Ve 13 Nisan 1909 günü İstanbul’da bir ayaklanma patladı. Avcı Taburları adı verilen askeri birlikler ve medrese öğrencileri nümayişler yapmaya başladı. Hükümetin istifası, meşrutiyetin kaldırılması isteniyordu. İstanbul’da olaylar kontrolden çıkıyordu.

İstanbul’da meşrutiyet karşıtı bir ayaklanma başladı. Avcı taburları ayaklandı, asi askerler Meclis-i Meb’usân’ı silah kuvvetiyle kapattı. Bazı İttihatçı subaylar öldürüldü. Medrese öğrencileri meşrutiyet karşıtı yürüyüşler yaptı.

31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)

31 Mart İsyanı’ndan bir süre sonra Selanik’ten İstanbul’a gelen Hareket Ordusu ayaklanmayı bastırdı.

Hareket Ordusu’nun komutanı İTC önde gelenlerinden Mahmut Şevket Paşa’ydı.

Hareket Ordusundan bir görüntü

Yüzbaşı Mustafa Kemal de hareket ordusunun kurmay başkanı olarak Selanik’ten İstanbul’a gelmişti.

Hareket Ordusu İstanbul’da

Beyoğlu’nda İdam Sehpaları

31 Mart Olayında ayaklanmayı bastırmakta ihmal göstermekle suçlanan Sultan II.Abdülhamit tahtan indirildi ve Sultan Mehmet Reşat tahta çıkarıldı, 1909.

II.Abdülhamit’in hal’i kendisine haber verilirken

II.Abdülhamit tahttan indirildikten sonra Selanik’e sürgüne gönderildi.

Balkan Savaşı’nda Selanik Yunanistan’ın eline geçince İstanbul’a getirildi.

Devrik padişah 1918’de Beylerbeyi Sarayı’nda vefat etti.

Sultan Reşat

İttihatçıların tahta çıkardığı V.Mehmet Reşat, tahta en yaşlı çıkan padişahıdır.

65 yaşında padişah oldu. Mevlevi tarikatına bağlı dervişmeşrep bir adamdı. Devlet yönetiminde hiç bir inisiyatif kullanamamıştır.

31 Mart Olayından sonra, Mebuslar Meclisi, Kanûn-u Esasî’de yaptığı bazı değişikliklerle padişahların yetkilerini büyük oranda kısıtladı.

Trablusgarp Savaşı 1911-1912

İtalya - Osmanlı

Trablusgarp Savaşı

1911-12

Sömürgecilik yarışında geri kalan İtalya, uzun zamandır Libya’yı gözüne kestirmişti.

Sonunda İtalya, Libya’yı (Trablusgarp) işgal etmeye başladı. Trablusgarp, Bingazi ve Derne’ye asker çıkardı.

Osmanlı devleti ordu gönderemediği Trablusgarp’ta yerel kuvvetleri direnişe geçirmekten başka çıkar yol bulamadı.

Trablusgarp’a kara yoluyla gizlice ulaşan vatansever subaylar bölgedeki direnişi örgütlemekle görevliydiler.

Binbaşı Enver, Fethi ve Nuri Beyler ile Yüzbaşı Mustafa Kemal ve Ali Beyler bu işle görevliydiler.

Trablusgarp’taki Osmanlı subayları yerel halkla işbirliği yaparak İtalyanlara karşı büyük

bir direniş başlattı.

Trablusgarb Savaşı 1911-1912

Senûsî tarikatı Libya’da çok yaygındı. Subaylarımız,

Senûsilerle işbirliği yaparak İtalyanların Libya’nın iç

bölgelerine girmesine engel oldular.

1912 Nisan,Mayıs

Trablusgarb’da büyük direnişle karşılaşan İtalya,

Rumların da yardımıyla Oniki Ada’yı işgal etti,

Çanakkale’yi bombaladı.

Uşi (Ouchy) Antlaşması Ekim 1912

İtalya ile Osmanlı Devleti arasında imzalandı.

Trablusgarp (Libya) İtalya’ya bırakıldı, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprak parçası böylece elden çıkıyordu.

Oniki Ada, Balkan Savaşı bitene kadar geçici olarak İtalya’ya bırakıldı. Ancak İtalya II.Dünya Savaşı sonuna kadar adalarda kaldı.

Osmanlı Devleti, Trablusgarp’da geleceği olmayan bir direnişi sürdürürken can evinde büyük bir yangın çıktı. Dört Balkan devleti birleşerek Osmanlı ülkesine saldırıya geçti. Bu durum karşısında İtalya’dan barış istemekten başka çare yoktu.

Facianın adı

BALKAN SAVAŞI

Balkan Harbi öncesinde sınırlar

1908’deki Reval görüşmesinde İngizliz Kralı ve Rus Çarı’nın Osmanlı konusunda antlaşması, Balkanlar’da Osmanlı aleyhine bir hava doğurmuştu.

Trablusgarb Savaşı devam ederken Rusya, Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki topraklarını Bulgaristan ve Sırbistan arasında paylaştırdı. Bu ittifaka daha sonra Yunanistan ve Karadağ da katılarak Balkan Birliği’ni ar.

Dört Balkan devleti (Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ) Osmanlı Devleti’ne saldırdı. Birleşmelerinde kiliseler meselesinin çözümlenmesi etkili olmuştur. Zaten Rusya kiliselerin birleşmesi için uzun süreden beri çaba harcamıştı.

I.Balkan Savaşı Ekim,Kasım

1912

I.Balkan Savaşı Osmanlı için felaket oldu. Batı ordumuz Kosova’da Sırplara mağlup oldu. Selanik Yunanlılara teslim oldu. Ege adalarının tamamı Yunanlıların eline geçti. Bulgar Ordusu Çatalca’ya kadar geldi.

Bulgarlarla Çatalca Ateşkesi imzalandı. Edirne’de ve Yanya’da direnen ordularımızla bütün bağlantımız kesilmişti.

I.Balkan Savaşı

Balkan Savaşı sırasında Hamidiye Zırhlısı’nın komutanı Rauf Orbay’dır.

Hamidiye

Zırhlısı

Balkan Savaşı’nda yenilgimizin sebebi

Osmanlı Ordusu, Balkan devletlerinin ordularından çok daha güçlüydü.

Fakat subaylarımız yıllardır siyasete bulaşmış, İTC içinde politikayla meşgul olmuşlardı.

Birbirini çekemeyen, emir komuta zincirine riayet etmeyen komutanlarla başarısızlığa mahkum olundu.

Nitekim çok kısa sürede bütün Rumeli’yi düşmana teslim ederek kaçarcasına çekilmek zorunda kalındı.

Balkan Savaşı’nda Mustafa Kemal Bey

I.Balkan Savaşı’ndaki büyük bozgun sebebiyle İttihat

ve Terakki Cemiyeti büyük prestij kaybına uğradı.

Hükümet istifa etmek zorunda kaldı.

Yeni kurulan hükümet ise, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın

desteklediği üyelerden oluştu.

Büyük devletler Balkanlar’daki karmaşaya el attı.

Londra’da bir konferans düzenleyerek barış

görüşmelerini başlattılar.

I.Balkan Savaşı

Bâbıâli Baskını 23 Ocak 1913

Londra’da barış görüşmeleri devam ederken İstanbul’da da iktidar kavgası vardı. İttihatçılar, Hürriyet ve İtilaf taraftarı yeni hükümetin şartları ağır bir antlaşmaya razı olacağından endişeliydiler.

İTC liderleri iktidara gelerek ve I.Balkan Savaşı’yla ortaya çıkan durumu düzeltmeyi istiyorlardı. Bu sebeple tekrar harekete geçtiler.

İTC hükümeti devirecekti!

Enver Bey, Bâbıâli’yi (hükümeti) basıyor... 23 Ocak 1913

Bâbıâli Baskını (Darbesi) 23 Ocak 1913

İTC lider kadrosundan Enver, Talat, Yakup Cemil gibi bir grup silahşör Bâ bıâli’yi (başbakanlığı) bastı! Hükümet toplantı halindeydi. Harbiye Nazırı itiraz edecek oldu, derhal öldürüldü. Sadrazam’a istifa dilekçesi yazdırıldı. Bu bir hükümet darbesiydi!

Yeni hükümeti Mahmut Şevket Paşa kurdu. Tarafsız gibi görünen ama İTC kontrolünde bir hükümet kurulmuştu.

Fakat, Balkan faciası ortada duruyordu, barış görüşmeleri devam etmekteydi.

Londra Antlaşması 30 Mayıs 1913

Londra’da, Balkan Devletleriyle Osmanlı arasındaki barış görüşmeleri beş aydır devam etmekteydi.

Babıali baskınından sonra yeni hükümeti kuran Sadrazam Mahmut Şevket Paşa, kötü bir barışa razı olmamaya kararlıydı.

Fakat ordularımızın durumu kötüydü. Bulgarlar Çatalca’daydı. Bir süre sonra Yanya ve Edirne de düşman eline geçti.

Bulgarların Çatalca’yı da aşarak İstanbul’a yürümesinden çekinen hükümet barış istedi. Artık felaket kabul edilmişti.

I.Balkan Savaşı sonunda imzalanan

Londra Antlaşması’na (30 Mayıs 1913) göre

Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a,

Selanik, Girit ve Güney Makedonya Yunanistan’a,

Orta ve Kuzey Makedonya Sırbistan’a veriliyordu.

Balkan Savaşı’ndaki korkunç yenilgi İTC’nin bütün

saygınlığını zedelemişti. Üstelik durumu düzeltmek için

Bâbıâli baskınıyla hükümeti devirmişler, fakat başarı

kazanamamışlardı.

Sadrazam Mahmut Şevket Paşa, İTC muhaliflerinin

düzenlediği bir suikastla öldürüldü, 11 Haziran 1913.

Suikastın ertesi günü, cinayetle ilgili-ilgisiz 200’den fazla

İTC muhalifi Sinop’a sürgün edildi. Artık İttihat Terakki’nin

mutlak hakimiyeti ve şiddetli baskıyla ülkeyi idaresi

başladı.

I.Balkan Savaşı sonunda, Londra Antlaşması’yla belirlenen sınırlarımız

Londra Antlaşması’na göre Bulgaristan sınırımız Midye-Enez hattına geriledi. Edirne bile elimizden çıkmıştı.

II.Balkan Savaşı 1913

I.Balkan Savaşından en kazançlı çıkan ülke Bulgaristan olmuştu. Topraklarını çok büyüten Bulgaristan’a karşı Yunanistan ve Sırbistan ittifakı kuruldu.

Bulgaristan durumu tehlikeli görerek saldırıya geçince, Yunan-Sırp ittifakına Romanya da katıldı.

Osmanlı Devleti de durumdan istifade etti. Enver Paşa, Edirne ve Kırklareli üzerine yürüyerek illerimizi Bulgar işgalinden kurtardı.

II.Balkan Savaşı sonunda:

Balkan devletleri kendi aralarında Bükreş Antlaşmasını imzaladılar. Buna göre Yunanistan, Sırbistan ve Romanya Bulgarların elindeki bir kısım toprakları aldılar.

Osmanlı Devleti ise Bulgaristan’la İstanbul Antlaşması’nı (1913) imzalayarak Edirne’yi aldı, Meriç nehri iki devlet arasında sınır kabul edildi.

Osmanlı Devleti ile Yunanistan ise Atina Ant. imzaladı. (1913) Yahya, Selanik ve Girit Yunanlılar’a bırakıldı. Meriç nehri sınır kabul edildi. Fakat adalar meselesi çözümlenemedi ve büyük devletlerin kararına bırakıldı. Büyük devletler ise müthiş bir haksızlık yaparak sadece Gökçeada, Bozcaada ve Meis adasını Türkiye’ye bırakarak bütün Ege adalarını Yunanlılara verdi.

Balkan Savaşları öncesinde sınırlar

Balkan Savaşları sonunda sınırlar

(bizim için şimdiki sınırların hemen hemen

aynısı)

Balkan Savaşları Sonunda:

Osmanlı Devleti, bütün Makedonya ve Batı Trakya’yı kaybetti.

Osmanlı’nın Balkanlar’daki varlığı Doğu Trakya ile sınırlı kaldı.

Ege adalarının tamamı elden çıktı. (İmroz ve Bozcaada hariç)

Arnavutluk Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsızlık ilan etti.

Osman Devleti’nin ne kadar güçsüz olduğu anlaşıldı.

İttihatçılar Babıali Baskını’yla yönetimi tamamen ele geçirdi.

İTC, orduda çok hızlı bir ıslahata girişti. Almanya’dan getirilen subaylar da bu işte yoğun olarak görev aldı.

I.Dünya Savaşı konularına geçiniz…

Recommended