View
5
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hakan ÇOPUR
SERA HIYAR FİDESİ ÜRETİMİNDE PACLOBUTRAZOL VE BAKIR SÜLFAT UYGULAMALARININ FİDE BÜYÜMESİ VE ÇİFT ÜRÜN YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BİTKİ GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2011
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
SERA HIYAR FİDESİ ÜRETİMİNDE PACLOBUTRAZOL VE BAKIR SÜLFAT UYGULAMALARININ FİDE BÜYÜMESİ VE ÇİFT ÜRÜN
YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BİTKİ GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
Hakan ÇOPUR
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
Bu tez 20/01/2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir. …………………….. ..………………………… ………………......................... Prof. Dr. Nebahat SARI Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ DANIŞMAN ÜYE ÜYE
Bu tez Enstitümüz Bahçe Bitkileri Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No:
Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL Enstitü Müdürü Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi
Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: ZF2010YL50 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, şekil ve fotoğrafların kaynak
gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
SERA HIYAR FİDESİ ÜRETİMİNDE PACLOBUTRAZOL VE BAKIR SÜLFAT UYGULAMALARININ FİDE BÜYÜMESİ VE ÇİFT ÜRÜN
YETİŞTİRİCİLİĞİNDE BİTKİ GELİŞİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
Hakan ÇOPUR
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Nebahat SARI Yıl: 2011, Sayfa: 57 Jüri : Prof. Dr. Nebahat SARI Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ
Hıyar fide üretiminde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri çimlenmeden sonra hıyar fidelerinin aşırı boylanmasıdır. Bu çalışmada fidelerde aşırı boylanmanın kontrolü amacıyla yapraktan paclobutrazol ve bakır sülfatın iki farklı yetiştirme döneminde (ilkbahar ve sonbahar) iki farklı dozda ve üç farklı zamanda yapılarak bitki boyu kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Bu amaçla bitkilere yapraktan 400, 400+400, 400+400+400, 800, 800+800, 800+800+800 ppm olacak şekilde paclobutrazol ve 4000, 4000+4000, 4000+4000+4000, 8000, 8000+8000, 8000+8000+8000 ppm bakır sülfat uygulanmıştır.
İlkbahar uygulamalarında paclobutrazolun bütün dozları fidelerde boylanmanın kontrolünde etkili olurken, bakır sülfatın boy kontrolünde bir etkisi görülmemiştir. Sonbahar uygulamalarında paclobutrazolun 800+800+800 ppm uygulaması dışında kalan uygulamalarda herhangi bir etki gözlenmemiştir. Araştırmada en kısa boylu fideler 2.64 cm ile paclobutrazolun 800+800+800 ppm uygulamasından elde edilmiştir. Bulgular ışığında ilkbahar hıyar fidesi yetiştiriciliğinde paclobutrazolun bütün dozları boy kontrolünde etkiliyken, sonbahar uygulamalarında hava sıcaklığı yüksek olduğundan dolayı paclobutrazol uygulamaları yeterli etkiyi gösterememiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre hıyar fidelerinde aşırı boylanmanın kontrolü amacıyla paclobutrazolun etkili bir şekilde kullanılabileceği, bakır sülfatın boy kontrolünde istenilen etkiye sahip olmadığı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Paclobutrazol, bakır sülfat, hıyar, büyüme geciktirici, fide
büyüme kontrolü.
II
ABSTRACT
MSc THESIS
THE EFFECTS OF PACLOBUTRAZOL AND CUPPER SULPHATE ON SEEDLING AND PLANT GROWTH IN DOUBLE CROP GROWING IN
GREENHOUSE CUCUMBER PRODUCTION
Hakan ÇOPUR
ÇUKUROVA UNIVERSITY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
DEPARTMENT OF HORTICULTURE
Supervisor : Prof. Dr. Nebahat SARI Year: 2011, Pages: 57 Jury : Prof. Dr. Nebahat SARI Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ
One of the biggest problems encountered in the production of cucumber seedlings is extreme increase in seedling height after germination. In this study, leaf applications of paclobutrazol and copper sulfate were done in two different growing seasons (spring and autumn) in two different doses at three different times to control excessive increase in plant height. For this purpose, 400, 400+400, 400+400+400, 800, 800+800, 800+800+800 of paclobutrazol and 4000, 4000+4000, 4000+4000+4000, 8000, 8000+8000, 8000+8000+8000 ppm copper sulfate were applied to the leaves. In spring applications, all doses of paclobutrazol were effective in controlling seedling height while the copper sulfate did not influence the seedling height. In autumn applications, any effect was observed in applications except 800+800+800 ppm of paclobutrazol. The shortest seedlings were obtained from 800+800+800 ppm doses of paclobutrazol with 2.64 cm. According to the results in spring cucumber seedling growing, all doses of paclobutrazol were effective in controling height while in autumn applications, could not show sufficient effect because of high temperatures. According to the results of the study in order to control cucumber seedling height it was determined that paclobutrazol can be used effectively, copper sulfate did not possess the desired effect. Keywords: Paclobutrazol, copper sulfate, cucumber, growth retardant, seedling
growth control
III
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans tez konumun belirlenmesinde ve bu araştırmanın her
aşamasında yönlendirici katkıları ve değerli yardımları için Danışman Hocam Sayın
Prof. Dr. Nebahat SARI’ya sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmalarım esnasında yardımlarından dolayı Mersin Fide Ltd. Şti. sahipleri
Serdar ve Gürkan VETEM’e, Üretim Müdürü Mustafa ŞENGÜL’e ve Mersin Fide
personeline, Erdemli İlçe Tarım Müdürü Sayın Berdan TUN’a, Dr. İlknur
SOLMAZ’a, Ziraat Mühendisleri Onur ERGÜN, Kerim SÜYÜM ve Mehmet
AKYOL’a, Ziraat Teknikeri Zülfü KESKİN’e, Bölümümüz öğrencilerinden Ömer
ŞEN’e, Kuzenlerim Mustafa ATAMAN, Mikail ABAR ve Bengül ABAR’a
teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca çalışmamı finansal olarak destekleyen Çukurova Üniversitesi Bilimsel
Araştırma Projeleri Birimi (ZF2010YL50 No’lu Proje)’ne teşekkür ederim.
Bu süreçte evliliğimizin ilk haftasından serada ve laboratuvarda benimle
beraber çalışarak bana maddi ve manevi destek olan sevgili eşim Ziraat Mühendisi
Onur KARADENİZ ÇOPUR’a, sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Son olarak tüm hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen Annem Fatma ÇOPUR, Babam Ziya ÇOPUR, Ablam Süheyla ÇOPUR
ve Kardeşim Musa ÇOPUR’a sonsuz teşekkür ederim.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ ........................................................................................................................ I
ABSTRACT ........................................................................................................ II
TEŞEKKÜR ...................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER ............................................................................................ …..IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ...................................................................................... VI
ŞEKİLLER DİZİNİ ......................................................................................... VIII
1. GİRİŞ ............................................................................................................. 1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ............................................................................... 5
3. MATERYAL VE METOD ........................................................................... 11
3.1. Materyal ................................................................................................. 11
3.2. Metod .................................................................................................... 11
3.2.1. Arazi Çalışmaları ......................................................................... 11
3.2.2. Fide Döneminde Yapılan Ölçümler ............................................... 15
3.2.3. Dikimden Sonra Yetiştiricilik Serasında Yapılan Ölçümler ........... 16
3.2.4. Verilerin Değerlendirilmesi .......................................................... 16
3.2.5. Deneme Deseni ............................................................................. 17
4. BULGULAR VE TARTIŞMA ...................................................................... 19
4.1. Araştırma Bulguları ............................................................................... 19
4.1.1. İlkbahar Dönemi Sonuçları ........................................................... 19
4.1.2. Sonbahar Dönemi Sonuçları ......................................................... 32
4.1.3. İlkbahar ve Sonbahar Fide Ölçümlerinin Karşılaştırılması ............. 42
4.2. Tartışma ................................................................................................. 48
5. SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................. 51
KAYNAKLAR .................................................................................................. 53
ÖZGEÇMİŞ ...................................................................................................... 57
V
VI
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA
Çizelge 4.1. İlkbahar hıyar yetiştiriciliğinde paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının fide gelişimi üzerine etkileri ...................................... 20
Çizelge 4.2. Paclobutrazol ve CuSO4 uygulamalarının ilkbahar hıyar
yetiştiriciliğinde fide gövde ve kök yaş ve kuru ağırlıkları üzerine
etkileri ................................................................................................. 23
Çizelge 4.3. İlkbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (22 Nisan
2010 tarihi ölçümü) ............................................................................. 25
Çizelge 4.4. İlkbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (9 Mayıs
2010 tarihi ölçümü) ............................................................................. 27
Çizelge 4.5. İlkbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (23
Mayıs 2010 tarihi ölçümü) ................................................................... 29
Çizelge 4.6. İlkbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (6
Haziran 2010 tarihi ölçümü) ................................................................ 31
Çizelge 4.7. Sonbahar hıyar yetiştiriciliğinde paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının fide gelişimi üzerine etkileri ...................................... 33
Çizelge 4.8. Paclobutrazol ve CuSO4 uygulamalarının sonbahar hıyar
yetiştiriciliğinde fide gövde ve kök yaş ve kuru ağırlıkları üzerine
etkileri ................................................................................................. 36
Çizelge 4.9. Sonbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (26 Eylül
2010 tarihi ölçümü) ............................................................................. 38
Çizelge 4.10. Sonbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (9 Ekim
2010 tarihi ölçümü) ............................................................................. 39
VII
Çizelge 4.11. Sonbahar hıyar yetiştiriciliğinde farklı paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının bazı bitki gelişim parametrelerine etkisi (23 Ekim
2010 tarihi ölçümü) ............................................................................. 41
VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 3.1. Fidelere bitki gelişim geciktiricilerin ilk uygulama zamanından,
uygulama şeklinden ve uygulama yapılmış bir fideden görünümler ...... 12
Şekil 3.2. Denemenin yapıldığı seradan genel görünümler ................................... 14
Şekil 3.3. Deneme serasında yapılan ölçümlerden görünümler ............................. 17
Şekil 4.1. İlkbahar döneminde uygulama yapılan fidelerden genel bir görüntü ..... 22
Şekil 4.2. Sonbahar döneminde uygulama yapılan fidelerden genel bir görüntü .... 34
Şekil 4.3. İlkbahar ve sonbahar döneminde kotiledon uzunluklarının
karşılaştırılması .................................................................................... 42
Şekil 4.4. İlkbahar ve sonbahar döneminde kotiledon genişliklerinin
karşılaştırılması ................................................................................... 42
Şekil 4.5. İlkbahar ve sonbahar döneminde hipokotil uzunluklarının
karşılaştırılması .................................................................................... 43
Şekil 4.6. İlkbahar ve sonbahar döneminde bitki boyu uzunluklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 43
Şekil 4.7. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak sap uzunluklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 44
Şekil 4.8. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak uzunluklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 44
Şekil 4.9. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak genişliklerinin
karşılaştırılması ................................................................................... 45
Şekil 4.10. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök uzunluklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 45
Şekil 4.11. İlkbahar ve sonbahar döneminde fide yaş ağırlıklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 46
Şekil 4.12. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök yaş ağırlıklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 46
Şekil 4.13. İlkbahar ve sonbahar döneminde fide kuru ağırlıklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 47
Şekil 4.14. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök kuru ağırlıklarının
karşılaştırılması ................................................................................... 47
IX
1. GİRİŞ Hakan ÇOPUR
1
1. GİRİŞ
Örtüaltı tarımı, bitkilerin mevsimleri dışına kaydırılarak ya da mevsimleri
dışında yetiştirilmesine olanak sağlayan bir yetiştiricilik şeklidir. Farklı
uygulamaları olan örtüaltı tarımı, Ülkemizde alçak plastik tüneller ve seralardaki
üretimi kapsamaktadır. Alçak plastik tüneller ya da toprak yüzeyini örten plastik
örtüler altında yapılan yetiştiriciliklerde erkencilik sağlanması amaçlanmaktadır.
Seralarda ise yetiştiricilik; iklim koşullarına bağımlı olarak ve genellikle sadece
dondan koruma yapılarak, ya da son yıllarda yüksek teknolojinin kullanıldığı
seralarda olduğu gibi iklim kontrolü sağlanarak (sıcaklık, nem, ışıklandırma, CO2
gübrelemesi) yapılmaktadır (Tüzel ve ark., 2010).
Ticari olarak örtüaltı yetiştiriciliği 20. yüzyılın başlarında kuzey Avrupa
ülkelerinde başlamış, ancak İkinci Dünya savaşından sonra gelişim göstermiştir.
Ülkemizde ise seracılık 1960’lı yıllardan itibaren yayılmaya başlamıştır.
Seracılığımızdaki en önemli aşamalar, tarımda plastiğin kullanılmaya başlaması
(1960’lı yıllar), ısıtma maliyetlerinin yükselmesine neden olan petrol fiyatlarındaki
yükselmeler (1970’li yıllar), sera örtü materyallerindeki gelişmeler (1980’li yıllar),
sera yatırımlarına ve serada yetiştiriciliğe uygulanan % 25’lik kaynak kullanımı ve
destekleme fonu teşviki (1990-1995), yüksek teknolojinin kullanıldığı modern
seraların ve topraksız tarımın girişi (1990’lı yıllar) ve sürdürülebilir üretim
tekniklerinin ve danışmanlı/sertifikalı üretimin yaygınlaşmaya başlaması (2000’li
yıllar) olarak sayılabilir. Türkiye, örtüaltı yetiştiriciliği bakımından içinde
bulunduğu Akdeniz iklim kuşağı ülkeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Toplam
örtüaltı alanının 350.000 ha’dan fazla olduğu Akdeniz Havzasında Türkiye, alçak
plastik tünel alanları bakımından Mısır’dan sonra ikinci, sera alanları bakımından ise
İspanya ve İtalya’dan sonra üçüncü sırada yer almaktadır (Tüzel ve ark., 2010).
1.1. Türkiye’de Örtüaltı Yetiştiriciliği
Toplam örtüaltı alanımız 2008 yılı itibariyle 54 215.8 ha’a ulaşmıştır. Bu
alanın % 33.4’ü (18 126.5 ha) alçak plastik tünel, geriye kalanı ise yüksek tünel (6
1. GİRİŞ Hakan ÇOPUR
2
696.0 ha), cam (8 225.3 ha) ve plastik (21 168.0 ha) sera alanlarından oluşmaktadır.
Toplam örtüaltı alanı son on yıl içerisinde 1.27 kat artmıştır. Örtüaltı yetiştiriciliği,
özellikle iklimin uygun olduğu sahil kuşağımızda gelişmiştir. Nitekim 2008 yılı
itibarıyla, seralarımızın % 64.6’sı ve toplam örtüaltı alanlarımızın % 86.9’u
Akdeniz bölgesinde yer almaktadır. Ege bölgesinde 2004’den sonra PE seralarda
artış olmuştur ve bu bölgede jeotermal enerji kaynaklarının varlığı sera alanlarının
değişiminde rol oynamaktadır. Marmara bölgesinde ise yüksek tünel alanlarının son
yıllardaki artışı dikkat çekicidir. 1980’li yılların sonuna doğru diğer bölgelerimizde
de seracılık faaliyetleri başlamıştır ve günümüzde giderek artan bir eğilim
göstermektedir (Tüzel ve ark., 2010).
Ülkemiz örtü altı yetiştiriciliğinin % 48’i Adana ve Mersin bölgesinde
bulunmaktadır. Bu da bölgemizde fidecilik çalışmalarının daha da artacağı anlamına
gelmektedir. Çünkü fidecilik sektörü genel olarak birinci derecede örtüaltı
yetiştiriciliği yapan çiftçilere, daha sonra açık tarla sebzeciliğine hizmet etmektedir.
1.2. Yetiştiriciliği Yapılan Türler
Sera alanlarının yetiştirilen türlere göre dağılımı incelendiğinde, toplam
alanın % 96’sında sebze türlerinin, % 3’ünde kesme çiçek ve iç mekan bitkileri ve %
1’inde meyve türlerinin yetiştiriciliğinin yapıldığı görülmektedir. 2008 yılı itibarıyla
sebze seralarının % 61.2’sinde domates, % 23.4’ünde hıyar, % 8.4’ünde biber, %
3.5’inde patlıcan yetiştirilirken, geriye kalan % 3.5’luk dilimde ise kabak, kavun,
fasulye ve marul-salatalar yer almaktadır. Yüksek ve alçak tünelleri de kapsayan
örtü altında üretimi yapılan sebze türleri içinde % 48.5’lik üretim payı ile domates
ilk sırayı almakta; bunu hıyar (% 18.6), karpuz (% 14.6), biber (% 6.7), patlıcan (%
3.7) izlemektedir. Fasulye, marul, kavun, kabak, çilek ve diğer sebze türlerinin
üretimdeki payları ise % 8’dir (Tüzel ve ark., 2010).
Hıyar üretimi 1.678.770 ton ile Türkiye toplam sebze üretimi içerisinde %
7’lik bir paya sahiptir. Türkiye, hıyar üretimi bakımından dünyada ikinci sırada yer
almaktadır (FAO, 2008). Ülkemizde hıyar üretimi son yıllarda artan örtü altında
1. GİRİŞ Hakan ÇOPUR
3
yapılan yetiştiricilik ile kış ayları da dahil olmak üzere bütün yıl boyunca
yapılabilmektedir.
1.3. Türkiye’de Fideciliğin Durumu
Türkiye’de 1994 yılında Antalya’da 10 dekarlık bir üretim alanında kurulan
ilk modern fide üretim tesisinden sonra, hazır fide üretimi, üretici talebinin artması
sonucu hızlı bir gelişme göstermiş olup, günümüzde fide firmaları sera ve açık tarla
yetiştiriciliğine yönelik sebze fidesi üretiminin yanısıra süs bitkileri ile tıbbi ve
aromatik bitkilerin fidesini de üretmektedirler. Ayrıca 1998 yılından itibaren aşılı
sebze fidesi üretimine de başlanmıştır. 2000’de 12 olan (Sevgican ve ark., 2000) fide
üretim tesisi sayısı, 2004 yılında 30’a ulaşmıştır. 2009 yılı itibariyle fide üretim
belgesi alan işletme sayısı 79’a, üretim alanı 110 hektara ulaşmıştır. Bu rakam
büyümenin devam edeceğinin göstergesidir. Bu anlamda Ülkemizde fide işletmeleri
yaklaşık 160 milyon dolarlık bir fiziki yatırıma sahiptir. Hazır fide işletmelerinin
yaklaşık olarak % 65’i Antalya ilinde bulunmaktadır. Bursa (% 13.6), Mersin (% 8)
ve İzmir (% 8) ile birlikte bu faaliyet Muğla, Adana, Denizli’de de yayılmıştır
(Tüzel ve ark., 2010).
Ülkemizde hızla artan örtü altı yetiştiriciliğinin yanısıra gelişmekte olan
fidecilik sektörü son yıllarda büyük bir hızla artmıştır. Bu hızlanmanın sebebi
kullanılan tohumların hibrit ve çok pahalı olması, üreticilerin üretime başlamada
daha kaliteli üretim materyali kullanmak istemeleri ve sera hazırlığı sırasında aynı
anda fide üretimine vakit ayıramamaları şeklinde sıralanabilir.
Fidecilik sektöründe firmaların artmasıyla, fide kalitesinin artması ve
fiyatların düşürülmesi ön plana çıkmaktadır. Fide kalitesi olarak; bitki boyu, yaprak
sayısı, boğum arası uzunluğu, gövde kalınlığı, kök miktarı vb. parametrelerin
sağlanabilmesi için yeni üretim teknikleri ve uygulamalar fidecilik sektöründe
kullanılmaya başlanmıştır. Kullanılan bu teknikler ve uygulamalar bazen olumsuz
sonuçlar doğurabilmektedir. Bu uygulamaların bazılarından en çok zararı hızlı bir
gelişim göstermekte olan hıyar bitkileri görmektedir. Bilindiği üzere hıyar fideleri
uygun koşullarda çok hızlı büyüme ve gelişme eğilimi gösterdiğinden, fide
1. GİRİŞ Hakan ÇOPUR
4
üretiminde kaliteli fide eldesi için büyümenin baskı altına alınması gerekmektedir.
Bunun için bazı kimyasallar uygulandığı bilinmektedir. Bu kimyasalların etkileri,
kısa sürede bitki bünyesinden atılamadığından, bu baskı sera ya da tarla şartlarında
da devam etmekte ve üreticiler için erkenci ve toplam verimde kayıp, meyve
kalitesinde düşüş, bitki yeşil aksam oluşturmada aşırı derecede yavaşlama olarak
kendini göstermektedir.
Bu çalışma ile hıyar fide üretiminde kullanılan bitki gelişim geciktiricilerden
paclobutrazol ve bakır sülfatın, fide kalitesi ve yetiştirme serasındaki bitki gelişimi
üzerine etkileri ortaya konulmuştur. Fide ve yetiştirme serasında ölçümler yapılarak
iklimsel verilerle birlikte gözlem sonuçları desteklenmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
5
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Panelo ve ark. (1992), sınırsız büyüme gösteren ‘Carmelo F1’ domates
çeşidine cycocel (CCC) ve N,N-dimethyl-piperidinium chloride (DPC)’i 2500, 5000
ve 10000 mg.l-1 konsantrasyonlarında, bitkilerin 2, 3, 4, 5 ve 6 yaprak oluşturma
evresinde topraktan uyguladıktan sonra vegetatif büyüme ve generatif gelişme
parametrelerindeki değişimleri kaydetmişlerdir. Her iki kimyasal madde de boğum
arası uzunluklarını azaltarak bitkilerde geçici de olsa boy kontrolünü sağlamıştır. Bu
kimyasal maddeler ayrıca bitkileri stres koşullarına karşı daha toleranslı duruma
getirmiştir.
Uğur ve Eser (2000), alçak plastik tünelde veya açıkta viyoller içerisinde
yetiştirilen şaşırtma büyüklüğüne gelmiş domates fidelerinde aşırı büyümeyi kontrol
altına almak amacıyla fidelere bakır oksiklorid, CCC, paclobutrazol ve etephon
uygulamışlardır. Alçak plastik tünel ortamında bakır oksiklorid etkili olmazken,
diğer kimyasallar fide boylarında % 32 ile % 49 oranında bir azalmaya neden
olmuştur. Açıkta yetiştirilen fidelerde ise denemede yer alan tüm kimyasal maddeler
boy kontrolünde (% 44 - 69) etkili olmuştur.
Pasian ve Bennett (2001), fide boyunu kontrol altına almak amacıyla domates
tohumlarını 0, 500 ve 1000 mg.l-1 paclobutrazol içeren çözeltiler’e 6, 16 ve 24 saat
süre ile tuttuktan sonra ekim yaparak sonuçlarını incelemişlerdir. Araştırıcılar,
paclobutrazol ile muamele edilen tohumların daha az çimlenme gösterdiğini
bulmuşlar ve bunun nedenini de tohumların etrafında yoğunlaşan paclobutrazola
bağlamışlardır. Araştırıcılar fidelerin hayatta kalma oranının paclobutrazol tarafından
etkilenmediğini ve 1000 mg.l-1 paclobutrazol konsantrasyonunun (24 saat) büyüme
kontrolünde en iyi sonucu verdiğini (% 40 sınırlama) ortaya çıkarmışlardır.
Uslu ve Özgür (2002), fidelerde aşırı boylanmanın kontrolü amacıyla hıyar
tohumlarını 12 ve 24 saat süre ile paclobutrazol ve uniconazole (250 ve 500 mg.l-1)
çözeltilerine batırmışlardır. Deneme sonunda 250 ve 500 mg.l-1 paclobutrazol bitki
boyunu sırasıyla % 58.71 ile % 62.52, 250 mg.l-1 uniconazole ise % 67.45 - 67.58
oranlarında azaltmıştır. Uniconazole'ün 500 mg.l-1'lik uygulaması çimlenmeyi
tamamen engellemiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
6
Patil ve ark (2003), hıyar birtkilerinde fitokrom B ve giberellik asidin
boylanma üzerine etkisini ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Fitokrom B eksikliği
gösteren yabani bir hıyar tipi ile normal bir gelişim gösteren hıyar çeşidi, değişen
gündüz ve gece sıcaklıklarında gün sonunda kızıl ötesi ışık uygulamasına tabii
tutulmuştur. Kızıl ötesi ışın uygulaması olmaksızın gece sıcaklığının gündüz
sıcaklığından fazla olması, hipokotil ve boğum arası uzunluğunu azaltmıştır. Kızıl
ötesi ışın uygulaması ile hipokotildeki bu kısalma etkisi azaltılabilmiştir. Sıcaklık
farkından dolayı ortaya çıkan etki GA4 uygulaması ile azaltılabilmiş, paclobutrazol
ve Pro-Ca (Prohexadione-Calcium) uygulaması ile de GA4’ün etkisi ortadan
kaldırılmıştır.
Alvarez Leon (2004), Mungo fasulyesinin çiçeklenme zamanını kontrol
etmek için fideleri paclobutrazol (100, 250 ve 500 mg.l-1), uniconazole (10, 50 ve
100 mg.l-1), giberellik asit (100, 250 ve 500 mg.l-1) ve ethephon (100, 250 ve 500
mg.l-1) ile muamele etmiştir. Paclobutrazolün bütün konsantrasyonları ile ethephonun
100 ve 500 mg.l-1 dozları boğum arası uzunluğunda ve bitki boyunda azalmalara
sebep olmuştur. Uniconazolenin en yüksek dozu boğum arası ve bitki boyunu
uzatmıştır. Giberellik asidin tüm konsantrasyonları bakla oluşumunu % 32
artırmıştır.
Zengin ve Munzuroğlu (2004), klor tuzu halinde uygulanan bakır ve kurşunun
fasulye fidelerinin kök, gövde ve yaprak büyümesi üzerindeki etkilerini araştırmıştır.
Her iki ağır metalin de fidelerin kök, gövde ve yaprak büyümesini önemli oranda
engellediği tespit edilmiştir. Ağır metal tuzunun konsantrasyonundaki artış ile kök,
gövde ve yaprak büyümesinin azalma oranı arasında bir paralellik görülmüştür.
Fidelerin ağır metale maruz kalma süresinin uzaması kök, gövde ve yaprak
büyümesindeki azalmanın daha fazla olmasına yol açmıştır. Kök büyümesinin
kurşun ve bakır stresine daha duyarlı olduğu, bunu gövde ve yaprak büyümesinin
takip ettiği belirlenmiştir.
Hilgers ve ark. (2005), bitki büyüme düzenleyicilerinden ancymidol,
dikegulac sodium, paclobutrazol, CCC ve CCC/daminozide karışımının farklı
dozlarda ebegümeci bitkisinde büyüme ve dallanmaya etkisini araştırmışlardır. CCC
ve CCC/daminozide karışımının tüm konsantrasyonları bitkilerin daha kısa boylu
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
7
olmasına ve daha fazla kol oluşturmasına neden olmuştur. Paclobutrazol iki defa
uygulandığında ve sadece boy kontrolünde etkili olmuş, ancymidol ve dikegulac
sodium ise herhangi bir etkide bulunmamıştır.
Brigard ve ark. (2006), paclobutrazolün domates bitki büyümesine ve
gelişmesine etkilerini ortaya çıkarmak amacıyla, domates tohumlarını 0, 250, 500,
750 ve 1000 mg.l-1 paclobutrazol içeren suda 1 saatten 12 saate kadar değişen
sürelerle bekletmişlerdir. Araştırıcılar yeterli büyüme kontrolünün sadece 250 mg.l-1
paclobutrazol ile elde edildiğini, suda bekletme zamanının fide büyümesi üzerine
etkili olmadığını bulmuşlardır. İkinci denemede tohumlar sadece bir saat suda
bekletilmiş ve sonuçta 100 mg.l-1 üzerindeki konsantrasyonlarının bitki büyümesine
ve hipokotil gelişmesine önemli bir etkide bulunmadığı saptanmıştır.
Fernandez ve ark. (2006), Phillyrea angustifolia bitkisine bitki boyunu
kontrol etmek amacıyla 30 ve 40 mg.l-1 dozlarında paclobutrazol uygulamışlardır.
Uygulamadan bir ay sonra yapılan ölçümlerde bitki boyunda ve gövde çapında
azalma olduğu saptanmıştır. Paclobutrazolun ayrıca bitki yaş ağırlığında, yaprak
alanında ve stoma yoğunluğunda azalmaya neden olduğu belirlenmiştir.
Thakur ve ark. (2006), su kültüründe (hydroponik) yetiştirilen zambak
bitkilerinde büyüme geciktirici olarak kullanılan paclobutrazol veya ancymidolun
etkilerini araştırmışlardır. Büyüme geciktiricileri ile muamele edilen bitkilerde
yapraktaki klorofil ile epikütikular mum miktarında, bitki kuru ağırlığında ve
soğanların nişasta içeriklerinde önemli miktarda artış saptanmıştır. Fakat toplam
yaprak alanı ve yaş ağırlıktaki artış çok az olmuştur. Bu sonuçlar bitkinin dış
ortamda hayatta kalma yeteneğini artırmıştır.
Terzi ve ark. (2006), çimlenme öncesi uygulanan juglonun (ceviz ağaçlarının
yaprak ve köklerinden çevreye salıverilen toksik karakterli madde) fizyolojik ve
anatomik parametrelerle ilgili olarak hıyar (Cucumis sativus cv. Beith Alpha)'ın fide
büyümesi üzerine etkilerini araştırmışlardır. Büyüme parametreleri (fide büyümesi,
taze ve kuru ağırlık) 1mM juglon tarafından azaltılmıştır. Aynı zamanda juglon
anatomik yapılardan gövdenin trake ve demet çapı ile kotiledonlardaki stoma sayısını
ve stoma uzunluğunu azaltmıştır. Buna karşılık kotiledon mezofilinde kalınlaşmalar
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
8
belirlenmiştir. Ayrıca juglon, protein ve klorofil miktarı ile katekolaz ve tirozinaz
enzim aktivitelerinde azalmaya sebep olmuştur.
Ergun (2007), hıyar fidelerinde boylanmanın kontrolü amacıyla topraktan ve
yapraktan farklı konsantrasyonlarda uygulanan Pro-Ca’nın (Prohexadione-Calcium)
fide kalitesi ve bitkilerin daha sonraki gelişmeleri üzerine etkilerini araştırmıştır. Bu
amaçla bitkilere topraktan 2.5, 5 ve 10 mg.l-1 ve yapraktan 25, 50 ve 100 mg.l-1 Pro-
Ca uygulamıştır. Pro-Ca’nın hem topraktan hem de yapraktan uygulaması fidelerde
boylanmanın kontrolünde etkili olmuştur. En kısa boylu fideler (6.73 cm) yapraktan
25 mg.l-1 Pro-Ca uygulamasından elde edilmiştir.
Ming-Li (2008), çim bitkisinin ısıya dayanımı ve paclobutrazolun
büyümedeki etkilerini araştırmak için bir çalışma yapmıştır. Paclobutrazol bitki
gelişimini geciktirmekle kalmamış, ayrıca köklerin artmasını ve kuvvetli gelişen
bodur bitkiler elde edilmesini sağlamıştır. Paclobutrazolun en uygun kullanım dozu
olarak 40, 60 ve 80 mg/m2 belirlenmiştir.
Zhao ve ark. (2009), lahana ve hıyar bitkisinde paclobutrazolun büyümeyi
geriletici etkisini belirlemek için analitik bir metot geliştirmişlerdir. Örnekler
asetonitril ile ekstrakte edilmiş ve florosil katı faz yöntemi ile iyice yıkanmıştır. GC-
NPD ile de büyüme geriletici etkisi belirlenmiştir. Lahana ve hıyar bitkisinde
paclobutrazolun geriletici etkisi lahanada % 88.4, hıyarda % 102 olmuştur.
Baninasab (2009), bitki büyüme inhibitörlerinden biri olan paclobutrazolun
karpuz fidelerine tohum ıslatma ve yapraktan püskürtme yöntemiyle uygulanarak (0,
25, 50 ve 75 mgl-1) soğuklara karşı toleranslarını araştırmıştır. 35 günlük fideler
günde 5 saat +4 oC’de 5 gün soğuğa maruz bırakılmıştır. Soğuklama sonunda kontrol
bitkilerine kıyasla paclobutrazol uygulamalarında yaprak klorofil içeriğinde artış
meydana gelmiştir. Paclobutrazolun tohumdan uygulanması yapraktan uygulamaya
göre daha çok etkili olmuştur. Soğuğa karşı en dayanıklı fideler tohumdan 50 ve 75
mg.l-1 paclobutrazol uygulamasında görülmüştür.
Orabi ve ark. (2010), Mısır Ulusal Araştırma Merkezinde yapmış oldukları
çalışmada seralarda hıyar bitkilerinde düşük sıcaklığın zararlı etkilerini gidermek için
salisilik asit (2.4 mM) ve paclobutrazol (25, 50 mg/l) kullanmışlardır. Çalışmada
salisilik asit ve paclobutrazolun etkilerinin ayrı ayrı bitki boyu, yaprak sayısı, yaprak
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
9
taze ve kuru ağırlığı, yaprak alanı, fotosentetik pigmentler, antioksidan enzim (CAT
(catalase), POX (peroxidase), APX (ascorbate) ve GR (guluthatione reductose)
aktiviteleri, lipid peroksidasyonu ve verime etkileri incelenmiş, sonuçlar, 25 mg/l
paclobutrazol uygulamasının düşük sıcaklık altındaki strese karşı antioksidan (CAT,
POX), karotenoid, klorofil a ve klorofil b içeriğinde artışa neden olduğunu
göstermiştir.
Wang ve Zhang (2010), tuz stresi altındaki turp fidelerinin gelişim ve
büyümesinde paclobutrazol etkisini belirlemek için % 0.8 NaCl altındaki tuz
konsantrasyonunda paclobutrazolun 600 mg/l, 400 mg/l ve 200 mg/l dozlarını
kullanmışlardır. Sırasıyla % 94.10, %93.45 ve % 91.03 bitki büyümesinde gerileme
olmuştur. Bu sonuçlar göstermiştir ki, tuz stresi altında bitkilerin büyümesinde
paclobutrazol kısmen etkili olmuştur.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Hakan ÇOPUR
10
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
11
3. MATERYAL ve METOD
Bu çalışma, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü’ne
ait laboratuar, araştırma ve uygulama serası ile Mersin Fide Üretim Seralarında
yürütülmüştür. Araştırmada iki farklı dönemde farklı konsantrasyonlarda uygulanan
paclobutrazol ve CuSO4’ün hıyar fide büyümesi ile sera koşullarında bitki büyümesi
üzerine etkileri araştırılmış, fide döneminde bitki gelişimi için en uygun bitki gelişim
geciktirici ve dozu belirlenmeye çalışılmıştır.
3.1. Materyal
Araştırmada bitkisel materyal olarak Antalya Tarım A.Ş.’ye ait Gordion F1
hıyar çeşidi kullanılmıştır. Bu çeşit ilkbahar, yaz ve güz sezonunda geniş bir
adaptasyona sahip olup, kısa sürede ve bol veriminden dolayı üreticiler tarafından
tercih edilmektedir. Bitki yapısı olarak orta güçlü bir yapıya sahip olup, 18-20 cm
meyve uzunluğuna sahip ve her koltuktan 2-3 meyve veren bir çeşittir.
Gelişme geciktirici olarak Paclobutrazol % 25 SC ve Bakır Sülfat; fidelerin
yetiştirilmesinde ise torf, vermikulit ve perlit karışımı kullanılmıştır. Paclobutrazol
bitki hücrelerinde giberellin sentezini engelleyerek bodurlaştırıcı etkisi olan bir
büyüme düzenleyicisidir.
3.2. Metod
3.2.1. Arazi Çalışmaları
Araştırma iki dönem olarak planlanmış olup, birinci dönemde Gordion F1
hıyar çeşidine ait tohumlar 08.03.2010 tarihinde 2:1:1 oranında karıştırılmış
torf:perlit:vermikulit ortamı içeren 128’li (43 cc) gözlere sahip viyollere ekilmiştir.
Her tekrarlama için 20’şer adet tohum ekimi yapılmış ve çimlenme odasına
konulmuştur. Bir gün çimlendirme odasında (24 oC) kalarak çimlenme işlemi
gerçekleşmiş kökçükler çimlendirme odasında viyollerden çıkartılarak kontrol
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
12
edilmiş, 2-3 mm olduğunda üretim serasındaki yerlerine aktarılmıştır. 09.03.2010
tarihinde fide üretim serasındaki yerlerine alınan viyollere ilk uygulama 13.03.2010
tarihinde hipokotil göründüğünde yapılmış olup, bunu takiben bir gün sonra
14.03.2010 tarihinde ikinci uygulamalar ve iki gün sonra 16.03.2010 tarihinde
üçüncü ve son uygulamalar yapılarak bitkilerin fide serasında dikim büyüklüğüne
gelmesi beklenmiştir. Bitki gelişim geciktiricilerin uygulama aşamalarında her doz
ve kimyasal için tek başına püskürtme şeklinde uygulama yapılmıştır (Şekil 3.1).
Fideler dikim büyüklüğüne 05.04.2010 tarihinde gelmiş olup, fide ölçümleri 12’şer
fidede bu tarihte yapılmıştır.
Şekil 3.1. Fidelere bitki gelişim geciktiricilerin birinci uygulama zamanından, uygulama şeklinden ve uygulama yapılmış bir fideden görünümler
Sonbahar dönem tohum ekimleri 28.08.2010 tarihinde yine aynı şekilde
128’lik (43 cc) gözlere sahip viyollere 2:1:1 oranında karıştırılmış
torf:perlit:vermikulit karışımına yapılmış olup, bir gün çimlendirme odasında (24 oC) kalarak çimlenme işlemi gerçekleşmiş kökçükler çimlendirme odasında
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
13
viyollerden çıkartılarak kontrol edilmiş, 2-3 mm olduğunda üretim serasındaki
yerlerine aktarılmıştır. 29.08.2010 tarihinde viyoller üretim serasındaki yerlerine
alınmıştır. Birinci uygulama hipokotil göründüğünde 31.08.2010 tarihinde, ikinci
uygulama 01.09.2010 tarihinde, üçüncü uygulama ise 03.09.2010 tarihinde
yapılmıştır. İkinci dönem fide dikimleri 12.09.2010 tarihinde yapılmış olup, aynı
gün fide ölçümleri 12’şer fidede gerçekleştirilmiştir. Bütün uygulamalar püskürtme
şeklinde yapılmıştır.
Araştırmada kullanılan gelişim geciktiriciler ve uygulama dozları aşağıda
sunulmuştur:
Dozlar ve uygulama zamanları (Paclobutrazol için)
1. Kontrol
2. Hipokotil göründüğünde 400 mg.l-1
3. Hipokotil göründüğünde 400 mg.l-1 + 1 gün sonra 400 mg.l-1
4. Hipokotil göründüğünde 400 mg.l-1 + 1 gün sonra 400 mg.l-1 + 2 gün
sonra 400 mg.l-1
5. Hipokotil göründüğünde 800 mg.l-1
6. Hipokotil göründüğünde 800 mg.l-1 + 1 gün sonra 800 mg.l-1
7. Hipokotil göründüğünde 800 mg.l-1 + 1 gün sonra 800 mg.l-1 + 2 gün
sonra 800 mg.l-1
Dozlar ve uygulama zamanları (Bakır sülfat için)
8. Hipokotil göründüğünde 4000 mg.l-1
9. Hipokotil göründüğünde 4000 mg.l-1 + 1 gün sonra 4000 mg.l-1
10. Hipokotil göründüğünde 4000 mg.l-1 + 1 gün sonra 4000 mg.l-1 + 2
gün sonra 4000 mg.l-1
11. Hipokotil göründüğünde 8000 mg.l-1
12. Hipokotil göründüğünde 8000 mg.l-1 + 1 gün sonra 8000 mg.l-1
13. Hipokotil göründüğünde 8000 mg.l-1 + 1 gün sonra 8000 mg.l-1 + 2
gün sonra 8000 mg.l-1
Araştırmada yukarıda bulunan uygulama dozları ve zamanları için başlarında
bulunan numaralandırma çizelgeler ve şekillerde kullanılmıştır.
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
14
Fide serasında bitkilerin sulama ve gübrelemeleri birinci dönemde NPK
içeriği 18:18:18 olan gübrelerle EC 1.8, pH 6 olacak şekilde yapılmıştır. İkinci
dönem gübrelemeleri ise NPK içeriği 18:9:27 olan gübrelerle yine EC 1.8, pH 6
olacak şekilde yapılmıştır.
Bitkiler dikim büyüklüğüne geldiğinde hipokotil, kotiledon, bitki boyu,
yaprak, bitki ve kök yaş ve kuru ağırlık ölçümleri yapılmıştır. Her uygulamadan 10
adet olacak şekilde (90 x 40) x 40 cm mesafelerle ilkbahar dönemi için 05.04.2010,
sonbahar dönemi için 12.09.2010 tarihinde seraya çift sıralı şekilde fide dikimleri
yapılmıştır (Şekil 3.3). Bitkiler, askıda tek gövdeli olarak yetiştirilmiş ve damla
sulama sistemi ile sulanmıştır. Budama, sulama, gübreleme, ilaçlama gibi tüm
bakım işlemleri düzenli olarak yapılmıştır. Şekil 3.2’de denemenin yapıldığı seradan
genel görünümler sunulmuştur.
Şekil 3.2. Denemenin yapıldığı seradan genel görünümler
Kökler yıkanarak bir kâğıt havlu üzerinde fazla suyun süzülmesi için
bekletilmiş ve daha sonra yaş ağırlıkları ölçülmüştür. Gövde ve kökler bu
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
15
ölçümlerden sonra kâğıt torbalara konulmuş ve etüvde 65 oC’de 48 saat
kurutulduktan sonra tartım yapılarak kuru ağırlıkları belirlenmiştir.
3.2.2. Fide Döneminde Yapılan Ölçümler
Her uygulama için 12’şer fidede aşağıda belirtilen ölçümler yapılmıştır.
Kotiledon Uzunluğu ve Genişliği (cm): Her uygulamadaki 12’şer adet fidede
dikim aşamasında cetvel ile ölçülmüştür.
Hipokotil Uzunluğu (cm): Dikim aşamasında kök boğazı ile kotiledon yaprakları
arasında kalan kısım cetvel ile ölçülmüştür.
Fide Boyu (cm): Viyollerden çıkarılan fidelerde toprak hizasından başlayarak cetvel
yardımıyla ana gövde boyları ölçülmüştür.
Boğum Sayısı (adet): Fidelerin ana gövde üzerinde bulunan tam açmış yaprakların
bağlı olduğu boğumların sayılması ile elde edilmiştir.
Yaprak Sapı Uzunluğu (cm): Fidelerde ilk gerçek yapraklarda yaprak saplarının
gövdeye bağlandıkları nokta ile yaprak arasında kalan kısmın cetvel ile ölçülmesi ile
elde edilmiştir.
Yaprak Uzunluğu (cm): Fidelerde ilk gerçek yaprakta yaprak sapının aya ile
birleştiği nokta ile ayanın en uç kısmı arasında kalan kısım cetvel yardımı ile
ölçülmüştür.
Yaprak Genişliği (cm): Fidelerde ilk gerçek yaprakta yaprağın en geniş kısmından
cetvel yardımıyla ölçülmüştür.
Fide Gövde Yaş Ağırlığı (g): Fidelerde gövdelerin yaş ağırlıkları hassas terazi ile
ölçülmüştür.
Fide Gövde Kuru Ağırlığı (g): Yaş ağırlığı saptanan fidelerin gövdelerinin kese
kâğıtlarına yerleştirilerek, sıcaklığı 65 oC’ye ayarlı etüvde sabit ağırlığa gelinceye
kadar bekletilmesi sonrasında terazide ölçülen kuru ağırlıklarıdır.
Kök Uzunluğu (cm): Toprak yüzeyinden kesilen köklerin yıkandıktan sonra
köklerinin cetvel yardımıyla ölçülmesi sonucu elde edilmiştir.
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
16
Kök Yaş Ağırlığı (g): Fide köklerinin yaş ağırlıkları hassas terazide (0.0001 g
hassasiyetinde) tartılarak belirlenmiştir.
Kök Kuru Ağırlığı (g): Yaş ağırlığı saptanan fide köklerinin, sıcaklığı 65 oC’ye
ayarlı etüvde sabit ağırlığa gelinceye kadar bekletilmesi sonrasında terazide ölçülen
kuru ağırlıklarıdır.
3.2.3. Dikim Sonrası Yapılan Ölçümler
Dikimden 15 gün sonra başlamak üzere aşağıda verilen bitki büyüme
parametreleri incelenmiştir. Bu ölçümler 15’er gün aralıklarla ilkbahar döneminde
4, sonbahar döneminde 3 kez yapılmıştır (Şekil 3.3).
Kök Boğazı Çapı (mm): Serada yetiştirilen bitkilerde, ana gövdede kotiledon
yaprakların hemen üstünden, her uygulamanın her tekrarlamasından 5’er adet
bitkide dijital kumpas ile ölçülmüştür.
Bitki Boyu (cm): Serada yetiştirilen bitkilerde her uygulamanın her
tekrarlamasından 5’er adet bitkide ana gövde uzunluğu, kotiledon yapraklardan
itibaren şeritmetre yardımı ile ölçülmüştür.
Boğum Sayısı (adet): Serada yetiştirilen bitkilerde her uygulamanın her
tekrarlamasından 5’er adet bitkide ana gövde üzerindeki boğum sayısı kotiledon
yapraklardan itibaren sayılarak tespit edilmiştir.
Yaprak Sapı Uzunluğu (cm): Serada yetiştirilen bitkilerde her uygulamanın her
tekrarlamasından 5’er adet bitkide büyüme ucundan itibaren 5. yaprakta cetvel ile
ölçülmüştür.
Yaprak Uzunluğu (cm): Serada yetiştirilen bitkilerde her uygulamanın her
tekrarlamasından 5’er adet bitkide büyüme ucundan itibaren 5. yaprakta, yaprak
sapının aya ile birleştiği nokta ile ayanın en uç kısmı arasında kalan kısım cetvel
yardımı ile ölçülmüştür.
Yaprak Genişliği (cm): Serada yetiştirilen bitkilerde her uygulamanın her
tekrarlamasından 5’er adet bitkide büyüme ucundan itibaren 5. yaprakta yaprağın en
geniş kısmından cetvel yardımıyla ölçülmüştür.
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
17
Şekil 3.3. Deneme serasında yapılan ölçümlerden görünümler
3.2.4. Verilerin Değerlendirilmesi
Uygulamalar sonucu elde edilen rakamsal değerler, Mikrosoft Excel paket
programına girilerek grafikler çizilmiş, ayrıca istatistiksel analizler Costat paket
programı ile varyans analizine tabii tutulmuştur. Ortalamaların karşılaştırılmasında
Tukey testinden yararlanılmıştır.
3.2.5. Deneme Deseni
Araştırma tesadüf blokları deneme desenine göre ve 3 tekrarlamalı olarak
kurulmuştur. Her tekrarlama için 30’ar adet tohum ekilmiştir. Uygulamalar yukarıda
verilen doz ve zamanlarda fidelikte yapılmıştır.
3. MATERYAL ve METOD Hakan ÇOPUR
18
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
19
4. BULGULAR ve TARTIŞMA
4.1. Araştırma Bulguları
4.1.1. İlkbahar Dönemi Sonuçları
Çizelge 4.1’de ilkbahar dönemi denemesinde paclobutrazol ve CuSO4
uygulamalarının fide büyümesi üzerine etkileri verilmiştir. Kotiledon uzunluğu
açısından uygulamaların etkisi % 1 seviyesinde önemli bulunmuştur. En uzun
kotiledonlar bakır sülfat uygulamaları ve kontrol uygulamalarında görülürken,
paclobutrazol uygulamaları, kotiledon uzunluğunu önemli düzeyde azaltmıştır. En
uzun kotiledonlar 4.05 cm ile CuSO4-8000+8000 mg/l uygulamasında tespit
edilmiştir. En kısa kotiledonlar ise 3.14 cm ile paclobutrazolun P-800 mg/l
uygulamasında bulunmuştur. Aynı çizelgede uygulamaların kotiledon genişliği
üzerine etkisi de % 1 seviyesinde önemli bulunmuştur. Yapılan ölçümlerde en geniş
kotiledon bakır sülfat uygulamaları ve kontrol uygulamalarında görülmüş, bu
bulgular kotiledon uzunluğu ile paralellik göstermiş ve paclobutrazol uygulamaları
kotiledon genişliğini önemli düzeyde azaltmıştır. En geniş kotiledon CuSO4-
8000+8000 mg/l uygulamasında tespit edilmiştir. En dar kotiledon ise
paclobutrazolun P-800 uygulamasında bulunmuştur. Hipokotil uzunluğu üzerine
uygulamaların etkisi de, kotiledon boyutlarında olduğu gibi, paclobutrazolun
baskılayıcı etkisini daha net bir şekilde ortaya koymuştur. Hipokotil uzunluğu
açısından uygulamaların etkisi Tukey testine göre % 1 seviyesinde önemli
bulunmuştur. Yapılan ölçümlerde en uzun hipokotil bakır sülfat ve kontrol
uygulamalarında görülmüş, paclobutrazol uygulamaları ise hipokotil uzunluğunu
önemli ölçüde azaltmıştır. En uzun hipokotil 6.81 cm ile bakır sülfat’ın 4000 mg/l
uygulamasında bulunmuştur. En kısa hipokotil 1.83 cm ile paclobutrazolun
800+800+800 mg/l uygulamasında görülmüştür. Paclobutrazol hipokotil uzunluğunu
kontrol uygulamasına göre % 339 oranında kısaltmıştır.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
20
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
21
İlkbahar yetiştiriciliğinde paclobutrazol ve bakır sülfat uygulamalarının fide
boyu üzerine etkisi de % 1 önem seviyesinde farklı bulunmuştur. En uzun fide boyu
bakır sülfat ve kontrol uygulamalarında ölçülmüş, en kısa boylu fideler ise
paclobutrazol uygulamalarında tespit edilmiştir. En uzun fide boyu 10.23 cm ile
CuSO4-4000 mg/l uygulamasında bulunurken, bunu 9.72 cm ile CuSO4-8000 mg/l
uygulaması takip etmiştir. En kısa boylu fideler 2.64 cm ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l uygulamasında görülmüştür. Paclobutrazol uygulamaları
fidelerde boy kontrolünde son derece önemli olurken, kontrol uygulamasına göre
fide boyunu % 324 oranında azaltmıştır.
İlkbahar ölçümlerinde uygulamaların etkisi yaprak sap uzunluğu açısından
değerlendirildiğinde Tukey testine göre %1 önem seviyesinde önemli bulunurken,
diğer ölçümlerde olduğu gibi bakır sülfat ve kontrol uygulamalarında en uzun
yaprak sapı uzunlukları tespit edilmiştir. En uzun yaprak sapı uzunluğu 7.35 cm ile
bakır sülfatın CuSO4-4000 uygulamasında bulunmuştur. En kısa yaprak sapı
uzunluğu ise diğer ölçümlerde olduğu gibi 3.07 cm ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l uygulamasında görülmüştür. Yaprak uzunluğu açısından
ilkbahar dönemi uygulamalarının etkisi yaprak sap uzunluğuna paralel olarak yine
bakır sülfat ve kontrol uygulamalarında görülmüştür. Daha önceki ölçümlerde
olduğu gibi yine en kısa yapraklar paclobutrazol uygulamalarında tespit edilmiştir.
En uzun yapraklar 5.82 cm ile kontrol uygulamasında tespit edilirken, en kısa
yapraklar 4.31 cm ile paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l uygulamasında
görülmüştür. Yaprak genişliği açısından da diğer ölçümlere paralel sonuçlar ortaya
çıkmıştır. Yaprak genişliği ölçümleri % 1 seviyesinde önemli bulunurken, en geniş
yapraklar 7.10 cm ile bakır sülfatın 4000+4000+4000 mg/l uygulamasında tespit
edilirken, bunu 6.93 cm ile bakır sülfat uygulamasının 4000 mg/l dozu takip
etmiştir. En dar yapraklar ise 5.14 cm ile paclobutrazolun P-400+400+400 mg/l
uygulamasında görülmüştür.
İlkbahar denemesinde fidelerde yapılan ölçümlerde boğum sayısı ve kök
uzunluğu açısından uygulamaların etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Tüm
fidelerde boğum sayısı 2 ve kök uzunluğu 9.30-11.30 cm arasında değişmiştir.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
22
Paclobutrazol ve bakır sülfat uygulamalarının fide yaş ve kuru ağırlıkları
üzerine etkileri Çizelge 4.2’de sunulmuştur. Çizelgeden de izlenebileceği gibi
uygulamalar hem yaş hem de kuru ağırlıklar üzerine önemli düzeyde etkide
bulunmuştur. Diğer ölçümlere benzer olarak en ağır fideler kontrol ve bakır sülfat
uygulamalarında, en hafif fideler ise belirgin bir şekilde paclobutrazol
uygulamalarında tespit edilmiştir. Fide yeşil aksam yaş ağırlığı bakımından en ağır
fide 3.09 g ile bakır sülfatın 4000 mg/l uygulamasında tespit edilirken, bitki yaş
ağırlığı bakımından en hafif fide 1.90 g ile P-800 mg/l uygulamasında tespit
edilmiştir. Paclobutrazol uygulamasının bu dozu fide yaş ağırlığını kontrol
uygulamalarına göre % 154 oranında azaltmıştır. Diğer bir ölçüm olan kök yaş
ağırlığı açısından uygulamaların etkisi Tukey testine göre % 1 seviyesinde önemli
bulunmuş, en ağır kökler 0.90 g ile paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l
uygulamasında, en hafif kökler ise 0.54 g ile bakır sülfatın 8000 mg/l
uygulamasında tespit edilmiştir. Kök yaş ağırlığı bakımından bakır sülfat,
paclobutrazol ve kontrol uygulamalarının etkisi arasında sonuç itibariyle belirgin bir
fark tespit edilememiştir. Yaş ağırlıklara paralel olarak fide yeşil aksam ve kök kuru
ağırlıkları da uygulamalardan önemli düzeyde etkilenmiştir. Şekil 4.1’de
uygulamaların ilkbahar döneminde fide gelişimine etkileri gösterilmiştir (Şekildeki
rakamlar çizelgedeki uygulama sırasını göstermektedir).
Şekil 4.1 İlkbahar döneminde uygulama yapılan fidelerden genel bir görüntü
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
23
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
24
İlkbahar döneminde sera ortamında yetiştirilen hıyarlarda 15’er gün
aralıklarla yapılan bitki ölçümleri sonuçları sırasıyla Çizelge 4.3-4.6’da verilmiştir.
İlk ölçüm tarihinde (22 Nisan 2010) ölçülen parametrelerden kök boğazı çapı, bitki
boyu ve boğum sayısı % 1 seviyesinde önemli bulunurken, yaprak ölçüm sonuçları
önemli bulunmamıştır. En kalın kök boğazı çapı 10.87 mm ile paclobutrazolun P-
800+800 mg/l uygulamasında tespit edilirken, en ince kök boğazı çapı CuSO4-4000
mg/l uygulamasında tespit edilmiştir. Paclobutrazolun dozlarındaki artış, genel
olarak kök boğazı çapını da arttırmıştır. Bakır sülfat uygulamalarının ise kök boğazı
çapına bir etkisi gözlenmemiştir. Bitki boyu ölçümleri değerlendirildiğinde; en uzun
boylu bitkiler bakır sülfat ve kontrol uygulamasında, en kısa boylu bitkiler ise
paclobutrazol uygulamasında tespit edilmiştir. En uzun boylu fide 39.97 cm ile
CuSO4-8000+8000 mg/l uygulamasında tespit edilirken, en kısa boylu bitkiler ise
23.67 cm ile P–800+800+800 mg/l uygulamasında belirlenmiştir. Paclobutrazolun
baskılayıcı etkisinin bu ölçümde de devam ettiği açık bir şekilde görülürken, P–
800+800+800 mg/l dozu kontrole göre boylanmayı % 38 azaltmıştır (Çizelge 4.3).
Boğum sayısı ölçümlerinde en çok boğum sayısı 9.40 adet ile bakır sülfatın
CuSO4-4000+ 4000+4000 mg/l uygulamasında bulunurken, en az boğum sayısı ise
7.80 adet ile paclobutrazolun P–800+800+800 mg/l uygulamasında sayılmıştır.
Paclobutrazolun bu dozu dışında kalan diğer dozların boğum sayısı üzerine çok
belirgin bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir (Çizelge 4.4).
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
25
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
26
İlkbahar döneminde serada yetiştirilen bitkilerde yapılan ikinci ölçüm
sonuçları Çizelge 4.4’de verilmiştir. Sera ortamında yetiştirilen hıyarlarda yapılan
kök boğazı çapı ölçümleri % 5 önem seviyesinde önemli bulunmuş olup, en kalın
kök boğazı çapı paclobutrazol uygulamalarında ortaya çıkmıştır. En ince kök boğazı
çapı da kontrol ve bakır sülfat uygulamalarında meydana gelmiştir. En kalın kök
boğazı çapı 12.31 mm ile paclobutrazolun P-800+800 mg/l uygulamasında tespit
edilirken, bunu 12.20 cm ile paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l uygulaması takip
etmiştir. Paclobutrazolun diğer dozlarının bu ölçümde kök boğazı çapı üzerine
önemli bir etkisi tespit edilemezken, en ince kök boğazı çapı 9.99 mm ile bakır
sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulamasında tespit edilmiştir. Paclobutrazolun bu
uygulaması kök boğazını kontrol uygulamasına göre % 19 arttırmıştır. Bitki boyu
ölçümlerinde en uzun boylu bitki 138.96 cm ile bakır sülfatın 8000 mg/l
uygulamasında tespit edilirken, en kısa boylu bitkiler ise 117.99 cm ile
paclobutrazolun P–800+800+800 mg/l uygulamasında belirlenmiştir.
Paclobutrazolun diğer dozları bu ölçümde bitki boyu üzerinde baskılayıcı etkisini
kaybetmiştir. Boğum sayısı üzerine yapılan ölçümlerde ise boğum sayısı en düşük
paclobutrazolda çıksa da, paclobutrazolun P–800+800+800 mg/l uygulaması dışında
kalan uygulamaların hepsi kontrol uygulamasına yakın sonuçlar gösterdiğinden çok
önemli bulunmamışlardır. En fazla boğum sayısı 23.67 adet ile bakır sülfatın 8000+
8000 mg/l uygulamasında bulunurken, en az boğum sayısı ise 18.47 adet ile
paclobutrazolun P–800+800+800 mg/l uygulamasında belirlenmiştir. Yaprak eni
sonuçları da % 1 seviyesinde önemli bulunmuş, en geniş yapraklar 16.88 cm ile
paclobutrazolun P–800+800+800 mg/l uygulamasında tespit edilmiş, en küçük
yapraklar 13.96 cm ile bakır sülfatın CuSO4-4000 mg/l dozunun uygulandığı
bitkilerde belirlenmiştir. Yaprak uzunluğu ölçümleri değerlendirildiğinde, yaprak
genişliği ölçümünde belirlenen sonuçlarla paralellik gösterdiği izlenebilmektedir.
İkinci ölçüm tarihinde yapılan yaprak sapı uzunluğu ölçümleri ise istatistiksel olarak
önemsiz bulunmuştur (Çizelge 4.4).
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
27
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
28
Bitki yetiştirme serasında yapılan üçüncü ölçüm sonuçları Çizelge 4.5.’de
gösterilmiştir. Yapılan kök boğazı çapı ölçümleri Tukey testine göre % 5 önem
seviyesinde önemli olmuş, en kalın kök boğazı 11.99 mm ile paclobutrazolun P-800-
800 mg/l uygulamasında bulunmuştur. En küçük kök boğazı çapı 10.34 mm ile bakır
sülfatın CuSO4-4000 mg/l uygulamasında tespit edilmiştir. Kök boğazı çapı üzerine
paclobutrazolun arttırıcı etkisi bu ölçümde de devam etmiştir. Bir başka bitki gelişim
parametresi olan boğum sayısı ölçümü % 5 önem seviyesinde önemli bulunurken, en
çok boğum 30.00 boğum ile bakır sülfatın 8000+8000 mg/l uygulamasında
bulunurken, en az boğum sayısı ise 25.13 boğum ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l uygulamasında kaydedilmiştir. Bu iki uygulama dışında kalan
diğer uygulamaların kontrol uygulaması ile aynı önem seviyesinde harf alarak
belirgin bir etkiye sahip olmadıkları belirlenmiştir. İlkbahar döneminde serada
yapılan üçüncü ölçümde bitki boyu, yaprak sapı uzunluğu, yaprak uzunluğu ve
yaprak genişliği ölçümleri istatistiksel anlamda önemli bulunmamıştır (Çizelge 4.5).
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
29
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
30
Çizelge 4.6’da ilkbahar sera hıyar yetiştiriciliğinde paclobutrazol ve bakır
sülfat uygulamalarının bitki büyümesine etkileri için yapılan 4. ölçüm sonuçları
sunulmuştur. Bu ölçüm tarihinde en kalın kök boğazı çapı 11.43 mm ve 11.39 mm
ile paclobutrazolun P- 400+400+400 mg/l ile P-400 mg/l uygulamasında tespit
edilirken, en küçük kök boğazı çapı 9.81 mm ile bakır sülfatın CuSO4-4000 mg/l
uygulamalarında belirlenmiştir. Bu ölçüm tarihinde uygulamaların bitki boyu ve
boğum sayısı üzerine etkileri önemsiz bulunmuştur. Uygulamalar; yaprak sapı
uzunluğu, yaprak genişliği ve yaprak uzunluğu üzerine de önemli etkiler yapmıştır.
Yaprak sapı uzunluğu önemli bulunmuş, en uzun saplı yapraklar 14.99 cm ile
paclobutrazolun P-800+800 mg/l uygulamasında, en kısa saplı yapraklar ise 11.45
cm ile bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l uygulamasında tespit edilmiştir.
Yaprak genişliği de % 5 önem seviyesinde önemli bulunmuş olup, en geniş
yapraklar 15.43 cm ile paclobutrazolun P-800+800 mg/l uygulamasında, en dar
yapraklar ise bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l uygulamasında
bulunmuştur. Yaprak uzunluğu açısından en uzun yapraklı bitkiler 13.48 cm ile
paclobutrazolun P-800+800 mg/l uygulamasında, en kısa yapraklı bitkiler ise 11.17
cm ile bakır sülfatın CuSO4-4000+4000 mg/l uygulamasında kaydedilmiştir
(Çizelge 4.6).
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
31
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
32
4.1.2. Sonbahar Dönemi Sonuçları
Farklı paclobutrazol ve bakır sülfat uygulamalarının fideleri ve bitkileri
durdurucu etkisini belirlemek üzere yapılan bu araştırmanın sonbahar dönemi
sonuçları fide ölçüm ve gözlemleri için Çizelge 4.7 ve 4.8, sera ölçüm ve gözlemleri
için ise Çizelge 4.9-4.11’de verilmiştir.
Dikim aşamasına gelen fidelerde yapılan ölçümlerde kotiledon uzunluğu
açısından uygulamaların etkisi % 1 seviyesinde önemli bulunmuştur. En uzun
kotiledonlar 4.78 cm ile paclobutrazol P-400 mg/l uygulamasında, en kısa
kotiledonlar ise 4.28 cm ile bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l
uygulamasında bulunmuş, bunu da 4.31 cm ile paclobutrazolun P-800+800+800
mg/l uygulaması takip etmiştir. Uygulamalar sıcak hava döneminde yapıldığından
dolayı paclobutrazolun burada uygulanan birçok dozu bu yetiştirme döneminde bitki
gelişim kontrolünde genel olarak yetersiz kalmıştır. Uygulamaların geneli kontrol
uygulaması ile yakın değerde sonuç vermiştir. Kotilodon genişliği ölçümleri
kotiledon uzunluğu ölçümleri ile benzerlik göstermiş olup, istatistiksel olarak önemli
bulunmuştur. En geniş kotiledon 2.31 cm ile paclobutrazol P-400 mg/l
uygulamasında bulunurken, en dar kotiledon 2.07 cm ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l ve bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l
uygulamalarında tespit edilmiştir. Bakır sülfatın bu dozunun sonbahar döneminde
bitkide toksisiteye neden olduğu tahmin edilmektedir. Paclobutrazolun düşük
dozlarda uygulamaları kotiledon genişliği üzerine bu dönemde herhangi bir etki
oluşturmamıştır. Bakır sülfatın diğer dozları da kontrol uygulamasında olduğu gibi
herhangi bir etki gösterememiştir. Hipokotil uzunluğu bakımından uygulamaların
etkisi önemli bulunmuştur. En uzun hipokotil 8.25 cm ile bakır sülfatın 4000+4000
mg/l uygulamasında, en kısa hipokotil uzunluğu ise 5.11 cm ile paclobutrazolun
800+800+800 mg/l uygulamasında tespit edilmiş, bunu 5.97 cm ile bakır sülfatın
8000+8000+8000 mg/l uygulaması takip etmiştir. Düşük paclobutrazol dozları bakır
sülfata göre hipokotilde bir kısalmaya sebep olsa da çok net bir fark sağlamamıştır.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
33
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
34
Şekil 4.2.’de uygulamaların sonbahar döneminde fide gelişimine etkileri
gösterilmiştir (Şekildeki rakamlar çizelgedeki uygulama sırasını göstermektedir).
Şekil 4.2. Sonbahar döneminde uygulama yapılan fidelerden genel bir görüntü
Fide boyu açısından da uygulamaların etkisi önemli bulunmuştur. En uzun
boylu fide 9.53 cm ile bakır sülfatın 4000+4000 mg/l uygulamasında tespit edilirken,
bunu 9.16 cm ile bakır sülfatın 8000 mg/l uygulaması takip etmiştir. En kısa boylu
fideler ise 6.80 cm ile CuSO4-8000+8000+8000 mg/l uygulamasında tespit
edilmiştir. Paclobutrazolun P-800+800+800 dozu da eşit önem seviyesinde
boylanmanın gecikmesine etkili olmuştur. Düşük dozlardaki paclobutrazol ve bakır
uygulamaları fide boylanmasını geciktirmede herhangi bir etki gösterememiştir. Aynı
çizelgede görülen yaprak sap uzunluğu ölçümleri de önemli bulunup, en uzun saplı
yapraklar 3.27 cm ile paclobutrazolun P-800 mg/l uygulamasında, en kısa saplı
yapraklar ise 1.95 cm ile bakır sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulamasında
belirlenmiştir. Yaprak uzunluğu da yine yaprak sap uzunluğu ölçümü ile aynı önem
seviyesinde önemli olup, en uzun yapraklı bitkiler 4.28 cm ile paclobutrazolun P-400
mg/l ve P-800 mg/l uygulamalarında bulunurken, en kısa yapraklar ise 3.30 cm ile
bakır sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulamasında bulunmuştur. Yaprak genişliği
açısından uygulamaların etkisi diğer yaprak parametreleri ile aynı önem seviyesinde
önemli bulunmuş, en geniş yapraklı bitkiler 5.66 cm ile paclobutrazolun P-800 mg/l
uygulamasında, en dar yapraklı bitkiler ise 4.31 cm ile bakır sülfatın CuSO4-
8000+8000+8000 mg/l uygulamasında görülmüştür. Sonbahar döneminde fidelerde
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
35
yapılan boğum sayısı ve kök uzunluğu ölçümlerinde ise farklı uygulamaların etkisi
önemli bulunmamıştır (Çizelge 4.7).
Paclobutrazol ve bakır sülfat uygulamalarının sonbahar hıyar fidesi
üretiminde fide yaş ve kuru ağırlıkları üzerine etkileri Çizelge 4.8’de sunulmuştur.
Fide yeşil aksam yaş ağırlığı bakımından uygulamaların etkisi önemli bulunmuş, en
yüksek fide yaş ağırlığı 1.35 g ile P-400+400, 1.33 g ile P-400, 1.31 g ile
paclobutrazolun P-800 mg/l ve P-800+800 mg/l uygulamalarında; en düşük fide yaş
ağırlığı 0.97 g ile bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l uygulamalarında
tespit edilmiştir. Uygulamaları fide yaş ağırlığı bakımından genel olarak
değerlendirdiğimizde önemli derecede bir farklılık görülmemektedir. Kök yaş
ağırlığı bakımından uygulamaların etkisi bitki yaş ağırlığı ile aynı önem seviyesinde
olmuş; en yüksek kök yaş ağırlığı 0.166 g ile bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000
mg/l uygulamasında, en düşük kök yaş ağırlığı ise 0.084 g ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l uygulamasında bulunmuştur. Fide ve kök kuru ağırlıkları da
istatistiksel olarak önemli çıkmıştır. Fide kuru ağırlığı en yüksek bitkiler 0.081 g ile
paclobutrazolun P-400+400 mg/l uygulaması, en düşük bitkiler ise 0.058 g ile bakır
sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulaması olmuştur. En yüksek kök kuru ağırlığı
0.0144 g ile bakır sülfatın CuSO4-8000+8000+8000 mg/l uygulamasında, en düşük
kök kuru ağırlığı ise 0.0069 g ve 0.0071 ile paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l ile
bakır sülfatın 4000 mg/l uygulamalarında bulunmuştur.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
36
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
37
Sonbahar döneminde seraya dikimden 15 gün sonra yapılan ilk ölçüm
sonuçları Çizelge 4.9’da verilmiştir. Bitki boyu ve yaprak genişliği haricindeki tüm
parametreler istatistiksel olarak % 5 önem seviyesinde önemli bulunmuştur. En kalın
kök boğazı 6.90 mm ile paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l uygulamasında, en
ince kök boğazı çapı ise 4.92 mm ile kontrol uygulamasında tespit edilmiştir. Kontrol
uygulaması belirgin bir harf farkıyla düşük kök boğazı çapı alarak diğer
uygulamaların bu parametre üzerindeki etkinliğini göstermiştir. Boğum sayısı
ölçümlerinde ise en çok boğum 6.80 adet ile paclobutrazolun P-800+800 mg/l ve P-
800+800+800 mg/l uygulamalarında, en az boğum sayısı ise 5.53 adet ile bakır
sülfatın CuSO4-4000 mg/l ve CuSO4-4000+4000+4000 mg/l uygulamalarında
bulunmuştur. En uzun yaprak sapı 7.39 cm ile paclobutrazolun P-800+800 mg/l
uygulamasında, en kısa sap uzunluğu ise 5.28 cm ile kontrol uygulamasında; en uzun
yaprak 13.29 cm ile paclobutrazolun P-800+800 mg/l uygulamasında, en kısa
yapraklar 9.66 cm ile bakır sülfatın CuSO4-4000+4000+4000 mg/l uygulamasında
bulunmuştur.
Sonbahar döneminde serada yapılan ikinci ölçümlere ait sonuçlar Çizelge
4.10’da verilmiştir. Dikimden 1 ay sonra yapılan bu ölçümde kök boğazı çapı ve
boğum sayısı dışında kalan diğer parametreler birbirinden önemli farklılıklar
göstermemişlerdir. En kalın kök boğazı 11.05 mm ile paclobutrazolun P-
800+800+800 mg/l uygulamasında, en ince kök boğazı 7.20 mm ile kontrol
uygulamasında bulunmuştur. Paclobutrazolun kök boğazı çapını arttırıcı etkisi
ilkbahar denemelerinde olduğu gibi bu dönemde de kısmen de olsa devam etmiştir.
Boğum sayısı bakımından ölçümler ele alındığında, en çok boğum 13.40 adet ile
paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l uygulamasında, en az boğum sayısı 9.40 adet
ile bakır sülfatın 4000+4000+4000 mg/l uygulamasında sayılmıştır.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
38
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
39
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
40
Sonbahar denemesinde yapılan üçüncü ölçüme ait sonuçlar ise Çizelge
4.11’de verilmiştir. Kök boğazı çapı ve yaprak genişliği ölçümleri istatistiksel olarak
% 5 seviyesinde önemli bulunmuş; en kalın kök boğazı çapı 11.15 mm ile
paclobutrazolun P-800+800+800 mg/l uygulamasında, en ince kök boğazı çapı ise
8.38 mm ile kontrol uygulamasında belirlenmiştir. Daha önceki ölçümlerde de
olduğu gibi paclobutrazolun kök boğazı çapını arttırıcı etkisi bu dozda da devam
etmiştir. İki dönem de göz önünde bulundurulursa paclobutrazolun genel olarak kök
boğazı çapını arttırıcı etkiye sahip olduğu söylenebilir. En geniş yaprak 19.72 cm ile
CuSO4-4000+4000 mg/l uygulamasında, en dar yaprak 15.43 cm ile paclobutrazolun
P-400+400+400 mg/l uygulamasında bulunmuştur.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
41
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
42
4.1.3. İlkbahar ve Sonbahar Fide Ölçümlerinin Karşılaştırılması
İlkbahar ve sonbahar döneminde fidelerde yapılan kotiledon uzunluğu ve
kotiledon genişliği ölçümleri Şekil 4.3 ve 4.4’te karşılaştırılmıştır.
Karşılaştırmalardan anlaşılacağı üzere yapılan bütün uygulamalar ilkbahar
döneminde kotiledon uzunluğu ve kotiledon genişliğini belirgin olarak azaltmıştır.
Şekil 4.3. İlkbahar ve sonbahar döneminde kotiledon uzunluklarının karşılaştırılması
Şekil 4.4. İlkbahar ve sonbahar döneminde kotiledon genişliklerinin karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
43
Hıyar fidelerine yapılan uygulamaların ilkbahar ve sonbaharda hipokotil
uzunluğu ve fide boyu üzerine etkileri Şekil 4.5 ve Şekil 4.6’da karşılaştırılmıştır.
Karşılaştırmalar sonucu hem hipokotil uzunluğu, hem de fide boyu
karşılaştırılmalarında ilkbahar dönemi ölçümleri belirgin bir şekilde küçük çıkmıştır.
Karşılaştırmalarda özellikle paclobutrazol uygulamalarının diğer uygulamalara göre
hem fide boyunu hem de hipokotil uzunluğunu daha yüksek oranda baskıladığı
şekillerden izlenebilmektedir.
Şekil 4.5. İlkbahar ve sonbahar döneminde hipokotil uzunluklarının karşılaştırılması
Şekil 4.6. İlkbahar ve sonbahar döneminde fide boyu uzunluklarının karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
44
Yaprak sap uzunluğu, yaprak uzunluğu ve yaprak genişliği karşılaştırmaları
sırasıyla Şekil 4.7, 4.8 ve 4.9’da gösterilmiştir. Bütün karşılaştırmalarda ilkbahar
uygulamaları daha büyük çıkarken, en büyük fark bakır sülfat uygulamalarında
ortaya çıkmıştır. Bakır sülfatın bütün uygulamaları ilkbaharda sonbahara göre büyük
fark göstererek belirgin bir şekilde öne çıkmıştır. Paclobutrazol uygulamaları bu üç
karşılaştırmada ilkbaharda daha büyük görünse de kontrol ve bakır sülfata göre çok
da önemli görünmemektedir.
Şekil 4.7. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak sapı uzunluklarının
karşılaştırılması
Şekil 4.8. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak uzunluklarının karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
45
Şekil 4.9. İlkbahar ve sonbahar döneminde yaprak genişliklerinin karşılaştırılması
Kök uzunluğu açısından ilkbahar ve sonbahar uygulamaları Şekil 4.10’da
karşılaştırılmıştır. İlkbahar ölçümleri, sonbahar ölçümlerine göre daha büyük rakam gibi
görünse de ölçümler arasında çok önemli bir fark olduğu düşünülmemektedir.
Şekil 4.10. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök uzunluklarının karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
46
Fidelerde yapılan ağırlık ölçümlerinin karşılaştırılması Şekil 4.11, Şekil 4.12,
Şekil 4.13 ve Şekil 4.14’de verilmiştir. Yapılan karşılaştırmaların hepsinde ilkbahar
ölçümleri, sonbahar ölçümlerine göre daha ağır olarak belirlenmiştir. İlkbahar
döneminde fide yetiştirme süresinin daha uzun olması fidelerde ve köklerde yaş ve kuru
ağırlıkların yüksek olmasına sebep olmuştur.
Şekil 4.11. İlkbahar ve sonbahar döneminde fide yaş ağırlıklarının karşılaştırılması
Şekil 4.12. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök yaş ağırlıklarının karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
47
Şekil 4.13. İlkbahar ve sonbahar döneminde fide kuru ağırlıklarının karşılaştırılması
Şekil 4.14. İlkbahar ve sonbahar döneminde kök kuru ağırlıklarının karşılaştırılması
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
48
4.2. Tartışma
Bu çalışmada elde edilen bulgular hıyar fidelerinin boy kontrolünde ilkbahar
dönemi uygulamalarında paclobutrazolun bütün dozlarının etkili olduğu ve
paclobutrazolun ilkbahar uygulamalarında fide boyu kontrolünde sonbahar
uygulamalarına göre daha etkili olduğu şeklindedir. Bakır sülfat uygulamaları boy
kontrolünde ilkbahar ve sonbahar uygulamalarında yeterli etkiyi gösterememiştir.
Sonbahar uygulamalarında bakır sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulaması sıcak
dönemde bitkide boylanmayı azaltsa da da, asıl sebep boy kontrolü sağlamaktan çok,
sıcak havalarda bitkiye verdiği toksik etkiden kaynaklanmıştır. Uğur ve Eser (2000)
alçak plastik tünellerde domates fidelerinde boy kontrolü sağlamada bakır oksiklorid,
paclobutrazol ve CCC uygulamışlardır. Bakır oksiklorid boy kontrolünde etkili
olmazken, paclobutrazol ve CCC boylanmada % 49 ve % 32 etkili olmuştur. Bizim
çalışmamızda da ilkbahar döneminde paclobutrazolun 800+800+800 mg/l
uygulaması % 279 oranında etkili olmuş, bir diğer ifadeyle fidenin hızlı gelişmesini
baskı altına almıştır.
Paclobutrazolun fide döneminde boylanma üzerine baskısı ilkbahar
döneminde sera yetiştiriciliğinde bir ay süre ile etkili olurken, sonbahar
yetiştiriciliğinde paclobutrazolun 800+800+800 mg/l uygulaması dışında kalan
uygulamaları hem fide döneminde hem de sera koşullarında bir etki gösterememiştir.
İlkbahar döneminde yapılacak daha yüksek paclobutrazol uygulamaları hıyar
bitkisinde geri dönüşümü olmayacak birtakım fizyolojik olaylara sebep olabilir.
Araştırmamızda paclobutrazolun ilkbahar uygulamaları boy kontrolünde
sonbahar uygulamalarına göre daha etkili olmuştur. Bunun sebebi, sonbahar
döneminde aşırı sıcaklıklardan dolayı paclobutrazolun bitkinin bünyesinde hızlı
parçalanarak etki gösteremediği ve bitkinin sonbahar dönemi yetiştiriciliğinde aşırı
sıcaklardan dolayı daha fazla sulama işlemine tabi tutulması ve dolayı ile bitki
bünyesinden daha hızlı atılmasının neden olduğu düşünülmektedir. Daha önce
yapılan bazı araştırmalarda (Panelo ve ark., 1992; Pasian ve Bennett, 2001; Uslu ve
Özgür, 2002, Alvarez Leon, 2004; Zengin ve Munzuroğlu, 2004, Hilgers ve ark.
2005, Brigard ve ark. 2006, Zhao ve ark, 2009) da çalışma sonuçlarımıza paralel
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
49
olarak fide boy kontrolünde paclobutrazolun etkin bir şekilde kullanılabileceği tespit
edilmiştir.
Sonbahar dönemi yüksek dozlu bakır uygulamalarında elde ettiğimiz sonuçlar
Zengin ve ark. (2004)’nın bulgularına benzer olarak, bir ağır metal olan bakırın
bitkileri strese sokarak gelişmelerini engellemesi şeklinde yorumlanmıştır.
Paclobutrazolun sonbahar dönemi uygulamalarından tespit edilen başka bir
etkisi de aşırı sıcaklarda kontrol ve bakır uygulamalarına göre bitkiyi sıcak stresine
karşı daha çok koruyabilmiştir. Bu bulgu Baninasab (2009)’ın bulgusunu
desteklemektedir.
Paclobutrazolun bütün uygulamaları ilkbahar döneminde sera koşullarında
yapılan ölçümlerde gövde çapı üzerine önemli etki yaparken, sonbahar döneminde
paclobutrazolun 800+800+800 mg/l uygulaması dışında kalan uygulamalar gövde
çapı üzerinde önemli bir etki oluşturmamıştır.
İlkbahar döneminde yapılan ölçümlerde paclobutrazolun bütün dozları bitki
yaş ağırlığı bakımından düşük çıkarken, en yüksek bitki yaş ağırlıkları bakır sülfat
uygulamalarında bulunmuştur. İlkbahar döneminde bitki yaş ağırlığı üzerine bakır
sülfat, sonbahar döneminde ise paclobutrazol daha etkili olmuştur. Kök yaş ağırlığı
bakımından yapılan uygulamalarda ilkbahar dönemi paclobutrazol uygulamaları
genel olarak etkili çıkarken, bakır sülfat uygulamaları kök yaş ağırlığını azaltmıştır.
Sonbahar dönemi uygulamalarında genel olarak bir fark bulunmazken, kök yaş
ağırlığı en yüksek bakır sülfatın 8000+8000+8000 mg/l uygulamasında tespit
edilmiştir. En düşük kök yaş ağırlığı ise paclobutrazolun 800+800+800 mg/ l
uygulamasında tespit edilmiştir.
Gerek paclobutrazol gerekse bakır sülfat ilkbahar ve sonbahar
uygulamalarında boğum sayısı üzerine kontrol uygulamasına göre önemli bir etki
yapmamıştır.
4. BULGULAR ve TARTIŞMA Hakan ÇOPUR
50
5. SONUÇ ve ÖNERİLER Hakan ÇOPUR
51
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
Araştırmamızda bakır sülfat ve paclobutrazol uygulamalarının ilkbahar ve
sonbahar döneminde fide gelişimi; kök ve gövde yaş ve kuru ağırlıkları ile sera
yetiştirme ortamında kök boğazı çapı, bitki boyu, boğum sayısı ve yaprak gelişimi
üzerine en uygun konsantrasyonları belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırma sonuçları paclobutrazol uygulamalarının ilkbahar döneminde bitki
boy kontrolü üzerine başarılı bir şekilde uygulanabileceğini, bakır sülfat
uygulamalarının ilkbahar döneminde herhangi bir etkisinin olmadığını göstermiştir.
Paclobutrazolun sonbahar uygulamalarında boy kontrolü için en az
800+800+800 mg/l uygulamalarının kullanılması gerektiğini, yüksek sıcaklıklarda bu
konsantrasyonun da üzerine çıkılması gerektiği elde edilen sonuçlar arasındadır.
Bitki kök boğazı kalınlığı üzerine ilkbahar dönemi paclobutrazol
uygulamaları etkili olurken, sonbahar döneminde bakır sülfat uygulamaları daha
etkili olmuştur.
Hipokotil uzunluğunu kontrol etmede ilkbahar döneminde yapılan ölçümlerde
paclobutrazol uygulamalarının daha etkili olduğu, bakır sülfat uygulamalarının ise
etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
Kotiledon uzunluğu üzerine uygulamaların etkisi yapılan ölçümlerde ilkbahar
döneminde paclobutrazol uygulamalarında daha net bir şekilde görülürken, bakır
sülfat uygulamalarının kotiledon uzunluğu üzerine herhangi bir etkisi görülmemiştir.
Paclobutrazol ve bakır sülfat uygulamalarının hem ilkbahar döneminde hem
de sonbahar döneminde fide boğum sayısı bakımından kontrol uygulamasına göre
herhangi bir etkisi olmamıştır.
İlkbahar döneminde uygulanan paclobutrazol dozları hıyarda fide boylarını
kontrol altına alabilirken, sonbahar uygulamalarında hava sıcaklıkları göz önünde
bulundurularak uygulanan paclobutrazol dozlarının yetersiz geldiği tespit edilmiştir.
Bakır sülfat uygulamaları genel olarak boy kontrolünde bir etki
göstermezken, sıcak dönemlerde yoğun uygulamalar fide gelişimini ve sera
şartlarında bitki gelişimini olumsuz etkilemiştir.
5. SONUÇ ve ÖNERİLER Hakan ÇOPUR
52
Bundan sonra yapılacak çalışmalarda, fide boy kontrolünde kimyasallardan
önce yetiştirme serası içerisinde ışıklanma, sıcaklık, nem kontrolü sağlanarak bitki
gelişiminin kontrol altına alınması, burada başarılı olunamıyorsa ve paclobutrazol
kullanılacaksa sonbahar dönemi hıyar fidesi yetiştiriciliğinde fide boy kontrolü için
püskürtme şeklinde uygulamalarda ilkbahar dönemine göre daha yüksek
paclobutrazol uygulamalarının denenmesi, bu uygulamalarda yayıcı yapıştırıcıların
etkisinin araştırılması,, bunun yanında fide harç karışımına paclobutrazol
uygulaması ile fide boy kontrolünün sağlanıp sağlanamayacağının araştırılması,
yapılacak çalışmalarda verimin de araştırmaya dahil edilmesinin sonuçları
değerlendirmede faydalı olacağı, ancak bu kimyasalların kullanılmasının doğuracağı
olası sonuçlar için de mutlaka kalıntı analizlerinin yapılması önerilmektedir.
53
KAYNAKLAR
ALVAREZ LEON, L.D., 2004. Control de la Floracion Produccion del Gandul
Cajanus Cajan (L.) Millisp. Utilizando Reguladores de Crecimiento.
University of Puerto Rico. pHD thesis, Mayaguez (Puerto Rico), 80 p.
BANINASAB, B., 2009. Amelioration of Chilling Stress by Paclobutrazol in
Watermelon Seedlings. Department of Horticulture, College of
Agriculture, Isfahan University of Technology, Isfahan 84156-83111,
İran
BRIGARD, J. P., HARKESS, R. L., BALDWIN, B.S., 2006. Tomato Early Seedling
Height Control Using a Paclobutrazol Seed Soak. HortScience, 41
(3):768-772.
FAO, 2008. http://www.fao.org/
ERGUN, N., 2007. Prohe Prohexadione-Calcium Uygulamalarının Hıyarda Fide
Kalitesi ve Bitki Gelişimi Üzerine Etkileri. Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi.
FERNANDEZ, J.A., BALENZATEGUI, L., BANON, S., FRANCO, J.A. 2006.
Induction of Drought Tolerance by Paclobutrazol and Irrigation Deficit
in Phillyrea Angustifolia during the Nursery Period. Scientia
Horticulturae, 107 (3):277-283.
HILGERS, K.R., HAYNES, C., GRAVES, W.R., 2005. Chemical Height Control of
Containerized Seashore Mallow. HortTechnology, 15(2):330-332.
MING-LI, Y., 2008. Effects of Paclobutrazol on the Growth and Heat Tolerance of
Tall Tescue Turfgrass (Binzhou Vocational College, Binzhou, Shandong
256603). Journal of Anhui Agricultural Sciences.
ORABI, S.A., SALMAN S.R., MAGDA A.F., 2010. Increasing Resistance to
Oxiadative Damage in Cucumber (Cucumis sativus L.) Plants by
Exogenous Application of Salicylic Acid and Paclobutrazol. World
Journal of Agricultural Sciences, 6 (3): 252-259, 2010 ISSN 1817-3047
IDOSI Publications.
54
PANELO, M.S., NAKAYAMA, F., MORANDI, E. 1992. Retardant Substances
Effects on Tomato Growth. Pesquisa Agropecuaria Brasileira, 27 (4):
561 573.
PASIAN, C.C., BENNETT, M.A., 2001. Paclobutrazol Soaked Marigold, Geranium
and Tomato Seeds Produce Short Seedlings. HortScience, 36 (4):721-
723.
PATIL, G.G., ALM, V., MOE, R., JUNTTILA, O. 2003. Interaction Between
Phytochrome B and Gibberellins in Thermoperiodic Responses of
Cucumber. Journal of the American Society for Horticultural Science,
128 (5): 642-647.
SEVGİCAN A., TÜZEL Y., GÜL A., ELTEZ R.Z., 2000. Türkiye’de örtüaltı
yetiştiriciliği. Türkiye Ziraat Müh. V. Teknik Kongresi, Ankara, Cilt II,
679-707.
TERZİ, İ., KOCAÇALIŞKAN, İ., BENLİOĞLU, O., 2006. Çimlenme Öncesi
Uygulanan Juglonun Hıyar Fidelerinde Büyüme ile İlgili Fizyolojik ve
Anatomik Parametreler Üzerine Etkileri. Dumlupınar Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Sayı 10.
THAKUR, R., SOOD, A., NAGAR, P.K., PANDEY, S., SOBTI, R.C., AHUJA,
P.S., 2006. Regulation of Growth of Lilium Plantlets in Liquid Medium
by Application of Paclobutrazol or Ancymidol for its Amenability in a
Bioreactor System: Growth Parameters. Plant Cell Reports, 25 (5):382-
391.
TÜZEL, Y., GÜL, A., DAŞGAN, H. Y., ÖZTEKİN, G. B., ENGİNDENİZ, S.,
BOYACI, H. F., ERSOY, A., TEPE, A., UĞUR, A., 2010. Türkiye’de
Örtüaltı Yetiştiriciliği. Türkiye Ziraat Müh. VII. Teknik Kongresi
Bildiriler Kitabı, Ankara, 559-576.
UĞUR, A., ESER, B., 2000. Domates Fidelerinde Büyümenin Kontrolü. III. Sebze
Tarımı Sempozyumu, 61-63, Süleyman Demirel Üniversitesi Basımevi,
Isparta.
55
USLU, A., ÖZGÜR, M., 2002. Hıyar Fidesi Yetiştiriciliğinde Boylanmanın
Kontrolü Üzerine Bazı Büyümeyi Düzenleyici Maddelerin Etkisi. VI.
Sebze Tarımı Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 49-56, Uludağ Üniversitesi
Basımevi, Bursa,
ZENGİN, F.K., MUNZUROĞLU, Ö., 2004. Fasulye Fidelerinin Kök, Gövde ve
Yaprak Büyümesi Üzerine Kurşun ve Bakır’ın Etkileri. G.Ü. Fen
Bilimleri Dergisi Sayı 17(3):1-10.
ZHAO, J., YANG, T., ZHANG, H., LU, Y., 2009. GS Analysis of Paclobutrazol
Residue in Cabbage and Cucumber, Acta Agriculturae Sciences, Jiangxi
China, 2009-11-33.
WANG, Y., ZHANG W., 2010. Effect of Seed Soaking With Paclobutrazol on
Adverse Resistance of Radish Under Salt Stress (Department of Life
Science, Luoyang Normal University, Luoyang, Henan 471022, China),
2010-10-15
56
57
ÖZGEÇMİŞ
1979 yılında Mersin’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Mersin’de tamamladı. 1997 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne girdi. 2002 yılında ‘Ziraat Mühendisi’ unvanı ile mezun oldu. Aynı yıl Antalya da Hishtil - Toros fide firmasında işe başladı, 2003 yılı sonuna kadar Antalya’da fide sektöründe çalıştı. 2003 yılında askerlik görevi için ayrıldı. 2004-2007 yılları arasında Mersin’de değişik firmalarda çalıştı. 2007 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na ataması yapıldı, halen Mersin Toroslar İlçe Tarım Müdürlüğü’nde görev yapmaktadır. 2009 yılında Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Eğitimine başladı ve halen devam etmektedir. Evlidir.
Recommended