View
6
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
CIA’İN DEĞERLENDİRMELERİ IŞIĞINDA I. TURGUT ÖZAL
HÜKÜMETİ’NİN DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNE BİR ANALİZ (1983‐1987)
Yasin COŞKUN*
Öz
12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra 6 Kasım 1983’te yapılan genel seçimle Türkiye’de tekrar
demokratik hayata dönülmüş ve 13 Aralık 1983 tarihinde Turgut Özal’ın başbakan oldu‐
ğu yeni bir hükümet kurulmuştur. ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, bu dönemde
Türkiye’nin izlemiş olduğu dış politikayı mercek altına almış ve Türk dış politikası üzeri‐
ne raporlar hazırlamıştır. Özellikle İran‐Irak Savaşı’nda Türkiye’nin pozisyonu, Türkiye‐
Yunanistan ilişkileri, Türkiye‐Suriye ilişkileri ve Türkiye‐ABD ilişkileri CIA’in ilgilendiği
konular olmuştur. Türkiye‐ABD ilişkilerinde üzerinde durulan en önemli mesele, 1980
yılında beş seneliğine imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması’nın yeni‐
lenmesi konusu olmuştur. Türk tarafının antlaşmanın yenilenmesi için ileri sürebileceği
muhtemel yeni talepler üzerinde CIA raporlarında değerlendirmeler yapılmıştır. Türki‐
ye‐Yunanistan ilişkilerinde ise gittikçe gerginleşen iki ülke arasındaki ilişkilerin bir çatış‐
maya dönüşmesi hâlinde ortaya çıkacak senaryolar CIA dokümanlarında Türkiye ile
ilgili önemli bir konu olarak yer almıştır. 1983‐ 1987 tarihleri arası, CIA belgelerindeki
Türkiye hakkındaki analizler, CIA’in I. Turgut Özal iktidarı döneminde Türk dış politika‐
sını yakından takip ettiğini ortaya koymuştur.
Anahtar Kelimeler
CIA, Turgut Özal, Anavatan Partisi, Türkiye‐ABD İlişkileri, Türk Dış Politikası
AN ANALYSIS OF THE FIRST TURGUT ÖZAL GOVERNMENT’S FOREIGN
POLICY IN THE LIGHT OF CIA’S EVALUATIONS (1983‐1987)
Abstract
After the 12 September 1980 military coup, the democratic system was restored again in Turkey by
the establishment of Turgut Özal government on 13 December 1983. The CIA, the Central Intelli‐
* Dr. Öğr. Üyesi, Siirt Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Siirt/Türkiye.
tarihli@gmail.com ORCID: 0000-0002-8151-7874 Makalenin Gönderilme Tarihi: 04.08.2018 Makalenin Kabul Tarihi: 21.09.2018 Makalenin Yayınlanma Tarihi: 25.10.2018 Makalenin Türü: Araştırma
TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐
Yıl: 2018, Sayı: 20
Sayfa: 601‐624
THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐
Year: 2018, Issue: 20
Page: 601‐624
602 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
gence Agency, examined the foreign policy that Turkey followed in the period of 1983‐1987. The
CIA prepared reports on Turkish foreign policy, such as Turkey’s position in the Iran‐Iraq War,
Turkish‐Greek relations and Turkish‐American relations. In this period, the most important issue
to be addressed in Turkish‐American relations was the renewal of the Defence and Economic Coop‐
eration Agreement (DECA), which was signed in 1980 for five years. The possible demands that
the Turkish side could propose to accept the renewal of the treaty were mentioned in the CIA re‐
ports. The relations between Turkey and Greece also took place in the CIA documents. Evaluations
of the scenarios that would emerge in the event of a conflict between Greece and Turkey also in‐
cluded in the CIA reports. The analyses on Turkey in the CIA documents show that the CIA close‐
ly followed the Turkish foreign policy during the first Turgut Özal Government.
Keywords
CIA, Turgut Özal, Motherland Party (Turkey), Turkish‐American Relations, Turkish Foreign
Policy
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 603
GİRİŞ
18. yüzyılın sonları itibariyle şekillenmeye başlayan Türk‐Amerikan
ilişkileri,1 Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında
girmesinin bir sonucu olarak 20 Nisan 1917 tarihinde kesilmişti.2 Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından, ikili ilişkiler ancak 1927 yılında
diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesiyle bir ivme kazanmış, fakat
İngiltere’nin hâlâ dünya sahnesinde aktif bir rol oynamasının da etkisiyle
Türk‐Amerikan ilişkileri belli bir düzeyde kalmıştı. II. Dünya Savaşı’nın
ardından oluşan yeni düzen, ikili ilişkilerin seyrini değiştirmişti. Sovyet
Birliği’nin tehdidine maruz kalan Türk hükümeti,3 savaştan yıpranmış bir
şekilde çıkan İngiltere’nin yerine ABD’ye dayanma ihtiyacı hissetmiş, nite‐
kim ABD hükümeti de 1947’de Truman Doktrini4 çerçevesinde Türkiye’ye
yardımda bulunarak Ankara’nın yanında olduğunu göstermişti.
Daha sonraki süreçte Marshall yardımları ve Türkiye’nin NATO’nun
bir üyesi olması5 ile iki ülke ilişkileri daha sıkı bir hâl almasına rağmen iliş‐
kiler hep aynı düzeyde gitmemiş, Johnson Mektubu, silah ambargosu6 gibi
ikili ilişkilerde güven zedeleyici gelişmeler de meydana gelmişti. Yine de
her durumda Türkiye’yi önemli bir stratejik ülke olarak gören ABD, başta
Ankara’da bulunan büyükelçiliği vasıtasıyla Türkiye’deki gelişmeleri ya‐
kından takip etmeye özen göstermişti. İşte bu noktada, CIA de Türkiye’deki
siyasal, sosyal alandaki önemli olayları izleyerek analizler yapmış ve gele‐
ceğe dair muhtemel senaryolar belirleyerek, Türk‐Amerikan ilişkilerinde,
ABD yönetiminin atması gereken adımlar noktasında yardımcı olmuştu.
1980’li yıllar Türk siyasal hayatı açısından önemli bir dönemdi. 12 Eylül
1980 Darbesi’yle birlikte ordu Türkiye’de yönetime el koymuştu.7 Daha
sonra yapılan seçimlerde birinci parti olarak çıkan Anavatan Partisi, Özal
liderliğinde 13 Aralık 1983’te tek başına iktidar olarak göreve başlamıştı.
Darbeden sonraki süreçte, demokratik hayatın yeniden teşekkülü ile bera‐
ber, yalnızca içeride değil, dışarıda da Türkiye’nin nasıl bir dış politika takip
edeceği merak konusuydu. Özal’ın, dış politikada başarılı olmanın yolunun
ekonomik ilişkilerden geçtiği görüşünde olması, Türk dış politikasına yeni
bir anlayış getirmişti. Yurt dışı gezilerine iş adamları ile giden Özal’ın, ABD
1 Bkz. Çağrı Erhan, Türk-Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, İmge Kitapevi, Ankara, 2015. 2 Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800-1959), Doğuş Matbaası, Ankara, 1959, s.
40. 3 Kemal H. Karpat, Türk Dış Politikası Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s. 262. 4 Oral Sander, Türk-Amerikan İlişkileri 1947-1964, İmge Kitapevi, Ankara, 2016, s. 31. 5 Hüseyin Bağcı, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 35. 6 Suha Bolukbasi, The Superpwers and the Third World Turkish-American Relations, University Press of America,
Lanham MD, 1988, s. 212. 7 Kemal H. Karpat, Türk Siyasi Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s. 275.
604 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
ile ilişkisinde de “yardım yerine ticaret sloganı” öne çıkmıştı.8 Türkiye’yi
çok önemli bir müttefik olarak gören ABD de Türkiye’de meydana gelen
gelişmeleri ve yeni kurulan bu hükümetin izlediği dış politikayı yakından
takip ediyordu. Özellikle, CIA’in hazırlamış olduğu raporlar, bu bakımdan
önemli bir kaynaktı. CIA, I. Turgut Özal Hükümeti dönemi Türk dış politi‐
kasını ilgilendiren konular üzerine analizler yapmaktaydı. Özellikle ‘günlük
milli istihbarat’ adı altında hazırlanan raporlar, ABD yönetiminin Türki‐
ye’nin dış politikası hakkında bilgi edinmesi noktasında, önemli bir kaynak
oluşturmuştu.
Bu çalışma CIA belgeleri çerçevesinde Turgut Özal dönemi önemli dış
politika konularının bir analizini yapmaktadır. Makale iki ana bölümden
oluşmaktadır. İlk bölümde çalışmanın kapsadığı dönem olan 1983‐1987
yılları arasında CIA tarafından, Türk‐Amerikan ilişkilerini ilgilendiren ko‐
nular üzerinde yapılan analizler ele alınmış ve söz konusu analizler de iki
alt başlık altında toplanmıştır. Bunlardan ilki Türkiye ile ABD arasında Sa‐
vunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması’nın yenilenmesi sürecini incele‐
mektedir. Diğer alt başlık ise Türkiye’nin ABD politikasını CIA belgeleri
çerçevesinde irdelemektedir. İkinci bölümde ise, CIA’in I. Özal dönemi
Türk dış politikasını ilgilendiren konular hakkındaki değerlendirmeleri
üzerinde durulmuş ve söz konusu değerlendirmeler; Türkiye‐Suriye ilişki‐
leri, İran‐Irak Savaşı’nda Türkiye’nin politikası ve de Türkiye ile Yunanistan
arasındaki sorunlar olmak üzere üç alt başlık altında ele alınmıştır.
1. TÜRKİYE‐ABD İLİŞKİLERİ
1.1. Türkiye ile ABD Arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Ant‐
laşması’nın (SEİA) Yenilenmesi Meselesi
Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası Senato ve Temsilciler Meclisi’nin almış ol‐
duğu kararlar çerçevesinde ABD yönetimi, 5 Şubat 1975’ten itibaren Türki‐
ye’ye tüm silah satış ve yardımlarını askıya almıştı. Türkiye, bu karara bir
tepki olarak 1969’da imzalanan Ortak Savunma İşbirliği Antlaşması’nı
(OSİA) iptal etmiş ve ülkedeki Amerikan askeri üs ve tesislerin faaliyetlerini
durdurmuştu. Daha sonra OSİA’nın yerine, yeni bir antlaşma yapılması
gündeme gelmiş ve yapılan müzakereler sonucu, 29 Mart 1980’de Ankara
ile Washington yönetimi arasında beş yıllık bir süre için SEİA imzalanmıştı.9
12 Eylül Darbesi’nden sonra da imzalanan bu antlaşma yürürlüğe girmişti.10
8 Faruk Sönmezoğlu, II. Dünya Savaşı'ndan Günümüze Türk Dış Politikası, Der Yayınları, İstanbul, 2006, s. 387. 9 Fahir Armaoğlu, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri (Açıklamalı), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s.
300.; James W. Spain, American Diplomacy in Turkey, Praeger Publishers, New York, 1984, s. 31. 10 Çağrı Erhan, “Türkiye-ABD ilişkilerine Genel Bir Bakış (1919-2002)”, Türkler, H. Celal Güzel vd. (ed.), C. 17, Ankara
2002, s. 219-220.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 605
1980 yılındaki bu antlaşmaya göre ABD, Türk ordusuna savunma mal‐
zemesi ve askeri eğitim sağlamayı taahhüt etmekteydi. Buna karşılık ABD,
Türk toprakları üzerindeki tesislerinde silahlı kuvvet bulundurabilecek ve
askeri faaliyet gerçekleştirebilecekti.11 Türkiye’deki askeri üs ve tesisleri
kullanma açısından stratejik öneme sahip olan SEİA’nın 1985 yılında tekrar
yenilenmesi, ABD yönetiminin üzerinde önemle durmuş olduğu bir ko‐
nuydu. Bu nedenle CIA, bu hususu yakından takip etmişti. Özellikle Türk
tarafının bu antlaşmayı yenilemeden önce şartları tekrar gözden geçirmek
istediğini belirtmesi,12 CIA’in bu konu üzerinde daha fazla ilgilenmesine
neden olmuştu. CIA, 18 Aralık’ta süresi sona erecek antlaşmanın yenilen‐
mesi için Türk hükümeti tarafından talep edilmesi muhtemel şartlar üzerine
yoğunlaşmıştı. Böylece ABD’nin görüşmelerde ne gibi isteklerle karşılaşıla‐
cağı üzerinde analizler yapılarak bir plan dahilinde hareket edilmesi hesap‐
lanmıştı.
Turgut Özal, hükümeti kurduktan sonra yapmış olduğu açıklamada;
ABD ile ilişkileri dostluk, ittifak bağları ve karşılıklı rnenfaatlere dayalı bir
anlayışla sürdürmeyi planladığını ifade etmişti.13 Fakat Özal, SEİA’nın Türk
tarafına yeterince fayda getirmediğini düşünmekteydi. Bu nedenle mevcut
SEİA’dan memnun değildi. CIA’e göre ABD’nin, Türk ordusunun modern‐
leşmesi için en iyi şekilde yardım edeceğine dair taahhüdünü tuttuğu konu‐
sunda Ankara’nın yeterince tatmin olmaması bu memnuniyetsizliğin sebep‐
lerinden birsiydi.14 Ayrıca Türkiye’nin, ABD ile Yunanistan arasında 1983
yılında imzalanan Savunma ve İşbirliği Antlaşması şartlarından daha iyisini
hak ettiğini düşünmesi de Türk hükümetini ABD’den yeni isteklerde bu‐
lunmaya iten bir faktördü. Özellikle Özal hükümeti ABD’nin, Türkiye ve
Yunanistan’a yardım yaparken 7:10 oranı politikasını15 takip etmesinden
hoşnut değildi.
ABD’nin 7:10 politikası ilk defa Yunanistan ile ABD arasında Savunma
ve İşbirliği Antlaşması görüşmelerinde Yunan heyeti tarafından dile geti‐
rilmişti. Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Yunanistan’a yardım miktarını
Türkiye’ye yapılan yardıma endeksleyerek eğer Türkiye’ye 1 milyar dolar‐
lık bir yardım yapılıyorsa kendilerine de en az 700 milyon dolarlık bir yar‐
dım yapılmasını sağlayacak şekilde 7:10 oranını ortaya atmış ve bu politika
11 Nasuh Uslu, Çatlak İttifak: 1947’den Günümüze Türk-Amerikan İlişkileri, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 351. 12 Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi (TBMM TD), Yasama Yılı: 3, Cilt: 25, Birleşim: 68, 18 Şubat 1986, s. 187.;
William Hale, Türk Dış Politikası 1774-2000, Çev. Petek Demir, Mozaik Yayınları, İstanbul, 2003, s. 172. 13 TBMM TD, Yasama Yılı: 1, Cilt: 1, Birleşim: 10, 19 Aralık 1983, s. 84. 14 CIA Records Search Tool (CREST), “Turkey: Renegotiating the DECA”, 13 September 1985. 15 Kostas İfantis, “Turkey, the US and Greece: Systemic Uncertainties and Regional Prospect”, M. Aydın & Ç. Erhan
(ed.), Turkish -American Relations Past, Present and Future, Routledge, London, 2004, s. 111.
606 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
ABD yönetimi tarafından benimsenmişti.16 Kıbrıs sorunu ve Ege Denizi
konuları nedeniyle Atina ile problem yaşamanın yanı sıra, Yunanistan’la
kıyaslandığında ABD için daha önemli bir stratejik müttefik olduğunu dü‐
şünen ve daha fazla yardım almak isteyen Türkiye ise böyle bir dengeden
rahatsızlık duymuştu. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, ABD tarafından
benimsenen bu dengeyi “suni” olarak nitelendirmiş ve Türkiye’ye yapılacak
yardımları 7:10 dengesine bağlamanın hiçbir makul izahı olmadığını belirt‐
mişti.17
Türkiye’yi mevcut SEİA’nın şartlarında iyileştirme istemeye iten diğer
bir husus da Türk hükümetinin iki ülke arasındaki savunma sanayi ortaklı‐
ğının yeterince gelişmediğini düşünmesi olmuştu. Türkiye’ye F‐16 satışı ile
beraber teknoloji transferinin de yapılacak olmasına rağmen,18 bu adımlar
Türkiye tarafından yetersiz görülmekteydi. Bu açıdan Türkiye, SEİA gö‐
rüşmelerinde bu hususu gündeme getirip ABD ile daha sıkı bir işbirliği
içinde olma noktasında ABD yönetiminden garanti almayı planlamaktaydı.
Tüm bu nedenlerden dolayı Özal’ın, ABD’nin Türkiye’ye yönelik güvenlik
yardımını, yıllık 1 milyar dolara çıkarması ve bunun antlaşma veya ek mek‐
tupla garantiye alınmasına yönelik bir istekte bulunması CIA tarafından
ihtimal dahilinde görülmekteydi. Böylece Türk hükümeti, ABD’nin Yuna‐
nistan’la yapmış olduğu antlaşmaya benzer bir şekilde kesintilerin önüne
geçip yardımın artmasını sağlayacaktı.19
CIA’in, SEİA’nın yenilenmesi ile alakalı olarak üzerinde durduğu diğer
bir konu da Türkiye’nin ABD’den satın almış olduğu silahların ödemesinin
yapılması meselesiydi. ABD Savunma Bakanlığı bünyesindeki Yabancı As‐
keri Satışlar (Foreign Military Sales, FMS) çerçevesinde, Türkiye temin etmiş
olduğu çeşitli askeri malzemelerden dolayı ABD’ye borçlanmıştı. 12 Eylül
Darbesi’nden sonra ekonomiyi rayına oturtmaya çalışan Özal hükümetinin,
SEİA’nın yenilenmesi görüşmelerini bir koz olarak kullanarak Türkiye’nin
yüklendiği borçların yeniden yapılandırılmasını veya azaltılmasını öneren
bir programı ABD yönetimine teklif etmesi ihtimal dahilindeydi. Ayrıca
Türkiye’nin askeri ihtiyaçlarına yönelik geniş bir savunma sanayi işbirliği
programının hayata geçirilmesi talebinin de Türk hükümetinin ajandasında
olabileceği, CIA’in değindiği bir husus olmuştu.20
16 Çağrı Erhan, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,
Belgeler, Yorumlar 1919-1980, C. I, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009, s. 709. 17 TBMM TD, Yasama Yılı: 3, Cilt: 25, Birleşim: 67, 13 Şubat 1986, s. 164. 18 TBMM TD, 13 Şubat 1986, s. 164. 19 CREST, “August Warning and Forecast Meeting”, 27 August 1985. 20 CREST, 27 August 1985.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 607
Bunlardan başka, CIA’e göre Türk‐Amerikan ilişkilerinde önceden beri
sorunlu bir konu olan NATO üslerinin amacının dışında kullanılması mese‐
lesi de SEİA görüşmelerine etki edebilirdi. Ayrıca, Amerikan tesislerinin
bakım masrafları konusunda iyileştirmeye gidilmesi, ABD ile karşılıklı tica‐
rette imtiyaz elde edilmesi gibi konu başlıkları da Türkiye’nin talepte bulu‐
nabileceği diğer konular arasındaydı.21 Ticaret konusunda Özal, vermiş
olduğu bir demeçte “Ben ona üs veriyorsam, karşılığında ticaretin arttırıl‐
masını isterim” demesi22 Türkiye’nin bu konudaki tutumunu ortaya koy‐
maktaydı.
Türkiye’nin elinde antlaşmayı tamamen iptal etmek ya da antlaşmanın
şartlarında revizyona gitmek gibi iki seçenek vardı. CIA, Ankara’nın ant‐
laşmayı iptal etmek yerine yeni şartlar öne süreceğine inanmaktaydı. Bunun
nedeni ise var olan antlaşmanın iptal edilip tamamen yeni bir antlaşma ta‐
lep edilmesi durumunda, yeni antlaşmanın tekrar Kongre’nin onayına su‐
nulma zorunluluğuydu. CIA’e göre; Kıbrıs sorunu, Türkiye’deki insan hak‐
ları meselesi, ABD’deki Ermeni lobilerinin baskısı gibi unsurlar göz önüne
alındığında Kongre’nin Türkiye ile yeni bir antlaşma yapmaya yanaşmama
seçeneğinin ihtimal dahilinde olması, Türkiye’yi mevcut SEİA’yı iptal etme
seçeneğinden uzak tutmaktaydı.23
Ayrıca, Türkiye’nin ABD’den başka gerçek manada müttefik ve silah
temininde yardım edecek ülke seçeneği yoktu. Bu durum da Türk hüküme‐
tini ABD ile antlaşmaya varma konusunda zorlayan bir unsurdu. Bununla
birlikte ABD’nin, Türkiye’yi kendi açısından hayal kırıklığı oluşturacak bir
antlaşmaya imza atmaya zorlaması, iki ülke arasında gerginliği arttırıp iliş‐
kilere zarar verebilirdi.24 CIA’e göre, Özal’ın iktidara gelmesinden sonra
izlediği ılımlı politikaya rağmen Kongre, Türkiye’ye yapılan askeri yardımı
kısıtlamaya yönelik bir karar alarak ikili ilişkilere zaten zarar vermişti. Bu
karara göre, 1984 yılı için ABD yönetiminin Türkiye’ye yapmayı planladığı
930 milyon dolarlık askeri ve ekonomik yardımda Kongre tarafından 200
milyon dolarlık bir kesinti yapılmıştı.25 Bu durumun ikili ilişkilere olumsuz
yansımasının yanında Kongre’nin gündeme aldığı sözde Ermeni soykırımı
iddiaları da Türkiye’yi oldukça inciten bir husus olmuştu. Bu duruma tepki
olarak ABD’nin siyahilere ve Kızılderililere soykırım uyguladığına dair
iddiaların TBMM’de görüşülmesine yönelik teşebbüs ancak Özal’ın araya
21 CREST, 27 August 1985. 22 Hürriyet, 28. 10. 1985, aktaran İlhan Uzgel, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politikası Kurtuluş
Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1980-2001, C. II, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010, s. 56. 23 CREST, “Turkey: Renegotiating the DECA”, 13 September 1985. 24 CREST, 13 September 1985. 25 Uzgel, a.g.m, s. 54.
608 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
girmesi ile önlenebilmişti.26 İkili ilişkilerde bu tür olumsuzluklar varken
ABD yönetiminin SEİA görüşmelerinde kendi şartlarını dayatan ve Türki‐
ye’yi zorda bırakacak bir tutum alması, ilişkileri daha da kötü bir noktaya
taşıyabilirdi. Ancak SEİA görüşmelerinde böyle bir olumsuz durum ortaya
çıkmamıştı. CIA’in, SEİA’nın yenilenmesi noktasında yapmış olduğu değer‐
lendirmelerde belirttiği gibi Türkiye, SEİA’yı iptal yoluna gitmemişti. 16
Mart 1987 tarihinde yeni bir antlaşma olmadan mektup teatisi yoluyla SEİA
yenilenmiş ve Türkiye tarafından da 1988 yılında onaylanmıştı. Antlaşma‐
nın şartlarında herhangi bir radikal değişiklik olmamış ve ABD, Türkiye’ye
karşı herhangi bir yeni yükümlülük altına girmemişti.27
1.2. Türkiye’nin ABD’ye Yönelik Politikası Üzerine Değerlendirmeler
Türkiye’nin SEİA’nın yenilenmesi noktasında antlaşmayı hemen imza‐
lamaya yanaşmaması, CIA’i Özal hükümetinin ABD politikasına yönelik bir
inceleme yapmaya iten bir etken olmuştu. CIA’ye göre, Türk hükümetinin
yakın dönemdeki olaylara verdiği tepkiler, ABD’ye yönelik “agresif” bir
politika izlemeye başladığının göstergesiydi. Buna göre, Ankara’nın
SEİA’nın yenilenmesi için ABD’den yeni taleplerde bulunması bu durumun
ilk örneğiydi. İkinci olarak, ABD’nin Ankara’da bulunan Libyalı Halklar
Bürosu (veya Libya Büyükelçiliği) (Libyan Peoples’ Bureau) başkanını terö‐
rist faaliyetlerle suçlamasına karşı, Türk hükümetinin yaptığı kamuoyu
açıklamasında bu kişinin Türkiye’de herhangi bir terörist faaliyette bulun‐
madığını söyleyerek ABD’nin iddialarını reddetmesi, Türkiye’nin “agresif”
politikasının bir başka örneğiydi.28
Libya meselesinde Türkiye ile ABD tam bir uzlaşıya varamamıştı. ABD
Dışişleri Bakan Yardımcısı John Whitehead, 18 Ocak 1986 tarihinde Türki‐
ye’ye yapmış olduğu ziyarette Kaddafi’nin, uluslararası terörist faaliyetler‐
deki ilişkisine dair kanıt olduğu belirtilen belgeleri Türk hükümetine teslim
etmişti. Türkiye’nin Libya’ya yaptırım uygulaması isteniyordu. Ancak bölge
ülkelerle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine önem veren Özal, bu konuda
ABD ile herhangi bir işbirliği yapmaya yanaşmamıştı. Türkiye ile Libya’nın
ilişkileri iyi bir seviyedeydi. Hatta Özal ile Kaddafi birbirlerine “kardeşim”
diyerek hitap etmekteydiler.29 Bu durumdan ABD memnun değildi. Nite‐
kim Whitehead Türkiye ile Libya arasındaki bu derece samimi ilişkiyi tasvip
26 CREST, 13 September 1985. 27 Nasuh Uslu, “The Cooperation amid Problems: Turkish-American Relations in The 1980’s”, The Turkish Yearbook of
International Relations, No. 27, 1997, s. 15. 28 CREST, “Regional Meeting”, 30 April 1986. 29 “Ankara Libya’ya Yaptırıma Yanaşmadı”, Milliyet, 19.01.1986, s. 7.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 609
etmediklerini dile getirmişti.30 Sonuç olarak Türkiye’nin Libya’ya yönelik
tutumu ABD yönetiminde bir hayal kırıklığı oluşturmuştu.
CIA, Türk hükümetinin bu tavırlarını “can sıkıcı” olarak nitelendirmişti.
Buna göre, Türkiye’nin bu tutumu, ABD’ye yönelik yeni bir yaklaşımın
izlerini taşımaktaydı ve bu yaklaşımın oluşumunda da üç unsurun etkisi
bulunmaktaydı. Bu unsurlar; Türkiye‐ABD ilişkilerinde Türk tarafında
uzun süredir devam eden “ön yargı”, Türkiye’de bazı konular nedeniyle
ABD’ye karşı oluşmuş “kızgınlık” ve de Türk hükümetinin üzerinde oluşan
“yeni baskılar” olarak CIA tarafından tanımlanmıştı. Bu üç madde Özal
döneminde Türkiye’nin ABD politikasının şekillenmesinde önemli rol oy‐
namaktaydı.31
İlk olarak “ön yargı” meselesi ele alındığında; Türkiye’nin ABD’ye yö‐
nelik oluşan olumsuz ön yargılarını tetikleyen bazı unsurlar vardı. Bunlar‐
dan ilki, ABD’nin Türkiye’ye yönelik askeri yardımlarda, diğer devletlere
yapmış olduğu yardımlara nazaran daha cimri davranmasıydı. Türk hü‐
kümeti, ABD’nin İsrail’e ve Mısır’a yardım yaparken daha cömert davran‐
dığını düşünmekteydi. Ayrıca ABD’nin Pakistan ile yapmış olduğu antlaş‐
mada da beş yıllık bir silah yardımı yapmayı taahhüt etmesi, Türk hüküme‐
tinde hayal kırıklığı oluşturmuştu. Bunun nedeni de Türkiye’nin aynı şekil‐
de bir talebine, ABD tarafından bütçedeki durumdan dolayı beş yıllık bir
yardım yapılamayacağının söylenmesiydi.32
Türkiye’nin ABD’ye karşı oluşan “kızgınlığının” nedenlerine gelince;
1964’teki Johnson Mektubu, ilk sırada yer almaktaydı. CIA’e göre, bu mek‐
tubun Türkler üzerindeki etkisi hâlâ geçerliydi.33 1975 yılında Türkiye’ye
karşı uygulanan silah ambargosu34 da Türkiye’nin ABD’ye yönelik oluşan
“kızgınlığının” diğer bir sebebiydi. Bunlardan başka Yunanistan’ın, NATO
üyesi Türkiye’yi ana düşmanı ilan etmesine rağmen ABD’nin Türkiye’ye ve
Yunanistan’a yapılacak askeri yardımda 7:10 oranını kabul etmesi35 Türki‐
ye’nin tepkisini çekmişti. Son olarak Kongre’nin sözde Ermeni soykırım
iddiaları36 ile ilgili bir tasarıyı gündeme alması, Türkiye’nin ABD’ye karşı
olan “kızgınlığının” diğer bir halkasını oluşturmaktaydı.37 Tüm bu nedenler
Türkiye‐ABD ilişkilerini olumsuz etkilemekteydi.
30 Milliyet, 19.01.1986. 31 CREST, 30 April 1986. 32 CREST, 30 April 1986. 33 CREST, 30 April 1986. 34 Oral Sander, Türkiye’nin Dış Politikası, Der. Melek Fırat, İmge Kitapevi, Ankara, 2013, s. 125. 35 Nasuh Uslu, “1947'den Günümüze Türk-Amerikan ilişkilerinin Genel Portresi”, Avrasya Dosyası, 6 (2), (Yaz), 2000, s.
203-232. 2000, 218. 36 Uzgel, a.g.m, s. 62. 37 CREST, 30 April 1986.
610 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
CIA’in, ikili ilişkilere etki ettiğini düşündüğü diğer bir durum olan,
Türkiye üzerinde oluşan “yeni baskılar” konusu ise daha çok Türkiye’nin
izlediği yeni ekonomik politikayla alakalıydı. Özal ile birlikte Türkiye ser‐
best piyasa ekonomisine yönelmiş ve bu anlamda ülkeye Batılı sanayi kuru‐
luşlarının yatırım yapmasını teşvik edici önlemler alınmaya başlanmıştı.
CIA raporlarında ihracatın Özal’ın ekonomi sisteminde önemli bir yer tut‐
tuğunun altı çizilerek, özellikle Müslüman ülkelere yapılacak ihracatın arttı‐
rılması38 hususunda girişimlerine değinilmişti. Özal bu konuda yapmış
olduğu açıklamada; Arap ve İslam ülkeleriyle mütekabiliyet esasına daya‐
nan iyi ilişkiler geliştirmenin ve verimli bir işbirliğini arttırmanın hüküme‐
tinin hedefleri arasında olduğunu belirtmişti.39 Fakat petrol fiyatlarındaki
dalgalanmalar, İran‐Irak Savaşı ve ayrıca Filistin sorunu gibi bölgeye istik‐
rarsızlık getiren hususlar Türkiye’nin bu planını olumsuz etkilemekteydi.
CIA göre, bu sorunların akıbetlerinin şekillenmesinde, Türkiye’nin tek başı‐
na gücünün yetmemesi, Türkiye’yi ABD’ye daha da yakınlaştıran bir husus‐
tu.40
Sonuç olarak Türk hükümetinin ekonomik alanda yapmaya çalıştığı atı‐
lımın getirmiş olduğu baskının, Özal döneminde Türkiye’nin ABD’ye yöne‐
lik politikasını belirlemede en önemli faktör olacağı CIA tarafından öngö‐
rülmüştü. CIA’e göre Türk‐Amerikan ilişkilerindeki bu yeni dinamik, Tür‐
kiye ve ABD arasındaki ittifakın sona ermekte olduğu anlamına gelmiyor‐
du. Aksine bu durum iki ülke arasındaki ittifakın devamını sağlamak ama‐
cıyla ABD yönetiminin Türk dış politikasını daha yakından izlemesini ge‐
rektiriyordu.41
Her ne kadar hazırladığı raporlarda CIA, ABD’nin Türkiye ile olan iliş‐
kisini geliştirmesini vurgulasa da ABD Kongresi’nin Türkiye aleyhtarı faali‐
yetleri, ikili ilişkilerin gergin bir iklimde devam etmesinde önemli bir rol
oynamıştı. Nitekim 1987 yılında, ilk olarak Kongre’nin sözde Ermeni soykı‐
rım iddialarına yönelik çabaları, Ankara’yı kızdırmıştı. Bunun yanı sıra
Kıbrıs’ta Amerikan menşeli silahların kullanılmasına kısıtlama getirilmesine
yönelik hazırlanan yasa tasarısı, ilişkileri daha da gergin bir duruma sok‐
muştu.42 Ayrıca, ABD Kongresi’nin Türkiye’ye yapılacak yardımı 913 mil‐
yon dolardan 525 milyon dolara indirmesi de Türk hükümetinin tepkisini
çekmişti.43
38 Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2000, s. 425. 39 TBMM TD, Yasama Yılı: 1, Cilt: 1, Birleşim: 10, 19 Aralık 1983, s. 84. 40 CREST, 30 April 1986. 41 CREST, 30 April 1986. 42 CREST, “Turkey-US: Old Issues, New Strains”, 18 May 1987 43 Uslu, Çatlak İttifak, s. 353.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 611
ABD Kongresi’nin bu aleyhte faaliyetleri karşısında Türkiye, Washing‐
ton Büyükelçisi Şükrü Elekdağ’ı istişare için Ankara’ya geri çağırmıştı.44
Ayrıca Cumhurbaşkanı Evren gerçekleştirmeyi planladığı ABD ziyaretini
ertelemişti.45 CIA değerlendirmesinde, Türkiye’nin bu adımları atarak şim‐
dilik sadece diplomatik yollardan ABD’ye tepki verdiğini belirtmişti. Ancak
ikili ilişkiler bu şekilde gergin durumdayken Türkiye aleyhtarı bu yasaların
geçmesi, Ankara’yı ABD’nin Türkiye’deki askeri üsleri kullanmasına kısıt‐
lama getirmeye sevk edebilirdi. Böyle bir hamle de ABD’nin bölgedeki as‐
keri operasyonlarını olumsuz etkileyebilirdi. Özellikle ABD Kongresi’nin
Kıbrıs’ta Amerikan silahlarının saldırı amacıyla kullanılmasının yasaklan‐
masına yönelik girişimi, Türkiye tarafından Kıbrıs’a müdahale gerekçeleri‐
nin ABD tarafından görmezden gelinmesi olarak algılanmaktaydı. CIA’e
göre Kongre’nin Türkiye aleyhtarı bu tavrı Türkleri gücendirmekte ve ikili
ilişkileri olumsuz etkilemekteydi.46 Tüm bu değerlendirmeler Kongre’nin
aksine CIA’in Türkiye‐ABD ilişkileri açısından daha gerçekçi bir tutum ser‐
gilediğini ortaya koymuştur. Buna göre CIA, Türkiye gibi stratejik öneme
sahip bir ülkenin küstürülmesini doğru bulmamış ve Kongre’nin Türki‐
ye’ye yönelik aşırıya kaçan politikalarını desteklememiştir.
2. KOMŞU ÜLKELERLE İLİŞKİLER
2.1. Türkiye‐Suriye İlişkileri
ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, I. Özal hükümeti zamanında
Türkiye ve Suriye arasında gergin seyreden ikili ilişkileri yakından takip
etmiş ve iki ülke arasındaki gerginliğin nedenlerini içeren bir rapor meyda‐
na getirmişti. Buna göre, Türkiye ile Suriye arasındaki düşmanlık tarihseldi
ve iki ülke arasında gerginliğin ortaya çıkmasında bazı sebepler önemli rol
oynamaktaydı. Bunlardan en önemlisi, Suriye’nin Türkiye topraklarında
gözü olması ve Hatay ilini hâlâ kendi topraklarında göstermeye devam
etmesiydi. Özellikle Suriye televizyonunun her akşam sunmuş olduğu me‐
teoroloji haberlerinde kasıtlı olarak Hatay’ı Suriye’nin bölgesi gibi kendi
sınırları içinde göstermeye devam etmesi Ankara’nın tepkisini arttırmış ve
bu konuda Suriye yönetimi uyarılmıştı.47
Bu husustan başka, Suriye’nin Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgüt‐
leri için bir sığınak niteliğinde olması da Türk hükümetinin tepkisine neden
olmaktaydı. Terör örgütlerinin Suriye tarafında eğitilip, donatıldıktan sonra
Türkiye’ye gönderilmesi, Ankara’yı endişelendiren bir konuydu. Cumhur‐
44 “Washington Büyükelçimiz Elekdağ, Yüklü Çanta ile Geliyor”, Milliyet, 01.05.1987, s. 1. 45 “Evren’in Gezisi Ertelendi”, Milliyet, 05.05.1987, s. 9. 46 CREST, 18 May 1987. 47 TBMM TD, Yasama Yılı: 4, Cilt: 31, Birleşim: 5, 24 Eylül 1986, s. 247.
612 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
başkanı Kenan Evren bu konu hakkında Suriye lideri Hafız Esad’a iki ülke
arasında sınır güvenliğinin sağlanması ve teröristlerin giriş çıkışlarına son
verilmesini öngören mesaj göndermişti.48 Ardından Dışişleri Bakanlığından
bir heyet Şam’a giderek terör konusunu ele almıştı. Her ne kadar gösterilen
çabalar Suriye’den Türkiye’ye yönelik terörist faaliyetlerde bir gerilemeye
neden olduysa da49 tamamen önüne geçilememişti.50 CIA, Türkiye’nin bu
konudaki endişelerini haklı görmekteydi. Şam yönetiminin kendi toprakla‐
rından Türkiye’ye yönelik yapılan terörist faaliyetlere göz yumduğuna,
Amerikan istihbaratı olarak kendilerinin de inandıkları yayınladıkları ra‐
porlarda belirtilmişti.51
CIA’in değerlendirmelerine göre Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiyi
olumsuz yönde etkileyen diğer bir konu ise; Şam yönetiminin Sovyetler
Birliği ile olan yakın ilişkisi nedeniyle Ankara’nın duymuş olduğu endişe‐
den kaynaklanmaktaydı. Sovyetler Birliği’nin, Suriye ordusunu ihtiyacının
çok ötesinde silahlandırması ve bu silahların Türkiye’ye yönelik kullanılabi‐
leceği endişesi, Türkiye’yi rahatsız eden bir durumdu. Türkiye, Suriye reji‐
minin iki ülke sınırına askeri yığınak yaptığına inanmaktaydı. CIA’e göre
Türkiye’nin bu konudaki hassasiyeti abartılıydı; çünkü Suriye’nin hâliha‐
zırda Lübnan ve İsrail meseleleri dolayısıyla Türkiye sınırına büyük kapasi‐
tede asker yığması ihtimal dışıydı. Teorik olarak Suriye’nin sahip olduğu 8
tümen asker Türkiye için bir tehdit oluştursa da pratikte bu askerlerin çoğu
Golan Tepeleri’ni ve Şam’ı muhtemel bir İsrail saldırısından korumak için
konuşlandırılmıştı. Türkiye sınırına ise güvenlik amaçlı küçük birlikler bı‐
rakılmıştı. CIA’e göre bu birlikler de Türkiye için tehdit olmaktan uzaktı. Bu
nedenle Türkiye’nin Suriye’den saldırı gelebilir endişesi yersizdi.52
Bu üç meseleden başka su sorunu da iki ülke ilişkilerini olumsuz etkile‐
yen bir faktör olarak ortaya çıkmaktaydı. Türkiye’nin baraj yapım planları‐
nın iki ülke arasındaki gerilimi arttırdığı CIA tarafından vurgulanmıştı.53
Özellikle, Suriye tarafı Fırat Nehri’nden gelen su miktarının azlığından do‐
layı enerji üretimi ve su ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektikleri iddiala‐
rını gündeme getirmekteydi. Buna mukabil Türkiye, komşularını susuz
bırakmak gibi bir niyetinin olmadığını belirtmekteydi. İki taraf da su soru‐
nunun çözümü noktasında bir uzlaşı arama içerisindeydi. Başbakan Özal
48 Ayın Tarihi, T.C. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 25 Şubat 1985. 49 TBMM TD, Yasama Yılı: 3, Cilt: 26, Birleşim: 77, 11 Mart 1986, s. 9. 50 Şerif Demir, “Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu Politikası”, Turkish Studies, Cilt: 6, Sayı: 3, 2011, s. 708. 51 CREST, “Turkey: The Syrian Threat”, 12 February 1986. 52 CREST, 12 February 1986. 53 CREST, 12 February 1986.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 613
Türkiye’nin elinden geldiği ölçüde Suriye’yi susuz bırakmamak için çabala‐
yacağını belirtmişti.54
İkili ilişkileri olumsuz etkileyen tüm bu sorunlara rağmen her iki ülke
de aralarında bir çatışma çıkmasını istemiyordu. Nitekim Türkiye ile Suriye
arasındaki ilişki üzerine CIA tarafından yapılan analizde de Ankara ile Şam
yönetiminin aralarındaki sorunların çözümü için çatışma yerine diplomatik
kanalları kullanmaya devam edecekleri ifade edilmişti. Bununla birlikte, iki
ülke arasındaki sorunların büyük olduğu ve kısa zamanda çözülmesinin
zor olduğu vurgulanmıştı. Bu nedenle ikili ilişkiler ciddi manada bir gerili‐
me daima açıktı.55 Özellikle, 90’lı yıllarda iki ülke arasındaki gerilimin do‐
zunun iyice tırmanması, CIA tarafından yapılan bu değerlendirmelerin
haklılık payını ortaya koyacaktı.
Aslında Özal, iktidara geldiğinde Türkiye ile Orta Doğu ülkeleri arasın‐
daki ekonomik ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflemişti.56 Bu anlamda Suriye
ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmak istemişti. İlişkileri çatışma havasın‐
dan çıkarıp, iki ülke arasındaki ticareti arttırmayı tasarlamaktaydı. Nitekim
ANAP hükümetinin kurulmasından kısa bir süre sonra, Türkiye’yi ziyaret
eden ABD Kongre üyesi Tom Lantos ile 16 Ocak 1984 tarihinde gerçekleş‐
tirdiği görüşmede Özal, bu politikasının sinyallerini vermişti. Lantos, Suri‐
ye’yi uluslararası terörizmin destek kaynağı olarak tasvir etmiş ve Suriye’yi
dışlayıcı bir tutum almıştı. Ancak Özal’ın Suriye konusundaki görüşleri,
Lantos’tan farklıydı. Özal yapmış olduğu değerlendirmede, askeri açıdan
Sovyetlere ekonomik açıdan da Körfez ülkelerine bağlı olarak nitelendirdiği
Suriye’nin, eskiye nazaran ekonomik anlamda zor durumda olduğunu dü‐
şünmekteydi. Türkiye’nin eskiden takip etmiş olduğu ve “Arap dünyasına
sırtını dönme” politikasına karşı çıkan Özal, Suriye ile ekonomik ve ticari
bağlar geliştikçe Türkiye’nin bu ülke üzerindeki etkisinin artacağı görüşün‐
deydi. Bu bağlamda önceden kaçak geçişi önlemek amacıyla iki ülke sınırı‐
na mayın döşenmesini de eleştiren Özal’a göre Suriye fakir bir ülkeydi ve
Türkiye ekonomi kartıyla bu ülkeyi kontrolü altına alabilirdi. Hatta bu ama‐
cı gerçekleştirmek için ABD de Türkiye’ye yardımda bulunabilirdi.57
Özal’ın Suriye konusundaki bu görüşlerini Lantos tasvip etmemişti.
Özal ile aynı fikirde olmayan Lantos’a göre Suriye’yi Orta Doğu’da kritik
bir üs olarak gören Sovyetler Birliği, bu ülkeye çok büyük derecede ekono‐
mik yardımda bulunmaktaydı. Bu nedenle Türkiye’nin ekonomik olarak
54 TBMM TD, Yasama Yılı: 3, Cilt: 26, Birleşim: 77, 11 Mart 1986, s. 9. 55 CREST, 12 February 1986. 56 Erkan Ertosun, “Dış Politikada Özal'lı Yıllar”, Türkiye'nin Demokrasi Tarihi, (ed. Cihat Göktepe and Tuba Ünlü Bilgiç),
Ufuk Yayınları, İstanbul, 2014. s. 307 57 CREST, “Codel Lantos Meeting with Prime Minister Ozal”, 20 January 1984.
614 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
Suriye’yi kendine bağımlı hâle getirip, kontrolü altına alma fikri gerçek dı‐
şıydı. Suriye uluslararası terörizmin destekçisiydi ve Türkiye, güneyindeki
bu ülkeyi “yola getirmek” için ekonomik seçenekten çok diğer seçenekleri
göz önünde bulundurması gerekmekteydi.58
Lantos’un değerlendirmelerinde ortaya çıkan sonuç ekonomik seçenek‐
ten ziyade Suriye’yi “yola getirmek” için askeri anlamda Türkiye’nin etkin‐
liğini kullanmasıydı. Buna karşı Özal; Türkiye’nin yıllardan beri NATO’nun
önemli bir üyesi olmasına ve her durumda ABD’yi desteklemesine rağmen,
Türkiye’nin askeri açıdan Suriye hava kuvvetlerine bile denk seviyede ol‐
madığını belirtmişti. Bu nedenle Suriye’yi kontrol etme hususunda ekono‐
mik seçenekten başka bir yol takip etmelerinin mümkün olmadığını vurgu‐
lamıştı.59 Özal’ın verdiği bu cevaptan iki önemli sonuç ortaya çıkıyordu. İlk
olarak NATO’nun önemli bir üyesi olan Türkiye, ABD tarafından en azın‐
dan hava kuvvetleri açısından yeterince desteklenmediği fikrine sahipti.
İkinci olarak Özal hükümeti, dış politikada çevre ülkelerle çatışmadan kaçı‐
nan bir tutum sergileme noktasında kararlı duruşa sahipti. Nitekim Türki‐
ye’nin nasıl bir Orta Doğu politikası izleyeceği sorusuna Özal, Orta Do‐
ğu’da işlerin çok karmaşık bir hâlde olduğunu ve Türkiye olarak Orta Doğu
meselelerinden uzak duracaklarının altını çizmişti.60
2.2. CIA Gözünden İran‐Irak Savaşı ve Türkiye
Eylül 1980 tarihinde başlayan ve iki taraftan da binlerce insanın ölme‐
siyle sonuçlanan İran‐Irak Savaşı, bölgedeki en önemli olaylardan birisiy‐
di.61 Türkiye, direkt olarak dahil olmadığı bu savaştan bulunduğu konum
itibariyle etkilenmişti. CIA de Türk hükümetinin bu savaş karşısında takip
ettiği politikayı yakından izlemişti. CIA’ye göre, bölgede bulunan bazı Kürt
gruplar, Türkiye ve Irak hükümetleri için ortak sorun teşkil ediyordu. Özel‐
likle, Irak ile yaptığı savaşta Kürtleri ayaklandırarak, Bağdat yönetimini zor
durumda bırakmayı amaçlayan İran politikası yalnız Irak için değil, Türkiye
için de bir tehdit oluşturmaktaydı. İran’ın bu şekilde Kürt kartına oynaması,
terör olayları ile mücadele eden Özal hükümetini tedirgin etmekteydi. Özel‐
likle bu süreçte PKK’nın İran’dan herhangi bir destek sağlama olasılığına
karşı Özal hükümeti teyakkuz hâlindeydi.62 Türk hükümeti, İran yönetimini
Kuzey Irak’taki faaliyetleri noktasında uyarmaktaydı. İran, Türkiye’nin bu
endişesinin farkındaydı. İran’ın Ankara Büyükelçisi Manouchehr Mottaki,
58 CREST, 20 January 1984. 59 CREST, 20 January 1984. 60 CREST, 20 January 1984. 61 Oral Sander, Siyasi Tarih 1918-1994, İmge Kitapevi, Ankara, 1996, s. 500.; Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi
1914-1995, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s. 686. 62 CREST, “May Warning and Forecast Report”, 27 May 1987.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 615
düzenlediği basın toplantısında, “savaşta işbirliği yaptıkları Iraklı muhalif
gruplara Türkiye’ye zarar vermekten kaçınmalarını tavsiye ettiklerini” be‐
lirtmişti.63 İran tarafından yapılan açıklamalara rağmen Türkiye, Tahran’ın
bölgedeki faaliyetlerini endişe ile izlemeye devam etmişti.
CIA tarafından yapılan analizlerde, Türkiye’nin resmi olarak bu savaşta
tarafsız olduğunu ilan etmesine rağmen, Bağdat tarafına biraz daha yakın
durduğu belirtilmekteydi. CIA’in bu yönde bir fikir beyan etmesinin arka‐
sında bazı sebepler bulunmaktaydı. İlk olarak, Bağdat ile Ankara arasında
1983 yılında varılan Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması uyarınca,64 Irak
hükümetinin Türkiye’den kaçan terörist grupları takip eden Türk kuvvetle‐
rine, Irak topraklarına girip sıcak takibi sürdürme izni vermesi, iki ülke ara‐
sında bir yakınlaşmaya neden olmuştu.65 İkinci olarak, Ankara’nın, Irak‐
Türkiye petrol boru hattının güveliğinin sağlanmasına yönelik politikası
Türkiye ve Irak’ı birbirine yakınlaştıran diğer bir noktaydı. Nisan 1987 tari‐
hinde İran birliklerinin Kuzey Irak’ta, bölgedeki Kürt güçlerinden de destek
alarak Irakʹın Kerkük’teki petrol alanlarına “sürpriz” bir saldırı başlattığını
duyurması66 Ankara’yı endişelendirmişti. Bunun üzerine, Irak’ta bulunan
önemli petrol borularına yönelik bir saldırıda bulunulmaması konusunda
Türkiye İran’a uyarıda bulunmuştu.67 CIA belgelerinde belirtilen husus,
Türkiye’nin savaşa girme gibi bir niyetinin olmadığı ancak İran’a karşı yapı‐
lan bu uyarının ciddi bir girişim olduğudur. Bu durum, Türkiye’nin Bağdat
yönetimine daha yakın durduğunun bir göstergesi olarak algılanmıştır.68
Türk hükümetinin İran’ın savaşı kazanması durumunda, radikal bir di‐
ni yapının bölgede yayılmasından çekinmesi de Irak’a daha yakın durma‐
sında önemli bir rol oynamıştı.69 Özellikle Irak’ın mezhepsel olarak bölün‐
müşlüğü göz önüne alındığında İran’ın Şii grupları güdümüne alarak böl‐
gede etkinliğini arttırma ihtimali Türkiye tarafından istenmeyen bir gelişme
olarak görülmüştü. Bunun yanı sıra İran’ın kendi rejimini ihraç etmek ama‐
cıyla faaliyetlerde bulunduğu iddiaları da gündeme gelmiş,70 bu durum da
iki ülke arasındaki ilişkilerde bir soğukluk unsuru olarak yer almıştı. Ayrıca
1987 yılının Haziran ayında resmi ziyaret çerçevesinde Türkiye’ye gelen
İran Başbakan’ı Hüseyin Musavi’nin Anıtkabir’i ziyaret etmeyi reddetmesi
de Türk kamuoyunca hoş karşılanmamıştı.71
63 Ayın Tarihi, 16 Nisan 1987. 64 Füsun Türkmen, Türkiye-ABD İlişkileri: Kırılgan İttifaktan “Model Ortaklığa”, Timaş Yayınları, İstanbul, 2012, s. 158. 65 CREST, 27 May 1987. 66 Ayın Tarihi, 15 Nisan 1987. 67 Erkan Ertosun, “Dış Politikada Özal'lı Yıllar”, s. 309. 68 CREST, 27 May 1987. 69 CREST, 27 May 1987. 70 TBMM TD, Yasama Yılı: 3, Cilt: 19, Birleşim: 19, 22 Ekim 1985, s. 555. 71 TBMM TD, Yasama Yılı: 4, Cilt: 43, Birleşim: 119, 18 Haziran 1987, s. 9-10.
616 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
Tüm bu bilgiler çerçevesinde ortaya çıkan sonuç İran‐Irak Savaşında ta‐
rafsız bir tutum alan Türkiye,72 kendi çıkarları açısından Bağdat yönetimine
biraz daha yakın durmuştu. Aslında Özal, iki taraftan birinin diğeri üzerin‐
de kesin bir galibiyet sağlamasının bölgenin barışına huzur getireceğini
düşünmüyordu. Bunun yerine savaşın bir an önce sonlanarak iki ülke ara‐
sında karşılıklı hak ve menfaat dengesine dayanan bir çözümün bulunması
Özal’ın arzuladığı bir konuydu.73
2.3. Türkiye ve Yunanistan Arasındaki Güç Dengesi
Kıbrıs sorununun Türkiye‐Yunanistan ilişkilerine etkisinin yanı sıra, bir
de Ege’de kıta sahanlığı problemi74 iki ülke ilişkilerinin iyice gerilmesine
neden olmuş ve muhtemel bir çatışma riskini arttırmıştı. Hâlbuki Özal ikti‐
dara geldiğinde Yunanistan’a dostluk elini uzattıklarını belirterek iki ülke
arasındaki ihtilafların barışçı ve hakkaniyet esasına göre halledebileceğini
bildirmişti.75 Fakat iki ülke arasındaki tansiyon her geçen gün tırmanmıştı.
Ege’de iki ülke arasında kara suları ve hava sahasının tespitinde anlaşmaz‐
lık yaşanmaktaydı. Yunanistan, Türkiye’nin itirazlarına rağmen kendi ege‐
menlik alanını genişletmeye çalışmaktaydı. Şubat 1985 tarihinde Yunanistan
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi’ne bir nota vererek hava
sahasının 10 mil olduğunu bildirmişti. Bunun üzerine Türk Dışişleri açıkla‐
ma yapmış ve “Yunan milli hava ve deniz sahalarının 10 mil değil 6 mil
olduğunun” altını çizmişti.76
ABD yönetimi iki taraf arasındaki anlaşmazlıktan rahatsızdı. ABD Baş‐
kanı Ronald Reagan, Washington’da yaptığı basın toplantısında, “Türkiye
ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıktan kaygılı olduğunu ve bunun NA‐
TO’nun güneydoğu kanadındaki ABD üslerini tehlikeye düşürebileceğini”
vurgulamıştı.77 Bölgedeki gelişmeleri dikkatli bir şekilde inceleyen ve iki
ülke arasındaki çatışma riskini yüksek gören CIA, Türkiye ve Yunanistan
arasında askeri bakımdan karşılaştırmalar yapmış ve çıkabilecek muhtemel
bir savaşın nasıl neticeleneceği konusunda değerlendirmelerde bulunmuş‐
tu. İlk olarak üzerinde durulan bölgeler Ege ve Trakya olmuştu. CIA’in
görüşüne göre, iki devlet askeri güçleri açısından belirtilen bölgelerde den‐
geye sahipti. Savaşa girmeleri durumunda, Trakya bölgesinde cereyan ede‐
cek çatışmalar, Türkiye ve Yunanistan’a insan ve malzeme bakımından çok
pahalıya mal olacaktı. Buna rağmen iki ülke Trakya bölgesinde önemli bir
72 TBMM TD, Yasama Yılı: 3, Cilt: 19, Birleşim: 18, 17 Ekim 1985, s. 519. 73 TBMM TD, Yasama Yılı: 1, Cilt: 1, Birleşim: 10, 19 Aralık 1983, s. 84. 74 Rifat Uçarol, Siyasi Tarih (1789-2014), Der Yayınları, İstanbul, 2015, s. 1093.; Mehmet Gönlübol vd., Olaylarla Türk Dış
Politikası (1919-1995), Siyasal Kitabevi, Ankara, 2014, s. 604. 75 TBMM TD, Yasama Yılı: 1, Cilt: 1, Birleşim: 10, 19 Aralık 1983, s. 84. 76 Ayın Tarihi, 2 Şubat 1985. 77 Ayın Tarihi, 22 Şubat 1985.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 617
avantaj veya toprak elde edemeyeceklerdi. Ege’de ise kararlı bir Türk saldırı
girişimi olsa bile Yunanistan 6 büyük adasını savunmayı başarabilirdi. Buna
mukabil iki taraftaki zayiat çok büyük olacaktı. CIA’e göre, Türkiye için
küçük adalara saldırmak daha iyi bir seçenekti. Bu anlamda da Meis Adası
muhtemel bir savaşta Türkiye açısından önemli bir hedef olabilirdi.78
Ege’de Yunanistan’ın hava ve denizde daha üstün bir konumda olduğu
görüşü CIA raporlarında göze çarpan bir husustur. 1987 yılında Ege’de
meydana gelen kriz79 bu görüşün ortaya atılmasında önemli rol oynamıştır.
Yunanistan hükümetinin petrol araması yapmak amacıyla Ege’de kıta sa‐
hanlığını arttırma girişiminin ardından meydana gelen bu krizde, Türkiye
ile karşı karşıya gelmeyi göze alması, Yunanistan’ın Ege’de askeri olarak
üstün konumda olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Ger‐
çekten de bu krizde iki ülke savaşın eşiğine gelmişti. Bu anlamda NATO
Genel Sekreteri Lord Carrington, yaptığı açıklamada, “Türkiye ile Yunanis‐
tan arasında Ege sorunu yüzünden meydana gelen bu gerginliğin son dere‐
ce kaygı verici bir sonuca ulaşma ihtimali taşıdığını, ancak daha sonra iki
ülkenin de sağduyusu ile önlendiğini” belirtmesi80 krizin boyutlarını gözler
önüne sermekteydi. CIA’e göre bu krizin herhangi bir sıcak çatışmaya
dönmeden sonlanması iki tarafın da bir savaş istemediğini göstermişti. Bu‐
nunla birlikte 1987 krizi Yunanistan’ın çatışmadan çekinmeyen bir tutum
almaktan geri durmayacağının da bir göstergesi olmuştu.81
Kıbrıs’ta meydana gelebilecek bir çatışma senaryosu da CIA tarafından
hazırlanmıştı. Buna göre, Ege veya Trakya’da meydana gelecek muhtemel
bir savaşın sonucunun aksine, Kıbrıs’ta kararlı bir Türk saldırısına karşı,
Yunanistan’ın Güney Kıbrıs’ı savunması zor bir ihtimaldi. Kıbrıs’ta herhan‐
gi bir savaş durumunda iki tarafın da kayıpları yüksek olacaktı. Bununla
birlikte, özellikle Güney Kıbrıs askeri, sivil ve maddi açıdan daha fazla zarar
görecek ve Türkiye, Kıbrıs’ta çıkacak bir savaşta zafer kazanan taraf olacak‐
tı. CIA tarafından yapılan değerlendirmede, Yunanistan’ın Ege’de olan üs‐
tünlüğüne karşı Türkiye’nin Kıbrıs’taki üstünlüğü birbirlerine denge sağlı‐
yordu.82
CIA’in üzerinde durmuş olduğu diğer bir konu da Yunanistan’ın muh‐
temel bir Batı Anadolu saldırısının nasıl sonuçlanacağı üzerine olmuştur.
Buna göre, Yunanistan’ın Batı Anadolu’daki önemli Türk askeri tesislerini
vurma kabiliyeti yetersizdi. Bunun nedeni Türkiye’nin ABD ve Kanada gibi
78 CREST, “Greco-Turkish Balance of Power”, 16 October 1987. 79 Sönmezoğlu, a.g.e., s. 399. 80 Ayın Tarihi, 4 Nisan 1987. 81 CREST, 16 October 1987. 82 CREST, 16 October 1987.
618 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
ülkelerden savaş uçağı alarak filosunu güçlendirmesiydi. Ayrıca Türki‐
ye’nin Rapier isimli hava savunma sistemlerine sahip olması da başarılı bir
Yunan taarruzu olasılığını önemli ölçüde ortadan kaldırmaktaydı.83
Yapılan bu analizlerin ardından CIA, Türkiye ve Yunanistan arasındaki
güç dengesinin geleceği hakkında önemli tespitlerde de bulunmuştu. Buna
göre, her ne kadar iki ülke arasındaki mevcut durumda bir güç dengesi var
gibi gözükse de gelecek 10 yılda ibre Türkiye lehine olacaktı. Yapılan değer‐
lendirmelerde, Yunanistan’ın Türkiye ile böylesine uzun soluklu bir silah‐
lanma mücadelesini sürdüremeyeceği ifade edilmişti. Özellikle 1990’ların
ortalarına doğru F‐16 savaş uçağı sayısında Türkiye’nin Yunanistan’a karşı
üstünlük kuracağı aktarılmıştı. Ayrıca, savaş gemisi açısından da 90’lı yıllar‐
la beraber Türk kuvvetlerinin önemli bir modernizasyon geçireceğinin de
altı çizilmişti.84 Tüm bu değerlendirmeler 1990’larda Türkiye’nin hem hava
hem de deniz gücü bakımından Ege’de Yunanistan’ı geride bırakacağını
ortaya koymuştur. Nitekim 1996 yılının başında Ege’de yaşanan Kardak
Bunalımında Türkiye’nin Yunanistan ile çatışmadan kaçınmayan bir tutum
alması85 bu hususu destekler nitelikte olmuştur.
SONUÇ
I. Turgut Özal Hükümeti zamanında Türk dış politikasını ilgilendiren
önemli konular CIA tarafından yakından takip edilmiştir. Bu anlamda İran‐
Irak Savaşı’nda Türkiye’nin tutumundan Türkiye‐Yunanistan ilişkilerine ve
Türkiye‐ABD ilişkilerine kadar geniş bir yelpazede CIA Türkiye üzerine
raporlar hazırlayıp analizler yapmıştır.
Bu dönemde CIA’nin öncelik verdiği ilk konu iki ülke arasında yeni‐
lenmesi planlanan SEİA olmuştur. ABD’nin askeri açıdan bölgede rahat
hareket edebilmesi için önemli olan bu antlaşmanın yenilenmesi noktasın‐
da, Türkiye’nin ileri sürebileceği yeni şartların CIA tarafından analizi yapı‐
larak, ABD hükümetinin Türk tarafı ile görüşmelere başlamadan önce dik‐
kat etmesi gereken hususların altı çizilmiştir.
ABD Kongresi’nin bu dönemde Türkiye’ye yönelik tutumu nedeniyle,
ikili ilişkilerde meydana gelen pürüzler de CIA belgelerinde yerini almıştır.
Johnson Mektubu’nun ve silah ambargosunun Türkiye üzerindeki olumsuz
etkisinin devam ettiği vurgulanmıştır. Türk‐Amerikan ilişkilerine dair ha‐
zırladığı raporlarda CIA, ABD yönetimine Türkiye politikasını belirlerken
83 CREST, 16 October 1987. 84 CREST, 16 October 1987. 85 Melek Fırat, “Yunanistan’la İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,
Belgeler, Yorumlar 1980-2001, C. II, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010, s. 465.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 619
daha dikkatli davranmasını ve iki ülke arasındaki gerilimin azaltılmasını
tavsiye etmiştir.
CIA tarafından yapılan bir başka dikkat çekici değerlendirme de Türki‐
ye‐Suriye ilişkileri üzerine olmuştur. Özellikle, Sovyetler tarafından silah‐
landırılan Suriye’nin, Türkiye’ye yönelik bir askeri harekât yapma ihtimali‐
nin, Ankara üzerinde oluşturmuş olduğu endişeye atıf yapılmıştır. CIA’in
görüşüne göre, askerlerinin çoğunu İsrail’den gelmesi muhtemel bir saldırı‐
ya yönelik olarak konuşlandıran Şam yönetimi, Türkiye için tehdit olmak‐
tan uzaktı. Bu nedenle Türkiye’nin bu konuda endişe duymasına gerek
yoktu.
İran‐Irak Savaşı’nda Türkiye’nin tarafsız olmasına rağmen özellikle İran
yönetiminin Kürtleri Irak’a karşı bir koz olarak kullanmasının, Türkiye’yi
endişelendirdiği ve Ankara açısından ibrenin Irak yönüne doğru kaydığı
yorumu da CIA belgelerinde göze çarpan hususlardan birisidir. Türkiye ile
alakalı diğer bir detaylı inceleme de Türkiye‐Yunanistan ilişkileri hakkında
olmuştur. CIA, iki ülke arasında çıkabilecek savaşın muhtemel senaryolarını
içeren bir rapor hazırlamıştır. Bu durum CIA’in iki ülke arasındaki çatışma
riskini yüksek olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Sonuç itibariyle, 12
Eylül 1980 Darbesi sonrası, ANAP hükümetiyle beraber Türkiye’nin yeni‐
den demokratik yönetime geçtiği bir dönemde CIA, Türkiye’nin dış politi‐
kasını yakından takip etmiş ve hazırladığı raporlarla ABD’nin Türkiye poli‐
tikasının şekillenmesine yardımcı olmaya çalışmıştır.
620 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
KAYNAKÇA
1. CIA Raporları:
CIA Records Search Tool (CREST):
‐ “Codel Lantos Meeting with Prime Minister Ozal”, 20 January 1984.
‐ “August Warning and Forecast Meeting”, 27 August 1985.
‐ “Turkey: Renegotiating the DECA”, 13 September 1985.
‐ “Turkey: The Syrian Threat”, 12 February 1986.
‐ “Regional Meeting”, 30 April 1986.
‐ “Turkey‐US: Old Issues, New Strains”, 18 May 1987.
‐ “May Warning and Forecast Report”, 27 May 1987.
‐ “Greco‐Turkish Balance of Power”, 16 October 1987.
2. Resmi Yayınlar:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi (TBMM TD):
‐ Yasama Yılı: 1, Cilt: 1, Birleşim: 10, 19 Aralık 1983.
‐ Yasama Yılı: 3, Cilt: 19, Birleşim: 18, 17 Ekim 1985.
‐ Yasama Yılı: 3, Cilt: 19, Birleşim: 19, 22 Ekim 1985.
‐ Yasama Yılı: 3, Cilt: 25, Birleşim: 67, 13 Şubat 1986.
‐ Yasama Yılı: 3, Cilt: 25, Birleşim: 68, 18 Şubat 1986.
‐ Yasama Yılı: 3, Cilt: 26, Birleşim: 77, 11 Mart 1986.
‐ Yasama Yılı: 4, Cilt: 31, Birleşim: 5, 24 Eylül 1986.
‐ Yasama Yılı: 4, Cilt: 43, Birleşim: 119, 18 Haziran 1987.
3. Kitaplar:
‐Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914‐1995, Timaş Yayınları, İstanbul
2015.
‐Armaoğlu, Fahir, Belgelerle Türk‐Amerikan Münasebetleri (Açıklamalı), Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara 1991.
‐Bağcı, Hüseyin, Türk Dış Politikasında 1950’li Yıllar, ODTÜ Yayıncılık, Ankara
2014.
‐Bolukbasi, Suha, The Superpwers and the Third World Turkish‐American Relations,
University Press of America, Lanham MD 1988.
‐Erhan, Çağrı, Türk‐Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, İmge Kitapevi, Anka‐
ra 2015.
‐Gönlübol, Mehmet, vd., Olaylarla Türk Dış Politikası (1919‐1995), Siyasal Kitabe‐
vi, Ankara 2014.
‐Hale, William, Türk Dış Politikası 1774‐2000, Çev. Petek Demir, Mozaik Yayınla‐
rı, İstanbul 2003.
‐Karpat, Kemal H., Türk Dış Politikası Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul 2015.
‐Karpat, Kemal H., Türk Siyasi Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul 2015.
‐Kurat, Akdes Nimet, Türk‐Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800‐
1959), Doğuş Matbaası, Ankara 1959.
‐Sander, Oral, Siyasi Tarih 1918‐1994, İmge Kitapevi, Ankara, 1996.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 621
‐Sander, Oral, Türk‐Amerikan İlişkileri 1947‐1964, İmge Kitapevi, Ankara 2016.
‐Sander, Oral, Türkiye’nin Dış Politikası, Der. Melek Fırat, İmge Kitapevi, Ankara,
2013.
‐Sönmezoğlu, Faruk, II. Dünya Savaşıʹndan Günümüze Türk Dış Politikası, Der
Yayınları, İstanbul 2006.
‐ Türkmen, Füsun, Türkiye‐ABD İlişkileri: Kırılgan İttifaktan “Model Ortaklığa”,
Timaş Yayınları, İstanbul 2012.
‐Spain, James W., American Diplomacy in Turkey, Praeger Publishers, New York
1984.
‐Uçarol, Rifat, Siyasi Tarih (1789 – 2014), Der Yayınları, İstanbul 2015.
‐Uslu, Nasuh, Çatlak İttifak: 1947’den Günümüze Türk‐Amerikan İlişkileri, Nobel
Yayıncılık, Ankara 2016.
‐Zürcher, Erik Jan, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul
2000.
4. Makaleler ve Süreli Yayınlar:
‐“Ankara Libya’ya Yaptırıma Yanaşmadı”, Milliyet, 19.01.1986, ss. 7.
‐“Evren’in Gezisi Ertelendi”, Milliyet, 05.05.1987, s. 9.
‐“Washington Büyükelçimiz Elekdağ, Yüklü Çanta ile Geliyor”, Milliyet,
01.05.1987, ss. 1.
‐Ayın Tarihi, T.C. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 2 Şubat 1985.
‐Ayın Tarihi, 22 Şubat 1985.
‐Ayın Tarihi, 25 Şubat 1985.
‐Ayın Tarihi, 4 Nisan 1987.
‐Ayın Tarihi, 15 Nisan 1987.
‐Demir, Şerif, “Dünden Bugüne Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu Politikası”,
Turkish Studies, Cilt: 6, Sayı: 3, 2011, ss. 691‐713.
‐Erhan, Çağrı, “Türkiye‐ABD ilişkilerine Genel Bir Bakış (1919‐2002)”, Türkler,
H. Celal Güzel vd. (ed.), C. 17, Ankara 2002, ss. 209‐223.
‐ Erhan, Çağrı, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politi‐
kası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1919‐1980, C. I,
İletişim Yayınları, İstanbul 2009, ss. 681‐715.
‐Ertosun, Erkan, “Dış Politikada Özalʹlı Yıllar”, Türkiyeʹnin Demokrasi Tarihi, (ed.
Cihat Göktepe ve Tuba Ünlü Bilgiç), Ufuk Yayınları, İstanbul 2014.
‐Fırat, Melek, “Yunanistan’la İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politikası
Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1980‐2001, C. II, İleti‐
şim Yayınları, İstanbul 2010, ss. 440‐480.
‐İfantis, Kostas, “Turkey, the US and Greece: Systemic Uncertainties and Re‐
gional Prospect”, M. Aydın & Ç. Erhan (ed.), Turkish‐American Relations
Past, Present and Future, Routledge, London 2004, ss. 107‐128.
‐Uslu, Nasuh, “1947ʹden Günümüze Türk‐Amerikan ilişkilerinin Genel Portre‐
si”, Avrasya Dosyası, 6 (2), (Yaz), 2000, ss. 203‐232.
622 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
‐Uslu, Nasuh, “The Cooperation amid Problems: Turkish‐American Relations in
The 1980ʹs”, The Turkish Yearbook of International Relations, No. 27, 1997, ss.
13‐30.
‐Uzgel, İlhan, “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, Baskın Oran (ed.). Türk Dış Politikası
Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar 1980‐2001, C. II, İleti‐
şim Yayınları, İstanbul 2010, ss. 34‐82.
10/20 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 623
EKLER:
624 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 10/20
Recommended