Transcript
Page 1: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

5

I. ULUSLAR ARASI

İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE

ŞANLIURFA SEMPOZYUMU (25-27 Mart 2016)

TEBLİĞLER -II-

Page 2: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

4

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Kültür Yayınları No: 2 –

Bilim 2.

İslâm Tarihi ve Medeniyetinde Şanlıurfa Sempozyumu Tebliğleri: -I-

ISBN: 978-975-8168-20-9

Takım Numarası: 978-975-8165-18-6

Mizanpaj: Gelişim Ofset - Şanlıurfa

Kapak: Gelişim Ofset - Şanlıurfa

Baskı: Semih Ofset Matbaacılık - Ankara

Ankara, Mart 2016

Page 3: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

380

Urfalı Hattat Behçet Arabî ve

Eserlerinden Örnekler

Ömer Sabuncu*

Giriş Hat sanatı, Arap harflerinden doğarak İslâm medeniyetinde müstakil ve olağan

üstü bir mevki kazanan güzel yazı sanatıdır. Bu tebliğde Şanlıurfalı hattat Behçet

Arabî’nin tanıtılmaya çalışılacak ve eserlerinden örnekler verilecektir.

Konumuza başlarken hüsn-i hat kavramına kısaca değinmenin faydalı

olacağını düşünüyoruz.

Hüsn-i hat: Kelime ve Terim Anlamları

“Yazmak, çizmek; kazmak; alâmet koymak” anlamlarındaki Arapça hatt

mastarından türeyen ve “yazı, çizgi; çığır, yol” gibi manalara gelen hat kelimesi terim

olarak “Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp güzel bir şekilde yazma sanatı

(hüsnü’l-hat, hüsn-i hat)” anlamında kullanılmıştır.

Kaynaklarda genellikle “cismanî aletlerle meydana getirilen ruhanî bir

hendesedir” şeklinde tarif edilen hat sanatı, bu tarife uygun bir estetik anlayış

çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek süre gelmiştir.

İslâm dinini kabul eden hemen hemen bütün kavimlerin dinî bir gayretle

benimsediği Arap yazısı, hicretten birkaç asır sonra İslâm ümmetinin ortak değeri

haline gelmiş, aslı ve başlangıcı için doğru olan “Arap hattı” sözü zamanla “İslâm

hattı” vasfını kazanmıştır.

Arap yazı sisteminde harflerin çoğu kelimenin başına, ortasına ve sonuna

gelişine göre yapı değişikliğine uğrar. Harflerin birbirleriyle bitiştiklerinde

kazandıkları görünüş zenginliği, aynı kelime veya cümlenin çeşitli kompozisyonlarla

yazılabilme imkânı, sanatta aranılan sonsuzluk ve yenilik kapısını aralamıştır.1

Zamanla Kur’ân-ı Kerîm, hadis-i şerifler ve kelam-ı kibar denilen güzel sözler

hat sanatıyla estetik bir anlam kazanmıştır. Kur’ân’ın en güzel şekilde yazıldığına

vurgu yapmak için “Kur’ân Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.”

sözü meşhur olmuştur. İstanbul’un yanı sıra Ülkemizin birçok şehrinde önemli

hattatlar yetişmiş; dün olduğu gibi bugün de Kur’ân, en güzel şekilde yazılmaya

devam etmektedir. Bu hattatlardan biri de Şanlıurfalı hattat Behçet Arabî’dir.

Urfa’da Hat Sanatı

Behçet Arabî’nin hayatına geçmeden önce Kur’ân’ın güzel yazılışındaki

gelişmelerin Şanlıurfa hat sanatına yansımalarına değinmek istiyoruz. Şanlıurfa’da

önceleri mezar taşları ve mimari süslemelerde görülen hat sanatı daha sonraları yazı

çeşitlerinin de artmasıyla deri ve kâğıt üzerine tablolar oluşturmak suretiyle farklı bir

boyut kazanmıştır.

Şanlıurfa’daki hat sanatının en eski örnekleri Harran Ulu Camii kalıntıları

arasındaki binalar ve Harran eski mezarlığında kazılar sonucu ortaya çıkartılan mezar

taşlarında görülmektedir. Ayrıca Harran Kapısı kuzey cephesinde yer alan Eyyûbi

nesihi ile yazılmış şerit kitâbe, Eyyûbi medresesinin kuzey duvarındaki çiçekli nesih

kitâbe ve Şeyh Mes’ûd Zaviyesi’nin sarnıç kitâbesi, Şanlıurfa’daki hat sanatının XI

ve XII. yüzyıl örnekleri arasında yer almaktadır.

* Yrd. Doç. Dr., Harran Ü. İlahiyat F. İslâm Tarihi Anabilim Dalı. [email protected]

1 M. Uğur Derman, “Hat”, DİA, İstanbul, 1997, c. 16, s. 427.

Page 4: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

381

Eyyûbiler’den Osmanlı dönemine kadar geçen süre içerisinde ortaya konan hat

eserlerinden günümüze ulaşan eserler tespit edilememiştir. Ancak Osmanlı döneminden

kalma çok sayıda kitâbe, mezar taşları ve evler üzerindeki dekorasyon amaçlı sülüs,

nesih, celî sülüs, celi ta’lik ve makili tarzlarındaki kompozisyonlar zengin bir çeşitlilik

göstermektedir.

Urfa’daki Hat Sanatı’nın güzellikleri -taşra olmasına rağmen yine de- özgün

eserlerin verildiği mezar taşları ve mimari süslemelerde görülmektedir. Urfa’da

görebildiğimiz kitabelerde hemen hemen yazı çeşitlerinin tümüne rastlamak

mümkündür. Bu yazıların Şanlıurfa mezar taşları üzerinde oldukça ustaca yazıldığı

görülmektedir. Mezar taşları kitabelerinin bir kısmının şairleri bellidir. Fakat

hiçbirinde hattatların ismine rastlanmamıştır. Bazı hattatların yazı ve işaretlerinden

kim oldukları tanınıyorsa da, bunlar ancak bir veya iki kişiyi geçmemektedir. Bu

hattatların içinde Cumhuriyetten önce Urfa’da meşhur olmuş ve Lobut Ahmet diye

tanınan Ahmet Vefik Bey ve öğrencisi Arabîzâde Behçet Efendi bulunmaktadır.

Yalnız Nakıpzade İbrahim Efendi Medresesi’nin Ulu Camii kapısının 1775 tarihli

büyük hücre kitâbesinin hattatının Urfa Nâibi Hakkı olduğu yazılıdır. Bu taş üzerine

yazılı isimlerden başka bazı levhalarda ve el yazmalarda da hattatlara

rastlanmaktadır. Mesela Sakıp Efendi’nin yine şair mutasavvıf Saffet’in aynı

zamanda hattat oldukları bilinmektedir.

Bunlardan Şair Sakıb’ın Halepli Bahçe’de kendi adına yaptırdığı köşkün

ikinci kattaki büyük odasının iç duvarlarını dolaşan, mavi zeminli tahtalar üzerine

beyaz boya ve ta’lik hattı ile yazdığı şiir, şairin hattatlık yönünü göstermesi

bakımından önem taşımaktadır. Rızvaniye Camii’nde asılı bir levhada imzası görülen

“Naciye” adlı bayan hattatın Urfalı olup olmadığı hakkında elimizde bilgi

bulunmamaktadır.

Urfa’da yetişmiş hattatların en ünlülerinden olan Ahmet Vefik Efendi ve

öğrencisi Arabîzade Behçet Efendi, eserlerinin bir kısmını Osmanlı dönemi

sonlarında, bir kısmını da Cumhuriyet döneminde vermiştir. Osmanlı’nın son

döneminde; İstanbul’da icazet alıp Urfa’ya gelmiş Ahmed Vefik Efendi ve ondan

icazet alan Arabîzade Behçet Efendi olmak üzere iki Urfalı meşhur hattat

yetişmiştir.

Cumhuriyet dönemi hat sanatı uzun yıllar sadece Behçet Arabî ile devam

etmiştir. Behçet Arabî’nin hayatına geçmeden önce hocası Ahmet Vefik Efendi

hakkında bilgi vermek istiyoruz.

Behçet Arabî’nin Hocası Hattat Ahmet Vefik Efendi (Lobut Ahmet

Efendi)

Asıl adı Ahmet olup, Vefik mahlasını kullanmış hem şair hem de hattattır.1860

yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası Balibeyzâde Lobut Bey’dir. İlk tahsiline

Sultani’de başlamış fakat yarıda bırakmıştır. 1882 yılında babası Lobut Bey

İstanbul’dan sürgün olarak Halfeti Nahiye Müdürlüğü’ne gelince, o da babasıyla

gelmiş, 1884’de Kaymakam olan babasıyla Suruç’a, 1886 yılında babasının emekli

olması üzerine ailesi ile birlikte Urfa’ya yerleşmiştir.

Ahmet Vefik, 1887 yılında Urfa Tahrirat Kalemi Mukayyıtlığı2 ile memuriyete

başlamış, yazısı güzel olduğu için üç yıl sonra aynı kalemin Sermübeyyizliğine3 terfi

etmiştir. 1923’de emekli olmuştur.

2 Temize çeken. İlk yazılan müsvedde sahifeyi temizce tekrar yazan.

3 İç yazışmalar, yabancı hükümdarlarla yazışmalar.

Page 5: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

382

Diyarbakırlı Cenânzâde Hacı Abbas Efendi ve Urfa Tahrirat Müdürü Asaf

Bey’den icazet alan Ahmet Vefik, Urfa’nın birçok mektep ve medresesinde yazı

dersleri vermiştir. Mûsikiye ve bütün makamlara vakıf olan, armonika, ud ve kanun

çalmasını bilen Ahmet Vefik, mütevazı, iyi huylu, ince ruhlu, yardımsever biri olarak

tanınmıştır. Kitâbeler ve mezar taşları için yazdığı şiirlerinde büyük bir ustalıkla tarih

düşüren ve mahalli olaylara destanlar yazan sanatçı, 1917 tarihli Harb-ı Umumi

Şehitleri Abidesi üzerine “Cây-ı cihâda giden erlere nusret ola”4 mısrasını yazmış,

böylece anıtı yaptıran Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’in adını zikretmiştir.

Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet Vefik Efendi’nin

ölüm tarihi bilinmemektedir.5

Ahmet Vefik Efendi’nin, “Âla Külli Şey’in Kadîr” kompozisyonu.

4 Cepheye giden erlere yardım ola.

5 Ömer Sabuncu, Geçmişten Günümüze Şanlıurfa’da Dinî Hayat, “Geleneksel El Sanatları”, Şanlıurfa

İl Müftülüğü Yayınları, Ankara, 2011, s. 237.

Page 6: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

383

Ahmet Vefik Efendi’nin, “Allah Celle celâlühu - Lafza-i Celâl” kompozisyonu.

“Allah” yazısının içinde Esmâü’l-Hüsnâ yer almaktadır.6

6 Eser, Mustafa Hakkı Ertan koleksiyonunda bulunmaktadır.

Page 7: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

384

Ahmet Vefik Efendi’nin, “Muhammed Aleyhi’s-selâm” kompozisyonu.

“Muhammed” yazısının içinde Esmâü’n- Nebî/Sîret-i Nebî yer almaktadır.7

Behçet Arabî’nin Hayatı

Behçet Arabî, hat sanatında Urfa’da yetişmiş son ve nadir ustalardan biridir.

Kıvrak eliyle kalem ve fırçada mahir, üstün bir kabiliyete sahiptir. Bu Urfalı usta

hattat, çağdaş hat sanatımıza -hat sanatının geleneğini bozmadan- gerçekten zevkli

yeni çağdaş biçimler getirmiş başarılı istifler yapan hattatlarımızdan biridir.

Behçet Arabî 1893 yılında Urfa’nın Kaleboynu mahallesinde doğdu. Ebû

Eyyûb el-Ensâri’nin torunlarından olan ve 400 yıl önce Urfa’ya yerleşmiş bulunan

“Arâbizâdeler” lakaplı bir aileye mensuptur. Bu nedenle, yazdığı levhalarda “Behçet

Arabî” imzasını kullanmıştır. Babası Hamid Efendi’nin tek evladıdır. Bu aile

günümüzde “Arabîzâdeler” lakabıyla bilinmekte ve “ Görgün” soyadını kullanmaktadır.

Behçet Arabî, 13-14 yaşlarında iken Şer’i Mahkeme’de kâtiplik yapan

akrabalarından birinin yanına hat sanatını öğrenmesi için verilir. Bu hattatın yanında ilk

bilgilerini alan Behçet, sanatında büyük ilerlemeler kaydedince kendisinin daha usta

birisinin yanına verilmesine gerek duyulur. Şer’iye’de Kâtip ilk hocası, Behçet’i,

Hattat Ahmet Vefik Efendi’ye götürüp, “Ahmet Efendi, işte sana kabiliyetli bir genç,

ben bildiklerimi öğrettim, gerisi sana kalıyor.” diyerek yeni hocasına teslim eder.

Behçet Arabî şimdiki Balıklıgöl Rızvaniye Camii’nde Osmanlı mimarisinin önemli

eserlerinden olan tarihi medresede gün boyunca yeni hocasından Hüsnü hat meşk

eder. Geceleri de eve gitmeyip Hüsnü hat yazısının ilerlemesi için Ahmet Efendi’nin

dizinin dibinden ayrılmamaya gayret ederdi. Bu değerli hocanın bilgilerinden istifade

7 Eser, Mehmet Emin Ertan koleksiyonunda bulunmaktadır.

Page 8: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

385

etmeye özen gösterirdi. Arabîzade tam bir teslimiyetle yazıdan meşk, hocasından

feyz; ruhun sanatta aradığı inceliği, nazeninliği ve özellikle estetiği yakalayabilmek,

Hüsn-i hatın ruhani mühendisliğine erişebilmek için sabahlara kadar meşk ederdi.8

Hüsn-ü Hatt’ın her çeşidinden icazet alıp, icazet vermiş, şair ve mûsikişinas

Ahmet Vefik Efendi’den hat dersleri alan Behçet, kısa süre sonra icazet alır. İcazet

almasını hızlandıran şöyle bir olay nakledilmektedir: Halilürrahman Medresesi’nde

ders alan Behçet hocası Ahmed Vefik’e, “Hocam, yazıyı yazarken kamış kalemi kâğıt

üzerinde cızırtıya benzer sesler çıkartıyor, bunun sebebi nedir? diye sorduğu zaman

Ahmet Efendi şu cevabı verdi:

“Kalem feryâd eder ağlar mürekkeb,

Beni cahil eline verme Yâ Rab!”

Buna içerlenen Behçet daha azimle işe sarıldı ve çok güzel kompozisyonlar

üreterek icazetnamesini aldı. Behçet Arabî’nin imla hocası Abdulvahap Efendidir.

17 yaşında evlenen Behçet, 24 yaşında üç çocuk sahibi iken 1. Dünya

Savaşı’nda askere alınır. Medine’de 5,5 yıl askerlik yaptığı sırada Peygamberimizin

makamına Urfalı Şair Nâbi’nin;

“Sakın terk-i edebten kûy-ı mahbub-ı Hüdâdır bu

Nazargâh-ı ilâhidir makam-ı Mustafadır bu.”

Dizeleriyle başlayan ünlü kasidesi başta olmak üzere Mescid-i Nebevî’de

çeşitli yazılar yazar. Bu yazılarından dolayı Fahri Paşa tarafından Fırka Yazıcılığı’na

alınır ve terhis olduğunda Urfa’ya götürmek üzere kendisine Peygamberimizin

Sakal-ı Şerifi hediye edilir.9

Behçet Efendi askerlik dönüşünde bazı okullarda hüsn-i hat dersleri verdi.

Harf devriminden sonra işsiz kalınca Urfa Tekel memurluğu görevine başladı. Kırk

yaşlarında Siverek’e aynı görevle tayin oldu. Siverek’te 1 yıl çalıştıktan sonra istifa

ederek Urfa’ya geldik. Kendisini tamamıyla hat çalışmalarına verdi ve geçimini bu

yolla sağlamaya başladı. Memuriyetten istifası onun için sanat açısından bir dönüm

noktası olmuştur. O güne kadar sınırlı sayıda eser veren Behçet Arabî bundan sonra

daha çok ve daha güzel eserler vermeye başlamıştır. Elimizdeki mevcut eserlerin

büyük bir kısmının 1940’lardan vefatına kadar olan zaman dilimini yansıtmasının

sebebi de bu olsa gerektir.

Kendisine bu güzel yazıları nasıl yazıyorsun? Diye soranlara büyük bir tevazu

ile “Ben yazmıyorum, yazdıran yazdırıyor, bu sanat bana Cenab-ı Allah’ın bir lütuf

ve ihsanıdır” derdi.10 Behçet Efendi’nin yazmış olduğu şaheser levhaları bugün

Urfa’daki çoğu cami, dükkân, ev ve mezar taşlarına sanatının en ince ayrıntılarını

aksettirmiştir.

Mareşal Fevzi Çakmak ve Diyanet işleri eski reisi Ahmet Hamdi Akseki’ye

göndermiş olduğu levhalar çok beğenilmiş ve bu zatlardan takdir ve teşekkür almıştır.

Bundan başka İstanbul Ayasofya Camii mihrabının sol tarafında ve Üsküdar’daki

Özbekler Tekkesi’nin mihrabında birer levhası asılıdır.

Bugün Urfa’nın bütün camilerini çok sayıda ev ve dükkânlarını Behçet Arabî

imzalı yüzlerce levha süslemekte, yüzlerce mezar taşında yazıları bulunmaktadır. Bazı

8 Adnan Alpay, Ruhî Mühendislik: Hüsn-i Hat ve Arabizade Mehmed Behçet Efendi, Sanatsal Mozaik

Dergisi, İstanbul, 1988, s. 65.

9 Günümüzde Peygamber (Çarhoğlu) Camii’nde muhafaza edilen bu Sakal-ı Şerif, Ramazan aylarında

Urfalılar tarafından ziyaret edilmektedir.

10 A. Cihat Kürkçüoğlu, Urfalı Hattat Behçet Arabî, Şanlıurfa Belediyesi Kültür ve Eğitim Müdürlüğü

Yayınları, Şanlıurfa 1997, s. 12.

Page 9: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

386

yazı ve kompozisyonları Sebilürreşad ve Hilal mecmualarında yayınlanan Behçet

Arabî’nin 1960 yıllarında Hilal takviminde bazı güzel yazıları yayınlanmıştır. Türkiye

ve diğer bazı İslâm ülkelerinde dağıtılan bu takvimler o yıllarda İslâm âleminde

büyük ilgi görmüş bu hizmetinden dolayı Behçet Arabî birçok tebrik almıştır. Bugün

bile bazı firmalarca yayınlanan ve hat sanatının güzel örneklerini içeren

kartpostallarda kendisinin eserlerine yer verilmektedir. Behçet Arabî, yazmış olduğu

nefis bir yazıyı sabahleyin eline alıp bazı tanıdık kişilerin kapısını çalarak bir kaç

liraya satar; bazen kırtasiyeye karton karşılığı yok pahasına vermek zorunda kalır,

çoğu kez satamadan eve eli boş dönerdi. Yine de Behçet Arabî bu durumdan yılmaz,

sürekli yazmaya devam ederdi.

Behçet Efendi, hazır mürekkep kullanmamış eski geleneği sürdürerek özel

mürekkebi kendisi yapar ve hazırlardı. Kendi yaptığı özel mürekkebi hazırlarken

zeytinyağı kandilini etrafı kapalı bir sacın altında yakar, bunun saca yapışan islerini

kazıyarak toplardı. Sonra bu isleri yakarak kararttığı pirinçle birlikte iyice döver,

daha sonra bunları kaysı ağacı sakızıyla uzun müddet karıştırmak suretiyle kaynatır,

mürekkebe parlaklık versin diye de bazen bu karışıma kaynama safhasında soğan

kabuğu ilave ederdi. Elde ettiği bu mürekkep gayet parlak ve uzun ömürlü olur, su ile

dahi çıkmazdı.

Behçet Arabî, kûfi hariç, nesih, sülüs, divanî ve rik’â gibi yazı çeşitlerini

büyük bir ustalıkla kullanmış, ancak en çok celi sülüs ve celi tâ’lik yazı çeşitlerinde

eser vermiştir. Özellikle celi sülüs tarzındaki “Aman Yâ Muhammed”, “el-İzzetü

Lillâh” ile yıldız ve tuğra şeklindeki “Kelime-i Tevhid” ve “Vehüve Alâ Külli Şey’in

Kadîr” kompozisyonları kendisinin çok beğendiği, sürekli yazdığı özgün istifli

yazılarındandır. Behçet Arabî, celi sülüs eserlerinin altına celi divanî, celi ta’lik

eserlere de celi ta’lik imza kullanırdı. Eserlerinin altına rika ve divanî yazı

çeşitleriyle ay, gün ve tarih yazar, eserinin sol tarafına ta’lik yazı çeşidiyle “Urfa”

yazardı.

Page 10: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

387

Behçet Arabî’nin yukarıda bahsi geçen çok beğendiği yazıları şunlardır:

“Amân Yâ Muhammed” (Müsennâ, Celî Sülüs).

Üstte Ortada “Allahümme Salli Alâ Şefîi’l-Ümmeti”

Sağda “Es-Salâtü ve’s-Selâmü Aleyk”

Solda “Lâ Tühsâ ve lâ Tü’ad”

Page 11: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

388

“el-İzzetü Lillâh” (Müsennâ, Celî Sülüs)

Page 12: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

389

“Ve hüve alâ külli şeyin kadîr” (Celî Sülüs)

Page 13: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

390

Yıldız: “Besmele” (Müsennâ Celî Sülüs)

Hilâl: “Lâ ilahe illallâh Muhammedün Resûlüllâh” (Celî Divânî)

Behçet Arabî Urfa’nın zor şartlarda; sınırlı imkânlarla yetişen önemli

hattatlardandır, Kendi zamanında hat sanatıyla pek ilgilenilmemesi onu çok üzerdi. Bir

defasında meşk ederken ağlamış, niçin ağladığını soran öğrencilerine: “Bu eyvanda

hocam Ahmet Efendi talebelere meşk veriyordu, bayağı kalabalıktı. Saydım yüz on

talebe vardı. Bazı talebeler gelmemişti ve bazı talebeler de meşki alarak gitmişti.

Tahminime göre gidenler otuz kırk kişi vardı.” Demiş çok az talebe olduğunu ve

sanata ilginin yok denecek kadar az olduğunu ifade etmiştir.11

Onun, hat sanatının örneklerinin pek bulunmadığı Urfa’da yetişmiş olması,

askerliğini yapmış olduğu Medine ve Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Mezar

taşını yazmak için götürüldüğü Adana hariç ömrü boyunca Urfa dışına çıkmamış

olması göz önünde tutulacak olursa bu şartlar altında verdiği eserlerle sanat

dünyasındaki yeri ortaya çıkacaktır. Urfa camilerinde kendisine iham verecek bir tek

yazının bulunmaması; İstanbul, Edirne, Bursa gibi hat sanatının doruk noktasına

ulaştığı şehirlerdeki yazıları inceleyememiş olması, en büyük şanssızlığı olmuştur.

11 Abubekir Avni Dörtbudak, Son Dönem Urfa Hattatları, Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Semineri) Şanlıurfa, 2011, s. 9.

Page 14: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

391

Diyarbakırlı rahmetli Hattat Hamit gibi kültür ve sanat merkezi İstanbul’a

yerleşebilseydi, oradaki sanat çevresinde bulunabilseydi, oradaki muhteşem

eserlerden ilham alabilseydi sanatını daha da ileriye götürebilecekti. Hattat Hamid’i

Hamit yapan İstanbul olmuştur. Acaba Üstat İstanbul’a yerleşmeyip de Diyarbakır’da

kalsaydı bu olgunluğa erişebilecek miydi? Günümüzde bile taşrada kalan sanatkârlar

ile büyük şehirlere gidebilenler arasında sanatlarının gelişi açısından büyük farklar

olduğu gözlenmektedir.

Aynı zamanda iyi bir musikişinas olan Behçet Efendi çok güzel gazel okurdu.

Ahmed Vefik Efendiden icazet alan Behçet Efendi sanat hayatı boyunca kimseye

icazet veremeden bu dünyadan göçmüştür. Kendisinden Dr. Münip Görgün

(Arabîzâde) ve Mahmut Dörtbudak meşk etmiştir ama üstadın ölümüyle icazet

alamamışlardır. Hamud, Bahattin, Fazlı, Reşit, Emine, Ayşe ve Saime adında

çocukları vardır. 1965 yılında 76 yaşında Urfa’da vefat eden Behçet Efendi Harran

kapıdaki aile mezarlığına defnedilmiştir.12

Urfa camilerinin büyük çoğunluğunu Behçet Arabî’nin yazdığı Hat Eserleri

süslemektedir. Yazdığı hatlar A. Cihat Kürkçüoğlu tarafından derlenerek Şanlıurfa

Belediyesi tarafından albüm olarak bastırılmıştır.13

Behçet Arabî

12 Sabuncu, Geçmişten Günümüze Şanlıurfa’da Dinî Hayat, “Geleneksel El Sanatları”, s. 238.

13 A. Cihat Kürkçüoğlu, Urfalı Hattat Behçet Arabî, Şanlıurfa Belediyesi Kültür ve Eğitim Müdürlüğü

Yayınları, Şanlıurfa, 1997, 107 sayfa.

Page 15: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

392

Behçet Arabî’nin imzası

“Behcet Arabî” (Celî Divanî)

Behçet Arabî’nin Urfa Müzesi’ndeki

Rihdan, Hokka ve kamış kalemleri

Page 16: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

393

Behçet Arabî’nin Eserlerinden Örnekler:14

Besmele (Celî Sülüs)

14 Fotoğraflar A. Cihat Kürkçüoğlu ve Adnan Alpay’ın çalışmaları ile Yasin Küçük’ün özel arşivinden

istifade edilerek derlenmiştir. Bazı yazıların etrafındaki tezhip ve ebru süslemeleri Adnan Alpay

tarafından konulmuştur.

Page 17: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

394

“Tuğra Besmele (Celî Sülüs)

Sağ boşlukta “İnnehû min Süleymâne veinnehû” (Celî Divânî)

Page 18: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

395

“Maşâallahu kâne” (Celî Sülüs) Üstündeki Besmele (Celî Divanî)

Page 19: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

396

Allâh - Celle Celâluhû (Celî Sülüs)

Page 20: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

397

“Muhammed Aleyhi’s-selâm” (Celî Sülüs)

Page 21: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

398

“Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi’s-selâm” (Celî Sülüs)

Page 22: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

399

“Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi’s-selâm” (Celî Sülüs)

“Ebû Bekir - Ömer - Osmân - Ali- Fâtımâ - Hasan - Hüseyin”

Page 23: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

400

“Besmele”

“Allah Celle celâlühu - Muhammed Aleyhi’s-selâm”

“Ebû Bekir - Ömer - Osmân - Ali- Fâtımâ - Hasan – Hüseyin - Selmân” (Celî Sülüs)

Page 24: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

401

“Men sabera zafera – Sabreden zafere erer.”

Hadis-i Şerif (Müsennâ, Celî Sülüs)

Page 25: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

402

Page 26: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

403

Ashâb-ı Kehf’in İsimleri

Page 27: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

404

“Er-rizku Alellâh - el-Kâsibu Habîbullâh” (Celî Ta’lik)

Page 28: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

405

“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” (Celî Sülüs)

Page 29: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

406

“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” (Celî Sülüs)

Page 30: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

407

“Fallahu hayrün hâfizan ve hüve erhamü’r-râhimîn” (Celî Sülüs)

Page 31: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

408

“Fetebârakallâhu ahsenü’l-hâlikîn” (Tuğra)

Page 32: I. ULUSLAR ARASI İSLÂM TARİHİ VE MEDENİYETİNDE ŞANLIURFAisamveri.org/pdfdrg/G00121/2016/2016_SABUNCUO.pdf · Şişe içerisine de büyük bir maharetle yazılar yazan Ahmet

409

Behçet Arabî - Harrankapı Aile Mezarlığı

Behçet Arabî - Harrankapı Aile Mezarlığı


Recommended