54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 314 29 Nisan 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EMPERYALİZMİN SÖMÜRÜ STRATEJİSİDİR! ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ İPTAL EDİLSİN! KIDEM TAZMİNATLARIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ! ESNEK-GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA, TAŞERONLUĞA, İSTİHDAM BÜROLARINA HAYIR! TEKELLERİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ! İŞ CİNAYETLERİNE SON! ÖRGÜTLENME ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN! KENTSEL YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ! PARASIZ SAĞLIK, PARASIZ EĞİTİM İSTİYORUZ! EMPERYALİSTLER VE UŞAKLARI ORTADOĞU’DAN DEFOLUN! SURİYE’DEN KANLI ELLERİNİZİ ÇEKİN! KÜRT HALKININ DEMOKRATİK TALEPLERİ KABUL EDİLSİN! YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ ÖZGÜRLÜK VE SOSYALİZM MÜCADELESİ! HAPİSHANELERDE TECRİTE SON! ACM’LER KAPATILSIN! TMY KALDIRILSIN! ZAFER, SAVAŞAN HALKLARIMIZIN OLACAKTIR! KÜRT, TÜRK ULUSU VE TÜM MİLLİYETLERDEN HALKIMIZIN KURTULUŞU İÇİN BİRLEŞELİM SAVAŞALIM VE İKTİDARIMIZI KURALIM! 1 Mayıs’ta Halk Cephesi Saflarında Birleşelim Savaşalım Kazanalım! Taksim’de, 1 Mayıs Alanı’nda Halk Cephesi Saflarında Birleşelim! İşçiler, Memurlar, Köylüler, Emekliler, Esnaflar, Yoksul Gecekondu Halkı, Gençler... Açlığımıza, Yoksulluğumuza Son Vermek İçin, AKP Zulmüne Dur Demek İçin; Bakırköy Bağımsızlık Konseri’ndeki Yüzbinlerin Gücüyle Açlığa sadece açlar, yoksulluğa sadece yoksullar son verebilir! Biz kendi ellerimizle açlığımıza ve yoksulluğumuza son vereceğiz!

Yürüyus 314

  • Upload
    age-age

  • View
    285

  • Download
    0

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

Citation preview

Page 1: Yürüyus 314

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 31429 Nisan 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ EMPERYALİZMİN SÖMÜRÜSTRATEJİSİDİR! ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ İPTAL

EDİLSİN!

KIDEM TAZMİNATLARIMIZI GASP ETTİRMEYECEĞİZ!

ESNEK-GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA, TAŞERONLUĞA,İSTİHDAM BÜROLARINA HAYIR!

TEKELLERİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ! İŞ CİNAYETLERİNESON!

ÖRGÜTLENME ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILSIN!

KENTSEL YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ!

PARASIZ SAĞLIK, PARASIZ EĞİTİM İSTİYORUZ!

EMPERYALİSTLER VE UŞAKLARI ORTADOĞU’DANDEFOLUN!

SURİYE’DEN KANLI ELLERİNİZİ ÇEKİN!

KÜRT HALKININ DEMOKRATİK TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ ÖZGÜRLÜK VE

SOSYALİZM MÜCADELESİ!

HAPİSHANELERDE TECRİTE SON!

ACM’LER KAPATILSIN!

TMY KALDIRILSIN!

ZAFER, SAVAŞAN HALKLARIMIZIN OLACAKTIR!

KÜRT, TÜRK ULUSU VE TÜM MİLLİYETLERDEN HALKIMIZINKURTULUŞU İÇİN BİRLEŞELİM SAVAŞALIM VE İKTİDARIMIZI

KURALIM!

1 Mayıs’ta Halk Cephesi SaflarındaBirleşelim Savaşalım Kazanalım!

Taksim’de, 1 Mayıs Alanı’nda Halk Cephesi Saflarında Birleşelim!

İşçiler, Memurlar, Köylüler, Emekliler, Esnaflar, Yoksul Gecekondu Halkı,Gençler... Açlığımıza, Yoksulluğumuza Son Vermek İçin,

AKP Zulmüne Dur Demek İçin; Bakırköy Bağımsızlık Konseri’ndeki Yüzbinlerin Gücüyle

Açlığa sadece açlar, yoksulluğa sadece yoksullar son verebilir!

Biz kendi ellerimizle açlığımıza ve yoksulluğumuza son vereceğiz!

Page 2: Yürüyus 314

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4EuroAlmanya: 4EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6Frank

Hollanda: 4Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4EuroAvusturya: 4Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

DOĞRULARIMIZIN, DEĞERLERİMİZİN,

HER TÜRLÜ YOZLAŞMADAN,

SAPKINLIKTAN, KAYMADAN

GERÇEKTEN KANIMIZI DÖKE DÖKE

KORUDUĞUMUZ DOĞRULARIMIZIN

YAŞAMDAKİ KARŞILIĞIDIR

BULUNDUĞUMUZ YER...

DİRENDİK DİRENİYORUZ .

YOZLAŞMADIK,

UMUTSUZLUĞA KAPILMADIK,

DEYİM YERİNDEYSE

LEKESİZ TERTEMİZ KALDIK VE

KALMAYA DEVAM EDİYORUZ...

Page 3: Yürüyus 314

6 1 Mayıs birlik, mücadele vedayanışma günüdür!Halk Cephesi saflarındagücümüzü birleştirelim!

8 Her 1 Mayıs öncesi aynıdemagojiler veprovokasyon edebiyatı

9 1 Mayıs şehitlerimiz!

Zaferi onlarla kazandık!

10 Devrimci İşçi Hareketi:1 Mayıs’ta AKP’ye veişbirlikçi patronlara ezilenhalkların, emekçilerin

gücünü gösterelim!

12 Umudumuzun sesini 1Mayıs Alanı’nataşıyacağız!

15 AKP, bütün emekçileritaşeron işçisi halinegetirmek istiyor!İşçiler; teslim mi olacağız?

16 Ankara Emniyeti komplokuruyor, mahkemetutukluyor! Türkiye’dehukuk yok mu?

36 Liseliyiz Biz: 50 bin 805liseli YGS’den sıfır aldı, biz aptal değiliz!

38 Gençlikten Haberler: Parasızeğitim sınavsız gelecekhakkımız, istiyoruz alacağız!

40 Avrupa’da Yürüyüş...

41 TAYAD’lı Aileler: 10 saatliksohbet hakkını bedellerödeyerek kazandık, bu hakkıgasbettirmeyecegiz!

42 Kolombiya’da “AmerikanDevletleri Örgütü Zirvesi”toplandı! Sonuç fiyasko:Küba’yı zirveye çağırmayanABD tek bir karar

çıkaramadı!

43 30 Mart-17 Nisan haberleri...

44 Özgür Tutsaklardan:Disiplin soruşturmaları

45 Güngör Gençay

hayatını kaybetti

46 Milliyetçilik halkları

kurtuluşa götürmez...

47 SOL’un Köşe Taşları:Şehitlerimizi politikalarınaalet eden SOL, SOL değildir!

49 Haberler

51 Avrupa’dakiBiz...

52 Yitirdiklerimiz...

55 Öğretmenimiz

34 Gençliğin Gündeminden:İntihara sürüklenen öğrencilerin

katili sınav sistemidir!

35 Gençlik Federasyonu’ndan:Geleceğimiz sınavlarda değilörgütlü gücümüzdedir!

18 Röportaj: Bakırköy’deki350 bin, umudun gücüdür!

21 Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!

23 Devrimci Okul:Bir ömür boyu devrimcilik (9)

25 Hayatın Öğretikleri:Bizi tanıdıkçadüşüncelerimizi de tanıyacaklar

26 Sınıf Kini: Her türlü düşmanlaaramıza kalın duvarlar çekmekiçin

28 Dev-Sağlık İş “DevrimciSendikacılık” dersi vermedenönce devrimci olsun!

30 Cepheli: Cepheli abartmaz

31 “Karataş’ın firarına binbaşıyardım etti” Zavalılar!.. Siz de

medyuma gidin, medyuma!..

32 Haklıyız Kazanacağız:Halkın malını çalanlardanhesap sormak için örgütlenelim!

33 Röportaj: Ben esnafım,dükkanımın daha güvendeolduğunu hissediyorum

Umudun adını haykırmak içinTaksim’deyiz!

Ülkemizde Gençlik

İİ ç i n d e k i l e r4 Açlığa sadece açlar,

yoksulluğa sadeceyoksullar son verebilir!Halk Cephesi saflarındabirleşelim!

YER: ŞİŞLİ CAMİİ ÖNÜTOPLANMA SAATİ: 07.30

Page 4: Yürüyus 314

Yoksullar devrimin temel gücüdür.Bedeli ne olursa olsun yoksulları

örgütleyeceğiz.

Faşizm, devrimcilerin kitlelerlebağını koparmak için baskı, iş-

kence, hapislik, katliam, kaybetme heryolu kullanıyor. AKP iktidarı da bi-zim en yoksulları örgütlememizi, enyoksullar içinde yozlaşmaya karşımücadelemizi engellemek için tümgücüyle saldırıyor. Koşullar ne olur-sa olsun, ne kadar engelle karşılaşır-sak karşılaşalım ısrarla, fedakarlıkla,kararlılıkla en yoksullara gideceğiz,onları eğitecek, örgütleyecek, müca-deleye katacağız. Yoksulları örgütle-mek, devrim saflarına kazanmak,yoğun emek ve sabır isteyen bir mü-cadeledir. Ancak, yoksul ve emekçihalka inancını kaybetmeyenler, umut-suzluğa kapılmayanlar, kendi eğitimgücüne, ideolojisine ve politikalarınagüvenenler bunu başarabilirler. Açlığasadece açlar, yoksulluğa sadeceyoksullar son verebilir. Biz kendi el-lerimizle açlığımıza ve yoksulluğu-muza son vereceğiz!

Bugünün sorunu, yoksulların dev-rimdeki yeri ve rolünü yeniden

keşfetmek değildir. Devrimi yok-sulların içinde bir güç haline ge-tirme sorunu dur. Bu nedenle temelgörevimiz, yoksulluk ve işsizlikleezilen halkımıza, bir yandan bu dev-letin halkın devleti değil bir avuç asa-lak zenginlerin devleti olduğunu,yoksulluğumuzun ve işsizliğimizin so-rumlusunun da devlet olduğunu, bizisömürdüğünü, AKP iktidarının vata-nımızı sattığını, halkın çıkarlarını

değil tekellerin ve emperyalizminçıkarlarını düşündüğünü, işbirlikçili-ğini anlatırken diğer yandan da budevletten kurtulmak için nasıl müca-dele etmemiz gerektiğini, güçleri-mizi nasıl birleştireceğimizi, nasılörgütleneceğimizi anlatmaktır.

Bütün devrimleri, halk kurtuluş sa-vaşlarını yapanlar yoksul halktır.

Bu nedenle bütün çalışmalarımızınodağında yoksul halkı örgütlü güçhaline getirmek olmalıdır. Devrimiçin, kurtuluş için tek çare buradadır.Halkımızın geriliğinden, cahilliğindenyakınmak devrimci değildir. Bu yok-sulluğa, bu baskı ve sömürüye rağmenkitleleri tepki göstermediği için suç-lamak, kuleye çıkıp akıl vermekküçük burjuvaların işidir. Küçük bur-juvazi hiçbir emek ve çaba sarf et-meden, yoksulluklarına rağmen haladüzen partilerine oy veriyorlar diye,“bu halk değişmez“, “bu halk adamolmaz” diyerek halkı aşağılıyor. Bukendini beğenmiş üstencilik ile ısrarlıideolojik mücadele sürdürmeliyiz.Biz devrimciyiz. Biz devrimi onlarınküçümsediği, burun kıvırdığı, değiş-mez-adam olmaz dediği, oligarşininde ayak takımı dediği bu halk ile ya-pacağız. Bunun için bu halkı gerek-tiğinde kişi kişi, kapı kapı, sokak so-kak örgütleyeceğiz.

Tarih boyunca haksızlıklara, bas-kıya, sömürüye, zulme karşı baş-

kaldıranlar, isyan edenler işçisiyle,köylüsüyle, işsizi ile yoksul halktır.Bütün devrimleri, halk kurtuluş sa-vaşlarını yapanlar yoksul halktır.Bundan dolayıdır ki halk devrimin te-

mel unsurudur. Devrim halkın örgütlügücünün eseridir. Bu nedenle halkınörgütlenmesi devrimin örgütlenme-sidir. En yoksulları mücadele saf-larına kazanılması zaferin garan-tisidir. Yoksulları ancak devrimi is-teyenler örgütleyebilir. Çünkü enyoksullar, devrimin en kararlı temelkitle gücüdür. Çünkü, düzenle çe-lişkileri en keskin ve en uzlaşmazolanlar, kaybedecek hiçbir şeyi ol-mayanlar ve devrimden en fazla çı-karı olanlar en yoksullardır.

AKP iktidarının halk kitlelerinevereceği hiçbir şey kalmamıştır.

On yıllık iktidarında, bir yandan iş-sizler ordusu katlanarak büyürkendiğer yandan da buna paralel olarakyoksulluk giderek arttı. Zengin dahazengin, fakir daha fakir oldu. AKP İk-tidarı, sanal bir dünya yaratarak, bü-yüme rakamları açıklasa da hayat ger-çeğin böyle olmadığını kanıtlıyor.AKP ekonomistleri ve yandaş med-yasının yalan ve demagojilerinin ak-sine, ülkemizde yoksul ve açlarınsayısı giderek artıyor, işsizler ordusubüyüyor. Devletin kendi istatistikkurumunun bile, gerçeğin çok altın-da gösterdiği resmi rakamları yok-sulluk ve açlık gerçeğini saklayamı-yor. Ülkemizde, milyonlarca insan aç-lıkla, işsizlikle baş başadır.

Ancak durum böyle olmasına rağ-men, halkın mücadelesi bu tab-

loya denk düşen bir durumda değil-dir. Değildir çünkü; halkımız örgüt-süzdür. Değildir çünkü; mevcut se-çenekler içinde kendisini alternatifsizhissetmektedir. Halkın mücade leye

İşçiler, Memurlar, Köylüler, Emekliler, Esnaflar, Yoksul Gecekondu Halkı,Gençler... Açlığımıza, Yoksulluğumuza Son Vermek İçin, AKP’nin ZulmüneDur Demek İçin; Bakırköy Bağımsızlık Konserindeki Yüzbinlerin Gücüyle

Taksim 1 Mayıs Alanı’nda

Halk Cephesi Saflarında Birleşelim!

Açlığa sadece açlar, yoksulluğa sadece yoksullar son verebilir!

44

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

Page 5: Yürüyus 314

katılımının zayıf olmasının temel ne-deni yoksullar içinde örgütleneme-mek, yoksul ları harekete geçireme-mektir. Ve bu yoksulluk tablosu dahada ağırlaştığında bile halkımızın ken-diliğinden mücadeleye katılmasınıbeklemek hayaldir. Halkımızın öf-kesini biz örgütleyip mücadeleye ka-tacağız. Biz alternatif olduğumuzugöstereceğiz. Çarenin devrim oldu-ğunu biz anlatacağız. Mitingleri, yü-rüyüşleri, 1 Mayıs alanını milyonlarladolduracağız. Bakırköy BağımsızlıkKonseri’ndeki yüzbinler bunun hayalve düş olmadığını, mümkün olduğu-nu gösteriyor bize. Yüzbinler güç ve-riyor, umut veriyor, bu sömürü dü-zenine, emperyalizme bağımlılığabiz de karşıyız, diyor. Şimdi yüzbin-leri, en yoksulları örgütlemek bizimgörevimizdir.

Yoksulluk, sınıflı toplumların ya-rattığı bir sonuçtur. Yoksulluk,

sadece açlık veya yetersiz beslenmede değildir. Ekonomik, siyasi, sosyal,kültü rel boyutları olan bir olgudur. İn-san, beslenme ihtiyacının yanındagiyim, barınma, sağlık, kültür, din-lenme, insan ilişkileri ve daha birçoktemel gereksinmeleri de olan bir var-lıktır. Yoksulluğun tanımını, insanınbu ihtiyaçlarının yeterince karşılanıpkarşılanmadığı oluşturmaktadır. Ka-pitalizm “yoksullar” tanımının yanı-na “en yoksullar” tanımını da koy-muştur. En yoksullar; asgari hayat dü-zeyini sürdüre bilecek imkan ve araç-lara sahip olmayanlardır.

Yoksullaşmanın yozlaşmaya dö-nüşmesini engellemek için yok-

sulları örgütlemeliyiz. Apolitikleş-me, yozlaşma, fuhuş, ruhsal sorunlar,hırsızlık ve daha birçok sorun yok-sulluğun sonuçlarıdır… Yoksulluk,duygu ve bilinç olarak da kişiyi se-filleştirir, körleştirir. Tam da oligar-şinin istediği gibi, örgütsüz, her tür-lü yozluğa açık, bencil, karnını do-yurmaktan başka bir şey düşünmeyenyoksul ve tüketici bir toplum ortayaçıkar. Yoksullar içinde örgütlenmek,yozlaşmaya karşı mücadele etmektiraynı zamanda. Bu nedenle örgütlen-me çalışmamız kültürel, ahlaki, ideo-lojik tüm boyutlarda çalışma yap-

mamızı gerektirir.

Yoksulların yaşadıkları yerler, ge-cekondu semtleridir. En aç, en

yoksul, en yoksun, en çok aşağılananen yoksullardır. Bundan dolayı entepkili, en öfkeli olanlar da onlardır. İştebu içe dönük sessiz öfkeyi, yoksullu-ğun bu gücünü devrimin gücüne dön-üştürmek için en yoksullara gitmeliyiz.

Bu gücü biz örgütleyemezsek dü-zen kendine örgütleyecektir. Bi-

zim bıraktığımız bütün boşluklarıbaskısıyla, terörü ile, kültürüyle, ka-dercilik ve tevekkülcülükle düzendolduracaktır. Oligarşi, devrimin engüçlü potansiyelinin yoksulların ya-şadığı gecekondu semtleri olduğunubildiği için saldırıyor. Oligarşi, ge-

cekondulardaki devrimci potansiye-li fiziki, siyasi ve kültürel olarakyok etmeye çalışacak. Bu saldırılarınkarşısına yoksul halkımızı örgütle-yerek barikat olacağız. Devrim iddiasıtaşıyan Cepheliler en yoksullarınsemtlerini devrimin güçlü mevzilerihaline getirmekle sorumludur. Bun-dan dolayı gecekondular temel ör-gütlenme alanlarımızdır. Oligarşiyoksulların yaşadığı gecekondu semt-lerinde bir yandan halkın evlerinibaşlarına yıkarken diğer yandan dayozlaştırarak ve polis terörü ile tes-lim almaya çalışıyor. Bu saldırılar ne-densiz değildir. “Sosyal patlama”korkularıdır. “Gecekondulardan gelipgırtlağımızı kesecekler” sözü de bunugösteriyor. Oligarşinin kabusununnedeni budur. Oligarşinin korkusu-nu Bakırköy Bağımsızlık Konserin-deki Yüzbinleri Taksim’de 1 MayısAlanı’nda Halk Cephesi saflarındatoplayarak büyütmeliyiz. Cephe halk-

tır, bunu göstermeliyiz.

Geçim derdinden başını kaldıra-mayan, eve ekmek götürmekten

başka hiçbir şey düşünemez hale ge-tirilen yoksul halkımızı mücadeleyekatmak için her türlü yöntemi düşün-mek ve uygulamak zorundayız. Hal-kı talepleri doğrul tusunda birleştiripmücadeleye sevket meliyiz. Kitlelerineğitimi, devrimcileşmesi, politikleş-mesi bu mücadele içinde olacaktır.Yoksullara ulaşmada, onlarla bir mü-cadele ve örgütlenme yaratmada en te-mel halka yoksul halkın ihtiyaçları, so-runlarının çözümleri temelinde daya-nışmanın örgütlenmesidir. Mahalle-mizin bütün sorunlarını, beslenme, ba-rınma, eğitim ve bir çok sorunumuzuelbirliği ile kolektif olarak çözmeli,okuma-yazma kurslarından, dikişkurslarına, folklor, müzik-tiyatro grup-larından spora kadar geniş yelpazedehayatı örgütlemeliyiz.

1Mayıs’ta yüzbinleri, açlar veyoksulları Halk Cephesi safla-

rına katmalıyız! Açlığa sadece aç-lar, yoksulluğa sadece yoksullar sonverebilir. Biz kendi ellerimizle açlı-ğımıza ve yoksulluğumuza son ve-receğiz! 50 milyonun üzerinde insa-nımızın yoksulluk 10 milyonun üze-rinde insanımızın açlık sınırının al-tında yaşadığı ülkemizde açlık ve yok-sulluğa sadece açların ve yoksullarınson vereceğini söylemek için başkakanıta gerek yok. AKP iktidarı da zul-münü, açları ve yoksulları susturaraksürdürüyor. Baskılarla, tehditlerle,terörle, sadakalarla açları ve yoksul-ları susturuyor AKP.

CEPHELİLER; yapılması gere-ken açıktır.

Açlara ve yoksullara gitmeliyiz.Açları ve yoksulları örgütleme-

liyiz. Açları ve yoksulları mücadele-ye katmalıyız.

1Mayıs’ta hedef kitlemiz açlar veyoksullardır.

Açlığımıza, yoksulluğumuza sonvermek için, AKP zulmüne dur

demek için; Bakırköy BağımsızlıkKonseri’ndeki yüzbinlerin gücüyleTaksim’de 1 Mayıs Alanı’nda HalkCephesi Saflarında Birleşelim!

Açlığımıza,yoksulluğumu

za son vermek için, AKPzulmüne dur demek için;

Bakırköy BağımsızlıkKonseri’ndeki yüzbinleringücüyle Taksim’de 1 Mayıs

Alanı’nda Halk CephesiSaflarında Birleşelim!

55

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

Page 6: Yürüyus 314

66 1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

1 Mayıs işçi sınıfının birlik,mucadele ve dayanışma gunudur.

1 Mayıs, iş gununun kısal-tılması yolundaki mucadeleniniçinden doğmuştur. 1886 yı-lının 1 Mayıs'ında Amerikalıişçiler "8 saat iş, 8 saatuyku, 8 saat canımız ne

isterse!" sloganıyla ge-nel grev örgutlediler.Grevin 3. gunu polisişçilere saldırdı.

Şikago işçileri-nin toplandığıHay Market ala-nında patlayan

bomba bir çok in-sanın ölmesi ve ya-

ralanmasına nedenoldu. Polis olayın

sorumluluğunusekiz işçi önderi-nin üzerine yıktı.Sekiz işçi önderiidamla yargılandıve dördü idamedildi. Bir işçidehucresinde ölu

bulundu...

Ancak, idamlar iş-çileri durduramadı. İş-

çiler 1 Mayıs1890 da aynı ta-leplerle yeni bir ge-

nel grev örgutleme kararı aldılar.

Amerikalı 5 işçi önderinin katle-dilmeleri sonrasında Avrupa, Asyave Amerika kıtalarından işçi örgutleritemsilcileri 1889 yılı Temmuz'undaParis’te bir araya gelerek işçi sınıfınınbir çok sorununu tartışıldığı bir kongreyaptılar. Kongre sonunda Amerikalıişçilerin 1 Mayıs’ta aldıkları genelgrev kararını tum dunyada uygulamakararı aldılar... Bu karar gereği 1890yılının 1 Mayıs'ı dunya çapındaduzenlenen genel grevlerle, mitingve çeşitli eylemlerle işçi sınıfının

birlik, mucadele ve dayanışma gunuolarak kabul edildi.

Ülkemizde de 1 Mayıslar Yüz Yıl Öncesine Dayanır

Ülkemizde ilk 1 Mayıs, 1905 yılındaİstanbul'da kutlandı... 1920 yılında İs-tanbul'da işçiler pankartlarında bağım-sızlık şiarıyla 1 Mayıs gösterisi duzen-ledi... 1921 yılında işgal kuvvetleri,işbirlikçi Damat Ferit Paşa, hukumetiile birlikte 1 Mayıs gösterilerini yasaklar.Ancak, işçiler tehditlere rağmen, Fatih,Aksaray, Harbiye hatlarındakitramvayları Karaköy, Beşiktaş, Şişlihattındaki arabaları çalıştırmadılar.

Egemenlerin 1 Mayıs Korkusu ve Yasaklamalar

Osmanlı toprakları uzerinde 1905yılında başlayan ve işgal yıllarındada bağımsızlık istemiyle kutlanan 1Mayıs'ın işçi bayramı olarak resmitatil ilan edilmesi talebi TBMM ta-rafından reddedildi...

1924 yılında alınan bir kararla 1Mayısların kutlanmasını yasaklandı.Yasaklara rağmen işçiler fabrikalarda,derneklerde toplantılar yaptılar.

Asıl olarak ise, 1925 yılında çıkanTakrir-i Sukun Kanunu sonrası artı-rılan baskı politikaları sonucu uzunyıllar 1 Mayıslar kutlanamaz halegetirildi.

Yaklaşık 50 yıl aradan sonra DİSK(Devrimci İşçi Sendikaları Konfe-derasyonu)'nun başvurusuyla 1976yılı 1 Mayısı’nda İstanbul-TaksimMeydanı'nda kitlesel ve coşkulu 1Mayıs kutlaması yapıldı.

1 yıl sonra 1977'de 500 bin emekçivardı Taksim Meydanı'nda. Muca-delenin kitleselleşmesi, sınıfsal ka-rekter kazanmaya başlaması oligarşiyi

ve tekelci patronları korkutuyordu.İşte bu korkularının urunu olarak 1Mayıs alanını kana buladılar. Kontr-gerillanın planlı katliamı sonucu 35emekçi katledildi.

Taksim Meydanı Niçin "1 Mayıs Alanı"dır?

1 Mayıs 1977 katliamıyla birlikteTaksim Meydanı 1 Mayıs Alanı oldu.Katliamı unutturmamanın, katillerdenhesap sormanın, katliama karşı mey-dan okumanın, adalet ve devrim öz-leminin adıydı Taksim Meydanı. Bu-nun için Taksim Meydanı 1 MayısMeydanı oldu. 1978 1 Mayısı’ndansonra Taksim 1 Mayıs kutlamalarınakapatıldı.

12 Eylül 1980 Faşist Cuntası Yıllarında 1 Mayıslar

12 Eylul faşist cuntası, işçi veemekçilerin tum kazanılmış haklarınıgasbetti. İşçilerin, emekçilerinörgutlenmeleri dağıtıldı. Sendikalar,dernekler kapatıldı.

1 Mayıslar tüm yurtta yasaklandı.Ancak yasaklara rağmen en zor tut-saklık koşullarında dahi devrimciler1 Mayısları yaşattı. 1988 yılına kadardışarıda kitlesel kutlamalar yapıla-masa da fabrika çevrelerinde veyaişçilerin, yoksulların yaşadığı semt-lerde korsan gösteriler, bildiri, elilanı dağıtımı, afiş, pankart ve duvaryazılamalarıyla 1 Mayıs yaşatılmayaçalışıldı.

1 Mayıs Yeniden Nasıl Kazanıldı?

1988 1 Mayıs’ından 1 gün öce30 Mayıs’ta eylem hazırlığı içindeolan Devrimci Sol militanı SalihKul ve Öztürk Acari İstanbul Ok-

1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günüdür!

Halk Cephesi SaflarındaGücümüzü Birleştirelim!

Page 7: Yürüyus 314

77

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

meydanı’nda kaldıkları evde kat-ledildi. 1 Mayıs'ta alanlara deni-lerek Taksim Meydanı'na çıkıl-maya çalışıldı. Polis kitleye sal-dırdı. Saldırı direnişle karşılandı.Onlarca devrimci gözaltına alındı,işkencelerden geçirilip tutuklandı.Ancak saldırının yarattığı havadeğil direnişin havası hakimdi.

1989 yılında devrimciler 1Mayıs Alanını 5 bin yurekle zor-ladılar. İstiklal Caddesi'nden, Tar-labaşı'ndan alana çıkmaya çalış-tılar. Polis bu kez kurşunlarla gazbombalarıyla saldırdı. Kurşunlarakarşı taşla, yurekle savaşanlardanDevrimci Sol Guçler’den birişçi, Mehmet Akif Dalcı şehitduştu.

Kararlılık ve ısrar 1990 yılındada devam ettirildi. Bu uç yıl bo-yunca gösterilen kararlılık ve ısrarsonucu 1 Mayıs yeniden kazanılmışoldu. Sonraki yıllar ise 1 Mayıs'ı ya-sallaştırma ve kitleselleştirme sureçleriolarak tarihe geçti.

1 Mayıslar kitleselleşirken oligarşikorkusunu katliamlarla bastırmayaçalıştı. 1993 1 Mayısı’ndan bir günönce 30 Nisan’da iki Dev-Gençli U.Ya şar Kılıç ve Şen gül Yıldıran’ıkatletti.

1996 1 Mayıs'ı cunta sonrasındayasal olarak kutlanılan beşinci ve enkitlesel 1 Mayıs oldu. Kitleselliğinarttığını gören '77 katliamcıları dahasabah saatlarinde toplanma yerindeaynı 19 yıl öncesindeki gibi kitleye-kurşun sıkıp panik ve kargaşa yarat-maya çalıştılar. Hasan Albayrak veDursun Odabaş Söğutluçeşme'dekitoplanma yerinde şehit duştuler. Dev-rimcilerin mudahalesiyle kurşunlararağmen ateş altında disiplinli bir 1Mayıs yuruyuşu yapıldı. Yedidenyetmişe yuzbinin uzerinde insan Ka-dıköy meydanına yuruyuş disiplininibozmadan ilerledi. Katiller bu kezmeydana toplanan kitlenin uzerine

çevirdiler ölum kusan silahlarını.Yalçın Levent de burada şehit duştu.

Sonraki yıllarda da bir yandanmedya uzerinden gunler öncesindenyapılan “olay çıkacak” demogojisive karalamalarıyla yaratılan korkuortamları diğer yandan TÜRK-İŞ veHAK-İŞ eliyle 1 Mayıs'ın içeriğininboşaltılarak sıradan bir bayram kut-laması haline dönuşturulmesi çaba-larına karşı, devrimciler önderliğinde1 Mayıs'ı devrimcileştirme surecibaşlamıştı.

2004 yılında Taksim'e çıkış hedefliolarak başlatılan irade savaşı Saraç-hane meydanındaki meşru miting ilebaşlatılmış ve devrimcilerin oluştur-duğu Devrimci 1 Mayıs Platfor-mu'nun çabalarıyla Taksim'i zaptetmekararlılığı surdurulmuş ve kitleselolarak tekrar 2007 1 Mayıs'ında 1Mayıs alanı zorlanmıştır. 2008 1 Ma-yıs'ında sokak sokak surdurulen ça-tışma ile kararlılık surdurulmuş, ancaksendikaların erken geri çekilmesi vepolisin yuruttuğu vahşet derecesindekisaldırı nedeniyle alana girilemedi.

1 Mayıs'a yönelik saldırı sadece

egemen guçlerden gelmedi. Dev-rimciler hep 1 Mayıs’ı, 1 MayısAlanı’nı kazanmak için bedelleröderken reformizm düzenin icazetsınırları içinde mücadeleyi geri çek-meye çalıştı. Biz, emekçileri alanlaraçağırırken onlar düzen sendikacı-larıyla birlikte salonlara hapsetmeyeçalıştı. Biz “hedef Taksim” derkenonlar “alan fetişizmi yapmayalım”diyerek tam da oligarşinin istediğigibi Kadıköy’e, Abide-i Hürriyet’eya da başka alanlara yönlendirdi.Biz alanları yüzbinlerle kitleselleş-tirelim derken onlar parçalamayaçalıştılar.

En çok “birlikten” bahseden ol-dular ancak hep bölüp parçalayanoldular. Sarı sendikacıların kuyru-ğundan kopmayarak devrimcileridüşmanın hedefi haline getirdiler.

2009 yılı başından itibaren Tak-sim'i zaptetme kararlılığı yaşamınher alanında hissediliyordu. İktidarönce Emek ve Dayanışma Gunuadıyla, 1 Mayıs'ı resmi tatil ilanederek Taksim dışında bir alandakutlanılması için uzlaşma aramayaçalıştı. Reddedildi. Her koşulda 1Mayıs alanına yurunecek ve TaksimMeydanı zaptedilecekti. 1979 yılındaemekçi halkımıza yasaklanan Taksim1 Mayıs Meydanı’na 30 yıl sonra2009’da saatlerce süren çatışmalarsonucunda girildi.

Artık 1 Mayıs Meydanı işçi sını-fınındır. 2010 ve 2011 1 Mayısı’ndaTaksim 1 Mayıs Meydanı’nı yüz-binlerce emekçi doldurdu.

Şimdi 1 Mayıs Meydanı yüzbin-leri, milyonları bekliyor.

Tüm işçiler, memurlar, öğrenciler,esnaflar, köylüler, emekliler, ev ka-dınları, yoksul halkımız; 1 Mayıs’tabizi ezenlere, sömürenlere karşı HalkCephesi saflarında birleşelim, gücü-müzü gösterelim. Kendi iktidarımıziçin savaşalım ve kazanalım!

Page 8: Yürüyus 314

88

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

“O patlayıcıyı oraya müze mal-zemesi olarak koymadılar. Bir hatıraeşya olarak da saklamadılar. 21Mart, olmadı 1 Mayıs, olmadı başka1 Mayıs... Netice itibariyle bu ülkedepatlatılmak için yıkıcı, bölücü ör-gütlerin ve onların uzantılarınıneseri.”

Bu sözlerin sahibi AKP’nin İçiş-leri Bakanı İdris Naim Şahin. Şahinbu sözleri bir kaç gün önce KozluMezarlığı’nda bulunduğu söylenenpatlayıcı malzemelerle ilgili açıkla-masında söyledi.

“İstanbul’da Taksim’de yapılacak1 Mayıs için oldukça kaygılıyım.Tüm sol partiler de orada olacak vehükümet aleyhine gösterilere dönü-şecek. Gergin bir hava var henüzizin de çıkmadı. Belli siyasi ideolojiyesahip konfederasyonların ayrı ayrıalanlarda 1 Mayıs’ı kutluyor olma-sından rahatsızım. Bu durumdan sen-dikal hareket güç kaybederek çıkacakhepimiz kaybedeceğiz. Konfederasyonyönetimleri tutum alıyor. Aslındafarklılıklarımızla birlikte bir aradaolabilsek bu çok kıymetli ve önemliolacaktı. Şayet İstanbul’da olaylaryaşanırsa 2011 1 Mayıs’ında yaka-lanan hava dağılacak. Herkesi sağ-duyuyla davranmaya çağırıyorum.Birlikte kutlama yapılabilse çok dahaiyi olurdu.” (21 Nisan 2012, Radikal)

Bu sözlerin sahibi de bir sendikacı,Türk-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in GenelBaşkan Yardımcısı Mustafa Paçal.

Biri “1 Mayıs’ta patlatacaklardı”diyor. Diğeri “olaylar yaşanırsa” di-yerek sağduyulu olmaktan bahsediyor.Onun derdi “sağ duyu” falan değil,o sözler, AKP yalakalığını, sarı sen-dikacılğını gizlemenin kılıfıdır.

“Tüm sol partiler de orada olacakve hükümet aleyhine gösterilere dö-

nüşecek”miş. İşçilerin, memurlarınher türlü kazanılmış hakkını gaspeden, kölelik yasalarıyla işçiyi me-muru köleştiren, halkı açlığa yok-sulluğa mahkum eden, her türlüzulmü reva gören AKP iktidarınakarşı gösteri yapmak suç mu? Onunderdi AKP’ye yalakalık yapmak ve“olaylar yaşanırsa” diyerek halkıkorkutmak... Mustafa Paçal gibilerisendikacı değil iktidarların yalakasıişçi sınıfının düşmanıdırlar.

Bu Ülkede Tek Provokatör Devlettir

Çok açıktır ki bunlar provakatifaçıklamalardır. Açıklamalara tekrarbakın 1 Mayıs korkusunu görürsünüz.1 Mayıs, oligarşi için korku ve kabusgünüdür. 1 Mayısları takvimlerdensilmeye çalıştılar. Yasakladılar. Kat-liamlar yaptılar. Kitlesel gözaltılaryaptılar. Sokağa çıkma yasakları ilanettiler. Ancak nafile, başaramadılar.İşçisi, memuru, genci, aydını, öğ-rencisi, gecekondulusu ile halkın 1Mayıs’ta alanlara akmasını, taleplerinidile getirmesini engelleyemediler.

Sadece baskı ve zulüm uygula-madılar. Yukardaki açıklamalarda ol-duğu gibi “terör” edebiyatına baş-vurdular. Provakatif açıklamalar yap-tılar. Amaç halkın 1 Mayıslara katı-lımını engellemektir.

“Provakatör” mü arıyorsunuz, işteprovakatör: DEVLET’ten başka pro-vakatör mü var? ’77 1 Mayıs’ınıkana bulayan, her 1 Mayıs’ta terörestiren devlettir.

Bir de devletin polisinin, jandar-masının olmadığı 1 Mayıslara bakın.Son iki 1 Mayıs örnektir. Tek birolay yaşanmamıştır. Çünkü polis sal-dırmamıştır, polis uzak durmuştur.Geçen 1 Mayıs’ta bu gerçeği hemen

herkes dile getirmiştir. Bilinmelidir ki 1 Mayıs’ta tek bir

olay yaşanırsa sorumlusu devlettir,AKP’dir. Tek bir insanımızın burnukanarsa sorumlusu devlettir, AKP’dir.

1 Mayıs Alanı’nı Yüzbinlerle Dolduracağız! Korkuları Büyüyecek!

Düzenin temsilcileri korkuyorlar!Çünkü suçludurlar! Onlar emekçidüşmanıdırlar. İşçisi, köylüsü, me-muru, gecekondulusu ile halkımızınsömürülmesinin, vatanımızın emper-yalizme peşkeş çekilmesinin, top-raklarımızın kirletilmesinin sorum-lusudurlar. Amerikan işbirlikçisidirler.İşbirlikçilik, uşaklık AKP ile adetadoruğuna çıkmıştır. Emperyalizmadına Ortadoğu halklarına, Suriyehalkına saldırmayı amaçlayan noktayagelinmiştir. Hak ve özgürlük müca-delemizin, insanca yaşam isteğimizinbaskı ve zulümle, katliamlarla bas-tırılmasının sorumlusudurlar.

Katilliklerini, halk düşmanlıklarını,emperyalizm işbirlikçiliklerini yüz-lerine haykırmayalım istiyorlar.

Hak ve özgürlük talep etmeyelimistiyorlar.

Bu devran böyle gitsin, baskı vezulme sessiz, suskun kalalım istiyorlar.

İşçisi, memuru, öğrencisi, aydını,esnafı, gecekondulusu; Türkü, Kürdü;alevisi, sünnisi ile Türkiye halklarıolarak 1 Mayıs alanlarına çıkmayalım,gücümüzü görmeyelim istiyorlar.

Heveslerini bir kez daha kur-saklarında bırakalım. Taksim 1 Ma-yıs Alanı’nı yüzbinlerle dolduralım.Marşlarımız, sloganlarımız, sıkılı yum-ruklarımız, yeri titreten adımlarımızlaTaksim 1 Mayıs Alanı’nda olalım.

Her 1 Mayıs ÖncesiAynı Demagojiler ve Provokasyon Edebiyatı

DÜZENİN 1 MAYIS KORKUSU

Page 9: Yürüyus 314

Onların gür sesleri yankılanıyor alanlarda. Bu ses işçi sınıfınıngür sesi. 1886’dan beri egemenlerin korku-lu rüyasıdır bu ses. O sesi kesmek için kat-lettiler. 1887’de idam seh pa sın da iş çi ön de -ri Au gust Spi es "Ses siz li ği mi zin bu gün boğ -du ğu nuz ses ler den da ha güç lü ola ca ğı günde ge le cek tir." di ye haykırdı. Ve o ses çok kısasürede dünyanın her yanına ulaştı.

Halka yasaklanan Taksim 1 Mayıs Ala-nı’na çıkmak için 1989’da Mehmet Akif Dal-cı’yı şehit vermiştik. 20 yıl sonra çıktıkDalcı’nın uğruna şehit düştüğü alana. Bugün1 Mayıs Alanı’nı yüzbinlerce Mehmet dol-duruyor. Yaşasın işçi sınıfının birlik mücadeleve dayanışma günü! Bu günü 1 Mayıs şe-hitlerine borçluyuz. Şehitlerimizi saygıyla anı-yoruz. Onlara devrim sözümüz var.

1 Ma yıs’ta ki ilk şe hit le ri mi zi 1 Ma yıs1977’de İs tan bul Tak sim’de ver dik. Kont -rge ril la nın saldırısında 35 emekçi katledildi.O günden sonra Tak sim Mey da nı 1 Ma -yıs Ala nı ol du.

1 Ma yıs 1977 Şe hit le ri : Ali Si dal, Ka dir Bal cı, Ha san Yıl dı rım,

Hik met Öz kürk çü, Ra ma zan Sa rı, MustafaEl mas, Mül te zim Ol tu lu, Mah mut Atil laÖz be len, Ömer Nar han, Bay ram Çı tak,Kah ra man Al san cak, Alek san dros Kon -te as, Me ral Ceb ren, Kad ri ye Du man,Ley la Al tı par mak, Ah met Gö zü ka ra, Er -cü ment Gür kut, Ga ra bet Ay han, Si bel Açı -ka lan, Na zan Ünal dı, Ha ti ce Al tun, Ali Ye -şil gül, Ni ya zi Da rı, Meh met Ali Genç, Ha -cer İpek Sa man, Bay ram Sü rü cü, Hü se yinKır kın, Naz mi Arı, Ja le Ye şil nil, Ke nan Ça -tak, Ra sim El mas, Di ran Ni giz, Ham di To -ka, Zi ya Ba ki, Bay ram Eyi...

1988 1 Mayıs Şehitleri:Öz türk ACA Rİ ve Sa lih Kul zor yıl -

lar da mü ca de le yi sür dü ren iki Dev rim ciSol mi li ta nıy dı lar. Öz türk ve Sa lih de 1Ma yıs ey le mi ne ha zır la nı yor lar dı. 1 Ma -yıs’ı ya sak la yan la ra söy le ye cek söz le rivar dı. İs tan bul Ok mey da nı Gür sel Ma hal -le si’nde kal dık la rı ev de ku şa tıl dı lar. Tes-lim olmayı reddettiler. 30 Ni san 1988’deİs tan bul Ok mey da nı’nda kat le dil di ler.

Yıl 1989’du. Binlerdik Taksim önün-de. Bir iş çiy di Mehmet Akif DAL CI.Binlerden biriydi. Öf ke si ni, sı nıf bi lin ci -ni ku şa nıp gel miş ti 1 Ma yıs Ala nı’na.

Ça tış ma da en ön dey di. Kor tej Ka sım -pa şa’ya yö nel di ğin de elin de taş la rı sa va -şı yor du Meh met. İş te tam o an da, elin de -ki ta şı fır lat ma ya ha zır la nır ken vuruldu.4 Ma yıs gü nü yak la şık 5 bin ki şi ka tıl dıce na ze si ne. 1 Ma yıs’ta sa va şan dı Meh -met, kav ga yı öğ re ten di...

1993 1 Mayıs ŞehitleriUğur Ya şar KI LIÇ ve Şen gül YIL -

DI RAN, İYÖ-DER’li iki dev rim ci öğ -ren ciy di ler. Er te si gün 1 Ma yıs’ta ta şı ya -cak la rı pan kar tı ya zar ken, 30 Ni san’daİs tan bul Mo da’da kal dık la rı ev de kat le -dil dik le rin de, 1993 1 Ma yıs’ının ari fe siy -di.

Uğur, İ.Ü. Ve te ri nerlik Fa kül te si öğ -ren ci siy di. 1992’de ka tıl dı mü ca de le ye.Kı sa sü re de İYÖ-DER yö ne ti ci le rin denbi ri ol du. Şen gül, ör güt lü mü ca de le ile‘89-90 yı lın da İ.Ü.’de ta nış tı. Dev-Genç ça lış ma la rı için deye ral dı.

On la rı kat le de rek genç li ği yıl dır ma yı he def le di düş man.Er te si gün 1 Ma yıs’ta yol daş la rı, “Uğur la rı Şen gül le ri Tü -ke te mez si niz” pan kar tıy la yü rü dü ler.

1996 1 Mayıs ŞehitleriGe ce kon du lar, İs tan bul’un dört bir ya nın dan Ka dı köy’e

ak mış tı o gün. On bin ler top lan mış tı. Yüz bi ni aş kın emek çi -nin yü rü yü şü baş la ya cak ken sal dır dı ka til ler. Top lan ma yer -le rin den bi ri olan Ha san pa şa’da po li sin kit le nin üze ri ne aç -tı ğı ateş so nu cun da Dur sun ODA BAŞ ve Ha san AL BAY -RAK şe hit düş tü.

Ateş al tın da kutlandı 1 Mayıs. Mi tin gin da ğı ldığı anda ye -ni den sal dır dı oligarşi. Kur tu luş oku ru Yal çın LE VENT şe hitdüş tü bu sal dı rı da da.

On lar ca ki şi gö zal tı na alın dı son ra sın da. On lar dan bi ri olanAkın RENÇ BER, gör dü ğü iş ken ce ler so nu cun da şe hit düş -tü ve 1996 1 Ma yıs şe hit le ri nin sa yı sı dört ol du.

1 Ma yıs Şe hit le ri mizZaferi onlarla kazandık!

1 Mayıs 1977

Songül YILDIRAN

Dursun ODABAŞ

Hasan ALBAYRAK

Öztürk ACARİ

Salih KUL

Mehmet Akif DALCI

Yalçın LEVENT

Akın RENÇBER

U. Yaşar KILIÇ

99BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 10: Yürüyus 314

AKP iktidarının yoğun saldırıları al-tında 2012 1 Mayısı’na hazırlanıyoruz.AKP’nin “ustalık dönemi” olarak ad-landırdığı bu süreç, halklarımız açısın-dan yoksulluğun, baskı ve terörün, yoksaymanın en yoğun yaşandığı süreçtir.

AKP iktidarı, işçiden kamu emekçi-sine, köylüden esnafa, işsizden-emekli-lere kadar bütün halkı, açlıkla, işsizlik-le terbiye ederek, iktidarını sürdürmeyeçalışıyor. Ezilen halklara karşı aslan kesilen AKP iktida-rı, bütün gücüyle emperyalistlerin ve yerli işbirlikçileri-nin kasalarını doldurmak için yasa üstüne yasa, terör üs-tüne terör uyguluyor. Düzen içi muhalefet dahil, muha-lefetin hiçbir çeşidine tahammül edemiyor. Tek otorite, tekses, tek düzenleyici benim ve verdiklerimle yetineceksindiyor.

AKP ve işbirlikçileri, sömürmede ve saldırılarda sınırtanımadıklarını ortaya koymak için yeni sömürü ve talanplanlarını bir bir gündeme getiriyor. İşte bunlardan işçi sı-nıfını doğrudan ilgilendiren yeni sendika yasası, kıdem taz-minatlarının kaldırılması, ulusal istihdam stratejisi gibi bir-çok saldırı planı uygulama aşamasında.

AKP iktidarı, işçi sınıfının, emekçilerin kazanılmış hak-larından biri olan ve iş güvencesinin sağlanmasında da et-kili olan “Kıdem Tazminatı”nı kaldırma planında son aşa-maya gelmiştir. AKP’nin bakanları, işbirlikçi medyası herzaman olduğu gibi gerçekleri tersyüz ederek bu saldırıyımeşrulaştırma çabasında.

Örneğin 13 Nisan 2012 tarihli Sabah gazetesinde, “11milyon işçiye kıdem tazminatı müjdesi geldi. Çalışma Ba-kanı Çelik, Şu an 11 milyon işçinin sadece yüzde 8'i taz-minat alabiliyor. Fon sistemine geçeceğiz” diyerek işçi sı-nıfı, emekçiler açısından “fon” sisteminin daha iyi ola-cağını propaganda etmekte, “sosyal çevreleri” ikna ede-ceklerini söylemektedir.

AKP ne pahasına olursa olsun kıdem tazminatınıkaldıracağım diyor. Çünkü kıdem tazminatı, patronlarınkasasından çıkan paradır. Kıdem tazminatı, yetersiz deolsa iş güvencesidir. AKP’nin “sosyal çevre” dediği ise,işbirlikçi sendikalar, medya, meslek örgütleridir.

AKP, “Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı ve Ulusal İs-tihdam Stratejisi” saldırısıyla da, zayıflatılmış sendikalarıyeni baraj oyunlarıyla tasfiye etmek veya tamamen etki-siniz hale getirmektedir. Sarı ve işbirlikçi de olsa mev-cut sendikalar dahi iktidar ve burjuvalar için yük halinegelmiştir.

Sendikaların ve yetersiz de olsa diğer örgütlenmele-rin tasfiye edildiği koşullarda, esnek çalışma, alt işve-ren(taşeron) ve işçi kiralama bürolarıyla işçiyi köleleştirmek

daha kolay hale gelecektir. İşçiler ve işsizler modern işçipazarlarında (işçi kiralama bürosu), günü birlik, saat başıişlerde açık pazarlık usulüyle boğaz tokluğuna çalıştırı-lacaktır.

Taşeronlaşma akla gelen bütün işlerde yaygınlaştırı-lacak ve hakim hale gelecektir. İşçi, emekçi hiçbir zamangerçek patronu, işvereni tanımayacaktır. Sözleşme oyun-larıyla aldatılacak, kaderi, patronun veya temsilcisinin in-safına kalacaktır.

Bugün günlük sıradan olaylar haline gelen iş cinayetleri,yeni saldırı politikaları ve uygulamalarıyla daha da bü-yüyecektir. İş cinayetleri o kadar sıradanlaşacaktır ki, ha-ber konusu dahi olmayacaktır. Çünkü tedbir, iş güvenli-ği gibi şeyler patronlar için ek masraftır.

İşçiler, İşsizler, Emekçiler… AKP’nin, temsilcisi olduğu emperyalistler ve işbir-

likçilerinin niyet ve politikaları bellidir. Bizi daha fazlasömürmek, adeta ölüm sınırında çalışmaya mecbur et-mektir.

Buna direnecek miyiz?

Patronların, efendilerinin birer asalak olduğunu, ka-nımızı emerek beslendiklerini, vatanımızı, zenginlikleri-mizi, emeğimizi yabancılara peşkeş çektiklerini haykıracakmıyız?

İnsan olduğumuzu, emeğimizin karşılığını istediğimizi,örgütlenmenin, mücadelenin meşru olduğunu, sendika-larımızı, kıdem tazminatımızı ve mücadeleyle kazandığımızhaklarımızı savunacak mıyız?

Bu ülkenin bizim olduğunu, emeğimizle, kanımızla varettiğimizi, yönetmesi gerekenin de biz olduğunu söyleyecekmiyiz?

1 MAYIS’TA bu taleplerimizi bütün gücümüzle or-taya koymalıyız. Örgütlü ve disiplinli gücümüzü pat-ronların ve işbirlikçilerinin karşısına dikmeliyiz. Bu top-raklarda biz olduğumuz sürece istedikleri gibi cirit ata-mayacaklarını gösterelim.

AKP’ye ve patronlarının saldırılarına karşı direnece-

İşçiler, İşsizler, Yoksullar! 1 Mayıs’ta, AKP’ye ve İşbirlikçi

Patronlara Ezilen Halkların,Emekçilerin Gücünü

Gösterelim! Devrimci İşçi Hareketi

Saflarında 1 Mayıs’ı MücadeleGününe Dönüştürelim!

Devrimci İşçiHareketi

10

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 11: Yürüyus 314

ğimizi, bedel ödemekten kaçınmayacağımızı gösterelim.

Bilmeliyiz ki, bizim örgütlü gücümüz, birliğimiz vemücadelemiz en büyük güvencemizdir. Halklarımızınbirleşik gücü ve mücadelesi ise, egemenlerin en büyük kor-kusudur.

1 MAYIS’TA bizim gücümüz, egemenlerin korkusu bü-yüsün.

1 MAYIS’TA, bütün işçileri, işsizleri, emekçileri, 1Mayıs Alanı Taksim’e taşımalıyız.

Emekçilerin, halkın 1 Mayıs’a kendiliğinden gelme-sini beklememeliyiz. Bizim olduğumuz her yerde 1 Ma-yıs’ı biz örgütlemeliyiz.

1 Mayıs için kuracağımız komitelerle, yapacağımız çağ-rı ve toplantılarla 1 Mayıs’ı örgütlemeliyiz.

1 Mayıs’ı, devrimci anlamda örgütlemek, 1 Mayıs ko-mitelerinden başlamalıdır. Biliyoruz ki, örgütlü hareketetmek bizi daha güçlü ve organize yapacaktır. 1 Mayıs işçisınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. İşçi sı-nıfını bayramına sahip çıkartmak, devrimci işçilerin,Devrimci İşçi Hareketi’nin sorumluluğudur. Devrimci iş-çiler bu sorumluluk bilinciyle hareket edecektir.

İşçiler, İşsizler, Emekçiler! Taksim’e, 1 Mayıs Alanına yüz binler, milyonlar ola-

rak akmalıyız. Baskı, talan ve sömürü politikalarına an-cak bu şekilde direnebiliriz. Egemenler, bu birleşik gü-cümüz karşısında gerileyecektir. Meydanlarda, kürsüler-de, sokaklarda gür sesimizle, sınıf kinimizle haykırmalı-yız.

KIDEM TAZMİNATLARIMIZI GASP ETTİR-MEYECEĞİZ!

ESNEK-GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA, TAŞE-RONLUĞA, İSTİHDAM BÜROLARINA HAYIR!

İŞ CİNAYETLERİNE SON!

ÖRGÜTLENME ÖNÜNDEKİ ENGELLER KAL-DIRILSIN!

TEKELLERİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ!

1 MAYIS’A TÜM HALKIMIZI HALK CEPHESİKORTEJİNE, TÜM İŞÇİLERİ AYNI KORTEJDEDEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ PANKARTI ARKA-SINA ÇAĞIRIYORUZ!

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

İstanbul-Esenyurt23 Nisan günü Esenyurt Beylikdüzü

Migros Durağı’nda 1 Mayıs pullama-ları yapan Halk Cepheli Fehmi Meşe,sivil polisler tarafından işkenceylegözaltına alındı. İşkence polis otosun-da ve götürüldüğü Esenyurt-Kıraç Ka-rakolu’nda devam etti. Meşe, 24 Ni-san’da savcılıktan serbest bırakıldı.

Galatasaray ÜniversitesiDev-Genç’liler 25 Nisan günü

Galatasaray Üniversitesi’nde bildiridağıtıp, 1 Mayıs pullarından 30 adetyapıştırarak, öğrencileri 1 Mayıs’taHalk Cephesi saflarına çağırdılar.150 tane de bildiri dağıttılar.

4 aydır, parasız demokratik lise-ler istedikleri için tutuklu bulunanDev-Genç’li Gülşah ve Meral’in ser-best bırakılması için de 20 adet kam-panya afişi asıldı. Dev-Genç’lilerçalışmayı bitirdikten sonra, 1 Mayısbildirilerinin birkaçının okulun ye-mekhanesinin camlarına asıldığınıgördüler.

İstanbul ÜniversitesiDev-Genç'liler, İstanbul Üniver-

sitesi Merkez kampüs ve EdebiyatFakültesi'nde 24-25 Nisan tarihlerinde1 Mayıs’a çağrı için pullama yaptı-lar. Ayrıca Merkez kampüs yemek-hanesi karşısına “Açlığa, Yoksullu-ğa, Yıkımlara Karşı 1 Mayıs’ta HalkCephesi Saflarında Birleşelim!” ya-zılı pankart asıldı.

Tekirdağ24 Nisan günü Tekirdağ’da 1 Ma-

yıs çalışması yapan iki öğrenci göz al-tına alındı. Faşist AKP’nin polisleri ta-rafından keyfi olarak gözaltına alınanDeniz Özüyaman ve Erkan Konukçuaynı gün serbest bırakıldılar.

AdanaAdana Gençlik Derneği çalışan-

ları, Çukurova Üniversitesi'nde 1Mayıs bildirileri dağıttılar. Öğle ara-sında yapılan çalışmada R1 R2 kan-tinleri ve oturma alanlarında 200adet bildiri dağıtıldı. Sivil polislerin

fotoğraf çekmeye çalışmasını en-gelleyen Dev-Genç'liler, 1 Mayıs’taTaksim’de olunacağını söylediler. 1Mayıs pikniğine katılım çağrısı da ya-pıldı.

BoluDevrim şehitleri Nilüfer Alcan ve

Aykut Kaynar’ın memleketleri Bo-lu’da, 23 Nisan günü, Dev-Genç’li-ler yazılamaları ile, 1 Mayıs’ta Tak-sim’de Halk Cephesi saflarında bir-leşme çağrısı yaptı. “1 Mayıs’taCephe Saflarına”, “Halk Cephesi” ya-zılamalarının yapıldığı Bolu mer-kez mahallelerinde ayrıca, faşistlerinyaptığı şablonların üzeri orak çekiç-lerle donatıldı.

Elazığ25 Nisan günü Elazığ'ın Esente-

pe Mahallesi'nde 1 Mayıs çağrılarıyapıldı. Elazığ Halk Cephesi imzalı250 bildiri Halk Cepheliler tarafındankapı kapı dağıtıldı. Mahallenin yaş-lı kadınları devrimcilere duyduklarısevgi ve saygıyı dile getirirken, “Gi-din oğlum, bizim yerimize gidin,dost düşman gücümüzü görsün.” di-yerek desteklerini sundular.

1 Mayıs'ta Halk Cephesi Saflarında Buluşalım!

11

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 12: Yürüyus 314

İstanbul1 Mayıs çalışmaları çerçevesinde

Halk Cephesi’nin her yıl gelenekselhale getirdiği 1 Mayıs pikniği bu yılGazi Kent Ormanı’nda gerçekleşti-rildi. Sabah erkenden birçok emekçimahallesinden kaldırılan otobüslerlepiknik alanına gelindi. Bakırköy Ba-ğımsızlık konserinin coşkusu tümkitlenin sabah erkenden sloganlarla,marşlarla piknik alanına gelmesiyleaçıkça göze çarpıyordu. Piknik ala-nına sabah erken saatlerde gelen TA-YAD, Gençlik Federasyonu, İdil Kül-tür Merkezi, Devrimci Alevi Komi-tesi, Yürüyüş dergisi çalışanları kur-dukları stantlarla 1 Mayıs coşkusunaortak oldular. “Yıkımlara, İşsizliğe,Yoksulluğa Karşı 1 Mayıs’ta Tak-sim’deyiz.”, “Geleneksel 1 MayısPikniğimize Hoşgeldiniz!” ve “ Meh-met Akif Dalcı’nın Ruhuyla 1 Ma-yıs’ta Halk Cephesi Saflarında Bir-leşelim.” pankartlarıyla piknik alanıdonatıldı.

Halkımız 1 Mayıs, Çayan, Ok-meydanı, Altınşehir, Gülsuyu, Ali-beyköy, Sarıgazi... her yerden gelmişve “Yarın Yanağından Gayrı Paylaş-mak İçin Her şeyi” diyerek aynı sof-rada diz kırmışlardı. Kürdü, Türkü,Lazı, Çerkezi tüm milliyetten ve farklı

kültürlerden halklarımızı aynı alandave aynı türkülerde buluşturan halkınortak sloganlarıydı. Sabah kahvaltı-sından sonra; “ Devrimci MücadeledenEmekli Olunmaz” diyen DevrimciMücadelede Emekliler Korosu sah-nedeki yerini alarak, söylediği şarkıve marşların ardından, 1 Mayıs’taHalk Cephesi saflarında olma çağrısıyaptılar. Sırayı, yıllardır tecrite karşımücadele eden TAYAD’lı Ailelerinkorosu aldı. Ardından tecrit ile ilgilikonuşma yapan Naime ana, hasta tut-saklardan ve tecrit işkencesinden bah-sederek evlatlarının sesini dile getir-di.

Umudun Çocukları Korosu sah-neye çıktı. Henüz 6-7 yaşlarında ol-salar da onlar Umudun Çocuklarıy-dılar ve şarkılarını da o coşkuylasöylediler. Daha sonra Halkın HukukBürosu avukatlarından Ebru Timtikdevrimci tutsak Ümit İlter’in yazdığıKızıldere Destanı Kitabından “Sa-vulun Zorbalar Bu Gelen Mahir Gü-nüdür” şiirini okudu.

“Bilgi güçtür biliyoruz... Arka-daşlar bu yarışmada Birileri kazan-maz, birileri kaybetmez... Bizim bilgiyarışmalarımızda herkes kazanır”denilerek başlayan bilgi yarışmasındatarihten günümüze 1 Mayıs müca-

delesiyle ilgili sorular soruldu ve ce-vaplandı. Bilgi yarışması eğlencelive aynı zamanda öğreticiydi de,Gençlik Federasyonu, TAYAD vemahalleler arasında çekişmeli geçenyarışmayı TAYAD kazandı. Tüm ya-rışmacılara tutsak ürünleri hediyeedildi. “Buraya hep beraber türküle-rimizi söylemek, 1 Mayıs’ın coşku-sunu hep beraber yaşamak için geldik.Şimdi de hep beraber büyük bir halksofrası kuralım.” denilerek öğle ye-meği dağıtımı yapıldı.

Yemek arasının ardından programaGençlik Federasyonu’nun yıkımlarlailgili hazırladığı tiyatroyla devamedildi. Tiyatro gösterisinden sonraTAYAD, Gençlik Federasyonu veHalk Cephesi temsilcilerinin katıldığıpanel gerçekleştirildi. Panelde 1 Ma-yıs’ı nasıl kazandıklarını ve mücadeletarihlerini anlattılar. Ardından halatçekme ve yumurta taşıma yarışı ya-pıldı. Emekçi mahalleliler arasındayapılan yarışmalarda kazanan yinebirlik ve beraberlik duygusu oldu.

Hemen ardından Bakırköy Dev-Genç tutsaklarından gelen yazınınokunmasıyla program devam etti.“Emperyalizm tüm dünya haklarınasaldırdığı bu günlerde, ülkemizde deöğrencilere işçilere ve halkın her ke-

UMUDUMUZUN SESİNİ 1 MAYISALANI’NA TAŞIYACAĞIZ!

İstanbul

112

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 13: Yürüyus 314

simine yönelik devam eden saldırılaratutuklamalara katliamlara karşı, 1Mayıs alanını emeğimizi haklarımızıdeğerlerimizi dilimizi kültürümüzüsahiplenmek için dev yüreklerimizleyanınızda olacağız .” denildi.

Okunan mesajın ardından, MahirBektaş Halk Cephesi adına konuşmayaptı. “AKP, devrimcilere, halka az-gınca saldırıyor... Tüm bu saldırılararasında haklarımızı korumak için,umudumuzu büyütmek için müca-delemize devam ediyoruz. Bunun enson örneğini 15 Nisan “BağımsızTürkiye ON’ların Türküsü” konse-rinde gördük. Binlerce halk komitelerikurduk; halk komitelerimizle Bakır-köy alanında umudun türkülerinihaykırdık... 30 Mart-17 Nisan şehit-lerimizle birlikteydik o alanda. Şimdiaynı coşkuyu haykırmalıyız.” Deni-lerek, mahallelerde halka yöneliksaldırılar teşhir edildi. Tüm bu sal-dırılara karşı Taksim 1 Mayıs Ala-nı’nda Halk Cephesi saflarında olmaçağrısı yapıldı.

Grup Yorum’un sahneye çıkma-sıyla umudun ve kavganın şarkılarıhep bir ağızdan söylendi. 22 Nisan’davefat eden Güngör Gençay’ın anısına“Haziranda Ölmek Zor” şarkısı söy-lendi. “Güngör Gençay halkımızınyanında olan bir halk sanatçısıydı”denilerek ve onun gibi aydınlarımızınyolumuza ışık tuttuğu ifade edildi.

Program sona ererken Grup Yo-rum kendilerinin de tüm Sanat Cep-hesi’yle birlikte 1 Mayıs’ta HalkCephesi saflarında yer alacağını ifadeetti. Hep birlikte atılan “KurtuluşKavgada Zafer Cephede”, “DevrimŞehitleri Ölümsüzdür”, “Mahir’denDayıya Sürüyor Bu Kavga”, “Mahir,Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Sa-

vaş” sloganlarıyla piknik sona erdi.

AnkaraAnkara'da yapılan 1 Mayıs pikniği

Kılıçlar Köyü'nde gerçekleşti. HalkCephesi çalışmaları sonucu 22 Nisansabahı Dikmen, Ege Mahallesi, Hü-seyingazi ve Tepecik-Çobançeşme-si'nden kaldırılan otobüslerle piknikalanına gidildi. Piknik alanına ge-lenleri, “Geleneksel 1 Mayıs Pikni-ğimize Hoşgeldiniz / Halk Cephesi”,“Haklıyız Kazanacağız”, “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruzAlacağız/Gençlik Federasyonu”, “Ba-ğımsız, Demokratik, Sosyalist Türkiyeİçin 1 Mayıs'ta Taksim'de Halk Cep-hesi Saflarında Birleşelim” yazılıpankartlar, Mehmet Akif Dalcı'nınfotoğrafı ve 1 Mayıs 1977 katlia-mından bugüne kadarki 1 Mayıs fo-toğraflarının yer aldığı fotoğraf sergisikarşıladı.

Açılan stantlarda tutsak ürünleri,Yürüyüş ve Tavır dergileri, kitaplarve Grup Yorum DVD’leri, sergile-nirken; halat çekme, yumurta taşıma,mendil kapma gibi yarışmalar yapıldı.Yapılan yarışmalardan sonra ortaksofra kurularak öğle yemeği yenildi.

Daha sonra tüm devrim şehitleriiçin bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.Saygı duruşundan sonra yapılan ko-nuşmalarda 1 Mayıs’ta Taksim’deolma çağrısı yapıldı. TAYAD'lı Aileleradına konuşan Mehmet Yılmaz, “An-kara'da geçtiğimiz haftalarda yaşanandernek baskınlarını ve bu dernekbaskınlarında tutuklanan devrimcilerindemokratik haklar için mücadele et-tiğini, ancak bir komplo sonucundatutuklandıklarını ve onların tutsak-lıkları sona erinceye kadar mücadeleedeceklerini” söyledi.

Ankara Gençlik Derneği'nin ha-zırladığı Mehmet Akif Dalcı'dan bugüne 1 Mayıs ve Taksim için verilenmücadele, Taksim’in nasıl kazanıl-dığının anlatıldığı bir tiyatro izlendi.Tiyatronun ardından Artı İvme Dergisimüzik grubunun söylediği şarkılarlahalaylar çekildi. Çekilen halaylarınardından çekiliş yapılarak, özgür tut-sakların yaptığı el ürünleri hediyeedildi.

140 kişinin katıldığı piknik, 1Mayıs'ta Taksim'de coşkulu bir şekildeHalk Cephesi kortejinde buluşmaküzere sona erdi.

İzmirİzmir’de 22 Nisan günü Halk Cep-

hesi tarafından Sarnıç Piknik Ala-nı’nda, geleneksel 1 Mayıs’a çağrıpikniği düzenlendi. Pikniğe gelenleri“Geleneksel 1 Mayıs Pikniğimize Hoşgeldiniz, Bir Mayıs’ta Taksim’deyiz”ve “ Biz Bir Dost Sofrasında Bir DeHarmandalında Diz Kırarız” pankart-ları karşıladı. Dergi, kitap ve tutsakürünleri stantları ile çocukların oyna-ması için hazırlanan masanın da yeraldığı piknikte, 1 Mayıs fotoğrafla-rından oluşan bir sergi açıldı.

Piknik kahvaltıyla başladı. Devrimşehitlerinin saygı duruşu ile anıldığıpiknikte, İzmir Halk Cephesi tara-fından bir konuşma yapılarak, 1 Ma-yıs’ın anlam ve önemi anlatıldı. Dev-rimci işçi Hareketi, 1 Mayıs’ın tarihselönemini, Taksim Alanı için ödenenbedelleri ve neden Taksim Alanı’ndaısrarcı olunduğunu anlatan bir ko-nuşma yaptı.

Kamu Emekçileri Cephesi’nin ha-zırladığı, eğitim sistemini anlatan ti-yatro oyunu oynandı. Halk ozanı Ah-met Durna da şiir okudu. Yenilen

Ankara Antalya

113

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 14: Yürüyus 314

114

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

öğlen yemeğinden sonra, halatçekme ve bilgi yarışmalarıyapıldı. İzmir ÖzgürlüklerDerneği tiyatro grubu 1 Ma-yıs’ı ve Mehmet Akif Dalcı’yıanlatan bir tiyatro oyunu oy-nadı.

Ardından Grup Günışı-ğı’nın söylediği türküler eş-liğinde halaylar başladı. 200kişinin katıldığı piknik, 1Mayıs’a Taksim’de HalkCephesi saflarında olma çağ-rısı yapılarak bitirildi.

Bursa Bursa Halk Cephesi, 22

Nisan günü Emek MahallesiGeçit Köyü Balat piknik ala-nında piknik düzenledi. Te-leferik, Merinos ve Gemlikbölgelerinden kaldırılan araç-larla piknik alanına gelindi.Mehmet Akif Dalcı’nın büyükboy resminin olduğu “KavgaMehmet Akif Dalcılarla Bü-yüyor” ve “Biz Bir Dost Sof-rasında Bir De Harmanda-lında Diz Kırarız! HoşgeldinizHalk Cephesi” pankartlarıpiknik alanına asıldı.

Kahvaltıyla başlayan pik-nikte, Gemlik’in yol çalış-maları, Kızıldere, 30 Mart -17 Nisan, parasız eğitim veBağımsız Türkiye konserihakkında sohbet edildi. Pik-nikte ayrıca ses, çuval, yumurta vehalat çekme yarışmaları yapıldı. Eğ-lenceli geçen yarışmalardan sonravoleybol turnuvası yapıldı.

Çekilen halayların ardından uzunbir sofra kurularak, hep birlikte ye-meğe oturuldu. Hazırlanan skeçleroynanırken; son olarak Grup Yarınsahneye çıkarak yöresel türküler vemarşlar söyledi. 1 Mayıs’ta Taksim’deumudun kortejinde bulunma çağrısıyapılan pikniğe 80 kişi katıldı.

AntalyaAntalya Halk Cephesi, 22 Nisan

günü Sarısu piknik alanında gele-neksel 1 Mayıs pikniğini yaptı. “Biz

Bir Dost Sofrasında Bir de Harman-dalında Diz Kırarız 1 Mayıs Pikni-ğimize Hoş geldiniz” pankartının yeraldığı piknik, kahvaltıyla başladı.Sonra hazırlanan oyunlara geçildi.Bilgi yarışmasında grupların yarış-masından sonra tahta, halat çekme,yoğurt yeme, çuval yarışmaları ya-pıldı.

Hazırlanan öğle yemeğinden sonra1 Mayıs Taksim alanı için verilenmücadele alanın nasıl kazanıldığınıiçeren bir konuşma yapılarak TaksimAlanı’na çağrı yapıldı. Ardından ey-lemlerden yakalanan anlar, skeç ola-rak oynandı. Sarısu piknik alanınagelen çevredeki aileler de kitleninneşesine ortak oldu.

Dev-Genç’liler, Mehmet AkifDalcı’nın şehit düşmesi ve yol-daşlarının mücadelesini sürdür-mesini halkoyunu ile canlandır-dılar. 120 kişi ile başlayan piknikçevre ile birlikte 160 kişiye ulaş-tı.

Umudun Türküsü müzik gru-bunun söylediği şarkılar eşliğindehalaylar coşku ile çekildi. Halay-lardan sonra piknik programı bi-tirildi.

1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!DİSK, KESK, TMMOB, TTB

ve Devrimci 1 Mayıs Platformu(Halk Cephesi, Kaldıraç, Emek veÖzgürlük Cephesi, Proleter Dev-rimci Duruş bileşenlerinin oluş-turduğu platform) 19 Nisan günüTaksim Gezi Parkı’nda basın açık-laması yaparak, 2012 1 Mayıs’ını,1 Mayıs Alanı’nda, Taksim’de kut-layacaklarını duyurdular.

DİSK Genel Başkan’ı Erol Eki-ci’nin yaptığı açıklamada, uluslar-arası birlik, mücadele ve dayanışmagünü olan 1 Mayıs'ın, bu yıl da İs-tanbul'da Taksim’de milyonlarlabirlikte kutlanacağı söylendi. Ekici,2012 1 Mayısı'nın, emeğin kaza-nılmış haklarına yönelik yeni sal-dırıların gündeme geldiği bir dö-nemde kutlanacağını belirterek, “1Mayıs 2012 Birlik, Mücadele veDayanışma Günü'nü en geniş bir-likteliği yaratarak kutlamak için,

başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmaküzere ülkenin dört bir tarafında tümezilenlerle, yoksullarla, işsizlerle, iş-çilerle, kamu emekçileriyle, mimarve mühendislerle, aydınlarla, sanatçı-larla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle,basın emekçileriyle, 1 Mayıs alanla-rında olacağız. 1 Mayıs alanlarını,milyonların adalet isteğinin kürsülerihaline dönüştüreceğiz ve taleplerimizle,rengarenk bayraklarımızla, türküleri-mizle, halaylarımızla Taksim 1 MayısAlanı'nda olacağız.” dedi.

1 Mayıs pankartının açıldığı ey-leme Halk Cephesi de kızıl flamalarıile katıldı. Eylemde sık sık, “1 Ma-yıs’ta 1 Mayıs Alanındayız” sloganlarıatıldı.

Bursa

Taksim-Gezi Parkı

İzmir

Page 15: Yürüyus 314

Meclis komisyonlarında uzun tar-tışmaların ardından kabul edilip genelkurula sunulan “İş Sağlığı ve GüvenliğiYasa tasarısına” AKP’li vekiller birmadde değişiklik yaparak taşeronlaş-manın önünü tamamen açmış olacaklar.

Yasa tasarısının ilgili maddesinde;“ Tasarı (m.28/1-a) 4857 sayılı İş Ka-nununun 2. nci maddesinde geçen ‘Birişverenden, işyerinde yürüttüğü malveya hizmet üretimine ilişkin, yardımcıişlerinde veya asıl işin bir bölümündeişletmenin ve işin gereği ile teknolojiknedenlerle uzmanlık gerektiren işlerdeiş alan ve bu iş için görevlendirdiğiişçilerini sadece bu işyerinde aldığıişte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığıişveren arasında kurulan ilişkiye asılişveren-alt işveren ilişkisi denir.”

Yasa tasarısında belirttiğimiz gibigeçen madde, AKP’liler tarafındanverilen bir öneri ile, “işletmenin veişin gereği ile teknolojik nedenlerle”ibaresi, “işin gereği veya teknolojiknedenlerle” olarak değiştirilmektedir.Maddedeki “ve” bağlacının “veya”olarak değiştirilmesi taşeronlaşmayıneredeyse sınırsız hale getirmektedir.

Taslak bu haliyle yasalaştığı tak-dirde, patronlar artık yardımcı işlerinyanı sıra “asıl iş”leri de parçalayarak“işin gereği” gerekçesiyle taşeronaverebilecek. Mevcut yasalar ana işlerintaşerona verilmesine izin vermiyor.

AKP, tekellerin ihtiyacı doğrultu-sunda önüne koyduğu programı, bu-güne kadar emekçilerin ortaya koyduğutepki (yetersizde olsa) karşısında sürekliertelemek zorunda kalmıştır.

AKP, tepkilerin azaldığını hissettiğizamanda “Torba Yasa” içerisine sı-kıştırarak yasanın altyapısını hazırla-mış, komisyon görüşmelerinden sonraverdikleri değişiklik önerisiyle taşe-ronlaşmanın önünü sınırsız açmıştır.

AKP, emperyalizmin ve işbirlikçi

tekellerin isteği doğrultusunda ülkemiziucuz, köle işçi pazarı haline getirmedekararlı. Bunun en önemli ayaklarındanbiride taşeron sisteminin hakim halegetirilmesidir.

Günümüzde taşeron sistemi genelanlamda egemen hale gelmiştir. Sonyasa tasarısıyla bu süreç tamamlanmakistenmektedir. Örneğin günümüzdebelediyelerde kadrolu işçilerin iki katıcivarında taşeron işçi çalışmaktadır.Yine Hastanelerde “yardımcı iş-hiz-met” adı altında on binlerce sağlıkçalışanı taşeron olarak çalışmaktadır.

Bu uygulama devlete bağlı kurum-lardan başlayarak bütün işyerlerinikapsar hale gelmiştir.

Çıkacak yasa ile “ana iş”inde bö-lünmesi sonucu, iş güvenliği, kadroluçalışma tarihe karışacaktır.

AKP’nin ve tekellerin niyet veamaçları bellidir, bunu hiçte gizlemeihtiyacı duymamaktadırlar. Çünkü ta-şeron sistemiyle birlikte yeni sendi-kalar yasası, ulusal istihdam projesigibi diğer saldırılarla bir bütün olarakişçi sınıfının ve bütün emekçilerin ör-gütsüz bırakılarak elinin-kolunun bağ-lanmasını devam ettirmeye çalışıyorlar.

AKP ve tekeller açısından net olanve kararlılıkla sürdürülmeye çalışılanbu saldırı karşısında işçi sınıfının, sen-dikaların konumu ve tavırları ise, busaldırıları püskürtmekten uzaktır. Türk-İş, Hak-İş gibi hükümetin ve tekellerinpeşinden ayrılmayan sarı sendikalarbu saldırıların ortağı durumundadır.

DİSK ise, örgütlenmesinin zayıflığı,dünden bugüne gelen ve adına “çağdaşsendikacılık” denilen icazetçi politi-kaların bir sonucu olarak işçi sınıfınıkucaklama, politika üretme ve direnmenoktasının gerisinde kalmaktadır. İşçisınıfının gücünden ziyade, parlamentove düzen partileri üzerinden bir sonucavarmaya çalışmaktadır.

AKP Hükümeti, elindeki iktidargücüyle taşeronlaşmayı ve diğer işçidüşmanı kanunları meclisten geçirebilir.Ancak, bu her şeyin bittiği anlamınagelmez, gelmemelidir. İşçi sınıfınınmücadelesi yasalarla, kanunlarla sınırlıdeğildir. Temel mesele haklılık vemeşruluk sorunudur.

İşçi sınıfı ve tüm emekçiler, emek-lerine ve demokratik kazanımlarınakarşı sürdürülen bu saldırılara, hertürlü araç ve yöntemle direnme hakkınasahiptir. Bu hak yasalarla bahşedilmemişolabilir. Açık faşizm koşullarında, hiçbirdemokratik hakkın-zeminin olmadığıkoşullarda dahi, işçi sınıfı, emeğininhakkı ve gücüyle, tarihsel haklılığıyladirenmiş ve bugünlere gelmiştir.

AKP’nin saldırıları da, işçi sınıfınınmücadelesini engelleyemeyecektir.Devrimci işçilerin öncülüğünde işçisınıfı, emekçiler direnerek, mevzilerinikoruyarak mücadeleyi geliştirecektir.Sadece işyerleri fabrikalar değil, ha-yatın, insanın olduğu her yer mücadelealanıdır. Örgütlenmede ve mücadele-deki yaratıcılık, cüret, atılganlık önü-müzü açacaktır. Bunun ilk adımı 20121 Mayıs olmalıdır.

İşçiler, emekçiler 1 Mayıs’ta Dev-rimci İşçi Hareketi saflarında, AKP’ye,işbirlikçi tekellere ve sarı sendikalarakarşı gücünü ve kararlığını ortaya koy-malıdır. AKP ve işbirlikçilerini geri-letecek olan sadece ve sadece işçi sı-nıfının emekçilerin mücadelesidir.

Devrimci işçiler, devrimci sendi-kacılar olduğu sürece AKP ve işbirlikçipatronlar amaçlarına ulaşamayacaktır.

Taşeronlaştırmaya Son! Yaşasın 1 Mayıs!İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!Devrimci İşçi Hareketi

AKP, Bütün Emekçileri Taşeron İşçisi Haline Getirmek İstiyor

İşçiler; Teslim mi Olacağız?

115

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 16: Yürüyus 314

Bu haftada polisin devrimcilerhakkında düzenlediği belgede yalan-lara karşı gerçekleri işlemeye devamedeceğiz.

Elbette bu belgelerin yansıttığıbir gerçek de var ki kuşkusuz o dabu belgenin aslında POLİSİN SUÇBELGESİ olduğudur.

Polisin nasıl devrimci-demokratlarısindirmek, baskı altına almak, göz-altına alıp tutsak ettiğinin, uzun sürelitutsaklıklar için nasıl şantaj yaptığının,nasıl komplo kurduğunun belgesidir.

O yüzden bu belgelere devrimcileraçısından YALAN BELGELERİ ola-rak bakarken POLİSİN SUÇ BEL-GESİ olduğunu da unutmayalım.

Çünkü her satırında devrimcilerekarşı polisin faşist kafasını ve halkadüşmanlığını göreceğiz.

YALANLARLA GİZLENME-YE ÇALIŞILAN GERÇEK!

Polisin devrimcilere karşı herkomploda sığındığı bazı temel taşlarvardır. Bu temel taşlar etrafına polis,komplosunu kurgular. Bunlar nedir;ya bir halk düşmanı cezalandırıla-caktır. Tabii polis son dakikada engel-lemiştir!

Diğeri ise; bir yerden polis silahbulur. Tabii her zaman bulmakta zor-lanmaz silahı. Ki polisin silahı koy-duğu yeri sonra bulması büyük birolay veya büyük bir "buluş" değil.Bizim halk düşmanlığı konusundatescilli polisimiz dışında da tüm faşistiktidarların polislerinin pis beyni aynışekilde bu tür buluşlarla ünlüler!

Peki buldu! Ne oluyor!

Bir anda bir silah, bir halk düş-manı... Etrafında onlarca gözaltı,tutuklamalar!

Polis o kadar uğraşmışken, bulupbuluşturmuşken, anında haklar veözgürlükler mücadelesi veren kim var-sa, ağababalarının politikalarını uygu-laması karşısında kim engelse gözaltınaalıp tutuklamadan durmuyor.

Sonra da sür manşet; "TERÖRÖRGÜTÜNE BÜYÜK OPERAS-YON."

Peki siz söyleyin okurlarımız, hak-lar ve özgürlükler mücadelesini halkıngözü önünde, onların katılımıyla sür-düren; bağımsızlık isteyen devrimcilermi sokağa çıkıp demokratik haklarınıaradıkları için suçlu!

Tek gerçek şudur ki bir "terörörgütü" aranacaksa, en büyük "terörörgütü" EMNİYET MÜDÜRLÜ-ĞÜDÜR!

Halkın üzerinde terör estiren; zül-meden, gözaltına alan, işkence eden,özgürlüğünü gaspedip yıllarca hapisyatıracak komplolar kuran ANKARAEMNİYET MÜDÜRLÜĞÜDÜR!

SAYFA SAYFA DEVAM EDİ-YORUZ! YALANA KARŞI GER-ÇEKLERİ SUNMAYA...

Gözaltına alınanlardan birinin üze-rinde silah çıkıyor. Silahın onun olup-olmadığını bilmiyoruz. Tabii bunlarınhepsi polisin "iddiası".

Yalnız sormak istiyoruz... Bu ülke-de yüzbinlerce ruhsatsız silah var.

Sokakta çevirseniz mutlaka biri-lerinin üzerinde ruhsatsız bir silah

Dünden Bugüne En Büyük "TerörÖrgütü"; Halka Düşman PolitikalarınUygulandığı İşkencenin, Tecavüzün,

Ölümün Kol Gezdiği;"EmniyetMüdürlükleri" "Polis Teşkilatları"dır!

ABD ABD İŞBİRLİKÇİSİİŞBİRLİKÇİSİ

AKP'NİN;AKP'NİN;HALK HALK

DÜŞMANI,DÜŞMANI,İŞKENCECİ,İŞKENCECİ,

KATİL,KATİL,HIRSIZ,HIRSIZ,

AHLAKSIZ,AHLAKSIZ,FAŞİST, FAŞİST,

KOMPLOCU KOMPLOCU

POLİSİNİN POLİSİNİN YALANINA YALANINA

KARŞI KARŞI GERÇEKLER-2GERÇEKLER-2

Yalan Üretme Merkezi Ankara EmniyetiKomplo Kuruyor, Mahkeme Tutukluyor!

Türkiye'de Hukuk Yok mu? Adalet İstiyoruz!

KOMPLO: Bir Kişi, Grup Aleyhine Alınan Gizli Karar Demektir.

116 1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 17: Yürüyus 314

bulmanız mümkün.Öyle değil mi!En azından sizin rakamlarınız

öyle söylüyor!Sürekli büyüttüğünüz yoksullukla

birlikte büyüyen ve sürekli yaydığınızyozlaşma karşısında ortaya çıkan burakamlar...

Peki...SORUYORUZ!Bu kadar ruhsatsız silah ortada

dolaşırken, nasıl ruhsatsız silah taşıdıdiye devrimci-demokratları "TERÖ-RİST" ilan edebilmek için bunu birkanıt olarak sunabilirsiniz? Nasılbunun üzerinden onlarca insanı göz-altına alıp, tutuklayabilirsiniz.

İşte bu sizin meselenizin bir silah

olmadığının açık bir ilanıdır.Kaldı ki devrimciler reddetmiyor

ki, elbette diyorlar bu düzeni, bu pisdüzeninizi zorun yoluyla yıkacağızdiyorlar. Halkın geleceği, yoksulu-ğuna açlığına son vermek için halkdüşmanlarını gerektiğinde cezalan-dıracağız diyorlar.

Elbette devrimciler reddetmiyorki; bağımsızlığın ancak mücadeleyle,gerektiğinde silahla geleceğini...Bunun meşru olduğuna sonuna kadarinanıyorlar, ki meşru olmadığını kimiddia edebilir! Kurtuluş savaşını örne-ğin siz reddebilir misiniz? Ama bura-da başka birşey söylüyoruz!

Burada polisin komplosundan...Demokratik alanda, herkesin önünde

mücadele eden devrimcilerin SADE-CE DEMOKRATİK FAALİYET-LERİNDEN KAYNAKLI komploy-la tutuklanmasından söz ediyoruz!

SORUYORUZ!Silah taşımak ne zamandan beri

"terör" suçlamasıyla anılıyor bu ülke-de. Sokakta ruhsatsız silah taşıyanonbinlerce insan var, bunların hepsi"terörist" mi?

Peki neden devrimci taşıdığındaotomatik kanlı katil oluyor!

Ayrıca silah taşıyan binlerce insa-nın, yoksa hepsi de halk düşmanlarını,sağlık, eğitim, barınma hakkını gas-peden, kanlarını emenleri cezalan-dırmak için mi taşıyor!

Kim bilir!

Haklar ve ÖzgürlüklerMücadelesi Veren!Onurlu ve Namuslu Ancak Bağımsız Bir ÜlkedeYaşayabiliriz Diyerek;Bağımsızlık Kavgasında EnÖnde Yer Alan;Devrimciler Onurumuzdur!

Halkın Barinma Hakki İçin,Halkın Parasız EğitimHakkı İçin,Halkın, Sağlıklı YaşamHakkı İçin,Halkın, Onuru veNamusuyla Yaşamasi İçin,Halkın, Yoksulluğuna veYozlaştırılmasına KarşıÇıkan,Halkın Onurlu Evlatlarına!Halkım Ben Diyen Herkesi,Demokratım Diyen,Faşizme ve EmperyalizmeKarşı Çıkan Herkesi;

Kendi Evlatlarına,Kendi Kardeşlerine Sahip ÇıkmayaÇağırıyoruz!

DevrimcilereMektuplarımızlaDevrimcilere KartlarımızladaYanlarında OlduğumuzuSöyleyelim!Onlara Tek DeğilsinizDiyelim!

Halk Düşmanlarına,Evlatlarımız Yalnız,Kimsesiz Değil!Onlara KuracağınızKomplolara İzinVermeyeceğiz!Onların Arkasında BizVarız!Onların Arkasında Biz, Halk Varız Diyelim!

Umut ŞENER

İlhan KAYA

Emel KELEŞ

Semiha EYİLİK

Hasan KARAPINAR

Hakan YILMAZ

Komployla TutuklananlarSerbest Bırakılsın!

117BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Kadın Tutsakların Adresi: Sincan Kapalı Kadın Hapishanesi ANKARAErkek Tutsakların Adresi: Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi ANKARA

Page 18: Yürüyus 314

Röportaj

15 Nisan’da Bakırköy’de GrupYorum’un 2’cisi yapılan BağımsızTürkiye Konseri’nin ardından GrupYorum ile konser üzerine bir röportajyaptık. Yorum üyelerinden İbrahimGökçek, Ali Aracı, Caner Bozkurt,İnan Altın, Cihan Keşkek 350 binkişilik Bağımsız Türkiye Konserinianlattılar...

Yürüyüş: İnönü'de 55 bin kişistadyumda biletli konser olarak birrekordu. Sonra Bakırköy'de 150bin, Bu sene 350 bin... Sahnedenhalka bakınca neler hissediyordu-nuz? O anki heyecanınızı, coşku-nuzu, hissettiklerinizi anlatır mısınız?

İbrahim Gökçek: Her şeydenönce çok heyecanlanıyoruz. Bu herkonserden önce oluyor aslında amaböyle büyük konserlerde daha fazlaoluyor. 15 Nisan’ da da böyleydi.Sahneye çıkan herkesin yüreği çar-pıyordu. Sahneye çıkmadan önce demerakla bekleme oluyor, nasıl olacak,kaç kişi gelecek. Konser anı yaklaş-tıkça bu merak daha da artıyor, araara sahneye çıkıp meraklı meraklıgelenleri kontrol ediyoruz, ne kadardolmuş alan vs. Sahneye çıkınca ise,büyük bir sevgi ve saygıyı hissedi-yoruz halktan. Yüzbinlerce insan tektek yüzlerini göremiyoruz ama, kar-

şımızda yüzümüze sıcacık bir gülüşlebakıyorlar hissi uyanıyor. Telaş vesakinlik nasıl bir arada olabilir amaoluyor işte. İnsanlar bizi telaşla bek-liyorlar ama sahneye çıkınca karşılıklıbir olgunluk ve sakinlik hakim oluyor.Karşı karşıya sohbet eder gibi oluyor.Ortak atılan sloganlar çok heyecan-landırıyor, 15 Nisan’da da böyleoldu. Halkın birlikteliğini, aynı dü-şüncelere sahip olduğunu, aynı öfkeyitaşıdığını anlatıyor, halk bizim kon-serlerimizde biraraya geliyor, omuzomuza duruyor. Farklı inançlardan,milliyetlerden yüzbinlerce kişi geliyorkonserlere, onları biraraya getiriyorolmak ve birlikte aynı duyguları,coşkuyu yaşamak inancımızı artırıyor.15 Nisan konserinde bir televizyonkanalı konsere gelen genç bir arka-daşla röportaj yapıyor, konserin an-lamını soruyor ve o arkadaş şu cevabıveriyor “Grup Yorum konserleri birkonserin ötesinde olan bir şeydir,sadece müzik değildir...” Bu bizimısrarla anlattığımız bir konu ve doğ-ruluğu böylelikle ortaya konuyor.Konserlerimizin halkın umutlarınıarttırması ve bunu sahneden görmek,iliklerimize kadar hissetmek bizlericoşkulandırıyor ve bizi devrime dahada çok bağlıyor.

Grup Yorum dinleyicisi kültürlü-dür bunu her zaman gösterir, bir hatamı yaptık alkışlar, olur bazen böyleşeyler, der gibi. Bu konserde de ol-muştur. Bu yüzden her konserde din-

leyenlerimiz ve Yorum et ve tırnakgibi bütünleşir. Grup Yorum sadecesahnedeki bizden oluşmaz. Bütünşarkılar dinleyicilerimizle birliktesöylenir. Birlikte yumruklar havayakalkar, aynı duygular, aynı coşkularyaşanır. Karşımızda şarkılarımıza eş-lik eden dev bir koro vardır. İşteGrup Yorum bu dev halk korosundanoluşur.

Ali Aracı: Sahneden kitleye ba-kınca çok büyük bir halk denizi gör-dük. Halkın büyük gücünü damarla-rımızda hissettik. Yüzbinlerce kişitek vücut olmuş, sahnedeki bağla-manın teline vuruyor, şiirleri okuyor.Bu güvenle söyledik türkülerimizi.

Caner Bozkurt: Öncelikle bukonserlerin ortak noktası halkımızındevrime ve devrimcilere olan inan-cının, yarına dair umutlarının nekadar güçlü ve taze olduğudur. Buduyguları bir konserde yüzbinlerlebirlikte yaşamak, ortak düşlerimizipaylaşmak elbette çok heyecan verici.Sahneye adım atıp selam vermekiçin insanlarla göz göze gelmek, ocoşkuyu hissetmek, aslında ne kadar"büyük bir aile" olduğumuzu tekrarkavramak hem heyecanı hem deinancı arttırıyor. Şarkılara, marşlarayapılan eşlikler, o şarkılarda yer alandeğerlerin ve şehitlerin ne kadar sa-hiplenildiğini gösteriyor. Örneğin

Bakırköy’deki 350 Bin; Örgütlenmiş Bir HalkınNasıl Güç Haline Gelebileceğinin Göstergesidir!

UMUDUN GÜCÜDÜR!I. Bölüm

118

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 19: Yürüyus 314

Röportaj

Kızıldere’nin ilk notaları duyuluncaonbinlerce, yüzbinlerce el aynı he-yecanla alkışlıyor. Bu ezgilerin, no-taların ötesinde bir şey. O sıradadinleyenler gerçekten Mahir'leriduyuyorlar. Yani her şarkı bir an-maya, her marş bir eyleme dönü-şüyor. İşte bütün bunlar sahnedebize çok farklı heyecanlar yaşatıyor-lar.

Sahneden görünen bir başka şeyde insanların kendi gücünü ve kitle-selliğini görebilmeleri. Gerek 25. yılkonserinde, gerek Bağımsız Türkiyekonserlerinde hep aynı şeyi duyduk:"Gerçekten bir araya gelebiliyor-muşuz, yüzbinler olabiliyormuşuz."İnsanların bunu yaşadığını, hissettiğinisahneden görüyoruz. Geleceği gör-mek gibi aslında. Yüzbinlerdeki ocoşkuda geleceği görüyoruz. Bu el-bette bizi daha da güçlendiriyor,umudumuzu, inancımızı daha da bü-yütüyor. Halktan güç almak o kadarsomut bir hale dönüşüyor ki...

İnan Altın: İnönü konseri çoközeldi. Hem Yorum, hem Türkiyekonser tarihi açısından. Kitleselliğive görkemiyle bizi cesaretlendiren,gücümüzü görmemizi sağlayan birkonserdi. Çok daha büyük hedeflerkoymamızı sağladı önümüze. Yep-yeni kapılar açtı.

Ezilenlerin, yoksulların çığ gibibüyüdüğü, milyonlarla ifade edildiğibir ülkede yaşıyoruz. Biz de bu mil-yonların türküsünü söylüyoruz veonlarla aynı duyguları, aynı umudutaşıyoruz. İşte bu nedenle onlarlaböyle görkemli köprüler kurmamızın

hiç de hayal olmadığını gösterdi okonserimiz. Ve ardından her iki Ba-ğımsız Türkiye konseri ile, hedefle-rimiz doğrultusunda adım adım mil-yonlara doğru yürümeye başladık.

Bu konserlerimizde bir insandenizinin karşısına çıkmak, onlaraYorum adına ve vatanını canındançok seven devrimciler adına sesle-nebilmek, oraya gelenlere umut ve-rebilmek ve onlardan umut almak,çok büyük bir mutluluk. Hiçbir he-yecana benzemiyor. Kalbimiz yerindençıkacak gibi oluyor. Orada, önü-müzde imkansız gibi görünen he-deflerin nasıl gerçeğe dönüştüğünügörüyoruz. Orada esas olarak ör-gütlülüğün gücünü görüyoruz. Böylebir örgütlülüğün, böyle bir insanlıkailesinin bir parçası olmaktan çok bü-yük bir onur duyuyoruz. Ne milyon-ların bir konserde buluşmasının, nemilyonların devrime yürümesinin hiçde hayal olmadığını görüyoruz. İşteyaşadığımız mutluluk ve heyecan bunedenle çok büyük oluyor.

Cihan Keşkek: Oraya gelen yüz-binlerce kişi aynı umudu, coşkuyuve hedefi taşıyordu. Bu bir kere çokönemli. Aynı düşünen, devrim isteyen350 bin kişi bir alanda toplanmış.Bu büyük bir güç. Konser sonrasıegemenlerin anti-propagandayla sal-dırıya geçmesi buradaki politik vekitlesel gücümüzün hedefini bulma-sıdır. Orada “biz sahneye çıkıp birşeyler sergileyeceğiz ve birileri teknik,estetik değerlendirmeler yapacak”düşüncesi yoktu. Yüreği aynı çarpanbüyük bir biraraya geliş vardı.

Böylesi büyük kalabalıklar insanlara,halka, bize devrim anını hatırlatıyor,o coşkuyu yaşatıyor, devrimi yapa-bileceğiz inancını güçlendiriyor. Bizdemek ki; bu kadar insanı örgütle-yebiliyormuşuz ve çok daha fazlasını.Çok güçlü ortak, tek parça olabile-ceğimiz, aynı sesi, aynı ritmi yara-tabileceğimiz bir şeyler bulmalıyız.Yüzbinler 15 Nisan’da biraraya ge-lerek, Mahirler’in direnişinin boşaolmadığını bugüne nasıl taşındığınıen güçlü bir biçimde gösterdi. Hemde egemenlere hiç ihtiyaç duymadan,kendi emeğiyle, özverisiyle, kendigücünü birleştirerek.

Yürüyüş: Konser alanı erken sa-atte dolmaya başladı. Konser saatigeldiğinde hala akın akın insanlargeliyordu, Konsere de gecikmelibaşladınız. O bekleme anındaki his-lerinizi alabilir miyiz?

Yorum: Bu bekleme anı o kadarzorki, o gün için sabahın erken saat-lerinde başlıyor insanlar yollara düş-meye. Bu konserde şöyle bir şeyoldu. Saatler ilerliyordu ve bekle-diğimiz kalabalık, yoğun bir akışhenüz yoktu. Saat de bayağı yak-laşmıştı, bir heyecan saplanmadıdeğil yani, ne zaman geleceklerdiye. Sonra arkadaşlar “hep böyleoluyor, İnönü’de de böyle oldu, bek-liyorlar ve başlamasına yakın geli-yorlar” diye konuştu. Sonra haberlergelmeye başladı “ çok kalabalık, çokyoğun...” Bunları duyunca bir nebzerahatlıyoruz, ama bu sefer de o kay-gının yerini bu kadar kalabalık kitlenin

119

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 20: Yürüyus 314

beklentilerine layık olma heyecanıkaplıyor ve konser sonuna kadar de-vam ediyor. Kalabalıkların akışı kon-ser sonuna kadar devam etti.

Yürüyüş: "Yorum Halkın sanat-çısıdır" diyorsunuz. Halkın sanatçısıolmayı anlatır mısınız?

Yorum: Halkın sanatçısı olmak enbaşta halkın içinde yaşamak, tanımaklaolur. Halkın sanatçısının yaşamı da,tepkileri de, dili de halk gibi olur.Sade, samimi, açık. Sanatçıyım diyekendini onlardan üstün görmeden olur.Onların dertlerini, acılarını, yaslarını,mutluluklarını paylaşarak olur. Halkınsanatçısı kara gün dostu olmaktangeçer. Ki halkın sanatçı olarak kabulettiği ve bağrına bastığı tüm sanatçılarbunu başarabilmiş sanatçılardır. Bunubaşaramayan halkın da sanatçısı olamaz.Niye kabul etsin ki öyle bir sanatçıyıhalk, kendisiyle ilgili tek bir kelimeyazmayan, çizmeyen, konuşmayanoturduğu yerden ahkam keseni sevmez,

değer de vermez. Halkın vereceği de-ğerden de daha üstün bir değer olmasagerek. Halk beğenmezse, dinlemezse,görmezse, takip etmezse; sanatçı eserinikime üretecek, neyden esinlenecek,etkilenecek, kime beğendirecek.

Yürüyüş: Yorumcu olmak, halkınsanatçısı olmak size nasıl bir so-rumluluk yüklüyor?

Yorum: Yüzbinlerin yüreğine vebilincine tercüman oluyor bizim şar-kılarımız. Yüzbinlerin duygularınınortaklaştığı bir değerdir şarkılarımız.Bu zor bir görev, o kadar insan söy-leyeceğimiz şarkılarla umutlanıyor,öfkesini biliyor. Bu layıkıyla yerinegetirilmesi gereken bir görev oluyorbizler için. Daha az hata yapan, dahadikkatli olan, kendini sürekli yeni-leyen, ilerleyen, çözüm getiren ol-malıyız.

Yürüyüş: 55 bin kişilik İnönü

Konseri, 150 bin kişilik BağımsızlıkKonseri, 350 bin kişilik Bağımsızlıkkonserinin ikincisi... 150 bindenönce 55 bin çok büyük bir rakamdı.150 bin rakamı yine öyle. 300 dediniz350 bin oldu. Bu çok büyük bir ra-kam. Siz bu rakamları nasıl açıklı-yorsunuz?

Bu rakamlar örgütlenmiş halk kit-leleridir. Kimse kendiliğinden gelmez.Umudun gücüdür. İnsanların devrimeolan özlemini ifade eder. Düzendendeğil, devrimden beklentisi olan, umu-du olan insanların çokluğunu gösterir.Buzdağının sadece görünen kısmıdırdememizin nedeni buydu. Daha fazlaçoğalacağımızı, bu konserlerimizinbüyüyeceğini biliyoruz. Çünkü mil-yonlar var daha ulaşacağımız. Mil-yonların umudu var. Bugün bu ra-kamlar bütün dünya açısından düşün-düğünüzde egemenleri korkutacak çokönemli kitle gücüdür. Bir ülkedekidevrim potansiyelinin de iyi bir gös-tergesidir. Örgütlenmiş bir halkın nasılgüç haline gelebileceğinin göstergesidir.

Bağımsız TürkiyeKonserleri HalkınÖzlemlerineCevap Veriyor

Grup Yorum, Çanakkale'dede konser verecek. “Füze Kal-kanı Değil Bağımsız Türkiyeİstiyoruz!” konserinin hazırlıkçalışmaları kapsamında Bi-ga'da Dev-Genç’liler, 22 Nisangünü işlek caddelere ve du-raklara 25 tane afiş astılar

Grup Yorum 350Bin Yüreğin SesiniEdirne’ye Taşıyor

Grup Yorum, 6 Mayıs günüEdirne’de “Füze Kalkanı DeğilBağımsız Türkiye İstiyoruz’’konseri düzenleyecek. MimarSinan Kapalı Spor Salonu ar-kasında bulunan KarabıçakRezidans’ta (Turkuaz toplantıve gösteri merkezi) saat16.00’da başlayacak konser

öncesinde Dev-Genç’liler kon-ser tanıtımını yapıyor.

23 Nisan günü SaraçlarCaddesi’nde masa açan Dev-Genç’liler, 5 saat içinde 1200adet bildiri ile halka ulaşarak,konsere çağrı yaptılar.

24 Nisan günü AyşekadınYerleşkesi'nde Grup yorummasası açıldı ve 1130 bildirihalka ulaştırıldı.

Aynı gün Balkan Yerleş-kesi'ndeki Menza Yemekha-nesi'nde 250 bildiri öğrencilereulaştırıldı.

25 Nisan'da Eğitim Fakül-tesi'nde 2 saatlik süren çalış-mayla 350 bildiri dağıtıldı

Aynı gün Saraçlar Cadde-si'nde Grup Yorum masasıaçıldı. Masada 1050 adet bil-diri halka ulaştırıldı.

Uzunköprü’de Dev-Genç'liler Belediye'yle otobüskonusunu görüştüler. Ardındanda afişlemeye çıkılarak, 25afişleme yapıldı.

Dinlemeleriniz, Komplolarınız,Baskılarınız BiziDüşüncelerimizden,Mücadelemizden Vazgeçiremez!

Antalya Özgürlükler Derneği'nde dinlemecihazı bulundu. 20 Nisan günü, kütüphane bölü-mündeki elektrik wat kapağının düşmesi sonucundadinleme cihazı görülürken; yapılan aramada dadernekte ikinci bir dinleyici daha bulundu. Din-leyicilerden birisinde Vodafon firmasına ait 0544 243 17 27 numaralı sim kartı bulunduğu gö-rüldü. Antalya Özgürlükler Derneği, bu hukuksuzdinlemeye karşı, dinleme cihazları ile birlikteaynı gün savcılığa suç duyurusunda bulundu.

21 Nisan günü de Kışlahan Meydanı’nda ya-pılan eylemle dinleme yapan polis teşhir edildi.Eylemde “Antalya Polisi Yasadışı DinlemelerleKomplo Peşinde, Komploları Boşa Çıkartacağız”pankartı ile dinleme cihazlarının fotoğraflarınınbulunduğu “Başımıza Gelecek Her Şeyden AntalyaPolisi Sorumludur” dövizleri taşındı.

Halka, AKP faşizminin bu son komplosunuteşhir eden bir açıklama yapıldı. Çevrede toplananhalk açıklamayı dinledikten sonra, alkışlarıyladestek vererek, “Yalnız değilsiniz!” dedi.

20

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Röportaj

Page 21: Yürüyus 314

221

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Sayfalarımızda yayınlanan yazılar;bağımsızlık, demokrasi, sosyalizmmücadelesini, bu mücadelenin haklı-lığını, gerekliliğini anlatır. Bu nedenlesaldırıların odağında yer alırız.

Dergimizin okurları bilir ki; HalkCephesi, Malatya Kürecik’te, bir Ame-rikan Üssü olarak kurulan Füze Kal-kanı’na karşı, aylarca militan bir kam-panya yürüttü. Kampanya nedeniyleiki de tutsak verdi. Geçtiğimiz günlerde,gazeteci Ezgi Başaran’ın ortaya çı-kardığı bir gerçek, haklılığımızı birkez daha gözler önüne serdi.

Ezgi Başaran’ın 12 Nisan 2012tarihli yazısından aktaralım:

“ABD Savunma Bakanlığı’na kısabir dilekçe yazdım. Aynen şöyle:

‘Ben Radikal gazetesinden EzgiBaşaran. Malatya Kürecik’e yeni ko-nuşlanan NATO kalkanıyla ilgili birmakale yazıyorum. Bu nedenle tesisiziyaret etmek istiyordum ama anamuhalefet partisinden vekillerin birtürlü izin alamadığını öğrendim.Ne Türkiye ordusu, ne Dışişleri Ba-kanlığı ne de Milli Savunma Ba-kanlığı böyle bir izin vermek konu-sunda yetkili olduklarını söylemiş.Malatya’daki NATO kalkanını ziyaret

etmek için izin alınması gerekenmerci ABD Savunma Bakanlığı mı-dır? Eğer öyleyse bana ne yapmamgerektiği konusunda bilgi verebilirmisiniz?’

‘2 gün sonra cevap geldi:’ ‘Ezgi Başaran, Amerikan Ordu-

su’na olan ilginizden dolayı öncelikleteşekkür ederim. Maalesef sözünüettiğiniz bölgeye ziyaretçi kabul et-miyoruz. İleride bu konudaki politi-kamız değişirse diye talebinizi birdosyada bekleteceğim. Çalışmaları-nızda bol şans dilerim. Saygılar, BobClose.” (Close 31 yıldır ABD ordu-sunda, 7 yıldır da 7. Ordu olarak bi-linen ABD Avrupa Ordusu’nun halklailişkiler bölümünde operasyon şefiolarak çalışan bir askeri memur.)

Alıntıyı tekrar okuyun. Kendi top-raklarımızdaki bir askeri üssü geze-bilmek için muhalefet partisinin mil-letvekilleri izin alamıyor. DışişleriBakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,Genelkurmay Başkanlığı izin vermekonusunda YETKİLİ DEĞİL. Üs-sün kurulmasıyla ilgili TBMM’dekararı 5 dakikada geçirten AKP’ninnasıl bir işbirlikçi ve kukla olduğu

ortadadır. Bu yeni bir şey değildir bi-zim için. Defalarca yazdığımız bugerçeği yine, Halk Cephesi’nin 19Eylül 2011tarihli “FÜZE KALKANIDEĞİL TAM BAĞIMSIZ TÜR-KİYE İSTİYORUZ! NATO’NUNASKERİ, HALKLARIN KATİLİOLMAYACAĞIZ!” başlıklı bildi-risinde “Değil bu ülkenin bir insanı,Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhur-başkanı, başbakanı bile Amerika’danizinsiz kendi toprağındaki bu üssegiremezdi, giremedi.” demiştik. Dahaönceleri defalarca resmi ağızlardanbir şekilde telaffuz edilen bu gerçekbugün resmi olarak ABD tarafındanbir kez daha doğrulanmış oldu.2003’te Irak savaşı sırasında meclistentezkere geçmemesine rağmenABD’nin tankları, topları ve katil sü-rüsü askerleri bütün dünyanın gözüönünde, alay edercesine ülkemiz top-raklarından geçip gitmişlerdi. Hiçbirhükümet yetkilisi çıkıp da itiraz bileedemedi. Çünkü iyi biliyorlar ki böylebir şey hadlerine değildir. İşte bugünde kendi topraklarındaki bir üsse giripgiremeyeceğini ABD’nin belirlemesi,devam eden bu işbirlikçiliğin, bu sa-tılmışlığın, bu alçaklığın sonucudur.

“Ne var bunda, zaten bilinen bir

Füze Kalkanı Malatya’ya Kuruldu, Anahtarının Amerika’da OlduğuBelgelendi! Kendi Topraklarımızdaki Bir Üsse Girebilmek İçin

Türkiye’de İzin Verecek Bir Makam Yok. İzin Verecek Makam Amerika’dan Çıktı.

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZTÜRKİYE

Page 22: Yürüyus 314

şey” demeyin. Böyle söylemek ka-nıksamaktır. Tekrar okuyun. Bir tarafaAKP’nin halk karşısındaki diklenişini,hamasetini koyun, Ortadoğu’da birtarafa bu gerçeği koyun.

Okuyun ve ABD’nin bir askerimemurunun pervasızlığını görün. Açık-ça, “Ben Türkiye’nin, senin ülkeninsahibiyim” diyor. Bu ülkede yaşayan,emekten, halktan yana olan, emeğiylegeçinen herhangi birinin hazmedebi-leceği bir durum değildir bu. Daha nekadar tahammül edeceğiz.

Ülkemizin TapusunAmerika’ya SatmaŞerefsizliği İşbirlikçiAKP’nin ve Onun İzindenGittiği İşbirlikçilerindir!

Türkiye 18 Şubat 1952’de FuatKöprülü’nün Dışişleri Bakanlığınıyaptığı Adnan Menderes Hükümetidöneminde NATO’ya resmen üyeolmuştur.

1950’de Adnan Menderes hükü-meti döneminde TBMM kararıylaKore Savaşı’na Birleşmiş Milletlerkomutası altında ABD ve Güney Ko-re’nin yanında savaşmak üzere askergönderilmiş ve halk çocuklarınınkanı üzerinden NATO’ya hizmetedileceği ispat edilmiştir. 8 Eylül1952’de Türkiye NATO’ya kabuledildikten yedi ay sonra İzmir’deMüttefik Kara Kuvvetleri Karargahı(LANDSOUTHEAST) kurulmuş, ka-rargahın başına ABD’li bir korgeneralgetirilmiştir. 1954’te karargaha Fransa,İngiltere ve İtalya’dan askerler dahiledilerek üs güçlendirilmiştir.

Sonrasında onlarca üs ve tesiskurulmuş emperyalizmin işgal or-duları ülkemizde üslenmişlerdir. Ül-kemizin bağrına saplanan onlarcahançerden öne çıkanlar şunlardır:

Afyonkarahisar askeri havaa-lanı Türkiye’nin en büyük askerihavaalanıdır. NATO’nun 2. büyükhavaalanıdır. “Ana Jet BakımÜssü” olarak kullanılmaktadır.Sivil uçuşlara açılması konusundakiçalışmalara NATO’dan izin çık-mamıştır.

İncirlik Hava Üssü NATO’nunönemli bölgesel bir depo üssüdür.Adana’ya 10 km uzakta bulunan üs,Akdeniz’e 56 km uzaklıktadır. TürkHava Kuvvetleri 10. Ana jet üssü veABD hava kuvvetleri 39. Ana jetüssü burada görev yapmaktadır.

İzmir Hava Üssü, İzmir’in 17 kmkuzey batısında Çiğli’de bulunan Av-rupa’daki ABD Hava Kuvvetleri’ne(USAFE) bağlıdır. 42 uçak ve 300asker-personel bulunan üste I-HAWKve Roland füze sistemleri konuşlan-dırılmıştır. 11 Ağustos 2004’de LAND-SOUTHEAST karargâhı Napoli’denİzmir’e taşınmış, 1 Ocak 2006’da daABD 16. hava filosu, Almanya’nınRamstein hava üssünden alınarak bu-raya yerleştirilmiştir.

Ankara-Ahlatlıbel, Amasya-Mer-zifon, Bartın, Çanakkale, Diyarbakır-Pirinçlik, Eskişehir, İzmir-Bornova,İzmit, Kütahya, Lüleburgaz, Sivas-Şarkışla, İskenderun, Ordu-Perşembe,Rize-Pazar, Erzurum, Van-Pirreşit veMardin’de NATO’ya bağlı Birleşti-rilmiş Hava Harekat Merkezleri.

“NATO Kuvvetler Statüsü Söz-leşmesi” adlı uluslararası anlaşmaTürkiye tarafından 10 Mart 1954 ta-rihli ve 6375 sayılı kanunla onay-lanmıştır. NATO Kuvvetleri Sözleş-mesi, her biri oldukça detaylı kalemealınmış yirmi maddeden oluşur. Kı-saca bu anlaşmayla ABD’nin Türkiyetopraklarında askeri tesisler ve üstlerkurması ve askeri personel bulun-durulması kabul edilmiştir.

1966’da, NATO’ya ait haber almatesislerinin sayısı 112’ydi. Türkiye’de35 kilometrekarelik alan NATO’nundenetiminde olup buraya, bakanlardahil Türk yetkililerin NATO komu-tasından izinsiz girmesi yasaktır.

ABD ile Türkiye arasında 1976yılında imzalanan “ABD-TürkiyeSavunma ve İşbirliği Anlaşması”,İncirlik, Kargaburun ve haber almatesislerinin NATO adına ABD tara-fından kullanılmasını sağladı. 1980yılında 12 Eylül Darbesi sonrasındaimzalanan “Savunma ve Ekonomikİşbirliği Anlaşması” ise 12 askeriüssün NATO adına ABD tarafından5 yıllık kullanılmasına karar verildi.

Bu anlaşma, ABD’nin talebi doğ-rultusunda halen yürürlüktedir…

Türkiye’yi Tam BağımsızYapma Şerefi TürkiyeHalklarının Olacak!Sol’da, Amerikalı MemurKadar Net Olmalıdır

Türkiye’nin emperyalizmin biryeni-sömürgesi olması gerçeği bu ka-dar yalın bir gerçekken, hiçbir hakkın,hiçbir özgürlük talebinin, herhangibir politikanın emperyalizme karşıbağımsızlık mücadelesi verilmedenkazanılacağını düşünmek ham hayal-ciliktir. Bağımsızlık mücadelesini gün-demine almamak kaçak güreşmektir.İşte biz bunun için BAĞIMSIZ TÜR-KİYE diyor, bunun için mücadeleediyor ve gereken bedeli ödemektengeri durmuyoruz. Çünkü bağımsızlıkolmadan, emperyalizmin bu işgalindenve sömürüsünden kurtulmadan ne de-mokrasi olur, ne özgürlükler olur. Du-rum bu oldukça hiçbir hakkın sahibiolamayız.

Bağımsızlığın olmadığı bir ülkede“ulusal” denilen her şey, bütün poli-tikalar emperyalizm çıkarları içindir.Özelleştirmeler, Ulusal İstihdam Stra-tejisi, Sağlıkta Dönüşüm Yasası, Kent-sel Dönüşüm, eğitim ve sağlık politi-kaları her şey ama her şey emperya-lizmin çıkarları içindir. Bunun böyleolduğunu Amerikalı çavuş verdiği ya-zılı cevapla bir kez daha belgelemiştir.

Bunun için ısrarla diyoruz ki, Ba-ğımsız Türkiye.... Bunun için “Ba-ğımsız Türkiye” sloganını daha güçlühaykırmaya devam edeceğiz.

Sol, neden Bağımsız Türkiyediyemiyor. Neden Bağımsız TürkiyeSloganından rahatsız oluyor.

“Bağımsız Türkiye” sloganındanrahatsız olan sol, “Bağımsız Türkiye”diyemeyen sol, sosyalist sol değildir.AB’nin, ABD’nin, emperyalizminsoludur. “Bağımsız Türkiye” sloga-nında ısrar edeceğiz. Bu slogan sos-yalist solla emperyalizmin solunuayrıştıracak. Bağımsız, demokratik,sosyalist Türkiye’yi kurana kadarmücadelemiz devam edecek.

222

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 23: Yürüyus 314

Sevgili Yürüyüş okurları, BirÖmür Boyu Devrimcilik konusunaBedel Ödeme başlığıyla bu hafta sonveriyoruz.

DevrimcilikBedellerle Yürüyor!Tutsaklık da Şehitlik deMücadeleninGerçeğidir!

Faşizm ancak iktidarını; soy-gun, sömürü ve zulümle, zorba-lıkla ve vahşetle, katliamlarla, kayıp-larla, infazlarla, işkence tezgâhlarıve hapishaneleriyle uzatabiliyor.

En temel hakların ve özgürlüklerinarayışında, demokratik bir talepte, birgrevde, bir boykotta ve bir direnişte,adalet isteğinde baskı ve zora, teröre,başvuran faşist iktidar karşısında; onur-lu, namuslu, ahlaklı yaşamak direnmekve mücadele etmektir.

Faşizm tüm bu uygulamalarıylahalk üzerinde korku salmak ister.Haklı ve meşru olan korkmayacaktır.Korkan faşizm ve burjuvazidir. Tümyaptıkları korkularındandır. Bu mü-cadelede şehit de tutsak da düşebili-riz. Türkiye'nin bir gerçekliğidir bu.Ödediğimiz bedel halk içindir. Halk-tan birisi olduğumuz, devrimci oldu-ğumuz içindir. Halkın açlığına, yok-sulluğuna, onurunun ayaklar altınaalınmasına karşı savaştığımız içindir.

Tutsak da düşsek savaşımız oradabitmez. İşkencehane diğer adıyla şube,sınıflar savaşında kaçınılmaz olarakkarşımıza çıkar. Niçin, neden, nasıl dev-rimcilik yaptığımız sorusu işkenceha-nede düşmanın açık, ağır, psikolojik,ideolojik, fiziki saldırısıyla ya dev-rimden yana ya da düzenden yana ce-vaplanmak üzere karşımıza çıkar. Ar-tık bu noktada kaçış yoktur. Fizikselolarak yalnız olduğumuz; duygu, dü-

şünce, iradeolarak ise birbütün olarakpar t imiz le ,halklarımızla,şehitlerimizlebirlikte oldu-ğumuz; düş-manın fiziki

anlamda her türlü araca sahip olduğuönemli bir çatışmayla, sınavla karşı kar-şıya kalırız.

Bu çatışmada düşmanın kazanmaaraçları; psikolojik ve fiziki işkencelerle

karşımıza çıkarken, devrimcinin isetek silahı; hiçbir düşman aracının tes-lim almaya gücünün yetmeyeceği dev-rimci iradesi vardır. Bu sınıf savaşımı-zın kaçınılmaz bir uğrak yeridir. Ça-tışma alanıdır, bir sınavdır. Sınavın ikitemel sorusu her an karşımızdadır.

1- Devrim-Halk

2- Düzen-DüşmanÇatışma bu iki soru çerçevesinde da-

kika dakika, saat saat, gün gün devameder. Ta ki, taraflardan biri teslim ola-na kadar. Bu çatışma alanında devrim-cinin görevi düşmanı teslim almaktır.Düşmanın görevi ise, devrimciyi duy-gularıyla, düşünceleriyle, inançlarıylabirlikte teslim almak ve düzene dön-dürmektir. Bu çatışmayı kazanmak zor-lu olduğu kadar kolaydır da. Eğer bu ça-tışma alanına girmeden önce neden, na-sıl devrimcilik yaptığımızı; düşmanla sa-vaştığımızın soruları duygularımızda,düşüncelerimizde, inancımızda açık venet ise, düzenle devrim arasında bir be-lirsizlik yoksa kalın çizgilere sahipsek,düşmanı kendi çatışma alanında yen-menin önünde tek bir engel yoktur de-mektir. Bu noktada işkencehaneler,devrimci açısından daha baştan kaza-nılmış bir çatışma alanıdır.

İşkencehanelerde ölüm, kaybedilme,sakat bırakılma ancak ve ancak düşmantarafından fiziksel bir sonuçtur. Zatendüşmanın hedefi bu çatışma alanında birdevrimcinin fiziksel olarak teslim alın-ması değildir. Bir devrimciyi duygula-rıyla, düşünceleriyle, inançlarıyla tes-lim almak, düşmanın tek ve biricik he-defidir. Bu çatışmayı düşmanın ka-zanması buna bağlıdır. Aksi takdirdedüşman için kaybedilmiş ve korkuylaçıkılmış bir çatışmadır. İşkencehane-lerde teslimiyet, ihanet ve ihanetin iti-rafçılığa, yani halka, yoldaşlarına düş-

manlığa vardığı nokta ise; düşma-nın işkencehanedeki çatışmadaulaşmak istediği zirvedir. Dahadüne kadar uğruna savaştığı de-ğerlerin bu noktadaki teslimiyeti birdevrimci açısından gerçek anlam-da öldüğü, yok olduğu noktadır.Düşmanın çatışma alanında baş-langıçtan sonuna kadar uyguladı-

ğı tüm politikalar devrimciyi bu noktayagetirip, yaşayan bir ölü haline getir-mektir.

Devrimci ise, düşmanın tüm buamaçlarına karşı çatışma alanında za-yıflıklara, zaafa düşse de düzen-devrimarasında tereddüt yaşasa da, bir andahi olsa duygu ve düşüncede yalnız-ca ölüm korkusuna yaşamaya kilitlen-memelidir. Eğer bir yandan ölüm kor-kusu ve yaşama kaygısıyla kendi içi-mizde boğuşuyor ve çatışıyorsak; diğeryandan da şehitlerimizden, önderimiz-den, Partimizden daha düne kadar dev-rimi anlattığımız, düşmanı anlattığımız,bizimle bir lokma ekmeğini, suyunu,acılarını, sevinçlerini paylaşan halkımızıunutmamalıyız.

Demek ki, bu zorlu çatışma alanın-da iki farklı güçle, düşmanla çatışma ha-lindeyiz. Bir yanda karşımızda her tür-lü sınıf aracına sahip, alçak bir düşman,diğer tarafta ise; kendi duygumuzda, dü-şüncemizde kısacası beynimizdeki kor-ku denilen, yaşam kaygısı denilen,bencillik denilen küçük bir acıya dahikatlanmak istemeyen her şey düşmanasatmanın potansiyeli olan düzen öz-lemlerinin saldırısıyla, yani iç düş-manla çatışma halinde oluruz.

Elbette ki, bir devrimci açısından ça-tışmanın kazanılması ya da kaybedil-mesinde belirleyici temel bir öneme sa-

Bir Ömür Boyu Devrimcilik Yapmak

Bedel Ödemektir

Ders: Bir ÖmürBoyu Devrimcilik (9)

223

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 24: Yürüyus 314

hip olan iç düşmanınkendisidir. İşkenceha-nede çatışmayı; kendiiç düşmanımızı ya bütünolarak ya da adım adımgerileterek işkencecile-rin bir devrimci açısın-dan halk düşmanlığındaifadesini bulan tam zaferkazanmalarına fırsat ver-memeliyiz. İç düşma-nımızı daha baştan tes-lim almışsak onu çatış-mayı kazanmamızı teh-dit edecek potansiyelolmaktan çıkarmışsakdüşman karşısında ke-sin-net bir zaferle çık-mamız kaçınılmazdır.Bu zaferimizin bedeliölüm de olabilir, sakatlık da olabilir yada ağır işkence izleri olabilir.İşkencehaneler; uzun, zorlu çatış-

malarla dolu devrimci yaşamımızda sa-dece küçük bir çatışma alanıdır. Bu ça-tışmadan düşman olarak çıkmadıkçayenilgi ya da zafer bir devrimci açı-sından tamamlanan, biten bir nokta de-ğildir. Yalnızca zorlu, sert, küçük amaönemli bir çatışmanın tamamlanması-dır. İktidar hedefi olan devrimci bir ha-reket açısından düşündüğümüzde ça-tışmanın önemli ancak küçük bir nok-ta olduğunu görürüz.

Unutulmamalıdır ki, düşman iş-kencehanede uyguladığı her politikasınıf bilinciyle, iradi, deney vetecrübelerine dayanarak bir la-boratuar çalışanı gibi kendi düş-manına yaklaşır. Onu bir biçi-miyle etkilemenin, kafasına dev-rime zarar veren karışıklıklarsokmanın öneminde ve çabasın-dan bir an dahi olsa vazgeçmez.

Sonuç olarak; hepsinde he-deflenen devrimciyi teslim al-maktır. Yine kavganın içindeyiz-dir. Mahirler'den, THKP-C'denbugünlere yaratılan özgür tutsak-lık kültürü ve geleneği, direnen vesavaşan, ölen ama yenilmeyen,ölümlere yatıp zulme başkaldıran,özgürlük sevdasıyla yanıp tutuşanbir mücadele bizi beklemektedir.

Tutsaklara, evlatlarına sahipçıkan, 12 Eylül karanlığında yap-

rağın kımıldamadığı koşullarda ör-gütlenen, örgüt yaratan TAYAD'lıana ve babalarımız, bugün de bizle-rin hemen yanı başındadır. Halkımızvardır yanı başımızda ve Cephemiziniktidar yürüyüşü sürmektedir.

Ailemiz eğer o güne kadar örgüt-leyememişsek, "yapma", "etme", "vaz-geç" diyecektir. Anlattığımızda, kav-rattığımızda ona, yaşadıkları ve gör-dükleriyle, faşizmin uygulamalarıylayüz yüze geldiğinde, o da namusuna,onuruna, ahlakına mücadele ederek sa-hip çıkacaktır. Seni düzene tekrar dön-dürmek için ısrarları da bitmeyecektirbelki. Senin kararlılığındır, halka olan

sevgindir,devrime olanbağlılığındırönemli olan.Sana karşıçıkanlar olsada senin gü-zellikler için-de yer aldığı-nı, güzel ol-duğunu bile-cekler, ma-hallede, fab-rikada, köy-de hep senisavunacak-lardır. Bu bi-zim davamı-zın haklılığı-dır. Halkın

her kesiminin dalgalar ha-linde adım adım bilinçlen-mesi, devrimin büyümesidir.Ödediğimiz bedeller zafereolan inancımızdır, zaferimi-zi büyütür. Ödediğimiz be-deller iktidar iddiamızdır,iktidar yürüyüşümüzü bü-yütür. Ödediğimiz bedelleryaşam ve yaşatmak iddiası-dır, devrimi büyütür.

Bir Ömür BoyuDevrimcilikYapmak, DevrimciDüşüncelerini,DuygularınıKorumak veZaferler

KazanabilmektirDevrimcilik düşüncelerini, heye-

canını, coşkusunu, halka duyduğusevgisini, düşmana olan kinini, vata-na sevdasını koruyarak bir de bucephede zaferler kazanmaktır. Bur-juvazinin çok yönlü saldırıları karşı-sında, düşüncede, duyguda tavizlervermek, geri adım atmak, başarısız-lığın, geriye dönüşün, yenilgilerinde yolunu açacaktır. Zafer hayatın herkesitinde yeniden yeniden düşünce veduyguların korunmasındadır. Dev-rimci gerilemiş olabilir, yenilmiş ola-bilir, bunlardan dersler çıkararak, buzemin üzerinden yeniden ayağa kal-kacak, devrimci düşünce ve duygu-larını yeniden güçlendirecek, sağ-lamlaştıracak, zaferi kazanacaktır.Bu devrimciliktir.

Öğrenci Arkadaş! Okul yıllarında gençliğin müca-

delesi içinde yer alırken; Mühendis,doktor, avukat, eczacı, diş hekimi, öğ-retmen, üniversitede araştırma gö-revlisi ve öğretim üyesi, muhasebe-ci, maliyeci, memur olduğun za-manda, devrimci duygu ve düşünce-lerimi koruyarak, halk için, halkın ge-leceği ve mutluluğu için, meslekikuruluşlarda, kitle örgütlenmelerinde,oda ve sendikalarda, barolarda çalış-

12 Temmuz'da Şehit Düşen YoldaşlarımızdanHasan Eliuygun,

Uzun yıllar tutsak kalmıştı. Özgür olduğunda"ben vazifemi yaptım, bu kadar yeter", "birazda başkaları yapsın" demedi. Hareketi buldu,"hazırım" dedi. Bir silahlı ekipte görevlendirildi.Bir kamulaştırma eyleminde tekrar tutsak düş-tü. Yeniden tutsak düştüğünde zaman çok geç-memişti. Dışarıya çıkalı daha üç ay olmuştu.Onu hapishaneden tanıyan, başka siyasettenbirisi, "adama bak, daha çıkalı 3 ay oldu, yinehapishaneye geldi" dedi. Yoldaşı, "ne güzel dı-şarı çıktığında, yine mücadeleye koştu. Tutsakdüşse de başka bir kavga alanına geldi" de-mişti. Kavga devam ediyordu. O kavganın için-deydi. Kavgayı, halkını ve vatanını seviyordu.

224

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

NEHİRLER AKAAKA...

(...) Şarkılar söyleme-liyim

nehirler gibi uzun

nehirler gibi kollu

nehirler gibi hırçın veyumuşak

ve nehirler gibi durdurak bilmeyen

şarkılar söylemeliyimGitmek nehirler yan yana

oraya taa oraya

o büyük kurtuluşa (...)

HASAN HÜSEYİN

Page 25: Yürüyus 314

ma sürdürerek, halkınzaferi için bir nefer ola-rak mücadeleyi sürdü-rerek bir ömür boyudevrimci düşünce veduygularını koruyarakzaferler kazanabilirsin.

Her mevziyi dev-rimci bir mevzi halinegetirmek, Cephe’nin birmevzisi haline getir-mek senin görevindir.Devrimcilik böyle desürdürülmelidir.

DevrimcilerHalk İçin YaşadıklarıSürece Hep İz Bırakırlar

Haklı bir dava uğruna, halkın mut-luluğu için mücadele etmiş olan dev-rimciler unutulmamışlar, her an, heryerde, her şeyde yaşamışlardır. Onlarhalkın gönlünde büyük bir değer ola-rak yer edinirken, adeta efsaneleş-mişlerdir. Mahirler'i, Denizler'i, hatır-larız mesela. Duyarız, "Bizim köydekaldı", "yiğittiler" halk dilden dile, ku-şaktan kuşağa onları anlatmıştır. NiyaziAydın'ı, Sabo'yu, Sinan'ı tanır, anlatırhalkımız. Düşmana karşı direnişle-rinden, 16-17 Nisan'da Sabo'yu düş-mana meydan okuyan, ölen ama ye-nilmeyen, sloganlarından hatırlar hal-kımız. Onların adları yeni doğan ço-cuklarda, dağda ve şehirde silah ses-lerimizde, alanlarda öfkemizde yaşıyor.Kararlılıklarıyla, cesaretleriyle, feda ru-huyla yol gösterirler bize. Yere düşür-medikleri devrim bayrağı halkın kur-

tuluş savaşında dalgalanıyor.

Okulda, mahallede, fabrikada, iş-yerinde, sendikada, dernekte, mec-liste, kültür merkezinde, yayınevin-de, dergi bürosunda, silahlı ekipteçalışan bir devrimci;

Davranışları ve hareketiyle, otur-ması ve kalkmasıyla, giyimi ve kuşa-mıyla, sevgi ve saygısıyla, hoşgörü vemütevazılığıyla, çalışkanlığıyla, eğiti-ciliğiyle, hürmetiyle, konuşması vedinlemesiyle, öğrenmesiyle, ahlakı veadaletiyle, kendinden önce yoldaşını dü-şünmesiyle, işkencede ve tutsaklıkta di-renişiyle, faşizmin zulmüne karşı ken-dini feda edişiyle, savaşıyla, halkın aç-lığını, yoksulluğunu gidermek, fuhuş veuyuşturucu bağımlılığını, adaletsizliğigidermek için mücadelesiyle örnektir.

Böyle bir devrimciyi, halk için ya-şayan, halktan biri olan ve halkın birparçası olan bir devrimciyi kim unu-

tabilir? Halk için yaşayan,halk için savaşan ve gerek-tiğinde şehit düşen bir dev-rimci sonsuza kadar halkıngönlünde, yüreğinde, bilin-cinde büyük bir yer edinecekve yaşayacaktır.

Halkımızın "Devrimci-ler onurumuzdur" sözleriçok anlamlıdır. Halk dev-rimcileri kendinden bir par-ça, evladı olarak görmüş,onlarla onur duymuş, gururduymuştur. Çünkü devrim-ciler haklıyı, güzeli savun-muş ve o uğurda mücadeleetmiştir. Tarih boyunca hepgüzel olan sevilmiştir ve çir-kin olan hep lanetlenmiştir.Seyit Rıza, Kürt halkının

kurtuluşu için savaşan Kemal Askeri,Mazlum Güder ve daha birçok Cepheli,kurtuluş savaşının kadın kahramanla-rından Nene Hatun, zulme başkaldıranKöroğlu, Pir Sultan ve daha nice halkkahramanı ve önderi o günden bugü-ne yaşamışlar ve kavgamızda yaşı-yorlar. Bundan iyi, bundan güzel, bun-dan değerli bundan anlamlı bundanmutlu bir başka yaşam olabilir mi?Böyle bir devrimcilik ebedileşmek,kahramanlaşmak, asırdan asra kuşak-tan kuşağa, dilden dile ölümsüzleş-mektir.

Devrimci Okulu bu haftalık ve“Bir ömür boyu devrimcilik" konu-muzu burada bitiriyoruz. Haftaya yenibir konuyla yine burada olacağız.

Haftaya tekrar görüşmek üzere...Hoşçakalın.

Bitti...

Yıkım bölgesi olan bir ge-cekondu mahallesinde yıkımçalışması yapmıştık. Fakat ge-

cekondu sahiplerinin çoğu belediyeyle anlaşmış, sadece ki-racılar kalmıştı. Kiracılar 20 ev kadardı, tebligat gelmiş ev-lerinin boşaltılması isteniyordu.

Derneğimize gelip durumdan bizi haberdar ettiler. Bizde yıkım günü mahalleye gidip onlarla birlikte direndik. Fa-kat yıkımı durdurmaya yeterli olmadı. Evler yıkıldı, kira-cılar çadır kurup mahallede yaşamaya devam ettiler. Ça-dırda yaşadıkları dönemde düzenli ziyaret ediyor, ihtiyaçları

konusunda yardımcı oluyorduk. Eylemler örgütlemeye ça-lışıyorduk. İlk gittiğimizde bize komünist, dinsiz gözüy-le bakan insanlar, şimdi bizim düşüncelerimizi savunma-ya başlamıştı. Düzen partileriyle aramızdaki farkı hayatıniçerisinde görmeye başlamışlardı.

İlk anda kendi evlerini yıktırmama derdinde olan insanlarşimdi, “Bizim evler yıkıldı, başkalarının evi yıkılmasın.Bildiri dağıtıp bilinçlendirelim.” diyorlardı. Halkın ya-şamında, yanında olduğumuzda, acılarını sevinçlerinipaylaştığımızda, ısrarla gittiğimizde halkımızın düşünce-lerinin de değişebileceğini bu somut olayla görmüş olduk.

Hayatın Öğrettikleri

Bizi Tanıdıkça Düşüncelerimizi de Tanıyacaklar

Malatya Dağlarında 1992 Martı'nda Şehit Dü-şen Tuncay Geyik, Çocuğu daha yeni doğmuştu,"Ben çocuğumu bırakamam" demedi. Dağlara Öz-gürlüğü aramaya, örgütlük için savaşmayagitti. Gerillaydı, Zalimlere karşı kurtuluş bay-rağını dalgalandırdı. O kurtuluş bayrağı kiemekçinin alınteri, yoksulun ezilmişliği, zulümaltında inleyen halkın öfkesiydi. Bayrak Adalet,Onur, Namus, Ahlak ve Devrim için dalgalanı-yordu. Şehit düştüğünde çocuğunun o kurtuluşbayrağı altında kavgaya duracağını biliyordu.O çocuğuna, onuru, namusu, ahlakı, adaleti bı-rakmıştı. Yüzü kara çıkmayacaktı. Çünkü Cep-he vardı.

225

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 26: Yürüyus 314

Sınıf kini, uzlaşmaz sınıf kar-şıtlığının sonucunda doğmuştur.İki temel sınıf vardır; burjuvazi veproleterya. Burjuvazi ezen, sömürensınıf, proleterya ezilen, sömürülen sı-nıftır. Sınıflar mücadelesi, bu iki sı-nıf arasındaki iktidar savaşıdır.Açıktır; iktidar burjuvazinin elinde-dir. Biz iktidarı almak istiyoruz. Ege-menler iktidarlarını koruyorlar. Biz,iktidarı alıp sömürüye, açlığa, yok-sulluğa, baskı ve katliamlara son ve-rip; emeğin sömürülmediği bir dün-ya kurmak istiyoruz.

Egemenler, sömürülerinin, asa-lak, çürümüş düzenlerinin devamıiçin zulmünü, baskı ve katliamlarını,işgallerini artırarak kan dökmeye de-vam ediyor.

İkisinin ortası yoktur. Ara yolyoktur. Bu iki sınıf uzlaşmaz bir kar-şıtlığa sahiptir. İki sınıf arasında sü-ren savaş son derece açık ve yalın, netve keskindir.

Bu yüzden burjuvazi iktidarını ko-ruma hırsıyla güçlü bir sınıf bilincinesahiptir. Bu sınıf bilinci onda güçlü birsınıf kini de yaratır. Burjuvazinin kini,proleteryaya yani ezilen sınıfa karşı-dır. Çünkü gecekondulardan gelenle-rin gırtlaklarını kesmesinden korkar-lar. Halkın düzene karşı çıkmasını, is-yan etmesini önlemek için her tür de-ğeri; kin, nefret, sevgi, intikam gibikavramları dejenere eder. Kin gütme-nin, nefret etmenin kötü olduğunusöyler. "Kim olursan ol sev, biri sanatokat atarsa öbür yanağını çevir" der.

Ezenler katleder, yakar, yıkar, aç-lıktan öldürür, yoksulluktan süründü-

rür ama halkonlara öfkeduymayacak-tır. Öfke kinedönüşmeye-cektir. Bu,onlar için teh-likelidir çün-kü. Halkınonlara duya-

cağı öfke ve kin;ik t ida r l a r ın ısarsmanın, ikti-darı onların el-lerinden alma-nın yolunu açar

çünkü. Bu yüzden burjuvazi köklü birsınıf kinine sahip olarak her şeyi ya-par ama halk kine sahip olmamalı vedolayısıyla o kinle kendi iktidarı içinmücadele etmemelidir.

Bunun için burjuvazi halkınkin ve intikam duygularını yokederek; halkı güçsüzleştirmeyi, sa-vaşamaz hale getirmeyi amaçlar.Kitleleri apolitikleştirmesi ve yoz-laştırması da bu yüzdendir. Bu saye-de kitlelerin sınıf tepkilerini engeller.Sınıfsal bilince sahip olmayan kitle-lerin sınıfsal kini de olmayacaktır.

Doğal ki, düşmanına kin duyma-yan halk savaşamaz. Savaşıyorsa dasonuna dek götüremez. Zamanla za-yıflar, güçsüzleşir ve yenilir. Bir dö-nem silahlı mücadele yürütenlerin ma-saya oturarak teslim olmalarına, uz-laşma barış politikalarını savunanla-rın açmazına, düzeniçileşen sola ba-kalım. Hepsinin özünde; düşmanınıiyi tanımamanın ve sınıf bilincinin, sı-nıfsal bakışın ve sınıf kininin yoklu-ğunu görürüz.

Faşizme ve emperyalizme karşıverdiğimiz iktidar savaşında uzlaş-mazlık, teslimiyeti reddetmek, düşmanıtanımaktan, halkın çıkarlarını savun-maktan, kısacası sınıf bilincine ve ki-nine, öfkesine sahip olmaktan geçiyor.

İki temel sınıf vardır dedik. Sınıfbilincine sahip olmak; bu yalıngerçeği bilmek ve hayatın her ala-nına sınıfsal bakmak demektir. Sı-nıfsal bakmak; ait olduğun sınıfın çı-karları doğrultusunda bakmak ve o sı-nıfın çıkarları için çalışmaktır.

Biz halkın çıkarlarını savunuyor,halkın çıkarları doğrultusunda mü-cadele ediyoruz. Sahip olmamız ge-reken sınıf bilinci özünde budur.

Sınıflı bir toplumda yaşarken, sı-nıf savaşı içindeyken duygu ve dü-şüncelerimizde kin duygusunun inti-kam anlayışının ve "ilk fırsatı bu-landa öç alma" isteğinin olmamasıdüşünülemez. Doğanın işleyiş yasa-sına aykırıdır bu.

İnsana zulmeden, baskı uygulayan,emeğini çalana karşı; kendisini sa-vunma güdüsü gereği bile bir öfke vekin oluşur. Ancak biz kendiliğindenbir öfke ve kinden değil; bilinçli, ör-gütlü bir öfkeden, yani sınıf bilinçliöfkeden ve kinden söz ediyoruz. Sı-nıfsal kin, sınıf savaşının ürünüdür.Yani sınıf kini uzlaşmaz sınıf karşıt-lığının sonucu doğmuştur.

Ancak bu, sınıf kinini büyütmekve güçlendirmek için iradi olarakemek harcamayacağımız anlamınagelmiyor. Hayır sarsılmaz bir sınıf ki-nine sahip olmayı bir görev olarak al-gılamalıyız. Bu iradilik demektir,eğitim demektir.

Katı ve sarsılmaz bir sınıf kininesahip olmalıyız. Bunun için beyni-mizde ve yüreğimizdeki, şehitleri-mize, yoldaşlarımıza, halkımıza ve va-tanımıza duyduğumuz sevginin ya-nında, kin ve intikam duygusuna daözel bir yer ayırmalıyız. İkisi birarada bulunmalıdır.

Kin ve sevgi bir arada bulundu-ğunda, düşmanın asla erişemeyeceğibir silaha sahibiz demektir. Savaştasağlam durmak, sağlam ve istikrarlıadımlarla ilerlemek, savaşta ustalaş-mak, her tür düşmanla uzlaşmaz birdevrimcilik için sınıf kinini büyüt-meliyiz. Nasıl?

Her tür düşmanla arasına kalın du-varlar çekmeyen, yüreğinin, bilinci-nin derinliklerinden gelen nefretine sı-nıf kiniyle düşman sözcüğünü telaf-fuz etmeyi öğrenmeyen, bunu kendivarlığının olmazsa olmaz koşulu ha-line getirmeyenler bir kez daha yüz-lerini şehitlerimize çevirerek savaşçıruhunu taşıyıp taşımadıklarını ken-dilerine sormalıdır.

Bir devrimci, düşmanı tanıdığı

Her Türlü Düşmanla AramızaKalın Duvar Çekmek İçin;

Sınıf Kini

Sınıf KiniSınıf Kini

Halkların Bütün AcılarınınHesabını Sormak İçin

226

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 27: Yürüyus 314

ölçüde ve ona duyduğu nefret ka-dar savaşır. Nefret etmek içindüşmanı tanımalıdır.

Emperyalistlerden ve işbir-likçilerinden oluşan düşmanı bi-liyoruz. Bu görünen düşmandır.Bir de bu düşmanın ideolojisininbizlerdeki yansımaları vardır,yani iç düşman.

İç düşmana karşı mücadele,eksik ve zaaflarımıza karşı mü-cadeledir. Eksik ve zaaflarımız,burjuva ideolojisinin ürünüdür. İçdüşmana karşı mücadelede sını-fımızın silahı; eleştiri özeleştiri-dir. Eleştiri özeleştiriyi nasıl yap-tığımız, eksik ve zaaflarımızakarşı yaklaşımımız, bu silahıhangi sınıfın çıkarına işlettiğimizide gösterir.

Eksik ve zaaflarımızı, sınıfbilinci ve kiniyle DÜŞMANolarak görüyorsak, açık ve dü-rüstçe özeleştiri yapıyorsak;eleştiri özeleştiri silahını halkınçıkarına işleterek yapıyoruzdemektir. Bu eleştiri özeleştiriyisavaşçı bir ruhla ele almaktır.İç düşmana karşı militan birtarzdır.

Eksik ve zaaflarımıza karşıözeleştirel yaklaşmak yerine li-beral yaklaşıyorsak, göz yumu-yorsak, gurura kapılıyorsak, or-taya koymaktan korkuyorsak;eleştiri özeleştiriyi burjuvazininçıkarına işletiyoruz demektir.Oportünist, reformist bir ruhla,yani idare eden bir ruhla ele al-maktır. İdare etmek uzlaşmaktır.

İki sınıf vardır ve ikisinin or-tası, ara yol yoktur dedik. İç düş-mana karşı mücadele de böyledir.Burada da bir iktidar savaşı var-dır. Eksik ve zaaflarımıza kar-şı mücadelede ya burjuvazi ka-zanacaktır ya da proleterya.Bu savaş da açık ve nettir. Bu dadevrimcinin varlık yokluk sa-vaşıdır. Bu savaşı militanca yü-rütemeyen, şehitlerimizin ka-tillerine, halkımıza zulmeden-lere, vatanımızı satanlara hiz-met ediyor demektir.

İç düşmana karşı savaşı iyi

yürütmek için sınıf kinine sahipolmalıyız. Sınıf kinine sahipolmak için unutmamak ilkadımdır. Gördüklerini, yaşa-dıklarını, tanık olduklarını unut-mamak... Unutmamak namuslukılar insanı. Onurlu olmak içinde unutmadıklarını yaşatanlar-dan hesap sormak gerekir.

Unutmadıklarımızın bilinci-mizde ve yüreğimizde canlılığı-nı her daim koruması ve bununhesabını sormak için kin ve inti-kam duygumuzu büyütmeliyiz.

Kini ve intikamı büyütmeksavaşmaktır. Savaşmak için yü-zünüzü şehitlerimize dönmeli-yiz. Korkularımız, kaygıları-mız, zayıflıklarımız, iç düşma-nın her türlü şekillenişine, düş-manın her türüne karşı verdiği-miz savaşın tüm deneyimleri vekazanımları şehitlerimizdedir.Şehitlerimiz her tür düşmanıyenmeyi başarmışlardır. Bizimde başarmamak için hiçbir ne-denimiz yoktur. Başarabilmekiçin gerekli her şeye sahibiz.

Şehitlerimiz, sınıf bilincinde,sınıf kininde en sağlam halkadır.Sıradan değil, en sağlam halkaolmak için şehitlerimizden öğ-renmeliyiz savaşı, kini, sevgi-yi… O zaman bizi idealimize,inancımıza bağlayan sağlam birhalka olmayı başarabiliriz. An-cak böyle bir sevgi, kin, nefretbizi zafere götürebilir.

Biz yenilmek değil, zaferkazanmak istiyoruz. Sınıf kiniher türlü düşmana karşı savaş-ma gücümüzü arttırır. Sınıf kini,savaşı her an ve hücremizde his-setmemizi sağlar.

Bütün enerjisini, emeğini,öfkesini, militanlığını, nefretini,kinini, intikam duygularını em-peryalizme ve oligarşiye ve hertürlü düşmanla savaşa sunandevrimcinin, savaşımızın bü-yümesine ve gelişmesine yapa-cağı etkinin sınırı yoktur. Bununiçin sınıf kinini büyütmeli, in-tikam arzusuyla yanıp tutuş-malıyız.

İşgalle özgürlük getirme mucizesiniyaratan

Uygarlığın en baş meleğidir Amerikanordusu...

Sana mı düştü değil ey karanfil

O meleklerin maskesini düşürmek

Ki Dolar Tanrısının kanatlı meleklerini

Kanatlandılar mı halkın yaraları kanar...

Bağımsızlık en büyük günahtır çağımızda

Yok edilmesi gereken tehlikeli bir düşünce

Yayılırsa, oyun hepten bozulur sonra

O halde fikir çıktığı yerde boğulacaktır

Ya düşünceler değişmeli ya kellelerdüşmeli

Vezir-i Azam, sadrazam, nazır ve paşalar

Plan proje, hesap kitap, yalan dolanhazırladılar

Ki Avrupa'dan Amerika'ya tecrübeylesabittir

Gömülmeli karanfiller yedi kat betonaltına

Ve Paris Komünü yasaktır bu

meydanda...

Ya düşünceler değişecek ya kellelerdüşecek

Ferman çıktı karanfiller betona gömülecek

Deste deste kırılmalı o arsız karanfiller

Böyle bir fırsat ele yüzyılda bir geçer

Hakikat boğulursa emperyalist mucizelerbaki

Yalan kanla sulanmalı ki boy atsın

Ve sussun susmaya teşne olanlar

Yalanı büyütsünler koyunlarında yılanlar...

Ölü ruhlar mezarlığıdır o piyasa tarlası

Ve Dolar Tanrısına secde eden korkuluklar

Ölümsüzlerin toprağıdır o karanfil deryası

Ve piyasa tanrısına isyan eden Adalılar...

Ümit İlter,

Umut Yağmuru, syf: 16

227

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 28: Yürüyus 314

Dev Sağlık-İş Yönetim KuruluÜyesi Tufan Sertlek Sendika.Org’daHalkevci Dev Sağlık-İş’in GenelBaşkanı Arzu Çerkezoğlu’nunDİSK’in 14. Genel Kurulu’nda listeyealınmaması üzerine Devrimci İşçiHareketi’nden (DİH) DİSK GenelBaşkanı seçilen Erol Ekici’ye yönelikeleştirileri var.

Eleştirinin temelini, Arzu Çerke-zoğlu’nun “neden yönetime alın-madığı” oluşturuyor.

Peki neden illa yönetime alınma-nız gerekiyor? Tamam siz girdiniz,sizin yerinize kimin çıkartılmasınıistersiniz? Yönetime seçilen herkeskötü siz en iyisisiniz. İşçi sınıfınınçıkarlarını en iyi siz temsil ediyor-sunuz. En mücadeleci sendikacı siz-siniz. Yönetimde siz olursanız iyi,olmazsanız kötü.

Tufan Sertlek, yazısında “devrimcisendikacılık” dersi veriyor. Birazmütevazı olun. Ayaklarınız yere bas-sın. Kime ne anlatıyorsunuz?

Siz mi devrimcisiniz? Siz mi dev-rimci sendikacılık yapıyorsunuz?Devrimci sendikacılık adına yaptı-ğınız tek eleştiri DİSK yönetiminealınmamanız.

“Devrimci Sendikacılık”tan bah-sediyor. Bugün Türk-İş’leşmiş birDİSK var. Buna yönelik hiçbir eleş-tirisi yok.

Devrimci İşçi Hareketi DİSK’in14. Genel Kurulu’na giderken nasılbir sendikal anlayışı olduğunu, bukonudaki programını ve hedefleriniortaya koymuştur. Eleştiriniz varsabunun üzerinden yapmalısınız.DİSK’in mevcut hali zaten DİH’ineleştiri konusudur. Devrimci İşçi Ha-reketi, “DİSK’i işçilerin sendikasıyapacağız” diyor. DİSK yönetimineseçilen hiç kimse belli bir siyasi an-layışın dışında bağımsız değildir.Herkes çeşitli siyasi grupları temsil

etmektedir. Orada kendi siyasetininsendikal anlayışıyla vardır.

Erol Ekici’ye bu eleştirileri yöneltenTufan Sertlek’de örgütsüz siyasi anla-yışların dışında değil, Halkevcidir. Ge-rek işçi sendikalarında, gerekse memursendikaları içinde her siyasetin bir ça-lışması vardır. Tek başına yönetimialabilecek gücü yoksa belli ilkeler te-melinde birlikte çalışabileceği anla-yışlarla ittifaklar yaparak listeler oluş-turulur ve seçimlere girilir. Devrimciİşçi Hareketi ve Devrimci Memur Ha-reketi olarak işçi sendikalarında da,memur sendikalarında da tarihimizboyunca yaptığımız tüm ittifaklarauyulmuştur. Bunun böyle olmadığınıiddia eden varsa, somut delilleriyleortaya koymalıdır. Tarihimizde bununörneği yoktur. Ancak bu konuda Sol’unsicili o kadar kirlidir ki, seninle ittifakyapar arkandan binbir türlü alavere,dalavere çevirir. Ayak oyunlarıyla senisatar. Gizli kapaklı başkalarıyla da an-laşma yapar. İttifak yaptıklarının oyunualır ama listeden onun üzerini çizipbaşka birini yazar. Burjuvazinin hertürlü ayak oyunları Sol’da da vardır.

Devrimci İşçi Hareketi, DİSK’in14. Genel Kurulu’nda Halkevcilerleittifak yapmamıştır.

DİSK’in Bugünkü Durumundan Sorumlu Olan Reformizmdir

Tufan Sertlek, DİSK’ in bundansonra ne yapıp ne yapmayacağınısorguluyor. “... işçi sınıfı hareketive DİSK’ in herkesçe kabul edilenyetersizlikleri” diyor. Neymiş o her-kesçe kabul edilen yetersizlikleri?Çerkezoğlu listeye alınınca yetersizlikgiderilmiş olacaktı, öyle mi? DİSK’te-ki sorunu “yetersizlik” olarak görenbir anlayış nasıl bir “devrimci sen-dikacılık”tan bahsediyor? DİSK’tekisendikal anlayışa köklü bir eleştiri

getirmeden “yetersizlik” diye geçiş-tiremezsiniz. DİSK’te yeni bir poli-tikadan, programdan bahsedemezsi-niz.

Köklü bir eleştiri de yapamazsınız,çünkü bugüne kadar sendika yöne-timlerinde sizler vardınız. Reformizmvardı. Sendikaları bu duruma getirendüzen içi reformist anlayıştır.DİSK’teki hakim olan reformist an-layışa tek bir eleştiri getirmeyenler,kendileri sorgulamayanlar şimdi birdevrimci işçinin başkanlığa gelme-siyle kendilerinin devrimci olduklarınıhatırladılar nedense.

Bugün DİSK, TÜRK-İŞ’leşmiştirdiye eleştirirken eleştirdiğimiz,DİSK’i bu hale getiren reformist an-layıştır.

Neden sendika yönetimine alın-madık diye DİH’i eleştiren Halkev-cilere soruyoruz; DİSK’in “Sınıf veKitle Sendikacılığı”nı terk edip yerine“Çağdaş Sendikacılık” diye emper-yalizmin Sivil Toplumculuğunu koy-ması karşısında ne yapmıştır, bu an-layışa eleştirisi nedir? Herhangi bireleştirisi yoktur, çünkü Halkevi’ninkendisi devrimci değil, sivil toplum-cudur. Bu anlayışın sahiplerindendir.DİSK’i bu hale getirenlerdir.

DİSK’in tarihinde 90’lardan sonraMGK sendikacılığı diye bir dönemvardır. Halkevciler’in bu anlayış kar-şısındaki tavrı ne olmuştur ve ne yap-mıştır, açıklamalıdır. Bu dönemde dev-rimciler sendikalardan tasfiye edilirkenne yapmışlardır, açıklamalıdır.

Bugün DİSK’in elinde hala içindebulunduğu sendika binaları varsa buDİH’in sayesindedir. DİSK/Genel İşMali Daire Başkanı ÖDP’li NurettinDinçer’in de içinde olduğu tasfiyecigrup DİSK/Genel-İş’ten devrimcileritasfiye ederken bir tüccar gibi sendikabinalarını da satmaya kalkışmıştır.Halkevciler bu tasfiyeciler karşısındanasıl bir tutum sergilediğini açıkla-

Dev-Sağlık-İş “Devrimci Sendikacılık” Dersi Vermeden Önce Devrimci Olsun!

Sendikaları Bu Hale Getiren Reformist Sendikal Anlayıştır!

228

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 29: Yürüyus 314

malıdır ve ondan sonra “devrimcisendikacılık”tan bahsetmelidir.

Bu ülkede 19 Aralık gibi bir kat-liam ve F Tiplerine karşı 7 yıl sürenbir direniş yaşanmıştır. 19 Aralıkkatliamını, F Tipi tecrit saldırısınısınıf mücadelesinin dışında gördü-ğünüz için mi tavırsız kaldınız? Hal-kevciler’in o günkü tavrıyla, DİSK’ehakim olan anlayışın o günkü tavrıarasında bir fark yoktur. Oligarşinindirenişe uyguladığı sansür ve tecritpolitikalarının ortağı olunmuştur.Platformlardan TAYAD’lılar uzaktutulmuş, her gün hapishanelerdentabutlar çıkarken kürsülerden TA-YAD’lı ailelere söz hakkı verilme-miştir.

AKP iktidarı döneminde devrim-cilere yönelik onlarca linç saldırısıyapıldı. Halkevciler bu dönemdekiutanç verici tavırlarının hesabınıvermelidir. Ondan sonra “devrimci”kelimesini ağzına almalıdır.

Dikmen’de devrimcilere taşsopa ile saldırıp polise ihbar et-melerinin hesabını verip ondan sonra“devrimcilik”ten bahsetmelidir.

Dev Sağlık-İş Yönetim KuruluÜyesi Tufan Sertlek listeye nedenalınmak istemediklerinin cevabını

istiyor. Devrimci İşçi Hareketi, DİSKGenel Kurulu’na giderken devrim-cilere taşlarla, sopalarla saldıran,devrimcileri polise ihbar eden siyasianlayışla aynı yönetimde olmakistememiştir. Öyle üstü kapalı, ima-larla ifade etmiyoruz, açıkça söylü-yoruz.

Oda seçimlerinde devrimcilereneden saldırdınız? Devrimcileri genelkurul salonuna sokmak istemediniz,söz hakkı tanımadınız...

Önce bunların özeleştirisini ver-melisiniz. Devrimcilere taş ve sopa-larla saldırmanın ve polise ihbar et-menin özeleştirisini vermek zorun-dasınız. Bu özeleştiriyi yapmadandevrimcilikten bahsetmeyin...

Biz DİSK’te sınıf ve kitle sendi-kacılığı yapacağız diyoruz. DİSK’idevrimcileştireceğiz, işçiyle buluş-turacağız diyoruz. Bu sınıf mücade-lesindeki iddiamızdır.

DİSK’in 12 Eylül karşısındakitavrını eleştirmeden MGK sendika-cılığını da eleştiremezsiniz elbette.Sahi sizin, yani DY’nin 12 Eylülkaşısındaki tavrınız neydi? İşte dev-rimciliğin sınandığı dönemler böylesidönemlerdir. Devrimciliği inkar et-tiğiniz 12 Eylül dönemini sorgula-

madan, özeleştirisini vermeden, mah-kum etmeden, bugün “devrimcilik”tenbahsedemezsiniz.

Halkevciler DİSK yönetiminealınmamaktan yakınıyorlar. BugünDİSK’i barajın altına düşüren hangianlayıştır? Yönetimlerinde olduğunuzsendikaların durumuna bakın.

DİSK’in bir kaç sendikası dışındagerisi tabela sendikasına dönüşmüştür.Gerçek tablo budur. Bu tablonunüzerini “mücadeleci sendikacılık”masallarıyla örtemezsiniz. Önce ayak-larınız yere bassın. Bir derneğin bileyaptığı eylemlerin çok gerisinde kalanüç beş işyerinde yapılan eylemleri“taşeronluk sistemine”, “güvencesizçalıştırmaya karşı mücadele” diyeabartmak ancak kendini bilmezlik,çapsızlık olur.

Tufan Sertlek’in yazdıklarına ba-kılırsa taşeron işçileri içinde örgütlemeyapan sadece Halkevciler’dir. Ayaklarıhavada olmak, abartıcılık budur işte.Kendinden başka hiçbir şeyi görmezve kendi yaptığını da her şey sayar.Ayaklarınız yere bassın ve kimseyikandırmayın.

Taşeronluk sistemi çalışma ha-yatının tüm alanlarına girmiş, işçilerinkıdem tazminatı dahil kazanılmış

11 Ağustos 2011’de Dikmen Vadisi'nde yıkımlarakarşı çalışma yapan Halk Cepheliler Halkevlerinin sal-dırısına uğradılar. Saldırı 4 gün boyunca tekrar etti.Gün gün yaşananları yayınladık. Devrimcilik, ilericilik,halktan yanalık yoktur burada.

Bakın saldırıdan sonra yazdıkları yazılara. Sorumlulukbunun neresinde? Yaşanan saldırı sonrası Halkevleri’ylegörüşüldü. Tam bir sorumsuzluk ile “görüşecek bir şeyyok”, “görüşmeye gerek yok” diyerek sorunun tartış-masından kaçtılar.

Suçluydular çünkü. Devrimcilere saldırmışlardı.

Sol içi sorunların çözümünde tartışma, ikna, eleşti-ri-özeleştiriyi değil o çok iyi bildikleri “şiddeti”, “kış-kırtmayı”, “üste çıkmayı”, “yalan söylemeyi”, “halkıngeri yanlarına seslenmeyi” esas alıyorlardı.

Tarihten, tarihlerinden ders almadıklarını bir kezdaha gösterdiler.

DEVRİMCİLERE SALDIRMAK SUÇTUR. DEV-RİMCİLERE SALDIRAN DÜZENE HİZMET EDER.

O zaman da söylemiştik... Bu anlayış Devrimci Yolanlayışıdır. Eli onlarca devrimcinin kanına bulanmışbir gelenektir bu gelenek. Devrimcilere yönelik şiddetkullanmış bunların hiçbirinin hesabını, özeleştirisinivermemiş, üzerini kapatmaya çalışmış bir gelenektirbu. Bu gelenek güçlü olduğu yerde “burası benim,burada benden izinsiz benim denetimim dışında çalışmayapamazsın” diyen, güçlü olmadığı yerde ise tabi olanbir anlayıştır... Güçlü olduğu yerde sopalarla saldırır,olmadı polis çağırır... Bu doğru yol değildir. Devrimcideğildir.

Dikmen’de ne Olmuştu Tekrar Tekrar Hatırlatacağız

Dikmen’de Halk Cepheliler’e Taş, Sopa ileSaldırdılar. Halk Cepheliler’i Polise İhbar Ettiler

229

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 30: Yürüyus 314

tüm hakları gasp ediliyor, onlar sen-dikal alandaki “başarı” öyküsünü an-latıyor.

Biz işçi sınıfına yönelen bu sal-dırılar karşısında verilmiş kararlı birmücadele, direniş olmadığını söylü-yoruz. Bunun sorumlusu da işçi sen-dikalarının, memur sendikalarının,meslek odalarının yönetimlerine çö-reklenen reformist anlayıştır.

Bırakın sendikacılık oyunu oy-namayı. Ayakları havada mücadeleöyküleri yazmayı.

Genel Kurulda aldığınız 198 oyumu başarı hanenize yazdınız? 198oy, Devrimci İşçi Hareketi karşısın-daki reformizmin, oportünizmin veKürt milliyetçiliğinin ittifakının oyu-dur. Devrimci değil, devrimcilerekarşı bir ittifaktır.

Emperyalist politikaların bir par-çası olan işçi sınıfına yönelen saldırılarbedel ödemeyi göze alan ciddi dire-nişlerle püskürtülebilir. Bu da uz-laşmacı bir sendikal anlayışla değil,bedel ödemeyi göze alan devrimcibir sendikal anlayışla mümkündür.

Burjuva Ayak Oyunlarından Vazgeçin

Halkevciler siyasi anlayışlarıylakendilerini ortaya koyamayınca bur-juvazinin KA-DER diye bir kuru-munun arkasına sığınarak Arzu Çer-kezoğlu’nun yönetime girmesi için“kadın aday” olmasını kullanmayakalkışmıştır.

DİSK Genel Kurulu sonrasındaKA-DER, DİSK yönetimine kadınaday olan Arzu Çerkezoğlu alınmadıdiye DİSK'i kınayan açıklama yaptı.KA-DER'e bu açıklamayı yaptıranlarreformistlerdir. Yapılan utanmazlıktır.Devrimcilik adına düzene hizmettir.Düzen örgütleri aracılığıyla devrim-cilere saldırmaktır.

İşçi sınıfının mücadelesinde kadınerkek ayrımı yoktur. Kadın erkekomuz omuzadır. Kadın erkek ayrımıyapan burjuvazidir.

Sırf kadın diye bir kişiye yöne-timlerde ayrıcalık yapılamaz. ArzuÇerkezoğlu siyasi kimliğiyle yöne-timde yer alamayınca, siyasi kimliğini

bir kenara bırakıp kadın kimliğiniileri kullanmıştır.

Devrimci İşçi Hareketi Arzu Çer-kezoğlu’nu ne bir kişi-birey olarak,ne de onun cinsiyetini öne çıkartıpkadın olarak görür. Devrimci İşçiHareketi Arzu Çerkezoğlu’nu siyasal,örgütlü kimliğiyle tanır. Çerkezoğ-lu’nun şahsı değil, onun siyasi anla-yışıdır dikkate aldığımız.

KA-DER’in anlayışı kadın adayolsun da kim olursa olsundur. Hayır,biz kadın sorununa da öyle bakmı-yoruz. Sınıf penceresinden bakıyoruz.Fabrikalarda patronlar tarafından sö-mürülen işçi kadınla Tansu Çilleraynı değildir.

Ama Halkevciler devrimcilikteno kadar uzaklaşmışlardır ki, Burju-vazinin KA-DER gibi örgütünün ar-kasına sığınarak kendilerine yer edin-meye çalışmaktadır.

Devrimci İşçi Hareketi’nin mü-cadele ettiği anlayışlardan birisi debudur. Sınıf mücadelesinde emper-yalizmin sivil toplumculuğuna karşımücadele edeceğiz.

Cepheli abartmaz. Abartı, bil-memektir. Cepheli bilmiyorsa, öğ-renir. Abartının nedenlerini ortayakoyar.

Abartıcılar aşırılıklardan aşırılıklarasürüklenir. Mantık zinciri gibi görünenhayal oyunu aşırılıklara götürür. Oysamantıklı olan her şey doğru değildir.589 gün açlık grevi yapmak mantıklı,mümkün görünmeyebilir ama BerkanAbatay, ölüm orucundaki irade savaşını589 gün sürdürmüştür. Abartmayacağızama devrimci iradenin yenilmezliğinide unutmayacağız.

Abartıcılık burjuva ideolojisininbir parçasıdır. Var olanı abartarakçözüm yollarını kapatır; çözümsüz,karmaşık bir dünya sunar. Burjuva-zinin gücünü abartmamız beklenir,kendi gücümüzü ise ters yönde abart-mamız beklenir…

Uçtan uca savrulmak tam da bu-

dur işte… “Çok güçlü” ve “çok güç-süz” de abartıdır… Bazı şeyleri abart-ma, abartılı düşünme, olağanüstüanlamlar yükleme hastalığı burju-vazinin öğretisidir. Burjuva okullardaverilen eğitim, burjuvazinin yarattığıyalanlar dünyası abartmayı öğütler.Abartanlar aynı zamanda korkarlarçünkü… Burjuvazi, hedefini arayıpyerin yedi kat dibini gören akıllı fü-zelerden bahseder. Binlerce kilometreöteden attıkları füzelerin reklamınıyaparak, “BU TEKNOLOJİYEKARŞI DİRENMEK MÜMKÜNDEĞİLDİR” düşüncesini yaratmayaçalışır. Kameralar, teknik takip se-naryoları yazar. Beyinleri bombar-dıman altında tutar…

Ama Cepheli 42 yıllık tarihinden,dünya devrim mücadelelerinden bilirki, yıkılmaz denileni yıkmak müm-kündür. Materyalist düşünce bize bugüveni, bu somutluğu bilimsel olarak

vermektedir.

Cepheli bilimsel düşünür, varolanı çarpıtarak değil 5N+1K soru-larını sorarak düşünür. Abartıcılıktankurtulmanın yolu bilmediğimizi öğ-renmektir. Öğrendiğimizde abartı-lacak bir şey olmadığını anlarız, ey-leme geçince de abarttığımız kadarzor olmadığını görürüz. Bir yerindenbaşlamak ve emek vermek gereklidir.Devrimci irade silahımız elimizdeolduktan sonra abartılardan kurtulmakmümkündür. Bilgi insanı abartılardankurtarır. Cepheli abartıdan uzak, kö-şeli ve sade düşünmelidir.

Abartmak soyut düşünenlerin işi-dir. Cepheli somut koşullara, eldekiverilere göre düşünür. Bunları bil-miyorsa araştırıp sorup öğrenir. Sorukalmayıncaya kadar kendimize sorusorup kendimizi test edeceğiz. Par-çalara bakalım derken, bütünü yada süreci kaçırmayacağız.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni GeliştirirCEPHELİ ABARTMAZ

30

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 31: Yürüyus 314

“23 Ekim 1989 tarihinde 36 kişiiçin ölüm emri vermekten Bayram-paşa'da tutuklu bulunan Dev-Sol li-deri Dursun Karataş firar etmeyibaşarmıştı. Firarın nasıl gerçekleştiğibilinmiyordu. Belki de içeriden birgardiyanın yardımıyla, çünkü ceza-evinden gardiyan elbiseleriyle çık-mışlardı. İstanbul'daki Emniyet İs-tihbarat kaçışı araştırmış, ancak biripucu bulamamıştı. Görüşmelerdeanlatılan en ilginç anekdotlardanbiri de, bu kaçışın ardından yapılanarama çalışmalarıyla ilgiliydi, istih-barat dünyasında Kanada yöntemiolarak bilinen ilginç bir yöntem var.Bir dosya sonuçsuz olarak kapatıl-madan önce her yöntem denenip tümarayışlar tükendiğinde, son olarakbir medyuma danışılıyor.

Dursun Karataş'ın kaçışı sonra-sında İstanbul'un ünlü medyumununkapısını çalan istihbaratçılar, Kanadayönteminden haberdar mıydı bilinmezama ünlü medyum istihbaratçılarınisteğini geri çevirmemiş ve Karataş'ıeşya taşırken gördüğünü söylemişti.Bunun üzerine İstanbul'daki eşyataşıyan şirketler araştırılarak Kara-taş'ın izi bulunmaya çalışılmış vetabi ki bulunamamıştı. Bu anekdotiki açıdan oldukça önemli. İstihba-ratçıların çalışma yöntemi olarak birmedyuma gitmeleri pek alışıldık birdurum değil.

Fıkra gibi anlatılan bu olayınüzerine gidip olayda adı geçen med-yuma ulaştık... Can güvenliği nede-niyle bu ünlü medyumun adını özel-likle vermek istemiyoruz. Anlatılanolayın daha ciddi tarafı ise o yıllardaİstanbul Emniyet İstihbarat'taki ça-resizliğin bir göstergesi olması. Tür-kiye'nin en ünlü mahkumu cezaevin-den kaçmıştı ve ortada tek bir ipucuyoktu.” (Cüneyt Özdemir, Önemli İş-ler Dairesi, Syf: 159)

***

Dayı’nın firarının üzerinden 23yıl geçti. Oligarşinin çaresizliği hala

sürüyor.

Sadece Dayı’nın firarı dadeğil, onlarca devrimci eyle-mimiz karşısında oligarşininpolisi, MİT’i çaresiz kaldı. Buçaresizliklerini de ancak ya-lanlarla, çarpıtmalarla, komploteorileriyle örtmeye çalıştılar.

Ancak ortada çözemedikleribir gerçek vardır. Dayılar’ınfirarı gerçektir. Benzer yöntemlerledaha sonra Devrimci Sol’un çok sa-yıda yönetici kadrosu firar etmiştir.Onlarca eylemimiz gerçektir. Sabancıeylemimiz gerçektir, polisin işkencemerkezlerinde patlayan bombalarımızgerçektir. Dünyanın komplo teorileriüretildi Sabancıların 25. katına nasılçıktığımıza ilişkin. Açıkladık: Kar-maşık hiçbir şey yoktu. Şişli EmniyetMüdürlüğü’nün 4. katına nasıl çık-tığımıza da uydurun bir teori...

Ancak, komplo teorilerinin, çar-pıtmaların ömrü hep kısa oldu. Ger-çekler oligarşinin, MİT’in, polisinsuratına çarptı. 23 yıl boyunca Da-yı’nın firarını unutamadılar, firar ger-çeğini ve eylemlerimizi çözmeye ça-lıştılar.

Ama çözemediler. Hep çaresizkaldılar. Firarlar için, “gardiyan kı-yafetiyle kaçmış olabilir” dediler.Ama ellerinde somut tek ipucu yoktu.“Avukat kıyafeti dediler” yine baştakendileri inanmadı. “Çöp kamyonlarıiçinde kaçtılar” dediler yine olmadı.Firarlardan günler sonra “hala ha-pishane içinde saklanıyor olabilir”diyerek hapishanenin altını üstünegetirdiler olmadı. Hep zavallı duru-muna düştüler...

Öyle ki, çaresizlikleri oligarşininpolisini, MİT’ini Cüneyt Özdemir’inkitabından aktardığımız bölümdekigibi medyumlara kadar düşürdü. Ni-hayetinde ‘çözüm’ olarak daha inan-dırıcı yalanlar üretmekten başkaçare bulamadılar.

23 yıl sonra AKP’nin polisi veyargısı Dayılar’ın firarını “çözmüş.”

Nasıl mı?

O da AKP’nin polisinin, yargınınmarifeti. Nasıl olsa kimse onlarınkudretine sual edemez. Ne açıkla-mışlarsa o kabul edilir.

Bu konuyla ilgili Akşam gazete-sinde çıkan haber şöyle: “Ergenekondavasındaki gizli tanık ‘Dilovası’“1989 Yılında Bayrampaşa Hapis-hanesi’nden firar eden Dursun Ka-rataş’ın firarına jandarma komu-tanlığında görevli bir binbaşınıncezaevine gelerek, Karataş’la gör-üştüğünü öne sürdü.” (Akşam, 18Nisan 2012)

ÇARESİZLİK, ACİZLİK!...

Tek açıklaması budur. Oligarşininruh halini gösteriyor. 23 yıl sonrahala firarları çözememenin korkusuylayalan üretmeye devam ediyorlar. 23yıl sonra başvurdukları yöntem “gizlitanık...” ZAVALLILAR!..

AKP’nin, gerçek hiçbir tanık,kanıt olmadığı durumlarda başvur-duğu yöntem “gizli tanık” uygula-ması...

Siz bu çürüyen beyinlerinizle çö-zemezsiniz. Ancak gizli tanıklarabaşvurursunuz. Komplolar kurarsınız.Ama gerçeklerden nasıl kaçacaksınız?

Gizli tanıklarla, yeni yeni komploteorileriyle komik durumlara düş-meyin. Firarların, çözemediğiniz dev-rimci eylemlerimizin nasıl yapıldığınadair biz ipucu verelim; Eylemleri-mizin ‘sırrı’: Çürümüş düzeniniz,halkın sınırsız olanakları ve dev-rimcilerin inanç, sabır, kararlılıkve yaratıcılıklarıdır. Aslında bir sıryok, her şey çok sadedir.

AKP’nin “Gizli Tanık Dilovası”: “Karataş’ın firarına binbaşı yardım etti’

ZAVALLILAR!.. SİZ DE MEDYUMA GİDİNMEDYUMA!..

31

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 32: Yürüyus 314

Şehirde, köyde… Türkiye’nin%92’sini yıkım ve inşaat bekliyor.Çok büyük bir rant dönüyor.

Rantın ne olduğunu bir kez dahahatırlatmak istiyoruz: “Bir mal veyaparanın, belirli bir süre içindeemek verilmeden sağladığı gelir.”(TDK sözlüğü)

Emek vermeden, halkın emeğinive malını kullanarak kar eden asalakbir sınıf var. Bir avuç asalak, buemeksiz kazancın önü kesilmesindiye saldıracak da… Meclis, mah-kemeler, polis, işkence, F Tipleri…hepsi bunun için var. Düzenlerinikorumak için kendi yasalarını çıka-rıyor ve çıkarlarına yönelik bir saldırıolduğunu hissettiklerinde karşı sal-dırıya geçiyorlar.

Kentsel dönüşüm de böyledir…Yumuşak bir anlatımın ve övereközendirmenin ardından yine de iknaolmaz direnirsek diye hesaplarınışimdiden yapıyorlar. Zabıtası-polisiylenasıl parasız eğitim isteyen Dev-Genç’lilere saldırdılarsa, yıllardıroturduğu evi boşaltmayan halka dasaldıracaklar.

Bu yüzden örgütlenmek bir ihti-yaçtır.

Başından itibaren örgütlenmemizi,her türlü saldırıya karşı oluşturmalı-yız.

Komiteler her zaman olduğu gibiburada da gereklidir. Yıkıma gelin-diğinde yapılacaklar önceden düşü-nülmeli ve komiteler buna göre oluş-turulmalıdır.

Öncelikle halkı bilgilendirmeninyollarını arttırmalıyız. Bilgilendirmekomitelerimizle mahallelerimizdekapı kapı dolaşarak “Kentsel Dönü-şüm”ün gerçek yüzünü anlatmalıyız.

Yasalarda yapılan değişikliklerlebize direnme hakkı bırakma-dıklarını, tüm haklarımızı gasp

ettiklerini anlatmalıyız. Deprem kor-kumuzu kullanarak yalan söyledik-lerini anlatarak örgütlenmenin ge-rekliliğini göstermeliyiz. Daha daönemlisi örgütlenmenin ihtiyaç ol-duğuna ikna edebilmeliyiz.

AKP’nin yalan bombardımanınakarşılık daha da güçlü bir şekildeulaşmalıyız halka. Mahallemizde kur-duğumuz çadırları daha aktif kul-lanmalıyız. Sadece niyetlerle yetin-memeli, direnişi tüm maddi gerçek-liğiyle örgütlemeliyiz.

Deprem riskine karşı yapılabile-cekleri anlatan eğitim kursları vermeli.Depremlere karşı da örgütlülüğü-müzle hazır olmalıyız.

Sadece yıkımlara karşı olmaklahalkın ihtiyaçlarına cevap veremeyiz.Alternatifi de göstermeliyiz. Birliğinberaberliğin önemini, yapacağımızortak faaliyetlerle göstermeliyiz. Ça-yanlı, Gazili, Okmeydanlı, Armutlulu,Altınşehirli… olmak bir övünç ol-malıdır.

Armutlu’ya bir saldırı olduğundane yapacağız?

Dozerler geldiğinde nasıl karşı-layacağız?

“Yıkacağız” diyorlar, vazgeçme-yecekler… Fakat devrimcileri, halkınörgütlü gücünü küçümsüyorlar. Bizdüşmanımızı küçümsemiyoruz, buyüzden hazırlıklarımıza başladık şim-diden…

Başta da dediğimiz gibi rant çokbüyük. Ve tekellerin gözü o kadaraç ki, sahtekarlık dahi yapıyorlar.

“Orman vasfını kaybetmiş alan-ların kullanıcılarına satışını” sağlayan2B(*) yasası daha Meclis’ten geç-meden, Tapu Kadastro Genel Mü-

dürlüğü elini çabuk tutuyor. YasanınMeclis’ten geçmesinin basit bir pro-sedür olduğunu bildiklerinden, ya-sanın çıkmasını beklemiyorlar bile.Ve 2B kapsamına giren arsa ve ara-zilerin yüzölçümlerini belirleyip Ha-zine Müsteşarlığı’na gönderiyorlar.Sadece İstanbul’da 65 BİN arsa vearazinin ölçümü yapılıyor. AKP, öl-çüyor, biçiyor ve kaça satacağını be-lirlemeye çalışıyor yani.

Arsa sahipleri on yıllardır otur-dukları arazilerinde, arsalarında işgalcikonumuna getirilerek, Hazine’ninbelirlediği değeri ödemek zorundabırakılıyor. Yoksul halk bunu öde-yemeyince de evinden atılacak vearaziyi tekellere satacaklar.

İşte daha yasa çıkmadan hareketegeçilmesini sağlayan bu PARALARtekellerin iştahını kabartıyor. Zatenucuza aldıkları arazileri, bedavayagetirebilmek için çevirmedikleri dü-men kalmıyor.

AKP döneminin inşaat zenginle-rinden Ali Ağaoğlu da bu soyguncu-lardan birisi. Ağaoğlu, İstanbul Çek-meköy’de köylülerden ucuza arazisatın alıyor. Toplam 18 bin 591metrekare olan 2 arsasını Hazine’yebildirirken 20 bin metrekare eksikgösteriyor. 8 bin 591 metrekare ara-zim var deyip, sadece bunun bedeliniödemeye çalışıyor. Maliye durumufark edince, “Yanlışlık yaptık” diyor.

Bu soyguncuların yakasına ya-pışmak için örgütlenmeliyiz. Halkınolanı çalanlar, rant kazananlar rahatuyku uyuyamamalı…

* 2B: Köylünün toprağını “Burasıhazinenindir” diyerek gasp etmeyive tekellere satmayı yasalaştıranmadde. 2B, 18 Nisan 2012’de Mec-lis’ten geçerek yasalaştı.

Halkın MalınıÇalanlardan

Hesap Sormakİçin Örgütlenelim!

332

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 33: Yürüyus 314

AKP’nin kentsel yıkım saldırısınakarşı Küçükarmutlu’da çadır kurupdireniş yapan Halk Cepheliler ve Kü-çükarmutlu halkıyla yaptığımız rö-portajı yayınlıyoruz

Yürüyüş: Armutlu’daki çadırdirenişinin hedefi nedir?

Hakkı Karabulut (Sağlık Me-muru):Armutlu’daki çadırın hedefiinsanları bilinçlendirmek, halkı uyar-mak. AKP iktidarının son zamandayaratmış olduğu bir TOKİ canavarıvar. Bu canavarın İstanbul’un heryanını yutmakta olduğunu düşünü-yoruz. Bu arada bütün gecekondulartalan edilip kendi düzenlerini dahada oturtabilmek, oluşacak olan ranttandaha fazla pay kapmak istiyorlar.Bize verecekleri hiçbir şey yok. Yanibize ev verecekler, borçlandıracaklar.Eee zaten ben gelmişim 58 yaşına.Bu yaştan sonra benim ömrüm nekadar olacak ki borçları ödeyeyim?Verecekleri evde ben kaç yıl yaşaya-cağım? Çadıra her akşam uğruyorum.Yoldan geçenler selam veriyor. Buradainsanlar bilinçleniyor.

Özgür Karakaya (Halk CephesiÇalışanı): Mahallemize iki buçukay önce bir baskın gerçekleştirildi.AKP’nin kentsel dönüşüm projesiadı altında yıkım saldırısına karşımahalle halkı tarafından dört tanehalk toplantısı gerçekleştirildi. Butoplantılar sonucunda da yıkımlarakarşı halk komiteleri kurulmayabaşlanmıştı. Bunu hazmedemeyenAKP’nin polisi mahalleye çetelerin

yönlendirmesiyle birlikte saldırarakbeş arkadaşımızı tutukladı. Bu tu-tuklamadan sonra halk komitesi olarakAKP’nin bu saldırısına karşı tepkiolarak “yıkımlara ve tutuklamalarakarşı açlık grevindeyiz” diye bir di-reniş çadırı açtık. Çadırın ilk 60 gü-nünde açlık grevi devam etti. Altmı-şıncı gününden sonra açlık grevineara verildi. Şu anda yetmiş sekizincigündeyiz. Çadırımız yetmiş sekizgündür Küçükarmutlu’da, ama buçadır sadece bu mahalleye değil et-raftaki mahallelere de hitap ediyor.Yakınımızdaki mahallelerdeki insan-ları bilinçlendirmeye, örgütlemeyeçalışıyoruz, kentsel dönüşüme karşınasıl insanları kandırdıklarını bunundönüşüm değil de bir yıkım oluğunuanlatıyoruz.

Ziya Güven (Küçükarmutlu’daTerzi): İnsanları yıkımlara karşı ha-rekete geçirmek, onları bilgilendirmek,halkın birlik ve beraberliğini sağla-mak, halkı bir araya getirmek, bireyolarak hiçbir şey yapamayacağımızıörgütlü mücadele vererek direnerekdaha güçlü olabileceğimizi anlatmaküzere kurulmuş bir direniş çadırıdır.

Yücel Hanoğlu (İşçi): Mahallehalkını yıkımlara karşı bilinçlendirmek,yıkımlara karşı hazırlıklı olmasını sağ-lamaktır amacı. Halkı bir nevi önü-müzdeki yıkımlara karşı örgütlemektir.Çadırın burada kurulma amacı budur.

Ali Kemal Aşık (Halk CephesiÇalışanı): İnsanların uyuşturucuya,fuhuşa, yıkımlara karşı hep birliktemücadele etmesini sağlamak. Bura-daki insanları örgütleyebilmek.

Ecevit Yılmaz (Küçükarmut-

lu’da Kahvehane-ci): Yıkımlara, ma-halledeki uyuşturu-cuya, fuhuşa, eroine,esrara karşı halkı bi-linçlendirmek. Bun-ları engellemek içinbir mücadele verili-yor.

Zöhre Yalçın(Ev Hanımı):

Öncelikle yıkımların olmasını en-gellemek, buna karşı direnişi sergi-lemek. İkincisi mahallemizdeki fu-huşun, esrarın, eroinin, ahlaksızlıklarınönüne direnişle geçmek. En azındanbu tür pislikleri yapanlara karşı birnevi gözdağı oldu. Bu tür işleri buradayapamazsınız denmiş oldu. Güzeloldu. Çadırımızla gurur duyuyoruz.Yoldan geçtikçe uğruyoruz, oturu-yoruz, sohbetler ediyoruz.

Arife Engin (Ev Hanımı): Yı-kımları engellemek için, içeriye in-sanlarımız düştü, bu direniş onlar için.Evlerimiz yıkılmasın diye. Bu konudainsanların kafasını açmak için, bilmeyeninsanları doğruya yönlendirmek için,onları bilgilendirmek için.

Yürüyüş: Çadırın mahallehalkı üzerindeki etkisi nasıloldu?

Hakkı Karabulut: Ben çadırı herzaman sahiplendim. Sonuçta bu çadırıkuran insanlar bu halkın bağrındançıkan insanlardır.

Özgür Karakaya: Kendi arala-rındaki konuşmalarından duyuyoruz.Şunları söylüyorlar: “Biz evlerimizde

Röportaj

Daha Rahat Uyuyorum Geceleri. Ben Esnafım, Dükkanımın Daha Güvende Olduğunu Hissediyorum

Hakkı Karabulut Zöhre Yalçın Özgür Karakaya Ecevit Yılmaz

33

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 34: Yürüyus 314

rahatlıkla uyuyabiliyoruz. Çünküdevrimciler sokağın başında bizibekliyorlar, evlerimizi yıktırtmaya-caklar.” O güveni duyuyorlar.

Ziya Güven: Her şart altında yaniyağmurda çamurda, açken tokkenmücadele edince başarının getirile-bileceğini hissettirdi bana. Bireyselolarak değil örgütlü mücadele edilincekazanılabileceğini hissettim.

Yücel Hanoğlu: Bizler mahallededuyarlı insanlarız. Örgütlülüğe yabancıinsanlar değiliz. Çadır bizler açısındanzaten bilinen bir şey. Buradan gelip

geçenler selam veriyor. Biz buradaçadırın önemini biliyoruz ama bizimdışımızda bilmeyenler de var. Çadırdagörevli arkadaşların özellikle onlaraulaşması gerekiyor. Buradaki çadırinsanlar üzerinde etkili oluyor.

Ali Kemal Aşık: İlk başta hiçkimse selam dahi (yeni insanlar) ver-miyorlardı, korkuyorlardı. Sonra sonrabizi tanıdıkça selam vermeye ve gelipsohbet etmeye başladılar. İşte yıkım-larla ilgili şikayetlerini bize söylü-yorlardı. Uyuşturucu bağımlılarınınaileleri geliyordu buraya ve çocuk-larının bu dertten kurtulmaları için

bizden yardım istediler. Ça-dıra gelen insanlar bizim busorunları çözebileceğimiziinanarak geliyorlar.

Ecevit Yılmaz: Daha ra-hat uyuyorum geceleri. Benesnafım, dükkanımın dahagüvende olduğunu hissedi-yorum. Evimde huzur his-sediyorum. Çocuğumun gü-zel şeyler öğreneceğine güzel

bir şekilde yetişeceğine inanıyorum. Zöhre Yalçın: En azından bir gü-

ven hissettim. Eskiden evimin kapısınıkilitlemeden gidemiyordum. Şimdieskisi gibi evde, kapıda otururken,akşam bir yere giderken kapımı ki-litlemeden gidebiliyorum. Benim içinde komşularım için de güzel bir güvenduygusu oluştu.

Arife Engin: Çok sevindim. Onlarorada oldular mı bizler daha çok se-viniyoruz. Onların direnişlerine destekveriyoruz. Kocam da ben de bir solukda olsun varıp geliyoruz.

Ülkemizde Gençlik

21 Nisan’da Kars’ta bir lise öğ-rencisi YGS puanının düşük olmasıyla yaşadığı streslebir inşaatta kendini astı. YGS puanını öğrendikten sonrabunalıma sürüklenen Gürkan KARABAĞ intihar etmedenönce bir internet sitesinde intihar eden diğer öğrencilerinfotoğraflarını paylaşmıştı.

Eğitim sisteminin kurbanlarının her geçen gün arttığıbugünlerde AKP Bursa 4. Olağan İl Kongresi’ne katılanErdoğan “Öğrencilerimiz üzerinde çok ağır bir yükhaline gelen bu sınav sistemini değiştireceğiz. Stresin,gerilimin, adeta at yarışına dönen acımasız rekabetinortadan kalktığı yeni bir sistemi getireceğiz” dedi.

Gürkan Karabağ’ın ölümünün hemen ardından söy-lenen bu sözler, riyâkârcadır. AKP öğrenci gençliği,daha iyi bir eğitim sistemi getireceği yalanlarıyla intiharasürüklemektedir. AKP iktidarı boyunca birçok öğrenciintihar etti. AKP bu intiharların baş sorumlusudur.Halkın acılarını sisteme yöneltmesini sınav sisteminideğiştirerek engellemeye çalışıyor. Ancak yeni değişecekolan eğitim sisteminde de sınav sayısı arttırılıyor ve buöğrencilerde, her sınavda ayrı ve daha çok stres yaratıyor.Her sınav başına alınan ücretlerle öğrencinin üzerinebir külfet daha yükleniyor. Sınavlar MEB için önemlibir gelir kaynağına dönüştü.

Önce sınavları kaldıracaklarını açıkladılar. Fakatdaha sonra yapılan açıklamalardan öğrendik ki, sınavsayısı daha da arttırılacakmış. Zaten şu anki haliyle deYGS ve LYS’ler toplamında beş sınav yapılmaktadır.Öğrenciler bencil bir yarışa sokulmaktadır. Öğrencilereokul dışında bir yaşamın olmadığı dayatılmaktadır. Öğ-rencilerin yaşamı sıradanlaştırılmaya çalışılmaktadır.Bu durum öğrencileri içinden çıkamaz bir hale sok-maktadır. Düşünüp, sorgulamayanların sonu intihardır.

Verilen eğitimin niteliğinin düşük olmasının yanısıra öğrenci gençliğin düşünmesi, sorması, sorgulamasıve düzeni eleştirmesi engelleniyor. AKP iktidarı ölümlerinsorumlusudur.“İntihara sürüklenen öğrencilerin katilisınav sistemidir, parasız eğitim sınavsız gelecek istiyoruz”çerçevesinde başlatılan kampanya da ülkemizde kieğitim sisteminin çürük yanları, bu sistemden dolayıher geçen gün intihar eden ve intihara sürüklenen öğ-renciler anlatılmaktadır. Kampanyamızın da belirttiğigibi eğitim ve sınav sisteminden memnun değiliz. Busistemin değiştirilmesini talep ediyoruz. Ancak çözümbu düzen içerisinde değildir. Örgütlenmeli, düzene karşıbirleşmeliyiz. Ve ancak bağımsız, sosyalist bir Türkiye’deeğitim halkın çıkarına olur. Gençlik Federasyonu ilehalk için eğitim mücadelesine katılalım, örgütlenelim.

GençliğinGündeminden

İntihara Sürüklenen ÖğrencilerinKatili Sınav Sistemidir!

Ziya Güven Yücel Hanoğlu Ali Kemal Aşık Arife Engin

34

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 35: Yürüyus 314

20 Nisan Cuma günü YGS (Yük-seköğretime Geçiş Sınavı) açıklandı.Yine burjuva medyada sınav üzerine,sınavda öğrencilerin aldığı puanlarüzerine burjuva siyasetçilerin, köşeyazarlarının ve daha birçok düzenyanlısı kişinin tahlillerini izledik, oku-duk. Kimisi sınav sisteminden dert ya-nıyor, bazıları eğitim sistemini sözümona eleştiriyor, kimisi de öğrencilerekabahat buluyor. Hiçbiri düzen dışın-da bir alternatif sunmuyor. Ancak şubir gerçek ki sınav sonuçları söyle-diklerimizi birkez daha kanıtlamıştır.Sonuçlardan çıkacak olan tek sonuçgençlerin geleceğinin ellerinden alın-dığı ve düzenin eğitim sisteminin çü-rümüşlüğüdür.

Biz Gençlik Federasyonu olarak pa-rasız, bilimsel bir eğitim ve sınavlarınöğrencilerin geleceklerinin önünde en-gel olmayacağı bir düzenin mücade-lesini veriyoruz. Halkımızın eğitimve sınav sistemine karşı tepkisi var. Bu-nun yanında her zaman söylediğimizgibi düzenin eğitim sistemi insanları zi-hinsel, fiziksel açıdan geliştirmeyiamaçlamıyor. Sömürü düzenine uyguninsanlar yetiştirmeyi amaçlıyor. Bugünçevremize baktığımızda gençlerin git-tikçe halk kültüründen tamamen uzak-laştığını görüyoruz. 10-20 yıl öncesi-nin gençleri ile günümüz gençleri ara-sındaki giyimden yaşam tarzına, ko-nuşmadan oturup kalkmaya kadar olanfarklılığı yalnız biz değil halkımız daçok açık bir şekilde görmektedir. İştebu fark bizim ulaşmamız gerekengençlere düzenin ulaştığının ve onla-rı daha çok yozlaştırdığının kanıtıdır.Eğitim sisteminin sürekli değişikliğeuğraması, sınav sisteminin öğrencile-ri daha çok etkisi altına aldığı ve genç-lerin kafasını bulandırdığı ülkemizingerçekliğidir. Bu gerçekliğe uygunpolitikalar üretecek, harekete geçecekve sonuç alacak olanlar da bizleriz el-bette.

YGS sonuçlarının açıklanmasıylaortaya çıkan tablo bizim söyledikleri-mizi kanıtladı, diyoruz. Ancak kanıt-lanan bu gerçeği bilmeyen, hala dü-zenden öyle ya da böyle bir umut bek-leyen milyonlarca genç var. Üniversi-teye girmek, bir iş-ev-araba sahibi ol-mak, evlenmek, işinde belli bir mevkiyegelmek vs. hayallerini kuruyor çoğugenç hala. Kimisi de varki yalnız bir işsahibi olup kendini kurtarmanın pe-şinde. Ya da burada sayamadığımızdaha nice çıkar hesapları yapıyor genç-ler. Yani beklentileri, hayalleri, ufku dü-zen sınırlarının dışında değil gençliğin.Çünkü alternatif göremiyor. O budüzenin dışında bir alternatifin, Dev-Genç'lilerin farkında değil.

YGS'de sınavı geçerli sayılan 1 mil-yon 837 bin 344 adaydan 50 bin805'i “sıfır” aldı. ÖSYM'den alınanbilgiye göre, sınava 1 milyon 895 bin476 aday başvurdu, bu adaylardan 57bin 742'si sınava girmedi. Sınavı ge-çerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin 805adayın ise puanları 0,5'ten küçük ol-duğu için hesaplanmadı. 2011-YGS'deise 1 milyon 648 bin 240 adayın sına-vı geçerli sayılırken, 38 bin 269'ununpuanı hesaplanamadı; 2010-YGS'deise sınavı geçerli olan 1 milyon 487 bin493 adaydan 14 bin 156'sının puanı he-saplanamamıştı.

Bu tablo çürümenin tablosudur.Okullarda düzenin sınavlarında puanalacak kadar dahi bir eğitim verilme-mektedir. Son üç sene içerisinde orta-ya çıkan bu tablo sınavların öğrencileringeleceklerini elinden aldığını, gençle-rin örgütlenmekten, kendi gelecekleriiçin mücadele etmekten başka şansla-rı olmadığını göstermektedir. Sınav sis-temi her geçen zamanda gençleri dahaçok yıpratmakta, bunalıma sokmakta-dır. Gençler yaşamdan kopmakta, o ka-dar emek verdikleri halde emeklerininkarşılığını alamamaktadır. Zaten sı-

navlarda yüksek puan alanlar, iste-dikleri üniversiteye yerleşenler istis-nalar dışında zengin çocuklarıdır. Pa-rası olanın dershaneye gittiği, özelders aldığı bir sistemden bahsediyoruz.Bu kadar imkana sahip olan bir öğrenciile okumak için üç kuruş parayı zor ko-şullarda bulan, bırakalım dershaneyegitmeyi yemeye ekmek bulamayanhalk çocuklarının aynı sınavdan nasıliyi bir sonuç alması beklenebilir ki?Yani sınav sistemi tek başına sadece sı-navın nasıl olduğu sorunu değil bir dü-zen sorunudur.

Bugün ülkemizde halkımızın hersorunu emperyalizmden bağımsız elealınamaz. Emperyalizmin yeni sö-mürgesi olan ülkemizde emperya-lizmden habersiz hiçbir politika uy-gulanamaz. Ülkemizdeki gençliğinyozlaşmasından, duyarsız, bencil ol-masından, vatan ve halk sevgisindenuzak oluşundan emperyalizm sorum-ludur. Bunu halkların kültürünün yeriniemperyalist kültürün almasından an-lamaktayız. Uyuşturucu kullanımınınartması, cinsellikten başka bir düşün-ceye sahip olmayan, bunalımlı, saygı-sız, özentili bir gençlik yetişmesi bun-ların kanıtıdır.

Bizler Dev-Genç'liler olarak;gençliği bu düzenin çarkları arasındayalnız bırakamayız. Daha çok çalışmakzorundayız. Biz örgütlenmezsek düzengençleri öyle ya da böyle kendine ye-dekliyor. Tarihimizi öğrenelim, gün-demi, güncel olanı takip edelim, oku-yalım, araştıralım. Mesela kaçımız sı-nav sistemini, 4+4+4'ün getirdiği de-ğişikliği, gençliğe zararını ne kadar bi-liyor? Biz kitlelerin içinde olmak zo-rundayız. Bağımsızlık şiarımızı, sos-yalizm umudumuzu onlara ulaştırma-lıyız. Emekle, sabırla çalıştığımızda so-nuç alacağımızı hepimiz biliyoruz.Umut bizimle büyüyecek. Şehitlerimizeve önderlerimize layık olalım. Savaşıbüyütelim.

Geleceğimiz Sınavlarda DeğilÖrgütlü Gücümüzdedir!

Gençlik Federasyonu’ndan

Ülkemizde Gençlik

35

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 36: Yürüyus 314

YGS sonuçları 20 Nisan’da açıklan-dı.

- Sınava giren 1 milyon 895 bin 476öğrenciden 50 bin 805’i “sıfır” aldı.

- 57 bin 742 öğrenci sınava girmedi.

- Sınavı geçerli sayılan aday sayısı 1milyon 837 bin 344.

- 50 bin 805 adayın ise puanları0,5’ten küçük olduğu için hesaplanma-dı.

- 700 bin öğrenci matematik soru-larının 1 tanesini bile yapamadı.

Bu bizim değil, düzenin eğitim sis-teminin başarısızlığının göstergesidir.Aptal olan biz değiliz; bu düzendir!Akıl dışıdır bu düzen! 1 puan dahi ala-mayacak kadar öğrencilere hiçbir şey öğ-retmeyen, adaletsiz bir sınav sistemiiçine sokan bu düzendir.

Liseli arkadaşlarımıza sesleniyoruz!

Kimse düzenin bu aldatmacasınainanıp da hayatına son vermesin! İntiharçare değildir! Çare, bizi rekabetçi eğitimsistemi içinde yarış atına döndürenlerekarşı mücadele etmektir.

Anne, babalar! Sınavı kazanamayanya da yüksek puan alamayan çocukları-nıza tepki göstermeyin. Tepkinizi ço-cuklarınızın eğitim hakkını gasp eden budüzene gösterin. Düzenden hesap sorun.Öfkenizi çocuklarınıza değil, sizin eme-ğinizi de, çocuklarınızın emeğini de ça-lan AKP’ye yöneltin.

Şimdi 2012 YGS sonuçlarıyla ilgilibaşka maddeleri de sıralayalım:

- YGS'de en az “başarı” gösterenilk üç il: Hakkari, Şırnak ve Van.

- İlk üçe giren öğrencilerin okuduğuliselerin listesi:

Osmaniye TOBB Fen Lisesi

Özel Merve Büyükkoyuncu Fen Li-sesi

Ankara Fen Lisesi

İstanbul Kabataş Lisesi

Özel Nilüfer Fen Lisesi

Ankara Fen Lisesi

Amasya Macit Zeren Fen Lisesi

Özel Nilüfer Fen Lisesi

Galatasaray Lisesi

Özel Sakarya Işık Fen Lisesi

- “Başarı” sıralamasında yer alanlise türleri sondan başlayarak şöyle:

Akşam Liseleri

Endüstri Meslek Liseleri

Ticaret Meslek Liseleri

Özel Akşam Liseleri

Bu sonuçlar bize neyi anlatıyor?

Zaten elenerek özel liselere gelmiş,parasını verip eğitim satın alabilen öğ-renciler alıyor ilk sıraları. Sınavı ka-zanamayanlar aptal ilan ediliyor. “İn-san bir soru da olsa bilmez mi?” di-yerek öğrencileri suçluyorlar.

Öte yandan çoğunlukla yoksulhalk çocuklarının gittiği liselerden bi-rinci çıkmıyor. Çıksa dahi “bireyselbaşarı” olarak gösteriliyor. Çünküistisna durumlar.

Bu halkın çocukları her şeyi öğren-me ve yapma kapasitesine sahiptir. Herbir gecekondu mahallesinden yüzlercebilim adamı, yüzlerce doktor, yüzlercemühendis ve daha nicesi çıkabilir…Beynini, halkın sömürülmediği bir dü-zenin kurulması mücadelesine yoran hergencimiz her şeyi yapabilir. Biz aptal de-ğiliz! Biz başarısız değiliz! Düzenin bizibölüp parçalayıp sınıflara ayırdığı bu de-ğerlendirmeleri kabul etmiyoruz. Ba-şarısız olan düzenin kendisidir! Çünkühalkın çıkarını değil, kendi ihtiyaçları-nı ve tekellerin çıkarını düşünür.

Sınav çarkı yıllardır dönüyor Tür-kiye’de… Bu çark nice gençlerimizincanını, nice gençlerimizin de gelece-ğini çaldı… Emeğimiz, umutlarımızçalındı, çalınıyor.

50 Bin 805 Liseli YGS’den Sıfır AldıBiz Aptal Değiliz! Bizi Uyuttuklarını Sananlar Aptal!

Bunu Onlara Göstereceğiz!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

36

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 37: Yürüyus 314

Liseliyiz Biz

Ülkede yaşanan her sorun Liseli Dev-Genç’lileri il-gilendirir. Düzenin yalan yanlış söylemlerinin yerine doğ-ru olanı koyar. Düzen kendi yaptığı her türlü pisliğinüstünü örtmek için, halkın sorunlarıyla ilgilenmeyen birgençlik yaratmak istiyor. Bunu da yozlaştırma politikasıylayapıyor. Çünkü liseli gençlik halkının sorunlarına, ken-di yaşadığı sorunlara vakıf olursa, düzenin temelleri sarsılır.İktidar, kaybetmek korkusuyla, kafası boş bir gençliğiyaratmayı hedefliyor. Ancak Liseli Dev-Genç’liler halkıniçindedir. Bunun için halkın sorunlarını bilir. Bu sayedehalkın sorunlarına daha kolay ve kalıcı çözümler bulur.

Ülkemizde açlık, yoksulluk, katliamlar yaşanırken budüzen bizlere hayatın boş olduğunu kendi keyfimize bak-mamızı dayatıyor. Biz buna Hayır! diyoruz.

Biz bu ülkenin geleceği Liseli Dev-Genç’lileriz. Ge-leceğimizi biz yaratacağız. Bu ülkenin sorunlarına çözümbulacak olanlar Liseli Dev-Genç’lilerdir. Liseli Dev-Genç’liler gelenek yaratacak olanlardır. Gelenek yara-tanlar bu tarihin onurlu evlatları şehitlerimizdir. Tarihi-mizi önderlerimizden ve şehitlerimizden öğreniyoruz.Halkın tarihini öğreneceğiz. Sorgulayacağız, araştıraca-ğız ve halk için yeni gelenekler yaratacağız.

Liseli Dev-Genç’liler Halkın veGençliğin Gündemine Vakıf Olmalıdır

1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Coşkumuzla; umudu-muzu haykıracağımız 1 Mayıs alanı bizi bekliyor.

Umutlarımız, özlemlerimiz için mücadele ediyoruz. Zul-me karşı direniyoruz. Tarihsel ve siyasal haklılığımız, düş-manla karşılaştığımız her anda bize savaşma gücü verdi.

Biz Dev-Genç'liyiz. Ülkenin dört bir yanında sadecegençliğin sorunları için değil, halkın her kesiminin so-runlarına sahip çıkıyoruz.

Bu vatan bizim. Emperyalizmin vatanımızı halklarakarşı savaş üssü haline getirmesine karşı çıkıyoruz.

1 Mayıs gençliğin talepleri için haykıracağı ve hak-ları için kavgayı büyüteceği bir gündür. Gençliğin bugünen temel sorunu "Parasız Eğitim ve Sınavsız Gelecektir".Bu slogan 1 Mayıs'ta da Dev-Genç saflarında yüksele-cektir.

Emperyalizm tek tip bir gençlik istiyor. Onun istedi-ği gibi giyinen, düşünen, yaşayan bir gençlik. Yani yoz-laşmış, bencil bir gençlik! Uyuşturucuyu, fuhuşu ve hertürlü ahlaksızlığı yayan emperyalizmdir.

Biz Dev-Genç'liler olarak bağımsız bir vatan istiyo-

ruz. 43 yıldır bunun mücadelesini ve-riyoruz.

Bizler Dev-Genç'liler olarak para-sız, demokratik bir eğitim istediğimiziçin saldırılara uğruyoruz, tutuklana-

rak F Tiplerinde tecrit işkencesine maruz kalıyoruz.Binlerce öğrencinin geleceği sınavlarla yok edilmeye ça-lışılıyor ki; biz bu nedenle "sınavsız gelecek" istiyoruz.

Amerika'nın, NATO'nun herhangi bir üssünü iste-mediğimiz için tutuklanıyoruz. Bugün Gülşah ve Meralarkadaşlarımız bu nedenle 5 aydır tutuklu. Ama biz on-ları sahiplenmeye devam ediyoruz. Seslerini dışarıda hal-ka ulaştırmak için mücadele veriyoruz.

1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günüdür!

'77 1 Mayıs'ında olduğu gibi on binlerce Dev-Genç’liyürümeli 1 Mayıs'ta. Ödediğimiz bedeller, şehitlerimiz biz-den bunu bekliyor. Haklarımızı, taleplerimizi savunmak,hesap sormak için gençlik 1 Mayıs alanında olmalı.

Engellemelere, gençliğe karşı uygulanan bu sistemlibaskıya karşı coşkumuzla, cüretimizle, hesap sorma bi-lincimizle alanlara çıkmalıyız. Kızıl nehrimizi gençliğinkitleselliği ile büyütmek zorundayız. Geleceğimizi sa-vunmak, demokratik lise, üniversite için bağımsız, sos-yalist bir Türkiye için gücümüzü gösterelim. Cephe saf-larında 1 Mayıs'ta birleşelim, kazanalım!

Umudun Coşkusuyla 1 Mayıs'ta Dev-Genç Saflarına!

Ama artık buna dur diyelim. Bizi daha fazla sömür-melerine izin vermeyelim!

Eleme sistemi üniversite ve sonrasında da devam ede-cek…

Ya elenen olacağız ya da elenenlerin üstüne basarak,bizi seçmeleri için sömürülmeye göz yumacağız.

İkisini de reddedelim!

Paranın değil, halkın çıkarlarının düşünüldüğü, herkesinparasız eğitim hakkının olduğu, istediği alanda gelişim sağ-

layabildiği, uzmanlaşabildiği… Halkın ihtiyaçlarının dü-

şünüldüğü, adaletli, eşit bir eğitim sistemi istiyoruz. Ve

biliyoruz ki halkı ezerek yöneten hiçbir iktidar bunu bize

vermeyecek? Hiçbir halk düşmanı iktidar “rica”yla, “lüt-

fen”le tek bir adım dahi atmaz.

Bu yüzden emeğimizi, çabamızı, umutlarımızı, ha-

yallerimizi… İstediğimiz bu geleceği kendi ellerimizle kur-

ma mücadelesine verelim!

37

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 38: Yürüyus 314

İstanbul-Gazi Mahallesi24 Nisan günü Liseli Dev-Genç'li-

ler Şair Abay Kunanbay Lisesi’nde“Parasız Eğitim Sınavsız GelecekHakkımız İstiyoruz Alacağız” kam-panyası çerçevesinde bildiri dağıtımıyaptılar.

Liseli Dev-Genç'liler okul çıkışınıbekleyene kadar çevreden geçen öğ-rencilere ve ailelere de bildiri verdilerve parasız eğitimin bir hak olduğundanbahsettiler. Öğrencilerin çıkmasıyla be-raber bildiriler öğrencilere dağıtıldı.350 adet bildirinin bitmesiyle, 250 adetde 1 Mayıs’a çağrı bildirileri dağıtıl-dı ve okulun duvarlarına pullama ya-pıldı. Öğrenciler “1 Mayıs’ta biz deTaksim’deyiz.” dediler.

İstanbul-OkmeydanıLiseli Dev-Genç’liler, 21 Ni-

san günü Okmeydanı MahmutŞevket Paşa Mahallesi'nde anketçalışması yaptılar. Ev ev dolaşanLiseli Dev-Genç'liler, liseli genç-lerin sınav sisteminin kaldırıl-masını istediklerini bir kez dahagördü.

İstanbul-AlibeyköyLiseli Dev-Genç’liler 20 Ni-

san günü Alibeyköy İMKB Li-sesi’nde bildiri dağıtımı yaptılar. 150bildiri öğrencilere ulaştırıldı. LiseliDev-Genç’liler aynı zamanda okulunduvarlarına ve çevresine afişleme vepullama da yaptılar.

AnkaraDev-Genç'liler 5 Nisan günü

ODTÜ, Ankara ve Hacettepe üniver-siteleri ile Tuzluçayır Lisesi'nde afiş-leme ve pullama yaptılar.

7 Nisan'da ise Sincan'da, “Vatan-sever Öğrenciler Gülşah ve Meral Ser-best Bırakılsın - Gençlik Federasyo-nu yazılamaları yapıldı. TandoğanMahallesi, 12. Cadde ve Etimesgut

Yolu üzerine pul yapıştırıldı.12 Nisan günü Kocatepe'deki

AKP il binası karşısındaki köprüye“Parasız Eğitim İstedikleri İçin Tu-tuklanan Gülşah Işıklı ve Meral Dön-mez Serbest Bırakılsın - Gençlik Fe-derasyonu" yazılı pankart asıldı.

ÇanakkaleÇanakkale’de 21 Nisan'da Dev-

Genç'liler Kordon boyunda Golf Çaybahçesinden başlayıp Truva atınınönüne kadar bildiri dağıtıp, imzatopladılar. 1.5 saat süren çalışmada400 bildiri dağıtılırken, 125 imzatoplandı. 19 Nisan'da da 65 imza top-landı ve Fen Edebiyat Fakültesi'ne 10afiş asıldı.

Çanakkale Gençlik Derneği Giri-şimi, 21 Nisan günü Gülşah ve Meraliçin dayanışma yemeği düzenledi. Ko-lektif bir şekilde hazırlanan ve 16 ki-şinin katıldığı yemek sonrası Gülşah veMeral'in mahkeme sürecinden bahse-dilerek, kampanya çalışmalarının artı-rılması gerektiği üzerine konuşuldu.

23 Nisan günü de ÇanakkaleGençlik Derneği Girişimi tarafındanKordon boyundaki Truva Atı’nınönünde parasız eğitim kampanyası da-hilinde basın açıklaması ve oturma ey-lemi yapıldı. 10 Dev-Genç'linin ka-tıldığı eylem, söylenen marşlar ve atı-

lan sloganlarla bitirildi.22 Nisan'da ise yine Kordon bo-

yunda bildiri dağıtımı yapıldı, imzatoplandı. 400 bildiri dağıtılırken 246tane de imza toplandı.

İzmirEge Gençlik Derneği, 17 Nisan

günü Bornova metroda, Gülşah veMeral'in serbest bırakılmaları içinbasın açıklaması ve oturma eylemiyaptı. 7 kişinin katıldığı eylemde ya-pılan açıklamada, parasız eğitim sı-navsız gelecek talebinin bütün bir hal-kın talebi olduğu hatırlatılarak, iş-birlikçi AKP'nin saldırıları ve tutuk-lamalarıyla Dev-Genç'lileri yıldıra-mayacağı vurgulandı.

Ardından 10 dakikalık oturmaeylemi yapıldı. Bu sırada Gül-şah'ın mektubu okunarak, Dev-Genç marşı söylendi.

Dev-Genç'liler 9 Nisan'daCumhuriyet Lisesi'nin önünde50 adet bildiri dağıttılar. Ayrı-ca lisenin etrafına da 20adet pullama yapıldı.

Dev-Genç'liler, 13 Nisan'dada Halit Özpirinç Lisesi'ninönünde parasız eğitim taleple-rini anlattılar ve 95 bildiri da-ğıtarak, okul etrafına 20 adetpul yapıştırdılar.

EdirneTutukluluk süreleri uzatılan Gül-

şah ve Meral’in bu durumlarına iliş-kin olarak 22 Nisan günü Edirne’deDev-Genç’liler tarafından bir eylemyapıldı. Açıklamada, "Faşizme karşıdirenecek, arkadaşlarımızı zulmünelinden alacağız.” denildi.

Hatay24 Nisan günü Mustafa Kemal

Üniversitesi Tayfun Sökmen Kam-püsü duvarlarına “1 Mayıs'ta Tak-sim'e, Cephe Saflarına/Halk Cephe-

ÜÜlkemizde Gençlik

Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek Hakkımız,

İstiyoruz Alacağız!

Edirne

38

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 39: Yürüyus 314

si”, “Parasız Eğitim, Sınavsız Gele-cek İstiyoruz! Alacağız”, “GülşahIşıklı ve Meral Dönmez Serbest Bı-rakılsın - Gençlik Federasyonu /Dev-Genç” yazılamaları yapıldı.

Gençliğe Kendi SeçtiğimizFilmlerle Ulaşacağız

Çanakkale’de her hafta yapılan“Gülşah ve Meral Vatansever Genç-lik Film Gösterimi"nin 4.sü 20 Nisangünü yapıldı.

Bu hafta, sınav sistemini eleştiren,rekabete dayalı sistemin ve eğitiminezberci ve anti bilimsel oluşu üzeri-ne çekilmiş olan “3 Aptal” filmi iz-letildi. 15 kişinin katıldığı film gös-teriminin ardından yapılan sohbettebirçok öğrenci, film ile günümüzeğitim sisteminin birebir oturduğunu,buna karşı yürütülen kampanyamızıniçeriği ile aynı doğrultuda film izle-mekten mutlu olduklarını, kampan-yanın önemini daha çok kavradıkla-rını bundan sonra daha çok mücade-le edeceklerini belirterek bu filmi çev-relerindekilere de izleteceklerini dilegetirdiler.

Dev-Genç'liler Çanakkale'nin Bigailçesinde de 22 Nisan günü EğitimSen binasında film gösterimi düzen-lediler. 19 kişinin katılımıyla "Filis-tin’e Veda" film izlendi. Film sonundadağılmayan öğrencilerle çay içilirkenfilm üzerine sohbet edildi. Ardından1 Mayıs'a ve Çanakkale'de gerçek-leştirilecek olan Grup Yorum FüzeKalkanı Değil Parasız Eğitim İstiyo-ruz konserine çağrı yapıldı.

Film gösterimleri Edirne’de de 22Nisan günü başlatıldı. 16 kişinin ka-tıldığı film gösteriminde “Filistin’e

Veda” filmi izlendi.Vatanseverliğin an-latıldığı filmden son-ra çay içilip filmhakkında konuşul-du. 29 Nisan'da ya-pılacak 1 Mayıs pik-niğinin duyurusu ya-pılarak program bi-tirildi.

Devrim Yürü-yüşünün 25

Yıldır Susmayan Sesi HalkaUlaşmaya Devam Ediyor

Ankara16-17 Nisan günlerinde Anka-

ra'nın Hüseyin Gazi, Tepecik ve Dik-men mahallelerinde Yürüyüş Dergi-si tanıtımı yapıldı. 2 gün süren çalış-malarda mahalle halkı 1 Mayıs pik-niğine davet edildi. 1 Mayıs'ta, Tak-sim'de Halk Cephesi kortejinde yü-rümek için çağrı yapıldı ve neden Tak-sim'de olunması gerektiği anlatıldı.Piknik afişleri asılırken; 150 adetYürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

Dikmen'de 22 Nisan günü de Yü-rüyüş dağıtımı yapıldı. 10 adet piknikdavetiyesi, 100 adet el ilanı dağıtı-lırken, 50 adet Yürüyüş dergisi halkaulaştırıldı.

Hüseyin Gazi Mahallesi'ndeki Be-şikkaya İlköğretim Okulu'ndaki ve-lilere piknik ve 1 Mayıs hakkında bil-gi aktarıldı, yaklaşık 50 adet daveti-ye dağıtıldı.

EdirneDev-Genç’liler, 22 Nisan günü İs-

tasyon Mahallesi’nde kapı kapı ge-zerek Yürüyüş ve Tavır dergisinin da-ğıtımını yaptılar. Yapılan konuşma-larda, 350 bin kişilik Grup Yorumkonserine vurgu yapılarak, halkıngücünü birleştirince yapamayacağıhiçbir şey olmadığı ifade edildi.

İzmirYürüyüş dergisi okurları 21 ve 23

Nisan günleri Güzeltepe ve Gültepemahallelerinde Yürüyüş dergisinintanıtımını yaptılar. Toplam 43 dergihalka ulaştırıldı.

24 Nisan günü Narbel’de Yürüyüşdağıtımına çıkan bir okur, polisinkeyfi kimlik kontrolüne maruz kaldı.Yürüyüş dergisinin toplatması ol-madığını öğrenen polis bir şey yapa-madan gitmek zorunda kaldı.

Ailelere Açılan TelefonlarPolisin Acizliğidir Çabalarınız SonuçsuzKalacak

24 Nisan günü, bir Dev-Genç’li-nin babası İstanbul Emniyeti Mü-dürlüğü’ndenki polisler tarafındanaranarak, “Kızınız arkadaş çevresinideğiştirsin, devrimcilerle görüşmesin.Gelsin bizimle Vatan’da bir çay içsin.Biz ona anlatalım görüştüğü insanlarınnasıl olduğunu.” denildi.

Dev-Genç’in mücadelesini en-gellemek isteyen polis, aileler üze-rinden baskı kurmaya devam ediyor.Aynı gün yazılı bir açıklama yapanGençlik Federasyonu, polisin kul-landığı yöntemin faşizmin yöntemleriolduğunu belirterek, “Ailelerimizikullanarak bizlere işbirlikçiliğini da-yatarak korkutmaya ve sindirmeye ça-lışıyorsunuz. Tek bir insanımız dahisizi korkutmaya yetiyor. Korkun!Korkmakta da haklısınız. Çünkü 43yıldır dimdik karşınızda Dev-Genç’li-ler duruyor. Bütün bu saldırılarınızıboşa çıkaracağız.” dedi.

Gürkan Karabağ’ın KatiliSınav Sistemini YaratanDevlettir!

Kars’ta üniversiteye giriş sına-vından beklediği sonucu alamayan 19yaşındaki Gürkan Karabağ, 22 Nisangünü bir inşaatın üçüncü katındankendini asarak intihar etti. Oğlununherhangi bir sorunu olmadığını, ancak

ÜÜlkemizde Gençlik

Gürkan Karabağ

İstanbul

39

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 40: Yürüyus 314

YGS nedeniyle üzerinde baskı oldu-ğunu belirten babası Erdoğan Kara-bağ, “Oğlum YGS’de düşük puan al-dığı için morali bozuktu. Sürekli dü-şünüyordu. Biricik oğlum YGS yü-zünden intihar etti." dedi.

Gençlik Federasyonu, 24 Nisangünü yaptığı açıklamayla, eğitim sis-teminin gençliğe bunalımdan, inti-harlardan ve geleceksizlikten başkahiçbir şey vermediğini belirterek,“Gürkan’ın ölümü kendine çare bu-lacak kadar bunalıma girmesinin so-rumluları; intihar eden ve geleceksiz,umutsuz bıraktığınız her öğrencininhesabını vereceksiniz. Artık sakla-nacak, gizlenecek hiçbir şeyiniz kal-mamıştır. Bizler yeni Gürkan’ların sı-nav sistemi yüzünden ölmemesi içinmücadele ediyoruz. Parasız, bilimsel,demokratik bir eğitim içindir müca-delemiz. Tüm halkımızı da sınav sis-temini yapan, öğrencileri intiharasürükleyen katillerden hesap sorma-ya çağırıyoruz” dedi.

Baskılar, Gözaltılar Bizi Yıldıramaz!

Gençlik Federasyonu üyesi DoğanTaştan, 24 Nisan günü DİSK binasıönünde gözaltına alındı. Gençlik Fe-

derasyonu, gözaltının gerekçesinin bi-linmediğini belirterek, aynı gün yap-tığı yazılı açıklamada, “1 Mayıs ön-cesi bu tür saldırılarla kitlesel olma-mızı engellemek istiyor oligarşi. Amabunu başaramayacak. Biz yine Tak-sim’de on binlerle olacağız. Umudubüyütmeye devam edeceğiz.

Arkadaşımızın başına gelecek-lerden işbirlikçi AKP iktidarı ve onunuşak polisleri sorumludur. Hukuksuz,gayri meşru şekilde gözaltına alınanarkadaşımız Doğan Taştan derhalserbest bırakılmalıdır.” dedi.

19 Aralık Katliamını Lanetlemek, FüzeKalkanına Karşı MücadeleEtmek Suç Değildir!

19 Aralık 2011’de Çanakkale’desaat kulesi meydanında, hapishanelerkatliamının yıldönü-münde yapılan eylem-de atılan sloganlar veHalk Cephesi/Dev-Genç imzasıyla açılanpankart hakkında, “suçve suçluyu övmek veDHKP-C propaganda-sı yapmak” iddiasıyla

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ncesoruşturma açılmıştı. 21 Aralık2011’de yine aynı imzalarla açılan pan-kartların yer aldığı çadır saldırılarınıprotesto eylemi de soruşturmaya da-hil edilmişti. Bu eylemlere katılanDev-Genç’liler savcılık tarafından 20Nisan 2012 tarihinde ifadeye çağrıldı.

Çanakkale Gençlik Derneği Giri-şimi, açılan soruşturmayla ilgili ola-rak 22 Nisan’da yaptığı yazılı açık-lamada, “Bu soruşturma tamamenasılsız iddialardan oluşmaktadır. Ma-hir Çayanlar’ı anmak suç değildir…Mahir Çayanlar anti-emperyalist genç-liğin sahiplendiği önderlerdir. 19 Ara-lık katliamı ise herkes tarafından ka-bul edilen bir katliamdır bu katliamakarşı eylem yapmak, bu katliamıunutturmamak suç olamaz. Bu çer-çevede atılan bütün sloganlar meşru-dur” denildi.

DUYURU...ADANA GENÇLİK DERNEĞİ’NİN Yeni Adresi:Çınarlı Mahallesi, 61001

Sok. Akdeniz İşhanı, Kat: 4 No: 501Seyhan-Adana

Tel: 0536 745 17 96

Ortak Düşmana KarşıOrtak MücadeleyiÖrgütleyelim!

Avusturya’nın başkenti Viyana’da,Siyasi Tutsaklar Ağı, 19 Nisan günü 4.eylemini gerçekleştirdi. Stephansp-latz'da yapılan eyleme Viyana HalkCephesi, Filipinler, İran, İrlanda veAvusturya'dan devrimci örgütler ileMumia Abu-Jamal ve Kübalı 5'lere Öz-gürlük Komiteleri katıldı.

“Tüm Siyasi Tutsaklara Özgür-lük” pankartı ile Kübalı 5'ler için pan-kart açılan eylemde Türkiye'de vedünyadaki siyasi tutsakların durum-ları hakkında bilgi verilerek, hapis-hanelerde yaşanan hak ihlalleri vebunlara karşı verilen mücadeleler

anlatıldı.

Yaklaşık 20 kişinin ka-tıldığı eylem, ayda bir dü-zenlenen Tutsaklarla Da-

yanışma eylemlerinin 24 Mayıs'ta Vi-yana Üniversitesi önünde devamedeceği belirtilerek bitirildi.

Hasta TutsaklarıDüşmanın ElindeBırakmayacağız!

İsviçre’nin Basel şehrinde, 22 Ni-san günü "Damında Şahan GülerZere" belgeselinin gösterimi yapıldı.Güler Zere nezdinde tüm dünya dev-rim şehitleri için 1 dakikalık saygı du-ruşuyla başlayan program, hasta tut-sakların derhal tahliye edilmesini dilegetiren konuşma ile devam etti. Özgürtutsak Ümit İlter’in Güler Zere içinyazdığı şiirin okunmasının ardından 70kişinİn katıldığı program sona erdi.

Adalet Bizim Ellerimizde! Irkçılardan AncakBiz Hesap Sorabiliriz!

Almanya’nın Köln şehrinde Ke-upstrasse'de Genovevar sokağınınköşesinde Anadolu Federasyonu ça-lışanları 20 Nisan günü eylem yapa-rak, 16 Haziran’da “Adalet bizim el-lerimizde, 16 Haziran’da hep beraberırkçılardan hesap soralım, kendi da-vamızın içinde olalım, davamız ada-let davasıdır, adalet istiyoruz” tale-biyle miting yapacağını duyurdu.Stant açarak 350 bildiri dağıtan Fe-derasyon üyeleri, 70 de imza topla-dılar. Ayrıca, 2 Haziran’da Düssel-dorf’ta yapılacak olan “Irkçılığa Kar-şı Tek Ses Tek Yürek” isimli GrupYorum konserinin afişleri de standaasıldı ve konser el ilanları dağıtıldı.

Av ru pa’da

40

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 41: Yürüyus 314

441

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Adalet Bakanı geçtiğimiz günlerde,haberlere yansıyan açıklamalarında45/1 sayılı genelgede belirtilen 10 sa-atlik sohbet hakkı ile ilgili yalan-yan-lış bilgiler verdi. Bu yanlışlık bilgi ek-sikliğinden kaynaklı değildi. Tama-men, 122 canımız pahasına kazandığı-mız bir hakkı gaspetmek içindi.

Hatırlanacağı gibi, 7 yıl süren ve122 devrimciyi şehit verdiğimiz ÖlümOrucu direnişi sonucunda Adalet Ba-kanlığı, 45/1 sayılı genelgeyi yayın-lamış ve evlatlamızın F Tipi hapis-hanelerde haftada 10 saat 10 kişiolarak görüşmesi hakkı kazanılmıştı.Bu, tecritte açılan bir gedikti.

Ölüm Orucuna ara verilmişti bugenelge sonucunda. Başbakan Erdo-ğan ve Adalet Bakanı, 10 saatin za-manla arttırılacağını da söylemişti.Aradan geçen zaman içinde bu soh-bet hakkı uygulanmadı. 'Yeterli per-sonel yok' dendi, 'yer yok' dendi. Busöylenenlerin yalan olduğunu söyle-dik ve yalanlarını teşhir ettik. Şimdigerçek yüzlerini kendi ağızları ile iti-raf ediyorlar.

Milliyet'te geçen haberden akta-rıyoruz; "Adalet Bakanı SadullahErgin, Ceza ve Tevkifevleri Genel Mü-dürlüğü’nün genelgesinde hükümlü vetutuklulara haftada 10 saati aşmamaküzere sohbet olanağı tanınmasınakarşın, Kocaeli F Tipi’nde sohbethakkının açık görüş haftası hariçhaftada 2.5 saat olarak uygulandı-ğını kabul etti. Ergin, genelgede be-lirtilen 10 saatlik sürenin maksimum

süreyi ifade ettiğini savunarak, ku-rumda uygulanan 2.5 saatlik sohbethakkına itiraz edildiğini ancak itira-zın Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkeme-si’nce reddedildiğini belirtti.

CHP İstanbul Milletvekili BinnazToprak’ın yazılı soru önergesini ya-nıtlayan Ergin, 'Güvenlik bakımın-dan tehlike yaratmadığı ölçüde, ida-re ve gözlem kurulu tarafından belir-lenen istekli hükümlü ve tutukluların,10 kişiyi aşmayacak gruplar halindeve idarenin gözetiminde, açık görüşalanlarında veya diğer ortak yerlerdekisosyal faaliyetler çerçevesinde hafta-da toplam 10 saati aşmamak üzere soh-bet amacıyla bir araya getirilebile-cekleri ve bu faaliyetin, hafta içindeaçık görüş, avukat ve ziyaretçi görüş-lerini aksatmayacak şekilde yaptırı-lacağı hüküm altında' dedi."

Sohbet Genelgesi, tretmana bağ-lı olmadan haftada 10 saat, 10 ki-şinin sohbet ederek beraber za-man geçirmesini söylemektedir. Ge-nelge ve verilen sözler ortadadır. Ya-zılı ve sözlü olarak tarih olarak da ka-nıtlıdır. Şahitleri vardır. Adalet Bakanı,bu yalanlarla kimseyi kandıramaz.

Adalet Bakanlığı yayınladığı ge-nelgeyi çarpıtıyor. Verdiği sözleriunutmuş havalarında... 10 saatliksohbet hakkını 2.5 saate düşürmeninve bu hakkın kullanılamaz hale geti-rilmesinin derdinde. Ama hesapla-rında yanılıyor. Dışarıda biz TA-YAD'lılar, içeride evlatlarımız buhakkı gasp ettirmeyeceğiz. Tecrite

karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.122 evladımızın bize bıraktığı mira-sı ve kazanımları korumak, onları bü-yütmek için hiçbir bedelden kaçın-madan, ısrarla mücadele edeceğiz.

Bu hakkı kimse bize bahşetmedi.Direnerek, en değerlilerimiz olan ev-latlarımızın canları pahasına kazandık.Bu hakkı koruyacağız.

Sohbet hakkının ve hapishane-lerde yaşanan tecrit uygulamasının ta-kipçisi olacağını söyleyen tüm de-mokratik kurumlar; sözünüzün gere-ğini yerine getirin. Devrimci tutsak-ların, bedellerle kazandığı bu hakkınkullanılabilmesi için, bir şeyler yap-mak için neyi bekliyorsunuz? Yarın,evlatlarımızın yeniden ölüm oruçla-rına başlamasını mı bekliyorsunuz?Tecrit ve hapishanelerde yaşanan hakihlalleri niye gündeminizde yok?

Biz ölümüne direnirken "yaşamkutsaldır", "bırakın" diye çağrıyapanlar; bu söyledikleriniz dışındane yapıyorsunuz? İşte şimdi ölüm oru-cu yok. Ama hapishanelerde ölümlerdevam ediyor. Şimdi ne yapıyorsu-nuz? Tecrit can almaya devam ediyor,Adalet Bakanı haklarımızı gasp etmekiçin saldırıyor. Yoksa sözünüz sade-ce direnenlere mi? Biz direnmeye de-vam ediyoruz...

Sohbet hakkı uygulanmalı ve tecrittamamen kaldırılmalıdır. Hapishane-lerde sağlıklı yaşam koşulları ancak buşekilde yaratılır. Tüm demokratik ku-rumları ve halkımızı, bu hakkımız içinmücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

Adalet Bakanı Yalan Söylüyor!10 Saatlik Sohbet Hakkını

Bedeller Ödeyerek Kazandık, Bu Hakkı Gasbettirmeyeceğiz!

TAYAD’lı Aileler

İşbirlikçilik Yapacak OnursuzlarıBulamayacaksınız!

25 Nisan günü Adem Öztekin’e, Elazığ polisi tara-fından sokak ortasında kaçırılıp götürüldüğü ElazığEmniyet Müdürlüğü’nde işbirlikçilik ve ajanlık teklif edil-di.

Şehit İlhanlar Caddesi'nin arka sokağında Elazığ Hak-lar Derneği’ne çıkmak üzereyken gri kango tipi bir araç-

tan inen 4 sivil polis tarafından hiçbir kimlik gösterilmek-sizin ve zorla arabaya bindirilerek gözaltına alındı.

Elazığ Emniyet Müdürlüğü‘ne götürülen Öztekin'e,kendini Elazığ İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak ta-nıtan resmi giyimli bir polis tarafından işbirlikçilik teklif edil-di.

Elazığ Halk Cephesi bir açıklama yaparak, "Siz böy-le tek insanımızdan dahi korkmaya devam edin, bizim dekorkularınızı büyütmek boynumuzun borcudur." dedi.

Page 42: Yürüyus 314

Geçen hafta Kolombiya'da "Ame-rikan Devletleri Örgütü Zirvesi" top-landı. 14-15 Nisan tarihlerinde Ko-lombiya'nın Cartagena kentinde yapılanzirveye 33 ülke temsilcisinin yanı sıraABD başkanı Obama da katılmış.

Yapılan zirvede, “Küba'nın örgüteüyeliği, uyuşturucuyla mücadele,Falkland Adaları'yla ilgili gelişmelerve yasadışı göç” konuları ele alınacaktı.

Amerikan Devletleri Örgütü Söz-leşmesi 30 Nisan 1948'de Kolombi-ya'nın başkenti Bogota'da toplananIX. Pan-Amerikan Konferansı'nda im-zalandı. Amaç: “Batı Yarıküresi'ndebarış ve güvenliği güçlendirmek, üyedevletler arasındaki anlaşmazlıklarıbarışçıl yollardan çözmeye çalışmak;ayrıca ekonomik, toplumsal ve kültürelkonularda işbirliğini özendirmek”ti.

Bu sözleşme esasında ABD’nin çı-karları için Latin Amerika’daki işbir-likçi iktidarlarla yapılmıştı. Amacı,Latin Amerika ülkelerinde halklarınverdiği mücadeleyi bastırmak ve buülkeler üzerinde sömürüsünü güçlen-dirmekti. Bu anlamda birçok ülkenindahil olduğu bu örgüt, sosyalizmekarşı olan bir örgüttür.

1962'de, Küba Devriminin diğerüyeler tarafından benimsenmeyeceğive sosyalist bir ülkenin, örgütün ilkelerive hedefleriyle uyuşmayacağı gerek-çesiyle Küba'nın üyeliği donduruldu.Bu sebeple Küba, teknik olarak Ame-rikan Devletleri Örgütü üyesi olmasınarağmen toplantılara katılması ABD ta-rafından engellendi ve ABD'nin hi-mayesinde yapılan Amerikan DevletleriÖrgütü toplantılarına davet edilmiyor-du.

14-15 Nisan tarihlerinde Kolom-biya'nın Cartagena kentinde yapılacakolan zirveye Latin Amerika devletleriKüba'nın da davet edilmesini istedifakat ABD yine çağırmadı. EkvatorDevlet Başkanı ABD’nin bu tavrınıprotesto edeceğini açıkladı. Diğer Latin

Amerika devletleri de Küba’nın Zirveyekatılmasından yana tavır koydu.

ABD, Latin Amerikan devletlerininbu tavrına karşı ekonomik yaptırımtehditlerinde bulundu.

Zirve 14-15 Nisan tarihlerinde Kü-ba’sız toplandı. Ancak İki gün sürenzirvede ABD’hiç bir politikasını hayatageçiremedi. Zirve’den hiç bir kararçıkartamadı. Öyle ki, Amerika'nınkontrgerilla, uyuşturucu, fuhuş merkezihaline getirdiği Kolombiya bile Kübaaleyhinde oy kullanamadı. Latin Ame-rika devlet başkanları ABD’nin em-peryalist politikaları karşısında Küba’yasahip çıktılar. ABD’nin Küba aleyhineyaptırım kararları alınmasını engelle-diler.

Ancak Latin Amerikan devlet li-derleri ABD karşısında daha kararlıbir tutum da sergileyemediler. EkvadorDevlet Başkanı Rafael Correa, baştanaçıkladığı gibi Küba'nın davet edil-memesini boykot ettiği için zirveyekatılmadı. Eva Morales ve bazı devletbaşkanları ise oylama yapıldığı esnadadışarı çıkarak futbol maçı yapmak gibiLatin Amerika'ya özgü reformist, siviltoplumcu eylemler yaparak protestoettiler. Ne Ekvador gibi tam protestoettiler, ne de “dünyayı kan gölüne çe-viren, tüm dünya haklarının düşmanıABD, demokrasi, insan hakları ge-rekçesiyle Küba’ya yaptırım kararıalamaz” diye teşhir ettiler. ABD’ningerçek yüzünü ortaya sermediler.

Latin Amerikan devletlerinin bureformist, sivil toplumcu tavrı dünyahaklarının katili ABD gibi bir devletinbaşkanı Obamaya zirvede “Küba de-mokratik bir ülke değil ve henüzinsan haklarına bile saygı göstermiyor.Ben ve Amerikan halkı Kübalılarınhayatlarını diledikleri şekilde yaşamahakkına eriştiklerini, liderlerini seç-tiklerini ve global ekonominin birparçası haline geldiklerini görmeyihayal ediyoruz” diye konuşma fırsatı

vermişlerdir. Obama bu konuşmasıylaaçıkça düşmanlığının da gerekçesiniortaya koymuştur.

Sonuç olarak; Amerika hiç bir ül-keye demokrasi, insan hakları dersiveremez. Dünya halklarının baş düş-manıdır. Ve bu zirve de göstermiştirki, gücü mutlak değildir. 1948 yılındaLatin Amerika’daki işbirlikçi iktidar-larla birlikte halkların kurtuluş müca-delesini engellemek için oluşturduklarıbirlik bugün sosyalist Küba aleyhinekarar alamamıştır. Kendini dünyanınimparatoru gören ABD’nin istediğihiç bir karar çıkmamıştır.

Amerikan devletleri ABD’ye değilKüba’ya sahip çıkmışlardır.

"Amerikan Devletleri Örgütü Zir-vesi" nden geriye ne kalmıştır diyesoracak olursak emperyalizmin yoz,çürüyen, kokuşmuş yüzünü görürüz.Ahlaksızlıklarını görürüz.

Zirve'nin yapıldığı Kolombiya'daObama'nın istihbarat ajanlarının kal-dıkları otelde fuhuş yaparken yaka-landıkları heberleri basına yansıdı. Çı-kan haberi burjuva basından aktarı-yoruz: "Obama'nın 12 gizli servisajanı daha Obama ülkeye gelmeden'görevlerini kötüye kullandıkları' ge-rekçesiyle ABD'ye geri gönderildi.Ajanların fuhuş olaylarına karıştıklarıiçin görevlerinden alındıkları iddaedildi. Obama'nın ekibinin kaldığıotelde çalışan bir görevli de ajanlarınaşırı alkol tükettiklerini anlattı." (Ak-şam, 15 Nisan 2012)

Bu olay muhtemeldir ki zirvedekiçelişkilerin medyanın gündeme soktuğubir olaydır. Bu tür fuhuş uyuşturucuve benzeri ahlaksızlıklar emperyalizminaçıktan yaptığı şeylerdir. Kolombiyagibi uyuşturucunun, fuhuşun merkeziolan bir ülkede fuhuş otelin emperyalistkatılımcılarına sunduğu "hizmet"leriniçindeki bir uygulamadır. Bu tür ah-laksızlıklar emperyalizmin gerçeğidir.

Kolombiya'da "Amerikan Devletleri Örgütü Zirvesi" toplandı

Sonuç Fiyasko: Küba’yı Zirveye çağırmayanABD tek bir karar çıkartamadı!

Geride ABD’nin çürüyen kokuşmuş yüzü kaldı!

442

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 43: Yürüyus 314

İstanbul-Zeytinburnuİstanbul Zeytinburnu’nda Çırpıcı

Mahallesi’nde Cepheliler, 22 Nisangünü sabaha karşı saat 04.20’de pan-kart astılar. “Kızıldere’den BugüneParti-Cephe ile Umudu BüyütüyorŞehitlerimizi Anıyoruz – Cephe” ya-zılı pankartın etrafı AKP polisi tara-fından çevrilerek, yol 7 saat süreyletrafiğe kapatıldı.

İstanbul-Bağcılar17 Nisan günü Karanfiller Kültür

Merkezi’nde anma ve kutlama ya-pıldı. Programa saygı duruşuyla baş-lanarak, günün anlam ve öneminianlatan bir konuşma yapıldı. Şehitaileleri, şehitlerimizle ilgili anılarınıanlattılar. Daha sonra sinevizyon gös-terimi yapılan anma programı “Kı-zıldere” ve “Üç Karanfil” marşlarınınsöylenmesiyle sona erdi. programa25 kişi katıldı.

İstanbul-Bahçelievler 15 Nisan günü Yenibosna ve Ko-

casinan’da 4 adet “30 Mart-17 NisanŞehitlerimizi Anıyor Umudu Büyü-tüyoruz-Halk Cephesi” yazılı pankartasıldı.

18 Nisan günüde BahçelievlerÖzgürlükler Derneği’nde anma vekutlama yapıldı. Saygı duruşununardından yapılan konuşmada “Hiçbir kuşkuları olmasın şehitlerimizin;

dosta umut, düşmana korku salmayadevam edeceğiz.” denildi. “Kızıldere”türküsünün söylenmesiyle programbitirildi.

İstanbul-Okmeydanı Anadolu Kahvesi’ne “30 Mart-

17 Nisan Umudun Kuruluşunu Kut-luyor, Şehitlerimizi Anıyor, Önder-lerimizi Selamlıyoruz” pankartı asanHalk Cephesi üyeleri, Okmeydanısokaklarını kızıl flamalarla donatarak,anma-kutlama günleri coşkusunuhalkla paylaştılar.

Ayrıca, Okmeydanı duvarlarına“Mahir’den Dayıya Sürüyor Bu Kav-ga” yazılaması yapan Cepheliler, Ok-meydanı Haklar ve Özgürlükler Der-neği’nde, Umudun kuruluşunu kut-ladılar.

İstanbul-Sarıgazi16 Nisan günü Cepheliler “30

Mart-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnıyor Önderlerimizi SelamlıyorUmudu Büyütüyoruz Halk Cephesi”ve “Cephe” yazılamaları yaparak şe-hitlerini ve önderlerini bir kez dahaanarak umudu selamladılar.

İstanbul-Esenyurt13 Nisan sabahı Esenyurt Yeşil-

kent Amasyalılar Caddesi ve aynıgünün akşamında Bahçelievler Zafer

Mahallesi Pazar Pazarı Yolu üzerine“Kızıldere'den Bugüne Parti-Cepheİle Umudu Büyütüyor ŞehitlerimiziAnıyoruz-Cephe'' yazılı bomba süsüverilmiş pankart asıldı.

İzmir İzmir Özgürlükler Derneği’nde

17 Nisan günü devrim şehitleri anıldı;umudun kuruluşu kutlandı. Programbağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmyolunda şehit düşenler için bir daki-kalık saygı duruşuyla başladı. Okunanşiir ve Cephe şehitlerinin anlatıldığısinevizyon gösteriminin ardındanumudun kuruluşu kutlandı. Programınsonunda Grup Günışığı küçük birkonser verdi.

Aynı gün Limontepe semtinde“Mahir’den Dayıya Sürüyor Bu Kav-ga – Cephe” yazılamaları yapıldı.

Cepheliler, Ses BombalıPankartla ŞehitlerimizeDevrim Sözünü Tekrarladı!

8 Nisan akşamı Alibeyköy CengizTopel Caddesi’nde Cepheliler, devrimşehitlerini anma ve umudun kurulu-şunu selamlamak amacıyla bir eylemgerçekleştirdi. “30 Mart-17 NisanDevrim Şehitlerini Anıyor, UmuduSelamlıyoruz-Cephe” yazılı ses bom-balı bir pankart asıldı ve ses bombasıpatlatıldı. Pankart yaklaşık 5 saatasılı kaldı.

Şehitlerimizi Anıyor, UmudumuzunKuruluşunu Kutluyoruz

Anma ve Kutlamalar Devrim Yürüyüşümüzü Büyütüyor

443

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Zeytinburnu İzmir

Page 44: Yürüyus 314

444

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Hapishane idaresi, 2009 yılı so-nundan bugüne sürdürdüğü bir poli-tika dahilinde tutsakların belirli gün-lerde düzenlediği anma kutlama prog-ramlarını soruşturma gerekçesi olarakkullanmakta, bu yolla senelere varanyasaklar getirmektedir. Öncesindeistisnai haller dışında böyle bir "so-ruşturma terörü" söz konusu değildi.Bugün ise, hakkında senelerce ileti-şim ve ziyaret yasağı kararı alınma-mış tutsak kalmamıştır.

Açılan soruşturmalarda "gerek-siz yere slogan atmak" biçimindetutanak düzenlense de, mesele sloganatılması değildir. Çünkü tutsaklarher gün belirli saatlerde düzenli ola-rak slogan atmaktadır. Soruşturmaaçılması durumunda 1 ay içerisinde 10yıllık "ceza" yağdırmaları gerekirdi.

Mesele, kanunları uygulamak me-selesi değildir. Kişiye göre, idareci-lerin keyfine göre uygulanan ya da uy-gulanmayan bir kanun olamaz. So-ruşturmalar kullanılarak tutsakların entemel hakları gaspedilmektedir, buyolla baskı kurulmaya çalışılmakta-dır.

Hiçbir devrimci tutsak, hapishaneidaresi iletişim ve ziyaret yasakları ge-tiriyor diye anma-kutlama program-larına katılmaktan vazgeçecek, dü-şünce ve değerlerine sırt çevirecek de-ğildir. Bu noktada açılan soruştur-malar bir tür intikam saldırısına dö-nüşmekte, boyun eğmeyen tutsakla-rın iletişim-ziyaret-açık görüş hakla-rı gasp edilmekte, hatta bunun da öte-sine geçilerek tahliye olması gerekentutsaklar "iyi halli olmadığı" söyle-nerek fazladan hapis yatırılmaktadır.

Aşağıdaki tablo sorunun boyutu-nu çok daha somut bir şekilde göste-recektir.Oktay Kelebek; 17 ay iletişim, 22 ayziyaret yasağı getirildi. Bunların bir

kısmı infaz edildi. Sırada 2 yıldan faz-la iletişim-ziyaret men var.

Sadık Kan; 10 ay iletişim, 8 ay zi-yaret, 2 ay etkinliklere katılma yasa-ğı var. Senelere varan soruşturmaise devam ediyor.

Barış Özçelik; 27 ay ziyaret, 14 ayiletişim yasağı getirildi. Toplam 2,5sene iletişim ve ziyaret yasağı sıradabekliyor.

Murat Şahin; 27 ay iletişim, 7 ay zi-yaret yasağı var. 2 seneden fazla ile-tişim-ziyaret yasağı sırada.

Hüseyin Ördek; 9 ay iletişim, 6 ayziyaret yasağı var. 10 aylık yasak sı-rada.

Emrah Kaş; 6 ay iletişim, 4 ay zi-yaret, 5 gün hücre "cezası" var. Hep-si sırada.

Erkan Sönmez; 19 ay iletişim, 9 ayziyaret yasağı var. 6 ay iletişim yasağıuygulandı, diğerleri sırada bekliyor.

Sabri Çelik; 18 ay iletişim, 16 ay zi-yaret yasağı var. 1 seneden fazlası sı-rada.

Şahin Akgül; 13 ay iletişim, 8 ay zi-yaret yasağı var. 1 seneden fazla ile-tişim ve ziyaret yasağı sırada bekli-yor.

Nedim Öztürk; 30 ay ziyaret, 17 ayiletişim yasağı var. Yaklaşık 3 sene-lik iletişim ve ziyaret yasağı sıradabekliyor.

Mehmet Akdemir; 28 ay ziyaret, 16ay iletişim yasağı var. 3 senelik ileti-şim ve ziyaret yasağı sırada.

Kenan Günyel; 32 ay ziyaret, 11 ayiletişim yasağı var. 3 senelik iletişimve ziyaret yasağı sırada.

Fırat Özçelik; 32 ay ziyaret, 11 ayiletişim yasağı var. 3 senelik iletişimve ziyaret yasağı sırada.

Cem Kılıç: 14 ay ziyaret, 14 ay ile-tişim yasağı var. 1 seneden fazla ile-

tişim ve ziyaret yasağı sırada.

Serdar Karaçelik; 14 ay ziyaret, 14ay iletişim yasağı var. 1 seneden faz-la iletişim ve ziyaret yasağı sırada.

İnan Gök; 14 ay ziyaret, 14 ay ileti-şim yasağı var. 1 seneden fazla ileti-şim ve ziyaret yasağı sırada.

Görülebileceği üzere hapishaneidaresinin bu konuda "nefes aldır-mamak" gibi bir politikası vardır.Son 2 senedir kimse açık görüşe çı-kamamış, "ceza"sız geçen bir günbile olmamıştır. Ve ucu bucağı gö-rünmemektedir bu "disiplin soruş-turmaları"nın. Mevcut politika iledevrimci tutsaklar hapishanede kal-dıkları sürece özgürlüklerinden mah-rum kalmanın yanı sıra en temelhakları gasp edilecek, aileleriyle gö-rüşmeyecek, yakınları ve arkadaşla-rı ile mektuplaşamayacaktır.

Tecritten bahsettiğimizde, yalnız-ca dört duvardan, demir parmaklık-lardan değil, işte tüm bu baskı uygu-lamalarından da bahsediyoruz esasen.Fiziksel olarak birbirinden tecrit edil-miş tutsaklar yukarıda anlattığımız uy-gulamalar ve benzeri yüzlerce da-yatma ile teslim alınmaya çalışıl-maktadır.

Kağıt üzerinde haklar, pratikteise yasalar vardır. Kanunları açıp ba-kın. Orada tutuklu-hükümlülerin na-sıl ziyaret edilebileceklerini, iletişimhaklarını vs. görürsünüz. Bir kaç sa-tır altında ise, o haklardan faydala-nabilmek istisna, o hakların ortadankaldırılması ise rutin uygulama hali-ne gelmiştir. 2-3 aylık "ceza"larÖMÜR BOYU'na dönüşmüştür.

Geçtiğimiz ay 19 Şubat Ulaş Bar-dakçı anması gerekçe gösterilerekaçılan soruşturma ile tutsaklara 2'şeray ziyaret yasağı getirilmesi bu poli-tikanın son örneği olmuştur. (İdareKararı: 02.03.2012/186)

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishanesi’ndekiMart 2012 Hak İhlalleri

Keyfi Gerekçelerle Açılan "Disiplin Soruşturmaları"

Page 45: Yürüyus 314

445

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

İnfaz Yakma Politikası

Yasaklara göre, hükümlü kişi mah-kemece belirlenen sürenin belli bö-lümünü tamamladığında (3/4) şartlıtahliye hakkına sahiptir. Ancak buhakkın fiilen uygulanması idareninkeyfine bırakılmış durumdadır.

Fırat Özçelik ve Cem Kılıç, yu-karıda belirtiğimiz "disiplin soruş-turmaları" nedeniyle, normalde şart-lı tahliye olmaları gerekirken fazladanhapis yatırılmaktadır. Cem Kılıç 10yıl hapis yatmışken, 10 sene dahayatırılmak istenmektedir. (Ki, 14 ayışimdiden geçmiştir.) Fırat Özçelik isebenzer biçimde 20 ay fazladan hapisyatırılacaktır. Şartlı tahliye süresinidolduran tüm hükümlüler aynı infazyakma tehdidi ile karşı karşıyadır.

Ağırlaştırılmış Müebbet Statüsü

Ağırlaştırılmış müebbet hüküm-lüleri günün 23 saati tek kişilik hüc-relerde bir kaç metre karelik betondanbir tabuta hapsedilmekte, 1 saat ha-valandırma süresince de diğer tut-saklarla temasları engellenmektedir.Telefon, ziyaret, sohbet hakları da özelkıstaslara tabii tutulmaktadır.

Mektup Engellemeleri

- Hapishane idaresi Hüseyin Ki-lis'ten, Kenan Günyel adına gelen bir

adet mektubun engellenmesine kararverdi. Gerekçe: "Örgütsel haberleş-me!" 08.03.2012. 2012/197

- İnfaz Hakimliği, Hüseyin Ki-lis'ten Kenan Günyel'e gelen bir baş-ka mektubun idare tarafından engel-lenmesini onayladı. 21.02.2012 Dos-ya No: 2012/325- Karar No: 2012/320

- Hapishane İdaresi, Hayat Uçu-cu'dan İnan Gök'e gelen mektup içe-risinde bulunan "Suriye Halklarıy-la Dayanışma Eylemine Çağrı"içerikli metne "örgütsel haberleş-me" gerekçesiyle el koydu.

27.02.2012. 2012/167

- Hapishane idaresi, NagehanKurt'tan İnan Gök'e gelen mektup içe-risindeki konser çağrısı, Ragıp Za-rakolu ile dayanışma ve AyhanEfeoğlu hakkında olan üç adet met-ne, "örgütsel haberleşme" gerek-çesiyle el koydu. 15.03.2012.2012/212

- Hapishane idaresi, Samiye Caniktarafından Mehmet Akdemir'e gelenbir adet mektuba kısmı engelleme ka-rarı aldı. 20.02.2012. 2012/151

İnfaz hakimliği, Hüseyin Kilis'tenMehmet Akdemir'e gelen bir mektu-ba ilişkin idarenin engelleme kararı-nı onayladı. 24.02.2012. DosyaNo:2012/434 Karar No: 2012/355

Hapishane idaresi iletişim yasak-ları ile tutsakların gönderdiği-aldığımektupları aylar boyunca hatta se-nelerce yasaklamanın yanı sıra bir şe-kilde idari kararlarla da kısmen ya datamamen el koymaktadır.

Normal mektuplar ise haftalarcabekletilmekte ya da "kayıp" olmak-tadır!

Süreli-Süresiz Yayınların Engellenmesi

- 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Yürü-yüş dergisinin 298. sayısına dair en-gelleme kararını "dergi incelenme-den karar alındığı" gerekçesiyleortadan kaldırdı. Buna rağmen dergihenüz verilmemiştir. 23.02.2012. De-ğişik İş No: 2012/246

- İnfaz Hakimliği, "HerşeyinBaşladığı Yerden" (Ahmet Kulaksız)isimli kitaba ilişkin alınan engellemekararını onayladı. 20.02.2012 DosyaNo: 2012/306 Karar No: 2012/222

- Haftalık dergiler "sonradantoplatma kararı geliyor" denilerekiki-üç hafta bekletilerek verilmeyebaşlanmıştır.

Fiziki Saldırılar24 Şubat günü yapılan genel ara-

ma esnasında, personelin provokatiftavırlarına ilişkin uyarı da bulunanFevzi Taşan, Aslan Taşan, KenanKara'ya yönelik fiziki saldırı ger-çekleştirilmiştir. Bu esnada hücrecamı kırılmış, bir tesadüf sonucu ya-ralanma yaşanmamıştır. (Yaşanansaldırıya dair toplu suç duyurusu ya-pıldı.)

Sosyalist yazar Güngör Gençay, iki aydır tedavi gör-düğü Taksim İlk Yardım Hastanesi’nde hayatını kaybetti.Gençay için, 23 Nisan günü Türkiye Yazarlar Sendika-sı’nın Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda ve Şişli Ca-misi’nde 2 ayrı tören düzenlendi. Kırmızı beze sarılan ta-butu, dostlarının omuzunda Feriköy Mezarlığı’na götü-rüldü. Yaşamı boyunca hapishanelerdeki tecrit politika-larına karşı olan; Kürt halkının mücadelesine ve birçokhak ihlallerine karşı, her zaman hak arayanların yanın-da olan Güngör Gençay’ı dostları da yalnız bırakmadı-lar. Cenazeye TAYAD, İdil Kültür Merkezi, Tavır dergisi

çalışanları, Halk Cephesi, GrupYorum ve birçok devrimci demo-krat kurum katıldı.

Gençay’ın 14 şiir kitabı veotuzdan fazla çocuk kitabı bulunu-yor. Gençay, 1 Mayıs ve emekçi ka-dınlar üzerine şiir antolojleri de ya-yınlamıştı.

Sanat Cephesi, Gençay’ın birhalk aydını olduğunu belirttiği birmesaj yayınlayarak, “Onun sosya-lizm düşü bizim için, yerine geti-receğimiz sözümüzdür. GüngörGençay’ı unutmayacağız. Hepimi-zin başı sağolsun.” dedi.

Halk Aydını Güngör GençayHayatını Kaybetti

Page 46: Yürüyus 314

Amerikan emperyalizmininIrak’tan “çekilmesi” Irak’taki den-geleri bir kez daha sarstı: Şii, Sünni,Kürt, Türkmen, Araplar arasındakiçelişkileri gün yüzüne çıkardı. Ger-çekte halkların birbirleriyle uzlaşmazçelişkileri yoktur. Çelişki işbirlikçiŞii, Sünni, Arap, Kürt, Türkmen ege-menlerinin arasındaki çelişkidir. Ege-men olma kavgalarıdır.

Nitekim Amerikan emperyalizmibu çelişkiyi kendi lehine değerlen-direrek Irak’taki Saddam yönetiminidevirmiştir. Ve diyebiliriz ki Amerikanemperyalizmi aynı çelişkileri kulla-narak, halkları birbirine düşman ede-rek Irak üzerindeki hakimiyetini de-vam ettiriyor.

Yaşanan gelişmeler bir kez dahamilliyetçiliğin kurtuluşu sağlayama-yacağını, emperyalizme yaslanarakhalkların sorunlarının çözülemeye-ceğini gösteriyor.

Bölgesel yönetimler arasındakiiktidar kavgası karşısında Kürt böl-gesel yönetiminin önde gelen liderleriBarzani ve Talabani açıklamalar yap-tılar. “Bağımsızlık” konusunu gün-deme getirdiler.

“Artık yeter deme zamanı gel-miştir. Irak bir kaosun içine giriyor.Kargaşadan yararlanmak isteyen ba-zıları, iktidarlarını diktatörlüğe çe-virmek istiyor. Bu nedenle bütünIrak’taki parti ve siyasi çevrelerineçağrıda bulunuyorum. Acil toplanın.Bu sorunu çözün. Eğer sorun çözül-mezse, biz de halkımıza döneriz. Sonsözü, son kararı halkımız verir. Sonrakimse bize söz söylemesin. Biz milletiz,özgür olmalı ve özgür yaşamalıyız.Kimsenin zulüm ve baskısını kabuletmeyiz. Müjde için de şunu söyle-yebiliriz; muhakkak bir gün bu müj-deyi vereceğiz. Ama o günün doğrubir gün olması gerekiyor.” (18 Nisan2012, Milliyet)

Barzani’nin bu değerlendirmele-rine “Bağımsız Kürt devleti kurma-

mız hata olur” diyerekIrak Cumhurbaşkanı CelalTalabani cevap verdi. CelalTalabani de bu konudaşunları söyledi:

“Dünyada hiçbir şeyolmaz değil, tabii ki endoğal hakkımızdır. Fakatben Kürt devletinin bu ya-kın zamanda kurulmasını uzak birihtimal olarak görüyorum. Bu konudaaçık konuşmamız lazım. Bağımsızlığıistememek değil fakat birleşik birIrak içerisinde kalmamız daha iyi.Malumunuz şimdiki dünya küçükdevlet dünyası değil. Belki büyükbirlikler zamanı. Avrupa ülkeleri gibibir Avrupa Birliği vardır ve neredeysebütün Avrupa ülkeleri birleşecektir.Gerçekçi olmamız lazım, federe vetam demokratik bir Irak’ta olmakherkesin karşı tarafa saygı gösterdiğive haklarını koruduğu bir Irak’tayaşamak daha doğrudur.” (18 Nisan2012, Milliyet)

Bu açıklamalarda pekçok çarpıklıkve demogojiyi birarada bulmak müm-kündür. Talabani de Barzani de Ame-rikan işbirlikçisidirler.

Onlar İçin Devir “Emperyalizmin Devri”

Kürt milliyetçileri düne kadar“bağımsızlıktan”, “ayrı bir Kürt dev-leti” kurmaktan sözettiler. Politika-larının temeli buydu. Halkların ortakmücadelesinden, ortak örgütlenme-sinden, kurtuluşun birlikte olacağın-dan sözeden devrimcileri şovenistliklesuçladılar. Şimdi geldikleri noktayabakın: Bağımsızlığın adını bile kabuletmiyorlar. Birleşik Irak’tan ya daTürkiye’den sözediyorlar. Neredennereye geldiler.

Emperyalizmi kadri mutlak veyenilmez görürler. Çözümü onlardanbeklerler, onların iradesi dışında birçözüm gütmezler. Bağımsızlık ve

özgürlük mü, emperyalizmin izinverdiği ölçüde.

Onların, Kürt halkının kurtuluşugibi bir dertleri yoktur. Onların ba-ğımsızlıktan, özgürlükten anladıklarıKürt egemenlerine özgürlükten başkabir şey değildir. Bundan dolayıdır kiemperyalizmin iradesi altında bir yö-netimi kabul ettiler. Emperyalizminçıkarlarına hizmet ediyorlar.

Talabani açıklamasında “tam de-mokratik birleşik Irak”tan sözediyor.Ancak demogoji yapıyor. Çünkü bi-rincisi milliyetçilik özü gereği halklarınbirarada olması, birarada yaşamasınakarşıdır. Ve ikinci olarak da emperya-lizmin olduğu bir yerde bağımsızlıktanda demokrasiden de özgürlükten desözedilemez. Emperyalizme sırtını da-yayarak kimse hiçbir ülke bağımsız-lığını kazanamaz. Bugün emperya-listlerin izniyle çizilen sınırlar yarınemperyalistlerin çıkarları değiştiğindetekrar değiştirilir. Ortadoğu’da yaşa-nanlar bunun en somut örneğidir. Birdönem emperyalistlerin cetvelle çizdiğisınırlar bugün yine emperyalistlerinçıkarlarına göre değiştirilmektedir. Ta-labaniler, Barzaniler bunu çok iyi bi-lirler ama işbirlikçilik başka türlü ha-reket etmelerini de mümkün kılmıyor.

Halkların kurtuluşu anti-emper-yalist anti-oligarşik devrim mücade-lesinden geçer. Bağımsızlığın, de-mokrasinin ve bunun garantisi sos-yalizmin olmadığı yerde halklarınözgürce birarada yaşadığı bir zemin-den sözedilemez. Tersi tüm söylemve değerlendirmeler yalan ve dema-gojidir.

Kurtuluş Anti-Emperyalist Anti-Oligarşik Devrimdedir

MİLLİYETÇİLİK HALKLARIKURTULUŞA GÖTÜREMEZ

46

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 47: Yürüyus 314

Sol’daki kimliksizleşmeyi, poli-tikasızlaşmayı, yedeklenmeyi, fır-satçılığı, değerlere saygısızlığı, so-rumsuzluğu, değer yitimini, çürü-meyi... sık sık yazıyoruz. Yazacağızda. Çürüyen sol, sol olmaktan çıkacakve yok olacaktır. Ama Sol’un çürü-tülmesine izin vermeyeceğiz.

Şehitlik, devrimciler için ne dinselbir kavram, ne de sadece manevibir değerdir. Şehitlerimiz bizim ta-rihimizdir. Bugün uğrunda canımızıverdiğimiz davamızdır. Sosyalizmeolan inancımız, iddiamızdır. Onlar,tüm halkımızın kurtuluşu için göz-lerini kırpmadan inandıkları davayıbize emanet ederek canlarını fedaettiler. Onlar bizim gelecek umudu-muz, yarınlarımızdır.

Geçen yıl Ege Üniversitesi'ndeİzmir Gençlik Derneği Girişimi ta-rafından 9-13 Mayıs tarihleri arasında7'ncisi yapılan Canan Kulaksız Al-ternatif Öğrenci Şenliği’ne Kürt mil-liyetçilerin gençlik örgütlenmesi olanDemokratik Yurtsever Gençlik(DYG), sahnede Grup Yorum konseriyapılırken saldırmış, müzik aletlerinitahrip etmiş ve Ölüm Orucu ŞehidiCanan Kulaksız'ın resimlerini yırt-mışlardı.

Şehitlerimize karşı bu kadar per-vasız, provokatif, saygısızca davrananKürt milliyetçi hareketinin yaptığıbu saldırının özeleştirisini yapmadanbu sene de İzmir’de farklı bir say-gısızlığına daha tanık olduk. Kürtmilliyetçileri bu yıl yalnız da değildi.Yanlarına Halkların DemokratikKongresi (HDK) çatısı altında yeralan sol örgütleri de almıştı.

İzmir’de BDP, HDK ve Yakın-larını Kaybedenler Derneği ortaklaşa13 Nisan’da Mezopotamya KültürMerkezi’nde Şerzan Kurt ve Canan

Kulaksız anması yap-maya karar vermişler.Anma yapılacağı 13

Nisan’dan bir gün önce de HDKiçinde yer alan ve aynı zamandaHDK Ege Üniversitesi gençlik mec-lisi üyesi Sosyalist Parti’den ÖncüGökçe adında bir kişiye Halk Cep-hesi’ne haber verilmesi görevi ve-rilmiş.

Yapılan görüşmede HDK adınagörüşen Öncü Gökçe, yapılacak an-maya Canan ve Şerzan’ın ailesininve BDP Milletvekili Sırrı SüreyyaÖnder’in de katılacağını, Halk Cep-hesi’ne de söz vereceklerini, bizeulaşamadıkları için geç haber ver-diklerini söylediler.

13 Nisan’da MKM’de BDP İlYöneticisi Ali Asker Bingöl, HDKTemsilcisi Cavit Uğur, Semra Uzu-nok ve YAKAY-DER Başkanı KeremAy’ın katıldığı ikinci bir görüşmedaha yapıldı.

Yapılan görüşmede bu şekildeanma yapmanın doğru olmadığı, bi-zim haberimiz ve iznimiz olmadanCanan Kulaksız’la ilgili bir anmayapamayacakları, şehitleri sahiplen-menin böyle olamayacağı söylendi.Bizim herkesin şehitlerine değerverdiğimizi ancak o şehidin örgü-tünden izin almadan böyle bir anmayapmayacağımız, devrimci ve de-mokrat kurumlar arası işleyişin böyleolması gerektiği anlatıldı. Anlatılanlarhaklı bulunmakla birlikte gerekçeolarak yine “yerimizi bilmedikleriiçin haber veremediklerini” söy-lediler.

Bu da Kürt milliyetçilerinin veçürüyen solun klasik yalanlarıdır:ULAŞAMADIK!

Peki neden uluşamadınız? HalkCepheliler uzayda mı yaşıyor? HalkCephesi’ne “ulaşamadık” demekdoğru değildir. Böyle bir gerekçeye

inanmamız beklenemez. HDK içindeyer alan siyasetlerin hepsi de bizimyerimizi bilmektedir.

Kürt milliyetçi hareket, HalkCephesi’nin kurumlarına saldırmakiçin, kurumlarını molotoflamak, yak-mak için pekala ulaşabiliyor. “Ula-şamadık” gerekçesi en az haber ve-rilmemesi kadar devrimci ilkelerden,örgütsel sorumluluktan uzaktır.

HDK bileşenleri içinde yer alanörgütlerle her gün bir şekilde ortaketkinlikler, eylemler yapılıyor. Amabuna rağmen alay eder gibi rahatlıklayalan söyleyebiliyorlar.

Kürt milliyetçilerinde ve Sol’dagerekçe uydurmak, yalan söylemekkültür halini almış. Bu kültür solunkültürü değil, bu kültür düzenin kül-türüdür.

Halk Cephesi’nin bir şehidininde içinde yer aldığı bir anma kararınıHalk Cephesi’ne haber vermedennasıl alıyorsunuz? Böyle bir şeyyapma hakkını kendinizde nerdenbuluyorunuz? Üstelik bir yıl önceCanan Kulaksız’ın resimlerini yır-tarken hiç bir hesap, özeleştiri ver-meden bunu nasıl yapıyorsunuz?

Burada ne şehitlere saygı var, nede örgütler arası ilişkilerde ilke,kural, sorumluluk var. Yapılan tambir saygısızlık, sorumsuzluk, ilke-sizliktir. Şehitlerin küçük burjuvamilliyetçi politikalara alet edilmesidir.

Binlerce şehit vermiş bir hareketşehitlere karşı bu denli saygısız, so-rumsuz olamaz.

Kürt milliyetçi hareketin bu türsorumsuzlukları politika yapış tarz-larıdır. Kürt milliyetçiliği her şeyikendi merkezinde görüyor. Politi-kalarında her zaman ilkeler değil,çıkarları olmuştur. Bu çerçevedeburjuvazi gibi çıkarları için kullan-mayacakları şey yoktur. Şehitleri deaynı şekilde politikalarına alet et-

Şehitler Solun En Büyük Değerlerindendir!

Şehitlerimizi Politikalarına Alet Eden SOL, SOL Değildir!

47

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 48: Yürüyus 314

mektedir.

Burada HDK içindeki Sol’a ses-leniyoruz. Kimliksizleşme, politi-kasızlaşma, yedeklenme dediğimizbudur işte. Örneğin EMEP’e soru-yoruz: Siz bugüne kadar hiç ölümorucu şehitlerini andınız mı?

HDK’nın diğer bileşenlerine so-ruyoruz: Bu anma kararını nasıl aldınız?Başka zaman bir sloganı, bir pankartıhaftalarca tartışırsınız. Etkinliğe ken-dinizden bir ismi katmak için birbiriniziyersiniz. Kendi reklamınızı yapama-yacak olursanız hiç bir sorumlulukduymadan birlikleri dağıtırsınız. Neoldu, Kürt milliyetçileri karşısında di-liniz mi tutuluyor?

Şerzan Kurt ve Canan Kulaksıziçin yapılacak bir anmanın kararıalınırken “bu toplantıda Halk Cep-hesi neden yok” diye sordunuz mu?Sormadıysanız neden sormadınız?Bu kararı nasıl aldınız? Bu kararınalınmasında siz bir düşünce beya-

nında bulundunuz mu? HDK içindesizin bir iradeniz var mı? Varsa bukararı nasıl aldınız?

HDK içindeki tüm yapılar biryıl önce DYG’nin Canan KulaksızAlternatif Öğrenci Şenliği’ne sal-dırdığını biliyordu. Peki sormadınızmı “geçen saldırmıştınız, bu senebu anma nereden çıktı” diye? Hadionu soramadınız, peki bu toplantıdaHalk Cephesi neden yok diye sor-manız gerekmiyor muydu? HalkCephesi’nin bulunmadığı bir toplantıda siz Halk Cephesi’nin şehidi hak-kında hangi hakla karar alabiliyor-sunuz?

Kürt milliyetçileri adresinizi “bil-miyorduk, size ulaşamadık” diyor.Siz de mi bilmiyorsunuz bizim ad-resinizi? Bildiğiniz halde böyle biryalana neden ortak oldunuz?

Kürt milliyetçi hareketin politi-kalarına yedeklenmenin dışında siz-lerin HDK içinde bir iradeniz var

mı? Varsa sizin görüşünüz nedir?

Solun köşe taşları;

Bir; devrim şehitleri Sol’un endeğerli varlıklarındandır. Şehitleresaygısızlık yapan, politik hesaplaraalet eden Sol’un köşe taşları oyna-mıştır.

İki; insanlar kendine ait olmayanbir eşyayı dahi alırken sahibindenizin ister. Siz bizim şehidimiz hak-kında karar alırken bize haber vermegereği dahi duymuyorsunuz. Buradabırakın devrimciliği düzen içi iliş-kilerin gereği dahi yapılmıyor.

Üç; Devrimciler de hata yapabilir,yanlış yapabilir. Devrimci sorum-luluğun gereği yanlışın özeleştirisinivermektir. Devrimciler yalan söy-lemez, hatalarını gerekçelerin arka-sına sığınarak açıklamaz.

Yapılan hatayı “ULAŞAMADIK”gerekçesiyle açıklamak en pespayeyalandır!

17 Nisan 2012 tarihinde İstan-bul’un Çayan Mahallesi’nde kendi-lerine “Yurtsever Gençlik” isminiveren bir grup tarafından NurtepeHaklar Derneği’ne yönelik bir saldırıyaşanmıştı. Çayan Halk Cephesi, 22Nisan günü yazılı bir açıklama ya-parak, 1 aydır polis ablukası altındakiÇayan’da, polisin de, dost olarakgördüklerinin de derneklerini bas-maya geldiğini belirterek, saldırınındetaylarını anlattı.

Yüzlerinde maske olan YurtseverGençlik üyesi 6 kişi tarafından “BijiSerok Apo”, “Her Yer Kürdistan”,“Yazı Silmek Şerefsizliktir” slogan-larıyla derneğin önünde yazı yazılıptorpil ve silahla ateş açıldığını belirtenHalk Cephesi açıklamasında saldırıhakkında şu bilgiler verildi: “Eyle-minize devam edin ama yaptığınızdoğru değil, ortamı germeyin dedik.Bize verilen cevap ‘Çayan Cephe’yemezar olacak’, ‘Şerefsiz Cepheliler’

ve sizi buradan sileceğiz diyerekbize saldırdılar. Saldırıda darp alanarkadaşlarımız oldu, biz de gidinburadan yaptığınız doğru değil dedik.Grup sürekli ‘Çayan Cepheye MezarOlacak’, ‘Cephe Şaşırma SabrımızıTaşırma” sloganlarına devam ettiler.10 dakika sonra silahla birlikte ikincidefa 50 kişilik grupla bize saldırdılar.Aynı zamanda bize ‘Sizi buradansileceğiz, size gününüzü gösterece-ğiz.’ diyerek küfür ettiler. Sonra sal-dırgan grup derneğimize girmek is-tedi. Halkımızla birlikte derneğimizegirmelerine izin vermedik. Halk, bi-zimle birlikte derneğin önüne barikatoldu. Saldırıya gelen grubu yaptığı-mız konuşmalarla teşhir ettik. Teşhirolan grup geri çekilmek zorundakaldı. Saldırı önceden organize edil-miş, 50 kişinin 10 dakika içindetoplanması bize inandırıcı gelmiyor.Aylardır AKP’nin polisi mahalle-mizde terör estirirken bile 50 kişiyle

polise karşı bile yürümeyen grupbizim derneğimize, elinde silahıylabasmaya geliyor.

AKP’nin polisi sizi yok edeceğizdiyerek derneğimizi basıyor, üzeri-mize kurşun sıkıyor, dost gördükle-rimiz de silahla bizim derneğimizibasıyor. Bir polisin saldırısına karşımahallemizi ve derneğimizi koru-yoruz. Dost gördüklerimiz de sizimahalleden yok edeceğiz, Çayansize mezar olacak diyor. Biz de dostgördüklerimize karşı derneğimizisavunuyoruz.

Bizler devrimciyiz. Solla sorunlarkonuşarak çözülür, şiddetle sorunlarçözülmez. Devrimcilere saldırmakçeteciliktir. Başta BDP olmak üzereilgili tüm kurumlar derneğimize sal-dıran saldırganları açığa çıkarmalıdır.Bu saldırıyı organize edenler, dü-zenleyenler, katılanlar ortaya çıka-rılmalıdır!”

48

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Düşman da Dost da Saldırıyor Devrimciler Sorunlarını Konuşarak Çözer

Page 49: Yürüyus 314

Alibeyköy Halk Komiteleri, kent-sel dönüşüm ve Eyüp Belediyesi’ninıslah planları yaparak yeşil alanlarıtoplu konut alanı kapsamına alması ileilgili bir toplantı düzenledi. 13 Nisangünü, Karadolap Mahallesi’ndekiBulut Düğün Salonu’nda yapılantoplantıya 600 kişi katıldı.

“Örgütlü Halk Yenilmez, HalkKomitesi” pankartının asıldığı sa-londa, Halk Komitesi tarafından oluş-turulan divanda Şevket Avcı söz ala-rak toplantıyı başlattı. MühendisMehmet Göçebe, Halkın Hukuk Bü-rosu’ndan Av. Oya Aslan, mahallemuhtarları ve Eyüp Belediyesi İmarKomisyonu üyesi Hüseyin Bozkurt dadivanda yerlerini aldılar.

Bozkurt, planları inceleme fırsa-tı bulamadan meclisten geçirildiğinibelirterek, “Bu planlar toplu konutalanına alınarak, blok konutlar ya-pılacak. Halkın gecekondularını,enkaz bedellerini karşılayarak yı-kacaklar. Halkı borçlandırarak, bi-rer daire verecekler. Bunun içinsize açıklama yapmayı uygun gör-dük, mücadeleyi sizlere bırakıyo-ruz.” dedi.

Mehmet Göçebe, son çıkan kent-sel dönüşüm yasalarının halka hiçbirhak tanımadığını anlatırken; Oya As-lan, “Anayasada olan konut hakkı-nı alabilmek için de mücadele ver-memiz gerekiyor. Yasalar sizin lehi-nize değil, birlik olunmalıdır.” diyekonuştu.

Toplantıda söz alan demokratik kit-le örgütleri temsilcileri dayanışmamesajlarını iletirken, “Aramızda boz-gunculuğa meydan vermeden diren-meliyiz. Evlerimizi ancak bu şekilde

alabiliriz.” dediler. Çeşitli dernek vekurumlar bu çalışmayı destekledikle-rini, halk komitesinin yanında olduk-larını belirttiler ve halk komitesine ça-lışmalarından dolayı teşekkür ettiler.

Halk Komitesi’nin çağrısı üzerine,mahalle halkından insanlar da komi-teye katıldılar. Ayrıca sokak temsilci-lerinin oluşturulması yönündeki öne-riler kabul edilirken, ileriye dönük ey-lem programı da tartışmaya açıldı. Alı-nan karar sonrası 18 Nisan günü EyüpHaklar Derneği’nde ikinci bir toplan-tıyı gerçekleştirme kararı alındı.

18 Nisan günü Eyüp Haklar Der-neği’nde yapılan toplantıya 70 kişi ka-tıldı. Bu toplantıda, 3 Mayıs günü İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yü-rüyüş düzenlenmesi kararı alındı. Vebu kararın geniş kitlelere taşınarak,kitlesel bir yürüyüş yapılması içinemek vermenin gerektiği, mücadele-nin böyle kazanılacağı vurgulandı.

İşgalci Değil HalkızEvlerimizi Yıktırmayacağız!

Okmeydanı Yıkımlara Karşı HalkKomitesi, 22 Nisan günü ÜzeyirKöyü Lokali’nde bir halk toplantısıdüzenledi. Toplantıya Halkın HukukBürosu’ndan Av. Ebru Timtik, mü-hendis Mehmet Göçebe ve komiteadına Musa Aykanat konuşmacı ola-rak katıldı.

Toplantıda genel olarak AKP’nin“Kentsel Dönüşüm” saldırısı ve hal-kın bunun karşısında yapması gere-kenler anlatıldı. Göçebe, yasalaştı-rılmak üzere olan afet yasasının mev-cut hakları tamamen ortadan kaldır-dığını ve tekellerin çıkarlarına hizmet

eden bir yasa olduğunu anlattı. Tim-tik ise, gerek yasal yollardan gerek-se halkın meşru mücadelesi sayesin-de bu yıkım saldırısının önüne geçi-lebileceğini ifade etti.

Aykanat komitenin çalışmaların-dan söz ederek, yıkımlara karşı irti-bat bürosu ile Sibel Yalçın DirenişParkı’nda çadır kurulacağını duyur-du. Aykanat, herkesin komite çalış-malarında yer alması çağrısında bu-lunarak konuşmasını bitirdi.

53 kişinin katıldığı toplantıda,mahalle halkından insanlar da söz ala-rak, “Evimizi yıkmak isteyenlerekarşı tek yolumuz direnmek, müca-dele etmek” dediler.

Okmeydanı’nda 23 Nisan günü deAKP'nin yıkım politikasına karşı Si-bel Yalçın Direniş Parkı’nda çadır ku-ruldu. Okmeydanı Sağlık Ocağı önün-de basın açıklaması yapan Halk Cep-heliler, “Yıllarca yaşadığımız, de-ğerler yarattığımız mahallelerimizbizimdir. Onca zorluklarla, yokluk-larla yaptırdığımız, aldığımız evleri-miz bizimdir. Evlerimizi yağmacı vetalancılara bırakmayacağız. Yaşadı-ğımız mahallelerin asıl sahipleri biz-leriz. Buraları yaşanılır hale getiren-ler bizleriz. Evlerimizi koruyacak, yık-tırmayacağız” dediler.

Ardından Sibel Yalçın Parkı'na yü-rüyüş düzenlendi. “Halkız HaklıyızKazanacağız”, “Evimizi Yıkanın Vil-lasını Yıkarız”, “İşgalci Değil Halkız,Bu Vatan Bizim” sloganları atanHalk Cepheliler'e, dükkanlarının önü-ne çıkan esnaflar da alkışlarıyla des-tek verdiler. Yürüyüş bitince parkta,7 gün süreyle açık kalacak olan çadırkuruldu.

7 günlük çadır eylemi, 30 Nisangünü saat 13.00'te Şişhane minibüs sonduraklarında toplanacak komite üyeleriile mahallelilerin Beyoğlu Belediyesi'neyapacağı yürüyüşle bitirilecek.

Evlerimizi Yağmacılara,Talancılara Bırakmayacağız!

449

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

Page 50: Yürüyus 314

Polis Tehditleri Bizi Teslim Alamaz!Samsun’da yükselen demokratik mücadele AKP’nin

polisi tarafından engellenmek isteniyor. Karadeniz Öz-gürlükler Derneği üyesi Mesut Karabulut, evi takip edi-lerek, ailesine telefonlar edilerek, önü kesilerek tehdit edi-liyor. Samsun Siyasi Şube polisleri Karabulut’un ailesi-ni arayarak “Oğlunuz Samsun sokaklarında, elinde me-gafon ‘Allah yoktur’ diye bağırıyor; yasadışı dernekle-re gidip geliyor, yasadışı kişilere evini açıyor” diyor.

Polisin, Karabulut’u “Evin hücre evi olarak görülü-yor. Evin basılırsa yıllarca hapis yatarsın. Başka dernekmi yok, oralara git.” diyerek tehdit etmesiyle ilgili 22 Ni-san’da açıklama yapan Samsun Halk Cephesi, “Arka-daşımızın ailesine gelen telefonların, kendisine yöneliktehditlerin asıl sahipleri, haklar ve özgürlükler mücade-lesini engelleme çabası içinde olan Samsun Emniyeti si-yasi şubesidir. Hiçbir baskı, tehdit verdiğimiz mücade-leyi engellemeye yetmeyecektir. Vazgeçmeyeceğiz! Ba-şaramayacaksınız!” dedi.

Tek Kişi Bile Olsak, DirenişimiziZaferle Sonuçlandırmadan Bitirmeyeceğiz!

Cansel Malatyalı'nın işe geri iade hakkı için İnşaat Mühendisleri Oda-sı (İMO) önünde başlattığı çadır direnişine Ankara polisi 20 Nisan günü ikikez saldırdı. İlk saldırıda Egemen Akkuş, Şahin İmga, İlker Kapusuzoğluve Özkan Kayöz; ikinci saldırıda ise Cansel Malatyalı, direnişe destek olanAnkara Gençlik Derneği'ndan Ali Altunsoy, Berk Özdemir ve Cansel Ma-latyalı'nın kardeşi Özkan Kayöz gözaltına alındı. Bütün bu baskılara rağ-men Ankara Devrimci İşçi Hareketi, Devrimci Mücadelede Mimar-Mü-hendisler ve Ankara Gençlik Derneği direnişi sahiplenerek, çadırı tekrar kur-dular. Yaklaşık 20 kişi direnişi devam ettirirken; gözaltına alınanlar saba-ha karşı serbest bırakıldılar.

Yaşanan polis saldırısıyla ilgili olarak 21 Nisan'da İMO önünde basınaçıklaması yapıldı.

Birgün Gazetesi, CanselMalatyalı'nın DirenişindeHaksızdan Yana TarafTutuyor!

Cansel Malatyalı'nın üyesi olduğuTez-Koop-İş Sendikası’nın direniş kar-şısında gösterdiği uzlaşmacı tavır Bir-gün gazetesi tarafından sahiplenildi. İkiaydır direnişin haberini yapmayan Bir-gün gazetesi, Tez-Koop-İş'in zaten gös-termelik olan, desteğini tamamen çek-mesinin ardından bunun haberini yap-tı.

Böylelikle Malatyalı'yı işten atanİMO yönetimine destek veren Birgün,

Malatyalı'nın eylemine destek olanBirgün'de staj yapmakta olan Şahinİmga adlı öğrenciyi de işten attı.

Birgün gazetesi, kimin safında ol-duğunu gözden geçirmelidir.

Ayhan Efeoğlu’nun Bulunması veBaşka Kayıpların Olmaması İçin

Mücadeleyi Büyütelim!TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğlu’nun mezarının bu-

lunması için her Cuma Taksim’de toplanıp GalatasarayLisesi’nin önüne yaptıkları yürüyüşü bu hafta 20 Nisangünü de sürdürdüler. Taksim’de toplanan Aileler, AyhanEfeoğlu’nun fotoğrafının olduğu “Ayhan Efeoğlu’nun Me-zarı Nerede Cevap Alıncaya Kadar Susmayacağız!” ya-

zılı pankartı açarak yürüyüşe başladılar. Galatasaray Lisesi’nin önüne gelen TAYAD’lı Aile-

ler adına Hüsnü Yıldız tarafından bir açıklama yapıldı.Yıldız, “Bizler evladımızın cesedini istiyoruz. Başta kay-bedilerek katledilen Ayhan Efeoğlu olmak üzere tüm ka-yıpların bulunması ve katillerin cezalandırılmasını isti-yoruz.” dedi. Eylem atılan sloganlarla sona erdi.

TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğlu’nun bulunmasıiçin aynı gün Galatasaray Lisesi önünde masa açarak bil-diri dağıttılar.

550

Yürüyüş

29 Nisan2012

Sayı: 314

1 MAYIS’TA HALK CEPHESİ SAFLARINDA

Page 51: Yürüyus 314

551

29 Nisan2012

Yürüyüş

Sayı: 314

BİRLEŞELİM SAVAŞALIM KAZANALIM!

NEONAZİ NSU Partisi, araş-tırmak için Saksonya Eyalet Par-lamentosu'nda kurulacak Araş-tırma Komisyonu’na ırkçı-faşistNPD milletvekili de seçildi.NPD'nin bu eyalette 8 milletve-kili var, buna rağmen 18 oyla ko-misyona seçildi. Bu demektir kidiğer partiler oy verdi. SPD,CDU, Sol Parti, FDP hepsi...Kimlerin verdiği gizli tutuluyor.

Komisyon, neonazi terör ör-gütü üyesi Zchaepe, Böhnhardtve Mundlos'un Saksonya Eyale-ti'nde "Güvenlik birimlerinintüm aramalarına rağmen ya-kalanamamasının" gerekçele-rini araştıracakmış.

Amacı “Güvenlik birimlerininnerede hata yaptığını ortaya çıkar-maya çalışmak” olan komisyon, 2014yılındaki seçimlere kadar görevini yü-rütecekmiş. CDU-FDP koalisyon hü-kümetinin yer aldığı eyalet parlamen-tosunun komisyonunda CDU, FDP,SPD, Yeşiller ve Sol Parti milletvekil-leri de yer alacak.

Alman yasalarına göre böyle bir ko-misyon çalışmasında, bütün partilerinevet ya da hayır oyu verme zorunlulu-ğu var. Çekimser kalamıyorlar. Gizlibelgelerin inceleneceği araştırma ko-misyonunda NPD'li bir faşist de var.

NPD ile NSU arasında bir bağolup olmadığı araştırılacak. Gizli bel-geler bizzat sahibi ile paylaşılacak.Yani gizliliği de kalmayacak.

Bunun bir açıklaması olabilir mi?NSU'nun NPD'ye bağlı çalıştığını bil-meyen var mı? NSU o eyalette kurul-muş NPD'nin bir faşist örgütlenmesi.

9 esnafın katliamından sonra tu-tuklananlar arasında yer alan Holger G.NSU üyesine silah temin ettiğini söy-lemişti. Bunu NPD üyesi Ralf Wohl-leben'in talebi üzerine yaptığını itiraf et-mişti. Ralf Wohlleben şu an tutuklu.

Bunlar son olarak elde somut olandeliller.

Peki delile ihtiyaç var mıdırNPD'nin faşist katil bir örgüt olduğu-nu bilmek için? Seçim afişleri yaban-cılara yönelik ırkçı söylemlerle dolu de-ğil mi? Son afişlerinden biri “Vatanı-nıza İyi Uçuşlar” diyordu.

2003 yılında Alman Hükümeti, Fe-

deral Meclis (Bundestag) ve FederalEyalet Temsilciler Meclisi (Bundesrat),NPD’nin yasaklanması için AnayasaMahkemesi’ne ortak başvuru yapmış-tı ama dava parti içinde 'muhbirlerin"görev yaptığı gerekçesiyle düşmüştü.

NPD'nin yöneticileri arasında Al-man Anayasayı Koruma Örgütü üyeleriolduğu mahkemelerce de kanıtlanmış-tı. Bunun sebebini örgütü denetimle-rinde tutmak olarak açıklamışlardı.Son olarak 9 insanımızın katliamındada somut olarak kanıtlanmıştı bu. De-netim altında tutmak mı, yoksa birebirölüm emirleri vermek için mi "Ana-yasayı Koruma Örgütü" örgütün içinegirdi?

NPD'yi yasaklamak istemiyorlar?Çünkü Alman devletinin daha çok iş-lerine yarayacaklar. Yabancıların gö-zünü korkutmak için onlara daha çokihtiyaçları olacak. Yasal parti olurlar-sa bunu daha rahat yapabilirler. Yar-dımlarını yasal bir partiye yapmaları-nı daha rahat savunabilirler.Şimdi bırakın NPD'yi yasaklamayı,

komisyona alıyorlar. Kim kimi araştı-rıyor? Katil katilin neyini araştıracak?

NPD Katil Bir Partidir. NPDIrkçı, Faşist Bir Partidir.

Bizimle dalga mı geçiyor Almandevleti? Acılarımızın üzerinde tepin-mekten vazgeçin. Bu kadar ahlaksızlık,onursuzluk olamaz? Verdiğiniz silah-larla, verdiğiniz paralarla beslediğinizyetmedi mi? Şimdi komisyonda yer ala-caklarmış. Biz böyle bir komisyonu is-

temiyoruz. Bizim için tek doğ-ru var: Bizim katilimiz Almandevletidir?

Gerçek, katliamlar yapı-lırken "Anayasayı KorumaÖrgütü"nün (AKÖ - verfas-sungsschutz) orada olduğu-dur.

NPD’nin araştırma komis-yonunda yer alması, AlmanDevleti’nin katilleri nasıl des-teklediğini kanıtlıyor.

Ayrıca neyin araştırmasıbu? Bilinmeyen nedir? Araş-tırılacak olan nedir? İyi araş-tırın, bulursunuz (!) ..

NPD milletvekiline de bel-geleri iyi gösterin "Bakın sizin

silah yardımlarınızı nasıl yaptığınızbu belgelerde yazıyor" diye gösterin.Araştırmaya gerek yoktur. NSU örgü-tünü bizzat AKÖ kurmuştur. Bizzat yüzbinlerce euroyu kasalarına akıtmıştır.Katliamlar yapılırken bizzat olay ye-rinde olmuşlardır. Daha sonra bilgisa-yardaki bilgiler bizzat bu gizli servis ta-rafından silinmiştir. Alman devleti giz-li servisin arkasında olduklarını açık-ça söylemiştir.

Başka ne araştırılacak? Silahı kul-lanan belli, kullandıran belli, destek-leyen belli? Katil Kim? Bir bulmaca mıbu?

Katil, Alman Devletidir!Şu da artık açıkça görülmüştür:

Evet NPD faşist bir partidir. Peki SolParti, Yeşiller ve SPD arasındaki farknedir? Katillerin partisi onların oylarıile komisyona seçilmiştir.

Bunlar olurken meclisteki Türkiyelimilletvekilleri ne yapıyor dersiniz?Onlar, “Niye sessizler?” diyerek hal-kı suçluyor yada “Sağduyulu olalım”çağrıları yapıyorlar…Ölülerimizin ÜzerindeTepinmekten Vazgeçin!Katillerin İçinde Yer AldığıBir Komisyon İstemiyoruz!Araştırılması Gereken AlmanDevletinin Bu Katilleri NasılDesteklediğidir!Çünkü Katil AlmanDevletidir!

AVRUPA’dakiBİZ

ALMAN DEVLETİBİZİM ÖLÜLERİMİZ

İLE DALGA GEÇİYOR!9 İNSANIMIZINCİNAYETLERİNİ

ARAŞTIRMAKOMİSYONUNA NPD

MİLLETVEKİLİ DE SEÇİLDİ!

Page 52: Yürüyus 314

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

5 Mayıs - 11 Mayıs

Dev-Genç'in İstanbul Aksaray'daki çalışmaları dendiğin-de akla gelen ilk isim Ercan'dı. Dev-Genç'in sorumlu yöne-ticilerindendi... O mücadelesini sadece üniversitedeki öğren-cilerle sınırlı tutmazdı. İnsanlarla kısa sürede sıcak ilişkiler ya-kalayabilme özelliklerini, gerek üniversite personeliyle, gereköğretim görevlileriyle ilişkilerde değerlendirip, kalıcı bağlaryakalamasını bildi.

Onun Dev-Genç'in çevre örgütlenmesi içerisinde göster-diği çaba bugün bile anlatılır ve hepimize örnektir. Öyle ki,Kocamustafapaşa'dan Şehremini'ye, Çapa'ya kadar, ilerici de-mokrat özellik taşıyan herkes Ercan'ı tanır ve severdi. Bu böl-gelerdeki insanların pek çoğu onun emeği ve çabası sayesin-de devrimcileşmiştir. Bu özellikleriyle İstanbul Dev-Genç'inörnek yöneticilerindendi.

Onun yöneticiliği bizzat, anti faşist mücadelenin, sıcak pra-tiğin içinde anlamını buluyordu. Faşizme karşı mücadeleyi kimioportünist, reformistler gibi sadece sivil faşistlere karşı mü-cadele olarak görmemesiyle net bir bakış açısına sahipti. Bubakış açısıyla İstanbul'da faşizme karşı yürütülen mücadele-nin her biçiminde yer aldı.

Yönetici özellikleri kadar, militan özelliklere de sahipti Er-

can yoldaş. Onun “İşkence ve Faşist Teröre Karşı MücadeleKampanyası” içerisinde gerçekleştirilen Yedikule Polis Ka-rakolu'nun basılması ve silahsızlandırılması eyleminde gös-terdiği tavır, hepimize örnektir.

‘80 Şubat'ında gerçekleştirilen bir eylemde, silahların gel-mesi konusunda bir aksaklık yaşanıyor. Eylem saatinde silah-ları getirmesi gerekenler ortada yoklar. Ercan bu durumda, si-lahların gelmesi için bekleme ve eylemi yapma anlayışıyla öne-ri getiriyor. Yani iptal edelim değil, yapalım diyor. Sonuçta neolursa olsun, o andaki aksaklığa rağmen eylemi yapma düşüncesiortaya çıkıyor. Bir müddet daha bekleniyor ve nihayet silah-lar geliyor. Eylem için saat uygun olmamasına rağmen Ercanbüyük bir cüretle eylemin yapılması yönünde düşüncesini be-lirtiyor. Sonuçta silahlar çabuk bir şekilde savaşçılara dağıtı-larak eylem başlatılıyor. Eylemde program dışı gelişen ak-saklıklar olsa da eylem başarıyla bitiriliyor.

Bu başarıda Ercan yoldaşın soğukkanlı ve cüretli tavrının bü-yük bir payı vardır. Ercan, eylemden sonra yapılan değerlendirmetoplantısında da herkesin ders çıkaracağı bir yaklaşım ortaya ko-yuyor. Eylem öncesi silahların gelmesi konusunda yaşanan prob-lem, eylem başlarken polis karakoluna giriş, eylem bittikten son-ra geri çekiliş vb konular eleştiriliyor, değerlendirmeler yapı-lıyor. Ercan yaralı bir yoldaşımızın olması durumuna ihtima-line karşı tedbir alınmadığından söz ediyor ve bunun eylemineksikliklerinden biri olduğunu vurguluyor. Gerçi eylem sırasındaDevrimci Sol savaşçıları yaralı ya da kayıp vermemişlerdir amapekala böyle bir durum meydana gelebilirdi. Ercan'ın yoldaş-larına olan duyarlılığına bir örnektir bu olay.

“Hedefimiz devrimdir, bu hedefe partimiz öncülüğündeulaşacağız. Partim benim için vazgeçilmezliğimdir, Partibenim her şeyimdir... Geleceğimi Parti’den ayrıdüşünemiyorum.”

Güler Zere

Bir yoldaşı Ercan Gündoğdu'yu anlatıyor:ONUN YÖNETİCİLİĞİ PRATİK İÇİNDEANLAMINI BULUYORDU

Anıları Mirasımız

1963 do-ğumluydu. 6Mayıs1980’de İs-tanbul Hay-darpaşa Tek-

nik ÖğretmenOkulu’nda Deniz Gezmişleriçin düzenlenen anma sıra-sında jandarmanın açtığıateş sonucu katledildi. Se-rap Dev-Genç saflarındaydı.

Serap ŞİMŞEK

Yeni Çö-züm dergisiokuru olanHüseyin So-yuuğur, 12 Ey-lül'ün apolitik-

leştiremediğigençlerimiz-

dendi. Ortadoğu Teknik Üni-versitesi yurdunda geçirdiğirahatsızlık sonucu 11 Mayıs1987’de aramızdan ayrıldı.

Hüseyin

SOYUUĞUR

l957 doğumluydu. Dev-Genç safların-da yer aldı, hızla gelişti. Soğukkanlılığı,mütevazılığı ve kitle çalışmasındaki yete-neği önemli özelliklerindendi. Yöneticiyeteneklerinin gelişmesiyle birlikte Doğu

Karadeniz sorumluluğunu üstlendi. 6 Ma-yıs 1980’de Aybastı’da bir göreve giderken faşistlerinkurduğu pusuda şehit düştü.

Ercan GÜNDOĞDU

Güler Zere, 1972 Elazığ doğumludur. Aileçevresi genel olarak devrimcilerden oluşu-yordu. 1991 yılında evlerine gelen DevrimciSol’cularla tanışması, yaşamının yeni bir yönalmasını sağladı. 1992’de gerillaya katıldı.1995 yılında tutsak düştü. 2009 yılında Elbis-

tan Hapishanesi’nde kanser hastalığına yaka-landı. Tedavisi yapılmadığı için hastalığı ilerledi. Oligarşi-nin hasta tutsakları “sessiz imha” politikalarına karşı GülerZere ve hasta tutsakların özgürlüğü için yürütülen bir kam-panya sonucunda 6 Kasım 2009’da tahliye edildi. 7 Mayıs2010’da Küçükarmutlu’da tedavisi sürerken şehit düştü.

Güler ZERE

HasanOkut, 1956doğumlu. Re-nan Eriş 1953doğumlu.Müjdat Çelik-yay 1957 do-ğumlu. Faşiz-

me karşı sürdürülen anti-faşist mücadelede yer aldılar.Bir yandan okuyor, bir yandan çalışıyor ve halkın haklıkavgasına omuz veriyorlardı. 9 Mayıs 1978’de İstan-bul’da, okudukları Yıldız Üniversitesi gece bölümündençıkarlarken, faşistlerin kalleşçe pususunda katledildiler.

Hasan OKUT Renan ERİŞ Müjdat ÇELİKYAY

Page 53: Yürüyus 314

Deniz GEZMİŞYusuf ASLANHüseyin İNAN6 Mayıs 1972’de Ankara’da idam

edilen İnan, Gezmiş ve Aslan, 1960’la-rın sonlarında gelişen mücadeleniniçinde yer alan, önder nitelikleriyleöne çıkan devrimcilerdi.

Bu mücadele içinde önlerine dev-rim hedefini koyduklarında, devrimigerçekleştirmek için gençlik örgütlen-mesinin ötesine geçerek, devrimci bircüretle Türkiye Halk Kurtuluş Ordu-su’nu (THKO) oluşturup silahlı müca-deleye başladılar. 12 Mart cuntası ko-şullarında tutsak düştüler.

Mahir Çayan ve yoldaşları, onlarınidam edilmesini önlemek için OrduÜnye radar üssündeki üç İngiliz ajanı-nı kaçırıp, bu eylem içinde Kızılde-re’de şehit düşerken, Deniz, Yusuf veHüseyin de 6 Mayıs 1972’de AnkaraMerkez Kapalı Cezaevi avlusundaidam edildiler.

Üç devrimci, darağaçlarında sonnefeslerinde halkın kurtuluş mücadele-sine bağlılıklarını ve inançlarını haykı-rırken, tarihe şu çağrıyı bıraktılar: "Bü-tün Yurtseverler: Şerefsiz yaşamaktan-sa şerefle ölmek, yalvarmak yerinezora başvurmak, başkasına değil ken-dine ve kendin gibi olanlara güven-mek, nerede ve nasıl olursa olsun, ha-inlere boyun eğmemek parolamızdır.”

Bugün Marksist-Leninistlerin ön-derliğindeki anti-emperyalist, anti-oli-garşik mücadelede, onların çağrısınaverilen tek devrimci cevap olmaya de-vam ediyor.

Amerika’nın öncülüğünde NATO şemsiyesi altında Afganistan'ı işgaleden 11 yıl sonra emperyalistler çekilme hazırlıkları yapıyorlar...

Kimisi apar topar çekildi, kimisi aynı şekilde çekileceğini açıkladı...ABD ise kalanlarla birlikte NATO olarak çekilme takvimine uyacağını söy-lüyor... 2014 yılında çekileceklermiş... Sözde kabadayılık yapıyor... Amadertleri büyük; Afgan halkına boyun eğdiremediler. Yapabildikleri tek şeyişbirlikçi bir yönetim oluşturmak oldu... Şimdi yönetimi onun eline veriphızla çekilmek istiyorlar ancak bu o kadarda kolay değil...

En başta, Afganistan'da direniş her geçen gün artarak büyüyor. NA-TO'ya neredeyse her gün büyük darbeler indiriliyor. Daha geçtimiz gün-lerde hepsini panik içinde bırakacak çok büyük bir saldırı gerçekleştirdidirenişçiler. Bu nedenle emperyalistlerin ülkede işleri çok zor ve hızla yö-netimi işbirlikçilere devredip kaçmak istiyorlar.

İşbilikçi Karzai hükümetinin ise kendi başına ayakta duracak bir hük-mü yoktur. Bu nedenle ilk etapta 350 binin üstünde bir askeri güç kurupişbirlikçi yönetimi bununla güvence altına alarak çekilme hesabı yapıyorABD.

Tabii bir de bunun masrafları var. 4,2 milyar dolarlık bir maliyetten sözediliyor... İşgali başlatan ve emperyalistlerin başını çeken ABD bunun enazından bir kısmını NATO üyesi diğer emperyalist ve işbirlikçi ülkelereyıkma hesabı içinde. 3 milyarını ben gerisini ise diğer ülkeler ödesin de-mektedir. Esas olarak da yükün Türkiye gibi yeni sömürgelere yıkılaca-ğını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.

Kuracakları 350 bin kişilik işbirlikçi ordu empeyalistlerden sonraki boş-luğu doldurmak için olacakmış. Ondan sonra kademeli olarak sayı düşe-cekmiş... Yani işbirlikçi ordu hakimiyet kurduğu oranda sayıyı ve dola-yısıyla da masrafı düşürecekler.

Kuşkusuz bu emperyalistlerin evdeki hesaplarıdır... Bunun ne kadarı-nın hayata geçeceğini tarih gösterecektir.

Amerikan askerlerinin alçaklığına bir örnek daha ABD askerlerinin bir feda eylemcisinin cesediyle çektirdikleri ahlaksız

fotoğraflar basına yansıdı.

ABD'li Pentagon sözcüsü George Little "Bu görüntüler, şu an Afga-nistan'da görev yapan ABD askerlerinin büyük çoğunluğunun sahip olduğudeğerleri ve profesyonelliği temsil etmiyor." diyerek bunların hesap ve-receğini söyledi.

Yalan söylüyor Pentagon sözcüsü, bu, sadece bir kısım Amerikan as-kerinin işlediği bir suç değildir. Bu işgalcilerin genel karekteridir ve iş-lenen ilk suç da değildir. Dünyanın diğer ülkelerinde yaptıkları bir yana,sadece Afganistan'da son aylarda yapılanlar bile bunların suçlarının bü-yüklüğünü göstermeye yeter; Afganların cesetleri üzerine işeyen görün-tüler, Kuran yakanlar, halkı rastgele tarayıp katledenler aynı askerlerdir.Çünkü bu emperyalistlerin askeri eğitim sisteminin temelini oluşturur. Sa-dece ABD askerleri de değil tüm emperyalist güçlerin ve onların yetiştirdiğiişbirlikçilerin askerleri aynı ahlaksızlığa sahiptirler.

Bu nedenledir ki, halklar er ya da geç emperyalistleri ve işbirlikçile-rini tüm güçleriyle birlikte defedecek ve yaptıklarının hesabını da mutla-ka ama mutlaka soracaklardır.

Halka Karşı Suç İşleyenlerin İktidarı Kalıcı Olamaz!

Page 54: Yürüyus 314

Bakan Olmuş ‘AdamOlamamış’ İdris Naim ŞahinAKP' nin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin geçtiğimiz hafta, Er-zurum’da baraj göletinde boğularak ölen 5 TEDAŞ işçisine ta-ziye ziyaretine gittiğinde kendisini karşılayan Mustafa Boğa-çayır isimli yaşlı bir köylünün "Sayın bakanım geldiğine çoksevindim" demesi üzerine "Yok ya nereden bileyim sevindi-ğini? Hadi bir takla at ya da oyna bir göreyim' dedi.

Halka tepeden bakan, tam bir alçaklık. Tam bir küstahlık ör-neği. Halka her türlü hakareti yapmayı, aşağılamayı, hakir gör-meyi kendilerinde hak görüyorlar.

Sonradan görme, ne oldum delisi, iktidar gücüyle halka hertürlü aşağılamayı, tepeden bakmayı kendilerinde hak gören Halkdüşmanı AKP’den bir alçaklık örneğine daha tanık olduk. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin daha önce Erzurum’un bir

ilçesinde kaymakamlık yapmış. Halkımız arasında anlatılan bir hikaye vardır. Adamın biri-

sinin hayırsız bir oğlu varmış. Adam oğluna “senden adam ol-maz” demiş. Oğul evi terk edip gitmiş. Alavera, dalavera der-ken devlet katında yüksek makamlara gelmiş. Bir ilin valisi ol-muş. Astığı astık, kestiği kestik. Emrinde askeri yüzlerce askeri,polisi jandarması var. Çağırtmış babasını makamına. Kurulmuşmakamına karşısına çıkartılan babasına “gördün mü baba, banasenden adam olmaz diyordun. Bak ben vali oldum. Bu şehri benyönetiyorum, emrimde şu kadar polis, şu kadar jandarma var.Her şey benden soruluyor”

Baba, kesmiş oğlunun sözünü: “Kes, kes... sana vali olmazsındemedim, adam olmazsın dedim” der.

Bakan Şahin’in durumu da aynıdır. O makamlara gelene ka-dar efendilerinin karşılarında 40 takla attıkları için halkı da ken-dileri gibi sanıyorlar.

Mehmet Ağar’a çokgüvenlikli(?) hapishane bulundu

Mehmet Ağar’a silahlı suç örgütü yöneticisi olduğu için ve-rilen 5 yıl hapis cezası yargıtay tarafından onaylandı. Ancak Meh-met Ağar infaz kanunu uyarınca sadece 2 yıl hapiste kalacaktır.

Cezanın onaylanması ile birlikte, “Mehmet Ağar’a güvenlihapishane bulunamıyor” tartışması girdi gündeme. Bu tartış-malarla ilgili Mehmet Ağar’ın açıklaması: “Güvenli hapisha-ne arıyorum, F Tipine girersem terör örgütünün hedefi olu-rum” şeklinde oldu. Mehmet Ağar’ı güvenli hapishane aramaya götüren sebep ne-dir? Neden örgütlerin hedefi olurum demiştir? Bunların ceva-bını verebilir mi?

Veremez, çünkü Mehmet Ağar halka karşı suç işlemiştir, 1000operasyonun sorumlusudur, katildir. Bunların hesabını vermediğiiçin ve bunların hesabının birgün sorulacağını bildiği içindir tümkorkusu.

Halka karşı işlediği suçlardan yargılanmadı Mehmet Ağar. AKP,göstermelik bir yargılama ile devletin yaptığı katliamları aklamak

için Mehmet Ağar’a 2 yıl ceza verdi. Halka karşı işlenen suçla-rın, katliamların cezası sadece 2 yıl mı?

AKP Mehmet Ağar’ı neyle suçlamıştır nasıl yargılamıştır?1977 1 Mayıs katliamını, Sivas, Çorum, Maraş katliamını, Çif-tehavuzlar'ın hesabını sordu mu? Bu katliamlar bir kişinin iş-lediği suçlar değil devletin suçudur. Bu yargılama da devleti ak-lamak için oynanan bir oyundur.

Mehmet Ağar halka karşı işlediği suçları biliyor, şimdi bu suç-lardan ceza almadığını da çok iyi biliyor. Tüm korkusu bundandır.

Son çıkan habere göre ise Aydın’ın Yenipazar ilçesinde kapa-lıcezaevinde kalacakmış Mehmet Ağar. Buranın güvenli bir ha-pishane olduğu söyleniyor. Ama korkuları o kadar büyük ki, dev-letin koruması altında bile rahat değiller, güvenli dedikleri hapis-haneyi bir otel gibi istediği şekilde düzenliyor. Orada bulunan tut-sakları tadilat gerekçesi ile başka hapishanelere sevk ediyorlar.

Mehmet Ağar’a verilen ceza bir kez daha AKP’nin yargıla-ma oyununu, gözler önüne serdi. Ağar gerçek suçlarından yar-gılanmadığı gibi adeta ayaklarının altına kırmızı halı serilerek onuniçin özel hazırlanan hapishaneye konuldu.

Ağar hapishaneye teslim olurken “eğer devletin işini kolay-laştıracaksa bunu da bir devlet görevi olarak görürüm” diyor.

Evet, Ağar ne yapmışsa devlet için yapmıştır. O faşist dev-letin halktan binlerce kişinin kanına girmiş bir katilidir. Faşistdevletin onu gerçek anlamda cezalandırmayacağı açıktır. Ağargibi halk düşmanlarının cezasını sadece halk verir. Halkın Ada-leti ancak Ağar gibilerini cezalandırır.

Irkçılık emperyalizminpolitikasıdır. Emre Belözoğlugibilerini yetiştiren faşist düzendir!

Geçen hafta Trabzonspor-Fenerbahçe maçında Emre Belö-zoğlu’nun , Trabzonspor' un Fildişi Sahilli oyuncusu Zakora'ya maç içinde ettiği ırkçı hakaretleri yazdı ve konuştu basın. Vebüyük bir çoğunluğu da futbol takip eden halkımızın gündeminede girmiş oldu bu tartışma. Emre ırkçılık yaptı mı, yapmadı mı?Eğer söyledikleri ırkçılıksa ne ceza alacak, değilse ne olacak?TFF Emre' nin küfür olayında ağız okuyacak mı okumayacakmı? Evet geçen hafta tartışılan ve hala tartışılmaya devam edi-len " merakla" yanıtını beklediğimiz sorular bunlardı.

" Irkçılığın bizim örf ve ananelerimizde yeri yoktur." diyorEmre Belözoğlu kendini savunmaya çalışırken. Maç gerginli-ğinden olur böyle diyor. Çünkü kendi gibi "milliyetçi" abile-ride öyle korumaya kalktı Emre' yi. Fakat burada ne tek başı-na küfür eden Emredir suçlu olan, ne de stadlarda "Ayağa kalk-mayan Ermeni olsun" diye bağırıp, " Papazın çayırından Ka-nuni' nin memleketine hoş geldiniz" diye pankart asan Trab-zonspor taraftarıdır. Irkçılık her yerde... O pankartları astırtanzihniyet linç saldırısını tezgahladı, 2005 yılında, "Tecrite son"bildirileri dağıtan TAYAD’lılara.

Irkçılık halkları birbirine düşman eden faşizmin politikala-rıdır. Emre Belözoğlu gibilerini yetiştiren de yine faşist düzendir.Halkı uyutmak için futbolu kullandığı gibi halkları birbirleri-ne düşmanlaştırmak için ırkçılık da en önemli silahlarından bi-risidir.

dünyadan... ülkemizden KISA KISA

54