74
Dikkat: Bu e-Kitabı görüntü ayarınızı %100 e ayarlayarak okumanız tavsiye edilir . TELEPATİ–DURUGÖRÜ Kenan Keskin – Fizik Müh. www.yorumsuz.net.tc tarafından derlenerek size e-kitap olarak sunulmuştur. Kaynak: http://sufizmveinsan.com Basım: Eylül 2006 Zamansız-Sonsuz Boyutun kapısını açmak için . . Kozmik Bilinç için . . Olanların ÖTESİNE ÖTESİNE ÖTESİNE ÖTESİNE gitmek için . . Olanların ardındaki ŞİFRELERİ ŞİFRELERİ ŞİFRELERİ ŞİFRELERİ çözmek için . . Yayın Listemiz >>> Sayfa 67…74

Kenan keskin telepati

  • Upload
    hakan

  • View
    362

  • Download
    36

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Kenan keskin telepati

Dikkat: Bu e-Kitabı görüntü ayarınızı %100 ’e ayarlayarak okumanız tavsiye edilir .

TELEPATİ–DURUGÖRÜKenan Keskin – Fizik Müh.

www.yorumsuz.net.tctarafından derlenerek size e-kitap olarak sunulmuştur. Kaynak: http://sufizmveinsan.com

Basım: Eylül 2006

Zamansız-Sonsuz Boyutun kapısını açmak için . . Kozmik Bilinç için . .

Olanların ÖTESİNEÖTESİNEÖTESİNEÖTESİNE gitmek için . . Olanların ardındaki ŞİFRELERİŞİFRELERİŞİFRELERİŞİFRELERİ çözmek için . .

Yayın Listemiz >>> Sayfa 67…74

Page 2: Kenan keskin telepati

- yorumsuz bildiri -İnsanlığa gerçekleri anlattığına inandığımız düşünürlerin,

yazarların, aydınlanmışların ilimsel üretimlerinisizlerle paylaşmaktan başka bir arzumuz yoktur.

Biz bir başka insanı değişim-dönüşüme uğratamayız.Bizim yapabileceğimiz tek şey;

değişim-dönüşümün meydana gelebileceği,hoşgörü ve sevginin girebileceği bir alan, bir boşluk yaratmaktır.

Dileğimiz size yararlı olabilmek...Evreni (algılayamadıklarımız dahil) yöneten ve

farklı adlarla işaret edilen Yüce Gücün,bu arzumuzu yerine getirmemiz için, önümüzü açık etmesini diliyoruz;

‘Eğer bu duanın gerçekleşmesi, bizler ve tüm yaşam adına en iyisi olacaksa...’

www.yorumsuz.net.tc

2

Page 3: Kenan keskin telepati

TELEPATİ–DURUGÖRÜKenan Keskin – Fizik Müh.

Sayfa

4 - 1. Bölüm12 - 2. Bölüm21 - 3. Bölüm30 - 4. Bölüm39 - 5. Bölüm49 - 6. Bölüm57 - 7. Bölüm67 - Yayın Listemiz

www.yorumsuz.net.tc

3

Page 4: Kenan keskin telepati

TELEPATİ–DURUGÖRÜ1. Bölüm

Günümüzde yüklü parçacıkların, dolayısıyla Elektrik, Manyetik ve Elektromanyetikalanların tüm insanlar ve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, istersede canlılar tarafından üretilmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılanlaboratuar deneyleriyle ispatlanmış bulunmaktadır. Çünkü tüm canlılar, sinirsistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenlerden ötürü vücutta birikenstatik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanlaperiyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir.

Yine yapılan araştırmalarda, dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensizdeğişimler olduğu zamanlarda hastanelere başvuranların sayısının arttığı, çeşitlihastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meydana gelen karışıklıklararasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun sürenaraştırmalar sonunda, yerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojikparametreler değişimi arasında da ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.

Mesela, Parisli Prof. Rochart tarafından yapılan ayrı bir çalışmada da manyetik alandeğişimlerinin, kandaki molekül çekirdeklerinin, kemiklerdeki çekirdeklerdenfarklı frekanslarda titreşmesine sebep olduğu bulunmuştur. Ayrıca, dünyanınmanyetik alanının yaklaşık binde biri kadar bir alana bir yıl boyunca bırakılan farelerinömürlerinin kısaldığı, kısırlığın meydana geldiği ve farelerin normal dışı vahşi, sert

4

Page 5: Kenan keskin telepati

tepkiler gösterdikleri gözlemlenmiştir. Buna benzer alana bırakılan bakterilerin ise,kolonilerinde sayı ve ölçü olarak on beş kat azaldığı, basit deniz yosunlarınınbüyüme oranının hızlandığı ve düşük alana bırakılan yonca tohumlarının filizlenmeoranında da artış görülmüştür. Bu tür manyetik alan ortamlarında, titreşen bir ışığıgözlemleyen insanlarda ise, ışığın sürekli olmadığını tanımlama yeteneklerininazalmış oldukları gösterilmiştir.

Yine, yerin manyetik alanının canlılar üzerindeki etkisini açıklayan bir örnek de şöyle:Güneşi kullanmadıkları zaman, bu manyetik alanı kullanan güvercinlere, yer alanınınetkisini yok etmek için mıknatıs bağlandığında, bulutlu bir havada yollarını veyuvalarını bulamadıkları görülmüştür. Bunun dışında bazı hayvanların ise yuvalarınınmanyetik alan yönünde olduğu, yer altında da bu alan vasıtasıyla yönlerini tespitettikleri ispatlanmıştır. Çok ilginç bir bulgu da, insanların dişlerindeki dolgu maddesiniminyatür bir alıcı gibi kullanarak radyo dalgalarını hissedebildikleri gibi, diğer başkanedenlerden ötürü direkt olarak da algılayabilmeleridir.

Bunu açıklayan olay ise, 1965 yılının yılbaşı akşamının bir gün öncesinde İngiltere’deki Barwell’ e düşen meteroidin düşmeden önce vızıltıya benzer veya ışık gibi gelenbir ses biçiminde algılanmasıydı (bu tür fenomenler dünyanın birçok yerinde aynıtarzda rapor edilmiştir). İşin enteresan yanı, bu durumun, havası az olan birortamda ses dalgalarını oluşturamamasına karşın, yine de duyulmuş olmasıdır. Dahasonra yapılan deneylerde radar dalgalarının çok zayıf bir ışınına bırakılan pek çokinsanın ıslık, vızıltı, çıtırtı veya tıkırtı gibi sesleri hissettikleri ortaya çıkartılarakmeteorun algılanan sesinde üretilen elektromanyetik radyasyon tarafındanmeydana geldiği anlaşılmış oldu.

5

Page 6: Kenan keskin telepati

Benzer biçimde güneşteki lekelerin ve patlamaların dünyadaki canlılar ve bilhassabitkiler üzerindeki etkileri de kanıtlanmıştır. Ayrıca araştırmalar insanın radyodalgalarına daha fazla olmak üzere, diğer E-M radyasyonun frekanslarına duyarlıolduğunu açık olarak göstermektedir. Yani, 1 cm² başına 1 watt’ın milyonda birindençok daha az bir seviyeye kadar tespit edebilmekte, kızılötesi ve görülen ışığı deri vegözler ile iyi bir dedektör gibi algılamakta, beyinlerimiz ise direkt olarak radyasyonakarşı duyarlı olmakta, organlarımız düşük frekanslı akımlara cevap vererek şifadenilen olayı açığa çıkartmaktadır.

Enerji alanlarının en çok bilinen etkilerinden biri de, deprem öncesi ve sırasındamilyonlarca tonluk toprağın basınç altında olması ya da yarıkların sürtünmesisırasında atomların elektron kaybederek statik elektriğin toprak yüzeyine çıkarak,evlere, binalara... çok geniş bir alana yayılması ve bunun yanında, yine aynınedenlerden dolayı bazı yüklerin de ivmeli hareketleri sonucu elektromanyetikalanları meydana getirmeleriyle oluşmaktadır.

Bu yükler ve neden oldukları alanların hayvan ve insan vücudu-beynindeoluşturdukları bir takım güçlü etkiler ise, genelde uyuşukluk, huysuzluk, gerginlik,sinirlilik, baş dönmesi, mide bulantısı, stres, vücudun belli bölgelerinde sancı,ağrıdır... ki hayvanlar hissettikleri bu tür baskılar nedeniyle yuvalarını terk etmekte,bulundukları yerlerden uzaklaşmaktadırlar. Bazı hayvanların bu anlarda bağırıpçağırması, bu alanların olara verdikleri acı ve ızdıraptan kaynaklanmaktadır. Bununen güzel örneği, Endonezya depreminde hiç hayvan ölüsünün bulunmayışıdır. Hatta,bir filin bu sayede yirmi turisti mutlak ölümden kurtardığı da ortaya çıkmıştır. Cihazlarise, aşırı elektriklenme sebebiyle kısa devre olduğundan, kimi durmakta, kimi dedevrelerin yanmasıyla bozulmaktadır. Bunun yanında bu alanlar, insan beyinlerinde

6

Page 7: Kenan keskin telepati

birtakım parazitler meydana getirmektedir.

Faylanmanın olduğu sınırlı belli bölgelerin, hattın negatif ley hatlarınıoluşturduğunu da söylemekte yarar var. Bunun yanında, elektrik yüklü havanın,rüzgarların insan fizyolojisi, metabolizması üzerine olan etkisi ise, artık bilinen birgerçektir. Enerji alanlarının çeşitli şekillerdeki etkilerine, “Enerji Alanları Ve Biz” adlımakalemizde epeyce değinmiştik. Kısacası, hiç farkına varmadığımız, etkilerini dahiyok saydığımız birtakım enerji alanlarının aslında canlılar üzerinde fiziksel ve ruhsalolarak ne kadar büyük bir etkisi olduğu açıkça görülmektedir.

Şimdi asıl konumuza dönebiliriz. Sezgi dediğimiz şey, çeşitli merkezlerden gelen ilgilidalgaların beyin tarafından önceden değerlendirilmesidir. Mekânımızdaki ya dafarklı boyutlardaki varlıklardan gelen dalgalar telepatiyi, bizden kaynaklanandalgaların mekân ya da zaman ötesi boyutlardan yansıyarak yine bize gelmeside duru görü dediğimiz şeyi meydana getirmektedir. Duru görü, bulunduğumuzboyuta ait sınırsız uzaya yönelik olabildiği gibi, geçmişe ve geleceğe dönük deolabilmektedir.

Yani, canlılar arasındaki bağlantı Telepati, mesela, zamansızlık içerisinde mevcutbulunan boyutlardan geleceğe ait olayların bilgisini taşıyan dalgaların beyintarafından tekrardan değerlendirilmesi ise, önsezi yada kehanet denir (ki ileridesezginin duru görü kısmını daha detaylarıyla irdeleyeceğiz). Telepatide sadece bilgialış verişi değil, enerji akışı da olabilmektedir. Dolayısıyla o kişiyi manevi ve maddiolarak etkileme söz konusudur.

Mesela, uzaktan şifa vermek gibi. Telepatideki algılamaların büyük bir çoğunluğu

7

Page 8: Kenan keskin telepati

direkt görüntü, ses... vs. iken, duru görüdeki bazı algılamalar yorumlanmayamuhtaç sembolik veriler olup bu da veri tabanlarına göre değişiklik arz ettiğindenher beyinde farklı şekillerde açığa çıkmaktadır. Ayrıca, her iki tür bağlantıdaki kötü,negatif olaylar, ani iç daraltıcı, bunaltıcı sıkıntı veren haller, kötü hissedişler, içedoğmalar ve hatta baş dönmesi, mide bulantısı, çeşitli ağrılar gibi fizikirahatsızlıklarla da kendini gösterebildiği gibi, o anda bazı nesnelerin, aletlerindurması, bozulması, kırılması... şeklinde de açığa çıkabilmektedir. Bunlardan sadecebiri olabildiği gibi, birden fazlası da aynı anda oluşabilmektedir.

Bununla birlikte, bildiğimiz üzere bilgi almanın birkaç yöntemi vardır. Mesela, siz birkonu hakkında okuyarak da bilgilenebilirsiniz, biri tarafından size söylenmesiyle de oşeyi öğrenebilirsiniz. Ya da olayı bizatihi işitip görerek de. Bu yüzden sezginin çokdaha derin boyuttan ve kapsamlı olanı vardır ki, ilgili dalgaların beyne ulaşmasındançok önce o şey bilinmektedir. Hem de bildiğimiz anlamda görüntü olmaksızın. Dahadoğrusu, bu tür algılamanın, telepati ya da duru görüdeki gibi beyne gelen dalgaboyu ile bir ilgisi yoktur. Bu özden (enfüsten) olandır. Fetih ve Keşif sahiplerindeesas var olan budur.

Bu yüzden, direkt özdeki Kuantsal ya da Hologram boyutundaki frekanslara(bilgilere) vakıf olduklarından diğerlerindeki gibi olayları parça parça birleştirerekdeğil, bir bütün olarak algılarlar. Ve bunlar, telepati ya da duru görü dediğimizAfaktan olan sezgiyi de çok daha geniş, kapsamlı ve detaylı olarak algılayıpdeğerlendirirler. Dolayısıyla onlar, sıradan insanlar veya deneyde kullanılan deneklergibi konsantre ya da belli hazırlıklar yapmaksızın çok rahat ve aynı anda çok sayıdatelepati veya duru görü...vb bağlantıları kurabilmektedirler.

8

Page 9: Kenan keskin telepati

Mesela, istedikleri kişi ya da kişilerin bir anda beyinlerini okuyabilmekte, ruhlarındakikayıtlarına, akaşalarına göz atabilmekte, insanların Siretleriyle sohbetleryapabilmekte ve tüm bunları uzakta bir yerlerdeki kişiler (dolayısıyla olaylar)üzerinde de aynen yapabilmekte, geçmiş ve şimdiye ait olanın ötesinde, geleceğeait bilgilere de vukuf sağlayabilmektedirler. Üstelik bu türden şeyler onlar içinolağanüstü olaylar yerine, sıradan şeyler olarak görünmektedir.

Bu yüzden bir Veli, her şeyi bilir, ama sistemin gereği olarak hiç bir şeybilmiyormuş gibi davranır. Bu özelliklerini de belli görevleri dışında kesinlikle dışavurmazlar. Şunu da hemen belirtmek gerekir ki, sezginin özden olanı, afaktan olanıda kapsar, ancak Fetih ya da Keşif özellikleri gerçekte telepati, duru görü... veyabenzeri şeyler değildir. Özden gelenle, Afaktan geleni birleştirip bir sentez yapmışolsalar da. Evet bu özellikler daha gelişmiş şekliyle vardır, fakat Fetih ya da Keşifdediğimiz şey, evrensel sisteme, kendi Hakikatına olan Allah’a dönük olarak farklışeyleri bünyesinde barındırır ki, Sufizm işte bunu anlatır. Yani, bu özellikler kişideHakikati olan Allah’ı bilmeyi, hissetmeyi ve onda yok olarak onun özellik vevasıflarıyla vasıflanıp bunlara ait güçlerle varlık aleminde yaşamayı getirir, idrakölçüsü nispetinde, olağanüstü olayların oluşmasını değil. Bu ayrımları çok iyi yapmak,sınırları iyi belirlemek gerekir.

Ayrıca, afaktan olan sezgiye ait olaylar kişinin bir dahli, kontrolü olmaksızın anidenve her an, her yerde oluşabildiği gibi, bazılarında bu, beyin açılımlarına görekontrollü bir biçimde isteğe bağlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Yine beyninyapısı dolayısıyla bazılarında bu olaylar, daha belirgin ve sık görülmektedir. Ama azya da çok, kişi fark etsin ya da etmesin, her insanda bu özellikler mevcuttur. Buyüzden, başına az sonra gelebilecek olaylarda beyin daha önceden bu durumu

9

Page 10: Kenan keskin telepati

algıladığından otomatik olarak bedeni harekete geçirebilmekte, başına gelebilecekbu kazalardan kişi son anda kurtulabilmektedir. Büyük çoğunlukla, olaylaryaklaştıkça sezgi kendini daha güçlü ve yoğun olarak göstermektedir.

Ancak tüm bunlar kaderin izin verdiği yani, kişilerin programlarında var olmasıylameydana gelen olaylardır. Bununla birlikte birbirleri arasında güçlü duygusal bağlarıolan canlılar arasında duyu dışı bağlantıların varlığı çok daha belirgin ve daha sıkgörülmektedir. Mesela çok yakın arkadaş, dost veya ebeveynlerin (bilhassa yenidoğum yapmış annelerin) çocukları, kendi ana babaları ya da varsa hayvanlarıarasında. Keza, paranormal yetenekleri fazla olan kişiler arasında da bu bağlargüçlüdür.

Hayvanlar üzerinde yapılan sayısız incelemelerde, aralarında genetik akrabalık,bağlantı bulunmayan ve birbirlerinden de tamamen uzakta yer alan hayvanlarınbirkaçında meydana gelen karmaşık yeteneklerin diğer hayvanlarda da çabucakgeliştiği, ortaya çıktığı görülmüştür. Mesela bunların birinde, çok uzun bir süregerektiren kompleks bir beceriyi yapmaya şartlandırılan birkaç güvercindeki biryeteneğin, hiçbir bağlantısı olmayan diğer bazı güvercinlerde çok kısa süreler içindeöğrenildiği laboratuar deneylerinde tespit edilmiştir. İngiliz bir biyolog olan Dr.Rupert Sheldrake, bu olayı hologram teorisiyle aynı anlama gelen uzay-zamandanbağımsız “morfik rezonans” adını verdiği (M)alanlarıyla açıklamaya çalışmış ve herbir türün, hem kendi içinde hem de diğer türlerle bağlantılı olduğu bir (M) alanınasahip olduğunu belirtmiştir.

Bununla ilgili birkaç can alıcı örneğinn ilkinde de, kasabaya inen ve ev sahibinisessizce bekleyen köpeğin durup dururken birden garip davranışlar sergileyerek

10

Page 11: Kenan keskin telepati

cama doğru gittiği, kapının önünde beklediği ve her defasında da kısa bir süre sonrasahibinin geldiği görülmüştür. Bunun üzerine daha detaylı bir araştırma yapıldığındaise, köpekteki bu değişikliğin sahibinin kasabadan eve dönmeye karar verip hemenarabaya bindiğinde ortaya çıktığı bazen de sahibinin çok daha uzak mesafelerdeiken ve hatta günün çeşitli saatlerinde orada kalış süresinin değişik olmasınarağmen bunu yaptığı gözlemlenmiştir.

Bununla ilgili daha başka örnekler de bulunmaktadır. Bunun yanında kedi, köpek...vbevcil hayvanların sahiplerinin başka şehirlere taşınması veya bu hayvanların yüzlercekm. uzaklıkta unutulmaları... vs. durumunda da aradan haftalar, aylar geçmiş olsa dahiç tanımadıkları, bilmedikleri yerlerden geçerek sahiplerini bulabilmektedirler (nekadar hassas olursa olsunlar bunu koku yoluyla başarmaları imkansızdır, en azındanbu yöntemle bulamayacaklarıyla ilgili örnekler oldukça mevcuttur).

Yine bilimsel olarak kayıtlara geçmiş birçok olayda da sahiplerinin başına bir şeygeldiği ya da öldüğü sırada bunu bilmemesi, kendilerine hiçbir bilgi ulaşmamasınarağmen günlerce havlayan, inleyen ya da çeşitli davranışlar sergileyen köpeklerindurumu da tespit edilmiştir. Yine hayvanlar üzerine yapılan bazı araştırmalardaterbiye edilmiş olan hayvanların, onu terbiye eden kişinin önceden düşündüğügörevleri, şeyleri yaptıkları ortaya çıkmıştır.

Eski Sovyet Rusya’nın (ki, maddeyi esas alan komünist bir ülke olmasına rağmen,metafizik deneylerinin en çok yapıldığı yerdir.) yaptığı ilginç deneyde de, bilimadamlarından oluşan ekip, nükleer bir deniz altı içine koydukları yavru tavşanlarladenize açılır. Karadaki araştırma merkezinde ise, anne tavşana elektrotlarbağlanarak EEG leri yani beyinsel aktiviteler kaydedilir. Deniz altı iyice suya dalıp

11

Page 12: Kenan keskin telepati

uzaklaştıktan sonra tavşan yavruları belli aralıklarla öldürülür ve her tavşan yavrusuöldürüldükçe de bunun tepkisi anne tavşanın beynindeki değişen aktiviteylegözlemlenir. Bir taraftan hayvanlarda bu tür bağlantılar mevcut iken, diğer taraftanondan çok daha gelişmiş yapılı insanlarda bu tür bağlantıların olmaması elbettedüşünülemez.

Bkz. Hz. Muhammed(sav) Neyi Okudu / Cuma Sohbetleri- Ahmed Hulusi Süper Zihinler- Prf. Dr. John Taylor Discovery Channel- KöpeklerEşzamanlılık Ve Morfik Alanlar -Hülya Xxanadu

2. Bölüm

Bu olayların sıkça görüldüğü kişilerden biri de ikizlerdir. İkizler arasında mesafeler neolursa olsun birbirlerinden hiç haberdar olmadan, bilmeden ayrı ayrı yetiştirildiklerihalde aynı şeyleri düşünmeleri, hissetmeleri bilimsel olarak belgelenmiştir. Gerçi aynıgenetik özelliklere sahip olduklarından birçok davranışlarının, seçimlerinin, düşünmebiçimlerinin...vs. aynı olması beklense de gözlemlenen öyle olaylar vardır ki bunlar,bu tür açıklamaların tamamen dışında kalarak duyu dışı algılama sınıfında net birbiçimde yerini almaktadırlar.

Ayrıca, ikizler arasında yapılan bilimsel deneylerde de ikizlerin birindeki beyinselfaaliyetin aralarında hiçbir bağlantı olmayan, laboratuarın diğer odasındaki ikizindede aynı şekilde meydana geldiği cihazlarla tespit edilmiş durumdadır.

Ülkemizin güneydoğusunda teröre karşı mücadele eden askerlerimizin şehit olmaları

12

Page 13: Kenan keskin telepati

sırasında ya da daha öncesinden bu durumun aileleri, yakınları, dostları tarafındanuyanıkken veya rüyalarında çeşitli şekillerde müşahede etmeleri böyle birbağlantının varlığına ilişkin en büyük kanıtlarından birini oluştururken, bazılarındaaynı olayın birden fazla kişi tarafından algılanmış olması olayın durumunu dahada somutlaştırmaktadır.

Bir başka ispatta, benzer türden aynı, algılamaların, hissedişlerin, rüyaların... üstüste üç, dört...gün boyunca görülmesidir. Bazı bilim adamlarının diğerbenzerlerinde olduğu gibi, bu netlikteki olaylara karşı da hiçbir bilimsel dayanağıolamamasına rağmen tesadüf demesi ve iddialarını da bilimsel olarakispatlayamamaları, bilimsel kişiliklerinin ötesinde inançlarını dilegetirmelerinden başka bir şey değildir. Bu yüzden bu tür şeylere şaşmamakgerekir.

Burada hemen şunu belirtmek gerekir ki, bu olayların hepsi cinni olay değildir.Sadece bu durumun cinni kanallara açık olduğunu, genellikle de bu varlıklarcaistismar edildiğini söylemekteyiz. Yoksa, insanlarda bu olaylar meleki ya da cinniolarak ikiye ayrılır. Ancak bizler, yaşadığımız boyuta olan bağlılığımız,şartlanmalarımız, meyillerimiz dolayısıyla meleki olanlardan çok cinni kanallara dahafazla maruz kalmaktayız. Hemen şunu da belirtmek gerekir ki, Cinler, Halifetullahözelliğine sahip olamamalarından ötürü asla vahiy alamazlar. Aldıkları doğrubilgiyse ilhamdır, sezgidir.

Örnek olması açısından, yine bazı araştırma sonuçlarına geçmeden önce, yapılanbilimsel incelemelerde duyu dışı algılamalarının (DDA) tarih, tarih öncesi ya dazamanımızdaki teknolojiden uzak, ilkel olarak gördüğümüz toplumlarda daha fazla

13

Page 14: Kenan keskin telepati

olduğu, bunun nedeninin de uygar toplumlardaki gibi önyargı ve şartlanmalarınolmamasından ileri gelmesidir. Bilindiği üzere eski toplumlardaki dini önderler,rahipler, şamanlar,...vb halkı yönlendiren insanlar telepati ve duru görüyeteneklerine de sahiptiler. Yine yapılan araştırmalarda, DDA’ ların % 65’lik biroranının korteksin devre dışı kaldığı rüyada gerçekleştiği de görülmüştür. Bununyanında, hipnotizmanın da telepati ve duru görü...vb yetenekleri artırdığıispatlanmıştır.

Laboratuvar ortamında ilk ciddi bilimsel çalışmalar, ilk parapsikoloji bölüm başkanı daolan Duke Üniversitesinden Dr. J. B Rhine tarafından yapılmış ve deney hakkındakiprensipler ilk kez ortaya konmuştur. Dr. Rhine, zener kartlarıyla altı yıl boyunca yüzbine yakın deneyler yapmış, sonuçta ihtimal hesaplarını alt üst eden başarılısonuçlar elde etmiştir. (1) Ancak bu tür deneyler, bunlarla sınırlı kalmayıp DDA’ larınkesin varlığına ilişkin daha başka türden sayısız deneyler yapılmıştır.

Bunlardan biri olan Moskova’daki Popov Radyo Elektronik Ve Muhabere ÇalışmalarıEnstitüsü Profesörlerinden M. Kogan, 1966-67 yılları arasında yaptığı çalışmalarlainsan beyninin dalga boyları 25 -1000 km olan E-M dalgaları yayımladığını ve böyleceinsanın düşüncelerini çok uzak mesafelere taşıyabileceğini, hatta bunun içinnormalden 4 -5 misli daha fazla üretebilecek kapasiteye de sahip olduğunusöylemiştir.

Kogan’ın çalışmaları bir rapor halinde Los Angeles California Üniversitesindeki“Altıncı His” sempozyumda okunmuş ve yine aynı Üniversitede tıbbi psikolojiProfesörlerinden Dr. Thelma Moss tarafından bu çalışmaya yakın sonuçların, yapılanayrı denemeler sonucunda da ulaşıldığı bildirilmiştir. Ve sonuç olarak “ E-M alanları

14

Page 15: Kenan keskin telepati

vasıtasıyla telepatinin çok uzaklara kadar ulaştırılabileceği anlaşılmıştır”denilmiştir.

Mesela bunların birinde, bir çift üzerinde yapılan bir deneyde, çiftlerden biriningözüne belli aralıklarla çeşitli frekanslarda ışık tutulduğunda bu sujenin beynindeoluşan aktivitenin, onunla telepati kurmaya çalışan diğer çifti tarafından alındığı,çiftin beynine bağlı EEG kayıtlarından açıkça gözlemlenmiştir (bu çalışmalarda, ayrıbir yazı olarak değineceğimiz rüya yollu telepati örnekleri de bulunmaktadır). Birbaşka dahi fizikçi ve matematikçi Prof. Lav Landu da canlı beyinlerin çeşitli dalgaboylarında radyo dalgaları yayımladığını ve bu dalga boylarına belli anlamlaryüklendiğinde ise, beyinler arası iletişimin olabileceğini bunların da hangi grupdalgalar olduğunu tespit etmeyi başarmıştır.

Leningrad Bectherev beyin Enstitüsünde görevli fizyolog Leonid Vasiliev de yapmışolduğu uzun yılları içine alan çalışmalar sonucunda birçok veri toplayarak telepatininvarlığını kesin olarak göstermiştir. Bazı çalışmalarında yine bir fizyolog olan F.Tomasevski ve Psikiyatrist A. Dubrovski de ona yardım etmiştir. Vasiliev önce, ikidenek arasındaki uzaklığı metre düzeyinde başlayıp kademe kademe binlerce kmçıkartmasına rağmen zihinsel mesajların birinden diğerine yine rahatlıkla aktarıldığınıçok açık olarak göstermiştir. Ayrıca bu durum, sujelerin beynine takılan elektrotlarlada takip edilmiş bu sıradaki beyin faaliyetleri tespit edilmiştir (2). Yıllar sonra gelişenaletlerle yaptıkları deneylerde de bir kez daha aynı sonuçlara ulaşmışlardır.

Leonid Vasiliev, Telepati deneylerinden sonra: "Biz zaten bunun radyodalgalarından başka bir şeyin olamayacağından emindik" diyerek 1950 yılındaAlmanya’da yapılan bir deneyi, yazdığı “Experiments in Distant İnfluence” adlı

15

Page 16: Kenan keskin telepati

kitabında ayrıntısıyla değinerek hipnotize edilmiş bir deneğin, normal duyularıylahiçbir bilgi alamayacağı şekilde düzenlenmiş bir ortamda, hipnotizmacının ağzınaaldığı şeylerin tatlarını tanımlamakla kalmamış, araştırmacının kendi gözüne bir ışıktuttuğunda gözünü kırpıştırmış, amonyak kokladığında suje de aksırmış,hipnotizmacının kendi kulağına dayadığı saatin tıkırtısını dahi duymuştur. Bununyanında, iğne batırdığında ise, kendine batırılıyormuşçasına acısını hissettiğiniaktarmıştır.

Dr. Vasilliev’ in hipnoz altında gerçekleştirdiği en önemli deneylerden biri de,düşünce ve isteklerini telepati yöntemiyle sol tarafı tamamen felçli olan bir kadınayaptırmasıydı. Ayrıca, hipnoza rağmen kadının gözleri bağlanmaktaydı. Bununlabirlikte Vasilliev, kadından yapmasını istediği şeyleri bir kağıda yazarak bir taraftanda bunları halka göstermekteydi.

Durum oldukça ilginçti. Çünkü bu esnada kadının felçlilik durumu tamamen ortadankalkıyor, kendisinden telepatiyle istenilen hareketleri tek tek yapıyordu. Deney okadar başarılıydı ki kalabalıklar önünde bu defalarca tekrarlandı. Deneyintekrarlanmasını isteyen şüpheciler dahi bu durum karşısında telepatinin varlığınıkabul etmek zorunda kalmışlardı.

Yalnız çok önemli bir nokta, bildiğimiz türden radyasyonu geçirmeyecek şekildehazırlanmış olan (kurşun kaplamalı...vb) odalarda ya da Faraday kafesinde yapılandeneylerde bile, telepati ve duru görünün gerçekleştirildiği görülmüştür.

Bununla birlikte, telepati dalgalarının en belirgin özelliği, uzaklık arttıkça dalgayoğunluğunun, uzaklığın karesi oranında zayıflaması beklenirken telepatide böyle bir

16

Page 17: Kenan keskin telepati

düşme gözlemlenmemekte bunun yerine, dalgalar,mekan ve zamandan tamamenbağımsız da hareket edebilmektedir. Çünkü tam ışık hızında uzay- zaman boyutuaşılır. Böylece mekan ve zaman, zamansız ve mekansız olarak algılanıpdeğerlendirilir.

Düşünce hızı ise, tabanı ışık hızı ve ötesidir. Bu yüzden enfüsi olanın yanında afakiboyutta da düşündüğün an Ay’dasın, Mars’tasın, Andromeda’dasın, evreninherhangi bir yerinde ya da farklı boyutlarındasın. Ayrıca deneyler, uzakmesafedeyken telepatinin daha başarılı olduğunu göstermiştir. Bu da bize beynin,iletişimi sağlayan radyo dalgalarının yanında, tıpkı yıldızların ikiz yapılarındangelen dalgalarda olduğu gibi, bugün henüz bilimin keşfedemediği, skalasınıölçemediği ve canlı ve cansız nesneleri de etkileyebilen, yönlendiren, onlarla herşekilde etkileşime giren çeşitli frekanslardaki dalga boylarında da yayın yaptığınıaçıkça göstermektedir. Bugün bu tür dalgaların varlığı, kesin olarak bilinse de(kanıtlansa da) cihazların yeterince gelişmiş olamaması yüzünden beyindeki bilinendalgaların bile ne tür işlevler gerçekleştirdiği henüz tam anlamıyla çözülebilmişdeğildir, şimdilik.

Benzer deneyler yapmış başka bir Rus bilim adamı grubu da, sujeler arası oluşanmükemmel düzeydeki haberleşme ağını şöyle izah etmiştir: “ Biz telepati naklininbaşlamasını takip eden bir ile beş saniye içinde beynin bu alışılmışın dışındakifaaliyetini keşfettik... Ve bu değişiklik, daima sujenin telepatik mesaj aldığınıfark etmesinden birkaç saniye önce olmaktaydı”. Sujelere sorulduğunda ise buhali, bir telefona benzetmekte bazen de kendilerini bir kukla gibi iplere bağlı olarakhareket ettiklerini belirtmişlerdir.

17

Page 18: Kenan keskin telepati

Ayrıca bu bilim adamları farklı farklı deneklerle defalarca yaptıkları deneylerde debenzer sonuçları elde etmişlerdir. Bununla birlikte Vasiliev, telepati deneyleri yaptığıbu sujelerle duru görü çalışmaları da yapmış ve bunda da oldukça başarılı verilertoplamıştır.

Yine, aynı anda farklı deneklerle yapılan hipnotizma deneylerinde, (mesela,California Üniversitesinden psikolog Prof. Charles Tart bunlardan biridir) sujelerinbirbirleriyle bağlantılı aynı deneyimi paylaştıkları, aynı vizyon içinde yer aldıkları(buluştukları) da ortaya konmuştur. Biyofizikçi Dr. Yuri Kamensky, Rus artis KarlNikolaiev ile aralarında üç bin km mesafeden yaptıkları başarılı telepatideneylerinden sonra (ki bunu L. Kogan başkanlığında bir grup bilim adamıyönetmiştir) bazı küçük cümlelerin, kelimelerin kendisi değil de çizgi ve noktalardanoluşan mors alfabesine dönüştürülmüş şekillerinin beyinde düşünülmesi suretiylegönderilmiş ve bunlar da başarıyla alınarak çözümlenebilmiştir.

1886 yılında Fransız Psikolog Prf. Pierre Janet ve Dr. M. Gibart’ la başlayan, vetanınmış fizyolog Vilademir Brechtherev’in öğrencisi olan (bir üstte de belirttiğimiz)Prof. Leonid Vasiliev gibi saygın bilim adamlarınca devam eden telepatideneylerinden biri de, birkaç milden başlayıp birkaç bin mile kadar uzananmesafelerden sujenin hiçbir haberi olmaksızın, arada beş duyuya ait ya da bilinenherhangi bir haberleşme bulunmaksızın sadece düşünce, imajinasyon gücüylehipnotize edildiği, uyutulduğu ve daha sonra aynı yöntemle uyandırıldığı bir çokbaşarılı deneylerle gösterilmiştir.

Mesela bunların birinde 25 denemeden 19’ u yüzde yüz tam istenildiği gibigerçekleştirilirken, altı tanesinden de dördü kısmi olarak gerçekleştirilmiştir (ki bu

18

Page 19: Kenan keskin telepati

oran, diğer benzerlerinde olduğu gibi, kabul edilmesi gerekenin çok çok üstünde birsonuçtur).

Vasiliev’in yaptığı bu başarılı deney, aynı denek kullanılarak ünlü Nobel ödüllüCharles Richet başkanlığında Paris’in saygın bilim adamlarınca oluşturulmuş kurulönünde de tekrarlanarak onaylanmıştır. Bu tür deneylerde kazayla ya da bilinçli birşekilde oluşan gecikme, erteleme durumunda ise, binlerce km uzaklıktaki alıcınınhiçbir şey algılamadığı ya da etkilenmediği (ekibin hiçbir şey ölçümleyemediği)örneklerde oldukça çoktur. Bu aynı zamanda, büyü dediğimiz belli kelime vehareketlerle üretilen şifrelenmiş beyin dalgaları vasıtasıyla bir başka kişi ya dakişileri etkilemeyi de ispatlamaktadır.

Oysa bazı Müslüman alimler onca ayet ve hadislere ve bunları onaylayan bilimselbulgulara rağmen büyünün aslının olmadığını iddia etmektedirler, kendi hayal vezanlarına göre (elbette bu işin sahtekarları da az değil).

Ayrıca telepatide, göndericinin, alıcının nerede olduğuna ilişkin yeri bilipbilmemesinin, mesajın, enerjinin (mesela şifa enerjisinin) ilgili kişiyi bulmasında biretkisinin olmadığı da görülmüştür. Ancak, o kişiyle bağlantıya geçmek için sadece okişinin fotoğrafı veya ona ait bir parça eşya yeterlidir, dalgayı ilgili kişiye odaklamakiçin. Yoksa bu nesnelerin hiçbir fonksiyonu yoktur. Dolayısıyla aynı yerde birkaç kişiolsa bile, mesaj adresini şaşırmadan bulmaktadır. Yine yapılan araştırmalarda bazıdeneklerin kendilerine hiçbir haber verilmemesine rağmen, kendilerine bilgi (mesaj),enerji gönderen kişiyi, bu kişinin olması düşünülen birçok kişi arasında olsa biletanımlayabildikleri de ortaya çıkmıştır.

19

Page 20: Kenan keskin telepati

Ayrıca, en temel noktada zamana ve mekâna bağlı olmaksızın holografik olarakdüzenlenmiş bir sistemin boyutumuzdaki yansımasının madde ve de ona görevarsaydığımız enerjinin bu maddeler arası iletişimi sağladığını daha öncekiyazılarımızda belirtmiş bunun da birçok açıklayamadığımız olaya açıklık getirdiğinisöylemiştik. Bu nedenle, eğer bir arkadaşımızı aramaya kalktığımızda onun biziaradığını görürsek pek şaşırmamamız gerekir. Çünkü, biz düşündüğümüz andabeynimizden yayınlanan dalgaların yoğunlaşarak karşımızdaki kişinin beynitarafından değerlendirmesi, bizi aramasını doğurmuştur.

Bunun tam tersi de doğrudur. Yani, onun arama düşüncesi bizim onu düşünmemizeneden olmuştur. Yine benzer biçimde, uzun yıllar önce görmediğimiz birini,düşündüğümüz birkaç dakika ya da saat içinde karşımızda görüyorsak bu durumu,onu anımsadığımız anda o kişinin beyin dalgalarının tarafımızdan yakalanması olarakdüşünebiliriz. Aslında bu bağlantılar sandığımızın, hayal edeceğimizin de çok çokötesinde karmaşık ve bir o kadar da olağanüstü, mükemmel düzeydedir.

Bkz. Ruh- İnsan- Cin / İnsan Ve Din / Kendini Tanı- Ahmed Hulusi Süper Zihinler- Prf. Jhon Taylor Psişik Şifacılık- Prof. Alfred Stelter Beyin Kontrolü- Dr. Armen Victorian Astral seyahat- Richard Webster ( Yabancı çeşitli internet Siteleri)

Not: Zihnin bilinmeyen özelliklerini araştırmak üzere kurduğu Noetik Bilimler Enstitüsününde başkanı olan ve Apollo 13’ ün kaptanı olarak Ay da yürüyen altıncı adam Edgar Mitchealde Ay uçuşu sırasında oldukça başarılı telepati deneyi gerçekleştirmiş fakat bu, görev dışıolduğu için yeterli sayıda deneme yapılamamıştır. Ama yapılanlar bile, tatmin edicidir. Edgar,önce 25’ lik bir tarot destesinden rast gele 5 kart seçer ve bir iki saniyelik yoğunlaşmaardından mantal (düşünce) yoluyla bunları Amerika ’daki medyum Olof Jhonson’a gönderir.

20

Page 21: Kenan keskin telepati

Sonuç oldukça iyidir. Çünkü, 5 karttan 4’ ü tam, biri de kısmi olarak alınmıştır.

(1) Hatta, ona karşı çıkan şüphecilerin önde gelenlerinden Psikolog Berner Riess, Dune ilebirlikte algılama gücü yüksek bir denek üzerinde yaptıkları iki bine yakın kart okumadeneyleri sonucunda sujenin, 25 taneden 18’ ini (ki bu da % 72 eder) tam olarak bildiğinibilimsel olarak kabul etmiş, bundan sonra da DDA’ nın varlığını savunmuştur.

(2) Bu deneylerde başka yöntemler de kullanılmaktadır. Mesela, önce Dr. Stepan Figar’ınbulduğu daha sonra da elektronikçi ve kimyacı Dr. Dougles Dean’ ın geliştirdiği budurumlarda deneklerin kan basıncını ölçen cihaz gibi. Bu ve benzeri cihazlarla da aynısonuçlar elde edilmiştir.

3. Bölüm

Bu konuyla ilgili örneklerimizi çoğaltabiliriz. Örneğin, bazı insanların beyin açılımıbenzer, yakın olduğu için birbirlerini o yönde beslerken ve kişiler bu nedenlebirbirlerini daha çok sevip hoşlanıp daha fazla beraber vakit geçirmek isterlerken,farklı açılımlar (farklı terkipler), farklı frekanslar ürettiğinden ve bu da beyinleri tersve zorlayıcı (baskıcı) yönde etkilediğinden, bu insanlar birbirlerini itmekte vebirbirlerinden hatta hoşlanmayıp aynı ortamda bile bulunmak istememektedirler. Buolayın da kendi içinde farklı düzeyleri bulunmaktadır.

Bazı insanların yanında iken hiçbir neden yokken huzursuz olmamızın nedeni budur.Yani, bizi rahatsız eden beyin dalgaları… Bazen bu durum, tek taraflı da olabilmektediğeri bu tür şeyler hissetmeyebilmektedir. Değişen terkipsel yapımız başka birdeyişle, değişen frekanslarımız dolayısıyladır ki, dün çok rahat anlaşabildiğimiz ve hiç

21

Page 22: Kenan keskin telepati

ayrılmak istemediğimiz arkadaşlarımızdan bugün anlaşamayıp paylaşım yapamayıpzevk alamadığımız... vs için bir şekilde uzaklaşmakta, ayrılmakta bunun yerinebugünün terkibine uygun yeni arkadaşlar edinmekteyiz.

Yine aynı şekilde, nasıl ki kızgın, sinirli bir beyin, o ortamdaki insanların beyinlerinietkiliyorsa, “tatlı dil, yılanı deliğinden çıkartır” atasözünde dendiği gibi güler yüz,tatlı dil de en olumsuz agresif beyinleri bile olumlu şekilde etkileyecek güçlü dalgalarüretmektedir. Bu yüzden Hz. Resulullah, hiçbir şey yapamıyorsan güler yüzlü ol(ki, yaydığın olumlu dalgalar sonra sana pozitif yönde yansısın) demektedir.

Bazen de birine bir şeyler anlatmaya kalkıp bir şeyler vermeye çalışırsınız, fakat okişinin beynine bir türlü giremezsiniz. Beton gibi gelir size. Üstelik bazı durumlarda osize üstün gelerek beyninizi bloke eder, sıkar, adeta enerjiniz gider, konuşamazhale de gelebilirsiniz.

Evet gerçekten de, bazı arkadaşlarımızla buluşup oradan ayrıldığımızda enerjimizinazaldığını hissediyorsak, bu o kişi ya da kişilerin daha baskın olmaları nedeniylebizden enerji aldığını gösterir. Bu sırada auramız da zayıflar.

Bazen kalabalık bir topluluğun arasına girdiğimizde de bu durum kendinigösterebilmektedir. Elbette tüm bu etkenlere, astrolojik tesirlerin beyin vebedendeki bio-ritme olan etkisini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Hemen anti parantez şunu da belirtmeliyiz ki, dalgaların iyisi, kötüsü, negatifi, pozitifiolmaz. Hepsi eşdeğerdedir. Ancak, kişi üzerine olan çeşitli etkileri sebebiyleböyle bir tanımlama yapılmaktadır.

22

Page 23: Kenan keskin telepati

Bazen de sizin dalgalarınız tek yönlü olarak bir kişiyi pozitif etkilerken bu etki sizekatlanarak daha fazla negatif olarak da yansıyabilir. Bundan kaçınmanın en güzelyolu, fazla vakit geçirmeden hemen o ortamdan uzaklaşmak olacaktır. Beynin negatifenerjilere karşı, bilhassa zikir yapanların yoğun sigaralı, içkili ...vs benzeri ortamlardayani, beyni parazitleyecek, faaliyetlerini olumsuz etkileyecek mekânlarda gerekkalmadıkça bulunmayıp bu yerlerden kaçınması konusunda daha fazla özengöstermesi gerekir.

Telepatinin varlığı nedeniyle bir veli, dilediği taktirde insan beyinleriyle bilinçli birşekilde bağlantıya geçerek onları maddi ve manevi olarak etkileyebilmekte ve buetki o kişilerce de net bir biçimde hissedilebilmektedir. Çok kısa süreliğine bile olsabir velinin yanında bulunanların, oradan ayrıldıktan sonra önceden sinirli, agrasif isesakinleştiği, yumuşadığı, olayları daha iyi değerlendirdiği, her şekilde pozitif enerjiyleyüklendiği, kendisini çok rahat ve huzurlu hissettiği...vs. görülmektedir ki, bununnedeni de elbette, beşeriyetten sıyrılmış bu beyinlerin yayınladıkları güçlüenerjilerdir.

Hadislerde de bildirildiğine göre sahabenin birçoğunun Hz. Muhammed (sav)’ inyanındayken bir taraftan kendilerini ölüm ötesine dönük olarak daha motiveli, dahakararlı, daha enerjik hissedip diğer taraftan da terkipsel davranışlarında çok rahatfrenlemeler gerçekleştirebilirken, onun yanından ayrıldıklarında, uzaklaştıklarındatekrar eski hallerine döndükleri, bu durumu uzun süre koruyamadıkları görülmüştürki, sebebi yine budur.

Bu bağlantılar dolayısıyla, elimizle devirdiğimiz ya da düşürerek kırdığımız birbardağın, güney Amerika’ da bağırıp çağıran birinin etkisiyle oluştuğunu söylersek

23

Page 24: Kenan keskin telepati

yanlış olmaz. Bugün parçacıklar arasında da zaman ve mekana bağlı olmayaniletişimin varlığı kuantum fiziğinde ispatlanmış bir gerçektir (bunun daha detaylıaçıklamalarına ilgili yazılarımızda değinmiştik).

Olaylar bunlarla sınırlı değil. Yine farkında olmadan kurulan karşılıklı bağlantılarınvarlığı da birtakım araştırmalar sonunda ortaya çıkmıştır. Mesela, farklı odalardaolmalarına karşın, bir odadakine verilen elektriksel şokun diğer odadaki kişinin"Poligrafi" kayıtlarında ortaya çıkması, bir deneğin gözüne ışık çaktırıldığında farklıodada yalıtılmış durumda bulunan kişinin EEG kayıtlarında da bunun belirmesi vebaşka bir odaya gönderilen bir yakını, kendilerinin hiç tanımadığı bir isim listesinde,her ikisinin de tanıdığı bir isimle karşılaştığında diğer odadaki deneğinparmaklarındaki kanın hacminin değişmesi gibi (bu olay duyarlı bir otomatik sinirselfonksiyon ölçen "plethismograf" tarafından tespit edilmiştir).

Bunu bir adım daha ilerletirsek, ortaya koyduğumuz birçok düşünce ve fiilinaslında, içinde bulunduğumuz kolektif bir frekansal alandaki verilerin veritabanımızca değerlendirilmesi sonucu bizden açığa çıktığını söyleyebiliriz.

Ayrıca, bu holografik nitelikli frekansal alanla rezonansa girerek ilgili bilgileri teminetmek de mümkündür. Bu durum kendi dünyamızla da sınırlı olmayıp diğerplanetlerin ikiz boyutlarında yaşayan canlılarla bizim aramızda da aynenmevcuttur. Çünkü içindeki boyutsal derinliğinde canlı olmayan tek bir yıldız, gezegen,uydu yoktur. Ve istisnasız, her bir canlıdan da dışa yayılan dalgalar mevcuttur.

Mesela, Jüpiter’in ikiz boyutunda yaşayan ve o planetin yaydığı enerjiden hayatbulan, sırf olumlu düşüncelerden, iyilik ve güzelliklerden oluşmuş çok yüksek

24

Page 25: Kenan keskin telepati

frekanslı topluluklar olan varlıkların, sistemimize yaymış oldukları dalgaların bizlertarafından değerlendirilip pozitif düşünce ve eylemlerimizin bir kısmını oluşturmasıgibi, aynı şekilde Mars gezegeninin bize göre ışınsal boyutunda ve yine o planetinenerjisinden oluşmuş, ancak sahip oldukları özelliklerinin, şiddet, hırs, benlik egosu,bedensel zevkler arzusu olması dolayısıyla bu varlıkların da yaydığı dalgalarınbeyinlerimizi etkileyerek bizim boyutumuzda bu özellikler doğrultusunda düşünce veeylemleri ortaya koymamıza neden olmaktadırlar.

Elbette, bu durum da bizi etkileyen etmenlerden sadece biridir. Benzer biçimde onlarda, yapıları itibariyle bizden yayınlanan dalgaları algılayarak varlığımızdan haberdarolabilmektedirler. Keza, “zebani” ismiyle bize bildirilen, güneşin (ikizinde) de kendinehas canlıları da vardır ki bunlar, o ortamın radyasyonundan, özelliklerinden hayatbulan ve bu radyasyondan beslenen varlıklardır.

Yine mistik alanda ifade edildiğine göre, her an ateş yiyip kusarak maddeyi bileağızları ile önce eriterek sıvı hale getirip sonra da buharlaştırıp yok edebilen biryapıya, güce sahiptirler. Ayrıca, kendi boyutlarınca evrensel sırlara da vakıf olan buvarlıklar, gelecekte bir anda yaratılacak canlılar olmayıp şu anda bile yaşamlarınısürdürmekte, o boyutu algılayanlarca da görülebilmektedirler.

Bugün batıda, kapasitesi oranında bilerek, canlı ve cansız nesnelerle telepatikbağlantılar kuran insanlar da bulunmaktadır. Bunların başında da dünyanın en büyükkurum ve bilim adamlarınca da defalarca teste tutulan ve de şüphecilerin dahiaçıklama getiremedikleri Uri Geller, İgno Swan... gibi kişiler gelmektedir ki, bupsişikler birçok duyu dışı algılamaya ait parapsikolojik olayları yanında, bilgisayar vediğer elektrikli cihazlar ile pusulalar, saatler,.. vb) ölçü aletlerine yaptıkları etkiler de

25

Page 26: Kenan keskin telepati

kanıtlanarak onaylanmıştır.

Bunların dışında yedi yaşındaki bir kızın uzaktan manyetik şeritleri silmesi ise, bu vebunun gibi insanların yaptıkları işlerin nerelere kadar uzanabileceğini bizegöstermektedir. Bunun ötesinde, bazı medyumların eskiden beri bilinen yöntemlerleesir (hüküm) altına aldıkları cinler vasıtasıyla casusluk yaptıkları, çeşitli gizli bilgilere,verilere ulaştıkları, bu tür saklı şeylerden haberdar oldukları artık bir sır değil.

Zaten, yine Kuantum fiziğinin her alanda kendini hissettirdiği ve gerçek ile hayalarasındaki sınırları iyice zorladığı günümüzde doğal afetler ve toplumsalhareketlilikler de artık gökyüzünden, uydulardan gelmektedir. Hatta bir TVprogramında bu yöntemlerle deprem yaratılabileceğini saçmalık olarak nitelendirenbazı bilim adamlarımıza karşın, daha sonra ABD başkanı tarafından basına yapılanaçıklamada Afganistan saldırısında gerektiğinde deprem bombasını bile kullanmaktakararlı olduklarını açıkça dile getirmişti (amacım, değerli bilim adamlarımızı küçükdüşürmek değil, ön yargılı oluşlarının bilimsel kişilikleri ile çelişkili olduklarınıvurgulamaktır).

Buna karşın, KGB’ nin koruması altında dahilerin çalıştığı Novossibrisk Akademisibünyesinde kurulan özel bir laboratuarda çalışan ve Rusya Bilimler Akademisinin ensaygın üyelerinden ve ünlü bilim adamı olan Prof. Vlail Kaznatcheev de, insanbeyninin, bedenin bulunduğu noktanın çok daha uzağında bulunan insanlar,düşünceler ve elektronik donanımlar üzerinde etkili olabileceğini ve dolayısıylasavaşları dahi etkileyebileceğini belirterek, Rusya’da katıldığı bir TV programındalaboratuarda bulunan bir bitkiyi uzun süre gösterip bunun gelişimini, izleyenlerdenbir saat boyunca düşünmelerini istemişti.

26

Page 27: Kenan keskin telepati

Sonuç, olağanüstü bir biçimde şaşırtıcıydı. Çünkü çok kısa bir zaman içinde bitkidegözle görülür bir gelişme sağlanmıştı (yine kayıtlara geçen bazı Psişiklerin,yumurtadaki civcivler üzerinde aynı etkileri yarattıkları da bilinmektedir).

Dünyanın birçok yerinde bununla ilgili deneyler oldukça fazla. Ve Kaznatcheev şu çokanlamlı sözleriyle devam ediyor: “ Eğer çalıştığınız bilgisayar aniden arızalanırsasuçu üretici firmada aramayın. Sizin stress içinde olmanız ya da çalışırken birazda olsa sinirlenmeniz, aletin teknik donanımını etkileyebilir. Çünkü sıradan birinsan beyni, en üstün bilgisayarlardan daha güçlüdür ve insan, bazen farkındaolmadan doğanın kendine verdiği güçleri kullanabilir. Bu yüzden insanın enbüyük savunma ve saldırı silahı milyonlarca, milyarlarca dolarlık silahlar değil,sadece insan beynidir”.

Belgelenmiş olan bazı Psikokinetik (pk) fenomenlerin de, mesela evdeki veyabürodaki eşyaların hareket etmesi ya da devrilmesi, vazo, cam...vb) eşyalarınkırılması, saatlerin veya bilgisayar gibi elektrikli eşyaların bozulmasının hep oradabulunan (büyük çoğunlukla) bir veya iki kişinin varlığıyla ilişkili olduğu ortayakonmuştur ki, bunlar genellikle bu fenomene neden olduklarını bilmemektedirler.

Bugün, bazı medyumların emrindeki cinleri kullanarak ya da beyin dalgalarıyla,sadece belli insanlara yönelik olarak onların düşünce ve davranışlarını etkilediklerihatta hastalık ya da psikolojik bunalımlara sokup intihara yol açarak ölümlerineneden oldukları, bunun yanında yine aynı yöntemlerle, topluma dönük olarak da bellidüşüncelerin, eylemlerin oluşması için çalıştıkları bilinmektedir.

Ayrıca, bugün uydulardan ...belli frekanstaki dalga bombardımanıyla insan

27

Page 28: Kenan keskin telepati

beyinlerini, bilinç altını, dolayısıyla davranışlarını kendi istekleri doğrultusundaetkiledikleri de artık su yüzüne çıkmıştır. Bu yolla insanlarda moral bozukluğu, korku,endişe, ümitsizlik duygusu,...vb yerleştirmeye çalıştıkları ve bunu, bazı somutolaylarla başardıkları, artık üniversite profesörleri tarafından bile açıkça dilegetirilmektedir.

Bugün, bilim adamları hem de bilinen, ölçümlenebilen beyin dalgalarıyla uzaktanelektrikli cihazları çalıştırmayı (ki işin başımdadırlar) başarmışlardır. Mesela, DukeÜniversitesi ve MIT’ de yapılan çalışmalarda, başlarına elektrot bağlanan ikimaymuna ait beyin dalgalarını okuyabilen bilgisayar aracılığı ile bin km. ötedeki birrobotu harekete geçirmişlerdir.

İnsanlı yapılan USA Rochester Üniversitesi ki benzer bir deneyde de, yine insanbeyin dalgalarını algılayan bir bilgisayar yardımıyla bir TV uzaktan kumandaedilmiştir. Demek ki ilgili mekanizma, sistem kurulduğu taktirde diyelim ki birtransatlantik ya da bir uçak dahi beyin dalgalarıyla kullanılabilir. Bu da istidraçsahipleri ile velilerin, fizik yasalarınca düşünüldüğü üzere (bilinen Newtonsal), çokbüyük güçler harcanmaksızın, imkansız çok büyük kuvvet isteyen olaylarıoluşturmalarını da açıklamaktadır. Çünkü bu birimler doğada, doğanın özünde varolan, varlık katmanlarındaki belli boyutlarda hazır kurulu bulunan sistemi ve güçlerihareket ettirmek suretiyle bu ve benzeri imkansız olayları meydana getirmektedirler.

Telepatinin görüldüğü bir yer de şüphesiz, cemaatle kılınan namazdır. Cemaatlekılınan namazın, tek başına kılınan namazdan otuz kat daha sevaplı yani enerjiliolduğu Resulullah tarafından açıklanmıştır. Çünkü (ayrıntısına başka bir makaledegireceğimiz üzere), insan vücudu da tıpkı mıknatıslarda ya da pillerde olduğu gibi

28

Page 29: Kenan keskin telepati

kutuplanmıştır. Sağ tarafı (+) sol tarafı (-) olarak. Safların yan yana sık olmasınınyanında önlü arkalı da düzenli olmasının istenmesi, (+) ve (-) dizilimlerin tıpkımıknatıs ya da pillerdeki gibi birbirlerini güçlendirerek güçlü bir manyetik alanınoluşmasını bu da beyinleri normalinden daha fazla çalışmasını ve bir amaca dönükolarak daha güçlü dalga yayınlamasını sağlaması içindir.

Hz. Resulullah “İmamlarınızın arkasında namaz kıldığınız zaman abdestinizidikkâtli alın; çünkü arkasında namaz kılan adamın iyi abdestli olmamasıyüzünden imam, okumakta bocalayabilir” diyerek bu telepatik bağlantıya (ağa)dikkati çekmekte ve bunun tekrar bütünün her bir ferdini; ruha kaydedilmesiyle deölüm ötesini etkileyeceğini bildirmektedir.

Bir başka hadisinde de, “uyuyanın gerisinde namaz kılmayın, konuşanın gerisindede!” diyerek namaz kılanın, konuşan kişinin ses dalgalarından olduğu gibi, uyuyankişinin beyin dalgalarından da etkileyeceğini bildirmektedir. Buna benzer hadisleroldukça fazla (1). İster bireysel isterse de cemaatle daha güçlü bir biçimde olsunfark etmez, namazla birlikte açığa çıkan bu dalgalar, belli bölgede sınırlı kalmayıpdünya üzerine yayınlandığından, çevrenizdeki ve toplumdaki tüm insanları,nesneleri, olayları da etkiler.

Çok güçlü bir beyne sahip olan bir velinin, o cemaatin arasında olması durumundaise bu birim, inananların inançları doğrultusunda o yönlendirilmiş dalgaları daha dagüçlendirerek topluma faydalı olarak yön verir ki, bu veli ya da velilerin kıldığı bilinçlinamaza, “namazın ikamesi” veya “ikame edilen namaz” denir. Oysa diğerleri,bilinçsizce sadece kılınan, ama sistemin gereği olarak olumlu sonuçlar doğurannamazdır. Arasında ise kıyasa gelmez farklılıklar bulunmaktadır.

29

Page 30: Kenan keskin telepati

Bkz. Evrensel Sırlar/Dua Ve Zikir / Hz. Muhammed (sav) Neyi Okudu -Ahmed Hulusi Süper Zihinler-Prof. John Taylor -King’s Ünv.London Michael Talbot-Holografik Evren Discovery Channel- Science Frointers

4. Bölüm

Beyin, telepati dalgaları yayınladığı gibi, durugörü dediğimiz, belli bir yeri algılamayısağlayan ve telepati dalgalarından farklı türde, farklı frekanslarda dalgalar dayayınlamaktadır. Durugörünün sistemi ise, beynin radar türü dalgalarının belli birmahale yönlendirilmesi ve o ortamdan dönen anlam yüklü dalga boylarının tekrarbeyinde çeşitli şekil ve düzeylerden değerlendirilmesi sonucu oluşmaktadır.

Durugörü, mekânsal anlamda yakın ya da zamandan bağımsız, sınırsız biçimde çokuzak mesafelere dönük olabileceği gibi, uzay-zamanın ötesindeki boyutlara yönelikde olabilmektedir. Bu gelen bilgiler ise, beynin veri tabanında yüklü olan verilerlesentezlenerek hayal bölgesinde değerlendirilip çeşitli vizyonlar algılamalar şeklindeoluşmaktadır. Bu yüzden, bazı vizyonlar o olayın aynısıyken, aynıyla görünürkenbazıları da ona en yakın suret ya da olaylar şeklinde olmaktadır.

Hayal bölgesine girmeden değerlendirmeler ise, hissi müşahedeler şeklinde kendinigöstermektedir. Beynin ve yaydığı dalgaların holografik özellikli olması nedeniylealınan görüntüler, yaklaştırılıp uzaklaştırılabilmekte, nesnelerin içine girilebilmekte,cisimleri üç boyutlu, tüm pozisyonlarını hareketli olarak görüntüleyebilmektedir. Tıpkıbir mistiğin, “ biz oturduğumuz hasırdan Mısır’ı göremeseydik siz TV’ yikeşfedemezdiniz” dediği gibi.

30

Page 31: Kenan keskin telepati

Ayrıca, bu algılama durumu, işin farkında olan birimlerin dışında, ruhun bedendenayrılıp o ortam ve boyutları gezip görmesi, sonra da bedene geri dönmesi olanAstral Seyahat sanısını da meydana getirmektedir.

Dolayısıyla, bu anlamda Ruhun bedenden ayrılması, dışına çıkması ve belli bir süresonra tekrar bedene geri dönmesi kesinlikle söz konusu değildir.

Ancak ruhun bedenden ayrılması olayı, bu durumdan ayrı olarak gerçektenmevcuttur.

Işınsal bedenin maddesel bedenden ayrılıp farklı mekân ya da ışınsal boyutlaragezmesi, seyahat etmesi ve çeşitli türden varlıklarla görüşmesi olayı, Evliyaullahiçinde Fetih özelliğine sahip Veliler ile tüm evliya zümresi haricindeki sadece Nariboyutla rezonansta olan ve o boyutta yer alan üst düzey şeytaniyet vasıflı cinlerinyardımıyla, etkisiyle bazı istidraç sahiplerinde görülmektedir.

Bunun dışında kalan tüm bu haller, Keşif ehli Evliyaullah da dahil olmak üzeretamamıyle beynin radar türü dalgaları tarafından oluşur. Bu olay da, kapasitelerioranında maddesel boyuta, maddeye dönük ışınsal boyutlara yönelik olabileceği gibiKeşif özelliğine dayalı olarak Berzah, cehennem ve cennet boyutlarına dönük deolabilmektedir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Fetih ehlinde de Astral seyahatdışında, hatta kat be kat güçlü olarak radar dalgalarını kullanarak görme de sözkonusudur.

Burada hemen şu sorulabilir: “O boyutlar nerede ve nasıl bir halde bulunmaktadırki, bu radar türü dalgalar onlardan, o ortamlardan yansıyıp bizde (beynimizde)

31

Page 32: Kenan keskin telepati

görüntü oluşturabilmektedir ?”. Bunun cevabı sistemin holografik nitelikliolmasından kaynaklanmaktadır.

Çünkü mekânsal olarak bize göre sonsuz uzaklıktaki yerler, ortamlar ile tümboyutsal katmanlar ve bunlarda var olan varlık ve yaşam şekilleri zaman ve mekanabağlı olmaksızın ışınsal olarak daima her yerde, her ortamda mevcut bir haldebulunmaktadır. Bu nedenle beynin yaydığı bu tür dalgalar, bize göre soyut, ışınsalyapı halinde kendi boyutlarınca somut, maddesel olan bu boyutlardan bilgiyüklenmiş (şifrelenmiş) olarak yansıyarak tekrar beyinde değerlendirilmesi yanişifrelerin çözümlenmesi ile oluşur.

Bunlar da yukarıda da söylediğimiz gibi, ya direk görüntüler ya da beynin veritabanına göre çeşitli suretlerde, sembolik, rumuzlu görüntüler ki, bu durumda dabunların yorumlanması gerekebilmektedir. Ayrıca, görüntüsüz olarak sadece his,duygu biçiminde de bunlar çözümlenebilmektedir.

Mesela Keşif ehlinde rüya ya da yakaza benzeri az ya da çok yorumlamaya muhtaçsembolik vizyonlar veya yorum gerektirmeyecek direkt hissi müşahadeler varkenFetih ehlinde, direkt bizatihi görüntü vardır. Keza Fethi Zulmanide de. Fetih, Keşiftenüstündür. Zulmani olan Fethin, Keşiften birtakım üstün görünen yanları olmuş olsada Keşif, Fetihi Zulmaniden oldukça üstündür.

Çünkü, Nur boyutu tabanda Keşifle algılanmakta ve yine keşif özelliğiyle Evrenselsistemin belli boyutlarına dönük değil, tümüne yönelik olarak tabanda okumayabaşlar. Resul ve Nebilerle bu (Nur) boyutta birebir görüşmeler, bilgi alışverişleriolmaktadır. Bu yüzden Fethi Zulmani sahipleri ölüm ötesi gerçeklere tam olarak vakıf

32

Page 33: Kenan keskin telepati

olamamakta (böylece ahiret hayatını yok sayıp reenkarnasyon gibi aslı olmayan boşalgılamalara...vs girmekte), Resul ve Nebilerin getirdiklerini algılayamamakta, bununyerine kendileri kadar onları algıladıklarından, kendileri gibi onları da gördüklerinden,onların açıkladıklarına iman etmek, o doğrultuda gerekli çalışmaları yapmak yerine,sadece onlara saygı duymakla yetinmektedirler.

Burada çok önemli bir nokta da, ister beynin radar türü dalgalarıyla isterse deRuhunu bedenden ayırmak suretiyle olsun fark etme, Fetih ve Keşif özelliğine sahipveliler dışındakilerin bu algılamaları sırasında içine girdikleri çeşitli boyut ve buboyutta bin bir kılık ve kimlikle karşılarına çıktıkları ve ilişki kurdukları varlıklar,tamamıyla Nari boyut içindeki Şeytani Cinlerdir.

Zaten bunların, daha öte boyutlara geçmesi de mümkün değildir. Her zamanaramızda olmasına rağmen göklerden geldiğini, tüm Resul ve Nebileri kitaplarıylabirlikte kendisinin gönderdiğini, onların her birinin de kendisi olduğu yalanını dilegetirecek olan Deccal lakaplı birim de bazı yönlerden üstünmüş gibi görünse de Oda, Keşfin Altındadır. Nerde kaldı, hükmü altında bulunduğu Fethi Nurani!.

Zaman ve mekânın izafiyeti (rölativitesi) dolayısıyla geçmiş-şimdi ve geleceğinaslında aynı yer ve boyutta olması nedeniyle de durugörü ile yatay genişlemesonucu şimdiki zaman içinde yer alan (ya da olmakta olan) olaylar ve insanlarhakkında her türlü bilgi alınabileceği gibi, dikey yükselişle de yine kapasite oranındageçmiş ve geleceğe ait her türlü bilgiye de ulaşılabilmektedir.

Keşif ve Fetih sahiplerini bir kenara bırakırsak kontrolsüz olarak kendiliğindengerçekleşen bu olaylar, ulaşıldığı ölçüde rüya yoluyla kendisini daha sık ve net

33

Page 34: Kenan keskin telepati

gösterirken gündüz normal yaşantımız sırasında da etkileri, nadir de olsagörülmektedir. Çünkü uyanıkken de beyin bu tür dalgaları yayınlamakta şu ana yada geleceğe ait bilgilerle geri dönebilmekte bu da sonuç olarak kendisini çeşitligörüntüler dışında çeşitli his, duygu, içe doğma...vb (ki olanlar içinde büyükçoğunluğu böyledir) ile kendini belli etmektedir. Böylece geleceğe ait sezgilermeydana gelir. Daha çok yakın geleceğe dönük olarak. Ancak değerlendirilenler,değerlendirilmeyenlerin yanında oldukça azdır.

Yine Evliyaları işin içine katmadan düşünürsek, kontrollü ya da kontrolsüz olarakuyanıkken, rüyada, O.B.E ya da B.D.D denilen beden dışı deneyimle geleceğedönük vizyonların görülmesi de böyledir. Ancak, çok önemli bir husus bu olaylarınkorunmasız ve kontrolsüz olması nedeniyle ışınsal varlıkların etkileri göz ardıedilmemesi gerektiğidir.

Her ne kadar birtakım doğru bilgilere ulaşılsa da. Hele hele bunların en iyileri olanüst düzey istidraç sahiplerinde (ki bu da her biri kendi arasında oldukça büyükfarklılıklar bulunmaktadır) bile bu etkiler mevcut iken. Yalnız, OBE’ deki bazıolaylarda bunlardan tamamen farklı olarak gerçekte öyle bir şey olmamasınakarşın, ışınsal varlıklar tarafından o anda, sanki geçmişte geleceğe ait bir vizyon,algı görmüş, hissetmiş imajı oluşturulmasıyla da meydana getirilmektedir. Ancakbirim ya da birimler açısından bunların ayrımlarını yapmak hemen hemen imkânsızgibidir.

Geleceğe dönük sezgiyle ilgili olarak kimi bireyler, bir uçağın düşeceğini, otobüsünkaza yapacağını...vs önceden doğru olarak sezmiş ve bu uçağa, otobüsebinmeyerek ölümden kurtulmuş kimileri ise, çocuklarının bir sel baskınında

34

Page 35: Kenan keskin telepati

boğuldukları görüntüsünü alınca onları tehlike bölgesinden zamanındauzaklaştırabilmişlerdir.

Ünlü gemi Titanik’ in batacağını da on dokuz kişi (ki bunlar sadece belgelenen,bilinenlerin sayısı) önceden sezmiş ve bu olgu belirlenmiştir. Bunlardan bazısı,geminin batacağını önceden çeşitli şekillerde sezmiş olsa da durumu ciddiyealmayarak gemiyle aynı sonu paylaşmıştır.

Amerika’ da yirmi sekiz tren kazası konusunda yapılan istatistik çalışmalarda WilliamCox, kaza günlerinde trene binen insanların diğer haftalarda aynı gün trene bineninsanlara oranla daha az olduğunu saptamıştır.

Bazı insanların kendi başlarına gelecek ya da başka olaylara ait olan görüntülerigördükten sonra bunları gerçekten yaşadıklarına ait belgeler de bulunmaktadır.

Birçok bilimsel ve toplumsal olayın öncesinde birden fazla hatta onlarca... İnsantarafından da bu olaylar bilimsel anlamda tespit edilip kanıtlanmıştır. Mesela, birçokkişi tarafından önceden sezilen (algılanan) Keneddy suikastı bunlardan biridir.

Hem buna, hem de medyumların algılama türüne bir örnek vermek istediğimizde,karşımıza birçok bilim adamı tarafından incelenen Jean Dixon adındaki sıradan bir evkadını karşımıza çıkmaktadır. O, 1952 yılında Washington’daki Aziz Matthewkilisesinde dua ederken aniden gözlerinin önünde Beyaz saray görünmeye başlar vekaranlık bir bulutta 1960 yılını veren sayılar belirir. Daha sora da bu tarihin yazılıolduğu kapının önünde dikilmekte olan Keneddy’i görür. Birden içinden yüksek tonlabir ses duyar ve ona bu kişinin Demokrat Parti’den 1960 yılında başkan olacağını ve

35

Page 36: Kenan keskin telepati

başkanlığı sırasında da suikast sonucu öldürüleceği bildirilir.

Suikasttan on bir yıl önce gördüğü bu olayı başkana açıkça bildirir. Hatta, yine 1960yılında kristal küresine baktığında bu sefer, Beyaz Sarayın büyük kara bulutlarlakaplı vizyonunu görür. Başka bir zamanda, Kennedy’ nin kardeşinin öldürüleceği LosAngeles’ taki Ammbasador otelinde hayranlarıyla yemekteyken kendisine Kenedy’ninkardeşi hakkında yöneltilen bir soruya karşılık yine benzer türden algılar içine girerve onun bulundukları otelde öldürüleceğini açıkça ima eder. Gerçekten de bir haftasonra Kenedy’nin kardeşi, o otelde düzenlenen bir suikast sonucu öldürülür.

Amerika’ da ünü artan ve çocuk yaşta iken (aslında bu tür insanların hemen hementümünün ortak özelliği, daha çocukken bu yeteneklerine aileleri, arkadaşları...tarafından bizatihi şahit olunmasıdır) bu yeteneği ortaya çıkan Dixon’ un kehanetleribunlarla sınırlı değildir. Benzer vizyonlarla Gandhi suikastını altı ay öncesindengörmüş, kimler tarafından öldürüleceğini ve Hindistan’ın bölüneceğini bildirmiştir.1962 yılında da Regan’a bir gün başkan olacağını söyler. Bunun dışında tanıklarhuzurunda (bunlar bürokratlar, siyasetçiler...vs dir) hiç beklenmeyecek o dönemsiyasal kişilerin durumu ve olayları hakkında da önceden çok şaşırtıcı doğru bilgilerde vermiştir.

Parapsikolojik araştırmalar konusunda önde gelen birçok araştırmacı ve bilimadamyla yaptığı deney sonuçları ise, tıpkı benzerlerinde olduğu gibi en azından “sıradışı”, “açıklık getirilemeyen” kategorisinde olmuştur. Dixon, kehanetlerini bu türgörüntülerin dışında, kristal küresinde belli vizyon görmek ya da o kişinin elinitutmak, o kişiye dokunmak suretiyle de yapabilmektedir.

36

Page 37: Kenan keskin telepati

Bazı medyumların kristal küre, cam, ayna,... vs bakmalarının sebebi ise, bu nesneleriodaklanma objeleri olarak kullanarak vizyonları bunların üzerinde üç boyutlu olarakgörmeleridir. Bazı cinciler de bu nesneleri kullanmakta, ancak bunlar üzerindekigörüntüler cinler tarafından o kişi beyninde oluşturulmaktadır. Ayrıca şunu dabelirtmek gerekir ki bunlar, afaktan olan Fetih ve Keşif özelliklerinin çok sınırlı,oldukça düşük düzeylerdeki numuneleridir. Numune olmaları nedeniyle de elbettebunlar beraberinde yanlış, eksik algılamalarını, algılananları anlamamalarını, yanlışdeğerlendirmelerde bulunmalarını da... vs beraberinde getirmektedir. Ancak bu,onların bildikleri olayların (bardağın dolu olan kısmının) ihtimal hesabına göresıfır (imkânsız) olmasını da ortadan kaldırmamaktadır. Bunun dışında gözleri açıkya da kapalı fark etmez havada, duvar içinde de seyrediyormuşçasına daalgılayabilmektedirler. Bu da görüntünün göze bağlı olmadığını beynin birprojeksiyonu olduğunu göstermektedir.

Jule Sezar’ın karısı Calpurnia da rüyasında kocasının bir suikast sonucuöldürüldüğünü görür ve bunun üzerine Sezar’n senatoya gitmemesi konusundauyarır. Fakat Sezar bunu dinlemez, senatoya gider ve orada haince bıçaklanaraköldürülür. Aynı şekilde Abraham Lincoln de suikastten önce öldürüleceğini rüyasındagörür. Mark Twain gibi tanınmış oyun yazarlarının, siyasetçilerin, bilim adamlarının(hatta bazı önemli buluş ve teoriler bu şekilde ortaya çıkmıştır) daha sonragerçekleşen rüyaları da belgelenmiş durumdadır.

Telepati ve durugörü deneyleri, denekler uyanıkken veya hipnoz altında yapıldığıgibi, rüya yoluyla da gerçekleştirilmektedir. Bazen bunları yaparken transa rahatgirmeleri için birtakım uyuşturucu ilaçlar da kullanılmaktadır. Çünkü gevşemedurumunun DDA’ ların artımında çok büyük etkisi vardır. Bu yüzden kahinler

37

Page 38: Kenan keskin telepati

durugörüye girmeden önce hassaslaşmak için beyin çalışmasını negatif yöndeetkileyen statik elektriği atıp tekrar sudan ozmoz yoluyla beyni enerji takviyesiyapması için duş almakta, rahat elbiseler giymekte, uyuşturucu otlar ya da tütsüler...kullanmaktadırlar.

Telepati de bir başka kişi ya da kişilerin beyinleri aracılığıyla görme, duyma,hissetme...vb varken, durugörüde herhangi bir aracı olmaksızın, direktyapılmaktadır. Bunlar fotoğraf veya çeşitli imgeler biçiminde de tezahür etmekte yada üç boyutlu hareketli görüntüler şeklinde olmaktadır.

Deneylere genel olarak baktığımızda, her ikisinde de, bazen mühürlenmiş zarflarakonulan zener kartları, çeşitli sayısal ifadeler, çeşitli cisimler, şekiller, şifreler,kelimeler, çeşitli hedef yerleri...vs bulunmaktadır. Telepatide ayrıca diğer çiftindokunduğu, kokladığı... nesneleri tanımlamaları da bulunmaktadır.

Ve yapılan çalışmalarda denekler istatistiki olarak bunların kabul edilmesi gerekenen alt sınır değerin çok çok üstünde doğru cevaplar vermişlerdir. Türüne görebazı deneylerde denekler olayın ayırt edici detaylarını dahi bilebilmişlerdir. Helebunların içinde bazıları, oldukça dikkat çekicidir.

Başarı düzeyleri ise, deneyin türüne göre binde bir ihtimalden başlayıp yüz binde,milyonda, milyarda bir ihtimalle bilinebilecek olayların tanımlanması şeklinde oldukçayüksektir ki bu da şans faktörünü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bunlarıniçinde göze çarpan bazı deney sonuçlarında ise sujelerin, o andaki şeyi değil de,bir ya da iki sonraki şeyleri bilmeleridir. Yani bu kişiler, çeşitli türden telepati vedurugörü deneylerinde geleceği görmüşlerdir. Bununla ilgili olarak da oldukça sık

38

Page 39: Kenan keskin telepati

örnekler bulunmaktadır. Ayrıca, duyu dışı algılamaya ait deneyler bunlarla sınırlıolmayıp madde ötesi, maddenin boyutlarına ve insan özüne yönelik olarak dagerçekleştirilmektedir ki bu konuda oldukça ilginç birçok veri, önemli bilimadamlarınca toplanmıştır.

Bkz. Ruh, İnsan, Cin / Hz Muhammed (s.a.v) Neyi Okudu / Cuma Notları / SisteminSeslenişi I - Ahmed Hulusi Holografik Evren - Michael Talbot / Yabancı. İnt. siteleri

5. Bölüm

Bununla ilgi örnekler oldukça çok, fakat bir fikir vermesi açısından bunlardanbazılarına bakabiliriz.

Dünyanın en önde gelen Üniversitelerinden biri olan Standford Üniversitesindenlazer üzerine araştırmalar yapan, Nasa’ da da görevli olan fizikçi Russel Targ vemeslektaşı Herold Puthoff, sanatçı ve ressam İngo Swan, emekli polis müdürü PatPrice, Uri Galler, profesyonel fotoğrafçı Hella Hamid...vb bu konuda yirmiden fazlayetenekli insan üzerinde yüzden fazla ve çok katı şartlar altında yaptıklarıçalışmalarda, duyu dışı algılamalara (DDA) ilişkin kesin sonuçlara ulaşmışlardır.

Bu çalışmalar, Ekim-74’ te sahasında önde gelen ciddi bilim dergisi Nature’ da dayayımlanır. Daha sonra çalışmaların detaylarını, 1977’ de yayımladıkları Mind-Reachisimli kitapta açıklarlar. Ayrıca bu denekler, dünyanın çeşitli yerlerindeki bilimadamlarınca da üniversite laboratuarlarında defalarca testlere tabi tutularak benzersonuçlara ulaşılmıştır.

39

Page 40: Kenan keskin telepati

Psikokinetik yeteneğinin yanında Uri Galler’in telepati, duru görü yeteneğine de,testlere verdiği büyük oranlı doğru yanıtlarla sahip olduğu anlaşılmıştır. Hattabunlardan bazılarında, yüzde yüze yakın sonuçlar bile elde edilmiştir. Mesela, aynıüniversitede ki zar atma deneylerinde 8 de 8 bilmiş, son iki atışta ise hiç tahmindebulunmamış, on adet aynı aliminyum film kutularından sadece biri içine konan kutuyuise, ayrı ayrı 12 denemenin her birinde bulmayı başarmıştır. Gallerin bunu şansabulma ihtimali, trilyonda birdir (3).

Bugüne kadar hiçbir hilesi bulunamayan Gallerin, halka dönük 1500 e yakın yaptığıgösterilerde de bir insanın düşündüğü, daha önceden ya da o anda yazdığı, çizdiğikelime ve resimleri de tam olarak bilmiş, çizmiş ayrıca bu özelliğini başta BBCmuhabirleri olmak üzere, dünyanın önde gelen gazetecileri, bilim adamları,sanatçıları önünde de onarı hayrete düşürürcesine kanıtlamıştır.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu durumu Russal Targ ve Puthoff, “Galler’in budeneysel dönemdeki başarısından dolayı paranormal yeteneğini ikna edici ve sugötürmez bir biçimde ortaya koyduğunu kabul ediyoruz” şekliyle ifade etmiştir.Targ ve arkadaşları, (DDA)’ ya sahip birimleri deniz altına bindirerek suyun yüzlercemetre altında, uzak mesafelerde de deneyleri tekrarlamış ve sonuçlar yine benzerbir biçimde şaşırtıcı olmuştur.

Hemen şunu da söylemek gerekir ki, duyu dışı algılama (DDA) deneylerinde hilefaktörünün olmadığını göstermek için çok sayıda hedef, öylesine, rasgele seçilmekte,bunlar mühürlenerek zarflara, kutulara... konmakta ve bazı deneylerde de ancakyola çıkıldıktan sonra içlerinden biri seçilerek belirlenmekteydi.

40

Page 41: Kenan keskin telepati

Mesela aynı enstitüde, aynı bilim adamlarının, olağanüstü yetenekli Hella Hamid’legerçekleştirdiği geleceğe dönük duru görü çalışmalarında da, mesafeye dayalı olarakçok başarılı sonuçların ardından, araştırmacılardan biri Hamid’ e, Puthoff’un bir buçuksaat sonra nereye gideceğini bilmesini ister. Hamid konsantrasyonun ardındanPuthoff’ un, siyah, büyük, üçgen bir demir içine doğru girdiğini, ancak kendisininbunu tanımlayamamasına karşın saniyeler içinde tiz ve ritmik bir ses duyduğunubelirtir. Puthoff ise, tüm bunlardan habersiz arabayla yolda dolaşırken kendineverilen mühürlü zarf içindeki hedef bildiren on yerden birini, rasgele seçen bir makineyardımıyla bulur. Seçtiği yer laboratuara yaklaşık on km. ötedeki küçük bir parktı.Puthoff, parkın içine girerek siyah demirden yapılmış, üçgen şeklindeki bir çocuksalıncağı görür, ona biner ve sallanmaya başlar. Her sallandığında kendisine tiz,ritmik bir gıcırtı eşlik eder.

Benzer yeteneklere sahip olan İngo Swan da bazen BDD (beden dışı deneyim)yeteneğini bazen de durugörü yeteneğini kullanarak (ki iki yetenek de aynı şeyolabilmekteydi) dünya üzerinde koordinatları verilen yerleri tespit edebilmekte, oyerlerin, oradaki nesnelerin görüntülerini, şekillerini detaylı olarak çizebilmekte, obölge hakkında detaylı veriler toplayabilmekteydi.

Swan, bir başka fizikçi, Albay statüsünde bir üst düzey Pentagon yetkilisi ve birkaçaraştırmacı eşliğinde Amerikan hükümetinin resmen tanımadığı, fakat gayri resmiolarak yıllarca sürdürdüğü çalışmalarda, öncelikli olarak daha önceden bilinen çokgizli radar, askeri üs...vb yerleri tespit etmesinin olumlu sonuçları üzerine, dahaönceden hiç kimsenin bilmediği bir füze üssünü başka bir yermiş gibi koordinatlarınıverdiklerinde, bu şaşırtma oyununa gelmeyerek hedefi tam doğrulukla tespit etmeyibaşarmıştır. Hatta, şüpheci birinin verdiği koordinatlara odaklandığında Swan

41

Page 42: Kenan keskin telepati

istenilen yerin, ki burası bir adaydı, haritasını öyle bir ayrıntıyla çizmiştir ki verdiğidoğru bilgilerle adamı ikna etmiştir.

Bir başka seferde de Antartika’ da buz altında gizlenen bir Rus deniz altının varlığınıkoordinatlarıyla birlikte tespit edebilmiştir. Öyle ki hayretler içinde kalan Ruslar, bununasıl bildiklerini karşı tarafa sorma ihtiyacı duymuşlardı.

1973 yılında Dr. Karl Oasis ‘in, içinde psikologların da bulunduğu çeşitli bilimadamlarıyla birlikte Newyork’ ta bulunan Amerikan Society for Physical Researchlaboratuarında Swan ile yaptıkları deneylerin birinde, zarf içine yerleştirilmiş çeşitlişekiller, tamamen kapalı bir kutuya konarak tavana asılır ve her anı kameralarlaizlenen ortamda Swan’ın oturduğu sandalyeden BDD yoluyla bunları bilmesi istenir.Swan kısa bir konsantrasyondan sonra, bedeninden ayrılarak birkaç dakika içinde3,5 m deki kutunun içinde gerekli olanı örendikten sonra bedenine geri dönerek testibaşarıyla geçekleştirir. Bu deneyin devamı niteliğinde yine göremeyeceği yerleregizlenen çeşitli nesneleri, beden dışı deneyimi ile gördüğü açıdan tek tektanımlamayı başarmıştır. Bu deneyde Swan’ın bunu bilme olasılığı, kırk binde birdir.

Bir başka sefer de elektronik bir yeraltı makinesini BDD yoluyla gözlemleyip bucihazın çalışma sistemini doğru biçimde çizmiş, betimleyebilmiştir. Aynı merkezde veyine aynı denekle Dr. Jannet Mitchell ve Dr. Gertrude Schmeidler’in de katılımıylayakın ya da çok uzak mesafelerde, bulunması imkansız gizli yerlere yerleştirilenişaretler, nesneler... de birçok başarılı BDD yollu deneylerle tespit edilmiştir. Ayrıcaİngo Swan, Jüpiter ve Satürn’ün özellikleri hakkında da bilgiler vermiş ve bu bilgilerzamanı gelince de astronomlar tarafından doğrulanmıştır. Mesela, Jüpiter’inatmosferine yakın çok küçük toz, taş, kristallerden oluşmuş ince bir halkanın

42

Page 43: Kenan keskin telepati

varlığını, 1979’da uyduların tespit etmesinden 9 yıl önce birebir haber vermesi gibi.

Duru görüyü algılayış biçimleri de, o yeri (bölgeyi) havadan görebildikleri gibi, oradanzumlama yaparak istenilen yere odaklanabilmekte, yaklaşabilmekte eğer bu bir binaise, koridorlarında gezebilmekte, odalarına girebilmekte ve içindeki tüm eşyaları tektek tasnif edebilmekte, kişileri tanımlayabilmekte, kasadaki ya da kasaçekmecelerindeki dosyalara, bilgilere ulaşabilmektedirler. Böylece, gizlenmiş nesneve bilgileri bir bir tespit edebilmektedirler. Aslında bu konuda medyumsal bir savaşda sürmektedir ve bunlar artık bilinir hale gelmiştir.

Bazı gelişmiş ülkeler de batık, gömülü hazine, maden ve su yataklarınınbulunmasında, hükümetlerle anlaşmalı olan üst düzey duru görü medyumlarına başvurmaktadır, bu yolla oldukça başarılı sonuçlar elde etmiş durumdadırlar. Bu durumhalen devam etmektedir.

Psikometri denilen, o döneme ait bir nesneyi tuttuğunda, dokunduğunda ya dagördüğünde o devirle ilgili his ya da vizyonların görülmesinin sistemi de budur.Bunlardan biri de Utrecht Üniversitesinden Dr. W. Tenhaeff’ le birçok alanda başarılıçalışmalar yapan G. Croisettir. Bu medyum üzerinde yapılan bir dizi deneyde, elineverilen fosil parçalarının ait oldukları kültür ve devirleri tanıması istemiş ve Croisetbunları doğrulukla tek tek tanımlayabilmiştir.

G. Croiset’in kaybolan, kaçırılmış ya da öldürülmüş insanların bulunmasında, katillerinprofillerinin çizilmesinde, yakalanmasında, olayların aydınlanmasında da polisteşkilatlarına olan katkısı tartışılmaz düzeydedir. Bu konuda çalışan gönüllümedyumların ortaya çıkarttığı olaylar da oldukça fazla.

43

Page 44: Kenan keskin telepati

Croiset’in çok ilginç bir yeteneği de sandalye deneyleri olarak adlandırılan dünyanınherhangi bir yerinde halka açık gösteri veya konferans salonunda rasgele seçilen birkoltukta (ki bu daha önceden ayırtılmış bir yer olmamaktadır) oturan kişinin fizikselyapı ve özelliklerini tanımlayabilmesidir. Dünyanın birçok yerinde sayısız sandalyedeneylerinde oturan kişinin cinsiyetini, yüz hatlarını, giyimini uğraştığı işleri,mesleğini ve geçmişte yaşadıkları olaylara varıncaya kadar her defasında tespitetmeyi başarabilmiştir.

Colarado Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatrist Klinik Profesörlerinden Dr. JuleEisenbud ile yaptığı sandalye deneyinde Profesör, 6 ocak 1969 da yeri hakkında bilgiverilmeksizin aynı ayın 23’ ünde gerçekleşecek bir gösteri için (ki bu ColaradoDenver’dadır) rasgele bir yer tespit edildiğini Hollanda’ daki Croisete bildirir. Croiset,binlerce km uzaktan o sandalyeye oturacak kişinin bir yetmiş beş boylarında, altçenesinde bir altın dişi bulunan, geriye doğru taralı düz siyah saçlı, ayak başparmağında bir yarası olan, bilim endüstrisiyle ilgili bir işte çalışan bir erkek olduğunusöyler. Gerçekten de o tarihte o sandalyeye tıpkı tarif ettiği biri oturur.

Arkeoloji başta olmak üzere duru görü yeteneğinin birçok alanda kullanabildiğibirçok Üniversite raporlarıyla da onaylanan ve aynı zamanda da bir mühendis olanStefhan Ossowiecki de çok büyük bir oranla, eline verilen katlanmış ya da zarflakapatılmış olan kağıtların ne hakkında bilgiler içerdiğini, onlarda neler olduğunubilebilmekteydi.

1923 yılında onunla yapılan bir deneyde, önce Dr. Eric Dingwall sadece kendisininbildiği, içerisinde bir şişe resmi bulunan bir bayrağı, kağıdın sol üst köşesine çizip, ogünün tarihini de sol alt köşesine yazar ve bunu üç kat karton zarfın içine koyarak

44

Page 45: Kenan keskin telepati

paket halinde Varşova’daki Dr. Baron Albert Von Notzing e gönderir. Oda yanındabirkaç kişiyle birlikte, Ossoweicki ’ ye vererek içinde ne olduğunu bilmesini ister.Ossoweicki, öncelikle bu zarfın başka biri tarafından yazıldığını söyler ve içindekikarton zarfın rengini dahi söyleyerek aynı şekli bir kağıda çizerek tarihini yazar.Ancak, tarihin önünde bir şeyin olduğunu, fakat onu net algılayamadığını belirtir.Böylece testi başarıyla geçer.

Cambridge Üniversitesinden Dr. Carl Sargent tarafından yapılan bir deneyde deWilliam Blak’e ait olan bir tablonun gönderici telepat tarafından bir taraftan yazıyaaktarılarak bunlar düşünce yoluyla alıcıya gönderilirken diğer taraftan da nota alınanbilgiler mühürlü bir zarfa konarak alıcının eline verilir. Suje ise, zarfı açmaksızıniçindeki bilgileri doğrulukla söylemeyi başarır. Bazen bu tür deneylerde sujeler,kapalı zarf ya da kutu içerisinde bulunan resim ya da yazılar hakkında bire birgörüntüler yerine o konuyla ilgili imajlarında beliren vizyonlar yardımıyla bunlarıdoğrulukla tanımlayabilmekteydiler. Mesela, futbolla alakalı bir resim ya da metinbulunuyorsa sujenin beyninde stadyum veya top...vs belirmesi gibi.

Geleceği görme deneyleri içinde, hipnotize edilmiş sujelerin kendi gelecekleri vegelecek olaylar hakkında sorulanlara karşı alınan cevapların kaydedilmesi vebunların zamanı gelince denek üzerinde veya oluşan olayların gözlemlenmesi debulunmaktadır. Ancak, hipnoz altında yapılan deneylerle (kişinin kendisi hakkında)elde edilen bilgiler, söylediklerini hatırlamayan sujelere deneyin sıhhati açısındanbildirilmemekte, yine de hatırlayabilecekleri düşünülerek, gördüklerini unutmasıyönünde bir de telkin verilmektedir. Mesela, İrene Muza isimli bir Fransız aktris,ipnotizma ile kendi geleceği hakkında verdiği bilgilerde hayatının çok kısa süreceğiniçünkü, çok feci bir şekilde öleceğini bildirir. Notlar kaydedilir ve kendisine hiçbir şey

45

Page 46: Kenan keskin telepati

söylenmez. Bundan birkaç ay sonra dediği çıkar ve kuaförünün yanan soba üzerinekazayla döktüğü yanıcı maddeler sonucunda saçı ve vücudu alev alır, hemenhastaneye kaldırılır, fakat kurtarılamaz, orada ölür.

Ayrıca, gerçekte radar dalgalarıyla gören, ama bunu OBE olarak algılayan birimlerdekendilerini o duruma kaptırıp bir türlü eski haline uzun bir süre dönememe olayı yada koma benzeri bir durum söz konusu olabileceği gibi, bu deneyimlerde de tıpkıgerçek Fetih olayında olduğu gibi kişinin bu deneyimi kaldıramayıp, hazmedemeyipbeyin ve ruh arasındaki enerji kesikliği dolayısıyla aniden ölmesi de söz konusudur.Gerçekten dünya üzerinde bu hali yaşayıp da kendine gelemeyen, ayılamayan ya dabu sebepten birden ölen insanlar da bulunmaktadır.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de başkanların ve bilhassa Amerikan başkanlarınınbile özel astrologları yanında (bunların etkinliği ne düzeydedir bilinmez) üst düzeyözel medyumlarının da olduğu, bunlarla çeşitli spiritizma celseleri, seansları yaptıklarıve bu seanslarda ölmüş ya da başka türden varlıklarla bağlantılar kurdukları artık suyüzüne çıkmış gerçeklerdendir.

Örnek olması açısından, A. J. Lincoln ve D. Roosvelt isimleri verilebilir. Kennedy, M.Luther King gibi kişilerin suikastını, beklenmedik seçim sonuçlarını ve hatta tarih bileverip o tarihte çıkan olayları...vs bile önceden söyleyen Jane Dixon’un, Roosvelt’le buyönlü olan ilişkisi de açıkça bilinmektedir. Ayrıca Lincoln’ün tek başına ya damedyumlarla birlikte yaşadığı ve deneyimlediği birçok olayı dile getirmediği dekendisi tarafından ifade edilmiştir. Hemen anti parantez belirtmek gerekir ki,yazılarımızda örnekleri verilen medyumlar, üst düzey medyumlar olup (yani, sıradanolanlar bile değil) yanı sıra bu anlatılanlar, gerek ülkemizde gerekse dünyanın

46

Page 47: Kenan keskin telepati

hemen hemen her yerinde bulunan ve büyük çoğunluğu sahtekâr, şarlatan olankişileri asla cesaretlendirmemeli, onları destekliyormuş, onlarla aynı görüşüpaylaşıyormuşuz izlenimini doğurmamalıdır.

Bir önemli nokta da bunca, konularında en az kendileri kadar hatta daha üretken,başarılı ve dünyanın öncü üniversitelerinde başarılı kariyerlere sahip ayrıca, bir deparapsikoloji konusu üzerinde yoğunlaşmış (yani konuya uzak sıradan bilim adamıdeğiller) bilim adamlarının bilimsel yollarla laboratuar çalışmalarına, bilimselbulgularına rağmen, diğer bilim adamları “böyle bir şey yok” ya da “böyle bir kanıtyok” diyerek olayları etüt etmeden, bir çırpıda kesip atmakta oysa, bu da bilimadına bir cevap, bir şey ifade etmemektedir.

Dikkât edilirse bununla ilgili bilimsel görüş adı altında yapılan belgesellerdeyayımlanan kitap ve raporlarda bile olaylar, kendi seçtikleri örnekler üzerindeolmakta, odaklanmakta bunun yanında kanıt teşkil eden çalışmalardan ya hiçbahsedilmemekte ya da tamamen yüzeysel olarak geçiştirilerek konular başkanoktalara çekilmekte, ağızlarında sakız haline getirdikleri ve hiçbir temel açıklamaihtiva etmeyen hile, illüzyon ya da tesadüf... kelimelerini dahi kullanamayacağıörnekleri gördüklerinde ise, bunları kabul etmek yerine bu bilimsel sonuçları kendimantıklarınca çeşitli kulplar takıp ilgisiz, karşılığı olmayan bilimsel olarak dagösteremedikleri (kanıtlayamadıkları) olmadık şeylere bağlayarak en sonunda “benitatmin etmedi” ya da “beni ikna etmiyor” diyerek gerçekte bilimi bir kenara bırakıpkendi inançlarını, o konudaki kendi imanlarını bilimsel kanıtmış havasında dilegetirmektedirler, sanki bir şeyin varlığının ya da yokluğunun onların inanıpinanmamasına bağlıymış gibi.

47

Page 48: Kenan keskin telepati

Ayrıca, bir şeyin var olduğunun kanıtlanması ayrı bir şeydir, o şeyle ilgili var olanyeteneğin, yeteneklerin yeterince gelişmemiş olması ya da zamanlageliştirilebilecek nitelikte oluşu apayrı bir şeydir. Üstelik, hiçbir karşıt görüştekibir bilim adamı ya da bir illizyonist, bu deneklerin bulunduğu şartlar içersindegerçekleştirdikleri olayların hiçbirini gerçekleştirememişlerdir.

Oysa kova çağının getirisi olan gelişmeler, olaylar, bunların varlığını yakın birgelecekte zorunlu olarak kabul ettirecektir. Üstelik, bilim adamlarının takındıklarıtavır, her gün (sistemin gereği olarak kendiliğinden açığa çıkan) çeşitli türdendeneyim yaşayan aklı başındaki insanların bilime olan saygısını da yitirmesine nedenolmaktadır. Günümüzde, resmi bilim adamları bile artık, insan duyusunun beş değil32 olduğunu tespit etmiştir. Oysa bu duyular, sonsuzdur. Çünkü beş duyu, diğersayısız duyulara örnek olması açısından bir numune olarak insana verilmiştir ki buduyularla, algıladığı varlıktan ibret alarak bunların boyutsal ötesinde de sınırsızboyutların, varlıkların olduğunu düşünerek bunlar üzerinde daha geniş tefekkürle,derin analizlerle nesnelerin ve varlığın özüne yönelip bunun sonucunda kendindeaçığa çıkan o sayısız duyularla hakikatini tanısın, bilsin diye.

Bkz. İnsan Ve Sırları I, İnsan Ve Din – Ahmed Hulusi Süper Zihinler – Prf. John Taylor Psişik Şifacılık - Dr. Alfred Stelter Holografik Evren – Michael Talbot Science Frontiers - Discovery Channel / Yabancı İnt. Siteleri

(3) Başarısız olduğu deneyler de bulunmaktadır, ama bunların sayısı, başarılı olduklarıyanında nerdeyse yok gibi. Buna rağmen böyle denemelerde bile, mesela tamamensözlükten rasgele seçilen kelimelerden oluşmuş resim taslaklarından 15 tanesinden 7’ sinitam doğrulukla, 4’ ünü eksik (kısmi) olarak tanılamış, son dördü hakkında ise hiçbir cevap

48

Page 49: Kenan keskin telepati

vermemiştir. Deney, koruyucu bir odada hedef resimlerden 5000 km uzakta idi. Deneyiyapanın bile bilmediği rasgele seçilerek çizilen böyle bir şeyi normalde bilmekise, tamamen imkansız yani, sıfırdır.

6. Bölüm

Geleceğin bilinip bilinemeyeceği genelde hep yanlış anlaşılan bir konu. Bunun içinbirçok ayet ve hadis olmasına rağmen, bunun yanında hemen bazı ayet ve hadislerörnek gösterilmekte, ama sistem göz önüne alınıp bu ifadeler bir bütün olarakdeğerlendirilmediği için de maalesef, bir türlü yerli yerine oturtulamamaktadır.

Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz üzere, iki tür gayb vardır. Birincisi İzafiGayb, ikincisi de Mutlak Gayb. İzafi gayb, belli bir zaman içinde bilinmeyip ancakbilimin ve teknolojinin gelişmesiyle o şeyin artık bilinir hale gelmesi ya da bakışaçısına göre bir boyuta nispetle bilinen şeylerin, diğer boyut açısındanbilinememesi durumudur (Kuran’da bu türden ayetler mevcuttur).

Mesela, geçmişte hava olaylarının bilinememesine karşın günümüzde, gelişmişelektronik cihazlarla birkaç gün için o bölgedeki havanın nasıl olacağı neredeyseyüzde yüz olarak bilinebilmesi (bugün hava durumu çok geniş bölgeler göz önünealınarak bize bildirildiğinden yanılgıların oluşması çok doğal) ya da eskidenmoleküller, atomlar, atom çekirdeği parçacık boyut ve reaksiyonları...vs. gaybhükmünde iken bugün artık bu boyutların gayb hükmünden çıkarak bilinir halegelmesi gibi.

49

Page 50: Kenan keskin telepati

Boyutsal anlamda dediğimiz cin boyutu, melekler boyutu, berzah boyutu, cehennemve cennet boyutları, geçmiş, şimdi ve geleceğe ait olan boyutlar da izafi gaybhükmünde olup birimin kendi hakikâtini tanıdığı oranda o boyutlar gayb hükmündençıkmakla bilinir, hissedilir ve yaşanılır hale gelebilmesidir. Düzeylerine göre istidraçsahipleri ve Evliyaullah nazarında bize göre gayb olan şeylerin, onlar açısından gaybolmamasının nedeni budur. Keza aynı durum, Resul ve Nebiler için de geçerlidir. Aynışekilde bize gayb olan şeyler cinlere, cinlere gayb olan şeyler meleklere, melekleregayb olan şeyler de Ana Ruha gayb değildir.

Mutlak Gayb ise, Allah’ın Zatıdır ki orada İlim ve Teklik anlayışı düşer.Yaşantısından bile söz edilemez. Bu sebeple, bilinen ve bilinmeyen tüm kavramlardüşer. Ebu Bekir (ra)’ ın, “Allah’ı idrak, idrak edilememenin idrakıdır” ya da “GaybıAllah’ tan başkası bilemez” ifadeleri de bu Mutlak Gaybla alakalı olan cümlelerdir.

Mistik alanda belirtildiği üzere, Zata ait olan tüm kavramlar bile, Sıfat boyutundanifade edilmektedir. Çünkü, bir boyutun yaşantısı bir alt boyuttan, o boyuta göreanlatılabilmekte, tanımlanabilmektedir. Mutlak Gayb dolayısıyladır ki, bizler Allah’ı,Esması (özellikleri) ve Sıfatları (vasıfları) kadar tanıyabiliriz. Zaten hadiste de“Allah’ ın Zatını tefekkür etmeyin, yarattıklarını tezekkür edin yani düşünün”denmiyor mu?

Ayrıca, boyutsal (İzafi) gayb ile ilgili olarak işin püf noktası bu ayette gizli. Çünkü bizAllah’ın yarattığı şeyler derken hâlâ 19.yy materyalist anlayışıyla beş duyuya görevarsaydığımız maddesel âlemi Allah’ın yarattığı şeyler olarak düşünüpgöremediğimiz, algılayamadığımız boyutları, varlıkları yaratılmamışlık boyutuna aitolan ya da şu an için yaratılmamış şeyler, boyutlar olarak değerlendirmekte, bu

50

Page 51: Kenan keskin telepati

nedenle de şartlandırıldığımız gibi bu boyut ve kavramların bilinipalgılanamayacağını, kavranılamayacağını zannetmekteyiz. Oysa yaratılanlar vedüşünülmesi, tefekkür edilmesi istenilenler, sadece moleküller, atomlar, atomçekirdekleri, çeşitli enerji seviyelerindeki tanecik ve enerji ... boyutları değil, bunlarıniçinde cinler, melekler, kabir, mahşer boyutları, cehennem ve cennet boyutları,geçmiş, şimdi ve geleceğe ait tüm bilgiler de bulunmaktadır. Çünkü tüm bunlar Allah’ın Zatı ile kaim, tüm Esma ve Sıfatlarına sahip Ruh Adlı Meleğe ait bilgiler olup RuhAdlı Meleğin kendisi de Allah’ın ilminde yaratılmış olan ilk varlıktır. Bu yüzden,yaratılmış olan her şeyi düşünün, tefekkür edin ifadesi, otomatikman o noktalaraulaşılması, O Ruhun Bilinciyle rezonans kurulması, O Ruhla özdeşleşilmesihalinde tüm bunların bilinebileceğini, haliyle gayb hükmünden çıkacağınıgöstermektedir.

Bu boyutsallık ve dolayısıyla İzafi Gayb hükmüncedir ki Hz Resulullah’ın, “...(gelecekhakkında) vallahi soru sorulan dahi bunu bilmiyor...”, “kim Muhammed yarın olacakşeyi bilir, der yalan söylemiştir”, “Allah’ın bildirmesi dışında ben bilmem”, “gaybıAllah’ tan başkası bilmez” şeklindeki ifadeleri hep maddi değerler boyutundankonuşmalar olup bulunduğumuz boyutun gereği olarak, geleceğin ve gaybınbilinemeyeceğini dile getirmekte, bunun yanında, vehmi benliğinin hiçbir zaman varolmadığını, kendi varlığında İlim ve Kudretiyle açığa çıkanın Allah olduğunuvurgulayarak da insanları kendi Özlerine yönelik Hakikatlerini tanımayayönlendirmektedir.

Buna karşın, “Allah’ın insanı, adının bile geçmediği “an” da (boyutta) meydanagetirmesi”, “insanın yokken Kuran’ın (ki bildiğimiz mushaf değil, tüm boyutlarıylavarlık yani, Ümmül Kitap’tır) var olması”, “ Allah’ın önce Kalemi halk etmesi, Allah’ ın

51

Page 52: Kenan keskin telepati

ilkin Hz Muhammed’in(sav) Nurunu yaratması ve bütün mahlukatın nurunu da onunNurundan halk etmesi”, “Adem’in su ile çamur arasında iken Hz Muhammed’in (sav)Nebi olması”, “Kuran’ın önce levhi mahfuza oradan da dünya semasına bir defadainmesi ve bunun da peyder pey bulunduğumuz boyutta açığa çıkışı ya da HzMuhammed’e (sav) Kuran’ın bir defada inmesi yani, zaman kavramının mevcutolmadığı “an” da Levhi mahfuzda şifreli olan Kuran’ı(Ümmül Kitabı) bir defadaokuması ve bunun vahiy ile belli bir süreç içinde bulunduğumuz boyut gereğinceaçığa çıkması”...vb ifadeler de bulunduğumuz boyutla alakalı, beş duyu dünyasınaait anlayışlarla anlaşılabilecek şeyler olmayıp Öz boyutlardan ifade edilen ve ancak oboyuttan (boyutlarca) idrak edilip, hissedilip yaşanılabilecek sözlerdir.

Bu yüzden, algıladığımız maddesel dünyaya ait bilgi ve şartlanmalı anlayışımızı birkenara bırakıp objektif olarak o boyut bilgilerini öğrenerek, anlayarak, bunlarıkendimizde, çevremizde, evrende ve sistemde görmeye çalışmalıyız.Şartlanmalarımızın ötesinde sistemi tanımlamaya çalışan günümüz modern bilimininbulguları, artık bu konuları anlamamızı da tamamen kolaylaştırmıştır. Ayrıca şunu dabelirtmek gerekir ki, gerçek anlamda Kuran Okumak tabanında dahi, Levhi MahfuzuOkumakla ya da günümüz diliyle Levhi Mahfuzda kayıtlı bulunan şifreleri kırmaklamümkündür.

Dolayısıyla, bir alt boyuta ait olan gerçeklerden yola çıkarak diğer bütün üstboyutları buna göre tanımlayamaz ve o üst boyut bilgilerini yorumlayamayız. Herboyut kendi kuralları, kendi bakış açısıyla mevcuttur. Bu nedenle boyutları, boyutsalfarklılıkları göz önüne almaksızın düz bir bakış açısıyla bakılıp değerlendirildiği içinbakana göre çelişki gibi görünen bazı ayet ve hadisler vardır ki mesela, bir taraftan“biz yerleri, gökleri ve arasındakilerini oyun, süs ve eğlence olsun diye yaratmadık” (

52

Page 53: Kenan keskin telepati

4), “ Allah gökleri ve yeri Hak olarak yarattı. Bunda müminler için ibretler vardır”(5)derken diğer taraftan da “dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir” (6), “bizdünya semasını yıldız ziynetleriyle süsledik” (7), “ ...(yıldızların var oluşunun birnedeni hakkında) yıldızlar süs olsun diye yaratıldılar (hadis)” denilmesi gibi.

Oysa birinci ifadeler, bulunduğumuz somut boyuta göre anlatılmış olup gerçekçi birdünyanın varlığından, sistemlerden, belli bir amaca dönük, amacı olan işlevlerindensöz ederken, ikinci ifadeler de üst boyut bakış açısı yani, Bilinç Boyutu itibariyleifade edilmiş olup her şeyin bir hayalden ibaret olduğunu vurgulamaktadır. Ancakyine bu boyutsal farklılıktan ötürü, üst boyutsal bakış açısı, alt boyuttaki gerçekliğiortadan kaldırmamakta, bu somut dünyada elde ettiklerimizin sonuçlarınıyaşadığımız dünyada ya da dönüşüme uğrayarak ölüm ötesi boyutlarda yaşayacakolmamızı yok etmemektedir.

Çünkü her ne kadar bilinç boyutlarınca varlık Tek ve hayal olsa da, o boyutlarlabirlikte aynı anda mevcut bulunan çokluk boyutu da kendi boyutsallık katmanları vekurallarıyla, işlemekte olan sistemleriyle sonsuza dek var olmaktadır. Kısacası,madde boyutunda yaşayıp da her şeyi bu boyuttan ibaret sanıp her şeyi bu boyutçaanlamaya çalışmak ne kadar yanlışsa aynı şekilde, üst boyut bilgilerini ya da bilincinialgılayıp bu boyutu kaale almamak, adeta yok saymak da o kadar yanlıştır.

Keza Kuran’da, Resul ve Nebilerin boyutumuza hitap eden benzer ifadelerini de butarzda düşünmemiz gerekir. Yoksa, miraç hadisesi ile kabir alemini, berzah alemini,cehennem ve dahi bunların ötesinde cenneti ve sonsuz boyut ve yaşamları yani,bizim evrenimizi değil sonsuz big-bangle var olmuş evrenler ve boyutlarını kısacasıKâinattaki tüm sistem ve düzeni “an” içinde müşahede edip bunların kaynağı olan

53

Page 54: Kenan keskin telepati

Ruh Adlı Meleğin Özü olan Rabbi ile görüşen ve bunun sonucunda da cinlere,meleklere gayb hükmünde olan tüm gerçekleri görüp, müşahede edip değerlendirenve peşinden de, “Beni gören Hakk’ı görmüştür” diyerek bizleri bilgilendirenResulullah’ın, zamansızlığın ve o boyuttaki İlimin yanında, zaman ve ona bağlıdeğerlerin, çeşitli boyutların hiçbir ifade etmediği mesela, geleceği bilmemesimümkün müdür?. Mümkündür diyorsak o taktirde de ne zamandan, ne “an” dan nede boyutsallık kavramından haberimiz var demektir. Ve bu kavramlar anlaşılmadığımüddetçe de ne Allah kavramını, ne onun yarattığı varlık ve sistemini, ne dekendimizi kısacası Kuran ve Resulullah’ı anlamış olacağız. Yani asla anlayamayacak,bunlara dikkat etmeden görüş bildirenlerin de düşünen beyinlerin sorularıkarşısında çelişkileri hiç bitmeyecektir.

Hz Muhammed’in (sav) bu konuyla ilgili birtakım mucizelerine geçmeden önce,genelde hep sorulan ve inançsız olanların da devamlı ön plana çıkarttıkları bir konuda Resulullah’ta diğer Resul ve Nebilerdeki kadar çok mucizenin olmayışıdır. Yani,Musa (as) ya da İsa (as)’a bakıldığında onlar kadar çok sayıda ve bir o kadar daetkili mucizeler görülmemesidir. Bu da zirve İnsan olan Hz Muhammed’in (sav), buResul ve Nebilerin altındaki bir konumda olduğu ya da onda bir eksiklik düşüncesioluşturduğu, onun üstünlüğü ile çelişkili bir durum meydana getirdiği izlenimivermektedir. Oysa bunun cevabı oldukça basit…

Bir defa Resullerin birbirlerine olan üstünlüğü Kemalatları dolayısıyladır. Bu yüzdenüstünlük, ortaya konan mucizelerle değil, açığa çıktığı kemalatla alakalıdır.Dolayısıyla, ikinci olarak da Hz Muhammed’in (sav) ortaya koyduğu şeyler Kudretyerine İlim ağırlıklıdır. Kaldı ki bu ilim de, Sıfat boyutuna ait olan ilim değil, Zati ilimdir. Bu yüzden Kuran, onun en büyük mucizesidir. Ve bu İlim öyle bir İlimdir ki, ne

54

Page 55: Kenan keskin telepati

geçmişte ne de gelecekte diğer nesiller de dahil, kıyamete kadar bu denli zirvenoktadan derinlikli ve geniş olarak açığa çıkmayacaktır.

Bu neslin, dünya üzerinde var olmuş ve olacak nesiller içerisinde çok şanslı ve üstünolmasının nedeni de budur. Resul ve Nebilerin ortaya koydukları mucizeler, onlarınsahip oldukları ilmin yanında hiçbir değer ifade etmediği gibi, bu üstün insanlarınsahip olduğu İlim de Hz Resulullah’ın ortaya koyduğu İlim yanında bir hiçtir. Keza,Onun aynası olan İmamı Mehdi lakaplı O Zat da, Zati İlim ile açığa çıkacağı içindirki Deccal, Kudret sıfatı ile açığa çıkan ve Zati boyuta sıçrama yapacak olan İsa (as)tarafından yok edilecektir. Buna biz, İmamı Mehdi’nin Hz. İsa (as) adı altında okudreti ortaya koymakta olduğunu da söyleyebiliriz. Veliler arasında da ilmi keramet,kevni yani, kudrete dayalı olan kerametten üstün olduğu için onlarda da zahiriolarak olağan üstü olaylar sıkça görülmez.

Çok sayıda olmasa da tüm Nebi, Resul ve Velilerde de çeşitli düzeylerde ortayakonan mucizeler elbette Resulullah’ta da aynen görülmüştür. Bunlar, maddi vemanevi rahatsızlıklara şifa verme (ki bunların içinde yaraları tam iyileştirme, kırılankemikleri bir ovalamayla hemen anında iyileştirme, kopan organları parçaları, tekraryerine yerleştirme, cinni etkilere maruz kalmış kişileri kurtarmayı söyleyebiliriz),materyalizasyon (yoktan üretme ya da az sayıda veya miktardaki nesnelerinçoğaltılması), psikokinetik etkilerinin (cisimlerin hareketinin) yanında telepati veduru görünün tüm türlerini de tam ve eksiksiz bir biçimde ortaya koymuştur.

Mesela, insanların beyinlerinden geçen tüm her şeyi, düşünceleri okuyor, niyetlerinibilebiliyordu. Hatta o ana kadar hiç görmediği ve çok uzaklardan gelen insanlara dabu yeteneğini açıkça gösteriyordu. Sistemi Afaki yönüyle bilmeye de örnek teşkil

55

Page 56: Kenan keskin telepati

eden bir olay da Ebu Cehil, yerden birkaç taş alarak Hz. Resulullah’a, eğer Nebiysebunların sayısını bilmesini ister. Hz. Muhammed (sav) ise, buna cevap vermek yerineona, önce kendisinin gizlice taşları saymasını bundan sonra yanıt vereceğini söyler.Ebu Cehil biraz uzaklaşıp arkasını döner ve denileni yapar. Sonunda Hz. Muhammed(sav) taşların sayısını doğru olarak söyler. Ama Ebu Cehil, isminin anlamını ortayakoyacak davranışlar sergileyerek iman etmeyi ret eder.

Durup dururken bir anda, Habeşistan meliki Necaşi’nin öldüğünü söyleyip cenazenamazını kılmış bir hafta sonra Habeşistan’dan gelenlerce olayın aynı güngerçekleştiği doğrulanmıştır. Bununla birlikte insan beyinlerine etki ederek dahadoğrusu kendi meleki güçlerini kullanarak onlarda çeşitli davranışlar, sesler,görüntüler meydana getirebilmekteydi.

Mesela, bir gün bir ağaç gölgesinde dinlenirken Arabın biri gelir kılıcını çeker, “senibenden kim korur” sözüne karşılık Resulullah, “Yüce ve Celil olan Allah korur” derdemez o an adam durup dururken kendinden geçer, eli titrer ve biri ardındanitmişçesine kafasını ağaca toslayıp yere düşer. Sonra onun kılıcını alarak, “şimdibenim elimden seni kim kurtaracak” der ve sonra adamı affeder.

Başka bir olay da, namaz kılması sırasında onun boynunu çiğneyeceğini söyleyenbunu başaramayınca da daha sonra taşla vurmaya yeltenen Ebu Cehil’in, öncekihamlesinde aralarında ateşten bir çukurun (hendeğin) açıldığını ikincisinde ise, elininhavada bloke olduğu (kaldığı), hareket ettiremediği ve bir ejderhanın neredeyse onuyiyeceğini görüp birden kaçması, bu garip davranışlarının nedeni sorulduğunda da“sizler bunu görmüyor musunuz?” demesi ve Resulullah’ın ise buna karşılık, “eğerbana yaklaşsaydı melekler onu paramparça ederdi” sözünü söylemesidir.

56

Page 57: Kenan keskin telepati

Bkz. Hz Muhammed Neyi Okudu / İnsan Ve Din / Okyanus Ötesinden 1- Ahmed Hulusi Boyut Kavramı / Zaman- Ahmed Fevzi Yüksel(4) Enbiya-16, Sad-27, Duhan-38-39, Hadid-20, (5) Ankebut- 44, (6) Ankebut /64, (7)Saffat 6-7

7. Bölüm

Hz. Muhammed (sav) o anda olanı görmenin ötesinde, geleceğe yönelik deMüslüman olsun ya da olmasın, kişisel bazda insanların nelerle karşılaşacaklarını,neler yapacaklarını, nelerle meşgul olup uğraşacaklarını, nasıl, nerede ve ne şekildeöleceklerini bazılarının ise, cennetlik veya cehennemlik oluşunu hatta cennettekimertebesini bile açıkça bildirmiş yanı sıra, yakın ya da uzak gelecekte olacaktoplumsal olaylardan haberler vermiş ve bunlar da zamanı geldiğinde tek teksöylediği gibi tamı tamına çıkmıştır. Çünkü Resul ve Nebilerde yanılma payı hiç yoktur (8).

Bununla birlikte, neslin veya dünyanın kıyameti öncesindeki siyasal, toplumsal, doğalolaylar...gibi zuhur edecek belli alametleri ve ölüm ötesi boyut ile dünyanın kıyametisonrasındaki insan ruhlarının karşılaşacakları maddi ve manevi tüm aşamaları datamamen enfüsi boyuttan bildiğini, gerektiğinde afaki boyutlardan da bir bir tespitederek içinde sembolleri de barındıracak şekilde anlatmıştır, elbette anlayana.Bunların sayısı da oldukça çok, fakat fikir vermesi açısından o ana ya da geleceğeyönelik birkaç mucizeyi vermeye çalışalım.

Bir gün namaz sırasında cemaate dönerek, “namazda saflarınızı doğrultunuz vesımsıkı birbirinize yapışıp aranızda boşluk bırakmayınız. Zira ben sizi, arkamdanda görüyorum” der. Medine’den yüzlerce km uzakta bulunan Mute denilen yerde

57

Page 58: Kenan keskin telepati

savaşan Müslümanların, savaş sırasındaki her durumunu da yanındakilere aynen TV’de seyrediyormuşçasına anlatmış, şehit olanları ismen ve ölüm biçimleriyle birliktetek tek söylemiştir.

Bir gün de, Hz. Resulullahın devesi kaybolur ve tüm aramalara rağmen bulunamaz.Müslüman olduğunu söyleyen ama aslen Yahudi olan bir kişi de bunu fırsat bilerek,“gökten haberler veren biri, kendi kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor” diyerek,Müslümanlar arasında fitne yaratmaya çalışır. Bunun üzerine Resulullah, Cebrail (as)’ın kendisine haber vermesi üzerine (yani, sistemin işleyiş mekanizmalarından biriolan durugörü yeteneğini devreye sokarak) devenin ipinin bir dala takıldığınıbildirmiş, bulunduğu yeri tamı tamına söylemiş, sahabe ise tam tarif edildiği yerdedeveyi bulmuştur.

Kudüs’ü tanıyan, bilen birtakım insanlar da, miraçta bedenen Tayyı-Mekan ile gittiğiKudüs ile ilgili bazı sorular sorarlar. Resulullah da durugörü ile gözü önüne gelenKudüs’e, Mescidi Aksa’ya bakarak anında cevap vermeye başlar ve şöyle söyler: “suali sordukları zaman, onların sordukları şeylerin hiçbirine, ben oraya gittiğimzaman dikkât etmemiştim. Fakat, Cenabı Hak o anda perdeyi kaldırdı ve sankikarşımdaymış gibi Mescidi Aksa’yı görmeye başladım ve... ne kadar pencerelerivardı?... Kapısı nasıldı?... gibi sorulara karşılık... cevap verdim onlara”. Yinehadislerde anlatılan ağaçların, dağların, taşların, ırmakların...vs ona doğru gelmesi,koşması da bunların bizatihi gelmesi (hareket etmesi) değil, nesnelerin, beynin gözebağlı olmayan algılayıcıları tarafından zumlama ile yakın halde algılanması,görülmesidir.

Aynı özellik Hz. Ömer (ra)’de de görülmüş. O da, camide hutbe okurken birden

58

Page 59: Kenan keskin telepati

Medine’ den çok uzakta bir yere savaşa gönderdiği komutanına, “Ya Sariye dağaçek, dağa...” diye seslenir. Böylece savaşta yenilmek üzeriyken bu mesajı alankomutan, bu taktiğe uyarak savaşı kazanır. Böylece Hz. Ömer (ra) olayı görmeninötesinde o olaya müdahale de etmiştir.

Bir gün Uhud Dağı üzerinde iken deprem olur. O sırada Resulullah, “sakin ol, seninüzerinde bir peygamber, bir sıddık ve iki de şehit var” der. Bilindiği üzere Hz.Ömer (ra) cemaatle namaz sırasında, Hz. Osman (ra) da Kuran okurken şehitedilmiştir. Hz. Ali (ra)’ye de, birtakım insanların ona, tıpkı Hıristiyanların Hz. İsa (as)’abakışı gibi bakacaklarını ve dolayısıyla bunun Müslümanlar için birer fitne olacağınıaçıkça ifade etmiş ve öyle de olmuştur. “Hilafet, benden sonra otuz yıldır. Ondansonra saltanat devri başlayacaktır” demiş ve hesaplandığında tamı tamına otuz yılçıkmıştır. Bugün, Hz. Muhammed’e(sav) rağmen hilafet peşinde koşanlarınamaçlarının Dinle ilgili olmadığını yaşanılan olaylarla da görmekteyiz. Kenditanrısının ve ona dayalı hayallerinin halifesi olabilirler ama bu, Hz. Muhammed (sav)ile alakalarının olmadığını yine Hz. Muhammed (sav) tarafından bize bildirilmektedir.Yine Resulullah Bedir savaşından önce, “ burası Ebu Cehil’in, burası Umeyye’nin,burası Utbe’nin öldürüleceği yerlerdir. Burası da şunun, bunun öldürüleceğiyerdir” diye tek tek söylemiş ve bunlar harfi harfiyen doğru çıkmıştır.

Çok ilginçtir ki Müslüman aydın diye geçinen bir kısım insan ise, tıpkı ateist bilimadamları gibi insanda bu tür yeteneklerin olmadığını, olamayacağını dile getirerekbunun, (aslında hiçbir zaman mevcut olmayan) kendi kafalarındaki tanrıya,tanrısallığa karşı bir durum oluşturduğunu belirtmektedirler. Bu materyalistMüslümanlara göre, böyle bir şeyi ancak ötedeki bir tanrı melekleriyle kendisi yapar,o kadar. Bu yüzden Resul ve Nebiler ve dolayısıyla Hz. Muhammed (sav), tanrının

59

Page 60: Kenan keskin telepati

eşit ve adil olması nedeniyle aslında kendileri gibi sıradan insanlar olup biricik tanrıtarafından (muhtemelen zar atarak) seçilmiş basit kullardır. Dolayısıyla bu görevleri,seçilmeleri taktirde pekala kendilerinin de yapabileceklerini, onları bu kadarbüyütmenin gereksiz olduğunu ifadeleriyle açıkça ima etmektedirler.

Bu yüzden Hz. Muhammed’in (sav) sözleri, kendi akıl ve mantıklarına ya da bunadayalı olarak anlamaya çalıştıkları Kuran’a uymadığı için de pek önemi olmadığınıbelirtmekte, hatta kendi dinsel anlayışları için tehdit bile görmektedirler. Nedüşündürücüdür ki hadisleri açıklamaya gücü yetmeyen birtakım otoritegörünenlerin, etraftan çekindikleri, etrafa mahcup olmamak, kendilerini küçük ve zordurumlara düşürmemek için Hz. Muhammed (sav)’ den neredeyse utanır hale geliponun sözlerini ret yoluna gitmektedirler. Tıpkı, Havari Petrus’un Hz. İsa (as)’ ı üç kezyalanlaması gibi.

Yine bu maddesel anlayışlı Müslümanlardan bir kısmı Velilerde görünen kerametleriise, tanrıya çok tapınanlara onlar adına dışarıdan yapılan eylemler olarak bir kısmı dainsan beyninin tezahürleri olup akıl hastalığıyla bir tutmakta bu yüzden veli diye birşeyin olmadığını dile getirmektedirler, ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen...vs.

Kuran’a bakışları ise; hiçbir olağanüstü özelliği olmayan, sadece tanrı fermanlarınıiçeren Shakespeare yazılarının biraz daha iyisi bir kitap. Modern bilimin hiçbirverisine sahip olmadıkları halde bir de bilimsel olma çabalarına girip 19. yy.sonlarında terk edilmiş materyalist felsefeyi insanlara bilim diye yutturmayaçalıştırdıklarından bu insanlardan ne kuantum fiziğiyle ne de günümüz bilimselgelişmeleriyle ilgili tek bir kelime de duyamazsınız...vs. Bu da ya cehaletlerinden

60

Page 61: Kenan keskin telepati

ya da deneylerle sabit, ispatlanmış olan bu verilerin kafalarındaki Tanrı anlayışını,Tanrısallık kavramını sona erdirdiği, erdireceği içindir. Böylece bu zihniyetteki birimler, insanı çevresinden, evrenden ve özünden kopuk tamamen potansiyeli bileolmayan sınırlı, kapasitesiz, yetersiz hayvan türü varlık olarak bu dünyayamahkum etmeye çalışmaktadırlar. Tıpkı Cinlerin bu fikri insanlarda oluşturmayaçalıştıkları ve bunda da oldukça başarılı oldukları gibi. Üstelik onca ayet ve hadisve günün bilimsel verilerine rağmen.

Oysa daha maddesel boyutta bile varlığın tek yapı olarak atomlardan ve atomlarında tek bir hidrojen atomun türevi olduğu ve daha derin düzeyde kuantum fiziğininverilerinde ise, insanın doğadan, evrenden, kainattan, bunların boyutsalkatmanlarından, Hakikati olan Allah’ tan asla ayrı bir varlığı bulunmadığı vebulunamayacağı yanı sıra da (bu öyle bir bütündür ki) parçaların bile söz konusuolmadığı bu bütünsellikten tek bir zerreyi, bir boyutu bile çekip ayırmanın kesinolarak mümkün olamayacağı bildirilmektedir.

Boyutlar, tüm boyutlarla birlikte bir Bütün olarak mevcuttur. Bunlardan biriniortadan kaldırdın mı tüm boyutlar da ortadan kalkar. Bu nedenle, boyutlarda aradabir kesinti olacak şekilde ayrı olmayıp her bir boyut, alt boyut ya da boyutlardafarklı şekillerde kodlanmış olarak açığa çıkar. Daha doğrusu bir alt boyut, bir üstya da üst boyutların kodlarını barındırmasının ötesinde o kodlardan,şifrelerinden oluşmuştur. Tıpkı üç boyutlu holografik görüntülerin, iki boyutluhologram plakasında girişim olarak şifrelenmesi gibi.

Bu konuda M. İ. Arabi, “bu dünya hayatı bir rüya dan ibarettir. Bu yüzdenyorumlanması gerekir” demiştir. Dolayısıyla boyutlar arası olan ayrılık ancak,

61

Page 62: Kenan keskin telepati

“Boyutsal Farklılaşma” şeklinde olmaktadır. Varlığın, sistemin boyutların boyutsalkodlama ile var olması; bu boyuta (ya da herhangi bir boyuta) üst boyutlardan ayrıayrı bakış açılarıyla bakmak anlamına da gelmektedir. Yine bu boyutsal Bütünlükdolayısıyladır ki mesela, Miraç olayında Hz. Resulullah yaratılmışa ve yaratılmamışlığaait tüm boyutları tek tek müşahade etti, gördü de sonra tekrar dünyaya geri döndüve onlar orada üstü kapandı, örtüldü, öylece kaldı değil, tek bir “an” da müşahedeettiği tüm boyutları aynı anda ve her an kesintisiz müşahede etmeye devametmiştir.

Gerçi miraç öncesi zaten miraç halindeydi. Çünkü, Kuran’ın bir defada ona inmesiniçok iyi anlamak lazım, fakat bu da işin başka bir yönü. Bu nedenle Kuran’ da evrene,sisteme, Öze (Hakikate) ait bilgiler sistemin gereği olarak gerçeğine işaretle sembolve mecazlarla anlatılmış ve böylece bunlar, birebir karşılığı olmasalar da o gerçeğegiden anahtar kelimelerle, cümlelerle ifade edilmişlerdir.

Dolayısıyla Kuran, farklı cümle ve kelimelerle de aynı gerçeğe işaret edecek şekildedizayn edilebilirdi, Mutlak Bilinç tarafından. Mesela Kuran Afrika kabileleri için de yada kutuplardaki Eskimolar arasında açığa çıksaydı ifade tarzı aynı olmayacağı gibi. Yada aynı gerçekler farklı anlatım tarzlarıyla da ifade edilebilmektedir. Kuran’ınevrensel oluşu, Kainata ve Hakikate ait olan kodları ‘boyutumuzda’ ihtiva etmesidolayısıyladır. Keza Hz. Muhammed’in (sav) Resullüğü de İnsanın Uzayın Hakikatiolan boyutlarına dönük “Evrensel Resullüktür”. Böylece “Ben yürüyen Kuran’ım “diyen ve yedi İnsanı Kamilden biri olan Hz. Ali (ra) gibi, aynısı olduğu insan da,bilincinde bu kodların açılması oranında evrende, Kainatta kapasitesince Hakikatinibilen birim olarak yerini alır ki bu birime, Evrensel İnsan, tüm kemaliyle çıkmasıhalinde ise, İnsanı Kamil adı verilir.

62

Page 63: Kenan keskin telepati

Böylece modern bilimin verileri bile, ne Kuran ne de hadislerde kesinlikle mevcutolmayan tanrı ve tanrısallık kavramını çoktan çöpe atmıştır. Bu nedenle Hz.Muhammed (sav)’ den açığa çıkan İlim Ve Kudret, Evrensel Sistemde de mevcutolan, tüm bunların Özü Allah’a ait İlim Ve Kudrettir. Yine bu sebeple Hz.Muhammed’in (sav) vahiy ile kendi özündeki bir boyutta bulduğu, hissettiği, yaşadığıAllah İlmi ve sonucunda Okuduğu sistem ve düzen, onun beyni aracılığıylaboyutumuzda belirdiği içindir ki Onun bakış açısı, düşünce ve değerlendirmesistemi olmaksızın Kuran anlaşılamaz ve anlaşılamamaktadır da.

Ama ne trajik ki Kuran, Hadis ve gelmiş geçmiş onca Evliyaullahın açıkça dilegetirmesine rağmen bu çöplükten beslenerek kendisini tanrı olarak lanse edecekolan Deccal, benzer bilimsel söylemleri kullanarak gerçekte Tek’ in ‘varlık’ adıaltındaki belli bir boyut katmanına ait ilim ve kudretinin kendinde açığa çıkmasınakarşın, kendisini birimlerde potansiyel olanın açığa çıkmışı olarak zirve noktadagösterip varlığın tanrısı olduğunu dile getirecek ve insan ya da çeşitli uzaylı varlıksuretinde somut olarak görünecek, Cinler yardımıyla da insanların ekseriyatınıhükmü altına alacaktır.

Deccal, kendisini varlığın tanrısı olarak gösterebilir, ama Allah ve Onun aynası olanbirimlerin indinde varlık, hiçbir zaman var olmamıştır. Var olmayanın tanrısı daancak bir hayalden ibarettir, gerçek bir varlığı yoktur. Bu nedenle, sahip olduğuhayali ilim ve gücü, boyutsal çarpışmada ona bir fayda vermeyip Hz. İsa (as) adıaltındaki İlim Ve Kudret altında ezilip kalacaktır.

Özetle, Hz. Muhammed’e (sav) bakmak, Onu değerlendirmek demek ona et kemikyığını olarak bakıp değerlendirmek değil, kendi boyutsallığında bir bilinç titreşimi

63

Page 64: Kenan keskin telepati

olarak görmek daha doğrusu sonsuz-sınırsız bir bilinç titreşimi olarak onda yokolmak demektir. Uzak doğu mistikleri bile her ne kadar ötesini değerlendiremedikleriiçin Ona iman etmeyip bu yüzden onda yok olamasalar da onu kendi bilinçkatmanlarında kapasitelerince kendileri gibi sadece şuur titreşimi olarak görmekte,bu da Ona saygı duymayı getirmektedir.

Ayrıca bir şeyi reddetmek, o şeye karşı kendini kapama, kilitleme; iman ise, o şeyekarşı kendini açık hale getirme demektir. Bu nedenledir ki mesela, meleklere imanetmeyen kişi otomatik olarak onlarla olabilecek rezonansı kesmekte dolayısıyla dakendindeki o meleki güçleri bloke etmekte, ortaya çıkartamamaktadır. Meleklereiman etmeyen de, her an bilincinde olarak meleki güçlerle hareket eden Resul veNebileri, açığa çıkarttıklarını, anlattıkları Hakikatleri, sistem ve düzeni varsakitaplarını kesinlikle anlayamamakta, değerlendirememektedirler.

Başka bir deyişle bir kişi, Hz. Muhammed (sav)’e iman etmeyip onu reddettiğimüddetçe onun çeşitli seviyelerdeki ilim ve enerji alanına giremeyeceği, onunlatelepatik bağlantıya geçemeyeceği için, onun ortaya koyduğu gerçekleri en altdüzeyde bile anlaması mümkün değildir. Bu yüzden, onu ve getirdiklerini eleştiren buyönlü yayınların hiçbir geçerliliği yoktur.

“Hadisler uydurmadır, sadece Kuran bize yeterlidir” diyerek Hz. Muhammed’i (sav)devre dışı bırakan ve kendilerine “Müslüman” diyen kişiler de aynı şekilde, sahipoldukları zihniyetlerle bu enerji alanı dışında yer aldıklarından Hz. Muhammed’i (sav)değerlendiremedikleri gibi onun kendi öz boyutlarından “Oku” duğu, OnunBilincinden açığa çıkan Kuran’ı da asla idrak edip anlayamazlar. Ne kadar çabalarsaçabalasınlar, ne yaparlarsa yapsınlar anlamaları da kesinlikle mümkün değildir,

64

Page 65: Kenan keskin telepati

işleyen sistemin kurallarına göre. Anladıklarının ise, onları nelere, nereye kadargötüreceklerini de yaşayarak göreceklerdir. Bu yapılara dil uzatanların, hakaretedenlerin sistemin gereği olarak mutlaka karşılığını almalarının nedeni de yine buenerji alanları dolayısıyladır.

İman edenlere gelince, onlar da kapasiteleri oranında ondan enerji (ki büyükçoğunluk bu yönlüdür) ve ilim temin etmekte (tabanda belli şeylere imanettiklerinden o imanlarına devam etmiş olsalar da) edemedikleri ya da onureddettikleri noktalarda yine o boyut itibariyle ondan faydalanamamaktadırlar.Ya da, ne kadar iman sahibi olursa olsunlar o imanlarına rağmen, içinde bulunduklarısınırlı düzeylerin dışındaki o ilim ve enerji alanına giremezler.

Bu yüzden Hz. Muhammed’in (sav) o ilim ve enerji alanına giremeyenler, o alanlarlabağlantılı olan velileri de anlayamamakta ve hatta iş, onları kâfirlikle suçlamayakadar gitmektedir. Keza Hz. Muhammed’in (sav) aynası olan İmamı Mehdi’nin ortayakoyduğu ilmin anlaşılamaması, Mehdi’nin ve Hz. İsa’ nın (as) açığa çıktıklarında ilkindin adamlarının karşı çıkmasının nedeni de Hz. Muhammed (sav)’ in İlmininreddedilmesidir. Daha önceden Onu değerlendirmeyenin, yani o ilim ve enerjialanına beyinlerini yönlendirmeyenlerin, açmayanların Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın (as)kabulünden sonra onları ne kadar değerlendireceği ise, meçhuldür.

Yine bazı medyumların, hassas beyinli bazı kişilerin duyu dışı algılama (DDA)yöntemiyle aramaya kalktıkları taktirde İmamı Mehdi’yi bulamayacak olmalarınınsebebi de bir yönüyle budur. Kaldı ki Veliler arasında bile bu ilim ve enerji seviyeleribulunmakta ve üst düzey veliler dışındaki evliya dahi onu tanıyamamakta sadecekendi bulunduğu boyuttaki etkilerinden, yansımalarından yeryüzündeki işlevlerinden

65

Page 66: Kenan keskin telepati

dolayı varlığından haberdar olabilmektedir.

Her an O’ndan dünya üzerine yayınlanandalgalar ise,

ilgili kişilerce idrak kapasiteleri oranınca alınıpdeğerlendirilerek

dünyayı şu ana kadar görülmemiş biryenilemeye, yeni yeni algılamalara, bakış

açılarına sokmaktadır.

Bkz. Kendini Tanı /İnsan Ve Din / Akıl Ve İman / Okyanus Ötesinden III – Ahmed Hulusi Küttübi Sitte (8) Hurma ağacının aşılanması olayı da, onun bilememesi dolayısıyla değil, tamamen vahyinkonumunu daha fazla belirgin kılma, daha ön plana çıkartma başta olmak üzere bizler içinbirçok ders bulunmaktadır.

Yayın Listemiz >>> Sayfa 67…74

www.yorumsuz.net.tc

66

Page 67: Kenan keskin telepati

Yayın ListemizAşağıdaki e-Kitap ve programlar sizin için hazırlanmıştır.

www.yorumsuz.net.tc adresindenÜcretsiz indirebilirsiniz !.

www.yorumsuz.net.tc

• Noktanın Sonsuzluğu -2-

• Noktanın Sonsuzluğu -1-

• Derin Akıl Derin Yürek

• The Secret -SIR

• Sessiz Sorular Sessiz Cevaplar

• Holografik bakış

• Alt Beyin’in Deşifresi / Bireyin Alt Beyinsel Eğitimi

• Dua ve Zikir -2-

• Fîhi Mâ-Fîh -2-

• Dua ve Zikir -1-

• Fîhi Mâ-Fîh -1-

67

Page 68: Kenan keskin telepati

• Cinlerin Deşifresi

• Gizli Gülşen -2-

• O’ndan İşaretler

• Ölümden Sonra Yaşam

• Tam 12’den Vuran Sözler

• Düşmanın Kardeşin Değildir

• Yeni Keşifler -3-

• Altın Tavsiyeler -2-

• Altın Tavsiyeler -1-

• Tayy-i Mekân (Mekan Değiştirme)

• Hayat Ağacı (Kundalini)

• Etkili Sözler 5 / Mesnevi Bahçesi

• Metafizik Kaynaklara göre 3. Dünya Savaşı

• İbret

• Beyin Fırtınası -Online Sohbetler

• Enneagram /Materyalist mistisizm akımı

• Benim Adım CENİN -2-

• Benim Adım CENİN -1-

• Meşhurların Rüyaları- Kapıları Aralayan Şifre

• Orta Dünya’nın İşgali

68

Page 69: Kenan keskin telepati

• Muhyiddin-i Arabi-Risalelerden Alıntılar

• Ortadoğu - Vaat Edilmiş Topraklar

• Kuantum Düşüncede İslami Motifler

• Terör Tekeli A.B.D.

• İnsan ve Din -2-

• İnsan ve Din -1-

• Amerika’nın Matruşkası

• Aşk Penceresinden Asr-ı Saadet

• Dünyayı Yöneten gizli Örgütler

• Okunası, Çok Önemli Konular

• Cuma Notları -2-

• Avrupa Birliğine NEDEN HAYIR !

• Kur’anla Kucaklaşmak

• Psikolojik Harekât

• “B” SIRRINA ERMEK

• Gerçeğin Öğretisi/TASAVVUF

• Oruç’un Sırları

• Türkiye ya “Büyük Türkiye” olacak ya da “Yok” Olacak !

• Yeni Keşifler -2-

• İstihbarat

69

Page 70: Kenan keskin telepati

• Bilinç Ötesi Boyut RÜYALAR

• Parapsikoloji ve Parapsikolojik Harp

• Kıyamet Halleri

• CFR ve Yeni Dünya Düzeni

• Yorumsuz Seyir

• Yeni Büyük Oyun / Yeni Soğuk Savaş

• İnternette Tıp Haberleri -1-

• Yeni Keşifler -1-

• Ölüm Terapisi

• Ölmeden evvel Ölmek

• Cemil Meriç Anısına

• Vatikan’ın Gizli yüzü

• İz Bırakanlar

• Sonsuz Boyuta Açılmak – Zikir

• Bilinmeyen Vatikan II

• Cuma Notları I

• Bilinmeyen Vatikan I

• Tapınak Şövalyeleri - Gizli Dünya Devleti

• Günün Yorumu

• Allah’ı Bilmek

70

Page 71: Kenan keskin telepati

• Tsunami Altındaki gerçekler -H. A. A. R. P

• Sorgulayan Beyinlerin Kendine Soruları

• Allah indinde DİN 2. Bölüm

• Avrupa Birliği’nin Türkiye Politikaları

• Allah indinde DİN 1. Bölüm

• Mir’at ül İrfan (İrfan Aynası)

• G. O. P ya da HAÇLILAR MI?

• AVRUPA BİRLİĞİ VE CHRISTENDOME KAVRAMI

• MARDUK ya da KAOS

• [Astroloji-Program] Astro Yükselen

• GİZ’li Gülşen 1

• Depresyon

• Psikospritüel Kriz

• [Astroloji-Program] Yıldızlar Altında

• Aynadaki Evren

• Din’i Anlamada Reform

• Tao’cu Uygulamanın Temelleri (Kültür Serisi-1)

• En Büyük Sır- İlluminati Şeytani Bilinci

• MARDUK ‘Yakın Gelecek ‘ mi?

• Metafizik Mucizeler ya da Yanılgılar

71

Page 72: Kenan keskin telepati

• Kur’an-ı Kerim Meali (Microsoft Reader formatında)

• Hz. İbrahim’in MirasıHz. Musa’nın Asa’sı ve KUNDALİNİ

• Dik Bahçene Solayım!

• Uzaylılar

• Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar II

• Sonsuzluğu kucaklamış aşkın sembolü Hallac-ı Mansur

• Din, Maneviyat, Psikoloji, Psikiatri

• İbn Arabi ile ilgili araştırma Serüvenim

• Evrenin Sırları

• Etkili Sözler III

• Beynimizi Kim Kullanıyor ?

• Yorumsuz Katalog (Güncellendi)

• Zamansızlık (timelessness)

• Hangi Evreni Algılamaktayız?

• Gönül Uyandırma

• Kıyametin Deşifresi

• Yorumsuz Katalog

• Çağdaş Bakışla Allah

• Taş’taki Güç... Mutluluğunuz için...

• Etkili Sözler II

72

Page 73: Kenan keskin telepati

• Çağdaş Bakışla Cennet, Cehennem

• Rüya Yorumu

• Kader Gerçeği

• Evrensel Sırlar

• Rüyanın Dışındaki Rüya

• [Astroloji-Program] Canopus

• Düşünen Beyinlere Hiç Okunmamış Yazılar

• Holografik Beyin ve Evren

• Mesajlar I

• Uzaylıların İçyüzü

• Tanrı yok Allah var

• Reenkarnasyon Aldatmacası

• Astroloji-Yeni Millennium’un Popüler Bilimi

• [Astroloji-Program] Planetium

• Modern Bilim ZİKİR’i Keşfetti

• Etkili Sözler I

• Yıldızların Altında

• Çağdaş Bakışla Din

• [Astroloji-Program] PopHR

73

Page 74: Kenan keskin telepati

www.yorumsuz.net.tc

74