2
velere bilinen 1000 kadar sahabi ile peygamberler, alimler ve evliyadan biyografilerini de ek- ( H izane- tü't-Teymuriyye, Hadis. nr. 385). 4. Müse1- seldt. Müselsel hadisleri deriemek ama- telif riyye, Hizanetü't-Teymuriyye, Mustalahu'l- hadls, nr. 132). S. Ma'denü '1-le'dli fi'1- esdnidi '1- 'avdli . Müellifin ve icazetleri eserin müellif icazet da yer bir Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye'dedir (Tasavvuf, nr. 314). 6. Letd'ifü ve bugyetü't-tdlibin. Hadis usulüne dair bir eserdir ( K tp., nr. 193 2). 7. el-Cd - mi'u'l-feyydh Buhar! ve Müslim'in ile Malik'in üzerine bir 8. el-Esd- nidü'l- bi -erba'ine kitdben min ye . hadis all hadisin eser- de bu eserlerin müelliflerinin bi- yografisine de yer Kavukd'nin eserleri de Nesebü e1-'Alevi A}Jmed e1-Bedevi(Kahi- re 1321); et -Tavrü'1-a'1d 'ale 'd-devri'l- 'uld 1 301); (Kah i re 1321/1903); Cümle mine'l-Mü- selseldt (Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye, Umu- mi. nr. 9140); ye ii (Da- rü'l-kütübi'z-Zahiriyye, Tasavvuf, nr. 314 ); e1-Gurerü '1-giiliye fi'l-esdnidi'l- 'dliye (Süleymaniye Ktp., Osman HuldT Öztürk- ler, nr. 20). KavukcT'nin nesebi kaleme uzunca bir man- zume Selman b. Mustafa el-BarGdi tara- 't-tevessüliyye li- nesebi Ebi'I-Hasan yeri yokJ 1386; di- eserleri için bk. s. 7- 9; Ömer Abdüsse- lamTedmürT,lV, 128-129,13 1-133,135- l 37). Abdülkadir el-Edheml et-Trablusl Tercümetü Ebi'1-Me]Jdsin el -KavuJici bir (Beyrut 1306). : Kavukcl, el-Lü' lü' ü {ima la le le ha ev revvazAhmed Zemerll). Beyrut 1415/1994, s. 22-27; bk. de.nin s. 5-11, 19-20; Brockelmann, GAL Suppl ., ll, 776; 1, 98, 177,364, 501,544,548, 585;11, 18,242,383,390,416 , 478, 531 , 557, 601,646, 657 , 724; Kehhale, Mu'cemü '1-mü'ellifin, IX, 287-288; Elbani, Mal].- tutat, s. 376; Abdülhay ei-Kettani. Fihrisü'l-fe- haris,l, 105-106,107,109 , 157,163 , 250,254, 348,367,380,382,448, 492; ll, 800, 901, 906, 933, 938, 1093; Abdullah Habib Nevfel, Teraci- 'ulema'i Tarab/us ve üdeba'iha, Trablus 1984, s. 58-60; Yusuf b. i smail en-Nebhani, Ca- mi'u keramati' l -evliya' Atve ivaz). Beyrut 1409/1989,1, 373-374; Ömer Abdüsse- la m Tedmüri. Mevsu'atü 'ulema'i'l-müslimfn fi tarfbi Lübnan el-islami: ve' l- Beyrut 1414/1993, IV, 127- 138 ; Kettani . er-Risaletü'l-müstetrafe (Özbek). s. 126, 328,442; la lehü mevru"', el-Menar, VI/ 10, Kahire 1315/1903, s. 390. L L Iii ABDÜLKADiR KAVUKLU Orta oyunu nun bera ber tipleri nden biri (bk. ORTA OYUNU). KAVURD BEY (ö. 465/1073) Kirman ku ruc usu ( 1048 -1073). _j _j Bey'in büyük Sikkelerde ve eserlerde Karaarslan da kaydedilir. Dandanakan (4 311 040) sonra toplanan kurultayda fethe- dilen ve fethedilmesi planlanan ülkelerin idaresiyle ilgili olarak taksimat Kirman ve Kavurd'a verildi. Kavurd, Sultan Bey'in emriyle ken- dine tabi birlikte bu bölgeye in- tikal etti. ve ele ge- çirip bölgeye hakim olan Büveyhl Emlri Ebu adam- geri püskürtüldü (434/ 1042-43). Bu olaydan sonra Ka - vurd bizzat sevk ve idare 5-6000 orduyla Kuzey Kirman'a hareket et- ti. Selçuklu kuwetlerine mukavemet ede- anlayan Büveyhller'in Kirman naibi Behram b. Berdeslr Ka- Iesi'ne çeki ldi; bir re sonra eman dileye- rek Kavurd'a teslim etti (440/1048). bölgeden için harekete geçen Ebu Kalicar yolda Hanna b Kalesi'nde ölünce Büveyhl kuwetleri geri çekildi. Böylece Kavurd Kirman'da Selçuk- lu hakimiyetini tesis etti ve Kirman Sel- temellerini O güneyindeki Germ- sir lgesi Kufs kavminin Mkimiye- tindeydi. Kufslar Büveyhller'in yararlanar ak bir bölgeyi kontrolleri Kufs reisinin güvenini kazanan Kavurd hiç beklenmedik bir an- da düzenleyerekGermslr'i zap- KAVURD BEY tetti (442/1050). Daha sonra Hürmüz EmT- ri Bedr fethet- mek üzere ilk defa deniz sefere Selçuklular mukavemetle Uman'a hakim oldular. Kavurd Bey daha sonra fethetmek üzere Eml- görevlendirdi, ancak bu sefer- den bir sonuç Bey üvey Yi- zor durumda ka- Kavurd Bey, Alparslan ve Alp Sun- gur Yakütl ile birlikte ona ve Yinal IGp edildi (451/1059) 454'te (1062) bankare Emlri Faziüye'nin hakimiyetin- deki Fars üzerine yürüyen Kavurd böl- geyi zaptederek Abbas! Halifesi Ka im- Biemrillah, Bey ve kendi hutbe okuttu. Kavurd, Bey'in ölü- üzerine (455/1063) bir ara saltana- beraber Bü- yük Selçuklu olarak ve hutbe okuttu . Ancak daha sonra tahriklere Alparslan'a tabi olmaktan vazgeçip Kirman'da sadece kendi hutbe okutup para (459/1 067). Bunun üzerine Alparslan Ki r- man'a bir sefer düzenledi. Kavurd af dileyerek huzuruna Al- parslan onu affedip idaresini yine kendisine Ancak Kavurd Bey daha sonra tekrar saltanat ( 46 1 068-69). Alparslan yine Kirman üzerine yürüyerek Berdeslr ' de bulunan Kavurd'u Kavurd. Al- kuvvetlerinden bir kendi çektiyse de sonuç alama- Alparslan ölüm iken Seferiyye Hatun'un Kavurd Bey ile evlen- mesini ve onun kontrol Melik- vasiyet etti. çok genç ve tecrübesiz bulan Kavurd Büyük Selçuklu ele geçirmek Rey ne hareket etti. Ancak Emir Sav Tegin öncü kuwet- leri Kavurd'un öncü birliklerini bozguna Hemedan Kerec'- de meydana gelen Kavurd' un yenilgisiyle (4 4651 15 Nisan 1073). Hemedan kaçan Kavurd, Emir Temirek yaka- lanarak huzuruna getirildi. Kavurd'un gören onu affetmek istediyse deVezir Nizamülmülk buna engel oldu ve Kavurd bir hapsedildL Bu rada askerler zafere ikta ve istedi- l er, aksi takdirde Kavurd'u tahta 73

Kavurd Bey

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Abdülkerim Özaydın, "Kavurd Bey", DİA

Citation preview

Page 1: Kavurd Bey

velere katıldığı bilinen 1 000 kadar sahabi ile peygamberler, alimler ve evliyadan seçtiği kişilerin kısa biyografilerini de ek­lemiştir ( Darü'l-kütübi'l-Mısriyye, H izane­tü't-Teymuriyye, Hadis. nr. 385). 4. Müse1-seldt. Müselsel hadisleri deriemek ama­cıyla telif edilmiştir (Darü'l-kütübi'l-Mıs­riyye, Hizanetü't-Teymuriyye, Mustalahu'l­hadls, nr. 132). S. Ma'denü '1-le'dli fi'1-esdnidi '1- 'avdli. Müellifin şeyhlerini ve aldığı icazetleri kaydettiği eserin müellif hattıyla icazet kaydının da yer aldığı bir nüshası Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye'dedir (Tasavvuf, nr. 314). 6 . Letd'ifü 'r-rdgıbin ve bugyetü't-tdlibin. Hadis usulüne dair bi r eserdi r ( iü K tp., nr. 193 2). 7. el-Cd­mi'u'l-feyydh li'l-kütübi'ş-şeldşeti'ş­şı}Jd}J. Buhar! ve Müslim'in e1-Cdmi'u'ş­şa}Ji}J'leri ile İmam Malik'in el-Muvatta'ı üzerine yapılmış bir çalışmadı r. 8 . el-Esd­nidü'l-'aliyyeti'l-muttaşıla bi-erba'ine kitdben min eşhüri'l-kütübi'l-}Jadişiy­ye. Meşhur hadis kitaplarından seçilmiş all isnadlı kırk hadisin kaydedildiği eser­de kısaca bu eserlerin müelliflerinin bi­yografisine de yer verilmiştir.

Kavukd'nin diğer bazı eserleri de şun­lardır : Nesebü '1-lwtbi'n-nebeviyyi'ş­şerif e1-'Alevi A}Jmed e1-Bedevi(Kahi­re 1321); et-Tavrü'1-a'1d 'ale 'd -devri'l­'uld (Şam 1301); ed-Divdnü'l-mu{ıtaşar (Kah i re 1321/1903); Cümle mine'l-Mü­selseldt (Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye, Umu­mi. nr. 9140); ŞevdriJiu'l-envdri'l-celiy­ye ii esdnidi's-sddeti'ş-Şd~e1iyye (Da­rü'l-kütübi'z-Zahiriyye, Tasavvuf, nr. 314 ); e1-Gurerü '1-giiliye fi'l-esdnidi'l- 'dliye (Süleymaniye Ktp., Osman HuldT Öztürk­ler, nr. 20). KavukcT'nin Şazell'nin nesebi hakkında kaleme aldığı uzunca bir man­zume Selman b. Mustafa el-BarGdi tara­fından el-Man:r;ıl.metü 't-tevessüliyye li­nesebi Ebi'I-Hasan eş-Şd~eli başlığıyla neşredilmiştir (!baskı yeri yokJ 1386; di­ğer eserleri için bk. el-Lü'lü'ü 'l-merşü' ,

neşredenin girişi, s. 7-9; Ömer Abdüsse­lamTedmürT,lV, 128-129,13 1-133,135-l 37). Abdülkadir el-Edheml et-Trablusl Tercümetü Şemsiddin Ebi'1-Me]Jdsin el-KavuJici adıyla bir çalışma yapmıştır (Beyrut 1306).

BİBLİYOGRAFYA :

Kavukcl, el-Lü' lü' ü '1-merşü' {ima la aş le le ha ev bi-aşlihf mevzCı' (nşr. revvazAhmed Zemerll). Beyrut 1415/1994, s. 22-27; ayrıca bk. neşre­de.nin girişi, s. 5-11, 19-20; Brockelmann, GAL Suppl., ll, 776; İza/:ıu'l-meknCın, 1, 98, 177,364, 501,544,548, 585;11, 18,242,383,390,416, 478, 531 , 557, 601,646, 657 , 724; Kehhale, Mu'cemü '1-mü'ellifin, IX, 287-288; Elbani, Mal].­tutat, s. 376; Abdülhay ei-Kettani. Fihrisü'l-fe-

haris,l, 105-106,107,109, 157,163, 250,254, 348,367,380,382,448, 492; ll, 800, 901, 906, 933, 938, 1093; Abdullah Habib Nevfel , Teraci­mü 'ulema'i Tarab/us ve üdeba'iha, Trablus 1984, s. 58-60; Yusuf b. i smail en-Nebhani, Ca­mi'u keramati' l-evliya' (nşr. İbrahim Atve ivaz). Beyrut 1409/1989,1, 373-374; Ömer Abdüsse­lam Tedmüri. Mevsu'atü 'ulema'i'l-müslimfn fi tarfbi Lübnan el- islami: Ricalü'l-f:ıadfş ve 'l­'u/Cımü 'l-insaniyye, Beyrut 1414/1993, IV, 127-138; Kettani. er-Risaletü'l-müstetrafe (Özbek). s . 126, 328,442; "Kitiıbü'l-Lü'lü'i'l-merşü' fıma la aşle lehü evbi-aşlihl mevru"', el-Menar, VI/ 10, Kahire 1315/1903, s. 390.

L

L

Iii ABDÜLKADiR ŞENEL

KAVUKLU

Orta oyu n unun pişekarla beraber başlıca tiplerinden biri

(bk. ORTA OYUNU).

KAVURD BEY (ö. 465/1073)

Kirman Selçukluları'nın kurucusu (1048-1073).

_j

_j

Çağrı Bey'in büyük oğludur. Sikkelerde ve baz ı eserlerde Karaarslan adıyla da kaydedilir. Dandanakan Savaşı'ndan ( 4 311 ı 040) sonra toplanan kurultayda fethe­dilen ve fethedilmesi planlanan ülkelerin idaresiyle ilgili olarak yapılan taksimat sı­rasında Kirman ve civarı Kavurd'a verildi. Kavurd, Sultan Tuğrul Bey'in emriyle ken­dine tabi Oğuzlar'la birlikte bu bölgeye in­tikal etti. Bazı şehir ve kasabaları ele ge­çirip yağmalayan Oğuzlar, bölgeye hakim olan Büveyhl Emlri Ebu Kalicar'ın adam­ları ta rafından geri püskürtüldü ( 434/ 1042-43). Bu olaydan birkaçyıl sonra Ka­vurd bizzat sevk ve idare ettiği 5-6000 kişilik orduyla Kuzey Kirman'a hareket et­ti. Selçuklu kuwetlerine mukavemet ede­meyeceğini anlayan Büveyhller'in Kirman naibi Behram b. Leşkersitan Berdeslr Ka­Iesi'ne çekildi; bir süre sonra eman dileye­rek şehri Kavurd'a teslim etti (440/1048). Selçuklular' ı bölgeden uzaklaştırmak için harekete geçen Ebu Kalicar yolda Hanna b Kalesi'nde ölünce Büveyhl kuwetleri geri çekildi. Böylece Kavurd Kirman'da Selçuk­lu hakimiyetini tesis etti ve Kirman Sel­çukluları 'nın temellerini attı.

O sırada Kirman'ın güneyindeki Germ­sir bölgesi dağlı Kufs kavminin Mkimiye­tindeydi. Kufslar Büveyhller'in zaafından yararlanarak geniş bir bölgeyi kontrolleri altına almışlardı . Kufs reisinin güvenini kazanan Kavurd hiç beklenmedik bir an­da baskın düzenleyerekGermslr'i zap-

KAVURD BEY

tetti (442/1050). Daha sonra Hürmüz EmT­ri Bedr lsa'nın yardım ıyla Uman'ı fethet­mek üzere ilk defa deniz aşırı sefere ç ıktı.

Selçuklular mukavemetle karşılaşmadan Uman'a hakim oldular. Kavurd Bey daha sonra Slstan'ı fethetmek üzere oğlu Eml­ranşah'ı görevlendirdi, ancak bu sefer­den bir sonuç alınamadı.

Tuğrul Bey üvey kardeşi İbrahim Yi­narın isyanı sırasında zor durumda ka­lınca Kavurd Bey, Alparslan ve Alp Sun­gur Yakütl ile birlikte ona yardıma koştu ve onların yardımıyla İbrahim Yinal mağ­IGp edildi (451/1059) 454'te (1062) Şe­bankare Emlri Faziüye'nin hakimiyetin­deki Fars üzerine yürüyen Kavurd böl­geyi zaptederek Abbas! Halifesi Ka im­Biemrillah, Tuğrul Bey ve kendi adına hutbe okuttu. Kavurd , Tuğrul Bey'in ölü­mü üzerine (455/1063) bir ara saltana­tı düşünmekle beraber Alparslan'ı Bü­yük Selçuklu sultanı olarak tanıdı ve adına hutbe okuttu . Ancak daha sonra bazı tahriklere kapılarak Alparslan'a tabi olmaktan vazgeçip Kirman'da sadece kendi adına hutbe okutup para bastırdı (459/1 067). Bunun üzerine Alparslan Kir­man'a bir sefer düzenledi. Kavurd af dileyerek sultanın huzuruna ç ı kınca Al­parslan onu affedip Kirman'ın idaresini yine kendisine bıraktı. Ancak Kavurd Bey daha sonra tekrar saltanat davasıyla ayaklandı ( 46 ı 1 ı 068-69). Alparslan yine Kirman üzerine yürüyerek Berdeslr 'de bulunan Kavurd'u kuşattı . Kavurd. Al ­parslan'ın kuvvetlerinden bir kısmını kendi tarafına çektiyse de sonuç alama­dı. Alparslan ölüm döşeğinde iken karısı Seferiyye Hatun'un Kavurd Bey ile evlen­mesini ve onun Şlraz'da yerleştirilerek kontrol altında tutulmasını oğlu Melik­şah'a vasiyet etti. Melikşah'ı çok genç ve tecrübesiz bulan Kavurd Büyük Selçuklu tahtını ele geçirmek amacıyla Rey şehri­ne hareket etti. Ancak Melikşah' ın Emir Sav Tegin kumandasındaki öncü kuwet ­leri Kavurd'un öncü birliklerini bozguna uğrattı. Hemedan yakınlarındaki Kerec'­de meydana gelen asıl savaş Kavurd'un yenilgisiyle sonuçlandı (4 Şaban 4651 15 Nisan 1073). Hemedan dağlarına kaçan Kavurd, Emir Temirek tarafından yaka­lanarak Melikşah'ın huzuruna getirildi. Amcası Kavurd'un ayaklarına kapandığını

gören Melikşah onu affetmek istediyse deVezir Nizamülmülk buna engel oldu ve Kavurd bir çadırda hapsedildL Bu sı ­

rada askerler kazanılan zafere karşılık ikta ve maaşlarının arttınlmasını istedi­ler, aksi takdirde Kavurd'u tahta çıkara-

73

Page 2: Kavurd Bey

KAVURD BEY

bileceklerini ima edip onun lehinde teza­hüratta bulundular. Bunun üzerine Ka­vurd hemen o gece öldürüldü. Halka da yüzüğündeki zehiri içmek suretiyle inti­har ettiği bildirildi (Şaban 465 1 Nisan 1073).

İyi bir asker ve akıllı bir devlet adamı olarak tanınan Kavurd halka adaletle mu­amele etmiş. ülkede huzur ve asayişi ha­kim kılmaya çalışmıştır. Yollarda emniyet kuleleri yaptırmış ve muhafızlar görevlen­dirmiştir. Kirman en parlak devirlerinden bir ini onun zamanında yaşamış ve bölge­deki Türkmen nüfusu artmıştır. Ülkeyi cami , han, hamam. kervansaray gibi mi­mari eserlerle süslemiş, su kuyuları aç­tırmış ve bendler inşa ettirmiştir. Tiz Li­manı' nı tamir ettirerek denizciliğe önem vermiştir. Kavurd'un bastırdığı paraların ayarına çok dikkat ettiği rivayet edilmek­tedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Ravendi. Rahatü's-sudür(Ateş ). I, 102, 123-125; Ahbaru'd-devleti's-Selcükıyye(Luga l). s. 28, 38, 39-40; İbnü'\-Esir, el-Kamil, bk. İndeks; Bündari. Zübdetü 'n-Nusra ( Burslan). s. 13, 30, 46, 48-50; Ebü'I-Ferec, Tarih , ı, 325-326; Mu­hammed b. İbrahim . Tarttı-i Selcü/!:ıyan-ı Kir­man ( n ş r. M. Th . Houtsma). Leiden 1886, s. 2 , 13 -17; Ahmed Ali Han-i Veziri, Tar11)-i Kirman (n ş r. M. İbrahim Bastani-yi Pariz\) . Tahran 1370 hş. /1961 , s. 134, 140-142,146,155, 156, 162, 173, 231,243-263,371,393, 421, 750 , 810; Efdalüddin Ebü Hamid-i Kirmani. Tar11)-i Efçfal y a Beda'i 'u 'z-zaman fi vel!:ayi'i Kirman (n ş r. Mehdi Beyan i ). Tahran 1326 hş. , s. 3-11 ; Tarih-i Al-i Selçuk(nş r. ve tre. Feridun Nafiz Uzluk), An­kara 1952, s. 15; ayrıca bk. tercüme kısmı , s. 8; İbrahim Kafesoğlu. Sultan Melikşah Devrinde Büyük Selçuklu imparatorluğu, istanbul 1953, s. 15, 17, 19-28, 64, 117, 160; a.mlf., "Kavurd", iA, VI , 456 -459 ; Erdoğan Merçil , Kirman Sel­çuklu/arı, Ankara 1989, s. 7 -42; Coşkun Alpte- . kin, "Selçuklu Paraları" , Selçuklu Araştırmala­

rı Dergisi, lll, Ankara 1971 , s. 440, 554-560 ; C. E. Bosworth , " J5:awurd" , Ef2 (ing.). IV, 807-808.

L

L

~ ABDÜLKERİM ÖZAYDIN

KA WAL

(bk . HANENDE).

KAYGUSUZ ABDAL (ö. 848/ 1444 [?])

Alevi-Bektaşi edebiyatının

kurucusu olarak kabul edilen mutasavvıf şair.

_]

-,

_]

XIV. yüzyılın ikinci yarısında doğdu. Ha­yatına dair kaynaklarda bilgi yoktur. Hak­kında bilinenler, ölümünden muhteme­len bir buçuk asır sonra kaleme alınan

74

anonim menakıbnamesiyle eserlerindeki bazı ip uçlarından hareket ederek yapılan yorumlara dayanmaktadır. Menakıbna­meye göre Alaiye (Alanya) sancağı beyinin oğlu olup adı Gaybi'dir. İyi bir tahsil gören, döneminde geçerli bütün ilimleri öğre­nen Gaybl aynı zamanda pehlivandı; ata binmede. ok atmada, kılıç kullanınada eşi yoktu . Ava çıkar. av hayvanları elinden kurtulamazdı. Bir av sırasında vurduğu bir geyiğin peşine takılan Gaybl, geyiğin gidip Elmalı'da Abdal Musa'nın dergahı­

na girdiğini görür. Dervişlere geyiği sorar, onlar da görmediklerini söylerler. Konuş­maları duyan Abdal Musa onu huzuruna çağırtır. Gaybl şeyhin huzuruna çıkınca bir geyik vurduğunu, geyiğin kaçıp buraya geldiğini belirtir. Abdal Musa, "Attığın oku tanır mısın?" deyince "evet" cevabını · verir, bunun üzerine şeyh kolunu yukarıya kaldırır. Gaybl. attığı okun Abdal Musa'­nın koltuğuna saplanmış olduğunu görür ve şeyhin müridi olmaya karar verir. Du­rumu öğrenen babası. Teke beyinin de yardımıyla Abdal Musa 'nın üzerine yürür. Abdal Musa müridleriyle ona karşı çıkar ve gösterdiği kerametler sayesinde Teke beyini öldürür. Bundan sonra babasının da rızasını alarak Abdal Musa'ya intisap eden Gaybl'ye şeyhi Kaygusuz mahlasını

verir. Kırkyı l şeyhine hizmet eden Kaygu­suz ondan icazet alır ve ardından hacca gitmek için izin ister. Abdal Musa'nın ya­nına verdiği kırk abdalla birlikte önce Mı­sır'a gider. Mısır sultanının huzuruna çı­kan ve bazı kerametler gösteren Kaygu­suz için sultan Nil kenarında Kasrü'l-ayn adlı bir dergah inşa ettirir. Kaygusuz bir süre sonra hacca gider; hac dönüşü Şam,

Halep, Kilis, Antep, Bağdat, Hille. Küfe, Necef ve Kerbela'yı dolaşarak Hz. Ali ve Ehl-i beytimamlarının kabirierini ziyaret edip tekrar Bağdat'a gelir. Oradan Me­dain , Samerra, Musul, Nusaybin yoluyla Abdal Musa asitanesine döner. Menakıb­name, Kaygusuz ve yanındaki kırk abda­lın Abdal Musa tarafınd_an karşılanması ,

Kaygusuz'un cGşa gelerek şeyhine kavuş­

masının sevincini anlatan bir şiir söyle­mesiyle sona ermektedir. Eserde Kaygu­suz'un hayatının diğer dönemlerine dair bilgi bulunmamaktadır.

"Minbername"sindeki, "Aşık olsam adım tembel Al ayi/ Eğer sGfi ise derler mürayl" beytindeki Alayl kelimesinden hareketle Kaygusuz Abdal'ın asıl adının Alaeddin olduğu ileri sürülmüştür (Güzel . Kaygusuz Abdal, s. 7 4). Ancak Alal şairin Alaiyeli olduğunu gösteren bir nisbeden ibarettir. öte yandan babasının adının

Hüseyin b. Mahmud, dedesinin adınınAla­eddin b. Yusuf olduğu şeklindeki bilgi de bir tahrilinden öteye geçmemektedir. Me­nakıbnamesiyle Abda1 Musa Velayetna­mesi'nden ve şiirlerinden , onun Bekta-şi­liğin bir tarikat olarak örgütlenmesinden önce Anadolu 'da Hacı Bektaş kültünün yerleşmesi ve yaygınlaşmasında birinci derecede et kili olan Abdal Musa'nın mü­ridi olduğu , kendisine Kaygusuz mahlası­

nın mürşidi tarafından verildiği , XIV-XV. yüzyıllarda Anadolu'da yaygın bulunan Abdal!ar zümresine mensup olması dola­yısıyla şiirlerinde Kaygusuz Abdal mahla­~ kullandığı anlaşılmaktadır. Dilgüşa

adlı eserindeki, "Bu derviş dahi Muham­med Mustafa'nın sekiz yüz yılında geldi" (s. 47) ifadesine dayanılarak Kaygusuz'un 1398 yılında doğduğu ileri sürülmüştür (Dağlı , s. 25-28) Doğru kabul edildiği tak­dirde Abdal Musa'ya intisa bı mümkün ol­madığından bu tarihi onun Mısır'a geliş

tarihi olarakyorumlayan Rıza Nur, mena­kıbnamede yer alan, Abdal Musa'ya on sekiz yaşında intisap ederek kırk yıl hiz­metten sonra Mısır'a gittiği şeklindeki bilgiden hareketle Kaygusuz'un Mısı r'a

geldiğinde elli sekiz yaşında bulunduğu­

nu ileri sürer ve kırk yıl şeyh e hizmetin geleneksel bir ifade o lduğunu göz ardı ederek 7 42 ( 1341) yılını doğum tarihi ola­rak kabul eder. Ancak onun bu tarihten sonra doğduğunu söylemek mümkündür.

Kahire Kaygusuz Sultan (Kasrü 'l-ayn) Bektaşi Dergahı'nın son şeyhi Ahmed Sırrı Baba, Kaygusuz'un Mısır'a ilk defa 79 1 (1389) yılında el-Melikü's-Salih Hacci dö­neminde geldiğini, 796'da (1394) hacca gittiğini , Necef ve Kerbela'yı ziyaret ede­rek 799'da (1397) Kahire'ye döndüğünü ,

806'dan (1403-1404) itibaren kendisi için

Kaygusuz Abda l ' ı n

eski bir minyatürden

kopya edilerek

Levni tarafından

yapılan

minyatürü (TSMK, Albilm,

nr. 2164, VT. 22')