143
ΐΐΐΪΗΝί »AU»*®

Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Siyaset

Citation preview

Page 1: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ΐΐΐΪΗ Ν ί»AU»*®

Page 2: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar
Page 3: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ileti$im Yayincilik A.$. · Tarih-Politika Dizisi 3 · ISBN 9 7 5 -4 7 0 -1 7 4 -l

1. BASKI © iletifim Yaymhn, ist. 1991

KAPAK Ümit Κιναης DÍZGÍ Maraton Dizgievi .DÛZELTi Sezar Atmaca - Fatih M. Öztan KAPAK BASKISI Ayhan Matbaasi ÍÇ BASKI ve CiLT $efik Matbaasi

lletifim YaymlariKI(Hllarer Cad. Ileti5im Han No.7 Cagaloglu-ISTANBUL Tel: 516 22 60-61-62

Page 4: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ETIENNE BAUBAR

Althusser için yazilarÉcrits pour Althusser

ÇEVIREN H ü ly a Tufan

Page 5: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser Iç in .............. ................................................................... .............. 7

U yari................................................................................................................... 17

1. Gaston Bachelard’dan Louis Alth'jsser’e

"Epistemolojik Kesinti" Kavram i....................................... -................ 19

2. Bir Kez Daha Sus Althusser............................................................... 69

3. Ç agd a§O lm ayan ....................................................................................101

4. E lveda.........................................................................................................129

Ek: Yafamöyküsel N o t ................................................................................. 135

Page 6: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ALTHUSSER igiN (t)

Bugün Althusser hakkinda yazi yazmak, bir bakima ölmü§ bir ünlü ki§i hakkinda yazm ak gibi; bir düçünür olarak ha- yatm i tamamladi çünkü. Öte yandan, bir ölümden, hattâ bir intihardan daha aci bir hayata mahkûm çimdi Althusser.

Hastahgi biliniyordu. Gene de büyük §ok yaratti yolaçtigi olay. Bôyle çeyleri bilinen verilerle açiklamak kolay degildir. Bu açiklanamazhk ise, tedirgin edici bir durumdur. Çünkü insanlar, açiklayam adiklan $eylerle yaçam ak istemezler. "A­caba niye yapti?"nin iyi kötü bir cevabim bulabilmek için de çe§itli yorumlara, akil yürütmelere giriçmekten kendilerini alamazlar.

Althusser’le tam§ikligimin dereceSi, bôyle yorumlara gi- recek verileri saglamiyor bana: Birkaç mektup, Ecole Nor- male’deki odasinda birkaç saatlik bir gorüçme, sagdan sol- dan içitilmiç birkaç söz. Gene de, bôyle bir kiçisel tam$ikh-

(*) Tarihten Güncelliÿe, Alan Yayincilik, Istanbul 1983, s.355-362.

Page 7: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

j*m bulunmasi olayi algilamami etkiliyor. Yalmz yazilann- dan bildigim biri degil, yüzünü, sesini tamdigim, elini sikti- gim, sôzgeliçi, sigara degil de pipo içtigini bildigim bir insan bu ürkïitücü olayin kahramam. Böylesi galiba daha tedirgin edici.

Kitaplarim çevirme amaciyla mektup yazmiç, pek de beklemedigim halde nazik bir cevap almiçtim. Bundan son- ra, yayin sirasi veya bir eilt içinde toplanacak yazilarm seçi- mi konusunda yazi$tik. Sonunda, 1977 güziinde Paris’e gitti- gimde aradim telefonia. Ertesi gün okuldaki odasina çagirdi. Gôrüçmemiz benim açimdan bazi bakimlardan bir hayal ki- rikhgi oldu. T uhafbir uzakligi vardi, ama tam bir uzaklik da dej*ildi bu. Bana veya herhangi bir kiçiye karçi degil, sanki hayata karçi bir uzakhk. Belki, insanlarla iletiçimini yazdigi kitaplar yoluyla yapmaya ahçmiç bir aydmin konuçma de­nen olay karçismdaki beceriksizligi. Sonra birlikte Maspero Yaym evi’ne gittik, orada sorumlularla beni tamçtirdi ve ki- taplannm Türkiye’deki yayinim benim yapmami istedigini- söyledi. Yaymevine birkaç gün önce ugramiç, epey baçtan savma bir muamele gôrmüçtüm. Althusser’le gelince aym in- sanlann davramçi degiçiverdi. Yaymevinden çiktik ve Place Paul-Painlevé’nin kôçesinde aniden baçarilar diledi, ortadan kayboldu. Bundan sonra samrim bir kere, gene yayinla ilgili olarak yazi§tik. Paris’e son gidi|imde (yetmiç dokuzda), kli- nikte oldugunu ve di$ari çikabilmesinin çüpheli gorüldügünü ôgrendim. Ama çikmiç, bilindigi gibi...

Gôrüçmemiz sirasmda beni en çok çaçirtan §ey, politik suskunlugu oldu. 0 sira Fransa Solunun Birligi bozulmuç, Humanité de "Aidez-Nous" (Bize Yardim Edin) baçlikli bir ôzel sayi yayimlamiçti. "Kim yardim edecek?" diye sordum, o da baçka bir soruyla cevap verdi. "Evet, ayrica ‘biz’ kim?" Bu- nu, Fransiz çiveli Ingilizce’siyle, "u iz ôs" diye telaffuz ettigi-

Page 8: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ni hep hatirlanm . Sovyetler Birligi ve Çin’den söz ettigimiz- de, ikisinden de umudu kestigi ve dünya olaylanna derin bir karamsarhkla baktigi anlaçiliyordu. Ancak bu karam sarhk kabullenilmiç bir olguydu, herhangi bir heyecam veya öfkesi kalmamiçti. Bettelheim’m Sovyetler birligi tarihi hakkinda biraz konuçtuk. Bu kitabi tutuyordu Althusser. Temelinde "elitizm" yatan bir Mao hayranligi yüzünden anti-demok- ratik bir bakiç tarzi oldugunu söyledigimde, bütün konuçma- nm tek heyecanli tepkisini gösterdi. Kalkip raftan kitabi al­di, elime verip kisaca "gÖster" dedi. "Tarihin topIumlar karg;- sina çikardigi güç sorunlara, ancak küçük birazm hgm yeter- li cevabi bulabi]digini gôrüyoruz", ciimlesinin yerini bulup gösterdim. Okudu, "hmm'' gibi bir ses çikardi, dü§ünceli bir yüzle kitabi yerine koydu. Bu anlik canlanmanm gene bir k i­taba, teoriye ili$kin olmasa ilginç gôründügii için anlattim bu ayrantiyi.

Althusser’in suskunlugunu ve içine kapanikligim, onu ta- myan baçka Batih aydinlardan da içittim. Bir keresinde New Left’m editörü Perry Anderson’un evinde konukken kuraldiçi olarak epey uzun konuçmuç, kendinden de söz etmiç. Perry bu konuçmayi banda almiç. Çok ilginç oldugunu, bana da dinletecegini sôyledi ama, firsat bulamadik. Bir çekilde ya- yamlanirsa ilginç bir belge olacagina inamyorum.

Althusser, insanlardan kaçan, onlari iten bir kiçi degildi bence. Sanki kendi içinden yeterince diçan çikamiyordu. Yal- naz kitaplanylayapabiliyordu bunu, ama orada bile bir dere- ceye kadar. Üslubunun güçlügii, sôyleyiçinin dolambaçhligi herkesçe bilinir. Bu kitaplarla FKP içinde ônemli bir muhalif anlayiçi temsil ettigi halde, yazdaklarmin sonuçlanm topla- maya da yanaçmamiçti. §üphesiz etkileri yalm z Fransa için­de kalmadi, bütün dünyaya yayildi. Ama eserlerinin çevrilip yayimlanmasi daçinda, bu iliçkilerini de geliçtirmeye çalaç-

Page 9: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

madi. FKP çevresinde küçük bir Althusserci ekip kuruldu. Ama bu ekip bir "aydmlar grubu" kimliginden çikip politik bir muhalefet yaratamadi. Althusser kendisi de gündelik po­litik içlere hiç girmedi. Sanki parti yönetimi ile gizli bir an- laçmasi vardi: Onlar ürettigi m uhalif metinlerden Ôtürü onu ihraç etmeyecek, o da muhalefetini ôrgütlü bir yapiya getir- meye çaliçmayacakti. §üphesiz yoktu bôyle bir anlaçma, ama partinin ve Althussertn koçullari zorunlu olarak bu gôrünü- mü ortaya çikanyordu. Stalin-sonrasi K Flerin yapilamçm- da, M arksist teorisyenlerin hepsi politik pratikten kopma pa- hasm a "teorisyen" oldular; kimi partili, kimi parti diçi, ama politikadan kesinlikle kopuk. Resmî parti teorisyenleri ise teorik alanda dünya çapmda önem kazanan ürün vermedi- ler.

Althusser’in bir aydm olarak serüveni ba$ladigmda M arksist degil, Katolik oldugunu ögreniyoruz. Dolayli olarak edindigim bilgilere göre, savaç sirasmda Alm anlann bir top­lama kampmda tutsak edilmiç. Hastahgmm bu kampta olu§- tugu sôylenir. Marksizmi benimsemesi kirklann sonlannda gerçekleçiyor. ilk ônemli teorik eserleri, ellilerin sonunda ya- yimlanan, Montesquieu ve Rousseau üstiine çahfm alan. Alt- miçlarda ise, 1965 ’de Marx îçin (Pour Marx) adiyla yayimla- nan ônemli kitabm da yer alacak makaleleri yazmaya baçli- yor. Bu kitap yayim lam r yayimlanmaz ônemli tarti§malar baçlatiyor. Althusser’e saldiranlar çok, ama çevresine topla- nanlar da var. Kapital’i Okumak, ilk Althusserci grubun or- tak seminerlerinden olu$an ve beç kiçinin katkilariyla dôrt cilt olarak yayimlanmi§ bir kitap. Onun da ilk basihçi 1965. Bu iki kitap, Althusser’in ilk dôneminin eserleri. Birçok ba- kimdan, yepyeni bir ôzellik taçiyorlar. FKP’nin ve dünya Ko- münist hareketinin savunageldigi pek çok çey eleçtiriliyor. SBK P’nin ünlü Yirminci Kongresi, KruççeVin Stalin eleçtiri-

Page 10: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

si ve КРПегіп her yerde benimsedigi hümanizm, yabancilaç- ma gibi kavram lar Althusserci grubun eleçtiri nesneleri olu- yor. Bu eleçtiri, yeni bir M arksist epistemoloji açiklamasma ve Hegelci terimlerle uygulanan bir diyalektigin yadsmmasi- na dayandiriliyor. Ekonomik indirgemecilik Marksizmin ikinci Enternasyonal’den miras kalan sapmasi olarak nitele- niyor. Bütün bunlarm, o siralarda Fransa’da agirligini duyu- ran yapisalci anlayiça oldukça yakm bir iliçki içinde yapil- masi da ilk günlerden beri farkediliyor. Sôylenenler bir baki- ma çok yeni. Ama yeniligin ardinda, Althusser4n derin "orto- doksi" kaygisinin yattigi da sôylenmeli. Filozof, sanki tarihin getirip yigdigi molozlan temizleyerek Marksizmin "temiz ôzu'nü yeniden gün îçigm a çikarmaya çaliçmaktadir. Bu ko- nuya yeniden dönecegiz.

Althusser, hümanist M arksistleri suçlaymca, onlar da, Althusser’in Stalinist pratigi onaylamaya çaliçtigmi söyledi- ler. ingiliz Marksistlerinden John Lewis’in saldinsm a cevap veren Althusser (John Lewîs’e Cevap) kendine göre M arksist tarihin ne oldugunu anlatirken, Stalin konusunda ilk teorik sözlerini de söyledi. Bu metne göre Althusser Stalinist degil- di, ama bu eleçtirinin çok yeteTli oldugu da söylenemez.

Leniñ've Telsefe) Althusser’in düçüncesinde bir dönüm noktasidir. Yazar burada felsefe üstüne düçünür ve felsefe ile politika arasmdaki iliçkiye yeni bir gözle bakar. Diyalek- tik maddeciligi "teorilerin teorisi" olarak nitelemiçken, çimdi bunun bir pozitivizm, dolayisiyla bir sapma oldugu gorüçüne yaklaçmaktadir. Bu yeni düçünsel egilim, Bir Ozele$tirinin Ôgeleri’nde berraklaçir. Althusser bu kitabmda, daha ônçe içlediêi teorik suçun yapisalcihga taviz vermek degil, "teori- sizm" yapmak, yani ekonomik, politik ve ideolojik pratiklerin yanmda bir de teorik pratik ekleyerek, teoriyi hayattan ko- parmak oldugunu ileri sürer. Ôzeleçtiri, 1974’te yayimlan-

Page 11: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

miçtir. Bu zamana kadar, Althusser F K F d e sol muhalefet temsìlcisi olarak yer yapmiç, bütün dünyada da tamnmiçti. Poulantzas’m degerlendirmesine göre altmiç sekiz Mayis olaylarindan sonra devrimci hareketin Avrupa’da yeniden enerji kazanmasinda Althusser’in teorik müdahalesinin bi- rinci derecede payj vardir. Ama Althusser gene tuh afb ir ko- numdadir. Gençlere ve kitle hareketi içinde olanlara, kendi üyesi oldugu partiyi gösterir, geleneksel anlamda iççi smifi önderligini savunur. Partiye ise kendi diçmda olanlan göste- rerek çizgisini düzeltmesini istemektedir. Bu arada, Staliniz- me eleçtirisi derinlik kazanmiçtir. Ögrencilerinden Lecourt, Lyssenko olaymi inceler, Althusser de bu kitaba bir önsöz ya- zar. Burada, Stalinizm’in bilim alanmdaki "§arlatan"ligi an- latihr. Önceki tutumlara da bagli kahnarak, SBKP’nin Sta­lin eleçtirisinin yanhf temeli ve eksikligi vurgulanmaktadir.

Althusser’in önemli katkilarda bulundugu teorik geliçme, yetmiçli yillarda, Avrupa’nm bürokratikle§mi§ KP yapilany- la kendine özgü bir diyalektik ili§kiye girer. Sonuçta, partiler önemli bir degiçiklige ugrar. "Avrupa-komünizmi" diye tani- digimiz yeni oluçumdur bu sonuç. Dolayisiyla, Althusser için yeni bir dü§ kinkhgidir. Onun çabasi Marksizmin özünü ye­niden kurmakken, K F ler "proletarya diktatörlügu'nü kapi- diçan ederek bu ortodoksiden biraz daha uzakla§mi§ olurlar.

Althusser’in ilk hayal km khgi Sovyetler Birligi’ne ili§- kindir. Marksizmin saga kaymasmdan Sovyetler’in sorumlu olduguna inandigi için, altmi§larda Mao’nun tavrma yakm- hk duyar. Rültür Devrimi de üstyapmin görece özerkligini |iddetle savunan filozofun teorisini dogrular niteliktedir. Ama yetmi§lere gelindiginde Çin’in diç politikasi en hafif de- yimle "§a§irtici" bir nitelik almiçtir. Althusser’in düçüncele- rini oluçturan genel konjonktürde bu olay da bir yeni hayal kinkhgidir. "Marksistler çôlde konuçmaz" diyen Althusser,

Page 12: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

kendine yakm , ama politik pratikten kopuk bir avuç aydimn sagladigi vaha diçmda, gitgide bir çôl ortasmda kalmaktadir.

Solun Birligi bu sirada parçalamr. Fransa’da Sosyalist- lerle Komünistler bundan sonra bütün güçleriyle birbirlerini suçlayacak, seçimde ikisi de yenilgiye ugrayacaktir. Bu ola- yin etkisi bütün Fransa’da duyulur. 1 Mayis’a katilanlann sayisi yüzbinlerden otuz, kirk bine iner. Dialectique gibi dev- rimci sol teori dergileri çikaranlar, on ya da yirmi yil sonra oluçacak bir birikim için çaliçtiklanm sôylemeye baçlarlar. Bundan daha yakin bir îçik görünmemektedir. Bu siralarda Poulantzas intihar eder; Althusser agir bir depresyonla klini- ge kapamr. Bundan biraz once, biri seçimden once, biri de sonra olmak üzere, FKP hakkmda iki ônemli yazi yazmiçtir. Bunlar, Althusser’in kaleminden çikan en aydmhk ve en do- laysiz politik yazilardir. Eski ortodoksi kaygisi hemen hemen kalmamiçtir. Çünkü Althusser, karçilaçtigi sorunlarm te- melde, partinin örgütsel mekanizmasmm en köklü parçala- nnda yattigmi anlamaya baçlamiçtir. Kullandigi mecaz "§a- todan çikm ak'tir fimdi. Partiyi, bu zamana kadar kendine ôrdügü kabuktan çikmaya çagirmaktadir. Ôte yandan kendi- si de, bireysel saghk durumu nedeniyle, giderek kendi içine gömülmektedir. Gômüldügü bu karanhk dünyada neler ya- çadigim bilemiyoruz. Ama kansm i bogmak ve "Ecole Norma­le Superieure'u yakm ak üzere bu karanhktan çiktigma göre, orada çok derin ve umutsuz bir acinin ya§anmi§ oldugunu tahmin etmemiz güç degil.

Deha ile delilik arasinda fazla mesafe olmadigi sôylenir. Belki dogrudur bu. Maupassant, Schumann, Nietzsche gibi örnekleri de biliyoruz. Ama Althusser olayinm, bireysel bir zihin içinde olup bitenlerle açiklanabileceëini sanmiyorum. Althusser kendisi, teori ile politika arasmda ôzgül bir etkile- çim oldugunu sôylüyordu.

Page 13: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Bunu biraz egip bükerek, teorinin delilige dônüçmesinde de, ya$anan belirli politik konjonktürün payi oldugunu söyle- yebiliriz belki. Bu bakimdan, Althusser’in çiki§i da bireysel bir çiki§ degildi. Marksizmde bir rönesans ihtiyacmin iyice keskinleçtigi bir anda çikiçmi yapti Althusser. Konjonktürü- nün kendisine sordugu sorulara verdigi cevaplardan daha önemlisi, bu sorulari görmesidir. Cevaplandirmak için be- nimsedigi özgül tavirlar da daha az önemli degil. Bir dönem, Althusser etkilenmesi çok yaygin bir biçimde gözlemlendi. Sonra, onun teorik tezlerine karçi yogun ve yaygin bir kam- panya ba$ladi. Althusser’in, bütün bu karçi-saldm lar arasin- da en zayif olamm, öteki hasim lanm n bile ciddiye almak is- temedigi John Lewis’inkini seçip ona cevap vermesi de geçer- ken belirtmek istedigim bir gariplik. Bundan sonra Althus­ser belki daha nesnel bir biçimde degerlendirilir. Türkiye’yi bilmem ama, Bati’da bu aci sonun teorisini de geçersiz say- ma gibi ilkel bir rahatlamaya yol açacagim sanmiyorum. Bu degerlendirmede, Althusser’in somut teorik katkisindan çok tarihî içlevinin agirhk kazanacagim samyorum. Historisizme kar91 çikiçi dogru muydu, yanh§ m1yd1? Yap1salc1 etkilenme onu tarihe karçi bir yapi kavramma mi gôtürmüçtü? Bu so- rulann hepsi tartiçilmah elbette. Am a §u da unutulmamali ki, Althusser’in verdigi cevaplar bir yana, çok kiçiyi soru sor- maya z0rlad1. Soru sormaya cesaret etmek ve geçerli s0rular1 geçerli bir biçimde formülleyerek sormak, sôylendigi kadar basit ve kolay bir i§ degil. Soru s0rulmas1ndan hoçlanmayan- lar, "otoriteler", çok iyi bilir soru sormanm korkunç potansi- yelini.

Bu yaz1y1 Althusser’in pratigine iliçkin bir soruyla bitir- mek istiyorum. Sik sik degindigim gibi, Althusser’in ana teo­rik yolculugu, ortodoksiye yeniden kavuçma tutkusuyla baç- lamiçti. Pek de ortodoks sayilamayacak bir biçimde sonuçla-

Page 14: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

nan bu aray15, Marksizmin kendi içinden dônüçtürülmesini gerektiriyordu. Bir baçka deyiçle, bir kaynaga dônüç çabasi sôzkonusuydu. Althusser deneyi karçism da soru soran bir baçka düçünür ise, bunun yeterli olup olmadigini, burada temsil olunan "Marksizme içeriden bakiç"in, bir de "Marksiz- me diçandan bakiç"la, tamamlanmasi gerekip gerekmedigini sormuçtu. Baçka bir sôyleyiçle, diinyanm bugün varmiç ol- dugu noktada durup, Marksizme bir de buradan bakmak. Ôrnegin, "A’yi yapmak gerekir" deniyorsa, bu gerekliligin ne- deni ne olmah? Dogrudan dogruya A'yi yapma gerekliligi mi, yoksa Marksizmin bunu bôyle sëylemiç olmasi mi? Althusser uzun bir süre ikinci yolu izledi. Parti üstüne yazdigi son ya- zilarmda ise, ôteki tutuma daha fazla yaklaçm iç gibiydi. Bu­na, demokratikleçme kaygisimn, teorik ortodoksi kaygisina agir basmasi da diyebiliriz. Y a da, iki egilimin birleçtiëi nok- tamn arayiçi.

Ônemli bir insandi Althusser. Üzerine yapilan spekülas- yon da ônemiyle orantih olacaktir. Yakm geçmiçimizin bir bakimdan çok belirleyici çalkantilarimn ortasmda, yalm z teorik düzeyde de olsa mücadele ederek yaçamayi seçmiçti. Bu dönemin bütün tarihî sorunlanyla içiçe geçen bu yaçama- yi, anlaçiliyor ki bünyesi ancak buraya kadar sürdürebildi. Her zaman saygi duyacagima inandigim teorik varligmdan artakalan biyolojik varhgi, umarim çok fazla aci çekmez.

MURAT BELGE

Page 15: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser’e yüksek sesle veherkesin öniinde veda etmek gerek- tigini düÿünüyorum.

Bunu, farkli zaman ve koßullarda, bir söylem konusuy- muççasma, kendisinden sözettigim dört metni bir araya top- layarak yapiyorum. Bu metinlerin virgülünü bile degi§tirmi- yor, eksikliklerini ya da, birbirleriyle olabilecek uyu$mazhk- larini gidermeye çaliÿmiyorum. Ayrica, tahmin edilecegi üze­re, amacim, onun adini, dil$iincelerini, yazilarini ya da orta­ya attigi sorunlari, birdaha hiç anmamak degil. Tersine, ona iliÿkin, ele§tiri, övgii ya da anma türlerini, kißisel anilarimin etkisinde kalacak gerekçelerden arindirmayi amaçlamakta- yim. Èu anlamda da bu kitap bir vécTadir. Gerçek bellegin ve tarti$manin, daha ôzgür bir ortamda olu$abilmesi için...

Paris, 28 Ekim 1990

Page 16: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Gaston Bâchelard’dan Louis AUhusser*e

"Epistemolojik Kesinti" Kavrami

Burada, son on be§ yilda Fransiz felsefesinde pek canli tar- tiçmalar yaratm iç olan bir olayla ilgili birkaç gôrüç ônerile- cektir. Söz konusu olay ise, M arksist felsefeyle epistemoloji ve bilim tarihi çahçm alan arasinda Louis Althusser’in ileri sürdügü "epistemolojik kesinti" kategorisi. çevresinde gerçek- leçen belli bir kar$ila$madir.

Althusser’in giri|iminin altmda yatan genel sorunun, Fransiz felsefesine ôzgü olmadigi kabul edilecektir: Bunu §u çekilde belirtmek olasidir: Tarihsel maddeciligin (Marksi?- min), daha da genel olarak, insan toplumu, deneyimi ve dav- ramçina iliçkin devrimci bir bilimsel bilme kipinin bilimsel niteligini tartiçma, kabul etme ve duyma 0lanag1na sahip felsefe türü hangisidir? Bu soru yalmzca Marksizm konusun- da degil, hiç kuçkusuz psikanaliz konusunda da karçimiza çikar. Am a bu sorunu, öbür türlü de sunabiliriz: Yalmzca matematik, biyoloji gibi "geleneksel" ve kabul gören bilimler-

Page 17: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

le ilgilendiginde bile, tüm bilim felsefesi ya da epistemoloji- nin altinda yatan ideolojik -dolayisiyla da son çôzümlemede siyasal- tavirlar nelerdir? Althusser’in çaliçmalarmm neden bu denli yanki yaptigim, tüm çagdaçlariimzm kar§ila§tigi so- runlarm gerçekligi açiklamaktadir. Yine aym biçimde, A lt­husser’in genellikle, ya epistemolojiye M arksist bir bakiç açi- si getirmeye, ya da epistemolojik kategoriler, özellikle de, tartiçmalann, saldinlarm ve savunmalarm üzerinde yogun- laçtiklan "epistemolojik kesinti" kavram i araciligiyla Mark- sizmi "yenileme"ye çahçmiç bir filozof olarak görülmesini açiklayan da aym çeydir (tüm çagdaçlarimizm karçilaçtigi bu sorunlarm gerçekligi).

Yine de, bu çekilde tammlandigi takdirde, konuçmanm amaci ôlçüsüz olacaktir. Tartiçmayi baçlatabilmek için, bu- gün yalmzca Gaston Bachelard’m sorunsaliyla Louis Althus- ser’inki arasinda gerçekleçen dônüçüm üzerine düçünmeye çah§acagim.

Althusser, "epistemolojik kesinti" kavrammi Gaston Bac- helard’dan 'odünç aldigmi" ileri sürmektedir. Bachelard, bu baglamda, "tarihsel epistemoloji" diye adlandmlabilecek olan ve etkilerinin, bilim tarihi uygulam alan üzerinde he­men hissedildigi bir "tarihsel epistemoloji"nin yaraticisidir. Aym zamanda, bugün aynntili olarak sôzünü etmesem de, ônceden Althusser’in kendi "ôzeleçtirisi" diye adlandirdigi, baçkalarmm ise yalmzca onun hatalarm m israrla sürdürül- mesi, hatta bakiçimh (simetrik) hatalarm kabulü olarak gör- dükleri çeyi de dikkate almak isterim.1

(1) Bkz. Louis ALTHUSSER, Elements d'autocritique (Ôzeleçtiri Ôgeleri), Hac­hette Litterature, Paris, 1974, özellikle, s. 14-15, 30-31, 41-42. \

Page 18: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser’in, "epistemolojik kesinti" kavramini Bache-lard’- dan ôdiinç aldigmi iddia ettigini söylüyordum. Gerçekten böyle bir baçlangiç ili$kisi var midir? Her §ey o denli basit degildir, hatta burada, Freud’cü anlamiyla tipik bir "yanhç kabul'un söz konusu olup olmadigi bile düçünülebilir. Bana kahrsa, gerçekte, Althusser’in 1960-1965’te ortaya attigi ga- yet özgiin bir kavramdir bu: Kuçkusuz, Bachelard’a "bir çey- ler borçlu olan" ve bazi ortak felsefi önvarsayimlara dayanan ama ashnda çok farkh bir nesneyi hedef ahp, bambaçka bir inceleme alam açan bir kavram...

Gerçekte, Bachelard’in, "epistemolojik kesinti"den hiç sô- zetmemesi bir yana, "epistemolojik kopma"dan da pek fazla sözetmedigi görvilür. Bachelard’da sürekli bir biçimde mev- cut olan, "kopÿa" ve "kesinti" sôzcükleri ve fìkridir ki çok iyi düzenlenmemiç bir biçimde "devrim", "net ayrim", "dönü- çüm", "derin siireksizlik" hatta "bilginin yeniden kurulmasi" ve nihayet bilimsel düçüncede "bölünme" sôzciikleriyle yer degiçtirirler. Kisacasi, farkli egretilemeler (metaforlar) çerçe- vesinde, burada süreksizlik düçüncesi asil istikrarli çekirdegi oluçturmaktadir. Buradan çikan kaçimlmaz sorun ise, bu sii- reksizligin nereye, hangi terimler ve süreçler arasma yerle§- tigidir.2

Bachelard’ci epistemolojinin kavram lar sistemine içte bu­rada ba§vurmak gerekir. Canguilhem’in giizelce i§aret ettigi gibi, "G. Bachelard’m bularak, bilim tarihinde dahî bir yeni-

(2) Benim bilgim dahilinde, "epistemolojik kopma" terimi, Gaston Bachelard ta- rafindan, sistematik olarak, yalnizca, Rationalisme Applique'nin (Uygulama- li Akilcilik), tami tamina ba§langicinda tammIanmiç (PUF, Paris, 1949, 2. Baski, 1962, s. 104 vd.), izlekleri de Materialisme Rationnet'm (Akilci Mad- decilik) (PUF, Paris, 1953, s. 207 vd.) sonuç bölümünde geliçtirilmiçtir.

Page 19: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

likçi biçiminde ortaya çikmasi"m3 saglayan kavram episte­molojik engel’àvr. Çünkü, en baçtan bilmenin ilerleyen sürek- liligine iliçkin deneyci mitoslan (ebedi bir Akil’a iliçkin spe külatif biçimi de dahil deneyciligin tüm biçimlerini) reddet- mekle, gerçekten de epistemolojiye, aceleci ve ônceden sap- tanmiç bir çôzümü olmayan, gerçek bir sorun alani açmakta- dir: Ancak güncel bilimin etkin bir uygulamminm saglayabi- lecegi bilgilendirmenin îçigmda gerekli ama ciddi biçimde öngörülemez olan "epistemolojik edimler"i, hakiki ôncülleri olmayan ve sayelerinde gerçegin biliminin, epistemolojik en- gellerini açarak, belirsiz bir biçimde ilerledigi "epistemolojik sentez"leri incelemek.

Buradan da epistemolojiyle bilim tarihinin birligine va- nlmaktadir. Eger epistemolojik engellerin yapismm her za- man özgill oldugu dogru ise ve bilginin bu engelleri açabile- cegi "epistemolojik edimler''in yapisimn daha da ôzgül oldu- gu dogruysa Bachelard’m ortaya attigi türden bir sorun, an­cak tarihin alanmda ele ahnabilir ve çôzümlenebilir. Bôylesi edimler her zaman için, kuramsal biçimlerle (Bachelard’da her çeyden once matematik) kesin deneysel tekniklerin tekil tarihsel bir birligidir, birbirleriyle yer degiçtirmeleri olanak- siz, belirli bilimsel kavramlar içerisinde gerçekleçen bir bir- lik. îçte bu nedenle, Bachelard tarafîndan ilan edilen ve bir ôlçüde de uygulanan bilim tarihi, genel anlamda bilmenin felsefi bir tarihine karçi, bilimsel dallarm (hareketli) uzman- laçmasmi izleyen bölgesel bir tarihtir. Ama bu, aym zaman- da da, (keçiflerin basit bir zamandizinine karçi) bilginlerin geriye dônük kesinlikleri ve yam lsam alannm yerine sorun- lan koyan kuramsal bir tarihtir.4

(3) Georges CANGUiLHEM, Etudes <fhistoire et de phihsophie des sciences, (Tarih ve Bilim Feteefesi incelemeteri), Vrin, Paris, 1968, s. 174.

(4) Ônemli sonuçlar dogurmuç oten Bachelard'ci epistemdojinin temel ö§esi olarak akhmizda tutmamiz gereken, kavramm, aym zamanda da (matema-

Page 20: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Gerçekte bu kavramsallaçtirmanin, aym zamanda da bi­zi, görece kaynaçmalari dahilinde, epistemolojinin bilim tari- hi kar$isindaki önceligine götürdügünü de belirtmeliyiz. Bu birlikçi proje iki ayri bakimdan ele aliçi sürekli dogurur gibi- dir. Bilim tarihi, ancak epistemolojik bir kuramin uygulani- mi olarak mümkündür. Çüphesiz bunun koçulu da, bu kura- mm, önceden mevcut olan tüm bilim felsefelerinin tersine, Akil’m (ya da Deneyim’in) sürekliligine iliçkin bir kuram de­gil de bilgiye iliçkin önceden bilinemeyen ve erekçi olmayan bir tarihselligin kurami olmasidir. Böylesi bir diyalektik de, daha önce belirttigimiz gibi, ancak yaptiklanm n özgüllügün- de kendini gösterdigine; ve onu "genel olarak" ele almanm, hemen spekülasyona neden olacagina göre, epistemolojinin de, kendi yönünden, tarihsel sorun ve örneklerden yola çika- rak kendini oluçturmasi ama tabii, bunu basit bir çekilde bi­lim tarihi içinde erimeden gerçekleçtirmesi gerekir. Görü- nürde, Bachelard bu çevrim’i bilinçli olarak üstlenmektedir. Üstleniyor çünkü epistemolojiyle bilim tarihinin genel olarak bilimsel bilginin açilmaz "bolgeselligi"ni ortaya koyan episte- moloji öncelikli bu kurgusal ikili ele alimçi, organik olarak

tiKsel) Kuram ve deneyci teknolojinin biriigi oldugu için, bilimsel bilginin tipik birligi oldugunu gösteren savdir (”... bir kavramin uygulanim koçulIarim, biz- zat kavramin anlamina dahil etmek", G. BACHELARD, La Formation de l'esprit scientifique (Bilim Ruhunun Oluçumu), Vrin, Paris, 1938, s. 61). Bunu yaparken, kavramlarin keyfi biçimde tecrit edilmesini degil.karçilikli ili§kllerini, "karçilikli tamm"larini esas almaliyiz (Bkz. Le Rationalisme appli­que, a.g.e, özellikle s. 51 vd., 144 vd.). Bu tür çôzümlemelere iliçkin olarak verilebilecek en iyi ômegi, L ’Activite rationaliste de laphysique contemporai- ne'de (Ça§da§ FiziC|in Akilci Etkinlii|i, PUF, Paris, 1951), "dalga uzunlugu" kavramina iliçkin olarak buluruz. Okura bunu ôneririm. Bachelard bôylece epistemolojiyi, "kuram" ile "olgular" arasindaki ilintilerin belirsiz yorumundan kurtararak, onu, kavramlarin oluçumu (sonra da dônüçüm) ile sorunlarin ko- numu arasmdaki tarihsel iliçkileri araçhrmaya iter. "Tipik birtik" derken, bu deyimi ilk ya da son ôge anlaminda (ki bu epistemolojik bir hayalden baçka bir çey de$ildir) degil, görece bir bireylik biçimi anlaminda kullaniyorum.

Page 21: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

felsefe sorununa iliçkin tutumuna baghdir: eger Bachelard, bilimin felsefi olarak "temellendirilmesi" ya da kendi öz te- melinin bilim üzerine oturmasinm peçinde koçan bilim felse- felerini eleçtiriyorsa, o aym zamanda da, tözsel metafizigin ve biçimci pozitivizmin ötesinde etkin bilime "nihayet uyan" ve kendi bagrmdan, kendi iislubu ve yönteminden, hatta kendi uygulammi ve stratejisinden "yeni bilimsel düçünce"- nin devrimci karakteristiklerini yeniden iireten bir felsefe aramaktadir. Halbuki, Dominique Lecourt’un açikça göster- mi§ oldugu gibi,5 Bachelard’m sorunsahmn güçlükleri tam da burada yogunlaçmaktadir; öyle ki gôrünüçe göre, ЬцпІа- rm iistesinden, ancak tarihsel bir epistemolojiyi -aym za­manda da doganm imgelemsel bir felsefesi olan- tahayyülün dogaci bir felsefe üzerine yükleyerek gelebilmiçtir.

Burada Bachelard’ci epistemolojinin hem yenilikçi gücü- nü hem de çeliçkilerinin derinligini ortaya çikaran iki yönü- nün altini çizmek gerekir; ayrica, bu epistemoloji, kimi za- man kötüye kullamlma sonucu kendisine yakm bulunan giri- çimlerle, özellikle de Kuhn’un "bilimsel devrimler" kuramiy- la karçilaçtmldiginda bu yönler büsbütün öne çikar. Sözünü etmek istedigim: 1. "Basit bilgi"yle "bilimsel bilgi" arasmdaki kesin ayrrni ile 2 . Bir bilimin "miadim doldurmuç tarihi" ile "yaptirima ugramiç" tarihi arasmdaki aynmdir.

'B asit bilgi" ve'Tbilimsel bilgi'4M r . r ,.

Gerçekte Bachelard’ci "kopma" ya da süreksizlik, ussallaçti- nlmiç da olsa bir zamandizimi çerçevesinde dolaysiz olarak

(5) Dominique LECOURT, Bachelard, le jour et la riuit (Gece gündüz Bache­lard), Grasset, Paris, 1974.

(6) Rationalisme Applique'nm bir bölümü özel olarak bu izlegi içler. Bölüm VI, s. 102 vd. Ayrica, Le Materialisme rationnel, a.g.e, Sonuç, s. 207 vd.

Page 22: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ele almacak tarihsel bir süreksizlik degildir. Bu tür bir sü- reksizlikten hem fazla hem de eksiktir.

Fazla bir çeydir çünkü çu kavram ya da bu bilimsel soru- nun tarihi akiçi çerçevesinde süreksizlik etkileri hemen an- laçilabiliyorsa, Bachelard’ci kavram, hiçbir çekilde bir önce ile bir sonra arasmdaki farkin dikkate ahnmasiyla kisitlana- maz. Bachelard’i ilgilendiren, basit bir süreksizlik "olgu"su, yani bir zamanin düçüncelerini bir baçka zamanin anlamsiz- hgi, düçünce-sizligi haline, bir zamanin söylemini, bir baçka zamamn tamamen anlaçilmaz bir söylem-sizligi haline geti- ren basit bir dil ya da gösterge degiçimi degildir. Onu ilgilen­diren, bu farklihgm, her zaman için birçok diizeyde, birçok etkinlik sistemi ve bunlara tekabül eden zihnî (entellektüel) biçimler çerçevesinde yeralan karm açik mekanizmasidir. Yalnizca kuramsal belirtmeler düzeyinde degil, aym zaman- da da teknik etkinlik (salt laboratuvardaki deneysel teknigin çok ôtesinde olan) ve egitbilimsel (pedagojik) etkinîik (okul) düzeyinde de söz konusu õlan budur. Hatta, salt epistemolo­jik olarak kalan, yani özgül olarak bilgiyle baglantili olan, Bachelard’cx "kopma"nm, ancak bizzat bilgi açisindan gerekli olan teknolojik uygulamm ve egitim etkinlikleri alanmda tam anlamiyla gerçekleçtigi sôylenebilir. Bilimsel düçünce- nin ôzelligini oluçturanm.tek baçina soyûtlama degil de, ter­sine soyutlamanm somut içerisinde gerçekleçtirilmesi, "so- yut-somut" teknik nesnelerin üretimi (ki bunlar, nesnel ku­ramsal soyutlamalari içerdikleri ve "içler" kildiklari için so- muttur) oldugunu sôyleyen bu dikkat çekici gôrüç de içte bu- radan kaynaklanm aktadir.7 Dolayisiyla diyebiliriz ki Bache-

(7) Le Rationalisme applique, a.g.e, s. 102, 105-106, vb. "Çagimiz, basit bilgiy­le bili'msel bilgi, basit deneyimle, bilimsel teknik arasindaki kopmayi yaça- maktadir. (...) Akkortelli elektrik lambasimoluçturmuç olan teknik, gerékten de, 19. yüzyildatüm insanliginkullandigiWm aydinlanmateknikleriyle bag- larini koparmaktadir. TOm eski tekniklerde, aydinlatmak için, herhangi bir

Page 23: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lard için sanki bir siireklilik veya süreksizlik sorununu ken- dimize sormadan once bilginin veya "bilme"nin ne oldugunu bilebilirmiçiz gibi, kopmamn ônceden verilmiç, tammlanmi§ bir "bilgi alam"na müdahalesi sôzkonusu de^ildir. Ancak bu- mm tam tersinin bir anlami olabilir: Birbirinden aynlmayan bu araçtirma, uygulama, egitbilim etkinlikleri bütünü içinde pekâla bir süreksizlik -hatta, zincirleme bir tepkiden dogan birbiriyle ilintili bir dizi süreksizlik- oldugu içindir ki, bilgiyi bununla tanimlayabiliriz. Bizzat bïlgi kategorisi, bu geçi§in, bu kar$isavsal ilintinin, bu kopma silrecinin ifadesidir.8

Ama ben, ayni zamanda da Bachelard’m savinin tarih- sellikten daha az bir §ey oldugunu sôylüyorum. Bunu anla- mak için, temel olarak olumsuz bir kapsami olan ve tama- men akilci bir gorüç açismdan anlam yükünün alt1n1 çizen bu "basit bilgi" kategorisi üzerine biraz düçünmek yeterlidir. Sözcügün kendisi bile bizi uyarmahdir: Basit bilgi "bilim- sizlik"ten baçka bir §ey degildir ve bu tasanm altinda, iste-

maddeyi уактак gerekir. Edison’un ampulunde, teknik sanat, bir maddenio yanmas1n1 engellemektedir. Yeni teknik, bir уапта-та tekni§idir. (...) Dola- y1s1yla elektrik ampulünün bilimsel düçüncenin bir nesnesi oldugunu olum- layabiliriz. Bu anlamda, sôzü geçen §ey, bizim için, soyut-somutbk nesne- nin basit ama açik bir ôrnegidir. Bunun i§leyi§ini anlayabilmek için, bizi olaylar arasindaki Hintilerin incelenmesine, yani, cebirsel olarak ifade edilen ak1lc1 bir bilime götürecek olan bir donuç yapmamiz gerekir."

(8) G. Canguilhem’in, §u cana!1c1 ifadesini i5te bu güçlü anlamiyla, bilimci bir yakla51mdan iyice uzak oldugunu gördugümüz bu anlamiyla ele almamiz gerekir: "Kaba (basit?) bilgi yoktur (...) bilimsel olmayan bir bilgi bilgi de§il- dir. “Hakiki bilgi"nin bir laf kalabaliQi oldu§unda israr ediyorum; "bilimsel“ bilginin de, "bilim ve hakikat"in de, ve tüm bunlarm hepsinin ayni §ey oldu- §unu sôylüyorum." ("Philosophie et science" -Felsefe ve Bilim- OFRATE- ME Okul televizyonunun yayim, Yil 1964-1965). Ve bence, Althusser’in de, kendi açisindan, bilgi için “pratik ôlçüttrnün, her bilimin kuramsat pratiÿinin içinde oldu§u savunusunu aym yönde ele almak gerekir. Tabii bunu yapar- ken birçeyi, bilimin, tanimsal olarak, kapali bir düçünceler çemberi degil, di- ger pratiklere ve kendi ôz geli§imine açik bir pratik oldugunu da animsamak 5artt1r.

Page 24: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sek de, istemesek de iki çeyi bir araya getirir: Hem, -"bilgin- ler sitesi" dahilinde yaçam hakkimiz olmadigi siirece- hepi- mizin dahil oldugu cahil, bilgisiz takiminin son derece deger verilen fyani degersizleçen) bir "sozde-bilme"sine ili§kin top- lumbilimsel kavram , hem de hiçbir dogrulanmaya sahip ol- madigi halde bilginin yabancilaçrmç kökeninin bulundugu o karanhk magaranin dibindeki nüfuzlan çerçevesinde mutlak gibi görünen, yanilgi ya da yam lsam aya iliçkin epistemolojik kavram... îçte bu nedenle Bachelard, 'basit bilgi" konusun- da, Platon’dan Kant’a ve daha da ôtesine degin felsefenin ya- nilsama ve yam lgiyi tasaninladigi klasik felsefi kavram lan yeniden bulur: Bunlar, dolaysiz olan, duyum, kanaat (aceleci bir genelleme olarak) ve, yalnizca biçimsel olan soyutlama’- dir. Ve bunu bildigimiz gibi bu akilci eleçtiriyi, tüm yamlsa- ma ve hatalann, (antropolojik) olabilme koçulu olan bir ta- hayyül kurarmyla güçlendirmeden ônce yapar. Buradan da çu sonuca variriz: Bachelard’m "yamlgmin olumlu rolü"nü dofruladigi anda, bu yamlginin, farkhlaçmiç bir çôzümleme ile (ki bu, örnekleme ya da smiflandirmadan farklidir) ôzgün bir tarihe sahip olmasi, her zamankinden daha da olanaksiz- dir O, sözcügün her anlaminda "aliçilagelen"dir. Bir baçka deyiçle, süreksizlik ve kopma varsa, çeli§ki yoktur.

Bunun sonucu olarak da, bilim öncesi bilmelerle, bilimsel bilgilerin çatiçacagi ve dônüçecegi ve bôylesi bir çatiçmanm etkisiyle, bilimsel bilmenin pratik-kuramsal birimleri olan kavram lann oluçacagi gerçek bir zemin yoktur. Bachelard’- m, "kopma"sini, pratiklerin, farkhlaçmiç, eklemlenmiç bir alanina yerleçtirdièi düçünüldügünde, bu sonuç, bir kez da­ha, iyice çeliçkilidir. Bilim öncesi ("deneysel") tekniklerin, on- daki statüsü ne olabilir ki? Bunlann bôylece doga üzerinde belli bir "üstünlük" saglayan tarihi, "duyum"lann, "kanaat"- lerin ve "dolaysiz" imgelemsel tasarimlarin farklilaçmamiçli-

Page 25: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

gma indirgenmeyi kabul mii edecektir? Yine ayni biçimde, bilimsel bilmenin öncesinde varolan ve bu bilmenin dönii§tü- rerek yeniden canlandirdigi, ama bunu da bir ôlçiiye kadar yaptigi, egitbilimsel biçimlerin statüsü ne olacaktir? Burada, örnegin, tip gibi somut bir ömegi düçünmek, Georges Can- guilhem ve bir baçka anlamda Michel Foucault gibi Bache- lard’m takipçilerinin, Bachelard’ci kavramlaçtirmayi oldugu gibi yeniden ele alamayacaklarim anlamak için yeterlidir.

'TMiadi dolmu§ tarih" ile "onaylanan tarih"

Bilimsel dallarin tekerriir eden tarih kavrami, yani "miadi dolan tarih" ile "onaylanan tarih" arasmdaki ayrim konusun- da yeniden kar§imiza çikan güçlük, sorunun boyut ve hedef- lerini daha iyi aydmlatmarmzi saglayacaktir.9

Dosdogru duyarh noktaya varmak için, bu ayrimin, kaçi- nilmaz olarak epistemolojik bir savi, yani maddeci bir savi da, bilfiil bilim tarihi diizeyine kaydettigini belirtecegim. D. Lecourt açikça gôstermiçtir ki Bachelard’m epistemolojisi, her tür "bilgi kurami"mn idealizmiyle, bu tür kuramlar için bilimsel bilginin nesnelligi bir sorun olmadigi ôlçüde, iplerini koparir. Nesnellik, ardmdan kurgusal bir "giivence''nin ra- hathgimn gelecegi "ele$tirel" bir sorgulamaya baçvurmaz: 0, baçlangiçta bir olgu olarak, ama basit degil, tarti§ilabilir bir olgu olarak verilmi|tir. Bir ba§ka deyiçle, sayfalar boyunca, bilimlerin nesnelligi (yani sonuçlannm gerçekligi) ile ayni bi- limlerin tarihselligi (yani sonuçlannm, kuramlarinin, fiili kavram ve verilerinin "göreceligi") arasmdaki görünür uyu§- mazhk üzerinde e§elenip duran bir gelenegin tersine, Bache­lard, ta en ba§tan, bilimsel bilginin tarihini saglam bir bi-

(9) Bu konuda, her çeyden once L'Activite rationaliste de la physique contem- poraine'e bakmiz,a.g.e, Birinci bölüm, s. 21-48.

Page 26: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

çimdedüçünm enin, ancak bu bilginin nesnelligi tarafindan saglanabilecegini gösterir. Canguilhem’in ifadelerini kulla- nacak olursak, bilim tarihini "rastlanti” ile "mantik"m tem- bel ikilemlerinden kurtarabilecek ve bilimin tarihselliginin yalmzca onun di§ "ko§ullannm" (bilimsel kurum lara iliçkin siyaset ve toplumbilim) degil kavramlarinin iiretiminin ta- rihselligi oldugunu gösterecek olan bu nesnelliktir.^ Bunun nedeni de, kendilerine getirilen yamtlardan önce, sorunlann konumunda yeralan nesnelligin, bilmenin her evresinde ge- liçtirilen, deneysel, matematiksel ya da m antiksal biçimler- de, bizzat, bilimsel etkinligin bünyesinde, maddi bir dayatma getirmesidir; "ruh"un serbestçe iliçkiye giremeyecegi bu nes- nellik, hem düzeltmenin gerekliligi, hem de siireklilik, ama bunlardan da ôte, bilimsel bilmenin birbirini izleyen edimle- rinin, tam da onun birbirini izleyen "yeniden kurulm a"lan ya da "bireçimleri" koçuluyla, uyuçmasi sayesinde dile gelir.

Bachelard, bu maddeciligin çok güzel bir ôrnegini, Giln- cel Fizigin Akilci E tkinligïnin I. Bôlümii’nde, Descartes ile De Broglie’ün dalgalanmah mekanigi arasindaki aydmlanma kuramlarinm tarihi konusunda verir.11

(10) Bkz. Etudes d'histoire et de philosophie des sciences, a.g.e, Giriç, "Bilim tarihinin nesnesi".

(11) Bachelard bize, bu tarihte, geri dönen bir biçimde, yani çagdaç bilimin olu- çumunda birbirini izleyen evrelerde, her biri "devrimci" bireçimIerin damga- sini taçiyan evrelerden hareketle, kesinlikle belirleyebilecegimiz bir kopma oldugunu gösterir: Bu корта, Descartes’la doruk noktasinavaran aydinlan- ma kuramlarinm miadi dolrnu$ tarihiyle, Huyghens tarafindan, çifte yansima sorununun çôzümlenmesi için ônerilen, dalga alanina iliçkin matematiksel kavramin "oluçturulmasiyla" baçlayan onaylanan bir tarihi birbirinden ayirir. Bu kopma, eleçtirel olmayan bir açiklamayagôre, kartezyen (geometrik) bir yakIaçimIa, Newton’cu (dinamik) bir yakIaçim arasinda degil de, bizzat, bôylece çeliçkisini ortaya koydu§u kartezyen yakIaçim dahilinde devreye girdigi için daha da dikkat çekicidir. Bachelard, bu tercihin gerekliliginin ka- çinilmaz oldugunu soyler: Güncel bilimin (yani yalmzca basit bir zamandi- zimsel nokta olan, bugünün biliminin degil de, kendi pratiginin kaynagindan

Page 27: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Ama Bachelard’m epistemolojisinin merkezinde yeralan bu kavramlaçtirmayla birlikte bazi noktalann da belirtilme- si gerekir.

Bu epistemoloji, öncelikle, bilimadamlarinm, kendi öz pratikleri konusunda "ortak olarak" sahip olduklan tasarim- la belirgin bir baglanti kurar. Bu tasanm , özellikle ve aynca- likli bir biçimde, egitbilimsel olarak, belli bir daldaki ögretici yapitlarm öncesinde, ya da yaçamôyküsel baglamda, bir araçtirmacmm ''etkin" kariyerinin katkisim yansitmak ve konumlandirmak için, bu kariyerin sonrasmda yeralan ku- ram ya da bulu§larm "tarihsellikleri"ndedile gelir. Bache­lard, bu "bilginler tarihi"yle, kendi çagmin "bilim tarihçileri"- nin deneyci ve seçmeci (eklektik) tarihiyle oldugundan hiç de açagi kalmayacak düzeyde polemik bir iliçki kùrar ve bunu da, bizzat onlarm bilimsel etkinligine dayanarak yapar. Bi­lim adamlannin kendi bilimlerinin tarihine iliçkin gôrüçleri- ni, bu tarih içerisinde, kendi öz pratiklerinir> ögretilerini öne çikararak diizeltmek... íçte Bachelard’m baçvurdugu yöntem budur. Bilginlerin tarihi (tarih alam), gerçekten de, çogu za- man. güncel bilim dahilinde, insan düçüncesinin çok eski bir projesinin tamamlamçim gösterme amaciyla amlan miadi dolmu$ kuram lann bir müzesi, hatta bir mezarhgindan baç- ka bir §ey degildir. Buna karçilik, onlann güncel pratikleri de, kimi kuramlann hatta kimi kavramlarin onaylandigi, hep yeni bilgiler ürettigi, bôylece de birer bilgi olarak kendi kendilerini yeniden iirettigi ôlçüde, düzenli olarak yeniden harekete geçirildigi, entelektüel ve teknik bir laboratuvardir. Hegel’in ta o zaman sôyledigi de içte buydu: "Hakikat har- canmaya ve tahsil edilmeye hazir bir bozuk para degildir" ki

çikan etkin bilimin) bak15 açisindan bize nesnel hakikat olarak öörettiQine göre, Descartes’in fiziQinin "ebediyen mach d0lmu5tur", buna karçihk, Huyghens'in fizigindeki bir çeyler "ebediyen onaylanm15t1r."

Page 28: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

cepte taçinsin (Tin’in Fenomenolojisi’nin Önsüz’ü). Çaliçtinl- mazsa, yiter gider.

Bu gôrüçü, iniadi dolinuf tarihle onaylanan tarih arasm- daki ayrimm, bilimsel pratige ''upuygun" bir bilim tarihi yaklaçimi çerçevesinde, bizzat bu pratigin ortaya attigi, ha- kikatle yam lgi arasindaki aynmin nesnelliginin ta kendisini yansittigim sôyleyerek ifade edecegiz. Daha sonralari A lt­husser’in12 9herecegi bir ifadeyi zamanmdan once kullana- cak olursak, "spontane". bir tasanm i, kendi pratigiyle karçi- laçtirarak düzeltme gerekliliginin, "bilimadamlannm spon­tane felsefesi"nin, pratikleri için gerekli bir iç çati§manm bir belirtisi oldugunu sôyleyebiliriz. Son olarak da, Bachelard’m burada, bilimsel çahçmayi spekülatif bir biçimde tekrarla- makla yetinmeyip, kendi düzeyirfde, bu çali§maya bilginlerin idealizm biçimlerinden birine karçi, yine bu bilginlerin mad- deciliginden yana tavir alarak etkin biçimde müdahale etti- gini ileri sürecegiz.13

Ama, Bachelard’in tavrim güçle§tiren bir iç zaafi da gôz- den kaçirmamak gerekir. Zaten anlaçilmiçtir ki, miadi dol- muç tarih, tipki, kendisini egilimsel olarak ôzdefleçtirdigi, ya da tekerriir eden tarihin biinyesindeki kerteyi temsil etti- gi "basit bilgi" gibi, kendine ôzgü bir cismaniyete, hakiki bir gerçeklige sahip degildir. Bachelard bir yandan "bilimsel dü- çünceye ôzgü bir diyalektigin onemi"ni gösterir ve bu diya- lektik çerçevesinde ''miadi d0lmu5 tarihle onaylanan tarihin diyalektiginin, arahksiz oIu§turulmasi ve yeniden oluçturul- masi gerektigi"ni14 sôyler, bir yandan da, bundan d0lay1, y i­ne aym çerçevede, bizim sürekli bir biçimde modern bir bili-

(12) L. ALTHUSSER, Philosophie et philosophie spontanée des savants, (Fel­sefe ve Bilginlerin Kendiliginden Felsefesi), Éditions François Maspero, Coll. “Théorie” ("Kuram" dizisi), Paris, 1974.

(13) Bkz. ilerideki, Thomas Kuhn’un yaklaçimlarinailiçkin tamamlayicinot.(14) Activité rationaliste..., a.g.e, s. 25

Page 29: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

min "tarih öncesi" olarak gördügümüz çeyin biinyesindeki farklihklarm da kendilerine yönelik bir tarihsel çôzümleme gerektirdigini belirtir. Burada, Bachelard’in kisaca degindi- ëi, 18. yiizyil kimyasmda "flogistik" ve "kalorik" kavramlari arasindaki epistemolojik farkhhk buna bir örnektir; poziti- vist tarih yazmimn bu iki kavrami, hep "metafizik"e15 özgü "tözsel varsayimlar" adi altmda birbirine kariçtirdigi dü§ü- nüldügünde, bu ömegin daha da çarpici oldugu görülür. Yine de, gerçek bir tarihsel diyalektigin gerçekleçmesi için gerekli olan bu "miadi dolmu$"un, bu "bilim oncesi"nin tarihsel çô- zümlemesi, Bachelard’da tamamen imkânsizdir. Maddeci ya- nini az önce gördügümüz "hakikat” ve "yanilgi" akilci ideolo- jik ikilisinin diger yam karçimiza çikar: Yanliçm yaninda olan salt olumsuzdur ve gerçek bir tarihe sahip degildir, en iyi plasihkla antropolojik bir açiklamasi vardir. Bir ba§ka de- yi§le, bilimin bilim olarak bir tarihinin (en güçlü anlamiyla, yani diyalektik olarak) oldugu yônündeki kamtlamasi, yal- mzca bilimin bir tarihi oldugu savma gôtürür. Ama Bache­lard, bu kez de, bilimsel olu§un "ozerkligi"ne iliçkin gôrü§ü- nün, ôte yandan sürekli kar§i çiktigi bir §eye varmasini en- gelleyemez. Bu da, bilimsel bilmenin "tedriciligi"nin bir iç "mantigin" ifadesi ve "kuralciligi"nin da zimnî bir erekbili- min ifadesi olarak ortaya çikmasidir.16

(15) Activité rationaliste..., a.g.e, s. 25-26. Lavoisier’den sonra "flogistik"in, ne kuramsal ne de deneyci kimyada hiçbir anlami kalmaz. Buna karçilik, "kalo­rik", ôzgül isilarintermodinamiginde hep varolacaktir.

(16) Bkz. G. CANGUiLHEM'in "Qu'est-ce qu'une idologie scientifique7"{BWm- sel ideoloji Nedir?) makalesi, in Organon, 7, 1970.''Herhangi bir bilimi, hakikat olgulannin, eklemlenmiç biçimde birbirini izle- mesi olarak ele alinan tarihi dahilinde inceleyen bir bilim tarihi, ideolojileri düçünmek durumunda degildir. Bu ekole dahil tarihçilerin, ideolojileri dü- fünce tarihçilerine, ya da daha kôtüsü, filozoflara birakmasi anIaçilabilir "Herhangi bir bilimi, onun kendi tarihi içinde tahkik normlarmdan oluçmuç bir ayiklama olarak ele alan bir bilim tarihi ideolojileri düçünmek durumunda

Page 30: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser’in "ôdiinç alma" suretiyle gerçekleçtirdigi dônüçü- míin anlammi çimdi daha iyi degerlendirebiliriz. Kisaca de- ginecek olursak, Althusser’in bu giri§imi, kendi gôzünde içle- rinden biri digerinden öncelikli olsa bile, çift yönlüdür.

Althusser’in, her çeyden once yapmak istedigi, kendisi- nin "epistemolojik kesinti" olarak yeniden adlandirdigi, Bac- helard’m "kopma” yaklaçimimn yeni bir alana uygulanmasi- dir. Bu alan da, Marx ve Engels tarafmdan açilan ve tarihsel olarak, önceden varolan kuramsal ideolojilerin (Engels, Kautsky ve Lenin tarafindan dôkümü yapilan Marksizmin §u ünlü "kaynaklari") belli bir dônüçümünden hareketle

degildir. Bachelard'm miadi dolmuç bilim tarihi ve onaylanan bilim tarihi ola­rak ayrimmiyaptigiçeyler, hem birbirinden ayrilmali, hem de birbiriyle içiçe olmalidir. Hakikatin ya da nesnelligin onaylanmasi, kendiliQinden miadi dol- mu§ olanin suçlanmasim da beraberinde getirir. Ama, ileride miadi do!acak olan, ônce onaylanmazsa, tahkikin hakikati ortaya çikarmasma gerek yok- tur."Dolayisiyla ideoloji/bilim ayrimi, bir bilim tarihi dahilinde, gôrünüçte korun- mu§ olan bir ideolojinin bazi ôgeleriyle, ideolojiyi ortadan kaldirmiç olan bi- limsel olu§umun, bir sOreklilik çerçevesinde bilim tarihine dahil edilmesini engellemelidir: Le Rêve de d'Alembertde (D'Alembert'in Dü§ü), Origine des Espèces'i (Türlerin Kökeni) haber veren bir §eylerin aranmasi gibi. “Ama, ideolojiyle bilimin birbirine geçmesi, bir bilim tarihinin bir tarihselin si- radanliQma, yani hiçbir kabartma gölgesi olmayan dümdüz bir tab)oya indir- genmesini engelemelidir. Bilim tarihçisi iki tarkli düzeyde çaliçmak ve çaliç- masint da iki farkli düzeyde sunmak zorundadir. Bu çekilde içlenip sunul- madi§i, bilimsel ideolojinin ôzgüllügünü kabul edip, ona bir yer ayirmadigi (...) için, bilim tarihi de, üstelik bu kez, nesnesinin yanli§ bilinci anlaminda, bir ideolojiden baçka hiçbir §ey olmama riskini beraberinde taçir. (...) Valniz hakikatin tarihini yapmayi istemekle, sonuçta yanilsamali bir tarih yapilir. M. Suchodotski, bu konuda haklidir, tek bir hakikatin tarihi, çeliçkili bir kavram- dir.” (Günümüzde, ideologie et rationalité dans l'histoire des sciences de la vie'de (Yaçam Bilimlerinde ideoloji ve akilcilik)yeniden yay1mlanm15t1r,Vrin, Paris, s. 33 vd.).

Page 31: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olu§tùrulan bilimsel bir dal olan tarihsel maddeciliktir. A lt­husser, buradan hareketle, açik bir kuramsal sôylem dahi- linde, bizzat Marksizmin de kabul ettigi, ama hep, Marksist kurama degil de, bu kuramin ideolojik "tarih oncesi"ne ait olan felsefi ifadelerin çeliçkisi çerçevesinde ele alinan, episte- molojik bir "olguyu" saptamaya ve çôzümlemeye çali§ir. Son

> çôzümlemede, Althusser’in çagdaç M arksist felsefe bünyesin- de sürdürülen maddecilik ve idealizm miicadelesine miida- hale etmesini saglayan çeyin, Bachelard’ci gorii|te (bilimsel nesnellik gôrüçü) kendini gösteren maddecilik ögesi oldugu söylenebilir. Hatta, Althusser’in, yalmzca Bachelard’ci görü- §ü, Bachelard’in asla düfünmedigi (ya da matematik dallari- na öncelik tamdigmdan dolayi diçladigO bir nesnellik alani- na dogru yaygmlaçtirmayla, Bachelard’m maddeci ôgesini de güçlendirdigi söylenebilir: Althusser, bir hamlede, matemati- ge (ve matematiksel fizige) tanman bu ayricahga bagli olan idealleçtirici egilimden kendini kurtarir. Bununla birlikte, en baçtaki ôdünç alma ediminin bir sonucu olarak, Althus­ser, aym zamanda da, Bachelard’ci sorunsahn iç çeli§kilerini aynntih olarak inceleme kaygismi ta§imaktadir: Bundan do- layi da (bu durumda) Bachelard’da maddecilikle idealizmin aynm çizgisinin nerede bulundugunu kesin bir biçimde bile- meyecektir. Bachelard’ci epistemolojinin Althusser’e, kendi- sinin haberi bile olmaksizin, bu ôdünç almanm bir bedeli ola­rak, (ileride) Marksizmin sonuçlarina katlanm ak zorunda kalacagi türden bir "rövan§" hazirlam asina hiç §a§mamak gerekir.17

Gerçekten de Althusser, bir uygulamanin (ya da bir ôdünç almanin) çu mantik çizgisini ortaya çikaracagim bile-

(17) Althusser'in Bachelard'dan "ôdünç aldigi" konusunda, bkz. özellikle, L.ALTHUSSER, Pour Marx (Marx için), Éditions François Maspero, Coll."Théorie", Paris, 1965, s. 24, 168-169; Éléments d ’autocritique, (ÔzeleçtiriCXjeleri), a.g.e, s. 30-31, 51-52; Positions (Gôrüçler), Paris, 1976, s. 154.

Page 32: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

rnez: Tarihsel maddeciligin oluçumunda "epistemolojik ke- sinti"yi. tammlamamizi saglayan, tarihsel maddeciligin de kendi hesabma, ("bilim tarihçileri" sayesinde bildigimiz gibi) "epistemolojik kesintiler"in oldugu baçka bilimlerin "kuram- sal pratigi"nde hissedilen özellikler sunmasidir: Yunanhlann "Matematik kitasi”, Galile’nin "Fizik kitasi" konusunda yap- mi§ olduklari gibi, Marx da "Tarih kitasim" nesnel bilgiye açar. Bir baçka deyiçle Althusser, bizzat kendisinin siirekli tammladigi "aynasal" (speküler) "güvence" iliçkisinin içine kistirihr: Marx’m "epistemolojik kesintisi" üzerine düçüne- bilmek için matematigin, fizigin, kimyanm tipik epistemolo­jik kesintilerine baçvurarak (Engels’in ünlü Marx, Lavoisier mukayesesi dogrultusunda), bu kesintinin biçimini önceden bildirmesi gerekecektir. I$te o zaman Bachelard, bu önceden bildirimin, ele$tirilmemi$ teminatçisi (garantörii) olacaktir. Marksizmin, karçitlari tarafmdan reddedilen ve bu durumla çeliçkili bir biçimde, yandaçlarmm belli bir kesimi tarafm­dan da terkedilen "bilimselligi", böylece, bu örneklerden yola çikilarak (en azmdan sôzde) "kanitlanacaktir". Bundan ötürii örnekler birer modele (emsale) dônüçecektir. O zaman da, çu ya da bu biçimde, bir bilgi kurami, ya da bilim Bilimi’nden asla ayirdedilemeyen bir genel Kuram’m nesnesi olarak ВІ- LIM’in özü varsayimi, kaçmilmaz hale gelmektedir. (Oysa Althusser tüm açik polemigini bu fikre karçi yöneltir, özellik­le de bu fikrin "Stalinci Uçüncü Entemasyonal" bünyesinde almiç oldugu belirgin biçime, yani Diyalektik Maddeciligin doganin genel felsefesi oldugu fikrine karçi.)

Bu noktayi aydinlatmak için, güncel epistemolojinin baç­ka akimlariyla kisa bir karçjlaçtirma yapabiliriz. Çurasi ga- yet açiktir ki (Althusser de bunu kabul eder) Sir Karl Pop- per’deki "çürütülebilirlik ôlçütü" kavrami Marksizm ve psi- kanalizi bilim "alam"ndan (yalmzca güncel bilim degil, olabi-

Page 33: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lecek tüm bilim alanindan) di$lamaya yönelik ad hoc bir kavramdir. Bununla simetrik olarak, Althusser’deki "episte- molojik kesinti" kavraminm da önceden, Marksizmi (ve psi- kanalizi) bilim alamna dahil etmeyi amaçlayan bir kavram olup olmadigi düçünülebilir. Amaçlarin ters olmasi, bir du- rumda ôlçütün mantiksal, digerinde ise tarihsel olmasi, te­mei olarak benzer olan bu giri$imi degiçtirmez. Daha dogru- su, Althusser’in dile getirmedigi düçünce §ôyle olmahdir: Di§ "mantiksal" bir ôlçütten, (iç) tarihsel bir ôlçüte geçildiëi anda nihai sonuç tersine döner. Her halükârda, bunun sonucu ola- rak (Marksist) felsefe kuramsal pratiklerin Kurami olarak ta- mmlanir; Althusser de, baçlangiçtaki "kuramcihgi''nm temel ifadesini, bu çerçevede eleçtirir.

Ama Althusser’in giriçimi, bu giriçimin çok farkli görün- mesini saglayacak bir baçka biçimde de okunabilir. Hazir bir kavramin ôdünç ahnmasi ya da uygulanmasi olarak degil de, tamamlanmami$ ve çeliÿkili bir malzemeden hareketle yeni bir kavramm olu|turulmasi olarak görülebilir. M arksist ku- ramm, dogasi itibanyla, bilimsel bir özelligi olup olmadiginm "kamt"i sorununu bir yana birakahm. Daha dogrusu, Althus­ser’in hep inandigi ve vurguladigi gibi, ôzgün kavram lanyla bilimsel M arksist bir kuramin uarZigmdan yola çikalim (ki bu asla, bu kavramlarm tamamlandigi ya da mükemmelle§- tigi fikrinden yola çikmak anlamma gelmemelidir). 0 zaman amaç, ideolojik olanla bilimsel olanm arasmdaki M arksist aynmi, epistemolojik hakikat (nesnellik) ile yanilgi (bilim öncesi) kategorileri baglaminda dü§ünmek degil, tam tersi­ne, "kopma" kategorisini, onu, kendisi de bir Bilim felsefesi projesinden kesin olarak kopmayi baçaramayan bir "tarihsel epistemoloji"ye dahil eden iç çeli§kiden koparmak olacaktir. Amaç, maddi olarak bilim tarihini salt tarih alamna yerle$- tirmek olacaktir ki, bu da ancak, bu tarihin (en ba§i da dahil

Page 34: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olmak üzere) bilimsel bir kurammm kavram lan агасіІфуІа yapilabilir. En baçta da, ideoloji kavramiyla... Yanilgi, Yaml- sama, Tahayyül, vb. ile M arksist anlamiyla ideoloji arasmda dünyalar kadar fark; tam da kökten bir kesinti vardir: ideo­loji, kesinlikle, felsefi bir kategoriye verilen M arksist bir ad degildir. Dolayisiyla HakikatATamlgi ikilisinin M arksist Bi­lim ve ideoloji kategorileri dahilinde düçünülmesi gerektigi- ni sôylememeliyiz. Asil sôylememiz gereken, bilimlere iliçkin tarihsel bir kuramin kesin olarak, Varlik ya da Hakikat veya Hiçlik ya da Yamlgi felsefelerinin idealizminden kurtulmasi için bu sonuncu deyimi (Yamlgi) tamamen atmasi ve bilimle- rin olu$umuna ili$kin tüm sorunu, ideolojilerin maddeci (ta­rihsel) kuramma ait olan alana ta$imasmm söz konusu oldu- gudur.18

Dolayisiyla, Althusser’e, bizzat kendi taleplerini uygula- mamiz gerekir. Odünç aldigi açiklam alan ve borçlanma yo- luyla ileri sürdügü kabulleri kelimesi kelimesine dikkate al- mamaktan da ôte, daha ilk makalesinden, "Genç Marx’a Dair"den (Bkz. Marx Için) itibaren, Marx’a uygulanmasmi is-

(18) O zaman tek tek incelenmesi gereken, bilim ve ideolojilerin çeliçkili diyalek- ti§i olacaktir, "Tipki iyiligin asla yitmedigi ve her zaman karçiligim buldugu gibi, bilimsel bir sorunun da asla yanitsizkalmayip, her zaman kendiyaniti- m buldugunu ileri süren, o iç rahatlatici idealist kolayciliktan siyrilan (diya- lektigi) (...) GerçekIik bir parça da 'ahayyül içerir. Asla yaniti olmayacak so- rular vardir, çünkü bunlar imgelemsel olan, herhangi gerçek bir soruna te- kabül etmeyen sorulardir; sakindiklarigerçek sorunu hakiki bir yanittan yok- sun birakan imgelemsel yanitlarvardir; kendilerine bilim diyen ama bir top- lumsal ideolojinin bilimci bir yalan-dolanindan ba§ka bir §ey olmayan bilim- ler vardir; -iki yabanci maddenin çarpiçmasindan ateçin çikmasi gibi- çeliç­kili karçilaçmalar sonucu gerçek buiuçlara yolaçan, bilimsel olmayan ideo- lojiler vardir. Tarihin karma§ik gyrçekligi, iktisadi, toplumsal, ideolojik tüm belirlemeleriyle, içte bu yoldan, bizzat bilimsel tarihin kavrayiç alanina gir- mektedir." (L. ALTHUSSER, P. MACHEREY’in "La philosophie de la scien­ce de G. CANGUiLHEM" (G. Canguilhem’in Bilim Felsefesi) konulu maka- lesinin sunuluçu, in. La Pensée, s. 133, Çubat 1964).

Page 35: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

tedigi ilkeyi kendisine uygulamahyiz: Tecrit edilmiç bir kav- ram, o haliyle bir anlam ifade etmediginden, yargilamaktan kaçmmali; tersine, birbirine bagimli bir kavram lar sistemini incelemeliyiz. Bu da, o sisteme, büyük olasilikla sahip olma- digi bir "tutarlilik" yakiçtirm aya çaliçma anlamma gelmez. Tersine, bu sistemin, kendi amaçlan dogrultusunda ortaya çikan çaliçma eksikligini araçtirma anlamma gelir.

iki konuda, birtakim §eylerin altim çizmek isterim:1) Althusser’e göre, ne tür bir "olay'' epistemolojik kesin-

tidir?2) ideoloji ve pratik kavramlarimn, kesinti çôzümlemesi

dahilinde birleçtirilmesi ne gibi sorunlar dogurur?Üzerinde duracagim çeyler, sonuç olarak, bana göre, A lt­

husser’in her türlü engele karçi (yani kendisinden, yapmiç oldugundan daha baçka bir "ozeleçtiri" yapmasim isteyen ki- çilere karçi) "temel sorunun M arksist felsefe sorunu''19 oldu- gunu dayatmakta hakli oluçunun bazi nedenlerini belirtme- mi saglayacaktir.

Tarihsel bir olay olarak kesinti

Bu terimi devreye sokmakla bile Althusser, kesintiyi bir olay

(19) Bkz. Éléments d'autocritique, a.g.e, s. 100. Ό zaman çunu diyordum: Te- mel soru, Marksist felsefe sorusudur. Hâlâ da ayni çeyi düsünüyorum. Ama, 1960-1965’te temel sorunun ne oldugunu gormüçsem de, o soruyu açikçagôremedigimi çimdi anliyorum (...). O zaman bu sorunu, ''kuramsal pratik kuramf olarak tammliyorve ona, tek bir "kuram" sozcügü adi altinda, bir bilime tanman statOyü uygun gôrüyordum. Felsefeyi, kuramsal olarak, gereg|inden fazla dikkate almakla, beni, hakli olarak “sinif mücadelesini

,devreye sokmamakla" eleçtirenlerin belirtmiç oldugu gibi, onu, çiyasal ola­rak yeterince dikkate almamiçtim. (...) BugOn yeni bir formiil olan “felsefe, son kertede, kuram dahilinde sinif rpucadelesidir"i ôneriyorsam, bunu, tam da, hem sinif mücadelesini (son k' rte), hem de diger toplumsal pratikleri (bilimsel pratik de bunlara dahildir), felsefeyle olan "iliçkileri" dahilinde, ger­çek yerlerine oturtmak için yapiyorum.

Page 36: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olarak tanimlamak istemiçtir. Öyle ki, ona bir tarih sapta- makla (Marx konusunda ise, neredeyse açinya kaçacak denli kesïn bir tarih vermekle) bu egilimini daha da vurgulamiçtir. Althusser, hep, tarih saptamanm olsa olsa bir indeks degeri taçidigim belirtir. Tarih ancak olaym indeksidir. Özellikle de Althusser, kesinti denen kuramsal olayi (bilimsel bir sorun- saldan, kendiliklerinden tarihsel bir varhklan olan, daha ôn- ce duyulmamiç kavram larin ortaya çikmasi) sadece yaça- môyküsel bir olguyla ôzdeçleçtirmekten her zaman kaçmmiç- tir: Ornegin tarihsel maddecilik kavram lannm ortaya çikiçi- nin Marx’in ya da bir grup genç devrimci aydmm entellek- tüel yaçamôyküsüyle ôzdeçleçtirilmesi gibi... Althusser’in, tam da Marx konusunda, bir bilimin "ba§langicimn olumsal- ligi" ve bu olumsalligm tarihsel gerekliligi olarak altim çizdi- gi de budur. Devrimci kavramlarm' olu§umu, bireysel ve kol- lek tifb ir kuramsal evrimin ögesi ve aki§i içinde gerçekleçir. Bununla birlikte, son çôzümlemede, nedenleri burada yat- maz, dolayisiyla da sadece bu evrimin evrelerinin birbirini izlemesiyle açiklanamaz. Tarihsel -kuramsal ya da kuramsal olmayan- nedenlerin bire§imi tarafmdan ortaya çikanlmiç bir olay olarak epistemolojik kesinti, kar|ilikli dônü§erek ye- ' ni bir sonuç doguracak olan, eskiden beri mevcut egilimlerin bir ”rastlaçmasi"dir; bu rastlanti ve bu dônü§ümün, onlari destekleyen insanlann, hatta bütün belirli bireylerin eylemi, "çaliçma 'si sayesinde gerçekleçmek zorunda olduguna i§aret eder. Ama bu bireysel bir evrimin ya da i|in dolaysiz olarak, kesinti olayimn içinden çiktigi tarihsel süreçle ya da bu süre- cin belirleyici (nihai) am yla ôzde§le§tigi anlamma gelmez. ikisi arasinda, "sôzde" bile yokedilemeyecek bir fark her za­man için varolacaktir.20

(20) Bu sav Althusser’i, hemen, tarihsel "dolaylandirma"ya iliçkin felsefi sorun- salin d151nda konumlandinr. Tarihsel dolaylandirmada tarihin uzun vadeli

Page 37: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Bu birinci nokta yine de bizi, daha genel kapsamli bir baçka hususa götürecektir. Çünkü, kesinti kavram mi tarih kavrami dikkate ahnmaksizm -bizzat Althusser’in örneginde oldugu gibi- tartiçmanm olanaksizhgma içaret etmektedir.

Althusser’de (farkina varmiç miydik acaba?), kesme ya da kesinti egretilemelerinin bir baçka çarpici kesinligi daha var- dir: Bununla, Althusser’in Kapital’i Okumak'ta tarihsel za- mana iliçkin genel geçer deneyci yaklaçimi (ki yapisalcilann eçzamanlilik^artzamanhhk karçitligi da bunun basit bir de- giçkesidir) eleçtirmekle bir "tarihsel zaman kavrami"m öner- digi bazi bölümlerden sözetmek istiyorum.21

Oysa bu deneyci yaklaçim, Althusser’in, "özdeki kesinti" diye adlandirdigi §eyin sundugu olanakta tamamen dile gel- mektedir: Bu, bir "§imdi"nin (ya da bir anin) dolaysizligmda, bir tarihsel görüngünün belirlenme sisteminin toplumsal bii- tünlük dolayimiyla, bizzat o görüngünün toplumsal bütünlük dahilinde i§gal ettigi "yer" dikkate ahnarak "okunma" olana- gidir.

Elbette Althusser’in di§lamak istedigi §eyin yalnizca, top­lumsal ya§amm, iktisat, sanat, din, bilim, siyaset, ahläk, vb. tiim veçhelerinin birligi ilkesinin, tarihsel geliçmenin ayni

süreçleri, bireyler ya da gruplarin araciligiyla,ya da, sayelerinde tarihin aki- §ininve bireysel ya da kollektif “öznelerin pratiginin birbirinin aynasi oldu- gunun kanitlanacagi umulan, olaylara donüçür. Althusser'in bu tutumu ye- terince eleçtirilmiçtir. Ama, Althusser'in "kesinti" konusundaki ilk görü§ünde bile yercümaktadir. (Bkz. örnegin, Marx Için, a.g.e, s. 60-81, 160, 235-236). Bu tutum, Althusser'in, Marx'in "siyasal”, "bilimsel" ve "felsefi" yakla51mlar1 arasindaki çeli§kilerin geliçimini çôzümlemesinë yardim etmiçtir. Tabii, daha sonralari, kesintinin basit bir kuramsal (epistemolojik) olguya indirgenmesini gidermek için yapt1g1 düzeltme çerçevesinde, bu tutum daha da güçlenmiç- tir. (Bkz. Éléments d’autocritique, a.g.e, s. 97-99). Althusser'de, ne "Us’un kurnazli$i", ne de "büyük adamlar" yoktur.

(21) L. ALTHUSSER, Lire le Cap/fa/(Kapital'i Okumak) (2. baski), Petite Collec­tion Maspero, 1968, Cilt I, s. 116vd.ve 129-130.

Page 38: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

basit "çerçeve"sinde kavranmasini saglayacak Hegel’ci tür- den bir "özdeki kesinti" oldugu düçünülebilir. Ama bu, farkh düzeylerin her biri açismdan, mekanmi oluçturduklari olay- lann, özellikle de bilim, sanat ya da siyaset tarihinde çigir açan olaylarm ("devrimler"in) böylesi bir kesinti aracihgiyla tammlanmasini engellemeyecektir; tersine... Althusser’in, tam da, tarihin tek bir zamanma iliçkin siradan imgenin ye- rine, gayet basit bir biçimde, farkh zamanlarm çakiçmasmin oluçturdugu vë digerinden daha da siradan imgesinin geçme- si sonucuna varan bu yorumu reddetmesi ilgi çekicidir. Çün­kü bu anlamda özerk tarihlerin olacagi düçüncesi saçmadir: Bilimlerin, ideolojilerin ya da siyasetin, her çey olup bittik- ten sonra toplanarak -ne denli karmaçik, farkh olursa olsun- kisaca tarihi oluçturacak, çizgisel birer "kendi" tarihleri yok- tur.

Eger bilimlerin, üretimin, sanatlarm, vb. bir tarihi, yani görece özerk bir degiçim süreci varsa, bu tara*da birbirlerini belirlemelerinin (ayni andâ Althusser’in, tarihsel karçitlikla- rm "üstbelirleyiciligi" olarak tammlamaya çaliçtigi çeyin) bir sonucudur. Dolayisiyla ve tami tamma aym nedenlerden ötürü, "özdeki kesinti", "bölümler" düzeyinde oldugu kadar "bütün" düzeyinde de olanaksizdir. Epistemolojik kesinti kavraminm, kuramsal oluçumlar tarihi çerçevesindeki beIir- leyici olaym kavrami olarak bir anlami varsa, bunun ko$ulu "kesinti"nin uzaktan yakindan, bir "özdeki kesinti"ye, yani tarihin içinde olup bitecegi mutlak bir çimdi (ya da mutlak an) fikrine benzememesidir.

Ne var ki, bu durum, dikkate deger sonuçlar dogurur. Althusser’in o zaman tasarladigi epistemolojik kesintinin bagh oldugu olgu (ya da olay) dQlaysizhgmin, en azmdan de- neysel ya da spekülatif zaman dolaysizhgiyla hiçbir iliçkisi olmadigi anlamma gelir. Kendisi zamam belirlemedigi için,

Page 39: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

süreklilik ve süreksizlik ikilemiyle de özel olarak hiçbir ili§ki- si yoktur. Öyle ki, bilim tarihinin "epistemolojik kesinti" de- yimiyle tasarlanmasinm, bilginin geliçmesindeki süreklilige iliçkin mevcut ideolojilerle baglarmi kopardigmi göstermek egitbilimsel açidan yararli olsa bile, bu eleçtiri bizi hiçbir bi- çimde tarihin diyalektiginin temel olarak kendi öz süreksizli- giyle tammlandigi sonucuna gôtürmemelidir. Ikisi de ayni derecede ideolojiktir: Dogruyu sôylemek gerekirse, çimdi, is- ter birinci, ister ikinci biçimde olsun, rahatça hareket edenin o eski, bildik, tarih öznesi (psikolojik, sosyolojik ya da spekii- latif) fikri olduguna dair istenen tüm kam tlar artik elimizde- dir.

Gerçekte bu yaklaçimm pratik hedefi, Althusser’de de sii- rekli, israrla yinelenen bir formiiliin sonuçlanm dikkatle in- celemeye baçladigimiz andan itibaren ortaya çikar. Sôzii ge- çen formül, kesintiyi "sonu olmayacak bir siirecin ba$langici" olarak gösterecek formüldür. (Ortaya çikan hedef ise) A lt­husser’de tedrici olarak degi|en bir sürecin (Marksizm sôz konusu oldugunda) nitelendiriliçidir: Ônce egilimsel olarak (Marx için, Kapital’i Okumak) bir bilimsel kuramm oluçum ve geli|me sürecine "indirgenen" bu süreç, bugün, bu kuram- la devrimci iççi hareketinin "kaynaçma" siireci biçiminde egi­limsel olarak kimliklendirilmektedir (John Lewis’e Cevap, Ozele$tiri Ôgeleri). Bu hiç de küçük bir fark degildir. Ama formülün kendisi ve ifade ettigi düçünce degiçmemektedir. Ikisi de sürekli olarak kesintinin ilk ônce, ne denli tuhaf ge- lirse gelsin, yalnizca bir olay olarak degil bir süreç olarak, yalmzca bir süreç olarak degil, egilimsel ve ileride gorecegi- miz gibi içsel olarak çeli §kili bir süreç olarak düçünülmesine içaret etmektedir. Içte bu nedenle, Althusser’i eleçtiren bazi ki|ilerin düçünebildiklerinin tersine, onun için, epistemolojik kesintinin, §u an içinde tamamen ve kesin olarak bitmi§ bir

Page 40: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sonuç degil de, "siiregiden bir kesinti" oldugunu kabul etmek hiç de zor degildi.22

Althusser’in düçündügü çekliyle epistemolojik kesintinin, aym anda hem geriye çevrilemezligi hem de tamamlanma- mi$ligiyla tammlandigmi sôyleyebiliriz. Üstelik bu iki yônün ikisi de aym derecede ônemlidir ve çeliçkisel olarak bir arada düçünülmelidir. M arx’m kuramsal çaliçmasmda ortaya çi- kan geriye çevrilemez bir "bilgi etkisi"ne uzanarak devrimci iççi hareketinin kendisine verdigi "yaptinm"la olan çeliçkisel bagim inceleyerek aydmlatilmasi gereken tam da M arx’m "kesinti"sinin tamamlanmamiçhgi, dolayisiyla da bugünün koçullarinda onun görece tamamlaniÿimn ko$ullanmn dönil- $ilmildiir. Marx’in kesintisinin geri çevrilemezligi kendiligin- den hiçbir "güvence" sunmaz; o, tümüyle kendisini üreten eleçtirel çahçmaya, onsuz düçünülmesi bile mümkün olama- yacak o çahçmaya baglidir. Kisacasi, altmiçli yillarda Alt­husser, Marx konusunda, Spinoza’nm habemus enim ideam veram'mi tekrarladigmda, bu, M arksistlere bir tiir: "müste-

(22) Pour Marx, a.g.e, s. 61. "(...) Her §ey, tekil bir düçüncenin gücüyle, ideolojik bir alamn izleksel sistemi arasinda olup bitmektadir. Bu baçlangiç onlarin iliçkileridirve bu baçlangicinsonu olmayacaktir..."Réponse John Lewis, (John Lewis'e Cevap), Editions Maspero, Coll. "Theorie", Paris, 1973, s. 53 vd. "Bôylece, 1845’te, geri çevrilemez bir §ey baçlar: ’epistemolojik kesinti", dônûçü olmayan bir noktadir. Sonu olmaya- cak bir çey baçlar."Süregiden bir kesinti", diye yazmi§tim, yani uzun bir çaliçmanin baçi..." Éléments d'autocritique, a.g.e, s. 105 vd.: "(...) Bu bulu$, insanliktarihinde, daha ônce gôrülmemiç bir kuramsal olaydir. $unu da belirtmek isterim ki: Bu olay geri çevrilemez. (...) Marx’in buluçu, baçlangicindan itlbaren, kizgin ve vazgeçilemez bir simf miicadelesinin konusunu ve hedefini oluçturmuç ve halen de oluçturmaktadir (...). Bu birti$in (iççi hareketiyle Marksist kura­min birligi) biçimIenmesi ve tarihsel bir varoluça sahip olabilmesi için uzun bir çaliçmave hem ideolojik, hem de siyasal bir mücadelenin olmasi gerek- miçtir. Bizzat gçrçekIeçmesinin ve varhginin koçullari, bu birligin, artik hep varolacak biçimde elde edilmiç bir sonuç olmasi sonucurtu dogurur...

Page 41: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

rih olun,hatalarm iz ya da fiyaskolarimza ragmen gelecek si- zindir çünkü siz hakiki bir fikre sahipsiniz! Bilimsel hakikat çantamzda kekliktir!" deme biçimine pek benzemiyordu.

Ama Althusser’in eleçtirel tamminin bir baçka kuramsal sonucu daha vardir: Yalmzca süreksizlik imgesine göre ayar- lanan her tür kesinti, dônüçüm ya da "devrim" yaklaçimmm tersine, bu tamm, hiçbir zaman, kesintinin içinde gerçekleçti- gi deyimlerin birer "degiÿmez” olarak tasarlanm asi sonucunu dogurmaz. "Genç Marx" konusundaki kuramsal tartiçmaya müdahale eden Althusser, kesintiyi algilayabilmek için, bir yandan ideolojinin tarih ôncesinin tipik kavram i ve sorulari- mn, ôte yandan da toplumsal oluçumlarm bilimsel kurami- nm tipik kavram ve sorunsallarinm ait oldugu farkli, birbi- riyle uyuçmayan kuramsal sorunsallari belirlemek gerektigi- ne i$aret ederdi. Buna ek olarak, bu kuramsal sorunsallarin, Althusser’in o zaman, verili ideolojik alan dedigiyle yani bir toplumsal oluçumun tarihinin §u ya da bu çagma organik olarak bagli ideolojik oluçumlar sistemiyle olan iliçkisini de incelemek gerekir. Çünkü kuramsal bir sorunsahn çeliÿkile- rinin anla§ilmasim saglayan bu iliÿkidir. Am a Althusser’in tam mlan, hiçbir zaman, kuramsal sorunsallarin ya da ideo­lojik alanm kendisinin, "degiçmez" olarak degerlendirilmesi gerektigi anlamma içermez. Hatta tam da bunun tersine i§a- ret eder: Bunlarm her ikisi de, ke§fedilmesi gereken belli bir sürecin etkileri olarak sunulmuçtur. Oysa, Jacques Monod’- nun bize ôgretmif oldugu üzere, degiçmezligin bulundugu yerde "erekbilim"in (teleonomi) de pek uzakta olmasi bekle- nemez.

Bilmenin "süreksizligi" adma kimi zaman Althusser’in- kiyle yakm bulunan bazi çagda§ egilimlerle yapilacak bir mukayese i§te bu durumda tam anlamiyla açiklayicidir. Kuhn’da oldugu kadar Foucault’da da, süreksizlik izlegi ger-

Page 42: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

çekten de temel olarak degiçmezlik izlegine baglanmi|tir.Kuhn’da bu gayet açiktir çünkü onun çabasi, bilimsel

dallarin alamni iyice "parçalamak" ko$uluyla bilim tarihinin her zaman, belli bir paradigmanin belirledigi temel olarak degiçmez bir çerçevede (the performed box), devrimci buna- hmlarla bir puzzle solving eyleminin birbiriyle yer degiçtir- mesi, iliçkilendirilmesi olarak tammlanacagmi göstermeye yönelik olmuçtur. Bu degiçmezligin kendisi de hem, "anor­mal" olarak aIgilanan olaylann birikimiyle devrim bunahmi- mn nedeni, hem de çok basit bir uygulama modeline göre, bunahmm yöneldigi amaçtir.

Bu Foucault’da da, üstelik gayet de ilginç bir biçimde, açiktir. En azmdan yapitmin Deliligin Tarihi’yle baçlayan ve geçici olarak, Sôzcükler ve ÿeyler’de doruguna ulaçan bölü- münde bôyledir. Foucault da Althusser de, biri kuramsal bir dü§üncenin sorunsahyla olan iliçkisini, digeri ise bôyle bir düçüncenin belli bir döneme özgü episteme ile olan ve farkli dallan yöneten iliçkisini tammlamak için neredeyse ayni ifa- deyi kuUamrlar: Her ikisi de, yalmzca belli bireysel düçünce ya da söylemler üzerine degil de bu dii$unce ya da söylemleri olanakh kilan §eyi açiklayan ve dolayisiyla da onlara açila- mayacak iç smirlar çizen sistem üzerine düçünmek gerekti- gini söylerler. Foucault’ya göre söylemlerin episteme’yle olan iliçkisi çifte bir ôlçütler takimma göre degi$mesel bir meka- nizmayla açiklanmaktadir: Farkli dallann ve bu dallann özel "nesnelerinin" (örnegin çahçma, ya§am, dil) degi|mesi ve her bir dahn dahilinde geçerli olan episteme’nin tipik "sapkmlik noktalan"ndan hareketle "yön degi$tiren" karçi- savsal konumlarm degi|mesiyle... Oysa degiçmesel mekaniz- ma dendiginde, bu degi|melerden ônce varolan ya da onlara içkin bir degiçmezin de bulundugu varsayihr. Içte bu neden- le, bizzat Foucault’nun giri§imini de, aykm ligi ne olursa ol-

Page 43: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sun kültürcülügün Ьіт "degiçkesi" оІагак tammlamak gere- kecektir (Bkz. Canguilhem’in 1967’de Critique’de çikan "Іп- sanin ölilmü ya da cogito’nun tiikeni$i" adli makalesi. Can- guilhem burada Foucault’nun Amerikan "temel kiçilik" ku- ram cilanna yakm oldugunu söyler. Aralarmdaki fark, ki bu da küçümsenecek bir fark degildir, Foucault’nun normatif ol- mamasidir. Ayrica bugün, Foucault’nun araçtirmasmda "di- siplin" sözcügiinün anlammi iktidar boyutuyla tamamlama amaciyla hapishane sorunuyla birleçtirilen hastane sorunu- nun, yani degiçmezin, gerçekte açikça normatif oldugu, norm ürettigi düçünülebilir).23

Ama Althusser’de kuramsal bir sorunsahn kendi etkileri ya da ôzel sonuçlan degiçmesel terimlerle düçünülmedigin- den, nihai yerleçme noktasi bir degiçmez olamaz. Burada, bir egretilemenin açihminin kôtüye kullamldigi düçünülse bile, burada Althusser’in gönderide bulundugu (kuramsal) ilretim

(23) Pour Marx, a.g.e, s. 62: "(...) Yaçayan bir yazarin dile gelmemif dü§üncel&· rinin varIigin in da ôtesine gitmek, düçüncelerinin olabilirliginin mevcudiyeti- ne kadar gitmek gerekir: SorunsaIsna degin, yani, tekil bir yazarin kendi ôz dü§üncesinde kendini açikladigi, o mevcut ideolojik alamn bu bôlümünü oluçturan etkin düçüncelerin yapici birligine degin gitmek gerekir...". Ayrica, bkz. Lire le Caphatm tüm Önsöz'ü "Du Capital à la philosophie de Marx" Kapital'den Marx'in felsefesine); Burada Michel Foucault'ya açik bir gon- derme vardir(a.g.e.).Michel FOUCAULT, Les Mots et les Choses (Sôzcükler ve Çeyler), Galli­mard, Paris, 1966, s. 89-90: “Bu tartiçmalari çikiç noktasi ya da izlek olarak ele alarak, klasik dönemde düçüncenin bir tarihi yazilabilir. Ama o zaman, ancak gôrüçlerin tarihi, yani, bireylere, ortamlara, toplumsal gruplara göre gerçekIeçmiç olan terçihIerin tarihi yapilabilir; bu da, ba5l1 ba51na bir anket yöntemi gerektirir. Eger, bizzat bilmenin arkeolojik bir çôzümlemesi yapil- mak isteniyorsa, o zaman yararlanilacak olan ana gidi|i oluçturup sôyle- nenleri eklemleyecek olan bu ünlü tartiçmalar de^ildir. Düçüncenin genel sisteminin yeniden kurulmasive bu sistemin a§imn kendi olumsalhgi fçinde anlik ve görünürde çeliçkili bir fikirler oyununu mümkün k1lmas1 gerekir. Bir tartiçma ya da bir sorunun olabilme koçullarim tanimlayan bu agdir, bilme­nin tarihselli§ini getiren de odur, vb..."

Page 44: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ili$kileri düçüncesinin degiçme/degiçmez ikilisiyle hiçbir iliç- kisi olmadigmi kabul etmek gerekir. Dolayisiyla, Althusser’­in kredi hanesine, en azindan, degi$mez'i olmayan bir sürek­sizlik kurami geliçtirmeye çahçmakla, çagdaçlanna göre bir orijinallik yaptigmi yazmamiz gerekir. Bu bir degiçmemenin karçiligi olarak degil de, egilimsel bir dôrtüÿümün karçihgi olarak, (farkh ama aym yapidaki degiçmezler olacagina), farkli yapilardaki süreçler olan terimler arasindaki bir iliçki biçiminde düçünülecek olan bir süreksizlik kuramidir. Bu açidan, Althusser’in bilimle ideoloji karçithgm a iliçkin ifade- lerinin incelemeye deger oldugubelki kabul görebilir. Ayni çekilde, bu koçullarda Althusser’in, eçzaman/artzaman, de- giçme/degiçmezlik ikililerini yaratan bir "yapisalci" akima dahil oldugu gôrüçünün iyice kuçku gôtürecegi, hatta saçma olacagi da belki kabul görecektir.

§unu eklemek isterim: Althusser’in epistemolojik kesinti kurami tümüyle degiçmezlik gorüçünün ôzel bir durumuna kar§i geliçtirildigi için, bu kuramm, sonuçta, bir degi§mezlik yapisalahgiyla birle§mesi iyice olasilik diçidir. Sôzü geçen ôzel durum ise, degiçmesel model degil, resmi Marksizmin de gaynresmi Marksizmin de Marx’m ve Engels’in birkaç cüm- lesini, bu cümlelerin Feuerbach’a neler borçlu oldugunu dü- çünmeksizin, didikleyerek, bilfiil tarihsel maddeciligin olu- çumunun kurami haline getirdikleri daha aceleci, diyalekti- gin "tersine çevrilme" modelidir.

Althusser’in yaklaçimmin her tür "normal bilim" fikrinin ne denli karçitmda oldugunu anlamak için bu noktayi kavra- mi§ olmak yeterlidir. Hedefhiç de küçük degildir: Siyasaldir. Tarihsel maddecilikte, "normal bir bilim"in ya da "bilimin normal bir aki$i"mn varligim edinilmiç bir olgu olarak sun- mak zordur. Bu varlik da, kendi açismdan gerçekleçmesi, hatta dayatilmasi gereken bir norm olarak düçünülmelidir.

Page 45: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Bir baçka deyiçle, o varhk da, bilimin normalleçtirilmesinin slogam haline gelir.

Ideoloji ve pratigin karçisavi

Althusser’in bôyle çeliçkili bir siireci düçünmede kullandigi kategoriler ideoloji ve pratik kategorilerdir. Bence bu katego- riler, aym zamanda, hem onun konumunun epistemolojiye göre yeniligini, hem de bu konumun zorluklanm bir arada kapsar. Felsefenin ve bilimsel bilgiye oranla rolünün tanimi- nm neden tartiçmamn stratejik noktasi oldugunun anlaçil- masmi saglar.

a) ideoloji kategorisi, Althusser’in giriçiminin iki veçhesi, yani bir kuramsal pratik kuraminm "genel" veçhesiyle tarih­sel maddeciligin "ôzgiil" veçhesi arasmdaki gerekli birligin anlaçilmasmi sagladigi için, dogal olarak merkezi bir konum- dadir. Ideoloji tarihsel maddecilige ait bir kavramdir ve bu kavrami ancak tarihsel maddecilik ke$fedebildigi gibi, geliç- tirebilecek olan da odur. Althusser’e göre Marksizm yalmzca toplumsal üretimin nesnel çôzümlemesi olarak degil, aym zamanda, ideolojinin ve ideolojilerin nesnel çôzümlemesi ola­rak da devrimci bir bilimsel kuramdir. Ікі §ey birbirinden aynlamaz.

Dolayisiyla ideoloji bilgfimizi, epistemoloji sorununa uy- gulamak ve böylece bu sorunu tamamen dônüçtürmek için onu tarihsel maddecilik dahilinde aramah ve gerekirse geliç- tirmeliyiz. Bu dônüçüm ise, kolayca anlaçilabilir bir neden- den ôtürü, zorunlu olarak, kôktenci olacaktir: Althusser’in sürekli altim çizdigi gibi, ideoloji hiçbir biçimde bir yamlgi- nin, bir yamlsamanin ya da bir bilgisizligin epistemolojik bo- yutuna indirgenemeyecek bir toplumsal kertedir. ideoloji, be- lirli tarihsel koçullarda "bilgisizlik" sonuçlan dogurur ama

Page 46: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

kendisi bilgisizlik olarak, yani bilgiyle olan (olumsuz) ili$kisi dolayimiyla tammlanamaz.

Üstelik bu, yalniz Althusser’in, ilk önce bir çagm "ideob- jik alam" olarak adlandirdigi, sonralan belli bir maddi teme- le bagli "pratikjdeolojiler" diye tammlayacagi çeyler için de­gil, aym zamanda da bilimsel bilginin, bir tarihsel kesinti sü- reci araciligiyla içinde ve kendisinden hareketle geliçtigi "ku­ramsal ideolojiler" için de geçerlidir.

Böylece, Althusser, tarihsel maddeciligin ba§langiç kav- ramlanm n (xiretim tarzi, sinif mücadelesi, ideoloji, vb.) Marx tarafmdan bulunuçunu epistemolojik kesinti olarak tammla- digmda, söz konusu olan, ku|kusuz, bu kavramlarla, daha önceki hukuksal, iktisadi, ahlaksal, vb. ideolojinin (yabanci- la5man1n "kuramsal hiimanizm"inin tamamen ait oldugu) s0runsal1 arasmdaki uyuçmazligm vurgulanmas1d1r. Ama, aym zamanda da, epistemoloji kavrammin hemen, tam bir dônüçümü söz konusudur: Bu dônüçümiin temeline Althus­ser, ifadeyi aynen koruyacak olursak, iki deyim arasindaki bir karçithk iliçkisini yerleçtirir; bu deyimlerden biri (bilim) bilgi alanmda tam mlam rken, digeri (ideoloji) bu alanin di- 51nda ve birincisiyle baçtan bir iliçkisi olmad1g1 belirtilerek, bir toplumsal iliçkiler sistemi olarak tammlamr. Daha dake- sin bir biçimde ifade edilirse, "ya§anmi§" ya da "imgelemsel" bir iliçkiler sistemi olarak tam mlam r ve bireyler, bagimh ol- duklari iktisadi, siyasal, vb. iliçkileri bu sistem dahilinde ya- §arlar.24 Dolayisiyla, bilimle ideolojinin ili$kisi her açidan e$itsiz, tiXrde$ olmayan, iki yônü kendiliginden birle§emeyen, biri öbilrü üzerinde "etki"gosteremeyen ya da ancak bir ilçün- cii yöniln, pratigin, müdahalesiyle etki gösierebilen bir ili$ki- dir.

(24) Bkz. PourMarx, a.g.e, s. 240. Daha sonra da Position'da, a.g.e. s. 101 vd.: "Ideologies et appareils ideologiques d'Etar (ideoloji ve devletin ideolojik aygitíari).

Page 47: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

. ^ \ N

b) Burada gerçekten de en duyarli noktaya variyoruz. Bi- limin "kuramsal pratik" olarak tammlanmasmin en fazla eleçtiri doguran tammlardan biri oldugu bilinir. Althusser’in yaklaçimi, pratigi kurama, hatta "salt kuram"a indirgemekle suçlanmiçtir; oysa Althusser’in savi bunun tam tersi oldu- gundan, bu eleçtiri tam bir çeliçkidir: Althusser’e göre, bizzat kuramm kendisi bir pratik, birçok pratik biçiminden biri olan bir pratiktir; zorunlu olarak toplumsal ve dolayisiyla da zorunlu olarak tüm diger toplumsal pratiklere bagli bir pra­tik biçimi... Yine de, Althusser’deki bu karmaçikhgm neden- leri üzerine düçünmemiz çarttir.

Burada aynntiya girmeksizin, genellikle kabul görenin, tamamen tersinde yeralan bir varsayimi desteklemek iste- rim. Althusser’in, asla kuramin pratige oranla ônceligini ileri süren herhangi bir cazibeye kapildigmi sanmiyorum; bundan

; ôtürü de Althusser, ilkin, her tür bilimcilik ya da pozitiviz- min karçismda yerahyordu.

Buna kanaat getirmek için, Althusser’in (dedigi gibi, Rousseau’ya göre, "sonuçlarm gücüne inanma zaafina" sahip oldugunda) (Bkz. "Amiens Savunmalari", in Positions, s. 154) felsefenin "kuramsal pratikler kurami" olarak tammlanma- sma varan ve ister istemez bir bilimler bilimini çagriçtiran sonuca ulaçtiginda bile, gerekçelendirmesinin tüm agirligim, Marksizmin kuramsal ifadelerinde ya hiç mevcut olmayan, ya da taslak biçiminde yeralan diyalektik maddeciligin ôz- güllügü çerçevesinde, "pratik haliyle" bizzat iççi hareketinin devrimci pratiginde (Lenin, Mao) aranmasi savma dayandir- digim ammsatmak yeterlidir.

O kadar ki, kuramsal olarak, devrimci anlammi ortaya çikarmak için Kapital’i felsefi açidan "okuma"sinda yararlan- digi açimlamalari da tarihsel devrimlerin pratik diyalektigi- nin i§te bu çôzümlemesinden çikanyordu. Bir ba§ka deyifle,

Page 48: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser, sürekli pratigin kurama üstünlügii fikrini dogni- lar ye gösterirdi: Pratik kuramdan önce yeralirve onu siirek- li agaj.

Althusser’in savi, pratik kategorisinin maddeci diyalekti- gin temel kategorisi oldugunu ve onu, bilgi sürecini içine dog- rudan katacak biçimde geliçtirmek gerektigini dogrulamak- tadir. Althusser’in sözünü ettigi "bilgi sonuçlan" pratik so- nuçlardir. Bence, Althusser’in, Marx’tan sonra ve deneycilige karçi "bilgi sürecinin tümüyle bilgi dahilinde olup bittigi"ni yani bilginin nesnesinin asla gerçek nesneyle kari$tirilama- yacagini savundugunda, asla "bilgi sonuçlan'nm tamamen kuramsal sonuçlar oldugunu söylemedigi, hatta bunun tam tersini yaptigi yeterince dikkate ahnmamiçtir.2®

(25) Bkz. Marx'in, Ekonomi Politigin Eleçtirisi'nin 1857’deki Giriç'inde уегаІап ünlü bölüm, paragraf III: "(...) ve bu, somut bütünlük düçüncenin bütünlügü (Gedankentotalität) olarak, dü§üncede somut (Gedankenkonkretum) fiilen düçünme ve kavrama (des Denkens, des Begreifens) eyleminin bir ürünü oldugu olçüde dogrudur. Buna karçilik, kendi kendini doguracak ve sezgiy- le, tasar1m1n diçtndave üzerinde düçüneœk olan kavramin degil, sezgi ve tasar1m1 kavramlara donüçtüren olu§turmanin (Verarbeitung) bir ürünüdür. Bunun tümü, zihinde bir düsünce bütünü (als Gedankenganzes) olarak gô- ründügu biçimiyle, kendisi için 0las1 tek biçimIe, bu dünyanin sanatsal, din- sel deneysel-tinsel (praktisch-geistigen) olarak sahiplenilmesinden farkli olan bir biçimIe dünyayi sahiplenen düçunen zihnin bir ürünüdür. Gerçek özne, özerkligi çerçevesinde, zihnin d151nda, hem ôncesinde, hem sonra- s1ndavarolmay1 sürdürür; ve bu, o z:\in, tamamen spekülatif, tamamen ku­ramsal olarak davrand1g1 sürece Jevam edecektir" (Marx, 1857-1858 El- yazmalari("Grundrisse"), Editions Sociales, Paris, 1980, Cilt I, s. 36). Bunu özellikle, Lenin'in, Materialisme et empiriocriticisme, Bölüm II, "pratik ôlçü- Ю" konusundaki 6. paragrafiyla karçilaçtirmiz. Lenin burada pratigin bir ala- niyla kuramin bir alan1n1n idealist/pragmatist ayr1m1n1n, bilimsel açidan saç- ma oldugunu soy!er, çünkü "bilgi kurami dahilinde bizim için bir ôlçüt görevi gören pratik, astronomik gözIemler, ke5ifler, vb.’ni de kapsamalidir..." (Fransizca çevirisi, Oeuvres complètes - Tüm Yap1tlar1 - Editions en langue etrangère, Moskova, s.d, Cilt 14, s. 143) Ve bu pratik, sonuç olarak, "ne olursa olsun hiçbir insanî tasar1m1 ne dogrulayabilen ne de tamamen çürü- tebilen" bilgi sürecino bir aç///môlçütü oluçturur (a.g.e, s. 146).

Page 49: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Gerçekte Althusser’in gôrüçünün güçlügü (ki buna siya- sal güçlügü de dahildir) saf bir kuram varsayiminda degil, "safbirpratik fikrini üstii kapali olarak kabul etmesinde" ya- tar. Bu yüzden Althusser’in ba§langiçtaki gôrüçünün "tek yanh" oldugu, diyalektik olmadigi soylenebilir. Pekiyi ama hangi anlamda? Salt bir kuram yoktur çünkü kuram asla ke- sin olarak ideolojinin alani diçmda yeralm az .26 Althusser, özellikle de çeçitli egilimlerdeki pek çok M arksist kar§ismda, tarïhte, genel olarak "ideolojinin bir sonu" olamayacagmi sa- vunarak bu savi açikça reddeder.27

Nitekim Althusser’in 1 No’lu sorunu, kuruluçundan yüz- yih açkm bir süre sonra bizzat Marksizm bünyesinde süregi- den ideolojik mücadele olduguna göre, bunun tersi çaçirtici olurdu. Buna kar5xl1k, Althusser’in "salt bir pratik" yani salt maddi dönü§üm etkinligi olan ve duruma göre geçim araçla- r1n1n üretimine (verili üretim araçlannm yardimiyla dogamn dônüçtürülmesi), bilgi üretimine (gerçekligin "sahiplenilme- si" için ôzgül bir biçim yaratan kuramsal üretim araçlarmin

(26) Bkz. Pour Marx, a.g.e, s. 171, Philosophie et philosophie spontanée des savants, a.g.e, s. 98 vd.

(27) Bkz. Pour Marx, a.g.e, s. 238-239: “Ancak ideolojik bir dünya kavrayi§i, ideolojisiz toplumlar hayal edebilmiç ve ideolojinin (yalnizca ideolojinin ta- rihsel biçimIerinden birinin de§il) hiç iz birakmadan yokolup, yerini bilime bi- rakacagi Qtopik bir dünya fikrini kabul edebilmiçtir...'. Bu savin, hemen, Alt- husserïn, "devletin ideolojik aygitlari’ konusundaki ara5t1rmas1na, "genel olarak ideoloji kurami"na iliçkin bir tasla^i dahil etmesiyle sonuçlanan ve sik sik karçi çikilan дегекІіІфі aydmlat1c1 niteliktedir. (Biliyoruz ki, bu, kesinlikle, ideolojiyle bilim arasindaki karçithgin genel bir kurami deQildir): Tarihsel ideolojilere iliçkin her söytem, özellikle de, ideolojilere iliçkin her "Marksist" sôytem. açikya da kapali olarak, kendj ôz olasilikkoçullarinive tarihsel ye­rini dQçQnebilmesini saglayan, genel anlamda bir ideoloji taniminiiçerir. Ve kaçimlmazbir seçenek do^rultusunda, buna, ya kJeolojilerin sonu ütopyasi- ni, (ôrnegin, gerçegiayabancilaçmiç. tersine çevrilmiç bir yans1mas1 olarak bir ideotoji tan1m1yla), ya da ideolojir.in (ve ideolojinin dahilindeki) tanimlan- mamiç bir donüçüm sürecine iliçkin maddeci bir savi dahil eder. (Bkz. Posi­tions, s. 67 vd.)

Page 50: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

yardimiyla bir ideolojik hammaddenin dônüçtürülmesi), hat- ta varolan toplumsal iliçkilerin devrimci bir biçimde dônüç- türülmesine uygulanabilecek bir pratik öne sürdügü söylene­bilir. Ilk metinlerinde bir çeliçkinin ortaya çiktigi temel nok- tanm bu oldugunu düçünüyorum: Maddeci olmayan, akilci olmayan ideoloji tammina karçin, Althusser gerçekte pratik ve ideolojiyi karçisavsal, birbirlerinin kesinlikle diçmda iki deyim olarak sunuyordu. Hakikatle yanilgi arasmdaki soyut (akilci) karçithgi pratik ve ideoloji ikilisine kaydiriyordu. §ôyle k i pratik, kuram sal pratik ve devrimci pratik olarak ideolojiyi dônüçtürür ama buna karçihk, onun ideoloji tara­fmdan gerçekten etkilendigi, onun tarafmdan "dônüçtürül- diigü" sôylenemez.

Birkaç ayricalik diçmda Althusser’in en ''ele$tirel" okur- larmin bile, bu noktada, bizzat kendisinin "kuramci" olarak adlandirdigi sapmanm kaynagim görmesini inatla engelle­yen neydi, peki? Hiç kuçkusuz, "kuramc1l1k"1n bir kuram i§i olduguna inandiran ve insamn elini kolunu baglayan totoloji. Ama asil ônemli olan, bu çeliçkinin, Althusser’in metninde siirekli ve istikrarli bir olumsuzlamaya konu oluçturmuç ol- masidir. Bir yandan, sürekli, Marksizm açismdan "saf üre- tim" olmadigmi, doganin maddi dônüçümüne iliçkin her sü- recin, bunun yalm zca diçsal biçimini degil aym zamanda da teknik düzenlenmesini ve iç egilimlerini belirleyen ve bilinen tüm tarih boyunca sim f mücadelesi iliçkileri olan toplumsal ili§kiler içinde oluçtugunu söyler. Ôte yandan da, pratik ka- tegorisini, kuramsal pratigin çôzümlemesini de kapsayacak biçimde yayarak, Althusser, model olarak (hemen "genelleç- tirdigi" Marx’m {KapitaVdeki) "emek siireci" tammim, bu ge- çici ve soyut, belirli toplumsal iliçkilerin çôzümlemesinin ôn- cesinde yeralan ve kendisi de sadece insan ile Doga arasm ­daki pratik karçitligm ideolojik kavramiyla iliçkili olan tani-

Page 51: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

mim örnek ahr. Bu konuda, Marx için ’in "Maddeci diyalektik üzerine" adli bölümünü animsatirim; bu bölümde Althusser "kuramsal pratik" kavrammi "Üç Genelleme" çemasma göre geliftirir. Bir baçka referans da Lenin ve Fehefe'ye ek olarak basilan (2 . Baski, 1972) "Marx’m Hegel’le olan iliçkisi üzeri- ne"dir: Burada, bence, hem o degindigimiz olumsuzlamamn izleri, hem de bu olumsuzlamamn hedefinin (Marx’in dev- rimci kuraminin ortaya çitaçmm ideoloji-içi basit bir "ters dönme" olarak degil de gerçek bir dônüçüm olarak dü§ünül- mesi) ciddiligi bir arada görülecektir.28

Ama dahasi da var: Belli bir M arksist gelenekle baglanm koparmak §öyle dursun, Althusser’in egilimi, tam tersine, dogrudan bu gelenekten kaynaklanm aktadir (bu da ikisini sadece birbirinin karçiti olarak göstermeye çaliçan eleçtir- menlerin sikintisini açiklayici niteliktedir). Bu egilim, dogru- dan dogruya Marx’m Alman ideolojisi ve Feuerbach Üzerine Tezler’den baçlayarak, Ekonomi Politik’in Ele$tirisine Katki’- nin Önsöz’ündeki ünlü ifadelerine degin çeçitli yerlerde orta­ya attigi, "bilinç biçinli" olarak ideoloji, yani ide’ler dünyasi,

(28) Burada, Althusser^n, tam da Marx'in, 'dünyanm sahiplenilmesi' olarak bilgi konusundaki savlari konusunda, bir "düçünce" tanimi geliçtirdigi, Lire de Capitafin (I, s. 47-48) aslini söylemek gerekirse temel nitelikte- bölümü üzerine tartiçmak uygun olacaktir. Bu metin.henüz o zaman, bizim burada hedeflerini gösterebilmek için, olanaklarinin en uç noktalarina de$in çeke rek tartiçtigimiz Pour Marx'in "prat>kçili§inin' bir dûzeitmeeidir." (...) Burada sôz konusu olan “düçünce" karçisina gerçek dünyanin madde olarak çika- ca§і açkm bir özne ya da muttek bir bilincin yaüsi deÿMr, bu duçünce, in­san bireyleri bunun taçiyicisiolsalar da pstkolojik bir öznenin yetisi de de- §ildir. Bu düçünce, do$al ve toplumsal gerçekhk içinde kurulu olan ve ek- lemlenen bir dO$Once ayg/ftnintarihsel olarak oluçmuç bir sistemidir. Kendi- sinden -e$er bu deyimi kullanmayi gôze alirsam- bilgilerin belirfedi§i bir üre­tim tarzi meydana getirifen bu düçünce gerçek koçullar sistemi tarafindan tanimlanir. (...)". Düçünce aygiti, çok do§al olarak, "devletin ideolojik aygit- lari" sorununu ôncelerken, aym zamanda da, temel yapisal ôzelligini aldigi, Freud'cu psi$ik aygiti da animsatir. Bu özellik ise, düçüncenin asla “kendili- <3inden çagdaç", kendi belirlemelerine saydam olamayacagidir.

Page 52: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

yani ister dogru ister yanliç olsun m utlaka gerçek diçi bir ta- sarim olan ideolojiyle, "gerçek" bir dônüçüm olarak pratik (pratik, emek, üretim ve tarih kategorilerine giderek daha yakinlaçan egilimsel tammiyla) arasindaki karçitliktan kay- naklanmaktadir.

Ama Althusser burada kendi kendisiyle, kendi ideoloji ta- mmiyla çeliçki içindedir. Çünkü bu tanim, her (toplumsal) pratigin, ideoloji dahilinde, kendisini belirleyen ideolojik ili$kiler çerçevesinde geliçtigi anlamina gelir ОзеІігІешепіп de ôtesinde, her pratik, zaten, son kertede üretim iliçkileri tarafindan belirlendigine göre, ideolojik iliçkiler pratigi iist- belirlemektedir). Tabii ki, bilimsel pratik de buna dahildir. Bu, ileride yapilabilecek düzeltmeler sakli kalmak kaydiyla mümkün olan tek M arksist tanim olma, ama buna karçilik Marx’ta mevcut olmama, daha dogTusu, onun iktisadi, hu- kuksal, ve felsefi burjuva ideolojisine getirdigi saglam eleçti- ri dahilinde, yalnizca bir defa, o da "pratik durumu" ifadesiy- le yeralma gibi ilginç bir ôzellige sahip bir ideoloji tammidir.

Bu noktadan hareketle, Althusser’in neden, zaman için­de, kendi "epistemolojik kesinti" tammim yeniden oluçtur- mak zorunda kaldigi anlaçilabilir. Bu düzeltme, yalnizca ku­ramsal nedenlerden kaynaklanmamiç, tersine, esas olarak siyasal yönden belirlenmi§tir. Ama, özünde istikrarsiz ve çe- liçkili olan ilk kavram lar sistemi, çeliçkisini, belli bir siyasal pratikle kar|i karçiya kaldiginda ortaya çikarmiçtir. Kuram ­sal düzeyde ele aldigimiz takdirde, bugün iyice açiga çikan, Marksizmin derin bunalimi bizi yalnizca, günümüzdeki var- yantlarinm §u ya da bu yône sapmasma degil, aym zamanda da Marx’m düçüncesinin iç sm irlanna götürmektedir. Marx- ’m bir birlik olu§turmayan §u veya bu formülasyonlan konu­sunda açilan yorum olanaklan sistematik olarak içlendigin- de, bu varyantlar M arksist kurami kendi ôz sim rlanyla kar-

Page 53: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

§1 karçiya getirir. Daha dogrusu, bilkuvve varolan o sim rlan üretirler. Özellikle de, karçimiza, artik geri dönme olanagi olmaksizin, M arx’m Marksizminin hem sürekli olarak istedi- gi hem de gerçek olarak geli$tirmeyi ba$aramadjgi bir "ideo­loji kurami"nm güçlügünü çikarir. Her toplumsal pratigin bagli oldugu çifte (eçitliksiz) belirlenme sistemi somut bir çô- zümlemeye nasil eklemlenebilir? Çifte belirlenme derken an- laçilmasi gereken, üretim ili§kilerin\n çeliçkili egilimleri ta- rafmdan belirlenme (çünkü her toplum, son çôzümlemede, belli bir üretim tarzinm koçullarmm yeniden üretimidir) ile ideolojik iliÿkilerin ôzgül çeliçkisi tarafmdan belirlenmedir (çünkü bireyler ve gruplar, ancak ideolojik biçimler dahilin­de, belirli ideolojik davram$lara göre sim f mücadelesinin ve üretim iliçkilerinin "taçiyicisi" olabilirler. O dönemin siyasal konjonktürünün ba§ka veçhelerinden (özellikle de "sosyalist cephe"nin bunahmlanndan) sonra gelen Fransa’daki Mayis- Haziran 1968 olaylari ve bu olaylarm derin çeliçkisi, -top- lumsal bunahmin yogunluguyla, bu bunalimm yaçandigi ideolojik baçkaldm biçimleri arasindaki fark- bu güçlügün büsbütün altim çizer.

Bu belirttigim noktalara ili§kin geçici bir sonuca varmak için, felsefe sorununu yeniden ele almak isterim. Althusser, neden bugün, tamamen hatah bir felsefe tanimi yapmakla, temel sorunun M arksist felsefe sorunu oldugunu savunmak- la hakli davrandigmi ileri sürer? Yine aym biçimde, Marksiz- min belli bir durumunda: Her §ey kuramsal olarak felsefeye baglidir, diyen dogru savi ileri sürdügü andan itibaren, ne­den, kaçimlmaz olarak hatah bir felsefe tanimina, belki de hakiki statüsünün en uzagina düçen biri tamma ulaçmak zo- runda kaliyordu?

"Her §ey, kuramsal olarak, felsefeye baglidir," demek, iki ayri dali, tarihsel maddecilikle Marksist felsefeyi (maddeci

Page 54: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

diyalektik) birbiriyle dayamçma içinde bir bütün olarak ele almak, birini digerine indirgemeyi reddetmek demektir.29 Bu iki dalin oluçturdugu, birbiriyle ilintili kümenin (devrimci) pratik yerine geçebilecegi degil de, pratigin teorik geliçmeye (geliçmeyen teori pratigi oldugu yerde durdurup gérilettigine göre) uydugu anlamma gelir. Giincel tarihimizle ilgili, "salt felsefi" bir çaliçmanm bilimsel bilgi (yani sornut çôzümleme- lerin) üretiminin yerini tutacagindan degil de, bizzat bu bil- gilerin üretiminin iç koçul olarak felsefí bir çaliçma gerektir- mesinden dolayi bu böyledir. Bôylece felsefe, (salt) bir bilim- den aynldigi ôlçüde, bilim ve bilimin "teorik pratigi" biinye- sinde, teorik olmayan toplumsal pratiklerin ve onlari bilgi- lendiren sim f mücadelesinin kertesini tek baçma temsil ede- bilir. '

Bu anlamda felsefe ve bilimin, -felsefi çaliçmayla bilimsel çali§manm- aym teorik pratik çerçevesindeki içsel bileçimi, tarihsel maddeciligin biricik "giz"i olan bu (tek bir blok ha- lindeki) smifa ili§kin teorik baki§ açisim ortaya çikarabilir. Bize, Marx’in "kesinti"sini tamamlanmami§ ama kararh olan ilk biçimiyle göstere de budur: Bu kesinti, belli ideolojik ili$- kiler çerçevesinde gërçekle§en bir pratigin sonucudur; sôzü geçert ilifkilere gelince, bunlar, proletarya ideolojisinin ilk bi- çimlerinin, kendilerini egemen ideoloji kar§ismda (özellikle de burjuvazinin hukuksal ideolojisi), bizzat burjuva ideolojisi biinyesinde, onun ôgelerini dürüp bükerek, birle§tirip yika- rak, sonunda kendilerine karçi çevirmek üzere, kamtladigi- na tam k olduklan için olaganüstü düzeyde çeliçkilidirler. Dolayisiyla bu kesinti ancak, bu çeliçkiyi uç noktalarina iten ve ondan, varolan durumun herhangi bir kutsanma biçimine

(29) Bkz. benim, Sur la dialectique (Dialektige Dair) seçkisinde, CERM, Editions Sociales, Paris, 1977, yeralan "A nouveausurla Contradiction"(Yine Çeliç- kiye Dair) adli incelemem.

Page 55: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

indirgenemeyecek bir teorik kahp çikaran bir felsefi devrim koçulunda gerçekleçebilir.

Bugün bu savlar bize, kendi soyutlamalan çerçevesinde bile ifade edilmesi kolaymiç gibi görünür. Ama günümüz Marksistlerinin içinde çali§mak zorunda olduklan, içinden çikilmaz teorik-siyasal bileçimden ôtürü üretilmeleri hiç de kolay degildir. Burada bir kez daha, sôzcüklerin rastlantisal olmayan karçilaçmalarmi destek almama izin verilirse, ilk metinlerinin e$iginde, Althusser’in bambaçka bir "kesinti" yaklaçimina karçi tutum almak zorunda kaldigmi animsat- mak isterim: Bu yaklaçim ise ünlü "burjuva bilimi mi yoksa proleter bilimi mi?" slogamnm özetledigi bir yakla§imdir.30 Görünürde Althusser’in mekanik bir ters-yüz etme sayesin- de, bir kesintinin bir ba$ka kesintiye ikamesini, yani ''simf kesintisi"nin yerine "epistemolojik kesinti"nin geçirilmesini amaçladagi düçünülebilir. Buradan da çikan bir sim f müca- delesi teorisinin yerine bir teorinin...teorisi getirilmesidir! Sonuç olarak, hiç de çaçirtici olmayan bir sarkaç hareketiyle, simfmücadelesinin, ônce içinden çikanlmasi için çaba göste-

, rilen bir sorunsala yeniden "dahil edilmesi"nin gerektigi or­taya çikar! Sonuç açiktir: Sifira sifir, elde var sifir... Gide gi­de varilan yer çikiç noktasidir.

Her §eyi böyle görmek ancak bir koçulla mümkündür, en azmdan birkaç soruna kayitsiz kalm ak koçuluyla. Ôrnegin, "burjuva bilimi" ile "proleter bilimi" konusundaki goçist kar-

(30) Bkz. PourMarx, a.g.e, s. 12: “(...) Felsefi bellegimizde bu dönem, yanilginin her yerde izini süren... ve dünyayi, simf kesintisinin tek biçagiyla, sanat, ya- zin, felsefe, ve bilimlerle dilimleyen, silahli entellektuellerin dönemi olarak kalacaktir...". Günümüzde, Dominique LECOURT'un Lyssenko, histoire réelle d'une science prolétarienne" (Lyssenko, bir "Proletarya Biliminin" Gerçek Tarihi), Editions François Maspero, coll. “Théorie", Paris, 1976 kita- bma ve aym yazarin Bodganov’un seçkisine yazdiQi La science, l'art et la classe ouvrière (Bilim, Sanat ve iççi Simfi) adli önsözüne bakiniz, Editions François Maspero, coll. "Théorie", Paris, 1977.

Page 56: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

çisavm (ve bunun biraz daha az saldirgan kimi çeçitlemeleri- nin) burjuva ideoloji ve felsefesinin tipik bir "kesintisinin" ya da karçitligmin biçimsel bir ters-yüz edilmesi oldugu, yani dolayisiyla, özünde muhafaza edildigi sorunu, bunlardan bi- ridir (bu kesinti ise "doga bilimleri" ile "tin bilimleri” ya da doga ve tarih, nesnellik ve pratik, çeyler ve insanlar, gerekli- lik ve özgürlük, vb. arasindaki kesintidir). Bir ba$ka sorun da, devrimci pratigin, gerçekte bilimsel olan M arksist bir ku­ram ara5t1rmasm 1n geregini ve haklarim, onun "teorik" ön- cüllerine, yani gerçekte pragmatik kanitlanna, sürekli koful- lara bagh bir politikamn sonrasi’na indirgeme egilimine kar- §1 savunmaya bugün, her zamankinden daha fazla ihtiyaci 0ldugudur.31 Öyle ki, eskiden oldugu gibi bugün de, sorun hiçbir zaman "sm if mücadelesi'ni ya da bu mücadelenin üs- tünlügünü dogrulama ya da inkar etme sorunu degil, bu mü­cadelenin teoriyi nasil belirledigi, özellikle de kendi öz teori- sini nasil belirledigidir: Büyük 0las1hkla tüm durumlann en zoru olmasma karçm pek çok ucuz felsefenin bizé "aleni" ola­rak sundugu "özel bir durum"dur (matematik ya da fizigin teorik pratigi dahilinde sm if mücadelesinin belirleyiciligini çôzümleme konusundaki gerçek güçlük ne düzeyde olursa ol- sun, bunu "siyasetin" her yerde hazir ve nazir bulundugu ta- rihsel maddeciligin teorik pratigi içinde çôzümlemek daha da zordur).

Bu düzeyde Althusser’in için en baçmda ortaya att1g1 iki

(31) Bkz. L. ALTHUSSER, 22. Congrès(22. Kongre), François Maspero, Paris, 1977: "(...) Tüm bunlar, tabii ki, kavramin, yani proletarya cfiktatôrlü§ünün kuramsal anlam1n1n, "baçinin üzerinde" olup bitmi5tir. Çünkü kuramsal bir kavramin “terkediliçi" (ki -bilmem an1msatmam1z gerekir mi?- tek baçina, kendiliginden olarak degil, ancak baçka kavramlarla oluçturdugu bütünlük içinde düçünülebilir) siyasal bir karara konu olu$turamaz. Galile'den bu ya­na, maddeci olan herkes, pek çok çikarsamasi olan gerçek bir sorun üzeri­ne nesnel olarak düçünen bilimsel bir kavramin yazg1s1 siyasal bir karara konu oluçturamaz." (s. 32-33)

Page 57: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

varsayimi etkileyen "tersine dônüç'un altini çizecegiz.Varsayim I: Marksizniin sonucunu olu§turdugu "kesinti”

son çôzümlemede felsefi bir devrimdir ("felsefe dahilinde teo- rik bir devrim"). Althusser -Marx’in düçüncesiyle- kesintiyi bi- limin basit temeli olarak niteleme durumunda kaldiginda, sii- rekli, bunun iki ueçhenin birligini (yeni bir bilim, yeni bir fel­sefe) temsil ettigini ve bu birlik dahilinde önceki ideolojiyle olan kopma açismdan temel olanin felsefi veçhe (bu kesintiyi oldugu gibi dü§ünmek zorunda olan veçhe) oldugunu savunu- yordu. Nitekim:

Varsayim. II: Felsefenin özgül "nesne"si, aym pratik dahi­linde, bilimle ideolojinin, bilimsel olanla, ideolojik olanm ayri- mi, ayrim çizgisiydi. Althusser hep bunu savunmuçtur. Mark- sizm kendine özgü bir felsefeyi, gerçek bir felsefi devrimi Gti resmi Marksist ideolojiler bunun hüzünlü birer karikatürü- dür) sahiplenmiçse ve bir bilim (önceden verilen bir konunun, "tarih"in bilimi) olamiyorsa, bunun nedeni, onun, yalnizca egemen ideolojiyle mücadele dahilinde ve bu mücadele araciy- la oluçmasidir; egemen ideoloji ise kendi öz "hakikatler"inin (yanli$ ya da yamlsama biçiminde) inkanna indirgenemez. Çünkü egemen ideolojinin -iç çeliçkileriyle birlikte- gerçek bir tarihsel gerekliligi vardir ve bilimsel bilgi (hatta sosyalist dev- rim) karçismda basit bir biçimde ortadan kalkmaz.

Althusser, Marx’in böylesi bir ifadesinden yola çikarak ideoloji ve pratigin (yani mevcut durumun yeniden ilretimiyle dônüçümünün) dolaysiz kar§ithgim ele al<bgmi dü§ündügün- de, bu felsefi devrimin bizzat kendisini, sözcügün bir baçka "genel" anlamiyla, "bilimsel" olarak tammlami§tir. Bu dü§ün- cenin en uç noktasinda "her bilimin, içinden çiktigi ideolojinin bilimi" oldugunu öne sürmek zorunda kalmiçtir:32 Bilimci po-

(32) Bkz. Lire le Capital, a.g.e, s. 53, Cilt I. Spinoza'nin felsefesinin önemli bir iz- legini yeniden ele alan bu ifade P. MACHEREY tarafindan 0nerilmi|tir. “A propos de la rupture"{Kesintiye dair), in La.Nouvelle Critique, Mayis, 1965.

Page 58: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

zitivizmin olanaksizhgi böylece ifade edilmi| olmaktadir (ki bu görü§ daha çok her bilimin, içinden çiktigi ideolojinin ce- haleti oldugunu savunur. Buradan hareketle, "her tür bili­min": 1 ) ideolojinin ele$tirisi 2 ) ideolojinin (tarihsel) gerekli- liginin kabulil 3) Bilgisizlik ve yam lsam alar üreten mekaniz- masimn tamnmasi, oldugunun anla$ilmasi gerekir. Buradan da, "her tür bilimin", kendisiyle birlikte verili bir bilimsel sa­ha için bu üçlü eleçtiri-kabul-tamnma içleminin gerçekleçe- cegi yöntem üzerine düçünecek bir felsefi devrimi de sürük- leyecegi sonucuna vanlir. Ama biçimsel olarak, gerçekten de, bilimsel bilgi tarafindan kendi öz pratigi çerçevesinde oluçtu- rulan "alan degi|imi"ni açiklamak için bir güvence kertesine (bir "hakikât ôlçütu'ne) baçvurma geregini ortadan kaldiran bu tez, tüm epistemolojik kesintilerin aym modelin kopyeleri oldugu, hepsinin birbiriyle aym degeri ta 51d1g 1 sonucuna va- nr. Bu da, daha ônceden gôrmüç oldugumuz gibi, yine de ikinci dereceden bir güvencedir.

Tersine, Althusser, "kesintiler"in, özgül ve teorik pratigin tekbiçimsel bir sürecine indirgenemez oldugu sonucuna var- digmda,33 açikça, tarihsel maddeciligin, bu deyimin, daha önce sôylenmemiç ve kendisi de devrimci olan bir anlammda "bilim'' oldugunu ortaya koyabilmiftir. Toplumsal oluçumla- ra iliçkin M arksist bilimin bu özelligi üzerine sistematik ola­rak düçündügünde (Marksist bilim, genel olarak ideolojiyle

(33) Michel Pécheux bu düzeltmeyi, a51n derecede kisa bir metinde getirmiçti: Devrimci bilimsel bir sorunsal, çikiç alanindan, yeni alanlara çikariidigjinda, hemen bilimsel kavramlar üretmez, tersine, "epistemolojik engeller" yaratir. (Bkz. M. FICHANT, M. PECHEUX, Surl'histoiredessciences, (Bilim Tarihi- ne Dair), Editions François Maspero, coll. "Théorie", Paris, 1969). Bu nok- taya kesinlik kazandirmak için, G. Canguilhem'in ôrneginde oldugu gibi, be- limsel kavramlann bir daldan diijerine "ithal"i ve "tabiyet de§içtirmesi" (ya da de§içtirmemesi) sorunlarim, bilim tarihinin merkezinde görmek gerekir. Ôzel bir tartiçma gerektiren, Canguilhem’in bu sorunsali, bizce, Bachelard'- ci "b0lgesellik"in yeniden temellendirilmesini 0lu5turmaktadir.

Page 59: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

degil, farkli biçimlere büriinse de, belli bir ideolojiyle -ege­men burjuva ideolojisiyle- bir kopmaya içaret etinekle birlik- te, ideolojilerin basit bir eleçtirisinin gerçekten ötesine gide- rek, bunlarin tarihsel gerekliligini kabul edebilen ve ideoloji­nin genel mekanizmasinm çôzümlemesini yapabilen tek teo- ridir), baçtaki iki varsayim, tamamen ortadan kalkm asa bi­le, ciddi biçimde içerik degi|tirmek zorunda kalmiçtir. Felse­fi devrim, epistemolojik kesintinin zorunlu olarak tamamlan- masi ve iç yaptinm i olacagina, Marx’in (ôzel) durumunda, bu kesintinin baçlangiç koçulu olmuçtur. Dolayisiyla bu felsefi devrimin (Marx’in "Hegelci" ya da ''Hegelcilik karçiti" formü- lasyonlannm ôtesinde) izlenmesi, Marksist bilimsel kuramin geliçiminin (hatta onun yeniden ele alinmasinin ve yeniden inçasinm), her zaman, bilimsel teoriyle devrimci pratigin "kayna§masi"mn degiçkenliklerine bagimli olmasi çerçeve­sinde, bu geli|imin hep süregiden bir koçulu olarak göriil- mek durumundadir. Dolayisiyla, bizzat M arksist felsefe, maddi bir "nesne"nin teorisinin geli|imi olarak degil, belli ta­rihsel ko|ullarda, yogunlaçmiç biçimiyle egemen ideolojinin egeinenligini ortayà çikarmak ve dagitmak için "simf miica- delesinin teori içinde" izini (hatta, bazi kabul gören smif mü- cadelesi gôrü§lerine kar§i) siiren "yeni bir felsefe pratigi" ola­rak (John Lewis’e Yamt) ele alinmahdir. íçte asil o zaman felsefe -simf miicadelesinin belli bir biçiminin "mekam"m olu§turan toplumsal bir pratik ve kerte olarak- hiçbir olu|um ya da onurlandinlma ayricahgindan yararlanmaksizin, ta­rihsel bilgi alamnda bir nesne durumuna gelir: Pratiginin dô- nüçtürülmesi ve içlerliginin saglanmasi için, ideolojinin bu ôzel tarihsel biçimini olu§turan felsefenin dogasim tanimak gerekmektedir.

Sonuçta, tek bir sôzciikle bu açiklamamn çikiç noktasma geri dönecek olursak, böylesi bir tez, ku§kusuz -ama bunun

Page 60: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olgular çerçevesinde kamtlanmasi gerekmektedir- öteki bi- limlerin aralanndaki iliçki sorununun yer degiçtirmesine, oluçumlarina, bilahare geliçmelerinin ideolojik koçullanna yardimci olabilir: Çünkü aym zamanda, çok genel olarak bôylesi bir siirecin çeliçkisel bir pratik, belli ideolojik olu- çumlarla ("bilim öncesi") kopma olarak tasarlanmasim oner- mektedir. Ama bu, kavram üretiminde, araçtirmanm eklem- lenmesinde, teknolojinin ve bilimsel pedagojinin uygulam- minda engelleyici veya hareket ettirici rolü bilim tarihinin temel sorunu olarak ortaya çikacak olan yeni ideolojilerin (birbirini izleyen "bilimsel ideolojiler") oluçumu çerçevesinde gerçekleçen bir kopmadir. Dogruyu söylemek gerekirse ve "e- pistemolojik kesinti" kategorisinin programli bir biçimde saptadigi farkhliklar sistemi dikkate abndiginda, bundan böyle böylesi bir soruçturmanm, bizzat tarihsel maddeciligin ilerlemesinden bagimsiz olarak geliçemeyecegi görülür.

Tamamlayici not: Thomas Kuhn’un görü§lerine dair

Yukarida, Bachelard’m "geri dönü§lü" bilim tarihi yaklaçi- miyla "bilim adamlannm kendiliginden felsefesi"ne maddeci bir biçimde miidahale ettigini belirtmiçtim. Bu aym zaman­da, genel anlamda felsefe dahilinde de, açik biçimde tavir ah§tir. Bunu anlamak için, Th. S. Kuhn tarafindan önerilen ve bugün, pek çok ülkede, filozoflarm ve mantikçilarin zo- runlu referans noktasim oluçturan bilim tarihi kuramiyla paralelligini belirtmek yeterlidir.34 Lecourt’un "Gece Gündüz Bachelard" kitabmm kisa bir bölümünde belirtmi§ oldugu gi­bi (s. 151-152), iki yazann ortak olarak sahip oldugu "sürek-

(34) Bkz. Th. S. KUHN, The Structure ofScientific Revolutions, (Bilimsel Dev- rirnlerin Yapisi),1. Baski, 1962, Geliçtirilmiç 2. Baski 1970, The University of Chicago Press.

Page 61: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sizlik yanlisi" konumun görünümü altinda, bir süre sonra bi­limsel bilginin nesnelligi üzerine bir tez ortaya atan ve bu nedenle de, zorunlu olarak, bunun tarihini bir diyalektigin ve etkin bir dônüçüm çaliçmasimn mekam olarak düçünen bir gôrüçle (Bachelard’in görü§ü); tersine, toplumbilimci ve kaba konvansiyonalist tezler ("disiplin kahplan'' olarak "bu- nalim"lann ve "devrim"lerin olgunlaçmasina kadar dahi bi­lim adamimn çahçmasmi düzenleyen ve tümüyle duygusuz- la§tmlmi§ oldugu söylenen bir bilimsel topluluk tarafmdan

) "ortak degerler kümesi" olarak tammlanan "paradigmalar") 1 üzerine kurulu olan ve aym zamanda hem deneyci, hem so-

yut, hem de eklektik bir psikoloji ugruna (oyunsal puzzle sol­ving psikolojisinden, Gestalt kuramma ve özne olarak bili- madamimn, nesneler dünyasmin seçmeci bir "görü§ü"nün memuru oldugu "dünya gôrüçleri" psiko-sosyolojisine degin), bilimsel çaliçmanm gerçekligini reddeden gôrüçün (Kuhn’un- ki) uyuçmazligi ortaya çikar.

Bu karçilaçtirma bize, siireksizlik temasmin kesinlikle tek ba§ma bilim tarihi konusunda net bir gôrüçü tammlama- ya yetmedigini göstermesi açismdan, son derece ögreticidir. Deneyim sonucu, tersine, bunun çeli§kili, zayif, birbirinin ta­mamen kar§iti kullanim lara açik bir tema oldugu ortaya çi- kar. Onemli olan, genel "süreksizlik" dü§üncesi degil, sürek- sizlik türüdür.

Gerçekte Kuhn’un ve digerlerinin, ba§langiçta bir sancak gibi açtiklan bu "süreksizligin" smandigmda, olabildigince yapay oldugu ortaya çikar. Kuhn, görünürde, geliçen biri- kimler aracihgiyla olu§an tarih, yani tamamen "nicel" tarih gôrü§ünü, "normal bilim" olarak adlandirdigi, ve geli§tirdigi düçüncenin temel nesnesini oluçturdugunu bizzat kendisinin sôyledigi, §ey çerçevesinde biltiiniiyle onaylamak üzere red- detmektedir. Kuhn’un "bilimsel devrimler"i daha ziyade as-

Page 62: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

gari bir süreksizlik ya da bilimsel etkinligin deyiroin tüm an- lamiyla a$iri muhafazakâr b irkab u lü n ü benimsetmek için bir kar§ithga (geleneksel olmaktan çok karçithk) baçvurmasi gereken Cbelli oyun kurallari çerçevesinde bir bilmece çôzü- mü: Kuhn bunu the performed box diye adlandinr) bir kopma oldugu söylenebilir.

Süreksizlik kavram iK u hn ’da o denli ilkel ve basittir ki, kendi uygulamminda erir gider. Kuhn, betimlemelerine, bi­limsel bilgiye dev alanlar açarak ya da belli bir dalin tüm kavramsal sisteminde devrim yaratarak, bilim tarihinde çi- gir açan buluçlara (Kopernik, Galile, Lavoisier, Einstein) - ikinci elden- deginerek baçlar. Ôte yandan tüm bu büyük ba§langiçlann kendiliginden dahil edildigi "deha" mitoslanni gereginden fazla ele5tirmeyi de düçünmez. Ama toplumbi- limsel-epistemolojik tan1mlamas1 (yine ikinci elden) kisa sü- rede bilimsel i§bôlümünün yaratt1g 1 her alt grup ve alt-dal düzeyinde "süreksizlikler"in say1sm1 arttirmakta gecikmez (Kuhn' burada da, "tarihçi" olmasma ragmen, toplumsal ol­dugu kadar teknik de olan bu i§bôlümünü tarihsel olarak çô- zümlemeye çah§maz):

A revolution is for me a special sort ofchange involving a certain sort of reconstruction ofgroup commitments. But it need not be a large change, nor need it seem revolutionary to those outside a single community, consisting perhaps offewer than twentyfive people. It is ju st because this type o f change, little recognized or discussed in the litterature of the philo­sophy of science, occurs so regularly on this smaller scale that revolutionary, as against cumulative, change so badly needs to be understood... Nothing important to my argument de­pends, however, on crises’ being an absolute prerequisite to re­volutions; they need only be the usual prelude, supplying, that

Page 63: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

is, a selfcorrecting mech.anism wh.ich ensures that the rigidity o f normal science will not for ever go unchallenged.35

Gerçekte, Kuhn’a göre "süreksizligi" belirleyen, kavrana- maz olmasidir: Süreksizlik, bilim tarihinin kabaca çaglara aynlm asi durumunda belirgin bir biçimde görülse de tarihsel ayrintiya yaklaçildigmda yokolur; araçtirmanm ufak olaylan düzeyinde "küçük" çekliyle görülse de progress through revo­lution tammlanmak istendiginde uyumsal evrimin düzeni içinde ortadan kaybolur (burada Kuhn, anlamli bir biçimde, bir düçünceler tarihi "Darwinciligi" ile oynaçir).

Ama asil olaganüstü düzeyde ele verici olan, Kuhn’un "süreksizlik" fikrinin aynntilarini belirleyen ve düzelten bir fikir olan geri çevrilmezlik konusundaki tereddüt ve yanm yamalak itiraflandir. Bachelard’m epistemolojisi, bilimsel olaylarm geri çevrilmezliginin ve epistemolojik kopmalann öm ek bir kuramidir: "Miadi dolmu$" bilgiyle "onaylanan" bil­gi arasmdaki ili$kide geri çevrilmezlik, "onaylanan"m içinde ve ugradigi dônüçümlerde geri çevrilmezlik. François Reg- nault’nun yerinde ifadesini kullanacak olursak36 kopmalar

(35) The structure... a.g.e, s. 181: ‘ Bence devrim, kollektif normlarin belli bir ye­niden oluçturulma türünü içeren, özel türden bir degiçimdir. Ama bunun çok büyük bir degiçim olmasi ya da yirmi be§ kiçiyi bile açmayabilecek, özel bir toplulugun diçinda kalan kiçilere devrimci olarak görünmesi çart de$ildir. i§- te tam da, küçOk olçekte, düzenli bir biçimde ortaya çikan bu tür de$i§imler bilim felsefecileri tarafindan nadiren kabul görüp tartiçildiklariiçindir ki, biri- kimle degil de devrimle degiçimin ne oldugunu açiklamak bu denli önem kazanir. (...) Buna kar51l1k devrimler için gerekli bir ônkoçul olarak bunalim fikri benim savim açisindan pek ônemli degildir; bunal1mlar1n, normal bili­min, kati ve kararli bir biçimde, hiç sorgulanmadan kendini tekrarlamas1n1 engelteyen düzenleyici mekanizmayi dogurarak, devrimleri, genel anlamda, haz1rlamalar1 yeterlidir."

(36) François REGNAULT, Cours de philosophie pour scientifiques, (bilim adamlari için felsefe dersleri), Ecole Normale Supérieure, 1968, tekslr ha­linde.

Page 64: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

"geri dönmeme noktalari"dir ve bu geri dönmeme noktalari, tam da, ba§langiçtaki bir kopmadan çikan kuramsal kav- ramlann da yeni bir kuram çerçevesinde yeniden kuruldugu andan itibaren kesin olarak ortaya çikar: Kopemik’in astro- nomik ve Galile’nin mekanik kavram lan içte bu anlamda, Newton'un kurami çerçevesinde yeniden kurulduklan andan itibaren ,37 Newton’un kuraminm kavram lan ise, daha sonra Einstein’m göreceligin kavram sallaçtm lm asm i yeniden kur- dugu andan itibaren onaylanmiçtir.38 Oysa Kuhn’da, bilimsel "grup"un öznel olarak, eskilere oranla daha yeni kuramlara atfettigi "üstünlügü" dogrulamak için ône sürülen çeçitli ge- rekçelere ragmen, hiç de bu türden bir gereklilik yoktur: Bir- birini izleyen "devrimler" birbirlerinden tamamen bagimsiz- dir, bunlar ancak kendilerinden ônceki "paradigma"nm smir- lanyla açiklamr ve birbirleriyle eçdegerdir. Aristo’nun fizi- giyle Galile’nin dinamigi arasindaki iliçki, Newton’un meka- nigiyle göreceli mekanik arasmdakiyle tamamen aymdir, ya­ni belirlenme oram aym derécede düçüktür (Bkz. Bolca yo- rumlanan, Lavoisier öncesi ve sonrasi kim ya örnegi): Bunlar farkh "dünya gorü§leri"dir, i§te o kadar. Bu durumda Kuhn’- un sonuçta, anlatimmin duyarli noktalannda, bilimsel dü- füncelerin geri çevrilebilirligi ya da geri dônüçü izlegini ye­niden devreye sokmasi §a§irtici midir? Newton, Descartes’m ôtesinden Aristo’ya kadar, quantum kimyasi bir "nitelik kim- yasi"mn Lavoisier öncesi sorunlanna yeniden kavuçur, vb. yani Canguilhem’in, ôvgücü bir bilim tarihi izleklerini nasil billurla5 t1rd1g1n1 pek güzel gösterdigi, kliçeleçmiç haberci so- runu kar§imiza çikar. Kuhn’un konumunun anlami, i§te bu

(37) BKz. G. CANGUiLHEM, “Galiee: la signification de l'oeuvre et la teçon de l'homme* (Galile, yapitininanlami ve insan olarak verdigi ders), in. Etudes d'histoire et de philosophie des sciences, a.g.e, s. 37 vd.

(38) Bkz. G. BACHELARD, La valeur inductive de la relativité (Göreceligin tü- mevarimcianlami), Vrin, Paris, 1929.

Page 65: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

noktada kendini ele verir: "Süreksizligi" ortaya atrnak ama, geri çevrilmezligi, bilimsel bilgilerin nesnelliginde, bilim ôn- cesi düfünceyle bilimsel bilgi arasmdaki kopmamn kendi tii- ründe Qier bilme bölgesi için) tek olma niteliginde yeraldigin- dan dolayi reddetmek^Dolayisiyla, güncel bilimsol etkinligin bagrindan çikarak bilimsel kavramlarla bilim oncesi kav- ramlar arasmdaki farki hakikatle yanilgi arasmdaki uyuç- mazlik olarak saptayan hakikatin "tekerrür" niteligini red- detmek.

Page 66: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Bir kez daha sus Althusser!(

Evet, bir kez daha sus, çünkü senden sözedecegiz. Öyle ya bunu biz yapm azsak kim yapar ki? Hiç kimse konu§maz, sa­na seslenmezse, sen de sonsuza degin susmak zorundakahr- sin, hem de yalnizca "kalabalikta" degil, yalnizken de sus­mak zorunda kalirsm.

Böyle mi baçlamahydim acaba? 1984 ya da 1985’te Alt­husser: "Hepiniz benden sözediyorsunuz! Herkes bana ben- f i den sözediyor, benim hakikatlerimi söylüyor. Bir tek benim söz hakkim yok." demiçti. Ve bu dogruydu. En azmdan özel gôrüçmelerde böyleydi çünku cinayetin gerçekligi ve delilik kuçkusu dostlugu saptinyordu. Kalabalik içinde bu durum çok daha açikti ama daha da çeliçkili bir biçimde ortaya çiki- yordu. Althusser’den sôzedilmezdi, katiyen sözedilmezdi...

(*) Bu metln, Kultur Revolution dergisinin Ekim 1988, No. 20 sayisi için yazildi "Althusser, ein Denken an den Grenzen", L. ALTHUSSER'in 70. yaçgünü- ne saygi olarak çtkarilan ôzel sayi. Fransizca olarak, Les Temps Mo- dernes'in, No. 509'undayayimtandi,Aralik, 1988.

Page 67: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Ama, emin olun rastlanti eseri kendisi konuçma riskini göze aldigmda, o zaman gayet güzel söz edilirdi. Yogun bir biçim­de, tipki 1980 sonu ya da 1981 baçmda, Helène’in ölümüne iliçkin yorum ve yargilarda bulunmak, törensel teçhirlere ya da matemsel özürlere baçvurmak için nasil sözedildiyse öyle sözedilirdi. Sorbonne’da bir profesör kürsüde "Bu felsefenin cinayet oldugunu size sôylememiç miydim" dedi. Eski dostlar "kansi ona zorbahk yapmiyordu" dediler (ne var ki sonuçta onun kurbani oldu). Ama sekiz yildir, tek tük dil sürçmesinin ancak bozdugu bir suskunluk hüküm sürüyor. Kimilerine gö­re bu, rahatsizhgin suskunlugu. Bu olaylann olup bittikten sonra öz tarihlerine ne gibi bir anlam yükledigini düçünen bazi kiçilere göreyse dehçetin suskunlugu.. Baçka yerlerde bu suskunluk stratejikti: Altmiçli-yetmiçli yillarm yapisalci- ligina karçi, yeni yayimlanan baçarilx bir yergi bu akimm Fransa’daki Marksist deëiçkesinin temsilcisi olarak Bour- dieu’yü göstermiyor muydu? ( 0 da bu armagani pek güzel degerlendirdi dogrusu!)

Üstelik bu suskunluk, firsatini buldugunda dikkat kesi- lir: "Marksist filozof' herhangi bir hastane diçma çikmaya görsün, gazeteler hemen skandal yaratir ve onu, kendilerini toplumun adalet tellallan olarak gören kiçilere hedef göste- rirler. Evet Althusser hem sus, hem de saklan, kendi kendini hapsettigin cehennemin herkesten gizli kalmasi için elinden geleni yap. Öyle ki, öz dostlann, sayilari olabildigince az olan dostlann, dehçet içinde, seni ancak orada ve olabildigince seyrek bulabilsinler. Amlarin, yaçamôykülerinin, klinik araçtirmalann yayimlanmasmi bekle. Böylece bu suskunlu- gun senin öz suskunlugun mu yoksa sana dayatilan bir sus­kunluk mu oldugu sorusu iyice yam tsiz kalsin.

Althusser’in suskunlugu Hólderlin’in, Nietzsche’nin, Ar- taud’nun suskunluklanyla, o Foucault’nun hayran kaldigi

Page 68: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

"yapit vermeme" durumuyla karçilaçtirilabilir mi? Ama, bel- ki de tek bu özelligi sayesinde tarihe geçecek olan cani filo- zof, cinnet geçiren filozof ya da çairle aym görünümü sun- maz. Rastlantisal iyi niyet gösterilerinin "görmek isteyen" herkesin karçisma çikardigi tuhaf sorular da buradan kay- naklanmaktadir: Althusser ne yapiyor? Qah$iyor mu? Yazi- yor mu? Genel durum hakkinda ne düçünüyor?

Althusser’in suskunlugu tipki kansinm ölümü gibi, ne "özel" (§ahsa ait) ne de "genel"dir (kamuya ait) (Tipki önerdi- gi tanima göre "devletin ideolojik aygitlan"mn "özel” ya da "genel" olmamasi gibi). i§te bu nedenle, siyasal bir yam var- dir. Daha dogrusu, ona indirgenmese bile, zorla, siyasetten, siyasetin sonuçlan ve bugünkü durumundan bir çeyler al- miçtir. Bu suskunluk, canh canh gömülen bir adamm, felsefe ve siyasetin içinde yaçayan bir canh cenazenin suskunlugu- dur.1

Tüm bunlarin biraz fazla ölüm koktugunu söyleyebiliriz. Ama olgular böyledir. Burada herhalde o olgulann sonuçlan- m görmezlikten gelinmesini beklemiyordunuz. Her neyse, en azmdan ben çahsen böyle bir §ey yapamam.

Yaçayan bir ölüden nasil sözedilir? Bir ölü olarak mi, yoksa yaçayan biri olarak mi? Dilde hangi zaman kuUamhr? Geçmiç zaman mi, çimdiki zaman mi? "Althusser diyor ki..." mi denir, yoksa "Althusser diyordu ki..." mi? Hatta, neden ol- masin, gelecek zaman mi kullamhr? (Belki de "Althusser di- yecek ki...") Pekiyi ondan sözederken hangi §ahsi kullanaca- giz? Bir "durum"dan, tarihi bir ki|ilikten ya da çok saygm bir profesörden sözeder gibi "0 " mu diyecegiz, yoksa bir dost- la, bir yolda§la konu§uyormu§ gibi "sen" mi diyecegiz? Bura-

(1) Animsayacak olursak, 1968 sonrasinda, böyle birlsi daha vardi: Waldeck Rochet, Althusser Elements d'autocritique'ini ona atfetmiçtIr. "Spinoza'ya hayran olan ve bana, 1966 yilininbir Haziran gününde, uzun uzun ondan söz etmi§ olan Waldeck Rochet’ye”

Page 69: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

da sen" gibi kullamlabilecek bir "o" bulabilmek için ne yapa- biliriz?

Son olarak da, (onunla) neden sözedecegiz? Dikkat etme- digimiz takdirde bir yazgi görünümü alacak çeylerden baçla- mamak pek zor görünüyor.

Althusser’in sanki acimasiz bir güciin zorlamasiyla, yap- mi§ oldugu §eyleri "yiktiginm", "bozdugunun" bilincine ne za­man vardim? Uykusuzluktan bittigi, haftalardir sanrilarm eçigine gelmesine neden olan ilaçlarla dopdolu oldugu o 1980 Agustos’unda bana gayet anlaçihr bir biçimde "intihar etme- yecegim, daha kötüsünü yapacagim. Yaptiklarimi, baçkalari- nm ve kendi gözümdeki benligimi yikacagim" dediginde mi? (Bu yikimin aym zamanda bir baçkasmm da yikimi olacagin- dan neden hiç kuçkulanmadim?)

Ashnda bu durumu (ancak her çey olup bittikten sonra farkina varmiç olsam da) çok daha önce, kesin söylemek ge- rekirse, 1976 Haziran’inda bana elyazmalanni yolladigi "ya- yimlanmamiç" makalesini okudugumda anlam 15t1m. Kjsaca konuyu ammsatmak isterim.

Althusser, Frans1z-Amerikan-S0vyet ortak organizasyo- nu olan, haz1rl1klar1 birkaç yil süren ve sonunda Tiblis’te dii- zenlenen bir "Bilinçdi|i Sempozyumu"na davet edilmiçti. Oraya gitmedi ama önceden Sempozyum’un Fransiz yetkili- sine (Dr. Leon Chertok) "Dr. Freud’un Bulu$u'' adli uzun ve bol gerekçeli bir metin iletti. Aym anda, her zaman yapt1g1 gibi bu metnin bir kopyesini birkaç dostuna yollayarak, içe- rik ve biçim konusundaki görü§lerini almak istedi. Bu dost- lardan biri bendim, digerleri de -sonradan ögrendigime göre­Elisabeth Roudinesco, Jacques Nassif ve Michel Pécheux’y- dii.

Onlann üçii de metni yanhç ve tehlikeli bularak Althus- ser’i yaz1y1 bu çekliyle yayimlamaktan caydirmiçlar. Althus-

Page 70: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ser, onlarm gerekçelerini yeterli mi bulmuçtu yoksa bu ki§i- ler onun kendi piçmanligma öncülük mü etmiçlerdi bilemiyo- rum. Ama sonuçta, metnini geri çekip, yerine bir baçkasmi verdi.2

Bana gelince, -psikiyatrist ve psikanalistler arasindaki kuramsal tartiçma ve güç dengeleri bakkinda pek bilgim ol- madigmdan- b,enim dikkatimi çeken ve bir süre sonra bende bir rahatsizlik duygusu uyandiran baçka bir noktaydi. Metni okudukça, cümleler bende, daha ônce okunmuç izlenimi uyandiriyordu. Sonuçta, kendi kendime, Althusser’un bu cümleleri, gerçekten de eskiden yazmiÿ oldugunu düçündüm. Nerede yazrmç olabilecegini kestirmek pek zor degildi, bôyle- ce 1964’te yazdigP o ünlü "Freud ve Lacan” makalesine bak- tim, uzun gerekçelendirme bölümlerinin ve ifadelerin gerçek­ten de aym oldugunu farketmekte gecikmedim. Aradaki tek fark, vardigi sonuçlarin taban tabana zit olmasiydi. 1964’te yazdigi metin, Freud’u gerçek anlamda okuyabilmemizin La- can’i okumaktan geçtigini gösterirken ("Lacan yalmzca Freud’un kavramlarmi dü§ünmekte ama onlara bizim bilim- selligimizin, yani olabilecek tek bilimselligin biçimini ver- mektedir”), 1976’da yazdigi ikiz yazi ise Lacan’in, Freud’ün kurammin yerine ba$ka bir kuram koyduguna i$aret ediyor- du (Freud’cu olmayan bir belit üzerine kurulu bir "psikanaliz felsefesi”: Bilinçdiçi bir dil gibi eklemlenmiçtir"). 1964’teki metin uygun olmayan bir biçimde de olsa psikanalizin bir bi­

(2) Almanca çevirisi "Über Marx und Freud" adi altinda, Ideologie und ideolo­gische Staatspparate, Aufsätze zur marxistischen Théorie 'de yayimlanmiç- tir, VSA, HamburgMfest-Berlin 1977, s. 89-107. "La découverte du Docteur Freud" (DoKtor Freud'un Buluçu), 1984'te, Althusser'in izni olmaksizin, Dr. Chertok tarafindan la Revue de la médecine psychosomatique et de psychotogie médicale'de (Psikosomatik Tip ve Tibbi Psikoloji Dergisi) ya- yinfanmiçtir, No. 2, 1983, C. 25, Privatediteur, Toulouse, s. 81-97.

(3) Kisa sClre ônce Positions'da yeniden yayimlanmiçti, Editions Sociales, 1976, s. 9-34.

Page 71: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lim oldugunu ve soyutlamalarimn" (yani psikoloji-ötesi kav- ramlarmin), "nesnelerinin özüne uygun bilimsel kavram lar"4 oldugunu açiklarken, 1976’da yazilan metin Fred’cii yöntem- den sapmalann, onun buluçunun kilik ya da biçim degi$tirme- sinin (Adler ve Jung'da oldugu gibi Lacan’da da) ortak kökü- nün, bir 'bilimsel bilinç diçi kurami"nm güncel olarak miim- kün olacagma duyulan inanç olduguna içaret ediyordu. Böyle- ce Althusser kendi kendisine gönderme yapmiyor, ilk gerekçe- lendirmesini düzeltmiyor ya da tersine çevirmiyor ama aym sözcükler, hatta bazen aym tümcelerle, tipki kendi görünmez ifadelerinden yola çikarak, söylediginin tam aksine ulaçmaya çaliçan birisi gibi, kara dedigine ak dedirtiyordu... Onun önünde bu tuhaf çakiçmalardan sözettigimde, çok iyi animsi- yorum, bana, nasil olsa metnin geri çekileceëini sôylemiçti.

Bu olayi, taçidigi özel önem ve tarihinden ötürü aktar- dim. Yoksa 1976 ile 1978 arasinda, kamu önünde açiga çik- tiklan, ve pek çok ki§inin gözünde, Althusser’in anahtarlari- ni elinde tuttuguna inandigi "Marksist kuram"la ilgili olduk- lan için okurlann kafasim büsbütün kançtiran ba§ka metin- ler de vardi. Bununla ilgili ifadeleri "i§te nihayet Marksiz- min bunahmi” (1977 Kasim’inda Venedikteki Kollokyum’da verilen teblig)5 yazismda ve II Manifesto gazetesinde çikan ve o tebligin devami niteliginde olan sôyleçide (La questione dello stato oggi e nella trasizione", 4 Nisan 1978),6 aynca

(4) Bu israr, özellikle, "somut'' pratigi, “soyut" kuramla§ttnlmasinmpsikanalizin- den kurtarmak isteyen Politzer’i hedef aliyordu. "Doktor Freud'un Bulu5u"n- da Althusser, tersine, metapsikoloji sözcügünün (bilinçdiçimn bilimsel ola­rak kuramIaçtmImasminolanaksiz oluçunun) "bir itirafi ve kuramsal bir tani- si" olarak ele alinabilecegini yazar.

(5) II Manifesto seçkisinde yeralan Fransizca metin: Pouvoir et Opposition dans les sociétés post-révolutionnaires (Devrim S0nras1 Toplumlarda ikti- darve Muhalefet), Le Seuil, Paris, 1978.

(6) Aa. W . Discutere le Statcfda yeniden yayimlanmiçtir, De Denato, Bari 1979; Dialectiques dergisinde Fransizca, N0. 23 (1978)

Page 72: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Garzanti Ansiklopedisi için yazdigi "Günümüzde Marksizm" makalesinde7 ve nihayet Komünist Partisi'nde artik devam etmemesigereken §eyler (1978’de Le Monde gazetesinde çikan makalelerden hareketle) broçüründe8 bulmak mümkündür.

Garzanti Ansiklopedisi’nde çikan yazi (bu yazida Althus­ser birkaç paragrafta M arksist kurami yönlendiren bir "öz- güllük" düçüncesiyle ilgili nihai yorumunu yapar) özellikle ilginçtir. 1965’te yazilan Marx için ’in açmi§ oldugu o çok par- lak tartiçmayi kapatir. Bu önsöz, siyasetin üstünlügü konu- sundaki belli bir gôrüçün (Stalinci, ama aym zamanda da "Fransiz" yani, tercihe göre, Jakoben gôrüçün) kuramsal ça- hçmayi geri çevirmesini eleçtirir ve Lenin’i, Marksist kura- mm -devrimci bilimin- iççi hareketine ancak kendi koçulla- nyla baglanm koparan9 entellektüeller tarafmdan ithal edi- lebilecegini savunan Kautsky’nin savim ortadan kaldirdigm- dan ötiirü ôvgiiye bogar. Bunun sonucu olarak, bu önsöz ''burjuva bilimi” ile "proleter bilimi” arasindaki ayrimi kesin- likle reddeder. Aym "kesinti" ve "alan degiçimi" egretilemele- rini (metaforlarmi) geli§tiren 1976-1978 yillannda yazilmiç metinler ise, tersine, Marx’m biliminin devrimci niteliginin yalmzca Marx’m, i§çi hareketinin içine girerek ve bu hareke- tin m ilitanlan, ve onlann araciligiyla kitleler tarafmdan egi- tilerek (tipki aym biçimde, Althusser ba§ka bir yerde de, Freud’un histerikler tarafindan egitilmiç oldugunu sôyleye- cektir) "proleterleçmiç olmasmdan" (Makyavel’in hvikvimdar-

(7) italya'da da Quel che Deve Cambiare nel Partito Comunistãàa da Fransiz- ca olarak yaymlanmiçtir, Garzanti, Milano, 1978.

(8) Editions François Maspero, Paris, 1978.(9) Bkz. ayni zamanda, aym anlamda Lire le Capital, 2. Baski, Cilt I, s. 180. "Li­

ber Marx und Freud"da (in Ideologie und ideologische Staatsapparate..., a.g.e. s. 96'da; Althusser, hiç tereddütsüz çoyle yazar: "Ich war immer da­von überzeugt, dass diese Formulierung unglücklich ist... -Bunun talihsiz birformülasyon oldugunu hep duçunmuçümdur...-

Page 73: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lan anlayabilmek için insanin "halkla§masi” gerektigini söy- lemiç oldugu gibi) kaynaklandigim belirtirler.

Bu metinler -bunlann tümü, FKP tarafmdan proletarya diktatorlügünün terkedilmesiyle 1976’da baçlayan tartiçma- lardan ve Marksizmin bunaliminm, Stalincilik tarafmdan hem "yeniden harekete geçirilen", hem de "durdurulan" ya da "içe atilan" özgün bir bunahm oldugunun kabulünden sonra kaleme almmi|tir- kuramm diçandan ithalini mutlak bir biçimde reddeder ve bu davramçta komünist parti aygit- lannm , kitlelerden ve kendi öz iççi militanlarmdan aynla- rak, entellektüllerin de yardimiyla onlarm (kitlelerin) üze­rinde egemenlik kurmasim hakli gösteren uygulamalarmin açiga çiktigim ifça eder. Marx için, entellektüellerin "proleter olarak dogmamiÿ olmalanndan ôtürü" sahip olduklarmi dü- çündükleri "imgelemsel borç"tan ve bu borcun, parti tarafm ­dan, kendi öz kuramsal kültürü ve tarihi çozümlemek için sahip oldugu somut yetenegin aleyhine, nasil onlan ehlile|- tirmek için kullamldigindan sözeder. Bu andan itibaren A lt­husser, partinin pragmatizm, dogmatizm ve oportünizm da- vasmi, kitleleri küçûmsemesinde ve dolayisiyla da onlann deneyimleri ve öz mücadeleleri konusunda söylediklerini (ö- zellikle de, söylemediklerini) "dinleme" konusundaki yeter- sizliginde görecekti. Ve entellektüellerin i|inin "halka hizmet etmek" degil (çünkü bu çogunlukla entellektüellerin halki kullanmasi sonucunu dogurur), kitlelere, hem saglam hem de suskun olan ama onsuz, ta en baçmda kendi "bilimsel" ku- ramlarinm asla varolamayacagi (ele§tirel bir kuram olarak) sôzü iade etmek oldugunu belirtiyordu.

Sonuç olarak, bunahmm ba§ belirtisini ve onun bilinçdi- çmi Lenin’in söylediklerinde buluyordu: "Marx’m kurami her §eye kadirdir çünkü gerçektir". Oysa, bir iki farkla, 1965’ten 1975’e degin bu ifadeyi, Marksizmin, dogrulanma ôlçütleri

Page 74: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

(siyasal ba§an ve ba§arisizliklar) hep sm if mücadelesini açiklayici bir kuram gerektiren (bu miicadeleyi dogurmaktan iyice uzak) nesnelliginin kifkirtici ve riskli bir ifadesi olarak görüyordu. Bundan sonra, aym çeyde, kuramin özerkligi ya- nilsamasinin, kendi kavram sal oyunu ("sergileme sirasi''nm biçimsel mantigi) ve onu taçiyanlarm toplumsal içlevi tara­fmdan beslenen en azindan ikircikli ifadesini buluyordu; o yamlsama ki, en iyi olasilikla idealizmde, en kötü olasilikla da "düjüncelerin her §eye kadir olmasi''na duyulan çildirtici inançta son buluyordu.

Aym dönemde Althusser, tipki devrirnci orgiitlenmeye ili|kin M arksist bir kuram ve dolayisiyla da Marksist bir si- yaset kurami olmadigi gibi Marksist bir devlet kurami da ol- madigim yaziyor ve bôylece "Çeliçki ve üst-belirlemeden" ve Marx îçin ile Kapital’i Okumak'ta ônerilen sinif mücadelesi- nin kertelerme iliçkin çemadan, "devletin ideolojik aygitlan- na" ili;kin olan makalede ônerilen "yeniden üretim” sorunsa- lma degin uzanan kendi ôz giri|imini ortadan kaldmyordu. Venedik’teki "Içte nihayet Marksizmin bunahmi” adli konuç- masmda aci bir alayla, hapisteki Gramsci’nin "küçük denk- lemleri"nH Devlet = baski + hegemonya; = diktatörlük + he- gemonya: » güç + konsensus, vb.) küçük düçürecek ve bize bunlgnA "bir devlet kurammi dile getirmekten çok, Lenin’- den olduflu kadar "siyasal bilim"den de alman kategoriler çerçew rindc, devletin iççi sinifi tarafindan ele geçirilmesi için bir siyn*nl çizgi arayi§i"'° oldugunu sôyleyecekti; halbu- ki, 1970*d* yazdigi metinde, Gramsci’yi, kamu alaniyla ôzel alan ar>>indwki ayrimi sôz konusu etmekle, bilimsel bir dev­let kuran» yolunda ileri giden tek M arksist olarak selamli- yordu, Bu nleyin, bizzat Althusser’in "küçük denklemleri"ne uygulanmAyncngmi düçünmek mümkün mü: Devlet = baski

(10) II Man4to*to, Pouvoiretopposition..., a.g.e, s. 251.

Page 75: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

aygiti (BA) + devletin ideolojik aygitlan (DÌA); = ikincil ola­rak ideoloji için çahçirken, kitlesel olarak baski'àan daha baskin çikmak amaciyla çaliçan aygit + "ikincil olarak baski için çahçirken, kitlesel olarak ideoloji’den baskm çikmak için çaliçan" aygitlar? 11

Kendj kendini ortadan kaldiran bir yazi çizgisinde beli- ren düçündürücü yanlari ortaya çikarabilmek için yeterince çey söyledigimi samyorum. Böylece, hem nesnel hem de öz- nel olarak geçerli olan bir sifir noktasma varmiç oluyoruz.12 Bu, köktenci bir biçimde yeniden baçlayabilmek için yapilan bir tem izlik midir? Yoksa yeni çeylere ulaçma yolunda belir- leyici bir tikanma noktasi mi? Ama o zaman "Althusser’in Marksizmi" konusunda deginmiç oldugum suskunlugun deli- nemez olmasi çaçirtici degil midir? Althusser’i konuçturabil- me çansma, sayilan ne denli az olursa olsun, ancak, neden sustugunu, belki de özellikle nasil sustugunu anlayabilenler sahip olacaktir.

Bu onmaz ôzyikim -hiç kimsenin asla "Althusser"in yapi- tmdan, ya da en azindan bir "Althusser kurami"ndan sözede- memesi için yeterli neden- birkaç biçimde açiklanabilir. Bun- lar da kendi aralannda uyu§maz açiklamalar degildir.

Psikolojik bir açiklama olabilir: Depresyon, psikoz. Bir birey olarak Althusser, kendisiyle aym adi taçiyan (yani ken- disi veya babasinm oglu) bir ba§ka bireyin yapmiç, daha ôn- celeri düçünmüç ve altina imzasini atmiç oldugu çeyi silmek istemiç olabilir. Yine de buradaki ikircige dikkat etmeliyiz: insanin bir kez söyledigi ve yazdigmi, söz ve yaziyla silmesi - her çeyin artik o insanm "dinlenmedigi"ni düçündürdügü bir anda- o söyleme dikkat etmek ve dikkat edilmesini saglamak

(1 1) Positions, a.g.e, s. 84-85.(12) 'Partide Marksist kuramin sifir noktasina eriçtik. Kayboldu, baçka §ey tara­

findan üstü örtüfdü...', Ce qui ne peut plus durer... (Bu artik devam ede- mez) s. 92.

Page 76: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

için uç bir girifim degil midir? 13

Tarihsel-siyasal bir açiklama olabilir: Pek az kiçinin be- cerebildigi bir ortamda, "Marksizmin bunahmi"m ônceden saptamak ve bunun ciddiyetini ôlçmek (yani bu bunahmm, / kuraminm ve proleter siyaseti olarak siyasetinin özüne do- kundugunu görmek) yetenegini gösteren fizolof ve komünist Althusser, bu bunahm için bir "çôzüm" önermede aym ôlçüde beceri gôsterememiçtir.

Bunun nedeni, koçullarm yeterli olmamasi olabilecegi gi­bi, gerçekte çôzümün bulunmamasi da olabilir (yalmzca ya- çamda ve "düçüncede", Marksizmden bambaçka bir çeye dog- ru bir çikiç olabilir: Oysa Althusser, her zaman, Marx’ta ba§- layan ve asla son bulmayacak olan bir çeyin oldugunu yaz- miçtir). Ama, baçkalarmm yapmiç oldugu gibi, sorunu gôz- den kaçirarak (yani sm if mücadelesi olmadigina dair kendi kendisini inandirarak) için içinden çikmayi istememiç ya da becerememiçtir.

Felsefi bir açiklama olabilir: Althusser’in söylemek iste- digi (Marksizm ve Marksizmin bunalimi, daha genel olarak da siyaset, felsefe ve ideoloji - dolayisiyla da tahayyül ile ger­çek, yani özne üzerine söylemek istedigi) ancak bir inkar, ya­ni, kurulduktan sonra kendi iptalini gerektiren bir sôylem biçiminde sôylenebilirdi. Yani o, Heidegger ve Derrida’nm kuramsal olarak yazmiç oldugunu uygulamak durumunday- di: Bu da, sôzcüklerle, bu sôzcüklerin "karalanmasi"nm, za­man içindeki çeliçkisel birligiydi (ama öyle bir karalam a ki, sözcükler bunun altinda, kendi hakikat-olmayanlarmi -ki bunlar, onlann aktarabildikleri hakikate ulaçmamiz için tek yoldur- sôyleyebilmek için algilanabilsinler).

Gôrünüçe göre, psikolojik açiklama, bizim açimizdan ta-

(13) “L'inconscient ignore la contradiction” (Bilinçdiçi çeliçki nedir bilmez), Alt­husser’in sürekli bir biçimde de§indi§i, Freud un savi.

Page 77: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

çidiklan deger çerçevesinde düçünceleri kullanabilmemiz ve yargilayabilmemiz için bizi tamamen ôzgiir birakmaktadir. Ama, kendisini, sôzcülügünü yaptigmi dü§ündügü dü§üncey- le böylesine özde§le§tirmi| bir birey açisindan bu açiklama, özele§tiriye içkin nedenlerin de olabilecegi ku§kusunu asla ortadan kaldiramayacaktir.

Tarihsel-siyasal açiklama bizi zor bir tercihle karçi karçi- ya getirmektedir: "çôzümler" ônermek için (Marksist insanh- ga, çozebilecegi bir sorun sunmak) "bunalim” tanisinm kök- tenligini yumu§atmak ya da "Marksizmin sonu" ikileinini çô- zebilmek ve Marksizme nihayet, "kendisine layik" bir son sunmak için daha büyük güçler bulmak.

Felsefi açiklama, bizi, Althusser’in metinlerinde, genel- likle aramiç oldugumuzdan biraz daha fazla bir |eyler bul- maya zorlar: Savlar degil ama, kendi ôz savlanm (ya da gô- rüçlerini) iptal eden bir yolun, tabii eger varsa geçersiz olma­yan sonucu: kendini "karçisavlar’da ifade etmek zorunda ka- lan bir sonuç. 14

(14) Bôylece felsefenin nasil bir tarihi olabilecegini, ama bu tarihte niçin hiçbir §ey olmayacagim anliyoruz. Nedeni de §u: varolan felsefî kategorileri yerie- rinden eden ya da degiçtiren ve bôylece tarihinin içlerinde varoluçunu sun- dugu felsefî sôylemlerde degiçiklik yaratan her felsefî müdahale, kalicihgini saptamiç bulundugumuz felsefî hiçlikten baçka bir çey degildir; çünkü ayir- dedici-çizgi hiçbir çey degildir, bir çizgi hattâ bir çizim içlemi bile degildir, sadece basit bir ayriçma (se démarquer) olayidir, çu halde katedilen bir me- safenin bo$lugudur. Bu mesafe felsefî sôytemin (discourse) ya da açikla- mamn ayr1mlar1nda, kategorilerinde, de§i§tirilmiç araçlarinda iz b1rak1r, fakat tiim bu degiçikIikIer kendi baçlarina hiçbir çey deJildirler, çünkü kendi var oluçlan (presence) diçmda ve antagonist eQilimleri, ugruna savaçtiklari bi­limsel pratikten ayiran mesafe ya da mesafesizlik içinde iç görürter ancak. Bu varolmayan çizim içleminde gerçekten felsefî sayilabilecek olan yalniz­ca çizginin yer degiçtirmesidir, ama bu da bilimsel pratiWerin ve bitimierin tarihine görecedir. (...) Ôyleyse bir felsefe tarihinden çok felsefe içinde bir tarih vardir: sonuçlari gerçek olan bir hiçlik izinin belirsiz tekranmn yer de- gi|tirmesi tarihi." (Lenin ve Felsefe, Petit Collection Maspero, Paris, 1969, s. 50, 51 ve iletiçim Yayinlari, 1989, s. 98-99 ). Felsefenin içine "bir tarih'

Page 78: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Burada yapmamiz gereken -benim buna yerim yok-, bir ozele$tiri'nin ne oldugu konusunda tartiçma açmaktir: Bu, Althusser’in "kuramsal pratiginde temel bir yeri olan, agir ve çok ikircikli anlam larla yüklü bir kavramdir. Gerçekte 1966 ile 1976 arasmda, Marx için ve Kapital’i Okumak’m ortaya çikmasmdan sonra ve partiyle (daha dogrusu parti yôneti- miyle) iliçkisini kesmesinin baçlangicmdan önce yeralan dö- nem, yani "Althusser’cilik" diye adlandinlan çeyin sürdügü on yil boyunca, Althusser’in tüm söylemi ôzeleçtiri damgasi- ni (ve baskismi) taçir ,15 rakip gôrüçleii eleçtirme konusunda bile bu böyledir (çünkü bu eleçtiri çogu zaman: "Bu gôrüçler ôzeleçtiri yetenegine sahip degildir" kisvesine bürünür). Ama sonuç olarak, ôzeleçtirinin olanaksiz oldugu ortaya çikar (a­caba bu, bir anlamda, bir kurtulu5 mudur?).

Çünkü ôzeleçtiri düçüncesinde, bilinçlenmeye, dolay1s1y- la da egitime iliçkin geliçen bir diyalektik anlammda, "diya- lektik" bir model mevcuttur: Insamn hatalanni, ortadan kal- dirmak ve düzeltmek için, Çizgiyi ve niçam düzeltmek" ve bôylece pratik karçisindaki gecikmeyi ve gerçekle olan farki ortadan kaldirmak. Ama bu diyalektik asla sonuç vermez. Daha kôtüsü, bu diyalektik, tahayyül ve niyet diçmda asla baçlamaz. Yerini, birbirinden ayn ve çok daha çiddetli iki i§- leme b1rak1r: hiçbir çey degiçtirmemek (çünkü özne savlari- nm kendi ôzeleçtirisine mukavemet gösterdigini görür), ve her §eyi iptal etmek (bir yeniden yazmaya iliçkin bilkuvve pratikle). Bu karçitlarm (diyalektik olmayan) çiddetli birligi- dir. .

Sonuçta Althusser’de olan budur. Bu dramatik ve geçici

koymak için, kuçkusuz, insanin kendisinin ve kendi üzerinde 'biri sifirçizgisi içlemi"ni yapmasini denemek gibi bir risk vardir.

(15) Ya da belki bir "nefs eleçtirisi*, ki bu da Fransizcada kulaga aym çekilde gelmemektedir. ("Soutenance d'Amiens" -Amiens savunmasi- in Positions, a.g.e, s. 135).

Page 79: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

baçansizlik her tiirden sonuç dogurur. Althusser’in ôzeleçti- rilerine hiç aldirmamakla, bunlann kapsamini reddetmekle daha yerinde davrandigim düçünen okurlar her zaman ol- muçtur. Bunun nedeni, kuçkusuz bu ôzeleçtirilerin, onlarm düzeltilmesi ya da gözden geçirilmesini istediklerinin degiç- mez biçimde tersine yönelmi§ olmasidir. Ama buna karçin, о ôzeleçtiriler, soylenmi| olam degiçtirebilme yetenegine sahip degildir. Onu ancak karalayabilir. Ama aym dogrultuda, "Althusser’ci" kavramlarm dikkate deger bir özelligine egile- bilmek için de kafamiz boçalmiç olmaktadir: Bu kavramlar her zaman zaten "ôzele§tirel"dir. Her zaman, zaten, kendile- rini çürüten, en büyük etkiyi yaratm aya niyetlendikleri anda anlamlanm kaydiran bir yadsima ögesi taçirlar. Böylelikle, önceden, kullammlannm ve geliçmelerinin "nihayet bulun- mu§” bir kuramm tekanlamlihgma dayanmasim engelleyen bir ögeye sahiptirler. Dolayisiyla, ta en ba§indan itibaren kendilerini dengesizlik durumuna yerle§tirecek, desteklendi- gi anda bir "savin" güvencesine karçi emniyete alinmalarim saglayacak gidimli bir biçimdirler.1® Bunlar karçitlarin рек özel türden birlikleridirler.

7Ömegin: "Kuramsal antihümanizma."Althusser bize, her §eyin, kuramsal antihümanizmadan

sözetmekle antihiimanizmamn kuraminm, hatta antihüma- nist bir "pratigin" kuraminm (bu noktaya vardiktan sonra insanlikdi|i bir pratigin dogrulanmasi olarak da anlaçilabi- lir) yapildigmi zannederek, insanlann dikkate almayj unut- tugu "kuramsal" sifatmda yattigim söyler. Gerçekte söz ko-

(16) "Önce ilerleyelim, sonra görürüz“, Althusser'in sik sik alinti yaptigi Napol- yon'a ait söz. Gerektigincte, tersinin söylenmesi gerektigi, ya da bir "inkar' konusunda söylenenin yerini bulmasi gerektigi göriilür. "Felsefe, baçkalan için, çok özel, çok farkh bir biçimde tökezIemektedir. Kendisine göre, felse­fe yanilmaz. Felsefi yanilgi yoktur.“ (Philosophie et philosophie spontanée des savants, a.g.e, s. 18)

Page 80: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

nusu olan nedir? Мдгх’т kurammm, kendisinin de itii ai et­tigi gibi, "insan’dan" degil toplumsal iliçkilerin tarihsel yapi- smdan "kaynaklanmasi"nda, bir baçka deyiçle, kavramsal olarak ne deneysel bireye, ne de türün idealligine dayanma- masindadir. Durum bundan ibarettir, ne fazla, ama ne de ek- sik olarak, bundan ibaret.

Bununla birlikte Althusser’in, kuramsal antihümanizma açiklamasma karçi, asla bir "pratik hümanizma" kavramim geli§tirmemi§ olmasi nereden kaynaklanmaktadir? Bunun nedeni kolaylikla göriilebilir: Böylesi bir ifade, totolojik ola- caktir .17 Modem hümanizma bir etik, bir "pratigin üstünlü- gü" felsefesidir (bu deyimin, örnegin Kant’ta edindigi anlam dogrultusunda). Ve, Althusser’in teslim ettigi gibi, proletar- yanm devrimci pratigi, kendisini dünya gôrüçii, tarihin anla- mmm tasarimi olarak gördiigii andan itibaren, yine kendisi­ni bir hiimanizm olarak da algilamak zorundadir... Evet ama o zaman da, kuram sal antihümanizma ifadesi içinde keskin bir çeliçki ta§imaktadir. Bu ifadenin, bizzat kuramim yaptigi pratikle "kuramsal” olarak çeli§kili bir kavrama i§aret ettigi söylenebilir. Y a da, biraz da kesinleçtirmek gerekirse: Bu, bizzat kendi ifadesinde, kuramim verdigi pratigin içsel ola­rak etkilendigi ve hiç ku§kusuz a$xlamaz nitelikte olan çeliç- kiyi sergilemektedir (ve bunu öylesine insani kör edici biçim- de yapmaktadir ki, görülebilmesi için dev bir çaba gerekmek- tedir). í§te bu andan itibaren çok basit ve çok mantikh tür- de§ ve tek isimli bir kuram üzerine "temellendirilmi§" bir pratik fikrinden vazgeçmek gerekir./Burjuva ideolojisinin kuramsal hümanizmasi (ki, Althusser’e göre bu hümanizma her zaman ekonomizmle bir arada yeralrr) belli bir sim f pra-

(17) Çu da söylenebilir: Althusser'in tüm gerekçelendirmeleríni kendisine kar§i yonelttigi yegáne metafizik olan kuramla pratigin antitezi, felsefi söylemin tam merkezinde böylesi birsimetri oluçturabilecekti. Bu açmazin, benim yu- karida belirttigimden temel olarak farkli oldu§unu sanmiyorum.

Page 81: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

tigini yönlendirmektedir. Ama M arksist (antihümanist) sim f mücadelesi kurami, içinde her zaman "ideolojik" bir hiima- nizmanm yeraldigi devrimci bir pratigin üstünlügüne boyun eger (ergeç, bu hümanizmanm, burjuvazinin rakiplerinin mücadelesi üzerinde kurdugu egemenligin bir maskesi mi yoksa bu mücadelenin, bir "öznelligin" imgelemsel biçiminde yaçanan ve "bilinç” olarak kendisini geri alan bu mücadele­nin kaçmilmaz bir sonucu mu oldugunu düçünmek gereke- ‘ cektir: Daha açik olmak gerekirse, proleterlerin hümanizma- si, burjuvalann etkisine mi baglidir, yoksa "tarih yapma" ko- nusundaki kendi öz bilinçlerine mi?) M arksist simf mücade­lesi kurammin bu pratik üzerinde yapabilecegi degiçim ve ayarlamalar asla bu iç çeliçkiyi ortadan kaldirm ayacaktir (ancak, bizzat sim f mücadelesinin safd151 birakilmasina ne- den olabilir). Tabii bu da, o degi$im ve ayarlam alann etkisiz olacagi anlamma gelmemektedir.

Bir ba$ka örnege bakahm: ''yeniden üretim".Althusser, baçtan çeliçkili bir ifade önermedigi, görünür-

de tek anlamli bir kavrami, düzeltmeler araciligiyla, tedrici olarak anlammdan çikardigi için, burada içler daha farkhdir. ister, genel olarak "üretim ko§ullanmn yeniden üretimi", ya da daha ôzel olarak, "üretim araçlannm", "üretim güçleri- nin" ya da "üretim iliçkilerinin" yeniden üretimi sôz konusu olsun, bu kavram, gerçekten de, ônceden bir degiçmezlik ge- rektirir. Bizzat üretim koçullari, üretimin, sermaye birikimi- nin ve sim f egemenliginin sürekliligini saglayan biçim çerçe- vesinde araliksiz yeniden üretilir. ilk baki$ta Althusser, bu yeniden üretim (hatta, nitel olarak ayni, nicel olarak da ge- niçletilmiç bir yeniden üretim sôz konusu oldugundan, buna düzenleme de diyebiliriz) $emasina bir halka eklemekten baçka bir çey yapmamaktadir: Bu halka ise, Marks’cil top- lumsal 0 lu5um egretilemelerinde atil bir biçimde mevcut

Page 82: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olan bir i§levselciligi devam ettiren "üstyapi"dir.18 Ama gel gör ki, bu halka, kendi içinde, baski aygiti ve devletin ideolo- jik aygitlan olmak üzere iki kola ayrilmaktadir. B unlarda, bir simfin maddi egemenliginin içinde kazamldigi ya da yiti- rildigi, diçmda da temel, üretim-sömürü iliçkisini« (adi ko- yulacak olursa, ücretliligin) sürekliliginin olanaksiz olacagi "uzam ve amaç" olarak tammlanmaktadir. Bu andan itiba- ren, "yeniden üretime bagh gôriiç açisi" ,19 baçlangiçta yola çikmiç oldugunun tamamen tersi bir anlam kazanir:Tarih- sel degiçkenlikleri bir degiçmezlik üzerine temellendirecegi- ne, tüm (görece) degiçmezligin bir güç ili§kisi gerektirdigi anlammi taçir. Y a da, her yapisal sürekliligin, içinde bir bu- nahm olanagmin, her an, atiI olarak mevcut oldugu ortadan kaldm lam az bir olumsalhgm zorunlu sonucu oldugu anlami­na gelir.

Bu konuda, Althusser, hiç ku§kusuz, ya gerekenden çok daha fazla, ya da tersine çok az çey sôylemiçtir. Karçimiza, anmda, yam tsiz sorular çikmaktadir. Bu olumsuzluk geregi fikrinde hangi tarih kavrami yatmaktadir? Daha ônce "üst- belirleme" kavram iyla (Marx îçin, KapitaVi Okumak) baglan- tilandmlanla aym kavram mi? 20 Pekiyi ya, DÍA kavraminm

(18) Ama, aym zamanda da, bizzat Marx'tan ôdünç alinan bir kategori, olan, "i)styapi"mn (devlet, hukuk, ideoloji) aym zamanda hem bir "yansima” (Wi­derspiegelung), hem de bir “geriye dônüç eylemi"nin nedeni olmasini ge- rektiren klasik formülün çôzümsüz ikilemi sayesinde bunun a$ilmasi da çok çekicidir.

(19) Positions, a.g.e, s. 68, 76 vb.(20) Marx'taki (KapitafdeWi) "yeniden Oretim"den, Althusser'deki ("Ideologie et

appareils idéologiques de l'Etat" makalesinin dahil oldugu tamamIanmamiç çaliçmada) 'yeniden uretim"ine götüren yol, her ne kadar daha az geli§mi§- se de, Marx'taki "bütünlük“ ya da "yapi” (Gliederung)'dan, Althusser'deki "Marksist bütünlük’ ve "belirleyici yônü olan karma51k yapi"ya götüren yolla çok benzerlik taçimaktadir Kendini düzeltme adi alt>nda, yalnizca, daha ôn- ce soylediklerini tekrar edip etmediâini bilebilmek için ôzel bir tartiçma aç- mak gerekir.

Page 83: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

"yeniden iiretim"in merkezine yerleçtirilmesinin sonucu olan toplumbilimsel içlevselcilik ya da tözselcilikten koprnanm yarattigi etki?

Bu etki, o aygitlarm, özel olarak "ideolojik" aygitlar olma- sina mi, yoksa bunlann, sim f mücadelesini "sonuna degin", yani uzlaçmaz bir anla§mazliga, devrime degin "gerçekleçtir- melerine” mi baglidir? Althusser’in, bir türlü sonuna ula5a- madan, bu daire içinde dönüp durdugunu göstermek hiç de zor degildir. Ama Althusser’ci toplumsal yeniden üretim kav- rammin, tümüyle bu iç degiçime bagli 0lmas1 ve bizde, Mark- siät kuramin, tam da smirlarini sergiledigi bir anda bu kura- miri açihmmm uyand1rd1g1 ikircikli etkiyi yaratm asi da ayni derecede açiktir. Hatta, biraz daha vaktim 0lsayd1 , bu özelli- gin, hemen, Althusser’in temel varlikbilimsel (ontolojik) one­risi olan çeyle iliçkiye girdigini de rahatlikla gösterebilirdim. Söz konusu öneri ise, genel olarak ve her ne pahasina olursa olsun "mücadele" ve "varolma" kavramlarmi tammlayan öne- ridir .21

Öm ekler çogaltilabilir. Son çôzümlemede, her çeyden on­ce, kendi inkanni kapsama özelligini gösteren kavram, tam da "kavram" kavramiáir. Y a da en azmdan, bu kavramm Alt­husser’in, ''pratik" (ya da "pratik durumdaki") kavram, "fca- mmsal kavram" (ya da "tammsalkuram"), "smir kavramlar"

(21) "Çok basit bir fikir" oldu$unu söyiedigi bu önerme, belki de Althusser'in en çok ara5t1rd151 ve en bagli oldugu düçüncedir. Positions'da, (a.g.e, s. 63, 148) ?u biçimde ifade edilir: "Smifmücadelesiyle, s;mftar1nvart191 tek ve ay- m §eydir" (ideal Spinoza pugnare idem ast ac existere, -var olmak için sa- va§acaksin- derdi). Marx’a oranla ("Protetaryanin burjuvaziye kar51 müca­delesi. varhgiyla birlik!e Ьа§Іаґ\ Komünist Manifesto) yapilan yer degjiçimi çok küçük ama belirteyicidir. ÇeçitIi baglamlar, "sinit"deyiminin burada, ay-

• ni anda, iki biçimde dikkate alinmasimönerirter: Tarihsel bir kavram olarak ve кітІІКе verilen felsefi bir adin yerini tutmasi açisindan (idem est ac ya da filozoflarin, tauton gar esti), bu da, kimligin, daima, önceden, bölünmü§- lOk oldu§u anlamina gehr.

Page 84: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

gibi israrh dizimlerindeki kullamminda ya da bu dizimlerin ''kuramsal pratik" ifadesiyle olan iliçkilerinde mevcut oldu- gunu düçündügümüzde bu sonuca varabiliriz.

ilk bakiçta bu kullamm çok büyük bir kançikhk sergiler. "Pratik .kavram", Althusserin, Marx içiriden itibaren iki ônemli yerde kullandigi simrlayici bir ifadeydi: Birincisinde bu deyim, ("gerçek hümanizma" ômegi konusunda), "içsel olarak dengesiz" (s. 255), "ideoloji dahilinde, bizzat ideolojiye kar§i çikmayi" temsil eden, dolayisiyla da bizzat kendisinin kesin bir alan degiçimi tarafmdan a$ilmasmi gerektiren, ama tammsal olarak, bir bilimin baçlangicinda yeralan ke- sintinin berisinde kalan bir ideoloji kavramim belirtmek için kullam hr;ikincisinde iSe, (devrimci konjonktürün Leninist çôziimlemeleri örneginden hareketle), bir konjonktür deneyi- mine bagb olan ama genelleçtirilemeyecek bir tanim geregi de, kuramsal kavramin ozgiil olarak bilimsel biçiminin beri­sinde yeralan düçünülmüç bir bilgiyi belirtmek için .22 Daha sonralari -özellikle de, DÎA’na iliçkin oneriyi doguran Mark­sist devlet kuram m a iliçkin tarti§ma baglaminda- aym fikir,

(22) Bir anlamda, "pratik kavramiar" sorusunun, ileride ortaya çikacak tüm evri- mi, tomurcuk halinde, Pour MarXm metin!erindeki o çitte kullanimda yat- maktadir. Bunu hemen görmemizi engelleyen, pratik kavramin bu çitte ye- tersizli§inin "kuramci" olarak adlandirilacak ¡ki sava bagli olu§ biçiminden- dir: a) Somut, konjonktCire bagli çôzümlemelenn bilimsel genellemelere dô- nüçümO, "maddeci diyalektik"ten baçka bir $ey olmayan bir kuramsal pratik кигат\п\п müaahalesini gersktirir; b) epistemolojik kesinti bir defaya mah- sus olarak olur: Dolayisiyla ideolojik çatiçmalardan oluçan kendi "tarih ôn- cesi"ni geri çevrilmez bir biçimde geçmi§e yollar, yalnizca bireysel olarak yaçamim sürdürenler hariç. Yine de bu iki sav, saf ve basit bir pozitivizme inanma sonucunu da do^urmamalidir. Tarihsel maddeciliJin bilirnsel genel- lemeleri, ancak yeniden "somut durumlarin somut ç5zümlemesi"ne ya da, aynt zamanda, nesnelliklerinin de bir kamti olan, tekillige ait bilgiye dahil edildikleri takdirde açik bir anlama sahip olurlar. Oluçan kesinti, ideolojinin tarihsel mevcudiyetini ortadan kaldirmaz: Buna karçilik, ideoloji alaninda, bilime, siyasal olarak belir1eyici olan, eteçtIrel bir etkinlik verir.

Page 85: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

bu kez çok çarpici bir degi$imle karçim iza çikacaktir. Bir kez, (artik, kuramm "tammsal" durumu olarak adlandinlan) "pratik kavramlar" alam, Marksist kuram dilinde ciddi bi- çimde önem kazanmaktadir: Tarihsel maddeciligin Marx’m ve ardillarinm siyasal pratigine baglanan dev böliimlerini kapsamaktadir (ki bu maddecilik onlara bir sim f devleti yak- la§imim dayatmaktadir). Sonra konumlan ve içlevleri, ke- sintiye oranla degiçmektedir: "kesinti", basit bir biçimde, pratik kavramlarm kuramsal kavramIara dônüçümünü izle- yen bir olay degil, bilfiil pratik kavramlarm çeliçkisi içindeolup biten bir süreçtir.23 Ama, bepsi bununla da kalmaz: Ta-

/(23) Althusser çôyle der: ”Büyük bilimsel buluçlarin, bizim betimleyici bir "ku-

ram" olarak adlandirdigimizevreden geçmeden yapamayacaklar1n1dO5un- memiz için (...) hor ^ey mevcuttur. Bu, en azindan, bizi ilgilendiren alanda (toplumsal oluçumIarin bilimi) her kuramin ilk evresi olmal1d1r. Boylece, bu evrenin, kuramin geliçimi için gerekli ’’geçici" bir evre oldugu düçünülebilir - bize göre düçünülmelidir de-. Geçici de olsa, bunu, "betimleyici kurarrf ifa- demizin geliçimi dahilinde, kulland1g1m1zdeyimlerin bileçimi çerçevesinde, bir tür "çeliçki" karçiligibir çeyleri de belirterek, dikkate aliyoruz. Gerçekten de, kuram deyimi, kismen, kendisine yap151k olan "betimleyici'' s1fat1yla"ya- kiçmamaktadir”. Bu da §u anlama gelir: 1) ”betimleyici kuram", hiç kuçku- suz, kuramin, dônüçü olmayan ba§langicidir,ama 2) kuramin ortaya çiktigi "betimleyici" biçim, bizzat bu "çeli§ki"nin bir sonucu olarak, kuramin "betim- leme"yi a§an bir geliçimini gerektirir. (...) "Elimizdeki Marksist devlet "kora- m1"n1n,k1smen "betimleyici" kaldi§inisôyledigimizde, bu oncelikle, 0 "betim­leyici “kuram’ in hiç kuçkusuz, bizzat Marksist devlet kuraminin baçlangicim 0lu5turdugu ve bu baglangicin, bize, kuramin ilerideki her tür geliçiminin te­melini yani belirleyici ilkesini verdiQi anlaminagelir. (...) Bununla birlikte, be­timleyici devlet kurami, bizzat kendisini de bu evrenin "a$1lmastn1" gerekti- ren, bir kuramin oluçum evresini temsil etmektedir. Çünkü, sôz konusu tani- min (= devletin bir s1n1f devleti olarak tan1m1) bizim baski 0lgular1ni, devletin baski ayg1t1 olarak algilanan, devlete yükleyerek kimliklendirmemiz ve tani- mamiz için gerekli ofjeleri verdigi dogruysa, bu "iliçkilendirme", birkaç daki- ka sonra üzerine konuçaca§imiz, çok ôzel türden bir aleniyete yolaçmakta- dir: "evet, ôyledir, bu do§ru!" Ve devlet tan1m1 alt1ndaolgular1n birikimi, eger ömeklerini çogaltirsa, devlet tan1m1n1, yani onun bilimsel kuram1n1, gerçek anlamda ileriye götürmez. Böylece, her betimleyici kuram, aslinda kuramm, vazgeçilmez olan geliçimini "dondurma" risktnt taçir. içte bu nedenle, bu ta-

Page 86: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

nimsal bir kuramm, "kisaca" fyani bilimsel) kurama dönü§- mesi için gereken olmazsa olmaz eklemenin neden olu$tugu- na bakildigmda, hem kendileri de bizzat, miikemmel derece­de "tanimsal" olduklarmdan, hem de belli bir siyasal pratik- ten (ideolojik sm if mücadelelerinin ve "sivil toplum"un ku- rumlan içerisindeki çatiçma ve isyanlarin getirdigi pratik) ayrilamaz olduklanndan, bunlarm yeni pratik kavramlar ol- duklari anla§ihr.

Kuramin "olasi bir kilitlenmesi" fikri o zaman farkh bir anlam kazanir: Bu kilitlenme, bilim öncesi kuramm can çe- kiçmesinden ya da diçsal bir zorlamadan dolayi degil de ku­ramm, kuramsal olmayan pratikle sürdürdügü iç iliçkiden ve bunun kavramlarm oluçmasi üzerindeki etkisinden ôtürü her zaman olasidir. Kesintinin "geriye dônüçü olmayan" nok- tasina, bilimsel bir kuramin ortaya çikmasindan ônce ula$il- mi$tir. Aynca, daha ônce, kuram öncesi bir biçimde ortaya çikmami§ olsa, (bir kuram biçiminde) bu noktaya asla ulaçi- lamaÿacakti. Ama, buna kar§ihk, bastm lan ideolojinin "geri dönmesi", bilim alanmda, her zaman mümkündür (büyük olasihkla da kaçmilmazdir). Bu bilimin de, pozitivist ya da akilci bir bilim tamminm gôzünde son derece çeliçkili, adeta bilim-olmayan bir bilim oldugunu sôylemek daha yerinde olacaktir (tipki "pratik kavramlar"m, deneyci, biçimselci, ad- ci ya da özselci olan akilci bir kavram tammi açismdan kav- ram-olmayan kavram lar olmasi gibi). '

Bu durumda bir adim daha atarak, Althusser’in son me- tinlerindeki biçimiyle bilimsel kavramm, en azmdan simf mücadelesi ve psikanaliz kuramma iliçkin olarak, "pratik kavram"la e^ilimsel olarak ama açik bir biçimde ozdeçleçti-

ninilayicikuramin, kisacakuram olma yônünde geliçmesi için (...), devletin, devlet aygiti biçimindeki klasik taniminabir çeyler eWemenin elzem oldugu­nu düçünüyoruz." (Positions, a.g.e, s. 78-80)

Page 87: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

rildigini keçfederiz. Hiçbir bilimsel bilgi ya da"kavram larla" bilgi fíkrinden feragat etmedigimizi ve bu fíkri bir deneyci- lik, bir pragmatizm ya da bir öznellige yamarnadigimizi is- rarla belirtelim. Bilginin nesnelligi (tipki sm if mücadelesinin varhgi gibi), Althusser’in, herhangi bir ôzeleçtiri çerçevesin- de kesinlikle vazgeçmedigi savlann bir parçasidir. Ama ku- ramsal olmayan pratige iliçkin referans, nesnelligin bilfìil ta- mmi dahilinde ve onun bir koçulu olarak ele ahnmalidir.

Bu durum, özellikle de (Kapital’e yapilan gönderilerde vücut bulan) bilimsel kuramin, ne bizzat kendi kavramlari- mn sisteminde ne de kavram lan bir sistem oluçturmak için birbirine eklemeyi öneren sergiieme sirasmda (bu siralama ister "çôzümlemesel", ister "bire§imsel", ister "belitsel" olsun) bulunamayacagi düçüncesiyle dile gelir. Daha dogrusu, bi­limsel kuram aym zamanda, hem bu sergileme sirasmda hem de o siraya karçi direnen ve onda eksik olan §eyde (ôr- negin Marx’ta, bir sürü temel "pratik" kavrami, yani ücretli emegin meta biçimine indirgenemeyecegini gösteren fabrika sistemine kar§i olan iççi miicadelelerinden, sermayenin "öz hareketi"nin, gerçekte sürekîi bir siyasal çiddetle atbaçi git- tigini gösteren, "ilkel" diye adlandm lan birikime degin bir- çok §eyi temsil eden "tarihsel görüntüler"). Ama, kuramsal sergilenme sirasma karçi direnen, ayni zamanda da ideolojik kavramIara, özellikle de Marksist kuram baglaminda, siya­sal ve iktisadi burjuva ideolojisinin kavram lanna ôzgü man- tik oldugundan, açagi yukari §u fikre variriz. "Pratik kav- ramlar" bilimin ôzüdür çiinkü bilimi (ya da bilgiyi) bilim "ya­pan", pratik bir nesnellikle ideolojik bir tahayyül arasmdaki çatiçmadir; hedefi, bir kuramsal sergileme sirasma göre sii- rekli ayarlanan, dengesizlik olan çatiçmadir.24

(24) Bu çe§itli konularda, Bkz. 02ellikle “Önsöz", in Gérard DUMENIL, Le Con­cept de loi économique dans "le Capital", (Kapital’de iktisadi Yasa Kavra-

Page 88: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Kuramsal pratigin bu tasanm i (ki, bunun, nihayet o ifa- deye sadece benzerlige dayanmayan ve aym zamanda da ge- nel "pratik" kategorisine çok sorunsal bir anlam yiikleyen, bir içerik verdigi söylenebilir) 1976 Arahk ayinda yazilan metinde birlikte önerilen iki ifadede özetlenebilir. Über Marx un,d Freud adli yazida adi geçen bu deyimler, "bölücü bilim" ve "çatiçmali kuram"dir.

Marks;zm ve psikanaliz gerçekten de birer bilimdir; bilgi- t> sini geliçtirdikleri bir "gerçek nesne"leri vardir: Sinif müca- delesi ve bilinçdiçi. Dahasi: Sm if mücadelesinin (gerçekten varolan) sonuçlari, ve biîinçdiçimn (gerçekten varolan) so- nuçlari vardir, çünkü burada sôz konusu olan tozler degil, bir yapinm (ya da, daha önceleri Kapital’i Okumak’in ôner- mi§ oldugu gibi mevcut olmayan bir davamn etkinligiyle) iis- tünlügü tarafmdan düzenlenen süreçlerdir. Bir kez daha, oz- nelligin yolu, kesin bir biçimde kapanmi§ olmaktadir. Aynca, hangi biçimde olursa olsun kapanmiçtir: Yalmzca göreceli bir öznellik biçiminde (içinde kuramsal gôrüçlerin çe§itliligi- nin, bilgi oznelerinin tarihsel, toplumbilimsel ve psikolojik çeçitliligine gönderide bulundugu bir öznellik) degil, aym za­manda da (içinde bilginin kuramsal birliginin hedefïnin ev- renselligi tarafmdan garanti altina ahndigi ve bilgiyi diizen- leyici normlarm buradan hareket ettigi) a§km bir öznellik bi­çiminde de yolu kapanmiç durumdadjr. Klasik akilah k ve pozitivizmin tersine, kuramsal çati§manm, "kavramsal bô- lünme"nin (bir, ikiye bölünür...) ve bir kavramm yorumlan- nin böliinmesinin (egilimlerin '1b0liinme"si) hep, ilk ônce, iç- kin olarak bilimsellige ait oldugunu düçünmek gerekmekte- dir. Artik bunlar bilim tarafmdan içe atilmiç ideolojinin basit

mi), Paris, François Maspero, 1978; "II Marxismo ОддҐ, in Enciclopedia Europea, Milano, Garzanti, 1978; "La decouverte du Docteur Fneud" (1976) Revue de Médecine psychosomatique, 25 §ubat 1983.

Page 89: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

bir izi, bir kalm tisi, yaçammi sürdürme mücadelesi degil, ideolojinin bilimin içindeki varliginm bir belirtisi, hatta daha da öte, bilimin ideolojiye karçi mücadelesinin gerekli biçimi- dir; o mücadele ki, biri öbürünün diçinda bulunan düçmanla- n degil de, bilginin birbirinden ayrilmaz kertelerini karçi karçiya getirdiginden büsbütün dinmek bilmez bir nitelige sahiptir.25

AIthusser, nesnellikle çatiçmanm bu çeliçkili birIikteligi- ni nasil dogrular?

ilk yaklaçimda, bölücü bilimlerin nesnesinin dogasiyla, bunlann kuramsal geliçrtie biçimi arasmda bir tekabül etme durumu ya da bir "uygunluk” önerir: tipki nesnenin içkin olarak çeliçkili olmasi gibi (toplumsal çeliçki: siniflar arasm ­da; psiçik çeliçki: "psiçik aygit"m kerteleri arasmda), kuram da, her zaman, zaten çeliçkilidir ve ancak bölünerek ilerleye- bilir. Öyle ki, diyalektigin firtmalarindan tecrit edilmiç, ken- disini oluçturan kategorilerin degiçmez aygiti tarafmdan ideolojik Kampfplatz’in hirgüründen antilmi§, Kant’çi (üto- pik) bir "anlik (sagduyu?) adacigi" tasariminm tam kar§itm- da, Althusser’ci bilimin "alan"i ya da "kita"si, hiçbir güvenli sigmak, kendi ôz sertliginin sonuçlarma karçi hiçbir istikrar güvencesi sunmamaktadir.

Ama bu betimleme yetersiz kalmaktadir. Althusser’in her okurunun akhna gelecek Spinoza’ci bir kar$i çikmaya yo- laçmaktadir: Çeliçkili bir nesnenin bilimi neden kendisi de çeliçkili bir bilim olmak zorundadir ki? Yani (havlayan bir hayvan olarak) köpek kavrami bizzat havlam ak durumunda rmdir? Dolayisiyla, "kuramsal pratik" fikrinin içerdigi tüm anlamlarla devreye girecegi baçka bir varsayim bulmak ge-

(25) Bu, Althusser'in Lire le Capitatde (2. Baski, C. I, s. 53) Pierre MACHE- REY’den odürtç aldigi "Her bilim, ideoloji bilimidir" savini yeniden ele almak- ta ve belki de aydinlatmaktadir.

Page 90: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

rekir. Hatta içi, bölücü bilimlerin, olu§umlan düzeyinde tya- ni kurarnlannm tarihinde, bizzat kavramlarimn oluçumu ve adlandmlmasmda; çünkü sözcükler, "onlara karçi birer düç- manmiççasma mücadele veren" ,26 "birer " silah, patlayici, ya da yabçtm ci, veya zehirdirler: Bu da, sôzcüklerin varoldugu- nu sôylemenin bir biçimidir), bilmesini temsil ettikleri çeliçki- nin içinde yeralma biçimleriyle belirlenen bilimler oldugunu soylemeye degin gôtiirmek gerekir. Bunlar, bir nesnenin se- yircisi olarak degil (içte nesnellige iliçkin bir egretileme da­ha) çeli§kisel bir sürecin taraflan olarak vardirlar.27

Althusser tarafmdan ônerilen ve Freud’un bilinçdiçi ku- ' rami Oier tiir "psikoloji"ye kar§i olarak) tarafindan ortaya atilan ve ideolojik karçitligm , son çôzümlemede, bireylerin (buna kuramcilnr da dahil olmak üzere) kendilerini de, içe atma ve tekrar mekanizmalarina tabi kilan birer bilinçdiçma sahip olmnsiyla açiklandigmi belirten düçüncesi de bundan kaynaklanmaktndir. Bunun mantiksal bir sonucu olaràk da bu çeligki tyani psikolojist ve antipsikolojist ideolojiler ara- smda, son kertede, kendisi de psikanaliz "nesne"si olan bi- linçdiçi tarañndon belirlenmesinden ötürü varolan çeliçki) Freud’un kuraminin tüm tarihini oluçturur.28 Bunun bir ba$ka sonucu da -oger Marksizmle psikanaliz arasindaki benzerligin "ann çizgï'si buralara degin uzatilabilirse- "ba§-

(26) Positióne, a,0,e, I , 46(27) Bu durumdt, M ylM l Ыг bllim 'denetlenemez* -ne üzerinde egemenlik ku-

rulmasi, n# d · kllHvwi anlaminda-, hele de bir kurum araciligiyla (üniversite kurumu, y · d · *p*rt(", hatta bir 'dernek* kurumu) tarafindan busbütün de- netlenemM, **M0o0 b)llm' eôzcüQünde, yalnizca bölünme degil, kendisi de "eçif biçlmd· hem WNnçdumi (Bkz. Freud: die ich-spaltung) hem de siya- seti çaQnftinMi (KKl Marx ve Engels, "Die angeblichen Spaltungen in der lntematkxwto', 1l7t), pãrçalanma (Spaltung) anlami da aranmalidir.

(28) Biyobjik ktoota^yl hrt>ulU V · elo$tirisinin içigi altmda okunmuç oldugu gibi, özne kJeototytMn habutu vo oloçtiri çerçevesinde de 0kurtmas1 gereken Freutfda da bu vwdtr

Page 91: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

langiç"mdan "bunalim"ina degin Marksist kuramm tarihinin içinde yeralan ideolojik çeliçkiler(ve onlann, içe atmalar ve ] baskilardan oluçan bilinçdiçma yansimalan?), son çôzümle-

, mede simf mücadelesinin, M arksist kuramm, yer yer içinden \ ;geçmesi ama asla orada sabit bir yere sahip olmamasiyla i ' açiklanmaktadir. Burada, bir bilgi koçulunun (hatta daha / güçlvi bir deyimle, Althusser’in dônüp dolaçip buldugu Mak- : yavel’den esinlenen deyimiyle, hakikatin etkinliginin bir ko- çulu) yam sira, açilamayacak bir smir da bulunmaktadir. Bu simr, bir yasak ya da bilinebilenin (ôbiir tarafmda bilinmeye- ! nin yeraldigi) bir smiri degil, bilgiyle aym yönteme baçvuran ve hakikatle "fikirlerin her çeye kadir olmasi" arasmda açil- maz bir ayrim çizgisi çizen maddi bir belirleme ve bir bagim- lihktir.

Yine de, bizi bôylece kurama içkin "pratik"in açiklamasi- na götüren bilim kavrami, düçünülebilecek olanin, ya da en azindan uygulanabilecek olanm sminndadir. Adeta, iki uçu- rum arasmda asili kalmi§ bir fikirdir bu... Althusser, anladi- gim kadanyla, bu noktaya vardiktan sonra, inamlmaz ifade çeçitlemeleriyle bunun anlatimim tekrarlamaktan baçka bir §ey yapmami|tir.

"Bölücü" süreç Marksizm ve psikanalize mi ôzgüdür? Bu- nu sôylemek, diger bilimlerin, çeliçki yöntemi altinda kendi "nesne"lerinin sürecine kistmlmadigm i varsaymak demek- tir. Dolayisiyla da, bu onlann bilgi sürecine seyir kategorisi- nin (deneysel ya da kuramsal "görüntü”) uygun düçtügünün kabulü demektir.29 Ama buna karar vermeden ohce, Mark­sizm ve psikanalize yapilan çifte gönderinin, oluçturdugu çif- tin pek kesin olmayan benzerlik ve eklemlenme statüsüyle birarada, varolma nedeni üzerine düçünmek gerekmez mi?

(29) Bkz. Lire le Capital, I, s. 47 vd. Burada, her tür bilim konusunda, "nesne"de<jil ama "gôrüç" kesinlikle reddedilir.

Page 92: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser’in, psikanalizle Marksizmin аут "nesne"yle (yine Spinoza’ci bir dil kullanacak olursak, belki farkh uygunluk- lar ya da özniteliklere göre algilanan) iliçkili oldugu fikriyle, bunlarm "nesne"lerinin kökten bir biçimde ba$ka olduklan ve zorunlu olarak içiçe geçseler bile birbirlerine indirgeneme- yecegi fíkri arasmda gidip gelerek bu sorunun çevresinde dö- nüp durdugu göriilecektir. ídeoloji kavrammm araçtmlmasi- mn ve Lacan’la, bir kabullenme ve olasi bir düzeltmeyi, inti- har_niteligindeki bir inkar olarak gösterecek denli çarpici bir teminat konusundaki bir yanh§ anlaçmayla baçlayan sagir vesam im içatiçm am ntüm am acibudur .30 o r

"Bölücii bilim" deyiminde, önlenemez biçimde sallantida duran bizzat bilim fikridir. Yalmzca, 1974’teki Ozele$tiri 0geleri'nin evrenselligini sorguladigi, genel olarak "bilim" fíkri degil, epistemolojik kesinti tamminm "bilimle ideoloji arasmdaki" kesinti olarak diizeltilmesi pahasma (ama, bu ad altmda, farkhlaçmanm çikiç noktasi olarak "asgari soyut bir genelleme"ye gönderide bulunülmasmin gerektigi fikrini ay- nen saklayarak), etkin bir biçimde herhangi bir bilgisizligi ortadan kaldiran, bir bilgi sürecine içkin bir nitelik olarak "bilimsel" flkridir.

Ama bu ifade, sonuçta kesinti fikrine verilen ba§ka bir addir. Çifte "kuramsalci" yônü (kesintinin bir kez olup bir daha olmadig> fikri ve tüm bilimler ile bunlarm "ideolojik ta- rih öncesi" arasinda aym biçimde içlev gôrdügü fikri) düzel- tildiginde, Althusser’in siirekli kesinti olarak adland1rd1g1

hale gelir: "sqnw olmayacak baçlangiç", üstelik bu deyimin içerdigi her iki anlnmi bir arada ta§ir, çünkü bir bilim (ôzel- likle de Marx’in bilimi) sürekli, ele§tirel sonucunu yineleye-

(30) Çunu da ekleyelim: Marksizm ve psikanaliz eÿer aym nesneye sahiplerse, Marksizm (L. ALTHUSSER ve ar. tarafindan Discutare le Stato'da ônerilen, De Donato, Barí, 1978, itadeye göre) "son halini almi§ bir kuram" degil, "mutlak bir bilmo"dir (ya da bir "dünya gôrüçü").

Page 93: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

cek olan bilgiler iiretecektir; öte yandan da, yine o bilim, ege- men ideolojinin parçalanyla "hesaplaçma’ yi sürdiirecektir. Geri çevrilemezlik fikri (tamamlanmamiçlik fikriyle birlikte) her zamankinden daha fazla bu ifadede kendini bulmakta- djr. Yine de, daha yakindan baktigimizda, artik, geri çevril^- mezligin, bilgilerin bir "iiretim" ve "geliçme" giiciinii yansitij yor olsa bile, bir güvence olu§turmadigini kabul etmek duru- munda kahriz. Geri çevrilemezlik, tümüyle, ideoloji alanmda da süregiden bir kuramsal miicadelenin aynm sal yöntemin- de yeralmaktadir. Bilim/ideoloji farklihgmm ortadan kaldm - lamaz oluçu, tek bir olayda, hele de tek bir kurumda degil, özünde birleçtirici ve uzlaçtm ci olan ideolojilerin, kuramdan ötiirii, pratikte, diger mutlak degerleriyle, yani uzla$maz olanla kar$i kar§iya kalmasinda yerahr. Bu durumda, haki- katin etkinliginin karçiligi çu olmahdir: Hakikat, geri çevri- lemez olsa bile, ortadan kaybolabilir.

Iyi de, "hakikat ortadan kaybolabilir" ne demektir?Göriiniirde, "ortadan kaybolma"nm birkaç yöntemi var-

djr: Althusser’de, bunlardan, en azindan, iki tanesi gôriiliir. Bir anlamda, biri edilgen, digeri etkindir. Biri öliimle ôzde§- le§ir. Digeri, bazi geleneksel metafizik özelliklere, hiç tartiç- masiz sahip olmakla birlikte, tam olarak "ya§am" biçiminde sunulmaz da, daha çok Lenin ve Felsefe’nin, yukarida degin- digim boliimünde "konulan belli bir mesafenin bo$lugu" olar rak adlandirihr. Miicadeledeki bir varhgin, bu miicadele için- deki yenilgisine tekabül eden bir ortadan kaybolma vardir: Bu varlik, bir birey olabilecegi gibi, bir örgüt, bir tarihsel ha- reket, bir simf, hatta bir pratik, bir bilgi de olabilir. Marx bu olasihga, Manifesto’nun muammali bir cümlesinde deginmiç- tir: "Bugüne kadarki toplumlarm tarihi bir sm if miicadelele- ri tarihidir. (...) Ôyle ki, bu miicadele, her seferinde, ya tiim toplumun dsvrimci bir yeniden yapilanmasiyla ya da miica-

Page 94: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

dele eden simflarin birlikte çôküçüyle sona ermiçtir/Althus- ser bu fikri ("mücadeledeki smiflarm ortak ölümü"), Mark- sizmin unutulan ifadelerinden biri olan bu fíkri yeniden ele alrni? ve kurama, en azindan (tam da "kuram dahilinde bir sm if mücadelesi" olan) M arksist kuram a uygulamiçtir. Bi- limsel kuram, zorunlu olarak mevcuttur, üstelik de geri çev- rilemez bir biçimde mevcuttur, ama belli bir konjonktürde varligi son bulabilir ve bu olasilik (genel bir bunahm "ku- ramla iççi hareketinin birliginin" bir kopmasi, bu birligin ge- li$mesinin, hiç kimse tarafindan engellenemeyecek, biçimde "dondurulmasi" gibi biçimler alabilecek olan bu olasihk) ça- tiçmamn rastlantisal veçhelerinin olumsalhgmda ya da ku- ramsal pratige içkin çeli§kide yatar.

Tipki kuramin ba$langicinm, kendi kavram lannm ge- rekliligi dahilinde, geriye dönerek silinecek olan bir olumsal- ligmm bulunmasi gibi,31 geriye çevrilemeyecek biçimde dog- mu§ olanin sorcunun da bir olumsalhgi vardir. Bu son, belli (yani üst-belirlenmi§) bir konjonktürde ortaya çikarsa, kura- mm varligmin, bu deyimin taçidigi her iki anlamda da (bir eleçtirinin uygulanmasi, bir bunahma bagh olmasi) "eleçti- rel" olmak durumundadir. Çünkü bu son, bir yazgi degil, bir güçler dengesinin sonucudur. Bôylece, eskiden canh bir pra- tik olandan, geriye bir hayalet, bir am kalacaktir.

Ama bir baçka ortadan kaybolma daha vardir. Althusser, neredeyse aym deyimlerle buna de deginip durmuçtur: bir pratigin ''egreti", "geçici", "çeli§kili" olan yammn bizzat kendi sonuçlarinda (ki bu sonuçlar da egreti, geçici, çeliçkilidir),

(31) "(...) Insan ba§langiciniseçmez. Marx, duçuncede, Alman tarihinin üniversi- teterindeki ejJitimde yogunlaçtirdi§i ideolojik dünyada ortaya çikmayi seç- medi (...). Bu ba$langicmgereklil@i ve olumsalhÿi'nadaha ileride yeniden deginecegim. (...) Marx’m ba§langicinm olumsalli$i, altinda dogdugu ve sonradan paçasini Kurtarma durumunda kaidigi devasa ideolojik tabaka- dir..." (PourMarx, a.g.e, s. 60-71)

Page 95: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

kendi dônüçtürücü "mvidahale"sinde yitmesidir. "Bize gelin- ce, size teslim etmeliyim ki biz buraya "ölmeye" geldik, аша bunu, bizi diger fílozoflann çogundan ayiran bir biçimde ve bunu pek iyi bilerek yapmaya: Kendi miïdahalemizde yitme- ye geldik.32 Bu yitim, anlik, istisnai bir §ey degil, sonsuz bir süreç içinde sürekli yinelenen ve yeniden yapilmasi gereken bir yitimdir. Biçimsel olarak, bu yitim, bir baçka yitimden j katiyen ayn degildir, sonuçlan dahilinde, siyasetin, özellikle de smifsiz toplumun kuruluçu çerçevesinde devrimci siyasé- tin yitiminden farkli göriilmemektedir. Gerçekten de, bunun, kiçisel ve kollektif yöntemleri açismdan bizzat devrim olarak dü§ünülmemesi biraz güçtür.

Bununla birlikte, bir kez daha, bize ônerilen düçünce ke- sinlikle tekanlamli degildir. Tersine, içinde iki ônemli sorun- sal ikilisiyle, yani ideoloji ve kuram, ideoloji ve gerçek ikili- siyle karçilaçtigimiz bir uyarlama çerçevesinde dagilmakta- dir. Bu, ideolojinin ya da belli bir ideolojik pratigin, kavrama ya da bilimsel kurama duhul çerçevesinde yitimidir. Ama, aym zamanda da, kuram ve kavramm, bilgi içlevlerini yerine getirebilmek için geçici olarak aynldiklari gerçek tarih dahi­linde yitimidir de. Son olarak da bunun, kuramm, ya da "ku­ramsal biçimde" mevcut olan düçiince ve bilgilerin, ideoloji çerçevesinde, yani, kendilerini maddi, tarihsel güçlere dô- nü§tiiren tek §ey olan "ideolojik gerçekleçmeleri" dahilinde yitimidir. Kavramm "sonsuzlugu", gerçek tarihin "sonsuzlu- gu", ideolojinin "sonsuzlugu"... Yani, kavramm, ya da tari- hin, ya da ideolojinin güncelligi, etkinligi, etkili olu$u.33

(32) Philosophie etphHosophie spontanée des savants, op. cit., s. 19.(33) Bu üç olanak konusunda, özellikle $unlara bakiniz:

A) ''Direk hâlâ ideoloji alaninda çakilidir, ''yeni'' terimler kullansa bile metni "kendi” dilinde yazilmi|tir, Feuerbach’ta çarpici biçimde gôrüldügü gibi, biz­zat ideolojinin inkari bile ideolojinin dilinde yazilmi$tir:"somut", "gerçek", i§- te bizzat ideolojinin karçitinin ideoloji dahilinde sahip oldugu isimler. (...)

Page 96: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Hiçbir çekilde türdeç olmayan yitim yöntemleri arasinda, "devrimci" kavramm varligmm asili durdugu görülmektedir. Ama, ne anlama geldigini araçtirm ak için ona dogru gittigi- mizde de, böylesi bir kavram da bir hakikatin bulunabilecegi- ni varsaymamiza izin veren belki de i§te bu asili durma hali- dir.

Ama ideolojiyi bilimsel kuramdan ayiran sinirin, yakJaçik yüz yirmi yil ônce Marx tarfindan geçildigini; bu büyük giriçim ve bu büyük buluçun, etkilerinin yavaç yavaç dünyanin çehresi ve tarihini degiçtirdigi bir bilginin kavramsal sistemine kazinan yapitlarindayeraldiginiunutmamaliyiz.(...) YakIaçan her- kese, bu sinmaçmasi için yardim edebiliriz: Ama, bizzat kendimizin onu a§- miç olmamiz ve kendi kavramlarimizabu geçiçin geri çevrilemez sonucunu dahil etmiç olmamiz koçuluyIa.(...) Gerçek ya da sosyalist hümanizmanm, kuram gôzünde kendisine verilen statüye göre, bir kabulün ya da bir yanl15 anlaçmanm konusunu oluçturabilecegini belirtirken, soylemek istedigim, bundan baçka bir çey degildi; bambaçka bir i§levle kariçtirilmayip.tam ola­rak kendi içlevine uyarlandigiàlçüde, hümanizma pratik, ideolojik bir slogan olabilir. (...) Hümanizmanm sloganininkuramsal degil, pratik göstergeli bir degeri vardir: Marx’in gerekli oldugunu düçündügü tarihsel dônüçümü orta­ya çikarmak için, bizzat somut sorunlara, yani bu sorunlarin bilinmesine ge­ri dönmek gerekir. Bu süreçte, hiçbir sôzcüÿün, pratik i5leviyle dogrulana- rak kuramsal bir içlevi gasbetmemesine dikkat etmeliyiz; 0lmas1 gereken, 0 sôzcügün, pratik içlevini yüklenerek, aym zamanda kuramin alanindan da çikmasidn.'(PourMarx, a.g.e, s. 255-258).B) Sonuçta soz konusu olan (...) Marx'la birlikte, gerçegin bilinmesinin, ger- çekte "bir çeyleri "degi§tirdigi"nin, ama, her çeyin, sanki bu ekleme sonu- cunda kendi kendini iptal edermiççesine olup bittiginin an1msat1lmas1yd1. Kendi bilgisi, onceden gerçege ait oldugundan, kendisi, onun bilgisinden baçka bir §ey olmad1g1ndan, ona ancak §u çeliçkili koçulla, ona hiçbir §ey eklememe koçuluyIa, bir.çeyler ekler, bir kez ortaya çiktiktansonra, dogru- dan ona yônelir ve onda yokolur. Bilgi süreci, her adimda, gerçege kendi bilgisini ekler, ama, her adimda, gerçek, bunu, kendisine ait.oldugundan ôtürü, cebine atip gider. Bilgi nesnesiyle gerçek nesne arasindaki ayrim, bôylece §u çeliçkiyi sunar: O, yalnizca iptal edilmek üzere mevcuttur. Ama kendisi bir hiç degildir, çünkü iptal edilebilmek için, sabit biçimde elde olma- si gerekir. Bu normaldir. Gerçege, kendi bilgisini, ancak ona geri vermek için ekleyen her bilginin sonsuz çevrimidir, yani canl1d1r, çünkü ancak yeni bilgilerin üretimi eski bilgilerin hayatta kalmas1n1 saglar..." (Positions, a.g.e, s. 158)

Page 97: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Althusser’in suskunlugu da, iki yitme biçimi arasindaki tereddütünü dile getirirmi§çesine, -"olanaksizin yeri" diye adlandirdigi-34 bu kavramm ortaya çikiç noktasinm yarnba- §mda asih degil midir? îçte o suskunluk bizi bu nedenle ra- hat birakmamaktadir. Bari, bunu iyi yönde kuIlanahm. Çün- kü biz de, öngörülebilir bir sonu olmayan aniyla, söz arasm- da geçiç halindeyiz.

(Les Sauvestres, Agustos 1988)

C) 'Düçuncelenn etkisi, siniflar arasindaki bir güç iliçkisinin ba§imli ifade- sinden ba|ka bir çey de$ildir. Olaganüstü olan, Marx’m, kendi düçünceleri- nin konumunda bu maddeci savi dikkate almiç olmasidir. Bu, sunu5un ko- nuya uygun bir biçim aldi$i 1Θ59 önsözünde de, Afen/fesfo’da da gorOlebi- lir. Bu da Marx’m, iki kez, iki farkli biçimde, kendi ôz duçüncelerini sundugu anlamina gelir. Once, bütün çôzümlemesinin ilkeleri olarak sunar (...): bu durumda, dOçunceleri, sayelerinde bütüne iliçkin bir gerçekli§i anlatmak sôz konusu oldu§u için, her yerde mevcutturiar. Ama Marx, düçünœterini, ikinci bir kez, bu sefer de onlari, aym bütüne ¡liçkin gerçekIigin belirli ve si- mrli bir mekaninda konumlandirarak ortaya çikanr: 1859 önsözünün biçimini kullanacak olursak, onlari, "insanlarin (smif) çatiçma(si)nm bilincine vardik- lari ve onu sonuna de$in sürdürdükleri ideolojik biçimIer'den biri olarak be- lirtebiliriz. Onlari boyle, toplumsal iliçkiler ve simfiliçkiterinin belirli bir meka- mnda (üstyapi) konumlandirmaWa, Marx düçüncelerini, tamamen verümiç olanin açiklanma ilkeleri olarak de§it, ideolojik mucadeledeki olasi eylemle- rinin tek iliçkisi çerçevesinde ele alir. Bundan ôtürü, bu düçünceler, biçim de de^içtirir: Kuram biçiminden "ideoloji biçimi’ne geçerler. Marx’m madde- ciliÿ, kuramininmaddeci içerigiyle de§il, bu du5uncelerin 3tkin hale gelebi- lecek)eri k05ullar, biçimler ve simrtarailiçkin keskin ve pratik bilinçle ôlçülür. Onlann, anlatim çerçevesinde iki kez yeralmalannm nedeni budur. Hakiki ve biçimsel olarak kan1danmt5 olsalar bile, düçüncelerin, asla tarihsel ola­rak %ahsen degil, s1n1f mücadelesinden aItnmiç ideolojik kitle biçimleri çer­çevesinde etkin оклаІагшіп da nedeni budur. ("Le marxisme aujourd Hui", Encyctopedie Garzanti).

(34) Positions, a.g.e, s. 133.

Page 98: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Çagda§ olmayan(+)

Davetinizden dolayi teçekkür ederim. Arzu ederseniz, 1988’de, Michael Sprinker’in gayreti ve bu Humanities Insti- tute’te hvikiim siiren hava sayesinde, Amerika’da, böyle ta- mamen "Althusser’in Mirasi"na atfedilmi$ bir kollokyumun düzenlenmesine iliçkin bazi gôrüçlerle söze ba|layacagim. ilk olarak benini konuçmami istediniz: Bu benim için bir onur olmakla birlikte, aym zamanda da, bir Fransiz olarak beni zor durumda birakan bir durum. îster inanm, ister inanmayin, üniversite ortaminda böylesi bir kollokyumun düzenlenmesi Fransa’da tarrronen olanaksiz, pek çok Avru- pa ülkesinde de oldukça zordur. Gerçi bazi ülkeler açisindan bu söyledigimi biraz yumuçatmam gerekir. Burada, Gregory Elliot’m, Peter Schôttler’in, M aria Turchetto’nun bulundugu-

(*) Bu metin, Eylül 1988’de, The Humanities Institute, State University of New York at Stony Brook'un düzenledigi Tha Althussarian Legacy kollokyumuna sundu$um tebligin, tüm tebliglerin yayimi için yeniden gôzden geçirilmiç bi- çiminin çevirisidir (Londra ve New York’ta Verso tarafindan yayimlanacak).

Page 99: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

nu görüyorum: Dolayisiyla, Althusser’in yapiti ve siyasaî et- jkinliginin tümü üzerine bir çaliçmanm çok yakinlarda ya- »yimlandigmj,1 yapitlarmm (içinde Fransa’da bulunmayan 'pek çok metin de bulunmak üzere) 2 yayimi konusunda Fede­ral Almanya’da bir proje geliçtirildiëini ve ítalya’da Althus- ser’in, sol aydm lann ve militanlarm oluçturdugu kulüplerde hâlâ tartiçma konusu oldugunu3 belirtmem de dogru olur. Tüm bunlan, durumun ne denli çeliçkili oldugunu vurgula- mak için ammsatiyorum: Bu adamin adi ve yazilannm anla- mi, kendi ülkesinde, bugün tam anlamiyla bir içe atilma, pe- redeyse tabulaçma durumuyla karçi karçiyadir.

Bunun, hiç kuçkusuz birkaç nedeni oldugunu sôyleyebili- riz. Althusser’in 1980’de kansm i öldürmesinin yarattigi skandalin etkilerini görmemezlik edemeyiz. Dostlan da dü§- m anlan da bunun etkisinde kalmiç, entellektüeller de bun­dan paylanm almiçlardir: Cinayetle delilik arasmdaki iliçki- ler, edebiyata konu oluçturmadiklan sürece aydmlari rahat- siz etmiçtir. Gazetecilerin pek sik kullandiklan deyimle "Alt­husser’in yazgisi", "genel" (kamusal) olanIa "özel" olan ara­smdaki aynm çizgisini bulamklaçtirmaktadir. Entellektüel­ler toplulugunun hepiinizin az çok gereksindigimiz, kendini begenen imgesini zora koçmaktadir.

Ama en güçlü nedenler, gôrünüçe göre, baçka bir düzey-

(1) Bkz. Gregory ELLIOTT, Althusser - The Detour of Theory, Verso, Londra ve New York, 1987.

(2) Bkz. Louis ALTHUSSER, Machiavelli - Montesquieu - Rousseau, Schriften 2 ve Philosophie und Spontane Phisophie der Wissenschatter, Schriften 4, her ausgegebene von Peter Schöttter und Frieder Otto Walf Argument Ver­lag, Berlin, 1985, 1987.

(3) Bkz. La cognizione della crisi - Saggi sul marxismo di Louie Althusser, Centro Studi di Materialismo Storico, Franco Angeli Editore, Milano, 1986. Di§er alintilar için, Actuel M a rt ta yí.yimIanan "Actualité d ’Althusser a l ’et- ranper'(Althusser'in yurt diçindaki yüncelligi) adli yazima bkz., No. 7, 1990, Birinci dönem.

Page 100: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

de yeralm akta, bugün genel olarak Marksizmin üzerine çôk- müç olan "yasak"tan kaynaklanmaktadir. Yaklaçik yirmi yil boyunca, Althusser, gerek Fransa’da, gerek di$anda, herkes- ten daha fazla, tartiçmaya yol açan tek Marksist filozof ol- muçtur. ifadeleri ve gôrüçleri, yalnizca, her türden "Mark- sistler" arasinda tutkulu tartiçma ve polemiklerin zincirden boçanmasma neden olmakla kalmamiç, ayni zamanda da bir takim baçka aydmlarm Marksizmi ciddiye almasim ve kendi tartiçm alannda, felsefe, iktisat, siyasal kuram, psikanaliz, vb. çahçmalarmda ondan yararlanmasmi da saglarm$tir. Marksizm belki de, herhangi baçka birisinden çok daha faz- la, Althusser yüziinden, yalmzca geçmiçten kalan bir miras, düçünce tarihinin bir am olmaktan çikmiç, edim halindeki düçünce için bir ufuk, bir meydan okuma oluçturmuçtur.

Bu andan itibaren, Althusser’in tüm bu dönem boyunca oynamiç oldugu rolün silinip atilmasinin ne anlama geldigi kolayca anla$ilabilir. Bu durum, anlami gayet açik olan, da­ha genel bir sansür harekatmin ôzel bir yansimasidir: Sôz konusu olan, özellikle de altmiç ve yetmiçli yillarda Marksiz- min, Marx’tan, Engels’den, Lenin, Stalin ya da Mao’dan ge- len dogmatik ifadelerin tekranndan baçka bir çey oldugunun inkari, o zamamn toplumu ve siyasetinin gerçek sorunlariyla baglantili olarak, Marksizm dahilinde gerçek degi$im ve olaylann husule geldiginin inkandir. Evet, her çey, Mark­sizm çerçevesinde, entellektüel bir etkinlik ve bir verimlilik oldugunu, yani yalnizca ezberlenen §eylerin tekran ve yanil- samalar dejfril, aym zamanda da denemeler ve hatalar bulun- dugunu unutturmok, en vist düzeyde bir önem taçiyormuçça- sma 0lmu5 bitmiçtir. Ne pahasina olursa olsun, Marksist, özellikle de komünïet entellektüellerin, geriye dönerek, saf birer kurban ун dn κ« η >9 bir fitnenin hizmetinde birer üçka- gitçi ve sahteknr 0 lduklar1m kabul etmeleri istenmiçtir. Tip-

Page 101: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ki Marksizmin ve komünizmin, bezdirme, kandirm a ve uçu- ruma atma diçi gerçek hiçbir tarihinin olmadigi gibi, bu en- tellektiiellerin de asla kendiliklerinden düçünebilecek çapta olmadiklan iddia edilmiçtir. Tarihi bôylesine bir tarihsizlige dônüçtürme biçiminin, özellikle de Fransa gibi, Marksizmin felsefe, toplumbilimleri, insanhklar ve kültür düzeyinde en ônemli rolii oynamiç oldugu ülkelerde ortaya çikmasma hiç çaçmamamiz gerekir. Ama, belki de, bugün kendi ôz tarihleri karçisinda bu unutkanligi yegleyen entellektiiellerirí, tipki kendi ôz felsefi ve kültürel miraslanna yaçattiklan çarpikli- gm bedelini çok agir ôdemiç olduklan gibi, çok ônemli bir be­del ödemelerinden endiçe duyabiliriz. Bu konudaki durumun Amerika’da da aym olup olmadigmi sôylemek size düçecek- tir.

Bu kollokyuma "The Althussarian Legacy" admi vermiç- siniz. Bu ifadenin de canimi siktigim itiraf etmeliyim. Bir kez daha, kiçisel nedenlerden ötürii, Althusser’in ölmedigi kamsindayim... Belki de bu "Legacy" sôzcügüniin îngilizcede- ki anlami konusunda yamlmiçimdir. Eleçtiri niteligi ta§ima- yan bu gôzlemimi yanliç anlamamzi istemem. Yaçayan biri- sinin mirasim ôlçme konusu her zaman rizikoludur. Ama, ne yazik ki, bu dogrudur: Althusser fiziksel olarak ôlmemiçse de, küçük bir çevre diçiyla iletiçim kurma olanagina sahip ol- madigmdan, moral olarak da artik yaçamamaktadir. Ben- merkezci bir yazar olmaktansa, hep, olabilecek her tiir mu- hatapla yapacagi hararetli hasbihallerin adami olan Althus­ser’in, §u andan itibaren yapitina bir çeyler daha eklemesi oldukça kuçkuludur. Bôyle bir §ey olsa bile, bunun farkh, baçka birisine ait bir yapit oldugu varsayilabilir. . .4 Dolayisiy- la da tartiçm alanm iz, pek çok açidan yersiz, zamanla iliçki-

(4) Burada, Éthique'm IV. bôlümünün 39. ônerisinde, Spinoza’nin kiçkirticidü-çüncelerini animsayalim.

Page 102: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

leri de pek çeliçkili olacaktir. Her birimiz, Althusser’in mira- smi degerlendirirken, onun bir bölümünü sahiplenmeye çali- çirken, hepimiz, fíilen kapanmiç olan bir yapiti açik tutm aya çabalayacagiz.

Ama daha da vahim olan çudur: Paylagacak neyimiz va.r? Sözcügvin, en güçlü anlamiyla Althusser’in bir yapiti, daya- mkh düçüncelerinin oluçturdugu bir hazine var midir? Bir yandan, ki beni, özellikle de Fransa açismdan ilk anda etki- leyen budur, ya Althusser tarafindan geliçtirilen, ya da köke- ninde genel kültürün baçka bir alanmda ortaya çikmiç olup, onun tarafindan ithal edilen ifadelerin, çaçirtici derecede canli kaldigmi gôzlemekteyim: Ornegin, "belirtisel okuma", "epistêmolojik kesinti”, ''iist-belirleme", "devletin ideolojik aygitlart", "ôznesiz süreç", "Tarih kitasi" gibi. Çogu kiçi, bu ifadeleri, (bugün iyice daralmiç olan) "Marksistlerin" çevresi diçinda, Althusser’in bunlan geliçtirdigi metinleri, çogunluk- la bilmeden, kendi tarzlannda kullanmaktadirlar. Bunlar, kendiliklerinden yaçam aya ve ''Kopernik devrimi", "diinya- nin büyüsünün bozulmasi" ya da "meta fetiçizmi" gibi felsefe deyimlerinde oldugu gibi, kendiliklerinden yaçam aya ve an- lam degiçtirmeye baçladilar. Ama, bu ünlü kavram larda ol- dugu gibi, kökenlerine inerek onlarm tam anlam lanm oluç- turabilir miyiz? Bu biraz kuçkuludur çünkü Althusser’in, baçlangici, eonu ve iç kuramsal sürekliligi bulunan sistema- tik ve tam bir yapiti yoktur. Her çey ya da neredeyse her çey, programli bir biçimdedir: Sevdigi Spinoza’nm bir ifadesini degiçtirecek olursak, "sonuçsuzoncüller" ya da "ôncülü olma- yan sonuçlar" vardir.

Althueeor, (bence tek büyük kitabi olan5) Marx îçin ’i ya-

(5) Kugkutuz Ura le СарііаІ, Éléments d'autocritique, Philosophie et philosop­hie 8pontan0e des savants, oldukIarLbiçimde okunacak kitaplardir ama ay- ni 09tetlk vo kuramsal tamamIanmiçlik duygusunu vermezler. ikinci istisna sevlmll Montosquieu, bu harika adamdtr.

Page 103: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

yimladigmda, önsözünde, (kendisinin de bir zamanlar dahil oldugu) "yapitsiz filozoflar"la, yani soguk sava§ sirasmdaki konjonktür ve komünist partisinin hizipçi uygulamalari sa- yesinde dogan, düçüncede fílozof olan kiçilerle alay etmiçtir. Kendisi de "yapitsiz bir filozof' olup çikmiçsa, bu ne agir bir alaydir. Ama sonuçta, "Miras"i bir avuç çift anlamli kavram- dan, bir ya da iki gerçek kitaptan ve daha çok birer ba§langiç ya da birer parça gibi duran, kimi çok geliçmiç (Kapital’i Okumak'ta yeralanlar gibi), kimi çok giizel kaleme alinmiç (ama hepsi bôyle degildir), hepsi belli bir (siyasal ya da gi- dimli) konjonktüre siki sikiya bagimh ve gerek stilleri, ge- rekse konumlan açisindan son derece dagimk olan belli sayi- da metinden olufmaktadir. Herhangi bir müdahaleninlkaçi- nilmaz yazgisi, kendi sonuçlannda silinip gitmek olduguna göre, bizzat kendisinin "müdahalelerim” diye adlandirdikla- rma bir bütünlük yakiçtirmak için, artik hiç ku§kusuz, vakit çok geçtir. Ama, ôte yandan da, bu müdahalelerin, yann fel- sefí dü§ünce ya da siyaset üzerinde etkili olup olmayacagmi, etkin olup olmayacagmi bilmek için de henüz çok erkendir: Nesnel bir muhasebe yapmak için, belki de bir ku§agin geçip gitmesi gerekmektedir.

Yine de, bundan emin miyiz acaba? Am yla tarih arasm- daki yolun ortasinda, hâlâ içinde bulundugumuz bu sallantili durumda, ya Yapitm Bütünlügüne iliçkin yavan anlatilar ve insanm Tragedyasm a iliçkin görkemli mitoslardan, akade- mik yorumlar ve psikolojik soruçturmalardan kaçmmanm tam da vaktiyse? Ya, bizim için, tam da bugiin ônemli olan, Althusser’in sordugu birkaç soruya verecegimiz degerse? 0 deger ki, tam da bunlarm "çagdaç olmayan" sorular olmasin dan, yani hem ortodoks Marksizmin, hem de anti-Marksiz- min ortodokslugu olarak adlandirabilecegimiz çeyin tersine içleyen, çünkü, tipki zamanmda "egemen dünya gôrü§ü" kis-

Page 104: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

vesine bürünmüç bir Marksizm imgesinin ortadan kaldm l- masina katkida bulunduklan gibi, iz birakmadan yokolmaya mahkum olmuç bir Marksizmin a§iri derecede çizgisel imge- sini de yokeden sorular olmasindan kaynaklanmaktadir. îçte benim izlemek istedigim giizergah budur.

Sorulardan sözettim. Bu sorulann konusu düçünüldü- günde, genel kam, muhtemelen, bunlann Marksist kurama iliçkin oldugu konusunda birleçecektir. Ben, biraz farkli ola- rak, bunlarin, her çeyden önce, (kuram olarak) Marksizmle (siyasal hareket ve tarihsel "egilim" olarak) Marksizm ara- smdaki iliçkiye ili|kin oldugunu söyleyecegim. Gregory E1- liot’un o miikemmel Althusser tamtiminda "kuramm sapma- si" olarak adlandirdigi §ey üzerinde yam lgiya dü§meyelim: Eger kuram bir sapmaysa, ya da sapiyorsa, bunun nedeni, kendiliginden bir sonuç olmamasidir. Althusser’in sözde ku- ramciligi, zamaninda pek çiddetli tartiçmalar dogurmuç, biz­zat kendi görü§leri dahilinde bile, tam da "kuram"m, komü- nizm bakiç açisindan, sonuç olarak bir "devrimci pratik"e dö- nüçmesini istediginden, ciddi bir çeliçki dogurmuçtur. A lt­husser, felsefenin "kuram içerisinde sim f mücadelesi" olarak yeni bir tammini ônermiçtir, bu ifade, baçlangiçtaki kavram- salla5t1rmay1 tersine çevirir gibi görünse de, ashnda sôz ko­nusu olan Marksizmin, ancak komünizm egiliminin kurami, ve onun gerçekleçmesi için mevcut olan bir kuram olarak ôz- gül bir anlama sahip oldugunun sôylenmesidir. îster "episte- molojik", isterse "felsefi" olarak sunulsun, "Marksist" bir one- rinin kabul ya da reddedilme ôlçütü hep aym olmuçtur: Ko- miinist bir siyasetin anlaçilir kihnmasi ya da kilmm am asi.6

(6) Boylece Lire de Capitatàe, Althusser "Hegelcilik"i (daha do$rusu, tarihsel zamana IllçKin Hegel'ci kavrami), teleolojik niteligi, komünizmi, kendisine yakiçtirilacak'maddeci hareketler" ne olursa olsun ‘siyasetin sonu" olarak tanimlanmaWa, bôylesi bir siyaseti düçünülmez kildi§indan dolayi, reddedi- yordu. Buna karçilik, daha sonra, tamamen ayni nedene dayanarak, komü-

Page 105: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Yine de burada, bu ,rkomünizm" sözcügünün ne demek is- tedigini düçünmeliyiz. Marksizm karçism daki bu "eleçtirel" tutuma pek kisitli bir simrlama getirecek olan yeni bir güç- lük karçim iza çikacaktir. Althusser’in, koinünist siyaseti, M arksist kuramin gücünün bir ôlçüsü haline getirmek iste- digi dogru olsa bile, o, ayni zamanda dakom ünizm kavrami- m her türlü eleçtiriden uzak tutmami§ rmdir? Komünist par­tisine (ya da daha dogrusu komünist partisi idealine) olan ve sonuna degin korudugu (kimilerince körükörüne olarak nite- lenen) baghhgi buna içaret etmez mi? Marksizme karçi "ele§- tirel" bir tutumun bedeli "komünizm"e kar|i eleçtirel- olmayan bir tutum olacaksa, bu için k ân nerededir?

Hiç kuçkusuz, Althusser’in gôzünde "komünizm", hep, her türden sömürü ve baski kar§isindaki kurtuluçun (ôzel) adim temsil etmiçti ve hep tek anlamli olarak, toplumlari- mizda ("sosyaîist" toplumlar da dahil) ozgürlük ve kardeçlik için verilecek tüm mücadele biçimlerine içaret edecekti. Hat- ta, daha da ileri gidebiliriz. Althusser, sürekli, Marksist ku- ram ve ideolojinin getirdigi komünizm imgelerini sorgulami§, ama bunu bizzat komünizm adma yapmi§tir. î§te bôylece, M arksist (ve Marksist-Leninist) ortodokslukta egemen olan ve komünizmi "sosyalist geçi§"in son evresi haline getiren ev- rimci imgeye karçi gitgide daha ele§tirel bir tavir takmdi.

^ Üretim ili§kileVinin baskismm yerini "insanlarin ôzgür or- takligi"na birakacagi, "çeliçkisiz" ve "ideolojisiz" bir toplu- mun gelecegine ili§kin komünizmi bir "saydamhklar toplu- mu" olarak sunan gôrü§e karçi da aym biçimde davrandi. Kuçkusuz M arksist gelenek ve bizzat Marx, komünizme ve komünizme götüren yola iliçkin birçok görünüm önermi§ler-

nizmin sonsuz siyasal mücadele fikriyle düçünülmesinin kuramsal koçulla- rmdan biri olmasindan dolayt, Hegel'in bir $eylerine (hem de çok temel bir çeyine: Ôznesiz ve Sonsuz süreç'ine) sahip çikiyordu.

Page 106: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

di. Evreleçtirme ve saydamhk çemalanni eleçtirerek, Althus­ser, sonuçta Marx’ta (her çeyden önce de Alman ideolojisi’n- de) bulunabilecek komünizm "tammlan"nm en sadesini, ve belki de bu meyanda, en maddeci. ve aklin herhangi bir "ta- sim"ma en az bagimli olanim bulmuçtur: Bu, komünizmi "ge- lecegin devleti degil, mevcut çeylerin durumunu yikan ger­çek hareket" olarak sunan tanimdir.

Yine de, tarihsel maddecilik alamndaki müdahalelerine ragmen (ki bunlar daha çok, Althusser’in miiritleri tarafin­dan geliçtirilmiçtir), Althusser hiçbir zaman, gerçek anlam- da, bir (Marksist) toplum kuramcisi olmamiç, daha çok ve öncelikle de, "felsefenin dönü§ümü"yle7 ikomünist bakiç açi- sindan hareketle ilgilenen bir filozof olmuçtur. Onu gerçek anlamda ilgilendiren, felsefenin, kendi iç siyasal koçullari iizerine düçünmeye ba$ladigi anda yaçamiç oldugu sapma- dir. Althusser’e göre, böylesi bir sorgulama, bu koçullar bir egemenlige, hatta bir devlet egemenligine bagli oldugundan, ancak komünist bir baki$ açismdan yola çikabilir. Dolayisiy- la, Marksist kuramla, Marx’in komünizmi arasindaki gizli gerilimi en uç noktasma degin gôtürür ve bizi, bugiin, diin- künden daha da çok M arksist kuramin "komünist" eleçtirisi (ki bu, "revizyonist" bir eleçtirinin, hàtta daha da genel ola­rak günümüzde en yaygm olan eleçtiri türünün tamamen k ar51t1 bir eleçtiridir) ve bu eleçtirinin gerçek pratik degeri hakkinda sahip oldugumuz gôrüçleri aydmlatmaya davet eder. Ama, tam da bunu yapmakla, bizi, bizzat "komünizm" kavram 1n1n merkezinde hâlâ hüküm süren daha da büyük gerilime açik seçik bakmaya zorlar. Çünkü bu gerilim bizim karçimiza, felsefi olarak, en uç niteliklerde çikar: Aym anda,

(7) Granada'da 1976'da verdigi konferansin adi (lspanycrfca bask1s1: La Trans­formation de la filosofía, Universidad de Granada, 1976. ingilizce evirisi, L. ALTHUSSER, Philosophy and Spontaneous Philosophy o f the Scientists andotheressays'de, Verso, Londra, 1990)

Page 107: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

hem mutlak bir maddecilige (k ib u , komünizmin siyasal bir kavrammin söz konusu olmasi için zorunlu koçuldur), hem de mutlak bir olumsuzluga (ki bu, komünizmin her tür "ger- çekçi", yani ütopik imgeden siynlm asi için gerekli bir koçul- dur) gönderide bulunur. Komünizmin, aym zamanda, hem belirli bir "üretim biçimi", hem de insam nher türlü bagimh- hk biçimlerinin evrensel ve sonsuz "yikimi" (bu, ezelden beri baçlamiç ama asla bitmeyecek olan bir yikimdir) olmasi ge- rekmektedir.

Burada, 20. yüzyil M arksist düçüncesinin aym ikilemi, farkli bakiç açilanndan ele almi§ olan, ônemli isimleriyle bir karçilaçtirma yapmamiz gerekiyor. Aklim iza Korsch ve "Marksizmin Marksizmi" tasarisi, ya da tarihsel maddecili- gin bir "ôzeleçtirisi" tasansi aklimiza geliyor. Yine, Benjamin ve genel olarak sosyalist düçüncedeki "ilerleme"ye iliçkin erekbilimi yikjçi.. Hatta, G ram sä ve tarih içindeki ôz konu- munu görecelegtirmesi baglanmnda "mutlak" bir tarihselcilik slogani... Ama, bence, en kaçmilmaz kar§ila§tirma, neredey- se mükemmel biçimde baki§imh birer sima olan Althusser ile genç Lukacs arasmda yeralmaktadir. Marx için ’in M ark­sist gelenek dahilinde, bize animsatacagi bir metin varsa, o da Tarih ve S m if Bilinci’dir. ikisi de aym çarpici sorunun, "felsefenin sonu" sorununun çevresinde olu§mu§lardir. §u farkla ki, Lukacs’a göre, felsefe, tarih içinde gerçekleçmelidir çünkü tarih Ozne’yle Nesne’nin birlikteliginin ortaya çiki§i- ni, ben bilincinin tarihi oluçturan proletarya biçiminde orta­ya çikiçmi temsil etmektedir. Althusser’in kitabiysa, (ister bilimsel olsun, ister devrimci) pratigin asla ben bilincine in- dirgenemeyecegini söylemektedir. Bôylece "kuramsal pratik" olarak felsefenin görevi, her §eyden ônce, tüm biçimleriyle "bilinç" yam lsam alanm en kökten biçimde ele§tirmek, bir anlamda insanlann, tarihin güçlerinin, bilincin baki$ açisi-

Page 108: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

nin üstesinden gelmesine yardimci olmaktir. i§te bu nedenle- dir ki, bu iki kitapta, bizzat karçithklannm bile tam bir çev- rimin tamamlandigma içaret ettigi bu iki kitapta, 2 0 . yüzyil Marksizmindeki komünist kuramm iki kenarmi görmek mümkündür. Aynca, bir baçka ortak yönleri de, her birinin kendi yöntemiyle, M arksist felsefe için, "diyalektigin serü- venlerinin" çagdaç tarihte sahip oldugu yeri pek güzel ortaya çikarir nitelikte yeni biryazim biçimini araçtirmasidir.

Kapitalist geliçmenin nesnel ya da "tôzsel" sürecini ta- mamen, yabancilaçmadan ben bilincine geçen devrimci smi- fm "öznel" geçi§ süreciyle ôzdeçleçtirenin Lukacs oldugu bi- linmektedir: Kapitalizmde, bilinç tamamen çeyleçtirilmiç, dolayisiyla o haliyle reddedilmiçtir, komünizmde ise tama- *' men azat edilmiç, yani gerçekleçtirilmiç olacaktir. Ama bu izlek çevresindeki tarti§malar, Althusser, ideolojinin (bizzat t proletaryanin ideolojisi de dahil olmak üzere), gerçek olma- smdan ôtürü asla bir bilincin bütünlügü çerçevesinde pratik- ' le tam olarak çakiçamayacagmi, bu nedenle de bizzat bir "Tarih öznesi" olanagmm ortadan kalktigim , gösterdiginde sona erecektir. Bu, simf mücadelesinin, kar$itligm, dolayi- siyla da proletaryamn devrimci rolünün olmadigi anlamma gelmez. Bunun anlami, proletaryanm gerçek pratiginin her zaman kendi tasarim lanyla çeli§kiye düçebilecegi; hatta bu­nun kaçmilmaz oldugudur. I§te bu durumda, yapisal smirla- madan ya da "bitimlilik"ten sözedilebilir. Sonuç olarak, Sov- yet devriminin, klasik Marksizmin "ortodoks”, bilimselci ve reformcu gôrüçleri tamamen ve kesin olarak yiktigim dü§ü- пепЛлікасв, nihayet içkin bir biçimde M arksist diyalektigi kurmaya yelteniyordu. Halbuki, "Marksist-Leninist" orto- dokslugun reform giri§imlerinin baçari §ansma inanmayan Althussér, on azindan felsefi olarak çagdaç Marksizmin ''bu- nahmj"m, bu bunahmm, bizzat proletaryen bir siyaset kavra-

Page 109: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

mim sorguladigmdan dolayi, hiçbir Marksistin kabul edeme- yecegi sinirlan a$tigmi görerek, çabuklaçtirmayi baçarmiç- tir .8

Az önce, yanyäna birkaç izlege birden degìndim: Komü- nizni ve M arksist kuram, felsefe ve siyaset, proletarya devri- mi ve "Marksizmin bunahmi” gibi. Temelde, bunlann tümü çagdaç tarihin biiyük bir açmazimn çevresinde siralanmak- tadir.

Komïinizm tarihin, yani sm if mücadelesinin diçindaysa, digerleri gibi spekülasyon ya da dinsel amaçh bir mitostan baçka bir çey degildir; ama, eger komiinizmi §u anki tarihin sürecinden (ya da bu tarihin kendiliginden ilerledigi yönden) baçka bir §ey degilse, asla gerçekleçmeyecektir. Bizzat tari­hin aki§iyla olan baglar, içeriden nasil kopartilabilirP Pra- tikte, sim f milcadelesi içinde egemen olanla, belirleyici olan nasil birbirinden aynlabilir? Bu muamma, bizim, Althusser­’in, Kapital’i Okumak’m o pek ünlü bölümlerinde nasil olup da "çagdaç olmama''yi, tarihsel zamanm bizzat özü kildigmi daha iyi anlamamiza yardimci olacaktir. Bu durumda, belki de, onun özgün oluçunun, bu muammayi üçlü bir yer degiç-

(8) Althusser'in Pour M a rtiyla Lukacs'in L'Histoire et conscience de classe't (Tarih ve Smif Bilinci) arasmdaki simetriden etkilenmemek mümkün degil- dir. Yine de, bazi ele$tirel de$inmelere karçm, Althusser'in, Lukacs'in kitabi- nin tamamini okudu<jundan em'tn de§iHm; bu kitabin tamaminin (ya2ar1n karçi çikmasina ra$men yayimlanan) Fransizca çevirisi 1960'da çikmiçtir. Ben 0nlar1n arasmda yeralan bir halka ônermeyi tercih ederim: Les Aventu­res de la Dialectique (Diyalektigin Serüvenleri) Merlau-Ponty’nin (1955). Onun komünist felsefeye getirdiiji tüm eleçtirilerin kökeni, (Sartre’in metin- lerinden çok daha fazla) büyük entellektüel bir meydan okuma olarak, tar- t1;mas1z Althusser tarafindan da farkedilen, titiz bir Lukacs tartiçmasinda yeralmaktadir.

(9) Eskiden de Michel Pecheux, Münchaussen baronu gibi, insan kendi kendi-sini, saçlarmdan tutup çekerek nasil batakliktan kurtarabilir? diye s0rmu5tu. Bkz. Les Vérités de la Palice, éditions François Maspero, coll. “Théorie”, Pars, 1975. .

Page 110: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

tirme ve yeniden ifade etme içlemine tabi kilmasmda oldu- gunu söyleyebiliriz:

1. Sm if karçitligi süreklidir, bizzat sömürünün yapism- dan çikar. Ama, aldigi biçimler, sürekli degi$ir. îçte bu ne- denle, proletaryanm ve proletaryaya ait örgütlerin "siyasal ehliyet"i konusunda ortaya çikan en canahci soru, onlann, bizzat içinde bulunduklan sim f mücadelesinin biçim degiç- tirmesini, o çerçevede "siyaset yapabilmek" için ayirdedip edemeyecekleridir.

2. Siyasetin alam ya da 'oge"si, genel olarak ideolojidir: Burada Marx’m, siyaseti düçünmeye gayret eden "nadir ama degerli" bazi belirtmelerine gönderide bulunabiliriz: ІІк ba§- ta da, Ekonomi Politigin Ele$tirisi'nin önsözünde yeralan ve tarihsel çeliçkilerin, toplumsal bilinçin "ideolojik biçimleri" tarafmdan, mücadele tarafmdan "sonuca ula$tinldigi"m sôy- leyen cümleye deginebiliriz. Bu durumda, proletaryamn smif mvicadelesinin neden kuramsal bir ugraktan vazgeçemeyece- gi anlaçilmaktadir. Bu dü§ünce, Gramsci’nin "hegemonya" dü§üncesiyle de ili§kilidir: "Bilim", devrimci pratik için, "ger- çegi açiklamasi" açismdan degil, hele gelecegi öngörmesi açi- smdan hiç degil, ama özellikle kitlelerin ideolojisini, bizzat proletaryamn ideolojisine dônüçtürmesi açismdan önem ta- §ir. Gerçi burada, hiç ku|kusuz, gerçekten durumun nasil ol­dugu düçünülebilir ama bu program, hemen, üçüncü bir kez yer degi§tirmi§tir.

3. ideoloji bilinç degildir (hatta "toplumsal” ya da "ortak" bilinç, "sahte bilinç" de degildir): Daha ziyade bilinçsizliktir (onun bilinç biçimleri bir görünüm ve bir sonuçtur). Ve bu konuda, Althusser, yalmzca Gramsci’yle degil, Marx’la ters düçmektedir. Giderek, (az ônce ammsattigimiz), gerçek "madde"sinin her türlü sim f karçitligmi üstbelirleyen (bôyle- ce de somut biçimlerini belirleyen) ideolojik dolaylandirma-

Page 111: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lardan oluçtugunu belirterek, bizzat bir süre önce siyasetin özerkliginin altimn çizilmesini saglayan ifadeyi eleçtirmek durumunda kalmaktadir.

Althusser’in ideoloji konusundaki gôrüçlerine, aym za- manda hem "yapici” hem de "yikici" çift anlamh niteliklerini verin içte bu birbirini izleyen degiçimlerdir. Bu degiçimler, gerçekte ne üretmektedir? Çeliçkili bir sonuç dogurmazlar mi? ̧te bütün sorun buradadir. Bunu tartiçmazdan önce, Althusser’in konumunun, bizzat Marx’m ideoloji hakkmdaki ifadeleriyle olan iliçkisi baglaminda ne denli rahatsiz edici ve çeliçkili oldugunun altmi çizmemiz gerekir. Çünkü Althus­ser, hemen hemen sürekli bir, biçimde, kendi ônerilerinin, çok sadik bir biçimde bizzat Marx’m kavram larina tekabül ettigini (hatta M arx’in "otantik" yamna bir "geri donüç" oldu- gunu) iddia etmiçtir. Yine de gerekçelendirmesi, Marx’taki ideoloji tammmm merkezinde yeralan ve ortadan kaldirila- mayacak bir çeliçkinin varhgma içaret etmektedir.

Althusser, her tür ifadesel nedensellik ve maddecilige dogru kararh bir adimla kuramsal bir kesintiyi, bizzat "ideo­loji" kavraminm toplumsal oluçumlar kuramina dahil edil- mesinde (daha da kesin sôylemek gerekirse, Marx’in 1845’lerde yapmiç oldugu gibi, "üretim biçimi" ve "ideoloji" kavramlanmn birarada dahil edilmesinde) görmektedir. Ama Marx tarafindan tammlanan ideoloji mekanizmasmi (fetiçizm çôzümlemelerinde yapmiç oldugu da dahil olmak üzere), derin bir biçimde idealist bulmakta ve bunda, Mark- sizmin sürekli, tarihi tôzsel biçimde açiklama biçimlerine ge­ri dönme egiliminin kaynagim görmektedir. Bu andan itiba- ren Althusser’in elinde tek bir olanak kalmiçtir: Aym ideoloji adi altinda, temel olarak Marks’cil olmayan bir kavram i, tek olasi Marksist ideoloji kavramiymiç, tarihsel maddecilikle uyumlu tek kavrammiç gibi sunarak devreye sokmak.

Page 112: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Marx’i Marx’a karçi oynatmak: Kapital’i Okumak'ta ve diger klasik metin yorumlannda uygulanan "belirtisel oku- ma"mn merkezinde bu strateji yeralmaktadir.

Kabul etmemiz gerekir ki, bu açmazm kabulii, Marksizm taribinde mutlak olarak yeni bir §ey degildir. Ta en ba§m- dan, çeçitli felsefi yaklaçimlarm ana izlegini oluçturmuçtur. Ama Engels ve ardillan, tam anlamiyla M arksist bir toplum- bihmin aym zamanda hem iktisadi "yapj" kurammi, hem de ideolojik ''iistyapi" kurammi içermesinin gerektigini düçüne- rek, bunda, her çeyden ônce, bir eksiklik, kuramin eçitliksiz geliçiminin bir sonucunu gôrmüçlerdir.10 Marx’m yap1t1, ka- pitalizmin yasalanm açiklamaktaydi, §imdi, buna üstyapi- nm açiklamasim eklemek uygun düçerdi. Üstelik, felsefi ola- rak, bu eklemenin anahtan, degiçmez bir biçimde, (Daha He- gel’de mevcut olan ve bu andan itibaren bizzat maddeojligin s1rr1m içerdigi dü§ünülen kelime oyunu, Sein/Bewusstsein, geregince) (toplumsal) varlik’la, (toplumsal) bilinç'in diyalek- tigi çerçevesinde aranmi|tir. Yalm z Engels degil, aym za­manda, Kautsky, Plekhanov, Lenin, Labriola, Gramsci, hatta Lukacs ve Sartre, tiim farkhhklanna karçin bu iki boyutu dogru bilip, onlardan hareketle, az ya da çok ilginç sonuçlara vardilar. Ama Althusser’in konumu, tamamen terstir. 0 , ge- rek mekanikçi, gerek spekülatif biçimleriyle olsun, her tür Varlik ve Bilinç (ya da bilinçU-Varlik) "diyalektigi"ni reddet- mektedir. Ve niyeti, mevcut "yapi" kuramina bir "üstyapi" eklemek degil, tersine, "üretim" ve "yeniden üretim 'ln, kô- kenlerinde bilinçdi§mdaki ideolojik ko§ullara bagli 0lduklar1- m göstererek, bizzat yapi kavrammi dônü§türmektir. Sonuç

(10) Özellikle Ludwig Feuerbach et la fin de la philosophie classique a l le man- de'daki parlak bölümlere ve son yazi!arma deginmek istiyorum. Bkz. The Vacillation o f ideology, adli çaliçmam, in Cary NELSON ve Lawrance GROSSBERG (yay.) Marxism and the Interpretation o f Culture, University of Illinois Presse, Urbanave Chicago, 1988.

Page 113: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

olarak, toplumsal oluçumu ikili deyimlerle tasimlamak ola- naksiz bir hal almaktadir - bu sav, mantiksal olarak, bizi, "üstyapi" egretilemesinin tamamen terkedilmesine degin gö- türecektir.11 Toplumbilimsel, antropolojik ve varlikbilimsel boyutlara bagh olan yeni bir tarihsel karm afikhk kavrami oluçturmak gerekmektedir.

Peki ama, neden Marx’ta ideoloji tamminin çeliçkili ola- cagmi kabul etmek zorvmdayiz? Althusser’in yapitini gözden geçirdigimizde, bunun iki nedeni oldugu ortaya çikar: Вігі felsefi ve önseldir, digeri ise siyasal ve sonsal.

Önce felsefi gerekçeyi ele alalim. Bu, en basit biçimde, ideolojinin, aym zamanda, kendisine birey ve gruplann dav- ramçi üzerinde etkin bir "eylem" (ya da "geri dônüç eylemi”) yakiçtm lm a suretiyle, en azindan düçüncelerin, bizzat ken- dilerinin maddi oldugu ya da bunlann, tarihin akiçmi belir- leyen tinsel güçler oldugu kabul edilmedigi takdirde, gerçe- gin bir "yansima"sj olarak tanimlanmasimn olanaksizhgm- dan çikanlan sonuçtur.

Bu ikinci çôzüm, simf mücadelesini tarihsel degiçimlerin nedeni olarak kabul eden M arksist savla uyuçamaz, birinci çozüm ise, bizzat bilincin "temsili" kavram i tarafindan diçla- mr. Althusser, Marksizmin, hiçbir zaman, varlikbilimsel olan bu kisir döngüden diçari çikmadigmi düçünür. Bu, idea- lizmin klasik ikileminin yarattigi bir kisir dôngüdür: Ya ”dü- çünceler", "bilinç” hiç de gerçek olmayan çeylerdir (gerçôkli- ge, bir tasarim diçinda hiçbir §ey eklememektedirler) ya da gerçekte her çeydirler (çünkü her gerçek degiçim ideal dolay- landirmalarm bir sonucudur). Bir adim daha atildiginda, ay- m ikilem, epistemolojik terimlerle yeniden ortaya çikar: Ta-

(t 1) En azindan ideoloji sôz konusu oldugunda: Kuramlar ve devlet aygitlari ta­rafindan oluçturulan bir “siyasal üstyapi" kavrami tanimsal bir anlama sahip olabilir.

Page 114: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

rih içinde etkinlik gösteren bilinç biçiminin, gerçekligin "salt", "upuygun” yansimasi olarak, hakiki bilinç oldugu var- sayilir. Аша, aym anda da, bir itiraz dogar: Eger bilincin ta- rihsel etkileri varsa, bu daha çok, tarihin akiçma engel olu§- turan (en azmdan onu "geciktirerek" ya da temeldeki dogru yolundan "saptirarak") sahte bilinç olmasmdan dolayi degil midir? Hem varhkbilimsel, hem de epistemolojik oIan bu ki- sir döngiinün, teolojik ikilemleri, tarihsel ilerleme sorununa uygulayarak (Tarih "iyi yönden mi" yoksa "kötü yönden mi" ilerlemektedir, tarihi yapan iyilik midir yoksa kötülük mü?) yeniden devreye soktugunu göstermek pek güç olmayacaktir. Için daha da ilginç yam , tüm bunlann, M arx’m antropolojik sorunu ele almadaki çeliçkisel yöntemi içinde nasil kök saldi- gidir: Bir yandan, toplumsal üretim ve mübadele iliçkilerine iliçkin çôzümlemesinden, her tür "insanm özü" kavrammdan vazgeçmesi sonucunu çikanrken, öte yandan, iktisadi iliçki- lerin belirleyici rolüne iliçkin keçfini, neredeyse üretimi, in- samn toplumsal özüne dönü§türen sözcüklerle ifade etmek- tedir.

Siyasal gerekçeye gelince, ideoloji kavraminm, sosyalist hareket, özellikle de komünist devrimler tarafindan ortaya çikarildiktan sonra pratikte yarattigi sonuçlardan yola çik- maktadir. Ba§langiçta, Marx’m konumunun iki açidan olum- suz oldugu söylenebilir:12 Proletarya eger devrimci tek güçse, bu, hem "köktenci bir biçimde sömürülmesinden" ("kati zin- cirleri" olmasmdan), hem de, konumundan dolayi, mevcut dünyaya ili§kin "her tür ideolojik yamlsamadan yoksun" ol- masindandir. Ama bu gôrüçün geçerli olmadigi, kisa sürede, proletaryamn, tarihsel görevini yerine getirmek için, ortak bir güç olarak, kelimenin en geniç anlamiyla siyasal "parti" olarak oluçtugu andan itibaren, ortaya çikmiçtir. Sonra da,

{12) Bkz. yukarida beiirttigim çaliçmam, The Vacillation ofldeology.

Page 115: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

anlami sürekli bir biçimde, bir kimlik olarak bilinç diiçiince- siyle, bir örgilt olarak bilinç düçüncesi arasm da gidip gelen, "sinifbilinci" ,13 "proletarya ideolojisi", sosyalist ya da komü­nist (Weltanschauung, Geschichtsauffassaung) "dünya görü- §ü" türünden kavram lar belirdi. Proletarya ideolojisi kavra­mi, özel olarak belirtiseldir: M arx’in görü§ açisma göre (Al- man ideolojisi’nin M arx’i) bu deyimler arasindaki açik seçik bir çeliçkiydi; ama kaçimlmaz bir "sapma" sonucu, "proletar­ya diktatörlügu'nün Sovyetler Birligi ve diger sosyalist ülke- lerdeki sapkm küllanimimn merkezinde karçim iza çikan çey de budur. Bu durumda kendisini, bizzat "proletarya bilimi"- nin temeli, "bilimsel sosyalizm yasalan"yla uygunluk içinde, bireylere "proletaryen" bir ahlak, bir felsefe ve bir estetigin baskici normlanm dayatmak da dahil olmak üzere, toplumu dônüçtürmeyi saglayan "simfsal gôrü§ açisi" olarak sunar. Boylece "devrimci bir ideoloji"nin "egemen ideoloji" olarak kurum salla5t1gm1 gorürüz; bu da, yalnizca kuram sal bir çe- li§ki sunmakla kalmaz, aym zamanda da dramatik siyasal sonuçlar dogurur. Ve, (Lenin’in deyimiyle) "Devlet"in, "dev- let-olmayan"a dônüçümü yerine, tomurcuk halindeki bir "devlet-olmayan"in (sovyetler ve bu sovyetlerin kitle demok- rasisi), en klasik anlamiyla "devlet"e dônüçtügünü gôrürüz. Bir baçka deyiçle, proletaryanm, kendi adma ezilen bir smifa dônüÿtügüne tamk' oluruz. Komünistler de, kendi "diyalek- tikleri"nin tuzagina düçmüç olurlar.

Bu durumda, Althusser’in önerdigi ideoloji kavrami ne- dir? Bildigimiz gibi, bu kavram, bireysel ya da ortak olarak "yaçanan" her çeyin gerçekle, yani tarihin güçleri ve kurum- lanyla olan iliçkisinin genel "ogesi"nin tahayyül olduguna

(13) "Kendinden sinif” ile "kencS için sinifaynmi ya da iççj stmfindaki"reformcu" ve "devnmci" tutumlar arasindaki karçitlik, buna biraz yakIaçsa bile, bu kav- ram Marx ta yoktur. ..

Page 116: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

dayanmaktadir.14 Dolayisiyla Marx ya da Hegel’le pek bir iliçkisi yoktur, buna karçilik daha çok Spinoza’ya, hatta Freud’a, yani bilgisel görünümle sevgisel görünümiin birlik- teligini, psiçik i§leyi§ çerçevesinde dü§ünen ve karma§ikhgi, bireyler arasi ili§kinin temel özelligi olarak kabul eden felse- felere yakmdir. Ama, insanm varoluçu, zaten hep tahayyül ögesinin içinde oluçuyorsa, bu yapisal bagimhhgin yöntemle- rinin degi§ebilir oldugu dogruysa da, bunlar, davramçlara göre (kelimenin en güçlü anlamiyla bir pratik, -ister siyasal olsun, ister estetik ya da bilimsel- "ozneler"in tahayyül dahi- lindeki görece konumlarim degi|tirdigi ôlçüde gerçek etkiler yaratir) degiçiyorlarsa da, asla oradan kesin bir biçimde di- çan çikamayacaktir. Dolayisiyla "gerçek" ile "tahayyül" bir- birlerinin kar$iti degildirler. Ama, buna karçilik, birbirlerin- den ayrilamazlar: Gerçek düçüncesi, sonsuz bir süreç çerçe­vesinde gerçege aittir (bu, aym zamanda da, istedigi kadar bilimsel ve kesin olursa olsun, hiçbir kuramin, asla, gerçegin tam bir gôrüntüsünü, tam bir eçini oluçturamayacagi anla- mma da gelmektedir). Tahayyül ile Gerçek, birbirinin smin- m a§ar, ya da birbirlerinin üzerine taçarlar, "ayri" dünyalar olufturmaz, ama ikisi bir arada, bizim olgular çerçevesinde, ister mantikh olsun, ister çeliçkili, bir "dünya" olarak algila- d1g 1m1z çeyi oluçtururlar.

Peki, o zaman, neden, ideolojilerin temelde bilinçsiz oldu-

(14) "Gerçek'in pratik(ler) anlamina geldigi ve belli bir “§ey" ya da "nesne"yi amaçlamadigi belirtilmedigi takdirde, bizzat bu ifadenin kendisi tehlikelidir. “Bllinç“in yerine "tahayyul"On konmasi, boylece gerçekligin maddeci bir yaklaçimmda "nesne"nin yerine *pratik"in konmasinin karçiligidir. Bu da ta- hayyülün bir yansi da bir yeniden üretim de olmadiQi ama kimliklerin, yeni- den tanitimlarinve sôylemlerin üretimi oldugu anlamina gelir. Sôzcü§ün et- kin anlamtyla, bu bir кигди sürecidir, tipki Michael SPRINKER'in Ітадіпагу Relations-Aesthetics and Ideology in the Theory of Historical Materialism kitabinda, pek dogru bir biçimde ortaya koydu$u gibi. Verso, Londra ve NewYork, 19Θ7.

Page 117: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

gu söylenir? Burada söz konusu olan, kuçkusuz, ideolojilerde bilincin eksik oldugunu söylemek degildir: Onlar, daha çok, bilinçle, bilincin bireyler ya da gruplar için aldigi biçimlerin bir ürünü olarak görülürler, yani hep, daha önceden tasarim- sal olmayan ögelerle baglantih olan (umut ve korkular, inançlar, ahlaksal ve ahlak diçi degerler, kimi zaman karma- §ik biçimde birbirinin içine girmiç olan kurtuluç ve egemen- lik kurma emelleri) tasanm , "dünyada varolma" ve öznel kimlik, kipliklerinin bir ürünü olarak... Ama ideolojilerin olu$turdugu bu karma, her seferinde, hiçbir öznenin denetle- me ya da kendiliginden yaratm a gücüne sahip olmadigi ko- çullara bagimlidirlar: i§bölümünün maddi zorlamalari, mül- kiyet biçimleri, vb. ile, dilin, istegin, cinselligin en az bunlar kadar maddi olan zorlamalan, gibi. ideolojiler, her §eyden önce, içinde bilinçdiçi koçulIann, bireylere ve gruplara kendi öz pratiklerini tahayyül etme olanagini vermek üzere oluçtu- rulabilecegi farkli tarihsel biçimlerdir.

§u noktanm hemen altim çizelim: Bôylesi bir yaklaçim çerçevesinde, bilimsel bilginin ya da siyasal eylemin dü§ü- nülmesini hiçbir §ey engellemez. Ama bu yaklaçim, bizim bil­ginin her tür ideolojik efsanele$tirmeden "annmi§" olarak, mutlak bilmeye ula§acagma, ya da siyasetin, araçlarla sonu- cun tamamen "akilci" bir biçimde ayarlanmasma, onu yapan- lann öz ideolojilerinden tamamen kurtulmasma ya da tam tersine, baçkalarmin ideolojisinin tamamen araçsal olarak kullanilmasma dônüçecegine inanmamizi engeller.

Dolayisiyla, bôylesi bir yaklaçim, aym zamanda hem olumsalciliga hem bilimcilige, hem kararcihga hem de istenç- çilige karçidir. Tipki siyasette, toplumsal iliçkilerin belirlen- mi§ bir dônüçümünü (ama oldugu biçimde "dünyanm dönü- çümü’ nü degil) gôrdügü gibi, bilimsel bilgide de, ôzel, belir- lenmi§ ideolojik kanaatlerle süren (ama asla genel olarak

Page 118: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ideolojiyle degil) bir kesmti görür. Dolayisiyla, bilgi ve siya- sete içkin, ama nihilist ya da görececi türden entellektüel bir bo§ verme degil, daha büyük bir gerçekçiligin koçullari olan sinirlann varligm i haber verir. Burada söz konusu olan, bil­gi ve bizzat özgürlügün gereklilik derecesini arttirm aktir. Et- kin bir eylem ancak gerekliyse vardir, gereklilik de ancak ta- mamlanmi$sa...

Yine de, söz konusu olan komünist siyasetse -kapitalist sistemin, toplumlarimizdaki egemen sömürü yapismm dönü- §ümü olarak tammlanan bir siyaset- böylesi bir felsefi yakla- §imin, gerçek bir devrim fikriyle uyu5mayacag1 izleniminden nasil kurtulabiliriz? Bu kuçku bugün ortaya çikmamiçtir. Belirleyicilik ve özgürlük üzerine söylenmi§ eski felsefi söz- lerle beslenir. Üstelik, bir kez daha, genel olarak "özgürlü­gün saltanati" ya da "yeni insan"m doguçu imgelerinin de bizzat tahayyüle ait oldugunu söylemekle de i§in içinden çi- k1lamayacag1 kesindir (bunlarm gerçekten de adeta mesihe iliçkin ya da ütopyaya bagli öznellik biçimleri 0lm alar1 ve on- larsiz devrimci kitle hareketinin olmayacagi mümkün olabi- lir). Tahayyül’ün, toplumsal Yapi’ya, gerekli görünümlerin- den biri olarak dahil edilmesinin, insamn, kültür gibi, sanat, hatta din, vb. gibi açilabilecegi yeni bir alan getireceginin açiklanmasi da tatmin edici degildir. Bizim asil gereksindigi- miz, ezilenlere ya da sömürülenlere, ''ideoloji"nin i§leyi§inde ayncahkli etkin bir rol veren (en azmdan zahiri olarak) ne- denlerin açiklanmasidir.

Althusser’in projesinin kendini kamtlamasi gereken ha- yati s1nav1n bu oldugu kan1s1nday1m. Tamamen biçimsel ola­rak, sorun, ideolojinin iki görünümü arasmdaki ayk1r1hk ola­rak ortaya çikmaktadir: Genel olarak ideolojinin, nôtr, baki- §imli görünümü (Althusser, her insan "ideõlojik bir hayvan"- dir, her birey, tamamen aym biçimde ideoloji tarafindan "öz-

Page 119: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

.'ί

ч

ne olarak çagrilir" der) ve yanli, bakiçimsiz görünümü ("simf ideolojileri" vardir, hatta, ideolojilerin "smif karakteri" var- dir, bir baçka deyiçle, tahayyül, maddi olarak toplumsal kar- çitliklar tarafindan belirlenir). Bu iki görünüm birbiriyle na- sil eklemlenir? Animsayacak olursak, Marx Için’de Althusser soruyu sormakla yetinmiçti. "Devletin ideolojik aygitlan"na iliçkin (Gôrüÿler’àe yeniden yayimlanan) ünlü makalesinde, bir yam t taslagi yapti ama bölük pôrçük ve sm if mücadelesi- nin ezilen kitlelerin "egitim"i ve egemen ideolojinin eleçtirisi- ne iliçkin oynayacagi rol konusundaki baçka savlarla tam a­men çeliçkili sôzcükler kullandi. Dolayisiyla burada tüm ya- pabilecegimiz, Althusser’in bize önerdigi tamamlanmiç ôge- lerden hareket ederek düçünmek ve bu ôgelerin egilimini or­taya çikarmak olâcaktir.

Öncelikle, iki klasik 5eman1n bence tamamen devre di§i oldugunu söylemek isterim. Bir yandan, "Platoncu" olarak adlandirabilecegimiz çema: Sm if ideolojileri fikrinin kayna- g1n1n (ya da ideolojilerin bir simf egemenligini destekleme ve "yeniden iiretme" yetisi), egitimden yoksun kitlenin "sira- dan" insanlarm, yani bizzat ezilenlerin cehaletinde yatt1g1 gôrüçü. Ôte yandan da, "Hobes’çu" olarak adlandirabilecegi- miz §ema: Az ôncekiyle bak151ml1 olan, sim f ideolojilerinin kaynagimn, "efendiler"in, egemen s1n1flar ya da bu smiflann "profesyonel ideolog"larmm, kendi çikarlarmi, kendi tasa- r1mlar1 dogrultusunda dayatma yetisi (bu süreç ahlaksal ya da teknik deyimlerle, ister efendilerin kôtülügii ve kurnazh- gina, ister ileti§im kaynaklan üzerindeki denetimlerine ya da dilin tüm incelik ve karm açikhklarim kullanma yônünde geliçtirdikleri yeteneklerine dayandm larak betimlenebilir). Her iki durumda da, idealist "yamlgi" ve "yanilsama", "sahte bilinç" ya da "bozulmuç" (çarpitilmi§?) bilinç kavram lan ye­niden kar$imiza çikar.

Page 120: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Ama yine de, "egemen olanlar"la, "ezilenler" (egemenlik altmdakiler) tarafmdan "yaçanan" ortak deneyimler arasin- daki farkhliklara gönderide bulunmak (bu farkliligm mevcu- diyeti gayet açik olsa bile: bazilarmm katlanm ak zorunda ol­dugu sömürüyle, bu sömürünün baçkalan tarafmdan örgüt- lenmesini vücuda getirenlerin aym pratikler olmadigi ma- lumdur) yeterli degildir: Çünkü burada bir totoloji vardir. Buna karçihk, bu mantik yürütmede eksik olan halkamn, ideolojilerin bireysel yam yla kollektif (gruplara, simflara, kit- lelere iliçkin) yam arasmdaki eklemlenmede yattigi varsayi- labilir. ideolojinin mekanizmasi, genel olarak bireye iliçkin- dir (nitekim, son kertede "özne" kavram ma baçvurulmasi da buna i$aret etmektedir: "kollektif özne" bile, sonuçta karçi- hkli olarak kendi öznel deneyimlerini tammlayan bir birey- ler bütününden ba§ka bir §ey degildir). Ama, bireylerin, ken- dileri adina "özne olarak çagnldiklan" (hatta, imgelemsel olarak, onlan çagiran) ve sayelerinde pratiklerinin kurumla- ra dahil edildigi simgesel göndergeler (Tahn, Yasa, Ulus, Devrim), zorunlu olarak kollektiftirler. Bunlarm, bir cemaat etkisi yarattiklarim söyleyebiliriz.15

B uf eklemlenmenin yöntemi (beni, bir kez daha, ideoloji­lerin içleyiçinin temel olarak bireyler-arasi oldugunu belirt- meye itmektedir) her çeyden daha önemlidir. Althusser’in, bu noktada, devletin ideolojik aygitlannm "ne kamusal ne özel" olmadiklari, yani bu kurumsal ayrimin ötesinde, ardm- da yeraldiklan yönündeki israrh önerisini dikkate alsak bile, bunun, bize pek de yardimcj olmadigmi kabul etmeliyiz.

Mantiksal olarak, yine de Althusser’in gôrüçünün çôyle oldugunu dü§ünüyorum: Egemen ideolojinin, etkilerini, ege-

(15) Lire le Capitafde, animsayacagimizgibi, Althusser, toplum etkisi ve bunun "uretim"i sorusu üzerine baçlatmiç oldu§u giri5 niteligindeki (gerçekte, son- radan yazilmi§tir)gel¡§mesin¡, yarida kesmi|tir.

Page 121: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

m en.olanlarm deneyimlerinin ötesine degin -onlann 'ozel dünyalan'm n ötesine- götürebilmesi,toplum içinde "normal" (ve normatif) olabilmesi için, yalmzca biçimsel (Hegel olsa "somut" derdi) degil, çok güçlü bir anlamda evrensel olmasi gerekir. 0 zaman karçimiza §u soru çikmaktadir: Hangi (im- gelemsel) deneyim, güçlü bir anlamda evrenselleçtirilebilme, yani hem toplumda genelleçtirilme, hem de bilinçlerde ideal- leçtirilme durumundadir? Bu toplumbilimsel soruya "meç- ruluk" ya da "hegemonya" kuramlarinin pek çogunun verdigi yam t, "Bizzat egemen olanlann deneyimi"dir (degerleri, ya- çam tarzlari, dünya gôrüçleri, simgesel sermayeleri, vb.). Oy­sa, bu soruya tam tersi bir yam t vermek gerekir: Once, ege­men olanlann "yaçanmiç" deneyimi degil, egemenlik altinda- ki kitlelerin (Marx din konusunda bunu sôylüyordu) mevcut "dünya'yi hem kabul ettikleri ve benimsedikleri, hem de ona karçi çiktiklan ve isyan ettikleri anlammi içeren, "yaçanmiç" deneyimleri.16 Bôylece §u çeliçkili sava ulaçmiç oluruz: Son kertede, 0 haliyle egemenlerin ideolojisi olan bir egemen ideo­loji yoktur (örnegin egemen ''kapitalist" ideoloji yoktur). Belli bir toplumdaki egemen ideoloji, her zaman egemenlik altin- dakilerin tahayyülünün ôzgül bir evrenselleçtirilmesidir: Ge- liçtirdigi kavramlar, potansiyel olarak evrensel olan anlam- lan, tam da varolma koçullan, kitlelerin ya da halkin koçul- la n olan bireylerin tahayyülüne ait 0lmalar1ndan kaynakla- nan, adalet, ôzgürlük, eçitlik, emek, mutluluk, vb.’ne ait kav- ramlardir.

Burada ne "yamlsama"mn ne de "yabancilaçma"nm sôz konusu olmadigini anlamamiz gerekir (en azindan, egemen ideolojinin tipik sôylevi, adalet ya da mutlulugu toplum için-

(16) Nietzsche, -konu üzerine, tutkulu biçimde karfi-devrimd bir bakiç noktasin- dan duçünerek- bu konuma iliçkin kesin bir algilamaya varir: 'egemen" bir ideoloji (Hiristiyanli§in,insan Haklari'mn oldugu gibi), onun terminolojisinde daima "tutsak ahlak1"d1r.

Page 122: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

de zaten gerçekleçtirilmiç, yeryüzünde egemen çeyler olarak degil, ugruna ortak olarak mücadele edilmesi gereken deger ve amaçlar olarak sundugunu düçündügümüzde, bunu daha iyi anlam if oluruz). Eger bir efsaneleçtirme varsa, bu, yal- nizca, egemen olanlarla egemenlik altmdakiler arasindaki yapisal çeliçkinin inkannda yatmaktadir. Ama bu tek ve ba- sit neden, ideoloji dünyasmm merkezine bir anlam kargaça- sinm yerleçmesi için yeterli olmaktadir. Tipki, sermaye biri- kiminin, Marx’a göre "tözünün" "canh emek" olmasi gibi,, devìetin, kilisenin, ya da diger egemen kurum lann az çok baskici aygitlannm da, kitlelerin, halkin bilinci^bilinçsizligi- nin dinsel, ahlâksal, hukuksal, ya da sanatsal tahayyülün- den aldiklari ve sürekli yenilenen bir enerjiye gereksinimleri vardir. Dolayisiyla, tipki sömürünün gizli bir çeliçkiye sahip olmasi gibi, ideolojik egemenlikte de gizli bir çeliçki vardir. Ve tarihin ezilenleri, kendilerine "tepeden" g0nderilmi5 olan, kendi ôz tahayyüllerinin evrenselligini ciddiye almakta, hat- ta daha da ileri gitmektedirler: Kollektif olarak, kendi ôz ta- hayyüllerinin gereklerine uygun hareket etme ve bunlardan sonuç çikarma giriçiminde bulunsalar bile, mevcut diizeni kabul etmeyip, ona karçi ba5kaldm rlar .17 Son olarak da, bel­li tarihsel ko§ullarda sömürünün çeliçkisiyle ideolojik ba§- kaldm kar$i kar$iya geldiginde, (zaferle sonuçlansin ya da

;i7) Althusser'in egemen ideoloji aygitlarina karçi ba5kaldirma 0lanaklar1ndan hiç sözetmedigine deginmek kolaydir. Bu, tabii ki yanliçtir. Yalnizca, 1968 iççi ve ôgrenci baçkaldirisinailiçkin degertendirmesini (kuçkusuz "eleçtirel", takipçi olmayan bir degerlendirme) yeniden okumakla kalmayip, aym za- manda da, "maddeci tiyatro"nun etkilerinin çôzümlemesi üzerine Pour MarXta önerdigi çozümlemeyi de okumak gerekir ("Bertdazzi ve Brechr). Sakin ha, bunun bir ba§kaldiri egretilemesi oldugu sôylenmesin, çünkü, sa- nat burada, Brecht çizgisinde, otantik olarak siyasal bir pratik olarak du5u- nülmüçtür. Bu konuyu kapatmak için de, tipik bir "DiA* oldugu ôlçüde ko­münist partideki bunalima ili§kin çôzümlemesini okumak gerekir (Ce qui ne peut plus durer dans le*parti communiste, a.g.e.).

Page 123: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sonuçlanmasm) devrim olur. M utlak biçimde "Tarihin Özne- si" olan sm if yoktur ama hiç kuçkusuz, temei olarak "tarihi yapan", yani siyasal degiçimleri gerçekleçtiren kitlelerdir.

Sonuç olarak, çunu kabul etmeliyjz ki, bize, Althusser’in, ideoloji yaklaçimmdan hareketle sundugu siyaset gôrüçü trajik bir gôrü§tür - Marx’taki devrim yaklaçimmm kaynak- landigi, ilerleme ve hakikat güçlerinin gerici ve yam lsamaya dayanan güçlerle, çÔzümü degilse bile anlaim belli bir çatiç- ma baglammda karçi karçiya geldigi klasik tarih felsefeleri geleneginde oldugu gibi dramatik degil. Bu gôrüç, "kitleler" (ezilen simflara, halk simflanna ait olan bireylerin potansi- yel birligi) bize, kaçmilmaz biçimde, bôlünmüç gôründügün- den otürü trajiktir.

Çoyle ki, kitleler içsel olarak iki kerte, kendi tahayyülle- rinin iki varoluç ve ôrgütlenme biçimi arasmda parçalanmiç durumdadir: Tüm toplumu kapsayan (ve gücü, basit "düçün- celer"in gücüyle ôlçülemeyecek derecede olan) "normal", dev­letin ideolojik aygitlarmm içlerligine uygun olan davramçla, merkezinde, her zaman gizli bir baçkaldirinm varoldugu,. kendi deneyimlerinin toplulukçu, eçitlikçi, ôzgürlükçü sonuç- lan arasinda... Oysa, ikinci yônün birincisinin üstesinden ge- lecegine dair hiçbir güvence yoktur. Tersi için de durum ay- mdir. .

Ama trajik bir gôrü§, ille de karamsar bir gôrü§, hele da yazgici bir gôrü§ degildir. Üretim tarzi olarak komünizm, ge- li$iminin her amnda (her "evre"sinde) kapitalizmin çeliçkile- rinin içinde kök salan bir olanaktir: Bundan ne daha fazla, ne de daha eksiktir .18 Baçka bir yaçam tarzi, toplumsal ili§-

(18) Komünist bir devrim her tür toplumsal ya da iktisadi koçulda maddi oiarak mümkün degildir ve aym biçimIeri alamaz. Ama bu devrimin gereksinim duydugu, kapitalizmin, ônceden belirienmiç, §u ya da bu "olgunluk” biçimi- ne ula5mas1n1n gereklili§i deÇildir. Olgunlaçma’si gereken, sömürüden çi- kan siyasal çeliçkilerdir, yoksa sermayenin yogunla;ma orani degil. Burada

Page 124: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

kileri yaçamamn bir baçka biçimi "egemen evrensellik"e kar- §1 bir baçkaldin olarak komünizm, yalnizca kapitalist ideolo­jinin degil, her ideolojinin tarihinde, her zaman mevcut bir olanaktir: Bu, Althusser’in, ideolojinin "sonsuz" ya da "tarih- siz" oldugu, yani tarih olarak bir ilerleme, bir geliçmeye de­gil, bir tekerrüre sahip oldugunu belirten düçüncesinin diger yüzüdür sadece. Bôylece bu olanak, (sosyalizm adim aldigi) "hümanist" ahlaksal ve iktisadi ideolojide mevcut oldugu gi­bi, ("sapma" admi aldigi) dinde de mevcuttur.

Ortodoks Marksizmin gôzünde, komünizmin iktisadi ko- çullari kapitalizmin "olgunlaçmasi" ve bir "smif bilinci"nin topyekûn egemenligine iliçkin öznel koçullardan ortaya çik- maktaydi. îçte buradan hareketle, iktidara gelen M arksist devrimciler -ve onlarin, devrimcilikle hiçbir ilgisi olmayan ardillari- birinci görev olarak kapitalist üretimi "açmayi" ele aldilar (bunun pratik sonucu: Sürekli kapitalist üretimin ye- niliklerinin peçinden koçup, sonuçta kendileri de dünya pa- zanna girdiler), ikinci görev olarak da kitleleri tek bir "prole- taryen dünya gôrüçü" çevresinde toplamak için dev bir ideo- lojik makine oluçturmayi bellediler (Bunun pratik sonucu: Yalmzca, dogal olarak, kendi ôz resmi komünizmlerine kar§i olan hariç, her tür ba$kaldin ruhunu yokettiler). "Komüniz- me geçi§", kimi zaman §iddetli, kimi zamansa ban§çil bölüm- lerini izledigimiz ôzgül bir kapitalizme geçi§ biçimine dônüç- tü. Althusser, M arx’i (Freud, Spinoza, klasik felsefe, kendi siyasal ve dinsel deneyimi, vb. ile karçi kar$iya getirerek) eleçtirel bir gôzle okumasi sonucunda, ideolojinin toplumun her yerinde (emek sürecinden devlete degin), çatiçmanm da ideolojinin her yerinde mevcut oldugunu sôylemi§ti. Bu tez-

da Gramsci'den bir çeyler ôdOnç alalim: "Devrinnin koçuttanna iliçkin her türkaderci tasarim bôlünmüç bir halk ya da ifçi sinifinin'ast’ konumunu yansit-maktan baçka bir §ey yapamaz."

Page 125: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

1er, ku$kusuz, bizim çagimiza uygun bir devrim sorununu çôzmezler. Ama, tartiçmasiz bu sorunun yeniden sorulmasi, yeniden ifade edilmesini saglarlar. Tüm bunlar dört bir yan- dan, devrim sorusunun yanm olmadigi, devrimin ômür boyu, "olgular"m olumsuz yanitiyla karçilaçtigina dair bir "aleni- yet"le ku§atilip durdugumuz bir zamanda, üzerinde biraz dü- §ünülmeyi haketmiyor mu acaba?

Page 126: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

4 Elveda^

Burada, Louis Althusser’in, layik oldugu biçimde, kendisini onurlandiran ve hayran olan, .onu sevmiç ve unutmayacak kiçiler tarafmdan defnedilmesi için bir arada bulunuyoruz. Gereken de budur ve bu bir tür tesellidir. Suskunluk ve dagi- mklik dolu onca yildan sonra, bu durumun bana biraz gerçek diçi görünmesini engellemek elimde degil. Ama buradaki mevcudiyet o suskunluk ve dagmikhktan daha güçlü. Üste- lik, birbirimizi görmesek dahi, aslinda daha da kalabahgiz. Dünyanm dört bucagmdan, Pekin, New York, Havana, A1- manya ya da îsveç’ten, Yunanistan, îtalya, îspanya ve Lond- ra’dan, Cezayir, Nimegua ya da Buenos Aires’ten pek çok ka- dm ve erkegin burada bizimle birlikte olmayi arzuladiklarini biliyorum. Hepiniz bôyle pek çok kiçi tamyorsunuz. Bunlara bir de, hiçbirimizin tammadigi ama sayilan tanidiklanmiz- dan da daha çok olanlan eklersek... Kocaman bir dü§ünce korteji, dev bir dost toplulugu olu5turmu5 oluruz. Fransa’da

Π 25 Ekim 1990'da, Althusser’in cenaze toreninde okunan metin.

Page 127: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ya da di§ iilkelerde gittigim tek bir yer yoktur ki, Althusser’­in adi, kifiligi, yazilan sayesinde yeni dostlar edinmeyeyim.

Her birimizin onunla, mutlaka çok özel, çok farkh amla- rimiz vardir. Öyle ki, neredeyse Althusser’in tanidigi herkes- le farkli birisi oldugunu söyleme ciiretini gösterecegim. Bunu anlatabilmek için, onun muhataplarina ve koçullara uyum saglamasim bildigini söylemek yeterli degildir, onun, herke- sin özelligini dinlemesini ve ortaya çikarmasini saglayan ola- ganvistii bir yetenege sahip oldugunu söylemek gerekir. Ger­çek Althusser, eger bu ifade bir anlam taçiyorsa, her çeyden önce, içte bu yetenektir.

Aym çeyleri söyleyebilecek ögrencileri, yoldaçlari, dostla- rindan biri olarak ben, burada, i§te buna tam khk etmek için söz ahyorum. B aru, а т І а п т а dayanarak yapmamdan dola- yi affmizi dilerim; bunlar, Ecole Normale’deki Kapital konu- lu semineri hazirladigimiz heyecan dolu dönemden, Komü­nist Partisi’nde artik sürmemesi gerekenler'in her cümlesini, üç ki§i, tek tek okudugumuz o kaygih ama kararh döneme kadar, her çeyden önce ortak bir çahçmaya ait anilardir. Za- manla ve deneyim diye adlandirilan §eyin birikimiyle, A lt­husser’in, yalniz baçma çahçmama, çahçmasina ne karçism- dakileri ne de kendisini zorlamaksizin, baçkalarmi katma (zorlamalar hep olgularin kendisinden kaynaklamrdi) konu- sundaki yetenegi karçismda hayranhk duyuyorum; bu yete- nek, her zaman acil durumlarda kaleme sarilmiç olan onun için, yazimmi farkhla§tirmaya, çahçma arkadaçlarmm yani­na gelmesini, onlarla birlikte ortak bir entellektüel yapit sunmayi bekleme ugruna projesini dônü§türmeye degin gi- derdi. Althusser’i tammamiç olsam, bôyle bir çeyin mümkiin olabilecegini düçünemezdim. Üniversite’de, Edebiyat’ta ya da Siyaset’te, yalm zhklar ve benzeçimler, cômert egitbilimci- ler ve arlanmaz firsatçilar, esin kaynaklan ya da ôrgütçüler

Page 128: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

gördügüm olmuçtur аш а asla onun gibi, paylaçmayi bizzat düçüncenin bir koçulu olarak ele alan bir entellektüel gorme- dim. Belki de bu yönde hiçbir ôvgüye gerek yoktur çünkü sa- mrim bu durum, onun için bir gereksinimdi. î§te bu nedenle-' dir ki, tipki koskoca bir kuçak gibi, her çeyi, ondan degilse bile, onun sayesinde ôgrenmiç olan ben, "Hoca" isminin ona uygun olmadigim düçünüyorum.

Dün, Marx için ’in Onsôz’ünde, kolayina unutulmayacak bazi cümleler aradim. Izin verirseniz bunlari okuyayim. "Sa- vaçin hemen ertesiydi. Aniden kendimizi, Parti’nin yürüttü- gü siyasal ve ideolojik mücadelelerin içinde bulduk: îçte o za- man, tercihimizi yapmak ve bunun’ sonuçlanna katlanm ak durumunda kaldik (...). Felsefí bellegimizde, bu dönem, ya- nilgiya kar§i her yerde amansiz bir sürek avi baçlatan silahli entellektüellerin, ama her yapitm siyasetini yapan ve dünya- yi bir darbede ayiran, yapitsiz filozoflann döriemi olarak ka- lacaktir..."

Kendi kendime sordum: ATthusser’in bir yapiti, iz biraka- cak denli bir anlami ve özgüllügü olan, dônüp dolaçip geri gelecegimiz ve yegenlerimize de sürprizler saklayabilecek ni- telikte bir §eyi var midir?

Bu konuda bir an kuçkuya dü§ülebilecegini anlamahsi-mz.

Bugün, burada Althusser’in -hiç kuçkusuz tümüyle yapi- timn içinde olmasa dahi- sôzünü ettigi o yapitsiz filozoflar- dan biri olmadigmi, bunun ne anlama geldigini bilen biri ola­rak, sôyleme riskini göze ahyorum.

O yapitm içinde, yazim iyla, nesnesiyle, kuramsal karma- §ikhgiyla ve kendisini ortaya çikaran dönemin sorunlanna uyguniuguyla, en azmdan bir tane çok büyük kitap bulun- maktadir: Marx için ’den sôzetmek istiyorum. Bu kitabm ya­m sira, tamamlanmi§ ya da tamamlanmami§, kimi zaman

Page 129: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

çok çaliçkan, kimi zaman bir §eylerden esinlenmiç, ve tümü bir düçünce açilimi oluçturan bir metinler zinciri vardir. Ve bu metinlerde, savlar, ya da daha dogrusu, onun varolu| sav- lan diye adlandirdigi, pek ortodoks olmayan bir maddeciligin köprii ayaklan ve, önceden garantili bir sonucu olmayan ve artik varligma inamlmayan bir "diyalektik macerasi"nm çi- ki§ noktalan gibi görünen savlar bulunmaktadir. Bunlardan yalmzca üçüne deginecegim. Bir epistemolojik kesinti vardit (Marx’ta ya da baçka bir yerlerde). Kuram içinde simfmüca- delesi vardir (çünkü sm if mücadelesi, kuram di$inda konum· lanamaz). Devletin ideoU>jik aygitlan vardir (Devletten er özerk aygitlarmiç gibi algilanan en "görünmez" aygitlar da buna dahil olmak üzere). Bu savlann dogru oldugunu mu söyleyecegiz? Ortada olduklan on be§ ya da yirmi yildir, çev- resinde dolaçilabildigi ama çürütülemedigine göre, dogru olabilirler.

Kavram hakkindaki endiçeleri canh tutacak olan savlara ve yapitimn kesintiye ugrami§ olmasina -her yapit er ya da geç ayni akibetle karçi karfiya gelir- ragmen Althusser tarti- çilmaz biçimde fílozoftur. Yine aym yapit ve aym savlardan ötürü Althusser M arksist, dahasi, komünisttir. Bu iki deyi- min hiçbirini digerine kurban etmeden, bagimli kilmadan, aym zamanda, tamamen filozof ve tamamen komünist ol­mak... ͧte Althusser’in entellektüel tekilligi, Althusser’in gi- riçtigi bahis ve aldigi risk burada yatmaktadir. Bu bahsi, en azindan bir siire, birkaç yil, yazacak ve ögretebilecek bir za­man süresince tutabilm 15 olmak, sonucu ne olursa olsun, onu kaz1nm13 0lmakt1r. Bu bir bozgun degildir. Ve i§te Althusser bu bahsi kazandigmdan dolay1d1r ki, Marksizm, ne Marksiz- mi, komünizm, 20. yüzyihn ikinci yansindaki Fransiz felse- fesinin tarihine kazanmiçtir ve hiç kimse, kocaman açik bir delik birakmaksizm onu oradan çikaramayacaktir. ͧte bu

Page 130: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

unutulmaz. Bu, affedilmez.izninizle, biraz daha özel birkaç çift söz daha etmek iste-

rim. Çünkü bu degindigim çeyler yapilah on yil oluyor. Onla- n izleyen on yil konusunda ise konuçmak belki pek uygun degildir, ama susmak daha da uygunsuz olacaktir.

Althusser yikti. Althusser kendi kendini yikti. Bu bir gerçektir ve çôzümsüzdür, ama her §ey bununla kalmaz. Ay- ni zamanda hem kendisi, hem de baçkalari için yaçamiç, var- hgi konusunda gayret gôstermiçtir. Hemen hemen herkes ta­rafmdan terkedilmiç, ama yamndaki odadan, ya da diinya- nin öbür ucundan gelen yeni dostlar bulmu§, bunlann bazi- larina fikirler vermiçtir.

Althusser, korkunç biçimde aci çekmiftir. Ama bu acisma onca uzun süre dayanabilmiçse ve zaman zaman ondan kur- tulabilmiçse, bunu sayilan pek az olan, isimlerinin sôylen- mesini kabul etmeyen, ama ona gün be gün yardim eden bir­kaç kiçiye borçludur. Bana ôyle geliyor ki, Althusser’i sevmiç olan ama cehennemde onunla bir arada olma gücü ya da ola- nagmi bulamami§ olan bizler, bugün dostumuzun o birkaç dostunu hayranhk ve minnetle anmak zorundayiz. Bu ki§ile- rin, sagda solda, böbürlenenler olmadigi hepimizce malum- dur.

Bir §ey daha: Aramizdan pek çogumuz, buradan Hélène Althusser’i de düçünmeden gidemeyiz. Bugün Hélène’i, yine eskisi gibi aci ve sevgiyle am j oruz.

Son bir §ey daha. îki gün ônce, Stanislas Breton, Louis’- nin sesinden sözetti. Yakla§ik otuz yil boyunca, bu sesin tini- sj, benim için, onun hüznü ya da yeniden doguçunun bir gös- tergesi olmuçtur. Bir de baki§i vardi. Louis’yi en son geçen Agustos’ta, Saint-Louis hastanesinde gördüm, ve tipki on yil ônce Sainto-Anno’da, akil ve bellegin sarsildigi dönemde ol­dugu gibi o bakiç bana: "Evet, ben, benim. Bunu bildigin için

Page 131: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

teçekkür ederim" dedi. O anlamli, sicak, ve sanki §a§kin ba- ki§i kendi bastigi bazi fotograflarda da bulacaksmiz. Bu ba- ki§tan korkmayalim. Birakahm bizim gözlerimizde yaçasm.

Page 132: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ΕΚ

Ya§amöyküsel Not

Louis Althusser, 16 Ekim 1918’de Birmandreis’te (Cezayir) dogdu.

1939 yilinm Temmuz aymda, Lyon’da, Jean Guitton’un ve Jean Lacroix’nm ögrencisi oldugu Yiiksek Ogretmen Okulu’na hazirhk simfindan gelerek, Ecole Normale Su- perieure’iin (Ulm sokágindaki) g irif smavini kazanir. Ay- m yilin Eylül’ünde, seferberlik çerçevesinde orduya kati- larak, riicuh sirasinda yakalam r ve be§ yilim Almanya’da bir esir kampinda geçirir.

1945 ile 1948 yillan arasmda ENS’in felsefe bölümünde ög- renciligini sürdürerek, Gaston Bachelard’m yönetiminde yazdigi "Hegel’in felsefesinde içerik kavrami" adh bitirme teziyle mezuniyet diplomasini ahr ve doçentlik (Agréga­tion) sinavmi verir.

1948’de ENS’te müzakereci olarak çali§maya baçlar (sonra asistan, daha sonra da doçent olacaktir). Bu okulda otuz

Page 133: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

yil süreyle otuz kuçak ögretmen adayim egitim ve araç- tirm aya hazirlar, ogrencileri arasm da Michel Foucault, Michel Verret, Pierre Bourdieu, Michel Serres, Jacques Derrida, Alain Badiou, Jean-Marie Villegier, Jacques Bouveresse, André Comte-Sponville gibi isimler de bu- lunmaktadir. 1950’de, normal görevinin yam sira okulun Edebiyat böliimiiniin de sekreterligine getirilecektir.

Yine 1948 yihnda Fransiz Komünist Partisi’ne girer. Özellik­le de Ban§ Hareketi çerçevesinde olmak üzere aktif bir biçimde partide görev alacaktir.

1949’da, gençliginde ateçli bir Katolik ve Katolik gençlik ôr- gütlerinin üyesi olan Althusser, Tutsak in cil’de (Kilise Gençligïnm X. Seçki’si), "Hayirh haber bugünün insanla- rma müjdelenmiç midir?" sorusuna yam t olarak Hiristi- yanhgm tarihsel durumu üzerine bir makale yazar.

Ellili yillarda, özellikle de Felsefe Egitim Dergisi’nde yayim- lanan birkaç makale yazar (bunlardan biri de "Tarihin nesnelligi konusunda Paul Ricoeur’e mektup"tur).

1959’da, Jean Lacroix’nm yônetimindeki dizide (Paris, PUF Yaymevi), Montesquieu, Siyaset ve Tarih yayimlamr.

1960’da, Jean Hyppolite’in yônetimindeki bir dizide Ludwig Feuerbach’in Felsefî Manifestolar’inin çeviri ve tamtimi çikar.

1962: Esprit dergisinde, "piccolo", Bertolazzi ve Brecht - Maddeci bir Tiyatro Üzerine Notlar" adli makalesi ya- yimlamr (Bu makale, Marx için'de de yeralmaktadir).

1964: Nouvelle Critique, No. 152, "Ögrenci Sorunlan" maka­lesi. Nouvelle Critique, No. 161-162’de "Freud ve Lacan" adli makale yayim lamr (bu makale Marx îçin ’de de yera-

Page 134: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

lacaktir): "Benim bilgim dahilinde, 19. yiizyilda, beklen- meyen iki-üç çocuk dogmuçtur: Marx, Nietzsche, Freud. Bunlar, doganm törelere, haklara, ahläka ve görgü kural- lanna kar§i çikmasi anlammda ”doëal"(*J)çocuklardir...). Aym yil, Althusser SFFden atilan Jean Lacan’i seminer- lerini sürdürebilmesi için ENS’e davet eder.

1965: Marx için (1960 ile 1965 arasi yazilmiç metinlerden oluçan seçki) ve Jacques Rancière, Pierre Macherey, Etienne Balibar ve Roger Establet’yle birlikte kaleme ah- nan KapitaVi Okumak'in François Maspero yaymevinde- ki "Kuram" dizisinin ilk kitaplari olarak yayimlanmasi. "Yinede, günün birinde, KapitãT\ harfixen okumak gere- kir. Bizzat metni, tümünii, dört cildini birden, satin sati- rina okumak, ilk bölümleri ya da basit yeniden üretim ya da geni§ yeniden üretim bölümlerini on kez yeniden göz- den geçirmek, sonra da Ikinci kitap’in sarp ve yiiksek yaylalarindan kärm , faizirt ve rantin vaadedilmiç toprak- larma varmak...". Bu yapitlar, dünyamn dört bir yamnda birçok dile çevrilecek, ciddi biçimde ele$tirilecek, ama ay- m zamanda da (özellikle de Latin Araerika’da) "Marksiz- min yeniden baçlangici" olarak selamlanacaktir. Bunun yam sira, yapitlar, komünist partisinde, Marx’in yapitin- da bir "epistemolojik kesinti" ve -tam da Stalin’in "kiçinin yüceltilmesi" tavrinm ele§tirisi sirasinda- tarihsel mad- decilikle "kuramsal hümanizma" arasm da uyuçmazlik ol- dugunu belirten, 1961 tarihli "Genç M arx’a Dair" adh makalesinin zaten ba§latmi§ oldugu polemigi büsbütün kizi§tiracaktir. Özellikle de La Pensée ve La Nouvelle Critique dergileri bunun yankilarim sergileyecektir.

Π Fransizcada, evlilik di§i dogan çocukIara da "enfant naturel" - ''dogal çocuk" dendiginden burada bir sôzcük oyunu yapilmaktadir. (ç.n.)

Page 135: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Aym zamanda, bu metinler, etkisi -kimi direnmelere rag­men- Fransiz felsefesine de (Levi-Strauss, Lacao, Bart­hes ve Foucault’nun yanmda) ulaçan "yapisalcilik"in ku- rucu metinlerinden olarak bellenir. "Sorunsal", "belirtisel okuma", "yapisal nedensellik", "üstbelirleme”, "ideolojik tahayyvil", vb. kavram lan, "AKhusser'cilik"e gönderide bulunulsun ya da bulunulmasm, felsefi söylemin ufku- nun oluçmasina katkida bulunurlar. Özellikle de Althus- ser’i ve yarattigi etkiyi hedef alan Sartrè burada "kav- ram"a (notion) kar|i kavram’m (concept) tarafimn tutul- masinin söz konusu oldugunu söyleyecektir.

E. Roudinesco’ya göre (Fransa’da Psikanalizin Tarihi, Cilt II) Althusser, kendisiyle yakla$ik 1987’ye degin ilgilene- cek olan Dr. René Diatkine’le 1965 yihnda bir psikanaliz tedavisine baçlar. 1966’da, Althusser’in bulunmadigi bir sirada, Choisy-le-Roi’da toplanan komünist filozoflar meclisi, partinin resmi filozofu Roger GaraudyVrin "ku- ramsal anti-hümanizma"yi suçlamasma tanik olur. Ara- gon4in ba$kanlik ettigi "Argenteuil merkez komitesi"nde (11-13 Mart), Gäraudy ile Althusser’in savlari kesin bir biçimde karçit ilan edilir. Bunun üzerine, Lucien BèVe-, FKP yönetimine en yakin filozof durumuna gelecektir.

Aym yil, Althusser, UJCM L (Marksist-Leninist Komünist Gençler Birligi)'nin yaym organi ola.n "Marksist-Leninist Dergi"ye "(Çin’deki) Kültür Devrimi Üzerine" adli, imza- siz bir makale yazar - bu hareketin birçok yöneticisi, ôr- pegin Robert Linhart, Althusser’in eski ôgrencisidir. Bu

J ~ . ----- -- .1.. ..»..., -._« · · “ —··

makalenin sonunda "Kültür Devrimi’ni ithal etmek sôz konusu degildir. 0, Çin Devrimi’nin bir parçasidir. Аща bu devrimin kuramsal ve siyasal dersleri tüm komünist- lere aittir" der.

\

Page 136: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Yine 1966’daki yayim lan arasmda, çunlar sayilabilir:

"TQplumsaI Sözle?me’ye Dair", EN S’te Rousseau iizerine ver- digi ders, Cahiers pour I’Analyse, No. 8 ’de yayim lamr "Jean-Jacques Rousseau’nun dü§ünülmeyenyönü (Yeni­den basimi, Le Seuil, Paris).

"Cremonini, Soyut’un ressami", Démocratie Nouvelle, No. 8 , Agustos, 1966 (italyanca çevirisi, Leonardo Cremonini, Mostra antologica (1953-1969)'da yayimlanmiçtir, Bolog­na, Alfa, 1969.

l_96_7'de, Althusser Sovyet dergisi Voprossi Filosofii_için, "Marksist Felsefe’nin tarihsel görevi" adh bir makale ya-_ zar. Bu makale reddedilir, ama 1968’de Macarca olarak yayinlan acaktir.

FKP’nin XVIII. Kongresinde Henri FiszBln (Paris Federasyo- nu’nun miistakbel sekreteri) çôyle der: "Bir kuramsal an- i tihvimanizma ve baçka sorunlar konusunda gerekçeler geliçtiren bazi yolda§lanmizm, takm diklan tutum lann olumsuz siyasal sonuçlari konusunda düçünmeleri ve ne düçiindüklerini söylemelerinin gerektigi kamsmdayiz. Düçmardanmiz, partiye karçi sürdürdükleri mücadelele- rinde bu yoldaçlarm yazdiklanndan yararlaniyorlar, bu yoldaçlar ise hiçbir §ey spylemiyor."

Régis Debray’in Devrim içinde Devrijn (Régis Debray’in Si- lahlann Ele§tirisïnde, Le Seuil, Paris, 1974) k&abiyla il- gili olarak yazara yolladigi mektupta Althusser çôyle der: "Biliyorsun, bazen, siyasal olarak, biraz geriye çekilmek ve her çeyin bagli bulundugu araçtirmalara yônelmek, acil bir nitelik kazamr."

1967-68’de, Althusser, ENS’te (P. Macherey, E. Balibar, F.

Page 137: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Regnault, M. Fichant ve A. Badiou ile birlikte) "Bilim adam lanna yönelik felsefe dersleri" organize eder, ama bu dersler Mayis olaylan nedeniyle yarida kesilecektir. ilk d0rt 4er5i, degiçtirilerek, 1974’te, Felsefe ve Bilima- damlarinin Kendiliginden Felsefesi adi altinda ("Kuram" dizisi) yayimlahir: "Felsefenin bilimlerle iliçkisi, felsefe- nin özgül belirlenmesini olu§turur."

1968: "Devrim’in Silahi Olarak Felsefe" (Gorii$ler'de yeniden yayimlanan, L ’Unita gazetesiyle s0yle5i: "Artik maddeci- lik, felsefede, idealizme egemen olabilir."

Jean Hyppolite’in grubuna verilen bir konferansta (Petite Collection Maspero’da Lenin ve Felsefe ile birlikte yeni­den yayimlanmi$tir) Althusser "nesnesiz süreç kategori- si"ni "Marx’i Hegel’e baglayan en biiyük kuramsal borç" olarak tammlar.

1969: Lenin ve Felsefe ("Kuram" dizisi) (24 çubat 1968’de Fransiz Felsefe Toplulugu’na verilen konferans): Althus­ser burada felsefeyi bir kez daha "kuramin içindeki siya- set" olarak tammlar: "Felsefe, kuram alanmda, hatta da­ha da kesin olmak gerekirse, bilimlerin yanmda siyaseti temsil ediyor 0lmahd1r. - Bunun tam tersi de geçerlidir, yani felsefe, siyaset dahilinde, s1n1f miicadelesine giri|- mi§ simflarm yamnda bilimsetligi temsil etmektedir."

"Ögrencilerin Mayis’i üzerine Michel Verret’nin yazd1g1 Ma- kaleye íliçkin", La Pensee, N 0. 145 (Althusser’in, "ideolo­jik kitle baçkaldinsi" olarak tammladigi ama kendisinin içinde yeralmadigi 6 8 olaylan hakkindaki bir ba§ka de- gerlendirmesi de, Maria-Antonietta Macciocchi’nin "Let­tere dall’interno del PC I a Louis Althusser", Feltrinelli, 1969, kitabmm Italyanca bask1s1nda yerahr.)

Page 138: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

Peder François Fournie tarafindan Lyon’da çikanlan Lumiè­re et Vie (I51k ve Yaçam) dergisine, K ilise’nin bunahmi ve sim f mücadelesi konulu bir makale yazar. "M arksist Hi- ristiyanlar"m egilimleri üzerinde Althusser’in etkisi kü- çiimsenecek düzeyde degildir.

Üniversitede ders y 1hn1n baçlamasmda, La Cause du Pe- uple’lü (Halkin Dayasi) Mao’cular, Althusser’e, revizyo- ?. nizmin destekçisi oldugunu sôyleyerek §iddetli bir saldi- n ya geçerier. Ôte yandan da FKP, Althusser’in Maocula- nn düçünce ustasi oldugunu iddia etmeyi sürdürmekte- dir... Bununla birlikte l ’Humanité, "Idées" (Düçünceler) sayfas_mda, Kapital’in I. kitabmin Flammarion’un Cep Dizisi’nden çikan bask1s1 için kaleme aldigi önsözün ana bölümlerini yayimlar.

1970: "ideolpji ve Devletin ïdeolojik Aygitlan" (Devlet, Hu- kuk, Üstyapi adli tamamlanmam15 bir çahçmadan alinan bir bölüm), La Pensée, N 0 . 151 (Gôrüÿler’de yeniden ya- y1mlanm15t1r): "ideoloji bireyleri özne olmaya çagirir. Sp- nuç (...) özneler "yiirür", çok büyük çogunlugu, "kötü öz- neler'' (uyruklar?) diçinda, "tek baçina yürür"..."

Bir milyonluk satiç yapacak Martha Harneckèr’in Principles Elemantales del Materialismo Istorico (Siglo XXI Mexico- Buenos Aires) kitabinm yeni bask1s1na önsöz: "Sim f mü- cadeleleri, toplumsal smiflann varl1gm 1n (çikarsanan) ' bir sonucu degildir: sm if mücadelesiyle smiflann varhgi tek bir çeydir". (Gorüÿler’de yeniden basilmiçtir.)

1972: Althusser, FK Pnin haftahk yayin 0rgan1 France Nou- velle’de (N0 . 1393-1394), "Siyasal bir hataya dair: Yar- d1mc1 ögretmenler, çaliçan ögrenciler ve felsefe doçentli- gi" adli uzun bir makale yayimlar.

Page 139: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

1973г John Lewis’e Yamt ("Kuram" dizisi): Bir ì ngiliz komü- nistiyle giri$tigi polemik aracihgiyla Althusser felsefi hü- manizmaya yönelttigi eleçtiriyi^ sertleçtirir ve iyice vur- gulamak için "Stalinci sapnm"yi "ekonomiznVhümanizma ikilisi"mn bir serüveni olarak niteler. Roland Leroy’mn daveti üzerine, Aragon ve Jean Ellenstein’la, Humanité bayrammda "Komünistler, entellektüeller ve kültür" ko- nulu bir tartiçm aya katihr.

1974: Ozele$tiri Ögeleri (Hachette Litterature, Paris): "Yapi- salci olmadiysak (...) daha da güçlü ve tehlikeli bir tutku- nun pençesine düçme suçunu içledik: Spinoza’ci olduk."

1975’te Althusser, Picardie Üniversitesi’nde devlet doktorasi tezini savunur (Bakmiz, Göriipler’de yeniden yayimlanan "Amiens Savunmasi": "Pek az açikça ifade edilen ama hep uygulanan yöntem kurah, uçlari düÿiinmek olan M akyavel’i ammsiyòrum").

1976’de, eski direni§çi, SEDES’te ara§tirma görevlisi, top- Jumbilimci ve otuz yilhk yaçam arkada§i Helène Rytman (Legotien)’la evlenir.

1976: Gorii$ler adli seçkisi Editions Sociales’de yayimlamr; Althusser FKP’nin birçok halka açik etkinligine katihr, özellikle de Kitap Çôleni’nde yerahr (Lucien Sève’in dave­ti üzerine).

Dominique Lecourt’un, Lyssenko, Histoire Réelle d ’une scien­ce prolétarienne ("kuram" dizisi) adli kitabm a yazdigi ôn- sôzde, Althusser Sovyetler Birligi’ne iliçkin olarak §unla-

. ri yazar: "(Bir hata konusunda) sürekli olarak susulursa, bu o hatanm sürdügü anlamma gelir: Bazen de, bu hata- nm sürmesi için, sürmesinden beklenen siyasal avantaj- lar oldugu için susulur." Bir tebligde, L ’Humanité, "açik-

Page 140: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

ça ôlçüyü kaçirma"dan sözeder ve onu "kiçisel çaliçmala- rinda, partideki kollektif düçüncenin geliçiminden hiç haberdar olmamak"la suçlar.

Granada Üniversitesi’nde (Fransizca’da yayimlanmayan) konferanslar verir ("Felsefenin dônüçümü": "M arksist fel- sefe vardir ama hiçbir zaman "felsefe” olarak üretilme- miftir"); yine Katalonya Mimarhk Okulu’nda konferans verir ("Marksist kuram ve uluslararasi komünist hareke- tin bunalimma iliçkin bazi sorular": "(...) Deneycilik, pro- letaryamn sm if mücadelesinin bir numarali felsefi dü§- mamdir.").

"Marx ve Freud’a Dair", 1979’da Tiblis’te yapilan Fransiz- Sovyet Sempozyumu için hazirladigi teblig (Althusser bu sempozyuma katilmayacaktir): "(...) Bilinçdiçi çeliçkiyi bilmez ve bu çeliçkisizlik her çeli§kinin koçuludur." Bu metin, bizzat Althusser tarafmdan daha ônce yazilmiç olan ve sonra, kendi nzàsi olmaksizm Psikanaliz Konu­sunda Fransiz-Sovyet Diyalogu (Toulouse, Privat, 1984) adli seçkide yayimlanan "Doktor Freud’un Buluçu" adh metnin yerine yazilmi|tir.

1977: 22. Kongre (François Maspero, Paris) (1976’da, Komü­nist Ôgrenciler Birligi’nde verilen bir konferansm yeni­den gözden geçirilmiç biçimi): Althusser, burada, özellik­le, FKP’nin tüzügünden "proletarya diktatörlügü" görü- §ünü çikarma biçimini ele$tirmektedir: "Galile’den bu ya ­na, maddeci olan herkes bilir ki, pek çok sonucu olan ger­çek bir sorun üzerine nesnel olarak dü§ünen bilimsel bir kavramm yazgisi, bir siyasal karara konu olu§turamaz."

II Manifesto gazetesi tarafmdan "Devrim sonrasi toplumlar- da iktidar ve muhalefet" konusunda düzenlenen (Fran-

Page 141: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

sizcasi, Editions du Seuil’de 1978’de yayimlanmiçtir) Ve- nedik Kongresi’nde, Althusser: "Nihayet, Marksizm bu- nahmi!" temasi üzerinde bir müdahalede bulunur: "Marksizm bunalimi yeni bir olay degildir."

Ulusal Siyasal Bilimler Vakfi’nda "Makyavel’in yalnizhgi" adi altinda bir konferans verir (Bu konferans, bugün F u­tur antérieur, No. 1 Bahar 1990 sayisinda yay1mlanm15- tir, L’Harmattan, Paris): "Düfüncesinin biraz tarih yap- maya katk1s1 oldugu takdirde, kendisinin burada olama- yacagmi biliyordu."

1978: "II Marxismo Oggi" (Enciclopedia Europea, Cilt VII, Garzanti, Milano) (Bugün, M-Mensuel, marxisme, mouve­ment, N 0 . 43 Ocak 1991’de yayimlanmiçtir) "Marksizm, tarihinin tragedyalanndan 0nlar1 mahkum ederek ya da

' km ayarak kurtulamayacaktir (...) Kendisini oldugu gibi kabul etmeye bir ba5lasa, degi§ecektir."

De Donato’da (Bari), II Manifesto gazetesi tarafmdan düzen- lenen bir tartiçmamn ögelerini bir araya getiren bir ya- yin çikti: Discutere Lo Stato. Posizioni a confronto su una tesi di Louis Althusser. Althusser "hükümet partisi” kav- ram 1n1 eleçtirmekte ve "devlet di|mda yeralacak" dev- rimci bir partiyle, "tamamlanmxç kuram" olarak Mark- sizmi savunur (Bkz. Dialectiques dergisi, Paris, N 0 . 23, 1978).

Nisan 1978’de, partisini asla terketmemi§ ve hücresinin et- kinliklerine sürekli kat1lm15 olan Althusser, E. Balibar, G. Bois, G. Labica, J.-P. Lefebvre ve M. Moissonnier ile birlikte, Solun Birligi’nin dag1lmas1ndan sonra "FKP içe- risinde gerçek bir siyasal tarti§ma"mn ba§latilmasini ta- lep eden açik bir mektup yazar. Le Monde gazetesinde,

Page 142: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

"Komünist Partisi’nde artik devam etmemesi gereken $eyler" adh yazi dizisini yayim lar flbu dizi François Mas- pero tarafindan yeniden yayimlanmiçtir) - "Marx: "Bilinç her zaman gecikir" diyordu. Parti yonetim ibu ülkeyi, hiç bikmadan sürekli harfiyen uygulamaktadir, ama eleçti- ' rel çiddetinden hiç kuçkulanmaksizin: Gecikmi$ oldugun- ’ dan ôtiirii, bilinçli oldugundan emindir..." Genel sekreter baçta olmak üzere, partinin basm organlan ve çeçitli ôr- gütleri, diger muhaliflerle birlikte Althusser’i de taça tu- tarlar.

15 M a rtl9 8 0 , Althusser, Paris Freud Okulu’nun kapaniç toplantisina gider ve tacan*i, "psikanalistler adina", "ha- rika ve acimlasi bir palyaço" olarak adlandmr.

Mayis 1980’de, bir ameliyat sonrasinda Althusser çok vahim bir depresyon geçirir (En azmdan 1948’den beri "Manya- ko-depresif psikoz"dan muzdarip olmuç, bir yandan psi- kanalize giderken, ôte yandan da psikiyatrik ya da kim- yasal-psikiyatrik tedaviler görmek üzere sik sik hastane- ye kalkmiçtir). Yaz boyunca, yeniden, Paris’teki bir has- tanede tedavi altm a ahmr. Durumu düzelmez ama Ekim ba§larmda, doktorlar, evine gidebilecegini düçünürler. K ansiyla birlikte eve kapamr. 16 Kasim 1980’de, Helène Althusser, evlerinde kocasi tarafindan bogulmuç olarak bulunur. Acil bir biçimde Sainte-Anne hastanesine kaldi- nlan Althusser’in, psikiyatrik ekspertiz sonrasi, Ceza Kanunu’nun 64’üncü maddesi geregince, suçundan do’.ayi sorumlu tutulamayacagi anla§ihr ve Emniyet Müdürlü- gü’nün karari dogrultusunda ônce Sainte-Anne, sonra da Soisy-sur-Seine’de Eau-Vie hastanesine (Paris 13. Bölge hastanesi) kapatilir. Mi]li Egitim Bakanligi’nca, re’sen emekliye ayrilir. 1984 ile 1986 yillan arasi, yeni bir eks-

Page 143: Etienne Balibar - Althusser Icin Yazilar

pertiz sonrasi, alinan karar, idari tutukluluguna son ver- diginden dolayi» zaman zaman hastaneden evine çikar, güç ama kismen normal bir yaçama baçlar. Fernanda Navarra'yla, Meksika’da Filosofìa y marxismo (Siglo, XXI Editores, 1988) adi altinda yâyimlanan bir konuçmasim banda çeker. Kadim dostu Stanislas Breton’la, özellikle de maddecilik ve "kürtulu§ têolojisi" üzerine tarti§ir. 1987’de, yemek borusundaki bir tikanmadan dolayi ame- liyata almir ve yeniden depresyona girerek Soisy’ye götü- rülür. Oradan da, La Verrière’deki Ofvelines) MGEN psi- kiyatri enstitüsüne aktanhr. Fizik ve moral durumu gi- derek kôtüleçmektedir. Yazm kaptigi bir zatürree sonu- cu, 22 Ekim l99r9’da kalp krizinden ölür.

Bugüne degin Althusser’in yazilan üzerine hazirlanmiç en kapsamh biyografïler, Gregory Elliot’un "Althusser - The Detour of Theory si (Verso, Londra ve New York, 1987), Obïrtakim hatalar olmakla birlikte) Antonio Quarta’nm, Scienza e Filosofia in Louis Althusser>i (Bibliografia degli Scritti, 1949-1982), II Protagora dergisinin (Lecce) 1982/2 Ozel sayismda (Althusser’in farkli ülkelerde yayimlan- mi§ yazilarmin bir listesiyle birlikte) bulunmaktadir.