53
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ CEZAEVİNDE AKRAN ZORBALIĞI SOSYAL HİZMET ANABİLİM DALI SEMİNER DANIŞMAN Prof. Dr. Veli DUYAN Hazırlayan Münevver GÖKER 12716702

Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

CEZAEVİNDE AKRAN ZORBALIĞI

SOSYAL HİZMET ANABİLİM DALI

SEMİNER

DANIŞMAN

Prof. Dr. Veli DUYAN

Hazırlayan

Münevver GÖKER

12716702

Ankara – 2013

Page 2: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

i

İÇİNDEKİLER

İçindekiler……………………………………………………………………………....i

Tablolar ii

GİRİŞ………………………………………………………………………………......1

1.ÇOCUK SUÇLULUĞUNA GENEL BAKIŞ……………………………………...2

1.1. Çocuk Suçluluğunun Kuramsal Çerçevesi…………………………..............................2

1.2. Sosyolojik- psikolojik açıdan çocuk suçluluğu……………………………...…………3

1.3. Çocuk Suçluluğu Nedenleri............................................................................................4

1.3.1 Kişiye ve Kişiliğe Bağlı Nedenler………………………………...……………..4

1.3.2 Zekâ ve Suç İlişkisi……………………………………………………………...4

1.3.3 Aile………………………………………………………………………………5

1.3.4 Okul…………………………………………………………...............................6

1.3.5 Akran Grubu ……………………………………………......................................8

2. ÇOCUK SUÇLULUĞU OLARAK AKRAN ZORBALIĞINA

GENEL BİR BAKIŞ …………………………………………………………………………….…………………………8

2.1 Akran Zorbalığı Kavramı Tanımları…………………………...……………………....9

2.2 Akran Zorbalığında Paylaşılan Roller ………………………………………..............10

2.3 Akran Zorbalığı Davranış Çeşitleri…………………………………...........................11

2.4 Zorba ve Kurban Özellikleri…………………...………..............................................14

3. CEZAEVİNDE AKRAN ZORBALIĞI………………………………………………....16

3.1 Cezaevi Alt Kültürünün Zorbalığı……...…………...………………………………...17

3.2 Cezaevinde Akran Zorbalığının Etkileri ……………………………………………....20

3.3 Kurbanların Başetme Stratejileri ……………………………………………...............21

4. ÇOCUK SUÇLULUĞU ALANINDA SOSYAL HİZMET…………………….22

4.1 Cezaevinde Akran Zorbalığı ve Sosyal Hizmet Müdahalesi.........................................23

SONUÇ ………………………………………………………………………….....................28

KAYNAKLAR …………………………………………………………………………….....29

Page 3: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

ii

Tablolar

Tablo 1. Zorbalık Sürecinde Ortaya Çıkan Roller …………………………………..11

Tablo 2. Kabadayılık / Zorbalığın Yaygın Olarak Görülen Tipleri…………………..12

Page 4: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

1

GİRİŞ

Bu seminer çalışmasında akran zorbalığının cezaevi boyutundaki görünümleri

hakkındaki bilgi eksikliğini kapatmak amaçlanmaktadır. Ayrıca, çocuk suçluluğunun

akran zorbalığı boyutunda geliştirilebilecek sosyal hizmet müdahaleleri hakkında bir

çerçeve sunulmaktadır. Akran zorbalığı fiziksel, sözel, cinsel ya da duygusal

boyutlarda saldırgan davranışları içermektedir. Zorbalığın niteliğinde devamlı, bilinçli

ve kurbana zarar vermeyi amaçlayan söz ve davranışlar söz konusudur. Zorbalar,

saldırgan, atılgan ve arkadaş çevresi arasında popüler kişi; kurbanlar ise, fiziksel

olarak zayıf, kendine güvenleri düşük, diğer çocuklardan daha duyarlı, kaygılı, mutsuz

ve çekingen olarak karakterize edilirler.

Akran zorbalığına sebep olan faktörlerin başında aile gelmektedir. Literatürde

zorba ve kurban özelliklerine bakıldığında zorba davranışlar sergileyen çocukların sert

disiplin teknikleri aracılığı ile ve bedensel ceza alarak yetiştirildikleri sonuçları

görülmektedir. Bireysel özellikler gibi mikro sebepler, aile içi ilişkiler, yetiştirme tarzı,

ebeveyn tutumları gibi mezzo sebepler ile sosyo- ekonomik durum, göç gibi daha

geniş ölçekli dinamikler çocuğun suça yönelmesinde tetikleyici rol oynamaktadır.

Suça sürüklenen çocuğun cezaevi ortamına oryantasyonu, cezaevi alt kültürünün

gerektirdiği gibi davranma, otorite kazanma ya da savunma mekanizması edinme

amaçlı akran zorbalığına karışma olasılığı yüksektir.

Akran zorbalığı sonucu çocuklarda yalnızlık, düşük benlik saygısı, kaygı,

depresyon, anksiyete, psikosomatik sorunlar ve intihar gibi ciddi problemler

görülebilir. Okul ortamlarından daha kapalı ve kendi içinde dinamikleri olan cezaevi

alanında akran zorbalığının belirlenmesi ve koruyucu önleyici sosyal hizmet

müdahaleleri ile ele alınması hem suça yönelmiş olan çocuğun davranışlarının

sağaltımında hem de zorba ve kurban rolündeki çocukların topluma sağlıklı bir birey

olarak kazandırılması sürecinde oldukça önem taşımaktadır.

Page 5: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

2

1. ÇOCUK SUÇLULUĞUNA GENEL BAKIŞ

1.1. Çocuk Suçluluğunun Kuramsal Çerçevesi

Suç, genel olarak “yasaklanan” veya “cezalandırılan” davranışlara denir. Hukuki

açıdan ise hukuk düzeni tarafından ceza veya güvenlik tedbiri yaptırımına bağlanmış

fiildir. Çocuk suçluluğu, 18 yaşın altındaki yaş grubuna dâhil çocuklarımızın karıştığı

her türlü suça denilmektedir. “Suça itilen” ya da “suça sürüklenen çocuklar”

kavramları ile “suçlu çocuk” kavramı arasında suça bakışımızı ortaya koyan büyük

farklılıklar vardır. Batı literatüründe “Juvenile Delinquency” terimiyle açıklanan, tam

karşılığı “reşit olmayanın suçluluğu” olarak çevrilen terim hem çocukluğu hem de

ergenliği içine alan bir süreci kapsamaktadır.

Çocuk, her canlı gibi büyüyerek gelişen ve bu süreç içerisinde çevresi ile

etkileşerek değişen bir varlıktır. Her çocuğun doğuştan getirdiği bir mizacı vardır.

Ancak çocuğun, ailesinden aldığı sevgi, eğitim, çevre ile girdiği etkileşimler ve diğer

yaşantılar onun kişiliğini oluşturur. Çocuk ne doğuştan kötü ne de iyi olan bir varlıktır.

O da her canlı varlık gibi değişen, çevresi ile etkileşen ve gelişen bir bireydir.

Çocuklar hangi kurallara neden uyulacağını yeterince algılayamazlar, çünkü henüz

asosyaldirler. Toplumsallaşma süreci tamamlanmamıştır. Çoğunlukla yetişkinler,

onlara uyulacak kuralları nedenleriyle anlatmazlar. Aslında kurallarda onların doğal

dürtüleriyle çelişmektedir. Çocuğun topluma ve sosyal yaşantılara karşı tavırlarının

biçimlenişi, başkalarıyla nasıl geçineceği, geniş ölçüde yaşamın ilk yıllarındaki

öğrenme deneyimlerine bağlıdır. Bu deneyimlerde, çocuğa verilen olanaklara, bu

olanakları değerlendirmek için sahip olduğu güdülenmeye, aile bireyleri, öğretmenleri

ve akran gruplarıyla ilişkilerine bağlıdır (Yavuzer, 2009). Buradan bakıldığında çocuk

suçluluğunun aslında hukuksal değil, psikososyal kökenli olduğu söylenebilir.

Page 6: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

3

Çocuklar tarafından işlenen suçlar gerek türleri gerekse nedenleri açısından

yetişkinlerden farklıdır. Bu dönemdeki suçluluk kavramını, klasik ceza hukuku

kitaplarındaki “kanunların gösterdiği suç, bu suçu isleyen kişi de suçludur” şeklindeki

tanımlamalarla açıklamak oldukça güçtür. Zira çocuk suçluluğu derinlemesine

incelendiğinde sorunun salt hukuksal bir problem olmadığı görülecektir. Hukuksal

boyutun yanında psiko-pedogojik ve sosyal bir olgu olduğu da açıktır. Çocuk

suçluluğunu, yetişkin dönemde işlenen suçtan ayıran en büyük özellik, kişiliğin

oluşma aşamasını içeriyor olmasıdır (Yavuzer, 2009 ).

Yeterince olgunlaşmamanın sonucu olarak çocuk belirgin bir dengesizlik

içindedir. Çocuğun, gerek kendi kişisel durumundan gelen etkenler gerekse çevresel

etkenler onun bu uyumsuz davranışı göstermesinde önemli vektörler olarak

gözükmektedir (Baltacı, 2011). Çocuk suçluluğunun yetişkin suçluluğundan bağımsız

olarak ele alınması düşüncesi, çocukların yeniden eğitimle topluma kazandırılma

düşüncesini geliştirmiştir. Dolayısıyla topluma yeniden entegrasyonun sağlanması için

koruma-önleme tabanlı çalışmalara ağırlık verilmiştir.

1.2. Sosyolojik ve Psikolojik Olarak Çocuk Suçluluğu

Çocuk suçluluğu, genellikle çocuğun sosyal uyumsuzluğunun bir ifadesi olarak ele

alınmaktadır. “Bu itibarla sorun hukuki olmaktan öte psiko-pedagojik ve sosyal

niteliktedir. Bu nedenle yeterince sosyal öz benliğe kavuşmamış çocuk ve gencin

işlediği suçu çocuğun kritik gelişme dönemlerinden ayırarak ona yalnızca “suçlu”

olarak bakmak akılcı ve insancıl değildir (Sevük’ ten aktaran: Yıldız, 2009).

Çocuğun suç ile ilişkisini kurmaya çalışan literatürdeki çalışmalarda, çocuğun

suça itilmesi birden fazla nedenle açıklanmaya çalışılmıştır. Bu faktörler çocuktan

başlayarak, aile, okul, işyeri, serbest zamanı değerlendirme biçimi ve olanakları,

toplumun sosyal ekonomik, kültürel yapısı, göç, işsizlik gibi çok geniş bir biçimde ele

alınmıştır (Baykara, 2006).

Page 7: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

4

Çocuğun değerli olma, yakınlık ve dayanışma duygusu, sorumluluk duygusu, kendini

gerçekleştirme duygusu, sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma gibi

ihtiyaçlarının karşılanamaması toplumsallaşma sürecinde çocuğun toplumun norm ve

değerlerini biçimlendirme ve içselleştirmesinde sıkıntı yaşamasına ve suça

yönelmesine sebep olabilmektedir.

1.3. Çocuk Suçluluğu Nedenleri

1.3.1. Kişiye ve Kişiliğe Bağlı Nedenler

Çocuğun suçla ilişkilendirilmesinde kişisel sebepler arasında, doğum anında annenin

ilaç ve alkol kullanımı, olumsuz doğum koşulları, radyoaktif maddeye maruz kalma,

çeşitli nevroz, anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıkların önemli etkileri olduğu

belirtilmektedir. Çocuğun aktif ve çabuk öfkelenen bir mizaca sahip olması, sakin ve

sıradan bir yapıya sahip olan çocuğa göre ileride daha saldırgan olma olasılığını

arttırmaktadır. Çocuğun suça yönelmesindeki kişisel sebepler arasında fizyolojik ve

psikolojik özellikler tek başına yeterli olmamaktadır ( Baltacı, 2011).

1.3.2. Zekâ ve Suç İlişkisi

Zekâ azlığının suç işlemede bazı potansiyel özelliklerde yatkınlık gösterdiği

bilinmektedir. Zekâ azlığının etki altında kalmayı kolaylaştırması, uyum problemleri

yaratması, suçlarını ve suça ilişkin delilleri karartmadaki başarısızlıkları da suç

açısından oranı arttırmaktadır (Baltacı, 2011). Düşük zekâ seviyesi suçluluğun

oluşumda kısmi bir etken olarak ele alınabilir yalnız suçluluğun oluşumda en önemli

etken olarak ele almak hatalı değerlendirmelere yol açabilir (Yavuzer, 2009).

Page 8: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

5

1.3.3. Aile

Aile, sadece fizyolojik gereksinimleri değil, kendini tanıma, güvenlik, sevme ve

sevilme, değerli olma ihtiyaçlarını da karşılayan bir ortam sağlamaktadır. Zorbalığı ya

da saldırganlığı üreten faktörler arasında, çocuğun ailede ilk bakımının yetersiz

oluşunun, yetiştirilme tarzının ve ailede yaşanan problemlerin önemli rol oynadığı

bilinmektedir. Doyurucu olmayan bakım ya da yetiştirme; çok az sevgi, ilgi, bakım,

denetim ya da rehberlik ile çocuğun davranışlarına net sınırlar koyamama gibi

faktörleri içerir. Aile problemleri ise, ebeveynler arasında çatışmalı kişilerarası

ilişkiler, boşanma, psikiyatrik hastalıklar, alkol problemleri ve benzeri sorunları

içerebilir (Olweus, 1993). Yine ailede kayıplar, terk edilme, bağımlılık, güvensizlik,

kişilik bozuklukları, inkar, küçümseme, yalana yönelme, düşük empati düzeyi,

engellenmeye karşı toleransın düşük oluşu, kıskançlık, gücün kötüye kullanımı,

kontrol gereksinimi, yoksunluk, baskı gibi tutum ve davranışlar, şiddeti

körüklemektedir (Gökler, 2009).

Parçalanmış aile öyküsü, tek ebeveynlik, , suça karışmış ebeveyn, anne- baba

tutumları, aile birliğinin olmaması, iletişim sorunları, disiplin aracı olarak fiziksel

cezanın kullanılması, aile içi şiddet, alkol ve madde kullanımı, ebeveynlerin eğitim

seviyesi, aile içi etkileşim gibi pek çok dinamik düşük sosyo- ekonomik durum kadar

çocuğun suça yönelmesinde belirleyici rol oynamaktadır (Dracic, 2009). Tek

ebeveynli, sosyo- ekonomik açıdan dezavantajlı, alkol ya da madde bağımlısı,

travmatik yaşam deneyimleri ve duygusal sorunları olan ailelerin çocuklarının şiddete

yönelme eğilimi daha yüksektir.

Kalıplayan aile yapısında “sen olduğun gibi değerli değilsin; ancak benim sana

gösterdiğim kalıplar içerisinde ve o yönde kendini değiştirirsen değer kazanırsın”

şeklinde ifadeler kullanılabilmektedir. Bu sözlü bir mesaj olmasa bile tutum ve

tavırlarla daima çocuğa hissettirilir. Başkalarını taklit etme eğilimi çocuklarda yanlış

modellerin seçimi ile suç işleme eğilimi olarak ortaya çıkar. Çocuğun

toplumsallaşması aile içinde başlayıp diğer gruplarla şekillenmektedir.

Page 9: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

6

Dolayısıyla çocuğun kişiliğinin büyük bölümü aile içinde şekillenmektedir. Aile

bütünlüğünün sağlanamaması ve aile içi etkileşimin yetersizliği, çocuğun hatalı ve

yetersiz toplumsallaşması sonucunu doğurmaktadır. Aile içinde anne baba tutumları da

çocuğun kişilik gelişiminde yadsınamaz bir rol oynamaktadır. “Kalıplayan, otoriter,

koruyucu aileler, çocuğa nasıl körü körüne kalıplara uyulacağını, nasıl davranması

gerektiğini katı standartlarla öğretirken, “Geliştiren, güven verici, destekleyici ” aile,

çocuğun duygu, düşünce ve davranışlarıyla kendini tanıması ve kişisel bütünlüğü

hakkında farkındalık kazanması için önayak olmaktadır (Baltacı, 2011).

Kalıplayıcı aile koydukları kurallara çocuklarının körü körüne uymasını bekler.

Kalıplayan aile tipinde baskı esas olduğu için yakınlık ve dayanışma duygusu da

yoktur. Bu samimiyetsizlik çocuğu arkadaş gruplarına ve dış model arayışlarına

yöneltecektir. Çocuğun aile içinde kazandığı tutumlar, onun diğer gruplara katılma

biçimini de etkilemektedir. Aile içinde edinilen tutum ve alışkanlıklar, otorite

figürlerine düşmanlık ya da uyma, liderlik ya da edilgen tutum alış biçiminde kendini

gösterecektir Çevrenin ilk basamağını oluşturan ailenin yanında okul, akranlar arası

ilişkilerin çocuk üzerindeki yoğun etkisi, çocuk suçluluğunun yetişkin suçluluğundan

ayrılmasının ne kadar zorunlu olduğunu da ortaya koymaktadır (Işıktaç, 1999).

1.3.4. Okul

Aile içinde edinilen tutum ve alışkanlıklar, otorite figürlerine düşmanlık ya da uyma,

liderlik ya da edilgen tutum alış biçiminde kendini gösterecektir. Okul çocuk için,

topluma katılma ve toplumsal kurallara uyma alanı sağlayan ilk kendini deneme

yeridir (Işıktaç, 1999). Okul, çocukların uyum güçlüklerini ve davranış problemlerini

çözmeye yardımcı bir role sahipken bazı durumlarda davranış problemlerine ve

uyumsuzluğa neden olabilmektedir. Örneğin, okul ortamında akran zorbalığı ve

hırsızlık gibi suç davranışları ortaya çıkabilmektedir (Yavuzer, 2009).

Page 10: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

7

Okul ortamında yaşanan olumsuz yaşantılar, öğrencilerin okuldan soğumalarına,

hatta okuldan uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Öğrencilerin okuldan soğumalarına

ve uzaklaşmalarına neden olabilecek birçok olay varken, bu olayların en

önemlilerinden biri de zorbalıktır (Pişkin ve Ayas, 2011). Okul da öğrencilerin

saldırgan ve şiddet davranışlarını artıran risk faktörlerine sahip olabilir. Okulun

fiziksel yetersizlikleri, personel ve öğrenciler arasındaki ilişkilerdeki yetersizlik,

öğrenci mevcudunun fazlalığı, katı kurallar, sıkı disiplin, program seçeneklerinin

sınırlı olması, adaletsiz uygulamalar ve öğrenci özgürlüğünün sınırlandırılması ile

okullardaki şiddet olayları arasında yüksek düzeyde bir ilişki bulunmuştur (Miller’ dan

aktaran: Yavuzer, 2011).

Okulun çocuğun toplumsallaşmasında ikinci önemli katkısı, akran grupları ile

etkileşim olanağıdır. Çocuk için kişiler arası ilişkilerin arttığı, bireysel bağımsızlığı

kazanma, aileden bağımsız toplum yaşamına katılabilme, kendini tanıyabilme şansı

bulduğu akran gruplarının çocuğun suça eğiliminin oluşmasında önemli payı vardır.

Fakat bazen okul, çocukların gelişme ve uyum güçlüklerini çözecek yerde, farkında

olmadan güçlüğü arttırıcı etkilere sahip olabilir. Okuldan kaçma, çete gruplarına

katılma, akran zorbalığı gibi suç unsuru taşıyan eylemler ortaya çıkabilir (Yavuzer,

2009). Bu olumsuz faktörleri minimize etmek için okul sisteminin bir parçası olarak

okulda sosyal hizmet uzmanlarının önemi yadsınamaz.

Sosyal hizmet uzmanları öğrencilere, ailelere ve öğretmenlere çocukların

karşılaştıkları sosyal ilişki kuramama, okuldan kaçma, aşırı saldırgan olma ve baş

kaldırıcı davranışlar gösterme gibi özel, fiziksel, duygusal veya ekonomik sorunlarla

baş etmede yardımcı olma gibi kritik bir role sahiptir. Sosyal hizmet uzmanı özellikle

okulda okul başarısızlığı olan, okuldan kaçma ve çete gruplarına katılma davranışı

sergileyen çocukları takip etmeli, suça karışma oranı yüksek olan bu çocuklar için

öğretmen, okul aile birliğinde yer alan aileler olmak üzere tüm aile üyelerini müdahale

sürecine dâhil etmelidir.

Page 11: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

8

1.3.5. Akran Grubu

Çocuğun sosyal gelişiminin en kritik noktalarından biri olan arkadaşlık ilişkileri,

toplumsal ilişkilerine öncülük eder ve çocukların doğru davranışlarda bulunması

açısından çok önemlidir. Olumsuz akran etkilerinin bir sonucu olarak özellikle

ergenlik döneminde kimliğini kazanma çabası içerisinde olan ergen; bir gruba ait

olma, grup onayını yitirmeme uğruna sapan davranışlara yönelebilmektedir. Bu

bağlamda çocuk suçluluğuna etki eden faktörler arasında arkadaş gruplarının da etkisi

büyüktür.

Aileye göre çocuğun kendisini daha yansız tanıyabileceği, kişiler arası ilişkiler

açısından gerçeklerle yüz yüze gelebileceği bir ortam ancak akranları ile birlikte iken

çocuk için söz konusudur. Akran gruplarının etkisi özellikle ergenlik çağında en üst

noktasına ulaşır. Çünkü ergen için grup yasamı, başarmak zorunda olduğu bireysel

bağımsızlığını kazanması için bir olanak sağlar. Ergenlik döneminde yoğunlaşan ait

olma, kabul görme, bağlanma gibi sosyal gereksinimler, gencin tümüyle akran

grubunun kontrolüne girmesine yol açabilir. Aile ilişkisi yetersiz olan suç işleme

eğilimindeki çocuklar için akran grubunun olumsuz etkileri daha baskındır

(Cankurtaran ve Acar, 2005).

2.ÇOCUK SUÇLULUĞU OLARAK AKRAN ZORBALIĞINA GENEL BİR

BAKIŞ

Zorbalık, kültürden kültüre farklı şekillerde ifade edilen, 1970’lerin başlarına kadar

sistematik çalışmalara konu olmayan, ancak, dünya çapında yaygınlığı olan bir

problemdir. Soruna birçok insanın aşina olmasına rağmen, ancak 1970’lerin başından

itibaren sistematik araştırma konusu haline gelmiştir. Bir kaç yıl için bu çabalar, büyük

ölçüde İskandinavya'da sınırlı kalmıştır. Uzun yıllar bu çabalar büyük oranda

İskandinav ülkeleri ile sınırlı kalmıştır. Zorbalık ilk olarak 1980’lerde İsveç’te ve

sonrasında diğer İskandinav ülkelerinde dikkat çekmiştir (Olweus, 1993). Bu ilk

çalışmalarda zorbalık “çeteleşme” olarak ele alınmıştır.

Page 12: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

9

Okullarda zorbalık ile ilgili ilk çalışmalar 1970’li yıllarda Norveç’ li araştırmacı

Olweus tarafından yapılmıştır. Olweus, 1978 yılında zorbalıkla ilgili ‘’Aggression in

the Schools: Bullies and Whipping Boys’’ adlı kitabını yayımlamış ve daha sonraki

yıllarda Norveç ve diğer İskandinav ülkelerinde zorbalığı önleme programlarının

oluşturulması ile ilgili komisyonlarda görev almıştır. Bununla birlikte, 1980'ler ve

1990'ların başlarında okul çocukları arasında zorbalık, İngiltere, Japonya, Hollanda,

Avustralya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi diğer ülkelerin de dikkatini

çekmeye başlamıştır (Yıldırım, 2012).

2.1. Akran Zorbalığı Kavramı Tanımları

Zorbalık en genel anlamda gücün sistematik olarak daha güçsüz kişi üzerinde kötüye

kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Daha spesifik anlamda kendini savunamayacak

olan kurbana karşı tekrar eden saldırgan davranışlar olarak tanımlanmaktadır

(Olweus,1995). Araştırmacılar, zorbalık yapan kişi ya da grubu “zorba (bully)”,

zorbalığa maruz kalan kişileri “kurban (victim)” ve hem zorbalık yapan hem de

zorbalığa maruz kalan kişileriyse “zorba-kurban (bully-victim)” olarak

tanımlamaktadır (Olweus, 1993). Olweus, bir eylemin zorbalık olarak

tanımlanabilmesi için üç temel ölçütün olması gerektiğini belirtmiştir.

• Kasıtlı olarak zarar verme amacı güden saldırgan davranışlar olması

• Süreklilik özelliği taşıması, zorbanın bu tür eylemleri bir kez değil sürekli yapması

• Zorba ve kurban arasında fiziksel ya da psikolojik açıdan bir güç dengesizliğinin

olması, zorbaca davranışlara maruz kalan kurbanın, zorbaya karşı kendini

koruyamayacak ve savunamayacak durumda hissetmesi gerekir.

Olweus (1993), akran zorbalığı kapsamında değerlendirilen eylemlerin vurma,

itme, tekme atma ve dürtme şeklinde fiziksel ya da tehdit etme, alay etme, sataşma ve

isim takma gibi sözel olarak ortaya çıkabildiğini belirtmektedir. Ayrıca, bu tür

eylemler toplumsal dışlama ve kasıtlı olarak grubun dışına itme gibi fiziksel ya da

sözel olmayan bir biçimde de ortaya çıkabilmektedir.

Page 13: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

10

Pek çok tanımı olan zorbalık, agresif davranışın bir alt dalıdır. Zorbalık,

diğerlerini etkileyen baskı ve gücün kullanımı ile oluşan, sürekli olarak tekrarlayan ve

güç eşitsizliği içeren saldırgan bir davranış formudur. Üstü kapalı bir tehdit yöntemi

olan gözdağı verme, sözlü saldırı, fiziksel saldırı, baskı kurma; ırk, din, cinsiyet, cinsel

yönelim ve yetenek gibi konularda doğrudan kurbana yönelen davranışlardır (Lara ve

diğerleri, 2012).

Zorbalığın Farrington tarafından tanımlanan 5 anahtar özelliği: Fiziksel-sözlü,

psikososyal saldırı içermelidir, güç eşitsizliğine dayanmalıdır, tekrar etmelidir,

nedensiz olmalıdır ve kurbanı korkutma ona zarar verme niyeti taşımalıdır’’ şeklinde

tanımlanmıştır (Ireland ve Ireland, 2003). Fiziksel ve sözel zorbalık, kurbana yönelen

açık saldırıları içermesi ve gözlenebilirliği nedeniyle, Olweus tarafından “doğrudan

zorbalık”, toplumsal dışlama ve kasıtlı olarak bir grubun dışına itme ise, “dolaylı

zorbalık” olarak tanımlanmıştır.

2.2 Akran Zorbalığında Paylaşılan Roller

Akran zorbalığı davranışının bireyler tarafından paylaşılan rollerinin olması

gerekmektedir. Kimse toplum içinde tek başına ne zorba olabilir ne de zorbalık

yapabilir. Çünkü zorbalık toplum içinde meydana gelmekte ve en azından diğer

bireyler tarafından müdahale edilmediği ölçüde devamlılık gösterebilmektedir. Akran

zorbalığında bazıları suç işleyen bazıları kurban rolündedir. Fakat bu roller zaman

zaman zorbalığa uğramak ve zorbalık etmek arasında gider gelir. Bazı çocuklar ise,

sadece durur ve izler. Zorbalık sürecinde rolleri paylaşan kişilerin birçoğu kendi

tercihleri doğrultusunda rol seçebilmelerine karşın, zorba karşısında mağdur durumda

olan kurban ise herhangi bir tercih yapma şansını elde edememektedir. Zorba, zorba

asistanı, zorba bekçisi, kurban, kurban savunucusu, dışarıda kalanlar, rolü olmayanlar

şeklinde sıralanabilir.

Page 14: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

11

Tablo 1: Zorbalık sürecinde ortaya çıkan roller

Roller İçeriği

Zorba Zorbalık davranışını esas olarak gerçekleştiren kişi veya kişilerdir.

Kendi tercihleri doğrultusunda bu rolü üstlenmektedirler.

Zorba Asistanı Zorbanın hareketi başlatması ile zorbadan daha aktif olarak zorbalık

süreci içerisinde yer alan kişi veya kişilerdir

Zorba Destekçisi Daha pasif bir şekilde zorbanın yanında yer alan kişi veya kişilerdir.

İzleme, müdahale veya gülme gibi davranışlarla zorbayı teşvik

ederler.

Kurban Zorbalığa maruz kalan kişi veya kişilerdir. Rollerini seçmede pek de

seçenekleri olduğu söylenemez.

Kurban Savunucusu Zorbalığın durdurulması için aktif olarak çeşitli müdahalelerde

bulunan kişi veya kişilerdir.

Dışarıda Kalanlar Zorbalık davranışı başladığında hiçbir şekilde bir şey yapmayan,

olayın tamamen dışında kalan kişi veya kişilerdir.

Rolü Olmayanlar Hiçbir rolde olmadığını ifade eden kişi veya kişilerdir.

Kaynak: (Salmivalli, Lagerspetz, Bjorkovist ve ark,1996)

2.3 Akran Zorbalığı Davranış Çeşitleri

Zorbalık davranışı doğrudan ve dolaylı olarak iki sınıfa ayrılabilmektedir. Sözel,

fiziksel- sözel ve fiziksel olmayan görünümlerle karşımıza çıkan zorbalık davranışları

mevcuttur. İlgili literatür taranarak bir derleme yapıldığında yaygın olarak görülen

zorbalık türleri şu şekildedir (Olweus, 1995; Gökler, 2009; Pişkin, 2010).

Page 15: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

12

Tablo 2: Kabadayılık / zorbalığın yaygın olarak görülen tipleri

Zorbalık Kapsam Örnekler

Fiziksel Karşıdaki kişinin canının

yanmasına, yaralanmasına ya da

ölümüne neden olan, kasıtlı

olarak yapılan davranış ya da

davranışlardır.

Kulak çekme,

Omuz, dirsek, kafa atma

Oturacağı yere rahatsız edici bir cisim koyma

Oyun alanını terk etmeye zorlama,

Başını duvara vurma, tekme atma, çelme takma

Herhangi bir cisimle vurma, tokat atma, yumruk atma,

kafaya ve enseye vurma

Kesici aletlerle saldırma veya korkutma

Ateşli ve patlayıcı silahlarla saldırma ya da korkutma

Sözel Herhangi bir kişiye yönelik

olarak sistemli bir biçimde

yapılan, kişinin benliğini,

psikolojik ve sosyal gelişimini,

ruhsal bütünlüğünü etkileyen

olumsuz yargılar, atıflar ya da

sözel davranışlardır. En büyük

özelliği sürekli olmasıdır.

Küfür etme

Dış görünüşüyle alay etme

Bedensel özellikleriyle alay etme

Konuşma tarzı, aksanı ya da şivesiyle alay etme

Adı ya da soyadıyla dalga geçme ve küçük düşürücü

isimler takma

Kaba ve çirkin sözlerle hitap etme Sözel olarak tehdit etme

Page 16: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

13

Zorbalık Kapsam Örnekler

Dışlama Herhangi bir kişiyi yalnızlığa mahkûm etme veya buna teşebbüste bulunma, etkinliklere davet etmeme, haber vermeme, yok saymadır.

Oyuna ve çeşitli etkinliklere almamak,

Grup dışına iterek yalnızlığa terk

etme,

Görmezden gelme, yok sayma,

Diğer öğrencilerin de konuşmasını ve

arkadaşlık yapmasını engelleme.

Dedikodu Bir kişi hakkında kişinin bulunmadığı ortamlarda asılsız sözler söylemek,duyduğu zaman rahatsız olacağı şeyler söylemek.

Arkadaşlarını kendisine karşı

kışkırtarak aralarının bozulmasına

çalışma,

Haksız yere şikâyet etme,

İftira atma, hakkında çeşitli yerlere

çirkin yazılar yazma,

Hakkında dedikodu yapma ve söylenti

çıkarma.

Eşyalarazarar

verme

Bir kişinin özel eşyalarına kasıtlı olarak zarar vermek

Eşyalarını ya da yiyeceklerini

zorla almak,

Zorla bir şeyler ısmarlatma,

Para ve eşyalarını çalma,

Eşyalarına kasten zarar verme,

Defter- kitaplarını karalama,

Ödünç alınan para ve eşyayı

geri vermeme.

Page 17: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

14

2.4 Zorba ve Kurban Özellikleri

Olweus’ a göre (1993), zorbalar sıklıkla diğerleri üzerinde baskın olma,

kurbanlarıyla çok az empati kurma ve dürtüsellikle karakterize edilmektedir.

Zorbalar aynı zamanda yetişkin gruplarına karşı da saldırgandırlar ve diğer insanlar

üzerinde hâkimiyet - baskı kurmaya yönelik güçlü ihtiyaçları vardır. Genellikle

şiddete karşı daha olumlu tutumlara sahiptirler ve şiddet araçlarını daha fazla

kullanırlar. Genellikle problem çözme becerilerinden yoksundurlar. Alkol kullanma,

sigara içme gibi yaşlarına uygun olmayan problem davranışlar sergileme olasılıkları

yüksektir. Çoğunlukla tepisel davranırlar, otokontrolleri düşük düzeydedir ve

kurbanlarla yok denilecek kadar düşük düzeyde empati kurarlar. Diğerlerinin

haklarına ve duygularına karşı saygısız ve düşüncesizce davranırlar. Kendilerine

bakışları olumludur ve büyük çoğunluğu, kendi saldırganlık düzeylerinin farkında

değillerdir.

Zorbalar düşünülenlerin aksine, çok az ya da ortalama düzeyde kaygı ve

güvensizlik yaşarlar; ancak özsaygıları daha düşük değildir. Genellikle problemli

ailelerde yetişmişlerdir. Ailelerinde fiziksel disiplin şekilleri kullanılmaktadır. Sosyal

yaşantıda baskın karakterli, lider ruhlu, agresif, kolay hayal kırıklığına uğrayan

çocuklar zorbalık davranışına eğilimli olabilmektedir. Yetişkinlikte suç işleme ve

yüksek yalnızlık düzeyine sahip olma olasılıkları yüksektir (Gökler, 2009).

Kısaca, tipik olarak zorbalar “fiziksel güçlerine eşlik eden saldırgan tepki

örüntüleri” ile karakterize edilirler ve “çabuk öfkelenen bir mizaca” sahiptirler.

Zorbalar genellikle popülerdir ve etraflarında iki-üç öğrenciden oluşan ve zorbaları

destekleyen ya da onlar gibi olmaya çalışan küçük gruplar vardır. Dolayısıyla

oluşturulan bu ilişki ağında suç davranışı öğrenilmekte ve kötü davranışlar grup

içindeki akranlara yansımaktadır (Gökler, 2009).

15

Page 18: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

Ayrıca empati yoksunluğu, otoriteyi sorgulama, sınırları zorlama, kuralları yıkma

ve şiddeti idealleştirme gibi özellikler zorba davranış sergileyen çocukların belirgin

özelliklerindendir. Zorba davranış sergileyen çocukların istediklerini elde etmek ya da

problemli durumları çözmek için şiddet kullanımını olumlayan bir bakış açısı olduğu

ileri sürülmektedir Bazı araştırmalar, zorba kimselerin saldırganlık ve şiddet içeren

davranışların olduğu çocuk yetiştirme pratiklerine ve tutarsız anne-baba disiplin

stratejilerine maruz kaldıklarını göstermektedir (Carney ve Merrell, 2001).

Kurbanların en temel özelliklerinden biri, diğer öğrencilerden daha kaygılı ve

güvensiz olmalarıdır. Genellikle temkinli, hassas ve sessizdirler. Özsaygıları düşüktür;

kendilerini ve kendi içinde bulundukları durumu olumsuz algılama eğilimindedirler.

Kendilerini başarısız, aptal, utangaç olarak algılarlar ve çekici olmadıklarını

düşünürler (Olweus, 1993).

Olweus (1995), iki çeşit kurban tipinden bahseder: pasif ve provakatif kurban.

Pasif kurbanlar en yaygın kurban tipidir. Bu kurbanların psikososyal zorlukları

içselleştirme riskleri vardır. Genellikle bir sosyal gruptaki diğer öğrenciler tarafından

görmezden gelinir ve reddedilirler. Pasif kurban kendine güvensiz, endişeli, saldırıları

provoke edecek bir şey yapmaz ve kendini savunmaz.

Provakatif kurban ise, çabuk sinirlenir, gergin ve huzursuzdur. Saldırıya

uğradığında karşılık verme girişimi vardır. Provakatif kurbanlar genelde diğer

çocukların konuşmaları bölerek, sırasını beklemeyerek ve dikkat eksikliği ve

hiperaktivite davranışları sergileyerek sosyal normları ihlal edebilmektedir. Kurbanlar

gergin, güvensiz, dikkatsiz, hassas, sessiz ve kendi durumları hakkında negatif

düşüncelere sahip olarak tanımlanmaktadır (Olweus,1995). Düşük benlik saygısı,

duygusal destek kaynağı olarak çok az sayıda arkadaşa, büyük oranda depresyon ve

anksiyeteye sahiptirler.

16

Page 19: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

3. CEZAEVİNDE AKRAN ZORBALIĞI

Zorbalığın tanımlanması çevre ve nüfusa bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Okul

bağlamında değerlendirilen bir zorbalık davranışı bir seferden tekrarlayan şekilde

meydana gelmeli ve güç eşitsizliğine dayanmalıdır. Cezaevi bağlamında tanım daha

dardır. Eylemin zorbalık olarak düşünülmesi için davranışların sıklıkla tekrarlanması

gerekmez (Ireland ve Archer, 2004).

Kurbana zarar veren ve korkuya neden olan zorbalık niyeti taşıyan davranışlar da

zorbalık olarak tanımlanamaz. Kurbanlar ve zorbalar arasındaki güç eşitsizlikleri

daima belirgin değildir ve güç algılanabilir (Ireland, 2002a). Akran zorbalığının daha

büyük bir problem olabileceği cezaevleri okulda akran zorbalığı konusuna göre daha

az çalışılmış bir konudur. Çok daha kapalı bir alanda, okul çocukları arasında

görüldüğünden daha şiddetli zorbalık davranışları tipleri söz konusudur.

Hapishanede saldırgan davranışın devamını tanımlama durumu mahkûmların

başka saldırıya uğrama olasılığını önleyen yer değişikliği nedeniyle oldukça güçtür

(Ireland, 2003). Doğrudan zorbalık kurban ile zorbanın arasında doğrudan etkileşimin

olduğu açıkça görülen saldırının bir çeşididir. Dolaylı zorbalık ise daha gizlidir. Daha

kapalı niteliği nedeniyle dolaylı zorbalık daha az keşfedilebilir ve cezaevi gibi güvenli

ortamlarda daha yaygındır (Ireland, 2002).

Cezaevindeki çocuklar okuldaki çocuklar aksine diğerleri ya da aynı saldırgan

tarafından tekrarlanan, onları korkutan davranışları zorbalık olarak algılanmaktadır

(Ireland, 2002a). Bu hususlar ışığında, Ireland tarafından şu tanım önerilmiştir: aynı ya

da başka bir zorba tarafından haftalık olarak meydana gelen doğrudan ya da dolaylı

saldırıya maruz kaldıklarından bireyler zorbalığa uğramış sayılırlar.

17

Page 20: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

3.1 Cezaevi Kültürünün Akran Zorbalığına Etkileri

Cezaevindeki fiziksel ve psiko-sosyal etkenlerle başa çıkabilmek ve cezaevinde

hayatta kalabilmek için belirli seviyede saldırganlık gereklidir. Cezaevindeki çoğu

çocuk, akran grubu yapısı, bireysel statü, kaynaklara erişim, fiziksel güç ve itibar

kazanma durumları gibi pek çok dinamiğin etkisi altında kalmaktadır. Cezaevinde

geçirilen dönem, çocuğun kendisine saygısının iyice azaldığı, ailesiyle ilişkisinin

bozulduğu, yeni suçlar için “eğitildiği” ve topluma karsı düşmanlık duygularının

pekiştiği bir süreç haline dönüşmektedir.

Cezaevlerinde akran zorbalığının görünümlerine bakıldığında: zorbalık davranışı,

fiziksel saldırı, itme kakma, tokat atma, boğma, tekme atma, saç çekme, ısırma gibi

doğrudan olabileceği gibi; isim takma, sessiz tepki, manipülasyon, dedikodu, iftira,

yalan söyleme, söylenti çıkarma, kurbana gülme, alay etme, onurunu kırma, kabul

etmeme, dışlama, oyunlara dahil etmeme, eşyalarına zarar verme, haraç kesme, hatta

kötü kötü bakma geçmiş yaşantıları hatırlatan belirli kelimeleri kullanma gibi

davranışlarla oluşabilmektedir.

İngiliz Hapishane Hizmetleri’ nin 1993’te hazırladığı zorbalıkla mücadele

stratejileri çalışmasında, zorbalığın cezaevi kurallarını bozan ve diğer mahkûmlar

üzerinde güç kazanma, gibi durumlara neden olarak aksamalara yol açtığı

belirtilmiştir. Akran zorbalığının hapishanedeki bireylerin güç kazanmasına izin veren

aksamaların oluşmasına neden olan ve hapishane düzenini bozan etkileri olduğuna

dikkat çekilmiştir.

Eğer zorba davranışta bulunanlar davranışlarını sorgulamıyorsa, istismarın değerli

bir strateji olduğuna inanabilirler ve serbest kaldıklarında da yasaya saygı göstermeleri

pek mümkün görünmemektedir (Levenson, 2000). Örneğin, cezaevinde zorbalık

davranışı geliştiren çocuk, ilginin merkezi olmak ve popüler görülmek için isim takma,

sözlü ve yazılı istismar, aktivitelerden dışlama ve baskı gibi bir dizi eylemi yöntem

olarak benimseyebilir.

Page 21: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

18

Wolfgang ve Ferracuti şiddet pratiklerini kültürel temelde açıklayan kapsamlı bir

kuram geliştirmişlerdir. Bu kurama göre: şiddet pratiklerinin temelinde bir kültürel

yapıyı görmektedir. Bu kültür aynı zamanda kişiler arası sorunların çözümünde

bireyleri şiddet kullanmaya yöneltmekte veya teşvik etmektedir. Dolayısıyla cezaevi

alt kültürünün sosyal statü yoluyla desteklediği şiddet ve zorbalık davranışları bir

şiddet alt kültürünü doğurmaktadır. Bu kültür aynı zamanda kişilerarası sorunların

çözümünde bireyleri şiddet kodlarını öğrenmeye ve kullanmaya yöneltmektedir. Bu

şiddet alt kültüründe genelde cesaret, kavgacılık, başarılı olma, değer görme gibi

değerlere sürekli vurgu yapılmakta ve bireyler bu değerler etrafında sosyalleşmekte ya

da grup içinde statü kazanma çabası içerisinde olmaktadır. Şiddetin kültürleşmesi ise

zorba eylemi meşrulaştırıcı ve teşvik edici bir rol oynamaktadır (Kızmaz, 2006).

Cezaevinin sosyal hiyerarşisi ve alt kültürü mahkûmların zorba davranışları

benimsemesi ve zorba davranış geliştirmelerinde en önemli etkenlerdendir. Cezaevinin

örgütsel yapısı zorbalık davranışını arttırabilir. Cezaevleri disiplin uygulamalarını

zorla kabul ettiren, belirgin ve yasal bir hiyerarşik yapıya dayalı otoriter çevrelerdir.

Cezaevi alt kültürü de yine akran zorbalığını ve bu davranışa yol açan etkenleri

tanımlamada oldukça önemlidir. Cezaevi alt kültürü tüm mahkûmların bağlı olması

beklenen mahkûm yasasını içeren informal bir sosyal sistemi yansıtmaktadır (Ireland,

2002).

Cezaevinde zorba davranışa maruz kalan kurbanlar saldırılara etkili bir yanıt

veremedikleri zaman akran grupları tarafından reddedilme ve damgalanma riski

altında kalmaktadırlar. Kendini savunamayan konumdaki çocuklar, saf kurban olarak

ün kazanıp etiketlenmekte ve bu çocuklar kendini savunamadıkları için sürekli olarak

saldırıların hedefi olmaktadır. Zorba davranışa karışmamaları ve pasif duruşları

cezaevi kodlarının ihlali olarak değerlendirilmekte ve devam eden bir akran baskısına

yol açmaktadır (Ireland, 2002).

Page 22: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

19

Cezaevlerinde zorbalık büyük ölçüde çevresel faktörlerle açıklanmıştır: Materyal

yoksunluğu, yüksek nüfus yoğunluğu, cezaevlerinin hiyerarşik yapısı, mahkûm alt

kültürü ve akran gruplarının tutum ve davranışları gibi (Ireland, 2003). Fakat çevresel

faktörler tek başına zorbalık davranışını oluşturmaz, çünkü tüm mahkûmlar zorba

davranışlar sergilemez. Çevresel faktörler zorba davranışı güçlendiren durumlar

oluşturabilir fakat kişisel özellikler belirleyici rol oynamaktadır.

Cezaevinde statü, kaynaklara daha büyük ölçüde ulaşmayı sağlayan ve

diğerlerinin talep hakkını elinde bulundurmasına olanak sağlayan değerli bir eşyadır.

Başarılı bir zorbalık eylemi akranlar arasında statüyü garantilemenin bir yoludur.

Sosyal hiyerarşi cezaevi sisteminde miras bırakılmaktadır ve cezaevi hem

mahkûmların hem de memurlar tarafından yüksek statü atfedilen zorbaların yer aldığı

bir çeşit sosyal sistemdir (Ireland, 2002). Cezaevindeki zorbalık genellikle “baskınlık

kurma - başat olma” ya da “statü kazanma ve korunmanın’’ bir aracı olarak

kullanılmaktadır. Mahkûm alt kültürü, cezaevinin hiyerarşik yapısının da katkısıyla,

statüyü temsil eden kişilerin diğerleri üzerinde hüküm sahibi olması için elverişli bir

ortam sağlamaktadır (Ireland, 2003).

Cezaevi kültürüne, adetlerine ve mahkûm kültürüne adaptasyon süreci mahkûmlar

arasındaki ilişkileri ve davranışları etkilemektedir. Cezaevi kültürünün sosyal

hiyerarşisini kabul eden ve mahkûm normları ile güçlü bir özdeşim sağlayan

mahkûmlar sosyal statüye değer verme eğilimindedir. Çünkü cezaevi sürecinde kendi

pozisyonlarının devamını sağlamak bu kültürün temelini oluşturmaktadır (Paterline ve

Peterson, 1999). Mahkûm alt kültürü zorbalık davranışını açıklamada oldukça

önemlidir. Cezaevi sosyal sistemine oryantasyon sağlayamayan bireylerin cezaevi alt

kültürüne ayak uyduramaması nedeniyle zorbalığa uğrama riski artmaktadır.

Page 23: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

20

Sosyal ilişkiler özellikle zorba ve kurban çocuklar arasındaki ilişkilerde oldukça

önemlidir. Kurbanlar için üç temel sosyal risk faktörü vardır. Bunlar: az sayıda

arkadaşa sahip olma, kendini koruyamayacak arkadaşlara sahip olma ve akranları

tarafından reddedilmedir. Sosyal ilişkiler hapishane koşullarında sosyal ağı iyi

gelişmiş bir mahkûm çocuğa karşı saldırıya geçen zorba rolündeki çocuklar için sosyal

intikam riskini doğurmaktadır (Ireland ve Power, 2004). Dolayısıyla aile sevgisi,

denetimi ve süpervizyonundan uzak olma, zorbalık eyleminde bulunan bir akran

grubundan oluşan bir sosyal çevre ile sınırlanma durumları, mahkûmiyet kültürü ve

cezaevi yapısı ile birleşince çocukların bu tür davranışlara eğilimini artırmaktadır.

3.2 Cezaevinde Akran Zorbalığının Etkileri

Özgürlüğün ve özerkliğin kaybı cezaevindeki çocuklar için en sıkıntılı durumdur.

Çocukların kurumdaki hareket alanı cezaevi rejimi tarafından sık sık ve büyük ölçüde

kısıtlanmaktadır. Çocuğun ailesinden ve arkadaşlarından yoksun kalması, fiziksel ve

çevresel kısıtlanmalar sonucu toplumdan ayrılma ve dışlanma hissine yol açmaktadır.

Kaynakların, hizmetlerin eksikliği, hareketsizlik, zayıf yaşam koşulları, akran

zorbalığı nedeniyle kişisel güvenlik sorunları çocuğun bio- psiko-sosyal sağlık

sorunları yaşamasını kaçınılmaz kılmaktadır (Ireland, 2002).

Rigby (2003)’ e göre, akran zorbalığının bilişsel ve fiziksel sağlık için olumsuz

çıktıları: Düşük psiko-sosyal iyilik hali, zayıf sosyal uyum, psiko-sosyal sıkıntı ve

fiziksel rahatsızlıktır. Akran zorbalığına maruz kalan çocuklarda ileriye dönük bazı

psikososyal problemler baş göstermektedir. Bunlar: kronik yoksunluk, yoğun korku,

endişe, yalnızlık, terk edilmişlik hissi, anksiyete, düşük benlik saygısı, dikkat

eksikliği, geceleri uyuyamama, kabus görme, hatta bazı durumlarda intihar düşüncesi

ve sonucunda intihar girişimleri olarak görülebilir (Lara ve diğerleri, 2012).

Page 24: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

21

Ireland ve Power ( 2004), genç ve ergen suçlularla ilgili bir çalışmalarında zorba

ve kurbanların duygusal yalnızlık ve bağlanma bakımından psikososyal uyum

sorunlarına dikkat çekmişlerdir. Daha şiddetli ve uzun süreli yaşandığında ve

toplumsal destek yetersiz olduğunda, akran zorbalığının sonuçlarının çok daha ciddi

olabildiği, ayrıca bu dönemde yaşanan zorbalık olaylarının olumsuz etkilerinin

yaşamın ileriki dönemlerinde de devam etiği belirtilmektedir (Rigby, 2003).

Zorbaların da özellikle ilerleyen yaşlarda, farklı suçlara karışma ve sabıka kaydı,

yalnızlık, depresyon, toplumdan dışlanma gibi problemleri yaşama olasılıkları yüksek

bulunmaktadır. Zorbalar, ilerleyen yaşlarında işlevsel olma olasılığı olmayan, diğerleri

üzerinde güç kullanma yoluyla güçlü olma şeklinde ortaya çıkan sağlıksız davranışları

öğrenirler. Zorbalar aynı zamanda yetişkinliklerindeki zayıf uyumun yordayıcısı olan

ve gelecek kuşaklara aktarılma olasılığı yüksek olan yetersiz sosyal beceriler

sergileme eğilimindedirler. Ayrıca, çocukluklarında akranlarına karşı saldırganlık

sergileyen çocukların, ilerleyen yaşlarda aile içi şiddet, suç ve madde kullanımı gibi

davranışlar sergileme olasılıkları da son derece yüksektir (Crothers ve Levenson’ dan

aktaran: Gökler, 2009).

3.3 Kurbanların Başetme stratejileri

Akran zorbalığı negatif etkilere yol açan stresli bir olaydır. Özgürlüğünden mahrum

kalmış olan ve olumsuz cezaevi koşullarında hayatta kalmaya çabalayan çocuğun

cezaevinde akranları tarafından akran zorbalığına uğraması psikolojik olarak

çökmesine neden olabilir. Kurban zorbalığın yarattığı stresle başedebilmek için çeşitli

başetme stratejileri geliştirir. En çok kullanılan başetme stratejileri problem odaklı ve

duygusal odaklı başetmedir.

Page 25: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

22

Problem odaklı başetme, strese neden olan problemleri çözme yolları arama ve

sonuçları değiştirerek stresli durumla başetmeye yönelik bilişsel ve davranışsal

çabaları içermektedir. Duygu odaklı başetmede ise duygusal stresi düzenleme çabası

söz konusudur. Bir diğer başetme stratejisi ise kaçınmadır. Kurban stres etkenlerinden

kaçınma ve stresli durumları kaldırma çabası vardır. Zorbalık ve başetme stratejileri ile

ilgili Ireland’ın (2005) çalışmasında, mahkumlar tarafından kullanılan başetme

stratejileri ile psiko-sosyal stres arasındaki ilişki bakımından duygusal odaklı ve

kaçınma stratejileri ile stres, anksiyete ve depresyon arasında olumlu ve pozitif bir

korelasyon görülmüştür.

4. ÇOCUK SUÇLULUĞU ALANINDA SOSYAL HİZMET

Sosyal Hizmet uygulamalarını gerçekleştirirken insanların yaşamlarının bilişsel,

duyuşsal, davranışsal boyutlarıyla bir bütün olarak ilgilenir Karşılaşılan sorunu mikro,

mezzo, makro boyutlarıyla çok yönlü olarak değerlendirir ve bu değerlendirmeye bağlı

bir plan oluşturur ve bu planı uygula. Uygulamanın etkililiğini ve kalıcılığını

değerlendirmek amacıyla izleme çalışmaları yapar (Duyan, 2010). Yaygın bir sosyal

sorun olan çocuk suçluluğu alanında sosyal hizmet suça sürüklenen çocuk ile çalışır.

Çocuk suçluluğu alanında sosyal hizmet uzmanı çocuğun yüksek yararı, her türlü

ihmal ve istismardan korunma hakkı, adil yargılanma hakkı gibi esasları gözeterek

çocuk suçluluğunu önlemede koruyucu önleyici, geliştirici, değiştirici, rehabilite edici

çalışmaları koordine etmekle yükümlüdür. Sosyal hizmet uzmanları bu esaslar

temelinde suça sürüklenme riski olan çocuklara yol gösterici bir değişim ajanı görevini

yürütür.

Suça yönelen çocukların geneli aynı zamanda toplumsallaşma (socialization)

sorunu olan kişilerdir. Dolayısıyla suçlu çocukların tutulduğu kurumlar, onların eksik

ya da sağlıksız toplumsallaşmalarının devamını sağlayan değil azaltan bir yapılanmaya

sahiptir (Avcı, 2008). Uzman çocuğun toplumsallaşması önündeki engelleri tespit

ederek çocuk hakkında sosyal inceleme raporları düzenler. Suça sürüklenen çocukla

açık iletişim, empati ve güvene dayalı bir ilişki kurmaya çabalar.

Page 26: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

23

Sosyal hizmet uzmanı, suça iten etmenlerin araştırılmasında ve altta yatan sorunların

çözülmeye çalışılmasında etkin rol ve işleve sahiptir. Sosyal hizmet uzmanı bu

işlevlerini gerçekleştirirken yalnızca suça sürüklenen çocukla değil onun ailesi,

arkadaşları, okulu yani tüm sosyal çevresiyle ilişki kurar. Ayrıca sosyal hizmet

uzmanı, sorunun çözümüne yönelik olarak sivil toplum örgütleri, emniyet teşkilatı ve

hastaneler gibi toplumsal kurumlarla işbirliği içerisine girer.

4.1 Cezaevinde Akran Zorbalığı ve Sosyal Hizmet Müdahalesi

Zorbalığı önlemek için bazı müdahale stratejileri mevcuttur. Bazı programlar sadece

zorba ya da sadece kurban üzerinde odaklanırken; diğer bazı programlar ise, sistematik

bir yaklaşımla zorbalık davranışını çok boyutlu olarak ele almaktadır. Ayrıca genel

anlamda gençler arasındaki şiddete müdahale etmek de önemlidir. Bu müdahaleler,

aile ve okul gibi pek çok bileşeni dikkate almaktadır (Smokowski ve Kopasz, 2005).

Sosyal hizmet müdahale programları öncelikle çocuk odaklı olmalı; çocuğu

kontrol etmekten ziyade çocukla birlikte yürütülmeli ve çocuğun uyumlu ve bütüncül

gelişimini sağlamaya odaklanmalıdır. Aile ve topluluk temelli destek hizmetleri

güçlendirilmelidir. Ailelerin çocuk bakımı ve gelişimi konusunda bilgilendirilmesini;

olumlu çocuk-ebeveyn ilişkilerini güçlendirilmesini; ebeveynlerin çocukların ve

gençlerin yasadığı sorunların farkına varmasını ve aile ve topluluk temelli faaliyetlere

katılımlarının teşvik edilmesini sağlamaya yönelik tedbirlerin alınması gerekir.

Çocuğun ailesinin müdahale programlarına dâhil edilmesi oldukça önemlidir.

Dolayısıyla sosyal hizmet uzmanları ebeveyn eğitimi ve ev ziyaret programları gibi ev

ve aile temelli programların, akran zorbalığının önlenmesinde koruyucu önleyici plan

ve programların yürütülmesinde önemli sorumluluklar üstlenmektedir. Akran

zorbalığına yönelik çalışmalarda davranış meydana gelmeden önce uygulanan önleme

çalışmaları, koruyucu önleyici çalışmalar çok az yer almaktadır. Akran zorbalığıyla

mücadelede üç temel sosyal hizmet müdahalesi göz önünde bulundurulmalıdır:

Page 27: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

24

Önleyicilik

Yeniden eğitim

İzleme çalışmaları

Akran zorbalığını önlemek için etkili müdahale plan ve programlarının

geliştirilebilmesi için zorbalık ve mağduriyet davranış kalıpları iyi anlaşılmalıdır.

Zorbalığı etkili bir biçimde ele almadan önce davranışın ardında yatan motivasyonlar

tanımlanmalıdır (Ireland, 2002). Crothers ve Levinson (2004) ‘ a göre, zorbalığın

önlenmesine yönelik yaklaşımlar değerlendirme, önleme ve müdahaleyi içerecek

şekilde çok geniş kapsamlı olmalıdır. Zorbalığın önlenmesine yönelik sosyal hizmet

müdahalesi geliştirmenin ilk aşaması, etkili bir değerlendirme programı geliştirmektir.

Değerlendirmeler; gözlem (yapılandırılmış ve yapılandırılmamış), görüşme,

sosyometrik ölçümler, anketler, öğretmen görüşleri, zorbaların kendi kendilerini

değerlendirmeleri gibi yöntemlerle yapılabilir. İdeal olarak zorbalık değerlendirmeleri,

dikkatle planlanmalı ve yöneticiler, sosyal hizmet uzmanları, psikolojik danışmanlar,

öğretmenler gibi profesyonellerden oluşan bir grup tarafından uygulanan sistematik

çabalar olmalıdır (Crothers ve Levenson’ dan aktaran: Gökler, 2009).

İlk akran zorbalığı karşıtı uygulamalar 1993’ de İngiliz hapishane hizmetleri

tarafından başlatılmıştır. Bu uygulamalara göre, zorbaların kurbanlarının kim olduğu,

zorbalığın nerede olduğu, zorbalık eyleminin ne kadar geniş çaplı olduğu ile ilgili bilgi

toplamak için hapishaneleri cesaretlendirerek bilgi toplanmalıdır. Hapishane yönetimi

mahkûm saldırısında artış, transfer isteği gibi dolaylı belirtilere dikkat etmeleri için

cesaretlendirilmelidir. Akran zorbalığının cezaevinde büyük ihtimalle nerede meydana

gelebileceği belirlenmeli, mahkûmların zorbalık yapma fırsatlarını azaltacak

görevlendirme stratejileri geliştirilmeli, yüksek güvenlik alanlarında personel sayısı

artırılmalıdır. Sosyal hizmet uzmanları, hapishanede mahkûm, ziyaretçiler ve tüm

personelin dâhil olduğu bir yaklaşımın benimsenmesi ve hapishane ikliminin olumlu

yönde değiştirilmesi için uğraşır. Cezaevi içinde fiziksel çevrenin görüntüsü

Page 28: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

değiştirilmeli (daha küçük yaşam üniteleri), saldırıya açık olabilecek alanlarda

kameralı sistem ve dinleme sistemleri sağlanmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı,

mahkûmların ilgili personelle iletişim halinde olmaları için bağlantı kurmalı ve

gelecekte kurbanların zorbalığa uğramalarını önleyecek görevlendirme stratejilerinin

(atılganlık programları, şahsi eşyaların etiketlenmesi) düzenlenmesini sağlamalıdır.

Sosyal hizmet uzmanı, zorbalık davranışında bulunan çocuklar için grupla sosyal

hizmet müdahalesi geliştirerek alternatif programlar hazırlamalı, zorbalık riski

altındaki çocuğun başka ünite ya da koğuşa alınmasını ve takibini sağlamalıdır

(Ireland, 2002a).

Sosyal hizmet uzmanı gözetim altındaki çocukların kendilerini kuvvetli ve zayıf

yönleriyle tanımalarında, zorba davranışlarını değerlendirmelerinde ve bu

değişikliklere uyum sağlayabilmelerinde bireylerle sosyal hizmet müdahalesi yoluyla

onlara yardımcı olmalıdır. Sosyal- psikolojik gelişimlerini ve bulundukları çevreye

uyumlarını kolaylaştıracak ortamları hazırlamak, grup içinde iletişim kurabilme ve

grup içinde zorba davranışlara başvurmaksızın statü ve işlev kazanmalarında yardımcı

olmalı bu konuda farkındalık kazandırma çalışmaları yürütmelidir.

Sosyal hizmet uzmanı, zorbalık davranışı sergileyen ve zorba davranışa maruz

kalan diğer çocukların sorunlarına gerçekçi ve uygun çözümler bulmalarında,

davranışlarını denetlemede bir iç kontrol gücü kazanmalarına yardımcı olmalıdır.

Cezaevindeki diğer akran gruplarını daha iyi tanımaları, sevgi, hoşgörü ve anlayış

çerçevesinde iletişim kurabilmelerini sağlayacak aktivitelerin düzenlenmesinde

inisiyatif almalıdır. Sosyal destek, akran zorbalığını içselleştirme ve dışsallaştırma

davranışı arasında tampon bir rol oynamaktadır. Sosyal hizmet uzmanı bu

düzenlemelerin yapılandırılmasında özellikle sosyal destek sisteminin geliştirilmesine,

akranlararası ilişkilerin güçlendirilmesine öncelik vermelidir.

Sosyal hizmet uzmanı nitelikli bir müdahale planı hazırlayabilmek için zorbalık

davranışları sergileyen çocuk ve gençlerin, bu davranışa yönelmelerindeki nedenleri

derinlemesine araştırmalıdır. Bu planı hazırlarken multidisipliner bir ekiple birlikte

çalışmaları düzenlemeli, cezaevinde zorbalığın sona erdirilebilmesi için, tüm cezaevi

personeli ile adli süreçte çocukla ilgili karar mekanizmalarında söz sahibi tüm

meslektaşların bir koordinasyon ve işbirliği geliştirmelidir. Sosyal hizmet uzmanı,

zorbalığı önleme politikalarında farkındalık seviyesinin artırılması, zorbalığın normal

Page 29: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

ve kabul edilebilir bir davranış olduğuna ilişkin görüşlerin değiştirilmesi, cezaevi

çevresinde güvenliğin geliştirilmesi, zorbalık davranışıyla ilgili sürece dâhil olan tüm

tarafların gelişimi ve kurumda zorbalığa karşı sessiz kalma kuralının yok edilmesi için

güvene dayalı bir atmosfer oluşturulmasında önemli sorumluluklara sahiptir. Bu

noktada sosyal hizmet uzmanı özellikle infaz koruma memurları ve ilgili diğer

personelle çalışmalı ve zorbalık eylemini engelleme çalışmalarında onlarla işbirliği

geliştirmelidir.

Cezaevine giren bir çocuk oradan güçlenerek, yaşamını tek başına suç işlemeden

sürdüreceği bir donanımla değil, örselenmiş, aşağılanmış, birçok durumda yanında

kaldığı diğer insanlardan suç işleme konusunda eğitim alarak çıkmış bulunmaktadır

(Gökpınar, 2007). Çocuk refahı ve çocuğun yüksek yararı temelinde, çocuğun ya da

gencin bir kuruma kapatılması başvurulacak son çare olmalı ve bu yöntem belirli

şartlarla sınırlı tutulmalıdır. Alternatif bakımın kaçınılmaz olduğu durumlarda,

tedbirlerin bakım altına alınacak gençlerin gerekli tüm hizmetlerden yararlanmalarını

sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Yetkili merciiler çocukların

incinilebilirliklerini göz önünde tutarak onların fiziksel ve zihinsel bütünlüklerini

korumalı ve esenliklerini sağlamalıdır. Bu bağlamda, diğer tutuklu çocuklar tarafından

saldırı ya da tacize maruz kalma korkusu yaşayan çocuklar için ayrı bir mekân temin

edilebilir. Tacize maruz kalmış çocuklar için özel bakım imkânları sağlanmalıdır.

Zorbalığa uğramış olan çocuklarda, daha iyi baş edebilmelerini sağlayan, sosyal

yetenekleri geliştirmek için daha çok fırsatlara ulaşabilmelerini sağlayan eğitimler için

gerekli alan oluşturulmalıdır (Hammerberg, 2009).

Tutukevlerinin bağımsız ve nitelikli uzmanlar tarafından düzenli aralıklarla

özenle denetlenmesi ve hem şikâyetleri gizli biçimde dinleyecek hem de

tutukevlerindeki gençlerin kaygılarına karşı çözüm üretecek bağımsız şikâyet

mekanizmalarının geliştirilmesi, çocukların güvenliğinin sağlanması açısından temel

önem teşkil etmektedir (Hammerberg, 2009). Tutukevinde kalan çocukların bireysel

ihtiyaçlarını karşılayacak ve kapatılma nedenlerine uygun çeşitli hizmetler olmalıdır.

Bu tesislerde çocuk ve gençlerin kendilerine, çalışanlara, başkalarına ve daha geniş

Page 30: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

olarak içinde bulundukları topluluklara zarar vermelerini engelleyecek şekilde asgari

düzeyde sınırlayıcı güvenlik ve gözetim düzenlemeleri sağlanmalıdır. Bu noktada

sosyal hizmet uzmanlarına önemli rol ve görevler düşmektedir.

Sosyal hizmet uzmanı, uygulamalarını bilgi temeline dayanan rol, beceri ve

değerleriyle birlikte kullanarak müdahale sürecini etkili bir şekilde gerçekleştirme

çabası içindedir. Sosyal hizmet uzmanı, sosyal hizmetin danışmanlık, kaynak yönetimi

ve eğitim işlevleri kapsamındaki; muktedir kılıcı, kolaylaştırıcı, planlayıcı; bağlantı

kurucu, savunucu, uygun hale getirici, arabulucu, harekete geçirici ve hızlandırıcı;

öğretim, eğitim, toplumu bilgilendirme ve araştırma- mesleki bilgilendirme rollerini

kullanarak uygulamalarını şekillendirir (Duyan, 2010).

Sosyal hizmet uzmanı suça sürüklenmiş çocukla çalışırken mesleğin rol ve

işlevlerini kullanarak, yapacağı tüm müdahaleleri çocukların gelişimine katkıda

bulunacak şekilde hazırlamalı ve hem çocukların hem de ailelerinin bu düzenlemelere

aktif bir şekilde katılımını sağlamalıdır. Sosyal hizmet uzmanı, Zorbalık davranışı

geliştiren ve zorbalık mağduru çocuklar dahil tüm çocuklar okulda eğitim imkanları,

sosyal becerilerin geliştirilmesi, öfke yönetimi, bağımlılık danışmanlığı, birey ve

gruplarla terapi, fiziksel eğitim ve spor, serbest zaman faaliyetleri, merkez dışı

faaliyetler ile salıverilme sonrası için pek çok bakım hizmetlerinden yararlandırılması

için kapsamlı bir plan oluşturmalıdır.

SONUÇ

Akran zorbalığı ile ilgili gerek yurt içi gerekse yurt dışında pek çok çalışmaya ulaşmak

mümkündür. Literatürde zorbalık konusunun dünyanın pek çok yerinde oldukça

yaygın bir problem alanı oluşturduğu görülmektedir. Okullarda akran zorbalığı ile

ilgili daha çok kaynak ve çalışma mevcuttur. Akran zorbalığının cezaevi boyutunda

incelenmesi bu açıdan önem teşkil etmektedir. Suç davranışına yönelmiş olan

çocukların gönderildikleri cezaevlerinde, gerek çevresel faktörler gerekse sosyal

ilişkiler ağı nedeniyle yeniden suç davranışı olan akran zorbalığına karışması söz

konusu olabilmektedir.

Page 31: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

Davranışı sağaltmak yerine farklı ve dinamik bir şekilde yeniden suç davranışını

besleyen bir cezaevi kültürü, çocukların zorbalık davranışı sergilemesini ya da zorba

davranışın kurbanı olarak sindirilmesini teşvik edici bir rol oynamaktadır. Daha kapalı,

kendi içinde dinamikleri olan bir ortamda zorbalığın etkileri ve sonuçları kolaylıkla

gizlenebilmektedir. Suça sürüklenen çocukların cezaevi ortamında yeniden zorbalık

davranışına yönelmesinin ardında çeşitli motivasyonlar rol oynamaktadır. Bunlar

arasında en önemlileri: sosyal statü edinme, grup içinde kabul görme ve sorun çözme

stratejisidir.

Zorbalığa maruz kalma kurban rolündeki çocukların değersizlik ve korku hisleri

geliştirmesine, kimseye güvenememesine, bulunduğu ortamdan soyutlanmasına neden

olmaktadır. Bu noktada kurban rolündeki çocuklara kurbanlıklarını tetikleyen

özellikleri hakkında farkındalık sağlanmalı ve uygun başetme stratejileri

öğretilmelidir. Akranları ile pozitif deneyimlerin arttırılmasına yönelik eğitici,

yönlendirici programlar arttırılmalıdır. Sosyal hizmet uzmanı, çocukların kişisel

kontrolünün arttırılması, öfke kontrolünün sağlanması, sosyal beceri gelişimlerinin

arttırılması, pozitif başetme stratejilerinin öğretilmesine ilişkin çok boyutlu mesleki

müdahaleler hazırlamalıdır. En genel kapsamda, suç işleyen çocukların toplum

tarafından damgalanmalarını önlemek amacıyla işledikleri suçun türü göz önüne

alınarak cezalarını ıslahevi dışında - psiko-sosyal gelişimlerine zarar

vermeyecek ortamlarda- çekmeleri konusunda gerekli yasal düzenlemeler

yapılmalıdır.

Page 32: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

KAYNAKLAR

AVCI, M. (2008). Tutuklu Çocuklar Üzerine Bir Araştırma: Çocukların Suça

Yönelmesinde Etkili Olan Toplumsal Nedenler ve Çözüm Önerileri. Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, 11: 49-73.

BALTACI, A. (2011). Uluslar Arası Sözleşmelere Göre Çocuk Hakları. Erişim:[

http//www.belgeler.com]. Erişim Tarihi: 02.08.2013.

BAYKARA, A. (2006). Çocuk Sosyal Politikası Artık Görebiliyor ve Fark Edebiliyoruz: Çocuklarda Şiddet Olgusu. Çalışma Ortamı Dergisi, 85: 10-12.

CARNEY, A.G., MERRELL, K.W. (2001). Bullying in Schools: Perspectives on

Understanding and Preventing and International Problem. School Psychology International,

22: 364-382.

CANKURTARAN, Ö, Ö., ACAR, Y, B. ( 2005). Güçlendirme Yaklaşımı Bağlamında

Çocukla Çalışma: Gözetim Mekanizması Destek Hizmetleri Ankara İli Pilot Projesi. Türkiye

Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı, Ankara.

DRACİC, S. (2009). Bullying And Peer Victimization. Materia Socio Medica, 4: 216-219.

DUYAN, V. (2010). Sosyal Hizmet Temelleri Yaklaşımları Müdahale Yöntemleri, SHU Derneği Yayını, Yayın No: 16, s.:26-30.

GÖKLER, R. (2009). Okullarda Akran Zorbalığı. Uluslar arası İnsan Bilimleri, 6: 511-537.

GÖKPINAR, M. ( 2007). Sosyal ve Kriminal Boyutlarıyla Çocuk Suçluluğu. TBB Dergisi: 72:

206-233.

HAMMERBERG, T. ( 2009 ). Çocuklar ve Çocuk Adalet Sisteminde: İyileştirmeye Yönelik Öneriler. Erişim : [http://www.ihop.org.tr]. Erişim Tarihi: 03.08.2013.

Home Office Prison Service. (1993). Bullying in Prison: A Strategy to Beat It. London:

HMSO.

Page 33: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

LARA,M., ARCEO, C., ANDULAN, A., MARCELO, M., ESTRADA, M., GROSPE, J., TAMARES, E., REYES, J. ( 2012). Effects of Bullying. Undergraduate Thesis, Nueva Ecija University of Science and Technology. Cabanatuan.

OLWEUS, D. (1995). Bullying or Peer Abuse at School: Facts and Interventions. Current

Directions in Psychological Science, 4: 196-200.

OLWEUS, D. (1993). Bullying at School: What We Know and What We Can Do. Cambridge,

MA: Blackwell.

PATERLINE, B.A., PETERSEN, D.M. (1999). Structural and Social Psychological

Determinants of Prisonization. Journal of Criminal Justice, 5:427-441.

PİŞKİN, M., AYAS, T. (2011). Akran Zorbalığı Ölçeği: Çocuk Formu. Akademik Bakış.

Erişim: [http://www.akademikbakis.org ]. Erişim Tarihi: 02.08.2013.

RİGBY, K. (2003). Consequences of Bullying in Schools. The Canadian Journal of

Psychiatry, 48: 583-590.

SALMIVALLI, C., LAGERSPETZ, K., BJORKQVIST, K., OSTERMAN, K.,

KAUKIALNEN, A. (1996). Bullying as a Group Process: Participant Roles and Their

Relations to Social Status within the Group. Aggressive Behavior Journal, 22: 1-15.

SMOKOWSKI, P.R., KOPASZ, K.H. (2005). Bullying in School: An Overview of Types,

Effects, Family Characteristics and Intervention Strategies. Children & Schools, 27: 101- 110.

IŞIKTAÇ, Y. (1999). Sosyolojik Açıdan Çocuk Suçluluğu ve Bir Hukuk Devleti Olan

Türkiye’de Devletin Cezalandırma Yetkisini Kullanış Biçimi. Mevzuat Dergisi, 13:2.

IRELAND, J. ( 2002 ). Bullying in Prison. The Psychologist, 15: 130-133.

IRELAND, J. L. (2002a). Bullying Among Prisoners: Evidence, Research and Intervention

Strategies, Hove: Brunner-Routledge.

Page 34: Cezaevinde Akran Zorbalığı Seminer

IRELAND, J. L., IRELAND, C. A. (2003). How Do Offenders Define Bullying? A Study of

Adult, Young and Juvenile Male Offenders. Legal and Criminological Psychology, 8: 159-

173.

IRELAND, J. L., POWER, C. L. (2004). Attachment, Emotional Loneliness and Bullying

Behavior: A Study of Adult and Young Offenders. Aggressive Behaviour, 30: 298–312.

IRELAND, J. L., BOUSTEAD, R., IRELAND, C. A. (2005). Coping Style and Psychological

Health Among Adolescent Prisoners: A Study Of Young and Juvenile Offenders. Journal Of

Adolescence, 28: 411-423.

KIZMAZ, Z. (2006). Şiddetin Sosyo - Kültürel Kaynakları Üzerine Sosyolojik Bir Yaklaşım. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Bilimler Dergisi, 16: 247-267.

LEVENSON, J. (2000). Beating the Bullies? The Prison Service’s Anti Bullying Strategy: Monitoring Prison Regimes. London: Prison Reform Trust.

YAVUZER, H. (2009). Çocuk ve Suç, 9. Baskı, İstanbul: Remzi Kitapevi.

YAVUZER, Y. (2011). Okullarda Saldırganlık/Şiddet: Okul ve Öğretmenle İlgili Risk Faktörleri ve Önleme Stratejileri. Milli Eğitim Dergisi, 192: 43- 61.

YILDIRIM, R. (2012). Akran Zorbalığı. Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyal Bilimler Dergisi, 10: 39-51.

YILDIZ, Ö (2009). Toplumsal Değişme Sürecinde Çocuk Suçluluğunda Yeni boyutlar: Toplumsal Dönüşümler ve Sosyolojik Yaklaşımlar. Erişim: [www.sosyolojidernegi.org.tr/kutuphane/icerik/yildiz_ozkan.pdf]. Erişim Tarihi: 02.08.2013.