36
Bakara Sûresi: 25 - 27 Kur’ân Buluşmaları: 13 ÜMİT ŞİMŞEK

Bakara Sûresi: 25 - 27

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kur’ân Buluşmaları: 13. Bakara Sûresi: 25 - 27. ÜMİT ŞİMŞEK. Bakara: 25. - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Bakara Sûresi: 25 - 27 Kur’ân Buluşmaları: 13

ÜMİT ŞİMŞEK

Bakara: 25

�ات� ن �ه�م� ج� �ن� ل �ح�ات� ا �وا الص�ال �وا و�ع�م�ل )م�ن ين� ا � ر� ال �ش, ذ�و�بق ة� ر�ز� �م�ر� �ه�ا م�ن� ث ز�ق�وا م�ن �م�ا ر� �ل �ه�ا ك �ن �ه�ا اال� ت �ح� ي م�ن� ت �ج� ��ت ا �� ر ذ��ه�م� �ه و�ل اب �ش� � م�ت �وا ب �ت �ل� و�ا �ا م�ن� ق�ب ز�ق�ن ي ر� �وا ه)ذ�ا ال� ��ق�ال ر ذ ذ�

  �د�ون� ال يه�ا خ� ةC و�ه�م� و�اجC م�ط�ه�ر� �ز� ذيه�Fا ا ذİman edip amel-i salih işleyenleri müjdele: Onların, altından ırmaklar akan Cennetleri olacak. Ne zaman o Cennetlerden rızık olarak bir meyveyle rızıklanacak

olsalar, “Bu tıpkı daha önce bize verilen rızık” derler. Çünkü onlara o nimetler benzer şekilde ikram

edilmiştir. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Ve onlar orada ebediyen kalacaklardır.

Bakara: 25

ر �ش, و�ب Tehditten sonra tebşir / önceki tehditlerin

mü’min ve amel-i salih sahipleriyle bir ilgisi yok

Amel-i salih / iman ile birlikte kalbî – bedenî – malî Herkes için, yaptığı işe göre, derece derece

karşılıklar vardır. Çünkü Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.

En’âm, 6:132

Bakara: 25

Rızık / aynı cümlede 3 defa (bk. 22. âyet)

“Daha önce bize verilen rızık” aynı değil, müteşabih ilk görüşte meyletmeleri için şeklen benzer (ülfet lezzeti) / tadları farklı İbni Abbas (r.a.): Sadece isimleri benzer “Az önce yediklerimiz tekrar yerlerine gelmiş” Dünyadaki rızık: amel-i salih

�ه�ا ز�ق�وا م�ن �م�ا ر� �ل ك usanma yok

Bakara: 25

Bizim âyetlerimize ancak o kimseler iman eder ki, o âyetlerle kendilerine öğüt verildiğinde hiç büyüklenmeksizin secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.

Yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de bağışta bulunurlar.

Yaptıklarının karşılığında onlar için göz aydınlığı olacak ne ödüller saklandığını hiç kimse bilemez.

Mü’min olan kimse, yoldan çıkmış olana benzer mi hiç? Onlar bir olmazlar.

Secde, 32:15-18

Bakara: 25

Ben salih kullarıma öyle nimetler hazırladım ki, ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de bir beşerin hatırına gelmiştir.

Buhârî, Tefsir 32:1

Bakara: 25

Tertemiz eşler / maddî ve manevî bütün kirlerden arınmış

O gün takvâ sahiplerinden başka bütün dostlar birbirine düşman kesilir.

Ey kullarım, ne bir korku vardır bugün size, ne de üzülürsünüz.

Onlar, âyetlerimize iman etmiş ve hakka teslim olmuş kimselerdir.

Siz de, eşleriniz de, sevinç içinde girin Cennete. Etraflarında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada

canların çektiği, gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebediyen kalacaksınız.

Yaptıklarınız sayesinde sizin vâris kılındığınız Cennet işte budur.

Orada sizin için bol bol meyveler vardır; ondan yersiniz. Zuhruf, 43:67-73

Bakara: 25

�د�ون� ال يه�ا خ� ذو�ه�م�   Cennet ehli Cennete girdiği zaman, bir nida

edici onlara şöyle seslenir: Artık sonsuz bir hayatınız var; asla

ölmeyeceksiniz. Hep sağlıklı olacaksınız; hiç

hastalanmayacaksınız. Sonsuz bir gençliğiniz var; asla

yaşlanmayacaksınız. Hep safâ süreceksiniz; asla üzülmeyeceksiniz. Müslim, Cennet: 22

Bakara: 26

�ع�وض�ةH ف�م�ا ف�و�ق�ه� H م�ا ب �ال �ض�ر�ب� م�ث �ن� ي ـ ا �ح� ت �س� S)ه� ال� ي �ن� الل ر�ا �� ذ�م�ا ,ه� و�ا ب �ح�قT م�ن� ر� �ه� ال �ن �م�ون� ا �ع�ل �وا ف�ي )م�ن ين� ا � �م�ا ال ف�ا� م ذ�

� �ض�لT ب � ي �ه)ذ�ا م�ث S)ه� ب اد� الل �ر� �ون� م�اذ�Fا ا �ق�ول وا ف�ي �ف�ر� ين� ك � ذال ل ذ�ي   �ف�اس� �ال� ال � ا �ض�لT ب ير و�م�ا ي � � ك ي ب �ه� H و�ي يرا � ��ك ا ذ� � ذ �� ر ذ� ذ ذ� ذ�Allah, sivrisinekle yahut ondan daha ötesi ile misal

vermekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, bu Rablerinden gelen hakkın tâ kendisidir. İnkâr edenler de “Allah bu misalle ne anlatmak istedi?” deyiverirler.

Allah bu misalle birçoğunu saptırmış, birçoğunu da hidayete eriştirmiştir. Aslında, Allah’ın saptırdıkları,

zaten yoldan çıkmış olanlardır.

Bakara: 26

Sivrisinek mucizesi:

delme emme uyuşturucu pıhtılaşmayı

önleyici uçuş ve iniş

takımları petek gözler antenler

Bakara: 26

Dişi sivrisinek insan kanını emer ve yavru

yetiştirmekte kullanır

Bakara: 26

Ulûhiyet sıfat ve şuunatı hakkında Kur’ân hiçbir tarafı eksik bırakmamıştır:

Onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet gününde bütün yeryüzü Onun avucunda, gökler ise dürülmüş halde elindedir. O her kusurdan münezzeh, onların ortak koştukları şeylerden de yücedir.

Zümer, 39:67

Bakara: 26

Bilin ki Allah kişiyle kalbinin arasına girer ve siz Onun huzurunda toplanırsınız.

Enfâl, 8:24

O gün kitap sayfalarını dürer gibi semâyı düreriz. Sonra da, ilk yaratışa başladığımız gibi mahlûkatı tekrar yaratırız.

Enbiyâ, 21:104

Bakara: 26

Görmedin mi ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allah bilir? Ne zaman üç kişi aralarında fısıldaşacak olsa, dördüncüsü mutlaka Odur; dört kişilerse beşincisi Odur. Sayıları bundan az olsun, çok olsun, nerede olsalar Allah onlarla beraberdir. Sonra da Allah onlara yaptıklarını kıyamet gününde haber verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir.

Mücadele, 58:7

Bakara: 26

Sonuç:

Azamet sıfatı, küçük şeyleri şümulü dışında bırakmaz, hepsini içine alır.

Bakara: 26

Biz Cehennem görevlilerini meleklerden seçtik. Onların sayısını da kâfirler için bir fitne yaptık ki, kendilerine kitap verilenler iyice inansın; iman edenlerin imanı artsın; Kitap Ehli ile mü’minler şüpheye düşmesin; kalplerinde hastalık bulunanlar ile kâfirler de “Bu misalle Allah ne anlatmak istedi?” deyiversin. Allah dilediğini böyle saptırır, dilediğine de hidayet verir. Rabbinin ordularını Ondan başkası bilemez. Cehennem ise beşere bir ibrettir.

Müddessir, 74:31

Bakara: 26

Yeni bir sûre indirildiğinde, onlardan “Bu sûre hanginizin imanını arttırdı?” diyenler olur. İman edenlere gelince, bu sûre gerçekten onların imanını arttırmıştır; onlar bununla sevinç duyarlar.

İndirilen sûre, kalplerinde hastalık bulunanların da pisliğine pislik katar; sonunda onlar kâfir olarak ölürler.

Tevbe, 9:124-125

Bakara: 26

Fâsık: sınırı aşan, yoldan çıkan, haktan sapan, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelen

“Allah fasıklar güruhuna yol göstermez”

Mâide, 5:108; Tevbe, 9:24, 80; Saff, 61:5; Münafikun, 63:6

Bakara: 27

�اق� يث �ع�د� S)ه� م�ن� ب �ق�ض�ون� ع�ه�د� الل �ن ين� ي � �ل ذ ا ه ذ ذ��وص�ل� �ن� ي � ا S)ه� ب �م�ر� الل �ق�ط�ع�ون� م�Fا ا �و�ي ذ

ون� ر� �خ�اس� �ك� ه�م� ال )Fئ ل � �ر� ا د�ون� ف�ي اال� �ف�س� و�و�ي �� رO fâsıklar, sözleştikten sonra Allah’ın ahdini

bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi kesenler ve yeryüzünde

bozgunculuk yapanlardır. Onlar, hüsrana düşmüş olanların tâ kendileridir.

Bakara: 27

Hani Rabbin, Âdem oğullarının bellerinden soylarını çıkarmış ve onları kendilerine karşı şahit tutmuştu. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorunca, onlar “Evet, Rabbimizsin, buna şahitlik ederiz” dediler. O sizi böylece şahit tuttu ki, kıyamet gününde “Biz bundan habersizdik” demeyesiniz.

Veya “Bizden önceki atalarımız Allah’a ortak koşmuştu; biz onların ardından gelen bir nesildik. O bâtılı işleyenlerin yaptıkları yüzünden mi bizi helâk edeceksin?” demeyesiniz.

Belki inkârdan vazgeçerler diye, âyetleri Biz iyice açıklıyoruz.

A’râf, 7:172-174

Bakara: 27

Peygamber sizi Rabbinize iman etmek için çağırıp dururken size ne oluyor ki Allah’a inanmayacakmışsınız? Üstelik O sizden ahit de almıştı. İman edecekseniz ne duruyorsunuz?

Hadîd, 57:8

Bakara: 27

Ben size ant vermedim mi, ey Âdem oğulları, “Şeytana kul olmayın; o sizin apaçık düşmanınızdır.

“Yalnız Bana kulluk edin; dosdoğru yol işte budur” diye?

Yâsin, 36:60-61

Allah’ın size olan nimetini ve “İşittik ve itaat ettik” diyerek Ona verdiğiniz sözü hatırlayın. Allah’tan sakının. Çünkü Allah gönüllerde saklı olanı bilir.

Mâide, 5:7

Bakara: 27

Allah peygamberlerden ahit alarak, “Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra, sizdeki kitabı tasdik edici bir peygamber geldiğinde ona inanacak ve yardım edeceksiniz” buyurmuş ve sormuştu: “Bu ahdi kabul edip üstleniyor musunuz?” Onlar “Kabul ettik” dediler. Allah buyurdu ki: Şahit olun; Ben de sizinle beraber bu ahdin şahidiyim.

Âl-i İmrân,, 3:81

Bakara: 27

Hani, kendilerine kitap verilenlerden, Allah, “Bu kitabı halka açıklayacak, onu asla saklamayacaksınız” diye ahit almıştı. Onlar ise bu ahdi kulak ardı edip az bir paraya satıvermişlerdi. Ne kötü bir alışverişti o!

Âl-i İmrân, 3:187

Bakara: 27

Sözleştiğiniz zaman Allah’ın ahdini yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil tutarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Hiç kuşkusuz, Allah sizin işlediklerinizi görür.

İpliğini sağlamca eğirdikten sonra tekrar bozan kadına benzemeyin. Bir topluluk diğer bir topluluktan daha kalabalık diye, yeminlerinizi aranızda bir fesat aracı yapmayın. Aslında Allah sizi bununla sınıyor; anlaşmazlığa düştüğünüz şeyi ise kıyamet gününde size açıklayacaktır.

Nahl, 16:91-92

Bakara: 27

Verilen sözü yerine getirin; çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.

İsrâ, 17:34

Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve Bana verdiğiniz sözü tutun ki, Ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Bir de, sadece Benden korkun.

Bakara, 2:40

Bakara: 27

Benim adıma ahidleştikten sonra sözünden dönen kimsenin kıyamet gününde Ben hasmı olacağım.

Buharî, Büyû’: 106

Söz verdiğinde sözünden döner (münafıklık alâmetlerinden)

Buharî, İman: 24; Müslim, İman: 106

Bakara: 27

Ahid

Ruhlar âleminde alınan sözNimetlerin karşılığında kullara

düşen yükümlülüklerÖzel olarak alınan ahidlerAllah adına verilen sözlerGenel mânâda her türlü ahid

Bakara: 27

نقضbinayı yıkmak, örülmüş ipi bozup

dağıtmak, ahdi bozmak

�وص�ل� �ن� ي � ا S)ه� ب �م�ر� الل �م�Fا ا ذAllah’ın emri:

tekvinî emir teşriî emir

Bakara: 27

Ahdini bozan herkesin kıyamet gününde, “Bu filânın ahdini bozma alâmetidir” diye bir bayrağı olacaktır.

Buharî, Cizye: 22; Müslim, Cihad: 11-17

Kıyamet gününde, ahdine riayet etmeyen herkesin arkasında bir bayrak bulunacak ve vefasızlığı nisbetinde bu bayrak yükseltilecektir. Şunu iyi bilin ki, ahdinden dönmek hususunda kamu yöneticisinden daha büyüğü yoktur.

Müslim, Cihad:15-16

Bakara: 27

Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyleri kesmek

Allah’ı ve peygamberlerini inkâr eden, “Kimine inanır, kimini reddederiz” diyerek Allah ile peygamberlerinin arasını ayıran ve böyle bir orta yol bulmak isteyenlere gelince:

Öyleleri kelimenin tam anlamıyla gerçek kâfirlerin tâ kendisidir. Biz ise o kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamışızdır.

Allah’a ve peygamberlerine hiçbirini ayırt etmeksizin iman edenlere ise Allah ödüllerini verecektir. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.

Nisâ, 4:150-152

Bakara: 27

Sözleştikten sonra Allah’ın ahdini bozan, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi kesen ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, lânet de onlar için, yurdun kötüsü de onlar içindir.

Ra’d, 13:25

Bakara: 27

Demek siz iş başına geçecek olsanız, memlekette fesat çıkaracak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz, öyle mi?

İşte onlar, Allah’ın lânetlediği ve kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

Muhammed, 47:22-23

Bakara: 27

Size oruçtan, namazdan ve zekâttan daha faziletlisini haber vereyim mi?

İnsanların arasını bulmaktır. Çünkü insanların arasını bozmak (fesat), dini kökünden kazımak demektir.

Tirmizî, Kıyamet: 56

Bakara: 27

Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyler:

akrabalık iman kardeşliğiYaratan – yaratılanakıl – ilim ilim – amel ......

İnternet adresleri

 [email protected]

utesav.org.tr

facebook.com/yazarumitsimsek