22
1 İÇİNDEKİLER 1. Yapının Yeri ve Konumu………………………………………………………… 1 1.1 Yapının Tarihçesi……………………………………………………………… 2 1.2 Yapıyla İlgili Rivayetler……………………………………………………….. 5 1.3 Yapının Kitabeleri……………………………………………………………. 7 2. Yapının Mimari Tanımı …………………………………………………………. 11 2.1 Genel Plan……………………………………………………………………. 11 2.2 Dış Tasvir ve Cepheler……………………………………………………… 12 2.3 Çan Kulesi – Minare ……………………………………………………….. 14 2.4 Şadırvan …………………………………………………………………….. 15 2.5 Mesleme bin Abdülmelik Türbesi …………………………………………. 15 2.6 Arap Camii Çeşmesi ………………………………………………………… 16 2.7 İç Mekan Tasviri …………………………………………………………….. 16 2.8 Avlu İçindeki Yapılar ……………………………………………………… 17 2.9 Haritalar ……………………………………………………………………… 21 3. Restorasyon Müdahale Raporu………………………………………………….. 24 Kaynakça ………………………………………………………………………… 27

Arap Camii Mimari Rapor

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Arap Camii Mimari Rapor

Citation preview

Page 1: Arap Camii Mimari Rapor

1

İÇİNDEKİLER

1. Yapının Yeri ve Konumu………………………………………………………… 1

1.1 Yapının Tarihçesi……………………………………………………………… 2

1.2 Yapıyla İlgili Rivayetler……………………………………………………….. 5

1.3 Yapının Kitabeleri……………………………………………………………. 7

2. Yapının Mimari Tanımı …………………………………………………………. 11

2.1 Genel Plan……………………………………………………………………. 11

2.2 Dış Tasvir ve Cepheler……………………………………………………… 12

2.3 Çan Kulesi – Minare ……………………………………………………….. 14

2.4 Şadırvan …………………………………………………………………….. 15

2.5 Mesleme bin Abdülmelik Türbesi …………………………………………. 15

2.6 Arap Camii Çeşmesi ………………………………………………………… 16

2.7 İç Mekan Tasviri …………………………………………………………….. 16

2.8 Avlu İçindeki Yapılar ……………………………………………………… 17

2.9 Haritalar ……………………………………………………………………… 21

3. Restorasyon Müdahale Raporu………………………………………………….. 24

Kaynakça ………………………………………………………………………… 27

Page 2: Arap Camii Mimari Rapor

2

ARAP CAMİİ

Yapının Yeri ve Konumu

Beyoğlu ilçesi Perşembe Pazarı'nda bulunan Arap Camii'ne ulaşmak için en kolay hareket noktası,

Atatürk (Unkapanı) Köprüsü'nün Galata tarafındaki ucudur. Yapı, Azapkapı'dan doğuya, Karaköy

istikametine giden Tersane Caddesi'nin solunda, Galata Mahkemesi, Hoca Hanım ve Kalyon

sokaklarının kesiştiği noktada yer almaktadır. Avlu yapının kuzey doğu yönünde bulunmaktadır.

Bağımsız şadırvanı ve sarnıcı, avlu duvarına inşa edilmiş kitabesiz üç göz halindeki çeşmeleri, havuzu

ve yakın tarihlerde yapılan Mesleme bin Abdülmelik mezarı yapının etrafında bulunmaktadır. Ayrıca

avluyu çevreleyen yapılar arasında tuvaletler, Kur’an kursu, lojmanlar, sosyal tesisler gibi modern

yapılarda bulunmaktadır.

Yapının içerisinde bulunduğu mahalle de Arap Camii Mahallesi olarak bilinmektedir. Bu mahalle

Galata’nın Müslümanların yaşadığı bölümü idi. Ahşap evlerden oluşan bu mahalle 19. yüzyılda yavaş

yavaş yerini taş hanlara bırakmıştır. Hala caminin avlu kapısının karşısında eski mahalle dokusunu

hatırlatacak olan birkaç ahşap ev görmek mümkündür. Camiinin bulunduğu bölge Galata’nın en eski

yerleşimi olmalıdır. Bu yerleşimin bir Cenova kolonisine dönüştüğü 13. Yüzyılda da ilk yerleşim

buradadır. Bizans devleti zayıfladıkça ticaret sayesinde güçlenen Galata hızla büyümüş ve iki yüz yıl

içerisinde bugün bilinen sınırlarına ulaşmıştır.

Plan 1: Caminin konumu ve batıdaki çeşme. Ön avlunun doğusunda yapılan eklemeler son yıllara

aittir. Ö. 1/1000 (W. Müller-Wiener).

Yapının Tarihçesi

IV. Haçlı Seferi'nden sonra İstanbul'da kurulan Doğu Latin İmparatorluğu'nun kısa tarihinde,

Galata'da Latin kiliseleri kurulduğu bilinmektedir. Ancak, o dönemden günümüze sadece bugün Arap

Camii olarak bilinen, eskiden Aziz Pavlus'a adanmış bir kilise olan, yapı kalmıştır. Dalleggio d'Alessio

Page 3: Arap Camii Mimari Rapor

3

yine Galata'da iki kilisesin daha olduğunu bildirir. Bunlar Aya Eirene ve hakkında hiçbir bilgiye sahip

olmadığımız Aya Tekla'dır.1

Cenevizlilerin imtiyaz bölgesini Galata'yla sınırlayan 1310 anlaşmasında Aya Eirene Kilisesi'nin

adı geçer. II. yüzyılda İstanbul Episkoposu Pertinax tarafından inşa edilen Aya Eirene Kilisesi, I.

Justinianus tarafından 552'de yeniden inşa edilmiştir. Latin egemenliği sırasında, Cenevizlilerin bu

kiliseyi mezarlık olarak kullanmak üzere aldıkları sanılmaktadır. Yerine daha sonra San Paolo Kilisesi

yapılmış olmalıdır. Frer Bertrandus de Galhao 1297-1298'de Pera'da, on iki din adamını barındıracak

bir manastır kurmak üzere bir ev elde etmeyi başardı; bir mekanın tarikatın resmi manastırı olarak

kabul edilmesi için gereken din adamı sayısı buydu. Manastır Latin İmparatorluğu zamanında, büyük

olasılıkla Bizans kilisesi Aya Eirene'nin yerine inşa edilmiş olan, Havari Pavlus'a (San Paolo) adanmış

bir Latin kilisesinin yanındaydı. 45 metre uzunluğunda ve 15,60 metre genişliğindeki bu tek nefli,

güzel binanın piramit şeklinde bir külahı olan, dört köşe bir çan kulesi vardı.2

Kiliseye ait en eski cenaze kaydı olan 13 Kasım 1260 tarihli belgeye dayanarak, buranın daha

Latin İmparatorluğu zamanında ibadet için kullanıldığını söyleyebiliriz.

Yine Latin hakimiyeti sırasında, 1233'e doğru San Paolo Kilisesi'ne komşu olarak, Dominiken

tarikatı tarafından bir manastır tesis edilmişti. Çeşitli belgeler bu manastırın varlığını göstermekle

beraber, Arap Camii'nin döşemesi altında bulunan çok sayıdaki mezar kitabesi, en erken olarak

1325'ten itibaren buraya Cenevizlilerin gömüldüklerini gösterir.

Papa XII. Gregorius'un 1407'de tamiri için destek olduğu kilise, 14. yüzyıl içinde burayı kullanan

Dominikenlerin tarikat başı olan azizin adını alarak San Domenico Kilisesi olmuş ve her iki ad

beraberce kullanılmıştır. İstanbul'un 1453'te fethinin ardından alınan yerlerde, en büyük kilisenin

camiye çevrilmesi geleneği uygulanmış, Cenevizliler ile Fatih Sultan Mehmet arasında bir dostluk

anlaşması olmasına rağmen, Türk kaynaklarında Mesa Domenico şeklinde adlandırılan kilise 1475'e

doğru Galata Camii Kebiri adıyla camiye çevrilmiştir. Eski kilise, doğrudan doğruya Fatih

vakıflarından biri olarak cami yapılmıştır. Fatih Vakfiyesinde Galata Camii denilen yapının görevlileri

ayrıntıları ile bildirilmiştir.3 1492'de İspanya'dan göçe zorlanan Endülüs Araplarının bu cami çevresine

yerleşmesiyle burası Arap Camii olarak adlandırılmıştır düşüncesi genel kabul görür.4 Ancak 1546

tarihli İstanbul Vakıfları tahrir defterinde ve diğer erken dönem kaynaklarında ne Arap Camii adı ne

1 Rinaldo Marmara, Bizans İmparatorluğu’ndan Günümüze İstanbul Latin Cemaati ve Kilisesi, İstanbul 2006, s. 24. 2 Rinaldo Marmara, a.g.e., s. 25. 3 Ayverdi, Ekrem Hakkı, Fatih Mehmed II. Vakfiyeleri, Ankara 1938.

Page 4: Arap Camii Mimari Rapor

4

Arap Camii Mahallesi adı geçmemektedir.5 Yapının ne zaman Arap Camii olarak anıldığı kesin olarak

tespit edilememiştir. Ancak Evliya Çelebi’de artık Arap Camii efsanesi ile anılmaktadır.

Şimdiye kadar verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi bu yapının kaynağı henüz yeterince

aydınlatılamamıştır. Bugünkü yapı esas itibariyle eski bir Bizans kilisesinin kalıntıları üzerine

kurulmuş bir Latin eseridir ve bu konuda şüpheye yer yoktur.

Arap Camii, Osmanlı döneminde ilk olarak Sultan III. Mehmed (1595-1603) zamanında bir

onarım geçirmiştir. 17. yüzyılın sonlarına doğru ise cami etrafındaki yapılar olası zararları önlemek

için yıktırılmıştır.6

1731’deki Galata yangınından sonra 1734 yılında Galata’nın bu bölgesinde hayır eserleri yaptıran

I. Mahmud’un (1730-1754) annesi Saliha Sultan tarafından büyük ölçüde restore edilmiş ve bir de

şadırvan yapılmıştır.

14 cemaziyülevvel 1222 (20 Temmuz 1807)de Galata’da çıkan bir yangın onaltı saat sürmüş, bu

yangında Arap Camii zarar görmüş ve esaslı bir tamir görmüştür.7 Bu tamirat sonrasında Divan-ı

Hümayun katiplerinden Hacı Emin Efendi tarafından binanın manzum bir tarihçesi taşa işlenmiş ve

mihrabın sağındaki duvara konulmuştur.

Arap Camii’nin önemli ölçüde büyük bir onarımı 1285/1868’de II. Mahmud’un kızı Adile Sultan

ile kocası Mehmed Ali Paşa tarafından yapılmıştır. Bu sırada avlunun altına bir sarnıç ile şimdiki

şadırvan inşa edilmiştir.8

Balkan Savaşı’ndan kısa bir süre önce yapının tekrar tamirine başlanmış, bütün çatısı açılmıştır.

Giritli Hasan Bey tarafından 1913’te yapılan bu restorasyon çalışmasında binada önemli değişiklikler

yapılmıştır. Bu sırada ahşap döşemenin altından çok sayıda kitabeli ve armalı mezar taşı meydana

çıkmıştır. Bu mezar taşları İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştır. Ayrıca binanın doğu kısmında

Bizans üslubunda bazı freskolara rastlanmış, çok sayıda Bizans korkuluk levhası bulunmuştur. Bu

tamirler sırasında avlu tarafındaki cephe ileriye alınmış, Arap mimari üslubunu taklit eden yeni bir son

cemaat yeri ilave edilmiş, mahfiller, ahşap direkler üzerine yeniden inşa edilmiştir. Mihrabın

4 Semavi Eyice, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, İstanbul 1994, s. 294. 5 Ömer Lütfi Barkan - Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Tarihli, İstanbul 1970. 6 W. Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, İstanbul 2002, s. 80. 7 Mustafa Cezar, “Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri 1, İstanbul 1963, s.367.

8 Semavi Eyice, a.g.e., s. 294.

Page 5: Arap Camii Mimari Rapor

5

yanındaki hücrenin, “Mesleme’nin Çilehanesi” olarak düzenlenmesi ve kaldırılan hünkar mahfili

merdiveninin yerinde, rüya ile keşfedildiği söylenen Arap Baba türbesinin yapılması yakın tarihlerde

gerçekleşmiştir. Son yıllarda, kilisenin çan kulesi olan, minaresi küçük bir yangın geçirmiş ve

ardından basit bir tamir görmüştür.9

9 Semavi Eyice, a.g.e., s. 295.

Page 6: Arap Camii Mimari Rapor

6

Yapıyla İlgili Rivayetler

Arap Camii'nin yapımıyla ilgili çeşitli rivayetler vardır. VII. yüzyıldan itibaren gelişmeye ve

kuvvetlenmeye başlayan İslam dünyası en kuvvetli komşusu olan Bizans İmparatorluğu ile

mücadeleye girişmiş ve bunun sonucunda İslam halifeleri İstanbul’un fethine kalkışmışlardır. Ancak

Arap orduları bu kuşatmalardan bir sonuç alamamıştır. Emevi halifelerinden Süleyman bin

Abdülmelik (715-717) kardeşi Mesleme bin Abdülmelik’i Arap ordu ve donanmasıyla Bizans’a karşı

yolladı. Arapların da yardımıyla Bizans tahtını ele geçiren Leon III (717-741) siyasi yeteneği

sayesinde İstanbul’u kurtarabildi. Mesleme 15 Ağustos 717’de karadan, 1 Eylül’de de Süleyman

denizden İstanbul’u kuşattılar. Kuşatma 1 sene sürdü ve Araplar büyük kayıplar vererek geri çekilmek

zorunda kaldılar. Genel bir görüş olarak Mesleme’nin İstanbul’da bir cami yaptırdığı ve bunun da

şimdiki Arap Camii olduğu ileri sürülür. Hatta bir hadise göre, İstanbul’a üç ayrı sefer yapılacak,

ilkinde İslam ordusu yenilecek, ikincisinde Bizans ile barış yaparak bir de cami inşa edecekler,

sonuncusunda ise şehir kısmen tahrip ve yağma edilecekti. Bu rivayetler yüzyıllarca söylenegelmiş ve

Arapların 717-718 seferi adeta romanlaştırılmıştır.10

Evliya Çelebi, yapının Emevi döneminde İstanbul'u kuşatan Araplar tarafından inşa edildiğini

belirtmekte ve ''Hazreti Ömer İbn Abdülaziz yapısıdır. Birçok kereler kiliseye çevrilmiştir. Fakat

sonunda yine cami oldu. İçinde birçok sütunlar vardır. Ruhaniyetli bir camidir. Bir dışarı avlusu, bir de

yüksek minaresi vardır.'' diye yazmaktadır.11

İncicyan da Müslüman yazarlara dayanarak, yapı için ''Halife Abdülmelik'in oğlu Mesleme

tarafından VIII. asrın başlarında, kardeşi Süleyman'ın hakimiyeti esnasında İstanbul'u muhasara ettiği

vakit yapılmış, sonra Bizanslılar onu kiliseye çevirmişler, fakat Mısır sultanı Salahaddin, Kudüs'teki

Kamame Kilisesi'ni yıkmamak şartı ile camiyi tamir ettirmiş ve Mısır'dan hususi bir minber

göndermiştir.'' demektedir.12

Hadikatü'l Cevami'de de yapının banisi olarak Mesleme bin Abdülmelik gösterilmektedir. Yapım

tarihi olarak da Hicri 97 (Miladi 715) senesi belirtilmektedir.13

Arap Camii'nin esasının, Byzantion'u kuşatmaya gelen Arap kuvvetleri tarafından 716-717'de

kurulduğu yönündeki rivayetler çeşitli dönemlerde farklı yazarlar tarafından dile getirilse de bunun

tarihsel bir gerçekliği bulunmamaktadır.

10 Semavi Eyice, İstanbul Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul 1959, s. 937-938. 11 Evliya Çelebi, Seyahatname, C.2, İstanbul 1969, s. 130. 12 P. Ğ. İncicyan, XVIII. Asırda İstanbul, İstanbul 1976, s. 105. 13 Ayvansarayi, Hadikakü’l Cevami, İstanbul 2001, s. 424.

Page 7: Arap Camii Mimari Rapor

7

Arap ve Bizans kaynakları İstanbul'da bir caminin inşa edilmiş olduğunu bildirmekle beraber,

Arap-Bizans siyasi ilişkilerinde adı geçen caminin şehrin sınırları içerisinde olduğu belirtilmiştir.

Hatta Makrizi ve Konstantin Porfirogenetos (913-959) Büyük Saray'ın karşısında ve Praetorium

denilen yerde bir caminin varlığından bahsetmektedirler. XII. yüzyılda İstanbul'a gelen Arap

seyyahlarından Ebu Hasan Ali El Herevi'nin yazdığına göre Mesleme bin Abdülmelik'in yaptırdığı

cami şehrin içinde bulunuyordu. 1204'te Latinlerin işgali esnasında yanan bu caminin şimdiki Arap

Camii ile hiçbir bağlantısı olmadığı anlaşılmaktadır.14 İstanbul’u ziyaret eden diğer Arap seyyahları

da Galata’da herhangi bir camiden bahsetmez.15

İncicyan, Niketas Khoniates'e dayanarak yapının XII. yüzyılda imparator Aleksios'un zamanında

asiler tarafından yıkıldığını belirtmektedir. Latin kaynaklarına göre de, Arap Camii, Dominiken rahibi

St. Hyacinth tarafından, havari St. Paul namına yaptırılmıştır. Fakat Kanuni Sultan Süleyman

zamanında, İspanya’dan tard edilen Mağribiler için camiye çevrilmiştir.16

Celal Esad Arseven, caminin Araplar tarafından yapıldığını, Araplar İstanbul’u terk ettikten sonra

büyük ihtimalle Rumların eline geçtiğini ve zaman içerisinde ya da yangın sonucu harap olduğunu

belirtir. “Dominikenler bu yapının temelleri üzerine bina inşa etmişlerdir. Türkler İstanbul’u

fethettiklerinde yapı Dominikenlerin elindeydi. Fakat İspanya’dan göçen Araplar İstanbul’a gelip

yerleşince eskiden Arapların camisi olduğu için Dominikenlerden alınarak tekrar camiye çevrilmiştir

ve Dominikenler biraz daha yukarıda bulunan St. Pierre Kilise ve Manastırı’na yerleşmişlerdir” diye

belirtmektedir.17

Yapının Kitabeleri

Arap Camii’nin içinde mihrabın sağ tarafındaki duvara monte edilmiş ve yapının Mesleme bin

Abdülmelik tarafından yapıldığını belirten taş kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe, Divan-ı Hümayun

katiplerinden Hacı Emin Efendi tarafından 1807 yılında caminin manzum bir tarihçesi olarak

yazılmıştır.18 Manzum kitabe şöyledir:

Bu mabedin sana ahvalin eyleyem i’lam

Ki kadrin anla bu beyti Atike kıl ikram

Nice nice seneler zulmet içre çekti bela

Ki sonra ana kerem kıldı hazret-i Mevla

14 Semavi Eyice, a.g.e., s. 938. 15 Semavi Eyice, “Bazı İslam Yazarlarına Göre Fetihten Önce İstanbul”, İstanbul Araştırmaları II, İstanbul 1997, s.7-28. 16 P. Ğ. İncicyan, a.g.e., s. 105. 17 Celal Esad Arseven, Eski Galata ve Binaları, İstanbul 1989, s. 50. 18 Semavi Eyice, a.g.e., s. 943.

Page 8: Arap Camii Mimari Rapor

8

Ana göre idesin şanına anın ta’zim

Ki dergehinde Huda sana da ide terkim

Tazarru’yla salat ü selama ka’im ol

Cenab-ı hazret-i bari’ye maksadın ise yol

Kabul idüb umarız cürmümüzi ide meğfur

Bu hake yüz süreni dergehinden itmez dur

Ki doksan altı sene geçmiş idi hicretden

Henüz bu dine reha gelmişidi fetretden

Çün oldi Valid bin Abdülmelik helife-i din

Yezid’in eylediği fitneler bulub teskin

Murad idup feth-i Konstantıniye’ye o sefer

Ki kıldı Mesleme-i namdarı serasker

Ki bir gün eyledi islama Mesleme hutbe

Diyar-ı Rum’a azimetle aluruz rütbe

Bu feyz-i rahmet-i Rahman’ı halka arz ideyüz

Kabul itmeyen ademle cengi farz ideyüz

Bu va’zı guş iden Urbandan elli bin adem

Ta’ahhüd iylediler tabi’in ile ol dem

Sahabeden nice kimse kıldı bile sefer

Cenab-ı Hakk’a tevekkülle oldılar rehber

Kona göçe giderek da’vet eyleyerek

Ki halka eşhedü en la ilahı söyleyerek

Diyar-ı Rum’a gelüb evvel bu şehri feth itdi

İçinde bulduğu emvali ceyşe bahş itdi

Bu beyti mal-i ganimetle eyleyüb ma’mur

Ki namı oldı Arab Cami’i ile meşhur

Tekfur-ı Rum gelüb dergehine yüz sürdü

Haracı vermeğe deruhde eyleyüb turdı

Recasın itdi kabul ana virdi peymanı

Aman aman deyene burud emr-i Yezdani

Yedi sene bu şehrde ikamet eylediler

Bu bargah-ı Huda’da ibadet eylediler

O demde oldı Dımeşk içre fitneler peyda

Kim itdi alemi lerzan ve dilleri şeyda

Biraderi ki Süleyman olub halife-i Şam

Kemal-i adlile islama virdi istihkam

Ki kıldı Mesleme’yi kendi yanına da’vet

Page 9: Arap Camii Mimari Rapor

9

Bin atlu ile suvar olub eyledi avdet

Kusur-ı askere de düşdi hastalık-i vafir

Aman ahdi bozub fürce buldı ol kafir

Huzur virmeyüb ol ceyşü kıldı azürde

Bu gamla her biri tekrar uğrayub derde

Tasavvur eylediler sulh ber-karar olmaz

Ki başsız askere hiç kimse paydar olmaz

Ne çare anladılar za’f geldi islama

Bakıyye asker ile toğrı gittiler Şam’a

Tekfur anı işidüb geldi şehri seyr itdi

Nizam-ı minber ve mihrabı bozdı deyr itdi

Ki bunda çok seneler kefereyn eyleyüb icra

Bilürse kendi bilür hikmetin anın Mevla

Ki sonra pak neseb fahr-ı al-i Osmandan

Cihanı eyledi abad şevket ve şanı

Müyesser oldı bu Konstantıniy’ye fethi ana

Ebu’l-feth dimek ol padişaha oldı seza

Sekiz yüz elli yedide bu şehri feth itdi

Cihanda sikkeyi mermerde hakk idüb gitdi

Nice cevami ve mescidler eyleyüb bünyad

Du’alar eyleyelüm haşre dek ola abad

Huda kıldı o şehrin ruh-ı pakine rahmet

Ki dergehinde dehi bula izzet ü ri’fat

Ricam odur ki nakle nazar eyleyen ihvan

Makale nazımına fatiha kıla ihsan19

I. Mahmud’un annesi Saliha Sultan tarafından 1734 yılındaki tamir sırasında yaptırılmış olan eski

şadırvanın tarih kitabesi Hadikatü’l Cevami’de şöyle verilmektedir:

Didiler her biri Tahsin idüb tarih-i itmamın

Bu ahsen cami’i tevsi kıldı Valide Sultan20

H. 1147(M. 1734)

Adile Sultan’ın 1868 yılında yaptırdığı şadırvan ise bugün hala yerinde durmaktadır. Şadırvanın

mavi zemin üzerine talik hatla yazılmış uzun kitabesi şöyledir:

19 Ayvansarayi, a.g.e., s.426-427. 20 Semavi Eyice, a.g.e., s. 942.

Page 10: Arap Camii Mimari Rapor

10

Devletde Mehmet Ali Paşayı yegane

Çok mansıbı ihraz ile buldu şeref ü şan

Darbhane ve Tophane ve Mabeyn müşiri

Serasker ü sadr oldu nice kerre kapdan

Sıhr eyledi hem zatini şahinşehi alem

Buldu nice ikbal ü nice ri’fat ü uncan

Bir asafı memduh ü dilir idi ne çare

Ahir anı da kıldı heba şivei devran

Ol daveri zişanı ecel gaib idince

Hatırları kıldı elem bahri perişan

Rühiyçün ecrü hasenat itmeğe tahsil

Oldu haremi muhteremi vasıta cuyan

Yaptırdı bu sahrınç ile şu şadirvanı

Şad oldu Arab Camii semtindeki sükkan

Su zahmeti çekmekde idi irdi refahe

Biccümle ehalii mahalle ile aştan

Hakkaki güzel Hayri azim oldu yerinde

Şamil eseri lutfi beni ademe her an

Hak yoluna bu abi revan işte revandır

Alsun su tavazzi idüb içsün gelen insan

Gördükçe cihan halki menafi bu eserden

Elbetde Huda ecri cezilin ider ihsan

Merhum olub mağrifetü rahmete vasıl

Serçeşmei Kevserden İlahi ola reyyan

Hem zevcei zişanı o sultanı mükerrem

Çok hayre muvaffak ola durdukça bu ekvan

Hem duhteri saad ahteri ikbalü şerefle

Alemde bula afiyeti ömri firavan

Bu beyt ile atşana Senih eyle ki tebşir

Her mısraı tarihi temanın ide ilan

“Buldı suyunu şadirvan oldı bak inşa”

H. 1285 (M. 1868)

“Sahrıncı metin kıldı bina Adile Sultan”21

H. 1285

21 Semavi Eyice, a.g.e., s. 942.

Page 11: Arap Camii Mimari Rapor

11

Caminin avlu duvarına bitişik olan ve Mesleme bin Abdülmelik’e ait olduğu rivayet edilen

türbenin kitabesi yeşil zemin üzerine kabartma olarak istifli celi sülüs ile yazılmıştır. Kitabenin R.

Ekrem Koçu tarafından yazılan kopyası şudur:

“Ve innel mescide lillahi fela ted ü maallahi ahada”

Caminin Mahkeme Sokağı’na açılan kapısının üzerinde yeşil üzerine istifli celi sülüs hat ile yazılmış

kitabesi:

Selamün aleyküm bima sabertüm fe ni’me ukbeddar

Avluya açılan kapısı üzerinde ise yeşil zemin üzerine istifli celi sülüs hat ile şu kitabe yazmaktadır:

Selamün aleyküm tıbtüm fedhuluha halidin

Page 12: Arap Camii Mimari Rapor

1

Yapının Mimari Tanımı:

Genel Plan

Yapı kuzeybatı – güneydoğu doğrultusunda, mihrap duvarına dik uzanır. Yapının kuzeydoğu

cephesinde yer alan avlusunda şadırvan, avlunun kuzeybatı ucunda da havuz bulunmaktadır. Avluda

ayrıca yapının kuzeydoğu cephesine bitişik Mesleme bin Abdülmelik’e ait olduğu rivayet edilen türbe

bulunmaktadır. Yapının son cemaat yerinin olduğu kuzeybatı cephesi Hoca Hanım, güneybatı cephesi

Galata Mahkemesi, avlunun bulunduğu kuzeydoğu cephesini de Kalyon sokağı çevrelemektedir.

İstanbul’un en eski çan kulesi olan Arap Camii minaresi yapının güneydoğu köşesinde yer almaktadır.

Plan 2: Arap Camii Planı (Tahsin Öz, İstanbul Camileri)

Ela Akyol yapının planı ile ilgili şu görüşü ileri sürmektedir. Osmanlı fetih geleneğine göre

fethedilen kentin en büyük kilisesi camiye çevrilir. Ancak camiye çevirme sorunsalında San

Domenico söz konusu olduğunda Osmanlı fetih geleneğiyle örtüşmeyen bir durum söz konusudur.

Camiye çevrilecek kilisede aranan ölçüt büyüklük ise St. Michael Kilisesi en büyük yapıdır. Eğer

Osmanlının ölçütü önem derecesi ise, bu önem Osmanlı değil Cenevizlilerin gözünde olmalıdır. çünkü

kilisenin camiye çevrilmesi egemenliğe işarettir. Osmanlının verdiği mesaj Cenevizlilere yöneliktir.

Bu durumda Cenevizlilerin en önemli kilisesinin seçilmesi gerekir ki bu da St. Michael’dir. Kilise

seçiminde Osmanlı için yönlendirme ölçütse St. Domenico seçilmiş olabilir. Diğer kiliseler içinde

sadece bu yapının yönlendirmesi kıbleye uygundur. Bu nedenle de camiye çevrilmiş olabilir.22

22 Ela Akyol, “Galata’nın Eski Bir Camii”, Tarih Toplum, C.30, S. 170, İstanbul – Nisan 1998, s. 221-222.

2

Page 13: Arap Camii Mimari Rapor

1

Plan 3: Arap Camii Cephesi ve ikinci kat planı. (C.E. Arseven) Plan 4: Arap Camii kesiti. (C.E.

Arseven)

Dış Tasvir ve Cepheler:

Kuzeybatı Cephesi

Hoca Hanım Sokağı’na bakan kuzeybatı cephesinde, 1913’te eklenen son cemaat yeri, yan yana üç

niş halinde sıralanmış sokak çeşmesi ve avluya girişi sağlayan kapı bulunmaktadır. Sonradan eklenen

son cemaat yeri, mimari üslubu, duvar örgüsü ve boyutları itibari ile asıl yapıdan kolayca ayırt

edilebilir. Son cemaat yerine girişi sağlayan yan kapı at nalı formunda olmakla birlikte kapının

kemerinin hemen üstünde iki tarafta birer taş kabara yer alır. Kapının sağ tarafında iki, sol tarafında da

üç at nalı kemerli pencere vardır. Her iki pencere sırasının üzerinde mukarnaslı şerit yer alır.

Son cemaat yerinin saçak seviyesi üç taraftan mukarnaslı korniş hattı ile çevrilmiştir. Kesme taşın

kullanıldığı son cemaat yeri kırma çatı ile örtülmüştür. Bu cephenin diğer ucunda yan yana sıralanan

üç kemerli düzenlenmiş sokak çeşmesini yine at nalı formunda kemeri olan avlu kapısı takip

etmektedir. Gayet sade olan avluya girişi sağlayan kapı ile son cemaat yeri arasında yer alan sokak

çeşmesi, 1913’te eklenen son cemaat yeri ve avlu kapısından önceki bir dönemde yapılmıştır.

Harim bölümünün kuzeybatı cephesinde, diğer cephelerde olduğu gibi üç katlı bir pencere sistemi

bu cephede de görülmekle birlikte, bu cephede alçı tepe pencereleri hariç alt seviyedeki pencereler

örülerek kapatılmıştır. Bu duvar yüzeyi altı plastırla ve pencereleriyle masif duvar kütlesi

hafifletilmekle birlikte hareketlendirilmiştir.

3

Page 14: Arap Camii Mimari Rapor

14

Güneybatı Cephesi

Galata Mahkemesi Sokağı’na bakan bu cephe yüzeyinde yer alan taç kapıyla harim kısmına giriş

sağlanmaktadır. Plastırlarla hareketlendirilmiş bu cephede de üç katlı pencere sistemi görülmektedir.

Üç katlı pencere sisteminin en üstünde on alçı tepe pencere sırası yer alır. Tepe pencerelerinin altında

kalan diğer sıra pencere dizisinde de onar pencere yer almaktadır.

Yapının asıl pencere sistemi hakkında bize ipucu veren alt alta iki gotik mazgal pencere, bu

cephenin çan kulesine yakın bir yerde yer almaktadır. Bu cephede yer alan portal barok özellik

göstermesi sebebiyle büyük ihtimalle 1734-35 yıllarında Saliha Sultan döneminde yapılan tamiratta

eklenmiştir.23 Profilli lenta ve sövenin iki yanında iyonik başlıklı sütunlar yer alır. Gayet sade olan

portalin en üst kısmında mermer saçak bulunur. Saçağın sol tarafı günümüzde kırık bir haldedir.

Saçağın hemen altında yeşil zemin üzerine istifli celi sülüs hat ile yazılmış kitabesi bulunur. Portalin

iki yanında alt seviyede yer alan mermer mimari parçalar, burada daha önce başka bir kapının

varlığına ya da mevcut kapıda yapılan değişikliğe işaret etmektedir.

Güneydoğu Cephesi

Mihrap duvarı olan bu cephe asıl yapının bazı mimari unsurlarını yansıtmaktadır. Ayrıca bu

cepheye bitişik çan kulesinin altından bir beşik tonoz ve iki çapraz tonoz örtülü bir koridor ile avluya

geçilmektedir. Koridorun iki tarafında bulunan duvar yüzeyinde bugün görülen Bizans ve

Cenevizlilerden kalma mimari öğeler görülmektedir. Özellikle koridorun sağında yer alan duvar,

Bizans döneminde yapılmış olan kilisenin duvar kalıntısıdır. Asıl yapının güneybatı cephesinde

görülen iki gotik mazgal pencere haricinde, güneydoğu cephesinde, iç mekanda da mihrap üzerinde

yer alan bu pencerelerin cepheden gotik üslubu belli olmaktadır. Cephenin alt kısımlarındaki

pencereler Osmanlı döneminde açılan pencerelerdir. Yapını gotik üslubuna diğer gönderme ise bu

cephenin ibadet mekanından daha yüksek tutulmasıdır. Bu cephede ilginç olan ise, apsisin dışa taşkın

olmamasıdır. Bu düzenleme yapının C. E. Arseven tarafından farklı yorumlanmasına neden

olmuştur.24

Kuzeydoğu Cephesi

Kalyon Sokağa yani avluya bakan bu cephede harim kısmına geçişi sağlayan farklı üsluplara sahip

iki portal yer alır. Bugün Mesleme’ye atfedilen mezarın yerinde 1913 tarihinde yapılan onarım

esnasında kaldırılan hünkar mahfiline çıkışı sağlayan merdiven bulunmaktaydı. Türbenin yakınında

olan neoklasik mermer portal oldukça sade bir görünüme sahiptir. Kapının iki yanında plastırlar yer

alır. Kapının hemen üstünde, mavi zemin üzerine celi sülüs hat ile yazılmış ayet kitabesi görülür.

Kapının hemen üstünde, kapı eklenmeden önceki pencerenin tuğla kemeri görülmektedir.

23 Semavi Eyice, a.g.e., s. 295. 24 Bkz. dipnot 17.

Page 15: Arap Camii Mimari Rapor

15

Aynı cephede yer alan mermerden diğer barok portalde profilli çerçeveler haricinde, kapının iki

yanında yer alan iyonik sütun başlıkları ile yeşil zemine celi sülüs hat ile yazılmış kitabenin iki

yanında görülen dairesel bezemeler yegane süsleme unsurudur.

Diğer cephelerde görülen düzenlemenin aynısı bu cephede de görülmektedir. Plastırlarla

hareketlendirilmiş duvar yüzeyi üç katlı pencere sistemiyle, masif duvar yüzeyi hafifletilmeye

çalışılmıştır. Yapının tüm cephelerinde görülen duvar örgüsü aynı cephe yüzeyinde dahi

farklılaşmaktadır. Yapının kimi yerinde iki sıra tuğla, iki sıra taş örgü izlenebilse de genel olarak

almaşık duvar örgüsü görülmektedir. Duvar örgüsü içinde bol miktarda devşirme malzemenin

kullanıldığı görülmektedir.

Çan Kulesi – Minare

Eski bir Bizans kilisesinin yerinde XIV. yüzyılda bir Katolik kilisesi olarak yapılan yapının

minaresi aslında İstanbul’un en eski çan kulesi olduğundan doğrudan doğruya bir minare sayılmazsa

da, orijinalliğinden dolayı bu kuleden önemle bahsetmek gerekir. Suriye ve Kuzey Afrika’nın kare

planlı minareleri ile benzerliği göz önünde bulundurularak ve İstanbul’un Araplar tarafından

kuşatılması sırasında burada bir cami yapıldığı yolundaki rivayete dayanılarak, bunun erken İslam

devri eseri olduğu hakkındaki görüşlere doğru gözle bakılamaz.25

Arap Camii minaresi, San Paolo e Domenico Latin Kilisesi’nin çan kulesi olarak, o dönemde

Ceneviz kolonisi olan Galata’da tamamen gotik üslupta yapılmış ve fetih sonrası kilise Fatih

tarafından camiye çevrildiğinde minare haline getirilmiştir. Yapının mihrap duvarına dışarıdan bitişik

olan bu dört köşe kulenin altında tipik gotik kemerli bir dehliz bulunmaktadır. Kulenin Haliç’e bakan

yüzünde hala örülü üçüz pencerelerin izleri fark edilmektedir. Bu tip pencereler, kuzey İtalya

kiliselerinde görülmektedir. Kulenin şerefesi her bir cephesinde üçer penceresi olan ahşap bir mekan

halindedir. Üstü örtülü olan bu şerefenin tepesinde normal minare külahına benzeyen bir külah

vardır.26

Şadırvan

II. Mahmud’un kızı Adile Sultan tarafından yaptırılan tamir sırasında yaptırılan şadırvanını

kubbesini sekiz sütun taşımaktadır. Kubbenin altında konik bir külaha sahip olan sarnıç yer

almaktadır. Şadırvanın zemininde bulunan bir kapaktan sarnıcı görmek mümkündür. Şadırvanın uzun

bir kitabesi bulunur.

25 C. E. Arseven, a.g.e., s. 49. 26 Semavi Eyice, İstanbul Minareleri , İstanbul 1963, s. 11.

Page 16: Arap Camii Mimari Rapor

16

Mesleme bin Abdülmelik Türbesi

Caminin avluya bakan duvarına bitişik “Evliya Türbesi” ise daha önceki tamirat sırasında

kaldırılan hünkar mahfili merdiveninin yerinde bulunmaktadır. Tamiratta merdiven kaldırıldıktan

sonra, yakınlarda oturan Giritli Mustafa Efendi’nin zevcesi İnayet Hanım’ın rüyasında gördüğü bir

Arap ona mezarın burada olduğunu söylemiş ve bunun üzerine Mustafa Efendi’nin talimatıyla burada

üstü açık, parmaklıklı ufak bir türbe yapılmıştır. Caminin tamiri esnasında artan bir mermer sütun

parçası ile bir de kitabe yerleştirilmiştir.27

İstanbul’da insanların ziyaret ettiği 29 sahabe türbesi vardır. Yapılan bir çalışma, mevcut sahabe

türbelerinin çoğunun gerçek olmasının tarihsel olarak mümkün olmadığını ortaya koymaktadır.

İstanbul’da gerçek anlamda 6 sahabenin makamı, ikisinin de türbesi bulunmaktadır. Bu sahabe

türbelerinden 20’sinin hiçbir İslam kaynağında geçmediği görülmektedir. Makam vermenin Türk-

İslam geleneğinde önemli bir yeri vardır. İnsanlar makam olduğunu bilirler ve onun maneviyatına

inanarak ziyaretler yaparlar. Bilindiği üzere Mesleme bin Abdülmelik 738 senesinde Şam’da vefat

etmiştir. Anlaşıldığı üzere bu türbenin ona ait olmasının imkanı yoktur.28

Arap Camii Çeşmesi

Galata’da Arap Camii’nin Hoca Hanım Sokağı’ndaki avlu duvarında bulunan bu grup kesme

taştan yuvarlak kemerli üç çeşmeden oluşmaktadır. Çeşmelerde ayna taşı yoktur. Tekneleri betonla

doldurulmuş, önlerine bir boydan bir boya, üzerinde abdest muslukları bulunan demir boru

yerleştirilmiştir. Kitabe ve yazı yoktur.29

İç Mekan Tasviri:

Kuzeybatı – güneydoğu doğrulusunda uzanan bazilikal plana sahip harim mekanını kiremitle

kaplı, kırma çatı örtmektedir. Çatıyı 22 ahşap sütun taşımaktadır. Gotik üslupta bir yapı olduğu

gerçeği göz önüne alındığında, taşıyıcı sistemin orijinal yapıda örme ayaklar olması gerekir ve asıl

yapı günümüzdeki yapıdan daha yüksek olmalıydı.

Yapıyı üç yönden çevreleyen galeriyi ahşap sütunlar taşımaktadır. Galeriye çıkışı sağlayan

merdivenler, kuzeybatı duvarının iki ucunda ve kuzeydoğu tarafındadır. Kuzeydoğu tarafındaki

merdivenle ulaşılan hünkar mahfili ahşap bir kafesle mekandan soyutlanmıştır. Ahşaptan yapılmış

küçük bir kubbeye sahip olan hünkar mahfili, kafeslerin haricinde bu kubbe ile de vurgulanmıştır.

27 Semavi Eyice, a.g.e., s. 943. 28 Haşim Söylemez, “Sahabeler Türbelerinde Yok”, Aksiyon, S. 569, İstanbul – Ekim 2005.

29 Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul 1993, s. 143.

Page 17: Arap Camii Mimari Rapor

17

Hünkar mahfilini taşıyan sütunlardan birisi mermerdir ve özellikleri bakımında Bizans döneminden

kaldığı anlaşılmaktadır.

Mihrabın bulunduğu apsis kısmı ile bunun iki yanında yer alan mekanlarda görülen çapraz

tonozlar ve özellikle mihrabın bulunduğu mekanı örten kaburgalı çapraz tonoz ve bunun üzerinde

görülen fresko kalıntıları yapının camiye dönüştürülmeden önceki haline işaret etmektedir. 14. yüzyıla

ait olan bu freskolarda vaftiz sahnesi ve İncil yazarları görülebilmektedir.

Mihrabın bulunduğu yerden Mesleme’nin çilehanesi olduğu söylenen bölüme geçişi bir kemer

açıklığından sağlanmaktadır. Bu geçişten önce Mesleme’nin çilehanesine sonra da önceden kuleye

geçişi sağlayan bölüme geçilir. Mesleme’nin çilehanesinin içinde tamamen Osmanlı baroğunda bir

mihrap ve kutsal eşyaların saklandığı ahşap mahfaza bulunmaktadır.

Sade bir görünüme sahip olan mihrap nişini kaval silmeler çerçevelemektedir. Mukarnaslı

kavsaranın dış yüzeyinde güçle motifleri görülür. Bu bölümün hemen üzerinde ise ayet kitabesi

görülür. Palmet ve rumi motiflerinin yer aldığı mihrabın tepeliği gayet süslüdür.

Mesleme’nin çilehanesinde görülen mihrabiye, tepelik ve mihrap nişinden ibarettir. Mihrabiyenin

tepeliğinde görülen “S” ve “C” kıvrım dallı motifler, akant yaprakları ve tuğranın içinde bulunduğu

madalyon barok üslubu gayet iyi yansıtmaktadır. Tepeliğin alt kısmında ise ayet kitabesi görülür.

Mermerden yapılan minberde on dört basamak ile taht bölümüne ulaşılır. Minber tahtının külahı

oldukça yüksek tutulmuştur. İki yan aynası sade olmakla birlikte yüzeylerinde görülen bezeme unsuru

yan yana sıralanmış madalyonlardır. Minberde bezemenin asıl odak noktası, kapısıdır. Barok üslupta

bir tepelik dikkati çeker. Tepelikteki madalyonda yeşil zemin üzerine yazılmış tuğra görülür. Tepeliğin

hemen altında yine yeşil zemin üzerine Kelime-i Tevhiz yazılmıştır. Minber tahtının altındaki ahşap

kapak açıldığında, minber basamaklarının bazılarının devşirme malzeme olduğu görülür. özellikle

Ceneviz armasının ucunun göründüğü parça dikkat çekicidir.

Müezzin mahfili, yapının kuzeydoğusunda son cemaat yerine yakın bir yerde yer almaktadır.

Müezzin mahfili sekiz ahşap sütuna oturan ikinci kata sahip olmakla beraber, ikindi kata on iki

merdivenle çıkılmaktadır. Sade bir görünüme sahip müezzin mahfili yeşil yağlı boyayla boyanmıştır.

Camii sahnının içerisinde Hünkar Mahfili’nin altında bulunan ahşap vaiz kürsüsü yapıya 1930

yıllarında harap halde olan Sokullu Mehmet Paşa Camii’nden getirilmiştir.30 Bugün kahverengi yağlı

30 Semavi Eyice, a.g.e., s. 944.

Page 18: Arap Camii Mimari Rapor

18

boya ile tamamen boyanmış olan kürsü klasik dönem özelliklerini göstermektedir. En altta Bursa

kemeri üzerinde dilimli sivri kemerler ve kündekari tekniğinde dikdörtgen panolar bulunmaktadır.

Oturma bölümünü çevreleyen müşebbek levhalar çok kollu yıldızlar şeklinde düzenlenmiştir.

Kürsünün üzerinde dört köşe damla şeklinde dairesel düzenlemelerle sonuçlanmaktadır. Eserin

üzerindeki yağlı boya nedeniyle, benzer örneklerde görülen sedef, bağa ya da farklı renkte ağaçlardan

oluşan kakmaların olup olmadığı anlaşılamamaktadır.

AVLU

Arap cami avlusu içinde bir çok yapı bulunmaktadır. bu yapılardan bazıları Alman Mavilerindeki

haritalarda da yer almaktadır. Günümüzde Caminin güneydoğusunda Kur’an Kursu olarak kullanılan

yapının yerinde Alman mavilerindeki Haritaya baktığımız zaman aynı boyutlarda bir yapının olduğu

görülmektedir.

Page 19: Arap Camii Mimari Rapor

19

Restorasyon Müdahale Raporu

Arap Cami’nin restorasyonunda yapının kimliği gereği restorasyon müdahalelerinde mümkün

olduğu kadar özgün özelliklerinin korunmasına öze n gösterilmiştir. Bu nedenle belli başlı yerlerde

müdahale minimumda tutulmuş hatta bazı bölümler olduğu gibi koruma altına alınmıştır. Aşağıda yapı

ile ilgili restorasyon müdahaleleri uygulanma yöntemi ile birlikte anlatılmıştır.

İlk olarak yapı içindeki muhdes kısımlar kaldırılacaktır. Bunlar sırası ile kuzeybatı uçtaki merdiven

altındaki imam odası, kuzey duvarına bitişik olarak yapılmış müezzin mahfili odası, ve son cemaat

mahallindeki ahşap malzeme ile yapılmış odalar ortadan kaldırılmıştır.

Çatı: Yapının çatısında kısmı su sızıntıları olduğundan bu bölümlerin elden geçirilmesi

gerekmektedir. Bu nedenle çatı kiremitleri kısmi olarak değiştirilecektir. Çatı arasında vakumlu

cihazlarla temizlik yapılacak ve belli aralıklarla temizlik devam edecektir. Temizlik işleminden sonra

dayanımını yitirmiş ahşap malzemeler aynı boyutlarda yenisi ile değiştirilecektir (Bkz. Restorasyon

Müdahale Paftası). Çatı taşıyıcısındaki bağlantı elemanları (bulon, vida) kontrol edilecektir. Çatı

arasında serbest halde bulunan elektrik kablosu ve diğer tesisatla ilgili kabloların tamamı

kaldırılacaktır.

Cepheler: Cephe yüzeyindeki çimento sıvalı müdahaleler mekanik yöntemle temizlenecektir.

Cepheler çimento sıvadan arındırıldıktan sonra temizlik yapılacaktır. Batı cephesi yaya ve araç

trafiğine açık olan sokağa baktığı için cephelerde is ve yağlı kirlenmeler oluşmuştur. Bu nedenle batı

cephesinde amonyum bikarbobat, desaojen gibi temizliyicilerle uygun miktar ve sürelerde temizlik

uygulaması yapılacaktır.

Doğu cephesi ise batı cephesine oranla daha az kirli olduğundan bu cephede atomize su ile temizlik

yapılacaktır. Kuzey cephesindeki kesme taş malzeme ile yapılmış son cemaat mahallindeki

kirlenmede, batı cephesindeki ile aynı şekilde yapılacaktır. Güney cephesi tuğla yoğunluğu fazla

olduğu için ön sağlamlaştırma yapıldıktan sonra sırası ile aşamalı mekanik temizlik ( mikro kumlama,

metal olmaya yumuşak fırçalarla temizleme, kirli yerlerde kontrollü bir şekilde düşük yoğunlukta jel

uygulaması) yapılacaktır. Tuğla yüzeylerin temizliğinden sonra daha hızlı kirlenmeye açık hale geldiği

için %3 lük paraloid B72 uygulamasının yapılması gerekmektedir. Çürüme olmuş tuğlalarda ise (Bkz.

Müdahale paftası) mevcudu biraz açtıktan sonra kalan kısma akrilik ( primal AC33) ile çürümüş olan

kısımlar sağlamlaştırılacaktı, ve tamamlama, yerine ve pozisyonuna göre parça alıştırma veya uygun

horasan harcı ile yapılacaktır. Cephelerdeki, özellikle kuzey cephesinde, doğu cephesinin kuzey

kısımlarında görülen yosun ve likenlerin temizliği oksijenli su ve mekanik olarak

gerçekleştirilmelidir. Cephelerde yer alan elektrik tesisatları, tek bir hat içinde gitmelidir.

Page 20: Arap Camii Mimari Rapor

20

Lokma demir parmaklık parmaklıklar, kılıçlama ve gergi kirişleri gibi metal elemanlarda görülen

boya, is, kirlilik ve paslanmalarda mekanik temizlik yapılacaktır. Temizlik işleminden sonra

İNCROLAC metal koruyucu uygulanacaktır.

Dış mekanda bulunan havuzun beden duvarları sızdırmaktadır. Bu nedenle duvar üzerinde

yosunlanmalar oluşmuştur. Suyun sızmasını ve yosunlanmayı yok etmek için havuzun iç yüzeyi

yüksek hidrolik özellikli harç ile derzler ve sıvalar kapatılacaktır. Daha sonra dış yüzeydeki çimento

harçlı derz ve sıvalar temizlenecektir. Temizlik işleminden sonra hidrolik harç ile temizlenmiş olan

derzler kapatılacaktır.

İç mekanda ve çephede bulunan ahşap malzemelerde, kopma kırılma, kurtlanma gibi bozulmaların

olduğu yerlerde uygun malzeme ile lokal parça değişikliği yapılacaktır. Ahşap üzerindeki yağlıboya ve

vernikler mekanik veya kimyasal yöntemle temizlenecektir. Temizlik işleminden sonra ilk olarak

ahşap koruyucu daha sonra gomalak cila yapılacaktır. Kurtlu bölümlerde ise ilaçlama yapılacaktır.

İlaçlama yetkili kişi ve kurumlar tarafından yapılacaktır (Metil Promil kullanımında zehirlenme

tehlikesi bulunmaktadır) .Zemindeki taban tahtaları çürüdüğünden tamamı değiştirilecektir.

Değiştirme işlemi yapılırken, içmekandaki mimari ve dekoratif elemanlara zarar verilmeyecektir.

Mekan içinde bulunan mihrap ve minber mermerlerinde AB57 uygulaması yapılacaktır.

Müdahale yapılması gereken önemli bir bölgede mihrap üzerindeki çapraz tonozlarda yer

almaktadır. Bu bölümdeki özgün sıvalarda dökülmeler gözlenmiştir. Sıva dökülmesi sonucunda tonoz

üzerindeki ikonlarda da kayıplar oluşmaktadır. Bu nedenle yüzeylerin sağlamlaştırılması

gerekmektedir. İlk olarak ikonaların sıva ile bitim yerleri hidrolik özellikli malzeme ile kapatılacaktır.

Yatak harçlarında boşluk oluşmuş alanlara malt 6001 enjekte edilecektir. Yüzey altında oluşmuş

bozulmalarda ise dikkatli bir şekilde primal AC 33 uygulaması yapılacaktır. Bu uygulama Bakanlığın

(Anıtlar Müzeler Genel Müdürlüğü Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuar Müdürlüğü)

gözetiminde yapılması şarttır.

İç mekanda 1. kat ve tavan da bulunan alçı silmelerde yumuşak fırça ile toz temizliği yapılacaktır.

Altın varaklardaki bozulma olan yerlere sülyen boyası yapılacaktır. Daha sonra varaklama işlemi

gerçekleştirilecektir. Varaklanmış alanların yüzeyleri paraloid B72 ile koruma altına alınacaktır.

Mekan içinde sonradan yapılmış olan hünkar mahfilinin ahşap döşeme kirişleri güven

uyandırmamaktadır. Bu bölümün üzerinde yüründüğünde bazı yerlerindeki kirişlerin sağlam olmadığı

düşünülmektedir. Bu nedenle restorasyon esnasında bu bölümdeki döşeme kirişleri kontrol edilecektir.

Sağlam olanlar aynen korunacak, dayanımını yitirmiş olanlar ise orjinaline uygun şekilde yenisi ile

değiştirilecektir. Bu bölümdeki diğer sorun ise bağdadi çıtalar ve ahşap kirişlerle yapılmış kubbe de

yer almaktadır. Kubbedeki ahşap kirişler ve bağdadi çıtalar sağlam olmasına karşın, horasan harçlı

sıva yüzeyden ayrılmıştır. Yapılacak müdahalede dökülmüş alanlar raspalanacaktır. Daha sonra

orjinaline uygun horasan harçı ile sıvanacaktır.

Page 21: Arap Camii Mimari Rapor

21

KAYNAKÇA

………, Geçmişten Günümüze Beyoğlu I, Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı –

Beyoğlu Belediyesi, Yazar Komisyonu: M. S. Genim, Y. Dağlı, E. Karakaya, M. İstekli, D. Çakıl,

İstanbul 2004.

Akın, Nur, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata ve Pera, Literatür Yayınları, İstanbul 2002.

Akyol, Ela, “Galata’nın Eski Bir Camii”, Tarih Toplum, C. 30, S.170, İstanbul - Nisan 1998, s. 215-

225

Arseven, Celal Esad, Eski Galata ve Binaları, Çelik Gülersoy İstanbul Kütüphanesi Yayınları, İstanbul

1989.

Ayvansarayi, Hüseyin Efendi, Hadikatü’l Cevami, İşaret Yayınları, İstanbul 2001.

Ayverdi, Ekrem Hakkı, Fatih Mehmed II. Vakfiyeleri, Ankara 1938.

Barkan, Ömer Lütfi – Ayverdi, E. Hakkı, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Tarihli, İstanbul

Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü, 61. Sayı, İstanbul 1970.

Cezar, Mustafa, “Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler,

Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri 1, s.327-414, DGSA, İstanbul 1963.

D’Alessio, E. Daleggio, “İstanbul’un Fethini İzleyen Dönemde Latin Cemaati”, Arkeoloji ve Sanat,

Yıl: 17, Sayı: 70, s. 4-7, İstanbul 1996.

Egemen, Affan, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, Arıtan Yayınevi, İstanbul 1993.

Eldem, Ethem, “Galata’nın Etnik Yapısı”, İstanbul Dergisi, S:1, s. 58-63, İstanbul 1992.

Evliya Çelebi, Mehmed Zıllioğlu, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Zuhuri Danışman Yayınevi, C.2,

İstanbul 1969.

Eyice, Semavi, “Arap Camii”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.3 s.326-327,

İstanbul 1991.

Eyice, Semavi, “Arab Camii”, İstanbul Ansiklopedisi, Reşat Ekrem Koçu İstanbul Ansiklopedisi ve

Neşriyat, C.2, s.936-947, İstanbul 1959.

Page 22: Arap Camii Mimari Rapor

22

Eyice, Semavi, İstanbul Minareleri, Güzel Sanatlar Akademisi Türk Sanatı Tarihi Enstitüsü

Yayınları:1, İstanbul 1963.

Eyice, Semavi, “Arap Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, T.C. Kültür Bakanlığı ve Tarih

Vakfı Yayınları, C: 1, s. 294-295, İstanbul 1994.

Eyice, Semavi, “Bazı İslam Yazarlarına Göre Fetihten Önce İstanbul”, İstanbul Araştırmaları II,

İstanbul 1997, s. 7-28.

İncicyan, P.Ğ., XVIII. Asırda İstanbul, Baha Matbaası, İstanbul 1976.

Mantran, Robert, 17. yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, C.1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1990

Ankara.

Marmara, Rinaldo, Bizans İmparatorluğu’ndan Günümüze İstanbul Latin Cemaati ve Kilisesi, Kitap

Yayınevi, İstanbul 2006.

Müler-Wiener, Wolfgang, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2002.

Öz, Tahsin, İstanbul Camileri, C. I-II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

Palazzo, P. Benedetto, L'arap Djami ou Eglise Saint-Paul a Galata, İstanbul 1946.

Söylemez, Haşim, “Sahabeler Türbelerinde Yok”, Aksiyon, S. 569, İstanbul – Ekim 2005.